III ÜNİTE III. ÜNİTE: ARAYIŞ YILLARI (XVII. YÜZYIL) 1. KONU: XVII. YÜZYILDA ASYA VE AVRUPA 2. KONU: XVII. YÜZYIL ISLAHATLARI 3. KONU: IV. MEHMET DÖNEMİ (1648 - 1688) TEMEL KAVRAMLAR EKBER VE ERŞED ARŞİDÜK MERKANTİLİZM ISLAHAT MÜLTEZİM MUTLAKİYET MEŞRUTİYET PARLAMENTO BÜTÇE KUTSAL İTTİFAK VAKANÜVİS 3.ÜNİTE: ARAYIŞ YILLARI (XVII.YÜZYIL) 1. KONU:XVII.YÜZ YILDA ASYA VE AVRUPA 2. KONU:XVII. YÜZYIL ISLAHATLARI 3. KONU:IV. MEHMET DÖNEMİ (1648-1688) 4. KONU:II. VİYANA KUŞATMASI VE KUTSAL İTTİFAK 92 ? 93 1 KONU XVII. YÜZYILDA ASYA VE AVRUPA HAZIRLANALIM Bir devletin içeride isyanlarla dışarıda ise düşmanlarla aynı anda mücadele etmek zorunda kalmasının o devlet açısından sakıncaları neler olabilir? 1. XVII. YÜZYILDAAVRUPA, ASYA VE OSMANLI DEVLETİ’NİN DURUMU NORVEÇ RUSYA İRLANDA İNGİLTERE HO LL AN DA DANİMARKA PRUSYA AVUSTURYA LEHİSTAN FRANSA KARADENİZ PORTE KİZ EFLAK İSVİÇRE VENEDİK SAVOLA KORSİKA OSM I DE VLE Tİ KIBRIS SİCİLYA Bağlı) ANL İTA LY A SARDİNYA İSPANYA FAS (Osmanlı Devletine KIRIM BOĞDAN MACARİSTAN N E RM GE U MA UĞ RO RL AL RATO TS KU İMPA A T L A S O K YA N U S U İSKOÇYA İSVEÇ CEZAYİR OSMANLI DEVLETİ İSVEÇ NORVEÇ RUSYA PRUSYA A K D E N İ Z DANİMARKA İSKOÇYA HOLLANDA İRLANDA İNGİLTERE GİRİT 0 200 KUTSAL ROMA GERMEN İMP. LEHİSTAN AVUSTURYA - MACARİSTAN İSVİÇRE FRANSA 400 600 km PORTEKİZ İTALYA VENEDİK SAVOLA FAS XVII. Yüzyıl Avrupa Siyasi Haritası Haritaya göre XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da siyasi ve ticari ilişki kurabileceği devletler hangileridir? a. Avrupa’nın Genel Durumu XVII. yüzyılda Avrupa devletlerinde yönetim şekli olarak kralların hâkim oldukları mutlak monarşi yönetimi görülmektedir. Özellikle İngiltere ve Fransa’da krallar iktidara engel olan unsurları ortadan kaldırarak güçlerini artırmışlardır. Coğrafi keşiflerin etkisiyle ekonomik yönden zenginleşen ve gelişen Avrupa’da İngiltere, Fransa, İspanya, Hollanda, Portekiz gibi devletler bilinmeyen yerlere gitme ve buraları kendi çıkarları için kullanma ( sömürgeleştirme) yarışına girdiler. Osmanlı’nın elindeki İpek ve Baharat Yollarına alternatif yeni ticaret yollarını hayata geçirme ve bu yollardan önemli bir ticari gelir elde etme yarışı içine girdiler. Uzak Doğu ve Hindistan bölgesi ile Atlas Okyanusu limanları bu dönemde Avrupa devletlerinin yeni gözde paylaşım bölgeleri olmuştur. Bu paylaşım rekabeti zaman zaman Avrupa devletleri arasında savaşlara neden olmuştur (Otuz Yıl Savaşları). 94 Kükeltaş Medresesi (Özbekistan) Tac Mahal (Hindistan) Uluğbey Medresesi (Özbekistan) Bibi Hanım Medresesi (Özbekistan) DÜNYANIN YEDİ HARİKASI BELLİ OLDU Dünyanın yeni yedi harikası Portekiz’in başkenti Lizbon’da ilan edildi. Yeni listeye Ürdün’deki Petra Antik Kenti, Çin Seddi, Brezilya’daki Kurtarıcı İsa Heykeli, Peru’daki Machu Picchu (Maçu Piçu) Antik Kenti, Meksika’daki Chichen Itza (Çiçen İtza) Piramidi, İtalya’nın Roma kentindeki Kolezyum ve Hindistan’daki Tac Mahal anıt mezarı girdi. Tac Mahal, aynı zamanda yeni listede Türk izlerinin bulunduğu tek eser oldu. Tac Mahal’in mimarları olan Mimar Sinan’ın talebelerinden Mehmet İsa Efendi ve Mehmet İsmail Efendi ile yapıdaki yazıları yazan Hattat Serdar Efendi eserin yapımı için Şah Cihan tarafından İstanbul’dan davet edilmişlerdi. 08.07.2007 tarihli bir gazete haberi Görsellerden ve gazete haberinden hareketle dünya kültür mirasına Türklerin katkıları hakkında neler söylenebilir? b. Asya’nın Genel Durumu XVII. yüzyılda Rusya, Asya’da güçlü bir devlet olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. Altın Orda Devleti’nin yıkılmasıyla ilerleme yolundaki en büyük engeli ortadan kalkan Rusya, Orta Asya’ya doğru yayılmayı amaçlamıştır. Altın Orda Devleti’nin dağılmasıyla bu devletin toprakları üzerinde Özbekler güçlenmiş; Hive, Buhara, Hokand gibi Özbek hanlıkları kurulmuştur. Yine bu dönemlerde Kazak Hanlığı, Kırgız, Kaşgar ve Babür Devleti özellikle Orta Asya ve Hindistan’da hem önemli bir siyasi güç olmuşlar hem de Türk kültürünün bu bölgede yaşamasına ve yayılmasına katkıda bulunmuşlardır. Gerek yapmış oldukları mimari eserler gerekse dönemlerinde yazılmış kitaplar Türk kültürünün bölgede günümüze kadar devam edecek şekilde yaşamasını sağlamıştır. Babürname Babür Hanedanının kurucusu Babür Şah’ın yazdığı otobiyografik seyahat ve hatıra kitabıdır. Babür Şah bu kitapta yaşadığı olayları, gezip gördüğü yerleri, orada yaşayan insanların gelenek ve göreneklerini akıcı bir Türkçe ile anlatmıştır. BİLGİ NOTU 95 Babürname’de Anlatılan Bir Av Sahnesi Minyatürü c. Osmanlı Devleti’nin Genel Durumu XVII. yüzyılda bütün Balkan Yarımadası dâhil olmak üzere Polonya’nın güneyinden Kafkasya’ya; Kuzey Afrika ve Habeşistan’dan Mora’ya ve Dalmaçya kıyılarına kadar olan bölge Osmanlı Devleti’nin denetimindeydi. Bu dönemde topraklarını bu kadar genişletmiş ve büyütmüş olmasına rağmen Osmanlı Devleti'nde bazı iç ve dış karışıklıklar da yaşanmaya başlamıştı. YAĞIZ, OSMANLI DEVLETİ HAKKINDA SORULAR SORUYOR IV. MURAT’IN DANIŞMANLARINDAN KOÇİ BEY CEVAP VERİYOR Yağız: XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde devlet yönetimi ve yöneticilerin durumu nasıldı? Koçi Bey: Sultan III. Murat ve III. Mehmet dönemlerinden başlayarak sadrazam ve diğer üst düzey devlet adamlarının işlerine karışanlar olmaya başladı. Padişaha sadrazam ve vezirler kötülenmeye başladı. Bazı yöneticiler de ya rüşvete aldandılar ya da yakınlarını tımar ve zeametle donattılar. Yağız: İlmiye mensuplarının durumu nasıldı? Koçi Bey: İlim yolu fena bozulmuştur. Şeyhülislamlık ve kazaskerlik gibi makamlar da hatır işlerine karışmaya başladılar. Müderrislik ve kadılık ilim ile değil verilen beş on bin akçe ile elde edilir oldu. Zulüm ve adaletsizlik yapanlar makamlarının yüceliklerine ve saygınlıklarına zarar vermiş durumdalar. Yağız: Tımar sisteminde durum nedir? Koçi Bey: Hak etmeyene haddinden fazla tımar verilmiş durumdadır. Tımardaki bu bozulma askerin de harap olmasına sebep oldu. Dirlik sahibinin toprağındaki sipahi askerleri olmayınca paralı askerle savaşa gidildi. Paralı asker hem savaşta başarılı olamadı hem de barış zamanı azgınlık etti. Epeyce zamandır taşkınlıkların ardı arkası kesilmemektedir. Yağız: Yeniçeri Ocağı ne durumdadır? Koçi Bey: Yeniçeri Ocağı’na gereğinden fazla asker alındı. Ulufeli asker fazla olduğu için masraf da ziyadedir. Masraf artınca vergi ihtiyacı da arttı. Vergi miktarı artınca reayaya zulüm ziyadeleşti, âlem harap oldu. Evvelce ev başına kırkar ellişer vergi alınırken şimdi iki yüz üç yüz akçe alınır oldu. Vergisini veremeyen reaya toprağını terk etti. Çiftini bozdu, işsiz ve eşkıya oldu. Yağız: İsyanlar ülkeyi nasıl etkiledi? Koçi Bey: Anadolu ve Rumeli’deki eşkıyalar halka zarar vermektedir. Köylere saldırılar yapıp birçok ev ve bahçeyi yakmaktalar. Bunca zamandır Acem’e (İran), Nemçe’ye (Avusturya) seferler olur. Uzun sürdüğünden katiyen fayda alınamadığı gibi hazine telef olur. Yağız: Sizce devletin durumu nasıl düzelir? Koçi Bey: Osmanlı’nın gücü asker ile, askerin ayakta durması hazine iledir. Hazinenin gelir kaynağı reayadan alınan vergilerdir. Reayanın ayakta durması adalet iledir. Şimdi âlem harap, reaya perişan, hazine eksiktir. Bunun tedbirini almak padişaha farz ola… Zuhuri DANIŞMAN, Koçibey Risalesi, s. 16 - 36 (Özetlenmiştir.) Koçi Bey’in açıklamalarından yararlanarak XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’ne ait kurumların durumu hakkında neler söylenebilir?Tartışınız. XVII. yüzyıldaki ayaklanmalarda özellikle merkezî otoritenin zayıflamasının etkileri görülmektedir. Merkezî otoritede zayıflamanın en önemli nedenlerinden biri de bu dönemde veraset sisteminde yaşanan değişimdir. I. Ahmet ile beraber uygulanmaya başlanan ekber ve erşed sistemi ile taht kavgaları engellenmek istenmiş ancak şehzadelerin sancağa çıkma usulleri ortadan kalkmıştır. Şehzadeler hayatlarını Topkapı Sarayı’nda geçirmeye başladıkları için bu yeni sistem ile hem halkı tanımıyor hem de yönetim tecrübesi edinmeden tahta çıkıyorlardı. Padişah olunca da otorite kurmakta zorlanıyorlardı. Saray kadınları ve diğer devlet adamlarının etkisinde kalan padişahın bu durumu devlet yönetiminde sıkıntı doğuruyordu. ? Ekber ve erşed sisteminin Osmanlı yönetim sistemine etkileri neler olabilir? Şehzadelerin Sancağa Çıkışını Gösteren Minyatür 2. XVII. YÜZYILDA OSMANLI - AVUSTURYA VE OSMANLI - İRAN İLİŞKİLERİ a. Osmanlı - Avusturya İlişkileri Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında Kanuni döneminde sağlanan barış ortamı 1593’te sınır ihlalleri ve vergiler yüzünden yeniden bozuldu. III. Mehmet komutasındaki Osmanlı ordusu Avusturya’ya karşı 1596’da Haçova Meydan Muharebesi’ni kazandı. 96 Haçova Meydan Muharebesi’ni gösteren minyatürü inceleyerek Osmanlı Devleti savaş düzeni hakkında neler söylenebilir? Zaferden sonra Kanije ve Estergon Kaleleri alındı.1606 yılına kadar süren savaşlar sonunda Avusturya’nın isteği ile Zitvatorok Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre: Ü Eğri, Kanije ve Estergon Kaleleri Osmanlı Devleti’ne bırakılacaktı. Ü Avusturya, Osmanlı Devleti’ne savaş tazminatı ödeyecekti. Ü Avusturya arşidükü bundan böyle Osmanlı padişahına eşit sayılacak ve kendisine cesar (imparator) denecekti. ? 