implant çevresi yumuşak dokular - Ege Üniversitesi Diş Hekimliği

advertisement
T.C
Ege Üniversitesi
Dişhekimliği Fakültesi
Periodontoloji Anabilim Dalı
ANTERİOR BÖLGEDE YAPILAN İMPLANT
ÇALIŞMALARINDA YUMUŞAK DOKU ESTETİĞİ VE
İNTERPROKSİMAL PAPİL REJENERASYONU
BİTİRME TEZi
Stj. Dişhekimi Eda ÇETİN
Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Evren EVRENESOĞLU
İZMİR–2007
ÖNSÖZ
Tez danışman öğretim üyem sayın Prof. Dr. Evren Evrenesoğlu’na ayrıca
tezimin hazırlanmasında her aşamamda bilgilerini ve deneyimlerini benimle paylaşan
ve bana yol gösteren sayın Uzm. Dr. Orhun Bengisu’ya ve son olarak da manevi
olarak hep yanımda olan annem, babam ve kardeşime sonsuz teşekkürlerimi sunmayı
borç bilirim.
İZMİR / 03-08-2007
Eda ÇETİN
4
İÇİNDEKİLER
1.İMPLANT ÇEVRESİ YUMUŞAK DOKULAR ..................................................... 3
2.SAĞLIKLI PAPILLA ............................................................................................... 3
2.1.İnterproximal Papillanın Temel Morfolojisi ...................................................... 5
2.2.İnterimplant Papillanın Rejenerasyonunda Yumuşak Doku Uygulamaları ....... 6
2.3.İnterimplant Papilla İçin Kemik Rejenerasyonu Yöntemleri ............................. 6
2.4.Papilla Rejenerasyonunda İnvasiv Olmayan Yöntemler: .................................. 7
3.ANTERİOR MAKSİLLANIN ESTETİK SINIFLANDIRILMASI ......................... 8
3.1.Vertikal Kayıp .................................................................................................... 8
3.2.Horizontal Kayıp ................................................................................................ 8
4.YUMUŞAK DOKU REKONSTRÜKSÜYONU ................................................... 13
5.YUMUŞAK DOKU REKONSTRÜKSÜYONUYLA İLGİLİ ZAMANLAMA ... 16
5.1.İMPLANT YERLEŞTİRİLMEDEN ÖNCE YAPILAN YUMUŞAK DOKU
REKONSTRÜKSİYONLARI ............................................................................... 18
5.1.1. Dişsiz Kretin Geç İmplantasyona Hazırlanmasına Yönelik..................... 19
5.1.2.Çekim Sonrası Soketin İmmediat veya Gecikmiş İmplantasyon için
Korunmasına Yönelik ........................................................................................ 21
5.2.İMPLANTIN YERLEŞTİRİLMESİ SIRASINDA YAPILAN YUMUŞAK
DOKU REKONSTRÜKSİYONLARI ................................................................... 24
5.2.1. Geç İmplantasyon Sırasında ..................................................................... 25
5.2.2. İmmediat İmplantasyon Sırasında ............................................................ 27
5.3.İMPLANT YERLEŞTİRDİKTEN SONRA YAPILAN YUMUŞAK DOKU
REKONSTRÜKSİYONLARI(2. Faz Cerrahi Sırasında) ...................................... 32
5,3.1. Punch Tekniği .......................................................................................... 36
5.3.2. Papilla Rejenerasyon Tekniği .................................................................. 36
5.3.3.Pediküllü Tüp Flep Tekniği(Roll Tekniği) ............................................... 36
5.3.4.Serbest Subepitelyal Bağ Dokusu Greftiyle Kombine Pediküllü Tüp Flap
............................................................................................................................ 39
5.4.İMLANT ÜSTÜ PROTEZ TAKILDIKTAN SONRA YAPILAN YUMUŞAK
DOKU REKONSTRÜKSİYONLARI. .................................................................. 42
5.4.1.Onlay Graftı .............................................................................................. 43
5.4.2.İnley Graft ................................................................................................. 45
5.4.3. Poş Tekniği ............................................................................................. 47
5.4.4.Geçici Restorasyonların Kullanılması....................................................... 49
5.4.5. Subepitelyal Bağ Dokusu ......................................................................... 49
5.4.6.Dişeti Şekillendirme Teknikleri ................................................................ 50
6.PAPİLLA REJENARASYON TEKNİĞİ ............................................................... 51
6.1. Tek Diş Restorasyonu ..................................................................................... 60
6. 2. Split Finger Tekniği ....................................................................................... 62
ÖZET.......................................................................................................................... 66
KAYNAKLAR .......................................................................................................... 67
ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................... 68
GİRİŞ VE AMAÇ
Eskiden implant yalnızca total dişsizlikte eksik dişlerin tamamlanmasına
yönelik yapılıyordu. Total dişsiz olgularda genelde sabit sökülebilir köprüler
yapılabiliyordu. Bu köprüler pilonlar üzerine oturuyordu ve hasta iyi plak kontrolü
yapabiliyordu. Diş etinin kalitesi ve estetiği çok önemli olmuyordu. Hastalardan da
böyle bir istek gelmiyordu. Ancak günümüzde salt estetik amaçla yapılan implant
uygulamalarına daha çok rastlıyoruz. Durum böyle olunca gerek fonksiyon, gerekse
estetik açıdan, ancak komşu dokular renk, form ve kontur özellikleriyle tam bir uyum
içerisinde olan implant uygulamaları tatminkâr sonuç vermektedir. Bu nedenle periimplanter doku mimarisi implant tedavisinin vazgeçilmez bir parçası haline
gelmiştir.
Doğal dişlerden farklı olarak, implantlar kemiğin içine yerleştirilen metalik
yapılardır ve bu nedenle çevrelerinde onları destekleyecek bir periodontal
ligamentten yoksundurlar.
Dişlerin çevresinde semente dik giren bir bağ dokusu ataşmanı bulunurken,
implantlarda böyle bir ataşman ya hiç yoktur ya da çok zayıftır. Peki bu durumda
epitelin apikale göçmesini ne durdurmaktadır? İmplantın çevresinde, altındaki
kemiğe sıkıcı bağlı, hareketsiz, yoğun dentogingival, interpapiller, transgingival,
transseptal, sirküler, intergingival ve intersirküler kollagen liflerin implant çevresini
adeta bir kuşak gibi sardığı keratinize yapışık dişeti bandının varlığı epitelin apikale
göçmesini engellemektedir.
Vasküler kaynak yönünden: Dişte dişetinden, periostdan ve periodontal
ligamentten gelen damarlar var. İmplanttaki beslenmeyi sağlayan yapılar ise kemik
ve supraperostal arteriollerdir
Tüm bu nedenlerlerden ötürü Peri-implanter mukoza çok frajildir ve aşırı klinik
maniplasyonlara tatminkâr sonuç vermez. Kaldı ki hasta istekleri hekimleri daha
estetik protezlere zorladıkça restorasyon kenarları yumuşak dokulara yaklaşmış hatta
içine girmiştir. Bu da potansiyel enfeksiyon ve enflamasyon riskini arttırmıştır. Hatta
yapılan eski hibrit protezleri hastalar değiştirmeye başlamıştır. Tüm bu nedenlerle
implant çevresindeki yumuşak dokuların yapı, fonksiyon ve estetik bakımından
iyileştirilmesini gerektirmektedir.
Yapılan işlemler genellikle periodontal plastik cerrahide uygulanan yöntemler
olmasına karşın temel felsefede önemli bir farklılık vardır. Periodontal tedavi,
mukogingival risk taşıyan bölgelerde, çoğunlukla da problem oluştuktan sonra
uygulanırken implant tedavisinde bu problemin giderilmesi neredeyse imkânsızdır.
Bu nedenle implant tedavisinde yumuşak dokuya yönelik uygulanacak işlemler
protez takılmadan, yani problemler ortaya çıkmadan önce 1. ve 2. faz cerrahi
sıralarında yapılmalıdır.
Bu tezde yaptığımız çalışmaların amacı implant uygulamaları sırasında optimal
bir yumuşak doku estetiğinin sağlanmasına yönelik araştırma ve yöntemleri
içermektedir.
Ayrıca
papilla
rejenerasyon
teknikleri
irdelenmektedir.
İMPLANT ÇEVRESİ YUMUŞAK DOKULAR
İmplantların ilk andaki başarısı osteointegrasyondur. Bunun için primer
fiksasyon çok önemlidir. Ardından yumuşak doku iyileşmesi(epitel+bağ dokusu
iyileşmesi) çok önemlidir. Bu yapılar implantı mikrobiyal dental plağa karşı korur.
Bağlantı epiteli implant yüzeyinde diş yüzeyindekine göre 2 kat daha uzundur.
İmplantta 2mm bağlantı epiteli ve 1mm supraalveolar bağ dokusu ataşmanı
bulunurken dişte 0,97 mm bağlantı epiteli,1,07mm supraalveolar bağ dokusu
ataşmanı bulunmaktadır.
Supraalveolar bağ dokusu içeriği: Diş %60 kollegen %15 fibroblast içerirken
implant yüzeyi,%85 kollagen %1-3 fibroblast içerir. İmplant içeriğindeki kollegen
fazlalığından dolayı iyileşme sktrisyel oluyor. Ayrıca dizilim açısından da farklıdır.
Dişte dizilim kök yüzeyine dik olan kollagen lif demetleri, implantta diş yüzeyine
paraleldir.
İmplantın boyun kısmı sıkı kıvamda ve altındaki alveol kemiğine sıkıca bağlı
bulunan bir yapışık dişeti bandı ile çevrili olmalıdır. Bu teorik olarak geçerli değil
ama pratik bakımdan gerekli.
2.SAĞLIKLI PAPILLA
Ağız boşluğunda implant destekli estetik bir restorasyon yaratmak büyük
ölçüde sağlıklı bir peri-implant yumuşak doku yapısının olmasına bağlıdır. İmplant
destekli restorasyonların etrafında interproximal papilla olması doğal ve dental
implant komponentleri arasında bir uyum haline ve simetrik yumuşak doku sınırına
izin verir. Patolojik nedenler veya implant tedavisi sırasında yumuşak dokuya kötü
muamele edilmesi yüzünden dental implantların etrafındaki interproximal papillanın
3
seviyesindeki en küçük değişiklik büyük estetik ve fonetik komplikasyonlara yol
açabilir.
Diş çekildikten sonra bitişikteki ince alveolar kemik(interradicular kemik) hızlı
bir prosese veya resorpsiyona uğramaya başlar, belki de alveolar kemiğin ince yapısı
yüzünden (bu da daha hızlı erimeye olanak sağlar).
İnterdental papilla farklı klinik durumlara göre sınıflandırılmıştır, Nordland et
al. Klinik durumları interdental papillanın marjinal seviyesiyle karşılaştırarak
sınıflamıştır. Buna göre interdental paillae’yi üç sınıfa ayırdılar(Şekil 1a-d)
—Sınıf I:İnterdental papillanın ucu interdental temas noktası ile interproximal
CEJ’in en tepe noktası arasında yatar (boşluk vardır fakat interproximal CEJ
görünmemektedir)
—Sınıf II: İnterdental papılla’nın ucu interproximal CEJ’de veya tepesinde
yatar(interproximal CEJ görünmemektedir).
—Sınıf III: İnterdental papılla’nın ucu yüz CEJ ile aynı seviyede veya onun
tepesinde yatar.
Tarnow ve arkadaşları İnterdental papılla’nın varlığının klinik açıdan saptamak
için kullanışlı bir sınıflandırma geliştirdiler. Şu sonuca vardılar; doğal dişin temas
noktasından kemiğim tepesine kadar olan ölçüm 5 mm veya daha az olduğu zaman
neredeyse her zaman papilla görünür; uzaklık 6 mm olduğunda papilla %56 oranında
görünür ve mesafe 7 mm veya daha fazla olduğunda papilla sadece % 27 veya daha
az oranda görünür.(Şekil 2).
Salama ve arkadaşları peri-implant papilla için bir prognostik sınıflandırma
sundular. Onların üç sınıfı peri-implant papillanın prognozuyla ilişkili olarak
kemiğin mevcut interproximal yüksekliğine dayanmaktadır. Sınıf I IHB 4-5 mm
dir.(restorasyonun ilerideki temas noktasının tepesinden kemiğin tepesine kadar
4
ölçülmüştür), bu en iyi prognozu öne sürer; Sınıf 2 korunmuş bir prognoz ile 6-7 mm
lik bir IHB gösterir; ve Sınıf 3 de IHB 7 mm den daha büyüktür, kötü bir prognozu
göstermektedir (Şekil 3)
2.1.İnterproximal Papillanın Temel Morfolojisi
İnterdental papillanın klinik konfigürasyonu esasen altta yatan kemik desteği
miktarına ve komşu dişlerin ara yüzlerinin morfolojisine dayanır. İnterdental
papillanın kemiksi yapısı labial ve lingual tarafından kaynaklanan iki tepe veya
zirveden oluşur. Dudak tepesi dilinkinden biraz daha yüksektir, aradaki mesafe 26mm kadardır. İki tepe birbirine(gingival cor) ile bağlıdır, şekil bakımından konveks
ve yatay olabilir veya testere gibi görünüme sahip olabilir.
Tarihsel olarak interdental papilla, lamına propriadan geçen bol miktarda
kollagen fibril demetleri olan, onun tepesini örten skuamoza pullarla kaplı epitelyum
dişetini dişin boynuna sıkıca yapışık tutulmasında anlamlı bir rol oynamaktadır;
dolayısıyla bu fibriller papillanın hem şeklini hem de pozisyonun korunmasından
sorumludur. Bağ dokusu lenfositler ve plazma hücreleri içerir.
Farklı bölgelerde yer alan interproximal papilla arasında ayrım yapmak için
farklı terimler doğmuştur.
Doğal dişler arasında mevcut olan papillaya interdental papilla adı verilir. Bir
implant ile bir doğal diş arasında yer alana peri-implanter papilla adı verilir. Eğer
iki bitişik implant arasında papilla varsa interimplanter papilla adı verilir. Papilla
bir genel terim olarak kullanıldığı zaman interproximal papilla adı verilir.
