yüksek lisans tezi - Gazi Üniversitesi Açık Arşiv

advertisement
SANAM SHOJAEİPOUR MONFARED
İKTİSAT ANABİLİMDALI
ULUSLAR ARASI İKTİSAT BİLİM DALI
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK
LİSANS
TEZİ
DÖVİZ KURU VE ENFLASYON
İLİŞKİSİ: İRAN ÖRNEĞİ
SANAM SHOJAEİPOUR MONFARED
TEMMUZ 2015
İKTİSAT ANABİLİMDALI
ULUSLAR ARASI İKTİSAT BİLİM DALI
TEMMUZ 2015
DÖVĠZ KURU VE ENFLASYON ĠLĠġKĠSĠ: ĠRAN ÖRNEĞĠ
Sanam SHOJAEĠPOUR MONFARED
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
ĠKTĠSAT ANABĠLĠMDALI
ULUSLAR ARASI ĠKTĠSAT BĠLĠM DALI
GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
TEMMUZ 2015
iv
DÖVĠZ KURU VE ENFLASYON ĠLĠġKĠSĠ: ĠRAN ÖRNEĞĠ
(Yüksek Lisans Tezi)
Senam Shojaeipour Monfared
GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
Temmuz 2015
ÖZET
Iran yüksek ve kronik enflasyon süreci yaĢayan bir ülkedir. 1979‟daki Ġslam
devrimi ve onu takiben sekiz yıllık Ġran-Irak savaĢı ve dünya petrol krizlerinden
sonra kronik enflasyon Ġran ekonomisinin önemli sorunlarından biri olmuĢtur.
Özellikle son yılların ambargolarından kaynaklanan istikrarsız döviz kurları ve
yüksek enflasyon tekrar iktisatçıların ilgisini bu konu üzerine çekmiĢtir. Bu
çalıĢmanın amacı döviz kuru ve enflasyon arasındaki iliĢkiyi Hendry‟nin genelden
özele modelleme yöntemi ve VAR analizi ile araĢtırmaktır. Bunu yapmak için
Hendry yönteminde 1976-2012 yıllık veriler kullanılmıĢtır. VAR modelini tahmin
etmek için ise 1997:3 - 2011:4 dönem arası çeyrek yıllık veriler kullanılmıĢtır.
Hendry modelinde, döviz kurunun enflasyon üzerinde doğrudan bir etkisi olduğu
görülmüĢtür. Döviz kurlarındaki bir artıĢın, enflasyonu arttırdığı tespit edilmiĢtir.
VAR analizi için de para arzı değiĢkeni modele dahil edilerek hem para arzının
hem de döviz kurunun enflasyon üzerindeki etkileri araĢtırılmıĢtır. Analiz sonucuna
göre, hem para arzı hem de döviz kuru, enflasyonu pozitif yönde etkilemektedir.
Para arzının enflasyon üzerindeki katkı payı, döviz kurundan daha fazladır.
Bilim Kodu
: 2.146
Anahtar Kelimeler : Enflasyon, Döviz Kuru, Zaman Serileri, VAR Modeli, Hendry
Yöntemi
Sayfa Adedi
: 83
Tez DanıĢmanı
: Doç.Dr. Fetullah AKIN
:
v
THE RELATIONSHIP BETWEEN EXCHAGE RATES AND INFLATION: THE
CASE OF IRAN
(M.Sc. Thesis)
Sanam Shojaeipour Monfared
GAZĠ UNIVERSITY
GRADUATE SCHOOL OF SOCIAL SCIENCES
July 2015
ABSTRACT
Iran is a country, which has experienced high, and chronic inflation period and
fluctuating Exchange rates during past decades. After the revolution in Iran in
1979, followed by eight-year Iran-Iraq war and world oil crises, high inflation has
been one of the Iran‟s country most important problems. Especially during past
years boycotts against trade caused instable Exchange rates and high inflation in
Iran. These issues attract economists‟ interest toward this subject. Therefore, the
aim of this study is to analyze the relationship between Exchange rate and inflation
based on time series data, using Hendry General to Specific Modeling method and
Vector Autoregression (VAR) model. To this end, we used annual data for the
period 1976-2012 for Hendry method. We also used the quarterly data between
1997:3 - 2011:4 to estimate VAR model. As a result of the Hendry model, it is
obtained that there is a direct relationship between Exchange rate and inflation.
An increase in foreign exchange rates makes the inflation goes up. By including
the money supply variable to VAR model the effects of money supply and the
exchange rate on inflation has been investigated as well. According to the results,
both the money supply and the exchange rate affect the inflation in the positive
direction. Contribution of the money supply on inflation is greater than the
exchange rate.
Science Code
Key Words
Page Number
Supervisor
: 2.146
: inflation, Exchange Rate, Time Series, VAR model, Hendry
Method
: 83
: Assoc.Prof.Dr.Fetullah AKIN
vi
TEġEKKÜRLER
Tez çalıĢmam süresince bana yol gösteren tez danıĢmanım Doç. Dr.
Fetullah
Akın‟a
aĢamasında
değerli
teĢekkürlerimi
bilgi
ve
sunuyorum.
tecrübelerini
Tez
benimle
çalıĢmamın
paylaĢan
Doç.
her
Dr.
Funda Yurdakul‟ a ve Doç. Dr. ġenol Altan‟a teĢekkürü bir borç bilirim. Her
konuda desteklerini benden esirgemeyen, verdikleri sevgiyle beni hayata
bağlayan tüm aileme binlerce kez teĢekkür ederim.
vii
ĠÇĠNDEKĠLER
Sayfa
ÖZET ...................................................................................................................... iv
ABSTRACT .............................................................................................................v
TEġEKKÜRLER ..................................................................................................... vi
ĠÇĠNDEKĠLER ........................................................................................................ vii
ÇĠZELGELERĠN LĠSTESĠ ........................................................................................x
ġEKĠLLERĠN LĠSTESĠ ............................................................................................ xi
SĠMGELER VE KISALTMALAR ............................................................................ xii
1. GĠRĠġ ............................................................................................................... 1
2. ĠRAN EKONOMĠSĠNE GENEL BĠR BAKIġ ............................................. 3
2.1. Genel Tanıtım.............................................................................................. 3
2.1.1. Ülke kimliği ........................................................................................... 3
2.1.2. Ġran‟ın siyasi yapısı............................................................................... 4
2.2. Ekonomik yapı ............................................................................................. 4
2.3. Döviz kurunun Ġran ekonomisindeki geliĢimi .............................................. 14
2.3.1. Ġran‟ın döviz kuru rejiminin tarihi sürecinde değiĢmeleri ..................... 16
2.4. Kur seçiminin önemi .................................................................................. 18
2.5. Döviz Kuru Ve Makro Ekonomik Performans ............................................ 19
2.5.1. Döviz kuru ve ticaret dengesi ............................................................. 19
2.5.2. Döviz kuru, üretim ve istihdam ........................................................... 20
2.5.3. Döviz kuru ve enflasyon ..................................................................... 21
2.6. Petrole Bağlı Ekonomiler Ve Döviz Kuru Rejimi .................................... 22
2.6.1. Ġran‟ın kur rejimi ve olası sorunlar ...................................................... 24
3. ENFLASYON VE DÖVĠZ KURU ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠLER ............... 29
3.1. Temel Makro Ġktisat Teorileri Ve Döviz Kuru-Enflasyon ĠliĢkisi .................. 29
viii
3.1.1. Klasik yaklaĢımda enflasyon-döviz kuru iliĢkisi .................................. 29
3.1.2. Keynesyen analizde enflasyon-döviz kuru iliĢkisi .............................. 30
3.1.3. Parasalcı yaklaĢımda enflasyon-döviz kuru iliĢkisi ............................. 31
3.1.4. Rasyonel beklentiler teorisinde enflasyon-döviz kuru iliĢkisi .............. 32
3.1.5. Satınalma gücü paritesi yaklaĢımına göre döviz kuru-enflasyon
iliĢkisi ................................................................................................. 33
3.1.5.1. Mutlak satın alma gücü paritesi .................................................. 33
3.1.5.2. Göreceli (nispi) satınalma gücü paritesi yaklaĢımı ...................... 36
3.2. Döviz Kurlarındaki DeğiĢmelerin Enflasyonu Etkileyen Kanalları .............. 37
3.2.1. Faktör piyasası aracılığıyla etkilenme ................................................ 40
3.2.2. Mal piyasası aracılığıyla etkilenme..................................................... 41
3.2.3. Makro ekonomik politikalar ................................................................. 42
3.3.4. Döviz kuru rejimleri............................................................................. 42
3.3.4.1. Döviz kurların sınıflandırması ..................................................... 42
3.3.4.2. Enflasyon önlemede döviz kuru rejimleri ..................................... 50
4. EKONOMETRĠK YÖNTEMLER: HENDRY YÖNTEMĠ VE VAR
ANALĠZĠ ......................................................................................................... 53
4.1. Hendry Yöntemi ve VAR Analizi ................................................................ 53
4.1.1. Hendry yöntemi .................................................................................. 53
4.1.2. VAR analizi ........................................................................................ 54
4.1.2.1. Vektör otoregresif modelin modellenmesi ................................... 55
4.1.3. Granger nedensellik testi ................................................................... 58
4.1.4. GeniĢletilmiĢ Dickey Fuller Birim kök testi .......................................... 59
5. EKONOMETRĠK ANALĠZ VE VERĠ SETĠ ......................................................... 61
5.1. Hendry yöntemi ........................................................................................ 61
5.2. VAR modeli .............................................................................................. 64
5.3. Ġlgili çalıĢmaların literatür taraması ............................................................ 71
6. SONUÇ VE ÖNERĠLER ............................................................................ 73
ix
KAYNAKLAR ........................................................................................................ 75
EKLER.................................................................................................................. 81
Ek-1.Tahmin edilen VAR modeli ........................................................................... 82
ÖZGEÇMĠġ .......................................................................................................... 83
x
ÇĠZELGELERĠN LĠSTESĠ
Çizelge
Sayfa
Çizelge 2.1. Petrol gelirlerin GSYĠH içerisindeki payı ............................................. 6
Çizelge 2.2. GSYH(milyar dolar), büyüme hızı% ve kiĢi baĢına GSYH($) ............. 7
Çizelge 2.3. DıĢ ticaret hacmi (GSYH‟nın yüzdesi olarak) ...................................... 7
Çizelge 2.4. Ödemeler Dengesi- Cari Hesap1(Milyon Dolar) ................................. 8
Çizelge 2.5. Ödemeler dengesi-cari hesap 2(milyon dolar) .................................... 8
Çizelge 2.6. Sermaye OluĢumu Ve Tasarruflara ĠliĢkin Büyüklükler ....................... 9
Çizelge 2.7. Kentsel Alanlarında Tüketici Fiyat Enflasyonu (%) ........................... 11
Çizelge 3.1. Döviz kuru rejimleri ........................................................................... 48
Çizelge 3.1. (devam) Döviz kuru rejimleri ............................................................. 49
Çizelge 3.1. (devam) Döviz kuru rejimleri ............................................................. 50
Çizelge 5.1. Durağanlık Testi Sonuçları (1976-2012) .......................................... 62
Çizelge 5.2. Tahmin Edilen Genel Modelin Sonuçları........................................... 63
Çizelge 5.3. Tahmin Edilen Özel Modelin Sonuçları ............................................. 64
Çizelge 5.4. Durağanlık Testi Sonuçları (1997:3-2011:4) ..................................... 65
Çizelge 5.5. Gecikme Sayısının Belirlenmesi ....................................................... 66
Çizelge 5.6. Enflasyon Ġçin Variyans AyrıĢtırması ................................................ 70
xi
ġEKĠLLERĠN LĠSTESĠ
ġekil
Sayfa
ġekil 2.1. 2012‟ de OPEC petrol üretimi ..................................................................5
ġekil 2.2. Ġran‟ın 1988-2011 yıllar arasında nominal ve reel kurdaki değiĢmleri ....17
ġekil 3.1. Fiyatların sabit olduğu durumda çarpan etkisi........................................30
ġekil 3.2. Döviz kurundan fiyatlara geçiĢ etkisi ......................................................40
ġekil 3.3. Döviz kuru rejimi sınıflandırması ............................................................43
ġekil 5.1. Döviz Kuru, Enflasyon Ve Para Arzı Arasındaki Nedensellik ĠliĢkisi ......67
ġekil 5.2. Etki-Tepki Analizi ...................................................................................68
xii
SĠMGELER VE KISALTMALAR
Bu çalıĢmada kullanılmıĢ simgeler ve kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aĢağıda
sunulmuĢtur.
Kısaltmalar
Açıklama
ABD
Amerika BirleĢik Devletleri
ADF
GeniĢletilmiĢ Dickey-Fuller
AIC
Akaike Bilgi Kriteri
CBI
Ġran Merkez Bankası
FDP
BeĢ Senelik Kalkınma Planı
FOB
Free On Board
GSMH
Gayri Safi Milli Hasıla
GSYH
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
IFC
Uluslar arası Finans Kurumu
IMF
Uluslararası Para Fonu
MENA
Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi
MIGA
Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı
MÖ
Milattan Önce
OPEC
Petrol Ġhraç Eden Ülkeler Örgütü
SAG
Satın Alma Gücü Paritesi
SIC
Scwarz Bilgi Kriteri
VAR
Vektor otoregresyon
WB
Dünya Bankası
1
1. GĠRĠġ
Enflasyon ve döviz kuru iliĢkisi, uzun yıllar boyunca iktisatçıları meĢgul eden
konulardan biri olmuĢtur. Özellikle geliĢmekte olan ekonomilerde döviz kuruenflasyon iliĢkisi hayati bir önem taĢımaktadır. Bu ekonomilerde döviz kurunda
meydana gelen değiĢmeler fiyatlar genel seviyesini önemli ölçüde etkilemektedir.
Ġki ulusal para birimi arasındaki değiĢim oranı olarak ifade edilen döviz kuru
yükseldiğinde, fiyatlar genel seviyesinde bir artıĢ söz konusudur. Döviz kuru
düĢtüğünde ise yani yerli para birimin değer kazandığı zamanlarda fiyatlar genel
seviyesinde düĢme beklenmektedir. Döviz kurlarında meydana gelecek bir
değiĢme ithal edilen ürünlerin de fiyatını değiĢtireceği için üretim maliyetlerini
etkileyecektir. Bu nedenle, döviz kuru ile enflasyon arasında çok sıkı bir iliĢkinin
olduğunu söylemek mümkündür.
Dolayısıyla geliĢmekte olan ülkelerde döviz darboğazına düĢmeden ulusal
üretimde istikrarı sağlamak ve uluslararası rekabeti sürdürebilmek için yurtiçi
enflasyonu dikkate alan reel döviz kuru politikalarının uygulanması gereklidir. Bu
da
döviz
kuru-enflasyon
iliĢkisi
üzerinde
araĢtırma
yapma
gereksinimini
göstermektedir.
