Fit for Work Avrupa Raporu Özeti

advertisement
Fit for Work Avrupa Raporu Özeti
Sağlıklı bir işgücü sağlıklı bir ekonomi anlamına gelir. Yeteneğe, teknolojiye ve yeniliğe
yapılan yatırımlardan işgücü piyasasının kuralsızlaştırılmasına yapılan yatırımlara kadar,
verimliliği artırmaya yönelik konvansiyonel önlemler, zenginlik artışının önündeki en önemli
engellerden birisini dikkate almamaktadır: işgücü sağlığının bozukluğu.
Avrupa’daki görece refah düzeyine rağmen, Avrupa işgücünün, ABD ve Çin ile rekabet
edebilmesini sağlayacak verimlilik iyileştirmelerini yönlendirebilecek denli sağlıklı olmadığı
gerçeğiyle yüzleşmeliyiz. Durgunluk sonrası dönemde Avrupa’da, çalışan sağlığındaki
bozukluk, ekonomik büyüme ve rekabet gücü üzerinde ciddi bir engel teşkil etmektedir.
Avrupa’nın çalışma yaşındaki nüfusunun önemli bir bölümünün sağlık sorunları nedeniyle
geçici ya da sürekli olarak çalışabilir durumda olmaması – uygun bir ekonomik iklimde bileekonomideki toplam emek verimliliği düzeyini azaltabilir; özel ve kamu sektörü
organizasyonlarının rekabet gücüne ve etkinliğine zarar verebilir. Piyasaların durgun olduğu
dönemlerde, uzun süreli ya da kronik sağlık sorunlarına sahip olanların, çalışma ortamından
uzun süre kopma riskleri yüksek olmakla beraber işe hızla geri dönme şansları da son
derece azalmaktadır.
Çalışmaya Uygun Avrupa – kas-iskelet sistemi hastalıkları (KĐSH’ler) üzerine
odaklanmak
Avrupa Birliği (AB) nüfusunun 44 milyonu aşkın (altıda bir) üyesi, şu anda çalışabilir
durumda olmalarını etkileyen uzun süreli bir sağlık sorununa ya da engeline sahiptir ve kasiskelet sistemi hastalıkları (KĐSH’ler) –kemikleri, eklemleri ve bağlayıcı dokuları etkileyen
hastalıklar- işe gelmemede diğer sağlık bozukluklarına oranla daha yüksek bir etkiye
sahiptir. Avrupa’daki 40 milyonu aşkın çalışan, işe bağlı kas-iskelet sistemi hastalıklarından
etkilenmektedir.
Bu rapor Work Foundation (Çalışma Vakfı) tarafından 23 Avrupa ülkesinde yapılan önemli
bir çalışmanın – Fit for Work Europe – ürünüdür (www.fitforworkeurope.eu). Çalışma
aşağıdaki noktaları ayrıntılı bir şekilde ele almaktadır:
•
•
•
•
KĐSH’lerin binlerce Avrupalı çalışanın çalışma hayatı üzerindeki etkisi ve aldıkları
tedavinin ve desteğin yeterliliği
Đşteki ve iş dışındaki deneyimleri
Durumlarının aileleri ve meslektaşları üzerindeki etkisi
Đlgili insani ve finansal maliyetler
Özellikle, - genellikle kısa ama yoğun ağrı ve yetersizlikle karakterize olan iki gruptan- bel
ağrıları ve işle ilgili üst ekstremite (kol) bozuklukları ile çoğunlukla ilerleyen ve giderek
daha büyük yetersizliklere yol açan iki iltihaplı hastalık, romatoid artrit (RA) ve
spondilartropatinin (SpA) etkilerini araştırdık.
1
KĐSH’lerle çalışma hayatına katılım arasındaki ilişki hakkındaki yeni akademik ve pratisyen
araştırmalarını gözden geçirerek, tüm Avrupa'da bu alanda çalışan 100'den fazla bilinen
uzmanla mülakatlar yaptık. Rapor, KĐSH’lerin Avrupa işgücü içindeki nedenlerini, etkilerini ve
maliyetlerini incelemekte ve siyaset yapıcılar, sosyal yardım sistemleri, sosyal güvenlik
rejimleri, klinik çalışmalarda uzmanlaşmış hekimler, işverenler ve çalışanların kendileri
tarafından bu yaygın, ancak çoğunlukla gizlenen sorunun azaltılmasına yardımcı olmak için
daha fazla neler yapılabileceğini değerlendirmektedir.