İnterimplant papillanın bir bağ dokusu fibril oryantasyonuna, daha az
fibroblastlara, daha yüksen oranda kollagen fibrillerine sahip olmasına ve periodontal
ligament olmadığından daha az kan ikmaline sahip olması hariç interimplant papilla
ve interdental papillanın yumuşak doku histolojik karakteri aynıdır. Bu interimplant
5
papillayı daha ziyade skar dokusu yapar. Bu da her türlü cerrahi onarım veya tekrar
yapılandırma girişimlerini zorlaştırır. İnterimplant papilla kayıp olduğunda veya
emrasürü tamamen doldurmadığında durumu bir ’siyah üçgen’e benzer.
Peri-implant papilla interimplant papilladan daha çok klinik yönde elde
edilebilir. Çünkü komşu dişin ara yüzeyindeki CEJ kesici sınıra doğru ters scallop
oluşur; bu Sharpey fibrilleri sayesinde interproksimal kemiği aynı yükseklikte tutar.
Bu durum bitişik birden fazla implantın uygulamalarıyla aynı değildir.
2.2.İnterimplant Papillanın Rejenerasyonunda Yumuşak Doku
Uygulamaları
İnterimplant papilla, peri implant yumuşak dokunun histolojik yapısı yüzünden
ve onun marjinal yeri yüzünden azalmış kan ikmali ile karakterizedir. Bu, herhangi
bir cerrahi tekrar yapılmadan girişiminin kötü prognozunu açıklar. Sorunu
çözümlemek amacıyla birkaç cerrahi prosedür ortaya atılmıştır; bu yumuşak doku
cerrahi prosedürleri arasında şunlar vardır; bağ dokusu graftlarıyla birlikte
koronalden yerleştirilmiş flepler, koronalden yerleştirilmiş damak kaydırma flepleri
ve Beagle’s tekniği.
Beagle’s tekniği interimplant papilla yüksekliğinin arttırılması için katlanan ve
fasial tarafında kendi üzerine bağlanan bir damak pedikül flepi gerektirir. Maalesef
bu yöntem küçük boyutlu pediküle giden kan ikmali tehlikeye girmiş olması
yüzünden yüksek bir başarı oranına sahip değildir.
2.3.İnterimplant Papilla İçin Kemik Rejenerasyonu Yöntemleri
Holmes’in bulgularına dayanarak, tekrar interimplant papilla üretmek için
sadece yumuşak doku müdahalesi kullanan terapotik teknikler başarılı klinik
sonuçlar elde edemediler. İlk önce altta yatan kemik desteği üretmek daha
6
mantıklıdır. Bu nedenle implantlar arasında ortada yitirilmiş genel doku yüksekliğini
tekrar kazanmak için dikkatler implant papillanın kemiksi yapısının rejenerasyonuna
çevirilir. Bu karar Salama ve arkadaşları tarafından doğrulandı; “başarılı ve tatmin
edilebilir estetik sonuçlara sadece altta bulunan lingual ve interproksimal kemik
desteği terapotik açıdan sağlandığında ulaşılabilir.
Sorunlu interimplant papillanın kemik desteğini tekrar oluşturma girişiminde
yakın zaman önce bir interimplant papilla oluşturma şablonu tanıtılmıştır. Her ne
kadar şablon hala deneme safhasında olsa da kabul edilebilir bir klinik başarı
sergilemiştir.
2.4.Papilla Rejenerasyonunda İnvasiv Olmayan Yöntemler:
İlginç şekilde Jemt implant tedavisi tamamlandıktan sonra bir ile üç yıl içinde
bir dereceye kadar herhangi bir yumuşak doku klinik manipülasyonu olmaksızın
peri-implant papillanın tekrar oluşturulabileceğini gözlemledi. Jemt, yakın bölgelerde
plak oluşumunun dişeti enflamasyonuna ve hiperplaziye sebep olduğunu, bunun
sırayla interproksimal alanı doldurmak için papillanın aşırı derecede büyümesine yol
açtığını düşündü. İnterdental papillanın porselen kronda olduğu kadar dişin
yüzeyinde bulunduğunu literatürde bildirmiştir. Ölçme ve kök planlama da aynı
zamanda gingival dokularının çoğaltılmasını teşvik edebilir. Bu 9 aylık bir süreden
sonra interdental papillanın tekrar oluşmasına yol açabilir. Bununla beraber
interdental papillanın kök yüzeyi etrafında oluşması birçok klinik koşulda klinik
yönden tahmin edilebilir.
7
3.ANTERİOR MAKSİLLANIN ESTETİK SINIFLANDIRILMASI
3.1.Vertikal Kayıp
Sınıf 1: Papilla tamamen var ya da az zayıflamış.
Sınıf 2: Papilla da sınırlı kayıp olmuş(%50’den az).
Sınıf 3: Papillada fazla kayıp var.
Sınıf 4: Papilla oluşumu yok.
3.2.Horizontal Kayıp
Sınıf A: Bukkal yumuşak dokular tamamen bozulmuş.
Sınıf B: Bukkal yumuşak dokularda sınırlı kayıp
Sınıf C: Bukkal yumuşak dokularda fazla kayıp
Sınıf D: Sıklıkla yapışık mukozanın sınırlı olmasıyla beraber büyük bukkal
doku kaybı(Resim 1).
Resim 1 Palacci Ericsson sınıflaması.
Her hastanın diğerlerinden farklı olduğu bilinmelidir. Klinisyen tedavinin
kompleksliğini anlamalı, sonucu görebilmeli ve limitlerini bilebilmelidir. Bu
sınıflandırma
tedaviye
başlamadan
önce
Farklı
anatomik
durumların
sınıflandırılmasında kullanılabilir. Başarılı bir sonuç elde edebilmek için tedavi
8
planlaması yapmak hekime yol gösterir. Biyolojik prensiplere göre bu sınıflamanı
farklı basamaklarını ihmal etmek mümkün değildir. Şu da unutulmamalıdır ki etki bir
cerrahi girişimle Sınıf 4’den Sınıf 2’ye, ya da Sınıf 3’den Sınıf 1’e ulaşmak
beklenmemelidir. Durum sınıf 1’le başlayıp Sınıf 1’le, Sınıf 2 ile başlayıp Sınıf 1’le,
Sınıf 4 ile başlayıp Sınıf 3 ya da 2 ile sonlanabilir.
Komşu dişin periodontal durumu sağlıklı olduğu durumlarda ideal implant
implant pozisyonu. CAJ komşu dişin M-S sınırının apikaliyle aynı hizada
uygulanmaya çalışılır(Resim 2).
Resim 2 Komşu dişin sağlıklı olduğu durumdaki ideal implant pozisyonu.
Eğer komşu dişin M-S sınırı daha apikalde sonlanıyorsa ve implantın tabanı
kret seviyesinde ise
Daha uzun diş
Azalmış ya da yok olmuş papilla
Yüksek dudak hattı durumunda estetik sorunlar oluşur.(Resim 3).
Resim 3 Komşu dişin periodontal yapısının sağlıklı olmadığı durumdaki
implant pozisyonu
9
Farklı Klinik Durumlarda Tedavi Şekilleri
— Sınıf 4D
A: Aşırı vertikal kayıplarda
1) Bone Grafting
2) Kretin Ortodontik Erüpsiyonu
3) Distraksiyon Osteogenezisi
4) Kret Anatomisinin Yeniden Oluşumu İçin Protez Kullanımı
B: Orta vertikal kayıplarda
— Sınıf 3C
— Sınıf 2B, Sınıf 1A
A ) Sınıf 4D
Krete sert doku ilavesinde bulunulur ama her zaman total kret rejenerasyonu
meydana gelmez.
1) Bone Grafting
Vertikal augmentasyondan çok horizontal augmentasyon sağlar(Resim 4).
Resim 4 Kemik partikülleri implantın labial kısmına eklenmiş.
2) Kretin Ortodontik Erüpsiyonu
İmplant yerleştirdikten sonra kortikal tabakalardan biri mini vida ile stabilize
edilmiş. (Resim 5 )
10
Resim 5 Ortodontik erüpsiyon
.
3) Distraksiyon Osteogenezisi
Resim 6 Distraksiyon Osteogenezisi
Bu teknikle krette hem yükseklik hem genişlik elde edilir.
Resim 7 Sınıf 4A defektte distraksion osteogenezisi ile kemik yumuşak doku
kaybının düzeltilmesi.
11
4) Kret Anatomisini Yeniden Oluşturmak İçin Protez Kullanımı
Birçok defekt varsa estetik sorun protez yardımıyla çözülür. Diş renginin bittiği
yer ile kret tepesi arasında dişeti renginde pembe porselen kullanılır. Temizliği
superfloss veya arayüz fırçası ile sağlanır. Parsiyel dişsiz çenelerde distraksiyon
osteogezisi endike olmadığı veya yapılamadığı durumlarda kullanılır. Porselen ya da
akrilik kozmetik elemanlar(şekli, rengi, görünümü yumuşak dokuya benzeyen)
kullanılır.(Resim 8)
Resim 8 Porselen kullanımı ile sınıf 4A bir vakanın protetik tedavisi
B ) Sınıf 3C
Kret oluşturmak için sert doku eklenmesi yapılmalıdır. Yerleştirilen sert doku
hem implanta hem yumuşak dokuya destek olur. Klinik olarak daha sonra Sınıf 2’ye
dönebilir. Çok farklı tedavi seçenekleri vardır.
—Graft ve implant aynı zamanda yerleştirilebilir.
—Allojen ve otojen kemik partikülleri kullanılabilir.
12
—Ağız içinden blok grefler elde edilebilir(ramus bölgesinden, symphis
bölgesinden).
Yumuşak doku daha sonra Sınıf 2B’ye dönebilir, sonra da Sınıf1A’ya
yükselebilir. Birçok tedavi yöntemi olmasına karşın, bunlardan biri; blok şeklinde
otojen kemik grefti eklemek, 4 ay beklemek, implantı doğru konumda yerleştirmek,
4-6 ay beklemek, implantın üstünü açıp bunu yaparken papil rejenerasyonuna olanak
sağlamak.
C ) Sınıf 2B, Sınıf1A
Yumuşak doku konturunun oluşturulması hastanın ihtiyacına göre implant
yerleştirilmesi esnasında veya abutment yerleştirilmesi esnasında yapılabilir.
Abutment bağlantısı eskiden yumuşak doku –punch tekniği ile yapılıyordu. Örtücü
vidayı açmakta daha kolay bir yöntem olmasından dolayı hala bazı özel yöntemlerde
kullanılıyor.
4.YUMUŞAK DOKU REKONSTRÜKSÜYONU
Ağız boşluğundaki yumuşak doku içerisindeki doğal dişlerin estetik
görüntüsünü dişleri saran dokuyla bağlantılıdır. Bu dış çerçeve olmadan dişlerin
rengi, Konsatrastı ve parlaklığı maksimum çekicilik kazanmaz. Eğer bir kimse dişleri
onları saran yumuşak doku olmadan hayal etse dişlerin kemikten gelen görüntüsüyle
donakalabilir. Bu görüntü yumuşak dokunun ne kadar önemli olduğunu, bütün
görüntüye hayat verdiğini görür. Klinisyenlerin oral implantolojide yapmaya
çalıştıkları doğal diş ve çevre sağlıklı yumuşak dokunun benzerini elde etmektir,
İmplantın boynunu[peri-implant yumuşak dokusu] sıkıca saran yumuşak doku
yapısı bakımından naziktir. Anlaşılacağı gibi renk, form ve dış hatlar bakımından
yumuşak dokularla uyum içinde olan peri-implant yumuşak doku olmadan tatmin
edici estetik sonuçlar elde etmek mümkün değildir. Dolayısıyla peri-implant
13
mimarisi implant-destekli herhangi bir restorasyonun estetik kurgusundan önemli bir
paya sahiptir.
İmplant çevresi yumuşak dokudaki mevcut önemsiz yumuşak doku kusurlarını
geçmişte
protetik
yumuşak
doku
restorasyonlarının
halletmeye
çalıştıkları
bilinmektedir. Örneğin, bağ dokusu graftları yumuşak dokunun yüksekliğini ve
genişliğini artırarak önemsiz alveolar kret kusurlarını düzeltebilir ve orijinal dış
hatları restore edebilir. Yumuşak dokunun geçici bir restorasyon yoluyla
genişletilmesi yumuşak doku rekonstriksüyonundan başka bir modern uygulamalıdır;
estetik sonucun güçlendirilmesinde veya mevcut bir yumuşak doku probleminin
çözümlenmesine yardımcı olmada kullanılır. Geçici bir restorasyon aynı zamanda
implant çevresi yumuşak doku sınırını labial yönde komşu dokularla aynı seviyede
ve uyumlu olana kadar genişleterek palatinal yönde yerleştirilmiş bir İmplantın
oluşturduğu doku kusurunu telafi edebilir.
Doğal dişlerin tersine bir dental implant çene kemiğine sokulmuş bir metal
nesnesidir. Bu nedenle, implantın boynu onu saran bir periodontal ligamentten
yoksundur ve implantın kanlanması bulunmamaktadır. Bunun yerine implant boynu
etrafında daha yoğun ve acellular bir fibröz bağ dokusu bandı bulunur. İlaveten, ağız
mukozasının çok nazik yapısı implantın aşırı klinik manipülasyonlara dayanma
yeteneğini azaltır, buda bazen asimetrik bitmiş implant protezlerine yol açabilir(şekil
1)Yukarıdakilerin ışığı altında klinisyenlerin, kan dolaşımları düşük ve yapıları nazik
olduğundan imlan çevresi yumuşak dokularla istisnai derecede dikkatle çalışmaları
gerektir. Estetik bölgede nazik implant çevresi yumuşak doku mimarisi nedeniyle
manipülasyon tekniklerinde ustalaşmayı zorunlu kılar. Diğer tedavi safhaları düzgün
şekilde yerine getirildiğinde implant-destekli restorasyonlarının estetik sonuçlarında
gözle görünür bir iyileşme meydana gelir.
14
İmplant yerleştirmedeki hassasiyet yumuşak doku profili ve son görüntü
üzerinde direkt etkiye sahiptir. İmplant ne kadar hassas yerleştirilirse doğal bir
implant çevresi yumuşak doku görüntüsü elde edilir. Hassas implant yerleştirmeyle
olası bir diş eti uyuşmazlığı önlene bilir, dolayısıyla ek rekonstrüktif ameliyatlara ve
yumuşak doku yapılandırılmasına olan gereksinim asgariye indirgenir.