Ġran sürekli krizlerle karĢı karĢıya kalan bir ülke olarak, yüksek ve kronik enflasyon
süreci yaĢamıĢtır. Ġran ekonomisinde 1979 yılındaki Ġslam Cumhuriyet devrimi ve
onun ardından sekiz yıllık Ġran-Irak savaĢı, dünya petrol krizleri yüksek enflasyon
oranı tetikleyen etkenlerden olmuĢtur. Özellikle son yıllarda ABD ekonomik
yaptırımları ve petrol ihracatın önüne gelen engeller, Ġran gibi petrole bağlı bir ülke
için ekonomide önemli sorunlara yol açmıĢ ve döviz kurunda aĢırı dalgalanmalara
ve Ġran parasının aĢırı değer kaybetmesine neden olmuĢtur. Bundan dolayı,
çalıĢmanın ana amacı, Ġran için döviz kurlardaki değiĢimin enflasyon üzerindeki
etkisini teorik ve ampirik olarak inceleyerek, test etmektir.
ÇalıĢma dört ana bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölümde Ġran ülkesi ve
ekonomisi hakkında genel bilgiler verilmiĢtir. Ġran‟ nın temel makro ekonomik
2
göstergeleri tablo ve rakamlarla açıklamaya çalıĢmıĢtır. Ġran‟ daki uygulanan döviz
kuru rejimleri ve Ġran için en uygun döviz kuru rejimi tartıĢılmıĢtır.
Ġkinci bölümde, temel iktisat okullardaki enflasyon-döviz kuru iliĢkisi ele alınıp,
döviz kuru-enflasyon iliĢkisini açıklayan diğer bir yaklaĢım olan mutlak ve göreceli
satın alma gücü paritesi yaklaĢımı anlatılmıĢtır. Döviz kuru değiĢmelerin
enflasyonu etkileme kanalları detaylı araĢtırılmıĢtır. Bundan sonra, döviz kuru
rejimlerinin kısaca tanımı yapılıp, enflasyonla iliĢkisi incelenmiĢtir.
Üçüncü bölümde Hendry ve VAR yöntemleri hakkında bilgi verilmiĢtir.
Dördüncü bölümde ekonometrik model kurulmuĢ ve ampirik bir çalıĢma yapılmıĢ,
ve çalıĢmanın amacına yönelik olarak literatür taraması yapılmıĢtır.
Son bölüm analiz sonuçlarının yorumlanması ve önerileri içermektedir.
.
G
3
2. ĠRAN EKONOMĠSĠNE GENEL BĠR BAKIġ
Ġki makro iktisat değiĢkenin iliĢki boyutu ve yönünü belirlemeden önce ülkenin
genel siyasi mekanizmasının iĢleyiĢi ve ekonomik performansı hakkında bilgi
verilecektir. Bu bağlamda önce ülkenin yönetim Ģekli ve organlarına,
makro
iktisadi büyüklüklere iliĢkin son yıllara ait rakamlara, ülkedeki uygulanan kur
rejimlerine ve politikalarına değinecektir. Sonraki bölümlerde ise konu hakkında
daha detaylı literatür taraması verilip ve ekonometrik uygulama yapılacaktır.
2.1. Genel Tanıtım
2.1.1. Ülke kimliği
Resmi adı: Ġran Ġslam Cumhuriyeti 1
BaĢkenti: Tahran
Yönetim Ģekli: Ġslam Cumhuriyeti.
Nüfusu: 77,45 Milyon
Yüzölçümü: 1.648.195 k
Para birimi: Riyal 2
Döviz Kuru: 1 ABD Doları = 33500 Riyal (Serbest Kur)
ġii Ġslamiyet ülkenin resmî dinidir. Wikipedia‟ nın tanımına göre (2015) Ġran, MÖ
4000'lere dayanan tarihi ve var olan yerleĢmeleriyle dünyadaki en eski sürekli
uygarlıklardan birine ev sahipliği yapmaktadır. Ġran BM, Bağlantısızlar Hareketi,
Ġslam Konferansı Örgütü ve OPEC kurucu üyesidir. Ġran siyasal sistemi 1979'da
kabul edilen anayasaya göre oluĢturulan bir takım karmaĢık yönetim yapısına göre
iĢlemektedir. En yüksek devlet makamı Ģimdiki Ayetullah Ali Hamaney'in (Vilayet-i
Fakih)üstlendiği Ġran dini liderliğidir (Wikipedia, EriĢim tarihi: 05.05.2015) .
1
farsça:
2
Halk arasında Tümen ifadesi kullanılmaktadır, (1 Tümen = 10 Riyal )
‫جمهوری اسالمی ایران‬
4
2.1.2. Ġran’ın siyasi yapısı
Ġran Nüfus Sayım Dairesi (2013) açıklamasına göre, Ġran‟ ın nüfusu yaklaĢık 70
milyon civarındadır. Nüfusun 45 milyonu, 18 yaĢın altında olup, oy kullanma
hakkına sahiptir. Nüfusun yaklaĢık %50‟si, 30 yaĢın altında bulunmaktadır ve
seçime katılan kitlenin büyük kısmını oluĢturmaktadır. 1997 seçimlerine katılan
kiĢilerin sayısı en yükseğe, %80‟ lere ulaĢtı ve reformist cumhurbaĢkanı
Mohammad Hatami seçimleri kazandı. Kadınlar ve gençler bu seçime en çok
katılan kitle oldu, ancak sonraki seçimde artan hayal kırıklığı ile sadece %60, nihai
turda oy verdi ve seçimler, Mahmud Ahmadinejad cumhurbaĢkanlığı ile sonuçlandı
(Merkeze Amare Ġran, 2011).
2.2. Ekonomik yapı
Dünya bankasının (2013) açıklamasına göre Ġran, GSYĠH ve nüfus açısından orta
doğu ve kuzey Afrika bölgesinin en ikinci büyük ekonomisidir. 2013‟de, 366 milyar
dolar GSYĠH ile Suudi Arabistan‟ ın ardından ikinci ekonomi olmuĢtur, nüfus
açısından ise 78 milyon nüfusla Mısırın ardından en büyük nüfusa sahip ikinci
Ortadoğu ülkesi olmuĢtur. Büyük hidrokarbon sektörü, küçük ölçekli özel tarım ve
hizmet sektörleri, dikkate değer imalat ve finans varlıklarıyla tanımlanır.
Ġran, Dünya Bankası‟nın kiĢi baĢına gelir düzeyi tabanlı ülke gruplandırmasına
göre, Türkiye‟nin de yer aldığı ve 3,976$ ile 12,275$ kiĢi baĢına gelire sahip
ülkeleri içeren yüksek orta gelirli ülkeler grubunda yer almaktadır.
Birçok bölge ülkesi ile kıyaslandığında, bu durum bir ekonomik geliĢmiĢlik
göstergesi olarak alınabilir. Ancak geçen yüzyılın ortasından beri Ġran‟ın sahip
olduğu ve benzer ekonomik ve sosyal yapıya sahip birçok ülkenin sahip olmadığı
enerji kaynakları ve bu yolla sağlanan finansal kaynaklar göz önüne alındığında,
Ġran‟ın neden geliĢmiĢ ülkeler grubunda yer almadığı sorgulanabilir (Öztürkler,
2012).
Ġran‟ın ekonomik özelliklerini temel makro ekonomik değiĢkenlerden yola çıkarak
değerlendireceğiz. Bir ülke ekonomisinin temel yapısal özelliğinin en çok kullanılan
5
göstergesi, o ülke gayrisafi yurtiçi hâsılasının üretiminde ve ülkedeki toplam
istihdamın yaratılmasında ana sektörler olarak adlandırdığımız tarım, sanayi ve
hizmetler sektörlerinin katkılarıdır.
Ana sektörlerin GSYH içerisindeki payı çerçevesinde değerlendirildiğinde Ġran‟ın
ekonomik yapısının henüz bugünün geliĢmiĢ ülkelerinin ekonomik yapılarına
benzemediği görülmektedir. Bu durumun temel nedeninin Ġran ekonomisinin bir
doğal kaynak temelli ekonomi olduğu ileri sürülebilir (Öztürkler, 2012).
Ġran, uluslararası enerji güvenliği ve dünya ekonomisinde geniĢ petrol ve doğal
gaz kaynakları nedeniyle önemli bir konuma sahiptir. Ġran‟ın gaz kaynakları
dünyada ikinci sırada yer almakla birlikte, dünyada‟ ki üçüncü petrol zengini
ülkedir. ġekil 2.1. OPEC3 ülkelerin petrol üretimindeki paylarını göstermektedir .
diğer ülkeler
26.3
Arabistan
30.8%
Irak
8.3%
Kuveyt
8.4%
İran
9.8%
BAE
9%
Venezuela
7.3%
Kaynak: CBĠ (Ġran Merkez Bankası), Ekonomik araĢtırmalar v e politika departmanı
ġekil 2.1. 2012‟ de OPEC petrol üretimi
3
OPEC ülkeleri: Cezayir (1969), (1962) Endonezya, İslam İran Cumhuriyeti (1960), Irak (1960), (1960)
Kuveyt, Sosyalist Halk Libya (1962), Nijerya (1971), Katar (1961), Suudi Arabistan (1960), Birleşik Arap
Emirlikleri (1967), Venezuela (1960).
6
Toplam GSYĠH ve devlet gelirlerinin büyük bolümü petrol gelirlerine bağlı olduğu
için bu gelirler düzensiz bir bicimde değiĢimler göstermektedir. Fiyatlar genel
düzeyi, istikrar fonu ve ulusal kalkınma fonuna rağmen, uluslararası petrol
fiyatlarına göre değiĢmektedir. Çizelge 2.1, Ġran 2001-2013 yıllar arası için petrol
gelirlerin GSYĠH içerisindeki payını göstermektedir.
Çizelge 2.1. Petrol gelirlerin GSYĠH içerisindeki payı
Gösterge
2001
Oil rents
% GDP
34
Kaynak: WB
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
24
26
30
38
40
35
38
21
24
25
22
VY
Ekonomik kalkınmayı sağlamak için her Ģeyden önce ekonomik büyüme
gerçekleĢmelidir. Ekonomik büyümeyi gerçekleĢtirmek için bilinen bir formül
olmasa da, politika yapıcalar ülkenin durumunu daha iyi algılamak ve iyileĢmesini
sağlamak için GSYĠH gibi verilere baĢvururlar. GSYĠH ekonomik büyümeyi
açıklamada kullanılan en temel kavramdır. Sermaye stoğu, istihdam, devlet
harcamaları, ihracat ve ithalat, büyüme ile yakından yakına ilgili faktörlerdir. Iranın
temel ekonomik durumunu değerlendirmek için bu faktörler göz önüne tutulacaktır.
GSYĠH arttığında, ülkedeki yerleĢikler ondan yararlanır, buda ekonomide refah
artıĢının göstergesidir. Ana sektörler bağlamında tanımlanan ekonomik yapının
ortaya çıkardığı ekonomik faaliyet hacmini ve ekonomik refah düzeyini GSYĠH ve
kiĢi baĢına GSYH ile değerlendirebiliriz. 2009 yılı itibariyle Ġran‟ın nüfusunun (73,1
milyon) Türkiye‟nin nüfusundan (71,8 milyon) daha fazla olmasına ve Ġran‟ın enerji
kaynakları bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olmasına karĢın,
Ġran‟ın GSYĠH‟ sı Türkiye‟nin GSYĠH‟ sının yarısından biraz fazladır. Bunun sonucu
olarak da Ġran‟da kiĢi baĢına GSYĠH Türkiye‟nin GSYĠH‟ sının yaklaĢık olarak
yarısı kadardır. Bu durum Ġran‟ın zengin enerji kaynaklarını ekonomik kalkınmaya
ve dolayısıyla Ġran halkının refahına dönüĢtüremediğini yansıtmaktadır (Öztürkler,
2012).
Çizelge 2. 2, Ġran 2001-2013 dönem itibariyle GSYH, büyüme hızı ve kiĢi baĢına
GSYH „nı yansıtmaktadır.
7
Çizelge 2.2. GSYH(milyar dolar), büyüme hızı% ve kiĢi baĢına GSYH($)
Gösterge
*1
GSYİH
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
115.4
116.4
135.4
163.2
192.0
222.8
286.1
355.9
331.1
422.5
528.4
502.7
368.9
3.7
7.5
7.1
5.1
4.6
5.9
6.3
1.5
2.2
6.6
3.9
-6..5
-5.8
1,727
1,719
1,976
2,354
2,737
3,140
3,984
4,899
4.931
5,675
7,006
6,578
4,763
(MİLYAR
DOLAR)
GSYİH
büyüme
2
hızı(%)*
Kişi
başina
*3
GSYİH
( $)
1
* Cari ABD doları
2
* Yerel paraya dayalı piyasa fiyatlarıyla GSYĠH yıllık yüzde büyüme hızı
*3
Cari ABD doları
Kaynak: WB
Ġran 2014 ticaret hacmi (doing bussiness) sıralamasında, MENA4 bölgesinin alt
kademelerinde 152. Sırada yer almaktadır. Sadece Cezayir, Libya, Djbuiti, MENA
ülkeleri arasında Ġran‟dan sonra yer almaktadır (WB, 2013).
Ġran‟ın diĢ ekonomik iliĢkilerine yönelik temel büyüklükler Çizelge 2. 3; 2. 4 ve 2. 5‟
te verilmektedir.
Çizelge 2.3. DıĢ ticaret hacmi (GSYH‟nın yüzdesi olarak)
gösterge
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
Ticaret
hacmi
36.7
38.7
43.2
45.1
50.1
52.8
46.7
48.1
35.7
39.5
36.4
30.2
VY*
*veri yok
Kaynak: WB
4
MENA ülkeler: Mısır, Tunus, İran, Lübnan, Ürdün, Yemen, Libya
8
Ġran‟ın diĢ ticaret GSYĠH oranı, 2001-2012 döneminde,13 puan azalmasına
rağmen, %30‟un civarındadır. Ancak bu Ġran‟ın mal ve hizmet ve pazar anlamında
çeĢitlendirilmiĢ bir dıĢ ticarete sahip olmasından kaynaklanmamaktadır. AĢağıda
da tartıĢıldığı gibi, dıĢ ticaret hacminin ve özellikle dıĢ ticaret fazlasının
büyüklüğünün gerisinde yatan temel faktör Ġran‟ın petrol ve doğal gaz ihracatıdır
(Öztürkler, 2012).
Ġran‟ın ödemeler dengesine yönelik temel büyüklükler verilerin mevcut olduğu
2010-2013 yıllar arası Çizelge 2. 4‟ te verilmektedir.
