Yaşlı YAB

advertisement
Endişeli, Kaygılı ve Yaşlı
Dr. Umut Altunöz
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
Geriyatrik Psikiyatri Birimi
49. UPK
İzmir, 2013
2010-2013
• Danışman: • Araştırmacı:• Konuşmacı: -
Yaygın
Anksiyete
Bozukluğu
(YAB)
YAŞLI
?????
DSM-IV-TR YAB Tanı Ölçütleri
A. En az 6 ay süreyle hemen her gün ortaya çıkan, birçok olay ya da etkinlik hakkında (işte ya
da okulda başarı gibi) aşırı anksiyete ve üzüntü (endişeli beklentiler) duyma.
B. Kişi, üzüntüsünü kontrol etmeyi zor bulur.
C. Anksiyete ve üzüntü, aşağıdaki altı belirtiden üçüne (ya da daha fazlasına) eşlik eder (son 6
ay boyunca hemen her zaman en azından bazı semptomlar bulunur). Not: Çocuklarda sadece bir
maddenin bulunması yeterlidir.
1) Huzursuzluk, aşırı heyecan duyma ya da endişe
2) Kolay yorulma
3) Düşüncelerini yoğunlaştırmada zorluk çekme ya da zihnin durmuş gibi olması
4) İrritabilite
5) Kas gerginliği
6) Uyku bozukluğu (uykuya dalmakta ya da sürdürmekte güçlük çekme ya da
huzursuz ve dinlendirmeyen uyku)
D. Anksiyete ve üzüntü odağı bir I. Eksen bozukluğunun özellik leri ile sınırlı değildir; ö rneğin,
anksiyete ya da üzüntü bir Panik Atağı olaca­ğı (Panik Bozukluğunda olduğu gib i), hastalık
bulaşmış olma (Obsesif-Kompulsif Bozuklukta olduğu gibi), evden ya da yakın akrabalarından
uzak kalma (Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğunda olduğu gibi), kilo alma (Anoreksiya
Nervozada olduğu gib i), birçok fizik yakınmanın olması (Somatizasyon Bozukluğunda olduğu
gib i) ya da ciddi bir hastalığın olması (Hipokondriyaziste olduğu gibi) ile ilgili değidir ve
anksiyete ve üzüntü sa­dece Travma Sonrası Stres Bozukluğunda ortaya çıkmamaktadır.
E. Anksiyete, üzüntü ya da fizik yakınmalar klin ik açıdan belirgin bir strese ya da toplumsal,
mesleki alanlarda ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmaya neden olur.
F. Bu bozukluğun bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi için kullanılan bir
ilaç) ya da genel tıbbi durumun (örn. Hipertiro idizm) doğru­dan fizyolojik etkilerine bağlı
değildir ve sadece bir Duygudurum Bozukluğu, bir Psikotik Bozukluk ya da bir Yaygın
Gelişimsel Bozukluk sırasında ortaya çıkmamaktadır.
Andrews G ve ark., 2010
DSM-5 için önerilen davranış belirtileri
• Kötü bir şekilde sonuçlanabilir endişesiyle bazı durumlardan
kaçınma,
• Kötü bir şekilde sonuçlanabilecek durumlara hazırlanmak için
çok çaba ve zaman harcama,
• Endişelerden dolayı karar vermekte güçlük çekme ve
davranışları erteleme,
• Endişeleri gidermek için sürekli olarak başkalarından onay
beklemedir (örneğin, tekrar tekrar “öyle değil mi?” gibi sorular
sorma ya da yalnız kalmamaya çalışma).
Yaşlılarda YAB
• YAB’ın yaşlılardaki yaygınlığının %1.2-%7.3 arasında olduğu
bildirilmektedir (Lenze ve Wetherell, 2011).
• Yaşam boyu YAB yaygınlığı %3.6 (Kessler ve ark., 2005).
• Yaşlılarda en sık...
• Diğer AB’ler yaşla azalırken, YAB gençlerle aynı oranlarda hatta
daha yaygın olarak bulunmuş.
• Kadın>Erkek
Erken başlangıç=olumsuz
Erken Başlangıçlı & Geç Başlangıçlı YAB
Yaşlı YAB hastalarında hastaların yarısına yakınında YAB’ın geç
başlangıçlı (50 yaşından sonra) olduğu saptanmıştır (Le Roux
ve ark., 2005).
Le Roux ve ark. (2005): Erken başlangıçlı olgularda patolojik
endişenin daha sık eşlik ettiği ve daha ağır seyrettiği
Chou ve ark. (2009): Erken başlangıçlı YAB vakalarının geç
başlangıçlı vakalara göre eğitim düzeylerinin daha yüksek
olduğu, daha sık panik bozukluk, sosyal fobi, bipolar tip-1,
alkol kötüye kullanımı veya bağımlılığı, nikotin bağımlılığı
birlikteliği gösterdikleri saptanmıştır. Aynı çalışmada, geç
başlangıçlı YAB’da sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi daha düşük ve
hipertansiyon daha sık bildirilmiştir.
