QARDASHLIQ KARDAŞLIK 58 SAYI/ISSUE YIL/YEAR KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT VE FOLKLOR DERGİSİ NİSAN - HAZİRAN REVIEW OF CULTURE ART LITERATURE AND FOLKLORE APRIL - JUNE 2013 Prof. Dr. Ziyat Akkoyunlu (1946 - 2013) KERKÜK VAKFI 15 KERKÜK VAKFI Kerkük Türkmen Kardaşlık Ocağının 2 adet CD hediyesi ile birlikte KARDAŞLIK Kültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi Yıl 15 Sayı 57 Nisan - Haziran 2013 Fiyatı : 7.5 TL (KDV Dahil) Kerkük Vakfı Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü İzzettin KERKÜK Editör ve Genel Koordinatör Suphi SAATÇİ Yazışma adresi P. K. 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL Tel. (0212) 584 00 75 Belgegeçer (0212) 584 00 76 www.kerkukvakfi.com www.kardaslik.org email: [email protected] İdare Merkezi: Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı Huzur Apt. No: 1/1 Fındıkzade/İSTANBUL Temsilciler Habib HÜRMÜZLÜ (Ankara) Timur TAŞ (İzmir) Ali İhsan NAQIB (ABD) Bilim Kurulu Prof. Dr. Ziyat AKKOYUNLU Prof. Dr. Yavuz AKPINAR Prof. Dr. Abdülhalik BAKIR Prof. Dr. Haşim KARPUZ Prof. Dr. Mahir NAKİP Prof. Dr. Suphi SAATÇİ Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU Prof. Dr. Abdüsselam ULUÇAM Yazı Kurulu Kemal BEYATLI Kemal ÇAPRAZ Aydil EROL Erşat HÜRMÜZLÜ Habib HÜRMÜZLÜ İzzettin KERKÜK Mahir NAKİP Acar OKAN Ömer ÖZTÜRKMEN Suphi SAATÇİ Suphi SALT KARDAŞLIK Kerkük Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak üç ayda bir yayınlanır hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahiplerine aittir. Dergide yayınlanmış yazılar ve fotograflar kaynak gösterilerek alınabilir. Abone yurtiçi yıllık 30 YTL, yurtdışı yıllık 50 $ veya 40 Euro Posta Çeki No: 5325057 Cerrahpaşa/İstanbul veya İş Bankası İstanbul, Fındıkzade Şubesi Hes. No: 1068 840492 EUR Hes. No: 1068 3312429 Dolar Hes No: 1068 3312415 Tasarım Ercan ŞİMŞEK Baskı Yaylacık Matbaacılık Litros yolu Fatih Sanayi Sitesi Nu: 12, 197-203 Tel : (0212) 612 58 60 * (0212) 567 80 03 BAŞIMIN TA n Çift hecelik adı ta Doyum olmaz ın Tarihlerde yâd r Ke ı tac ın Başım d Gökte ayım yıl sı Yürekte acım h m kü Hem tür Başımın tacı Ke İstemem başka Türkmen’e Ke Olma sen ağy Başımın tacı K Türkmen’in ö Yurdumun s Bulunmaz bi Başımın tacı Türkmen Müziğinin büyük ustası Abdülvahit Küzecioğlu’nun kitabını Kerkük Vakfı’ndan isteyiniz Babagurgur Kıskandırır Dünyada yo Başımın tac İçindekiler Editör’den • Gençlerimizi Geçmişe Hapsetmeyelim / 2 İzzettin KERKÜK • Kerkük Hatıralarım - XIII / 4 Ali SEMİN • Yerel Seçim Sonuçları, Önemi ve Irak’ın İç Dengelerine Etkisi / 8 Kardaşlık • 5. Irak Türkmen Basın Kurultayı / 13 Kardaşlık • 5. Türkmen Basın Kurultayı Üzerine Söyleşi / 16 4 Suphi SAATÇİ • Türkmen Dağarcığı / 18 Nejat SEFERCİOĞLU • Biter • şiir / 21 Ayşe AYAZ • Ziyat Akkoyunlu/ 22 Yasin Cemal GALATA - Ahmet Cahit ŞAHİNER • Türkiye Türklerin Anavatanıdır Ama Mazlumların da Anavatanıdır/ 24 Perihan ÇIRAK • Söğüt’ten Kerkük’e Selam • şiir / 26 13 Osman OĞUZ • Ata Terzibaşı • şiir / 27 Önder SAATÇİ • Kerkük Hoyrat ve Mânilerinde Millî Duygular-II/ 28 Nazım TERZİOĞLU• Mustafa Gökkaya’da Çeşitli Şahsiyetler / 32 Mustafa GÖKKAYA • Şehitler Kervanı • şiir / 34 Sadeleştiren ve Hazırlayan: Veysel ERGİN • Çöl Hayatı - Süheyl ile Leyla / 36 18 Selma MERDAN • Kerkük’ten Havalanan Kuşlar • şiir / 39 Türkmen Albümünden Editörün Seçtikleri / 40 İnglizce / 42 - 43 Arapça / 44 - 64 32 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 1 Editör’den Gençlerimizi Geçmişe Hapsetmeyelim Öncelikle 27 Mayıs 2013 tarihli gazetelerde verilen haberi okuyalım: Irak’ın başkenti Bağdat’ta arka arkaya meydana gelen patlamalarda 70’in üzerinde kişi öldü, 200’den fazla kişi ise yaralandı. Bağdat’ın Şii mahallelerinde bulunan kalabalık pazar yerlerinde ve alışveriş yapılan bölgelerde bombalı araçlarla gerçekleştirilen en az 11 patlamayı henüz herhangi bir örgüt üstlenmedi. Irak’ta son haftalarda meydana gelen saldırılar, 2006-2007 yıllarında binlerce kişinin öldüğü geniş çaplı mezhepsel çatışmaların yeniden yükselişine işaret ediyor. Irak’ta giderek tırmanan terör ve şiddet olaylarının ne zaman ve nasıl duracağını kimse bilmiyor. Akıl almaz biçimde körüklenen mezhep kavgaları, ülkeyi adeta kan gölüne çevirmiştir. ABD’nin işgalden sonra Aralık 2011’de çekilirken, Irak halkının kucağına her zaman patlamaya hazır bir bomba bırakmıştır: Şii-Sünni çekişmesi. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Ortadoğu ve Irak’ı dolaşan Gertrude Bell (Yorkshire/ İngiltere, 1868-Bağdat/Irak, 1926), işgal sonrası Irak’ta yerleşmiş ve İngiliz siyasî hâkimi Sir Percy Cox’un danışmanı olmuştur. Irak hakkında yazdığı mektuplarda (Gertrude Bell Archive-Newcastle University LibraryLetter details)1 ülkenin etnik ve mezhep durumu hakkında ilgi çekici yorumlar yapmıştır. Özellikle 3 Ekim 1920 tarihli mektubunda, Irak’ta Şii nüfusun Sünnîlerden fazla olduğunu, ancak ülkede istikrarın sağlanması için yönetimin Sünnîlerde olması ge1. Bu mektupların Irak ile ilgili olanları Arapçaya çevrilmi tir. Bkz. El-Irak fi Resail el-Miss Bell (1917-1926), tercüme ve yorum: Cafer el-Hayyat, ed-Darü’l-Arabiyye li’l-Mevsuat, Beyrut, 2003. 2 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة rektiğini, Osmanlı döneminde de Türkler, Irak’ta iktidarı Sünnîlere verdiklerini, dile getirmiştir. Irak’ın Sünnî Baas Partisi, Suriye’nin Şii yanlısı Baas Partisi arasındaki çekişme yıllarca sürmüştür. Saddam ile Hafız Esed’in dikta rejimleri ile yönettikleri Irak ve Suriye’nin uzun yıllar süren gergin ilişkilerinin arka planında Sünni-Şii çekişmesi yatmakta idi. Saddam’ın izlediği politika yüzünden Irak, uzun yıllar komşusu İran ile büyük sorunlar yaşamıştır. Hatta iki ülke arasındaki çekişmeler, 8 yıl süren anlamsız ve sonuçsuz bir savaşa dönüşmüştür. Bu savaş yüzünden iki ülke de geniş çapta hem beşerî, hem de ekonomik tahribata maruz kalmıştır. Irak’ın 2003 yılında ABD işgalinden sonra Şii oluşumlar, iktidar üzerinde nüfuz sahibi olmuşlardır. ABD yönetimi ülkede Kürtlerden dolayı etnik yapılanmaya, Şiilerden dolayı da Şii yapılanmaya cevaz vermeğe başlayınca bu kapı ardına kadar açılmıştır. Bu tehlikeli gelişme, ne yazık ki Irak Anayasası ile kazanılmış bir hak ve demokratik bir aşama sayılmıştır. Zorla ve baskıyla bütün siyasî kutuplara kabul ettirilen bu anayasa yüzünden dolayı Irak’ta bugün, güven ve istikrardan eser kalmamıştır. Üzülerek ifade edelim ki Sünnî-Şii bombasını ülkenin kucağına koyan işgalciler gitmiş, ancak ülke halkı bunu patlatmaya devam ediyor. Etnik ve mezhep çatışmaları yüzünden Irak’ta yaşam kararmış, insanlar bezgin ve bedbin bir duruma gelmiştir. Güven ortamının sağlanmaması yüzünden, ülkede kalkınma ve gelişme, eğitim, ekonomik istikrar, refah ve mutluluk gibi ruhî ve fizikî yönden ülkede beşerî rehabilitasyondan da söz edilemiyor. Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Editör’den Toplumların yaşama sevinci içinde varlığını sürdürmesi için, asgarî koşulların sağlanması gerekirken, ülke insanları maddî ve manevî olarak dumura uğratılmaktadır. İşin en üzücü tarafı Sünni ve Şii halk arasında bir kavga olmamasına rağmen, ülkede sürekli böyle bir çatışma hep gündemde tutuluyor. Çünkü ülkede mezhep kavgası diye gösterilen bu manzara, aslında kanlı iktidar savaşlarının bir sonucudur. Kısacası bu iğrenç ve zalim boğuşmanın, siyaset yapanların bir icadı olduğunu kimse anlayamıyor. Irak’ın yakın tarihinde yaşananlar, üç kuşağın art arda heder olmasına yol açmıştır. 1980 yılında Irak’ta doğmuş olan bir çocuk, bugün 33 yaşındadır. Bu yaşa gelenlerin Irak’ta yaşadıklarını hızlı bir şekilde gözden geçirirsek, bu insanın profilini daha net bir biçimde görmemiz de kolaylaştırır. 1980 yılında başlayan İran-Irak savaşı, 1988 yılında sona ermiştir. Demek ki 1980 doğumlu bir çocuğun ilk 8 yılı bu savaşın getirdiği yıkımlar içinde geçmiştir. Her gün cepheden gelen şehit cenazeleri, savaşta yaralanıp sakat kalan ve özürlü duruma gelen insan sayısının giderek artması yüzünden taziyelerin, acı ve gözyaşlarının, dövünme ve ağıtların yakıldığı bir ortamda 8 yaşına gelen bir çocuğun ruh hâlini anlamak kolay değildir. Savaş yüzünden yaşanan ekonomik sıkıntılar ve yokluklar da cabası. Ardından yaşanan gelişmeler ise bu felaketi daha da ileri boyuta vardırmıştır. Irak’ın Kuveyt’i işgali ve 1990 yılında başlayan 1. Körfez Savaşı, binlerce kişinin ölümüne ve pek çok insanın sakat kalmasına sebebiyet vermiştir. Aynı tarihlerde Irak’a konan ekonomik ambargo, ülkeyi sefalete sürüklediği gibi sosyal hayatın çökmesine de yol açmıştır. Bu felaket ortamında yaşayarak 2. Körfez Savaşı’nda 20 yaşlarını aşmaya başlayan bu kuşak eğitimden, kültürden uzak kalmış, ne için savaştığını bilmeden cepheden cepheye koşmuş, kan ve gözyaşları, ölüm ve dehşet sahneleri içinde yoğrularak ruh haleti bozuk KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة bir tip olmuştur. Günümüzde sayıları on binlerle ifade edilen bu kuşaktan sağlıklı bir gelecek beklemek elbette ki mümkün değildir. Irak’ta genel olarak tablo böyle iken, Araplar ve Kürtlere göre ülkede yine de en az tahribat yaşayan Türkmenlerdir denilebilir. Çünkü diğer kesimlere göre Türkmen toplumunun sosyal ve geleneksel hayat yapısı daha güçlü ve sağlamdır. Bu bakımdan bizim de üzerimize düşen vazife, asıl yeniden yetişmekte olan kuşaklarımızı gözetmek ve onlara daha iyi bir gelecek hazırlamaktır. Bu noktada Türkmen aydınlarına hatırlatmak zorunda olduğumuz bazı noktalar vardır. Öncelikle yeni yetişmekte olan Türkmen gençlerini geleceği hazırlarken, onlara öncelikle yaşama sevinci, ümit ve heyecan aşılamak gerekir. Gençlerin geçmişte olanlara takılarak, geleceklerini karartmalarına izin vermeyelim. Geleceği inşa etmek geçmişi değerlendirmek elbette ki doğrudur. Ancak geçmişe aşırı derecede takılarak kadere teslim olmak ve bu yüzden her şeye isyan edip hayata küsmek de geleceği karartır. Bu bakımdan, yeni yetişen çocuklarımızın da geleceğini karartmak yazıktır ve günahtır. Geçmişe takılarak, geleceği heba etmek telafisi mümkün olmayan bir kayıptır. Hiçbir şeyde kusuru ve günahı olmayan yeni kuşakların geleceklerini, daha da aydınlık tablolara göre hazırlamak için onlara var gücümüzle destek olmalıyız. Çünkü çocuklarımızın da kendilerine göre umutları, geleceğe yönelik hayalleri ve projeleri vardır. Bu hususta bizim de üzerimize düşen görevler vardır. Unutmayalım ki gelecek her şeyi sorgulayacak ve hesap soracaktır. En adil hakem zamandır ve onun verdiği hüküm de değiştirilemez. Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 3 İzzettin KERKÜK Kerkük Hatıralarım - XIII 1951 yılında İstanbul’da kurduğumuz 5 kişilik Teşkilat, 1958 yılına geldiğimizde sayıca 40 kişiyi bulmuştu. Bu teşkilat her ne kadar Irak Türkleri davasının Türkiye’de tanıtılması ve haklarının savunulmasında aktif bir rol oynamaya başladı ise de legal ve hükm-i şahsiyeti haiz bir kuruluşun varlığına büyük ihtiyaç vardı. Bu 40 kişi arasında Türk vatandaşlığına haiz sadece iki kişi bulunuyordu. Biri ben, diğeri de Ömer Öztürkmen arkadaşımız idi. Ömer kendisine ait bazı haklı nedenlerle ortada görünmeyi istemiyordu. Diğer arkadaşların hepsi yabancı uyruklu oldukları ve o zaman ki yasalar da cevaz vermediği için bir dernek kurma faaliyetine katılamıyorlardı. Ama hepsi Irak Türklerinin sesini duyuracak bir derneğin kurulmasını şiddetle arzu ediyorlardı. Onların desteği ile böyle bir derneğin kurulması için İstanbul’da ikamet eden Türk vatandaşı hemşehrilerimizi bu işe ikna etmek üzere ciddi bir kampanya başlattık. Pek de kolay olmadı ama neticede dernek ku- rucu üyesi sıfatıyla, aralarında Kıbrıslı Avukat Hasan Nevzat Karagil ve onun gibi davamıza gönül veren Hürriyet Gazetesi yazarlarından Ali Haydar Yeşilyurt’un da bulunduğu 7 kişi temin edildi. Tüzüğünü, H. Nevzat Karagil’in hazırladığı ve anavatanda Irak Türklerinin ilk sivil toplum örgütü olan bu kuruluşun adı “Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği” oldu. 1959 yılında Bakanlar Kurulu’nun kararı ile resmen kurulan derneğin kurucu üyeleri şunlardı: 1- Av. Enver Yakuboğlu (Başkan) 2- Esat Ketene (Üye) 3- Mehmet Erbil (Üye) 4- Mehmet Remzi Doğuelli (Üye) 5- Avukat Hasan Nevzat Karagil (Üye) 6- Ali Haydar Yeşilyurt (Üye) 7- İzzettin Kerkük (Genel Sekreter) Başkan Enver Yakupoğlu’nun Bahçekapı’daki küçücük yazıhanesi dernek Ön sıra soldan sağa: Cevdet Kadıoğlu, Rıza Demirci, Hasan Nevzat Karagil, Naci Akkoyunlu, Nazım Ömer. Arka sıra soldan sağa: Abdurrahman Altun, Selahattin Hürmüzlü, İzzettin Kerkük, Bahattin Sait, Necdet Sevimli ve Suphi Pasvan. (İstanbul, 1951) 4 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان İzzettin KERKÜK Enver Yakuboğlu İzzettin Kerkük dernek binasının açılış kurdelesini keserken. idare merkezi olarak gösterilmişti Dernek kurucu üyelerinin hepsi ebediyete irtihal ettiler. Takdir-i ilahi, bir ben hayattayım. Allah hepsine rahmet eylesin. Dernekte, kurulduğu tarihten itibaren Genel Başkanlık görevini ifa edenler şunlardır: Enver Yakupoğlu Mehmet Erbil Mehmet Remzi Doğuelli Dr. Nefi Demirci (En uzun süre başkanlık yapmıştır.) Süleyman Öcal Dr. Yalman Paşaoğlu Necat Özatalay Dr. Fuat Türkmen Dr. Cüneyt Mengü Müfit Akkoyunlu Kemal (Mehmet Ali) Beyatlı Prof. Dr. Suphi Saatçi Nemir Enver Ümit Beyatlı Savaş Avcı Sabah Ketene Kemal Beyatlı (Başkanlığı zamanında dernek, kendi mülkiyetinde olan bir daireye sahip oldu) KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Mehmet Tütüncü (Halen Genel Başkandır) Dernek Merkezinin 1961 yılında bir ara Ankara’ya taşınması sırasında Genel Başkanlık yapanlar da şunlardır: Necmettin Esin Prof. Dr. Ümit Akkoyunlu İsmet Hürmüzlü Tahsin Saatçi Derneğin halen Ankara, İzmir, Antalya ve Konya’da birer şubesi vardır. Dernek kurulduğu tarihten günümüze kadar Irak Türklerine Milli, Kültürel, Sosyal ve Tanıtım alanlarında büyük hizmetlerde bulunmuştur. Yine Bakanlar Kurulunun kararı ile kamu yararına çalışan kuruluşlar statüsünde olan Dernek, halen faaliyetlerini Fatih’te, mülkiyeti kendisine ait olan bir mekânda sürdürmektedir. Benim dernekten resmen ilişkim 1961 yılında Dışişleri Bakanlığında memuriyete tayinim dolayısıyla kesildi ise de hiçbir zaman ondan kopmadım. Zaten bakanlıkta çalıştığım birim Dış Türkleri meseleleri ile meşgul olan bir daire idi. Yüksek tahsil hayatım boyunca alma şansını Sayı/Issue 58 العدد Esat Ketene Mehmet Erbil M. Remzi Doğuelli Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 5 İzzettin KERKÜK Sönmez Ateş’in Almanca yazılan “Irak Türkleri” yazısı. İzzettin Kerkük (daire içinde) İstanbul’daki Kerkük mitinginde (1961). 6 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة elde edemediğim devlet bursundan bu dairede çalıştığım süre zarfında onlarca genç Türkmen kardeşimizin yararlanmalarında ve üniversitelere girmelerinde naçizane katkım olmuştur. Yine bu sürede davamıza hizmet amacıyla yazmaya devam ettim. Yazılarımın bir kısmı “Sönmez Ateş” takma adıyla yayımlandı. Türk Kültürünün Araştırma Enstitüsü Tarafından Çıkanlar Türk Kültürü Dergisinde “Irak Türkleri Hakkında” başlıklı yazım, 1964 yılında Almancaya çevrilerek ayrı basım halinde çıktı. Yine o sıralarda, Irak’ın Ankara Büyükelçisi Talip Müştak tarafından Irak’taki Türklerinin sayısı hakkında gazetelere verilen bir beyanatta cevaben Türk Kültürü Dergisinde yazdığım yazıda bu takma adı kullanmıştım. Talip Müştak, söz konusu beyanatımda Irak’taki Türklerin sayısının 120.000 civarında olduğunu söylemişti. Ben de Irak devletinin 1958 yılında yayınladığı İngilizce bir kitaba dayanarak bu sayının o tarihlerde 500.000 olduğunu ispat ettim. Nitekim Türk Dışişleri Bakanlığı da Irak Büyükelçisini Bakanlığa çağırıp, anılan Irak resmi bölgesini göstererek kendisini adeta azarlamıştı. Burada, “Sönmez Ateş” takma adı ile ilgili bir hatıramı anlatmak isterim. Bu zatın kim olduğu hakkında Ankara’daki Kerküklü gençleri bir meraktır sarıyor. Bana sordular, kendisi ile tanışmak istediklerini söylediler. Ben de “olur, sizi onunla tanıştırırım” dedim. Bir akşam rahmetli (şehit) Necdet Koçak’ın Bahçelievler’de arkadaşları ile kaldığı evde randevulaştık. Buluşma saatinde beni yalnız görünce merakları büsbütün arttı. “Nerede Sönmez Bey? Gelmeyecek mi?” diye sordular. Kendilerine “Sönmez Ateş” kelimesinin Kerkük’te sembolik anlamda neyi ifade ettiğini sordum. Ezeli Ateş Babagürgür’ü çağrıştırdığını dediler. Ben de “öyleyse sizler hepiniz birer Sönmez Ateş’siniz” dedim. Durumu anladılar ve böylece merakları giderilmiş oldu. Ankara’da yurtdışına tayin edilmeden önce 4 yıl kalmıştım. Bu sürede, derlediğim “Kerkük Üzerine Söylenmiş Şiirler” adlı kitabım Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü tarafından kurumun ilk yayımı olarak 1963 yılında çıkmıştı. Bu eser Kerkük’e kadar gitmiş ve bir çok Türkmen yazarına ilham kaynağı olmuştu. Bu arada “Türk Kültürü” dergisinde değerli hanım şairimiz Nesrin Erbil’i tanıtan bir makale yazmıştım. Nesrin’in içli şiirleri Türkiye’de edebi Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان İzzettin KERKÜK Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü tarafından yayınlanan İzzettin Kerkük ve Nesrin Erbil’in kitapları İzzettin Kerkük ve Nesrin Erbil birarada. çevrelerde büyük beğeni görmüştü. Yıllar sonra 1969’da Şam’da bulunduğum dönemde senelik iznimi geçirmek üzere Ankara’ya gelmiştim. O yıl Nesrin Hanım da şiirlerini bir kitap halinde bastırmak üzere Ankara’ya gelmişti. Kendisi ile teyzezadeleri Nizamettin Neftçi ağabeyin evinde tanışmıştık. Çok zarif, kibar ve gencecik bir hanımdı. Gözleri zekâ fışkırıyordu adeta. Zaten ağabeyleri Cemal, Sedat ve Murat Beyler samimi arkadaşlarımdı. Şiir kitabından bahis açıldı. Bastırmak için Ankara’daki matbaacıları dolaştığını, kendisinden büyük meblağlar istediklerini söyledi. Ben kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim ve ertesi gün Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsüne gittik. Enstitü başkanı Prof. Dr. Ahmet Temir ile görüştük. Prof. Temir, “Biz Nesrin Hanımı şiirlerinden zaten tanıyoruz ve çok beğeniyoruz” diyerek, bizi sıcak karşıladı. Maksadımızı anlattık, “Biz bu kitabı basarız” dedi. Böylece Nesrin Hanım’ın ilk şiir kitabı olan “Deniz Rüyası” adlı kitap gün ışığına çıktı. KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 7 Ali SEMİN* Yerel Seçim Sonuçları, Önemi ve Irak’ın İç Dengelerine Etkisi ABD askerlerinin Irak’tan çekilmesinin ardından Irak’ın iç dinamikleri önemli ölçüde değişmiştir. Bunun yanı sıra taraflar arasında siyasi rekabet, hesaplaşma ve güç mücadelesi her geçen gün artmaktadır. Orta Doğu’da yaşanan gelişmelerle birlikte Irak’ın da yeni bir dönemece girdiğini söylemek mümkündür. Özellikle Suriye’deki olaylar ve bölge genelindeki halk isyanları, Irak’ın iç dinamiklerini yakından ilgilendirmektedir. Yaşanan gelişmeler siyasi kriz ve güvenlik sorunlarının gün geçtikçe artmasını ve ülkenin geleceğine dönük belirsizliği de beraberinde getirmiştir. Başbakan Maliki’nin, Sünni siyasetçilere uyguladığı baskıcı ve dışlayıcı politikasının Irak’ın kuzey ve kuzeybatısındaki Sünnilerin isyanına yol açması bu duruma bir örnektir. Bu çalışmada Irak’taki gelişmeler ışığında, yerel seçimlerin sonuçlarının iç dengelere etkisi, Bağdat-Erbil arasındaki görüşmeler ve Türkmenlerin durumu analiz edilecektir. Sünni Arapların Maliki Tepkisi ABD’nin çekilmesi sonrasında Bağdat yönetimindeki Sünni politikacılara karşı izlenen politikaların neticesinde Sünni bölgelerinde isyanlar ortaya çıkmıştır. Başbakan Maliki’nin, Irak’ın eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El-Haşimi ile yaşadığı krizin ardından Aralık 2012’de istifa eden Maliye Bakanı Rafi El-İsavi hakkında da benzer kararlar çıkarması Sünnilerin tepkisini çekmiştir. Maliki’nin, Sünni Arap kökenli politikacılara karşı izlediği siyasetten uzaklaştırma ve baskı altında tutma politikalarının sonucunda Bağdat yönetimindeki Şii hegemonyasının belirginleştiğini söylemek mümkündür. İşgal sonrası Irak’ın siyasi denklemi üzerinde kurgulanan Şiiler, Sünniler ve Kürtler arasındaki dengeyi oluşturmanın kolay olmadığını da bu noktada ifade etmek gerekir. Irak’ın mezhebi açıdan çoğunluğunu Şiiler oluştursa da, Bağdat yönetimindeki siyasi sürecin işleyişi ve sürekliliği için ülkedeki tüm kesimlerin temsil edileceği bir hükümetin kurulması şarttır. Çünkü Irak’ın siyasal, toplumsal ve sosyo-kültürel yapısı artık otokrat bir yönetimi kabul etmemektedir. Bu * Bilgesam Ortadoğu Uzmanı 8 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة nedenle Başbakan Maliki’nin Sünnileri dışlayarak siyasi süreci tek başına sağlıklı olarak devam ettirmesi zor gözükmektedir. Bu çerçeveden değerlendirildiğinde, Aralık 2012’den beri Irak’ta Sünni vilayetlerinde yaşanan eylemlerin ülkeyi etnik/mezhepsel anlamda kontrolsüz iç savaşa sürüklemesi ve kaotik bir durumun ortaya çıkması muhtemeldir. Bu durum Irak’ta Maliki’ye tepki gösteren Sünnilerin federal bir yapıdan yana tavır almasına kadar gidebilir. Aslında Irak’taki siyasi tabloya bakıldığında, 2003 yılından bu yana federalizme karşı çıkan Sünni Araplar, bugün federatif bir Sünni bölgesinden bahsetmeye başlamış durumdadır. Bu söylem Irak’taki Sünni Arapları milliyetçiler ve federalizm yanlıları olarak ikiye bölmektedir. Bu bölünme de Sünnilerin elini zayıflatmaktadır. Aralık ayından beri Maliki’ye karşı tepkilerini yükselten Sünni Araplar henüz hükümetten taleplerini karşılayacak bir cevap alamamıştır. Bu noktada Sünni Arapların Saddam sonrası Irak’ta zayıf kalmasının temel nedenlerini şu şekilde sıralanabilir: 1. Sünni Araplar, Şii ağırlıklı Bağdat’taki siyasi sürece katılma, destek verme ve aktif olma konusunda kararsız kalmıştır. Sünni Arapların bir bölümü Bağdat yönetimine karşı direniş gösterirken, diğer bölümü aktif siyaset yapmayı tercih etmektedir. Özellikle Irak Diyalog Cephesi Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Salih El-Mutlak gibi aktörler siyasetten yanadır. Fakat Sünni Arapların bu karasız tavırları da Maliki’nin elini güçlendirmektedir. 2. Mevcut durumda Sünni Arapları gerçek anlamda kontrol edebilecek bir lider bulunmamaktadır. Hatta Maliki hükümetine karşı gösterilen tepkilerden sonra Sünniler kendi aralarında ciddi bir bölünme yaşamaktadır. İstifa eden Maliye Bakanı Rafi El-İsavi, Irak El-Sahve Kongresi Lideri Ahmet Abu Rişa ve Parlamento Başkanı Usame El-Nuceyfi bir kanadı oluştururken, Salih Mutlak ve grubu Sünnilerin bir diğer kanadı olarak ortaya çıkmaktadır. 3. Sünni Arap aşiretleri arasındaki birlikte hareket etme ve tek çatı olma sorunu, Anbar, Musul, Kerkük, Selahaddin ve Diyale bölgelerindeki Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Ali SEMİN gösterilere olumsuz yönde yansımaktadır. Aşiret yapısı, Sünni Arapların birlikte hareket etmesindeki en önemli engellerden birisidir. 4. ABD işgalinin ardından Bağdat yönetiminin Şii ağırlıklı olması ve ülkedeki siyasi dengelerin topyekûn değişmesi Sünni Araplar tarafından kabul edilemeyen bir durum olmuştur. Şiiler dini/mezhebi değerlere odaklanırken, Sünni Araplar, etnisite, mezhep ve ideoloji (Arap milliyetçiliği) arasında sıkışarak bir siyaset izlemeye çalışmaktadır. Bütün bu değerlendirmeler ışığında Sünni bölgelerinde yaşanan protesto eylemleriyle birlikte Sünni Arapların söylem ve eylem birliğine yönelmesinde fayda vardır. Bununla beraber Başbakan Yardımcısı Sünni Arap kökenli Salih ElMutlak gibi politikacıların Bağdat yönetimindeki görevinde devam etmemesi gerekmektedir. Diğer yandan 23 Nisan 2013 tarihinde Kerkük’ün güneybatısındaki Havice ilçesinde göstericilerle Irak ordusu arasında meydana gelen silahlı çatışmada 60 kişi hayatını kaybetmiş ve 100’den fazla kişi de yaralanmıştır. Aslında Irak’ta bu tür olayların yaşanması tesadüfi olarak görülmemelidir. Sözü edilen olayın iki temel amacı olduğu söylenebilir. Bunlardan birincisi, Irak’ta yeniden bir Şii-Sünni (mezhepsel) çatışmasını körüklemek ve ülkeyi Suriyeleştirmektir. Böylece dikkatleri Suriye’deki olayların üzerinden dağıtmak ve Esed yönetimine zaman kazandırmak mümkün olacaktır. Diğeri ise, Irak’ta Baas Partisi’nin varlığını Sünni Araplar aracılığıyla göstermeye çalışmaktır. Başka bir ifadeyle Irak işgalinden beri Sünni Araplarla Baas ideolojisi özdeşleştirilerek etnik ve mezhepsel bir çatışma canlı tutulmak istenmektedir. Bu nedenle Bağdat yönetimi Sünni Arap göstericilerin, Baas Partisi’nin ve El-Kaide’nin eylem planlarını hayata geçirmeye çalıştıklarını iddia etmektedir. Yerel Seçimlerin İç Dinamiklere Etkisi Irak’ta, 20 Nisan 2013 tarihinde yapılan yerel seçimler, Bağdat’taki siyasi denklem açısından önemli bir aşama olarak kabul edilebilir. On sekiz vilayeti olan Irak’ın yalnızca on iki vilayetinde yerel seçimler gerçekleşebilmiştir. Bunun sebebi, Kuzey Irak Kürt Yönetimi’nin kontrolündeki üç vilayette (Erbil, Süleymaniye ve Duhok) seçimlerin kendi seçim sistemine göre yapılmasıdır. Kerkük’ün statüsünden dolayı kentteki taraflar arasında (Türkmenler, Kürtler ve Araplar) seçim yasası üzerindeki tartışmaların çözümsüzlüğü devam etmektedir. El-Anbar ve Neynave’de ise (Musul) Maliki hükümetine karşı düzenlenen gösterilerin sonucunda ortaya çıkan güvenlik sorunları ileri sürülerek, 2 Nisan’daki Bakanlar KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Kurulu toplantısında alınan kararla 4 Temmuz 2013 tarihinde yapılacağı belirtilmiştir. Yerel seçimlerin gerçekleştiği 12 vilayette seçmen sayısı 13 milyon 571 bin 192’dir. Yaklaşık 139 siyasi parti ve oluşumla (bunları 50’ye yakını koalisyon olarak seçimlere katılmıştır) birlikte 8 bin 100 adayın yerel seçimlerde yarıştığı açıklanmıştır. 