Temmuz 2014 Sayı:201 RAMAZAN AYINDA BESLENMENİN ÖNEMİ Ramazan ayında, öğün sayısının azalması ve öğün aralarındaki saatlerin uzun olması, vücudun alışılagelmiş beslenme ritminin çok dışına çıkmasına neden olmaktadır. Uzun süren açlık nedeniyle yavaşlayan metabolizmanın, vücuda verdiği olumsuzlukları en aza indirmek için bu dönemde kişinin beslenmesine oldukça dikkat etmesi ve vücut dengesini koruması gerekmektedir. Bunun için Ramazan’a özel beslenme alışkanlıkları edinilmeli ve her zaman olduğu gibi bu ayda da sağlığımızı düşünmemiz gerekmektedir. Özellikle bu ayda yeterli ve dengeli beslenmenin kurallarına dikkat edilmesi son derece önemlidir. Konunun uzmanları tarafından yapılan açıklamalarda, ramazan ayında sağlıklı ve dengeli beslenmek için, emilimleri diğer besin gruplarına göre daha dengeli, kan şekerini daha yavaş yükselten, daha fazla tokluk hissini veren besinlerin tercih edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Yapılan araştırmalarda, iftar ve sahur sofralarında düşük kalorili, protein değeri yüksek yumurta ve piliç eti tüketimin tokluk hissi verdiği, sindiriminin kolay olması nedeniyle mideyi yormadığı ve her yaş grubuna hitap eden bu iki besinin, sağlıklı beslenme açısından da son derece önemli olduğunu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca yine yapılan çalışmalarda, kırmızı ete oranla piliç etinin koroner kalp hastalığı riskini önemli derecede azalttığı belirtilirken, ramazan ayında daha düşük kalorili, daha az yağlı ve protein değeri yüksek piliç etinin, hem sahurda hem de iftarda yenilebileceği vurgulanmaktadır. Protein ve yağ içerikleri açısından önemli avantaja sahip olduğu kadar; demir, fosfor ve B grubu vitaminleri açısından da oldukça zengin olan piliç eti, ramazan sofralarında her yaş grubunun, rahatlıkla tüketebileceği özel bir besin kaynağıdır. Keskinoğlu olarak bizler de, sağlıklı ve hafif ramazan sofraları için, piliç etinin her öğünde değişik alternatifler şeklinde tüketilmesi için çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. çiğ piliç eti ürünlerimizin yanında, ürün gamımızda bulunan şarküteri grubu ürünler, köfte grubu ürünler ve kaplamalı ürün gruplarının yanı sıra, düşük kalorili olarak yeni piyasaya sunduğumuz piliç fileto fit ve pratik olarak kullanılan tavuk suyunu tüketicilerimizin beğenisine sunuyoruz. Tüketicilerimizin sağlıklı bir ramazan geçirmeleri için insan beslenmesinde son derece önemli olan piliç etinin bu ayda sofralardan eksik etmemelerini tavsiye ediyoruz. 2014’te 1,1 Milyar TL Ciro Hedefleyen Şirketler Grubumuz, 50 Milyon TL’lik Yatırımı Tamamlayacak 51’inci yılında Brand Finance tarafından 143 milyon dolarlık değerle Türkiye’nin en değerli 35. markası olan şirketler grubumuz, 2014’te 1,1 milyar TL ciro gerçekleştirmeyi hedefliyor. Uzun yıllardır perakende yumurta pazarında lider konumda olan ve 1 milyar adedi bulan üretimiyle pazarda lider olan şirketimiz, 2014’de toplam 175 bin ton piliç eti ve ışıl işlem görmüş ürün üretiminde de pazar payını yüzde 12’ye ulaştırmayı hedefliyor. Başta ısıl işlem görmüş piliç eti ve organik ürünler olmak üzere birçok alanda kapasite artışı gerçekleştirecek olan şirketimiz, 2014’te 50 milyon TL’lik yatırımı tamamlayamayı planlıyor. Organik tavuk, organik yumurta ve ısıl işlem görmüş ürünlerde yüzde 100’e yaklaşan kapasite artışı gerçekleştirerek, yıl sonunda organik ürün cirosunu ise 30 milyon TL’nin üzerine çıkaracak. Entegre tesisler arasında Türkiye’nin ilk ve tek organik tavuk üreticisi olan şirketimiz, büyüklüğü 40 milyon TL’ye ulaşan organik yumurta ve tavuk pazarında 2014’de 25 milyon TL ciro gerçekleştirmeyi hedefliyor. Her yıl ortalama yüzde 30 büyüyen organik pazardaki tüketici taleplerini karşılamak için 5 milyon TL yeni yatırımı