Tarih Dersi 10. Sınıf Ders Kitabı - Tarih

advertisement
III
ÜNİTE
III. ÜNİTE: ARAYIŞ YILLARI (XVII. YÜZYIL)
1. KONU: XVII. YÜZYILDA ASYA VE AVRUPA
2. KONU: XVII. YÜZYIL ISLAHATLARI
3. KONU: IV. MEHMET DÖNEMİ (1648 - 1688)
TEMEL KAVRAMLAR
EKBER VE ERŞED
ARŞİDÜK
MERKANTİLİZM
ISLAHAT
MÜLTEZİM
MUTLAKİYET
MEŞRUTİYET
PARLAMENTO
BÜTÇE
KUTSAL İTTİFAK
VAKANÜVİS
3.ÜNİTE: ARAYIŞ YILLARI (XVII.YÜZYIL)
1. KONU:XVII.YÜZ YILDA ASYA VE AVRUPA
2. KONU:XVII. YÜZYIL ISLAHATLARI
3. KONU:IV. MEHMET DÖNEMİ (1648-1688)
4. KONU:II. VİYANA KUŞATMASI VE KUTSAL İTTİFAK
92
?
93
1
KONU
XVII. YÜZYILDA ASYA VE AVRUPA
HAZIRLANALIM
Bir devletin içeride isyanlarla dışarıda ise düşmanlarla aynı anda mücadele etmek
zorunda kalmasının o devlet açısından sakıncaları neler olabilir?
1. XVII. YÜZYILDAAVRUPA, ASYA VE OSMANLI DEVLETİ’NİN DURUMU
NORVEÇ
RUSYA
İRLANDA
İNGİLTERE
HO
LL
AN
DA
DANİMARKA
PRUSYA
AVUSTURYA
LEHİSTAN
FRANSA
KARADENİZ
PORTE
KİZ
EFLAK
İSVİÇRE
VENEDİK
SAVOLA
KORSİKA
OSM
I DE
VLE
Tİ
KIBRIS
SİCİLYA
Bağlı)
ANL
İTA
LY
A
SARDİNYA
İSPANYA
FAS
(Osmanlı Devletine
KIRIM
BOĞDAN
MACARİSTAN
N
E
RM
GE U
MA UĞ
RO RL
AL RATO
TS
KU İMPA
A T L A S O K YA N U S U
İSKOÇYA
İSVEÇ
CEZAYİR
OSMANLI DEVLETİ
İSVEÇ
NORVEÇ
RUSYA
PRUSYA
A K D E N İ Z
DANİMARKA
İSKOÇYA
HOLLANDA
İRLANDA
İNGİLTERE
GİRİT
0
200
KUTSAL ROMA GERMEN İMP.
LEHİSTAN
AVUSTURYA - MACARİSTAN
İSVİÇRE
FRANSA
400
600 km
PORTEKİZ
İTALYA
VENEDİK
SAVOLA
FAS
XVII. Yüzyıl Avrupa Siyasi Haritası
Haritaya göre XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da siyasi ve ticari ilişki kurabileceği devletler
hangileridir?
a. Avrupa’nın Genel Durumu
XVII. yüzyılda Avrupa devletlerinde yönetim şekli olarak kralların hâkim oldukları mutlak monarşi
yönetimi görülmektedir. Özellikle İngiltere ve Fransa’da krallar iktidara engel olan unsurları ortadan
kaldırarak güçlerini artırmışlardır. Coğrafi keşiflerin etkisiyle ekonomik yönden zenginleşen ve gelişen
Avrupa’da İngiltere, Fransa, İspanya, Hollanda, Portekiz gibi devletler bilinmeyen yerlere gitme ve
buraları kendi çıkarları için kullanma ( sömürgeleştirme) yarışına girdiler. Osmanlı’nın elindeki İpek ve
Baharat Yollarına alternatif yeni ticaret yollarını hayata geçirme ve bu yollardan önemli bir ticari gelir
elde etme yarışı içine girdiler.
Uzak Doğu ve Hindistan bölgesi ile Atlas Okyanusu limanları bu dönemde Avrupa devletlerinin yeni
gözde paylaşım bölgeleri olmuştur. Bu paylaşım rekabeti zaman zaman Avrupa devletleri arasında
savaşlara neden olmuştur (Otuz Yıl Savaşları).
94
Kükeltaş Medresesi (Özbekistan)
Tac Mahal (Hindistan)
Uluğbey Medresesi (Özbekistan)
Bibi Hanım Medresesi (Özbekistan)
DÜNYANIN YEDİ HARİKASI BELLİ OLDU
Dünyanın yeni yedi harikası Portekiz’in başkenti Lizbon’da ilan edildi. Yeni listeye Ürdün’deki
Petra Antik Kenti, Çin Seddi, Brezilya’daki Kurtarıcı İsa Heykeli, Peru’daki Machu Picchu (Maçu
Piçu) Antik Kenti, Meksika’daki Chichen Itza (Çiçen İtza) Piramidi, İtalya’nın Roma kentindeki
Kolezyum ve Hindistan’daki Tac Mahal anıt mezarı girdi.
Tac Mahal, aynı zamanda yeni listede Türk izlerinin bulunduğu tek eser oldu. Tac Mahal’in
mimarları olan Mimar Sinan’ın talebelerinden Mehmet İsa Efendi ve Mehmet İsmail Efendi ile
yapıdaki yazıları yazan Hattat Serdar Efendi eserin yapımı için Şah Cihan tarafından İstanbul’dan
davet edilmişlerdi.
08.07.2007 tarihli bir gazete haberi
Görsellerden ve gazete haberinden hareketle dünya kültür mirasına Türklerin katkıları hakkında
neler söylenebilir?
b. Asya’nın Genel Durumu
XVII. yüzyılda Rusya, Asya’da güçlü bir devlet olarak ortaya çıkmaya
başlamıştır. Altın Orda Devleti’nin yıkılmasıyla ilerleme yolundaki en
büyük engeli ortadan kalkan Rusya, Orta Asya’ya doğru yayılmayı
amaçlamıştır.
Altın Orda Devleti’nin dağılmasıyla bu devletin toprakları üzerinde
Özbekler güçlenmiş; Hive, Buhara, Hokand gibi Özbek hanlıkları
kurulmuştur. Yine bu dönemlerde Kazak Hanlığı, Kırgız, Kaşgar ve
Babür Devleti özellikle Orta Asya ve Hindistan’da hem önemli bir siyasi
güç olmuşlar hem de Türk kültürünün bu bölgede yaşamasına ve
yayılmasına katkıda bulunmuşlardır. Gerek yapmış oldukları mimari
eserler gerekse dönemlerinde yazılmış kitaplar Türk kültürünün bölgede
günümüze kadar devam edecek şekilde yaşamasını sağlamıştır.
Babürname
Babür Hanedanının kurucusu Babür Şah’ın yazdığı otobiyografik
seyahat ve hatıra kitabıdır. Babür Şah bu kitapta yaşadığı olayları,
gezip gördüğü yerleri, orada yaşayan insanların gelenek ve göreneklerini
akıcı bir Türkçe ile anlatmıştır.
BİLGİ
NOTU
95
Babürname’de Anlatılan Bir Av
Sahnesi Minyatürü
c. Osmanlı Devleti’nin Genel Durumu
XVII. yüzyılda bütün Balkan Yarımadası dâhil olmak üzere Polonya’nın güneyinden Kafkasya’ya;
Kuzey Afrika ve Habeşistan’dan Mora’ya ve Dalmaçya kıyılarına kadar olan bölge Osmanlı Devleti’nin
denetimindeydi. Bu dönemde topraklarını bu kadar genişletmiş ve büyütmüş olmasına rağmen
Osmanlı Devleti'nde bazı iç ve dış karışıklıklar da yaşanmaya başlamıştı.
YAĞIZ, OSMANLI DEVLETİ HAKKINDA SORULAR SORUYOR
IV. MURAT’IN DANIŞMANLARINDAN KOÇİ BEY CEVAP VERİYOR
Yağız: XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde devlet yönetimi ve yöneticilerin durumu nasıldı?
Koçi Bey: Sultan III. Murat ve III. Mehmet dönemlerinden başlayarak sadrazam ve diğer üst düzey
devlet adamlarının işlerine karışanlar olmaya başladı. Padişaha sadrazam ve vezirler kötülenmeye
başladı. Bazı yöneticiler de ya rüşvete aldandılar ya da yakınlarını tımar ve zeametle donattılar.
Yağız: İlmiye mensuplarının durumu nasıldı?
Koçi Bey: İlim yolu fena bozulmuştur. Şeyhülislamlık ve kazaskerlik gibi makamlar da hatır işlerine
karışmaya başladılar. Müderrislik ve kadılık ilim ile değil verilen beş on bin akçe ile elde edilir oldu. Zulüm
ve adaletsizlik yapanlar makamlarının yüceliklerine ve saygınlıklarına zarar vermiş durumdalar.
Yağız: Tımar sisteminde durum nedir?
Koçi Bey: Hak etmeyene haddinden fazla tımar verilmiş durumdadır. Tımardaki bu bozulma askerin
de harap olmasına sebep oldu. Dirlik sahibinin toprağındaki sipahi askerleri olmayınca paralı askerle
savaşa gidildi. Paralı asker hem savaşta başarılı olamadı hem de barış zamanı azgınlık etti. Epeyce
zamandır taşkınlıkların ardı arkası kesilmemektedir.
Yağız: Yeniçeri Ocağı ne durumdadır?
Koçi Bey: Yeniçeri Ocağı’na gereğinden fazla asker alındı. Ulufeli asker fazla olduğu için masraf da
ziyadedir. Masraf artınca vergi ihtiyacı da arttı. Vergi miktarı artınca reayaya zulüm ziyadeleşti, âlem harap
oldu. Evvelce ev başına kırkar ellişer vergi alınırken şimdi iki yüz üç yüz akçe alınır oldu. Vergisini
veremeyen reaya toprağını terk etti. Çiftini bozdu, işsiz ve eşkıya oldu.
Yağız: İsyanlar ülkeyi nasıl etkiledi?
Koçi Bey: Anadolu ve Rumeli’deki eşkıyalar halka zarar vermektedir. Köylere saldırılar yapıp birçok
ev ve bahçeyi yakmaktalar. Bunca zamandır Acem’e (İran), Nemçe’ye (Avusturya) seferler olur. Uzun
sürdüğünden katiyen fayda alınamadığı gibi hazine telef olur.
Yağız: Sizce devletin durumu nasıl düzelir?
Koçi Bey: Osmanlı’nın gücü asker ile, askerin ayakta durması hazine iledir. Hazinenin gelir kaynağı
reayadan alınan vergilerdir. Reayanın ayakta durması adalet iledir. Şimdi âlem harap, reaya perişan,
hazine eksiktir. Bunun tedbirini almak padişaha farz ola…
Zuhuri DANIŞMAN, Koçibey Risalesi, s. 16 - 36 (Özetlenmiştir.)
Koçi Bey’in açıklamalarından yararlanarak XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’ne ait kurumların durumu
hakkında neler söylenebilir?Tartışınız.
XVII. yüzyıldaki ayaklanmalarda özellikle merkezî otoritenin
zayıflamasının etkileri görülmektedir. Merkezî otoritede zayıflamanın en
önemli nedenlerinden biri de bu dönemde veraset sisteminde yaşanan
değişimdir. I. Ahmet ile beraber uygulanmaya başlanan ekber ve erşed
sistemi ile taht kavgaları engellenmek istenmiş ancak şehzadelerin
sancağa çıkma usulleri ortadan kalkmıştır.
Şehzadeler hayatlarını Topkapı Sarayı’nda geçirmeye başladıkları için
bu yeni sistem ile hem halkı tanımıyor hem de yönetim tecrübesi
edinmeden tahta çıkıyorlardı. Padişah olunca da otorite kurmakta
zorlanıyorlardı. Saray kadınları ve diğer devlet adamlarının etkisinde kalan
padişahın bu durumu devlet yönetiminde sıkıntı doğuruyordu.
?
Ekber ve erşed sisteminin Osmanlı yönetim sistemine etkileri neler
olabilir?
Şehzadelerin Sancağa
Çıkışını Gösteren Minyatür
2. XVII. YÜZYILDA OSMANLI - AVUSTURYA VE OSMANLI - İRAN İLİŞKİLERİ
a. Osmanlı - Avusturya İlişkileri
Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında Kanuni döneminde sağlanan barış ortamı 1593’te sınır
ihlalleri ve vergiler yüzünden yeniden bozuldu. III. Mehmet komutasındaki Osmanlı ordusu
Avusturya’ya karşı 1596’da Haçova Meydan Muharebesi’ni kazandı.