Doğru tanı ve tedavi planlaması takip edilecek bütün olayların zamanlamasına
zemin hazırlar. Bunun, çalışmaların hassasiyeti ve nihai sonuçların başarısı üzerinde
direkt etkisi vardır. Sert ve yumuşak doku kökenli olmasına bakmadan mevcut klinik
koşulların belirlenebilmesi ve sınıflandırılabilmesi önemlidir.
Kret kusurları ölçü, şiddet ve boyut konusunda çeşitli varyasyonları olan geniş
tanımlara sahiptir. Allen ve arkadaşları sağlıklı yumuşak doku sınırlarıyla ilişkili
olarak kret kusurlarını 3`e ayırdı;(a)hafif 3 mm daha küçük bir kusur,(b) orta
derecede 3-6 mm arası bir kusur ve (c) şiddetli 6 mm den daha büyük bir kusur.
Diğer taraftan Seibert ve salama dişsiz kretin hacimsel değişikliklerini üç genel
kategori altında sınıflandırdı; Sınıf I, bir apicocoronal boyutta normal bir kret
yüksekliği olan dokunun buccolingual kaybı; Sınıf II, bir buccolingual boyutta
normal bir kretin genişliği olan dokunun apicocoronal kaybı ve Sınıf III, normal kret
yüksekliğinin ve genişliğinin yitirilmesiyle sonuçlanan buccolingual ve apicocoronal
doku kaybı karışımı. Bu sınıflandırmalar klinik açıdan tehlikeye girmiş belirli
herhangi bir ortamın değerlendirilmesini kolaylaştırmakla kalmaz aynı zamanda
diş grubunun mevcut yumuşak doku statüsünün saptanmasına ve kusurun dental
grup içinde daha iyi iletişime katkı yapacak daha spesifik ve bilimsel tarzda tarif
edilmesine yardımcı olur.
Birçok
durumda
mevcut
sert
ve\veya
yumuşak
doku
kusurlarını
sınıflandırdıktan sonra klinsyenin başlangıçtan itibaren bu dokuların cerrahi yolla
15
tekrar şekillendirilmesi gerekir. Cerrahi şekillendirme ile klinisyen alveolar kreti
orijinal biyolojik boyutlarına geri döndürülmesini sağlar. Buda klinsyenin kayıp
dişleri büyük hassasiyetle onarmasına yardımcı olur. Bununla beraber, kozmetik
cerrahi uygulamalarının, diş hekimi için ek zaman olduğu kadar hasta için ilave
rahatsızlık ve masrafla sonuçlanabileceğinin kaydedilmesi önemlidir.
5.YUMUŞAK DOKU REKONSTRÜKSÜYONUYLA İLGİLİ
ZAMANLAMA
İmplant çevresi yumuşak doku rekonstrüksiyonunu ne zaman yapılması
gerektiği ile ilgili spesifik hiçbir zaman yoktur. Proaktif yumuşak doku
rekonstrüksiyonu. implant tedavisinin çeşitli safhalarda tapılabilir. Yumuşak doku,
implant tedavisinin birçok safha sırasında etkilenebilir. İkinci safha ameliyat, lingual
mukozasının çökmüş bir halde olduğuna bir örnektir. Doğal görünümlü implant
çevresi yumuşak doku dış görünüşünü geliştirmede protez komponentlerinden destek
isteyebilir. Aynı zamanda, hali hazırda var olan implant-destekli restorasyonları
saran kayıp estetik biyolojik sınırları tekrar oluşturmada cerrahi mucogingiva
düzeltme de implant yerleştirmeden önce ve sonra kullanılır.
Dişsiz kret kusurlarının düzeltilmesi tedavi planlama dönemi sırasında herhangi
bir zamanda yapılabilir. Kusurlu bir dişsiz krette yumuşak doku onarımı en iyi
implant yerleştirmeden önce yapılır; bu estetiğin, fonetiğin ve ağız hijyeninin
iyileştirmesine yardımcı olabilir. Diş çekimi zamanında yumuşak doku yönetimi aynı
şekilde nihai estetik sonuçta belirleyici olabilir. Diğer taraftan rekonstrüksiyonu,
dokuyu inceltme ve görüntüleme implant tedavisinde abutment bağlantısından sonra
yürütülen ara klinik uygulamadır.
Kozmetik yapılandırmadan sonra yumuşak dokunun iyileşmesine tanınan
zaman önemlidir. Lazara, ağzının yumuşak dokularının iyileşmesi ve düzelmesi çok
16
zaman aldığından herhangi bir yumuşak doku manipülasyonu yapıldıktan sonra
iyileşme dönemine önem verilmesini önerir. Başka klinik uygulamalara başlamadan
veya devam etmeden önce istikrarlı bir yumuşak doku, klinik durumu elde
edilmelidir. Bu aynı zamanda ikinci safha ameliyattan sonra son bir karara varmadan
veya son abutmenti seçmeden önce yumuşak dokunu istikrara kavuşması için üç
aylık bir bekleme dönemi önermiş olan Small ve Tarnow tarafından da
doğrulanmalıdır
Small ve Tarnow, dental implantların etrafında dişeti geri çekilmesi
çalışmalarında yumuşak doku değişikliklerinin önceden tahmin edilebilir paterninin
belirlenip belirlenemeyeceğini saptamak için ameliyatı takiben implantların
etrafındaki yumuşak doku seviyesini ölçütler.11 hastada 63 implant değerlendirdiler.
Temel ölçümler ikinci safha ameliyattan iki farklı implant sisteminde kaydedildi.
Daha sonraki ölçümler temel ölçümlerden bir hafta, bir ay, üç ay, altı ay, dokuz ay ve
bir yıl sonra yapıldı. Geri çekilmenin çoğu ilk üç ay içinde meydana geldi ve bütün
bölgelerin %80`i bukkal yüzeyinde geri çekilme sergilendi. Bu nedenle, son protezler
etrafında önceden tahmin edilmeyecek herhangi bir doku davranışını önlemek üzere
nihai abutment seçimi yapılmadan veya son bir karara varılmadan önce dokunun
dengeye kavuşması ve olgunlaşması için üç aylık bir süre tanınması önerilir.
Yukarıdaki bahsedilenlerin ışığında, estetik bölgedeki dental implantlar
etrafındaki yumuşak dokuların rekonstrüksiyonu, klinik müdahalenin zamanlamasına
göre dört kategoride sınıflandırılmıştır.
1-İmplant yerleştirilmeden önce
2-İmplant yerleştirildiği sırada
3-İmplant yerleştirildikten sonra (2. faz cerrahi sırasında)
4-Protez aşaması ve sonrasında
17
5.1.İMPLANT YERLEŞTİRİLMEDEN ÖNCE YAPILAN YUMUŞAK
DOKU REKONSTRÜKSİYONLARI
a) Dişsiz Kretin Geç İmplantasyona Hazırlanmasına Yönelik
—Epitelize palatal graft (serbest diş eti graftı )
—Subepitelial bağ dokusu graftı
—Vaskülarize interpozisyonel periost-bağ dokusu graftı (VIP-CT)
—Yönlendirilmiş kemik rejenerasyonu(GBR)
b) Çekim sonrası soketin immediat veya gecikmiş implantasyon için
korunmasına yönelik
—Spontan in-situ gingival augmentasyon
—Soket-tıkama yöntemi
—Modifiye soket-tıkama yöntemi
—Bio-Col teknik
Keratinize doku bandındaki her türlü kusuru veya uyuşmazlıkları saptamak
üzere ileride implant yerleştirilecek cerrahi bölge dikkatle incelendikten sonra daha
önce söz edildiği gibi yumuşak dokunun istikrarlı bir durma kavuşmasında zaman
kazanabilmek için herhangi bir yumuşak doku düzeltme cerrahisi (eğer gerekiyorsa)
birinci safha implant yerleştirme ameliyatı gerçekleştirilmeden iki veya dört ay önce
yapılmalıdır.
İmplant yerleştirilmeden önce yumuşak doku tedavisi, yumuşak dokunun
kalitesini ve miktarını artırmak veya söz konusu alanda mevcut her türlü yumuşak
doku patolojisini elimine etmek için çeşitli teknikler kullanılır. Serbest diş eti graftı,
bağ dokusu graftı veya her ikisinin bir karışımı aynı zamanda, birinci ve ikinci safha
ameliyatlar sırasında ortaya çıkabilecek
komplikasyonları asgariye indirmenin
yanı sıra nihai estetik sonuçlarını güçlendirmek için bu safhada kullanılabilir.
18
İmplant yerleştirilmeden önce yumuşak dokuyla ilgilenen metotlar aşağıda
takip etmektedir.
5.1.1. Dişsiz Kretin Geç İmplantasyona Hazırlanmasına Yönelik
5.1.1.1. Epitelize Palatal Graft (serbest dişeti graftı )
Palatinalden alınan graft materyali kusurlu bölgeye konulduktan sonra yapışık
dişeti bandı genişletildikten ve greft olgunlaştıktan sonra implantların üzeri açılır.
5.1.1.2. Subepitelial Bağ Dokusu Grafiti
Uygulanma desteklenmesi gereken bölgeye uygun bağ dokusu greftinin
alınacağı sahanın tespitiyle başlanır. Bu saha maksiler tüber bölgesi, maksiler
posterior saha ve maksiler 6 numaranın distali verici saha olarak kullanılabilir(Resim
9). Bu uygulama kret düzensizlikleri vestibül taraftaki yumuşak doku düzensizlikleri
düzeltilebilir. Ve bölge implant yerleştirmek için uygun hale getirilir. Öncelikle
düzensizliğin olduğu bölge palatinal kısımdan itaberen vestibül yüze doğru açılır
gerekirse serbestleştirici insizyonlardan yararlanılır ve bağ dokusu grefti uygulanarak
yerine yerleştirilip dikilir. Yumuşak doku şekillenmesine yardımcı olması için
bölgeye geçici bir restorasyonda yapılmalıdır.
Resim 9 Uygulamanın şematik görüntüsü
İntraoral verici sahalar
İmplant öncesi kret augmentasyonu
19
5.1.1.3.Vaskülarize interpozisyonel bağ dokusu grefti
Bağ dokusu greftiyle yeterli yumuşak doku augmentasyonunun mümkün
olmadığı durumlarda palatinaldan orta hatta kadar yarım kalınlıklı geniş bir lambo
kaldırılır ve premolar bölgesine kadar olan kısımdan tabanı rugalarda olacak şekilde
“U” biçiminde saplı Vaskülarize bağ dokusu grefti çıkartılır. Bu saplı greft meziale
doğru döndürülerek implantın yerleştirileceği kretin üzerine çevrilir ve dikilir (Resim
10). Daha önceden vestibül taraftan curvilineer ensizyonla kaldırılan yarım kalınlıklı
lambo bu Vaskülarize bağ dokusu üzerine dikilir. Verici sahadaki açıklıkta palatinal
taraftan kaldırılan lambonun orijinal yerine dikilmesiyle örtülür. Böylelikle hem tüm
bölgeler primer kapatılmış iyileşme hızlandırılmış hem de en önemlisi de implant
yapılacak dokuda yumuşak doku kalınlaştırılmış olur.
Resim 10 .Vaskülarize interpozisyonel bağ dokusu grefti
5.1.1..4.Yönlendirilmiş Kemik Rejenerasyonu
Problemin yumuşak dokuyla halledilmesinin mümkün olmadığı durumlarda
implant yerleştirilecek bölgedeki kemik miktarını arttırmak amacıyla implant
yerleştirilmeden önce otojen kemik ve membranlar yardımıyla implant bölgesindeki
kemik rejenere edilir.
20
5.1.2.Çekim Sonrası Soketin İmmediat veya Gecikmiş İmplantasyon için
Korunmasına Yönelik
5.1.2.1.Spontan İn-Situ Gingival Augmentasyon
Ağız mukozasının genel yapısı kırılgandır. Mukoza ağız içi cerrahi uygulamalar
sırasında kolayca yırtılabilir ve yaralanabilir, bu da ameliyat sonrası yara yüzeyinde
ve daha sonra iyileşmede ileride estetiği tehlikeye atacak gecikmeye yol açabilir.Bu
ameliyattan önce yumuşak dokunun durumunun iyileşmesinin ne kadar önemli
olduğunu gösterir.
Keratinize mukozanın durumunu implant ameliyatından önce iyileştirmek
implantın ve onu saran dokuların gelecekteki sağlığı için bir güvence olabilir. Yeterli
bir keratinize mukoza bölgesinin olması ileride implant bölgesi üzerinde birinci
derece kapanış elde edilmesinde gerek duyulan yumuşak doku manipülasyonu
asgariye indirilebilir.
Henüz çekilmiş bir sokete implant yerleştirmek özellikle ince scalloped doku
özelliğinde olan hastalarda yumuşak doku örtüsü elde edilmesine zorluk çıkarır. Bu
klinik güçlüklerin üstesinden gelebilmek içi n bu teknik tanıtılmıştır. Teknik onu
saran dişeti sınırına zarar vermeden dişin yüksekliğinin krestal kemik seviyesinin
altına düşürülmesi için bir yuvarlak rond frez kullanılmasını ister. Dişlerin dişeti
sınırından daha apikale aşındırılarak soket içinde bir kısmının bırakılmış olması
epitelin soket duvarları boyunca aşağı doğru büyümesini önler ev soket ağzının
üstünde keratinize dokuların oluşabilmesi için doku iskelesi sağlar. Yumuşak
dokuların tekrar üremsi ve iyileşme süresinin bir parçası olarak soket ağzını
doldurmaları sadece birkaç hafta alır.
Bu teknik bir yumuşak doku kapatma uygulaması için implantın üzerinde
yeterice keratinize mukoza temin eder. Bu yeni oluşmuş doku daha sonra implant
21
yerleştirildikten hemen sonra primer kapanış elde etme girişimlerine bağlı olarak
meydana gelen cerrahi travmayı asgariye indirir. İlaveten yeni oluşmuş doku
mukogingivanın anatomik bütünlüğünü biyolojik seviyesinde korur. Çekim sorması
alveolar kemiğin rezorbe olmasını ortadan kaldırır.
Genelleme yapacak olursak, tekrar üretilmiş ağız dokularının takip eden doku
büyümesini veya şekil değiştirmesini telafi etmede gerekenden fazla olmalıdır.