1533 İstanbul Antlaşması ile Osmanlı sadrazamına eşit sayılan Avusturya arşidükünün Zitvatorok Antlaşması’yla Osmanlı padişahına eşit sayılmasını Osmanlı - Avusturya ilişkileri açısından değerlendiriniz. Avusturya ile yapılan savaşlarda başarılı olunsa bile diplomatik alanda başarılı olunamamasının nedeni, içeride Celali Ayaklanmaları dışarıda ise İran ile yapılan savaşların devam etmesidir. b.1555 Sonrası Osmanlı - İran İlişkileri Osmanlı Devleti’nin Doğu siyasetinin temelini İran ile ilişkiler oluşturur. Yavuz döneminde Safevi Devleti ile başlayan savaşlar Kanuni döneminde de devam etmiştir. Amasya Antlaşması (1555) ile barış sağlansa da ilişkiler 1577’de İran’ın saldırıları nedeniyle yeniden bozulmuştur. Osmanlı Devleti’nin bu dönemde iç ve dış meselelerle ilgilenmek zorunda kalması İran’ı savaş için yeniden cesaretlendirmiştir. 1590-Ferhat Paşa Antlaşması 1514-Çaldıran Şavaşı 1500 1550 1612-Nasuh Paşa Antlaşması 1600 1534-Bağdat’ın Fethi 1650 1700 1746-Kerden Antlaşması 1750 1800 1618-Serav Antlaşması 1555-Amasya Antlaşması 1639-Kasrışirin Antlaşması XVII. yüzyılda I. Ahmet, II. Osman ve IV. Murat dönemlerinde İran ile mücadeleler olmuştur. 16031612 yılları arasındaki savaşlar Nasuh Paşa Antlaşması (1612) ile, 1614-1618 yılları arasındaki savaşlar 1618 Serav Antlaşması ile 1635-1639 yılları arasındaki savaşlar ise Kasrışirin Antlaşması (1639) ile sona ermiştir. Osmanlı Devleti’nin İran ve Avusturya ile yaptığı savaşlar ülkede askerî yapının ve ekonomik düzenin bozulmasına neden olmuştur. 97 3. İÇ İSYANLAR XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde idari, mali, ekonomik, askerî ve sosyal alanlarda meydana gelen sıkıntılar iç çalkantılara neden olmuş, İstanbul; Anadolu ve eyaletlerde isyanlar çıkmıştır. İç İsyanların Genel Nedenleri Yönetimde Saray Adamlarının ve Valide Sultanların Etkili Olması Veraset Sistemindeki Değişikliler (Ekber-Erşed Sistemi) Rüşvet ve Adam Kayırmanın Artması Merkezî Otoritenin Zayıflaması Yeniçeri Ocağı’nın Bozulması İÇ İSYANLARIN ÇIKMASI Ekonominin Bozulması Halktan Ağır Vergiler Alınması ve Köylünün Toprağını Terk Etmesi Savaşların Uzun Sürmesi ve Masrafların Artması Tarımsal Üretimin Azalması Ordunun Bozulması Tımar Sisteminin Bozulması Tabloda verilen nedenler içerisinde hangileri Osmanlı halkının isyan etmesinde daha etkili olmuş olabilir? 98 İç isyanların genel nedenlerini aşağıdaki tabloya gruplandırarak yazınız. SİYASİ EKONOMİK ASKERÎ Osmanlı Devleti’nde XVII. yüzyıldan itibaren görülen isyanları üç grupta inceleyebiliriz. a. İstanbul Ayaklanmaları Diğer ayaklanmalarda olduğu gibi İstanbul ayaklanmalarının da temel nedeni merkezî otoritenin zayıflamasıdır. Çocuk yaşta ve deneyimsiz şehzadelerin tahta çıkması, merkez yönetiminde valide sultanların ve onlara yakın saray yöneticilerinin etkin olmaları yönetimde otorite zayıflığına yol açmaktaydı. İstanbul isyanlarını çıkaranlar daha çok yeniçeriler ve sipahilerdir. Yeniçeri ve kapıkulu sipahilerinin isyan etmelerinin nedeni ise maaşlarının düşük ayarlı paralarla verilmesi ya da zamanında ödenmemesidir. Cülus bahşişi almak için kapıkulu askerlerinin sık sık padişah değişikliği istemeleri, Kapıkulu Ocağı’na usulsüz ve gereğinden fazla asker alınması, bazı devlet adamları tarafından yeniçerilerin kışkırtılması gibi etkenler isyanlara neden olmuştur. Halktan da katılımların olduğu ayaklanmalara zaman zaman ulemanın da destek verdiği görülmektedir. İstanbul isyanlarının en önemlileri III. Murat, II. İstanbul ayaklanmalarının halk üzerinOsman, IV. Murat ve IV. Mehmet dönemlerinde deki etkileri neler olabilir? yaşanmıştır. ? YENİÇERİNİN HÂLİ Yeniçeri taifesi karmakarışık oldu. İhtiyar ve işten güçten kalmış olandan başkasının emekliliği kanuna aykırı iken şimdi genç ve vücudu kuvvetli olanlardan on binden fazla korucu ve emekli meydana çıktı. Devlet hazinesi bu suretle zarara uğradı. Çavuşlar evvelce üç kişi iken, şimdi kırk-elli kadar çavuş ortaya çıktı. Mumcular grubu yüzden fazla oldular ve her biri bir oda istemeye başladı. Bunlara yer olsun diye her sene bir iki grup olup güngörmüş ve ocak durumundan haberi olan alaylar ve taburlar bozup kaleler fetheden kethüdaları emekli ettiler. Sonunda dünyalıklar için kimi görevden alınıp, kimi atanıp, birçok layık olanları emekli edip, yerine layık olmayanları getirip içlerinde değişiklik eksik olmaz oldu. Birini yayabaşı veyahut bölükbaşı ettiklerinde biner ve ikişer bin kuruşlarını alıp suçu sabit olmayan birçok emektar iş görmüş adamları sebepsiz yere emekli edip durumları bilmez, zaman görmemiş, âlemin acısını, tatlısını çekmemiş, nice acemileri yerlerine getirip ocağı harap ettiler. Her zümreye, adı geçen tarihten beri milleti ve mezhebi bilinmeyen diğer çeşitli kimseler katıldı. Usul ve kurallar bozuldu. Kanun ve kural kalktı. Bu nedenle kötülük, kavga, fitne ve fesat âlemden eksik olmayıp düzen bozuldu. Zuhuri DANIŞMAN, Koçibey Risalesi, s. 31 (Sadeleştirilmiştir.) Yukarıdaki metinden hareketle Yeniçeri Ocağı’ndaki bozulmaların nedeni olarak neler söylenebilir? 99 III. Murat döneminde kapıkulu askerleri ve yeniçeriler ayaklandılar. Maaşlarının ayarı düşük paradan verileceğini öğrenen isyancılar defterdarın öldürülmesini istediler. İstekleri kabul edilen yeniçerilerin isyanı sona erdi (1592). II. Osman 1621 yılındaki Hotin Savaşı’nda disiplinsiz davranışlar sergileyen Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmak istedi. Yeniçeriler padişahın bu düşüncesini öğrenince ayaklandılar ve padişahı öldürdüler (1622). İstanbul’daki ayaklanmalar IV. Murat döneminde de devam etti. Çok küçük yaşta tahta geçen padişaha gözdağı vermek isteyen yeniçeriler ve kapıkulu sipahileri, cülus bahşişi alamadıklarını bahane ederek ayaklandılar (1622). Padişahın isyancılara istediklerini vermesiyle isyan sona erdi. Ancak IV. Murat, daha sonra isyancıların elebaşlarını etkisiz hâle getirdi ve isyanları bastırdı. 1648’de IV. Mehmet’in tahta çıkışında kapıkulu askerleri, ayarı düşük aylık verilmesiyle tekrar isyan ettiler.1656’daki isyanda ise idamlarını istedikleri bazı yöneticilerin isimlerini liste hâlinde padişaha verdiler. Listedeki isimlerin idamıyla sonuçlanan bu ayaklanmaya Vaka-i Vakvakiye (Çınar Vakası) denildi. İstanbul isyanları sonunda güçlerini artıran yeniçeriler,başkentte asayiş ve güven ortamının bozulmasına ve devlet otoritesinin sarsılmasına neden oldular. b. Celali Ayaklanmaları Yavuz Sultan Selim döneminde Tokat civarında Bozoklu Celal adında bir sipahinin çıkardığı isyan daha sonra Anadolu’daki isyanların genel adı olmuştur. Bu isyanların temel nedeni ekonominin bozulmasıdır. İran ve Avusturya ile yapılan savaşları kazanmak amacıyla aşırı harcama yapan devlet, masraflarını karşılayamayınca halktan ağır vergiler almaya başladı. Artan vergiler yanında iltizam sisteminin yaygınlaştırılması, yerel yöneticilerin kanunlara aykırı vergi toplaması ve adaletsiz yönetimleri de isyanların diğer nedenleridir. Bu durum halkın devlete olan güvenini sarsmış ve çeşitli bölgelerde isyanlar çıkmıştır. Karayazıcı, Canbolatoğlu, Tavil Ahmet, Deli Hasan ve Kalenderoğlu gibi kişilerin elebaşılığını yaptıkları Celali ? Osmanlı Devleti’nin Celali ayaklanmalarının olduğu dönemde İran ve Avusturya ile savaşıyor olmasının etkileri nelerdir? isyanlarını devlet sert tedbirler alarak bastırabilmiştir. İsyanlarının sonucunda Anadolu’da güven ve huzur ortamı kalmazken binlerce insan hayatını kaybetti. Zengin topraklar yakılıp yıkılırken üretim azaldı. Vergileri düzenli toplayamayan Osmanlı ekonomisi gelir kaybetti ve zayıfladı. Bu isyanlarla uğraşmak Avusturya ve İran ile yapılan savaşlarda devleti zor duruma düşürdü. c. Eyalet Ayaklanmaları XVII. yüzyılda merkezî otoritenin zayıflaması sonucunda merkezden uzakta olan eyaletlerde (Eflâk, Boğdan, Erdel, Halep, Yemen, Bağdat, Kırım) isyanlar çıkmıştır. Bazen yerel yöneticiler (Lübnan valisi Fahrettin , Erzurum valisi Abaza Mehmet Paşa ve Sivas valisi Vardar Ali Paşa gibi) bazen de yönetimden şikâyeti olanlar isyanlar çıkarmıştır. Eyalet isyanları, devleti Celali ve İstanbul Ayaklanmaları kadar uğraştırmasa da zorlukla bastırılmıştır. Devlet isyancılara karşı tavizler vermek zorunda kalmıştır. 100 III. MURAT Babası : II. Selim Annesi : Afife Nur Banu Sultan Doğumu : 1546 Vefatı : 1595 Saltanatı: 1574 - 1595 III.Murat, Arapça ve Farsçayı çok iyi derecede öğrenmişti. Babasının 1558 yılında, Manisa sancak beyliğinden Karaman valiliğine atanması üzerine, dedesi Kanuni Sultan Süleyman tarafından Alaşehir sancakbeyliğine atandı. Babası II. Selim, padişah olduktan sonra ise Manisa sancakbeyliğine atandı. Şehzadeliği sırasında bulunduğu Manisa'da devrin en değerli ulemâsından dersler aldı. Osmanlı padişahları içinde en âlim padişahlardan biridir. Babasının vefatı üzerine Manisa'dan İstanbul'a gelerek, 22 Aralık 1574 tarihinde tahta geçti. Ancak o da babası gibi devlet işlerine fazla karışmadı. Bürokrasi ve hükûmet işleri daha çok Sokullu Mehmet Paşa tarafından idare edildi. Bunda Sokullu'nun tecrübe ve yeteneği ile III. Murat'ın idare tarzı büyük rol oynamıştır. III. Murat, saltanatı boyunca İstanbul'dan hiç çıkmadı ve valide sultanların etkisinde kaldı. Daha sonraki yıllarda Osmanlı Devleti'nin bir devrini etkileyecek olan valide sultanların yönetimdeki etkisi onun devrinde başladı. 