96
Haçova Meydan Muharebesi’ni gösteren minyatürü inceleyerek Osmanlı Devleti savaş düzeni
hakkında neler söylenebilir?
Zaferden sonra Kanije ve Estergon Kaleleri alındı.1606 yılına kadar süren savaşlar sonunda
Avusturya’nın isteği ile Zitvatorok Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre:
Ü Eğri, Kanije ve Estergon Kaleleri Osmanlı Devleti’ne bırakılacaktı.
Ü Avusturya, Osmanlı Devleti’ne savaş tazminatı ödeyecekti.
Ü Avusturya arşidükü bundan böyle Osmanlı padişahına eşit sayılacak ve kendisine cesar
(imparator) denecekti.
?
1533 İstanbul Antlaşması ile Osmanlı sadrazamına eşit sayılan Avusturya arşidükünün
Zitvatorok Antlaşması’yla Osmanlı padişahına eşit sayılmasını Osmanlı - Avusturya ilişkileri
açısından değerlendiriniz.
Avusturya ile yapılan savaşlarda başarılı olunsa bile diplomatik alanda başarılı olunamamasının
nedeni, içeride Celali Ayaklanmaları dışarıda ise İran ile yapılan savaşların devam etmesidir.
b.1555 Sonrası Osmanlı - İran İlişkileri
Osmanlı Devleti’nin Doğu siyasetinin temelini İran ile ilişkiler oluşturur. Yavuz döneminde Safevi
Devleti ile başlayan savaşlar Kanuni döneminde de devam etmiştir. Amasya Antlaşması (1555) ile
barış sağlansa da ilişkiler 1577’de İran’ın saldırıları nedeniyle yeniden bozulmuştur. Osmanlı
Devleti’nin bu dönemde iç ve dış meselelerle ilgilenmek zorunda kalması İran’ı savaş için yeniden
cesaretlendirmiştir.
1590-Ferhat Paşa Antlaşması
1514-Çaldıran Şavaşı
1500
1550
1612-Nasuh Paşa Antlaşması
1600
1534-Bağdat’ın Fethi
1650
1700
1746-Kerden Antlaşması
1750
1800
1618-Serav Antlaşması
1555-Amasya Antlaşması 1639-Kasrışirin Antlaşması
XVII. yüzyılda I. Ahmet, II. Osman ve IV. Murat dönemlerinde İran ile mücadeleler olmuştur. 16031612 yılları arasındaki savaşlar Nasuh Paşa Antlaşması (1612) ile, 1614-1618 yılları arasındaki
savaşlar 1618 Serav Antlaşması ile 1635-1639 yılları arasındaki savaşlar ise Kasrışirin Antlaşması
(1639) ile sona ermiştir.
Osmanlı Devleti’nin İran ve Avusturya ile yaptığı savaşlar ülkede askerî yapının ve ekonomik
düzenin bozulmasına neden olmuştur.
97
3. İÇ İSYANLAR
XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde idari, mali, ekonomik, askerî ve sosyal alanlarda meydana
gelen sıkıntılar iç çalkantılara neden olmuş, İstanbul; Anadolu ve eyaletlerde isyanlar çıkmıştır.
İç İsyanların Genel Nedenleri
Yönetimde Saray
Adamlarının ve Valide
Sultanların Etkili Olması
Veraset Sistemindeki
Değişikliler
(Ekber-Erşed Sistemi)
Rüşvet ve Adam
Kayırmanın Artması
Merkezî Otoritenin
Zayıflaması
Yeniçeri Ocağı’nın
Bozulması
İÇ İSYANLARIN
ÇIKMASI
Ekonominin Bozulması
Halktan Ağır
Vergiler Alınması
ve Köylünün
Toprağını Terk
Etmesi
Savaşların Uzun
Sürmesi ve
Masrafların
Artması
Tarımsal
Üretimin
Azalması
Ordunun
Bozulması
Tımar
Sisteminin
Bozulması
Tabloda verilen nedenler içerisinde hangileri Osmanlı halkının isyan etmesinde daha etkili olmuş
olabilir?
98
İç isyanların genel nedenlerini aşağıdaki tabloya gruplandırarak yazınız.
SİYASİ
EKONOMİK
ASKERÎ
Osmanlı Devleti’nde XVII. yüzyıldan itibaren görülen isyanları üç grupta inceleyebiliriz.
a. İstanbul Ayaklanmaları
Diğer ayaklanmalarda olduğu gibi İstanbul ayaklanmalarının da temel nedeni merkezî otoritenin
zayıflamasıdır. Çocuk yaşta ve deneyimsiz şehzadelerin tahta çıkması, merkez yönetiminde valide
sultanların ve onlara yakın saray yöneticilerinin etkin olmaları yönetimde otorite zayıflığına yol
açmaktaydı.
İstanbul isyanlarını çıkaranlar daha çok yeniçeriler ve sipahilerdir. Yeniçeri ve kapıkulu sipahilerinin
isyan etmelerinin nedeni ise maaşlarının düşük ayarlı paralarla verilmesi ya da zamanında
ödenmemesidir. Cülus bahşişi almak için kapıkulu askerlerinin sık sık padişah değişikliği istemeleri,
Kapıkulu Ocağı’na usulsüz ve gereğinden fazla asker alınması, bazı devlet adamları tarafından
yeniçerilerin kışkırtılması gibi etkenler isyanlara neden olmuştur. Halktan da katılımların olduğu
ayaklanmalara zaman zaman ulemanın da destek verdiği görülmektedir.
İstanbul isyanlarının en önemlileri III. Murat, II.
İstanbul ayaklanmalarının halk üzerinOsman, IV. Murat ve IV. Mehmet dönemlerinde
deki etkileri neler olabilir?
yaşanmıştır.
?
YENİÇERİNİN HÂLİ
Yeniçeri taifesi karmakarışık oldu. İhtiyar ve işten güçten kalmış olandan başkasının emekliliği
kanuna aykırı iken şimdi genç ve vücudu kuvvetli olanlardan on binden fazla korucu ve emekli
meydana çıktı. Devlet hazinesi bu suretle zarara uğradı.
Çavuşlar evvelce üç kişi iken, şimdi kırk-elli kadar çavuş ortaya çıktı. Mumcular grubu yüzden
fazla oldular ve her biri bir oda istemeye başladı. Bunlara yer olsun diye her sene bir iki grup olup
güngörmüş ve ocak durumundan haberi olan alaylar ve taburlar bozup kaleler fetheden kethüdaları
emekli ettiler. Sonunda dünyalıklar için kimi görevden alınıp, kimi atanıp, birçok layık olanları emekli
edip, yerine layık olmayanları getirip içlerinde değişiklik eksik olmaz oldu. Birini yayabaşı veyahut
bölükbaşı ettiklerinde biner ve ikişer bin kuruşlarını alıp suçu sabit olmayan birçok emektar iş
görmüş adamları sebepsiz yere emekli edip durumları bilmez, zaman görmemiş, âlemin acısını,
tatlısını çekmemiş, nice acemileri yerlerine getirip ocağı harap ettiler. Her zümreye, adı geçen
tarihten beri milleti ve mezhebi bilinmeyen diğer çeşitli kimseler katıldı. Usul ve kurallar bozuldu.
Kanun ve kural kalktı. Bu nedenle kötülük, kavga, fitne ve fesat âlemden eksik olmayıp düzen
bozuldu.
Zuhuri DANIŞMAN, Koçibey Risalesi, s. 31 (Sadeleştirilmiştir.)
Yukarıdaki metinden hareketle Yeniçeri Ocağı’ndaki bozulmaların nedeni olarak neler söylenebilir?
99
III. Murat döneminde kapıkulu askerleri ve yeniçeriler
ayaklandılar. Maaşlarının ayarı düşük paradan verileceğini
öğrenen isyancılar defterdarın öldürülmesini istediler. İstekleri
kabul edilen yeniçerilerin isyanı sona erdi (1592).
II. Osman 1621 yılındaki Hotin Savaşı’nda disiplinsiz
davranışlar sergileyen Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmak istedi.
Yeniçeriler padişahın bu düşüncesini öğrenince ayaklandılar ve
padişahı öldürdüler (1622).
İstanbul’daki ayaklanmalar IV. Murat döneminde de devam
etti. Çok küçük yaşta tahta geçen padişaha gözdağı vermek
isteyen yeniçeriler ve kapıkulu sipahileri, cülus bahşişi
alamadıklarını bahane ederek ayaklandılar (1622). Padişahın
isyancılara istediklerini vermesiyle isyan sona erdi. Ancak IV.
Murat, daha sonra isyancıların elebaşlarını etkisiz hâle getirdi ve
isyanları bastırdı.
1648’de IV. Mehmet’in tahta çıkışında kapıkulu askerleri,
ayarı düşük aylık verilmesiyle tekrar isyan ettiler.1656’daki
isyanda ise idamlarını istedikleri bazı yöneticilerin isimlerini liste
hâlinde padişaha verdiler. Listedeki isimlerin idamıyla
sonuçlanan bu ayaklanmaya Vaka-i Vakvakiye (Çınar Vakası)
denildi.
İstanbul isyanları sonunda güçlerini artıran yeniçeriler,başkentte asayiş ve güven ortamının bozulmasına ve devlet
otoritesinin sarsılmasına neden oldular.
b. Celali Ayaklanmaları
Yavuz Sultan Selim döneminde Tokat civarında Bozoklu
Celal adında bir sipahinin çıkardığı isyan daha sonra
Anadolu’daki isyanların genel adı olmuştur. Bu isyanların temel
nedeni ekonominin bozulmasıdır. İran ve Avusturya ile yapılan
savaşları kazanmak amacıyla aşırı harcama yapan devlet,
masraflarını karşılayamayınca halktan ağır vergiler almaya
başladı. Artan vergiler yanında iltizam sisteminin yaygınlaştırılması, yerel yöneticilerin kanunlara aykırı vergi toplaması ve
adaletsiz yönetimleri de isyanların diğer nedenleridir. Bu durum
halkın devlete olan güvenini sarsmış ve çeşitli bölgelerde
isyanlar çıkmıştır.
Karayazıcı, Canbolatoğlu, Tavil Ahmet, Deli Hasan ve
Kalenderoğlu gibi kişilerin elebaşılığını yaptıkları Celali
?
Osmanlı Devleti’nin Celali ayaklanmalarının olduğu
dönemde İran ve Avusturya ile savaşıyor olmasının
etkileri nelerdir?
isyanlarını devlet sert tedbirler alarak bastırabilmiştir.
İsyanlarının sonucunda Anadolu’da güven ve huzur ortamı
kalmazken binlerce insan hayatını kaybetti. Zengin topraklar
yakılıp yıkılırken üretim azaldı. Vergileri düzenli toplayamayan
Osmanlı ekonomisi gelir kaybetti ve zayıfladı. Bu isyanlarla
uğraşmak Avusturya ve İran ile yapılan savaşlarda devleti zor
duruma düşürdü.
c. Eyalet Ayaklanmaları
XVII. yüzyılda merkezî otoritenin zayıflaması sonucunda
merkezden uzakta olan eyaletlerde (Eflâk, Boğdan, Erdel,
Halep, Yemen, Bağdat, Kırım) isyanlar çıkmıştır. Bazen yerel
yöneticiler (Lübnan valisi Fahrettin , Erzurum valisi Abaza
Mehmet Paşa ve Sivas valisi Vardar Ali Paşa gibi) bazen de yönetimden şikâyeti olanlar isyanlar çıkarmıştır.
Eyalet isyanları, devleti Celali ve İstanbul Ayaklanmaları
kadar uğraştırmasa da zorlukla bastırılmıştır. Devlet isyancılara
karşı tavizler vermek zorunda kalmıştır.
100
III. MURAT
Babası : II. Selim
Annesi : Afife Nur Banu Sultan
Doğumu : 1546
Vefatı : 1595
Saltanatı: 1574 - 1595
III.Murat, Arapça ve Farsçayı
çok iyi derecede öğrenmişti.
Babasının 1558 yılında, Manisa
sancak beyliğinden Karaman
valiliğine atanması üzerine,
dedesi Kanuni Sultan Süleyman
tarafından Alaşehir sancakbeyliğine atandı. Babası II. Selim,
padişah olduktan sonra ise
Manisa sancakbeyliğine atandı.
Şehzadeliği sırasında bulunduğu
Manisa'da devrin en değerli
ulemâsından dersler aldı.
Osmanlı padişahları içinde en
âlim padişahlardan biridir.
Babasının vefatı üzerine
Manisa'dan İstanbul'a gelerek, 22
Aralık 1574 tarihinde tahta geçti.
