tc selçuk üniversitesi fen bilimleri enstitüsü anadolu kırsal

advertisement
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
ANADOLU KIRSAL MİMARİSİNİN OLUŞUM MANTIĞI:
YER DEĞİŞTİREN KESMEZ KÖYÜ’NDE
MEKÂN VE MEKÂN DÜZENİ
HATİCE ÇINAR
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Mimarlık Anabilim Dalı
Aralık-2014
KONYA
Her Hakkı Saklıdır
TEZ KABUL VE ONAYI
Hatice ÇINAR tarafından hazırlanan “ANADOLU KIRSAL MİMARİSİNİN
OLUŞUM MANTIĞI: YER DEĞİŞTİREN KESMEZ KÖYÜ’NDE MEKÂN VE
MEKÂN DÜZENİ” adlı tez çalışması 26/12/2014 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından
oy birliği ile Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı’nda
YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.
Jüri Üyeleri
Başkan
Doç. Dr. Dicle AYDIN
Üye
Doç. Dr. Mine ULUSOY
Üye
Yrd. Doç. Dr. Bilgehan YILMAZ ÇAKMAK
Yukarıdaki sonucu onaylarım.
Prof. Dr. Aşır GENÇ
FBE Müdürü
TEZ BİLDİRİMİ
Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde
edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada bana ait
olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.
DECLARATION PAGE
I hereby declare that all information in this document has been obtained and
presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as
required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and
results that are not original to this work.
ÖZET
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ANADOLU KIRSAL MİMARİSİNİN OLUŞUM MANTIĞI:
YER DEĞİŞTİREN KESMEZ KÖYÜ’NDE
MEKÂN VE MEKÂN DÜZENİ
Hatice ÇINAR
Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Mimarlık Anabilim Dalı
Danışman: Doç. Dr. Dicle AYDIN
2014, 98 Sayfa
Jüri
Doç. Dr. Dicle AYDIN
Doç. Dr. Mine ULUSOY
Yrd. Doç. Dr. Bilgehan YILMAZ ÇAKMAK
Geleneksel kırsal mimari, halkın kendi olanakları dâhilinde, buldukları malzemeyle yaptıkları
iddiasız, alçakgönüllü yapı sanatı ürünleridir. Farklı iklimsel bölgelerde, çeşitli kültürlerle farklılaşan bu
ürünler; basit çözümlenişleri, kullandıkları geri dönüşümlü doğal malzemeleri ve yapım teknikleriyle
zengin örnekler sunmaktadır.
Doğal afetler, devlet tarafından hizmetin götürülmesinde bir takım sorunlara sahip olan kırsal
yerleşmelerin yer değiştirmesi/taşınması, Anadolu da zaman zaman karşımıza çıkan özel durumlardır.
Plansız doğal alanlardan, planlı ve düzenli yerleşmelere geçiş ve bu geçiş sonucunda oluşan mimari
anlamda aynılıklar ve farklılıklar bu çalışmanın bakış açısını oluşturmaktadır.
Bu doğrultuda yer değiştiren köylere örnek olan Konya Karapınar’a bağlı ‘Kesmez Köyü’ ele
alınmıştır. Çalışmada kırsal mimari kavramı ve kırsal mimarinin biçimlenmesindeki etkenler bilimsel
kaynaklara dayalı olarak iki ana başlıkta tanımlamıştır: i. coğrafi bileşenler ve ii. sosyo-kültürel
bileşenler. Yapılan alan çalışmasında, mekâna yönelik inceleme ve analiz teknikleri, yerinde tespit
çalışmaları, fotoğraflama ve eskizlerle belgeleme yapılmıştır. Kırsal mimarini biçimlenmesinde etkili
olan bileşenler doğrultusunda eski ve yeni Kesmez Köyü’nün mimari anlamda aynılıkları ve farklılıkları
ortaya koyulmuştur. Sonuç olarak eski Kesmez Köyü’nde coğrafi ve sosyo-kültürel bileşenler
çerçevesinde biçimlenen bu yapıların nitelikli çevreler oluşturduğu; yeni Kesmez Köyünde ise coğrafi
verilerden çok toplumun kültürel yapısı dikkate alınarak biçimlendiği sonucu elde edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kesmez Köyü, Kırsal mimari, Mekân ve mekân düzeni, Yer değiştiren
kırsal
iv
ABSTRACT
MS THESIS
THE LOGIC OF CONTRUCTION OF THE RURAL ARCHITECTURE OF
ANATOLIA: THE PLACE AND THE ORDER OF PLACE AT THE
DISPLACED KESMEZ VILLAGE
Hatice ÇINAR
THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF
SELÇUK UNIVERSITY
THE DEGREE OF MASTER OF SCIENCE IN ARCHITECTURE
Advisor: Assoc. Prof. Dr. Dicle AYDIN
2014, 98 Pages
Jüri
Assoc. Prof. Dr. Dicle AYDIN
Assoc. Prof. Dr. Mine ULUSOY
Asst. Prof. Dr. Bilgehan YILMAZ ÇAKMAK
The traditional rural architecture is the incompetitive and moderate production of art
construction, which the public constituted within their means. In different climatic regions, these products
with some alterations in serious cultures present rich samples by means of simple departments, natural
materials and construction techniques.
Natural disasters are special cases that occasonally face us in Anatolia and rotation us movement
of rural settlements with some troubles regarding govermenten service availability. Transmission from
unplanned natural areas to planned and regular settlements, and the similarities and differences in terms
of architecture during this transmission make up the aspect of this work.
Accordingly, “Kesmez” village in Karapınar, in Konya has been studied as an example for those
villages in rotation in this study. The rural architecture and the elements forming rural architecture are
defined in two major parts in accordance with scientific resources; i.geographical components and ii.
socio – cultural components. In settlement study which was conducted, surveys and analysing techniques
in the direction of settlement, definition of lacation, photography and documentation have benn
performend. Architectural similarities and differences of old and new “Kesmez” village have been
determined in the direction of some components in forming rural architecture. As a result, the
constructions formend around geographical and socio-cultural components in old Kesmez, have formend
versatile surroundings; whereas it has been concluded that these are formend by considering society
cultural nature of the rather than geographical findings.
Keywords: : Kesmez Köyü, Rural architecture, The order of place and place, Movement of
rural settlements
v
ÖNSÖZ
Bu tez çalışmasında, konunun ele alınmasında faydalı yönlendirmeleriyle
çalışmama ışık tutan değerli danışmanım Doç. Dr. Dicle AYDIN hocama teşekkürlerimi
sunarım.
Eğitimime başladığım günden beri beni her zaman cesaretlendiren ve destek
olan sevgili kayınpederim Prof. Dr. Kerim ÇINAR’a, bu çalışmayı yetiştirmemde emeği
geçen desteklerini esirgemeyen aileme, çalışma süresi boyunca her türlü yardım ve
fedakârlığıyla yanımda olan eşim Sinan ÇINAR’a ve beni sabırla bekleyen bir tanecik
kızım Eylül’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Ayrıca alan çalışması sırasında yardımlarından dolayı Kesmez Köy Muhtarı
Ünal TÜRKKOL’a ve Köy İmamı Sami AKKUŞ’a teşekkürlerimi sunarım.
Hatice ÇINAR
KONYA-2014
vi
İÇİNDEKİLER
ÖZET .............................................................................................................................. iv
ABSTRACT ..................................................................................................................... v
ÖNSÖZ ........................................................................................................................... vi
İÇİNDEKİLER ............................................................................................................. vii
1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1
1.1. Çalışmanın Amacı ve Kapsamı.............................................................................. 1
1.2. Çalışmanın Yöntemi .............................................................................................. 2
2. KIRSAL MİMARİ ...................................................................................................... 3
2.1. Kırsal Yerleşmeler ................................................................................................. 3
2.2. Kırsal Mimari Kavramı .......................................................................................... 6
2.3. Kırsal Mimarinin Biçimlenmesindeki Etkenler ..................................................... 8
2.3.1 Doğal Çevre Etkenleri ................................................................................... 11
2.3.1.1. İklim ..................................................................................................... 12
2.3.1.2. Topoğrafya ........................................................................................... 15
2.3.1.3. Yapım Malzemesi ve Teknikler ........................................................... 18
2.3.2. Sosyo-Kültürel Etkenler ............................................................................... 20
2.3.2.1. Yaşama Biçimi ve Temel İhtiyaçlar .................................................... 22
2.3.2.2. Aile ve Akrabalık ................................................................................. 23
2.3.2.3. Geçim Kaynağı .................................................................................... 25
2.3.2.4. Dini Etkiler .......................................................................................... 25
2.3.2.5. Ekonomi ............................................................................................... 27
2.4. Anadolu Kırsal Mimarisinde Yer Değiştiren Köyler ........................................... 29
2.5. Bölüm Değerlendirmesi ....................................................................................... 33
3. YER DEĞİŞTİREN KESMEZ KÖYÜ’NDE MEKAN VE MEKAN DÜZENİ . 35
3.1. Kesmez Köyü’nün Konumu ve Tarihi ................................................................. 36
3.2. Kesmez Köyü Konutlarının Biçimlenmesindeki Etkenler................................... 38
3.2.1. Doğal Çevre Etkenleri .................................................................................. 38
3.2.2. Sosyo-Kültürel Etkenler ............................................................................... 42
3.3. Eski Kesmez Köyü Konutlarında Mekan ve Mekan Düzeni ............................... 48
3.4. Yeni Kesmez Köyü Konutlarında Mekan ve Mekan Düzeni .............................. 55
3.4.1. Mesken (Konut). ........................................................................................... 64
3.4.2. Ekler (Konutun ekleri) .................................................................................. 68
3.5. Bölüm Değerlendirmesi ....................................................................................... 73
4. SONUÇ ...................................................................................................................... 78
KAYNAKLAR .............................................................................................................. 81
vii
EKLER .......................................................................................................................... 86
ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................. 98
viii
1
1. GİRİŞ
Geçmişten günümüze kadar her çağda insanlar, kendilerini dış etkilerden
koruyacak, ihtiyaçlarını karşılayacak mekânlar oluşturmuşlardır. İnsanlar bu mekânları
çevre yapısı ile bağlantılı olarak kendi gereksinimlerini giderecek şekilde, kendi
imkânları dâhilinde yapmışlardır. Bu doğrultuda insanlar her çağda kendi malzemesini
ve teknolojisini yansıtan yapılar oluşturmuşlardır.
İnsanoğlu var olabilme mücadelesi içinde kendini farklı yollarla ifade etmiş ve
zamanla çeşitli yaşam biçimleri geliştirmiştir. Bu yaşam biçimleri onların sosyal
ilişkilerini, bakış açılarını, değer yargılarını, alışkanlıklarını, kısaca ‘kültür’ lerini işaret
etmektedir.
Kırsal mimari ürünleri, halkın kendi el emeği ile yaptığı yapılardır. Bu ürünler
kültürlerin etkisine bağlı olarak doğal ve sosyo-kültürel çevre etkenleri ile çeşitlenip
biçimlenmiştir. Bu etkenler Anadolu’da kırsal yaşamda konutların biçimini yörelere
göre farklı farklı etkilemiştir. Farklılıklar yörelerin kendi koşullarına göre uyum
gösteren bir biçimlenmeyle karşımıza çıkmaktadır.
1.1. Çalışmanın Amacı ve Kapsamı
İnsanoğlunun varoluşundan bugüne kadar, halkın kendi olanaklarıyla ya da
ustalar yardımıyla yaptığı yapılar olan kırsal mimari ürünleri üzerine pek çok araştırma
yapılmıştır. Günümüzde büyük bir hızla yok olup giden bu geleneksel yapıların
araştırılıp, arşivlenmesi sonraki kuşaklara yapı ve mimari kültür bağlamında aktarılması
bakımından oldukça önemlidir.
Bu çalışmanın amacı; Anadolu kırsal mimarisinin oluşum mantığını, mekânların
konuttaki yerini, hangi eylemlere hizmet ettiğini, mekân ve mekân düzeninin nasıl
şekillendiğini tanımlamak ve yer değiştiren kırsallarda bu mantığı aramak olarak
belirlenmiştir. Bu bağlamda yer değiştiren kırsala bir örnek olan, Konya Karapınar
ilçesine bağlı Kesmez (Cumhuriyet) Köyü meskenlerinde mekân ve mekân düzeni
çalışma alanı olarak belirlenmiştir. Kesmez Köyü’nde konutların alan çalışması olarak
seçilmesinin nedeni, planlı bir köy/kırsal yerleşim olması ve devlet yardımıyla taşınan
eski Kesmez Köyü’nün dağda var olan yaşam kültürünün bu yeni yerleşim yerine (yeni
Kesmez Köyü’ne) kültürel ve mekânsal anlamda ne kadarının aktarıldığının
belirlenmesi, Kesmez kırsal mimarisinin oluşum mantığını, mekânların konuttaki yerini,
2
hangi eylemlere hizmet ettiğini, mekân ve mekân düzeninin nasıl şekillendiğini
tanımlamak ve yer değiştiren kırsallarda bu mantığı aramaktır.
1.2. Çalışmanın Yöntemi
Anadolu kırsal mimarisi içinde önemli bir yere sahip olan konut ve mekânlarının
incelendiği bu çalışmada, kaynak araştırması tarama metodu ile yapılmıştır.
Yapılan alan çalışmasında, mekâna yönelik inceleme ve analiz teknikleri,
yerinde tespit çalışmaları, fotoğraflama ve eskizlerle belgeleme yapılmıştır. Yerinde
kullanıcılarla kişisel görüşmeler yapılmış, gözlemlerle tespitler yapılmıştır. Özellikle
bugün varlığını yitirmek üzere olan eski Kesmez Köyü’ne dair araştırma; sözlü tarihi
köyün muhtarından ve yaşça ileri gelenlerinden öğrenilen bilgiler doğrultusunda
yapılmıştır.
Çalışmanın amacı doğrultusunda eski Kesmez Köyünde bugün hala kullanılan
bir konut yeni Kesmez Köyünde ise 4 konut incelenmiş ve tespitler yapılmıştır.
Yapılarda yeni Kesmez Köyünde bozulmamış örneklere yer verilerek, özgün kırsal
mimari ürünlerinin nasıl olduğu ortaya konulmuştur. Bu yöntemlerle ulaşılan bilgiler
değerlendirilerek sonuca ulaşılmıştır.
3
2. KIRSAL MİMARİ
Kırsal mimari, konut kültürünün temelini oluşturan çok kapsamlı bir kavramdır.
Ulusal kültürümüzün sürekliliği için kırsal mimari üzerinde yapılan çalışmalar gelecek
nesillere ışık tutma açısından önemlidir. Bu bölümde ele alınan kırsal mimari, ülkemiz
örnekleri ile sınırlı tutularak, konu önceki çalışmalar ışığında aktarılacaktır. Bölüm
sonunda bilimsel çalışmalardan elde edilen veriler doğrultusunda alan çalışmasının bakış
açısı oluşturulmuş olacaktır.
Kırsal mimari en genel anlamıyla üretimin tarım ve hayvancılığa dayandığı yer ya
da bölge olarak tanımlanır. Kırsal mimari yapıları yöreye ve fiziksel çevreye göre uygun
ölçülerde tasarlanır.
Kırsal mimari oluşturulduğu dönemin, doğada var olan olanaklarıyla biçimlenen
yapılardır. Çevrenin sunmuş olduğu malzeme, teknik ve bilgi birikimi ile yöre halkının
gereksinimlerine göre biçimlenen kırsal mimari aynı zamanda yaşayanların gelenekgörenek ve kültürlerini de ortaya koyan bir olgudur.
2.1. Kırsal Yerleşmeler
Yer, bir yapı veya yerleşmeyi yer küre üzerinde konumlandırmak amacı ile
farkına varılan ve tanımlayıcı nitelikleri ile ayırt edilen toprak veya doğa parçasıdır.
Günümüz insanı çekici bir yerden söz ettiğinde genellikle bu yerin alışveriş
merkezlerine, ulaşım araçlarına ve emlak değerlerine göre ilişkilerini dile getirir. Aran
(2000) Anadolu kır insanı için ise yer gerçeği şöyle tanımlar: ‘Toprak ve doğa parçasını
farklı yapan bütün özelliklerin, havasından suyuna konuşulan dile kadar, bir arada
algılanmasına dayanır’.
Anadolu kır insanının ‘yer’ le ilişkisinde, ona bağımlı olduğu kadar, meydan
okuyan bir yaklaşım da gözlenir. Sadece evini ‘yer’ e göre dikkatlice konumlandırırken
değil ‘yer’ i de eve göre hazırlarken kendisini göstermekten çekinmeyen bir tutum
sergiler. Yeryüzünde inşa edilen bir yapıyı, çevresi ile yoğun ilişkiler alanı kurgulamış
olduğunu yapıyı inceleyene adım adım deneyimletir (Aran, 2000).
Anadolu da farklı özelliklere sahip toplulukların biçimlendirdiği birçok yerleşme
bulunmaktadır. Anadolu; çağlar boyunca çeşitli uygarlıkları ve kültürleri sürekli ve iç
içe bünyesinde yaşatmıştır. Yöre, konumu gereği hem çeşitli iklim türlerinin etkisinde
4
kalmış hem de çevresindeki çeşitli kültürlerle etkileşimde bulunmuştur (Baytın ve
Erdim, 1983). Bu nedenle Anadolu dünyada eşine az rastlanan bir yöredir.
Tanım olarak yerleşmeler; “insanların barınma, korunma zorunluluğu, bir arada
bulunma isteği ve çok çeşitli ihtiyaçlarını temin etme çabalarının bir sonucudur ve
insanların içinde barındığı, uyku ihtiyacını giderdiği, kendi emniyetini sağladığı evlerin
bir araya gelmesi ile oluşmuşlardır”(Gürbüz, 1996).
“Kırsal yerleşmeler; genel anlamda, şehir dışında kalan bütün yerleşme
alanlarını içine alan geniş bir mekânı ifade etmekle beraber; iklim bölgelerine,
topoğrafik yapıya, bitki örtüsüne, arazi mülkiyetine, devlet müdahalelerine, sosyoekonomik yapıya, doğal afetlere, ulaşım imkânlarına ve tarım yapısına göre değişiklik
gösteren yerleşmelerdir” (Çınar, 1990).
Yerleşmeler, toplulukların kendilerine özgü yaşam biçimleri doğrultusunda,
doğal çevre ve sosyal çevre etkenlerine bağlı olarak oluşmuşlardır. Yerleşmeleri
oluşturan ve insanların el emeği olan yapılar, burada yaşayan toplumların kültürel
kimliklerinin göstergesi olmuş ve ihtiyaçlar doğrultusunda çeşitlenmişlerdir. Bu
çeşitlenme her bir yörenin kendine ait bir kimliğini de oluşturmaktadır. Örnek olarak
Kapadokya bölgesinde Ortahisar’da yer alan doğayla bütünleşmiş kırsal mimari
ürünlerini görebiliriz (Şekil 2.1).
Şekil 2.1. Nevşehir Ortahisar’da doğayla bütünleşmiş geleneksel kırsal mimari (Web İletisi 1).
Yerleşmeler kültürel peyzajın temel unsurlarından biridir. Özellikle ev ve onun
mekânsal düzeni, şekli ve mimarisi, belki maddi olarak en kolay görülebilir ve
sınıflandırılabilir özelliğinden dolayı öteden beri en çok araştırılan konu olmuştur.
İnsanın yaşama alanı durumunda ki ev, bu özelliğinden dolayı onu yapan ve kullanan
5
insanın dünya görüşü ve algılamasını, mit ve inançlarını, ideallerini, geleneklerini,
sosyal düzen ve organizasyonlarını, hayatlarını kazanma biçimlerini, yani bütün olarak
kültürünü özenle işlediği ve maddi olarak görülebilir hale getirdiği mekândır (Köse,
2006). Bu özellikleriyle ev, kültürün peyzajdaki yansıması olarak geleneksel Mardin
evleri olarak karşımıza çıkmaktadır (Şekil 2.2).
Şekil 2.2. Geleneksel Mardin evlerinin görünüşü (Demirbilek, 1984).
Eminağaoğlu ve Çevik (2006) yapmış olduğu çalışmada kırsal yerleşmelerin
oluşumunda doğanın hâkim olduğunu belirtmiş ve yerleşmelerin peyzajdaki görsel
etkilerine ilişkin somut değerlendirmeleri şöyle sıralamıştır:
 Doğal çevreler, kırsal yerleşmelerin görsel etkilerinde dominant faktör
konumundadır.
 Doğa bileşenleri olarak topoğrafya-dağlar, gökyüzü, bitki örtüsü, kayalıklar, su
öğesi olarak sayılabilir.
 Kırsal yerleşmeler, doğa içerisinde dizi-ritim oluşturmakta; ilişkileri ve
konumları ile yerleşmeler ve doğa birlikteliğinin ortaya çıkardığı kır resminin
somut ifadesini kuvvetlendirmektedirler.
 Yerleşmeler ve dağların fiziksel çevre içindeki görünümleri uzaklık olarak
derecelenmekte; görüş açısı genişlemekte, derinlik ve hareket kazanmaktadır.
 Yerleşmeler doğal çevre içinde gruplaşarak dağılmakta, bu durum manzarayı
monotonluktan kurtararak, hareketi sağlamaktadır.
 Peyzajda, genellikle dağlar gökyüzü ile sınır oluşturmakta; tepelerde
konumlanan yerleşmelerde yapılaşma, çevrelerin gökyüzü ile sınır olduğu özgün
konumlar da görülmektedir.
6
 Dağ sıraları, tepeler, kayalıklara oturan yerleşmeler özgün konumlar etkili kır
resimleri sergilemektedir.
 Bölgedeki zengin bitki örtüsü, ormanlar, çayırlar, meyve ağaçları, tarım ve
bahçe bitkileri yere özgü karakterler göstermektedir.
Genel olarak kırsal yerleşmeler, çevresel bileşenlerin (coğrafi ve kültürel)
etkisiyle oluşan, kültürel izlerin mekândan açıkça okunabildiği, geçim ve yaşam tarzına
göre farklılaşan, işlevsel ilişkilerin ve akrabalık ilişkilerinin yoğun olduğu yerleşim türü
olarak tanımlanmaktadır (Çakmak, 2011).
2.2. Kırsal Mimari Kavramı
Bir toplumun yaşam biçimi, gelenek ve görenekleri, örf ve adetleri, inançları ve
insan ilişkileri, o toplumun yaşadığı mekânların tasarlanmasında önemli bir yer
tutmaktadır. Kırsal mimari kavramı, Türklerin göçebe dönemlerindeki yaşadıkları mekân
olan çadırın iç düzenlemelerinden temel alınıp, yüzyıllardır Anadolu kültürleri ile
etkileşim göstererek bir senteze ulaşmıştır.
Sabatino (2010) kırsal mimarlığı; arazi, iklim, ekonomi ve teknoloji ile çok açık
ilişkili, soyut formlar ve yaratıcı ifadeler sunan çok etkili ve zengin bir ansiklopedi
olarak tanımlar. Aydın (2008) ise kırsal mimariyi, çevresel faktörler, malzeme,
toplumsal şartlar ve kullanıcı gereksinimleri doğrultusunda insanlar tarafından
şekillendirilen yapılara dayanan sistemler şeklinde tanımlamaktadır.
Aslında kırsal mimari gereksinimlerin gelenekler ve alışkanlıklar doğrultusunda
yapıya dönüştürülmesidir. Halk, kendi koşul ve imkânları dâhilinde, gereksinimleri
doğrultusunda, bulduğu malzemeyle iddiasız, alçakgönüllü ama işlevsel yapılar
üretmiştir.
Halkın ekonomik koşul ve olanakları içinde gerçekleştirilen bu ürünlere Bektaş
(2005)’ın deyimi ile ‘Halk Yapı Sanatı’ denilmektedir. Bu tür yapılar için Bernard
Rudofsky (1964)’de yayınlanan yapıtında ‘Mimarsız Mimarlık’ deyimini kullanmıştır.
Halk Yapıları, Anonim, Sivil, Bölgesel, Yöresel, Vernaküler, Folk, Pop, Popüler gibi
söylemler de vardır.
Bektaş (2005) kırsal mimariyi, yerden ve yaşamdan doğan mimarlık diye
yorumlamıştır. Yerleşke arazisinin topoğrafyasından kaynaklanan sürpriz mekân
oluşumları, günlük işlevlere göre şekillenen mimariler Bektaş’ın bu öz sözünü
anlatmaktadır (Şekil 2.3).
7
Şekil 2.3. Geleneksel Mardin Evleri; (Bektaş’ın anlatımıyla) Yerleşmede topografyaya uyuluyor. Kimse
kimsenin içine bakmıyor; havasını, güneşini, göz hakkını (bakışını) kesmiyor. Kimse kimseyi
kirletmiyor. Bu evlerin en önemli özelliklerinden biri de içten başlayıp, dışa genişlemesidir.
(Web İletisi 2).
Halkın geleneksel yöntemlerle yaptığı yapıların, etkileyicilere ve ihtiyaçlara
bağlı olarak farklı fonksiyonları kapsayan çeşitli örnekleri mevcuttur. Örneğin; ‘Türkiye
de çeşitli bölgelerdeki konutlar, yayla evleri, köprüler, değirmenler, sarnıçlar ile
samanlık, serander, çardak, açık hava fırını gibi ek yapıları büyük bir biçim zenginliği
yanında bölgesel malzemeyle yerli koşullara uygun rasyonel çözüm örnekleri
vermektedirler. Halkın ortaya koyduğu bütün bu yapılar geleneksel mimari kapsamında
incelenebilir; ancak en önemli yeri insanın içinde barındığı konutlar almıştır (Dağıstanlı,
2007; Mutlu, 1975).
Türk toplumu kendi içgüdüsüyle içe kapalı yaşam süren bir topluluktur. Bunun
gelişmesindeki en önemli neden kuşkusuz göçebe toplum olarak yaşadıkları süreç
boyunca
çevresindeki
tehlikelere
karşı
kendilerini
koruma
gereksiniminden
kaynaklanmaktadır. Türkler tarihsel süreç içinde yerleşik düzene geçmelerinin ardından,
yaşadıkları çevreyi daha fazla benimsemeye başlamışlar, yüksek duvarlar içine aldıkları
konutlarda dışa kapalı bir yaşam sürmüşlerdir (Göker, 2009).
Cin (1990), Türk Halk Mimarisinin; genci, yaşlısı, fakiri, zengini, köylüsü,
şehirlisi her meslek ve seviyeden insanı ile Türk halkının düşünce, inanç ve yaşama
tarzını biçimlendiren bir kültürün ürünü olduğunu söylemiş; Türk halk mimarisinin en
önemli özelliğinin doğal olması olduğunu vurgulamış ve bunu “ ister bozkır ortasında,
ister bir su kenarında, ister ise bir dağ yamacında olsun, Türk Mimarisi tabii çevrenin,
biçim ve malzemesiyle bir parçası halindedir. Bozkır ortasında, güneşten kavrulmuş
gibi toplanır; suyun kenarında susayan bir canlı gibi açılır, suya uzanır; dağda bir
8
kartal gibi mağrur eda ile hakimane bir görüntüye bürünür. Ama her zaman özündeki
özelliği muhafaza eder” sözleriyle açıklamıştır.
Bektaş (2001) ‘Halk Yapı Sanatı’ adlı kitabında; Osmanlı kültürü içinde, Halk
Yapı Sanatı ürünü olan Geleneksel Türk Evleri’ni inceleyerek bazı özellikler saptamış
ve bu yapıların özelliklerini;

