ferritin,zollinger ellison sendromu,myelin basic protein,cpk

advertisement
FERRİTİN
Ferritin testi; Serum ferritin;
Ferritin hücrelerin içinde ilerde kullanılmak üzere demir
saklayan proteindir. İnsan vücudu için demir çok değerlidir.
Vücudumuz demiri atamaz, demir kullanıldıktan sonra ferritin
ile hücre içinde depolanır. Ferritin testi kandaki demir
miktarını gösterir. Demir arttıkça ferritin de artar. Demir
içeren ilaçlar ferritin düzeyini etkiler.
Ferritin testi ne için istenir?
Ferritin testi vücudun demir deposunu gösterir, kansızlık
araştırmasında, kronik hastalık anemisi teşhisinde istenir.
Ferritin normal değeri:
Erkeklerde: 12 – 300 ng/mL,
Kadınlarda: 12- 150 ng/mL arasındadır.
Ferritin miktarını arttıran sebepler:
Enfeksiyon hastalıkları sırasında ferritin seviyesi
artar,
Alkolik karaciğer hastalıkları,
Sık kan nakli yapılması,
Hemokromatoz sırasında ferritin yükselir.
Ferritin seviyesini düşüren sebepler:
Kronik kan kayıpları;
Aşırı adet kanamaları,
Gastrointestinal sistem kanamaları,
Demir emiliminin bozulması,
Demir eksikliği anemisi sırasında ferritin düşer.
Referanslar:
McPherson RA and Pincus MR. Henry’s Clinical Diagnosis and
Management by Laboratory Methods. 21st ed. Philadelphia, Pa:
WB Saunders; 2007:78.
Hoffman R, Benz Jr. EJ, Shattil SJ, et al., eds. Hematology:
Basic Principles and Practice. 4th ed. Philadelphia, Pa:
Churchill Livingston; 2005:482.
ZOLLİNGER ELLİSON SENDROMU
ZE sendromu;
Pankreas veya oniki parmak bağırsağındaki tümör nedeniyle
ortaya çıkan inatçı mide ülseri dir. Bu tümörlerden salgılanan
gastrin hormonu nedeniyle mide asiditesi artar ve ülserler
gelişir. Gastrin hormonıu mideden asit salgısını arttıran bir
hormondur.
Gastrinoma tek veya birden fazla tümör şeklinde ortaya
çıkabilir ve %65 kötü huylu tümörlerdir. Zollinger Ellison
hastalarının neredeyse dörtte birinde genetik olarak multipl
endokrin neoplazi hastalıkları ( MEN Tip 1) görülür. Bu
hastalarda Zollinger Ellison sendromuna ilave olarak beyin ve
tiroid bezinde de neoplaziler görülür.
Zollinge Ellison sendromunun sebebi nedir?
Hastalığın sebebi pankreas veya on iki parmak bağırsağından
kaynaklanan ve gastrin hormonu üreten tümörlerdir.
Ailede
multipl endokrin neoplazi tip 1 vakalarının bulunması
durumunda görülme şansı artmaktadır.
Zollinger
Ellison
hastalığının
belirtileri
nelerdir?
Hasta mide ülseri ve gastrit şikayetleri ile başvurur.
Şikayetlerin inatçı ve tekrarlayan karakterde olmazı Zollinger
Ellison sendromu düşündürür.
Sık tekrarlayan mide ve bağırsak ülserleri,
Karın ağısı,
Bulantı kusma,
İshal ( %30 ),
Midede yanma, hazımsızlık, şişkinlik,
Yutma güçlüğü,
Yorgunluk, halsizlik, çabukl yorulma,
Kilo kaybı,
İştahsızlık,
Yağlı ve kötü kokulu dışkılama,
Mide bağırsak kanamaları,
Dışkıda kan görülmesi veya gizli kan pozitifliği,
Katran şeklinde dışkılama,
Kanlı kusma.
Zollinger
konur?
Ellison
hastalığının
teşhisi
nasıl
Sık tekrarlayan ülser ve gastrit hastalarında Zollinger
Ellison sendromu düşünülmelidir. Bu durumda aşağıdaki
testlerin yapılması tanı koydurur.
Kanda gastrin miktarı,
Gastrin stimülasyon testi,
Kalsiyum,
Sekretin,
Gastroskopi,
MR,
Batın US yapılmalıdır.
Tedavi:
Zollinger Ellison tedavisinde birkaç basamak bulunur;
Cerrahi olarak tümörün çıkarılması:
Tek ve kanserleşmemiş tümörlerde cerrahi düşünülebilir,
Tıbbi tedavi:
Mide asit salgısını azaltan ilaçlar ile ülser gelişimi
kontrol edilebilir ve
Kemoterapi ile tümör küçültülmeye çalışılabilir.
Referanslar:
National Digestive Diseases Information Clearinghouse
http://digestive.niddk.nih.gov/
The Canadian Association of Gastroenterology
http://www.cag-acg.org/
Health Canada
http://www.hc-sc.gc.ca/index_e.html/
American Gastroenterological Association
http://www.gastro.org/
Berna MJ, Hoffmann KM, Long SH, et al. Serum gastrin in
Zollinger-Ellison syndrome: II. Prospective study of
gastrin provocative testing in 293 patients from the
National institutes of Health and comparison with 537
cases from the literature, evaluation of diagnostic
criteria, proposal of new criteria, and correlations
with clinical and tumoral features. Medicine .
2006;85:331-64.
Campana D, Piscitelli L, Mazzotta E, et al. ZollingerEllison syndrome: diagnosis and therapy. Minerva Med.
2005;96:167-206.
DynaMed Editorial Team. Zollinger-Ellison syndrome.
EBSCO
DynaMed
website.
Available
at:
http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php . Updated
October 18, 2010. Accessed November 11, 2010.
Mayo Clinic. Zollinger-Ellison syndrome. Mayo Clinic
website.
Available
at:
http://www.mayoclinic.com/health/zollinger-ellison-syndr
ome/DS00461 . Updated July 24, 2010. Accessed November
11, 2010.
Norton JA, Fraker DL, Alexander HR, et al. Surgery to
cure the Zollinger-Ellison syndrome. N Engl J Med .
1999;341:635-644.
Norton JA, Jensen RT. Resolved and unresolved
controversies in the surgical management of patients
with Zollinger-Ellison Syndrome. Ann Surg .
2004;240:757-773.
Pellicano R, De Angelis C, Resegotti A, Rizzetto M.
Zollinger-Ellison syndrome in 2006: concepts from a
clinical point of view. Panminerva Med . 2006;48:33-40.
Tomassetti P, Salomone T, Migliori M, et al. Optimal
treatment of Zollinger-Ellison syndrome and related
conditions in elderly
2003;20:1019-1034.
patients.
Drgus
Aging.
MYELİN BASİC PROTEİN
Beyin Omurilik Sıvısında Myelin Basic Protein
Testi; CSF myelin basic protein; BOS da myelin
basic protein;
Beyin Omurilik Sıvısı içinde Myelin Basic Protein miktarının
araştırılmasıdır. Myelin Basic Protein sinir hücrelerini kılıf
gibi sararak koruyan hücrelerde yer alan ana proteindir.
