2014`te 1,1 Milyar TL Ciro Hedefleyen Şirketler

advertisement
Temmuz 2014 Sayı:201
RAMAZAN AYINDA
BESLENMENİN ÖNEMİ
Ramazan ayında, öğün sayısının azalması
ve öğün aralarındaki saatlerin uzun olması,
vücudun alışılagelmiş beslenme ritminin çok
dışına çıkmasına neden olmaktadır. Uzun
süren açlık nedeniyle yavaşlayan metabolizmanın, vücuda verdiği olumsuzlukları en
aza indirmek için bu dönemde kişinin beslenmesine oldukça dikkat etmesi ve vücut
dengesini koruması gerekmektedir. Bunun
için Ramazan’a özel beslenme alışkanlıkları
edinilmeli ve her zaman olduğu gibi bu ayda
da sağlığımızı düşünmemiz gerekmektedir.
Özellikle bu ayda yeterli ve dengeli beslenmenin kurallarına dikkat edilmesi son derece
önemlidir. Konunun uzmanları tarafından
yapılan açıklamalarda, ramazan ayında
sağlıklı ve dengeli beslenmek için, emilimleri diğer besin gruplarına göre daha dengeli,
kan şekerini daha yavaş yükselten, daha
fazla tokluk hissini veren besinlerin tercih
edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Yapılan
araştırmalarda, iftar ve sahur sofralarında
düşük kalorili, protein değeri yüksek yumurta ve piliç eti tüketimin tokluk hissi verdiği,
sindiriminin kolay olması nedeniyle mideyi
yormadığı ve her yaş grubuna hitap eden
bu iki besinin, sağlıklı beslenme açısından
da son derece önemli olduğunu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca yine yapılan çalışmalarda,
kırmızı ete oranla piliç etinin koroner kalp
hastalığı riskini önemli derecede azalttığı
belirtilirken, ramazan ayında daha düşük
kalorili, daha az yağlı ve protein değeri yüksek piliç etinin, hem sahurda hem de iftarda
yenilebileceği vurgulanmaktadır. Protein ve
yağ içerikleri açısından önemli avantaja sahip olduğu kadar; demir, fosfor ve B grubu
vitaminleri açısından da oldukça zengin olan
piliç eti, ramazan sofralarında her yaş grubunun, rahatlıkla tüketebileceği özel bir besin
kaynağıdır.
Keskinoğlu olarak bizler de, sağlıklı ve hafif
ramazan sofraları için, piliç etinin her öğünde değişik alternatifler şeklinde tüketilmesi
için çalışmalarımıza hız kesmeden devam
ediyoruz. çiğ piliç eti ürünlerimizin yanında,
ürün gamımızda bulunan şarküteri grubu
ürünler, köfte grubu ürünler ve kaplamalı
ürün gruplarının yanı sıra, düşük kalorili olarak yeni piyasaya sunduğumuz piliç fileto fit
ve pratik olarak kullanılan tavuk suyunu tüketicilerimizin beğenisine sunuyoruz. Tüketicilerimizin sağlıklı bir ramazan geçirmeleri
için insan beslenmesinde son derece önemli
olan piliç etinin bu ayda sofralardan eksik etmemelerini tavsiye ediyoruz.
2014’te 1,1 Milyar TL Ciro Hedefleyen
Şirketler Grubumuz, 50 Milyon TL’lik
Yatırımı Tamamlayacak
51’inci yılında Brand Finance tarafından 143 milyon dolarlık değerle
Türkiye’nin en değerli 35. markası olan
şirketler grubumuz, 2014’te 1,1 milyar
TL ciro gerçekleştirmeyi hedefliyor.
Uzun yıllardır perakende yumurta pazarında lider konumda olan ve 1 milyar
adedi bulan üretimiyle pazarda lider
olan şirketimiz, 2014’de toplam 175
bin ton piliç eti ve ışıl işlem görmüş
ürün üretiminde de pazar payını yüzde
12’ye ulaştırmayı hedefliyor. Başta ısıl
işlem görmüş piliç eti ve organik ürünler olmak üzere birçok alanda kapasite
artışı gerçekleştirecek olan şirketimiz,
2014’te 50 milyon TL’lik yatırımı
tamamlayamayı planlıyor. Organik
tavuk, organik yumurta ve ısıl işlem
görmüş ürünlerde yüzde 100’e yaklaşan kapasite artışı gerçekleştirerek, yıl
sonunda organik ürün cirosunu ise 30
milyon TL’nin üzerine çıkaracak.
Entegre tesisler arasında Türkiye’nin
ilk ve tek organik tavuk üreticisi olan
şirketimiz, büyüklüğü 40 milyon TL’ye
ulaşan organik yumurta ve tavuk pazarında 2014’de 25 milyon TL ciro gerçekleştirmeyi hedefliyor. Her yıl ortalama
yüzde 30 büyüyen organik pazardaki
tüketici taleplerini karşılamak için 5
milyon TL yeni yatırımı devreye alarak,
organik yumurta ve piliç eti üretimini
yüzde 100’e varan oranda artıracak.
