764 International Conference on New Trends in Education and Their Implications 11-13 November, 2010 Antalya-Turkey ISBN: 978 605 364 104 9 Erken Çocukluk Döneminde Televizyonun Sosyal Gelişime Ve Değerler Eğitimine Etkisi Serap Erdoğan, Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü, Okul Öncesi Eğitimi, Eskişehir Özet Televizyonun kitle iletişim aracı olarak varlık göstermeye başladığı andan itibaren çocuklar üzerindeki etkileri de tartışılmaya başlanmıştır. Günümüzde televizyon, ekonomik düzeyi ne olursa olsun birçok evde varlığını etkili bir şekilde sürdürmektedir. Çocukların televizyonla etkileşimleri çok küçük yaşlarda başlamaktadır. İki-üç yaşları arasında televizyon izleyicisi davranışı edinen çocukların araca yönelik ilgileri, beş yaş civarında yetişkinlerinkine benzemeye başlamaktadır. Bilgilendirmek, eğitmek, eğlendirmek, mal ve hizmetlerin tanıtılmasını sağlamak ile inandırmak harekete geçirmek televizyonun temel işlevleridir. Gerek eğitim, gerekse eğlence aracı olan televizyon çocukların sosyal ve kültürel gelişiminden etkili olmaktadır. Çocuğun televizyonda izlediği her türlü yayın onun sosyal ilişkilerini ve ileriki yaşantısında edineceği değerlerin oluşumunu etkileyebilmektedir. Bu nedenle doğru televizyon programlarıyla karşılaştırılan çocuğun sosyal ve duygusal yaşantısına dolayısıyla da erken dönemde edindiği milli ve manevi değerlerin gelişimine önemli bir katkı söz konusudur. Bu çalışmada öncelikle kitle iletişim araçlarından televizyon ve çocuk hakkında bilgi verilecek, erken çocukluk yıllarında televizyonun çocuğun sosyal ve kültürel gelişimine dolayısıyla da değerler eğitimine etkisi üzerinde durulacaktır. Anahtar Kelimeler: Çocuk, televizyon, değerler eğitimi, sosyal gelişim GİRİŞ İletişim çocuğun yaşamında önemli bir yer tutmaktadır. İnsan iletişim yoluyla bilgi, düşünce, duygu, tutum ve becerilerini başkalarına aktarabilmektedir. Bir başka deyişle iletişim insanın diğer insanlarla etkileşimine olanak sağlayarak, gereksinimlerin karşılanmasında önemli rol oynamaktadır. İnsanoğlu binlerce yıldan beri birbirleri ile bilgi alışverişinde bulunmak için çok çeşitli araç ve yöntemleri denemiştir (Chang 2000, Troseth 2003, Önder 2005). Toplumların uygarlık düzeyi geliştikçe çeşitlenen ve karmaşıklaşan iletişim araçları, yüz yılımızda teknolojik gelişmelerin sağladığı olanaklarla çok ileri bir düzeye ulaşmıştır. İletişim sürecinde radyo, televizyon, sinema, kitap, dergi gibi kitle iletişim araçları yerlerini almıştır. Görüntü, ses ve sembollerin kullanarak insanların birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlayan televizyon erken çocukluk döneminde de çocuğun gelişimini önemli ölçüde etkilemektedir. Televizyon bu dönemdeki çocukların bilişsel, sosyal-duygusal, görsel algılama ve toplumsal değerler açısından gelişimlerine katkıda bulunmaktadır (Oktay 1999, Troseth 2003, Önder 2005). Bununla birlikte televizyon çocukların davranışları model alma yoluyla öğrendikleri bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde ilk toplumsal çevre olan aile ortamında dünyaya gözlerini açan çocuk, sadece anne-babasıyla iletişime girmeyip önce çevresiyle daha sonra da bir kitle iletişim aracı olan televizyon ile iletişime girmektedir. Ancak televizyon ile çocuk arasındaki iletişim sadece televizyondan gelen çocuğa gelen uyaranlar ile sınırlı değildir. Özelikle iki altı yaş arasında olan ve uyaranlara çok açık olan çocukların seslere ve görüntülere karşı ilgilerinin daha çok yoğun olduğu görülmektedir (Oktay 1999). Erken yaşlarda çocuklar