29 yaşında çıktığı tahtta yirmi yıl kalan III. Murat,16 Ocak 1595 tarihinde felç geçirdi ve vefat etti. Ayasofya Camisi'nin avlusuna defnedildi. www.ttk.gov.tr Seçmeli Tarih Sınıfta 3 gruba ayrılınız. Her bir grup İstanbul, Celali ve Eyalet isyanlarına değinen Osmanlı tarihinin ana kaynakları olan layihaları inceleyerek merkez - çevre ilişkisini konu alan rapor ve şikâyet dilekçesi gibi metinleri aşağıdaki bölüme yazınız. Seçmeli Tarih Celali İsyanlarını Hacivat - Karagöz orta oyununda yöneten - yönetilen ilişkileri kapsamında canlandırınız. Birinci perdesi verilmiş olan oyunu devam ettiriniz. Canlandırmada Hacivat - Karagöz orta oyununun diğer karakterlerini de kullanınız. HACİVAT - KARAGÖZ HACİVAT KARAGÖZ HACİVAT KARAGÖZ HACİVAT KARAGÖZ :Yar bana bir eğlence medet! Hay Hak ! Perde kurduk , ışık yaktık gerçeğin aynasıdır bu perde. Sayılmaya martaval.. KARAGÖZ :Bu perde başka perde … Gölge oyunu perdesi Karagöz’ü sevenlere İşte Karagöz Perdesi HACİVAT : Karagözüm, iki gözüm, gel şöyle bir bakalım bu ahali niye toplanmış… KARAGÖZ : Balık hali niye mi kurtlanmış? HACİVAT : Ahali dedim Ahali… KARAGÖZ : Ne olmuş ne olmuş? HACİVAT : Anadolu’da isyan çıkmış iki gözüm. KARAGÖZ : Ana baba insanlıktan mı çıkmış? HACİVAT : Anadolu’da Celaliler devlete vergi vermeyiz demişler. KARAGÖZ : vıyyyyyy… Fukaraların parası mı var ki vergi vere? Bu padişah da biraz insaf ede… HACİVAT : Padişah da var mı ki insaf etsin iki gözüm? Hazine tam takır… : Eyvahhhhhhhhhhhhh!!!! Tam takır kuru bakır. Koskoca padişah ocak mı bırakır Hacı Cavcav... : Onlar da versin vergisini iki gözüm.Ne diye isyan ediyorlar ki padişahımız efendimize. Şeriata karşı boynumuz kıldan ince.. : Koyunumuz kıldan keçe mi ? Koyun mu kaldı Hacı Cavcav… : Eyyyy Hak, tamam vergi vermek gerek, ama biraz da düşünmek gerek, ahalide yoksa mangır... : Ne bağırıyorsun bangır bangır? 101 4. AVRUPA’NIN GELİŞİMİNE SEYİRCİ KALAN OSMANLI Günümüz Avrupa’sının siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal temelleri, XV. yüzyıldan başlayarak atılmaya başlanmıştır. İnsan hakları ve demokratikleşme çabaları, özellikle İngiltere ve Fransa’nın başını çektiği devletler arasında adeta bir yarış başlatmıştır. Rönesans ve Reform hareketleri Avrupa devletlerinde köklü değişikliklere yol açmaya başlamıştır. Özgür düşünce ve bilim alanındaki çalışmalar devletlerin gelişmelerine katkı sağlarken bir yandan da aralarında bir yarışın oluşmasına zemin hazırlamıştır. İpek ve Baharat Yolu Osmanlı’nın eline geçmişti yeni ticaret yolları bulmak bizim için şart olmuştu. Denizcilik alanındaki gelişmeler ve gelişen pusula ile yeni yerlere gidebildik. Bulduğumuz yeni yerlerin kaynaklarını ele geçirdik. Şimdi rakiplerimize karşı limanlarımızı korumak için savaşmalıyız. İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth Ekonomimizi güçlendirmek için yeni yerlere gitmeliydik ve bunu başardık. Gittiğimiz yerlerdeki ürünleri Avrupa’ya taşıyıp gelirlerimizi artırdık. Amerika, Hindistan ve Uzak Doğu’daki bölgeleri ele geçirmek için aynı bizim gibi düşünen İngiltere, Hollanda ve İspanya ile savaşmamız gerekir. Fransa Kralı XIV. Loui(Lui) İngltere ile Fransa arasındaki rekabetin temel nedeni nelerdir? Avrupa devletleri arasında bu dönemdeki en büyük rekabet, coğrafi keşiflerle başlayan sömürge elde etme mücadelesidir. İngiltere, Fransa, İspanya, Hollanda, Portekiz gibi ülkeler yeni ticaret yolları bulabilmek için Afrika, Uzak Doğu, Hindistan, Amerika, Avustralya gibi bölgelere hâkim olma amacındaydılar. Ortak çıkar noktaları olduğu için Atlas Okyanusu ve Hint Okyanusu kıyılarında limanlar için savaşlar yapmışlardır. Osmanlı Devleti’nin elindeki İpek ve Baharat Yolları’ndan umudunu kesen Avrupa devletleri, alternatif yeni yollar bulmak için uğraşıyordu. Avrupa devletlerinin bu yeni açılım çalışmaları karşısında Osmanlı Devleti etkisiz kalmıştı. Devlet, iç çalkantılar ve dış savaşlar nedeniyle yeni gelişmelerle ilgilenemiyor ve gelişmelerde aktif rol alamıyordu. Bu ilgisizlik Osmanlı Devleti ekonomisini çok olumsuz etkileyecektir. a. Coğrafi Keşiflerin Osmanlı Devleti’ne Etkileri GRÖNLAND NORVEÇ İSVEÇ SİBİRYA RUSYA A S Y A AVRUPA FRANSA MACARİSTAN PORTEKİZ İSPANYA Lizbon Palos Cadice Kaskar Pekin ÇİN OSMANLI DEVLETİ Hürmüz A HİNDİSTAN NYA İNGİLTERE JAPO KUZEY AMERİKA B Ü Y Ü K O K YA N U S T Arabistan L B A Ü Kalikut S Y AFRİKA Ü O K N A dag A Y H İ N T O K YA N U S U N U Ma K ask Y ar K O GÜNEY AMERİKA S U Ümit Burnu AVUSTRALYA U S Osmanlı Devleti Yeni Ticari Yollar Baharat Yolu İpek Yolu Coğrafi Keşifler Sonrası Ticaret Yollarının Değişim Haritası Coğrafi keşifler sonrası ticaret yollarının değişmesinin Osmanlı Devleti’ne etkileri neler olabilir? 102 Avrupa’yı ekonomik ve kültürel yönden geliştiren coğrafi keşifler, Osmanlı Devleti’ni olumsuz yönde etkilemiştir. İpek ve Baharat Yollarının önemini kaybetmesi üzerine Akdeniz limanlarından elde edilen gelir azalmıştır. Coğrafi keşifler sonucu Avrupa’ya bol miktarda altın ve gümüş girmesi ve bunların Osmanlı pazarlarında kullanılmaya başlanmasıyla Osmanlı ekonomisi büyük zarar görmüştür. Piyasada pahalılık ve enflasyon yaşanmıştır. b. Avrupa’ya Tavizler Verilmesi Coğrafi keşiflerle başlayan süreçte özellikle İngiltere, Fransa, Portekiz, İspanya ve Hollanda denizcilik alanında önemli gelişmeler katetmiştir. Keşiflerle beraber gelen ekonomik zenginlik deniz ticaretinin gelişmesine, gelişen deniz ticareti de Avrupalı devletlerin ekonomik anlamda daha da güçlenmesine neden olmuştur. İngiltere ve Fransa’nın denizlerde giderek güçlenmesi ve ekonomik piyasayı ele geçirmesi Osmanlı Devleti’ni bu devletlere karşı yeni ortaklar aramaya yöneltti. Deniz ticaretini canlı tutmak ve ekonomik kayba uğramamak isteyen Osmanlı Devleti, Hollanda ile ticari ayrıcalıklar içeren bir antlaşma imzalamıştır. Gümrük vergilerinin düşürülmesi ile ticarette serbestlik içeren bu kapitülasyonlar sonunda vergi gelirlerinde kayıplar oldu. Piyasaya ucuz Avrupa malları hâkim oldu. Avrupa mallarının Osmanlı coğrafyasında yaygınlaşması Osmanlı üreticisine büyük bir darbe indirdi. Avrupalı devletler, teknolojik anlamda yeni atılımlar yapıp coğrafi keşifler sayesinde yeni ekonomik kaynaklar bularak yeni ekonomik modeller belirlerken Osmanlı Devleti bu gelişmelere ayak uyduramamıştır. Teknolojide geri kalan Osmanlı Devleti yapılan deniz savaşlarında yenilgiler almaya başlamış ve denizlerdeki etkinliğini yitirmiştir. ? Osmanlı Devleti’nin Avrupalı devletlerle rekabet edememesinin sonuçları neler olmuştur? c. Yeni Ekonomik Model: Merkantilizm Coğrafi keşifler sonrası XVII. yüzyıl Avrupa’sında yeni bir ekonomik anlayış baş göstermiştir. Gelirlerini daha çok artırabilmek için Avrupalı devletlerin geliştirdiği merkantilizme göre bir ülke ne kadar çok madene ve paraya sahipse o kadar zengin sayılıyordu. Zengin devlet statüsünde yer almak isteyen Avrupalı devletler iç ve dış ticarete önem verdiler. Yeni yollar bulma ve yeni sömürgeler sayesinde ham madde ve pazar sahibi olma isteğinin altında yatan etken de budur. Bir diğer etken ise gelir düzeyini ve tüketim isteğini artırmaktır. Avrupa’daki bu yeni ekonomik modelle amaç, uluslararası piyasada daha etkin olmaktı. Osmanlı Devleti’nin ekonomi anlayışındaki amaç ise iç piyasada halkın ihtiyaçlarını olabildiğince çok karşılayabilmekti. Avrupa bu ekonomik modelle gelirlerini yeni teknolojik gelişmeleri kullanarak tarım, ticaret ve sanayide artırmaya çalışırken Osmanlı Devleti bu yöntemi uygulamamıştır. Osmanlı Devleti gelirini artırma yolu olarak fetihlerle elde edilen topraklardan gelecek vergileri tercih ediyordu. Avrupa devletleri bu yeni model çerçevesinde gelirlerini artırıcı tedbirler alıp değişik yollar bulurken Osmanlı Devleti bu modele ayak uyduramamıştır. Yeni ekonomik kaynaklar bulup gelir artırıcı tedbirler almak bir yana Avrupalı devletlerin mallarının kapitülasyonlar sonucunda ülkeye ucuz yollu girip piyasaya hâkim olmasına dahi engel olamamıştır. Avrupalı devletler bu yolla hem Osmanlı’nın gelişmesini engellemiş hem de yeni ekonomik modele uygun biçimde gelir düzeyi olarak zengin ülke konumuna ulaşmışlardır. OSMANLI’DA MERKANTİLİZMİN ETKİSİ Osmanlı yöneticileri iç ve dış ticarette kentlerin ihtiyacını karşılayabilmek ve gümrük gelirleri elde etmek amacıyla ithalatı destekliyorlardı. Avrupa’daki merkantilist anlayışa göre de ihracatı artırmak ulusal serveti ve işsizliği azaltmaya bir araçtı. Osmanlı Devleti ilk dönemlerinden itibaren Avrupalı devletlere ticareti özendirici bazı ayrıcalıklar vermiştir. Coğrafi keşifler sonunda ticaret yollarının değişmesi ile gelir kaybeden Osmanlı Devleti hem Avrupa’da siyasi destek bulmak hem de azalan gümrük vergilerini artırmak için Avrupalı tüccarlara yeni ayrıcalıklar vermiştir. XVII. ve XVIII. yüzyılda kapitülasyonlarla tanınan haklar genişletildi. Bu dönemde Osmanlı’nın siyasi gücünün azalmasıyla Avrupalı devletler, tüccarlarının ayrıcalıklarını artırma yoluna gitti. Gümrük vergilerini yerli tüccardan az ödeyen Avrupalı tüccarlar, ayrıca kendi ticari mahkemesini kurma hakkını da elde etti. Osmanlı ülkesi içinde Avrupalı tüccar ile yerli tüccar rekabeti oluştu. Pek çok konuda Avrupalı tüccar daha avantajlı idi. Prof. Dr. Şevket PAMUK,100 Soruda Osmanlı - Türkiye İktisat Tarihi, s.146 - 147 (Özetlenmiştir.) Yukarıdaki metni dikkate alarak merkantilizmi Avrupalı ve Osmanlı tüccarlar açısından değerlendiriniz. 