Ates basmasi, ani terlemeyi izleyen adetten kesilme ile bas gös

advertisement
MENOPOZ
Ates basmasi, ani terlemeyi izleyen adetten kesilme ile bas gösteren menopozun, Türkiye'de
ortalama yasi 47. Her ne kadar menopoz, adetlerin kalici olarak kesilmesi anlaminda kullanilsa
da aslinda üzerinden bir yil kanamasiz dönem geçmis olan en son adet kanamasina verilen özel
bir isim. Acibadem Hastanesi Bakirköy Kadin Hastaliklari ve Dogum Uzmani Prof. Dr. Hakan
Seyisoglu adetlerin kesilme nedenleri hakkinda sunlari söylüyor: “Bu dönemde yumurtaliklar,
hipofiz bezinden salgilanan uyarici hormonlara cevap veremez ve direnç gelistirir. Bu nedenle
esas görevleri olan yumurta hücresini olgunlastirma, yumurtlama ve kadinlik hormonlarini
üretme faaliyetleri durur. Hormon saliniminin azalmasi sonucunda, rahim içinde endometrium
adini verdigimiz ve normalde her ay gelistikten sonra adet kanamasi ile dökülen tabaka ince
kalir ve dolayisiyla kanama olmaz.”
Menopozun habercisi olan belirtiler
Menopoz belirtilerini erken ve geç olmak üzere ikiye ayirmak gerekiyor. Erken belirtiler arasinda
en önemlileri, adet düzenindeki bozulma ile birlikte baslayan ve birkaç dakikalik nöbetler halinde
gelen ates basmasi, sikinti, terleme, sinirlilik, çarpinti hissi, uykusuzluk gibi sikayetler olarak
karsimiza çikiyor. Klasik menopoz yakinmalari olan bu belirtiler kadinlarin yaklasik %65’inde
görülüyor. Geri kalan %35 kadin ise bu belirtileri yasamiyor. Genel olarak kisinin yasam
kalitesini olumsuz yönde etkileyen bu belirtiler büyük oranda ilk 5 yil içinde kaybolurken
kadinlarin %5 kadarinda ise yasam boyu devam ediyor. Daha sonra bu kadinlarda hayattan
zevk alamama, asiri alinganlik, çabuk sinirlenme, algilama güçlükleri görülüyor. Bunun
sonucunda depresyon, anksiyete gibi psikolojik tablolara rastlaniyor. Riskler artiyor Prof. Dr.
Hakan Seyisoglu adet kesildikten sonraki dönemde kadinlarda görülen fiziksel etkilerle ilgili
olarak sunlari söylüyor: “Adetten kesildikten yaklasik 3-4 yil sonra idrar yollari ve vajinada atrofi
adini verdigimiz incelmeye bagli kuruluk ve yanma hissi, cinsel birliktelikten agri duyma ve
nihayet idrar sikayetleri ve istemsiz idrar kaçirma gibi belirtiler kendini göstermeye baslar.
Bunlar, uygun tedavi yapilmadikça geçmedigi gibi tedavisiz kadinlarda gittikçe artis gösterebilir.
Daha ileri dönemlerde ise kemik kayiplari ve kalp damar hastalik riskleri belirmeye baslar.” Iste
bu sebeple özellikle genç kadinlarda erkeklere oranla daha düsük olan kalp ve damar
hastaliklarinin görülme sikligi, menopoz sonrasinda belirgin sekilde artarak erkekler ile esit
düzeylere geliyor. Öyle ki bu dönemdeki kadinlarin ölüm nedenleri arasinda ilk siraya yerlesiyor.
Menopozun etkileri bununla da sinirli degil. 35-40 yaslarindan itibaren baslayan kemik
kütlesindeki azalma, menopoz sonrasinda hizlaniyor ve kemik kiriklarinin görülme olasiligi
artiyor. Özellikle omurgalarda baslayan çökme kiriklari sonrasinda kadinda boy kisaligi ve
kamburlasma tarzinda postür bozuklugu ortaya çikmaya basliyor. Ileri yaslarda ise ölüme neden
olabilen kalça kiriklari görülüyor.