çok geniş bir yelpazedeki televizyon programlarını izlemektedirler. Televizyon görsel ve işitsel özellikleri nedeniyle birçok duyu organına hitap ederek etkili bir öğrenme ortamı sağlamaktadır (Aktaş Arnas 2006, Chang 2000, Yalçın et al. 2003). Ancak olumlu ve olumsuz etkileri bulunan televizyonun izlenmesi süreci erken dönemde anne baba denetiminde gerçekleştirilmelidir. Günümüzde anne-babalar ve yetişkinler çocuklarına değer aktarmada 765 International Conference on New Trends in Education and Their Implications 11-13 November, 2010 Antalya-Turkey ISBN: 978 605 364 104 9 zorlanmaktadır. Her anne baba çocuğunun iyi bir çocuk olması için büyük bir çaba içindedir. Ancak küreselleşen dünyada nelerin doğru nelerin yanlış olduğu açık değildir. İçinde yaşadığımız dünyada değerler hızla gelişmekte ve değişmektedir. Çocuğun gelişimi ve eğitiminde yetişkinin etkisi gün geçtikçe azalmaktadır. Buna karşılık televizyonun çocuğun gelişim eğitimindeki etkisi gün geçtikçe artmaktadır. Televizyonun günümüzde hemen hemen her evde bulunması ve kolay ulaşılabilir bir araç olması nedeniyle erken çocukluk dönemi çocukların toplumsal gelişimleri dolayısıyla da milli ve manevi değerlerin aktarılması rolü düşünüldüğünde bu konunun önemi ortaya çıkmaktadır. Çalışmada öncelikle kitle iletişim araçlarından televizyon ve çocuk hakkında bilgi verilecek, erken çocukluk yıllarında televizyonun çocuğun sosyal ve kültürel gelişimine dolayısıyla da değerler eğitimine etkisi üzerinde durulacaktır. TELEVİZYON, SOSYAL GELİŞİM VE DEĞERLER EĞİTİMİ Kitle iletişim araçları, içerişinde ortak bazı göstergeler, imgeler olan, büyük ve karmaşık dinleyici yığınlarına ulaşabilen radyo, televizyon, gazete, dergi, filmler, kitaplar ve öteki iletişim araçlarından oluşurlar. Diğer toplumsallaştırma araçları ile karşılaştırıldığında bireyler arası etkileşime doğrudan karışmazlar. Ama yine de onları toplumsallaşmanın önemli araçları olarak görmek gerekir. Kitle iletişim araçları özellikle popüler kültürün güldürü, aşk vb.. bir çok unsurlarını diğer araçların başaramadığı ölçüde betimlemekte ve aktarmaktadır (Elkin 1995). Çocuklar bebeklikten ergenliğe doğru gelişirken, yalnızca zihinsel yönden değil, sosyal yönden de gelişme gösterirler. Çocuk kitle iletişim araçları yoluyla yeni insanlar, yeni hayat tarzları, kendi ailesinden farklı aileler, kendi ulusundan ayrı uluslar hakkında bilgi kazanır. İletişim araçları bir anlamda, çocuğa kendi dar çevresi içinde bizzat karşılaşıp yaşayamayacağı, pek çok toplumsal olaydan ve içselleştirecekleri örnek durumlardan kesitler gözleme olanağına sahip olurlar. Çocukların en çok televizyon izlediği saatlerde yayınlanan programlar çocukların yaşamları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bandura’nın Sosyal Öğrenme Kuramı’nda çocuğun gelişiminde “model” kavramını ön plana çıkarır. İnsanların bir davranışı öğrenmesi için o davranışın nasıl gerçekleştiğini görmesi gerekir. Ancak insanlar her gördüğü davranışı taklit etmezler. Model alanla gözlemleyen arasındaki benzerlikler (yaş, cinsiyet vb) davranışların taklit edilme oranını artırmaktadır (Sendur Atabek 2008). Bu açıdan kitle iletişim araçları çocuğun sosyal ufkunu genişletme yolunda önemli katkılar sağlayabildikleri gibi, henüz kendi kendine insan davranışlarının gerçek nedenleri hakkında doğru değerlendirmeler yapamadığı bir dönemde, yanlış izlenimler edinerek, gelişimini olumsuz yönde de etkileyebilirler (Aydoğmuş 1993). Çocuğun çevresinde ona örnek olacak çalışkanlık, adalet, yardımseverlik, alçakgönüllülük, sorumluluk