YEREL DÜZEYDE ÇEVRE Y9NETİlWi VE . PLANLAMASININ ILKELERI VE YONTEMLERI Fİruz Demİr Y AŞAMIŞ* GİRİŞ Üretim ve tüketim sürecinin geleneksel koşul ve kalıplarında meydana gelen hızlı bir denetime alınamaması sonucunda ortaya çıkan nüfus patlaması ve düzensiz kentleşmenin yarattığı çevre kirlenmeleri kentlerimizi tehdit eden bir olay duru­ muna gelmiştir. Ulusal gelirden çevre koruma amacıyla ayrılabilecek kaynakların yeter­ sizliği, birey başına düşen yıllık gelirin azlığı, gelir dağılımı eşitsizlikleri, yerel yönetimlerin çevre sorunları karşısındaki bilinçsizliği, ilgisizliği, yetersiz örgütlenme düzeyi, ülkede ulusal çevre stratejisinin belirlenmemiş olması ve bu stratejinin gerekli kılacağı yasal ve yönetsel önlemlerin henüz gerçekleştirilememiş olması biraz önce be­ lirtilen tehdidi çok daha büyük boyutlara ulaştırmaktadır. değişmenin akılcı Bu kadar büyük boyutlara ulaşan tehdidin çözümlenmesi. kuşkusuz herşeyden önce merkezi hükümetin soruna eğilmesini ve köklü yönetsel, hukuksal, ekonomik ve akçalı çözüm yolları ve olanaklar geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Ancak, daha başlangıçta böylesine bir yargıya varmak, doğru olsa bile, sorunun çözümünü bir yana bırakarak büyümesİne göz yummak anlamına da gelebilir. Gerçekten yerel yönetimlerimiz ve özellikle belediyelerimiz çevre sorunlarının önlenmesinde oldukça önemli sayılabilecek olanaklara sahiptir. Buna karşın özellikle belediyelerimiz bu olanakların bilincinde değildir. Bu raporun amacı özellikle dikkatleri bu olanaklar üzerine çekmek ve daha dikkatli çevresel örgütlenme ve yönetim davranışlarının oluşturulmasını sağlamaya çalışmakur. Çevre sorunlarının en belirgin niteliğine hemen işaret etmek gerekmektedir. Bu, çevre sorununun herşeyden önce yerel yani olayın görüldüğü ve duyulduğu yöreye özgü bir olayolduğudur. O halde çevre sorunları öncelikle yerel yönetimlerin sorumlu­ luğudur. Gerçekten yerel yönetimler "halkın ortak ve yerel gereksinimlerini gideren" kamu olarak tanımlanırlar. Tanımda yeralan iki temel ölçüt halkın ortak gerek­ kuruluşları • Dr., Çevre Yönetimi Czmanı. Amme Idaresi Dergisi, Ciü 2S, Sayı 1, Mart 1992. AMME İDARESİ DERGİSİ 138 sinmesi olması ve gereksinmenin yerelolmasıdır. Çevre sorunları bu iki ölçüte de tam anlamıyla uymaktadır. Yani, ortak ve yerel sorunlardır. Bu sonuç çevre sorunlarının öncelikle yerel yönetim sorunu olduğunu göstermektedir. Nitekim gerek kuramsal ola­ rak ve gerekse Avrupa Konseyi gibi uluslararası örgütlerde çevre sorunlarının yerel olduğu ve ortaya çıkan tehlike karşısında yerel yönetimlerin gerekli önlemleri alması ge­ rektiği açıkça kabul edilmektedir. Kuşkusuz ülkemizde de çevre sorunlarının öncelikle yerel yönetimlerin bir sorunu olduğu ve çözümlenmesinden yerel yönetimin sorumlu tu­ tulması gerektiği kabul edilmelidir. Ülkemizde görülen çevre sorunlarının önemli bir özelliği kentsel kökenli olma­ kesimdeki sorunların öncelikle altyapı yetersizliği ve gelir azlığından kay­ naklandığı düşünülecek olursa çevre sorunlarının esas itibariyle kentsel alanlarda yoğunlaştığı söylenebilir. larıdır. Kırsal Gerçekten kentlerimiz olması gereken çevre koşulları açısından ele alındığında büyük eksiklikler göstermektedir. Doğalolarak, bunun sonucu da, kentsel yaşam biçiminin bir çok sorunlarla dolu olmasıdır. Kentsel yaşam biçiminin düzenlenmesinden ise belediyeler sorumludur. Yürürlükte olan belediye mevzuatımız kentsel yaşam çevresinin düzenlenmesi amacıyla belediyelere önemli olanaklar vermiştir. Söz konusu olanakları yönetsel düzenleyici metin hazırlama, belediye ceza sistemini uygulama ve izin/ruhsat gibi süreçler açısından ele almak gerekir. Daha önce de belirtildiği kılmak zorundadırlar. bazı üzere, belediyeler kentsel yaşamı sağlıklı ve düzenli Belediyeler bu yoldaki sorumluluklarını yerine getirmek amacıyla yasal yetkilerle donatılmıştır. Belediye yasasının belediye yetkilerini sayan 19. maddesi, belediyelere kent için her türlü girişimde bulunma, yasaklar koyma ve yasak­ lara uymayanlara ceza verme yetkisi getinnektedir. yaşamının kolaylaştırılması Bu yetkiye dayanarak belediyeler düzenledikleri zabıta yönetmelikleri ile bele­ diyenin kolluk gücü olan zabıtanın çalışmalarını kurallara bağlayabileceklerdir. Gerçekten zabıta yönetmeliklerİ kentsel yaşamı düzenleyen ilke ve kuralları ortaya koy­ mak durumundadırlar. Böylelikle de olması gereken veya ulaşılmak istenen kentsel çevre kalitesi açıklanmış ve belirli bir standarda bağlanmış olacaktır. Ne var ki belediyelerimiz şimdiye kadar bu yolu seçmemişler ve zabıta yönetmelikleri, yanlış olarak, yasaklar listesi durumuna getirilmiştir. Herhangi bir bele­ diyenin zabıta yönetmeliğine bakmak bu yargının ne kadar doğru olduğunu gösterecektir. Bunun yanısıra, yönetmelikler gelişigüzel, çelişkili, gerçekdışı ve bi­ limdışı bir çok özellikleri de içermektedir. Bütün bu sakatlıklar ise esasen yanlış biçimlendirilmi,ş olan yönetmeliklerin uygulama yeteneğini tümüyle ortadan YEREL DÜZEYDE ÇEVRE YÖNETİMİ VE PLANLAMASI 139 kaldınnaktadır. Sonuç olarak da kentsel yaşam standardını, ilkelerini ve koşullarını belir­ leyebilecek olan zabıta yönetmelikleri anlamsız maddeler yığını durumuna gelmektedir. Oysa, kentsel çevreyi yakından ilgilendiren hava ve su kirliliği, gürültü, katı görsel kirlenme (afiş, pankart ve levhaların rahatsız edici görünüşü), ulaşım ve otopark sorunu, kentlerin genel temizliği ve yeşil alanlar gibi temel çevre sorunları be­ lediye zabıta yönetmelikleriyle düzenlenebilme olanağına sahiptir. Böylelikle de daha iyi bir çevre gerçekleştiriimiş olacaktır. atıklar, Belediyelerce düzenlenen ikinci tür yönetmelik belediye sağhk zabıta yönetmelikleridir. 