KĐSH’lerin yaygınlığı, nedenleri ve sonuçları
KĐSH’lerin tanımı, hakimiyeti, etkisi ve maliyetleri hakkındaki verilerin niteliği ve niceliği
ülkeler arasında önemli farklılıklar göstermektedir. Yine de, kronik kas-iskelet sistemi
ağrılarının Avrupa’da 100 milyondan fazla insanı etkilediği ve Avrupa’nın çalışma yaşındaki
nüfusu arasında – vakaların yüzde 40’tan fazlasına tanı konulmamış olmasına karşınyaygın olduğu sonucuna varmamız için yeterli bilgiye sahibiz. Avrupalı çalışanlar arasında
stresle ilişkili hastalıklardaki artışa karşın, KĐSH’ler işe gelmemenin en önemli nedenlerinden
biri olmaya devam etmektedir. Her yıl, Avrupa gayri safi yurtiçi hâsılasının (GSYĐH) yüzde 2
kadarını KĐSH’lerin doğrudan maliyetlerinin oluşturduğu tahmin edilmektedir.
Fit for Work araştırmasının yoğunlaştığı dört KĐSH kategorisinden hem işle ilgili üst
ekstremite (kol) bozuklukları hem de bel ağrıları çok sayıda çalışanı etkilemektedir ve
bunlara –fiziksel gerilim, tekrara dayalı hareket, duruş bozukluğu nedeniyle- genellikle
çalışma hayatı neden olmaktadır. Diğer ikisi, yani RA ve SpA, daha az sayıdaki çalışanı
etkilerken, çalışma hayatı kaynaklı olmamakta ancak iş nedeniyle kötüleşebilmektedir.
Ancak, çalışma hem neden ya da hızlandırıcı hem de tedavi olabilir. Her durumda iyi
tasarlanmış çalışma ortamının ve esnek çalışma düzenlemelerinin işin korunmasını ve
çalışmaya kademeli dönüşü destekleyebileceği ve çalışmanın –özellikle de kaliteli çalışma
ise- sağlığa, iyi olma ve iyileşmeye destek olabileceği konusunda açık kanıtlar
bulunmaktadır.
O halde, sorun Avrupa’da ne ölçüde yaygındır?
•
Avrupalı çalışanların dörtte biri boyunları, omuzları ve üst eklemlerinde kas-iskelet
sistemi ağrıları yaşadıklarını bildirmektedirler. Đşle ilgili üst ekstremite (kol)
bozuklukları semptomları tendonlarda, kaslarda, eklemlerde, kan damarlarında ve/ya
da sinirlerde mevcut olabilir ve etkilenen bölgede ağrı, rahatsızlık, hissizlik ve
karıncalanma hissine neden olabilir. Bu rahatsızlıklara, tekrara dayalı hareketler,
uzun klavye kullanımı, ağır yük kaldırma, duruş bozuklukları ya da çalışma ile ilgili
diğer fiziksel gerilim biçimlerini içeren çalışma neden olabilir ya da bu rahatsızlıkları
ağırlaştırabilir. Bu rahatsızlıklar ayrıca maliyetli de olabilirler- örneğin, Hollanda’da
her yıl çalışmadaki tekrara dayalı gerilim hasarları (RSI) 2.1 milyar €’ya mal
olmaktadır.
•
Avrupa nüfusunun yarısının yaşamlarının belirli bir noktasında sırt ağrısı çekeceği
ve Avrupalı işgücünün üçte birden fazlasının bel ağrısı çektiği tahmin edilmektedir.
Bu sırt ağrılarının maliyetinin 12 milyar €’yu aşacağı hesaplanmaktadır. Sırt ağrısı
çeken insanların yaklaşık yüzde 85’inin işe gelmediği gün sayısı
7 günü
geçmemektedir, buna rağmen bu rakam sırt ağrısı yüzünden kaybedilen çalışma
2
günleri sayısının sadece yarısını oluşturmaktadır. Geriye kalanın yüzde 15’ini bir
ayın üstünde işe gelmeyenler oluşturmaktadır. Örneğin, Đsveç’te hastalık iznine
ayrılan sırt ve boyun hastaları ülkenin sağlık hizmetleri harcamalarının yaklaşık
yüzde 7’sine eşit bir toplam maliyeti temsil etmektedir.
