antalya ili çevre durum raporu

advertisement
TMMOB
ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
ANTALYA İL TEMSİLCİLİĞİ
ANTALYA İLİ ÇEVRE DURUM RAPORU
Antalya, 2009
İÇİNDEKİLER
Bölüm 1
Antalya İli İçme Suyu Raporu
Bölüm 2
Antalya İli Atıksu Raporu
Bölüm 3
Antalya İli Katı Atık Raporu
Bölüm 4
Antalya İli Hava Kalitesi Raporu
Bölüm 5
Antalya İli Yatırımlar Raporu
ii
Bu çalışma; TC Çevre ve Orman Bakanlığı, Antalya Çevre İl Müdürlüğü, Çevre Durum
Raporu 2007; Antalya Kent Konseyi Çalışmaları, Antalya Büyükşehir Belediyesi Temizlik
İşleri Dairesi Başkanlığı veri ve raporlarından yararlanılarak gerçekleştirilmiştir.
iii
BÖLÜM 1
ANTALYA İÇME SUYU RAPORU
Alt yapı çalışma gurubu; kentin içme suyu sorununu değerlendirmek amacıyla 06.03.2002
tarihlerinde iki çalışma toplantısı yapmıştır. Toplantılara konu ile ilgili tüm kuruluşlar ve sivil
toplum örgütleri davet edilmiştir. Çalışma raporunun hazırlanması ve arşiv oluşturulması için
konu hakkında görüşlerin konu ile ilgili tüm kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinden yazılı
olarak bildirilmesi istenmiştir. DSİ ve ASAT görüşlülerini hem toplantılara katılarak hem de
yazılı olarak bildirmişlerdir. Tüm bu çalışmalar ile Yasa ve Yönetmelikler incelenerek bu
çalışma raporu hazırlanmıştır.
Kentimizde içme suyu temin çalışmalarına 1975 yılında başlanmış olup bu konuda hazırlanan
raporlardan en önemlileri aşağıda sıralanmıştır.
• Antalya İçme Suyu Projesi, İLLER BANKASI 1975
• Antalya İçme Kullanma Ve Sanayi Suyu Temin Projesi Planlama Raporu , DSİ 1977
• Antalya Kenti İçme,Kullanma Ve Endüstri Suyu Temin Projesi İlk Etap Su
İhtiyaçları Kaynak Developmanı Raporu, DSİ 1985
• Antalya Çevre Projesi Raporu, ANTALYA BELEDİYESİ 1995
• Antalya Kenti İçme , Kullanma Ve Endüstri Suyu Temini Planlama Ve Kati Proje
Revizyonu Raporu, DSİ 2000
YASAL DURUM
Kentlerin içme suyunu temin etme görevi İller Bankasına verildiği için, Antalya’nın içme ve
kullanma suyu temin çalışmalarına bu kurum tarafından 1975 yılında başlanmıştır. Kentin
nüfusu 100.000’ni aşınca çalışmalar Antalya Belediye Meclisi’nin verdiği yetkiyle DSİ
tarafından yürütülmeye başlamıştır. 1993 yılında Belediye doğrudan dış kredi alarak projeyi
yürütmeye başlamıştır.
Türkiye’de yeraltı suyu kullanımı 1960 yılında çıkan 167 sayılı Yeraltı suyu hakkında yasa ile
düzenlenmiştir. Bu yasanın uygulanması ve kontrolü ile 1988 yılında çıkan 19919 sayılı Su
Kirliliği Kontrol Yönetmeliği’ne göre havza planlarının yapılması ve yer altı sularının
kullanılması ve korunmasına ilişkin yetki ve sorumluluklar DSİ Genel Müdürlüğü’ne
verilmiştir.
Büyükşehir statüsüne kavuşan kentlerde 2560 sayılı yasaya göre kentin içme, kullanma ve
endüstri suyu ihtiyaçlarını temin etmek ve bölge içinde su kaynaklarının kullanılmış sularla ve
endüstri atıklarıyla kirlenmesinin önlenmesi görevi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel
Müdürlükleri’ne vermiştir. 1995 yılında ASAT’ın kurulmasıyla kentin su ihtiyacının temini
ve su kaynaklarının korunması ASAT’ın sorumluluğuna geçmiştir.
KENTİN SU KAYNAKLARI
Hazırlanan bütün raporlarda incelenen su kaynakları ve öneriler küçük farklarla birbirinin
aynıdır. Sadece DSİ tarafından hazırlanan son raporda Köprüçay Nehri bunlara ilave
edilmiştir. Raporlar da kente su alınabilecek kaynaklar yer altı ve yerüstü olmak üzere iki
gurup da toplanmıştır.
1
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
PAPORLARDA BELİRTİLEN SU KAYNAKLARI
KAYNAK
DEBİ l/s
A. Yeraltı Suyu
Hurma
Gürkavak
Arapsuyu I ve II.
Mağara Kaynakları
Duraliler
İncik Pınarları
Düdenbaşı
Kalabatlı Kaynağı
Boğaçay kuyuları
Meydan “
Topçular “
Diştaşlar “
Çevreyolu “
Üniversite “
Pınarlar
200
60
924
350
3.470
205
10.000
124
660
420
70
1000
1000
1000
2000
Karain
500
B.Yerüstü suları
Sarısu
Boğaçay Nehri
Düden Çayı
Aksu
Köprüçay
DÜŞÜNCELER
Temiz olup kullanılmaktadır.(Bazen T-COLİ vardır)
Kirlenme nedeniyle kullanılamamaktadır.
Kirlenme nedeniyle 1995 den sonra kullanılmaması gerekir
Kaynak geliştirilerek kuyularla alınmaktadır
Kirlenmeye açık olduğu için kullanılamamaktadır
“
“
“ “
“
“
“
“ “
“
Kullanılmaktadır.
Kirlenme nedeniyle 1996 dan sonra kullanılmaması gerekir
Kirlenme nedeniyle 1992 den sonra kullanılmaması gerekir
AÇP raporunda önerilen yeraltı suyu işletme sahaları
AÇP raporunda önerilen yeraltı suyu işletme sahaları
AÇP raporunda önerilen yeraltı suyu işletme sahaları
DSİ 2000 raporunda Diştaşlar, Çevreyolu ve üniversite
kaynakları yerine önerilen saha
Kirli
Kirli
Sert ve kirli
Karacaören Barajından
Bütün raporlarda, su kaynaklarının kirlenmesi riskinin çok fazla olduğu belirtilerek
kaynakların korunması için öneriler bulunmaktadır.
UYGULANAN PROJELER
1. Antalya İçme Suyu Projesi İLLER BANKASI 1975
Bu rapora göre; kentin nüfusu 2004 yılında 340.300, su ihtiyacı 0.960 m3/s olarak
saptanmıştır. Bu suyun Gürkavak ve Mağara Kaynakları ile Boğaçay keson kuyularından
temin edileceği düşünülmüştür.
Büyük bir kısmı uygulanan bu proje; Kent nüfusu tahminlerin ötesinde 1990’da 378.208
ulaştığı için inşaatlar tamamlanmadan yetersiz kalmıştır.
2. Antalya İçme Kullanma ve Sanayi Suyu Temin Projesi Planlama Raporu DSİ 1977
DSİ tarafından 1980-2010 yılları arasındaki 30 yıllık sürede kentin ihtiyacının ne şekilde
karşılanacağını inceleyen bir planlama raporu hazırlanmıştır. Bu raporda kent nüfusunun
2010 yılında 735.000 ve su ihtiyacının da 2.578 m3/s olacağı düşünülmüştür. İller Bankası
tarafından hazırlanan projenin 1990 yılında yetersiz kalacağı öne sürülerek kentin
gelecekteki su ihtiyacının Mağara, Arapsuyu ve Duraliler kaynaklarından, Liman çevresinin
2
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
su ihtiyacının da Hurma kaynaklarından karşılanması planlanmıştır. Kırkgözler ve Düden
kaynakları suyunun çok sert ve tortu bırakması, Karacaören Baraj suyunun depolama isale ve
arıtma sorunları nedeniyle alternatifler arasında düşünülmediği belirtilmiştir. Mağara
kaynağının korunması için hemen kuzeyinde kurulması düşünülen üniversite kampüsün de
kaynak civarında spor alanları ile yeşil alanlara izin verilmesi önerilmiştir.
3.Antalya Kenti İçme Kullanma ve Endüstri Suyu Temin Projesi Master Plan
Revizyonu ve Kati Proje Raporu DSİ 1985
Kentin 2020 yılı nüfusu 871.538, su ihtiyacı da 3.5 m3/sn olarak kabul edilerek
hazırlanmıştır. Gürkavak, Boğaçay, Duraliler ve Hurma kaynaklarına ilaveten 2.9 m3/sn
suyun Karacaören II Barajı cebri borusundan alınması kararlaştırılmıştır. Proje kapsamında
İller Bankası tarafından yapılan şebekeye bağlı kalınarak genişlemeler ve ilaveler
yapılmıştır.Bu proje içinde yer alan depolar ile ana hatların bir bölümü DSİ tarafından inşa
edilmiştir. Bu projede nüfusun 2000 yılında 496.426 olacağı düşünülmüşse de 1997
sayımında kent nüfusu 512.086 ile bu rakamı geçmiştir.
4. Antalya Çevre Projesi Raporu ANTALYA BELEDİYESİ 1995
Halen yürütülen inşaat faaliyetlerine esas olan ve dünya bankasınca finanse edilen inşaatların
kesin proje raporu dur.Bu raporda kent nüfusunun 2020 yılında 1.461.000, su ihtiyacının da
4.788 m3/s olacağı düşünülmüştür. DSİ raporlarının aksine Karacaören’den su alınması
uygun bulunmamış ve kentin ihtiyaçlarının sadece yer altı su kaynaklarından temin edilmesi
öngörülmüştür.
SU TEMİN TABLOSU
SU KAYNAĞI
DEBİ l/s
Gürkavak
Duraliler Kuyuları
Hurma Kuyuları
Boğaçay Kuyuları
Diştaşı Kuyuları
Çevre Yolu Kuyuları
Üniversite Kuyuları
Karain Kuyuları
Toplam
40-60
2000
200
500
1000
1000
1000
300
6000
Bu raporda da ;
A. Bütün dünyada olduğu gibi Antalya Bölgesindeki karstik akifer havzaları kirliliğe açıktır
şehir planlarında yer altı suyunun korunması muhakkak sağlanmalıdır,
B. Kirlenmeyi takip etmek ve kaynakları korumak için yapılması gerekenler
C. Mağara ,Topçular ve Meydan Kaynaklarının kirlenme nedeniyle sırasıyla 1995, 1992
1996 yıllarından sonra kullanılmaması önerilmiştir.
5. Antalya Kenti İçme , Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Planlama ve Kati Proje
Revizyonu Raporu DSİ 2000
Kentin 2030 yılına kadar olacak su ihtiyacını karşılanması düşünülen projede 2030 yılında
nüfusun 2.589.939 olacağı su ihtiyacının da 9.278 m3/s olacağı hesaplanmıştır. Bu raporda
3
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
daha önceki raporlarda belirtilen kaynaklara Köprüçay Nehrinden su alınması seçeneği de
değerlendirilmiştir.