Yaşama, doğaya ve çevre koşullarına uygunluk,

İklime uygunluk,

Gerçekçilik ve akılcılık,

İçten dışa çözüm,

İç-dış uyumu, tutumluluk,

Kolaylık ilkesine dayanması,

Ölçülerin insan vücudundan çıkması,

Gereçlerin en yakından seçilmesi ve

Esneklik olarak sıralamıştır.
Eski dönemlerde insanların olanakları dâhilinde bilinçsizce yapılan yapılar
aslında şimdinin mimarlarına ışık tutmalıdır. Çünkü çözümlenmesi zormuş gibi görünen
şeylerin aslında daha önce halkın kendi emeğiyle basit ve iddiasızca yaptığı
görünmektedir.
2.2. Kırsal Mimarinin Biçimlenmesindeki Etkenler
Doğa, büyüklüğü, canlılığı, güzelliğiyle birlikte yer ve gökyüzü ile birleşerek
dünyayı oluşturur. Bir bütün içinde gelişen doğal formlar yerel koşullara göre özel bir
kimlik kazanarak karşımıza çıkarlar. Bu kimliğin kazanılmasında etkili olan sosyokültürel ve doğal çevre koşulları göz önüne alınarak üretilen yapılar, kullanıcılar ve
ustaların ortaklaşa çalışması sonucunda meydana gelirler. Ortaya çıkan ürünler
kullanıcıların tamamen kendi katkılarıyla olduğu için, halkın yaşam şekillerini
yansıtırlar ve nesilden nesile aktarılırlar. Aynı zamanda yapıların bulunduğu “yer”
yönlendirici rol üstlenerek yapıyı/konutu yöreyle, çevreyle ve diğer yerleşmelerle
ilişkilendirir. Çevik ve Eminağaoğlu (2004), Anadolu’da tarihin her evresinde, herhangi
bir yere yerleşmek isteyen toplumların izledikleri yolu, seçtikleri yerleri, yoğunlaşma
noktalarının nedenlerini “doğanın sunduğu olanaklar” olarak vurgulamıştır. Rapoport
(1977)’a göre çevre, insanlar ve objeler arasında gelişi güzel olmayan bir örüntü
oluşturan, ilişkiler serisidir. Aslında doğanın sunduğu olanaklardan insan ve çevre
9
arasındaki ilişkiyi destekleyen ve artı değerleri olan çevreler, doğal olarak seçim nedeni
olmuştur. İnsanların yerleşme yerini seçiminde çevrenin niteliklerini oluşturan iklim,
ekonomik faktörler, topoğrafya etkili olmuştur. Yerleşmeler bazen bir doğal su
kaynağının yanında ya da dinsel bir merkezin çevresinde konumlanarak yerleşkenin
özelliğini yansıtırken, bazen de eğimli arazilerde konumlanarak sürpriz mekânlarla
karşımıza çıkmaktadırlar.
Çorapçıoğlu ve ark., (2008), kırsal alanlardaki biçimlenmenin, coğrafi şartlar
doğrultusunda, sosyo-kültürel etkilerle olduğunu belirtmiştir. Yöresel farklılıkların
ortaya çıkardığı yerleşme karakteri bölgeden bölgeye, hatta aynı bölge içinde bulunan
köylerde bile değişiklik göstermektedir. Yerleşmeleri ayırt etmeyi sağlayan bu
farklılıklar yerel kimlik özellikleri bağlamında açıklanabilir
Yerleşmeler, peyzaj karakterine somut ifadeler getiren, kültürel peyzaj içinde
çeşitlilik gösteren fiziksel çevrelerdir. Ölçek uyumu, çatı biçimleri yönelmeleri ve
malzeme seçimleri ile kırsal yerleşmeler doğa ile bütün olarak algılanmakta, çok geniş
yeşil ve ormanlık alanlara, doğal çalılıklara sahip yerleşmelerin peyzaj özellikleri, bu
bölgeler için belirleyici olmaktadır (Eminağaoğlu, 2004).
Geleneksel yerleşmeler, yüzyıllardır, belki de çok daha geniş bir zaman
yelpazesi içinde, kültürlerle etkileşim kurarak, doğayla bütünleşip günümüze kadar
gelmişlerdir. Kırsal mimari kimlik, uzun bir zaman dilimi içinde biçimlenir.
Yerleşmenin coğrafi içeriği, kültürel düzeye, mimarisi, yerel gelenekleri, yaşam biçimi
ve niteliklerinin karışımı olarak kırsal mimariye biçim verir. Çorapçıoğlu ve ark. (2008)
kırsal yerleşmelerin sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimlerini zaman içinde bu
koşullara has mimari kimliğin oluştuğunu vurgulamıştır.
Köse (2006) kırsal ve/veya geleneksel evi, geçmişten günümüze yaşanan
kültürel yayılmaların ve kültürel adaptasyonların tarihi belgesi olması, bir yerden
diğerine değişerek yeryüzünün “yer” zenginliğini arttırması nedeniyle ayrı bir önem
taşıdığını belirtmiştir. Günümüzün hızla yayılan ve önüne çıkan her şeyi tamamen
değiştirerek kendine benzeten ve aynılaştıran popüler kültür karşısında korunması ve
belgelenmesi gerekir diyerek önemini belirtmiştir.
Eyüce (2005); geleneksel yapıların, bulundukları yörenin doğa koşulları ile
büyük ölçüde uyumlu olarak biçimlendirildiğini, ancak, geleneksel mimarilerdeki doğa
ile olan uyumun geleneksel biçimlenmelerin belirleyicisi olup olmadığı konusunun
sorgulanması gerektiğini vurgulamıştır. Örnek olarak; mekân düzenlemesi iç avlu
çevresinde oluşan geleneksel evlere, tarihin çeşitli dönemlerinde ve birbirinden farklı
10
iklim özellikleri olan bölgelerde rastlanıldığını belirtmiş; bunun nedenini ise, biçimin
oluşmasında
doğal
etkenlerin
yanında
sosyo-kültürel
etmenlerinde
olmasına
dayandırmıştır.
Benzer doğal ortamlarda yaşayan toplulukların oluşturdukları yerleşmeler ve
konutlar birbirinden önemli farklılıklar gösterir. Bu durum konut ve yerleşmelerin
şekillenmesinde sadece doğal koşulların değil, kültüründe önemli bir etken olduğunu
ortaya koyar. Aynı doğal ortamlarda yaşayan farklı kültürler, kendi kültürlerinin özel
rehberliklerinde çevreyi farklı algılar ve çevrenin sunduğu olanaklar içerinde kendi
kültürlerinin yol göstericiliğinde farklı yapı malzemelerini farklı şekillerde işleyerek
şekil, plan ve düzen bakımından farklı konutlar ortaya çıkarır (Köse, 2007). Rapoport
(1969), ‘House Form and Culture’ isimli kitabında, kırsal mimarinin biçimlenmesine etki
eden esas faktörün kültür olduğunu vurgulamış ve diğer etkenleri;

İklim ihtiyaçları,

Malzeme, konstrüksiyon ve teknoloji,

Arazi,

Savunma,

Ekonomi,

Din ve

Sosyo-kültürel etkenler olarak incelemiştir.
Gür (2000), geleneksel konutlar incelenirken doğal, kültürel ve sosyal
etmenlerin ayrı ayrı ele alınmasının doğru ve yeterli olabileceğini aktarmıştır. Çünkü
gerek insan toplulukları gerekse insan, yapı, çevre, kendilerinden önce var olmuş doğal
dizgeler içinde yer alır ve bunlardan etkilenirler. Gür (2000), geleneksel konut biçiminin
belirleyicilerini Tablo 2.1’ de ortaya koymuştur.
Tablo 2.1. Konut biçiminin belirleyicileri (Gür, 2000).
Çevresel Faktörler
Kültürel Faktörler
Sosyal Faktörler
Bireysel Faktörler
İklim
Dünya görüşü
Aile büyüklüğü
Topoğrafya
Kültürel değer ve normlar
Doğal örüntü ve doku
Din dil ve diğer sınıflama
kategorileri
Aile akraba toplum ilişkileri
Ailenin sosyo-ekonomik
statüsü ve toplumsal etki
alanı
Ailenin dünya görüşü
Ve toplumsal tutumları
Aile yapısı ailede roller
Bireyin konutla kurduğu yararsal
İlişkiler/standartlar
Bireyin konutla kurduğu duygusal
ilişkiler-özdeşleyim/bağlanma vb.
Yaşam biçimi
Çevre/mekan kullanma norm
Konut kullanımına ilişkin
normlar
Konutun temel işlevleri
ve anlamı
Ailenin yaşam biçimi
Ailenin öz imgesi
beklentileri ve umutları
Ailenin konut
deneyimleri ve konut
imgesi
İnsan yapısı doku
Çevrede var olan malzeme
vb.
Bireyin kültürel normları
yorumlaması-eğitim
Bireyin yaşam yoğunluğu Bireyin
Konut deneyimleri
Bireyin öz imgesi
11
Bu çalışma kapsamında, kırsal mimarinin biçimlenmesindeki etkenler, yukarıda
değinilen çalışmalar doğrultusunda;
1. Doğal Çevre Etkenleri ve
2. Sosyo-Kültürel Çevre Etkenleri
olarak 2 ana başlıkta ele alınacaktır.
2.2.1. Doğal Çevre Etkenleri
Doğal çevre ve mimari ilişkisi, ilk çağlara kadar dayanmaktadır. İnsanlar
ihtiyaçlarını kolayca karşılayabileceği yerlerde yerleşmiş ve kültürler oluşturmuşlardır.
Toplumlar, ancak barınabildikleri, ziraat yapabildikleri, suyu kolayca bulabildikleri,
iklim şartlarından rahatsız olmadıkları, diğer yerlere kolayca ulaşım sağlayabildikleri ve
kendilerini dış tehlikelerden koruyabildikleri alanlara yerleşmişlerdir (Dağıstanlı, 2007).
Doğal çevre örtüsü, yapı planlamasında dikkate alınması gereken bir kriter
olarak karşımıza çıkmaktadır. Alanın sahip olduğu eğim, yön, hâkim rüzgâr ve iklim
gibi veriler mevcut peyzajın oluşmasında önemli etkenlerdir. İnsan gereksinmelerini
karşılayan yapılar, mümkün olduğunca doğaya saygılı ve onu koruyan bir yaklaşım
içinde olmalıdır. Mevcut peyzaja bilinçsizce yapılan her müdahale kararlı, doğal
dengeyi bozulma sürecine sokmaktadır (Kuşcu, 2006). Kırsal yerleşmeler, peyzaj içinde
ağırlıklı olarak doğal çevrenin karakteri ile biçimlenmekte ve yerel karakter
kazanmaktadır.
İklim ve topoğrafya gibi doğal ve çevresel veriler mimari biçimlenişin
oluşmasını sağlayan etkenlerdir. İnsanların mağaraları terk etmesi, tarımsal üretime
geçiş ve iklimin ılımanlaşması ile başlar. İklim farklılıklarının geleneksel yapıya
yansımasından ortaya çıkan ürünlerin, benzer özellikler göstermekle birlikte aynı
olmadığı açıktır. Bu farklılık malzeme seçim ve kullanım yöntemleriyle ilgilidir. Benzer
iklim koşullarında ama ayrı kültür bölgelerinde yapılmış; biçim ve malzeme farklılıkları
gösteren yapıların iç ortam koşulları aynı olabilir. Bu yapılarda farklı malzemeler
kullanılarak benzer konfor koşulları yaratılmıştır (Sümerkan, 1990).
Anadolu’da, geleneksel kırsal konutlarda, uzun deneyimler sonucunda doğal ve
çevresel etkilere karşı, çeşitli çözümler getirilmiştir. Yapının biçimlenmesinde önemli
etkileri olan, doğal çevre verileri;
1. İklim,
2. Topoğrafya,
12
3. Malzeme ve yapı teknikleri
olmak üzere üç ana başlıkta incelenecektir.
2.2.1.1. İklim
Geleneksel kırsal yapıların tasarımında önemli etkenlerin başında iklim gelir.
Kırsal yerleşmelerin tasarımında iklimin olumlu yönlerinden yararlanılabileceği gibi
olumsuz yönlerine karşı da korumayı sağlayacak çözümler getirerek uygun yaşam
şartları sağlanabilir. Aran, (2000) iklimi, ‘yer’ i tamamlayan gerçek olarak
tanımlamıştır. Yer seçilir ve kullanılmak için hazırlanır, ancak iklim yapı aracılığı ile
kontrol
altına
alınmalıdır.
Kırsal
ve
geleneksel
mimarilerin
çözümlerinde
yapıların/binaların iklime karşı tutumlarını okumak mümkündür.
İklim yüzyıllar boyunca çok az değişir. Bu değişmenin büyük kara parçalarına
etkisi o kadar azdır ki, değişme kolay algılanmaz. Dolayısıyla, kırsal alanlardaki
yapıların iklime karşı gösterdikleri davranışlar kuşaklar boyunca aynı kalmıştır. Kır
insanı gözlem yoluyla her hava akımını, yönünü, ışık ve gölge dönüşümünü, sıcak ve
soğuk havanın yükseliş ve alçalışını kaydeder (Aran, 2000).
Rapoport (1969), İsviçre’deki bir yerleşmede, konutların soğuk rüzgârlardan
maksimum korunacak şekilde araziye nasıl yerleştiğini göstermiştir. Konutlarda, kuzey
yönünde cephe kısa/dar tutularak kuzey rüzgârına karşı koruma sağlanmıştır (Şekil 2.4).
Şekil 2.4. Rüzgara göre biçimlenmiş yerleşme ve konut, İsviçre (Rapoport, 1969).
Anadolu da birbirinden büyük farlılıklar gösteren çeşitli iklim bölgeleri
bulunmaktadır. Anadolu, Güney ve Güney Batı Anadolu’nun ılıman Akdeniz
ikliminden, doğu ve iç bölgelerin sert karasal iklimine ve kuzeyin ılıman iklimine kadar,
oldukça geniş bir iklimsel çeşitlilik göstermektedir (Günay, 1989). Anadolu’nun çok
13
çeşitli iklim bölgelerine ayrılması evlerin biçimlenmesinde de etkili olmuştur.
Biçimleniş, evlerin cephesini, yapım tekniğini, malzeme seçeneğini ve yerleşim
düzenini de etkilemiştir. Artvin Ardanuç yaylasında yer alan kırsal konutların yapı
malzemesi ikliminde elverişli olmasından dolayı çok bulunan ahşaptan seçilmiş,
ahşaplar üst üste bindirilerek çatı üst örtüsünde kullanılmıştır. Rüzgar etkisinden
korunmak için ise üstlerine ağırlık taş konulmuştur (Şekil 2.5). Yaşanılan birebir
mekanlar dışında yaşam tarzı, geçim kaynakları doğrultusunda şekillenen ve yöreye
özgü çözümlerle karşımıza çıkan “ambar” ve ambar amacıyla kullanılan “serender”ler
iklimin mekanı biçimlendirmesine örnek olarak verilebilir (Şekil 2.6-Şekil 2.7).
Şekil 2.5. Çatısı yarma ahşapla (Hartama) kaplanmış yayla evleri. Ardanuç, Artvin
(Çorapçıoğlu ve ark., 2008).
Şekil 2.6. Çorum’un Kargı ilçesine bağlı Sinanözü Köyü civarında çeltik tarlaları uzanır.
Tarlalar, dört köşeli irili ufaklı parsellerden oluşur. Tava denilen bu parsellerin etrafısetle
çevrilidir. Taşkınlar sonucu yükselebilen su seviyelerine karşı, tarlalarda ayaklar üzerinde
yükselen ahşap ambarlar yapılmıştır. Ambarlar boşken dinlenmek ve güneşten korunmak
için de kullanılmaktadır (Çorapçıoğlu ve ark., 2008).
14
Seranderler, genellikle Doğu Karadeniz bölgesinde
kırsal yörelerde bulunan mimari bir yapıdır. Yapının
üstü "harduma" adı verilen yassı olarak yontulmuş
ya da kesilmiş tahtalarla örtülerek su geçirmesi
engellenir. Ancak yan taraflarında 20-30 cm.
boyunda, bir buçuk iki santim genişliğinde ızgaralar
bulunur. Bu ızgaraların yapılma amacı seranderin
içerisine hava döngüsü oluşturmaktır. Genellikle
yiyeceklerin saklanması ve mısır kurutma işleminin
gerçekleştirilmesi için kullanılmak maksadıyla
yapılmışlardır. Yerden yüksek olması ürünlerin
haşerelerden ve yaban hayvanlarından korunmasını
sağlar (Web iletisi 3).
Şekil 2.7. Serander yapı örneği, geçim kaynaklarına ve ürünlere dayalı ikliminde rol oynadığı
biçimlenme. Çamlıhemşin, Rize (Batur ve Gür, 2005).
İklimin binaları biçimlendirmedeki etkisi plan şemalarında da karşımıza
çıkmaktadır. Plan şemaları üzerinden iklimin etkisini aktarabilmek için geleneksel Türk
Evleri örnek olarak verilebilir. Çünkü Köse (2007), kırsal konutları, geleneksel Türk
evinin özelliklerini taşıyan evler olarak kabul edilebileceğini belirtmiştir. Küçükerman
(2007) Türk evinde odalar ve odalar arası orta alan ilişkilerinin oluşturduğu plan
düzenini iklimin belirleyicisinde oluştuğunu vurgulamıştır.. Bu plan düzeni Türk evinin
bir anlamda hem evrimi, hem de Anadolu’nun bölgesel özelliklerinin yapıdaki
yansıması olarak da görülebilir. Bu bağlamda Türk evi planlarında sofalı, dış sofalı, iç
sofalı ve orta sofalı plan tipleri karşımıza çıkmaktadır. Şekil 2.7.a’da odalarda orta alan
kurulmayarak (sofasız) odalar arası bağlantı evin dışından sağlanmış ve genellikle sıcak
iklim bölgelerinde uygulanmıştır. Şekil 2.7.b ise ılıman bölge özelliği taşımaktadır.
Odalar arası ilişkiler, yapı altında ‘üst örtülü’ bir alan yardımı ile düzenlenmiştir. Şekil
2.7.c genellikle dış etkilere karşı korunması gereken bölgelerde gelişmiş ve evlerde
içsofa kurgulanmıştır. Orta sofalı olan Şekil 2.7.d de ise sıkışık yerleşmelerde ve soğuk
iklim bölgelerinde uygulanmıştır.
15
Şekil 2.8.a.
Şekil 2.8.b.
Şekil 2.8.c.
Şekil 2.8.d.
Şekil 2.8.a.b.c.d. Avlulu yapıların iklimle bölgelere göre farklı biçimlenmesinin örnekleri (Küçükerman,
2007).
2.2.1.2. Topoğrafya
Topoğrafya sözcüğünün en geniş anlamı ‘yer tanımlamak’tır, en dar anlamı
yüzey kabartmasıdır. Yüzey kabartmasındaki çeşitlenmeler belli yönlenmeler ve tanımlı
mekanlar yaratmaktadır (Biro ve Yürekli, 2010; Schulz, 1979). Her hangi bir topoğrafik
kesit çizgisi, düz çizgiler ve değişken eğrisel çizgilerin kombinasyonu ile oluşmaktadır
(Şekil 2.9).
Şekil 2.9. Topografik kesit çizgileri (Biro ve Yürekli, 2010).
16
Topoğrafya, yerleşme karakterini doğrudan etkileyen doğal bir faktördür.
Yüzeyin biçimi ve rölyefler, yer tanımlamasında etkili olmakta ve farklı mekân
karakteri sunmaktadırlar. Yer strüktürünün belirleyicileri dağlar- tepeler, doğrultu veren
nehirler-vadiler geniş- uzak mekan dizilerinin tanımlanmasında önemlidirler (Çevik ve
ark., 1999). Topoğrafyanın biçimlenmesinde etkili olan nehir, göl ve dere gibi doğal su
kaynakları çok eski çağlardan beri yerleşmelerin yerini ve biçimini belirleyen veriler
olmuştur (Kantar, 1998). İnsanlar, ihtiyaçlarını kolayca temin edebilecekleri bölgeleri
tercih etmişler ve bu alanlara yerleşmişlerdir (Şekil 2.10).
Şekil 2.10. Eğimli araziye oturan evlerin dam çatıları yeşillenmiş ve peyzaj içinde kaybolmuşlardır.
Posof, Ardahan (Batur ve Gür, 2005).
Kantar (1998), kırsal yerleşmeleri; coğrafi konumlarına göre dağ köyleri, kıyı
köyleri, ova köyleri; orman ile ilişkisine göre orman içi, orman bitişi köyler; yerleşme
şekillerine göre yol kenarı, yuvarlak, yıldız, küme ve dağınık köyler olarak
sınıflandırarak topoğrafyanın kırsal mimari biçimi nasıl etkilediğine değinmiştir.
Topoğrafya, yerleşim düzenlerini de etkilemektedir. Örneğin; Malatya,
Kozluca’daki yapılar, kesin tanımlanmış damlarıyla, yamacın eş yükseklik eğrilerine
paralel düzlemler oluşturmuştur (Şekil 2.11). Yerleşme, topoğrafya ile tam anlamıyla
bütünlenmiştir. Ayrıca, kerpiç sıvalı duvarlar ve damlar, doğal çevre ile yerleşmenin
kaynaşmasını sağlamıştır. Araziye bağlı olarak güneye yönlendirilmiş ve dikdörtgen
planlanmış evler, eninin iki katı boyunda ince uzun odalardan oluşmuştur (Dağıstanlı,
2007). Bu anlamda yerleşmeleri Karaman, Ermenek’te, Hadim Taşkent’te, Konya
Kilistra’da görmek mümkündür. Yerleşmeler fiziki olarak sonradan yapılanmayı değil
adeta doğal bir oluşumu sergilemektedir.
17
Şekil 2.11. Topoğrafya ile bütünleşmiş yerleşme örneği, Kozluca, Malatya (Aran, 2000).
Küçükerman (2007), Anadolu’nun engebeli yapısının evin kuruluşunda değil,
doğayla ilişkisinin değişmesinde etkili olduğunu söylemiştir. Evin iç düzeni yine aynı
kurallara göre kurulmuş, fakat bazı biçimsel değişiklikler yapılmıştır. Bu nedenle
topoğrafik özellikler daha çok yapısal değişiklikleri getirmiştir (Şekil 2.12).
Görsellerde Anadolu’da eğimli bir bölgedeki Türk
evinin yapısı ve çevresel öğelerin ilişkileri
yansıtmaktadır. Türk evinin oluşumunda ana
ilkelerden birisi, ‘yapıyı doğadan ayırma’
eğilimidir. Anadolu’nun engebeli yapısı, yapıların
oluşum kavramlarını değil, yalnız doğal yapıyla
ilişkilerin değişmesinde etken olmuştur. Bu
nedenle bütün bölgeler de tek bir temel ilkeye
uyan ama biçimsel değişiklikleri bulunan evler
oluşmuştur (Küçükerman, 2007).
ş
Şekil 2.12.a.b. Topoğrafyanın belirleyiciliğinde oluşan biçimlenme (Küçükerman, 2007).
18
2.2.1.3. Malzeme ve Yapı Tekniği
Malzeme, yapım ve teknolojinin binlerce yıldır yapıların karakterini belirlediği
görüşü, geçmişte ve bugün geçerliliğini korumaktadır. Malzeme, yapım ve teknoloji,
biçimi belirleyenden çok tamamlayan etkenlerdir. Malzeme, yapıda ya da onun
biçimine karar verilmesinde etken değildir. Mekân organizasyonunun çevrelenmesine
ve onun değiştirilip yenilenmesine olanak veren bir araç olmaktadır (Rapoport, 1969).
Yapı malzemelerinin seçimi bir yapının çevresel etkisine doğrudan tesir eder.
Bütün yapı malzemeleri bir yapının içine dâhil edilmeden önce belli bir işleme tabi
tutulurlar. Bu işlem, yerel olarak bulunan malzemelerden inşa edilmiş geleneksel bir kır
evinde olduğu gibi minimum ölçüde, ya da örneğin prefabrik yapı tekniğindeki gibi
daha geniş kapsamlı olabilir (Kuşcu, 2006; Roaf, 2003). Ancak malzemenin temini
konumlanan yer ile ilgilidir. Çevrede bulunan yapı malzemesi halk tarafından her bir
malzemenin işlenmesi için büyük oranda enerji kullanımı gerektirmektedir.
Aynı malzeme kullanılarak çok farklı formlar elde edilebilir (Şekil 2.13).
İklimsel verilerin, yapısal olarak optimal olmayan formlara önderlik ettiği durumlar
mevcuttur. Ayrıca, rasyonel olmayan formların sebebi dinsel ya da sosyal etkenler de
olabilir. Ancak hiçbir durumda, formların karakteri ve çeşitliliği, malzeme ve teknikle
tam olarak açıklanamamaktır (Rapoport, 1969). Çeşitliliğin aslında en önemli etkeni,
yaratıcısı olan toplumun kültürel özelliğinden kaynaklanmaktadır.
Şekil 2.13. Aynı malzemenin kullanılmasıyla elde edilen farklı formlar (Rapoport, 1969).
Yöresel kırsal mimari kimliğinin en önemli bileşenlerinden biri olan yerel
malzemeler binlerce yıldır kullanım geleneğini oluşturmuştur. Yapı elemanları,
19
insanların ocaktan çıkarma ve işleme tekniklerine alışkın olduğu, temini kolay ve bol
malzemelerden kullanılmışlardır (Çorapçıoğlu ve ark., 2008) (Şekil 2.14-2.15-2.16).
Kırsal yerleşmelerde yapıda kullanılan yerel malzemeler şunlardır;

