Halis, Zeki, “Ca’l Kökünün Kur’ân-ı Kerîm’de Kullanılan Manaları”, İLTED, Erzurum 2015/2, sayı: 44, ss. 67-102 Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 Ca’l Kökünün Kur’ân-ı Kerîm’de Kullanılan Manaları Zeki HALİS* ÖZ Kur’ân-ı Kerîm, insanların anlayıp yaşaması için nâzil olmuştur. Onu iyi bir şekilde anlayabilmek ise kelime ve kavramlarının manalarının doğru anlaşılmasıyla mümkündür. Bundan dolayı Kur’ân’da kullanılan kelime ve kavramları anlamaya yönelik çalışmalar oldukça önemli ve gereklidir. “Ca’l” kökünden gelen kelimeler de Kur’ân’da çok sık kullanılmakta ve birden çok manaya gelmektedir. Bundan dolayı bu manalardan birini tercih etmede yaşanacak zorluk, bu kökü ve manalarını ayrıntılı olarak araştırmayı gerekli kılmaktadır. İşte bu makalede, “ca’l” kökünün Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılan manaları araştırılmaktadır. İlk önce bu kök ile ilgili etimolojik inceleme yapılmış, daha sonra muhtelif âyetlerde kullanılan manaları incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Ca’l, Ceale, Kur’ân, Kök, Mana, Kullanım, Yaratma. ABSTRACT The Meanings of The Ja‘l Root in The Holy Qur’an Understanding the Qur’an in a good way would be possible by understanding its words and concepts. Therefore, the studies were performed for understanding the words and concepts of the Qur’an are very important and necessary. The words of the “ja‘l” root are used in the Qur’an very frequently. So, in this article, the meanings of the “ja‘l” root that used in the Qur’an were investigated. Firstly, the etymological field study of this root was examined. Then, the meanings of this root that were used in the Qur’an’s various verses were investigated. Keywords: Ja’l, Qur’an, Root, Meaning, Usage, Creating. ____________________________________________________________________________________ * Yrd. Doç. Dr. Iğdır Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Tefsir Anabilim Dalı. e-mail: [email protected] 68 Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS Giriş temel dil un ise kelimelerdir. Bu yüzden, kelimelerin iyi bilinmesi ayıran gerekmektedir. Dil,olan insanı diğer varlıklardan temel özelliklerden birisidir ve nerdeyse insanın her türlü faaliyetiyleözellikle alakadardır. insanlarla iletişimini önemliİnsanın, kelimelerdiğer ve anahtar terimler, dünyasağlayan temel dil unsurları ise kelimelerdir. Bu yüzden, manaların taşıyıcısı olan kelimelerin iyi bilinmesi n ortaya büyük öneme sahiptirler. Gerek semantik, gerekmektedir. gerek sair , ilgili etimolojisinin ve Diğer taraftan özellikle önemli kelimeler ve anahtar terimler, dünya görüşünün ortaya incelenmesi, sahih anlam ya da anlamlara çıkarılmasında büyük öneme sahiptirler. Gerek semantik, gerek sair kavram çalışmalarında, oldukça önemlidir. , Kur'ân ilgili kavramların etimolojisinin ve anlamlarının doğru bir şekilde incelenmesi, sahih üzerinde de ulaşmak için oldukça önemlidir. Aynı yöntem, Kur’ân kelime ve anlam ya da anlamlara , önemli bir yere sahip olan kavramları üzerinde çalışılırken de uygulanmalıdır. kökünün incelenecektir. İşteetimolo bu çalışmada, veKur’ânî kullanımda önemli bir yere sahip olan “ca’l” kökünün Kur'ânkelime köklerinden olan , etimolojik yapısı ve Kur’ân’da kullanılan manaları incelenecektir. muhtelif Müteaddî bir fiil olarak Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılan kelime köklerinden olan “ca’l”, Arapça’da muhtelif , kullanıldığı mana ve şekillerde kullanılmaktadır. Müteaddî bir fiil olarak gibi yardımcı fiil - Tahvîl ve olarak da kullanılmaktadır. Ayrıca, Ef ’âl-ı Kulûb, Ef ’âl-ı Tahvîl ve Ef ’âl-ı Şurû’dan sayılmaktadır. da birçok manaya gelen , Kur'ân, , Arapça’da birçok manaya gelen “ca’l” fiili, aşağıda görüleceği gibi Kur’ân-ı Kerîm’de “tasyîr”, “yaratma”, “vasfetme”, “hüküm verme”, “vaz’ /koyma” ve “ilkâ/atma” manalarına Birçok gelmektedir. manaya bu kökün, âyetlerde hangi manaya Birçok manaya sahip olduğu için bu kökün, âyetlerdeâyetlerde hangi manaya geldiğini belirlemek bazen oldukça . belirlemek bazen oldukça zor olmaktadır. Bundan dolayı âyetlerde geçen bu köke, müfessirler ve dilciler Bu geçen bu köke, müfessirler ve dilciler farklı manalar vermişlerdir. Bu çalışmada da, muhtemel manalar da, muhtemel manalar içinden en seçilmeye içinden en uygunları seçilmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte aynı kelimeye başka manalar Bununla kelimeye ka manalar vermek de mümkündür. vermekbirlikte de mümkündür. Kökünün Sözlük Manaları 1.1.“Ca’l” Kökünün 1 bu1 kökün, Sülâsî şeklinde gelen bu kökün, birçok sözlük manası Sülâsîfiil şekli gelen birçok sözlük bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: : a.a.“Yaratma” manasına gelmekte gelmekte22 ve ve bir bir mef ’ûl almaktadır. .3 3 ____________________________________________________________________________________ 1 2 1 İbn Sîde, Ebu’l-Hasan Alî b. İsmail el-Mursî, el-Muhkem ve’l- Muhîtu’l-A’zam, (Thk. Abdulhamit Hindâvî), Dâru’l- Beyrût, 2000, I, 327; İbn -Mursî, el- Lisânu’l-Arab, - Dâru’l-Hadis, (Thk. 2003, II, 147; ez-Zebîdî, Kutubi’l-İlmiyye, Manzûr, Kahire, Muhammed Murtaza el-Hüseynî, Tâcu’l-Arûs min Cevâhiri’l-Kâmûs, (Thk. Komisyon), Matbaatu Hükûmet-i Kuveyt, ArabKuveyt, 1965-2001, -Hadis, Kahire, 2003, XXVIII, 206. II, 147; ez-Zebîdî, Muhammed Murtaza el-Hüseynî, -Kâmûs,el-Hüseyn (Thk. Komisyon), Matbaatu Hükûmet-i Kuveyt,li-Elfâz-i Kuveyt, Kitâbillahi’l-Azîz, (Thk. 2 ed-Dâmegânî, Ebû Abdullah b. Muhammed, el-Vucûh ve’n-Nezâir 1965-2001, XXVIII, 206.Ebu’l-Azm ez-Zefîtî), Vizâretu’l-Evkâf, Kahire, 1992, I, 229; el-İsfehânî, er-Râgıb, el-Müfredât fî Muhammed Hasan Garîbi’l-Kur’ân, Beyrût, 2001, s. 101; er-Râzî, (Thk. İmâd Zeki el-Bârudi), ed-Dâmegânî, Ebû Dâru’l-Ma’rife, Abdullah el-Hüseyn b. Muhammed, el-Fahreddin, Mefâtîhu’l-Gayb, -Nezâir li-Elfâz-i el-Mektebetü’t-Tevfîkiyye, Kahire, 2003, XXII, 95; İbn ezManzûr, a.g.e., II,147;-Evkâf, Ebû Hayyân el-Endülüsî, Muhammed b. -Azîz -Azm Kahire, Yûsuf, el-Bahru’l-Muhît, (Thk. Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût,- 2010, I, 220; el-Halebî, Ahmed b. Yusuf 1992, I, 229; el- Komisyon), eles-Semîn, fî Tefsîr Eşrafi’l-Elfâz, 2001, s. 101;Umdetu’l-Huffâz er-Râzî, Fahreddin, -Gayb(Thk. Muhammed Basel Uyûnu’s-Sûd), -Bârudi), el- Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 1996, I, 328; el-Fîrûzâbâdî, Mecduddîn Muhammed b. Yakûb, el-Kâmûsu’l-Muhît, (Thk. Komisyon), Müessese-Tevfîkiyye, Kahire, 2003, XXII, 95; a.g.e., II,147; Ebû Hayyân eltu’r-Risâle, Beyrût, 2005, s. 977; Ebu’s-Suûd, Muhammed b. Muhammed b. Mustafa, İrşâdu’l-Akli’s-Selîm ilâ Mezâya’l- Endülüsî, Muhammed b. Yûsuf, el- -Muhît - - “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI b. 4 ( ) y 69 b y b şeyden başka bir şey yapmak, oluşturmak, kılmak, bir b. “Tasyîr” ( ) yani, “bir 5 b. gelmektedir. Mesela, şeyi başka bir hale dönüştürmek”5 manalarına gelmektedir. Mesela, 5 , çirkini “Çamuru çömleğe, çirkini güzele dönüştürdü/çamuru çömlek, çirkini güzel yaptı”6, ve güzele dönü /çamuru gelmektedir. Mesela, , çirkini 7 6, ve “gümüşü yüzük yaptım” örneklerinde bu manadadır.7 “Ca’l” fiili “tasyîr” 8 8 olur ve 6 - Tahvîl’den mübtedâ-haberdenoluşan9 iki mef ’ûl 8 olur güzele dönü geldiğinde /çamuruEf , mübtedâ-haberden ve manasına olur mübtedâ-haberden - ’âl-ı ve ve aslı 10 alır.9 9 iki 10 7 10 44 6 , ve iki 1111 c. “Vasfetme/niteleme” gelmektedir. c. asfetme/niteleme asfetme/niteleme manasına gelmektedir. 11 c. gelmektedir. 12 12 d.V V şeyi bir yere koymak” 12 d. “Vaz’/bir d. ( () ) manasına gelmektedir. 13 e. ) 13 13 e. “Atma” ( () manasına gelmektedir. 14 hüküm 14 15 f. f. hüküm 15 ____________________________________________________________________________________ Kitâbi’l-Kerîm (Tefsîru Ebi’s-Suûd), (Thk. Muhammed Subhî Hasan Hallâf), Dâru’l-Fikr, Beyrût, 2011, III, 4; Ebu’lBekâ Eyyûb b. Musa el-Hüseynî el-Kefevî, el-Külliyyât, Mu’cem fi’l-Mustalahât ve’l-Furûki’l-Lugaviyye, 16 (Thk. Adnan bu manaya gelmektedir. 16 bu manaya Dervîş-Muhammed el-Mısrî), Müessesetu’r-Risâle Nâşirûn,gelmektedir. Beyrût, 1998, s. 29-30 ve 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., 18 ( g.S 207; S17 es-Sebt, ( ) 2010, ) I,fi’t-Tefsîr, Dâru İbn Affân-Dâru 18 ( el-Azbu’n-Nemîr g.XXVIII, (17 8 ( ),Hâlid), b. Osman, ) ve) ve min19 Mecâlisi’ş-Şinkîtî (19Beyrût, 220; el-Halebî, Ahmed b. Yusuf İbes-Semîn, olurIII,ve571 ve mübtedâ-haberden ni’l-Kayyım, Yy., 2003, V,2185-2186; Peterson, Daniel Carl, “Creation”, Encyclopaedia of the Qur’ân, -Elfâz 20 , 21 gelmektedir. Fakat fiili, ve benzerlerinden 20 , Brill,ve 21 Çağrıcı, Mustafa, “Yaratma”, Jane Dammen Leiden–Boston–Köln, I, 477-478; gelmektedir. Fakat fiili,McAuliffe, benzerlerinden 2001, 9 iki 10 Editör: I, (I-VI), 328; el-Fîrûzâbâdî, Mecduddîn Muhammed b. Yakûb, elDİA, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul, 2013, XLIII, 324-329, s. 325. -Suû 11 es-Semîn, fî Tefsîr 3 -Huffâz el-Askerî, Ebû Hilâl,gelmektedir. el-Vucûh ve’n-Nezâir, (Thk. Muhammed Osman), Mektebetu’s-Sekâfeti’d-Dîniyye, c. asfetme/niteleme Muhammed b. Mustafa, - Kahire, 2007, - 8 , b. Ebî Tâlib, Ebû Muhammed, el-Hidâye Komisyon) Külliyyetu’d-Dirâsâti’lSuûd),-Huffâz (Thk.(Thk. Mfî-Tasyîr -Fikr, Beyrût, 201 12 ilâ Bulûği’n-Nihâye, - Mekkî de Beyrût,s.- 159; 2010, I, 220; el-Halebî, Ahmed b. Yusuf es-Semîn, Tefsîr 8 d. V ( ) -Tasyîr de b. Muhammed, Ulyâ, BAE., Mahmûd b.el-Hüseynî Ömer Yakûb, el-Muhît, (Thk.2008, III, 1956-1957; ez-Zemahşerî, Cârullah Ebu’l-Kâsım el-Kefevî, el- Tefsiru’lveve haberden -Elfâz an Hakâik-i Gavâmizi’t-Tenzîl - olu olu - fî Vucûhi’t-Te’vîl, - Eyyûb b. Musa , 13 mübtedâ mübtedâ ve haberden Uyûni’l-Ekâvîl Abdusselam e. ( Muhammed ) Keşşâf Lugaviyye (Nşr. Muhammed -Muhammed el- Şahin), -Suûd, b. I, 328; el-Fîrûzâbâdî, Mecduddîn Muhammed b. Yakûb, el-Muhît, (Thk. - Hayyân,15a.g.e., 1998, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 1995, II, 3;- Ebû I, 220;s.el-Halebî, Umdetu’l-Huffâz, I, 328;XXVIII, Ebu’l-207; es-Sebt, H 29-30 ve 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., 14 f. hüküm - 347-348; es-Sebt, el-Azbu’n-Nemîr, III,-Suûd, Bekâ, a.g.e., 571 ve V,Muhammed - 2185-2186. b. -Tefsîr -Fikr, Beyrût, 2011, III, 4; -Bekâs. 29-30 ve Muhammed b. Mustafa, 2003, III, 571 ve V,2185-2186; En 4 İbn Sîde, el-Muhkem, I, 327; et-Tabersî, Emînu’l-İslâm Ebû Alî el-Fadl b. el-Hasan, Mecmeu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ân, hâuddîn Abdullah el, Mektebetu - hâuddîn - Abdullah el, Mektebetu , 4; Editör:II,147; Jane Dammen McAuliffe, Brill, Leiden Dâru’l-Ulûm, Beyrût, 2005, I, 74; er-Râzî, a.g.e., 16 XXII, İbn Manzûr, Ebû Hayyân, el- a.g.e., I, 220; Boston Köln, -Fikr, 95; Beyrût, 2011, III,a.g.e., -Bekâ - M - Suûd),- (Thk. bu manaya gelmektedir. 478; fî Marifetel-Halebî, Umdetu’l-Huffâz, I,el-Ensârî 328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; - Ebu’l-Bekâ, a.g.e., ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, Eyyûb b.Ahmed Musa el-Kefevî, el-el- s. 29-30; Yusuf b. Ahmed b. Abdullah -Zeheb , 207; b.206; elYusuf b. b.el-Hüseynî Abdullah el-Zeheb fî Marifet-- 18 19 ( 329, s. 325. es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V, 2185-2186. g. es-Sebt, S 17Hâlid ( Arab, ),Osman, ( -Asriyye, ) veel-Ensârî )s. 369, 375; Çörtü, Lugaviyye -Muhammed elelBeyrût, 1999, Mustafa Meral, Sarf-Nahiv 3 Arab, el-Asriyye, Beyrût, 1999,a.g.e., s. 369,XXVIII,208; 375; Çörtü, Mustafa Meral, Ebû Sarf-Nahiv el-Askerî, Hilâl, Dâvud, el-Nezâir 5 -el-İsfehânî, a.g.e., s. 101; ez-Zebîdî, Muhammed 21 1998, s. 29-30 ve ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 207; es-Sebt, Hâlid Muhammed b.-Dîniyye, Osman,Kahire, el- 2007,Mu’cemu’l-Furûki’’dEdatlar mektedir. Fakat fiili, , 347-348; ve benzerlerinden Encyclopaedia of20 fî’l-Kur’âni’l-Kerîm, the s. 159; Mekkî b. Ebî Tâlib, Ebû Muham Edatlar Dîlâliyye Dâru Garîb, Kahire, 2008, s. 182. 9 -Tefsîr -Zeheb, s. 369, 375.s. 977; 9 -Nihâye -Ulyâ, BAE., 20 n Boston Köln, 2001, (I-VI), I,a.g.e. 477a.g.e. -Zeheb, s. 369, 375. 610 İbn Sîde, a.g.e., I, 327; İbn Manzûr, a.g.e., II,147; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206.III, 571 elvea.g.e., Encyclopaedia the el- s., II, , II,el-3; el-iofÖmer ezmûd b. Ömer b. Muhammed, 10 2003, -V,2185-2186; 7 ezEbu’l-Bekâ, 347-348. ez3; d- d-i Ömer b. b. Hakâik- I,41; - fiiller aslı , ’âlu’t-Tahvîl, Editör:- Jane Dammen-ve McAuliffe, Brill,fiilleri Leiden Köln, 2001, (I-VI), I,I,41; 477- değiştirme - ,Boston ,deDâru Sâder, 8 Ef dönüştürme demektir. Bu fiillere EfBeyrût, ’âl’t-Tasyîr de denilmektedir. Bu - -Tasyîr Dâru Sâder, Beyrût, 2001,2001, --Ef ’âlu’t-Tahvîl’den Ebû Hay a.g.e., s. 213; Ebû Hayyân, a.g.e., I, 220; -Ensârî, mübtedâ ve haberden olu 478; mübtedâ ve haberden oluşan iki meful alırlar. fiilleri bu gruba dahil olan fiillerdendir. a.g.e., s. -213; Ebû Hayyân, a.g.e., I, 220; -Ensârî, el-Halebî, -Huffâz, I, 328; Ayrıntılı -Bekâ,bilgi a.g.e., Zeheb -Bekâ, a.g.e., s. 29-30 vedeğişik 347-348. sayılan edindi, dönüştürdü, bir hale getirdi vb. manalara gelmektedir. için s. 29-30 ve 34 329, s. 325. fiiller, - kıldı, Tâlib, Ebû Muhammed, el-Hidâye ilâyaptı, etti, -Bekâ, a.g.e., s. 29-30 ve 347-348. Zeheb III, 571 ve V, 2185-2186. 11 Mukâtil 3 İbn Bahâuddîn Abdullah el-Mısrî, İbn Akîl alâ Elfiyyet-i-Nemîr, İbn Mâlik, Mektebetu b. Akîl, Süleyman Tefsîru Mukâtil b. Süleyman - Dâri’t-Turâs, Kahire, el-Askerî, Hilâl, el- el-Belhî, -Nezâir 4 -Ulyâ, BAE.,11 2008, III,bkz., 1956-1957; Mukâtil b. Ebû Süleyman el-Belhî, Tefsîru Mukâtil b. Şerhu Süleyman - -I, 327; el-Muhkem, et- el-Ensârî el-Mısrî, 2005, s. 213; İbn Hişâm, Ebû Muhammed Abdullah Cemâluddîn b. Yusuf b. Ahmed b. Abdullah hâuddîn Abdullah el, Mektebetu el-Dîniyye, Kahire, 2007, s. 159; Mekkî b. Ebî Tâlib, Ebû Muhammed, el-Hidâye ilâ r b. Muhammed, el---Ulûm, Beyrût, 2005, I, 74; er Şerhu Şuzûri’z-Zeheb el-Mektebetu’l-Asriyye, Beyrût, 1999, s. 369, 375; Çörtü, Mustafa -Kerîm, - -fî Marifet-i - Kelâmi’l-Arab, -2008, III, -Nihâye -Ulyâ, BAE., 1956-1957; 95; a.g.e., II,147; Ebû Hayyân, el- a.g.e., I, 220; el-Halebî, -Kerîm, -Leys-Leys Meral, Sarf-Nahiv Edatlar,- İfav, İstanbul, s. 276. -Semerkandî, Yusuf b. Ahmed b. Abdullah el-Ensârî el-Zeheb fî2014, Marifet- (Thk. Ali Muhammed 328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. -Bekâ, a.g.e., s. 29-30; ez-Ze ezmûd b. Ömer b. Muhammed, Ebû Hayyân, a.g.e., I, 220; -Semerkandî, (Thk. Ali Muhammed 9-Asriyye, İbn Beyrût, Akîl, a.g.e., s. 369, 375. Arab, el1999, s.s.213; 369,İbn 375;Hişâm, Çörtü, Şerhu MustafaŞuzûri’z-Zeheb, Meral, Sarf-Nahiv 206; es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V, 2185-2186. - - Hakâik, Edatlar s. 29-30 ve 347-348; es-Sebt, el10 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, II, 3; el-Beydâvî, Nâsıru’d-Dîn Ebû Saîd İbn-i Ömer b. Muhammed eş-Şîrâzî, Envâ- Muhammed 5 Abdullah el101; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII,208; b.ru’t-Tenzîl Ebî a.g.e., X, 6638; el-Mâturîdî, Ebû Mansûr Muhammed b.a.g.e., Muhammed, --Zeheb, Ebû a.g.e., I, s. 220; b. Ebî Tâlib,Tâlib, a.g.e., X, 6638; el-Mâturîdî, Mansûr Muhammed Muhammed, a.g.e. s.-Dâru 369, 375. ve Esrâru’t-Te’vîl, Sâder,Ebû Beyrût, 2001, I,41; İbnHayyân, Akîl,b.a.g.e., I, 220; - s. 213;- Ebû Hayyân, - a.g.e., -Kerîm, Dâruİbn Garîb, Kahire, 20 -Huffâz, I,Şuzûri’z-Zeheb, 328; -Bekâ, a.g.e., s. 29-30 347-348; es-Sebt, elezel- el-Halebî, II, Ömer b. 6ve -Fadl , Hişâm b. 3;el-Hasan, Şerhu ds. 369, 375;-i Ebu’l-Bekâ, a.g.e., s. 29-30 ve 347-348. - el-el-Ensârî, a.g.e. a.g.e., II,147; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., -2010 V, 160; el-Askerî, el-Nezâir , Dâru Sâder, Beyrût, 2001, I,41; -Nemîr, III, 571 ve V, 2185-2186. 11 Mukâtil b. Süleyman el-Belhî, Tefsîru Mukâtil b. Süleyman, (Thk. Ahmed Ferîd), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2003 ût, 2005, I, 74; er-Râzî, a.g.e., XXII, -2010 V, 160; el-Askerî, el-Nezâir a.g.e., XXVIII, 206. 4 s. 213; Ebû Cemâleddîn AliMuhammed, b. Muhammed, -Tefsîr, Dâru a.g.e., Hayyân, a.g.e., 220; -- 7 - -Fadl III, 187; Mukâtil b.I,I,Abdurrahman Süleyman, ve’n-Nezâir Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2008, s. 69; el-Muhkem, 327; et-b.el-Vucûh - fi’l-Kur’âni’l-Kerîm, b.a.g.e., el-Hasan, I, 220; el-Halebî, -Huffâz, I, Abdurrahman FerecFerec Cemâleddîn Alib.b.-Ensârî, -Tefsîr, Dâru -Bekâ, s. 347-348. Zeheb -Bekâ, a.g.e., s. 29-30 ve 347-348. -i Hazm eles-Semerkandî, Ebu’l-Leys Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrahim, Tefsîru’s-Semerkandî, (Thk. Ali Muhammed - XXVIII, -Ulûm, Beyrût, 2005, I, 74; er-Râzî, a.g.e., XXII, s. 29-30; ez-Zebîdî,-ia.g.e., Hazm el12 Mukâtil b. Süleyman Tefsîru Mukâtil b. Süleyman Muavviz, Adil Abdu’l-Mevcûd), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, III, 204; a.g.e., I, II,147; a.g.e., II,146; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. 1993, -Huffâz, -Bekâ, 12 95;el-Belhî, a.g.e., Ebû Hayyân, ela.g.e., I, 220; el-Halebî, I,Mekkî b. Ebî Tâlib, a.g.e., X, a.g.e., I, Ahmed a.g.e., el-Fîrûzâbâdî, -Bekâ, el-II,146; - a.g.e. 6638; s. el-Mâturîdî, Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed, Te’vîlâtu’l-Kur’ân, (Thk. ve İlmi Kontrol, Bekir Topaloğlu, a.g.e., 347-348. 208; Muhammed 328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. -Bekâ, a.g.e., s. -Leys 29-30; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, a.g.e., s. 347-348. -Kerîm, Muhammed - Dâvud, 13 - Sîbeveyhi, Abdullah Başak), Mizan Yayınevi, İstanbul, 2007-2010 V, 160; el-Askerî, el-Vucûh -ve’n-Nezâir, s. 161; İbnu’l-Cevzî, Amr b.III, Osman b. 2185-2186. Kanber, el-Kitâb Garîb, Kahire,132008, s.es-Sebt, 182. 206; a.g.e., 571b.Abdurrahman ve-Semerkandî, V, Sîbeveyhi, Amr b.Cemâleddîn Osman Kanber, el-Kitâb - Dâru (Thk. AliMuhammed, Muhammed Zâdu’l-Mesîr fî İlmi’t-Tefsîr, Ebu’l-Ferec b. Ali b. İbn-i Hazm – el-Meka.g.e. a.g.e., II,147; Ebû 5 Fîrûzâbâdî, a.g.e.,el-s. 977; a.g.e., Beyrût, s. 101; ez-Zebîdî, XXVIII,208; Muhammed Muhammed -- s. 458. a.g.e., a.g.e. a.g.e., II,147;Dâvud, Ebû - ez-Zebîdî, - 2002, tebu’l-İslâmi, -Huffâz, I, 328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., Hayyân, a.g.e., es-Semîn el-Halebî, b. Ebî Tâlib, a.g.e., 6638; Ebûİbn Mansûr Muhammed b. Muhammed, -Huffâz, I, 328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., Hayyân, a.g.e., I, 220; es-Semîn el-Halebî, - el-Mâturîdî, - I,I, 220; -Manzûr, -Kerîm, Dâru Garîb, Kahire, 2008, 182. 12 X, İbn Sîde, a.g.e., 327; a.g.e., II,146; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. s. 977; Ebu’l-Bekâ, a.g.e., s. 347-348. s.Sîbeveyhi, 977. - 6 s. 977. a.g.e. a.g.e., II,147; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; ez-Zebîdî, 13 Amr b. Osman b. Kanber, el-Kitâb, (Thk. İmîl Bedî’ Yakûb), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2009, I, 20914 el-210; a.g.e., s. I,101; a.g.e., XXII, a.g.e., s.I,347-348. -2010 V, 160; el-Askerî, el-Nezâir -95; -Bekâ, -a.g.e., 14 3 İbn Sîde, a.g.e., 327;er-Râzî, İbna.g.e., Manzûr, a.g.e., II,147; Ebû-Bekâ, Hayyân, a.g.e., 220; es-Semîn el-Halebî, Umdetu’l-Huffâz, ela.g.e., s. 101; er-Râzî, XXII, 95; s. 347-348. a.g.e., XXVIII, 206. 15 Ferec Cemâleddîn Abdurrahman b. Ali a.g.e., b. Muhammed, -Tefsîr, Dâru el-Fîrûzâbâdî, s. 977.s. 977. 715 el-Fîrûzâbâdî, I, 328;a.g.e., el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., a.g.e., s. 977. -Bekâ, s. 347-348. 16 el-Fîrûzâbâdî, -i Hazm ela.g.e., s. 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 207. 16 a.g.e., s. 977; ez-Zebîdî, a.g.e., a.g.e., I, el-Fîrûzâbâdî, a.g.e.,el-Ferâhîdî, II,146; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. XXVIII, 207.-Bekâ, 17 b. Ahmed -Ayn, 17 Halîl Halîl b. Ahmed el-Ferâhîdî, -Ayn, - - - a.g.e., s. 347-348. Hüseyn Ahmed b. Fâris b. Zekeriyyâ, - Hüseyn Ahmed -b. Fâris- b. Zekeriyyâ, - Sîbeveyhi, Amr b. Osman b. Kanber, el-Kitâb a.g.e., et-Tabersî, a.g.e., a.g.e., I,327; et-Tabersî, a.g.e., I, 74.I, 74. LugaLuga- - a.g.e. a.g.e., II,147; EbûI,327; 88- -910 10 iki 99iki iki 10 olur olur ve - ve -- 8 olur ve mübtedâ-haberden mübtedâ-haberden mübtedâ-haberden 8 olur 88 olur olur ve mübtedâ-haberden ve ve mübtedâ-haberden mübtedâ-haberden iki c. asfetme/niteleme d. V e. ( ) f. hüküm 9 10 iki 11 c. c.asfetme/niteleme fetme/niteleme fetme/niteleme gelmektedir. gelmektedir.1111 gelmektedir. 11 1111 asfetme/niteleme gelmektedir. c.c.asfetme/niteleme asfetme/niteleme gelmektedir. gelmektedir. 70 12 Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS 12 12 d. d.V d.d. ( () ()( )) (( )) 12 1212 V VV 13 13 13 (( e.)) e. e.e. ( )( )(( )) 13 1313 14 15 14 14 15 1415 15 f. f. f.f.hüküm hüküm hüküm 1414 15 koymak” 1515 f. “Hüküm vermek”, “hüküm 14koymak” ve “şer’î hüküm manalarına gelhüküm hüküm hüküm 9 10 1010 mektedir. “Allah farz namazların beş vakit olduğuna hükmetnin,, nin, 16 16 16 16 miştir” örneğinde bu manaya gelmektedir. bu manaya gelmektedir. bu manaya manaya gelmektedir. gelmektedir. 22 gelmektedir. 16 1616 bu manaya gelmektedir. 22 g. S 17 ( ), fiili, bu tasyîr bugelmektedir. manaya bu manaya gelmektedir. , nin, fiili, tasyîr gelmektedir. , nin, , nin, , nin, 17 (18 18 19 17 17 ((g. 18 19 19 17 18 19 S ), ( ) ve ( ) 17 )) 19 ( ),), g.g. ve ve),),, “amel” )) ))ve 18 ( 1818(( (() ve vefiili, gelmektedir. Fakat , fiili, fiili, ise kendisi “fi’l”19tasyîr gelmektedir. g. Sg. “Sun” SS17 ((( 17ise ((),kendisi ve ( 19ise () manalarına )) gelmektedir. ise 22 Fakat , 18 ( 20 , nin,ve 22 22 fiili,21 tasyîrfiili, tasyîr gelmektedir. nin,nin, gelmektedir. , nin, fiili, tasyîr 20 , 20 21 20 20 21 21 , nin, elmektedir. Fakat fiili, ve benzerlerinden 20 21 akat katgelmektedir. fiili, fiili, ü Fakat ve benzerlerinden benzerlerinden ,, ve nin, 23 20 , 20nin, 21 ,,, Fakat vefiili, benzerlerinden daha Ezherî’ye21 göre, yaratılmış gelmektedir. Fakat fiili,ise ve benzerlerinden benzerlerinden 23kapsamlıdır. gelmektedir. fiili, ,,ve22 benzerlerinden ve kendisi ise birisinin, ise 22 ise kendisiise kendisi fiili,fiili,tasyîr gelmektedir. ise 22 gelmektedir. fiili, tasyîr 22 ise kendisi 22 22 fiili, tasyîr gelmektedir. nin,ise tasyîr ile “Bufiili, kapıyı şu ağaçtan yaptım” sözündeki “ca’l” fiili,gelmektedir. “tasyîr” fiili, tasyîr tasyîr gelmektedir. gelmektedir. ise kendisi 23 ise ile 23 8 23 ise 22 23 ise i ise göre kendisiise kendisi 22ise manasına gelmektedir. İbn Manzûr’a olan birisinin bumübtedâ ise kendisi isede yaratılmış fiili, tasyîr ise ise kendisi kendisi gelmektedir. ise ise ve habe -Tasyîr de de bir -Tasyîr ise 8 8-8 ise ile-Tasyîr ise bir -Tasyîr de - 23 --23 -Tasyîr -Tasyîr de de 23 ise ile ise ile 23 sözündeki “ca’l” fiili ise yani “yapmak” manasına gelmektedir. 23 ise ile mübtedâ haberden mübtedâ mübtedâ ve ve haberden haberden olu olu ve disi mübtedâ veolu haberden olu mübtedâ mübtedâ ve haberden ve haberden olu2323ise olu ise ile ise bir ise bir ise bi ile ile -- ile isebir farkilevardır. Ona göre 23 ise - arasında -ise ise ile Askerî’ye göre ise ile şöyle , “bir şeyin hâuddîn Abdullah el, iseise bir bir üzerinde bir iz ve etki meydana getirmektir. bir şeyin üzerinde bir iz bir eser ise bir ise bir se ile hâuddîn Abdullah el, Mektebetu uddîn uddîn Abdullah Abdullah elel- hâuddîn , , Mektebetu Mektebetu ise ise bir bir hâuddîn Abdullah elMektebetu hâuddîn Abdullah Abdullah el- el-, Mektebetu , ,Mektebetu , kullan kullan Yusuf b. Ahmed b. Abdullah el-Ensârî el, , o şeyin şeklini değiştirmektir. Mesela “ca’l”,, “Çamuru çömlek - oluşturarak -ise bir Arab, el-, -Asriyye, Beyrût, 1999, s. b. Ahmed b.b.Ahmed Abdullah el-Ensârî elfî -Marifeted ed Yusuf b. b. Abdullah Abdullah el-Ensârî elel-Abdullah -Zeheb -Zeheb fîfî MarifetMarifet--Zeheb --Zeheb kullan Yusuf Ahmed b. Abdullah el-Ensârî el-Zeheb fî MarifetYusuf Yusuf b.el-Ensârî Ahmed b. b. b. Abdullah el-Ensârî el-Ensârî elel-Zeheb fî Marifetfî Marifetkullan kullan yaptı” ve “hareketsiz duranı hareketli hale getirdi” şeklinde kullanılabilEdatlar , kullan Arab, el-Asriyye, Beyrût, 1999, s. 369, 375; Çörtü, Mustafa Meral, Sarf-Nahiv -Asriyye, 1999, 1999,-Asriyye, s.s. 369, 369, 375; 375; Çörtü, Çörtü, Mustafa Mustafa Meral, Sarf-Nahiv Sarf-Nahiv , -Asriyye, ,Beyrût, , elArab, el-kelimeleri -Asriyye, Beyrût, 1999, 369,Çörtü, 375; Çörtü, Mustafa Meral, Sarf-Nahiv Arab, el-Beyrût, Beyrût, Beyrût, 1999, 1999, s. 369, s.s.Meral, 375; 369, 375; Çörtü, Mustafa Mustafa Meral,Meral, Sarf-Nahiv Sarf-Nahiv veArab, hareketli 9 ve-Asriyye, hareketli kelimeleri a.g.e. kullan mektedir. “Amel” ise şeklinde kullanılırken, şeklinde kullaEdatlar kullan Edatlar kullan10 ezEdatlar Edatlar kullan el, II, 3; elkullan kullan 4 Yine 9 a.g.e. -Zeheb, s. -Zeheb, 369, 24 Yine kelimesi -Zeheb, -Zeheb, s.s.ile 369, 369, 375. 375. 9 9 ve hareketli kelimeleri ler. kelimesi ile a.g.e. -Zeheb, 369, 375. nılmamaktadır. Çünkü “hareket ve hareketli” kelimeleri “kendisiyle başkasına -etki edilen a.g.e. a.g.e. -Zeheb, s. 375. 369, s.s.375. 369, 375. ve hareketli kelimeleri ve hareketli kelimeleri ve hareketli kelimeleri el, II, 3; eld-i Ömer b. elel-ez,, II, II,ez3; 3; eleldd-i -i Ömer Ömer b. b. 10 ez1010 kullan ez-şey” el- ler. ,II, II,3;3;elelÖmer 24 el- el, II,24 3;, Yine eld- d-d- meydana -i Ömer -i-iÖmer b. b.b.arasındaa.g.e., veEbû hareketli kelime meydana getirilmesi ile olur. ile Askerî’ye göre ile da fark vardır. kelimesi s. 213; Hayyân, a.g.e., getirilmesi ile I,41; olur. 24 kelimesi - -- Yine - 24 Dâru Sâder, Beyrût, 2001, I,41;kelimesi --kelimeleri - değildirler. Dâru Sâder, Beyrût, Beyrût, 2001, I,41; I,41; ler. kelimesi ilekelimesi ile ler. Yine Dâru Sâder, Beyrût, 2001, etli kelimeleri -ve -- kelimeleri - ,, Dâru -- Sâder, - ,Yine --, 2001, Dâru , , Dâru Sâder, Sâder, Beyrût, Beyrût, 2001, 2001, I,41;24 I,41; ve hareketli kelimeleri ler. Yine kelimesi hareketli 24 Zeheb çömlek -Bekâ, a.g.e., ile s. 29-3 ve veI,Hayyân, hareketli hareketli kelimeleri kelimeleri ler. Yine a.g.e., s. 213; Ebû a.g.e., - getirilmesi .,, s.s. 213; 213; Ebû Ebû Hayyân, Hayyân, a.g.e., a.g.e., I,213; 220; 220; -Ensârî, -Ensârî, -- -Ensârî, “Ca’l”, bir başka bir şeyin ile olur. yapma” . I, 220; meydana a.g.e., Ebû Hayyân, a.g.e., 220; -Ensârî, -Ensârî, - ile olur. .getirilmesi a.g.e., a.g.e., s.ile 213; s.s.şeyde Ebû 213; Hayyân, Ebû Hayyân, a.g.e., a.g.e., I, 220;I,I,meydana 220; -Ensârî, - “Çamuru 11 -meydana getirilmesi ile olur. kelimesi meydana getirilmesi ilemeyda olur 24 Mukâtil b. Süleyman el-Belhî, Tefsîru Mukât kelimesi ile ler. Yine kelimesi ile Zeheb -Bekâ, a.g.e., s. 29-30 ve 347-348. 24 25 -Bekâ, -Bekâ, a.g.e., a.g.e., s. s. 29-30 29-30 ve ve 347-348. 347-348. 24 24 ler. Yine kelimesi ile Zeheb -Bekâ, a.g.e., s. 29-30 ve 347-348. eketli kelimeleri Zeheb a.g.e.,a.g.e., s.“Fi’l” 29-30 s. 29-30 veise 347-348. ve 347-348. örneğinde şekildedir. sadece ler. ler. getirilmesi Yine Yinebu-Bekâ, kelimesi kelimesi ile ilebir şeyin .meydana getirilmesi - için kullanılır. 25 Zeheb 25 -Bekâ, etirilmesi meydana Mukâtil Süleyman el-Belhî, Tefsîru Mukâtil b. Süleyman 11b. eyman eyman el-Belhî, Tefsîru Tefsîru Mukâtil Mukâtil b. b. Süleyman Süleyman 11 el-Belhî, 11 meydana getirilmesi ileMukâtil olur. . Mukâtil Süleyman el-Belhî, Tefsîru Mukâtil Süleyman Mukâtil Mukâtil b. Süleyman b.b. Süleyman el-Belhî, el-Belhî, Tefsîru Tefsîru Mukâtil b. Süleyman b.b. Süleyman -- . meydana meydana getirilmesi ile olur. ile- olur. . -Kerîm,getirilmesi meydana getirilmesi kelimesi meydana meydana getirilmesi getirilmesi ilemanaya olur. olur. 26 --Bu el-ile -- ile el-) manasına -- el26 26olur. 25 el). ile getirilmesi manaya el-(- meydana el( Bu h. “İsimlendirme” gelmektedir. Bu manaya geldiğinde iki mef ’ûl al25 25 meydana meydana -getirilmesi 25 -Leys-Leys m,, -- -Kerîm, -- -Kerîm, -- getirilmesi . meydana getirilmesi -Kerîm, -Leys meydana -Kerîm, -. - -- - getirilmesi ---Leys ile. “Falanca olur. -Leys 27meydana .-Leys .(Thk. 27 getirilmesi262526 bilgilisi 27 -Semerkandî, maktadır. Zeyd’i insanların en olarak isimlendirdi” h. ( Ali ) Bu manaya Ali Muhammed 26 -Semerkandî, -Semerkandî,h. (Thk. (Thk. Ali Muhammed Muhammed ( ) Bu) X,manaya -Semerkandî, (Thk. Ali Muhammed h. ) Buel-Mâturîdî, manaya -Semerkandî, -Semerkandî, Ali Muhammed Ali( Muhammed 25 (Thk. (Thk. meydana getirilmesi 25 h. ( b. Ebî Tâlib, a.g.e., 6638; 28 eydana getirilmesi -- örneğinde -bu - . 2525 meydana meydana getirilmesi getirilmesi 28 h. ( ) manaya 28 - 26-- 26 gelmektedir. -- - 27-27 27 ) X, BuMuhammed manaya 26 27Bu b. Ebî a.g.e., X, a.g.e., 6638; el-Mâturîdî, Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed, ( h. ) Tâlib, Bu manaya a.g.e., a.g.e., 6638; 6638; el-Mâturîdî, el-Mâturîdî, Ebû Ebû Mansûr Muhammed b. b. Muhammed, Muhammed, h. Ebû (manaya )BuMuhammed, manaya 27 26 Muhammed Ebî Tâlib, a.g.e., X,Mansûr 6638; el-Mâturîdî, Ebû Mansûr Muhammed Muhammed, b.X, Ebî b.b. Tâlib, Ebî Tâlib, a.g.e., X, 6638; X, 6638; el-Mâturîdî, el-Mâturîdî, Ebû Mansûr Mansûr Muhammed b.2626Muhammed, b.b. ( ) Bu h. h. ( ( ) ) Bu manaya manaya 29 -2010 V, 160; el-Askerî, el-28 28 29 a.g.e.,( s. 101; a.g.e., s. 347-348. ) er-Râzî, a.g.e., XXII, 95; Ebu’l-Bekâ, 28 27 27 (- 14-) i.el-İsfehânî, -27 Ferec Cemâleddîn Abdurrahman b. Ali b. M 27-Nezâir 26 15 el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.el977. 27 27 -2010 V, 160; el-Askerî, -Nezâir ) el-Askerî, Bu manaya -2010 -2010( V, V, 160; 160; el-Askerî, elel-Nezâir -2010 160; el-Askerî, el-Askerî, el-Nezâir 29 -2010-2010 V, i.160; V,V, 160; el-Askerî, el-Nezâir -Nezâir --- 29 -i Hazm 29el(-- i.el) 28a.g.e., 16 b. el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; ez-Zebîdî, XXVIII, 207. 28 -Tefsîr, )-- -Tefsîr, i.- ( -Dâru ( -Tefsîr, )Dâru Ferec Cemâleddîn Abdurrahman b. Ali 28 ddîn ddîn Abdurrahman Abdurrahman b. Ali Ali b. b.Abdurrahman Muhammed, Muhammed, -Tefsîr, Dâru 29 Ferec Cemâleddîn Abdurrahman Ali Muhammed, -Tefsîr, Dâru 28 -Tefsîr, 27 i.Dâru Dâru ( Beyrût, ) 2003, Ferec Ferec Cemâleddîn Cemâleddîn Abdurrahman b.b.AliMuhammed, b.b. b.Ali Muhammed, b.b. Muhammed, 28 28 12 a.g.e., I, I,246; İbn a.g.e., II,1 17 Halîl b. Ahmed el-Ferâhîdî, Kitâbu’l-Ayn, (Thk. Abdulhamit Hindâvî), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, i. ( ) -i Hazm elell--i- Hazm 29 -i Hazm el-i Hazm elel29 29 18 et-Ahmed - 28 et-a.g.e. a.g.e., Ebu’lHüseyn b.a.g.e. Fâris b. Mekâyîsu’l-Luga, Kahire, 168; İbn Sîde, a.g.e., i.29Zekeriyyâ, )- - Dâru’l-Hadîs, et-Tûsî -Hasen, - 2008,s.s.347-348. II,146; el-Fîrûzâbâdî, -Bekâ,-Bekâ,-Bekâ, 29 29 ( e., .,) I,I,12 i. 1212 a.g.e., a.g.e., a.g.e., II,146; II,146; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. -Bekâ, -Bekâ, (a.g.e., )I,-Hasen, i.i.I, Fâris, ( a.g.e., )) a.g.e., I, (el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., II,146; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. -Bekâ, a.g.e., I, ela.g.e., II,146; II,146; el-Fîrûzâbâdî, el-Fîrûzâbâdî, a.g.e.a.g.e. 13 Sîbeveyhi, Amr b. Osman b. Kanber, el-Kit rabî, Beyrût, ts., a.g.e., VI, 109; I,327; et-Tabersî, I, 74. -Arabî, Beyrût,a.g.e., ts., VI, 109; el- -, , s. 347-348. 348. 48.a.g.e., 18 a.g.e., 347-348. et-Tûsî -Hasen, .fîet-Tefsîri’l-Kur’ân, - et-İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, -- Beyrût, ts.,- VI, a.g.e.,a.g.e., s.18347-348. s.s.et-Tûsî, 347-348. 29 18 et-Tûsî -b. -Suver, -el-Kitâb - b.-Suver, )b.13 Osman Ebû Ca’fer Muhammed el-Hasen, et-Tibyân - eta - el-Kitâb -18 et-Tûsî --.-Hasen, etSîbeveyhi, Amr Osman b. Kanber, -18 -Hasen, - Daru mr mr b. Osman b. Kanber, Kanber, el-Kitâb --et-Tûsî -Hasen, 1313 b. ____________________________________________________________________________________ Sîbeveyhi, Osman Kanber, el-Kitâb -Arabî, Beyrût, ts.,el-Kitâb VI, 109; el- -Arabî, - fî-- Tenâsubi’l-Âyâti , 18 et-Tûsî Sîbeveyhi, Sîbeveyhi, Amr Amr b.Amr Osman b.b. Osman b.69Kanber, b.b. Kanber, el-Kitâb - 109; -- Hayyân, 19 Süleyman, el-Arabî, ts., VI,Nazmu’d-Dürer 109; el- VI, -ve’s-Suver, Beyrût, ts., el-el- es-Semîn ,el-Halebî, 109; el-Bikâî, Burhaneddin Ebu’l-Hasan İbrahim b. Ömer, Dâru’l-Kia.g.e., I, 220; b. -Nezâir, Süleyman, el-- vd. -Nezâir, s. 69Beyrût, vd. - s. a.g.e. a.g.e., II,147; Ebû --Mukâtil a.g.e. a.g.e. a.g.e., a.g.e., II,147; II,147; Ebû Ebû -Arabî, Beyrût, . ts., VI, 109; -Hasen, eta.g.e. a.g.e., II,147; Ebû -Suver, 18 a.g.e. a.g.e. a.g.e., a.g.e., II,147; II,147; Ebû Ebû -Hasen, etet-Tûsî -Hasen, et-Arabî, Beyrût,. ts., VI, 109; el20 I,246; hmed, a.g.e., ela.g.e., s. 101. -Suver, tâbi’l-İslâmî, Kahire, ts., X, 28. -Suver, s. 977. 18 18 Halîl b. Ahmed, a.g.e., I,246; ela.g.e., s. 101. et-Tûsî -Hasen, eta.g.e., I,el-Halebî, 220; el-Halebî, -Huffâz, I, -Huffâz, 328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e.,a.g.e.,a.g.e., et-Tûsî et-Tûsî -Hasen, etet--el-Fîrûzâbâdî, --Huffâz, -Huffâz, I,el-Halebî, I,el328; 328;-Hasen, el-Fîrûzâbâdî, el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., .,,VI, I,I,Hayyân, 220; 220; es-Semîn es-Semîn el-Halebî, 19 es-Semîn -a.g.e., -Suver, - . 109; el-Hayyân, -b.es-Semîn , -Huffâz, -Huffâz, 328; Hayyân, a.g.e., 220; es-Semîn Mukâtil Süleyman, -Nezâir, s. 69 vd. I,a.g.e., 328; I,I,ts., 328; el-Fîrûzâbâdî, el-Fîrûzâbâdî, Hayyân, a.g.e., a.g.e., I, 220; I,b.I,es-Semîn 220; el-Halebî, 19 el-Halebî, 109; el, 19 -Bekâ, 14 s. -Arabî, Beyrût, VI, 109; el, XXII21 a.g.e., s. 101; el-Halebî, -Huffâz a.g.e., s. 347Mukâtil b. Süleyman, el-Nezâir, s. 69 vd. 19 Mukâtil Süleyman, el-Vucûh ve’n-Nezâir, s. 69 vd. Mukâtil b. Süleyman, el-Nezâir, 69 vd. el- el- a.g.e., s. 101; er-Râzî, a.g.e., ela.g.e., s. 101; el-Halebî, -Huffâz -Bekâ, a.g.e., s. 34719 Mukâtil -Arabî, Beyrût, ts., VI, 109; el, s. 977. -Arabî, -Arabî, Beyrût, Beyrût, ts., ts., VI, VI, 109; 109; elel, , 20 b. Süleyman, -Nezâir, s. 69 vd. -Suver, - et-- b.Halîl - b. . el977. Halîl a.g.e., I,246; s.a.g.e., 101. 19 s. 977. s.s.-Hasen, 977. 20 - Halîl -b.s.a.g.e., -Suver, - Ahmed, 20. a.g.e., 15a.g.e., - I,246; -Suver, -el-Fîrûzâbâdî, b. Süleyman, el- . -Nez 20 Ahmed, a.g.e., el-İsfehânî, 101. -Halîl - I,246; ela.g.e., s...101. el101. - Ahmed, - s. Mukâtil - s. -Suver, -b.s. -- a.g.e., .-347-348. ela.g.e., s.vd. er-Râzî, a.g.e., XXII, 95;-Suver, -Bekâ, a.g.e., s.--Huffâz -21-101; -a.g.e., -I,246; -Suver, -- Ahmed, -347-348. g.e., .e., s.s. 101; 101; er-Râzî, a.g.e., a.g.e., XXII, XXII, 95; 95; -Bekâ, -Bekâ, a.g.e., a.g.e., s.Ahmed, 347-348. 347-348. Halîl b.-Bekâ, a.g.e., I,246; el-a.g.e., s. 977. a.g.e., s. 101. 14 1414- er-Râzî, -Nezâir, s.el69 vd. a.g.e., 101; er-Râzî, a.g.e., XXII, 95; -Bekâ, a.g.e., s.20347-348. 19 ela.g.e., s.a.g.e., 101; el-Halebî, a.g.e., s.Halîl 34720 Halit elela.g.e., a.g.e., s. 101; s. er-Râzî, 101; er-Râzî, XXII, XXII, 95; 95; -Bekâ, -Bekâ, a.g.e., a.g.e., s. 347-348. s. 21el-Halebî, .,Mukâtil VI, 109; el, -Nezâir, s. 69 21 16 Mukâtil b. Süleyman, el-Nezâir, s. 69 vd. b. Ahmed, I,246; el- s. 21 el-İsfehânî, a.g.e., s. 101; Umdetu’l-Huffâz, I, 328; Ebu’l-Bekâ, a.g.e., s. 347-348; Kazım Humeydî -Arabiyye ve Adâbihâ, S. 12, 2011, 278-310, s. 279. ela.g.e., s. 101; el-Halebî, -Huffâz -Bekâ, a.g.e., 347ela.g.e., s. 101; el-Halebî, -Huffâz -Bekâ, a.g.e., 347 el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.a.g.e., 977;s.veez-Zebîdî, a.g.e., 19 19 -Arabiyye ve Adâbihâ, S. 12, 2011, s. 279. b. Süleyman, el-Nezâir, s. 69 vd. 21 278-310, el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977. Mukâtil Mukâtil b. b. Süleyman, Süleyman, elel-Nezâir, -Nezâir, s. s. 69 69 vd. vd. 15 a.g.e., a.g.e., s. s. 977. 