YENİ MEDYANIN GELENEKSEL MEDYA İLE KARŞILAŞTIRILMASI Celalettin AKTAŞ * XX. yüzyılın son çeyreğinden, yaklaşık olarak 1970’lerden itibaren, gerçekleşen teknolojik gelişmeler yeni medyanın ortaya çıkmasını mümkün kılmıştır. Bu dönemde, elektronik iletişim teknolojileri ile bilgisayarların iletişim alanında yaygın olarak kullanılmasıyla birbirinden çok kesin çizgiler ile ayrılan iletişim sistemleri arasındaki sınırlar geçerliliğini yitirmeğe başlamıştır. Bir zamanlar birbirlerinden farklı olarak nitelendirilen ve ayrı olan kitle iletişim araçları, telekomünikasyon ve bilgisayar sistemleri (veri iletişimi) iç içe geçerek yöneşme içerisine girmişlerdir (Uğur, 2003: 95). Günümüzde ise bu üç alanın bütünleşmesi daha da belirginleşmiş ve bu bütünleşmenin meydana getirdiği Yeni Medya, Bilişim Teknolojileri veya Bilgi ve İletişim Teknolojileri adı verilen sistemler iletişim sektörüne hâkim olmuşlardır. Yazılı basın, radyo yayıncılığı, film endüstrisi ve televizyon yayıncılığı ise bu dönemde geleneksel medya olarak isimlendirilmiştir (Gorman ve McLean, 2005: 185). Çok sayıda bilim insanları yeni medyayı farklı kriterler kullanarak tanımlamaya çalışmıştır. Bazı bilim insanları yeni medyanın teknolojik özelliklerine vurgu yaparken bazı bilim insanları ise yeni medyayı geleneksel medya ile ilişkilendirmiştir. Williams vd. (1994) yeni medyanın, yeni hizmetler sunan ya da var olanları geliştiren mikro elektronik, bilgisayar ve telekomünikasyon uygulamaları olduğunu vurgularken; Negroponte (1995), yeni medyayı eskisinden ayıran en önemli unsurun fiziksel atomların yerine sayısal bitlerin iletimi olduğunu belirtmektedir; Pavlik (1998) ise medya tüketicisi için yeni ve eski medya arasındaki temel farkın kullanıcı için daha fazla kontrol ve seçim olduğunu (aktaran, McMillan, 2006: 205– 229) vurgulamaktadır. Van Dijk (1999: 7) yeni medyanın, “iletim linkleri ile metin, veri, görüntü ve/veya ses gibi içeriklerin yüklenmiş olduğu farklı aygıtlara monte edilebilen yapay belleklerin bir birleşimi olduğunu” belirtirken; Törenli (2005: 88) ise yeni medyanın, “bir bölümü bilgisayarlara (bilgi-işlem) özgü işlemleri, bir bölümü ise iletişim araçlarına Dr. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü Bu çalışma ‘Medya Üzerine Çalışmalar, der. Gülbuğ Erol, Beta Yayınları, İstanbul, 2007’ de yayınlanmıştır * (haberleşme-telekomünikasyon ve yayıncılık) özgü yapıları barındıran iki yönlü melez bir medya” olduğunu söylemektedir. Bu çalışmada, yeni medyanın genel özellikleri üzerinde durularak geleneksel medya ile bir karşılaştırması yapılacaktır. Bu bağlamda yapılacak olan karşılaştırma her bir ortamın ayrıntılı niteliklerine odaklanmadan yalnızca geleneksel ve yeni medyanın genel özellikleri dikkate alınarak gerçekleştirilecektir. Rice’ın (1999) da belirttiği gibi “her bir ortamı özelliklerine göre sınıflandırmaya çalışmak yararlı değildir. Bunun yerine medyanın özelliklerini genel olarak çalışmalıyız ve yeni medyanın bu şartlar içerisinde nasıl bir performans gösterdiğini görmeliyiz” (aktaran, McQuail, 2005: 142). Yeni medyanın muhtemelen en önemli özelliği sesin, verinin, metnin ve görüntünün tek bir alt yapı üzerinden aktarılabilmesine, saklanabilmesine, toplanabilmesine ve işleme tabi tutulabilmesine imkân tanıyan sayısallaşma gerçeğidir (McQuail, 2005: 137). Sayısallaşma, enformasyonun içerisinde bulunduğu doğal yani analog halinden bilgisayarlar tarafından okunabilir bir formata dönüştürülmesidir. Sayısallaşmanın yeni medyaya sunduğu en büyük avantaj ise sayısallaşmış enformasyonun elektriksel değerler şeklinde ifade edilmesinden dolayı elektronik cihazlar tarafından kullanılabilmesi, birbirine dönüştürülebilmesi ve kolayca bir ortamdan diğer bir ortama aktarılabilir olmasıdır (Atabek, 2001: 37). Günümüzde yeni medya olarak isimlendirilen sayısal televizyon, İnternet, GSM, WAP, GPRS, CD, VCD, DVD, etkileşimli CD, çift taraflı CD ve benzeri yeni medya teknolojileri geleneksel medyadan nicel anlamda farklı bir teknolojiyle, sayısal teknoloji ile üretilmişlerdir (Törenli, 