1. DiN HiZMETLERi · SEMPOZYUMU

advertisement
1. DiN HiZMETLERi
· SEMPOZYUMU
(3-4 KASIM 2007)
C iL T 1 ·
Diyanet Işleri Başkanlığı Yayınları: 763
Ilmi Eserler: 124
•
/. Din Hizmetleri Sempozyumu
•
Editör: Dr. Mehmet BULUT
•
Grafik-Tasarım: Cevdet DOGAN
•
Baskı: Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret Işletmesi
Ostim Örnek Sanayi Sitesi 1. Cad. 358. Sk. No: 11 06370 Yenimahalle/ANKARA
Kasım
•
2008, ANKARA
•
2008-06-y -0003-763
ISBN ~78-975-19-4374-3 (tk. No)
978-975-19-4376-7 (1. c)
•
© Diyanet Işleri Başkanlığı
•
Iletişim Adresi
EskişehirYolu 9. Km. Çankaya/ANKARA
Tel: 0312 295 72 94- Faks: 0312 284 72 88
[email protected]
Cami
Içi Din Hizmetleri 1 277
Kadınların Cami Eğitimi ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın
Buna Yönelik Hizmetleri
~
Doç. Dr. Hüseyin YILMAZ*
Giriş
Kadın-erkek herkesin eğitim-öğretim etkinliklerinden yararlanması, İslam'ın te-
mel ilkelerinden biridir. Hz. Peygamber, lıkretten hemen sonra bütün topluma yönelik eğitim-öğretim seferberliği başlatmış ve camiyi bu yöndeki çalışmaların merkezi
haline getirmiştir.
Tarih boyunca müslüman toplumlarda dini, siyasi, sosyal ve eğitsel nitelikli pek
çok hizmetin yürütülmesine zemin teşkil eden camiler, her yaş ve seviyeden insanları
kardeşlik duygularıyla bir araya getiren, Allah' a kulluk bilincini güçlendiren, ibadetlerin usUlüne uygun olarak öğretilmesini kolaylaştıran, bireylere batıl inanç ve hurafelerden arındırılmış doğru dini bilgilerin kazandırılınasını sağlayan önemli bir eğitim
kurumudur.
Hz. Peygamber döneminde cami eğitiminin hedef kitlesi, çocuk-genç, yetişkin­
ve kadın-erkek ayrımı gözetilmeksizin, bütün müslümanlardan oluşuyordu.
Günümüzde ise, erkek cemaat, ibadet ve eğitime yönelik olarak camiyle ilgisini bir
şekilde sürdürürken, kadınların genellikle camiye devam etmedikleri ve cami eğiti­
minden yeterince yararlanamadıkları anlaşılmaktadır. Bu durumun nedenleriyle birlikte irdelenmesi ve cami eğitiminin, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın, toplumun tamamını kapsayacak bir niteliğe kavuşturulması gerekir. Çünkü günümüzde dini bilgi
boşluğundan kaynaklanan bidat ve hurafelerin kadınlar arasında daha fazla ilgi görmesinin bir rastlantı değil, din eğitimi eksikliğinin tabii bir sonucu olduğu bilinmelidir.
yaşlı
• Cumhuriyet Üniversitesi Uabiyat Fakültesi Öğretim Üyesi.
278
lı. Din Hizmetleri Sempozyumu
Tebliğde, Asr-ı
Saadet döneminde ve günümüzde kadınların cami eğitimine deği­
nilecek, konuyla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı'nın çalışmalan değerlendirilecek ve
kadınların cami eğitiminden daha fazla yaradanmalarına yönelik bazı öneriler sunulacaktır.
1. Cami
Eğitimi
ve
Kadınlar
a. Cami Eğitimi
Toplumu din konusunda aydınlatma görevinin yaygın bir şekilde gerçekleştirildi­
ği kurumların başında camiler gelmektedir. Camiler, her yaş ve düzeydeki vatandaşla­
rın, kardeşlik, sevgi ve saminıiyet duygulan içerisinde bir araya gelerek, sosyal dayamşmanın en güzel örneğini sergiledikleri bir eğitim-öğretim kurumudur. Camiletin
tarihten beri süregelen bu misyonunun günümüzde daha da güçlendirilmesi, ülkemizin geleceği açısından büyük bir öneme sahiptir.
Cami eğitimi, yaygın din eğitimi içerisinde değerlendirilen bir etkinliktir. Yay~
din eğitimi ise; örgün eğitim kurumlarında verilen din eğitimi ve öğretiminin dışında,
halkı din konusunda aydınlatmak üzere değişik mekanlarda yapılan etkinliklerdir.
Daha geniş bir ifadeyle yaygın din eğitimi, her kesimden istekli insanlara dini bilgilenme fırsatı tamyan, hayatı yorumlama becerisi kazandıran, ortak değerleri aşılayan,
dini pratiklecin usulüne uygun bir şekilde yapılmasına yardımcı olan bir eğitim şekli­
dir.1 İslam toplumlarında eğitim-öğretim, kurumsal düzeyde camide başlamıştır.
Tarih boyunca önemini ve etkinliğini yitirmeyen cami eğitimi, günümüzde de oldukça fonksiyqneldir.
Cami eğitiminin hedefkitlesi, yaş, akıl seviyesi, eğitim düzeyi, öğrenme isteği, cinsiyet ve diğer özellikleri itibariyle birbirinden farklı kişi ve gruplardan oluşmaktadır.
Söz konusu hedef kitle, camilerde gerçekleştirilen vaaz, hutbe, yaz kursları, sohbet ve
akşam kurslan gibi faaliyetlerle çeşitli dini ve sosyal konularda bilgilendirilmektedir.
Cami eğitimi, erkekler için olduğu kadar kadınlar için de gerekli ve önemlidir. Çünkü
cami eğitiminin dışında kalan kadınlar, ister istemez dini bilgi ihtiyaçlarını sağlıklı
olup olmadığı tartışmalı değişik yollardan karşılamaya çalışacaklardır.
Cami eğitiminin amacı, genç-yaşlı, kadın-erkek bütün müslümanlara dini doğru
anlatarakhuzurlu bir toplum oluşturmaktır. Nitekim Hz. Peygamber, bu amaca yönelik çalışmalarını, herkesin rahatlıkla katılabildiği cami merkezli eğitim faaliyetleriyle
sürdürmüştür. Onun yirmi üç yıllık peygamberliği döneminde puta tapıcılığın yerine
tevlıid inancım, zulmün yerine adaleti, düşmarılığın yerine kardeşliği, bencilliğin yeri1
Bk. Milli Eğitim ve Din Hayatı, Boğaziçi Yay., İstanbul 1981, s. 114; Abdullah Nişancı, "Milli
Eğitim Sistemi İçerisinde Yaygın Din Eğitimi", Milli Eğitim ve Din Eğitimi, Ankara 1981, s. 128;
Cemal Tosun, Din ve Kimlik, Diyan et Vakfı Yay., Ankara 1993, s. 56; Recai Doğan, "Cumhuriyet
Öncesi Dönemde Yaygın Din Eğitimi Açısından Hutbeler", Dini Araştırmalar, Cilt: ı, Sayı: 2,
Ankara 1998, s. 8; Ahmet Koç, "Diyanet İşleri Başkanlığı ve Yaygın Din Eğitimi", Din Eğitimi
Araştırmalan Dergisi, Sayı: 8, İstanbul2001, s. 149.
Cami Içi Din Hizmetleri 1279
ne dayanışmayı, tembelliğin yerine çalışmayı ve cehaletin yerine bilgiyi prensip edinen
bir neslin yetişmesinde cami eğitiminin büyük rolü olmuştur.
b. İslam'da Kadıniann Eğitimi ve Camiler
İshlın
dini, fizyolojik ve psikolojik bazı farklılıklara sahip kadın ile erkeği insan
olmaları. bakımından eşit/ değişik rolleri yönüyle de birbirini tamamlayan varlıklar3
olarak kabul eder. Akıl melekesiyle donatılan her iki cins de Allah'ın emir ve yasaklarına uyııp kulluk görevini yerine getirmekten sorumludur.4 Çünkü erkeğin olduğu
kadar kadının da ibadet etmeye, kendisi için gerekli olan bilgileri öğrenmeye ihtiyacı
vardır. Kısacası sosyal hayat, kadın ile erkeğin birlikteliğiyle devam eden bir süreçtir.