Gonçalvez ve ark. (2012): Erken başlangıçta çocukluk çağında
fiziksel istismar ve daha kötü klinik gidiş.
Eştanılar
•
•
•
•
•
•
Çok sık.
En sık MDB.
Madde kullanım bozuklukları da sık bildiriliyor.
Yaşlılarda MDB (%60-90) oranlarında.
YAB ve MDB arasındaki zamansal ilişki?
Yaşlılarda MDB varlığı daha şiddetli YAB ile ilişkiliyken (Hopko
ve ark., 2000), MDB’si olan yaşlılarda YAB belirtilerinin varlığı
artmış suisidalite, kötü tedavi yanıtı, olumsuz klinik gidiş ve
artmış yeti yitimi ile ilişkili bulunmuştur (Lenze ve ark., 2000;
Flint, 2005).
• MDB dışındaki eştanı çalışmaları yaşlılarda az.
Mackenzie ve ark. (2011)
Gonçalves ve ark. (2012)
PB, SAB, OKB, TSSB, MKB, kişilik bozuklukları
• Yaşlılarda YAB & Bilişsel Bozulma
Anksiyetenin mi bilişsel bozulmaya neden olduğu, bilişsel
bozukluğun mu anksiyeteye yol açtığı tartışmalı olmakla
birlikte, anksiyete ve bilişsel bozulma için birbirini tetikleyen
ve pekiştiren süreçler olarak söz edebiliriz.
YAB bilişsel bozuklukla ilişkili olabilir, erkeklerde risk
daha fazla ?
• Potvin ve ark. (2010) toplum temelli bir yaşlı örneklemi ile yaptıkları
çalışmada HBB’nin hangi psikiyatrik bozukluklar ile ilişkili
olabileceğini araştırmışlardır. Bu çalışmada yalnızca YAB, MDB
eştanısından bağımsız olarak bilişsel bozukluk ile ilişkili bulunmuş ve
bu ilişki sadece erkeklerde istatistiksel olarak anlamlı çıkmıştır.
• Caleo ve ark. (2011) YAB’ı olan ve olmayan demans hastalarını
karşılaştırdıkları küçük örneklemli (n=43) bir çalışmada, YAB’ı olan
demans hastalarının sıklıkla erkek olduğu ve demans şiddetinin
daha düşük olduğu saptanmıştır. Bu çalışmada ayrıca kas gerginliği
ve yorgunluğun da YAB’ı olan demans hastalarını, YAB’ı olmayan
demans hastalarından ayırabildiği bildirilmiştir.
• YAB & Tıbbi Hastalıklar
KAH, KOAH, İnme..
Son yıllarda yaşlı örneklemlerle yapılan iki toplum temelli
çalışmada da YAB tüm karıştırıcı faktörler analize alındığında
herhangi bir tıbbi tanıyla ilişkili bulunmamıştır (Gonçalves ve
ark., 2011; Meckenzie ve ark., 2011).
Yaşlılarda YAB’ın Klinik Görünümü
Yaşla birlikte anksiyetenin ifade edilmesi değişiyor mu?
yaşlılarda;
daha az olumsuz duygulanım
olumsuz uyarana azalmış dikkat
olumlu öğeler olumsuzlara göre daha fazla belleğe
kaydediliyor
Neiss ve ark. (2009)
olumlu resimlerden uyarılmışlık öznel olarak gençlere göre
fazla ancak deri iletkenliği cevabı daha düşük...gençlerde deri
iletkenliği ile ilişki var, yaşlılarda yok...
Flint ve ark. (1998)
yaşlılarda CCK-4’e azalmış yanıt.
Yaşlı bireylerde duyguları yaşantılama ve anksiyeteyi işleme
süreçlerinin gençlerdekinden farklı olduğu; gençlere göre
olumsuz emosyonlara yönelik yanlı bir azalmanın, güçlü
emosyonel yaşantılara ise otonomik cevabın azalmış
bulunduğu söylenebilir.
Anksiyetenin somatik ve fizyolojik belirtileri yaşlılarda gençlere
göre daha az belirgin olabilir.
Yaşlı ve Genç YAB’da Endişe
Beck ve ark. (1995)
Diefenbach ve ark. (2001)
Wetherel ve ark. (2003)
Montorio ve ark. (2003)
Lindesay ve ark. (2006)
Golden ve ark. (2011)
Gonçalves ve Byrne (2013)
• Endişe şiddeti, sıklığı, sayısı yaşla azalmaktadır.
• Endişe içeriği yaşla değişiyor.
İş-okul yaşla azalıyor/sağlık-aile yaşla artıyor
• YAB’da endişenin niteliği değil niceliği değişiyor.
• YAB’ı yordayan bir endişe alanı var mı?
küçük şeyler üzerine endişelenme (Montorio ve ark., 2003)
• Yaşlılarda her düzeyde endişe yaşam kalitesinde bozulmayla
ilişkili (Golden ve ark., 2011)
• Yaşlılarda endişe ve ruhsal rahatsızlıklar arasındaki ilişki
gençlere göre belirgin (Lindesay ve ark., 2006)
• Artan yaşla birlikte YAB şiddeti nasıl değişir?
