ÇOCUKLARIN / GENÇLERİN YAŞAMLARINDAKİ SAVUNMASIZLIKLAR Çocukların / gençlerin yaşamlarında gelişimsel, duygusal, zihinsel, fiziksel ve sosyal savunmasızlıklar görülebilmektedir. Öğrenme, hafıza, algılama, sorun çözme konusunda sorunlar yaşayan zihinsel olarak savunmasız çocuklar/gençler yeni bilgiyi işleme ve birleştirmede zorlanırlar. Okuma, yazma ve özellikle matematiksel becerileri yetersizdirler. Sosyal savunmasızlıklar diğer savunmasızlık çeşitlerine göre daha kapsamlı bir kavramdır. ÇOCUKLARIN VE GENÇLERİN YAŞAMLARINDAKI SOSYAL SAVUNMASIZLIK GÖSTERGELERİ Sosyal savunmasız gruplar arasında sıralanan çocuklar ve gençler çoğu zaman “dezavantajlı” olarak da nitelendirilmektedirler. Bu anlamda etnik ve kültürel kimlik, ailenin yoksulluğu, göç etmek zorunda kalmış ve engelli olmak, eğitim olanaklarının ve kalitesinin düşük olduğu bölgelerde oturmak, erken yaşta okulu terk etmek zorunda kalmak ya da okul yaşamına hiç dâhil ol(a)mamak gibi özellikler bu grupları tanımlamak için kullanılmaktadır. YOKSULLUK Bugün başta yoksul ülkeler olmak üzere çoğu ülkede aileler, yoksulluk sınırı altında yaşamını sürdürmektedirler. Ekonomik durumun yeterli olmamasına bağlı olarak bu aileler okul masraflarını, besin ve sağlık kaynaklarına ilişkin tüketim harcamalarını azaltmak durumunda kalmaktadırlar. IRK/ETNİSİTE Özellikle kentte yaşayan çocuk ve gençler sosyal, ekonomik ve siyasal değişim ve dönüşümlere daha yakından tanık olmaktadırlar. Bu çocukların farklı renk ya da ırka sahip olmalarına bağlı olarak eğitimlerini sürdürdükleri okullar dahi ayrılabilmektedir. TOPLUMSAL CİNSİYET Kendilerine atfedilen değer ve rollere bağlı olarak çoğu kadın; “eğitim”, “aile” ve “çalışma” yaşamlarında doğrudan ve dolaylı yollarla ayrımcılığa maruz kalabilmektedir. Bu durum yaşamlarının erken yıllarında çocukların ve gençlerin özsaygılarının azalmasına, kendilerine olan güvenlerini yitirmelerine neden olabilmektedir. Bazı ailelerde ise oyun çağında olan pek çok çocuk, yüzünü dahi görmediği eş adayını evlendiği gün görerek kaderine boyun eğmek durumunda kalmakta, erken yaşta anne olmaktadır. Çoğunlukla ergenlik yıllarında anne olan bu çocuklara “anne”, “kadın” ve “gelin” olmaya ilişkin sorumluluklar yüklenmektedir. Çocuk yaşlarda bu sorumlulukların üstesinden gelemeyen “çocuk gelinler” çoğu zaman evliliğin erken yıllarında eşi ve eşinin ailesi ile sorunlar yaşayabilmektedirler SAĞLIK Özellikle gençlik döneminde vücut geliştirme ve estetik görünmeye olan merak, gençlerin vücut gereksinimlerini karşılayacak besin ögelerini istenilen biçimde almamalarına neden olabilmektedir. Bazı kitle iletişim araçlarında yayınlanan, bireyi aç ve dengesiz beslenmeye yönlendiren rejimler; büyüme, gelişme, okul başarısı ve sağlığı olumsuz yönde etkileyerek tedavisi güç hastalıklara neden olabilmektedir. FARKLI CİNSEL YÖNELİME SAHİP OLMAK Farklı cinsel yönelimleri [(kendi cinsiyetinin mensupları ile cinsellik yaşamaya yönelik eğilim (eşcinsel yönelim), karşı cinsiyetle (heteroseksüel) ya da her iki cinsiyetle cinsellik yaşamaya yönelim (biseksüel yönelim)] nedeni ile çoğu birey sözlü şiddet ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Cinsel yönelimin açığa çıkması ile birlikte bu bireylerde zorbalık, dayak, dışlanma ve taciz korkusu ortaya çıkabilmektedir. Nitekim Avrupa Konseyi tarafından 2011 yılında