Tüketicileri için yıllardır sağlıklı ürünler
geliştiren şirketler grubumuz, şimdi
de doğal, katkısız ve glüten içermeyen
tavuk suyu üretimine başladı. Tavuk
etinin sadece suyla kaynatılmasından
elde edilen ürün 360 ml.’lik teneke
ambalajlarda satışa sunuluyor.
Türkiye pazarına sunduğu diğer bir ilk
ise yüzde 100 piliç göğüs etinden üretilen Keskinoğlu Fileto Fit. 80 gr’lık teneke ambalajda 3’lü olarak satışa sunulan
ve yemeye hazır halde olan ürün, soya
sosuyla harmanlanarak üretiliyor.
Sektörün 2013’te 388 bin 423 ton
piliç eti ve 4 milyar 487 milyon adet
de yumurta ihracatı gerçekleştirdiğini
belirten Keskin Keskinoğlu, “2014 yılının ilk 5 ayında yapılan toplam piliç eti
ihracatı geçen seneye göre yüzde 13
arttırarak 171 bin 654 tona, yumurta
ihracatı da yüzde 12 artarak 2 milyar
22 milyon adede yükseldi. Umuyorum
ki ihracatta bu yükselen ivme istikrarlı bir şekilde devam eder ve 2014
sonunda sektörümüzün ihracatı yüzde
10 – 15 arasında artış gerçekleştirir. Biz
Keskinoğlu olarak ise 2013’te 86 milyon dolar olan ihracatımızı 2014 yılında
100 milyon doların üzerine çıkarmayı
amaçlıyoruz” dedi.
Şirketler Grubumuz, Türkiye’nin
En Değerli 35. Markası Oldu
Sektöründe 51. yılına
giren, 75 ülkeye ihracat
yapan ve 2013’ü 1 milyar
TL ciro ile kapatan şirketimiz, böylece son 7 yılda
marka değerini 3 katına
çıkartmış oldu.
Uluslararası marka değerlendirme şirketi Brand Finance, tarafından bu yıl 8. kez
açıklanan “Türkiye’nin En
Değerli Markaları Listesi”nde
şirketimiz 35. sırada yer aldı.
Listeye ilk kez 2007 yılında
46.4 milyon dolar ticari marka değeri ile 85’inci sıradan
giren şirketler grubumuz,
2013 yılındaki performansı
ile sektöründe marka değeri
en yüksek firma oldu.
Beyaz et sektörü de dahil
toplam 44 marka listede
gerilerken, şirketimiz milyon
dolar marka değerine ulaşarak, En Değerli 100 marka
sıralamasında 15’in üstünde
basamak atlamayı başaran 2
firmadan biri olarak listede
yer aldı.
Sektöründe 51. yılına giren,
75 ülkeye ihracat yapan ve
2013’ü 1 milyar TL ciro ile
kapatan şirketimiz, böylece
son 7 yılda marka değerini 3
katına çıkartmış oldu.
Keskinoğlu’nda Herşey Sağlık İçin!
İnsan kaynakları koordinatörümüz Esin Keskinoğlu Onaran “51 yıllık
başarısında çalışanların
büyük özverisi olduğunu belirterek bu büyük
ailenin her bir ferdinin
sağlığına büyük önem
verdiklerinin altını çizdi”
2
2013’ü “Sağlıklı Yaşam ve
Beslenme Yılı” olarak seçen
şirketimiz, geçtiğimiz sene ilk
olarak sigarayı bırakma, sağlıklı
beslenme ve çağın vebası sayılabilecek kanserden korunma
gibi önemli konularda şirket
çalışanlarını bilgilendirmiş ve
ihtiyaç duyan personelin ilgili
sağlık kurumlarına başvurması
konusunda destek ve teşvik
programlarını devreye almıştı.
2014 yılında Medical Park İzmir
Hastanesi ile ortak çalışma başlatan şirketler grubumuz, her ay
çeşitli konularda çalışanları için
seminerler düzenleyerek sağlıklı
yaşam biçimini alışkanlık haline
getirmeye odaklandı.
İlerleyen günlerde yeni seminer programlarını da devreye
alacak olan şirketimiz, çalışanları için ilk olarak diyet ve
sağlıklı beslenme, cilt hastalıkları gibi konularda düzenlenen
seminerler için Medical Park
Hastanesi doktorlarını Akhisar’daki tesislerinde ağırladı.
Çalışanların yoğun katılım
gösterdiği seminerlerde, sağlıklı
beslenmenin şartları, düzenli
ve dengeli beslenmenin önemi,
deri hastalıkları, vücutta çıkan
benler neden önemsenmeli, yaz
güneşinden korunmanın cilt
için yararları gibi konularda detaylı bilgi verilirken, çalışanların
konuya ilişkin soruları da doktorlar tarafından cevaplandı.
Seminerlerin sonunda ise arzu
eden tüm beyaz ve mavi yakalı
çalışanlar için sağlık taramaları
yapıldı.