Çizelge 2.4. Ödemeler Dengesi- Cari Hesap1(Milyon Dolar)
Yıl
İhracat
(FOB)oil
İhracat
non oıl
İhracat
total
İthalat(FOB)gas ve
petrol ürünleri
İthalat
Diğer
mallar
Toplam Dış
İthalat
Ticaret
Dengesi
(net)
2010
90,191
22,596
112,788
6,788
68,670
75,458
37,330
2011
118,861
26,656
145,518
5,726
72,003
77,729
67,789
2012
68,135
29,899
98,033
2,639
64,419
67,058
30,975
2013
64,789
28,226
93,015
3,111
56,936
60,047
32,968
Kaynak: CBI, ekonomik eğilimler,2013, dördüncü çeyreği
Çizelge 2.5. Ödemeler dengesi-cari hesap 2(milyon dolar)
Yıl
Yatırım gelirleri
Cari transferler hesabi
Cari hesap (Net)
*hesabı
İhraca İthalat
Net*2
Gelirl Gider Net*2 Geli Giderle Net*2
t
er
ler
rler r
2010 8.853
18.893 -10.04
1.952 1.873 79
727 541
185
27.554
2011 8.221
1.952
-8.731
2.138 1.769 368
784 423
361
59.787
2012 6.687
12.979 -6.293
2.469 1.431 1.037 891 339
552
26.271
2013 6.593
13.283 -6.691
2.354 1.248 1.105 884 301
583
27.965
*Hizmetler hesabı ve gelir hesabının sınıflandırılması IMF Ödemeler Dengesi sınıflandırmasına
dayanmaktadır.
Hizmetler hesabi*
Kaynak: CBI, ekonomik eğilimler,2013, dördüncü çeyreği
9
Çizelge 2.4 ‟e bakıldığında 2011 yılında mal ticaretindeki yüksek artıĢın sebebi
tamamen petrol ihracatıdır. Ancak 2012 ve 2013 yıllarında petrol ihracatının
önünde engeller ve diğer ülkelerin yaptırımları petrol ihracatını kısıtlamıĢtır.
Bu çerçeveden bakıldığında Ġran‟ın uluslararası rekabetçi bir ekonomik yapı sahip
olması için, üretim kapasitesini dönüĢtürme ihtiyacına iĢaret edebiliriz. Böyle bir
üretim kapasitesi yaratmak için ulusal yatırımların bu sektörel dağılımın bu amaçla
yönlendirilmesi gerekmektedir. DıĢ ticaret fazlası ve doğrudan yabancı yatırım
ülkenin üretken sermaye stoğunu geniĢletmesi açısından oldukça önemlidir. Ġran
önemli ölçüde dıĢ ticaret fazlası vermekle birlikte, doğrudan yabancı yatırımların
GSYH‟ ya oranı giderek azalmaktadır. Doğrudan yabancı yatırımın, ulusal
yatırımların sağlıklı bir finansman biçimi olmasının yanında mal ve hizmetlerin
üretimine iliĢkin bilgi ve bu bilgideki geliĢmeyi tanımlayan teknoloji ve inovasyon
transferi açısından da büyük önemi vardır. Yukarıda da belirtildiği gibi, ulusal
üretim kapasitesi, sermaye stoğuna yapılan ilaveler olarak tanımlanan yatırımlar
yoluyla gerçekleĢtirilir(Öztürkler,2012).
Ulusal yatırımların temel finansman aracı ulusal tasarruflardır. Çizelge 2.6,
verilerin mevcut olduğu dönem için sermaye oluĢumuna ve tasarruflara iliĢkin
büyüklükleri yansıtmaktadır.
Çizelge 2.6. Sermaye OluĢumu Ve Tasarruflara ĠliĢkin Büyüklükler
Yıl
Gayri Safi Sabit Sermaye OluĢumu
(GSYH‟nın Yüzdesi Olarak)
Gayri Safi Ulusal Tasarruflar
(GSYH‟nın Yüzdesi Olarak)
2005
27.0
41.1
2006
26.4
40.6
2007
25.8
26.4
Kaynak: WB
Ġran‟ın bugünün geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkeleri ile kıyaslandığında oldukça
yüksek bir yatırım oranına sahip olmasına karĢın, yurtiçi tasarruf fazlasına sahip
10
olduğu görülmektedir. Bu durum Ġran ekonomisinin ulusal tasarrufları ekonomik
kalkınmasını
gerçekleĢtirecek
yatırımlara
dönüĢtüremediğini
yansıtmaktadır.
Yıllardır süre gelen baskıcı rejim ve ambargo da bunun temel nedenleri
arasındadır (Öztürkler, 2012).
Bir ülke ekonomisinin yapısının temel belirleyicilerinden bir diğeri iĢgücü
piyasasıdır. Ancak Dünya bankası verileri, Ġran iĢgücü piyasası için bir diğer çok
önemli sosyo-ekonomik bir gerçeği yansıtmaktadır: Kadınların iĢgücüne katılım
oranı erkeklerin yarısından azdır. Buna karĢın kadın iĢsizlik oranı yaklaĢık olarak
erkek iĢsizlik oranının iki katıdır. Bu durum Ġran‟da kadınların iĢgücü piyasasında
marjinalize edildiği biçiminde değerlendirilebilir. Ayrıca, Ġran‟da genç iĢsizlik
oranının oldukça yüksek olduğu, bu anlamda da kadın genç iĢsizlik oranın erkek
genç iĢsizlik oranının oldukça üstünde olduğu vurgulanmalıdır. Ġran‟da toplam
iĢgücünün yaklaĢık %2‟si silahlı kuvvetlerce istihdam edilmektedir (Öztürkler,
2012).
Dünya
Bankası
(2013)
açıklamasına
göre,
2000-2011
yılları
arasında
kadınların iĢgücüne katılım oranı %14‟ten %16‟ya yükselmiĢtir. 2013 güz
dönemi için toplam iĢsizlik oranı %20 ve üzeri olarak açıklamıĢtır. Nüfusun
sadece
%36,7‟sı
ekonomik
faaliyette
bulunmaktadır.
ĠĢgücü
piyasasına
Yeni girenlerin yüksek sayıda olması ile birlikte istihdam yaratılması için
nispeten zayıf beklentiler mevcuttur. Kadınların katılım oranı ve iĢgücü
piyasasına giren genç sayısı bu piyasanın yakın gelecekte aynı durumda
kalmasının göstergesidir. Ülkenin demografik profili orantısız yüksek genç
nüfusuyla
Sonuç
karakterize
olarak
yıllık
olmuĢtur
750,000
(73
milyonun
gencin
%60‟ı,30
iĢgücü
yaĢ
piyasasına
altındadır).
katılması
beklenmektedir. Her sene 50,000 genç daha iyi gelecek umuduyla baĢka
ülkelere göç ediyorlar, bu da uzun vadede nitelikli iĢgücünde önemli kıtlığa
yol
açabilir.
ekonomik
Hükümet
faaliyetlerin
dolaylı
potansiyel
sübvansiyon
verimliliğini
sisteminde,
belirgin
harcamalar
Ģekilde
ve
arttıracak
önemli bir reform baĢlattı. Toplam sübvansiyonların maliyeti 2007-2008 yıl
dönemi için GSYĠH‟ sının %27 si (ortalama 77,2 milyar dolar) olarak
belirlenmiĢtir.
11
Ekonomik yapının en önemli göstergelerinden biri olan ve iĢsizlik oranı ile
yakından iliĢkili olan bir diğer değiĢken enflasyon oranıdır .
Çizelge 2.7., 2001- 2013 dönemindeki tüketici fiyat enflasyonunun geliĢimini
yansıtmaktadır. Enflasyon oranı ile ilgili olarak iki temel tespit; incelenen dönemde
enflasyonun ortalama olarak yaklaĢık %23 olduğu ve enflasyonun oldukça
istikrarsız olduğudur. Enflasyon oranının düzeyi kadar gösterdiği değiĢkenlik de
önemlidir. Enflasyon değiĢkenliği belirsizliği artırarak, ekonomik karar birimlerinin
bekleyiĢlerini olumsuz etkilemekte ve özellikle tasarruf ve yatırım kararları
çerçevesinde olumsuz sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.
Çizelge 2.7. Kentsel Alanlarında Tüketici Fiyat Enflasyonu (%)
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
1380*
1381
1382
1383
1384
1385
1386
1387
1388
1389
1390
1391
1392
11.4
15.8
15.6
15.2
10.4
11.9
18.4
25.4
10.1
12.4
21.5
30.5
34.7
Gösterge
Enflasyon
CPI
*Ġran Ģemsi takvimine göre tarihler
Kaynak: CBĠ
Ġran
merkez
üzere
2013
bankası
açıklamasında
(2013)
Çizelgeda
da
göründüğü
yılın enflasyon oranı %34.7 dır, ancak Dünya bankası 2013
enflasyonu %39,3 açıklamıĢtır.
Ġran merkez bankası açıklamasında, 2013 yılın fiyat endeksini en çok
etkileyen, %37.08
bir rakamla yeme içme grubuna ait olup, %0.38 ile en
az iletiĢim gruba aittir. Fiyatlardaki artıĢ geçen seneye göre yakıtta %20,1,
yeme
içme
grubunda
%41,7
ve
tütün
ürünlerinde
%46,6
dır.
Petrol
ürünleri, su, elektrik, ekmek ve diğer bir dizi ürünlerin fiyatı büyük ölçüde
artarken,
hükümet
doğrudan
nakit
transferi
programını
uygulamaya
baĢlattı5. Sübvansiyon reformunun ikinci aĢaması 2014 yılı üçüncü çeyrek
dönemi için planlanmıĢ olup, düĢük gelir seviyelerini hedeflemektedir.
5
Yaraneh adlı bir program. Ailenin her ferdi için yaklaĢık 35 dolar
12
Reel GSYĠH zaman içinde azalma eğilimi göstermektedir. 2013 ilk çeyreği
için %4.9 azaltmıĢtır (son bilgilerin mevcut olduğu dönem). Son tahminler
2013-2014
yılında
Ġran
ekonomisinde
%3‟luk
bir
gerilemeye
iĢaret
etmektedir.
Ġran
ekonomisindeki
bu
gerilemenin
sebebi
uluslararası
ambargolardan
kaynaklanan petrol ihracatının kısıtlanması ve yabancı bankaların petrol
gelirlerini dondurmuĢ olmasıdır. Bunların yanı sıra ekonomideki bu gerilme
özel tüketimi kısıtlayan enflasyonist baskılara sebebiyet vermiĢtir.
2012‟
nin
ortalarında
baĢlatılan
Amerika
BirleĢik
Devletleri
ve
Avrupa
Birliği yaptırımlarıyla, sabit döviz gelirlerinin %80‟ ini oluĢturan, günlük 2.2
milyon varil olan, petrol ihracatı yarı yarıya düĢmüĢtür.
2013 yılında Ġran‟ın nükleer programı ile ilgili geçici anlaĢma Ekim ve
Kasım ayları arasında gerçekleĢmiĢtir. Çin basta olmak üzere, ambargo
uyguladıkları
petrol
ülkeler
ihracatını
ambargoları
250000
varil‟
kaldırmaya
den
baĢlamıĢlar.
540000
varile
Bu
geliĢmeler
yükseltmiĢtir.
Petrol
ihracatı ocak 2014 yılında günlük 1.32 milyon varil olarak gerçekleĢmiĢtir.
Ekonomi üzerindeki enflasyonist baskı Temmuz 2013 tarihinden itibaren,
Ġran
Riyali‟
nin
değer
kazanması
ve
temel
malların
dünya
fiyatlarının
düĢmesi ile hafiflemiĢtir. Ġran merkez bankası (CBI), resmi döviz kurunu
Temmuz 2013 baĢında 25,000 Riyal/USD olarak belirlemiĢtir. Resmi ve
piyasa
döviz
kurları
arasındaki
fark
yeni
hükümetin
verdiği
güven
ve
nükleer programlardaki geçici anlaĢmalar yüzünden azalmıĢtır.
Ġran‟da
temel
yoksulluk
oranı
düĢük
olsa‟
da,
insanların
büyük
kısmı
yoksulluk sınırına yakın yaĢıyor. Dünya Bankası verilerine göre, 2010‟ da
sadece nüfusun %0,7‟ si (yarım milyon nüfus) günlük 1.25 dolar (SAGP)
yoksulluk sınırının altında yaĢıyor.
Ġranlı yetkililer 20 senelik vizyon belgesini yansıtan ve Ġran‟ın beĢ yıllık
kalkınma planını (FDP) destekleyecek, piyasa temelli reformları öngören
kapsamlı bir strateji benimsemiĢtir. Ancak Ġran devleti hala kısmen üretim
13
ve ticari sektöre hakim, büyük kamu ve yarı kamu iĢletmelerine sahip
olarak
ekonomide
büyük
rol
oynuyor.
Finans
amacıyla,
kabine
sektörü,
kamu
çeĢitli
önlemler
bankaları
tarafından kontrol edilmektedir.
Ġran
ekonomisini
iyileĢtirmek
almaya
karar vermiĢtir. Bu önlemler sırasıyla:
-
merkez bankasına daha fazla özerlik vermek,
-
vergi sisteminde reform gerçekleĢtirmek,
-
yerel paranın değerini piyasada sabitlemek,
-
hükümetin bütçe ve ülkenin beĢ yıllık kalkınma planlama teĢkilatını
eski haline getirmek,
-
yatırım
ve
teknik
yardım
için
petrol
sektörünü
yabancı
firmalara
açmaktır.
Ekonomik durum 2013‟ ün son aylarında daha iyi görünüyor. Hükümet
ambargoların
yükünü
hafifletmeye,
ekonomi
üzerindeki
enflasyonist
baskıyı azaltmaya ve ekonomik faaliyetler hakkında Ģeffaflığı arttırmaya
karar vermiĢtir. Bu giriĢimler ülkenin ihracat potansiyeli artırır, tüketicinin
satın alma gücünü yükseltir, tüketim ve yatırımı destekleyecektir
2014-2015 için son planlar ekonomi de
%15-%20
azalma
beklentisi
%1,5 geniĢleme, enflasyon da
yaratmaktadır.
Bu
tahminler
sonucu
petrol
ihracatı ortalama günlük 1,2 milyon varile ulaĢması beklenmektedir.
ġimdilik Ġran için hiçbir ülke yardım stratejisi mevcut değildir. 2002-2003
dönemini
kapsayan
2005‟den
itibaren
geçici
tüm
yardım
dünya
stratejisi
bankası
2005
yılına
kredileri
ve
kadar
projeleri
uzatıldı.
Irana
kapatılmıĢtır.
Uluslararası finans kurumun
(IFC) Ģu anda Ġran‟ da hiç bir programı
yoktur. 2004 ve 2005‟teki yapılan yatırımlar geri çekilmiĢtir. 2005‟te çok
14
taraflı yatırım garanti ajansı(MIGA) iki yatırımını iptal edip, o zamandan
itibaren hiçbir yatırım ve garanti sağlamamıĢtır.
2.3. Döviz kurunun Ġran ekonomisindeki geliĢimi
Ebadi ve Cehangerd (2012) yayınladığı makalesinde devrim öncesi ve sonrası
Ġran‟ ın kur rejimini anlatıyor ve Ġran‟ın kur rejimindeki değiĢmeleri gözden
geçiriyor. Devrim öncesi Ģartları ve o zamanki yabancı finans varlıklarının
durumuna bağlı olarak, döviz kuru devlet tarafından belirlenmekteydi ve sabit
döviz kuru uygun görülmüĢtü.