Taş

Kerpiç

Ahşap ve diğer bitkisel ürünler
Şekil 2.14. Taş malzemenin farklı yörelerdeki kullanımıyla elde edilen farklı formlar, a- Konya,
Karapınar, Salur Köyü, Mehmet Kara Evi 1; b- Mardin Taş evleri (Web İletisi 4).
Şekil 2.15. Kerpiç malzemesinin farklı yörelerdeki kullanımıyla elde edilen farklı formlar, a- Konya,
Karapınar, Ekizli Köyü 2; b- Harran kubbeli kerpiç evler (Web İletisi 5).
Şekil 2.16.a.b. Ahşap malzemenin farklı yörelerdeki kullanımıyla elde edilen farklı formlar; Doğu
Karadeniz bölgesinde iklim özellikleri ve ormanların sıklığı yapım tekniğini ve malzemesini belirlemiştir
(Batur ve Gür, 2005).
12
Hatice ÇINAR arşivi, Konya-Karapınar Köyleri, 2012.
20
Taş, kerpice göre daha dayanıklı bir malzemedir. Kerpiç malzeme ile yapılan
konutlarda onarım ve bakım daha sık yapılmaktadır. Tolun Denker’e (1977) göre yıkılıp
yeniden yapılan uygulamalar da zaman zaman görülmektedir.
Geleneksel Anadolu mimarisi sağlıklı, doğal havalandırmalı ve konfor düzeyinin
ekonomik ve çevre dostu yollarla yaratıcı bir şekilde sağlandığı iklimle dengeli
mekânlar sunmaktadır. Kavas (2011) bu mekânların yapı malzeme ve teknikleri
bağlamında temsil ettiği çevre-kültür ilişkilerini şöyle vurgulamıştır: ‘geleneksel yapı
sanatının incelikleri sayesinde mimari bir içe kapanma/ dışarıdan kopma değildir,
duvar kavramsal olarak iç-dış ayrımını sağlayan, katı/ boşluksuz/ homojen bir ayraç
değildir’. Geleneksel yapı elemanlarının bileşeni olan duvar, iç mekânın havasını
düzenli olarak tazeler ve böylece duvar yaşayan bir organizma gibi nefes alıp
vermektedir. Bu yönüyle duvar yalıtım ve ısı depolanması için olumlu katkı
sağlamaktadır.
2.2.2. Sosyo-Kültürel Etkenler
Sosyo-kültürel
özellikler;
kentin
yaşayanlarının
yaşam
tarzlarının,
geleneklerinin, ekonomik, politik ve demografik yapılarının tarih boyunca gelişimidir.
Bu kültürel kırsal mimarinin; doğal çevre özellikleri de göz önünde bulundurularak bir
yerleşmeye yansıması ve bir imaj doğurup geliştirmesi; zihinlerde geleneksel görüntü
çizmesi ve yerleşmesinin bu geleneksel görüntüye bağlı gelişmesi, yerleşme kimliğinin
oluşması demektir (Çorapçıoğlu ve ark., 2008).
Daha önce 160’a yakın tanımı olan kültür kavramının en genel tanımı “insan
tarafından yaratılmış ‘her şey’ diyen, A.K. Kohen tarafından yapılmıştır. Türk Dil
Kurumu ise; tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi
değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere sözlü veya yazılı aktarmada kullanılan,
insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların
bütünüdür, şeklinde tanımlamıştır. UNESCO ise kültürü, ‘bir insan topluluğunun kendi
tarihsel gelişimi konusunda sahip olduğu bilinç’ olarak geniş bir şekilde tanımlamıştır.
Güvenç (2010) ‘İnsan ve Kültür’ adlı kitabında ‘Kültür; tarihidir ve süreklidir.
Eğer kültür bir kuşaktan diğerine geçiyorsa yani sürekliyse onun her kültürde nedenleri
ve sonuçları vardır. Kültürün sürekliliğini gelenek ve görenekler sağlar. Her kültürün
21
başlangıcına uzanan bir geçmişi vardır. Kültür; doğanın yarattıklarına karşılık,
insanoğlunun yarattığı her şeydir’ diyerek kültürün öneminden bahsetmiştir.
Güvenç’e (2010) göre, kültürü oluşturan öğeler:

Doğal çevre: her sosyal / kültürel sistem var olabilmek için, kendi
yaşama özelliklerine uygun, yeterli bir doğal çevreye muhtaçtır.