Projede; daha önce kullanılan kaynakların kirlenme nedeniyle kullanılamayacağı belirtilerek
incelenen çok sayıda seçenek içinden Duraliler ve Boğaçay Keson kuyuları ile Karacaören
Barajından alınacak 5.278 m3/s su ile ihtiyacın karşılanması düşünülmektedir. Kaynakların
kirlenmesine ve korunmasına ait geniş bilgiler bulunmaktadır.
PROJELERDEKİ SORUNLAR
1. Bütün raporlarda gelecek yıllarda ki kent nüfusu doğru tahmin edilememiştir.Bu nedenle
de projeler uygulanırken yetersiz kalmıştır.
RAPORLAR DAKİ NUFUS TAHMİNLERİ
Yıllar Nufus
Sayımı
Sonuçları
1970 95.616
1975 130.774
1980 173.501
1985 261.114
1990 378.208
1995
1997 512.086
2000
2005
2010
2015
2020
2025
2030
İller
DSİ
Bankası 1977
1975
DSİ
1985
AÇP
1992
İmar
Planı
1995
Ant
DSİ
Yağmursuyu 2000
Pr 1999
740.000 545.534
496.426
654.523
594.722 1.060.000 888.151 888.151
340.300
1.212.151 1.212.151
735.000 693.202
786.977
1.662.383 1.662.383
871.538 1.461.000 2.256.303 2.022.544
1.030.123 1.615.120 3.062.413 2.244.100
1.217.564
4.156.522 2.730.291
615.361
888.151
1.212.151
1.662.383
2.022.544
2.244.100
2.589.939
2. Bütün raporlarda belirtilen şebeke kayıpları azalması gerekirken sürekli olarak artmaktadır.
Bu önlenmediği için şehre getirilecek su miktarı sürekli olarak artmakta ve suyun maliyeti
yükselmektedir.
ÖNERİLEN SU KAYIPLARI VE GERÇEKLEŞME
YILLAR
1980
1985
1990
1995
1999
2000
2005
2010
2015
DSİ 1977
Öneri Gerçek
%
%
40
30
55
20
55
58
DSİ 1986
Öneri Gerçek
%
%
55
45
35
30
AÇP 1992
Öneri Gerçek
%
%
41
41
55
58
37
55
58
20
DSİ 2000
Öneri Gerçek
%
%
55
55
43
34
28
58
4
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
2020
2030
20
20
20
20
24
20
1985 yılında % 55 olan şebeke kayıplarının 1999 da % 35’lere düşmesi gerekirken %58’e
çıkmıştır.
1999 yılında Şebeke kayıpları %58 + Kaçak %2 + Cami v.b %8
=
%68
Bu kayıplar büyük ölçüde inşaat ve işletme hatalarından kaynaklanmaktadır.
3. Bütün raporlarda kaynaklarının kirlenme riskinin çok yüksek olduğu, karstik akiferlerin çok
çabuk kirlendiği kesin olarak ifade edilerek alınacak önlemler belirtilmiştir.
4. Su kaynaklarının kullanılmaya başlandığı tarihte;
• Kentin içme suyu, yeraltı sularından sağlandığı için 167 sayılı yasaya göre DSİ’ce bu
bölgenin İşletme sahası olarak ilan edilerek suyun Antalya Belediyesine tahsisi,
•
1988 tarih ve 19919 sayılı Su kirliliği Kontrol yönetmeliğinin 17,18,19 ve 20
maddelerine göre bu kaynakların etrafında mutlak, kısa mesafeli, orta mesafeli ve uzak
mesafeli koruma alanlarının belirlenerek önlemler alınması gerekmektedir.
5. Antalya kenti içme suyu kaynaklar, yasalarda belirtildiği şekilde işletme sahası olarak ilan
edilmemiştir.
Belediye hudutları içinde açılan ruhsatlı veya ruhsatsız bir çok kuyu sulama ve kullanma
amacıyla kullanılmaktadır. Bu kuyulara çoğu zaman evsel ve endüstri atık suları bağlanarak
yeraltı suyuna boşaltılmaktadır. Belediye yasal olarak bu kuyuları kontrol altına
alamamaktadır.
6. Yeraltı suyu kaynaklarının koruma alanları belirlenmemiştir. Bu konuda çelişkili
uygulamalar yapılmaktadır.
•
•
•
•
DSİ 13 Bölge Müdürlüğünün Kent Konseyine yazdığı 14.01.2002 tarih ve 11-318
sayılı yazısında “1991 yılında hazırlanan bir rapora göre Duraliler 1 ve 2 bölgesinde
koruma alanı olarak 2500 da alanın orman idaresinden tahsisi ASAT’ca sağlanmış ve
bu alan tel örgü içine alınarak yeraltı suyu kuyuları koruma altına alınmıştır. Ayrıca
Antalya traverten platosundaki YAS koruma alanları üzerinde yapılaşmanın önüne
geçilebilmesi için ilgili Belediye Başkanlıklarına uyarıda bulunulmaktadır denilerek
ayrıca 2001 yılında traverten içindeki yeraltısuyu hareketlerini araştırma çalışmalarına
başlandığı belirtilmektedir.”
DSİ’nin 1991 yılında hazırladığı raporu incelediğimizde Duraliler ve Mağara
kaynakları ile Meydan ve Topçular kaynakları çevresinde mutlak koruma alanlarının
belirlendiğini, yakın orta ve uzak mesafeli koruma alanlarının belirlenmediği açıkça
görülmektedir.
Duraliler kaynakları korunduğu için kirlenmemiş, diğerleri korunmadığı için
kirlenmiştir.
Su kaynaklarının koruma alanlarının belirlenmemiş olmasına karşı ilgili kurumlarca su
havzası içinde kirlenmeye neden olacak tesislerin yapılmasına izin verilmektedir.
5
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
Örneğin; DSİ’ce Antalya Belediyesi tarafından 2001 yılında inşaatına başlanan Katı
atık depolama tesisine uzak mesafeli koruma alanı içinde olduğu belirtilerek izin
verilmiştir. Ayrıca Migros için 1999 yılında Arapsuyu ve Mağara kaynaklarının
beslenme alanı için de olduğu yazılı olarak bildirildiği halde 2001 yılında bu alanın
kaynaklar kirlendiği için atık suların kanalizasyona bağlanması kaydıyla imara
açılmasında bir sakınca olmadığını belirtilmiştir.
•
DSİ Kent Konseyine yazdığı yazıda 2001 yılında koruma alanları ile ilgili çalışmalara
başlandığını açıklamıştır. Halbuki DSİ’nin 2000 yılında hazırladığı raporda, koruma
alanları ile ilgili iki harita yayınlamıştır. Bu haritalara göre Katı atık depolama alanı III
derece koruma alanı içinde kaldığı için yasalara ve yönetmeliklere göre inşa
edilmemesi gerekmektedir.
7. Kirlenme nedeniyle Topçular kuyularının 1992, Meydan kuyularının 1996 ve Mağara
kaynağının 1995 yılından sonra kullanılmaması önerilmesine rağmen 1999 yılına kadar
kullanılmıştır. ASAT’ın 11.01.2002 tarihli yazısından bu kaynakların devre dışı bırakıldığı
tarih belirtilmeden açıklanmıştır.
8. Duraliler sahasından 1986 yılında DSİ tarafından hazırlanan raporda 1044 l/s su
alınabileceği belirtilmiş iken bu miktar son raporda 3.5 m3/s olarak belirtilmektedir. Çekilen
sudaki bu büyük artış kirlenmiş olan Arapsuyu İngiliz Gölü ve Mağara kaynaklarını
etkileyebilir dolayısıyla da Duraliler kaynağının kirlenmesini hızlandırabilir.
9. Antalya’daki YAS da nitrat konsantrasyonu 94 yılından itibaren artış eğilimi
göstermektedir. Nitrat bileşikleri doğal olarak toprak ve yer altı tablalarında bulunduğundan
bunlardan geçen sular nitrat içerebilir. Kullanılan suni gübreler nitrat içeririler. Bunlar
yağışlarla su kaynaklarına taşınarak nitrat konsantrasyonunu artırırlar. Bu sularla beslenen
bebeklerde methemoglobinemia denilen mavi hastalık görülmektedir.
10. Alınması gereken önlemler zamanında yapılmadığı için Arapsuyu ve Mağara kaynakları
ile Meydan, Topçular, Kent içi kuyuları ve Pınarlar işletme sahaları olmak üzere toplam 4
m3/s lik içme suyu kaynağı kullanılamaz hale gelmiştir.
11. Kentin 25 yıllık su ihtiyacını sağlamak üzere 1985 ten sonra üçü DSİ, biri de Büyükşehir
Belediyesi olmak üzere 4 adet rapor hazırlanmıştır. Yani 3,5 yılda bir rapor hazırlanmaktadır.
Sorunun hala tartışılır olması hazırlanan raporların gerçekçi ve yeterli olmadığını ortaya
koymaktadır. Birkaç yıl sonra yeni bir rapor gerekebilir.
Örneğin ASAT’ın 2.5 m3/s su almayı düşündüğü Termesos seçeneği hazırlanan hiçbir raporda
olumlu veya olumsuz değerlendirilmemiştir. Bu seçenek Karacaören Barajından getirilecek
suya eşittir. Bunun gibi değerlendirilmeyen su kaynakları olabilir.
12. Karacaören Barajı taşkın sulama ve enerji elde etmek üzere projelendirilmiştir. İçme suyu
kaynağı olarak kullanılması düşünülmemiştir. DSİ, barajın suyunu enerji üretmek amacıyla
Kepez A.Ş. tahsis ederken Antalya kentine 2.9 m3/s alınacağını belirtmiştir. Bu nedenle
Karacaören Barajından alınması düşünülen 5.278 m3/s suyun, 2.378 m3/s kısmı için Kepez
A.Ş. tazminat ödenecektir.
13. Yeterli koruma önlemleri zamanında alınmadığı için Duraliler Kaynaklarının da kısa
sürede kirleneceği görülmektedir.
6
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
SONUÇ ve ÖNERİLER
Konu ile ilgili rapor ve bilgilere doğrudan ulaşmak olanaksızdır. DSİ ve ASAT’ın yazılı
olarak verdiği özet bilgiler değerlendirilebilmiştir. DSİ’nin son hazırladığı rapor ancak
toplantılarda görülmüştür. Kenti ilgilendiren önemli konulardaki raporların Kent Konseyi
arşivinde bulunması, katkının sağlanabilmesi için gereklidir. Büyük paralar ödenen bu
raporlardan birkaç adet fazla bastırılarak ilgili sivil toplum örgütlerine gönderilmelidir.
•
Kaynakların yasa ve yönetmeliklere uygun koruma alanları zamanında tespit
edilmediği için yeraltı su kaynakları kirlenmiş ve kullanımdan çıkarılmıştır. Duraliler
kaynağı da çok ciddi önlemler alınmaz ise yakın zamanda kirlenerek devre dışı
kalacaktır. Koruma alanları ile ilgili çelişkilere hemen son verilerek, gerçek bir
haritanın biran önce uygulamaya konulması sağlanmalıdır.