• Brenes ve ark. (2008)
genç (18-39 yaş), orta yaş (40-59 yaş) ve yaşlı (60 ve üzeri)
yaygınlık: toplam %12.2, yaşlılarda %6.9
genç YAB grubunun yaşlı YAB grubuna göre anksiyetenin
bilişsel belirtilerini daha fazla gösterdiği ve daha fazla olumsuz
duygulanıma sahip olduğu saptanmış.
• Ramsawh ve ark. (2009)
N=453
Ortalama 40 yaşında takip
PB, SF, YAB
Ortalama 14 yıl
Özellikle PB ve YAB şiddeti yaşla azalıyor.
Yaşlı YAB hastalarının klinik özellikler (somatik, bilişsel,
davranışsal belirtiler, endişe içeriği ve şiddeti, eştanılar,
hastalık şiddeti) açısından genç YAB hastalarından nasıl
farklılaştığı aydınlatılmış değil.
Yaşlı YAB hastalarının YAB’a bağlı yetiyitimleri ve
işlevselliklerini genç YAB hastaları ile karşılaştıran ve ilişkili
etmenleri ortaya koyan bir çalışma yok.
Yaşlılarda ve Gençlerde YAB’ın Klinik
Özelliklerinin Karşılaştırılması
belirgin bilişsel bozukluğu bulunmayan yaşlı (≥65 yaş) YAB
hastaları ile genç (18-64 yaş) YAB hastalarını klinik görünüm,
endişe şiddeti, endişe içeriği, genel anksiyete şiddeti, YAB
şiddeti, işlevsellik, YAB’ın neden olduğu yetiyitimi ve
eştanılar açısından karşılaştırmaktır.
• GEREÇ VE YÖNTEM
Örneklem
• Yaşlı YAB grubunu Mart 2012-Haziran 2013 arasında Ankara
Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim
Dalı Geriyatrik Psikiyatri Polikliniği’ne başvuran ve DSM-IV-TR
tanı ölçütlerine göre YAB tanısı alan 65 yaş ve üzerinde 102
hasta,
• Genç YAB grubunu ise Nisan 2013-Haziran 2013 tarihleri
arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve
Hastalıkları Polikliniği’ne başvuran ve DSM-IV-TR tanı
ölçütlerine göre YAB tanısı alan 19-62 yaş arasındaki 100 hasta
oluşturmuştur.
Yaşlı YAB Grubu İçin Dışlama Ölçütleri
• DSM-IV-TR tanı ölçütlerine göre ‘‘demans’’ tanısı olması.
• Standardize Mini Mental Test (SMMT) puanı < 21 olması.
• Testlerin alınmasını engelleyebilecek ölçüde görme ve işitme
kusurunun bulunması.
• Başka bir nörolojik ya da psikiyatrik hastalığı bulunması
(Psikiyatrik bozukluklardan Şizofreni, diğer psikozlar veya
Bipolar Duygulanım Bozukluğu tanıları bulunması)
• Hastanın çalışmaya katılmaya gönüllü olmaması
• Veri toplama süresi içerisinde Geriyatrik Psikiyatri
Polikliniği’ne başvuran hastaların 140’ı DSM-IV-TR YAB tanı
ölçütlerini karşılamıştır. 20 hasta demans tanısı aldığından, 2
hastada ileri evre Parkinson Hastalığı tanısı bulunduğundan, 4
hastada deliryum tablosu mevcut olduğundan, 1 hastada
Bipolar Duygulanım Bozukluğu tanısı saptandığından, 3 hasta
SCID görüşmesinde YAB tanısı doğrulanmadığından, 8 hasta
ise çalışmaya katılmaya gönüllü olmadığından Yaşlı YAB
grubuna dahil edilmemişlerdir.
Genç YAB Grubu İçin Dışlama Ölçütleri
• Testlerin alınmasını engelleyebilecek ölçüde görme ve işitme
kusurunun bulunması.
• Başka bir nörolojik ya da psikiyatrik hastalığı bulunması
(Psikiyatrik bozukluklardan Şizofreni, diğer psikozlar veya
Bipolar Duygulanım Bozukluğu tanıları bulunması).
• Hastanın çalışmaya katılmaya gönüllü olmaması
• Veri toplama süresi içerisinde Ruh Sağlığı ve Hastalıkları
Polikliniği’ne başvuran hastaların 117’si DSM-IV-TR YAB tanı
ölçütlerini karşılamıştır. 9 hastada Bipolar Duygulanım
Bozukluğu tanısı saptandığından, 8 hasta ise çalışmaya
katılmaya gönüllü olmadığından genç YAB grubuna dahil
edilmemişlerdir.
Yaşlı YAB Grubunun Değerlendirilmesi
Geropsikiyatri polikliniğinde DSM-IV-TR YAB + MMSE≥21 ise;
• SCID-1: Eştanılar ve YAB tanısının doğrulanması.