51 yıllık başarısında, çalışanların büyük özverisi olduğunu
belirterek bu büyük ailenin her
bir ferdinin sağlığına büyük
önem verdiklerinin altını çizen
insan kaynakları koordinatörümüz Esin Keskinoğlu Onaran
“Keskinoğlu ailesi olarak bizim
için çalışanlarımızın sağlığı,
motivasyonu ve huzuru çok
kıymetli. Şirketimizin bugünkü
konumunda çalışanlarımızın
katkısının büyük önem taşıdığına inanıyoruz. Onlara daha
kaliteli bir hayata kavuşmanın
yollarını göstermek amacıyla
başlattığımız bu kampanyanın
uzun ve sağlıklı bir yaşamın ilk
adımı olmasını istiyoruz, bu
konudaki çalışmalarımızı ve
desteğimizi sürdüreceğiz. Bu
kapsamda Medical Park İzmir
Hastanesi’ne de yapılan işbirliği
için teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi.
Tavvuk Restoran’da Geleneksel İftar Yemeği
Şirketler grubumuz tarafından
her yıl Ramazan ayında geleneksel olarak düzenlenen iftar yemeği, Akhisar Kaymakamı Kaan
Peker, Kırkağaç Kaymakamı Ali
Sırmalı, Akhisar Belediye Başkanı
Salih Hızlı, Akhisar Cumhuriyet
Başsavcısı Bekir Şahiner, İlçe Emniyet Müdürü Alpaslan Demiray,
İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Müdürü M. Akif Şenyürek,
oda başkanları, belde belediye
başkanları, sivil toplum örgütleri
ve yönetim kurulu üyeleri, iş
adamları, muhtarlar, Keskinoğlu
idari personeli ve çok sayıda
vatandaşın katılımıyla Akhisar’da
bulunan Tavvuk Restoran’da
gerçekleşti.
Ramazan ayının birlik, beraberlik
duygusunu arttırdığını ve iftar
sofralarının da bu ayın bereketinin bir göstergesi olduğunu
belirten yönetim kurulu üyemiz
İsmail Keskinoğlu, “Keskinoğlu
ailesi olarak böyle bir günde konuklarımızla bu iftar yemeğinde
buluşmak bizleri çok mutlu etti.
Davetimize gelen tüm misafirlerimize teşekkür ederiz. Ramazan
ayının tüm Müslüman alemine
hayırlı olmasını dileriz” dedi.
Açılış konuşmasının ardından
Akhisar İlçe Müftüsü Ramazan
Orhanlı tarafından okunan dualar ile başlayan yemekte, Akhisar
Kaymakamı Kaan Peker, “İlçemizin
ve Türkiye’nin önemli markalarından olan Keskinoğlu’nun
düzenlediği iftar yemeğinde güzel
ilçemizin insanlarıyla buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İftar
sofraları geleneğini sürdüren
Keskinoğlu ailesini kutluyorum.
Sağladıkları istihdamla Türkiye
ekonomisine vermiş oldukları
destekten dolayı kendileri ile
gurur duyuyoruz” dedi.
Tavvuk Restoran’ın zengin iftar
menüsüyle keyifli bir yemeğin
tadını çıkaran konuklar böyle bir
geceye ev sahipliği yaptıkları için
Keskinoğlu ailesine teşekkürlerini
ilettiler
Ramazan ayının birlik,
beraberlik duygusunu arttırdığını ve iftar
sofralarının da bu ayın
bereketinin bir göstergesi
olduğunu belirten yönetim kurulu üyemiz İsmail
Keskinoğlu, “Keskinoğlu
ailesi olarak böyle bir
günde konuklarımızla bu
iftar yemeğinde buluşmak bizleri çok mutlu
etti. Davetimize gelen
tüm misafirlerimize teşekkür ederiz. Ramazan
ayının tüm Müslüman
alemine hayırlı olmasını
dileriz” dedi.
Şirketimiz, ISO Raporu’nda 79’uncu Sıraya Yükseldi
Gıda sektörünün öncü firmalarından olan şirketler grubumuz,
İstanbul Sanayi Odası tarafından
hazırlanan “Türkiye’nin 500
Büyük Sanayi Kuruluşu 2013 Yılı
Raporu’nda” 7 basamak yükselerek 79’uncu sırada yerini aldı.
Son 10 yıldır istikrarlı adımlarla
büyüyen ve 2014 yılında 1,1
milyar TL ciroya ulaşmayı hedefleyen şirketimiz, 4000 kişiye
sağladığı istihdamla ülke ekonomisini de katkıda bulunuyor.
Ülke ekonomisi içinde önemli
ağırlığa sahip sanayi kuruluşlarının değerlendirildiği ISO raporu
hakkında değerlendirme yapan
yönetim kurulu başkanımız
Fevzi Keskinoğlu “Keskinoğlu
olarak sürdürmekte olduğu
pazarlama stratejisiyle, faaliyette bulunduğumuz ana
pazarlardaki pazar payımızı
arttırmayı istikrarlı bir şekilde
hedefliyoruz. Hedefimiz her
geçen yıl büyümemizi sürdürmek ve ülke ekonomisine ve
istihdamına sağladığımız katkıyı
daha da yukarılara çıkarabilmek.