Cinsiyet farklılığının Allah'ın bir hikmeti olduğu ve herkesin bu süreçte
eylemlerle değerlendirileceği şu ayetlerden anlaşılmaktadır:
yaptığı
"Göklerin ve yerin sahibi Allah'tır. O, dilediğini yaratır, dilediğine kızlar, dilediğine
de erkekler balışeder veya onlara erkek ve dişi olarak her ikisinden de verir, dilediğini de
kısır bırakır. Muhakkak ki O, çok iyi bilen ve her şeye gücü yetendir. "5 "O'nun (Allah'ın) varlığının delillerinden biri de, kendileriyle kaynaşacağınız eşler yaratması ve
aranıza sevgi ve merhamet koymasıdır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır. ''5 "Erkek olsun kadın olsun, içinizden hiçbir çalışanın emeğini boşa çıkarma­
yacağım. "7 ''Kim yararlı bir iş yaparsa kendi lehine; kim de kötülük işlerse kendi aleyhinedir.''8
İnsan hakları konusunda önemli düzenlemeler getiren İslam dini, öteden beri sü-
regelen kadınla ilgili yanlış anlayışları9 düzelterek, kız çocuklarının da erkek çocuğu
gibi Allah'ın bir lutfü olduğuna dikkat çekmiştir. Kadının özgür birey olmasının
önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik önemli prensipler getirilmiştir. Hz. Peygamber, kadının toplumda ezilmemesi, haklarının ihlal edilmemesi ve psikolojik yönBk. Hacc, 22/5; Secde, 32/9. Konuyla ilgili geniş bilgi için ayrıca bk. Mustafa Sıbai, İslam'a ve
Garplılara Göre Kadın, Çev. İhsan Toksan, Nida Yay., İstanbul, 1969; Sait Hatiboğlu, "İslfun'ın
Kadına Bakışı", İslami Araştırmalar, Cilt: S, Sayı: 4, Ankara 1991, s. 231-235; Mustafa Çelik, Uydurma Hadisler/e Kadın Aleyhtarlığı, Ölçü Yay., İstanbul1995.
3
Bk. Bakara, 2/178.
4
Bk. Zariyat, 51/56; Tevbe, 9/71-72.
s Şılra, 42/49-so.
6
Rum, 30/21.
7
Al-i imra.n, 3/195.
8
Fussilet, 41/46.
9
İslam öncesi dönem kadın anlayışlan ile ilgili bilgiler için bk: Afif A. Tabbara, nmin Işığında
İslamiyet, Çev. Mustafa Öz, 2. baskı, Kalem Yayınlan, İstanbul1981, s. 377-379; Rlza Savaş, Hz.
Muhammed (s.a.v.) Devrinde Kadın, 3. baskı, Ravza Yayınlan, İstanbul1991, s. 24; Hayreddin
Karaman, İslam'da Kadın ve Aile, Ensar Yayınlan, İstanbul 1995, s. ll; Mehmet Dikınen, İs­
lam'da Kadın Hak/an, Cihan Yayınlan, İstanbul1996, s. 15-17; Yunus Vehbi Yavuz, Kur'an'da
Kadın Hak ve Özgürlüğü, Bayrak Yayınlan, İstanbul1999, s. 33, 41-43; Hüseyin Yılmaz, Din Eği­
timi ve Sosyal Banş, İnsan Yayınlan, İstanbul2003, s. 192-202.
2
280 11. Din Hizmetleri Sempozyumu
den de olsa hiçbir şekilde baskı altında tutulmaması için gayret göstermiştir.
Eğitimde cinsiyet eşitliği prensibinin gözetildiği İslam dininde,
10
ilim öğrenmenin
Nazil olan ayetler, herhangi bir ayrım
herkes için önemli olduğunu ifade edilmiştir.
gözetilmeksizin, hem erkeklere hem de kadınlara bildirilmiştir. 11
Hz. Peygamberle başlayan Asr-ı Saadet12 döneminde sosyal hayatta aktif olarak
yerlerini alan kadınlar, camiye giderek vakit, cuma ve bayram namaziarına katılmışlar,
Hz. Peygamber'in hutbe ve vaazlarını dinlemişler, camide gerçekleştirilen eğitim etkinliklerinden yararlanmışlardır. Onlar, kendi özel durumlan ile ilgili pek çok konuyu
hiç çekinmeden Hz. Peygamber'e sorarak öğrenmişlerdir. Nitekim Hz. Aişe; "Ensar
kadınlan ne iyi kadınlardır; çünkü hayalan dinlerini öğrenmelerine engel olmadı''~ 3
sözüyle, onların bu özelliğine dikkat çekmiştir.
Asr-ı
Saadet döneminde kadınlarm ve kızların camiye devam edip vakit, cuma ve
bayram namaziarına katılmalan 14 yanında, günün erken saatlerinde kılman sabah
narnazına dahi gittikleri, yine Hz. Aişe'nin şu sözleriyle dile getirilmektedir:
"Rasulüllah (s.a.v.) sabah namazını kıldırdığı zaman mürnin kadınlar örtülerini örterek orada hazır bulunurlar, daha sonra da evlerine dönerlerdi ki (hava karanlık olduğu
için) onlan kimse tanıyamazdı. "15
Kadınların
cuma ve bayram namazlarının topluca kılındığı namazgaha16 gelip
cemaate katılmalan ile ilgili Ümmü Atıyye' den şu rivayetler nakledilmektedir:
"Rasulüllah (s.a.v.), evlenmemiş genç kızlara, örtülü ve hayız halindeki kadınlara
vanncaya !fadar, bizlerin bayramlan namazgaha gelmemizi isterdi. Kadınlar erkeklerin arka tarafında durur, onlann tekbir getirmelerine uyup tekbir getirir, onlarla birlikte dua edip bayram gününün bereketini ve o günde günahlardan annmayı umut ederlerdi. "17 "Hayız halindeki kadınlar namazgahtan uzak durur, ancak müslümanlar
tarafından yapılan duaya katılırlardı ... ''lB
Bk. Ankebut, 29/43; Fatır, 35/28; Kalem, 68/1-3; Alak, 96/1-5; İbn Mace, I, 81.
Bk. Muhammed b. İshak, es-Siretü'n-Nebeviyye, Tahk. Muhammed Hamidullah, Konya 1981, s.
128.
12
Kelime olarak 'mutluluk dönemi', 'insanların bahtiyar olduklan çağ' anlamına gelen Asr-ı Saadet, Kur'an-ı Kerim'in nazil olduğu, bütün insarılığa rahmet ve örnek olarak gönderilen Hz.
Muhammed'in yaşadığı, O'nun ashabını eğitip yetiştirdiği, isıanı dininin insanlara tebliğ edilip
tam anlamıyla uygulandığı zaman dilimini ifade eden bir kavramdır. Genellikle Hz. Peygamber
dönemi için söylenen bu kavram, dört büyük halife ve tablin hatta tebeu't-tabiin dönemleri için
de kullanılmaktadır. Bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Asr-1 Saadet mad., III, 501.
13
İbn Hanbel, Müsned, VI, 148.
14
Buhan, "Salat", 2, "İdeyn", 7; Ebıl Abdilialı Muhammed b. Sa'd, Tabakatu'l-Kübra, Beyrut 1968,
VIII,491.
15
Buhari, "Salat", 13.
16
Bayram ve cuma namazlarının topluca kılındığı geniş alana namazgah denilmektedir.
17
Buhan, "İdeyn", 12.
18
Buhan, "İdeyn", 15; Tirmizi, "Cuma", 32.