2005: 87). Dolayısıyla sayısallaşma ilkesini kullanan yeni medya, geleneksel medyadan birçok noktada farklılaşmaktadır. Bazı bilim insanları “yeni medyanın geleneksel medyadan yöneşme, iletim yolları, çeşitlendirilmiş içerik, kontrol ve etkileşim gibi birçok önemli noktada ayrıldığını (Brody, 1990; Rice et. Al., 1984; Rogers, 1986; Webster, 1989)” (aktaran, Wei & Leung, 1998: 239) vurgularken; bazı bilim insanları ise “yeni medyanın üç temel niteliğini: Etkileşim, kitlesizleştirme ve asenkron olma özelliğini (Williams vd. 1998)” (aktaran, McMillan, 2006: 205-229) ön plana çıkarmaktadırlar. YÖNEŞME 2 Yeni medyayı geleneksel medyadan ayıran diğer bir yönüyle de geleneksel medyayı yeni medya ortamına taşıyarak telekomünikasyon ve bilgisayar sistemleriyle bütünleştiren yöneşme ilkesidir. Yöneşme, telekomünikasyonun, veri iletişiminin ve kitle iletişiminin bütünleşerek tek bir ortama dönüşmesi (van Dijk, 1999: 9; Gorman & McLean, 2005: 11) olarak tanımlanmaktadır. Yöneşme olgusunu mümkün kılan ilke ise sayısallaşma ilkesidir (Uğur, 2003: 96). Sayısal formatta ses, görüntü veya metin şeklinde olan enformasyon yöneşme sürecinde beraberce harmanlanır (Pavlik, 1998: 134). Sayısal olarak kodlanmış veriler, bilgisayar ve telekomünikasyon teknolojileri tarafından işlemden geçirilerek yöneşme süreci kolaylaştırılır ve aynı veri farklı medyalarda ve aygıtlarda işlenebilecek hale getirilir (Aydoğan, 2005: 261). Yeni medya, yöneşme ilkesiyle ses iletişimini, veri iletişimini ve kitle iletişimini tek bir araçta-ortamda bütünleştirebilmektedir. Böylece yeni medya, ses, video ve yazılı ürünlerin dağıtımını aynı kanal üzerinden gerçekleştirebilmektedir. Bugün yöneşme olgusunun en belirgin olarak görülebildiği alan, yeni medyanın en çarpıcı örneği olan İnternet’tir. İnternet, ““bilgi erişimine ve kişiler arasında iletişime izin veren, bilgisayarlar ve diğer sayısal aygıtlar vasıtasıyla insanları ve bilgiyi birbirine bağlayan ağların, elektronik ağıdır” (DiMaggio vd. 2001: 307–346); “insanların rolü olmaksızın birbiri ile iletişim kuran bir grup bilgisayar veya bir ‘nesne’ değil; yer ve zamanın ötesinde insanları birbirine bağlayan bir ağdır” (Shields 1996: 9); “birçok insanı birçok insana bağlayan, gerçek zamanda gerçekleşen yeni bir elektronik iletişim teknolojisi, yeni bir örgütlenme biçimi, hatta yeni bir iletişim aracıdır” (Castells 2006: 26–27)” (aktaran, Aktaş, 2006: 352–360). İnternet üzerinden veri iletişimi, kitle iletişimi ve noktadan noktaya iletişimi gerçekleştirmek mümkündür. İnternet’in ana niteliklerinden bir tanesi, farklı medya biçimlerini ağlarla bütünleştirmesi ve farklı iletişim şekillerine imkân vermesidir (Oblak, 2005: 87–106). Poster (1999: 15), yeni medya ile geleneksel medya arasındaki anahtar farklılıklara işaret eder. Ona göre İnternet, radyo, film ve televizyonu birleştirir ve ‘itme’ teknolojisi yoluyla onları dağıtır. İnternet, 1) Çok noktadan çok noktaya konuşma imkânı vererek; 2) Eş zamanlı olarak karşılaşmayı ve kültürel nesnelerin yeniden dağıtılmasını ve değişimini mümkün 3 kılarak; 3) Enstantane küresel bağlantı sağlayarak ve 4) Modern özneyi ağa bağlanmış olan bir aygıta yerleştirerek yazılı ve yayıncılık örneklerinin sınırlarını aşar (aktaran, McQuail, 2006: 138). İnternet temelde medyanın yeni türlerinin ortaya çıktığı karmaşık bir iletişim platformudur. İnternet saklama, değiştirme, etkileşim, yeniden üretim ve iletişim kanallarının değiştirilmesi gibi iletişim süreçlerinin çok sayıda aşamasını bir araya getirerek birleştirmektedir. Yeni medya enformasyonun toplanmasının, işlenmesinin, üretilmesinin, iletilmesinin, saklanmasının, alınmasının ve görüntülenmesinin yollarını değiştirmiştir (Pavlik, 1998: 80). İnternet geleneksel olarak bir ortamı diğerinden ayıran sınırları ortadan kaldırmaktadır. Geleneksel medyanın tek tek sahip olduğu birçok özellik İnternet ortamında bütünleşerek tek bir kanal üzerinden verilebilir. İnternet üzerinde metin, grafik, video ve ses gibi birden çok iletişim biçimi bir araya getirilerek aynı anda