The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number: http://dx.doi.org/10.9761/JASSS1450 Volume 6 Issue 5, p. 515-526, May 2013 TOPLUMSAL ÖNYARGILARIN OLUŞMASINDA TELEVİZYONUN ROLÜ: ETNİK BAKIŞ SORUNU* ROLE OF TELEVISON ON CONSISTING BIAS: ETHNIC APPROACH MATTER Prof. Dr. Sedat CERECİ Batman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sinema ve Televizyon Abstract Television conveys people numerous messages about life and about the universe and about agenda and about people everday and cause many impressions and opinions and sometimes bias. Television is the most common media in 21.st century and one of the most effective social dynamics in social life and guides society. It is approved that television can guide many social matter as a social dynamic. Many members of society learn global or national agenda and get opinions and approaches about life and about events and decide via television in the world. Television naturally has a sovereignty and influences people via its productions and conveys people to different opinions and approaches. Television often uses ethnic materials in a society because of different and interesting and attractive characteristics of ethnicity. Use of materials about ethnicity can include some risks because of squeamish condition of ethnicity and can cause incorrect impressions and bias. Many people in a society are sensitive about ethnicity and ethnic components because of their hereditary roots and because of their national approaches. Television channels usually plans their material interests and use all available materials * Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir. 516 Sedat CERECİ due to their plans and can sometimes convey incorrect messages about ethnicity and can cause bias. Television can cause incorrect impressions and opinions and bias especially in underdeveloped societies who use television as unique source of knowledge and opinion and do not use another source and on whom television has a sovereignty. People can be affected via television easily because of attractive images and sensational topics on television and because of their negligence to reach alternative sources for knowledge and for opinions. Television sometimes uses ethnic materials without investigation and can show ethnic components in incorret impressions. Characteristics of societies and attraction of television can increase bias about ethnicity. Key Words: Television, bias, ethnicity, society, approach. Öz Televizyon her gün insanlara yaşam, evren, gündem ve insanlar konusunda sayısız ileti aktarmakta ve çok sayıda izlenime, görüşe ve bazen önyargılara neden olmaktadır. Televizyon 21. yüzyıldaki en yaygın medyadır ve en etkili toplumsal dinamik olarak insanları yönlendirmektedir. Televizyonun, toplumsal bir dinamik olarak pek çok toplumsal konuyu yönlendirdiği onaylanmaktadır. Dünyada pek çok toplumun üyesi küresel ve ulusal gündemi, düşünceleri ve yaşamla ve olaylarla ilgili yaklaşımları televizyon aracılığıyla öğrenmekte ve karar vermektedir. Televizyonun yapımları nedeniyle insanlar üzerinde doğal olarak bir egemenliği bulunmaktadır ve insanları değişik görüşlere ve yaklaşımlara yönlendirmektedir. Televizyon, değişik, ilginç ve çekici özellikleri nedeniyle bir toplumda yer alan etnik unsurlarla ilgili materyalleri sıkça kullanmaktadır. Etnisiteyle ilgili materyalleri kullanmak etnisitenin kritik durumu nedeniyle bazı riskler içermektedir ve yanlış izlenimlere ve önyargılara neden olabilmektedir. Bir toplumdaki pek çok insan kalıtsal kökenleri ve ulusal yaklaşımları nedeniyle etnisite ve etnik unsurlar konusunda duyarlılık taşımaktadır. Televizyon kanalları genellikle maddi çıkarlarını hesaplamakta ve planları doğrultusunda tüm materyalleri kullanmaktadır. Bazen etnisiteyle ilgili