103 2 KONU XVII. YÜZYIL ISLAHATLARI HAZIRLANALIM Devlet adamlarını ülkede ıslahatlar ve köklü değişiklikler yapmaya zorlayan etkenler neler olabilir? KÂTİP ÇELEBİ’NİN TEŞHİSİ İnsan yaşamı ile devlet yapısı birbirine benzer. Çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık... Kişi nasıl bu evrelerden geçiyorsa devletler de aynı akıbeti yaşar. Nasıl ki tabipler her yaşa uygun ilaçlar ve perhizler uyguluyorsa devletin tabipleri de (yöneticiler) devletlerin yaşını fark edip ona göre reçete yazmalıdır. Kişi tabibin bilgisi ile ilaç ve perhiKâtip Çelebi zine uygun davranarak yaşamını uzatabildiği gibi devlet de bilgili ve deneyimli yöneticilerin elinde ömrünü uzatabilir. Hastaya bakan tabibin bilgili olması yetmez. Hastaya sözünü dinletmesi acı olsa bile ilaca devam etmesi gerekir. Toplumdaki hastalıklar için de yöneticilerin kesin ve süratli müdahalesi gerekmektedir. Türkiye Tarihi 3, Osmanlı Devleti 1600-1918, Düsturul Amel Fi Islahil Halel kitabından derlenen Metin KUNT’un makalesi Kâtip Çelebi’ye göre yöneticilerin devletlerin ömrünü uzatabilmesi için yapması gerekenler nelerdir? XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yaşanan isyanlar, devlet kurumlarındaki bozulmalar, savaşlarda hedeflenen başarının kazanılamaması devletin eski gücünde olmadığının göstergeleriydi. Gerek bu aksaklıkları gidermek gerekse devlete eski güçlü dönemlerini yaşatabilmek için II. Osman, IV. Murat ve IV. Mehmet gibi padişahlar; Tarhuncu Ahmet Paşa ve Köprülüler gibi sadrazamlar bazı düzenlemeler yaptılar. Islahat: İçinde bulunulan kötü durumu daha iyi duruma getirebilmek için yapılan değişiklik, düzeltme ve iyileştirmelerdir. BİLGİ NOTU 1. II. OSMAN (GENÇ OSMAN) DÖNEMİ VE ISLAHATLARI Islahat hareketlerine girişen ilk padişah II. Osman’dır. Ona göre devletin içinde bulunduğu karışık durumun sebebi adam kayırmalar, rüşvet ve kötü yönetimdi. Bu amaçla padişah yetkisini ve otoritesini artırmayı amaçlamıştır. Şeyhülislam ve ilmiye sınıfının yetkilerini sınırlandırmış, ilk kez saray dışından evlenerek değişik bir yol izlemiştir. Başkenti İstanbul’dan Anadolu’ya taşımayı dahi düşünmüştür. 104 II. OSMAN Babası Annesi : I. Ahmet :Mahfiruz Haseki Sultan Doğumu : 1604 Vefatı : 1622 Saltanatı : 1618 - 1622 II. Osman, on dört yaşında iken amcası Sultan I. Mustafa’nın tahttan indirilmesi üzerine Osmanlı tahtına oturdu. Annesi, onun yetişmesi için çok titiz davrandı. Çok iyi bir tahsil ve terbiye gördü. Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve İtalyanca öğrendi. II. Osman zeki, çevik, cesur, atılgan ve gözüpek bir padişahtı. Tahta çıkar çıkmaz devlet erkânı içindeki üst düzey yetkilileri değiştiren müderris ve kadıların atanma yetkilerini şeyhülislamın elinden aldı. Planlarını uygulayabilecek bir sadrazam bulamadı. Islahat ve planlarını gerçekleştiremeden genç yaşında tahttan indirildi ve Yedikule zindanlarında öldürüldü. www.ttk.gov.tr II. Osman, daha önceki hükümdarların geleneklerine uyarak Lehistan üzerine yapılan sefere bizzat katıldı. Bu sefere çıkma amaçlarından birisi asker üzerindeki otoritesini hissettirme düşüncesiydi. Padişahın bizzat katıldığı bu seferde Hotin Kalesi kuşatıldı ama alınamadı (1621). Kale kuşatılması sırasında yeniçerilerin isteksizliğini gören padişah Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmayı düşünmüştür. Padişahın bizzat sefere katılması sorunun kaynağını görmesi açısından da çok önemlidir. Ancak padişah bu köklü ıslahat düşüncesini gerçekleştiremeden yeniçeriler tarafından öldürülmüştür. 2. IV. MURAT DÖNEMİ (SİYASİ OLAYLAR - ISLAHATLAR) II. Osman’ın 1622’de yeniçeriler tarafından öldürülmesinden sonra, kısa bir süre I. Mustafa padişah olmuştur.1623’te I. Mustafa da tahttan indirilmiş ve tahta IV. Murat çıkarılmıştır. IV. Murat tahta çıktığında çocuk yaşta idi. Bu nedenle yönetim gücünü annesi Kösem Sultan ile Sadrazam Ali Paşa kullanmışlardır. Ancak zamanla IV. Murat olgunluk çağına gelince saray kadınları ve saray ağalarının etkisinden kurtulmuş ve devlet yönetimine egemen olmuştur. IV. Murat, devletin kötüye gidişinin nedenleri ve bu kötü gidişin durdurulması için alınabilecek tedbirlere ilişkin devletin ileri gelenlerine raporlar hazırlattı. Bu raporlardan özellikle Koçi Bey ve Kâtip Çelebi’nin raporları önemlidir. Koçi Bey hazırladığı raporunda devletin Kanuni Sultan Süleyman’ dan sonra yaşadığı sıkıntıları, kurumların nasıl bozulduğunu detaylıca ortaya koymuş ve çözüm önerilerini sunmuştur. IV. Murat da bu raporlar doğrultusunda ıslahat çalışmalarına başlamıştır. TÜTÜN VE KAHVEHANE YASAĞI 2 Eylül 1633 yılındaki büyük yangından sonra İstanbul’da bir kahvehane… Hasan: Allahım! Nasıl büyük bir yangındı. Bütün şehir yanıyordu az kalsın. Mehmet: Padişah da yangını söndürmek için çabalamış derler. Hasan: Bırak padişahı bütün İstanbul gelse söndüremezdi o yangını. Bekir: Neden çıktığı bulunamadı mı hâlâ? Hasan: Tütün içenler çıkarmış derler ama Allah bilir. Mehmet: Eğer tütün içenlerden dolayı çıktı ise padişah bu tütünü yasak eder. Etsin de kardeşim! Bak bir kendini bilmezin ateşi nelere sebep oldu. Bekir: Niye ki? Yangının tütünle ne ilgisi var? Halka bundan sebep niye yasak konsun? Mehmet: İyi de keyfi abartanlar var. Olay çıkartıp zarar veriyorlar. Bekir: O zaman onları bul cezalandır. Mehmet: Nasıl bulursun o kadar insan arasında. Yeniçeri de var bunların içinde. Bu sırada… Tellal: Padişahımızın emridir. Bundan böyle tütün içmek yasaktır. Kahvehaneler de kapatılacaktır. Emre uymayanlar cezalandırılacaktır. Yukarıdaki metinden hareketle IV. Murat’ın tütün içilmesini yasaklaması ve kahvehaneleri kapatması uygulamasının gerekçeleri neler olabilir? 105 IV. MURAT Babası Annesi : I. Ahmet : Mahpeyker Kösem Sultan Doğumu : 1612 Vefatı : 1640 Saltanatı : 1623 - 1640 Osmanlı sultanlarının en kudretlilerinden biri olarak tarihe geçti. Son derece zeki, gözüpek, cesur, kuvvetli ve enerjik bir insandı. IV. Murat, çok iyi cirit ve ok atardı. Bu gücünü katıldığı savaşlarda da gösterirdi. Din büyüklerine hürmet eder, Şeyhülislam Yahya Efendi’ye Baba diye hitap ederdi. Arapçayı ve Batı dillerini çok iyi bilirdi. İlmi ve ilim adamlarını çok sever, fırsat buldukça ilim meclislerine gider, onları yeni çalışmalar yapmaları için teşvik ederdi. Şiire de merakı vardı. Muradi mahlasıyla şiirler yazardı. IV. Murat döneminin önemli olaylarından biri de Hezarfen Ahmet Çelebi’nin kanat takarak Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçmasıydı. IV. Murat döneminde yapılan mimari eserler arasında Revan Köşkü, Bağdat Köşkü, Niğde Bedesteni, Üsküdar Çinili Camisi ve Külliyesi, Bayram Paşa Sıbyan Mektebi çeşmesi, külliyesi ve medresesi, Konya Şerafettin Camisi bulunmaktadır. IV. Murat, çevresinde olup bitenleri dikkatle takip eder inisiyatifini kullanmakta asla tereddüt etmezdi. Memleket meselelerini yakından takip edip çözümler üretmeye çalıştı. Tekrar devlet hâkimiyetini kurdu. İran seferinden döndükten sonra rahatsızlanarak vefat etti. www.ttk.gov.tr İktidara tek başına sahip olan IV. Murat, ıslahatlara başta annesi olmak üzere yönetimine etki eden kişileri engelleyerek başlamıştır. Yeniçeriler içerisinde zorbaları ortadan kaldırmış ve gereğinden fazla olan yeniçeri sayısını azaltmıştır. Böylece hem gücünü artırmış hem de askeri itaat altına almıştır. Maliyeyi yeniden düzeltmiş Koçi Bey’in raporu doğrultusunda hak etmeyenlerden dirliklerini geri almıştır. Dirlikleri layık olanlara vermiş ve otoriter bir güç ile İstanbul’un güvenliğini sağlamıştır. İsyanlara teşvik edici konuşmaların yapıldığı merkezler hâline gelen kahvehanelerde içki içme tütün kullanma ile birlikte sokağa çıkma yasaklarını uygulamıştır. Anadolu ve eyaletlerdeki isyanları bastırmıştır. Yaptığı bütün bu yaptırım ve ıslahatların amacı devlet otoritesini güçlendirmektir. IV. Murat dönemi siyasi olayları içerisinde Lehistan, Venedik ve İran ile yapılmış mücadeleler görülmektedir. Lehistan’ın vergilerini zamanında vermemesi, Venedik’in ise Dalmaçya kıyılarında isyan çıkarması nedenleriyle sefer hazırlıkları yapıldıysa da her iki tarafın barış talepleri üzerine savaş olmadan barış antlaşmaları imzalanmıştır. İran ise Osmanlı-Avusturya savaşlarını ve iç isyanları fırsat bilerek sık sık Osmanlı topraklarına saldırmaya devam ediyordu. Bu nedenle IV. Murat, İran üzerine biri 1635 diğeri ise 1638’de olmak üzere iki sefer düzenledi. Yapılan seferler sonunda Revan ve Bağdat alındı. IV. Murat Bağdat Fatihi olarak anıldı. İran’ın isteği üzerine 1639’da Kasrışirin Antlaşması imzalandı. Buna göre: Ü Bağdat Osmanlı’ya, Revan ve Azerbaycan İran’a bırakıldı. Ü Zağros Dağları iki ülke arasında sınır oldu. Önemi:Kasrışirin Antlaşması bugün de geçerli olan Türkiye - İran sınırını büyük ölçüde belirlemiştir. Kırım