Tarih ve kaynaklar

Aile ve akrabalık

Beslenme ve sağlık

Eğitim süreci

Yerleşmeler

Ekonomi ve teknoloji

Bilimler ve sanatlar

Din ve devlet

Kişilik sistemi ve dil

Kültürel ve tarihi çevredir.
Tüm bu öğeler insanın varlığı, tarihsel süreç ve doğal çevreyle ilişkili
kavramlardır. Sosyal ve kültürel kavramların çevrenin biçimlenmesinde etkin rolü
olduğunun da göstergesidir (Çorapçıoğlu ve ark., 2008).
Fiziksel çevre ve insan eliyle biçimlenmiş çevre, kendisini oluşturan toplumun
sosyal, ekonomik, politik, kültürel, psikolojik, tarihsel birikimlerinin göstergesidir
(Asatekin, 1993). Dünya görüşü, gündelik yaşam tarzı, ekonomik durum, üretim ve
tüketim araçları, teknolojik imkânlar ve ilerlemeler, dini inançlar, aile yapısı kısaca
toplum
kültürü;
mekânları,
evleri,
yerleşim
bölgelerini
ve
fiziksel
çevreyi
şekillendirmiştir.
Eyüce (2005); geleneksel yapıların, bulundukları yörenin doğa koşulları ile
büyük ölçüde uyumlu olarak biçimlendirildiğini, ancak, geleneksel mimarilerdeki doğa
ile olan uyumun geleneksel biçimlenmelerin belirleyicisi olup olmadığı konusunun
sorgulanması gerektiğini vurgulamıştır. Örnek olarak; mekân düzenlemesi iç avlu
çevresinde oluşan geleneksel evlere, tarihin çeşitli dönemlerinde ve birbirinden farklı
iklim özellikleri olan bölgelerde rastlanıldığını belirtmiş; bunun nedenini ise, biçimin
oluşmasında
doğal
etkenlerin
yanında
sosyo-kültürel
etmenlerinde
olmasına
dayandırmıştır.
Rapoport (1969)’a göre, konutların aldığı değişik formlar komplike bir olgudur.
Dolayısıyla bu formların oluşumlarının açıklanması kolay olmamaktadır. Tüm
22
açıklamaların tek bir çıkış noktası vardır; o da değişik tutumlardaki insanlar ve onların
çevreye olan tavırlarıdır. Bu tavırlar, bulunan yere göre farklıdır çünkü sosyal, kültürel,
ekonomik ve fiziksel faktörlerdeki değişiklikler, bu tavırlarda önemli rol oynar. Bu
faktörler aynı mekânda, farklı zaman zarflarında önemli rol oynar. Konut biçimlenişi
sadece fiziksel etkilerin ya da sadece tek bir etkenin sonucu değil, tüm sosyo-kültürel
faktörlerin sonucudur.
Sosyo-kültürel etkenlerin, geleneksel mimari ürün özelliklerinin belirlenmesinde
ki etkileri, doğal etkenler ile karşılaştırıldığında daha ağır basmaktadır. Rapoport’un
(1969) yaklaşımına göre de, yapıya dönüşmüş biçim kültürel etkenler tarafından
belirlemekte, doğal etkenler bu süreçte sadece etkileyici olmaktadır (Eyüce, 2005).
Çalışma kapsamında sosyo-kültürel etkenler:
1. Yaşama biçimi ve temel ihtiyaçlar
2. Aile ve akrabalık
3. Geçim kaynağı
4. Dini etkiler
5. Ekonomi
olarak beş alt başlıkta ele alınmıştır.
2.2.2.1. Yaşama biçimi ve temel ihtiyaçlar
Yaşam biçimi bir ailenin sosyo-ekonomik statüsü, ailenin yaşı ve buna bağlı
olarak toplumsal yaşamda oynadığı roller, ailenin değer yargıları, tutumları, hane halkı
büyüklüğü, aile bireylerinin zaman ve mekân kullanımları, kimlik kanıtlama
mekanizmaları ve davranış zenginliği ile açıklanabilir (Gür, 2000).
Yaşama biçimi ve temel ihtiyaçlar her kültürde farklı özellikler göstermekte;
buna bağlı olarak da her toplumda farklı biçimlenmelere neden olmaktadır. Her
toplumun kendine özgü, oturma, yeme, yaşama vb. alışkanlıkları olup, bu doğrultuda
mimari yapıdan beklentileri de değişmektedir.
Yaşama biçimi birçok etkene bağlı olarak şekillenen ve belli ölçülerde devinimi
devam eden bir olgudur. Toplumsal yapı, gelenekler, inançlar, kişinin mesleği, kişiliği,
toplumsal çevredeki rolü, sosyo-ekonomik statüsü gibi birçok farklı etkene bağlı olarak
oluşur. Toplumu oluşturan bireylerin yaşam şekli; konut mekânın oluşumunda önemli
bir kültür bileşeni olup, kültürün soyut bir hareket noktasından somut bir süreç
düzleminde analiz edilebileceğini ortaya koymaktadır (Turgut, 1990) (Şekil 2.17).
23
Şekil.2.17. Kültür kavram analizi (Turgut, 1990).
Geleneklerin oluşmasında ve kültürel sürekliliğin sağlanmasında, çok değişik
öğelere bağlı olarak ortaya çıkan ve zaman içinde değişen kullanıcı gereksinimleri
önemlidir. Kullanıcının her toplumsal davranışı ve gelenekleri, aynı zamanda birkaç
temel gereksinme ya da gereksinmelerin tümü tarafından kararlaştırılmaktadır
(Dağıstanlı, 2007).
Bektaş (2005) “sanatçı arasındaki gerilim sanatını doğurur. Gelenek bu
anlamda çağdaştır, yaşamakta olandır. Bu yaşamak da olanla çatışmak, yeni yollar
açmak, katkılarda bulunmak, gerçek yaratma olayıdır” sözleriyle geleneklerle yapılar
arasındaki ilişkiyi vurgulamıştır.
Yaşam biçimi, ihtiyaçlar, alışkanlıklar ve bunlardan doğan gelenekleri; her
toplumda mimari yapıları ve yerleşimleri etkilemiş ve değiştirip biçimlendirmiştir.
2.2.2.2. Aile ve Akrabalık
Konut
insanların
temel
ihtiyaçlarını
giderdiği,
barınabildiği
yaşama
mekânlarıdır. Gür (2000) konutu, sadece insanın başını sokabileceği bir delik değil,
insanla birlikte yoğrulması gereken bir doku olarak da anlaşılması gerektiğini
vurgulamıştır. Konut/ yapı tasarımında kullanıcın kim olacağı, kullanıcının yaşam
tarzları, alışkanlıkları, kültürleri, konut bölgelerinin planlanması ve tasarlanmasında son
derece önem taşımaktadır.
‘Aile’ kavramı geleneksel Türk evinin tasarımında önemli bir unsurdur. Geniş
ve ataerkil aile yapısı barınma mekânını biçimlendiren unsurlardan biri olmuştur. Bir
barınma mekânında geniş aileyi oluşturan her çekirdek ailenin kendine ait bir mekânı
bulunmaktadır. ‘Saygı’ hem göçebelik döneminde hem de İslam’ın kabulünden sonraki
dönemde Türk yaşamının en önemli ilkelerinden biridir. Aile yapısı büyüklere saygıyı
şart koşmuştur. Bu durum ise barınma mekânlarında aile büyüklerine ayrılan bölümlerin
farklılaşmasını gerektirmiştir. Örneğin başoda kavramı ya da aile büyüklerinin odanın
en merkezi bölümünde oturması aile içi saygının bir ifadesidir (Demirarslan, 2007)
(Şekil 2.18).
24
Şekil.2.18. Anadolu’daki Türk evinde odalar yapı içindeki belirli eylemleri karşılayan birimlerdir.
Çadırdaki gibi, başoda; oturma, yemek yeme, çalışma, yatma gibi eylemlerin gerçekleştiği odadır
(Küçükerman, 2007).
Kırsal konutlarda konut morfolojisi ve büyüklüğünü belirleyen en önemli faktör,
aile yapısı ve büyüklüğüdür. Anadolu’da özellikle kentsel
yaşamdan uzak
yerleşmelerde, kapalı ve içe dönük aile yapısı görülmektedir. Aile büyüklüğüyle beraber
yaşayan aileler çok çocuklu ve kalabalık ailelerdir. Bu durum kırsal konutların avlulu ve
içe dönük planlanmasında ayrıca konut grubu içerisindeki eklentilerin ve konutun oda
sayısının belirlenmesinde etkili bir faktördür. Aile yapısı, hane halkı esasına göre
çekirdek aile, karı koca ve evlenmemiş çocuklardan oluşur. Geniş aile; aynı aile birimi
içinde birkaç kuşağın yatay, dikey ve hem yatay hem dikey aileyi ifade eder. Yatay
olarak, tüm erkek kardeşleri ve eşlerini, bunların evli erkek çocuklarını ve torunlarını
kapsar. Dikey olarak da baba, evli oğullar ve torunların aynı evde oturması söz
konusudur. Bu aile formu geleneksel aile olarak adlandırılmaktadır. Geçici geniş aile;
aile reisinin kendisi, eşi, çocukları, aile reisinin annesi, babası ve erkek kardeşlerinden
oluşan aile şeklidir (Kızılaslan, 2006). Aile bireylerinin evlendikten sonra da aynı evde
oturmaya devam etmeleri, Türk evlerinin hacimsel büyüklüklerini ve konumunu
etkilemiş, bir mekânda birçok eylemin gerçekleşmesine neden olmuştur (Göker, 2009).
Kırsal yerleşmeler kültürlerini, yaşam biçimleriyle yaşadıkları her mekâna
yansıtan, genellikle geniş aile modelinin yaşadığı yerlerdir. Kantar (1998) yerleşme
içindeki birbirine yakın konut gruplarını, genellikle bir akraba birliğini simgelediğini
söylemiş ve konutların girişlerini, pencerelerin biçimlerini ve ebatlarını, kullanılan ortak
mekânları, komşuluk, birlik ve beraberlik, mahremiyet gibi sosyo-kültürel kavramla
ilişkili olduğunu vurgulamıştır.
25
2.2.2.3. Geçim Kaynağı
Kantar (1998) ‘kırsal yerleşmeler arazi üzerindeki yoğunluklarına göre toplu
yerleşmeler, dağınık yerleşmeler; ‘fonksiyonlarına göre tarım köyleri, madenci köyleri,
oduncu köyleri, pazar köyleri şeklindedir’ diyerek geçim kaynağının kırsalda konutu
nasıl farklılaştığının göstergesini vurgulamıştır.
Köy halkının geçim kaynağı, içinde yaşadığı ortam yani köy sınırları içinde
kalan saha, o köyün sosyo-ekonomik yapısını çizen bir faktör olmuştur. Buna göre her
bir köyün sosyo-ekonomik yapısı, coğrafi ortam koşullarının etkisi altında gelişmek
zorunda kalacağı söylenebilir. Ortam koşullarının çok kısa mesafeler içinde önemli
değişiklikler gösterdiği Türkiye’de, köyler yapı bakımından birbirine benzememektedir
(Tunçdilek, 1967). Fakat bir coğrafi bölge içinde, hatta aynı bölgenin yöreleri içinde yer
alan köylerde sosyo-ekonomik yapı benzerlik göstermektedir. Çünkü aynı yörede
bulunan halkın geçim kaynağı aynıdır. Böylece ekonomi ve üretim biçimi yerleşme
düzenlerini de etkilemiştir. Örneğin, bazı bölgelerde geçim kaynakları aynı olan kişiler,
bir arada yerleşmişlerdir. Çünkü bu toplulukların stoklama alanı gibi ortak kullandıkları
bir takım mekânlar vardır. Buna karşılık Doğu Karadeniz köy evleri tarlaların içindedir
(Dağıstanlı, 2007) (Şekil 2.19).
Şekil 2.19. Doğu Karadeniz’de tarlaların içinde konumlanmış yapılar (Aran, 2000).
2.2.2.4. Dini Etkiler
Ülkemizin genelinde günlük hayatımızdaki en belirgin durumlardan biride
gelenek ve göreneklerin oluşumunda dini motiflerin etkisi ve bunların belirleyicileridir.
Din ferdi tutumlardan, örf ve adetlere, gelenek ve göreneklere kadar bugün en tesirli bir
26
kültür unsurudur. Bununla birlikte gelenek ve görenekler, sosyal ilişkileri düzenleyen
normlardır (Aşkar, 2000).
İnsanı etkileyen ve buna bağlı olarak konutun biçimlenişini yönlendiren bir
takım sembolik değerler vardır. Dini inançlar bu etkenlerden birisidir (Özbek, 1990).
Mahremiyet konusu da dini inançların gerektirdiği, konutun biçimlenmesinde önemli
bir faktör olan sembolik bir değerdir. Ünügür (1992) mahremiyeti, kişi veya grupların
birbirleri ile olan etkileşimlerini kontrol eden ve farklı örüntülerde oluşan davranış
mekanizmalarını ayarlayan zihinsel bir süreç olarak açıklamıştır.
Toplumsal alışkanlıklar, değerler ve inançlar insan davranışları ve toplumun
yanı sıra yerleşik kültürün diğer temel öğelerini de etkilemektedir. Dinsel referanslarda
etkilenen gündelik yaşam biçimleri mimari formlarda kimlik unsuru olarak
çözümlemeye çalışılmıştır. Bu bakışla ev sadece bir içe kapanma, bir bölünme olarak
yaşam bulur. Dışa kapalı olan ev, tam tersine, avluya ve böylece gökyüzüne tamamen
açılmıştır; avlu (yerinde bir deyimle semavi avlu) böylelikle diğer insanlarla değil,
evrenle iletişimini sağlamaktadır (Aran, 2000).
Geleneksel veya kırsal Türk evini inceleyen bir çok araştırmada evin ve avlunun
biçimlenmesinde mahremiyet anlayışının en önemli belirleyici olduğu, dünya görüşü ve
dinsel inanç ile desteklenen mahremiyet anlayışı nedeniyle ev mekanının bahçe
duvarları ile dış dünyadan ayırt edilmeye çalışıldığı vurgulanır. Köse (2006) yaptığı
çalışmada, Türk kültür tarihine ilişkin, o dönemdeki evlerin yüksek duvarlarla çevrili
avlulara sahip olmasının nedenini, rüzgar, kum fırtınası ve hırsızlar için bir gereklilik
olarak açıklamaktadır (Şekil 2.20).
Şekil.2.20. Kepenkli pencereleri ve kafesli ayazlığı ile mahremiyetin sağlandığı Kızılağaç’da avlulu bir
ev (Aran, 2000).
27
Türklerin İslamiyet’i kabul etmesiyle birlikte ev mimarisinde farklılıklar
meydana gelmiştir. Bu dinin getirdiği mahremiyet anlayışı, evlerde erkeklerin oturduğu
‘selamlık’ ve kadınların oturduğu ‘haremlik’ kısımlarına ayrılmasına sebep olmuştur.
Anadolu’da Türk evinin ve odaların temel düzeninin kuruluşunda mahremiyet önemli
bir etken olmuştur. Örneğin; içe dönük yaşantı biçimi, konut içinde kapıların mekâna
kontrollü açılması, gusülhanelerin köşe odalarda dolap içinde çözümlenmesi gibi
çözümler konutun biçimlenişinde dini etkiler olarak ortaya çıkmaktadır.
Gür’e (2000) göre konut tercihlerini belirleyen diğer bir sosyal etmen de ailenin
dünya görüşü ve tutumudur. Ailenin dünya görüşünün oluşmasında içinde yaşadığı
toplumun kültürü, tarihi geçmişi, inancı, dili, sosyal ilişkileri tümüyle etkili olur.
Toplumun tüm sosyal ve kültürel geçmişinin etkili olduğu bu etmende ulusun dini, dili,
siyasi tarihi de önemli rol oynar. Ailenin dünya görüşü ailede yaşlılara verilen önemin
fiziksel göstergeleriyle konuta yansır; "dedenin yeri", "ninenin yeri" gibi... Ailede
otoriteye verilen önemle de ‘başoda’ olarak yansır. Vücutsal mahremiyete verilen
önemde, ‘gusülhane’ lerle karşımıza çıkmaktadır (Şekil 2.21).
Şekil.2.21. Doğu Karadeniz Bölgesinden gusülhane örnekleri (Gür, 2000).
2.2.2.5. Ekonomi
Konut kavramı, ailenin meskene sahip olma arzusu veya birtakım fizyolojik
ihtiyaçların gerçekleştirilmesini amaç edinecek kadar basit bir olgu değildir. Bir eve
sahip olma isteği üzerine fiziki, beşeri ve ekonomik faktörlerin doğrudan doğruya ve
dolaylı olarak yaptığı etkiler azımsanmayacak kadar değişik ve kuvvetlidir. Bu faktörler
28
her konut veya konut grubuna ayrı oranlarda etki edeceğinden çok sayıda değişik form
ortaya çıkmaktadır (Tunçdilek, 1967).
Kişilerin ve ülkenin ekonomik durumları yapıların biçimlenmesinde etkilidir.
Örneğin, gelişmiş ve varlıklı ülkelerin yapıları ile gelişmemiş ülkelerin ya da
toplumların yapıları arasında açık seçik olarak belirlenebilecek farklar vardır
(Divanlıoğlu, 1980). Ülkemize baktığımızda ekonomik yapı geleneksel kır konutlarında
ve Türk evlerinde etkili olduğu görülmektedir (Şekil 2.22). Eldem (1984) geleneksel
Türk evinde, sofaya açılan eyvan sayısını, konutu yaptıran kişinin varlığına göre dörde
kadar çıkarak planda zengin düzenlemeler yapıldığını söylemiştir. Türk evinde dış sofalı
plan tipinden sonra iç sofalı plan tipinin kullanılması ekonomik ve sıhhi nedenlere
dayanmaktadır. Odaların sofanın iki tarafına dizilmesiyle dış duvardan tasarruf edilmiş
ve odalar arası irtibat daha kolaylaşmıştır.
Bursa’da yer alan 19 yüzyıl yapısı olan bu
örnek; Türk evinin kuruluşunda çok yalın bir
çözüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
yapının çok yalın, gösterişsiz ama çok özenli
bir çözümü vardır. Türk evinin temel kuruluş
ilkeleriyle uyum içinde olan yapı, çözümü
yalınlaştırılmış ama kavram değişmemiştir
(Küçükerman, 2007).
Şekil 2.22. Ekonomik faktörün Türk evinde mekânı biçimlenişi (Küçükerman, 2007).
Kır konutlarının yapımında fiziki faktörler etkili olduğu halde, eklentilerinin
doğuşu ve büyüklüğünde ekonomik faktörlerin etkili olduğu görülmektedir. Köy
yerleşmeleri ailenin barındığı yer ile tarım ürünlerinin depolandığı ve hayvanların
bulunduğu yer olarak iki ayrı bölümden meydana gelmiştir (Tunçdilek, 1967). Bu
29
anlamda mesken ve eklentileri Konya Karapınar kırsal yerleşmelerinde karşımıza
çıkmaktadır (Şekil 2.23).
Şekil 2.23. Avlu duvarıyla yoldan ayrılmış mesken ve ekleri, Konya, Karapınar, Akviran Köyü
Kırsal mimaride, halkın geçim kaynağına göre üretimi, ailelerin ekonomik düzeyini
belirlemiş ve yapılarının da buna bağlı olarak biçimlenmesinde etkili olmuştur.
Yapılardaki temel ilkeler aynı olsa da, varlıkları yapıya malzemesinde, boyutunda,
süslemelerinde, işçilik gibi pek çok özelliklerinde farklılaşabilmektedir.
2.3. Anadolu Kırsal Mimarisinde Yer Değiştiren Köyler
Planlı kırsal yerleşmelerin tarihsel gelişimine bakıldığında; Avrupa’da, kırsal
alanda boş arazide planlı bir biçimde tek seferde inşa edilmiş köy yerleşmelerinin tarihi
17. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bu uygulamaların nedenleri ve özellikleri bölgeden
bölgeye farklılık göstermektedir. Örneğin, İngiltere’de 18. yüzyılda maden işçileri için
boş arazilerde köyler kurulmuş ya da bir aristokratın şatosuna bitişik konumlanmış eski
bir köy yerleşmesi yıkılarak, aynı bölgede ancak farklı yerde köylüler için planlı
yerleşme yapılmıştır. Çoğunlukla ızgara planlı olan yerleşmeler biçimsel olarak
birbirine benzer ve eşit parselasyonludur (Eres, 2010).
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 19. yüzyılın ortasında ani ve yoğun bir dış
göç baskısıyla karşı karşıya kalınca, kalabalık kitleleri ivedi bir biçimde
yerleştirebilmek için hızlı ve pratik bir iskân yöntemi olan planlı yerleşme yöntemini
kullanmaya başlamıştır. Diğer bir deyişle, Osmanlı Devleti kendi öngörüleri ve siyaseti
çerçevesinde planlı yerleşme kurmaya başlamamış, dış göç baskısına bir çözüm olarak
bunu geliştirmiştir (Eres, 2010).
30
Erken Cumhuriyet döneminde ise planlı kırsal yerleşme yaklaşımı “köylünün
köyünde çağdaşlaşması” yaklaşımı benimsenerek, buna yönelik yasal ve kurumsal
düzenlemelerin yapıldığı söylenebilir.
18 Mart 1924’de, 2. Anayasa’dan bir ay önce çıkartılan 442 sayılı Köy Kanunu,
Türkiye Cumhuriyeti’nin köy sorununun çözümüne verdiği önemi gösteren, kapsamlı
bir yasadır. Yasa incelendiğinde, köyün yönetsel işleyişi kadar yapılı çevre
biçimlenişine de önem verildiği ve “köyün imarı”na yönelik ayrıntılı kuralların
geliştirildiği, kırsal kalkınmayı desteklediği anlaşılmaktadır.
Kırsal alanların, varlığının devam ettirilebilmesi ve kentli kesime göre daha geri
ekonomik
ve
sosyal
imkânlara
sahip
kırsal
toplumun
yaşam
şartlarının
iyileştirilebilmesi için geliştirilen girişimlere, genel olarak, “kırsal kalkınma” adı
verilmektedir (Can ve Esengün, 2007).
Kırsal alanların kalkınmasında, planlama için bir sistematik geliştirilmiştir.
Bölge planları ve çevre düzeni planı içinde kırsal alanların ele alınma biçimi; kırsal
alanların kademelendirilmesi, köy planları, köylerin yer değiştirme süreci, alt yapı ve
toplulaştırma süreçlerinin planlama ile ilişkisi, doğal peyzajın, geleneksel kırsal
mimarinin ve yerleşme dokusunun korunması, köy ölçeğinde tasarım rehberleri vb.
birçok konu vardır (Web İletisi 6).
Kırsal bölgelerdeki yöresel farklılıkların ortaya çıkardığı yerleşme karakterini
ifade edebilmek önemli bir konudur. Köy tasarım raporlarında kır çevresi ve karakterini
tanımlamak için bazı kriterler kullanılmaktadır. Bu kriterler, yöresel karakterde temel
alınan tasarım prensiplerini belirlemede yardımcı olan peyzaj konumu, yerleşmenin
fiziksel biçimi, yapılar ve doğal malzeme, alanlar ve sınırlar, siluet, bakışlar seklinde
sıralanabilir. Yerleşme karakteri, yerel farklılık, değişim, yapılar ve çevreyle uyum,
yerin anlamı rehberde yer alması gereken önemli kriterlerdir. Bölgenin fiziki karakter
ifadesinden, özellikle detaylandırılması nitelikleri olan yapılar anlaşılmaktadır. Bir köy
tasarım raporunun kapsamına göre, yol gösterme ve tarif konusu olan fiziksel karakterin
görünüşü şöyle olabilir: Pencereler, çatılar gibi yapının detaylandırılması özellikleri,
yapı malzemeleri, yapının ölçek ve oranı, yerleşme modelleri, sokak ve açık alanlar,
ağaçlar ve bitki örtüsü, kırsal bölge çevresi ve peyzaj konumu, arsa sınırları, anayol
ilişkileri, sokak mobilya ve işaretleri, tabiat seklinde sıralanabilir (Eminağaoğlu, 2004).
Kırsal alanlarda planlı ve plansız olmak üzere iki tip yerleşme mevcuttur; plansız
gelişmiş köyler, doğal bir evrim içerisinde gelişerek, ihtiyaçlar doğrultusunda oluşmuş,
genellikle Osmanlı döneminde kurulmuş köylerdir. Planlı köyler ise özellikle düz
31
sayılabilecek alanlarda ızgara planlı olarak tasarlanmış Cumhuriyet Dönemi’nde