devreye alarak, organik yumurta ve piliç eti üretimini yüzde 100’e varan oranda artıracak. Tüketicileri için yıllardır sağlıklı ürünler geliştiren şirketler grubumuz, şimdi de doğal, katkısız ve glüten içermeyen tavuk suyu üretimine başladı. Tavuk etinin sadece suyla kaynatılmasından elde edilen ürün 360 ml.’lik teneke ambalajlarda satışa sunuluyor. Türkiye pazarına sunduğu diğer bir ilk ise yüzde 100 piliç göğüs etinden üretilen Keskinoğlu Fileto Fit. 80 gr’lık teneke ambalajda 3’lü olarak satışa sunulan ve yemeye hazır halde olan ürün, soya sosuyla harmanlanarak üretiliyor. Sektörün 2013’te 388 bin 423 ton piliç eti ve 4 milyar 487 milyon adet de yumurta ihracatı gerçekleştirdiğini belirten Keskin Keskinoğlu, “2014 yılının ilk 5 ayında yapılan toplam piliç eti ihracatı geçen seneye göre yüzde 13 arttırarak 171 bin 654 tona, yumurta ihracatı da yüzde 12 artarak 2 milyar 22 milyon adede yükseldi. Umuyorum ki ihracatta bu yükselen ivme istikrarlı bir şekilde devam eder ve 2014 sonunda sektörümüzün ihracatı yüzde 10 – 15 arasında artış gerçekleştirir. Biz Keskinoğlu olarak ise 2013’te 86 milyon dolar olan ihracatımızı 2014 yılında 100 milyon doların üzerine çıkarmayı amaçlıyoruz” dedi. Şirketler Grubumuz, Türkiye’nin En Değerli 35. Markası Oldu Sektöründe 51. yılına giren, 75 ülkeye ihracat yapan ve 2013’ü 1 milyar TL ciro ile kapatan şirketimiz, böylece son 7 yılda marka değerini 3 katına çıkartmış oldu. Uluslararası marka değerlendirme şirketi Brand Finance, tarafından bu yıl 8. kez açıklanan “Türkiye’nin En Değerli Markaları Listesi”nde şirketimiz 35. sırada yer aldı. Listeye ilk kez 2007 yılında 46.4 milyon dolar ticari marka değeri ile 85’inci sıradan giren şirketler grubumuz, 2013 yılındaki performansı ile sektöründe marka değeri en yüksek firma oldu. Beyaz et sektörü de dahil toplam 44 marka listede gerilerken, şirketimiz milyon dolar marka değerine ulaşarak, En Değerli 100 marka sıralamasında 15’in üstünde basamak atlamayı başaran 2 firmadan biri olarak listede yer aldı. Sektöründe 51. yılına giren, 75 ülkeye ihracat yapan ve 2013’ü 1 milyar TL ciro ile kapatan şirketimiz, böylece son 7 yılda marka değerini 3 katına çıkartmış oldu. Keskinoğlu’nda Herşey Sağlık İçin! İnsan kaynakları koordinatörümüz Esin Keskinoğlu Onaran “51 yıllık başarısında çalışanların büyük özverisi olduğunu belirterek bu büyük ailenin her bir ferdinin sağlığına büyük önem verdiklerinin altını çizdi” 2 2013’ü “Sağlıklı Yaşam ve Beslenme Yılı” olarak seçen şirketimiz, geçtiğimiz sene ilk olarak sigarayı bırakma, sağlıklı beslenme ve çağın vebası sayılabilecek kanserden korunma gibi önemli konularda şirket çalışanlarını bilgilendirmiş ve ihtiyaç duyan personelin ilgili sağlık kurumlarına başvurması konusunda destek ve teşvik programlarını devreye almıştı. 2014 yılında Medical Park İzmir Hastanesi ile ortak çalışma başlatan şirketler grubumuz, her ay çeşitli konularda çalışanları için seminerler düzenleyerek sağlıklı yaşam biçimini alışkanlık haline getirmeye odaklandı. İlerleyen günlerde yeni seminer programlarını da devreye alacak olan şirketimiz, çalışanları için ilk olarak diyet ve sağlıklı beslenme, cilt hastalıkları gibi konularda düzenlenen seminerler için Medical Park Hastanesi doktorlarını Akhisar’daki tesislerinde ağırladı. Çalışanların yoğun katılım gösterdiği seminerlerde, sağlıklı beslenmenin şartları, düzenli ve dengeli beslenmenin önemi, deri hastalıkları, vücutta çıkan benler neden önemsenmeli, yaz güneşinden korunmanın cilt için yararları gibi konularda detaylı bilgi verilirken, çalışanların konuya ilişkin soruları da doktorlar tarafından cevaplandı. Seminerlerin sonunda ise arzu eden tüm beyaz ve mavi yakalı çalışanlar için sağlık taramaları yapıldı. 