10
11
Cami Içi Din Hizmetleri 1281
Kadınların bayram narnazına katılmalan ile ilgili İbn Abbas'ın şunlan söylediği
rivayet edilmektedir: ''Bir Ramazan ya da Kurban bayramı günü N ebi (s.a. v.) ile birlikte namazgaha çıktım. O namaz kıldı ve sonra da hutbe sundu. Daha sonra kadıniann
yanına giderek onlara öğüt verdi, uyanda bulundu ve sadaka vermelerini emretti. "19
Rivayete göre Hafsa binti Slıin konuyla ilgili şunlan söylemiştir: "Biz genç kızla­
hayram gününde namaz yerine gelmekten alıkoyardık Basra'ya bir kadın geldi
ve Halef Oğullan köşküne indi. O kadının yanına vardığımda, kadın, kız kardeşinin
kocasının Rasıllüllah (s.a.v.) ile birlikte on iki gazveye katıldığını, kız kardeşinin bu
gazvelerden altısında kocasıyla beraber bulunduğunu, onun; 'Biz hastalara bakıyor ve
yaralılara ilaç yapıyorduk' dediğini söyledi. Daha sonra da kız kardeşinin; 'Ey Allah'ın
Rasıllü, bizden herhangi birimizin dış elbisesi olmadığı zaman namaz yerine gelmeınizde bir sakınca var mı?' diye sorduğunu, Rasıllüllah'ın da; 'Bir kadına arkadaşı
kendi örtüsünü giydirirse, bu kadın hayır meclisinde ve müminlerin duasında hazır
bulunabilir' buyurduğunu belirtti."20
nrmzı
Cabir b. Abdillah' dan da şu sözler nakledilınektedir: "Ben Rasulüllah ile birlikte
bayram namazında bulundum. Hutbeden önce ezan ve karnet okunmadan namaza
başladı. Sonra Bilal'a dayanarak ayakta durdu ve Allah'tan korkmayı, O'na itaat etmeyi emretti. Ardından cemaate vaaz ve nasihat etti. Daha sonra da yürüyüp kadınia­
nn yanianna gitti ve onlara vaaz etti. ''2 1
Bu rivayetlerden, kadın erkek bütün müslümanların namaz, tekbir ve dualarla
huzur ve neşe içerisinde coşkulu bir bayram yaşadıklan anlaşılmaktadır.
Hz. Peygamber döneminde kadınların camide namaz kılmalan, cuma, bayram ve
vakit namazlanyla sınırlı değildi; onlar bazen kocalarından izin alıp gece ibadeti için
de camiye gelirlerdi. Bu konuda gerekli kolaylığın gösterilmesini isteyen Hz. Peygamber, "Geceleyin mescide gidip ibadet etmek için kadınlannız izin istediklerinde onlara
izin verin"22 buyurmuştur.
Bu hadisi Abdullah b. Ömer rivayet ettiğinde, oğlu Bilal şöyle demiştir: "Vallahi
biz kadınları geceleyin dışan bırakmayız. Onlar dışan çıkıp kocalarını aldatabilirler."
Bu sözlerden rahatsız olan Abdullah b. Ömer; "Ben Rasıllüllah buyurdu diyorum, sen
ise onlan bırakmayız diyorsun"23 şeklinde çıkışarak, oğlunu azarlamıştır.
Hz. Peygamber döneminde kadınlar camide Kur'an-ı Kerim dinlemeye de büyük
önem verirlerdi. Bu konuda Hz. Aişe' den şu rivayet nakledilınektedir: "Yatsı namazını
mescidde kıldığım bir gece eve Rasıllüllah (s.a.v.)'dan sonra geldim. Bana; 'Neredey-
Buhan, "İdeyn", 16.
Buhan, "İdeyn", 20.
21
Bk. Müslim, "ideyn", 4.
22
Buhan, "Ezan", 162.
23
Müslim b. Haccac el-Kuşeyri, Sahih-i Müslim, Terc. Mehmet Sofuoğlu, İrfan Yayınevi, İstanbul
tsz., II, 78.
19
20
282
lı. Din Hizmetleri Sempozyumu
din?' diye sordu. Ben; 'Mescidde ashabından birisinin okuduğu Kur'an'ı dinliyorduk;
doğrusu ashabİn arasında onun gibi güzel sesli ve güzel okuyanı hiç duyınanııştıın'
diye cevap verdim. Bunun üzerine birlikte gidip onu dinledik Sonra bana dönerek;
'Bu, Ebu Huzeyfe'nin azatlısı Salim'dir. Ümmetim
Allah'a hamd olsun'buyurdu." 24
arasında
böyle birisini var eden
Bu ve diğer rivayetlerden de anlaşıldığı gibi, Asr-ı Saadet döneminde
cami etkinliklerine, erkekler kadar olmasa da, aktif olarak katılmışlardır.
kadınlar
Hz. Peygamber, camideki eğitim faaliyetlerinde haftanın bir gününü kadınlara
tahsis ederdi. 25 Bu durum, Ebu Said el-Hudri'den gelen şu rivayetten de anlaşılmakta­
dır:
"(Bir gün) Kadınlar 'Ey Allah'ın Rasulü, erkeklerden bize meydan kalmıyor, bize
özel bir gün ayırır mısınız?' dediler. Rasulüllah onlara bir gün belirledi. Kadınlar o
günde Rasulüllah'ın huzuruna gelir, O da onlara sohbet ederdi. "26
Konuyla ilgili Abdullah b. Mes'ud'un; "Resulüllah (s.a. v.) mescide girdi; orada
Ensar kadınlanndan bir grup vardı ve onlara vaaz etti... " dediği rivayet edilmektedir.
Canıide kız çocuklarının ve kadınların eğitimiyle Hz. Peygamber sadece kendisi
ilgilenmez, özel kadın öğretmenler de görevlendirirdi. Özellikle kendi hanıınları, kız
çocuklarının ve kadınların eğitim öğretimiyle yakından ilgilenirlerdiP
Hz. Peygamber'in burada zikredilen eğitim uygulamaları, cemaate katılan kadın­
lar içindir. Bunun dışında kadınlar münferit olarak da Reswüllah (s.a.v.)'a gelir, O'na
sorular sorup merak ettikleri konularda bilgi alırlardı. 28 Bu gayretierin sonucu olarak,
o dönemde toplumda erkeklerle tartışabilen, onların hata ve yanlışlıklarını çekinıne­
den eleştirebilen, kendilerine danışılıp istişare edilen kadın bilginler yetişrniştir. O
dönemde yirmi kadar kadın filah bilgininin yetiştiği ifade edilmektedir.29 Bunların
başında Hz. Aişe gelmektedir. Hz. Ömer, EbU Hureyre, Abdullah b. Ömer, EbU Musa
el-Eş'ari gibi pek çok erkek sahabe Hz. Aişe'den hadis rivayet etrnişleı-3° ve bazı fikhl
konularda onun görüşlerinden yararlanmışlardır. 31 Özellikle kadın hakları ile ilgili
İslam'ın anlayışının nesillere doğru olarak anlatılmasında Hz. Aişe'nin büyük rolü
olmuştur. Daha pek çok kadın sahabe halifelerin, valilerin ve ilim adarnlarının görüşHakim, Müstedrek, m, 326.
Buhan, "ilim", ıs, 35.
26
Buhan, "ilim", 36.
27
Bk. Ali Özek, Hadis Rica/i, İstanbul 1967, s. 113; Chich Bouamrane, "İslam Tarihinde Eğitim
Öğretim Kurumlan", A. Ü.İ.F. Dergisi, Cilt: 30, Ankara 1995, s. 279; Savaş, Hz. Peygamber (s.a. v.)
Devrinde Kadın, s. 124.
28
Tayyip Okiç, İslam'da Kadın Eğitimi, Diyanet Yayınları, Ankara 1978, s. 40.
29
Bkz. Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, Çev. Salih Tuğ, Ankara 2003, ll, 79; Okiç,
İslam'da Kadın Eğitimi, s. 26.
30
Bk. Mustafa Fayda, "Aişe", DİA., ll, 201-205.
31
Bk. Abdulhayy el-Kettani, et-Teratibu'l-İdariyye, Lübnan Tsz, s. 432-433.
