Avrasya Hospital Sa€l›k Dergisi Kalp Sağlığı Özel Sayısı - Y›l: 14 - Say›: 50 - www.avrasyahospital.com BÖLÜMLERİMİZ TEŞHİS VE TEDAVİ ÜNİTELERİMİZ HASTANEMİZİ FARKLI KILAN ÖZELLİKLER Temelden itibaren hastane olarak projelendirilip, inşa edilen ülkemizin ender özel hastanelerinden biridir. Avrasya Hospital; 51 yoğun bakım olmak üzere 135 nitelikli hasta yataklarına sahiptir. 6 adet üstün teknolojik donanımlı ameli- yathane, 3 doğumhane, 3 küçük cerrahi müdahale odası mevcuttur. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi, Koroner Yoğun Bakım Ünitesi, KVC Yoğun Bakım Ünitesi, Cerrahi ve Dahili Yoğun Bakım Üniteleri, Onkoloji Merkezi (Radyasyon Onkolojisi, Medikal Onkoloji Ünitesi) bulunmaktadır. 50 adet modern poliklinik odası, yüksek teknolojisi ve deneyimli kadrosu, 4200 m2’lik kapalı, 1000 m2’lik açık otoparkı ile 7 gün 24 saat hizmet veren bir sağlık kuruluşudur. BÖLÜMLERİMİZ • 24 Saat Acil Hizmet • Genel Cerrahi • Onkoloji • Kad›n Hastal›klar› ve Do€um • Çocuk Sa€l›€› ve Hastal›klar› • ‹ç Hastal›klar› • Kulak Burun ve Bo€az • Nöroloji • Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi (Nöroflirurji) • Gö€üs Hastal›klar› • Gö€üs Cerrahisi • Kardiyoloji • Kalp ve Damar Cerrahisi • Göz Hastal›klar› • Difl Sa€l›€› • Ortopedi ve Travmatoloji • Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon • Üroloji • Estetik-Plastik Cerrahisi • El ve Mikro Cerrahi • Psikiyatri • Cilt Hastal›klar› • Beslenme ve Diyet • Eriflkin Yo€un Bak›m • Koroner Yo€un Bak›m • Yeni Do€an Yo€un Bak›m TEŞHİS VE TEDAVİ ÜNİTELERİ Onkoloji Merkezi Kanser Teflhis ve Tedavisi Radyasyon Onkolojisi Kemoterapi Ifl›n Tedavisi Lineer Akseleratör (Linak) Kobalt Ayg›t› Simülatör Üç Boyutlu (3D) Tedavi Planlama Onkoloji Yo€un Bak›m› Genel Cerrahi Acil Cerrahi Kanser Cerrahisi Endoskopik Cerrahi Sünnet Endoskopi Ünitesi Gastroskopi Duodenoskopi E.R.C.P. Kolonoskopi Rektoskopi Gö€üs Hastal›klar› Bronkoskopi Transtorasik ‹€ne Aspirasyonu Plevral Biyopsi Torasentez Plörodesiz Solunum Fonksiyon Testleri Allerji Testleri Kardiyoloji Koroner Anjiyografi 128 Kesit BT Anjiyo MR Anjiyo Damarlar›n Doppler Tetkiki Periferik Anjiyografi Kalp Anjiyografisi Balon Anjiyoplasti Stent Tak›lmas› ASD VSD PDA Kapat›lmas› Valvüloplasti DSA ile Damarlar›n Tetkiki Kal›c› Kalp Pili Tedavisi Periferik Anjiyografi (Alt-ÜstEkstremite-Karotis-Renal-Beyin Anjiyografisi) Ekokardiyografi Eforlu EKG EKG Stres Eko Holter Tansiyon Holter Kardiovasküler Cerrahi Eriflkin Koroner Arter BYPASS Kalp Kapak Cerrahisi Do€ufltan (Konjentinal) Kalp Hastalıkları Cerrahisi Büyük Aort Damarı Cerrahisi Bacak Atardamarları ve Varis Karotis (fiahdamarı) Ameliyatları Nöroloji EEG A€r› Tedavisi Göz Ünitesi FFA (Göz Anjiyosu) Görme Alan› Belirleme Ünitesi Argon Laser Yag Laser Kontakt Lens Üroloji Böbrek Tafl› K›rma Ünitesi (ESWL) Pnömatik Tafl K›rma Sistoskopi Üreteroskopi Renoskopi Sünnet Dermatoloji (Cildiye) Laser Uygulama Ünitesi Kal›c› Epilasyon Cilt Gençlefltirme Varis Tedavisi Elektrokoterizasyon Krioterapi Radyoloji Emar-MR (Manyetik Rezonans) Multislice Tomografi 128 Kesit Tomografi (Dijital Anjiyo) Ultrason Renkli Doppler Mamografi Fluoroskopi Konvansiyonel Röntgen Laboratuvar Biyokimya CHEK-UP Mikrobiyoloji Patoloji Laboratuvar› Histopatoloji Sitoloji Frozen ‹nceleme Hasta Bafl› Giriflimler MİSYONUMUZ VİZYONUMUZ DEĞERLERİMİZ Nitelikli uzman kadrolar›m›z ile bireylerin teflhis, tedavi , bak›m ve koruyucu sa€l›k hizmetlerini kapsayan uygulamalar›m›z›, etik de€erlere ba€l›, hasta haklar›na sayg›l›, dil, din, ›rk ve cinsiyet ayr›m› gözetmeksizin kaliteli ve ekonomik olarak sunmakt›r. Ça€dafl bir yönetim sistemi, t›bbi uygulamalar› ve teknolojisi ile örnek gösterilen, toplumun beklentileri ile hastalar›m›z›n tüm sa€l›k gereksinimlerini karfl›layan ve bu özellikleri ile öncelikle tercih edilen, güvenilir, standart, kurumsal, sayg›n bir sa€l›k kuruluflu olmakt›r. De€iflim ve geliflime aç›kl›k fiefkat ve güleryüzlülük Çevreye ve insana sayg› Tak›m çal›flmas›na olan inanç Güvenilirlik HASTANEMİZ SGK, BANKALAR VE ÖZEL SAĞLIK SİGORTALARI İLE ANLAŞMALIDIR. 2 Yön. Kur. Başkanı Op. Dr. Hüseyin URLU Kalbimizi Ne Kadar Dikkate Alıyoruz? İTO Kurumlar Vergisi Ödülü 2009-2012 Yön. Kur. Baflk. Op. Dr. Hüseyin Urlu Hastanemiz kalp sağlığı konusun da ciddi yatırımlar yapmış özel hastanelerden biridir. Çağın hastalıklarının başında yer alan kalp hastalığına ilişkin tanı yöntemlerindeki gelişmeler ve tedavi deki yüksek başarı oranına rağmen, Dünya da ve Türkiye’de maalesef ölüm nedenlerinin başında kalp ve damar hastalıkları gelmektedir. Günde yaklaşık 100 bin defa durmadan atan kalbimizi ne kadar dikkate alıyoruz?... En önemli yaşam organlarımızdan biri olan kalbimizin sağlıklı atması için neler yapıyoruz?... Kariyerli ve uzman doktorlarımızın bilgileri ışığında sizlere aktarmak, anlatmak amacıyla bu sayımızı kalp sağlığına ayırdık. Kalp sağlığımızı korumak halkımızı bilgilendirmek nedeniyle, yayınlanacak olan kalp sağlığına ayırdığımız bu özel yayınımızda amacımız okurlarımızı, hastalarımız ve yakınlarını kalp sağlığı konusunda , daha çok bilinçlendirmek ve meslektaşlarımızla bilgilerimizi paylaşmaktır. Kalp hastalığına karşı mücadele de kanser hastalığına ilişkin yayınladığımız 49. Dergimiz halkımız, hastalarımız tarafından büyük ilgi ve destek görmüştür. Biz hekimler olarak hastalıklar hakkında Kanser de olduğu gibi bu sayımızda da kalp sağlığıyla ilgili bir başvuru dökümanı hazırlayarak halkımızı hastalığa karşı korumak , aydınlatmak arzusundayız. Kalp hastalığında da “Erken teşhis hayat kurtarır.” sloganı çok önemli bir rehber sözcüktür. Erken teşhis ve tedavi gerçekten hayat kurtarır. Aile ve yakınlarında kalp hastalığının genetik yatkınlık nedeniyle sıklığı önemlidir. Tüm organlarımızı etki altına alan hayati tehlikesi bulunan ve sağlıklı yaşam konforunu bozan bir hastalıktır. Kalp sağlığımızı korumak için: Mutlaka Sağlıklı beslenme ve spor şarttır. Bunun yanısıra, vücut ağırlığımızı kontrol altına almak, kan basıncımızı kontrol ettirmek, kan değerleri ölçümlerini düzenli yaptırmamız gerekmektedir. Temmuz - Ağustos - Eylül, 2013 Sigara ve alkol den uzak durmak, açık alan ve temiz havadan faydalanmak, sıkıntı ve stresten uzak durmak gerekir. Şeker hastalığı, kolesterol, obezite, hipertansiyon, kalp sağlığını büyük ölçüde tehdit eden unsurlardır. Kalp hastalığında göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, baş, boyun, omuz, kol ağrısı, bacaklarda şişme, bayılma, baş dönmesi gibi yakınma ve belirtiler olmaktadır. Kalp Hastalıklarına ilişkin belirti, teşhis ve tedavileri bu konuda hastanemizin alt yapı ve cihaz donanımları ile ilgili daha geniş bilgileri dergimizin iç sayfalarında bulacaksınız. Avrasya Hospital donanımlı alt yapısıyla erken sonuç almaya, hayat kurtarmaya hedeflenmiş bir hastanedir. Kalp ünitemizin başında Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Meriç, Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Esat Akıncı bulunmaktadır. Ekipte Kalp ve damar cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Ali Rıza Cenal, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cenk Tataroğlu, Kardiyoloji Uzmanı Dr. Celal Gölgeci, Kardiyoloji Uzmanı Behzat Haşmetoğlu yer almaktadır. Uluslararası sağlık hizmeti veren Avrasya Hospital’da kaliteli ve güvenilir hizmetler üretilmekte ve sunulmaktadır. Hasta memnuniyetine önem verilmektedir. Kendinizi ve kalbinizi sevin, önemseyin sağlığınızı ihmal etmeyin… Sağlıkla kalın hoşçakalın. Ad›na Ad na Sahibi : Op. Dr. Hüseyin Urlu Genel Yay›n Yönetmeni: Op. Dr. Tamer Sözen Yaz› ‹flleri Müdürü: Ömer Urlu Yay›n Koordinatörü: ‹brahim Urlu Bilgi ‹fllem ve ‹letiflim: Güner Mollao€lu - Gülay Tunçel YAYIN KURULU Uz. Dr. Ahmet Altun Op. Dr. Ali Güven Ak›nc› Doç. Dr. Ali Rıza Cenal Uz. Dr. Ali Vardar Op. Dr. Arman Çitçi Uz. Dr. Ayflegül Navdar Uz. Dr. Banu Altoparlak Uz. Dr. Behzat Haşmetoğlu Op. Dr. Bülent Öztürk Uz. Dr. Celal Gölgeci Doç. Dr. Cenk Tataroğlu Doç. Dr. Çetin A. Evliyaoğlu Op. Dr. Coşkun Görmüş Uz. Dr. Deniz Yardımcı Uz. .Dr. Ebru Öztürk Op. Dr. Ebru Topuz Uz. Dr. Ersin Sar› Prof. Dr. Esat Akıncı Dt. Eylem Uslu Op. Dr. Ferhat O€uz Op. Dr. Fuat Kurflun Op. Dr. Gamze Baykan Dr. Hakan Oğurlu Uz. Dr. Handan Yaflar Op. Dr. Hasan Lice Op. Dr. Hüseyin Urlu Uz. Dr. Ifl›l Soysal Op. Dr. ‹stepan Suna Prof. Dr. H. Kadircan Keskinbora Op. Dr. Kemal Y›ld›r›m Doç. Dr. Mahmut İlhan Prof. Dr. Mehmet Meriç Op. Dr. Mehmet Koç Uz. Dr. M. Ali Talay Uz. Dr. Melek fialc›o€lu Uz. Dr. Murat Ulusoy Uz. Dr. Nilgün Demirba€ Dr. Nur Arslan Op. Dr. Nurcan Dalan Op. Dr. Özgür Çetiner Op. Dr. Özgür Odabafl Op. Dr. Özgür Ortak Uz. Dr. Suzan Uzan Uz. Dr. fienay S›ld›r Op. Dr. Tamer Sözen Dr. Türkan Kasabal› Uz. Dr. Türkan Zeybel Uslu Uz. Dr. Züleyha Ö. Kadehçi Baflhemflire: Gülay Aziret YAYIN DANIfiMA KURULU Prof. Dr. Ayan Gülgönen - Prof.Dr. Bülent Ergun Prof. Dr. Gökhan Töre - Op.Dr. Halil Önsoy Op.Dr. Halil Toplamao€lu - Prof.Dr. Kürflat Bozkurt Prof.Dr.Lemi ‹brahimo€lu - Doç. Dr. Rafet Yi€itbafl› Prof.Dr. Türker Özkan - Prof.Dr. Hasan Serdaro€lu ‹LET‹fi‹M: Befltelsiz Mahallesi Seyit Nizam Caddesi 101. Sk. No:107 Zeytinburnu - ‹stanbul Tel:(0212) 665 50 50 (pbx) Fax: (0212) 665 50 60 www.avrasyahospital.com.tr - [email protected] Grafik, Tasarım ve Baskı: Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No: 129-130 Topkap›-‹stanbul Tel: (0212) 565 21 12 - 544 16 83 E-mail: [email protected] 3 AVRASYA HOSPITAL KALP SAĞLIĞI ÖZEL SAYISI Kalbinizin Kontrol hastanemiz Kalp ve Damar Cerrahisi kurucusu Bölüm Başkanı Prof. Dr. Esat Akıncı bulunmaktadır. Ekipte Kalp ve damar cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Ali Rıza Cenal, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cenk Tataroğlu, Kardiyoloji Uzmanı Dr. Celal Gölgeci, Kardiyoloji Uzmanı Behzat Haşmetoğlu’da yer almaktadır. Ç ağın hastalıklarının başında yer alan kalp hastalığına ilişkin tanı yöntemlerindeki gelişmeler ve tedavideki yüksek başarı oranına rağmen, Dünya da ve Türkiye’de maalesef ölüm nedenlerinin başında kalp ve damar hastalıkları gelmektedir. Avrasya Hospital sağlık kuruluşları arasında kalp hastalıklarının tedavi ve teşhisin de önemli bir yer tutmaktadır. Kalp ünitemizde 18 yataklı servisi, 9 yataklı KVC yoğun bakım ve 8 yataklı koroner yoğun bakım ünitesi bulunmaktadır. Prof. Dr. Mehmet MERİÇ Kardiyoloji Bölüm Baflkan› Prof. Dr. Esat AKINCI Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Bşk. 4 Avrasya Hospital kalp sağlığına ilişkin teşhis ve tedavisi konusunda alt yapısıyla erken sonuç almaya, hayat kurtarmaya hedeflenmiş bir hastanedir. Kalp ünitemizin başında Türkiye’de İnvaziv Kardiyoloji’nin duayenlerinden ve Avrasya Hospital Kardiyoloji ve Anjiografi Ünitelerini kuran Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Meriç. Türkiye’de tüm erişkin Kalp Damar ameliyatlarını ve 1 yaşından büyük konjenital kalp ameliyatlarını başarıyla gerçekleştiren ve Uz. Dr. Celal GÖLGEC‹ Kardiyoloji Doç. Dr. Ali Rıza CENAL Kalp Damar Cerrahisi Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU Kardiyoloji Doç. Dr. Cenk TATAROĞLU Kalp Damar Cerrahisi Kardiyoloji kliniğimizde tanı aşamasında, kalp kateterizasyonu ve anjiografisi, koroner anjiografisi, periferik damar anjiografisi (alt–üst ekstremite- karotisböbrek beyin damarları) 128 kesit BT anjiyo, MR anjiyo, DSA ile damarların tetkiki, damarların doppler USG ile tetkiki, EKG, ritim holter ve tansiyon holter, eko kardiyografi, efor testleri yapılmaktadır. Tedavi aşamalarında ise , koroner ve perferik damarların balon anjioplastisi (PTCA), damar darlıklarında stent uygulaması, ASD, VSD, PDA kapatılması , valvüloplasti ( balon ile kapak tedavisi) geçici ve kalıcı kalp pili takılması işlemleri yapılmaktadır. İskemik kalp hastalığı, periferik arter hastalığı, kalp yetmezliği, hipertansiyon, ritim ve ileti bozukluğu, romatizmal kalp kapak hastalıkları, doğumsal kalp hastalıkları birbirinden değerli başarılı bir ekibin araştırma ve çalışmasıyla gerçekleşmektedir. Kalp Damar cerrahisi kliğimiz de , erişkin koroner arter bypass ameliyatları, kalp kapak cerrahisi ameliyatları, doğuştan konjentinal kalp hastalıkları cerrahisi, ASD, VSD, PDA ameliyatları, büyük aort damar ameliyatları, bacak atardamarları ve varis ameliyatları, karotis (şah damar teşhis, tedavi ve ameliyatları) yapılmaktadır. Çok geniş yelpazede ve branşlarda hizmet üreten kadrolarımız, yardımcı sağlık personelimiz ve destek kadrolarımızla 26 branşta 350’ye yakın çalışanımız ile ileri teknolojik alt yapımızla halkımıza ekonomik ve kaliteli sağlık hizmeti sunmaya çalışıyoruz. AVRASYA HOSPITAL KALP SAĞLIĞI ÖZEL SAYISI Noktası... Kalbimi Seviyorum 5 6 7 Prof. Dr. Mehmet MERİÇ Kardiyoloji Bölüm Başkanı Kalbimi Seviyorum Koroner Kalp Hastalığı (Angina Pektoris) Tarif ve Tarihçe: A Prof. Dr. Mehmet MERİÇ Kardiyoloji Bölüm Baflkan› 1949’da Antalya’da do€du. 1973’de ‹stanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdi.Aynı sene, ‹stanbul Tıp Fakültesi ‹ç Hast. Anabilim Dalında ihtisasa baflladı. 1995-1998 yılları arasında Alman Hastanesi’nde, 1998-1999 yılları arasında Academic Hospital’da çalıfltı, 2000-2006 y›llar› aras›nda fiafak Hastanesinde Kardiyoloji Bölüm Baflkanı olarak kalp kateterizasyon laboratuvarında çalıfltı. 2006 yılından itibaren JFK hastanesi’nde çalıfltı. A€ustos 2010’dan 2011 yılı sonuna kadar Özel Avrupa fiafak Hastanesinde çalıfltı. 1 fiubat 2012 tarihinden itibaren Özel Avrasya Hospital’de Kardiyoloji Bölüm Baflkanı olarak çalıflmaya baflladı. ‹ngilizce ve Almanca bilmekte olup, iki çocuk babasıdır. 8 ngina pektoris, kronik iskemik kalb hastalığının en sık rastlanılan bir klinik prezentasyonudur. 1772’ de Dr. William Heberden tarafından tarif edildi. 1799’ da C.H. Parry miyokard oksijen sunusu ile oksijen ihtiyacı arasındaki dengesizlikten bahsetti. 1910 ve 1912’ de separe bir antite olarak non-fatal akut miyokard infarktüsü ilk defa Obraztov, Strazhesko ve Herrick in raporları ile değerlendirildi. 1920’ de iskemik kalb hastalığına ilgi arttı. Akut miyokard infarktüsü öncesi göğüs ağrısı sendromu (unstable angina)’ndan bahsedildi. Elektrokardiogramın devreye girmesi ile kronik iskemik kalb hastalığının patofizyolojisi anlaşıldı. Angina pektoris ve miyokard infaktüsünde değişik histopatolojik bulgular olduğu gösterildi (1940, Blumgart). 1960’larda iki önemli kilometre taşına ulaşıldı: 1- Sones tarafından koroner anjiografi ile koroner anatominin gösterilmesi. 2-Cerrahi tekniğin geliştirilerek koroner revaskülarizasyonun yerleştirilmesi. Kronik iskemik kalb hastalığı ile angina pektoris farklı terimlerdir. Kronik iskemik kalb kastalığı daha geniş kapsamlıdır. Angina pektoris, göğüste hissedilen rahatsızlığı anlatır. Kronik iskemik kalb hastalığı ise asemptomatik miyokard iskemisi, aritmiler ve konjestif kalb yetmezliğini de kapsamına alır. Miyokard iskemisi koroner aterosklerozu (Resim-1) olmadan aort kapak hastalığı, hipertrofik kardiomiyopati, sfilitik aortitis gibi hastalıklarda da meydana gelebilir. Koroner kalb hastalığı da diğer kalb hastalıkları ile birlikte olabilir. Prof. Dr. Mehmet MERİÇ Kardiyoloji Bölüm Başkanı Angina Pektoris : 1-Kronik stabil (kararlı) angina pektoris, 2-Anstabil (kararsız) angina pektoris, 3-Variant angina pektoris (Prinzmetal angina), 4- Akut miyokard infarktüsü 1- Kronik Stabil Angina Pektoris : Angina Özellikleri: -Kalite: -Göğüste baskı, ağırlık hissi -Yanma hissi -Sıkışma hissi -Sıkışma hissi ile birlikte nefes almada sıklaşma -Visseral kalite (derinden gelir, ağırlık, sıkışma ve acıma hissi). -Lokalizasyon: -Sternum üzerinde -Epigastrium ile farenks arasında her hangi bir yerde -Sıklıkla sol kolda ve sol omuzda sınırlıdır. -Nadiren sağ kola sınırlı kalır. -Alt çenede sınırlıdır. -Alt servikal veya üst torasik vertebralarda -Sol interskapuler veya supraskapuler bölgede -Süresi: 0.5 ile 30 dakika arasında -Presipitan faktörler: -Egzersiz -Efor -Soğuk -Rüzgara karşı yürüme -Emosyonel faktörler -Korku, hiddet -Koitus -Nitrogliserin’in etkisi : Nitrogliserinin alınmasını takiben ağrı 45 saniye ile 5 dakika içerisinde geçer. -Yayılma: -Sol kolun medial yüzüne -Sol omuza -Çeneye -Sıklıkla sağ kola Angina Pektoris Mekanizması: Ağrının oluşumu kompleks olup, henüz tam olarak anlaşılmamıştır. Mesela, sempatik afferentleri stimüle eden ve sonuçta bir dizi interaksiyona yol açan spesifik maddeler idantifiye edilememiştir. Bradikinin, histamin veya serotonin gibi transient iskemi sonucu olarak hücrelerden salınan ajanları bazı belirti- ler ön plana çıkartmıştır. Olayın cereyan ettiği dokuda asidoz veya yüksek potasyum konsantrasyonu bu maddelerin salınımını tetiklemekte ve bu da sensor intrakardiak sinir uçlarını hassas hale getirmektedir. Sinir uçları kalb adele lifleri ile koroner damarların çeperinde oturan miyelinsiz sinir ağı reseptörleridir. Bu reseptörler kalb pleksusuna ve oradan da sempatik ganglionlara uzanırlar (C7-T4). Impulslar ait olduklari spinal gangliyonlara, oradan da spinal kord aracılığı ile Talamusa ve sonunda serebral kotekse ulaşırlar. Miyokard iskemisine ait bu rahatsızlık göğüsün değişik bölgelerinde hissedilir. Çünkü, kalbin sipinal kordun aynı segmentlerine afferent sinirler vermesinden bu rahatsızlık ait olduğu periferal dermatomlara refere edilir. Akla uygun olan izah sekonder nöronların somatik ve visseral afferent impulslar ile stimüle edilmesidir. Visseral stimuluslar aşrı ise somatik impulslar için reseptörleri olan yakındaki ara nöronlar uyarılır ve rahatsızlık kutanöz orijinde algılanır. Böylece, ağrı impulsları Brakial pleksusa genel bağlantılar aracılığı ile kolun medial yüzüne refere olur ve servikal kökler ile iştirak sonucu boyna refere olabilir. Diabetik ve sessiz iskemili hastalarda olduğu gibi miyokard iskemisine rağmen bazı hastaların angina pektorisi hissetmemelerinin nedeni açık değildir. Paroksismal iskemiye rağmen bazı hastalarda göğüs ağrısı miyokard infaktüsünden sonra kaybolur. Bu hastalarda infaktüs sonucu olarak sinir uçlarının leze olduğu düşünülmektedir. Angina pektoris uniform değildir ve göğüs ağrısının teşhisini zorlaştıran diğer antiteler tarafından taklit edilir. Ağrının kalitesi, süresi, presipite eden faktörler ve ilave semptomlar gözönüne alındığı takdirde nonkardiak rahatsızlıklardan kaynaklanan ağrıyı angina pektoristen ayırdetmek mümkündür. Tipik angina