4 Mayıs’ta açıklanan seçim sonuçlarına göre, seçime katılan seçmen sayısı 6 milyon 116 bin 897’dir. 12 vilayette yapılan seçimlere göre ise katılım oranı %50 civarındadır. Adaylar 12 vilayette toplam 378 sandalye için yarışmıştır. Bütün bu koalisyonlara bakıldığında beş tane önemli liste yarışmıştır. Bunlar; 1. Başbakan Maliki’nin lideri olduğu Kanun Devleti listesi.(Şii) 2. Irak Yüksek İslami Konseyi Başkanı Ammar El-Hekim’in El-Muwatın (Vatandaş) kitlesi. (Şii) 3. Parlamento Başkanı Usame El-Nuceyfi’nin lideri olduğu El-Muttahidun (Birleşikler) Kitlesi. (Sünni) 4. Mukteda El-Sadr’ın liderliğindeki ElAhrar kitlesi.(Şii) 5. Kürtlerin kurduğu Tahaluf El-Teaği ve ElTaayyuş (Kardeşlik ve Yaşam İttifakı) listesi. Irak’ta on iki vilayette yapılan yerel seçimlerin nihai sonuçlarında ilk üç sırada yer alan listeler şöyledir; (1) Yukarıda sıralanan seçim sonuçları dikkate alındığında seçimin gerçekleştiği 12 vilayetten yedisinde Maliki’nin Devlet Kanunu listesinin birinci sırada yer alması, 2014 yılında Irak’ta yapılacak parlamento seçimlerinin bir ön çalışması olarak değerlendirilebilir. Şu hususa değinmek gerekir ki 20 Nisan’da yapılan yerel seçimler Irak’ın etnik ve dinsel (Şii-Sünni) olarak üçe bölündüğünün bir göstergesi olarak görülebilir. Bu durum Maliki’nin son bir yıldır izlediği iç politika çerçevesinde şu şekilde izah edilebilir: - Yerel seçimlerde Sünni bölgeleri olan Anbar ve Musul’da seçimlerin ertelenmesi Sünni Arapların da özerklik talep etmesine yol açabilir. Böylece yerel seçimlerin Irak’ta Kürt-Şii ve Sünni olarak üçe bölünme senaryolarının hayata geçirilmesi için bir araç olduğu ifade edilebilir. Bu tablonun önümüzdeki süreçlerde Irak’ın iç siyasi gündeminde sıkça tartışılmaya başlaması da söz konusu olabilir. Başka bir ifadeyle ülkenin istikrarsız ve tehlikeli bir dönemece girdiği görünmektedir. Söz konusu seçimlerde âdeta Sünni bölgelerin Bağdat’ın siyasi denkleminden dışlandığı bariz bir şekilde Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 9 Ali SEMİN Eyalet 10 Toplam Sandalye Sayısı Bağdat 58 Diyale 29 Selahaddin 29 Kerbela 27 Necef 29 Babil 31 Divaniye 28 Musenna 26 Basra 35 Vasıt 28 Zikar 31 Meysan 27 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Liste Adı Kanun Devleti Listesi El-Muttahidun Kitlesi El-Muwatın (Vatandaş) Kitlesi El-Ahrar Kitlesi Diyale El-Vatani İttifakı (Ulusal Diyale İttifakı) Diyale Irakiye listesi Tahaluf El-Teaği ve El-Taayyuş (Kardeşlik ve Yaşam İttifakı) Kadınlar El-Camahir El-Irakiye İttifakı (Irak Halkı İttifakı) El-Muttahidun Kitlesi El-Asale Irak İttifakı(Irak Asaleti İttifakı) Kanun Devleti listesi El-Ahrar kitlesi El Liva (Sancak) El-Muwatın (Vatandaş) kitlesi Necef’e Vefa listesi El-Muwatın (Vatandaş) kitlesi Kanun Devleti listesi El-Ahrar kitlesi Kanun Devleti listesi El-Muwatın (Vatandaş) kitlesi Tecemmu Kafaat El-Irak El-Mustekil (Bağımsız Irak Yetenekliler Topluluğu) El-Ahrar kitlesi Kanun Devleti listesi El-Muwatın (Vatandaş) kitlesi El-Ahrar kitlesi Kanun Devleti listesi El-Muwatın (Vatandaş) kitlesi El-Ahrar kitlesi Kanun Devleti listesi El-Muwatın (Vatandaş) kitlesi El-Ahrar kitlesi Kadınlar Kanun Devleti listesi El-Muwatın (Vatandaş) kitlesi El-Ahrar kitlesi Kanun Devleti listesi El-Muwatın (Vatandaş) kitlesi El-Ahrar kitlesi El-Ahrar kitlesi Kanun Devleti listesi El-Muwatın (Vatandaş) kitlesi Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Listenin Kazandığı Üye Sayısı 20 7 6 5 12 10 3 7 7 5 5 7 4 3 3 9 6 5 3 8 6 4 3 8 4 4 8 7 3 16 6 3 7 7 7 5 10 7 5 9 8 6 Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Ali SEMİN göze çarpmaktadır. Eğer Maliki veya Bağdat yönetimindeki Şii ittifak Sünni bölgelerindeki gelişmeleri dikkate almazsa, Irak’ın siyasi, güvenlik, ekonomik ve toplumsal yapısındaki denklemin ciddi derecede zarar göreceği rahatlıkla ifade edilebilir. - Anbar ve Musul’da güvenlik sorunu gerekçesiyle yerel seçimlerin ertelenme kararı mezhepsel güdümlü bir politika izlendiğini belirginleştirmiştir. Bir hükümetin 12 vilayette güvenliği sağlayabilirken sadece 2 vilayette sorun çıkarması bu tespiti destekler niteliktedir. Maliki’nin Bakanlar Kurulu kararıyla böylesi bir erteleme kararı çıkarması, kurduğu hükümetin Irak’ın bütünlüğünü savunması üzerindeki söylemleriyle çelişkili bir yaklaşımdır. Bu kararı Sünni bölgelerindeki göstericilerle müzakere sürecindeyken gerçekleştirmesi dikkat çekicidir. - Sünni bölgelerine karşı izlediği politikaların sonucunda Maliki’nin Şii bölgelerindeki profilini yükselttiği söylenebilir. Ayrıca Irak Yüksek İslami Konseyi Başkanı Ammar El-Hekim ve Mukteda El-Sadr gibi Şii liderlerin Sünni bölgelerindeki protestocularla ilgili Maliki hükümetine yönelik sert eleştirilerde bulunmalarının güneydeki vilayet seçimlerini Kanun Devleti İttifakı’nın lehine dönüştürdüğü de düşünülebilir. Maliki, ABD askerlerinin çekilmesinden sonra iç politikaya dönük izlediği yöntem/eylem tarzının fazlasıyla zikzaklı olduğu görüntüsünü vermektedir. Bu bağlamda Maliki, Irak’taki siyasi krizi kendi lehine dönüştürerek, Kürtlere ve Sünnilere karşı birtakım farklı taktikler izlemektedir. Bunun bir sonucu olarak da Sünnilere karşı Kürtlerle kriz yaratmaya çalışmaktadır. Fakat 4 Temmuz 2013 tarihinde Anbar ve Musul’da yapılacak seçimler de oldukça önemlidir. Seçimleri kazanabilmek için ise bugün izlediği stratejinin tam tersini yaparak Kürtlerle ve Sünnilerle yaşadığı krizleri giderebilir ve bu sayede hem seçimlerde bir başarı kazanmış olur hem de ülkedeki tansiyonun düşmesini sağlayabilir. Maliki’nin oluşturduğu Kanun Devleti İttifakı 12 vilayette 378 sandalye için yarıştığı seçimlerde 97 üye kazanmıştır. Kanun Devleti İttifakı’nı takip eden, Ammar El-Hekim’in başkanlığındaki El-Muwatın (Vatandaş) kitlesi 78, Parlamento Başkanı Usame El-Nuceyfi’nin lideri olduğu ElMuttahidun (Birleşikler) Kitlesi 46 ve Mukteda ElSadr’ın liderliğindeki El-Ahrar kitlesi 46 sandalye kazandığı açıklanmıştır. Bu durumun Maliki’nin 2014 yılında yapılacak genel seçimlere kadar elini güçlendirdiğini söylemek yanlış olmayacaktır. 20 Nisan’da yapılan yerel seçimlerin iki önemli özelliğinden bahsedilebilir. Bunlardan birincisi, KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة işgalden sonra Irak’ta ilk kez ABD’siz bir seçim yapılmasıdır. Diğeri ise, ülkede yaşanan siyasi krize, güvenlik sorunlarına ve kötü hizmet şartlarına rağmen Maliki’nin seçimlerden galip çıkmasıdır. Bu durum Irak’taki iç dengelerin önümüzdeki süreçte değişebileceği sinyallerini vermektedir. Bunun en önemli göstergelerinden bir 29 Nisan 2013 tarihindeki Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin Bağdat ziyaretiyle Bağdat’ın siyasi denkleminde yeniden onarılan Şii-Kürt ittifakının gündemdeki yeridir.(2) Diğer yandan Sünniler açısından yerel seçimler değerlendirildiğinde, Sünni Araplar kendi bölgelerinde seçimi kazanmak için çalışmaktan ziyade Maliki hükümetine karşı gösteriler yapmakla fazlasıyla meşguldür. Bu sebeple Sünnilerin yerel seçimlere fazla odaklanamadıkları ifade edilebilir. Dahası Sünni Araplar arasında yaşanan pek çok ayrışma, çekişme ve güç mücadelesinden ötürü tek bir Sünni gücü oluşamamaktadır. Böylesi bir tablo Sünnileri Irak’ın siyasi denklemin fazlasıyla dışına itmektedir.Bu durum Maliki’nin elini güçlendirmekte ve bazı Sünni aşiret ve siyasi şahsiyetlerle işbirliği yapmasını kolaylaştırmaktadır. Sünni Arapların, işgal sonrasında Irak’ta başlayan siyasi sürecin içerisinde yer alması ve süreci kendi lehine işlemesini sağlaması gerekmektedir. Aksi takdirde Sünnilerin, Irak’taki siyasi gelişmelerden uzak kalacağı ve kendilerini ülkedeki denklemin dışında bulacağı beklenebilir. Türkmenler açısından yerel seçim sonuçları dikkate alındığında, Türkmenler, seçimlere Irak Türkmen Cephesi (ITC) çatısı altında farklı vilayetlerde değişik ittifaklarla girmişlerdir. ITC yerel seçimlere, Diyale’de Parlamento Başkanı Usame El-Nuceyfi’nin kurduğu Diyale El-Irakiye listesinde, Musul’da El-Muttahidun listesinde ve Selahaddin vilayetinde ise Türkmen Selahaddin listesinde katılmıştır. Ancak Bağdat’ta (kota sistemiyle) ve Selahaddin’de toplam iki sandalye kazanabilmiştir. Bu çerçevede Türkmenlerin yerel seçimlerde pek de başarılı olamadıklarını söylemek mümkündür. Bunun dört temel sebebi vardır. Bu sebepleri şu şekilde sıralamak mümkündür: a. Irak’ta seçim kampanyalarının yürütülmesi için Türkmenlerin güçlü ve tarafsız bir medya gücü bulunmamaktadır. Örneğin Türkmenlerin uydudan yayın yapan tek televizyon kanalı olan Türkmeneli TV, yerel meclis seçimlerine katılan on altı adayın yalnızca dördünün veya beşinin seçim faaliyetlerini ekranlara getirmiştir. Bunun yanında aynı listede bulunan diğer adaylara fazlasıyla adaletsiz davranılmıştır. Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 11 Ali SEMİN b. Türkmenlerin siyasi mekanizmasında bulunan ITC Başkanı ve yürütme kurulu üyeleri kendi adaylarını Türkmen kamuoyuna yeterince tanıtamamıştır. Seçim propagandası sırasında ITC yürütme kurulu üyelerinin kendi adaylarıyla birlikte kamuoyunun karşısına çıkmaları beklenirken, adayların kendi başlarına tüm süreci yürüttüğü görülmektedir. Bunun yanında Türkmen siyasi partileri yerel seçimlerde Türkmen adaylarına yeterince destek olmamış ve hiçbir siyasi parti lideri herhangi bir Türkmen adayı ile seçim öncesi faaliyette bulunmamıştır. Bundan dolayı merkez yönetim ile Türkmen adayları arasındaki iletişimsizlik, çekişme ve güç mücadelesi çok açık bir şekilde su yüzüne çıkmıştır. c. ITC’nin gösterdiği adayların seçim faaliyetlerini sürdürürken diğer listelerle seçim rekabeti içerisinden olmasından öteye kendi listesiyle rekabet ettiği görüntüsü verilmiştir. Başka bir ifadeyle yerel seçimlerde aynı ittifakta ve aynı siyasi partinin adayı olan Türkmen adaylarının birbirleriyle yarışmaktan başka bir seçim faaliyeti olmadığı söylenebilir. d. ITC’nin Irak’taki yerel seçim sistemine hâkim olmamasından kaynaklanan doğru strateji uygulayamaması belki de bu noktada en önemli nedenlerden birisidir. ITC eğer kendi potansiyelini göz önünde bulundurarak bir yol izleseydi belki iki üye kazanmak yerine altı üye kazanabilirdi. 16 aday yerine 8 veya 10 aday gösterseydi durum daha farklı olabilirdi. Seçimlerde genel olarak kaç sandalye kazanabilirim mantığıyla hareket edilmektedir. Ancak Türkmenler yerel seçimlerde deyim yerindeyse kaç aday gösterebilirim mantığıyla davranarak beklenen sonuçları elde edememişlerdir. İşte bu yüzden 378 sandalyeden yalnızca birisi kota, diğeri ise kadın olarak iki sandalye elde edilebilmiştir. Sonuç ABD’nin askerlerini çekmesiyle beraber Irak’taki iç dengelerin ve 2003 yılından beri kurulan ittifakların değiştiği söylenebilir. Ayrıca Irak’ın Sünni bölgelerinde protesto gösterileri devam etmektedir ve Maliki hükümetiyle somut bir çözüm konusunda anlaşmaya varılamamaktadır. Diğer yandan da Irak’ın eski Başbakanı Eyad Allavi’nin başkanlığındaki El-Irakiye İttifakı milletvekilleri ve bakanlarını çekerek Maliki hükümetini boykot etmektedir. Bütün bu gelişmeler ışığında değerlendirildiğinde, Irak’ta siyasi ve güvenlik sorunlarının giderilmesi bir hayli zor gözükmektedir. Öte yandan on iki vilayette gerçekleşen seçimlerde Maliki başkanlığındaki Kanun Devleti İttifakı’nın kazanması, Irak’taki siyasi denge açısından 12 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة önemlidir. Bilhassa 2014 seçimlerindeki ittifakların ve yeni siyasi denklemin ciddi derecede değişmesi beklenebilir. Maliki bundan sonraki süreçte, 2014 yılındaki seçim hazırlığı çerçevesinde Kürtlerle siyasi anlaşmazlık meselelerini bertaraf ederek ŞiiKürt ittifakını canlandırmaya ve güçlendirmeye çalışabilir. Bu tabloya hem Maliki’nin hem de Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin ihtiyacı vardır. Başka bir ifadeyle Maliki ve Barzani, üçüncü dönemde yeniden aday olmaları için birbirlerinin ittifakına gerek duymaktadır. Bu bağlamda önümüzdeki süreçte Sünnilere karşı Şii-Kürt ittifakı güçlenerek Bağdat’ta yeni bir siyasi denklem söz konusu olabilir. Diğer taraftan Türkmenlerin, Şii-Kürt ittifakı denkleminde yer almaları gerekmektedir. Aksi halde Bağdat’ın siyasi arenası dışında kalabilirler. Şu hususa dikkat çekmek gerekir ki, Bağdat yönetimi üzerinde kurgulanan Şii-Kürt ittifakının oluşmasından en çok Türkmenler zarar görmektedir. Çünkü Bağdat-Erbil arasındaki anlaşmaların en önemli noktalarından biri de Kerkük ve diğer Türkmen bölgeleridir. Dolayısıyla Türkmenlerin, Şii-Kürt ittifakı içerisinde yer alabilmesi için denge politikası izlemesinde yarar vardır. Bunun yanı sıra Türkmenlerin Bağdat’ta tüm taraflarla görüşerek siyasi ve askeri anlaşmalara taraf olması gerekmektedir. Bütün bu gelişmeler ışığında Irak’ın hassas bir döneme girdiğini ve Türkmenlerin siyasi konumu bakımından son derece önemli olduğunu söylememiz gerekir. Türkmenler Irak’ta oluşacak yeni siyasi denklemde mutedil bir şekilde davranarak Bağdat yönetimindeki gelişmeleri kendi lehlerine dönüştürmeleri için çaba harcamalıdırlar. Özellikle Türkmen siyasi karar mercileri tüm siyasi kitle liderleriyle görüşerek, ittifaklardan bazı kazanımlar elde edebilirler. Özetlemek gerekirse, 2014 yılındaki parlamento seçimleri Irak’ın siyasi ve toplumsal yapısı açısından bir dönüm noktası olabilir. Çünkü hem Cumhurbaşkanı’nın kim olacağı tartışmaları hem de Başbakan Nuri El-Maliki’nin üçüncü dönem başbakan olarak görevine devam etmesi konusundaki soru işaretlerinin netleşmesi beklenmektedir. Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Kardaşlık 5. Irak Türkmen Basın Kurultayı 5’inci Türkmen Basın Konseyi Kurultayı Türkiye’nin İstanbul şehrinde çalışmalarına gerçekleştirdi. Kurultaya Irak, Türkiye, Ortadoğu, Amerika ve Avrupa ülkelerinden medya mensupları katıldı. “Zamanında doğru haber ve doğru analiz” sloganı altında düzenlenen kurultaya Irak Türkmeneli başta olmak üzere Türkmen basın mensupları ve yabancı gazeteciler ve misafirler ile 100 kişilik katılım sağlandı.18-19 Mayıs 2013 tarihlerinde gerçekleşen Kurultayda yeni yönetim de seçildi. Kurultaya Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tebrik mesajı gönderdi. Mesajı kurultayda hazır bulunan Türkiye Cumhurbaşkanı Ortadoğu Başdanışmanı Erşat Hürmülzü okudu ve Türkmen basın kurultayının başarılı ve verimli sonuçlara ulaşması temennisinde bulundu. Kurultaya ayrıca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bir kutlama mesajı gönderdi. Basın Konseyine yeni yönetim 5. Türkmen Basın Konseyinde Kemal Beyatlı sekreterliğindeki mevcut yönetim aday olmazken 63 delegenin katılımıyla 7 kişilik yeni yönetim seçildi. Türkmen Basın Konseyinin yeni yönetimi şu isimlerden oluştu: Mehmet Haşim Salihi, ŞemKARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة settin Küzeci, Amir Karanaz, Dilşat Terzi, Gülizar Beyatlı, Kürşat Çavuşoğlu ve Güngör Yavuzaslan. Yeni yönetim kendi arasında yaptığı oylama ile Semşettin Küzeci’yi Türkmen Basın Konseyi Sekreterliğine seçti. 5. Irak Türkmen Basın Kurultayı Açılışına Türkiye’den Telgraf Gönderenler: - Abdullah Gül- Cumhurbaşkanı - Recep Tayyip Erdoğan - Başbakan Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 13 Kardaşlık - Bekir Bozdağ - Başbakan yardımcısı - Bülent Arınç - Başbakan Yardımcısı - Muammer Güler - İçişleri Bakanı - Egemen Bağış - Avrupa Birliği Bakanı - Kemal Kılıçdaroğlu - CHP Genel Başkanı - İdris Naim Şahin - İçişleri Eski Bakanı - AKP ordu milletvekili - Abdülkadir Aksu - İçişleri Eski Bakanı - Mehmet Şandır - MHP Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili - Mustafa Kamalak - Saadet Partisi Genel Başkanı - Kadir Topbaş - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı - Aziz Babuşcu - AKP İstanbul İl Başkanı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Mesajı: Ankara, 16 Mayıs 2013 Kemal Beyatlı, Irak Türkmen Basın Kurultayı Genel Sekreteri Sayın Beyatlı, Irak Türkmen Basın Kurultayı vesilesiyle gönderdiğiniz nazik davet mektubu için teşekkür ediyorum. Bu yıl beşincisini düzenlemekte olduğunuz Basın Kurultayı vesilesiyle, toplantıya katılan Türkmen medyasının tüm mensuplarını tebrik ediyor ve başarılarının devamını can ü gönülden temenni ediyorum. Irak’ın üçüncü asli ve kurucu unsuru olan Türkmen kardeşlerimiz, her zaman barışın ve demokrasinin savunucusu olmuşlar, adeta Irak’ın birliğinin bütünlüğünün çimentosu haline gelmişlerdir. Tüm bunlara rağmen uzun yıllar acı ve haksızlıklara maruz kalan Irak Türkmenleri, büyük özveriyle çalışan Türkmen medyası sayesinde ülkede başta ifade özgürlüğü olmak üzere demokrasi ve hoşgörü kültürünün yayılmasına katkıda bulunmaktadır. Türkmen kardeşlerimiz yine Türkmen medyası sayesinde milli şuurunu korumakta, Türkiye ve Türk milletiyle bağlarını canlı ve güçlü tutmakta, Türk dili ve kültürüne yeni değerler katmaya devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti devleti de, Türkmen kardeşlerimizin her zaman birlik ve beraberlik 14 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Basın Konseyine Uluslarası Katılım 5. Türkmen Basın Konseyi Kurultayına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ortadoğu Başdanışmanı Erşt Hürmüzlü’nün yanı sıra çok sayıda Türkmen, Arap ve yabancı basın mensupları da katıldı. Basın Konseyine katılan Irak Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mueyyet El-lami, Azerbaycanlı yazar Prof. Gazanfer Paşayev delegelere hitap ettiler. Yine oturumlarda Mueyyet El-lami, Eyat El-Zamili, Sermet El-Tai, Gazvan Casim, Üsame Mehdi, Dr. Nebil Casim, Abdulcebbar Aziz birer konuşma yaptı. Fransa’dan Gilles Munier, İngiltere’den Dr. Usame Mehdi, Mısır’dan Ebu Bekir Ebulmect, Belçika’dan Merry Fitzgerald, ABD’den Dr. Barbara Aziz birer konuşma yaptılar. Kurultay Sonuç Bildirisinin okunası ile sona erdi, bilinciyle kendi topraklarında esenlik ve güvenlik içinde varlıklarını sürdürmelerini dilemektedir. Türkiye’nin ev sahipliğinde özgür ve bağımsız biçimde sürdürdüğünüz basın kurultayının bütün Irak halkının önünü açmasını diliyor, tüm katılımcıları içtenlikle selamlıyorum. Abdullah GÜL Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Kemal Beyatlı Irak Türkmen Basın Konseyi Genel Sekreteri Green Park Pendik Horel ve Convention Center Ankara Cad. No. 204 Pendik / İSTANBUL Beşinci Irak Türkmen Basın Konseyi Kurultayı’na nazik davetiniz için teşekkür ediyor, Kurultay dolayısıyla ülkemizde bulunan saygıdeğer konuklarımıza hoş geldiniz diyorum. Irak Türkmen Basınının genel amaçlarını gerçekleştirmek ve Türkmen basınının güçlenmesine katkıda bulunmak amacıyla gerçekleştirilen bu kurultayın amacına ulaşmasını ve verimli sonuçlara sahne olmasını diliyorum. Bu zor coğrafyada görevlerini özveriyle idame ettirmeye çalışan Irak Türkmen basın mensuplarına ve kurultaya iştirak eden değerli katılımcılara çalışmalarında başarılar diliyor size ve tüm konuklarınıza sevgilerimi selamlarımı sunuyorum. Recep Tayyip ERDOĞAN Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Kardaşlık SONUÇ BİLDİRİSİ Türkmen Basın Konseyi Derneği tarafından düzenlenen 5. Irak Türkmen Basın Konseyi Kurultayı, 18-19 Mayıs 2013 tarihlerinde İstanbul’da toplanmıştır. “Zamanında Doğru Haber Doğru Yorum” başlığı altında toplanan Kurultaya Irak’ın Bağdat, Kerkük, Erbil, Musul, Telafer, Tuzhurmatu ve Altunköprü gibi Türkmeneli’nin değişik bölgelerinden; Arap dünyasından, Türkiye’den, Can Azerbaycan’dan, Avrupa’nın Danimarka, Belçika, Almanya, İngiltere, Fransa, İsviçre gibi şehirlerden, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’dan 100’e yakın delege katılmıştır. Gazete, Dergi, Televizyon, Radyo, web sitesi ve diğer iletişim araçlarında görev yapan Kurultay delegeleri, birçok sorunu ele almıştır. Kurultayda Medyanın Siyasete Etkisi, Sosyal Medyanın Toplumdaki Etkisi, Haberde Aranan İlkeler ve Özellikler, Özgür İfade, Sanal Medya ve Türkmen Medyası, Medyada Gençlerin Sorumluluğu, İnternet Yazarlığı ve Görsel Medya ve Seyirci gibi temalar işlenmiştir. Beşinci Irak Türkmen Basın Konseyi Kurultayı Sonuç Bildirisinde aşağıdaki maddelerde görüş birliğine varmıştır: 1. Özgür Basın ve Özgür ifade demokratik gelişmenin vazgeçilmezidir. Irak Hükümeti tarafından Basın ve İfade Özgürlüğünün güvence altına alınmasına, 2. Son 10 yıl içinde yaşamını kaybeden Iraklı ve özel olarak Türkmen medya şehitlerini minnet ve rahmetle anıyoruz. Basın şehitlerinin aileleri ile çocuklarının da sosyal güvenceye kavuşturulmasına, 3. Şu anda zor koşullarda görevlerini yapan medya mensuplarının özel biçimde korunmalarına ve sosyal haklarının güvence altına alınması için, devlet nezdinde girişimlerde bulunulmasına, bu arada yaşadıkları trajediye, Türk ve dünya kamuoyunun dikkatinin çekilmesine, hükümetle Kürt Yerel Yönetim arasında ihtilafların arttığı döneme rastlaması da manidardır. Saldırılara maruz kalan yerlerin çoğu da, Irak’ta ihtilaflı bölgede yaşayan silahsız ve savunmasız Türkmen şehirleridir. Türkmenleri, yaşadıkları bölgelerden göç ettirmeye zorlamaya ve yıldırmaya yönelik bu kanlı eylemlerin durdurulması için, Irak içinde merkezi hükümeti, Kuzey Irak Yerel Yönetimini, Irak dışında da Birleşmiş Milletleri ve Türkiye’nin konuyla yakından ilgilenmesine, 7. Türkmen Basın Konseyi Derneği ve Irak Türkmen Basın Kurultayının Irak topraklarında ve Türkmeneli bölgesinin her hangi bir köşesinde kurulması bütün katılımcıların dileğidir. Bunun gerçekleştirilmesi için Türkmeneli Medya mensuplarına büyük bir görev düştüğünün hatırlanmasına ve derhal gereken girişimlerin yapılmasına, 8. Beşinci Irak Türkmen Basın Konseyi Kurultayı’nın gerçekleşmesine yardım eden ve katkı sağlayan Irak ve Türkiye’deki kuruluşlara minnet ve şükranlarımızın iletilmesine, Oy birliği ile karar verilmiştir. İstanbul, 19 Mayıs 2013 4. Irak’ta Türkçe eğitimine önem verilmesine, Irak Üniversitelerinde hem dil ve edebiyat, hem de iletişim ve medya alanında mevcut ve kurulacak olan üniversiteler ve bilim kurumlarında saygın yerini almasına ve desteklenmesine, 5. Medya ve iletişim alanında hızlı biçimde yetişmeleri için Türkmen gençlerine öncelik verilmesine, 6. Türkmenlere yapılan saldırıların, merkezi KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 15 Kardaşlık 5. Türkmen Basın Kurultayı Üzerine Söyleşi [Çalışmalarını 18-19 Mayıs 2013 tarihlerinde İstanbul’da tamamlayan 5. Türkmen Basın Kurultayı (TBK) hakkında Kardaşlık Dergisi (KD) Kemal Beyatlı, Şükran Kayacı ve Mehmet Tütüncü (KŞM) Beylerle bir görüşme yaptı. Kardaşlık’ın sorularını yanıtlayan Basın Konseyi Kurultayı’nın Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri, ilgi çekici açıklamalarda bulundular. Aşağıdaki görüşmeyi okuyucuları için yapan Kardaşlık Dergisi, konu ile ilgili merak edilen bütün hususları masaya yatırdı.] KD: Sizler uzun süreden beri Irak Türkmen Basın Kurultayı’nın Sekreterliğini gerçekten büyük bir özveri ve başarı ile yürüttünüz. Yapılan bu son Kurultay da organizasyon olarak herkes tarafından beğenildi. Genel kanı böyle. Tabii bu işin görünen kısmı… Bir de belki görünmeyen kısımları vardı… Kurultayın eksiği, fazlası neydi? Bu kurultayı siz nasıl değerlendiriyorsunuz? KŞM: Sizin de değindiğiniz gibi kurultayımızın görünen kısmı genelde çok başarılı geçti. Bunu yalnız Türkmen katılımcılar değil, yabancı katılımcılar bile dile getirdiler. Kurultayın görünmeyen kısmı kurultay öncesi hazırlık kısmındaki bölümdür. En yorucu ve en çok zaman alan bölüm de oydu. İlk olarak kurultay çalışmalarını gerçekleştirmek için finans gerekir ve bu konu için sponsor aramak söz konusu. Yaklaşık altı ay önce başladığımız çalışmaya sponsorların yanıtı ancak üç ay sonra geldi. Yani üç ay davetli liste, organizasyon ve tüm hazırlıklarla kapı kapı dolaşmakla geçti. Üç ay sonra iki sponsor kurum otel, uçak ve ağırlama işlerini üstlendi. Onlar otelin yerini ve kalitesini tayin ettiler. Bir sponsor da kırtasiye ve baskı işlerini üstlendi. KŞM: KD: Her Kurultayda mutlaka katılmayan kişiler tarafından bazı serzenişler dile getirilir. Hiç şüphesiz Türkmenlerde herkes kendisini önemli kişi kabul eder; yani önemsiz (!) kişi yok. Katılımcıları seçerken dikkat ettiğiniz kriterler (kıstaslar, ölçütler) nelerdi? 