kurulan 20.yy köyleridir. Bu köylerde plana uygun yerleşme sağlanmıştır.
Plansız köy tipleri kendi içinde ikiye ayrılır; Bunlar, plansız toplu köyler ve hat
boyu köyleridir; Plansız toplu köylere yığın veya küme köyler de denebilir. Düzensiz,
plansız, sıkışık veya gevşektirler; Çoğunlukla merkezden çevreye doğru sıkışıklıkları
azalmakta ve büyüyen bir gevşekliğe yerlerini terk etmektedirler; Planlarında bölgesel
karakterde elemanlara sahip olabilirler; Örneğin kısa çıkmaz sokaklar veya değişik
büyüklükte meydanlar gibi. Hat boyu köylerinde meskenler sıkışık veya gevsek, tek
veya çift sıra halinde olabilirler; Birkaç kilometre boyunca uzanabilen bu yerleşimler
çoğunlukla bir vadiyi, bir akarsuyu, bir kanalı veya seddi izlemektedir (Tolun Denker,
1967).
Cumhuriyet’in ilk yıllarında kırsal bölgelere çağdaş bir görünüm kazandırmak
amacıyla 64 köy taşınarak yaptırılmıştır. Ancak bugünkü yayınlarda köylerin
kuruluşunda bu işi bir şehir yapısı saymak gibi köye ve köylüye yabancı bulunmak
yüzünden yanlışlıklar yapıldığı belirtilmektedir. Bu tür yanlışlıkların yapılmaması için
tip köy konut proje yarışması açılmıştır. Yarışmada ‘yeni köy evinin çizilirken önce
köylünün yaptığı ev etüd edilmelidir’ denerek köylünün temel kültür ve geleneklerinin
de unutulmaması gerekliliği vurgulanmıştır (Şahinkaya, 2010).
Cumhuriyet Köyü Planı, dönemin etkin fikirsel örgütlenmelerinden kadro
hareketinin öngördüğü kentleşmiş köy yaklaşımına uygun bir biçimde, konutun yanı
sıra 48 farklı işlevde yapı içeren, köyü adeta bir kent gibi tanımlayan iddialı bir tasarım
olarak karşımıza çıkmaktadır. Köy Kanunu’nun öngördüğü tüm işlevleri fazlasıyla
içeren bu öneri, henüz kentlerde bu kadar çeşitli kamusal yapının olmadığı bir dönemde,
başlığına uygun bir biçimde “idealize” hatta “ütopik” bir köy projesidir ( Eres, 2010).
1930’lu yıllarında devletin yanı sıra aydınların da köy sorunuyla ilgilendiği, bu
konudaki yayınların çokluğundan anlaşılmaktadır. Hatta mimarlar da köy ve köy evi
projeleri geliştirerek yayımlamaya başlamışlardır. Atatürk’ün silah arkadaşlarından
General Kazım Dirik 1926-35 yılları arasında İzmir valiliği yapmış, Köy Kanunu çıktığı
andan itibaren konuya özel bir duyarlılık göstermiş ve İdeal Cumhuriyet Köyü projesini
oluşturmuştur (Eres, 2014) (Şekil 2.24).
E. Howard’ın “bahçe kent” kuramının hem fikirsel hem de biçimsel etkisinin
gözlendiği planda, yerleşme dairesel biçimli olarak tasarlanmıştır. Ortada daire biçimli
bir meydan ve bunun çevresinde birbirine koşut üç sıra sokak yer alır. Meydandan
açılan ışınsal altı yol (altı ok), sokakları keserek yapı adalarını yay biçimli olarak
32
sınırlandırır. Yerleşmeyi boylu boyunca geçen yollardan biri bulvar niteliğindedir.
Ortasında bir anıt bulunan meydanı çevreleyen birinci yapı adası dizisinde okul, köy
konağı, halk odası, kooperatif, otel, umumi hela gibi çeşitli kamusal yapılar ve parklar
yer alır. İkinci dizi bütünüyle konuta ayrılmış, üçüncü dizinin yarısı konuta yarısı
fidanlık, lonca, spor alanı gibi büyük açık alanlara ve fidanlık binası, fabrika gibi
kamusal yapılara ayrılmıştır. Köyün yakın çevresinde de, köy dışında olması uygun
görülen, mezarlık, gübrelik, panayır, koruluk gibi işlevler tanımlanmıştır. Bu proje her
ne kadar mimari biçimlenişiyle dikkat çekmekteyse de, daha ilginç olan içerdiği
kamusal işlevler, dolayısıyla önerdiği yeni kırsal yaşam modelidir (Eres, 2014).
Şekil 2.24. Kazım Dirik’in İdeal Cumhuriyet Köy Planı (Web İletisi 8).
Günlük yaşamımızdaki tecrübelerimize göre zaman içerisinde belirli yerler için,
örneğin; doğduğumuz, büyüdüğümüz, yaşadığımız ve çalıştığımız yerler, bağlar
geliştiririz. Gerek bireysel etmenlerden olsun gerekse de sosyal grupların birer üyesi
olduğumuz için olsun fiziksel çevrelere karşı zamanla kendimizle ilgili bilişsel ve
duyusal kavrayışlar oluştururuz. Bu da yerin hayatımızda geniş bir kavram olarak
bulunmasına neden olmaktadır. Çünkü tüm yasam faaliyetlerimiz yer üzerinde
gerçekleşmektedir (Arslan ve Ünlü, 2010).
Kırsal yerleşmelerin büyük çoğunluğu yerleşme açısından elverişli olmayan
alanlarda kurulduğu için zamanla terk edilmekte veya başka alana taşınmaktadır
(Sunkar, 2009). Bu yer değiştirme/ taşınma üzerinde sel, çığ düşmesi gibi doğal
faktörler, üretimin yapılamaması gibi ekonomik faktörler ve pek çok neden etkili
olmaktadır. Kuşkusuz yerleşmelerin yerlerinin değiştirilmesinde en önemli faktörlerin
başında depremler gelmektedir. Diğer bir önemli faktörde yerleşmelerin sular altında
kalmasından kaynaklanan yer değiştirmedir.
33
Şekil 2.25. Su yatağından kaynaklanan yer değiştirmeye örnek, a- Eski Aşağı Çat köy yerleşkesi, b- Yeni
Aşağı Çat köy konutları (KODAY, 2013).
Demirel (2005) yer değiştirmeyi “Bir yerleşmenin tamamının ya da bir
bölümünün güvenli olmayan bir konumdan daha güvenli bir konuma yeni bir topluluk
oluşturulmasına yol açacak şekilde tanınması” veya başka bir konumda arazi ve konut
sağlayarak taşınmaya yol açmak olarak tanımlamaktadır. Bu tanımdan açıkça, yer
değiştirme kısmen bile yapılsa mevcut toplumun büyük bir bölümünü etkilediği ve yerle
ilgili tüm deneyimlerinin yeniden oluşturulabilmesi için tamamen yeni bir başlangıca
ihtiyaç duyulduğu görülmektedir.
2.5. Bölüm Değerlendirmesi
2.bölümde yapılan bilimsel çalışmalara dayalı kaynak araştırması, kavramsal
altyapıyı oluşturulmuş olup 3.bölümde ele alına alan çalışmasına katkı sağlayacaktır.
Derlenen bu temel bilgiler ışığında kırsal yerleşmeler kendine özgü
karakterleriyle oluşan doğadan var olan yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Kırsal
mimari örnekleri, çevresinde var olan olanaklarla, yaşam sürdüğü halkın gelenek ve
göreneklerine göre biçimlenir. Estetik ve lüksten çok işlevsel kaygıların ağır bastığı
kırsal mimari çevresiyle uyumlu, doğaya saygılı yapılardır. Mekân kurguları ve
işleyişleri günlük kültürel pratiklere cevap verecek nitelikte ustaca düzenlenmiş olduğu
görülmektedir.
Yapıların biçimlenmesinde etkili rol oynayan doğal çevre verileri, iklim
özellikleri, yöre fiziksel koşulları ve yöreye özgü malzemeler oluşturmaktadır. Kırsal
mimariler taş, toprak ve ahşap gibi yöresel olan doğal malzemelerle biçimlenen
yapılardır. Doğa ile bütünleşen bu yapılar, başta iklim olmak üzere çevre koşullarına
34
uyumludurlar. Biçimlenmedeki diğer bir etken rol olan toplumun sosyal yapısı, yöre
kültürünü, ailenin sosyal yapısını, aile bağlarını ve alışkanlıklarını yansıtır. Konutlar
toplumun kültürel izlerini yaratan ve dini inanışlarını yansıtan bir ayna gibidirler.
Kültürel farklılıklar konutun kullanım şekillerinde açıkça görünür. Yaşam farklılıkları
mekân ve mekân düzenlerinde değişikliklerle karşımıza çıkmaktadır.
Farklı yazarlardan derlenen bilgiler doğrultusunda konut biçimlenmesindeki
faktörler değişik bakış açılarına göre sınıflandırılmıştır. Sınıflandırmada Rapoport
(1969), Gür (2000), Aydın (2008), Aydın ve Çınar (2009), ve Bektaş (2005)’ın
çalışmalarından faydalanılarak Tablo 2.2 oluşturulmuştur.
Tablo 2.2. kırsal konutların biçimlenmesindeki faktörlerin farklı bakış açışlarına göre sınıflandırması
Faktörler
Yazarlar
Rapoport (1969)’e
göre
Doğal etkenler
İklim, malzeme, konstrüksiyon ve
teknoloji, arazi, savunma, ekonomi
ve din
Sosyo-kültürel etkenler
Sosyo-kültürel yapı ve geçim kaynakları
Aydın
(2008)’e göre
Çevresel faktörler
Sosyo-kültürel faktörler
Bireysel faktörler
İklim, topoğrafya,
Dünya görüşü, kültürel
Bireyin konutla kurduğu
doğal örüntü, insan
değer ve normlar, din, aile
ilişki/ duygusal ilişkiler,
yapısı doku ve
ve akrabalık, aile
kültürel normlar, yaşam
çevrede var olan
büyüklüğü, yaşam biçimi,
yoğunluğu ve bireyin öz
malzeme
ailede roller
imgesi
Coğrafi özellikler
Kültürel özellikler
Jeolojik yapı, bitki örtüsü,
Aile yapısı/sayısı/roller, sosyal ilişkiler,
topoğrafya, iklim ve yönelme
geçim kaynağı
Konumu ve coğrafi
Yerleşmenin tarihsel
Sosyo-kültürel yapı ve
özellikleri
özellikleri ve geçmişi
geçim kaynakları
Bektaş
(2005)’e göre
Doğal etkenler
İklim, topoğrafya, malzeme
Gür
(2000)’e göre
Aydın ve Çınar
(2009)’e göre
Yukarıdaki
sınıflandırmada
yer
Sosyo-kültürel etkenler
Ekonomik yapı, geçim kaynağı, aile yapısı,
mahremiyet
alan
kırsal
mimari
biçimlenmesinin
belirleyicileri incelenerek, doğal ve sosyo-kültürel etkenler olarak 2 kategoride
toparlanmıştır. Genelinde doğal çevre etkenleri; iklim, topoğrafya ve malzeme, sosyokültürel etkenler ise yaşama biçimi ve temel ihtiyaçlar, aile ve akrabalık, geçim kaynağı,
dini etkiler ve ekonomi olarak alt başlıklara ayrılmıştır. Bu faktörler alan çalışması olan
yer değiştiren eski ve yeni Kesmez Köyü konutlarının incelenmesinde bakış açısı
oluşturacaktır.
35
3. YER DEĞİŞTİREN KESMEZ KÖYÜ’NDE MEKÂN VE MEKÂN DÜZENİ
Alan araştırmasının amacı kırsal yerleşmelerde kaybolmakta ve değişmekte olan
mevcut mimari değerlerin ve ‘halk mimarisi’ geleneğinin tespiti, belgelenmesi ve
arşividir. Bu bağlamda Konya’nın Karapınar ilçesine bağlı olan Kesmez Köyü alan
çalışması olarak seçilmiştir. Kesmez Köyü’nde konutların alan çalışması olarak seçilme
nedeni; planlı bir köy/kırsal yerleşim olması ve devlet yardımıyla taşınan eski Kesmez
Köyünün dağda var olan yaşam kültürünün bu yeni yerleşim yerine aktarılması ve bu
yeni yerleşim yerine kültürel ve mekânsal anlamda ne kadarının aktarıldığının
belirlenmesidir.
Kesmez Köyü, eski Kesmez Köyü’nün sarp, taşlık olması ve devlet
hizmetlerinin götürülmesinin tam uygulanabilmesi için T.C. Köy İşleri Bakanlığı
Toprak ve İskân İşleri Genel Müdürlüğü’nün 1306 Sayılı Kanunun ek 2. maddesi
gereğince, köyün taşınması öngörülmüş ve Karapınar-Ereğli Devlet yolunun
güzergâhında ve Karapınar’a 30 kilometre uzaktadır. Düz bir arazi üzerinde
konumlanan köye D.S.İ. tarafından artezyen kuyusu açılmış ve motopomp takılmıştır.
Köyün yol, su, elektrik, okul, cami gibi sorunları halledilmiş ve 1973 Yılı Cumhuriyetin
Kuruluşunun 50. Yıldönümünde yeni yerleşim sahasına geçmiştir (Gündüz, 1980).
Yerleştiği yılda adını Cumhuriyet Köyü olarak alsa da sonradan eski Kesmez’deki
halkın büyük çoğunluğu Cumhuriyet Köyü’ne göçmesinden dolayı köyün adı Kesmez
olarak değiştirilmiştir.
Bu çalışmada da kendine özgü yaşam kültürünü yeni köylerinde yansıtan
Kesmez Köyü yapıları incelenmiştir. Toplumsal, ekonomik, kültürel anlamda ayrıntılı
mekânsal, toplumsal ve yerleşim araştırması yapılarak eski ve yeni Kesmez Köyü
yerleşkelerindeki meskenlerin biçimlenmesindeki doğal ve sosyo-kültürel veriler
araştırılmıştır. Yeni yapılan konutlarda,
mekân ve mekân düzeninin oluşumunda,
yaşam kültürü ve günlük yaşam işlevlerin mimari tasarımına etkisinin nasıl olduğu
araştırılarak tespitler yapılmıştır.
Alan araştırmasına yaklaşım öncelikli köyün muhtarı3 ile derinlemesine görüşme
yapılmıştır. Daha sonra köyün imamı4, ileri gelenleri ve seçilen meskenlerdeki hane
halkı ile yüz yüze ayrıntılı görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmelerde özellikle şuan çoğu
(3)
(4)
Kesmez Köy Muhtarı: Ünal TÜRKKOL
Kesmez Köy İmamı: Sami AKKUŞ
36
yıkıntı olan eski Kesmez Köyü’ne dair kültürel ve mekânsal veriler toplanarak, yazılı ve
görsel olarak kaydedilmiştir. Daha sonra eski Kesmez Köyü’nde sağlam kalmış bir yapı
üzerinden kaba ölçü alınmış ve plan şeması çizilerek mekân ve mekân düzenine dair
veriler ortaya konulmuştur. Yeni Kesmez Köyü konutlarında da uygun olan
meskenlerde kroki çizimleri ve fotoğraflama yapılmıştır. Buradaki mekânsal verilerde
konutların diğer konutla ve yerleşim ile ilişkileri, konutların mimari karakterleri ve
mekânlar arası ilişkiler eski ve yeni Kesmez Köyü’nde karşılaştırılarak ortaya
konulmuştur.
Görsel doku her iki köy incelemesinde, köyün göründüğü mesafeden başlayarak
genel coğrafik özelliği, topoğrafya ile kurduğu ilişki, doğal çevre ve giderek sokak
dokusu, yapılar, tek tek yapı biçimleri ve konut içi mekân ve mekân düzeni olarak
ayrıntılı incelenmiştir. Fotoğraflama çalışmasında da bu inceleme ile birlikte, genelden
ayrıntıya giderek yapılmıştır.
3.1. Kesmez Köyü’nün Konumu ve Tarihi
İç Anadolu Bölgesi’nde Konya İline bağlı bir ilçe olan Karapınar, doğu ve
güneydoğusunda Ereğli, güneyinde Ereğli ve Karaman, güneybatısında Çumra, batısında
Merkez ilçe, kuzey ve kuzeydoğusunda da Niğde ile çevrilidir (Şekil 3.1). İlçe Konya
kapalı havzasının doğu kesiminde yer almaktadır. Kuzeydoğusunda sönmüş bir volkan
olan Karacadağ (2.007 m.) bulunmaktadır (Şekil 3.1). Ayrıca ilçede yükseklikleri 1.235
m.yi bulan, Mennek, Kasımdağ, Kazabölen, Aladağ tepeleri vardır. Hotamış ve
Karapınar ovaları bozkır görünümünde geniş düzlükler halindedir. Karapınar Ovasının
batı kesimleri kum birikintileri halinde çöl görünümündedir.
37
Şekil 3.1. Araştırma sahasının konum haritası
Eski Kesmez Köyü’nün kuruluşu hakkında kesin bir bilgi olamamasına rağmen,
bazı tarihi kaynaklarda, Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılan tahrirde, Karaman
Eyaleti, Ereğli İlçesi, Karacadağ Nahiyesinin Kesmez adlı köyü olup, Keremoğulları,
Güney ve Salur Cemaatleri vardır (Konyalı, 1970). Buna göre köyün kuruluşlu bu
tarihlerden öncesine dayanmaktadır.
Köy Karacadağ’ın güney yakasında batıda; SE-KALESİ, kuzeyde; Ardıç Tepe,
Kara Sivri tepelerinin arasından inen ‘Asma Boğazında’ Bizanslardan kalma örenler
üzerine kurulmuştur. Asma Boğazında Bizanslardan kalma bir üzüm bağı vardır. Bağ
içinde birde kilise harabesi olup kapısındaki yazılı taşta ‘İncil’den alınmış bir dua
yazılıdır’ (Gündüz, 1980) (Şekil 3.2).
Şekil 3.2. Eski Kesmez Köyü’nde Bizanslardan kalma kilise harabeleri (Gündüz, 1980).
38
Köyün ismini alışında Gündüz’ün (1980) belirttiğine göre; Oğuzlarda BOZ-OK,
Şam Bayatları içinde Kesmezlü Obasına rastlanmaktadır. Bunlar kışı Suriye’de, yaz
mevsimini de Kayseri yöresinde geçirip çiftçilik yaparlardı. M.1613 yıllarında Orta
Anadolu’ya Kesmezlü Oymağı gelmiş oldu. Kesmez Köyü’nün, bu Boy’un veya
bölüntüsünden ‘Kesmez’ ismini aldığı kuvvetli bir delildir.
Devlet yardımıyla taşınan Kesmez Köyü halkı yeni yerleşkelerinde hizmetlerin
rahatça gitmesinden ötürü oldukça memnunlardır. Yeni Kesmez Köyü’ne, KarapınarEreğli karayolunun 30. Km’den sonra asfalt yolla ulaşılmaktadır.
3.2. Kesmez Köyü Konutlarının Biçimlenmesindeki Etkenler
Kırsal mimarinin biçimlenmesindeki etkenler 2. bölümde ayrıntılı olarak
incelenmiştir. Bu bölümde eski ve yeni Kesmez Köyü’nün doğal çevre ve sosyokültürel özellikleri beraber incelenecektir. Bu özellikler çevresel anlamda değişkenlik
gösterirken, kültürel pratikte aynılıklar ortaya çıkmaktadır. Çünkü hane halkı kültürel
değerlerini kaybetmeyip, yaşantılarına yeni yerleşkede devam ettirmektedirler. Eski ve
yeni Kesmez Köyü konutlarında bu etkenlerin mimariyi nasıl biçimlendirdiği
karşılaştırılarak irdelenecektir.
3.2.1. Doğal Çevre Etkenleri
Köylerdeki doğal çevre etkenleri incelenirken bağlı olduğu Karapınar ilçesi
özelliklerinden faydalanılmıştır. Çünkü köyün iklimi 30 km uzaklıktaki ilçeyle aynıdır.
İklim
Karapınar’da tipik bir karasal iklim hâkim sürer. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar
soğuk ve kar yağışlıdır. Türkiye’nin en az yağış alan yerlerinden biridir. Yıllık ortalama
yağış miktarı 280mm civarındadır.
Yazların sıcak ve kurak, kışları soğuk ve karlı olmasından dolayı bitki örtüsü
zayıf ve ormansızdır. Tipik bozkır bitki örtüsü hâkimdir.
İklim verilerinin halkın kendi yaptığı konutların biçimlenmesinde etkili olduğu
görülmektedir.
39
Eski Kesmez Köyü bir dağ yerleşkesi olduğu için hâkim rüzgâr yönü konutların
yerleşiminde etkin rol oynamaktadır. Köy Karacadağ’ın güney yamaçlarına kurulmuş
küçük bir kırsal yerleşmedir.
Yamaçta yer alan meskenlerin ön cepheleri güneye yönlenerek güneşi etkin bir
biçimde kullandıkları görülmektedir. Yani kuzeye kapalı ve güneye açık bir biçimde
yerleşme söz konusudur.
Devlet tarafından yapılan Yeni Kesmez Köyü konutlarının biçimlenmesinde,
planlanmasında ve yerleşiminde iklimsel verilerin kısmen göz önüne alınarak
kurgulandığı görülmektedir. Çünkü yerleşkede her yöne bakan yaşama birimleriyle
karşılaşılmaktadır.
Topoğrafya
Karapınar ilçesindeki köylerin yerleşme dokusu toplu köyler özelliğindedir.
Toplu köyler gelenek ve göreneklerini birlikte yaşatan ve birlikte çalışmaya alışmış,
genellikle bir cami ve çeşmenin etrafında kümelenmiş yapılardır. Ayrıca köy
çevrelerinde geçici kır yerleşmeleri (yaylalar) de oldukça fazladır. İnsanların geçim
kaynağı genelde hayvancılıktır. Hayvanlar geniş meralarda yayılmasından dolayı halk
yazın yaylalara göçerler. Bu yaylalar genellikle bağlı olduğu köyün yakın çevresinde
yer almaktadır. Bu yüzden yaylalar topoğrafyaya bağlı olarak geniş bir biçimde yatay
yönde yapılan bir hareketliliktir.
Örneklem alınan eski ve yeni Kesmez Köyü’nde topoğrafyanın farklı oluşu
konutların biçimlenmesindeki büyük farklılıklarıyla karşımıza çıkmaktadır. Eski
Kesmez Köyü dağlık bir yerleşke iken, yeni Kesmez Köyü bir ova yerleşkesidir.
Eski Kesmez Köyü topoğrafik özelliği, doğal çevresi ve yerleşim dokusuyla hiç
bozulmamıştır. Karacadağ’ın yamacına konumlanmış bir dağ yerleşkesidir. Arazinin
eğimli olmasından dolayı meskenler farklı kotlarda karşımıza çıkmaktadır (Şekil 3.3).
Mesken yanındaki müştemilat birimleri eğimden dolayı, duvarlarla set çekilerek içi
doldurulan kademeli teraslarla oluşturulmuştur (Şekil 3.4).
40
Şekil 3.3. Topoğrafyaya uygunluk gösteren eski Kesmez Köyü’nden bir mesken görüntüsü
Şekil 3.4. Arazinin eğimden dolayı farklı kotlarda kademeli oluşan teraslar
Karapınar ovası genelinde olduğu gibi yeni Kesmez Köyü’nün topoğrafyası da
düz ova şeklindedir. Bu yüzden evler geniş bir alanda konumlandırılmıştır (Şekil 3.5).
Konutlar kendi içine dönük geniş avlulu biçimde yer alarak, kendine ait duvarın içinde;
konutu, aşhanesi, deposu, hayvan barınakları gibi mekânların hepsini barındırır.
Komşuluk ve birbirleriyle ilişkiler de duvar sınırlayıcı olmadan devam eder.
Şekil 3.5. Geniş bir düzlükte yer alan yeni Kesmez Köyü’ne genel bir bakış
41
Yapım Malzemesi ve Teknikler
Karapınar’a 1-2 km uzaklıkta bulunan taş ocaklarından elde edilen taşlar yörenin
mimarisinde sıkça karşımıza çıkmaktadır.
Eski Kesmez Köyü’nde tüm meskenler taş malzemeden yapılmıştır. Halkın
kendi ürettiği bu konutlarda çevrede bulunan yapı malzemesi taştır. Yapılarda, yığma
taş (düzgün kesilmiş) duvar kullanılmıştır (Şekil 3.6). Döşemeler toprak dolgu üzerine
çamur sıva sıvanarak yapılmıştır. Günümüzde eski Kesmez Köyü’nde sadece 3-4
mesken dışında yıkılmış hanelerin çok olmasının sebebi, yeni Kesmez Köyü
konutlarının yapımında eski köy konutlarının taşlarının kullanılmasından ötürüdür.
Bizans döneminden kalan İncil’den alıntıların yazıldığı kilise taşları da yeni köyün bazı
konutlarında kullanılarak günümüze ulaşmıştır 5.
Şekil 3.6. Eski Kesmez Köyü’nde halkın şekillendirdiği taş yapı örneği
Doğal taş dünyanın hemen her bölgesinde yaygın olarak kullanılan bir
malzemedir. Taş; türüne bağlı olarak zamanla oluşan tahribata gösterdiği direnç
nedeniyle yüzyıllarca ayakta kalabilen bir malzemedir. Bu nedenden dolayı yeni
Kesmez Köyü’nde bulunan dini yapılar ve birçok yapı daha sağlam olması açısından
taştan yapılmıştır.