yanlış iletiler aktarırken, önyargılara neden olabilmektedir. Televizyon özellikle televizyonu tek bilgi ve görüş kaynağı olarak kullanan, başka kaynaktan yararlanmayan ve egemenlik kurduğu az gelişmiş toplumlarda yanlış izlenimlere, görüşlere ve önyargılara neden olabilmektedir. İnsanlar televizyonun çekici görüntüleri ve sansasyonel konuları ve başka kaynaklara ulaşmaktaki ihmalleri nedeniyle televizyondan kolayca etkilenebilmektedir. Televizyon bazen etnik unsurları sorgulamadan, araştırmadan kullanmakta ve etnik unsurları olumsuz biçimde gösterebilmektedir. Toplumların karakterleri ve televizyonun çekiciliği, televizyonun çekiciliği etnisite konusundaki önyargıları arttırabilmektedir. Anahtar Kelimeler: Televizyon, önyargı, etnisite, toplum, yaklaşım. Toplumsal Önyargıların Oluşmasında Televizyonun Rolü: Etnik Bakış Sorunu 517 Giriş Televizyon haber bültenlerinde yer alan, Van’da yapılan Nevruz kutlamalarında terör örgütü yanlılarının alışveriş yerlerinin camlarını taşlayarak kırmaları veya Batman’da yapılan terör örgütü yanlısı gösterilerdeki çatışma görüntüleri adı geçen yörelerin ‚terör şehri‛ olarak anılmasında neden olurken, sıkça yinelenen benzer haberlerle yörede yaşayan herkesin terörle ilişkisi olduğu kanısını oluşturmaktadır. Bazı dizi filmlerde yer alan ve düzgün konuşamayan ve düzgün giyinmeyen Doğu kökenli karakter kullanımları da haber bültenlerinin yarattığı izlenimi güçlendirmekte ve yöreyi yakından tanımayan televizyon izleyicilerinde önyargıların kaynağı olmaktadır (Cereci, 2011, 99). Sayısız televizyon izleyicisinin belleğinde Doğu Anadolu terör bölgesi ve Doğu Anadolu halkı da terör zanlısı olarak yer almaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde yayın yapan televizyon kanallarında yayınlanan programlarda Meksikalıların olumsuz karakterli olarak gösterilmesi, olumsuz eylemlerin Meksikalılara yüklenmesi Meksikalıları rahatsız ettiği kadar, Amerika Birleşik Devletleri yurttaşlarında da olumsuz Meksikalı izleniminin oluşmasına ve Meksikalılara karşı önyargıyla yaklaşılmasına neden olmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri medyası uzun bir süre de Amerikan yerlileri olan Kızılderililerle ilgili yaptığı olumsuz iletiler aktaran yayınlar nedeniyle, Kızılderililer hakkında olumsuz önyargılar oluşmasına neden olmuştur (Hanson, 1997, 206). Medyanın en yaygın ve etkin unsuru olan televizyon, önyargıların oluşmasında büyük rol oynamıştır. Televizyon izleyicilerinde, izledikleri programlara, özelliklere haber bültenlerine bağlı olarak önyargıya sahip oldukları, televizyondan aldıkları iletilerle önyargılarını pekiştiği araştırmalarla belirlenmiştir (Turner, 2007, 459). Televizyon kanallarının kullandıkları dil ve toplumsal grup, kurum, kuruluş ve özel kişileri adlandırması ve sıfatlarla biçimlenen önyargılar, diğer programlarla oluşan izlenimlerle belleklere yerleşmekte, toplumsal görüşle kalıcı bir niteliğe kavuşmaktadır. Medyanın, hükümetin politikasına bağlı olarak bazı kesim ve gruplara karşı yanlı bakışı da önyargıların oluşmasını güçlendirmektedir. (Blondheim ve Liebes, 2009, 190). Bireysel konuları veya özel yaşamları abartarak topluma aktarma yaklaşımı nedeniyle önemsiz yerel olaylar ve gelişmeler, televizyonda uluslararası boyutta gerçekleşen çözümsüz sorunlar gibi görünmektedir. Görüntü ve sesi kullanarak yeryüzünde insanın yaşadığı tüm alanlara ve okuma yazma bilmeyeninden entelektüel kesime kadar her türlü insana ulaşma yeteneğine teknik olarak sahip olan televizyon, insanlar üzerindeki egemenliğinden aldığı cesaretle her gün duygusal ve düşünsel sayısız iletiyi insanlara aktarmaktadır (Ellis, 2009, 111). Toplumun büyük bölümünün izlediği araç olan televizyon, toplumsal 518 Sedat CERECİ yapı içinde ülke yönetiminden günlük yaşama kadar referans olarak gösterilmekte, söz