16 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة KŞM: Davetli listesi iki şekilde oldu: 1. Yabancı davetliler, 2. Türkmen davetliler. Yabancıların seçiminde Irak’ta ve diğer ülkelerde Türkmen meseleleriyle ilgilenen ve yazı yazan kişiler araştırıldı ve tercih edildi. Hani pek çok toplantılarda yurt dışındaki Türkmenler lobi yapmıyorlar, diye suçlanıyoruz! İşte lobi yapmanın bir yolu da bu olsa gerek. Ne yazık ki davet edilmeyen arkadaşlar bunu kavrayamadıkları için hemen suçlamaya gidiyorlar. Türkmen davetlilere gelince, Türkmenler arasında profesyonel anlamda medya çalışanı parmak sayısını geçmez. Ancak bir vesileyle medya dünyasına girip ve yazı yazmış, muhabir olmuş, spiker, internet yöneticisi, gazete ve dergi editörü v.s. medya branşlarının birinde emek vermeye çalışmış ve belli mesafe kat etmiş olan insanlar davet edildi. Özellikle gençler tercih edildi. Burada da ince eleyip sık dokurken ve gençleri tercih ederken kutuplaşmaya yol açacak kişiler davet edilmedi. Ayrıca hiçbir Türkmen müessesesine tercih bırakılmadı. Çünkü genelde müesseselerin başındakiler kendilerine yakın kişileri önerecekleri için bu yolu seçmedik. Müesseslerin içinde çalışan ve emek veren kişileri birebir davet ettik. KD: Bu kurultayda sürpriz olarak nitelenen en önemli gelişme, her üçünüzün de TBK’nın Sekretarya yönetiminden çekilmeniz oldu. Gerçi bu hususta genel kurula hitaben bunun gerekçelerini açıkladınız. Ancak bu hususta delegelerin çoğunun kafaları hâlâ karışık… Bu konuda neler söylemek istersiniz? KŞM: Kanaatimizce kurultayda bu konu hakkında yeteri kadar açıklama yapıldı. Ancak katılımcıların karıştırdıkları bir konu var. O da, merkezi İstanbul’da olan bir Türkmen Basın Konseyi Derneği var. Derneğin etkinlikleri arasında her iki yılda bir Türkmen Basın Kurultayını düzenlemektir. Yani kurultay derneğin bir faaliyetidir. Önceki kurultaylarda katılımcılar tarafından “neden bu kurultay Türkmeneli’de yapılmıyor?” Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Kardaşlık diye sorularla çok karşılaştık. Doğrusu da kurultayın Türkmeneli’nde yapılmasıdır. Bu kurultayda da aynı soruyla karşılaştık. Gelecek kurultayın Türkmeneli’de yapılması kararı hazırlık komitesi tarafından gece yarısı alınan bir karar idi. Türkmeneli’de yapılmasını isteyen delegeler adaylıklarını koymadılar(!) üç kişi hariç diğerleri hep yurt dışından adaylıklarını koydular. Türkmeneli’nde yapılmasını isteyenler ellerini taşın altına koyup gelecek kurultayı Türkmeneli’nde yapılması için cesaret göstermediler. Biz hazırlık komisyonu olarak görevden kaçmış değiliz, bu bir bayrak yarışıdır. Altını çizerek de söylemek isteriz ki, biz hiçbir baskı ve telkine dayanarak adaylıktan çekilmedik. Bizim yaptığımız çalışmada zirveyi yakalamış, delegelerin ısrarla adaylığımızı istemelerine rağmen aday olmadık. Bizim prensiplerimizde makam, koltuk yoktur. Hizmet vardır. KD: TBK ve bunu yürüten 7 kişilik yönetim kurulu ile sizin mensup olduğunuz İstanbul’daki Türkmen Basın Konseyi Derneği arasındaki bağın ne olduğunu, delegelerin çoğu galiba anlayamıyor. Derneğin tüzel kişiliği hakkında bazı bilgiler de verdiniz. Irak’ta kurulacak ve oranın yasaları çerçevesinde oluşacak bir Türkmen Basın Derneği vasıtası ile bundan sonraki kurultayları yürütmenin gerekliliğini anlatmıştınız. Ancak bu hususta da anlaşılmayan noktalar var… KŞM: Türkmen davası fedakârlık ister. Uzun yıllar baskı altında zoraki hayatlarını idame ettiren Türkmenler, 2003 ten sonra siyasi ve sivil toplum çalışmalarına başladılar. Elbette yıllarca sivil toplum çalışmalarının ilke ve metotlarından uzak bir toplum, atacakları her yeni adımda bazı hatalar meydana gelebilir. Basın konusunda da öyle oldu. Her Türkmen bölgesi kendine has bir Türkmen Basın Derneği kurdu. Erbil’de, Kerkük’te, Tuzhurmatu’da ve Bağdat’ta birer Türkmen Basın Dernekleri var. Bu yaklaşım doğru değil, ayrıca çağdaş sivil toplum kurullarına uymaz. Bir toplumun belli bir yerde belli bir ihtisasta tek bir merkezi kuruluşu olur. Diğer bölgelerde şubeleri olur. Ayrı ayrı dernekler olmaktansa tek bir çatı altında Türkmen Basın Derneği için öneride bulunduk: Mevcut basın derneklerinin başkanları ve yardımcıları bir araya gelip ortak bir kararla tek bir Türkmen Basın Derneğini kuracaklar. Hepsi de kurucu üye olacak. Böylece önceden kurdukları kendi dernekleri fesholur. Örneğin, merkezi Kerkük’te olan Irak Türkmen Basın Derneği KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة kurulur. Musul, Telafer, Erbil, Altunköprü, Dakuk, Tuzhurmatu, Kifri, Diyale, Bağdat ve diğer bölgelerde birer Irak Türkmen Basın Derneği Şubesi kurulur. Bu düşünce birliğimizin ifadesi olacaktır. Bu birliktelik siyasette uğraşanlara da öncülük edecektir. İşte kurulacak Irak Türkmen Basın Derneği Türkmeneli’nde kurultaylar yapacaktır. KD: Sosyal medyada son TBK hakkında yapılan etik dışı bazı yorumlar oldu. Bunları yapanların kimler olduğunu herkes biliyor sanırım. Bu davranışlara karşı yorumunuz nedir? KŞM: İnsanoğlu inandığı davada bencilliği içinden atmalı. Topluma yararı olan bir çalışmada kendisine yer verilse de verilmese de küsmemeli. “Kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş”, atasözünde ifade, özet olarak mesnetsiz yorum yapanlara, ön yargılı davrananlara çok güzel iğneleme var. “Her samimi güzeldir” ifadesi çok güzel bir ifadedir. Umarız bizi yersiz eleştirenler çalışmalarımızın samimiyetini bir gün anlarlar ve ne kadar güzel iş yaptığımızın farkına varırlar. KD: Bundan sonraki projeleriniz nelerdir? Hayatta neler yapmayı planlıyorsunuz? KŞM: Elbette yan gelip yatmayacağız. Türkmeneli’ye, Türkmen’e bir vefa borcumuz var. O topraklarda büyüdük, oradaki havayı teneffüs ettik. Hasbelkader buralara düştük. Ama bedenen buralardaysak ruhen Türkmeneli’ndeyiz. Basın ile ilgili eğitim kursları düşünüyoruz. Uluslar arası sivil toplum örgütleri ile ortak proje çalışması planını yapacağız. KD: TBK gibi çok önemli bir organizasyonu başarı ile yürüttünüz ve bu güne getirdiniz. Bu hususta Türkmen medyası ve kamuoyu hizmetlerinizi her zaman şükranla yâd edecektir. KD olarak da okuyucularımız adına sizlere teşekkür ediyor ve bundan sonraki hayatınızda başarılar diliyoruz. KŞM: Biz teşekkür için çalışmıyoruz. Biraz önce söylemiştik: Türkmeneli’ye bir vefa borcumuz var, onu ödemeye çalışıyoruz. Türkmen’e layık olmaya çalışıyoruz. Biz Türkmen toplumunun ürünüyüz. Başarımız, Türkmen’in başarısıdır. KD: Yolunuz açık olsun… Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 17 Türkmen Dağarcığı Suphi SAATÇİ [email protected] Acı Kaybımız Ziyat Akkoyunlu 1946-2013 İçinde bulunduğumuz 2013 bulunmuş olan iki kardeşten yılı, Türkmenler için acı ve Sait Akkoyunlu’nun sahip üzüntü dolu haberlerle geçiyor. olduğu erkek çocuklar, yaş Bu yıl içinde Türkmen kültüsırasına göre Naci, Suat, rünün ve sanatının yetiştirdiği Fuat, Halit, İsmet ve Aydın nadide şahsiyetleri art arda kayidi. Ziyat’ın babası Mecit bettik. Mehmet Mehdi Bayat, Akkoyunlu’nun erkek çoRıfat Yolcu ve İsmet Hürmüzlü cukları Hamit, Müfit, Nihat, derken, uzun süreden beri teÜmit ve ailenin en küçük erdavi gören değerli bilim adamı kek çocuğu Ziyat’tı. Prof. Dr. Ziyat Akkoyunlu, yaMecit ve Sait Akkoyunkalandığı amansız hastalıktan lu kardeşlerin çocuklarının kurtulamayarak, 13 Mart 2013 hepsi de okumuş ve yetişmiş tarihinde Ankara’da hayatıkimselerdi. Sait’in çocukları nı kaybetti. Cenazesi 14 Mart Naci ve Fuat mühendis, Suat 2013, Perşembe günü öğle naöğretmen, Halit albaylığa Ziyat Akkoyunlu 8 yaşlarında mazını müteakip Karşıyaka kadar yükselmiş subay, İsMezarlığı’nda toprağa verildi. met tütün eksperi ve Aydın Bağdat’ta ileri tekAkkoyunlu Ailesi noloji bölümü mezunu idi. Sait Akkoyunlu’nun Kerkük 1946 doğumlu olan Ziyat soylu bir çocuklarının hepsi de Tanrı’nın rahmetine kaTürkmen ailesine mensuptu. Babası Mecit ve vuşmuşlardır. Mecit’in çocuklarından Hamit ile amcası Sait Akkoyunlu Kerkük’te tanınmış şah- Müfit mühendis, Nihat öğretmen, Ümit ile Ziyat siyetlerdi. Emniyet müdürlükleri görevlerinde profesörlüğe kadar yükselen öğretim üyeleri ol- (Soldan sağa) Hamit ve oğlu Mehmet, Ziyat, Ümit, Müfit ve Nihat Akkoyunu kardeşler birarada. 18 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Türkmen Dağarcığı Suphi SAATÇİ [email protected] muşlardır. Galiba babalarının resmi görevinden dolayı Ziyat’ın ailesi, kraliyet döneminde bir süre Erbil’de ikamet etmişlerdi. Irak’ta Saddam döneminde yapılan baskı ve zulümden Akkoyunlu ailesi de nasibini almış ve büyük acılar yaşamışlardı. Özellikle suçsuz oldukları halde Halit Akkoyunlu 1981 yılında idam edilmiş, öğretmen Nihat Akkoyunlu ise 20 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Ailenin bir kısmı sürgüne gönderilmiş, bir kısmı işten atılmıştır. Bir kısmı da Türkiye’ye sığınmışlardır. Ailenin en büyüğü olan Hamit ile en küçüğü olan Ziyat rahmetli olmuşlardır. Müfit, Nihat ve Ümit kardeşler İstanbul, Kerkük ve Ankara’da yaşıyorlar. Ziyat’ın Hayatı Her zaman candan bir dost olarak bildiğim Ziyat ile tanışıklığımız çocukluk yıllarına kadar uzanır. Kerkük’teki ortaokul ve lise yıllarımızda beraber dolaşır, birlikte vakit geçirirdik. Grubumuz en çok Bayat kahvesinde (kıraathanesinde) buluşur, bazen birlikte Kerkük’te bisiklet turları atardık. Bir seferinde Kerkük’ten Ziyat Akkoyunlu lise çağlarında Ziyat Akkoyunlu ve Suphi Saatçi İstanbul Dolmabahçe Sarayı yanında. KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 19 Türkmen Dağarcığı Suphi SAATÇİ [email protected] Ziyat Akkoyunlu, Suphi Saatçi ve Mahir Nakip Gazi Üniversitesi’nde. Tazehurmatu’ya (24 km) ve oradan tekrar Kerkük’e kadar süren bisikletli gezimiz, yaptığımız uzun soluklu bir tur olarak belleğimizde kalmıştır. Ortak anılarımızdan dolayı yıllar sonra bir araya geldiğimiz zaman, yine eski çocukluk ve gençlik yıllarımızı düşünür kendimizden geçerdik. Ziyat liseyi Kerkük’te bitirdikten sonra 2 yıl Bağdat’ta okudu. Daha sonra Türkiye’ye geldi. Girdiği Ankara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü 1976 yılında bitirdi. Yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yaptı (1978) ve ardından aynı bölümde doktorasını tamamladı (1982). Öğretim görevlisi olarak atandığı Gazi Üniversitesi’nde Yabancı Diller Eğitimi Bölümü Arap Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nı kurdu. Canan hanımla 7 Ağustos 1985 tarihinde evlendi. Bu evlilikten oğlu Mete (21 Haziran 1986) ve kızı Bükte (19 Ekim 1987) doğmuştur. Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü’nde halkbilimi doçenti oldu (1986). Daha sonra Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne geçti (1989) ve profesörlüğe atandı (1992). 20 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Denizli’de bulunan Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kurucu Dekanlığı görevinde bulundu (1991-2000). Aynı üniversitede Rektör Yardımcılığı ve Üniversiteler Arası Kurul Üyeliği yaptı (1995-2000). Tekrar Hacettepe Üniversitesindeki görevine döndü ve vefatına kadar buradaki hizmetini sürdürdü. Bilim Adamı Olarak Ziyat Ziyat Akkoyunlu titiz bir bilim adamı olarak temayüz etmiştir. Akademik hayatında yürüttüğü çalışmaları Osmanlı Türkçesi, Dîvânu Lugâti’t-Türk, Binbir Gece Masalları, Irak Türk Edebiyatı, Kerkük Mutfağı ve Folkloru üzerine yoğunlaşmıştır. Ziyat’ın birçok makalesi, bilimsel tebliği yanında kitap olarak yayımlanmış eserleri vardır. Birlikte hazırladığımız Irak Muasır Türk Şairleri Antolojisi (Ankara 1991) kitabından başka, Kolay Osmanlıca (Ankara 2009), Binbir Gece Masalları (Ankara 2012) adlı kitapları vardır. Ziyat çok titiz çalışan bir bilim insanı idi. Bu bakımdan eserleri az, ancak özdü. Çalışmalarının muhtevaları kıymetli ve alanında tek örneklerdi. Ziyat’ın esas en önemli yayını Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun ile birlikte hazırladığı Dîvânu Lugâti’t-Türk kitabıdır. Şu anda bas- Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Türkmen Dağarcığı Suphi SAATÇİ [email protected] kıda bulunan ve Türk kültürünün temel kaynak kitaplarından olan bu esere büyük emek vermiştir. Memleketimizin kültür tarihi açısından da büyük bir hizmet sayılacak olan bu eserin yayımlanması ile Ziyat’ın ruhu inşallah şad olacaktır. Kerkük’e ve annesine karşı hasreti ve sevgisi hiçbir zaman dinmeyen Ziyat, yaşanan acıları ve Kerkük’te özellikle amcaoğlu Halit’in dikta rejimince şehit edilmesi ve ağabeyi Nihat’ın suçsuz olduğu halde 20 yıl hapis yatmasından dolayı büyük üzüntü yaşamıştı. Memleketine, arkadaşlarına ilgi duyan ve çok önem veren duygulu bir kişiliğe sahipti. Üniversitede arkadaşı olan değerli şair dostumuz Prof. Dr. Nejat Sefercioğlu, Ziyat’ın üzüntülerini hafifletmek için, Türkmenlerin dikta rejimi altındaki acılarını da dile getiren şiirini ona ithaf etmişti. Seferî mahlasını kullanan şairin, “Biter” başlıklı bu şiiri aşağıda verilmiştir. Folklor ve halkbilimi üzerine derinliği olan Ziyat, Kerkük mutfağını çok iyi bilirdi. Kendisine her zaman bir Kerkük Mutfağı kitabı yazmasını hatırlatırdım. Çünkü o Kerkük yemeklerini de çok iyi yapar ve arkadaşlarına yedirirdi. Üstelik Kerkük yemeklerini yapmayı zevk haline getiren Ziyat, bundan büyük bir haz duyar- dı. Kendi icadı olan tavuklu dolmaya da “Ziyat Paşa Dolması” adını vermişti. Pişirdiği yemeklerin yanı sıra, hazırladığı sofraya da estetik bir görünüş sağlardı. Nükteyi seven, eski arkadaşları ile sohbet etmekten sonsuz haz duyan Ziyat, arkadaş grubumuzun en yakışıklısı idi. Her zaman temiz ve zarif giyinir, elbisesinin modelinden rengine, ayakkabısının bakımı ve boyasına kadar, büyük bir uyum ve titizlik gösterirdi. Hayatının son dönemine kadar bu titizliğini elden bırakmamış olduğunu biliyorum. Kıvrak zekâlı, keskin görüşlü olan Ziyat, memleket ve millet meselelerine kadar her şeyde dik duruş sağlamıştır. En verimli çağında olan Ziyat’a ölümü yakıştırmak aklımızın ucundan bile geçmezdi. Çok yakın arkadaşım ve hemşerim olan Ziyat’ın vefatından duyduğum üzüntüyü, bu bakımdan kelimelerle ifade etmek mümkün değildir. Onun vefatı beni tarifsiz kederlere boğdu. Hem Irak Türkmenleri, hem de bilim dünyası için büyük bir kayıp olan bu vefat dolayısıyla yaşanan üzüntümüz büyük olmuştur. Prof. Dr. Ziyat Akkoyunlu’ya Allah’tan rahmet, eşi Canan’a, çocukları Mete ve Bükte ile bütün ailesine ve sevenlerine metanet, sabır ve baş sağlığı diliyorum. Mekânı Cennet olsun. Biter Ziyad Akkoyunlu’yaSana barbar diyenin yaptığı vahşet de biter Kanayan dillere yağdırdığı dehşet de biter Ananın kolları bir gün açılır sarmak için Yuvasından uçurup bir sürü sevdâlı kuşu Dolanır sımsıkı evlâdına hasret de biter “Hadi gurbet” diyenin kurduğu devlet de biter Bütün insanlara lâyık görülen hürriyeti Gözü doymazlara bâkî kalacak sanma cihan Sana çok görmeğe düşkün medeniyyet de biter Yıkılan her yuvadan çaldığı nîmet de biter Seferî yol tükenir menzile kervan ulaşır Gecenin saçları tel tel dökülür tan ağarır Anayurdunda esir Türk’e bu zillet de biter Güne hasret çiçeğin çektiği zulmet de biter Ankara, Ocak 1983 Nejat SEFERCİOĞLU KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 21 Ayşe AYAZ Ziyat Akkoyunlu 12 Haziran 1946 yılında Kerkük’te doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Kerkük’te yaptıktan sonra Bağdat Muhasebe ve Sekreterlik Enstitüsü’nü bitirdi. 1976 yılında Ankara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. 1978 yılında Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden bilim uzmanlığı(mastır) ve 1982 yılında da aynı bölümden doktora akademik unvanını aldı. 1983’te Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü’ne öğretim görevlisi olarak atandı. Aynı üniversitede Yabancı Diller Eğitimi Bölümü Arap Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nı kurarak iki sene başkanlığını yaptı. 1986 yılında Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü’nün Halkbilimi doçentlik kadrosuna atandı. 1989 tarihinde Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde doçent olarak göreve başladı. Aynı üniversitede 1992 yılında profesörlük akademik unvanını aldı. 1994-2000 yılları arasında Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kurucu Dekanlığı görevinin yanı sıra aynı üniversitede 1995-2000 yılları arasında Rektör Yardımcılığı ve Üniversiteler Arası Kurul Üyeliği görevlerinde bulundu. 2001-2006 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü-Türk Halkbilimi Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yürüttü. 2009 yılında Motif Vakfı tarafından düzenlenen “15. Motif Halkbilimi Ödülleri”nde “Halk Bilim Hizmet Ödülü”nü aldı. 2013 yılına kadar Hacettepe Üniversitesi’nde lisans düzeyinde Türk Dili ve Edebiyatı ile Türk Halkbilimi Bölümleri’nde Osmanlı Türkçesi; yüksek lisans ve doktora düzeyinde ise Türk Halkbilimi Bölümü’nde Dîvânu Lugâti’t-Türk üzerine dersler verdi. Bütün bu akademik süreç içerisinde çalışmaları daha çok Osmanlı Türkçesi, Dîvânu Lugâti’t-Türk, Binbir Gece Masalları, Irak Türk Edebiyatı, Kerkük Mutfağı ve Folkloru üzerine olmuştur. Kitapları: Irak Muasır Türk Şairleri Antolojisi (Ziyat AKKOYUNLU- Suphi SAATÇİ) Kültür Bakanlığı Yayınları No: 1360, Türk Dünyası Edebiyatı Dizisi No:24, Mas Matbaacılık, (Ankara 1991) 22 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Kolay Osmanlıca İldem Yayınları (Ankara 2009/1. baskı), Akçağ Yayınları (Ankara 2011/2. baskı) Binbir Gece Masalları Yargı Yayınları (Ankara 2012) Dîvânu Lugâti’t-Türk (Ahmet Bican ERCİLASUN- Ziyat AKKOYUNLU) (Baskıda) Uluslararası Hakemli Dergilerdeki Yayınlar - AKKOYUNLU, Ziyat, “Binbir Gece Masalları Üzerinde Yapılan Çalışmalar”, Prof.Dr. Faruk Kadri Timurtaş’ın Hatırasına Armağan, Türk Kültürü Araştırmaları, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Yıl: XVII-XXI/ 1-2,(Ankara 1979- 1983), 1-14 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Kerkük Yemeklerinden Örnekler”, III. Milletler Arası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Maddi Kültür, V.Cilt, Kültür ve Turizm Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesi Yayınları: 87, Seminer, Kongre Bildirileri Dizisi:24, Başbakanlık Basımevi, (Ankara 1987), 7-16 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Azerbaycan Hadiselerinin Arap Ülkeleri’ndeki Akisleri”, Türk Kültürü, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayını, Yıl: XXIX, sayı: 333, (Ocak 1991), 24-37 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Divanu Lügati’tTürk, Türk Halk Bilimi Bakımından Değerlendirilirken Kaşgarlı Mahmud’un Arapçasında Dikkat Edilecek Hususlar”, IV.Milletler Arası Türk Halk Kültürü Kongresi Bildirileri, Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müd.Yayınları:165, Seminer Kongre Bildirileri Dizisi:35, Devran Matbaası (Ankara 1992), 33-45 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Irak Türk Edebiyatı”, Türk Dünyası El Kitabı, 3.cilt, Edebiyat, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayını:121, Seri:1, Sayı: A-23, 2.Baskı, (Ankara 1992), 778-8,586595 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Musul ve Kerkük Folklorundan Tendür (Tandır)”, Türk Dili, 85(615, Mart 2003),289-297 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Dîvânu Lugâti’t- Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Ayşe AYAZ Türk’te Evirik(İbrik)”, Türkbilig, Bahar 17, (2009),1-4 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Kitâbu Dîvâni Lugâti’-Türk’te bazı Meseleler”, Motif Akademi, 2009/1-2, 53-58 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Tuz”, Motif Akademi, 2010/1, 194-198 - AKKOYUNLU, Ziyat. “Türk Mutfağından Kaybolan Kerkük Yemekleri”, Motif Akademi, 2012/2, 326-343 Uluslar Arası Konferanslarda Sunulan Tebliğler - AKKOYUNLU, Ziyat, “Kerkük Yemeklerinden Örnekler”, III. Milletler Arası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Maddi Kültür, V.Cilt, Kültür ve Turizm Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesi Yayınları:87, Seminer Kongre Bildirileri Dizisi:24, Başbakanlık Basımevi, (Ankara 1987), 7-16 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Divanu Lügati’tTürk, Türk Halk Bilimi Bakımından Değerlendirilirken Kaşgarlı Mahmud’un Arapçasında Dikkat Edilecek Hususlar”, IV. Milletler Arası Türk Halk Kültürü Kongresi Bildirileri, Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müd.Yayınları:165, Seminer Kongre Bildirileri Dizisi:35, Devran Matbaası (Ankara 1992), 33-45 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Kitâbu Dîvâni Luàâti’t-Türk’te Bazı Meseleler” II. Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu “Kâşgarlı Mahmud ve Dönemi” Ulusal Dergilerdeki Yayınlar - AKKOYUNLU, Ziyat, “Binbir Gece Masalları ve Hususiyetleri”, Şükrü Elçin Armağanı, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Armağan Dizisi:1, (Ankara 1983), 3-9 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Binbir Gece Masalları Üzerinde Yapılan Çalışmalar”, Prof.Dr. Faruk Kadri Timurtaş’ın Hatırasına Armağan, Türk Kültürü Araştırmaları, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Yıl: XVII-XXI/ 1-2,(Ankara 1979- 1983), 1-14 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Mustafa Gökkaya Öldü”, Töre Dergisi, Yıl: 13, (Mayıs 1984), 46-49 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Kerkük Mutfağı”, Fuzuli Dergisi, Yıl:1, sayı:1, (Nisan 1987), Kuşak Ofset, s.8-9, Kod:231.02.01 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Kerkük Mutfağı”, Fuzuli Dergisi, Yıl:1, Sayı:2, (Mayıs 1987), Kuşak Ofset, s.13, Kod:231.02.01 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة - AKKOYUNLU, Ziyat, “Kerkük Mutfağı”, Fuzuli Dergisi, Yıl:1, Sayı:3, (Haziran 1987), Kuşak Ofset, s.13, Kod:231.02.01 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Kerkük Ağzı’nda Mani ve Hoyrat’a Dair”, II. Irak Türkleri Sempozyumu, Tebliğler, 09 Temmuz 1989, Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yayınları:1, Reyon Ajans, (Ankara 1989), 63-71 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Azerbaycan Hadiselerinin Arap Ülkeleri’ndeki Akisleri”, Türk Kültürü, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayını, Yıl: XXIX, sayı: 333, (Ocak 1991), 24-37 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Irak Türk Edebiyatı”, Türk Dünyası El Kitabı, 3.Cilt, Edebiyat, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayını:121, Seri:1, Sayı: A-23, 2.Baskı, (Ankara 1992), 778-8, s.586595 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Kerkük Ağzı’nda Mani ve Hoyrat’a Dair”, Milli Folklor Dergisi, Yaz 14, (1992), 2-6 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Irak Türkleri Edebiyatı”, Güldeste, (Yıl:1994), Sayı:2, 2-12 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Binbir Gece Masallarının Türk Masallarına Tesiri”, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, (Yıl:1996), Sayı:1, 1-12 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Dîvânu Lugâti’tTürk’te “Tuzgu” ”, Türkiyat Araştırmaları, Güz 9, (2008),47-51 -AKKOYUNLU, Ziyat, “Kitâbu Dîvâni Lugâti’t-Türk’te Bazı Meseleler”, Kardaşlık, sayı 42, (2009), 24-26 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Dîvânu Lugâti’tTürk’te Evirik(İbrik)”, Kardaşlık, sayı 43, (2009), 35-36 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Tuz”, Kardaşlık, sayı 44, 26-27 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Tuzgu”, Kardaşlık, sayı 45, 30-31 - AKKOYUNLU, Ziyat, “Türk Mutfağından Kaybolan Yemekleri Yaşatan Kerkük Mutfağı”, Kardaşlık, sayı 54, 19-25 Ulusal Konferanslarda Sunulan Tebliğler - AKKOYUNLU, Ziyat, “Kerkük Ağzı’nda Mani ve Hoyrat’a Dair”, II. Irak Türkleri Sempozyumu, Tebliğler, 09 Temmuz 1989, Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yayınları:1, Reyon Ajans, (Ankara 1989), 63-71 Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 23 Yasin Cemal GALATA - Ahmet Cahit ŞAHİNER Türkiye Türklerin Anavatanıdır Ama Mazlumların da Anavatanıdır Aydın Maruf Bey bize kendinizi tanıtır mısınız? Erbilli Türkmenlerdenim. Erbil’de hukuk fakültesinden mezun oldum. 