•
Nitrat azotu konsantrasyonundaki değişimler nedeniyle, koruma alanlarının
oluşturulması ve bu alanlar içindeki faaliyetlerin denetlenmesi çok önemlidir.
•
Kent nüfusunun doğru tahmin edilememesi ve şebeke kayıplarının önlenememesi
nedeniyle su ihtiyacı yanlış belirlendiği için kısa sürede yeni su kaynaklarına ihtiyaç
olmaktadır.
•
Kente verilen suyun % 58’nin toprağa karışması hem su kaynakların israfı hem de
ekonomik açıdan en önemli sorundur. Şebeke kayıplarını önleyecek önlemler süratle
alınmalıdır.
•
1977’den beri hazırlanan tüm raporlarda ciddi bir kirlenme sorunu olduğu
belirtilmektedir. Kaynakların kirlendiği de bir gerçektir. Kirlenme dikkatle takip
edilmelidir. Günümüzde kullanılmaması gereken Mağara kaynağı, Meydan ve
Topçular kuyuları ile Kent içinde kalan diğer kuyulardan kesin olarak şebekeye su
verilmemelidir.
•
DSİ’nin son hazırladığı rapor yeni bir çözüm önerisi getirmediği gibi alternatif su
kaynaklarını da yeterince değerlendirmemiştir. Duraliler işletme sahasın dan çekilecek
olan su miktarında ki % 350’lik artışın sorun yaratıp yaratmayacağı incelenmemiştir.
•
Bir çok Büyükşehirde kentin su sorunu belediyelerin doğrudan sorumluluk alması
sonucunda çözümlenmiştir. Kanaatimizce Kentin su ihtiyacını temin etmekle sorumlu
olan ASAT daha aktif olarak çözüm yolları üretmelidir.
•
DSİ’nin son hazırladığı rapora göre kati proje çalışmalarına başlandığı ve yatırım
programına alındığı belirtilen projenin önemli eksikleri bulunduğu görülmektedir.
Örneğin İmar Planı çalışmalarında kent nüfusunun 2030 yılında 4.156.522 olacağı
öngörülmektedir. DSİ’nin raporunda ise 2.589.939 olacağı tahmin edilmektedir. İki
rapor arasında % 62 fark bulunmaktadır. Su ihtiyacı da buna göre 9.278 m3/s den 15
m3/s çıkacaktır. Termesus su kaynağının incelenmemiş olması gibi.
•
Kentin 2030 yılındaki su ihtiyacını karşılamak için en azından 10 tane Korkuteli
Barajı veya bir Oymapınar Barajı yapılması gerekmektedir. Kentin halkını doğrudan
ilgilendiren bu konunun, ilgili kurumların ve sivil toplum örgütlerinin de katılacağı bir
toplantıda tartışıldıktan sonra kesin çözüm yolları belirlenmesi uygun olacaktır.
7
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
BÖLÜM 2
ANTALYA ATIK SU SİSTEMİ, KANALİZASYON VE ARITMA
SİSTEMİ
Antalya şehrinin evlerden ve endüstrilerden kaynaklanan kanalizasyon sularının arıtıldığı
atıksu arıtma tesisi biyolojik arıtma ve çamur arıtma ünitelerinden oluşmaktadır. Atıksu
arıtma tesisi dünyada kullanılan en son teknolojilerin uygulandığı modern ve ekonomik bir
tesis olarak dizayn edilmiştir. Burada kullanılan sistem 3. arıtmada denilen ileri arıtma
teknolojilerini içermektedir.
İleri arıtma sistemlerinde karbonlu kirleticiler ile birlikte alıcı ortamın kirlenmesinde önemli
etken olan azot ve fosfor gibi kirleticilerde sudan uzaklaştırılır. Arıtma sisteminin adı, azot ve
fosfor arıtımını içeren uzun havalandırmalı aktif çamur sistemidir. İlk aşamada tesise 250.000
kişinin ürettiği atıksuyun geleceği ön görülmüştür.
Antalya atıksu projesi kapsamında kanalizasyon inşaatı devam etmektedir. Atıksu sistemi
ayrışık sistemdir. Mevcut kanalizasyon sistemine yağmur sularının girmemesi gerekir.
Kanalizasyon inşaatı yaklaşık olarak 400 km’dir. Bu sistemin çalışması için muhtelif yerlerde
5 adet pompa istasyonu mevcuttur.
Tablo 1’de Antalya ve ilçelerinde bulunan arıtma tesislerine ait bilgiler yer almaktadır.
Tablo 1 : Antalya Merkez ve ilçelerdeki arıtma tesisleri
1
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
2
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
BÖLÜM 3
ANTALYA KATI ATIK RAPORU
Antalya İli turizm bölgesi olmasından dolayı yılın 8 ayı süresince turizm faaliyetlerine yüksek
oranda bağımlıdır. Dış ve iç turizm faaliyeti yıl boyunca hareketlidir. Ülke genelinde göç alan
iller sıralamasında ilk sıralarda yer almaktadır. Bu özelliklerin sonucu olarak yıllık nüfus
artışı % 7 civarında gerçekleşmektedir. Ancak alt yapı tesislerinin planlanmasında, bu nüfus
artış oranının 2005 yılından itibaren azalmaya başlayacağı ve 2020 yılına kadar % 2 civarında
sabitlenmesi öngörülmektedir.
İl sınırları içerisinde bulunan turizm merkezlerinin çoğunluğu düşük yıllık gelire sahip küçük
yerleşim yerleridir. Yaz aylarında bu ilçe ve köylerin iki kat artan nüfuslarına paralel olarak
üretilen katı atık miktarı da artmaktadır. Teknik alt yapının uzun yıllar ihmal edilmiş olması
nedeniyle "vahşi depolama" yörede en çok uygulanan bertaraf yöntemi olmuştur. Hızlı
kentleşmenin bir sonucu olarak bu deponi alanlarının bir kısmı şu anda yerleşim yerlerinin
çok yakınında bulunmaktadır. Bugün olduğu kadar yakın gelecekte de turizm faaliyetlerine
yüksek oranda bağımlı olacak olan bir il için bu tür sağlıksız gelişmelere göz yumulması artık
mümkün değildir. Problemin ciddiyeti özellikle son yıllarda kamuoyu baskısı sonucu yerel
yöneticilerde ve T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından da görülmüş olup, düzenli
depolama tesislerinin inşası yönünde genelgeler yayınlanmakta ve iç/dış kaynaklı krediler ile
yerel yönetimlere destek olunmaktadır.
Şehrin bir kısmında toplama ilçe belediyeler tarafından yapılırken, önemli bir kısmı da
özelleştirilmiş durumdadır. Kızıllı Düzenli Kat Atık Depolama Sahası 2003 yılında faaliyete
geçtiği döneme kadar toplanan atıklar kent merkezinin 15 km kuzeyinde Kepez üstü,
Yeşilbayır Köyü Mevkiinde, toplam 75 hektarlık sahada olup, 30 hektarlık bölümünde katı
atık depolanmış ve depolanmış çöpün üzeri 50 cm toprak ile örtülmüştür. Bu depolama yeri
önemli bir akiferin hemen üzerinde bulunmaktadır. Bugüne kadar Antalya'nın içme suyunu
karşılayan bu kaynağın kirlenmemiş olması tamamen şans eseri olmuştur. Civardaki yerleşim
yerinin genişlemesi ile deponi alanının hemen kenarında yerleşim yeri bulunmaktadır. Eski
katı atık depolama alanı,koku, fare ve yangın gibi etkiler ile civarda yaşayanlara önemli
sorunlar çıkarmıştır. Özellikle 1999 yılı yaz aylarında çıkan ve kısa sürede yüzlerce dönüm
alana yayılan çöplük yangını tüm kent merkezini koku ve duman şeklinde etki altında
bırakmıştır. Yerel yönetim çözüm olarak tüm çöplüğün ilk aşamada toprak ile örtmekte
bulmuştur.
KENTİN KATI ATIK YÖNETİMİ
Antalya ili, Kızıllı Köyü sınırları içerisinde Havuzkepir Tepe, Yuvaalan mevkiinde ki Orman
Bakanlığı’ ndan tahsis edilen 100 hektarlık alan Antalya Büyükşehir Belediyesi’ ne ait Kızıllı
Katı Atık Düzenli Depolama Sahası 2003 yılında faaliyete geçmiştir. Kızıllı Katı Atık
Düzenli Depolama Sahası, Antalya şehir merkezine yaklaşık 27 km mesafede, kentin
kuzeydoğu yönünde yer almaktadır. Alana ulaşım 2 farklı güzergahtan sağlanabilmektedir.
Birinci güzergah; Antalya-Varsak-Hötüşler güzergahı olup toplam mesafe 27 km. dir. İkinci
güzergah ise, yeni Isparta yolu – Hasırlık güzergahı olup, toplam mesafe 34 km. dir. Sızıntı
suyu arıtma tesisi tamamlanmış olup, fosseptiklerden çekilen atık sular burada arıtılmaktadır.
Katı Atık Düzenli Depolama sahasında, topoğrafik yapının şartlarına bağlı olarak en iyi
kullanım kapasitesini sağlayacak, ekonomik, teknoljik ve çevre koruma tedbirleri alınmış olan
bir tesis olması hedeflenmiştir. Uygulama kapsamında yer alan belediyelerin mevcut nüfus
ƒ
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
1
yapısı ve kişi başına üretilen katı atık ile tıbbi atık miktarları esas alınarak geleceğe dönük
nüfus projeksiyonu ve katı atık oluşumu hesaplanarak tesis projelendirilmiştir. Katı atık
düzenli depolama alanının çevreye muhtemel olumsuzlukları; sızıntı suyu ve dolayısıyla su
kaynaklarının kirlenme olasılığı ve gaz hareketlerinin olacağı düşünelerek mevzuata uygun
olarak 3. etap (İşletme Aşamaları) inşaatına yönelik olarak hazırlanmıştır.
Kızıllı Katı Atık Düzenli Depolama Sahası hayata geçirilmesi sonucunda; Antalya
Büyükşehir Belediyesi mücavir alanı sınırları içerisinde üretilen; evsel katı atık, evsel nitelikli
endüstriyel katı atık ve tıbbi atıklar düzenli olarak depolanmakta, atık pillerin geçici
depolanması amacıyla bir atık pil geçici depolama hücresi, ömrünü tamamlamış lastiklerin
kontrolü yönetmeliği doğrultusunda kullanılmış oto lastiği depolama ve geri kazanım tesisi
sahası ve Park-Bahçe Atıkları ve Organik Atıkların geri kazanımı için sahalar bulunmaktadır.
Tıbbi Atıklar sterilize edildikten sonra Evsel Katı Atık Lotlarında depolanmaktadır.