•
Avrupa’da çoğu çalışma yaşında olan 2,9 milyon insanda RA vardır. RA’sı olan her
üç insandan birisi çalışma engelli hale gelmekte ve yüzde 40 kadarı tanıdan
sonraki 1 yıl içinde işten tamamen ayrılmaktadır. RA’sı olan insanların çoğu, işte
kalmak istemekte ancak yaşadıkları koşullara yeterince erken tanı konulmadığı ya da
tedavi edilmediği için bunu yapamamaktadırlar. BK’da National Audit Office (Ulusal
Denetim Bürosu) tanı konulmasından sonraki üç ay içinde tedavi gören RA'lı
insanlardaki yüzde 10’luk artışın ekonomiye, hastalık izinlerindeki ve kaybedilen
istihdamdaki azalmaya bağlı olarak, 31 milyon € verimlilik kazanımı sağlayacağını
hesaplamıştır.
•
Ankilozan spondilit (AS) gibi SpA koşulu olan insanların genel nüfusa kıyasla üç kat
daha fazla işten ayrılmaları olasıdır. Bu hastalıklar çoğunlukla daha genç insanları
etkilemekte ve erken tedavi edilmediklerinde, çalışanların işgücü piyasası açısından
kaybedilmelerine ve on yıllarca- genellikle gereksiz yere sosyal yardım talep
etmelerine neden olmaktadır.
Fit for Work Avrupa çalışması KĐSH’lerin fiziksel ve psikolojik yönleri arasındaki bağlantıları
da incelemiştir. Bu rahatsızlığı olan çalışanların, psikolojik iyilik hallerinin de zayıf olması
halinde, daha uzun çalışma engelliliği yaşamalarının ve yokluk döneminden sonra çalışmaya
geri dönmekte daha fazla zorluk çekmelerinin muhtemel olduğu da ortaya çıkmıştır.
Saptadığımız araştırmalar ayrıca önemli olmakla birlikte, çalışma ortamında yapılacak
ergonomik değişikliklerin, psikososyal sağlık yönünün dikkate alınmaması halinde, başarılı iş
koruma ve mesleki rehabilitasyon stratejilerinin tek dayanağı olamayacağını göstermektedir.
Psikososyal sağlık yönü, kontrol, görev muhakemesi, esneklik ve çalışan katılımını
destekleyen iş tasarımını içermektedir.
KĐSH’lerin tümü, çalışmaktan kaynaklanmamasına rağmen, çalışabilir olma durumlarını
etkileyen KĐSH’lerle yaşayan çalışanların gerek ulusal gerekse AB siyaset yapıcıları
düzeyinde neredeyse görünmez kaldığı unutulmamalıdır.
Erken müdahaleler fark yaratır
KĐSH’lerin hem yaşam kalitesi hem de çalışma engelliliği üzerindeki olumsuz etkilerinin
asgari düzeye indirilmesinde erken tanı ve tedavi kritik öneme sahiptir. Fit for Work Avrupa
çalışması hem sağlık hem de çalışma hayatına katılımı açısından en fazla fark yaratabilecek
erken müdahale türlerine odaklanmıştır. Bu müdahaleler bir dizi alanda gerçekleşebilir:
3
Alan
Đşyeri
(Đşverenler ve
çalışanlar)
Refah sistemi
Sağlık bakım
sistemleri
Ne
Örnekler:
– Çalışmanın örgütlenmesine, çalışma
süresine ya da iş tasarımına
çalışmaya erken ya da kısmi dönüşü
mümkün kılacak makul uyum (RTW)
– Ülkedeki işverenlerin RTW mülakatı
yapmalarının sağlanması
– Đşyerinde erken işaret ya da ifadeler
arayan standartlaştırılmış anketlerle
izleme
– Đç sağlık bakım farkındalık
programları
– Đç sağlık bakım eğitimi sistemleri
Örnekler:
– Kısmi çalışmaya ve kısmi sosyal
yardım istemine olanak veren refah
sistemleri
– Mesleki sağlık uzmanı tarafından
yapılacak fonksiyonel yetenek
değerlendirmesi
– Đşverenlerin çalışmaya erken dönüş
planı uygulanmasının sağlanması
Örnekler:
– Fizik tedaviye erken sevk
– Đnflamatuar koşulları olan çalışanlar
(örn. DMARDlar, anti-TNFler) için
etkili ilaç tedavisine erken erişim
– Seçilmiş sırt ağrılı hastalar için
bilişsel davranışsal terapiye erken
erişim
Ne Zaman
–
Özel sağlık durumları ya
da engelleri için
–
5 gün işe gelmeme
durumundan sonra
–
10 gün iş göremezlikten
sonra
–
10 gün iş göremezlikten
sonra
–
10 gün işe gelmeme
durumundan sonra
–
–
Tanıda
Đlk tedaviye yetersiz yanıt
veren vakalarda
8 hafta iş göremezlikten
sonra
–
Avrupa çapında, bel ağrısı olan çalışanlar için fizik tedaviye erken erişimden inflamatuar
koşulları olanları duraksatacak ilaç tedavilerine ve ısrarlı bilek, boyun ya da omuz ağrıları
olanlarda bilişsel davranışsal tedaviye kadar bir dizi yaratıcı erken müdahale örneği ortaya
çıkardık. Ancak, aynı zamanda –incelediğimiz ülkelerin çoğunda- farkındalık, kaynaklar ve
politik iradenin koordinasyonlu ve etkin erken müdahaleyi şu anda sağlayabilir bir aşamada
olmadığını da keşfettik. Bu hazırlık eksikliğinin sonuçları, işgücü piyasası ile temasını
korumak isteyen ya da ihtiyaç duyan KĐSH’li çalışanları büyük oranda etkilemektedir.