977. ela.g.e., s. 101; el-Halebî, -Huffâz 15 15 l- Ebû a.g.e., s. 101. el-Fîrûzâbâdî, 977. “Meânî - Mecelletu’l-Lugati’l-Arabiyye -21 b.el-Ahmed - - el-Ferâhîdî, 20 Ceale el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.b.977. s. -Suver, -a.g.e., -s.977. .Ahmed, 6; el-- b.Mansûr a.g.e., s.a.g.e., 101. 17 Halîl b. a.g.e., I,246; ela.g.e., s. 101. a.g.e., s. 101; el-Halebî, Tûmân Gâzi Hüseyn, fi’l-İfrâd ve’l-İsnâd ve’l-İsti’mâli’l-Kur’ânî”, ve Adâ22el-Fîrûzâbâdî, Muhammed Ahmed, Luga, (Thk. Abdusselâm Halîl -Ayn, 20 20 el-Ezherî, Ebû Mansûr Muhammed b. Ahmed, Luga, (Thk. Abdusselâm Halîl Ahmed, a.g.e., I,246; ela.g.e., s. 101. el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.vd. 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, Halîl Halîl b. Ahmed, Ahmed, a.g.e., I,246; I,246; elel-a.g.e., a.g.e., a.g.e., s.s.-Arabiyye 101. 101. 16 a.g.e., a.g.e., s.el-Fîrûzâbâdî, 977; 977; ez-Zebîdî, ez-Zebîdî, a.g.e., a.g.e., XXVIII, XXVIII, 207. 207. 16 s. 16 Halebî, -Huffâz -Bekâ, s. 347el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 207. -207. Adâbihâ, S. 12, 2011,-Arabiyye 278-310,ve s.12, 279.2011,S. el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.a.g.e., 977; s.s.-ez-Zebîdî, 977; ez-Zebîdî, a.g.e., a.g.e., XXVIII, XXVIII, 207. -Nezâir, s.b. 69 el-Halebî, -Huffâz -Bekâ, a.g.e., s.- 347ela.g.e., s.- ve 101; -Huffâz -Bekâ, a.g.e., s. 347--s.Hüsey bihâ, S.a.g.e., 12, 2011, 278-310, s. 279. -101; -21 Terceme ve el-207. - -Bekâ, ed Harun), ed- el-Halebî, Adâbihâ, 278-310, s. 279. -a.g.e., 12,-Arabiyye 2011, 278-310, 279.S. 21 21 Muhammed Harun), ed--Huffâz Terceme ve347el- ve-s. - S. Adâbihâ, ela.g.e., s. el-Halebî, Halîl b.1717 Ahmed el-Ferâhîdî, -Ayn, -a.g.e., -s.-Arabiyye elela.g.e., a.g.e., s.s.- 101; 101; el-Halebî, el-Halebî, -Huffâz 347347- Abdusselâm d246; el-Ferâhîdî, el-Ferâhîdî, -Ayn, -Ayn, ----Huffâz -- --Bekâ, 22 ve Adâbihâ, 17 Halîl Halîl b. Ahmed el-Ferâhîdî, -Ayn, el-Ezherî, Ebû Mansûr Muhammed b. Ahmed, Luga, b. Halîl Ahmed b. Ahmed el-Ferâhîdî, el-Ferâhîdî, -Ayn, -Ayn, --Bekâ, --b.-a.g.e., - Abdusselâm -- s.(Thk. 22 ela.g.e., s. 101. 22 Ebû- Mansûr Muhammed b. Ahmed, Tehzîbu’lLuga, (Thk. Muhammed Harun), ed-Dâru’l-A - 22 el-Ezherî, --- Hüseyn -1966, I, 374. el-Ezherî, Ebû Mansûr Muhammed Ahmed, Luga, (Thk. Abdusselâm el-Ezherî, Ebû Mansûr Muhammed b. Ahmed, Luga, (Thk. Abdusselâm Luga -1966, I, 374. 22 - Harun), Hüseyn b.- Ahmed Fâris b.b.b.Zekeriyyâ, --- ve --- Terceme Hüseyn Ahmed Ahmed b. b. Fâris Fâris b. b. Zekeriyyâ, Zekeriyyâ, -Zekeriyyâ, - b.b. Zekeriyyâ, el-Ezherî, Ebû Mansûr Muhammed b.1964Ahmed, -Arabiyye ve Adâbihâ, S.Te’lîf 12, 2011, 278-310, 279. -s.Hüseyn Hüseyn Fâris Muhammed ed-edel-278-310, Hüseyn -Ahmed b. Fâris Fâris b.Harun), - ve -----Enbâ 1; -el-Halebî, -Huffâz -Bekâ, a.g.e., s.Muhammed 347-Arabiyye veMısrî Adâbihâ, S. 12, 2011, s.Ahmed 279. li’tve’tTerceme ve el-Müessesetü’lMısriyyetü’lÂmme li’n--- Neşr ve’lve’n-Neşr, Kahire, -Ahmed -Arabiyye Adâbihâ, S. 12,-- 2011, s.el-279. el-Ezherî, Ebû Mansûr Muhammed a.g.e., II,23147. Muhammed Harun), --Zekeriyyâ, - 22Terceme veTerceme el-278-310, edve a.g.e., II, 147. -Arabiyye ve Adâbihâ, S. 12, 2011, 278-310, s. 279. Luga a.g.e., I,327; et-Tabersî, a.g.e., I, 74. -Arabiyye -Arabiyye ve ve Adâbihâ, Adâbihâ, S. S. 12, 12, 2011, 2011, 278-310, 278-310, s. s. 279. 279. a.g.e., a.g.e., I,327; I,327; et-Tabersî, et-Tabersî, a.g.e., a.g.e., I, I, 74. 74. Muhammed Harun), ed- Te ammed b. 24 Ahmed, - Luga, Luga a.g.e., et-Tabersî, a.g.e., I,74. - (Thk. I,74. 374. 22- Abdusselâm Luga Luga - 1966, -- I, 374. a.g.e., I,327; et-Tabersî, et-Tabersî, a.g.e., I,-1966, 74. - b.Abdusselâm - a.g.e., -I,327; Muhammed b. Ahmed, - el-Hasan Luga, (Thk. el-Ezherî, Mansûr Muhammed b. - Luga, Abdusselâm Muhammed Harun), edEbû Hilâl b.23 Abdullah b. Sehl, -- -a.g.e., -- -Ebû --I,327; -Abdusselâm -1966, I, 374.(Thk. --(Thk. - I,Ahmed, 22 22el-Hasan el-Askerî, Hilâl Abdullah el-Lugaviyye, - - -el-Ezherî, Ebû Mansûr Muhammed b. elAhmed, Luga, Abdusselâm el-Ezherî, Ebû Ebû Mansûr Mansûr Muhammed Muhammed b.-Lugaviyye, b. Ahmed, Ahmed, -- Luga, Luga, (Thk. (Thk. Abdusselâm - -1966, I, -374. - --el-Ezherî, -Ebû Terceme ve el-b. Sehl, a.g.e., 147. 23 II, 23- İbn Manzûr, a.g.e., II, 147. -Arabiyye ve Adâbihâ, S. 12, 2011, 278-310, Terceme ve el23s. 279. Muhammed Harun), edTerceme ve ela.g.e., II, -147. 23 Muhammed Harun), 24 ed-Harun), - ed--el- II, 147. -- Terceme -vea.g.e., Terceme Terceme ve ve elel--Lugaviyye, -- II, Muhammed Harun), a.g.e., - -Muhammed -1966, I,el-Hasan 374. el-Askerî, Ebû Hilâl el-Hasan Abdullah b. Sehl, - 147. 24- Ahmed, el-Askerî, Ebû Hilâl b. Abdullah b. -Sehl, el-Furûku’l-Lugaviyye, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 2013, Muhammed b. -edLuga, (Thk. I,24-374. 24 b. - Hilâlb.el-el-Hasan -1966, I,a.g.e., 374.s. -154. II, 147. - 25- -Nezâir, els.- -159. Ebû Hilâl el-Hasan Abdullah Sehl, el- b. 23Sehl, -Lugaviyye, el-Askerî, Ebû b.b. Abdullah el-Beyrût, -Lugaviyye, el-Askerî, el-Nezâir, s.el-Askerî, 159.Abdusselâm 24 - --1966, -1966, I, 374. -1966, -1966, I, I, 374. 374. el-Askerî, Ebû Hilâl b. Abdullah b. Sehl, el23el- s. 159. 24 el-Hasan 25 - el-Askerî, el-Vucûh ve’n-Nezâir, - 232326 a.g.e., Terceme ve da.g.e., II, 147. el-Askerî, Ebû Hilâl el-Hasan b. Abdu es-Arabiyye, (Thk. Ahmed eles-Arabiyye, (Thk. Ahmed II, 147. a.g.e., a.g.e., II, II, 147. 147. 25 el-Askerî, b. Abdullah b. Sehl, el-Lugaviyye, 24 el-Nezâir, s. 159. 26 el-Cevherî, İsmail b. Hammâd, es-Sıhâh Tâcu’l-Luga ve Sıhâhu’l-Arabiyye, (Thk. Ahmed Abdulgafûr Attâr), Dâru’l-Ku25 - 2424 Ebû- b. -Sehl, -1966, 374. san b. Abdullah el- b. Abdullah -Lugaviyye, - 25 -Askerî, - -Lugaviyye, Ebû Hilâl el-Hasan b.-Nezâir, Abdullah b. Sehl, el-Lugaviyye, - Ebû el-s. 159. el-Askerî, el-Sehl, el-Askerî, el--Nezâir, s. 159. - b. - el-Askerî, 25 el-Askerî, el-Askerî, Hilâl el-Hasan b.I, Abdullah Sehl, el--Askerî, -elel-Askerî, el-Askerî, Hilâl Hilâl el-Hasan el-Hasan Abdullah b.b. Sehl, elel-Lugaviyye, -Lugaviyye, --ed-Dâmegânî, 26Ebû el- --(Thk. -Nezâir, s. 159. eles- ve’n-Nezâir, -Arabiyye, 25 Ahmed tubi’l-İlmiyye, Beyrût, 1990, IV,1656; el-Vucûh s. 160; a.g.e., s. 228; 26 a.g.e., 47. 26el-Askerî, el-Askerî, el- et-Tabersî, -Nezâir, s.Ahmed 159. 160; ed-Dâmegânî, a.g.e., s. 228; et-Tabersî, I, 228; 74; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., eles- a.g.e., -Arabiyye, (Thk. Ahmed eles-Arabiyye, (Thk. Nezâir, s. 160; ed-Dâmegânî, a.g.e., s. et-Tabersî, a.g.e., I, 74; 26el-Fîrûzâbâdî, elr, s.-Bekâ, 159. -Ebu’l-Bekâ, -Askerî, el- XXVIII, - es- el- -Askerî, ela.g.e., I,el74; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.206. 977; a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., 25 -el-Askerî, 26 el- 206. Hasan b. Abdullah b. Sehl, -Lugaviyye, ezâir, s. 159. el-Nezâir, s. 159. esa.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, -Askerî, 25 25 -Bekâ,s.a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. el-Askerî, el-el-Askerî, -Nezâir, 159. el-Askerî, el-Nezâir, -Nezâir, 159. 159.Ahmed es-a.g.e., 27- Ebû Hayyân, I,ed-Dâmegânî, 220.s.s.(Thk. Nezâir, a.g.e., s.-Arabiyye, 160; a.g.e., s. 228; et-Tabersî, a.g.e., I,a.g.e., 74; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., 26 (Thk. es- 262627 - el-Arabiyye, es- a.g.e., -Arabiyye, (Thk. -Ahmed - 4 ân, I, 220. Nezâir, 160; ed-Dâmegânî, a.g.e., s. 228; et-Tabersî, I, 74; a.g.e., el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., Nezâir, s. 160; ed-Dâmegânî, s. 228; et-Tabersî, I, 74; el-Fîrûzâbâdî, Ebû Hayyân, a.g.e., 220. eles-I,-Askerî, - el- s.Ahmed -Arabiyye, (Thk. Ahmed eleleses-Arabiyye, -Arabiyye, (Thk. (Thk. Ahmed Ahmed Nezâir, s. 160; ed-Dâmegânî, a.g.e., s. 228; et-Tabersî, a.g.e. a.g.e. el28 ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. Nezâir, 159. -Askerî, el-Askerî, elNezâir, s. 160; ed-Dâmegânî, a.g.e., s. 28 ez-Zebîdî, a.g.e.,- s.XXVIII, 206. 27 a.g.e., -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. 206. 4-- 44 I,XXVIII, -74; --el-Fîrûzâbâdî, -Askerî, el- -Askerî, -Askerî, elel-- a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVII -Bekâ, a.g.e., s.es228; et-Tabersî, a.g.e., a.g.e., 4 Ebû Hayyân, a.g.e., I, 220. 4 4 27 -Arabiyye, (Thk. Ahmed nî,Nezâir, a.g.e., s. 228; et-Tabersî, a.g.e., I, 74; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., 27 Nezâir, s.Ebû 160; ed-Dâmegânî, a.g.e., s. 228; et-Tabersî, a.g.e., I, 74; el-Fîrûzâbâdî, -Bekâ, a.g.e.,a.g.e., s. 347-348; e 29 -Huffâz, I, 328; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. Ebû Hayyân, a.g.e., I, 220. Hayyân, a.g.e., I, 220. el-Halebî, -Huffâz, I, 328; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. 27 s. 160; ed-Dâmegânî, a.g.e., s. 228; et-Tabersî, a.g.e., I, 74; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., Nezâir, Nezâir, s.a.g.e., s.28160; 160; ed-Dâmegânî, ed-Dâmegânî, a.g.e., a.g.e., s.els.206. 228; 228; et-Tabersî, et-Tabersî, a.g.e., a.g.e., I,I, 74; 74; el-Fîrûzâbâdî, el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., a.g.e., Ebû Hayyân, a.g.e., I, 220. 47-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206.206. ez-Zebîdî, a.g.e.,-Askerî, XXVIII, 28 - 347-348; - ez-Zebîdî, -XXVIII, s. 28 a.g.e., -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e.,27XXVIII, 206. Ebû Hayyân, a.g.e., I, 220. ez-Zebîdî, 206.206. ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 28206. -Bekâ, a.g.e., s.XXVIII, 347-348; a.g.e., XXVIII, 206. -Bekâ, a.g.e., a.g.e.,I,ez-Zebîdî, s.74; s.347-348; 347-348; ez-Zebîdî, ez-Zebîdî, a.g.e., a.g.e., XXVIII, XXVIII, 206. 29 -Bekâ, ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. 27 Ebû el-Halebî, -Huffâz, I, 328; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. 28 ez-Zebîdî, 29el-Fîrûzâbâdî, gânî, a.g.e., s. 228; et-Tabersî, a.g.e., a.g.e., 29 Hayyân, a.g.e., I, 220. a.g.e., XXVIII, 206. el-Halebî, -Huffâz, I, 328; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. el-Halebî, -Huffâz, I, 328; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. 27 27 Ebû Ebû Hayyân, a.g.e., I, 220. 29 EbûHayyân, Hayyân, a.g.e., a.g.e., I,I,220. 220. el-Halebî, I, 328; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 20 28 ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. 29-Huffâz, .,ez-Zebîdî, s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. 06. el-Halebî, -Huffâz, I, 328; ez-Ze 28 28a.g.e., XXVIII, 206. XXVIII, ez-Zebîdî, ez-Zebîdî, a.g.e., a.g.e., XXVIII,206. 206. meydana getirilmesi ile olur. . meydana getirilmesi25 h. ( ) 27 26 30 j. Bu manaya “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI j. 71 30 30 30 28 30 j. j. dan .3 j. 32 30 .31- j. ve 31 32 ve dan . 30 29 31 32 31 32 32 ve 30 gelmektedir. 3 j.j. - ( dan . -) 30manasına ve i. “İnanma” - . 29 30dan .j.31 3230 ve j. dan dan örnekleri.31bu ve örnekleri bu 31 32 31 32 33 32 ve 32 ve.31 örnekleri örnekleri 32 ve .31 bu dan30 gelmektedir. buve-ve bu Bu 30 dan - j. “Başlamak” dan .31 -- manasına .31dan - . dan dan “Başlama” manasına “Efâl-ı örnekleri Şurû” örneklerigeldiğinde bu Kur'ân33 Bu Kur'ân33 33 34 33 örnekleri örnekleri Bu .3131 Bu Kur'ân- bubu .örnekleri - 18 dan danolmaktadır. örnekleri bu32 32veveKur'ânbu örnekleri Bu başladı” Kur'ânbu “söylemeye “falanca şöyle Kur'ânet-Tûsî34 33 33 Bu -Hasen, et33 . 33 34 34 Bu Kur'ân33 34şekildedir. 33 Kur'ân33 Bu Kur'ân. 34 başladı” . air Kur'ânMug olmasına yapmaya örnekleri Bu kullanım Bu Buşöyle -Arabî, bu .örnekleri Bu buKur'ânBu, Arapça’da Beyrût, . 34ts., VI, 109; el- manada 34 -Suver, . air Mug manada 34 35 . 34 34 33 rağmen Kur’ân-ı Kerîm’de bulunmamaktadır. 34 air Mug air. Mug manada .manada .Bu 19 . air Kur'ânmanada .34Mug air Mug elmanada Mukâtil b. Süleyman, -Nezâir, s. 69 vd. 35 35 air Mug manada 35 34 20 35 airMugallis Mug b. Lakît’in ,35bu iki Mug air . MugHalîlŞair manada b. Ahmed, el- air Mug a.g.e., s. 101. beytinde geçen manada “ca’l” fiili bu manada kullanılmıştır: manada airBmanada Mug 35 a.g.e., I,246; , bu iki , kemiklerine 21 el35 -Huffâz -Bekâ, a.g.e., s. 347bu101; iki el-Halebî, 35 , s. B a.g.e., , , kemiklerine kemiklerine derecede air35B Mug 35BB manada /, ,bu “Bana yaptıklarından bu iki karBbuikiiki ,35, bu 36iki ,, kemiklerine bu iki , 35 - dolayı, kemiklerine kemiklerine nefsim 36 B , bu iki , kemiklerine derecede nefsim 36 36 35 36 B , bu iki , kemiklerine derecede nefsim deşime, azı dişleri kemiklerine ulaşacak derecede şiddetli bir darbe yapmayı/ısırmayı derecede nefsim , bu iki , kemiklerine kemiklerine Amr b. Ahmer - , bu iki , B - derecede -Arabiyye ve Adâbihâ,, bu nefsim iki 2011,B278-310, , s. 279. kemiklerine , bu eliki , 36 nefsim S. -12, 22derecede el: 36 36 el-Ezherî, Ebû Mansûr Muhammed b. Ahmed, Luga, (Thk. Abdusselâm derecede nefsim b.nefsim Ahmer el: 37 : 36 36 36 hoş görmeye başladı.” 36 nefsim erecede Amr derecede nefsim nefsim Amr b. Ahmer el: Amr b. Ahmer el,Amr bu iki , kemiklerine Amr : derecede derecede nefsim Muhammed ed-b. Ahmer el- Terceme ve el-: nefsim b.Harun), Ahmer el37 Amr b.Ahmer Ahmer el- 37- Kalkmaya :Kalkmaya 37 37 Kalkmaya 36 b. Ahmer Amr b. elAhmer el: : -1966, I, 374. Amr b. el: Kalkmaya e nefsim Kalkmaya geldi Amr b. ait Ahmer el- ise şu şekilde gelmiştir: Amr b. Ahmer el-Bâhilî’ye beyitte Amr b. Ahmer el- : 37 Kalkmaya 23 geldi 37 de yerimden, a.g.e., II, 147. Kalkmaya 7 37 yerimden, 38 37 geldi de 37 Kalkmaya Kalkmaya geldi yerimden, geldi de Kalkmaya yerimden, .ağır “Kalkmaya başladığımda elbiselerim bana geldi de yemr b. Ahmer24 el-37 :elgeldi de yerimden, Kalkmaya el-Askerî, Ebû Hilâl el-Hasan b. Abdullah b. de Sehl, -Lugaviyye, - gibi geldi de yerimden, 38 geldi de yerimden, 38 38 38 gibi . 38 dekalktım.” de .birinin yerimden, geldi de yerimden, rimden, sarhoş kalkması geldi yerimden, gibi . .geldi gibi Kalkmaya geldi de yerimden, Taberî de Araplar geldi de yerimd gibi . gibi 38 25gibi el-Askerî, el- .3838 -Nezâir, s. 159. plar gibi 38 38 Taberî de Araplar bi . . 26 gibi 38 . de Taberî Araplar Taberî de Araplar olarak . Mese geldi degibi yerimden, de Arapların herhangi bir “haber” ya da de . Taberî gibi (Thk. . 38“fiil” için zarf olarak el- Taberî es-“ca’l”ı - Araplar -Arabiyye, Ahmed Taberî de Araplar Taberî de Araplar . Mesela ona göre ve olarak . Mesela ona göre ve -Askerî, el38 erî .de Taberî Araplar dekullandıklarını Araplar etmiştir. ona göreona göre . Mesela ve cümlelerinTaberî deifade Araplar olarak . Mesela Mesela göre ve olarak .ona Mesela veAraplar cümlelerindeki olarak göre ve , Taberî de Araplar Taberî de olarak Mesela ona veve ona Nezâir, a.g.e., s.. 228; et-Tabersî, a.g.e., a.g.e., olarak s. 160; ed-Dâmegânî, . Mesela onagöre göre I, 74; el-Fîrûzâbâdî, eki , cümlelerindeki , deki “ca’l”, fiile bitişik olmaya delalet etmektedir. ifadesinde ki “ca’l” fiili, arak . Mesela .ona Mesela göre ona veonaXXVIII, ve206. olarak cümlelerindeki . Mesela göre , , göre cümlelerindeki , a.g.e., ifadesi aberî de Araplar cümlelerindeki olarak ., Mesela göre ve, . tek -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, olarakonave Mesela ona gö cümlelerindeki cümlelerindeki , ,ümlelerindeki Taberî, yâ 27 başına bircümlelerindeki fiil de-ğildir. Taberî, buTaberî, cümlede “kıyâm” fiilinden başka biryâfiilin olmadığını Ebû ,Hayyân, I, 220. ifadesicümlelerindeki , a.g.e., yâ ,Mesela , ifadesi , Taberî, yâ ifadesi , Taberî, . ona göre ve ifadesi , Taberî, yâ cümlelerindeki , cümlelerindeki , , 206. Taberî, yâyâ 28 ifadesi ez-Zebîdî, XXVIII,göre ifadesi a.g.e., , buradaki Taberî, . Ona söylemiştir. Ona göre buradaki ifadesi, fiileyâ bitişmeye ve devamına delalet etmek. Ona göre buradaki adesi , , Taberî, Taberî, yâ 29 ifadesi , I, 328; ez-Zebîdî, a.g.e.,, XXVIII, Taberî, yâ .. Ona buradaki . Ona göre buradaki ifadesi, cümlelerindeki el-Halebî,, -Huffâz, 206.göre . Ona ,göre buradaki ifadesi yâ ifadesi T göre . Ona Ona göreburadaki buradaki Taberî, tedir. Şairin şu ifadesindeki “ca’l” fiili deburadaki bu şekildedir: / ifadesindeki ifadesi, ifadesi, ifadesindeki . Ona göre . Ona buradaki göre . Ona ifadesindeki ifadesindeki , ifadesi,ifadesi, Taberî, yâ göre buradaki ifadesi, ifadesindeki . O . 30 Ona görehissetme), buradaki çünkü ifadesi, ifadesindeki ifadesindeki “Sen artık yeminini çöz ifadesindeki (veyeminini bundan bir sorumluluk Sen yeminini çöz (ve sorumluluk hissetme), Sen Sen çözdolayı (ve yeminini çöz (veel-Ezherî, sorumluluk sorumluluk a.g.e. hissetm a.g.e. hissetme), desi, ifadesindeki ifadesi, . II,147; Ona el-Beydâvî, göreyalan buradaki 39ifadesindeki ifadesi, ifadesindeki ifadesi, a.g.e. a.g.e., 30 el-Ezherî, a.g.e., I, 41; Ebû Hayyân, a.g.e., I, 220; es-Se 39 kasten yemini bozma keffâreti yere yemin eden günahkâr üzerinedir.” Bu 39 39 a.g.e. a.g.e., II,147; el-Beydâvî, 30 30 a.g.e. 30 çünkü kasten yemini bozma keffâreti yalan yere yemin eden günahkâr çünkü çünkü yemini kasten bozma yemini keffâreti bozma yalan keffâreti yere yemin yalaneden yere II,147; yemin günahkâr eden günah 30 kasten el-Ezherî, a.g.e. a.g.e. a.g.e., II,147; el-Beydâvî, el-Ezherî, a.g.e. a.g.e., el-Ezherî, a.g.e. a.g.e., el-Beydâvî, 31II,147; el-Beydâvî, a.g.e. a.g.e. a.g.e., II,147; 30el-Ezherî, ân, a.g.e., I, 220; a.g.e., III, 571a.g.e. V, es-Sebt, 2185-2186. a.g.e. -Ens a.g.e. a.g.e.a.g.e. a.g.e., II,147;el-Beydâvî, el-Beydâvî, a.g.e., I, 41;es-Sebt, Ebûel-Ezherî, Hayyân, a.g.e., I, ve 220; a.g.e., III,220; 571 ve V,III,2185-2186. ifadesindeki a.g.e., I, 41; Ebû Hayyân, a.g.e., I, 220; es-Sebt, a.g.e., 571 ve V, 2185-2186. a.g.e., I, 41; Ebû Hayyân, a.g.e., I, es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V, 2185-2186. I,295; 41; Ebû Hayyân, I, V, 220; es-Sebt, a.g.e., ifadesi III, 571 veyeminini V, 2185-2186. -Nahv a.g.e., I,a.g.e. 41;41; EbûEbû Hayyân, a.g.e., 220; es-Sebt, a.g.e., III,yeminini 571 2185-2186. a.g.e. el-Ezherî, a.g.e.30üzerinedir a.g.e. a.g.e., II,147; a.g.e., el-Beydâvî, II,147; el-Beydâvî, -Ensârî, s.I,a.g.e., 215, esifadesi üzerinedir üzerinedir ifadesi yeminini 31 a.g.e., Hayyân, a.g.e., I, 220; es-Sebt, a.g.e., III,a.g.e., 571ve veV, 2185-2186. 30-Zeheb 30 el-Ezherî, a.g.e. a.g.e. a.g.e., II,147; el-Beydâvî, -Ensârî, -Zeheb s. 215, 295; es31 31 a.g.e. 31 I,a.g.e. el-Ezherî, a.g.e. a.g.e. a.g.e., II,147; el-Beydâvî, el-Ezherî, a.g.e. a.g.e. 31 -Ensârî, -Zeheb s. 215, 295;s. es-Ensârî, -Zeheb 215, 295; esa.g.e. -Ensârî, 215, 295; es31 a.g.e. -Ensârî, -Zeheb s.s. 215, es1;a.g.e., Ebû Hayyân, I,-Nahv 41; Ebû a.g.e., Hayyân, 220; a.g.e., I, 220; a.g.e., es-Sebt, 571 a.g.e., ve V,III, 2185-2186. 571 ve V, 2185-2186. - I,el-Halebî, -es-Sebt, -a.g.e.III, -- I,328; 29 Umdetu’l-Huffâz, I, ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. a.g.e. -Ensârî, -Zeheb 215,I,295; 295; es- Hayyân, 2000, (I-IV), I,-Zeheb 283. s. a.g.e., I, 41; Ebû Hayyân, a.g.e., I,41; 220; es-Sebt, a.g.e., III,I,-571 ve V, 2185-2186. -Nahv - -Nahv - a.g.e., a.g.e., Ebû Hayyân, 220; es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V, 2185-2186. a.g.e., 41; Ebû a.g.e., I, 220; es-Sebt, a.g.e., I -Nahv den den den -215,32 295; -Sîbeveyhi, - Ebû - -Manzûr, - -Nahv - - s. a.g.e. -Ensârî, -Ensârî, -Zeheb 215, 295; s. es215, a.g.e., 295; esherî, a.g.e. a.g.e. a.g.e. a.g.e., II,147; el-Beydâvî, 3130 el-Ezherî, a.g.e., I, 31 373; İbn-Nahv Sîde, a.g.e., I,s.- 327; İbn II,147; el-Beydâvî, a.g.e., I, 41;a.g.e., Hayyân, a.g.e., -Nahv --Zeheb - -Zeheb III, -10. 31 a.g.e. -Ensârî, es--Zeheb 2000, (I-IV), I, 283. a.g.e. -Ensârî, s. 215, 295; esa.g.e. -Ensârî, 2000, (I-IV), I, I,283. 2000, 283. 2000, (I-IV), I,- 283. 2000, (I-IV), 283. -Nahv -Nahv -I,(I-IV), -I, a.g.e., - 571 -her -buradaki - Ona I, 3241; Ebû Hayyân, a.g.e., I,(I-IV), 220; es-Sebt, III,-Nahv 571 ve V,-göre 2185-2186. 33 I, 220; es-Sebt, a.g.e., III, ve V, 2185-2186. 10. 2000, 283. a.g.e., II,147. Ona göre dildeki gibi, Ona dildeki her göre dildeki buradaki her gibi, buradaki gibi, Sîbeveyhi, III, 10. 32 a.g.e., 32 -Nahv - -Nahv 32 10. Sîbeveyhi, a.g.e., III,III,s.10. Sîbeveyhi, a.g.e., III, 32Sîbeveyhi, 5 a.g.e., a.g.e., 10. V), 2000, I, 283.(I-IV), I, 32283. Sîbeveyhi, III,Şuzûri’z-Zeheb 10.295; -Ensârî, -Zeheb s. 215, es- s. 215, 295; es-Sâmerrâî, 34 es-Sebt, İbn (I-IV), Akîl, 161; Hişâm el-Ensârî, Fâdıl Salih,III, Meâni’n-Nahv, Sîbeveyhi, a.g.e., III, 10.İbn 147. 33 a.g.e. 33 31 a.g.e., 571 ve V, 2185-2186. 2000, I,a.g.e., 283. 2000, (I-IV), I, 283. Şerhu 33II,147. 2000, (I-IV), I, 283. 40 40 40 33 33a.g.e., 33 a.g.e., II,147. a.g.e., II,147. ve dur ve ve dur ve ve dur ve a.g.e., II,147. ,1 a.g.e., Sîbeveyhi, III, 10. a.g.e., III, 10. a.g.e., Dâru’l-Fikr li’t-Tibâa ve’n-Neşr ve’t-Tevzî’, Ammân, 2000, (I-IV), I, 32 283. -Nahv a.g.e., - III,II,147. - II,147. 35 32 Sîbeveyhi, a.g.e., ve 2185-2186. 34 V, es-Sebt, 3210. Sîbeveyhi, a.g.e., III, 10. a.g.e., III,34571 ve V,III, 2185-2186. 34 34 Sîbeveyhi, a.g.e., III, 10. 34 es-Sebt, a.g.e., 571 veve10. V, es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V, 2185-2186. 34es-Sebt, a.g.e., III, 571 V,2185-2186. 2185-2186. a.g.e., II,147. a.g.e., II,147. es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V, 2185-2186. (I-IV), Sîbeveyhi, a.g.e., III, a.g.e., III, 571 ve V, 2185-2186. el-Kitâb, 35 I, 283. 35 3332 es-Sebt, 33 33 a.g.e., II,147. Taberî veII,147. Taberî Taberî ve el-Kitâb, 35 a.g.e., II,147. el-Kitâb, a.g.e., 35 352185-2186. el-Kitâb, a.g.e., es-Sebt, III, 571 a.g.e., V,33 III, 571 veManzûr, V,a.g.e., 2185-2186. el-Kitâb, eyhi, a.g.e., III,ve3510. İbn a.g.e., II,147.V, el-Kitâb, el-Kitâb, 34 bahsetmektedir. Benzer rivayetler için bkz., 34 ve 34 es-Sebt, a.g.e., es-Sebt, III, 571 2185-2186. es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V, 2185-2186. III, 571 ve V, 2185-2186. el-Kitâb, el-Kitâb, sadece g el-Kitâb, 35 34 es-Sebt, a.g.e., III, 35 571 ve V, 2185-2186. sadece sadece g g Lübâba.g.e.,için II,147. 35 er rivayetler bkz., elEdeb, Lübb-u -Arab, (Thk. elA bahsetmektedir. Benzerbahsetmektedir. rivayetler için bkz., elel-Kitâb, bahsetmektedir. rivayetler için bkz., - -kardeşinden rivayetler için bkz., el-rivayetler - iyi olanının ölüBenzer rivayetler için bkz., elbahsetmektedir. Benzer rivayetler için bkz.,elel35 Bu beyit, şairBenzer Mugallis b.Benzer Lakît’ebahsetmektedir. aittir. Bkz., Sîbeveyhi, II, 387. şiirinde,Hancî, üç Benzerel-Kitâb, için Şair bkz.,bu elbt, a.g.e., III, 571 vebahsetmektedir. V, 2185-2186. -Arab, (Thk. Abdussel Kahire, 1997, V, 301-312.-i mukârebe -Arab, (Thk. Abdussel Edeb, Lübb-u Lübâb, -i mukârebede , , -i mukârebede (Thk. Abdussel - - için bkz., Edeb, Lübb-u Lübâb-Arab, (Thk. Abdussel - el-Bağdâdî, AbEdeb, Lübb-u Edeb, Lübb-u Lübâb-Arab, (Thk. Abdussel münden sonra kalan ikiLübâbkardeşinin kendisine yaptıklarından Benzer ktedir. bahsetmektedir. Benzer rivayetler Benzer için rivayetler bkz., eliçin bkz., el--Arab, - bahsetmektedir. Edeb, Lübb-u Lübâb-Arab, Abdussel -Arab, (Thk. Abdussel Edeb, Lübb-u Lübâbel-Kitâb, 36 rivayetler , 301-312. Sîbeveyhi, a.g.e., bahsetmektedir. Benzer rivayetler için(Thk. bkz., elHancî, Kahire, 1997, V,Kahire, 301-312. bahsetmektedir. Benzer rivayetler için bkz.,- elbahsetmektedir. Benzer rivayetler için bkz.,- el-a.g.e., I, Hancî, Kahire, 1997, V, Hancî, Kahire, 1997, V,Hancî, 301-312. Hancî, Kahire, 1997, V,301-312. 301-312. bb-u Edeb, LübâbLübb-u Lübâb-Arab, (Thk. -Arab, Abdussel (Thk. Abdussel - Lisâni’l-Arab, Hancî, 1997, V, 301-312. dulkâdir b. Ömer, Hizânetu’l-Edeb, Lübb-u Lübâb-i (Thk. Abdusselâm Muhammed Harun), Kahire, 1997, V, 301-312. sürekli gelmesi gerekir. Hâlbuki c , sürekli sürekli gelmesi gerekir. gelmesi Hâlbuki gerekir. c Hâlbuki , a.g.e., I, 327; el-Kurtubî, Ebû Abdullah Muhammed b. 36 Sîbeveyhi, Ahmed el-Ensâri, el-c Edeb, Lübâb-a.g.e., -Arab, (Thk. Abdussel a.g.e., 327; el-Kurtubî, Ebû Muhammed b.Muhammed 36 Lübb-u -Arab, (Thk. Abdussel Edeb, Lübb-u LübâbEdeb, Lübb-u -Arab,Muhammed (Thk. -Abdussel 361997, 36Sîbeveyhi, 36 I, Sîbeveyhi, a.g.e., a.g.e., I,I,327; el-Kurtubî, Ebû Muhammed b.LübâbSîbeveyhi, a.g.e., I,Abdullah 327; el-Kurtubî, Ebû Muhammed b.Abdullah a.g.e., a.g.e., 327; el-Kurtubî, Ebû Abdullah hire, Hancî, 1997, Kahire, V, 36 301-312. V, 301-312. Sîbeveyhi, a.g.e., I,a.g.e., 327; el-Kurtubî, Ebû Abdullah b. Mektebetu’l-Hancî, Kahire, 1997, V,a.g.e., 301-312. Sîbeveyhi, a.g.e., a.g.e., I,Abdullah 327; el-Kurtubî, Ebû b.I, 227tmektedir. Benzer rivayetler için bkz., el- Abdullah -Bârûdî, Hayrî Saîd) elMek -Tevfîkiyye, Kahire, 2008, Hancî, Kahire, 1997, V, 301-312. Ahmeda.g.e., el-Ensâri, el-Bârûdî, Hayrî Saîd) elKahire, 1997, V, Kahire, 1997, V, 301-312. her zaman gelmemektedir. Mesela her her zaman gelmemektedir. gelmemektedir. Mesela Mesela Ahmed el-Ensâri, el-a.g.e., Hayrî Saîd) el-elAhmed el-Ensâri, el-zaman - 301-312. -Bârûdî, Hayrî Saîd) elAhmed el-Ensâri, el-a.g.e., - - el-Ensâri, -Bârûdî, Hayrî Ahmed el-Ensâri, el-Bârûdî, Hayrî Saîd) a.g.e., Sîbeveyhi, a.g.e., I,a.g.e., 327; a.g.e., el-Kurtubî, I,- Hancî, 327; Ebû el-Kurtubî, Abdullah Ebû Abdullah Muhammed b. Ebû b. - Hancî, 36 Sîbeveyhi, II, 387; Sîde, I, Muhammed 327; el-Kurtubî, Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ensâri, el-Câmi’ Ahmed el-Bârûdî, Hayrî Saîd) el-Arab, (Thk. --Bârûdî, Lübâb,, Lübb-u Kahire, 2008, I, 36227II,İbn 147; Abdulkâdir Ömer a.g.e., V, 301 36 I, Sîbeveyhi, 36I, 327; Sîbeveyhi, a.g.e.,Abdussel a.g.e., I, b. 327; el-Kurtubî, Ebû Abdullah Muhammed b.el-Abdullah Mek -Tevfîkiyye, Kahire, 2008, 227a.g.e., II,Saîd) 147; Abdulkâdir b.Abdulkâdir a.g.e., a.g.e., el-Kurtubî, Ebû Muhammed b.I, vd. Sîbeveyhi, a.g.e., a.g.e., 327; -Tevfîkiyye, Kahire, 2008, I, 227a.g.e., II, 147; Mek Mek -Tevfîkiyye, Kahire, 2008, I, 227a.g.e., II, 147; b. Mek -Tevfîkiyye, Kahire, 2008, I, 227a.g.e., II, 147; Abdulkâdir b. Mek -Tevfîkiyye, Kahire, 2008, I, 227a.g.e., II, 147; Abdulkâdir b. -Ensâri, Ahmed elel-Ensâri, el-Bârûdî, Hayrî -Bârûdî, Saîd) Hayrî elSaîd) elli Ahkâmi’l-Kur’ân, (Thk. İmâd Zeki el-Bârûdî, Hayrî el-Mektebetu’t-Tevfîkiyye, Kahire, 2008, I, 227-228; İbn 41 41 41 Mek -Tevfîkiyye, Kahire, 2008, I, 227a.g.e., II, 147; Abdulkâdir b. el-Kurt ,e., Kahire, 1997, V, 301-312. 37 Saîd) V, 301 vd. âyetinde âyetinde âyetinde Bu beyitteki Ahmed el-Ensâri, el-Bârûdî, Hayrî elÖmer ela.g.e., V, 301 vd. Ahmed el-Ensâri, elAhmed el-Ensâri, el--Bârûdî, Hayrî Saîd) - el- dan j. - ____________________________________________________________________________________ Ömer a.g.e., V, 301 vd. Ömer el-I,el301 vd. Ömer ela.g.e., V,V, 301 vd. Ömer ela.g.e., V,Ebû 301 vd. Mek -Tevfîkiyye, Kahire, 2008, Kahire, 2272008, I,327; 227a.g.e., II,Ömer 147; a.g.e., Abdulkâdir II,a.g.e., 147; b. Abdulkâdir b. vd. Manzûr, a.g.e., II, 147; Abdulkâdir b. el-Bağdâdî, a.g.e., 301 Ömer elV, 301 eyhi, a.g.e., -Tevfîkiyye, a.g.e., I,a.g.e., el-Kurtubî, Muhammed b.V,vd. 37 Bu beyitteki -Tevfîkiyye, Kahire, 2008, I, Abdullah 227- - Kahire, II, Mek 147;- Abdulkâdir b. Mek 37 -Tevfîkiyye, 2008,a.g.e., I, 227II,Kahire, 147; Abdulkâdir b. -Tevfîkiyye, 2008, I, 227Ensârî, -Zeheb, 37 37 Bu - Şerhu 37 eserlerde ela.g.e., V,37 301 a.g.e., vd. V, Bu 301-beyitteki vd. ifadesiMek Bu beyitteki Bu37beyitteki beyitteki bazı şeklinde geçmektedir. Bkz. İbn Hişâm el-Ensârî, s.s. 216;-elBu beyitteki -a.g.e., -Şuzûri’z-Zeheb, d Ömer el-Ensâri, el-Bârûdî, Hayrî Saîd) elBu beyitteki ela.g.e., Ömer V, 301el-vd. 38 -Zeheb, s. 216; el- Ömer a.g.e., IX,s.359. a.g.e., V, 301 vd. Ömer ela.g.e., V, 301 vd. -Ensârî, Ebû Muhammed Abdulla 216; el-Bağdâdî, a.g.e., IX, 359. eki Bu beyitteki Ensârî, -Zeheb, 216; ela.g.e., IX, 359. Ensârî, -Zeheb, s. 216; a.g.e., 359. -Tevfîkiyye,37Kahire, 2008, a.g.e., II, 147; Abdulkâdir b. Ensârî, -Zeheb, s.216; 216; ela.g.e., IX,IX, 359. 42 Ensârî, -Zeheb, ela.g.e., IX, 359. Ensârî, -Zeheb, s. 216; ela.g.e., IX,37 359. .I,42227Ensârî, s. 216; el-Bu beyitteki a.g.e., .42el.-Zeheb, 37 Bu Bu beyitteki - 359. bû38Muhammed3838 Abdullah Cemâluddîn b. Yûsuf b. s. Ahmed b. Abdullah el- IX, -Eârîb, beyitteki 38-Ensârî, 38 İbn Hişâm el-Ensârî, Ebû Muhammed Abdullah Cemâluddîn b. Yûsuf b. Ahmed b. Abdullah el-Mısrî, Muğni’l-Lebîb Ebû Muhammed Abdullah Cemâluddîn b. Yûsuf b. Ahmed b. Abdullah 38 -Ensârî, Ebû Muhammed Abdullah Cemâluddîn b. Yûsuf b. Ahmed b. Abdullah -Ensârî, Ebû Muhammed Abdullah Cemâluddîn b. Yûsuf b. Ahmed b. Abdullah a.g.e., V, 301 vd. el-Ensârî, -Zeheb, 38 Ebû 216; -Zeheb, el-Muhammed s. 216; Ebû ela.g.e., IX, 359. a.g.e., IX, 359.-Ensârî, -Ensârî, Muhammed Abdullah Cemâluddîn b. Yûsuf b. Ahmed -Ensârî, Muhammed Abdullah b.Abdullah Yûsuf b.Cemâluddîn Ahmed b. Abdullah EbûCemâluddîn Muhammed b. Yûsuf b. Ahmed b. Abdullah -Eârîb,s.Ensârî, (Thk. Muhyiddîn Abdulhamîd), -Zeheb, 216; ela.g.e., 359. an- Kutubi’l-Eârîb, Muhyiddîn Abdulhamîd), Dâru’t-Talâi’, Kahire,IX, ts., II, -235;-Zeheb, el-Bağdâdî, a.g.e.,, -Eârîb, (Thk. Muhammed Muhyiddîn el- Ebû-Ensârî, Ensârî, -Zeheb, s. IX, 216; ela.g.e., 359. Ensârî, s. 216; el-IX, - a.g.e., el- (Thk. -Eârîb, (Thk. Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd), - Abdullah -Eârîb, (Thk. Muhammed Muhyiddîn -Ensârî, Muhammed Abdullah Cemâluddîn b. s. Yûsuf b. Ahmed b. Yûsuf b. b. Abdullah Ahmed b.Muhammed Abdullah eyitteki -Abdulhamîd), - Cemâluddîn -Eârîb, (Thk. Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd), el-el- Ebû -Muhammed -Eârîb, (Thk. Muhyiddîn Abdulhamîd), el-IX, 355; -Eârîb, (Thk. Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd), el38 -- Muhammed a.g.e.,, ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 208; es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V,2185-2186. 38 38b. -Ensârî, Ebû Muhammed Abdullah Cemâluddîn b. Yûsuf Ahmed b. Abdullah 355; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 208; es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V,2185-2186. a.g.e.,, IX, 355; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, -Ensârî, Ebû Muhammed Abdullah Cemâluddîn b. Yûsuf b. Ahmed b. Abdullah a.g.e.,, IX, 355; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, -Ensârî, Ebû Muhammed Abdullah Cemâludd a.g.e.,, IX, 355; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, - -s. -Eârîb, Muhammed (Thk. IX, Muhammed Abdulhamîd), Abdulhamîd), - Muhyiddîn IX, a.g.e.,, 355; ez-Zebîdî, - -Eârîb, -Muhyiddîn IX, 355; ez-Zebîdî, XXVIII, - yerea.g.e.,, a.g.e.,,a.g.e., IX, 355; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, î,I, el-Zeheb, 216;geçen el- (Thk. a.g.e., 359.-Eârîb, 571 ve V,2185-2186. 39 Burada “fâcir” kelimesini “yalan yemin eden, haktan ayrılan” manalarında tercüme etmek doğru olacaktır. (Thk. Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd), el208; es-Sebt, a.g.e., III,208; 571 ve V,2185-2186. 208; es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V,2185-2186. - a.g.e., -Eârîb, (Thk. Muhammed -Muhyiddîn Abdulhamîd), el-Eârîb, (Thk. Muha el208; es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V,2185-2186. a.g.e.,, IX, a.g.e.,, 355; ez-Zebîdî, IX, 355; ez-Zebîdî, XXVIII, a.g.e., XXVIII, 208; es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V,2185-2186. es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V,2185-2186. a.g.e., 571 ve V,2185-2186. -Ensârî, Ebû Muhammed b.bir Yûsuf b. Ahmed Abdullah Benzer birAbdullah kullanım,Cemâluddîn Hz. Ömer-208; ile bedevî arasında geçen olayda bedevînin sözlerinde geçmektedir. Devesinin - ve -es-Sebt, a.g.e.,,b.III, IX, 355; a.g.e., XXVIII, - ez-Zebîdî, a.g.e.,, ez-Zebîdî, a.g.e.,- sırtında XXVIII, a.g.e.,, IX, - IX, 355; ebt, 208; a.g.e., es-Sebt, III, a.g.e., ve V,2185-2186. III, 571 V,2185-2186. - 571 -Eârîb, (Thk. Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd), yağır, tırnaklarında olduğunu söyleyen bir bedevî, Ömer’den kendini deve istemiştir. Ömer ise 208; es-Sebt, a.g.e., yara III, 571 V,2185-2186. 208;vees-Sebt, a.g.e., III, 571 Hz. ve V,2185-2186. 208;taşıması es-Sebt,için a.g.e., III, 571 veHz. V,2185-2186. a.g.e.,, IX, 355; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 39 bedevinin devesinin sırtında yağır ve tırnaklarında yara olmadığını söylemiştir. İşte bunun üzerine bedevî şöyle demiştir: 39 39 s-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V,2185-2186. eve z(ve (ve sorumluluk sorumluluk sorumluluk sorumluluk sorumluluk hissetme), hissetme), hissetme), hissetme), hissetme), 72 Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS Sen yeminini çöz (ve sorumluluk 39 39 39 39 39 Senhissetme), yeminini çöz (ve sorumluluk hissetme), âreti reti tiffâreti effâreti yalan yalan yalan yalan yalan yere yere yere yere yemin yere yemin yemin yemin yemin eden eden eden eden eden günahkâr günahkâr günahkâr günahkâr günahkâr 39 ü ifadesi kasten yemini bozma keffâreti yalan yere yemin günahkâr çünkü eden kasten yemini bozma keffâreti yalan yere yemin eden39 günahkâr ifadesi ifadesi ifadesi ifadesi yeminini yeminini yeminini yeminini yeminini Sen yeminini çöz (ve sorumluluk hissetm Sen yeminini çöz (ve sorumluluk hissetme), şiirdeki ifadesi yeminini “yavaş yavaş çöz” manasına gelmektedir. Taberî’ye nedir ifadesi yeminini Sen yeminini çöz yeminini (ve sorumlul üzerinedir ifadesi den den den den den eminini çöz (ve sorumluluk hissetme), ni çöz (ve göre aslında burada sorumluluk hissetme), çünkü kasten yeminiyoktur. bozma keffâreti yalan yere yemin eden39 günah 39 günahkâr çünkü kasten yemini bozma keffâreti yalan yere yemin eden “çözmek” den başka bir “fiil” Ona göre dildeki her “ca’l” çünkü kasten yemini bozma keffâreti yalan yere yemin ede den den buradaki buradaki buradaki buradaki buradaki gibi, gibi, gibi, gibi, gibi,yalan 39 günahkâr 39eden bozma keffâreti yere yemin ma keffâreti yalan yeregibi, yemin eden günahkâr üzerinedir ifadesi yeminini buradaki kendisiyle bağlantısı olan fiilin “delili ve kılavuzu”dur ve manada herhangi üzerinedir ifadesi yeminini Onaüzerinedir göre dildeki her buradaki gibi, ifadesi yeminini Ona göre dildeki 40her buradaki gibi, 4040 4040 40 ifadesi yeminini ifadesi yeminini bir payı yoktur. den den 40 d 40 ve dur ve dur ve berî aberî îrî ve veveveve veOna göre dildeki her den den buradaki gibi, Ona göre dildeki her buradaki gibi, Ona göre dildeki her buradaki gibi, İbn Atiyye’ye göre ise Taberî’nin “ca’l’in tek başına kullanılmadığı ve sadece başka bir Taberî ve Taberî ve gg gburadaki g buradaki 40 40 dildeki ve dur edilebilir veve 40 i her gher gibi, gibi, dur ve ve dur ve fiille birlikte kullanıldığı” görüşü kabul bir görüş değildir. Çünkü eğer “ca’l”, sadece g ce g40 -i -i mukârebede -i mukârebede -i mukârebede -i mukârebede mukârebede 40 Taberî olduğu gibi edur ve Taberî’nin dediği şekilde olursa, ef ’âl-i mukârebede sürekli Taberî kendisiyle ve başka-i mukârebede Taberî , Hâlbuki -i mukârebede , g gelmesi gelmesi gelmesi gelmesi gelmesi gerekir. gerekir. gerekir. gerekir. gerekir. Hâlbuki Hâlbuki Hâlbuki Hâlbuki c c c c c , , , , , sadece bir fiilin gelmesi gerekir. Hâlbuki “ca’l” fiili,sadece her zaman bu şekildegelmesi gelmemektedir. ve sürekli TaberîTaberî vesadece g gerekir.g Hâlbuki c , sürekli gelmesi gerekir. Hâlbuki c , 41 , -i mukârebede mektedir. emektedir. edir. ektedir. ktedir.Mesela Mesela Mesela Mesela Mesela Mesela “Karanlıkları ve aydınlığı yarattı” âyetinde geçen “ca’l” , -i g g , -i mukâreb her zaman gelmemektedir. Mesela gelmemektedir. Mesela 1zaman 41âyetinde sürekli için İbn Atiyye’ye göre gelmesi gerekir. Hâlbukiilgili c durum, , fiiline başka bir fiil-i bitişmediği fiiliyle âyetinde etinde âyetinde âyetinde sürekli“ca’l” gelmesi gerekir. cHâlb , -i mukârebede 41 âyetinde mukârebede sürekli gelmesi gerekir. Hâlbuki 41 âyetinde 42 her zaman gelmemektedir. Mesela Taberî’nin zikrettiği gibi değildir. gelmemektedir. Mesela gerekir. , gerekir. Hâlbuki c k. c her , ( her ) zaman gelmemektedir. zaman Mesela k. gelmesi k.gelmesi (( )) Hâlbuki 41 âyetinde 41 âyetinde 43 42 41 âyetinde gelmemektedir. k.