• Sosyodemografik Veri Formu
• Hamilton Anksiyete Değerlendirme Ölçeği (HAM-A),
• Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği (HAM-D),
• Penn State Endişe Ölçeği (PSEÖ),
• Yaygın Anksiyete Bozukluğu Şiddeti Ölçeği (YABŞÖ),
• Sheehan Yetiyitimi Ölçeği (SYÖ)
• İşlevselliğin Genel Değerlendirilmesi Ölçeği (İGDÖ)
Genç YAB Grubunun Değerlendirilmesi
Poliklinik DSM-IV-TR YAB tanısı;
• SCID-1
• Sosyodemografik Veri Formu
• HAM-A
• HAM-D
• PSEÖ
• YABŞÖ
• SYÖ
• İGDÖ
Bilişsel
Belirtiler
• PSEÖ
• HAM-A-psişik
• Endişe içeriği:
YABŞÖ’de
seçilen hedef
endişeler
Somatik
Belirtiler
• DSM-IV-TR
YAB-C belirtileri
• HAM-Asomatik
Davranış
Belirtileri
• DSM-5 için
önerilen
• BULGULAR
• Sosyodemografik Özellikler
Yaşlı YAB grubunun (n=102) yaş ortalaması 71.1±5.1 (min=65,
maks=87); genç YAB grubunun (n=100) yaş ortalaması
39.7±11.9’dur (min=19, max=63) (t=24.387, df=200, p<0.001).
Yaşlı ve Genç YAB Gruplarının Bazı Sosyodemografik ve
Klinik Değişkenler Açısından Karşılaştırılması
Yaşlı (n=102)
Genç (n=100)
İstatistiksel
Analiz
χ²=1.370, p>0.1
t=-12.733, df=200,
p<0.001*
t=14.048, df=200,
p<0.001*
t=3.457, df=200,
p=0.001*
χ²=1.013, p>0.1
Cinsiyet (K/E)
Eğitim
70 (%68.6) / 32 (%31.4)
3.2±3.5
76 (%76) / 24 (%24)
9.6±3.7
Başlangıç yaşı
56.6±14.6
30.7±11.4
Hastalık süresi
14.5±13.3
9±8.6
Hastalık başlamadan
önce kayıp yaşamış
olma durumu
Hastalık başlamadan
önce yeni bir tıbbi
hastalık tanısı alma
durumu
Kronik hastalık
bulunma durumu
Psikotrop ilaç kullanma
durumu
53 (%53)
59 (%59)
21 (%20.6)
3 (%3)
Fisher kesin testi:
χ²=14.920,
p<0.001*
91 (%89.2)
42 (%42)
52 (%51)
41 (%41)
χ²=50.052,
p<0.001*
χ²=2.025, p>0.1
DSM-IV-TR Tanı Ölçütlerine Göre Yaşlı ve Genç YAB
Grubundaki Belirtilerin Sıklıkları
Yaşlı (n=102)
Genç (n=100)
Huzursuzluk, aşırı
heyecan, endişe
101 (%99)
96 (%96)
Kolay yorulma
77 (%75.5)
77 (%77)
χ²=0.64, p>0.1
Düşüncelerini
odaklayamama veya
zihnin duruyor gibi
olması
İrritabilite
79 (%77.5)
86 (%86)
χ²=3.055, p>0.1
93 (%91.2)
93 (%93)
χ²=0.230, p>0.1
Kas gerginliği
82 (%80.4)
68 (%68)
Uyku bozukluğu
85 (%83.3)
75 (%75)
χ²=4.660,
p=0.097
χ²=2.129, p>0.1
C Ölçütleri
İstatistiksel
Analiz
Fisher kesin testi:
χ²=1.907, p>0.1
Yaşlı ve Genç Grubun DSM-5 İçin Önerilen Davranış
Belirtilerinin Sıklığı Açısından Karşılaştırılması
Davranış kriterleri
Kötü bir şekilde
sonuçlanabilir
endişesiyle bazı
durumlardan kaçınma
Kötü bir şekilde
sonuçlanabilecek
durumlara hazırlanmak
için çok çaba ve zaman
harcama
Endişeler nedeniyle
karar verme güçlüğü,
karaların ve
davranışların
ertelenmesi
Endişelerin giderilmesi
için sürekli olarak
başkalarından onay
bekleme (örneğin tekrar
tekrar öyle değil mi?
gibi sorular sorma)
Yaşlı (n=102)
65 (%63.7)
Genç (n=100)
71 (%71)
İstatistiksel Analiz
χ²=2.491, p>0.1
91 (%89.2)
87 (%87)
χ²=0.237, p>0.1
74 (%72.5)
79 (%79)
χ²=1.144, p>0.1
21 (%20.6)
39 (%39)
χ²=8.198, p=0.004*
Yaşlı ve Genç YAB Gruplarında Psikiyatrik Eştanılar
• Yaşlı YAB grubundaki hastaların 80’inde (%78.4) YAB yanında
en az bir psikiyatrik (birinci eksen) eştanı mevcutken, genç
gruptaki hastaların 64’ünde (%64) en az bir psikiyatrik eştanı
mevcuttur, aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı
bulunmuştur (χ²=5.138, p=0.023).