2013’de 86 milyon dolarlık
ihracat yaptık, 2014’te ise 100
milyon doların üstünde ihracat
gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
5 kıtada dünyanın 75 ülkesinde
ülkemizi gururla temsil ediyoruz. Önümüzdeki 2 yıl içinde ISO
Raporu’nda Türkiye’nin ilk 50
sanayi devi arasında yer alacağımıza inanıyorum” dedi.
“Türkiye’nin 500 Büyük
Sanayi Kuruluşu 2013 Yılı
Raporu’nda” 7 basamak yükselerek 79’uncu
sırada yerini aldı. Şirket
olarak, son 10 yıldır
istikrarlı adımlarla büyüyen ve 2014 yılında 1,1
milyar TL ciroya ulaşmayı
hedeflerken, 4000 kişiye
sağladığı istihdamla ülke
ekonomisini de katkıda
bulunuyoruz.
3
Organik Asitler
Son yıllarda insan sağlığına olan
olumsuz etkileri, kanuni kısıtlamalar ve pazar şartları gibi
sebeplerden dolayı antibiyotiklerin yem katkı maddesi olarak
kullanımda düşüşler başlamış,
bunun yerine yemlerin asidifikasyonu gündeme gelmiştir.
Bu amaçla hayvan büyümeyi
teşvik etmek amacıyla yem katkı
maddesi olarak kullanılan antibiyotiklere alternatif olabilecek
doğal, insan ve hayvan sağlığına
zararsız, probiyotik mikroorganizmaların çoğalmasını sağlayabilecek organik asitler gibi
katkı maddelerinin kullanımları
artmaktadır.
Hayvan beslemede birçok
alanda değişik organik asitler
kullanılmaktadır. Silaj yapımında
kullanılan formik asit en güçlü
olanıdır. Bu asitin molekül ağırlığı diğerlerine göre daha fazla
olduğundan güçlü bir asidite
sağlar. Genelde formik asit, propiyonik asit ve asetik gibi organik asitler tercih edilmektedir.
Organik asitler ayrıca performans artırıcı etkiye de sahiptirler. Domuzlar için yem katkı
maddesi olarak kullanıldıkları
zaman gelişim performansı üzerine daha iyi bir etki yaptığı belirlenmiştir. Bu yönde kullanıma
örnek olarak formik asit, sorbik
Hasan Kurtoğlu
4
asit ve laktik asit verilebilir.
Hayvan beslemede koruyucu
amaçla, silajda yem katkı maddesi olarak ve besleyici etkilerinden dolayı en çok propiyonik
ve formik asit kullanılmaktadır.
Bu asitler etkilerini, ortam
koşullarını bozmak suretiyle
göstermektedir. Organik asitler
böylece hayvanlarda sindirme
ve besin maddelerinin daha iyi
kullanımına yardımcı olmaktadır. Özellikle genç çiftlik hayvanlarında canlı ağırlık artışında ve
yemden yararlanmada artışa
neden olmakta ve hayvanlarda
ishallere karşı koruyucu etki
göstermektedir.
Kanatlılarda, mide yem ile
alınan mikroplara karşı bariyer
görevi yapar. Mikroplara karşı
sınırlama fonksiyonu mide içeriğinin şiddetli bir şekilde asitlenmesine bağlıdır. Ph değerinin
4’ün altında olması halinde,
asitler dayanıklı laktobasiller hariç yemdeki diğer tüm mikroorganizmalar elimine edilir. Mide
de aynı zamanda enzimatik
protein sindirimi de olmaktadır.
Pepsinojenlerin aktif pepsine
dönüşümü Ph 3,5’te şekillenir.
Bu ortam oluşturulmazsa protein sindiriminin sınırlı kalması
kaçınılmazdır.
Kanatlı sektörü yararlanmayı
Ahmetli’de bulunan 80 bin kapasiteli çiftliğinde yaptığı üretimle bu
ayın başarılı üreticileri arasında
yer aldı. Kendilerini tebrik eder,
başarılarının devamını dileriz.
arttıracak ve kanatlıları projen
etkili bağırsak mikroorganizmalarından koruyacak yeni teknolojilere ihtiyaç duymaktadır.
Antibiyotikler, bu yararlı etkilerini sağlayabilecek özelliktedir.
Ancak antibiyotik kullanımı,
protojen, organizmalara direnç
kazandırdıklarından insanlarda
oluşan bakteriyel enfeksiyonun
tedavisinde kullanılan ilaçların
etkinliğini kısıtlamaktadır.
Yemin asitleştirilmesi bazı besin
maddelerinin sindirilme derecesini artırabilir. Bu nedenle
yemlerin asitleştirilmesi yemden yararlanma ve besin madde yararlanabilirliği üzerinde
olumlu etkilere sahiptir. Kanatlı
yemlerine organik asitli ilavesinin yemden yararlanmayı arttırıcı etkiye sahip olması çeşitli
nedenlere bağlanabilir:
1.Organik asitler sindirim kanalı Ph’sını düşürerek, hayvanın
kendi organizması içinde kullanacağı besin maddelerine ortak
olan zararlı mikroorganizmaların
gelişimini önleyerek yemden
yararlanmayı arttırabilir.