Yeterince iyileşme zamanı geçtikten ve istikrarlı bir doku sınırı sağladıktan sonra her
türlü fazla doku daha sonra arzu edilen seviyeye kadar indirilebilir.
5.1.2.2.Soket-Tıkama Yöntemi
Bu teknik yumuşak dokunun soket ağzının tepesindeki durumunu iyileştirmek
alveolar krette çekim sonrası kemik rezorbsiyonunu önlemek ve ilerde implant
bölgesinde kemik kalitesini güçlendirmek için implant yerleştirmeden önce
kullanılır. Soket tıkama tekniği diş çekildikten hemen sonra çekilen dişin soketini
kapamayı amaçlar. Soket tıkama uygulaması ilk kez Landsberg ve Bichacho
tarafından alveolar kretin bütünlüğünü koruyan ve epitelyumun üstten sokete
göçmesini kısıtlayan bir tedavi yöntemi olarak açıklandı.
Uygulamada travmatik flapsiz diş çekme yer alır, onu osteojenik aktiviteyi
güçlendirmek için soket duvarını kazımak ve dekortikasyon takip eder. Soketi saran
serbest dişetinin sınırlarının çevresi, ilerdeki serbest dişeti greftine vaskülarite
sağlamak ve pıhtı oluşumunu sağlamak için serum fizyolojik yardımıyla soğutularak
yuvarlak elmas rond ile veya keskin bir skalpel ile epitelden arındırılır. Soket daha
sonra tercih edilen kemik greftiyle sarılır.
Her türlü kemik grefti malzemesi yerinde tutulması ve ağız ortamının uygunsuz
koşullardan korunması gerektiğinde kemik grefti materyalini örtmek için damaktan
3mm kalınlığında bir serbest dişeti grefti alınır. Soket ağzını tamamen kapatmak için
22
serbest dişeti grefti daha sonra kemik greftinin henüz epitelden arınmış dişetinin
sınırlarına adapte edilir ve oturtulur, dikilir. Soket kapatma tekniğinin amacı organize
edilen kan pıhtısının ve kemik grefti materyalinin iyileşme olana kadar fiziksel,
kimyasal veya bakteriyel açıdan kirlenmesini önlemektir.
Tekniğin diş çekimiyle birlikte gerçekleştirilebilecek basit bir klinik uygulama
olduğu düşünülmektedir. Bununla beraber bu tekniğin bazı kusurları vardır. Yumuşak
doku greftleri periostun üzerinde değil kemik parçacıklarının üstünde yatar.
Dolayısıyla, soketin kenarında yer alan dişeti dokusu serberst dişeti greftleri için tek
kan kaynağı haline gelir. Bunun sonucu olarak yumuşak doku grefti, grefte giden
yetersiz kanama yüzünden incelmeye, nekroza ve enfeksiyona meyillidir. Eğer
yumuşak doku grafiti hayatta kalırsa genellikle çevresindeki dokularla aynı kıvama
veya renge sahip olmaz.
5.1.2.3.Modifiye Soket-Tıkama Yöntemi
Misch ve arkadaşları soket tıkama tekniğinin sakıncalarını ortadan kaldırmak
ve klinik açıdan başarıyı arttırmak üzere daha önce sözü edilen soket tıkama
tekniğinde değişiklik yaptılar. Yenilenmiş soket tıkama tekniği, alveol kretin çekimi
yapılan dişin yerindeki orijinal biyolojik yapısını korumanın yanı sıra kemiğin ve
yumuşak dokunun kalitesini ve miktarını arttırmak üzere implant yerleştirmeden
önce yapılır. Soket duvarı bozulmadığında tercihen yapılır. Bu teknikte soketi
doldurmak ve kapatmak için tüber bölgesinden epitel dokusu, bağ dokusu, periost,
kortikal kemik ve kanselloz kemikten oluşan birleşik bir graft alınır. Birleşik graft
kullanılmasının birkaç avantajı vardır. Birincisi, greftin bağ dokusu kısmı keratinize
doku greftinden avantajlıdır; iyileşme süresinin tamamlanmasından sonra komşu
keratinize dokularla birleşir ve kaynaşır, soketin tepesindeki keratinize epitel ve
dokunun çevresinde orijinal dokularınınkiyle aynı keskin bir renk verir. Aynı
23
zamanda otojen kemik kullanımının kemik rejenerasyonu uygulamaları daha iyi
sonuç vermektedir.
Bu teknik kullanılırken ameliyattan sonra ilk birkaç hafta geçici proteze izin
verilmemelidir. Çünkü birleşik greft basınçla hareket edebilir ve kemiğin, protezin
oturan yüzeyindeki basınçtan kaynaklanan erken bir şekilde yüklenmesine bağlı
olarak yerinden oynayabilir. Donör bölgenin osteotomy sahası herhangi bir kemik
grefti materyali ile doldurulabilir ve yumuşak doku kenarlarının altı kazınarak primer
ensizyonla kapama gerçekleştirilebilir.
Bu tekniğin avantajları arasında şunlar vardır; soket üzerinde yumuşak doku
kalitesinin ve miktarının arttırılması ve sokette daha iyi sonuç veren kemik
rejenerasyonu, böylece çekimden sonra alveolar kemiğin yüksekliği ve genişliği
korunur. Bu yöntemin, implant tedavisinden önce soketin durumunu güçlendirmede
en iyi sonuç veren teknik olduğu düşünülmektedir.
5.1.2.4.Bio-Col Tekniği
Ağızda kurtarılamayacak durumda bulunan dişin atravmatik çekiminden sonra,
yumuşak doku şekillenmesini ve soketin şeklinin içine hastanın kanıyla karıştırılarak
hazırlanan kemik grefti konur. Ancak bu greftin seviyesi alveol kemiği dişeti sınırını
geçmemelidir. Daha sonra bu greftin üzerine kollagen bir tabaka yerleştirilir, bu
kısım ya doku yapıştırıcıları ile ya da sturlarla oraya sabitlenir. Bütün bu işlemlerden
sonra yumuşak dokunun ve papillerin şeklini koruması için geçici protez yapılır.
5.2.İMPLANTIN
YERLEŞTİRİLMESİ
YUMUŞAK DOKU REKONSTRÜKSİYONLARI
- Geç İmplantasyon Sırasında
- İmmediat İmplantasyon Sırasında
24
SIRASINDA
YAPILAN
5.2.1. Geç İmplantasyon Sırasında
Geniş bir alveol ve yeterli kemik ve yumuşak doku mevcut ise, komşu dişlerin
papillalarını içine almayan küçük bir paramarjinal pediküllü flep hazırlanmalıdır.
Kemik veya yumuşak dokuda açıklıklar ortaya çıktığı tahmin ediliyorsa, vestibüle
doğru, distal rahatlama sağlayan bir gingival marjın ensizyonu yapılmalıdır.
Dik açılı bukkal ensizyon komşu dişin distalinde, yani implant bölgesinden
uzakta olmalıdır(Resim 11). Bunun iki avantajı vardır:
1.Membran
yerleştirilmesi
planlanıyorsa,
stur
bölgesinden
uzağa
yerleştirilebilir.
2.Estetik bir sonuç elde edilebilir ve distal ensizyonun neden olduğu skarlar
daha az görünen bölgede kalır. (implant ile bağlantılı oldukları fark edilmez)
Resim 11 Rahatlatıcı distal ensizyon, implantın yerleştirilmesi amacıyla cerrahi
alnın ekspozisyonu için yeterlidir
Bir kural olarak kapsamlı bir augmentasyon planlanmıyorsa bu tek rahatlatıcı
ensizyon implantın yerleştirilmesinde cerrahi alanın açılması için yeterlidir.
İmplantasyonu takiben, alveolar prosesi desteklemek için implant bölgesine bir
subepitelyal bağ dokusu grefti yerleştirilebilir. Bu amaçla, bukkal pediküllü flap
yarım-kalıkta flap tarzında hazırlanır ve periost mukoza ve bağ dokusundan
ayrılır(Resim 11a). Periost tekrar kemiğe adapte edilir ve palatal flebe no. 5-0
25
poliglaktin 910 stur ile dikilir(Resim11b). Daha sonra vertikal rahatlatıcı ensizyonlar
bölgesinde küçük supraperiostal cepler hazırlanır. Greftin uçları bu ceplerde
olmalıdır. Damaktan alınan bağ dokusu grefti(tüber veya premolar bölgesinden)
(Resim 11c ve 11d) meziodistal yönde periost üzerine yerleştirilir ve mezial ve
distalden, lateral mukozanın altından ceplere doğru No. 5-0 poliglaktin 910 matres
stur ile horizontal yönde dikilir. Pediküllü bukkal mukoza flebi greftin üzerinden
mukoperiostal flebe süture edilir. Bu, implantasyon esnasında yumuşak doku
konturlarının düzgün olmasını sağlamaktadır(Resim 11f, 11g), böylece daha sonraki
implant ekspozisyonunda kapsamlı flep prosedürlerine gereksinim olmadan yeterli bir
mukoza profili elde edilebilmektedir. Bu teknik vertikal kret defektleri için de
kullanılabilmektedir(Seibert derece 2 ve 3).
Resim 11a Periostal flebin yarım kalınlık-
Resim 11b Kemik üzerine tekrar
ta bir flep tarzında mukozadan ayrılması.
yerleştirilen ve rezorbe olabilen sturla adapte edilen periost
26
Resim 11c Tüber bölgesinden bir bağ
Resim 11d Subepitelyal bağ dokusu
dokusu greftinin alınması
gretfi
Resim 11e 11f 11g Bağ dokusu greftinin rezorbe olabilen sturla adaptasyonu, greft
üzerine adapte edilen ve dikilen mukoza flebi, ekspozisyondan önce optimum
yumuşak doku koşullarını sergileyen klinik görüntü
5.2.2. İmmediat İmplantasyon Sırasında
Alveol kemiği büyük ölçüde sağlam ise kök benzeri immediat bir implant
alveolü doldurur ve bu şekilde kemiğin ve yumuşak dokunun atrofisini engeller. Bir
27
immediat implantın endike olduğu durumlarda özellikle anatomik ve topografik
özellikler (örneğin; alveol kemiği ve yapışık dişeti) mevcutsa yerine konan dişe
benzer çaplı geniş bir implant kullanılması estetik bir sonuç için uygun koşulları
sunar.
Bir periotom yardımıyla dişin dikkatlice çekilmesinden ve alveolun dikkatli bir
şekilde kürete edilmesinden sonra intrasulkuler marjinal ensizyon yapılır Ensizyon
komşu dişleri ve bunların interdental papillerini içine almaktadır. Mukoperiostal
flabin dikkatlice kaldırılması bukkal alveol duvarının bütünlüğünün ve kalınlığının
kontrol edilmesine izin verir. Eğer kemik sağlam kalmış ise ve 1mm’den daha fazla
genişliğe sahip ise, implant preperasyonuna uygun çaptaki bir frezle devam edilebilir.
İmplant tüm alveolü doldurur ve kronal bölgede alveol duvarıyla sıkı kontakt
halindedir.
Estetik bakımdan iyi bir protetik restorasyon için ön şart, interdental papillerin
formasyonuna olanak tanımak için implant ve komşu diş arasında en az iki mm’lik
kemik bulunmasıdır. Tek düğümlü stürlerin atılmasından sonra kısa bir gingiva
former yerleştirilmesi implantın iyileşmesini kolaylaştırmaktadır. Böylelikle yumuşak
dokunun iyileşme problemi ortadan kaldırılmaktadır.
Bukkal kemik duvarı 1mm’den daha az kalınlıkta ise, implantın subgingival
olarak iyileşmesi tavsiye edilmektedir. Böyle durumlarda, implant yuvası
preparasyonu
sırasında
frez
bukkal
duvara
dokunmamalıdır.
İmplantın
yerleştirilmesini takiben implant ve bukkal duvar arasında çok küçük bir aralık
kalmaktadır. Bu aralık kemik parçacıkları veya kemik tozu ile doldurulur(Resim
12a’dan 12d’ye kadar).
28
Resim 12a 12 no’lu diş bölgesindeki
Resim 12b Bukkal lamel korunarak
kök kalıntısı
implant yuvasının preparasyonu
.
Resim 12c ince vertikal vestibül kemik
Resim 12d İmplantın yerleştirilmesinden
duvarının palatinalinde tamamlanmış
sonra kalan boşluk kemik parçacıkları
implant yuvası
ile doldurulmuştur.
Ensizyon vestibüle doğru trapezoidal olarak uzatılması ve periost üzerine
uzunlamasına yapılan kesiyi takiben primer kapama işlemine geçilebilir. Bununla
birlikte, bu işlemin gerçekleştirilmesi estetik bölgede zordur çünkü mukogingival
marjinin aşırı derecede koronale yer değiştirmesine ve yapışık dişetinin azalmasına ve
bu şekilde anatomik topografinin bozulmasına yol açmaktadır. Yapışık ve keratinize
29
peri-implant mukoza sadece periodontal hijyenin sağlanmasında rol oynamaz, aynı
zamanda yokluğu genellikle ağzın görünen bölgesinde renk farklılığına yol açmakta
ve özellikle gülme hattı yüksek olan hastalarda rahatsızlığa neden olmaktadır.
Literatürde bu problemin önlenmesi için çeşitli teknikler önerilmektedir. Langer
implantasyondan önce çekilecek olan dişin dişeti hizasına kadar indirilerek kalan
kökün granülasyon dokusu ile kapanmasına imkân verilen bir teknik olan
kendiliğinden gingival augmentasyonu tanımlamıştır. Vakaların çoğunda, bu prosedür
epitelin bütünlüğünü devam ettirir, böylece immediat implant yerleştirilmesinin tüm
avantajları (örneğin; kemiksi alveol kretinin korunması) olduğu gibi kalmakla beraber
çekimden haftalar sonra, flep kaldırılmasına bağlı olarak hiçbir yumuşak doku defekti
meydana gelmemektedir. Landsberg, aşırı derecede düz bir örtücü kapağın üzerine
yerleştirilen serberst mukoza ve bağ dokusu grefti ile alveolun kapatılmasını
önermiştir. Kişisel tecrübe alveolun, epitelli ya da epitelsiz serbest veya pediküllü bağ
dokusu flabi ile kapatılmasının olumlu sonuçlar sağladığını göstermiştir. Bu, sağlıklı
iyileşmeye eke olarak bukkal ve servikal bölgelerdeki yumuşak doku hacminde bir
artış sağlayarak ”kırmızı estetik”i düzeltmektedir.