2006 yılında Ankara’da Gazi Üniversitesinde uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans yaptım. 1992’den bu yana Türkmen siyasi hareketinde aktif olarak görev almaktayım. 1996’da talebe gençlik birliği başkanlığı yaptım. 2006 yılında ITC Suriye başkanlığı (yardımcılığı) görevinde bulundum. Şimdi ITC yönetim kurulundayım ve aynı zamanda ITC’nin Kuzey Irak sorumlusuyum. Yüksek lisans tezinizi ne üzerine yaptınız? Türkiye’nin Irak Türkmenleri politikasıydı konum. Tezimi yazarken yararlandığım kaynaklar arasında Suphi Saatçi hocanın bana çok fazla katkısı oldu. Erşat Hürmüzlü’nün eserlerinden fayda gördüm. Türkiye’deki değerli ağabeylerimiz Mahir Nakip, Habib Hürmüzlü ve isimlerini zikredemediğim birçok hocanın faydaları oldu. İsimlerini saydığımız ağabeylerimizin Türkiye’de, Avrupa’da Irak Türkmenleri davasını duyurdular. Bizim gibi insanlar o sevgili ağabeylerimizin tecrübelerinden ve bilgilerinden faydalandık. Bir örnek vereyim 1996’da Suphi Hocanın Irak’taki Türk Varlığı kitabını okuduğum zaman, o kitap yoluyla Türkmen tarihini öğrendim, kitabı 9 veya 10 defa okudum bu sayede Türkmen siyasetinin geçmişini ana hatlarıyla öğrendim. Suphi hocadan Allah razı olsun. Şu an ITC’de ne gibi faaliyetler yürütülüyor? ITC Türkmenlerin önemli bir siyasi partisidir. 24 Nisan 1995’de Erbil’de ilan edildi. 4 siyasi partiden oluşuyor. Kerkük başta olmak üzere bütün Türkmeneli bölgesinde Irak şehirlerinde büroları, ofisleri bulunmaktadır. Siyasi, sosyal, kültürel çalışmalar yapılmaktadır. Cephenin amacı Türkmenlerin Irak’taki milli varlığına, siyasi haklarına sahip çıkmaktır. Sadece söz ile faaliyet yapılmamakta, sahada da birçok çalışmamız bulunmaktadır. Irak’ta 2003 öncesi ve sonrası siyasi dengelerde neler değişti, Türkmenlerin politikası ne yönde gelişti? Elbette 2003’den önce ve sonra farklı bir du24 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة rum söz konusu, Türkmenlerin % 30’u Irak’ın kuzey bölgesinde, ITC bu bölgede güçlü konumda. Tabii ki bir değerlendirme yaparsak büyük bir ilerleme var Türkmenlerin durumlarıyla ilgili. ITC’ye Türkmenlerin teveccühü çok, Erbilli Türkmenler için büyük bir kazanç oldu. Geçmiş dönemde buradaki yönetimden baskı da vardı Türkmenlere yönelik. Her türlü baskı vardı, basın bunları çok iyi biliyor. O baskılar yavaş yavaş ortadan kalktı. Saddam sonrası Türkmenler hızlı bir şekilde siyasi harekâta başladı. Irak genelinde 3 bakan ve 10 vekil var. Bölgesel yönetimde 5 tane temsilcimiz var. Okullarımız, yayınlarımız var, bunlar kendi kendine olmuyor zamanla oluyor. İçerde ve dışarıda Türkmen ağabeylerimiz ve Türkmen vatandaşlarımızın desteğiyle oluyor. Türkmenler ileri seviyede; ama istediğimiz düzeyde değil. Geçmişe göre iyi bir seviyedeyiz. Yakın bir zamandaki oylamada Türkmenler Irak’ın üçüncü asli unsuru olarak kabul edildi; bu önemli bir gelişmedir. Osmanlı Irak’tan gittikten sonra resmi olarak anayasada geçmesi çok önemli, Irak Türkmen Cephesinin önemli bir başarısıdır. Geçmişte sürekli olarak Türkmenlere karşı baskı oluyordu; Türkmenleri tehdit eden silahlı baskınlar oluyordu, şehit olanlar oldu. Türkmeneli’nin birçok bölgesinde bu türlü eylemler yapıldı. Erşat Salihli Bey Bağdat’ta Türkmenler için bir koruma gücünün oluşması için çalışıyor, bu gerçekten önemli bir atılım. İnsanlarımız buna destek vermelidirler, insanlarımız göz göre göre öldürülüyorlar, kaçırılıyorlar. Kürtlerin ve Arapların kendi- Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Yasin Cemal GALATA - Ahmet Cahit ŞAHİNER lerini korumak için bir askeri güçleri varken Türkmenlerin yok; bu önemli bir eksikliktir, o yüzden temenni ederim ki Bağdat yönetimi bunu destekler. 500 veya 1000 kişilik bir savunma gücünün olması önemli. Ayrıca eğitim konusunda önemli gelişmeler var. Irak’ta 3 milyona yakın Türkmen yaşıyor. Tarih boyunca bir grup Kürtleştirmeyi, bir grup da Araplaştırmaya çalışıyordu, biz bu türlü faaliyetleri yok etmeye çabalıyoruz. Kendi bölgemizde kendimizi savunmalıyız, özellikle de 20 senden beri mücadele ediyoruz. Saddam döneminde de büyük sıkıntılar vardı, 20 senede Allah’a şükür mücadele bir aşamaya geldi. Bu mücadeleler önceden de yapılıyordu ağabeylerimiz tarafından. Daha önceki yıllarda Türkmenleri koruyan bir güç vardı. Evet, Türkmen akıncıları vardı. 1995’de Erbil’de kuruldu. Sayıları 2000 ve 3000 arasındaydı. 2003’den önce Türkmen akıncıları sistemli bir şekilde çalışıyordu. 1995’den 2003’e güvenlik dairesi iyi bir şekilde çalıştı. 3000 kişi 3 milyon Türkmen’i nasıl koruyacaktı biz de güçlendirelim teşkilatlandıralım diye düşündük. İnsan gücü var; ama bunun organize edilmesini, yönlendirilmesini ve teşkilatlandırılmasını idare edemedik. Güvenlik dairesi akıncılar şu anda şirket haline geldi ve yalnızca Türkmen bürolarını koruyorlar, sivil Türkmenleri değil; çünkü o güçte değiller. Bölgesel yönetimle ilişkileriniz ne yönde gelişiyor? Şimdi bunlar dediğimiz gibi tarih boyunca birisi Araplaştırma diğeri Kürtleştirme peşinde olmuş. 1991’den sonra ITC’ye karşı alternatif siyasi teşkilatlar kurmaya çalıştılar. Bazı komşu devletlerde destek verdi; ama başarılı olamadılar Irak Türkleri Irak Türkmen Cephesini seçti. 2010 seçiminde sadece ITC Irak parlamentosuna girdi, diğer Türkmen partileri giremediler. ITC’nin oyu 200-300 bine çıktı, diğerlerinin oyları ise 1000’e bile yetişmedi. Parasal desteklere, bütün baskı ve tehditlere rağmen Türkmenlerin bütünü ITC’yi destekledi. Şimdi dediğim gibi Arapların veya Kürtlerin ordusunda Türkmenler yok. Irak ordusunda vardı; ama az bir kısmı. Kerkük’te emniyette olanların sadece yüzde onu Türkmen’dir. Orada bir haksızlık var. Kerkük’e baktığımızda demografisi değişiyor. Bunu yapanlar belli; ama Kerkük hâlâ bir Türk şehridir. 2003’den önce Baas’dı, 2003’den sonra Kürtler saldırdı. Kerkük’te evleri, tapu dairelerini yaktılar. Şehre dışarıdan 200-300 bin Kürt getirdiler, Türkmenlerin tepkisini aldılar. Bu durumu düzeltmek çok zor, bir emri vaki var ortada. O KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة yüzden biz ITC olarak Kerkük’ün özel bir statüsü olması gerektiğini vurguladık. Kerkük’ün Irak şehri olduğu; ama aynı zamanda Türkmen şehri olduğunu söyledik, bu bir gerçektir. Siyaset veya politika için değil bu bir hakikattir. Erbil için durum nasıl? Cephe her zaman Erbil’deki Türk varlığına önem vermiştir. Erbil eski bir Türk şehridir. Gittiğiniz gördüğünüz Erbil Kalesi, Muzafeddin Gökbörü zamanından kalan minare, büyük mezarlıklar bunları gördüğünüz zaman şehrin gerçek sahibinin kim olduğunu anlayabiliyorsunuz. Şehrin yapısı değiştirilmeye çalışılıyor 30 sene önce gerçekten bir Türkmen şehriydi burası hâlâ da öyle; ama 30 sene içinde büyük değişikler oldu ne yapılırsa yapılsın biz hiçbir zaman Erbil’den vazgeçmeyeceğiz. Nerede bir Türk kalmışsa orası bizim şehrimizdir, orada mücadeleye devam ederiz ki biz de onun için buradayız. Erbil’de 300-400 bin arası bir Türk varlığı var. Biz onların siyasi hakları neyse onu istiyoruz, bu gün Kuzey Irak bölgesinde bir anayasa var bu anayasa halen Türklerin haklarını tanımıyor. Kürtçe nasıl varsa Türkçenin de olması lazım. Kürtler nasıl varsa Türklerin de o şekilde anayasada yer alması gerekiyor. Biz Erbil’deki Türklerin yanındayız, onun için mücadele yapıyoruz. Türkmenler cepheyi destekliyor her zaman ister çarşı da olsun ister evde olsun bu kanıtlanmıştır. Erbil’deki tarihi eserler adeta tapu değerinde, eserlerin korunması için neler yapılıyor? Biz bunu çok önerdik yönetime konsolosluğa bu eserler korunsun isimleri zikredilsin bundan 40 sene evvel neyse aynen o şekilde. Buradaki eserler Türkmenlere ait kendilerine ait, zaten bir şey yok bizde maddi ve manevi destek olmadığı için de devlet yoluyla yapmak gerekiyor. Şu ana tarihi eserler ile ilgili bir şey yapılmadı maalesef biz sürekli dile getiriyoruz bu konuları ama son günlerde Türkiye’nin de etkisiyle bölgesel yönetim Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 25 Yasin Cemal GALATA - Ahmet Cahit ŞAHİNER ile aramızda bir iyileşme var. İnşallah her iki taraf için de iyi olur, özellikle Türkmenler için. Erbil’de Türkmenlerin hak ve hukuklarının verilmesi ve bunlara saygı duyulması, anayasada Türkmen ismi geçmesi gerekiyor. Cephenin Suriye sorumlusuydum dediniz, bölgeyle ilgili tecrübenizi aktarabilir misiniz? Ben 2006’dan 2011’e kadar o bölgede çalıştım. ITC Suriye temsilcisi yardımcılığını yaptım, bir sene de vekâleten başkanlık yaptım. Suriye Türkmenleri ile bağlantımız halen devam ediyor. Irak Türkmenleri gibi zor durumdalar. Suriye’de 3 milyona yakın Türkmen nüfus var; ama teşkilatlanmaları yeterli düzeyde değil. Şu anda basında Türkmen muhalefetinden bahseden yok. Askeri tugaylar kuruldu Fatih’in torunları. Türkmenleri korumak için silahlı mücadele vermek önemli. Şimdi burada önemli bir nokta var. En çok şehidi Türkmenler vermiştir; ama ne yazık ki bu gün o gündeme gelmiyor. Halep, Humus, Lazkiye’de 3000’e yakın Türkmen vatandaş şehit oldu. Suriye Türkmenlerinin durumları basın da bile bahsedilmiyor. Suriye’nin kuzeyinde bir ayaklanma yapılmadan bir Kürt oluşumu ortaya çıktı. Türkmen siyasi hareketin oluşması çok önemli; ama Suriye Türkmen siyasi hareketi İstanbul dışına çıkmalı. İstanbul dışına çıkmaları lazım, geçen gün bir video izledim Fatih’in Torunlarının askerleri 25 maddelik bildiri yayımladılar hem Arapça hem Türkçe dediler ki dışarıdaki siyasi oluşumlar bize destek vermiyorlar. Bu durum hoş bir şey değil, oradaki kardeşlerimize maddi manevi destek vermek lazım. Amerika’da, Avrupa’da, Arap dünyasında seslerini duyurmaları gerekiyor. Suriye’nin içinde de teşkilatlanmaları lazım bu yapıldı zaman büyük başarı olur. Bizim Irak Türkmenlerinin tecrübelerini görsünler hem olumlu hem olumsuz yanlarını, kendilerine ait bir siyaset çizgileri olsun. Bugün yapılmazsa yarın yapılamaz, yarın Esed’den sonra Türkmenler yine oluşum dışında kalacaklar, eğer bugün siyasi oluşumlar içinde yer almazlarsa. Eğer bugün askeri güçleri olmazsa, siyasi birlik içinde de olamazlar. Şam’da 300 bine yakın Türkmen yaşıyor, Hacer Esved’in tamamı Türkmen orayı yerle bir ettiler. Golan tepelerinde Türkmenler var. Halep’te, Humus’ta bütün Türkmenlere baskı yapıldı. Suriye Türkmenleri için birleşme zamanıdır Türk basınında, Arap basınında kongreler ve seminerler yapmalıdır. Suriye Türkmenleri için yapay bir milli bilinç olduğu iddia edildi? Suriye Türkleri arasında her zaman Türklük 26 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة bilinci vardı. Siyasi partileri yoktu; ama dernekleri vardı. Suriye Türkleri Halep’de olsun Şam’da olsun. Hacer-i Esved’de, Lazkiye’de Humus’da, Halep’de olsun 1996’da kaç kişi Türk oldukları için tutuklandılar ve idam edildiler. 1980’de ve 1990’da Irak Türkmenlerine yapılan baskılar onlara da yapılıyordu kendilerini, kültürlerini korudular bugüne kadar devam ettirdiler. Sonuç olarak Türkiye her zaman mazlumların devletidir, biz her zaman şunu söylüyoruz. Türkiye Türklerin anavatanıdır ama mazlumların da anavatanıdır. Suriye, Filistin, Somali, Arakan, Doğu Türkistan, Kafkasya, Balkanlar bunların hepsine hem analık hem de babalık yapıyor, bu herkese nasip olmaz; ama Türklere nasip olmuş bu Allah’ın takdiridir. Aydın Bey bize vakit ayırdınız için çok teşekkür ediyoruz, son cümlenizi alabilir miyiz? Erbil şu anda çok iyi bir durumdadır. Türkiye’nin her konuda bu bölgeye büyük katkısı var. Bu bölge güzelleşmiş ise Türkiye sayesinde olmuştur. Erbil, Duhok, Süleymaniye’de bir güvenlik hakimiyeti var burada herhangi bir sıkıntı yok. Herkes Erbil’e gelebilir aydınlar, hocalar, tüccarlar. Kerkük’e diğer Türkmenli vilayetlerini de gitmeleri lazımdır. Onları da unutmamak lazım kapımız herkese açık. Söğüt’ten Kerkük’e Selam Aşılmaz dağları mızrakla deldik Atların üstünde insandan seldik Uğruna cenk edip düşmanı yendik Irak ellerden Kerkük seni sevdik Düşüp geldik Türk Beyimin peşine Rastlanmadı şu âlemde eşine Akıl ermez şu feleğin işine Kerkük güven men Türkmen kardeşine Özünü korursun Irak ellerde Yanıp kavruldun ateşten sellerde İnsaf yok ki o nankör sefillerde Destanın okunmalı güzel dillerde Ye’se düşüp hüzünle dolmayasın Aldanıp düşmana dost olmayasın Tanrıdan duam o ki solmayasın Irak ellerde yalnız kalmayasın Sayı/Issue 58 العدد Perihan ÇIRAK Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Ata Terzibaşı Üstadımızın engin hoş görüsüne… Saygılarımla… Türkmeneli’nin hası Ata Terzibaşı’dır Edeb ilim yuvası Ata Terzibaşı’dır Türkmeneli bilgini Dolaşır hep engini İlim irfan zengini Ata Terzibaşı’dır Sözleri açık ve öz Bilgi hikmet doğru söz Türkmeneli’nde yıldız Ata Terzibaşı’dır Kerkük’ün Şairleri Onun ölmez eseri Toplayan bilgileri Ata Terzibaşı’dır Kimseye etmez nefes Allah’tır baki heves Baş eğen Tanrı’ya bes Ata Terzibaşı’dır Derledi mani hoyrat Makamı Hicaz Bayat Yurdunu seven kat kat Ata Terzibaşı’dır Hiç gelmesin acığı Sözümün en açığı Söz hikmet dağarcığı Ata Terzibaşı’dır Edebiyat musiki Her şeyin odur ilki Yurdumuzun has mülkü Ata Terzibaşı’dır Alnı açık başı dik Kanaatkâr bir melik İradesi som çelik Ata Terzibaşı’dır Toplar Türkmen dilini Hakka bağlar belini En çok seven ilini Ata Terzibaşı’dır Çalışır gece gündüz Durmaz kış bahar yaz güz Söz söyleyen düpedüz Ata Terzibaşı’dır Her zaman ayık olan Çevreye fayık olan Her şeye layık olan Ata Terzibaşı’dır Sözleri deniz olan Sohbeti leziz olan Her yerde aziz olan Ata Terzibaşı’dır Gözdesi yurdu ili Çevresi sevgi seli Türkmenlerin öz dili Ata Terzibaşı’dır Bilgece eder kelam Daim görür ihtiram Türkmencede elifbam Ata Terzibaşı’dır Yalan olmaz sözünde Dünya yoktur gözünde Öz ararsan özünde Ata Terzibaşı’dır Dolaşmaz diyar diyar Ülkesinde bahtiyar Hâlâ genç bir ihtiyar Ata Terzibaşı’dır El açıp yalvar Hakka Yar yok Mevla’dan başka Yetişen cümle halka Ata Terzibaşı’dır Hak yolunu fikreden Her nimete şükreden Daim Rabbi zikreden Ata Terzibaşı’dır Oğuz der olsun selam Koy bilsin cümle âlem Susmayan altın kalem Ata Terzibaşı’dır Osman OĞUZ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 27 Önder SAATÇİ [email protected] Kerkük Hoyrat ve Mânilerinde Millî Duygular-II Değerli okuyucular, Dergimizin 56. sayısında, Irak Türkleri arasında hoyrat düzme geleneği içinde dile getirilmiş bazı millî muhtevalı hoyratlarımızdan örnekler vermiş; bunlar hakkında bazı değerlendirmelerde bulunmuştuk. O yazımızın, oldukça hacimli olması, dergimizin sayfalarının da sınırlılığı yazının iki bölüm halinde yayımlanmasını zaruri kıldı. Hoyratlarımızın, konuları bakımından tasnif edilmesine yarayacağını umduğumuz o yazıda, söz konusu hoyratlarımızı, bazı alt gruplara ayırmış, bu tekliflerimizin bir tasnif denemsi değil de ileride girişilecek daha kapsayıcı çalışmalara bir başlangıç, bir ilk adım olması temennisini dile getirmiştik. Bu sayıda sizlere yazımızın kalan kısmını da sunuyoruz. Bu bölümde de birbirinden duygulu ve etkileyici mısralarla dolu hoyratlarımıza yer verdik. Millî varlığımızın belgesi olan ve Irak Türklüğüyle beraber kıyamete dek yaşayacak bu gibi hoyratların gün geçtikçe çoğaldığını da iftiharla söyleyebiliriz. Bu yüzden, millî muhteva taşıyan hoyratlarımızın ayrı bir antolojide toplanması ve gelecek nesillere ulaştırılması da gereklidir, kanaatindeyiz. *** *** *** 5. Türklük sevgisiyle düzülmüş mâni ve hoyratlar: Yukarıda sözünü ettiğimiz bütün baskılara rağmen Irak Türkleri Türklük sevgisini de açıktan açığa seslendirmekten hiçbir zaman geri durmamışlardır. Bu yolda düzülen hoyrat ve mânilerin, bir dönem bütün Türkmeneli gençliğini sardığını ve onlara millî kimliklerinin korunmasında mücadele azmi aşıladığını belirtmeliyiz. Aşağıdaki ürünlerde Türklük sevgisi dile getirilmiştir: Kerküklíyem men özím Kulaġ vér dinne sözím Evvel baştan men özim KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Kerkük Erbil baġları Altun axar bulaġları Bizi Türk’e baġlıyan Su degi3 kan baġları (Yahya Sıddıkoğlu) Türkmení Heq saxlasın Türkmení Bilmírem suçum neydí Nenem doġdı Türk mení Bir Türk mení Yadlırı bir Türk mení İstemem ġemde görím Bir Türk’i, bir Türkmen’i Bütün bunlar, zamanla, Irak Türklerinin dil dünyasında duygu değeri çok yüksek olan Türklüğe ait bütün unsurlara, sembollere, çağrışımlara ve kavramlara (ay-yıldız, bayrak, bozkurt, Turan, vb.) özel bir ilgiyi de beraberinde getirmiştir. Bunun yansımalarını aşağıdaki hoyrat ve mânilerde görmek mümkündür: Kerkük’ín bı sarayı4 ‘Eceb nuksandı neyí? Bayraġı asılıdı. Hanı o yuldız ayı? Yatıp basmaz duz kurtı Ağacı yer öz kurtı 1. buhar 2. gelmişiz 3. değil 4. Bu manide bahsedilen saray Kerkük’teki ünlü Osmanlı kışlasıdır. ‘Eşrêtim Türk’e kurban 28 Gelí buġ1 Kazan yansa gelí buġ Türklíğe kan vermeğe Telâfer’den gelíbuġ2 (Sadun Köprülü) Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Önder SAATÇİ [email protected] Kaxsa parçalar sizi Bir bir barmaxtan saydım Oyatmavın bozkurtı (Molla Saqi Hamzalı) Torpaxtan çoxtı Türkman (Cumhur Kerküklü) Ay yaraya Yâr adı Ay daġa ay yaraya Baġrımda var yâr adı Gözimi yuldız éttím Türkman bir parça kandır Yaşımnan ay yaraya (Ekrem Tuzlu) Kannan5 terix yaradı Türk mení Türk eğer Türkmen bissín Türk mení Her güçlüğü Türk eğer O elí he keserix Turan kurmakta ne var Daġıdırsa Türkmen’í Birlik olsa Türk eğer (R. Mithat Yılmaz) Geçeríġ yüz bin ilí 6. Türklük gururunu yansıtan mâni ve hoyratlar: Terk etmeríx bı dili Birinci Dünya Harbinden sonra İngilizlerce bir Ortadoğu haritası çizildiği ve bugünkü devlet sınırlarının ortaya çıktığı malûmdur. Bu politika gereği Irak’ın da bir “ulus-devlet” olarak yapılandırılması zamanla Irak’ta yaşayan diğer kavmiyetlerin varlığının inkârına kadar giden bir süreci doğurmuştur. Bu yüzden gerek krallık gerek cumhuriyet dönemlerinde Irak Türkleri yukarıda değindiğimiz gibi pek çok hak ihlâliyle karşılaşmışlardır. Millî varlıklarının tehdit edildiği bir ortamda yaşayan, her gün bir başka badireyi göğüslemek zorunda kalan Irak Türkleri bu hücumlara karşı en etkili silâhları olan hoyratları kullanarak Türklük gururunu gür bir sesle haykırmışlardır: Cihanda herkeş bili Irak Türk’í, Türkman’ıx Men Kerkük, Kerkük menem Yad ifirtse6 hürkmenem7 Yüz ölsem, yüz dirílsem He diyerem Türkmenem (Ali Marufoğlu) Evlerínde var kendí8 İçínde un tükendi Bizde çox igitler var Yad kolını bükendí (Mılla Saqi Hamzalı) Bír şey sattım baha men İçten yaram sökílmez Satmam xaxa daha men Gözímnen kan tökílmez Kerküklíyem Türkman’am Türk’in Polat kolları Boyun egmem şaha men (M. İzzet Hattat) Daġlasalar 7. Türk dili sevgisini anlatan mâni ve hoyratlar: Ah etmem daġlasalar Aslım Türk inkâr etmem Dilímí daġlasalar (Fazıl Abdullah Tuzlu) Od içinde Ot gürler od içinde Türklíġ semender kuşı Töriri od içinde (İ. Hakkı Bayraktar) Osmanlı sonrasında Irak Türklerinin en önemli sorunu ana dilini korumak ve yaşatmak olmuştur. Irak yönetimleri ister krallık ister cumhuriyet dönemlerinde, hiçbir zaman, bu kitlenin ana diliyle eğitim alma taleplerini tam anlamıyla karşılayacak bir tutum sergilememişlerdir. Irak Türklerine zaman zaman verilen Türkçeyle eğitim alma hakkı da bir müddet sonra geri alınmış, 2003 yılına kadar 5. 6. 7. 8. Démevin yoxtı Türkman Yad göze oxtı Türkman KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Cihan kaxsa bükülmez Yıl/Year 15 السنة kanla üflerse ürkmem depo Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 29 Önder SAATÇİ [email protected] bu durum devam etmiştir(ÖS 2012: 16-18). Bununla birlikte, Irak yönetimleri bu Türk topluluğunun adlandırılmasından başlayarak günlük hayatta hangi dili ve alfabeyi kullanacağına, Türkçe basın yayın ve kültür faaliyetlerine kadar her alana müdahalede bulunmuş; durum giderek bir Araplaştırma politikasına dönüştürülmüştür. İşte, bütün bu gelişmeler Irak Türklerinin üzerinde derin tesirler bırakmış; çeşitli mâni ve hoyratların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Millî benliği en coşkulu biçimde ifade eden bu ürünlerin Türk dünyasında eşi bulunmaz bir yeri olduğu muhakkaktır. Irak Türkleri millî varlıklarının en önemli unsuru olan dillerine duydukları aşkı aşağıdaki dörtlüklerde dile getirmişlerdir: Dilím dilím Kes kavın dilím dilím Baba dilín unutsa Yavrı kimnen alışsın (Fuat Şeyh Mustafa) Mendilímnen Sil terív mendilímnen Koyılsam top ögíne Vazgeçmem men dilímnen (Debbağ Samet Bayraktar) Telâfer gün batışı(r) Güller dala sarışı(r) Dillerí Türkman oxır Bı dil ona yakışı (Selahattin Bayraktar) Özdí yarım Asildí özdí yarım Dünyaya degişmerem10 Öz dilim öz diyarım (Fazıl Abdullah Tuzlu) Men bu dilden vazgéçmem Olırsam dilím dilím Kerküklíyem siz bilín Keserem düşman dilin Dilden men Qelemnen11 sen, dilden men Düşman bı kem ‘eqliyle İster geçim dilden men (Nasıh Bezirgân) Néft tökíp yandırsalar Terk etmem Türkman dilín Mendilímnen Kan sildím mendilímnen Parça parça olırsam Vazgéçmem men dilímnen Türkoġlı Türkman menem Asılsam men dilímnen Bir incísi Parıldar bir incísi Bin dilden konışırsav Türk dilí biríncísí (Muhsin Ardeş) Bu menim düz dilímnen Uydırram söz dilímnen ‘Izrayıl’a can verrem Ölendem öz dilínmen Alışsın Kíbrít vır mum alışsın9 10. değişmem 11. kalemden 9. yansın 30 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Ay géttí ilím kaldı Altında kílím kaldı Kırdılar kol kanatım Hamd ossın dilím kaldı. (Cumhur Kerküklü) 8. Mustafa Kemal Atatürk’e duyulan sevgi ve hayranlığı dile getiren mâni ve hoyratlar: Irak Türkleri, anavatan Türkiye’nin istiklâlini temin eden Mustafa Kemal Atatürk’e duydukları sevgi ve hayranlığı da hoyrat ve manilerinde seslendirmekten geri kalmamışlardır. Türkiye’de, Cumhuriyet’in kurucusunu putlaştıran şiir anlayışı Türk şiirinin klâsikleri arasına bir Atatürk şiiri kazandıramamıştır; oysa Irak Türkleri bir kurtuluş kahramanı olarak gördükleri, içinde bulundukları esaretten bir gün kendilerini de kurtaracağını ümit ettikleri Mustafa Kemal’i çok daha samimi duygularla yad etmiş, kendi şiir gelenekleri içinde Mustafa Kemal sevgisini aşağıdaki dörtlüklerde seslendirmişlerdir: Kemal başa Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Önder SAATÇİ [email protected] Taç koymış Kemal başa Türklerin qere baxtın Aġ etti Kemal Paşa (Mustafa Gökkaya) ġ: art damak g’si )(غ Kemal derdi Bende var kemal derdi İstiqlâl bir gül idi Onu da Kemal derdi (Mustafa Gökkaya) q: art damak k’si ( )ق13 í: kapalı i (ı-i arası ses) ’: Arapça عsesi x: hırıltılı h ()خ KAYNAKLAR: Demirci, Nefi, Mum Kimin Yanan Kerkük, Kıraçlı yayınları, İstanbul 1976. Demirci, Nefi, Kerkük Sönmeyen Ateş Dinmeyen Hasret(2. baskı), Ural yayınları, İstanbul 2011. Ata den Kim vérípti ata den12 Türkler yétim degíller Biz yétímiġ Ata’dan Kemal için Gül çiçek Kemal için Bugün ‘âlem kan aġlar Mustafa Kemal için Hürmüzlü, Erşat, Kerkük Hoyratlarında ve Manilerinde Türklük Şuuru, Türk Kültürü, Sayı: 62, s. 113-120. Kaya, Doğan, Anonim Halk Şiiri(2. baskı), Akçağ yayınları, Ankara 2004. Küzeci, Şemsettin, Kerkük Demek Hoyrat Demektir, Kerkük, Sayı: 12(Ocak 2007), 26-29. Yana kaldıx Tutıştıx yana kaldıx Gerdí ölím perdesin Ata’dan, yana kaldıx Irak Türkleri tarih boyunca millî kimliklerini muhafaza ederek bugünlere gelmiş Türk milletinin Irak coğrafyasına uzanan bir koludur. Bu Türk topluluğunun millî varlığının korunmasında edebiyatın yeri pek önemlidir. Bu yazıda verilen örnekler de göstermektedir ki Irak Türkleri, dünden bugüne, yaşadıkları millî heyecan ve felâketleri çeşitli edebî türlerde olduğu gibi, halk edebiyatımızın bu yöredeki en güçlü dalı olan hoyrat ve mânilerde de en ileri ölçülerde dile getirmişlerdir. Aslında, Kerkük ve çevresinde düğün, bayram, mevlüt, bağbahçe, çarşı-pazar, müzikli eğlence meclisleri, ev ortamları gibi, hayatın her anına nüfuz eden hoyrat çağırma ve okuma geleneği Kerküklüler için hayatı tanıdıkları, toplumla kaynaştıkları ve millî kimliklerini buldukları büyük ve köklü bir mekteptir. Tarih boyunca bu kültür manzumesinden beslenen Irak Türkleri için hoyrat ve mâniler aynı zamanda bir millî hafızadır. Bugün dahi çok canlı bir şekilde hayatiyetini sürdüren hoyrat geleneği daha uzun yıllar Irak Türklüğünü ayakta tutacak en önemli kültür kaynağı olacaktır. İşaretler: Mahdi, Sarmed, Kerkük Hoyratları ve İcrası, Hacettepe Üniversitesinde sunulmuş yüksek lisans tezi, Ankara 2010. Nakip, Mahir, Kerkük Türk Halk Müziği, Atatürk Kültür Merkezi yayınları, Ankara 2009. Paşayev, Gazanfer, Irak Türkmen Folkloru, Kerkük Vakfı yayınları, İstanbul 1998. Rejioğlu, Abdulhakim Mustafa, Kerkük’ün Sesi Hoyrat, Kardaşlık 7/1-2( Mayıs- Haziran 1967), s. 2829. (ÖS) Saatçi, Önder, Irak Türkmen Eğitiminin Kronolojisi, Kardaşlık, Sayı: 54(Nisan-Haziran 2012), s. 16-18. Saatçi, Suphi, Kerkük’ten Yükselen Ses, Kerkük, Sayı: 4(Mayıs 1998), s. 24-26. Saatçi, Suphi, Türkmen Dağarcığı(Konumuz Siyasî Hoyratlar), Kardaşlık, Sayı: 22 (Nisan– Haziran 2004), s. 30-31. Saatçi, Suphi, Hasretin Adı Kerkük, 2. baskı, Ötüken yayınları, İstanbul 2006. Saatçi, Suphi, Kerkük’ün Sesi Abdulvahit Küzecioğlu, Kerkük Vakfı yayınları, İstanbul 2012. Terzibaşı, Ata, Kerkük Hoyratları ve Manileri, Ötüken yayınları, İstanbul 1975. Terzibaşı, Ata, Hoyratlarımızda Siyasî Olaylar, Kardaşlık, Sayı: 20 (Ekim-Aralık 2003), s. 14-15. Tuzlu, Sermet, Hoyratın Tanımı ve Sosyo-Kültürel İşlevleri, Kardaşlık, sayı: 51, (Temmuz-Eylül 2011), s.41- 42. 