1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Yasası İçişleri ve Sağlık Ba­ kanlıklarının uygun bulması koşuluyla belediyelere sağlık zabıta yönetmeliği çıkarma yetki ve ödevini vermiştir. Yönetmelik, Umumi Hıfzısıhha yasasının hükümlerini bele­ diye sınırları içinde belediye zabıtası aracılığıyla uygulama amacına yöneliktir. Bu nite­ liği itibarıyla da kentsel çevreyi daha sağlıklı duruma getirme hedefini taşımaktadır. Belediye zabıta yönetmelikleri için yukarda belirtİlen görüşler sağlık zabıta yönetmelikleri için de geçerlidir. Nitekim, rasgele seçilmiş bir belediye sağlık yönetmeliğinin incelenmesi de konunun hangi açılardan görüldüğünü ve soruna nasıl yaklaşıldığını göstermeye yetecektir. Böyle bir incelemede hemen görülmektedir ki yönetmelikler beldelerin gereksinmeleri ve özellikleri gözönünde tutulmadan hazırlanmıştır. Yine belirtmek gerekir ki gerek İçişleri Bakanlığı ve gerekse Sağlık Ba­ kanlığında yapılan onay öncesi incelemeler de bu konuda önemli bir katkı getirmemek­ tedir. Ortaya çıkan sonuç ise anlamsız yasaklar ve maddeler bütünüdür. Oysa, kentsel çevrenin daha sağlıklı olmasına yönelik bu yönetmelik kentsel çevre gereksinmeleri gözönünde tutularak daha gerçekçi bir şekilde hazırlanabilir ve kentsel çevrenin sağlıkla ilgili standart, ilke ve kuralları daha iyi belirlenebilir. Üçüncü önemli yönetmelik türünü İmar Yönetmelikleri oluşturmaktadır. üzere çevre sorunları düzensiz kent1eşmenin ürünleridir. Kent­ leşme olgusu İmar Yasası ile düzenlenmek istenmiş ve getirilen kuralların belediyelerde imar yönetmelikleriyle uygulanması kararlaştırılmıştır. Bayındırlık ve İskan Ba­ kanlığınca geliştirilen tip yönetmeliğin çevresel endişeleri gidennek açısından yetersiz olduğu hemen söylenebilir. Ancak söylenmesi gereken bir başka konu da belediyelerin imar yasası ve yönetmeliğinde yeralan ilkeleri tam ve eksiksiz olarak uygulaya­ Başlangıçta da belirtildiği madıklandır. Kat farklılıkları, ruhsat başıboşlukları, cadde ve sokaklarda standartlara uyulmaması kentlerimizin görünüşünü bozan etmenlerin başında gelmektedir. AMME İDARESİ DERGİSİ 140 Kısaca özetlemek gerekirse, belediyelerimizin çıkarmak ve uygulamak yetkisine sahip oldukları düzenleyici metinler çevresel endişeler açısından hazırlanmamakta ve böylelikle daha başlangıçta kendilerini başarısızlığa mahkum etmektedirler. lık iki yönetmelik arasındaki ayrım belli değildir. Aynı konular hem zabıta ve hem de sağlık zabıta yönetmeliklerinde yer alabilmektedir. Her iki yönetmelik alanı da tam bir disip­ linsizlik içindedir. Belediyelerin çevre koruma açısından sahip olduğu olanakların ikincisi ceza verme yetkisidir. Belediye yasasının 19. maddesi "beldenin ve belde halkının sağlık, selamet ve refahını sağlamak ve belde düzenini bozulmaktan uzak tut­ mak amacıyla yasaların verdiği yetkiye dayanarak emirler vermek ve belediye yasakları koymak ve yerine getirmek, aksine hareketleri görülenleri cezalandırmak" yetkisini belediyelere vermiştir. Bu genel yetkiye göre belediye sağlık, selamet, refah ve belde düzeni amaçlarıyla emirler ve emirlere uymayan­ lara da ceza verebilecektir. Açıkça görüldüğü üzere, belediyeler çevrenin ana varlıklarını oluşturan sağlık, refah, selamet ve düzen gibi unsurları olması gereken düzeyde kurallara bağlayabilecek ve yasaklar koyabilecektir. Çevrenin korunması konusunda belediyelerin böyle bir yet­ kiye sahip olmaları son derece önemlidir. Ancak, ne yazık ki, uygulamada bu açıdan is­ tenilen sonuçlar alınamamıştır. Gerçekten, Cumhuriyet döneminin ilk yıllannda çıkarılan 486 Sayılı Belediye Ceza Yasası yukardaki ilkelere dayalı olarak belediyelerin ceza sistemini düzenlemiştir. Bu yasa daha sonra 1608 ve 151 sayılı yasalarla değişikliğe uğramıştır. Yürürlükte olan belediye ceza sistemine göre belediye meclisleri "tembihname" düzenleyecek ve yayınlayacaktır. Tembihname belediye meclisince belediye suçu olarak belirlenen olayları ve bunlara verilecek cezanın çeşit ve miktarını belirler. Bu metin ke­ sinleştikten sonra belediyenin ceza vermeye yetkili organları tembihnamede belirlenen suçlan işleyenlere ceza verecektir. Bu yetki çevre koruma amacıyla kullanılabilecektir. Bu yetkiye dayanarak belediye­ ler alıcı ortama kirletici veren kuruluşlara ceza verebilir ve onları ceza yaptınmlarıyla bu davranışlarından vazgeçmeye zorlayabilir. Görüldüğü gibi belediyeler emir ve yasaklar koyabilirler. Emir ve yasakların yer­ belgeye de tembihname adı verilmektedir. Ancak, daha önce de belirtildiği üzere, emir ve yasaklar yanlış olarak zabıta ve sağlık zabıta yöneuneliklerinde yeralmaktadır. Oysa, dikkatli ve özenli hazırlanmış tembihnamelerde belediye meclisleri istenen kentsel çevrenin ceza yaptırımlarını ortaya koyabilmek olanağına sahiptir. aldığı Belediyelerin önemli yetkilerinden biri de çalışma süreci itibariyle üretim sırasında YEREL DÜZEYDE ÇEVRE YÖNETİMİ VE PLANLAMASI 141 sağlık açısından olumsuz sonuçlar doğurabilecek işyerlerini ruhsata bağlama yetkisi­ ne sahip olmasıdır. Çalışma için bir izin belgesi durumunda olan ruhsatlar çalışma koşullarını da içerir. Ancak bu koşulları taşıyan işyerlerinin açılmasına ve çalışmasına İzin verilir. Koşullar yerine getirilmezse ruhsat geri alınır. Umumi Hıfzısıhha Yasasına göre çok önemli görülen ve birinci derece olarak nite­ lenen "gayrisıhhi" kurumlar için ruhsat verme yetkisi özel bir düzene bağlanmıştır. Bu gibi kuruluşlarla ilgili olarak belediyelerin de önemli yetkileri bulunmaktadır. Eski adı Küşat Yönetmeliği, yeni adı İşyeri Açma İzin Belgeleri Yönetmeliği olan bu yönetmelikle belediyeler üretim yerlerinin açılması ve çalışması için gerekli koşulları belirleme yetkisine sahiptir. Söz konusu yönetmelik ilc yönetmeliğin dayalı olduğu yasada da bu kural1arın önemli bir kesimi sayılmıştır. Kaldı ki bu tür izinIerde atık deşarj miktarının da belirlenebilmesi mümkündür. Uygulamada görüldüğü kadarı ile belediyeler bu yetkiyi kullanırken çevre koruma yönünden fazla bir endişe taşımamaktadırlar. Oysa çevre üzerinde zararlı etkisi bulunan bir çok üretim kuruluşu bu yol ilc sıkı bir denetim altına alınabilir. Buna benzer şekilde, yapılaşma izni ve oturma ve kullanma izni ile ilgili tam olarak belediyelerce uygulanmakta olduğu söylenemez. Oysa, bu izinler sırasında da çevre ile ilgili bir çok sorunun çözümlenmesi sağlanabilir. koşulların Bir çok gelişmiş ülkede çevresel planlamanın en etkili aracı olarak çevresel Etki Değerlendirmesi süreçleri geliştirilmiş bulunmaktadır. Bu uygulama biçimine göre, herhangi bir tesis meydana getirmek isteyen kuruluşlar ya da kişiler öncelikle ilgi­ li kamu otoritelerine, yapacakları tesisin çevre üzerindeki etkilerini gösteren bir döküman sunmaktadırlar. Bu döküman ilgili birimlerce gözden geçirilmekte ve şayet tesis yapımcısının zararları etkili bir şekilde ortadan kaldırmayı planladığı anlaşılırsa izin verilmekte aksi takdirde daha farklı çözüm yollarını önermesi istenmektedir. Sonuçta da tesis için ya izin verilmekte ya da reddedilmektedir. Ülkemizde de böyle bir uygulamanın yürürlüğe konulması için Çevre