sahibi olmakta, kamuoyunun, siyasal ve ekonomik kararların verilmesinde rol oynamaktadır (Daly ve Silver, 2008, 562). Düşünceler, duygular ve bellek üzerinde yadsınamaz etkisi bulunan televizyon, toplumsal grupların değerlendirilmesini sağlayan ölçütlerini de ortaya koymakta, etnisite konusunda değerler yaratmaktadır. İşadamlarının yatırım yaptığı yörelerden suç oranı yüksek yerleşimlere kadar toplumsal yapı, yöresel kültürler, etnik gruplarla ilgili çok sayıda toplumsal konuyu yapımlarından kullanan televizyon, kişiler ve gruplar konusunda izlenimlerin ve görüşlerin kaynağı olarak değerlendirilmektedir (Thompson, 2005, 435). Yetişkinlerden çocuklara bilgi ve deneyim alışverişinin azaldığı, gazete ve kitap okumam düzeyinin düştüğü, araştırmaya ilginin yok olduğu toplumlarda daha etkin olan televizyon iletileri, günün büyük bölümünü televizyon izleyerek veya bilgi ve görüş kaynağı olarak yalnızca televizyonu kullanan toplumsal gruplarda daha hızlı ve yoğun görüş oluşmasına neden olmaktadır (Ana, 2009, 40). Değişik toplumsal etkenlerin de güçlendirdiği yanlı yaklaşımlar ve özellikle etnisiteye dayalı görüşler sorunlara yol açmaktadır. Medya ve Etnisite İlişkisi İnsanlara sağladığı sayısız bilgi, görüş ve izlenimle insanların yaşamlarını varsıllaştıran, ulusal ve küresel gündemi aktararak yaşamlarını düzenlemelerini sağlayan medya, insanların varlıkları ve olguları tanımalarını ve anlamlandırmalarını da sağlamaktadır. Yaşamı, olayları ve kavramları anlamaya yardımcı olan medya, bazen de olumsuz izlenimlerle insanların belleğinde yersiz görüşler ve önyargılara neden olabilmektedir (McCarthy vd., 1996, 495). Kamuoyu oluşturmada birincil etken olan medya, kişisel görüşlerin oluşması ve pekişmesi, görüş, tutum ve davranışların oluşması ve dönüşmesinde de etkin rol oynamaktadır. Medyanın özellikle etnik unsurlar konusunda kullandığı dil, ötekileştirmeden ayrımcılığa kadar değişik boyutlarda önyargıların oluşmasına neden olmaktadır (Göregenli, 2011, 7). Bir toplumsal grubun ırk, dil veya ulusal kimliği olan etnisite, kültürel karakteristiğiyle tanınmakta ve özgün nitelikleriyle belleklerde yer etmektedir. Etnik grubun konuştuğu dil, giyim ve mutfak kültürü, diğer kültürlerden farkları, özgün gelenekleri, kutlamam biçimleri, yaklaşımlarıyla seçilen etnik unsurlar, özgün özellikleri nedeniyle sık sık medya çalışmalarına da konu olmaktadır (Winch ve Greer, 1968, 42). Bazı toplumlarda ‚azınlık‛ veya ‚alt grup‛ olarak algılanan etnik gruplar, toplumsal dinamikleri oluşturan değişik değişik etkenlerce belirlenmiş rollerle hareket etmekte, toplumsal yapı içinde kendilerine biçilen role göre algılanmaktadır (Duvall ve Booth, 1979, 114). Toplumsal dinamiklerin uygun gördüğü rol kadar, medyanın uygun gördüğü rolü de üstlenen etnik gruplar, yaygın medyanın iletileriyle tanınmakta ve bu nedenle bazen önyargılarla anılmaktadır. Medyanın egemen olduğu toplumlarda, medya pek çok toplumsal unsura ve olguya anlamını verirken, bazı kişi veya toplumsal gruplarla ilgili kuşku oluşturmaktan ‚zanlı‛ olarak göstermeye kadar etki oluşturmakta rol oynamaktadır Toplumsal Önyargıların Oluşmasında Televizyonun Rolü: Etnik Bakış Sorunu 519 (Tahmahkera, 2008, 338). Başta haber bültenleri olmak üzere medyadaki araştırma dosyaları, dizi programlar, sinema filmleri, köşe yazıları hatta reklam yapımlarında bile değişik kişi ve gruplar hakkında görüş ve izlenim kaynağı olabilecek iletiler yer almaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde yayın yapan televizyon kanallarında yayınlanan programlarda aktarılan olumsuz Kızılderili ve Meksikalı karakterleri, İran medyasından yansıyan olumsuz Amerikalı izlenimleri, Türk televizyon kanallarında yer alan programlardan yansıyan ‚itici‛ Doğu kökenli karakterler ve izleyicide oluşan yaklaşım, medyanın