13. Bu ses Kerkük ağzında, kalın sesli harflerin önünde d ima kullanılır. Ancak biz bu yazıda okumayı güçleştirmemek için işareti ince sesli harflerin önünde ve çok sınırlı sayıdaki kelimede kullandık. é: kapalı e (e-i arası ses) 12. yem KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ḥ: Arapça حsesi Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 31 Nazım TERZİOĞLU [email protected] Mustafa Gökkaya’da Çeşitli Şahsiyetler Binbaşı Hidayet Arslan (1910-1958) kalp krizi geçirmiş ve hayatını kaybetmiştir. Bunun üzerine galeyana gelen Kerkük halkı büyük bir üzüntü yaşamıştır.1 Hidayet Arslan’ın ardından Mehmet Sadık ve Ali Marufoğlu gibi birçok şair mersiye yazmıştır. Mustafa Gökkaya da Arslan’ın ölümünün kırkıncı gününde hemşerilerini şu mısralarla teselli etmiştir: Girmi beş Ekim ayı Bizlerden aldı payı Göziv yum ebedi yat Qumandan Beg Hidayet Irak Türkmen halk edebiyatının yirminci yüzyılda yetişmiş en kıymetli halk şairi, hiç şüphesiz Mustafa Gökkaya’dır. 1911 Kerkük doğumlu olan şair, hayatının sonuna (18 Mart 1983) kadar Kerkük’te yaşamış ve ömrünü hemşerileri arasında tamamlamıştır. Halk şiirine gönül veren Gökkaya, Kerkük ağzı ile akıcı bir üslup ve eda ile yüzlerce dörtlük yazmıştır. Toplumunun her kesimi ile görüşen ve soruşan şair, kendisi de bir halk insanı olduğu için, Türkmen halkının her sorunu ile ilgilenmiştir. Gökkaya yalnız doğduğu, yaşadığı, ilham kaynağı olan şehir Kerkük’ün sevgisiyle kalmamış, bu şehirde yaşayan, aynı kaderi paylaştığı hemşerilerini de çok sevmiş, onlarla gülüp onlarla ağlamıştır. Şair, Kerkük’ün bazı ileri gelen şahsiyetlerinin ölümünden çokça etkilenmiş, üzüntüsünü ağıt yakmakla gidermeye çalışmıştır. 1959 da vuku bulan Kerkük Katliamının meydana gelmesinden bir yıl öncesinde, Kerkük’te vuku bulan olaylardan ve yükselen siyasi tansiyondan dolayı, Garnizon Komutanı 32 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Ehl-i Kerkük ağlavın Gözyaşları çağlavın Bir dünya bir qıyamet İlahî ver hidayet Ayrıca başka bir dörtlükte Gökkaya, Hidayet Arsaln’a şöyle seslenmiştir: Paslan qılıncım paslan Sehebiv ölib yaslan Orduda ele géçmez Seniv kimin bir aslan2 14 Temmuz 1959’da Kerkük Türkmenlerine karşı komünistlerin işbirliğiyle yapılan korkunç “Kerkük Katliamı” şairimizde onmaz yaralar açmış, uzun zaman derin etkiler bırakmıştır. Şehit edilenler arasında 12 yaşında Türkmen kızı Emel Muhtar Fuat’ın da bulunduğu bu olayda “Şehitler Kervanı”na katılan bütün hemşerilerinin isimleri tek tek dörtlüklerle anılmıştır. Aşağıdaki dörtlükle başlayan bu manzumenin tamamı yanda verilmiştir. ‘Ata Beg’in özine Hayranıydıx gözine Can vérdi baş egmedi Namerdlerin sözine 1. Olayla ilgili olarak bkz: Beşir gazetesi (Hidayet Arslan özel sayısı) 9 Aralık 1958, Sayı 12; Suphi Saatçi, Tarihi Gelişim İçinde Irak’ta Türk Varlığı, İstanbul, 1996, sayfa 210- 213. 2. Arslan’ın Arkasından Hoyratlar, Beşir gazetesi (Hidayet Arslan özel sayısı), 9 Aralık 1958, sayı 12, s. 5. Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Nazım TERZİOĞLU [email protected] Mustafa Gökkaya, Irak’ta XX. yüzyıl Türkmen şairleri arasında eski şiir geleneğini sürdüren ve en çok tarih düşürerek mersiye şiirleri yazan Kerkük’ün milli şairi Mehmet Sadık (1891-1967) için hayıflanmıştır. Gökkaya, özellikle evlenmeyen, ömür boyu yalnız yaşayan, dolayısıyla ardından saçını başını yolacak hiç bir kimsesi bulunmayan şaire hitaben “Ölmeyen Sadık” başlığı ile bir ağıt yazmıştır: Sadıq ölmez ölmedi Kimseyle mal bölmedi Cenaze arxasınca Kimse saçın yolmadı ................. Ne év qoydıv ne évlat Ne mal qoydıv ne devlet Eseriv besti bize Demir yürek sert polat Edebiyatımızda, Yusuf Has Hâcib ve Ahmed-i Yesevi’den bu yana Türk şairlerinin gönüllerinde “Âlemlere Rahmet olmak üzere gönderilen” Peygamber Efendimizin sevgisi ayrı bir yer tutmaktadır. Özellikle divan şairlerinin, Peygamber Efendimize övgü amacıyla en çok kaleme aldıkları Naatlar ve kutlu doğum gününe yazdıkları Mevlit manzumeleri, bu sevginin bir göstergesi olsa gerek. Mustafa Gökkaya da “Mevlit” münasebetiyle yazdığı manzumede Peygamber Efendimize karşı derin sevgi beslendiğini göstermekte, onu “Server, Nur, Habib, Yar, Gül” olarak görmekte, ona sığınıp ümmetine şefaat dilemektedir: Bu günde Enver oldı Dünya münevver oldı Ümmetinin ışığı Hazreti server oldı .............. Habibin hürmetine Rahmeyle ümmetine İlahi ‘affét bizi Sığındığ ‘izzetine Türk-İslam âleminin medar-ı iftiharı olan Sultan Mehmet Fatih’i İstanbul’un 500. yıl dönümü münasebeti için yazdığı Fetih Hoyrat ve Manileri’nde şair, Ata’sına kurtarıcı gözüyle bakar: Bir ata Aslan binip bir ata Yurdını xılas etti3 Evvel Allah bir Ata4 3. Kurtardı 4. Enver Yakuboğlu, “Fetih Hoyratları [Mustafa Gökkaya]”, KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk hakkında “Atatürk’ün anıt kabri” adına destan nitelliğinde yazdığı dörtlükler arasından ne yazık ki sadece bu hoyrata ulaşabildik: Atam bugün Hazinem Ata’m bugün İsterdim Anıt Qebre Özimi atam5 bugün6 Mustafa Gökkaya şiire, şiir denemelerini yazıya dökmeden önce iş arkadaşları Mehmet Nuri Kayacı ile Usta İsmail haklarında irticalen söylediği mizahi toplumsal manzumelerle başlamıştır: Usta Mehemet Nürü (Nuri) Qodığları sürü sürü Çoğı xurda azı iri Üçi öli biri diri Medar eder ya Resulullah7 Her evlat için hayatta en değerli varlıklardan biri şüphesiz annedir. Anneler, evlatlarına başta manevi, maddi destek veren kişilerdir. Anne hicranını yaşayan insanların yüreklerinde annesizlik hasretini, acısını hissetmemeleri mümkün değildir. Gökkaya, annesi Hamdiye Hanım (1880-1971)’ın kaybıyla “Anamın Ölümüne” yazdığı şiirinde hasretini, çaresizliğini şöyle dile getirmiştir: Geceler yatabilmem Gözyaşım tutabilmem Gündizler hıçqırıqdan Adımım atabilmem Düz gédip hata bilmem Aldığım satabilmem İştahım yox yemeğe Qatuğım qatabilmem Dost ve arkadaşlarını çok seven Gökkaya, ara sıra onları dörtlüklerle taltif etmiştir. Bunlardan biri şairin son nefesine kadar başında olan Kerküklü ses sanatçısı Dr. Talat Sönmez’e imzaladığı “Kozağ” kitabını, şu güzelim dörtlük eşliğinde ithaf etmiştir: Sevgili Tal‘at Sönmez Dediği sözden dönmez Gögde azgın kuş kimin Her geldi dala qonmaz Türk Sanatı, Yıl 1, Sayı 11, Haziran 1953, s. 4. 5. Atıyım 6. Enver Yakupoğlu, “Irak Halk Şairlerinden Mustafa Gökk ya”, Türk Sanatı, Yıl 3, Sayı 36, Haziran 1955, s. 21 7. Ata Terzibaşı, Kerkük Şairleri, Kerkük, 2004, s. 54 Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 33 Şehitler Kervanı Ya İbrahim Ramazan Qır orıc oldı ezan Év uşağ iftar gözler Bele yazıptı yazan Bir yıldız var bir ayçı Bir ox olıb bir yayçı Sinesi serend oldı Meşhurdı Züheyr Çayçı 34 ‘Ata Beg’in özine Hayranıydıh gözine Can verdi baş egmedi Namerdlerin sözine Şehid oldı Seyid Ğeni Axtarram tapmam onı Kimin qarnında qaldı Kerkük oğlunun qanı İhsan Beg qardaşımız Axıttı gözyaşımız Ahımız ‘arşa çıxtı Qereltti dağ daşımız Muxtar Fuad sen ağla Üregive daş bağla Sesiv qaldır eşidex Cihan cigerin dağla Fahreddinoğlu Cahit Yarab özivsen şahit Bu rütbeye erişmez Nanca çalışsa zahit Muxtar bu yol ne yoldı Gözlerim qannan doldı Cihat Nihat küçük qız ‘Aceb bular ne oldu Hüsén Beg oğlı Qasım Çağırram çıxmaz sesim Meni qere basıptı Kimde teb’emi kesim Şakir çeyxanav hoştı Qeynedi qoruv coştı Şehitliğin şarabı Haq yolında ne hoştı Nureddin ‘Aziz ‘Attar Setr éyle sen ya Settar Sene bu zulmı éden Türbede néce yatar Fethullah ne oldı sene Harda bulandıv qana Babam Yunus görseydi Zâlımlar n’étti mene KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Kemal ‘Abdissemed’i ‘Aceb qilinc qemedi Parçalıyıp attılar Qızıl ollam démedi Ey Selahddin Avçı Çahmağ olıptı qavçı Mehemed’le quş kimin Xalq oldıvız bu davçı Hasib ‘Ali Kéçeni Çevirdiler géçeni Allah Cennet’e yollar Bu şerbetten içeni Çağırram Hacı Necim’i Qaldır köçeğ cécimi Dabban qaldır qaçağın Geldi şeytan recimi Sen baba neye daldıv Ne satısan ne aldıv Ağlısan göz silmeden Sıddıq’ım harda qaldıv ‘Adil ‘Abdülmecid’indi Bu ne vicdan ne dindi Yarabbi bu zulma bax Yer gök ağlırı indi Xıdıroğlu ‘Osman’a Kimse vérmez ses mene Dad éttim feryad éttim Sesim çıxtı âsmana Fatih Yünüs neşe’eli Sen Türkmensen hebeli Parçalıyıb attılar Ne baş qaldı ne eli Şofer ‘Abdulla Ahmet Rühüve yüz bin rehmet Bir beşer can vérende Hiç görüp bele zehmet? Enver ‘Abbas yanıva Kimler qıydı canıva Ceddenin boy boyınca Bulandıv al qanıva Ya Seyyid Abdulxalıq Beli sübhanü’l-xalıq Bu zulmı kim görüptı Sen gördiv bize layıq Kâzım ‘Abbas’tı Bektaş Gözlerden ahıttıv yaş Bu zulma kim dayanı Ne dağ dayanı ne daş Bilmem ‘Ali Beg hanı Serend oldı hep canı Sürükliyib astılar Her yerden axtı qanı Cum’a Qenber vay sene Bulandıv qızıl qana Ehletiv ataşlarda Qaldılar yana yana Mustafa GÖKKAYA KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 35 Külliyat-I Haşim Nahid: Hikâyeler Sadeleştiren ve Hazırlayan: Veysel ERGİN* Çöl Hayatı - Süheyl ile Leyla Kıymetli Kardaşlık okuyucuları........ Dergimizin bu sayısında da, Haşim Nahit Erbil’in hikâyelerinden birini Latin harflerine aktararak neşretmeye devam ediyoruz. Haşim Nahit Erbil, birçok sanatkâr tarafından kaleme alınsa da, hemşerisi Fuzuli’nin kaleminden adeta ölümsüzleşen bir aşk serencamesini öyküleştiriyor: Leyla ile Mecnun. Arap edebiyatının bu muhteşem aşk hikâyesi, Haşim Nahit Erbil’in kaleminden, bakın nasıl dökülüvermiş satırlara… Çöl Hayatı - Süheyl ile Leyla1 Gecenin serin nefhâlarıyla (havasıyla) soğumuş olan çölün esmer kumları üstünde, uzaktan iki siyah noktaya benzeyen Süheyl ile Leyla yan yana geliyorlardı. Semâ, her tarafı muallakât elmasıyla tersî edilen (süslenen) açık havaî tül renginde bir çadır gibi geniş, pâyânsız eteklerini ufuklara salmıştı. Çöl, üstünde ışıldayan yıldızların ince huzmelerinden işlenmiş birinci şebîkesi altında nâ-mütenâhi imtidâd ediyordu. Sanki bütün kesâfeti, çölün o gündüzün kumları ısıtan cehennemî harâretiyle gece, bir sis-i huffet ve şeffâfiyetiyle mürâî idi. Bütün bu boşluğu dolduran münevver bir zıll-ı rüya içinde, sade bu iki siyah nokta, bir kâbus gibi, çölün gîrân-âb sükûnunda hareket ediyordu. Bazen Leyla’nın meşlehini, başörtüsü düzeltirken altın bileziklerinin şakırtı, bazen Süheyl’in gümüş nalçalı çizmesiyle üzengisinin tıkırtısı; bu kadar derin olan sükûnun âsâbına gizli râşeler, çölün umk-ı hüviyetine kadar seyelân eden râşeler veriyordu. Süheyl, bir defa başını gökyüzüne kaldırarak: -Leylâ, dedi, artık fecr zamanı yaklaşıyor! Leyla, iniltiye benzeyen bir sesle “Evet” demek istedi. Sonra yine sustular. Ve gunûde ruh-ı bâdiyenin derîçe-i âbgâhını fiskeleyen muttarid, boğuk hışırtılı adımlarla çölün sadef kumlarını çiğneyen bu iki gece vârisi ilerlediler. 1. Küçük Hikâye: Çöl Hayatı -Süheyl ile Leyla-, Servet-i Fünun, S: 1056, 9 Şubat 1328, s. 368-371. * Gazi Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı Doktora öğrencisi 36 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Fecrin yaklaştığını istikşâf eden Süheyl, hissediyordu ki bu gecenin esrarlı perdesi arkasında gizlenmiş, kendisine benzeyen bir sâhife-i cidâl var. Bu his ona bütün bu çöllerde yaşamış, ölmüş neslinin şimdiye kadar beyninde birer iz bırakan hesapsız dâstânlardan geldi: Şimdi gecenin karanlıkları içinde gizlenen ayak izlerini, ihtimâl şafak söktükten sonra, o daima hâileler içine atılmak isteyen kanlı gözler takip edecek! Bu ihtimâl karşısında gurûrunu âsîleştiren tehevvür ve tecellüdle atını dizginlerini kuvvetle çekerek kumların göğsünde daha kavî ve derin ayak izlerini nakş ve tesbit etti. Ve bu sadmeden korkulu bir lerzişle ürken Leylâ’ya dedi ki: -Rıh “Bu, atının ismidir.” galiba koşmak, sıçramak istiyor. Filhakikâ Rıh, bir kem darbesiyle şimdi isyân ederek çölün havâ-yı sükûnunu yarıp geçecek kuvvetinin tazyik ettiği uzlâtı içinde kopan aks-i sadmesi gibi tepiniyor; hırçın, sert bacaklarının keskin tırnaklarını kumlara gömüyordu. Süheyl, bu pâyânsız çöllerin ba’d ve mehâlikine hükümrân olan atının erîke-i inkîyad ve ihtişâmına da şimdi daha kavî, daha mutmâin idi: İki kabilenin arasındaki kan sellerinin fethâsını açacak mezrânın ucunda; şimdi yanında bâdiyenin en kahraman bir şehsuvâri gibi semt-i merâmına sükût ve garâm ile atını süren Leylâ’nın altınlara müstağrak bileklerinin kuvveti vardı. Birdenbire boğazını yakıp kavuran bir harâretle: -Leylâ, dedi, senin için ölmek bile azdır! O, mukâbele etti: -Selâmetle ol, ey “vadi”nin kahramânı! “Vadi!” Bu tek kelime, Süheyl’in ufk-ı hayalinde bütün girdaplarıyla, haymeleriyle, kan ve silahlarıyla iki sene evvelki harb ve zafer sahası irtisâm etti. Leylâ, onu böyle taktir ederken, sesinin edâ-yı şirîninden sarıp okşayıcı bir hazla bir seyyâlenin kendi cismâniyetine akarak kaynaştığını duyuyordu. Sanki o, yıldırım sesiyle kişneyerek sıçrayan ve kuduran haşrî atların köpürmesi gibi, şimdi bu alevlenmiş varlığında azgın, ısırıcı bir tazyîk, bir galeyân vardı. Leylâ’nın levend, nârin Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Külliyat-I Haşim Nahid: Hikâyeler Sadeleştiren ve Hazırlayan: Veysel ERGİN* kâmeti süt kaymağına benzeyen gerdanı ve ceylan gibi gözleriyle şimdi bu azgın bu ısırıcı tazyik ve galeyân içinde çırpınan kalbi arasına bir hâil girmişti: O hatırât-ı intikâm, ak saçlı adamların elsîne-i rivâyâtından kendini henüz tanımaya başlayan çocukların hafızasına intikâl eden iki kabilenin eski bir kan dâvâsı! Bu meş’ûm mâniâyı bütün servet ve sâmânıyla ortadan kaldıramayınca buna ancak kendi kanını muadil buldu ve kararını işte bu beyaz gecenin esrarlı âgûşuna tevdî etti. Fakat neredeyse Leylâ’nın efrâd-ı kabilesi bu hale muttali olacak, kendilerini takip edeceklerdi. Şimdi havf münceminde gümüşümsü bir baharın yavaş yavaş inkişafa başladığı çölde, göze görünmemezlikle beraber ruhu vecd ve hayrete ilkâ eden bir ittisâ belirdi. Gökyüzü gittikçe derinleşiyor ve yıldızlar bu derinleşen mâîlikler içinde süzülüyordu. Çölün gölgeli ve rüyalı muhitinde bir badiye-yi hayal gibi açılan fecr, Leylâ’nın muhit-i zıll ve sükûn içinde düşüncelere gömülen hüviyetini îkaz etti. âsâbına lerzeler verici bir haşyetle tâkât-şiken bir arzunun içinde cenkleştiği kalbinden, şimdi bu aydınlık, bütün bir gecenin ağırlığını, kasvetini silerek ona yüksek sütunlu bir çadırın ılık gölgesinde Süheyl’in vücudunu kemiklerine kadar sıkıştıran der-âgûşları addediyordu. Atlarına biraz mola vermek için indiler. Şark’tan boşanan bir şelâle-i erguvânın rîze-i safîr ve yâkutuyla üstüne nurdan burgâze işlenen gökyüzünün bu azâmetli güzelliği, çölün bu nâmütenâhi boşluğu içinde Süheyl ile karşı karşıya oturduğu dakika yoğunluğunu, korkularını unutan Leyla; bütün varlığında içini bayıltan meçhûl bir haz ve inşirâhın fıkırdadığını hissediyordu. Sanki boğazını şişirip yırtan gümbürtülerle ağzının köpüklerini havaya saçarak, arasından koştuğu çadırların ipini kopararak taşkın ve azgın hamlelerle üzerine saldıran erkeğinin önünde nihayet muzdarip ve mahmûm bir inkıyâdla kumların üstüne düşen dişi bir deve gibi, şimdi Leyla’nın ruhunda da inkiyâd ve teslimiyet vardı. Ve şimdi her ikisi de birbirinin gözünde kendi sükûnetlerine tehekküm eden, kanlarını ateşleyen bir şerârenin tutuştuğunu gördüler. Süheyl, hurcundan biraz kavrulmuş unla birkaç tane hurma aldı, Leyla’ya verdi; biraz da kendisi yedi. Kafalarını ufuklara doğru basiret ve tevehhüşle kaldıran iki at birden bire kişnediler, aynı zamanda onlar da başlarını hayvanlarının baktığı semte çevirdiler. Süheyl’in gözleri haddinden fazla açıldı ve şimşeklendi. Leyla’nın benzi uçmuştu. Dikkat ettikleri cepheden kum safhasıyla birleşen KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة siyah bir bulut yükselip geliyordu. Süheyl sade bir kelime söyledi: -Haydi! O çöl muhitinin bir hayatı, bir dâstânı, bir faciâyı bir hamlede tasvir eden böyle ne kadar çok tek kelimeleri var! Hemen atlarının kolonlarını çektiler, dizginlerini taktılar; her ikisi de bir hamlede atlarının üzerine sıçradılar. Leyla önde, Süheyl arkada; çölün boşluğunu yırtan bir şiddetle sanki uçuştular. Kum safhasıyla birleşen siyah bulut, muttasıl yükselip geliyordu. Sanki ummâk-ı coşanında Süheyl’in sık sık başını çevirten bir mıknatısı vardı. Bulut gittikçe yaklaşıyordu. O kadar ki küçük nehirlerin sevâhilinde nâbûd olduğu bir ummân gibi, bu iki süvârinin tozlarını geniş kanatlarının içine aldı. O zaman bir topun ağzından fışkıran siyah dumanların içinde muhib ve sessiz hevâ-yı nesîmiyi şak eden bir mermi gibi, yağız atlı bir süvâri tozların içinden sıyrılıp atıldı. Sonra birçok süvariler de aynı şiddetle atıldılar. Süheyl, arkasına dönerek düşmanlarını karşıladı. Artık kavga başlamıştı. Bu sıcak çöllerde masnû kahramanlıklar göstermek için ne o ba’d müsafâya hükümrân olan sâfîr tehtidâtına sığınılacak fennî ihtirâlar, ne tekâmül etmiş zekâların icâd ettiği harb huddâları hülâsa hiç, hiçbir şey yoktu. Orada yalnız insanların çıplak, yosunsuz, pervazlı kaya parçaları, hiçbir cihaz-ı zekâ ile teslih edilmemiş gayz ve vahşetinin bütün sertlik ve kabalığına belagât-ı tesâdümü görülürdü. Orada insaniyetin o ilk devre-i vahşetinde sîne-i tabiattan koparılmış cihazlar vardı: Bir sırığın ucuna geçirilmiş sivri bir bıçak, bir ağaç sopa iliştirilmiş bir parça demir; işte o kadar… Onların müdafaa kaleleri üryan sîneleri, fünûn-ı harbiyeleri bilek kuvvetiydi. Lâkin bu kuvve-i bileklerin üryân sîneler üstünde tarrakalar koparan hamleleri kadar bütün kabalık ve sanatsızlığıyla ruha korkunç ve azametli hisler veren hiçbir şey yoktur. Çölün gavr-ı sâmutunda kopan bu tarrakalara uzak ufukların velveledâr in’ikasâtı, kalbi havf ve haşyete ilkâ eden ne kadar fevk’ul-tabii bir heybet verir!.. Bir düşman süvarisinin cür’etkâr ayakları altında nöhvet ve namusu isyan eden bir kabile-i şeca’ânın, şimdi kafası kırılmış bir arslan tehevvürüyle kudurmuş varlığının sayhâ-yı cinneti, siyah bir bulut halindeki kum kasırgasını sarsıyor; kanlanmış gözlerinin ateşi, içinden naralar fışkıran ağızlarının beyaz köpüğü, o siyah bulutu zaman zaman şimşekliyordu. Süheyl, daima aynı Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 37 Külliyat-I Haşim Nahid: Hikâyeler Sadeleştiren ve Hazırlayan: Veysel ERGİN istikâmeti takib eden Leyla’ya ikide bir debr-i pervâz- şûrişiyle mülâki olarak kanına yeni bir seyyâle-i kuvvet akıtan bir kelime-i teşçî ile tekrar bu ufukları kaplayan fırtınanın içine saldırarak, cinnet-i aşkının bütün feverânlarıyla düşmanlarını kayırıp eziyordu. Güneş çoktan yükselmişti. Bir ziyâ bürkânının süyûl-ı sefidi mesafelere yayılıyor, uzak ufuklarda sallanan serap dalgalarının içinde irtisâm eden meçhûl beldeler, kızgın kumların ummân-ı bîpâyânına yıkılıp devriliyordu. Kuvvetli sarsıntılarla dağılmış siyah, uzun örgüleri atlarının ürpermiş yelesine karışan çöl kahramanlarının guryo savleti, yine birbirine karışan insan ve hayvan solukları, sıcaklığın tazyîk-i girânı altında inleyen bir hayat-ı gazviyenin bunaltıcı ve ağır hava-yı mütebâhiri, tıpkı dar, basık bir mağaranın içine sıkışamayarak mütezâid ve taşkın gümbürtülerle menfezini açan bir lav gibi sorgu-yı zelzelelerle kum girdabını yırtıp dağıtıyor ve birbirleriyle cenkleşip haykıran, saldıran, düşen naaşların üstüne toz tabakaları seriyordu. Ve çöl bir lehîb-i cehennemle tutuşup yanan sinesine şimdi aşk ile kuvvetin, gurur ile intikâmın akıttığı kan katrelerini mas ediyordu. Leylâ, baş döndürücü bir seyr-i hâfızla atını koştururken, bazen arkasından çalkalanıp gelen kasırganın içinden, ölümün bir mızrak ucu gibi keskin ve muntakim pençesi uzanıp tâ ensesine saplanıyor gibi haşyetle başını çeviriyor, bazen ecdâdının bütün vahşet ve iftirası kanında kaynaşarak -Süheyl’in gurûruna dokunmasa- bu mukip cenk u kıtâle katılmak istiyordu. Şimdi ellerine geçse kendisini bir köpek gibi boğazlayıp parçalayacak kabilesinin savlet-i intikâmı ile pençeleşen Süheyl için kalbi sızlayarak münacat ediyordu. Aradan asırlar kadar uzun bir zaman geçti… Ve sonra bir ba’d-ı mütevazinle daima arkasından çalkalanıp gelen fırtınanın şimdi bilâkis uzaklaştığını gördü. Gözlerine birdenbire inanamayarak hemen atının başını çevirdi, dikkatle baktı: Hiç şüphe yok, tehâcümler rıhlete başlamış, Süheyl ortadan kaybolmuştu. Aynı mühit-i cenk ve cidâlden perverde olmuş varlığında âni bir istihâle ile kadınlığını tahakküm eden bir his ve haşyenin derin ve samimi feverânlığıyla Süheyl’in intikâmını almaya koştu. Fakat çok geçmeden karşısında yırtılan dumanların içinden kendisine doğru gelen süvarinin Süheyl olduğunu tanıdı. Karşılaştıkları zaman neşâyid-i zaferini tegannî eden Süheyl ile karşılaştılar ve tekrar yollarına devam ettiler. Bir siyah dalga gibi kabarmış saçının tellerinde, kirpiklerinin ucunda, çıplak göğsünün kılların38 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة da kumların rîze-i rahşânı ışıldayan Süheyl, herc ü merc ve gubâr-âlûd (tozlu ve dağınık) kıyafetine korkunç bir mânâ-yı kable’t-tarih veren kan tutmuş gözlerini uzak ufuklarda gezdirerek, gâh mızrağını ve kollarını gâh bütün vücudunu sarsan o hâlâ durulmamış taşkınlığıyla Leyla’ya, deminki çarpışmalarının âheng-i mehâlikini inşâd ediyordu. Lakin birdenbire sesi gevşedi, çehresinde bir sarılık belirdi: Bunu fark eden Leyla, bir şitâb-ı perişânla ona yaklaştı. Hemen Süheyl’i kucaklayıp atından indirdi: Süheyl’in heybesinden macun gibi bir şey çıkararak insana korku veren yarasının ağzına ondan bir parçasını tıkadı. Şimdi Süheyl bîhoş bir halde kumların üstüne serilmişti. Başının ucunda bir vâz-ı tahassüs ve ızdırap ile soluyup tepinen atının ayakları altında kumlara serilmiş kahraman-ı aşkının mukattel ateşîni olan bu rikestenin pâyânsızlığı içinde, Leyla’nın nigâh-ı huşû ve cinneti; sâmit ve bî-şuûr ufuklarda bir sadme-i ye’s ve hüsranla kanatları kırılmış bir kelebek gibi, tekrar kumlara, şehid-i aşkının kanına boyanmış kumlara düşüyordu. Leyla’nın nigâh-ı huşû ve cinnetinin bir lehîb-i sûzanla tutuşmuş fezâ-yı berîninde şimdi bütün bu nâmütenâhiliğin dolduramayacağı bir boşluk ve bütün katarat-ı âsumanla sönmeyecek bir yangın vardı. Ăheng-i ihtizârında yırtılmış bir kalbin nevhâ-yı fecaât ve tazarrûunu inleyen sesiyle: -Süheyl! diye bağırdı. Bu ses, ıssız çöllerde hiçbir mâkes-i necât bulamayarak sönerken güneş, içinden kırmızı lavlar fışkıran ve degirmi bir kaya parçası gibi garba doğru yavaş yavaş sarkıyordu. Leyla, müstağrak-ı kahr ve zulmetle hep düşünüyordu: Bir çâre-i rehâ (çıkar yol) düşünmekle meşgul beyninde sanki meçhûl bir fikrin şişekleri çakmış gibi yerinden fırladı: Bir erkek kuvvet ve süratiyle Süheyl’in hareketsiz vücudunu atına yükledi; yularını gevşetti, kendisi de ata binerek onu takip etti: Kim bilir kaç kere pâmâl-ı zaferi olmuş bu ufuklara aşina olan at, gözüne kestirdiği bir istikâmeti tuttu, yürüdü. Ertesi gün bütün bu macerâ-yı hüviyetine nigehbân olan güneşin eş’âsı (ışığı) altında, yüksek mızrakların etrafını bir hâle-i müşe’şle (kalabalık) sardığı büyük bir çadırın altında Leyla’nın göğsüne dayanarak sergüzeştini nakl ve rivâyet eden Süheyl; bir halka teşekkül edecek surette oturan ihtiyarlarla ayakta duran gençleri, sükût ve heyecâna istimâ ediyordu (yöneltiyor). Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Kerkük’ten Havalanan Kuşlar Bu topraklar bizimdir bu dağlar bu bağ bahçeler Yağan yağmur esen yel üstümüzdeki gökyüzü Topraklarında doğduk kalesinde dolaştık bahçelerinde ağladık Kana kana sularını içtik yağmurunda yıkandık Cennette yaşadık hep birlikte cehennemleri Bolluklar içinde yaşadık yoksullukları Ne dostlar yitirdik ne canlar kaybettik Kaç ocak yıkıldı kaç çocuk yetim kaldı Yapraklar gibi dökülmedik dimdik ayakta kaldık Geri dönmedi gidenler ama hiç birini unutmadık Kerkük’ten kuşlar havalandı Anadolunun başı dumanlı dağlarında düşündü Azerbaycanın Hazar kıyılarında nefes aldı dinlendi Türkmenistan’ın çekik gözlü kızlarının elinden yemini yedi Kırım’ın sürğün analarının ağıtlarını ninni diyerek dallarda uyudu Kıbrıs kıyılarında martılarla kanat çırptı oynadı Konuk oldu Turan illerine Hatırlattı İsmail Gaspralı’nın sözlerini Dilde birlik, fikirde birlik iş’te birlik. Şimdi kim bilir hangi toprakların gökyüzünde Ağlama sen....ağlama Kerkük Yanma sen yanma sırası bizde Unutma Bir elin beş parmağı gibi kopamayız birbirimizden Birinin parmağı kesilse sızlar bütün eller Kerkük 17.5.1987 Selma MERDAN KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 39 Türkmen Albümünden Ziyat Akkoyunlu Rauf Denktaş ile. Ziyat Akkoyunlu çalışma masasında 40 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Editörün Seçtikleri Ziyat Akkoyunlu Barış Manço ile Ziyat Akkoyunlu yurtdışı gezisinde KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 41 KERKÜK VAKFI KERKÜK FOUNDATION QARDASHLIQ REVIEW OF CULTURE ART LITRERATURE AND FOLKLORE Year: 15 Issue: 58 April - June 2013 ISSN : 1302-2857 On behalf of the Kerkük Foundation Owner of the right and editor in Chief İzzettin KERKÜK Editor and Genel Coordinator Suphi SAATÇİ Correspondence Address P. O. Box 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL Tel. (0212) 584 00 75 Fax (0212) 584 00 76 www.kerkukvakfi.com www.kardaslik.org email: [email protected] Administrative Office Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı Huzur Apt. No: 1/1 Fındıkzade/İSTANBUL Representavtives Habib HÜRMÜZLÜ (Ankara) Timur TAŞ (İzmir) Ali İhsan NAQIB (ABD) Consulted by an Anditorial Referrence Counsul Prof. Dr. Ziyat AKKOYUNLU Prof. Dr. Yavuz AKPINAR Prof. Dr. Abdülhalik BAKIR Prof. Dr. Haşim KARPUZ Prof. Dr. Mahir NAKİP Prof. Dr. Suphi SAATÇİ Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU Prof. Dr. Abdüsselam ULUÇAM Editorial Board Kemal BEYATLI Kemal ÇAPRAZ Aydil EROL Erşat HÜRMÜZLÜ Habib HÜRMÜZLÜ İzzettin KERKÜK Mahir NAKİP Acar OKAN Ömer ÖZTÜRKMEN Suphi SAATÇİ Suphi SALT Contents Iraq and Flood Problems • Dr. Tuğba Evrim Maden / 43 Section in Turkish / 01-41 QARDASHLIQ Section in Arabic / 44-64 Published quarterly in Turkish, English, and Arabic by İzzettin Kerkük Culture and Research Foundation (Kerkük Fondation) Authors are responsible for the raticles and photographs published in this review. Articles and photographs published in the review may be used elsewhere by indicating the source 42 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان Dr. Tuğba Evrim Maden* [email protected] Iraq and Flood Problems While Iraq, the downstream neighbor of Turkey’s Euphrates and Tigris rivers, frequently form the agenda regarding water shortage, it has recently taken its place on the agenda with flood news. With precipitations occurring heavily in short periods and sudden and early snow melts taking place with rising temperature, floods have been observed in certain periods from the past to the present in the river basin of particularly the Euphrates and Tigris whose flow rate varies. While global climate change influence the precipitation regimes, it can also cause rapid snow melts and change the interval of the periods. Moreover, in Iraq, which has experienced long periods of war, water structures that have been damaged in terms of structure can also remain insufficient in storing flood waters. Floods in the Tigris River are seen between February-June while they are seen in March and July in the Euphrates. In “The Mail” newspaper dated 25 May 1929, the floods occurring in Iraq have been addressed and individuals living for many years in Baghdad have indicated that a great flood occurring in 1919 had threatened the capital city of Baghdad and that floods take place periodically in the river basins of the Tigris and Euphrates. From the information obtained from FAO2, the Tigris River, especially during periods of floods, can rise by 30 cm. per hour. While Iraq, experiencing flood problems, implement projects on water resources, in the early periods it had constructed dams for the purpose of controlling floods. Later on, energy and irrigation purposes have started coming to the fore in the construction of dams. It is also indicated that one of the purposes of the Tharthar Lake project in particular, whose construction had been completed in 1956, was to protect the capital of Baghdad from floods. The lake which allowed water flow from the Tigris River to the Euphrates in the 1970’s has been criticized for damaging the quality of water by creating salinity in the Euphrates River. While Iraq, experiencing flood problems, implement projects on water resources, in the early periods it had constructed dams for the purpose of controlling floods. Later on, energy and irrigation purposes have started coming to the fore in the construction of dams. In Iraq, which has a surface area of 438.320 km2, cultivated land exists in two regions. The first region is the mountainous regions and plateaus in Northern Iraq where there is plentiful of precipitation, while the * ORSAM Water Research Programme Specialist, KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ Yıl/Year 15 السنة second region consists of the irrigation lands existing in Baghdad and Ramadi along the shore of the Tigris and Euphrates rivers. Opposite to the north of Iraq, water being provided is not seasonally steady in the south and while floods originating from the Tigris particularly in the spring can be regarded as a benefit for producers of rice, it causes great harm to the products to be harvested in the summer and especially to the city of Baghdad. These floods also cause salinity in the soil. Soil salinity can only be prevented with water existing at the right time and at the right place. The great flood that took place in February 2006 caused create damages to the cities of Arbil, Duhok, Sulaymaniyah, Salahaddin, Tameem, Kirkuk, Diyala, Missan, Wasit and Kut in Iraq. In order for the damages to be compensated, the Organizations of the Red Cross and Red Crescent have gathered aid of approximately 1.3 million dollars. Since January this year, floods have occurred first in Southern Iraq and following it, since the beginning of this month, in the north of Iraq due to heavy precipitations. During the floods caused by precipitation that occurred the most heavily in the last 30 years and whose consequence had been experienced in the winter, the Tigris River has rose approximately 5 meters and the greatest flow since the last 50 years has been witnessed. Especially in the northern cities of Iraq, state of emergency has been declared against floods. In 230 villages situated in the regions of Wasit, Dhi Qar and Maysan, measures have been taken against the problem of floods that would occur as a result of heavy precipitations. According to information obtained from news sources, it has been learned that two small dams have collapsed due to the floods. Moreover, it has also been indicated that consolidation works are being performed in the dams against floods. Opening of drainage channels for the drainage of extreme flows formed in the Tigris and Euphrates rivers is also another piece of information that has been obtained. According to their hydrologic features, the rivers of Tigris and Euphrates can display great changes in their flow over the years. Throughout history, periods of great drought and great flood have been experienced in this basin and these processes have been felt the most intensively in Syria and Iraq. Actually, the dams, which have been exposed to Turkey’s constant criticisms, organize storages and the flows of the two rivers having unsteady flow in times of drought and flood in a way that would be beneficial to both Syria and Iraq. Sayı/Issue 58 العدد Nisan-Haziran/April-June 2013 حزيران- نيسان 43 فالح يازار اوغلو * مسرحية ( يمان فلك ) تاليف يلماز بك اوغلو واخراج زين العابدين كوبرلو . * مسرحية ( اليوم هو الخميس ) ومسرحية ( دوروشما ) تاليف عدنان صاري كهية . * مسرحية ( آت سيوه ن شارقلري ) تاليف نصرت مردان وإخراج هاشم زينل ،ومسرحية ( نفطنا لنا ) . * مسرحية ( وأخت واريكن ) تأليف احمد اوطرقجي وإخراج حسين علي غالب . وسجلت الفرقة عديدا من التمثيليات التلفزيونية منها ( :اوينباز عزة ،متين ،اوز ايتغمدي ) من تاليف احمد اوطرقجي ،اضافة الى تمثيلية ( المخرج الفاشل ،المعقول ) وعشرات من تمثيليات اإلذاعية . ونال قسم الدبكات الذي كان يقوده ياسين حميد أفندى أعجاب واستحسان الجمهور وكان يضم خيرة الشباب منهم ( :بهاءالدين سيوملي ، فؤاد باشا ،شمس الدين توركمن اوغلو ،نهايت جاللي ،يونس جمعة حمزه لي ) .. فكانت هذه الفرقة اضافة الى عملها الفني المميز ،كانت تؤدي عملها القومي من خالل اعمالها بتوعية الجماهير وتعريفها بالمشكالت التي كانت تعاني منها القومية التركمانية .. ونظرا لبروز ( فرقة نادي الثورة الرياضي للتمثيل والفلكلور التركماني ) فنياً وقوميا ًوشعبيا ً ،اخذت بعض الجهات في الدولة والحزب الحاكم تحسب لها الف حساب ،لذا صدر قرار من مجلس قيادة الثورة المنحل في عام 1978بحل الهيئة االداري للنادي الثورة الرياضي في كركوك وإعفاء أكثرية األعضاء من الهيئة االدارية وخاصة اعضاء الفرقة الفنية .. وشكلت هيئة ادارية جديدة للنادي والتي ضيقت الخناق على الفرقة الفنية مما اضطرت اعضاء الفرقة بترك النادي ومقرها وجميع ممتلكاتها في النادي.. نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 وفي عام 1994م عادت الفرقة الى مقرها القديم في نادي الثورة الرياضي لتقدم اعمال فنية لها ،حيث شارك الفرقة في ( مهرجان بابل الدولي ) بمشاركة مع نقابة فناني كركوك وقدمت اروع االغاني والدبكات الفلكلورية الشعبية ( الشباب والشابات ) وقدمت اعمال لمدة يومين على المسرح برئاسة يلماز بك اوغلو، وكان ابرز المشاركين في المهرجان كل من: (ايوب مياس ،محمد هاشم الصالحي ،شمس الدين توركمن اوغلو ،نهايت جاللي ،بهاءالدين سيوملي) . وقدمت الفرقة في منتصف التسعينيات اضخم حفلة فنية شهدها كركوك انذاك وعرضت لمدة اسبوع وعلى قاعة النشاط المدرسي.. وتوقفت هذه الفرقة عن تقديم اعمالها الفنية في عام 2000م نظرا ًلضغوطات االجهزة االمنية لبعض اعضاء الفرقة وتدخلها في نصوص المسرحيات وعليه توقفت الفرقة نهائياً عن تقديم اعمالها الفنية والمسرحية.. المصدر : * المعلومات الشخصية مع الصور التي ادلى بها االستاذ يلماز شكور بك اوغلو واالستاذ شمس الدين توركمن اوغلو العدد Sayı/Issue 58 السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / 44 فالح يازار اوغلو جالل صوده جي ) ،وقام اعضاء الفرقة ببناء مسرح صيفي في نادي الثورة الرياضي وكان لهذا المسرح الدور البارز في تقديم اعمالها من المسرحيات واألغاني والدبكات والكوره س .. تشكلت في الفرقة الفنية اقسام عديدة منها : 1ـ قسم المسرح برئاسة يلماز بك اوغلو . 2ـ قسم الموسيقى برئاسة جالل صوده جي . 3ـ قسم الدبكات برئاسة ياسين حميد افندي . 4ـ قسم الكوره س برئاسة عدنان صاري كهية ومحمد رؤوف . وسجلت الفرقة الفنية عديدا من األغاني في تلفزيون كركوك على سبيل المثال ال الحصر (اغنية دايي كوثر) و (اغنية فطمه خان) من تاليف احمد اوطرقجي وغناء عمر محمود، وبقيت هذه االغاني خالدة حتى الوقت الحاضر رغم مرور اكثر من اربعين عاماً عليها. وكانت الفرقة الموسيقية تتألف من ( : جالل صوده جي ،حميد صالح ،كمال شكرجي ،ناجي عوني ،عمر محمود ،محمد هاشم الصالحي ) اضافة الى المطربين محمد رؤوف 45 نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 العدد Sayı/Issue 58 ،ابراهيم رؤوف ،كامل رشيد ،فائق شفيق ، حلمي شن سه س ،محمد جامجي ،قاسم سه سي كوزه ل ) . وكان قسم المسرح من اهم اقسام الفرقة وكان يضم خيرة الفنانين المشهورين في ذلك الوقت ومازال البعض يعمل في هذا المجال . شاركت الفرقة في اول ايامها في ( مهرجان المسرح التركماني االول ) في /10تموز/ 1972م وقدمت مسرحية ( اوكسسوز ) تاليف وإخراج يلماز بك اوغلو .ومسرحية ( مواطن بال استمارة ) ترجمه الى التركمانية عدنان صاري كهية وإخراج عماد بهجت .. وشاركت الفرقة في ( مهرجان المسرح التركماني الثاني ) في /10تموز1973 /م وقدمت مسرحية ( االمالء ) ترجمة مولود طه قاياجي وإخراج غائب حيدر ،ومسرحية ( نايجن ..نجه ..كيميجن ) ترجمة احمد اوطرقجي وإخراج حسين علي غالب .. أشهر أعمال المسرحية للفرقة هي : * مسرحية ( بينده بير ) تاليف يلماز بك اوغلو وإخراج زين العابدين كوبرلو وعماد بهجت . السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / فالح يازار اوغلو نبذة تاريخية عن فرقة نادي الثورة الرياضي للتمثيل والفلكلور التركماني اثناء دراسة الطلبة التركمان في اكاديمية الفنون الجميلة ومعهد الفنون في بغداد في عام 1968م وهم كل من ( :حسين امين ،زين العابدين كوبرلو ،عماد بهجت ،حسين علي غالب ،عرفان صديق دايله ،يلماز شكور بك اوغلو ) ،تم تشكيل فرقة فنية للتمثيل سميت باسم (ينكي تمثيل طاخمي) اي (فرقة التمثيل الحديث) برئاسة الفنان فاضل حالق ،وقدمت اول اعمالها في االذاعة التركمانية ببغداد . وفي عام 1969م اندمجت (فرقة التمثيل الحديث) مع (فرقة مسرح كركوك الحديث) الذي كان برئاسة الفنان تحسين شعبان ،لتكون فرقة (بابا كركر للتمثيل) في نادي الثورة الرياضي.. وقدمت هذه الفرقة عديدا من المسرحيات من تاليف وإخراج الفنان تحسين شعبان منها مسرحية (غيولر باده سي) و (اللتي الليغ) ثم سجلت تمثيليتين في تلفزيون كركوك (قدر الدي ياباركن) تاليف تحسين شعبان ،وثم سجلت مسلسلة تلفزيونية (بينادوز عثمان) من تاليف حسين امين وإخراج يلماز بك اوغلو.. ثم اندمجت مع فرقة التمثيل مع فرقة موسيقية فأصبحت باسم (فرقة بابا كركر للتمثيل والفلكلور التركماني) وأصبحت فرقة متكاملة من جميع النواحي الفنية ،وقدمت عديدا من اعمالها على مسارح كركوك وبغداد والموصل وتلعفر منها : 1ـ مسرحية (شمندفر) تاليف نصرت مردان وإخراج تحسين شعبان . 2ـ مسرحية (طبيب المجانين) تاليف ياوز هرمزلي واخراج هاشم زينل . 3ـ مسرحية (الالمعقول) تاليف وإخراج نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 يلماز بك اوغلو .. إضافة إلى ماذكرناهم كان هناك عدد من الفنانين واألدباء التركمان في هذه الفرقة منهم على سبيل المثال ال الحصر ( :اكرم صابر كركوكلي ،فكرت كركوكلي ،عدنان اسماعيل ،جودت احمد باقر ،شمس الدين توركمن اوغلو ،جمال كركوكلو ) .. وفي عام 1972م مرت بعض الظروف القاهرة على الفرقة مما ادى الى انسحاب بعض االعضاء منها وانظم اعضاء اخرون اليها ،فأصبح اسم الفرقة بـ ( فرقة نادي الثورة الرياضي للتمثيل والفلكلور التركماني ) وتولى ادارة الفرقة األديب احمد اوطرقجي . ومن ابرز مؤسسي هذه الفرقة كل من : ( حسين علي غالب ،يلماز بك اوغلو ،ياسين حميد افندي ،غائب حيدر ،زين العابدين كوبرلو ،شمس الدين توركمن اوغلو ،عرفان صديق دايله ،عماد بهجت ،محمد رؤوف ، العدد Sayı/Issue 58 السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / 46 المدى برس /استانبول كبيراً ً محفوفاً بالمخاطر”. كول :الصحافيون التركمان واألتراك يحفاظون على وحدة العراق وشعبه إلى ذلك قال الرئيس التركي عبد اهلل كول، في كلمته التي ألقاها نيابة عنه كبير مستشاريه لشؤون الشرق األوسط ،ارشاد هورموزلو ،إن “الصحافيين التركمان يمثلون القومية الثالثة في العراق ويعكسون آمالها وطموحاتها باعتبارها جزءاً ال يتجزأ من العراق” ،مضيفاً أن “للتركمان دوراً في انتشار الثقافة اإلعالمية واحترام اآلخر”. وأوضح كول ،أن “الصحافيين التركمان في العراق يواصلون مع أخوتهم الصحافيين في تركيا العمل من أجل الحفاظ على وحدة العراق وشعبه” ،معرباً عن أمله أن “تفتح استضافة تركيا للمؤتمر ً آفاقا جديدة أمام تطور الصحافة التركمانية العراقية”. أردوغان :أمنيات لإلعالم العراقي والتركماني بالنجاح في ظل الجغرافيا الصعبة إما رئيس الوزراء التركي رجب طيب أردوغان ،فقد عبّر خالل رسالة وجهها إلى المؤتمر ،عن أمله بأن “تتحقق األهداف العامة للصحافة التركمانية العراقية بشكل يترجم إلى حقائق تالمس أرض الواقع” ،متمنياً لـ”منتسبي اإلعالم التركماني العراقي والمشاركين في هذا الجهد اإلعالمي من العراقيين أن ينجحوا بمهمتهم النبيلة في ظل الجغرافيا التي يعملون فيها”. وشدت جلسات المؤتمر العديد من الكلمات من صحافيين وسياسيين اتراك ،وإعالميين عراقيين، أكدت على ضرورة العمل من أجل الحريات الصحافية وإسهام اإلعالم في التطورات السياسية واالجتماعية الحاصلة في المنطقة. يذكر ّ أن المؤتمر الرابع للهيئة كان عقد في العاصمة التركية أنقرة ،في نيسان من العام 2011 الماضي .وكان وزير الدولة لشؤون المحافظات طورهان المفتي أعلن ،في الـ 16من أيار 2013 الحالي ،عن تخصيص مجلس الوزراء مبلغ ملياري دينار لشبكة األعالم العراقي إلطالق 47 نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 العدد Sayı/Issue 58 قناة فضائية ناطقة باللغة التركمانية ،واكد أن هذه خطوة لضمان حقوق التركمان “المسلوبة”، ودمجه بالمجتمع العراقي. وكان رئيس الحكومة العراقية نوري المالكي، وجه في الخامس من نيسان ،)2013بتأسيس فضائية تركمانية مستقلة ،مبينا أن القرار جاء بسبب “مصادرة” الصوت التركماني و”عدم إسماع همومهم ومشاكلهم من قبل بعض الفضائيات” ،كما أعلن وزير االتصاالت وكالة طورهان المفتي في الـ 4من نيسان ،2013موافقة الحكومة العراقية على إدخال اللغة التركمانية في خدمة الهاتف النقال في العراق”. ولدى التركمان فضائية هي (توركمن أيلي) وتتخذ من كركوك مركزا لها ولها مكاتب رئيسية ببغداد وأنقرة ،وهي تبث عبر القمرين نيل سات وتورك سات وتعتمد في بثها األحرف التركية. وكان مجلس النواب قرر مجلس في عام 2012 المنصرم ،اعتبار التركمان “المكون الثالث” في العراق وضمان “حقوقه الكاملة”. ويعاني المكون التركماني في العراق من هجمات مسلحة تستهدفه باستمرار ،وقد دعت الجبهة التركمانية العراقية ،في األول من نيسان ،)2013إلى عقد جلسة برلمانية خاصة يستضاف فيها رئيس الحكومة نوري المالكي والقادة األمنيين لعرض “المخاوف والمخاطر” التي تواجه التركمان في العراق” ،وفي حين بينت أن التركمان هم الطرف الوحيد الذي ال يوجد من يحميه برغم ما يتعرض له من استهدف شبه يومي ،حذرت من استمرار عدم سماع صوت المكون و”تهميش حقوقه” الدستورية وغياب التوازن األمني في ظل مخطط يراد منه “صهر التركمان وإجبارهم على الرحيل عن وطنهم” السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / المدى برس /استانبول الصحافيين التركمان المسؤولية القومية الكبرى للبدء فوراً بالتحضيرات الالزمة لذلك”. وقال مراسل (المدى برس) ،إن “المؤتمر شهد انتخاب هيئة جديدة للصحافة واإلعالم التركماني في العراق ضمت محمد هاشم الصالحي وكولزار البياتي وكورشاد جاوش اوغلو ودلشاد ترزي وشمس الدين كوزجي وعامر قره ناز وكونكور ياوز اصالن” ،مشيراً إلى أن “الهيئة الجديدة انتخبت شمس الدين كوزجي سكرتيراً عاماً لها”. وأضاف المراسل ،أن “المؤتمر شهد نقاشات عبّر خاللها الصحافيون العراقيون والعرب واألجانب عن خشيتهم من حالة االنفالت المعلوماتي التي يشهدها اإلعالم االلكتروني العربي” ،الفتاً إلى أنهم “أكدوا على ضرورة الحرص على الدور المحايد لإلعالم في ظل الصراع السياسي القائم في العراق خشية االنخراط فيه أو يكون جزءاً منه” ،وعلى أهمية تجاوز اإلعالم لتصريحات ومواقف السياسيين التي تشجع على التمييز القومي والطائفي”. اللجنة المنظمة :دعم نضال التركمان وقال عضو اللجنة المنظمة للمؤتمر شكران قاياجي ،في حديث إلى (المدى برس) ،إن “الهدف من عقد هذا المؤتمر يتمثل بوضع أسس للتعاون وتبادل اآلراء ووجهات النظر بشأن اإلعالم ودوره في تحقيق تطلعات الشعوب السيما العراق بعامة والتركماني بخاصة ودعم نضال التركمان بكل الوسائل السلمية وضمن إطار الديمقراطية” ،مبيناً أنه “يهدف أيضاً إلى التركيز على نشر المبادئ التي تحقق الحفاظ على وحدة تراب العراق وأمن مواطنيه واستقرارهم بعيداً عن كل أساليب القهر واالقصاء والتهميش”. وذكر قاياجي ،أن “هيئة الصحافة التركمانية ليست سلطة قضائية أو تنفيذية إنما هي مؤسسة تقدم المشورة وتطرح آراءها في القضايا المتعلقة باإلعالم التركماني بأشكاله كافة”. بياتلي :المسؤوليات متبادلة بين اإلعالم والدولة على صعيد متصل قال رئيس هيئة اإلعالم والصحافة التركمانية السابق ،كمال بياتلي ،في نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 كلمة له خالل المؤتمر ،إن “إعالم التركمان في العراق لم يصل بعد إلى المستوى المطلوب في التعبير عن طموحات ومصالح التركمان بخاصة والعراقيين بعامة” ،مشيراً إلى ّ أن “الهيئة تعمل بجد من أجل ايصال هذا اإلعالم إلى المعايير الدولية لإلعالم”. وأضاف بياتلي ،أن “الصحافة التركمانية العراقية تسعى إلى تجاوز الرقابة والتهميش المفروضين عليها من خالل محاوالت رفع صوتها إلسماعه إلى العالم كله عبر الحرية التي تناضل من أجلها” ،مستدركاً على “أال تصل هذه الحرية إلى حالة التمادي في مهاجمة اآلخر أو تحويل اإلعالم إلى ساحة صراع بين المتنافسين”. وأكد األمين العام لهيئة اإلعالم والصحافة التركمانية السابق ،على ضرورة “الحرص على الدور المحايد لإلعالم في ظل الصراع السياسي القائم في العراق حتى ال ينخرط في هذا النزاع أو يكون جزءاً منه” ،مشدداً على أهمية “تجاوز اإلعالم لتصريحات ومواقف السياسيين التي تشجع على التمييز القومي والطائفي ألن هناك مسؤوليات متبادلة بين اإلعالم والدولة يجب أن تتصف بالمسؤولية المتبادلة”. ودعا بياتلي“ ،السلطات العراقية إلى دعم الصحافيين التركمان وايجاد فرص عمل للخريجين التركمان الشباب بمجال اإلعالم في مؤسسات الدولة وافادتهم من المنح اإلعالمية للدراسات المتخصصة خارج العراق”. الالمي :الصحافي العراقي يقاتل من أجل ايصال المعلومات للعالم من جانبه أكد نقيب الصحافيين العراقيين ،مؤيد الالمي ،خالل المؤتمر ،على “عدم وجود إعالم محايد بمعنى الكلمة” ،وقال إن “العراق أصبح بعد التغيير سنة 2003يتمتع بمساحة إعالمية واسعة برغم المخاطر التي يتعرض لها الصحافيون الذين قتل منهم لحد اآلن حوالي .”370 وذكر الالمي ،أن “الصحافي العراقي يقاتل من أجل ايصال المعلومة والصورة إلى جميع المتلقين في العالم” ،عاداً أنه “يؤدي بذلك دوراً العدد Sayı/Issue 58 السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / 48 المدى برس /استانبول اإلعالم التركماني يختتم أعماله باسطنبول بمطالبة أعضائه بـ´الحيادية` في الصراع وإيقاف الهجمات ضد مناطق التركمان دعا المشاركون في المؤتمر الخامس لهيئة اإلعالم والصحافة التركمانية في العراق ،الذي اختتم ،اليوم االثنين ،في مدينة اسطنبول التركية، إلى ضمان حرية الصحافة والرأي والحفاظ على الدور المحايد لإلعالم في ظل الصراع السياسي القائم بالبالد ،وتأمين الضمان االجتماعي لعوائل شهداء الصحافة العراقية و”الحقوق” االجتماعية للصحافيين التركمان ،وتأمين أرواحهم وممتلكاتهم، مؤكدين على ضرورة اهتمام الحكومة العراقية واألمم المتحدة وتركيا بالموضوع من اجل ايقاف الهجمات ضد المناطق التركمانية بالعراق، واالهتمام بتعليم اللغة التركية في العراق. جاء ذلك في ختام أعمال المؤتمر الخامس لهيئة اإلعالم والصحافة التركمانية العراقية ،اليوم، بمدينة اسطنبول التركية ،الذي انطلقت أعماله في الـ 18من أيار 2013الحالي ،تحت شعار نحو المعلومة الصحيحة والتحليل الصائب) ،وحضرته (المدى برس). وقالت هيئة اإلعالم والصحافة التركمانية العراقية في بيانها الختامي ،الذي اطلعت عليه (المدى برس) ،إن “المؤتمر عقد بمشاركة نحو 100صحافي وإعالمي من مدن كركوك وأربيل والموصل وتلعفر وطوز خورماتو والتون ً فضال عن دول اذربيجان كوبري في العراق، والدنمارك وألمانيا وانكلترا والواليات المتحدة األميركية وفرنسا وسويسرا وكندا” ،مشيرة إلى أن “المشاركين فيه ناقشوا قضايا ومشاكل الصحافة التركمانية بأشكالها المرئية والمسموعة وااللكترونية ضمن محاور تضمنت تأثير الصحافة على السياسة ،وتأثير مواقع التواصل االجتماعي على المجتمع ،وأسس وخصائص األخبار والتعبير ً فضال الحر ،والصحافة التركمانية االلكترونية، 49 نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 العدد Sayı/Issue 58 عن مسؤولية الشباب في الصحافة والكتابات االلكترونية والصحافة المرئية والجمهور”. ودعا المؤتمر في بيانه الختامي ،إلى ضرورة “اتخاذ التدابير الالزمة لضمان حرية الصحافة والرأي من قبل الحكومة العراقية باعتبار أن الصحافة الحرة والرأي الحر من أعمدة التطور الديمقراطي وطالبوا بتوفير الضمان االجتماعي لعوائل وابناء شهداء الصحافة العراقية ومن ضمنها التركمانية ،والحقوق االجتماعية للصحافيين التركمان من قبل الدولة العراقية، وتأمين أرواحهم وممتلكاتهم مع توجيه انظار اإلعالم في تركيا والدول الناطقة باللغة التركية إلى معاناتهم”. وطالب المشاركون ،بحسب البيان ،بضرورة “االهتمام بتعليم ودراسة اللغة التركية مع تحديث أقسام اللغة واآلداب والصحافة واإلعالم بها في الجامعات العراقية ومنح األولوية للشباب التركمان وتحفيزهم للدراسة في أقسام الصحافة واإلعالم بالجامعات”. ً وأكد المشاركون ،وفقا للبيان ،على لزوم “اهتمام الحكومة العراقية واألمم المتحدة وتركيا بالموضوع من اجل إيقاف الهجمات ضد المناطق التركمانية داخل العراق بهدف تهجير قاطنيها من مناطق سكناهم” ،مبينين أن “ازدياد الهجمات المتكررة على التركمان في السنوات األخيرة، السيما بعد اشتداد النزاعات السياسية والعسكرية بين حكومة العراق المركزية والحكومة المحلية في شمال العراق ،كان ذا مغزى عميق”. ومن التوصيات األخرى للمؤتمر ،كما نقل البيان“ ،الدعوة إلقامة المؤتمرات المقبلة لهيئة الصحافة واإلعالم التركماني في أي بقعة من بقاع المناطق التركمانية في العراق” ،مع “تحمّيل السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ترجمة :احمد الهرمزي والشامل. -5تندب حقيقة انه بالرغم من احتواء الدستور لحقوق التركمان واالقليات االخرى التي ما زالت مبتلية بالعنف والتمييز الطائفي والعنصري. -6ندعو كل من حكومة العراق واقليم كردستان الستنكار الهجمات واجراء تحقيق شامل وسريع للهجمات االرهابية االخيرة في المنطقة ومن ضمنها االنفجار المميت في المسجد الشيعي في طوز خورماتو وجلب المسؤلين للعدالة. -7تدعو الحكومة العراقية وحكومة اقليم كردستان التخاذ خطوات فورية للحد من النزاع االقليمي في سهل نينوى واالعتراف بالتنوع المذهبي,الديني والحضاري للمنطقة والسماح لمواطنيه الختيار هويتهم,لغتهم ,دينهم وثقافاتهم بحرية. -8تدعو القوى السياسية الممثلين في البرلمان العراقي للمشاركة الحقيقيه والشاملة في حوار وطني يهدف ضمان حكم ديمقراطي وفعال بالعراق واحترام حقوق الفرد وكافة المواطنين العراقيين وحث الحكومة العراقية الجراء االحصاء الوطني والذي تم تأجيله الى ما النهاية من اجل تأكيد حجم التركمان واالقليات االخرى. -9تدعو الحكومة العراقية والقادة السياسية التخاذ االجراءات الالزمة لتوفير االمن وحماية كل مواطنين العراق عامة واالقليات الدينية والعرقية خاصة ,دعوات للحكومة لتجهيز وتقوية القوات االمنية والتقييد في تطبيق القانون وحسب المعايير الدولية. -10ترحب ببدء اعادة ترتيب وتأهيل البرامج لمراكز االعتقال والسجون حديثا وتحت سلطة وزارة العدل العراقية ونأمل انه هذا سيساعد على وقف التعذيب واالنفالت المنتشرة بالعراق والتي يأسى عليها من قبل منظمات حقوق االنسان. -11نندب المعدل العالي لالعدامات في نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 العراق مع تنفيذ حكم االعدام بعد جلسات غير عادلة وعلى اساس االعتراف الحاصل بالحجز ,نناشدالحكومة العراقية العالن قرار رسمي بتأجيل جميع االعدامات مع النظر في توقف عقوبة االعدام في المستقبل القريب. -12تؤكد على حاجة ضمان تنسيق العمل بين السلطات العراقية ومنظمات المساعدات الدولية لمساعدة االقليات وخلق ظروف مالئمة لضمان سالمتهم وكرامتهم خاصة مبادرة الحوار واالحترام المتبادل بين الجماعات الدينية والعرقية في العراق. -13تؤكد اهمية اهتمام برنامج القانون االوروبي للمساعدة في العراق بحقوق التركمان بصورة خاصة واالقليات االخرى بصورة عامة . -14تحث مجلس التعاون الذي اسس باتفاقية التعاون والمشاركة بين االتحاد االوربي والعراق واستخدامه كقناة لتوصيل المخاوف االوروبية للجهات العراقية حول وضعية االقليات الدينية والعرقية في العراق. -15تدعو المجتمع الدولي واالتحاد االوروبي لدعم الحكومة العراقية في تنظيم السالم,الحرية والعدالة في االنتخابات المحلية القادمة في ابريل. -16تدعو الرئيس لتوجيه القرار لنائب رئيس المفوضية ،الممثليه العليا التحاداالشؤون الخارجية و السياسة االمنية,المجلس ,المفوضية الممثل الخاص لحقوق االنسان لالتحاد االوربي و الحكومات والبرلمانات والدول االعضاء, ممثلي حكومة العراق في االتحاد االوروبي و حكومة اقليم كردستان واالمين العام لالمم المتحدة ومجلس حقوق االنسان لالمم المتحدة. العدد Sayı/Issue 58 السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / 50 ترجمة :احمد الهرمزي الذاتي ,االداري ,القومي والحضاري للمواطنين التركمان والكلدانين واالشورين والسريانين واالرمنين واالخرين في كردستان العراق ما داموا يمثلون االغلبية في المناطق التي يسكونها. ج – حيث انه في التاسع من ابريل 2012 البرلمان العراقي صادق على المفوضيه العليا لحقوق االنسان والتي ما تزال فعالة بشكل تام وهي تعتبر المفوضية المستقلة االولى في تاريخ البلد. د -حيث انه في الحوار السياسي مع االطراف العراقية ,البرلمان يركز على وضعية حقوق االنسان في العراق والتي ما زالت مركز اهتمام وتساؤالت خاصة ان الوضعية غير مرضية بالنسبه للجماعات الضعيفة ومنها االقليات. ه – حيث ان االتفاقية بين العراق واالتحاداالوربي وخاصة فقرتها لحقوق االنسان تؤكد ان الحوار السياسي ال بد ان يركز على حقوق االنسان وتقوية المؤسسات الديمقراطية. و -حيث ان العراق ولمدة طويلة هو وطن لمختلف االقليات الدينية والعرقية من ضمنها التركمان,المسيح,االكراد ,االرمن ,اليزيد, البهاء ,االشور ,اليهود ,الفلسطين وغيرهم. ز -حيث ان االقليات في العراق كانوا هدف لالجراءات التعسفية والتهميش وقل تمثيلهم في الحكومه العراقيه والمؤسسات لذلك قل عددهم في السنوات االخيرة حيث ان كثيرمنهم غادروا البالد والباقي أجبرعلى الرحيل الى مناطق اخرى من العراق. ح-حيث ان التركمان يمثلون المكون الرئيسي الثالث في العراق وهناك نزاع مستمر بين التركمان واالكراد في كركوك الغنية بالنفط والمصادر الطبيعيه االخرى .التركمان عرضة للهجمات والخطف من قبل القوات الكردية و العرب متطرفين و ان كل من السنة والشيعة التركمان استهدفوا على اساس طائفي. خ -حيث ان النزاع مستمر بين الحكومة المركزية واقليم كردستان وقد تأزمت بالوقت 51 نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 العدد Sayı/Issue 58 الحالي مما يؤثر سلبيا على الوضع االمني في المنطقة ويشكل خطورة على التعايش السلمي للجماعات العرقيه المختلفة من االكرادوالعرب والتركمان. ي-حيث ان باالضافة الى التوتر االقليمي شمال العراق هو ايضا هدف للهجمات الطائفية التي تستهدف سكانة الشيعة بصورة مستمرة من قبل السنة ,ففي 31ديسمبر ,قتل 39حاج اثناء االربعينية وفي 23يناير 2013هجوم على المسجد الشيعي في طوز خورماتو في صالح الدين في شمال العراق والتي هي منطقة نزاع بين حكومة العراق وحكومة اقليم كردستان والتي تضم نسبة كبيرة من التركمان والتي خلفت 42قتيل و 117جريح. ك-بالرغم من التحسن الملحوظ في الوضع االمني ,اال انه مستوى العنف يبقى عالي وبشكل غير مقبول في العراق مع التفجيرات واالطالقات التي تسجل يوميا .و استمرار التوتر والعنف ترك معظم العراقيين في شك بالمستقبل وجعلهم غير قادرين على تحسين التكامل االقتصادي واالجتماي الغلبية سكان العراق: فان البرلمان االوروبي: -1قلق الزدياد العنف ضد المدنيين خاصة بين السنة والشيعة وايضا الهجمات ضد الجماعات الضعيفة االقليات. -2نستنكر هجمات ال 23يناير ضد جنازة تركمان في طوز خورماتو لمواطن مدني اغتيل باليوم السابق والتي خلفت 42قتيل و 117جريح و 3فبراير االنفجار االنتحاري خارج مركز الشرطة بكركوك نتج عنه 30قتيل و 70جريح و 16ديسمبر حيث تم اختطاف معلمان تركمان وعذبو واحرقو احياء. -3نستنكر وبقوة كل هجمات االرهاب ونعزي اهل واصدقاء الشهداء والجرحى. -4تعبر عن قلق كبيرلموجة جديدة من انعدام االستقرار والعنف الطائفي في العراق والذي يهدد االنتخابات المحليه القادمة في 20ابريل وبالتالي الغاؤها يهدد فرص البناء الديمقراطي السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ترجمة :احمد الهرمزي قرار البرلمان االوروبي بشأن العراق محنة األقليات ،ومحنة التركمان في العراق على وجة الخصوص رقم القرار :ار اس بي 2013 /2562 البرلمان األوروبي، مع االخذ بنظر االعتبار القرارات السابقةبشأن العراق ،وال سيما القرار في 6نيسان 2006حول المجتمع اآلشوري و 25نوفمبر 2010فيما يتعلق بالهجمات ضد المسيحيين، مع مراعاة اتفاق الشراكة والتعاون بيناالتحاد األوروبي والدول األعضاء فيها ،من الجزء األول ،وجمهورية العراق ،من جهة أخرى ،وإلى القرار المؤرخ 17كانون الثاني عام 2013على الشراكة بين االتحاد األوروبي والعراق والتعاون االتفاق، مع مراعاة الورقة اللجنة اإلستراتيجيةالمشتركة مع العراق (،)2011-2013 مع مراعاة البيان الذي أدلت بة كاثريناشتون في 25بخصوص الهجمات االرهابية في العراق. مع مراعاة بيان كاثرين اشتون حولاالستهداف ضد التركمان في خالل مراسم وفاة في طوز خرماتو مع مراعاة اتفاقية العهد الدولي مع العراق،التي أطلقها األمين العام لألمم المتحدة بان كي مون ورئيس الوزراء العراقي نوري المالكي في عام ،2007والتي تتعهد “حماية الفقراء والفئات الضعيفة من الحرمان والجوع، بالنظر إلى ‘تقرير حقوق اإلنسان عنحقوق اإلنسان في العراق :يناير 2012يونيو، قدم باالشتراك مع بعثة األمم المتحدة للمساعدة في العراق (يونامي) والمفوضية في 19ديسمبر ،2012 مع مراعاة البيان الصحفي المرافق من قبلنيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 المفوض السامي لألمم المتحدة لحقوق اإلنسان نافي بيالي أن “عدد حاالت اإلعدام حتى اآلن في عام ،2012والطريقة التي تم االضطالع بها على دفعات كبيرة ،أمر خطير للغاية ،ال يمكن تبريره ،ويهدد بتقويض التقدم بجدية جزئية ومؤقتة على سيادة القانون في ‘العراق، مع مراعاة البيان الذي أدلى به األمين العاملألمم المتحدة بان كي مون من 25يناير 2013 يدين بشدة ‘الموجة األخيرة من الهجمات اإلرهابية في جميع أنحاء العراق ،والتي أسفرت عن مقتل مئات األشخاص ولم يقم العديد من الجرحى “، بالنظر إلى إعالن األمم المتحدة عام 1981بشأن القضاء على جميع أشكال التعصب والتمييز القائمين على أساس الدين أو المعتقد، بالنظر إلى العهد الدولي الخاصلعام والسياسية المدنية بالحقوق ،1966باعتبار العراق طرفا فيه، مع مراعاة القواعد )5( 122و )4( 110منالنظام الداخلي للبرلمان االوروبي. ا-حيث ان العراق مستمر في مواجهة تحديات سياسية و امنية و اقتصادية واجتماعية كبيرة في حين ان المشهد السياسي في البلد متهشم جدا و مبتلى بالعنف الذي اثر كثيرا على طموحات المشروعة للشعب العراقي بالسالم و الرفاهية والتحول الحقيقي للديمقراطية. ب –حيث ان الدستور العراقي يضمن المساواة بالقانون لكل مواطنيه اذ نصت الماده ( 125الحقوق االدارية,السياسية ,والثقافية و التعليمية )لمختلف القوميات مثل التركمان والكلدان واالشور وكافة القوميات االخرى و بينما الفقرة 31للدستورالقليم كردستان وهي قيد التنفيذ منذ 2009والتي ضمنت الحكم العدد Sayı/Issue 58 السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / 52 عباس جعفر اإلمامي ً سبيال للتقدم والوصول الى مستوى المجتمعات والدول الحضارية ال سبباً ُّ لتشتت الشعب وتمزق البالد. يعد نظاماً طبيعياً وإن النظام الديمقراطي الرشيد ُّ بالنسبة للعراق وشعبه ،ضمن دستور يضمن حقوق المكونات ،وينتفي منه نقاط الخلل والخالف التي ْ سببت مشاكل وأزمات سياسية وأمنية للدولة العراقية كما هو الحال في المرحلة االنتقالية للعملية السياسية الجارية في العراق منذ 2003م. يعتقد التركمان إن إجراء التعديالت في الدستور أمر ضروري إلنهاء الكثير األزمات التي حدثت في البالد ،ولتتمكن الدولة بناء ركائزها االدارية على أسس حضارية سليمة ،ولحفظ وحدة العراق أرضاً وشعباً ،من خالل التمسك بالنظام الديمقراطي بعيداً عن االحتراب الطائفي أو القومي ،والى التداول السلمي للسلطة. يدعو التركمان الحكومة االتحادية في بغداد الى تأصيل سياسة حسن الجوار مع جميع الدول األقليمية ،وتُ ُّ ماسة ،وعدم فسح عد ضرورة وطنية َّ ُحول العراق بوابة للصراعات األقليمية المجال لي َّ ً وتكون أرضه مسرحا للصراعات الدولية .إضافة الى األهمية القصوى لتوطيد عالقات الصداقة والتعاون مع بقية دول العالم. وبالنسبة لتطلعات أبناء القومية الكردية في العراق الذين يع ّدون مكوناً أساسياً من مكونات تطلعات مشروعة ،فمن الشعب العراقي هي ٍ المفروض أن تؤدي الى تقوية التضامن السياسي والفكري والثقافي في البالد .وأن الشعب الكردي في العراق له كامل الحق في إدارة شؤونه بنفسه موحد. ضمن عراق ٍّ حر ديمقراطي َّ تُ ُّ عد المنظمات واألحزاب التركمانية – الدينية ً والقومية -موازية للمنظمات واألحزاب العربية والكردية في العراق ،فال يحمل التركمان حالة من العداء القومي أو الطائفي تجاه أي طرف ،وال يسمحون ألنفسهم بالحط من قدر جهة من الجهات، وينتظرون بنفس الوقت من األطراف األخرى إحترام الشخصية التركمانية ،وتأييد حقوقهم لنيل تطلعاتهم القومية المشروعة الهادفة لحفظ وحدة العراق أرضاً وشعباً ،من خالل خدمة العراق 53 نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 العدد Sayı/Issue 58 في مناصب الدولة المختلفة بدءاً من مواقع القرار السياسي العليا. إن الحكومة االتحادية مطالبة اليوم بتفعيل إلغاء قرارات مجلس قيادة الثورة المنحل ،إضافة إلى حل مشكلة النزاعات الملكية ً حال جذرياً في المناطق التركمانية. ويتطلَّع التركمان الى بقاء كركوك وتوابعها محافظة غير منتظمة في أقليم ،او أن تكون إقليماً خاصاً ،ويتطلعون الى إرتقاء قضائي ( طوز خورماتو وتلعفر) الى محافظة كوحدة إدارية تطبيقاً للمواد الدستورية في حفظ الكيان التركماني وحقوقه ضمن وحدة العراق. وأخيراً ُّ أود االشارة الى بعض المنجزات التي تحققت للتركمان في العراق في العشر سنوات األخيرة ،وأنه لوال قيام النظام الديمقراطي (ولو بشكل متعثر) لما تمكن التركمان من حصول ولو واحد من هذه االنجازات والحقوق الطبيعية التالية: إقرار مجلس النواب العراقي بأن التركمان يشكلون القومية الثالثة في العراق بصورة رسمية ودستورية. إقرار مديرية الدراسة التركمانية في وزارة التربية العراقية. إلغاء قرارات لجنة شؤون الشمال حول األراضي التي تمت مصادرتها واالستيالء عليها من قبل النظام البعثي السابق. إقرار ميزانية مالية خاصة للمناطق التركمانية وإعمارها من جديد. تعيين وإعادة بعض الضباط المفصولين في أجهزة الدولة العراقية. ومن الطبيعي أن حصول المكونات المختلفة للمجتمع حقوقها الوطنية بشكل دستوري ورسمي يجعل المواطن يشعر باالنتماء الوطني ،إضافة الى شعوره باالطمئنان واالعتزاز بأن له وطن يحميه دستورياً وواقعياً وليست مجرد شعارات زمنية للمزايدات السياسية ،ومعه يستعد روحياً ونفسياً للتضحية من أجل سيادة هذا الوطن بكل ما أوتي من شهامة وإباء. السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / عباس جعفر اإلمامي وقعت الكثير من العمليات االرهابية في المناطق التركمانية المختلفة منذ سقوط النظام البعثين وأودت هذه العمليات لفقدان حياة اآلالف من التركمان األبرياء ،وخراب وتدمير المساكن واألسواق ،وأغلب هذه العمليات االرهابية إستهدفت مناطق ودور عبادة وشخصيات لشريحة معينة من التركمان ،وال مجال هنا لذكر التفاصيل. المبحث الثالث :الوضع السياسي والدستوري للتركمان في العراق نناقش هذا المبحث في ثالثة مطالب هي: المطلب األول :الحقوق السياسية للتركمان في الدساتير العراقية: لم يُذكر إسم التركمان ولو تلميحاً في كل الدساتير التي صدرت في العراق إال في الدستور الحالي. ففي الدستور العراقي الصادر في 21مايس 1925م يالحظ فقرات مهمة وبلغة قانونية صارمة بالنسبة لحقوق المواطن العراقي بشكل عام من دون ذكر إلسم قومية معينة ،فطبيعة الحال مثل هذه اللغة القانونية يشمل التركمان كما يشمل أبناء بقية المكونات للشعب العراقي .مع صيانة الحريات الشخصية لجميع سكان العراق. أما في الدستور الصادر في عام 1958م ألغى الحقوق القومية للتركمان ،مثبتاً الحقوق القومية للعرب واألكراد خاصة معتبراً إياهما الشركاء في الوطن العراقي دون غيرهما. وتبعه الدستور المؤقت الصادر في سنة 1963حيث أنكر الحقوق القومية للتركمان أيضاً، مقتصراً بالحقوق القومية للعرب واألكراد ال غير في العراق .كما ورد ذلك في المادة 19من الباب الثالث المُعن َون بـ«الحقوق والواجبات العامة». وأما الدستور المؤقت الصادر في 16تموز 1970م أنكر وبكل صراحة الوجود التركماني في العراق مع تلميح خجول لحقوق األقليات ،ونص ما جاء في المادة .5ب ( :يتكون الشعب العراقي من قوميتين رئيسيَّتين ،هما القومية العربية والقومية الكردية .ويقر هذا الدستور حقوق الشعب الكردي القومية .والحقوق المشروعة لالقليات كافة ضمن الوحدة العراقية). نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 وأما في الدستور الدائم الصادر في 15تشرين تم ذكر التركمان وحقوقهم األول 2005م لقد َّ الوطنية ألول مرة .وذكرت مصائبهم في ديباجة الدستور الذي ُّ يعد جز ًء منه وفق آراء فقهاء القانون. واعترف الدستور الدائم في المادة الثالثة منه بوجود جميع مكونات الشعب العراقي. وكذلك اعترف في المادة 4باللغة التركمانية بصورة رسمية في الوحدات االدارية التي يشكلون فيها كثافة سكانية .كما ضمَّن الدستور في مادته التاسعة حق التركمان باالنخراط في الجيش العراقي. وهكذا تشمل التركمان بقية المواد الدستورية التي تهتم بالحقوق والحريات العامة وغيرها من المواد الواردة في الدستور العراقي الدائم. المطلب الثاني :التركمان؛ القومية الثالثة في العراق: ً مر أعاله من مواد في الدستور إستنادا الى ما َّ أقر مجلس النواب األخير حول حقوق التركمان َّ العراقي بجلسته المنعقدة في 37في 4 /21 2012/م على ان التركمان مكون أساسي والقومية الثالثة في العراق ،ويجب أن يتمتع بكافة الحقوق الدستورية والقانونيةُّ . ويعد هذا التشريع نوع منح إعتبار وطني للتركمان ،وتقديم نوع من اإلعتذار من الدولة العراقية عما حصل ضدهم من تهميش في الدساتير العراقية السابقة ،والحكومات المتعاقبة لحكم العراق منذ تشكيل الدولة الحديثة فيه. وعلى غرار إقرار مجلس النواب العراقي القانون المذكور فقد أحال مجلس الوزراء بجلسته المنعقدة بتأريخ 19شباط 2013م القرار المذكور الى مجلس شورى الدولة لتدقيق النظر فيه ،والموافقة عليه من قبل نفس المجلس تمهيداً لتطبيقه. المطلب الثالث :مستقبل تركمان العراق في الدولة العراقية: إتخذ التركمان العراقيين هذه البالد وطناً لهم منذ تواجدهم فيها قبل أكثر من ألف عام على أقل تقدير، واستمر جهودهم دوماً في سبيل تقدم الدولة العراقية الى يومنا هذا. يؤمن التركمان أن وحدة األراضي العراقية أمر ً مقدس ،تُ ُّ عامال أساسياً لتماسك الوحدة الوطنية. عد وأن تعدد المكونات للمجتمع العراقي ينبغي أن يكون العدد Sayı/Issue 58 السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / 54 عباس جعفر اإلمامي %95من مجموع سكان كركوك حتى عام .1960 ّ إال أن سياسة التعريب وهجرة عشرات اآلالف من العوائل العربية ،وهجرة األكراد إلى كركوك بعد هدم العديد من قراهم في شمال العراق ،ساهمت في انخفاض نسبة التركمان من %95إلى .%75 المطلب الرابع :الحالة الثقافية واالجتماعية لتركمان العراق: برز من بين تركمان العراق اثنين من أبرز شعراء الشعوب الناطقة بالتركية هما “سيد عماد نسيمي” الذي عاش في الفترة ما بين - 1370 ،1417و “فضولي البغدادي” الذي عاش في الفترة ما بين ،1556 -1494وكان صوفياً متأثراً بالحالج .وبرز أيضاً العديد من الشعراء والفنانين في الوسط التركماني ال مجال لذكر اسمائهم في هذه العجالة. تتميز اللغة التركمانية بعدم وجود ضمائر التذكير والتأنيث فيها ،وتستعمل الحروف عوضاً عن عالمات التحريك والتنوين .وعدد حروفها « »32حرفاً ،تضاف الى الحروف العربية «»28 أربعة أحرف أخرى هي« :پ ،ژ ،چ ،گ». يستعمل التركمان الخط العربي والالتيني للكتابة كل حسب إهتمامه الثقافي ،وبعد عام 2003م فتحت تدرس بالحروف مدارس تعليمية باللغة التركمانية ِّ الالتينية. ال تختلف العادات واألعراف االجتماعية للتركمان عما هي عليه بقية مكونات الشعب العراقي ،إال في أمور قليلة جداً قد تكون في الثقافة االجتماعية والحياتية البسيطة. المبحث الثاني :الوضع األمني لتركمان العراق تتم مناقشة هذا المبحث في مطالب ثالث هي: المطلب األول :الوضع األمني للتركمان في العهد الملكي: عانى التركمان تهميشاً سياسياً كبيراً منذ العهد الملكي ،وإضافة الى ذلك بدأت معاناتهم من الناحية األمنية ،ففي تأريخ 4مايس من سنة 1924م وقعت مجرزة كركوك المشهورة بمجزرة الليفي. وفي تأريخ 12تموز 1946م وقعت المجزرة 55 نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 العدد Sayı/Issue 58 المعروفة في الوسط التركماني والمسماة بـ«مجزرة كاوور باغي». المطلب الثاني :الوضع األمني للتركمان في العهد الجمهوري: ما إن إستبشر التركمان خيراً بإنتهاء العهد الملكي في العراق وبداية العهد الجمهوري - ،مع التحفظ الشديد باالسلوب القمعي والدموي إلنهاء ً العهد الملكي والذي َّ سيئة في أسلوب سن ُسنَّ ًة تبادل السلطة في العراق – حتى واجههم أسلوباً َّ قل نظيره بالدموية والالانسانية في تلك الفترة من تاريخ العراق ،فحدثت مجزرة عام 1959مُ ،عرفت باسم «مجزرة كركوك» ،وقد كتب الكثيرون حول أحداث هذه المجزرة الدموية. في العراق في لقد تميَّز الوضع السياسي واألمني َ َّ فترة الستينات من القرن الماضي باالرهاب المنظم ضد الوطنيين ،واستعملت في العمليات االرهابية جر االنسان آنذاك وسائل متنوعة للقتل من قبيل ِّ بالحبال وتعليق جسده على أعمدة الكهرباء في الشوارع العامة ،وتقطيع أوصاله بسحله بسيارتين متعاكستين .وهذه الظواهر قد تكون نادرة في تاريخ ْ جرت الكثير من هذه الظواهر في التركمان .وقد وسجلها تاريخ التركمان بدماء شوارع كركوك َّ شهدائهم األبرار بعنوان مجزرة كركوك. وبعد إستالم البعثيين الحكم في عام 1968م سعى نظام البكر -صدام بالتعامل مع التركمان على أساس المعادلة الطائفية بسياسة الترهيب والترغيب راح ضحيتها بإعدام وقتل الكثير من الكوادر والكفاءات التركمانية في أقبية السجون .وتندرج جرائم النظام البعثي السابق بحق التركمان ضمن األصعدة التالية -:الهوية ،وحقوق اإلنسان ،وتغيير الطابع الديموغرافي التي شملت الحاالت التعريب. ومنع التركمان من تملك العقار في كركوك .وتغيير أسماء المدن وتوابعها .وكذلك إجبار العشائر التركمانية على تغيير نسبها الى عشائر عربية. إضافة الى تدمير المناطق التركمانية بالكامل كمنطقة تسعين ،وقرية بشير ،وناحية يايجي .مع تقليص المساحة األدارية لكركوك. المطلب الثالث :الوضع األمني في المناطق التركمانية بعد سقوط نظام البعث: السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / عباس جعفر اإلمامي التركمان ومشكلة الهوية والمواطنة في الدولة العراقية الحديثة مؤتمر المواطنة والهوية المذهبية في الدولة العربية الحديثة 13نيسان 2013م مؤسسة االمام الخوئي «مركز أكاديمية الدراسات الشيعية» لندن نبحث هذا الموضوع في ثالثة مباحث رئيسية: المبحث األول :الوضع التاريخي واالجتماعي لتركمان العراق المبحث الثاني :الوضع األمني للتركمان في المراحل السياسية المتعاقبة المبحث الثالث :الوضع السياسي والدستوري للتركمان في العراق المبحث األول :الوضع التاريخي واالجتماعي للتركمان في العراق نناقش هذا المبحث في مطالب أربعة هي: المطلب األول :أصل التركمان واللغة التركمانية: التركمان شعب يعيش في توركمانستان، وأوزبكستان، وكازاخستان، وأذربيجان، وقيرغيزستان ،وجزء من الصين يُعرف بتركستان الشرقية ،وجزء من أفغانستان ،وفي شمال شرق إيران ،وشمال العراق ،وتركيا ،وفي أنحاء متفرقة من أوربا وبالد الشام. ً ً تُ ُّ عد الحروب والفتوحات سببا رئيسا لهجرة التركمان من مواطنهم األصلية في أواسط آسيا وتدفقهم لالقامة في بلدان اخرى منها العراق وبالد الشام وغيرهاِّ . وشكل التركمان مكوناً رئيسياً في التكوين المجتمعي في العراق منذ سنة 54هجرية على ِّ أقل التقادير الزمنية ،حيث تم إستقدام اآلالف من األتراك من قبل الوالي األموي عبيد اهلل بن زياد نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 إلى البصرة والكوفة كجنود خدمة .ويكاد أن يتفق المؤرخون على َّ أن هذا التأريخ أقرب مرحلة زمنية ً لتواجد التركمان في العراق ،وأصبحوا جزءا من العراق وشعبه حيث انقطعت عالقاتهم وصالتهم مع منشأهم األول حالهم في ذلك حال أكثرية القبائل العربية التي استوطنت العراق وأصبحت جزءاً منه والتي سبق وأن هاجرت اليه من اليمن والجزيرة العربية(.)1 المطلب الثاني :مناطق تواجد التركمان في العراق: يسكن التركمان في العراق في المدن والقصبات والقرى الواقعة على الخط المنحني الممتد من مدينة تلعفر في الشمال الغربي وحتى مدينة مندلي في الوسط ،وتعتبر مدينة كركوك مركزهم األساس. ومن خالل هذا االمتداد السكاني والجغرافي يشكلون المنطقة الفاصلة بين المنطقة الكردية في الشمال والمنطقة العربية في الوسط والجنوب. المطلب الثالث :نفوس التركمان في العراق: وبالنسبة للنفوس حيث ذكرت مجلة «ذه إينكورير ـ »The Enquirerالبريطانية في عام 1987م أن عدد نفوس التركمان في العراق يبلغ « »1.500.000نسمة( .)2ويمكن القول بأن نفوس التركمان يبلغ اليوم ضعف ما ُذكر أعاله من خالل قراءة الخط البياني لزيادة نفوس العراق بشكل عام والتركمان بشكل خاص إنطالقاً من إحصاء 1957م. ومن األمور المعروفة إن التركمان كانوا يشكلون ـ الشهداء التركمان صفحات من التاريخ السياسي 1. المعاصر لتركمان العراق 1979م1991-م ،دائرة حفظ وتوثيق تراث الشهداء التركمان ،االتحاد االسالمي لتركمان العراق ،دار الدليل للصحافة والنشر ،ط1999 ،1م ،ص36 ( ،عدد The Enquirerـ مجلة ذه إينكورير البريطانية ( 2. فبراير 1987مً . نقال عن كتاب الشهداء التركمان ص36 العدد Sayı/Issue 58 السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / 56 الدكتور صبحي ناظم توفيق 9 .9وبعد أشهر وافق “عبدالكريم قاسم” على إنبثاق قسم خاص بمحطة اإلذاعة العراقية يبث باللغة التركمانية لعدة ساعات ظهر كل يوم من أيام األسبوع ،،،،وفي مطلع عام ( )1960سمح بتأسيس منظمة مدنية تركمانية سميت بـ”نادي اإلخاء التركماني” في “بغداد” وإصدار مجلة تنطق باللغتين العربية والتركمانية تحت مسمّى (قارداشلق). المقربين منه ،فقد كان يتابع بأسى 1010وحسب ّ وأسف تفاصيل مجريات محاكمة ((الفوضويين)) في التخطيط المُتقن لها والتمهيد ال ُم َبر َمج لجرائم القتل العام وتنفيذها بتلك الوحشية والتي ال ّ يمت أصحابها إلى ذرة من البشرية بصلة. تقلّبات ((الزعيم األوحد)) ّ ظل “عبدالكريم قاسم” وكأن ليس بإقتداره الرسو في ساحل آمن كي يسير بالبالد إلى اإلستقرار واإلعمار والتطور والرقي ،فبعد أن أرخى الحبل على ما ذكرناه -لصالح الشيوعيين واليساريين فيتهجمه العام األول من ((ثورته المباركة)) ،وبعد ّ عليهم وتسميتهم بـ”الفوضويين” وإتخاذه تلكم تعرض اإلجراءات الساخنة في “كركوك” ،فقد ّ مساء يوم (األربعاء7تشرين أول )1959لمحاولة إغتيال على يد شبان ينتمون لحزب البعث العربي اإلشتراكي/جناح العراق وأُصابوه بإطالقتين في كتفه يتهجم على الجمهورية العربية المتحدة األيسر ،فعاد ّ ً (مصر وسوريا) ،محاوال رد اإلعتبار للشيوعيين والبارتيين. نهاية القتلة بعد محاكمات مط ّولة أجراها المجلسان العُرفيان األول والثاني في “بغداد” بحق العشرات من المتهمين بأحداث مذبحة كركوك طالت ما يربو على سنتين كاملتين ،فقد أصـدرا تباعاً أحكاماً باإلعدام شنقاً حتى الموت بحق ( )28مُداناً بأدلة دامغة ال تقبل التأويل والظن تخطيطاً وتمهيداً ً وتسهيال وتنفيذاً، وبأحكام متباينة بالسجن مع األشغال الشاقة لمـُدد مختلفة ممن تواطأوا مع أولئك أو تستّروا عليهم أو على أعمالهم. ْض على تنفيذ ولكن ((الزعيم األوحد)) لم َيم ِ تلكم اإلعدامات ،بل أبقى على أصحابها في السجن مع المحكومين عليهم بعقوبات السجن ،،،،و((يُقال)) أنهم كانوا جميعاً متمتعين برغد العيش والمداراة لـما كان أقرباؤهم وزعماء العشائر بالمناطق التي ينتمون إليها 57 نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 العدد Sayı/Issue 58 يغدقون عليهم من األموال والمالبس مما تكفيهم وتزيد، وأن أبواب السجون كانت مفتوحة لذويهم لزياراتـهم طيلة أيام األسبوع وذلك بدعم من الحراس الشيوعيين والقاسميين ومؤيديهم ،وأن الصحف والمجالت كانت تصلهم بإنتظام ويمتلكون أجهزة تلفاز كل في غرفته بإعتبارهم جميعاً ((سجناء سياسيين))، و ((يُقال)) كذلك أن اإلبقاء عليهم في السجن منحى مادي ومعنوي من كان لصالحهم في أكثر من ً ((أبطاال أشاوس أ ّدوا واجباً ً حيث إعتبار البعض إياهم مخلَصاً ألجل عقيدتـهم وقوميتهم)) ،ولكن األهم من ذلك كان إحتماؤهم بالحراسة المشددة التي كانت عليها السجون وإستشعارهم باألمان ولو وراء القضبان تعرض يتعرضوا له ما ّ لكون ذلك أفضل لهم من أن ّ له رفاقهم المختبئون في “كركوك” وسواها. وهكذا ّ ظل ( )28من المحكومين باإلعدام قابعين في السجون لـ (3سنوات و7أشهر) حتى إنهار نظام “عبدالكريم قاسم” خالل يومينْ ،إذ صعد البعثيون إلى سدة الحكم بعد إنقالب مسلّح يوم (الجمعة14رمضان8/شباط ،)1963فتم تنفيذ حكم اإلعدام بحقه في “ستوديو رقم ”1/بمبنى اإلذاعة والتلفزيون ظهر يوم (15رمضان9/شباط) وذلك بعد محاكمة صورية أجراها “مجلس قيادة الثورة” لم تدم سوى دقائق. وفي حين أُع ِدم “الزعيم/العميد الركن داود سلمان الجنابي” باليوم التالي (17رمضان11/شباط) ،فقد أمر رئيس الوزراء “أحمد حسن البكر” بتنفيذ جميع أحكام اإلعدام للمُدانين كافة في يوم واحد ،على أن تُعلَّـق أجساد كل مجموعة منهم على عدد من المشانـق في بقعة محددة من “كركوك” علّقوا على أعمدتها التركمان، فـتم ذلك صبيحة يوم (األحد23حزيران )1963أمام أنظار تركمان “كركوك” واأللوف من بني قومهم الذي وفدوا إلى المدينة من معظم أنحاء وطنهم ليروا ُ وكنت أنـا من بينهم مع منظراً لم يصادفوه من قبل، ( )24طالباً من أصدقائي الطالب التركمان وقتما كنا بالصف المتوسط في الكلية العسكرية حين منحتنا إدارة الكلية إجازة ليومين نقضيها في “كركوك” لمعايشة ذلك الحدث التأريخي من حياتنا. السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / الدكتور صبحي ناظم توفيق (14تموز )1959وباألخص تلك التي رفعها “مدير أمن كركوك” إلى وزارة الداخلية ومنها إلى “الزعيم األوحد” ((والتي سنأتي على تفاصيلها في القسم الثالث من هذه الدراسة)) ،فقد سارع إلى تشكيل لجان تحقيقية عديدة وأوفدها إلى “كركوك” ،كانت من أهمّها تلك الهيأة التي رأسها “العقيد الركن عبدالرحمن عبدالستار” مدير الحركات العسكرية بوزارة الدفاع، وقد إطلعت على تفاصيل األحداث وشاهدت آثار جرائم القتل والنهب والحرق وإستمعت إلى البعض من شهود العيان وآراء الضباط األقدمين في قيادة الفرقة وسواهم في الوحدات العسكرية واألمنية المتواجدة في “كركوك” وعرضت تقريراً ً مفصال أمام “عبدالكريم قاسم” و”اللواء الركن أحمد صالح العبدي” موضحة أن الحدث لم يكن عارضاً وبالمُصادفة جراء شجار بسيط -كما ورد في مزاعم البعض من دوائر �اتيّ “كركوك” األمنية والرسمية والثورية -بل كان مب ّ يصب في عدم ضد التركمان بدليل بسيط ومنطقي أي قتيل وربما حتى جريح واحد أو ً وجود ّ أذى بسيط لحق بحق أي شخص أو ممتلك للطرف المُقابل. لكل ذلك فقد أقدم “عبدالكريم قاسم” على خطوات متتابعة إلغالق أفواه التركمان بشكل خاص وعموم العراقيين الذين أبدوا إعتراضاتهم أزاء المذبحة التي تعرضت لها “كركوك” ،وباألخص من الجميع معظم ضباط القوات المسلحة العراقية ،والتي يمكن تلخيصها بما يأتي-: 1 .1أمر بتجريد السالح من أيدي جميع منتسبي لواء المشاة الجبلي 4/وسواه من الوحدات العسكرية المشتبه بمشاركة منتسبيها في األحداث ،ذلك اللواء الذي ً بدال من تنفيذه “خطة أمن كركوك” حسب أمر أصدره قائد الفرقة وكالة ،فإن العديد من ضباطه ّ إصطفوا إلى جانب منفذي ومراتبه وجنوده قد المذبحة. وجه بإلقاء القبض بحق كل من يُشكّ ّ 2 .2 بإقتحامه في أي من تفاصيل تنفيذ المجزرة ،وذلك قبل إعتقال القادة البارتيين والشيوعيين الذي خططوا لها أو أشرفوا على تفاصيلها. ّ 3 .3 مجلسين ُعرفيين (بمثابة محكمتين شكل َ عسكريتين) يتفرغان لمحاكمة أولئك. 