Ancak o da babası gibi devlet
işlerine fazla karışmadı. Bürokrasi
ve hükûmet işleri daha çok
Sokullu Mehmet Paşa tarafından
idare edildi. Bunda Sokullu'nun
tecrübe ve yeteneği ile III.
Murat'ın idare tarzı büyük rol
oynamıştır.
III. Murat, saltanatı boyunca
İstanbul'dan hiç çıkmadı ve valide
sultanların etkisinde kaldı. Daha
sonraki yıllarda Osmanlı Devleti'nin bir devrini etkileyecek olan
valide sultanların yönetimdeki
etkisi onun devrinde başladı. 29
yaşında çıktığı tahtta yirmi yıl
kalan III. Murat,16 Ocak 1595 tarihinde felç geçirdi ve vefat etti.
Ayasofya Camisi'nin avlusuna
defnedildi.
www.ttk.gov.tr
Seçmeli Tarih
Sınıfta 3 gruba ayrılınız. Her bir grup İstanbul, Celali ve Eyalet isyanlarına değinen
Osmanlı tarihinin ana kaynakları olan layihaları inceleyerek merkez - çevre ilişkisini konu alan
rapor ve şikâyet dilekçesi gibi metinleri aşağıdaki bölüme yazınız.
Seçmeli Tarih
Celali İsyanlarını Hacivat - Karagöz orta oyununda yöneten - yönetilen ilişkileri kapsamında canlandırınız. Birinci perdesi verilmiş olan oyunu devam ettiriniz. Canlandırmada
Hacivat - Karagöz orta oyununun diğer karakterlerini de kullanınız.
HACİVAT - KARAGÖZ
HACİVAT
KARAGÖZ
HACİVAT
KARAGÖZ
HACİVAT
KARAGÖZ
:Yar bana bir eğlence medet!
Hay Hak ! Perde kurduk , ışık yaktık gerçeğin aynasıdır bu perde.
Sayılmaya martaval..
KARAGÖZ :Bu perde başka perde …
Gölge oyunu perdesi
Karagöz’ü sevenlere
İşte Karagöz Perdesi
HACİVAT : Karagözüm, iki gözüm, gel şöyle bir bakalım bu ahali niye toplanmış…
KARAGÖZ : Balık hali niye mi kurtlanmış?
HACİVAT : Ahali dedim Ahali…
KARAGÖZ : Ne olmuş ne olmuş?
HACİVAT : Anadolu’da isyan çıkmış iki gözüm.
KARAGÖZ : Ana baba insanlıktan mı çıkmış?
HACİVAT : Anadolu’da Celaliler devlete vergi vermeyiz demişler.
KARAGÖZ : vıyyyyyy…
Fukaraların parası mı var ki vergi vere?
Bu padişah da biraz insaf ede…
HACİVAT : Padişah da var mı ki insaf etsin iki gözüm? Hazine
tam takır…
: Eyvahhhhhhhhhhhhh!!!!
Tam takır kuru bakır. Koskoca padişah ocak mı bırakır Hacı
Cavcav...
: Onlar da versin vergisini iki gözüm.Ne diye isyan ediyorlar ki
padişahımız efendimize. Şeriata karşı boynumuz kıldan ince..
: Koyunumuz kıldan keçe mi ? Koyun mu kaldı Hacı Cavcav…
: Eyyyy Hak, tamam vergi vermek gerek, ama biraz da düşünmek
gerek, ahalide yoksa mangır...
: Ne bağırıyorsun bangır bangır?
101
4. AVRUPA’NIN GELİŞİMİNE SEYİRCİ KALAN OSMANLI
Günümüz Avrupa’sının siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal temelleri, XV. yüzyıldan başlayarak
atılmaya başlanmıştır. İnsan hakları ve demokratikleşme çabaları, özellikle İngiltere ve Fransa’nın
başını çektiği devletler arasında adeta bir yarış başlatmıştır. Rönesans ve Reform hareketleri Avrupa
devletlerinde köklü değişikliklere yol açmaya başlamıştır. Özgür düşünce ve bilim alanındaki
çalışmalar devletlerin gelişmelerine katkı sağlarken bir yandan da aralarında bir yarışın oluşmasına
zemin hazırlamıştır.
İpek ve Baharat Yolu Osmanlı’nın eline geçmişti yeni ticaret yolları bulmak
bizim için şart olmuştu. Denizcilik alanındaki gelişmeler ve gelişen pusula ile
yeni yerlere gidebildik. Bulduğumuz yeni yerlerin kaynaklarını ele geçirdik.
Şimdi rakiplerimize karşı limanlarımızı korumak için savaşmalıyız.
İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth
Ekonomimizi güçlendirmek için yeni yerlere gitmeliydik ve bunu başardık.
Gittiğimiz yerlerdeki ürünleri Avrupa’ya taşıyıp gelirlerimizi artırdık. Amerika,
Hindistan ve Uzak Doğu’daki bölgeleri ele geçirmek için aynı bizim gibi
düşünen İngiltere, Hollanda ve İspanya ile savaşmamız gerekir.
Fransa Kralı XIV. Loui(Lui)
İngltere ile Fransa arasındaki rekabetin temel nedeni nelerdir?
Avrupa devletleri arasında bu dönemdeki en büyük rekabet, coğrafi keşiflerle başlayan sömürge
elde etme mücadelesidir. İngiltere, Fransa, İspanya, Hollanda, Portekiz gibi ülkeler yeni ticaret yolları
bulabilmek için Afrika, Uzak Doğu, Hindistan, Amerika, Avustralya gibi bölgelere hâkim olma
amacındaydılar. Ortak çıkar noktaları olduğu için Atlas Okyanusu ve Hint Okyanusu kıyılarında
limanlar için savaşlar yapmışlardır. Osmanlı Devleti’nin elindeki İpek ve Baharat Yolları’ndan umudunu
kesen Avrupa devletleri, alternatif yeni yollar bulmak için uğraşıyordu. Avrupa devletlerinin bu yeni
açılım çalışmaları karşısında Osmanlı Devleti etkisiz kalmıştı. Devlet, iç çalkantılar ve dış savaşlar
nedeniyle yeni gelişmelerle ilgilenemiyor ve gelişmelerde aktif rol alamıyordu. Bu ilgisizlik Osmanlı
Devleti ekonomisini çok olumsuz etkileyecektir.
a. Coğrafi Keşiflerin Osmanlı Devleti’ne Etkileri
GRÖNLAND
NORVEÇ
İSVEÇ
SİBİRYA
RUSYA
A S Y A
AVRUPA
FRANSA MACARİSTAN
PORTEKİZ İSPANYA
Lizbon Palos
Cadice
Kaskar
Pekin
ÇİN
OSMANLI
DEVLETİ
Hürmüz
A
HİNDİSTAN
NYA
İNGİLTERE
JAPO
KUZEY
AMERİKA
B Ü Y Ü K
O K YA N U S
T
Arabistan
L
B
A
Ü
Kalikut
S
Y
AFRİKA
Ü
O
K
N
A
dag
A
Y
H İ N T
O K YA N U S U
N
U
Ma
K
ask
Y
ar
K
O
GÜNEY
AMERİKA
S
U
Ümit Burnu
AVUSTRALYA
U
S
Osmanlı Devleti
Yeni Ticari Yollar
Baharat Yolu
İpek Yolu
Coğrafi Keşifler Sonrası Ticaret Yollarının Değişim Haritası
Coğrafi keşifler sonrası ticaret yollarının değişmesinin Osmanlı Devleti’ne etkileri neler olabilir?
102
Avrupa’yı ekonomik ve kültürel yönden geliştiren coğrafi keşifler, Osmanlı Devleti’ni olumsuz yönde
etkilemiştir. İpek ve Baharat Yollarının önemini kaybetmesi üzerine Akdeniz limanlarından elde edilen
gelir azalmıştır.
Coğrafi keşifler sonucu Avrupa’ya bol miktarda altın ve gümüş girmesi ve bunların Osmanlı
pazarlarında kullanılmaya başlanmasıyla Osmanlı ekonomisi büyük zarar görmüştür. Piyasada
pahalılık ve enflasyon yaşanmıştır.
b. Avrupa’ya Tavizler Verilmesi
Coğrafi keşiflerle başlayan süreçte özellikle İngiltere, Fransa, Portekiz, İspanya ve Hollanda
denizcilik alanında önemli gelişmeler katetmiştir. Keşiflerle beraber gelen ekonomik zenginlik deniz
ticaretinin gelişmesine, gelişen deniz ticareti de Avrupalı devletlerin ekonomik anlamda daha da
güçlenmesine neden olmuştur.
İngiltere ve Fransa’nın denizlerde giderek güçlenmesi ve ekonomik piyasayı ele geçirmesi Osmanlı
Devleti’ni bu devletlere karşı yeni ortaklar aramaya yöneltti. Deniz ticaretini canlı tutmak ve ekonomik
kayba uğramamak isteyen Osmanlı Devleti, Hollanda ile ticari ayrıcalıklar içeren bir antlaşma
imzalamıştır. Gümrük vergilerinin düşürülmesi ile ticarette serbestlik içeren bu kapitülasyonlar sonunda vergi gelirlerinde kayıplar oldu. Piyasaya ucuz Avrupa malları hâkim oldu. Avrupa mallarının
Osmanlı coğrafyasında yaygınlaşması Osmanlı üreticisine büyük bir darbe indirdi.
Avrupalı devletler, teknolojik anlamda yeni atılımlar yapıp coğrafi keşifler sayesinde yeni ekonomik
kaynaklar bularak yeni ekonomik modeller belirlerken Osmanlı Devleti bu gelişmelere ayak uyduramamıştır. Teknolojide geri kalan Osmanlı Devleti yapılan deniz savaşlarında yenilgiler almaya
başlamış ve denizlerdeki etkinliğini yitirmiştir.
?
Osmanlı Devleti’nin Avrupalı devletlerle rekabet edememesinin sonuçları neler olmuştur?
c. Yeni Ekonomik Model: Merkantilizm
Coğrafi keşifler sonrası XVII. yüzyıl Avrupa’sında yeni bir ekonomik anlayış baş göstermiştir.
Gelirlerini daha çok artırabilmek için Avrupalı devletlerin geliştirdiği merkantilizme göre bir ülke ne
kadar çok madene ve paraya sahipse o kadar zengin sayılıyordu. Zengin devlet statüsünde yer almak
isteyen Avrupalı devletler iç ve dış ticarete önem verdiler. Yeni yollar bulma ve yeni sömürgeler
sayesinde ham madde ve pazar sahibi olma isteğinin altında yatan etken de budur. Bir diğer etken ise
gelir düzeyini ve tüketim isteğini artırmaktır.
Avrupa’daki bu yeni ekonomik modelle amaç, uluslararası piyasada daha etkin olmaktı. Osmanlı
Devleti’nin ekonomi anlayışındaki amaç ise iç piyasada halkın ihtiyaçlarını olabildiğince çok
karşılayabilmekti. Avrupa bu ekonomik modelle gelirlerini yeni teknolojik gelişmeleri kullanarak tarım,
ticaret ve sanayide artırmaya çalışırken Osmanlı Devleti bu yöntemi uygulamamıştır. Osmanlı Devleti
gelirini artırma yolu olarak fetihlerle elde edilen topraklardan gelecek vergileri tercih ediyordu.
Avrupa devletleri bu yeni model çerçevesinde gelirlerini artırıcı tedbirler alıp değişik yollar bulurken
Osmanlı Devleti bu modele ayak uyduramamıştır. Yeni ekonomik kaynaklar bulup gelir artırıcı tedbirler
almak bir yana Avrupalı devletlerin mallarının kapitülasyonlar sonucunda ülkeye ucuz yollu girip
piyasaya hâkim olmasına dahi engel olamamıştır. Avrupalı devletler bu yolla hem Osmanlı’nın
gelişmesini engellemiş hem de yeni ekonomik modele uygun biçimde gelir düzeyi olarak zengin ülke
konumuna ulaşmışlardır.
OSMANLI’DA MERKANTİLİZMİN ETKİSİ
Osmanlı yöneticileri iç ve dış ticarette kentlerin ihtiyacını karşılayabilmek ve gümrük gelirleri
elde etmek amacıyla ithalatı destekliyorlardı. Avrupa’daki merkantilist anlayışa göre de ihracatı
artırmak ulusal serveti ve işsizliği azaltmaya bir araçtı. Osmanlı Devleti ilk dönemlerinden itibaren
Avrupalı devletlere ticareti özendirici bazı ayrıcalıklar vermiştir. Coğrafi keşifler sonunda ticaret
yollarının değişmesi ile gelir kaybeden Osmanlı Devleti hem Avrupa’da siyasi destek bulmak hem de
azalan gümrük vergilerini artırmak için Avrupalı tüccarlara yeni ayrıcalıklar vermiştir.