51 yıllık başarısında, çalışanların büyük özverisi olduğunu belirterek bu büyük ailenin her bir ferdinin sağlığına büyük önem verdiklerinin altını çizen insan kaynakları koordinatörümüz Esin Keskinoğlu Onaran “Keskinoğlu ailesi olarak bizim için çalışanlarımızın sağlığı, motivasyonu ve huzuru çok kıymetli. Şirketimizin bugünkü konumunda çalışanlarımızın katkısının büyük önem taşıdığına inanıyoruz. Onlara daha kaliteli bir hayata kavuşmanın yollarını göstermek amacıyla başlattığımız bu kampanyanın uzun ve sağlıklı bir yaşamın ilk adımı olmasını istiyoruz, bu konudaki çalışmalarımızı ve desteğimizi sürdüreceğiz. Bu kapsamda Medical Park İzmir Hastanesi’ne de yapılan işbirliği için teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. Tavvuk Restoran’da Geleneksel İftar Yemeği Şirketler grubumuz tarafından her yıl Ramazan ayında geleneksel olarak düzenlenen iftar yemeği, Akhisar Kaymakamı Kaan Peker, Kırkağaç Kaymakamı Ali Sırmalı, Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı, Akhisar Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahiner, İlçe Emniyet Müdürü Alpaslan Demiray, İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü M. Akif Şenyürek, oda başkanları, belde belediye başkanları, sivil toplum örgütleri ve yönetim kurulu üyeleri, iş adamları, muhtarlar, Keskinoğlu idari personeli ve çok sayıda vatandaşın katılımıyla Akhisar’da bulunan Tavvuk Restoran’da gerçekleşti. Ramazan ayının birlik, beraberlik duygusunu arttırdığını ve iftar sofralarının da bu ayın bereketinin bir göstergesi olduğunu belirten yönetim kurulu üyemiz İsmail Keskinoğlu, “Keskinoğlu ailesi olarak böyle bir günde konuklarımızla bu iftar yemeğinde buluşmak bizleri çok mutlu etti. Davetimize gelen tüm misafirlerimize teşekkür ederiz. Ramazan ayının tüm Müslüman alemine hayırlı olmasını dileriz” dedi. Açılış konuşmasının ardından Akhisar İlçe Müftüsü Ramazan Orhanlı tarafından okunan dualar ile başlayan yemekte, Akhisar Kaymakamı Kaan Peker, “İlçemizin ve Türkiye’nin önemli markalarından olan Keskinoğlu’nun düzenlediği iftar yemeğinde güzel ilçemizin insanlarıyla buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İftar sofraları geleneğini sürdüren Keskinoğlu ailesini kutluyorum. Sağladıkları istihdamla Türkiye ekonomisine vermiş oldukları destekten dolayı kendileri ile gurur duyuyoruz” dedi. Tavvuk Restoran’ın zengin iftar menüsüyle keyifli bir yemeğin tadını çıkaran konuklar böyle bir geceye ev sahipliği yaptıkları için Keskinoğlu ailesine teşekkürlerini ilettiler Ramazan ayının birlik, beraberlik duygusunu arttırdığını ve iftar sofralarının da bu ayın bereketinin bir göstergesi olduğunu belirten yönetim kurulu üyemiz İsmail Keskinoğlu, “Keskinoğlu ailesi olarak böyle bir günde konuklarımızla bu iftar yemeğinde buluşmak bizleri çok mutlu etti. Davetimize gelen tüm misafirlerimize teşekkür ederiz. Ramazan ayının tüm Müslüman alemine hayırlı olmasını dileriz” dedi. Şirketimiz, ISO Raporu’nda 79’uncu Sıraya Yükseldi Gıda sektörünün öncü firmalarından olan şirketler grubumuz, İstanbul Sanayi Odası tarafından hazırlanan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2013 Yılı Raporu’nda” 7 basamak yükselerek 79’uncu sırada yerini aldı. Son 10 yıldır istikrarlı adımlarla büyüyen ve 2014 yılında 1,1 milyar TL ciroya ulaşmayı hedefleyen şirketimiz, 4000 kişiye sağladığı istihdamla ülke ekonomisini de katkıda bulunuyor. Ülke ekonomisi içinde önemli ağırlığa sahip sanayi kuruluşlarının değerlendirildiği ISO raporu hakkında değerlendirme yapan yönetim kurulu başkanımız Fevzi Keskinoğlu “Keskinoğlu olarak sürdürmekte olduğu pazarlama stratejisiyle, faaliyette bulunduğumuz ana pazarlardaki pazar payımızı arttırmayı istikrarlı bir şekilde hedefliyoruz. Hedefimiz her geçen yıl büyümemizi sürdürmek ve ülke ekonomisine ve istihdamına sağladığımız katkıyı daha da yukarılara çıkarabilmek. 