4 .4أصدر أوامره باإلسراع في التعويض المادي لعوائل شهداء التركمان ،وعما لحق من أضرار ألصحاب المساكن والمحال التجارية. نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 5 .5بعد ( )3أيام فحسب على تلك المذبحة، وتحديداً مساء يوم (األحد 19تموز ،)1959فوجئ العراقيون -المؤيدون للنظام ومعارضوه -بخطاب غير مألوف من لدن “الزعيم عبدالكريم قاسم” بمناسبة إفتتاحه لـ”كنيسة ماريوسف للكاثوليك” وهو يتوعد بإستخدام القسوة والضرب بيد من حديد بحق مدبّري اإلحداث والفظائع التي أُرتُ ِك َبت في “كركوك” ،والذين سمّاهم بـ ((الفوضويين)) ،جالباً إسم “التركمان” على عظمة لسانه ربما للمرة األولى في عهده ،معتبراً إياهم ((أخوة مع العرب واألكراد في وطنهم العراق)). 6 .6وبعد إنقضاء ( )10أيام على ذاك ،قدم تعازيه الحارة إلى “التركمان” واصفاً إياهم بـ ((المواطنين اآلمنين المصدومين)) في مؤتمر صحافي واسع عقده يوم (األربعاء29تموز) كان ي َ ُنقل مباشرة عبر ً شاشات التلفاز واإلذاعات ،عارضا خالله على الحضور عشرات من صور الشهداء التركمان ذوي المتهرئة إلى جانب عدد الوجوه المش ّوهة واألجساد ّ ُ َ من المقابر الجماعية التي د ِفن البعض منهم تحت ترابها وصور أخرى آلالت حفر وطمر وهي تواري جثامينهم في األعماق وأخريات من تلك التي ُعلَّقت على األعمدة وفي مداخل القيادات العسكرية الكبرى وسط مدينة “كركوك” ،واصفاً تلك الجرائم كونها ((فظائع ال تدنى عن فظائع البربر و”هوالكو” ،بل أن “هوالكو” لم يرتكب في أيامه مثل هذه األعمال الوحشية ،وال الصهاينة فعلوا)) ،،،،كل ذلك قبل أن ّ يتوعد بمحاسبة المسؤولين. 7 .7بعد أيام معدودات من ذلك ،ولدى إفتتاحه (ستوديو) جديد وسط مبنى اإلذاعة العراقية في “الصالحية” فقد دعا إلى تسميته بـ (ستوديو التركمان) عزا ًء لهم في محنتهم. 8 .8وبإجراءات سريعة بدَّل كل القيادات العسكرية واإلدارية العليا في “كركوك” ،وجاء بآخرين معروفين بتعاكسهم مع الشيوعيين واليساريين،،، ّ والحق يُقال أن هؤالء الجدد قد أسسوا مع وجهاء “كركوك” عالقات واسعة وطيبة وصداقات متينة أعانتهم على تفهّم مشاكل المدينة والمناطق التركمانية، وقد حققوا أمنا وأمانـاً ال يمكن مقارنتهما مع ما كانوا عليه خالل النصف األول من عام ( ،،،)1959ويُقال أنهم ّ غظوا الطرف عن عمليات اإلغتياالت المتعددة التي أق َد َم عليها عدد من الشبان التركماني المتحمّسين في أخذهم الثأر من الذين أهدروا دماءهم الغالية أيام (14-16تموز.)1959 العدد Sayı/Issue 58 السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / 58 الدكتور صبحي ناظم توفيق الساحات والمواقع الحساسة في مدينة «كركوك» ومداخلها القريبة ،في حين إستطاعوا تجريد منتسبي لواء المشاة الجبلي 4/وسرية اإلنضباط العسكري للفرقة 2/ضباطاً ومراتب من جميع أسلحتهم ،بينما الذ الذين إقترفوا تلك الجرائم البشعة بالفرار إلى حيث أُستُجلبوا منه لتنفيذ المجزرة إلى جانب عمليات النهب والسلب والسرقات والحرق ،وآخرون إختبأوا في جحور مساكنهم أو وسط مواقع محددة أخرى كانت مهيّأة لهم مسبقاً ،،،،وسوف لن يمضي سوى أيام معدودات لـيُقبض على معظمهم في الضواحي الشمالية من «كركوك» ،وآخرون بعد إنقضاء أسابيع فحسب ،وال يبقى ّ إال عدد منهم سيهربون بعيداً إلى هنا أو هناك ويختلون عن األنظار ،ومن ال يُق َبض عليه من المجرمين لمحدودية الشهود والبراهين أمام المحاكم العسكرية الخاصة أو لعدم ثبوت األدلّة القضائية ّ بحقه ،فإن أيا ٍد تركمانية شجاعة حالمـا ّ يتنفس أصحابها الصعداء ستحقق في شخصه عدالة السماء بعد إنقضاء بضعة أشهر فحسب ،،،ولكننا سنعرف بعدئذ أن أولئك القتلة المجرمون قد حققوا ّ جل غاياتهم وذبحوا كل من إستحضروه وسط قوائمهم وجداول إستهدافاتهم ،وأن كتيبة المدرعات تلك ووحدات الجيش التي توالت على «كركوك» الحقاً قد تأخرت ،ولربما بشكل متعمّد أو سواه ،وقد يكون السبب الرئيس في ذلك تباطؤ «عبدالكريم قاسم» في إصدار أوامره بتحريكها من معسكراتها األصل نحو «كركوك» واإلنتشار فيها إبتغاء إنقاذها. شهداء مذبحة «كركوك» ً ً ثبت على وجه اليقين طبيا وقضائيا أن ()31 ُ ُ ً ُ صيب ()130 شهدوا فيما ُج ِر َح أو أ َ تركمانيا قد أست ِ كلّهم من دون إستثناء من التركمان في األيام الثالثة التي إستغرقتها المذبحة ،وجلّهم في ليلة 15/14ونهار 15تموز ،وقد لقوا مصرعهم إما رمياً بالرصاص ُسحلوا أو بضرب الفؤوس على رؤوسهم قبل أن ي ُ بالحبال ،أو أنهم ُر ِبطوا بالحبال وهم ما زالوا أحياء وسحلوا جرياً على األقدام أو بالسيارات في الشوارع ُ ِّ َ واألزقة حتى فارقوا الحياة ثم مُثلت بجثثهم أمام أنظار أهالي «كركوك» وقبل أن يُ َعلَّـقوا على األعمدة سوا ًء في مدخل قيادة الفرقة 2/أو عند بوابة سرية اإلنضباط جسري مدينة «كركوك» أو العسكري أو على أعمدة َ أن جثامينهم ُق ِذفت وسط ساحاتها ،،،وفي أدناه أسماء الشهداء-: 1 .1عثمان خضر جايجي ،،،،صاحب مقهى 59 نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 العدد Sayı/Issue 58 14تموز في شارع أطلس ،وأول الشهداء عند بدء المجزرة مسا ًء 2 .2الرئيس أول/الرائد المتقاعد عطا خيراهلل 3 .3المقدم الصيدلي إحسان خيراهلل 4 .4سيد غني النقيب ،،،خال الشهيدين عطا وإحسان خيراهلل 5 .5قاسم بك النفطجي 6 .6صالح الدين آوجي 7 .7محمد آوجي 8 .8زهير عزت جايجي 9 .9جاهد فخرالدين 1010جهاد فؤاد مختار 1111نهاد فؤاد مختار 1212أمل فؤاد مختار 1313إبراهيم رمضان 1414نورالدين عزيز 1515عبداهلل بياتلي 1616عبدالخالق إسماعيل 1717جمعة قنبر 1818كاظم عباس بكتاش 1919حسيب علي 2020فتح اهلل يونس 2121عادل عبدالمجيد 2222كمال عبدالصمد 2323شاكر زينل 2424الحاج نجم الدين محمد 2525أنور عباس 2626صديق رضا 2727عمر عبد اهلل 2828علي احمد نفطجي 2929اسكندر محمد 3030صديق رشيد 3131الزار ايشو إجراءات ما بعد المجزرة بعد أن أيقن “عبدالكريم قاسم” من كذب الذين بعثوا تقاريرهم فور بدء األحداث مساء السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / الدكتور صبحي ناظم توفيق «المصلّى» عبر محلّة «جـاي» ولدى إجتيازنا الجسر الجديد ،وبينما كانت أصوات اإلطالقات عن بُعد ما زالت تلعلع في طبالت آذاننا منذ مساء أمس وطيلة ُ شاهدت جثتين مُنتفخ َتين معلََّق َتين نـهار اليوم ،فقد على عمودين من الجسر مع جثة مشابهة ثالثة مرميّة في مدخله وحواليها عدد من الكالب السائبة يهرش بها!!!؟؟؟ ْإذ حاولت إشغال إخوتي الصغار كي ال ينظروا إلى تلكم الجثث ،،،،هذا وعلى الرغم من إنخراطي بعد سنتين من ذلك التأريخ في المسلك العسكري وخوضي معارك شرسة ومشاهداتي لمئات بل آلالف الشهداء والجثث الـمتهرئة سوا ًء كانت ألصدقاء وزمالء وجنود أو حتى ألعداء الوطن خالل خدمتي ضابطاً في صنف المشاة الصعب بالعديد من تشكيالت الجيش العراقي لـ ( )3عقود متتاليةّ ، إال أن ذلك المشهد الذي صادفته عصر يوم (األربعاء 15تموز )1959لم أستطع نسيانه لغاية كتابتي لهذه السطور بعد مضي ما يقارب ( )54سنة على وقوعه. َت َر َكـنا «العم سامي» في مسكنه عائداً إلى عمله الصعب في ذلك اليوم العصيب ،وإستقرينا ببيته ومشهد الشهداء المنتفخين والكالب التي تهرش أجسادهم ال يفارقني ،فيما أضافت قرينته «السيدة بلقيس شكري بك الصالحي» عن مشاهدة أهل محلّتهم بعد ظهر هذا اليوم لجنديين يحمالن على ذراعيهما شارة «اإلنضباط العسكري» الحمراء وهما يدفعان أمامهما شاباً في مقتبل العمر مشدود العينين والذراعين حتى أوصاله إلى حافة نـهر «خاصة صو» ،فشهر أحدهما مسدسه وأطلق رصاصتين في رأسه قبل أن يعود أدراجه مع زميله تاركينه نهشاً للكالب السائبة. إخالء قلعة كركوك مساء اليوم نفسه (األربعاء 15تموز) فوجئنا بعودة «العم سامي» وبصحبته والدته وأخواته الثالث َّ يسكن بمنزل ج ّدي في «قلعة كركوك»، اللواتي ُك َّن فقد أقد َمت «المقاومة الشعبية» -وبمساعدة البعض من األكراد الساكنين هناك -بعد ظهر ذلك اليوم على ً رجاال ونساء إخالئها بالكامل من جميع ساكنيها وشيوخاً ً وأطفاال ،تحت ذريعة إعتصام عدد من ّ الضباط التركمان في مبانيها العالية والمطلة على تعرض القلعة خالل مدينة «كركوك» ،وإحتمال ّ ساعات إلى قصف مدفعية الجيش وطائراته ،،،قد أرغموا أهالي القلعة على النزول منها والتجمع في الحديقة العامة الواقعة خلف مركز شرطة «إمام نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 قاسم» القريب من الجسر القديم ،ذلك المركز الذي هاجمته جموع من الشيوعيين واليساريين ونـهبوا جميع أسلحته في أولى لحظات الشروع بتنفيذ خطة المذبحة مساء أمس (14تموز). ورغم اإلزدحام المفاجئ بذلك البيت بإضافة ما مجموعه ( )10أفواه آكلة وشاربة إلى ( )5أفراد تتكون منها عائلة العم ،ووسط إنقطاع المـاء في صيف (تموز) وإنعدام المواد الغذائية والخبز وغلق البقاليات واألسواق في األحياء التركمانية من «كركوك»، فقد رقدنا الليل مُت َعبين ولكن بعد أن َّ خف ح ّدة إطالق النيران عمّا كان عليه بالليلة الفائتة ونهار ذلك اليوم، بل وتدنّى أكثر بكثير حين إستيقظنا صباح اليوم التالي (الخميس 16تموز) ،وقتما عاد إلينا «العم سامي» ّ ليبشرنا بورود أخبار شبه موثوقة عن تحرك كتيبة مدرعات تابعة للجيش من «معسكر جلوالء» في طريقها إلى «كركوك» ،ويُقال أن عدداً من ضباطها قد وصلوا إلى ناحية «تازة خورماتو» ،ولربما تتكامل الكتيبة مساء اليوم أو صباح يوم غد وتخترق مدينتنا لفرض األمن واألمان المفقودين فيها. إنتشار مدرعات الجيش في «كركوك» ً ليال إستشعرنا بهدوء مفاجئ وبشكل مُريبَّ ، وظن البعض منا أنه قد يكون ((هدوءاً يسبق العاصفة)) في ّ توقع منطقي أن هؤالء ((األبطال األشاوس)) الذين حققوا سيطرة مطلقة على «كركوك» ليومين متتاليين وإقترفوا مثل هذه األعمال وأهدروا تلك الدماء ومثّلوا بالجثث ّ وقطعوا أوصال البعض منها وأحرقوها ،فإنهم من القوة والبأس بحيث ال يمكن أن يتركوا «كركوك» وترصد وال يقاوموا التي إستباحوها عن سبق إصرار ّ كائناً من يكون ،ال سيما وأنهم يمتلكون من السالح والعتاد والمعنويات المفترضة ما يكفي لمقاومة جيش متكامل ال مجرد كتيبة مدرعات واحدة ،إذن فالمواجهة يوم غ ٍد ّ متوقعة وال ريب في ذلك!!!!؟؟؟؟ ولكن ،مع حلول ظهيرة يوم (الخميس 17تموز) إنعدم إطالق النار نهائياً ،وقبل أن يحين وقت العصر بانت أولى مجاميع المدرعات التابعة لفرقة المشاة3/ التي قيل أنها قد غادرت «معسكر جلوالء» صبيحة اليوم نفسه ،وقد شاهدنا عدداً من الشبان التركمان مرحبين، يصاحبون البعض منها ويركضون حواليها ّ ولكنهم كانوا من القلّة الذين تجرأوا على مغادرة مساكنهم في ذلك الظرف الدموي العصيب،،، تلك المدرعات التي إقتدرت بسهولة بالغة التمركز حوالي مقر الفرقة ومراكز الشرطة والدوائر ووسط العدد Sayı/Issue 58 السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / 60 الدكتور صبحي ناظم توفيق والبنادق التي عمّت سماء «كركوك» وذلك قبل أن أحمد العلي القدير على وجود «موفق» قبلي في بيتنا سالمـاً ،،،،ولم َي َ بق سوى أبي الذي تأخر كثيراً حين كنا جميعاً ّ نترقب من سطح منزلنا عودته. وبــدأت المجــزرة ع ّم الظالم الدامس تلك الليلة العراقية -الكركوكـيّة المشؤومة بمناسبة اإلحتفاالت الكبرى إلنقضاء العام األول على ((ثورة تموز المباركة)) و((إستشهاد الملك المحبوب فيصل الثاني والعائلة الملكية)) على أيدي أولئك الضباط المجرمين بحق العراق والذين تسببوا في تحويله من وطن هادئ مشهود بإستقراره إلى جحيم ال يُطاق ،وها نحن التركمان في «كركوك» نحصد أوزارهم بتلك الساعات التي بدأت سيارة عسكرية في أول الليل من طراز «شفروليت» ،طالمـا تع ّودنا على رؤيتها ،وهي تحمل على سطحها مكبرة صوت م ً ُعلنة حظر التجوال العام في مدينة «كركوك» بأجمعها وإلى إشعار آخر ،ولكن الحظر سوف يشتمل به التركمان لوحدهم دون اآلخرين كونهم مكلّفين بتنفيذ ((مهمات خاصة)) ،وقد بادر أفراد من ((المقاومة الشعبية)) وسط سيارات عسكرية إلى السير في الشارع الرئيس لـ»محلة المصلّى» ويل ّوحون بحبالهم وأسلحتهم ويطلقون نيرانها نحو السماء وهم يصيحون بأعلى حناجرهم هتافهم المعهود ((ماكو مؤامرة تصير والحبال موجودة)). وفي تلك الليلة ّ توقف ضخ الماء الصافي إلى البيوت وإنعدمت خدمة الهواتف ،فإنغلق الناس في بيوتـها يائسين وبائسين ال يدرون ما يجري في ربوع مدينتهم وليس بإمكانهم معرفة أي شيء عن مصائر أقربائهم ،وقد إنقطعت الطاقة الكهربائية عن الشوارع والبيوت لتغرق «كركوك» وسط ظالم دامس وصمت ُرعب ال يخترقهما سوى إشتعال سمائها بصليات م ِ َ َّ األلوف من اإلطالقات المُذنبة المتتالية والمتصاعدة نحو األعالي من فوهات الرشاشات والبنادق ،وهي ً مصحوبة بعدد من إنفالقات القنابل والمتفجرات، وقد توسطتها مخاوفنا على والدي قبل إنشغالنا على مصائر األعمام واألخوال واألصدقاء وباقي األقرباء الذين يحتمل أن يكونوا مُستهدَفين ،،،،ولكن الذي أراحنا بعض الشيء حين بعث «الحاج شاكر ّ مال جدوع» بولده «عبدالواحد» لينقل لنا نصيحة والده إلى أبي بضرورة إنتقالنا جميعاً إلى مسكنهم كونه ً مقارنة مع يقع وسط زقاق بعيد نسبياً عن األنظار ّ بيتنا الواقع على الشارع الرئيس لمحلّة المُصلى،،،، 61 نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 العدد Sayı/Issue 58 ومع ذلك لم يستطع معظمنا تناول لقمة خبز واحدة أو الخلود إلى مجرد غفوة. يوم (األربعاء 15تموز) بان صباح اليوم التالي حين علمنا أن حظيرة يتجاوز عددها ( )10جنود يتجولون فوق سطح «مدرسة المصلّى اإلبتدائية» ناصبين رشاشتين وجههوهما نحو شارعنا ،وسنعلم بعدئذ أنـهم من مراتب لواء المشاة الجبلي 4/المعروف -وقتـئ ٍذ -بكون قائده وضباطه وغالبية منتسبيه من الشيوعيين أو اليساريين ،،،،ولكن -والحق يُقال على قـدر ما شاهدته خالل ذلك النهار -أنهم لم يقدموا على إيذاء أحد من محلّ ي «المصلى سكنة الشارع الرئيس الفاصل بين ت وجقور» ،،،وبعد ظهر ذلك اليوم وحالمـا سمعنا هدير ُ هرعت -كعادتي -إلى سطح المنزل محرك طائرة فقد ألشاهد طائرة مقاتلة من طراز «فيوري» وهي تحوم بإرتفاع منخفض للغاية ولمرات عديدة حوالي «قلعة ُ إعتقدت في حينها أنـها كركوك» وفي سمائها،،، عازمة على قصف هدف ما ،ولكنها لم تفعل بل عادت بعيداً هابطة في «مطار كركوك العسكري» ،وسيكون لهذه الطائرة دور إيجابي في هذه المجزرة سنتعرف عليه بعدئذ ،وسأتحدث عنه الحقاً. مشاهـد ال ولم ولن أنساها عصر ذلك اليوم فوجئنا بعمّي «مفوض ّ ً الشرطة سامي توفيق بك» واقفا بسيارة شرطة مسلحة ص َبت فوقها ،وبصحبته الشرطي «فائق»، برشاشة نُ ِ ولمـا جلس مع والدي و»الحاج شاكر» كانت الدموع تنصب من عينيه مدراراً وهو يتحدث عن مشاهداته ومسامعه عن مذبحة عظيمة وتمثيل بالجثث وسحل آدميين وهم أحياء وتقطيع أوصالهم حتى الموت ،وقد دارت في شوارع «كركوك» وأحيائها وطالت أشرافاً ووجهاء وشخصيات ومواطنين تركمان عديدين، ذكر منهم «قاسم بك نفطجي ،عطا وإحسان خيراهلل، جاهد فخرالدين ،عثمان وزهير جايجي ،صالح الدين ومحمد آوجي ،وثالثة من أوالد المختار فؤاد» ،ناهيك عن إقتحام دور السينما والمحال التجارية العامرة ونـهب محتوياتـها قبل أن يضرموا النار ويحرقوها عن بكرة أبيها ،،،كل ذلك قبل أن يطلب العم من والدي -ونحن معه -أن ينقلنا جميعاً إلى مسكنه الكائن مقابل المستشفى الجمهوري في شارع الثورة /طريق بغداد كون بيته خاضعاً لبعض الحماية المسلّحة. في طريقنا بسيارة الشرطة تلك من محلّة السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / الدكتور صبحي ناظم توفيق «موفق» وصديق عمري «نجدت قاسم الصالحي» وقد عثرنا على بقعة محدودة من سياج «جسر كركوك الجديد»ّ ، نترقب إنطالق المسيرة التي ستتبع الشارع ً وصوال إلى مدخل المحاذي للقلعة ونـهر «خاصه صو» الجسر من إتجاه السوق الكبير ،ويجتاز الجسر نحو تتفرق عند الوصول إلى نهايته «شارع أطلس» حتى ّ بمنطقة «أحمد آغا» ،،،كانت غايتي العظمى -ناهيك عن مشاهدتي لمسيرة بهذه الضخامة للمرة األولى في حياتي -أن أرى خالَ َّي المحاميين «سيد فاضل وسيد ناظم الصالحي» وهما يرتديان العباءة السوداء وسط كردوس محامي «لواء /محافظة كركوك». إنطلقت المسيرة بحدود الساعة الخامسة والنصف عصراً ،وفي مقدمتها سار الجوق الموسيقي العسكري ،تتلوه سيارات وكراديس تحمل أسلحة متنوعة من وحدات الجيش والشرط َتين السيارة والمحلية وهي تسير بإنتظام ،تبعها كردوس مسلّح من «المقاومة الشعبية» ،وقبل أن تعبر أمامنا كراديس نقابات العمال والفالحين والمنظمات الشعبية ،ثم أرباب الحرف المختلفة ،ولكن الذي جلب أنظار الجميع على عكس ما كان متوقعاً -أن معظم المشاركين فيهذه المسيرة كانوا تركماناً من وجود اآلخرين من سكنة «كركوك» ،وباألخص أولئك اليساريين الذين يفترض مشاركتهم بقوة وكثرة وبأس ،كون ((الثورة المباركة)) جاءت لصالحهم وخدمتهم أعظم بكثير من غيرهم. أول الغـيـــث َق ْ ـر ـط ٌ كانت الساعة مشيرة إلى السابعة وعشر دقائق مسا ًء وقتما كان كردوس المحامين ذوي العباءات السوداء المزدانة بالبعض من الشرائط المل ّونة على وشك المرور من أمامنا ،حين فوجئنا بإطالقتين سمعنا صوتيهما من إتجاه «شارع أطلس» ،ومعهما إستشعرنا وكأن يوم الحشر قد ّ حل بين ظهرانينا، تفرقت الكراديس التي كانت سائرة بكل إلتزام، ففجأة ّ وإقتحمها أُناس غرباء أتوا ركضاً من إتجاهين مختلفين نازعين العصي التي تحمل الالفتات مح ّوليها إلى آالت لضرب الناس عشوائياً على رؤوسهم وأجسادهم وأطرافهم ،ومعها ُخلِ َعت الخناجر والسكاكين المخبّأة وراء أحزمتهم القماشية راكضين ومهووسين وراء المشاركين في المسيرة والذين تركوها مُهرولين نحو كل اإلتجاهات ،في حين بدأت صليات الرشاشات وإطالقات المسدسات والبنادق تنطلق بغزارة من هنا وهناك. نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 إختلط الحابل بالنابل ً بغتة ،وإندفعت حشود من الرجال وسط عويل النساء وبكاء األطفال متدفقة من ناحية «شارع أطلس» بإتجاهنا والصوب القديم، ُ أمسكت سياج الجسر بقوة كي ال أسقط على وفيما ً ُ األرض ،فقد رأيت أخي «موفق» واقعا على رصيف الجسر بفعل ذلك المـَوج البشري تدوسه موجات من األحذية واألقدام قبل أن يستطيع النهوض والركض ُ شاهدت صديقي «نجدت قاسم نحو السوق الكبير ،فيما بك الصالحي» قافزاً من فوق السياج نفسه وقد سقط وسط كومة من الحصو الذي يمتلئ به «نـهر خاصة صو» الخالي من الماء في هذا الموسم ،ثم نهض راكضاً وغاب عن نظري بإتجاه «كراج الحويجة». ُ ً جدوى بدأت أصيح كالمجنون نحو هذا وذاك من دون حتى ُ فقدت أثرهما ،فراودتني أسئلة متتالية لم أستطع ُ إجابة ذاتي عليها ،فماذا لو لم أعثر عليهما وقد أو ِدعـا أمانة بين ّ يدي كوني أكبر منهما عمراً؟؟؟؟!!!! وبماذا ُ أجيب عائلة «نجدت» وأبي ووالدتي لو عدت إلى البيت قبلهما؟؟؟!!! وبأي وجه أقابل الجميع لو ُف ِقـد أثرهما ولم يعودا؟؟؟!!! ُ ُ ونظرت نحو هرعت نحو «السوق الكبير» ّ عدد من أزقته قبل أن أغيّر إتجاهي إلى «محلة جاي» والمـارة قبل أن وقد َخ َّف ْت الشوارع من السيارات ّ تُخلى تماماً حتى من الكالب والقطط السائبة بإستثناء من كانوا قد أُبتلوا مثلي وضيّعوا أعزاءهم ،وإختبأ الجميع في بيوتهم وأغـلقوا أبوابها ،حيث لم أكن ـن ّ أجد سوى عدد من النساء اللواتي ُك َّ يترق بعيون �نب جاحظة من وراء األبواب أو النوافذ أو من ثقوب في َّ مساكنهن عودة أبنائهن وبناتهن أو أسيجة سطوح َّ أزواجهن ،ويسألنني البعض منهن صائحات بأعلى أصواتـهن عمّا حدث ويحدث ولكن من دون أن أقدر ً َّ منشغال بهموم أعظم بكثير إجابتهن ،فقد كان بالي على ممّا َّ هن عليه. كنت ُ ُ ألهث كالكلب العطش للماء وأركض وأراقب هنا وهناك ،وقد َّ جف في حلقي اللعاب وأنا أسمع بوضوح خفقان قلبي المتسارع بُ َعي َد المغيب وحلول ُ أحسست بيداي وهما تكيالن بوادر الظالم ،حين بضرباتهما غير المعهودة على باب مسكن «قاسم بك الصالحي» والد «نجدت» على مقربة من «حديقة المصلّى» ،،،،وكم كانت فرحتي -النسبية -لحظة أجابتني أخته الكبرى من فتحة الباب عن وصوله، فيما وجدت والدتي وكأنها تحترق لتأخري كثيراً وسط أصوات إنفالقات اآلالف من إطالقات الرشاشات العدد Sayı/Issue 58 السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / 62 الدكتور صبحي ناظم توفيق* أيام مذبحة كركوك 1959كما عش ُتـها القسم الثاني -مذبحة كركوك بأيامها الثالثة إحتفاالت «كركوك» بمناسبة 14تموز1959 غمر الفرح نفوس جميع التركمان في «كركوك» وسواها ،معتبرين عودة مُب َعديهم ومنفيّيهم إلى مدينتهم وإطالق سراح معتقليهم بمثابة ((نصر)) لصالحهم و((إلتفاتة كريمة)) من لدن ((الزعيم األوحد)) بحقهم بمناسبة قرب حلول الذكرى السنوية األولى لـ ((الثورة المباركة)) ،ولذلك قرروا -ومن دون أية ضغوط حكومية في العلن -أن يحتفوا ويشاركوا جدياً بكل ما أوتوا من إمكانات باإلحتفاالت التي ستع ّم جميع العراق من أقصاه إلى أقصاه ،لتفادي كسب سمعة غير حسنة في رؤية النظام الحاكم وشخص ((الزعيم األوحد)) فيما لو إمتنعوا عن إجرائها، ولذلك ُج ِم َعت لهذا الغرض مبالغ طائلة من جيوب التركمان األثرياء والموظفين وحتى من ذوي الدخل الوسط والمحدود في تسابق مشهود حيال الشيوعيين واليساريين واآلخرين في هذا الشأن ،وضرورة إظهار التركمان بمظهر إحتفالي أفضل من خصومهم ،فلذلك عمل الحدادون والنجارون والخطاطون والرسامون فر ِف َعت عشرات ليل نهار سراعاً طيلة أيام وليالُ ، ٍ ص َبت مئات السرادقات ُ وهيِّئت اآلالف األقواس ونُ ِ من الالفتات ،ولم يتأخر سوى القليل منهم ممّن لم يفصل لشخصه وأبنائه وبناته لدى الخياطين الساهرين ّ والخياطات الساهرات مالبس تركمانية تقليدية ،فيما ّ مرتدياتهن المزهوة إستحضرت الفتيات والصبايا باأللوان والزخارف والورود ،في حين أقدم الجميع كل على نفقته -لتنظيف واجهات المساكن والمحالالتجارية والمكاتب المطلّة على الشوارع الرئيسة التي ستخترقها المسيرات وتلك الساحات التي يحتشد فيها المحتفلون والمحتفالت ،وذلك في وقت ّ شكل التركمان فيه لجاناً شعبية للقرار على شخوص الذين ينبغي إشراكـهم بالمسيرات المركزية الرسمية المقررة وسط «كركوك» وأقضيتها ونواحيها ،والعبارات التي ستُدرج على الالفتات والعبارات التي تُطلَق وسط ً فضال عن تنظيم إحتفاالت شعبية الهتافات ،كل ذلك العربي اإلسالمي * عميد ركن متقاعد -دكتوراه في التأريخ ّ 63 نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 العدد Sayı/Issue 58 يحضرها الجميع في موقع محدد وسط كل حي سكني كبير من «كركوك» وتُذ َبح فيه األغنام وتُط َبخ لحومها ويتم تناولها ظهراً. نـهار ( 14تموز )1959 لم ّ يعكر صفو تلكم اإلستحضارات الهائلة سوى إشاعات سرت في عموم «كركوك» مفادها أن حدثـاً مُريعاً سيفرض أوزاره على تركمان المدينة يوم (12تموز/الذكرى السنوية ألحداث كاوور باغي ،)1946/وأن العديد من األثرياء األكراد قد غادروها مع عوائلهم إلى مدن ومناطق أخرى ،وقد الحظ الجميع وجود إشارات عشوائية غير منتظمة بالطالء األحمر قد ثُبِّ َتت بالفرشاة على عدد من أبواب المساكن ،سوا ًء في قلعة كركوك أو أحياء «المصلّى، بيريادي ،شاطرلو ،شارع أطلس» ،وعلى الرغم من تشاؤم البعض فإن ذلك اليوم قد إنقضى بسالم من ُذكر .ولذلك َّ دون حادث ي َ تدفقت الجماهير ال َف ِرحة ٌّ مع إطاللـة يوم (الثالثاء 14تموز )1959كل إلى الموقع المحدد له لإلحتفاء ،حيث ّ دق الطبول التراثية والعزف على المزامير وأداء الرقصات الشعبية واألغاني التراثية واألناشيد الوطنية بمالبس تركمانية تقليدية موروثة كانوا يؤدونها تحت عشرات األقواس التي كتبت عليها عبارات شبه موحدة باللغتين العربية والتركمانية تمحورت بشكل عام حول ((تركمان العراق في محلة «؟؟؟؟؟؟» يهنئون زعيمهم األوحد بالذكرى األولى لثورة 14تموز المباركة)) ،ف ُوزعت أقداح الشرابت المتنوعة عليهم قبل أن يتناولوا طعام الغداء من لحوم الخرفان المطبوخة والمشوية وسط أرغفة الصمون وخبز التنور والصاج ثم البقالوة ً رجاال يتوجه معظمهم وأنواع من الحلويات ،وقبل أن ّ ونسا ًء وفتياناً وصبايا وقت العصر إلى حيث يفترض أن يتنعموا بمشاهد اإلحتفاالت والمسيرة المركزية التي ستنطلق من قرب «مركز شرطة إمام قاسم» بحلول وقت العصر من ذلك اليوم المُحرق. مساء ( 14تموز) كنت بالرابعة عشر من عمري وبصحبتي أخي السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / السنة 15العدد 58ﺘﺷﺮﻴﻥ نيسان -حزيران 2013 السنة 15العدد 58ﺘﺷﺮﻴﻥ نيسان -حزيران 2013 أيام مذبحة كركوك 1959كما عشتُـها القسم الثاني -مذبحة كركوك بأيامها الثالثة 63 / الدكتور صبحي ناظم توفيق التركمان ومشكلة الهوية والمواطنة في الدولة العراقية الحديثة 56 / عباس جعفر اإلمامي قرار البرلمان االوروبي بشأن العراق محنة األقليات ،ومحنة التركمان في العراق على وجة الخصوص 52 / ترجمة :احمد الهرمزي اإلعالم التركماني يختتم أعماله باسطنبول بمطالبة أعضائه بـ´الحيادية` في الصراع وإيقاف الهجمات ضد مناطق التركمان 49 / المدى برس /استانبول نبذة تاريخية عن فرقة نادي الثورة الرياضي للتمثيل والفلكلور التركماني 46 / فالح يازار اوغلو 50 - 53/ ϱίϟϳΠϨϻ ϡγϗϟ 1 - 49 / ϲϜέΗϟ ϡγϗϟ نيسان -حزيران Nisan-Haziran/April-June 2013 العدد Sayı/Issue 58 السنة Yıl/Year 15 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / 64 k Koça Şahin ŞİME ’ten İk zar ir me rda b r keder Sen o pü a rd u Biz b bizi ı bak Ayırd an kader ay Acım teşim pür a ım Billâh miyor yaş in d eni iç H rına b eşim ğ a b ard Bas tek k Benim k’ten ü k r e K r İki Şai i Şair Hüsam Hasret Ulu Türkmenim KERKÜK VAKFI 97 56 84 93 I K VAKF 1- 6 Başımın Tacı Kerkük IS BN Bitmemiş hala yaşıy orum ben Çelik irade ta Üst üste en şıyorum ben gel aşıyor um ben Bu benim , bu da yo lum Hakkımda n geçmem dur benim , gitse de canım Güneş gö rmeyen de reden akm Kara dağ am üste şimşe k dek çakm Millet yolu am ndan dışa rı çıkmam Bu benim , bu da yo lumdur be Bu yolda nim ancak yüks elir şanım Horyatla gürler od püskürür Türk benl üm iğimi canl a ko Ereğe gide n yolda yü rurum rürüm Bu benim , bu da yo lumdur be Başı dik du nim ran ulu Tü rkmen’im ISB N 975 684 931 KERKÜ menim Kerkük yar Suphi ULUiTÜR KMENİM Saatç Ulu Türk Başımın Tacı sazım Hüsam H asret i Suphi Saatç r Hüsam Hasret Ulu Türkmenim -6 931 ISBN 975 684 -6 şi ük k Kerkü E KARD ERKÜK sün in n k Şahin k Koça FI KERKÜK VAK KERKÜK VA KFI Irak Türkmenlerinin kültür, tarih, edebiyat ve sanatını tanımak için Kerkük Vakfı’nın kitap yayınlarını izleyiniz. Kerkük Vakfı 58 kitap yayını ile hizmetinizde. QARDASHLIQ KARDAŞLIK ﺍﻟﻌﺪﺩ 58 ﺍﻟﺴﻨﺔ 15 ﻣﺠﻠﺔ ﺛﻘﺎﻓﻴﺔ ﻓﻨﻴﺔ ﺍﺩﺑﻴﺔ ﺗﺮﺍﺛﻴﺔ ﻧﻴﺴﺎﻥ -ﺣﺰﻳﺮﺍﻥ 2013 ﺍﻟﻤﺆﺗﻤﺮ ﺍﻟﺨﺎﻣﺲ ﻟﻬﻴﺌﺔ ﺍﻹﻋﻼﻡ ﻭﺍﻟﺼﺤﺎﻓﺔ ﺍﻟﺘﺮﻛﻤﺎﻧﻴﺔ 18-19ﺃﻳﺎﺭ 2013 5. Irak Türkmen Basın Kurultayı 18-19 Mayıs 2013 ISSN 130228573-4 KERKÜK VAKFI