Örneğin
Eylül
1941‟
de
resmi
döviz
kuru
1dolar=35
riyal
olarak
açıklanmıĢtır. Kur 1967 yılına kadar dalgalanmaya devam edip, en son1
dolar=75 riyal olarak sabitlendi. Nitekim 1973 „e kadar devletin denetimi ve
kontrolü
altında
stabil
olan
kur
dalgalanmaya
bırakıldı.
Bu
değiĢimin
nedenleri, ülkenin döviz harcamalarındaki önceliklerinin belirlenmesi ve en
önemli neden ise,
1973‟ de birinci dünya petrol krizi ve Petrolun uluslar
arası pazarlardaki fiyatının tavan yapması ve bundan kaynaklanan ihracat
kanalından ülke gelirlerindeki yükselme iĢaret edebilir.
1978‟ lerde yani devrimin olduğu yıl ve ondan sonraki yıllarda kur kontrol
politikası devam etti. Ancak, Ģiddetli baskıları tetikleyen 8 senelik Ġran-Irak
savaĢı,
petrol
ihracatının
kısıtlanması,
ithalatta
talep
artıĢı,
petrol
fiyatlarının düĢmesi ve onu takiben uluslar arası seviyelerde doların satın
alma gücünün azalması gibi etkenler ulusal paranın değer kaybetmesine
yol açtı.
Bu dönemde devletin amacı resmi kuru sabit tutmaktı, bu nedenle döviz
piyasasında
uygulanan
sıkı
tüm
müdahaleci
kısıtlamalar
karĢılanmayan toplumun
politikalar
ve
uyguluyordu.
kontrollerin
yanı
Hükümet
sıra,
belirli bir kısmını hedefleyen
pazarı geliĢti ve dolar serbest piyasada yükselmeye baĢladı.
döviz
tarafından
talepleri
paralel bir döviz
15
SavaĢın sona ermesi ve sınır dıĢı sorunların hafiflemesi ile müdahaleci
politikalarda anlamını kaybetti. Dolayısıyla, dengeli ve kabul edilebilir bir
durum
sağlanmasına
kalkınma
planının
yönelik
ana
ekonomi
maddeleri
politikaları
belirlendi
ve
revize
edildi.
ekonominin
en
Ġlk
önemli
politikalarından birisi olarak döviz sisteminin reform gerekçesi onaylandı.
Sonuç olarak, 1989 yılının ikinci yarısında, yirmi sene sabit kalan 1dolar =
70 riyal kur, 1dolar = 1000 riyal olarak ilan edildi.
1993‟
ün
baĢlarında,
kur
rejimi,
sabit
kurdan,
yönetimli
dalgalanmaya
geçiĢ yaptı. Ġlk üç ayda uygulanan politika baĢarılı olsa bile, bir çok iktisadi
ve siyasi etken devam etmesini engelledi. Bu etkenleri Ģöyle sıralayabiliriz:
- borç krizi,
- serbest piyasa ve resmi kur arasındaki fark,
- Merkez
bankasının
sermaye
hesap
açılıĢı
taahhüdünün
yerine
etme
yükümlüğünün
yerine
getirmemesi,
- her
baĢvuran
kiĢi
için
5000$
temin
getirmek için yetersiz kalması.
Sonuç olarak devlet 1994‟ ün ikinci yarısından itibaren, dalgalanan kur
rejiminden vazgeçip ve Ġran riyalinin değerinin sabitlenmesi ve gereken
zamanlarda
ayarlanan
yeni
kur
politikasını
baĢlattı.
1995‟
te
tekrar
sermaye hesabi kapanıp serbest piyasada döviz alım, satımı yasaklandı.
Buhran döneminin geçmesi ve ekonomik durumun stabilize olması ve dıĢ
borçların
kısmen
ödenmesi,
döviz
piyasasının
durumunu
pozitif
yönde
etkiledi. Öte yandan petrol dıĢı ihracatı teĢvik amacıyla diğer sektörlere
tavizler
verildi.
Ağustos
1997
yılında
borsa
pazarında
döviz
transferi
anlaĢmalı fiyatlarla ve merkez bankasının tam kontrolü altında mümkün
olmuĢtur. merkez bankası aĢırı dalgalanmayı önlemek için müdahalelerde,
bulunuyordu.
16
1998 ve 1999 yıllarının baĢlarında, petrolün dünya fiyatı düĢüĢüyle, borsa
pazarında devletin resmi döviz arzı azaldı ve bu piyasada aksamalara
neden oldu.
Son yıllarda Ġran‟ın beĢinci kalkınma planının hedeflerine uygun olarak
döviz
rejimi
yönetimli
dalgalı
açıklanmasına
rağmen,
döviz
gelirlerinin
büyük kısmı petrol gelirlerine bağlı olduğu için, dolara ayarlanabilir sabit
kur sistemi uygulanmaktadır.
2.3.1. Ġran’ın döviz kuru rejiminin tarihi sürecinde değiĢmeleri
Ġran„ın
döviz
kuru
rejimi
tarih
boyunca
önemli
değiĢmeler
göstermiĢtir.
Majid Ġsfahani (2014) makalesinde bu değiĢmeleri anlatıyor. 2001 yıllarına
kadar Ġran ekonomisinin döviz kuru rejimi ikili kura dayalı, piyasa ve devlet
tarafından belirlenen yönetimli dalgalanan rejimiydi. 2002‟ de kur birleĢme
politikasının uygulanması ile birlikte, tek kura dayalı yönetilen dalgalı kur
rejimine geçiĢ yapıldı.
1990-2010 yıllar arasında nominal ve reel kurdaki değiĢmeleri Ģekil 2.2‟ de
gösterilmiĢtir.
17
1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011
Kaynak: CBĠ ve IMF
Mavi çizgi: serbest piyasadaki nominal döviz kuru
Mavi düz çizgi: resmi nominal döviz kuru
Kırmızı çizgi: reel döviz kuru (serbest piyasa)
ġekil 2.2.
Ġran‟ın 1988-2011
değiĢmleri
yıllar
arasında
nominal
ve
reel
kurdaki
Serbest Piyasadaki nominal döviz kuru savaĢ yıllarını takiben artıĢ eğilimi
göstermiĢtir. 1988 yılında 1000 riyal olan kur 2011 güz aylarında 15000 riyal‟a,
yani 15 katına çıkmıĢtır. Resmi kur 1992 ve 2002 yılında iki kez resmi ve piyasa
arasındaki açığı kapatmak için ayarlanmıĢtır.
2001‟de kur rejimi tek kura dayalı yönetilen dalgalı olarak belirlenmiĢtir, resmi ve
piyasa arasındaki kur farkı göz ardı edecek kadar küçüktür, 2010‟un ikinci
yarısından itibaren, serbest piyasadaki kur fiyatın yükselmesi ile tekrar serbest ve
18
resmi piyasa arasındaki açık büyümüĢtür. 2011 güz aylarında serbest piyasadaki
kur fiyatı 15000 riyal iken, resmi kur 11000 „dir ki aslında ikili kura dönüĢümün bir
göstergesidir.
Tüm ekonomik değiĢkenler gibi asıl önem taĢıyan, reel döviz kurudur. SavaĢtan
sonra iç enflasyon dıĢ enflasyondan daha yüksek olduğu için, nominal döviz kurun
eğelimi, reel kurdan tamamen farklı olmuĢtur.
1988‟ de SavaĢın sona ermesi ve petrol gelirlerin yükselmesi ile serbest piyasada
reel kur, 1988‟ den, 1991 ortalarına kadar artıĢ eğilimine girip,6500 riyal(1999 sabit
fiyatlarıyla), 8500 riyal‟e yükselmiĢtir. 1991 ikinci yarısında 1993‟ ün ikinci yarısına
kadar reel döviz kuru azalan bir eğelimle 6000 riyala düĢtü, ondan sonra reformcu
politikaların olumsuz sonuçlarından dolayı kurda ani ve geçici dalgalanmalar
meydana geldi ve böylece 1995‟ in baĢlangıçlarında, kur 9000 riyal‟a çıktı, daha
sonra azalma eğelimi gösterip 1997 sonlarında 6000 riyala düĢtü.
Tekrar,1999 ortalarında 9000 riyali değerini de geçip ve tarihindeki en yüksek
değerine ulaĢtı. Ancak, 1999 ikinci yarısından itibaren reel kur azalma eğilimine
baĢlayıp, devamlı bir düĢüĢle, 9000‟ den 3000‟ den az değerlere düĢüyor. Aslında
2011sonunda reel döviz kuru savaĢ sonrası döneminde minimum düzeyindedir.
Genel olarak 1998-2011, 10 yıldan fazla dönemde nominal döviz kuru 12%
artıĢına rağmen reel kur tedricen %65 azalmıĢtır.
1390 yılından piyasa nominal kurun yükselmesiyle reel kur artıĢ gösterip, güz
1390‟de 3600 değerine ulaĢmıĢtır, nitekim resmi kurdaki azalma devam etmiĢtir
(Ġsfahani, 2015).
2.4. Kur seçiminin önemi
Ülke ekonomisinde,
kur politikası yönetimi politikacılar için hep önemli
sorunlardan biri olmuĢtur. Ġran içinde döviz kuru belirlenmesi akademik ve politik
tartıĢmalara konu olmuĢtur.
19
Kur değiĢmeleri, iç ve dıĢ piyasalarda çeĢitli ve çeliĢkili değiĢmelere yol
açabilmekte ve ülkenin ekonomik performansını olumlu ve ya olumsuz yönde
etkilemektedir. Kur ayarlamaları bir taraftan ihracat-ithalatı etkileyerek ödemeler
dengesini önemli derecede etkilemekte, öte yandan iç ve dıĢ piyasalarda iç
üreticilerin, yabancı üreticilere karĢı, rekabet gücünü etkileyerek, üretim hacmi ve
istihdam üzerinde kritik bir rol oynamaktadır.
Döviz kurlardaki değiĢmeler genel fiyat düzeyini yani enflasyonu etkilemektedir.
Döviz kuru değiĢmelerin ekonomi üzerindeki geniĢ etkileri dikkate alındığında,
döviz kuru yönetimi daha da önem kazanmaktadır.
Ġran‟ın mevcut durumu, yani sübvansiyon reformun uygulaması ve ABD‟nin
yaptırımları, serbest piyasadaki kurun sıçraması ve ikili kura dönüĢ, kur seçimi
hakkında tartıĢmaları tekrar ön plana çıkarmıĢtır. Bu bölümdeki son kısımda Ġran
için, petrole bağlı bir ülke olarak en uygun kur rejimi tartıĢılacaktır.
2.5. Döviz Kuru Ve Makro Ekonomik Performans
Kur değiĢmeleri farklı kanallardan ekonomiyi etkilemektedir. Kur değiĢmelerinin,
ticaret dengesi, üretim istihdam ve enflasyon gibi makro ekonomik değiĢkenleri
nasıl etkilediği incelenecektir.
2.5.1. Döviz kuru ve ticaret dengesi
Kurdaki değiĢmeler ihracat-ithalat kanalından ticari dengeyi etkilemektedir. Reel
kurun yükselmesi iç üreticilerin uluslar arası piyasalarda, rekabet gücünü
etkilemektedir. Malların fiyatı dünya fiyatlarına göre daha düĢük olduğu için
ihracatı olumlu yönde etkiler. Ona karĢılık reel kurun düĢmesi, uluslar arası
pazarlarda rekabet gücünü azaltarak, ihracatta düĢüĢe sebep olmaktadır.
Öte yandan reel kurun yükselmesi, ithal malların fiyatını yükselterek, ithalatı
olumsuz yönde etkilemektedir. Nitekim reel kurun düĢmeside ithalatı olumlu yönde
etkilemektedir.
20
Sonuç olarak reel döviz kurundaki bir artıĢ, ihracatı artırarak ve ithalatı azaltarak,
dıĢ ticaret dengesinde iyileĢmeye yol açar. Buna karĢılık, reel döviz kurunda
azalma ticaret dengesinin açık vermesine sebep olur (HoĢbaht, 2010).
Ġran‟da 2000-2010 dönemlerde, ihracata karĢı ithalatın hızlıca geniĢlemesi (petrol
dıĢı) reel döviz kurunun dıĢ ticaret dengesi üzerindeki etkisinin açık bir
2.5.2. Döviz kuru, üretim ve istihdam
Reel döviz kuru değiĢmeleri iki farklı kanaldan üretimi etkileyebilmektedir:
1.Mevcut kaynakların kullanımı,
2.Yatırım ve yeni üretken kapasite yaratma yolu,
Ulusal paranın değer kazanması (reel döviz kurunun düĢmesi) ihraç malların
fiyatında yükselmeye ve ithal malların fiyatında düĢüĢe sebep olup, ekonomide
toplam talebi yabancı mal ve hizmetlere karĢı kaydırır. Aslında kurun düĢmesi yerli
ve yabancı pazarlarda, yerli üretime talebi azaltarak mevcut kaynakların eksik
olarak kullanılmasına yol açar. Bu nedenle, reel kurdaki bir düĢüĢ üretim
kapasitesini verimli bir Ģekilde kullanmamaya ve iç üretimi kısmaya sebep olur.
Ġç üretim azalma nedeniyle, istihdamın azalması da kaçınılmazdır. Buna karĢılık,
yerel paranın değer kaybetmesi (kurun yükselmesi )hem yurtiçi hem yabancı
pazarlarda yerli üretime talebi artırır. Dolayısıyla, mevcut üretim kapasitesinin tam
olarak kullanımına sebep olur ve sonuç olarak üretim ve istihdam üzerinde olumlu
bir etki yaratır.
Bunların yanı sıra, döviz kuru yatırım yolundan yeni üretim kapasitesi yaratarak
üretimi önemli ölçüde etkiler. Kur değiĢimi, iç piyasadaki fiyatları değiĢtirir. Ġhraç
malların fiyatı, sermaye malları ve ithal ara malların fiyatını değiĢtirerek iki çeliĢkili
yönden yatırım gelirlerini (yerli üreticilerin karını) etkiler. Kurun düĢmesi ithal
malların fiyatını düĢürerek ve ihraç malların fiyatını yükselterek, yerli üreticilerin
rekabet gücünü azaltır, gelir ve yatırım gelirleri negatif yönde etkilenir.
21
Döviz fiyatının düĢmesi, ithal ara malların fiyatını dolaysız biçimde azaltır, yatırım
maliyetlerini azaltarak yatırım gelirlerini yükseltir ve yatırımı artırır, sonuç olarak bu
iki zıt etkinin toplamı döviz kurunun yatırım üzerindeki net etkiyi açıklar (Felix ve
Schroder, 2002).
Farklı sanayi sektörleri, kur değiĢmelerinden farklı etkilense bile, genel olarak, kısa
vadede kurun yatırım üzerindeki pozitif etkisi, negatif etkisine egemendir. Uzun
vadede negatif etki daha galiptir.