Hanlığı Akkerman Azak Denizi H Bahçesaray Kili A Z A R K A R A D E N İ Z İstanbul E G E Bursa Kars Trabzon Sivas Ankara D E N İ Z İ İzmir Kayseri Diyarbakır Antalya Konya D Batum Antakya E Azerbaycan Bakü Revan Karabağ Van Musul FİLİ STİN A K D E N İ Z 400 600 İ İRAN Bağdat A R A B İ S T A N 200 Z Kasrişirin Kahire 0 İ Tebriz Kıbrıs SURİYE N Basra Körfezi Osmanlı Devleti Km Kasrışirin Antlaşması Sonrası Osmanlı’nın Doğu Sınırı § Tımar Sisteminin Bozulması Devlete ekonomik, siyasi ve askerî anlamda önemli katkılar sağlayan tımar sisteminde XVII. yüzyıl ile beraber bozulmalar yaşanmaya başladı. Tımarların hak eden kişilere değil de rüşvet karşılığında başkalarına verilmesi sistemin bozulmasında temel etkendir. Merkezî otoritenin zayıfladığı bu dönemde tımar dağıtımındaki adaletsizlikler birçok tımar sahibinin dirliğini kaybetmesine neden oldu. Tımarlarını kaybeden pek çok dirlik sahibi ayaklanmalar çıkarmış ve Celali ayaklanmalarına sebep olmuştur. Tımar sisteminin uygulanamaz hâle gelmesi üretimi azaltmıştır. Azalan üretim nedeniyle devlet, halktan yeterince vergi toplayamamıştır. Halka ağır vergiler koymak zorunda kalmıştır. Devletin koyduğu ağır vergileri karşılayamayan köylüler topraklarını terk ederek göç etmiştir. Böylece ekonomik anlamda önemli bir kaynağını kaybeden devlet ayrıca işsizlik ve göç gibi yeni bir sosyal problemle karşı karşıya kalmıştır. 106 Toprağını terk eden köylüler şehirlere göç etmiştir. Şehirlerde iş imkânları konusunda sorunlar yaşanmaya başlamıştır. İş bulamayanlar eşkıyalık faaliyetlerinde bulunduklarından şehirlerde asayiş problemleri de artmıştır. Tımar sisteminin bozulması askerî teşkilatta da bozulmalara neden olmuştur. Sistem sayesinde hazineden para çıkmadan hazır bir ordu kuruluyordu. Sipahi sisteminin bozulmasıyla devlet, ücretli asker almak zorunda kaldı. Sekban adındaki bu ücretli askerler savaş zamanı asker, barış zamanı işsizdi. İşsiz kaldıkları dönemde de halktan haraç alıyorlardı. Tımar sistemi sayesinde ülkenin en uç bölgelerine dahi devlet otoritesi ulaştırılıyorken tımar sisteminin bozulmasıyla bu asayiş ve otorite ortamı da yok oldu. Tımar sisteminin bozulmasının sonuçlarını aşağıdaki tabloya yazınız. SİYASİ EKONOMİK ASKERÎ SOSYAL § İltizam ve Mukataa Fatih Sultan Mehmet döneminde tımar dışında kalan bölgelerin vergilerini toplamak için getirilen bir düzendir. Bir bölgenin kanunla belirlenmiş vergisini toplayıp hazineye yatırma işidir.İhale ile belirlenen sistemde vergi kaynağı araziye mukataa, ihale sistemine iltizam, bu işi yapan kişilere de mültezim denirdi. Mültezimler iltizam aldıkları bölgenin İltizam sisteminin devlet ve vatandaş açısından vergilerini devlete peşin öder sonra da gidip o yararları ve zararları nelerdir? bölgedeki vergileri kendisi toplardı. Devlet böylece nakit sıkıntısını giderirdi. Ancak bu uygulama mültezimi iltizam aldığı bölgenin yöneticisi konumuna getirmişti. Verdiği miktarın kat kat fazlasını halktan almaya çalışan mültezimlerin baskıları nedeniyle halk ağır vergileri ödeyemediği için toprağını terk etmek zorunda kalmıştı. Bu da üretimin düşmesine neden olmuştu. ? 3. XVII. YÜZYILDAAVRUPA’DA SİYASİ DURUM Rönesans ve Reform hareketleri ile modernleşme yolunda önemli mesafeler kateden Avrupalı devletler XVII. yüzyıldan itibaren merkezî otoritelerini artırarak daha da güçlenmişlerdir. Coğrafi keşiflerle zenginleşen Aydınlanma Çağı ve yeni bilimsel gelişmelerle ilerleyen Avrupa devletleri arasında din merkezli savaşlar yaşanmıştır. § Otuz Yıl Savaşları (1618 - 1648): Kutsal Roma - Germen (Alman) İmparatoru II. Ferdinand protestanlığı ortadan kaldırmak için İspanya ile birlik olup diğer Avrupa devletlerine savaş açtı. Fransa, İsveç, Danimarka, Hollanda ve Protestan Alman prenslikleri ile yapılan savaşları Kutsal Roma - Germen İmparatorluğu kaybetti. Savaşın sonunda imzalanan Vestfalya Antlaşması ile Avrupa halkına mezhep seçme özgürlüğü verildi. Kutsal Roma - Germen İmparatorluğu savaş sonunda dağılırken İspanya güç kaybetmiştir. Fransa, Otuz Yıl Savaşları’ndan galip ayrılmış ve Kutsal Roma - Germen İmparatorluğu’ndan toprak alarak gücünü artırmıştır. Kazandığı zaferle gücünü iyice artıran Fransa kralı XIV. Loui “Devlet demek ben demektir.” sözü ile mutlakiyet anlayışını katı bir şekilde uygulayacağını gösterdi. 107 İngiltere, Otuz Yıl Savaşları’na katılmamıştı. İngiltere kraliçesi I. Elizabeth de tıpkı Fransa kralı gibi merkezî otoritesini artıran uygulamalar yaptıysa da 1640’taki isyanlar sonucunda parlamenter sisteme geçişi kabul etmek zorunda kaldı. Meşrutiyet yönetiminin başladığı İngiltere, cumhuriyete geçişin de ilk adımlarını atmış oldu. İspanya, sömürgelerinin büyük kısmını XVII. yüzyılda kaybetti. Hollanda, Otuz Yıl Savaşları’nda İsviçre ile beraber bağımsızlığını ilan etti. Avusturya, XVII. yüzyılda gücünü korudu. Lehistan, taht kavgaları ve Rusya’nın genişlemesi sebebiyle gücünü koruyamadı. İsveç, Otuz Yıl Savaşları’nda galip geldi ve gücünü artırdı. Rusya, özellikle Çar I. Petro ile beraber güçlü bir devlet olma yolunda ilerlemeye başlamıştır. Avrupa’da Otuz Yıl Savaşları devam ederken IV. Murat Doğu seferlerini yapıyordu. Otuz Yıl Savaşları’nı Gösteren Temsilî Resim Avrupa’da Otuz Yıl Savaşları’nın devam etmesinin IV. Murat’ın doğuya sefer düzenlemesine etkisi neler olabilir? IV. Murat’ın Bağdat Kuşatmasını Gösteren Temsilî Resim 4. XVII. YÜZYILDA AVRUPA’ DA BİLİM VE TEKNİK ALANDAKİ GELİŞMELER Avrupa’da Rönesans ve Reform ile modern düşünce ortamı oluşurken akıl ön plana çıkmaya başladı. Bu sayede modern bilimin temelleri atıldı. Teknik alanda önemli gelişmeler yaşanmaya başladı. Halk ve yöneticiler bilimsel faaliyetleri takip etmeye başladı. Bilim ve teknik alandaki gelişmeler sanat dallarını da etkiledi. Avrupa’daki skolastik felsefenin yerini özgür düşünce aldı. Bilimsel çalışmaların daha rahat yapılabilmesi için bilimsel akademiler açıldı. XVII. YÜZYILDA BİLİME YÖN VEREN BİLİM İNSANLARI Copernicus (Kopernik) Polonyalı astronom ve matematikçidir. Kopernik, dünyanın ve diğer gezegenlerin güneş etrafında döndükleri kuralını açıklamıştır. Aynı zamanda bir rahip olan Kopernik kilise baskısına rağmen o zamana kadarki inanışlara ters olan bu teorisini, yazdığı kitaplarıyla tüm dünyaya anlatmıştır. Galileo (Galile) Modern fiziğin ve teleskopik astronominin kurucularındandır. Ticari alanda kullanılan pusula, ilkel bir termometre, kalp atışı ölçümü için bir sarkaç ve en önemlisi gelişmiş teleskopu icat etti. Gezegenler ve diğer gök cisimleri ile ilgili çalışmalar yaptı. Çalışmalarını İki Kâinat Sistemi Üzerine Konuşmalar adlı kitabında topladı. Bacon (Beykın) İngiliz filozof ve devlet adamıdır. Bilimsel çalışmalarda deney ve gözlemi ön plana çıkaran bir düşünceyi savunmuştur. Bilimin insanları aydınlatma ve geliştirme işlevini öne çıkarmıştır. Ona göre bilim, doğanın özüne yönelmelidir. Doğayı deney ve gözlemle kavramaya çalışmıştır. Denemeler, Bilimin İlerlemesi, Yeni Atlantis, Büyük Yeni Düzen yazdığı bazı kitaplarıdır. Kepler Alman gök bilimci, fizikçi ve matematikçidir. Dönemin ünlü astronomu Brahe ile çalışmalar yaptı. Yaptığı astronomik gözlemler sonucu gezegenlerin hareketlerini araştırdı. Rudolf’un Cetvelleri adlı kitabında gezegenlerin temel tablolarını yayımladı. 108 Pascal (Paskal) Fransız matematikçi, fizikçi ve düşünürdür. 1642’de bir hesap makinesi icat etti. Pascal Üçgeni olarak bilinen karakteristik üçgeni buldu. Sıvıların kararsızlığı üzerine kitapçık yazdı. Bu kitabında basınç kanununu açıkladı. Bir üçgenin iç açılarının toplamının iki dik açıya eşit olduğunu buldu. Newton (Nivtın) İngiliz fizikçi, matematikçi ve astronomdur. Diferansiyel ve integral hesabını bulmuştur. Renkler ve optik üzerine de çalışmalar yapan Newton’un bilim tarihine en büyük hediyesi yer çekimi kanununu bulması olarak kabul edilir. Etkinlikte verilen XVII. yüzyıldaki bilim insanlarının yaptığı çalışmalar, bulundukları döneme ve sonraki dönem bilimine katkısı ne olmuştur? Yapılan bilimsel çalışmalar sonunda bu dönem, Akıl Çağı olarak nitelendirilmiştir. Bu dönemdeki çalışmalar Avrupa’da sanayinin hızla gelişmesini sağladı. Gelişen sanayi bir sonraki yüzyılda yaşanacak olan Sanayi İnkılabı’nın da zeminini hazırlamıştır. Sanayisi gelişen Avrupa devletleri, dünya siyasetinde daha çok sözü geçen bir güç hâline geldi. Kopernik’in Astronomi Çalışmalarını Gösteren Bir Resim Kepler’in Solar Sistem Çalışmalarına Ait Bir Resim Newton’un Optik Çalışmalarını Gösteren Temsilî Resim Galile’nin Teleskobunun Resmi 1. Sınıfınızda bir XVII. Yüzyıl Avrupası köşesi oluşturunuz. Oluşturduğunuz köşede 1600 - 1699 yılları arasında Avrupa’da meydana gelen olayları kronolojik olarak sıralayınız (Siyasi, sosyal, ekonomik, askerî, bilimsel, teknolojik, kültürel, sanatsal, dinî vb.). Çıkan listede yer alan olayları hem o döneme hem de sonraki dönemlere etkisi açısından önem sırasına koyarak yeni bir değerlendirme yapınız. 