• Özgül fobiler SCID-1 sırasında değerlendirilmemiştir, bu
nedenle de analizlerde yer almamaktadır.
• En sık eş tanının her iki grup için de majör depresif bozukluk
(MDB) olduğu saptanmıştır. Yaşlı grubundaki hastaların 69’u
(%67.6), genç grubundaki hastaların ise 48’i (%48) MDB
eştanısına sahiptir, aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı
bulunmuştur (χ²=7.211, p=0.0072).
Yaşlı YAB Grubundaki Eştanıların Sıklığı
Eştanılar
n (%)
MDB
42 (%41.2)
PB+MDB
18 (%17.6)
PB
7 (%6.9)
OKB+MDB
5 (%4.9)
OKB
3 (%2.9)
SAB+MDB
2 (%2)
Distimi+MDB
2 (%2)
Disosiyatif
Bozukluk
1 (%1)
Toplam
80 (%78.4)
Genç YAB Grubundaki Eştanıların Sıklığı
Eştanılar
MDB
PB+MDB
OKB+MDB
PB
OKB
SAB+MDB
SAB
Alkol Kötüye Kullanımı
SAB+Alkol Bağımlılığı
PB+OKB+ MDB
PB+OKB+MDB+Alkol Kötüye Kullanımı
DEHB
MDB+Alkol Kötüye Kullanımı
PB+Disosiyatif Bozukluk
MDB+Disosiyatif Bozukluk
Distimi+MDB
PB+MDB+TSSB
MDB+Hipokondriyazis
REM Uykusu Davranış Bozukluğu
Toplam
n (%)
24 (%24)
8 (%8)
7 (%7)
5 (%5)
5 (%5)
2 (%2)
1 (%1)
1 (%1)
1 (%1)
1 (%1)
1 (%1)
1 (%1)
1 (%1)
1 (%1)
1 (%1)
1 (%1)
1 (%1)
1 (%1)
1 (%1)
64 (%64)
Yaşlı ve Genç YAB Gruplarında YAB Şiddeti, Genel
Anksiyete ve Endişe Şiddetinin Değerlendirilmesi
Yaşlı (n=102)
28.9±8
Genç (n=100)
26.9±7
HAM-A Psişik
12.6±3.4
11.6±2.7
HAM-A
Somatik
HAM-D
16.3±5.4
15.2±5
21.5±8.5
15.1±5.8
YABŞÖ
15.7±4.5
14.8±3.2
PSEÖ
63.1±9.4
64±8.5
HAM-A
İstatistik
t=1.955, df=200,
p=0.052
t= 2.283, df=200,
p=0.024*
t=1.569 ,df=200,
p>0.1
t=6.173, df=200,
p<0.001*
t=1.666, df=200,
p=0.097
t= -0.676, df=200,
p=0.5
• YAB şiddeti, genel anksiyete ve endişe şiddetinin yaşlı ve genç
YAB grupları arasında farklı olup olmadığı Bonferroni
düzeltmeli çok değişkenli kovaryans analizi ile incelenmiştir.
• Hastalık süresi, eğitim, kronik hastalık bulunma durumu, YAB
öncesinde yeni bir tıbbi hastalık tanısı almış olma ve HAM-D
ile ölçülen depresyon şiddeti gruplar arasında anlamlı
(p≤0.001) farklılık gösterdiğinden bu değişkenler kovaryant
olarak analize alınmıştır.
• Buna göre gruplar arasında YABŞÖ, HAM-A ve PSEÖ puanları
açısından anlamlı farklılık olduğu saptanmıştır (F=6.013,
p=0.001).
• Yaşlı ve Genç YAB Gruplarının YABŞÖ, HAM-A ve PSEÖ
Puanlarının Tek Yönlü Kovaryans Analizi Kullanılarak
Karşılaştırılması
YABŞÖ
Yaşlı
Genç
Düzeltilmiş ortalama
(Standart hata)
Düzeltilmiş ortalama
(Standart hata)
F
p
14.51 (0.388)
16.09 (0.393)
5.872
0.016*
HAM-A
26.12 (0.723)
29.78 (0.733)
9.013
0.003*
PSEÖ
60.22 (0.991)
66.98 (1.005)
16.366
<0.001*
•
•
•
•
•
HAM-D X YABŞÖ (F=130.082, p<0.001)
HAM-D X HAM-A (F=142.583, p<0.001)
HAM-D X PSEÖ (F=62.991, p<0.001)
Hastalık süresi X PSEÖ (F=4.588, p=0.033)
Yeni tıbbi hastalık X HAM-A etkileşimi anlamlılık sınırına
yakındır (F=3.450, p=0.065)
• Kronik hastalık bulunması, eğitim etkileşimleri anlamlı değildir.
• Yaşlı ve genç grupta hastalık süresi, eğitim, kronik hastalık
bulunma durumu, yeni tıbbi hastalık tanısı ve HAM-D puanı
kovaryant olarak alındığında HAM-A psişik ve HAM-A somatik
puanları açısından fark olup olmadığı da tek yönlü kovaryans
analizleri ile incelenmiştir.