izlenimler konusunda oynadığı rolü ortaya koymaktadır. Küreselleşmenin başlıca aracı olan medya, benzeştirmenin yanında insanları ve grupları anlamlandırmaya da katkıda bulunmaktadır (Altuğ, 2013, 10). Ulusallığın farklı biçimlerde algılanarak bazen etnik çatışmalara dönüştüğü küresel konjonktürde, yaygın küresel dinamik olarak medya kişiler ve gruplarla ilgili tanımlarını yapmaktadır. Kanadalılar için Kızılderilileri, Avustralyalılar için Aborijinleri, Ruslar için Tatarları, Srilankalılar için Tamilleri, Kıbrıs Rumları için Türkleri, Türkler için Kürtleri tanımlayan medya, tanımladığı gruplara da kendi biçtiği rolleri yüklemeye çalışmaktadır (Sawchuk, 2001, 88). Etnik gruplarla ilgili hazırladığı yapımlarla, özellikle konuyla ilgili hiç bilgisi olmayanlarda güçlü izlenimlere ve kişinin deneyimlerine ve yaklaşımlarına göre görüşlere neden olan medya, sürekli yinelediği iletilerle önyargıların da kaynağı olabilmektedir (Rangel, 2012, 43). Medya için temel yapım materyallerinden olan etnik kültürel unsurlar medyanın yorumuna göre yenden biçimlenmekte ve yeni görüşlere neden olabilecek biçimde düzenlenmektedir (Skrentny, 2008, 73). Egemen kültürden farklı olan giysiler, dilin alt ağızları, farklı mutfak kültürü, yeme biçimleri bazen ötekileştirme unsuru olarak medyada yer alabilmektedir. Medyanın etnisite ve etnik unsurlarla ile ilgili yaptığı yayınlar medyayı referans olarak algılayan kişiler tarafından tartışmasız doğru olarak benimsenmekte, bu da medyanın etnik unsurlar konusunda önyargılar oluşturmasını güçlendirmektedir (McDermott, 2002, 154). Toplum içindeki etnik unsurları bazen uygarlığa katkıda bulunan, olumlu yönleriyle değerlendiren medya, bazen belirli grupları belirli suçların zanlısı veya suç potansiyeli olarak yansıtarak önyargılara neden olmaktadır. Elinde büyük bir ekonomik güç bulunduran medya iktidarla bile pazarlıklara girişebilmekte, etnik grupları konu edinirken bazen duyarsız davranarak veya kasıtlı olarak grupla ilgili olumsuz izlenimler verebilmektedir (Bal, 2011, 224). Usame bin Ladin’in tüm dünyanın korktuğu bir terörist olarak tanınmasını sağlayan etkinin Amerikan medyası, Filistinli direnişçilerin tüm dünyada terörist olarak tanınmasını sağlayan etkinin İsrail medyası, olduğu düşünüldüğünde, medyanın görüş ve önyargıların oluşmasındaki rolü anlaşılabilmektedir. 520 Sedat CERECİ Çok unsurlu bir toplum içinde ortak iletilerle yakınlaştırıcı, uzlaştırıcı ve birleştirici bir rol oynayan medya, etnik unsurlara bakışına bağlı olarak bazen uzaklaştırıcı ve ayrıştırıcı bir rol de oynamaktadır. Resmi bakış tarafından dışlanan bir etnik grup veya unsur çoğu zaman medya tarafından da dışlanmakta, topluma olumsuz izlenim veren biçimde yansıtılmaktadır (Hazell ve Clarke, 2008, 17). Medyanın siyasi veya kültürel yahut ideolojik olarak bir yana doğru yaklaşımı doğal olarak toplumda karşılığını bulmaktadır. Bu da önyargıların oluşmasına neden olmaktadır. 20. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak en yaygın medya olarak kullanılan televizyon, siyasetçilerin ve kapitalistlerin de amaçlarına ulaşmak için kullandıkları bir araç olarak yaşamın içinde yer almasıyla temel toplumsal dinamiklerden birine dönüşmüştür. Köylerden büyük şehirlere kadar her alanda izlenebilen televizyon, yönetsel kararlardan magazin konulara kadar her konunun ve sorunun topluma aktarıldığı bir araç olarak toplumsal yapıda saygın bir edinmiştir (Scannel, 2009, 229). Televizyonda izlediklerinin çoğuna, hiç tartışmasız biçimde ‚doğru ve gerçek‛ olarak inanan insanlar, televizyonu yaşamlarındaki temel yol gösterici olarak algılamaktadır (Welsh ve Farrington, 2009, 125) Etnisite Bağlamında Televizyonun İçeriği ve Rolü Toplum, yüzlerce veya binlerce yıla dayalı birikimiyle oluşturduğu kültürle yaşamakta, varlıkları ve olayları