Başarılı erken müdahaleler, klinik çalışmalarda uzmanlaşmış hekimlerin, işverenlerin ve
sağlık hizmetleri ve sosyal güvenlik sistemlerinin birlikte çalışmasını gerektirmektedir.
Olumlu klinik sonuçlar alınmakla birlikte, durum ender olarak böyledir. Đşin korunması ya da
işe geri dönüşün amaç olarak benimsenmesine ise daha az yaygın biçimde rastlanmaktadır.
Yine de, kalitatif araştırmalarımız ve keşif ekonometrik analizlerimiz yoluyla, Fit for Work
Avrupa çalışması KĐSH’si olan insanları çalışır halde tutmayı amaçlayan erken müdahalenin
ekonomik geri dönüşünün ölçülebilir kanıtlarının olabileceğini ortaya koymuştur.
4
Çalışma hayatında hastalığa bağlı iş kaybı ve sağlık bozuklukları nedeniyle çalışma
hayatından zamansız ayrılmayı azaltacak bir erken müdahele getirisinin hesaplanmasının
uygun olabileceğini belirledik.
Tavsiyeler
Fit for Work Avrupa çalışması siyasetçilere, işverenlere, klinik çalışmalar konusunda
uzmanlaşmış hekimlere ve diğer paydaşlara bir dizi tavsiyede bulunmaktadır:
1. KĐSH’ler hakkında daha fazla veri. Hem Avrupa Komisyonu’nun hem de ulusal
hükümetlerin KĐSH’lerin yaygınlığı, ortaya çıkış sıklığı ve (özellikle de erken)
maliyetleri konusunda daha yüksek nitelikli ve tutarlı verileri toplaması ve analiz
etmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
2. Aktif işgücü piyasası politikaları KĐSH’si olan çalışanların çalışır halde tutulmasına
olanak sağlamalıdır. Bunun anlamı işin korunması ve çalışmaya erken geri dönüşü
azamileştirecek kaynakların ve uygulama stratejilerinin bulunmasıdır. Bunun
merkezinde kısmı çalışma engeli olanların, gelir ve fayda elde etmelerine olanak
sağlayan sosyal yardımlardaki esneklik bulunmalıdır.
3. KĐSH’si olan çalışanların işyeri uyumlarını sağlayacak yasaların desteklenmesi ve
uygulanması. Birçok ülkede söz konusu yasalar mevcuttur, ancak bunlar nadiren
uygulanmaktadır. Đşyerinde yapılacak düzenlemelerin (fiziksel çalışma ortamı,
çalışma süresi, psikolojik destek, vs.) KĐSH’si olan çalışanların yeniden çalışma
hayatına katılmalarını sağlamada önemli farklılıklar yarattığını biliyoruz.
4. Önleyici pratiklerin iyi çalışma ortamı örnekleriyle teşvik edilmesi. Çalışmanın neden
olduğu KĐSH’lerin önemli bir bölümü, daha iyi çalışma örgütlenmesi, iş tasarımı ve
ergonomik girişimlerle engellenebilir. Birçok iyi ve etkin pratik örnekleri
bulunmaktadır. Avrupa Komisyonu ve ulusal hükümetler işyerindeki önleyici
uygulamaların desteklenmesi için iyi pratiklerin aktif biçimde yaygınlaştırılmasını
öncelik haline getirmelidir.