2013’de 86 milyon dolarlık ihracat yaptık, 2014’te ise 100 milyon doların üstünde ihracat gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. 5 kıtada dünyanın 75 ülkesinde ülkemizi gururla temsil ediyoruz. Önümüzdeki 2 yıl içinde ISO Raporu’nda Türkiye’nin ilk 50 sanayi devi arasında yer alacağımıza inanıyorum” dedi. “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2013 Yılı Raporu’nda” 7 basamak yükselerek 79’uncu sırada yerini aldı. Şirket olarak, son 10 yıldır istikrarlı adımlarla büyüyen ve 2014 yılında 1,1 milyar TL ciroya ulaşmayı hedeflerken, 4000 kişiye sağladığı istihdamla ülke ekonomisini de katkıda bulunuyoruz. 3 Organik Asitler Son yıllarda insan sağlığına olan olumsuz etkileri, kanuni kısıtlamalar ve pazar şartları gibi sebeplerden dolayı antibiyotiklerin yem katkı maddesi olarak kullanımda düşüşler başlamış, bunun yerine yemlerin asidifikasyonu gündeme gelmiştir. Bu amaçla hayvan büyümeyi teşvik etmek amacıyla yem katkı maddesi olarak kullanılan antibiyotiklere alternatif olabilecek doğal, insan ve hayvan sağlığına zararsız, probiyotik mikroorganizmaların çoğalmasını sağlayabilecek organik asitler gibi katkı maddelerinin kullanımları artmaktadır. Hayvan beslemede birçok alanda değişik organik asitler kullanılmaktadır. Silaj yapımında kullanılan formik asit en güçlü olanıdır. Bu asitin molekül ağırlığı diğerlerine göre daha fazla olduğundan güçlü bir asidite sağlar. Genelde formik asit, propiyonik asit ve asetik gibi organik asitler tercih edilmektedir. Organik asitler ayrıca performans artırıcı etkiye de sahiptirler. Domuzlar için yem katkı maddesi olarak kullanıldıkları zaman gelişim performansı üzerine daha iyi bir etki yaptığı belirlenmiştir. Bu yönde kullanıma örnek olarak formik asit, sorbik Hasan Kurtoğlu 4 asit ve laktik asit verilebilir. Hayvan beslemede koruyucu amaçla, silajda yem katkı maddesi olarak ve besleyici etkilerinden dolayı en çok propiyonik ve formik asit kullanılmaktadır. Bu asitler etkilerini, ortam koşullarını bozmak suretiyle göstermektedir. Organik asitler böylece hayvanlarda sindirme ve besin maddelerinin daha iyi kullanımına yardımcı olmaktadır. Özellikle genç çiftlik hayvanlarında canlı ağırlık artışında ve yemden yararlanmada artışa neden olmakta ve hayvanlarda ishallere karşı koruyucu etki göstermektedir. Kanatlılarda, mide yem ile alınan mikroplara karşı bariyer görevi yapar. Mikroplara karşı sınırlama fonksiyonu mide içeriğinin şiddetli bir şekilde asitlenmesine bağlıdır. Ph değerinin 4’ün altında olması halinde, asitler dayanıklı laktobasiller hariç yemdeki diğer tüm mikroorganizmalar elimine edilir. Mide de aynı zamanda enzimatik protein sindirimi de olmaktadır. Pepsinojenlerin aktif pepsine dönüşümü Ph 3,5’te şekillenir. Bu ortam oluşturulmazsa protein sindiriminin sınırlı kalması kaçınılmazdır. Kanatlı sektörü yararlanmayı Ahmetli’de bulunan 80 bin kapasiteli çiftliğinde yaptığı üretimle bu ayın başarılı üreticileri arasında yer aldı. Kendilerini tebrik eder, başarılarının devamını dileriz. arttıracak ve kanatlıları projen etkili bağırsak mikroorganizmalarından koruyacak yeni teknolojilere ihtiyaç duymaktadır. Antibiyotikler, bu yararlı etkilerini sağlayabilecek özelliktedir. Ancak antibiyotik kullanımı, protojen, organizmalara direnç kazandırdıklarından insanlarda oluşan bakteriyel enfeksiyonun tedavisinde kullanılan ilaçların etkinliğini kısıtlamaktadır. Yemin asitleştirilmesi bazı besin maddelerinin sindirilme derecesini artırabilir. Bu nedenle yemlerin asitleştirilmesi yemden yararlanma ve besin madde yararlanabilirliği üzerinde olumlu etkilere sahiptir. Kanatlı yemlerine organik asitli ilavesinin yemden yararlanmayı arttırıcı etkiye sahip olması çeşitli nedenlere bağlanabilir: 1.Organik asitler sindirim kanalı Ph’sını düşürerek, hayvanın kendi organizması içinde kullanacağı besin maddelerine ortak olan zararlı mikroorganizmaların gelişimini önleyerek yemden yararlanmayı arttırabilir. 