Pediküllü bağ dokusu flapleri komşu palatal mukozadan hazırlanırken, serbest
greftler genellikle tüber bölgesinden alınmaktadır. İki uçta sadece bağ dokusu, ortada
bağ dokusu ile birlikte epiteliyal komponent de içerecek şekilde hazırlanmaktadır.
epitelize olmayan uçların ikisi de bukkal veya palatal mukozanın altına yerleştirilir ve
5-0 dikişle sabitlenir. Epiteliyal komponent ortada kalmakta ve bu şekilde greftin bağ
dokusu
kısmının
yara
kenarına
adaptasyonunu
takiben
tüm
alveolü
kapatmaktadır(Resim13a dan resim 13c ye kadar). Bu prosedür mukogingival
marjinin yer değiştirmesini önlemektedir(Resim 13d den 13f ye kadar).
30
Bukkal kemik duvarının daha geniş defektlere sahip olduğu durumlarda
literatürdeki
olumlu
bilgilere
rağmen
kemik
immediat
implantasyondan
kaçınılmalıdır. İmplantasyon kemik augmentasyonundan sonraya ertelenmelidir
çünkü yeterli destek kemik olmaksızın gerçekleştirilen yumuşak doku augmentasyonu
her zaman arzu edilen uzun dönem başarısını getirmemektedir.
Resim 13a alveolün, kısmen epitelize
Resim 13b yara kenarlarının adaptasyonu
bağ dokusu grefti ile kapatılması.
takiben klinik görünümü
Resim 13c İmplantın yerleştirilmesinde 4
Resim 13d 12 numaralı diş bölgesindeki
ay sonraki klinik görüntüde optimal mu-
implantın, kapsamlı bir flep operasyonu
koza profili dikkat çekmektedir.
yapılmaksızın eksposizyonunu takiben
klinik görüntüsü.
31
Resim 13e Seramik bir cerabase alt yapınnın yerleştirilmesini takiben klinik gör-
Resim 13f Full-seramik kuron
restorasyonun son hali
üntü
5.3.İMPLANT YERLEŞTİRDİKTEN SONRA YAPILAN YUMUŞAK DOKU
REKONSTRÜKSİYONLARI(2. Faz Cerrahi Sırasında)
—Punch Tekniği(eksizyonel teknik)
—Papilla Rekonstrüksiyon Teknikleri
—Pediküllü Tüp Flap Tekniği
—Serbest Subepitelyal Bağ Dokusu Greftiyle Kombine Pediküllü Tüp Flap
İmplant komponentlerine eklenen yumuşak dokunun kalitesi ve biçimi doğal
görünümlü, implant destekli restorasyon sağlamasında hayati bir ön koşuldur.
Alveolar mukozanın yapısı, biyolojik açıdan ortaya çıkan kayıp profilin ve ilişkili
yumuşak doku sınırlarının tekrar kazanılmasına yardımcı olacak mükemmel bir
ikinci safha ameliyat protokolü gerektirir. Hem klinisyenden hem hastalar tarafından
doğal görünümlü, implant destekli restorasyonlara olan talebin gittikçe artması
yüzünden yeni cerrahi teknikler tanıtılmaktadır, özellikle estetik bölgeyle ilgili
olanlar.
32
Abutment bağlantısı sırasında yumuşak doku manipülasyonu kavramsaldır.
İkinci
safha
ameliyat
protokolüne
uygulanabiliecek
kesin
hiçbir
öneri
bulunmamaktadır. Teknikler klinisyenin görünüşüne, deneyimine ve tercihine göre
değişir. Mevcut birçok teknikler arasında seçim yaparken klinisyenin yumuşak
dokunun sınırlarını yenilemeyi ve doğal görünüm uyandırmayı hedef alan bütün
teknikleri göz önünde bulundurması gerekir. Aynı zamanda, seçilecek olan komşu
papillanın ilerde implant destekli restorasyonu doğal görünümlü bir şekilde
yapılmasına izin verecek şekilde maniple edilen tekniklerdir.
Estetik bölgedeki ikinci safha ameliyat sadece onarıcı prosedürlerin
yürütülmesi için implant ara yüzünün açığa çıkarılması için değil aynı zamanda
implant komponentleri etrafında sağlıklı bir marjinal yapışık mukoza yaratmada
yapılır. Sorunsuz iyileşme sağlayabilmek için optimal bir flap dizaynı seçilmesi dahil
yeterince kanlanma sağlayan ve daha iyi ulaşama ve görüntülenmeye izin veren
ameliyat için bütün temel önlemler sıkıca gözden geçirilmelidir. İkinci safha
ameliyatta kozmetik ensizyonların kullanılması çok önemlidir çünkü onlar flapin
merkezine doğru 45 derecelik bir açıyla eğiktirler, bu şekilde ameliyat sonrası
yumuşak dokuda skar oluşma riskinin en aza indirilirken aynı anda iyileşmeye de
zemin hazırlar.
Temelde iki değişik implant ekspozisyon şekli bulunmaktadır: iyileşmiş
implant bölgesini örten dokunun eksize edildiği destrüktif metotlar ve implantın
üzerindeki dokunun ensize edilerek çıkarıldığı metotlar. Çabuk ve basit olan ve
genellikle daha az post operatif ağrıya sebep olan deksrüktif teknikler, elektrocerrahi,
lazer veya mukozal puch kullanımını içermektedir(Resim 14). Bununla birlikte,
yapışıl dişetinin eksizyonu yüksek kalitede bir peri-implant yumuşak doku
kapamasının
elde
edilmesine
engel
olacağı
33
için
dekstrüktif
ekspozisyon
tekniklerinden kaçınmak akıllıca olacaktır. Bu kurala tek istisnayı zaten yeterli
yapışık dişetine sahip olan veya görünmeyen bölgeler oluşturmaktadır(Resim 15).
Resim 14 Ekspozisyon nedeniyle mukozal Resim 15 Yeterli yapışık dişeti
punch İle yapışık dişetinin zarar görmesi
varlığında bir punch ile gerçekleştirilen
minimal invaziv bir ekspozisyon
Ekspozisyon, hekime kemik augmentasyonu prosedürlerinden sonra bile alveol
kreti defektlerini rekonstrüksiyonu veya düzeltilmesi için fırsat sunulmaktadır.
Sekonder Cerrahide Uyulması Gereken Kurallar
İkinci safha ameliyat sırasında implant ve protez komponentlerinin etrafındaki
yumuşak dokunun konumunu iyileştirmede, ameliyat sonrası komplikasyonların
azaltılmasında ve estetik sonucun iyileştirilmesinde bazı klinik rehberler yararlı
olabilir. Bu kurallar zorunlu değildir çünkü bunları kullanma kararı neticede
klinisyen tarafından verilecektir. Onlar daha ziyade farklı klinik durumlara ayrı ayrı
veya tek bir ameliyatta birlikte uygulanabilen klinik önerilerdir. Klinisyen bu rehberi
bir klinik referans olarak kullanarak tatmin edici estetik sonuçlar elde edebilir.
Dental implantların etrafında doğal görünümlü yumuşak doku görüntüsü yaratma
amacına aşağıdaki kurallara sadık kalınarak ulaşılabilir; fasial yüzde keratinize veya
bağ dokuları arttırma, keratinize dokuları scallop tarafından oluşturma, bozulmamış
34
interproximal papillayı korumak ve ikinci derece ameliyat ile birlikte bağ dokusu
graftlarını kullanma.
İkinci safha cerrahinin iki hedefi vardır: (1) İmplantın mukozayı delip
geçmesine izin vermek. (2) Sağlıklı gingival yapıya denk bir perimukozal kontur
meydana getirmek. Bu hedeflere ulaşabilmek için cerrahi yöntemler biyolojik
prensiplere dayanmalıdır, yani söz konusu olan sert veya yumuşak dokunun
kullanması sağlanmalıdır ki sağlam bir yumuşak doku bariyeri oluşsun. Örneğin
papilla oluşturulmasında, implanta bitişik yumuşak dokunun manipülasyonu implant
çevresi dokunun uygun iyileşmesine imkan tanımalıdır, böylece dişler etrafındaki
gingival dokuya benzer bir yumuşak doku yapısı elde edilir.
Cerrahi yöntem yumuşak dokunun iyileşmesi sırasında iyi bir estetik sonuca
ulaşabilmek ve ikinci safha cerrahiden sonra ideal papilla formunu elde edebilmek
için geliştirilmiştir (Palacci 1992, 1996; Andreasen et al 1994). Bu teknikte yapışık
mukozayı kretin tepesine doğru iter, böylece implantın bukkal tarafındaki dokunun
hacmi giderek artar. Bu kret tepesinde elde edilen geniş doku abutment için saklanır.
Bukkal kısmındaki bu doku fazlalığı parçalara ayrılır ve bu parçanın döndürülmesi
için olanak sağlar, böylece yerleştirilmiş olan implantlar ile komşu dişler arasımdaki
boşluklar doldurulur. Bu tekniğin sonuçları implant destekli protezlere yapışık
yumuşak doku ile uyum içindedir, bu durum implantın uygun yerleştirilmesi
koşuluyla mümkündür. Bu durum estetik, fonetik ve oral hijyen olarak geri döner.
2. Faz Cerrahide Göz Önüne Alınması Gereken Faktörler
1. Keratinize doku genişliği yeterli mi?
(ensizyonlar keratinize doku sınırları içinde kalsın)
2.Diş etinin kalınlığı ve konturu uygun mu?
(keratinize dokuyu fasiyal yönde şişirin ve scallop forum verin)
35
3.Uygun çap, yükseklik ve nitelikte abutment seçimi olası mı?
4.Protezin temizlenebilirliği ve estetiği açısından yumuşak doku ve kemiğin
şekillendirilmesi gerekiyor mu?
5,3.1. Punch Tekniği
Yumuşak doku delme ikinci safha sırasında implant örtücü başlığını açığa
çıkarmada başka bir cerrahi alternatiftir. Teknik, implant örtücü başlığının üstünde
keratinize mukozadan yuvarlak bir alanın kesilmesini gerektirir.Teknik sınırlı
endikasyonlara sahiptir; yalnız geniş ve istikrarlı bir keratinize band olduğunda
düşünülür ve estetiğin söz konusu olmadığı arka bölgede güvenli bir şekilde
uygulanabilir.
Yumuşak doku delme prosedürünün kullanılması bazı avantajlar sunabilir.
Basitleştirilmiş bir klinik tekniktir, bir bisturi, bir punch veya bir elmas rond frezle
yapılabileceğinden, dokularda daha az travmaya sebep olur ve uygulanacak kapsamlı
bir cerrahi prosedür gerektirmez.
Bunların yanında yumuşak doku delmenin kendine özgü sakıncaları vardır.
Doku delme yerinin hatası olması labial peri-implant sınırının bütünlüğünü tehlikeye
atabilir ve daha sonra keratinize dokuda neredeyse 3-4mm’lik bir kayıp onun estetik
bölgeye uygulanışını kısıtlayabilir.
5.3.2. Papilla Rejenerasyon Tekniği
Bu teknik daha sonra ayrıntılı bir şekilde anlatılacaktır.
5.3.3.Pediküllü Tüp Flep Tekniği(Roll Tekniği)
Pediküllü tüp flap implantlar etrafında geniş bir yumuşak doku profili elde
etmede büyük öneme sahiptir. Geçmişte gömük kaninlerin ekspozisyonu ile ilgili
olan çalışmalarda tanımlanmıştır. Daha sonra, prosedür biraz modifiye edilmiştir ve
36
maksilla implantlara uyarlanmıştır. Kullanımı için iyileştirilmiş implantın mukoza ile
örtülü olması gerekmektedir. Pediküllü flep tekniğinin prensibi bukkal pediküllü
flabin bukkale doğru kaydırılan ve mukoza ile periost arasında hazırlanan ceplere
yerleştirilen damaktaki bağ dokusunun bir kısmını kapsamasıdır. Bu, bukkal periimplant yumuşak doku profilinin kalınlaşmasını sağlamaktadır.
Bu amaçla, bu bölgede palatal bağ dokusunun deepitelize etmek için 0.5-1.0
mm kalınlığında bir trapezoidal mukozal flap hazırlanır. Açığa çıkan bağ dokusu
gerektiği şekilde palatale doğru palatinal mukozadan ayrılır, pediküllü bukkal flap ile
kemikten ayrılır be bukkale doğru çevrilir(Resim 16a). Trapezoidal ensizyon komşu
dişlerin papillerini içine almaz. Bukkale doğru periost mukogingival marjın
hizasında uzunlamasına kesilir, bu şekilde deepitelize bağ dokusu komponentinin
arasına yerleştireceği supraperiostal bir yumuşak doku cebi meydana getirilir.
Periostun uzunlamasına kesilmesi flabin gingiva former etrafına rahatça adapte
olmasına imkân verir ve hafifçe koronale doğru yer değiştirmeye olanak tanır(Resim
16b’den 16d’ye kadar).
Resim 16a Pediküllü tüb flep tekniği için
Resim16b Düzeltilmiş bağ dokusu
yapılan ensizyon.Bukkal pedikillü flap
komponentlerinin yerleştirilmesi
bol miktarda palatal bağ dokusu içermektedir.
amacıyla peri-ost üzerinde yapılan
uzunlamasına kesi
37
Resim 16c Yara kenarlarının adaptasyo- Resim16d Geçici restorasyon yerleştirildinundan sonra implantı çevreleyen ye-
ginde optimal mukoza durumu
terli mukoza profili
Flabin istenilen seviyede tek düğümlü sturlarla adapte edildiği koronal delikleri
olan özel iyileşme başlıkları(loop former) kullanımı daha caziptir(Resim 17a’dan
17c’ye kadar). Flap tek düğümlü sturlarla kapatılır; böylece yerleştirilen bağ dokusu
grefti sıkıca sabitlenmiş olur. Palatal defekt. palatinale doğru kaydırılan mukozal flap
ile kapatılır. Bir kural olarak protetik tedaviye 3-4 hafta sonra başlanmalıdır.
Resim 17a Deliklere uyan Frialit sistem
Resim17b Aletlerin yardımıyla sarılan
Gingiva former’lar
flep istenilen yükseklikte adapte
edilebilir.