5. AB KĐSH Direktifi önceden varolan KĐSH’leri tanımalıdır. Birçok çalışanda işe bağlı
olmayan KĐSH’ler vardır. Yeni Direktif verimlilik ve çalışma yaşamının kalitesi
üzerinde etkide bulunan bu koşulları da açıkça tanımalıdır. Đşyerindeki girişimlerin işin
korunması, çalışmaya dönüş ve mesleki rehabilitasyonu destekleyebileceğini de
tanımalıdır. Direktif ayrıca KĐSH’lerle akıl sağlığı arasındaki bağlantıyı da kabul
etmelidir.
6. Ulusal hükümetler birinci basamak hekimlerinin çalışma engelliliği konusunda
kararlar alınmasında desteklenmesini garanti altına almalıdır. Erken müdahale
başlatılacaksa ve KĐSH’si olan çalışanlar için çalışmaya geri dönüşün, aile hekimleri
tarafından meşru bir klinik sonuç olarak görülmesi isteniyorsa, erken harekete geçme
olanaklarını sağlayacak daha fazla uzman eğitimi ve desteğine ihtiyaç bulunmaktadır.
7. Ulusal hükümetler Đngiltere “Fit Notu”’nu uyarlamalıdır Bu, klinik çalışmalarda
uzmanlaşmış hekimlerin ve işverenlerin KĐSH’si olan çalışanların yetersizliğinden çok
yeterliliklerine odaklanmalarını teşvik edecek ve hekimler ile işverenler arasındaki
bilgi akışını iyileştirecektir. Burada yetersizliğe yönelik yaklaşımları ve davranışları
değiştirebilmek için bir bakış açısı değişimine ihtiyaç duyulmaktadır.
8. Ulusal hükümetler KĐSH’si olan çalışanlar için fiziksel ve psikolojik tedavilere erişime
öncelik vermelidirler. Kanıtlar açıktır- KĐSH’si olan insanlar işte kalabilmelerini ya da
5
geri dönmelerine yardımcı olacak tedavilere ve terapilere erken erişim elde
edeceklerse, o halde bunlar ulaşılabilir hale getirilmelidir. Fizyoterapistlerin ve klinik
psikologların zamanında müdahaleleri çalışmaya geri dönüş açısından önemli etkiler
yaratabilir ve öncelik haline getirilmelidir.
9. Ulusal hükümetler KĐSH’si olan bireyler için ulusal bakım planları uygulamalıdır. Bu
düzenlemeler sağlık ve sosyal güvenlik kurumları ve çalışanlar arasındaki
koordinasyon ve işbirliğini iyileştirecek önlemleri içermelidir. Bunlar ayrıca erken
müdahaleye ve çalışmaya erken geri dönüşe öncelik verilmesine yönelik adımları da
içermelidir.
10. Sağlık Teknolojisi Değerlendirmeleri’nin (HTA’ler) KĐSH’lere yönelik tedavi ve
terapilerin daha geniş sosyal faydalarını dikkate almalarına olanak sağlanmalıdır.
Teknik ve felsefi boyutları ihmal edilmeden, KĐSH’si olan çalışanların çalışma
hayatlarını uzatabilecek olan tedavi ya da terapilerin birey başta olmak üzere, ailesi,
bakımlarından sorumlu kişiler ve genel olarak topluma ve ekonomiye fayda
sağlayarak, dar klinik kriterlerin ötesine ulaşabileceği açıktır.
KĐSH’lerin şu anda Avrupa’da yarattığı yük ciddi boyutlardadır. Geleceğe baktığımızda,
çalışmanın yoğunlaşması, yaşlanan bir nüfus ve artan obezite oranlarının tümü de en
azından önümüzdeki 20 yıl içinde; çalışma yaşındaki nüfus açısından KĐSH’ler için risk
faktörlerini oluşturur. Đşyeri pratiklerinde, klinik girişimlerde, sosyal refah sağlanmasında
ve istihdam, sağlık ve çevre politikalarının önemli boyutlarında –hem AB düzeyinde hem
de üye devletler içinde- iyileştirmeler yapılamaması, bir başka Avrupalı çalışan kuşağını
daha, kırılgan istihdam olanaklarıyla, işsizlikle ve kötü yaşam kalitesiyle baş başa
bırakma riski yarattığımız anlamına gelecektir.
Ancak, zamanında, odaklanmış ve ortak hareket sayesinde şu anda Avrupa’nın gelecek
çalışan kuşaklarının büyük bir bölümünün ‘Sağlıklı Đşgücü’ (Fit for Work) haline gelmesini
garanti altına alabiliriz.
6
Download