2. Aşağıda adları verilen bilim insanlarının yaptıkları çalışmaları araştırarak bu çalışmaların hem o dönemin hem de sonraki dönemlerin siyasi, sosyal, ekonomik ve bilimsel anlayışına etkilerinin neler olduğunu sınıfta tartışınız. (Her öğrenci bir bilim insanını seçebileceği gibi mevcudun kalabalık olduğu sınıflarda iki öğrenci bir bilim insanını seçebilir.) Seçmeli Tarih Hans Lippershey Bacon John Nappier Descartes Snellius Pascal Galileo Kepler Robert Boyle Isaac Newton Cassegrain Harvey Denis Papin 109 Thomas Harriot Anton van Leeuwenhoek Leibniz Thomas Sarvery Bonaverta Cavalieri Otto van Guericke 3 KONU IV. MEHMET DÖNEMİ (1648 - 1687) HAZIRLANALIM XVII. yüzyılda devlet idaresinde sadrazamların ön plana çıkmasının nedenleri neler olabilir? 875.000 Akçe 800.000 725.000 Gelir Gider 650.000 575.000 500.000 1608 1644 1650 1652 1654 1667 1670 1688 XVII. Yüzyıl Osmanlı Devleti Gelir-Gider Tablosu Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU, XIV.-XVII Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, s. 76 Yukarıdaki tabloya bakarak XVII. yüzyılda Osmanlı ekonomisi için neler söylenebilir? IV. Murat öldükten sonra yerine İbrahim, padişah oldu. İbrahim dönemi (1640 - 1648) vezirlerin yönetime karıştığı, yeniçerilerin çokça isyan çıkardığı, iç karışıklıkların yoğun yaşandığı bir dönem olmuştur.1648’de yeniçerilerin bir isyanı sonunda İbrahim tahttan indirilmiş ve yerine çocuk yaşta olan IV. Mehmet padişah olmuştur. IV. Mehmet, kendisi yönetecek çağa gelinceye kadar ülkeyi IV. Mehmet’in annesi ve vezirler yönetmiştir. 1. IV. MEHMET DÖNEMİ ISLAHAT ÇALIŞMALARI: IV. Mehmet, yönetimi annesinin ve vezirlerin elinden aldıktan sonra devletin kötü gidişine son verebilmek için güvendiği devlet adamlarını göreve getirdi. IV. Mehmet’in görevlendirdiği bazı devlet adamları ve yaptıkları ıslahatlar şunlardır: Tarhuncu Ahmet Paşa Çoğunlukla maliye alanında ıslahatlar yapmıştır. Devletin en önemli sorununun gelir-gider dengesizliği olduğunu düşünüyordu. Has ve zeamet gelirlerini doğrudan hazineye aktardı. Saray masraflarını kıstı ve hediyeler verilmesini azalttı. Modern anlamda ilk kez bütçe çalışması yaptı. Rüşvet alınmasını engellemeye çalıştı. Hazineye borçlu olanlardan tahsilat yaptı. 110 SADRAZAM OLURUM ANCAK… IV. Mehmet döneminde ülkedeki kötü gidişe çözüm bulmak amacıyla yaşı ilerlemiş olmasına rağmen Köprülü Mehmet Paşa’ya sadrazamlık teklifi götürülmüştür. Valide Sultan: Her şeyi kökünden tutup Köprülü Mehmet Paşa’nın Temsilî Resmi çözümleyecek bir elin yokluğundan ülkemizde her şey yok olmak üzeredir. Böyle bir durumda, söylendiği gibi devletin yükünü kaldıracak kadar kendinde cesaret ve akıl buluyor musun? Köprülü Mehmet Paşa: Düşünmem lazım valide. Köprülü Mehmet Paşa teklifi hemen kabul etmez ve bazı şartlar öne sürer. Valide Sultan: Paşa cevabın ne ola? Köprülü Mehmet Paşa: Padişahımız ve annesinin hakkımdaki güvenlerinin sarsılmaması, isteklerimin padişah tarafından hemen kabul edilmesi, hakkımdaki şikayetlerde önce bana sorulması, sözlerime itimat edilmesi, atayacağım kişilere karışılmaması şartlarıyla bana layık gördüğünüz sadrazamlık görevini kabul ediyorum. Köprülü Mehmet Paşa’nın şartları kabul edilmiş ve paşa sadrazamlık görevine başlamıştır. Yazarlar tarafından düzenlenmiştir. Köprülü Mehmet Paşa’nın görevi kabul etmek için şartlar öne sürmesinin nedenleri neler olabilir? Köprülü Mehmet Paşa Padişaha sunduğu şartları kabul olan Köprülü Mehmet Paşa, orduyu disiplin altına aldı. Hatalı gördüğü devlet adamlarını görevden uzaklaştırdı. İstanbul’da görüş ayrılığındaki bazı din ulemasını değişik yerlere görevlendirip tartışmalara son verdi. Görevini yapmayan memur ve askerin maaşını kesti. Donanmayı düzenledi. Ordu ve donanmada yaptığı ıslahatlar başarılı oldu ve Venediklilerden Bozcaada ve Limni Adaları geri alındı. Erdel beyinin isyanını bastırarak devlet otoritesini güçlendirdi. Köprülü Fazıl Ahmet Paşa: Köprülü Mehmet Paşa’nın ölümünden sonra sadrazamlığa getirilen oğlu Köprülü Fazıl Ahmet Paşa ekonomik ve askerî alanda yeniliklere ağırlık verdi. Devlet giderlerini kıstı. Bütçe açığını azalttı. Orduyu yeniden düzenledi. Topçu sınıfını güçlendirdi. Fazıl Ahmet Paşa İstanbul Çemberlitaş’ta kütüphane kurdurdu XVII. yüzyılda padişah ve sadrazamların gerçekleştirdiği ıslahat çalışmalarının genel özellikleri şöyledir: Köprülü Fazıl Ahmet Paşa’nın Temsilî Resmi 111 IV. MEHMET Babası : I. İbrahim Annesi : H a t i c e T u r h a n Sultan Doğumu : 1642 Vefatı : 1693 Saltanatı : 1648 - 1687 Annesi onu çok iyi yetiştirdi ve iyi bir tahsil gördü. Babası Sultan İbrahim’in öldürülmesi üzerine 8 Ağustos 1648 günü, henüz yedi yaşında iken padişah oldu. Ava ve edebiyata çok meraklıydı. Ava olan merakı yüzünden tarihte Avcı Mehmet olarak anılır. Padişahlığının ilk yıllarında küçük yaşta olduğu için ülkeyi annesi Hatice Turhan Sultan ve sadrazamlar yönetmiştir. Yönetimi tek başına ele aldıktan sonra ise sadrazamlığı, Köprülü ailesine verdi. Aldığı bu karar çok isabetli oldu ve Köprülü ailesi ülkeyi yeniden güçlü bir hâle getirdi. IV. Mehmet, zamanında birçok isyanla mücadele etti ve Osmanlı Devleti’ni batıda en geniş sınırlarına kavuşturdu. Hayatının büyük bir kısmı saray entrikalarıyla geçti. İkinci Viyana bozgunundan sonra, ordunun ve devlet erkânının oy birliği ile 8 Kasım 1687 günü tahttan indirildi. Bundan sonraki ömrü, saraydaki bir odada tam bir hapis hayatı şeklinde sürdü. 6 Aralık 1693'te Edirne’de vefat etti. Döneminde pek çok bilim insanı ve sanatkâr yetişti. Anadolu ve Rumeli hisarlarını tamir ettirdi.İstanbul’da Yeni Cami ve Mısır Çarşısı onun döneminde inşa edildi. Ayrıca Hünkâr Kasrı, Safranbolu Köprülü Mehmet Paşa Camisi, İncesu Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Cami ve Kervansarayı bu dönemde yapılmıştır. www.ttk.gov.tr XVII. Yüzyıl Islahatlarının Genel Özellikleri Ü Kişilere bağlı kalmıştır. Devamlılık olmadığı için sonuca ulaşılamamıştır. Ü Nedenleri araştırılmadan sorunlara çözüm arandığı için kalıcı çözümler bulunamamıştır. Ü Avrupa’daki gelişmeler takip edilememiştir. Ü Yapılan ıslahatlar daha çok askerî alanda yapılmıştır. Ü Islahatlara yeniçeriler, devlet adamları, saray kadınları ve ulema engel olmaya çalışmıştır. Ü Baskı ve şiddet yolu ile devlet otoritesi sağlanmak istenmiştir. Ancak bu yol, ıslahatların halk tarafından benimsenmesine engel olmuştur. XVII. yüzyılda yapılan ıslahatları aşağıdaki tabloya gruplandırarak yazınız. SİYASİ EKONOMİK ASKERÎ SOSYAL 2. IV. MEHMET DÖNEMİ SİYASİ OLAYLARI IV. Mehmet döneminde içeride ıslahat çalışmaları yapılırken dışarıda ise Avrupa devletleri ile mücadeleler devam etmekteydi. a. Osmanlı - Venedik İlişkileri Kanuni Sultan Süleyman döneminde Doğu ve Orta Akdeniz’deki adaların alınmasıyla buradaki üstünlük Osmanlı Devleti’ne geçmiştir. Ancak Venedik bu durumu bir türlü kabullenemedi. Girit Adası’nı elinde bulunduran Venedikliler her fırsatta Osmanlı’nın ticaret yapan ya da hacı taşıyan gemilerine saldırıyorlardı. Osmanlı Devleti’nin tam anlamıyla Akdeniz’e hâkim olabilmesi için stratejik önemi olan Girit’i alması gerekiyordu. Bu nedenlerle Osmanlı donanması 1645’te Girit’i kuşattı. Kuşatma sırasında Venedik bir ara Çanakkale Boğazı’nı abluka altına aldı. Köprülü Mehmet Paşa ablukayı kaldırdı. Papalık liderliğinde Fransa ve İspanya Venedik’e yardıma geldi. Kuşatma tam 24 yıl sürdü.1669’da Köprülü Fazıl Ahmet Paşa döneminde ada fethedilebildi. Kuşatmanın bu kadar uzun sürmesi hem Osmanlı maliyesini hem de Osmanlı donanmasını olumsuz yönde etkilemiştir. Ayrıca Osmanlı donanmasının eski gücünde olmadığını göstermiştir. 112 Girit Kuşatmasını Gösteren Temsilî Resim b. Osmanlı-Avusturya İlişkileri 1606 Zitvatorok Antlaşması’yla sağlanan iki ülke arasındaki barış ortamı Avusturya’nın Erdel Beyliği’nin iç işlerine karışmasıyla yeniden bozuldu.1662’de başlayan savaşlarda Köprülü Fazıl Ahmet Paşa Uyvar Kalesi’ni ele geçirdi. Uyvar Kalesi’nin alınmasından sonra Avrupa’da “Uyvar önünde bir Türk gibi güçlü” sözü söylenir oldu. Avusturya’nın barış isteği ile 1664’te Vasvar Antlaşması’nın imzalanması ile son bulmuştur. Bu antlaşmaya göre: Ü Uyvar ve Neograd Kaleleri Osmanlı’ya bırakıldı. Ü Avusturya, Osmanlı Devleti’ne savaş tazminatı verecekti. Ü Erdel, Osmanlı Devleti’ne bırakılacaktı. (Uyvar Kalesinin Fethi Dolayısıyla) Bihamdillah hayır haberler geldi, Şadümanlık serdi cümle cihana, Ümmet-i Muhammed şad olup güldü, Sürur hasıl oldu işiden cana. Huda’ya sığınıp karşı durunca, Kalaya balyemez topu urunca, Kimin esir edip kimin kırınca, Halas olan gelüp çıktı amana. Din uğruna feda eyleyüb seri, Rüstemane cenge durdu her biri, Şükür Hakk’a din- i İslâm askeri, Mikdarını bildirdiler düşmana. Keşfî der ki hele düşman bozuldu, Nemçe kralının bağrı ezildi, Feth-i fütah olup name yazıldı, Müjde gelüp Sultan Mehemmed Hân’a. KEŞFÎ Gâzîler küffara mukabil olup, Tekbirler eyleyüb düşmana salup, Taburların bozup kalasın alup, Velvele saldılar Frengistan’a. Kelimeler: Şadümanlık: Mutluluk Şad: Sevinçli Sürur: Sevinç Mikdar: Kısım, bölük Cenk: Savaş Küffar: Kafirler Mukabil: Karşılık Frengistan: Avrupa Cenk: Savaş Küffar: Kafirler Mukabil: Karşılık Frengistan: Avrupa Şiirden hareketle Uyvar Kalesi’nin alınmasının Osmanlı toplumunda meydana getirdiği duygular neler olabilir? Osmanlı’nın Batı’da Fethettiği Son Kale Kamaniçe, Ukrayna c. Osmanlı - Lehistan İlişkileri Lehistan’ın Osmanlı denetimindeki Ukrayna Kazakları’na saldırması sonucu padişah IV. Mehmet Lehistan üzerine sefere çıktı. Bazı kalelerini kaybeden Leh kralı barış istedi.1672’de imzalanan Bucaş Antlaşması’na göre: Ü Podolya, Osmanlı’ya bırakıldı. Ü Ukrayna, Osmanlı egemenliğindeki Kazaklara bırakıldı. Ü Lehistan yılda 200 bin altın vergi verecekti. Vergi maddesini Leh Diyet Meclisi’nin kabul etmemesi üzerine savaş yeniden başladı.1676 yılına kadar süren savaşlar sonunda Bucaş Antlaşması vergi maddesi hariç aynen kabul edildi. Osmanlı Devleti’nin Batı’da toprak kazandığı son antlaşmadır. Bu antlaşmayla Batı’da en geniş sınırlara ulaşılmıştır. d. Osmanlı - Rusya İlişkileri Rusya Osmanlı Devleti himayesindeki Özi Kazaklarına saldırınca Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sefere çıktı ve 1678’de Çehrin Kalesi’ni aldı. Rusların isteği ile Bahçesaray (Çehrin) Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre: Ü Kiev, Ruslarda kalmaya devam etti. Ü Özi (Dinyeper) Nehri iki devlet arasında sınır oldu. İlk Osmanlı - Rus antlaşması olması yönüyle önemlidir. 