38
Resim 17c Ceramometal kronun yerleştirilmesinden sonraki klinik görünüm
Periost ve kemik arasında bir cep oluşturulmadan palatal bağ dokusunun
yerleştirilmesi de düşünülebilir, fakat bu bağ dokusu greftin daha yüksek kalmasına
yol açabilen dokuların anatomik olmayan şekilde düzenlenmesine neden olmaktadır.
Bununla birlikte bu tekniğin kemiğin açıkta kalmasının öngörüldüğü durumlarda
başvurulabilir.
5.3.4.Serbest Subepitelyal Bağ Dokusu Greftiyle Kombine Pediküllü Tüp
Flap
Bu ekspozisyon tekniği, serbest subepitelyal bağ dokusu greftinin aynı seansta
yerleştirilmesine imken vermektedir. Bukkal profilin yeterli ekspansiyonunun palatal
mukozasının çok ince olması nedeniyle tek başına pediküllü flap tekniği ile
sağlanamadığı durumlarda bu prosedür endikedir.
Prensip daha önce anlatılanla aynıdır. Supraperiostal ceplerin hazırlanmasından
sonra(Resim 18a) tüber ve premolar bölgesinden alınan bağ dokusu grefti komşu
dişlerin servikalleri hizasında mezyodistal yönde periost üzerine yerleştirilir ve no.50 matres stur ile kapatılır(Resim 18b). Vertikal rahatlatıcı ensizyonların mezyal ve
distalindeki mukoza kaldırılırken ve altındaki matres sturlar alınırken dikkatli
olunmalıdır. Damaktan alınan bukkal pediküllü bağ dokusu yuvarlanmıştır; ve bağ
39
dokusu grefti ile mukoza arasında durmaktadır(Resim 18c den 18g ye kadar).
Deliklere uyan gingival formerlar flabin uygun yüksekliğe adapte edilmesinde çok
yardımcı olmaktadır.
Resim 18a İmplant ekspozisyonu esnasın- Resim 18b bağ dokusu greftinin rezorbe
da supraperiosteal cebin hazırlanmasında
olabilen sütürlar ile periosta Membran
sonraki klinik görüntü.
yüzeyine fiksasyonu
Resim 18c Palatal bağ dokusu bukkal fle-
Resim 18d Yumuşak dokunun şekillen-
bin altına yerleştirildikten sonraki görün-
dirilmesi bir geçici kuronu taşıyacak alt
tü.
yapı.
40
Resim 18e Papilla formasyonunu stimüle- Resim 18f Dört ay sonra, full seramik ku
etmek ve mukozayı şekillendirmek için ge
ronu taşıyacak bir Cerabase alt yapının
çici plastik restorasyonun yerleştirilmesin-
yerleştirilmesi.
den sonraki klinik görüntü.
Resim18g Final restorastonun terleştirilmesinden 16 ay sonraki klinik görünüm.
Özenli ve atravmatik prosedüre ek olarak önüne geçilemeyen rezorbsiyon
prosesini dengelemek için dokuya aşırı kontur verilmesi gerekmektedir. Estetiğin
kötü olmasını önlemek amacıyla pediküllü flabin yeterli koronal kapamasını
sağlamak için özel dikkat gösterilmelidir. Flabin koronal fiksasyonu her zaman kolay
değildir çünkü ince mukozal flap palatinale doğru uzanmaktadır ve bir sturla sağlam
bir şekilde tutturulmaya olanak tanımaz. Bu nedenle flebin direk olarak sturlarla
sabitlendiği özel hazırlanmış gingiva formerler yararlıdır. Bu sturların atmasını
41
engeller ve flabi maksimum koronal pozisyonlandırılmasını kolaylaştırır. Vertikal
kret defektlerinin düzeltilmesi bu yok ile daha kolay gerçekleştirilmektedir.
5.4.İMLANT ÜSTÜ PROTEZ TAKILDIKTAN SONRA YAPILAN
YUMUŞAK DOKU REKONSTRÜKSİYONLARI.
.Onlay Graft
.İnlay Graft
.Poş Tekniği
.Geçici Restorasyon Kullanımı
.Subepitelyal
.Gingival Şekillendirme
—Gingivoplasti
—Kozmetik laser şekillendirme
—Elektro cerrahi biçimlendirme
Protez komponentleri implant fixture’ una takıldıktan sonra yumuşak dokuyu
manipüle etmeye peri-implant doku “refining ve profiling” adı verilebilir. İkinci
safha ameliyattan sonra, doku tamamen iyileştikten sonra, peri-implant yumuşak
dokular tekrar şekillendirilebilirler veya tatmin edici bir estetik sonucu ulaşmaları
için takviye edilebilirler, böylece meydana çıkan bazı doku kusurlarının üstesinden
gelinir ve/veya bazı doku deformiteleri(yani, dokulardaki çukurlar, hendekler,
oyuklar) tedavi edilebilir; dolaysıyla implant terapisinin bu safhasına”plastik implant
doku ameliyatı” adı verilebilir.
Miller, mucogingiva ameliyatını veya periodontal plastik cerrahisini tanıtan ilk
kişiydi bu gibi cerrahi uygulamalar anatomik gelişme gösteren ve/veya travmatik
dişeti ve alveolar mukoza deformitelerini düzeltmede veya ortadan kaldırmada
kullanılır. Bu cerrahi uygulamalar hali hazırda güçlü bir peri-implant terapisiyle
42
birlikte uygulanmaktadır. Dental implantlar etrafında plastik yumuşak doku ameliyatı
kullanılması yumuşak doku kusurlarını maskelemede kullanılmış yumuşak doku
renginde protez cihazları kullanılmasını ortadan kaldırdı.
Düzeltici prosedürlerde aşağıdaki tedavi seçeneklerinin bir veya bir kaçı yer
alabilir; onlay grafting, İnlay grafting, bağ dokusu kese prosedürleri, ve”dir eti
recontourig” prosedürleri, burada da şunlar yer alır; (a) geçici bir restorasyon
kullanılarak dişetinin sınırlarını değiştirme ve genişletme,(b) yumuşak doku
oyuklarını veya uyuşmazlıklarını tedavi edecek plastik yumuşak doku graftı,(c) fazla
yumuşak dokuları “sculpting” i ve (d) marjinal diş eti contouring..
5.4.1.Onlay Graftı
Onlay yumuşak doku graftı teknikleri, klinik değişiklikler dahil, peri-implant
yumuşak doku kusurlarının tedavisinde klinisyenler arasında sık uygulanan
yöntemler haline gelmektedir. Bu teknikler literatürde kapsamlı bir şekilde
açıklanmaktadır. Orjinalde bu teknikler keratinize dokuların genişliğini arttırmayı,
mucogingiva kusurlarını tedavi etmeyi ve doğal dişleri etrafında diş eti geri
çekilmesini durdurmayı amaçlamışlardır. Onlay yumuşak doku graftı, yumuşak doku
sınırlarının bütünlüğünü arttırmak, yumuşak doku sınırlarını dengelemek ve önemsiz
uyuşmazlıkları tedavi etmek için implant yerleştirilmeden önce veya son abutmentin
takılmasından sonra yapılabilir. Bundan başka, amalgam tatuaj gibi arzu edilmeyen
yumuşak doku pigmentlerini maskelemede kullanılabilir
İntraoperatif yumuşak doku graftı temel prensiplerine sadık kalmak; yani
kusurun örtülmesinde gereken yumuşak doku miktarını saptamak, alıcı bölgenin
klinik durumuna ve verici dokuların varlığını belirlemek, graft alanında herhangi bir
anatomik
işaretin
yerini
saptamak
ve
hastanın
ağız
hijyenin
durumunu
değerlendirmek nihai klinik sonuçların lehine atılan önemli klinik adımlar olarak
43
düşünülebilir.Her hangi bir Onlay graft uygulamalarından kazanılmış son yumuşak
doku boyutları kullanırlar graftın kalınlığıyla ve graft uygulamasını hayata geçiren
doku miktarıyla doğrudan ilişkilidir.Fakat yapışık doku bölgesini artırmak için ince
bir graftın kullanılması genelde kabul görürken kreti destekleme prosedürlerinde
kalın bir graft önerilir. Şayet bir Onlay yumuşak doku graftı prosedüründe daha çok
doku yüksekliği gerekiyorsa optimal bir doku konturuna ulaşılana kadar prosedür iki
veya 3 ay aralıkla tekrarlanabilirler.
Prosedür iki cerrahi bölge gerektirir; alıcı bölge ve verici bölge. Alıcı bölgede
bistüri alveolar prosese paralel tutulmuş olduğu halde kusurun uzak ucundan
başlayan bir insizyonla hazırlanır; daha sonra bistüri kusurun sonuna kadar orta hatta
doğru çekilir. Mucogingival buluşma yerinin hemen altında başak bir yatay insizyon
yapılır (birincisi ile eşit uzunlukta). Keratinize dokuların artakalan kısmı epitelin
soyulmasına olanak sağlaması için çıkarılır, bu skalpel veya yüksek hızlı bir
burronfrez ile gerçekleştirilebilir. Alveolalar mukozayı ve kas fibrillerini periostdan
ayırmak için üstten kesin bir insizyon yapılır ve graftın ileride beklenen büzülüşünü
telefi etmek için periostal yatağın üstüne uzanması tercih edilir. Daha sonra alıcı
yatağın tam ölçüsüne göre kesilmiş bir aliminyom folyo kullanılarak graftın ölçüsü
saptanır.
Verici bölge ( genellikle palatinal) damağın kapanış tarafından başlayan ve
tepeye doğru devam eden, hareket ettikçe garftı kaldıran ve ayıran eğik bir insizyon
yaparak hazırlanır. Graftı en sonunda ayrılana kadar uzakta geri çekmede bir doku
forsepsi kullanılır. Graftın alımını kısıtlaya bilecek her türlü yağ, glandular dokuların
veya doku düzensizliklerinin çıkarılması için graftın tıraşlanması gerekir. Graft hazır
olduktan sonra alttan yatan periosta uygulanır ve oturtulur ve dikilir. Serum
fizyolojik emdirilmiş gazlı bezle beş dakika basınç uygulamak kan pıhtısı oluşumuna
44
izin verir ve ameliyattan sonra kanamayı önler graftlı alanın ( dikişleri sargılara
yapışmasını önlemek için) bir lastik ‘dam’ kapatma malzemesi ile örtülmesini bir
cerrahi pansuman takip eder. Verici bölgenin ham alanının örtülmesi hastanın
ameliyat sonrası rahatsızlığını hafifletir; bu, damağa daha önce hazırlanmış bir
akrilik şablonun oturtulmasıyla yapıla bilir.
Onlay graftlerde karşılaşılan klinik sakıncalar ve komplikasyonlar şunlardan
oluşur;graft ile çevredeki dokular arasında renk ve doku uyuşmazlığı (araç lastiği
yapması görüntüsü). Greftin alıcı bölgeye
uyum sağlamada güçlük çekmesi,
hematom oluşumu yüzünden graftın hareken etmesi, iyileşme tamamlandıktan sonra
graftın orijinal öçsüsünden (yaklaşık %30) büzülmesi, graftın titanyum abutmentlere
düzgün şekilde yapışmasında ki güçlük, bunlar bazı klinisyenlerin abutment
takıldıktan sonra bu graft prosedürünü terk etmelerine sebep olmuştur.
Onlay graft prosedürlerindeki son gelişeme ‘acellular
dermal matrix’ in
tanıtılması olmuştur ( Alloderm, lifecore biomedical ). Otojen dokuyla veya frezedriedskin ile yapılan graft, yapışık diş etinin genişliğini arttırmada ve/veya eski
haline getirmede kabul edilebilir bir yöntem olabilir.yöntem ilk olarak yanık
tedavisinde kullanıldı. Bir diş eti graftında kullanıldığı zaman rengi ve sınırların
orijinal dokulara uyumunun artması, verici bölge ameliyatının ortadan kalkması ve
sınırsız elde edilebilirlik dahil geleneksel olay graftlardan daha önemli avantajlara
sahiptir.
5.4.2.İnley Graft
Langer ve Clakna açığa çıkmış bir kök yüzeyine örtmede veya estetik
nedenlerden alveolar kretin
desteklenmesinde Subepitelyal
bağ dokusu graft
kullanımını ilk kez açıklayan ve klinik endikasyonlarını belirten kişilerdi. Teknik
daha sonra başkaları tarafından değiştirildi ve geliştirildi. İnlay graft tekniği doğal
45
dişler ve dental implantlar etrafında bir, iki ve üç boyutlu yumuşak doku kusurlarının
tedavisinde başarı ve tahmin edilebilirlik sergiledi. İlginç şekilde açığa çıkmış kök
yüzeylerinin tedavisinde Subepitelyal greftin kullandığı vakalarda 2-6mm kökün
örtüldüğü gösterilmiştir.bu teknik şimdi implant destekli dental restorasyonlarla
yumuşak doku profilini güçlendirmede bir çok klinisyen tarafından rutin bir şekilde
kullanılmaktadır.
Bağ dokusu graftları klinik açıdan iki faklı biçimde uygulanmaktadır;(1) sadece
bağ dokusundan oluşmuş bir graft veya (2) bir epitel kenara sahip bağ dokusundan
oluşmuş bir graft (birleşik graft). Bağ dokusu graftları estetik kret
destekleme
uygulamalarında kullanılır, buna karşılık bileşik graftlar açık kök yüzeylerini tedavi
etmede ve dental implantlar etrafında diş eti renk degişikliklerini örtmede
kullanılırlar.
İnlay graftların onlay graftlara nazaran bir avantajı vardır, çünkü onlar
yumuşak doku otograftinin ve pedikül flap uygulamasının özelliklerin birleştirirler.
Bu kombinasyon grafta giden kan ikmalin ikiye katlar dolayıyla graftin hayatta
kalma şansını arttırır; aynı zamanda inlay graftlar iyileşme meydan geldikten sonra
alıcı bölgeyi saran dokularla aynı renkle ve dokuya ulaşır. Dental implantlar
etrafında
grimsi
diş
eti
değişikliği
ince
mukoza
sayesinde
komponentlerinin)metalik yansımasının bir sonucudur; implant
(protez
destekli protezin
estetik sonucunu olumsuz şekilde etkiler ,özellikle yüksek bir gülümseme hattı olan
hastalarda.bağ dokusu graftı tedavisinde başarılıdır, böylece peri-implant çevresi
kalın yumuşak doku oluşması sırasında diş etinin renk bozuklarının maskeler.