“Zannetmek” gelmemektedir. k.Mesela “Basra’yı Bağdat k. Mesela ( ( () ) )manasına gelmektedir. . 4343 Mesela 42 . 43 41zannetti” 41 âyetinde 43 43 44 Bu manaya “zanne ve kardeşleri”nden, âyetinde örneğinde,, bu manadadır. , 444344 geldiğinde -- .42 44 42 . “Ef ’âl-ı Kulûb”dan olmaktadır. 45 , , , - - l.Yâkut el.42 44 44 44 4545 Yâkut Yâkut elell.l. 45 45 Yâkut 45 45 l. elYâkut Ha el-Ansî l. Yâkut el- el- aktardığına göre manasına gelmektedir. el-Gurayfî Yâkut el-Hamevî’nin Ha l.l. “Tebyîn/açıklama” el-Gurayfî el-Ansî Ha el-Gurayfî el-Ansî 39 Ha el-Gurayfî el-Ansî el-Ansî Ha Ha onlaraonlar gösterdik ve bunun el-Gurayfî el-Ansî el-Gurayfî el-Ansî’nin el-Gurayfî “Doğru yolu üzerine onlara onlar onlara gösterdikve vebunun bununüzerine üzerine onlar onlara gösterdik gösterdik ve bunun üzerine onlar nereye yöneldilerse, işlerinde sebat üzere oldular” onlara gösterdik ve bunun üzerine onlar onlara gösterdik ve bunun üzerine onlar sebat üzere oldular ifadesinde geçen gösterdik onlar 39 39 ve bunun sebat üzere üzereonlara oldular ifadesinde geçenüzerine sebat oldular ifadesinde geçen 46 ifadesinde geçen “ca’l” fiili de “tebyîn” manasına gelmektedir. 46 sebat üzere oldular ifadesinde geçen sebat üzere oldular ifadesinde geçen sebat üzere oldular ifadesinde geçen 4646 39 46 46 46m. ( ) m. “Nisbet etmek”(( “Zeyd’in senin karm. )) manasına gelmektedir. 47 ifade 47 Ebû m. ( ) m. ( ) senin ettim m. ( ) 47 47 deşinsenin olduğunu ifade ettim” örneği senin ifade ettimbu şekildedir. ifade ettim Ebû 47 47 senin ifade ettim senin ifade ettim n.ifade Ona, 47ise ise Ebû senin ettim Ebû n. Ona, ise n.662; Ona, a.g.e., VII, 29 ve VIII, 662; ez-Zebîdî, a.g.e., XIII, .e., .g.e., a.g.e., a.g.e., a.g.e., VII,VII, VII, 29VII, 29 VII, ve 2929 ve VIII, ve 29VIII, veVIII, ve VIII, 662; VIII, 662; ez-Zebîdî, 662; 662; ez-Zebîdî, ez-Zebîdî, ez-Zebîdî, ez-Zebîdî, a.g.e., a.g.e., a.g.e., a.g.e., a.g.e., XIII, XIII, XIII, XIII, XIII, 48 Ona, iseise n.n.bn.b Ona, ise yani b 301. Ona, 4848 a.g.e., XIII, yani yani a.g.e., VII, Hafs 29Ebû veÖmer, VIII, ez-Zebîdî, XIII, a.g.e., VII,tırnak29 ve / VII, 29 ve VIII,40662; / et-ez-Zebîdî, a.g.e., “Ebû devemin sırtında yağır, -i 662; Cerîr, - a.g.e., - VIII, 662; , ez-Zeb -ierîr, Cerîr, -iCerîr, -iCerîr, Cerîr, - - - yani - yani - larında , , , , , 48 01. 48 48 301. 301. b b yara olmadığına dair yemin etti. Ey Allah’ım eğer o yalan yere yemin etmiş ve doğrudan ayrılmışsa onu affet” o. yani b Taberî, (Thk. Komisyon), elEbû o. o. Ebû 40 40 ---Cerîr,et- VIII, 662; ez-Zebîdî, , -ietCerîr,-301. , Cerîr, Bkz. İbn Manzûr,-i a.g.e., VII, 29 ve a.g.e., XIII, a.g.e., VII, 29-i ve VIII, 662; ez-Zebîdî, a.g.e.,-o.o.o.el- Ebû Ca’fer - - - (Thk. - -İbn-i Taberî, Komisyon), el- Te’vîli’l-Kur’ân, aberî, (Thk. Komisyon), - Muhammed (Thk. Komisyon), el- Komisyon), 40 et-Taberî, Cerîr,301. Câmiu’l-Beyân fîTaberî, Tefsîru’t-Taberî, (Thk. Fakat Ahmed 29 ve VIII, 662; ez-Zebîdî, a.g.e., a.g.e., a.g.e., VII,el-Mektebetu’t-Tevfîkiyye, 29 VII, ve VIII, 662; ez-Zebîdî, a.g.e.,2004, XIII,40 Kahire, VII,XIII, 154. Şiirde- geçen49 ifadesi komisyonun tahkik ettiğinin ve- bu( çalışmada Fakat Fakat Fakat Fakat Fakat Ahmed Ahmed Ahmed Ahmed Ahmed ) -i Cerîr, ) 4949 et, ) nin ( ) ) nin ( ) bizim de esas aldığımız el-Mektebetu’t-Tevfîkiyye baskısında (kötü, alçak) şeklindedir. Fakat Fakat AhmedAhmed Muhammed FakatKomisyon), Ahmed Taberî, (Thk. el49 49 49 nin ( ( ) -Muhsin ) ) çıkanet-baskı ile Abdu’l-Muhsin et-i olup Cerîr,-i Cerîr, - olup-, Şâkir’in, tahkik )- ) )ve Mektebetunin nin(Teymiye’den Şâkir-ile Mahmûd Muhammed ettiği İbn Muhsin uhsin n-Muhsin sin et-et-et-et-olup n),et-el- Türkî’nin tahkik ettiği Dâru Hicr baskısında et-i Cerîr, ise yukarıdaki -Muhsin gibi şeklindedir. Bkz. et-Taberî, Ebû Ca’fer et50 -Muhsin et- Muhamolup olup ve Ahmedkelimeleri de olup med 50İbn-i et-et-et-et-et-gelmektedir. -i -iCerîr, -iCerîr, -igelmektedir. Cerîr, -iCerîr, Cerîr, kelimeleri 50 -Muhsin etgelmektedir. ve kelimeleri de ve - (Thk. Fakat Ah - de - Âyi’l-Kur’ân, Cerîr, Câmiu’l-Beyân an Te’vîl-i Muhammed -Kur'ân Şâkir ve Mahmûd-ietet- - Muhammed Cerîr, Cerîr, 50 50 51 ur'ân nân gelmektedir. veve- Kâhire, kelimeleri de Şâkir),50Mektebetu İbnetTeymiyye, ts., XI, 250; et-Taberî, Ca’fer Cerîr, Câmiu’l-Beyân gelmektedir. ve kelimeleri gelmektedir. kelimeleri de-Kur'ân-iEbû et- an 5151 Fakat Ahmed Fakat Ahmed - de - Muhammed İbn-i -Kur'ân etet-et- et-et-Kur'ân Te’vîl-i Âyi’l-Kur’ân, (Thk. Abdullah 51 b.51Abdu’l-Muhsin et-Türkî), Dâru Hicr, 2001, IX, -i Cerîr, - Kâhire, - 146. -Kur'ân, (Thk. Abdullah -Muhsin etet52 Bub. et- 51 5252 Bu - - - --Kur'ân, - -Kur'ân, -Kur'ân, -Kur'ân, -Kur'ân, (Thk. (Thk. (Thk. Abdullah (Thk. Abdullah Abdullah Abdullah Abdullah b. b.b.b.b.- - - - 41 6.(Thk. En’âm,1. Bu et- et-Türkî), Muhsin Dâru Hicr, -Kâhire,-Kur'ân, 2001, IX, 146. et-i C -i Cerîr, (Thk. Abdullah b. -i Cerîr, -Kur'ân, (Thk. Abd et-Muhsin 41 (Thk. 52 52Bu 1, 01, 001, X, 2001, IX, 146. IX,IX, 146. 146. IX,146. 146.-Muhsin 42 el-Endülüsî, el-Muharreru’l-Vecîz fî 52Tefsîri’l-Kitâbi’l-Azîz, -ietCerîr,İbn Atiyye, - Ebû Muhammed - Abdu’l-Hak -Kur'ân, Abdullah b. Muhsin - et-Türkî), Dâru Muhsin et-Türkî), Dâru Hicr, Kâhire, 2001, IX, ve 146. Bu Hicr, Kâhire, 2001, IX,Dâru 146. İbn-i manadan olmak üzere ifadesi, Bu -Kur'ân manadan olmak üzere ve ifadesi, manadan olmak üzere ve ifadesi, et-i Cerîr, -i Cerîr, 42 41 41 Beyrût,2001, 2002,IX, s. 601. -Hak el-Endülüsî, eluhsin et-Türkî),et-Dâru Hazm, Hicr, Kâhire, 146. et53 olmak üzere ifadesi, manadan üzere ifadesi, da, ücret sevaptan üzere veİbn Sîde, ifadesi, 42- - - - -53 --Kur'ân -Kur'ân el-Endülüsî, Hak ak Endülüsî, el-Endülüsî, el-Endülüsî, el-Endülüsî, elel-manadan el-manadan el-olmak - -olmak - -el-Vucûh -ve’n-Nezâir, -53ve -159; 43el- el-Askerî, s.- ve I, 327; İbn Manzûr, a.g.e.,s.daha II, 147; 977; daha Azîz a.g.e., -i42Hazm, Beyrût, 2002, 601. -Hakve el-Endülüsî, -Hak el-Endülüsî, el- el-Fîrûzâbâdî, -a.g.e., -s. elda, ücret ve sevaptan daha da, ücret ve sevaptan -i Cerîr, -Kur'ân, (Thk. Abdullah b. etet- Azîz ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206.el601. 1.s. ,601. s.601. 601. Azîz -i Hazm, Beyrût, 2002, s. 601. 2002, s. -Hak el-Endülüsî, - Beyrût, -601. - sevaptan 53 53 53 -i Hazm, da, ücret veve daha da, ücret ve sevaptan daha da, ücret sevaptan daha Muhsin et-Türkî), Dâru Hicr, Kâhire, 2001, IX, 146. r, -Kur'ân, (Thk. Abdullah b. ____________________________________________________________________________________ 44 - İbn Akîl, a.g.e.,s. s.601. 213; İbn Hişâm -Kur'ân, (Thk. Abdullah b. el-Ensârî, - Şerhu Şuzûri’z-Zeheb, s. 369; es-Sâmerrâî, a.g.e., II, 29. -i Hazm, Beyrût, 2002, zîz 41 Hicr, Kâhire, 2001, 146. 45 Ebu’l-Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî,42a.g.e., XXVIII, 207. âhire, 2001, IX, 146.IX, el- Dâru’l-Garbi’l46 Yâkût el-Hamevî er-Rûmî,43 Mu’cemu’l-Udebâ, İrşâdu’l-Erîb ilâ Ma’rifeti’l-Edîb, -Hak (Thk.el-Endülüsî, İhsân Abbâs), el-Askerî, -Nezâir, s. 159Beyrût, a.g.e., II, 147; 4343 el-Askerî, Azîz -i Hazm, 2002, s. 601. el-Beyrût, -Nezâir, 159a.g.e., a.g.e., II,147; 147; a.g.e., a.g.e., II,a.g.e., İslâmî, IV,1822; Ebu’l-Bekâ, -Hakel-Askerî, el-Endülüsî, el- 1993, - s.s.159 -el- s. 347-348. -Hak el-Endülüsî, el-el- -Nezâir, - a.g.e., el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; ez-Zebîdî, XXVIII, 206. 43 43s. 43 el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., I,s.s.327; 977; ez-Zebîdî, a.g.e.,II,147; XXVIII, 206. el-Fîrûzâbâdî, 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. 47 İbn Sîde, a.g.e., İbn Manzûr, a.g.e., el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.a.g.e., 977; Ebu’l-Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, 601. el-Askerî, -Nezâir, a.g.e., a.g.e., ,Beyrût, 2002, s.2002, 601. el-Askerî, el-el-a.g.e., -Nezâir, 159 a.g.e., a.g.e., II,II,147; el-Askerî, el-Nezâir, s.159 159 a.g.e., II,147; 147; 44 s.s. a.g.e. a.g.e., -Zeheb, -Ensârî, -Zeheb, s. 369; es-Sâmerrâî, 4444 a.g.e. -Ensârî, -Zeheb, s. 369; es-Sâmerrâî, a.g.e. -Ensârî, s. 369; es-Sâmerrâî, a.g.e., XXVIII, 208. el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206.206. el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, a.g.e., II, 29. 44 44 a.g.e., 44 a.g.e., II,II,a.g.e. 29. 29. a.g.e. -Ensârî, -Zeheb, es-Sâmerrâî, -Ensârî, -Zeheb, s.s.369; es-Sâmerrâî, a.g.e. -Ensârî, -Zeheb, s.369; 369; es-Sâmerrâî, 45 -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 4545 7 207. -Bekâ, a.g.e., 347-348;46ez-Zebîdî, ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 207. -Bekâ, a.g.e., a.g.e., XXVIII, 207. a.g.e., 29. a.g.e., II,II,29. a.g.e., II, 29. s.s.347-348; 7-Edîb 7 Yâkût el-Hamevî er-Rûmî, 46 45 Yâkût 4645 45 Yâkût-Bekâ, el-Hamevî er-Rûmî, - 207. -Edîb el-Hamevî er-Rûmî, -- a.g.e., -XXVIII, -Edîb -Bekâ, a.g.e., ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 207. 7 77 77 a.g.e., s.s.347-348; ez-Zebîdî, XXVIII, -Bekâ, a.g.e., s.347-348; 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., 207. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348. 46 46 46 -Bekâ, a.g.e., s.-Edîb s.347-348. 347-348. -- er-Rûmî, --er-Rûmî, a.g.e., Yâkût el-Hamevî er-Rûmî, -Edîb Yâkût el-Hamevî -- - - -Bekâ, Yâkût el-Hamevî -Edîb II,147; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. 7 47 a.g.e., a.g.e., 4747 - el-Gurayfî el-Ansî Ha el-Gurayfî el-Ansî el-Gurayfî Ha el-Gurayfî el-Ansî Ha el-Ansî el-Ansî sebat üzere oldular ifadesinde geçen sebat üzere oldular ifadesinde geçen sebatel-Gurayfî üzere oldular ifadesinde geçenoldular sebatgösterdik üzere ifadesinde geçen sebat sebat üzere üzere oldular oldular ifadesinde ifadesinde geçen geçen sebat ü onlaragösterdik gösterdik vebunun bununüzerine üzerineonlar onlar onlara bunun üzerine onlar onlara ve onlara ve onlar onlara gösterdik gösterdik ve bunun bununveüzerine üzerine onlar 46 46 46 46 46 46 46 sebatüzere üzereoldular oldular ifadesinde ifadesindegeçen geçen sebat üzere ifadesinde oldular ifadesinde sebat sebat oldular geçen sebat üzere üzere oldular ifadesinde geçen geçen ( ) m. ( ) m. ( ) m. ) m. m. 46 ( (( )) 4646 46 m. ( ) 46 47 47 47 enin ifade ettim ifade senin ettim senin ifade ettim 47 MANALARI “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN 47 4773 senin ifade ettim senin senin ifade ifade ettim ettim senin ifade ) (( )) m. ( )( m.Ona, m. iseOna, n. Ona, ise n. Ona, iseOna, n. ise 47 47 n. n. Ona, ise ise 47 47 ifadeettim ettimsenin senin ifade ettim 48 n. Ona, ifade 47 ifade ifade ettim ettim 48 48 b yani yani bb senin 48 48 48 yani b yani yani b b Ona, ise şundan n. Ona, dolayı şunu şart koştu” Ona, ise “Ona, n. Ona, ise n.n. Ona, ise ise ise yani b yani “birine o. o. 48 48 manasına o. 48 o. 48o. 48 bir şeyi şart koşmak” gelmektedir. o. yani b 48 yani yani bb o. o. ise yapılan gelmektedir. Bu o.49o. 49 49 ) bir iş karşılığında nin ) nin )) ( 49verilen (( 4949ve)) )karşılık manasına ninücret nin ( ) nin (( ) ) kelimenin ücret ve sevap kelimelerinden daha kapsamlı bir manası vardır.49nin “Ceâil”)) 49 olup olup olup 49 olup 4949 a50 ) ) ise “caîle”nin olup, gitmesi için başkasına nin (4949( olup ) nin ( olup ) nin ) )çoğulu )) “bir kişinin, (( nin))savaşa nin yerine 50 ve ir.50 gelmektedir. kelimeleri de kelimeleri ve de gelmektedir. ve kelimeleri de 50 50 50 50 gelmektedir. ve kelimeleri de 50 verdiği ve kelimeleri de “yapılan bir iş ve gelmektedir. gelmektedir. Ayrıca ve kelimeleri kelimeleri de de olup şey”51manasına gelmektedir. gelmektedir. olup olup 51 51 5151 Ezherî ve51 51 karşılığında verilen ücret” manasına gelmektedir. Cevherî’ye göre ise keli50 50 ve gelmektedir. kelimeleri de gelmektedir. ve ve kelimeleri de 50 ve kelimeleri de gelmektedir. ve kelimelerikelimeleri de 52 Bude 52 52 Bu 52 54 Bu 54 52 mesi “yapılan bir iş karşılığında verilen ücret” manasına gelmektedir. Bu manadan umumidir. kelimesi umumidir. Bukelimesi 5252 Bu 51 Bu 5151 51 51 olmak üzere ve ifadesi, 5454üzere 55 manadan olmak ve ifadesi, olmak üzere ve ifadesi, “yaptığı iş karşılığında ona ücret verdi” manamanadan olmak üzere ve ifadesi, 55 54 54 umumidir. kelimesi da gelmektedir. 54 gelmektedir. umumidir. kelimesi da ifadesi, manadan olmak üzere ve da ifadesi, umumidir. kelimesi da dir. kelimesi umumidir. kelimesi da 52 Bu manadan manadan olmak üzere üzere ve ve ifadesi, 5252Bu 52 Buolmak manadan olmak üzere ve 52 Bu Bu 53 53 54 54 53 53da, sındadır. lafzı ücret ve sevaptan daha umumidir. kelimesi olumsuz bağ- vaadi vaa da, ücret ve sevaptan daha umumidir. kelimesi 555555 da, ücret ve sevaptan daha da, ücret ve sevaptan daha 53 55 gelmektedir. ise 55 53 53 da, ücret ve da, gelmektedir. sevaptan daha gelmektedir. ktedir. ve gelmektedir. 53 da, ücret ücret ve ve sevaptan sevaptan daha daha vemanadan ifadesi, manadan olmak üzere ve ve ifadesi, ifadesi, 55 ifadesi, olmak üzere manadan olmak üzere ifadesi, lamda, “rüşvet” manasına davaadi gelmektedir. 55 iseise bilinmesi zor vaadi ise bilinmesigelmektedir. bilinmesi zor vaadi bilinmesi zor vaadi zor vaadi bilinmesi zor 53 ise 5353 53 da, ücret ücret veise sevaptan daha ve sevaptan da, ve sevaptan daha 53 da, ve sevaptan daha da, ücret ücretda, veücret sevaptan daha daha ise Fıkıhta “Ceâle” yahut “Ciâle” vaadi ise “belli bir iş yagelmektedir. da bilinmesi zor Fakihler meçhulvaadi bir iş Fakihler a gelmektedir. a î, el-4343 el-Askerî, -Nezâir, s. 159 a.g.e., a.g.e., II, 147; karşılığında kabul edips. 159 yüklenmek” manasına gelmektedir. 56 el-Nezâir, s.s.bir 159 a.g.e., a.g.e., II, 56 el-Askerî, el-Nezâir, 159 bedeli a.g.e.,-Nezâir, a.g.e., II, 147; 147; 43 el-Askerî, gelmektedir. Fakihler konu ederler. konu Fakihler ederler. gelmektedir. Fakihler el-a4343aaa el-Askerî, a.g.e., a.g.e., 147; gelmektedir. Fakihler ktedir. Fakihler a belli gelmektedir. Fakihler 43a.g.e., el-Askerî, elel-Nezâir, -Nezâir,s. s.159 159 a.g.e., a.g.e., a.g.e., II,II, 147; el-Askerî, el- II, -Nezâir, s.147; 159 âbâdî, a.g.e., s. 977; ez-Zebîdî, XXVIII, 206. 56 el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.s.a.g.e., 977; a.g.e., XXVIII, 206. el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., 977; ez-Zebîdî, ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. ez-Zebîdî, “Ceâle vaadine” daha çok kaybolmuş bineği yahut kaçmış köleyi konu ederler. el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; a.g.e., XXVIII, 206. gelmektedir. Fakihler a 56 el-Fîrûzâbâdî, el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., a.g.e., s. s. 977; 977; ez-Zebîdî, ez-Zebîdî, a.g.e., a.g.e., XXVIII, XXVIII, 206. 206. 56 56 56 konu ederler. 44 p. ve 44 el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; ez-Zebîdî, a 56 p. ve a.g.e. -Ensârî, -Zeheb, s. 369; es-Sâmerrâî, konu ederler. konu ederler. konu ederler. a.g.e. -Ensârî, -Zeheb, s. 369; es-Sâmerrâî, a.g.e. -Ensârî, -Zeheb, s. 369; es-Sâmerrâî, konu ederler. 43 44 43 ezâir, s. 159 a.g.e., a.g.e., II, 147; 44 44 II, 147; el-Askerî, el- -Nezâir, -Nezâir, s. 159a.g.e. a.g.e., a.g.e., 147;es-Sâmerrâî, -Ensârî, -Zeheb, s.II,369; ezâir, s. 159 43 el-Askerî, a.g.e., a.g.e., els. 159 a.g.e., a.g.e., II, 147; 44 a.g.e. -Ensârî, -Ensârî, -Zeheb, s.s. 369; 369; es-Sâmerrâî, es-Sâmerrâî,-Ens el-Askerî, el-Nezâir, a.g.e. s. 159 a.g.e., a.g.e., II, 147; 56 -Zeheb, a.g.e. I, 29. a.g.e., II, 29. konu ederler. a.g.e., II, 29. 57 p.XXVIII, ve 77; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. bez, tutak . B el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. indirmede II, s. 29.977; a.g.e., bez, tutak ve kelimeleri ise “tencereyi ateşten kullanılan 7;p.ez-Zebîdî, a.g.e., 206. p.ez-Zebîdî, ve p. ve el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. II, II, 29. 29. p. ve el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.a.g.e., 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. 45 45 a.g.e., II,bez, 29. tutak vb. kâ, a.g.e., s.ve 347-348; a.g.e., XXVIII, 207. -Bekâ, a.g.e., s.s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 207. -Bekâ, a.g.e., 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 207. ez-Zebîdî, 44 45 44 -Ensârî, -Zeheb, s. 369; es-Sâmerrâî, 45 45-Ensârî, a.g.e. -Ensârî, -Zeheb, s. 369; es-Sâmerrâî, -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; a.g.e., XXVIII, 207. -Ensârî, -Zeheb, s. 369; es-Sâmerrâî, 44 a.g.e. -Zeheb, s. 369; es-Sâmerrâî, 57 45 -Bekâ, -Bekâ, a.g.e., a.g.e., s. s. 347-348; 347-348; ez-Zebîdî, ez-Zebîdî, a.g.e., a.g.e., XXVIII, XXVIII, 207. 207. p. ve 57 a.g.e. -Ensârî, -Zeheb, s. 369; es-Sâmerrâî, 46 46 Yâkût -Bekâ, a.g.e., s.“Ten347-348; bez, tutak olmak üzere -Hamevî er-Rûmî, - kullanılmaktadır. ifadesiifadesi Tencereyi bezleez-Zebîdî, indirdi şeyler” için Bu.---Edîb manadan olmak üzere ifadesi Tencereyi bezle i bez, tutak er-Rûmî, Bumanadan manadan olmak el-Hamevî --Bu manadan bez, tutak .olmak Bu manadan olmak üzere Yâkût el-Hamevî er-Rûmî, -Edîb utak .57-el-Hamevî üzere 46 29.Yâkût bez, tutak .5757.57Bu Bu manadan olmak üzere 46 46 Yâkût a.g.e., II, er-Rûmî, - -Edîb -üzere 46 Yâkût Yâkût el-Hamevî el-Hamevî er-Rûmî, er-Rûmî, ----Edîb -Edîb -Edîb 57 a.g.e.,-45-II, II, 29. 29. el-Hamevî er-Rûmî, - a.g.e., -Bekâ, a.g.e., s. 347-348. 58 s. -Bekâ, a.g.e., 347-348. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348. bez, tutak . Bu manad 58 45 58 cereyi bezle indirdi” manasına gelmektedir. -348;47 ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 207. -Bekâ, a.g.e., s.ez-Zebîdî, 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, -bezle -indirdi 347-348. 58 348; ez-Zebîdî, XXVIII, 207. ifadesi Tencereyi bezle indirdi . ..58-Bekâ, ( a.g.e., )- (kelimesi isim olarak 45 a.g.e., 58 -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; a.g.e., XXVIII, kelimesi isim ifadesi Tencereyi . -- q.a.g.e., q.s. -Bekâ, -- 207. -- - 207. -Bekâ, a.g.e., s.s.)-347-348. 347-348. ifadesi Tencereyi bezle indirdi adesi Tencereyi bezle indirdi . -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 207. ifadesi Tencereyi bezle indirdi 47 a.g.e., a.g.e., II,147; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. a.g.e., a.g.e., II,147; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. a.g.e., a.g.e., II,147; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. 46 -Yâkût 47 , -Edîb 47 47 el-Hamevî er-Rûmî, - a.g.e., -Edîb a.g.e., a.g.e., II,147; - -4646 Yâkût -Edîb el-Hamevî er-Rûmî, --Edîb 47 a.g.e. a.g.e., a.g.e., a.g.e., II,147; II,147; el-Fîrûzâbâdî, el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. a.g.e. ifadesi Tencereyi Yâkût er-Rûmî, -isimolarak -Edîbel-Fîrûzâbâdî, a.g.e., a.g g.e., ez-Zebîdî, a.g.e., 208. q. ( isim )a.g.e., isim ise hurma fidesi gelmektedir. Müfredi isebezle Bekâ, s.s.el-Hamevî 347-348; a.g.e., XXVIII, 208. gelmektedir. Müfredi iseindirdi dir.59 --dir Bekâ,(a.g.e., a.g.e., 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 208. q. (XXVIII, )kelimesi kelimesi olarak ise hurma fidesi (ez-Zebîdî, ))olarak kelimesi isim olarak ise hurma fidesi q. s. 347-348; ) q. kelimesi ise hurma fidesi q. ( kelimesi isim olarak ise hurma fidesi q. “Ca’l” kelimesi isim olarak ise “hurma fidesi” manasına gelmektedir. Müfredi -Bekâ, s. 347-348. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348. Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 208. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348. Bekâ, Bekâ, a.g.e., a.g.e., s. s. 347-348; 347-348; ez-Zebîdî, ez-Zebîdî, a.g.e., a.g.e., XXVIII, XXVIII, 208. 208. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348. Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e âbâdî,4848 a.g.e. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 47 el-Fîrûzâbâdî, 48 a.g.e., 47 q.-Bekâ, )347-348; isim olarak ise hur 595959 59 a.g.e., II,147; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. 4848a.g.e. - a.g.e., II,147; a.g.e. - ez-Zebîdî, el-Fîrûzâbâdî, -Bekâ, el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, a.g.e., 47 a.g.e., a.g.e., el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. 59a.g.e. gelmektedir. ise dir. 2.(48 --s.C-a-l Kökünün Kur'ânel-Fîrûzâbâdî, el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. a.g.e. a.g.e., a.g.e., s.el-Fîrûzâbâdî, 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., a.g.e., XXVIII, XXVIII, 59-II,147; 2.kelimesi C-a-l Kökünün Kur'ângelmektedir. Müfredi ise dir. a Müfredi şeklindedir. gelmektedir. Müfredi ise dir. a.g.e., a.g.e., II,147; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e.s.-Bekâ, ktedir. Müfredi iseII,147; dir. a.g.e. -Bekâ, gelmektedir. Müfredi ise dir. 206. 206. ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 208. Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 208. 206. z-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 208. Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 208. 59 206. 206. a.g.e., s. 347-348; a.g.e., XXVIII, 208. 49 gelmektedir. Müfredi ise dir. 49 el206. s.Kökünün 101;Bekâ, ez-Zebîdî, XXVIII,ez-Zebîdî, 209. s.s.a.g.e., 101; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 209. Kökünün Kur'ân2.a.g.e., ela.g.e., 101; ez-Zebîdî, a.g.e., 209. 49 C-a-l Kökünün Kur'ân2. C-a-l Kökünün Kur'ân48 2. a.g.e., C-a-l -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 49 49XXVIII, el-Fîrûzâbâdî, -Bekâ, a.g.e., s.101; 347-348; a.g.e., XXVIII, 2.2.48C-a-l C-a-l Kökünün Kur'ânel-a.g.e. a.g.e., s. 101; ez-Zebîdî, XXVIII,ez-Zebîdî, 209. -Bekâ, s.Kur'ân347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 48 a.g.e., el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., 49 elelela.g.e., s.s.a.g.e., 101; ez-Zebîdî, ez-Zebîdî, a.g.e., a.g.e.,XXVIII, XXVIII, XXVIII, 209. 209. Sözlükte birçok manaya gelen el-Fîrûzâbâdî, a.g.e. -Bekâ, a.g.e., s.a.g.e., 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, Sözlükte birçok manaya gelen a.g.e., s. 101; ez-Zebîdî, a.g.e î, 5050 el-Halebî, -Huffâz, I, 328. -Huffâz, I, 328. el-Halebî, -Huffâz, I, 328. 50 48 el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; Ebu’l-Bekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 206. 2. C-a-l Kökünün Kur'ân- -Huffâz, I, 328. 206. el-Halebî, 5050 el-Halebî, -Huffâz, I, 328. -Huffâz, 206. 50 el-Halebî, el-Halebî, -Huffâz, I,I,328. 328. 206. 51 51 Halîl Ahmed, a.g.e. a.g.e., s. 168; ela.g.e., s. 101; ez60 b. Ahmed, a.g.e. a.g.e., s. 168; ela.g.e., s. 101; ez60 Bundan Halîl b. Ahmed, a.g.e. a.g.e., s. 168; ela.g.e., 49 49XXVIII, el-İsfehânî, a.g.e., s.manaya 101; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 209. 51 a.g.e., Sözlükte birçok manaya gelen kökü, Kur'ânüçüç defa Bundan da ezbu da k 49 defa Sözlükte birçok manaya gelen kökü, Kur'ânüçyüz yüz ez-Zebîdî, a.g.e., 209. 51 51 el101; ez-Zebîdî, XXVIII, Sözlükte birçok manaya gelen kökü, Kur'ânyüz Halîl b.s.kökü, Ahmed, a.g.e. a.g.e., 168;ezela.g.e., s. 101;a.g.e. ezez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 209. Sözlükte birçok manaya gelen Kur'ânüç209. yüz s. s.101; 49 ela.g.e., s. 101; ez-Zebîdî, a.g.e., 209. birçok gelen kökü, Kur'ânüç yüz 51 s. Halîl HalîlXXVIII, b.b. a.g.e., Ahmed, Ahmed, a.g.e. a.g.e. a.g.e., a.g.e., s.Halîl 168; 168; ela.g.e., a.g.e., s.s. 101; 101; ezela.g.e., a.g.e., XXVIII, 209. b.elAhmed, - Sözlükte -Belâga -Fikr, Beyrût, --s. 101; ez-Zebîdî, -Belâga -Fikr, Beyrût, -Belâga -Fikr,Sözlükte Beyrût, -Belâga 50 el-Halebî, Umdetu’l-Huffâz, I, 328. 50 50 z,I,I,328. 328. el-Halebî, -Huffâz, I, 328. -Fikr, Beyrût, 50 el-Halebî, birçok manaya gelen kökü, Kur' -Huffâz, I, 328. 60 -Belâga -Belâga -Fikr, -Fikr, Beyrût, Beyrût, el-Halebî, -Huffâz, I,606060 328. 60 Bundan Bundan dada bubu kökün, Kur'ân kelime hazinesinin önemli bir unsuru önemli bir Cârullah unsuruEbu’l-Kâsımdefa da bu kökün, Kur'ân kelime hazinesinin 95;defa el-Halebî, -Huffâz, I, 328. defa Bundan kökün, Kur'ân kelime hazinesinin daa.g.e., bua.g.e., kökün, Kur'ân kelime hazinesinin 2006, s.s.a.g.e., 95; el-Halebî, -Huffâz, I,Bundan 2006, 95; el-Halebî, -Huffâz, I, 328. 328. defa Bundan da bu kökün, Kur'ân hazinesinin 51 defa Halîl b. Ahmed, I,246; İbn Fâris, a.g.e., s.a.g.e., 168; el-İsfehânî, s. 101; ez-Zemahşerî, 51 51 s. 168; ela.g.e., s.101; 101; ezHalîl b. Ahmed, a.g.e. s.I, 168; el-a.g.e., a.g.e., 101; ez2006, s. 95; el-Halebî, -Huffâz, 328.kelime s.Ahmed, 168; els. ez51 a.g.e., Halîl b. a.g.e. a.g.e., s. 168; ela.g.e., 101; -Huffâz, -Huffâz,s. I,I,328. 328. 2006, 2006, s.s.IV, 95; 95; el-Halebî, el-Halebî, Halîl b.Mahmûd Ahmed, a.g.e. a.g.e., s.Beyrût, 168; ela.g.e., s. 101; ezez-s. 2006, 60 s.I, 95; el-Halebî, -Huffâz, î, 5252 el-Ezherî, -önemli Luga, I,374; el-Cevherî, es, IV, 1656. Luga, I,374; el-Cevherî, es, 1656. defa Bundan da bu kökün, Kur'I, el-Ezherî, Luga, I,374; el-Cevherî, es, IV, 1656. b. Ömer, Esâsu’l-Belâga, Dâru’l-Fikr, 2006, s. 95; el-Halebî, Umdetu’l-Huffâz, 328. 52 birbir Bu kök -Belâga -Fikr, Beyrût, 52 52- kök -Fikr, ,,Beyrût, el-Ezherî, - Luga, I,374; el-Cevherî, es- -Belâga ,-Fikr, IV, 1656. - - bir5353 unsuru -Belâga -Fikr, Beyrût, Bu önemli birunsuru unsuru Bu kök önemli unsuru --Belâga Beyrût, Bu el-Ezherî, el-Ezherî, -kök -kök Luga, Luga, I,374; I,374; el-Cevherî, el-Cevherî, eses-52 IV, IV,1656. 1656. Bu önemli bir unsuru -Belâga -Fikr, Beyrût, el-Ezherî, - Luga, I,374; el-Cevhe a.g.e., II, 147.52 a.g.e., II, 147. el-Ezherî, Tehzîbu’lLuga, I,374; el-Cevherî, es-Sıhâh, IV, 1656. a.g.e., II, 147. 53 -Huffâz, I, 328. 53 53 2006, s. 95; el-Halebî, -Huffâz, I, 328. a.g.e., II, 147. a.g.e., -Huffâz, I, 328. -Huffâz, I,I, 328. 2006, s. el-Halebî, önemli birsülâsî unsuru Bu kök a.g.e.,61II, II,61Daha 147. 147. -Huffâz, 328. 2006, s. 95; 95;Manzûr, el-Halebî, 61 61 a.g.e., II, 147. çok fiil53fiil 61 çok sülâsî fiil Daha çok sülâsî 53 a.g.e., II, 147. sülâsî Daha çok sülâsî fiil 52 ,I,374; I,374;el-Cevherî, el-Cevherî, es- 52İbn,el-Ezherî, ,IV, IV,1656. 1656. - Luga, I,374; Daha el-Cevherî, es-1656. ,Daha IV,fiil1656. es52 el-Ezherî, - Luga, I,374; el-Cevherî, es- çok , IV, 7. ____________________________________________________________________________________ 53 53 el-Ezherî, - Luga,s. I,374; el-Cevherî, es54 53Ebu’l-Bekâ, a.g.e., 347-348. a.g.e., II, 147. a.g.e., a.g.e., II, II, 147. 147. , IV, 1656. 61 55 56 54 İbn Sîde, a.g.e., I, 328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 209.54 -Bekâ, a.g.e., s. 347-348. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348. 55 (Thk.55Abdullah İbn Kudâme, Ebû Muhammed Abdullah b. Ahmed b. Muhammed, el-Muğnî, b. Abdulmuhsin et-Türkîa.g.e., I, 328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., a.g.e. s. 977 a.g.e., I, 328; el-Fîrûzâbâdî, 545454 -Bekâ, a.g.e., s. 347-348. 54 s. 347-348. -Bekâ, a.g.e.,Muhammed 347-348.el-Halû), Dâru Âlemi’l-Kutub, Riyad, 1997, VIII,56323-325; -Bekâ, a.g.e., s.s.s.347-348. -Bekâ, a.g.e., Abdulfettâh 56 Vehbe Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî -Bekâ, a.g.e., 347-348. 555555 I, I,328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.s. ez-Zebîdî, XXVIII, 209. 54 dâhil a.g.e., I,328; 328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.977; 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 209. a.g.e., el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 209. a.g.e., 55I, 328; el-Fîrûzâbâdî, s. 977;Dımeşk, ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 209.a.g.e., vea.g.e., Edilletuh, Dâru’-Fikr, 2012, IV, 578-579. Hanefiler bütün mezhepler köleyi getirene mükâfat Muhammed -Bekâ, a.g.e., s. 347-348. a.g.e., I,a.g.e., 328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.977; 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 209. b. Abdulmuhsin et-Türkî-Abdulfettâh b.kaçmış Abdulmuhsin et-Türkî-Abdulfettâh Muha 565656 elAbdullah 55 56 el- da, (Thk. ,(Thk. (Thk. Abdullah vermeyi kabul etmişlerdir. Fakat diğer mezhepler vaadi ve I,verilecek ücreti caizVehbe görmüşlerken el,,bu Abdullah el,başka (Thk. hususlarda Abdullah a.g.e., 328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; ez-Zebîdî, el(Thk. Abdullah 1997, VIII, 323-325; Zuhaylî, el1997, VIII, 323-325; Vehbe Zuhaylî, el-lb.b. Muhammed -Kutub, Riyad, 56 Abdulmuhsin et-Türkî-Abdulfettâh Muhammed el--Kutub, Riyad, -Kutub, Riyad, -Kutub, Riyad, Abdulmuhsin et-Türkî-Abdulfettâh Muhammed elHanefiler et-Türkî-Abdulfettâh caiz görmemişlerdir. es-Serahsî,elŞemsuddîn, Kitâbu’l-Mebsût, (Thk. Komisyon), Beyrût, Abdulmuhsin et-Türkî-Abdulfettâh Muhammed el- Bkz. -Kutub, Riyad, b.b.Abdulmuhsin Abdulmuhsin et-Türkî-Abdulfettâh Muhammed el2012, IV, 578-IV,Dâru’l-Ma’rife, 2012, 578l1997, VIII, 323-325; Vehbe Zuhaylî, el1997, VIII, 323-325; Vehbe Zuhaylî, elts., XI, 17; İbn 331; el-Mergînânî, Ebu’l-Hasan Aliet-Türkî-Abdulfettâh b. Ebû Bekr el-Fergânî, el-Hidâye elVIII, 323-325; Vehbe Zuhaylî, ell-l-l--l- a.g.e., - Burhaneddîn 7, VIII, 323-325;1997, Vehbe Zuhaylî, 8el-Kudâme, Muhammed 1997, VIII, 323-325; Vehbe Zuhaylî, el88VIII, 8 b. Abdulmuhsin 88b. Mahmûd 2012,IV,Şerhu IV,578578Bidâyeti’l-Mübtedî, Dâru’l-Erkam, Beyrût, ts., II, 472; el-Mevsılî, b. Mevdûd, li2012, IV, 5782, IV, 578- 2012, 1997, Abdullah VIII, 323-325; Vehbe Zuhaylî,el-İhtiyâr ell2012, IV, 578Ta’lîli’l-Muhtâr, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1996, III, 35, 36; Zuhaylî, a.g.e., IV, 578-579. 2012, IV, 578-Mebsût -Mebsût 8 8857 Halîl b. Ahmed, a.g.e., I,247; İbn Düreyd, 88 Ebû Bekr Muhammed -Serahsî, Cemheratu’l-Luga, (Thk.331; Remzî Münîr -Serahsî, -Serahsî, -Serahsî, b. el-Hasan, -Serahsî, Kudâme, a.g.e., a.g.e., VIII, Kudâme, VIII,el-331; el-Mebsût - --482; Ba’lebekî), Dâru’l-İlm Beyrût, 1987, I, Abdulmelik b. Muhammed, Fıkhu’l-Mebsûtli’l-Melâyîn, - es-Seâlibî, Ebû Mansûr -Mebsût -Mebsût -Mebsût -Mübtedî Fergânî,Fergânî, elel-Mübtedî Kudâme, a.g.e., VIII, 331; el-elb.b. Ebû Bekr el-elve Sırru’l-Arabiyye, Salih Hüseyn), Müessesetu’r-Risâle Nâşirûn, Beyrût, 2013, s. 273; Kudâme, a.g.e., VIII, 331; el-(Thk. Muhammed -Hasan Ali Ebû Bekr elKudâme, VIII, 331; -Hasan Ebû Bekr âme, a.g.e., VIII, 331;Luga el-a.g.e., -Hasan Ali b. Musa Ebû-Hasan Bekr el-AliAli -Mebsût Kudâme, a.g.e., VIII, 331; el-Hasan Ali b.b. Ebû Bekr elAbdullah b. Mahmûd b. Mevdûd, el-Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd, el- --Mübtedî ts., II,II, 472; elFergânî, el-elel-İsfehânî, a.g.e., s. 101; ez-Zemahşerî, Esâsu’l-Belâga, s.Beyrût, 95; İbn Manzûr, a.g.e., II, 148; el-Halebî, Umdetu’l-Huffâz, -Mübtedî -Erkam, Beyrût, ts., 472; elFergânî, el- -Mübtedî -Mübtedî -Erkam, ts., 472; elFergânî, -Erkam, Beyrût, ts.,-Erkam, II, 472;Beyrût, elgânî, elKudâme, a.g.e., 331; -Mübtedî -Erkam, Beyrût, ts., II,II, 472; elFergânî, elIII, 35,VIII, 36; Zuhaylî, a.g.e., a.g.e., IV, 578-579. III, 35, 36;el-Zuhaylî, IV, 578-579. -H Abdullah b.b. el-el- --- -Muhtâr I,b.328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.el-977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 209.Fergânî,57elAbdullah b.Mahmûd Mahmûd b.-Mevdûd, Mevdûd, -Muhtâr Abdullah b. -Muhtâr ullah b. Mahmûd b. Mevdûd, el-Muhtâr -Erkam, Bey 57 b. Halîl Abdullah b.Mahmûd Mahmûd b.Mevdûd, Mevdûd, el-Muhtâr Halîl Ahmed, a.g.e. -Mübtedî b. Ahmed, a.g.e. 58 İbn Sîde, a.g.e., I,328; el-Ezherî, a.g.e., I,374; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 35, 36; Zuhaylî, a.g.e., IV, 578-579. III, 35, 36; Zuhaylî, a.g.e., IV, 578-579. III, 35, 36; Zuhaylî, a.g.e., IV, 578-579. 35, 36; Zuhaylî,III, a.g.e., IV, 578-579. Abdullah209. b. Mahmûd b. Mevdûd, el-Muhtâr III, 35, 36; Zuhaylî, a.g.e., IV, 578-579. Luga -M Luga 57 57Halîl 59b.b. b. Ahmed, I, 482; el-Cevherî, a.g.e., IV,1656; İbn a.g.e., I,328; İbn Manzûr, a.g.e. -Hasan, - a.g.e., 57 Halîl Halîl b.Halîl Ahmed, a.g.e.a.g.e., I,246; İbn Düreyd, a.g.e., -Hasan, - Mansûr Ahmed, a.g.e. -Hasan, -Ebû l b. Ahmed, 57 a.g.e. -Hasan, --Hasan, III, 35, 36; Zuhaylî, IV, 578-579. Halîl b.Ahmed, Ahmed, a.g.e. -Sîde, Ebû Mansûr Abdulmelik b. Muhammed, Abdulmelik b. Muhammed, - --- 1987, -Melâyîn, Beyrût, 1987, I, I,I,482; es-Seâlibî, Luga 571987, -Melâyîn, Beyrût, 1987, I,482; 482; es-Seâlibî, Luga a.g.e., II, 148. -Melâyîn, Beyrût, es-Seâlibî, Luga -Melâyîn, Beyrût, I, 482; es-Seâlibî, a Halîl b. Ahmed, a.g.e. -Melâyîn, Beyrût, 1987, 482; es-Seâlibî, Luga - --- (Thk. Muhammed -Arabiyye, (Thk. Muhammed Ebû Mansûr Abdulmelik b.b. -Arabiyye, (Thk. Muhammed Ebû Mansûr Abdulmelik b.-Muhammed, Muhammed, -Arabiyye, -Arabiyye, (Thk. Muhammed Ebû Mansûr Abdulmelik Mansûr Abdulmelik b. Muhammed, Luga -Melâyîn, Beyrû -Arabiyye, (Thk. Muhammed Ebû Mansûr Abdulmelik b.Muhammed, Muhammed, a.g.e., s.a.g.e., 101; s. ez-101; ez-Belâga-Belâga - --, ,s. 273; el-el273; el-Abdulmelik 273; , s. 273; elEbû Mansûr b. Muhammed, - a.g.e., a.g.e. -A , ,s. s.s. 273; el-Huffâz, I, 328; el-Fîrûzâbâdî, s. 97 -Huffâz, I, 328; el-Fîrûzâbâdî, s.s.s.101; ez-Belâga a.g.e., 148; a.g.e., s.101; 101; ez-Belâgaa.g.e., II, 148; el-Halebî, a.g.e.,II,II, 148; el-Halebî, a.g.e., ez-Belâga a.g.e., 148; el-Halebî, e., s. 101; ez- a.g.e., -Belâga 58el-Halebî, -I,328; el-Ezherî, 58 a.g.e., 101; ez-Belâga a.g.e., II,II, 148; el-Halebî, a.g.e., a.g.e., I,328; el-Ezherî, a.g.e., a.g.e., I,374; ez-Z I,37 -Huffâz, I, I,328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.s.977; ez-Zebîdî, XXVIII, 209. -Huffâz, I,a.g.e., 328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s.977; 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 209. -Huffâz, 328; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, -Huffâz, I, 328; el-Fîrûzâbâdî, s. 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 209.a.g.e., 59209. 