24
25
Cami Içi Din Hizmetleri 1283
lerine başvuiduğu danışmanlar olarak uzun yıllar hizmetvermiştir. 32
Kadınlara
yönelik eğitim-öğretim faaliyetleri sadece dini bilgiler edinmekle sınırlı
değildi; onlar, hayatla ilgili pek çok konuyu da camide öğrenebilmişlerdir. Bazı kadın­
lar şiir, tıp ve hayvancılık konularında bilgi ve tecrübe sahibi olınuşlardır. 33 Özellikle
Hz. Aişe'nin tefsir, hadis ve fıkıh gibi ilimierin yanında neseb, tarih, siyer, tıp, astro~
noıni, şiir, hitabet, eğitim ve siyaset alanlarında da önemli bir ilmi birikime sahip olduğu bilinmektedir.34 Şüphesiz o dönem kadınlarının bu düzeye ulaşmalarında en
büyük etkenin cami eğitimi olduğu söylenebilir. Çünkü onlar genellikle camide bir
araya gelip birbirlerinin bilgi ve tecrübelerini paylaşıyorlardı.
Asr-ı
erkekler camide karma bir şekilde değil, ayrı
yerlerde oturuyorlardı. Kadınlara, caminin hariminin arka kısmında özel bir bölüm
ayrılınıştı. Bu uygulama, Enes b. Malik tarafından rivayet edilen şu sözlerden de anlaşılınaktadır: "Biz mescidin suffa kısmında Resıllüllah'ın yanındaydık Muhacirlerden
bir kadınla buluğa ermiş oğlu geldi. Kadın bayanlara ayrılan kısma geçti, çocuk da
bizim yanımıza geldi." 35
Saadet döneminde
kadınlarla
Mescid-i Nebevi'nin kadınlara tahsis edilen kısmının36 günümüzdeki bazı camilerde olduğu gibi, erkeklerin namaz kıldıkları yerden duvar ya da perdeyle ayrıldığı
konusunda herhangi bir rivayete rastlanılınamıştır. Dolayısıyla kadınların, kendilerine
ayrılan ancak arada herhangi bir engel bulunmayan bölümde namaz kıldıkları, hutbe,
vaaz ve sohbetleri rahatlıkla dinleyip eğitim öğretim etkinliklerine katıldıkları anlaşıl­
maktadır.
Hz. Peygamber, kadınların camide rahat edebilmeleri için bazı tedbirler almıştır.
Öncelikle onların.camiye giriş çıkışları için gerekli kolaylığın sağlanmasını istemiştir.
ibadet bittiğinde camiden önce kadınlar, sonra Hz. Peygamber ve daha sonra da erkek
cemaat ayrılırdı. 37 O dönemde Medine Mescidi'nin üç kapısı vardı. Başlangıçta kapı­
lardan herhangi biri kadınlara tahsis edilıneınişti. Ancak camiye giden kadınların
sayısında artış görülınesi üzerine Hz. Peygamber; "Keşke şu kapıyı kadınlara ayırsay­
dık" buyurarak, ayrı kapıdan girip çıkmalarının daha uygıın olacağını belirtmiştir.
Nitekim O'nun bu isteği Hz. Ömer döneminde yerine getirilmiş ve kapılardan biri
kadınlara tahsis edilmiştir. 38
Savaş, ''Asr-ı SaadetteKadın ve Aile Hayatı", s. 367.
Bk. Mustafa Sibru, İslam'a ve Garplılara Göre Kadın, Çev. İhsan Toksan, Nida Yay., İstanbul
1969, s. 80; Savaş, ''Asr-ı SaadetteKadın ve Aile Hayatı", s. 279-280.
34
Kettani, et- Teratibu'l-İdariyye, s. 433; Savaş, Hz. Peygamber (s.a. v.) Devrinde Kadın, s. 136; "Asrı SaadetteKadın ve Aile Hayatı", s. 287.
35
İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, VI, 154.
36
Bk. İbn Hanbel, Müsned, VII, 523; Süleyman b. Ahmed et-Taberani, Mu'cemu'l-Kebir, Tah.
Abdulmecid Sifli, Daru'l-İhya, Beyrut 1985, XXIV, 204.
37
Buharl, "Ezan", 152, 164.
38
Ebu DavO.d, "Salat", 17.
32
33
284
lı. Din Hizmetleri Sempozyumu
Hz. Peygamber, camiye gelen kadınların durumunu dikkate alırdı. Namaz sıra­
smda bir çocuğun ağladığını duyduğunda, anneyi düşünerek namazı kısaltırdı.39 Cami
adabıyla ilgili bazı ahlaki öğütlerde bulunan Hz. Peygamber, camiye gelen kadın ve
erkeklerin karşı cinsin dikkatini çekebilecek tutum ve davranışlardan kaçmınalarmı,40
giyim kuşamda ölçülü olnıalannı,41 camiye gelirken güzel koku sürünmemelerini
söylerdi. 42 Yine camide kadınlar erkeklerin arkasında namaza durdukları için, erkeklerin avret yerlerinin gözükın e ihtimaline karşı, onların secdeden kalkıp doğrulmadan
kadınların kalkınamalarınm daha uygun olacağını nasihat ederdi. 43
Görüldüğü gibi, Asr-ı Saadet döneminde kadınlar geceleri bile mesdde gitmişler,
orada Kur'an dinleyip namaz kılmışlarM ve gerçekleştirilen eğitsel etkinliklerden yararlanmışlardır. Kadınların camiye devam etmeleri geleneği, Raşit halifeler döneminde de devam etmiştir. Nitekim Hz. Ömer ile bir yaşlı kadın arasmda yaşanan ve asır­
lardır dilden dile anlatılan diyalogdan da bunu anlamak münıkündür. 45 Ancak
Bıneviler döneminden itibaren kadınların cami eğitimi ve ilim öğrenme konusundaki
etkinliği giderek azalmış, İslam'ın öngördüğü cinsiyet eşitliği prensibinden uzaklaşıla­
rak, onların sosyal, siyasal, ekonomik ve dini hayattaki konumu tekrar sorun haline
gelıniştir. 46 Bazı rivayet, fetva ve içtihatlar, kadınlarla ilgili olumsuz hükümler içerecek
şekilde yorumlanmıştır. 47 Kadınlara yönelik cami eğitimi, Asr-ı Saadet dönemindeki
hızıyla devam etmemiş, müslüman toplumlarda kadınlar giderek camiden uzaklaş­
mışlardır.
Günümüz İslam dünyasında, Malezya, S. Arabistan, Filistin, Türkmenistan gibi
Asya; TunU§ ve Cezayir gibi Afrika ülkelerinde kadınların camiye devam edip vakit,
cuma ve bayram namazianna katıldıkları, Amerika' da ve Avrupa ülkelerinde yaşayan
39
Tirmizi, "Salat", 267.
Bk. Ebu'I-Hasan Ali b. Ahmed el- Valıidi, Esbabu'n-Nüzul, Kahire 1968, s. 186.
41
Buhari, "Meğazi", 537.
42
İbn Hanbel, Müsned, IV, 363.
43
Bk. Buhari, "Salat", 6; Ebu Davıld, "Salat", 54.
44
Bk. İbn Hanbel, Müsned, m, 93.
45
Rivayete göre Hz. Ömer'in evlilikte hdına verilecek mihrin miktarını konu alan bir hutbeyi
sunması sırasında, bir kadın, cami içerisinde oturduğu yerden Nisa Süresi'nin 20. ayetini okuyarak Hz. Ömer' e itiraz etmiştir. Bu itirazdan sonra Hz. Ömer; "Kadın, Ömer'den daha iyi bildi,
Ömer ise yanıldı" diyerek, kararından dönmüştür. Bk. Muhammed Reşid Rıza, Vahyu'l-Muhammedi, Mısır 1935, s. 283.
46
Bk. Mehmet Erdoğan, İslam Hukukunda Ahkiimın Değişmesi, M.Ü. ilahiyat Fakültesi Yayınları,
İstanbul 1990, s. 182; Sabri Hizmetli, Cuma Namazı Kadmlara da Farzdır, Yeni Çizgi Yay., Ankara 1996, s. 7.