Uygulama iki klinik adımdan oluşur: (1) alıcı sahanın hazırlanması ve (2)
graftin yerleştirilmesi. Scapel dişlerin uzun aksına paralel tutularak bir horizontal
intrasulculer bir insizyon yapılır,ayrıca mucoperiosteal flapin serbestleştirilmesini
46
kolaylaştırmak için iki dikey insizyon yapılır yarım kalınlıklı bir flap daha sonra künt
disseksiyon sayesinde vestibule ulaşana kadar kaldırılır. İnsizyon sırasında flapı
delmemeye ve dolayısıyla gelen kan ikmalini tehlikeye atmamaya özen göstermelidir
Bağ dokusu Uygulama iki klinik adımdan oluşur: (1) alıcı sahanın hazırlanması
ve (2) graftini palatinalden veya tuberden temin edilebilir alveolar krete paralel düz
yatay bir insizyon serbest diş eti sınırından yaklaşık 5-6mm arkada başlar ve ön
tarafa uzanır. Serbest diş eti sınırından yaklaşık 3mm daha yukarıda yer alan ikinci
paralel insizyon yapılır ve birinci insizyonla aynı uzunlukta devam eder. Daha sonra
iki yatay insizyonu birbirine bağlamak için ortadan ve uzaktan iki küçük dikey
insizyon yapılır. Grefti alttaki kemikten tamamen ayırmak için ortadan ve uzaktan
iki küçük dikey insizyon yapılır. Grefti alttaki kemikten tamamen ayırmak için
graftin üst sınırına başka bir yatay insizyon yapılır. Bu sonuçta bir epitelyal rim’i
olan 2-3 mm genişliğinde bir bağ dokusu ’’wedge’’ i sağlayacaktır. Sonuç olarak,
damak olarak sürekli basting dikişleriyle dikilir.
Graft daha sonra tıraşlanır ve alıcı bölgeye sokulur, yarım kalınlıktaki flapın
altına çekilir ve askı suturla dudak mukozasına sabitlenir. Sadece doku yüksekliğinin
artması gereken estetik açıdan zahmetli alanlarla ileride yaralı doku oluşuma
olasılığını önlemek için alıcı bölgeye hiçbir serbestleştirici dikey insizyon
yapılmamalıdır.
5.4.3. Poş Tekniği
Bağ dokusu kese prosedürü bağ dokusu graftlarının kullanımında başka bir
klinik yeniliktir greftten sonra alanın renk ve yüzey özelliklerinin orijinal doku
karakterinden
fark
göstermemesi
gereken
düzeltilmesinde kullanılır.
47
sınırlı
küçük
kret
kusurlarının
Prosedür , alveolar kusuru boyut bakımından geniş almadığından ve implantın
fonksiyonunu tehlikeye atmadığından düşünülür. Bununla beraber graftın uzun
dönem klinik sonuçları hala sorgulanmaktadır. Başlangıçta bu prosedür ameliyat
sonrası fevkalade sonuçlar sergiler ancak ameliyat sonrası dokunun tekrar
sekilenmesinin bir sonucu olarak zama içinde graftta büzülme eğilimi gelişir. Bu
graft yumuşak dokuların altına tamamen gömülür dolayısıyla graftın hayatta kalışını
daha tahmin edilebilir hale getirir.
Prosedüre şunlar yer alır; kusurlu alanda bir supraperiosteal kese yapılası;
tepeden uzanan ve yapışık diş eti ve mucogingiva buluşma yerinin deformiteyi
bypass eden tek hat dikey insizyon yapılır. Kesenin genişletilmesinde künt
disseksiyon kullanılır. Alveolar kusurun onarılması için bağ dokusu graftı temin
etmede maksiler teber ve palatinal kolayca ulaşılabilir verici bölgedir.2 – 3 mm
kalınlığında bir bağ dokusu graftı
sokulur
dikkatle kesilir epitelden arındırılır, keseye
ve flapin altına yerleştirilir. Graft daha sonra rezorbe dikişlerle
sabitlenir. Dikiş ilk önce kesenin tabanından geçirilerek graftın sonuna ulaştırılır.
Daha sonra rezorbe dikişlerle sabitlenir. Dikiş ilk önce kesenin tabanındaki
geçirilerek graftın sonuna ulaştırılır daha sonra graftın ortasına başka bir dikiş atılır
bu graftın altında yatan periosta sabitlenmesine yardımcı olur daha sonra kese
kesintisiz dikişlerle kapatılır.
Kemik graftlarının düşünülemedigi aşırı sorunlu durumlarda başka bir onlay
graft ile birlikte bir bağ dokusu graftı kullanılabilir. Bağ dokusu graftı kullanılabilir.
Bağ dokusu graftı doku miktarını onarması için kusurun altında yerleştirilir,buna
karşılık epitelyal graft mukozanın sınırlarını dengeleyebilir ve yapışık mukozanın
genişliği
arttırabilir. İki graft prosedürü tipinin birleşmesi yumuşak dokunun
48
yüksekligini ve istikrarını arttırır. Bununla beraber, ameliyat sonrası yumuşak
dokunun tekrar sekilendirilmesi bir araştırma konusu olarak kalmaktadır.
5.4.4.Geçici Restorasyonların Kullanılması
İmplant
destekli
geçici
bir
restorasyonun,
ikinci
safha
ameliyat
tamamlandıktan ve yumuşak doku iyileştikten sonra herhangi bir cerrahi müdahale
yapılmaksızın peri-implant yumuşak dokuların tekrar şekillendirilmesinde ve
profillendirilmesinde önemli bir gereç olduğu düşünülür. Bu uygulamanın İmplant
destekli restorasyonların doğal görünümünden sorumlu en önemli faktör olduğu
düşünülür. Uygulama, kayıp doğal yumuşak doku konturlarıyla aynı konfigürasyona
ve boyutlara sahip olmak için peri-implant dokuları taklit eder. Peri- İmplant dokular
çalışma modeli üzeride kopya edildikten, planlandıktan v arzu edilen en iyi
konfigürasyona getirildikten sonra, aynı şekilde geçici bir restorasyon yapılır ve
İmplant bölgesine transfer edilir. Geçici protez daha sonra yerleştirilir. Peri- İmplant
dokuyu dışa doğru dudak yönünde bastırmak için dijital basınç uygulanır. Basıncın
bir sonucu olarak yumuşak dokuda geçici bir beyazlaşma meydana gelir, yumuşak
doku konturlarının gelecekti son İmplant destekli restorasyon boyutuna değişmesiyle
sonuçlanır.
5.4.5. Subepitelyal Bağ Dokusu
49
5.4.6.Dişeti Şekillendirme Teknikleri
Gingiva recontouring Teknikleri peri-implant yumuşak dokuların tekrar
şekillendirilmesinde
veya
zarifleştirilmesinde
kullanılan
plastik
cerrahi
prosedürleridir ve genellikle implant restore edildikten sonra kullanılırlar. Teknik
şunlardan
oluşur;
kozmetik
lazer
resurfacing,
electrosurgical
sculpturing,
gingivoplasty ve geçici restorasyonların kullanılması.
5.4.6.1. Kozmetik Lazer Şekillendirme:
Bazen
implant
tedavisinin
tamamlanmasından
sonra
çeşitli
cerrahi
prosedürlerin bir sonucu olarak veya bunlar dışında sorunlu yumuşak doku
iyileşmesi yüzünden peri-implant yumuşak doku düzensizlikleri meydana gelebilir
bunlar implant destekli restorasyonun estetik sonucunu olumsuz yönde etkileyebilen
yumuşak doku çukurları veya düzensizlikleri olabilirler, özellikle eğer hasta yüksek
bir gülümseme hattına sahipse. Bu durum klinik açıdan peri-implant yumuşak doku
alanında yumuşak doku nod’ları veya beyaz yükselmiş skar hatları olarak
görünebilir.
Kozmetik lazer yumuşak doku resurfacing plastik cerrahlar tarafından yaygın
olarak kullanılmaktadır çünkü bu teknik çıkarılan dokunun derinligi başka herhangi
bir geleneksel yöntemden daha iyi kontrol altına aldığı gösterilmiştir, teknik dokunun
50
hassas bir şekilde tıraşlanmasına olanak sağlar, kansız bir alan sunar ve altta bulunan
dokulara dönen aletlerden daha az ısı yayar.
5.4.6.2.Electrocerrahi Biçimlendirme
Electrocerrahi, lazer resurfacingde olduğu gibi fazla hacimli diş eti konturlarını
çıkarmada veya doku skarlarını düzleştirmede kullanılabilir. Elektrotlardan yayılan
ısı yüzünden dokunun ısınması bazen iyileşmesi geciktirir. Bu metot dikkatle
uygulanmalıdır çünkü eğer elektrot implantın yüzeyine temas ederse implantın
başarısız olma riski artar.
5.4.6.3. Gingivoplasty:
Gingivoplasty olarak bilinen önemsiz plastik cerrahi prosedürleri yeterli
miktarda keratinize dokunun olması koşuluyla arzu edilmeyen estetik
diş eti
konturlarının tedavisinde kullanılabilir.
Genellikle, yumuşak
dokunun daha fazla
cerrahi manipülasyonlara
katlanabilecek durum da olduğu kalın düz doku biyotipine sahip hastalarla sınırlıdır.
İmplant destekli restorasyonun etrafında yumuşak dokunun son olgunlaşması
meydana geldiğinde kullanılır. Prosedür ya bir keskin skalpel (şekil10a, b) veya
yüksek hızlı bir elmas rond frez (şekil 11)kullanılarak fazla fasiyal dişeti dokularının
çıkarılması gerekir.
6.PAPİLLA REJENARASYON TEKNİĞİ
Abutment bağlantısı için eskiden beri tissue-punch veya tam kalınlıklı flap
teknikleri kullanılmıştır(adel et al 1985). Bu teknikler bazı özel durumlar içinde hala
kullanılmaktadır. Örneğin; mandibuladaki sabit üst yapı veya overdenture protezler.
Kenney ve ark (1989) abutment bağlantısı için krestal ensizyon ve tam kalınlıklı flap
51
tekniklerini anlattığı çalışmasında bu tekniğin vidayı örtmekte ve kemiği kapatmakta
daha başarılı olsa da abutment yerleşmesini ve dikiş işlemini takiben mukozada bazı
gerilimlere sebep olduğunu belirtmiştir. Ayrıca dokunun son şekillenmesinde
sorunlar meydana gelmiştir. Moy ve arkadaşları flapın düzenlenmesinde scalloping
tekniği ortaya atmışlardır. Bu tekniğin sonuçlarında titanyum abutmente yumuşak
dokunun daha iyi adapte olduğunu ayrıca diş eti kenarı dokusunda daha iyi bir yapıya
sahip olduğunu göstermiştir. Bu konuyla ilgili çeşitli farklı teknikler de anlatılmış
(örneğin İsraelsson ve Plemons; Hertel ve ark 1994). Buna rağmen bu tekniklerin
hiçbirinin
sonucu
implant
çevresi
mukozanın
ideal
paplilla
formunu
oluşturamamıştır.
Araştırmacılar şunu öne sürmüşler “son on yılda kaybolan bir konturu yeniden
elde edebilmek için yapılan çalışmalarda ilerleme sağlanmış olmasına karşın,
sonucunun önceden bilinemez olması, birçok vakada iyi bir estetiğe ulaşabilmek için
çok safhalı cerrahi uygulamalar gerekmektedir. Her uygulama ek zaman ve masrafın
da beraberinde getirir ve istenmeyen komplikasyonların ortaya çıkma riskini önemli
ölçüde arttırır.” Ayrıca koronal yöndeki doku düzelmesini veya rejenerasyonun
başarıyla gerçekleştirmek diğer yönlere göre daha zordur. Ne yazık ki genelde kayıp
dokuyu yerine koyma ihtiyacı koronal kısımdadır.
Resim 19 Tam kalınlıklı flep kullanımı ve final restorasyon
52
Resim 20 Skallop tekniği ve final restorasyon
Klinisyenlerin
önerisi,
implantı
yerleştirmeden
önce
cerrahi
olarak
augmentasyona gerek olup olmadığı yönünde kret mukozasının değerlendirilmesidir.
Lijenberg et al (1996) kret yüksekliği ve implant çevresi mukozası hakkında hastalar
üzerinde yaptığı çalışmaları sunmuş. Yazarlar kret üstü mukozanın ortalama 2 mm,
implant çevresi mukozanın ortalama 3 mm olması gerektiğini Berglundh ve Lindhe
(1996) ‘ın çeneler üzerinde yaptığı çalışmaların sonucunda elde etmişler. Bu sonuçla
“minimum implant çevresi mukoza genişliği (3 mm civarında) gereklidir” ve bu
yeterli mukozal genişlik olmazsa biyolojik genişlik korunacak ve kemik
rezorbsiyonu meydana gelecektir. Buna rağmen Wennström et al (1994) implant
çevresindeki yapışık dişeti dokusunun önemini ele almış ve klinik çalışmalarını
sunmuş ve yeterli mukozal genişlik olmaması durumunda, implantın etrafındaki
yumuşak dokunun tehlikeye atıldığına dair herhangi bir sonuç vermemiş. Bengazi et
al (1996) ve 163 Branemark implantları üzerinde 2 yıl süren çalışmasıdır. Yazarlar
implant çevresindeki yumuşak doku sınırlarındaki çekilmenin büyük ölçüde
yumuşak dokunun yeniden yapılmasıyla sonuçlandığını gözlemişler “yumuşak doku
bariyerinin biyolojik boyutunun yeterli olduğu saptanmış yani bağlantı epitelinin
destek dokusunun gerekli boyutu kret üstü yumuşak dokunun faciolingual
kalınlığıyla ilişkilidir”.
53
Resim 21a Punch tekniği ve scalloping
Resim 21b Tam kalınlıklı flep tekniği
tekniği kullanıldığı zaman elde edilen
kullanıldığı zaman elde edilen görüntü
görüntü.
Resim 21c Papilla rejenerasyon tekniği kullanıldığı zaman elde edilen görüntü
Papilla rejenerasyon tekniğinin uygulamasında izlenecek sıra:
1. Örtücü vidanın yeri tespit edilir.