Antalya kıyı bölgesinde katı atık yönetimi ile ilgili yapılmış sadece iki çalışma
bulunmaktadır: 1990 yılında Dünya Bankası'ndan sağlanan finansman ile yaptırılan "Antalya
Kenti Çevre Projesi fizibilite çalışmalarıdır (TBS, 1996 a,b). Bu proje kapsamında temin
edilen 260 milyon $ finansmanın bir kısmı katı atık yönetimi ile ilgilidir. Fizibilite raporlarına
göre, kentte katı atık üretimi 0,8 kg/N/gün' dür. Tablo 1. de Antalya bölgesinin katı atık
kompozisyonunun diğer bazı büyük illerle karşılaştırılması gösterilmiştir. Bu değerin 2020
yılına kadar 1,26 kg/N/gün'e artması öngörülmektedir. Karşılaştırma olarak Tchobanoglous
(1977)'ye göre kişi başına düşen katı atık üretimi ABD'de 4,47 kg/gün ve Almanya'da 0,75
kg/gün'dür. Kentin toplam katı atık üretimi 285 000 t/yıl'dır ve 2020 yılına kadar 700 000
t/yıl'a artacaktır. Benzer bir çalışma kemer Bölgesinde gerçekleştirilmiş olup (Delcan, 1993)
kişi başına katı atık üretimi 0,7 kg/gün (turizm sezonu dışında) ve 1,1 kg/gün (turizm sezonu
içinde) değişmektedir. Yıllara göre düzenli depolama sahasına Kabul edilen atık miktarları
Tablo 2. de gösterilmiştir.
Tablo 1. Antalya bölgesi ile bazı büyük şehirlerde tespit edilen katı atık kompozisyonu
(Curi,1994; Delcan, 1993; Durmaz, 1995; TBS, 1996 b).
Antalya
Kemer
İstanbul
Ankara
Mersin
Organik Madde
d>40 mm
38
34,5
10>d<40 mm
28,1
d<10 mm
2,4
Mutfak artıkları
Bahçe+Orman
atıkları
60,7
41-63
50
Kağıt
11
12
10-12
14,4
4,3
Plastik
11,9
20
3-7
4,9
2,76
Cam
2,8
7
0,7-1,7
2,4
1,47
Tekstil
3,2
3
3,2-4,9
3,2
2,76
ƒ
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
2
Antalya
Kemer
İstanbul
Ankara
Mersin
0,5
10
1,4-4,3
1,7
0,76
-
-
16,2-16,8
-
-
Lastik-Tahta
0,7
1,5
-
-
-
Seramik
1,4
-
-
-
-
-
12
6,4-10,1
23
27,8
Metal
Kül
Diğer
2005 yılı haziran ayında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yapılan analiz
sonuçlarına göre atık kompozisyonu aşağıdaki şekilde belirlenmiştir. Toplanan atıkların
içeriğini;
% 64,79
% 7,83
% 11,45
% 2,56
% 3,73
% 3,2
% 0,58
% 6,96
Organik atıklar
Kağıt-Karton vb.
Pet-Plastik vb.
Metal
Cam
Tekstil
Taş-Moloz
Diğer oluşturmaktadır.
Tablo 2. Yıllara Göre Düzenli Depolama Sahasına Kabul edilen Atık miktarları.
YILLAR
Katı Atık Miktarı
(Ton/Yıl)
2004
269852
2005
326282
2006
376120
2007
353314
2008
386307
Kişi başına düşen katı atık üretim miktarının her yıl % 1 oranında arttığı, katı atık düzenli
depolama alanında katı atık sıkıştırma oranının 0,75 ton/m3 Ambalaj atıkları için geri kazanım
oranı % 15 olduğu kabul edilerek nüfus ve atık projeksiyonu gerçekleştirilmiş olup sonuçlar
Tablo 3. de verilmiştir.
ƒ
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
3
Kümülatif Toplam
(m3/yıl)
Düzenli
Depolanacak Atık
Miktarı (ton/yıl)
Depolanacak Katı
Atık Miktarı
(ton/yıl) (%15
Emniyet payı
Hacimsel Olarak
Düzenli
Depolanacak Katı
Atık Miktarı (m3/yıl)
Ambalaj Atıkları
Miktarı (ton/yıl)
Katı Atık Miktarı
(ton/yıl)
Katı Atık Birim
Üretim Miktarı
(kg/kişi-gün)
Nüfus
Yıl
Tablo 3. Atık ve Nüfus Projeksiyonu (Kızıllı Katı Atık Düzenli Depolama Sahası Uygulama
Projesi).
2007 880.503 1,4077 452.412 90.482 361.930 429.792 286.528
286.528
2008 906.918 1,4218 470.651 94.130 376.521 447.119 596.158
882.686
2009 934.125 1,4360 489.612 97.922 391.690 465.132 620.176
1.502.862
2010 962.149 1,4504 509.358 101.872 407.486 483.890 645.186
2.148.048
2011 991.014 1,4649 529.884 105.977 423.907 503.390 671.186
2.819.234
2012 1.020.744 1,4795 551.220 110.244 440.976 523.659 698.212
3.517.446
2013 1.051.366 1,4943 573.436 114.687 458.749 544.764 726.353
4.243.799
2014 1.082.907 1,5092 596.528 119.306 477.222 566.701 755.602
4.999.401
2015 1.115.395 1,5243 620.572 124.114 496.458 589.544 786.058
5.785.459
2016 1.148.856 1,5395 645.562 129.112 516.450 613.284 817.712
6.603.171
2017 1.183.322 1,5549 671.581 134.314 537.265 638.002 850.670
7.453.841
2018 1.218.822 1,5704 698.624 139.725 558.899 663.693 884.923
8.338.764
2019 1.255.386 1,5861 726.776 145.355 581.421 690.437 920.583
9.259.347
2020 1.293.048 1,6020 756.084 151.217 604.867 718.280 957.706 10.217.053
2021 1.331.839 1,6180 786.544 157.309 629.235 747.217 996.289 11.213.342
2022 1.371.794 1,6342 818.252 163.650 654.602 777.340 1.036.453 12.249.795
2023 1.412.948 1,6505 851.206 170.241 680.965 808.646 1.078.195 13.327.990
Kızıllı Katı Atık Düzenli Depolama Sahasına kabul edilecek atıklar şunlardır;
•
Meskun bölgelerde evlerden atılan evsel katı atıklar,
•
Park, bahçe ve yeşil alanlardan atılan bitki atıkları ile organik atıklar,
•
Buzdolabı, çamaşır makinesi, koltuk gibi evsel nitelikli eşyalardan oluşan ve
kullanılmayacak durumda olan çoğunlukla iri hacimli iri katı atıklar,
ƒ
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
4
•
Tehlikeli atık olmamakla birlikte evsel katı atık özelliklerine sahip sanayi ve
ticarethane atıkları,
•
Evsel su arıtma tesislerinden elde edilen (atılan) arıtma çamurları,
•
Tehlikeli atık sınıfına girmeyen sanayi arıtma tesisi çamurları,
•
Hastanelerin, kliniklerin, laboratuarların ve benzeri yerlerin tıbbi atıkları,
•
Kullanılmış oto lastikleri.
Kızıllı Katı Atık Düzenli Depolama Sahasına kabul edilmeyecek atıklar ise şunlardır;
•
•
•
•
•
•
•
•
Sıvılar ve sıvı atıklar,
Akıcılığı kayboluncaya kadar suyu alınmamış arıtma çamurları,
Patlayıcı maddeler,
Depolama esnasında aşırı toz, gürültü, kirlenmeye ve kokuya sebep olabilecek atıklar,
Radyoaktif madde ve atıklar,
Tehlikeli atık sınıfına giren katı atıklar,
Hayvan kadavraları.
Ambalaj atıkları dahil değerlendirilebilir katı atıklar.
ƒ
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
5
Düzenli depolama alanında oluşacak sızıntı sularının çevreye olumsuz etkilerini önlemek
amacıyla katı atık sahasında geçirimsizliğin temini için izolasyon tabakası teşkil edimiştir.
Taban izolasyonu için alttan üste doğru geçirimsizlik tabakası (Jeosentetik Kil Örtü), Plastik
Örtü (Yüksek Yoğunluklu Polietilen Örtü) (Jeomembran), Koruyucu Amaçlı Örtü (Jeotekstil)
ve drenaj tabakası (Lot tabanında 32-64 mm. Dere çakılı kullanılmaktadır. Depolama
sahasında oluşabilecek tahmini depo gazı oluşum miktarları Tablo 4. de gösterilmiştir.
Tablo 4. Oluşabilecek Katı Atık Miktarları ve Depo gazı oluşum miktarları (Kızıllı Katı Atık
Düzenli Depolama Sahası Uygulama Projesi).
Depo Gazı Oluşumu (m3/yıl)
Yıl
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
2016
2017
2018
2019
2020
2021
2022
2023
2007
429.792
ton/yıl
7.397.473
6.824.698
6.296.271
5.808.760
5.358.996
4.944.056
4.561.245
4.208.074
3.882.249
3.581.652
3.304.330
3.048.480
2.812.441
2.594.678
2.393.775
2.208.429
Katı Atık Miktarları
2008
2009
447.119
465.132
ton/yıl
ton/yıl
7.695.701
7.099.834
6.550.104
6.042.939
5.575.043
5.143.375
4.745.131
4.377.722
4.038.762
3.726.046
3.437.544
3.171.379
2.925.824
2.699.282
2.490.280
8.005.737
7.385.864
6.813.987
6.286.390
5.799.644
5.350.585
4.936.297
4.554.087
4.201.470
3.876.157
3.576.031
3.299.144
3.043.696
2.808.027
2010
483.890
ton/yıl
8.328.595
7.683.724
7.088.784
6.539.909
6.033.534
5.566.366
5.135.370
4.737.746
4.370.909
4.032.475
3.720.247
3.432.193
3.166.443
Depo Gazı
Oluşumu
(m3/yıl)
7.397.473
14.520.399
21.401.842
28.073.323
25.899.646
23.894.273
22.044.173
20.337.325
18.762.635
17.309.871
15.969.592
14.733.089
13.592.327
12.539.893
11.568.947
10.673.180
1. ATIKLARIN BERTARAF YÖNTEMLERİ
1. 1. EVSEL KATI ATIKLAR
Katı atık depolama sahasında ortalama günlük 1073 ton evsel katı atık getirilerek
depolanmaktadır.
1.2. TEHLİKELİ ATIKLAR
Endüstriyel katı atık üretimi evsel ve ticari-kurumsal katı atık üretim miktarına kıyasla ihmal
edilebilir boyutlardadır. Ancak bunun artan endüstrileşme ile birlikte daha büyük miktarlara
ulaşabileceği tahmin edilmektedir. Organize Sanayi Bölgesi tam manası ile faal değildir.
Buna mukabil giderek artan bir düzeyde önümüzdeki yıllarda tam kapasiteye ulaşacaktır.