2.Düşük Ph enzim aktivitesini
yükselterek yemden yararlanmayı olumlu yönde etkileyebilr.
3.Asitliğin hafif yükselmesi
iştahı dolayısıyla yem tüketimini
artırabilir.
Ahmetli’de bulunan 35 bin kapasiteli çiftliğinde yaptığı üretimle
bu ayın başarılı üreticileri arasında
yer aldı. Kendilerini kutlar, başarılı
çalışmalarının devamını dileriz.
Nedim Aslan
İstanbul Pilavı
Hazırlanışı:
Malzemeler:
2 su bardağı pirinç
4 – 5 yemek kaşığı Ravika Zeytinyağı
1 adet Keskinoğlu Piliç Göğüs Eti
1 çay bardağı bezelye
1 kutu Keskinoğlu Tavuk Suyu
½ çay bardağı safran
1 tutam zencefil
2 çorba kaşığı Antepfıstığı
2 çorba kaşığı badem
Tuz
Tavuğu haşlayıp, etlerini küçük parçalara ayırın. Bademleri
yağda kavurup, kâğıt peçete üzerine alın. Sonra bu yağa
safran ilave edip bir dakika kavurun. Daha sonra, yağa Keskinoğlu Tavuk Suyu’nu ekleyin ve kaynayınca pirinci ilave
edin. Tavuk etlerini de ekleyip, kaynayınca ateşi kısın ve 20
dakika pişirin. Piştikten sonra bezelyeyi, bademi, fıstığı ve
zencefili ilave edin. Sıcak olarak servis edin. Afiyet olsun.
Limonlu Puding
Hazırlanışı:
Malzemeler:
Bir tencereye süt ve şekeri koyun. Mısır nişastası ve limon
suyunu ilave edip sürekli karıştırmaya devam edin. Son
olarak tereyağı ekleyip koyulaşıncaya kadar pişirin. Kâselere doldurup soğuk olarak servis edin. Afiyet olsun
1 su bardağı şeker
½ su bardağı mısır nişastası
2 su bardağı süt
2 adet Keskinoğlu
DHA+Selenyum yumurta sarısı
2 adet limon
1 kaşık tereyağı
5
Gürol
Nalcı
Wyndam Özdilek Otel’de Executive Şef olarak
çalışan Barış Torcu ile mesleğe başalama
hikayesi, Türk mutfağının dünyadaki yeri
ve yemek yapmanın püf noktaları hakkında
sizin de zevkle okuyacağınız bir sohbet gerçekleştirdik.
“Son yıllarda Türk insanının da bilinçli ve programlı
beslendiğini görüyoruz ancak
temeline inersek Türk mutfağı
bence dünyanın en sağlıklı
mutfağı fakat bilinçli tüketilir
ise. Türk mutfağında genel
olarak tercihler kebap ve sulu
yemekler oluyor”
Bizlere mesleğe başlama hikayenizi
anlatabilir misiniz?
Her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir bayan vardır. Bende annemin beni 1996 yılında aşçılık okuluna kayıt ettirmesiyle başladım.
Şu an Wyndham Özdilek Otel’de
Executive Şef olarak çalışıyorsunuz
ve mesleğiniz dışarıdan bakıldığında çok keyif verici görünüyor.
Mutfağınızda neler yaşıyorsunuz,
biraz anlatabilir misiniz?
Otelimizde Özdilek Holding bünyesi
altında çalışmaktayız. Şirketimizin
bize sunduğu 1. sınıf ürünler bizim
daha lezzetli ürünler hazırlayıp %
100 misafir memnuniyeti hedefimize ulaşmamızı sağlıyor. Mutfağımızda Simply Safe gıda güvenliği
programı uygulanmaktadır ve 2013
yılında bölge birinciliği ve Gold sertifikasının yanı sıra ISO 9001 Kalite
Belgesi’ne sahip bir kuruluşuz. Tüm
mutfak personelimiz bu konuda
eğitimleri tam almaktadır.
Meslek hayatınızda birlikte çalıştığınız ustalardan bahseder misiniz?
6
Bu zamana kadar çalıştığım ustaların/şeflerin çoğu Alman ve Türk
şeflerdi, hepsi birbirinden saygı değer yurt çapında tanınmış kişilerdi.
Benim için öğretici ve yol gösterici
oldular. Hepsine sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Son yıllarda 5 yıldızlı otellerin mutfağında Türk şeflerin görev yaptığını
görmekteyiz. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Genel olarak baktığımızda şimdiki şefler daha genç ve Türk şefler,
fakat geçmişlerine baktığımız zaman
yabancı şefler ile çalışmış veya yurt
dışında görev yapmış kişiler olduğunu görüyoruz.
Genelde Türk insanının beslenme
şekli nedir? Daha çok neleri tercih
ediyorlar?