2.Düşük Ph enzim aktivitesini yükselterek yemden yararlanmayı olumlu yönde etkileyebilr. 3.Asitliğin hafif yükselmesi iştahı dolayısıyla yem tüketimini artırabilir. Ahmetli’de bulunan 35 bin kapasiteli çiftliğinde yaptığı üretimle bu ayın başarılı üreticileri arasında yer aldı. Kendilerini kutlar, başarılı çalışmalarının devamını dileriz. Nedim Aslan İstanbul Pilavı Hazırlanışı: Malzemeler: 2 su bardağı pirinç 4 – 5 yemek kaşığı Ravika Zeytinyağı 1 adet Keskinoğlu Piliç Göğüs Eti 1 çay bardağı bezelye 1 kutu Keskinoğlu Tavuk Suyu ½ çay bardağı safran 1 tutam zencefil 2 çorba kaşığı Antepfıstığı 2 çorba kaşığı badem Tuz Tavuğu haşlayıp, etlerini küçük parçalara ayırın. Bademleri yağda kavurup, kâğıt peçete üzerine alın. Sonra bu yağa safran ilave edip bir dakika kavurun. Daha sonra, yağa Keskinoğlu Tavuk Suyu’nu ekleyin ve kaynayınca pirinci ilave edin. Tavuk etlerini de ekleyip, kaynayınca ateşi kısın ve 20 dakika pişirin. Piştikten sonra bezelyeyi, bademi, fıstığı ve zencefili ilave edin. Sıcak olarak servis edin. Afiyet olsun. Limonlu Puding Hazırlanışı: Malzemeler: Bir tencereye süt ve şekeri koyun. Mısır nişastası ve limon suyunu ilave edip sürekli karıştırmaya devam edin. Son olarak tereyağı ekleyip koyulaşıncaya kadar pişirin. Kâselere doldurup soğuk olarak servis edin. Afiyet olsun 1 su bardağı şeker ½ su bardağı mısır nişastası 2 su bardağı süt 2 adet Keskinoğlu DHA+Selenyum yumurta sarısı 2 adet limon 1 kaşık tereyağı 5 Gürol Nalcı Wyndam Özdilek Otel’de Executive Şef olarak çalışan Barış Torcu ile mesleğe başalama hikayesi, Türk mutfağının dünyadaki yeri ve yemek yapmanın püf noktaları hakkında sizin de zevkle okuyacağınız bir sohbet gerçekleştirdik. “Son yıllarda Türk insanının da bilinçli ve programlı beslendiğini görüyoruz ancak temeline inersek Türk mutfağı bence dünyanın en sağlıklı mutfağı fakat bilinçli tüketilir ise. Türk mutfağında genel olarak tercihler kebap ve sulu yemekler oluyor” Bizlere mesleğe başlama hikayenizi anlatabilir misiniz? Her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir bayan vardır. Bende annemin beni 1996 yılında aşçılık okuluna kayıt ettirmesiyle başladım. Şu an Wyndham Özdilek Otel’de Executive Şef olarak çalışıyorsunuz ve mesleğiniz dışarıdan bakıldığında çok keyif verici görünüyor. Mutfağınızda neler yaşıyorsunuz, biraz anlatabilir misiniz? Otelimizde Özdilek Holding bünyesi altında çalışmaktayız. Şirketimizin bize sunduğu 1. sınıf ürünler bizim daha lezzetli ürünler hazırlayıp % 100 misafir memnuniyeti hedefimize ulaşmamızı sağlıyor. Mutfağımızda Simply Safe gıda güvenliği programı uygulanmaktadır ve 2013 yılında bölge birinciliği ve Gold sertifikasının yanı sıra ISO 9001 Kalite Belgesi’ne sahip bir kuruluşuz. Tüm mutfak personelimiz bu konuda eğitimleri tam almaktadır. Meslek hayatınızda birlikte çalıştığınız ustalardan bahseder misiniz? 6 Bu zamana kadar çalıştığım ustaların/şeflerin çoğu Alman ve Türk şeflerdi, hepsi birbirinden saygı değer yurt çapında tanınmış kişilerdi. Benim için öğretici ve yol gösterici oldular. Hepsine sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Son yıllarda 5 yıldızlı otellerin mutfağında Türk şeflerin görev yaptığını görmekteyiz. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir? Genel olarak baktığımızda şimdiki şefler daha genç ve Türk şefler, fakat geçmişlerine baktığımız zaman yabancı şefler ile çalışmış veya yurt dışında görev yapmış kişiler olduğunu görüyoruz. Genelde Türk insanının beslenme şekli nedir? Daha çok neleri tercih ediyorlar? Son yıllarda Türk insanının da bilinçli ve programlı beslendiğini görüyoruz ancak temeline inersek Türk mutfağı bence dünyanın en sağlıklı mutfağı fakat bilinçli tüketilir ise. Türk mutfağında genel olarak tercihler kebap ve sulu yemekler oluyor. “Her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir bayan vardır. Bende aşçılığa annemin beni 1996 yılında aşçılık okuluna kayıt ettirmesiyle başladım” Mutfağınızda olmazsa olmaz dediğiniz malzemeler var mı? Zeytinyağlı ve tavuklu yemeklerden favorileriniz var mı? Mutfağımda olmazsa olmazım diye bir şey yok, operasyonun gerektireceği tüm ürünleri zaten bulundurmak zorundasınız. Favori yemeklerim; Zeytinyağlı ve baklalı enginar ile Kayısı soslu piliç salpicon. Türk mutfağı dünyada ne kadar tanınıyor? Bu konudaki çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Ülkemizdeki gastronomi ve aşçılık dernekleri ile sürekli irtibat halindeyim. Yurt dışındaki Türk mutfağı tanıtımları çok başarılı. Mutfağımızın dünyaya duyurulduğunu düşünüyorum. Otelimizde konaklayan yabancı misafirlerimiz için yöresel menülerde sunmaktayız. Son olarak, sizin gibi başarılı bir şef olmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz? Benim tavsiyem, heyecanlarını yitirmemeleri. Her gün yeni demolar, denemeler yapılabilir, olur veya olmaz önemli değil yılmamalarını tavsiye ederim. Başarı engebeli bir yoldur ayağınız takıldığında kalkıp geri dönmek yerine devam etmelisiniz. “Ülkemizdeki gastronomi ve aşçılık dernekleri ile sürekli irtibat halindeyim. Yurt dışındaki Türk mutfağı tanıtımları çok başarılı. Mutfağımızın dünyaya duyurulduğunu düşünüyorum. Otelimizde konaklayan yabancı misafirlerimiz için yöresel menülerde sunmaktayız” Dünya mutfakları arasında yapmaktan ve yemekten en çok keyif aldığınız yemek nedir? Benim İtalyan mutfağı üzerine sempatim var. İtalyan makarnalarını kendim yapmayı ve sunmayı hobi gibi görüyorum. Keskinoğlu ürünlerini nasıl buluyorsunuz? Keskinoğlu ürünlerinin en büyük özelliği kalitenin standart tutulmasıdır. Bu konuda çok başarılı. 7 Mantar Hastalıkları Mantarlar özellikle dermatofit dediğimiz türleri keratin denilen derinin üst tabakası, saç ve tırnak gibi dokuları severek bu alanlarda hastalık oluşturmaktadır. Mantarın yerleşmesi için mutlaka nemin de bulunması gerekir. Mantar hastalıklarının oluşumuyla ilgili ana neden her zaman bir başka mantarlı dokudan bulaşmadır. Bu doğadan da kaynaklanabilir başka bir insandan da. Özellikle yaz aylarında gerekli önlemlerin ihmaliyle mantar hastalığının bulaşması oldukça kolaylaşır. Özellikle bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerle, antibiyotik kullananlarda ve küçük çocuklarda mantar enfeksiyonu görülme sıklığı daha fazla olmaktadır. Mantar hastalıkları genellikle ayak parmaklarında ve kasıklarda görülür. Mantar Hastalıklarının Sebepleri Nelerdir? .-Ayakların ve ellerin nemli, ıslak bırakılması, yıkamadan yada havuz ve denizden sonra yeterince kurulanmaması mantar hastalıklarının oluşumu için gerekli nemi sağlayabilir. -Özellikle yaz aylarında kapalı ayakkabıların giyilmesi hem gerekli nemli ortamı hem de bu mantarlar için gerekli oksijensiz ortamın oluşmasına yardım edebilir. -Yaz aylarında derinin uzun süre oluşan terden arındırılmaması mantar hastalıklarına neden olabilir. -Kişisel hijyene özen gösterilmemesi mantar hastalığının kişiler arasında bulaşmasını kolaylaştırabilir. Terlik, çorap, ayakkabı, havlu gibi ortak kullanılan eşyalar yada havuz, plaj gibi ortak kullanım alanları da mantar hastalıklarının üremesi ve bulaşması için uygun bir ortamdır. Ayrıca tırnak makası, törpü gibi aletler vasıtasıyla tırnak mantarının bulaşması kolaylaşabilir. -Özellikle askerlikte, sporcularda, gençlerde ve