Bakanlığı'nda 1982 tarihli Çevre Kanunu 10. maddesinde bu konuyu düzenlemiş bulunmaktadır. Söz konusu yönetmelik yürürlüğe girmiştir. Ancak, düzenleniş şekli ile kendisinden beklenenleri verebilmekten çok uzak görünmektedir. çalışmalar yapılmaktadır. Belediyeler, biraz önce sözü edilen işyeri açma izin belgesi (ruhsat) verme yetkisini bu açıdan kullanabilirler ve yapılaşma, oturma ve küşat gibi ruhsatlan vermeden önce de bu gibi çevreyi koruyup gözetici kuralları uygulayabilirler. Ruhsat verme yetkisine sahip olan belediyelerimizde eksik olan böyle bir Belediyelerimiz izin belgesi verme yetkisini böyle bir değerlendirmeye dayalı olarak kullandıklarında ülke önemli bir aşama kaydetmiş ola­ değerlendirme anlayışıdır. caktır. AMME İDARESİ DERGİSİ 142 Buraya kadar yaptığımız açıklamalan kısaca değerlendirmek gerekirse, şurası hemen belirtilrnek gerekir ki yukarda sayılan yasal yetkiler halen belediyelerimizde kul­ lanılmaktadır. Belirtilrnek ve dikkat çekilmek istenen konu bu yetkilerin çevre koruma açısından etkili bir biçimde kullanılabileceği ve böylelikle daha iyi bir kentsel çevrenin yaraulabileceğidir. Vurgulamak istediğimiz ana konu belediyelerimizin çevre sorunları alanında bilinçli ve eğitilmiş kadrolara yeteri kadar sahip olamadıklarıdu. Kuşkusuz belediyelerin çevresel örgütlenme düzenlerinin yetersizliği de bu açıdan önemli bir sınulama getir­ mektedir. Yine belirtmek gerekir ki yukarda belirtilenierin her biri gelişmiş ve yeterli örgütsel altyapılara dayanu. İyi bir örgütsel yapıya dayanmayan belediyelerde bu yetki le­ rin aksaması doğaldu. Ancak, gerçekleştirilmesi güç, çok zaman alıcı ve büyük çaplı değişikliklerin gerçekleştirilmesine kadar, belediyelerimizin ellerindeki olanakları daha bilinçli ve akıllı olarak kullanmaları yoluyla kentlerimizde daha iyi bir çevreye kolaylıkla kavuşulabileceği son derece açık bir gerçektir. Bu açıdan İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı'na belediyelere önderlik yapmak ve gerekli eğitimi vermek bakımından önemli bir sorumluluğun düştüğünü özellikle vurgulamak gerekmektedir. BELEDİYELER VE İZLEYEBİLECEKLERİ ÇEVRE STRA TEJİLERİ Buraya kadar yapılan açıklamalarla belediyelerin halen yürürlükte olan mevzuata göre neler yapabilecekleri konusu esas itibariyle ele alınmış bulunmaktadır. Yapılması gereken çalışmalardan biri de çevre koruma amacıyla nasıl bir strateji geliştirilebilece­ ğini incelemek olacaktu. Hemen belirtmek gerekir ki çevre sorunlarının ortaya çıkmasına yol açan temel faktör çevrenin kirletici unsurları absorbe etme kapasitesinin giderek sınırlanması ve yok olmasıdu. Çevrenin kendisine bırakılan atıkları bir dereceye kadar kendi içinde yok edebilmesi olanağı vardır. Bu sınır aşıldığında kirlilikler kendisini göstermeye başlayacaktu . Belediyelerimizce İzlenmesi gereken çevre stratejileri de bu noktadan harekete geçmelidir. Bu çerçevede belediyelerimizce izlenmesi gereken stratejiler şu şekilde sıralanabilir: i. çevresel kalite sınırlarının belirlenmesi, ii. atıkların denetim altına alınması olanaklarının belirlenmesi, YEREL DÜZEYDE ÇEVRE YÖNETİMİ VE PLANLAMASI 143 iii. çevre üzerinde etkide bulunabilecek insan etkinliklerinin önceden değerlendirilmesi ve en az zarar verici seçeneğin be­ lirlenerek uygulama alanına konulması, iv. kirlenmiş bölgelerdeki kirliliklerin lenmenin önüne geçilmesi. kalkması ve yeniden kir­ Çevresel kalite sınırlarının belirlenebilmesi yörede yapılacak bazı ölçümlere dayalı olacaktır. Hava ve su kalitesi ile gürültü düzeyi konusunda yapılacak ölçümlerden elde edilecek sonuçların standartlarla karşılaştırılması çevresel kalite sınırlarını ortaya ko ya­ caktır. Atıkların denetim altına alınması ise esas itibariyle bazı temel çalışmaların yapılmasına bağlıdır. Bu temel çalışmaların başında kalite ile ilgili normatif hedeflerin belirlenmesi ve bu hedeflere ulaşmak için gerekli stratejilerin saptanması gelmektedir. Bunu kentsel kalite standartlarının saptanması izleyecektir. Daha sonra da çevreye kirle­ tici yayan unsurların İzlenmesi ve denetlenmesi gelmektedir. Standartlarla kirlilik yayan tesislerden elde edilen sonuçların karşılaştırılması ise uygulanması gerekebilecek yaptırımların gündeme gelmesi ile sonuçlanacaktır. Uygulanacak yaptırımlar kirletmenin bir kez yapılmış olmasına ya da sürekli göre değişebilir. Şayet kirlilik süreklilik arzediyorsa bu takdirde ceza sistemi­ nin uygulanmasına geçilebilir ve tesis kirliliğini azaltmaya ve arıtmaya zorlanabi­ lir. Şayet kirlilik sürekli değilse o takdirde kirleten öder ilkesi uygulanmalı ve kirle­ ticinin meydana getirdiği zararı tazmin etmesi sağlanmalıdır. olmasına Atıkların denetim altına alınması çalışmalarını tamamlayacak bir başka strateji de bölgelerdeki kirlilik olaylarının incelenmesi, araştIrılmasl ve çözüm yolu seçeneklerinin belirlenmesidir. Bir anlamda bilgi ve veri toplama ve bunları envanterler şekline dönüştürme çalışması olan bu strateji kent ölçeğinde çevresel bo­ zulmalar ve kirlilik haritaları çıkarılması anlamına da gelmektedir. kirlenmiş Stratejinin bir başka halkasını da çevresel Etki Değerlendirmesi sisteminin uygulama alanına konulması teşkil etmektedir. ÇED süreci bu raporun çeşitli kesimle­ rinde ana çizgileriyle belirlenmiş bulunmaktadır. Burada sözü edilmek istenen konu ÇED raporlama sürecinin kurumsal ve yönetsel düzenlemelerinin tamamlanmasıdır. Bu bir ölçüde ulusal düzenlemeyi gerektirmektedir. Ancak, çıkarılmakta olan ÇED yönetmeliğinde bu açıdan Belediyelere görev ve sorumluluk verilmektedir. Belediyeler bir iç düzenleme veya yönerge ile ÇED raporlama sürecinin yönetsel ve kurumsal sorun­ larını çözebilirler ve kendi yönetsel sistemleri içine bu kararı verme mekanizmasını so­ kabilirler. Çevresel yönetim stratejisinin son halkasını da meydana gelmiş olan kirlilikle­ rin giderilmesi ve alınacak önlemlerle yeni kirlenmelerin önüne geçilmesi AMME İDARESİ DERGISİ 144 çalışmaları oluşturucaklIr. Bu sLrateji teknolojik çözümlerin ve finansman olanaklarının biraraya gelmesini gerektirmektedir. Belediyelerin teknolojik alanda duyacakları uz­ manlık bilgisi eksikliği özel danışmanlık kurumlarının devreye girmesi ile çözümlenebilir. Finansman sorunlarının çözümünde ise merkezi idarenin desteğine ve Çevre Fonu'nun kaynak Lransferlerine gereksinim duyulabilecektir. Merkezi idarenin bu gibi destekleri sağlaması belediyelerin