113 1678 Osmanlı Rus Savaşını Gösteren Temsilî Resim e. II. Viyana Kuşatması (1683) Avusturya, Orta Avrupa’da güçlü konuma gelebilmek için Macaristan’ı almak istiyordu. Vasvar Antlaşması’ndan (1664) sonra oluşan barış ortamı Avusturya’nın Macaristan’a saldırıları ile yeniden bozuldu. Katolik mezhebinden olan Avusturya, Protestan Macarlara saldırılar düzenledi. Macar kontu Tökeli İmre saldırılara karşı ayaklanarak Osmanlı Devleti’nden yardım istedi. Sadrazam Fazıl Ahmet Paşa Vasvar Antlaşması kapsamında bu yardım isteğini kabul etmedi. Fazıl Ahmet Paşa’nın ölümünden sonra sadrazam olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Macarların yardım isteğini kabul etti. IV. Mehmet’i ikna eden Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa bazı komutanların karşı çıkmasına rağmen savaş kararı aldı. Hazırlanan ordu ile Avusturya üzerine sefere çıkıldı (1683). Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Viyana’yı kuşattı. Osmanlı ordusuna Eflâk, Kırım, Erdel ve Boğdan Beyleri de katıldı. Bu kuşatmaya tek başına karşı koyamayacağını Tökeli İmre’nin Temsilî Resmi anlayan Avusturya imparatoru Avrupa devletlerinden yardım istedi. Papanın teşvikiyle Alman, Fransız ve Lehlerden oluşan bir Haçlı ordusu Avusturya ’nın yardımına geldi. Osmanlı ordusu kuşatma yaparken Kırım hanına da Leh kuvvetlerinin Tuna Nehri’ni geçmesini engelleme görevi verilmişti. Kırım hanı, Leh ordusuna engel olmayınca Osmanlı ordusu kale ile Haçlı ordusu ateşi arasında kaldı. İki ay süren kuşatma sonunda Osmanlı ordusu ağır bir yenilgi aldı ve geri çekilmek zorunda kaldı. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, yenilginin bedelini hayatıyla ödedi. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın Temsilî Resmi II. Viyana Kuşatması’nı Gösteren Temsilî Resim f. Kutsal İttifak II. Viyana Kuşatması’nda Osmanlı ordusunun bozguna uğratılması Avrupa devletlerini harekete geçirdi. Osmanlı Devleti’nin bu zor durumundan yararlanmak amacıyla papa, Avrupa devletlerini birlik olmaya çağırdı. Osmanlı Devleti’ni Avrupa’dan tamamen atmak hevesiyle bir araya gelen devletlerin kurduğu birliğe Kutsal İttifak dendi. Kutsal İttifak içerisinde Avusturya, Venedik, Lehistan, Malta ve Rusya vardı. Kurulan bu birlik, Osmanlı’ya dört cepheden saldırdı. Avusturya, Erdel ve Macaristan’a; Lehistan Podolya’ya; Venedik ise Dalmaçya ve Mora kıyılarına saldırdı. Osmanlı Devleti Kutsal İttifak devletleriyle süren mücadelesinde dönem dönem başarılar kazandı. Ancak Köprülü Fazıl Mustafa Paşa dönemindeki Salankamen ve II. Mustafa dönemindeki Zenta Seferlerinde ağır yenilgiler alındı. On altı yıl süren savaşlar sonunda karşı koyacak gücü kalmadığını anlayan Osmanlı Devleti barış istemek Avusturyalıların Budin’e Girişini Gösteren Temsilî Resim zorunda kaldı. 114 g. Karlofça Antlaşması (1699) İngiltere ve Hollanda elçilerinin aracılığıyla yapılan görüşmeler sonunda Osmanlı ile Avusturya, Venedik ve Lehistan arasında imzalanan antlaşmadır. ? Ukrayna Viyana Podolya Budin LEHİSTAN ERDEL M A C A R İ S T A N BOĞDAN Zenta Temeşvar BANAT Salankamen EFLÂK Z Belgrad İ Bükreş BOSNA N Semendire Silistre SIRBİSTAN O HERSEK S Üsküp Vidin Niğbolu M A Filibe A N D R L Edirne İY A T İK I D E N İZ İ E V İ İ Z E N E D E G Yanya Korfu Ayamavra Atina Zenta İstanbul D Selânik Kefalonya E Ü D Ü Karlofça Antlaşması’nın Sonuçları: Osmanlı Devleti’nin Batı’da bu kadar büyük ölçüde toprak kaybettiği ilk antlaşmadır. Avrupa, Osmanlı Devleti’ne karşı savunmadan saldırıya geçti. Türklerin Avrupa’da ilerleyişi durdu ve geri çekiliş başladı (1921 Sakarya Zaferi’ne kadar). A Ü R Ü A Ü K Ü ARNAVUTLUK Ü Karlofça Antlaşması’nın Maddeleri Mora Yarımadası, Dalmaçya kıyıları ve Ayamavra Adası Venedik’e verildi. Podolya ve Ukrayna Lehistan’a verildi. Temeşvar ili ve Banat Yaylası hariç bütün Macaristan ve Erdel, Avusturya’ya verildi. Bu antlaşma yirmi beş yıl sürecekti. Antlaşma Avusturya’nın kefilliği altında olacaktı. A V U S T U R Y A Ü Kutsal İttifak karşısında başarısız olan Osmanlı Devleti ile ittifak devletleri arasında İngiltere ve Hollanda'nın aracılık yapma nedenleri neler olabilir? Bursa L E İzmir T İ Aydın Mora Avusturyaya verilen yerler Venediklilere verilen yerler A K D E Lehistana verilen yerler N İ Rodos Z 0 100 200 300 400 Km GİRİT 1699 Karlofça Antlaşması Sonrası Balkanlarda Osmanlı Sınırları Osmanlı Devleti’nin ilk defa büyük ölçüde toprak kaybetmesinin Osmanlı yöneticileri ve ordusu üzerinde etkileri neler olabilir? 115 h. İstanbul Antlaşması (1700) Rus delegesinin imza yetkisi olmadığı için Rusya, Karlofça Antlaşması’nı imzalamadı. Rusya ile bir yıl sonra 1700 yılında İstanbul Antlaşması imzalandı. İstanbul Antlaşması’nın Maddeleri Ü Azak Kalesi Rusya’ya verilecekti. Ü Rusya İstanbul’da sürekli elçi bulundurabilecekti. Rusya’nın İstanbul’da sürekli elçi bulundurmasını Osmanlı - Rus ilişkileri açısından değerlendiriniz. Önemi: İstanbul Antlaşması ile Ruslar Azak Kalesi’ni alarak Karadeniz’e inme politikasında ilk adımını atmış oldular. 3. XVII. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDE KÜLTÜR, BİLİM, SANAT VE MİMARİ XVII. yüzyıl Avrupası’nda özellikle bilim ve sanat alanında önemli gelişme ve değişmeler yaşanırken Osmanlı Devleti’nde aynı paralellikte seyreden bir gelişim görülmemektedir. Ancak bu dönemde Osmanlı Devleti’nde de bilimsel çalışmalar yapılmış önemli eserler ortaya konmuştur. Matematik, tıp ve astronomi alanında yeni eserlerden çok çevirilere ve önceden yazılmış eserlerin açıklanmasına ağırlık verilmiştir. Edebiyat, tarih, müzik ve güzel sanatlar alanlarında yeni eserler ortaya konulmuştur. Hat sanatında Hattat Hafız Osman’ın önemli eserleri vardır. BİLGİ NOTU Hattat Hafız Osman’a Ait Hat Örneği (Sabancı Müzesi) SULTAN AHMET CAMİSİ Sultan Ahmet Camisi, 1609 - 1616 yılları arasında Sultan I. Ahmet tarafından İstanbul'daki tarihî yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa'ya yaptırılmıştır. Cami mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ile büyük kubbesinin içi de mavi ağırlıklı kalem işleri ile süslendiği için Avrupalılarca "Mavi Cami (Blue Mosque)" olarak adlandırılır. Sultan Ahmet Camisi külliyesiyle birlikte, İstanbul’daki en büyük yapılardan biridir. Bu külliye bir cami, medreseler, hünkâr kasrı, arasta, dükkânlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa, sıbyan mektebi, imarethane ve kiralık odalardan oluşmaktadır. Caminin mimari ve sanatsal açıdan dikkat çeken en önemli yanı, 20.000'i aşkın İznik çinisiyle bezenmesidir. Bu çinilerin süslemelerinde sarı ve mavi tonlardaki geleneksel bitki motifleri kullanılmış, yapıyı sadece bir ibadethane olmaktan öteye taşımıştır. Caminin ibadethane bölümü 64 x 72 metre boyutlarındadır. 43 metre yüksekliğindeki merkezî kubbesinin çapı 23,5 metredir. Caminin içi 260 pencereyle aydınlatılmıştır. Yazıları Diyarbakırlı Seyyid Kasım Gubarî tarafından yazılmıştır. Sultan Ahmet Camisi, Türkiye'nin altı minareli ilk camisidir. Sultan Ahmet Camisi Dış Görünüm Türk Ansiklopedisi, C 1, s. 243 - 244 (Özetlenmiştir.) Sultan Ahmet Camisi İç Görünüm 116 Sanatçılar ve Bilim İnsanları Eserleri ve Eserlerinin Özellikleri Evliya Çelebi XVII. yüzyılda yaşamış ünlü Türk gezginidir. Seyahatname adındaki 10 ciltlik eserinde gezip gördüğü ülkelerin coğrafyası, gelenek ve görenekleri hakkında bilgi verir. Kâtip Çelebi Tarih, coğrafya, felsefe alanında çalışmalar yapmıştır. Cihannüma, Mizanül Hakk,Tuhfetül’l Kibar fi Esfari’l Bihar, Düsturul Amel fi İslahi’l Halel yazdığı bazı kitaplarıdır. Nâbî Toplum ve sosyal hayatla ilgili şiirler yazmıştır. Şiirlerinde toplumsal sorunlara çözümler sunmaya çalışmıştır. Hayrabad ve Tuhfetü’l Harameyn önemli eserlerindendir. Naima Osmanlı Devleti’nin ilk resmî tarihçisidir (vakanüvis). Yaşadığı dönemdeki olayları anlattığı Naima Tarihi adında bir kitabı vardır. Nef’i Türk edebiyatının en önemli hiciv şairlerindendir. Siham-ı Kaza önemli bir eseridir. Dönemin sadrazamları ve devlet adamlarına yönelik eleştirel şiirler yazmıştır. Itri Türk musikisine büyük katkılar yapmış önemli bir bestekârdır. 