BOS da Myelin basic protein neden bakılır?
Sinirleri kaplayan myelin kılıfının bozulduğu hastalkların
teşihisi için bakılan bir testtir.
Multipl Skleroz gibi myelin hastalıklarının teşhisi,
Beyin kanaması,
Kafa travması,
Ansefalit, menenjit gibi enfeksiyon hastalıkları,
Beyin dokusunuı bozan ensefalopatiler,
Tıkanma, kanama, sıcak çarpması, dolaşım bozukluğu gibi
sebeplerle oluşan myelin hasarının tespiti amacıyla
Myelin Basic Protein bakılır.
BOS da Myelin basic protein normal değeri nedir?
Normalde 4 ng/dL nin altında olmalıdır, bunun üstündeki
seviyeler myelin kılıfında bozulma olduğunu gösterir.
BOS myelin basic protein 4 – 8 ng/mL arasında ise bu kronik
myelin hastalıklarının yada akut bir olayın iyileşme döneminin
işaretidir. 9 un üstünde ise bu devam eden akut bir olayı
gösterir.
Referanslar:
Lublin FD, Miller AE. Multiple sclerosis and other
inflammatory demyelinating diseases of the central nervous
system. In: Bradley WG, Daroff RB, Fenichel GM, Jankovic J,
eds. Bradley: Neurology in Clinical Practice. 5th ed.
Philadelphia, Pa: Butterworth-Heinemann Elsevier; 2008:chap
58.
CPK İZOENZİMLERİ
Kreatin Fosfokinaz İzoenzimleri; CPK isoenzymes
test; CK izoenzim;
Kreatin fosfokinaz kalp, beyin, ve kaslarda bulunan bir
enzimdir. Kanda yüksek seviyelerde bulunması kaynaklandığı
dokuda hasar olduğunu gösterir.
Aşağıdaki ilaçlar CPK değerini etkiler:
Alkol kullanımı,
Amfotericin B,
Bazı anestezik maddeler,
Kokain kullanımı,
Statinler,
Steroid kullanımı sırasında CK artar.
CPK izoenzimleri ne için istenir?
Total Kreatin kinaz seviyesi yüksek ise bu yüksekliğin nerden
kaynaklandığınıo bulmak için CPK-izoenzim testi istenir.
Kreatin kinaz yüksekliği 3 farklıo kökenden kaynaklanır:
CPK-1: ( CPK-BB de denir): özellikle beyin ve
akciğer dokusundan kaynaklanır yüksekliği bu organ
hasarını gösterir.
Beyin tümörleri,
Tıkanma, kanama veya travma sonucu beyin hasarı,
Elektroşok tedavisi,
Epilepsi krizi,
Pulmoner enfarktüs sırasında CPK-! Testi yüksek
bulunur.
CPK-2: (CPK-MB): Kalp dokusundan kaynaklanır. Kalp
hastalıklarında yükselir.
Kalp krizinde özellikle enfarktüsün 3-6. Saatleri
arasında CPK-2 yükselmeye başlar, krizin 12- 24.
Saatleri boyunca yükselir ve 12-48. Saatlerine
doğru normale iner.
Elektrik çarpması,
kalp defibrilasyonu ( kalp için yapılan
elektroşok),
herhangi bir sebeple ortaya çıkan kalp zedelenmesi
( trafik kazası, ezilme vb.),
kalp enfeksiyonları ( viral myokardit ),
açık kalp ameliyatlarında CPK-2 artar.
CPK-2 seviyesi göğüs ağrısı sırasında (koroner kalp
hastalıklarınabağlı angina pektoris, yada Pulmoner embolis)
ve konjestif kalp yetmezliğinde yükselmez.
CPK-3: (CPK-MM) İskelet kasında bulunur ve iskelet
kası hastalıklarında, ezilmelerde yükselir.
Kas ezilmesi ( crush sendromu),
İlaç ve hareketsizliğe bağlı kas hasarı,
Myozit ( kas iltihabı),
Kas içi enjeksiyonlar,
Epilepsi krizi,
Cerrahi girişimler,
Aşırı egzersiz sırasında artar.
Aşağıdaki durumlarda kreatin fosfokinaz testi
sonucu yüksek çıkar
Kardiyak kateterizasyon, koroner anjiyo,
Kas içi enjeksiyonlar,
Cerrahi girişimler,
Aşırı egzersiz,
Aşırı ve uzun süren hareketsizlik CPK test
sonuçlarını etkiler.
Referanslar:
Anderson JL. ST segment elevation acute myocardial infarction
and complications of myocardial infarction. In: Goldman L,
Schafer AI, eds. Cecil Medicine. 24th ed. Philadelphia, Pa:
Saunders Elsevier; 2011:chap 73.
Chinnery PF. Muscle diseases. In: Goldman L, Schafer AI,
eds. Cecil Medicine. 24th ed. Philadelphia, Pa: Saunders
Elsevier; 2011:chap 429.
KORONER RİSK TESTİ
Koroner Check Up; Coronary risk profile; Koroner
kalp hastalıkları risk testi; Lipid profili;
Koroner kalp hastalıklarına yol açan kolesterol ve lipit
testleridir. Koroner risk testleri koroner kalp hastalıklarına
ne derece yatkın olduğumuzu ortaya koyar. Kolesterol bir yağ
çeşididir ve damar duvarına yapışarak tıkanma ve sertleşmeye
yol açar. Damar sertleşmesi hipertansiyon tıkanmalar ise
enfarktüs ve felçlerle sonuçlanır.
Koroner risk profili hangi testlerden oluşur?
Total kolesterol,
LDL kolesterol (kötü kolesterol),
HDL kolesterol (iyi kolesterol),
VLDL kolesterol,
Trigliserid,
High sensitif CRP.
Kolesterol risk profili ne gösterir?
Kalbinizin koroner arter hastalıklarına ne kadar yakın
olduğunu gösterir. Koroner arter hastalığına yatkınlığınızı
gösterir. Kalp ve diğer damarlarınızın kolesterol ve kan
yağları ile tıkanıp tıkanmadığını damar sertliği,
hipertansiyon, enfaktüs, inme ve felç gelişme riskinizi
gösterir.
Koroner risk profili ne zaman yapılır?
Erişkinler: İlk kolesterol testleri 20 li yaşların başında
yapılmalıdır. Daha sonra 5 yılda bir ve 35 ila 45. Yaşlarda
tam kalp muayenesi ile birlikte değerlendirilmelidir.
Ailesinde hipertansiyon ve koroner arter hastalığı olanların
kolesterol değerlerini daha sık izlemeleri önerilir. Diyabet,
şeker hastalığı, hipertansiyon, felç, yada koroner arter
hastalığı olanların kolesterol değerlerine dikkat etmeleri
gerekir.