genel olarak fazla terleyen kişilerde mantar enfeksiyonları çok daha sık görülür. Mantar özellikle kıvrımlı deri bölgelerine yerleşebilir. Bu bölgelerde genellikle net sınırlı kızarıklık görülebilir. Genellikle aşırı kaşıntılıdır. Tırnağa yerleşmişse şekil ve renk değişikliği gözlenebilir. Ayırıcı tanıyı koymak için mutlaka bir hekime başvurmak gerekir. Mantar Hastalıklarının Tedavisi Mantar hastalıklarının tedavisinde ilk basamak mantar oluşumu için gerekli nedenlerin ortadan kaldırılmasıdır. Bölgenin nemden arındırılması amacıyla iyice kurulanması ve pudra kullanılması etkili olabilir. Ayrıca ayakkabı, terlik, havlu, iç çamaşırı, tırnak makası gibi kişiye özel ürünlerin temizliği oldukça önemlidir. Ayrıca bu ürünler kişiye ait olmalı, kesinlikle ortak kullanımda olmamalıdır. Mantar hastalığının tedavisinde hastanın ailesinin yada ev arkadaşlarının temizliği oldukça önemlidir. Gerekli durumlarda tedaviye onlarda dahil edilmelidir. Mantar tedavisinde diğer bir aşama ise antifungal (mantar karşıtı), antimikotik ilaçların kullanımıdır. Bu amaçla topikal -deriden uygulanan- kremler ve yaygın, dirençli vakalarda ve tırnak mantarlarında ağız yoluyla alınan tabletler, kapsüller doktor kontrolünde kullanılabilir. Son yıllarda ağız yoluyla alınan mantar ilaçlarında ciddi gelişmeler yaşanmıştır. Tedavi genellikle 3-4 haftayı bulabilir. Tırnak mantarlarında (onikomikozis) ise tedavi dört aya ulaşabilir. Uygulanan tedavinin sürekliliği önemlidir. Kesinlikle ilaçlar doktor ve eczacı danışmanlığında, önerilen şekilde kullanılmalıdır. Kronik bir rahatsızlığı bulunan hastalar, özellikle karaciğer rahatsızlığı olanlar ilaçlı tedavi planlama aşamasında doktor ve eczacılarını bilgilendirmelidirler. Diyabette ise mantar hastalıklarının tedavisi ileri dönemlerde daha ciddi problemlerle karşılaşmamak için oldukça önemlidir. Tedavinin başarılı olması durumunda değerlendirilmesi gereken önemli bir durum ise mantarın tekrar nüks etmesidir. 8 Ayakkabılar Adam, dalgın ve yorgun bir halde evine doğru yürüyordu. Bazen kendi kendine konuştuğu oluyordu: -Rica etsem ev sahibi bu ay dursa, gelecek ay... Sonra kendisine kızarak “Sanki gelecek ay gökten para yağacak. Hem ev sahibim de zengin biri sayılmaz ki. Kimseden borç istemeye de yüzüm kalmadı. “Alacağı parayı ve ödeyeceği borçlarını düşünüyordu. Adam evine geldiğini fark etti. İçeri girdi, sıkıntılarını olabildiğince ailesine yansıtmayan biriydi. Yüzündeki sıkıntılı ifadeyi zorla da olsa değiştirdi, güler yüzle içeri seslendi: -Alo ! Kimse yok mu? Bu yorgun ve yaşlı adamı karşılayacak kimse yok mu? Hanımı koşarak geldi, ceketini aldı: -Kusura bakma bey, geldiğini duymadım. -Benim tatlı kızım nerde bakayım, saklandı mı yaramaz? Anne başını önüne eğdi... -Ne oldu, bir şey mi var? Söylesene canım. -İçerde ağlıyor. -Ağlıyor mu? Niye? -Ayakkabı istiyor. -Daha önce konuşmuştuk, alamayacağımı söylemiştim. Hem ayakkabısı eski değil ki. -Eskidiği için değil, arkadaşlarında gördüğü, yeni çıkan bir ayakkabıdan istiyor. -Hanım biliyorsun para durumunu. -Ben biliyorum da... -Bir daha konuşayım bakalım, benim kızım anlayışlıdır. Çağır gelsin. Kadın kızını çağırdı, kalkmak istemeyen kızını zor da olsa ikna etti, babasının yanına getirdi. Babası yanına oturttu. Olabildiğince kırmamaya çalışarak konuştu: -Kızım, seninle daha geçen akşam konuşmuştum. Ayakkabı alacak kadar paramız yok, hem ayağındakiler de eski değil. -Başkası nasıl alıyor? -Yavrum onların durumu daha iyiyse alabilirler. Bizim şimdi iyi değil. Bekle belki bir kaç ay sonra alabiliriz. -Banane arkadaşlarım aldı, ben de alacağım. -Kızım sana o ayakkabıyı alırsak elimizde para kalmıyor. Getir bakayım sen şimdi giydiğin ayakkabılarını. Kız hışımla getirdi, yere attı. Adam çocuğun saygısızlığını