yükünü önemli ölçüde azaltucakLır. ÇEVRESEL YÖNETiM VE PLANLAMA SÜRECiNiN GİRDiLERi Çevresel yönetim ve planlama sürecinin temel girdisi hiç kuşkusuz bilgi ve ve­ rilerdir. Çevresel yönetim ve planlama kapasitesinin güçlendirilmesinin ilk yolu da beldenin çevre kalitesinin belirlenmesine ve İzlenmesine olanak verecek bilgi ve verile­ rin derlenmesi, sınıflandırılması ve depolanmasıdar. Toplanan veri ve bilgiler belirli bir envanter şeklinde saklanabileceği gibi sürekli olarak yenilenebilen bir veri bankası şekline de dönüştürülebilir. Gelişmiş ülkelerde sıklıkla uygulanan yöntem ise"parsel" bazında temel bilgile­ ri derlemek ve bilgisayarlara aktarmaktır. Ülkemizde bu sistem mahalle ve sokak veya ada/parsel bazında uygulanabilir. Böylelikle bir sokakta yeralan yapıların genel karakteristikleri (nüfus, hancsayısı, yüzölçümü, kat yüksekliği gibi) bilgisayarlara aktarılabilir. Toplanan bilgiler çeşitli çözümleme düzeylerinde birleştirilerek kentsel alanın alt bölümleri veya tümü hakkında bilgi elde edilebilir. ilk planda kentsel çevre kalitesinin anlaşılmasına ve planda, bilgi ve verilerin periyodik tekran sağlanarak çevresel kalitede meydana gelen değişiklikler belirlenmeye çalışılacaklır. Böylelikle de çevresel kalitenin sürekli olarak izlenebilmesi temin edi­ lecektir. Üçüncü planda da kentsel çevreye kirlilik veren kaynakların izlenebilmesi mümkün olacaktır. Bilgi ve veri toplanması sorunların saptanmasına yardımcı olacaktır. İkinci Toplanan bilgi ve verilerin bir başka yararı da önceki bölümlerde sözü edilen kent­ sel çevre mevzualInın yani yönetmelik ve tembihnamelerin etkili bir şekilde düzenlenebilmelerine katkıda bulunacak olmasıdu. YÖNETİM VE PLANLAMA DÜZENİ Belediyelerin çevresel yönetim ve planlama kapasitesini güçlendirebilmelerinin, doğalolarak, ilk koşulu örgütlenme yani sorumlu ve yetkili bir yönetim birimini oluşturmalarıdır. "Çevre Koruma" veya kısaca "Çevre" olarak isimlendirilebilecek bu birim belediyelerin büyüklüğüne göre müdürlük, şube müdürlüğü veya şeOik olarak örgüt1endirilebilir. YEREL DÜZEYDE ÇEVRE YÖNETİMİ VE PLANLAMASI 145 Örgütlenmeyi izleyen ikinci adım uzman personelin kadro sorunlarının çözümlenmesi ve atamalarının sağlanmasıdır. Bu açıdan yapılabilecek ilk öneri ise alınacak ilk uzmanın bir çevre mühendisi olmasının ve ancak böyle bir uzman buluna­ madığı takdirde çevre sorunları konusunda bilgili bir şehir ve bölge plancısının veya kimya mühendisinin birimin başına getirilmesinin temini olacaktır. Daha sonraki aşamalarda fizik mühendisleri, jeoloji mühendisleri, biyologlar, şehir plancıları, ekono­ mistler ve hukukçular devreye girmelidir. Sistemin bilgisayarlaşma kapasitesinin artırılması için bilgisayar programcıları ve operatörler de işe alınması gereken uzmanlık alanlanndandır. Kuşkusuz bu elemanların hepsinin aynı anda işe alınması gerekmemek­ tedir. Gelişmenin zaman içinde aşamalı olarak tamamlanabileceği düşünülmelidir. Bu çalışmaları izleyecek olan aşama ise ölçme ve izleme şebekelerinin ve analiz laboratuvartarının kurulması olacaktır. Hava kalitesinin ölçülm, si için ken­ tin büyüklüğüne göre gerekebilecek sayıda istasyonlar kurulmalıdır. Her istasyonda yapılması gereken ölçümler ise parçacık, S02, NOX, CO ve HC parametreleri olmalıdır. İstasyonlarda ayrıca bazı mikrokilimalik parametreler de ölçümlenmelidir. La­ boratuvarlar ise daha çok su kalitesinin (içme suyu, akarsu, durgun sular ve öteki yüzeysel sular) ölçülmesine ve gıda kalite denetimlerinin yapılmasına olanak verecek şekilde düzenlenmelidir. Bu sistemlerin işletilmeye başlaması ile belediyenin elinde çok önemli bir veri birikimi oluşacak ve çevresel sorunların boyutları açıklıkla anlaşılabilecektir. Buraya kadar açıklanmaya çalışılan işlevler yerine getirilirken, belediyenin kentin çevre kalitesiyle ilgili amaçlarının ve hedeflerinin de belirlenmesi gerekmektedir. Çevre ile ilgili amaçlar esas itibariyle subjektif değer yargılarının insan sağlığı ve belde esenliği açısından ortaya konulması anlamına gelmektedir. Ancak hedefler, amaçların taşıdığı soyutluğun dışında, somut bazı noktaların belirlenmesi anlamına ge/ektedir. Örneğin, ortalama kış ayları hava kirliliğinin olması gereken değerlerinin belirlenmesi veya deniz suyundaki koli basili miktarının kabul edilebilirlik düzeyinin saptanması gibi. Çevre kalitesinin ulaşması istenilen noktaları gösteren bu ve benzeri hedeflerin or­ taya konulması gerekmektedir. belirlenmesi izlemelidir. Hedefler ulaşılmak istenen noktaları; politikalar ise bu noktalara ulaşılması için stratejileri ve yapılması gereken eylemleri işaret edecektir. Örneğin, hava kirliliğinin azaltılması için alınması gereken önlemler ya da kanalizasyon atık sularının çevreye zarar vermemesi için geliştirilecek çözüm yolları gibi. Belediye çevre biriminin bu politikaları geliştirmesi ve test etmesi gerekmektedir . Bu çalışmayı politikaların Politikaların saptanmasından sonraki aşamayı standartların geliştirilmesi izleye­ cektir. Standartlar mevcut çevre kalitesine ilişkin standartlar olabileceği gibi emisyon standartlan, araç ve gereç standartları ve girdi standartları da olabilir. Standartlar merkezi AMME İDARESİ DERGİSİ 146 hükümet tarafından saptanmış olabileceği gibi her bir belediye kendisinin özel saptama ve yürürlüğe koyma hakkına da sahip bulunmak­ tadır. En azından kentin çevre kalitesini yakından etkileyen sorunlar için standartlar geliştirilmesinde ve uygulama alanına konulmasında yarar vardır. koşullarına uygun standartları Standartları ise kurallar izleyecektir. Kurallar, standart dışı davranışta bulunanlara uygulanacak yaptırımlar ve bu gibi davranışlara karşı geliştirilen normlar şeklinde kendini gösterecektir. Uyan, geçici olarak çalışmadan alıkoyma, para cezası ve kesin ka­ patma cezası gibi. Bu kuralların belediye mevzuatı açısından nasıl yürürlüğe konulabile­ ceği daha önce belirtilmişti. karşı çevresel yönetimin güçlendirilmesinin son halkasını süreçler teşkil etmektedir. Süreçler, kuralların uygulanış biçimini gösteren yönetsel ve teknik düzenlemeler bütünüdür. Monitoring sisteminin işleyiş süreci ya da kirletici yayma izni verilmesi ile ilgili süreç gibi. Kısacası, süreçler, çevre biriminin neyi nasıl yapacağını gösteren bir akış ve iletişim çizelgesi olacaktır. Çevre birimi geliştikçe süreçlerin sayısı da giderek artacaktır. ÖN KOŞULLAR VE TEMEL GEREKLİLİKLER