1998, 2005 ve 2020 hedef yıllarındaki endüstriyel katı atık miktarı hesaplanmasında bu
gerçek dikkate alınacaktır. Bugün için endüstriyel katı atık üretimi 10 t/gün olarak tahmin
ƒ
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
6
edilmektedir. Endüstriyel katı atık üretimi daha ziyade evsel nitelik taşımaktadır. Organize
Sanayi Bölgesi, oto sanayi ve çeşitli endüstriyel kuruluşlardan gelen katı atık kağıt, plastik ve
organik madde içermektedir. Bu nedenle endüstriyel atığın bugünkü bileşiminin evsel atıktan
farklı olmadığı kabul edilmiştir. Ancak ileri ki yıllarda bu durum değişebilir. Şehir merkezine
daha yakın kısımlarda Etibank ferrokrom tesisleri, MKE Pil Fabrikası vb. büyük sanayi
kuruluşları bulunmaktadır. Bunlar çelik talaşı, pil parçaları, cevher artıkları, kömür vs gibi
sanayi tipi atıklarını kendileri değerlendirdiklerinden çoğunlukla çıkan atıklar evsel atık
niteliğindedir. Atölyelerden üstüpü ve kağıt gibi ticari nitelikli atıklar sitenin evsel atığıyla
birlikte düşünülebilir. Bu atıkların toplanmasında özel bir yönteme ihtiyaç duyulmamakla
beraber, Belediye çöp kamyonlarının günlük çalışma düzeni içinde toplanmaktadır.
Antalya ilinde, tehlikeli atık geri kazanım/bertaraf tesisi bulunmamaktadır. 14 Mart 2005
tarih, 25755 sayılı ‘Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’ gereğince tehlikeli atık taşıma
lisanslı 1 tane firma mevcuttur. İlgili yönetmelik gereği; tehlikeli atıkları ilave akıt olarak
kullanabilecek çimento fabrikası da bulunmamaktadır.
1.3. ÖZEL ATIKLAR
1.3.1. Tıbbi Atıklar
22 Temmuz 2005 tarih ve 25883 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Tıbbi
Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’ gereğince tıbbi atıklar Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na
ait tıbbi atık toplama aracı ile toplanmakta, gerekli sterilizasyon çalışmaları yapıldıktan sonra,
depolama sahasına gömülmektedir. İl genelinde tıbbi atık taşıma lisansı olan 5 tane firma
bulunmaktadır. Ayrıca Akdeniz Üniversitesi Araştırma Uygulama Hastanesi bünyesinde inşa
edilmiş 2 t/gün kapasiteli bir tıbbi atık yakma tesisi bulunmakta, ancak şu anda
kullanılmamaktadır.
1.3.2. Atık Yağlar
21 Ocak 2004 tarih, 25353 sayılı ‘Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği’ gereğince; İl
genelinde atık yağ bertaraf tesisi bulunmamaktadır. Atık yağ taşıma lisanslı 2 tane firma
bulunmaktadır.
1.3.3. Bitkisel ve Hayvansal Atık Yağlar
19 Nisan 2005 tarih, 25791 sayılı ‘Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği’ gereğince; İl
genelinde toplanan bitkisel ve hayvansal atık yağları geçici depolamak için lisanslı tesisi ve
taşıma aracı bulunan 6 tane firma bulunmaktadır.
1.3.4. Pil Ve Aküler
03 Ağustos 2004 tarih, 25569 sayılı ‘Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği’ (03
Mart 2005 tarih, 25744 sayılı yönetmelikle revizyon yapıldı) gerğince; İl genelinde atık akü
geri kazanım tesisi 1 tanedir. Piller ise Alışveriş Merkezleri ve satış noktalarında oluşturulan
TAP a atık pil kutularında çöplerden ayrı olarak toplanmaktadır.
1.3.5. Cips Ve Diğer Yakma Fırınlarından Kaynaklanan Küller
Büyükşehir Belediyesi tarafından ayrı toplanıp ayrı bertaraf edilmektedir.
ƒ
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
7
1.3.6. Tarama Çamurları
İlimizde dip taraması yapılmamaktadır.
1.3.7. Elektrik Ve Elektronik Atıklar
Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımı devam eden düzenli depolama tesisi tamamlandığı
zaman ayrı depolanacaktır.
1.3.8. Kullanım Ömrü Bitmiş Araçlar
Özel bir bertaraf şekli uygulanmamaktadır.
1.4. DİĞER ATIKLAR
1.4.1. Ambalaj Atıkları
24 Haziran 2007, 26562 sayılı Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği gereğince; İlde
genelinde, 4 tane lisanslı geri dönüşüm tesisi, 6 tane lisanslı toplama ve ayırma tesisi ve 3
tane geçici çalışma izinli toplama – ayırma tesisi faaliyet göstermektedir. Geri dönüşüm
tesisleri; 1 tanesi Akseki ilçesinde, 1 tanesi Finike ilçesinde ve 2 tanesi de merkez de
bulunmaktadır. Toplama ayırma tesisleri ise Akseki ilçesinde 1 tane, Manavgat ilçesinde 2
tane, Merkez de ise 6 tane tesis yer almaktadır.
1.4.2. Hayvan Kadavraları
Büyükşehir Belediyesine ait mezbahanın rendering tesisinde geri kazanılmaktadır.
1.4.3. Mezbaha Atıkları
Büyükşehir Belediyesine ait mezbahanın rendering tesisinde geri kazanılmaktadır.
1.5. KATI ATIKLARIN
İSTASYONLARI
BİRİKTİRİLMESİ,
TAŞINMASI
VE
TRANSFER
İlimiz sınırları içerisinde katı atıkların taşınması amacıyla kurulmuş transfer istasyonu
bulunmamaktadır. Her türlü katı atık Belediyeler tarafından toplatılarak çöp deponi sahasına
gönderilmektedir.
Antalya’da bulunan deponi sahalarına ilişkin bilgiler Tablo 5’ te verilmektedir.
ƒ
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
8
Tablo 5. Antalya İli Katı Atık Depolama Sahaları
ƒ
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
9
1.6. İLÇELERDE KATI ATIKLARIN DEPOLANMASI
ÇED Yönetmeliği kapsamında kalan ve süreci tamamlanan “çevresel etkileri önemsizdir”
kararı alınmış olan, İlçelere ait Katı Atık Düzenli Depolama Alanları;
Alanya Belediyesi Katı Atık Düzenli Depolama Alanı,
Kumluca Belediyesi Katı Atık Düzenli Depolama Alanı,
Kaş Belediyesi Katı Atık Düzenli Depolama Alanı,
Patara-Kekova Katı Atık Düzenli Depolama Alanıdır.
Diğer İlçelerde katı atıklar düzensiz depolanmakta olup, düzenli depolama yapılacak olan
alanlar aranmaktadır.
SONUÇ ve ÖNERİLER
Bölgedeki tesislerin başka bir etkisi ise ürettikleri katı atıklardır. Üretilen katı atıklar
genellikle organik ve bahçe atıkları olduğundan dolayı kompostlaştırmaya uygundur. Fakat
bölgede mevcut bir kompost tesisi olmadığından dolayı, bu atıklar Varsak – Kızıllı deponi
alanına ek bir yük getirmektedir. Bölgede yapılacak kompost tesisi hem ekonomik açıdan
hem de katı atıkların bertaraf edilmesi açısından yararlı olacaktır.
İl ve ilçe belediyelerde atık yönetim birimleri oluşturulup, oluşan atıkların bertaraf edilinceye
kadar ki süreci takip altında tutulmalı ve oluşan atık miktarları kayıt altına alınmalıdır.
ƒ
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
10
BÖLÜM 4
ANTALYA İLİ HAVA KALİTESİ RAPORU
MEVCUT DURUM
• Antalya’lılar yıllardır hava kirliliğinden şikayetçidir
• Her kış yoğunlaşan sıkıntılar her baharda unutulmaktadır
• Tüm yetkili merciler konuyu ucundan tutarak geçiştirmektedir
• Her yoğunlaşan şikayet,” hava temizdir” şeklinde cevaplanmaktadır
• Gerçek durumun ne olduğunu herkes merak etmektedir
• Söz konusu kısır döngüden en kısa yoldan çıkılmalıdır
• Mevcut durum ve sorunlar yeterince analiz edilmemiş, çözüm aranmamıştır
• Son kesitte, çözümün doğalgaz’a havale edilmesi büyük bir yanılgıdır
BAZI BASİT GERÇEKLER
• Antalya’nın konumu ve iklimi nedeniyle, hava kirliliği riski çok azdır
• Kentin hızlı ve sağlıksız gelişmesi, suni tehditler yaratmaktadır
• Özellikle yüksek ve rüzgar kesen yapılaşma büyük dezavantajdır
• Kuzey-Güney aksındaki hava akımları, yapılaşmada gözetilmemiştir
• Ortalama sıcaklığın yüksekliği nedeniyle, yaygın yakıt tipi ilkeldir
• Büyük yoğunlukta kullanılan odun, sağlıklı şekilde yakılmamaktadır
• Kullanılan kömürlerin kalitesinin çok düşük olduğu görülmektedir
• Fiyat nedeniyle, ısınmada elektrik kullanımı yoğunluğu çok düşüktür
• Konut ısınması için yoğun saatler 19-24:00 saatleri arasındadır
• Yıl boyu ısınma ihtiyacı sadece 5 aylık kış döneminde %50 oranındadır
• Yani (75/365=%21) bir yılın beşte birinde ısıtma ihtiyacı oluşmaktadır
• Bu günlerde sadece gece 6 saat oluşan dörtte bir günlük yoğunluk vardır
• Sonuçta tüm yıl için zaman olarak sadece %5 oranında ısınma talebi mevcut
• Böylesi düşük oranlı bir talep için Antalya mevcut alışkanlıklarını değiştiremez
• Hiç kimse doğalgaz kurulum ve işletim giderlerini karşılamaya yanaşmaz
• Kent gerçeklerinin iyice irdelenmesi ve doğru teşhis-tedavi yapılması gerekmektedir
BAZI BASİT TEDBİR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
• Mevcut hava kirliliği ölçümleri halen sürekli ve yeterli durumda değildir
• Çevre Bakanlığı bugün 111 istasyonda elektronik günlük ölçümler yapmaktadır
• İstanbul’da 9 ve Ankara’da 7 istasyon karşısında Antalya’da sadece bir tanedir
• Veri ölçümlerinin sürekliliği ve tutarlılığı mutlaka sağlanmalıdır
• Büyükşehir ve alt kademe belediyeleri bünyesinde özel tedbirler alınmalıdır;
• Yakıt tasarrufu konularında paket eğitim tedbirleri alınmalı ve uygulanmalı
• Yakıt tipi ve soba tipi konularında bilgi ve eğitim ağırlıklı tavsiyeler yapılmalı
• Halk tipi soba ve malzemesi geliştirilerek avantajlı olarak dağıtılmalı
• Kente giren kömür ve odun kalitesi denetlenerek gerekirse sübvansiye edilmeli
• Belediyeler bünyesinde eve teslim odun-kömür “alo yakıt” servisi kurulmalı
• Evlerdeki soba ve bacalar ile birlikte yakıtların kalitesi sürekli denetlenmeli
• Fakir evlere özel fiyat uygulanmalı ve indirimli akıllı sayaç takılması özendirilmeli
• Isı izolasyonu ve yakıt tasarrufu için uygulanabilecek önlemler teşvik edilmelidir
• Tümüyle konu bir proje halinde ele alınarak kriz yönetimi ile çözümlenmelidir
1
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
HAVA KİRLİLİĞİNİN DURUMU
• Rakamlara dayalı gerçekçi bir analiz için iki dizi bilgiye ihtiyaç var;
1) Olabildiğince eskiye dayalı sağlıklı kirlilik ölçüm verileri:
• En eski ölçümler 10 yıl öncesinde Hıfzısıhha tarafından tutulmuş
• 2004 yılına kadar gelen 4 istasyonlu bu çalışma devam etmeyip kesilmiş