47
Kadınlar konusunda asılsız rivayetler ve bu rivayetlerle ilgili değerlendirmeler için bk. Cihan
Aktaş, "Ka.dının Toplumsaliaşması ve Fitne", İsliimi Araştırmalar, Cilt: 5, Sayı: 4, Ankara 1991,
s. 255-258; Salih Akdemir, "Tarih Boyunca ve Kur'an-ı Kerim'de Kadın", İsliimi Araştırmalar,
Cilt: 5, Sayı: 4, Ankara 1991, s. 260-270; Hidayet Şefkatli Tuksal, Kadın Karşıtı Söylemin İslam
Geleneğindeki İzdüşümleri, Kitabiyat Yay., Ankara 2000.
40
\
1
1
Cami Içi Din Hizmetleri 1285
bazı müslümanların eş
ve çocukları ile birlikte camiye devam ettikleri ifade edilmektedir.48 Türkiye'de ise, eğitim ve ibadet amacıyla camiye devam eden kadınların sayı­
sının oldukça düşük olduğu, bazı kadınların daha ziyade teravih namazlannda, kandil
gecelerinde ve mevlid programlannda camiye gittikleri bilinmektedir.
Kur'an'da ve HZ. Peygamber'in uygulamalannda kadınların camiye gelmelerini
yönelik herhangi bir hüküm bulunmadığına göre, dini hiçbir hüküm,
onların camiden ve cemaatten uzak durmalarına dayanak gösterilemez. Kaldı ki, kadınların camiden uzak kalmaları, kadın erkek herkesi mllhatap alan İslam'ın ruhuna
da aykırıdır. Öyleyse, Hz. Peygamber tarafından başlatılan ve O'nu takip eden Raşit
Halifeler döneminde sürdürülen geleneği tekrar canlandırmak gerekir. Böylece camiler, tarihte olduğu gibi günümüzde de kadın-erkek bütün toplumun dini ve sosyal
konularda bilgilenip aydınlandığı kurum olma özelliğine kavuşmuş olacaktır.
engelleıpeye
c.
Kadınlann Camiye Yeterince Devam Etmemelerinin Başlıca Nedenleri
İslam dini, Hz. Peygamber döneminden itibaren kadının sosyal statüsünü gelişti­
rici düzenlemelerde bulunmuş, hatta bu düzenlernelerin önünü açık bırakarak
müslümanlar tarafından daha da geliştirilmesini teşvik etmiştir. Ancak bu konudaki
etkili mesajiara rağınen, önceki kültürlere dayalı kadın aleyhtarı düşünceler, zaman
içerisinde dini bir kisveye bürünerek yeniden ortaya çıkmıştır. Müslüman toplumlarda İslam'ınçizdiği çerçevenin giderek genişletilmesi bir yan~çerçevenin, hem de
Müslümanlık adına, daha da daraltıldığı söylenebilir. Eski ınanç ve kültürlerin
müslümanlara etkisi, yerleşik kültür ve geleneklerin dine baskın çıkması, dini metinlerlu yanlış aniaşılıp yorumlanması ve toplumda görülen ahlaki zaaflar, söz konusu
kadın aleyhtarı anlayışiara zemin hazırlamıştır.
Günümüz kadınlarının erkekler kadar camiye devam etmemelerinin nedenlerini
şu şekilde sıralamak mümkündür:
1. Cinsiyet özellikleri ve cinsiyetle ilgili roller. İslam dini, ibadet ve eğitim yükümlücinsiyet farklılığı gözetmemekle birlikte, cinsiyetten kaynaklanan tabii
özellikleri göz ardı etmemiştir. Ev işleri, doğum, çocuk bakımı, güvenlik, mahremiyet
vb. nedenler kadınların camiye devam etme inıkanlarını kısıtlamaktadır. Asr-ı Saadet
döneminde de, camiye giden kadınların sayısı erkeklere nazaran düşük düzeyde seyretmiştir. Kadınların vakit, cıırna ve bayram namazianna katılma konusunda serbest
bırakıldıkları kaynaklardan anlaşılmaktadır. Ancak bu serbestliğin bir kolaylık olarak
düşünülmesine rağınen, kadınlar, kendi inıkanlarını zorlayarak camiye gitmeye çalışnıışlar ve bti konuda Hz. Peygamber'den destek görmüşlerdir.
lüğü açısından
2. Dini konulardaki fikir özgürlüğünün ölçüsüz kullanılması. Asr-ı Saadet'ten sonra müslüman toplumlarda Kur'an-ı Kerim ve hadislerin anlaşılmasında, dini düşünce
ve yaşantı konusunda bir yorum zenginliği yaşanmıştır. İslam dininin temel değerle-
48
Bk. Hizmetli, Cuma Namazı Kadınlara da Farzdır, s. 13.
286
lı. Din Hizmetleri Sempozyumu
rinden sapma olmadığı sürece içtihat sayılan bu durum, dini değerlerin güncelleşti­
rilmesi açısından önemli sayılmıştır. Ancak fikir özgürlüğü çerçevesinde yapılan yorumların bir kısmı, zamanla o dönemdeki yaşantıyla tezat teşkil eden uygulamalara
dönüşmüştür. Kadınların cami eğitimi konusu da, bu tür anlayış ve uygulama değişik­
liğinin açık örneklerinden biri olarak görülebilir.
3. Hz.
A.işeye
ait olduğu söylenen rivayetle ilgili yorumlar.
Kur'an-ı Kerim'de ka-
dınların camiye gidip ibadet etmeleri ve oradaki eğitim faaliyetlerinden yararlanmaları
ile ilgili herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır. Ancak Hz. Peygamber'in vefatından
sonra Hz. Aişe'nin söylediği ileri sürülen; "Eğer R.esulüllah (s.a. v.) kadıniann kendisinden sonra mescitlerde neler ihdas edeceklerini bilseydi, İsrailoğullan gibi, O da onlann
mescitlere girmelerini yasaklardı"49 gibi bir varsayımdan hareketle, bazı kaygılar dile
getirilmiştir. Söz konusu rivayetten anlaşılelığına göre, Hz. Aişe, Hz. Peygamber'in
vefatından sonra kadınların giyim kuşamda günün modasına uymaya başlamaların­
dan hoşlanmayarak tepkisini dile getirmiştir.
Kadınların camiye devam etmeleri konusunda bir yasaklama gerekecek olsaydı,
bunun
işaretlerini
Hz. Peygamber
sağlığında
bizzat kendisi verebilirdi.
Dolayısıyla
Asr-ı Saadet boyunca korunan bir uygulamanın, Hz. Aişe'nin muhtemelen duygusal
olarak söylediği bir ifadeye dayanarak terk edilmesinin isabetli olmadığını düşünüyoruz. Hz. Aişe ile ilgili rivayette, onun yadırgadığı bir durum karşısında yaptığı kişisel
bir değerlendirmeden bahsedilmektedir. Her ne kadar kaynaklarda sahabe kavlinin
dini konularda delil olabileceği hükınü yer alsa da, sahabenin veya daha sonraki alimlerin hükünı koyma yetkisi, Kur'an ve sünnette açıkça belirtilmeyen konularla ilgilidir.
Kaldı ki, bazı yorumlara dayanarak dini hükünılerde değişikliğe gitme yolunun aralanması halinde, dinin değerlerinden sapmalar kaçınılmaz olacaktır.
4.
Kadıniann
ibadetlerini camilerde değil de evlerde yapmalannın daha
hayırlı
ol-
duğu düşüncesi.
Bu düşüncenin temeli, genellikle şu ve benzeri rivayetlerin yorumundan kaynaklanmaktadır: Rivayete göre Ümmü Humeyd adında bir kadın sahabe Hz.
Peygamber'e gelerek; "Ey Allah'ın Rasulü, kocalanmız sizinle beraber namaz kılmamıza engel oluyorlar. Oysa biz sizinle namaz kılmayı çok istiyoruz" diye şikayette bulunmuş ve bunun üzerine Hz. Peygamb~r, Ümmü Humeyd'e namazları evinde kılmasını
tavsiye etıniştir.5 ° Camiye gelmek isteyen kadınlara izin verilmesini isteyen Hz. Peygamber'in bu rivayette Ümmü Humeyd'e evde ibadet etmeyi tavsiye etmesi, aslında
bir çelişki değildir. Hz. Peygamber, kendisine gelerek kocasını şikayet eden bu kadırun
özel konumunu dikkate alarak ve ailede huzursuzluk çıkabileceği ihtimalini göz
önünde bulundurarak böylesi bir tavsiyede bulunmuş olabilir.