Buraya kadar yapılan açıklamalarla herhangi bir belediyede çevresel yönetim ve planlama kapasitesinin güçlendirilmesi için yapılması gereken çalışmalar belirli bir ussal sıralama içinde anlatılmış bulunmaktadır. Bu bölümde, bir anlamda yapılanların yeterlik derecesini güvence altına alacak minimum gerekliliklerden söz edilecektir. Söz konusu minimum gereklilikler için yürürlükteki mevzuat yeterli olup yalnızca mev­ zuatın farklı bir biçimde yorumlaması yapılmaktadır. Yürürlükteki mevzuatın yasal sınırlılıkları içinde de çevresel endişeler ve bu endişelerin giderilebilmesine olanak veren koşullar uygulama alanına konulabilir. Minimum gerekliliklerden birincisi çevresel etki değerlendirmesi kav­ kurulan yeni çevre biriminin temel ilgi alanı olmasının sağlanmasıdır. Böylelikle bu yeni birim kentsel çevrenin koruyuculuğu ve bekçiliği görevini üstlenmiş olacaktır. Sağlık zabıta veya zabıta yönetmeliklerinde ve de esas itibariyle tembihname­ lerde Belediye Meclisi kararıyla yapılacak değişikliklerle başlangıçta bazı parametreleri taşıyan yatırımlar çevresel etkileri açısından incelenmek durumunda bırakılabilir. Çevresel etki kavramının belediyenin karar verme mekanizması içine girmesiyle birlikte kentsel çevrenin daha iyi korunmasında ilk önemli adım atılmış olacaktır. Esasen 1580 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15/38. maddesi şu hükmü getirmektedir: "Bütün endüstriyel kurum ve fabrikaların, elektrik aydınlatma ve tesisatın, makina ve motor inbiklerinin kazan, ocak ve bacalannın gerek önce ve gerekse sonradan düzenli olarak fenni muayene­ lerini yapmak, çevredekilerin sağlıkları, huzur ve rahat ve malları üzerine olumsuz etki yapıp yapmadıklarını incelemek ve zararlannı önlemek". Görüldüğü gibi, Belediye Ka­ ramının YEREL DÜZEYDE ÇEVRE YÖNETİMİ VE PLANLAMASı 147 nunu'nun bu maddesi daha dünyanın çok gelişmiş ülkeleri benzer kavramları tartışmadan en az 40 yıl önce endüstriyel çevresel etkilerin değerlendirilmesi ilkesini belediyelere görevolarak vermiş bulunmaktadır. Minimum gerekliliklerin ikincisini kirletici yayma izni sisteminİn uygulama alanına konulması teşkil edecektir. Yine belediyeler 1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Yasasına, 2872 Sayılı Çevre Yasasına ve İşyeri Açma İzin Belgeleri Hakkındaki Yasaya dayanarak çevreye kirlilik veren kuruluşlara "izin" ve "limit tanıma!! uygulamasını yürürlüğe koymalıdır. Kendilerine belediyece verilen izinde miktarlan ve sınırları açıkça belirtilecek olan işletmeler sıkı bir denetim altına alınacak ve izin verilen sınırın üstüne çıkmamaları sağlanacaktır. Yasal çerçevesinin tanımlanması açısından kirlilik yayma izni işyerlerinin açılışında uygulanan İşyeri Açma İzni ve İnşaat İzni kavramları içine de sokulabilir. "Kirleten öder", "eski haline getirme" ve "para ve işyeri kapama cezaları" çevreyi koruyucu yaptırımların ilk bölümü olarak en kısa zamanda uygulama alanına konul­ malıdır. Yukarıda sözü edilen üç ilke çevre koruma çalışmaları açısından ayn bir anlama ve öneme sahip bulunmaktadır. Aşağıda bu kavramların açıklaması verilmiştir. Kirleten öder kavramı uluslararası çevre yönetimi literatürünün temel kavramı haline gelmiştir. Çevre Yasasının 8. maddesinde de bu ilke açıkça belirtilmiştir. Buna göre, çevreye kirlilik verenler yol açtıkları yıkımın bedelini ödemekle yükümlü ola­ caktır. Sözkonusu ödeme ise kirliliğin yolaçtığı zararın ödenmesi ile birlikte giderilmesi için yapılacak harcamalan da kapsayacaktır. Eski haline getirme kavramı ise iki ayrı yasada, Belediye Cezaları Yasası ile İmar Yasasında, yeralmaktadır. İmar Yasasının 40. maddesi ile Belediye Cezaları Yasasının 2., 3. ve 4. maddeleri -ise özellikle sıvı atıklarla ilgili olarak- eski haline ge­ tirme konusunda oldukça açık hükümler taşımaktadır. Belediyeler bu maddelerden çevre koruma amacıyla çok büyük ölçüde yararlanabilirler. Ancak, bugünkü uygulama düzeninin bu açıdan çok yetersiz olduğu hemen belirtilmelidir. Para ve işyeri kapatma cezaları da gerek belediye ceza yasalarında (486 ve 151 yasalar) ve gerekse Çevre Yasasının cezai hükümlere ilişkin bölümünde sayılı düzenlenmiş bulunmaktadır. Çevresel yönetim ve planlama kapasitesinin güçlendirilmesi açısından öngörülen minimum gereklerden birini de yeterli sayılabilecek bir monitoring ve laboratuvar düzeninin kurulması teşkil etmektedir. Başlangıçta bu işlev yalnızca hava ve su kalitesi­ nin ölçümlenmesine ve izlenmesine ayrılabilir. Zaman içinde de öteki kirlilik parametre­ lerini ölçen cihazlar devreye sokulabilir. AMME İDARESİ DERGİSİ 148 Monitoring ve laboratuvar sistemlerinin devreye girmesi biraz önce sayılan izin ve yaptırımlar düzeninin uygulama alanına konulması için bir ön koşuldur. Bu sistemler kurulmadan her iki düzenin de uygulama alanına sokulabitmesi oldukça zordur. ÇEVRE YÖNETİMİ VE PLANLAMASININ VE KAPSAMI TANıMı Ülk~ınizin yönetim yapısı içinde yerel ölçekte hizmet üretmek genelde yerel yönetimler ve aynı zam'ıoch genel yönetimin taşra birimleri tarafından üstlenilmiştir. Her iki kuruluş tarafından üretilmesi gereken hizmetler arasında da her zaman tutarlı ve rasyonel bir paylaşım yapılamamakta~ır. Bir çok kamu hizmeti alanında örneği görülen bu durum özellikle çevresel hizmetler alanında daha da belirginleşmektedir. Daha sonra ayrıntıları ile açıklanacağı üzere çevresel görev ve sorumlulukların yerel yönetimlerle merkezi yönetim arasında paylaşılmasında ve hatta yerel yönetim birimleri (örneğin be­ lediye ile il özel idaresi) arasında paylaşımında önemli belirsizlikler vardır. Nitekim, mevcut yasal düzenlemeler her iki kuruluşa da sorumluluklar vermiştir. Ancak bu paylaşım rasyonel temellere dayanmamaktadır. Doğalolarak görev boşlukları ve tekrar­ ları vardır. Bu nedenle herşeyden önce çevre yönetiminin bir tanımını yapmak gerek­ mektedir: Çevre yönetimi, insan, bitki ve hayvan varlığının dengeli ve sağlıklı yaşaması için gerekli doğal kaynakların değerlendirilmesi, üretilmesi, ulaşımı ve tüketimi slraslOda ortaya çıkabilecek olumsuz­ luklara saptamak, çözümyolu aramak ve bulunan çözüm yollarıoı uygu­ lama alanma koymak için yapalan planlama, eşgüdüm, haberleşme, de­ netim ve yürütme işlevlerinin bütünüdür. Yukarıda belirtilen genel çerçeve içerisinde yerel çevre yönetiminin herşeyden önce su kalitesi, hava kalitesi, gürültü düzeyi ve zehirli atıklarla ilgili ola­ rak bir