Korner risk profili zamanı:
Hiçbir hastalık ve risk taşımayanlar için 20 yaşından
itibaren her 5 yılda bir,
Ailede koroner kalp hastalığı, diyabet, hipertansiyon,
felç, gibi öyküler var ise daha sık,
Kendisinde hipertansiyon, enfarktüs, inme, felç,
koroner kalp hastalığı var ise ve kolesterol düşürücü
ilaç alıyorsa en az yılda bir kolesterol lipit profili
bakılmalıdır.
Çocuklarda ilk
yapılmalıdır?
kolesterol
testi
ne
zaman
Ailede koroner kalp hastalıkları, enfarktüs, beyin kanaması,
hipertansiyon, diyabet var ise 5 yaşından itibaren 5 yılda bir
kolesterol ve lipit profiline bakılmalıdır.
Kolesterol için normal değerler nedir?
• LDL kolesterol: < 130 mg/dL (düşük değerler tercih edilir)
• HDL kolesterol: > 40 – 60 mg/dL (yüksek değerler tercih
edilir)
• Total kolesterol: < 200 mg/dL (düşük değerler tercih edilir)
• Trigliserid: 10 – 150 mg/dL (düşük değerler tercih edilir)
• VLDL: 2 – 30 mg/dL.
Yüksek kolesterol ne anlama gelir?
Yüksek kolesterol ( HDL hariç) sizin kalp hastalıklarına, kalp
krizine, hipertansiyona, beyin kanaması, inme ve felç
geçirmeye yatkın olduğunuzu gösterir. Kalp ve diğer arterlerin
kolesterol nediyle sertleşmeye başladığını tıkanmaya
başladığını gösterir. Bu durumda yaşam şeklinizi
değiştirmeniz, diyet yapmanız ve kolesterol düşürücü ilaçlar
almaya başlamanız gerekebilir.
Kronik hastalıklar, artrit, nefrit, kronik böbrek
yetmezlikleri, tiroit hastalıkları, Hipotiroidi, hipertiroidi
ve karaciğer hastalıkları kolesterol seviyesini arttırabilir.
Artrit alevlenmesine bağlı ise tedaviden 2-3 ay sonra
kolesterol testleri tekrarlanmalıdır. Koroner risk profili
koroner kalp hastalıklarına yatkınlığımızı gösterir ne zaman
enfarktüs yada felç geçireceğinizi göstermez.
Referanslar:
Expert Panel on Detection, Evaluation, and Treatment of High
Blood Cholesterol in Adults. Executive summary of the third
report of the National Cholesterol Education Program (NCEP)
expert panel on detection, evaluation, and treatment of high
blood cholesterol in adults (Adult Treatment Panel III). JAMA.
2001;285:2486-2497. Updated 2004.
Libby P. Lipoprotein disorders and cardiovascular disease. In:
Bonow RO, Mann DL, Zipes DP, Libby P, eds. Braunwald’s Heart
Disease: A Textbook of Cardiovascular Medicine. 9th ed.
Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2011:chap 49.
Gennest J, Libby P. Lipoprotein disorders and cardiovascular
disease. In: Bonow RO, Mann DL, Zipes DP, Libby P, eds.
Braunwald’s Heart Disease: A Textbook of Cardiovascular
Medicine. 9th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier;
2011:chap 47.
Adult Treatment Panel III (ATP III) of the National
Cholesterol Education Program. Implications of recent clinical
trials for the National Cholesterol Education Program Adult
Treatment Panel III guidelines. Circulation. 2004 Jul 13;
110(2):227-39.
SERVİKS KANSERİ
Rahim ağzı kanseri; Serviks tümörü;
kanseri; Cerviks tümörü; Cervix Ca;
Cerviks
Serviks kanseri uterusun giriş kısmı olan serviks bölümünün
tümörüdür. Halk arasında Rahim ağzı kanseri denir. Kadınlarda
en sık görülen üçüncü kanser çeşididir.
Serviks kanserinin sebebi nedir?
Serviks kanseri uterusun giriş kısmı olan rahim ağzında
meydana gelen kanserdir ve çok sık görülür. Serviks bölgesinde
iki çeşit hücre bulunur (Skuamöz hücreler ve kolumnar
hücreler) tümör bu hücrelerden kaynaklanır. Serviks
kanserlerinin büyük kısmı Skuamöz hücreli tümörlerdir. Serviks
kanserleri öncesi bu bölgede değişim başlar buna prekanseröz
gelişme yani displazi denir ( Cervical İntraepitelial Neoplazi
=CİN). CİN ler kanser öncesi gelişmelerdir tedavisiz bırakılır
ise kansere dönüşürler. Bu durum muayene ve PAP smear ile
kolayca tespit edilebilir ve tedavi ile tamamen ortadan
kaldırılabilir. Bu nedenle düzenli jinekolojik muayene serviks
kanserinden korunmanın en önemli yoludur. Serviks kanseri
teşhis edilen kadınların birçoğunun düzenli jinekologa
gitmediği görülmüştür.
Prekanseröz bir lezyonun kanserleşip yayılması yıllar alır.
Serviks kanserleri etrafa yayılmaya başlamadan pek şikayete
sebep olmaz. Erken dönemde teşhis edilemeyen serviks kanseri
mesane, üreter çıkışları, bağırsaklar, akciğer, karaciğer ve
diğer organlara yayılır. Serviks kanserlerinin birçoğu HPV
virüsleri nedeniyle olur. HPV ( Human Papilloma Virüs = İnsan
Siğil Virüsü ) sık görülen ve cinsel yolla yayılan bir
virüstür. HPV virüsünsün birçok tipi vardır ve bunlardan
birkaçı serviks kanserine yolaçar.
Serviks kanserine neden olan risk faktörleri:
Erken yaşta cinsel temas,
Birden fazla cinsel partner olması,
Düşük ekonomik durum ( PAP smear ve düzenli jinekolojik
muayene yaptıramamak),
Düşük eğitim düzeyi (PAP smear ve düzenli jinekolojik
muayene yaptırmamak),
Çok eşli biri ile cinsel ilişki,
1960 larda annesi düşük tehdidi nedeniyle DES kullanan
kadınlar,
İmmün sistemi zayıflatan hastalıklar ve ilaç kullanımı
var ise,
Sigara içiyor ise,
normalden yüksektir.
serviks kanseri gelişme riski
Serviks kanseri belirtileri nelerdir?
Serviks kanserleri erken dönemde hiçbir şikayete neden olmaz.
Kanser serviks bölgesinin dışına yayılmaya başlayınca
şikayetler ortaya çıkmaya başlar. En sık görülen şikayetler:
Adet arasında kanama,
Cinsel temas sırasında kanama,
Menopozda kanama,
Sürekli vajinal akıntı,
Açık renkli, sulu, pembe, kötü kokulu akıntı,
Adet sürelerinin normalden uzun sürmesi, kanamanın
fazla olması,
Serviks kanserinde en sık görülen şikayetlerdir? İlerlemiş ve
etrafa yayılmış serviks kanserlerinde ise aşağıdaki şikayetler
görülebilir:
Sırt ağrıları,
Bel ağrıları,
Halsizlik,
Vajinal kanama,
Vajinadan idrar yada dışkı gelmesi,
Bacak ağrıları,
İştahsızlık,
Pelvis ağrıları,
Tek bacakta şişme,
Açıklanamayan kilo kaybı en sık görülen belirtilerdir.