5. Toplumun namus kavramına yüklediği anlam ve kıskançlık. Günümüz namus
erkeklerle ilgili bir müsamaha lıissedilirken, namus sanki sadece kadınlara
anlayışında
49
50
Buhm, "Ezan", 163.
Ebu'I-Hasan ~b. Muhammed b. Esir, Osdu'l-Gabe fi Ma'rifeti's-Sahabe, Kahire 1970, VII, 323.
·
ı,
Cami Içi Din Hizmetleri 1 287
has bir erdem gibi algılanrnaktadır. 51 Oysa şeref ve haysiyetine önem veren her kadın
ve her erkek, müslümanlığın şiarından olan namusun korunmasına azami derecede
dikkat etmek durumundadır.52 Bu konuda kadın ile erkek arasında herhangi bir farkın
olmadığı şu ayetlerden de anlaşılmaktadır: '1man eden erkeklere söyle gözlerini hara-
ma bakmaktan sakındırsınlar, namuslannı korusunlar... İn anan kadınlara da söyle,
onlar da gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar ve namuslannı korusunlar... "53
"Onlar sizin için elbise, siz de onlar için elbisesiniz. "54
Hayatın değişik alanlarında kadınların etkinliği normal görülürken, onların ilim
ve ibadet mekanlan olan camilere ibadet ve eğitim amaçlı gelmelerini fitne sebebi
olarak nitelendirmek, her şeyden önce kadın onurunu ineitici bir yaklaşımdır. Eğer
:fitne iki cinsin yakınlaşması şeklinde oluyorsa, bunun bedelini sadece kadınlara ödetmek adalete aykırıdır. Kaldı ki, kadın ya da erkek olsun, müslüman bir kimsenin caniilerde fitne olarak nitelendirilebilecek davranışlara kalkışması zaten beklenemez.
Eğer toplumda alılaki za:fiyetler baş gösteriyorsa, kadın erkek bütün toplumu bu durum karşışında uyanp bilinçlendirmek için camilerden daha uygun bir mekan da
bulunmamaktadır.
rivayetlerin kadınlar aleyhine yorumlanması. Müslüman toplumlarda kacamilerden uzak kalmalarında bazı rivayetlerin kadınlar aleyhine yorumlanması55 da etkili olmuştur. Söz konusu rivayetlerde kadın huysuz, uğursuz, potansiyel
fitne unsuru, akıl ve din açısından eksik bir varlık olarak tanımlanmıştır. Hz. Peygamber'e atfedilen bazı sözlerle de ilişkilendirilen bu yöndeki değerlendirmelere klasik ve
güncel pek çok dini nitelikli kitapta rastlamak mümkündür. Bazı alinıler, ilim öğren­
menin farz-ı kifaye olduğunu söyleyerek, kadınlar için ilim öğrenme yükiirnlülüğü­
nün bulunmadığı yönünde görüş belirtmişlerdir. Yine 'zamanın bozulmasıyla fitnenin
zuhur ettiği, dolayısıyla kadınların camiye gelip cemaate katılmalannın rnekruh olacağı, ancak yaşlı ve çirkin kadınların camiye gidebilecekleri' şeklindeki değerlendirme­
ler56 kitaplarda yer almıştır. Kadınların cami eğitinıinden yoksun kalmalarında etkili
6.
Bazı
dınların
51
52
Bk. Doğu Ergil, Türkiye'de Terör ve Şiddet, Turhan Kitabevi, Ankara ı980, s. 77-78, 83.
Bk. Musa Carullah, Hatun, Haz. Mehmet Görmez, 3. baskı, Kitabiyat Yayınları, Ankara 200ı, s.
so.
53
Nılr,
24/30.
Bakara, 2/ı87.
55
Bk. Savaş, Hz. Peygamber (s.a.v.) Devrinde Kadın, s. 46; Dikınen, İslam'da Kadın Haklan, s.
213-2ı4; Karen Armstrong, Tann'nın Tarihi, Çev. O. Özel, H. Koyukan ve K. Emiroğlu, Ayraç
Yay., Ankara ı998, s. 211-2ı2.
56
Bk. Ebıl Muhammed Ali b. Ahmed b. Hazm, el-Muhalla, Tah. Ahmet Muhammed Şakir, Kahire
ı969, V, SS; Şemseddin es-Serahsi, el-Mebsud, Çağrı Yay., İstanbul ı982, II, 20-2S; Abdulkerim
Zeydan, el-Mufassal fi Ahkami'l-Mer'e, Beyrut ı993, s. 268-269. Müctehid imarnların ve fıkhi
mezheplerin kadınların camiye gelip ibadet etmelerini hoş görmeyen görüş ve değerlendirmele­
ri hakkında geniş bilgi için bk. Aktaş, "Kadının Toplumsaliaşması ve Fitne", s. 2Sı-2S9; Hizmetli, Cuma N arnazı Kadınlara da Farzdır, s. ı 4-16, ı ı 0- ı 78.
54
288 11. Din Hizmetleri Sempozyumu
olan böylesi anlayışların dini ve akli temelden yoksun olduğu açıktır. 57
7. Kültür içerisinde yer etmiş kadın karşıtı söylemler. Kur'an hükümlerinin ve Hz.
Peygamber'in sünnetinin açıklığına rağmen, kültürümüz içerisinde kadınlarla ilgili
diğer kültürlerdekine benzer yanlış duygu ve düşünceler de yok değildir. Bu tür anlayışların, atasözleri ve deyimiere de yansıyarak nesilden nesile devam ettiği anlaşılmak­
tadır.
Günümüzde toplum yapısını olumsuz yönde etkileyen cinsiyet aynıncılığına dayalı duygu ve düşüncelerin kültürüroüze önemli katkısı olan İslam dininden değil;
daha ziyade İslam tarafından tanınan haklan işleterneyen müslüman toplumların
önceki geleneklerinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Çünkü tarili içerisinde İslam'ı
kabul eden milletler, kadınlara tanınan bazı haklan bilerek ya da bilmeyerek geri alma
yanlışlığına düşmüşlerdir. Bu sürecin, Hz. Peygamber'in vefatından sonra başladığı ve
artarak devam ettiği söylenebilir. Abdullah b. Ömer'den nakledilen; "Resulüllah zamanında hakkımızda ayet iner korkusuyla kadınlanmıza elimizi ve dilimizi uzatmaktan sakınırdık. Allah'ın Resulü vefat edince, dilimizi ve ellerimizi onlara uzatmaya
başladık''58 şeklindeki rivayet de bu tespiti doğrulamaktadır.
İlim öğrenmek kadın erkek herkese gerekli olduğu halde, İslam öncesi geleneğin
izlerini taşıyan rivayet ve değerlendirmeler yüzünden kadınların eğitimi konusu İslam
dünyasında sürekli tartışılmıştır. Okullara gönderilıneyen kız çocukları, camiye gidip
oradaki ibadet ve eğitim etkinliklerine de katılmayınca, kadınlar için cehalet kaçınıl­
maz olmuştur. Dolayısıyla, kadınlarla ilgili kültürümüz içerisinde yer edinmiş düşün­
celerin yeniden değerlendirilmesinde ve cami eğitiminin kapsamının kadın erkek
bütün toplumu kapsayacak şekilde genişletilmesinde yarar vardır. Bu konuda en büyük görev, Diyanet İşleri Başkanlığı'na düşmektedir.