dizi standardı uygulamak durumunda olması gerekmektedir. Bunun yanında aşağıdaki konularda temel yerel değerlerin oluşması gerekmektedir: -Ormanıar, parkıar, sulak alanlar ve güzel manzarah alanlar da dahilolmak üzere yörede yeterli ve dengeli dağılmış açak alanlar, -Konut, ticari, endüstriyel ve rekreasyon amaçlı arazi kullanımının verİmli bir şekilde planlanması ve yönetilmesi, -Tarihsel ve arkeolojik alanların korunması ve bakımı, -Yaban yaşamının korunması ve geliştirilmesi, YEREL DÜZEYDE ÇEVRE YÖNETİMİ VE PLANLAMASI -Temel kentsel ulaşım gibi), altyapıların yeterli olması 149 (trafik, kanalizasyon, yol, su, drenaj, -Çevresel kirlililderden uzak ve temiz bir ortamda yaşama iradesi. Yukarda belirtilen unsurların varlığı gerekmektedir: -Yaptırım gerçekleştirilmesi temel ön koşulların yerel çevresel politika ve planların gücüne sahip bir çevre biriminin -Yasal ve hukuksal geçerliliği onanmış için de şu oluşması, varlığı, -çevresel etki -Duyarlı değerlendirmesi ve yetkin bir (ÇED) sürecinin kurumsaııaştırılması, yurttaş topluluğu. YASAL DÜZENLEMELERLE KAMU YÖNETİMLERİNE VERİLEN ÇEVRESEL GÖREV VE YETKİLERE BİR BAKıŞ İl Özel İdaresi Kanunu ile bu yönetimlere göl ve bataklıkların ıslahı, orman yetiştirilmesi ve yabani ağaçların aşılatılması görevleri verilmiştir. 3360 sayılı kanunla verilen ancak daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 78/13. fıkrasında ise "İl Özel İdaresi mahalli müşterek nitelikte olan ... çevre sağlığı ve korunması görevlerini imkanları ve tespit edeceği öncelik sırasına göre yürütür" denil­ mektedir. Yine aynı kanunun 78/14. fıkrasında "İl Özel İdaresi, ilin mahalli hizmetleri için kalkınma planı ilke ve hedeflerine uygun olarak ve ilin imkan ve ihtiyaçlarını da gözönünde bulundurarak yıllık program hazırlamak ve uygulamakla görevlidir" denil­ mektedir. Umumi Hıfzısıhha Kanunu da çevre ile ilgili çeşitli konularda İl Özel İdaresi'ne görev vermiş bulunmaktadır. Kanunun 23. maddesinde "dere, nehir ve çayların ve çeşmelerin televvüsünü mucip tesisat yapılmasına veya eşhas tarafından bu tarzda telvi­ sat ikaına mümaneat olunur. Fabrika sularının fenni mahzurları tahakkuk eden yerlerde mazarratı izale edilmeden nehir ve derelere dökülmesi memnudur" denilmektedir. Aynı kanunun 22. maddesinde "Belediyeler ve vilayetler hususi idarelerince sıhhi ve içtimai hizmetlerden hangilerinin ifası mecburi ve hangilerinin ihtiyari olduğu hususi kanun­ larına tevfikan tayin ... olunur" ifadesi yer almaktadır. Kanunun 18. ve 21. maddelerinde benzer nitelikli görevler yer almaktadır. Çevre Kanunu da mülki idare birimlerine çeşitli görevler vermiştir. Kanunun 15. maddesinde şu hüküm yer almaktadır: "Bu kanunda yazılı yasaklara aykırı hareket eden veya kanunda belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen kurum, kuruluş ve AMME İDARESİ DERGİSİ 150 işletmelere mahallin en büyük mülki amiri, bu yasalara aykın faaliyeti düzeltmek ve ka­ nunda belirtilen yükümlülükleri yerine getirmek üzere ve esasları yönetmelikle belirtilen yeteri kadar süre verir. Bu süre sonunda bunları yapmayan kurum, kuruluş veya işletmelerin faaliyeti, yasağın veya yerine getirilmeyen yükümlülüğün çeşit ve nite­ liğine göre kısmen veya tamamen süreli veya süresiz olarak durdurulur." Aynı altında ceği kanunun 16. maddesinde tehlikeli hallerde faaliyetin şu hüküm getirilmektedir: durdurulması başlığı "... söz konusu faaliyetler bu gibi hallerde mahallin en büyük mülki amirinin vere­ kararla da durdurulabilir." Kanunun 18. maddesinin (ı) bendinde "merkez çevre kuruluşunca çevre kirliliğine belirlenen işletmelerden ... alınacak iştirak paylarından ... diğer yerlerde bu iştirak paylarım almaya mahallin en büyük mülki idare amiri yetkilidir" ifadesi yer almaktadır. yol açtığı Kanunun 24. maddesinde ise "Yukarıdaki maddelerde gösterilen cezalar doğrudan mahallin en büyük mülki amiri tarafından verilir." denmektedir. doğruya Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği de hava kirliliğinin önlenmesi açısından valiliklere önemli rol ve sorumluluklar vermiştir. Yönetmeliğin 52. maddesi "valilikler ... temiz hava planları yaparlar" gibi çok teknik bir görevi düzenlemektedir. Yönetmeliğin 53. maddesinde ise şu hüküm yer almaktadır: "Bir bölgedeki tesis ve yakıtlann insan ve çevresi üzerindeki zararlı etkileri normal tedbirlerle ortadan kaldırılamıyorsa bu bölgeler valilikler tarafından özel koruma bölgesi olarak tespit edilebilir. Valilikler, özel koruma bölgelerinde; a. Hareketli tesisleri çalıştırmamaya, b. Sabit tesisler kurdurmamaya, c.... sadece belirli zamanlarda veya bunlardan yüksek talep ederek çalıştınnaya, d. Tesislerde kilidir. yakıt kullandırmamaya veya sınırlı olarak .... alınacak tedbirler Valiliklere tebliğ halinde yayımlanır." işletme tekniklerİ kullandırmaya yet­ YEREL DÜZEYDE ÇEVRE YÖNETİMİ VE PLANLAMASI 151 Kontrol Yönetmeliği'nde ise "kurum, kuruluş ve işletmelere işletme ve kullanım izni verilmesi, alıcı su ortamına deşarj izni verilmesi, derin deniz deşarj izni verilmesi, faaliyetin durdurulması ve idari cezalar verilmesi gibi yetkileri n mülki idare amirieri tarafından yerine getirileceği belirtilmektedir. Su Kirliliği Gürültü Kontrol Y önetmeliği'nin 31. maddesinde şu hüküm yer almaktadır: "Bu yönetmelikle getirilen sınırlamalar ve yasaklamalara uyulup uyulmadığının denetimi, gerekli müsaadelerin verilmesi mahallin en büyük mülki amiri ... tarafından tatbik olunuL" Polis Vazife ve Selahiyet Tüzüğü'nün 15. maddesinde "Gürültü veya velvele ile mutad hilafı olarak çan ve alatı saire çalarak yahut ... halkın huzur ve rahatını ihlal etmek yasaktır ... Yapanlar polisçe men olunur" denilmektedir. Gemi ve deniz araçlarına verilecek cezalar ile ilgili hüküm yer almaktadır: yönetmeliğin 14. maddesinde şu "Büyükşehir Belediye hudutları dışında kalan yerlerde liman sınırları içindeki deniz ile bütün göl ve akarsularda yapılan kirlenmeler için cezalar mahallin en büyük mülki amiri tarafından verilir. Yönetmeliğin 20. maddesinde ise "Mahallin en büyük mülki amirleri, Kontrol ve Tespit Ekiplerinin kontrol ve tespit işlemleri ile ilgili çalışmalarına İlişkin bilgileri aylık olarak Çevre Genel Müdürlüğü'ne iletiL" denilmek­ tedir. tt Yönetmeliğin 21. maddesinde kontrol ve tespit çalışmalarından söz edilirken "kirle­ nen mahallin yeteri kadar fotoğrafla tespiti yapılır" ve ftnumune alınır" gibi ifadeler yer almaktadır. Yukarıda yalnızca bazı örnekleri verilen yasal düzenlemelerde olduğu üzere il genel ve özel yönetimlerinin çevre alanında temel görev ve sorumlulukları vardır. Bunların sınıflandırılmış bir dökümü aşağıda yer almaktadır: - plan yapmak, özel bölgeler oluşturmak, - denetim çalışmalarında bulunmak, yasaklayıcı, kısıtlayıcı ve geliştirici önlemleri almak, - süre vermek ve çalışmayı durdurmak, - izin vermek, - ceza vermek, tesisler kurdurmak, - yaptırımlar uygulamak, tespit çalışmalarında bulunmak, - örnek almak. 