epizodu yavaş yavaş başlar ve şiddeti bir dakika içerisinde maksimuma ulaşır. Birden şiddetli başlayan, aynı şiddetle devam eden ağrı ve yanmalarda non-kardiak sebepler düşünülmelidir. Benzer şekilde, postürle ortaya çıkan değişiklikler miyokard iskemisi ağrısı olarak yorumlanamaz ve bu manevra anginayı perikard hastalığı veya hiatus hernisinden ayırmada yardımcıdır. Tipik anginada, ağrı miyokard oksijen ihtiyacındaki artmaya bağlıdır, sıklıkla fizik aktivite sırasında gelişir. Aktivitenin hızı önemlidir. Emosyon veya yemek yeme, fizik aktivite ile birlikte ise, sıklıkla anginaya neden olur. Titreme ve ateş, tirotoksikoz, taşikardi, ağır anemi ve hipoglisemi gibi metabolik ihtiyacı arttıran durumlarda anginaya neden olurlar. Bazen bu durumlarda sabit koroner arter obstrüksiyonu mevcuttur. Egzersiz ve ateş gibi diğer faktörler kalb aktivitesini arttırır, miyokard oksijen ihtiyacını sınırlı oksijen sunusunda stimule eder ve iskemi ile göğüs rahatsızlığını presipite eder. Koroner vazokonstriksiyon sonucu olarak, anginanın oksijen sunusunun geçici olarak azalması ile ortaya çıktığına dair artan sayıda işaretler vardır. Koroner arterler iyi bir şekilde innerve olmaktadırlar ve değişik uyarılar koroner damarların tonusunu değiştirirler, miyokard iskemisine neden olan dinamik ve 9 Prof. Dr. Mehmet MERİÇ Kardiyoloji Bölüm Başkanı Nonanginal göğüs ağrısı ne tipik angina kalitesine ne de sık olarak presipite eden nedenlere sahiptir. Anginanın Klinikopatolojik korelasyonu: organik obstrüksiyonun ağırlığı arasında resiprokal bir ilişki vardır. Organik lezyon bulunmayan hastalarda aşikar dinamik obstrüksiyon miyokard iskemisine ve anginaya neden olur. Diğer taraftan ağır, aynı zamanda obstrüksiyonlu hastalarda dinamik obstrüksiyonda minimal bir artış koroner kan akımında kritik seviyenin altına düşmesine ve miyokard iskemisine neden olur. Sabit ve Değişken Eşikli Angina Angina için eşik değişkenliği kişiden kişiye farklılık gösterir. Sabit eşikli anginası olan hastalarda herhangi bir dinamik komponente rağmen, anginayı presipite eden faktörler sabittir. Değişken eşikli anginalı hastalar sabit obstrüktif lezyona sahip olabilir veya olmayabilir, fakat bunlarda vazokonstrüksiyonun yaptığı dinamik obstrüksiyon miyokard iskemisinin ortaya çıkmasında önemli rol oynar. Bu hastalar günün belirli zamanlarında devamlı fizik aktiviteyi kaldırabilirler, günün bir başka saatinde ise minimal aktivite anginayı ortaya çıkarabilir. Değişken eşikli bu hastalar sıklıkla istirahat anginasından ve nokturnal anginadan şikayet ederler ve angina soğuk, emosyon ve yemek ile presipite olur. Angina eşiği sabahları daha düşüktür, öğleden sonra daha yüksektir. Birçok hasta bu iki ekstrem arasında bulunur ve angina eşikleri hafifçe değişkendir. Buna mikst angina denir. Egzersizden başka durumlarda angina görülen hastalardaki gözlemler anginanın patofizyolojik esasını açıklamaya yardım eder. Mesela, 10 iskemik kalb hastalığı olan bazı kişiler özellikle soğuk havaya maruz kalma veya yemeği takiben ağrı tarif ederler. Soğuk çevre koşulları istirahat ve egzersizde periferik direncin artmasına neden olur. Arter basıncındaki artma miyokard oksijen gereksinimini arttırarak angina gelişme eşiğini düşürür. Bir alternatif veya ilave açıklama, koroner arterlerde spazm oluşmasıdır. Yemek sırasında veya sonrasında egzersiz kapasitesinde azalma kalb hızı ve kan basıncındaki ani yükselme ile açıklanmıştır. Miyokard oksijen ihtiyacında yemek sonrası artma iskemi gelişimini açıklamaya yetmiştir. Ancak dinamik komponent de (koroner vazokonstrüksiyon) sözkonusu olabilir. Benzer şekilde emosyonel strese bağlı angina esnasında da kalb hızı ve kan basıncı ve dolayısı ile miyokard oksijen gereksinimi artmaktadır. Fakat bu, egzersiz sirasındaki oksijen gereksinimlerindeki artış seviyelerine ulaşmamaktadır. Böylece, muhtemel bir dinamik komponentin rol oynadığı düşünülür. Anginal rahatsızlık istirahat ve sublingual nitrogliserin ile geçmektedir. Bu arada ilaca cevap, yararlı bir tanı aracıdır. Ağrının geçmesinden önce 5-10 dakikadan fazla bir sürenin geçmesi, ağrının iskemik kaynaklı olmadığını düşündürür. Levine’nin belirttiği gibi Karotid sinüse basınç rahatsızlığın hızla gerilemesine neden olabilir. Atipik anginada, presipite eden faktörler aynıdır fakat rahatsızlığın kalitasi farklıdır veya rahatsızliğın kalitesi anginaya benzerse presite eden faktörler nadirdir (Değişen vucut pozisyonu gibi). Rahatsızlık kalite olarak tipik olabilir veya yalnızca istirahatte meydana gelir, fakat, karakteristik ST değişiklikleri ile birlikte değildir. Tipik anginalı, atipik anginalı ve nonanginal göğüs ağrılı hastalarda koroner arter hastaliği prevalansı Diamond ve Forrester tarafından sıra ile % 90, % 50 ve % 16 olarak saptanmıştır. Halbuki, asemptomatik erişkinlerde koroner arter hastalığının prevalansı % 3-4 olarak saptanmıştır. Anginasız infaktüs koroner kalb hastalığının ilk manifestasyonu ise sıklıkla tek damar hastalığı ile birliktedir. İnfaktüsten önce ve sonra angina varsa sıklıkla 2 vaya 3 damar hastalığı mevcuttur. Göğüs Ağrısının Ayırıcı Tanısı: Özofajitis, sıklıkla substernal lokalizasyonda ve yanma komponenti olması nedeni ile miyokard iskemisini taklit eder. Özofagial spazma bağlı olarak oluşan ağrı nitrogliserinle azalır, anginaya benzemiyen şekilde süt ve antiasidler ile geçer. Asid infüzyon çalışmaları, radyolojik tetkikler ve özofagoskopi bu hastalığın tanısını doğrulamada yardımcı olur. Gastrik reflü sıklıkla radyografik olarak teşhis edilebilen hiatus hernisi ile birliktedir. Postprandial rahatsızlığın yatar pozisyonda artması bu rahatsızlığı angina pektoristen ayırmada yardımcı olur. Kolonun splenik fleksurasının distansiyonu da anginal ağrıyı taklit eder, anginanın aksine barsak hareketleri ile kaybolur. Anginayı taklit eden en önemli eklem hastalığı subakromial bursitis ve kostokondritistir. Servikal radikülitis sıklıkla his kaybı ile birlikte sabit bir ağrı olarak ortaya çıkabilir. Boynun hareketine bağlı olabilir. Bursitise bağlı ağrıyı omuz hareketleri arttırır. Tietze sendromunda kostokondral eklemler şiş ve palpasyon ile ağrılıdır. Servikal kotun Brakial pleksusa kompresyonuna bağlı olarak meydana gelen ağrı da anginayı taklit edebilir. Angina pektorisi diğer kardiovaskuler hastalıklar da taklit edebilir. Sıklıkla sırta yayılan ani şiddetli retrosternal ağrı ile karakterize aort disseksiyonuna ilaveten, pulmoner hipertansiyon da ayırıcı tanıda problem teşkil eder. Pulmoner hipertansiyonun ağrısı sıklıkla prekordialdir. Egzersizle presipite olmasına karşın Prof. Dr. Mehmet MERİÇ Kardiyoloji Bölüm Başkanı daha süreklidir. Anginadan ayırmakta güçlük çekilen bir diğer hastalık akut perikarditisdir. Perikarditisde ağrı, sıklıkla oturmakla ve öne eğilmekle azalır ve yatar pozisyonda şiddetlenir. Sürtünme sesi tanıyı doğrulamada yardımcı olur. Belirtilen bu hastalıkların çoğunda angina pektoris dikkatli bir anamnez ve fizik muayene bulguları ile ekarte edilir. Normal Koroner Arteriogramlı Göğüs Ağrısı: Normal koroner arteriogramlı angina veya anginaya benzer göğüs ağrısı sendromu koroner arteroskleroza bağlı klasik iskemik kalb hastaliğından ayırdedilmesi gereken önemli bir klinik antitedir. Bu durumda prognoz çok iyidir. Angina şüphesi ile koroner arteriograma alınan hastaların yaklaşık 20 sinde normal koroner arterler mevcuttur. Bu sendromun etyolojisi bilinmemektedir. Bu hastaların sadece küçük bir bölümünde gerçek miyokard iskemisi bulunur. Bu hastaların bir kısmında angina ve iskemiden küçük damar hastalığı sorumludur. Bazı hastalarda ise kardiyomiyopati bulunmaktadır. Bu arada anormal oksihemoglobin dissosiasyon eğrisi, arteriografinin yanlış yorumlanması, okkült kardiyomiyopati, psikomotor faktörler, psikojenik göğüs ağrısı, nörosirkontrolülatuar asteni, Da Costa Sendromu sayılabilir. Bu hastalarda koroner spazmı sözkonusu değildir. Ergonavine cevap yoktur. Anormal fizik bulgu yoktur. İstirahat elektrokardiogramı normal olabilir fakat nonspesifik ST-T değişiklikleri de müşahade edilebilir. Göğüs ağrılı, normal koroner arteriogramlı hastaların yaklaşık % 20 sinde egzersiz testi pozitiftir. Fizik Muayene: Genel muayene tamamen normaldir veya koroner risk faktörlerini gösterir. Kan basıncı ya devamlı yüksektir veya angina atağı sırasında yükselir. Hiperkolesterolemiyi yansıtan ksantomalar bulunabilir. Anginal atak esnasında 4. ve 3. ses ve de 2. ses çiftleşmesi duyulur. Papiller adele disfonksiyonuna bağlı olarak geçici veya devamlı apikal sistolik üfürüm duyulabilir. Bu üfürüm egzersizde ve angina esnasında şiddetlenir. Elektrokardiogram: İstirahat elektrokardiogramı hastaların yarısı ile dörtte birinde normaldir. Normal elektrokardiogramlı hastalarda ağır angina olabilir. Elektrokardiogram normalse en sık bulgu nonspesifik ST dalga değişiklikleridir. Bunlar nonspesifik değişikliklerdir ve iskemik kalb hastalığı dışında pekçok hastalıkta meydana gelebilir. Özellikle ventriküler erken vurular oluşabilir. Fakat onlar da nonspesifiktir. Sol atrial genişlemeyi gösteren P dalga anormalliği sıklıkla sol ventrikül kontraktilite yetersizliği ile birliktedir. Egzersiz Elektrokardiogram: Şüpheli iskemik kalb hastalığını ortaya çıkarmada egzersiz elektrokardiogramı değerlidir. ST segment depresyonunun derecesi, testin sensitivitesi ve spesifitesini arttıran treadmill esnasında ST depresyonunun devamı ve başlangıcı ile konfigürasyonudur. ST segment depresyonunun erken başlaması egzersizi takiben uzun süre devam etmesi ve daha önemlisi şekli çok damar lezyonu ile birliktedir. Bir veya birkaç derivasyonda egzersiz esnasında R dalgası amplitünde artma sıklıkla koroner arter hastalığı ve sol ventrikül disfonksiyonu ile birliktedir. Koroner arter hastalığını göstermede hipotansiyonun gelişmesi de önemlidir. Test esnasında erken olarak ağrının ortaya çıkması gelecekte miyokard infaktüsü gelişme riski ve ani ölüm ile koreledir. Egzersiz Test İndikasyonları: -Göğüs ağrısının teşhisine ilave olarak. -Koroner kalb hastalığının prognoz açısından ağırlığını saptamak -Bilinen koroner kalb hastalığının tedevisini değerlendirmek -Miyokard infaktüsünü takiben rehabilitasyona yön vermek -Cerrahi girişimin faydasına karar vermek Egzersiz Test Kontrendikasyonları: -Akut miyokard infaktüsü -Kararsız angina pektoris -Akut miyokardit veya perikardit -Ağır aort darlığı -Konjestif kalb yetmezliği -Ağır hipertansiyon -Kontrol edilemiyen aritmiler -1.derece AV bloktan daha ileri ileti bozukluğu -Akut sistemik hastalık ST Segment Cevabı: 1- Dakikada 130 kalb hızının altında 2 mm veya daha fazla horizontal veya yukarıdan aşağıya ST segment depresyonu, 2-Egzersizden sonra ST segment depresyonunun 5 dakikadan fazla devam etmesi Progressif Egzersize Sistemik Kan Basıncı Cevabı: 1- 2. basamak için 10 mmHg den az yükselme, 2- 10 mmHg den daha fazla devamlı düşme Egzersiz Kapasitesi: 1- Bruce protokol II yi tamamalayamama, 2- Yaşa göre hedeflenen maksimum kalb hızının % 70 ine ulaşamama 11 Prof. Dr. Mehmet MERİÇ Kardiyoloji Bölüm Başkanı Göğüs Ağrısı: a- Çoğunlukla istirahatte ve günlük normal çalışma sırasında belirir. Beden hareketleri ile provake olmaz. b- Göğüs ağrısı klasik anginadan daha şiddetli ve uzun sürelidir. c- Ağrı bazen siklik karakter gösterir; gündüz veya gece aynı saatlerde meydana gelir. Elektrokardiogram: - Karakteristik ST elevasyonu (ST elevasyonu R dalgasının tepesinden itibaren başlar) - R amplitünde artma - Ağrı geçince ST segment elevasyonu normale döner. - Ağrı esnasında ağır ritim bozukluğu Koroner Anjiografi: 2- KARARSIZ ANGİNA PEKTORİS: “Unstable” angina pektoris terimi ilk kez 1971 de yayınlanmıştır. Anginanın özellikleri: 1- Yeni başlamış hafif ile ağır derecedeki stabil angina pektorise, özellikle, istirahatte semptomlar ilave olmuştur. 2- Mevcut olan stabil angina pektoriste akselerasyon (semptomların sıklık, şiddet ve süresinde artma); sıklıkla istirahatte ve gece gelen semptomlar vardır ve medikal tedaviye az cevap vardır. 3- Nitrogliserin ile geçmeyen 15 dakikadan fazla süren istirahat ağrısı (intermediate coronary syndrome). Miyokard nekrozunun EKG ve enzim bulguları bulunmamaktadır. Anstabil anginanın tarifine ilaveten iskemik EKG repolarizasyon anomalilerinin eklenmesi teşhisin spesifitesini arttırır. Anstabil anginalı hastaların yaklaşık % 10’ unda normal koroner arterler bulunur. Koroner arter lezyon genişliği stabil anginadakine benzer. Yalnız ana koroner lezyonu biraz fazladır. İlk kez, 1923 te Wearn tarafından tarif edilmiştir. “Impending coronary oclussion”, Akut koroner yetersizliği, “Intermediat” koroner sendrom, Status anginosus, “Pre-infarction angına”, Kreşendo angina gibi isimler ile de anılmıştır. Kararsız angina koroner arter hastalarının % 10’unda görülür. İstirahatte miyokardın oksijen istem ve sunusu arasındaki denge geçici olarak bozulmaktadır. “Preload”, “afterload”, kalb kontraktilitesi ve kalb hızının artması ile trombosit agregasyonunda artma ağrı oluşumunda önemli rol oynayan belirleyici faktörlerdir. Patolojik olarak, plak rüptürü sonucu olarak koroner arterlerde trombositten zengin, non-okluzif bir lezyon mevcuttur. Miyokardda nekroz gelişmez. 12 Göğüs Ağrısı: a- Yeni ortaya çıkmış angina: Eskiden şikayeti olmayanlarda ağrı başlar; sıklığı, süresi ve şiddeti giderek artar. b- Progressif angına: Stabil anginada ağrının şiddet süre ve sıklığında progressif bir artma olur. c- İstirahatte angina: Ağrılar belirgin bir presipitan faktör olmaksızın istirahatte ortaya çıkar ve 15 dakika veya daha uzun sürer. d- İnfaktüs sonrası angina: Miyokard infaktüsünden sonra ilk ay içinde ağrı belirir. EKG Değişiklikleri: a- Geçici olarak repolarizasyon değişiklikleri, b- Geçici aritmiler, c- EKG de patolojik Q dalgaları gelişmez. Kalp Emzimleri: a- Normal serum seviyelerindedir. b- Normal değerlerin % 50’sinden daha fazla yükselmez Stabil Olmayan Anginada Prognoz: a- Yatakta veya istirahatte sık sık ağrı geliyorsa, b- Hastada önceden stabil angina varsa, c- Ağrı sırasında belirgin iskemik EKG değişiklikleri oluşuyorsa, d- Konjestif kalb yetersizliği varsa, e- Multipl damar daralmaları saptanmışsa, f- Sol ana koroner arter daralması varsa bu hastalarda prognoz kötüdür. 3- VARİANT ANGİNA PEKTORİS: İlk tarif, 1957’ de Prinzmetal tarafından yapılmıştır. - Major koroner arterde aterosklerotik lezyon, - Vazospazm, - Vazospazm olmaksızın normal koroner arterler bulunabilir. - Ergonavin maleat, meterjin, soğuk su vazospazmı provake ederek ortaya çıkarır. Vazospazm nitrogliserin veya nifedipine ile geçer. 4-AKUT MİYOKARD İNFARKTÜSÜ: Koroner arter intima altında gelişen, damarı daraltan lezyonun üzerindeki plağın rüptürü veya çatlaması sonucunda, koroner arteri inkomplet veya komplet olarak tıkayan; trombositten veya trombosit ve fibrinden zengin trombüsün gelişmesine bağlı olarak miyokard nekrozu ile seyreden dinamik bir tablodur. Elektrokardiyogramda ortaya çıkan ST dalga değişikliklerine göre; 1- ST elevasyonsuz miyokard infarktüsü, 2- ST elevasyonlu miyokard infarktüsü olarak ikiye ayrılmaktadır ve anstabil angina pektoris ile birlikte akut miyokard infarktüsü “Akut Koroner Sendrom” adı altında toplanmıştır. Bunlar benzer patofizyolojiye sahiptirler: 1- Anstabil angina pektoris ile ST elevasyonsuz miyokard infarktüsünde trombositten zengin trombusa bağlı inkomplet koroner oklüzyonu, 2- ST elevasyonlu miyokard infarktüsünde ise fibrinden zengin trombusa bağlı komplet koroner oklüzyonu mevcuttur. Teşhis: Semptomatoloji Elektrokardiyogram bulguları Kan biyobelirteçleri ile konulur. Klinik Belirtiler: . Çene ve her iki kola yayılan 30 dakikadan uzun süren baskı şeklinde retrosternal ağrı . Bulantı, kusma . Nefes darlığı . Terleme . Semptomların nitrogliserine cevap vermemesi Prof. Dr. Mehmet MERİÇ Kardiyoloji Bölüm Başkanı Fizik Muayene: . . . . • . . Hipertansiyon veya hipotansiyon S3, S4 Boyunda venöz dolgunluk Yeni ortaya çıkan üfürüm Akut pulmoner ödem Ritm bozukluğu Subfebril ateş Elektrokardiyogram: 1- ST elevasyonlu miyokard infarktüsünde miyokard duvarını gören derivasyonlarda 1- patolojik Q dalgası, 2- ST elevasyonu ve 3- T dalga inversiyonu veya yeni ortaya çıkmış sol dal bloku mevcuttur. . İnferior Mİ: II, III, aVF . Anterior Mİ: V1-V6 . Lateral Mİ: I, AVL, V5, V6 . Posterior Mİ: V1-V3 te yükse R dalgası ve ST depresyonu . Sağ ventrikül infarktüsü: Sağ taraf derivasyonları . Wellen sendromu(LAD hastalığı): Ağrı olmaksızın V2-V4 de T dalga inversiyonu 2- ST elevasyonsuz miyokard infarktüsünde elektrokardiyogramda ST depresyonu ve dinamik T dalga inversiyonu mevcuttur. Kan Biyobelirteçleri: • CK, CK-MB, myoglobin, Troponin I, Troponin T • CK-MB: 6 saatten önce sansitivitesi düşüktür. Değişikliği saptamak için tekrarlamak gerekir. Re-infarktüsü saptamada değerlidir. • Myoglobin: Erken dönemde sansitivitesi yüksek, spesivitesi düşüktür. • Troponin T veya I: Çok spesifiktir, fakat 6 saat içinde sansivitesi düşüktür. Bağımsız tanı prediktörüdür. 8-12 saat sonra tekrarlamak gerekir. SONUÇ: Angina pektoris, aslında bir intima hastalığı olan atherosklerozun ortaya çıkardığı değişik koroner arter patolojisini ihtiva eden ve bu patolojinin birçok risk faktörünün de etkisi ile erken teşhis ve tedavi edilmediği takdirde morbidite ve mortalitesi yüksek olan geniş bir yelpazede klinik ve semptomatolojik karşıt bulan hastalık tablolarına yol açtığı bilinen bir rahatsızlıktır. Bu klinik belirti iyi değerlendirildiğinde tek başına tanıyı koydurucu olabildiği gibi hastanın fizik muyenesi ve labortuvar tetkikleri ile desteklendiği takdirde yüzde yüze yakın bir oranda koroner arter hastalığını teşhis temek mümkündür. Bu teşhis iyi bir tedavi ile sürdürülürse hastaların yaşam kaliteleri artacak ve sürvileri uzayacaktır. 13 Prof. Dr. Esat AKINCI Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Bşk. Kalbinizin Güzel Atması İçin Spor Şart! Prof. Dr. Esat AKINCI Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Bşk. 1961 yılında Denizli-Acıpayam’da doğdu. A.Ü. Tıp Fak. 1985 yılında mezun oldu. Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hast. Kalp ve Damar Cerrahisi ihtisasını 1993 yılında tamamladı. Koşuyolu Kalp Hast. baş asistanlık görevine atandıktan sonra 1998 yılında Doçent 1999 yılında klinik şefi olarak aynı hastanede görevine devam etti. 2005 yılında başladığı Avrupa Şafak Hastanesinde K.V.C. bölüm başkanlığı görevine 2011 yılına kadar devam etti. 2011-2012 yıllarında Universal grup Çamlıca hastanesinde bölüm başkanlığı görevini yürüttü, aynı yıl profesör unvanını aldı. Ağustos 2012’den beri Avrasya Hospital Kalp ve Damar Cerrahisi bölüm başkanlığı görevini yürütmektedir. Kalbimi Seviyorum 14 Prof. Dr. Esat AKINCI Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Bşk. Y azın gelmesiyle birlikte spora ilgi artmaya başladı, mevsimsel değişimin yarattığı atmosferdeki oksijen seviyesindeki değişiklikler; yanlış nefes alımı, hızlı kilo vermek isterken bilinçsizce vücudu zorlayarak yapılan sporlar kalbi krizini arttırıyor. Kışın alınan kiloların çabuk verilmesi adına gidilen spor salonları yada parkur alanlarında bilinçsizce yapılan egzersizler ve vücut geliştirme amacıyla ağırlık çalışanlar kalp krizi geçirme tehlikesiyle de karşı karşıya gelebilir, sağlık için kalbinizi yormadan bilinçli spor yapmak şart. Birçok spor salonunda, üyelik için başvuranlardan sağlık rapor bile istenmiyor. Kişi rahatsızlığının farkında bile olmadığı için, aslında ciddi ya da başlangıç safhasında olan aort darlığı gibi bir durum yaşıyorsa, ani efor sonucunda ölebilir. Ayrıca kas büyüten hormonlar ve içinde pek çok kimyasal bulunan protein tozları da kullanılmamalıdır. Özellikle kas geliştirici hormonların damarlar ve kalp kası üzerinde yağlanma yaptığı son yapılan araştırmalara göre gayet açıkça ortadadır… Yaşınıza göre spor yapın kalp için en yararlı spor ise tempolu yürüyüş ve yüz- medir… Tabi spora başlamadan önce en önemli ilk şey sağlığınızla ilgili kafanızda şüpheniz dahi varsa, mutlaka muayeneden geçmektir. “30 yaş üstü ve spora yeni başlayacak kişi mutlaka efor testi ve kalp ultrasonografisi yaptırmalıdır.” Maalesef ki, günümüz şartlarında yoğun iş temposunun da etkisiyle insanlar spor yapmak için vakit bulamıyoruz mazereti göstermekte- dir. Aslında spor alışkanlığını nasıl yemek yemek, su içmek, uyku vs… Daha önce sporla tanışmamış 40 yaşında bir insanın ısınmadan vücut geliştirme ya da abartılı biçimde koşu yapması son derece sakıncalıdır. Kişinin yaşına uygun ve bilinçli bir şekilde yaptığı sporun birçok faydası bulunmaktadır, vücudun sınırlarını zorlamak ani ölümlere sebebiyet verebilir. Kalbi yormadan bilinçli spor yapın ki hem sağlıklı kilo verin hem de kalp sağlığınızı koruyun. yaşam için vazgeçilmez önemi var ise, sporu da sağlıklı kaliteli yaşamın vazgeçilmezi olarak hayatımızın içine almak gerekir. Kaliteli yaşam için en azından haftada 3 gün spor yeterlidir. Spor salonlarına gidemeyenler için ise, günde yarım saatte olsa yürüyüş yapmak kendi sağlığınıza çok faydalı bir yatırım olacaktır. 15 Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU Kardiyoloji Kalp Kapağı Nedir? Hastalıkları ve Tedavisi Kalbimi Seviyorum K Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU Kardiyoloji 1966’da İran’da doğdu. 1991’de İran Tebriz Tıp Fak. mezun oldu. 2004’te İst. Tıp Fak. Kardiyoloji Ana Bilim Dalında ihtisas yapmıştır. 2008’de Tebriz Tıp Fakültesi’den İnvazif Kardiyoloji üst ihtisas yapmıştır (Fellowship). Nisan 2013 itibariyle Avrasya Hospital Kardiyoloji bölümünde çalışmaktadır. Görev Saati: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 4009 16 alp Kapakçığı Hastalığı, her ne kadar yüzyılımızın en can alıcı salgını olan koroner kalp hastalıklarının gölgesinde de kalsa aslında kalp kapak hastalıkları özellikle ülkemizin bulunduÇoğu coğrafyada gerek yaşam kalitesine gerekse de yaşamın kendisine karşı ciddi bir tehdit boyutunda varlığını korumaktadır. Esasen tüm dünyada tüm ölümlerin %1-2’sini kalp kapak hastalıkları oluşturmaktadır. Bunun da ötesinde kimi zaman koroner kalp hastalıklarına eşlik eden kapak hastalıkları rahatsızlığın boyutunda artışa yol açmakta, kalp kapak hastalıkları zemininde oluşan kalp yetmezlikleri, kalp atışlarında düzensizlikler (ritm bozuklukları) insanlarda ciddi yakınmaların oluşumuna yol açabilmektedir. Bu yazıda kalp kapak hastalıkları, tanı ve tedavilerine yönelik olarak bilgi verilmeye çalışılacaktır. Kalp kapak hastalıklarından bahsetmeden önce kalp kapakları nedir, onları tanımaya çalışalım. Kalp-, gevşeme ve kasılma hareketleri yaparak kanı sürekli ileri doğru pompalayan en hayati organımızdır. Birbirinden kaslarla ayrılan dört odacıktan oluşan kalp içinde kan vücutta yaptığı gibi hep ileri Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU Kardiyoloji doğru hareket etmeli, geriye kaçmamalıdır. İşte bu ileri hareket sağlayan yapılar kalp kapaklarıdır. Bunlar motorlardaki karbüratörlerin valflerine benzetilebilirler. Kalbin alt ve üst odacıklar arasında yer alan iki kapağının sağdakinin ismi triküspit, soldakinin ise mitral kapaktır. Kanın kalbi terk ettiği noktalarda, yani kalp ile ana atardamarlar arasında yer alan diğer iki kapağın sağındakine, akciğer ana atardamarları ile kalp arasında yer alır, pulmoner kapak, soldakine ise ki bu da aort dediğimiz temiz kanı vücuda taşıyan büyük atardamar ile kalp arasında yer alır, aort kapak denmektedir. İşte kalp kapak hastalıkları bu kapakların etkilendiği tüm hastalıkların genel ismidir. Sebebi, oluşum mekanizması ne olursa olsun kalp kapak hastalığında kaşımıza çıkan üç tipte bozukluk vardır. 1. Darlık Birinci tipte kapakların açılımı kısıtlanmıştır. Kapak açılamadığından darlık oluşmuş, normalde geçmesi gereken kan miktarından az bir kısım ileri doğru geçebilmektedir. Hepimiz hortumla bahçe sulamışızdır. Hortumun ucunu sıktığınızı düşünün, suyun geçişi ne kadar tazyikle olmakta, su akamadığı için geride göllenmekte, oluşan zorlanma belki de hortumun musluktan çıkması ile sonuçlanmaktadır. İşte kalp kapak darlıklarında da bu meydana gelir. Kapak darlığına bağlı olarak yeterli miktarda kan ileriye geçemediğinden kan basıncında düşmeler (hipotansiyon), çoçuklarda gelişme gerilikleri, erişkinlerde nefes darlığı, çabuk yorulma yakınmaları, bazı tiplerde de göğüs ağrıları oluşur. Açılamayan kapağın gerisinde ise kan göllenmeye , artan basınçla bu kalbin bu bölümleri genişlemeye başlamıştır. İleri akamayan kan ve sıvılar kimi zaman akciğerde kimi zaman ise çevre organlarda birikir. Bu nefes darlığı, ayaklarda ödem, şişme gibi tablolara yol açar. Kapak darlıklarında bulgular oluşum mekanizmasına da bağlı olarak erken dönemde ortaya çıkar. 2. Yetmezlik İkinci tipteki kalp kapak hastalıkları kapakların açılımında değil ama kapanmalarındaki bozukluk ile oluşur. Kapakların asli görevleri kanın hep ileri doğru akışını sağlamalarıdır demiştik. İşte bu görevdeki aksama kapakların tam kapanamaması sonucu oluşur ve kapak kaçakları meydana gelir. Yine bahçe hortumu ile sulama örneğine dönelim. Hortumda büyük bir delik olduğunu varsayalım. Bu durumda hortumun ucunu daraltmasak bile yeterli suyu sağlamayacağız. Aynı tablo kalp kapak kaçaklarında vücudun başına gelir. Eğer kaçak fazla ise dokular yine yeterli miktarda kana kavuşamayacaklar, kan basıncı düşmeye meyledecektir. Öte yandan ileri doğru gidemeyen kan kalp boşlukları içinde birikecek, bu sefer basınç, tazyik artışı ile değil; ama hacim artışı ile kalp kaslarını gererek büyütecek ve zaman içinde kalbin pompalayabilme, yani kasılıp gevşeme özelliğine zarar verecektir. Bu kalp kapak hastalıkları zemininde gelişen kalp yetmezliklerinin oluşum şeklidir. Kalp kapak kaçakları özellikle yavaş seyirli ise uzun süre belirgin şikayet oluşturmazlar. Belirgin yakınmalar oluştuğunda kalp çalışmasındaki bozukluk artık iyileşmez aşamaya gelmiş olabilir. Bu yüzden kalp kapak kaçakları kapak darlıklarına göre daha tolere edilebilen ancak sinsi ilerleyen rahatsızlıklardır. 3. Darlık + Yetmezlik Kalp kapak hastalıklarının üçüncü tipi ki aslında en sık olanıdır, hem kapağın açılması hem de kapanması kısıtlanmıştır. En fazla yakınma oluşturan bu tipteki kalp kapak hastalıklarıdır. Hakim olan lezyon, açılım ya da kapanmadaki sıkıntı, kişinin şikayetlerinin tipini de belirler. Kalp kapak hastalıklarının nedenlerine gelince; kalp kapak hastalıklarının içinde çok önemli olan bir kısmı, ki ülkemizde de en önde gelen sebeptir, çoçukluk çağında, boğazda yerleşen, üst solunum yolu infeksiyonuna yol açan özel bir tipteki mikroplara karşı vücutta oluşan savunma mekanizmasının yanlış bir yola girerek vücudun kendi organlarına, başta kalp ayrıca böbrekler, beyin ve eklemler, zarar vermesi ile oluşur. Aslında biraz da kafa karıştırıcı olacak şekilde “romatizmal kalp kapak hastalığı” olarak adlandırılan bu grup kalp kapak ameliyatlarının da önde gelen nedenidir. Hayatın ileri yaşlarında özellikle kalbin sol tarafında yer alan kapakların etkilendiği kireçlenmelere bağlı kapak hastalıkları, kalbi 17 Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU Kardiyoloji 3- Mitral kapak: sol karıncık ve sol kulakçık arasında bulunur. artar. Kapak yetmezliği fazla miktarda olursa kalp yetmezliğine neden olabilir. 4- Aort kapağı: sol karıncık ile aort Kapak Darlığı: arasında bulunur. Kalp Kapakları Nasıl Çalışır? Kalp kası kasılıp gevşedikçe kapaklar açılır ve kapanır. Bu şekilde kan karıncıklara ve kulakçıklara dönüşümlü olarak dolar. Aşağıda kalbin sol tarafındaki kapakların nasıl çalıştığı anlatılmıştır: Sol karıncık gevşedikten sonra aort kapağı kapanır ve sol kulakçıktan sol karıncığa kan akışını sağlamak için mitral kapak açılır. Sol kulakçık kasılır ve sol karıncığa daha fazla kan akışı olur. Daha sonra sol karıncık kasılır, mitral kapak kapanır ve böylece kanın tekrar sol kulakçığa kaçması önlenir. Aynı zamanda aort kapağı açılır, böylece kan aortaya atılır. Daha sonra sol karıncık gevşer aort kapağı kanın sol karıncığa geri kaçmasını engellemek için kapanır ve böylece döngü devam eder. Benzer olaylar sağ tarafta, triküspit kapak ile pulmoner kapak arasında olur. Kalp Kapak Hastalığı Nedir? besleyen koroner damarlardaki tıkanmalar yani kalp krizleri sonucunda özellikle mitral kapağın çalışmasını sağlayan kasların hasarlanması sonucu gelişen mitarl yetmezlikleri kalp kapak hastalıklarının önde gelen sebepleri arasındadır. Kalp dört odacıktan oluşur: üst kısımda iki kulakçık (sağ ve sol atrium) ve kulakçıkların altında iki karıncık (sol ve sağ ventrikül). Kulakçıklar ile karıncıklar arasında ve karıncıklarla buradan çıkan damarlar arasında kapaklar bulunur. Kapaklar, kanın tek yönlü akmasını, dolayısıyla kanın geri kaçışını engellemeye yarar. Kapaklar, kanın karıncıklara tek yönlü girişini sağlarken tek yönlü de çıkışını sağlarlar. Her kapak (2 yaprakçıktan oluşan mitral kapak hariç) 3 yaprakçıktan oluşur. Bu dört kalp kapak şunlardır: 1-Triküspit kapak: sağ kulakçık ve sağ karıncık arasında bulunur. 2- Pulmoner kapak: sağ karıncık ile pulmoner arter (akciğer arteri) arasında bulunur. 18 Kalp kapaklarındaki hastalıklar büyük oranda romatizmal kalp hastalığı sonucu oluşur. Bunun dışında, kapakların yapısal bozuklukları, kalp boşluklarının genişlemeleri, kalp damar hastalıkları, iltihabi hastalıklar da kapak hastalığına neden olabilir. Kapakçık hastalığı, kalbin kapakçıkları doğru çalışmadığında meydana gelir. Kapakçık hastalığı, kapakçıklardaki darlık veya yetmezlikten dolayı meydana gelebilir. Kalp kapaklarında iki türlü bozukluk olabilir: Kapak Yetmezliği: Kapakçık yetersizliğinde kapakçığın leafletleri (yaprakçık) tamamen kapanamazlar ve kanın kapakçık içerisinden ters yönde geri kaçmasına neden olurlar. Bu ters yönde geri kaçan kana rejürjitan kan akışı denir. Bazı hastalarda hem kapakçık yetersizliği hem de darlığı bir veya daha fazla kapakçıkta aynı anda bulunabilir.Kapakçıklar tam olarak kapanmaz; böylece yalnızca ileriye doğru akması gereken kanın bir kısmı da geriye doğru kaçar. Dolayısıyla kalbin yaptığı işin bir kısmı boşa gitmiş olur. Böylece kalbin yükü Kapakçık leafletlerini (yaprakçık) oluşturan dokular sertleşerek kapakçık açıklığını daraltırlar. Bu durumda kapakçık içerisinden geçen kan miktarı azalır. Daralmış bir kapakçık nedeniyle kalp kan pompalamak için daha çok güç sarf eder. Bu sebeple kalp gittikçe zorlanır ve pompaladığı kan miktarı giderek azalır. Eğer daralma hafifse kalbin genel fonksiyonları bozulmayabilir. Kapaklar arasındaki açıklık daralır, böylece kalbin diğer boşluklara veya damarlara kan göndermesi zorlaşır. Kalp bunu başarmak için daha fazla güç harcar. Darlık oranı fazla olursa kalpten atılan kanın azlığına bağlı şikayetler ortaya çıkar ve yine kalp yetmezliği oluşabilir. Bazı durumlarda aynı kapakta hem darlık hem de yetmezlik olabilir. Kapağın Hastalanması Kalbi Nasıl Etkiler? Darlık veya kaçak nedeni ile bir boşlukta kan miktarı artarsa basınç artar ve o boşluk büyümeye başlar. Basıncın çok artması durumunda kalp kası kasılması bozulur ve geriye doğru bütün boşlukların basıncı artar. Sol kalp kapakları hastalandığında sol boşlukların basıncı artar ve bu akciğer içindeki kan basıncını arttırır. Bu durum sol kalp yetmezliği ile sonuçlanır. Belirtisi nefes daralmasıdır. Sol kalp yetmezliği başlamadan kapaktaki problem düzeltilmelidir. Sağ kalp kapaklarından pulmoner kapakta doğumsal darlık dışında pek hastalık görülmez. Erken tanı genellikle konulur. Balonla kapak genişletilir, nadiren cerrahi gerekir. Trikuspit kapak ise genellikle sol kalp yetmezliği akciğerde basınç artışı sağ kalpte basınç artışını takiben hastalanır ve geriye kaçırır. Kaçak ileri derecede ise sonuç sağ kalp yetmezliği olur. Bu durumda bacaklarda ödem, karaciğerde büyüme, karında sıvı toplanması olarak klinik belirti verir. Kapak Hastalıklarında Teşhis Muayene-EKG-Ekokardiografi tanıyı koymakta yeterlidir. Bazı durumlarda yemek borusundan Ekokardiografi gerekebilir. (TEE) Eğer operasyon ile tedavi yapılacak ise ve hastanın yaşı 40’ın üzerinde ise koroneranjio ile kalp damarlarının kontrolü gerekir. Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU Kardiyoloji Kalp Kapağı Hastalıklarının Nedenleri Kapakçık hastalığının pekçok sebebi vardır. Kapakçık hastalığı doğumsal (konjenital) veya edinsel (ileri yaşlarda ortaya çıkan) olabilir. Bazen kapakçık hastalığının sebebi bilinmeyebilir. A. Konjenital kapakçık hastalığı doğumdan önce meydana gelen bir bozukluktur. Uygunsuz kapakçık boyutu, bozulmuş leafletler (yaprakçıklar) veya yaprakçıkların kapakçığa tutunmasındaki düzensizlik nedeniyle meydana gelebilir. Bu bozukluk sıklıkla aort veya pulmoner kapakçıkları etkiler. Biküspid aort kapakçık hastalığı, aort kapakçığı etkileyen konjenital bir hastalıktır. Normal üç leaflet (yaprakçık) yerine biküspid aort kapakçıkta sadece iki leaflet bulunur. Biküspid Aort Kapakçık hastalığında üçüncü leaflet olmadığı için bu kapakçık: Dar olabilir – sert kapakçık leafletleri yeterince açılamaz. Yetersiz olabilir – leafletler sıkıca kapanamaz. Biküspid Aort Kapakçık Biküspid aort kapakçık hastalığının ailevi geçiş özelliği vardır. Toplumda yaklaşık olarak % 2 oranında görülür. Bu hastaların yaklaşık 1/4’ünde aort kapakçık üzeri seviyede aort genişlemesi mevcuttur. B. Edinsel kapakçık hastalığı daha önceden normal olan kapakçıkların sonradan bozulması sonucu meydana gelir. Bu hastalığa kapakçığın yapısındaki bozulmalar veya enfeksiyon sebep olur. Enfeksiyon : Enfektif endokardit ve romatizmal ateş kalp kapakçık bozukluğu yapan iki yaygın enfeksiyondur. 1. Romatizmal ateş sık görülen bir kalp kapakçık hastalığı olan romatizmal kalp hastalığına neden olur. Bu hastalıkta: kalp kapakçık leafleleri enflame olur (iltihabi durum) kalp kapakçık leafletleri birbirine yapışabilir ve üzerinde oluşan nedbeler nedeniyle sert, kalın ve kısa hale gelebilir kalp kapakçıklarının (sıklıkla mitral kapakçık) bir veya daha fazlasında darlık veya yetmezlik meydana gelebilir. Romatizmal ateş, sıklıkla tedavi edilmeyen streptokok enfeksiyonları nedeniyle meydana gelir (örneğin tedavi edilmeyen boğaz enfeksiyonları). Streptokoklara bağlı olarak gelişen boğaz enfeksiyonlarının penisilin ile tedavisi bu hastalığı önleyebilir. Romatizmal ateş hastalığı sıklıkla 5-15 yaş arası çocukları etkilerken, oluşacak kalp kapakçık hastalığının belirtileri yıllarca görülmeyebilir. Romatizmal ateş hastalığında kapakçığın kendisi iltihaplanmaz. Enfeksiyona karşı savaşmak üzere vücut tarafından üretilen antikorlar kalp kapakçıkları ile etkileşerek kapakçıklarda enflamasyon ve nihayetinde nedbeleşmeye neden olur. Romatizmal kapakçık hastalığı 2. Enfektif Endokardit ciddi bir enfeksiyondur ve hayatı tehdit eder. Mikropların kan dolaşımına karışması ve bu yolla kalp kapakçıklarının yüzeyine yapışması neticesinde meydana gelir. Endokardit hastalığında: mikroplar kalp kapakçıklarına saldırarak kapakçıkta kabarıklıklar, delikler veya nedbeleşmelere (yara) neden olur. Kapakçıkta yetersizlik veya daralmaya neden olabilir. Mikroplar kan dolaşımına; Diş tedavileri Cerrahi girişim Damar içine uygulanan ilaçlar Ciddi enfeksiyonlar nedeniyle bulaşabilir. Kapakçık yapısında bozulmalar Edinsel veya konjenital sebeplerle meydana gelebilir. Bu sebepler arasında: 1. Korda tendinea veya papiller adelelerde gerilme ve yırtılma. Sıklıkla mitral kapakçıkta görülür. Oluşma sebepleri arasında 19 Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU Kardiyoloji Kalp Kapağı Hastalıklarında Tedavi Mitral kapakta darlık varsa tedavi kapak alanına bağlıdır. 1,5 cm2 üzerinde ise operasyon gerekmez. Hasta takibe alınır. 1-1,5 cm2 arasında klinik belirtiler, yaş, gebelik beklentisine göre karar cerrahi olabilir. 1 cm2 altında cerrahi şarttır. Mitral kapakta kaçak varsa ve orta-ileri derecede ise kalp boşlukları büyümeden ve sol kalp kasılması bozulmadan operasyon gerekir. Hafif derece kaçaklar izlemeye alınır. Aort kapağında darlık varsa darlığın derecesine göre operasyon yapılır. Hafif darlıklarda hasta Ekokardiografi ile izlenir. Orta-ileri darlığı olan ve belirti veren (Semptomatik) vakalarda cerrahi şarttır. Aort kaçağında ise hafif kaçaklar izlenir. Orta ve ileri derecede kaçaklar sol kalp boşluğunda büyüme yapmadan ve kalp kasılması bozulmadan önce operasyon gerektirir. Kalp krizi Kalp kapakçık enfeksiyonu Travma bulunmaktadır, 2. Mitral kapakçıkta sarkma (Mitral valve prolapse – MVP) Mixomatöz bir kapakçık hastalığıdır. MVP hastalığında kalp kasılma yaptığı esnada mitral kapakçığın leafletleri sol atrium içerisine sarkarlar. MVP kapakçık dokularının anormal ve gergin olmasına neden olarak kapakçık kaçağı meydana gelmesine neden olabilir. MVP toplumda % 1-2 oranında görülür. Kadınlarda ve erkeklerde eşit orandadır. Çoğunlukla herhangi bir sorun oluşturmaz. MVP olan 10 hastadan yalnızca birinde cerrahi girişim ihtiyacı olmaktadır. Eğer kapakçıktaki sarkma ciddi boyutta olursa veya kordada yırtılma gibi diğer bir durum meydana geldiğinde kapakçıkta kaçak çok artabilir ve cerrahi girişim gerekebilir.2007 BETHESTA konfransı sonrası artık MVP hastalarında endokardit gelişimini önlemek için koruyucu tedavi gerekmemektedir. 