görmemezlikten geldi. Küçük çocuklar için böyle heveslerin ne derece önemli olduğunu biliyordu. “Hele arkadaşlarından biri onu kıskandırdıysa, o küçük dünyasında tüm hayali o ayakkabı olmuştur, başka bir şey düşünemez bile.” diye aklından geçirdi. Fakat adamın da yapacak bir şeyi yoktu. Çok uzun bir sessizlik oldu, adam kızını kırmadan nasıl çözüm bulacağını düşünüyordu. Hanımı ise kocasının ayakkabıların yere atılışına sinirlendiğini düşünüp endişe ile bekliyordu. Adam umutsuzca kızına bir daha sordu: -Kızım, bu ayakkabılar hiç de eski görünmüyor, bir kaç ay daha giysen? -Eski işte eski, giymem. Bunlar eski! Adamın içi içini yiyordu. Yıllardır sıkıntı içinde yaşayan ama eve her gelişinde güler yüzünü eksik etmeyen vefâkar karısı, yapacak bir şeyi olmadığını göstermek için ellerini iki yana açtı. Adam birden ayağa kalktı, giyinmeye başladı. -Kızım madem benim, “Ayakkabın eski değil.” sözüme inanmıyorsun, giy ayakkabılarını, dışarıda az önce gördüğüm bir çocuğa soracağız, sen soracaksın. Eğer sorduğun çocuk bu ayakkabılar için “Eski” derse veya beğenmezse söz! İstediğin o ayakkabıları alacağım. Ayakkabı alınmasından tamamen ümitsiz olan kız bunu duyunca heyecanlandı. Hemen hazırlandı. Baba kız el ele sokağa çıktılar. Hiç konuşmadan bir kaç sokak geçmişlerdi ki, babası az ilerdeki köşeyi gösterdi: -Bak şu köşede oturan bir çocuk var, hemen hemen senin yaşlarında. Sor bakalım ayakkabıların güzel mi değil mi? Kız hevesle çocuğun yanına koştu ama durdu kaldı. Çocuğun şaşkın bakışları arasında birkaç saniye orada kaldıktan sonra ağlayarak babasına doğru koştu. Soramamıştı. Babası ağlayan kızını bırakıp, köşedeki çocuğun yanına gitti. Cebindeki bozuk paraları çocuğun önündeki mendile bırakıp döndü. Çocuk, hâlâ ağlayarak uzaklaşan kıza bakıyordu... Duvara yasladığı koltuk değneklerinin arasından. Delilerin Oyunu Bir gün iki deli bir akıllı üç kişi oturuyormuş. Birinci delinin canı sıkılmış ve bir oyun önermiş. Oyunda aklında tuttuğu hayvanı bilmeye çalışacaklarmış. Deli demiş ki: -Aklımdan çok küçük bir hayvan tutum bilin bakalım nedir? İkinci deli hızlıca cevap vererek: -Kesin ayıdır değil mi, demiş. Bu cevaba şaşıran akıllı adam hemen karşılık vermiş. -Yok deve, demiş. Soruyu soran deli adama dönmüş demiş ki: -Nerden bildin. Aynı Yıldızın Altında Yazar John Green Sayfa Sayısı 320 Basım Yeri İstanbul Yayın yılı 2014 Pıtırcık Tatilde Yönetmen: Laurent Tirard Oyuncular: Kad Merad François Damiens Valérie Lemercier Bouli Lanners Luca Zingaretti Tür: Aile - Komedi Süre: 102 Yapım: 2014 Okulların kapanmasıyla beraber, ailesiyle birlikte yaz tatilini geçirmek için deniz kenarına gitmek üzere yola çıkan Pıtırcık ve ailesi Güzel Kıyı Otel’ine yerleşirler. Yaz tatilini geçirmek üzere geldikleri, deniz kenarı yerde kendisine birçok arkadaş edinen Pıtırcık bir de, kocaman açtığı gözleriyle kendisini her yerde takip eden Cimcime adlı küçük bir kızla tanışır. Cimcime’den korkan Pıtırcık ailesinin yaptığı şakalar yüzünden onunla evleneceğini zanneder ve bu durumdan kurtulmak için yeni tanıştığı arkadaşlarıyla beraber yeni maceralara atılır Hayatın Anlamını Bulmanın, Âşık Olmanın ve Alınan Her Nefesin Farkına Varmanın Öyküsü anlatılıyor. On altı yaşındaki kanser hastası Hazel Grace’in birkaç yıl daha yaşamasını garanti eden tıp mucizesine rağmen hastalığı ölümcüldür ve konulan teşhisle birlikte yıldızlar, öyküsünün son bölümünü çoktan kaleme almıştır. Fakat Augustus Waters isimli yakışıklı bir sürpriz karakter, Kanserli Çocuklar İçin Destek Grubu’nda boy gösterince Hazel’ın hayatı bambaşka bir yöne sapar ve bu zeki çocuğun çekimine karşı koyamayan kızın öyküsü yeniden yazılır. 9 Keskinoğlu, Sosyal Medyada Kampanyalarına ve Etkinliklerine Devam Ediyor 16 201 10 Yanlış Bilinen Doğrular 11