• Bu değişkenler kontrol edildiğinde gençlerin HAM-A psişik alt
ölçeği puanları yaşlılardan yüksek bulunmuştur (F=3.986,
p=0.047).
• HAM-D X HAM-A psişik ve yeni tıbbi hastalık X HAM-A-psişik
etkileşimleri anlamlı bulunmuştur (sırasıyla: F=114.822,
p<0.001; F=4.986, p=0.047).
• Gençlerin HAM-A somatik altölçek puanları yaşlılara göre daha
yüksek bulunmuştur (F=6.464, p=0.012).
• Yalnızca HAM-D X HAM-A somatik etkileşimi anlamlı
bulunmuştur (F=93.680, p<0.001).
Yaşlı YAB Grubunda Bilişsel Bozukluğun YAB Şiddeti ve
Belirtileri Üzerine Etkisinin İncelenmesi
• Yaşlı grubunun SMMT puanı ortalaması 24.7±2.6’dır.
• Yaşlı YAB grubunda SMMT puanlarının HAM-A, HAM-A Psişik,
HAM-A Somatik, YABŞÖ ve PSEÖ puanlarıyla anlamlı bir
korelasyona sahip olmadığı saptanmıştır (tümü için p>0.05).
• Yaşlı YAB grubu SMMT puanlarına göre hafif bilişsel bozukluğu
olan (SMMT= 21-24; n=51) ve bilişsel bozukluğu olmayan
(SMMT >24; n=51) şeklinde iki gruba ayrıldığında, bu iki grup
arasında HAM-A, HAM-A Psişik, HAM-A Somatik, YABŞÖ ve
PSEÖ puanları açısından bir fark bulunmamıştır (tümü için
p>0.05).
• Ayrıca, bu iki grup arasında DSM-IV-TR YAB için C tanı
ölçütündeki belirtilerin ve DSM-5 için önerilen davranış
belirtilerinin görülme sıklığı da farklı bulunmamıştır (tümü için
p>0.05).
Yaşlı ve Genç YAB Grubunda Hali Hazırdaki Tedavi
Durumunun YAB Şiddeti Üzerine Etkisinin İncelenmesi
• Yaşlı YAB grubunda hali hazırda YAB için psikotrop ilaç kullanan
(n=52) ve kullanmayan (n=50) hastalar arasında HAM-A, HAMA Psişik, HAM-A Somatik, YABŞÖ ve PSEÖ puanları açısından
bir fark bulunmamıştır (tümü için p>0.05).
• Genç YAB grubunda da halihazırda YAB için psikotrop ilaç
kullanan (n=41) ve kullanmayan (n=59) hastalar arasında
HAM-A, HAM-A Psişik, HAM-A Somatik, YABŞÖ ve PSEÖ
puanları açısından bir fark bulunmamıştır (tümü için p>0.05).
• Yaşlılarda endişe içeriği
Hedef Endişe
n (%)
Kendi sağlığı
84 (82.35)
Ailesinin iyiliği
54 (52.94)
Rutin günlük aktiviteler
21 (20.59)
Başkalarının sağlığı
17 (16.66)
Gelecek
16 (15.69)
Maddi durum
10 (9.8)
Sosyal ilişkiler
2 (1.96)
• Gençlerde endişe içeriği
Hedef Endişe
n (%)
Başkalarının sağlığı
48 (48)
Kendi sağlığı
41 (41)
Gelecek
40 (40)
Rutin günlük aktiviteler
20 (20)
Ailesinin iyiliği
19 (19)
Maddi durum
14 (14)
İş
7 (7)
Okul
5 (5)
Yakın ilişkiler
3 (3)
Sosyal ilişkiler
2 (2)
İşlevsellik ve Yeti Yitiminin Değerlendirilmesi
• Yaşlı ve Genç YAB Gruplarının İGDÖ ve SYÖ Puanları
Açısından Karşılaştırılması
Yaşlı grupta sadece bir hasta çalışmakta olduğu için iş alanı ile
ilgili yeti yitimi genç grupla karşılaştırılmamıştır. Çalışmakta
olan genç hastaların (n=27) SYÖ iş yaşamı alanından aldıkları
puan 4.5±2.3’tür.