74 Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS 2. C-a-l birlikte, az daKökünün olsa isim Kur’ân-ı Kerîm’de.62Kullanımı formunda birlikte, az da olsa isim .62üç yüz kırk altı defa Sözlükte manaya gelen “ca’l” kökü, Kur’ân-ı ört yerde sülâsî fiil olarak, birçok mâzi-malum formunda, bir yerde sülâsîaz formunda birlikte, da olsa Kerîm’de isim .62 60 kullanılmıştır. daolarak, bufiilin, kökün, Kur’ân kelime hazinesinin unsuru yüz otuzseksen dört yerde sülâsî fiil mâzi-malum bir yerde formunda, sülâsîönemli -meçhul formunda, üçBundan yerde sülâsî muzâri-malum yüz otuz dört yerde sülâsî fiil formunda, olarak, mâzi-malum bir bir yerde sülâsî olduğu anlaşılmaktadır. Bu kök, kullanım açısından Kur’ân’da farklı şekillerde karşımıza fiilin mazi-meçhul formunda, seksen üç yerde sülâsî fiilin, muzâri-malum tekil formunda, ism-i fail, iki fiilin mazi-meçhul seksen üç yerde sülâsî fiilin, muzâri-malum çıkmaktadır.61 Daha63 çok sülâsî fiil formunda kullanılmakla da olsa isim tekil ism-ibirlikte, fail, iki aztekil sm-i fail . na sahip ism-i fail, iki şeklinde de kullanılmıştır.62 İki yüz otuz dört yerde sülâsî fiil olarak, mâzi-malum 63 63 yerde ise ism-i fail . na sahip ök, Kur'ânyerde ise ism-i . sahip formunda, bir yerde sülâsî fiilin fail mazi-meçhul formunda, seksen üç yerde sülâsînafiilin, 64 olan bu kök, Kur'ânolan buyirmi kök, iki Kur'ânmuzâri-malum kalıbında, yerde emir sigası şeklinde, dört yerde tekil ism-i fail, . kara 30 64 iki yerde ise ism-i failin çoğulu şeklinde gelmiştir.63 Birçok sözlük manasına sahip olan64 bu kök, Kur’ân-ı Kerîm’de daha çok “tasyîr”, “yaratma”, “vasfetme”, “hüküm verme”, “vaz’/koyma” ve “ilkâ/atma” manalarında kullanılmıştır.64 Şimdi bu manalar tek tek ele 2.1. 2.1. Kur'ânalınacaktır. Kur'ân- Kur'ân- 2.1. Tasyîr Manasında Kullanımı , , “Ca’l” fiilinin Kur’ân-ı Kerîm’de en çok birisi , “tasyîr” dir. T , kullanılan manalarından , , tercüme edilecektir. T kökünün Aşağıda65 görüleceğitercüme gibi birçok âyette bu manaya gelmektedir. “Tasyîr” manasına gelen 65edilecektir. tercümekökünün : edilecektir. 65 kökünün “ca’l”, bu çalışmada, “dönüştürmek”, “yapmak” ve “kılmak” şeklinde tercüme edilecektir. : : “Ca’l” kökünün “tasyîr” manasına geldiği âyetlerden bazıları şunlardır: Bakara 30 Bakara 30 tasyîr , Bakara Bakara 30 tasyîr , Bakara Bu âyette fâil ve“tasyîr” manasında kullanıldığı tasyîr , Bakara “Ca’l”ism-i kökünün ayetlerden birisi, Bakara suresi 30’uncu suresi Bu âyette ism-i fâil ve . Bu âyette ism-i fâil ve ayettir. Bu âyette suresi ism-i fâil ve fiil şeklinde olmak üzere iki kez kullanılmıştır. . . Hani bir zamanlar Hani bir Ben zamanlar eleklere: Ben yeryüzünde bir halife “Hani bir zamanlarbiz seni meleklere: Rabbin yeryüzünde halife Hani birbir zamanlar Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde halife biz senihalde, yeryüzünde yapacağım dedi., yeryüzünde Onlar: biz senibir hamdinle vetesbih kan vebirtakdis esbih ve takdis Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde halife ettiğimiz biz seni fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi (halîfe) yapacaksın? dediler. Allah da onlara: hamdinle tesbih?vedediler. takdis yeryüzünde ve kan birini mi (halîfe) Allahtesbih da onlara: ben sizin , yeryüzünde ve kan hamdinle ve ,takdis 66 ben sizin bilmediklerinizi bilirim, dedi.” 66 dediler. Allah da ?onlara: sizinda onlara: ben sizin dökecek birini mi (halîfe) inizi bilirim, dedi. dökecek birini mi? (halîfe) dediler.benAllah 66 66 bilmediklerinizi bilirim,bilmediklerinizi dedi. bilirim, dedi. ____________________________________________________________________________________ 60 Bkz. Abdulbâkî, Muhammed Fuâd, el-Mu’cemu’l-Müfehres li-Elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm, Dâru’l-Hadîs, Kahire 2001, s. a, 30, 124,126; 3. Âl-208-214. âd Abdulbâkî, a.g.e., 208-214. 62 61 2.s. Bilgin, Abdulcelîl, “Ceâle Anlam30, Alanı ve Çevirisinde 62 3.Fiili: Bakara, 30, 124,126; 2.Âl-Bakara, 124,126; 3. Âl- Karşılaşılan Problemler”, EKEV Akademi Dergisi, sayı: 45, 63 Bkz. GüzFuâd 2010,Abdulbâkî, 265-270, s.a.g.e., 63266.Bkz. s.Fuâd 208-214. Abdulbâkî, a.g.e., s. 208-214. 02. 1131. a, 30. 64 62 2. Bakara, 30, 124, 126; 64 3. Âl-i İmrân, 55; 18. Kehf, 8; 28. Kasas, 7; 35. Fâtır, 1. Bkz. Fuâd Abdulbâkî, a.g.e., s. 208-214. “Ceale” kökü ve Kur’ân’ı Kerîm’deki manaları hakkında makale yazan Hâlid Kazım Humeydî ve Tûman Gazi Hüseyn, Kur’ân’daki “ceale” kökünden gelen bütün kullanımlaraa.g.m., “tasyîr” manası vermeye meyletmişler ve farklı manalar veren önceki müfessirleri ve dilcileri eleştirmişlerdir. Hâlbuki aşağıda görüleceği gibi bu kökten gelen bütün kullanımlara bu a.g.m., a.g.m., manayı vermek uygun olmayacaktır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Humeydî ve Hüseyn, a.g.m., s. 278-302. s. 278-302. s. 278-302. 65 “Kılmak” kelimesi Türkçe’de, “yapmak”, “etmek”, “eylemek”, “eda etmek” ve “ifa etmek” manalarına gelmektedir. Bkz. Kâmûs-i Türkî 65 65 Sâmî, Şemseddin, Kâmûs-i Türkî, Çağrı Yayınları, İstanbul, 2007, s. 1131. Kâmûs-i Türkî Kâmûs-i Türkî 66 2. Bakara, 30. 63 64 66 2007, s. 1131. 2. Bakara, 30. 66 2007, s. 1131. 2. Bakara, 30. “CA’L” KÖKÜNÜN KULLANILAN MANALARI 75 67KUR'ÂN-I 67 ve Bu ayette Bu geçen câilgeçen kelimesine ve KERÎM’DE ayette câil kelimesine 67 ve Bu ayette geçen câil kelimesine 67 ayette geçen câil ve kelimesine câil Mâverdî 68 68Bu ayette geçen . Mesela ayette Bu geçen .kelimesine Mesela68bu Mâverdî bu ayettecâilgeçen câil Mesela câil Mâverdî bu ayette câil geçe 68 . Mesela Mâverdîgeçen bu ayette . Mesela Mâverdî bu68 ayette. geçen Bu ayette geçen “câil” kelimesine müfessirler tarafından “tasyîr”67 ve “yaratma”68 manaları (musayyir) verilmiştir.(musayyir) Mesela Mâverdî bu ayette hakkında iki görüş Onageçen göre“câil” Ona kelimesi göre Ona göre (musayyir) On göre olduğunu söylemiştir. (musayyir) Birinci görüşe göre “hâlık”,(musayyir) ikinciOna görüşe göre ise “câil” (musayyir) bir ,y bir , y bir , y bir şeyi bir sıfata nisbet ,y manasına gelmektedir. Ona “bir bir göre “ca’l’in hakikati ,y 69 69 isehakikati iseetmek”, yaratmanın hakikati 69 69 69 hakikati ise ise “bir şeyi yokluktan (sonra) yaratmaktır.” 69 hakikati ise hakikati ise göre ise bugöre âyetteki câil bubuâyetteki câil göre isekelimesi bu âyetteki göre“musayyir” isecâil bu âyetteki câil göreiseise âyetteki câil Zemahşerî ve Râzî’ye göre ise bu âyetteki “câil” manasına 70 Ebû Hayyân, 70 70 gelmektedir. Halebî ve Âlûsî gibi müfessirlere göre 70 Ebû 70Halebî gelmektedir. Hayyân, ve müfessirlere göre gelmektedir. Ebû Hayyân, ve Âlûsî gibi “tasyîr” müfessirlere 70 Ebû gelmektedir. Ebû Hayyân, Halebî ve Âlûsîhem gibigöre müfessirle gelmektedir. Hayyân,Halebî Halebî Âlûsî gibi gibi müfessirlere göre gelmektedir. Ebû Hayyân, Halebî veÂlûsî Âlûsî gibi müfessirlere göre ise hem 71 71 71 71 71 71 de “halk” manasına gelmesi mümkündür. 72 72 Âyetteki câil kelimesi, Âyetteki câil kelimesi, 7272 Bu Âyetteki câilBukelimesi, Âyetteki câilcâil kelimesi, Bu’ûl alır.72 Bu mef ’ûllerin Bu Âyetteki kelimesi, Âyetteki “câil” kelimesi, tasyîr manasına geldiğinde iki mef 73 73, ikincisi 73 74 mukaddem 73, ikincisi 73, 73 birincisi olarak , birincisi ikincisi ise olarak ifadesidir.74 ifad 747474ise rin birincisi olarak lerinifadesidir. mukaddemmanasına olarak birincisi ise ,mukaddem ikincisiise mukaddem olarak ifadesidir. lerinlerin birincisi mukaddem ifadesidir. birincisi , ikincisi ikincisi iseiselerin mukaddem olarak ifadesidir. “Yaratma” 75 75 Yaratma ün bih olur.75 ün bih olur.75 gelirse kelimesi ’ûlün biholur. olur. ma Yaratma kelimesi mef ün bih Yaratma kelimesi Yaratma kelimesi ünbih biholur. olur.7575 kelimesi kelimesi ün Bu ayetteki câilBu ayetteki uygun câiltasyîr tasyîr Bu ayettekiBucâil uygun Bu Bu ayetteki tasyîr uygun ayetteki câilcâil tasyîr tasyîr uygun ayetteki “câil” kelimesinin “tasyîr” manasında kabul edilmesi uygun olacaktır. r. Çünkü burada Âdeta bu âyette r. Çünkü burada değil onun halife kılınmasınr. Çünkü burada Hz. Âdem’in r. Çünkü burada Çünkü burada zatının yaratılmasından r. Çünkü burada 7 bu âyette dan bahsedilmektedir.67ÂdetaÂdeta bu âyetteki kullanım, , “Ben seni insanlara 67 el-ezez, I, en-Nîsâbûrî, 128;el- er-Râzî, a.g.e., II, 165; a.g.e., en-Nîsâbûrî, el-Allame 67 ez, I, 128; er-Râzî, II, 165; en-Nîsâbûrî, 76 el, I, 128; er-Râzî, a.g.e., II, 165; el-Allame 76 el-Allame , I,el128; er-Râzî, II, a.g.e., 165; en-Nîsâbûrî, 67 ez- elimam yapacağım” âyetindeki kullanıma benzemektedir. Bakara 124’üncü- âyette, zatı - benzemektedir. Bakara , I,Muhammed 128;a.g.e., er-Râzî, II, b. 165; en-Nîsâbûrî, el-Allame Nizamuddin el-Hasan Muhammed b. Hüseyin el-Kummî, Nizamuddin el-Hasan b. Muhammed Nizamuddin el-Hasanb.b.Hüseyin b. Hüseyin el-Kummî, - b. Hüseyin el-Kummî, muddin el-Hasan b. Muhammed el-Kummî, Nizamuddin el-Hasan b. Muhammed b. Hüseyin el-Kummî, yaratılmış olan Hz. İbrahim’in imam yapılacağı haber verildiği gibi, da beşer Furkân - -Âlûsî, -Âlûsî, da Furkân - burada benzemektedir. Bakara Furkân , burada ân -Âlûsî, Furkân olarak -Âlûsî, -Dîn es-Seyyid Mahmûd, -Dîn- haber es-Seyyid Mahmûd, -Dolayısıyla --Dîn es-Seyyid Mahmûd, yaratılmış olan Hz. Âdem’in halife yapılacağından verilmektedir. es-Seyyid Mahmûd, - daes-Seyyid - - es- halife , esburada -Mesânî, - -Dîn-Mesânî, -Dîn es-Seyyid Mahmûd, - (Thk. -Mesânî,- Muhammed (Thk. es-Seyyid Muhammed es(Thk. es-Seyyid Muhammed burada bir yaratmadan ziyade belli bir hale dönüştürme ya da belli bir sıfat verme manası -Mesânî, (Thk. es-Seyyid es- yaratmadan -Kadîr, -Mesânî, (Thk.Muhammed es-Seyyid Muhammed es- ziyade -Kadîr, halife ya -Kadîr, bulunmaktadır. el-Tefsîr, -i Hazm, Beyrût, el-Tefsîr, -i Hazm -Kadîr, el-Tefsîr, -i Hazm, Beyrût, yaratmadan ziyade da Beyrût, --Tefsîr, -i ya Hazm, . s. 78. 2000, s. 78. el- 2000, - 2000, -Tefsîr, -i Hazm,bulunma Beyrût, s. 78. 68 Mekkî b. Ebî 68 , s. 78. 2000, Tâlib, a.g.e., I,216; el-Kurrâ Mahmûd b.-Kurrâ Hamza, 68 Mekkî ____________________________________________________________________________________ Mekkî b. Ebî Tâlib, a.g.e., I,216; elMahmûd b.- Hamza,k Tâlib, a.g.e., .I,216; el-Kurrâ Mahmûd b. Hamza, s. 78.b. Ebî bulunma 67 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, I, 128; er-Râzî, a.g.e., II,b.-Fadîle, 165; en-Nîsâbûrî, el-Allame Nizamuddin el-Hasan b. Muhammed b.Kahire, -Fadîle, Kahire, ts., s. 155; et- ts., s. kî b.68EbîMekkî Tâlib,b.a.g.e., I,216; el-Kurrâ Mahmûd Hamza, -Fadîle, Kahire, ts., s. 155; etEbî Tâlib, a.g.e., I,216; el-Kurrâ Mahmûd b. Hamza, Hüseyin el-Kummî, Garâibu’l-Kur’ân ve Ragâibu’l-Furkân, (Thk. Zekeriya Umeyrât), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, Tabersî, a.g.e., I, 97-98; el-Kurtubî, a.g.e., I,258; el-Beydâvî, a.g.e., I, 54; el-Hâzin, ken B -Fadîle, Kahire, ts., s. 155; etTabersî, a.g.e., el-Kurtubî, a.g.e., I,258; el-Beydâvî, a.g.e., I, 54; Tabersî, I, 97-98; el-Kurtubî, a.g.e., I,258; el-Beydâvî, a.g.e.,I, 97-98; I,ts.,54;s. el-Hâzin, - a.g.e., -Fadîle, Kahire, 155; et1996, I, 215; el-Âlûsî, Ebu’l-Fadl Şihâbu’d-Dîn es-Seyyid Mahmûd, Rûhu’l-Meânî ve’s-Seb’i’l- fî Tefsîri’l-Kur’âni’l-Azîm rsî, a.g.e., I, 97-98; el-Kurtubî, a.g.e., I,258; el-Beydâvî, a.g.e., I, 54; el-Hâzin, Tabersî, a.g.e., I, 97-98; a.g.e., -Tenzîl I,258; el-Beydâvî, a.g.e., I, 54; el-Hâzin, Ben çamurdan bir ,77insan Mesânî, (Thk. el-Kurtubî, es-Seyyid es-Seyyid, Seyyid İbrahim Dâru’l-Hadîs, - I, 314;- eş-Şevkânî, miyye, Beyrût, -Tenzîl - miyye - Muhammed -Tenzîl - - İmrân), - miyye, Beyrût, Kahire, 2005, Muhammed b. Ali b. Muhammed, Fethu’l-Kadîr, el-Câmi’ Beyne Fenneyi’r-Rivâye ve’d-Dirâye min İlmi’t-Tefsîr, Dâru 77 2010, I, 34; Ebû Hayyân, a.g.e., I, 287-288; esSudan bir insan , p da onu soy ve evlilik 2010, I, 34; Ebû Hayyân, a.g.e., I, 287-288; es- elI, 34; Ebû Hayyân, a.g.e., I, 287-288; esel-Tenzîl 2010, miyye, Beyrût, -Tenzîlİbn-i Hazm, Beyrût, 2000, s. 78. - miyye, Beyrût, - Ebû Muhammed (Thk. elEbû Muhammed el- -Hasenî), - da - ve (Thk. el-Kirmânî, Ebû Muhammed el- - -(Thk. -Hasenî), , I, 34;2010, Ebû Hayyân, a.g.e., 287-288; esel78- ve onu getiren O b. EbîI,soy Tâlib, a.g.e.,evlilik I,216; Tâcu’l-Kurrâ- Mahmûd b.58. Hamza, Esrâru’t-Tekrâr I,6834;p Mekkî Ebû Hayyân, a.g.e., I, 287-288; esel- I, 58. fi’l-Kur’ân, (Thk. AbI, - - - Ahmed I, 58. Kahire, ts., s. 155; (Thk.- Ebû - et-Tabersî, -Hasenî), Atâ), Muhammed Dâru’l-Fadîle, I,b.97-98; el-Kurtubî, a.g.e.,-Uyûn, I,258; (Thk. el-Beydâvî, 69 - dulkadir (Thk.el-Ebûb.elMuhammed - a.g.e., -Hasenî), 69 -Hasan 78 ve Muhammed Habib, enes-Seyyid 69 elel- el- Ali b.-Uyûn, -Hasan b. Muhammed b. Habib, en-Uyûn, (Thk. e Hani -Hasan Ali b. Muhammed Habib, en(Thk. Ali es-Seyyid - -O I, 58. a.g.e., I, 54; el-Hâzin, Alâuddîn Ali b. Muhammed b. İbrahim el-Bağdâdî, Tefsîru’l-Hâzin, Lübâbu’t-Te’vîl fî Meâni’tI, 58. Abdulmaksûd b. Abdurrahim), -Sekâfiyye, Abdulmaksûd b. Abdurrahim), -S Abdulmaksûd b. Abdurrahim), -Sekâfiyye, 79 âyetlerinde b. Muhammed Habib, en-b. Habib, -Uyûn,Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, (Thk. es-Seyyid (Thk. Abdusselâm Muhammed Şahin), Beyrût, 2010, I, 34; Ebû Hayyân, a.g.e., I, 69 el- -Hasan AliTenzîl, Ali b. b. Muhammed en(Thk. es-Seyyid Beyrût, ts.,Ali I, 94. Beyrût, ts., I,-Uyûn, 94.fî Tefsîri’l-Kur’ân, Beyrût, ts.,287-288; I, -Hasan 94. es-Seâlibî, eş-Şeyh Abdurrahman, el-Cevâhiru’l-Hisân (Thk. Ebû Muhammed el-Ğumârî lmaksûdAbdulmaksûd b. Abdurrahim), -Sekâfiyye, 70 ezel- ez, I, 128; er-Râzî, a.g.e., II, er-Râzî, 70 ez79 -âyetlerinde b. elAbdurrahim), - a.g.e., ,-Sekâfiyye, I, 128; a.g.e., 165. , I, 128; er-Râzî, II, 70 165. kelimeleri .165. Çünkü bu II,âyetlerde el-İdrîsî el-Hasenî), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 1996, I, 58.elût, ts., I, 94. 71 Ebû Hayyân, a.g.e., 71 EbûI, Hayyân, 287-288; el-Halebî, Ahmed b.fî Yusuf es-Semîn, -Masûn fîed71 Ebû Beyrût, ts., I, 94. a.g.e., I, 287-288; el-Halebî, Ahmed b.edYusuf es-Semîn, Hayyân, a.g.e., Ebu’l-Hasan I, 287-288; el-Halebî, Ahmed b.b.Yusuf es-Semîn, ed-Masûn 69 el-Mâverdî, Ali b. Muhammed Habib, en-Nüket ve’l-Uyûn, (Thk. es-Seyyid Abdulmaksûd b. Abdurra, I, 128; er-Râzî, a.g.e., II, 165. . Çünkü bu âyetlerde bahsedilmektedir. 70 ez-el-Meknûn, (Thk. Ahmed Muhammed el- Muhammed - el-Meknûn, (Thk. Ahmed el- -Meknûn, , I, 128; er-Râzî, a.g.e., II, 165. - him), (Thk. Ahmed Muhammed elBeyrût, 94. Hayyân, a.g.e., I, 287-288;Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye-Müessesetu’l-Kutubi’s-Sekâfiyye, el-Halebî, Ahmed b.252-254; Yusuf es-Semîn, ed- I, 314. -Masûn fî ts.,I,I,314. el-Âlûsî, a.g.e., 71 Ebû 252-254; el-Âlûsî, a.g.e., 252-254; el-Âlûsî, I, 314.el-Halebî, Hayyân, I,a.g.e., 287-288; Ahmed b. Yusuf es-Semîn, ed-Masûn fî bahsedilmektedir. 70 a.g.e., ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, I, 128; er-Râzî, a.g.e., II, 165. bahsedilmektedir. Hilafet ise 72 el-Meknûn, Ahmed Muhammed 72el- -ezez- el-Halebî, , I, 128; er-Râzî, a.g.e., 165; Ebû Hayyân, a.g.e., I, 287-288; el72 el- I,ed-Durru’l-Masûn , I, 128;II, er-Râzî, II, 165; Ebû Hayyân, a.g.e., I, 28 ez-- 71 (Thk. el- (Thk. , I, 128; er-Râzî, a.g.e., II, Ahmed 165; Ebû 287-288; el-Meknûn, Ahmed Muhammed el-a.g.e., Ebû Hayyân, a.g.e., I, 287-288; b. Hayyân, Yusuf es-Semîn, fîa.g.e., Ulûmi’l-Kitâbi’l-Meknûn, 80 254; el-Âlûsî, Halebî, a.g.e., I,ed314. bahsedilmektedir. Hilafet ise âlemindendir. Yani halife Halebî, ed-Masûn, I,ts.,252- I, 252-Hatîb, esHalebî, ed-Masûn, -, -H -Masûn, - Dâru’l-Kalem, -Hatîb, es(Thk.a.g.e., Ahmed Şam, I, emir 252-254; el-Âlûsî, a.g.e., I, 314. 252-254; el-Âlûsî, I, Muhammed 314.I, 252- el-Harrât), I,ez-Zemahşerî, 128; er-Râzî, a.g.e., II, 165;er-Râzî, Ebû- Hayyân,-II, a.g.e., Ebû I,- 287-288; el-Habîr,I,(Thk. -Hicr -Ha 72 ez-el- Yani - a.g.e., (Thk.el-n el-Halebî, 72 ,-halife I, 128; Hayyân, a.g.e., I, 287-288; ed-Durru’l-Masûn, ve el- - , I, el-Keşşâf, 128;, er-Râzî, a.g.e., II,a.g.e., 165; Ebû165; Hayyân, I,-Habîr, 287-288; surelerindeki âyetler ise -es-fi’l-İâneti bî, ed-Masûn, 252-254; I, 252- eş-Şirbînî,- -Muhammed -Hatîb, - alâesBa’di Meânî -Suûd, Kelâmi a.g.e., Rab- I, -Suûd, a -Suûd, a.g.e., I,Ma’rifeti Halebî,Hicr ed-Masûn, âyetler I, 252- ise - 166.b. - Ahmed el-Hatîb, es-Sirâcu’l-Munîr -Hatîb, dirler.2004, Bu I, 54; Ebu’s-Suûd, a.g.e., I, yüzden -166. surelerindeki - 166.Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, -Habîr, (Thk. bina’l-Hakîmi’l-Habîr, (Thk. İbrahim Şemsüddîn), Beyrût, -Habîr, a.g.e., (Thk. I, 314. 73 el-Halebî, ed- 73 I,a.g.e., 252-254; 73 el-Halebî, 166. -Masûn, el-Âlûsî, a.g.e., I, 314. --Masûn, I, 252-254; -Suûd,edI,el-Âlûsî,I,,252-254; edel-Âlûsî, a.g.e., el-Halebî, I,-Masûn, 314. yüzdenel-Halebî, Melekler herhangi bir soru tevcih -Suûd, a.g.e., I, 74- Ebû Hayyân, a.g.e., 74 Ebû I, 287-288; el-Âlûsî, a.g.e., I, 314. 74 Ebû 73 ed-Durru’l-Masûn, I, 252-254; el-Âlûsî, a.g.e., I, 314. Hayyân, a.g.e., I, 287-288; el-Âlûsî, a.g.e., I, 314. Hayyân, a.g.e., I, 287-288; el-Âlûsî, a.g.e., I, 314. 75 166. 75 el-Halebî, edI, 252- -Masûn, a.g.e., I,yeryüzünde 54. 74 Ebû a.g.e., I,252287-288; el-Âlûsî, a.g.e., I, -Masûn, 314. ,Hayyân, Melekler tevcih , - sadedinde el-Halebî, I, 252a.g.e., 54. âyette, birI,hal ed-Masûn, I,herhangi -314.soru a.g.e., I, 54. edalebî,73 ed- 75 el-Halebî, -Masûn, I, 252-254; el-Âlûsî, a.g.e., I,bir el-Halebî,75ed- el-Halebî, -Masûn, I, 252-254; el-Âlûsî, a.g.e., I, 314. ed-Durru’l-Masûn, I, 252-254; eş-Şirbînî, a.g.e., I, 54. Hayyân, a.g.e., I, 287-288; el-Âlûsî, a.g.e., I, 314. 74 Ebû Hayyân, âyette, bir halI, 314. daha 76 a.g.e., 2. Bakara, 124. yeryüzünde I, 287-288; el-Âlûsî, a.g.e., alebî,75 ed-Masûn, I, 252a.g.e., I, 54. el-Halebî, ed-Masûn, I, 252a.g.e., I, 54. öyle gözüküyor ki bu a öyle gözüküyor ki bu ayette geçen câil kelimesi, , Bu yüzden , benzemektedir. Bakara zemektedir. Bakara benzemektedir. Bakara , burada da , burada da ken , burada da halife , burada da da halife bir insan , burada Ben çamurdan halife yaratmadan ziyade ya da ya da 77 halife yaratmadan ziyade halife, Sudan bir insan yaratmadan ziyade ya da 76 bulunma . 2015/2 | Sayı: 44 ya| Yrd. Doç. HALİS tmadan ziyade da bulunma . getiren yaratmadan ziyade ya da Dr. Zeki p da onu soy ve Yıl: evlilik bulunma . ken 78 bulunma . ken . O bulunma ve Hani ken Ben çamurdan bir insanbir ken Ben çamurdan Ayrıca bu âyette câil kelimesikenkullanılmışken, Hz. Âdem’in zatının yaratılışının Ben çamurdan bir insan 77 bir ,77çamurdan Sudan birSudan insan bir 79 âyetlerinde Ben çamurdan ,bir Ben insanyaratacağım”,77 kelimeleri anlatıldığı “Ben çamurdan birinsan insan 77 , Sudan bir insan p dabironuinsan soy vebir evlilik ,77 ,77 . Çünkü bu âyetlerde “Sudan insan pSudan daSudan onu soy ve onu evliliksoy ve evlilik bağından getiren ge yaratıp da bir insan 78 p da onu soy ve evlilik getiren 78 ve 78 ve Hani O oluşan sülale O’dur.” p bahsedilmektedir. da onuonu soy soy ve bir evlilik O ve getiren p da ve evlilik haline getiren getiren 78 ve O Hani “Hani Rabbin meleklere demişti ki: ‘Ben kupkuru ve78 ve Hani O 78bahsedilmektedir. Hani 80bir çamurdan, şekillenmiş Hilafet ise emir âlemindendir. kara balçıktan bir insan yaratacağım”79 âyetlerinde “hâlık ve kelimeleri kullanılmıştır.kelimeleri kelim 79 halk” 79 âyetlerinde âyetlerinde Yani halife , n ve Çünkü bu âyetlerde doğrudan Hz. Âdem’in yaratılmasından bahsedilmektedir. İncelemekte 79 âyetlerinde kelimeleri 79 âyetlerinde 79 âyetlerinde . Çünkü .bu âyetlerde kelimeleri Çünkü bu âyetlerde kelimeleri Hicr surelerindeki âyetler ise dirler. Bu olduğumuz âyette ise halife yapılmasından bahsedilmektedir. Hilafet ise yaratma âleminden .. Çünkü Çünkü bu âyetlerde bahsedilmektedir. . Çünkü bu âyetlerde 80 bahsedilmektedir. buâlemindendir. âyetlerde yüzden değil emir Yani halife yapılmanın, yaratmayla direkt bir bağlantısı yoktur. bahsedilmektedir. 80 âlemindendir. sedilmektedir. bahsedilmektedir. ise yaratılmasıylaemir emir âleminden bahsedilmektedir. , Melekler bir bahsedilmektedir. soru tevcih ,iseHilafet sadedinde Sâd, Furkân herhangi ve Hicr surelerindeki âyetler iseHilafet Hz. Âdem’in zatının ilgilidirler. 80 bahsedilmektedir. Hilafet ise emir âlemindendir. 80 Yani halifeYani , bir beşer n ve sedilmektedir. ise emir âlemindendir. BuHilafet yüzden Allah Teâlâ çamurdan haber verdiğinde, halife , 80yaratacağını bahsedilmektedir. Hilafet ise emir âlemindendir. âyette, yeryüzünde bir halmeleklere daha Yani halife , n ve tevcih etmemişken, olduğumuz âyette, yeryüzündedirler. Bu dirle surelerindeki âyetlersadedinde iseâyetler halife , , herhangi bir soruHicr n ven veise Hicr surelerindeki Yani halife Melekler Hicr surelerindeki âyetler ise dirler. Bu bir halifenin yapılacağı söylendiğinde ise daha önceden yüzden ki yüzden surelerindeki âyetler ise ise dirler. Hicr surelerindeki âyetler dirler. Bu yaratılacağı söylenen beşerin öyle gözüküyor bu ayette geçen câilBukelimesi, halife olması hususunda soru sormuşlardır. öyle gözüküyor ki bu ayette yüzden , Melekler, Bundan herhangidolayı bir soru tevcih , sadedinde den Melekler herhangi bir soru tevcih , saded yüzden , geçen câil kelimesi, Hz. Âdem’in ilk yaratılmasından değil, halife kılınmasından , Melekler herhangi bir soru tevcih , sadedinde âyette,, yeryüzünde bir hal bir hal daha Melekler herhangi bir Bu soruyüzden tevcih âyette, yeryüzünde , Melekler herhangi bir soru tevcih ,sadedinde sadedinde Bu, yüzden bahsetmektedir. buradaki kelimeye “tasyîr” manasının verilmesi uygun âyette, yeryüzünde bir hal daha yeryüzünde bir hal dahacâil âyette, yeryüzünde bir halElmalılı’nın dediği gibi bu ayette dahakelimesi kullanılarak meleklere D âyette, olacaktır. Dolayısıyla öyle gözüküyor ki bu ayette geçen câilgeçen kelimesi, 81 öyle gözüküyor ki bu câil keli yapılan tebliğ, takdirindensonra sonra gözükmektedir.81 gözükmektedir. buayette âyette öyle gözüküyor ki bu ayette geçen câil kelimesi, tte fiili de tasyîr , gelmekte öyleöyle gözüküyor ki buki ayette geçen câil kelimesi, , gelmekte gözüküyor geçen câil kelimesi, ve iki ve iki Bu bu âyette fiili de tasyîr âyette fiili de tasyîr Ayrıca bubuâyette ikinci ca’l bu fiiliayette olan fiili de “tasyîr” manasına , bu âyette fiili de tasyîr Bu durumda ifadesi mukaddem ikinci bu âyette fiili de tasyîr Bu yüzden , Bu yüzden , ifadesi BuBudurumda ifadesi mukaddem ikinci mef ’ûl,, ifadeside debirinci gelmekte gelmekte vemef iki ’ûl almaktadır. durumda ifadesi mukaddem ikinci ve iki Bu durumda ifadesi mukaddem ikinci Bu yüzden gelmekte ve iki.82 gelmekte D BuDdurumda ifadesi mukaddemifadesi ikinci mukaddem ikinci de birinci ve iki Bu durumda 82 yüzden Bu yüzden 76 2. Bakara, birinci olmaktadır. 124. , ifadesi de’ûl birinci .82 , mef ifadesi .82 143 ifadesidedebirinci D 77 38. Sâd, 71. , 81 , birinci ifadesi de birinci.82 .82 sonraBakara 81 gözükmektedir. sonra gözükmektedir. D 78 25. Furkân,Bakara 143 54. 81 Bakara 143 sonra gözükmektedir. Bakara 143 81 81 kökünün sonra gözükmektedir. 79 28. Hicr, 28. Bakara 143 sonra gözükmektedir. Bakara 143 80 en-Nîsâbûrî, “Ca’l” kökünün “tasyîr” manasında kullanıldığı âyetlerden birisi de bu âyettir. Bu a.g.e., I, 215. âyettir. Bu âyette kökünün kökünün 81 kökünün kökünün âyette iki defa kullanılmıştır. 76 2. Bakara, 76 124. âyettir.1939, Buâyettir. âyette I,âyettir. 300. Bu 2. Bakara, 124. Buâyette âyette âyettir. Bu âyette 6 2. Bakara, 124. 6. Bakara, 124. 124. Bakara, 7 2. 38. Sâd, 71. 78. Sâd, 71. 71. Sâd, 8 38. 25. Furkân, 54. 85. Furkân, 54. 54. Furkân, 9 25. 28. Hicr, 28. 98. Hicr, 28. Hicr, 28. 0 28. en-Nîsâbûrî, a.g.e., I, 215. 0n-Nîsâbûrî, a.g.e., I, 215. 1 en-Nîsâbûrî, a.g.e., I, 215. 1 77 78 79 38. Sâd,7771.38. Sâd, 71. 78 25. 25. Furkân, 54. Furkân, 54. 28. Hicr,7928.28. Hicr, 28. “İşte böylece sizin insanlığa 80 en-Nîsâbûrî, en-Nîsâbûrî, a.g.e., I, 215. a.g.e., I, 215. şahitler olmanız, peygam81 mutedil bir millet kıldık. Daha önce yöneldiğin berin de size şahit olması81 için sizi 1939, I, 300. 1939, I, 300. (Kâbe’yi tekrar) kıbleye çevirmemiz, ancak Peygamber’e - - uyanı, ökçeleri üzerinde geri 1939, I, 300. 939,1939, I, 300. içindir 83 I, 300.dönenden ayırt etmemiz içindir.”83 83 84 83 12 , hem içindir8383 içindir, hem ,içindir içindir 84 85 85 84 hem yer olan , ,hem , hem , , hem ,84 ,84 , 85 85 85 yerolan olan zamir, ikinci 85 yer olan yer yer olanifadesinde iki 77 38. Sâd, 71. 86 78 25. Furkân, 54. 86 ifadesinde iki zamir, ikinci yer iki olan ifadesinde iki zamir, ikinci zamir, ikinci ifadesindeifadesinde iki zamir, ikinci 79 28. Hicr, 28. 86 12 olan ibaresinde 86olan 12 muahhar yer 86 de iki yer olan yeryerolan 80 en-Nîsâbûrî, a.g.e., I,86215. ifadesi 12 88iki 12 81ikinci Yazır, Elmalılı Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, Matbaai Ebuzziya, İstanbul, 1935-1939, I, 300. ibaresinde de ifadesi muahhar se mukaddem dür. 87 ibaresinde de iki ifadesi 12 birinci , muahhar ise mukaddem iki ibaresinde de iki ifadesi muahhar de iki ifadesi muahhar 82 ibaresinde el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, I, 252-254. 87 88 87 88 ise mukaddem ikinci dür. birinci , ise mukaddem ikinci dür. birinci , 87 88 83 2. Bakara, 143. , ise ikinci dür. birinci birinci ,87 mukaddem ise mukaddem ikinci dür.88 haline çevirmemiz ancak haline çevirmemizhaline ancak haline çevirmemiz ancak ancak çevirmemiz ancak haline çevirmemiz 80 ____________________________________________________________________________________ irinci halle ilgili olan, birinci , ikinci halle ilgili olan içindir 83 içindir 83 83 “CA’L” KÖKÜNÜN içindir KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI 83 içindir , hem 77 , hem ,84 , hem , hem ,84 ,84 içindir 83 84 85 85 , yer 85 olan olan yerde , hem ,84, hem , hem ,84 hem ilk geçtiği ,yerde, 84 84 85 Bu âyetteki “ca’l” fiili, hem de ikinciyergeçtiği “tasyîr” yer olan 85 85 yer olan ifadesinde iki zamir, 85 85ifadesinde iki zamir, ikinci yer olan ifadesinde iki 85 ifadesinde iki yer olan manasına gelmektedir. İlk geçtiği yer olan ifadesinde iki mefikinci ’ûl zamir, i yer olan 86 86 86 zamir, ikinci 86 yer olan İkin- yer olan ye 86 yerise olan ki iki zamir, ikinci ikinci almıştır. Birinci ’ûlzamir, zamir, ikinci mef ’ûl ise ikinci lafzıdır. onun sıfatıdır. de ifadesinde iki mef zamir, 86 yer olan ibaresinde de iki de ikiyer olan ifadesi muahhar yer olan ci geçtiği yer olan ibaresinde de ikidemef Burada iseifadesi mua 86 86 ibaresinde iki ’ûl ibaresinde de almıştır. iki yer ibaresinde olan 87 88 88 88 ifadesimuahhar muahharifadesi birinci mef ise mukaddem ikinci mefmukaddem ’ûldür. İşte ,87birincibirinci ise mukaddem ikinci dür.ikinci birinci ,87birinci ise’ûl, mukaddem ikinci e iki muahhar ,87muahhar ise mukaddem ,87dür. ise ikincidür.88 d ibaresinde de ifadesi iki ifadesi e de iki ifadesi muahhar bu âyette fiili de tasyîr 88 bu âyette fiili de tasyîr 88manası: “Senin ilk kıblen olan ve daha önce oradan Beyt-i m ikinci dür. bu durumda âyetin Makdis’e ise mukaddem ikinci dür. 87 birinci ,gelmekte ise mukaddem dür.88 ifadesi mukaddem ikinci ise mukaddem ikinci dür.88 ikinci Bu durumda ifadesi gelmekte ve ve iki iki Kâbe’yi Butekrar durumda mukaddem ikinci doğru çevrildiğin şimdi senin kıblen haline çevirmemiz ancak Peygamber’e haline ancak çevirmemiz haline çevirmemiz haline a ifadesi birinci , , ifadesi de de birinci .82 .82 uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırt etmemiz içindir” şeklinde olur. Çünkü haline çevirmemiz ancak 90 Sonuç haline çevirmemiz ancakhaline içindir olarak denilebilir ki, bu âyetteki ancak , çevirmemiz 89 Bakara 143 birinci Bakara 143olan, haline mef çevirmemiz ancak birinci halle ilgili ’ûl, ikinci ilgili olanhalle da, ilgili ikinci mef ’ûl olur. Ya da Çünkü birinci olan, birinci , ikinci Çünkü birinci halle halle ilgili olan, birinci ,halle ikinci halle ilgili olanhalle ilgili Çünkü birinci ilgili olan, birinci , her iki yerde de Çünkü birinci halle ilgili olan, birinci 90 Sonuç kökünün diğer bir ifadeyle âyetin manası, “senin vaktiyle üzerinde bulunduğun Kâbe’yi kıble kökünün denilebilir ki, ikinci bu âyetteki ,89olan 89 gili olan, ,Çünkü ikinci halle ilgili olan da, ikinci olur. senin va 89 da, olur. senin vaktiyle nkü birincibirinci halle ilgiliolarak olan, birinci , ikinci halle ilgili da, ikincihalle ilgiliolur. birinci halle ilgili olan, birinci , ikinci 89 âyettir. Bu âyette da, ikinci olur.âyetteki âyettir. Buolan, âyette yapmamız ancak Peygamber’e ittibâ edecek olanları, geldiğiolan geri dönüp ,irtidât Maide 60senin 90 Sonuç, olarak 90ilgili Çünkü halle ilgili birinci ikinci halle olan de içindir denilebilir ki, bu âyetteki ,izden Sonuç olarak denilebilir ki, içindir vaktiyle le bu y le y lur.89 birinci senin vaktiyle 89 le y da, ikinci olur. senin vaktiyle 90 edecek olanlardan ayırmak içindir” şeklinde olabilir. Sonuç olarak denilebilir ki,lebuy 89 her leiki yerde de olur. senin vaktiyle her iki yerde de le y dönüp irtidât dönüp irtidât y dönüp irtidât 60 le yerde y âyetteki “ca’l”, geçtiği her iki de “tasyîr” manasına gelmektedir. dönüp irtidât le irtidât y 60 dönüp irtidâtâyettir. dönüp Maide dönüp Maide 60 irtidât Maide 60 irtidât dönüp 82 el-Halebî, ed-82 el-Halebî, -Masûn, I, 252-254. 82 -Masûn,edI, 252-254. el-Halebî, ed-Masûn, I, 252-254. 83 “Ca’l” kökünün83 “tasyîr” manasında kullanıldığı birisi de-Masûn, bu âyettir. 82âyetlerden 2. Bakara, 143. 83 2. Bakara, 143. el-Halebî, I, 252-254. 83 83 2. Bakara, 143. ediçindir içindir 4. -Masûn,82I, 252-254. âyettir. el-Halebî, ed- -Masûn,84âyettir. I, 252-254. -Masûn, II, 151. 143. 83 el-Halebî, ed-84 el-Halebî, -Masûn,edII, 84151. el-Halebî, ed-Masûn, II, 151. 2. Bakara, 84 yeri , hem85a.g.e., hem ,84 ,85 85 2. Bakara, 143. EbûI,Hayyân, a.g.e., I, Hayyân, 596-597; -Celâleyn, Kahire ts.,-Menâr, s. 22; elK Ebû ,Hayyân, 596-597; -Celâleyn, Kahire ts., s. 22; el-Âlûsî, 84 Ebû a.g.e., I,-Menâr, 596-597; -Celâleyn, el-Halebî, ed-Masûn, II,-Menâr, 151. -Masûn, I, 252-254. -Masûn,84II, 151. 85 85 a.g.e., II, yer olana.g.e., el-Halebî, ed-Masûn, II, 151. yer557. olan a.g.e., II, 557. maymun, domuz a 85 veEbû II, 557. Hayyân, a.g.e., I, 596-597; -Celâleyn, -Menâr, Kahire ts., s.-Menâr, 22; el-Âlûsî, 3. -Celâleyn, e., I, 596-597; -Celâleyn, Kahire ts.,ki: s. 22;el-Halebî, el-Âlûsî, 85 86 “De katında yeri bundan daha kötü olanı size haber Ebû Hayyân, a.g.e., I, 596-597; -Celâleyn, -Menâr, Kahire ts., s.ed22;151. el-Âlûsî, ed-Masûn, II, ed-86 Allah -Masûn, II, 86151. ifadesinde zamir, ikinci el-Halebî, -Masûn, II, 151. ifadesinde iki iki el-Halebî, zamir, ikinci a.g.e., II, 557. -Masûn, II, 151. 87 87 a.g.e., II, 557. kelimesini birinci meful, maymun, kelimesini 87ettiği, kelimesini birinci meful, kelimesini meful maymun, domuz ve a yeri 86 yeri kelimesini birinci meful,ise ikinci ke vereyim mi? Allah’ın lanetlediği ve gazap aralarından bazılarını 86 86 yer olan el-Halebî, ed-Masûn, II, ise 151.ikinci olan -Masûn, II, 151. a.g.e., I,86596-597; -Menâr, Kahire ts., s.yer22; el-Âlûsî, el-Halebî, ed- -Celâleyn, -Masûn, II, 151. 91 ezel-Suûd, a.g.e., ezel-Suûd, a.g.e., I, 310; 87 esini birinci meful, kelimesini ise ikinci meful ezelkelimesini birinci mefu kelimesini birinci meful, kelimesini ise ikinci meful 7. iki kelimesiniçevirdiği ifadesi muahhar 87 maymun, domuz ve domuzibaresinde veibaresinde tâğuta İşte bunlar, yeri adaha de de ikitapanlara ifadesi muahhar maymun, domuz ve kötü olan vea birinci meful,kimseler. ikinci meful a.g.e.,kelimesini II,el-Âlûsî, 55. ise a.g.e., II,el-Âlûsî, 55. el-Suûd, a.g.e., I,el-Âlûsî, 310; -Masûn, 151. 87 91 a.g.e., 92II, 55. Bu 88 88 ez- II, el-âyette -Suûd, a.g.e., I, Hayyân, 310; ezelbirinci ,geçen ise mukaddem ikinci dür. 88 91 88ise birinci ,87daha mukaddem ikinci dür. doğru yoldan ziyade sapmış bulunanlardır.” ez-Ebû el-Suûd, a.g.e., I, 310; Ebû a.g.e., I, 596a.g.e., Hayyân, a.g.e., I, 596- 88 Ebûa.g.e., I, 526. a.g.e., I, 596- I, 526. a.g.e., I, 526. birinci93meful, kelimesini ise ikinci a.g.e., meful -I, Hayyân, , 55. el-Âlûsî, a.g.e., II, 55. 89 89 el-Âlûsî,kelimesini a.g.e., II, 55. Ebû Hayyân, 596-597. 89 Ebû Hayyân, a.g.e., I, 596-597. Fakat bu âyette, a.g.e., I, 596-597. 92 91 Ebû 92 a.g.e., I, 88 526. 88 Hayyân, ette e., I, geçen 596a.g.e., I, 526.elEbû Hayyân, a.g.e., I, 596Bu âyette “ca’l”91a.g.e., fiili -Suûd, müfessirlere göre “tasyîr”, bazılarına göre a.g.e., ise I, 526. EbûezHayyân, a.g.e., I, geçen 596I,bazı 526. a.g.e., I, 310; haline çevirmemiz ancak haline çevirmemiz ancak 89 e., I, 596-597. 89 n, ya sîreten ya da sûreten, bahsi geçen Ebû Hayyân, a.g.e., I, 596-597. 93 93 Ebû“yaratma” Hayyân,Bu a.g.e., I, 596-597. e., II, 55. Fakat bu âyette, âyette geçen gelmektedir. Bu âyette Fakat geçen manasına görüldüğü gibi bu 92âyette, insanların bir92 kısmının, 83 a.g.e., I, 596a.g.e., I, 526. 93 93varlıklara sîreten sûreten, bahsi geçen çevrilmesinden için bu buradaki n, ya ya sîreten yayadada sûreten, bahsi geçen Fakat, ikinci bubahsedildiği âyette, Fakat âyette, Çünkü birinci halle ilgili olan, birinci , ikinci halle olan Çünkü birinci halle ilgili olan, birinci halle ilgiliilgili olan a.g.e., I, 596-597. mümkündür. Yani buolur. âyette , dahabahsi 89 fiili da, “tasyîr” manasında mümkündür. Yani bu âyette, öncegeçen bir hal üzere da, ikinci senin vaktiyle ikinci olur. senin vaktiyle n,89 yaanlamak sîreten ya dan,sûreten, bahsi geçen ya sîreten ya da sûreten, olanintikal kişileri, başka bir hale intikal le le y y,ettirmeden bahsedilmektedir. Çünkü Allah onları ilk hale ettirmeden bahsedilmektedir. Yani bu âyette dönüp irtidâtyaratmamıştır. dönüp irtidât yarattığında maymun ve domuz şeklinde ttirmeden bahsedilmektedir. mümkündür. Yani bumümkündür. âyette , Yani bu âyette , 13 13 13 Âyetteki . ifadesimukaddem fiilfiil“tasyîr” manasına geldiğinde iki mef ’ûl alır. ifadesi ikinci haleÂyetteki intikal ettirmeden bahsedilmektedir. hale intikal ettirmeden bahsedilmektedir. 13 13 82 94 82 el-Halebî, el-Halebî, ed-Masûn, I, 252-254. 13 ed-Masûn, I, 252-254. 94 mef83’ûl83 olur. 13 mukaddem ikinci olur. ki fiil . ifadesi 2. Bakara, 2. Bakara, 143.143. 84 84 el-Halebî, ed-Masûn, II, 151. 94 el-Halebî, ed-Masûn, II, 151. inci olur.84 85el-Halebî, Âyetteki fiil a.g.e., I, 596-597; . ifadesi Âyetteki fiil . ifadesi ed-Durru’l-Masûn, II, 151. -Celâleyn, 85 Ebû Hayyân, -Menâr, Kahire ts.,22; s. el-Âlûsî, 22; el-Âlûsî, Ebû Hayyân, a.g.e., I, 596-597; -Celâleyn, -Menâr, Kahire ts., s. Mâide 97a.g.e., 13 85 Ebû Hayyân, I, 596-597; Tefsîru’l-Celâleyn, Dâru’l-Menâr, Kahire ts., s. 22; el-Âlûsî, a.g.e., II, 557. a.g.e., II, 557. 94 94 a.g.e., II, 557. mukaddem ikinci olur. mukaddem ikinci olur. 86 el-Halebî, 86 86el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, 151. 97 ed-Masûn,II, II, 151. ____________________________________________________________________________________ 87 . 95 88 89 90 91 92 93 94 el-Halebî, ed- -Masûn, II, 151. 87 kelimesini birinci meful, kelimesini kelimesini ise ikinci meful kelimesini birinci meful, ise ise ikinci meful Müfessirlerden bazıları ise kelimesini birinci meful, kelimesini ikinci meful olarak kabul etmişlerdir. Bkz. ezMâide 97 Mâide 97a.g.e., ezel- I, 310; el-Âlûsî, -Suûd, a.g.e., I, 310; Zemahşerî, el-Keşşâf, I, 199; Ebu’s-Suûd, a.g.e., II, 55. ezel-Suûd, a.g.e., I, 310; . II, 55. el-Âlûsî, a.g.e., el-Âlûsî, a.g.e., II, 55. Ebû Hayyân, a.g.e., I, 596-597; Yazır, a.g.e., I, 526. 