Son yıllarda Türk insanının da bilinçli
ve programlı beslendiğini görüyoruz
ancak temeline inersek Türk mutfağı
bence dünyanın en sağlıklı mutfağı
fakat bilinçli tüketilir ise. Türk mutfağında genel olarak tercihler kebap
ve sulu yemekler oluyor.
“Her başarılı erkeğin arkasında
mutlaka bir bayan vardır.
Bende aşçılığa annemin beni 1996
yılında aşçılık okuluna
kayıt ettirmesiyle başladım”
Mutfağınızda olmazsa olmaz dediğiniz malzemeler var mı? Zeytinyağlı ve tavuklu yemeklerden favorileriniz var mı?
Mutfağımda olmazsa olmazım diye
bir şey yok, operasyonun gerektireceği tüm ürünleri zaten bulundurmak zorundasınız. Favori yemeklerim; Zeytinyağlı ve baklalı enginar ile
Kayısı soslu piliç salpicon.
Türk mutfağı dünyada ne kadar
tanınıyor? Bu konudaki çalışmaları
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülkemizdeki gastronomi ve aşçılık
dernekleri ile sürekli irtibat halindeyim. Yurt dışındaki Türk mutfağı
tanıtımları çok başarılı. Mutfağımızın
dünyaya duyurulduğunu düşünüyorum. Otelimizde konaklayan yabancı
misafirlerimiz için yöresel menülerde sunmaktayız.
Son olarak, sizin gibi başarılı bir
şef olmak isteyenlere neler tavsiye
edersiniz?
Benim tavsiyem, heyecanlarını
yitirmemeleri. Her gün yeni demolar, denemeler yapılabilir, olur veya
olmaz önemli değil yılmamalarını
tavsiye ederim. Başarı engebeli bir
yoldur ayağınız takıldığında kalkıp
geri dönmek yerine devam etmelisiniz.
“Ülkemizdeki gastronomi ve aşçılık dernekleri ile sürekli irtibat
halindeyim. Yurt dışındaki Türk
mutfağı tanıtımları çok başarılı.
Mutfağımızın dünyaya duyurulduğunu düşünüyorum. Otelimizde konaklayan yabancı misafirlerimiz için yöresel menülerde
sunmaktayız”
Dünya mutfakları arasında yapmaktan ve yemekten en çok keyif
aldığınız yemek nedir?
Benim İtalyan mutfağı üzerine
sempatim var. İtalyan makarnalarını
kendim yapmayı ve sunmayı hobi
gibi görüyorum.
Keskinoğlu ürünlerini nasıl buluyorsunuz?
Keskinoğlu ürünlerinin en büyük
özelliği kalitenin standart tutulmasıdır. Bu konuda çok başarılı.
7
Mantar Hastalıkları
Mantarlar özellikle dermatofit dediğimiz türleri keratin denilen derinin üst tabakası, saç ve tırnak gibi dokuları severek
bu alanlarda hastalık oluşturmaktadır. Mantarın yerleşmesi
için mutlaka nemin de bulunması gerekir. Mantar hastalıklarının oluşumuyla ilgili ana neden her zaman bir başka
mantarlı dokudan bulaşmadır. Bu doğadan da kaynaklanabilir başka bir insandan da. Özellikle yaz aylarında gerekli
önlemlerin ihmaliyle mantar hastalığının bulaşması oldukça
kolaylaşır. Özellikle bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerle, antibiyotik kullananlarda ve küçük çocuklarda mantar enfeksiyonu görülme sıklığı daha fazla olmaktadır. Mantar hastalıkları
genellikle ayak parmaklarında ve kasıklarda görülür.
Mantar Hastalıklarının Sebepleri Nelerdir?
.-Ayakların ve ellerin nemli, ıslak bırakılması, yıkamadan yada
havuz ve denizden sonra yeterince kurulanmaması mantar
hastalıklarının oluşumu için gerekli nemi sağlayabilir.
-Özellikle yaz aylarında kapalı ayakkabıların giyilmesi hem
gerekli nemli ortamı hem de bu mantarlar için gerekli oksijensiz ortamın oluşmasına yardım edebilir.
-Yaz aylarında derinin uzun süre oluşan terden arındırılmaması mantar hastalıklarına neden olabilir.
-Kişisel hijyene özen gösterilmemesi mantar hastalığının
kişiler arasında bulaşmasını kolaylaştırabilir. Terlik, çorap,
ayakkabı, havlu gibi ortak kullanılan eşyalar yada havuz, plaj
gibi ortak kullanım alanları da mantar hastalıklarının üremesi
ve bulaşması için uygun bir ortamdır. Ayrıca tırnak makası,
törpü gibi aletler vasıtasıyla tırnak mantarının bulaşması
kolaylaşabilir.
-Özellikle askerlikte, sporcularda, gençlerde ve genel olarak
fazla terleyen kişilerde mantar enfeksiyonları çok daha sık
görülür.
Mantar özellikle kıvrımlı deri bölgelerine yerleşebilir. Bu bölgelerde genellikle net sınırlı kızarıklık görülebilir. Genellikle
aşırı kaşıntılıdır. Tırnağa yerleşmişse şekil ve renk değişikliği
gözlenebilir. Ayırıcı tanıyı koymak için mutlaka bir hekime
başvurmak gerekir.