anlamlandırmakta ve değerlerini belirlemektedir. Çok unsurlu bir toplumda ortak kültürün yanı sıra, etnik unsurların karakterlerinden doğan alt kültürler de bulunmaktadır. Alt kültürlerin farklılıkları bir yandan etnik unsurun karakteristiğini ortaya koyarken, bir yandan da tanıınmasını sağlamaktadır. Kültürler arasındaki farklar etnik unsurlara dikkat çekmekte ve ilgi oluşmasına neden olmaktadır (Barkan, 1995, 97). Alt kültürlerin ilgi çekici yanlarını her zaman malzemem olarak kullanan medya, bazen yanlı davranarak gerçeklerle örtüşmeyen izlenimlerin veya önyargıların oluşmasına katkıda bulunmaktadır. Bir ideolojiyi veya bakışı koşulsuz desteklemek anlamına gelen önyargı, farklı görüş veya biçimlere hak tanımayan, yancılığın bir biçimi olarak da değerlendirilmektedir. Yeryüzünde çoğunlukla etnik unsurlar, inançlar, görüşler bağlamında ortaya çıkan önyargı, toplumsal veya uluslararası sorunların da nedeni olabilmektedir (Budd vd., 1981, 303). Önyargılardan kaynaklanan konu ve sorunlar bazen ülke yönetiminin, bazen ekonomi sektörünün, bazen halk gündeminin, bazen dedikoduların malzemesi olabilmektedir. Büyük ölçüde eğitim ve görgü düzeyiyle ilişkilendirilen önyargı, temasının ilginçliği veya neden olduğu sorunun niteliği ölçüsünde tüm toplumsal dinamiklere ve medyaya yansımaktadır (Grattet, 2009, 147). Yaşadıklarının bir önyargı olduğunu belirten Nietzsche, bir anlamda önyargının, insanın kendisi tarafından oluşturulan sanal inanç olduğunu vurgulamaktadır (Hogan ve Emler, 1978, 526). Bu bağlamda önyargı, büyük ölçüde insanın kendi varlığında kurduğu ve çevresel etkilerle gelişip büyüyen ve keskinleşen bir yargı olarak ortaya çıkmaktadır. Önyargıların, yaşam deneyimlerine dayalı Toplumsal Önyargıların Oluşmasında Televizyonun Rolü: Etnik Bakış Sorunu 521 inanışlar olduğunu savunan Hans-Georg Gadamer ve Martin Heidegger, önyargıların, problemleri tanımayan ve çözmeye yanaşmayan insanlar için yaşamın yol göstericileri olduğunu ileri sürmektedir (Derong ve Lin, 2009, 432). Yaşamı anlamlandırma ve doğru karar verme bağlamında önemli rolü bulunan önyargıların oluşmasına neden olmak, büyük sorumluluk ve risk anlamına gelmektedir. Televizyonun kuramsal işlevleri televizyona bazı sorumluluklar yüklemekte, uluslararası yasalara uymakla başlayan sorumluklar toplumsal ve insancıl değerler ve ilkelere saygı göstermeye kadar geniş bir alana yayılmaktadır. Irkların eşitliğini gözetmek ve ayrımcılığa yol açacak iletilerden kaçınmak, televizyon kanallarının duyarlılık göstermesi gereken konulardandır. Sorumluluğunu üstlenmiş ciddi televizyon kurumları ve kuruluşları uluslararası ilkeleri, yasaları, değerleri dikkate alarak yayın yaparken, bazı televizyon kuruluşlarında daha sorumsuzca ve düzeysiz yaklaşımlara rastlanmaktadır (Desai, 2008, 23). Irklar söz konusu edilerek yapılan yayınlar her zaman, ırklar üzerinden değerlendirme yapılmasına ve ayrımcılığı çağrıştıran yorumlara neden olmaktadır. Başta dizi filmler olmak üzere televizyon yayınlarında, suç işleyen, cinayetlere karışan, yasadışı örgütlerle ilişkileri olan karakterlerin sürekli aynı etnik grubun unsurları olarak; zaferleri kazanan, iş dünyasında başarılı olan, sıkıntılı insanlara yardım eden, sorunları çözen karakterlerin sürekli bir başka etnik grubun elemanları gibi yansıtılması bilinçli bir ayrımcılıktır (Bjornstrom vd., 2010, 288). Televizyonun yaygınlığı, onun gösterdikleri konusunda mutlak önyargılara neden olurken, toplumun daha duyarlı ve savunmasız olduğu etnisite konusundaki önyargıları pekiştirmektedir. Televizyonu çok izleyen toplumlarla önyargıların oluşmasında arasında doğrusal bir ilişki, birbirine koşut gelişmeler bulunmaktadır. Televizyon çoğunlukla, eğitim düzeyi düşük, düşünce gücü gerektiren uğraşılara uzak kişiler tarafından izlenmekte; televizyonu birincil ve