Serviks kanseri nasıl teşhis edilir?
Hastanın şikayetleri teşhise yardımcı olur. Kesin teşhis
muayene ve muayenede alınan örneklerin patolojik incelemesi
ile konur. Kanser öncesi değişimler yani displazi çıplak göz
ile görülemez. Bu nedenle PAP smear yapılır. Bu işlemde özel
bir çubuk ile örnek alınıp incelenir. PAP smear da kanser
başlangıcı görülürse daha detaylı bakmak için kolposkopi
yapılır. Bir lezyon görülür ise cerrahi olarak çıkartılıp
detaylı inceleme yapılır. Ayrıca daha ileri tetkik için
biyopsisi yapılabilir.
Eğer kanseri teşhisi konmuş ise ne derece yayıldığını görmek
için aşağıdaki testler istenir:
Batın tomografisi,
Akciğer tomografisi,
Sistoskopi ( mesane ve üreter lerin ışıklı bir alet ile
incelenmesi,
İVP, İlaçlı böbrek filmi,
Bölgesel MR incelemeleri istenebilir.
Serviks kanserinde erken teşhis hayat kurtarıcıdır. Serviks
kanserleri düzenli jinekolojik muayene ve PAP smear testi ile
kolayca tespit edilebilmektedir.
Özellikle :
Cinsel olarak aktif ancak bir yıl içinde hiç PAP test
yapılmamış ise,
20 yaşın üstünde olup hiç PAP test yapılmamış ise,
Anneniz size gebe iken DES ( dietilstilbesterol )
kullanmış ise, bir jinekologa danışınız.
Serviks kanserinde tedavi:
Serviks kanseri tedavisi aşağıdaki faktörlere bağlıdır:
Kanserin derecesi,
Kanserin büyüklüğü ve yaygınlığı,
Hastanın yaşı ve genel durumu yapılacak olan tedavinin
şeklini belirler.
Erken dönemde yakalanmış serviks kanseri cerrahi olarak
çıkarılır. Etrafa yayılmamış ise uterusa hasar vermeden
serviks kanserini cerrahi olarak almak mümkün olabilir. Bu
amaçla yapılabilen birçok cerrahi teknik mevcuttur.
İleri serviks tümörlerinde ise uterus, overler ve lenf bezleri
tamamen çıkartılır. Etrafa yayılmış ise mesane ve kalın
Barsakların bir kısmı da alınabilir.
Radyo terapi: pelvis dışına yayılmış serviks kanserlerinin
tedavisinde kullanılır.
Kemo terapi: cerrahi olarak alınamayan tümör hücrelerinin
öldürülmesi amacıyla verilen ilaç tedavisidir. Tümörün
küçülmesi ve cerrahi olarak yapılacak işlemin kolaylaşması
amacıyla da verilir.
Erken dönemde yakalanan serviks kanserleri ve prekaseröz
displaziler başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir.
Serviks kanserinde erken teşhis hayat kurtarıcıdır. Kanser
serviks dışına yayılmaya başlayınca tedavi başarısı da düşer.
Serviks kanseri tehlikeli midir?
Bazı serviks kanserleri tedaviye cevap vermezler,
Bazıları tedaviden sonra tekrarlarlar,
Uterusun korunduğu tedavilerde kanserin tekrarlama
şansı yüksektir,
Cinsel yaşam ile ilgili sıkıntılar olabilir,
Yayılmış kanserlerin tedavisinde mesane, barsak
fonksiyonlarında problemler görülür.
Serviks kanserinden korunmak mümkün mü?
2006 yılından itibaren serviks kanserine neden olan HPV
virüsüne karşı bir aşı vardır. HPV virüsü birçok serviks
kanserinin tek sebebidir. Birçok çeşidi olan HPV virüsünün
birkaç çeşidi serviks kanserine neden olur. Kanser yapan
cinslere karşı geliştirilmiş olan HPV aşısı kanserden korunmak
amacı ile uygulanmaya başlanmıştır. Bu nedenle HPV aşısı ilk
kanser aşısı olarak ortaya çıkmıştır.
Korunmalı cinsel temas, kondom kullanımı, HPV ve diğer cinsel
yolla bulaşan hastalıklardan korunma serviks kanserinden
korunmanın ilk adımıdır. Genital siğiller birkaç milimetre
boyunda genital bölgede ortaya çıkan siğil benzeri
oluşumlardır. Bu tür lezyonların olduğu kişi ile cinsel
temastan kaçınmak gerekir. Çok eşli cinsel yaşam olduğu kadar,
çok eşli cinsel yaşamı olan bir kişi ile beraber olmak da
serviks kanseri riskini arttırır.
Düzenli jinekolojik muayene ve PAP testi serviks kanserlerinin
erken dönemde yakalanmasını sağlar. erksen dönemde serviks
kanseri kolayca tedavi edilebilmektedir. 20 yaş üstünde her
kadının yılda bir kez PAP test yaptırması önerilmektedir.
Referanslar:
1. Kahn JA. HPV vaccination for the prevention of cervical
intraepithelial neoplasia. N Engl
16;361(3):271-8. [PubMed: 19605832]
J
Med.
2009
Jul
2. Noller KL. Intraepithelial neoplasia of the lower genital
tract (cervix, vulva): Etiology, screening, diagnostic
techniques, management. In: Katz VL, Lentz GM, Lobo RA,
Gershenson DM, eds. Comprehensive Gynecology. 5th ed.
Philadelphia, Pa: Mosby Elsevier; 2007:chap 28.
3. National Comprehensive Cancer Network. NCCN Practice
Guidelines in Oncology: Cervical Cancer Screening. v.1.2011.
4. Smith RA, Cokkinides V, Brooks D, Saslow D, Brawley OW.
Cancer screening in the United States, 2010: a review of
current American Cancer Society guidelines and issues in
cancer screening. CA Cancer J Clin. 2010;60:99-119. [PubMed:
18443206]
5. NCCN Clinical Practical Guidelines in Oncology: Cervical
cancer. V.1.2010. National Comprehensive Cancer Network, Inc.
Available at www.nccn.org. December 28, 2009
OVER KANSERİ
Yumurtalık kanseri; Over tümörü;
Over hücrelerinden kaynaklanan kanserdir. Kadınlarda
yumurtalıklara over denir. Over ler döllenme için gerekli
yumurtaların hazırlandığı ve kadın hormonlarının kontrolünde
çalışan bir organdır. Kadınlarda en sık görülen tümörlerden
biridir. her 100 kadından biri over kanserinden ölmektedir.
Sinsi bir tümördür, teşhis konulduğunda hastaların % 70 inde
hastalık ilerlemiştir. Bu nedenle düzenli muayene ve erken
teşhisi çok önemlidir.