2. Diyanet işleri Başkanlığı'nın Kadınların Cami Eğitimine Yönelik
Hizmetleri
Diyanet İşleri Başkanlığı, ülkemizde yaygın din eğitimi hizmeti veren kurumların
başında gelmektedir. Bu kurumun, genç-yaşlı, kadın-erkek ayrımı gözetmeksizin
isteyen herkese yaygın din eğitiınt hizmeti sunması son derece önemlidir. Nitekim
toplumun dini yönden aydınlanmasına önem veren Diyanet İşleri Başkanlığı, cami
odaklı eğitim faaliyetlerini artırarak sürdürmektedir. Ancak bu faaliyetlerin kadınlara
yeterince yansıtılmadığı da bir gerçektir.
Son yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kadınların camilerde sunulan
eğitim iı:nk:anlarından daha fazla yararlanrnalarına yönelik önemli çalışmaların başla­
tıldığı görülmektedir. Başkanlık tarafından yayınlanan 2007 tarilıli genelgede59 konuyBk. Ignaz Goldziher, "İslam'da Eğitim", İslami Araştırmalar Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 7, Ankara
1988, s. 90.
58
Buhaıi, "Nikah", 80.
59
Diyanet İşleri Başkanlığı, Genelge 2007.
57
Cami Içi Din Hizmetleri 1289
la ilgili şu tespitler dikkat çekmektedir:
Genelgenin "Cami Dersleri" başlığı albnda, cami derslerinin erkeklere ve kadınla­
ra yönelik olmak üzere ayrı ayrı düzenlenebileceği, kadınlara yönelik cami derslerinin
bayan din hizmetleri uzmanlan ve vaizeler tarafından, bunlar bulunmadığı takdirde
ise fahri vaizeler ile liyakatli bayan Kur'an kursu öğreticilerinden istifade edileceği
vurgulanmaktadır (Madde: 13).
"Camilerin Yönetimi ne ngili İşler"başlığı albnda, vakit namazlan kılındıktan sonra, yolculuk ve herhangi bir sebeple namaz kılmak için yer arayanlar ve cemaate yetişemeyenler için camiierin dış bölümündeki son cemaat mahallerinin namaz kılmaya
müsait hale getirileceği ve bu konuda kadınlar için de özel bölümler hazırlanacağı
tasarlanmıştır (Madde: 17).
"Camilerin
İbadete Açılış
ve
Kapanış
Saatlerinin Belirlenmesi" ile ilgili
kısımda,
özellikle cemaatle namaz kılmak isteyen kadınlar için camilerde özel bölümlerin have bu bölümlerin sürekli açık tutulacağı belirtilerek, kadınlann camiye
rahat bir şekilde gelmeleri için gerekli kolaylığın sağlanması istenmektedir (Madde:
18).
zırlanacağı
Genelgenin "Kadınlara Yönelik İrşat ve Din Hizmetleri" başlığı, tamamen kadınla­
rın cami eğitimine aynlmış ve burada kadınlan dini yönden aydınlatma çalışmalan­
nın daha rasyonel ve etkin hale getirilmesine ihtiyaç duyulduğu vurgulanmıştır. Bu
ihtiyacın karşılanması amaayla müftülüklerin il merkezinde, ilçe ve kasabalarda bayan vaiz, fahri vaiz ve din hizmetleri uzmanlannın kadınlara yönelik irşad faaliyetlerine ağırlık verecekleri belirtilmiştir. İrşad programlannın her yıl için ayrı ayrı olmak
üzere, ilçe müftülükleriyle koordineli olarak il müftülüklerince hazırlanacağı, programın esaslannın vaaz ve irşat kıırulunda görüşülerek uygulamaya konulacağı ve gerekli
uygulama kolaylığırun sağlanacağı ifade edilmiştir (Madde: 38).
Genelge' de, kadınlann cami hizmetlerinden daha çok istifade etmelerine yönelik
gerekli fiziki düzenlernelerin yapılması, bu çerçevede kadınlar için tuvalet ve abdest
alma yerlerinin hazırlanması, anna, bayram, teravih ve vakit namazlarını kılabilmeleri
için camilerde yeterli yer ayrılması ve bu konuda cami görevlilerinin gerekli rehberliği
yapmalan istenmektedir. Kadınları aydınlatmaya yönelik çalışmalann sadece camiyle
sınırlı olmayacağı, mahalli mülki funirlerin onayı ile cami dışında da konferans, panel,
radyo ve TV konuşmalan, yanşma programlan, piyes, tasavvuf musikisi vb. etkinliklerlu icra edileceği belirtilmiştir (Madde: 29).
Genelgenin kadınlann dini yönden aydınlatılmalan ile ilgili kısmında, müftülüklerin; kadınlara yönelik irşad ve din hizmetleri çalışmalan ile ilgili faaliyetlerini Haziran ve Aralık aylannda değerlendirmeleri istenmiştir. Rakamsal bilgilerin de yer aldığı
bu raporlann, başkanlık ve müftülüklerce bir sonraki yıl bayanlara yönelik olarak
düzenlenecek irşad çalışmalannda göz önünde bulundurulacağı hükme bağlanmıştır
(Madde: 38).
.
290 11. Din Hizmetleri Sempozyumu
Kız çocuklarının
yaz aylarında düzenlenen cami kurslarına katılınalarını da, kayönelik bir cami eğitimi hizmeti olarak değerlendirmek mümkündür. Kız
çocukları, okulların tatil edildiği yaz aylarında düzenlenen kurslarda Kur' an okumayı,
ibadetleri ve temel dini bilgileri öğrenmekte ve namaz surelerini ezberlemektedirler.
dınlara
Son yıllarda özellikle genç kız ve kadınlar tarafından ilgi gören merkez, mahalle ve
bazı köy camileri bünyesindeki Kur' an kurslarına değinmede de konumuz açısından
yarar vardır. Cami bünyesindeki bu kurslarda verilen eğitim, Diyanet tarafından gerçekleştirilen cami eğitimi kapsamında değerlendirilebilir. Daha önceleri çocuklara
yönelik din eğitimi vermek amacıyla açılan bu kursların yetişkin kadınlara yönelmesi
sonucunda karşılaşılan sorunların neler olduğu, programın içeriği ve uygulanacak
yöntemler, kurs görevlilerinin yetişkin eğitimi konusundaki bilgi ve formasyon düzeyleri gibi konuların araştırılmasında fayda vardır.
genelgenin konuyla ilgili maddelerinden de anlaşılacağı gibi, Diyanet
İşleri Başkanlığı'nın cami içinde kadınlara yönelik irşad çalışmaları; vaazlar, cami
dersleri, sorulu-cevaplı toplantılar, mevlid ve hatim merasimleri şeklinde özetlenebilir.
Bu çalışmaların koordine edilip yürütülmesi amacıyla müftü yardımcılığı, din hizmetleri uzmarılığı, vaizlik ve Kur' an kursu öğreticiliği kadrolarına önemli sayıda bayan
elaman alınmakta ve böylece kadınların dini yönden aydınlatılınasına çalışılmaktadır.
2007
tarilıli
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kadınların cami eğitimiyle ilgili önemli çalış­
göriilmektedir. Teorik alt yapının oluşturulması ve eleman temini
açısından önemli bir seviyeye ulaşan bu çalışmaların, zamanla çok sayıda kadının
yaygın diil eğitimi hizmeti almasını sağlayacak pratik çalışmalara zemin teşkil ettiği
anlaşılmaktadır. Bu hizmet sürecinin hızlanması için, zaman kaybedilmeden camilerde gerekli fiziki düzenlernelerin yapılmasına, din görevlilerinin ve halkın bu konuda
aydınlatılınasına ihtiyaç vardır.
maların başlatıldığı
Sonuç
Camiler, yaygın din eğitimi hizmeti veren kurumlarının başında gelmektedir. Hz.
Peygamber döneminde cami eğitiminin hedef kitlesi, çocuk-genç, olgun-yaşlı, kadın­
erkek ayrımı gözetilmeksizin bütün müslümanlardan oluşuyordu. Asr-ı Saadet döneminde kadınlar camiye devam etmişler, orada gerçekleştirilen ibadet ve eğitim­
öğretim etkinliklerinden önemli ölçüde yararlanmışlardır. Hz. Peygamber, camiye
devam edebilmeleri için kadınlara her türlü kolaylığın sağlanmasını istemiş ve bizzat
kendisi onlara camide dersler vermiştir.