sunulabilmektedir. İnternet radyoyu, gazeteyi, televizyonu, aklımıza gelen diğer medya türlerinin hepsini tek bir medya olarak paketlemek, bir araya getirmek yeteneğine sahip olan bir medyadır (Atabek 2005: 61– 90). Örneğin; İnternet üzerinden radyo yayını dinlenirken aynı kanal üzerinden gazetelerden ve/veya haber portallarından dakika dakika günlük haberler okunabilmekte veyahut bir gazetenin İnternet sitesi okunurken, sitede var olan bir video görüntü izlenebilmekte veya bir röportaj dinlenebilmekte hatta İnternet üzerinden televizyon yayınları takip edilebilmekte ya da film izlenebilmektedir. İnternet bu özelliklerinin yanı sıra kullanıcılarına zaman ve mekân ile sınırlı olmayan küresel bir iletişim imkânı da sağlamaktadır. Negroponte (1996: 153) “dijital yaşam belli bir anda belli bir mekânda bulunma zorunluluğunu giderek azaltacak ve bizzat mekânın aktarılması mümkün hale gelecektir” diyerek yeni medyanın coğrafi sınırlamaları ortadan kaldıracağını ve bireylerin, fiziksel olarak bir mekânda bulunmasalar bile o mekânda olup bitenleri sanki oradaymış gibi bilgisayar ekranından izleyebileceğini vurgulamaktadır. Yeni medya, dünyanın herhangi bir bölgesinde vuku bulan bir olaya kullanıcılarının anında erişebilmesini zaman ve mekân sınırlaması olmaksızın sağlayarak dünyayı olduğundan daha küçük bir yer haline dönüştürmektedir (Williams, 2003: 213). Meyrowitz’e (1998: 7) göre yeni medya, “bizi başka yerlerde yapılan gösterilerin izleyicileri haline getirir ve başka yerlerdeki ve fiziksel olarak mevcut olmayan izleyicilere erişebilmemizi sağlar.” Örneğin; bir işveren iş yerine yerleştirdiği kameralardan, çalışanları ile ilgili görüntüleri dünyanın herhangi 4 bir yerinde İnternet üzerinden senkron veya asenkron olarak izleyebilir. Veyahut dünyanın herhangi bir bölgesinde medyana gelen bir olayın görüntüleri İnternet üzerinden zaman ve mekân sınırlaması olmadan izlenebilir. Küçük bir bilgisayar ağı olarak ortaya çıkan İnternet, bugün küresel etkileşimli bir ortam haline dönüşmüştür (Hamburger, 2005: 1). Yeni medyanın asenkron olabilme özelliği ise bireylere kendi uygun gördükleri bir zamanda mesaj alma ve gönderme olanağı vermektedir. Elektronik posta asenkron iletişime somut bir örnek olarak verilebilir (Morris & Ogan, 1996: 39–50). Elektronik posta, dünyanın herhangi bir ülkesindeki bireysel ve kurumsal kullanıcılarla hızlı ve etkin bir iletişim kurulabilmesini sağlamaktadır. Elektronik postayla, standart mektupların yerlerine ulaştırılabilmesi için gerekli zaman kavramı ortadan kalkmış; ülkeler ve sınırlar arasındaki mesafeler saniyelerle, saliselerle ifade edilmeye başlanmıştır. Elektronik posta şu an tüm posta işletmelerinden hatta telefondan bile daha hızlı bir haberleşme aracı olarak kabul edilmektedir (Crowder & Crowder, 2001: 12; Rogers ve Allbritton, 1995: 177–195). Bir elektronik posta bir kullanıcıya gönderildiğinde kullanıcı her nerede olursa olsun her ne zaman İnternet’e bağlanırsa gönderilen postayı alabilme ve yeni bir posta gönderebilme imkânına sahiptir. Dolayısıyla zamanlama ve iletişim sürecinde etkin olma rolü bir ölçüde kaynaktan alıcıya doğru kaymaktadır (Törenli, 2005: 161). Elektronik posta ile gerçekleştirilen iletişimin asenkron olması, zamanın kaydırılmasını mümkün kılmaktadır. Örneğin; elektronik posta, telefon gibi bireyin zamanını bölmeyerek uygun bir zamanda birey tarafından mesajların okunabilmesine ve gönderilmesine olanak sağlamaktadır (Negroponte, 1996: 154). İnternet’in bu özellikleri, İnternet’i yalnızca mesaj üreten, toplayan ve dağıtan bir teknoloji olmaktan öteye, zaman ve mekân kısıtlamaları sebebiyle birey-birey, birey-grup ve grup-birey arasında sınırlı olan toplumsal etkileşimin gelişmesine olanak tanıyan toplumsal bir iletişim ortamı haline de sokmaktadır. Günümüzde çok sayıda insan İnternet’in sunmuş olduğu elektronik posta, tartışma listeleri, sohbet odaları, toplumsal destek ve dayanışma grupları vasıtasıyla çok önemli toplumsal ihtiyaçlarını İnternet üzerinden gerçekleştirmektedir. Bu sebeple bazı bilim insanları İnternet’in “insanların bireysel ve toplumsal ihtiyaçlarını gidermelerine olanak sağlayan toplumsal bir teknolojiye dönüştüğünü” (Peris vd., 2002: 43-51) ileri sürmektedir. İnternet, dünyanın her tarafından muhtemelen birbirleriyle fiziksel olarak görüşme fırsatı bulamayacak insanları çevrimiçi ortamda bir araya getirmektedir (Miller ve Slater, 2000: 61). 