Yaşlı
Genç
İstatistiksel Analiz
İGDÖ
55.9±8
57.7±5.4
t=-1.899 , df=200,
p=0.059
SYÖ-sosyal yaşam
6.5±1.9
5.3±2
t=4.194 , df=200,
p<0.001*
SYÖ-aile yaşamı
6.6±1.9
5.3±2
t= 4.573, df=200,
p<0.001*
• Yaşlı YAB Hastalarında İGDÖ, SYÖ-sosyal yaşam ve SYÖ–aile
yaşamı Ölçekleri Puanlarının Diğer Klinik Ölçek Puanlarıyla
Korelasyonu
Ölçekler
İGDÖ
SYÖ-sosyal yaşam
SYÖ-aile yaşamı
HAM-A
r=-0.759, p<0.001*
r=0.804, p<0.001*
r=0.793, p<0.001*
HAM-A Psişik
r=-0.662, p<0.001*
r=0.772, p<0.001*
r=0.724, p<0.001*
HAM-A Somatik
r=-0.704, p<0.001*
r=0.701, p<0.001*
r=0.715, p<0.001*
YABŞÖ
r=-0.875, p<0.001*
r=0.851, p<0.001*
r=0.881, p<0.001*
PSEÖ
r=-0.783, p<0.001*
r=0.796, p<0.001*
r=0.801, p<0.001*
HAM-D
r=-0.782, p<0.001*
r=0.755, p<0.001*
r=0.769, p<0.001*
• Genç YAB Hastalarında İGDÖ, SYÖ-sosyal yaşam ve SYÖ-aile
yaşamı Ölçek Puanlarının Diğer Klinik Ölçek Puanları ile
Korelasyonu
Ölçekler
HAM-A
HAM-A Psişik
HAM-A Somatik
YABŞÖ
PSEÖ
HAM-D
İGDÖ
r=-0.630, p<0.001*
r=-0.536, p<0.001*
r=-0.579, p<0.001*
r=-0.739, p<0.001*
r=-0.276, p=0.005*
r=-0.545, p<0.001*
SYÖ-sosyal yaşam
r=0.537, p<0.001*
r=0.392, p<0.001*
r=0.528, p<0.001*
r=0.664, p<0.001*
r=0.223, p=0.026*
r=0.474, p<0.001*
SYÖ-aile yaşamı
r=0.528, p<0.001*
r=0.392, p<0.001*
r=0.518, p<0.001*
r=0.706, p<0.001*
r=0.334, p=0.001*
r=0.349, p<0.001*
• TARTIŞMA
• Çalışmanın temel bulguları yaşlılarda anksiyete ve endişe
şiddetinin gençlere göre daha düşük olduğu, YAB’ın daha hafif
şiddette seyrettiği, yaşlılarda daha sık eştanı bulunduğu ve
düşük YAB şiddetine rağmen yaşlıların daha fazla YAB’a bağlı
yetiyitimi yaşadığıdır.
• Bu çalışmada yaşlı ve genç grupta C tanı ölçütlerinde yer alan
“somatik belirti” sıklıkları farklı bulunmamıştır.
• Onay bekleme davranışı yaşlılarda gençlerle kıyaslandığında
daha düşük bulunmuştur
• Onay bekleme davranışının YAB hastalarında endişeyi
azaltmaya yönelik geliştirilen kompulsif bir strateji olduğu
bildirilmiştir (Schut ve ark., 2001).
• Bazı uzmanlar DSM-III-R’de çocuklar için tanımlanan Aşırı
Endişe Bozukluğu (Overanxious Disorder) tanı ölçütlerinden
biri olan onay bekleme davranışının çocuk ve ergenlerde daha
sık görüldüğü görüşündelerdir (Andrews ve ark., 2010).
• Depresyon şiddeti, kronik hastalıklar, yeni tıbbi hastalık tanısı
almış olmak, eğitim ve hastalık süresi kontrol edildiğinde
yaşlıların gençlere göre YAB şiddeti, anksiyete ve endişe
düzeylerinin daha düşük olduğu saptanmıştır.
• Kronik hastalıklar, yeni tıbbi hastalık tanısı ve eğitimin bu
değişkenlere etkisinin olmadığı, depresyon düzeyinin hastalık
şiddeti, endişe ve anksiyete düzeylerinin üçüyle de etkileştiği,
hastalık süresinin ise yalnızca endişe düzeyi ile etkileşimi
olduğu saptanmıştır.
• Dolayısıyla, YAB yaşlılarda gençlere kıyasla daha hafif
seyrediyor gibi görünmektedir.
• Yaşlılarda anksiyetenin somatik belirtilerinin bilişsel belirtilere
göre daha fazla olabileceği, otonomik belirtilerin de olumsuz
uyarana azalmış fizyolojik yanıttan dolayı daha düşük
olabileceği tartışılmaktadır (Andrews ve ark., 2010).
• Yaşlılarda kronik hastalıkların sık görülmesi ve YAB’a sıklıkla
eşlik ediyor olmasının da bu duruma katkı sağladığı
düşünülebilir.
• Ancak, bu çalışmada yaşlılarda düşük anksiyete, endişe ve YAB
şiddetine rağmen DSM-IV-TR C ölçütlerindeki somatik
belirtilerin bildirilme sıklığı gençlerle farklılık
göstermemektedir.
• Ayrıca, somatik ve psişik anksiyete şiddeti; depresyon şiddeti,
yeni tıbbi hastalık tanısı, kronik hastalıklar, eğitim ve hastalık
süresi kontrol edildiğinde gençlerde anlamlı olarak daha
yüksek bulunmuştur.
• Dolayısıyla, yaşlılarda anksiyetenin somatik olarak daha fazla
ifade ediliyor olduğunu söylemek bu bulgular ışığında
mümkün görünmemektedir.