Mantar Hastalıklarının Tedavisi
Mantar hastalıklarının tedavisinde ilk basamak mantar
oluşumu için gerekli nedenlerin ortadan kaldırılmasıdır.
Bölgenin nemden arındırılması amacıyla iyice kurulanması
ve pudra kullanılması etkili olabilir. Ayrıca ayakkabı, terlik,
havlu, iç çamaşırı, tırnak makası gibi kişiye özel ürünlerin temizliği oldukça önemlidir. Ayrıca bu ürünler kişiye ait olmalı,
kesinlikle ortak kullanımda olmamalıdır. Mantar hastalığının
tedavisinde hastanın ailesinin yada ev arkadaşlarının temizliği oldukça önemlidir. Gerekli durumlarda tedaviye onlarda
dahil edilmelidir.
Mantar tedavisinde diğer bir aşama ise antifungal (mantar
karşıtı), antimikotik ilaçların kullanımıdır. Bu amaçla topikal
-deriden uygulanan- kremler ve yaygın, dirençli vakalarda ve
tırnak mantarlarında ağız yoluyla alınan tabletler, kapsüller
doktor kontrolünde kullanılabilir. Son yıllarda ağız yoluyla
alınan mantar ilaçlarında ciddi gelişmeler yaşanmıştır.
Tedavi genellikle 3-4 haftayı bulabilir. Tırnak mantarlarında
(onikomikozis) ise tedavi dört aya ulaşabilir. Uygulanan tedavinin sürekliliği önemlidir. Kesinlikle ilaçlar doktor ve eczacı
danışmanlığında, önerilen şekilde kullanılmalıdır.
Kronik bir rahatsızlığı bulunan hastalar, özellikle karaciğer
rahatsızlığı olanlar ilaçlı tedavi planlama aşamasında doktor
ve eczacılarını bilgilendirmelidirler. Diyabette ise mantar hastalıklarının tedavisi ileri dönemlerde daha ciddi problemlerle
karşılaşmamak için oldukça önemlidir.
Tedavinin başarılı olması durumunda değerlendirilmesi gereken önemli bir durum ise mantarın tekrar nüks etmesidir.
8
Ayakkabılar
Adam, dalgın ve yorgun bir halde evine doğru yürüyordu. Bazen
kendi kendine konuştuğu oluyordu: -Rica etsem ev sahibi bu ay
dursa, gelecek ay... Sonra kendisine kızarak “Sanki gelecek ay
gökten para yağacak. Hem ev sahibim de zengin biri sayılmaz ki.
Kimseden borç istemeye de yüzüm kalmadı. “Alacağı parayı ve
ödeyeceği borçlarını düşünüyordu. Adam evine geldiğini fark etti.
İçeri girdi, sıkıntılarını olabildiğince ailesine yansıtmayan biriydi.
Yüzündeki sıkıntılı ifadeyi zorla da olsa değiştirdi, güler yüzle içeri
seslendi:
-Alo ! Kimse yok mu? Bu yorgun ve yaşlı adamı karşılayacak kimse
yok mu?
Hanımı koşarak geldi, ceketini aldı:
-Kusura bakma bey, geldiğini duymadım.
-Benim tatlı kızım nerde bakayım, saklandı mı yaramaz? Anne
başını önüne eğdi...
-Ne oldu, bir şey mi var? Söylesene canım.
-İçerde ağlıyor.
-Ağlıyor mu? Niye?
-Ayakkabı istiyor.
-Daha önce konuşmuştuk, alamayacağımı söylemiştim. Hem ayakkabısı eski değil ki.
-Eskidiği için değil, arkadaşlarında gördüğü, yeni çıkan bir ayakkabıdan istiyor.
-Hanım biliyorsun para durumunu.
-Ben biliyorum da...
-Bir daha konuşayım bakalım, benim kızım anlayışlıdır. Çağır gelsin.
Kadın kızını çağırdı, kalkmak istemeyen kızını zor da olsa ikna etti,
babasının yanına getirdi. Babası yanına oturttu. Olabildiğince
kırmamaya çalışarak konuştu:
-Kızım, seninle daha geçen akşam konuşmuştum. Ayakkabı alacak
kadar paramız yok, hem ayağındakiler de eski değil.
-Başkası nasıl alıyor?
-Yavrum onların durumu daha iyiyse alabilirler. Bizim şimdi iyi
değil. Bekle belki bir kaç ay sonra alabiliriz.
-Banane arkadaşlarım aldı, ben de alacağım.
-Kızım sana o ayakkabıyı alırsak elimizde para kalmıyor. Getir bakayım sen şimdi giydiğin ayakkabılarını.