152 AMME İDARESİ DERGİSİ ÇEVRE İLE İLGİLİ MEVCUT KURUMSAL ÇERÇEVENİN İRDELENMESİ İl ölçeğinde çevre ilc ilgili görev ve yetkiye sahip kuruluşlar şunlardır: - Mülki idare birimleri, Mahalli idare birimleri, - İl Özel İdaresi, - Belediyeler. Mülki idare birimleri arasında Çevre Bakanlığı'nın taşra birimleri yer almamaktadır. Böyle bir düzenleme yapılmış ve Çevre Bakanlığı'na taşra örgütünü oluşturmak üzere yeni kadrolar verilmiştir. Ancak, taşra örgütünün görev, yetki ve sorumlulukları ile öteki kuruluşlar karşısındaki durumu da belli değildir. Mevzuatın bazı bölümlerinde il düzeyinde bu görevin Sağlık Bakanlığı tarafından yerine getirileceği belirtilmektedir. Uygulamada, bu görev iı Sağlık Müdürlüklerinin Çevre Sağlığı birimlerince yerine geti­ rilmeye çalışılmaktadır. İl Sağlık Müdürlüklerinin yaklaşımı ise yalnızca sağlık endişesinden kaynaklanmaktadır. Çevrenin öteki temel görünümleri olan planlama, mühendislik ve yönetim işlevleri açısından önemli bir yetersizlik ortaya çıkmaktadır. Mahalli idareler açısından olaya bakıldığında ise İl Özel İdareleri bu açıdan oldukça yetersiz düzeyde hizmet ürettnekte ya da hiç üretememektedir. Belediyelerin ise, çevresel yönetim ve planlama açısından oldukça geniş bir sorum­ luluk alanına sahip olmalarına rağmen, bu alandaki sorumlulukları yerine getirme düzeyleri açısından çok önemli bir yetersizlik ve etkisizlik içinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Büyük Şehir Belediye sisteminin uygulandığı yerlerde ise iki kademe arasındaki görev dağılımı önemli olumsuzluklar ve İsabetsizlikler içermektedir. Zabıta Yönetmeliği yapmak ilçe belediyelerine ve İmar Yönetmeliği yapmak BŞB'ne verilmiş görevlerdir. Çevre sağlığı görevinin Büyük Şehir bütünlüğü içinde yerine getirileceği belirtilmiş ancak Zabıta'nın yönetimi ilçe belediyelerine bırakılmıştır. Bir çok BŞB'nde bir çevre birimi yoktur ve çevresel işlevler tam bir karmaşa içindedir. Oysa özellikle BŞB'nde kent ölçeğinde önemli çevre sorunları yaşanmaktadır. Son günlerde meydana gelen bir başka gelişme ise Çevre Bakanlığı'nın illerde Çevre Vakıfları kurulması yolundaki girişimidir. Bu yeni girişimin nasıl bir etki ve sonuç yaratacağı henüz bilinmemekle birlikte iyi ve etkili bir şekilde planlanması ve yönlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu iki temel unsur yerine getirilmediği takdir­ de bu çabanın da herhangi bir etki yaratmadan sonuçlanması olası görülmektedir. İl düzeyinde mevcut son kuruluş ise iı Çevre Kurulu'dur. Bu Kurulun da çalışmaları esas itibariyle iı valisine veya Kurula bakan vali yardımcısının tutum ve davranışlarına olarak şekil almaktadır. Tüm illerde farklı biçim ve düzeyde hizmet üretmektedir. bağlı YEREL DÜZEYDE ÇEVRE YÖNETİMİ VE PLANLAMASI 153 GÖREVLER İLE KURUMSAL YAPI ARASINDAKİ ÇELiŞKiLER Yukarıda genel çizgileriyle açıklanan durumlar gözönüne alındığında görevlerin ve mevcut kuruluşlar ile yerine getirilebilmesi mümkün görünmemektedir. Bu çelişkinin yarattığı temel sonuç ise çevre koruma ve geliştirme çalışmalarının etki­ siz, yetersiz oluşu, başarısızlıkla sonuçlanması ve çevresel tehlike ve endişelerin giderek yoğunlaşmasıdır. Söz konusu çelişkinin önemini artıran öteki temel yetersizlikler de işlevlerin aşağıda belirtilmiştir. Yetersiz Yönetsel Süreçler Yönetsel süreçlerin en önemlisi olan planlama, örgütleme/yönetme, haberleşme ve denetleme işlevlerinin çevre koruma ve geliştirme açısından kullanılmasının yeterli bir düzeye ulaşamamış olduğu görülmektedir. Çevre koruma amaçlı veri toplama, derleme, envanter hazırlama, plan düzenleme ve master plan hazulama gibi çalışmalann henüz ilk örnekleri dahi ortaya çıkamamıştu. Çevre sorunları Aynı şekilde, konusunda bir haberleşme düzeni çevre sorunlarının etkili bir oluşturulamamıştu. şekilde izlenmesi ve denetlenmesi de yapılamamakındu. Yetersiz Teknik Süreçler Çevre yönetimi için gerekli mınımum teknik süreçlerin gelişemediği görülmektedir. Örneğin, monitoring sisteminin oluşturulması ve laboratuvarlar kurul­ ması gibi tesisler çok sınırlı ölçüde işlevsellik kazanabilmiştir. ötesinde çevrenin korunmasında en önemli araç olan Çevresel (ÇED) süreci de yönetim düzenimiz içine istenilen şekilde gi­ bulunmaktadu. Tüm Etki bunların Değerlendirmesi rememiş Teknik süreçlerin yetersizliğine ilişkin olarak bir çok örnek vermek mümkün ol­ makla birlikte yukarıdaki örneklerin yeterli olduğu düşünülmektedir. Yetersiz Eleman Düzeyi Çevre sorunları hem çok karmaşık ve hem de bir çok disiplini ilgilendiren multi­ disipliner bir olgudur. Anlaşılması, yönetilmesi ve yönlendirilmesi gelişmiş ve eğitilmiş bir personel düzeyini kritik girdilerden biri durumuna getinnektedir. Yetersiz FinansalOlanaklar Tüm bunların ötesinde çevre sorunlarının giderilmesi ve hatta planlanabitmesi önemli finansal kaynaklara ihtiyaç göstermektedir. Tüm kuruluşlarımızın ve özellikle belediyelerimizin bu açıdan da gerek ulusal ve gerekse uluslararası nitelikli yeni kaynaklara ihtiyaç duyması doğaldu. AMME İDARESİ DERGİSİ 154 Bunun da ötesinde "kirleten öder", "maliyetin geri dönüşümü" v e giderlerine katılma payı" gibi ilkeler önemli bir ekonomik ve mali ana­ liz ve yönetim işlevinin süreçler içinde yer almasını gerektirmektedir. "arıtim Bu işlev de hemen hemen hiç gelişmemiş bulunmaktadır. Eğitim Yetersiz Çevre sorunları konusunda halkın duyarlılığını arttıracak ve yönetim düzeni içinde yer alacak elemanların hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimini sağlayacak çalışmalar da ülkemizde oldukça yetersiz bir düzeyde bulunmaktadır. Yetersiz Örgütlenme Çevre ile ilgili görevlerin gerek merkezi idare ile mahalli idareler arasında ve gerek­ se mahalli idarelerin kendi aralarında ve BŞB Sİsteminde de kademeler arasında paylaşımında ve örgütlendirilmesinde çok önemli yetersizlikler vardır. GENEL DEGERLENDİRME