5 ETKİLEŞİM Yeni medyayı geleneksel medyadan ayıran en önemli özelliklerinden diğer bir tanesi de iletişim sürecinde karşılıklı etkileşime olanak tanımasıdır. Etkileşim yeni medyanın ana karakteri olarak düşünülmektedir (McMillan, 2006: 205; Kiousis, 2002: 355–383). Yeni medya, kullanıcısını enformasyonun pasif bir tüketicisi yerine aktif bir tüketicisi yapma eğilimi içerisindedir. Bunu gerçekleştirmek için de yeni medya, kullanıcısını sistem ile etkileşim içerisinde olmaya teşvik ederek (Patten, 1986: 18) kullanıcılar ve enformasyon üreticileri arasında çevrimiçi ortamda etkileşimli linkler sağlar (Wilson, 1994: 4). Etkileşim geniş anlamda Steur’ın (1992: 73–93) tanımladığı gibi “gerçek zamanda kullanıcının çevrimiçi iletişim ortamında, iletişimin biçim ve içeriğini değiştirme ve etkilemedeki katılımı” iken “Rafaeli (1988: 111) ise etkileşimin, iletişim ortamının değişken bir niteliği ve bir iletişim sürecinde herhangi bir üçüncü gönderimin ya da mesajın bir öncekileri etkileme kapasitesi olduğunu” (aktaran, Timisi, 2003: 133) vurgular. Yeni medya bağlamında ise etkileşim “iletişim sürecine bu amaç için katılmış teknik düzenlemeler yardımıyla alıcının, verici olabilmesi veya kaynağın mesaj üzerindeki kontrolünü arttırabilmesidir” (Geray, 2003: 18). Yeni medyanın geleneksel medya ile karşılaştırılmasında gazete, radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçlarının tek yönlü (Holmes, 2006: 84) olduğu kabul edilmektedir. Kitle iletişimi, uzmanlaşmış grupların geniş, heterojen ve farklılaşmış izleyicilere, dinleyicilere ve okuyuculara sembolik içerik yaymak üzere teknolojik aygıtları (yazılı basın, radyo, televizyon, film vs.) hizmete soktuğu kurum ve tekniklerden meydana gelir (McQuali ve Windahl, 1982: 19). Hâlbuki geleneksel kitle iletişim araçlarının bütünüyle tek yönlü araçlar olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Geleneksel medyanın süreçlerinde de etkileşim vardır (McMillan, 2006: 205; Rafaeli, 2005: 110–133). Nitekim kitle iletişiminde gazetelerin satış rakamları, televizyon kanallarının izlenme oranları, stüdyo izleyicileri, deneme yayınları, izleyici ve/veya okuyucu araştırmaları, editöre mektuplar ve telefonlar birer etkileşim sürecidir (McQuali ve Windahl, 1982: 18; Geray, 2003: 18; Rafaeli, 1988: 110). Ancak geleneksel medya ortamında iletişimde bulunan bireyler, ya pasif olarak iletiyi alan konumundadır ya da bireylerin iletişim sürecine müdahalesi sınırlı olmaktadır. 6 Yeni medya geleneksel medyadan farklı olarak, alıcı ile verici arasındaki iletişim kanalında etkileşime doğrudan olanak veren bir kanal ayırmaktadır. Oysa geleneksel medya ortamında gerçekleştirilen etkileşimde başka bir iletişim aracına gereksinim duyulurken yeni medya ortamında bu süreç aynı kanalda gerçekleşmektedir. Örneğin; canlı televizyon yayınlarında canlı radyo müzik istek programları yayınlarında etkileşimin gerçekleştirilebilmesi için bir başka kanala, örneğin telefona ihtiyaç duyulmaktadır (Geray, 2003: 18). Öte yandan yeni medyanın en dikkat çekici örneği olan İnternet üzerinden gerçekleştirilen iletişimde ise kullanıcı iletişim süreçlerinde aktif olarak rol alan bir öznedir. Kullanıcı, İnternet üzerinden yayınlanan bir gazete haberini kaleme alan kişi ile başka bir iletişim aracına gerek duymaksızın aynı kanal üzerinden iletişim kurarak üretilen mesaj hakkında kendi düşüncelerini aktarabilme ve fikir alışverişinde bulunabilme imkânına sahiptir. Bugün etkileşim denildiği zaman kullanıcının düşüncesini anında elektronik posta, sohbet odaları ve çevrimiçi anketler ya da forumlar aracılığı ile iletmesi anlaşılmaktadır (Mannteufel, 2002: 105–107). Örneğin; Hürriyet Gazetesi’nin İnternet