XVII. ve XVIII. yüzyılda kapitülasyonlarla tanınan haklar genişletildi. Bu dönemde Osmanlı’nın
siyasi gücünün azalmasıyla Avrupalı devletler, tüccarlarının ayrıcalıklarını artırma yoluna gitti.
Gümrük vergilerini yerli tüccardan az ödeyen Avrupalı tüccarlar, ayrıca kendi ticari mahkemesini
kurma hakkını da elde etti. Osmanlı ülkesi içinde Avrupalı tüccar ile yerli tüccar rekabeti oluştu. Pek
çok konuda Avrupalı tüccar daha avantajlı idi.
Prof. Dr. Şevket PAMUK,100 Soruda Osmanlı - Türkiye İktisat Tarihi, s.146 - 147 (Özetlenmiştir.)
Yukarıdaki metni dikkate alarak merkantilizmi Avrupalı ve Osmanlı tüccarlar açısından değerlendiriniz.
103
2
KONU
XVII. YÜZYIL ISLAHATLARI
HAZIRLANALIM
Devlet adamlarını ülkede ıslahatlar ve köklü değişiklikler yapmaya zorlayan etkenler
neler olabilir?
KÂTİP ÇELEBİ’NİN TEŞHİSİ
İnsan yaşamı ile devlet yapısı
birbirine benzer. Çocukluk, gençlik,
olgunluk ve yaşlılık... Kişi nasıl bu
evrelerden geçiyorsa devletler de aynı
akıbeti yaşar. Nasıl ki tabipler her yaşa
uygun ilaçlar ve perhizler uyguluyorsa
devletin tabipleri de (yöneticiler) devletlerin yaşını fark edip ona göre reçete yazmalıdır. Kişi tabibin bilgisi ile ilaç ve perhiKâtip Çelebi
zine uygun davranarak yaşamını uzatabildiği gibi devlet de bilgili ve deneyimli yöneticilerin elinde
ömrünü uzatabilir. Hastaya bakan tabibin bilgili olması yetmez.
Hastaya sözünü dinletmesi acı olsa bile ilaca devam etmesi
gerekir. Toplumdaki hastalıklar için de yöneticilerin kesin ve
süratli müdahalesi gerekmektedir.
Türkiye Tarihi 3, Osmanlı Devleti 1600-1918, Düsturul Amel Fi Islahil Halel
kitabından derlenen Metin KUNT’un makalesi
Kâtip Çelebi’ye göre yöneticilerin devletlerin ömrünü
uzatabilmesi için yapması gerekenler nelerdir?
XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yaşanan isyanlar, devlet
kurumlarındaki bozulmalar, savaşlarda hedeflenen başarının kazanılamaması devletin eski gücünde
olmadığının göstergeleriydi. Gerek
bu aksaklıkları gidermek gerekse
devlete eski güçlü dönemlerini
yaşatabilmek için II. Osman, IV. Murat ve IV. Mehmet gibi
padişahlar; Tarhuncu Ahmet Paşa ve Köprülüler gibi
sadrazamlar bazı düzenlemeler yaptılar.
Islahat: İçinde
bulunulan kötü durumu daha iyi duruma
getirebilmek için yapılan
değişiklik, düzeltme ve
iyileştirmelerdir.
BİLGİ
NOTU
1. II. OSMAN (GENÇ OSMAN) DÖNEMİ VE ISLAHATLARI
Islahat hareketlerine girişen ilk padişah II. Osman’dır. Ona
göre devletin içinde bulunduğu karışık durumun sebebi adam
kayırmalar, rüşvet ve kötü yönetimdi. Bu amaçla padişah
yetkisini ve otoritesini artırmayı amaçlamıştır. Şeyhülislam ve
ilmiye sınıfının yetkilerini sınırlandırmış, ilk kez saray dışından
evlenerek değişik bir yol izlemiştir. Başkenti İstanbul’dan
Anadolu’ya taşımayı dahi düşünmüştür.
104
II. OSMAN
Babası
Annesi
: I. Ahmet
:Mahfiruz Haseki
Sultan
Doğumu : 1604
Vefatı
: 1622
Saltanatı : 1618 - 1622
II. Osman, on dört yaşında
iken amcası Sultan I. Mustafa’nın
tahttan indirilmesi üzerine
Osmanlı tahtına oturdu. Annesi,
onun yetişmesi için çok titiz
davrandı. Çok iyi bir tahsil ve
terbiye gördü. Arapça, Farsça,
Latince, Yunanca ve İtalyanca
öğrendi. II. Osman zeki, çevik,
cesur, atılgan ve gözüpek bir
padişahtı. Tahta çıkar çıkmaz
devlet erkânı içindeki üst düzey
yetkilileri değiştiren müderris ve
kadıların atanma yetkilerini
şeyhülislamın elinden aldı. Planlarını uygulayabilecek bir sadrazam bulamadı. Islahat ve planlarını gerçekleştiremeden genç
yaşında tahttan indirildi ve Yedikule zindanlarında öldürüldü.
www.ttk.gov.tr
II. Osman, daha önceki hükümdarların geleneklerine uyarak
Lehistan üzerine yapılan sefere bizzat katıldı. Bu sefere çıkma
amaçlarından birisi asker üzerindeki otoritesini hissettirme
düşüncesiydi. Padişahın bizzat katıldığı bu seferde Hotin Kalesi
kuşatıldı ama alınamadı (1621). Kale kuşatılması sırasında
yeniçerilerin isteksizliğini gören padişah Yeniçeri Ocağı’nı
kaldırmayı düşünmüştür. Padişahın bizzat sefere katılması
sorunun kaynağını görmesi açısından da çok önemlidir. Ancak
padişah bu köklü ıslahat düşüncesini gerçekleştiremeden
yeniçeriler tarafından öldürülmüştür.
2. IV. MURAT DÖNEMİ (SİYASİ OLAYLAR - ISLAHATLAR)
II. Osman’ın 1622’de yeniçeriler tarafından öldürülmesinden
sonra, kısa bir süre I. Mustafa padişah olmuştur.1623’te I.
Mustafa da tahttan indirilmiş ve tahta IV. Murat çıkarılmıştır. IV.
Murat tahta çıktığında çocuk yaşta idi. Bu nedenle yönetim
gücünü annesi Kösem Sultan ile Sadrazam Ali Paşa
kullanmışlardır. Ancak zamanla IV. Murat olgunluk çağına
gelince saray kadınları ve saray ağalarının etkisinden kurtulmuş
ve devlet yönetimine egemen olmuştur.
IV. Murat, devletin kötüye gidişinin nedenleri ve bu kötü
gidişin durdurulması için alınabilecek tedbirlere ilişkin devletin
ileri gelenlerine raporlar hazırlattı. Bu raporlardan özellikle Koçi
Bey ve Kâtip Çelebi’nin raporları önemlidir. Koçi Bey hazırladığı
raporunda devletin Kanuni Sultan Süleyman’ dan sonra yaşadığı
sıkıntıları, kurumların nasıl bozulduğunu detaylıca ortaya
koymuş ve çözüm önerilerini sunmuştur. IV. Murat da bu raporlar
doğrultusunda ıslahat çalışmalarına başlamıştır.
TÜTÜN VE KAHVEHANE YASAĞI
2 Eylül 1633 yılındaki büyük yangından sonra İstanbul’da
bir kahvehane…
Hasan: Allahım! Nasıl büyük bir yangındı. Bütün şehir
yanıyordu az kalsın.
Mehmet: Padişah da yangını söndürmek için çabalamış
derler.
Hasan: Bırak padişahı bütün İstanbul gelse söndüremezdi
o yangını.
Bekir: Neden çıktığı bulunamadı mı hâlâ?
Hasan: Tütün içenler çıkarmış derler ama Allah bilir.
Mehmet: Eğer tütün içenlerden dolayı çıktı ise padişah bu
tütünü yasak eder. Etsin de kardeşim! Bak bir kendini bilmezin
ateşi nelere sebep oldu.
Bekir: Niye ki? Yangının tütünle ne ilgisi var? Halka
bundan sebep niye yasak konsun?
Mehmet: İyi de keyfi abartanlar var. Olay çıkartıp zarar
veriyorlar.
Bekir: O zaman onları bul cezalandır.
Mehmet: Nasıl bulursun o kadar insan arasında. Yeniçeri
de var bunların içinde.
Bu sırada…
Tellal: Padişahımızın emridir. Bundan böyle tütün içmek
yasaktır. Kahvehaneler de kapatılacaktır. Emre uymayanlar
cezalandırılacaktır.
Yukarıdaki metinden hareketle IV. Murat’ın tütün içilmesini
yasaklaması ve kahvehaneleri kapatması uygulamasının
gerekçeleri neler olabilir?
105
IV. MURAT
Babası
Annesi
: I. Ahmet
: Mahpeyker Kösem
Sultan
Doğumu : 1612
Vefatı
: 1640
Saltanatı : 1623 - 1640
Osmanlı sultanlarının en
kudretlilerinden biri olarak tarihe
geçti. Son derece zeki, gözüpek,
cesur, kuvvetli ve enerjik bir
insandı.
IV. Murat, çok iyi cirit ve ok
atardı. Bu gücünü katıldığı savaşlarda da gösterirdi. Din büyüklerine hürmet eder, Şeyhülislam
Yahya Efendi’ye Baba diye hitap
ederdi. Arapçayı ve Batı dillerini
çok iyi bilirdi. İlmi ve ilim adamlarını çok sever, fırsat buldukça
ilim meclislerine gider, onları yeni
çalışmalar yapmaları için teşvik
ederdi. Şiire de merakı vardı.
Muradi mahlasıyla şiirler yazardı.
IV. Murat döneminin önemli
olaylarından biri de Hezarfen
Ahmet Çelebi’nin kanat takarak
Galata Kulesi’nden Üsküdar’a
uçmasıydı.
IV. Murat döneminde yapılan
mimari eserler arasında Revan
Köşkü, Bağdat Köşkü, Niğde
Bedesteni, Üsküdar Çinili Camisi
ve Külliyesi, Bayram Paşa Sıbyan
Mektebi çeşmesi, külliyesi ve
medresesi, Konya Şerafettin
Camisi bulunmaktadır.
IV. Murat, çevresinde olup
bitenleri dikkatle takip eder inisiyatifini kullanmakta asla tereddüt
etmezdi. Memleket meselelerini
yakından takip edip çözümler
üretmeye çalıştı. Tekrar devlet
hâkimiyetini kurdu.
İran seferinden döndükten
sonra rahatsızlanarak vefat etti.
www.ttk.gov.tr
İktidara tek başına sahip olan IV. Murat, ıslahatlara başta annesi olmak üzere yönetimine etki eden
kişileri engelleyerek başlamıştır. Yeniçeriler içerisinde zorbaları ortadan kaldırmış ve gereğinden fazla
olan yeniçeri sayısını azaltmıştır. Böylece hem gücünü artırmış hem de askeri itaat altına almıştır.
Maliyeyi yeniden düzeltmiş Koçi Bey’in raporu doğrultusunda hak etmeyenlerden dirliklerini geri
almıştır. Dirlikleri layık olanlara vermiş ve otoriter bir güç ile İstanbul’un güvenliğini sağlamıştır.
İsyanlara teşvik edici konuşmaların yapıldığı merkezler hâline gelen kahvehanelerde içki içme tütün
kullanma ile birlikte sokağa çıkma yasaklarını uygulamıştır. Anadolu ve eyaletlerdeki isyanları
bastırmıştır. Yaptığı bütün bu yaptırım ve ıslahatların amacı devlet otoritesini güçlendirmektir.
IV. Murat dönemi siyasi olayları içerisinde Lehistan, Venedik ve İran ile yapılmış mücadeleler
görülmektedir. Lehistan’ın vergilerini zamanında vermemesi, Venedik’in ise Dalmaçya kıyılarında
isyan çıkarması nedenleriyle sefer hazırlıkları yapıldıysa da her iki tarafın barış talepleri üzerine savaş
olmadan barış antlaşmaları imzalanmıştır.
İran ise Osmanlı-Avusturya savaşlarını ve iç isyanları fırsat bilerek sık sık Osmanlı topraklarına
saldırmaya devam ediyordu. Bu nedenle IV. Murat, İran üzerine biri 1635 diğeri ise 1638’de olmak
üzere iki sefer düzenledi. Yapılan seferler sonunda Revan ve Bağdat alındı. IV. Murat Bağdat Fatihi
olarak anıldı. İran’ın isteği üzerine 1639’da Kasrışirin Antlaşması imzalandı. Buna göre:
Ü Bağdat Osmanlı’ya, Revan ve Azerbaycan İran’a bırakıldı.