Köyde taş malzemenin yanı sıra kerpiç yapılar da görülmektedir. Kerpicin
yoğunlukta olma sebebi ise coğrafi çevrenin sağladığı doğal yapı malzeme olmasıdır.
Dağlık alandan düz ovaya gelen köy halkının elinde bulunan kerpiç, kırsal bölgelerde
(5)
Eski Kesmez’de yaşamış günümüzde yeni Kesmez’de yaşamını sürdüren, 96 yaşındaki Mustafa
YANIKLI
42
çevrede bulunan en ekonomik ve bol malzemedir. Bu yüzden yeni Kesmez Köyü’nde
konutlarda taş, avlu içinde yer alan servis birimlerinde ise kerpiçle taşın yarı yarıya
kullanıldığı yapılar da görülmektedir (Şekil 3.7). Yörede ailenin ihtiyaç duyduğu
sonradan yapılan eklerde ise betonarme yapılar da görülmektedir.
Şekil 3.7. Yeni Kesmez Köyü’nde taş ve kerpicin bir arada kullanıldığı yapı örneği
3.2.2.Sosyo-Kültürel Etkenler
Köylerdeki sosyo-kültürel çevre özellikleri 2. bölümde olduğu gibi yaşama
biçimi ve temel ihtiyaçlar, aile ve akrabalık, geçim kaynağı, dini etkiler ve ekonomi
olarak beş alt başlıkta incelenmiş ve bu özelliklerin yapıları biçimlenmesinde etkili olup
olmadığı her iki köyde de irdelenmiştir.
Yaşama Biçimi ve Temel İhtiyaçlar
Kesmez Köyü sakinlerinin geleneklere bağlı yaşama biçimleri vardır. Köy içi
sosyal yaşamda geleneksel kültürel pratikler; düğün, kına gecesi, asker uğurlama, mevlit
ve ziyaretlerdir. Köyde insan yaşamının en önemli geçişi olan doğum, düğün ve ölüm
törenleri geleneksel kültürün yansıması olarak karşımıza çıkar. Bu özel pratiklerde
uygulanan adetler, gelenekler ve törenler köy halkını yaşama biçimine dair ipuçları
sunar.
Hanede dünyaya gelen çocuk o ailenin soyunu sürdüreceği için çok önemsenir.
‘Çocuk ailede ocağı tüttürür’ sözü toplumun değer yargısını ortaya koymaktadır.
Dünyaya gelen her çocuk için aile içinde gelenek olan; bebeği tuzlama, kırk çıkarma,
nazardan koruma için yüzerlik (köyde bulunan ot) yakma, sünnet ettirme gibi adetler
uygulanan pratikler arasında yer alır.
43
Evlenme ve düğün törenleri de köy halkını bir araya toplayan etkinliktir. Köyde
eski geleneklerin pek kalmadığı ifade edilir. Düğünler eskisi gibi 3gün 3 gece sürmez.
Fakat
gençlerin evlendirilmesinde bazı
pratiklerin, kısmen devam
ettirildiği
görülmektedir. Akraba evliliği ve ya görücü usulü evlilik köyde devam etmektedir.
Düğünler dünürcü gitmeden başlayıp, kız isteme, nişan, çeyiz için alışveriş, çeyiz
götürme ve hazırlığı (yıkama-kurutma), kına ve düğün gecesine kadar pek çok adet
yerine getirilir. Eski ve yeni Kesmez Köyü’nde düğün törenleri genellikle yaz aylarına
denk getirilerek yapılmaktadır. Bu tür etkinliklerde köy sakinlerini bir araya
toplanmasını sağlayan, köy içinde oluşan büyük ve küçük meydanlar, köy yerleşkesinin
oluşumunda etkili olan biçimlenmenin örneklerindendir.
Doğum ve evlenmede olduğu gibi ölüm çerçevesinde de birçok inanma ve adet
vardır. Cenaze birçok ilçenin aksine cenaze arabasıyla değil, omuzlarda mezarlığa
taşınarak defin işlemi gerçekleşir. Defin sonrası ölen kişi evinde yas tutulur. Avlu içi ve
dışı kullanılarak kadınlar içerde, erkekler dışarda olmak üzere taziyeler kabul edilir.
Ölen kişinin kırkıncı gününde yine ölü evinde köy halkı davet edilerek ‘kırk ekmeği’
denilen yemek verilir.
Bu özel pratiklerin yanında günlük işlerde; yatma, oturma, banyo yapma, yemek
yeme, misafir ağırlama gibi gelenekler de yörenin mimarisinin biçimlenmesinde etkili
olmuştur.
Köyde gündelik yaşamda iş bölümü cinsiyete göre tanımlanmıştır. Günlük
ritimde hem kadınlar hem de erkekler için mekân dağılımı, mesken-avlu-tarla(varsa)komşular arasındadır.
Kadınların ev içi yaşamları ve günlük ritimleri; yemek pişirmek, gündelik
temizlik işleri, çocuk bakımı, hayvanların sağımı ve bakımı şeklindedir. Yeni Kesmez
Köyü’nde halı dokuma atölyesinde para kazanan kadınların sayısı da çoğunluktadır.
Bunların yanı sıra mevsimlik üretimlerde köyde kadınların bir araya gelip imece usulü
kışlık ekmek yapımı; ürettikleri sütlerden yine kış için peynir, tereyağı, yoğurt gibi
birçok süt ürünü yapılmaktadır.
Erkekler ise hayvanların bakımından, tarladan (varsa), tarım aletlerinin temizliği
ve bakımından, pazar işlerinden ve resmi işlerden sorumludur. Erkekler köyde boş
vakitlerinde kahvehanelerde bir araya gelip sohbet etmektedirler.
Çocuklar ise, ‘küçük yetişkinler’ olarak okuldan arta kalan vakitlerinde gündelik
ev işlerinde yardım ederler. Kız çocukları her zaman annenin evdeki yardımcısıdır;
44
küçük kardeşine bakar ve ev işlerine yardımcı olur. Erkek çocukları ise hayvanları
beslemede kullanılan otların ve yemlerin getirilmesinden sorumludurlar.
Yukarıda bahsedilen tüm bu özellikler hem eski Kesmez Köyü’nün doğal
biçimlenişinde hem de yeni Kesmez Köyü konutlarının planlamasında ve yapımında
etkin rol oynamıştır. Bu da planlamacıların, kullanıcıların yaşama şekillerini, kültürel ve
mekânsal özelliklerini dikkate alarak planladığını ortaya koymaktadır.
Aile ve Akrabalık
Köy içinde aile, akrabalık ve komşuluk ilişkileri çok samimi bir biçimde büyük
bir aile gibi devam etmektedirler. Köylerdeki mekânsal örüntülerde, konutların
kümelenmelerinde, aile ve akrabalık ilişkileri etkin olmuştur. Aslında bütün köyde,
hemen tamamı, dolaylı da olsa akrabadır. Köyün muhtarı ‘herkes uçtan uca akrabadır,
aralarında kan bağı olmayanlar da hısımdır’ diyerek ilişkileri vurgulamaktadır.
Köyde genellikle ataerkil aile yapısına sahip aileler bulunmaktadır. Bu ailelerde
hane reisinin anne ve babası, evlenmemiş çocuklar, evlenmiş erkek çocuklar, gelin ve
torunlar aynı çatı altında yaşamaktadırlar.
Eski Kesmez’de konut ve eklerinin belli bir sınırı olmamasından dolayı evlenen
çocukların konutları organik bir düzende rastgele anne-baba evinin yakınında düzensiz
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yeni Kesmez’de ise planlı bir arsa sınırından kaynaklanan informal düzen
karşımıza çıkar. Evlenen çocuklar aileleriyle aynı parsel içinde oturmaktadır. Bu
nedenle evlerde her odada gusülhaneler bulunmaktadır. Fakat ülkenin içinde olduğu
sosyo-kültürel değişimlerden etkilenen aileler çocukları için evlerinin yanına betonarme
yeni konutlar inşa etmektedir. Değişimin başka bir nedeni de göçtür. Genç nüfus
şehirlere göç etmelerinden dolayı köyde genelde yaşlılar ikamet etmektedir.
İmecenin yaygın bir biçimde sürmesi akraba ve komşuları gün boyu çeşitli
işlerde bir araya getirmektedir. Örneğin, kışlık ekmek yapımı için birçok komşu
aşhanede toplanıp gün boyu yufka ekmek açıp, kışın yemek için kurutarak
depolamaktadırlar. Kimi hamuru açar, kimi de açılan hamuru ocak başında pişirir.
Başka bir gün ise aynı mekânda aynı işlem bir başka hane evi için yapılır. Aslında bu
sistem imece usulünden ziyade ‘değişik-dolaşık’ olarak adlandırılan, işgücünün ödünç
kullanılması biçimindedir. Erkekler ise genellikle evin önünde yer alan sekide (veranda)
oturup sohbet ederler.
45
Geçim Kaynağı
Bütün İç Anadolu’da olduğu gibi, Karapınar’da ve köylerinde hayvancılık ve
hayvan ürünleri, tarımdan sonra ilçenin ve çevresinin geçim kaynağıdır. Karasal iklimin
hâkim olduğu yörede, ilkbahar yağışlarıyla yeşeren, yazın sıcaklığında ve kuraklığında
sararıp kuruyan bozkır bitki örtüsünün varlığı, yöre insanının ekonomisinde
hayvancılığın
önemli
bir
geçim
kaynağı
olmasını
sağlamış
ve
konutların
biçimlenmesinde etkili olmuştur. Yöre halkı beslediği hayvanların etinden, sütünden ve
yününden yararlanmaktadır.
Küçükbaş hayvancılık genellikle meralarda, hayvanları otlatma şeklinde
yapılmaktadır. Hayvancılıkla geçimini sağlayan aileler, Mart-Nisan aylarında
yaylalarına giderler. Bütün yaz boyunca yaylalarda kalan aileler, sonbahar aylarında
okulların açılmasıyla; sürüleriyle ve elde ettikleri katıklarıyla beraber köylerine
dönerler.
Eski ve yeni Kesmez’de de önemli bir uğraş olan hayvancılık, yayla olmadığı ve
meraların yetersizliğinden dolayı büyükbaş hayvancılığı yapmaktadırlar. Köylerde
dikkat çeken en önemli özellik konut etrafında yer alan müştemilat birimlerinin
konuttan daha büyük olmasıdır. Bu da geçim kaynağından kaynaklanan biçimlenmenin
etkisini göstermektedir. Yaz ve kış aylarında hayvanların barınabilecekleri kapalı ve
yarı kapalı ahırlar düşünülmüştür.
Dini Etkiler
Karapınar
İlçesi’nin
kültürünü
önemli
ölçüde
etkileyen
Türkmenlerin
yaşamlarında, eski bir Türk dini olan Şamanizm’in kalıntılarını görebiliriz. Eski ve yeni
Kesmez’de de bu dini etkiler devam etmektedir.
İlçe’nin adet ve inanışlarında ağacın da kutsal bir yerinin olduğunu görürüz.
Ayrıca yeni doğan bir bebeğin, omzuna tesbih ağacının bir parçasının takılması da
Şamanizm’in kalıntılarına örnektir. Ölüm adetleri içinde, ölüm sonrası su dolu kapların
dökülmesi, ölünün yıkandığı yere su bırakılması, ‘su kültür’ kalıntılarına örnektir. Yeni
doğan bir çocuğun su ile temizlenmesi, yine ölen bir kişinin su ile temizlenmesi suyun
kutsallığından kaynaklanır. Gelinin, baba evinden koca evine getirilirken mezarlıktan
geçirilmesi, bu hareketin uğur getireceği inancından kaynaklanmaktadır. Ölen kişi için
46
pohur yakılması, ölen kişinin arkasından kötü söz söylenmemesi ve ölenin mezarına su
dökülmesi, ata ruhuna gösterilen saygıya örnektir. Bu inançların yanında “al basması”
sırasında kadının yastığının altına bıçak veya demir parçası konması demirin koruyucu
ve kurtarıcı bir güç olduğunu gösterir (Yaman, 2009).
Tüm bu örneklerden de anlaşıldığı gibi köy halkının adet ve inanışlarının
mekânsal örüntülerinin biçimlenmesinde az da olsa etkili olduğu görülmektedir.
Ekonomi
Karapınar’ın ekonomisi genel olarak tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır.
Sanayisi gelişmemiştir. Mevcut sanayi tesisleri ise daha çok tarıma dayalıdır. Toplam
ilçe arazisinin yaklaşık 1.486.610 dekarı tarım alanlarına, 1.304.440 dekarı ise meralara
ayrılmıştır. Geriye kalan kısmı ise tarım dışı alanlardır. Sulanamayan geniş alanlarda
tahıl ekimi yapılırken, sulanabilen daha dar alanlarda ise, şekerpancarı, mısır, yonca
ekimi yapılmaktadır. Sulanamayan alanlarda iki yılda ancak bir kez ürün almak
mümkündür.
Hayvancılık daha çok küçükbaş hayvancılıkla ve mera hayvancılığı şeklinde
yapılmaktadır. Fakat meraların verimsizliği ve yetersizliği, yaylalara çıkmak suretiyle
yapılan mera hayvancılığının gittikçe zayıflamasına yol açmaktadır.
Eski Kesmez’de bu olumsuzlaşan şartlardan ve topoğrafyanın elverişsizliği
sebebiyle büyükbaş hayvancılık gelir kaynağı olmuştur.
Yeni Kesmez Köyü’nde de halkın alışkanlığı ve kültürel gereksinimden dolayı
büyükbaş besi hayvancılığı yapılmaktadır. Bu nedenle geçim kaynağına bağlı olarak
konut çevresinde kapalı ve yarı kapalı hayvan barınaklar yer almaktadır.
Yeni Kesmez’in başka bir gelir kaynağı da, köyde yaşayanlara ait küçük bakkal
ve kahvehane işletmeleridir. Köyün bazı sokaklarında yer alan bakkallar farklı bir
karakterde karşımıza çıkmaktadır. İşletmesini yürüttüğü mesken sahibi avlusunda yer
alan mekânı bakkal olarak düzenlemiş ve kamusal alana açmıştır. Taş malzeme ile
yapılmış bakkalların yarı açık verandası da sokağa açılmakta ve köyde kadınların
toplandığı sosyal bir mekana dönüşmektedir (Şekil 3.8- Şekil 3.9).
47
Şekil 3.8. Köy bakkalının sokakla olan ilişkisi, yeni Kesmez Köyü
Şekil 3.9.a- Köy bakkalının yarı açık ön verandası, b- Bakkalın iç mekanı ve iç avluya açılan kapı
Kahvehaneler köyün en temel birimlerindendir. Yeni Kesmez’de yan gelir
kaynağı olarak köy sakinleri tarafından işletilen kahvehaneler köyün ara sokaklarında,
küçük meydanlarda konumlanmıştır (Şekil 3.10).
Şekil 3.10. Köyde yer alan bir kahvehane mekânın ön görünüşü
48
3.3. Eski Kesmez Köyü Konutlarında Mekân ve Mekân Düzeni
Eski Kesmez Köy’ü topoğrafik özelliği, doğal çevresi, yerleşim dokusu ve
geleneksel mimarisiyle karşımıza çıkmaktadır. Köy yerleşim alanı, tarımsal arazi
koşullarından uzak, taşlık ve eğimli bir arazide dağın yamacında konumlanmıştır (Şekil
3.11). Köye, Karapınar-Ereğli karayolunun 20.km sonra, stabilize kum ve 15 km köy
yolu ile ulaşılmaktadır (Şekil 3.12- Şekil 3.13). Köy yeni Kesmez’e aktarılmadan önce
45 hanelik olup toplu bir yerleşme özelliği göstermektedir. Köyün girişinde bir mezarlık
ve yanında bir köy meydanı vardır (Şekil 3.14). Köy içi yollar ve sokaklar ham toprak
ve stabilizedir. Köyün fiziki alt yapısı, ulaşım, su, kanalizasyon elektrik gibi sistemleri
eksiktir.
İnformal düzende karşımıza çıkan köy meskenleri, zamanında yöre halkının
kendi imkânlarıyla, çevrelerinde buldukları taş malzemeyle oluşturulmuştur. Yerleşkede
meskenler güneye yönlenerek güneşten faydalanmışlardır. Bugün büyük çoğunluğu
yıkılan köyde, arazinin eğimli olmasından dolayı meskenler kademeli teraslarla, etrafı
çevrili avlulardan oluşmuştur (Şekil 3.15). Meskenler tek katlı, önünde ya da yanında
farklı kotlarda müştemilat (ahır, samanlık, yem damı, kümes vb.) birimleriyle organik
bir düzende karşımıza çıkmaktadır. Avlu duvarları ve teraslar, ihtiyaca göre konutun
güney yönünde değişik kotlarda oluşmuştur. Meskenlerin güneyinde her odadan birer
pencere açılarak avluya bakılmaktadır. Avlu cephesindeki küçük pencere boşlukları ısı
kaybını önlemek için, oldukça küçük düşünülmüştür (Şekil 3.16). Konut etrafında bir
avlu düzeni vardır fakat belli bir sınırla, bir kapıyla ya da duvarla ayrılmış bir mekân
değildir. Yine yerleşkede komşu konutlar arasında belli bir sınır olmadan devam eder.
Bu yüzden köyde belli bir sokak dokusu (kurgusu) da yoktur.
Tek gelir kaynağı olan uğraş hayvancılıktır. Köy halkının geleneksel
kültürlerinde, günlük işler konut dışında yer alan mekânlarda yapılmaktadır. Bu nedenle
konutun diğer mekânlardan daha küçük oluşu dikkat çekmektedir. Köyün genelinde
konut tipolojisi; bir mabeyn ve mabeyne açılan bir oda ya da ortada bir mabeyn ve
mabeyne açılan iki oda şeklindedir. Dikkat çeken bir diğer özellikte mabeynin içinde bir
ocak ve zahralık bulunmasıdır. Halkın konut dışında bir aşhane gibi yeme işlevli mekânı
yoktur. Sadece ekmek yapmak için avlu içinde bir ocak bulunmaktadır. Odalarda
tavanlar, ahşap kirişlerle geçilmiş olup, hasır örtü üzerine toprak dam örtüsü yapılmıştır.
Konutun iç duvarları çamur sıvalı olup, beyaz toprakla (kil) cilalanmıştır (Şekil 3.17Şekil 3.18- Şekil 3.19). Köyde bugün neredeyse hiç mesken kalmamış ve çoğu yıkıntı
49
haldedir. Bugün köyde yaşamını sürdüren tek hane vardır (Şekil 3.20- Şekil 3.21- Şekil
3.22- Şekil 3.23).
Şekil 3.11. Köy yerleşim planı
Şekil 3.12. Köye yoldan yaklaşım
50
Şekil 3.13. Köydeki genel doku
Şekil 3.14. Köyün girişinde bulunan mezarlık
Şekil 3.15. Eğimin üst noktasından köye bakış
Şekil 3.16. Güney avluya bakan küçük pencereler
51
Eski Kesmez Köyü örnek mesken
Şekil 3.17. Örnek meskenin yerleşke vaziyetindeki yeri
YAPI: HAKKI VURAL EVİ
Yapı Özellikleri
Yapım Tarihi
Tip Durumu
Eklenti
Yapı Yerleşim İlişkisi
Sokağa konumlanması
Komşuluk ilişkisi
Yapı Birimleri
Konut Kapalı Alan
Müştemilat Birimleri
Bilinmiyor
Sokakla bütünleşmiş
Seyrek düzen
1 oda + 1 mabeyn
Ahır, aşhane, yemlik, depo
52
HAKKI VURAL EVİ
Mesken ön cephe görünümü
Mesken ve eklerinin görünümü
Mesken arka cephe görünüşü
Yıkıntı halde olan aşhane ve ocak
Meskene ilk girilen mabeyn ve ocak
Mabeynin karşı duvarında yer alan zahralık
Oda içinde yer alan niş
Odanın karşı duvar yüzeyinde yüklük için
yükseltilen seki
Şekil 3.18. Hakkı Vural’a ait meskenin görselleri
53
HAKKI VURAL EVİ PLAN ve GÖRÜNÜŞLERİ
Şekil 3.19. Hakkı Vural’a ait meskenin plan ve görünüşleri
54
Şekil 3.20. Köyde yaşamını sürdüren tek hanenin film setiyle birleşmiş avlu duvarı ve kapısı
Şekil 3.21.a- Meskenin avlusuna açılan ahır kapısı, b- Konutun dışına sonradan yapılan briket örülü yarıaçık mekan
Şekil 3.22.a- Meskenin hemen yanında yer alan ocak, b- Konuta giriş kapısı
Şekil 3.23.a- Mabeynde yer alan günlük yemeklerin pişirildiği ocak, b- Mabeynden girilen oda
55
3.4. Yeni Kesmez Köyü Konutlarında Mekân ve Mekân Düzeni
Köye Karapınar-Eskişehir yolu güzergâhında 20.km de asfalt yol ile
ulaşılmaktadır. Köy yerleşim alanı, tarımsal arazi koşullarından uzak ve kumlu toprak
yapısına sahiptir. Arazide eğim yok denecek kadar azdır. Köy genel yerleşimi ana
yoldan 100m kadar içerde, yol şemaları kurularak değişik ölçüde arsaların yollara
paralel sıralanmasıyla çözümlenmiştir (Şekil 3.24).
Yeni Kesmez Köyü’nde uygulanan ızgara sistemli imar planı toplu ve sıkışık bir
köy dokusu oluşturmuştur (Şekil 3.25- Şekil 3.26). Köylünün sağlıklı, rahat ve ileriye
dönük yaşamını sürdürmesini sağlayacak ana düşünce, imar planının düzenlenmesinde ve
uygulanmasında esas alınmıştır. Köy meydanı, yoldan geçenlerin uğradığı, cami, çocuk
parkı, muhtarlık binası ve halı dokuma atölyesi ile oldukça canlıdır (Şekil 3.27- Şekil
3.28). Köyün sokakları tanımlı ve düzenlidir. Meydan ve sokakların meydana bağlı
kısımları beton parke diğer yollar topraktır (Şekil 3.29). Şuan ki mevcut nüfusu 1950,
hane sayısı 310’dur. Su, elektrik, telefon ve su şebekesi sorunsuz halde işlemektedir.
Izgara yerleşim dokusu, taş meskenleri ve yüksek avlu duvarları yerleşimi
tanımlı ve okunur kılmıştır. Köyde en çok göze çarpan, sokaklardaki avlu giriş
kapılarındaki mesken sahibinin adı ve taş avlu duvarlar yerleşim karakterini tanımlayan
çevresel yapı elemanları olarak karşımıza çıkar (Şekil 3.30).
Şekil 3.24. Yeni Kesmez Köyü yerleşke planı
56
Şekil 3.25. Kesmez Köyü’nün genel görünüşü
Şekil 3.26. Kesmez Köyü’nde avlu içinde konutlar ve yol ilişkisi
Şekil 3.27. Köy meydanında bulunan halı dokuma atölyesi ve muhtarlık binası
57
Şekil 3.28.a- Halı dokuma atölyesi, b- Halı dokuyan kadınların çay molası
Şekil 3.29. Kesmez Köyü’nde konut giriş alanı ve sokak ilişkisi
Şekil 3.30. Sokaktan avlu giriş kapılarındaki mesken sahibinin adı
Köy konutları, yöre halkının işbirliği ve devlet destekli gerçekleştirilmiştir.
Köyün yerleşiminde, parsellerde yer alan konutların yaşama birimlerinde güneşe
yönlenme, güneş ısısından maksimum fayda sağlamak açısından benimsenerek
58
uygulanmıştır. Topoğrafyanın düz olmasından ve parsel boyutlarından dolayı düşeyde
değil yatayda bir çözüm geliştirilmiş, her konut tek katlı olarak çözülmüştür. Kapı ve
pencere boşlukları, yöre iklimine uygun küçük ve yeterli sayıda yapılmıştır. Yöre
insanlarının taş ocaklarından taş malzemeyi kolay temin etmeleri, buradaki konutların
taştan yapılmasına neden olmuştur. Taş yapı ustalığında deneyimli olan köylülerin
gayretleriyle kurulan konutlar, köy yaşamı ile ilgili ve yöresel koşulları da göz önünde
bulundurarak düzenli inşa edilmişlerdir.
Yeni kurulan köyün yerleşim planı devletçe hazırlanmıştır. Bu köy için hazırlanan
tip projelerin, kredi miktarı ve köylü katkıları, belirlenmiş bir program dâhilinde
gerçekleştirilmiştir. Hazırlanan projelerdeki konutların plan kuruluşu iki tip (ilave
edilebilir nitelikte) olarak hazırlanmıştır. Hazırlanan tiplerde aile büyüklüğüne göre
büyük ve küçük olmak üzere iki ayrı konut şekli uygulanmıştır (Şekil 3.31). Planlarda
görüldüğü gibi, 20*30 ölçülerindeki arsanın etrafı duvarlarla çevrili iç avlu düzeninde
mekânlar yerleştirilmiştir. Bu avlu (hayat) içinde; konut ve müştemilat; aşhane, depo,
ağıl, hangar ve hela gibi servis birimleri yer almaktadır (Ek-1).
Tip 1 küçük aileler için düşünülmüş, 2 oda 1 mabeyn şeklindedir (Şekil 3.32Şekil 3.33- Şekil 3.34). Avlu içinde yer alan ekler ahır, hangar, depo, aşhane ve heladır.