Kisiye özgü tedavi
Menopozda kullanilan hormon replasman tedavisi uzun zamandir tip dünyasinda tartisilan bir
konu. Menopoz sonrasi hormon tedavisi, eksilen kadinlik hormonu olan östrojenin kismen yerine
konmasini amaçliyor. Böylece hormon azalmasina bagli olarak ortaya çikan belirtilerin
iyilestirilmesi için kullaniliyor. Prof. Dr. Seyisoglu tedaviyle ilgili sunlari söylüyor: “Süphesiz her
tedavide oldugu gibi yararlarinin yani sira kismen de olsa riskleri de vardir. Özellikle yasam
kalitesini ilgilendiren menopoz sikayetlerinin ortadan kaldirilmasi, atrofiye bagli vajina ve idrar
yollarindaki sikayetlerin geçirilmesi ve kemiklerdeki kaybin önlenerek ortaya çikabilecek kiriklarin
azaltilmasi, bu tedavinin baslica amaçlari arasindadir. Ancak tüm bunlarin yaninda, özellikle
kullanim süresi ile dogru orantili olarak meme kanseri görülme sikliginda küçük bir artisa neden
olabilmektedir. Bu artis göze çarpmayan bazi risklerin yaninda daha azdir. Örnegin ilk
dogumunu 30 yas üzerinde yapmis olmanin riski 1.48, sismanligin riski 1.48, üniversite mezunu
olmanin riski 1.36 iken, hormon tedavisinin olasi meme kanseri riski 1.26 dir. Diger taraftan
tedavi alan kadinlarda kanserin erken dönemde yakalanabilmesinden dolayi bu hastaliktan ölüm
orani, kullanmayanlara göre daha azdir. Fakat tüm bunlara ragmen yine de günümüzdeki tedavi
egilimi, etkin yarari saglayabilecek en düsük dozda ve mümkün olabilen kisa süreler seklindedir.
Özellikle sunu hiçbir zaman unutmamak gerekir ki, menopozda hormon tedavisi kisiye özgüdür
ve uzman bir doktor tarafindan düzenlenen tedavinin o kisideki yarari, olasi risklerinden her
zaman daha fazladir.” Kontrolleri aksatmayin Menopoz döneminde kadinlarin dikkat etmesi
gereken en önemli saglik kurallarindan bir tanesi, düzenli kontroller. 40 yasindan itibaren her
kadinin sik araliklarla kontrolünü gerektiren sorunu yoksa en az yilda bir kez bu kontrollere
uymasi gerekiyor. Çünkü birçok saglik sorunu ve özellikle meme ve jinekolojik kanserlerin büyük
bölümü bu yaslardan sonra ortaya çikiyor. Prof. Dr. Seyisoglu kontrollerle ilgili sunlari söylüyor:
“Bu dönemlerdeki kontrollerde ailesel riskleri belirlenen kadin, sistemik ve jinekolojik
muayeneden geçirilir. Bu esnada ultrasonografik inceleme yapilir ve rahim agzi kanserinin
taramasini amaçlayan smear testi için sürüntü alinarak patolojik incelemeye gönderilir. Ayni
zamanda kan biyokimyasi ve gerekli bazi hormonal degerlendirmeler için kan tetkikleri istenir.
Bilinmesi gereken en önemli noktalardan birisi, tedavi ile kontrollerin birbirlerinden tamamen
bagimsiz oldugudur. Yani bir kadina menopoz sonrasi tedavi uygulanmasa bile yillik kontrollerin
kesinlikle aksatilmamasi gerekir.”
Kontrolü ihmal etmeyin Bu yas döneminden itibaren yillik tarama gerektiren en önemli organlarin
biri de memedir. Kadin kanserleri arasinda birinci sirada yer alan meme kanseri, bu yastan
sonra belirgin artis gösteriyor. Ancak taramalar ile erken yakalanabilme sansi çok yüksek Prof.
Dr. Seyisoglu “meme taramasinda üç sart vardir.” diyerek söyle devam ediyor: “ Birincisi kadinin
kendi kendini ayda bir kez muayene etmesi, ikincisi doktor muayenesi ve üçüncüsü radyolojik
yöntemlerdir. Bunlarin arasinda en önemlisi radyolojik yöntemler olup en sik kullanilani
mamografi ve meme ultrasonografisidir. Mamografi, daha sik yapilmasini gerektirecek bir bulgu
yoksa 40 yasindan itibaren yilda bir kez tekrarlanir. Eger o kisinin ailesinde 40 yasin altinda
meme kanseri varsa mamografiye baslanma yasi daha erkene alinabilir.”