Ü Zağros Dağları iki ülke arasında sınır oldu.
Önemi:Kasrışirin Antlaşması bugün de geçerli olan Türkiye - İran sınırını büyük ölçüde belirlemiştir.
Kırım Hanlığı
Akkerman
Azak
Denizi
H
Bahçesaray
Kili
A
Z
A
R
K A R A D E N İ Z
İstanbul
E G E
Bursa
Kars
Trabzon
Sivas
Ankara
D E N İ Z İ
İzmir
Kayseri
Diyarbakır
Antalya Konya
D
Batum
Antakya
E
Azerbaycan
Bakü
Revan
Karabağ
Van
Musul
FİLİ
STİN
A K D E N İ Z
400
600
İ
İRAN
Bağdat
A R A B İ S T A N
200
Z
Kasrişirin
Kahire
0
İ
Tebriz
Kıbrıs
SURİYE
N
Basra
Körfezi
Osmanlı Devleti
Km
Kasrışirin Antlaşması Sonrası Osmanlı’nın Doğu Sınırı
§ Tımar Sisteminin Bozulması
Devlete ekonomik, siyasi ve askerî anlamda önemli katkılar sağlayan tımar sisteminde XVII. yüzyıl
ile beraber bozulmalar yaşanmaya başladı. Tımarların hak eden kişilere değil de rüşvet karşılığında
başkalarına verilmesi sistemin bozulmasında temel etkendir. Merkezî otoritenin zayıfladığı bu
dönemde tımar dağıtımındaki adaletsizlikler birçok tımar sahibinin dirliğini kaybetmesine neden oldu.
Tımarlarını kaybeden pek çok dirlik sahibi ayaklanmalar çıkarmış ve Celali ayaklanmalarına sebep
olmuştur.
Tımar sisteminin uygulanamaz hâle gelmesi üretimi azaltmıştır. Azalan üretim nedeniyle devlet,
halktan yeterince vergi toplayamamıştır. Halka ağır vergiler koymak zorunda kalmıştır. Devletin
koyduğu ağır vergileri karşılayamayan köylüler topraklarını terk ederek göç etmiştir. Böylece ekonomik
anlamda önemli bir kaynağını kaybeden devlet ayrıca işsizlik ve göç gibi yeni bir sosyal problemle karşı
karşıya kalmıştır.
106
Toprağını terk eden köylüler şehirlere göç etmiştir. Şehirlerde iş imkânları konusunda sorunlar
yaşanmaya başlamıştır. İş bulamayanlar eşkıyalık faaliyetlerinde bulunduklarından şehirlerde asayiş
problemleri de artmıştır.
Tımar sisteminin bozulması askerî teşkilatta da bozulmalara neden olmuştur. Sistem sayesinde
hazineden para çıkmadan hazır bir ordu kuruluyordu. Sipahi sisteminin bozulmasıyla devlet, ücretli
asker almak zorunda kaldı. Sekban adındaki bu ücretli askerler savaş zamanı asker, barış zamanı
işsizdi. İşsiz kaldıkları dönemde de halktan haraç alıyorlardı. Tımar sistemi sayesinde ülkenin en uç
bölgelerine dahi devlet otoritesi ulaştırılıyorken tımar sisteminin bozulmasıyla bu asayiş ve otorite
ortamı da yok oldu.
Tımar sisteminin bozulmasının sonuçlarını aşağıdaki tabloya yazınız.
SİYASİ
EKONOMİK
ASKERÎ
SOSYAL
§ İltizam ve Mukataa
Fatih Sultan Mehmet döneminde tımar dışında kalan bölgelerin vergilerini toplamak için getirilen bir
düzendir. Bir bölgenin kanunla belirlenmiş vergisini toplayıp hazineye yatırma işidir.İhale ile belirlenen
sistemde vergi kaynağı araziye mukataa, ihale sistemine iltizam, bu işi yapan kişilere de mültezim
denirdi.
Mültezimler iltizam aldıkları bölgenin
İltizam sisteminin devlet ve vatandaş açısından
vergilerini devlete peşin öder sonra da gidip o
yararları ve zararları nelerdir?
bölgedeki vergileri kendisi toplardı. Devlet
böylece nakit sıkıntısını giderirdi. Ancak bu
uygulama mültezimi iltizam aldığı bölgenin yöneticisi konumuna getirmişti. Verdiği miktarın kat kat
fazlasını halktan almaya çalışan mültezimlerin baskıları nedeniyle halk ağır vergileri ödeyemediği için
toprağını terk etmek zorunda kalmıştı. Bu da üretimin düşmesine neden olmuştu.
?
3. XVII. YÜZYILDAAVRUPA’DA SİYASİ DURUM
Rönesans ve Reform hareketleri ile modernleşme yolunda önemli mesafeler kateden Avrupalı
devletler XVII. yüzyıldan itibaren merkezî otoritelerini artırarak daha da güçlenmişlerdir. Coğrafi
keşiflerle zenginleşen Aydınlanma Çağı ve yeni bilimsel gelişmelerle ilerleyen Avrupa devletleri
arasında din merkezli savaşlar yaşanmıştır.
§ Otuz Yıl Savaşları (1618 - 1648):
Kutsal Roma - Germen (Alman) İmparatoru II. Ferdinand protestanlığı ortadan kaldırmak için
İspanya ile birlik olup diğer Avrupa devletlerine savaş açtı. Fransa, İsveç, Danimarka, Hollanda ve
Protestan Alman prenslikleri ile yapılan savaşları Kutsal Roma - Germen İmparatorluğu kaybetti.
Savaşın sonunda imzalanan Vestfalya Antlaşması ile Avrupa halkına mezhep seçme özgürlüğü
verildi.
Kutsal Roma - Germen İmparatorluğu savaş sonunda dağılırken İspanya güç kaybetmiştir. Fransa,
Otuz Yıl Savaşları’ndan galip ayrılmış ve Kutsal Roma - Germen İmparatorluğu’ndan toprak alarak
gücünü artırmıştır. Kazandığı zaferle gücünü iyice artıran Fransa kralı XIV. Loui “Devlet demek ben
demektir.” sözü ile mutlakiyet anlayışını katı bir şekilde uygulayacağını gösterdi.
107
İngiltere, Otuz Yıl Savaşları’na katılmamıştı. İngiltere kraliçesi I. Elizabeth de tıpkı Fransa kralı gibi
merkezî otoritesini artıran uygulamalar yaptıysa da 1640’taki isyanlar sonucunda parlamenter sisteme
geçişi kabul etmek zorunda kaldı. Meşrutiyet yönetiminin başladığı İngiltere, cumhuriyete geçişin de ilk
adımlarını atmış oldu.
İspanya, sömürgelerinin büyük kısmını XVII. yüzyılda kaybetti. Hollanda, Otuz Yıl Savaşları’nda
İsviçre ile beraber bağımsızlığını ilan etti. Avusturya, XVII. yüzyılda gücünü korudu. Lehistan, taht
kavgaları ve Rusya’nın genişlemesi sebebiyle gücünü koruyamadı. İsveç, Otuz Yıl Savaşları’nda galip
geldi ve gücünü artırdı. Rusya, özellikle Çar I. Petro ile beraber güçlü bir devlet olma yolunda
ilerlemeye başlamıştır.
Avrupa’da Otuz Yıl Savaşları
devam ederken IV. Murat Doğu
seferlerini yapıyordu.
Otuz Yıl Savaşları’nı Gösteren Temsilî Resim
Avrupa’da Otuz Yıl Savaşları’nın devam etmesinin IV. Murat’ın
doğuya sefer düzenlemesine etkisi neler olabilir?
IV. Murat’ın Bağdat Kuşatmasını
Gösteren Temsilî Resim
4. XVII. YÜZYILDA AVRUPA’ DA BİLİM VE TEKNİK ALANDAKİ GELİŞMELER
Avrupa’da Rönesans ve Reform ile modern düşünce ortamı oluşurken akıl ön plana çıkmaya
başladı. Bu sayede modern bilimin temelleri atıldı. Teknik alanda önemli gelişmeler yaşanmaya
başladı. Halk ve yöneticiler bilimsel faaliyetleri takip etmeye başladı. Bilim ve teknik alandaki
gelişmeler sanat dallarını da etkiledi. Avrupa’daki skolastik felsefenin yerini özgür düşünce aldı.
Bilimsel çalışmaların daha rahat yapılabilmesi için bilimsel akademiler açıldı.
XVII. YÜZYILDA BİLİME YÖN VEREN BİLİM İNSANLARI
Copernicus (Kopernik)
Polonyalı astronom ve matematikçidir. Kopernik, dünyanın ve diğer gezegenlerin güneş
etrafında döndükleri kuralını açıklamıştır. Aynı zamanda bir rahip olan Kopernik kilise baskısına
rağmen o zamana kadarki inanışlara ters olan bu teorisini, yazdığı kitaplarıyla tüm dünyaya
anlatmıştır.
Galileo (Galile)
Modern fiziğin ve teleskopik astronominin kurucularındandır. Ticari alanda kullanılan pusula,
ilkel bir termometre, kalp atışı ölçümü için bir sarkaç ve en önemlisi gelişmiş teleskopu icat etti.
Gezegenler ve diğer gök cisimleri ile ilgili çalışmalar yaptı. Çalışmalarını İki Kâinat Sistemi
Üzerine Konuşmalar adlı kitabında topladı.
Bacon (Beykın)
İngiliz filozof ve devlet adamıdır. Bilimsel çalışmalarda deney ve gözlemi ön plana çıkaran
bir düşünceyi savunmuştur. Bilimin insanları aydınlatma ve geliştirme işlevini öne çıkarmıştır.
Ona göre bilim, doğanın özüne yönelmelidir. Doğayı deney ve gözlemle kavramaya
çalışmıştır. Denemeler, Bilimin İlerlemesi, Yeni Atlantis, Büyük Yeni Düzen yazdığı bazı
kitaplarıdır.
Kepler
Alman gök bilimci, fizikçi ve matematikçidir. Dönemin ünlü astronomu Brahe ile çalışmalar
yaptı. Yaptığı astronomik gözlemler sonucu gezegenlerin hareketlerini araştırdı. Rudolf’un
Cetvelleri adlı kitabında gezegenlerin temel tablolarını yayımladı.
108
Pascal (Paskal)
Fransız matematikçi, fizikçi ve düşünürdür. 1642’de bir hesap makinesi icat etti. Pascal
Üçgeni olarak bilinen karakteristik üçgeni buldu. Sıvıların kararsızlığı üzerine kitapçık yazdı. Bu
kitabında basınç kanununu açıkladı. Bir üçgenin iç açılarının toplamının iki dik açıya eşit
olduğunu buldu.
Newton (Nivtın)
İngiliz fizikçi, matematikçi ve astronomdur. Diferansiyel ve integral hesabını bulmuştur.
Renkler ve optik üzerine de çalışmalar yapan Newton’un bilim tarihine en büyük hediyesi yer
çekimi kanununu bulması olarak kabul edilir.
Etkinlikte verilen XVII. yüzyıldaki bilim insanlarının yaptığı çalışmalar, bulundukları döneme ve
sonraki dönem bilimine katkısı ne olmuştur?
Yapılan bilimsel çalışmalar sonunda bu dönem, Akıl Çağı olarak nitelendirilmiştir. Bu dönemdeki
çalışmalar Avrupa’da sanayinin hızla gelişmesini sağladı. Gelişen sanayi bir sonraki yüzyılda
yaşanacak olan Sanayi İnkılabı’nın da zeminini hazırlamıştır. Sanayisi gelişen Avrupa devletleri,
dünya siyasetinde daha çok sözü geçen bir güç hâline geldi.
Kopernik’in Astronomi
Çalışmalarını Gösteren Bir Resim
Kepler’in Solar Sistem
Çalışmalarına Ait Bir Resim
Newton’un Optik Çalışmalarını Gösteren Temsilî Resim
Galile’nin Teleskobunun Resmi
1. Sınıfınızda bir XVII. Yüzyıl Avrupası köşesi oluşturunuz. Oluşturduğunuz köşede 1600 - 1699
yılları arasında Avrupa’da meydana gelen olayları kronolojik olarak sıralayınız (Siyasi, sosyal,
ekonomik, askerî, bilimsel, teknolojik, kültürel, sanatsal, dinî vb.). Çıkan listede yer alan olayları hem o
döneme hem de sonraki dönemlere etkisi açısından önem sırasına koyarak yeni bir değerlendirme yapınız.