3. Fibro-kalsifik dejenerasyon Sıklıkla aort kapakçığı etkiler ve 65 yaş üzeri erişkinlerde görülür. Koro- 20 ner arter hastalığındaki ateroskleroz’a benzetilebilir. Kapakçık leafletleri kalınlaşır, kalsifiye olur ve sertleşir. Neticede kapakçık açıklığı daralır. Bu hastalık için risk faktörleri arasında; • İleri yaş • Kilo azlığı • Yüksek kan basıncı • Yüksek kan kolestrol değeri bulunmaktadır. 4. Kapakçık annulusunun genişlemesi Kapakçık annulusunun genişlemesi ve gerilmesi neticesinde leafletler için destek azalır ve sıkıca kapanamazlar. Annulus genişlemesine kalp kasının hasarlanması neden olabilir. Kalp kası kalp krizi, kardiyomiyopati, kalp yetersizliği, ileri derecede yüksek kan basıncı, sifiliz veya kalıtımsal hastalıklar (Marfan sendromu vb) gibi pekçok sebebe bağlı olarak hasarlanabilir. Kapakçık annulusunun genişlemesine bağlı olarak kapakçıkta kaçak meydana gelmesi Trikuspit kapak romatizmal hastalanması tek başına nadirdir. Aort ve/veya mitral kapak tutulumu ile beraber olur. Aort ve mitral için opere edilen hastada ciddi trikuspit kapak tutulumu varsa aynı operasyonda tamir edilir. Pulmoner kapakta romatizmal tutulum olmaz. Doğumsal olarak darlık en sık görülen durumdur. Eskiden ciddi darlıklar için operasyon tek yöntem iken artık sadece balon tedavisi ile açılmadığı durumlarda operasyon yapılmaktadır. Mitral ve aort kapak darlıklarında da balon yapılabilir. Ancak handikapları vardır ve belirli kriterlere uyan hastalarda uygulanabilir. Tüm kapak hastalıklarında cerrahi tedavi gerekmediği sürece hastanın periodik olarak 6 ay veya senede 1 defa olmak üzere muayene, EKG ve Ekokardiografi ile takibi ve duruma göre kardiolog tarafından seçilen ilaçlarla izlenmesi gerekir. ÖNEMLİ: Kalp kapak hastalıklarında kişide protez kapak var ise bu kapaklar enfeksiyona duyarlıdır. Özellikle Diş Çekimi başta olmak üzere cerrahi uygulamalar sırasında endokardit denilen ve ciddi sonuçlar doğuran bir enfeksiyon hastalığının önlenmesi gerekir. Bu nedenle hastanın sadece müdehale öncesi antibiyotik kullanması gerekir. Doç. Dr. Ali Rıza CENAL Kalp Damar Cerrahisi Koroner By-Pass Doç. Dr. Ali Rıza CENAL Kalp Damar Cerrahisi 1966 yılında Sivas-Divri€i’de do€du. 1991 yılında istanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu.1992-1998 tarihleri arasında Kofluyolu Kalp E€itim ve Arafltırma Hastanesinde ihtisasını yaptı. 1 yıl bu hastanede uzman doktor olarak çalıfltı. 2001-2011 yılları arasında Özel Avrupa fiafak hastanesinde ve 2011 y›l›nda Çamlıca Alman Hastanesinde görev yaptı. 2012 y›l›nda Avrasya Hospital’de göreve bafllam›flt›r. Ameliyatları Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1118 D ünyadaki ölüm sebepleri arasında kalp damar hastalıkları hala 1.sıradaki yerini korumaktadır. Bilim, Teknoloji ve sağlıktaki gelişmelere rağmen, damarların tıkanmasına sebep olan damar sertliği dediğimiz aterosklerozun gelişiminin önlenmesi ve tamamen yok edilmesi günümüzde hala mümkün değildir. Fakat aterosklerozun gelişmesindeki risk faktörleri sayısız sayıdaki bilimsel çalışmalarla belirlenmiş ve erken teşhis ve tedavi olanakları oldukça ilerlemiştir. Risk faktörleri çoğumuzunda bildiği gibi; genetik faktörler, yüksek kolesterol oranları, şeker hastalığı, sigara içimi, obezite, stres, hareketsiz yaşam, kötü beslenme v.b sayılabilir. Genetik faktörler gibi elimizde olmayan sebeplerden ateroskleroza bağlı damar tıkanıklığına maruz kalabilisekte, yaşam tarzımıza dikkat ederek yukarıdaki risk faktörlerinin çoğunu azaltabiliriz. Damar sertliği olarak bilinen “ateroskleroz”, atardamarların esnekliğini kaybedip kalınlaşması ile oluşan bir hastalıktır. Bu hastalıkta, kalbe kan götüren koroner damarların duvarlarında kolesterol, pıhtılaşma faktörleri ve hücreler birikmeye başlar. Böylece damar duvarı kalınlaşır, damar içi daralır ve kan geçişi azalır. İskemik kalp hastalığı dediğimiz bu tablo genellikle “anjina” adı verilen göğüs ağrısına neden olur. Anjina her hastada olmamakla birlikte, genellikle bir kalp krizinin en önemli habercisidir. Bazen de hastalar hiç ağrı duymadan da kalp krizi geçirebilir. Bu duruma özellikle şeker hastalarında rastlanır. Damarları daralmış bir kalp uzun süre fonksiyonlarını devam ettiremez ve kasılmasında bozulmalar başlar, göğüs ağrısı ve/veya nefes darlığı şikayeti ile efor kapasitesi kısıtlanır ve daha kötüsü damarın tamamen tıkanması ile kalp krizi geçirerek hayati tehlikeye maruz kalır, yada ileride kalp yetmezliği gibi tedavisi daha zor Kalbimi Seviyorum problemlerle karşıkarşıya kalabilir. Koroner damar darlığı anjiyografi ile teşhis edildikten sonra, darlığın nerelerde olduğu, kaç damarda olduğu, darlığın özellikleri, damar yapısı, hastanın özellikleri gibi birçok faktöre göre başlıca 3 yol izlenir: ilaç tedavisi, balon ve stent takılması yada koroner bypass ameliyatı. Günümüzde özellikle ilaç kaplı stentlerin geliştirilmesi ile çoğu hastaya katater labaratuarında, ameliyat olmadan kısa sürede stent takılmakta ve hasta ertesi gün evine yollanmaktadır. Fakat, hala bu yöntemden sonra 6 ay içinde tekrar tıkanma veya daralma riski yaklaşık %20-30 civarlarında olup, ilaçlı stentlerde bu oran %8-15’lere düşmüştür. Anjiyografi sonrası bir kısım hastaya (sol ana koroneri olan,çok damar hastalığı olan, damar yapısı stente uygun olmayan, kapak hastalığı gibi ilave kalp hastalığı olan v.b sebeplerle) koroner by pass kararı verilmektedir. By pass’ın türkçe karşılığını köprüleme olarak ifade edebiliriz.Damarın tıkalı olan kısmının ilerisine yeni bir damar ilave ederek,o bölgeye kan götürmek amaçlanır. Böylece hastanın hem göğüs ağrısı şikayeti hemde kalp krizi geçirme riski azaltılır. Bu bypass damar sayısı tıkalı damarın sayısına göre 1 ile 8 arasında olabilir.Çoğunlukla 3-4 damar bypass yapılır ve 3-4 saat süren ameliyat süresi vardır. Günümüzde teknoloji ve tecrübenin gelişimi ile birlikte ameliyat yöntem ve teknikleri gelişim göstermektedir. Robotik cerrahi ve otomatik anostomoz cihazları kullanımı hala çok küçük miktarlarda uygulanmakta ve gelişimi devam etmektedir.Minimal invaziv dediğimiz göğüs kafesindeki imam tahtasını(sternum) kesmeden 4-5cmlik kesilerle yapılan bypass ameliyatları da sınırlı sayıda yapılmaktadır(çok damar hastaları için uygun değildir).Çalışan kalpte, kalpakciğer makinesine bağlanmadan yapılan bypass ameliyatları son 15 yılda yurdumuzdada dahil olmak üzere giderek artan oranlarda (%15-20) başarı ile yapılmaktadır. Bu yöntemin avantajı kalp-akciğer makinesinin zararlı etkilerinden korunmaktır. Dezavantajı ise özellikle kalbin alt kısmındaki damarlara daha az konfor ile bypass yapmaktır. Klasik bypass ameliyatı dediğimiz kalp-akciğer makinesine bağlanılarak ve kalbi durdurarak yapılan ameliyatlar halen tüm dünyada en sık kullanılan yöntemdir. Günümüzde bypass ameliyatlarında kullanılan greft (yedek damar) türleride değişim göstermektedir.son 15-20 yıldır bacaktan alınan ven greftlerinin yerine özellikle koldan alınan arter(radial arter) greftleri daha uzun açık kalım oranları nedeni ile tercih edilmektedir. Klasik olarak meme arteri dediğimiz internal mammarian arter (İMA) ençok kullanılan ve en iyi uzun açıklık oranlarına sahip (10 yılda % 95) grefttir. Bypass ameliyatları günümüzde artık %1-3 gibi oldukça düşük ölüm riski ve ilaç tedavisi ve stentlere göre daha konforlu ve daha uzun yaşam süreleri ile başarı ile uygulanmaktadır. 21 Op. Dr. Hüseyin URLU Uz. Dr. Türkan USLU Yön. Kur. Baflkan› Baflhekim - Nöroloji 1950 Dörtyol/Hatay’da do€du. 1973 ‹st. T›p Fak.’nden mezun oldu. 1980 y›l›nda Vak›f Gureba Hast. Genel Cer. Uzm. E€itimi ald›. B.Evler Erdem Yügen Klini€i’nde çal›flt›. 19921998 y›llar› aras›nda Özel Çaml›k Hastanesi’nin Baflhekimli€ini yapt›. 1998’den itibaren Avrasya Hospital’da Yön. Kur. Baflk. ve Genel Cerrahi Uzmanl›€› görevini yürütmektedir. ‹stanbul do€umlu. Uluda€ Üniversitesi T›p Fakültesi’nden 1990 Y›l›nda mezun oldu. Bak›rköy Ruh ve Sinir Hastal›klar› Hastanesi’nde Nöroloji ihtisas›n› tamamlad›. 1999 y›l›ndan itibaren Nöroloji Uzman› olarak görev yapmaktad›r. 2008 y›l›ndan beri Avrasyo Hospital’da Baflhekim olarak görev yapmaktad›r. Dahili Tel: 1020 - 1122 Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1112 - 1122 Op. Dr. Tamer SÖZEN Op. Dr. Nurcan DALAN Kad›n Hastalıkları ve Do€um Kad›n Hastalıkları ve Do€um ‹stanbul’da do€du. 1991 y›l›nda ‹stanbul T›p Fakültesinden mezun oldu. 1992-1996 y›l›nda ‹st. T›p Fak. Kad›n Hast. Do€um Ana Bilim Dal›’nda ihtisas yapt›. Bir y›l süreyle Alman Hastanesi’ne ba€l› olarak çal›flt›. 2000 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de görev yapmaktad›r. Evli ve 2 çocuk babas›. 1967’de Tekirda€’da do€du. ‹lk ve orta e€itimini Tekirda€ fiarköy’de tamamlad›. Lise e€itimini Kandilli K›z Lisesinde, T›p e€itimini de Uluda€ Ün. T›p Fakültesi’nde tamamlad›. Uzmanl›k e€itimini Osmangazi Üniversitesi’nde tamamlad›. Lüleburgaz SSK ve K›rklareli SSK Hast. 7 y›l görev yapt› Halen Avrasya Hospital’da Kad›n Hast. ve Do€um Uzman› olarak görev yapmakta ... Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1128 - 1136 Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1123 - 1138 Op.Dr. Mehmet KOÇ Op. Dr. Gamze BAYKAN Tüp Bebek ve Reprodüktif Endokrinoloji Kad›n Hastalıkları ve Do€um Kad›n Hastalıkları ve Do€um 05.07.1972 yılında Kırşehirde doğdu.1996 yılında Atatürk Üniv. Tıp Fak. bitirdi. Kadın Hast. ve Doğum uzmanlığı eğitimini Şişli Etfal E.A. hastanesinde yaptıktan sonra 2003-2007 özel bir sağlık kuruluşunda çalıştı. 2007 yılında İ.Ü. Çapa Tıp Fak. Perinatoloji (2. Düzey USG eğitimi aldı. 2008 yılında yurtdışında Laparaskopi(kapalı ameliyat) eğitimi aldı.2008 Kasım ayından itibaren hastanemizde çalışmaktadır. 2009-2010 yılları arasında İ.Ü. Çapa Tıp Fak. Yard. Üreme Teknikleri Merkezinden Tüp Bebek eğitimi almıştır.Tüp bebek uzmanlığını İ.Ü. Çapa Tıp Fak. 2010 yılında aldı.Yurt içi ve yurt dışında bir çok kongreye katıldı. Evli ve 1 çocuk babası. Muayene saatleri:08:00-18:00 Dahili Tel: 1114 Op.Dr. Coşkun GÖRMÜŞ 1973 Tokat do€umlu. ‹lk, orta, lise ve üniversite e€itimini ‹stanbul’da tamamlad›. ‹stanbul T›p Fakültesinden mezun olduktan sonra Taksim E€itim ve Araflt›rma Hastanesinde ihtisas›n› tamamlad›. Bir süre serbest doktorluk yapt›. Halen Avrasya Hospital’da Kad›n Hastal›klar› ve Do€um Uzman› olarak çal›flmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1122 Op. Dr. Hasan LİCE Genel Cerrahi Genel Cerrahi 1977 İstanbul’da doğdu, 2001 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2002-2007 yılları arsında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ihtisas yaptı. 2009-2010 yılları arasında Van Özalp Devlet Hastanesi, 2010-2012 yılları arasında Bilecik Bozüyük Devlet Hastanesinde çalıştı. 2012 Mart Ayından itibaren Avrasya Hospital’de görev yapmaktadır. Evli ve 1 çocuk babasıdır. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1017 1967 yılında İstanbul’da doğdu. 1993’de Çapa Tıp Fak. mezun oldu. 1994-1998 yılları arasında Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesinde asistanlık yaptı. 1998-2012 yılları arasında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2. Cerrahi Kliniğinde Genel Cerrahi, Kanser Cerrahisi, Laparoskopi Cerrahisi ve Endoskopi alanlarında teşhis ve terapatik çözümler konusunda hizmet verdi. Evli ve 2 çocuk babası. Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1017 Op.Dr. Özgür ODABAfi Genel Cerrahi Genel Cerrahi 1974 Razgart’da do€du. 1997 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden mezun oldu. Aral›k 2002’de Haseki Araflt›rma ve E€itim Hastanesi’nde Genel Cerrahi ‹htisas›n› tamamlad›. Avrasya Hospital’da Genel Cerrahi Uzman› olarak çal›flmakta. 1971 y›l›nda Trabzon’da do€du. 1989 y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi ‹ngilizce program›n› kazand›. 1995 y›l›nda Haseki Hastanesi’nde Genel Cerrahi ‹htisas›na bafllad›. Mart 2000’de Cerrahi Uzman› oldu. fiu an Avrasya Hospital’da Endoskopi ERCP ve Genel Cerrahi ünitesinde görev yapmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2051 - 2053 Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2053 - 2051 Op. Dr. Arman Ç‹TÇ‹ Üroloji ‹stanbul’da do€du. 1992 y›l›nda ‹st. T›p Fakültesi’nden T›p Doktoru olarak mezun oldu. 1999 y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde Üroloji ihtisas›n› tamamlad›. 1999-2000 y›llar›nda Erciyes Üniversitesi T›p Fakültesi Üroloji A.B.D.’da ö€retim görevlisi olarak çal›flt›. 2000 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’da üroloji uzman› olarak görev yapmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2052 - 2046 Uz.Dr. Banu ALTOPARLAK Gö€üs Hastal›klar› Erzurum’da do€du 1997 y›l›nda Ankara Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi’nden mezun oldu. Uzmanl›k e€itimini ‹stanbul Yedikule Gö€üs Hastalıkları ve Gö€üs Cerrahisi E€itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde tamamlad›. 2005 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de görev yapmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1015 - 1012 Op. Dr. Ebru TOPUZ Op. Dr. Ferhat O⁄UZ K.B.B. K.B.B. 1974 ‹stanbul do€umlu. ‹lk, Orta, Lise ö€renimini ‹stanbul’da tamamlad›ktan sonra, Uluda€ Üniv. T›p Fakültesi’ne girdi. 1997 y›l›nda mezun olduktan sonra fiiflli Etfal E€itim ve Araflt›rma Hastanesinde 4 y›l K.B.B. ihtisas›n› yapt›. 2 y›l ayn› hastanede uzman olarak çal›flt›. Evli ve iki çocuk annesi. Muayene Saatleri 09:00 - 17:00 Dahili Tel: 1117 - 1138 Mersin’de do€du. ‹lkokul-Lise ö€renimini Mersin’de tamamlad›. 1988 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesine girdi. 1996-1999 yılları arasında aynı fakültede uzmanlık eğitimini tamamladı. 1999 yılında Avrasya Hospital’de göreve başladı. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1009 - 1012 Uz. Dr. Ersin SARI Uz. Dr. M. Ali TALAY Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları Eskiflehir do€umlu. Marmara Üniversitesi ‹ngilizce T›p Fakültesi’nden mezun oldu. Eskiflehir Osmangazi T›p Fakültesi’nde uzmanl›€›n› tamamlad›. Van Ercifl’de do€du. 1988 - 1994 y›llar›nda Çapa T›p Fakültesi’nde t›p e€itimini ald›. Ayn› fakültede 1999 y›l›nda Çocuk Hastal›klar› ve Sa€l›€› Uzman› oldu. Op. Dr. Ali Güven Akıncı Başhekim Yard. - Göğüs Cerrahisi Gaziantep 1970 do€umlu. Gaziantep Anadolu Lisesinden mezun oldu. ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesini 1994 y›l›nda bitirdi. Yedikule Gö€üs Cerrahisi Merkezinde uzmanl›k e€itimi ald›ktan sonra, Kastamonu Devlet Hast. mecburi hizmetini tamamlayarak, Özel Ordu Umut Hast. çal›flt›ktan sonra, 2007 y›l›nda Avrasya Hospital bünyesine kat›ld›. Evli ve iki çocuk babası. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1136 Op.Dr. ‹stepan SUNA Kad›n Hastalıkları ve Do€um 1956 Yozgat do€umlu. 1981 ‹stanbul Çapa T›p Fakültesi mezunu, fiiflli Etfal Hastanesi’nde Kad›n Hastal›klar› ve Do€um ihtisas›n› 1996 y›l›nda tamamlad›. Evli ve iki çocuk babas›d›r. Muayene Saatleri: 08:30 - 17:00 Dahili Tel: 1109 - 1122 Op. Dr. Özgür ÇET‹NER Kad›n Hastalıkları ve Do€um 1977 ‹skenderun’da do€du. 2000 yılında Cerrahpafla Tıp Fakültesi’den mezun oldu. Kadın Hastalıkları ve Do€um Uzmanlı€ı e€itimini fiiflli Etfal E€itim ve Arafltırma Hastanesinde yaptı. 2011 Kasım ayından itibaren Avrasya Hospital’da Kadın Hastalıkları ve Do€um Uzmanı olarak çalıflmaktadır. Evli ve 2 çocuk Annesi. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1134 Uz. Dr. Celal GÖLGEC‹ Kardiyoloji 1970 y›l›nda Gaziosmanpafla – ‹stanbul’da do€du. 1996 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesinden mezun oldu. 2009 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesinde Kardiyoloji uzmanl›€›n› tamamlad›. Ocak 2010 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’da Kardiyoloji uzman› olarak çal›flmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 17:00 Dahili Tel: 1126 Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU Kardiyoloji 1966’da İran’da doğdu. 1991’de İran Tebriz Tıp Fak. mezun oldu. 2004’te İst. Tıp Fak. Kardiyoloji Ana Bilim Dalında ihtisas yapmıştır. 2008’de Tebriz Tıp Fakültesi’den İnvazif Kardiyoloji üst ihtisas yapmıştır (Fellowship). Nisan 2013 itibariyle Avrasya Hospital Kardiyoloji bölümünde çalışmaktadır. Görev Saati: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 4009 Op. Dr. Özgür ORTAK Ortopedi ve Travmatoloji 1976 Bornova do€umlu. Ege Üniv. T›p Fakültesinden 2000 Y›l›nda mezun oldu. 2005 y›l›nda Vak›f Gureba Araflt›rma ve E€itim Hastanesinde Ortopedi ve Travmatoloji ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve 1 çocuk babası. Halen Avrasya Hospital’da çal›fl›yor. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1011 - 1012 Uz. Dr. Nilgün DEM‹RBA⁄ Patoloji 1963 y›l›nda Bolu’da do€du. 1986 y›l›nda Ege Üniversitesi T›p Fakültesinden mezun oldu. Uzmanl›k e€itimini Haseki E€itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde tamamlad›. Avrasya Hospital’da Patoloji Uzman› olarak görev yapmaktad›r. Evli ve iki çocuk annesi. Görev Saatleri : 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2047 Op. Dr. Fuat KURfiUN Plastik-Rekonstruktif ve El Cer. 1966 ‹stanbul do€umlu. 1990 ‹stanbul Üniv. T›p Fakültesi’nden mezun oldu. 2000 y›l›nda uzmanl›k e€itimini tamamlad›. 2006 y›l›nda Avrasya Hospital’da çal›flmaya bafllayan Op. Dr. Fuat Kurflun El Cerrahisi alan›nda Amerika Birleflik Devletleri Columbia University Newyork Hand Department of Orthopedic Surgery de bir y›l çal›flt›ktan sonra 2008 Eylül’ünde tekrar aram›za kat›ld›. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1138 Uz. Dr. Handan YAfiAR Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1113 - 1122 Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1008 - 1012 Malatya’da do€du. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Çocuk Sa€lı€ı ve Hastalıkları ihtisasını yaptı. Evli ve 2 kız çocuk annesi. 1 Aralık 2011 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’de çalıflmaktadır. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1013 Prof. Dr. Gökhan TÖRE Prof. Dr. Mehmet MERİÇ Prof. Dr. Esat AKINCI Onkoloji Bölümü Baflkan› Kardiyoloji Bölüm Baflkan› Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Bşk. 1943 ‹zmit do€umlu. 1967 ‹stanbul T›p Fakültesi mezunu. 1967-72 Ayn› Fakültede Kad›n Do€um Klini€inde Uzmanl›k e€itimi. 1973-77 ‹st.T›p Fakültesi Raryoterapi Klini€inde Uzm. e€itimi. 1977-80 ayn› Fakültede Radyoterapi Klini€inde Bafl Asistanl›k. 198081 ‹nstitut Gustave-Roussy (Paris) tez çal›flmalar› 1982 Radyoterapi Doçenti 1988 y›l›nda Radyoterapi Profesörü oldu. Avrasya Hospital Kurucusu ve Onkoloji Merkezi Koordinatörlü€ü görevini yürütmektedir. Prof. Dr. H.Kadircan KESKİNBORA Göz Hastalıkları Uzmanı 1959 yılında Mardin’de doğdu. Yüksek öğrenimini Hacettepe Tıp Fak. tamamladı. Göz Hast. konusunda 1987 yılında Uzman, 1999’da Doçent, 2007’ de Profesör olan Keskinbora, hekimlik görevini yurdun çeşitli yerlerinde sürdürdü. Ulusal veya uluslararası bilimsel, sosyal ve sivil toplum kuruluşlarından bazılarına da üye olan Keskinbora İngilizce, Almanca ve Arapça bilir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Halen Avrasya Hospital’de Göz Hastalıkları Uzmanı olarak görevini yürütmektedir. Dahili Tel: 1127 Doç. Dr. Cenk TATAROĞLU Kalp Damar Cerrahisi 1968 İstanbul doğumlu. Kadıköy Anadolu Lisesi ve Hacettepe Tıp Fakültesi (İngilizce Tıp) mezunu (1992). Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesinde Uzmanlık eğitimini aldı. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesinde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006 yılından beri özel sektörde çalışıyor. 11.10.2012 tarihinde Doçentlik Ünvanını aldı. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili:4007 1949’da Antalya’da do€du. 1973’de ‹stanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdi.Aynı sene, ‹stanbul Tıp Fakültesi ‹ç Hast. Anabilim Dalında ihtisasa baflladı. 1995-1998 yılları arasında Alman Hastanesi’nde, 1998-1999 yılları arasında Academic Hospital’da çalıfltı, 2000-2006 y›llar› aras›nda fiafak Hastanesinde Kardiyoloji Bölüm Baflkanı olarak kalp kateterizasyon laboratuvarında çalıfltı. 2006 yılından itibaren JFK hastanesi’nde çalıfltı. A€ustos 2010’dan 2011 yılı sonuna kadar Özel Avrupa fiafak Hastanesinde çalıfltı. 1 fiubat 2012 tarihinden itibaren Özel Avrasya Hospital’de Kardiyoloji Bölüm Baflkanı olarak çalıflmaya baflladı. ‹ngilizce ve Almanca bilmekte olup, iki çocuk babasıdır. Doç. Dr. Ali Rıza CENAL 1961 yılında Denizli-Acıpayam’da doğdu. A.Ü. Tıp Fak. 1985 yılında mezun oldu. Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hast. Kalp ve Damar Cerrahisi ihtisasını 1993 yılında tamamladı. Koşuyolu Kalp Hast. baş asistanlık görevine atandıktan sonra 1998 yılında Doçent 1999 yılında klinik şefi olarak aynı hastanede görevine devam etti. 2005 yılında başladığı Avrupa Şafak Hastanesinde K.V.C. bölüm başkanlığı görevine 2011 yılına kadar devam etti. 2011-2012 yıllarında Universal grup Çamlıca hastanesinde bölüm başkanlığı görevini yürüttü, aynı yıl profesör unvanını aldı. Ağustos 2012’den beri Avrasya Hospital Kalp ve Damar Cerrahisi bölüm başkanlığı görevini yürütmektedir. Doç. Dr. Mahmut İLHAN Kalp Damar Cerrahisi Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm. 1966 yılında Sivas-Divri€i’de do€du. 1991 yılında istanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu.1992-1998 tarihleri arasında Kofluyolu Kalp E€itim ve Arafltırma Hastanesinde ihtisasını yaptı. 1 yıl bu hastanede uzman doktor olarak çalıfltı. 2001-2011 yılları arasında Özel Avrupa fiafak hastanesinde ve 2011 y›l›nda Çamlıca Alman Hastanesinde görev yaptı. 2012 y›l›nda Avrasya Hospital’de göreve bafllam›flt›r. 1966 Ağrı doğumlu.1989 yılında Erzurum Tıp Fakültesini bitirdi.1995 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve 2000 yılında aynı fakülteden Medikal Onkoloji dalında uzmanlığını aldı. 2006 yılında Doçentlik ünvanı aldı. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1118 Doç. Dr. Çetin Ayhan EVLİYAOĞLU Beyin ve Sinir Cerrahisi 1964 Ankara doğumlu.1988 Ankara Üni. Tıp Fak. mezun oldu.1995 yılında Ankara Numune Eğit. Araşt. Hast. Nöroşirurji ihtisasını tamamladı. 1997-1998 yılları arası Boston Harvard Üni. Brigham Women’s Hospitalda Nöroonkoloji research followluğu yaptı.1996-2001 yılları arası Kocaeli Üni. ve 2001-2009 yılları arasında Kırıkkale Üni. akademik çalışmalarını devam ettirdi. 2005 Doçentlik ünvanı aldı. 2006-2009 yılları arası anabilim dalı başkanlığı yaptı. İngilizce ve Almanca bilmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Muayene Saatleri : 08.00 - 18.00 Dahili Tel: 4806 Op. Dr. Kemal YILDIRIM Göz Hastal›kları Malatya do€umlu. ‹st. Üniv. ‹st. T›p Fakültesi 1988-1994 mezunu. 1994-1998 ‹st. Üniv. ‹st. T›p Fakültesi Göz Hastal›klar› Ana Bilim Dal›’nda ihtisas yapt›. 2001 itibaren Avrasya Hospital’da Göz Hastal›klar› Uzman› olarak çal›flmaktad›r. Muayene Saatleri : 08:00 - 17:00 Dahili Tel: 1132 - 1136 Muayene Saatleri : 08:30 - 14:00 Dahili Tel: 1140 - 1136 Uz. Dr. Ali VARDAR Uz.Dr. Ayflegül NAVDAR ‹ç Hastal›klar› ‹ç Hastal›klar› ‹ç Hastal›klar› 1963 ‹zmir do€umlu. 1987 y›l›nda GATA T›p Fakültesi’nden mezun oldu. 1990 – 1994 aras› Gata Haydarpafla E€itim Hastanesi’nde ‹ç hastal›klar› ihtisas›n› yapt›. 1994–2007 y›llar› aras› Deniz Kuvvetlerinin çeflitli hastanelerinde klinik flefli€i yapt›. 2008 y›l›ndan itibaren Avrasya Hospital’da ‹ç hastal›klar› uzman› olarak çal›flmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1016 Rize do€umlu. 1996 y›l›nda ‹st. Ünv. Cerrahpafla T›p Fakültesinden mezun oldu. 1996- 2001 aras›nda Haseki E€itim ve Araflt›rma Hastanesinde ‹ç Hastal›klar› Uzmanl›k E€itimi ald›. Evli ve 2 çocuk annesi. 2001 yılından itibaren Avrasya Hospital’da görev yapmaktadır. 1997 Yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu, 2002 Yılından beri iç hastalıkları uzmanı olarak görev yapmaktadır. İyi derece de İngilizce biliyor. Birçok dergilerde yayınlanmış çalışmaları vardır. 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de İç Hastalıkları Uzmanı olarak görevini sürdürmektedir. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1111 - 1122 Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili:1129 Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI Cildiye (Dermatoloji) Uz. Dr. Meral ÖZER Uz.Dr. Züleyha Ö.KADEHÇ‹ Reanimasyon ve Anestezi Radyasyon Onkoloji Mardin do€umlu. 1985’de ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla Tıp Fakültesini bitirdi. Kofluyolu Kalp ve Arafltırma Hastanesinde Anesteziyoloji ve Reanimasyon ihtisasını tamamladı. 2012 Ocak ayından bu yana Avrasya Hospital’da görev yapıyor. 1974 Lüleburgaz’da do€du. Trakya Üniversitesi T›p Fakültesi mezunu ‹stanbul Üniversitesi Çapa T›p Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Ana Bilim Dal›nda ihtisas›n› tamamlad›. Avrasya Hospital’da Onkolog olarak çal›fl›yor. Evli ve iki çocuk sahibi. Görev Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 4105 Muayene Saatleri: 09:00 - 16:00 Dahili Tel: 3078 - 3079 Uz. Dr. fienay SILDIR Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon 1947 K›br›s’ta do€du. 1972’de ‹stanbul Çapa T›p Fakültesinden mezun oldu.1978 y›l›nda Okmeydan› Hastanesinde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve üç çocuk annesi. Ekim 2007 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’da FTR uzman› olarak çal›fl›yor. Uz.Dr. Ifl›l SOYSAL Dt. Eylem USLU Diş Hekimi ‹stanbul Do€umlu. 1992 Trakya Üniversitesi T›p Fakültesi’den mezun oldu. Avrasya Hospital’da çal›fl›yor. Evli ve bir çocuk babas›. Görev Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2065 Uz.Dr.Hasan Murat DİKMEN Radyoloji Radyoloji 1964 yılında İstanbul’da doğdu. İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fak. bitirdikten sonra TUS sınavını kazanarak Önce Prof.Dr. Siyami Ersek ve Haydarpaşa Numune Hast.’de Radyoloji asistanı olarak çalıştı. Daha sonra tekrar TUS sınavına girdi ve Marmara Üniv. Radyodiagnostik Ana Bilim Dalın’nda ihtisas yaptı. İhtisas sonrası sırasıyla StarMar Görüntüleme Merkezi, Acıbadem İnternatinal Hospital, Memorial Hastanesi Şişli, Medikal Park Bahçelievler ve en son Özel Gaziosmanpaşa hastanelerinde 5 yıl Radyoloji uzmanı olarak görev yaptı. Ağustos 2012 tarihinde Avrasya Hospital da göreve başladı. Dahili Tel: 2071 Uz. Dyt. Meryem AKBEN Uz. Dr. Suzan UZAN Beslenme ve Diyet Biyokimya ve Klinik Biyokimya 1988 yılında ‹ngiltere’de do€du. Baflkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü mezunu. Yüksek lisans e€itimini ‹ngiltere’de Chester Üniversitesinde tamamladı. fiubat 2012 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’de Beslenme ve Diyet Uzmanı olarak çalıflmaktadır. 1968 y›l›nda Kocaeli’de do€du. 1991 y›l›nda ‹st. Üniv. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden T›p Doktoru olarak mezun oldu. 1998 y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde Biyokimya ve Klinik Biyokimya ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve bir çocuk annesi. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1126 Ardahan do€umlu. 1998 y›l›nda Hacettepe Difl Hekimli€i Fakültesi mezunu. Halen Avrasya Hospital’da difl hekimi olarak görev yapmaktad›r. Muayene Saatleri: 10:00 - 18:00 Dahili Tel: 1010 - 1012 Uz. Dr. Ahmet ALTUN Görev Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2052 - 2046 1987 İstanbul Tıp Fakültesi mezunu olan Deniz YARDIMCI, Haseki Eğitim Araştırma Bölümünde Dermatolog İhtisasını tamamlayarak 1992 yılında Uzman Dermatolog ünvanını aldı, 3 yıllık mecburi hizmet görevini Niğde Devlet Hastanesinde sürdürdü. Haseki Eğitim Araştırma Hastanesinde 2011 yılına kadar çalıştı. 2011 yılından sonra istanbul 29 Mayıs Hastanesinde mesleğine devam etti, 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de görevini sürdürmektedir. Evli 2 çocuk annesidir. Görev Saati: 09:00 - 16:00 Dahili Tel: 1105 Reanimasyon ve Anestezi Muayene Saatleri : 08.00 - 17.00 Dahili Tel: 1119-1138 1963 Elbistan Do€umlu. Çukurova Üniversitesi Mezunu. ‹htisas›n› Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Radyoloji Ana Bilim Dal›nda, Radyasyon Onkoloji Rotasyonunu ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde tamamlad›. Halen Avrasya Hospital’da Radyoloji Uzman› olarak görev yapmaktad›r. Uz.Dr. Ebru ÖZTÜRK Görev Saatleri: 09:00 - 17:00 Dahili Tel: 2044 Uz. Dr. Murat ULUSOY Radyoloji 1957-İstanbul’da doğdu. 1980 İstanbul Tıp Fak. mezun oldu. 1982-1985 İstanbul Bezmi Alem Vakıf Gureba hastanesinde Radyoloji Uzmanlığı eğitimini tamamladı. 1986-2006 Sinop Atatürk Hastanesi, Taksim Hast. ve Haseki Hast. çalıştı. 2006 yılında Haseki Hast. radyoloji Klinik Şefliğinden kendi isteği ile emekli olup serbest çalışmaya başlamıştır. Haziran 2013’den itibaren Avrasya Hospital’de görev almaktadır. Görev Saati: 08:00 - 14:00 Dahili Tel: 2071 Uz. Dr. Melek fiALCIO⁄LU Mikrobiyoloji 1960 y›l›nda Antalya’da do€du. 31.01.1984 tarihinde fakülteden mezun oldu. 1992 tarihinde uzmanl›k e€itimini tamamlad›. ‹stanbul Üniversitesi Çocuk Sa€l›€› Enstitüsü ve ‹stanbul T›p Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dal›’nda uzman olarak görev yapt›. May›s 2008’den itibaren hastanemizde görev yapmaktad›r. Uz. Dr. Celal GÖLGECİ Kardiyoloji Kırık Kalpler Hastalığı Uz. Dr. Celal GÖLGECİ Kardiyoloji (Tako-Tsubo) 1970 y›l›nda Gaziosmanpafla – ‹stanbul’da do€du. 1996 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesinden mezun oldu. 2009 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesinde Kardiyoloji uzmanl›€›n› tamamlad›. Ocak 2010 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’da Kardiyoloji uzman› olarak çal›flmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 17:00 Dahili Tel: 1126 N adir görülen, ani başlayan ve genellikle ölümle sonlanan bir kalp hastalığıdır. Bilirsiniz sen benim kalbimi kırdın, beni çok üzdün, hayatımın ışığıydın ama söndürdün gibi sözleri. Genellikle büyük aşkların hüzünlü bir şekilde sonlanması sonrasında ani başlayan gögüs ağrısı, soğuk terleme ve vücutta soluklukla seyreden ve kişiyi yataklara düşüren hastalıklar vardır. Yüzyıllar boyu bu hastalığın tanımı yapılamamış ve gencecik insanlar yetersiz tanı yöntemleri nedeniyle hayatlarını kaybetmişlerdir. Eski çağlarda türkülerimize de giren ve yetersiz beslenme ve bakımsızlık sonucu verem hastalığı gibi kalbin üzüntü sonucu “ kırılması “ da kişiyi hayati riske sokmaktadır. İlk olarak 1990’lı yılların başında Japon bilim adamları tarafından tarif edilen ve hasta kalbi ahtapot tuzağına (Tako-Tsubo) benzetildiğinden bu ismi almıştır. Burda kalp tam ortadan boğumlanmış (kırılmış) ve uç kısmı taş olmuş gibi durmaktadır . Kırılmış Kalbin anjiografi sırasında çekilen tipik görüntüsü . Kalbin kasılma – pompalama gücü ileri derece azalmıştır. Bu zamana kadar bu hastalığın varlığından şüphelenilmiş fakat vakalar toplanılmadığından ismi konulamamıştır. İlk vaka tanımlandıktan sonra tüm dünyada hızla çok sayıda vakanın olduğu bildirilmiş ve sanılanın aksine nisbeten 24 Uz. Dr. Celal GÖLGECİ Kardiyoloji Kalbimi Seviyorum sık görülen bir kalp hastalığı olduğu belirlenmiştir. Belirtiler kalp krizine benzer şekilde başlar ve genellikle bahsedildiği, gibi olağanüstü bir duygusal ya da fiziksel stresten hemen sonra ortaya çıkar. Hastalığın stres hormonların (adrenalin ve noradrenalin gibi katekolaminler) aniden kana boşalmasına bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir . Tüm hastaların ortak yönü ani gelişen duygusal bir yıkım sonrasında (ayrılma, kaza, saldırı, doğal afet, ölüm veya hararetli bir tartışma) nadirende aşırı bir sevinç sonrası (piyango kazanmak gibi) bu hastalığa yakalanmalarıdır . Yapılan çalışmalarda dünya çapında kalp krizi ile hastaneye yatırılan hastaların yaklaşık %2, sinde bu hastalığın olduğu tespit edilmiştir. 2004 yılında iki kızkardeş te tespit edilen bu hastalığın oluşumunda kalıtsal bir yatkınlık düşündüren bulgulara rastlanılmıştır . Bu hastalık özellikle ilk saatlerinde ciddi ve hayatı tehlikeye sokan (ritim bozuklukları, şok, ani kalp yetmezliği) belirtiler ile seyreder. Tahmin edildiği gibi tedavisi de olmamakla birlikte başta yatak istirahati önerilmekte. Hastalığın başlangıcında hasta yüksek hayati riskten dolayı yoğun bakımda monitör gözetimi altında tutulur. Bu dönemde oluşabilecek yeni stres faktörlerinden (üzüntü) hasta korunmalı. Buna rağmen gelişebilen şok tablosu varlığında kalbi destekleyen intra-aortik balon pompası (IABP) denilen bir pompa ana damara yerleştirilir ve erken kullanımı önerilir. Bunun haricinde genel destekleyici tedavi, sağlıklı beslenme ve bol sıvı önerilir. Tabiiki mümkünse üzüntü kaynağının giderilmesi kesin tedavi olacağı aşikardır. Bu sebeple kimsenin sizi üzmesine izin vermeyin ve kimseyi de üzmeyin. 25 Doç. Dr. Cenk TATAROĞLU Kalp Damar Cerrahisi Kalbimi Seviyorum “Bacak Ağrısı” deyip geçmey i n ! B acak ağrısı küçük bir sorun gibi görünebilinir ancak aslında önemsenmesi gereken bir yakınmadır. Bacaklarda başlayan bazen kronik ve bazen akut karakterdeki ağrıların travmalar dışında en başta gelen nedeni dolaşım bozukluklarıdır. Bunun dışında ortopedik, inflamatuar ve nörolojik nedenli pek çok bacak ağrısı nedeni olabilir dedi. Bacak ağrısı damar tıkanıklığının öncü belirtisidir olabilir. Bir ağacın dallanması gibi vücuda yayılan damar sistemindeki herhangi bir kısmındaki hastalık kalp ve beyin gibi hayati önemdeki organlardaki felç ve krizin habercisi olabilir. Oksijeni bol, temiz kanı taşıyan atardamarların tıkanıklıklarında damar içindeki kanın beslediği alanda beslenme eksikliği oluşur ve özellikle efor yani hareket sırasında artan ve dinlenince kısa sürede geçen ağrılar meydana gelir. Bu 26 ağrılara tıp dilinde Latincede topallama manasına gelen “Kladikasyon” denir. Baldır ağrıları, ayak ağrıları ve zamanla beslenememeye bağlı istirahat ağrısı ve yaralar görülmeye başlar dedi.. Ayrıca Bacak damarlarındaki tıkanıklıklar hastada bazen de hiçbir şikayet yaratmayabilir. Tıkanıklıklar damar çapının %50 sinden az olan darlıklar şeklindeyse, ana damarda değil de yan dallarda ise ya da hastada şiddetli tıkanıklığa rağmen vücudun ürettiği tali damarlar yeterli ise bu durum görülebilir. Bacak ağrılarına bacaklarda üşüme, soğukluk ve solukluk ekleniyorsa mutlaka bir kalp-damar cerrahına atardamarlar yönünden muayene olunması gerektiğini söyledi. Hastada damar tıkanıklığına bağlı şikayetlerin giderilmesinde geçerli 3 yöntem vardır: 1. İlaç ve egzersiz tedavisi ile yürüyüş mesafesi artırılır. 2. Endovasküler (Damar içinden tedavi): Kasıktan iğneyle veya küçük bir cerrahi işlemle girilerek tıkalı damarlar açılır. 3. Cerrahi tedavi: Yukarıdaki tedavi seçenekleri uygun değilse cerrahi sorunu etkin bir şekilde çözebilir. Damar tıkanmasıyla gelen hastalarda kalp damarlarının değerlendirmesini yapılmalıdır. Bu hastalarda damar ameliyatı öncesi hem bacak damarını gösteren hem de kalp damarlarını gösteren anjiografi uygulanması gerekebilir ve boyun şah damarı da hastalık yönünden araştırılmalıdır. Doç. Dr. Cenk TATAROĞLU Kalp Damar Cerrahisi İNME (FELÇ) Doç. Dr. Cenk TATAROĞLU Kalp Damar Cerrahisi 1968 İstanbul doğumlu. Kadıköy Anadolu Lisesi ve Hacettepe Tıp Fakültesi (İngilizce Tıp) mezunu (1992). Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesinde Uzmanlık eğitimini aldı. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesinde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006 yılından beri özel sektörde çalışıyor. 11.10.2012 tarihinde Doçentlik Ünvanını aldı. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili:4007 Önlenebilir Mi? Günümüzde inmeye sebep olan olan kalp ve damar hastalıkları ilaçlarla ve boyun damar ameliyatları, kalp kapak ameliyatları yapılarak etkili bir şekilde önceden tedavi edilebilmektedir. İ nme halk arasında, konuşma kaybı ve beraberinde vücudun bir bölümünde geçici veya kalıcı tarzda oluşan hareket kaybı veya güçlüğü anlamına gelir. Tıp dilinde ise inme; ani başlayan 24 saatten daha uzun süreli Beyinde hasara (serebral kayıp ) veya ölüme yol açan ve ana kaynağı genelde damar içi bozukluklar olan klinik sendrom olarak tanımlanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde inme ölüm nedenleri açısından üçüncü sırada yeralmaktadır. Ayrıca yüksek oranda engellilik hali oluşturmakta, sosyoekonomik sorunları beraberinde getirmektedir. İnme 40 yaş altında nadir görülür ve erkeklerde kadınlara oranla daha sıktır. İnmelerin çoğunluğu beyin kan akımının kısmi olarak kesilmesi ile daha az bir bölümü de beyiniçi kanama sebebiyle olmaktadır. Felç gelişen hastaların yaklaşık yarısında şah damarı (karotis) ve boyun arka damarlarında damar sertliğine bağlı tıkanmalar tespit edilmektedir. Ayrıca çeşitli kalp hastalıklarına bağlı kalpiçi oluşan kan pıhtısı koparak beyin damarlarını tıkayabilmekte ve inmeye neden olabilmektedir. Dolayısıyla kalpdamar hastalığı sebebi birçok neden aynı zamanda inme oluşumunu da arttırmaktadır. Risk faktörleri ve korunma: Yaş: özellikle 60 yaş üstü görülme sıklığı artar Sigara; bırakılması için her türlü destek araştırımalı Hipertansiyon, kolesterol ; tedavi edilmeli Diyabet; kan şekeri iyi kontrol edilmeli Şişmanlık; kilo verilmesi ve düzenli spor Kalp ritim bozukluğu; kan sulandırıcı tedavi Boyun atardamar tıkanıklığı; cerrahi tedavi İnmenin ön belirtisi var mı? Kalbimi Seviyorum Geçici iskemik atak (TIA) olarak adlandırılan geçici ya da aralıklı olarak meydana gelen, beynin geçici bir süre kanlanamaması ile karakterize olan iskemik ataklar, kalıcı felç için önemli uyarıcıdır. Yüzde, bacak ya da kollarda, aniden gelişen güçsüzlük, anormal bir his ya da güç kaybı, konuşmada güçlük, anlamsız kelimelerin söylenmesi veya görme alanının bir kısmında ani körlük, baş dönmesi, denge kaybı veya koordinasyon kaybı şeklinde belirtiler genellikle birkaç saat içinde kendiliğinden normale döner. Bunun gibi bulgu gelişirse derhal hekime danışılmalı ve gerekli incelemeler başlatılmalıdır. Yukarıda risk faktörleri taşıyan kişilerde ve ailesinde inme öyküsü olanlarda dopler ultrasonu ile boyun atardamar incelemesi ve genel kalp-damar muayenesi yapılması erken teşhis ve önlem almak için çok etkili olabilir. Günümüzde inmeye sebep olan olan kalp ve damar hastalıkları ilaçlarla (kan sulandırıcılar, kalp ritim düzenleyiciler) ve cerrahi (boyun damar ameliyatları, kalp kapak ameliyatları) yapılarak etkili bir şekilde önceden tedavi edilebilmektedir. 27 Doç. Dr. Ali Rıza CENAL Kalp Damar Cerrahisi Varis ve Venöz Yetmezlik Kalbimi Seviyorum L Doç. Dr. Ali Rıza CENAL Kalp Damar Cerrahisi 1966 yılında Sivas-Divri€i’de do€du. 1991 yılında istanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu.1992-1998 tarihleri arasında Kofluyolu Kalp E€itim ve Arafltırma Hastanesinde ihtisasını yaptı. 1 yıl bu hastanede uzman doktor olarak çalıfltı. 2001-2011 yılları arasında Özel Avrupa fiafak hastanesinde ve 2011 y›l›nda Çamlıca Alman Hastanesinde görev yaptı. 2012 y›l›nda Avrasya Hospital’de göreve bafllam›flt›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1118 atincede kıvrımlı anlamına gelen “Varix“ kelimesinden türetilen Varis bacaktaki yüzeyel toplardamarlarının genişlemesi, uzaması ve büklümlü hale gelmesi olarak tanımlanır. Varisin oluşma nedeni tam olarak bilinmemektedir. Oluşan temel sorun toplardamar duvarında oluşan yapısal bozukluk nedeniyle damarın genişlemesidir. Ancak asıl başlangıcın damar duvarındaki bozukluk mu, yoksa kapakçıklardaki hasar mı olduğu net değildir. Ülkemizde yeterli istatistikler bulunmadığından tam sıklığı bilinmemekle birlikte batı toplumumunda % 15-30 gibi yüksek oranda görülmektedir. Türkiye’de 10 milyon bireyde değişik derecelerde varis olduğu öngörülmektedir. Varis konusunda özellikle kadınlar daha talihsizlerdir. Kadınlık hormonları toplardamar (ven) duvarlarını gevşetmeye, elastikiyeti bozmaya meyillidir. Esas olarak damarlardaki yapısal (genetik) zayıflıktan dolayı oluşan varisler aşağıdaki durumlarda daha fazla artış göstermekte ve şikayetler oluşturmaktadır: • İş yerinde uzun süre oturarak çalışmak veya çok fazla ayakta ve / veya hareketsiz kalmak 28 • Spor yapmamak, evle iş arasında araç kullanmak, yürümekten kaçınmak • Sigara ve alkol kullanmak • Aşırı sıcaklara maruz kalmak (sıcak banyo, Aşırı güneşlenme, kum banyo su, sıcak çamur banyosu) • Gebelik, fazla kilo, sık kilo alıp vermek • İlaç kullanımı (Doğum kontrol hapları, menopoz döneminde kullanılan hormon replasman tedavileri) Varisin sebep olduğu başlıca şikayetler bacaklarda yorgunluk, ağırlık, ağrı, gece krampları, kaşıntı, kızarıklık ve ileri durumlarda yüzeyel kanama ve ciltte yaralardır. Varisten nasıl korunabiliriz? Alınabilecek en önemli önlemler kilo kontrolü, düzenli egzersiz, uzun süre sabit pozisyonda kalmama ve ayaküstü uzun süre durarak çalışanların koruyucu Doç. Dr. Ali Rıza CENAL Kalp Damar Cerrahisi varis çolabı kullanmasıdır. Hasta her fırsatta bacağını yüksekte tutmalıdır. Varis tanısı fizik muayene ve doppler ultrasonografi ile büyük ölçüde konulur. Tedavi seçenekleri: Variste ve venöz yetmezlik tedavisinde uygulanan tedavi yöntemlerinin hiç birisi tek başına varis çorabı uygulaması olmadan başarılı olamaz. Bu nedenle varis çorabı, varis ve venöz yetersizlik tedavisinde altın standarttır.Ayrıca varisten korunmak içinde kullanılmaları da uygundur. Varislerin yerleşimine göre dizaltı, dizüstü veya külotlu varis çorapları önerilmektedir. Ancak hastalar en kolay dizaltı varis çoraplarını kullanabilmektedir. Hafif, orta, yüksek ve çok yüksek basınç uygulayan varis çorapları mevcuttur. Korunma amacıyla hafif basınçlı çoraplar yeterlidir. Ancak varisleri ve şişliği olan hastalar daha yüksek basınç basınçlı çorapları giymelidir. Tedavi gerekliliği ve tipi hastaya göre değişir. Genç bir bayanda görüntü bozukluğuna yol açan küçük bir varis tedavi edilebileceği gibi, yaşlı hastalarda daha yaygın varisler basınçlı çorap ile yaşam boyu izlenebilir. Genelde bireyi rahatsız edici görüntü bozukluğu, ağrı ve şişliğe yol açan varisler tedavi edilmelidir. İleri derece varisler özellikle ciltte renk değişikliği ve yara varsa mutlaka tedavi edilmelidir. Varis tedavisinde 2 ayrı sorun birlikte giderilmelidir. Dıştan görülebilen varisler tedavi edilmeli, ancak belki bundan daha önemli olan altta yatan ve toplardamar içindeki basıncın artmasına yol açan sorunun giderilmesidir. Böylece hastanın görüntü sorunu giderildiği gibi ağrı ve bacakta şişme yakınlaraı düzelecektir. Belki de en önemlisi hastaların temel kuşkusu olan varislerin tekrarlama olasılığı en aza indirilecektir. Skleroterapi (iğne tedavisi): Bacaktaki varislerin içine çok ince iğneler ile bir madde verilerek toplardamarın tıkanmasıdır. Orta ve büyük çaplı damarlarda başarı şansı düşük olduğundan önerilmemektedir. Çapı 1-3 mm civarında olan varislerde kullanılabilir. Bu girişim muayenehane veya poliklinik koşullarında yapılmaktadır. Her seansta belli bir alan yapılmakta ve belirli aralıklarla hasta çağırılarak tedavi tamamlanmaktadır. Hasta girişim sonrası yürüyerek evine gidebilmekte, araba kullanabilmektedir. Girişim sonrası 3-5 gün arasında varis çorabı giyilmesi önerilmektedir. Başarı oranı yüksektir. Yan etkiler nadir olsa da görülebilir. Allerjik reaksiyon son derece nadirdir. Verilen ilacın damar dışına sızması renk değişikliğine yol açabilir. Tedavi sonrası bu bölgede oluşan morluklar ve şişlikler geçicidir. Lazer tedavisi Lazer teknolojisi varis tedavisinde son yıllarda gittikçe artan yaygınlıkta kullanılmaktadır. Cildin dışından verilen lazer ışınları ile çapı 1 mm altında olan toplardamar genişlemeleri yok edilebilir Ancak daha geniş çaplı damarlar cilt dışından lazer ile tedavi edilmemelidir. Damarı kapatmak için gereken yüksek enerji ciltte yanıklara, renk değişikliğine ve parşömen gibi değişikliklere yol açabilir. Günümüzde tüm dünyada en popüler tedavi büyük varislerin içten lazer ile kapatılmasıdır. Bu girişim eskiden hemen daima cerrahi tedavi gerektiren hastalarda rahatlıkla kullanılabilmektedir. İşlem sırasında öncelikle bir iğne ile damarın içine girilmektedir. Ardından Doppler ultrason denen bir cihaz kılavuzluğunda öncü tel damarda uygun yere yerleştirilmektedir. Ardından lazer ışığını damar duvarına verecek olan ince tüp damar içinde ilerletilmektedir. Son olarak lazer kaynağı çalıştırılarak kontrollü olarak damarın içten tıkanması sağlanmaktadır . Bu yöntem önemli avantajlara sahiptir. Öncelikle lokal anestezi altında yapılabilmektedir. İşlem ortalama 30 dakika-1 saat sürmekte, hasta 1-2 saat dinlendikten sonra yürüyerek evine gönderilmektedir. İşlem sonrası hareketlerinde herhangi bir kısıtlama gerekmemektedir. Cerrahi tedavi Burada amaç dıştan görülen varislerin çıkartılmasının yanısıra toplardamarların içinde yüksek basınca yol açan, ve hemen daima kasık bölgesindeki kapakçıkların yol açtığı yetersizliğin giderilmesidir. Bu yetersizlik giderilmezse hastaların yakınmaları süregelecek ve varisler kısa zamanda tekrarlayacaktır. Hastaların ameliyat öncesinde Doppler ultrason ile incelenmesi bu nedenle çok önemlidir. Eskiden ayak bileğinden kasığa kadar tüm toplardamar bir tel yardımı ile soyulmakta iken ,günümüzde kasık-diz arasındaki sorunu gidermek ve kalan yan dal varislerini bölgesel olarak çıkartmaktadır. Hastada kapak yetersizliği yoksa tek gerekli olan genişlemiş varis yumaklarını üzerlerine yapılan küçük cilt kesileri ile çıkartmakdır. Bunlar cildin doğal çizgilerine paralel olarak yapılan 2-3 mm uzunlukta kesilerdir ve çoğu zaman dikiş gerektirmeden iyileşmektedir. Bu nedenle ameliyat sonrası iz kalmamaktadır. Girişim yan dal varislerin çokluğuna ve hastanın isteğine bağlı olarak genel anestezi veya lokal anestezi altında yapılabilmektedir. Hasta genelde hastanede kalmamakta ve aynı gün ayağa kalkıp evine gidebilmektedir. 3-4 gün dinlenme önerilmekte ancak kesin yatak istirahati gerekmemektedir. 1-2 hafta varis çorabı önerilmektedir. 29 Uz. Dr. Ali VARDAR İç Hastalıkları Kalbi Etkileyen Duru Sıcak havaların kalbe etkisi Uz. Dr. Ali VARDAR İç Hastalıkları 1963 ‹zmir do€umlu. 1987 y›l›nda GATA T›p Fakültesi’nden mezun oldu. 1990 – 1994 aras› Gata Haydarpafla E€itim Hastanesi’nde ‹ç hastal›klar› ihtisas›n› yapt›. 1994–2007 y›llar› aras› Deniz Kuvvetlerinin çeflitli hastanelerinde klinik flefli€i yapt›. 2008 y›l›ndan itibaren Avrasya Hospital’da ‹ç hastal›klar› uzman› olarak çal›flmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1016 Dünyada her yıl milyonlarca insan kalp ve damar hastalıklarından yaşamını yitiriyor. Uzmanlar, havaların ısınmasıyla bu hastalıklar açısından riskin arttığını söyleyip, uyarılarını sıralıyor Sıcakların artmasıyla beraber kalp ve damar hastaları açısından risk de artar. Özellikle tatil öncesinde tansiyon, kan ve şeker gibi değerlerin bilinmesi bizler için yol göstericidir. Buna göre neler yapılması gerektiği konusunda hekimler zaten yönlendirir. Çağdaş insan sağlığını ilgilendiren bu değerleri bilmeli, bunlar bize trafik işaretleri gibidir. Yaz sıcakları iyice bastırmadan bu değerlerini bilirlerse gereken önlemleri alırlar. Böylece hekimlerin tavsiyeleriyle güzel bir tatil geçirme olanağı bulunmuş olur. Kalp-damar hastalıkları açısından yazın dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da alkol tüketimidir. Bu konuda oldukça ölçülü olmak gereklidir. Yağlı, tuzlu, şekerli ve yüksek kalorili besinlerden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Hafif ve sulu gıdalara daha fazla ağırlık verilmelidir. Tuzun Kalbe Etkisi Bilim adamları, American Journal of Clinical Nutrition isimli dergide yayınlanan araştırmada aşırı tuzlu yiyeceklerin kan damarlarına zarar verdiğini ve genişlemelerine engel olduğunu belirtti.Araştırmacılar 16 sağlıklı kişilik bir grubun yarısına az tuzlu domates çorbası, diğer yarısına da 10 kat daha fazla tuz içeren bir kase çorba verdi. Çorbayı yedikten sonra gönüllülerin damarları teknolojik bir cihaz yardımıyla incelendi. Sonuçlara göre; tuzlu yiyen kişilerin damarlarında normalde olması gereken genişleme miktarı fark edilemeyecek kadar azdı.Uzmanlar bunun nedeninin nitrik oksit salgılanmasını engelleyen tuz olduğunu savunuyor. Bu madde damarların duvarlarının rahatlamasını ve gerektiği zamanlarda genişlemesini sağlıyor. Bu etki yarım saat kadar sürüyor. Ancak sürekli tuzlu besinler tüketildiğinde damarların içerisinde yağ birikebilir ve damar tıkanıklığına neden olabilir. Tuzun dışında hiçbir şey tuzun yerini tutamaz. Yemeklerin yapımı sırasında damak tadı ve lezzet nedeni ile ilâve edildiği düşünülen tuz, esasında doğal bir vücût ihtiyacı ile konulmaktadır. Çünkü tuzun yerini tutabilecek hiçbir madde yoktur. Vücûdu oluşturan hücrelerin içi ve hücrelerarası ortam tuzlu sudur. Anne karnındaki bebek tuzlu su ortamında gelişir; çünkü hayat tuzlu sularda başlamıştır, eksikliğinde de biter. Saf su elektriği iletmez; tuzlu su ise vücûtdaki elektriğin üretilmesinden ve iletilmesinden sorumludur. Hücrenin içi ile dışı arasındaki farklı tuz konsantrasyonundan oluşan ozmotik basınç farkı ile de madde alışverişi sağlanır. Vücuda bağlanan serum veya göz-burun damlaları vb. gibi dışarıdan dahil edilen sıvıların konsantrasyonları ‘izotonik’ denilen vücut hücre sıvısı konsantrasyonuna uygun olmalıdır. Hatta, içilen suyun bile saf su olmaması gerekir. Çünkü saf su, vücuttaki mineralleri çözüp uzaklaştırarak vücudu güçsüz ve zafiyet halinde bırakır. Benzer şekilde, rafine edilmiş, içindeki vücudun ihtiyacı olan minerallerden arındırılmış sofra-sanayi tuzu, sözde saf tuz, vücut için çok faydalı değildir; kurumanın başlıca sebeplerinden biridir. Uzmanlara göre, fiziksel aktivitenin fiziksel sağlık üzerine etkileri şöyle: “Kilo Kontrolü: Birçok ülkede fiziksel aktivite düzeyi besin tüketiminden daha fazla düşüş göstermiş, böylece düşük düzeyde fiziksel aktivitenin şişmanlık için önemli bir etken olduğu sonucuna varılmıştır. Önemli bir sağlık sorunu olan şişmanlık giderek artmakta ve koroner kalp hastalığı, diyabet, inme, artrit ve kazalara karşı risk 30 Uz. Dr. Ali VARDAR İç Hastalıkları umlar ve Hastalıklar Kalbimi Seviyorum oluşturmaktadır. Kilo kaybının enerji sınırlaması ve fiziksel aktivitenin artırılmasıyla sağlanması daha kolay ve etkilidir. Daha da önemlisi kilo almayı önlemede önemli rol oynamaktadır. Örneğin günde 2-5 km yürüyüş enerji dengesinin sağlanmasını önemli ölçüde etkilemektedir. Kan Basıncının Kontrolü: Yüksek kan basıncı (tansiyon) 140-90 mmHg. olduğunda kalp krizi, kalp ve böbrek yetmezliği, inme gibi rahatsızlıklara yakalanma riskini iki katına, 160-95 mmHg. Olduğunda ise üç katına çıkarmaktadır. Düzenli fiziksel aktivite kan basınçlarını diğer klinik uygulamalarla kıyaslanabilecek düzeyde yaklaşık 6-10mmHg. azaltabilmektedir. Ancak her zaman tek başına yeterli olmayabilir ve diğer klinik uygulamalarla (kilo kaybı, alkol ve tuzun azaltılması, çoğu zaman ilaç kullanımı) birlikte olması gerekebilir. Fiziksel aktivite ilerleyen yaşla birlikte gözlenen tansiyonun artmasına karşı koruyucu olabilmektedir. Önerilen fiziksel aktivite düzeyi, düzenli orta şiddette egzersizlerdir. Ciddi hastalık risklerinin bile, çok hafif düzeyde fiziksel aktivitenin arttırılması ile azaldığı bilinmektedir. Kan Yağlarının Kontrolü: Düzenli fiziksel aktivitenin yağ metabolizmasına olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. HDL kolesterolünü (iyi kolesterol) artırırken, bazı durumlarda toplam LDL kolesterolünü (kötü kolesterol) düşürerek daha yüksek HDL/LDL oranı ve buna bağlı koroner kalp hastalığı riskini azaltmakta, ayrıca yüksek plazma trigliserid düzeyini de düşürmektedir. Önerilen fiziksel aktivite düzeyi; haftada 15 km veya daha fazla yürüme veya koşma gibi aktivitelerdir. Aktivitenin toplam miktarı ve sıklığı, şiddetinden daha önemlidir. 31 Uz. Dr. Ali VARDAR İç Hastalıkları Şeker Hastalığı ve Kan Şekerinin Kontrolü: Düzenli fiziksel aktivite insülin aktivitesinin kontrolüne ve kan şekerinin düzenlenmesine yardımcıdır. Fiziksel olarak aktif, insüline bağımlı olmayan şeker hastalığı olanlarla hareketsiz yaşam sürenlere göre damar komplikasyonlarının görülme sıklığı daha düşüktür. Yaşın ilerlemesine bağlı şeker hastalığına yakalanma riski de aktif kişilerde yüzde 20 veya daha fazla oranda azalmaktadır. Böylece düzenli fiziksel aktivite, insüline bağımlı olmayan şeker hastalığının tedavisinden çok korunmasında önemli rol oynamaktadır. Önerilen fiziksel aktivite düzeyi; yürüyüş ve düşük şiddetli, uzun süreli egzersiz programlarıdır. Damar ve kas-İskelet Sistemi Hastalıklarını Önleme: Koroner kalp has- talığı ve inme riskinin fiziksel aktivitesi fazla olan kişilerde daha düşük olduğu görülmektedir. Orta düzeyde bir aktivite bile tamamen hareketsiz(sedanter) kalmaktan daha iyidir ve giderek artan aktivite düzeyi daha çok yarar sağlamaktadır. Kas ve kemiklerin kuvveti, eklemlerin esnekliği; koordinasyon, denge ve hareket çevikliği için önemlidir. Bütün bu özellikler yaşla birlikte önemli derecede azalmaktadır. Bu durum fiziksel aktivite düzeyindeki azalma ile yakından ilişkilidir. Özellikle kadınlarda yaşlandıkça osteoporozla birlikte kemik kırıkları (bilek, omur ve kalçada) görülme riski artmaktadır. Kemik mineral yoğunluğunda artış, çocukluk ve adölesan döneminde yapılan egzersizlerle örneğin; ağırlık taşıma, yürüyüş, koşu, tenis,v.b. gibi egzersizlerle sağlanmaktadır. Yetişkinlikte yapılan orta düzey aktiviteler ise yaşla ilgili kayıpların önlenmesine yardımcıdır.” 32 Depresyonun kalbe etkisi Amerikalı bilim insanları, sonuçları Psychiatry dergisinde yayımlanan araştırmada, yaşları 17 ile 39 arasında değişen, kalp rahatsızlığı bulunmayan 7600 kişinin sağlık verilerini 15 yıl takip etti. Deneklerin yüzde 7’sine depresyon teşhisi konuldu, yüzde 5,5’inin daha önce intihar girişiminde bulunduğu tespit edildi. 15 yıl içerisinde depresyon geçirenlerin kalp rahatsızlığı sonucu ölüm oranı, depresyon geçirmeyenlere göre 2,5 kat fazla çıktı. Bu oranın, daha önce intihar girişiminde bulunmuşlarda 3,2 kat olduğu görüldü.