çoğu zaman da tek ileti kaynağı olarak kullanan bu kişilerde önyargı oluşması kolaylaşmaktadır. Televizyondan alınan hemen tüm iletiler, görüşler, izlenimler, tartışmasız olarak izleyicilerin belleğine yerleşmekte ve önyargıya dönüşmektedir (Goren, 2007, 319). Televizyondan aldığı iletileri başka kaynaklarla karşılaştırmayıp, tartışmayıp doğrudan belleğine aktaran kişilerde önyargı oluşma süreci hızlanmaktadır. Televizyonun insan davranışlarını etkilediği, davranışlarda değişime yol açtığı bilinmektedir. Televizyonu, davranışları üzerinde etkili olacak ölçüde denetimsiz ve tartışmasız izleyen insanlarda televizyonun iletileri aracılığıyla önyargıların oluşması da doğal bir gelişme sayılmaktadır (Hayes, 2009, 251). Gündemi öğrenmek için yalnızca televizyon haber bültenlerini, eğlenmek için televizyon eğlencelerini, sporla ilgilenmek için televizyon kanallarındaki spor programlarını, fikir sahibi olmak için 522 Sedat CERECİ tartışma programlarını kolaylaşmaktadır. izleyen izleyicilerde önyargıların oluşması da Farklı etnik grupların karakteristik özelliklerinin görüntüleri televizyon için çok elverişli, ilgi çekici, hatta sansasyonel materyaller oluştururken, etnik unsurların söz konusu edildiği bir yapımda yansızlık ve duyarlılık gösterilmediği durumda önyargılara neden olan etkilerin bulunması kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır (Azzi, 1998, 96). Etnik unsurlar gibi dinsel unsurların konu edildiği televizyon yapımlarında da benzer riskler ve tehlikeler yer almakta, dinsel konuların ele alındığı yapımların da zaman zaman önyargılara neden olduğu bilinmektedir. Dünyada kullanılan en yaygın medya olan televizyon, yaygınlığından ve insanlar üzerindeki etkisinden aldığı cesaretle bazen, temaları değerlendirmeden, riskleri sorgulamadan çalışmakta, toplumsal değerleri, ahlak kurallarını ve insan haklarını ihlal eden yayınlar yapabilmektedir. Konuları olabildiğince abartıp sansasyona dönüştürerek yayın yapma yolunu seçmesi nedeniyle de televizyon bazen, belirli kişi ve grupları zan altında bırakan, hatta aşağılayan yayınlar yapabilmektedir (Frosh, 2009, 97). Sorgulanmadan yapılmış her yayın yanlış izlenimlere, yanlış izlenimler veren yayınların yinelenmesi de doğal olarak önyargılara yol açmaktadır. Yanlış izlenimler özellikle, toplumun duyarlı olduğu etnik konularda yapıldığında, oluşan önyargılar, toplumsal çatışmalar da dahil büyük tehlikelere neden olmaktadır. Toplumların temel haber, bilgi ve görüş kaynaklarından biri olarak televizyonda yer alan etnik bakış, televizyonun yaygınlığı ve onaylanırlığıyla koşut olarak topluma yansımakta ve benimsenmektedir. Kararları, düşünceleri ve yargıları sorgulamayan toplumlarda televizyonun etnik bakışı önyargıya dönüşmektedir (Hodges vd., 2001, 223). Televizyonu, yaşamın pek çok gerekliliğinin kaynak olarak benimseyen insanlarda oluşan televizyon kaynaklı önyargılar, daha güçlü bir etki bulunmadığı sürece sabit olarak kalmaktadır. Sonuç Televizyon, 21. yüzyılın en çok izlenen medyası olarak her gün insanlara aktardığı sayısız iletiyle toplumlar üzerinde etkili olmakta, egemenlik kurmakta, değişik konularda bilginin, görüşün kaynağı olmaktadır. Televizyonun yaygınlaşmasından sonra yeryüzündeki toplumların çoğu kültürel anlamda televizyondan beslenirken, televizyonun değerleri ve yargılarıyla yaklaşımlar geliştirmiştir. Özellikle televizyondan başka bilgi ve görüş kaynağı kullanmayan az gelişmiş toplumlarda etkili olan televizyon yayınları, televizyona dayalı izlenim, görüş ve önyargıların oluşmasında da etkili olmaktadır. Değişik ve ilgi çekici özellikleri nedeniyle televizyonun sıklıkla kullandığı yapım materyallerinden biri de etnik unsurlar ve etnisitedir. Bit toplumu oluşturan unsurlardan biri olan ve kendine özgü özellikleriyle toplumsal yapıda yer alan etnik