88 88 Ebû Hayyân, a.g.e., I, 596a.g.e., I, 526. Ebû Hayyân, a.g.e., I, 596a.g.e., I, 526. Ebû Hayyân, a.g.e., I, 596-597. 89 89 Hayyân, a.g.e., I, 596-597. EbûEbû Hayyân, a.g.e., I, 596-597. Yazır, a.g.e., I, 526.. . için hayat ve güven 5. Mâide, 60. için ed-Durru’l-Masûn, hayat ve güven İbn Atiyye,95a.g.e., s. 558; el-Halebî IV, 326 vd. et-Tabersî, a.g.e., III, 302; el-Kurtubî, a.g.e., VI, 207. için hayat ve güveniçin hayat ve güven el-Halebî ed-Durru’l-Masûn, IV, 326 vd. 87 95 95 13 13 90 mümkündür. Yani bu âyette hale intikal ettirmeden bahsedilmektedir. Âyetteki 78 fiil mukaddem ikinci 90 91 92 93 94 95 , . Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS ifadesi olur.94 Mâide 97Mâide 97 “Ca’l” kökünün “tasyîr” manasında kullanıldığı âyetlerden birisi de Mâide 97’inci âyettir.. “Allah, Kâbe’yi, o saygıya lâyık evi, haram ayı, hac kurbanını ve (kurbanlıkların boynuna asılan) gerdanlıkları 95 insanlar için hayat ve güven kaynağı kıldı.” için hayat ve güven Görüldüğü gibi bu âyette doğrudan Kâbe’nin yaratılmasından değil, onun, manevî yeni bir hale çevrilmesinden ve ona bir özelliğin verilmesinden bahsedilmektedir. 95 Diğer taraftan bu âyette geçen “ca’l” fiiline “tasyîr”,96 “yaratma”97 ya da her iki manayı verenler olmuştur.98 Bazılarına göre ise buradaki “ca’l”, “tebyîn”, “hüküm 99 100 verme” a.g.e., I, 526. ve “teşrif ” manalarına gelmektedir. 5. Mâide, 60. Mesela bu326 âyetteki “ca’l” fiiline “tasyîr” manası vermişlerdir.101 a.g.e., s. 558; Taberî el-Halebî ve ed- İbn Atiyye, -Masûn, IV, vd. et-Tabersî, Kurtubî a.g.e., III, 302; a.g.e.,manasına VI, 207. iseel-Kurtubî, “yaratma” geldiğini söylemiştir.102 İbnu’l-Arabî’ye göre ise bu el-Halebî ed-Masûn, IV, 326 vd. âyetteki “ca’l” fiilinin manası, “daha önce yaratılmış bir mahlûka bir özellik verme 5. Mâide, 97. manasındaki ikinci yaratma”dır. O, bunun sebebini şöyle açıklamaktadır: “Çünkü Kâbe’nin varlık olarak yaratılışı daha önce meydana gelmişti. Daha sonra ise onda çeşitli özellikler yaratılmıştır. Dolayısıyla “halk” hem birinci yaratmayı hem de ikinci yaratmayı içine alırken, “ca’l” ise ikinci manaya hastır ve kendisinde bulunan sıfatlardan haber verme manasına gelmektedir.”103 Kanaatimize göre İbnu’l-Arabî’nin bahsetmiş olduğu bu ikinci yaratma “tasyîr” 14 olarak kabul edilebilir. Allah Teâlâ’nın Hz. Âdem’i önce yaratıp sonra meleklere onun halife olacağını tebliğ etmesi ve bu tebliği yaparken de “ca’l” ifadesini kullanması gibi, burada bahsedilen husus da Kâbe’nin ilk yaratılması değil, ona bu özelliğin verilmesidir. Çünkü İbn Âşûr’un da ifade ettiği gibi Kâbe, önceden ibadet evi olarak mevcuttu. Fakat sonra Allah onu, Kâbe’nin ehline ve onların soyundan gelenlere bir lütuf olarak, insanlar için “kıyâmen” yaptı.104 Dolayısıyla buradaki fiile “tasyîr” manasını vermek mümkündür. ____________________________________________________________________________________ 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 5. Mâide, 97. et-Taberî, a.g.e., VII, 83; İbn Atiyye, a.g.e., s. 583; İbnu’l-Arabî, Ebû Bekr Muhammed b. Abdullah, Ahkâmu’l-Kur’ân, (Thk. Rıza Ferec el-Hümâmi) el-Mektebetu’l-Asriyye, Beyrût, 2009, II, 172; İbnu’l-Cevzî, Zâdu’l-Mesîr, s. 409; elBeydâvî, a.g.e., I, 286; el-Hâzin, a.g.e., II, 81; Ebû Hayyân, a.g.e., IV, 28; eş-Şirbînî, a.g.e., I, 461; el-Mazharî, el-Kâdı Muhammed Senâullah el-Osmânî, Tefsîru’l-Mazharî, (Thk. Ahmed İzzû İnâye), Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrût, 2004, III,215; el- Âlûsî, a.g.e., VII, 49. el-Kurtubî, a.g.e., VI, 284; eş-Şevkânî, a.g.e., s. 494; İbn Âşûr, Muhammed Tahir, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, Dâru Suhnûn, Tunus, 1997, VII, 54. en-Nesefî, Abdullah İbn-i Ahmed İbn-i Mahmûd, Medâriku’t-Tenzîl ve Hakâiku’t-Te’vîl, (Thk., eş-Şeyh Zekeriyyâ Umeyrât), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2008, I, 344; Muhammed Reşîd Rıza, Tefsîru’l-Menâr, Dâru’l-Menâr, Kahire, 1947, VII, 116. er-Râzî, a.g.e., XII, 87; el-Hâzin, a.g.e., II, 81; Ebû Hayyân, a.g.e., IV, 28; el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, IV, 431; eşŞa’râvî, Muhammed Mütevellî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, Dâru Ahbâri’l-Yevm, ts., VI, 3406. el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 207. et-Taberî, a.g.e., VII, 83; İbn Atiyye, a.g.e., s. 583. el-Kurtubî, a.g.e., VI, 284. İbnu’l-Arabî, a.g.e., II, 172. İbn Âşûr, a.g.e., VII, 54. 104 en çen “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI 104 104 79 105105 105 Bu ayette geçen 104 104 Bu ayette geçen Bu ayette geçen 6106 107 107 105 olur. geçen Buolur. ayette , 106 olur.107 105 n 106 105 105 105 106 , geçen Bu ayette Bu ,olur. Bugeçen ayette geçen106“ca’l” fiili 109 “tasyîr” manasına geldiğinde iki mef ’ûl alır. birinci 109109ayette tek tek olur.107 bedel108 olur. ya106107 da at , tek 106 107 108 109 108 107 107 106 da at ya da bedelise ya olur. olur. mef ’ûl,ûl, ise ikinci112112 mef109’ûl olur. ifadesi ya bedel atfı108beyan , ,ûl, ya da at bedel 112 bedel108 ya111111 da at.110 tek ûl,111 109 109 110 tek 110 109 108 109 manasında kabul edilirse tek mef ’ûl almış tekolur. . Bu durumda tek da atat “Yaratma” yaolur. bedel108 ya da bedel .110ûl,111 110 111 112 . ûl, 111 112 112 111 mef ’ûl, hâl olur. ûl, 112 112 ûl,111111 .110 ûl, .110 104 En’âm 123 bubu bu her liderler konumuna her memlekette, memlekette, liderler konumuna bu bu âyettir. Bu âyettir. âyettegeçmiş her memlekette, liderler konumuna “Ca’l”Bufiilinin olduğu âyetlerden birisi deâyettir. En’âm suresindeki bu memlekette, âyette her buBu bu Bu âyette he âyettir. dilmektedir: âyettir. sedilmektedir: Bu âyette her memlekette, liderler konumuna getirilmesinden bahsedilmektedir: âyette her memlekette, günahkârların liderler konumuna getirilmesinden bahsedilmektedir: konumuna liderler memlekette, herâyettir. bahsedilmektedir: getirilmesinden konumuna liderler memlekette, her memlekette, âyette her Bu âyette liderler konumuna âyettir. Bu getirilmesinden bahsedilm Böylece her Böylecebiz, biz, herkasabada, kasabada,oralarda oralarda getirilmesinden bahsedilmektedir: Böylece biz, her kasabada, oralarda“Böylece biz, her dilmektedir: Böylece b bahsedilmektedir: getirilmesindenbahsedilmektedir: a getirilmesinden konumuna getirdik. ala konumuna getirdik.Onlar Onlar kasabada, oralarda bozgunculuk yapmaları için, günahkârlarını Böylece biz, konumuna her kasabada, oralarda bozgunculuk yapmala getirdik. Onlarlider konumuna oralarda her kasabada, Böylece biz, oralarda yapmala113 bozgunculuk yapmala kasabada,bozgunculuk her kasabada, biz, her Böylece biz, oralarda Böylece 113113yalnız kendilerini 113 getirdik. Onlar aldatırlar, ama farkında olmazlar.” bozgunculuk yapmala konumuna getirdik. Onlar Onlar getirdik. konumuna Onlar getirdik. konumuna Onlar yapmala getirdik. bozgunculuk yapmala konumuna bozgunculuk 114 114 113 eçen 114 geçen 114 âyette geçen 113geçen Bu Bu âyette “ca’l” fiiline müfessirler tarafından Bu “tasyîr”, “yaratma”115 ve 113 113 âyette geçen Bu âyette geçe 116 116 116 114 buradaki fiile, iki veveimkân verme imkân verme geçen Bu 115âyette “temkin/yerleştirme ve imkân verme” Fakat ve114imkân manaları verme 116 verilmiştir. çen 115 114 114 115 ve imkân ve geçen âyette geçen Bu âyette Bu 117 115 116 daha uygun olacaktır. ,ikiiki mef ’ûlburadaki almasından dolayı “tasyîr”vemanasını vermek Bu durumimkân116, verme Fakat fiile, 120 116 iki konumuna getirilmesinden olu verme imkân ve 115 116 115 Fakat buradaki fiile, iki Fakat buradaki fiile, iki imkân verme ve imkân ve 117117 da buradaki kelimesi birinci mef ’ûl, verme kelimesi ikinci mef ’ûl olur.118 Böylece mef ’ûller bulunur. B 117 Fakat fiile, iki 120 ki Fakat konumuna getirilmesinden olur. 117 117 iki fiile, iki buradaki Fakat fiile, 118118buradaki arasında takdim ve 117tehir meydana gelmiş olur.119 “Tasyîr” manası verildiğinde, “her olur. Böylece 118 olur. Böylece kelimesi ikinci olur. Böylece 117 bulunur. Bu 118 120 117 117 Böylece olur. ikinci kelimesi o ikinci kelimesi kasabadaki günahkârların, oranın liderleri konumuna getirilmesinden” bahsedilmiş 119119 118 kasabadaki her 119 her kasabadaki kelimesi ikinci olur. Böylece her kasabadaki 119 118 Böylece olur. 118 118 1 olur. Böylece âyetin manasında, günahkârları liderlere çevirme bulunur. Bu çevirme ve Böylece olur. ikinci kelimesi ikinci Böylece olur. kelimesi 119 her kasabadaki 119 bu âyette kasabadaki her dolayı dönüştürme119119 manasından bu âyetteki fiile “tasyîr” manasıgibi vermek uygun olacaktır. kasabadaki her kasabadaki her 121 ifadesini muzâf muzâfu gibi bu âyette 121 dediği gibi bu âyetteki ca’l fiilini “yaratma” manasında alıp, 4.54. 104 Bazı müfessirlerin a.g.e., VII, 54. ileyh olarak kabul etmek 104 de akla gelebilir. Fakat dea.g.e., VII, 54. b ifadesini muzâf muzâfun 104 etmek 54. VII, a.g.e., Masûn, 105 el-Halebî, -Masûn,IV,IV,431. 431. “ekâbir” kelimesi ile “mücrimîhâ” ifadesini muzâf muzâfun ileyh olarak kabul de ed-Masûn, IV, 431. 104 105 el-Halebî, eda.g.e., VII, 54. 105 IV, 431. i ed-Masûn, Masûn, IV,IV,431. -Masûn, 431. 106 el-Halebî, -Masû el-Halebî, durumda âyetteki mana tamam olmaz. Çünkü gibi b ek de Fakat de bu ed-Masûn, IV, 431. 104 akla gelebilir. 104 akla gelebilir. Fakat Râzî’nin de dediği gibi bu durumda âyetteki mana tamam olmaz. 105 54. VII, a.g.e., 54.edVII, 106 el-Halebî, ed-Masûn, a.g.e., IV, 431. 106 IV, 431. ed-Masûn, 4; el-Halebî, ed-ed-a.g.e., -Masûn, VII, 107 el-Halebî, 344; el-Halebî, -Masûn, a.g.e., VII,54.54. -Masûn, -Masû el-Halebî, 431. IV,el-Halebî, asûn, en-Nesefî, a.g.e., I, 344; el-Halebî, eda.g.e., VII, 54. 105 105 431. i IV, IV,“Zeyd’i -Masûn, edel-Halebî, 431. -Masûn, edifade mana olmaz. 107 en-Nesefî, el-Halebî, ed- IV, -Masûn, 431. olmaz.106 Çünkü gibi gibi bir bir ifade kullanılıp Çünkü yaptım” gerisi a.g.e., söylenmediğinde manaa.g.e., 107 en-Nesefî, -Masûn, edel-Halebî, I, 344; tamam 4.tamam 108 344. I, 344; e 431. IV,el-Halebî, asûn, en-Nesefî, a.g.e., I,431. 344. 106 106 107 431. IV, -Masûn, edel-Halebî, IV, -Masûn, ed108 en-Nesefî, en-Nesefî, a.g.e., I, 344; el-Halebî, ed-Masûn, a.g.e., VII, 54. 108 344. I, a.g.e., a.g.e., s. 494. 109 -Masûn, a.g.e., s. 494. I, 344. a.g.e., en-Nesefî, 54. VII, a.g.e., ed; el-Halebî, tamam olmaz. Dolayısıyla mananın tamamlanması için “Zeyd’i başen-Nesefî, a.g.e. a.g.e., s. 494. 107 mana tamam olmaz. 107 en-Nesefî, 54. VII,54. a.g.e.,VII, 108 a.g.e., -Masûn, edel-Halebî, 344; a.g.e., en-Nesefî, -Masûn, edel-Halebî, I,I,344; 109 en-Nesefî, a.g.e., I, 344. 109 s. 494. a.g.e., - en-Nesefî, en-Nesefî, a.g.e. Masûn, -Masûn, IV,431. 431. 110a.g.e., a.g.e. . 108108IV, el-Halebî, ed-Masûn, IV, 431. 109 344. a.g.e., en-Nesefî, kan yaI,I,da zelîl meful eklemek gerekmektedir. 344. a.g.e., en-Nesefî, en-Nesefî, a.g.e. yaptım”- örneğinde a.g.e.,olduğu s. 494. gibi ikinci110birel-Halebî, ikinci edbir meful eklemek gerekmektedir. B 110 IV, 431. -Masûn, Masûn, 111 s. -Masûn, IV,431. 431. -Masû edel-Halebî, 494. a.g.e., - 109IV, el-Halebî, ed-- -Masûn, IV,s.s.431. 109 110a.g.e. 494. a.g.e., a.g.e. en-Nesefî, 122 494. a.g.e., en-Nesefî, 111 olur. el-Halebî, ed-Masûn, IV, 431. 111 IV, 431. -Masûn, edel-Halebî, Bu ikinci meful eklendiğinde ise mana tamam olmuş Çünkü yukarıda da ifade 4; el-Halebî, ed-Masûn, IV, 431. 112 344; el-Halebî, ed-Masûn, IV, 431. 122 -Masû edel-Halebî, 431. IV,el-Halebî, asûn, en-Nesefî, a.g.e., 344; el-Halebî,ikinci ed- Bu -Masûn, IV, 431. meful ise 110 110 ikinci111edbir meful eklemek gerekmektedir. 431. IV,I,431. -Masûn, edel-Halebî, IV, -Masûn, 112 el-Halebî, ed-Masûn, IV, 431. 112 en-Nesefî, -Masûn, ed- a.g.e., en-Nesefî, 113 I, 344;IVe 431. IV,el-Halebî, asûn, edildiği gibi ca’lIV,IV, fiili “tasyîr” manasına geldiğinde iki meful alır.123a.g.e., I, 344; el-Halebî, 111 111 112 431. -Masûn, edel-Halebî, 431. -Masûn, ed123 113 122 en-Nesefî, a.g.e., I, 344; el-Halebî, ed-Masûn, IV, 431. 113 ise 60; el-Kurtubî, a.g.e., VII, 65; el-Beydâvî, a.g.e., I, 321; Ebû Hayyân, 114 660; el-Kurtubî, a.g.e., VII, 65; el-Beydâvî, a.g.e., I, 321; Ebû Hayyân, 431. IV,el-Halebî, -Masûn, ed- 113a.g.e., ; el-Halebî, a.g.e., s. 660; a.g.e., VII, I, 321; Ebû Hayyân, 112 en-Nesefî, 112 431.65; el-Beydâvî, a.g.e., IV,431. -Masûn, ed-el-Kurtubî, el-Halebî, 344; a.g.e., IV, -Masûn, edI,I,344; en-Nesefî, 114 114 el-B VII, 65; a.g.e., s. 660; el-Kurtubî, a.g.e., azharî, a.g.e., a.g.e., a.g.e., Mazharî, a.g.e., ____________________________________________________________________________________ a.g.e., a.g.e., s. 660; a.g.e., IV, 217; el-Mazharî, a.g.e., a.g.e., a.g.e., 123 113 113 114 113 a.g.e., 6. En’âm, 123. a.g.e., s. 660; el-Kurtubî, a.g.e., VII, 65; el-Beydâvî, a.g.e., I, 321; Ebû Hayyân, a a.g.e., el-Mazharî, 217; IV, a.g.e., Kehf 8 el-Mazha 217; IV, a.g.e., Hayyân, Ebû 321; I, a.g.e., el-Beydâvî, 65; VII, a.g.e.,a.g.e., 0; el-Kurtubî, VIII, 33. 114 114 Hayyân, Ebû 321; a.g.e., el-Beydâvî, 65; VII,65; a.g.e., el-Kurtubî, 660; s.IV, a.g.e., Ebû I,I,321; el-Beydâvî, VII, a.g.e., el-Kurtubî, 660; 114 İbns.Atiyye, a.g.e., s.el660; el-Kurtubî, a.g.e., VII, 65; a.g.e., el-Beydâvî, a.g.e., I,Hayyân, 321; a.g.e., IV, 217; el-Mazharî, a.g.e., 217; el-Mazharî, a.g.e., a.g.e., a.g.e., 33. Hayyân, VIII,Ebû Muhammed Hüseyin, - a.g.e., 115 I,48;48;et-Tabâtabâî, et-Tabâtabâî, Muhammed Hüseyin, el-48; -Muhammed 33. VIII, a.g.e., a.g.e., zharî, VIII, et-Tabâtabâî, Hüseyin, ela.g.e., a.g.e., VIII, 48; 115 a.g.e., a.g.e., el-Mazharî, 217; IV,217; a.g.e.,IV, a.g.e., el-Mazharî, a.g.e., a.g.e., III, 309; a.g.e., İbn Âşûr, a.g.e., VIII, 48; Reşîd Rıza, a.g.e., VIII, 33. 115 a.g.e., VIII, 33. H Muhammed et-Tabâtabâî, a.g.e., -Matbûât, Beyrût, VII, -Matbûât, Beyrût,1997, 1997, VII,351. 351. 48; VIII, Ke - VIII, -Matbûât, Beyrût, Muhammed 1997, VII, 351. 33.115 VIII,33. VIII, 115 İbn Âşûr, a.g.e., 48; et-Tabâtabâî, Hüseyin, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, Müessesetu’l-A’lamî li’la.g.e., VIII, 48; et-Tabâtabâî, Muhammed Hüseyin, el-351. VII, 1997, Beyrût, -Matbûât, a.g.e., VIII, 33. 116 a.g.e., VIII, 33. -M elHüseyin, Muhammed 48; et-Tabâtabâî, el-Mazharî, a.g.e., a.g.e., VIII,el33. 115 115 Matbûât, Beyrût, 1997,-Matbûât, VII,Muhammed 351. el-âyettir. Bu 116 Hüseyin, Muhammed et-Tabâtabâî, 48; VIII,48; -a.g.e., Hüseyin, VIII, a.g.e., , kupku suresindeki âyette -et-Tabâtabâî, Beyrût, 1997, VII,bu 351. Kehf 116 el-Mazharî, 33. VIII, a.g.e., a.g.e., 60; a.g.e., 65; a.g.e., I, I,321; el-Mazharî, 117 VII, 660;el-Kurtubî, el-Kurtubî, a.g.e., VII, 65;el-Beydâvî, el-Beydâvî, a.g.e., 321; el-Mazharî, a.g.e., 351. VII, 1997, Beyrût, Matbûât, a.g.e., s.Beyrût, 660; a.g.e., VII, 65; el-Beydâvî, a.g.e.,el-Mazharî, I, 321; el-Mazharî, 116 351. VIII, VII,351. 1997,Rıza, Beyrût, 116el-Mazharî, a.g.e., III, 309; el-Kurtubî, Reşîd a.g.e., 33. -Matbûât, -el-Mazharî, VII, 1997, -Matbûât, 117 a.g.e., a.g.e., VIII, 33. 117 el-B 65; VII, a.g.e., el-Kurtubî, 660; s. a.g.e., a.g.e., a.g.e., VIII, 33. a.g.e., a.g.e., VIII, 33. 660; s. a.g.e., 33. VIII, a.g.e., çevrilmesinden bahsedilmektedir: a.g.e., a.g.e., a.g.e., VIII, 33. 116 el-Mazharî, , VIII, kupkuru Bu âyette 116 117 117a.g.e., İbn Atiyye,a.g.e., a.g.e., s. s. 660; a.g.e., el-Beydâvî, a.g.e., I, 321;I, el-Mazharî, a.g.e., III, 309; İbn Âşûr, a.g.e., 33.VII, a.g.e.,VIII, a.g.e., 33. a.g.e., el-Mazharî, 660;el-Kurtubî, el-Kurtubî, a.g.e., VII,65;65; el-Beydâvî, a.g.e., 321; el-Mazharî, a.ga a.g.e., a.g.e., a.g.e., 48. 118VIII, VIII, 48. el-Beydâvî, a.g.e., el-Mazharî, 321; I, a.g.e., 65; VII, a.g.e., 60; el-Kurtubî, a.g.e. a.g.e., VIII, 48. 117 117 124 VIII, Reşîd Rıza, a.g.e., VIII,VII, 33.65; el-Mazharî, a.g.e. 321; a.g.e.,VIII, el-Beydâvî,a.g.e., 65;el-Beydâvî, VII, a.g.e., el-Kurtubî, 660; a.g.e., I,I,321; a.g.e., a.g.e., el-Kurtubî, 660; s.s.48; a.g.e., 118 a.g.e., a.g.e., 33.el-Mazharî, .a.g.e., 118 VIII, 48. bahsedilmektedir: Biz 60; er-Râzî, XIII, 144. 119 660; er-Râzî,a.g.e., a.g.e., XIII, 144. a.g.e. VIII,s. a.g.e., a.g.e., a.g.e., 660; İbn er-Râzî, XIII, 144. 118 İbn Atiyye, a.g.e., s.33. 660; Âşûr, a.g.e., a.g.e., VIII, 48. 33. VIII,33. a.g.e., a.g.e., a.g.e., 118 VIII, a.g.e., a.g.e., a.g.e., 119 a.g.e. a.g.e., VIII, 48. 119 XIII, a.g.e., er-Râzî, 660; s. a.g.e., 125 s. 660; a.g.e., 124 48. VIII, a.g.e., 118 kelimesi ve144. iki Bu âyette geçen 118 119 İbn Atiyye, a.g.e.,s.s.660; 660; er-Râzî, 144. .a.g.e., 119 48. XIII, VIII,a.g.e., a.g.e., a.g.e. 48. VIII, a.g.e. a.g.e., er-Râzî, a.g.e., XIII, 144. 144. XIII, a.g.e., 120 0; er-Râzî, 119 119 er-Râzî, Mefâtîhu’l-Gayb, XIII, 144. 144. XIII, a.g.e., er-Râzî, 660; s. a.g.e.,s. 660; er-Râzî, a.g.e., XIII, 144. a.g.e., 125 ve iki kelimesi 121 et-Tabâtabâî, a.g.e., VII, 351. 122 önceki er-Râzî,âyette a.g.e., XIII, 144. .126 Bir 7 .126 Bir önceki âyette l 127 123 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, II, 3; el-Beydâvî, a.g.e., I,41; İbn Akîl, a.g.e., s. 213; Ebû Hayyân, a.g.e., I, 220; İbn Hişâm elEnsârî, Şerhu Şuzûri’z-Zeheb, s. 369, 375; Ebu’l-Bekâ, a.g.e., s. 29-30 ve 347-348. 16 haldeydi. süslü ve güzel 16 bir süslü , bulunanlar, önceden süslü ve güzel bir haldeydi. yeryüzünde sekizinci , 16âyette ise bu süslü 16 yeryüzünd 16 ifade ifade ifade ifade mana tamam mana tamam olmaz. manaolmaz. tamam mana tamam olmaz. manaolmaz. tamam olmaz. ikinci bir meful eklemek gerekm 122 ikinci bir meful eklemek gerekmektedir. Bu ikinci bir meful eklemek gerekmektedir. Bu meful gerekmektedir. ise Bu ikinci bir meful Bu ikinci bir eklemek ikinci eklemek bir meful mefulgerekmektedir. eklemek gerekmektedir. Bu 122 122 122 likinci mefulikinci isemeful ikinci meful iseDoç. Dr. 122 ise Yıl: 80 meful ikinci ise 2015/2ise | Sayı: 44 | Yrd. Zeki HALİS 122 hf 8 123 Kehf 8 Kehf Kehf Kehf888 123 Kehf 8 123 123 123 Kehf 8 Kehf âyetlerden Kehf suresindeki bu âyettir. âyette Kehf Bu “Ca’l” kökünün “tasyîr” manasında kullanıldığı birisi de Kehf suresindeki Kehf Kehf isuresindeki bu âyettir.suresindeki Bu âyette , kupkuru suresindeki buâyette âyettir. Bu âyette güzel kupkuru bu âyettir. âyettir.bu Buâyettir. âyetteBu yeryüzünde bulunan şeylerin, kupkuru toprağa ,çevrilmesinden çevrilmesinden bahsedilmektedir: bu Bu âyette , kupkuru ,, kupkuru suresindeki bu âyettir. Bu âyette kupkuru vrilmesinden bahsedilmektedir: Biz muhakkak bahsedilmektedir: “Biz kupkuru çevrilmesinden bahsedilmektedir: çevrilmesinden bahsedilmektedir: Biz oradaki çevrilmesinden bahsedilmektedir: Biz çevrilmesinden bahsedilmektedir: Biz her şeyiBiz 124 124 124 bir toprağa çevireceğiz.”124 . 124 geçen . Bu âyette kelimesi . .. 124 . 124 125 125 125 ve126 125 ve âyette geçen kelimesi ikimanasındadır l iki 125 125ve Bukelimesi âyette geçen l İkinci 125 Bir önceki âyette Bu âyetteBu geçen l veiki Bu âyette geçen kelimesi ll ’ûl. iki Buâyette âyettegeçen geçen kelimesi vekelimesi ve ikiiki mef kelimesi almıştır. 126 Bir önceki 126 127 126 127 126 . âyette Bir önceki âyette 126âyette mef ’ûl lafzıdır.. Bir önceki âyette ifaBir önceki ..126 Bir önceki Bir önceki. âyette âyette 127 dünyaya mahsus ziynet yapıldığından bahsedilmiştir. 127 desiyle, yeryüzündeki 127 127 her şeyin Yani yedinci âyete göre yeryüzünde bulunanlar, önceden süslü yeryüzünde yeryüzünde bulunanlar,yeryüzünde öncedenyeryüzünde süslüvevegüzel güzelbirbirhaldeydi. haldeydi. bahsedilmektedir. yeryüzünde İncelemiş olduğumuz sekizinci âyette ise bu süslü şeylerin, hoşa gitmeyen kupkuru bir önceden süslü ve güzel bir haldeydi. bulunanlar, önceden süslü ve güzel bir haldeydi. sekizinci âyette ise bu süslü , bulunanlar,bulunanlar, önceden süslü ve süslü güzel bir haldeydi. önceden güzel haldeydi. bahsedilmektedir. , bulunanlar, önceden süslü ve ve güzel bir bir haldeydi. bahsedilmektedir. , toprağa dönüştürülmesinden bahsedilmektedir. İşte burada, bir halden başka bir hale yette ise âyette bu süslü ,ise bu âyette , sekizinci ise âyette busekizinci süslü , ise bu süslü NitekimNitekim el-Halebî de bu sekizinci ise süslü ,, sekizinci âyette bu süslü dönüştürme anlatıldığı için bu kelimeye “tasyîr” manası vermek uygun olacaktır. Nitekim el-Halebî de bu manasından âyetteki el-Halebîdede bu bu âyetteki kelimesinin “tasyîr” Nitekim el-Halebî âyetteki 120 er-Râzî, -Gayb, XIII,başka 144. bir manaya gele128 121 128 et-Tabâtabâî, a.g.e., VII, 351. 128 meyeceğini ifade etmiştir. 120 120 er-Râzî, -Gayb, 120 -Gayb, XIII, 144. 120 XIII, 144. Zuhruf 3 -Gayb, XIII,er-Râzî, 144. 127 er-Râzî, -Gayb, 122 er-Râzî, a.g.e., XIII, 144. er-Râzî, -Gayb,XIII, XIII,144. 144. 121 et-Tabâtabâî, abâî, a.g.e., VII, 121 et-Tabâtabâî, VII, 351. 121351. a.g.e., VII, 121 351. et-Tabâtabâî, a.g.e., VII, 123 ezet-Tabâtabâî, a.g.e., VII,351. 351.a.g.e., el, II, 3; el-Beydâvî, a.g.e., a.g.e Zuhruf 3 122 3er-Râzî, a.g.e., XIII, 144. Zuhruf 122 a.g.e., hrufer-Râzî, 3XIII, 144. 122 122 er-Râzî, a.g.e., XIII, 144. a.g.e., er-Râzî, a.g.e.,XIII, XIII,144. 144. Hayyân, a.g.e. -Ensârî, -Zeheb 123 123 ez-el, II, 3; el-Beydâvî, a.g.e., a.g.e., s. 213; Ebû 123 , II, a.g.e., 3;a.g.e., el-Beydâvî, a.g.e., 123 ez, II,ez3; el-Beydâvî, a.g.e., 213; el,, II,II, 3;3;el-a.g.e., el-Beydâvî, a.g.e., s.s. 213; Ebû ez-elelel-Beydâvî, a.g.e., 213; a.g.e., Ebû s. 213; Ebû a.g.e., s. s. 29-30 veEbû 347-348. “Ca’l”a.g.e. fiilinin geçtiği birisi de Zuhruf suresindeki a.g.e.Hayyân, a.g.e. -Zeheb -Bekâ, a.g.e.âyetlerden -Ensârî, -Zeheb -Bekâ, -Bekâ, -Ensârî, -Bekâ, Hayyân, -Ensârî, 124 18.-Zeheb Hayyân,-Ensârî, a.g.e. Hayyân, -Ensârî, -Zeheb -Zeheb -Bekâ, Kehf, 8. 29-30 ve 347-348. 129 a.g.e., s. 29-30 ve 347-348. 129 a.g.e., s. 29-30 ve 347-348. a.g.e., s.s.29-30 347-348. “Biz, anlayıp düşünmeniz için onu Arapça bir Kur’ân kıldık” âyetidir. 125 et-Taberî, a.g.e., 29-30ve ve 347-348. âyetidir. Bu âyetteki fiilin 129 a.g.e., - Bu âyetteki 124 18. Kehf, 8. 124 8. 18. Kehf,124 124 8.fiilin 18. 8. 18.Kehf, Kehf, 8. -i Kesîr, (Thk. ve ihtisâr, Muhammed Ali es-Kal manası hakkında da müfessirler arasında farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Buradaki 125 Buradaki 125 ,Bua.g.e., Muhtasar âyetidir. et-Taberî, a.g.e., Muhtasar 125 et-Taberî, a.g.e., - Bu âyetteki âyetteki125 fiilin et-Taberî, -- - fiilin - Cidde, ----Muhtasar et-Taberî, a.g.e., a.g.e., Muhtasar Beyrût, ts., II, 409;Muhtasar Ebû Hayyân, a.g.e., VI, 97; el-Halebî, ed-i Kesîr, (Thk.-ifiil, ve ihtisâr, Muhammed Ali es-Kalem-Mektebet-u Kur’ân’ın durumuyla alakalı olduğu için özellikle i’tizalî fikre sahip olan bazı -i Kesîr, (Thk. ve ihtisâr, Muhammed Ali es-Kalem-Mektebet-u Kesîr, (Thk. ve ihtisâr, Muhammed es-Kalem-Mektebet-u -i-i Kesîr, (Thk. ve Muhammed Ali es-Kalem-Mektebet-u Kesîr, (Thk. ve ihtisâr, ihtisâr, Ali Muhammed AliBuradaki es-Kalem-Mektebet-u özellikle i tizalî fikre sahip olan m 445. Buradaki eyrût,Cidde, ts., II,Beyrût, 409; Ebû a.g.e., VI, 97; el-Halebî, ed-Masûn, VII,meyletmişlerdir. 130 Cidde, Beyrût, ts.,Hayyân, II,VI,409; Ebû Hayyân, a.g.e., VI, ed97; el-Halebî, ed-Bu -Masûn, VII, ts., Hayyân, II,Beyrût, 409;bu Ebû Hayyân, a.g.e., 97; el-Halebî, ed-Masûn, Cidde, ts., II, Ebû a.g.e., VI, el-Halebî, -Masûn, 12697; müfessirler “yaratma” manası vermeye Cidde, Beyrût, ts.,fiile, II, 409; 409; Ebû Hayyân, a.g.e., VI, 97; el-Halebî, -Masûn, VII, el-Halebî, ed-ed- VII, -Masûn, VII,VII, 445.fiile, “yaratma” Bu fiile, özellikle ibu tizalî fikre sahip olan müfessirler bu fiile, 445. 445.fikre sahip tizalî müfessirler fiile, 445. 445.olan 131127 18. Kehf, 7. 132 133 134 manası verenlerin “tasyîr”, “tesmiye”, “inzâl”, “kavl/söylemek”, 126 el-Halebî,yanında, ,126ed-el-Halebî, -Masûn, VII, 445. 126 ed-Masûn, VII, 445. 126 ed-Masûn, VII, 445. 131 132 el-Halebî, -Masûn, VII, el-Halebî,eded-Masûn, VII,445. 445. 130 Bu fiile, , 133 130 127 Bu fiile, , 127 7. 18. Kehf,127 127 7. 18. 18.Kehf, Kehf,7.7. 18. Kehf, 7. ____________________________________________________________________________________ 132 131 132 133 134 137 135 gibi manalar136 133 134 135 136 124 18. Kehf, 8. 137 125 et-Taberî, a.g.e., XV, 197; İbn Kesîr,gibi el-Hâfız İmâdu’d-Dîn Ebu’l-Fidâ İsmâil,.Muhtasar Tefsîr İbn-i Kesîr, (Thk. ve Mesela bu âyette manalar 137 gibi manalar . ihtisâr, Muhammed Ali es-Sâbûnî) Dâru’l-Kalem-Mektebet-u Cidde, Beyrût, ts., II, 409; Ebû Hayyân, a.g.e., VI, 97; el, Süfyan esMesela bu âyetteki esela âyetteki Halebî,bu ed-Durru’l-Masûn, VII, 445. 126 el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, VII, 445. , Süfyan es138 gelmektedir. , Süfyan es- 7. 127 18. Kehf, 138 gelmektedir. 128 el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, VII, 445. 17 dir.138 129 43. Zuhruf, 3. 128 el-Halebî, ed-Masûn, VII, 445. 17 17 130 ez-Zemahşerî,17 el-Keşşâf, IV, 17 230. 17 129 43. Zuhruf, 3. 131 el-Begavî, Ebû Muhammed el-Hüseyn b. Mes’ûd, Meâlimu’t-Tenzîl, Dâru İbn-i Hazm, Beyrût, 2002, s. 1164; ez-Ze128 el-Halebî, ed-Masûn, VII, 445. 130 ezbî, ed-Masûn, VII, 445. el, IX, IV, 230. mahşerî, el-Keşşâf, IV, İbn Atiyye, a.g.e., s. 1674; Ebû Hayyân, a.g.e., VIII, 6-7; el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, 129 230; 43. Zuhruf, 3. 131 el-Begavî, Ebû Muhammed elruf, 3. 571; el-Bikâî, a.g.e.,130 XVII, 378; el-Âlûsî, a.g.e., XXV, 86; ed-Dervîş, Muhyiddîn, İ’râbu’l-Kur’âni’l-Kerîm ve Beyânuh, ezel, IV, 230. el, IV,Dâru 230. İbn Kesîr-el-Yemâme, Beyrût, 2002, s. 1164; ezelBeyrût-Dımeşk, 1999, VII, 60. 131 el-Begavî, Ebû Muhammed el--i Hazm, -Tenzîl, a.g.e., VIII,-i 6-7; Hazm, vî, Ebû Muhammed el-Tenzîl, Hayyân, el-Halebî, ed132 es-Sa’lebî, Ebû İshâk, el-Keşf ve’l-Beyân, (Tefsîru’s-Sa’lebî), (Thk. Ebû Muhammed İbn Âşûr), Dâru İhyâi’t-Turâsi’lBeyrût, 2002, s. 1164; ez- s. 1674; Ebû els.XXV, 1674; 2002, s. 1164; ez- Arabî, Beyrût, el- 2002, VIII, a.g.e., el-Âlûsî, a.g.e., a.g.e., 86;Ebû ed327-328; İbn Atiyye, a.g.e., s. 1674; er-Râzî, a.g.e., XXII, 95; el-Kurtubî, a.g.e., XVI, 49; Ebû Hayyân, a.g.e., VIII, 6-7; el-Halebî, ed-Masûn, IX, 571; el-Bikâî,-el-Yemâme, a.g.e., XVII, 378; , a.g.e., VIII, 6-7; el-Halebî, ed-Masûn, IX, 571; el-Bikâî, a.g.e., XVII, 378; BeyrûtHayyân, a.g.e., VIII, 6-7; el-Bikâî, a.g.e., XVII, 378. - 132 es--Kerîm ve Beyânuh, Dâru el-Âlûsî, a.g.e.,-Kerîm XXV, 86; ed- Mekkî ve Beyânuh, , a.g.e., XXV, 86; el133 edes-Sa’lebî, a.g.e., VIII, 327-328; b. Ebî Tâlib, a.g.e., X, Dâru 6621-6622. -el-Yemâme, Beyrût-el-Yemâme, Beyrût-Arabî, Beyrût, 200 134 es-Semerkandî, a.g.e., III, 202; ed-Dâmegânî, a.g.e., s. 229; İbn Manzûr, a.g.e., II,147; Zekeriyya el-Ensârî, Şeyhulislâm 132 eselel- Ebû Yahya, - bi-Keşfi mâ Yeltebisu a.g.e., XXII, 95; el-Kurtubî, a.g.e., X Fethu’r-Rahman fi’l-Kur’ân, (Thk. Muhammed Alier-Râzî, es-Sâbûnî), Dâru’l-Kur’âni’l-Arabî,s.Beyrût, a.g.e., s. 1674; -Arabî, 327a.g.e., 1674; 2002, VIII, 327- a.g.e., XVII, 378. Kerîm,Beyrût, Beyrût,2002, 1983, s.VIII, 511-512. a.g.e., a.g.e., XXII, 95; el-Kurtubî, a.g.e., XVI, 49; Ebû Hayyân, 6-7; el-Bikâî, 133 es- a.g.e., VIII, , a.g.e., XXII, 95; el-Kurtubî, a.g.e., XVI, 49;er-Râzî, Ebû Hayyân, VIII, 6-7; el-Bikâî, a.g.e., VIII, 327-328; Mekkî b. Ebî a.g.e., XVII, 378. 134 XVII, 378. es-Semerkandî, a.g.e., III, 202; ed-Dâmegâ 133 a.g.e., VIII, 327-328; Mekkî b. Ebî Tâlib, a.g.e., X, 6621-6622. a.g.e., VIII, 327-328; Mekkî b. Ebî Tâlib,esa.g.e., X, 6621-6622. Zekeriyya elm Ebû Yahy 134 es-Semerkandî, a.g.e., III, 202; ed-Dâmegânî, a.g.e., s. 229; a.g.e., II,147; erkandî, a.g.e., III, 202; ed-Dâmegânî, a.g.e., s. 229; a.g.e., II,147; (Thk. Muhammed Ali esm Ebû Yahya, -Rahman el- bi135 ez-bim Ebû Yahya, Zekeriyya -Rahman ya el-Serî, (Thk. Muhammed Ali es-Kerîm, Beyrût, 1983, s. 511-512. (Thk. Muhammed Ali es-Kerîm, Beyrût, 1983, s. 511-512. -Hadîs, Kahire, 2004, IV, 308 “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI 81 “tebyîn”,135 “vasfetme”,136 “vaz’ etme”137 gibi manalar verenler de olmuştur. Mesela Süddî’ye göre bu âyetteki “ca’l” fiili “inzâl”, Mücâhid’e göre “kavl/ söylemek”, Süfyan es-Sevrî’ye göre ise “tebyîn” manasına gelmektedir.138 Begavî “tasyîr” manası vererek bu âyeti, “bu kitabın kıraâtını Arapça yaptık” şeklinde açıklarken,139 İbn Atiyye ise bu âyette geçen fiilin “tasyîr” ve “tesmiye” manasına geldiğini söylemiştir.140 Zemahşerî de ya iki mef ’ûl alıp “tasyîr” manasına geldiğini ya da En’âm birinci âyette olduğu gibi bir mef ’ûl alıp “yaratma” manasına geldiğini söylemiştir. Bu durumda mana, “onu acem diliyle değil Arapça olarak yarattık” şeklinde olmaktadır.141 Zemahşerî’nin burada “tasyîr” manasının yanında “yaratma” manasını vermesinin sebebi, muhtemelen i’tizalî bir fikre sahip olmasıdır.142 Bazı müfessirler ise bu ayetteki fiile “yaratma” manası verilmesine şiddetle karşı çıkmışlardır. Mesela es-Sa’lebî, buradaki “ca’l” fiilinin “yaratma” manasına gelmesinin imkânsız olduğunu ifade etmiştir.143 Mekkî b. Ebî Tâlib ise bid’at ehlinin bu ayete “yaratma” manası vermesinin yanlış olduğunu söylemiştir. Çünkü ona göre “yaratma” manasında olsaydı bir mef ’ûl alırdı.144 es-Sem’ânî de bu ayetteki fiile “yaratma” manası verilmesine itiraz etmiş ve Kur’ân’ın Allah’ın mahluk olmayan kelamı olduğunu belirtmiştir.145 er-Râzî de Kur’ân’ın hudûsünü kabul edenlerin, bu ayetle çeşitli deliller getirdiklerini ifade etmiş ve onlara cevap vermiştir.146 Buradaki fiilin bir mef ’ûl alan “yaratma” manasından ziyade, iki mef ’ûl alan “tasyîr” manasına gelmesi daha uygundur. Çünkü yaratma manası vermek Kur’ân’ın tazimine terstir ve burada konuşulan konu buna uygun değildir. Ayrıca Kur’ân’ın mahlûk olduğunu tekid edecek her hangi bir şey daha önce geçmemiştir. Diğer taraftan inanmayanların inkârı onun mahlûkiyetine değildir. Aksine bu ifadeler onun, kendi üslupları üzere gelen, kolayca anlamaları mümkün olan ve mucize olduğunu bilmeleri zor olmayan, apaçık ____________________________________________________________________________________ 135 ez-Zeccâc, Ebû İshâk İbrahim b. es-Serî, Meâni’l-Kur’ân ve İ’râbuh, (Thk. Abdulcelîl Abduh Şelebî), Dâru’l-Hadîs, Kahire, 2004, IV, 308; es-Semerkandî, a.g.e., III, 202; es-Sa’lebî, a.g.e., VIII, 327-328; İbn Manzûr, a.g.e., II,147; Ebu’lBekâ, a.g.e., s. 347-348; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 207. 136 es-Semerkandî, a.g.e., III, 202; es-Sa’lebî, a.g.e., VIII, 327-328; el-Kurtubî, a.g.e., XVI, 49; eş-Şevkânî, a.g.e., s. 1597. 137 el-Bikâî, a.g.e., XVII, 378. 138 el-Mâverdî, a.g.e., V, 215; es-Sem’ânî, Ebu’l-Muzaffer Mansûr b. Muhammed b. Abdulcebbâr et-Temîmî el-Mervezî, Tefsîru’l-Kur’ân, (Thk. Ebû Temîm Yâsir b. İbrahim), Dâru’l-Vatan, Riyad, 1997, V, 90; el-Kurtubî, a.g.e., XVI, 49; eşŞevkânî, a.g.e., s. 1597. 139 el-Begavî, a.g.e., s. 1164. 140 İbn Atiyye, a.g.e., s. 1674. 141 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, IV, 230. 142 Ebû Hayyân, a.g.e., VIII, 6-7. 143 es-Sa’lebî, a.g.e., VIII, 327-328. 144 Mekkî b. Ebî Tâlib, a.g.e., X, 6621-6622. 145 es-Sem’ânî, a.g.e., V, 90. 146 er-Râzî, a.g.e., XXVII, 171-172. 82 fiil il rinci Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS 148 149 149 Hâlbuki iki Hâlbuki iki 147 Birinci Arapça bir Kur’ân olduğunu anlatmak için gelmiştir. Ayrıca buradaki fiil “yaratma” 150 Birinci 148 Hâlbuki 148 iki150 149 âyetlerin haricindeki birçok manasına gelseydi bir mef ’ûl alırdı. Hâlbuki iki mef ’ûl almıştır. Birinci mefâyette ’ûl hude haricindeki Mesela, Bakara, 2/22,151 Bakara, 2/124,152 zamiri ikincisiâyetlerin ise lafzıdır.150150 birçok âyette de 148 149 148 150 151 152 152154 ÂlMesela, Bakara, 2/22, Bakara, 2/125, Bakara,2/124, 2/126, 3/55,155 7/143,156 Hûd, âyetlerin haricindeki birçok âyette de 151 153Bakara, Yukarıda zikredilen âyetlerin haricindeki birçok âyette de “ca’l” fiili “tasyîr” manasına 155 153 Bakara, 2/126,154 154 Âl155 156 Hûd, 18/96,159 Enbiyâ, 21/72,160 Furkân, 25/23,161 157 Yusuf, 158156 Bakara, 2/125,153 3/55, 7/143, 151 Bakara, 152 12/100, 151 152Kehf, Mesela, Bakara, 2/22,11/82, 2/124, gelmektedir. Mesela, Bakara, 2/22, Bakara, 2/124, Bakara, 2/125,153 Bakara, 2/126,154 157 158 159 160 157 158 159 160 161 162 161 163 Mürselât, 159 1/82, Yusuf, 12/100, Kehf, 155 18/96, Enbiyâ, 21/72, Furkân, 25/23, 157 158 153 Bakara, 154 Âl156 11/82, Zümer,156 39/21, Zuhruf, Müzzemmil, 25, 2/126, 3/55,155 7/143, Hûd, 43/59, Âl-i İmrân, 3/55, A’râf, 7/143, Hûd, 11/82, Yusuf, 12/100,73/17, Kehf, 18/96, 77/25164 ve Fîl, 162 163 164 162 162160 163161 164 ve Fîl, 165 Zümer, 39/21, Zuhruf, 43/59, Müzzemmil, 73/17, Mürselât, 158 159 160 Furkân, 16139/21, 105/5 . Enbiyâ, 21/72, Furkân, 25/23, Zümer, Zuhruf, 43/59, Müzzemmil, suf, 12/100, Kehf, 18/96, Enbiyâ, 21/72, 25/23,77/25 163 164 165 165 165 05/5 . 73/17, Mürselât, 77/25 ve Fîl, 105/5 gibi âyetler bunlardan bazılarıdır. 105/5 1, Zuhruf, 43/59,162 Müzzemmil, 73/17,163 Mürselât, 77/25164 ve Fîl, geçen c köküne ise köküne“ca’l” ise köküne vermekisemümkündür. Mesela sûresi sekizinci . c geçen Bazı geçen âyetlerde hem “tasyîr” hemEnbiyâ de “yaratma” manasıâyette geçen vermek mümkündür. Mesela Enbiyâ sûresi sekizinci âyette geçen fiilinin her sekizinci iki manaya de ihtimal Enbiyâ geçen c mümkündür. köküne ise Mesela Enbiyâ vermek sûresi âyettegelmesi geçen “ca’l” fiilinindâhilindedir. her iki fiilinin her iki manaya gelmesi de ihtimal dâhilindedir. Enbiyâ sûresindeki, manaya gelmesi de ihtimal dâhilindedir. Enbiyâ mek mümkündür. Mesela Enbiyâ sûresi sekizinci âyette geçensûresindeki, ûresindeki, “Biz onları (Peygamberleri), i her iki manaya gelmesi de ihtimal dâhilindedir. Enbiyâ yemek yemeyen birer ceset olarak ya166 166 167 168 ratmadık. Onlar ebedi de değillerdir” âyetindeki “ca’l” fiiline, hem de de i fiiline,hem â hem“tasyîr”167 hem 168 “yaratma” manası verilebilir. Yaratma manasına gelirse âyetin manası, “biz onları 166 167 168 166 â 167 hem de 168 fiiline, hem , i yemek yemeyen birer cansız ceset olarak yaratmadık” şeklinde olur. “Tasyîr” manasında , 168 166 â 167 hem de fiiline, hem kabul edilirse, “biz onları yemek yemeyen birer cansız cesede dönüştürmedik” şeklinde , olur. Mekkî b. Ebî Tâlib, el- a.g.e., X, 6621-6622. Mekkî b. Ebî Tâlib, a.g.e., X, 6621-6622; ezel, IV, 230; el-Kurtubî, Mekkî Tâlib, Mekkî b. b. Ebî Ebî____________________________________________________________________________________ Tâlib, elel- a.g.e., a.g.e., X, X, 6621-6622. 6621-6622. a.g.e.,elXVI, 49; ,el-Âlûsî, a.g.e. a.g.e., s. 1597. 49 49 Mekkî b. Ebî Tâlib, a.g.e., X, 6621-6622; ezIV, 230; el-Kurtubî, Mekkî b. Ebî a.g.e., X, 6621-6622; el, IV, 230; el-Kurtubî, 147Tâlib, el-Âlûsî, a.g.e., XXV, 86. ez- 150 Mekkîs.b.1597. Ebî Tâlib, a.g.e., X, 6621-6622. bî Tâlib, el-XVI, a.g.e., 6621-6622. a.g.e., 49; el-Âlûsî, -- X, 6621-6622. a.g.e., a.g.e., XVI, 49; el-Âlûsî, a.g.e. s. 1597. 