yayınlanan raporda da belirtildiği gibi farklı cinsel yönelimi olan bireyler özellikle halka açık yerlerde, ciddi şekilde nefret suçuna ya da nefret içerikli olaya maruz kalmaktadırlar. Aile ortamlarında şiddet görmekte ya da örneğin polis gibi bazı devlet görevlileri, farklı cinsel yönelimi olan bireylere yönelik şantaj yapmakta ve onları taciz etmektedirler. SAVAŞLAR Dünya üzerinde pek çok çocuk/genç çatışma ve savaş ortamında yaşamını sürdürmekte ve evlerinden ayrı yaşamak durumunda kalabilmektedir. Savaş ve çatışma ortamlarındaki çocuklar yaralanma, sakat kalma, anne-babasını yitirme ya da hayatta kalabilse bile psikolojik travma geçirme ve hatta ölme gibi riskli durumlara maruz kalmaktadırlar. Çocuk Vakfı tarafından 2001 yılında yayınlanan rapora göre bazı ülkelerde çocukların hükÜmet ya da muhalif gruplar adına hiç eğitim almadan 15-18 yaş aralığında ve hatta 7 yaşında askere alınmaları çocukların savunmasız koşullarını ikiye katlamaktadır. Buna göre bu çocukların pek çoğu ön saflarda çarpışmalara dâhil edilirken; bazıları da casus, haberci, nöbetçi, hamal, hizmetçi ya da seks kölesi olarak kullanılmaktadır. YAŞ DÖNEMLERİNE GÖRE (SOSYAL) SAVUNMASIZLIK ÖRNEKLERİ Çocukların ve gençlerin yaşamındaki (sosyal) savunmasızlıklar; çocukların yaşamlarını etkileyen olumsuz / riskli koşullarda yaşam sürdürmelerine neden olan yapılarla ilişkili olmaktadır.Çocukların ve gençlerin yaşamındaki (sosyal) savunmasızlıklar çoğu zaman yaşam döngüsünden hareketle açıklanmaktadır. Yaşam döngüsü, anne karnından ölünceye kadar yaşam boyu bireylerin ihtiyaçlarının değiştiği yaş dönemlerini açıklamaktadır 0-4 yaş Gerek bedensel, gerekse zihinsel olarak yeterli gelişme ve olgunlaşma düzeyinde olmamaları ve başkalarına yüksek düzeyde bağımlı olmaları nedeni ile 0-4 yaş aralığındaki çocuklar, diğer yaş dönemlerindeki çocuklara göre en savunmasızlarıdır 5-11 yaş Bu yaş aralığındaki çocuklarda ise ailenin çalışmaması ya da gelirinin yetersiz olmasına bağlı olarak çocuklar okula devam edemeyebilmektedirler. Bazı aileler toplumsal cinsiyet rollerine bağlı olarak kız çocuklarının okula gitmeleri yerine evdeki sorumlulukları yerine getirmelerini daha öncelikli buldukları için kız çocuklarını okula göndermemektedirler 12-24 yaş Bu yaş aralığında ise gençler yeterli eğitim alamamak ve sağlık kurumlarına erişememek gibi savunmasız bir yaşam sürdürmek durumunda kalabilmektedirler. Böyle gençler arasında ailenin sosyal kontrolünün yetersiz olmasına bağlı olarak riskli davranışlar sergileme, erken yaşlarda hamile kalma, HIV/AIDS gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma, şiddete maruz kalma ve çoğu zaman erken ölüm riski de yüksek olabilmektedir. İNSAN HAKLARI VE (SOSYAL) SAVUNMASIZ ÇOCUKLAR / GENÇLER Çocuk Hakları kavramı ilk kez 25 Eylül 1924 tarihinde Milletler Cemiyeti Genel Kurulu tarafından kabul edilen Cenevre Beyannamesi’nde kullanılmıştır. Daha sonra 20 Kasım 1959 tarihinde Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Kurulu tarafından Çocuk Hakları Bildirgesi kabul edilmiştir. Bu bildirge 10 ilkeden oluşmaktadır. 1. ilke bu bildirgede yer alan haklardan herhangi bir ayrım (din, dil, ırk, renk, cinsiyet, milliyet, mülkiyet, siyasi, sosyal sınıf) yapılmaksızın tüm dünya çocuklarının yararlanma hakkı olduğunu belirtir. 2. ilke çocuğun korunması, yetişmesi ve çıkarlarının gözetilmesine vurgu yapar. 