unsurlar, izleyicilere ilgi çekici gelen değişik özellikleriyle haber, dizi, söyleşi gibi programlara konu olmaktadır. Etnik grupların Toplumsal Önyargıların Oluşmasında Televizyonun Rolü: Etnik Bakış Sorunu 523 yapısal özellikleri, özellikle kültürel değerleri ayrıntılı ve duyarlılıkla araştırılmadığı, bazen de kasıtlı olarak yanlış kullanıldığı zaman, olumsuz izlenimlere, yanlış değerlendirmelere ve önyargılara neden olmaktadır. Özellikle etnik unsurlar ve değerleri konusunda duyarlı olan izleyiciler tarafından sert tepkilerle karşılaşan olumsuz etnik iletiler izleyicileri olumsuz düşüncelere ve çatışmaya yönlendirmektedir. İnsanın, araştırma ve eleştiri kullanmadan sahip olduğu inanç olan önyargılar, dışarıdan alınan etkilerle biçimlenmekte ve güçlenmektedir. 21. yüzyılın en etkili medyası olan televizyon da önyargıların oluşması ve güçlenmesinde rol oynamaktadır. 21. yüzyılın en yaygın sorun ve en popüler konularından biri olan etnisite, etnik grupların özellikleri ve etnik unsurlar da sık sık televizyon yayınlarının malzemesi olmakta; ancak etnik materyaller ayrıntılı araştırılmadığında, yanlı kullanıldığında veya bilinçli olarak dışlanan bir yaklaşımla değerlendirildiğinde önyargıların oluşmasına yol açmaktadır. Televizyon yayınlarının etnisite ve etnik unsurları kullanarak yaptığı yayınlar olumsuz görüşlere ve önyargılara yol açarken, toplumsal barışa da zarar vermekte, çözülme ve çatışmalara neden olmaktadır. Toplumu oluşturan etnik unsurların toplumsal yapıya ve uygarlığa katkıda bulunarak yaşamaları ve toplumsal barışın sağlanarak gelişemeye açık olması için televizyon kanallarının, etnisite ve etnik unsurlar konusundaki materyalleri ayrıntılı olarak araştırması ve duyarlılık ve sorumlulukla kullanması gerekmektedir. Çağın en etkili medyası olan televizyon, kitlelere aktardığı iletilerle toplumu yönlendirebilmekte, toplumun gelişimi için gerekli değerlendirme, görüş ve yargıları oluşturabilmektedir. Bu güç, televizyonun etnik unsurlar, etnisite ve etnik unsurların toplumsal yapı içindeki durumunun, konumunun ve rolünün belirlenmesinde de kullanılabilmektedir. Televizyonun etnik unsurlar konusunda akttaracağı iletilerle, etnisite ve etnik unsurlar konusundaki pek çok sorunun çözülebilme, etnik unsurlar konusundaki önyargıların giderilmesi olanağı bulunmaktadır. Bu bağlamda televizyon, toplumsal barışın sağlanması konusunda başlıca araçlardan biri konumuna gelmektedir. KAYNAKÇA ALTUĞ, Selin (2013). ‚Etnisite ve http://www.academia.edu/2394369. Medya‛. Academia.edu. 10.04.2013. ANA, Otto Santa (2009). ‚Did You Call in Mexican? The Racial Politics of Jay Leno Immigrant Jokes‛. Language in Society. 38 (1): 23-45. 524 Sedat CERECİ AZZI, Abderrahmane (1998). ‚Development: Ethical Competence in the Information Age‛. Islamic Studies. 37 (1): 77-102. BAL, Müjgan (2011). ‚İmaj ve Önyargı Faktörünün Gazete Haberlerine Etkisi‛. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. 1 (2): 201-226. BARKAN, Elliot R. ve VECOLI, Rudolph J. ve ALBA, Richard D. ve ZUNZ, Olivier (1995). ‚Race, Religion, and Nationality in American Society: A Model of Ethnicity: From Contact to Assimilation *with Comment, with Response+‛. Journal of American Ethnic History. 14 (2): 38-101. BLONDHEIM, Menahem ve LIEBES, Tamar (2009). ‚Television News and the Nation: The End?‛. Annals of the American Academy of Political and Social Science. 625: 182195. BJORNSTROM, Eileen E. S. ve KAUFMAN, Robert L. ve PETERSON, Ruth D. ve SLATER, Michael D. (2010). ‚Race and Ethnic Rpresentations of Lawbreakers and Victims in Crime News: A National Study of Television Coverage‛. Social Problems. 57 (2): 269-293. BUDD, Edward C. ve SIGELMAN, Carol K. ve SIGELMAN, Lee (1981). ‚Exploring the Outer Limits of Response Bias‛. Sociological Focus. 