• Yeterince değerlendirilmemiş ve sağlıklı olarak günümüze kadar gelememiş
• Son kesitte 2 yıldır Büyükşehir’in 3 istasyonda ölçümleri başlatılmış
• 2008 başından itibaren günlük veriler sağlıklı olarak incelenebiliyor
• Ayrıca Çevre Orman’ın 1 istasyon ölçümleri Eylül 2008’den beri mevcut
• Sonuçta, son 5 ayın 4 istasyon verileri günlük olarak analiz edilebiliyor
• Çevre Orman’ın Kızıltoprak İstasyon verileri, saatlik bazda detay veriyor
• Ancak, geçmiş yıllara ait veriler sürekli ve sağlıklı durumda değil
2) Yorum yapabilecek ve tedbir alınabilecek kirlilik sınırı kriterleri:
• Daha önce kabul edilmiş resmi kriterler konusunda genel bir karmaşa varmış
• 2008’de geçerli olan yeni yönetmelik ile bu konuda net ölçütler konmuş durumda
• Ülke genelindeki yüksek kirlilik değerlerini mukayese edebilecek eşikler vardır
• Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine geçiş için 2014 ve 2019 hedefleri mevcut
• Bu durumda çok eski verilerin fikir verdiği sıkı bir analiz yapma ortamı doğmuştur
• Elimizde 4 istasyonlu ve günlük verilere dayanan 5 aylık veri dizisi mevcuttur
• Ayrıca, Çevre Orman ve B.şehir weblerinden güncel verilerin takibi mümkündür
ELDEKİ KİRLİLİK VERİLERİNİN ANALİZİ
• Kirlilik ölçümleri 5 ana ve 5 ek olmak üzere 10 kadar kriterle ölçümleniyor
• Türkiye şartlarında bunlardan sadece 2 tanesi öne çıkıyor PM10 ve SO2
• Bunlardan ilki Parça Madde (Toz) Cinsi kirletici ölçümü ve önde geliyor
• İkincisi ise Kükürt Dioksit olan baca dumanının ağırlıklı kimyasal maddesi
• SO2 daha çok kömür ve mazot yakımında üretiliyor ve Antalya’da zayıf
• Antalya’nın derdi PM10 üzerinde odaklanıyor ve SO2 değerleri sürekli düşük
• Bu nedenle buradaki özet analizde sadece toz değerleri üzerinde duracağız
• Üzerinde güncel olarak çalışılan son veriler 4 istasyonu kapsamaktadır
• Eylül 2008 başından itibaren 153 günlük veriler ve ortalamaları ekli tablodadır
• Bu verilerin 5 yıl önceki çok istasyonlu 2003 aylık verileri ile karşılaştırma özeti;
Eylül %60 - Ekim %42 - Kasım %49 - Aralık %26 - Ocak %38 yüksek vermektedir
2008’deki ortalama PM10 kirliliği 2003 yılından %43 yüksektir
• Eski Verilerde 2001’den 2004’e kadar düşme eğilimi görülmektedir
• Bu nedenle aynı analizin önceki yıllar ile yapılmasında fark daha azalmaktadır;
2008’deki ortalama PM10 kirliliği 2002 yılından %33 yüksektir
2008’deki ortalama PM10 kirliliği 2001 yılından %29 yüksektir
• Bu verilerle son 5 yılda Antalya’nın havasının %40 kirlendiği rahatça söylenebilir
• Diğer yandan “temizlik” iddiaları tamamen mevcut standartlara dayanmaktadır
• Halen Dünya Sağlık Örgütü standartları PM10 için Yıllık: 50 ve Günlük:100’dür
• Türkiye mevcut standartları ise Yıllık: 200 ve Günlük: 300 olarak 4 ve 3 katındadır
• Oysa 260 seviyesi 1.Alarm ve 400’de 2.Alarm gerekmekte ve 500 ölümcül seviyedir
• Son Aralık ve Ocak aylarında 8 adet 1.Alarm gerektiren günlük ölçüm alınmıştır
• Bunlardan 3’ü Kızıltoprak ve 5’i Kepez istasyonlarından alınmıştır
• 14 Ocak 2008 günü, her iki istasyonun Alarmlık verileri aynı günde buluşmuştur
• Ancak; Antalya hava kirliliğinde esas sorun- Yoğunluğun gece saatlerinde olmasıdır
2
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
•
•
•
•
Söz konusu sorunun ölçümü ise sadece 24 saatlik rapor veren Kızıltoprak’ta vardır
Son 5 ayı içeren 153 günlük verilerin aylık tablosu aşağıda sunulmuştur
Bu 4 istasyonlu günlük ortalama verilerin PM10 için genel ortalaması 82’dir
Kepez 112 ve Kızıltoprak 84 ortalama üstünde, Güllük 70 ve Otogar 63 vermektedir
Çevre Orman Bakanlığı
Antalya Büyükşehir Belediyesi
www.havaizleme.gov.tr
www.antalya.bel.tr
İstasyon: KIZILTOPRAK
Büyükşehir Webinden tablolaştırılan 3 İSTASYON ölçümleridir
KIZILTOPRAK
Tarih
AYLAR
KEPEZ
50+
GÜLLÜK
100+
OTOGAR
ORTALAMA
PM10
µg/m3
SO2
µg/m3
PM10
µg/m3
SO2
µg/m3
PM10
µg/m3
SO2
µg/m3
PM10
µg/m3
SO2
µg/m3
PM10
µg/m3
EYLÜL 2008
61
…
64
5
48
7
51
5
56
EKİM 2008
56
…
66
4
44
4
50
4
54
KASIM 2008
80
…
118
2
67
3
69
4
84
ARALIK 2008
112
5
160
3
87
3
70
8
107
OCAK 2009
109
4
151
1
103
3
74
8
109
Kaynak: Belirtilen WEB adreslerinden alınan güncel verilerin derlenmesi ile elde edilmiştir / [email protected]
•
•
•
•
•
•
İstasyonların aylık ortalamalarında ise kış ayları etkisi apaçık görülmektedir
Eylül ve Ekim aylarına göre Aralık ve Ocak iki katında ortalama vermektedir
Mevcut standartların durumu ise aşağıdaki tabloda özetlenmiştir
Yeni Yönetmelikte alınan hedeflerde, değerlerin düşürülmesi gündeme gelmiştir
Dünya standartlarını 5-10 yıl geriden izleyen Türkiye değerleri gerçekten yüksektir
Fakat 2019 yılı itibariyle Türkiye’nin Dünya standartlarını yakalaması öngörülüyor
KARŞILAŞTIRMALI HAVA KİRLİLİĞİ STANDARTLARI (Toz ve Kükürt Dioksit)
MEVCUT
HEDEF (2014)
HEDEF (2019)
KURUMLAR
PM10
SO2
PM10
SO2
PM10
SO2
WHO
Yıllık Ortalama
50
…
30
…
20
…
Günlük Ortalama
100
125
75
50
50
20
AB Yıllık
50
125
20
75
…
…
ABD Günlük
150
365
50
150
…
…
PM10
SO2
PM10
SO2
PM10
SO2
TÜRKİYE
Yıllık/Kış Ortalama
200
250
90
125
50
20
Günlük Ortalama
300
400
160
200
50
125
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Antalya hava kirliliği tartışmasındaki dramatik durum bu verilerle daha açık görülebilir
Mevcut durumda günlük 82 ortalaması ile Antalya sınırın %27’sindedir (82/300)
Yıllık/Kış ayları ortalamasında ise Antalya bu sınırın %41’indedir (82/200)
Görüldüğü gibi: Rakamların ve standartların diliyle Antalya havası oldukça temizdir
Fakat yine mevcut durumuyla Antalya Dünya standartları ile karşılaştırıldığında;
Yıllık ortalama itibariyle %64 üzerinde (82/50) ve günlükte %82 seviyesindedir
Söz konusu hedeflere 5-10 yıl sonra erişecek olan Türkiye bugün resmen masumdur
Fakat “dünya kenti Antalya” bu anlamda ne durumda ve hangi konumdadır?
İşte- Antalya’nın “bir durup bin düşünmesi” gereken sorusu budur!
İddialı ve sıra dışı bir kent olmak için Antalya’nın gerekeni başarması zorunludur
3
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
GECE KİRLİLİĞİ YOĞUNLUĞU
• Yukarıda da bahsedildiği gibi; Hava kirliliği 19-24:00 saatleri arasında katlanmaktadır
• Günlük ortalamalarda bu yoğunluk diğer saatlerle karışarak yok olmaktadır
• Çevre Bakanlığı’nın Kızıltoprak İstasyonu 24 saatlik otomatik ölçüm yapmaktadır
• Bu imkandan yararlanarak her günün son 6 saatinin verileri ayrıştırılabilmektedir
• Tek istasyon için yapılabilen söz konusu karşılaştırma sonucunda;
Ekim’de %40, Kasım’da %77, Aralık’ta %132, Ocak’ta %74 yüksek veriler vardır
• Her günün 24 saatlik ortalaması ile son 6 saat ortalaması farkı aşırı oranlardadır
• Söz konusu gece saatlerinin aylık ortalamaları olarak;
Ekim’de 78, Kasım’da 142, Aralık’ta 261, Ocak’ta 190 değerleri görülmektedir
• Yukarıda değinildiği üzere 260 sınırı 1.Alarm seviyesidir ve çok anlamlıdır
• Zira Aralık ayı gece saatleri ortalaması bu sınırı aşmaktadır
• Gece saatleri verilerinin günlük durumuna bakıldığında ortaya çıkan gerçekler;
• Aralık ayında; 7 adet 1.Alarm / 5 adet 2.Alarm ve 1 Adet 3.Alarm seviyesi oluşmuş
• Ocak ayında; 3 adet 1.Alarm / 1 adet 2.Alarm ve 1 Adet 3.Alarm seviyesi olmuş
• Toplam 62 günde 18 adet olan alarm durumlarından 3.Alarm düzeyi olan günler;
6 saat ortalamada; 5 Aralık’ta 562 seviyesi ve 15 Ocakta 531 seviyesi tespit edilmiş
Bu ortalamaların en yüksek saatlik verileri olarak 650 ve 872 değerleri alınmış
Aralık’ta 9 saat / Ocak’ta 4 saat’lik veri- 620 olan 3.Alarm seviyesini aşmış durumda
• Bu tespitlerden açıkça anlaşılacağı gibi- Antalya’da “net” fakat gizlenen bir kirlilik var
• Sağlık standartlarına göre 500’lük değerlerin ciddi tehditler yarattığı bir ortamda;
Yedi günlük bebekten 70 yaşındaki ihtiyara kadar herkes büyük riskler altındadır
Her şeyin başı sağlık olan hayatta- Antalya’nın bu sorunu hafife alınmamalıdır
• Ayrıca; Bugün için bir milyon nüfusu geçen şehrin hızlı gelişimi devam etmektedir
• Hemen on yıl içinde iki katı büyümesi beklenen kentte kirlilik korkunç bir tehdittir
• Antalya son 10 yıldır çözemediği bu sorunu- daha yoğun haliyle hiç çözemez
• Konunun ciddiyeti idrak edilerek- gerçekçi ve çözümleyici tedbirler kaçınılmazdır
KALICI ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
• Antalya’nın giderek yükselen ince hastalığı (Verem) artık kökten tedavi edilmelidir;
• Kent Konseyi Çevre Gurubu inisiyatifi ile bu konu ana gündem haline getirilmeli
• İçinde bulunduğumuz yerel seçimler ortamı kullanılarak konu iyice tartışılmalı
• Adaylar ve Kamuoyu ilgi odağı olarak çözümler üretilmeli- uygulama sözleri verilmeli
• Kentin Sivil Toplum inisiyatifi bu ciddi konunun takipçisi ve denetçisi olmalı
• Bir yandan- sağlıklı ve sürekli ölçümleme için yeni düzen ve istasyonlar oluşturulmalı
• Diğer yandan- alınan ölçümlerin uyarıcı ve tedbir alıcı mekanizmaları hareketlenmeli
• Toplu ölümler gibi acı olaylara meydan vermeksizin- bir afet konusu olarak alınmalı
• Bu yıl geçti- zihniyetine düşülmeden- gelecek yılın güvenceye alınması hedeflenmeli
• Yıl boyu alınacak tedbirler gelecek kış etkili olarak uygulamaya sokulabilmeli
• Antalya’nın kulak arkası edilen bu önemli konusu mutlaka çözümlenmelidir
• Belediyeler bünyesinde ilgili departmanlar koordineli biçimde aktive edilmeli
• Valilik kapsamında afet koordinasyonu ile konuya destek sağlanmalı
• İl kapsamında önceliklere göre tüm kentlerde paralel çalışmalara girilmelidir
• Antalya kalitesine ve imajına derin darbe vuran utanç konusu giderilmeli
• Antalya’lıların sağlıkları üzerindeki ipotek ortadan kaldırılmalıdır.