Böylece, genel olarak kısa vadede reel döviz kuru düĢüĢü mevcut kapasite
kullanımı azaltıp, olumsuz etki yaratır, ama yeni üretim olanakları yaratma
yönünden pozitif etki yapmaktadır. Uzun vadede ise reel kurun değer kaybetmesi
hem mevcut üretim potansiyelinin verimli Ģekilde kullanılmasını ve hem de yeni
üretim olanakları yaratarak, yerli üretim ve istihdamı azaltır (HoĢbaht, yy).
80‟li yıllarda Ġran ekonomisinde reel döviz kuru düĢme eğilimi göstermiĢtir. Bu
nedenle, yerli üreticiler, iç ve dıĢ piyasalarda rekabet gücünü kaybedip, milli
hâsılada azalma meydana gelmiĢtir. Ġstihdam, üretimin doğrudan fonksiyonu
olduğu için, kur değiĢmeleri doğrudan istihdamı da etkilemiĢtir, son 10 yılda reel
kurun sürekli azalma Egilimi gösterdiği için ülkenin üretim ve istihdamı olumsuz
yönde etkilenmiĢtir (Ġsfahani, 2014).
2.5.3. Döviz kuru ve enflasyon
Döviz fiyatının yükselmesi, enflasyon oranını yükseltir. Bu görüĢte kurun
yükselmesi, ithal malların fiyatını yükseltir, bu mallar ya tüketim malları veya ara
mallar olduğundan, fiyatların yükselmesi üretim maliyetini yükseltip, enflasyona
neden olabilir (Agenor ve Montiel, 1996).
Ama böyle bir analizin gerçek hayatta gerçek olup olmadığı sorgulanabilir. Bu
nedenle bir yandan kur yükselmesinin arkasında olan neden önemlidir, öte yandan
enflasyon üzerindeki etkisini kısa ve uzun vadede ele almamız önemlidir.
Fiyatların genel düzeyindeki artıĢ, para hacmi artıĢının bir sonucu olarak ise, kur
fiyatlarla orantılı olarak yükselecektir (diğer koĢullar özellikle petrol gelirlerin sabit
22
olması koĢuluyla). Bu koĢulda nominal döviz kurun yükselmesi, fiyatlar genel
düzeyini yükseltir. Nominal döviz kuru yükselirken, reel kur sabit kalacaktır. Ama
bazı etkenler , örneğin petrol gelirlerin düĢmesi gibi kurun enflasyon oranın dan
daha hızlı yükselmesine sebep olur, reel kur yükselir,ithal malların fiyatını yükseltir
ve enflasyonu etkiler. Ama reel kur sürekli yükselmediğine göre, bu etki geçicidir.
Sonuç olarak, uzun vadede kurun yükselmesi enflasyon üzerinde nerdeyse
etkisizdir.
Enflasyonist dönemlerde, nominal kur devlet tarafından stabil tutulursa, reel kur
düĢer ve bu kısa vadede yani reel kurun düĢmesi devam ettiği sürece, enflasyon
hafiflemede az etkili olacaktır (, BeĢerabadi ve diğerler, 2010).
Kurun stabil tutulması, artan döviz talebi ve döviz kaynakların yetersiz kaldığı
nedeniyle sürdürülemez ve sonuçta devlet kuru yükseltmeye mecbur kalacaktır.
Bu ani kur ayarlaması, önceki dönem deflasyonist etkiyi nötr kılacak Ģekilde, kısa
süreci içinde enflasyonu aĢırı ölçüde artıracaktır.
Bu etki 1994 ve 1995 yıllarında Ġran ekonomisinde meydana gelmiĢtir. Ġran
ekonomisinde fiyatların kurla orantılı yükselmesi, reel kurun stabil olma koĢulu ile
enflasyonun nedeni değildir. Reel kurun azalması enflasyonu köntrol etmek için
uygun bir araç değildir, sürdürülebilir değildir. 2000‟ li yıllarda reel döviz kurunda
azalma olduğuna rağmen, enflasyon yüksek bir düzeyde kalmıĢtır. Bu da uzun
dönemde reel kurun düĢmesi,
enflasyonu düĢürmede yetersiz kaldığını
ispatlamaktadır (EfĢari, 2014).
Gelecek bölümde döviz kuru ve enflasyon arasındaki iliĢki üzerinde daha detaylı
durulacaktır, farklı görüĢler ve teoriler tartıĢılacaktır. Döviz kurunu açıklamaya
yönelik ve onu enflasyonla iliĢkilendiren teorilere yer verilecektir.
2.6. Petrole Bağlı Ekonomiler Ve Döviz Kuru Rejimi
Birinci Dünya SavaĢı sonrasında Altın Standard Sisteminin çöküĢü,
farklı
döviz kuru rejimlerinin uygulanmasını beraberinde getirdi. 1973‟ e kadar
ülkeler kur rejimlerini 1944‟ te
onaylanan Bretton
Woods anlaĢmasına
23
göre, sabit kur çerçevesinde belirlemekteydi. Bretton woods sisteminde,
altına dönüĢtürebilen tek para birimi dolardı, diğer para birimlerin değerleri
de dolara göre ayarlanmaktaydı, bu sistemde döviz değiĢ tokuĢu sabit
kurlara göre yapılırdı, ancak gerekli koĢullarda ülke kurunu ayarlayabilirdi.
Bretton
Woods
sisteminin
çöküĢünden
sonra,
iktisat
literatüründe
kur
rejiminin belirlenmesi önem kazandı. GeliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerin
farklı yapısal özelliklerine
bağlı
döviz kuru
rejiminin
seçimini
belirleyen
unsurlar ve olası etkilerine iliĢkin tartıĢmalar artıĢ gösterdi (Kök ve Tuncay,
2012)
Teorik bir Sınıflandırma yapıldığında döviz kuru sistemleri çoğunlukla sabit, esnek
ve karma döviz kuru sistemleri olarak ele alınmaktadır. Ülkelerin ekonomik
yapılarının birbirinden farklı olması ve her bir kur sisteminin bazı avantajlarını
yanında, dezavantajları da içerisinde barındırması ülkelerin ekonomik yapılarına
uygun ve ülkeye özgü kur sistemi arayıĢını beraberinde getirmektedir (Reinhart
and Rogoff, 2004) .
ÇalıĢmanın bu kısmında, önce teorik çerçevede petrole bağlı ekonomilerin
kur rejimleri incelenecektir, buradan hareketle Ġran için en uygun kur rejimi
seçimi tartıĢılacaktır.
Bretton woods sisteminin çöküĢünden 5 sene sonra, IMF‟ nin kararıyla,
Uluslararası para Fonuna üye ülkeler, ekonomik yapılarına göre kur rejimlerini
belirlemeye baĢladı. Bu geliĢmelerden sonra, büyük sanayileĢmiĢ ülkeler sabit
kuru bırakıp, esnek kura geçiĢ yaptı. GeliĢmekte olan ülkeler bugüne kadar çeĢitli
kur rejimlerini denemiĢlerdir IMF (2008) sınıflandırmasına göre, 188 üye ülkeden,
91 ülke (48%) sabit kuru uyguluyor. Mısır ve Dijibuti bu kategoride yer almaktadır.
84 ülke (44%) esnek kuru seçmiĢtir. ABD ve Meksika esnek kuru uygulamaktadır(
Sfıa, 2011).
Diğer ülkeler gibi petrol sahibi ülkelerde ekonomilerine uygun kur rejimini
seçmeliler. Rusya ve Norveç dıĢında bu ülkeler genelde küçük ekonomiye sahip
ve sermaye pazarları sınırlı, uluslararası sermaye piyasasıyla az bağlantılılar.
24
Çoğu petrole bağlı ekonomiler çeĢitlenmemiĢ üretim ve ticarete sahipler, ancak
güçlü finansal piyasaya sahip değiller.
Euro ve doların petrol piyasasındaki baskın rolünden dolayı, petrol sahibi ülkeler
genelde Euro ve doları döviz olarak kullanırlar. Kuveyt, Libya, Ġran, Cezayir her iki
dövizi ticari iĢlemlerinde kullanıyor. Uman, Katar, Arabistan, ABE, sadece doları
reserve para olarak kullanmaktadır (IMF, 2008).
Ġran geliĢmekte olan bir ülkedir ve petrole bağlı bir ekonomiye sahiptir, Dolayısıyle
ekonomik hedeflerine ulaĢmak için, yapısına uygun bir döviz kuru seçimi
yapmalıdır. ÇeĢitlenmemiĢ üretim ve çeĢitlenmemiĢ ticaret, zayıf Finansal
piyasalar ve petrola bağlı olmak özelliklerini taĢınıyor.
2.6.1. Ġran’ın kur rejimi ve olası sorunlar
Ġran
1350-1380
(1971-2001)
yılları
arasında
sabit
döviz
kuru
rejimi
uygulamaktaydı. 1381 (2002) yılından sonra yönetimli dalgalı döviz kuru sistemine
geçiĢ yaptı. Merkez bankasının açıklamasında fiili (de facto) kur rejimi, yönetimli
dalgalı açıklansa bile, uygulamada daha çök yönlendirilmiĢ sabit pariteye yakındır.
Ekonomisi petrole bağlı ülkeler arasında bir tek Ġran‟da yönlendirilmiĢ sabit parite
uygulaması vardır, IMF sınıflandırmasında Ġran‟ın resmi (de jure)
kur rejimi
yönlendirilmiĢ sabit parite olarak (crawlimg peg) belirlenmiĢtir ( Reinhart ve
diğerleri, 2002) .
Teorik ve ampirik çalıĢmalarda, tek ürünlü olan, çeĢitlendirmemiĢ üretim ve
ihracata sahip, nispeten zayıf finans pazarları olan ve küresel sermaye piyasalarla
sınırlı iliĢkileri olan ekonomiler için yönlendirilmiĢ sabit parite (crawling peg) rejimi
uygun görülmüĢtür. Ġran‟ın ekonomik özelliklerine bakıldığında, buna çok benzer
olduğundan Ġran için de en uygun kur rejimi sabit kur uygulamasıdır.
Berhordari (2012) makalesinde Ġran için en uygun kur rejimini tartıĢmıĢtır.
Ġhracattaki sınırlı çeĢitlilik, döviz gelirlerinin büyük kısmı petrol gelirine bağlı
olmasına sebep oluyor, dövizlerin önemli kısmı merkez bankası tarafından arz
25
ediliyor, bu nedenle döviz piyasası merkez bankasının kontrolü altında kalıyor.
Doğrudan sermaye yatırım gelirleri kısıtlıdır.
Bu koĢullar altında, merkez bankası esnek ve sabit kur arasında seçim yapmalıdır.
Herhangi bir seçim bir takım dezavantajları da ardından getirecektir. Esnek kuru
seçme durumunda, kur arz ve talep koĢullarına göre belirlenecektir, bu durumda
petrol fiyatlarının yükselmesi ile döviz arzı artıp, ülke parası değer kazanacaktır.
Tersine petrol gelirlerinin düĢme durumunda ülke parası değer kaybedecektir. Bu
nedenle, petrola bağlı ekonomilerde, esnek kur seçimi ekonomiyi ciddi sorunlarla
karĢı karĢıya getirecektir ve maliyeti yararından daha fazla olacaktır. Petrol
fiyatlarının değiĢmesi ile döviz piyasası dalgalanacaktır. Döviz piyasasının
belirsizliğine ek olarak, dövizi riyal‟a dönüĢtürme açısından, bütçe planlamasında
da baĢka belirsizlik kaynağı olacaktır. Petrol gelirlerinin dalgalı kurla riyala
dönüĢmesi,
para
otoritesinin
yüksek
kuru
desteklemek
için
güçlü
bir
motivasyondur, çünkü kurun yükselmesi riyal olarak bütçenin yükselmesi demektir.
Öte yandan, eğer merkez bankası sabit döviz kuru uygulayıp döviz piyasasını
kontrol ederse, döviz politikası para politikasını gölgede bırakacaktır, yani
bağımsız para politikası anlamını kaybeder. Bu gibi durumlarda, ekonomi dıĢ
Ģokları absorbe etmekte yetersiz kalır, dıĢ Ģoklar özellikle petrol Ģokları ekonomiye
yansıyacaktır. Petrol gelirleri yükseldiğinde, döviz arzı artıp, yerli para değer
kazanacaktır, merkez bankası sabit kuru korumak için ekonomiye riyal sürecektir,
bu da enflasyonu artıracak bir etki yapar. Buna karĢılık, petrolün dünya fiyatının
düĢmesi, döviz arzının düĢmesine sebep olur ve dövizin iç piyasada fiyatı yükselir.
Merkez bankası kuru sabit tutmak için, piyasaya döviz sürmesi gerek ve riyali
piyasadan çekmek zorundadır, bu da iktisadi buhranı tetiklemektedir.
Sabit döviz kuru uygulamasında, merkez bankası sabit kuru korumak için döviz
rezervlerini yüksek tutma durumundadır. Sabit döviz kuru sistemleri altında,
pazarın sürekli izlenmesi gereği, talebin arzı aĢtığı bir durumda, merkez
bankasının döviz rezervlerinin yetersiz olduğu bir durumda, döviz piyasasının
dengede tutmak için ekonomi döviz krizi ile karĢı karĢıya gelir ve döviz krizleri
kendiliğinden absorbe olamadığı için, olumsuz sonuçlar reel sektörü etkiler.
26
Döviz krizleri ekonomide belirsizlik doğurur ve sonuç olarak yatırımcılar ve firmalar
için rasyonel kararları zorlaĢtırır. Ġlaveten bu durumda ekonominin reel sektöründe
ve banka sisteminde likitide azalır ve döviz ve altın piyasalarına akar. Bu
nedenle,diğer sektörlerde likitide kıtlığı yaĢanır ve ekonominin farklı sektörlerinde
yatırımın azalması beklenir.
Böylece, hem sabit hem esnek kur uygulamaları avantaj ve dezavantajlarını
bünyesinde barındırıyor. Sabit kur uygulaması, istikrar ve rekabet, Ģeffaflık, yıllık
bütçe planlamalarında güvensizliğin azalması ve enflasyon beklentilerin azalması
gibi olumlu etkilere sebep olsa da olumlu etkileri döviz gelirlerin stabil olmasına
bağlıdır. Ne kadar döviz gelirleri istikrarlı bir biçimde değiĢim gösterirse sabit kurun
avantajları, dezavantajlarından daha fazla olacaktır.
Döviz gelirlerinin istikrarlı olmaması, spekülatörler için fırsat yaratır, daha fazla kar
elde etme amacıyla, kuru yukarı doğru çekmeye çalıĢırlar.
Esnek kurda sermaye hareketleri serbest ise, bu koĢulda merkez bankası ya döviz
rezervlerini kullanır ya da faiz politikası aracıyla milli paranın değerini korumaya
çalıĢacaktır. Veya yetersiz kalıp, milli para değer kaybedecektir. Her iki durum
ekonomi için maliyetli olacaktır.