14 (4): 297-307. CERECİ, Sedat (2011). ‚Medyanın Doğu Politikası ve Irk Ayrımcılığına Katkısı‛. Broadcasterinfo. 90: 99-100. DALY, Marry ve SILVER, Hillary (2008). ‚Social Exclusion and Social Capital: A Comparison and Critique‛. Theory and Society. 37 (6): 537-566. DERONG, Pan ve LIN, Zhang (2009). ‚Reader and Text in the Horizon of Understanding Methodology: Gadamer and Methodological Hermeneutics‛. Frontiers of Philosophy in China. 4 (3): 417-436. DESAI, Sonalde (2008). ‚Obama, Indian Americans and a Conversation abot Race‛. Economic and Political Weekly. 43 (14): 23-36. DUVALL, Donna ve BOOTH, Alan (1979). ‚Social Class, Stress and Physical Punishment‛. International Review of Modern Sociology. 9 (1): 103-117. ELLIS, John (2009). ‚The Performance on Television of Sincerely Felt Emotion‛. Annals of the American Academy of Political and Social Science. 625: 105-115. FROSH, Paul (2009). ‚The Face of Television‛. Annnals of the American Academy of Political and Social Science. 625: 87-102. GOREN, Paul (2007). ‚Character Weakness, Partisan Bias, and Presidential Evaluation: Modifications ans Extensions‛. Politcal Behavior. 29 (3): 305-325. GRATTET, Ryken (2009). ‚The Urban Ecology of Bias Crime:A Study of Disorganized and Defended Neighborhoods‛. Social Problems. 56 (1): 132-150. Toplumsal Önyargıların Oluşmasında Televizyonun Rolü: Etnik Bakış Sorunu GÖREGENLİ, Melek (2011). ‚Önyargıyı ve Ayrımcılığı http://www.secbir.org/wp-content/uploads/2011/01/20. 09.04.2013. 525 Azaltmak‛. HANSON, Jeffery R. (1997). ‚Ethnicity and the Looking Glass: The Dialectics of National Indian Identity‛. American Indian Quarterly. 21 (2): 195-208. HAYES, Danny (2009). ‚Has Television Personalized Voting Behavior?‛. Political Behavior. 31 (2): 231-260. HAZELL, Vanessa ve CLARKE, Juanne (2008). ‚Race and Gender in Media: A Content Analysis of Advertisements in Two Mainstream Black Magazines‛. Journal of Black Studies. 39 (1): 5-21. PERSELL, Hodges Caroline ve GREEN, Adam ve GUREVICH, Liena (2001). ‚Civil Society, Economic Distress, and Social Tolerance‛. Sociological Forum. 16 (2): 203230. HOGAN, Robet T. ve EMLER, Nicholas P. (1978). ‚The Biases in Contemporary Social Psychology‛. Social Research. 45 (3): 478-534. MCCARTHY, John D. ve MCPHAIL, Clark ve SMITH, Jackie (1996). ‚Images of Protest: Dimension of Selection Bias in Meia Coverage of Washington Demonstration, 1982 and 1991‛. American Sociological Review. 61 (3): 478-499. MCDERMOTT,Monica (2002). ‚Trends in the Race and Ethnicity of Eminent Americans‛. Sociological Forum. 17 (1): 137-160. RANGEL, John Paul (2012). ‚Moving Beyond the Expected: Representation and Presence in a Contemporary Native Art Museum‛. Wicazo Sa Review. 27 (1): 23146. SAWCHUK, Joe (2001). ‚Negotiating an Identity: Métis Political Organizations, the Canadian Government and Competing Concepts of Aboriginality‛. American Indian Quarterly. 25 (1): 73-92. SCANNEL, Paddy (2009). ‚The Dialectic of Timem and Television‛. Annals of the American Academy of Political and Social Science. 625: 219-235. SKRENTNY, John D. (2008). ‚Culture and Race/Ethnicity: Bolder, Deeper, and Broader‛. Annals of the American Academy of Political and Social Science. 619: 59-77. TAHMAHKERA, Dustin (2008). ‚Custer’s Last Sitcom: Decolonized Viewing of the Sitcom’s ‘Indian’‛. American Indian Quarterly. 32 (3): 324-351. THOMPSON, Irene Taviss (2005). ‚The Theory That Won’t Die: From Mass Society to the Decline of Social Capital‛. Sociological Forum. 20 (3): 421-448. 526 Sedat CERECİ TURNER, Joel (2007). ‚The Messenger Overwhelming the Message: Ideological Cues and Perceptions of Bias in Television News‛. Political Behavior. 29 (4): 441-464. WINCH, Robert F. ve GREER, Scott A. (1968). ‚‛Urbanism, Ethnicity ,and Extended Familism‛. Journal of Marriage and Family. 30 (1): 40-45.