148X, Mekkî a.g.e. b. Ebî Tâlib, el- a.g.e., 151 a.g.e., -i Atiyye, a.g.e., s. 64; el-Kurtubî, a.g.e., I, 227; el-Beydâvî, a.g.e., I, 41; en-Nesefî, 50 bî Mekkî Tâlib, a.g.e., X, 6621-6622; ez, IV, 230; el-Kurtubî, 50 Tâlib, a.g.e., 6621-6622. Mekkî b. b. Ebî Ebî149 Tâlib, a.g.e.,b.X, X, 6621-6622. Mekkî Ebî Tâlib, a.g.e., X,el6621-6622; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, IV, 230; el-Kurtubî, a.g.e., XVI, 49; el-Âlûsî, a.g.e., a.g.e., I, 32; Ebû Hayyân, a.g.e. -Suûd, a.g.e., I,130; el-Âlûsî, a.g.e., I, 272; 51 49; el-Âlûsî, a.g.e. 51 -i-i Atiyye, a.g.e., s. el-Kurtubî, a.g.e., 227; XXV, 86; eş-Şevkânî, a.g.e., Atiyye, a.g.e., s. 64; 64; el-Kurtubî, a.g.e.,s.s.I,1597. I, 1597. 227; el-Beydâvî, el-Beydâvî, a.g.e., a.g.e., I,I, 41; 41; en-Nesefî, en-Nesefî, Ebû Zehra, Muhammed, -Tefâsîr -Fikr, Yye. ts., I,158. bî Tâlib, a.g.e., X, 6621-6622. a.g.e., Ebû Hayyân, a.g.e. -Suûd, a.g.e., b. Ebî Tâlib, a.g.e., X, 6621-6622. a.g.e., I,I, 32; 32;150 Ebû Mekkî Hayyân, a.g.e. -Suûd, a.g.e., I,130; I,130; el-Âlûsî, el-Âlûsî, a.g.e., a.g.e., I,I, 272; 272; 152 Ebû Hayyân, a.g.e., I, 547; Ebû Zehra, a.g.e., I, 394. a.g.e., s. 64; Muhammed, el-Kurtubî, a.g.e.,a.g.e., I, -Tefâsîr 227; el-Beydâvî, a.g.e., I,ts., 41; en-Nesefî, -Fikr, Yye. I,158. Ebû 151 İbn-i Atiyye, s. 64; el-Kurtubî, a.g.e., I, 227; el-Beydâvî, a.g.e., I, 41; en-Nesefî, a.g.e., I, 32; Ebû Hayyân, a.g.e., I, Ebû Zehra, Zehra, Muhammed, -Tefâsîr -Fikr, Yye. ts., I,158. 153 el-Kurtubî, a.g.e., II, 100; Ebû Hayyân, a.g.e., -Suûd, a.g.e., I, 283. 52 ; Ebû -Suûd, a.g.e., I,130; el-Âlûsî, a.g.e., I, Zehra, 272; Muhammed, Zehratu’t-Tefâsîr, Dâru’l-Fikr, 52 Ebû Hayyân, a.g.e., I,I, 547; 394. 237; Ebu’s-Suûd, a.g.e.,a.g.e., I,130; I,I,el-Âlûsî, a.g.e., I, 272; Ebû Yye. ts., I, EbûHayyân, Hayyân,a.g.e. a.g.e., 547; Ebû Ebû Zehra, Zehra, a.g.e., 394. 154 ed-Masûn, II, 108. 53 -Fikr,a.g.e., Yye. ts., I,158.el-Halebî, Muhammed, 53 el-Kurtubî, II, 100; -Suûd, a.g.e., I, 283. el-Kurtubî, a.g.e., a.g.e., 158. II,-Tefâsîr 100; Ebû Ebû Hayyân, Hayyân, a.g.e., -Suûd, a.g.e., I, 283. 155 a.g.e., s. 308; Ebû Hayyân, a.g.e., II, 498; el-Halebî, ed-Masûn, III, 213. 54 n, I, 547; Ebû Zehra, a.g.e., I,108. 394.I, 547; Ebû Zehra, a.g.e., I, 394. 54 a.g.e., 152 Ebû Hayyân, el-Halebî, ed-Masûn, II, 108. el-Halebî, ed-Masûn, II,a.g.e., 156 el-Halebî, ed-Masûn, V, 450. 55 a.g.e., II, 100; Ebû -Suûd, a.g.e., I, 283. 55 153Hayyân, el-Kurtubî, II, 100; Ebû Hayyân, a.g.e., I, 551; Ebu’s-Suûd, a.g.e., I,213. 283. a.g.e., s. Ebû Hayyân, a.g.e., II, 498; el-Halebî, ed-Masûn, III, 213. a.g.e., s. 308; 308;a.g.e., Ebûa.g.e., Hayyân, a.g.e., II, 498; el-Halebî, ed-Masûn, III, 157 -Masûn, VI, 370. 56 d- el-Halebî, -Masûn, II, 108. 56 154 el-Halebî, II, 108. el-Halebî, eded-Masûn, V, el-Halebî, ed-Masûn,ed-Durru’l-Masûn, V, 450. 450. 158 el-Âlûsî, a.g.e., XIII, 77-78. 57 a.g.e., s. 308; Ebû Hayyân, a.g.e., II, 498; el-Halebî, ed-Masûn, III, 213. 57 el-Halebî, 155 İbn Atiyye, a.g.e., s. 308; Ebû Hayyân, a.g.e., II, 498; el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, III, 213. ed-Masûn, VI, 370. el-Halebî, ed-Masûn, VI, 370. 159 es-Semerkandî, a.g.e.,, II, 313. 58 d- el-Âlûsî, -Masûn, V,XIII, 450. 58 156 el-Halebî, a.g.e., 77-78. el-Âlûsî, a.g.e., XIII, 77-78. ed-Durru’l-Masûn, V, 450. 160 -Masûn, VIII, 181. 59 157 el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, VI, 370. el-Halebî, edd- es-Semerkandî, -Masûn, VI,a.g.e.,, 370. II, 59 es-Semerkandî, a.g.e.,, II, 313. 313. 161 a.g.e., s. 1380. 60 158 el-Âlûsî, a.g.e., XIII, 77-78. g.e., XIII, 77-78. 60 el-Halebî, ed-Masûn, el-Halebî, ed-Masûn, VIII, VIII, 181. 181. 162 en-Nesefî, a.g.e., II, 529. 61 159 es-Semerkandî, a.g.e.,, II, 313. andî, a.g.e.,, II,a.g.e., 313. 61 s. 1380. a.g.e., s. 1380. 163 Ebû Hayyân, a.g.e., VIII, 357; el-Halebî, ed-Masûn, X, 527. 62 160 d- en-Nesefî, -Masûn, VIII,el-Halebî, 62 a.g.e., II, 529. en-Nesefî, a.g.e., II,181. 529. ed-Durru’l-Masûn, VIII,164181. el-Halebî, ed-Masûn a.g.e., IV, 523; el63 161 İbn Atiyye, a.g.e., s. 1380. a.g.e., s. 1380. 63 Ebû Hayyân, a.g.e., VIII, 357; el-Halebî, ed-Masûn, X, 527. Ebû Hayyân, a.g.e., VIII, 357; el-Halebî, ed-Masûn, X, 527. Cemâluddîn, (Thk. Muhammed Fuâd Abdulbâkî), Dâru 162 en-Nesefî, a.g.e., II, 529. 64 a.g.e., II, 529. ed64 el-Halebî, -Masûn -a.g.e., el-Halebî, ed-Masûn a.g.e., IV, IV, 523; 523; elel-Arabiyye, Yye. 1957 XVII, 6024. 163 Ebû Hayyân, a.g.e., VIII, 357; el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, X, 527. n, a.g.e., VIII, 357; el-Halebî, ed-Masûn, X, 527. Cemâluddîn, --(Thk. Muhammed Cemâluddîn, (Thk. Muhammed Fuâd Fuâd Abdulbâkî), Abdulbâkî), Dâru Dâru 165 el-Ezherî, a.g.e. IV, 523; el-Kâsımî, Muhammed a.g.e., II,147. 164 el-Halebî, 636; eş-Şirbînî, a.g.e., Cemâluddîn, Tefsîru’l-Kâsımî, ed-ed-Durru’l-Masûn, a.g.e., IV,X,523; el---Masûn -Arabiyye, Yye. 1957 6024. -Arabiyye, Yye. 1957 XVII, XVII, 6024. 166 Enbiyâ, 21/8. Mehâsinu’t-Te’vîl, (Thk. Muhammed Fuâd Abdulbâkî), Dâru İhyâi’l-Kutubi’l-Arabiyye, Yye. 1957 XVII, 6024. 65 n, (Thk. Muhammed Fuâd Abdulbâkî), Dâru 65 el-Ezherî, a.g.e., el-Ezherî, a.g.e. a.g.e. a.g.e., II,147. II,147.167 el-Âlûsî, a.g.e., XVII, 19. 1651957 el-Ezherî, a.g.e., I, 373; İbn Manzûr, a.g.e., II,147. 66 Yye. XVII, 6024. 66 -Arabiyye, Enbiyâ, Enbiyâ, 21/8. 21/8. 168 es-Semerkandî, a.g.e., II, 363; el-Âlûsî, a.g.e., XVII, 19. 166 Enbiyâ, 21/8. 67 .g.e. a.g.e., II,147. 67 el-Âlûsî, el-Âlûsî, a.g.e., a.g.e., XVII, XVII, 19. 19. 167 el-Âlûsî, a.g.e., XVII, 19. 68 8. es-Semerkandî, 68 es-Semerkandî, a.g.e., a.g.e., II, II, 363; 363; el-Âlûsî, el-Âlûsî, a.g.e., a.g.e., XVII, XVII, 19. 19. g.e., XVII, 19. 168 es-Semerkandî, a.g.e., II, 363; el-Âlûsî, a.g.e., XVII, 19. andî, a.g.e., II, 363; el-Âlûsî, a.g.e., XVII, 19. 48 48 148 149 169 Bu âyet 165,170 Yûnus, 10/5, 171 “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI 83 172 Kehf, 18/7,173 Meryem, 175 171 169 19/24,174 165, 170 Yûnus, 17/12, Furkân, 25/62,10/5, 35/1,176 Bu âyet 173 9174 Furkân,kökünden 177 ve 17/12,172 Kehf, 18/7, Meryem,178 19/24, 25/62,175 gelenlerin 35/1, 78/6,7 âyetlerinde de176her iki 169 170 171 172 Bu âyet dışında, 6/96, En’âm, 6/165, 10/5, 177 178 manaya gelmesi 78/6,7 ve En’âm, 9- mümkündür. âyetlerinde kökündenYûnus, gelenlerin de her ikiİsrâ, 17/12, 173 Kehf, 18/7,gelmesi Meryem, 19/24,174 Furkân, 25/62,175 Fâtır, 35/1,176 Nebe’, 78/6,7177 ve 9manaya mümkündür. 178 2.2. 11. âyetlerinde “ca’l” kökünden gelenlerin de her iki manaya gelmesi mümkündür. 2.2. 2.2. Yaratma Manasında Kullanımı Fakat gibi , “Ca’l” kökünün Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılan manalarından birisi de “yaratma”dır. k gibi Fakat , Fakat aşağıda ifade edileceği gibi “ca’l” ile anlatılan “yaratma”, “halk” fiili ile anlatılan yak ratmadan farklıdır. “Ca’l” fiilinin “yaratma” manasında kullanıldığı âyetlerden bazıları şunlardır: En’âm 1 fiilinin n birisi fiilinin birisi En’âm sûresi birinci sûresi birinci âyettir: manasında kullanıldığı âyetlerdennbirisi “Ca’l” fiilinin “yaratma” sûresi birinci âyettir: âyettir: “Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var edenkâfir Allah’a mahsustur. (Bütün bun179 lardan) sonra kâfir olanlar (hala ile denk tutuyorlar.”179 . putları) Rab’lerikâfir âyette geçen , . 179fiili, müfessirlerin Bu âyette Bu geçen “ca’l” çoğuna göre “yaratma”180180manasına 181 180 Bu “Yaratma” âyette geçenmanasına gelen , gelmektedir. bu fiil, bir mef ’ûl, bir almıştır.181 Bu âyetteki fiile 181 “yaratma” manası veren müfessirlerin birçoğu da, “ca’l”, bir ile anlatılan “yaratma” ile “halk” el-Halebî, ed- arasındaki -Masûn, V,farktan 61. ile anlatılan “yaratma” bahsetmişlerdir.182 170 169 169 Mekkî b. Ebî Tâlib, a.g.e., III,2266- 2267. el-Halebî, ed-Masûn, V, 61. Ebû Hayyân, a.g.e., V, 129; el-Halebî, ed- ____________________________________________________________________________________ 171 -Masûn -Suûd, a.g.e., III, 169 170el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, 61. Mekkî b. Ebî Tâlib, a.g.e.,V,III,22662267. 467; el-Âlûsî, a.g.e., XI, 91. 170 171Mekkî b. Ebî Tâlib, a.g.e., III, 22662267. Ebû Hayyân, a.g.e., V, 129; el-Halebî, ed-Masûn -Suûd, a.g.e., III, 172 es-Semerkandî, a.g.e., II, 262; el-Kurrâ Mahmûd b. Hamza, 171 Ebû467; Hayyân, a.g.e., V, 129; ed-Durru’l-Masûn, VI, 151; Ebu’s-Suûd, a.g.e., III, 467; el-Âlûsî, a.g.e., XI, 91. el-Âlûsî, a.g.e., XI,el-Halebî, 91. -Müessesetu 172 172 es-Semerkandî, a.g.e.,a.g.e., II, 262;II,el-Kirmânî, b. Hamza, b. Garâibu’t-Tefsîr ve Acâibu’t-Te’vîl, (Thk. es-Semerkandî, 262; el- Tâcu’l-Kurrâ Mahmûd -Kurrâ Mahmûd Hamza, - el-Acelî), Dâru’l-Kıble-Müessesetu a.g.e., VI, 13; el-Halebî, -Masûn,a.g.e., VII, 322; Şumran Sirkal Yunus Ulûmi’l-Kur’ân, ts., I, ed623; Hayyân, VI, 13; el-Halebî, - Ebû-Müessesetu a.g.e., 8399.a.g.e., XIV, 8399. ed-Durru’l-Masûn, VII, 322; XIV, eş-Şa’râvî, a.g.e., VI, 13; el-Halebî, ed-Masûn, VII, 322; 173 -Berekât,fî el-Beyân fî Garîb-Kur'ân, (Thk. Tâhâ Tâhâ), Abdulhamîd 173 İbnu’l-Enbârî, Ebu’l-Berekât, el-Beyân Garîb-i İ’râbi’l-Kur’ân, (Thk. Tâhâ Abdulhamîd el-Hey’etu’l-Mısriya.g.e., XIV, 8399. Tâhâ), el-Âmme, Kahire, 2006, II, 100; Ebû Hayyân, a.g.e., VI, 96;443; el- Ebu’s-Suûd, 173 yetu’l-Âmme, Kahire, 2006, II, 100; Ebû Hayyân, a.g.e., VI, 96; el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, VII, -Berekât, el-Beyân fî Garîb-Kur'ân, (Thk. Tâhâ Abdulhamîd -Suûd, a.g.e., IV, 475; el-Âlûsî, a.g.e., XV, 281. Halebî, ed- a.g.e.,-Masûn a.g.e., IV, 475; el-Âlûsî, XV, 281. Tâhâ), el-Âmme, Kahire, 2006, II, 100; Ebû Hayyân, a.g.e., VI, 96; el174 el-Halebî, ed-Masûn, VII, 584. 174 el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, Halebî, ed-Masûn VII, 584. -Suûd, a.g.e., IV, 475; el-Âlûsî, a.g.e., XV, 281. 175 es-Semerkandî, a.g.e., II, 465; el-Âlûsî, a.g.e., XIX, 56. 175 174es-Semerkandî, 465; el-Âlûsî, a.g.e., XIX, 56. el-Halebî, ed-a.g.e., II,-Masûn, VII, 584. 176 el-Halebî, ed-Masûn a.g.e., XXII, 249. 176 175el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, İbn Âşûr, a.g.e., XXII, es-Semerkandî, a.g.e., II, IX, 465;210; el-Âlûsî, a.g.e., XIX, 56. 249. 177 el-Halebî, ed-Masûn a.g.e., XXX, 14. 177 176el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, X, 649; İbn Âşûr, a.g.e., XXX, 14. 249. el-Halebî, ed-Masûn a.g.e., XXII, 178 el-Kurtubî, a.g.e. a.g.e., XXX, 18. 178 177el-Kurtubî, a.g.e., XIX, 129; İbn Âşûr, a.g.e., XXX, 18. el-Halebî, ed-Masûn a.g.e., XXX, 14. 179 179 1786. En’âm, 1. el-Kurtubî, a.g.e. a.g.e., XXX, 18. 180 Ubeyde, - I, 185; el180 179Ma’mer b. el-Müsennâ, -Müsennâ, Ebû Ubeyde,Ebû Mecâzu’l-Kur’ân, (Thk.- Fuat Sezgin), Mektebetu’l-Hancî, Kahire, ts., s. 154; Mekkî b. a.g.e., Ebî Tâlib, Hancî, Kahire, ts., s.I,154; 185;Mekkî el-Askerî, Askerî, el-Furûku’l-Lugaviyye, b. EbîelTâlib, a.g.e.,-Lugaviyye, III, 1956-1957; es-Semerkandî, I, 473; el-Mâverdî, 180 -Müsennâ, Ebû Ubeyde, a.g.e., III, 1956-1957; a.g.e., I, 473; el-Mâverdî, a.g.e., II, 92; ed-el-Keşşâf, II, 3 a.g.e., II, 92; ed-Dâmegânî, a.g.e., s. es-Semerkandî, 229; es-Sem’ânî, a.g.e., II, 86; el-Begavî, a.g.e., s. 411; ez-Zemahşerî, -Lugaviyye, s. 154; Mekkî b. Ebî Tâlib, Hancî, Kahire, ts., I, 185; el-Askerî, elDâmegânî, a.g.e., s.s.95;229; es- a.g.e., s.a.g.e., II, Atiyye, 86; el-Begavî, a.g.e., s. 411; a.g.e., ez- II, 172; İbez-Zemahşerî, Esâsu’l-Belâga, el-İsfehânî, 101; İbn a.g.e., s. 601; İbnu’l-Arabî, a.g.e., III, 1956-1957; es-Semerkandî, a.g.e., I, 473; el-Mâverdî, a.g.e., II, 92; ednu’l-Cevzî, Zâdu’l-Mesîr, s. 424; er-Râzî, a.g.e., XII, 130; el-Beydâvî, a.g.e., I, 294; en-Nesefî, a.g.e., I, 353; İbn Cüzey, Dâmegânî, a.g.e., s. 229; esa.g.e., II, 86; el-Begavî, a.g.e., s. 411; ezEbu’l-Kâsım Muhammed b. Ahmed b. el-Kelbî, et-Teshîl li-Ulûmi’t-Tenzîl, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 1995, I, 261; el-Halebî, Umdetu’l-Huffâz, I, 328; el-Bikâî, a.g.e., VII, 4; ez-Zebîdî, a.g.e., XXVIII, 207; el-Kâsımî, a.g.e., VII, 2235; Reşîd Rıza, a.g.e., VII, 292-293; Ebû Zehra, a.g.e., V, 2431; es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V, 2185-2186; Peterson, “Creation”, I, 477; Çağrıcı, “Yaratma”, XLIII, 326; Okuyan, Mehmet, Kur’ân-ı Kerîm’de Çok Anlamlılık, Düşün Yayıncılık, İstanbul, 2013, s. 178. 181 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, II, 3; İbnu’l-Enbârî, a.g.e., I, 313; er-Râzî, a.g.e., XII, 130. 182 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, II, 3; er-Râzî, a.g.e., XII, 130; el-Beydâvî, a.g.e., I, 294; el-Kâsımî, a.g.e., VII, 2235; Reşîd Rıza, 21 21 Bu âyetteki fiile yaratma yaratma 84 Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | in yaratma aras Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS , ile 182 Mesela bu âyetteki Mesela Zemahşerî bu âyetteki “ca’l” fiilinin “yaratma” manasına geldiğini ve bir söyledikten birbirinden mef ’ûl aldığını söyledikten sonra, “ca’l”sonra, ile “halk”ıilebirbirinden ayırmıştır. Ona göre 183 (ölçüp biçme)183 “halk” kelimesinde “takdir” (ölçüp biçme) manası varken “ca’l” kelimesinde “bir varken başka kelimesinde şeyden bir şeyi inşa etme”, “bir şeyi başka bir şeye çevirme” ya da “bir mekândan başka bir mekâna nakletme” manaları olan “tazmîn” manası vardır.184 . “halk”ın manası, “ilk inşâ”dır. “Ca’l” ise bir şeyin Ebû Zehra’ya göre ise bu âyetteki âyetteki (terkîb, tasyîr) ,manasını içermektedir. Ayrıca ona bir ya da iki şeyden meydana bu getirilmesi ise “halk” kelimesi de herhangi bir karineyle bu (terkîb, tasyîr)gelebilmektedir.185 Mesela göre manaya Nisâ suresi birinci âyete ona geçen göre “halk” fiili bu şekilde düşünülebilir. Bu âyette ilk insandan 185 eşinin yaratılması ifade edilirken, manaya gelebilmektedir. Mesela “halk” fiili kullanılmıştır. 186 184 âyette Bu âyette “semâvât veBuarz” kelimelerinin “halk”, “zulumât ve nûr” (karanlıklar ve 186 edilirken, nûr) kelimelerinin ise “ca’l” fiili ile kullanılması düşünülmeye değerdir.187 Bunun sebebi yukarıda ifade edildiği tgibi takdir, “ca’l”de (intisab) manasının olBudaâyette ve “halk”da a kelimelerinin halk , “tazmîn” ulumât ve nû 188 masıdır. lar ve Yani nûr)“halk” da, mahlûku bütün fiili ileyönlerden maddesiz ya da bir maddeden “yaratma” manası varken, “ca’l”de mef ’ûlün diğer bir şey ile “zarfiyet, gâye, başlangıç vb. yönlerden münasebet” manası vardır.189 İşte bu âyette gökler ve yer hakkında “halk” fiilinin kullanılmasının sebebi, bu ikisinin bir cisim ve varlık olmasıdır. Zulumât ve nur el, II, 3 ez-Belâga, s. 95; ela.g.e., s. 101; 190 hakkında “ca’l” bu ikisinin arazs. ve a.g.e.,fiilinin s. 601; kullanılmasının -Arabî, a.g.e. sebebi ise -Cevzî, -Mesîr, 424;tebeî er- olmalarıdır. Râzî, a.g.e., XII, 130;bir el-Beydâvî, a.g.e., I, 294;alakalı en-Nesefî, a.g.e.“ca’l”, bu mahlûkun - yaratılmasının Dolayısıyla “halk” şeyin varlığıyla iken, -Kelbî, et-Teshîl li-Tenzîl, neticesi olan keyfiyet, eser ve özellikleriyle alakalıdır. Bu yüzden nur ve zulmet, yaratılmaya Beyrût, 1995, I, 261; el-Halebî, -Huffâz, I, 328; el-Bikâî, a.g.e., VII, 4; ez-Zebîdî, 191 tâbi a.g.e., iki hâlXXVIII, olunca, bu ikisi hakkında “ca’l” fiili kullanılmıştır. Çünkü 207; ela.g.e. a.g.e., VII, 292-293; Ebûmec’ûl, başka bir Zehra, a.g.e., V, 2431; es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V, 2185-2186; Peterson, şey dolayısıyla mahlûk olmuştur veya başkasına müntesiptir. Kendisine I,müntesip olunan Kur'ânşey 477; ise ifadenin geçtiği makam yardımıyla bilinebilir. Bu, zulumât ve , nur ifadelerinin 181 ezsemâvât ve arzel-ifadelerinden sonra ve semâvât ve130. arz kelimeleri hakkında -Enbârî, gelmesiyle a.g.e., I, 313; er-Râzî, a.g.e., XII, 182 ez, II,ve 3; er-Râzî, a.g.e., XII, hakkında 130; el-Beydâvî, 294; el- kullanılmasıyla “halk” fiilinin, elzulumât nur kelimeleri ise a.g.e., “ca’l”I, fiilinin a.g.e., a.g.e., VII, 292a.g.e., VII, 126-127; bilinir.192 a.g.e., III, 1866el-Emsel fî Tefsîr-i ____________________________________________________________________________________ 183 - 126-127;- Yazır, a.g.e., III, 1866-1867; eş-Şîrâzî, eş-Şeyh IV, Nâsır Mekârim, ela.g.e., VII, -Münezzel, 292-293; İbn Âşûr,- a.g.e., VII, 9-10. Emsel fî Tefsîr-i Kitâbillahi’l-Münezzel, Dâru’n-Neşr li-Medreseti’l-İmâm Ali b. Ebî Tâlib, Kum, H. 1426, IV, 9-10. 183 Eski sözlüklerde “halk” kelimesinin “yoktan yaratma” manasının yanında, “takdîr” (ölçüp biçme) manasının da olduğu a.g.e., 438;a.g.e., el-Ezherî, belirtilmiştir. Bkz. Halîl b. Ahmed, a.g.e., I, 438; el-Ezherî, a.g.e., V, 226; İbnI,Sîde, IV, 536; Çağrıcı, “Yaratma”, a.g.e. a.g.e. XLIII, 326. XLIII, 326. 184 el, II,3.3. 184 ezez-Zemahşerî, el-Keşşâf, II, 185 2431. 185 Ebû Ebû Zehra, Zehra, a.g.e., a.g.e., V,V,2431. 186 Bkz. 186 Bkz. “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının” Nisâ, IV, 1. Benzer bir kullanım da Rûm suresinde geçmektedir. Bkz., 30. Rûm, 21. 187 suresinde İbn Atiyye,geçmektedir. a.g.e., s. 601. Bkz., 30. Rûm, 21. 188 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, II, 3; er-Râzî, a.g.e., XII, 130; İbn Âşûr, a.g.e., VII, 126-127. 189 Yazır, a.g.e., III, 1866-1867. 190 İbn Cemâa, Ebû Abdillah Bedreddîn Muhammed b. İbrahim b. Sa’dillah, Keşfu’l-Meânî fî Müteşâbihi’l-Mesânî, (Thk. Muhammed Muhammed Dâvud), Dâru’l-Menâr, Yye., 2008, s. 91; Dâvud, a.g.e., s. 184. 191 eş-Şîrâzî, a.g.e., IV, 9-10. 192 İbn Âşûr, a.g.e., VII, 126-127. 22 .189 u âyette münasebet , bu ikisinin bir cisim v zulumât ve nur ifadelerinin zulumât ve nur ifadelerinin müntesiptir , bu ikisininve birsemâvât cisim ve ve arz kelimeleri. Zulumât ve arz ifadelerinden sonra gelmesiyle lumât ve nur semâvât ifadelerinin semâvât ve arz ifadelerinden sonra ve semâvât190 ve arz kelimeleri zulumât vegelmesiyle nur ifadelerinin bu ikisinin tebeî zulumât ve nur kelimeleri fiilinin araz ve halk emâvât ve arz kelimeleri zulumât ve ve nurarzkelimeleri fiilinin semâvât ve arz ifadelerinden sonra gelmesiyle ve semâvât kelimeleri 190 192 tebeî halk , , bu mahlûku bilinir. fiilinin “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI 85 192 zulumât ve nurbilinir. kelimeleri fiilinin mahlûku özellikleriyle Bu yüzden nur ve zulmet, iki hâ , , bilinir.192 191 Çünkü Bu yüzden nur ve zulmet, iki hâl olunca, bu , , Benzer bir kullanım, insanın ve ondan eşinin yaratılması anlatılırken A’râf sûresinde 191 Çünkü , mahlûk müntesiptir Sizi tek bir candan yaratan ve sonra da ondan huzur bulsun Sizi tek bir candan yaratan ve sonra da ondan huzur bulsun geçmektedir: “Sizi tek bir candan yara193 müntesiptir z diye bulsun . an huzur 193 193 diye . bulsun diye ve sonra ondanveyanında huzur eşini yaratan O’dur.” Görüldüğü Sizi tan tek bir candanda yaratan sonra da ondan huzur bulsun zulumâtvevearz nurifadelerinden ifadelerinin sonra gelmesiyle ve semâvât gibi burada zevcenin yaratılması anlatılırken “ca’l” fiili kullanılmıştır. Çünkü kadının diye . 193 semâvât ve arz ifadelerinden sonra gelmesiyle ve semâvât ve arz kelimeleri zulumât ve nur kelimeleri yaratılması erkeğin yaratılmasından sonra olmuştur. Bundan dolayı bu ayetin devamında 192 fiilinin zulumât ve nur kelimeleri bilinir. ifadesiifadesi g Bununla birlikte,birlikte, gelmiştir. Bununla “halk” daha umumidir. Bu yüzden “halk” ifadesi g Bununla birlikte, 192 194 194194 194 194 194 194 bilinir. , fiilinin o ,194194194Fakat Fakat Fakat Fakat Fakat Fakat Fakat Fakat Fakat Fakat fiili, zatların (bizzat varlıkların) yaratılmasını anlatmaya daha uygun iken, “ca’l” , ifadesi g Bununla birlikte, 195 195 195 195 195 195 195 195 195 195 varlıklardaki arazları, halleri ve yaratma için kullanılması daha uygundur.194 , düzenleri iken, mesi esi mesi elimesi kelimesi kelimesi kelimesi de kelimesi kelimesi de kelimesi de herhangi herhangi de herhangi dede herhangi de herhangi de de herhangi de herhangi herhangi bir herhangi bir herhangi bir karineyle karineyle bir karineyle birbir karineyle bir karineyle bir bir karineyle bir karineyle karineyle karineyle bu karineyle bu bu manaya manaya bu manaya bubu manaya bu manaya bu bu manaya bu manaya gelebilmektedir. manaya manaya gelebilmektedir. manaya gelebilmektedir. gelebilmektedir. gelebilmektedir. gelebilmektedir. gelebilmektedir. gelebilmektedir. gelebilmektedir. gelebilmektedir. iken, , Fakat yukarıda da ifade de herhangi bu manaya Sizi tek bir bir karineyle candan yaratan ve sonra da on Beydâvî Beydâvî Beydâvî Beydâvî Beydâvî Beydâvî Beydâvî Beydâvî Beydâvî Beydâvî ise ise ise bu bu ise bu ise âyette ise âyette ise bu âyette ise bu ise ise bu âyette bu âyette bu bu âyette bu âyette âyette âyette âyetteedildiği gibi “halk” kelimesi anlatmak anlatmak anlatmak anlatmak anlatmak anlatmak anlatmak anlatmak anlatmak anlatmak 195 iken, gelebilmektedir. 193 196 196 196 196 196 196 196 196 196 196 Sizi tek bir candan yaratan ve ,sonra da huzur bulsun diye . için iniçin için için için fiilinin için fiilinin fiilinin fiilinin fiilinin fiilinin fiilinin fiilinin fiilinin fiilinin ,bu ,bu bu ,ikisinin ikisinin ,bu ikisinin ,bu ,bu ,ikisinin bu ,ondan bu ikisinin ,bu ikisinin bu ikisinin ikisinin ikisinin ikisinin 193 197 197 197 197 197 197 197 197 197 197 . “nûr”buradaki endi kendi di i kendi kendi kendi kendi kendi kaim kaim kaim kaim kaim kaim kaim kaim kaim kaimdiye göstermektedir. göstermektedir. göstermektedir. göstermektedir. göstermektedir. göstermektedir. göstermektedir. göstermektedir. göstermektedir. göstermektedir. buradaki buradaki buradaki buradaki buradaki buradaki buradaki buradakiyaratılışını anlatmak için “ca’l” Beydâvî’ye göre ise bu âyette veburadaki “zulumât”ın 187 196 a.g.e., s. 601. 198 198 198 198 198 198 198 198 198 198 fiilinin kullanılması, seneviyye’nin iddia ettiğinin aksine, bu ikisinin kendi başına kaim en fiilinden den en linden fiilinden fiilinden hareketle, fiilinden hareketle, fiilinden hareketle, fiilinden hareketle, hareketle, hareketle, hareketle, hareketle, hareketle, hareketle, Maniheistlerin Maniheistlerin Maniheistlerin Maniheistlerin Maniheistlerin Maniheistlerin Maniheistlerin Maniheistlerin Maniheistlerin Maniheistlerin 187 188 ezs.197601. el, II, 3;a.g.e., er-Râzî, a.g.e., a.g.e., VII, 126-127. olamayacağını Elmalılı da buradaki “ca’l” fiilinden Manihe188göstermektedir. 189 ezel, II, 3; er-Râzî, a.g.e., VII, 126-127. ifadesi ga.g.e.,hareketle, Bununla birlikte, a.g.e., III, 1866-1867. 187 a.g.e.,198 s. 601. 189 a.g.e., VII, 126-127. 190 a.g.e., III, 1866-1867. istlerin kabul ettiği gibi, zulmet ve nurdan birisinin şerrin yaratıcısı, diğerinin hayrın -Meânî fî 188 ezifadesi g Bununla birlikte, el, II, 3; er-Râzî, a.g.e., a.g.e., VII, 126-127. mümkün mkün mümkün kün ün mümkün mümkün mümkün mümkün mümkün , , -Menâr, , , , , , Yye., ,, , 2008, s. 190 -Meânî fî (Thk. Muhammed 189 yaratıcısı iki-Mesânî, mebdei evvel olmalarının mümkün olmadığını, aksine-Menâr, bu ikisinin göklerin a.g.e., III, 1866-1867. -Meânî fî 199 199 199 199 199 199 199 199 199 199 -Mesânî, (Thk. Muhammed Yye., 2008, s. , 91; Dâvud, a.g.e., s. 184. iken, tâli, tâli,nisbî tâli, nisbî tâli, nisbî tâli, tâli, nisbî tâli, tâli, ve nisbî tâli, ve nisbî ve nisbî izafi nisbî nisbî izafi ve nisbî izafi veve izafi ve birer ve izafi birer ve birer izafi ve izafi izafi birer izafi hâdise izafi birer hâdise birer hâdise birer birer birer hâdise birer hâdise hâdise hâdise hâdise hâdise hâdise Çünkü Çünkü Çünkü Çünkü Çünkü Çünkü Çünkü Çünkü Çünkü Çünkü 190 tâli, -Meânî fî -Menâr, Yye., 2008, s. ve yerin zımnında mec’ulî, (var edilmiş) tâli, nisbî ve izafi birer hâdise olduğunu ifade 191 91;9-10. Dâvud, a.g.e., s. 184. - iken, a.g.e., IV, -Mesânî, (Thk.191Muhammed -Menâr, Yye., 2008, s. (intisâb) (intisâb) (intisâb) (intisâb) (intisâb) (intisâb) (intisâb) (intisâb) (intisâb) (intisâb) 199a.g.e., 192 a.g.e., IV, 9-10. VII, 126-127. etmiştir. Çünkü yukarıda da ifade edildiği gibi “ca’l lafzında ‘tazmîn/tazammun” 91; Dâvud, a.g.e., s. 184. 192 193 a.g.e., VII, 126-127. 200 200 200 200 200200 200 200 200 200 ,(intisâb) , ,a.g.e., , , ,IV, , ,,manası ,9-10. 193 olduğundan, kâim kâim kâim kâim kâim kâim kâim kâim kâim kâim 191 mec’ûl kendi başına kâim olamaz.”200 192 Sizi a.g.e., VII, 126-127. 193Nahl Nahl Nahl Nahl 78 Nahl 78 Nahl 78 Nahl Nahl Nahl 78 Nahl 7878 78 78 78 78 Nahl 78 Sizi “Ca’l” fiilinin 188 187 ez- Sizi a.g.e., s. 601. el, II, 3; er-Râzî, a.g.e., a.g.e., s. 601. manasında kullanıldığı Nahl Nahl Nahl Nahl Nahl Nahl Nahl Nahl Nahl Nahl “yaratma” âyetlerden de Nahl sûresinde 189 a.g.e.,birisi III, 1866-1867. el, II, 3; er-Râzî, a.g.e., a.g.e., VII, 126-127. 187 188 esinde sinde ûresinde sûresinde nde sûresinde sûresinde sûresinde sûresinde sûresinde geçmektedir: geçmektedir: geçmektedir: geçmektedir: geçmektedir: geçmektedir: geçmektedir: geçmektedir: geçmektedir: geçmektedir: 189 geçmektedir: a.g.e., III, 1866-1867. ez- “Şükredesiniz diye sizin için (bedenin 190 -Mesânî, (Thk. Muhammed -Meânî fî devamı olarak) kulaklar, gözler vekulaklar, kalpler yarattı” kulaklar, kulaklar, kulaklar, kulaklar, kulaklar, kulaklar, kulaklar, kulaklar, gözler kulaklar, gözler gözler gözler gözler gözler ve gözler ve gözler gözler ve gözler ve veve ve ve ve ve a.g.e., s. 184. 91; Dâvud, 190 201 201 201 201 201201 201 201 201 201 -Mesânî, (Thk. Muhammed 201 191 - -Menâr, Yye., 2008, s. a.g.e., IV, 9-10. 91; Dâvud, 184.bir mef ’ûl202 aldığından Bu 191 âyette geçena.g.e., fiils.de “yaratma” manasına gel192 dolayı a.g.e., VII, 126-127. -fiil a.g.e., 202 2029-10. 202 202202 202 202 202 202 Bu Bu Buâyette Bu âyette Bu âyette Bu Bu âyette Bu Bu âyette Bu âyette geçen âyette geçen âyette âyette geçen âyette geçen geçen geçen fiil geçen fiil geçen geçen fiil geçen de fiil de fiil de fiil de fiil de fiilfiil de de de de de 202IV, 193 23 192 a.g.e., VII, 126-127. 23 203 203 203 203 203 203 203 203 203 203 . 193 . . .189. .. . Benzer bir kullanım Zümer sûresinde de bulunmaktadır: 193. . .7. A’râf, candan yarattı sonra nodan da23 eşini yarattı.” Bkz. 39. Zümer, 6. ____________________________________________________________________________________ Sizi Sizi “Sizi tek bir 194 İbn Âşûr, a.g.e., VII, 126-127. 195 Ebû Zehra, a.g.e., V, 2431. 194 4 194 194 194 194 194 196 Seneviyye, âlemi, “nûr” ve “zulmet” diye iki ezelî aslın yaratıp yönettiğine inanan din veya mezheplere, İslâm kaynaklaa.g.e., a.g.e., a.g.e., a.g.e., VII, a.g.e., VII, a.g.e., VII, a.g.e., 126-127. a.g.e., a.g.e., 126-127. VII, a.g.e., 126-127. VII, VII, 126-127. VII, VII, 126-127. VII, 126-127. VII, 126-127. 126-127. 126-127. 126-127. 195 195 195 195 195 rında verilen isimdir. Ayrıntılı bilgi için bkz. el-Mâturîdî, Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd, Kitâbu’tEbû bû û5 195 Zehra, Ebû Zehra, Ebû Zehra, Ebû Ebû Zehra, Ebû Ebû Zehra, a.g.e., Ebû a.g.e., Zehra, a.g.e., Zehra, Zehra, Zehra, a.g.e., Zehra, V, a.g.e., V, a.g.e., V, 2431. a.g.e., 2431. a.g.e., a.g.e., 2431. V, a.g.e., V, 2431. V,V, 2431. V, 2431. V,2431. V, 2431. 2431. 2431. 196 6 196 196 196 196 196 Tevhîd, (Thk. Bekir Topaloğlu, Muhammed Aruçi), İSAM Yayınları, Ankara, 2005, s. 57; eş-Şehristânî, Ebu’l-Feth Muhammed b. Abdulkerîm, el-Milel ve’n-Nihal, (Tsh. Ahmed Fehmî Muhammed), -Mâturîdî, -Mâturîdî, -Mâturîdî, -Mâturîdî, -Mâturîdî, -Mâturîdî, -Mâturîdî, Ebû -Mâturîdî, -Mâturîdî, Ebû -Mâturîdî, EbûEbû Ebû Ebû Ebû Ebû Ebû Ebû Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2009, s.b.b. 268. Mansûr ansûr nsûr Mansûr Mansûr Muhammed Mansûr Mansûr Muhammed Mansûr Muhammed Mansûr Mansûr Muhammed Muhammed Muhammed Muhammed Muhammed Muhammed Muhammed b.b.b. Muhammed Muhammed b. Muhammed b.Muhammed b.b. Muhammed Muhammed Muhammed b.Muhammed Muhammed Muhammed b.b.b. Mahmûd, Mahmûd, b. Mahmûd, b.Mahmûd, b.b. Mahmûd, b.b. Mahmûd, Mahmûd, b.Mahmûd, Mahmûd, Mahmûd, -Tevhîd -Tevhîd -Tevhîd -Tevhîd -Tevhîd -Tevhîd -Tevhîd -Tevhîd -Tevhîd -Tevhîd 197 el-Beydâvî, a.g.e., I, 294. - - - - - - - -- -Feth -Feth -Feth -Feth -Feth -Feth -Feth -Feth -Feth -Feth 23 kurucusu Mânî’dir. Muhammed uhammed hammed Muhammed Muhammed Muhammed Muhammed Muhammed Muhammed Muhammed b.b.b. Abdulkerîm, Abdulkerîm, Abdulkerîm, b.b.198 Abdulkerîm, b.b. Abdulkerîm, b.Abdulkerîm, b.Abdulkerîm, b.Maniheizm’in Abdulkerîm, Abdulkerîm, Abdulkerîm, el-el-el- el-el-elel-elel-Nihal el-Nihal -Nihal -Nihal -Nihal -Nihal -Nihal -Nihal -Nihal -NihalBu inanca göre âlem iki ezeli asıldan - - - oluşmaktadır. - - - - -- - Bunlardan birisi “nûr”, diğeri ise 23 Ayrıntılı bilgi için bkz. eş-Şehristânî, a.g.e., s. 269; en-Nesefî, “zulmet”tir. Bunların her ikisi de diridirler, görür ve işitirler. - - - - - - - -- Ebu’l-Muîn Meymûn b. Muhammed, Tebsiratu’l-Edille fî Usuli’d-Dîn, (Thk. Hüseyin Atay), Ankara, 1993, I, 132; Bolay, 197 7 197 197 197 197 197 Beydâvî, el-Beydâvî, -Beydâvî, el-Beydâvî, el-Beydâvî, el-Beydâvî, el-Beydâvî, el-Beydâvî, el-Beydâvî, a.g.e., el-Beydâvî, a.g.e., a.g.e., a.g.e., I,a.g.e., I,a.g.e., 294. I,a.g.e., 294. a.g.e., 294. a.g.e., I,a.g.e., I,294. I,294. I,294. I,294. I,294. I,294. 294. Süleyman Hayri, Felsefî Doktrinler ve Terimler Sözlüğü, Akçağ Yayınları, Yye., 1999, s. 299. 198 8 198 198 198 198 198 199 Yazır, a.g.e., III, 1866-1867. 200 el-Bikâî, a.g.e., VII, 4. - - - - - - - -- a.g.e., - a.g.e., a.g.e., a.g.e., a.g.e., s.a.g.e., s.a.g.e., s.269; a.g.e., a.g.e., 269; a.g.e., s. 269; s.269; ens.s. en269; s. ens. 269; 269; s.269; en269; en269; enenenenen- -Muîn -Muîn -Muîn -Muîn Meymûn -Muîn Meymûn -Muîn Meymûn -Muîn -Muîn -Muîn Meymûn -Muîn Meymûn Meymûn Meymûn b.Meymûn b.Meymûn b. Meymûn b.b.b.b.b.b.b. 201 16. Nahl, 78. Muhammed, uhammed, hammed, Muhammed, Muhammed, Muhammed, Muhammed, Muhammed, Muhammed, Muhammed,- - - - - - - -- - -Dîn, -Dîn, -Dîn, -Dîn, (Thk. -Dîn, (Thk. (Thk. -Dîn, -Dîn, -Dîn, (Thk. -Dîn, Hüseyin -Dîn, (Thk. Hüseyin (Thk. Hüseyin (Thk. (Thk. (Thk. Hüseyin (Thk. Hüseyin Hüseyin Atay), Hüseyin Atay), Hüseyin Hüseyin Atay), Hüseyin Atay), Ankara, Atay), Ankara, Atay), Ankara, Atay), Atay), Atay), Ankara, Atay), Ankara, Ankara, 1993, Ankara, 1993, Ankara, 1993, Ankara, Ankara, 1993, I,1993, I,1993, 132; I,1993, 132; 1993, 132; 1993, I,1993, I,132; I,132; I,I,132; I,132; I,132; 132; 132; 202 el-Âlûsî, a.g.e., XIV, 592. Bolay, olay, ay,Bolay, Bolay, Süleyman Bolay, Süleyman Bolay, Süleyman Bolay, Bolay, Bolay, Süleyman Süleyman Süleyman Süleyman Süleyman Hayri, Süleyman Hayri, Süleyman Hayri, Hayri, Hayri, Hayri, Hayri, Hayri, Hayri, Hayri, 999, 99, 1999, 1999, s.1999, s.299. 1999, s.1999, 299. 1999, 299. 1999, s.1999, s.299. s.299. s.s. 299. s.299. s.299. 299. 299. 199 9 199 199 199 199 199 a.g.e., a.g.e., a.g.e., a.g.e., III, a.g.e., III, a.g.e., III, a.g.e., 1866-1867. a.g.e., 1866-1867. a.g.e., III, 1866-1867. a.g.e., III,1866-1867. III, III, 1866-1867. III, III, 1866-1867. III, 1866-1867. 1866-1867. 1866-1867. 1866-1867. 200 0-Bikâî, 200 200 200 200 200 Bikâî, el-Bikâî, el-Bikâî, el-Bikâî, el-Bikâî, a.g.e., el-Bikâî, a.g.e., el-Bikâî, a.g.e., el-Bikâî, el-Bikâî, a.g.e., VII, a.g.e., VII, a.g.e., VII, a.g.e., 4. a.g.e., a.g.e., 4. VII, a.g.e., 4. VII, VII, 4. VII, VII, 4.VII, 4. VII, 4.4.4.4. 201 1 Nahl, 201 201 201 201 201 6. 16. Nahl, 16. Nahl, 16. 16. Nahl, 78. 16. Nahl, 78. 16. 16. 78. Nahl, 16. Nahl, Nahl, 78. Nahl, Nahl, 78. 78. 78. 78. 78. 78. 202 2 202 202 202 202 202 204 âyette de Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS 204 204 âyette de ây âyette de ây ây âyette de 203 âyette de 9. âyetle Mülk204suresi 23. âyette204de “ca’l” fiili benzer şekilde mektedir. Secde suresi 204 ây 205 suresi 78. âyetteki kullanım da yukarıdaki âyetlerdeki “ca’l” gelmiştir.204 AyrıcaâyMü’minûn 86 205 6 ki âyetlerde fiilinin “yaratma”205manasına geldiğine delalet etmektedir: 205 gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne de az demektir.206“O, sizin için kulakları, Nahl, Secde ve Mülk 204 205 205 âyette de şükrediyorsunuz!” Görüldüğü 205gibi bu âyette kulak, göz ve kalplerin yaratılması 206 demektir.206 sûresindeki Nahl, Secde veNahl, MülkSecde ve Mülk demektir. âyetlerde ây anlatılırken “inşâ” kelimesi kullanılmıştır. “İnşâ” ise “yaratma” demektir.206 Dolayısıyla sûresindeki âyetlerde sûresindeki âyetlerde yukarıda206ifade edilen, Nahl, Secde ve Mülk sûresindeki “ca’l” demektir. Nahl, Secdeâyetlerde ve Nahl, Mülkkullanılan demektir.206 Secde ve Mülk fiillerine “yaratma” manası Enbiyâ 30 vermek uygun olacaktır. sûresindeki âyetlerde Secde ve Mülk sûresindekiNahl, âyetlerde Enbiyâ 30 205 Enbiyâ 30 Enbiyâ 30 de de de Enbiyâ sûresinde geçen bu âyettir: “Ca’l” fiilinin manasında kullanıldığı 206 Enbiyâ 30 “yaratma” demektir. Nahl,âyetlerden Secde vebirisi Mülkde Enbiyâ sûresinde Enbiyâ 30 Enbiyâ sûresinde geçen bu âyettir: Enbiyâ sûresinde geçen bu âyettir: geçen bu âyettir: sûresindeki âyetlerde biyâ 30 de de “İnkâr edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim, onları birbirinden Enbiyâ sûresinde geçen bu âyettir: de sûresinde geçen yarattığımızı bu âyettir: 207 kopardığımızı veEnbiyâ her canlı şeyi sudan görüp düşünmediler mi? Yine de Enbiyâ 30 207 esinde geçeninanmazlar bu âyettir: 207 mı?”Bu âyette geçen 207 208, fiili, e göre de 208 âyette geçen fiili, e göre ,gelmektedir. Bu ise âyette geçen fiili,göre göre hem Bu Bu âyette geçen “ca’l” fiili, bazı müfessirlere “yaratma”,208e209bazılarına göre 208 ise, 207 Enbiyâ sûresinde geçen bu âyettir: 207 209 209 209 gelmektedir. hem gelmektedir. hem “yaratma”ise hem de “tasyîr”ise manasına gelmektedir. “Yaratma” manasına gelirse bir hem , 208, 207 210 208, âyette geçen fiili, e göre Bu âyette geçen fiili, e göre mef ’ûl,Bu“tasyîr” manasına gelirse iki mef ’ûl alır. 210 , , 209 208 gelmektedir. 209 gelmektedir. âyette geçen 210 fiili, ise hem e göre , hemyaratma 210 göremanasına bir alırsa, “her Zemahşerî ve Ebû Hayyân’aise göre gelir ve bir mef ’ûl 207 209 , ise hem gelmektedir. , göre “Tasyîr” manasına birve208iki mef ’ûl alırsa, canlıyı sudan yarattık” şeklinde anlaşılır. gelir göre bir “her sa, geçen Tasyîr Bu âyette fiili, e göre , 210 211 210 , oluşturduk/sudan canlıyı canlı varlık haline dönüştürdük” şeklinde anlaşılır. sa, su sebebiyle Tasyîr Tasyîr 209 gelmektedir. ise sa, hem göre bir Bu âyetteki fiilin, bir mef ’ûl almasından dolayıgöre “yaratma” manasına gelmesibiruygun , sa,210 Diğer Tasyîr göre taraftan bir ettiği sa, İbn Âşûr’un da ifade Tasyîr olacaktır. gibi ayette geçen ifadeden maksat, 204 . Ne 212 Tasyîr “bir halden başka bir hale dönüştürmek” değil “yaratmak”tır. Çünkü burada varlıkların 204 göre bir . Ne . Ne 205 yaratılmasından bahsedilmektedir. Bu yüzden buTasyîr fiili “yaratma” manasında kabul etmek sa, 206 el-Askerî, el-Lugaviyye, s. 152; ela.g.e. a.g.e., VIII, 205 doğru olacaktır. 205 204 204 204 el-Cürcânî, Ali b. Muhammed b. Ali, el-Askerî, el- 546; -Lugaviyye, el-Askerî, el-s. 152; el--Lugaviyye,a.g.e. s. 152; el- 206 ____________________________________________________________________________________ 206 - . Ne -Re a.g.e. a.g.e., VIII, -Turâs, . Ne a.g.e., VIII, -Bekâ, a.g.e., s. 163. 203 546; el-Askerî, el-Vucûh Ali ve’n-Nezâir, s. 159; el-Askerî, el-Furûku’l-Lugaviyye, s. 154; el-İsfehânî, s. 101; ez-Zebîdî, el-Cürcânî, b. Muhammed - . Ne -Turâs,a.g.e., 546; el-Cürcânî, b.AliAli, b. Muhammed b. Ali, -Re -Re -Turâs, 207 21. 205 Enbiyâ, 30.a.g.e., XIV,-Bekâ, a.g.e., XXVIII, 207; el-Âlûsî, 592; Ebû Zehra, a.g.e., VIII, 4230. 205 a.g.e., s. 163. -Bekâ, a.g.e., s. 163. 