deneyimini anlatan hürriyetim.com editörü Karakaş (2002: 77–78) “yayımladığımız bir haber için birkaç dakika sonra elektronik posta yolu ile tepki alabiliyoruz. Dolayısıyla bu da haberi hazırlayan ve okur arasında inanılmaz hızlı bir iletişim sağlıyor” diyerek yeni medyanın etkileşim özelliğinin uygulamadaki yansımalarına ışık tutmaktadır. İÇERİK Yeni medya ile geleneksel medya arasındaki diğer önemli bir farklılık medya içeriğinin oluşturulması ve sunumu bağlamında ortaya çıkmaktadır. Geleneksel medya ortamında eşik bekçileri hangi medya içeriğinin geniş kitlelere iletilebileceğine karar verir. Bugün geleneksel medya olarak kabul edilen radyo, televizyon ve gazetelerde medya içeriğini ve içeriğin sunum sırasını o yayın organının yöneticileri belirler (Kara, 2005: 97–139). Örneğin; gazetelerde genel yayın yönetmeninin önemli bulduğu haberler, manşette yer alırken, diğer haberler ise önemliden önemsize doğru sıralanır. Yeni medya ise medya içeriğinin kaynağı kavramını yeniden tanımlar. Geleneksel medya ortamında, ticari yayıncılar medya içeriğinin oluşturulmasına hükmetme eğilimi içerisindedir. Hâlbuki yeni medya ortamında içeriğin büyük bir kısmı kullanıcılar tarafından oluşturulur. Çevrimiçi ortamda, herkes hem bir içerik sağlayıcısı hem de yeni medyanın bir kullanıcısıdır (Pavlik, 1998: 200; Oblak, 2005: 87–106). Örneğin; İnternet’in merkeziyetçi 7 olmayan yapısından ötürü bir kullanıcı, kendi web sitesini oluşturarak medya içeriği üreticisi olabilir. Yeni medya milyonlarca bireye içerik üreticisi olma imkânını vererek homojen medya içeriği tehdidini azaltmaktadır (Chaffee & Metzger, 2001: 365–379). Yeni medya geleneksel medyadan farklı olarak aynı kanal üzerinde ses, grafikler, tablolar, yazılı dokümanlar, hareketli görüntüler ve farklı Web sitelerine ya da aynı site içerisinde farklı sayfalara bağlantılar vererek çeşitlendirilmiş bir içeriği kullanıcılarına sunar. Diğer taraftan geleneksel medya olarak kabul edilen televizyon, yazılı basın ve radyo ise kullanıcılarına sahip oldukları teknolojik özellikler ve organizasyon yapıları sebebiyle ancak sınırlı bir içerik sunabilir. Örneğin; televizyon izleyicisine hem ses hem de görüntüyü sınırlı bir zaman aralığında (Webster, 1986: 77–91) sunabilme imkânına sahip iken radyo ise sadece sesi (William, 2003: 395–410) programlanan zaman aralığında dinleyicisine ulaştırabilmektedir. Diğer taraftan yazılı basın olarak kabul edilen gazeteler ve dergiler ise yalnızca basılabilir materyalleri sayfa sınırlamaları içerisinde okuyucusuna ulaştırabilir. Bir gazetede hiçbir zaman okuyucuların ilgilendiği tüm haberlerin basılabileceği bir alan yoktur (Carlson, 2005: 68–71). Günümüzde yeni medyanın en önemli örneği olarak kabul edilen İnternet ise yöneşme ilkesi sayesinde aynı kanal üzeriden ses, görüntü, metin ve diğer unsurlar ile çeşitlendirilmiş medya içeriğini kullanıcılarına hiçbir sınırlama olmaksızın sunabilmektedir. Örneğin; Hürriyet Gazetesi’nin İnternet deneyimini anlatan Karakaş (2002: 77–78), “İnternet’in haber sunumu açısından inanılmaz bir zenginlik ve esneklik sağladığını vurgulayarak gün içerisinde birbiri ile ilişkili olan haberleri, haberlerin arka planını, bir davanın, bir olayın geçmişini, bir önceki gün neler olduğunu arşivden başlıkları ile haberin içine link vererek okurun ikinci bir hamlesine gerek kalmaksızın enformasyona ulaşabilmesini sağladıklarını” söylemektedir. Yeni medya geleneksel medyadan farklı olarak güncel medya içeriğini hızlı bir şekilde kullanıcılarına sunabilme imkânına sahiptir. Örneğin; geleneksel medya araçları içerisinde radyo ve televizyon daha fazla güncel yayın yapma olanağına sahip iken günlük yazılı basın ise daha okunmadan güncelliğini kaybeder (Carlson, 2005: 68–71). Günlük gazeteler ancak bir önceki güne ait öyküleri okuyucularına sunabilir. Diğer taraftan yeni medyanın olanaklarını kullanarak yayın yapan çevrimiçi gazeteler ise çok az bir gecikmeyle ya da olayın geliştiği anla eşzamanlı olarak haberleri okuyucularına iletme imkânına sahiptirler (Widmann, 2002: 87–94). 