Over hücrelerinin kontrol dışı çoğalmaya başlaması sonucu
ortaya çıkan over kanseri çevreye ve diğer uzak organlara
yayılarak hastanın ölümüne neden olabilir. Over kanserleri
hiçbir şikayete sebep olmadan büyük boyutlara ulaşabilirler.
Hastada hiçbir şikayete neden olmadan etrafa ve birçok organa
yayılabilirler. Muayene sırasında kolayca fark edilmezler.
Teşhis edildiklerinde hastaların % 70 inde tümör büyümüş ve
etrafa yayılmış olur. Şikayete neden olmadan büyümeleri ve
teşhis edildiğinde yayılmış olmaları nedeniyle over tümörleri
tehlikelidir.
Over kanserlerinin büyük kısmı epiteliyal kanserlerdir. %20 si
Germ hücreli tümördür kalanı ise stromal hücrelidir ve hormon
ürettiğinden şikayete neden olur.
Over kanseri neden olur?
Over kanserlerinin sebebi bilinmemektedir ancak aşağıda
sayılan
risk
faktörleri
over
kanseri
gelişimini
arttırmaktadır.
Over kanseri riskini arttıran faktörler :
Ailede over kanseri hastası olması;
Özellikle anne,
Kız kardeş,
Kız evlatta over kanseri olması,
50 yaş üstü,
Menstrual adet hikayesi:
İlk adet 12 yaşından önce ise,
Çocuk doğurmamış,
İlk çocuğu 30 yaş üstünde doğurmuş,
Geç menopoza girmiş ise,
Öz geçmişinde;
Meme tümörü,
Kolon tümörü hikayesi varsa;
Bazı genlerinde mutasyon var ise özellikle:
BRCA 1,
BRCA 2 gen mutasyonları taşıyor ise
5 yıldan uzun süre kesintisiz doğum kontrol hapı
kullanıyor ise;
over kanseri gelişme riski diğer insanlardan yüksektir.
Over kanserinin belirtileri nelerdir?
Over kanserleri büyük boyutlara ulaşmadan pek bir şikayete
neden olmaz. Over kanserleri hep ileri evrelerde şikayete
neden olmaya başlarlar buda hastalığın tedavisini çok
güçleştirir. Bu nedenle over kanserlerinin teşhisi düzenli
jinekolojik muayene ve tetkiklere bağlıdır. Over kanserleri
büyük boyutlara ulaşmaya başlayınca aşağıdaki şikayetlere
neden olurlar:
Karında rahatsızlık hissi, karın ağrısı,
Gaz,
Hazımsızlık,
Karında basınç, şişkinlik, gaz, geğirme hissi ve
kramplar,
Karında su toplanması,
Bulantı, ishal, kabızlık, sık idrara gitme,
İştahsızlık,
Hafif bir yemekten sonra aşırı şişkinlik, doygunluk,
Açıklanamayan kilo alma yada kilo verme,
Anormal vajinal kanama,
Tüylenme artışı, seste boğuklaşma ve kabalaşma,
Akne, sivilce,
Adet düzensizliği yada adet kesilmesi.
Yukarıdaki şikayetler birçok başka sebebe de bağlı
olabileceğinden kolayca geçiştirilir ve atlanır. Buda teşhisin
gecikmesine ve over kanserinin daha da yayılmasına neden olur.
over kanseri teşhisi nasıl konur ?
Over kanserinin teşhisi muayene ve testler ile konur.
Jinekolojik muayene ve ultrason ile birlikte laboratuar
testleri yapılır, kan alınarak yapılan bu testler erken
teşhiste çok değerlidir. Şüphe var ise baryumlu barsak
filmleri ve tomografi teşhise yardımcı olur.
Over kanserinde laboratuvar testleri:
CA – 125 kan testi ( over kanserinde yükselir ),
HE4 testi ( CA-125 ile birlikte kullanıldığında daha
değerlidir ).
Bu iki basit kan testi over kanserinin erken teşhisinde çok
değerlidir.
Over kanseri tedavisi:
Over kanserinin tedavisi kanserin cinsine ve yaygınlığına
bağlı olarak değişir. Yayılmış tümörlerde tedavi şansı
azalmaktadır. Epitelyal tümörlerin yaklaşık % 75 i teşhis
edildiği anda ileri seviyede yayılmış haldedir. Çok ileri
vakalara cerrahi yapılamaz.
Over kanseri tedavisinde cerrahi halen ilk basamakta dır.
Cerrahi yapılabilen hastalara ameliyat sonrası kemoterapi ve
gerekir ise radyoterapi yapılır. Cerrahide amaç kanser
kitlesini etrafındaki lenf bezleri ile birlikte çıkartmaktır.
Kemoterapide ise amaç cerrahi olarak alınamayan hücrelerin
ilaçlar ile yok edilmesini sağlamaktır. Kemoterapi ilaçları
kanser hücreleri ile birlikte birçok normal hücreyi de zedeler
yada öldürür, bu nedenle çok yan etkiye neden olur. Radyo
terapi kanser hücrelerini öldürmek ve kanser kitlesini
küçültmek için kullanılan bir tedavi yöntemidir.
Over kanserinden korunma:
Over kanserinden korunmanın kesin bir yolu, yöntemi yoktur.
Bilinen en güvenli korunma yolu düzenli jinekolojik muayene ve
testlerin yapılmasıdır. Over kanserlerinde erken teşhis hayat
kurtarır. Özellikle üreme çağı dışında jinekolojik muayene çok
önemlidir. Over kanseri risk faktörlerinden biri var ise
düzenli jinekolojik muayene ve testlerinizi ihmal etmeyiniz.
Referanalar:
1. American Cancer Society
http://www.cancer.org/
2. CancerCare
http://www.cancercare.org/
3. Gynecologic Cancer Foundation
http://www.wcn.org/gcf/
4. National Cancer Institute
National Institutes of Health
http://www.cancer.gov/
5. Canadian Cancer Society
http://www.cancer.ca/
6. The Society of Obstetricians and Gynaecologists of Canada
http://www.sogc.org/
7. Ovarian cancer. National Cancer Institute, National
Institutes of Health (NIH) website. Available at:
http://www.cancer.gov/ . June 10, 2008.
8. What is ovarian cancer? American Cancer Society website.
Available
at:
http://www.cancer.org/docroot/CRI/content/CRI_2_2_1X_What_is_o
varian_cancer_33.asp?sitearea= . Updated February 6, 2008.
June 10, 2008.
9. 9/18/2009 DynaMed Systematic Literature Surveillance
DynaMeds Systematic Literature Surveillance : FDA clears a
test for ovarian cancer. US Food and Drug Administration
website.
Available
at:
http://www.fda.gov/NewsEvents/Newsroom/PressAnnouncements/ucm1
82057.htm . Published September 11, 2009. September 18, 2009
KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ
Kırım Kongo hastalığı 2002 yılından bu yana ülkemizde giderek
yayılan viral bir hastalıktır. Keneler aracılığıyla yayılan
hastalık tedaviye rağmen % 10 oranında ölümcül seyretmektedir.
Bilgilenmek hastalığa karşı en önemli silahtır.