Ölümcül kalp krizi riskinin ise depresyon geçirenlerde 4 kat fazla, intihar girişiminde bulunmuşlarda 7 kat fazla olduğu belirlendi. Araştırma, depresyon geçiren veya intihar girişiminde bulunan kadınların kalp krizi sonucu ölme ihtimalinin diğer kadınlara göre 14,5 kat, erkeklerde bu oranın 3,5 kat olduğunu gösterdi. TİROİD HASTALIKLARI KALBİ ETKİLER Tiroid bezesi, tiroksin adında bir hormon salgılar. Bu hormon, kalbin 1 dakikadaki atım sayısını (nabzı) ve kalbin bir atımda pompaladığı kanın miktarını (debisini) düzenler. “Tiroid Hormonunun Fazla Salgılandığı Tiroid Hastalığında (Zehirli Guatr’da) Ortaya Çıkan Kalp Hastalığı Tıbben hipertiroidizm denilen zehirli guatr kalp atımı artar (taşikardi) ve ritmi bozulur (aritmi).” Bunun sonucunda hasta “çarpıntı” hisseder. Ayrıca, guatr tedavisinde kullanılan tiroid hormonu gereğinden yüksek doz kullanılırsa aynı şekilde kalp ritmini bozar. Zehirli guatr tedavisinden sonra hastanın ilk farkettiği şey kalp çarpıntısının hızla normale dönmesidir. Tiroid hastalığına bağlı olduğu bilinmeden, bu hastalara, genellikle, uzun süre ritm düzeltici tedaviler uygulanır ancak sonuç almak pek mümkün olmaz, zira, asıl neden olan tiroid hastalığı tedavi edilmeden bu kalp hastalığı normale dönmez. Ayrıca, kalbin bir atımda pompaladığı kan miktarı artar. Bunun sonucunda zorlanan kalp büyür. Bu büyüme maalesef geriye dönmez. Zehirli guatr kısa sürede tedavi edilmezse kalp büyümesi kalp yetmezliğine dönüşür, bu da ölümle sonuçlanır. Ülkemizde görülen kalp yetmezliklerinin önemli bir bölümü bu nedenle ortaya çıkmaktadır. Zehirli guatr tedavi edildikten sonra kalp büyümesi düzelmez ancak ilerleyip kalp yetmezliğine girmesi önlenmiş olur. Kalp yetmezliğine kadar giden zehirli guatr tedavi edilmezse hasta kısa sürede kaybedilebilir, tek başına kalp yetmezliği ilaçları bu hastalarda etkili olmayabilir. Bu hastalarda, kalp hastalığı tanısı konulurken tiroid hastalığı da araştırılmalı, tedavi aşamasında öncelikle tiroid hastalığı tedavi edilmeli, sonra veya aynı anda kalp hastalığı tedavisi yapılmalıdır. Aksi halde “akıntıya karşı kürek çekilmiş” olur. “Tiroid Hormonunun Az Salgılandığı Tiroid Hastalığında (Tiroid Yetmezliği) Ortaya Çıkan Kalp Hastalığı Tıbben hipotiroidizm denilen tiroid hormon yetmezliğinde kalp atımı yavaşlar, dakikada 70’in altına düşer, kalp yavaşlar.” Ayrıca, hastanın kolesterolü yükselir. Bu yüksek kolesterol diyet ve ilaçlarla da düşmez. Hastanın tiroid yetmezliği kısa sürede tedavi edilmezse yükselen kolesterol kalp ve beyin damarlarını tıkar, kalp krizi ve be- Uz. Dr. Ali VARDAR İç Hastalıkları yin inme olasılığı artar. Gerek kalp atımı yavaş olan hastaların tedavi öncesi tetkikinde gerekse yüksek kolesterolün tanısı aşamasında tiroid hastalığı yönünden inceleme yapılmalı, bu hastaların tedavi aşamasında tedavisi için yeterli dozda tiroid hormonu verilmelidir. Bu tedavi ömür boyunca yakın takiple sürmek zorundadır. Kansızlık kalbi yoruyor Halsizlik, çarpıntı ve soluk görünümle belirti veren anemi, kalbi tehdit eder. Anne sütüyle beslenmeyen bebekler ve kırmızı et yemeyen vejetaryenler hastalık açısından risk grubundadır. Kırmızı kan hücreleri ve hemoglobin miktarının yaşa ve cinse göre normal değerinden yüzde 10 ve daha fazla azalması durumunda anemi tanısı konur. Anemi tedavi edilmemesi durumunda birçok organı etkiler. Hastalığın ciddiye alınması gereklidir. Aneminin etkilediği organların başında kalp gelmektedir. “Anemide kanın oksijen taşıma kapasitesi azalır. Dokulara giden oksijen miktarının azalması ile dokularda fonksiyon bozukluğu oluşur. Bu nedenle pek çok sistemde anemi belirtileri ortaya çıkar. Bunlardan özellikle kalp, sinir sistemi ve kaslarda oluşanlar önemlidir. Anemi nedeniyle kalpte üfürüm, kalp genişlemesi, kalp kasının beslenememesi (myokardial iskemi), kalp hızında artış görülür.” Anemi, halsizlik, yorgunluk, çabuk yorulma, soluk görünüm ve çarpıntı gibi belirtiler veriyor. İleri derece anemide nefes darlığı, baş dönmesi, düşük tansiyon, bayılma ve göğüs ağrısı gibi belirtiler görülebilir. Tedavi şeklinin aneminin nedenine ve şiddetine göre değişir.Ani kan kaybına bağlı anemilerde hastaya kan verilmesi gerekir. Demir ve B12 vitamin eksikliğine bağlı anemilerde eksik olan maddenin yerine koyulması ile tedavi yapılır. Kronik hastalıklara bağlı ane- milerin tedavisi, ilgili hastalığın ya da hastalığa bağlı anemi oluşturan nedenin tedavisi ile mümkündür.. FAZLA ÇAY TÜKETİMİ DEMİRİ AZALTIYOR Büyüme çağındaki çocuklar, gebeler ve emziren annelerde demir ihtiyacı artar. Demir eksikliği anemisi olan hamilelerde bebek gelişiminde olumsuzluklar ve erken doğumun görülebilir Anne sütü yerine inek sütü verilen bebeklerde de demir eksikliğinin meydana gelebilir. Vejetaryen beslenmede demir ve vitamin B12 açısından zengin olan kırmızı et tüketimi olmaması nedeniyle anemi oluşabilir. Aşırı lifli beslenme ve fazla miktarda çay tüketimi de demir emilimini azaltabilir.. AKUT EKLEM ROMATİZMASI (Akut Romatizmal Ateş) Akut eklem romatizması, A grubu Beta hemolitik streptokokların neden olduğu eklemler, kalp,SSS,böbrekler,deri ve deri altı dokusunu tutan sistemik bir inflamatuar hastalıktır.Çocuk ve adolesan dönemin edinsel kalp hastalığınında en sık görülen nedeni olarak kabul edilir. Tonsillit, anjin ve faranjit gibi üst solunum yolu enfeksiyonları sonrasında ortaya çıkabilmektedir. Hastalık genellikle beş ile on beş yaş arasında çocuklarda görülür ancak, her yaşta ortaya çıkabilir. Genellikle diz, dirsek, el bileği ve ayak bileği tutulur.Ancak, herhangi bir eklemi de tutabilir.Hastalığın ileri dönemlerinde tüm eklemler tutulabilir.Eklemlerde şişlik,kızarıklık,yanma,ağrı ve hareket kısıtlılığı görülebilir. Romatizmanın karakteristik özelliği “gezici” olmasıdır. Hastalık bir ekleme yerleştikten sonra, burada iyileşir ve beklenmedik başka bir eklemde yeniden kendini gösterebilir. Hastalık süresince birçok organ tutulmasına rağmen, kalp dışındakilerin hepsi kalıcı hasardan kurtulurlar. Kalp kapakçıklarını tutarsa kalp kapaklarını iltihaplandırır ve ileride kalp yetmezliğine neden olur. Bazal ganglion tutulumuna bağlı olarak kontrolsüz yüz veya kol- bacak hareketleri (kore) olabilir. Deride kırmızımtrak dökülmeler(eritema marjinatum), derialtı lenf düğümleri vardır. Akut eklem romatizması, kalbin değişik anatomik bölümlerini tutabilir. Bunlar: a) Kalp kasını tutarak “miyokardit” oluşturur. b) Kalbin iç zarını ve kapakçıklarını tutarak “endokardit”e neden olur. c) Kalbin dış zarında “perikardit”e neden olur. Akut eklem romatizması akut dönemde; kalbi değişik derecelerde tutabilir.Bu tutulum; klinik olarak basit veya tersine çok ciddi olup hastanın ölümüne neden olabilir.Akut safhada eklem ağrıları ve öldürücü olabilen kardit meydana gelir. Kardit meydana gelen kişide sedimentasyon anormal yükselir, lökosit sayısı artar ve EKG’de P-R aralığı uzar. Teşhis ve tedavi yöntemlerinin gelişmesiyle ölümcül vakalar daha az sıklıkla görülmektedir. Akut eklem romatizması kronik dönemde; kalp üzerine kalıcı hasara neden olabilir. Romatizmanın en ciddi sonucu, kalp kapakçıklarında kalıcı harabiyetin meydana gelmesidir. Bu durum genellikle akut bir romatizmal nöbetten yıllar sonra kendini gösterir. Akut dönemde kapakçıklarda oluşan ödem ve iltihap, kronik dönemde fibrozise (kalınlaşma, büzülme) ve kalsifikasyona (kireçlenme) neden olur.Bu yüzden kapakçıkların şekli bozulur, zedelenir ve görevlerini tam olarak yerine getiremezler ve kan akışı mümkün olmaz. 33 Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK Göğüs Hastalıkları KOAH’ın KALBE Etkileri ve Tedavi Yöntemleri Kalbimi Seviyorum KOAH Nedir? K Uz.Dr. Banu ALTOPARLAK Gö€üs Hastal›klar› Erzurum’da do€du 1997 y›l›nda Ankara Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi’nden mezun oldu. Uzmanl›k e€itimini ‹stanbul Yedikule Gö€üs Hastalıkları ve Gö€üs Cerrahisi E€itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde tamamlad›. 2005 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de görev yapmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1015 - 1012 34 ronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı isminin baş harflerinden oluşan kısaltılmış bir hastalık ismidir. Kronik kelimesi uzun süredir devam eden anlamındadır. Obstrüktif kelimesi tıkayıcı anlamındadır ve bu hastalıkta nefes borularının (bronşların) tıkandığını göstermek için kullanılır. KOAH ‘’uzun süredir bronşlarda tıkanmaya neden olan bir hastalıktır’’ şeklinde tarif edilebilir. Bu hastalığın en kötü yanı, bronşlarda oluşan tıkanmanın bir daha düzelmemesi ve tedavi olunmazsa hastalığın sinsice ilerlemesidir. Hastalığın en önemli nedeni sigara bağımlılığıdır. KOAH yaklaşık olarak 20 yıl günde bir paket sigara içme sonrasında ortaya çıkar. Eğer günde bir paketten daha fazla sayıda sigara içiliyorsa bu zaman daha da kısalır. Hastalık genellikle 40 yaşından sonra belirti vermeye başlar. KOAH teşhisi alan kişilerin büyük çoğunluğu halen sigara içen veya çok uzun süre sigara içmiş ve bırak- mış kişilerdir. Hastalık sinsi ilerlediği için ve sigara bağımlıları öksürük, balgam çıkarma gibi şikayetleri önemsemedikleri için KOAH teşhisi konduğu zaman hastalar akciğer kapasitelerinin önemli bir kısmını kaybetmiş olmaktadırlar. Sigara içen her beş kişiden birinde KOAH gelişmektedir. Ülkemizde 20 yaş üstündeki kişilerin en az yarısı sigara bağımlısıdır. Dolayısıyla bizim gibi sigara içme alışkanlığının çok yaygın olduğu ülkelerde KOAH önemli bir halk sağlığı sorunudur. Ülkemizde en iyimser tahminle 5 milyon KOAH’lı vardır. Fakat bu hastaların sadece az bir kısmı teşhis edilmektedir. Hastaların önemli bir sayısı hastalıklarının farkında olmayıp öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığı gibi şikayetleri çok rahatsız edici olmadıkca doktora gitmemektedirler. Sigara bağımlısı olanların rahatsızlıklarında doktora gitmemelerinin önemli bir nedeni de sigarayı bırakmaları konusunda uyarı almaktan kaçmaktır. Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK Göğüs Hastalıkları Sigara dumanı ile nefes borularına ve hava keseciklerine zararlı gazlar ve maddeler dolar. Yıllar geçtikce bu zararlı gazlar ve maddeler bronşların ve hava keseciklerinin yapısını bozmaya başlar. Bunun sonucunda bronşların hastalanmasıyla Tıkayıcı Bronşit, hava keseciklerinin harabiyeti ve parçalanması ile Amfizem ortaya çıkar. İşte KOAH adı altında bu iki hastalık yer almaktadır. Sigara içimi ile hem bronşlarda tıkayıcı bronşit hem de aynı zamanda amfizem gelişir. Akciğerlerde ortaya çıkan bu tıkanıklıklar ve bozulmalar sonucunda kana oksijen geçişi azalır ve vücudun oksijensiz kalması ile pek çok ciddi rahatsızlıklar doğar. Oluşan bu bozuklukların tedavisi ve tamiri mümkün değildir. Akciğerler bu hastalıkla erkenden yaşlanır ve bozulur. Çünkü KOAH ilerleyici bir hastalıktır. KOAH başlayan bir hastada sigarayı bıraktıktan sonra bozuklukların tamamen ortadan kaybolması çok zordur. Ancak sigaranın bırakılması ile hastalığın ilerlemesi yavaşlar. Diğer yandan sigara bırakılmazsa hastalık çok hızlı ilerler. KOAH için kullanılan ilaçlar sadece hastaların nefes darlığı şikayetlerini azaltmak için kullanılır. Bu ilaçların hastalığı ortadan kaldırmak veya ilerlemesini yavaşlatmak gibi bir etkileri yoktur. Bu nedenle KOAH tedavisinin temelini sigarayı bırakmak oluşturur. KOAH Belirtileri Nelerdir? · Öksürük · Balgam · Nefes Darlığı Öksürük ve balgam çıkarma önceleri sadece sabah görülür. Balgam çok az miktarda çıkar. Hastalar genellikle bu şikayetleri önemsemezler ve sigara içmenin doğal bir sonucu olarak kabul ederler. Gerçekte, şiddetli olmayan öksürükle birlikte az miktarda balgam çıkarmak KOAH hastalığının erken habercisi olabilir. Eğer sigara içmeye devam edilirse ve hastalık ilerlerse öksürükler şiddetlenir ve balgam miktarı gittikçe artar. Hastalar günün her saatinde balgam çıkarmaya başlarlar. Bazen boğulacak kadar şiddette öksürükler olmaya başlar. Nefes darlığı hastalığın erken dönemlerinde koşma, hızlı yürüme veya merdiven çıkma gibi eforlarda ortaya çıkarken, hastalığın ilerlemesi ile istirahatte dahi nefes darlığı oluşur. Genellikle öksürük, balgam ve nefes darlığı şikayetleri 50 yaşına doğru ciddi şekilde artış gösterir. Bütün bu yakınmalar kış aylarında ve özellikle hava kirliliğinin yoğun olduğu dönemlerde ve gribal enfeksiyonlar sonrasında çok artar. Sigara içen kişilerde bu şikayetlerden bir veya birkaç tanesi ortaya çıktığı zaman hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir. Çünkü erken teşhis ve sigaranın bırakılması ile ancak bu ilerleyici ve akciğerleri sakat bırakan hastalıktan kurtulmak mümkün olabilir. KOAH, nefes darlığının şiddetine göre dört gruba ayrılır: 1- Hafif KOAH : Ağır iş yapıldığı zaman veya hızlı yürüme ve merdiven çıkma esnasında bazen nefes darlığı hissedilir. 2- Orta KOAH : Ağır iş yapıldığı zaman veya hızlı yürüme ve merdiven çıkma esnasında genellikle nefes darlığı hissedilir. Bazen günlük işler yapılırken dahi nefes darlığı hissedilir. Gece uykusu rahattır, nefes darlığı nedeniyle uykusuzluk çekilmez. 3- Ağır KOAH : Günlük işler yapılırken genellikle nefes darlığı hissedilir. Şiddetli halsizlik vardır. Merdiven çıkmada çok zorlanılır. Gece nefes darlığı nedeniyle uyku düzeni bozulur. 4- Çok ağır KOAH : Otururken dahi nefes darlığı hissedilir. Oda içinde yürümek zorlaşır. İşe gidilemez. Hastalığın ileri dönemlerinde kanda ve organlarda oksijen miktarı önemli oranda azalacağı için çok daha fazla rahatsızlıklar belirir. Bunlar; Bol terleme Dilde, dudaklarda, parmak uçlarında morarma Şiddetli baş ağrısı Çarpıntı Gündüzleri uyuklama, geceleri uykusuzluk Zihinsel faaliyetlerde azalma (unutkanlık, dikkatsizlik) Aşırı sinirlilik Şiddetli halsizlik, yorgunluk Zayıflama Mide rahatsızlıkları, karında şişkinlik ve hazımsızlık Kabızlık 35 Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK Göğüs Hastalıkları Solunum testi ile hem KOAH teşhisi konur hem de hastalığın şiddeti belirlenir. KOAH tedavisi hastalığın şiddetine göre planlanacaktır. KOAH Nasıl Tedavi Edilir ? KOAH tedavisinde başarılı olabilmek için uyulması gereken kurallar; Sigaranın bırakılması, Tozlu ve dumanlı ortamlarda çalışmamak, bulunmamak ve düzenli ilaç tedavisidir. KOAH tedavisinin temelini “sigara içmemek” oluşturur. Sigara bırakıldığı zaman bronşlardaki ve hava keseciklerindeki bozulmaların şiddeti yavaşlar. İlaçlar hastalığın ilerlemesini önlemez bu nedenle sadece nefes darlığını azaltmak için kullanılırlar. Ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, yanma hissi Ellerde titreme Hastalığın ilerlemesi ile kalp yetmezliği meydana gelebilir ve ayaklarda su toplama başlar. Kalp yetmezliği gelişen hastalarda hastalığın ileri dönemlerinde nefes darlığı çok şiddetlenir ve hastalar evden dışarı çıkamaz hale gelirler. Bu dönemdeki hastalar artık günün en az yarısında oksijen makinasına bağlı kalırlar. Hastalığın çok ilerleyerek yukarıda belirtilen ağır rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önlemek için yapılması gereken Sigarayı bırakmaktır. KOAH Nasıl Teşhis Edilir? KOAH ilerleyici ve geriye dönüşü olmayan bir hastalık olduğu için, ne kadar erken teşhis edilir ve ne kadar erken tedaviye başlanırsa hastalık o kadar az rahatsızlığa neden olacaktır. KOAH’lı hastalar ilk teşhis edildikleri anda genellikle 36 akciğer kapasitelerinin önemli bir kısmını kaybetmiş oluyorlar. Bunun nedeni öksürük, balgam ve nefes darlığı şikayetlerini ihmal etmeleridir. Hastalığın hafif dönemde iken teşhis edilmesi ile tedavi kolaylaşacak, hastalar tedaviden daha çok yararlanacak ve hastalığın ilerlemesi durdurulmuş olacaktır. KOAH, teşhisi çok kolay olan hastalıklardan birisidir. Bu hastalığı akla getiren önemli özellikler sigara içimi, uzun zamandır öksürük, balgam ve nefes darlığı. KOAH hastalığının kesin teşhisinde solunum testi yapılır. Bu çok kolay uygulanan bir testtir. Derin bir nefesle alınan hava solunum test cihazının plastik borusu içinde çok hızlı bir şekilde üflenir. KOAH erken teşhisi için sigara içen ve 40 yaşını aşmış herkes yılda bir kez solunum testi yaptırmalıdır. Uzun süredir öksürük, balgam ve en önemlisi nefes darlığı şikayetleri olan sigara içicilerde KOAH riski çok yüksektir. Bu kişilerin en kısa sürede solunum testi yaptırmaları gerekir. Sigarayı bırakamayan bir hasta ilaçlardan yarar beklememelidir. İlaçlar sadece geçici süre için nefes darlığını azaltabilir. Sigarayı bırakmayan hastalar her yıl bir önceki yılı arayacaklardır. Birkaç yıl sonra hastalık çok ilerleyince hastalar isteseler dahi sigara içemez hale geleceklerdir. KOAH’lı hastaların nefes darlıklarını rahatlatmak amacıyla kullanılan çok sayıda ilaç vardır. Bunların bazıları solunum yolu ile kullanılırlar. Solunum yolu ile kullanılan ilaçlar, çalışma prensipleri ve şekilleri birbirinden farklı cihazlar yardımı ile kullanılırlar. Solunum yolu ile kullanılan ilaçların dozları çok düşüktür. Fakat ilaçlar direk olarak solunum yollarına ulaştığı için etkileri çok kuvvetlidir. Ancak etkili olabilmeleri için doğru teknikle kullanılmaları gerekir. Bu cihazların nasıl kullanılacağı çok iyi öğrenilmelidir. Hata varsa bunu düzeltmek için muayene sırasında hekim önünde kullanma denemeleri yapılmalıdır. İlaçların dozu düşük olduğundan ve kullanılan dozun da çok az bir kısmı kana karıştığından yan etkileri yok denecek kadar azdır. Solunum yoluyla kullanılan ilaçlar alışkanlık yapmazlar, dişlere ve akciğerlere herhangi bir zarar vermezler. Oksijen tedavisi Çok ağır KOAH’lı hastalar sürekli olarak günde en az 15 saat oksijen kullanma zorundadırlar. Kanda oksijen seviyesi tehlike sınırının altına inmiş olan hastaların uzun süreli oksijen tedavileri hem şikayetlerini azaltacak hem de yaşam kalitelerini arttıracaktır. Çünkü KOAH’da ortaya çıkan sorunların önemli bir bölümü vücudun yeterince oksijen alamamasından kaynaklanır. Uz. Dr. Ebru ÖZTÜRK İç Hastalıkları Kalp Hastalığı Böbrek Hastalığı İlişkisi K alp hastalıklarına tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yıllar geçtikçe daha sıklıkla rastlamaktayız. Sıklığının yanında kalp hastalıkları, hastaneye yatış ve hatta ölümle sonuçlanması bakımından da ekstra önem taşır. Örneğin; konjestif kalp yetmezliğine bağlı ölüm, son 20 yıl içinde %145 artmıştır. Türkiye’de 3 milyon kadar kalp-damar hastası bulunmaktadır. Her yıl yaklaşık 200 bin kişi kalp-damar hastalığına yakalanmaktadır. Günümüzde kardiyorenal sendrom olarak tanımlanan ve hekimler tarafından gittikçe daha fazla kullanılmaya başlanan bir tanım bulunmaktadır. Buna göre kalp hastalıkları ile böbrek fonksiyonlarındaki bozulma ilişki halindedir. Örneğin; kalp yetmezliği olan hastaların yaklaşık % 30-60’ında orta-ciddi derecede böbrek yetmezliği bulunmaktadır. Kalp ve böbrekler birbiriyle bağımlı olarak çalışır. Bu sayede kan basıncı (tansiyon), damar gerginliği (vasküler tonus), idrar çıkışı (diürez), sodyum atılımı (natriürez), damar içi dolaşan sıvı dengesi (IV hacim homeostazisi), dokuların dolaşım ve oksijenlenmesini(doku perfüzyonu) sağlarlar. Kalp ve böbrekler arasındaki bağlantıyı RAAS (renin anjiotensin aldosteron) adlı nörohormonal sistem sağlar. Uz.Dr. Ebru ÖZTÜRK İç Hastalıkları 1997 Yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu, 2002 Yılından beri iç hastalıkları uzmanı olarak görev yapmaktadır. İyi derece de İngilizce biliyor. Birçok dergilerde yayınlanmış çalışmaları vardır. 