Sonuç itibariyle, ülkeler için uygun kur rejimi seçimi hakkında teorik ve ampirik
bulgulara bakıldığında, Ġran‟ın özellikleri daha çok sabit kur uygulamasına yakındır.
Ġran gibi çeĢitlenmemiĢ ticaret ve üretim, zayıf finans piyasalar gibi özellikleri
taĢıyan bir ülke için esnek kur uygulaması, iĢaret ettiğimiz nedenlerden dolayı
mümkün değildir.
Sabit kur uygulaması, diğer tüm kur rejimleri gibi hem pozitif hem negatif yönleri
vardır. Ancak, Ġran ekonomisi göz önüne alındığında, sabit kur rejiminin daha etkin
bir biçimde iĢlenmesi gerekmektedir.
1. Sabit kur uygulaması Ġran için uygun bir seçimdir ve esnek kura geçiĢ
önerilmemektedir.
27
2. Sabit
döviz
kurunun
da
çeĢitli
uygulamaları
vardır(soft
peg,hard
peg).ekonomik özelliklerine bağlı sürünen parite uygulaması Ġran için
optimum kur seçimdir.
Sürünen parite rejiminde, döviz fiyatının belirlenmesi büyük önem
taĢımaktadır.
Bu nedenle, merkez bankası kurun dalgalanma bandını belirlemesinde
dikkatli tavır sergilemelidir. Ġç enflasyon, üretim, ithalat-ihracat gibi temel
ekonomik değiĢkenlerin durumuna göre karar vermelidir.
3. Teorik
ve
deneysel
çalıĢmaların
sonuçlarına
dayanarak
söyle
söyleyebiliriz:‟sürekli aynı kur uygulaması bir ülke için kesin çözüm değildir.‟
Her ülke kur rejimini ekonomik koĢulların değiĢmelerine bağlı, ona uygun
olarak seçmelidir.örneğin ülkenin durumuna göre
aralığıyla oynayabilir (Barhordari, 2012).
merkez bankası bant
28
29
3. ENFLASYON VE DÖVĠZ KURU ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠLER
3.1. Temel Makro Ġktisat Teorileri Ve Döviz Kuru-Enflasyon ĠliĢkisi
Bu bölümde döviz kuru ve enflasyon arasındaki iliĢki teorik çerçevede
incelenecektir. Bu bağlamda döviz kuru-enflasyon iliĢkisi temel makro ekonomik
yaklaĢımları ele alınarak tartıĢılacaktır.
3.1.1. Klasik yaklaĢımda enflasyon-döviz kuru iliĢkisi
Klasik yaklaĢımda döviz kuru dıĢ ticaret risklerini azaltma kapasitesine
sahiptir.
altın
Otomatik
standardı
mekanizması
on
yüzyılın
dokuzuncu
sonlarına Kadar kur istikrarıni sağılmaktaydı. Altın Standard sisteme göre
döviz
kurundaki
bir
yükseliĢ,
döviz
talebini
döviz
artmakta,
arzını
azaltmaktadır. Ġhracat artıĢ göstermekte ve bu ihracat artıĢı ülkeye altın
giriĢini sağlamaktadır. Altın giriĢi para arzı artıĢına sebep
olur. Klasik
iktisatçılara göre ekonomi her zaman tam istihdam düzeyine ve tek fiyat
kanunu geçerlidir, o yüzden para arzındaki artıĢ fiyatlar genel düzeyini
yükseltir (Alacahan, 2011).
Klasik iktisatçılara ekonomin her zaman tam istihdam düzeyinde olduğunu
varsayılır.
Bu
yüzden
toplam
talep
ve
toplam
arzın
her
zaman
eĢit
olduğuna inanırlar. Fiyatlar ve ücretlerin ensek olması enflasyonist etki
yapmamaktadır.
azaltmak
gerekir,
ekonomiye
birimlerinin
göre,
Klasiklere
bunun
direkt
içerdiği
için
enflasyonu
de
para
azaltmak
politikası
müdahale
yapılmaz.
altın
miktarlarının
Döviz
için
araçları
kuru
karĢılıklı
para
arzını
kullanılmalıdır,
ülkelerin
oranlarına
para
göre
belirlenmektedir. Döviz kurları altın giriĢ çıkıĢları arasında sabittir. Döviz
kuru ülke açık verdiği zaman yani altın çıkıĢı, giriĢinden daha fazla olduğu
zaman
yükselmekte,
fazla
verme
durumunda
azalmaktadır.
Böylece
ihracatçı ülkede enflasyonist, ithalatçı ülkede ise deflasyonist etkiler ortaya
çıkmaktadır.
etkisine
Fiyatlar
sahiptir,
genel
düzeyinin
düĢmesi
yükselmesi
durumunda
(Kepkep,1991,12; Dilbaz, 2011‟ den aktarılmıĢtır).
ihracatı
ithalat
azaltama
azalacaktır.
30
3.1.2. Keynesyen analizde enflasyon-döviz kuru iliĢkisi
Keynesyen yaklaĢıma göre, kapitalist sistemde ekonomi klasik yaklaĢımın
belirttiği gibi her zaman tam istihdamda dengede değildir. Ekonomi hem
eksik istihdam hem de enflasyon içinde dengeye gelebilmektedir. Tam
istihdam tesadüfi bir durumdur. Eksik istihdam ve enflasyonun nedenlerini
tasarruf ve yatırım baĢarısızlıkları gibi belli ekonomik olaylara bağlanmıĢtır
(Parasız, 2000: 57-58).
Keynesyen
yaklaĢımda
gelebilmektedir.
Üretimin
ekonomi
arz
eksik
esnekliğinin
istihdamda
sonsuzdur.
da
dengeye
Mevcut
atıl
kapasitelerin olması nedeniyle kısa dönemde talep artıĢı üretimi artırabilir.
Bu durum Ģekil 3. 1‟ de gösterilmiĢtir.
Y0
Y1
Kaynak: Tunca, 2005: 92-93
ġekil 3.1. Fiyatların sabit olduğu durumda çarpan etkisi
31
Eksik istihdam durumunda döviz kurlarının artması ve ulusal paranın değer
kaybetmesi ihracatı artırıp, ithalatı azaltacaktır ve bu durum ülkenin ithal ikameci
üretim alanlarında toplam talebin yükselmesine neden olmaktadır. Bu durum
çoğaltan mekanizmasıyla ekonomiye yansımaktadır. Ücret ve fiyatların katı olması
ve toplam arzın sonsuz esnek olması sonucu toplam talep değiĢmeleri fiyatlar
üzerinde herhangi bir etki yapmamaktadır.
3.1.3. Parasalcı yaklaĢımda enflasyon-döviz kuru iliĢkisi
Parasal yaklaĢım kuramı, döviz kuru ile para stoku arasında düzenli ve sıkı bir
iliĢkinin varlığını vurgular. Parasalcı yaklaĢım, döviz kurlarının iki ülke ulusal
parasının göreceli arz ve talebi tarafından belirlendiğini söyler. Böylece ülkelerin
her birinde, para stoku tutulmak istenen para miktarına eĢit olana dek bu
ülkelerdeki döviz kuru ve diğer değiĢkenler ayarlamayı (azalma veya artmayı)
diğer bir deyiĢle uyumlaĢmayı sürdüreceklerdir. Bu durum analizi uzun dönem için
uygulanabilir yapmaktadır. Parasal yaklaĢım modelinde ilgili değiĢkenlerin istikrarlı
bir fonksiyonu olduğu varsayılan para talep fonksiyonu, temel davranıĢ
fonksiyonunu
oluĢturmaktadır.
Bunu
satın-alma
gücü
paritesi
eĢitliği
tamamlamaktadır. Böylece iki ülke arasındaki döviz kurunun belirlenmesi
açıklamaya yönelik parasal yaklaĢım modelinde, bu iki ülkedeki fiyat seviyesini
belirleyen birer para talebi fonksiyonu ile bu iki ülkenin paralarının nispi fiyatı
olarak düĢünülenen döviz kurunu bu ülkelerin nominal fiyat seviyelerinin oranına
bağlayan satın alma gücü paritesi koĢulu yer almaktadır (Öksüz,1980).
Ulusal para arzında yabancı ülkelerin para arzına göre bir artıĢ olduğunda döviz
kurları aynı oranda yükselmektedir. Para hayali olmadığından para arzı arttığında
herhangi bir reel faaliyet artıĢı olmamaktadır. Bu artıĢ doğrudan fiyat düzeylerine
yansımaktadır.
Ülke
içerisinde
üretim
artıĢı
yaĢanması
ulusal
paranın
değerlenmesine, diğer bir ifade ile döviz kurlarının düĢmesine neden olmaktadır.
Reel gelir, hem yerleĢiklerin servetini temsil eden bir değiĢken, hem de para ile
yapılan mübadele hacminin bir indeksi olarak yer almaktadır. Ulusal gelirde
yaĢanan nispi bir artıĢ, yurtiçi para stoku için bir fazla talep yaratmaktadır. Bu
yaklaĢımda para ikamesi olmadığından bu fazla talep ulusal paraya dönük
olmaktadır. Ulusal para talebi artarken yabancı para talebi azalmaktadır. Döviz
32
kurları para arzı ve para talebi temel belirleyici olmak üzere reel gelir
değiĢmelerinden ve beklentilerden etkilenmektedir (Bulut, 2005:133).
Ulusal paranın değerinin düĢmesi uzun dönemde reel ekonomik değiĢkenler
üzerinde etkide bulunmamakta, iç fiyatları yükseltmektedir. Döviz kurunun
yükselmesi üretimde kullanılan ithal girdi fiyatlarını artırmakta dolayısıyla fiyatlar
genel düzeyini yükseltmektedir. Bu durum da iç fiyatları yükselterek, maliyet
enflasyonuna neden olmaktadır.
3.1.4. Rasyonel beklentiler teorisinde enflasyon-döviz kuru iliĢkisi
Rasyonel Beklentiler Teorisi adıyla iktisat literatürüne giren bu görüĢ, klasik
iktisadın temel ilkelerini aynen benimsemiĢtir. Rasyonel beklentiler teorisinin iktisat
bilimine getirdiği yenilik “beklentiler” konusunda olmuĢtur (Ekelund ve Tollison,
1986: 687-688).
Rasyonel beklentiler teorisine göre ekonomide para arzı artırıldığı zaman, bireyler
bunun belli bir dönem sonra fiyatlar genel seviyesi ile birlikte nominal faiz oranını
da yükseltebileceğini tahmin edebilirler. Bireyler para arzının enflasyonist bir etki
yaratacağını bildikleri için buna karĢı rasyonel davranıĢlarda bulunacaklardır.
Örneğin, iĢçiler nominal ücretlerin enflasyon oranında artırılmasını isteyeceklerdir.
ĠĢçilerin bu taleplerinin iĢverenler tarafından kabul edilmesi ihtimali yüksektir.
Çünkü, iĢverenler de fiyatlar genel seviyesinin artmasının kendi karlarını
arttıracağını önceden “rasyonel” bir Ģekilde tahmin edebileceklerdir. Sonuç olarak,
para arzının arttırılması reel milli gelir ve istihdam düzeyinde önemli bir değiĢiklik
yaratmayacak sadece enflasyonist bir etki doğuracaktır. Dahası, ücret artıĢları ile
fiyat artıĢları birbirini kovalayacaktır. (Ekelund ve Tollison, 1986; 689)
Ekonomide para arzının artırılması toplam talep seviyesini kaydırarak sonuçta
fiyatların yükselmesine neden olur. Rasyonel beklentiler teorisine göre, uzun
dönem toplam arz eğrisinin esnek olmadığını varsayılmaktadır. Bunun nedeni,
yukarıda da belirttiğimiz Ģekilde, para arzının olmayacağının kabul edilmesidir.
Rasyonel beklentiler teorisi, ancak toplumun beklemediği anlarda ve beklemediği
Ģekillerde uygulanacak bir politikanın çok kısa sürede etkili olacağını, zaman
33
içerisinde bireylerin enformasyonu takip ederek beklentilerin değiĢtirmeleri halinde
ise politikaların tekrar etkisiz kalacağını öne sürmektedir ( CoĢkun, 2000).
3.1.5. Satınalma gücü paritesi yaklaĢımına göre döviz kuru-enflasyon
iliĢkisi
Satınalma Gücü Paritesi (SGP) yaklaĢımı taraftarları ve kuramın kurucusu
Cassel'e göre fiyatlar, döviz kurunu belirleyen en önemli faktördür ve fiyatlarla
döviz kuru arasında fiyatlardan, döviz kuruna doğru olan bir neden-sonuç iliĢkisi
vardır. SGP Kuramı‟na karĢı olanlar ise; etkileme hareketinin döviz kurlarından,
fiyatlara doğru olduğunu iddia ederler. Aslında söz konusu iliĢki fiyatların döviz
kurlarını veya döviz kurlarının fiyatları etkilemesinden daha ileri sonuçlara sahiptir.
Örneğin; dıĢ Ģoklardan kaynaklanan bir fiyat hareketi, içeride gerekli önlemlerle
desteklenmezse fiyat ve döviz kuru arasında kısır döngüye dönüĢebilmekte ve
ekonominin bütününü etkileyebilmektedir. Yine dıĢarıda meydana gelen bir
enflasyon, bir ülkenin ticaret hadlerinde geçici bir bozulmaya neden olur. Eğer
döviz kurları bu iç ve dıĢ enflasyon farkını taĢımayacak olursa; fiyatların dövizle
ifadesi aynı kalacak, böylece o ülkeden yapılan ithalat fiyatlarının yükselmiĢ olması
nedeniyle de ticaret hadlerinde kötüleĢme kalıcı hale gelecektir. Ancak; fiyat
farklılıkları o ülke ile olan döviz kurlarına yansıtıldığında bu kötüleĢme ortadan
kalkacaktır (AbuĢoğlu, 1990: 6-7).
SGP yaklaĢımı Mutlak ve Nispi (Göreceli) olmak üzere iki farklı Ģekilde
yorumlanmıĢtır. Bu yaklaĢımları sırasıyla inceleyelim.
3.1.5.1. Mutlak satın alma gücü paritesi
Satın alma gücü paritesi kuramının en katı versiyonu olan mutlak satın alma gücü
paritesi (absolute purchasing power parity), tek fiyat yasasının bütün mallar için
geçerli oluğunu kabul ediyor. Bu yaklaĢımı, ilk kez 1918 yılında T. Gustav
Casselortaya atmıĢtır. Mutlak satın alma gücü paritesi yaklaĢımı, tek fiyat
yasasının döviz piyasasına uygulanması niteliğindedir. Buna göre, aynı para ile
ifade edildiğinde aynı mal sepetinin dünyanın her yerinde aynı değerde olması
gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, bir birim ulusal paranın cari döviz kurlarından
34
birbirine dönüĢtürüldüğünde dünyanın her yerinde aynı satın alma gücüne sahip
olması gerekmektedir. Tek fiyat yasasında bir tek malın fiyatı göz önüne alınırken,
satın alma gücü paritesi yaklaĢımında ülkede üretilen tüm mal ve hizmetleri
kapsayan bir ortalama fiyat düzeyi baz alınmaktadır (Södersten ve Reed, 1994:
582).