ve vefa duygusu ile ilgili çeşitli yaşantılara tanıklık etmektedir. Bu dönemdeki çocuklara bu değerlerin neden önemli olduğu açık bir şekilde açıklanmazsa bu konuda hiçbir fikirleri olmayacaktır. Örnek verecek olursak; İki çocuğun oyuncak paylaşımı konusunda yetişkinin örnek olduğu davranışlar daha etkili olmakta ve çocuklar bu davranışları içselleştirerek daha sonraki paylaşımlarında adaletli olmaya çalışmaktadırlar. Burada yetişkinin gösterdiği bazı davranışlar televizyonda ya aynen tekrar edilmekte ya da tam tersi çocuk tarafından izlenebilmektedir. İşte bu noktada çocuğun zihni önemli bir karışıklık yaşamakta ve neyin doğru neyin yanlış olduğunu çözememektedir. Yâda kediye su veren bir yetişkini izleyen çocuk yardımseverlik duygusunu gözden geçirirken diğer taraftan televizyonda haberlerde izlediği kedi öldürme olayından etkilenmekte ve kendi içinde muhakeme yapmaya başlamaktadır. Bu nedenle çocuğun izlediği programlar özenle seçilmelidir. Yada karşılaştığı veya izleme devam ettiği programlar için açıklama yapılmalı ve çocuğun merakı bu şekilde giderilmelidir. Ancak, bu aracın kullanımında yetişkinlerin gerekli denetim ve düzenlemeleri yapmaları, bu konuda bazı kurallar koyarak çocuğun bu kurallara uymasını sağlamaları da dikkat edilmesi gereken bir husustur (Aydoğmuş 1993). Geniş bir alana yayılmış olmalarına karşın, kitle iletişim araçlarının toplumsallaştırıcı etkilerinin 766 International Conference on New Trends in Education and Their Implications 11-13 November, 2010 Antalya-Turkey ISBN: 978 605 364 104 9 ne ölçüde olduğu açık değildir. Zaman zaman söz konusu araçlar toplumda değerler ve davranışları açık bir biçimde etkileyebilmektedir (Elkin 1995). Bu durum, kuşkusuz ailelerin çocuk yetiştirme biçimleri üzerinde de etkili olmaktadır. Artık iletişim araçlarının insanlar tarafından kullanıldığı dünyanın hiç bir yöresinde aileler, çocuklarının eğitiminde okulöncesi dönemde bile tek başlarına etkili değildirler. Eve giren kitle iletişim araçlarının aile ve çocuk tarafından kullanımı oranında bu etkilenme artmakta ve genişlemektedir. Çocuk kitle haberleşme araçları ile ailesi, yakın çevresi tarafından kendisine benimsetilmek istenen değerlerden farklı olanları ile de karşılamaktadır (Oktay 1999). Kitle iletişim araçları aile içinde, komşuluk ilişkilerinde, okulda çocuğun üstlenmesi gereken bir dizi rol örnekleri sunmaktadır. Örneğin; klasikleşmiş konum ve kişilik özelliklerini temsil eden bazı sinema, televizyon yıldızları toplumun göstergeleri haline gelmiş durumdadırlar. Dolayısıyla da bunlar çocuklara örnek olmakta ve topluma mal edilmiş değerlere yönelik çeşitli rolleri göstermektedirler. Hatta bu tipler çocuk için olağanüstü kahramanlar durumunda olup, çocukta özdeşleme isteği yaratabilmektedir. Bunun yanı sıra çocukları için hazırlanan çizgi filmlerde özellikle milli ve manevi değerlerin genel olarak ortaya konmadığı görülmektedir (Elkin 1995). Çocuklar kitle iletişim araçlarını, toplumsal kuralları öğrenmek için değil, o an içinde bulunduğu zevk, haz gereksinimini doyurmak için kullanırlar. Çocukların toplumsallaşmaya güdülenmeleri ise daha çok rastlantıdır. Kitle iletişim araçları çocukla doğrudan bireysel bir etkileşim içinde olmakla birlikte, toplumsallaştırıcı etkileri biricik, yani kendilerine özgüdür. Kitle iletişim araçları günden güne düzenlenir, çocuğu cezalandırmaz, ödüllendirmez, sevmez, hırpalamaz. Ancak onun hislerine, eylemlerine cevap verirler. Çocuk kitle iletişim araçlarında gördüğü, duyduğu durumları kendi ilgi alanına geçirir ve