42 adet bestesi vardır. Nevakâr ve “Tuti-i mucize-i guyem” iki önemli eseridir. Karacaoğlan Aşk, gurbet, doğa, sıla özlemi ve ölüm üzerine şiirler yazmış halk ozanıdır. Şiirlerini hece ölçüsü ve yaşadığı bölgenin konuşma diliyle yazmıştır. XVII. yüzyılda Avrupa’daki bilimsel gelişmelerle Osmanlı Devleti’ndeki bilimsel gelişmeleri kıyaslayarak değerlendirme yapınız. 117 Nemçe Kralı BİLGİ NOTU Hazır ol vaktinde Nemçe kralı Yer götürmez asker ile geliyor Patriklerin inmiş tahttan diyorlar Bir halife kalmış o da geliyor Şevketli efendim Sultanım vezir Altmış bin kılıçla yanında hazır Deryalar üstünde boz atlı Hızır Benli Boz’a binmiş o da geliyor Yetmiş bin var siyah postal giyecek Seksen bin var Allah Allah diyecek Doksan bin var tatlı cana kıyacak Yüz bini de Tatar Han’dan geliyor Karac’oğlan der ki burda durulmaz Güleç yüze, tatlı söze doyulmaz Gökteki yıldızdan çoktur sayılmaz Yedi iklim dört köşeden geliyor KARACAOĞLAN Gelen Ahmet Paşa’m kendidir kendi Altmış bin dal-kılıç küsuru cündi Kaçma kafir kaçma ölümün şimdi Hacı Bektaş Veli kalkmış geliyor LAGARİ HASAN ÇELEBİ BİLGİ NOTU “Murat Han’ın Kaya Sultan isimli kızı dünyaya geldiği gece akika kurbanı şenliği oldu. Bu Lagari Hasan elli okka barut macunundan yedi kollu bir fişek icat eyledi. Sarayburnu’nda hünkâr huzurunda fişenge bindi ve şakirtleri (öğrencileri) fitili ateşlediler. Lagari: “Padişahım seni Huda’ya ısmarladım. İsa nebi ile konuşmaya gidiyorum.” diyerek semaya fırladı. Yanında olan diğer fişekleri ateşleyip ruy-u deryayı çırağan eyledi. Fişengi kebirinin barutu kalmayınca zemine doğru inerken katrak kanatlarını açarak Sinan Paşa Köşkü önünde deryaya indi ve padişahın huzuruna geldi. Zemini bus ederek: “Padişahım, İsa nebi sana selam söyledi.” diyerek şakaya başladı. Bir kese akçe ihsan olunup 70 akçe ile sipahi yazıldı.” Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU, XIV.-XVII Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, s. 143 Seçmeli Tarih 1. 2. 3. 4. 5. 6. Lagari Hasan Çelebi’nin roketle uçuşunu gösteren 17. yüzyıl gravürü. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yaşamış bilim insanları ve sanatçıları konu alan biyografi çalışması yapınız. biyografi çalışması yaparken aşağıda verilen maddeleri dikkate alınız. Biyografisini hazırlayacağınız bilim insanını yada sanatçıyı belirleyiniz. Biyografisi hazırlanacak kişinin yaşadığı dönem hakkında bilgi edininiz. Edindiğiniz bilgilerin birden fazla kaynaktan doğruluğunu araştırınız. Kişinin eserleri hakkında kısa bilgiler veriniz. Hazırladığınız biyografiyi görsel materyallerle zenginleştirin Biyografi hazırlarken farklı teknikler kullanabilirsiniz. Örneğin; Biyografi Örneği Merhaba. Ben Nef-i. Asıl adım Ömer dir.1572 yılında Erzurum’da doğdum. Babam Meşhur sipahi Mehmet beydir. Küçük yaşta eğitimime başladım. Hatta Arapça ve Farsça öğrendim. Bu diller benim yaşadığım dönemde çok popülerdi. Şimdi sizin öğrendiğiniz İngilizce gibi. Şiir yazmaya genç yaşta başladım. Zaten başıma ne geldiyse yazdıklarım yüzünden geldi. İlk gençlik yıllarımdan sonra İstanbul’a geldim. Sultan I.Ahmet yazdığım şiirleri çok beğendi. Devletin çeşitli kademelerinde görevlerim oldu. Ama sanatımın ve şöhretimin zirvesine Sultan Murat döneminde ulaştım. En önemli eserim hiciv şiirlerimi topladığım “Siyamı Kaza”dır. Fakat dedim ya başıma ne geldiyse yazdıklarımdan geldi. Şiirlerimde kullandığım hiciv bazı devlet erkânını rahatsız etti. Hatta bir dönem sürgüne bile gönderildim. Ben yinede hicvetmekten vazgeçmedim. Sultan Murat hiciv şiirler yazmamı yasaklasa da dayanamadım yine yazdım….. 118 PROJE ÖDEVİ XVII. yüzyıl Osmanlı mimarisi hakkında araştırma yaparak rapor hâlinde yazınız. Dönemin önemli mimari eserlerinden oluşan bir albüm hazırlayınız. Bu çalışmayı başarıyla tamamlayabilmeniz için aşağıdaki adımları izlemelisiniz. (Grup çalışması yapılacak.) 1. İş bölümü yapınız. 2. Çalışma planı hazırlayınız. 3. Konuyla ilgili araştırma yapınız. 4. Yapılan araştırma sonuçlarını sınıflandırarak kullanmaya karar verdiğiniz görsel ve bilgilerden oluşan bir albüm hazırlayınız. (Albümde hangi görseli ve bilgiyi kullanacağınızı belirleyiniz.) 5. Ödevi hazırlama süreniz bir aydır. Not: Bu ödevin değerlendirilmesinde Proje Değerlendirme Formu kullanılacaktır. PROJE DEĞERLENDİRME FORMU Öğrencinin adı ve soyadı Projenin ad Sınıfı Numarası : : : : Çok İyi İyi Orta Zayıf Çok Zayıf 5 4 3 2 1 DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ I. PROJE HAZIRLAMA SÜRECİ İş bölümü yapıldı. Projeye uygun çalışma planı hazırlandı. Araştırma yapıldı. Proje, plana göre gerçekleştirildi. TOPLAM II. PROJENİN İÇERİĞİ Türkçe doğru ve etkili kullanıldı. Bilgilerin doğruluğuna dikkat edildi. Toplanan bilgiler sınıflandırıldı. TOPLAM III. ALBÜM HAZIRLAMA Albüm eksiksiz olarak hazırlandı. Kaynak gösterildi. TOPLAM IV. SÜRE Ödev zamanında teslim edildi. TOPLAM GENEL TOPLAM 119 ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME A. Aşağıdaki soruları cevaplandırınız. 1. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin merkez yönetiminde bazı bozulmalar görülmeye başlamıştır. Bu duruma neden olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilemez? A) Saray kadınlarının yönetime karışması B) Sancağa çıkma uygulamasının bırakılması C) Bazı devlet adamlarının yönetime karışmaları D) Celali isyanlarının çıkması E) Padişahların küçük yaşta tahta çıkması 2. II. Osman, Hotin Seferi sırasında disiplinsiz davranan Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmaya karar vermiştir. II. Osman’ın bu davranışı aşağıdakilerden hangisini engellemeye yöneliktir? A) Egemenlik anlayışının değişmesini B) Savaşların kaybedilmesini ve toprak kaybının yaşanmasını C) Taht kavgalarının artmasını D) Islahat hareketlerinin devlet politikası hâline getirilmesini E) Yeniçerilerin devşirmeler arasından seçilmesini 3. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin gümrük gelirlerine bakıldığında XV. ve XVI. yüzyıllara göre daha az olduğu görülmektedir. Bu durumun temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Saray masraflarının artması B) Avrupa devletleri ile yapılan savaşların kaybedilmesi C) Eyalet isyanlarının çıkması D) Ticaret yollarının değişmesi E) İltizam sisteminin yaygınlaşması B. Aşağıdaki yargıların başına yargılar doğru ise (D), yanlış ise (Y) yazınız. 1. ( 2. 3. 4. 5. 1. 2. 3. 4. 5. ( ( ( ( ) Osmanlı Devleti’nin Avusturya’ya karşı diplomatik üstünlüğünü kaybettiği antlaşma Zitvatorok Antlaşması’dır. ) IV. Murat’ın rapor hazırlattığı devlet adamlarından biri de Emir Çelebi’dir. ) İstanbul Ayaklanmalarını çıkaranlar yeniçeri ve sipahilerdir. ) Coğrafi keşifler Osmanlı Devleti’ni olumsuz yönde etkilemiştir. ) Yer çekimi kanununu bulan İngiliz bilim insanı Bacon’dur. C. Aşağıdaki cümlelerde boş olan yerlere uygun kelimeleri yazınız. İltizam, Kasrışirin, Dirlik, Tac Mahal, Mimar Mehmet Ağa, Seyahatname Osmanlı Devleti’nde bir bölgenin kanunla belirlenmiş vergisini toplayıp hazineye yatırma işinin ihale edilmesi sistemine…………………….. denir. Evliya Çelebi’nin on ciltlik eserinin adı ……………………………………… Sultanahmet Camisi’nin mimarı ……………………………….. Türkiye ile İran arasında bugün de geçerli olan sınırı büyük ölçüde belirleyen antlaşma ………………………… Antlaşması’dır. Dünyanın yeni Yedi Harikasından biri olarak seçilen ve bir Türk Devleti olan Babürler zamanında yapılan anıt mezarın adı…………………………………… D. Aşağıdaki soruları cevaplandırınız. 1. İpek ve Baharat Yolları’nın önemini kaybetmesi sonucu Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletleri ile ticareti canlandırmak için aldığı tedbirler nelerdir? 2. II. Viyana Kuşatması’nda Osmanlı Devleti’nin başarısız olma nedenleri nelerdir? 3. II. Viyana Kuşatması’ndan sonra Avrupa’da Osmanlı Devleti’ne karşı Kutsal İttifak adıyla bir devletler birliğinin kurulma amacı nedir? 4. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde özellikle ekonomi alanında ıslahatların yapılma nedeni nedir? 5. Karlofça Antlaşması’nın önemi nedir? 120 E. Aşağıdaki kutucuklara soruların cevaplarını yazınız. 1 4 3 2 7 6 8 5 9 11 10 15 14 13 16 17 18 BULMACA 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. XVII. yüzyılda yaşamış halk ozanı. II. Viyana Kuşatması öncesi Osmanlı Devleti’nden yardım isteyen Macar kontu. İltizam işini yapan kişi. XVII. yüzyılda Avrupa’da etkili olan ekonomik düzen. 1639’da Osmanlı Devleti ile İran arasında imzalanan antlaşma. Tımar sisteminin bozulmasıyla orduya alınan ücretli asker. Babür Şah’ın yazdığı eser. Bir hanedanın başta bulunduğu ve meclisin de görev yaptığı rejim. XVII. yüzyılda Avrupa’daki bilimsel çalışmalardan dolayı döneme verilen isim. İçinde bulunulan kötü durumu daha iyi duruma getirebilmek için yapılan değişiklik. Osmanlı Devleti’ndeki resmî tarihçi. XVII. yüzyılda Anadolu’da yaşanan isyanların genel adı. IV. Murat’a raporlar hazırlayan devlet adamlarından biri. Evliya Çelebi’nin eseri. Avusturya’da imparator ailesi prenslerine verilen unvan. Kutsal İttifak savaşları sonunda imzalanan antlaşma. Hükümdarın siyasi iktidarı kayıtsız şartsız elinde bulundurduğu siyasi rejim. Geliri doğrudan hazineye giden topraklar. 121 12