8 KONTROL Yeni medya geleneksel medyaya nazaran kullanıcılarına hem içeriğin oluşturulması hem de içeriğin seçilmesinde daha fazla kontrol vermektedir. Yeni medyanın geleneksel medya ile karşılaştırılması bağlamında kontrol, “kullanıcının bir iletişim faaliyetinin zamanını, içeriğini ve sırasını seçebilmesi, alternatif seçenekleri araştırabilmesi ve diğer kullanıcılar için belleğe mesaj içeriğini girebilme derecesidir” (Rogers & Allbritton, 1995: 177–195). Geleneksel medya, medya içeriğini belirli bir merkezde üreterek aynı medya içeriğini kitle olarak tanımlanan heterojen toplumsal kesimlere doğrusal bir yolla iletir. Dolayısıyla medya izleyicisi veya dinleyicisi kendisine sunulan içeriği belirli bir düzen içerisinde almak zorundadır. Radyo ya da televizyondaki bir yayın programı, zamanlanmış bir birimler dizisidir (Williams, 2003: 74). Bu sebeple bir izleyicinin veya dinleyicinin ilgi alanına giren bir konuyla ilgili hazırlanan bir programı takip edebilmesi için televizyonun veya radyonun önünde uzun bir süre harcaması gerekebilir. Örneğin; televizyonda veya radyoda belirli bir olayın nasıl haber yapıldığını anlamak ve ilgilenilen konuyla ilgili en ufak bir detayı kaçırmamak için haber programı başlamadan önce orada olmak ve yayının her bir saniyesini, reklâmları ve diğerleri dâhil olmak üzere, dinlemek veya izlemek, gereklidir (Carlson, 2005: 68–71). Diğer taraftan İnternet ise senkron ve asenkron olma özelliği sayesinde, kullanıcılarına istedikleri bir zaman aralığında bir medya içeriğini izleyebilme veya dinleyebilme fırsatı sunmaktadır. Örneğin; İnternet üzerinden gerçekleştirilen canlı bir televizyon programı yayınını kullanıcı, program yayınlandığı anda izleyebileceği gibi aynı programı daha sonra istediği bir zaman aralığında da izleyebilir (Atabek, 2005: 61–90). İnternet’in sahip olduğu teknoloji, o programın bir kopyasının daha sonra seyredilmek üzere saklanmasını mümkün kılar. Dolayısıyla kullanıcı istediği bir zamanda ve mekânda o televizyon programını İnternet üzerinden izleyebilir. İnternet ortamında kontrol tamamen kullanıcının elindedir. Günümüzde en önemli yeni medya olarak kabul edilen İnternet, doğrusal olmayan karakteri ile geleneksel medyadan ayrılır (Newhagen & Rafaeli, 1996: 4–13). İnternet’in bu özelliği sayesinde; a) Kullanıcı kolaylıkla medya içeriğinin sunumunun hızını değiştirebilir. Örneğin; kullanıcı istediği kadar zaman harcayarak bir haberi defalarca okuyabilir, bir görüntüyü kısa veya daha uzun bir zaman aralığında izleyebilir. b) Kullanıcı kendisine sunulan içeriğin sırasını değiştirebilir. Örneğin; kullanıcı bir programı diğer bir programdan 9 önce veya daha sonra izleyebilir, bir haberin sonunu başlangıcından önce okuyabilir. c) Kullanıcı kendisine sunulan medya içeriğinin miktarını değiştirebilir. Örneğin; kullanıcı bir haberin kısa olan sürümünü okuyabilir, medya içeriğine detaylar ekleyebilir (William, 2003: 395–410). Yeni medya, geleneksel medyadan farklı olarak kullanıcısına sunulan medya içeriğinin sırasını değiştirebilme yetkisini verir. Yeni medya, medya içeriğinin sunumunu kişiselleştirebilir, bireyselleştirebilir (Carlson, 2005: 68–71). Örneğin; bir kullanıcı sadece ekonomi haberleri ile ilgileniyorsa o kullanıcı ekonomi haberleri ile ilgili medya içeriklerine süratle ulaşabilir. Çevrimiçi sayfaların sıralaması o kullanıcının ihtiyaçlarına göre düzenlenebilir. Böylece kullanıcılar ilgilendikleri konularla ilgili haberleri, yapay gündemlerin etkisi altında kalmadan takip edebilme yeteneğine kavuşur. Ayrıca yeni medya, kitle iletişimi için tüm diğer teknolojilerden daha çok enformasyonun iletilebilmesini, arşivlenmesini ve sınırsız veri depolanmasını mümkün kılar. Örneğin; çevrimiçi olan bir haber sitesi, müşterilerine bir konu hakkında o güne kadar basılmış olan tüm haberleri sunma potansiyeline sahiptir. Çevrimiçi haberler gözden geçirilebilir veyahut ilgilenilen konu hakkında hızlı bir şekilde enformasyonun bulunmasına imkân veren arşiv araştırılabilir (Carlson, 2005: 68–71). Geleneksel medya ortamında