KKK nedir?
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Bunyavirus ailesinden Nairoviruslar
ile meydana gelen keneler aracılığıyla bulaşan kanamalarla
karakterize viral bir hastalıktır. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi
zoonoz karakterli bir hastalık olup sporadik vakalar şeklinde
veya salgınlarla seyreder, vakaların çoğu asemptomatiktir.
Hastalık ilk olarak 1944 de Kırımda 1969 da Kongoda tespit
edildiğinden adı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi olarak konmuştur.
Hastalık nerelerde bulunur ?
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi genellikle Doğu Avrupa, Sovtyetler
Birliği, Doğu Akdeniz , Orta Doğu, Kuzey Afrika, , Hindistan,
Orta Asya Kuzey Çin ülkelerinde bulunur. Ülkemizde özellikle
İç Anadolu, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu
Anadoluda görülmektedir.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virusu İxodid Hyalomma cinsi sert
kenelerle yayılır. Keneler virusun hem rezervuarı hemde
vektörüdür.
Virüs insanlar dışında doğada tavşan, dağ keçisi, kuşlar,
kemirgenler gibi hayvanları, ayrıca inek, koyun, keçi gibi
evcil hayvanları da infekte ederek çoğalır ve keneler yoluyla
yayılır. Hastalık kuşlarda çok hafif seyreder, çiflik
hayvanlarında da çok ölümcül seyirli değildir. Virüs insanlara
kene ısırması yada infekte hayvanların kan ve çıkartılarıyla
temas sonucu hematojen yolla bulaşır. Virus insandan insana
kan ve çıkartılarla temas sonucu bulaşabilir. Hastalık en çok
kırsal alanda yaşayanlarda, hayvancılıkla uğraşanlarda ve
mezbaha çalışanlarında görülmektedir.
Kırım-Kongo kanamalı ateşi belirtileri nelerdir?
Virüs, sığır, koyun, keçi, tavşan ve tilki gibi hayvanlardan
tespit edilmiştir. KKKA virusu kenelerin konakladığı
hayvanlara bulaşmasına rağmen hayvanlarda; bazen hafif ateş
çıkabilir, bunun dışında hastalık belirtisi görülmemektedir.
Buna karşılık hayvanlar hastalığın yayılmasında aracı rol
(portör) oynamaktadır.
Kırım-Kongo kanamalı ateşi salgınlarını etkileyen doğa
şartları nelerdir?
Doğu Avrupa ve Asya’daki Kırım-Kongo hemorajik ateş
salgınlarının genellikle insanlar tarafından oluşturan
çevresel şartlara bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir.
Kırım’daki ilk salgının, İkinci Dünya Savaşı yıllarında kene
ile enfekte olmuş bölgelerin tarıma açılması nedeniyle
oluştuğu sanılmaktadır. Daha sonra eski Sovyetler Birliği ve
Bulgaristan’ da olan salgınlarda ise ziraatçılık ve
hayvancılıktaki değişmelerin rol oynadığı belirtilmektedir.
Hastalık yaklaşık 1-3 günlük bir kuluçka döneminin ardında
aniden ortaya çıkan yüksek ateş, başağrısı, sırt ağrısı, kas
eklem ağrıları, bulantı kusma karın ağrısı gibi gribal
şikayetlerle başlar. Göz aklarında kızarıklık, kırmızı yüz,
kızarık boğaz, yumuşak damakta enantemler sık görülür. İlk
günlerdeki yüz ve göğüsteki peteşilerle konjoktivalarda
kızarıklık dikkat çeker. Ağır vakalarda hepatit ve sarılık,
huy değişiklikleri, duyusal algılarda bozukluklar olabilir.
Hastalığın dördüncü gününden itibaren yaygın ekimozlar,
şiddetli burun kanamaları, melena, hematemez, enjeksiyon
yerinden sürekli kanama ve sızıntılar gibi hemorajik diatezler
başlar. Hastalığın kanamalı dönemi 2 hafta kadar sürebilir.
Patogenezden yaygın karaciğer ve endotel hasarıyla ağır
trombositopeni sorumludur. Ağır vakalarda 5. Günden itibaren
hepatorenal ve pulmoner yetersizlikler görülür. Ölüm
genellikle 2. Haftada ve MSOF nedeniyledir.
Laboratuar tahlillerinde lökopeni, trombositopeni, ALT, AST de
artış, CK ve bilirubin artışı, ALT, GGT, LDH artişi görülür.
INR, PT ve aPTT de uzama vardır.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakalarında %9 ila %50 arasında
değişen mortalite oranları bildirilmiştir.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi nasıl teşhis edilir?
Şüpheli vakalarda ilk iki hafta içinde Nairovirus RNA PCR
pozitif bulunabilir. Nairovirus IgM 9. Günden sonra pozitif
olur. Hastalığa bağlı antikorlar ELİSA yöntemiyle tespit
edilebilir. Erken dönemde IgM antikorlarının artması yada IgG
antikorlarında 4 kat artış gösterilmesi tanı koydurur. Bu
testler spesifik testler olduklarından sadece belli kurumlar
tarafından yapılabilmektedir.
Kırım kongo kanamalı ateşinini tedavisi varmı?
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi de ana tedavi destek tedavisidir.
Metabolik ve hemodinamik parametreler yerinde tutulmaya
çalışılır. Hastalığın spesifik bir tedavisi bulunmamakla
birlikte, antiviral ilâçlardan ribavirinin, oral veya
parenteral olarak kullanılabileceği bildirilmektedir. Ayrıca
hastalığı geçirmiş kişilerden hazırlanan anti serumlar tedavi
ve koruma amacıyla kullanılmış fakat istatistiksel anlamlı
sonuçlar alınamamıştır.
KKK den korunma ve kontrol:
Tüm enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi KIRIM KONGO
KANAMALI ATEŞİ’NDE de korunma ve kontrol önlemlerinin alınması
çok önemli ve gereklidir.
Doğu Avrupa da üretilmiş fare beyninden elde edilen bir aşının
%70 koruma sağladığı bildirilmiştir fakat halihazırda dünya
sağlık örgütünün onayladığı bir aşı yoktur.
Hasta ve hastanın sekresyonları ile temas sırasında
mutlaka üniversel önlemler (eldiven, önlük, gözlük,
maske vb.) alınmalıdır. Genellikle hava yolu ile
bulaşmadan bahsedilmemektedir. Ancak, kan ve vücut
sıvıları ile temastan kaçınılmalıdır. Bu şekilde bir
temasın söz konusu olması halinde, temaslının en az 14
gün kadar ateş ve diğer belirtiler yönünden takip
edilmesi gerekmektedir.
Hayvan kanı, dokusu veya hayvana ait diğer vücut
sıvıları ile temas sırasında da gerekli korunma
önlemleri alınmalıdır.