Menapozda Hormonal Tedavi
Bu nedenle bu dönemde görülebilecek yakinmalara yönelik koruyucu tedavi yöntemleri daha da
önem kazanmaktadir. Gelismis ülkelerde kadin yasaminin 1/3’ünü menopoz dönemi
olusturmaktadir. Türkiye’de menopoz yasi konusunda kesin veriler bulunmamakla birlikte,
Amerika Birlesik Devletleri’nde yapilan bir çalismada ortalama menopoz yasi 51.3 yil olarak
bulunmustur. Iyi beslenemeyen, zayif, vejeteryan, rahimi alinan, anne karninda geri kalan ve
yüksek
yerlerde yasayan kadinlarda menopoz yasi biraz daha erken olabilmektedir. Ayrica sigara içen
kadinlar menopoza
daha erken girmektedir.
Menopozda Görülen Belirtiler
Vazomotor Belirtiler: Vazomotor belirtilerin en tipik örnegi ates basmasidir. Ates basmasinda
bas, boyun ve gögüs bölgesinde ani kizariklik, vücut isisinda artis ve daha sonra asiri bir terleme
ile karakterizedir. Bu degisiklikler genellikle birkaç saniye sürmekle beraber, bazen bir saatte
kadar uzayabilir. Genellikle 1-2 yil sürmesine karsilik, kadinlarin % 25’inde 5 yildan daha uzun
sürebilir. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, en önemli faktörün östrojen hormonu
seviyesindeki düsme oldugu düsünülmektedir.
Atrofik Degisiklikler: Bu degisikliklere bagli olarak vajina ve idrar yollarini örten epitel
tabakasinda incelme ve esneklik kaybi görülür. Ayrica vajinada kuruluk yine görülen belirtilerden
birisidir.
Psikofizyolojik Degisiklikler: Menopozda ruhsal problemlerin artigina dair genel bir kani olmasina
karsin, yapilan çalismalar bunu desteklememektedir. Ayrica menopozda depresyonun daha sik
görüldügü görüsüde artik kabul edilmemektedir. Ancak ates basmalarina bagli olarak hastanin
uyku kalitesi ve dolayisi ile günlük yasam kalitesinde bir bozulma görülebilir. Hormon replasmani
ile uykuya dalma zamani azalmakta, uykunun REM dönemi uzamakta ve sonuç olarak uyku
kalitesi artmaktadir. Bu nedenle kadinlar kendisini daha iyi hissetmektedir. Ayrica depresyondaki
menopozal hastalara depresyon ilaçlarina ek olarak hormon tedavisi verildiginde daha iyi bir
düzelme saglanmaktadir.
Kalp-Damar hastalik riskinde artma Osteoporoz (kemik erimesi)
Tedavi Yöntemleri
Menopozda görülen belirti ve degisikliklere yönelik olarak ençok tercih edilen yöntemi hormon
replasman tedavisidir. Genel olarak östrojen ve progesteron hormonlari birlikte verilmektedir.
Progesteron verilmesinin ana amaci östrojene bagli olarak artan rahim kanseri riskinin
önlenmesidir. Hormon tedavisi birçok sekilde verilebilir. Bu yöntemlerin belli baslilari sunlardir:
Östrojen ve progesteron içeren haplarin ardisik verilmesi Östrojen ve progesteron içeren
haplarin hergün birlikte verilmesi Östrojenin patch seklinde cilde yapistirilmasi ve agizdan alinan
progesteron ile kombine edilmesi Bunlarin disinda pellet seklinde ciltaltina uygulama, kas içine
enjeksiyon ve vajinal uygulama gibi yöntemler nadiren kullanilmaktadir. Bütün tedavi
yöntemlerinde günde 500 mg kalsiyum verilmesi tedavi etkinligini artirmaktadir. Ayrica 70 yasin
üzerindeki hastalarda günde 800 mg/gün ve günesin az oldugu yerlerde yasayanlarda kis
aylarinda 400 mg/gün Vitamin D önerilmektedir.Hormon Replasman Tedavisinin Amaci Nedir?