Mutlak satınalma gücü paritesi yaklaĢımına göre, döviz kuru, yurtiçi tüketici fiyat
endeksi ile yurtdıĢı tüketici fiyat endeksi arasındaki orana eĢittir. Bir malın yurtiçi
fiyatının aynı malın ulusal para birimi cinsinden yurtdıĢı fiyatına eĢit olmasının
nedeni arbitraj olgusudur. Yurtiçi tüketici fiyat endeksi yurtdıĢı fiyat endeksinden
büyük iken, dolayısıyla döviz kuru yurtiçi fiyat endeksi ile yurtdıĢı fiyat endeksleri
arasındaki orandan küçük iken, yurtdıĢında üretilen mallar yurtiçinde üretilen
mallara kıyasla ucuz hale gelmektedir. Yurtiçindeki alıcıların yabancı ülkede
üretilen mallara yönelik talebi ülkenin ithalatını artırmakta, yabancı ülkelerdeki
alıcıların söz konusu ülkede üretilen mallara yönelik talebi ise, azalmaktadır. Döviz
talebi artarken döviz arzının azalması, döviz kurunun yurtiçi fiyat endeksi ile
yurtdıĢı fiyat endeksi arasındaki orana eĢit olana kadar yükselmesine yol
açmaktadır. Yurtiçi tüketici fiyat endeksi, yurtdıĢı fiyat endeksinden küçük iken;
dolayısıyla, döviz kuru yurtiçi fiyat endeksi ile yurtdıĢı fiyat endeksi arasındaki
orandan büyük iken, döviz kuru yurtiçi fiyat endeksi ile yurtdıĢı tüketici fiyat
endeksi arasındaki orana eĢit olana kadar düĢmektedir. Döviz kurunun içsel; iç ve
dıĢ fiyatların dıĢsal değiĢken olduğu bu analizde, yurt içinde üretilen malların
fiyatları yükseldiğinde enflasyon, yurtdıĢında üretilen malların fiyatları düĢünce
deflasyon yaĢanmaktadır. Yurtiçi enflasyonun yurtdıĢı enflasyondan büyük olması,
ulusal paranın değer kaybetmesine; dövizin ise, değer kazanmasına yol
açmaktadır (Ünsal, 2005: 545).
Örneğin, Türkiye‟deki E F G gibi bir mal sepetinin toplam fiyat düzeyi 1.500 TL
olsun ve döviz kuru 1$=1.5 TL ise ABD‟deki mal sepetinin fiyat düzeyi 1000$
olması gerekmektedir. Mutlak satın alma gücü paritesine göre döviz kurları Ģöyle
hesaplanmaktadır:
PTR = Türkiye fiyat düzeyi
PABD = ABD fiyat düzeyi
35
S = Döviz Kuru
PTR = S x PABD
S = PTR / PABD
formülün bu Ģekli, döviz kurunun iç ve dıĢ fiyat indekslerinin oranına bağlı
olduğunu göstermektedir. Buna göre yurt içi fiyatlar yurt dıĢı fiyatlardan ne kadar
yüksekse döviz kuruda okadar yüksek olmaktadır (Doğukanlı, 2001: 74).
Mutlak satın alma gücü paritesi döviz kurlarını oldukça basit bir mantıkla ele
almaktadır. Oysa gerçek dünyada bu iliĢkilerin geçerliliği tartıĢma konusu
olabilmektedir. Bu bağlamda mutlak satın alma gücü paritesi çeĢitli açılardan
eleĢtirilmektedir (,Seyidoğlu, 1994: 105-106).
Mutlak satınalma gücü paritesi döviz kurunun iç ve dıĢ fiyat endeksleri arasındaki
orana eĢit olması, ihracat ve ithalat üzerinden sağlandığından bu yaklaĢım dıĢ
ticaret yaklaĢımının cari hesaba dayalı bir analizi niteliği taĢımaktadır. Tek fiyat
yasası tek bir mal için geçerli olsa da, çok sayıda mala ve bunların fiyatlarına
dayalı olarak hesaplanan fiyat düzeyleri için geçerli olmayabilmektedir. Gerçek
dünyada ülkelerin sahip oldukları mal türleri, bunların toplam içerisindeki ağırlıkları
farklı olabilmektedir. Tüm ülkelerde önemli mal ve hizmet grupları fiyat endeksine
dahil edilse de endeks içerisindeki ağırlıkları farklıklar içerebilmektedir. Öte yandan
gerçek dünyada mallar arasında önemli kalite farklılıkları bulunmaktadır.
Ülkeler arasında fiyat eĢitliğini bozan pek çok doğal ve yapay engel söz konusu
olabilmektedir. DıĢ ticaretin önünde gümrük tarifeleri, kotalar, aksak rekabetçi
piyasa yapıları ve taĢıma giderleri nedeniyle önemli engeller bulunmaktadır. Bu
yaklaĢımda, sadece ticareti yapılan malların fiyatları dikkate alınmaktadır. Oysa
ticarete konu olmayan mallar da (non-trade goods) üretilmekte ve GSMH deflatörü
içerisinde yer almaktadır. Ticaret dıĢı mallar ve yurt içi mallar (domestic goods) adı
verilen bu değiĢik mal ve hizmetlerin (gayrimenkul fiyatları, konut kiraları,
beslenme giderleri ve yurt içi taĢımacılık vb.) fiyatları ülkeler arasında büyük
farklılık taĢımaktadır. Bu tür mal ve hizmetlerin fiyatlarında meydana gelen
değiĢmeler dıĢ ticaret akımları, dolayısıyla döviz denge arz ve talebi üzerinde fazla
etkili olmamaktadır. Bununla birlikte, satın alma gücü paritesini hesaplarken
36
sadece ticarete konu olan malların fiyatlarının kullanılması doğru değildir. Sadece
dıĢ ticareti yapılan mal ve hizmetlerin kullanılmasıyla hesaplanan satın alma gücü
paritesi bir totoloji olmaktadır. Eğer hem ticareti yapılan, hem de yapılamayan
mallar endekste yer alıyorsa ve ülkeler arasında verimlilik farkları varsa, bu
durumun da dikkate alınması gerekmektedir. Satın alma gücü paritesi ile anılan
iktisatçı Cassel‟e göre, bir yandan ticarete müdahale edilmekte, diğer yandan
paralar spekülatif etkilere maruz kalmaktadır. Bazen de devlet müdahalesi ile
döviz kuru satın alma gücü paritesinden sapmaktadır. Bu yaklaĢımın tutarsızlığını
vurgulayan çalıĢmalar, döviz kurlarının satın alma gücü paritesinden sapmalar
gösterdiği sonucuna ulaĢmaktadır. Ticareti yapılmayan malların fiyatlarının
endekse dahil edilmesi, bu çalıĢmaların ciddiyetten yoksun olduğunun bir
göstergesi olarak kabul edilmektedir. Mutlak satın alma gücü paritesinin bu
eleĢtirilere maruz kalması, nispi satın alma gücü paritesinin ortaya çıkmasına
neden olmaktadır. (Isard, 1995: 60; Ünsal, 2005: 548,).
3.1.5.2. Göreceli (nispi) satınalma gücü paritesi yaklaĢımı
SGP'nin bu yaklaĢımında fiyat ve kurların mutlak büyüklüğü değil, bunlardaki
göreceli değiĢmeler ele alınır. BaĢka bir ifadeyle, göreceli ya da nispi SGP
(Relative Purchasing Power Parity) ye göre, kurlardaki değiĢme iki ülke arasındaki
enflasyon oranlarına bağlıdır. Yabancı ülkeye göre ulusal ekonomide enflasyon ne
derece yüksekse, döviz kurunun da o ölçüde yükselmesi gerekir. Söz geliĢi, belli
bir baĢlangıç yılı esas alınarak, Türkiye'de fiyat artıĢlarının ABD'nin iki katı olması,
doların TL kurunun da iki katına çıkmasını gerektirir.
Bugünkü dönemi 1, baĢlangıç dönemini 0 ile ifade eder, enflasyon oranlarını
f, Türkiye'yi T ve ABD'yi A ile gösterirsek, doların TL kurundaki değiĢme oranını bu
formülle ifade edebiliriz:
E1-E0|E0= ƒT-ƒA
Nispi satın alma gücü paritesi de çeĢitli açılardan eleĢtirilmektedir Döviz
kurlarındaki değiĢim enflasyon nispetinde yapıldığı takdirde, nominal kur ile reel
kur aynı olmaktadır. Eğer bu değiĢim, enflasyon oranından daha düĢük bir oranda
yapılırsa, reel kur nominal kurdan düĢük kalmaktadır. Bu durumda ulusal para aĢırı
37
olarak değerlenmektedir. Tam tersi durumda ise, ulusal para değer yitirmektedir.
Bu yaklaĢım sadece ticaret akımları ile ilgilenmekte ve sınır ötesi sermaye
akımlarını ihmal etmektedir. Oysa günümüzde sınır ötesi para ve sermeye
iĢlemlerinin boyutları dünya mal ve hizmet ticaretinden yaklaĢık 100 kat daha
büyüktür. Bu durumda bu yaklaĢım doğal olarak döviz kurlarının belirlenmesinde
uluslararası sermaye akımlarının rolünü ihmal etmektedir. Nispi satın alma gücü
paritesinin geçerli olabilmesi için karĢılaĢtırma yapılan ülkeler arasında fiyat
endekslerinin aynı bazda olması gerekmektedir. Oysa ülkeler arasında çeĢitli
göstergelere iliĢkin istatistiksel yöntem farklılıkları söz konusu olabilmektedir.
Ayrıca bu yaklaĢımda teknolojinin, zevklerin, faktör miktarlarının, yatırım ve
istihdam düzeylerinin değiĢmediği varsayılmaktadır. (Oksay, 2001: 43).
Nispi satın alma gücü paritesi hala yüksek enflasyon yaĢayan ve küçük sermaye
piyasalarına sahip olan ülkelerde geçerlidir. tüm eleĢtirilere rağmen, nispi satın
alma gücü paritesi kurları uzun dönemde açıklamada baĢarılıdır, ampirik
çalıĢmalar da uzun dönemde döviz kurunda yaĢanan değiĢmelerin enflasyon
oranlarındaki arasındaki farka yönlendiğini ve dolayısıyla nispi satın alma gücü
paritesinin uzun zamanda geçerli olduğunu savunmaktadır. (Isard, 1995: 60;
Ünsal, 2005: 548,).
3.2. Döviz Kurlarındaki DeğiĢmelerin Enflasyonu Etkileyen Kanalları
Döviz kuru ve enflasyon iliĢkisi döviz kurundan fiyatlara geçiĢ mekanizması ile
açıklanmaktadır.
Ġlk kez Dornbusch (1987) ekonometrik model geliĢtirerek döviz kurunun fiyatlara
geçiĢ etkisini incelemiĢtir. Dornbusch‟ ın çalıĢmaları diğer çalıĢmaların temeli
olmuĢtur. Dornbusch döviz kuru ve iç fiyatlar arasındaki iliĢkiyi incelerken, piyasa
yoğunluğu, ithalat miktarı, ithal ikameci ve yerli üretim kanallarından bahs etmiĢtir.
Agenor ve Montiel (1996)
Döviz kurundaki yükselmenin enflasyonu nasıl
etkilediğine iliĢkin baĢlıca dört aktarım mekanizmasından söz etmiĢler:
38
1.
Açık ekonomide ithal ikameci malların ve ticarete konu olan malların fiyatını
doğrudan etkiler.
2.
Ġthal girdi fiyatlar yoluyla dolaylı olarak nihai malların fiyatını artırır.
3.
Döviz
kurundaki
dalgalanmalar
dolayısıyla
yabancı
para
cinsinden
fiyatlardaki belirsizlikler yerli fiyat koyucuları etkileyerek iç fiyatları
yükseltebilir.
4.
Son olarak, ücretler vasıtasıyla fiyatlarda artırıcı etki yapar.
Svensson (2000), döviz kurunun enflasyon hedeflemesi stratejisi içerisindeki
rolüne iliĢkin üç önemli noktayı vurgulamaktadır. Bunlardan ilki, döviz kurunun
parasal aktarım mekanizmasındaki rolüdür. Buna göre, döviz kuru değiĢikliği
enflasyon oranını Ģu üç farklı kanaldan etkilemektedir:
1. Açık bir ekonomide yaĢanan döviz kuru değiĢikliği, yerli ve yabancı mallar
arasındaki göreceli fiyatları ve böylece yerli mallara olan yurt içi ve yurt dıĢı
talebi etkilemektedir. Sonuçta, net ihracat vasıtasıyla toplam talep ve dolaylı
olarak da enflasyon oranı etkilenmektedir.
2. Diğer yandan, döviz kuru değiĢikliği ithal edilen nihai malların ulusal para birimi
cinsinden fiyatlarını ve söz konusu fiyatları içeren TÜFE‟ yi doğrudan
etkilemektedir. Sonuçta, ithal edilen nihai malların fiyatları vasıtasıyla
enflasyon oranı etkilenmekte ve genellikle bu etki, net ihracat vasıtasıyla
sağlanan dolaylı etkiden daha kısa sürede gerçekleĢmektedir.
3. Son olarak, döviz kuru değiĢikliği ithal edilen ara malların ulusal para birimi
cinsinden fiyatlarını ve TÜFE üzerinde yarattığı etki vasıtasıyla da nominal
ücretleri etkilemektedir. Bu iki etki birleĢtiğinde, yurt içinde üretilen malların
maliyeti vasıtasıyla enflasyon oranı etkilenmektedir. Döviz kurunun enflasyon
hedeflemesi stratejisi içerisindeki rolüne iliĢkin ikinci önemli nokta, bir varlık
fiyatı olarak döviz kurunun geleceğe dönük ve beklentiler vasıtasıyla belirlenen
bir değiĢken oluĢudur. Bu durum, para politikasında önemli bir yere sahip olan
beklentilerin oluĢturulmasına katkı sağlamaktadır. Son önemli nokta ise, döviz
kurunun bazı dıĢ sorunları ulusal ekonomiye aktarmasıdır. DıĢ enflasyon oranı
ya da dıĢ faiz oranları gibi değiĢkenlerde yaĢanan dalgalanmalar, döviz kurları
vasıtasıyla yurt içinde üretilen mallara olan talebi doğrudan etkilemektedir.