2. Aşağıda adları verilen bilim insanlarının yaptıkları çalışmaları araştırarak bu çalışmaların hem o
dönemin hem de sonraki dönemlerin siyasi, sosyal, ekonomik ve bilimsel anlayışına etkilerinin neler olduğunu
sınıfta tartışınız. (Her öğrenci bir bilim insanını seçebileceği gibi mevcudun kalabalık olduğu sınıflarda iki
öğrenci bir bilim insanını seçebilir.)
Seçmeli Tarih
Hans Lippershey
Bacon
John Nappier
Descartes
Snellius
Pascal
Galileo
Kepler
Robert Boyle
Isaac Newton
Cassegrain
Harvey
Denis Papin
109
Thomas Harriot
Anton van Leeuwenhoek
Leibniz
Thomas Sarvery
Bonaverta Cavalieri
Otto van Guericke
3
KONU
IV. MEHMET DÖNEMİ (1648 - 1687)
HAZIRLANALIM
XVII. yüzyılda devlet idaresinde sadrazamların ön plana çıkmasının nedenleri
neler olabilir?
875.000
Akçe
800.000
725.000
Gelir
Gider
650.000
575.000
500.000
1608
1644
1650
1652
1654
1667
1670
1688
XVII. Yüzyıl Osmanlı Devleti Gelir-Gider Tablosu
Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU, XIV.-XVII Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, s. 76
Yukarıdaki tabloya bakarak XVII. yüzyılda Osmanlı ekonomisi için neler söylenebilir?
IV. Murat öldükten sonra yerine İbrahim, padişah oldu. İbrahim dönemi (1640 - 1648) vezirlerin
yönetime karıştığı, yeniçerilerin çokça isyan çıkardığı, iç karışıklıkların yoğun yaşandığı bir dönem
olmuştur.1648’de yeniçerilerin bir isyanı sonunda İbrahim tahttan indirilmiş ve yerine çocuk yaşta olan
IV. Mehmet padişah olmuştur. IV. Mehmet, kendisi yönetecek çağa gelinceye kadar ülkeyi IV.
Mehmet’in annesi ve vezirler yönetmiştir.
1. IV. MEHMET DÖNEMİ ISLAHAT ÇALIŞMALARI:
IV. Mehmet, yönetimi annesinin ve vezirlerin elinden aldıktan sonra devletin kötü gidişine son
verebilmek için güvendiği devlet adamlarını göreve getirdi. IV. Mehmet’in görevlendirdiği bazı devlet
adamları ve yaptıkları ıslahatlar şunlardır:
Tarhuncu Ahmet Paşa
Çoğunlukla maliye alanında ıslahatlar yapmıştır. Devletin en önemli sorununun gelir-gider
dengesizliği olduğunu düşünüyordu. Has ve zeamet gelirlerini doğrudan hazineye aktardı. Saray
masraflarını kıstı ve hediyeler verilmesini azalttı. Modern anlamda ilk kez bütçe çalışması yaptı.
Rüşvet alınmasını engellemeye çalıştı. Hazineye borçlu olanlardan tahsilat yaptı.
110
SADRAZAM OLURUM ANCAK…
IV. Mehmet döneminde ülkedeki kötü
gidişe çözüm bulmak amacıyla yaşı
ilerlemiş olmasına rağmen Köprülü
Mehmet Paşa’ya sadrazamlık teklifi
götürülmüştür.
Valide Sultan: Her şeyi kökünden tutup
Köprülü Mehmet Paşa’nın
Temsilî Resmi
çözümleyecek bir elin yokluğundan
ülkemizde her şey yok olmak üzeredir.
Böyle bir durumda, söylendiği gibi devletin yükünü kaldıracak
kadar kendinde cesaret ve akıl buluyor musun?
Köprülü Mehmet Paşa: Düşünmem lazım valide.
Köprülü Mehmet Paşa teklifi hemen kabul etmez ve bazı
şartlar öne sürer.
Valide Sultan: Paşa cevabın ne ola?
Köprülü Mehmet Paşa: Padişahımız ve annesinin
hakkımdaki güvenlerinin sarsılmaması, isteklerimin padişah
tarafından hemen kabul edilmesi, hakkımdaki şikayetlerde
önce bana sorulması, sözlerime itimat edilmesi, atayacağım
kişilere karışılmaması şartlarıyla bana layık gördüğünüz
sadrazamlık görevini kabul ediyorum.
Köprülü Mehmet Paşa’nın şartları kabul edilmiş ve paşa
sadrazamlık görevine başlamıştır.
Yazarlar tarafından düzenlenmiştir.
Köprülü Mehmet Paşa’nın görevi kabul etmek için şartlar öne
sürmesinin nedenleri neler olabilir?
Köprülü Mehmet Paşa
Padişaha sunduğu şartları kabul olan Köprülü Mehmet
Paşa, orduyu disiplin altına aldı. Hatalı gördüğü devlet
adamlarını görevden uzaklaştırdı. İstanbul’da görüş
ayrılığındaki bazı din ulemasını değişik yerlere görevlendirip
tartışmalara son verdi. Görevini yapmayan memur ve askerin
maaşını kesti. Donanmayı düzenledi. Ordu ve donanmada
yaptığı ıslahatlar başarılı oldu ve Venediklilerden Bozcaada ve
Limni Adaları geri alındı. Erdel beyinin isyanını bastırarak devlet
otoritesini güçlendirdi.
Köprülü Fazıl Ahmet Paşa:
Köprülü Mehmet Paşa’nın
ölümünden sonra sadrazamlığa
getirilen oğlu Köprülü Fazıl Ahmet
Paşa ekonomik ve askerî alanda
yeniliklere ağırlık verdi. Devlet
giderlerini kıstı. Bütçe açığını azalttı.
Orduyu yeniden düzenledi. Topçu
sınıfını güçlendirdi. Fazıl Ahmet
Paşa İstanbul Çemberlitaş’ta kütüphane kurdurdu
XVII. yüzyılda padişah ve sadrazamların gerçekleştirdiği ıslahat
çalışmalarının genel özellikleri
şöyledir:
Köprülü Fazıl Ahmet Paşa’nın
Temsilî Resmi
111
IV. MEHMET
Babası : I. İbrahim
Annesi : H a t i c e T u r h a n
Sultan
Doğumu : 1642
Vefatı
: 1693
Saltanatı : 1648 - 1687
Annesi onu çok iyi yetiştirdi ve
iyi bir tahsil gördü. Babası Sultan
İbrahim’in öldürülmesi üzerine 8
Ağustos 1648 günü, henüz yedi
yaşında iken padişah oldu. Ava ve
edebiyata çok meraklıydı. Ava
olan merakı yüzünden tarihte
Avcı Mehmet olarak anılır.
Padişahlığının ilk yıllarında
küçük yaşta olduğu için ülkeyi
annesi Hatice Turhan Sultan ve
sadrazamlar yönetmiştir. Yönetimi tek başına ele aldıktan sonra
ise sadrazamlığı, Köprülü ailesine
verdi. Aldığı bu karar çok isabetli
oldu ve Köprülü ailesi ülkeyi
yeniden güçlü bir hâle getirdi. IV.
Mehmet, zamanında birçok
isyanla mücadele etti ve Osmanlı
Devleti’ni batıda en geniş
sınırlarına kavuşturdu.
Hayatının büyük bir kısmı
saray entrikalarıyla geçti. İkinci
Viyana bozgunundan sonra,
ordunun ve devlet erkânının oy
birliği ile 8 Kasım 1687 günü
tahttan indirildi. Bundan sonraki
ömrü, saraydaki bir odada tam bir
hapis hayatı şeklinde sürdü. 6
Aralık 1693'te Edirne’de vefat etti.
Döneminde pek çok bilim insanı
ve sanatkâr yetişti. Anadolu ve
Rumeli hisarlarını tamir ettirdi.İstanbul’da Yeni Cami ve
Mısır Çarşısı onun döneminde
inşa edildi. Ayrıca Hünkâr Kasrı,
Safranbolu Köprülü Mehmet Paşa
Camisi, İncesu Merzifonlu Kara
Mustafa Paşa Cami ve Kervansarayı bu dönemde yapılmıştır.
www.ttk.gov.tr
XVII. Yüzyıl Islahatlarının Genel Özellikleri
Ü Kişilere bağlı kalmıştır. Devamlılık olmadığı için sonuca ulaşılamamıştır.
Ü Nedenleri araştırılmadan sorunlara çözüm arandığı için kalıcı çözümler bulunamamıştır.
Ü Avrupa’daki gelişmeler takip edilememiştir.
Ü Yapılan ıslahatlar daha çok askerî alanda yapılmıştır.
Ü Islahatlara yeniçeriler, devlet adamları, saray kadınları ve ulema engel olmaya çalışmıştır.
Ü Baskı ve şiddet yolu ile devlet otoritesi sağlanmak istenmiştir. Ancak bu yol, ıslahatların halk
tarafından benimsenmesine engel olmuştur.
XVII. yüzyılda yapılan ıslahatları aşağıdaki tabloya gruplandırarak yazınız.
SİYASİ
EKONOMİK
ASKERÎ
SOSYAL
2. IV. MEHMET DÖNEMİ SİYASİ OLAYLARI
IV. Mehmet döneminde içeride ıslahat çalışmaları yapılırken dışarıda ise Avrupa devletleri ile
mücadeleler devam etmekteydi.
a. Osmanlı - Venedik İlişkileri
Kanuni Sultan Süleyman döneminde Doğu ve Orta
Akdeniz’deki adaların alınmasıyla buradaki üstünlük
Osmanlı Devleti’ne geçmiştir. Ancak Venedik bu
durumu bir türlü kabullenemedi. Girit Adası’nı elinde
bulunduran Venedikliler her fırsatta Osmanlı’nın ticaret
yapan ya da hacı taşıyan gemilerine saldırıyorlardı.
Osmanlı Devleti’nin tam anlamıyla Akdeniz’e hâkim
olabilmesi için stratejik önemi olan Girit’i alması
gerekiyordu. Bu nedenlerle Osmanlı donanması
1645’te Girit’i kuşattı. Kuşatma sırasında Venedik bir
ara Çanakkale Boğazı’nı abluka altına aldı. Köprülü
Mehmet Paşa ablukayı kaldırdı. Papalık liderliğinde
Fransa ve İspanya Venedik’e yardıma geldi. Kuşatma
tam 24 yıl sürdü.1669’da Köprülü Fazıl Ahmet Paşa
döneminde ada fethedilebildi. Kuşatmanın bu kadar
uzun sürmesi hem Osmanlı maliyesini hem de
Osmanlı donanmasını olumsuz yönde etkilemiştir.
Ayrıca Osmanlı donanmasının eski gücünde
olmadığını göstermiştir.
112
Girit Kuşatmasını Gösteren Temsilî Resim
b. Osmanlı-Avusturya İlişkileri
1606 Zitvatorok Antlaşması’yla sağlanan iki ülke arasındaki barış ortamı Avusturya’nın Erdel
Beyliği’nin iç işlerine karışmasıyla yeniden bozuldu.1662’de başlayan savaşlarda Köprülü Fazıl Ahmet
Paşa Uyvar Kalesi’ni ele geçirdi. Uyvar Kalesi’nin alınmasından sonra Avrupa’da “Uyvar önünde bir
Türk gibi güçlü” sözü söylenir oldu. Avusturya’nın barış isteği ile 1664’te Vasvar Antlaşması’nın
imzalanması ile son bulmuştur. Bu antlaşmaya göre:
Ü Uyvar ve Neograd Kaleleri Osmanlı’ya bırakıldı.
Ü Avusturya, Osmanlı Devleti’ne savaş tazminatı verecekti.
Ü Erdel, Osmanlı Devleti’ne bırakılacaktı.
(Uyvar Kalesinin Fethi Dolayısıyla)
Bihamdillah hayır haberler geldi,
Şadümanlık serdi cümle cihana,
Ümmet-i Muhammed şad olup güldü,
Sürur hasıl oldu işiden cana.
Huda’ya sığınıp karşı durunca,
Kalaya balyemez topu urunca,
Kimin esir edip kimin kırınca,
Halas olan gelüp çıktı amana.
Din uğruna feda eyleyüb seri,
Rüstemane cenge durdu her biri,
Şükür Hakk’a din- i İslâm askeri,
Mikdarını bildirdiler düşmana.
Keşfî der ki hele düşman bozuldu,
Nemçe kralının bağrı ezildi,
Feth-i fütah olup name yazıldı,
Müjde gelüp Sultan Mehemmed Hân’a.
KEŞFÎ
Gâzîler küffara mukabil olup,
Tekbirler eyleyüb düşmana salup,
Taburların bozup kalasın alup,
Velvele saldılar Frengistan’a.