onların bir bölümü doğrudan onun yaşam biçimini, varlığını etkiler. Çocuğun yaşamına giren bu kurallar ve durumlar dolaylı ya da doğrudan koşulların da etkisiyle toplumsallaşmaya önemli ölçüde katkı sağlarlar (Elkin 1995). Kitle iletişim araçları içinde televizyonun önemli bir yeri vardır. İletişim bir bilginin, bir görüşün ya da bir davranışın yayınlanması süreci olarak tanımlanmaktadır. Televizyonun önde gelen işlevleri arasında eğlendirici ve öğretici nitelikleri sayılabilir. Bunun yanında, televizyon bireylerin kendilerini tanıyabilmelerine, kişiliklerini geliştirebilmelerine ortam hazırlayan, zaman zaman onlara düşünme ve eleştirme fırsatı veren önemli bir araçtır (Oktay 1999). SONUÇ Son derece etkin bir yayın aracı olan televizyon iyi kullanıldığı zaman çocuğun yaşadığı dünyaya çok farklı açılardan bakmasına imkân veren bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumsal yaşam içinde önem taşıyan rol modelleri televizyon ile çocuklara örnek olmaktadır. Çocuklar gerçek dünyayı algılama ve değerlendirme sürecinde televizyon aracılığı ile kendilerine sunulan kurmaca karakterlerle özdeşim kurmakta ve bu karakterin ortaya koyduğu davranışlardan etkilenmektedir. Çocuklar bu karakterle özdeşim kurmanın sonucunda kendi gündelik yaşamlarında bu kişiye benzemeye çalışmaktadırlar. Sonuç olarak televizyon çocukların kişiliklerinin gelişiminde önemli bir etkiye sahiptir. Kişilik gelişiminde çocuğun toplumsal yaşantısı dolayısıyla da karşılaştığı her durum etkileyicidir. Günümüz çocuklarının yaşamının önemli bir parçasını oluşturan televizyon hem çocukların kişilik gelişiminde hem de bir ülke için önemli olan milli ve manevi değerlerin edinilmesinde önemli bir rol üstlenmiş bulunmaktadır. Bu açıdan çocuklara hazırlanan programlar özellikle insani değerler açısında gözden geçirilmelidir. Televizyon çocukların gündelik yaşmada tesadüfen karşılaştığı bir araç değil bilinçli bir yol gösterici olarak çocukların yaşamına girmelidir. KAYNAKLAR Aktaş-Arnas, Y. 2006. The effects of television food advertisement on children’s food purchasing requests. Pediatrics International. 48, 138-145. Atabek Sendur, G. 2008. Televizyonda yayınlanan Çocuk Dizilerinde, 5. Uluslararası Çocuk ve İletişim Kongresi & 5. Uluslararası Çocuk Filmleri Festivali ve Kongresi, İstanbul. 767 International Conference on New Trends in Education and Their Implications 11-13 November, 2010 Antalya-Turkey ISBN: 978 605 364 104 9 Aydoğmuş, K. 1993. Çocuklarda uyum ve davranış bozuklukları. Ana Baba Okulu 5. Baskı.,Remzi Kitabevi, 252 s., İstanbul. Çimen, S. ve Baran, G. 2001. Anaokuluna devam eden beş- altı yaş çocuklarında psiko-sosyal gelişimin incelenmesi. Çağdaş Eğitim Dergisi. 26(280):36-44. Elkin, F. 1995. Çocuk ve toplum, çocuğun toplumsallaşması. (Çeviren: N. Güngör). Gündoğan Yayınları, 139 s., Ankara. Troseth, L.G. 2003. Getting a clear picture: young children’s understanding of a televised image. Developmental Science, 6(3), 247-253. Chang, N. 2000. Reasoning with children about violent television shows and related toys. Early Childhood Education Journal. 28 (2), 85-89. Oktay,A.1999. Yaşamın sihirli yılları: Okulöncesi dönem. Epsilon Yayıncılık, 293s., İstanbul. Önder, A. ve Balaban-Dağal, A. 2005. Televizyon ve okul öncesi dönem çocuğu. Okul Öncesi Eğitimde Güncel Konular. Morpa Yayınları, s. 249-264. Yalçın, S. S., Tuğrul, B. Naçar, N. Tuncer, M. ve Yurdakök, K. 2002. Factors that affect television viewing time in preschool and primary school children. Pediatrics International. 44 (6), 622-627.