• Yaşlılarda depresyonun YAB’a sık eşlik ettiği göz önünde
bulundurulursa bu sonuçlarla yaşlıların anksiyeteden çok
depresyona bağlı somatizasyon belirtileri yaşantıladıkları
düşünülebilir.
• Başta doğu kültürlerinde olmak üzere depresyonun somatik ve
diğer affektif olmayan belirtilerinin yaşlılık dönemi
depresyonlarının önemli bir özelliği olduğu bildirilmektedir
(Soh ve ark., 2009).
• Nitekim, HAM-D ve yeni tıbbi hastalık tanısı HAM-A-psişik ile
anlamlı etkileşim gösterirken; yalnızca HAM-D X HAM-Asomatik arasındaki etkileşimin anlamlı olduğu bulunmuştur.
• Yaşlılarda YAB’ın gençlere oranla daha sık eştanı ile seyrettiği,
yaşlılarda ve gençlerde en sık eştanının MDB olduğu ve MDB
eş tanısının yaşlılarda gençlerden daha sık görüldüğü
bulunmuştur.
• Ayrıca, yaşlılarda en sık eştanılar MDB ve PB iken gençlerde
eştanı çeşitliliğinin daha fazla olduğu dikkat çekmektedir.
• Erken ve geç başlangıçlı YAB’ın farklı özelliklere sahip olduğu
düşünülmektedir (Le Roux ve ark., 2005; Chou ve ark., 2009;
Gonçalves ve ark., 2012).
• Bu çalışmada genç grupta başlangıç yaşı ortalama 30
civarındayken, yaşlılarda ortalama 56’dır.
• Dolayısıyla, bu çalışmanın sonuçları aynı zamanda erken ve
geç başlangıçlı YAB gruplarının özellikleri hakkında da fikir
vermektedir.
• Elde edilen sonuçlar da önceki çalışmaların sonuçları ile
uyumludur.
• Örneğin, bir çalışmada erken başlangıçlı YAB’da endişe
şiddetinin daha yüksek olduğu bulunmuştur (Le Roux ve ark.,
2005).
• Bir başka çalışmada da erken başlangıçlı YAB’da eştanıların
daha sık ve çeşitli olduğu saptanmıştır (Chou ve ark., 2009).
• Yaşlılar en çok kendi sağlıkları ve ailelerinin iyiliği hakkında
endişelenirken, genç grupta başkalarının-kendilerinin sağlığı
ve gelecek ile ilgili olan endişeler ağırlıklı olarak
bulunmaktadır.
• Bu bulgular endişe içeriğinin yaşla birlikte ailesel konular ve
bedensel sağlık yönünde değiştiğini bildiren araştırmaların
sonuçları ile uyumludur (Lindesay ve ark., 2006; Gonçalves ve
Byrne, 2013).
• Yaşlı YAB hastalarının gençlere göre daha fazla YAB’a bağlı
yetiyitimi yaşadıkları saptanmıştır.
• İşlevsellik ve yetiyitimi gençlerde ve yaşlılarda en güçlü olarak
YAB şiddeti ile ilişkili bulunmuştur.
• YAB şiddeti yanında depresyon, endişe şiddeti, genel anksiyete
şiddetinin de işlevsellik ve yetiyitimi ile ilişkili olduğu
saptanmıştır.
• Brenes ve arkadaşları (2008) depresyon, anksiyete ve fiziksel
yetiyitimi arasındaki ilişkiyi araştırdıkları bir çalışmalarında da
(n=374, yaş=56.76± 18.80) sosyodemografik değişkenler,
sağlık durumu ve depresyon kontrol edildiğinde anksiyetenin
daha fazla yetiyitimi ile ilişkili olduğunu bulmuşlardır.
• Gene aynı çalışmada anksiyetesi olan yaşlıların anksiyetesi
olan gençlere göre daha fazla yetiyitimine sahip olduğu
bildirilmiştir.
• Bir başka çalışmada da yaşlı YAB hastalarında sağlıklı
kontrollere göre eştanılar ve sağlık durumu kontrol edildiğinde
bile yaşam kalitesinin daha düşük ve yetiyitiminin daha fazla
olduğu bildirilmiştir (Porensky ve ark., 2009).
• Golden ve ark. (2011) yaşlılarda her düzeyde aşırı endişenin
YAB tanısı karşılanmasa bile yaşam kalitesinde bozulmayla
ilişkili olduğunu göstermişlerdir.
• Kısaca, yaşlı YAB hastalarında endişe, anksiyete ve YAB şiddeti
daha düşük olmasına rağmen yetiyitiminin ilişkili etmenlerden
bağımsız olarak fazla olması, yaşlıların anksiyete ve ilişkili
belirtilere daha duyarlı olduğunu düşündürmektedir.
Dolayısıyla, yaşlılarda YAB’ın tanınması ve etkin bir şekilde
tedavi edilmesi bu hastaların yetiyitimlerini azaltıp yaşam
kalitelerini arttırabilir.
• TEŞEKKÜRLER
Download