Kelimeler:
Şadümanlık: Mutluluk
Şad: Sevinçli
Sürur: Sevinç
Mikdar: Kısım, bölük
Cenk: Savaş
Küffar: Kafirler
Mukabil: Karşılık
Frengistan: Avrupa
Cenk: Savaş
Küffar: Kafirler
Mukabil: Karşılık
Frengistan: Avrupa
Şiirden hareketle Uyvar Kalesi’nin alınmasının Osmanlı toplumunda meydana getirdiği duygular
neler olabilir?
Osmanlı’nın Batı’da Fethettiği Son Kale Kamaniçe, Ukrayna
c. Osmanlı - Lehistan İlişkileri
Lehistan’ın Osmanlı denetimindeki
Ukrayna Kazakları’na saldırması sonucu
padişah IV. Mehmet Lehistan üzerine
sefere çıktı. Bazı kalelerini kaybeden
Leh kralı barış istedi.1672’de imzalanan
Bucaş Antlaşması’na göre:
Ü Podolya, Osmanlı’ya bırakıldı.
Ü Ukrayna, Osmanlı egemenliğindeki Kazaklara bırakıldı.
Ü Lehistan yılda 200 bin altın vergi
verecekti.
Vergi maddesini Leh Diyet Meclisi’nin
kabul etmemesi üzerine savaş yeniden
başladı.1676 yılına kadar süren savaşlar
sonunda Bucaş Antlaşması vergi
maddesi hariç aynen kabul edildi.
Osmanlı Devleti’nin Batı’da toprak kazandığı son
antlaşmadır. Bu antlaşmayla Batı’da en geniş
sınırlara ulaşılmıştır.
d. Osmanlı - Rusya İlişkileri
Rusya Osmanlı Devleti himayesindeki Özi
Kazaklarına saldırınca Sadrazam Merzifonlu Kara
Mustafa Paşa sefere çıktı ve 1678’de Çehrin Kalesi’ni
aldı. Rusların isteği ile Bahçesaray (Çehrin)
Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre:
Ü Kiev, Ruslarda kalmaya devam etti.
Ü Özi (Dinyeper) Nehri iki devlet arasında sınır
oldu.
İlk Osmanlı - Rus antlaşması olması yönüyle
önemlidir.
113
1678 Osmanlı Rus Savaşını Gösteren Temsilî Resim
e. II. Viyana Kuşatması (1683)
Avusturya, Orta Avrupa’da güçlü konuma gelebilmek için
Macaristan’ı almak istiyordu. Vasvar Antlaşması’ndan (1664) sonra
oluşan barış ortamı Avusturya’nın Macaristan’a saldırıları ile yeniden
bozuldu. Katolik mezhebinden olan Avusturya, Protestan Macarlara
saldırılar düzenledi. Macar kontu Tökeli İmre saldırılara karşı
ayaklanarak Osmanlı Devleti’nden yardım istedi. Sadrazam Fazıl
Ahmet Paşa Vasvar Antlaşması kapsamında bu yardım isteğini kabul
etmedi. Fazıl Ahmet Paşa’nın ölümünden sonra sadrazam olan
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Macarların yardım isteğini kabul etti. IV.
Mehmet’i ikna eden Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa bazı
komutanların karşı çıkmasına rağmen savaş kararı aldı. Hazırlanan
ordu ile Avusturya üzerine sefere çıkıldı (1683).
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu
Viyana’yı kuşattı. Osmanlı ordusuna Eflâk, Kırım, Erdel ve Boğdan
Beyleri de katıldı. Bu kuşatmaya tek başına karşı koyamayacağını
Tökeli İmre’nin Temsilî Resmi
anlayan Avusturya imparatoru Avrupa devletlerinden yardım istedi.
Papanın teşvikiyle Alman, Fransız ve Lehlerden oluşan bir Haçlı ordusu
Avusturya ’nın yardımına geldi.
Osmanlı ordusu kuşatma yaparken Kırım hanına da Leh kuvvetlerinin Tuna Nehri’ni geçmesini
engelleme görevi verilmişti. Kırım hanı, Leh ordusuna engel olmayınca Osmanlı ordusu kale ile Haçlı
ordusu ateşi arasında kaldı. İki ay süren kuşatma sonunda Osmanlı ordusu ağır bir yenilgi aldı ve geri
çekilmek zorunda kaldı. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, yenilginin bedelini hayatıyla ödedi.
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın Temsilî Resmi
II. Viyana Kuşatması’nı Gösteren Temsilî Resim
f. Kutsal İttifak
II. Viyana Kuşatması’nda Osmanlı ordusunun bozguna uğratılması Avrupa devletlerini harekete
geçirdi. Osmanlı Devleti’nin bu zor durumundan yararlanmak amacıyla papa, Avrupa devletlerini birlik
olmaya çağırdı. Osmanlı Devleti’ni Avrupa’dan tamamen atmak hevesiyle bir araya gelen devletlerin
kurduğu birliğe Kutsal İttifak dendi. Kutsal İttifak içerisinde Avusturya, Venedik, Lehistan, Malta ve
Rusya vardı. Kurulan bu birlik, Osmanlı’ya
dört cepheden saldırdı. Avusturya, Erdel ve
Macaristan’a; Lehistan Podolya’ya; Venedik
ise Dalmaçya ve Mora kıyılarına saldırdı.
Osmanlı Devleti Kutsal İttifak devletleriyle
süren mücadelesinde dönem dönem
başarılar kazandı. Ancak Köprülü Fazıl
Mustafa Paşa dönemindeki Salankamen ve
II. Mustafa dönemindeki Zenta Seferlerinde
ağır yenilgiler alındı. On altı yıl süren savaşlar
sonunda karşı koyacak gücü kalmadığını
anlayan Osmanlı Devleti barış istemek
Avusturyalıların Budin’e Girişini Gösteren Temsilî Resim
zorunda kaldı.
114
g. Karlofça Antlaşması (1699)
İngiltere ve Hollanda elçilerinin aracılığıyla yapılan görüşmeler sonunda Osmanlı ile Avusturya,
Venedik ve Lehistan arasında imzalanan antlaşmadır.
?
Ukrayna
Viyana
Podolya
Budin
LEHİSTAN
ERDEL
M A C A R İ S T A N
BOĞDAN
Zenta
Temeşvar
BANAT
Salankamen
EFLÂK
Z
Belgrad
İ
Bükreş
BOSNA
N
Semendire
Silistre
SIRBİSTAN
O
HERSEK
S
Üsküp
Vidin
Niğbolu
M
A
Filibe
A
N
D
R
L
Edirne
İY
A
T
İK
I
D
E
N
İZ
İ
E
V
İ
İ Z
E N
E D
E G
Yanya
Korfu
Ayamavra
Atina
Zenta
İstanbul
D
Selânik
Kefalonya
E
Ü
D
Ü
Karlofça Antlaşması’nın Sonuçları:
Osmanlı Devleti’nin Batı’da bu kadar büyük ölçüde toprak kaybettiği ilk antlaşmadır.
Avrupa, Osmanlı Devleti’ne karşı savunmadan saldırıya geçti.
Türklerin Avrupa’da ilerleyişi durdu ve geri çekiliş başladı (1921 Sakarya Zaferi’ne kadar).
A
Ü
R
Ü
A
Ü
K
Ü
ARNAVUTLUK
Ü
Karlofça Antlaşması’nın Maddeleri
Mora Yarımadası, Dalmaçya kıyıları ve Ayamavra Adası Venedik’e verildi.
Podolya ve Ukrayna Lehistan’a verildi.
Temeşvar ili ve Banat Yaylası hariç bütün Macaristan ve Erdel, Avusturya’ya verildi.
Bu antlaşma yirmi beş yıl sürecekti.
Antlaşma Avusturya’nın kefilliği altında olacaktı.
A V U S T U R Y A
Ü
Kutsal İttifak karşısında başarısız olan Osmanlı Devleti ile ittifak devletleri arasında İngiltere ve
Hollanda'nın aracılık yapma nedenleri neler olabilir?
Bursa
L
E
İzmir
T
İ
Aydın
Mora
Avusturyaya verilen yerler
Venediklilere verilen yerler
A
K
D
E
Lehistana verilen yerler
N
İ
Rodos
Z
0
100
200
300
400 Km
GİRİT
1699 Karlofça Antlaşması Sonrası Balkanlarda Osmanlı Sınırları
Osmanlı Devleti’nin ilk defa büyük ölçüde toprak kaybetmesinin Osmanlı yöneticileri ve ordusu
üzerinde etkileri neler olabilir?
115
h. İstanbul Antlaşması (1700)
Rus delegesinin imza yetkisi olmadığı için Rusya, Karlofça Antlaşması’nı imzalamadı. Rusya ile bir
yıl sonra 1700 yılında İstanbul Antlaşması imzalandı.
İstanbul Antlaşması’nın Maddeleri
Ü Azak Kalesi Rusya’ya verilecekti.
Ü Rusya İstanbul’da sürekli elçi bulundurabilecekti.
Rusya’nın İstanbul’da sürekli elçi bulundurmasını Osmanlı - Rus ilişkileri açısından değerlendiriniz.
Önemi: İstanbul Antlaşması ile Ruslar Azak Kalesi’ni alarak Karadeniz’e inme politikasında ilk
adımını atmış oldular.
3. XVII. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDE
KÜLTÜR, BİLİM, SANAT VE MİMARİ
XVII. yüzyıl Avrupası’nda özellikle bilim ve sanat
alanında önemli gelişme ve değişmeler yaşanırken
Osmanlı Devleti’nde aynı paralellikte seyreden bir
gelişim görülmemektedir. Ancak bu dönemde
Osmanlı Devleti’nde de bilimsel çalışmalar yapılmış
önemli eserler ortaya konmuştur. Matematik, tıp ve
astronomi alanında yeni eserlerden çok çevirilere ve
önceden yazılmış eserlerin açıklanmasına ağırlık
verilmiştir. Edebiyat, tarih, müzik ve güzel sanatlar
alanlarında yeni eserler ortaya konulmuştur. Hat
sanatında Hattat Hafız Osman’ın önemli eserleri
vardır.
BİLGİ
NOTU
Hattat Hafız Osman’a Ait Hat Örneği (Sabancı Müzesi)
SULTAN AHMET CAMİSİ
Sultan Ahmet Camisi, 1609 - 1616 yılları
arasında Sultan I. Ahmet tarafından İstanbul'daki
tarihî yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmet
Ağa'ya yaptırılmıştır. Cami mavi, yeşil ve beyaz
renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım
kubbeleri ile büyük kubbesinin içi de mavi ağırlıklı
kalem işleri ile süslendiği için Avrupalılarca "Mavi
Cami (Blue Mosque)" olarak adlandırılır.
Sultan Ahmet Camisi külliyesiyle birlikte,
İstanbul’daki en büyük yapılardan biridir. Bu külliye
bir cami, medreseler, hünkâr kasrı, arasta, dükkânlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa,
sıbyan mektebi, imarethane ve kiralık odalardan
oluşmaktadır.
Caminin mimari ve sanatsal açıdan dikkat çeken
en önemli yanı, 20.000'i aşkın İznik çinisiyle
bezenmesidir. Bu çinilerin süslemelerinde sarı ve
mavi tonlardaki geleneksel bitki motifleri
kullanılmış, yapıyı sadece bir ibadethane
olmaktan öteye taşımıştır. Caminin ibadethane
bölümü 64 x 72 metre boyutlarındadır. 43 metre
yüksekliğindeki merkezî kubbesinin çapı 23,5
metredir. Caminin içi 260 pencereyle aydınlatılmıştır. Yazıları Diyarbakırlı Seyyid Kasım
Gubarî tarafından yazılmıştır. Sultan Ahmet
Camisi, Türkiye'nin altı minareli ilk camisidir.
Sultan Ahmet Camisi Dış Görünüm
Türk Ansiklopedisi, C 1, s. 243 - 244 (Özetlenmiştir.)
Sultan Ahmet Camisi İç Görünüm
116
Sanatçılar ve
Bilim İnsanları
Eserleri ve Eserlerinin Özellikleri
Evliya Çelebi
XVII. yüzyılda yaşamış ünlü Türk gezginidir. Seyahatname adındaki 10
ciltlik eserinde gezip gördüğü ülkelerin coğrafyası, gelenek ve görenekleri
hakkında bilgi verir.
Kâtip Çelebi
Tarih, coğrafya, felsefe alanında çalışmalar yapmıştır. Cihannüma, Mizanül Hakk,Tuhfetül’l Kibar fi Esfari’l Bihar, Düsturul Amel fi İslahi’l Halel
yazdığı bazı kitaplarıdır.