4
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
HAVA KALİTESİ DEĞERLENDİRME VE YÖNETİMİ YÖNETMELİĞİ
ANA HEDEF
Çevre ve Orman Bakanlığından:
Resmî Gazete
> YÖNETMELİK 2019 YILI HEDEFLERİ
GEÇİŞ DÖNEM
6 Haziran 2008 / Sayı: 26898
> YNTM. 2014 YILI GEÇİŞ HEDEFLERİ
Not: Anılan Yönetmeliğin sadece PM(10) ve SO2 değerleri tablolaştırılmış ve diğer kirleticiler hariç tutulmuştur / [email protected]
Kirletici
Ortalama süre
Limit değer
Günlük
50 µg/m
(İnsan sağlığının
korunması için)
PM(10)
ANA HEDEF
Kirletici
PM(10)
GEÇİŞ
DÖNEMİ
YILLIK
PROGRAM
40 µg/m
…
Ortalama süre
Sınır değer
Günlük
300 µg/m
Yıllık
150 µg/m
Kirletici
Kış Sez.Ort.
200 µg/m
SO2
3
300
150
200
277
135
182
Limit değer
Saatlik
350 µg/m
Günlük
3
Yıllık ve Kış
(Bir yılda 7 defadan
fazla aşılmaz)
3
20 µg/m³
14 µg/m
SO2
GEÇİŞ
DÖNEMİ
3
125 µg/m
(Bir yılda 3 defadan
fazla aşılmaz)
SO2
3
Sınır değer
Saatlik
900 µg/m
Yıllık
400 µg/m
YILLIK
PROGRAM
Yıllık ve Kış
250 µg/m
Yıllık ve Kış
…
01.01.2019
…
Hedef değere
ulaşma tarihi
Uyarı eşiği
3
10 µg/m
Hedef değer
…
…
Sınır değer, 1.1.2008 tarihinde başlayarak
1.1.2014 tarihine kadar 60 µg/m3 olana
kadar her 12 ayda eşit bir miktarda yıllık
azaltılır
Sınır değer, 1.1.2008 tarihinde başlayarak
1.1.2014 tarihine kadar 90 µg/m3 olana
kadar her 12 ayda eşit miktarda yıllık
olarak azaltılır
…
3
60 µg/m
01.01.2014
3
90 µg/m
255
120
163
232
105
145
209
90
127
187
75
109
01.01.2014
Üst
değer. eşiği
Tolerans payı
141
56
82
164
60
90
Alt
değer.eşiği
3
118
52
74
96
48
66
Limit değere
ulaşma tarihi
3
1. Seviye 260
2. Seviye 400
3. Seviye 520
4. Seviye 650
Yıllık azalma:
2009>135
2010>120 2011>105
2012>90 2013>75
Yıllık azalma:
2009>182
2010>163 2011>145
2012>127 2013>109
73
44
58
50
40
50
Uyarı eşiği
3
150 µg/m
500 µg/m
01.01.2019
3
125 µg/m3
(1.1.2014 tarihinde
limitin %100’ü) ve
1.1.2019'a her yıl
eşit miktarda
azaltılır
75 µg/m
24-saatlik limit
değerin %60’ ı
(Bir yılda 3 defadan
fazla aşılmaz)
3
12 µg/m
3
50 µg/m
24-saatlik limit
değerin %40 ‘ı
(Bir yılda 3 defadan
fazla aşılmaz)
01.01.2019
Kış dönemi limit
değerinin %60’ı
Kış dönemi limit
değerinin %40’ı
Sınır değerin yıllık azalması
Hedef değer
01.01.2019
Hedef değere
ulaşma tarihi
…
…
Sınır değer, 1.1.2008 tarihinde başlayarak
1.1.2014 tarihine kadar 200 µg/m3 olana
kadar her 12 ayda eşit bir miktarda yıllık
olarak azaltılır
Sınır değer, 1.1.2008 tarihinde başlayarak
1.1.2014 tarihine kadar 125 µg/m3 olana
kadar her 12 ayda eşit miktarda yıllık
olarak azaltılır
(Hava kalitesinin
temsili bölgelerinde
bütün bir “bölge”
veya “alt bölgede”
veya en azından 100
km 2’ de- hangisi
küçük ise- üç ardışık
saatte ölçülür)
3
8 µg/m
3
3
Saatlik
Günlük
(Bir yılda 7 defadan
fazla aşılmaz)
…
Sınır değerin yıllık azalması
20 µg/m
Ortalama süre
HAVA KALİTE PROGRAMI
01.01.2019
3
…
(Ekosistemin
koruması)
Kirletici
Uyarı eşiği
20 µg/m
(Bir yılda 24 defadan (1.1.2014 tarihinde
fazla aşılmaz)
limitin %43’ü) ve
1.1.2019'a azaltılır
ANA HEDEF
(İnsan sağlığının
korunması için)
3
Limit değere
ulaşma tarihi
2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019
Ortalama
süre
(İnsan sağlığının
korunması için)
30 µg/m
Alt
değer.eşiği
3
3
Kış Sez.Ort.
50 µg/m³
1.1.2014 tarihinde
(%50) ve 1.1.2019
tarihine kadar payı
sıfırlanacak şekilde
her yıl eşit azaltılır
(İnsan sağlığının
korunması için)
Günlük
Yıllık
Üst
değer. eşiği
(Bir yılda 35 defadan 1.1.2014 tarihinde
fazla aşılmaz)
(%100) ve 1.1.2019
tarihine kadar payı
sıfırlanacak şekilde
her yıl eşit azaltılır
3
Yıllık
HAVA KALİTE PROGRAMI
PM(10)
3
Tolerans payı
…
3
200 µg/m
01.01.2014
3
125 µg/m
01.01.2014
Uyarı eşiği
Yıllık azalma:
2009>367
2010>333 2011>300
2012>267 2013>234
1. Seviye 500
2. Seviye 850
3. Seviye 1.100
4. Seviye 1.500
Yıllık azalma:
2009>229
2010>208 2011>188
2012>167 2013>146
2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019
900
400
250
808
367
229
717
333
208
625
300
188
533
267
167
442
234
146
350
200
125
310
185
104
270
170
83
230
155
62
190
140
41
150
125
20
5
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
Büyükşehir WEB’inde verilen Tablo
6
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
PİLOT ÇALIŞMA OLARAK İNCELENEN 5 AYLIK (Eylül 2008 > Ocak 2009 151 gün) GRAFİKLERİ
PM10 µg/m3
250
TOPLAM - Ortalama
200
150
100
50
0
1
7
13
19
25
31
37
43
49
55
61
67
73
79
85
91
97 103 109 115 121 127 133 139 145 151
500
KIZILTOPRAK (Günlük)
400
300
200
100
0
1
7
13
19
25
31
37
43
49
55
61
67
73
79
85
91
97 103 109 115 121 127 133 139 145 151
600
K.TOPRAK Gece
500
400
300
200
100
0
1
7
13
19
25
350
300
250
200
150
100
50
0
31
37
43
49
55
61
67
73
79
85
91
97 103 109 115 121 127 133 139 145 151
43
49
55
61
67
73
79
85
91
97 103 109 115 121 127 133 139 145 151
43
49
55
61
67
73
79
85
91
97 103 109 115 121 127 133 139 145 151
43
49
55
61
67
73
79
85
91
97 103 109 115 121 127 133 139 145 151
KEPEZ - Günlük
1
7
13
19
25
31
37
250
200
GÜLLÜK - Günlük
150
100
50
0
1
7
13
19
25
31
37
200
OTOGAR - Günlük
150
100
50
0
1
7
13
19
25
31
37
7
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
BÖLÜM 5
ANTALYA YATIRIMLAR RAPORU
Antalya ili turizm amaçlı yatırımların yoğun olarak göründüğü bir şehir olmasının yanında
çevresel yatırımlara da bir o kadar ihtiyaç duyan bir il konumundadır. Turizmin ve tarımın
yoğun olarak gerçekleştiği ilde, bu faaliyetler sonucunda oluşan çevresel etkilerin en aza
indirilmesi için yoğun bir çalışma gerekmektedir.