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de İç Hastalıkları Uzmanı olarak görevini sürdürmektedir. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili:1129 Hem akut hem de kronik dönemde böbrek fonksiyonlarındaki (GFR) küçük azalmalar bile kalp-damar hastalıkları açısından kötü sonuçlara yol açmaktadır. Akut dekompanse kalp yetmezliği olan hastalarda serum kreatininde 0.3 mg/dl’den fazla artış, artmış mortaliteye(ölüm) yol açmaktadır. Kardiyorenal sendromun 5 tipi bulunur: Tip 1: Akut kardiyorenal sendromda kalp fonksiyonlarında ani kötüleşme akut böbrek hasarına yol açar. Örneğin: kardiyovasküler by-pass, kalp kapak operasyonu, anjiografi sonrası gibi... Tip 2: Kronik kardiyorenal sendromda kalp fonksiyonu bozukluğu ilerleyici ve genelde kalıcı böbrek fonksiyon bozukluğuna yol açar. Tip 3: Böbrek fonksiyonlarında akut bozulma ile kardiyak disfonksiyon gelişmesi.Ör: Akut böbrek yetmezliği. Tip 4: Böbrek fonksiyonlarındaki uzun süreli anormalliklerle kalp hastalığı gelişmesi.Ör: Anemi, kalsiyum- kolesterol metabolizması bozuklukları… Tip 5: Eş zamanlı olarak böbrek ve kalpte bozukluk gelişmesi. Ör: Diyabetes Mellitus, amiloidoz, sistemik lupus eritematozus, sepsis gibi. Tedavide; uygun ilaç kullanımı, gereğinde girişimsel cerrahi, diyaliz uygulaması, hastanın dolaşımına uygun sıvıelektrolit tedavisi ve yakın klinik takip önerilir. 37 Uz. Dr. Murat ULUSOY Radyoloji Kalbinizi Görüntüleyen, Multidedektör BT (128 kanal) H astanemiz radyoloji departmanında bulunan 128 kanallı SIEMENS marka BT cihazının hastalarımız yararına olan özellikleri nelerdir sorusunun yanıtlarını özetlemek gerekirse Cihazda bulunan 128 bilgi toplama kanalı sayesinde hasta tetkik süresi belirgin derecede kısalmakta, hastalarımızın cihazda kalma süreleri azalmakta, nefes tutma ve hareketsiz kalma gibi sıkıntılı süreçler hissedilmeyecek hale gelmekte, hasta konforu artmış olmaktadır. Ayrıca daha da önemli olarak uzun süre nefes tutamama ve hareketsiz kalamamaktan k ay n a k l a n a n bozuk, hareketli görüntü gibi teşhisi olumsuz etkileyecek Uz.Dr. Murat ULUSOY faktörler ortaRadyoloji dan kalkmak1957-İstanbul’da doğdu. 1980 İstanbul Tıp Fak. mezun oldu. 1982-1985 tadır. Bu durum İstanbul Bezmi Alem Vakıf Gureba özellikle çocuk, hastanesinde Radyoloji Uzmanlığı eğitimini tamamladı. 1986-2006 yaşlı ve genel Sinop Atatürk Hastanesi, Taksim Hast. ve Haseki Hast. çalıştı. 2006 durumu bozuk yılında Haseki Hast. radyoloji Klinik Şefliğinden kendi isteği ile emekli hastalar için olup serbest çalışmaya başlamıştır. Haziran 2013’den itibaren Avrasya son derece yaHospital’de görev almaktadır. rarlıdır. Görev Saati: 08:00 - 14:00 Dahili Tel: 2071 • 128 kanal- 38 lı cihaz inceleme süresini kısaltmanın yanında daha önceki model cihazlarla karşılaştırıldığında görüntü kalitesinde de ciddi bir artış gibi teşhis ve hasta takibi süreçlerini önemli ölçüde etkileyecek bir özelliği de hastalarımız yararına sunabilmektedir. Detay gerektiren ileri tetkiklerde başarılı sonuçlar alınmaktadır. Cihaz volum tarama özelliği sayesinde incelenen alanı tamamıyla kapsayarak milimetrik boyutla lezyonları ortaya koyabilmektedir. • 128 kanallı Multidedektör BT cihazı inceleme süresini kısaltma, görüntü kalitesini artırma özelliklerinin yanında hastanın aldığı radyasyon dozunu da ciddi olarak azaltmakta, tetkik için belirlenmiş olan limitleri aşan radyasyon dozunun kullanımına kesinlikle izin vermemektedir. • 128 kanallı cihaz kalple ilgili olarak koroner arter BT anjiografi incelemesini yaklaşık 4 saniye gibi çok kısa bir sürede ve yüksek görüntü kalitesiyle gerçekleştirmektedir. Bu sayede koroner arter hastalıkları erken dönemde saptanabilmekte, gerekli önlemlerin önceden alınması mümkün olabilmektedir. • 128 kanallı cihazla, genel vücut trav- ması gibi hayati tehlike potansiyelli acil durumlarda deyim yerindeyse tepeden tırnağa denilebilecek tüm vücut taraması dakikalar değil saniyelerle ifade edilen bir sürede gerçekleştirilebilmekte, elde edilen bilgilerle klinik hekim(ler) inin hastayla ilgili olarak son derece kısıtlı zamanlarda vereceği hayati kararlara, uygulayacağı tedavi ve müdahalelere hasta yararına ciddi katkıda bulunulabilmektedir. • Cihazla elde edilen görüntüler hastanemiz PACS sisteminde depolanmaktadır. Bu sayede hastaların takiplerinde eski tetkiklerle karşılaştırma mümkün olmaktadır. Ayrıca tetkik görüntülerine her an ulaşabilmektedir. 128 kanallı BT yukarıda saydığımız özelliklerine ek olarak içerdiği ileri teknoloji sayesinde akla gelebilecek her türlü rutin ve ileri radyolojik inecelemeleri hızlı, kaliteli, hasta yararına ve klinik hekiminin işini kolaylaştırır tarzda gerçekleştirebilen ileri teknoloji radyolojik tanı cihazı olup deneyimli radyoloji ekibimizle birlikte hastalarımızın hizmetindedir. AVRASYA HOSPITAL BİZDEN HABERLER KALP SAĞLIĞINDA TÜRKİYE-YUNANİSTAN HATTI Hacı Hasan, “Yunanistan’dan tavsiye üzerine Avrasya Hospitali seçtim… Ameliyat öncesinde heran bir belirsizliğim vardı, gittiğim doktorlardan güven ve cesaret alamadım. Her işin başında önce güven sonra başarı önemlidir. Bu yüzden hep erteledim ameliyatımı… ‘’Hiçbir şey insan ve sağlık kadar önemli değildir’’ parolasıyla insan sağlığına yatırım yapan Avrasya Hospital kalp sağlığında başarılı ameliyat ve tedavileriyle iddiasını sürdürüyor. Yunanistan’dan 10 gün öncesi kalp rahatsızlığı şikayeti Avrasya Hospital’e başvuran Hacı Hasan Hasan kalp hastalıklarında en zor yapılan ameliyatların başında gelen atardamar arter ameliyatı sonrasında taburcu oldu. Gençliğim de yok artık yaşım 70 yaklaşık 4 yıldır vücudumda canlı bomba taşıyor gibiydim taki, Avrasya Hospital Yönetim Kurulu Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Hüseyin Urlu ve ekibini tanıyana kadar bütün korku ve endişelerim gitti. Güven içinde Yunanistan’dan aldım bavulumu doğru hastanenin yolunu tuttum. Burada çok güzel karşılandım tüm çalışan doktor, hemşire personel çok iyi davranıyor bana ve aileme güler yüzlü hepsi … Kendimi tatil köyünde gibi hissettim çok şanslı hissettirdiler bizleri mutluyum şükür sağlığıma da kavuştum. Ne ağrı ne sızı hiçbir şey hissetmiyorum, yeniden doğmuş gibiyim dedi. Başta tecrübesi ve güler yüzüyle samimi olarak bizleri karşılayıp hikayemizi dinleyen ve insan sağlığına yatırım yaparak böyle güzel tam teşekküllü bir hastaneyi bizler için açarak hizmet sunan, Avrasya Hospital Yönetim Kurulu Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Hüseyin Urlu, Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Esat Akıncı, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Ali Rıza Cenal ve emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.” ’Hiçbir şey insan ve sağlık kadar önemli değildir’’İnsandaninsanatavsiyeçokönemlidir… Özellikle sağlık konusunda bunu bir hekim ya da hasta tavsiye ediyorsa çok daha önem teşkil etmektedir. 4 yıl sonrasında yeni bir hayata Avrasya Hospital sayesinde başlamaktan çok mutluyum artık burası benim ikinci evim ailem, Yunanistan da ve gittiğim her yerde artık hep sizi anlatacağım güzel anılarla hastaneden ayrılıyorum dedi. Muhammet Miraç Bebek Taburcu Oldu... Ömer - Gökçe Salihoğlu çiftinin Muhammet Miraç bebekleri 70 günün ardından yoğun bakım ünitesinde geçen takibin ardından, bugün son kontrolleri çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Dr. Handan Yaşar, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Gamze Baykan tarafından yapılarak taburcu edildi. Muhammet Miraç Bebeğin Hikayesi: 23 yaşındaki annenin ilk gebeliğinden olan bebek 29 haftalık olarak doğdu. Doğum sonrası; 970 gr. Boy 32 cm. olarak yenidoğum bakım ünitesinde 70 gün izlenerek bugün ailesine doktorları tarafından teslim edildi. Muhammet Miraç Bebek Ömer- Gökçe Salihoğlu Ailesine teslim edilirken duygusal anlar yaşandı. Hoşgeldin Miraç Muhammet Bebek Ailemize... Avrasya Hospital Ailesi olarak geçmiş olsun dileklerimizle sağlıklı günler diliyoruz. 39 AVRASYA HOSPITAL BİZDEN HABERLER AVRASYA HOSPITAL HEMFEST’te ŞİFA DAĞITTI! Halk Eğitimi Merkezleri Festivalinin dördüncüsü 27 Mayıs - 1 Haziran 2013 tarihleri arasında CNR / İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşti. Halk Eğitimi Merkezlerinde kurs alan kursiyerler arasında dayanışma ve işbirliğinin geliştirilmesi, toplumsal ihtiyaçlara duyarlılık gösterilmesinin sağlanması, toplumla buluşmak, yapılan faaliyetlerin tanıtılması, yaygınlaştırılması ve geleneksel sanatlarımız konusunda farkındalık yaratılması amaçlanan İstanbul Halk Eğitim Merkezleri festivalinin açılış törenine İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Vali Yardımcısı Harun Kaya, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Doç. Dr. M. Kemal Biçerli, Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız, ilçe kaymakamları, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin yöneticileri, okul ve kurum müdürleri, kursiyerler katıldı. Fuarın bu yılki ana teması; “En’ler ve El’ler İstanbul’da Buluşuyor” olarak belirlenen HEMFEST / Halk Eğitimi Mer- 40 kezleri Festivali son gününe kadar çeşitli etkinlikleriyle devam etti. Fuarda insan sağlığına büyük yatırım yapan 40 yıllık tecrübesiyle şifa dağıtan Avrasya Hospital Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Hüseyin Urlu ve ekibi 4. sü düzenlenen festival de ana sponsorlar arasında yerini alarak bu yılda sağlık hizmeti vermenin keyfini yaşıyor. Ziyaretçiler Avrasya Hospital’in sağlık hizmetlerinden faydalanarak güven içinde festival boyunca gönül rahatlıklarıyla keyifli bir gün geçirerek el emeği göz nuru ile hazırlanan standları dolaşıyor. Hemfeste ilişkin Avrasya Hospital Genel koordinatörü Eğitimci İbrahim Urlu ilişkin şunları söyledi. “Bir eğitimci olarak Hanımların el emeği göz nuru ürünlerinin daha çok kişiye duyurulmasında katkı sağlamak amacı ile İstanbul İl Milli Eğitim Müdür yardımcısı Sayın Zekine Dayıoğlu ile Av- rasya Hospital olarak iletişime geçtikten sonra bu yıl 4. sü yapılan HEMFEST organizasyonuna yeniden maddi ve manevi katkı da bulunmamanın doğru olacağını düşündüğümüz için gelen teklife olumlu cevap verdikten sonra Avrasya Hospital olarak ana sponsorlar arasında yer almanın mutluluğunu yaşıyoruz ; Festivale katkı sağlamak adına İstanbul’un her tarafını “HEMFEST” duyuru afişleri ile donattık” … Avrasya Hospital şifa kapısı olarakta bizde festivalde standımızda yerimizi alarak gelen ziyaretçilerimize sağlık hizmeti vereceğiz ve bu sayede birçok çok hastaya şifa dağıtmış olacağız dedi. AVRASYA HOSPITAL BİZDEN HABERLER 20. Ulusal Kanser Kongresine Katıldık... 19-23 Nisan 2013 tarihleri arasında Antalya da gelişen Ulusal Kanser Kongresinde Avrasya Hospitali Temsilen Radyasyon Onkoloji Uzmanı Dr.Züleyha Kadehçi yer aldı. 12 MAYIS HEMŞİRELER GÜNÜ’NÜ KANATSIZ MELEKLERİMİZLE KUTLADIK... Her yıl düzenlenen hemşirelik haftasında Avrasya Hospital Yönetim Kurulu Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Urlu, Değerli Eczacı Eşi Nermin Urlu, Yönetici Ömer Urlu, Nöroloji Uzmanımız Başhekim Dr. Türkan Uslu, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Banu Altoparlak Hemşireler Haftası Dolayısıyla verilen kahvaltıda bir araya geldiler. Keyifli geçen kahvaltıda Avrasya Hospital Ailesi başladığı günden bugüne kalabalık ailesindeki büyümenin keyfini doyasıya eğlenerek çıkardı. ARAMIZA YENİ KATILANLAR Doç. Dr. Çetin Ayhan EVLİYAOĞLU Beyin ve Sinir Cerrahisi 1964 Ankara doğumlu.1988 Ankara Üni. Tıp Fak. mezun oldu.1995 yılında Ankara Numune Eğit. Araşt. Hast. Nöroşirurji ihtisasını tamamladı. 1997-1998 yılları arası Boston Harvard Üni. Brigham Women’s Hospitalda Nöroonkoloji research followluğu yaptı.1996-2001 yılları arası Kocaeli Üni. ve 2001-2009 yılları arasında Kırıkkale Üni. akademik çalışmalarını devam ettirdi. 2005 Doçentlik ünvanı aldı. 2006-2009 yılları arası anabilim dalı başkanlığı yaptı. İngilizce ve Almanca bilmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU Kardiyoloji 1966’da İran’da doğdu. 1991’de İran Tebriz Tıp Fak. mezun oldu. 2004’te İst. Tıp Fak. Kardiyoloji Ana Bilim Dalında ihtisas yapmıştır. 2008’de Tebriz Tıp Fakültesi’den İnvazif Kardiyoloji üst ihtisas yapmıştır (Fellowship). Nisan 2013 itibariyle Avrasya Hospital Kardiyoloji bölümünde çalışmaktadır. Uz. Dr. Murat ULUSOY Radyoloji 1957-İstanbul’da doğdu. 1980 İstanbul Tıp Fak. mezun oldu. 1982-1985 İstanbul Bezmi Alem Vakıf Gureba hastanesinde Radyoloji Uzmanlığı eğitimini tamamladı. 1986-2006 Sinop Atatürk Hastanesi, Taksim Hast. ve Haseki Hast. çalıştı. 2006 yılında Haseki Hast. radyoloji Klinik Şefliğinden kendi isteği ile emekli olup serbest çalışmaya başlamıştır. Haziran 2013’den itibaren Avrasya Hospital’de görev almaktadır. 41 AVRASYA HOSPITAL BİZDEN HABERLER ÇAĞIN HASTALIĞI KALP SAĞLIĞINA DİKKAT... KARDİYAK’taki yeniliklerde biz hekimler açısından hastalarımızı uygulanan tedavi açısından büyük önem taşımaktadır” dedi. “Son yıllarda genç nüfusta kalp hastalıkları artış gösteriyor. Nedenler, genel kalp hastalıkları nedenleriyle aynı olduğunu açıklıyor. Uzmanlara göre sigara, kötü beslenme ve hareketsiz yaşam kalp hastalıkları yüzde 48 oranla dünyada tüm ölümler arasında birinci sırada. Türkiye’de her yıl 200 bin kişi koroner hastalıklar teşhisiyle bu hastalığa yakalanıyor. Ancak iyi olan ise değiştirilebilir nedenler devre dışı bırakıldığında, kalp hastalıklarının yüzde 80 oranında önlenebildiği her fırsatta yazılı ve görsel ba- sında uzmanlar anlatıyor. Kalp sağlığına hayatını adayan Prof. Dr. Mehmet Meriç insan sağlığının ne kadar önemli olduğunu her toplantıda dile getiriyor. Avrasya Hospital Kardioloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Meriç’in hazırlayıp sunduğu kalp dışı cerrahide PRE-OPERATİF KARDİYAK değerlendirmesine ilişkin de çok önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Meriç “Kalp sağlığına ilişkin mesleğe başladığımız öğrencilik döneminden bugüne tıpta çok önemli gelişmeler yaşanmaktadır. PRE-OPERATİF Prof. Dr. Meriç sağlıklı yaşam için spor, sağlıklı beslenme, stresli yaşam, hava kirliliği ve teknoloji tembelliğine uzak durmak kalp sağlığına yalanmamak için önemli faktörlerdir. Prof. Meriç sağlığınızı kaybetmeden sağlığınızın kıymetini biliniz dedi. Tedavide erken teşhis çok önemlidir, Sağlıklı yaşam için spor şart dedi. Konferans sunumu bitiminde Avrasya Hospital Kardioloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Meriç her branştan hekimlerin kalp sağlığına ilişkin hastalarıyla ilgili yaşadıkları sıkıntıları önlemek adına yeni bilgi ışığında ne yapılması gerektiğinin cevaplarının paylaşıldı. Hekim ve hastane çalışanlarının yoğun ilgi gösterdiği sunum en yakın zamanda tekrar biraraya gelinmek ve yeni bilgileri paylaşmak üzere sona erdi. Sigarayla Savaşanlar Derneği Gecesinde Avrasya Hospital’da Yeraldı... Her yıl düzenlenen Türkiye Sigarayla Savaş Derneğinin muhteşem gecesi bu yıl da 21 Mayıs 2013 Salı günü Harbiye’ Cemal Reşit Rey’ Konser salonunda gerçekleşti. İstanbul Aydın Üniversitesinin Mütevelli Heyet Başkanı ve Sigarayla Savaşanlar Derneğinin Başkanı olan Mustafa Aydın’ın önderliğinde gerçekleşen bu gecede birbirinden ünlü sanatçılar, iş adamları, siyasi isimler yer aldı. Avrasya Hospital Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olan Op. Dr. Hüseyin Urlu bu muhteşem gecede ekibiyle beraber yer alarak Avrasya Hospital standın da misafirlerin sağlıkla ilgili sorularını cevapladı. Geceye katılan konuklar Avrasya Hospital’e verdikleri hizmetten başarılı ve uzman kadrosundan, onkoloji ve kardiyoloji dallarındaki başarılarından dolayı Op.Dr. Hüseyin Urlu’ya teşekkürlerini ileterek başarılarının devamını dilediler. “İnsanlığın Gerçek Dostları” ödül töreninde ise Op. Dr. Hüseyin Urlu sanatçı Yılmaz Morgül’e “İnsanlığın Gerçek Dostları” ödülünü verdi. 42 AVRASYA HOSPITAL BİZDEN HABERLER FESHANE’DEKİ YÖRESEL GÜNLERE AVRASYA HOSPITAL’DAN DESTEK! Hatay Günleri 2 - 7 Nisan Arasında kutlandı... Hatay’ın ulusal ve uluslararası alanda tanıtımını sağlamaya, geleneksel hale getirilen ‘Hatay Günleri’ 2 Nisan-7 Nisan 2013 tarihinde, İstanbul’da Feshane Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Büyük ilgi gören Hatay Fuarında Avrasya Hospital sağlık hizmeti verirken katılımcılardan büyük ilgi ve destek gördü. Hiçbirşey insan ve sağlık kadar önemli değil diyerek 13 yıldır Türkiye Ve sağlık turizmine büyük ölçüde katkı sağlayan, kanser ve kalp sağlığında tedavi ve hizmet alanında iddialı olan Avrasya Hospital’de fuarda yerini aldı. Hatay’lı Yönetim Kurulu Başkanı Genel Cerrahi uzmanı Op. Dr. Hüseyin Urlu’nun başkanlığında görevli tüm ekip, fuar katılımcılarına sağlık alanında tam teşekküllü olarak bilgilendirme ve tedavi amacıyla hizmet verdi. Fuarda, barış, hoşgörü ve kardeşlik mesajları verilirken, Hatay ile ilgili bilinmeyenler, kültürel zenginlikleri, eşsiz mutfağı, sanayisi, tarım ve turizm değerlerimiz tüm dünya ile bir kez daha buluşturuldu. Etkinliğin en güzel bölümlerinden biri olan yürüyüş, Üsküdar Belediyesi Orkestrası eşliğinde, Galatasaray Lisesi önünden başlayarak ,Hatay ilinin simgesi olan Defne ve Apollon’un üzerinde olduğu ve defne ağaçları ile süslü fayton önde olmak üzere pankartlarla Taksim Atatürk Anıtı’na kadar devam etti. Defne ve Apollon yürüyüş esnasında vatandaşlara, mini paketlerde hazırlanmış, içinde ürün hakkında bilgilerin yer aldığı ve ‘Barış, Hoşgörü ve Kardeşlik İli Hatay yazan defne sabunu ile lokum dağıttı. Yürüyüş; Hatay ilinin yüzyıllardır var olan sevgi, barış ve hoşgörünün temsilcileri ‘cemaat önderlerinin’ birlik ve beraberlik mesajları eşliğinde büyük bir coşkuyla sona erdi. Rize Günleri sona erdi… Eyüp Rizeyi sevenler ve Rizeliler Derneği ve Çaydef Dernekler Federasyonu,Tunca Derneğininde destek verdiği 3 günlük Feshane günleri sona erdi. Rize etkinliği boyunca sağlık hizmetinde Feshane ziyaretçilerini yalnız bırakmayan Avrasya Hospital’i ziyaret eden misafirler sağlık ekibinden bilgi alarak büyük ilgi ve destek gösterdi. 02 - 07 Nisan 2013 arasında İstanbul’da gerçekleşen Hatay Günleri, henüz Hatay’a gidemeyenler için görülmeye değerdi. 43 0212 ve TBMM 665 50 50 DUR