Nâbî
Toplum ve sosyal hayatla ilgili şiirler yazmıştır. Şiirlerinde toplumsal
sorunlara çözümler sunmaya çalışmıştır. Hayrabad ve Tuhfetü’l Harameyn
önemli eserlerindendir.
Naima
Osmanlı Devleti’nin ilk resmî tarihçisidir (vakanüvis). Yaşadığı dönemdeki
olayları anlattığı Naima Tarihi adında bir kitabı vardır.
Nef’i
Türk edebiyatının en önemli hiciv şairlerindendir. Siham-ı Kaza önemli bir
eseridir. Dönemin sadrazamları ve devlet adamlarına yönelik eleştirel şiirler
yazmıştır.
Itri
Türk musikisine büyük katkılar yapmış önemli bir bestekârdır. 42 adet
bestesi vardır. Nevakâr ve “Tuti-i mucize-i guyem” iki önemli eseridir.
Karacaoğlan
Aşk, gurbet, doğa, sıla özlemi ve ölüm üzerine şiirler yazmış halk ozanıdır.
Şiirlerini hece ölçüsü ve yaşadığı bölgenin konuşma diliyle yazmıştır.
XVII. yüzyılda Avrupa’daki bilimsel gelişmelerle Osmanlı Devleti’ndeki bilimsel gelişmeleri
kıyaslayarak değerlendirme yapınız.
117
Nemçe Kralı
BİLGİ
NOTU
Hazır ol vaktinde Nemçe kralı
Yer götürmez asker ile geliyor
Patriklerin inmiş tahttan diyorlar
Bir halife kalmış o da geliyor
Şevketli efendim Sultanım vezir
Altmış bin kılıçla yanında hazır
Deryalar üstünde boz atlı Hızır
Benli Boz’a binmiş o da geliyor
Yetmiş bin var siyah postal giyecek
Seksen bin var Allah Allah diyecek
Doksan bin var tatlı cana kıyacak
Yüz bini de Tatar Han’dan geliyor
Karac’oğlan der ki burda durulmaz
Güleç yüze, tatlı söze doyulmaz
Gökteki yıldızdan çoktur sayılmaz
Yedi iklim dört köşeden geliyor
KARACAOĞLAN
Gelen Ahmet Paşa’m kendidir kendi
Altmış bin dal-kılıç küsuru cündi
Kaçma kafir kaçma ölümün şimdi
Hacı Bektaş Veli kalkmış geliyor
LAGARİ HASAN ÇELEBİ
BİLGİ
NOTU
“Murat Han’ın Kaya Sultan isimli kızı dünyaya
geldiği gece akika kurbanı şenliği oldu. Bu Lagari Hasan elli
okka barut macunundan yedi kollu bir fişek icat eyledi.
Sarayburnu’nda hünkâr huzurunda fişenge bindi ve
şakirtleri (öğrencileri) fitili ateşlediler. Lagari: “Padişahım
seni Huda’ya ısmarladım. İsa nebi ile konuşmaya
gidiyorum.” diyerek semaya fırladı. Yanında olan diğer
fişekleri ateşleyip ruy-u deryayı çırağan eyledi. Fişengi
kebirinin barutu kalmayınca zemine doğru inerken katrak
kanatlarını açarak Sinan Paşa Köşkü önünde deryaya indi
ve padişahın huzuruna geldi. Zemini bus ederek:
“Padişahım, İsa nebi sana selam söyledi.” diyerek şakaya
başladı. Bir kese akçe ihsan olunup 70 akçe ile sipahi
yazıldı.”
Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU, XIV.-XVII Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet
Teşkilatı ve Sosyal Yapı, s. 143
Seçmeli Tarih
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Lagari Hasan Çelebi’nin roketle uçuşunu gösteren
17. yüzyıl gravürü.
XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yaşamış bilim insanları ve sanatçıları konu alan
biyografi çalışması yapınız. biyografi çalışması yaparken aşağıda verilen maddeleri dikkate
alınız.
Biyografisini hazırlayacağınız bilim insanını yada sanatçıyı belirleyiniz.
Biyografisi hazırlanacak kişinin yaşadığı dönem hakkında bilgi edininiz.
Edindiğiniz bilgilerin birden fazla kaynaktan doğruluğunu araştırınız.
Kişinin eserleri hakkında kısa bilgiler veriniz.
Hazırladığınız biyografiyi görsel materyallerle zenginleştirin
Biyografi hazırlarken farklı teknikler kullanabilirsiniz. Örneğin;
Biyografi Örneği
Merhaba. Ben Nef-i. Asıl adım Ömer dir.1572 yılında Erzurum’da doğdum.
Babam Meşhur sipahi Mehmet beydir. Küçük yaşta eğitimime başladım. Hatta
Arapça ve Farsça öğrendim. Bu diller benim yaşadığım dönemde çok popülerdi.
Şimdi sizin öğrendiğiniz İngilizce gibi. Şiir yazmaya genç yaşta başladım. Zaten
başıma ne geldiyse yazdıklarım yüzünden geldi. İlk gençlik yıllarımdan sonra
İstanbul’a geldim. Sultan I.Ahmet yazdığım şiirleri çok beğendi. Devletin çeşitli
kademelerinde görevlerim oldu. Ama sanatımın ve şöhretimin zirvesine Sultan
Murat döneminde ulaştım. En önemli eserim hiciv şiirlerimi topladığım “Siyamı
Kaza”dır. Fakat dedim ya başıma ne geldiyse yazdıklarımdan geldi. Şiirlerimde
kullandığım hiciv bazı devlet erkânını rahatsız etti. Hatta bir dönem sürgüne bile
gönderildim. Ben yinede hicvetmekten vazgeçmedim. Sultan Murat hiciv şiirler yazmamı yasaklasa
da dayanamadım yine yazdım…..
118
PROJE ÖDEVİ
XVII. yüzyıl Osmanlı mimarisi hakkında araştırma yaparak rapor hâlinde yazınız. Dönemin
önemli mimari eserlerinden oluşan bir albüm hazırlayınız.
Bu çalışmayı başarıyla tamamlayabilmeniz için aşağıdaki adımları izlemelisiniz. (Grup çalışması
yapılacak.)
1. İş bölümü yapınız.
2. Çalışma planı hazırlayınız.
3. Konuyla ilgili araştırma yapınız.
4. Yapılan araştırma sonuçlarını sınıflandırarak kullanmaya karar verdiğiniz görsel ve
bilgilerden oluşan bir albüm hazırlayınız. (Albümde hangi görseli ve bilgiyi kullanacağınızı
belirleyiniz.)
5. Ödevi hazırlama süreniz bir aydır.
Not: Bu ödevin değerlendirilmesinde Proje Değerlendirme Formu kullanılacaktır.
PROJE DEĞERLENDİRME FORMU
Öğrencinin adı ve soyadı
Projenin ad
Sınıfı
Numarası
:
:
:
:
Çok İyi
İyi
Orta
Zayıf
Çok
Zayıf
5
4
3
2
1
DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ
I. PROJE HAZIRLAMA SÜRECİ
İş bölümü yapıldı.
Projeye uygun çalışma planı hazırlandı.
Araştırma yapıldı.
Proje, plana göre gerçekleştirildi.
TOPLAM
II. PROJENİN İÇERİĞİ
Türkçe doğru ve etkili kullanıldı.
Bilgilerin doğruluğuna dikkat edildi.
Toplanan bilgiler sınıflandırıldı.
TOPLAM
III. ALBÜM HAZIRLAMA
Albüm eksiksiz olarak hazırlandı.
Kaynak gösterildi.
TOPLAM
IV. SÜRE
Ödev zamanında teslim edildi.
TOPLAM
GENEL TOPLAM
119
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
A. Aşağıdaki soruları cevaplandırınız.
1. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin merkez yönetiminde bazı bozulmalar görülmeye başlamıştır.
Bu duruma neden olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilemez?
A) Saray kadınlarının yönetime karışması
B) Sancağa çıkma uygulamasının bırakılması
C) Bazı devlet adamlarının yönetime karışmaları
D) Celali isyanlarının çıkması
E) Padişahların küçük yaşta tahta çıkması
2. II. Osman, Hotin Seferi sırasında disiplinsiz davranan Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmaya karar
vermiştir.
II. Osman’ın bu davranışı aşağıdakilerden hangisini engellemeye yöneliktir?
A) Egemenlik anlayışının değişmesini
B) Savaşların kaybedilmesini ve toprak kaybının yaşanmasını
C) Taht kavgalarının artmasını
D) Islahat hareketlerinin devlet politikası hâline getirilmesini
E) Yeniçerilerin devşirmeler arasından seçilmesini
3. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin gümrük gelirlerine bakıldığında XV. ve XVI. yüzyıllara göre
daha az olduğu görülmektedir.
Bu durumun temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Saray masraflarının artması
B) Avrupa devletleri ile yapılan savaşların kaybedilmesi
C) Eyalet isyanlarının çıkması
D) Ticaret yollarının değişmesi
E) İltizam sisteminin yaygınlaşması
B. Aşağıdaki yargıların başına yargılar doğru ise (D), yanlış ise (Y) yazınız.
1. (
2.
3.
4.
5.
1.
2.
3.
4.
5.
(
(
(
(
) Osmanlı Devleti’nin Avusturya’ya karşı diplomatik üstünlüğünü kaybettiği antlaşma
Zitvatorok Antlaşması’dır.
) IV. Murat’ın rapor hazırlattığı devlet adamlarından biri de Emir Çelebi’dir.
) İstanbul Ayaklanmalarını çıkaranlar yeniçeri ve sipahilerdir.
) Coğrafi keşifler Osmanlı Devleti’ni olumsuz yönde etkilemiştir.
) Yer çekimi kanununu bulan İngiliz bilim insanı Bacon’dur.
C. Aşağıdaki cümlelerde boş olan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
İltizam, Kasrışirin, Dirlik, Tac Mahal, Mimar Mehmet Ağa, Seyahatname
Osmanlı Devleti’nde bir bölgenin kanunla belirlenmiş vergisini toplayıp hazineye yatırma işinin
ihale edilmesi sistemine…………………….. denir.
Evliya Çelebi’nin on ciltlik eserinin adı ………………………………………
Sultanahmet Camisi’nin mimarı ………………………………..
Türkiye ile İran arasında bugün de geçerli olan sınırı büyük ölçüde belirleyen antlaşma
………………………… Antlaşması’dır.
Dünyanın yeni Yedi Harikasından biri olarak seçilen ve bir Türk Devleti olan Babürler zamanında
yapılan anıt mezarın adı……………………………………
D. Aşağıdaki soruları cevaplandırınız.
1. İpek ve Baharat Yolları’nın önemini kaybetmesi sonucu Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletleri ile
ticareti canlandırmak için aldığı tedbirler nelerdir?
2. II. Viyana Kuşatması’nda Osmanlı Devleti’nin başarısız olma nedenleri nelerdir?
3. II. Viyana Kuşatması’ndan sonra Avrupa’da Osmanlı Devleti’ne karşı Kutsal İttifak adıyla bir
devletler birliğinin kurulma amacı nedir?
4. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde özellikle ekonomi alanında ıslahatların yapılma nedeni nedir?
5. Karlofça Antlaşması’nın önemi nedir?
120
E. Aşağıdaki kutucuklara soruların cevaplarını yazınız.
1
4
3
2
7
6
8
5
9
11
10
15
14
13
16
17
18
BULMACA
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
XVII. yüzyılda yaşamış halk ozanı.
II. Viyana Kuşatması öncesi Osmanlı Devleti’nden yardım isteyen Macar kontu.
İltizam işini yapan kişi.
XVII. yüzyılda Avrupa’da etkili olan ekonomik düzen.
1639’da Osmanlı Devleti ile İran arasında imzalanan antlaşma.
Tımar sisteminin bozulmasıyla orduya alınan ücretli asker.
Babür Şah’ın yazdığı eser.
Bir hanedanın başta bulunduğu ve meclisin de görev yaptığı rejim.
XVII. yüzyılda Avrupa’daki bilimsel çalışmalardan dolayı döneme verilen isim.
İçinde bulunulan kötü durumu daha iyi duruma getirebilmek için yapılan değişiklik.
Osmanlı Devleti’ndeki resmî tarihçi.
XVII. yüzyılda Anadolu’da yaşanan isyanların genel adı.
IV. Murat’a raporlar hazırlayan devlet adamlarından biri.
Evliya Çelebi’nin eseri.
Avusturya’da imparator ailesi prenslerine verilen unvan.
Kutsal İttifak savaşları sonunda imzalanan antlaşma.
Hükümdarın siyasi iktidarı kayıtsız şartsız elinde bulundurduğu siyasi rejim.
Geliri doğrudan hazineye giden topraklar.
121
12
Download