VE ÖNERİLER Yukarıda belirtilen açıklamalardan ortaya çıkan genel değerlendirme aşağıda belirtil­ miştir: -Ülkemizde çevre kirlenmesinden kaynaklanan sorunlar nüfus artışı, kentleşme olarak hızla artmakta ve bu yol ile insan ve toplum sağlığına yönelik tehditler giderek büyümektedir. ve endüstrileşmeye bağlı -Büyüyen bu tehdide rağmen toplumda yalnızca bir endişelenme duygusu ortaya ancak bu korku duygusu sivil toplum örgütlerinde ve kamu sektöründe bilinçli bir örgütlenmeye, tepkiye ya da önlem almaya dönüşememiştir. çıkmış -Kamu sektöründe bu yolda gerçekleştirilen örgütlenme ve kurumsallaşma yetersiz kalmış önemli görev çelişkileri, boşlukları ve tekrarları ortaya çıkmıştır. çalışmaları -Sorunun çözümlenmesinde önemli rol ve görevalma durumunda olan mülki ve mahalli idarelerde ve özellikle belediyelerde çevresel teknoloji konusunda dikkate değer bir bilgi yetersizliği vardır. -Bu aşılması koşullar altında çevre kalitesinin güçlenmesi ve zor engeller ortaya çıkmaktadır. geliştirilmesi yolunda Belediyeler açısından soruna bakıldığında ise belediyelerin çevresel örgütlenme, planlama ve yönetim sistemlerinin de bir an önce kurulmasının ve devreye sokul­ masının kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu ortaya çıkmaktadır. YEREL DÜZEYDE ÇEVRE YÖNETİMİ VE PLANLAMASI 155 Bu durumda hem belediyenin kendi çevre örgütünü kurması, örgüt1endirmesi, ele­ man görevlendirmesi, teknik ve yönetsel süreçlerini oluşturması, koruyucu, geliştirici ve giderici stratejiler geliştirmesi ve hem de bunları uygulama alanına koyması gerek­ mektedir. Bu genel görüş kabul edildiği takdirde Belediyenin yerine getirmesi gereken çevresel işlevler aşağıda belirtilmiştir: Belediyenin çevresel Politikalarını ve Temel İlkeleri Belirlemek Oluşturmak - Belediyenin temel çevresel ilkelerini belirlemek. - Belediyenin çevre politikasını belirlemek. - Çevre politikasının temel hedeflerini belirlemek. Daha iyi bir kent çevresi yaratmak için izlenmesİ gereken temel stratejileri belir­ lemek. Çevre kalitesi ile ilgili geleceğe yönelik hedefler/sınırlar/zamanlar belirlemek. - Temel sorun alanlarını belirlemek. - Sorunları önceliklendirrnek. - Kıt doğal kaynakların belediye iş ve işlevleri ile ilgili olarak daha dikkatli ve duyarlı bir şekilde kullanımlarını sağlamak. - Geri kazanma ile ilgili süreçleri desteklemek. Belediyenin Çevre Koruma Planını Hazırlamak Belediyenin çevre koruma planını hazırlamak. Mevcut çevre kalitesi/sorunları ile ilgili bilgi/veri/bulgu derlemek. Çevre dökümantasyonunu oluşturmak ve belediye birimlerini bilgilendirmek. Çevre envanteri hazırlamak. Belde sınırları içinde kirlenmeyi gösteren kirlilik haritaları yapmak. Beldenin çevre standartlarını geliştirmek ve ulusal standartların uygulanabilirlik düzeylerini irdelemek. - Çevrenin kirlilik taşıma kapasitesini sürekli olarak irdelemek. - Endüstriyel yer seçimini irdelemek. - Yatırımlarda çevreyi bir maliyet unsuru olarak görmek ve yarar-zarar analizleri içine almak. - AMME İDARESİ DERGİSİ 156 Belediyenin çevresel Enformasyon Sistemini Kurmak - Yerel! bölgesel! uluslararası çevre enformasyon sistemlerine katılmak ve bilgi alışverişIerinde bulunmak. Monitoring Sistemleri ve Laboratuvarlar Kurmak çevresel Etkileri İrdelemek Kentsel gelişmenin çevresel elkilerini irdelemek. İmar planının çevre üzerindeki etkilerini irdelemek. - Altyapı çalışmalarının - Arazi kullanım çevre üzerindeki elkilerini irdelernek. kararlarının çevre üzerindeki etkilerini irdelemek. - Özel kişi, kurum ve kuruluşlar ile kamusal kuruluşların belde sınırları içinde ya­ pacağı etkilerin çevre ortamında ne gibi değişikliklere yolaçabileceğini ve değişimden ne gibi varlıkların etkilenebilcceğini belirlemek. Bu etkilerden geri dönülmez ve giderilemez elki yapacak olanların önüne geçmek için gerekli önlemleri almak. - Bu tür etkinlikler için "duyarlı" bölgeleri saptamak ve koruma altına almak. Çevre Örgütünü Oluşturmak ve Güçlendirmek - Belediyenin çevresel örgütlenme düzenini güçlendirmek. - Belediyenin çevre mevzuatını geliştirmek. - Kirleticilere uygulanacak etmek. - Çevre zabıtası yaptırımlar (tür!kapsam!nİlelik) geliştirmek kurmak ve çalıştırmak. Çevresel Etki Değerlendirmesi Süreci İçin Hazırlıklar Yapmak Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sistemini oluştunnak. İşyeri açma izinleri ile ÇED arasında organik ilişkiler kurmak. Yapı - ve kullanım izinleri ile ÇED arasında organik ilişkiler kurmak. Atık boşaltma izinleri sistemine - Gerekli koşullarda verilmiş işlerlik/anlamlılık kazandırmak. izinleri iptal etmek. ve tedvin YEREL DÜZEYDE ÇEVRE YÖNETİMİ VE PLANLAMASI çevresel Uozulmaları 157 Düzeltmek ve Kirlilikleri Gidermek - Sürekli ve dengeli kentsel etmek. gelişme için bozulmuş olan çevre koşullarını restore Eşgüdüm, İşbirliği ve Halk Katılımı Sağlamak - Çevresel sorunlarla ilgili olarak belediye içi, belediyeler arası, kamu arası ve uluslararası işbirliği ve eşgüdüm koşullarını oluşturmak. Akademik ve araşurmaya yönelik kuruluşlarla işbirliği kuruluşları yapmak. Çevre ilc ilgili olarak PR (halkla İlİşkiler) ve PDİ (proje destek iletişimi) siste­ mini kurmak. - Çevre sorunlarının giderilmesine yapmak (referandum dahil). yurttaşların katılmasını sağlayıcı Belediyenin çevresel nitelikli hizmet üreten birimleri arasında düzenlemeler eşgüdüm sağlamak. Atık Kaynaklarını İzlemek ve Denetlemek Kirletici kaynakları belirlemek ve sürekli olarak denetıcrnek. Kirletici kaynaklarla "denetim ve azaltma" atıklar - kötü koku). Eğitim Çalışmaları yapmak (genel koruma­ Yapmak Belde halkının çevre bilincini yükseltici Çevresel anlaşmaları yayımlar eğitim çalışmaları yapmak. - Çevre ile ilgili olarak belediyede hizmet içi Müdahale Projeleri i yapmak. eğitim programları düzenlemek. Programları Hazırlamak - Çevresel kirliliklerin giderilmesi için müdahale programları i projeleri hazırlamak (optimizasyon projeleri). Projelerin finansman olanaklarını sağlamak. Çözüm için alternatif müdahale programları yaratmak ve en uygununu seçmek. - Müdahale programlarını örgütlernek insangücü sorunlarını gidermek. 158 AMME İDARESİ DERGİSİ Kuşkusuz sayılan bu görevlerin tümünün aynı anda yerine getirilmesi gerekme­ mektedir. Kuruluş sürecine uygun olarak işlevler önceliklendirilmelidir. Bu incelemede daha önce açıklanmış olan çalışma sımlaması en uygun sıralama ve programlama olarak: görülmektedir.