3. ilke her çocuğun doğduğu andan itibaren bir adı ve bir devletin vatandaşı olma hakkının olduğunu ifade eder. 4. ilke sosyal güvenlik hakkı ve kapsamına ilişkindir. 5. ilke fiziksel, zihinsel ya da sosyal engeli bulunan çocuğa gerekli tedavi, eğitim ve bakım sağlama haklarını içerir. 6. ilke çocuğun, ailesinin (anne-babasının) bakım ve sorumluluğu altında yetiştirilmesi gereğini vurgular. 7. ilke çocuğun eğitim hakkına açıklık getirir. 8. ilke koruma ve kurtarma olanaklarından ilk yararlananlar arasında her koşulda, çocuğun olması gerektiğini belirtir. 9. ilke çocuğun her türlü istismar, ihmal ve sömürüye karşı korunması gereğine değinir. 10. ilke, ayrımcılığı teşvik eden her türlü uygulamalardan (ırk din ya da başka ayrımcılıklar) çocuğun korunma hakkı olduğunu belirtir. Bu sözleşme, çocuğa uygulanabilecek kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, 18 yaşına kadar her insanın çocuk sayıldığını öne sürer (Madde 1). Çocuk Hakları Sözleşmesi 4 genel ilkeyi kapsamaktadır: Ayrım yapmama ilkesi (Madde 2), Çocuğun çıkarları (Madde 3), Yaşama, varlığını sürdürme ve gelişme hakkı (Madde 6) Çocuğun görüşlerine saygı (Madde 12) Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde çocuklar için haklar; 1. Koruma, 2. Temin etme /sağlama 3. Katılım ve 4. Tanıtma 1. Sözleşmede; Şiddet, istismar, ihmal, kötü davranma ya da sömürüye karşı (Madde 19 ve kısmen Madde 36), onur ve itibarına haksız biçimde yapılan saldırılara karşı çocuğun korunma hakkı vurgulanmaktadır (Madde 16). 2. Ayrıca temin etme / sağlama kapsamında çocuğa İsim ve vatandaşlık (Madde 7), Sosyal güvenlik (Madde 26), Yeterli hayat şartları (Madde 27) ve Eğitim ihtiyaç ve fırsatlarının sağlanması konusunda güvenceler sağlanmaktadır (Madde 28-29). 3. Çocuğun katılımı kapsamında; 4. Tanıtma kapsamında; Sözleşme ilke ve hükümlerinin uygun ve etkili araçlarla yetişkinler kadar çocuklar tarafından da öğrenilmesi (yani sözleşme maddelerinin taraf devletler tarafından tanıtılması) gereği ortaya konulmaktadır (Madde 42). Çocukluğa ilişkin evrensel değerleri sıralayarak çocukları riskli ve savunmasız koşullara karşı korumayı savunan bu sözleşme dünyadaki ülkelerin tümünde çok zor koşullar altında yaşayan ve bu nedenle özel ilgiye ihtiyacı olan çocukların olduğunu da göz önünde bulundurur. Bu nedenle Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde; Göçmen ve refakatçisi olmayan göçmen (Madde 22), Sokakta yaşayan ve güvenli bir yer arayan (Madde 20 ve Madde 39), Zihinsel ve bedensel engeli olan (Madde 23), Silahlı çatışmalarda yer alan (Madde 38 – 39), Her türlü alıkoyma, cezaevine gönderilme ya da muhafızlı kurumlara yerleştirilme dahil özgürlüğünden yoksun bırakılan ve çocuk ıslah sistemleriyle ilişkisi olan (Madde 37 ve Madde 40), Çocuk işçiliği ile ekonomik istismara maruz kalan (Madde 32), Cinsel sömürü ve istismara maruz bırakılan (Madde 34), Satılan, kaçırılan ve fuhuşa konu olan (Madde 35), Azınlık ya da yerli bir halktan gelen (Madde 30) çocukların ilgili tehlikelere karşı korunması konusunda maddelere yer vermektedir. Ayrıca sözleşmede; Çocukların madde kullanımı, maddelerin yasa dışı üretimi ve kaçakçılığı alanında kullanılması (Madde 33) konusunda taraf devletler aracılığı ile koruma sağlanması ve önlemler alınması gereğine vurgu yapılmaktadır.