Kene mücadelesi çok önemli olmakla birlikte oldukça zor
görülmektedir. Keneler yumurta dönemleri hariç diğer
biyolojik evrelerinde insanlara hücum ederek kan
emebilir. Hem mera keneleri hem de mesken keneleri
gelişmelerini sürdürebilmek ve nesillerini devam
ettirebilmek
için
konakçılarından
kan
emmek
zorundadırlar; genel olarak da konakçı spesifitesi
göstermezler. Coğrafik bölgelere ve türlere göre
değişmekle beraber, KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ’yı
bulaştıran Hyalomma soyuna ait keneler genel olarak
Nisan ve Ekim aylarında aktiftirler; bu dönemlerdeki
salgınların sebebi de budur. Bu nedenle öncelikle
konakçılar kenelerden uzak tutulmalı ve kenelerin kan
emmeleri engellenmelidir.
Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan
kaçınılması gerekmektedir. Hayvan barınakları veya
kenelerin
yaşayabileceği
alanlarda
bulunulması
durumunda, vücut belirli aralıklarla kene yönünden
muayene edilmeli; vücuda yapışmamış olanlar dikkatlice
toplanıp öldürülmeli, yapışan keneler ise kesinlikle
ezilmeden ve kenenin ağız kısmı koparılmadan (bir pensle
sağa sola oynatarak, çivi çıkarır gibi) alınmalıdır.
Diğer önemli hususlardan birisi de piknik amaçlı olarak
su kenarları ve otlak şeklindeki yerlerde bulunanlar
döndüklerinde, mutlaka üzerlerini kene bakımından
kontrol etmeli ve kene varsa usulüne uygun olarak
vücuttan uzaklaştırmalıdır. Çalı, çırpı ve gür ot
bulunan yerlerden uzak durulmalı, bu gibi yerlere çıplak
ayakla veya kısa giysilerle girilmemelidir.
Ormanlarda çalışan işçilerin ve ava çıkanların lastik
çizme giymeleri veya pantolonlarının paçalarını çorap
içine almaları kenelerden koruyucu olabilmektedir.
Hayvan sahipleri hayvanlarını kenelere karşı uygun
akarisitlerle ilâçlamalı, hayvan barınakları kenelerin
yaşamasına imkân vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar
ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır. Kene
bulunan hayvan barınakları uygun akarisitlerle usulüne
göre ilâçlanmalıdır.
Gerek
insanları
gerekse
hayvanları
kene
enfestasyonlarından korumak için repellent olarak
bilinen böcek kaçıranlar dikkatli bir şekilde
kullanılabilir. Repellentler sıvı, losyon, krem, katı
yağ veya aerosol şeklinde hazırlanan maddeler olup,
cilde
sürülerek
veya
elbiselere
emdirilerek
uygulanabilmektedir. Aynı maddeler hayvanların baş veya
bacaklarına da uygulanabilir; ayrıca, bu maddelerin
emdirildiği plâstik şeritler, hayvanların kulaklarına
veya boynuzlarına takılabilir. İçinde DEET içeren
akarisitler kullanılmalıdır
HİPERTANSİYON
Yüksek Tansiyon; HT; HBP;
Hipertansiyonun neden olduğu kalp damar hastalıkları dünyadaki
en büyük ölüm sebebidir. Kan kalp tarafından damarlara
pompalanır. Damar içindeki basıncın yüksek olmasına
hipertansiyon denir. Arter içindeki kan basıncı normalde 120
ila 70 mm cıva basıncıdır ( 120- 70 mmHg). İlk rakam ( 120
mmHg ) sistolik basınç yani kalbin kasılması sırasında olan
basınçtır. İkinci rakam ( 70 mm Hg) ise diyastolik yani kalbin
gevşemesi sırasında oluşan basınçtır. Bu değerlerden birinin
yükselmesine hipertansiyon denir.
Normal tansiyon 120 – 70 mm Hg olmalıdır,
Yüksek tansiyon 140 – 90 mm Hg ve üstüdür,
Tansiyon 120 – 70 ila 140 – 90 arasında ise buna sınır
hipertansiyon denir.
Sınır hipertansiyon hastalar ileride hipertansiyon
hastası olurlar.
Böbrek, kalp hastaları ve inme geçirmiş hastalarda
tansiyonun normale getirilmesi hayati önem taşır.
Hipertansiyon neden olur?
Birçok faktör kan basıncını etkiler.
Vücuttaki tuz ve su miktarı,
Böbreklerin iyi çalışması,
Sinir sistemi,
Damarların iyi çalışması,
Hormonlar tansiyonu belirleyen en önemli faktörlerdir.
Yaş ilerledikçe tansiyon yükselir, bunun nedeni yaşla birlikte
damarların sertleşmesi ve elastikliğini kaybetmesidir.
Günümüzde yüksek tansiyonun ana sebebi damar sertleşmesidir.
Yüksek kolesterol damar duvarında birikerek damarın
elastikliğini bozar ve kalp den gelen basınç ile genişleyemez,
tansiyon yükselir.
Tansiyonu yükselten sebepler:
Obezite,
Stres, anksiyete,
Aşırı alkol tüketimi ( erkekler için günde 2, kadınlar
için günde 1 bardaktan fazla içki),
Tuzlu yemek,
Ailede hipertansiyon öyküsü olması,
Diyabet,
Sigara içmek tansiyonu yükseltir.
Ancak genellikle hastaların çoğunda tansiyonu yükseltecek bir
sebep bulunamaz, buna esansiyel hipertansiyon denir. Yüksek
tansiyon kalp damar hastalıkları, böbrek hastalıkları, kalp
yetmezliği, kalp krizi, inme, felç ve erken ölüm riskini çok
arttırır.
Hipertansiyonun belirtileri nelerdir?
Hipertansiyon genellikle hiçbir şikayete sebep olmaz. Hastalar
genellikle sağlık kontrolleri sırasında yakalanır. Kalp,
böbrek hastalıkları ortaya çıkınca hipertansiyon hastası
olduklarını öğrenen birçok hasta vardır.
Ani tansiyon yükselmeleri ve malin hipertansiyon denilen
tehlikeli ve aşırı yükselmelerde baş ağrısı, bulantı, kusma,
şuur bulanıklıkları olabilir.
Hipertansiyon nasıl teşhis edilir?
Tansiyon ölçümü temel sağlık kontrollerinden birisidir ve
çocuk yaştan itibaren düzenli kontrol edilmesi gerekir. Gün
içinde tansiyonda iniş çıkışlar olması normaldir. Evde
istirahatte tansiyon ölçümü daha sağlıklı sonuçlar verir. Gün
içinde koşuşturmalar arasında tansiyon doğal olarak üst
sınırları aşabilir bu hipertansiyon değildir. Önemli olan
istirahat sırasında tansiyonun yüksek olmasıdır.
Hipertansiyonu olan hastalarda aşağıdaki testler yapılmalıdır:
Holter tansiyon takibi,
EKO kardiyografi,
EKG,
Böbrek fonksiyon testleri,
Metabolik tarama,
Böbrek ultrasonu.