2. Örtücü vidanın palatinal-lingual tarafından insizyonu takiben insizyon
vertikal yönde bukkal tarafa geçirilir. Vertikal insizyonlar flapin beslenmesi
için birbirinden uzaklaşacak trapezoid şekilde yapılmalıdır. Komşu dişlerin
papillerinin de korunması gerekmektedir.
3. Bukkal yönde tam kalınlıklı flap kaldırılır.
4. Örtücü vida açığa çıkartılır.
5. Uygun iyileşme başlıkları seçilir ve implanta takılır.
54
6. Her iyileşme başlığı bölgesinde flabin içine doğru eğilimli yarım ay şeklide
insizyon yapılır. En mezyaldeki implantın distal kısmından başlanılır.
7. Bu parçayı serbestleştirdikten sonra aproksimal bölgeyi doldurmak için
palatinal alana doğru 90 derece döndürülür.
8. Sonra yumuşak dokuda gerilim yaratmayacak şekilde dikilir.
Resim 22a (a) İnsizyondan sonraki görünüm. (b) Flap kaldırılmaya başlanılması
Resim 22b (a ve b) Örtücü vidalar görünecek şekilde tam kalınlıklı flap kaldırılması
55
Resim 22c Örtücü vidaların çıkarılması
Resim 22d İyileşme başlıklarının implanta yerleştirilmesi
Resim 22e Seçilmiş iyileşme başlığı flape destek olacak yeterli boyda. İmplantın
bukkalinde oluşturulan yumuşak doku miktarı rahatlıkla gözleniyor.
56
Resim 22f Her implantın çevresine semilunar bevel insizyon yapımı. İlk insizyona
en mezyaldeki dişin distal yüzünden başlanır.
Resim 22g İnsizyon implantın mezyal kısmına doğru 90 derece döndürülebilecek ve
gerilim yaratmadan aproksimali doldurulabilecek bir doku oluşturuyor. Dokunun
kalınlığı vertikal ya da horizontal düzlemde ihtiyaç duyulan doku arttırılması
miktarına göre değişir.
Resim 22h Semilunar bevel insizyon ve doku rotasyonun her bir implant için yapımı
57
Resim 22ı Parçanın rotasyonunun okluzal görünümü
Resim 22i Yumuşak dokular döndürüldükten sonraki ağız içi görünümü
Resim 22j Stur işlemine flabim mezyal kısmında tek bir stur atılarak başlanıyor.
58
Resim 22k Daha sonra bukkalden başlayıp, palatinal kısma gidip geri dönen matress
stur atılır. Bu stur dizaynı aproksimaldeki dokuyu stabilize eder
ve parçanın
altındaki kemiğe adapte olmasını sağlar. Bu teknik aynı zamanda dokunun
kopmasında minimum risk taşır.
Resim22l İyileşma başlığı yerleştirildikten 6 hafta sonraki iyileşmenin okluzalden
görünümü
Resim 22m İyileşme başlıkları çıkarıldıktan ve ptotez yapıldıktan sonraki görünüm
59
Cerrahi Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar
Uygulama çeşitli faktörlerle değişebilir. Bunlar; dişsiz bölgeler, implantlar
arasındaki boşluklar, silindirik abutment, yumuşak dokunun itilmesinden dolayı
bukkal yöndeki alveolar kretteki artma, implantlar arası boşlukları doldurmak için
kesilen parçanın geometrik uzaklığı.
Tekniğin basit görünmesi hassas davranılması gerektiğini unutturmamalıdır.
Hekimin göz önünde bulundurması gereken noktalar;
1. Dokuya müdahale sırasında, travmadan kaçınılmalı, en az vasküler
bozulmaya neden olunmalıdır.
2. Mobil flap içinde yapılan eğimli insizyonlar titiz ve hastanın ihtiyacına göre
yapılmalıdır(kalınlık, yükseklik veya her ikisi de).
3. İmplantların arasındaki boşlukları doldurmak için kesilen parça uygulandığı
yerde gerilim olmadan kalmalıdır.
4. Stur atarken, doldurucu parçanın destek kemiğe ve abutmente bağlantısı
sıkı ve sabit olmalıdır.
6.1. Tek Diş Restorasyonu
Papilla rejenerasyon tekniği tek diş uygulamaları için modifiye edilmiş. Bunun
sebebi; mezyal ve distal papillanın düzeltilme ihtiyacı, yeterli dokunun olmayışı,
flepteki gerilimi engellemek, ilk insizyon eldeki doku miktarını arttırmak ve
başarısızlık riskini azaltmak için daha palatinalden yapılır. Bunun yanında yardımcı
insizyonlar apikal yönde mezyale ve distale doğru açılarak yapılır ve Mukoperiostal
flap kaldırılır böylece kalınlığı yeterli 2 doldurucu kısım ayrılabilmesine olanak
sağlayacak genişlikte ve kalınlıkta bir flap elde edilir. Mezyal papilla elde edilen
doldurucu parçanın mezyale 90 derece döndürülmesiyle elde edilir, distal papilla da
60
distale döndürülmesiyle elde edilir. Gerçi dişler ve implantlar arası boşluklar
maksillanın ön bölgesinde sınırlıdır. Bu teknik bukkal ve buna ek olarak koronal
yönde yeterli bir doku miktarı elde edilmesine olanak sağlar. Standart papilla
rejenerasyon tekniği, horizontal yataktaki sturların flabin en uygun pozisyonda ve
gerilim olmadan stabilize olması için kullanılır.
Resim 23a Tek diş restorasyonda mevcut yumuşak dokunun az olması daha fazla
gerilim ve başarısızlık oluşma riskini arttırır. Standart teknikten farkı horizontal
insizyonun daha palatinalden yapılmasıdır. Bunun sebebi bukkale ekarte edilen
yumuşak dokunun miktarını arttırmaktır. Eğer mezyal ve distalde yeterli papil
varsa(class 1 veya class 2) korunmalı, yoksa(class 3) implanta dahil edilmelidir.
Resim 23b Distalden mezyale semilunar bevel insizyon yapılmış.
Resim 24 Bazı durumlarda T şeklinde ensizyon yapılarak implantın her iki tarafında
diş ile abutment arasını dolduracak şekilde doku oluşturulabilir.
61
6. 2. Split Finger Tekniği
Dental implantlar kayıp dişlerin yerine konmasında son derece başarılıdır. Buna
rağmen Dental implant çevresinde papilla oluşturma ihtiyacı vardır. Maziler anterior
bölgede tek diş eksikliğinde kurallar biraz değişiyor. Yumuşak doku punch tekniği
ya da tam kalınlıklı flap abutment yerleştirilmesi için kullanılan yöntemlerdir.
İnterimplant aralıkta yumuşak doku yüksekliği oluşturmada sınırlı. Yumuşak doku
punch tekniği kullanıldığı zaman kret üzerindeki yumuşak dokunun yüksekliği
interproximal alandaki yumuşak doku yüksekliğine eşit olur ve estetik açıdan ideal
konturlara sahip olan dişeti oluşturulamıyor. Tam kalınlıklı flap ise estetiğin önemli
olmadığı alanlarda ve overdenture yapılacağı zaman kullanılır. Lingual ve labial
flepte sturdan kaynaklanan gerilimler, inter-implant alanda olumsuz yumuşak doku
oluşumuna sebep oluyor. Çünkü küçük implant alanındaki yumuşak doku
ekartasyonu interproximal alandaki yumuşak doku miktarını zayıflatır. May ve ark
tam kalınlıklı flepte scalloping yapılarak stur atmadan önce interimplant aralığa
yumuşak dokunun adaptasyonun yapılması gerektiğini düşünüyorlar. Bu yöntem
interproximal yumuşak dokuda yükseklik oluşturma kaygısını da azaltıyor.
Misch kret üzerindeki ve interproximal alandaki dokunun dens H.A.
kullanılarak genişletilebileceğine ve bu genişletmenin interproximal alandaki papil
yüksekliğini arttıracağını ileri sürmüş. Bu teknik palatinalden kazanılmaya çalışılan
yumuşak doku ihtiyacını ortadan kaldırmış.
Bu teknik papilla rejenerasyon tekniğinin bir modifikasyonudur. Bu prosedürde
cerrahi sonrası her diş ile implant arasına ve implant-implant arasına 3 adet birbirine
bağlanan “parmakçık” oluşturulur. Her dişin palatal kısmında 2-3 mm’lik sulculer
ensizyon yapılır. İmplantın lokalize olduğu yere ise loop şeklinde kesi yapılır.
İmplant çevresinde serbest yumuşak doku oluşturulması planlanan yerde bir
62
semisirküler
ensizyon
yaparak
ensizyonlar
fasialde
birleştirilir.
Fasialdeki
“parmakçık” lar interimplant papilla yüksekliği oluşturmak istenen tarafa doğru
ekarte edilir. Bu teknik 2 veya daha fazla implantın bir arada bulunduğu durumlarda
da kullanılabilir. Sonra her papillaya modifiye edilmiş vertikal martess stur atılır. Bu
teknikte papilla rejenerasyon tekniğinden daha fazla interproximal yumuşak doku
elde edilir. Enfeksiyon semptomları görülmediği sürece antibiyotik vermeye gerek
yoktur. Hastalar 4-6 hafta %0.12’lik klorheksidin glukonat ile gargara yapar.
Resim 25
63
Yapılan bir çalışmada 21 hastaya 39 adet implant yerleştirilmiş 6 ay-1 yıl sonra
üst restorasyonlar yapılmış
0-Papil oluşumu yok
1-Gingival embrasür yüksekliğinin %50’sinden az
2-Gingival embrasür yüksekliğinin %50’si ile %100’ü arası
3-Gingival embrasür yüksekliği %100 kapanmış
4-Aproksimal tamamen yumuşak dokuyla dolmuş.
Bu çalışma sonucunda 0, 1, veya 4 sonucuna hiç ulaşılmamış
Santral-santral=2.8
Santral-lateral=2.5
Lateral-kanin=2.5
Kanin-premolar=2
sonucuna ulaşılmış. Bu çalışmada en fazla papil
oluşumuna üst keserler arasında rastlanmış.
Resim 26
64
Gelecekteki Papilla Rejenerasyon Yöntemleri
Aynı zamanlarda, ticari yolla temin edilebilecek herhangi bir silikon materyali
ve kemik çimentosu ile doldurulabilecek bir dişeti altı doku alanı geliştirme tekniği
olarak yumuşak doku” ballonning” kavramı araştırılmaktadır. İnterimplant papillanın
şeklini tekrar elde etmek için dişetinin altına titanyum papilla yerleştirilir. Ne yazık
ki, ağız mukozasının nazik yapısı bu deneylerde herhangi bir başarı sağlamasına izin
vermedi.
Güncel düşünce ilerdeki interimplant papilla alanlarında kemik yüksekliğini
arttırmak ve komşu dişlerin CEJ’sinden daha yüksek bir seviyede implantlar arası
kemik segmentinin tümünü saptırmak için mini osteodistraksiyon cihazları
kullanılmaktadır. Gelecekteki implantların yerinde saptırılmış kemik optimal
yüksekliğine indirilir, buna karşılık ilerdeki implant papilla kemik bölgeleri olduğu
gibi bırakılır, dolayısıyla implant papillanın gereken yüksekliği korunur. Bu yöntem
halen araştırılmaktadır çünkü mini osteodistraktörlerin yapılandırılışı pahalıdır ve
tedavi süresi ikiye katlanır bununda bir handikap faktörü olduğu düşünülür.
65
ÖZET
Sağlıklı peri-implanter yumuşak dokunun diş eti yumuşak dokusu gibi olması
için sert dokuyla desteklenmesi gerekir. Tedavi yeterli sert doku bulunması ve doğru
implant pozisyonuyla doğru ilişkidedir. Peri-implanter yumuşak dokulara sağlıklı
gingiva konturu kazandırmak için en optimal yöntem papilla rejenerasyon tekniğidir.
İnterimplant papillanın genişletilmesi ve rejenerasyonu en zor klinik
yöntemlerden biridir. Güncel tekniklerin test edilmesinde ve iyileştirilmesinde daha
fazla araştırma çabası gerekmektedir. Yayımlanmış olan bilgilerin çoğu uzun dönem
değerlendirmeden ve güvenilir klinik sonuçlardan yoksun vaka raporlarıdır.
Tedavinin dikkatle planlanması, optimal implant yerleştirilmesi, geçici protezlerin
uygun şekilde kullanılması ve yeterli cerrahi becerilerin geliştirilmesi, estetik
bölgede dental implant tedavisi sırasında göz önünde bulundurulması gereken
faktörlerdir.
66
KAYNAKLAR
1.
İlgenli T. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 5. Sınıf İmplantoloji
Ders Notları
2.
El Askary As. Soft Tissue Management in Reconstructive Esthetic
İmplant Surgery. Blackwell Munksguard 2003 Chapter 4 sayfa 60-114
3.
Palacci P. The Osteointenration Book From Carvarium To Calcaneus.
Gmblt, Berlin 2005 285-308
4.
Khoury F, hoppe A. Soft Tissue Management in Oral İmplantoloji. A
review of surgical techniques for shaping an esthetic and functional periimplant soft tissue structure. Qintessence İnternational 2000 August,
Volume 31, 483-499
5.
Sethi A. Kaus T. Practical İmplant Dentistry (Diagnostic, Surgical,
Restorative anda Tecnical Aspects of Aestetic) and Functional Harmony.
Quinstence Publishing Co. Ltd. 2005 249-279
6.
Palacci P. Esthetic İmplant Dentistry Soft and Hard Tissue Management.
Germany 2001 169-2002
7.
Scalar A.G. Surgical Techniques for Mnagement of Peri-İmplant Soft
Tisuue. İn: Soft Tissue and Esthetic Considerations in İmplant Therapy.
2003 Chapter 3, 43-74
8.
Misch C.H., Al Shammon K.F., Wong H. Creation of İnterimplant
Papillae Through a Split-finger Technique. İmplant Dentistry 2004,
Volume 13 20-26
67
ÖZGEÇMİŞ
Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinde 1985 yılında doğdu. İlköğretimini Fatih
İlköğretim okulunda tamamlayıp lise öğrenimini Göksun Anadolu Lisesinde
tamamlayıp 2002 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini kazanmıştır.
68
Download