toplumsal kontrol, kanunlar, meslek ve ahlâk ilkeleri ve halkın eğitimi vasıtasıyla yapılırken yeni medya ortamında ise teknolojik aygıtlar ve izleme yöntemi kullanılarak yapılmaktadır (Chaffee & Metzger, 2001: 365–379). Dolayısıyla yeni medya üzerindeki toplumsal kontrol azalmıştır (McQuail, 2005, 140). Örneğin; Türkiye’de Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Radyo ve Televizyon yayınlarının yönetmeliklere uygun olarak yapılmasını düzenleyip denetlerken yeni medya ortamında ise bilgisayar programları vasıtasıyla istenmeyen sitelere giriş engellenmeye çalışılmaktadır. SONUÇ Bu çalışmada yeni medyanın genel özellikleri üzerinde durularak geleneksel medya ile bir karşılaştırması yapılmıştır. Bu karşılaştırma esnasında yeni medyanın geleneksel medyadan kanal sayısı, kontrol, iletim, içerik, kapsama alanı, toplumsal kontrol, zaman ve 10 organizasyon yapısı gibi birçok alanda radikal bir şekilde ayrıldığı görülmüştür (bkz. tablo-1). Yeni medyanın temel özellikleri ise aşağıdaki gibi sıralanabilir. 1. Sayısallaşma 2. Farklı medyaların yöneşmesi 3. Etkileşim 4. İnternet’in kitle iletişiminden ayrılması 5. Kullanıcının içeriği etkilemedeki rolü 6. Toplumsal kontrolün azalması 7. Asenkron iletişim Tablo–1: Yeni Medya İle Geleneksel Medya Arasındaki Farklılıklar Geleneksel Medya Yeni Medya Kanal Az sayıda Çok sayıda Kontrol Gönderen Alıcı İletim Tek yönlü İki yönlü, etkileşimli İçerik Sınırlı Çeşitlendirilmiş Bölgesel, küresel Küresel Kapsama Alanı Toplumsal Kontrol Kanunlar, meslek ve ahlâk ilkeleri, halk eğitimi Teknik aygıtlar, izleme Zaman Senkron Asenkron Yapısı Merkeziyetçi Merkeziyetçi olmayan (bir noktan-çok noktaya) (çok noktadan-çok noktaya) KAYNAKÇA -Aktaş, C. (2006). “İnternet’te Gündelik Yaşam.” Yeni İletişim Ortamları ve Etkileşim Uluslararası Konferansı (ss. 352–360). İstanbul: Marmara Üniversitesi. -Atabek, Ü. (2001). İletişim ve Teknoloji. Ankara: Seçkin Yayıncılık. -Atabek, Ü. (2005). “İletişim Teknolojileri ve Yerel Medya İçin Olanaklar.” Yeni İletişim Teknolojileri ve Medya (ss. 61–90). Sevda Alankuş (der.) içinde. İstanbul: IPS İletişim Vakfı Yayınları. 11 -Aydoğan, A. (2005). “İnternet’te Geleneksel Medya.” İletişim Ağlarının Ekonomisi (ss. 259–285). Funda Başaran ve Haluk Geray (der.) içinde. Ankara: Siyasal Kitabevi. -Brody, E. W. (1990). Communication Tomorrow: New Audiences, New Technologies, New Media. New York: Praeger Publishers. -Carlson, D. (2005). “The News Media’s 30-Year Hibernation.” Nieman Reports. 59 (3): 68– 71. -Castells, M. (2006). Manuel Castells’le Söyleşiler. (çev.) Ebru Kılıç. İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları. -Chaffee, H. S. & Metgezer, J. M. (2001). “The End of Mass Communication?” Mass Communication & Society. 4 (4): 365–379. -Crowder, David. & Crowder, Rhonda. (2001). Sihirli Notlar-İnternet. (çev.) Caner Özer. İstanbul: Dünya Yayıncılık. -DiMaggio, P., vd. (2001). “Social Implications of the Internet.” Annual Review of Sociology. (27): 307–346. -Geray, H. (2003). İletişim ve Teknoloji: Uluslararası Birikim ve Medya Düzeninde Yeni Medya Politikaları. Ankara: Ütopya Yayınevi. -Gorman, L. & McLean, D. (2005). Media and Society in the Twentieth Century: A Historical Introduction. USA: Blackwell Publishing. -Hamburger, A. Y. (2005). The Social Net: Understanding Human Behavior in Cyberspace. Oxford: Oxford University Press. -Holmes, D. (2006). Communication Theory: Media, Technology, Society. London: Sage Publications. -Kara, H. (2005). “Bilgisayar/İnternet Teknolojisi ve Değişen Gazetecilik.” Yeni İletişim Teknolojileri ve Medya (ss. 97–139). Sevda Alankuş (der.) içinde. İstanbul: IPS İletişim Vakfı Yayınları. -Karakaş, R. (2002). “Hürriyet Deneyimi.” İnternet Çağında Gazetecilik (ss. 76–78). Serhan Yedig ve Haşim Akman (haz.) içinde. İstanbul: Metis Yayınları. -Kiousis, S. (2002). “Interactivity: A Concept Explication.” New Media & Society. 