Tip 2 büyük aileler için düşünülmüş ve 4 oda 1 mabeyn şeklindedir. Avlu içindeki
müştemilat birimleri tip 1’dekine göre daha büyük yapılmıştır (Şekil 3.35-36-37).
Şekil 3.31. Köy konutlarındaki yerleşim tipolojileri
59
Şekil 3.32. Kesmez Köyü Plan ‘Tip 1’
Şekil 3.33. Devletçe yapılan örnek ‘Tip 1’ konut giriş alanı ve avlu ilişkisi
Şekil 3.34. Devletçe yapılan örnek ‘Tip 1’ konut ve dış alan ilişkisi
60
Şekil 3.35. Kesmez Köyü Plan ‘Tip 2’
Şekil 3.36. Devletçe yapılan örnek ‘Tip 2’ konut giriş alanı
Şekil 3.37. Devletçe yapılan örnek ‘Tip 2’ konut giriş alanı
61
Kesmez Köyü’nde konutlar, diğer fonksiyonları içeren servis mekânları ile
birlikte toplu ve birbirinden ayrı olarak gruplandırılmışlardır. Köyün yerleşiminde konut
ve ilgili tüm birimleri peyzaj ile bütündür. Ev ve içindeki yer alan odaları, hayvanlar
için ahır, mahsuller ve tarım makineleri için depo, yemek pişirmek için aşhane
(tandırlık) gibi birçok bitişik ya da bitişik olmayan birimlerden oluşur.
Yöredeki yapılar, bölgenin kuru-soğuk ikliminden kaynaklanan kapalı ve içe
dönük biçimde yapıldıkları görülmektedir. Bu kapalılık mahremiyetten çok yöresel
özelliğin getirdiği bir biçimlenmedir. Konutların giriş cephesi, oturma ve yaşama
mekânlarının pencereleri güney ve doğu yönüne bakmaktadır. Genelde konutların kuzey
ve batı yönleri kapatılarak güneye yönlenme sağlanmıştır.
Yörede evlenen erkek çocuk için, avlu içinde bir oda eklenir. Bu oda bazen
konuta bitişik olduğu gibi bazen de konuttan ayrı olarak oluşturulmaktadır (Şekil 3.38).
Böylece aile büyüdükçe, konutunda büyüdüğü, mekânların arttığı, yeni mekân
oluşumlarının bütünde var olmaya başladığı görülür. İçe dönüklük kimi zaman bütün
sülaleyi içine alacak şekilde kümeleşmektedir.
Kurak iklimin hâkim olduğu yörede kalın taş duvarlar ve kerpiç sıvalar, yaz
sıcaklığına ve sert kış hava şartlarına karşı koymak amacıyla yapılmıştır. Köyde taş ve
kerpiç malzemenin birlikte kullanımı gözlenmektedir. Avlu içine evlenen çocuklar için
yapılan meskenler ise betonarme ya da blok tuğla yığma şeklindedir. Konut içi
mekânlarda iklimle uyumlu konfor şartları sağlanmıştır. Kapı ve pencere boşlukları,
yöre iklimine uygun küçük ve yeterli sayıda yapılmıştır. Konut ve aile yaşama alanı
sadece konuttan ibaret değildir. Aynı zamanda mutfak, çamaşır, depo vb. gibi çeşitli
fonksiyonları içeren servis mekânlarının yer aldığı ve gündelik uğraşların yapıldığı bir
dış alan bulunmaktadır (Şekil 3.39- Şekil 3.40- Şekil 3.41).
Yazın rüzgârların sürüklediği toz, toprak insanları bölgede çokça rahatsız
etmektedir. Bunun için rüzgârlara kapalı, toz ve topraktan korunmak amaçlı yapılan
avlular (hayatlar), önemli bir fonksiyonu da yerine getirmektedir. Avlular aynı zamanda
gündelik ev işlerinin yapıldığı (ekmek yapımı, çamaşır, bulaşık gibi) bir merkez
konumundadır. Ailenin dış yaşam alanında, gündelik işlerin burada yapıldığının
göstergesi ocak, fırın gibi araçlar bulunmaktadır. Avlu özellikle yaz aylarında yaygın
olarak kullanılan dış mekânlardır. Konutlarda iki avlu duvarı karşımıza çıkmaktadır.
Büyük avlu, giriş kapısından dış avluya, oradan daha küçük bir kapı ile ikinci avluya
açılır. Dış avlu duvarları içerideki ikinci avlunun duvarlarından daha yüksektir.
62
Konutun kapısı ilk avluya açılır. Büyükbaş ya da küçükbaş hayvanlar ve kümes
hayvanları ikinci avluda kapı ile ayrılmış, diğer gündelik ev yaşamından uzak
tutulmuştur (Şekil 3.42). Ev içi üretim, gündelik işler, aşhane, tarım araçları için depo
mekânları ilk avluda yer alır. Bazı örneklerde ise konut ile hayvanlar aynı avluda
sınırsal eleman olmadan bir arada yaşam sürmektedirler.
Şekil 3.38. Konuta eklenmiş yapı örneği
Şekil 3.39. Avlu (hayat) içinde yer alan konut ve müştemilatın görünüşü
Şekil 3.40. Avlu (hayat) içindeki müştemilat birimlerinin ilişkisi
63
Şekil 3.41. Avlu (hayat) içinde yer alan aşhane ve çevresi
Şekil 3.42. Avlu içinde yığma taşlarla bölünen hayvan besleme alanı
Avlu içinde yer alan mekânlar konut ve ekleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
mekânlar arası düzende etkili bir iç-dış ilişkisi söz konusudur. Evlerdeki bu ilişki sadece
yapı içi ile dışı arasında değildir. Çünkü evlerde içeri konumunda olan mekânın, ona
göre dışarı sayılabilecek başka bir mekânla ilişkisi bulunmaktadır. Buna göre avlu olan
dış mekân alanına göre seki alanı iç mekân durumundadır. Bu mekânın odalara göre
konumu ise dış mekân sayılmaktadır. Evlerde seki denilen alan, (dış mekâna göre içeri
sayılan ara alan) avlu ile evin orta mekânı mabeyn arasındaki ilişkiyi sağlamaktadır
(Şekil 3.43).
64
Yerleşke Bütününde
Parselde
Meskende
Mesken Mekan Organizasyonunda
Şekil 3.43. Yeni Kesmez Köyü konutlarında dış alan-iç alan ilişkisi
3.4.1. Mesken (Konut)
Avlu içinde yer alan meskenler, kullanıcının yaşamsal fonksiyonlarını
karşılayacak, temel ihtiyaçlarına (oturma, yatma, yemek yeme vb.) cevap verecek
şekilde seki, mabeyn ve odalardan oluşmaktadır.
Seki: yörede konutların önünde yer alan, yarı kapalı bir mekândır. Yol kenarına
cephesi doğu-batı yönde olacak şekilde yerleştirilen konuta, doğudaki avludan, iki
basamakla çıkılan giriş önündeki sekiden girilmektedir. Genellikle doğuya bakan seki
gölgeli mekân durumundadır. Konut içi ve avlu arasındaki ilişkiyi sağlayan bu ara
mekân avludan yaklaşık 1.00 m yükseklikte bulunmaktadır. Zemin döşemesi taş ya da
beton olan seki mekânı, yaz aylarında güneşi kestiği için oturma ve dinlenme eylemine
cevap vermektedir. Kış aylarında ise, evin girişini yağıştan korumaktadır.
65
Mabeyn: sekiden ahşap bir kapıyla konut içine girilen ilk yerdir. Mabeyn, yarıaçık alan (seki) ve açık alan (avlu) ile kapalı mekânlar arasında bir geçiş
oluşturmaktadır.
Konut içinde odaların birbirleri ile bağlantılarını sağlayan tek ilişki mabeyn (orta
mekân)dir. Bütün odalar mabeyne açılır. Mabeyn mekânı doğu ve batı duvarlarındaki
iki ayrı pencereden aydınlanmaktadır. Geleneksel yaşamın koşularına uygun olarak
düzenlenen bu mekânda günlük yaşam (yemek yeme, dinlenme vb.) sürdürülmektedir.
Mabeynin uzun kenarındaki 1,5*1,5 m ölçüsündeki aralıktan diğer odalara
geçilmektedir (Şekil 3.44.a.b).
Şekil 3.44.a- Konuta ilk girilen yer ‘mabeyn’, b- Diğer odalara geçiş alanı ‘aralık’
Oda: Konutlarda odalar yazlık ve kışlık olarak düşünülmüştür. Yaz odaları
kuzeye, kış odaları güneye yönlendirilerek iklimle uyum sağlanmıştır. Kısacası, iklim
açısından yöredeki konutların genel biçimlenmesi, yazın çok fazla sıcağa karşı
koruyacak ve kışında ısı kaybını en aza indirecek şekilde olmuştur.
Odalar arasında önemli ölçüde boyutsal farklılık görülmemektedir. Bunun
nedeni ise her odanın aynı fonksiyonları yerine getirecek nitelikte donatılması yani
işlevsel farklılıklar olmamasıdır. Tek oda içinde birçok işlev birlikte çözülmektedir.
Bağdaş kurarak oturma eylemi için minderler konulmuştur. Aynı odada yemek yeme
işlevi için orta alan boş bırakılmıştır. Akşam için yatma eylemi de burada
gerçekleştirildiğinden, odalarda yatak bulunmamakta, yüklüklerde depolanmaktadır.
Aslında her oda, bir ev işlevi görmektedir (Şekil 3.45). Bu yüzden halk arasında ‘diğer
oda’ yerine ‘diğer evden yatakları getir’ gibi söylemler vardır.
Avlu cephesindeki oda misafir ağırlama, arka cephede bulunan oda ise yatma
eylemine ayrılmıştır. Odalara geçmek için ayrılan iki oda arasındaki aralıkta; yatak
odası tarafında gusülhane ve yüklük hacimleri oluşturulmuştur (Şekil 3.46). Buda
66
geleneksel
yaşam biçiminin, bu konutların planlamasında dikkate alındığını
göstermektedir. Bununla birlikte zaman içinde konutlarda, köylülerin ihtiyaçları
Şekil 3.45. Yeni Kesmez Köyü konutlarında odanın mekan-eylem analizi.
doğrultusunda bazı ilaveler ve değişikliklerde yapılmıştır.
67
Şekil 3.46. Yatak odasındaki gusülhane ve yüklük hacmi
Köy halkının alçak gönüllüğü ve lüksten uzak yaşama tarzı ev döşemesine de
yansımıştır. Odalarda eşya olarak üç duvar boyunca dizilmiş yastıklar ve minderler,
yere serilmiş çoğunlukla yöresel dokuma halılar döşenmiştir. Duvar kenarlarına
sedirlerin üstüne halı yastık döşenir ve üstlerine beyaz işli örtüler serilir. İçi yün dolu,
basma örtülü minderler, oturmak için halı kaplı kamış dolgulu yastıkların önünde
konumlandırılır. Oldukça süslemeden uzak ve basit döşenmiş odalar, kalın duvarlardaki
nişleriyle, küçük pencere ve perdeleriyle kırsal yaşama biçimini yansıtmaktadır (Şekil
3.47).
Şekil 3.47. Yatak odasındaki gusülhane ve yüklük hacmi
Duvarlardaki nişler günlük eşyaların, yüklükler ise yatak ve yorgan depolamak
amacıyla yapılmıştır (Şekil 3.48). Yatak, yastık, yorgan gibi eşyalar ‘gusülhane’ adı
68
verilen kapaklı dolaplara saklanmaktadır. Bu nedenle odaya açılan kapının yan
duvarında yer alan sandık ve yatakların depolanması için yüklükler ve ‘ağzı açık’
dolaplar önemli yer tutmaktadır (Şekil 3.49).
Şekil 3.48. Yatak odasındaki yüklük hacmi
Şekil 3.49.a- ‘Gusülhane’ ; b- ‘ağzı açık’
70 cm’den 100cm’e kadar değişkenlik gösteren yüklükler depolama ve gusülhane
gibi pek çok işlevi birlikte içermektedir. Taşınabilir elemanların depolanmasını sağlayan
gündüz-gece değişiklik göstererek farklı işlevleri barındıran yüklükler esnektir.
Gusülhanenin üstünde ahşap kapak vardır. Kapak kapatıldığında depolama işlevi görür,
gusülhane kullanılacağında üstündeki yükler dışarı çıkarılır.
3.4.2. Ekler (Konutun ekleri)
Konut kullanıcısının ekonomik durumuna göre yaşama mekânı dışında avluda
yer alan ekler olarak tanımlayabileceğimiz mekânlar yer almaktadır. Bu ekler
(müştemilat birimleri), eski alışkanlıklar ve yöre halkının kullanışına göre konuttan ayrı
69
mekânlar olarak düzenlenmiştir. Bu mekânlar: aşhane, ahır, hangar, depo, samanlık ve
heladır. Bu servis yapıları genelde taş ve kerpiç sıvadan yapılmış ve çatıları %15 eğimli
toprak ve çamur sıvayla örtülü damlar şeklindedir. Ahır, depo, hangar gibi birimler
koku oluşturacağı düşüncesiyle konuttan uzakta yer almaktadır. Aşhane (mutfak)
mekânı, yöre halkının yeme alışkanlığına göre düzenlenmiş biçimde, müştemilat
birimlerine bitişik ya da bitişik olmayan düzende konumlandırılmıştır. Tuvalet ise alt
yapının yetersizliğinden dolayı, konuttan ayrı ahır, samanlık gibi yapıların yanında ya
da tek başına yapılmıştır. Yaşama biçimi ve alışkanlıklar tuvaletin (hela) konutun
dışında yapılmasına neden olmuştur.
Konutun ekleri olan bu mekânlardan en çok kullanılan alanlar olan, aşhane ve
hela anlatılarak sınırlı tutulacaktır. Mimari anlamda üzerinde durulması gereken mekân
olan aşhane üzerinden analizler yapılmıştır.
Aşhane: Köyde mutfak etkinliklerinin gerçekleştirildiği, adını da ‘aş’ tan alan
aşhaneler; konutun dışında avlunun bir tarafında müştemilat birimlerine bitişik ya da
bitişik olmayan düzende yapılmıştır. Aşhaneler hem mutfak eşyalarını hem de yiyecek
gıdaları depolamaya yarayan mekândır (Şekil 3.50). Bunlar avlunun herhangi bir
köşesinde üzeri toprak dam ile örtülü kapalı mekânlardır (Şekil 3.51). Duman ve koku
gibi etkilerden kurtulmak için konuttan ayrı olarak konumlandırılan, ekler grubunda yer
alan mekânlardan aşhane, avluda meskene en yakın olarak konumlandırılmıştır. İşlevi
gereği bu yakınlık bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmakta ve evin bayanları
tarafından hazırlanan yiyecekler yeme amaçlı meskene aktarılmaktadır.
Aşhane içinde ekmek yapmaya, yemek pişirmeye elverişli ‘ocak’ gibi sabit
elemanlar bulunmaktadır (Şekil 3.52). Ocakta yakacak olarak kullanılan tezek, sap ve
saman gibi yakacak malzemeler, ocağın yanında depo işlevini gören ‘ocak başı’
yapılmıştır (Şekil 3.53). Ocakta yanan ateşin dumanını dışarı atmak için yapının dışına
taşan geniş bir baca deliği (buhari) yapılmıştır. Bu bacalar 50cm çapında kerpiçten
örülerek yapılmıştır. Aşhanelerin bir köşesinde temel gıda (un, bulgur, peynir, yağ,
yoğurt gibi) ürünlerini korumak ve depolamak amacıyla yerden ahşap direklerle
yükseltilmiş ‘zahralık’ yapılmıştır (Şekil 3.54). Aşhane duvarlarında eylemlerin
gerektirdiği eşyaların konulması için kapaklı, kapaksız, raflı rafsız nişler bulunmaktadır.
Aşhanenin başka bir birimi olan ‘tandır ocağı’ avlunun bir köşesinde dış alanda
bulunmaktadır. Bu ocaklar daha çok ekmek yapmak amacıyla kullanılmaktadır.
Şekil 3.50. Yeni Kesmez Köyü konutlarında aşhanenin mekân-eylem analiz
70
71
Şekil 3.51. Aşhanenin hayat içindeki konumu
Şekil 3.52. Aşhanede yufka açma eylemi ve kullanılan ekipmanlar
Şekil 3.53. Ocağın yanında depo işlevini gören ‘ocak başı’
72
Şekil 3.54. Ürünlerini korumak ve depolamak amacıyla yerden ahşap direklerle yükseltilmiş ‘zahralık’
Meskenin bayan kullanıcıları tarafından her gün kullanılan aşhane, aynı
zamanda da bir üretim mekânı olarak karşımıza çıkar. Yörede halk ilkbahar ve yaz
mevsiminde (süt sağımı dönemi boyunca) sütlerin değerlendirilmesine, sütün süt
ürünleri şekline dönüşmesine ‘’katık almak’’ adı verilir. Yoğurt, peynir yağ, kaymak,
çiğ suyu gibi sütten yapılan ürünlerin tümüne birden ‘katık’ denilmektedir. Sütten
yapılan her çeşit süt ürünü; yağ, yoğurt peynir vs. sineklerden, çeşitli haşerelerden,
sıcaktan bozulmaması için, bastıraklarda muhafaza edilir. İçindeki çömlekler, kaymak
kazanı, haranı, helkeler, tuluklar, tokalılar ‘bastırak sekisi’ üzerine daire şeklinde dizilir.
Üzerlerine sele kapatılır, daha sonra bastırık çulları, palazlar, kilimler en üste de keçeler
sarılır. Bu işe ‘bastırık örtmek’ veya ‘bastırık dolamak’ denilmektedir. Bastırık gece
serinlikte açılıp serinletilir ve gün doğmadan tekrar örtülür. Gündüz kullanılacak olanlar
selenin dışında bırakılır. Bastırığın üzerinde toplandığı yere ‘bastırık sekisi’ denir (Şekil
3.55).
Şekil 3.55. Aşhanenin önünde yer alan ‘bastırık sekisi’
73
Hela (Tuvalet): Köyde helalar, alt yapının olmaması ve koku yapmasından
dolayı konuttan ayrı avluda bir yere yerleştirilmişlerdir. Tuvaletlerin bazılarının kapıları
yoktur. 2.20*2.00 m ölçülerinde, taş duvarla örülmüş; üstü çoğu zaman açık bazen de
ağaç dalları veya toprakla kapatılan yapılardır. Helaların tavan yükseklikleri 2.30- 2.50
arasında yapılmıştır. Giriş açıklıkları 70- 80 cm genişlikte ve 170- 180 cm yükseklikte
oluşmaktadır (Şekil 3.56).
Şekil 3.56. Avlu içindeki hela (tuvalet) örnekleri
3.5. Bölüm Değerlendirmesi
Örneklem olan eski ve yeni Kesmez Köyü’nde konutların biçimlenmesindeki
etkenlerin doğal ve sosyo-kültürel olarak iki ana başlık altında irdelenmesi sonucunda;
eski Kesmez köyü yerleşke ve konutları ile yeni Kesmez köyü yerleşke ve konutlarında
farklılıklarla etkili olduğu belirlenmiştir. Plansız doğal alanlardan, planlı ve düzenli
yerleşmelere geçiş ve bu geçiş sonucunda oluşan mimari anlamda aynılıklar ve
farklılıklar Tablo 3.1.a ve Tablo 3.1.b’de özetlenmiştir.
Eski Kesmez köyünde topografyaya uygun olarak organik bir yerleşme söz
konusudur. Gelişen formların, yöreye ait özel bir kimlik kazandırdığı görülmektedir.
Köydeki yerleşme çevrenin karakteri topoğrafya ile bütünleşerek, kullanılan doğal
malzeme taş ile de yerel bir kimlik kazandırmaktadır. Yeni Kesmez meskenlerinde ise
ekonomi etkeni ön planda tutularak, yörenin geçim kaynağı olan hayvancılığa dayalı
mekânların, avlu içinde yer alan müştemilat birimlerinin büyüklüğü dikkat çekmektedir.
Köy meskenlerinde aile yapısı ve komşuluk ilişkileri, dini inançlar ve mahremiyetin
74
biçimlenmelerde etkili olduğu görülse de; bu yapıların kültürel bir deneyime dayanan,
doğal çevre koşullarına uygun mekân anlayışıyla yapılmış, topoğrafya ile bütünleşmiş
geleneksel eski Kesmez konutlarından farklılaştığı açıkça ortadadır.
Köy konutları karşılaştırıldığında, eski Kesmez köyünde doğal çevre etkenleri
çerçevesinde biçimlenen yapılar özgün olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu köy
meskenleri, yere özgü, tekrardan uzak, çeşitlilik oluşturan kimlikli yapılardır. Yeni
Kesmez’ de ise tek düze ve yere özgü olmaktan çok kent dokularına benzeyen bir
yerleşim dokusu ile farklılık oluşturmamaktadır. Bu konutlarda, devletin köylünün rahat
yaşamasına yönelik yapmış olduğu planlamada doğal çevre verilerinden çok toplumun
kültürel yapısını dikkate alındığı açıktır.
75
Tablo 3.1.a. Eski ve Yeni Kesmez Köyü yerleşmesinde ve konutlarında doğal çevre etkenleri.
ESKİ KESMEZ KÖYÜ
YENİ KESMEZ KÖYÜ
İKLİM
YERLEŞİM DÜZENİ
MESKENLERİN BİÇİMLENMESİ
TOPOĞRAFYA
Organik doku
Geometrik doku
Mesken ve ekleri olarak organik ve düzensiz
biçimlenme.
Eklerde eğime bağlı olarak birbirinden ayrı mekan
oluşumu.
Mesken ve ekleri olarak tanımlı parsel alanında
geometrik
olarak düzgün
ama
çeşitli
biçimlenme.
Eklerde düz tanımlı parselden dolayı bütüncül
biçimlenme.
MALZEME VE
YAPIM TEKNİĞİ
DOĞAL ÇEVRE ETKENLERİ
Güneş ısısından yararlanmak için güneye yönelim ve kuzey cephenin dışa kapalı olması.
Sert soğuk (kış aylarında) hava şartlarına karşı küçük boyutlu pencere düzeni.
Sert soğuk iklime karşı ısı kaybını engellemek için kalın duvarların yapılması.
Taş malzeme kullanımı, düz damlı yığma sistem.
Taş ve kerpiç malzemenin bir arada kullanımı.
Taş yapılarda beşik çatı, kerpiç yapılarda düz
damlı yığma sistem.
76
Tablo 3.1.b. Eski ve Yeni Kesmez Köyü yerleşmesinde ve konutlarında sosyo-kültürel çevre etkenleri.
ESKİ KESMEZ KÖYÜ
YENİ KESMEZ KÖYÜ
YAŞAMA BİÇİMİ-ALIŞKANLIKLAR
Alışkanlıklar ve yaşam biçiminden kaynaklanan iki ana gruptan oluşan konutlar: mesken ve ekleri.
Mesken: yatma, oturma, yemek yeme, misafir ağırlama eylemlerine cevap veren mabeyn ve odalardan oluşan
birim.
Ekler: geçim kaynağına dayalı olarak ambar, ahır, ağıl, depo aşhane ve tuvaletten oluşan avluda bir arada bulunan
servis mekânları.
Yerde oturma eylemine dönük oda tefrişi.
Mesken dışında avluda konumlanan aşhane ve aşhanede yer alan ocak.
Eski Kesmez’de mesken içinde ocak bulunduğundan avlu içinde yer alan aşhanenin konumunun önemsiz olması,
Yeni Kesmez’de ise konut içinde ocak bulunmadığından, aşhane mekânının meskene en yakın noktada
konumlanması.
AİLE VE AKRABAIK
SOSYO KÜLTÜREL ÇEVRE ETKENLERİ
Yerleşkede yer alan düğün ve cenazelerde bir araya gelinen meydanlar.
Evlenen erkek çocuk için yapılan ek meskenler.
Eski Kesmez’de evlenen çocuk için, aynı parselde baba evine yakın bir yerde mesken konumlanması,
Yeni Kesmez’de ise aynı avlu içine mevcut bina yanına ek olarak konumlanması.
GEÇİM
KAYNAĞI
77
.
Odalarda
gusülhaneler
Kıble yönü düşünülerek
yönlendirilmiş helalar.
Her odada ayrı düşünülen gusülhaneler.
EKONOMİ
DİNİ ETKİLER
Yazlık ve kışlık hayvan barınakları.
Ailelerin ekonomik durumuna göre biçimlenme (oda
sayısı ve boyutları değişken).
Köy halkının ekonomik durumuna göre mesken tipleri
(Tip1- Tip-2).
78
4. SONUÇ
Kırsal yerleşmelerde kalkınmayı engelleyen en önemli faktör yerleşmelerin
bugünkü fiziki alt yapısı olduğu tespit edilmiş ve devlet çözümleme olarak köyü ve
köylüyü daha rahat edebilecekleri yerlere taşımaya karar vermiştir. Kalkınma süreci
içerisinde yeni köy modelleri geleneksel değerlere bağlı kalınarak oluşturulmaya
çalışılmıştır. Ele aldığımız konu olan yer değiştiren kırsallarda, planlanan kalkınmada;
çalışma alanı olarak seçilen yerin coğrafi konumu, ekilir dikilir arazi genişliği ve