Kız hışımla getirdi, yere attı. Adam çocuğun saygısızlığını görmemezlikten geldi. Küçük çocuklar için böyle heveslerin ne derece
önemli olduğunu biliyordu. “Hele arkadaşlarından biri onu kıskandırdıysa, o küçük dünyasında tüm hayali o ayakkabı olmuştur,
başka bir şey düşünemez bile.” diye aklından geçirdi. Fakat adamın
da yapacak bir şeyi yoktu. Çok uzun bir sessizlik oldu, adam kızını
kırmadan nasıl çözüm bulacağını düşünüyordu. Hanımı ise kocasının ayakkabıların yere atılışına sinirlendiğini düşünüp endişe ile
bekliyordu. Adam umutsuzca kızına bir daha sordu:
-Kızım, bu ayakkabılar hiç de eski görünmüyor, bir kaç ay daha
giysen?
-Eski işte eski, giymem. Bunlar eski!
Adamın içi içini yiyordu. Yıllardır sıkıntı içinde yaşayan ama eve her
gelişinde güler yüzünü eksik etmeyen vefâkar karısı, yapacak bir
şeyi olmadığını göstermek için ellerini iki yana açtı. Adam birden
ayağa kalktı, giyinmeye başladı.
-Kızım madem benim, “Ayakkabın eski değil.” sözüme inanmıyorsun, giy ayakkabılarını, dışarıda az önce gördüğüm bir çocuğa
soracağız, sen soracaksın. Eğer sorduğun çocuk bu ayakkabılar
için “Eski” derse veya beğenmezse söz! İstediğin o ayakkabıları
alacağım.
Ayakkabı alınmasından tamamen ümitsiz olan kız bunu duyunca
heyecanlandı. Hemen hazırlandı. Baba kız el ele sokağa çıktılar. Hiç
konuşmadan bir kaç sokak geçmişlerdi ki, babası az ilerdeki köşeyi
gösterdi:
-Bak şu köşede oturan bir çocuk var, hemen hemen senin yaşlarında. Sor bakalım ayakkabıların güzel mi değil mi?
Kız hevesle çocuğun yanına koştu ama durdu kaldı. Çocuğun şaşkın
bakışları arasında birkaç saniye orada kaldıktan sonra ağlayarak
babasına doğru koştu. Soramamıştı.
Babası ağlayan kızını bırakıp, köşedeki çocuğun yanına gitti. Cebindeki bozuk paraları çocuğun önündeki mendile bırakıp döndü.
Çocuk, hâlâ ağlayarak uzaklaşan kıza bakıyordu... Duvara yasladığı
koltuk değneklerinin arasından.
Delilerin Oyunu
Bir gün iki deli bir akıllı üç kişi oturuyormuş.
Birinci delinin canı sıkılmış ve bir oyun önermiş.
Oyunda aklında tuttuğu hayvanı bilmeye çalışacaklarmış.
Deli demiş ki:
-Aklımdan çok küçük bir hayvan tutum bilin bakalım nedir? İkinci deli hızlıca cevap vererek: -Kesin ayıdır değil mi, demiş. Bu cevaba şaşıran akıllı
adam hemen karşılık vermiş.
-Yok deve, demiş. Soruyu soran deli adama dönmüş demiş ki:
-Nerden bildin.
Aynı Yıldızın Altında
Yazar
John Green
Sayfa Sayısı
320
Basım Yeri
İstanbul
Yayın yılı
2014
Pıtırcık Tatilde
Yönetmen:
Laurent Tirard
Oyuncular:
Kad Merad
François Damiens
Valérie Lemercier
Bouli Lanners
Luca Zingaretti
Tür:
Aile - Komedi
Süre:
102
Yapım:
2014
Okulların kapanmasıyla beraber, ailesiyle birlikte
yaz tatilini geçirmek için deniz kenarına gitmek
üzere yola çıkan Pıtırcık ve ailesi Güzel Kıyı Otel’ine yerleşirler. Yaz tatilini geçirmek üzere geldikleri, deniz kenarı yerde kendisine birçok arkadaş
edinen Pıtırcık bir de, kocaman açtığı gözleriyle
kendisini her yerde takip eden Cimcime adlı küçük bir kızla tanışır. Cimcime’den korkan Pıtırcık
ailesinin yaptığı şakalar yüzünden onunla evleneceğini zanneder ve bu durumdan kurtulmak için
yeni tanıştığı arkadaşlarıyla beraber yeni maceralara atılır
Hayatın Anlamını Bulmanın, Âşık Olmanın ve Alınan
Her Nefesin Farkına Varmanın Öyküsü anlatılıyor. On
altı yaşındaki kanser hastası Hazel Grace’in birkaç yıl
daha yaşamasını garanti eden tıp mucizesine rağmen
hastalığı ölümcüldür ve konulan teşhisle birlikte yıldızlar, öyküsünün son bölümünü çoktan kaleme almıştır. Fakat Augustus Waters isimli yakışıklı bir sürpriz karakter, Kanserli Çocuklar İçin Destek Grubu’nda
boy gösterince Hazel’ın hayatı bambaşka bir yöne
sapar ve bu zeki çocuğun çekimine karşı koyamayan
kızın öyküsü yeniden yazılır.
9
Keskinoğlu, Sosyal Medyada Kampanyalarına ve Etkinliklerine Devam Ediyor
16
201
10
Yanlış Bilinen Doğrular
11
Download