208 204 206 a.g.e., s. I,374; Ahmed b. a.g.e. Muhammed, - VIII, 204 “Sizin içinEbû kulaklar, gözler, kalpler yaratmıştır. Neel-kadar az şükrediyorsu. NeVIII, 206-Lugaviyye, 152; el-Herevî, ela.g.e. a.g.e., 207 el-Askerî, 207 el-Askerî, -Lugaviyye, s.Ubeyd 152; ela.g.e., 21. Enbiyâ,el-30.el-Ezherî, 21. Enbiyâ,el30. nuz!” Bkz: 32. Secde, Mülk, 23.(Thk. -Sünne, Ahmed Ferîd- b. el-Mezîdî), Mektebetu Mustafa el-Bâz, -Turâs, -Reel- - Nizâr -Turâs, el-Cürcânî, Ali9;546; b.67. Muhammed b.Ubeyd Ali,b. Ahmed 208 546; 208 -Re el-Cürcânî, Ali Muhammed b. Ali, el-Ezherî, a.g.e., I,374; el-Herevî, Ebû Muhammed, el-Ezherî, a.g.e., I,374; el-Herevî, Ebû Ubeyd Ahmed b. Muhammed, el, el-Lugaviyye, s. 152; el-Mekke, a.g.e.I, 345; el-Begavî, VIII, 205205 23. Mü’minûn, 78. 1999, a.g.e.a.g.e., a.g.e. a.g.e., II, -Bekâ, a.g.e., s. 163. -Bekâ, a.g.e., s.Mektebetu 163. el-Bâz, -Sünne, (Thk. Ahmed Ferîd el-Mezîdî), Mektebetu Nizâr Mustafa -Sünne, (Thk. Ahmed Ferîd el-Mezîdî), Nizâr Mustafa el-Bâz, l-Cürcânî, Ali b. Muhammed b. Ali, -Re -Turâs, 207 20620621. el-Askerî, el-Furûku’l-Lugaviyye, s. 152; a.g.e., s. 494;XVII, el-Cürcânî, Ali b. Mua.g.e. 56. - a.g.e., el-Askerî, el-I, 345; s.30. 152; el-İsfehânî, ela.g.e.a.g.e., a.g.e.,VIII, VIII, 546; 207 -Lugaviyye, Enbiyâ, 30. 21.s.Enbiyâ, Mekke, 1999, el-Begavî, a.g.e. a.g.e.İbn Manzûr, a.g.e., II, Mekke, 1999, I, 345; el-Begavî, a.g.e. a.g.e. a.g.e., II, -Bekâ, a.g.e., 163. 209 208 el-Ezherî, hammed b. Ali,ezKitâbu’t-Ta’rîfât, Dâru’r-Reyyân li’t-Turâs, Medînetu Sitte Oktober, ts., el-Halebî, s. 56; Ebu’l-Bekâ, 546; el-Cürcânî, b. Muhammed b. Ali, -Re -Turâs, el, III, 111; Ebû Hayyân, a.g.e., VI, 287; ed-Durra.g.e., - s. 163.208Aliel-Ezherî, a.g.e., I,374; el-Herevî, Ebû Ubeyd Ahmed b. Muhammed, ela.g.e.,a.g.e. I,374; XVII, el-Herevî, Ubeyd Ahmed a.g.e. a.g.e., 56. Ebûa.g.e., XVII, 56. b. Muhammed, elyâ, 30. 207 21. Enbiyâ, 30. -Bekâ, a.g.e., s. 163. Masûn -Suûd, a.g.e., IV, 666; el-Mazharî, a.g.e., VI, 121; el-Âlûsî, a.g.e., -Sünne, (Thk. Ahmed Ferîd el-Mezîdî), Mektebetu Nizâr Mustafa el-Bâz, 209 ez-Sünne, (Thk. Ferîd el-Mezîdî), Mustafa el-Bâz, el-209 Ahmed , III,b.111; Ebû a.g.e., Ebû VI,- 287; el-Halebî, ed-Durr -Nizâr ezel- Hayyân, , III,Ahmed Hayyân, a.g.e.,Mektebetu VI, 287;ve’s-Sünne, el-Halebî, ed-Durr 207 el-Ezherî, î, a.g.e., I,374;208 el-Herevî, Ebûa.g.e., Ubeyd Muhammed, el21. Enbiyâ, 30. I,374; el-Herevî, Ebû Ubeyd Ahmed b.111; Muhammed, el-Garîbeyn fî’l-Kur’ân (Thk. Ahmed 47. Mekke, 1999, I,XVII, 345; el-Begavî, a.g.e. a.g.e. - el-Âlûsî, a.g.e., II, Mekke, 1999, I, IV, 345; el-Begavî, a.g.e. a.g.e. - el-Âlûsî,a.g.e., II, Masûn -Suûd, a.g.e., 666; el-Mazharî, a.g.e., VI, 121; a.g.e., Masûn -Suûd, a.g.e., IV, 666; el-Mazharî, a.g.e., VI, 121; a.g.e., -Sünne, (Thk. 208Ahmed Ferîd el-Mezîdî), Mektebetu Nizâr Mustafa el-Bâz, el-Ezherî, I,374; el-Herevî, 210a.g.e., Ebû, a.g.e., Ubeyd Ahmed b. Muhammed, el-VI, 287; Ferîd el-Mezîdî), Mektebetu Nizâr Mustafa el-Bâz, Mekke, 1999, I, 345; el-Begavî, a.g.e.,el-Halebî, s. -834; İbn edCüzey, a.g.e., II, 35; ezelIII, 111; Ebû Hayyân, a.g.e., a.g.e. XVII, 56. a.g.e. a.g.e., XVII, 56. el-Bâz, XVII,a.g.e. 47. XVII, 47. 1999, I, 345; el-Begavî, a.g.e. - XVII, a.g.e., II, 287; -Sünne, (Thk. Ahmed Ferîd el-Mezîdî), Mektebetu Nizâr Mustafa eş-Şirbînî, a.g.e., II,209557; İbn Manzûr, a.g.e., II,147; İbn Âşûr, VI, a.g.e., XVII, 56. 209 Masûn, VIII, 149; el-Âlûsî, a.g.e., 47. el,, III, 111; Ebû Hayyân, a.g.e., el-Halebî, ed-Durr 210 ez210 ezezel, III, 111; Ebû Hayyân, a.g.e., VI,II, 287;--el-Halebî, el-Halebî, eded-Durr - ezelIII, 111; Ebû Hayyân, a.g.e., VI, 287; el-Halebî, edel, III, 111; Ebû Hayyân, a.g.e., VI, 287; Mekke, 1999, I, 345; el-Begavî, a.g.e. a.g.e. a.g.e., a.g.e. 209 Masûn a.g.e., XVII,-Suûd, 56.111;a.g.e., ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, III, Ebû Hayyân, a.g.e., VI, 287; el-Halebî, VIII, 149; Ebu’s-Suûd, a.g.e., IV, 666; el-Mazharî, a.g.e., VI,ed-Durru’l-Masûn, 121; el-Âlûsî,a.g.e., a.g.e., -Suûd, a.g.e., IV, 666; el-Mazharî, VI, 121; el-Âlûsî, a.g.e., Masûn Masûn, VIII, 149; el-Âlûsî, a.g.e., XVII, 47. Masûn, VIII, 149; el-Âlûsî, a.g.e., 47. a.g.e. a.g.e., XVII, 56. XVII, el, III, 111; Ebû Hayyân, a.g.e., VI, 287; el-Halebî, ed-Durr IV, 666; el-Mazharî, a.g.e., VI, 121; el-Âlûsî, a.g.e., XVII, 47. XVII, 47. 209 XVII, 47.111; ezel-el-Mazharî, , III, a.g.e., VI, el-Halebî, 287; el-Halebî, ed-Durr - VIII, 149; el-Âlûsî, a.g.e., -Suûd, a.g.e., IV, 666; a.g.e., VI, Hayyân, 121; el-Âlûsî, a.g.e., 210 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, III, EbûEbû Hayyân, a.g.e., VI, 287; ed-Durru’l-Masûn, 210 ezel- 210 , III,111; 111; Hayyân, VI, el-Halebî, ez--Suûd, el- 666; , III,a.g.e., 111;a.g.e., Ebû287; Hayyân, a.g.e.,edVI, 287;- el-Halebî, edMasûn a.g.e.,Ebû IV, el-Mazharî, VI, 121; el-Âlûsî, a.g.e., XVII, 47. Masûn, VIII, 149; el-Âlûsî, a.g.e., XVII, 47. XVII, 47. Masûn, VIII, 149; el-Âlûsî, a.g.e., XVII, 47. 211 el-Keşşâf,a.g.e., III, 111;VI,Ebû Hayyân, a.g.e., VI, el, 210 III,ez-Zemahşerî, 111; Ebû Hayyân, 287; el-Halebî, ed- 287. ez-Âşûr, a.g.e., XVII, el- 56., III, 111; Ebû Hayyân, a.g.e., VI, 287; el-Halebî, ed212a.g.e., İbn XVII, VIII, 149; el-Âlûsî, 47. Masûn, VIII, 149; el-Âlûsî, a.g.e., XVII, 47. 25 “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI 87 “Ca’l” kökü, buraya kadar zikrettiğimiz âyetler dışındaki birçok âyette de “yaratma” manasına gelmektedir. Mesela En’âm, 6/97,213 A’râf, 7/189,214 Yûnus, 10/67,215 Ra’d, 13/3,216 Hicr, 15/16,217 Nahl, 16/72,218 Furkân, 25/61,219 Neml, 27/86,220 Kasas, 28/73,221 Secde, 32/8,222 Secde, 32/9,223 Ahzâb, 33/4, 224 Zümer, 39/6,225 Zuhruf, 43/12,226 Vâkıa, 56/73,227 Mürselât, 77/27,228 Nebe’, 78/13229 ve Beled, 90/8230 âyetleri, “ca’l” fiilinin 2.3. kullanıldığı Vasfetme/Niteleme “yaratma” manasında âyetlerden bazılarıdır. 2.3. Vasfetme/Niteleme 2.3. Vasfetme/Niteleme Manasında Kullanımı , “Ca’l” kökünün Kur’ân-ı Kerîm’de- kullanılan manalarından birisi de “vasfetme” dir. 231 , , Bu çalışmada “vasfetme” manasında kullanılan “ca’l” fiili, “niteleme”, “kılma” ve 231 231 , “koşma” manalarında tercüme edilecektir. En’âm 100 kökünün bu âyettir: kökünün “Ca’l” kökünün “vasfetme” manasında kullanıldığı âyetlerden birisi En’âm sûresindeki bu âyettir: bu âyettir: “Cinleri Allah’a ortak koştular. Oysaki onları da Allah yaratmıştı. Bilgisizce O’na oğullar ve 232 kızlar yakıştırdılar. Hâşâ! O, onların ileri sürdüğü vasıflardan uzak ve yücedir.”232 ____________________________________________________________________________________ 233 232 234 235 213 es-Sa’lebî, a.g.e.,, IV, 172; et-Tûsî, a.g.e., IV, 212; el-Begavî, a.g.e., s. 434; et-Tabersî, a.g.e., IV, 91; İbnu’l-Cevzî, Zâdu’l234 I, 379; el-Halebî, 235 ed-Durru’lMesîr, s. 456; el-Kurtubî, a.g.e., VII, 38-39; el-Beydâvî, a.g.e., I, 314; en-Nesefî, a.g.e., , 233 Masûn, V, 65; el-Hâzin, a.g.e., II, 139. , el-Begavî, a.g.e., s. 505; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 214 Mukâtil, Tefsîru Mukâtil b. Süleymân, I, 428; es-Sa’lebî, a.g.e., IV, 314; II, 3; et-Tabersî, a.g.e., IV, 301; el-Hâzin, a.g.e., II, 280; Tefsîru’l-Celâleyn, s. 175; Ebu’s-Suûd, a.g.e., III, 283; es-Sebt, a.g.e., IV, 1749-1750. vasfettiklerinden uzak ve yücedir 215 Ebu’s-Suûd, a.g.e., III, 522; el-Âlûsî, a.g.e., XI, 200. 216 Tefsîru’l-Celâleyn, s. 249; eş-Şirbînî, a.g.e., II, 163. vasfettiklerinden uzak 236 ve Çünkü yücedirâyette 217 Ebû Hayyân, a.g.e., V, 437; Ebu’s-Suûd, a.g.e., IV, 285; el-Âlûsî, a.g.e., XIV, 361. 236 Çünkü âyette 218 Mekkî b. Ebî Tâlib, a.g.e., VI, 4042; el-Kurtubî, a.g.e., X, 116; Ebû Zehra, a.g.e., ,VIII, 4220. 219 es-Semerkandî, a.g.e., II, 465. , 220 es-Sa’lebî, a.g.e., VII, 226; el-Begavî, a.g.e., s. 970; el-Hâzin, a.g.e., III, 354; el-Mazharî, a.g.e., VII, 142. 221 İbn Kesîr, Muhtasar Tefsîr İbn Kesîr, III, 22. ahim 30 222 eş-Şîrâzî, a.g.e., X, 286. 223 el-Hâzin, a.g.e., III, 403. ahim 30 kökününAhmed Mustafa, Tefsîru’l-Merâğî, Şeriketu Mektebe ve Matbaa-i Mustafa el-Bâbî, 224 el-Âlûsî, a.g.e., XXII, 190; el-Merâğî, 1946, XXI, 126. Allah yolundan kökünün 225 es-Sebt, a.g.e., IV, 1749-1750. 237 Allah yolundan 226 ez-Zeccâc, a.g.e., IV, 309; İbn Ebî Zemenîn, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah b. Îsa, Tefsîru İbn Ebî Zemenîn, (Thk. Muhammed Hasan Muhammed Hasan İsmail,237Ahmed Ferid el-Mezîdî), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2003, II, 285. 227 el-Begavî,231 a.g.e., s. 1272. 228 el-Kurtubî, a.g.e., XIX, 122. 231 229 el-Kurtubî, a.g.e., XIX, 130; -Ebu’s-Suûd, a.g.e., VI, 457; -Türk el-Mazharî, a.g.e., X, 141; eş-Şevkânî, a.g.e., s. 1878; el-Âlûsî, a.g.e., XIX, 266; İbn Âşûr, a.g.e., XXX,- 24. -Türka.g.e.,a.g.e., 230 el-Mâturîdî, Te’vîlâtu’l-Kur’ân, XVII, 212; es-Semerkandî, III, 480. s. 1102. - “koş” kökü, “herhangi bir şeyin çifti; bir eşi olanı” manasına gelmektedir. Bu232 231 Divânu Lugati’t-Türk’te aktarıldığına göre a.g.e., s. 1102. 233 Mukâtil radan hareketle makasab.“koş biçek” yani “çiftMukâtil bıçak”b.denilmiştir. Bkz. Kaşgarlı Mahmud, (HaSüleyman, Tefsîru Süleyman, I, 363 ve el-Vucûh v Divânu -Nezâir,Lugatu’t-Türk, s. 69; el232 zırlayan, Suat Batur), İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 2008, s. 149-150. “Koşmak” ise-Nezâir “izafe etmek, isnat etmek ve yakıştırmak” Mâturîdî, -Kur'ân, V, 160; el-Askerî, el-Cevzî, 233 Mukâtil b. Süleyman, Tefsîru Mukâtil b. Süleyman, I, 363 ve el-Vucûh v -Nezâir, s. 69; el- manalarına gelmektedir. Bkz. Şemseddin Abdurrahman Sâmî, a.g.e., s. 1102. -Ferec Cemâleddîn b. Ali b. Muhammed, Mâturîdî, -Kur'ân, V, 160; el-Askerî, el-Nezâir -Cevzî, 232 6. En’âm, 100. Garîb, (Thk. Ali Hüseyn el-Meârif, Riyad, 1986, I, 164; Okuyan, -Ferec Cemâleddîn Abdurrahman b. Ali b. Muhammed, a.g.e., s. 179. Garîb, (Thk.a.g.e., Ali Hüseyn el-Meârif, Riyad, 1986, I, 164; Okuyan, s. 650; Ebû Hayyân, a.g.e., IV, 196. s. 179. 235 a.g.e., el-Mâturîdî, -Kur'ân, V, 160. 234 a.g.e., s. 650; Ebû Hayyân, 236 el-Mâturîdî, -Kur'ân, V, 160. a.g.e., IV, 196. 234 235 kökünün bu âyettir: bu âyettir: bu âyettir: 232 88 232 Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS 233 234 232 , 234 235 233 234 Bu âyette geçen “ca’l” fiiline, “vasfetme”,233 “tasyîr”234 ve “söyleme”235 ,gibi manalar , verilmiştir. Fakat insanların cinleri, gerçek manada Allah’ın ortağı yapmaları mümkün olmadığı için burada “tasyîr” manası değil “vasfetme” manası daha uygun olacaktır. vasfettiklerinden uzak ve yücedir vasfettiklerinden ve yücedir Diğer taraftan âyetin sonundaki “Allah, onların uzak vasfettiklerinden 236 Çünkü âyette 236 236 uzak ve yücedir” uzak ifadesi, fiile “vasfetme” manası vermeye bir delil sayılabilir. Çünkü âyette vasfettiklerinden ve bu yücedir , Çünkü âyette “Allah, onların vasfettiklerinden yücedir” denilerek onların yaptıkları, iş, 236 Çünkü âyette “vasfetme” şeklinde ifade edilmiştir. , 233 235 ahim 30 30 İbrahim ahim 30 kökünün “Ca’l” kökünün “vasfetme” manasında kullanıldığı âyetlerden birisi de İbrahim ahim 30 kökünün Allah yolundan sûresinde geçmektedir: “Allah yolundan saptırmak için O’na Allah yolun kökünün 237 237 eşler koştular.” 237 Allah yolundan 238 238 231 - 238 Yukarıdaki237 âyetlerde olduğu gibi buradaki “ca’l” fiili de “vasfetme”238 manasına hiçbir gelmektedir. Çünkü bu âyette de231Allah’a ortak koşmaktan bahsedilmektedir. Gerçekte hiçbir Allah’ın hiçbir ortağı olmadığı halde onlar kendi zihinlerinde ve inanç dünyalarında bu hiçbirhiçbir -Türk -Türk şekilde tasvir ve tasavvur etmektedirler. 238238 238 238 hiçbir hiçbir a.g.e., s. 1102. -Türk 241 - 240 239 hiçbir a.g.e.,kullanmıştır: s. 1102. “nidd” kelimesini “ca’l” fiiliyle benzer bir şekilde şöyle 241 240 - Şâir Cerîr de 232 239denk mi tutuyorsunuz. bana Hâlbuki Teym, soylu birisine denk olamaz 242 233 241 241 240 239 Mukâtil b. Süleyman, Tefsîru Mukâtil 363 ve el-Vucûh v bana -Nezâir, s. 69; mi el- tutuyorsunuz. 240 bana a.g.e., 1102. 233 I,239 / b.s.Süleyman, “Teym’i bana denk Hâlbu-v -Nezâir, s. 6 Mukâtil b. Süleyman, Tefsîru Mukâtil b. Süleyman, I, 363 ve el-Vucûh 242 Mâturîdî, Hâlbuki-Kur'ân, 160; birisine el-Askerî,denk el- olamaz -Nezâir -Cevzî, mi tutuyorsunuz. Teym,V,soylu bana bana 242 242 242Zuhruf-Kur'ân, denk mi tutuyorsunuz. Hâlbuki Teym, birisine denk olamaz Mâturîdî, V, 160; el-Askerî, el-Nezâir -C 15 bana kiTefsîru Teym, soylu birisine denk olamaz.” mi tutuyorsunuz. Hâlbuki Teym, soylusoylu birisine denk olamaz Cemâleddîn Abdurrahman b. Ali b. Muhammed, âtil b. Süleyman, -Ferec Mukâtil b. Süleyman, I, 363 ve el-Vucûh v -Nezâir, s. 69; el-232 241 241 241 241 240 240 240 240 239 239 239 239 242242 denk denkmimitutuyorsunuz. tutuyorsunuz.Hâlbuki HâlbukiTeym, Teym,soylu soylubirisine birisinedenk denkolamaz olamaz -Ferec Cemâleddîn Abdurrahman b. Ali b. Muhammed, 242 (Thk. el- el-Hâlbuki Teym,-Nezâir Riyad, 1986, 242I, 164; Okuyan, denk miHüseyn tutuyorsunuz. soylu-Meârif, birisine denk olamaz 15-Kur'ân, rîdî,ZuhrufGarîb, V,Ali 160; el-Askerî, -Cevzî, Garîb, (Thk. Ali Hüseyn el-Meârif, Riyad, 1986, I, 164; Oku Zuhruf 15 Zuhruf 15 a.g.e., Zuhruf 15 s. 179. Zuhruf Zuhruf1515 -Ferec Cemâleddîn Abdurrahman b. Ali b. Muhammed, a.g.e.,- s. 179. 234 Zuhruf 15 a.g.e., s. 650; Ebû Hayyân, a.g.e., IV, 196. de geçmektedir. b, (Thk. Ali Hüseyn el-Meârif, Riyad, I, 164;a.g.e., Okuyan, Zuhruf sûresinde âyet, 234 1986, s. 650; a.g.e., Bu IV, 196. 235 de deHayyân, “Ca’l” kökünün “vasfetme” manasında kullanıldığı âyetlerden birisi de Zuhruf de -Kur'ân, V, 160. de Ebû ., s. 179. el-Mâturîdî, de 235 el-Mâturîdî, -Kur'ân, V, 160. 236 el-Mâturîdî, uf sûresinde geçmektedir. Bu âyet, -Kur'ân, V, 160. Zuhruf Zuhruf sûresinde sûresinde geçmektedir. geçmektedir. Bu Bu âyet, âyet, sûresinde geçmektedir. Bu âyet, bir kısım insanların, Allah’ın kullarından bazılarını a.g.e., s. 650; Ebû Hayyân, a.g.e., Zuhruf geçmektedir. Bu196.âyet, Zuhruf sûresinde geçmektedir. Bu 236 âyet,el-Mâturîdî, uf sûresinde geçmektedir. Bu IV, âyet, -Kur'ân, V, 160. 237sûresinde âturîdî, -Kur'ân, V,bir 160.parçası olarak kabul ettiklerinden 237 nlar, bahsetmektedir: Allah’ın bahsetmektedir: âturîdî, -Kur'ân, V, 160. bahsetmektedir: bahsetmektedir: nlar, nlar, etmektedir: a nlar, O’nun bahsetmektedir: “Onlar, kullarından bir kısmını, cüz’ü kıldılar. Gerçekten insan 243243 bahsetmektedir: nlar, nlar, bir etmektedir: 243 apaçık bir nankördür.” Bu Buâyetteki âyettekifiilin fiilin Bu âyetteki fiilin245245 244244 Bu âyetteki fiilin 244 244 Bu âyetteki Bu 244 âyetteki fiilin fiilin 249249 245 , , da da , , da nlar, dada da 246246 243 243 Bu 243 âyetteki fiilin 243 da 243 246 247, ,, ,, , , . 248, 250, 251 , I, 363 ve.249 . , ., 244 233 Mukâtil 246 248, Süleyman, Tefsîru, Mukâtil b. Süleyman, el-Vucûh s. 69; el-Mâturîdî, Te’vîlâtu’l-Kur’ân, 244 245 b.245 246 247, 247 248ve’n-Nezâir, , , 249, 250, el-Askerî, el-Vucûh 251 V, 160; ve’n-Nezâir, s. 161; İbnu’l-Cevzî, Ebu’l-Ferec Cemâleddîn Abdurrahman b. Ali b. Muhammed, . 252252 251 anlamak anlamak mümkündür. mümkündür. Çünkü âyetin âyetin haber haber 249, 249, 250, 250, . Çünkü . el-Bevvâb), 27 Ali Tezkiretu’l-Erîb fî 251 Tefsîri’l-Garîb, (Thk. Hüseyn Riyad, 1986, I, 164; Okuyan, a.g.e., 252 252 anlamak mümkündür. Çünkü Mektebetu’l-Meârif, âyetin haber 252olarak 27 anlamak mümkündür. Çünkü âye ,, birbircüzü cüzü olarak s. 179. , bir cüzü olarak İbn Atiyye,ve a.g.e., s. 650; Ebû Hayyân, a.g.e.,Çünkü IV, 196.hepsini, 252234 nitelemekte nitelemekte ve tasvîr tasvîr etmektedirler. etmektedirler. hepsini, kendi kendi zihin zihinveve anlamak mümkündür. âyetin haber 27 , bir cü nitelemekteanlamak ve tasvîr etmektedirler. hepsini, kendi haber zihin ve 252 235252 el-Mâturîdî, anlamak mümkündür. Çünkü âyetin Te’vîlâtu’l-Kur’ân, V, 160. mümkündür. Çünkü âyetin haber . . Çünkü Çünkü hakikatte hakikatte bir cüzü olarak hakikatte 236 el-Mâturîdî, Te’vîlâtu’l-Kur’ân, V, 160.. , Çünkünitelemekte ve tasvîr etmektedirler. hepsini, kend , bir cüzü , bir cüzü olarakolarak 237 238238 14. İbrâhîm, 30. Mukâtil Mukâtilb.b.Süleymân, Süleymân,Tefsîru TefsîruMukâtil Mukâtilb.b.Süleymân, Süleymân, II,II,191. 191. kendi zihin ve emekte ve tasvîr etmektedirler. hepsini, . Çünkü hakikatte 238 238 Mukâtil 238tasvîr Mukâtil b. Süleymân, Mukâtil b. hepsini, Süleymân, II, 191. 239239 b. Süleymân,Tefsîru Tefsîru Mukâtil b. Süleymân, II, 191. kendi nitelemekte ve etmektedirler. hepsini, kendi zihin ve -Hatafâ, -Hatafâ, Dîvânu mekte ve tasvîr etmektedirler. zihin veDîvânu 239 239 -Hatafâ,el-Hatafâ, Dîvânu Dîvânu Cerîr, Dâru Beyrût, Beyrût, 239 Cerîr divanında buBeyrût, ifade şeklinde geçmektedir. Bkz. Cerîr b. Atiyye . 1986, Çünkü Cerîr, Cerîr, Dâru DâruBeyrût, Beyrût, Beyrût, 1986, s.s.129. 129. hakikatte . 1986,Çünkü hakikatte 240240 Dâru Beyrût,.Beyrût, s. 129. 1986,Cerîr, s. 129. Çünkü hakikatte 238 Mukâtil b. Süleymân, Dîvânu Dîvânu Tefsîru Mukâtil b. Süleymân, II, 191. 240 240 Dîvânu Dîvânu Cerîr, s. 129. 240 Bu kısım ise Cerîr divanında şeklinde geçmektedir. Bkz., Cerîr b. Atiyye, Cerîr, Cerîr, s.s.129. 129. 239 -Ha 241 Mukâtil b. Süleymân, Tefsîru b. Süleymân, II, 191.gelmektedir. Bkz. Halîl b. Ahmed, Cerîr, s. 129. ve veMukâtil -Ayn, -Ayn,IV,Kitâbu’l-Ayn, IV,206. 206. 241 241 ve kelimeleri aynı manaya IV, 206. 38 241 b. Süleymân, Mukâtil b. Süleymân, II, 191. 241 Tefsîru ve -Ayn, IV,Beyrût, 206. 1986, s. 129. ukâtilMukâtil b. Süleymân, Tefsîru Mukâtil b. Süleymân, II, 191. Cerîr, Dâru Beyrût, 242242 -Hatafâ, Dîvânu Cerîr Cerîr b. b. Atiyye, Atiyye, Dîvânu Dîvânu Cerîr, Cerîr, s. s. 129; 129; ez-Zeccâc, ez-Zeccâc, a.g.e., a.g.e., I, I, 99. 99. 242 Cerîr b. Atiyye, Dîvânu Cerîr, s. 129; ez-Zeccâc, a.g.e., I, 99. 39 242 -Hatafâ, 242 243243 Cerîr b. Atiyye, DîvânuDîvânu 43. 43. Zuhruf, Zuhruf, 15. 15. Dîvânu Cerîr, s. 129; ez-Zeccâc, a.g.e.,240I, 99. -Hatafâ, 243Beyrût, 43. Zuhruf, erîr, Dâru Beyrût, 1986, s.15. 129. 243 243 244244 43. Zuhruf, 15. el-Kurtubî, el-Kurtubî, a.g.e., a.g.e., I,s.I,227-228; 227-228;el-Halebî, el-Halebî,eded-Masûn, -Masûn,IX,IX,577. 577. Dâru Beyrût, Beyrût, 1986, 129. erîr, Cerîr, Dâru Beyrût, Beyrût, 1986, s. 129. 244 Cerîr, 244 245245 el-Kurtubî, a.g.e., I,Tefsîru 227-228; el-Halebî, ed-Masûn, IX, 577. s. 129. Dîvânu Mukâtil Mukâtil b.b.Süleyman, Süleyman, TefsîruMukâtil Mukâtil b.b.Süleymân, Süleymân, III, III,187 187veve el-el-Nezâir, -Nezâir,s.s.69; 69; 40 245 Dîvânu 245 Mukâtil b. a.g.e., Süleyman, Tefsîru Mukâtil b.Tâlib, Süleymân, III,241 187 ve el-Nezâir, Dîvânu ve -A Semerkandî, Semerkandî, a.g.e.,III,III,204; 204; Mekkî Mekkî b.b.Ebî Ebî Tâlib, a.g.e., a.g.e.,X, X,6638; 6638; Okuyan, Okuyan, a.g.e., a.g.e., s. s.179. 179. s. 69; erîr, s. 129. 246246 et-Tabersî, Semerkandî, a.g.e., III,el-Hâzin, 204; Mekkî b. Ebî Tâlib, X, 6638; Okuyan, a.g.e., s. 179. et-Tabersî, a.g.e., a.g.e., IX,IX,55; 55; el-Hâzin, a.g.e., a.g.e., IV,IV, 107. 107.a.g.e.,242 Cerîr, s. 129. erîr, s. 129. 246 Cerîr b. Atiyye, Dîvânu Cerîr, s. 129; ez-Zeccâc, a.g.e., I, 99. 246 247247 ve -Ayn, IV, 206. et-Tabersî, IX, 55; el-Hâzin, el-Halebî, el-Halebî, eded-a.g.e.,-Masûn, -Masûn, IX,IX,577. 577.a.g.e., IV, 107. 41 243 43.-Ayn, 247 -Ayn, IV, 206. 247 248248 el-Halebî, ed-XXVII, -Masûn, ve ve IV,15. 206. Zuhruf, er-Râzî, er-Râzî, a.g.e., a.g.e., XXVII,178. 178. IX, 577. 245 246 245 246 250250 251251 ____________________________________________________________________________________ 246 247 249 250 251 249 250 251 247247 247 247 244 248248 248 248 245 “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI 89 Bu âyetteki fiilin manası hakkında da çeşitli görüşler serdedilmiştir. “Tesmiye”244, “vasfetme”,245 “hüküm verme”,246 “tasyîr”247, “kabul etme”248, “inanma”249, “isbat etme”250, “söyleme”251 bunlardan bazılarıdır. Bu ayetteki manayı, Süddî, Mücâhid ve Mukâtil b. Süleymân’ın dediği gibi “vasfetme”252 manasında anlamak mümkündür. Çünkü âyetin haberMesela verdiğimelekleri şekliyle onlar, Allah’ın kul-çevirmeye cinsiyetine larından bir kısmını, Allah’ın bir cüzü olarakMesela nitelemekte ve tasvîr etmektedirler. Fakat melekleri cinsiyetinegüçleri çevirmeye asla yetmez. bunların hepsini, kendi zihin ve inanç dünyalarında yapmaktadırlar. Çünkü hakikatte güçleri asla yetmez.mümkün buradaki fiili böyle bir şey yapmalarına imkân yoktur. Mesela melekleri kadın cinsiyetine çevirmeye mümkün . fiili veyahut kullardan bazılarını buradaki Allah’ın çocukları yapmaya güçleri asla yetmez. Dolayısıyla . buradaki fiili “vasfetme/tasvîr etme” anlamak mümkün olacaktır. Zuhrufmanasında 19 Zuhruf 19 Zuhruf 19 de yine de yine Zuhrufmanasında sûresinde geçmektedir: “Ca’l” fiilinin “vasfetme” kullanıldığı başka bir âyet de yine Zuhruf Zuhruf sûresinde geçmektedir: sûresinde geçmektedir: “Onlar, Rahmân’ın kulları olan melekleri dişi olarak nitelediler. Yoksa onlar 253 yazılacak ve meleklerin yaratılışlarına mı şahit olmuşlar? Onların bu şahitlikleri sorguya çekileceklerdir.”253 254 , 253 255 256 254 257 , 255258“vasfetme”,256259“söyleme”, inanma ve er Bu âyette geçen “ca’l” fiiline, “tasyîr”, “hüküm verme”, 258 259 260 261 256 257 258 259 260 261 inanmamanalar ve ve-er gibi muhtelif manalarverme” .gibi muhtelif “tesmiye”, “kavlî tasyîr”, “inanma” ve “haber 261 gibi muhtelif manalar rilmiştir. . Mesela göre es-Süddî bu âyette geçen 254 255 260 257 Mesela göre geçen es-Süddî bu fiilinin âyette “vasgeçen /nitelemek .262 Mukâtil b. Mesela İbn Zemenîn’in aktardığına göre es-Süddî bu âyette “ca’l” /nitelemek Süleyman ve es-Semerkandî de ____________________________________________________________________________________ .262.263Mukâtil b. ise hem Mâturîdî 244 el-Kurtubî, a.g.e., I, 227-228; el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, IX, 577. Süleyman ve es-Semerkandî deve el-Vucûh ve’n-Nezâir, s. 69; Semerkandî, .263 Mâturîdî k hemIII,de .264 245 Mukâtil b. Süleyman, Tefsîru Mukâtil b. Süleymân, 187 a.g.e.,ise III,hem 204; Mekkî b. Ebî Tâlib, a.g.e., X, 6638; a.g.e., s. 179. k Okuyan, hem de Askerî ve Cevherî ise gelmektedir.265 .264 246 et-Tabersî, a.g.e., IX, 55; el-Hâzin, a.g.e., IV, 107. Askerî veIX,Cevherî ise gelmektedir.265 247 el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, 577. 248 er-Râzî, a.g.e., XXVII, 178. 249 el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, IX, 577. 253 43. Zuhruf, 19. 250 er-Râzî, a.g.e., XXVII, 178; el-Hâzin, a.g.e., IV, 107. 254 ezel, II, 3; ela.g.e., VII, 2235. 251 Mekkî b. Ebî Tâlib,253 a.g.e., 6638. 43.X,Zuhruf, 19. 255 ez-Zeccâc, a.g.e., IV, 310; er-Râzî, a.g.e., XXII, 95 ve XXVII, 180; ela.g.e., XXV, 254Tefsîru 252 Mukâtil b. Süleyman, Süleymân,, II, III,3;187 ve’n-Nezâir, ez- Mukâtil b.elel- ve el-Vucûh a.g.e., VII, 2235.s. 69. 253 43. Zuhruf, 19. 255 ez-Zeccâc,77. a.g.e., IV, 310; er-Râzî, a.g.e., XXII, 95 ve XXVII, 180; ela.g.e., XXV, 256 Mukâtil b. Süleyman, -Kur'ân, 254 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf,77. II, 3; el-Kâsımî, a.g.e., VII, 2235. Tefsîru Mukâtil b. Süleyman, III, 187; el-Mâturîdî, XIII, 234; es-Semerkandî, a.g.e. a.g.e., II, 287; es255 ez-Zeccâc, a.g.e., IV, er-Râzî, a.g.e., XXII, 95 ve XXVII, 180; el-Merâğî, a.g.e., XXV, 77. 256310; Mukâtil b. Süleyman, Tefsîru Mukâtil b. Süleyman, III, 187; el-Mâturîdî, -Kur'ân, a.g.e., VIII, 327-328; el-Herevî, a.g.e., I, 345; el-Begavî, a.g.e., s.es-Semerkandî, 1164; Okuyan, a.g.e., s. 256 Mukâtil b. Süleyman, Tefsîru Mukâtil b. Süleyman, III, 187; el-Mâturîdî, Te’vîlâtu’l-Kur’ân, XIII, 234; XIII, 234; es-Semerkandî, a.g.e. a.g.e., II, 287; es179.II, 287; es-Sa’lebî, a.g.e., VIII, 327-328; el-Herevî, a.g.e., I, 345; el-Begavî, a.g.e., a.g.e., III, 205; İbn Ebî Zemenîn, a.g.e., a.g.e.,257 VIII, 327-328; el-Herevî, a.g.e., I, 345; el-Begavî, a.g.e., s. 1164; Okuyan, a.g.e., s. ez-Zeccâc, a.g.e., IV, 310; el-Mâturîdî, -Kur'ân, XIII, 234; ezels. 1164; Okuyan, a.g.e., 179. s. 179. , IV, 237. 257 ez-Zeccâc, a.g.e., IV, 310; el-Mâturîdî, Te’vîlâtu’l-Kur’ân, XIII, 234; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, IV, 237. 257 ez-Zeccâc, a.g.e., IV, 310; el-Mâturîdî, 234; ezel258 el-Cevherî, a.g.e., IV,1656; el-Askerî, el- -Kur'ân, XIII, 159 vd; esa.g.e., 258 el-Cevherî, a.g.e., IV, 1656; el-Askerî, el-Vucûh ve’n-Nezâir, s. 159 vd; es-Sa’lebî, a.g.e., VIII,-Nezâir, 327-328;s.es-Sem’ânî, a.g.e., , IV, 237. VIII, 327-328; esa.g.e., V, 95-96; ezel, IV, 237; el-Begavî, V, 95-96; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, IV, 237; el-Begavî, a.g.e., s. 1164; İbn Manzûr, a.g.e., II,147; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 258 el-Cevherî, a.g.e., IV,1656; el-Askerî, el-Nezâir, s. 159 vd; esa.g.e., a.g.e. a.g.e., II,147; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; en-Nîsâbûrî, 977; en-Nîsâbûrî, a.g.e.,VIII, VI, 88. 327-328; esa.g.e., V, 95-96; ezel, IV, 237; el-Begavî, a.g.e., VI, 88. 259 el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, IX, 579. a.g.e. 259 a.g.e., II,147; el-Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 977; en-Nîsâbûrî, el-Halebî, IX,2185-2186. 579. 260 el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, IX, 579; es-Sebt,eda.g.e., III,-Masûn, 571 ve V, a.g.e.,260 VI, 88. ed-Masûn, IX, 579; es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V,2185-2186. 261 el-Askerî, el-Furûku’l-Lugaviyye, s.el-Halebî, 154. 259 260 261 262 263 el-Halebî, -Masûn, IX, 579. 261 edel-Askerî, el-Lugaviyye, s. 154. el-Halebî, ed-Masûn, IX, 579; es-Sebt, a.g.e., III, 571 ve V,2185-2186. 262 Ebî Zemenîn, a.g.e., II, 287. el-Askerî, el-Lugaviyye, s. 154. 263 Mukâtil b. Süleyman, Tefsîru Mukâtil b. Süleyman, III, 187 ve el-Nezâir, s. 69; Ebî Zemenîn, a.g.e., II, 287. es-Semerkandî, a.g.e., III, 205. Mukâtil b. Süleyman, Tefsîru Mukâtil b. Süleyman, III, 187 ve el-Nezâir, s. 69; 90 Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS Mekkî b. Ebî Tâlib de, bu âyette geçen fiilin fetmek/nitelemek” manasına geldiğini söylemiştir.262 Mukâtil b. Süleyman ve esyette geçen fiilin bilgilisi olarak niteledin 263 Semerkandî de b.aynı vermişlerdir. Mâturîdî ise hemfiilin “vasfetmek” hem de Mekkî Ebî manayı Tâlib de, bu âyette geçen fiilin Mekkî b. Ebî Tâlib de, bu âyette geçen 266 rak niteledin 264 “söylemek” manasına gelebileceğini ifade etmiştir. Askerî ve Cevherî’ye göre ise bilgilisi olarak niteledin bilgilisi olarak niteledin 266 “tesmiye” manasına gelmektedir.265 266 266 vermekle birlikte /niteleme Mekkî b. Ebî Tâlib Tâlib de, bu âyette geçen geçen fiilin fiilin Mekkî b. Ebî de, “Falancayı insanların . bu melekleri gerçekten birliktevermekle /niteleme envermekle bilgilisi olarak niteledin” örneğinde olduğu gibi “vasfetme” manasına. geldiğini söy-. bilgilisi olarak niteledin birlikte /niteleme yetiremeyeceklerine göre 266 lemiştir.266 melekleri gerçekten melekleri gerçekten eleme n mümkün gözükmemektedir. bu fiile yetiremeyeceklerine yetiremeyeceklerine göre bugöre âyetteki “ca’l” fiiline müfessirler farklı manalar vermekle birlikte bu fiile Görüldüğü gibi vermekle birlikte /niteleme . mümkün gözükmemektedir. fiile vermiştir. birçoğu “vasfetme/niteleme” ve “tesmiye”bumanası İnanmayanların melekleri mümkün gözükmemektedir. bu fiile olabilir. Fakat melekl melekleri gerçekten kadın cinsine gerçekten çevirmeye güç yetiremeyeceklerine göre buradaki fiile doğrudan ziyade Dolayısıyla /niteleme daha uygundur. yetiremeyeceklerine “tasyîr” vermekFakat mümkün gözükmemektedir. bu fiile yukarıda müolabilir.manasını Fakatgöre melekl olabilir. melekl me daha uygundur. Çünkü onlara bir cinsiyet atfetmek ten fessirlerin bazılarının gibi “vasfetme” ve “tesmiye” manası vermek mümkün mümkün gözükmemektedir. bu fiile /niteleme ziyade dediği ziyade /niteleme daha uygundur. Çünkü daha uygundur. Çünkü ziyade kadın olduğunu nitelemekifade etmek, “isimlendirme” . olabilir. Fakatten meleklerin manasından onlara bir cinsiyet ten ziyade ten ziyade onlaraatfetmek bir cinsiyet atfetmek ziyade “vasfetme/niteleme” manasına daha uygundur. Çünkü onlara bir cinsiyet atfetmek, aksine bu söylediklerinde, isimlendirmemekte, olabilir.nitelemek Fakat melekl . nitelemek . onları aksine buziyade şekilde ziyade yakındır. mlendirmemekte, bu “isimlendirmek”ten . Çünkü Bumanasına yüzden budaha ayetteki fiile /niteleme isimlendirmemekte, daha“nitelemek” uygundur. söylediklerinde, aksine bu isimlendirmemekte, söylediklerinde, isimlendirmemekte, aksine bu Dolayısıyla onların kadın olduklarını söylediklerinde, onları kadınlıkla 267 ve bu ayetteki fiile bir cinsiyet atfetmek onlara ten ziyade . Bu yüzden bu ayetteki fiilebu . Bu yüzden ayetteki fiile bu vasıfla nitelemiş olmaktadırlar. Bu yüzden bu ayetteki fiile 267 aksine 268 ve Falanca Zeyd nitelemek . 267 267 267 ve “Falancayı insanların en bilgilisi olarak niteledin” ve “Falanca Zeyd’i 268 Zeccâc is söylediklerinde, isimlendirmemekte, aksine bu 268 268 insanların en bilgilisi olarak niteledi” örneklerinde olduğu gibi 268 “vasfetme/niteleme” Falanca Zeyd Falanca Zeyd Zeccâc ise . uygun Bu -yüzden bu ayetteki manasını vermek olacaktır. Zeccâcfiile ise “kavl-söylemek” manası Zeccâc ise -ile “vasfetme” Zeccâc ise Bu ve âyetteki fiilin bir manasının da “söylemek” dah manasını benzer bir şekilde kullanmıştır.267Bu Bu Bu 268 Falanca Zeyd daha sonra örnekteki fiili olduğunu ifade etmiş ve daha sonra örneğini vermiş ve bu örnekteki daha sonra daha sonra 269 269 ise açıklamıştır. “yani onu bu şekilde vasfettin”Zeccâc şeklinde örnektekifiili fiili . örnekteki fiili örnekteki fiili Bu .269 2.4. Hüküm Koyma Manasında Kullanımı 2.4. .269 Hüküm Koyma .269 sonra daha “Ca’l”2.4. fiilinin Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılanfiilimanalarından birisi- de “hüküm koymak/vaz’ Hüküm Koyma 2.4. Hükümörnekteki Koyma 270 etmek” ve “şer’î hüküm koymak”tır. 270 d . .269ükümAşağıda koymak/zikredilecek âyetteki “ca’l” fiili bu manaya gelmektedir. 270 d . 2.4. Koyma 270 d . 270 d . ükümHüküm koymak/ üküm koymak/ Mâide 103 ____________________________________________________________________________________ 262 İbn Ebî Zemenîn, a.g.e., II, 287. 270 d . üküm koymak/ 263 MukâtilMâide b. Süleyman, Mukâtil b. Süleyman, III, 187 ve el-Vucûh ve’n-Nezâir, s. 69; es-Semerkandî, a.g.e., III, 103 Tefsîru Mâide 103 205. 266 Mekkî b. Ebî Tâlib, a.g.e., X, 6643. 264 el-Mâturîdî, Te’vîlâtu’l-Kur’ân, XIII, 234. 267 a.g.e., II, 287. 265 Mâide el-Askerî, el-Vucûh ve’n-Nezâir, s. 159 vd; el-Cevherî, 103 268 es- a.g.e., IV,1656. a.g.e., V, 95-96. 266 Mekkî b. Ebî Tâlib, 266 a.g.e., X, 6643. Mekkî Ebî Tâlib, a.g.e., X, 6643. 266 Mekkî b. Ebî Tâlib, a.g.e., X, b. 6643. 269 ez-Zeccâc, a.g.e., IV, 310. 267 a.g.e., 287. 267 İbn Ebî Zemenîn,267a.g.e., II, II, 287. a.g.e., II, 287. 270 ezela.g.e., s. 586; el-Beydâvî, a.g.e., I 268 es268 a.g.e., V, 95-96. a.g.e., V, 95-96. 268 es-Sem’ânî, a.g.e., V, 95-96. es266 Mekkî -Huffâz Râzî, a.g.e., XXII, 95; en-Nesefî, a.g.e., I, 346; el-Halebî, 269 b. Ebî Tâlib, a.g.e., X, 6643. 269 ez-Zeccâc, a.g.e., IV, 310. a.g.e., s. 586; a.g.e., I,IV,288; er269el-Beydâvî, ez-Zeccâc, a.g.e., 310. ez-Zeccâc, a.g.e., IV, 310. 267 -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; el-Âlûsî, a.g.e., VII, 59; Suûd, a.g.e., 270 eza.g.e., II, 287. 270 el- ez-I, 670; s. 586; el-Beydâvî, a.g.e., I, 288; er-XXII, 270 ez-Zemahşerî, 586; el-Beydâvî, a.g.e., 288; er-Râzî, a.g.e., -Huffâz el-Keşşâf, - İbn Atiyye, 346; el-Halebî, el- a.g.e., s.a.g.e., a.g.e.,I, s. 586; el-Beydâvî, a.g.e.,95;I, en-Nesefî, 288; er268 esa.g.e., a.g.e., VII, 71. a.g.e., V, 95-96. -Huffâz Râzî, a.g.e., XXII, 95; en-Nesefî, a.g.e., I, 346; el-Halebî, a.g.e., I, 346; el-Halebî, Umdetu’l-Huffâz, I, 328; Ebu’s-Suûd, a.g.e., II, 556; Ebu’l-Bekâ, a.g.e., s. 347-348; el-Âlûsî, s. 347-348; 269 el-Âlûsî, a.g.e., VII, 59; el- Râzî, a.g.e., XXII, 95; en-Nesefî, a.g.e., I, 346; el-Halebî, -Huffâz ez-Zeccâc, a.g.e., 310. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; el-Âlûsî, a.g.e., VII,el-Âlûsî, 59; el- a.g.e., VII, 59; elSuûd, a.g.e., a.g.e., VII, 59;IV, el-Kâsımî, a.g.e., VI, 2183; İbn Âşûr, a.g.e., VII, 71. s. 347-348; -Bekâ, a.g.e., Suûd, a.g.e., 270 ez- a.g.e., ela.g.e., s. 586; el-Beydâvî, a.g.e., I, 288; era.g.e., a.g.e., VII, 71. a.g.e., VII, 71. -Huffâz Râzî, a.g.e., XXII, 95; en-Nesefî, a.g.e., I, 346; el-Halebî, -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; el-Âlûsî, a.g.e., VII, 59; elSuûd, a.g.e., a.g.e., a.g.e., VII, 71. “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI 91 Mâide 103 Mâide 103’üncü âyette geçen “ca’l” fiili bu manada kullanılmıştır: Allah bahîra, sâibe, “Allah bahîra, sâibe, Allah bahîra, sâibe, sâibe, vasîle ve hâmAllah diyebahîra, bir şey meşrû kılmamıştır. Fakat kâfirler, yalan yere Allah’a iftira Allah bahîra, sâibe, 271 271 etmektedirler ve onların akletmezlerakletmezler 271 çoğu da akletmezler.” 271 272 akletmezlergibi akletmezler gibi Görüldüğü bu âyette, “bahîra”, “sâibe”, “vasîle” ve “hâm”gibi gibi272şeylerin bir 272 gibi n olarak vaz edilmemelerine kâfirlerin Allah şer’î hüküm olarak kâfirlerin Allah hakkında iftira uydurdukları n vaz’ edilmemelerine olarakrağmen vaz edilmemelerine kâfirlerin Allah 272 gibi ifade edilmiştir. n vaz. olarak edilmemelerine kâfirlerin Allah n ifadeolarak ifade vaz kâfirlerin Allah . edilmemelerine 271 272 . hakkında ifade . çeşitli görüşler belirtilmiştir. Bu Bu Bu âyette bulunan “ca’l” ifade fiilinin manası fi Bu Bu bu âyetteki fiil, “hüküm koyma, Müfessirlerin çoğuna göre fi hüküm verme, şer’î olarak 273 273 verme, ve ve gelmektedir. 273 emretme meşru kılma” manalarına gelmektedir. Bazılarına ise “tesmiye”,274 fi fi göregelmektedir. verme, ve 275 276 275 ve “tasyîr”, “yaratma” manalarına 273 gelmektedir. göre ise göre ,274 275 ve 276 276 verme,ve verme, ve ,273 gelmektedir. ise 274 ve gelmektedir. 276 277276 274 ve gelmektedir. göre ise ,275 göre ise274 “emretmek ,275 ve Mesela,gelmektedir. bu ayetteki fiili Zemahşerî, ve hüküm koymak”, Râzî “hüküm 278 verme”, Beydâvî “hüküm vaz’ etmek ve hüküm koymak” manalarında anlamıştır. gelmektedir. gelmektedir. Beydâvî’ye göre bu manaya geldiği için bir mef ’ûl almıştır.279 Ebu’s-Suûd, Ebu’l-Bekâ ve Âlûsî de “vaz’ etmek ve hüküm koymak” manasına 5. Mâide, bu 103.5.sebepten 271 geldiğini, Mâide, 103. dolayı bir mef ’ûl aldığını, bu mef ’ûlün de “bahîra ve ona 272 272 271 5. Mâide, 103. 271 5. Mâide, atfedilenler” olduğunu ifade103. etmişlerdir.280 271 272 272 ____________________________________________________________________________________ 271 5. Mâide, 103. 