Şekil 1. Antalya ili turizm bölgeleri
Tablo 1. Antalya İlinde İşletme Ve Yatırım Halinde Bulunan Tesis Ve Yatak Kapasiteleri
2027 yılında üzerinde 10 milyar insanın yaşayacağı hesaplanan dünya, sahip olduğu bütün
kaynakların hoyratça ve plansız kullanılması sonucu her geçen gün daha da yıpranmakta ve
kirlenmektedir. Yeryüzünde insanoğlunun çeşitli faaliyetleri toprağı, denizleri, şehirleri, bitki
ve hayvanların yaşadığı bütün ortamları büyük bir hızla olumsuz yönde etkilemektedir. Her
türlü doğal kaynağın kullanılmasında temel ilke, doğada koruma-kullanma dengesinin
sağlanmasıdır. İçinde yaşadığımız yüzyılda doğal kaynakların aşırı ve dengesiz kullanımı
1
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
sonucu, yaratılan çevre sorunlarının ve tahribatların insanlar dahil dünyadaki her türlü
canlının yaşamını tehdit eden boyutlara ulaştığı bugün artık herkesçe bilinmekte ve bilimsel
araştırmalarla ortaya konulmaktadır. Doğal ve tarihi zenginliklere sahip ülkelerin başında
ülkemiz gelmektedir. Bu durum ülkemiz turizmine önemli avantaj sağlamaktadır. Ancak bu
avantajları tersine çevirmemek için mevcut doğal, tarihi ve kültürel zenginliklerimizi tahrip
etmemeye özen göstermek zorundayız. Turizmde bu doğal ve tarihi, kültürel varlıkların
korunmasında fiziksel pazarlama, doğal ve kültürel zenginliklerimizin koruma-kullanma
dengesi kullanılan başlıca araçtır. Fiziksel planlama kararları ekonomik araçlarla uygulamaya
konur. Dolayısıyla fiziksel planlarda alınan kararların koruma-kullanma dengesine aykırı
olması halinde uygulanan planlarla tahribata uğratılanlar doğal, tarihi ve kültürel değerler
olmaz, aynı zamanda yaratılan tahribatın büyüklüğü ve yapılan yatırımların büyüklüğü
ölçüsünde ekonomik kayıplara da uğranılır. Bu durumda fiziksel planlamanın hatasından
kaynaklanan ekonomik kayıplar turizm sektörünün ülke ekonomisi içindeki uygulama
sahasını daraltır. Ekonomik açıdan bakıldığında da fiziksel planlamada koruma-kullanma
dengesi bu bakımdan çok önemlidir. Bütün bu kaynaklarda dünyada var olan ve ileride
oluşacak çevre sorunları çeşitli istatistik verilerinin de yardımıyla çok açık ve çarpıcı bir
şekilde ortaya konulmuştur. Dünya, temelleri çevre kirliliğine dayanan pek çok çevre
sorununa sahne olmaktadır. Bunlar özetle; enerji kaynaklarının azalması, tarım alanlarının
zarar görmesi ve dolayısıyla beslenme olanaklarının azalması, hızlı nüfus artışı, hızlı
şehirleşme, ormanların tahrip olması, suların hızla kirlenmesi, toprak erozyonu ve hava
kirliliği, yeryüzünde ki çeşitli bitki ve hayvan türlerinin eksilmesi veya yok olması, ozon
tabakasının delinmesi sonucu havaların sera etkisiyle ısınması şeklinde gruplandırılabilir.
Ülkemiz, uluslararası turizm pazarında, sahip olduğu bozulmamış doğayı, kirlenmemiş
kıyıları, zengin tarih ve kültür imajını giderek kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu
anlamda milli bir turizm alanı yaratılmamış olması sahillerimizde ki betonlaşma tehlikesi ve
ayrıca sahillerimizde ki kirlenmeler artık büyük problemler yaratacak boyutlara ulaşmıştır.
Bunun sebebi araştırıldığında, turizm sektöründe 1983 yılından bu yana, uygulanan yatırım
teşviklerinin, söz konusu önlemler alınmadan ve programlanmadan yapılmış olması aşikardır.
Turizm pazarlamasında yukarıda belirtildiği gibi en önemli unsurlardan bir tanesi de çevre
temizliğidir. Turizm çevre ilişkilerini bu çerçeve içinde aşağıda belirtilen konumlara göre
değerlendirebiliriz:
1) Turistik tesisin yerleşim alanının doğal güzellikleri bozulmadan ve doğaya uyum içinde
planlanması,
2) Turistik tesisin alt yapı tesislerinin tam ve mükemmel bir şekilde işlemesi yani
kanalizasyon sisteminin kirlenme yaratmayacak şekilde kurulması, işletilmesi,
3) Turistik tesisin yöresinde katı atıkların kirlenmeye neden olmayacak şekilde toplanması ve
depolanması,
4) Turistik tesis bölgesinde ve sahillerinde denizlerin kirlenmesinin önlenmesi ve kumların,
sahillerin temiz tutulması,
5) Turistik tesis işletmelerinde (lokantalar ve otellerde) yiyecek ve içecek servislerinde hijyen
konusuna önem verilmesi ve doğanın yok etme özelliği olmayan kap, şişe gibi malzemelerin
kullanılmaması,
6) Turistik tesis çevrelerinde gürültü kontrolünün sağlanması şeklinde özetlenebilir.
2
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
Tüm bunlar göz önüne alındığında Antalya İlinde turizm yatırımlarının turizm çevre ilişkisine
uygun olarak yapıldığı söylenemez. Rant sorununun yoğun olarak yaşandığı ilde turistik
yatırımlar da bu sorundan payını almaktadır. Yıllardır çevre durumu göz önüne alınmaksızın
yapılan turizm yatırımlarının son yıllarda kanunlarda yapılan değişiklikler ile çevreye olan
etkisi en aza indirilmeye çalışılmaktadır. İlimizde turizm yatırımları yapılmadan önce ÇED
Yönetmeliği kapsamında olanların ÇED veya ÇED Ön Araştırma Raporları hazırlanmakta ve
ancak “Çevresel Etkisi Önemsizdir” kararı alındıktan sonra izin verilmektedir. Tüm turistik
tesislere arıtma tesisi zorunluluğu getirilmiştir. Yaz aylarında arıtma tesisi denetimleri
yapılmakta ve arıtma tesisi olanların, tesisi düzgün çalıştırmaları, olmayanların ise kısa sürede
arıtma tesisi yaptırmaları için yaptırımlar uygulanmaktadır.
Antalya ilinde turizm faaliyetlerinin yanı sıra tarımsal faaliyetlerinde yoğun olarak yapıldığı
göz önünde bulundurulduğunda tarımdan kaynaklanan çevresel etkilerin en aza indirilmesi
için pestisit kullanımının en aza indirilmesi, damla sulama yöntemleri gibi modern ve
çevreyle barışık tarım yatırımlarının yapılması gereği aşikardır. Bu konuda çalışmalar
yapılmaktaysa da henüz yeterli yatırım ve çalışma mevcut değildir.
Antalya il merkezinde içme ve kullanma suyu yer altı su kaynaklarından karşılanmaktadır.
İlde su ihtiyacı, Duraliler kaynağından %88, Boğaçay kaynağından %8 ve Gürkavak
kaynağından %4 oranlarında karşılanmaktadır. İçme ve kullanma suyu şebekesi ASAT
tarafından yapılan ve 4 Milyon $’a mal olan SCADA sistemi ile sürekli olarak su kalitesi ve
miktarı izlenmektedir. Şehrin 2030 yılı su ihtiyacının karşılanması için bazı çalışmalar
yapılmış ve bu çalışma sonrasında DSİ’ye ait olan Manavgat-Oymapınar İçme Suyu Arıtma
Tesisi ve buradaki suyun kullanımı ASAT tarafından devir alınmıştır. Bu proje ile turizm
faaliyetlerinin yoğun olarak sürdürüldüğü Manavgat’tan Antalya’ya kadar olan sahil bölgesi
de yararlanacaktır.
İl merkezinde Hurma ve Lara Atıksu Arıtma tesisleri olmak üzere iki adet biyolojik arıtma
tesisi ve bu tesislere ait iki adet derin deniz deşarj sistemi bulunmaktadır. Antalya Büyükşehir
Belediyesi Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından 2007-2008 yıllarında
tamamı özkaynaklarla yatırımı gerçekleştirilerek işletmeye alınan, tamamen beton muhafazalı
Arıtma Çamuru Termal Kurutma ve Kojenerasyon Tesisi kurulmuştur. Tesis 6.500.000
Euro’ya tamamlanmıştır.
3
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
Antalya il sınırları içerisinde DSİ tarafından yapılmakta olan yatırımlar aşağıdaki tablolarda
verilmektedir.
İnşa halindeki barajlar ve hidroelektrik santrallar
Sıra Baraj ve HES Tesisinin
İli
No
Adı
1
DİM Barajı
İnşaatı
ve
HES
Antalya
Amacı
E-S-İS-T
İnşa halindeki göletler
Sıra No
Gölet Adı
1
Osmankalfalar Göleti ve Sulaması
2
Korkuteli Yeşilyayla Göleti ve Sulaması
3
Doyran Göleti Sulaması
4
Hacıbekar Göleti ve Sulaması
4
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
İnşa halindeki sulamalar
İnşaatın Adı
Fayda (ha)
Elmalı Ovası Sulaması İnşaatı
13 593
Köprüçay II.Merhale Projesi (Deniztepesi-Zırlankaya
4 000
Sulaması İnşaatı
Kaş Demre Ovası Sulaması İkmali II.Kısım İnşaatı
1 335
Merkez Kömürcüler-Kızıllı Köyü Pompaj Sulaması
20 000
İkmali II.Kıs.İnşaatı
İnşa halindeki taşkın koruma, erozyon ve rusubat kontrol tesisleri
Sıra No
İli
Taşkın
adedi
1
Antalya
7
1 176
11
7
1 176
11
Toplam
tesisi Koruma
( ha )
alanı Koruduğu yerleşim
yeri adedi
Antalya İli Raylı Sistem Yatırmı
Antalya 1. Aşama Hafif Raylı Sistem Projesinde devam eden inşaatın temel özellikleri;
Güzergah; Antalya İl girişi Kepezaltı mevkiinden, şehir merkezi-Meydan olmak üzere
yaklaşık 11.1 km. dir ve 14 araç ile faaliyete başlanacaktır. Güzergâhın Kepezaltı Mevkiinde
araçların bakım onarım ve depo hizmet destek ünitelerinin yer aldığı depo sahası
bulunmaktadır. Hat boyunca 14 adet durak bulunmaktadır. Bu duraklardan Otogar ve Çallıda
olmak üzere iki tanesi yeraltı istasyon niteliğinde aç/kapa inşaat tekniği ile yapılmaktadır.
5
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
Güzergahta mevcut iki yer altı istasyonu dışında, Antalya-Burdur Karayolu da aynı inşaat
tekniği ile yer altından geçilerek hattın depo sahasına ulaşması sağlanacaktır. Güzergahta
trafik yoğunluğunun yüksek olduğu Otogar ve Çallı Kavşaklarında, Hafif Raylı Sistemin
alttan geçişinin yanı sıra, Karayolu araç geçişleri de yine alttan gömülü olarak düzenlenmiştir.
Proje kapsamında 8 adet trafo merkezi bulunmaktadır. Raylı Sistemin enerji temini iki
noktadan (Pınarlı ve Mancırlık) açık ring olacak şekilde sağlanacaktır. Böylece, bir taraftan
enerji kesilmesi durumunda, hat diğer taraftan besleneceği için kesintisiz enerji temini
sağlanmış olacaktır. Raylı Sistem araçları enerjisini 750 V DC olarak kataner sisteminden
temin etmektedir. Enerji temini ve diğer alt sistemler SCADA ile kontrolü ve izlenmesi
yapılmakta olup, böylece sistemin güvenilirliği sağlanmaktadır. Tünellerde ve yer altı
istasyonlarında yangın algılama ve acil havalandırma, acil aydınlatma sayesinde yolcuların
güvenliği temin edilmektedir.
6
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği
İl Çevre Durum Raporu, 2009
Download