Hormon tedavsinin iki ana amaci menopozla birlikte artan osteoporoz (kemik erimesi) ve kalpdamar hastaliklari riskinin azaltilmasidir. Bununla birlikte bazi kadinlarda çok siddetli olabilen ve
günlük yasamini etkileyebilecek hale gelen sicak basmasi, terleme, çarpinti ve yorgunluk gibi
yakinmalarin önlenmesidir.
Menopozda Hormon Tedavisi Kimlere Verilir?
Menopozda hormon replasman tedaviye engel olusturacak bir hastaligi olmayan bütün kadinlara
önerilmektedir.Tedavi süresi su an için yasam boyu olarak kabul edilmektedir. Tedaviye
menopoza girdikten hemen sonra baslamak tedavi basarisi için en uygun dönemdir. Ancak
hangi yasta olursa olsun baslamanin yararli oldugu gösterilmistir.
Menopozda Hormon Tedavisinin Yararlari
Menopoza bagli kemik kaybini önler ve kemik kitlesini artirir. Buna bagli olarak kirik riskinde
azalma olur. Kalp-Damar hastaliklarinin riskini azaltir. Vajina ve idrar yollarindaki atrofik
degisiklikleri önler. Bunun sonucunda seksüel yasam üzerindede olumlu etki gösterir.
Ates basmasi, terleme ve çarpinti gibi yakinmalari önler Agizda yanma, kuruma ve kötü tat gibi
yakinmalari azaltir. Bir çalismada dis çürüklerinde % 25 azalma saptanmistir.
Menopozda kadinlarda normalde seste görülen kalinlasma, östrojen kullananlarda daha az
olmaktadir. Görme üzerine olumlu etkileri oldugu bildirilmektedir. Ayrica göziçi basincinda
azalmaya neden olmaktadir. Isitme fonksiyonlarindaki azalmayi önledigi düsünülmektedir.
Kalin barsak kanserlerini azaltigina dair veriler bulunmaktadir. Alzheimer hastaligi riskini
azaltigina dair veriler bulunmaktadir. Uyku kalitesini artirmaktadir.
Kimlere Hormon Tedavisi Verilmez?
Rahim Kanseri Nedeniyle Tedavi Edilen Hastalar: Bu hastalarin bir bölümüne hormon tedavisi
baslanabilir.Nüks olasiligi yüksek olan hastalarda tedavi sonrasi 5 yil beklendikten sonra eger
nüks yoksa hormon replasmanina baslanabilir. Hormona duyarli olmayan tümörü olan
hastalarda tedaviye hemen baslanabilir. Meme Kanseri Olan Hastalar: Bu konuda henüz bir
görüs birligi bulunmamaktadir. Kalp-Damar Hastaligi Olanlar: Yapilan çalismalarda östrojen
tedavisinin koroner anjioplasti yapilan kadinlarda damarlarin yeniden tikanma olasiligini azaltigini
görülmüstür. Ayrica östrojenin kandaki kolesterol düzeyleri damar duvari üzerindeki olumlu
etkileri nedeniyle bu hastalarda östrojen baslamanin sakincasi yoktur. Diabetik Hastalar: Bu
hastalarda kalp hastaliklarinin görülme riski artmaktadir. Östrojenin kalp hastaliklari riskini
azaltmasi ve insüline karsi duyarliligi artirmasi dolayisi ile bu hastalara baslanmasinin yararli
oldugu düsünülmektedir.
Karaciger Hastaliklari: Aktif karaciger hastaligi olmayan hastalarda tedaviye baslanabilir. Eger
hastanin kronik bir karaciger hastaligi var ise hormon tedavisine baslandiktan 1 ve 6 ay sonra
karaciger fonksiyon testlerine bakilmasi ve bir bozulma izlenmezse hormon tedavisine devam
edilmesi önerilmektedir. Kontrol altindaki hipertansiyon, sigara kullanimi ve varis tedavi için bir
engel olusturmaz. Migreni olan hastalarda hormon seviyelerindeki degisikliklere bagli olarak agri
nöbetleri görülebilir. Bu nedenle hergün alinan devamli tedavi yönteminin tercih edilmesi daha
uygundur. Daha önce hiçibir neden olmaksizin tromboemboli (damarda kanin pihtilasmasi ve
bunun diger organlara pihti seklinde atilmasi )geçiren veya aktif tromboembolisi olan, aktif
karaciger hastaligi olan hastalara kesin olarak önerilmemektedir.
Download