272 Cahiliye döneminde Araplar, bazı özelliklere sahip evcil hayvanları putları adına serbest bırakır, bunların kesilmesini ve : Bahîra : Bahîra kullanılmasını yasak olarak kabul ederlerdi. Fakat bu hayvanların hangi özelliklerden dolayı hangi ismi aldıkları hususunda müfessirler ve ulema arasında tam bir ittifak yoktur. Fakat bu hayvanlarla ilgili yaygın olan tanımlamalar şu şekildedir: : Bahîra : Bahîra a ismidişi) olursa a ismi Bahîra: Cahiliye Arapları, bir dişi deve beş batın doğurur ve beşincisi erkek (bazı kaynaklarda kulağını yarar SâibeBundan Sâibe ve salıverirlerdi. sonra bu hayvanı ne sağar, ne biner ne de kullanırlardı. Bu hayvana kulağının a ismi yarılmasından a ismi dolayı bahîra ismi verilmiştir. Bir kişinin başına hastalık ve benzeri sıkıntılar geldiğinde “bu sıkıntıdan kurtulursam Sâibe Sâibe:Sâibe Koy Vasîle:yasaklardı. devem sâibe olsun” der, sonra bu deveyi de bahîra gibi salıverir veVasîle: ondan faydalanmayı Koy İşte bu hayvana sâibe denirdi. Vasîle: Koyun yedi batın doğurduğunda yedinciye bakarlardı. Şayet yedincisi erkekse onu keserlerdi. Kadınlar Vasîle: Koy Vasîle: Koy da erkekler de ondan yerdi. Şayet bu yedinci dişi ise sürünün içinde bırakırlardı. Fakat bu yedinci batında doğanlar erkekli dişili ikiz iseler, buna vasîle derler ve dişi sebebiyle erkeği de kurban etmezlerdi. Dişinin sütü kadınlara haram olurdu. Şayet onlardan biri ölürse hem kadınlar hem de erkekler ondan yerlerdi. Hâm: On nesli dölleyen erkek deveye hâm adını verir, onu serbest bırakır ve bütün su veHâm meralardan faydalanmasına imkân verirlerdi. Ayrıntılı bilgi ve ilgili rivayetler Hâm için bkz., et-Taberî, a.g.e., VII, 94-101; el-Begavî, a.g.e., s. 402; er-Râzî, a.g.e., XII, 95-96; İbn Kesîr, el-Hâfız İmâdu’dHâm Hâm Dîn Ebu’l-Fidâ İsmâil, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, İbn Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 2012,s.(I-IV), II, -Taberî,Tefsîru a.g.e.,-Taberî, VII,Kesîr, 94-101; el-Begavî, a.g.e., s. Beyrût, a.g.e., VII, 94-101; el-Begavî, a.g.e., 99-100; Yazır,a.g.e., a.g.e., II, 1823; Komisyon, Kur’ân Yolu Türkçe Meâl ve Tefsîr, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 402; er-Râzî, XII, 95402; er-Râzî, a.g.e., XII, 95- a.g.e.,-Taberî, - a.g.e.,el-Begavî, - 94-101; -a.g.e., VII, 94-101; a.g.e., s. el-Begavî, s. 2007, (I,-Azîm, V), II, Tef 349. - -Taberî, -IV), II,VII,99-100; -Azîm, Tef -IV), II, 99-100; 402; er-Râzî, a.g.e., XII, İbn 95- Atiyye, -586; el-Beydâvî, - a.g.e., -288; -er-Râzî, a.g.e., - 95; en-Nesefî,402; er-Râzî, a.g.e., XII, 95-s.Türkçe - XII, 273 ez-Zemahşerî, I, 670; a.g.e., I, a.g.e., II,el-Keşşâf, 1823; Komisyon, Kur'ân Yolu Meâl ve Tefsîr II,-Azîm, 1823; Tef Komisyon,- Kur'ân- Yolu- Türkçe- Meâl ve -IV), Tefsîr 99-100;-IV), II, 99-100; -Azîm,a.g.e., Tef a.g.e., I, 346; el-Halebî, Umdetu’l-Huffâz, I, 328; Ebu’s-Suûd, a.g.e., II, 556; Ebu’l-Bekâ, II, a.g.e., s. 347-348; el-Âlûsî, a.g.e., II, 1823; Komisyon, Kur'ân Yolu Türkçe Meâl ve Tefsîr a.g.e., II, 1823; Komisyon, Kur'ân Yolu Türkçe Meâl ve Tefsîr 273 eza.g.e., VII, İbn a.g.e., V, 2375. el- Âşûr, a.g.e.,el-VII, 71; Ebû Zehra, a.g.e., s. 586; el-Beydâvî, a.g.e., I, 288; er27359;eza.g.e., s. 586; el-Beydâvî, a.g.e., I, 288; er274 Râzî, el-Kurtubî, a.g.e., VI,en-Nesefî, 293; eş-Şevkânî, a.g.e., s. 496. a.g.e., XII, 95; a.g.e., I, 346; el-Halebî, -Huffâz -Huffâz Râzî,273a.g.e., XII, 95; en-Nesefî, a.g.e.,a.g.e., I, 346;s.el-Halebî, 273 ezel586; el-Beydâvî, a.g.e., I, 288; a.g.e., erel- s. 347-348; a.g.e., s. 586; el-Beydâvî, I,- 288; er275 Suûd, Ebû Hayyân, a.g.e., IV,ez38 vd. -Bekâ, a.g.e., el-Âlûsî, a.g.e., a.g.e., Suûd, -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; el-Âlûsî, a.g.e., a.g.e., -Huffâz Râzî, a.g.e., XII, 95; en-Nesefî, a.g.e., el-Halebî, -Huffâz Râzî, a.g.e., 95; I, 346; el-Halebî, 276 a.g.e., el-Kurtubî, a.g.e., 227; Ebû Zehra, a.g.e., I, en-Nesefî, 158.I, 346; a.g.e., VII, 71; EbûI,Zehra, a.g.e., V, XII, 2375. a.g.e., VII, 71; Ebû Zehra, a.g.e., V, 2375. -Bekâ, a.g.e., s. 347-348; a.g.e.,el-Âlûsî, a.g.e., Suûd, a.g.e., 277 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, I, 670. -Bekâ, a.g.e.,el-Âlûsî, s. 347-348; Suûd, a.g.e., 274 el-Kurtubî, a.g.e., a.g.e., s. 496. 274 el-Kurtubî, a.g.e., -2375.a.g.e., a.g.e., s. 496. a.g.e., VII, 71;IV, Ebû Zehra, a.g.e., a.g.e., VII, 71; EbûV, Zehra, V, 2375. 278 er-Râzî, a.g.e., XXII, 95. 275 Ebû Hayyân, 38 vd. 275 a.g.e., Ebû 274 Hayyân, a.g.e.,a.g.e., IV,-38 vd. a.g.e., 274 el-Kurtubî, a.g.e., s. 496. el-Kurtubî, 279 el-Beydâvî, a.g.e., I, 288. 276 el-Kurtubî,276 a.g.e., I,227; Ebû Zehra, a.g.e., I,158. a.g.e., I,158.a.g.e., s. 496. el-Kurtubî, a.g.e., I,227; Ebû Zehra, 275 Ebû Hayyân, 275 IV, 38 vd. 280 Ebu’s-Suûd, a.g.e., II,a.g.e., 556; Ebu’l-Bekâ, a.g.e., 347-348; Ebû Hayyân, a.g.e., IV,s. 38 vd. el-Âlûsî, a.g.e., VII, 59. 276 el-Kurtubî,276 a.g.e., I,227; Ebû Zehra, a.g.e., el-Kurtubî, a.g.e., I,227; EbûI,158. Zehra, a.g.e., I,158. 92 Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS Kurtubî ve Şevkânî ise bu ayette geçen “ca’l” fiilinin Zuhruf 3’üncü ayette olduğu gibi “tesmiye” manasına geldiğini söylemişlerdir.281 Ebû Hayyân’a göre ise “tasyir” manasına gelmektedir. Ona göre ikinci mef ’ûl hazfedilmiştir.282 Hâlbuki İbn Atiyye’nin dediği gibi bu âyetteki fiil, ne “yaratma” manasına ne de “tasyîr” manasına gelmektedir. Allah Teâlâ bu varlıkların hepsini yaratmıştır. Bu yüzden “yaratma” manasına gelmemektedir. İkinci mef ’ûlünün olmamasından dolayı283 “tasyîr” manasına da gelmemektedir. Bu yüzden “hüküm koyma” manasına gelmesi daha uygundur.284 Diğer taraftan bu âyetteki maksat, bu tür hayvanların böyle bir hükme medar olma hususiyetlerini nefyetmektir. Yani onlar hakkında Allah tarafından böyle bir hüküm koyma faaliyetinin olmadığını göstermektir. Çünkü bu hayvanlar hakikatte mevcutturlar. O halde bu hayvanların ca’l’ının nefyinden maksat, onların nitelik ve kullanımlarıyla alakalı olarak böyle bir “emr”in ve “hüküm koyma”nın nefy edilmesi ve böyle bir şeyin olmadığının bildirilmesidir. İşte ayette geçen bu ifadeler, bu işe razı olunmamasını ve bu şekilde hüküm veren kimseye olan gazabı göstermektedir.285 Buna göre ayetin manası, “Allah, ‘bahîra’, ‘vasîla’, ‘sâibe’ ve ‘hâm’ gibi şeyleri haram kılma hususunda herhangi bir kanun koymamış, bunlarla ilgili özel bir ahkâm vaz’ etmemiştir” şeklinde olmaktadır.286 2.5. 2.5. Vaz’/Koyma Manasında Kullanımı - bir /bir 287 “Ca’l” fiilinin Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılan bir diğer manası ise “vaz’/bir şeyi bir yere koyma” manasıdır.287 Bu fiil aşağıdaki âyetlerde bu manada kullanılmıştır. Mü’minûn 13 “Ca’l” fiili, Mü’minûn sûresi on üçüncü âyette bu manada kullanılmıştır: “Sonra onu nutfe olarak sağlam bir karargâha koyduk.”288 288 koyduk Bu âyette geçen fiile, “tasyîr”,289 “yaratma”290 ve “vaz’ /koyma”291 manaları verilmiştir. 289 290 291 Bu fiile “yaratma” ve “tasyîr” manası vermek mümkün olmakla birlikte, “vaz’ etme/koyma” ek mümkün manasını vermek de mümkündür. Çünkü bir önceki âyette insanın çamurdan yaratılışı anlatılırken “halk” fiili kullanılmışken, yaratılan bu mümkündür. şeyin “karâr-ı mekîn”e konulması olmakla birlikte, Çünkü ____________________________________________________________________________________ fiili 281 el-Kurtubî, a.g.e., VI, 293; eş-Şevkânî, a.g.e., s. 496. bu r282 Ebû Hayyân, ,a.g.e., IV, 38 vd. 283 İbn Atiyye, a.g.e., s. 586; el-Beydâvî, a.g.e., I, 288; Ebu’s-Suûd, a.g.e., II, 556; Ebu’l-Bekâ, a.g.e., s. 347-348; el-Âlûsî, fiili safhalar a.g.e., VII, 59. 284 İbn Atiyye, a.g.e., s. 586. tekrar fiiline 285 İbn Âşûr, a.g.e., VII, 71. , , ya 286 Ebû Zehra, a.g.e., V, 2375. 287 Ebû Hayyân, a.g.e., I, 22; el-Âlûsî, a.g.e., I, 252; İbn Âşûr, a.g.e., XVIII, 23. da akla gelebilir. 288 23. Mü’minûn, 13. safhalarda da bir tür 289 el-Âlûsî, a.g.e., XVII, 289-290; Ebû Zehra, a.g.e., IX,sonraki 5052. 290 el-Âlûsî, a.g.e., XVII, 289-290. 291 İbn Âşûr, a.g.e., XVIII, 23. sorulabilir. , bu âyette fiilinden, . Bu mana ise .292 Çünkü âyetlerde, önce çamurdan “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI 93 ifade edilirken “ca’l” fiili kullanılmıştır. Devamında bu “karar-ı mekîn” de geçirilen safhalar anlatılırken ise tekrar “halk” fiili kullanılmıştır. Şayet buradaki “ca’l” fiiline yaratma manası verilecekse, “halk”dan farklı olarak hangi manaya geldiği”, ya da “sonraki âyette niçin “ca’l” fiilinin kullanılmadığı” soruları akla gelebilir. Şayet “tasyîr” manası verilecek olursa, “sonraki safhalarda da bir tür dönüşümden bahsedildiği halde orada niçin “ca’l” fiilinin kullanılmadığı” sorusu sorulabilir. Dolayısıyla, bu âyette kullanılan “ca’l” fiilinden, diğer âyetlerde anlatılanlardan farklı bir mananın kastedildiği anlaşılmaktadır. Bu mananın ise “vaz’ /koyma” manası olması mümkündür.292 Çünkü âyetlerde, önce çamurdan yaratılma anlatılmış, sonra yaratılan şeyin başka bir yer olan “karâr-ı mekîn”e konulmasından bahsedilmiştir. Daha sonra ise o sağlam yerde farklı hallere geçiş anlatılmıştır. İşte bu âyette, daha önce yaratılan şeyin başka bir yere intikali anlatıldığı için “vaz’/ koyma” manası vermek uygun olacaktır. “Halk” fiilinin “tasyîr”e yakın bir manada kullanılması isecyukarıda anlatıldığı gibi mümkündür. Ebû Zehra’nın c inşâ” manasına gelse de, .293 dediği gibi “halk” her ne kadar “ilk her hangi bir karineyle, “bir şeyin bir ya da iki şeyden meydana getirilmesi manasına .293 c .293 293 gelen “ca’l”.293manasında da kullanılabilir. 294 olur. “Vaz’ etme” manası verildiğinde Bakara,kelimesi üzere48/26 mansûb olur. 296 âyetlerinde olur. 2/19294295 hâl ve Fetih, geçen ifa294 desi ise ikinci mef ’ûl olur. olur.294 295 296 Ba / Bakara, 2/19 ve Fetih, 48/26 âyetlerinde geçen 296 âyetlerinde geçen 295295 Bakara, Fetih,48/26 48/26296 Bu âyet dışında Bakara, 2/19 âyetlerinde geçen “ca’l” fiilleri de / / 2/19 veveFetih, 2.6. â/Atma “vaz’/ koyma” manasına gelmektedir. / 2.6. â/Atma 2.6. â/Atma 2.6.2.6. İlkâ/Atma Manasında Kullanımı â/Atma .297 “Ca’l” fiilinin Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılan manalarından birisi de “ilkâ/atma” dır.297 .297 .297 Aşağıdaki âyetlerde bu manada Bakara 260 kullanılmıştır. .297 Bakara 260 Bakara 260 Bakara 260 Bakara 260 sûresinde geçmektedir: “Ca’l” fiilinin “ilkâ” manasında kullanıldığı âyetlerden birisi Bakara sûresinde sûresinde geçmektedir: sûresinde geçmektedir: , sonra her geçmektedir: “Dört sûresinde geçmektedir: tane kuş yakala, onları kendine alıştır, sonra her dağın başına onlardan birher parça at. , sonra 298 , sonra her 298 Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler.” sana gelirler sana gelirler 298 gelirler Bu âyettesana geçen fiile 298 “ilkâ/atma” ve “tasyîr” manaları verilmiştir. Ebû Hayyân, Halebî 298 299 sana gelirler ve Âlûsî, buradaki fiilin her iki manaya da gelebileceğini söylemişlerdir. “İlkâ/ atma” Hayyân, Halebî ve Âlûsî, buradaki fiilin Hayyân, Halebî ve Âlûsî, Hayyân, Halebî 299 ve Âlûsî, buradaki fiilin 292 İbn Âşûr, a.g.e., XVIII, 23. 299 Hayyân, Halebî veV, 2431. Âlûsî,299buradaki fiilin 300 Fakat buradaki fiilin 293 Ebû Zehra, a.g.e., 294 İbn Âşûr, a.g.e., 299 XVIII, 23. 300 Fakat buradaki fiilin uygun 295 Ebû Hayyân, gelmesi a.g.e., I, 22;daha el-Âlûsî, a.g.e., I, 252. 300 Fakat buradaki fiilin gelmesi daha uygun 296 İbn Âşûr, a.g.e., XXVI, 193. uygun gelmesi daha 297 İbn Atiyye, a.g.e., s. 798; Ebû Hayyân, a.g.e., IV, 488; el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, V, 603. gelmesi daha uygun 298 2. Bakara, 260. ____________________________________________________________________________________ 299 Ebû Hayyân, a.g.e., II, 311; el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, II, 577; el-Âlûsî, a.g.e., III, 39. v Enfâl 37 v Enfâl 37 v v Enfâl 37 sana gelirler 298 Hayyân, Halebî ve Âlûsî, buradaki fiilin 94 Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS 299 300 Fakat buradaki fiilin manasına geldiğinde bir mef ’ûl,uygun “tasyîr” manasına geldiğinde ise iki mef ’ûl alır.300 Fakat gelmesi daha buradaki fiilin “ilkâ” manasına gelmesi daha uygun olacaktır. Çünkü Hz. İbrahim’den kuşları yanına alması istendikten sonra onları parçalayıp her dağın başına birer parça koyması emredilmiştir. Her dağa bir parça ya da bir tane konulması istendiği için bu fiile v “ilkâ” manasını vermek uygun olacaktır. Enfâl 37 Enfâl 37 erde “Ca’l” fiilinin “ilkâ” manasında kullanıldığı âyetlerden birisi de Enfâl sûresinde Enfâl geçsûresinde geçmektedir: mektedir: 301 301 “Allah’ın murdarı temizden ayıklaması ve bütün bir kısmını diğer bir 301murdarların 302 302 301 Bu âyetteBu âyette 301 kısmının üstüne atıp hepsini yığarak cehenneme atması içindir. İşte onlar ziyana uğra302 293 Ebû Zehra, a.g.e., Bu âyette V,303 2431. yerde 303 302 yerde Bu âyette 301 yanların kendileridir.” 302 a.g.e., XVIII,304 23. Bu 294 âyette 303 yerde 295 303 .304 a.g.e., I,. 22; el-Âlûsî, a.g.e., I, 252. Ebû Hayyân, 296 fiiline 303 304 yerde “ca’l” Bu .âyetteki hem birinci geçtiği302 yerde hem de ikinci geçtiği yerde “ilkâ” a.g.e., XXVI, 193. 304 . 297 304 798;iki Ebûyerde Hayyân, a.g.e., IV,manası 488; el-Halebî, ed- de -Masûn, V, 603. manası,303 verilmiştir. Aynı zamanda verenler olmuştur. .304a.g.e., s.her birbiri üzerine , ikinci“tasyîr” ifade 298 2. Bakara, 260. , ikinci ifade birbiri üzerine Fakat her iki, ikinci yerde299 deEbû“ilkâ” uygunII,olacaktır. Hayyân,manasının a.g.e., II, 311;verilmesi el-Halebî, ed-daha -Masûn, 577; el-Âlûsî,Çünkü a.g.e., III, “ca’l” 39. irbiri üzerine ifade birbiribirinci üzerine , ikinci 300 ifadede fiilinin geçtiği pis olan birbiri atılmasından, ikinci ifadede Ebû Hayyân, a.g.e., II,şeylerin 311;ifade el-Halebî, ed- üzerine -Masûn, II, 577. birbiri üzerine , ikinci ifade ise bu üst üste yığılan Yusufmurdarların 15Yusuf 15 cehenneme atılmasından bahsedilmektedir. Yusuf 15 Yusuf 15 Yusuf Yusuf Yusuf 15 Yusufbirisi de Yusuf sûresinde sûresinde geçmektedir: geçmektedir: Yusuf geç“Ca’l” sûresinde fiilinin “ilkâ” manasında kullanıldığı âyetlerden Yusufittifakla karar ûresinde geçmektedir: Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya mektedir: sûresinde geçmektedir: Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar “Onu sûresinde geçmektedir: Onukuyunun götürüp dedibine kuyunun dibine atmaya götürüp de atmaya ittifakla kararkarar verdikleri zaman, Onu götürüp de ittifakla kuyunun dibine atmaya ittifakla biz kararYusuf’a: 34dibine Onu götürüp de kuyunun atmaya ittifakla karar haber 305 kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik Andolsun varmadan, ki sen varmadan, onların bu işlerini onlar farkına varmadan, kendilerine 305 kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik 305 306 307 armadan, kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik vereceksin, diye vahyettik.” Bu 305 âyetteki 306 307 Bu âyetteki fiiline de fiiline de varmadan, kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik305305 varmadan, kendilerine haber vereceksin, 306diye vahyettik 307 Bu âyettekiBu âyetteki fiiline “ca’l” de daha 307 307manaları 306 306“tasyîr” birlikte daha fiilineverilmekle de müfessirler tarafından “ilkâ” ve fiiline birlikte de Bu verilmekle âyetteki 306 307 fiiline de Bu âyetteki verilmekle birlikte daha dahaHz. Hz.daha öldürme yerineâyette kuyuya verilmekle birlikte verilmekle “ilkâ” manasına uygun olacaktır. onuncu öldürmeÇünkü yerine kuyuya birlikte gelmesi verilmekle birlikte daha Hz. öldürme yerine kuyuya kardeşlerden birisi Hz. Yusuf ’u öldürme yerine Hz.kuyuya atmayı öldürmeteklif yerineederken kuyuya “ilkâ” Hz. öldürme yerinebiri: kuyuya fiilini kullanmıştır: “Onlardan Yusuf’u öl- 308 308 kuyunun dibine atın.” dürmeyin, eğer mutlaka yapacaksanız onun Görüldüğü gibi 308 bu teklifi bu teklifi Hz. Yusuf ’un308kardeşi bu teklifi yaparken “ilkâ” fiilini kullanmıştır. Sadedinde olduğumuz buSadedinde teklifi 308 Sadedinde Hz. ise Hz. buise teklifi âyette ise Hz. Yusuf Sadedinde ’u götürüp kuyuya atma hususunda ittifaklarından bahsedilirken, 308 bu teklifi ise Hz. ____________________________________________________________________________________ lkâ/ 1 2 3 4 Yusuf 15 300 301 302 303 304 305 306 307 308 Sadedinde ise Hz. Sadedinde ise Hz. Ebû Hayyân, a.g.e., II, 311; el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, II, 577. fiiline fiiline 8. Enfâl, 37. fiiline ilkâ/ İbn Atiyye, a.g.e., s. 798; Ebû Hayyân, a.g.e., Sîbeveyhi,ilkâ/ a.g.e., I, 209-210; IV, 488; el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, fiiline V, 603. İbn Atiyye, a.g.e., s. 798; Ebû Hayyân, a.g.e., IV, 488; el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, V, 603. fiiline ilkâ/a.g.e., IV, 488; el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, V, 603. Ebû Hayyân, ilkâ/ 12. Yusuf, 15. el-Begavî, a.g.e., s. 638; el-Hâzin, a.g.e., II, 516; Ebû Hayyân, a.g.e., V, 287; el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, VI, 454. Ebû Hayyân, a.g.e., V, el-Halebî, ed-Durru’l-Masûn, VI, 454. 301287; 301 37.8. Enfâl, 37. 12. Yusuf, 10.8. Enfâl, 302 a.g.e., I, 209-210; a.g.e., s. 798; a.g.e., 798; Ebûa.g.e., Hayyân, a.g.e.,el-IV, 488; el302 Sîbeveyhi, Sîbeveyhi, a.g.e., I, 209-210; Ebûs.Hayyân, IV, 488; 8. Enfâl, 37. 301 8. Enfâl, 37.Halebî, ed-Masûn, V, 603. 603.Hayyân, a.g.e., IV, 488; elHalebî, ed- a.g.e.,-Masûn, Sîbeveyhi, a.g.e., I, 209-210; s. 798; V,Ebû 301 Enfâl,303 37. 302 8. I, 209-210; a.g.e., s.a.g.e., 798; Ebû488; Hayyân, a.g.e., ela.g.e., 798; Ebû Hayyân, IV, el-Halebî, ed-IV, 488; -Masûn, V, 603. 303 Sîbeveyhi, a.g.e., a.g.e.,I,s. 798; Ebûs.Hayyân, a.g.e., el-Halebî, ed-Masûn, 603. -Masûn,302 V, 603. Halebî, edSîbeveyhi, a.g.e., 209-210; a.g.e.,IV,s.488; 798; Ebû -Masûn, Hayyân, a.g.e., IV, 488;V, el304 -Masûn, V, 603. edEbû Hayyân, a.g.e., IV, 488; el-Halebî, edV, 603. 304 Halebî, Ebû Hayyân, IV, el-Halebî, 488; el-Halebî, -Masûn, V, 603. a.g.e., s. 798; Ebû Hayyân, a.g.e.,a.g.e., IV, 488; ed- ed- -Masûn, V, 603. -Masûn, V, 603. ed303 Halebî, 305 12. Yusuf, s. 798; Hayyân, a.g.e., IV, 488; el-Halebî, ed-Masûn, V, 603. 15.Ebû 305 12. Yusuf, a.g.e., Ebû Hayyân, a.g.e., IV, 488; ed-15. -Masûn, V, 603. 303 -Masûn, V, 603. 304 el-Halebî, 306 a.g.e., s. 798; Ebû Hayyân, a.g.e., IV, 488; el-Halebî, ed- “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI 95 kuyuya atma fiili olarak “ca’l” kullanılmıştır. Bundan dolayı buradaki “ca’l” fiiline “ilkâ/atma” manası vermek uygun olacaktır. Sonuç “Ca’l” kökünden gelen isim ve fiiller, daha önce de belirtildiği gibi, Kur’ân-ı Kerîm’de üç yüz kırk altı yerde geçmektedir. Bundan da bu kökün, Kur’ân’ın kelime hazinesinde önemli bir konuma haiz olduğu anlaşılmaktadır. Bu fiil, Kur’ân’da farklı şekillerde kullanılmıştır. Daha çok sülâsî fiil formunda kullanılmakla birlikte az da olsa isim şeklinde de kullanılmıştır. İki yüz otuz dört yerde sülâsî mâzi fiilin malum formunda; bir yerde sülâsî mazi fiilin meçhul formunda; seksen üç yerde sülâsî muzâri fiilin malum formunda; yirmi iki yerde emir sigası şeklinde; dört yerde tekil ism-i fail; iki yerde ise ism-i failin çoğulu şeklinde gelmiştir. Bu kök sözlükte birçok manaya gelmektedir. Ayrıca bu kökten gelen “ca’l” fiili, Ef ’âlı Şurû’, Ef ’âl-ı Kulûb ve Ef ’âl-ı Kulûb’un bir bölümü sayılan Ef ’âl-ı Tahvîl’den de sayılmaktadır. Bu araştırma sonucunda, “ca’l” kökünün bütün sözlük manalarının Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılmadığı görülmüştür. Kur’ân’da sıkça kullanıldığı tespit edilen manalardan birisi, “bir şeyden başka bir şey oluşturma, yapma” manasındaki “tasyîr”dir. “Tasyîr” manası, “ca’l” kökünün temel anlamlarındandır. Bu yüzden bu mana, hem sözlükte hem de Kur’ân-ı Kerîm’de bu kökün en çok kullanılan manalarındandır. Bu kökün Kur’ân’da kullanıldığı tespit edilen diğer bir manası ise “yaratma” dır. Fakat “ca’l” ile anlatılan “yaratma” ile “halk” ile anlatılan “yaratma” arasında fark vardır. “Halk” daha çok varlıkların ve zatların ilk yaratılışları için kullanılırken, “ca’l”, varlıkların yaratılmasının neticesi olan keyfiyet, eser ve özellikleriyle alakalıdır. Yani mec’ûl, başka bir şey dolayısıyla yaratılan veya başkasına müntesip olandır. Bu kökün Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılan diğer bir manası ise “vasfetme/niteleme”dir. Bu mana ile insanların kendi zihin dünyalarındaki tasavvur ve tasvirleri anlatılmaktadır. Yine bu araştırmanın vardığı sonuçlara göre bu kök Kur’ân’da, “hüküm koyma”, “vaz’ /koyma” ve “ilkâ/atma” manalarında da kullanılmıştır. Bu araştırmada, âyetlerde geçen “ca’l” köküne yukarıdaki mezkûr manalar verilmekle birlikte, özellikle bir kısım âyetlerde, bazı müfessirlerin işaret ettiği “inanmak”, “isimlendirmek”, “söylemek” vb. manaları vermek de mümkündür. 96 Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS Kaynakça Abdulbâkî, Muhammed Fuâd, el-Mu’cemu’l-Müfehres li-Elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm, Dâru’l-Hadîs, Kahire, 2001. el-Âlûsî, Ebu’l-Fadl Şihâbu’d-Dîn es-Seyyid Mahmûd, Rûhu’l-Meânî fî Tefsîri’l-Kur’âni’lAzîm ve’s-Seb’i’l-Mesânî, (Thk. es-Seyyid Muhammed es-Seyyid, Seyyid İbrahim İmrân), Dâru’l-Hadîs, Kahire, 2005, (I-XXX). el-Askerî, Ebû Hilâl el-Hasan b. Abdillah b. Sehl, el-Furûku’l-Lugaviyye, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2013. ______, el-Vucûh ve’n-Nezâir, (Thk. Muhammed Osman), Mektebetu’s-Sekâfeti’d-Dîniyye, Kahire, 2007. el-Bağdâdî, Abdulkâdir b. Ömer, Hizânetu’l-Edeb, Lübb-u Lübab-i Lisâni’l-Arab, (Thk. Abdusselâm Muhammed Harun), Mektebetu’l-Hancî, Kahire, 1997, (I-XIII). el-Begavî, Ebû Muhammed el-Hüseyn b. Mes’ûd, Meâlimu’t-Tenzîl, Dâru İbn-i Hazm, Beyrût, 2002. el-Beydâvî, Nâsıru’d-Dîn Ebû Saîd Abdullah İbn Ömer b. Muhammed eş-Şîrâzî, Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, Dâru Sâder, Beyrût, 2001, (I-II). el-Bikâî, Burhâneddin Ebu’l-Hasan İbrahim b. Ömer, Nazmu’d-Dürer fî Tenâsubi’lÂyâti ve’s-Suver, Dâru’l-Kitâbi’l-İslâmî, Kahire, ts., (I-XXII). Bilgin, Abdulcelîl, “Ceâle Fiili: Anlam Alanı ve Çevirisinde Karşılaşılan Problemler”, EKEV Akademi Dergisi, S. 45, Güz 2010, 265-270. Süleyman Hayri Bolay, Felsefî Doktrinler ve Terimler Sözlüğü, Akçağ Yayınları, Yye., 1999. Cerîr b. Atiyye el-Hatafâ, Dîvânu Cerîr, Dâru Beyrût, Beyrût, 1986. el-Cevherî, İsmail b. Hammâd, es-Sıhâh Tâcu’l-Luga ve Sıhâhu’l-Arabiyye, (Thk. Ahmed Abdulgafûr Attâr), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 1990, (I-VII). el-Cürcânî, Ali b. Muhammed b. Ali, Kitâbu’t-Ta’rîfât, Dâru’r-Reyyân li’t-Turâs, Medînetu Sitte Oktober, ts. Çağrıcı, Mustafa, “Yaratma”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul, 2013, XLIII, 324329. Çörtü, Mustafa Meral, Sarf-Nahiv Edatlar, İfav, İstanbul, 2014. “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI 97 ed-Dâmegânî, Ebû Abdillah el-Hüseyn b. Muhammed, el-Vucûh ve’n-Nezâir li-Elfâz-i Kitâbillahi’l-Azîz, (Thk. Muhammed Hasan Ebu’l-Azm ez-Zefîtî), Vizâretu’l-Evkâf, Kahire, 1992, (I-II). Dâvud, Muhammed Muhammed, Mu’cemu’l-Furûki’’d-Dîlâliyye fî’l-Kur’âni’l-Kerîm, Dâru Garîb, Kahire, 2008. ed-Dervîş, Muhyiddîn, İ’râbu’l-Kur’âni’l-Kerîm ve Beyânuh, Dâru İbn Kesîr-el-Yemâme, Beyrût-Dımeşk, 1999, (I-IX). Ebu’l-Bekâ, Eyyûb b. Musa el-Hüseynî el-Kefevî, el-Külliyyât, Mu’cemun fi’l-Mustalahât ve’l-Furûki’l-Lugaviyye, (Thk. Adnan Dervîş-Muhammed el-Mısrî), Müessesetu’rRisâle Nâşirûn, Beyrût, 1998. Ebû Hayyân el-Endülüsî, Muhammed b. Yûsuf, el-Bahru’l-Muhît, (Thk. Komisyon), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2010, (I-IX). Ebu’s-Suûd, Muhammed b. Muhammed b. Mustafa, İrşâdu’l-Akli’s-Selîm ilâ Mezâya’lKitâbi’l-Kerîm (Tefsîru Ebi’s-Suûd), (Thk. Muhammed Subhî Hasan Hallâf), Dâru’lFikr, Beyrût, 2011, (I-VII). Ebû Zehra, Muhammed, Zehratu’t-Tefâsîr, Dâru’l-Fikr, Yye. ts., (I-X). el-Ensârî, Şeyhulislâm Ebû Yahya Zekeriyya, Fethu’r-Rahmân bi-Keşfi Mâ Yeltebisu fi’lKur’ân, (Thk. Muhammed Ali es-Sâbûnî), Dâru’l-Kur’âni’l-Kerîm, Beyrût, 1983. el-Ezherî, Ebû Mansûr Muhammed b. Ahmed, Tehzîbu’l- Luga, (Thk. Abdusselâm Muhammed Harun), ed-Dâru’l- Mısrî li’t- Telîf ve’t- Terceme ve el-Müessesetü’l- Mısriyyetü’l- Âmme li’n- Neşr ve’l- Enbâ ve’n-Neşr, Kahire 1964-1966, (I-XV). el-Fîrûzâbâdî, Mecduddîn Muhammed b. Yakûb, el-Kâmûsu’l-Muhît, (Thk. Komisyon), Müessesetu’r-Risâle, Beyrût, 2005. Halîl b. Ahmed el-Ferâhîdî, Kitâbu’l-Ayn, (Thk. Abdulhamit Hindâvî), Dâru’l-Kutubi’lİlmiyye, Beyrût, 2003, (I-IV). el-Hâzin, Alâuddîn Ali b. Muhammed b. İbrahim el-Bağdâdî, Tefsîru’l-Hâzin, Lübâbu’tTe’vîl fî Meâni’t-Tenzîl, (Thk. Abdusselâm Muhammed Ali Şahin), Dâru’l-Kutubi’lİlmiyye, Beyrût, 2010, (I-IV). el-Hamevî, Yâkût er-Rûmî, Mu’cemu’l-Udebâ, İrşâdu’l-Erîb ilâ Ma’rifeti’l-Edîb, (Thk. İhsân Abbâs), Dâru’l-Garbi’l-İslâmî, Beyrût, 1993, (I-VI). el-Herevî, Ebû Ubeyd Ahmed b. Muhammed, el-Garîbeyn fî’l-Kur’ân ve’s-Sünne, (Thk. Ahmed Ferîd el-Mezîdî), Mektebetu Nizâr Mustafa el-Bâz, Mekke, 1999, (I-VI). 98 Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS Humeydî, Halit Kazım ve Hüseyn, Tûmân Gâzi, “Meânî Ceale fi’l-İfrâd ve’l-İsnâd ve’lİsti’mâli’l-Kur’ânî”, Mecelletu’l-Lugati’l-Arabiyye ve Adâbihâ, sayı: 12, yıl: 2011, 278-310. İbn Akîl, Bahâuddîn Abdullah, Şerhu İbn Akîl alâ Elfiyyet-i İbn Mâlik, Mektebetu Dâri’t-Turâs, Kahire, 2005. İbn Âşûr, Muhammed Tahir, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, Dâru Suhnûn, Tunus, 1997, (IXXX). İbn Atiyye el-Endülüsî, Ebû Muhammed Abdu’l-Hak, el-Muharreru’l-Veciz fî Tefsîri’lKitâbi’l-Azîz, Dâru İbn Hazm, Beyrût, 2002. İbn Cemâa, Ebû Abdillah Bedreddîn Muhammed b. İbrahim b. Sa’dillah, Keşfu’l-Meânî fî Müteşâbihi’l-Mesânî, (Thk. Muhammed Muhammed Davud), Dâru’l-Menâr, Yye., 2008. İbn Cüzey, Ebu’l-Kâsım Muhammed b. Ahmed b. el-Kelbî, et-Teshîl li-Ulûmi’t-Tenzîl, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 1995, (I-II). İbn Düreyd, Ebû Bekr Muhammed b. el-Hasan, Cemheretu’l-Luga, (Thk. Remzî Münîr Ba’lebekî), Dâru’l-İlm li’l-Melâyîn, Beyrût, 1987, (I-III). İbn Ebî Zemenîn, Ebû Abdillah Muhammed b. Abdillah b. Îsa, Tefsîru İbn Ebî Zemenîn, (Thk. Muhammed Hasan Muhammed Hasan İsmail, Ahmed Ferîd elMezîdî), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2003, (I-II). İbn Fâris, Ebu’l- Hüseyn Ahmed b. Fâris b. Zekeriyyâ, Mekâyîsu’l-Luga, Dâru’l-Hadîs, Kahire, 2008. İbn Hişâm, Ebû Muhammed Abdullah Cemâluddîn b. Yûsuf b. Ahmed b. Abdillah elEnsârî el-Mısrî, Muğni’l-Lebîb an Kutubi’l-Eârîb, (Thk. Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd), Dâru’t-Talâi’, Kahire, ts. ______, Şerhu Şuzûri’z-Zeheb fî Marifet-i Kelâmi’l-Arab, el-Mektebetu’l-Asriyye, Beyrût, 1999. İbn Kesîr, el-Hâfız İmâdu’d-Dîn Ebu’l-Fidâ İsmâil, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, Tefsîru İbn Kesîr, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2012, (I-IV). ______, Muhtasar Tefsîr İbn-i Kesîr, (Thk. ve ihtisâr, Muhammed Ali es-Sâbûnî) Dâru’l-Kalem-Mektebetu Cidde, Beyrût, ts., (I-III). İbn Kudâme, Ebû Muhammed Abdullah b. Ahmed b. Muhammed, el-Muğnî, (Thk. Abdullah b. Abdulmuhsin et-Türkî-Abdulfettâh Muhammed el-Halû), Dâru Âlemi’lKutub, Riyad, 1997, (I-XV). “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI 99 İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab, Dâru’l-Hadîs, Kahire, 2003, (I-IX). İbn Sîde, Ebu’l-Hasan Alî b. İsmail el-Mursî, el-Muhkem ve’l- Muhîtu’l-A’zam, (Thk. Abdulhamit Hindâvî), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2000, (I-XI). İbnu’l-Arabî, Ebû Bekr Muhammed b. Abdillah, Ahkâmu’l-Kur’ân, (Thk. Rıza Ferec elHümâmi) el-Mektebetu’l-Asriyye, Beyrût, 2009, (I-IV). İbnu’l-Cevzî, Ebu’l-Ferec Cemâleddîn Abdurrahmân b. Ali b. Muhammed, Zâdu’lMesîr fî İlmi’t-Tefsîr, Dâru İbn Hazm – el-Mektebu’l-İslâmî, Beyrût, 2002. ______, Tezkiretu’l-Erîb fî Tefsîri’l-Garîb, (Thk. Ali Hüseyn el-Bevvâb), Mektebetu’lMeârif, Riyâd, 1986, (I-II). Ebu’l-Berekât İbnu’l-Enbârî, el-Beyân fî Garîb-i İ’râbi’l-Kur’ân, (Thk. Tâhâ Abdulhamîd Tâhâ), el-Hey’etu’l-Mısrıyyetu’l-Âmme, Kahire, 2006, (I-II). el-İsfehânî, er-Râgıb, el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’ân, Dâru’l-Ma’rife, Beyrût, 2001. el-Kâsımî, Muhammed Cemâluddîn, Tefsîru’l-Kâsımî, Mehâsinu’t-Te’vîl, (Thk. Muhammed Fuâd Abdulbâkî), Dâru İhyâi’l-Kutubi’l-Arabiyye, Yye. 1957, (I-XVII). Kaşgarlı Muhmud, Divânu Lugatu’t-Türk, (Hazırlayan, Suat Batur), İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 2008. el-Kirmânî, Tâcu’l-Kurrâ Mahmûd b. Hamza, Esrâru’t-Tekrâr fi’l-Kur’ân, (Thk. Abdulkadir Ahmed Atâ), Dâru’l-Fadîle, Kahire, ts. ______, Garâibu’t-Tefsîr ve Acâibu’t-Te’vîl, (Thk. Şumran Sirkal Yunus el-Acelî), Dâru’l-Kıble-Müessesetu Ulûmi’l-Kur’ân, ts. Komisyon, Kur’ân-ı Kerîm ve Açıklamalı Meâli, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2009. Komisyon, Kur’ân Yolu Türkçe Meâl ve Tefsîr, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2007, (I, V). el-Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed el-Ensâri, el-Câmi’ li Ahkâmi’lKur’ân, (Thk. İmâd Zeki el-Bârûdî, Hayrî Saîd) el-Mektebetu’t-Tevfîkiyye, Kahire, 2008, (I-XX). Ma’mer b. el-Müsennâ, Ebû Ubeyde, Mecâzu’l-Kur’ân, (Thk. Fuat Sezgin), Mektebetu’lHancî, Kahire, ts., (I-II). el-Mâturîdî, Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed, Te’vîlâtu’l-Kur’ân, (Thk. ve İlmi Kontrol, Bekir Topaloğlu, Abdullah Başak), Mizan Yayınevi, İstanbul, 2007-2010, (IXVII). 100 Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS ______, Kitâbu’t-Tevhîd, (Thk. Bekir Topaloğlu, Muhammed Aruçi), İSAM Yayınları, Ankara, 2005. el-Mazharî, el-Kâdı Muhammed Senâullah el-Osmânî, Tefsîru’l-Mazharî, (Thk. Ahmed İzzû İnâye), Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrût, 2004, (I-X). el-Mâverdî, Ebu’l-Hasan Ali b. Muhammed b. Habib, en-Nüket ve’l-Uyûn, (Thk. esSeyyid Abdulmaksûd b. Abdurrahim), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye-Müessesetu’l-Kutubi’s-Sekâfiyye, Beyrût, ts., (I-VI). Mekkî b. Ebî Tâlib, Ebû Muhammed, el-Hidâye ilâ Bulûği’n-Nihâye, (Thk. Komisyon) Külliyyetu’d-Dirâsâti’l-Ulyâ, BAE., 2008, (I-XIII). el-Merâğî, Ahmed Mustafa, Tefsîru’l-Merâğî, Şeriketu Mektebe ve Matbaatu Mustafa elBâbî, 1946, (I-XXX). el-Mergînânî, Burhaneddîn Ebu’l-Hasan Ali b. Ebû Bekr el-Fergânî, el-Hidâye Şerhu Bidâyeti’l-Mübtedî, Dâru’l-Erkam, Beyrût, ts., (I-II). el-Mevsılî, Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd, el-İhtiyâr li-Ta’lîli’l-Muhtâr, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1996, (I-V). Mukâtil b. Süleyman el-Belhî, Tefsîru Mukâtil b. Süleyman, (Thk. Ahmed Ferîd), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2003, (I-III). ______, el-Vucûh ve’n-Nezâir fi’l-Kur’âni’l-Kerîm, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2008. en-Nesefî, Abdullah İbn Ahmed İbn Mahmûd, Medâriku’t-Tenzîl ve Hakâiku’t-Te’vîl, (Thk., Zekeriyyâ Umeyrât), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2008, (I-II). en-Nesefî, Ebu’l-Muîn Meymûn b. Muhammed, Tebsiratu’l-Edille fî Usûli’d-Dîn, (Thk. Hüseyin Atay), Ankara, 1993, (I-II). en-Nîsâbûrî, el-Allame Nizamuddin el-Hasan b. Muhammed b. Hüseyin el-Kummî, Garâibu’l-Kur’ân ve Ragâibu’l-Furkân, (Thk. Zekeriya Umeyrât), Dâru’l-Kutubi’lİlmiyye, Beyrût, 1996, (I-VI). Okuyan, Mehmet, Kur’ân-ı Kerîm’de Çok Anlamlılık, Düşün Yayıncılık, İstanbul, 2013. Peterson, Daniel Carl, “Creation”, Encyclopaedia of the Qur’ân, Editör: Jane Dammen McAuliffe, Brill, Leiden–Boston–Köln, 2001, (I-VI). er-Râzî, Fahreddin, Mefâtîhu’l-Gayb, (Thk. İmâd Zeki el-Bârudi) el-Mektebetü’tTevfîkiyye, Kahire, 2003, (I-XXXII). “CA’L” KÖKÜNÜN KUR'ÂN-I KERÎM’DE KULLANILAN MANALARI 101 Reşîd Rıza, Muhammed, Tefsîru’l-Menâr, Dâru’l-Menâr, Kahire, 1947, (I-XII). es-Sa’lebî, Ebû İshâk, el-Keşf ve’l-Beyân, (Tefsîru’s-Sa’lebî), (Thk. Ebû Muhammed İbn Âşûr), Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrût, 2002, (I-X). es-Sâmerrâî, Fâdıl Salih, Meâni’n-Nahv, Dâru’l-Fikr li’t-Tibâa ve’n-Neşr ve’t-Tevzî’, Ammân, 2000, (I-IV). Sâmî, Şemseddin, Kâmûs-i Türkî, Çağrı Yayınları, İstanbul, 2007. es-Seâlibî, Ebû Mansûr Abdulmelik b. Muhammed, Fıkhu’l-Luga ve Sırru’l-Arabiyye, (Thk. Muhammed Salih Musa Hüseyn), Müessesetu’r-Risâle Nâşirûn, Beyrût, 2013. es-Seâlibî, eş-Şeyh Abdurrahman, el-Cevâhiru’l-Hisân fî Tefsîri’l-Kur’ân, (Thk. Ebû Muhammed el-Ğumârî el-İdrîsî el-Hasenî), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 1996, (IIII). es-Sebt, Hâlid b. Osman, el-Azbu’n-Nemîr min Mecâlisi’ş-Şinkîtî fi’t-Tefsîr, Dâru İbn Affân-Dâru İbni’l-Kayyim, Yy., 2003, (I-V). es-Sem’ânî, Ebu’l-Muzaffer Mansûr b. Muhammed b. Abdulcebbâr et-Temîmî elMervezî, Tefsîru’l-Kur’ân, (Thk. Ebû Temîm Yâsir b. İbrahim), Dâru’l-Vatan, Riyâd, 1997, (I-VI). es-Semerkandî, Ebu’l-Leys Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrahim, Tefsîru’sSemerkandî, (Thk. Ali Muhammed Muavviz, Adil Ahmed Abdu’l-Mevcut), Dâru’lKutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 1993, (I-III). es-Semîn el-Halebî, Ahmed b. Yusuf, ed-Durru’l-Masûn fî Ulûmi’l-Kitâbi’l-Meknûn, (Thk. Ahmed Muhammed el-Harrât), Dâru’l-Kalem, Şam, ts., (I-XI). ______, Umdetu’l-Huffâz fî Tefsîr-i Eşrafi’l-Elfâz, (Thk. Muhammed Basel Uyûnu’sSûd), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 1996, (I-IV). es-Serahsî, Şemsuddîn, Kitâbu’l-Mebsût, (Thk. Komisyon), Dâru’l-Ma’rife, Beyrût, ts., (I-XXXI). Sîbeveyhi, Amr b. Osman b. Kanber, el-Kitâb, (Thk. İmîl Bedî’ Yakûb), Dâru’l-Kutubi’lİlmiyye, Beyrût, 2009, (I-V). eş-Şa’râvî, Muhammed Mütevellî, Tefsîru’ş-Şa’râvî, Dâru Ahbâri’l-Yevm, ts., (I-XXIV). eş-Şehristânî, Ebu’l-Feth Muhammed b. Abdulkerîm, el-Milel ve’n-Nihal, (Tsh. Ahmed Fehmî Muhammed), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2009. eş-Şevkânî, Muhammed b. Ali b. Muhammed, Fethu’l-Kadîr, el-Câmi’ Beyne Fenneyi’rRivâye ve’d-Dirâye min İlmi’t-Tefsîr, Dâru İbn Hazm, Beyrût, 2000. 102 Yıl: 2015/2 | Sayı: 44 | Yrd. Doç. Dr. Zeki HALİS eş-Şîrâzî, eş-Şeyh Nâsır Mekârim, el-Emsel fî Tefsîr-i Kitâbillahi’l-Münezzel, Dâru’nNeşr li-Medreseti’l-İmâm Ali b. Ebî Tâlib, Kum, H. 1426, (I-XV). eş-Şirbînî, Muhammed b. Ahmed el-Hatîb, es-Sirâcu’l-Munîr fi’l-İâneti alâ Ma’rifeti Ba’di Meânî Kelâmi Rabbina’l-Hakîmi’l-Habîr, (Thk. İbrahim Şemsüddîn), Dâru’lKutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 2004, (I-IV). et-Tabâtabâî, Muhammed Hüseyin, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, Müessesetu’l-A’lamî li’lMatbûât, Beyrût, 1997, (I-XXII). et-Taberî, Ebû Ca’fer Muhammed İbn Cerîr, Câmiu’l-Beyân fî Te’vîli’l-Kur’ân, Tefsîru’t-Taberî, (Thk. Komisyon), el-Mektebetu’t-Tevfîkiyye, Kahire, 2004, (I-XXX). et-Tabersî, Emînu’l-İslâm Ebû Alî el-Fadl b. el-Hasan, Mecmeu’l-Beyân fî Tefsîri’lKur’ân, Dâru’l-Ulûm, Beyrût, 2005, (I-X). Tefsîru’l-Celâleyn, Dâru’l-Menâr, Kahire, ts. et-Tûsî, Ebû Ca’fer Muhammed b. el-Hasen, et-Tibyân fî Tefsîri’l-Kur’ân, Dâru İhyâi’tTurâsi’l-Arabî, Beyrût, ts. Yazır, Elmalılı Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, Matbaai Ebuzziya, İstanbul, 1935-1939, (I-IX). ez-Zebîdî, Muhammed Murtaza el-Hüseynî, Tâcu’l-Arûs min Cevâhiri’l-Kâmûs, (Thk. Komisyon), Matbaatu Hükûmet-i Kuveyt, Kuveyt, 1965-2001, (I-XL). ez-Zeccâc, Ebû İshâk İbrahim b. es-Serî, Meâni’l-Kur’ân ve İ’râbuh, (Thk. Abdulcelîl Abduh Şelebî), Dâru’l-Hadîs, Kahire, 2004, (I-V). ez-Zemahşerî, Cârullah Ebu’l-Kâsım Mahmûd b. Ömer b. Muhammed, Tefsiru’l-Keşşâf an Hakâik-i Gavâmizi’t-Tenzîl ve Uyûni’l-Ekâvîl fî Vucûhi’t-Te’vîl, (Nşr. Muhammed Abdusselam Şahin), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrût, 1995, (I-IV). ______, Esâsu’l-Belâga, Dâru’l-Fikr, Beyrût, 2006. Zuhaylî, Vehbe, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletuh, Dâru’l-Fikr, Dımeşk, 2012, (I-X).