hayvancılık uğraşı için elverişliliği, köylerin genel refah düzeyi ve eğitim çabası, genç
kadınları ve erkeklerin kültürel tercihleri gibi istekler planlamada önemli rol
oynamaktadırlar.
Yer değiştiren kırsala örnek olan, Kesmez Köyü yer değiştirme sonucunda hem
köylü hem de devlet için iyi bir kalkınma projesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kesmez’in
taşınmasındaki
en
önemli
etken
devlet
tarafından
hizmetin
götürülememesidir. Eski köy ulaşım, elektrik, fiziki alt yapı, su gibi hayatı kolaylaştıran
faktörden mahrumdur ve bu nedenlerden köyde yaşam kalitesi düşmektedir. Yeni köy
yerleşimi konumu gereği devletin hizmeti götürebildiği yerlerdir. Bugün halkın yeni
yerlerinden memnun olması da devlet açısından iyi bir proje yaptığının kanıtıdır.
Yer değiştirme Kesmez Köyü örneğinde yerleşimin dokusu yönünden
farklılıkları karşımıza çıkarmaktadır. Yerleşimin farklılığının iki temel nedeni
bulunmaktadır: i. eğimli araziden ayrılıp düz bir alana yerleşilmesi, ii. plansız bir
yerleşimden planlı bir yerleşime geçilmesi. Bu durum tanımsız parsel alanlarının
tanımlanmasını beraberinde getirmiş, rastgele özgün ve doğal olan eski yerleşimlerdeki
oluşumlar, sıradan, düzenli ve tekdüze bir oluşum olarak karşımıza çıkmıştır.
Eski Kesmez Köyü yerleşimi ve mimarisi halen yaşamakta olan ve çevresindeki
özgün coğrafi ve iklimsel koşullardan temellenen bir mimari anlayışı yansıtır. Bu doğal
yerleşkede özgün formlarında zorunluluklar daha belirleyici olarak karşımıza
çıkmaktadır. Eski Kesmez’de topoğrafya, coğrafi ve peyzaj açısından kimlik
kazandırmıştır. Kendiliğinden oluşan bir yerleşim dokusu ile planlı doku farklılıklar
göstermektedir. Yeni konutların üretiminde esas olan yapının estetik kaygısından çok,
gerekliliğe göre inşa edilmesidir. Evler temelde ekonomik ve gündelik pratiklere cevap
verecek nitelikte yapılmıştır. Çünkü ev, ekonomik faaliyetlerle, tarım ve hayvancılıkla
ilgili, akrabalık bağları gibi birçok ilişkilerin birleştiği bir mekândır. Ürünlerin
depolanması, beslenme, barınma, bireysel temizlik, bütün ailenin ortak yaşamı ev de
79
gerçekleşir. Yeni Kesmez Köyü konutlarında her mekân her detay kullanıcının yaşama
biçimi ve günlük eylemlerine göre tasarlanmıştır. Estetik ve lüksten çok uzak bu
yapılarda mekânlar işlevsel kaygıların ağır bastığı çözümlemeler yapılmıştır. Yapay
oluşturulan bu yeni kırsal yerleşimde var olan bir çevre üzerinde planlı ve düzenli bir
etki söz konusudur.
Uzun yıllar boyunca varlığını korumuş ve günümüzde de devam ettiren eski
Kesmez Köyü konutlarının, doğal ve sosyo-kültürel çevre etkenlerini dikkate alınarak
biçimlendiği, kültürel bir süreklilik sonucu oluştuğu ortaya konulmuştur. Yeni Kesmez
Köyü konutlarında ise doğal çevre verilerinin çok dikkate alınmayarak biçimlendiği,
sosyo-kültürel etkenlerinin de kısmen dikkate alınarak biçimlendiği görülmüştür. Tüm
bu olumsuzluklara rağmen yöre halkının yeni köy yerleşiminden ve konutlarında
oldukça memnun oldukları gözlenmektedir.
Bu eksikliklerin giderilmesi ve köylünün kendi doğal ortamı gibi rahatça yaşam
sürecek konutların yapılması için; bulunduğumuz zamanın şartlarına ve yörenin çevre
koşullarına uygun, kültürel değerleri ön planda tutacak kırsal mimari yapılarının,
günümüz yaşam koşulları ve teknolojisi ile de bütünleşecek yeni tasarımlara ışık tutacak
şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu amaçla yer değiştiren köylerde yapılacak projelerde;
Doğal çevre verileri dikkate alınarak, kullanıcı için gerekli konfor şartları
sağlanarak, her konut için iklimsel özellikler göz önünde bulundurularak yönlenme
sağlanmalıdır. Topoğrafya verileri dikkate alınarak köy dokusunun belirli ifadelerle
yerleşmede yaşatılması önemsenmeli ve çevrede bulunan doğal malzemeyle yapılar
üretilmelidir.
Sosyo-kültürel etkenler incelenmeli, yöre halkının yaşama şekli ve temel
ihtiyaçları doğrultusunda mekânlar şekillenmelidir. Mekânların büyüklüğü ve
birbirleriyle olan ilişkileri, aile yapısı ve komşuluk ilişkileri doğrultusunda
belirlenmelidir.
Yöre
halkının
mahremiyete
verdiği
önem
göz
önünde
bulundurulmalıdır. Yörenin ekonomik düzeyi ve geçim kaynağına dayalı üretimi
mimari biçimlenmede veri olarak değerlendirilmelidir.
Toplumları ayakta tutan en önemli unsur kültürel mirasıdır. Geleneksel
konutlarda önemli bir yeri olan mekânların bir mimari öğe olmasının yanında bir kültür
mirası olduğu da unutulmamalıdır. Bu nedenle kırsal mimari örneklerinin biçimlenişi
hakkındaki araştırmalar arşivlenerek gelecek kuşaklara ışık tutması sağlanmalıdır.
80
Yer değiştiren kırsallarda uygulanan her yöreye aynı tip projeler; geleneksel
mimariye sahip çıkmayan, yöresel kimliği yok eden, birbirinin aynı, tekdüze ve
kimliksiz yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu bağlamda öncelikle mevcut kırsal mimari ürünler korunmalıdır. İçinde
bulunduğu şartlar gereği yer değişimi zorunlu olan kırsal yerleşme uygulamalarında ise;
‘kalıcı olabilecek’ kaygısı taşınarak tasarlanmalıdır.
81
KAYNAKLAR
Aran, K., 2000, Barınaktan öte: Anadolu kır yapıları, Tepe Mimarlık Kültür Merkezi,
Ankara.
Arslan, H., 2010, Ünlü A., Afet sonrası yeniden yapılanma sürecinde yer değiştirme ve
yere bağlılığın değerlendirilmesi: Düzce örneği, İTÜ Dergisi/A, Mimarlık,
Planlama, Tasarım, Cilt:9, Sayı:1, 43-53.
Asatekin, G., 1993, Tarihsel çevre korumanın kuramsal çerçevesi, Tarihsel Çevre ve
Sorunları Sempozyumu, Ankara Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve
Uygulama Merkezi, Ankara.
Aşkar, M., 2000, Karapınar’daki bazı gelenek ve göreneklerin dini açıdan
değerlendirilmesi, Karapınar Sempozyumu, Karapınar.
Aydın, D., 2008, Contextual values in rural architecture: Kilistra (Gökyurt)
settlement/Turkey, Regional Architecture and Identity in the Age of Globalization,
Volume I.
Aydın, D., Çınar, K., 2009, an analysis of cultural and geographical lasting
characteristics through the use of local materials in Anatolia: dwellings in the
Konya plain, Turkey, Global Built Environment Review (GBER), International
Centre for Development and Environmental Studies Vol.7 No. 1, pp 31-49.
Aydın, G. , 2006, Karapınar (Konya) ilçesinin coğrafi etüdü, Yüksek Lisans Tezi,
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Konya.
Batur, A. ve Gür, Ş., 2005, Doğu Karadeniz’de kırsal mimari, Milli Reasürans T.A.Ş.
Baytın, D., ve Erdim, M., 1983, ‘Halk mimarisi ve geçmişe özlem Bodrum deneyimi’,
4. İstanbul Sanat Bayramı Son Yüzyılda Ülkemizde ve Dünyada Sanat ve
Mimarlık, Sempozyum 83, 17-23 Ekim 1983, MSÜ, İstanbul.
Bektaş, C. , 2005, Halk yapı sanatı, Literatür Yayıncılık, İstanbul.
Biro, A., G., Yürekli, F., 2010, Elektronikleşen çevrede mimarlık, İTÜ Dergisi/A,
Mimarlık, Planlama, Tasarım, Cilt:9, Sayı:1, 22-30.
Can, M., Esengün, K., 2007, Avrupa birliği kırsal kalkınma programlarının Türkiye’nin
kırsal kalkınması açısından incelenmesi: SAPARD ve IPARD örneği, G.O.Ü.
Ziraat Fakültesi Dergisi, 24 (2), 43-56.
Cin, H., 1990, “Açılış konuşması”, Türkiye Halk Mimarisi Sempozyumu, 5-7 Mart
S.Ü., Konya.
Çevik, S., Beşgen, A., Tuluk, Ş., Vural, S., Cordan, Ö., 1999, Osmanlı kentinde yeşil
ögesinin kullanımı Bursa ve yakın çevresinde örneklenmesi, XI. Uluslar Arası
Yapı ve Yaşam Kongresi, Bursa.
82
Çevik, S. ve Eminağaoğlu, Z., 2004, Kırsal yerleşme amaçlı çerçeve politikaların
oluşturulması, bileşenleri ve öğeleri, K.T.Ü. Araştırma Fonu, Trabzon.
Çınar, K. , 1990, ‘Konya ovası kırsal yerleşmelerinde planlamaya ilişkin bir yöntem
araştırması’, Doktora Tezi, Selçuk üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya.
Çorapçıoğlu, K., Çakır, S., Aysel, N. R., Görgülü, H. C., Kolbay, D., Seçkin, N.P.,
Ünsal, E., 2008, Yöresel kırsal mimari kimlik, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
Teknik Araştırma Ve Uygulama Genel Müdürlüğü, Kitap-1, İstanbul.
Çorapçıoğlu, K., Çakır, S., Aysel, N. R., Görgülü, H. C., Kolbay, D., Seçkin, N.P.,
Ünsal, E., 2008, Yöresel kırsal mimari kimlik, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
Teknik Araştırma Ve Uygulama Genel Müdürlüğü, Kitap-1, İstanbul.
Davulcu, M., 2009, Sakarya yöresi kırsal yerleşmelerinde konut mimarisi ve ustalık
geleneği üzerine bir inceleme, Kastamonu Education Journal Vol:17 No:2.
Dağıstanlı, K. , 2007, Mimarsız mimarlık ve Bingöl, Kiğı, Alagöz Köyü üzerine bir
inceleme, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
İstanbul.
Demirarslan, D., 2007, Eski bir Bektaşi yerleşimi: Yörük Köyü’nde evler ve odanın
oluşumu, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi.
Demirbilek, F., N., 1984, Some examples of vernacular architecture in hot-arid regions
of Turkey, Procedings of the First National Conference on the Science and
Technology of Buildings, Khartoum.
Demirel, S., 2005, Production of space in postearthquake region: three cases from
Düzce, Master Thesis, METU, Ankara.
Divanlıoğlu, D., 1980, Mimarlıkta biçimlerin oluşma etkenleri, Doçentlik Tezi, Yıldız
Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Eldem, S. H., 1984, Türk evi, “Osmanlı Dönemi I”, Türkiye Anıt Çevre, Turizm
Değerlerini Koruma Vakfı, İstanbul.
Eminağaoğlu, Z., 2004, Kırsal yerleşmelerde dış mekan organizasyonu-ilgili politikalar
ve değerlendirmeler, Doktora Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Trabzon.
Eminağaoğlu, Z., Çevik, S., 2006, Doğa-kırsal yerleşme birliktelikleri, Kafkas
Üniversitesi, Artvin Orman Fakültesi Dergisi, (7)1; 28-40.
Eminağaoğlu, Z., Çevik, S., 2007, Kırsal yerleşmelere ilişkin tasarım politikaları ve
araçlar, Gazi Üniversitesi, Mühendislik Ve Mimarlık Fakültesi Dergisi, 22(1),
157-162.
83
Eres, Z., 2014, Erken Cumhuriyet döneminde çağdaş kırsal kimliğin örneklenmesi:
planlı göçmen köyleri, Mimarlık 375:58-63.
Eres ,Z., Akın A., 2010, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurulan planlı
yerleşmeler, İTÜ Dergisi/A, Mimarlık, Planlama, Tasarım, Cilt:9, Sayı:1, 79-90.
Eyüce, A., 2005, Geleneksel yapılar ve mekanlar, Birsen Yayınevi, İstanbul.
Günay, R., 1989, Geleneksel Safranbolu evleri ve oluşumu, Kültür Bakanlığı Yayınları,
Ankara.
Gür, Ş. Ö. , 2000, Doğu Karadeniz örneğinde konut kültürü, Yapı Endüstri Merkezi
Yayınları, İstanbul.
Gürbüz, O., 1996, “Van Gölü çevresinde kır yerleşmesi”, Çağlar Boyunca Anadolu’da
Yerleşim ve Konut Uluslararası Sempozyumuna Gönderilen Öneriler.
Gündüz, İ., 1980, Bütün yönleriyle Karapınar, Karapınar Belediyesi, Konya.
Güvenç, B. , 2010, İnsan ve Kültür, Remzi Kitapevi, İstanbul.
Göker, M., 2009, Türklerde oturma elemanlarının tarihsel gelişim süreci, Zfwt Vol.1,
No.1, Journal of World of Turks.
Hasol, D. , 1998, Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü, Yapı-Endüstri Merkezi Yayınları,
İstanbul.
Karpuz, H., 2000, Karapınar ve çevresindeki Türk devri yapılarına toplu bir bakış,
Karapınar Sempozyumu, Karapınar.
Kantar, Z., 1998, Kırsal yerleşmelerde dış mekan organizasyonu-Artvin İli Köyleri,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Trabzon.
Kavas, K. R. , 2011, Antalya İncirkırı geleneksel kırsal mimarisinde doğa-kültür ilişkisi,
Zeitschrift für die Welt der Türken Journal of Wold of Turks, Antalya.
Kızılaslan, N., 2006, Kente uzaklığın kırsal aile yapısına etkileri, Z.K.Ü. Sosyal Bilimler
Dergisi, Cilt 2, Sayı 3.
Kuşçu, A. C., 2006, Sürdürülebilir mimarlık bağlamında gelenkesel Konya evi üzerine
bir inceleme, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, İstanbul.
Küçükerman, E., 2007, Kendi arayışı içinde Türk evi, Türkiye Turing Ve Otomobil
Kurumu, İstanbul.
Koday, Z., 2013, Yeri değiştirilen köy yerleşmelerine örnek: Aşağı Çat, Yukarı Çat ve
Taşağıl Köyleri, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 17(1):
223-238.
84
Konyalı, İ. H., 1970, Abideleri ve kitabeleri ile Konya-Ereğli tarihi, Fatih Matbaası,
İstanbul.
Köse, A., 2006, Balıkesir örneğinde geleneksel kırsal avlu duvarı, Afyonkocatepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 8(2):159-184, Balıkesir.
Köse, A., 2007, Türkiye’de geleneksel kırsal konut planlarında göçebe türk kültürü
izleri, Afyonkocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(2):158-191,
Balıkesir.
Mutlu, B., 1975, “Kırsal alanlardaki kültürel değerlerin korunması üzerine inceleme”,
Yapı, (12):34-37.
Özbek, N., 1990, Geleneksel evlerde bina formunu etkileyen faktörler ve formun
tanımlanması, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, İstanbul.
Rapoport, A. , 1977, Kültür mimarlık tasarım, (Çev., S., Batur), Tunç Matbaacılık,
Yapı-Endüstri Merkezi Yayınları.
Rapoport, A., 1969, House form and culture, Prentice Hall, Inc., Englewood Cliffs,N.J.,
London.
Rudofsky, B., 1964, Architecture without architectures, The Museum Of Modern Art,
Newyork.
Roaf, S., Fuentes, M. and Thomas, S., 2003, Ecohouse 2 a design guide, Architectural
Pres, Oxford.
Sabatino, M., 2010, ‘Documenting rural architecture’, Journal of Architectural
Education, 63(2), 92-98.
Sümerkan, M. Reşat, 1990, Biçimler etkenler açısından Doğu Karadeniz kırsal
kesiminde geleneksel evlerin yapı özellikleri, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü, Trabzon.
Şahinkaya, S., 2010, ‘İdeal Cumhuriyet Köyü’: Cumhuriyeti kuranların tahayyülüne bir
örnek, Mülkiye, Cilt: XXIV, Sayı: 225, 38-44.
Sunkar, M., 2009, Kayabeyli’nin (Baski/Elazığ) yer değiştirmesinde etkili olan doğal
olaylar, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 19(2).
Tunçdilek, N., 1967, Türkiye iskan coğrafyası, kır iskanı (köy-altı iskan şekilleri).
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, No: 1283, Coğrafya Enstitüsü
Yayınları No: 49, İstanbul.
Turgut, H., 1990, Kültür-davranış-mekan etkileşiminin saptanmasında kullanılabilecek
bir yöntem, Doktora Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
İstanbul.
85
Tolun, Denker, B., 1977, Yerleşme coğrafyası kır yerleşmeleri, İstanbul Üniversitesi
Yayınları No:2275, Coğrafya Enstitüsü Yayınları No:93, İstanbul.
Usman, E., 2011, Kırsal yerleşmelerde su etkisi ve eskişehir örneği, Çevre-Tasarım
Kongresi, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul, 57-66.
Ünügür, H. T. ve Ünügür, M., 1992 , ‘Gelenekten geleceğe evimiz proje yarışması
raporu’, Gelenekten Geleceğe Evimiz Proje Yarışması, T.C Kültür Bakanlığı
Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 146-187.
Yaman, C. , 2009, Konya İli Karapınar İlçesinin, tarihi, sosyal ve kültürel yapısı,
Yüksek Lisans Tezi, Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Niğde.
Yılmaz, Çakmak, B., 2011, Kırsaldan kente göç sürecinde mekânsal değişim (mekânsal
dizim yöntemiyle analiz), Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya.
Yürekli, H., Yürekli, F., 2007, Türk Evi Gözlemler-Yorumlar, YEM Yayınları, İstanbul.
Zengin, A., 2012, Karapınar ‘sultaniye’ şehrengizi, Karapınar Belediyesi Kültür Yayını,
Konya.
İNTERNET KAYNAKLARI
Web İletisi 1, http://www.turkiyetanitma.com/sehir.php?id=53 [Ziyaret Tarihi:10 Mayıs
2014].
Web İletisi 2, http://tatilgezitur.blogspot.com/2013/05/mardin-tarihi-evleri.html [Ziyaret
Tarihi: 10 Mayıs 2014].
Web İletisi 3, http://tr.wikipedia.org/wiki/Serender [Ziyaret Tarihi: 4 Nisan 2014].
Web İletisi 4, http://www.resimbul.com/kapadokya/kapadokya-tas-evler.xhtml [Ziyaret
Tarihi: 19 Mayıs 2002].
Web İletisi 5, http://maps.google.com/ [Ziyaret Tarihi: 11 Nisan 2014].
Web İletisi 6, http://www.mimdap.com [Ziyaret Tarihi: 7 Ekim 2014].
Web İletisi 7, Köy kanunu, 1924, http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.442.pdf
[Ziyaret Tarihi: 1 Kasım 2014].
Web İletisi 8, http://www.yadigardundar.com/makaledetay-968/sinan-meydan-yazdiataturkun-akilli-projesi-2-ideal-cumhuriyet-koyu-projesinden-venus-projesine-2mayis-2011.html [Ziyaret Tarihi: 23 Ağustos 2014].
86
EKLER
EK-1 Yeni Kesmez Köyü örnek meskenler
Şekil EK-1.1. Örnek meskenlerin yerleşke vaziyetindeki yeri
YAPI 1: EŞREF PANCARCI EVİ
Yapı Özellikleri
Yapım Tarihi
Tip Durumu
Eklenti
Yapı Yerleşim İlişkisi
Sokağa konumlanması
Komşuluk ilişkisi
Yapı Birimleri
Konut Kapalı Alan
Müştemilat Birimleri
1973
Tip 1
Var
Sokak (köşe başı)-avlu-seki-konut
Bitişik ve sıkışık düzen
2 oda + 1 mabeyn; Ek bina 2 oda + 1 mabeyn
Aşhane, hela, ahır, yemlik, odunluk
87
EŞREF PANCARCI EVİ GÖRSELLERİ
Meskenin sokakla ilişkisi
Meskenin avlu içindeki konumu
Avlu içindeki aşhane
Aşhanenin iç mekanı
Aşhanedeki ocak ve peynir yıkama yeri
Aşhane içindeki un deposu
Meskene ilk girilen yer mabeyn
Oda yüklük ve gusülhane kapısı
88
EŞREF PANCARCI EVİ PLAN ve GÖRÜNÜŞLERİ
89
YAPI 2: DURMUŞ ALİ TÜRKKOL EVİ
Yapı Özellikleri
Yapım Tarihi
1973
Tip Durumu
Tip 1
Eklenti
Yok
Yapı Yerleşim İlişkisi
Sokağa konumlanması
Sokak-avlu-seki-konut
Komşuluk ilişkisi
Bitişik ve seyrek düzen
Yapı Birimleri
Konut Kapalı Alan
1 oda + 1 mutfak +1 mabeyn
Müştemilat Birimleri
Aşhane, hela, depo, ahır, yem deposu
Şekil EK-1.2. Durmuş Ali Tükkol evi sketch görünüşü
90
DURMUŞ ALİ TÜRKKOL EVİ GÖRSELLERİ
Meskenin avlu içindeki konumu
Aşhane iç mekanı
Konuta ilk girilen yer ‘mabeyn’
Oda içindeki depolama birimleri
Müştemilat birimlerinin avlu içindeki konumu
Avlu içindeki kuyudan su içen çocuk
Konuta sonradan eklenen mutfak
Oda içindeki sabit yatak elemanı
91
DURMUŞ ALİ TÜRKKOL EVİ PLAN ve GÖRÜNÜŞLERİ
92
YAPI 3: H.MUSTAFA YANIKLI EVİ
Yapı Özellikleri
Yapım Tarihi
1973
Tip Durumu
Tip 2
Eklenti
Yok
Yapı Yerleşim İlişkisi
Sokağa konumlanması
Sokak-avlu-seki-konut
Komşuluk ilişkisi
Bitişik ve seyrek düzen
Yapı Birimleri
Konut Kapalı Alan
4 oda +1 mabeyn
Müştemilat Birimleri
Aşhane, hela, depo, ahır, yemlik
Şekil EK-1.3. H.Mustafa Yanıklı evi sketch görünüşü
93
H.MUSTAFA YANIKLI EVİ GÖRSELLERİ
Meskenin avlu içindeki konumu
Müştemilat birimlerinin avlu içindeki konumu
Aşhane iç mekanı
Hangar iç mekanı
Mesken ve avlu duvarını birleştiren asma bahçesi
Meskene sonradan eklenen tuvalet ve banyo hacmi
Oda içinin mutfağa dönüştürülmüş hali
Yüklük hacmi buzdolabı yeri olarak kullanılmış
94
H.MUSTAFA YANIKLI EVİ PLAN ve GÖRÜNÜŞLERİ
95
YAPI 4: KİRAZ YEŞİLDAĞ EVİ
Yapı Özellikleri
Yapım Tarihi
Tip Durumu
Eklenti
Yapı Yerleşim İlişkisi
Sokağa konumlanması
Komşuluk ilişkisi
Yapı Birimleri
Konut Kapalı Alan
Müştemilat Birimleri
1973
Tip 2
Yok
Sokak-avlu-seki-konut
Bitişik ve seyrek düzen
4 oda +1 mabeyn
Aşhane, hela, depo, ahır, yarı açık ahır, yemlik
Şekil EK-1.4. Kiraz Yeşildağ evi sketch görünüşü
96
KİRAZ YEŞİLDAĞ EVİ GÖRSELLERİ
Meskenin avlu içindeki konumu
Avlu içinde yer alan kuyu ve hela
Aşhane iç mekanı
Hangar iç mekanı
Hayvan barınakları ana avludan ayrılmış
Hayvan barınakları avlusundaki yalaklar
Mabeyn
Mabeyn ile odaları ayıran ‘aralık’
97
KİRAZ YEŞİLDAĞ EVİ PLAN ve GÖRÜNÜŞLERİ
98
ÖZGEÇMİŞ
KİŞİSEL BİLGİLER
Adı Soyadı
Uyruğu
Doğum Yeri ve Tarihi
Telefon
Faks
e-mail
:
:
:
:
:
:
Hatice ÇINAR
TC
KONYA 10.01.1987
05304994814
[email protected]
EĞİTİM
Adı, İlçe, İl
Meram Muhittin Güzelkılınç Lisesi,
Lise
:
Karatay,KONYA
Üniversite
: Selçuk Üniversitesi, Selçuklu, KONYA
Yüksek Lisans : Selçuk Üniversitesi, Selçuklu, KONYA
Doktora
:
Derece
Bitirme Yılı
2005
2010
Devam ediyor
İŞ DENEYİMLERİ
Yıl
2010-2013
2013-Halen
Kurum
Selçuk Üniversitesi
Selçuk Üniversitesi
Görevi
Iç mimar
Öğretim görevlisi
Download