4 (33): 355–383. -Mannteufel, I. (2002). “Deutsche Welle ve 31 Dilde İnternet Yayını.” İnternet Çağında Gazetecilik (ss. 105–107). Serhan Yedig ve Haşim Akman (haz.) içinde. İstanbul: Metis Yayınları. -McMillan, J. S. (2006). “Eploring Models of Interactivity from Multiple Research Traditions: Users, Documents and Systems.” Handbook of New Media: Social Shaping and Social 12 Consequences of ICTs (ss. 205–229). Leah A. Lievrouw & Sonia Livingstone (der.) içinde. London: Sage Publications. -McQuail, D. & Windahl, S. (2005). İletişim Modelleri: Kitle İletişim Çalışmalarında. (çev) Konca Yumlu. Ankara: İmge Kitabevi. -McQuail, D. (2005). McQuail’s Mass Communication Theory. (5th edn). London: Sage Publications. -Meyrowitz, J. (1985). No Sense of Place: The Impact of Electronic Media on Social Behavior. Oxford: Oxford University Press. -Miller, D. & Slater, D. (2000). The Internet: An Ethnographic Approach. NY: Berg. -Morris, M. & Ogan, C. (1996). “The Internet as Mass Medium.” Journal of Communication. 46 (1): 39–50. -Negroponte, N. (1995). Being Digital. New York: Knopf. -Negroponte, N. (1996). Dijital Dünya. (çev.) Zülfü Dicleli. İstanbul: Türk Henkel Dergisi Yayınları. -Newhagen, J. & Rafaeli, S. (1996). “Why Communication Researchers Should Study the Internet.” Journal of Communication. 46 (1): 4–13. -Oblak, T. (2005). “The Lack of Interactivity and Hypertextuality in Online Media.” Gazete: The International Journal for Communication Studies. 67 (1): 87–106. -Patten, A. D. (1986). Newspapers and New Media. NY: Knowledge and Industry Publications. -Pavlik, J. (1998). New Media Technology: Cultural and Commercial Perspectives. (2nd edn). Boston: Ally and Bacon. -Peris, Ph. D. vd. (2002). “Online Chat Rooms: Virtual Spaces of Interaction for Socially Oriented People.” Cyberpsychology & Behavior. 5 (1): 43–51. -Rafaeli, S. (2005). “Interactivity from New Media to Communication.” The Social Net: Understanding Human Behavior in Cyberspace (ss. 111–133). Yair Amchai Hamburger (der.) içinde. Oxford: Oxford University Press. -Rice, R., vd. (1984). The New Media: Communication, Research and Technology. USA: Sage. -Rogers, E. (1986). Communication Technology: The New Media in Society. New York: The Free Press. -Rogers, M. E. & Allbritton, M. M. (1995). “Interactive Communication Technologies in Business Organizations.” The Journal of Business Communication. 32 (2): 177–195. 13 -Steuer, J. (1992). “Defining Virtual Reality: Dimensions Determining Telepresence.” Journal of Communication. 42 (4): 73–93. -Timisi, N. (2003). Yeni İletişim Teknolojileri ve Demokrasi. Ankara: Dost Kitabevi. -Törenli, N. (2005). Bilişim Teknolojileri Temelinde Haber Medyasının Yeniden Biçimlenişi: Yeni Medya, Yeni İletişim Ortamı. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları. -Uğur, A. (2003). Kültür Kıtası Atlası. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. -Van Dijk, J. (1999). The Network Society: Social Aspects of New Media. London: Sage Publications. -Webster, G. J. (1986). “Audience Behavior in the New Media Environment.” Journal of Communication. 36 (3): 77–91. -Webster, J. G. (1989). “Television Audience Behavior: Patterns of Exposure in the New Media Environment.” Media Use in the Information Age: Emerging Patterns of Adoption and Consumer Use (ss. 197–216). Salvaggio, J. & Bryant, J. (der) içinde. NJ: LEA. -Widmann, J. (2002). “Almanya’dan Bir Örnek: Netzeitung.” İnternet Çağında Gazetecilik (ss. 87–94). Serhan Yedig ve Haşim Akman (haz.) içinde. İstanbul: Metis Yayınları. -William P. Eveland, Jr. (2003). “A Mix of Attributes an Approach to the Study of Media Effects and New Communication Technologies.” Journal of Communication. September: 395–410. -Williams, F., Rice, R. E. & Rogers, E. M. (1994). Research Methods and the New Media. New York: Free Press. -Williams, K. (2003). Understanding Media Theory. London: Oxford University Press. -Williams, R. (2003). Televizyon, Teknoloji ve Kültürel Biçim. (çev.) Ahmet Ulvi Türkbağ. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları. -Wilson Dizard, Jr. (1994). Old Media/New Media: Mass Communications in the Information Age. NY: Longman. 14