Hipertansiyon tedavisi
Tedavide amaç tansiyonu düşürmek ve komplikasyonları
önlemektir. Hipertansiyon tedavisinde ilaç ile birlikte hayat
tarzı değişiklikleri de gereklidir. Sınır hipertansiyonlu
hastalarda hayat tarzı değişiklikleri ilaçsız tansiyon
kontrolü sağlayabilir. Özellikle aşağıdaki önerilere dikkat
etmek gerekir:
Kilo vermek,
Dengeli ve sağlıklı beslenme,
Potasyumdan zengin diyet,
Bol su içmek,
Düzenli egzersiz,
Sigarayı bırakmak,
Alkolü azaltmak,
Tuzsuz beslenmek,
Stresi azaltmak, hipertansiyonu düzeltmek amacıyla
yapılması gerekenlerdir.
Hipertansiyonu kontrol etmek amacıyla verilen ilaçlar bu
önlemler olmadan pek işe yaramamaktadır.
Kontrol edilmeyen hipertansiyon birçok probleme (
komplikasyona ) yol açar: hipertansiyon komplikasyonları
genellikle ölümle sonuçlanır.
Hipertansif
kriz
(
çok
tehlikeli
ani
tansiyon
yükselmeleridir, ölümle sonuçlanabilir),
İnme ve felçler,
Kronik böbrek hastalıkları,
Kalp krizi, kalp yetmezliği,
Aorta anevrizması ve rüptürü,
Göz dibi kanamaları,
Hipertansiyon hastası iseniz tansiyon ilaçlarınız ile
oynamayın. Hayat tarzı değişikliklerine uymuyor iseniz
ilaçlarınız fayda etmeyecektir. Düzenli doktor kontrolünüze
gidin.
Hipertansiyondan korunma:
Çocuk yaştan itibaren düzenli tansiyon kontrolleri ve
özellikle ailede hipertansiyon var ise 18 yaşından itibaren
düzenli check-up kontrolleri yapılmalıdır. Hayat tarzı
değiştirilmeli ve bu kurallara uyulmalıdır.
Referanslar:
1.Goldstein LB, Bushnell CD, Adams RJ, Appel LJ, Braun LT,
Chaturvedi S, et al. Guidelines for the primary prevention of
stroke: a guideline for healthcare professionals from the
American Heart Association/American Stroke Association.
Stroke. 2011 Feb;42:517-84.
2.Kaplan NM. Systemic hypertension: Treatment. In: Bonow RO,
Mann DL, Zipes DP, Libby P, eds. Braunwald’s Heart Disease: A
Textbook of Cardiovascular Medicine. 9th ed. Philadelphia, Pa:
Saunders Elsevier; 2011:chap 46.
3.Victor, RG. Systemic hypertension: Mechanisms and diagnosis.
In: Bonow RO, Mann DL, Zipes DP, Libby P, eds. Braunwald’s
Heart Disease: A Textbook of Cardiovascular Medicine. 9th ed.
Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2011:chap 45
HANTA VİRÜS
Hanta Virüs Enfeksiyonu;
Hanta virüs nedir?
Hanta virus farelerle bulaşan yüksek ateş ve kanamalar ile
seyreden bir hastalıktır. Virüs bulaştıktan sonra iki çeşit
hastalık yapar:
– Hanta virüs kanamalı ateşi: böbrek yetmezliği ve kanamalarla
seyreder,
– Hanta virüs kalp akciğer sendromu : kalp yetmezliği ve
akciğer kanamaları ile seyreden daha ağır bir hastalıktır.
Hanta virüs nasıl bulaşır ?
Hanta virüsler doğada fare gibi kemiricilerde bulunabilir,
fareler hasta olmaz, idrar, dışkı ve salyalarıyla virüsü
etrafa yayarlar. Virüs insanlara birkaç yolla bulaşır.
– Gıdalar ile ağızdan bulaşabilir,
– Toz halinde solunum yoluyla bulaşabilir,
– Hastalık taşıyan farelerin ısırması ile bulaşabilir. Hanta
virüs en çok gıdalar ve solunumla bulaşır. En sık fareler ile
teması olan orman işçileri, çiftçiler, hayvancılıkla
uğraşanlarda hastalık görülür.
Hantavirüs hastalığının belirtileri nelerdir ?
Virüs bulaştıktan sonra 1 ila 3 haftalık kuluçka dönemi
vardır.
Daha sonra
– Yüksek ateş,
– Üşüme titreme,
– Kas eklem ağrıları,
– Başağrısı, bulantı kusma, ishal,
– Karın ağrıları,
– Nefes almakta zorluk .
gibi şikayetler ortaya çıkmaya başlar.
Daha sonra böbrek yetmezliği ve kanamalar başlar, kanamalar
mide barsak kanamaları, cilt ve mukoza kanamaları, burun ve
solunum yolları kanamaları şeklinde ortaya çıkabilir ve daha
da ilerleyerek iç organ kanamaları ve ölüme neden olabilir.
Hastalık çok hafif şikayetlerle seyredip geçebileceği gibi
ağır böbrek yetmezliklerine, iç organ kanamalarına ve ölüme de
neden olabilir.
Hantavirüs hastalığının tedavisi varmıdır?
Hantavirüs hastalığının bilinen kesin bir tedavisi yoktur.
Tedavi hastanın yoğun bakım şartlarında destek tedavisini
içerir. Hastaların yaklaşık % 15 kadarı tüm destek tedavisine
rağmen ölümle sonuçlanmaktadır. Hastalık insandan insana
bulaşmaz. Hastalığın teşhisi ileri laboratuvar incelemeleri
ile konulabilmektedir.
Hanta virüsten nasıl korunurum ?
Hastalığa karşı korunmak için etkili bir aşı yoktur. Hanta
virus hastalığından korunmanın en önemli yolu fareler ile
mücadeledir. Farelerin yiyecek içeceklere ulaşması
engellenmelidir. Yiyecek içecekler açıkta bırakılmamalıdır.
Fare idar ve dışkısıyla kirlenmiş yerlerde toz
kaldırılmamalıdır, hastalık bu tozlar ile kolayca bulaşır.
Kiler, depo, kömürlük, garaj, mezra evi, barınak, kulübe vb.
gibi fare olması muhtemel alanlarda temizlik yapmadan önce
mikroplar öldürülmelidir. Bu amaçla iki litre su içine bir çay
bardağı çamaşır suyu atarak spey şeklinde serpmek 10 – 15
dakikada mikropları öldürür. Daha sonra temizlik yapılabilir.
Kesinlikle toz kaldırmadan temizlik yapılmalıdır, süpürge ve
elektrik süpürgesi kesinlikle kullanılmamalıdır. Fare dışkısı
bulunan alanlarda gıda varsa kesinlikle yenmemeli imha
edilmelidir. Avcılar, kampçılar, tarla da çalışan çiftçiler,
çiftlik çalışanlarının dikkatli olması gerekir. Fareler canlı
yakalanmaya çalışılmamalıdır, fare ölüsü derin çukura
gömülmeli çöpe atılmamalıdır. Farelere çıplak elle
dokunulmamalıdır. Bu gibi yerlerin temizliğinde mutlaka
eldiven giyilmeli ve eller sıklıkla yıkanmalıdır.
Download