Günümüz kadınlarının camilere yeterince devam etmemelerinin birçok nedeni
olabilir; ancak dini hükümler, bu nedenler arasında gösterilemez. Çünkü dinin temel
kaynaklarında ibadet ve ibadet mekanlarına devam etmede cinsiyet ayrımı gözetilmemektedir. Ancak vakit, cuma ve bayram namazlarında camiye gelip cemaate katıl­
ma konusunda kadınlar serbest bırakılmış, cinsiyetten kaynaklanan özel konumları
nedeniyle onların cemaate katılınaları farz veya vacip cinsinden bir emir sayılmarnış-
Cami Içi Din Hizmetleri 1 291
tır.
Bu serbestliğe rağmen, Asr-ı Saadet'te kadınlar camiden asla uzakkalmamışlardır.
Tarihten günümüze kadınların fitne ihtimali veya daha başka nedenlerle camiden
uzak kalmaları, cinsiyet eşitliği ve İslam'ın adalet anlayışı ile bağdaşmamak:tadır. Hayatın değişik alanlarında kadınların etkinliği normal görülürken, onların camilere
ibadet ve eğitim amaçlı gelmelerini fitne sebebi olarak nitelendirmek, her şeyden önce
kadın onurunu ineitici bir yaklaşımdır. Eğer :fitne iki cinsin birbiriyle yakınlaşması
şeklinde oluyorsa, bunun bedelini sadece kadınlara ödetmek adalete aykırıdır. Kaldı
ki, ister kadın isterse erkek olsun, müslüman bir kimsenin camilerde fitne olarak nitelendirilebilecek davranışlara kalkışması zaten beklenemez. öyleyse bu konuda Asr-ı
Saadet dönemindeki uygulamayı tekrar başlatıp, toplumun yarısını oluşturan bu kitleyi cami eğitinıirıe kazandırmak gerekir. Aksi halde kadınlar, dini bilgiler yönünden
cehalete terk edilmiş olacaklardır.
Kadınları cami eğitinıirıe özendirmek amacıyla, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafın­
dan önemli bir girişim başlatıldığı anlaşılmaktadır. Daha ziyade konuyla ilgili teorik
alt yapının oluşturulmasıyla başlatılan bu girişimin pratiğe dönüşebilmesi için, camilerde gerekli fiziki düzenlernelerin yapılmasına, din görevlilerinin ve halkın aydınla­
tılmasına ihtiyaç vardır.
Kadınların
cami eğitinıirıe özendirilmderi gerektiğini söylemek, aslında yeni bir ·
ortaya koymak değil; daha önce Asr-ı Saadet döneminde fiilen gerçekleştirilen
bir uygulamayı tekrar hatırlatmaktan ibarettir. Toplumda sağlıklı bir din anlayışının
güçlendirilmesinin ancak kadın erkek herkesin bilgileurnesi ile mümkün olacağı göz
ardı edilmemelidir. Bu amaca ulaşmada, cami eğitiminin gücünden yararlanmak son
derece önemlidir.
görüş
Öneriler
1. Geçmişte bazı İslam bilginleri tarafında :fitne endişesiyle ileri sürülen ve kadın­
camiden uzaklaşmalarına neden olan görüşler yeniden değerlendirilmelidir.
ların
2. Kadınların teravih namazında olduğu gibi, bayram, cuma ve vakit namaziarına
da katılmaları teşvik edilmelidir.
3. Kadınların camide rahatlıkla bulunabilmelerini kolaylaştırmaya yönelik fiziki
düzenlemeler yapılmalı, cami bünyesinde onlar için ab desthaneler ve namaz kılacak­
ları geniş mekanlar ayrılmalıdır.
4. İl müftülüklerinde olduğu gibi ilçe müftülüklerinde ve hatta bazı merkezi camilerde bayan din hizmetleri uzmanı istihdam edilerek, kadınlara yönelik dini danışmanlığın alanı genişletilebilir.
.
5. Kur'an kursu bulunmayan yerleşim bölgelerinde kadınlar için belli aralıklarla
cami dersleri başlatılabilir. Bayan Kur'an kursu öğreticileri ve vaizeler bu açıdan
önemli bir imkfuıdır.
6. Vaize kadrosu bulunmayan ilçe ve köylere gezici vaizeler görevlendirilmelidir.
292 11. Din HizrneUeri Sempozyumu
7. Kadınların cami içi eğitim faaliyetlerinin önemsenmesi konusunda din görevlileri ve erkek cemaatin bilinçlendirilınesine ihtiyaç vardır. Hutbe, vaaz, konferans ve
panel gibi etkinliklerle toplum bu konuda aydınlatılmalıdır.
8.
Kadınların eğitiminden
sorumlu bayan personele yönelik hizmet içi
eğitim
kurslarına ağırlık verilmelidir.
9. Kadınların cami eğitiminden daha fazla yararlanmalarına yönelik Diyanet İşle­
ri Başkanlığı'nın teorik çalışmalarının pratiğe geçirilmesi konusundaki gayretler arhrılmalıdır.
Oturum Başkanı - Hüseyin hocaımza çok teşekkür ediyorum. En son üzerinde
genelge, burada bulunan müftülerimizin de hatırıayacağı gibi, sanıyorum
iki veya üç kez tekrarlandı. Çünkü hakikaten bu konuda gecikmelerimiz, çok büyük
eksikliklerimiz var. Tabii, o genelgelerin gereklerini yerine getirmek için de çok
ciddi sorunlar var. Doğrudan bayanların din hizmetlerinin içerisine girerek bu işi
düzeltmelerinin daha sağlıklı olacağını düşünüyorum şahsen. Nitekim bu hususta
size çok mutlu bir haberim var. Biz~ Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali
Bardakoğlu hocamız göreve başladığında yanılınıyorsam 1800 bayan görevlimiz
vardı. Şu anda 8000 görevlimiz oldu.
durduğu
Hüseyin hocaınızın hadis rivayetlerinden sunduğu tabloya bakıldığında aslında
bir kafa karışıklığı da meydana gelebiliyor; ama usUl ilmi açısından meseleye bakıl­
dığında hiçbir kanşıklık yok. Peygamberimizin uygulaması ve ortaya koyduğu ilke,
kadınlarıii aktif olarak camide cemaate katılımlarını öngörmektedir. Ancak ona
aykırı diğer rivayetlerin her birisinin şahsa özel hususlar olduğunu şahsen düşünü­
yorum.
Bu endişeler bugün ortaya çıkmış endişeler değildir. Hz. Ömer'in torunu evlengecenin sabahında hanımının giyinip kuşandığını görünce "nereye gidiyorsun"
diyor. "Camiye gidiyorum" diyor. "Ezan sesini duymadın ını" diyor. "Olmaz, seni
bırakmam" diyor ve yemin ediyor. Kayınpederi Abdullah İbn Ömer'in hakemliğine
müracaat ediliyor. Abdullah İbn Ömer evde ihtilaf olduğunu görünce, "niçin reddediyorsun" diye soruyor. "Ben eşfmi camiye göndermek isteıniyorum" diye cevap
veriyor. "Evladım, Peygamberimizin 'Allah'ın mürnin kullarını mescitlerden alıkoy­
mayın' hadisini rluyınadın mı" diyor. "Öyle bir hadis olsa bile ben hanımıını göndermek isteıniyorum" deyince, Peygamberin öğretisini duyduğu halde ona karşı
çıkacağını ifade eden bir evlatla konuşmayacağını söyleyerek uzun süre ona tavır
koyuyor.
diği
Engeller konusunu izah ederken "cinsiyete bağlı engeller" diye bir başlığı vardı
Hüseyin hocaınızın. Onu tekrar değerlendirmesinin daha uygun olacağını düşünü­
yorum. Çünkü altta ifade edilen hususların hiçbirisi cinsiyetten; yani ·kadın yahut
erkek olmaktan kaynaklanınıyor; ancak kadınlara ve erkeklere İslam'ın ve hayatın
verdiği farklı görev ve sorumluluklardan kaynaklandığını düşünüyorum.
Download