39
Benzer Ģekilde Woo (1984) da döviz kurunun yurtiçi enflasyonu etkilediği dört
kanaldan söz etmektedir. 1. Tüketici fiyat endeksini doğrudan etkileyen ithal edilen
tüketim mallarının fiyatları, 2. Yurtiçinde üretilen malların maliyetini doğrudan
etkileyen ithal edilen girdilerin fiyatları, 3. Döviz kurunda meydana gelen
hareketliliğin, doğrudan cari iĢlemler hesabındaki değiĢmenin toplam talebi
etkilemesi, toplam talepte meydana gelen değiĢmenin de yurtiçi fiyat seviyesine
yansıması, 4. Yabancı malların fiyatlarını artırıcı yönde etkilemesi. Bunlardan
yukarıda belirtilen ithalat maliyeti ve ithal girdi maliyeti kanalların yanı sıra bir de
reel balans kanalı söz konusudur. buna göre, devalüasyon ticarete konu malların
fiyatlarını ticarete konu olmayan mallara kıyasla artıracak, bu da fiyatlar genel
düzeyinde bir artıĢa yol açacaktır. Ticarete konu malların tüketim sepetindeki
ağırlığı arttıkça, fiyatlar genel düzeyindeki artıĢ da daha fazla olmaktadır.
Ġktisat yazınında döviz kurundan fiyatlara geçiĢ etkisi (pass through), genel olarak
doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki kanal üzerinden tanımlanmıĢtır. Doğrudan
kanal, fiyat kanunu ve satın alma gücü paritesi kavramları ile iliĢkilidir. Buna göre,
belirli bir ithalat fiyatı için döviz kurundaki değiĢiklikler doğrudan yurt içi fiyatlara
yansımaktır. Döviz kurundan fiyatlara geçiĢi sağlayan dolaylı kanal ise toplam
talep kanalı olarak ifade edilmektedir. Döviz kurunda gözlenen artıĢ, yurt içi
malların yabancı tüketiciler için daha ucuz hale gelmesine, buna bağlı olarak da
ihracatın ve toplam talebin artmasına ve fiyatların yükselmesine neden olmaktadır.
Döviz kurunun fiyatlara geçiĢ etkisi Ģekil 3. 2.‟ de gösterilmiĢtir (Damar, 2010;
gündoğdu, 2013‟ ten aktarılmıĢtır).
40
Kaynak: Damar, 2010
ġekil 3.2. Döviz kurundan fiyatlara geçiĢ etkisi
Ġthalat kanalıyla yurt içi fiyatlara yansıma etkisi boyutu ülkelerin rekabetçilik düzeyi
ve dıĢ ticarete konu olan malların yapısal özellikleri gibi faktörlere bağlıdır. Döviz
kuruna gelen Ģokun büyüklüğü de fiyatlar üzerindeki geçiĢenliği etkileyebilmekte
kimi zaman döviz kurunda gerçekleĢen küçük ölçekli değiĢimler, dıĢ ticaret
firmalarının
fiyatlama
stratejilerine
bağlı
olarak
çoğunlukla
fiyatlara
yansıtılmamaktadır. Bu davranıĢ modeli de söz konusu geçiĢ etkisinin analizinde
etkili olmaktadır Gündoğdu, 2013).
Döviz kurlarındaki değiĢimin, enflasyonu etkileme kanallarını Ģu Ģekilde ifade
etmek mümkündür:
3.2.1. Faktör piyasası aracılığıyla etkilenme
Ödemeler dengesinde fazlalığı yol açan döviz kurlarındaki artıĢ, yabancı
malların
fiyatını
arttırır.
etkilenmemiĢse, bu
fiyatı
olduğunu
Eğer
yerli
fiyatlar
yabancı malların
gösterir
ki
bu
da
daha
az
yerli mallara
ihracatı
etkilenmiĢ
oranla
teĢvik
ya
da
daha
yüksek
ederken
ithalatı
etmemektedir. Yabancı malların fiyatındaki artıĢ, yaĢam maliyetlerinde bir
41
artıĢa yol açıyor ki buna ücret-fiyat spriali deniyor. Sonuç olarak, yabancı
malların fiyatı arttığı kadar yerli malların fiyatı da artar. Nispi fiyatlar ise
değiĢmez.
kuvvetleri
Döviz
kurunda
yoktur.
Piyasa
baĢlangıçtaki
dıĢı
kuvvetler
açığı
giderecek
sahneye
olan
getirilene
piyasa
kadar
döviz
olarak
ithal
kurunun daha fazla düĢüĢü kaçınılmazdır (Friedman, 1953).
3.2.2. Mal piyasası aracılığıyla etkilenme
Döviz
kurlarındaki
değiĢim,
yurt
içi
fiyatları
etkilerse,
ilk
malların fiyatlarını etkiler. Yurt içindeki paranın değer kaybetmesi, ülke
parası
ile
büyüklüğü
doğal
açıklanan
Yansıma
olarak
fiyat
ithal
malların
fiyatlarını
(pass-through)
olarak
esnekliklerine
döviz
yükseltecektir.
adlandırılır.
arz
Bu
etkinin
Yansımanın
esnekliğine
ve
gücü
iç
talep
esnekliğine bağlıdır. Eğer ithalat arzı mükemmel esnekse, yansıma er ya
da
geç
tam
olacaktır,
ithalat
talebi
ile
yansıma
ilgisizdir.
Ġthalat
fiyatlarındaki artıĢ, paranın değer kaybetmesi ile eĢ olacaktır. Eğer arz
mükemmel 122 esnek değilse, yansıma tam olmayacaktır ve büyüklüğü
talep esnekliğini değiĢtirecektir (talep esnekliği yükseldikçe -arz esnekliği
veri iken- paranın değer kaybediĢi ile iliĢkili olarak ithalat fiyatlarındaki
artıĢ azalacaktır) (Kenen ve Pack, 1994: 279).
Döviz kurları, enflasyonu ithal ürünlerin fiyatlarına ve onların enflasyon
beklentileri
üzerindeki
etkilerinde
değiĢikliğe
neden
olarak
etkilerler.
Bu
duyarlılıkta döviz kurları herhangi politik rejim altında enflasyon üzerinde
dikkatli olmada potansiyel biçimde önemli olabilirler. Döviz kuru yansıması
olarak adlandırılan iç fiyatlar üzerindeki döviz kuru değiĢimlerinin etkisi
üzerinde uzun vadeli önemli bir araĢtırma vardır. Bu çok iyi düzenlenmiĢ
ve belgelendirilmiĢ bir durumdur, öyle ki ortaya çıkan piyasa ekonomileri
yüksek yansıma eğilimindedir. Daha düĢük gelirli ekonomilerin döviz kuru
ve iç fiyatlar arasında daha güçlü bir bağ göstermesi beklenmektedir (Ho
ve Cauley, 2003).
42
3.2.3. Makro ekonomik politikalar
Kısa
dönemde
parasal
geniĢleme,
ilk
olarak
döviz
kurunda
değer
kaybediĢine, döviz kurundaki dalgalanmalara neden olabilir. Ġkinci olarak
ayarlama süreci boyunca artan fiyatlar, döviz kurunun değer kazanmasına
da neden olabilir. Üçüncü olarak ayarlama süreci, yurt içi enflasyonda,
döviz kurunun direkt etkisidir. Bu bağlamda döviz kuru parasal politikanın
yurt içi üretim ve toplam talebe geçiĢi için kritik bir kanal olarak tanımlanır.
Para politikasının faiz oranlarına ve döviz kuru oranlarına etkisi reel üretim
tarafından önemli bir Ģekilde etkilenir. Eğer reel üretim sabitse, parasal
geniĢleme kısa vadede faiz oranlarını düĢürür ve bu uzun dönemde döviz
kurunun
sıçramasına
karĢılamaya
bastırılacaktır.
(overshoot)
yönelikse,
Döviz
döviz
kuru
neden
kuru
hala
olur.
ve
değer
Eğer
faiz
üretim,
oranı
kaybederken,
artık
talebi
değiĢiklikleri,
bir
daha
sıçramayacaktır ve faiz oranları artabilecektir (Dornbusch, 1976).
3.3.4. Döviz kuru rejimleri
Döviz kuru rejimi de döviz kurunun fiyatlara geçiĢ etkisini belirleyen bir
diğer faktör olarak değerlendirilmektedir. Dalgalı kur rejiminde enflasyon
hedeflemesi uygulayan bir ekonomide döviz kuru ile fiyatlar arasındaki
iliĢki zayıflamaktadır.
Nitekim, Damar (2010) yaptığı çalıĢmada Türkiye‟de
dalgalı kur uygulamasına geçilmeden önce döviz kurundaki hareketlerin
enflasyon üzerinde daha etkili olduğunu belirtmiĢtir.
Bu kısımda kur rejimlerle ilgili teorik literatür incelenecektir. Daha sonra
döviz kuru seçiminin enflasyon üzerinde etkileri incelenecektir.
3.3.4.1. Döviz kurların sınıflandırması
Döviz
kuru
sınıflandırması
hakkında
farklı
görüĢler
olsa
bile,
hepsi
genelde iki kutup arasında yer almaktadır: Tamamen serbest döviz kuru
ve katı sabit kuru. Teorik tartıĢmalar bu iki kutupta yoğunlaĢsa da bu ikisi
arasında çeĢitli ara rejimler mevcuttur.
43
Tarihsel olarak, IMF‟ nın döviz kuru rejimlerinin sınıflandırması ülkelerin kendi
açıklamasına göre yapılırdı (de jure). Fakat 1999 yılından itibaren, IMF
personelinin mevcut bilgilerden değerlendirmesine dayalı fiili(de facto), yani
gözlemlenen kur rejimlerine göre açıklamaya baĢladı. De jure ve de facto
rejimlerinin karĢılaĢtırması makul sayıda tutarsızlık olduğunu göstermektedir
(Stone, Anderson, Veyrune, 2008).
IMF resmi sınıflama yaklaĢımı 1975-1998 dönemi boyunca üye ülkelerin döviz
kuru düzenlemelerini, döviz kuru esneklik düzeyi ile ilgili yapılan resmi
bildirimlerine bağlı kalarak sınıflandırmıĢtır. Yani ülkelerin kendi açıklamasını esas
almıĢtır. Ama ülkelerin her zaman ilan ettikleri ve uygulamıĢ oldukları döviz kuru
rejiminin aynı olmamaktadır. Örneğin, Sabit döviz kuru uygulayacağını ilan eden
bir ülke, parasını sık sık devalüe etme zorunda kalabilmekte veya dalgalı rejimler
de kurlara müdahale yapmaya mecbur kalmaktadır. Bu farklılık nedeni ile ülkelerin
ilan ettikleri(de jure) döviz kuru rejimi ile değerlendirmeler ve politika önerileri
yetersiz kalmakta, uyguladıkları(de facto) döviz kuru rejiminin belirlenmesi
gerekmektedir. (Roggof ve diğerleri, 2003).
Stone „ nun (2008) finans ve kalkınma dergisinde sınıflandırması ġekil 2. 3‟ te
gösterilmiĢtir.
Katı Sabit
Hard Exchange Rate
Peg
Ara Rejımler
Tamamen Serbest
Soft Exchange Rate
(Free Float)
Peg
Kaynak: Stone ve diğerleri, 2008
ġekil 3.3. Döviz kuru rejimi sınıflandırması
44
Savastana ve Edwardsa (1999) göre6, Döviz kuru rejimlerini iki ana baĢlık altında
inceleyebiliriz:
-
Dalgali kura dayalı rejimler
-
Sabit kura dayalı rejimler
Dalgali kura dayalı rejimler:
1.serbest dalgalanma
2.yönetimli dalgalanma (managed float)
3.bant içinde dalgalanma (target zone)
4.kayan aralık (sliding band)
Sabit kura dayali rejımeler :
1. Dolarizasyon
2. Para Kurulu (currency board)
3. Para birliği (currency union)
4. Ayarlanabilir sabit kur sistemi
5. .YönlendirilmiĢ sabit parite(crawling peg)
6. Crawling band
Serbest dalgalanma: Gerçek dünyada tamamen dalgalı döviz kuru nadiren
uygulanmaktadır, devletin doğrudan döviz piyasasına müdahalesi yoktur. Piyasa
aktörleri kuru belirler, merkez bankası fazla rezerv tutmaya ihtiyacı yoktur, dıĢarıda
oluĢan Ģoklar ilk etapta nominal kurlar tarafından emilmemesi durumunda istikrara
olumlu katkıda bulunmaktadır. Serbest dalgalanmanın negatif etkileri ise, aĢırı
dalgalanma, kaynakların etkin Ģekilde dağılmasını engeller. Ayrıca, dalgalı döviz
kuru istikrarsız piyasalarda yüksek enflasyona sebep olabilir.
Yönetimli Dalgalanma (Managed Float,ditry float ): Genel olarak serbest piyasa
kuru belirler, para otoriteleri gerektiği zaman piyasaya müdahale yapar ancak bu
müdahale hiçbir kural çerçevesinde değil. BaĢka deyiĢle önceden belirlenmiĢ kur
düzeyi yok ama para otoriteleri ekonomik duruma göre kuru ayarlar. Yönetimli
dalgalanma, tamamen serbest dalgalı rejime göre daha az belirsizlik içeriyor.
Merkez bankanın Ģeffafsızlığı, güvensizlik ve istikrarsızlığa sebep olabilir. Bolivya
1985 „te bu rejimi uygulamıĢtır (Wise ve Roett, 2000).
6
Sınıflandırma ve açıklamalar Edwards ve Savastano (1999) göre yapılmıĢtır.
45
Bant Ġçinde Dalgalanma:
Dalgalı kur sistemin bir uygulamasıdır. kurların
dalgalanması için belirli bir aralık belirleniyor ve bu aralıkta dalgalanmasına izin
veriliyor. Para otoritesi bu aralığın ortasında bir kur belirlemekte ve bunun
etrafında belirlenen bantta dalgalanmasına izin vermektedir. Dalgalı ve Sabit kur
sisteminin bir bileĢimi gibi algılanabilecek bu sistemde esnekliğin ve istikrarın bir
arada olduğu düĢünülebilir. Bu sayede dıĢsal bir Ģok yaĢanması durumunda
dalgalanma bandı bu Ģokun etkisini azaltmakta bazı durumlarda da ortadan
kaldırmaktadır. Bununla beraber bu sistemde aralığın belirlenmesi sorun
yaratabilir. Dar bir bandın belirlenmesi istikrarsızlığı ve spekülasyona neden
olmaktadır. Ayrıca bandın dar olması aralığın sürdürülememesine neden
olabilmekte bu da sisteme olan güvenin sarsılmasını anlamına gelmektedir.
(Parasız, 1997; Darcı, 2006‟ ten aktarılmıĢtır).
Kayan aralık: Para otoritesi merkezi pariteyi ilan edip, uygular. Yüksek enflasyon
sorunu yaĢayan ülkelerde bant içinde dalgalanma rejimin bir biçimi olarak
değerlenebilir. Bu rejim yüksek enflasyon oranına yol açan para birimindeki aĢırı
değerlendirmeyi önler. Bant geniĢliği önemlidir. Bu rejimin desavantaji ,piyasalar
da belirsizlik ve faiz oranlardaki oynaklığı artar(Ertekin, 2004).
Dolarizasyon: Katı sabit kurun en abartılı Ģeklidir. Ülke baĢka bir ülkenin parasını
kullanmaktadır. Para politikası tamamen diğer ülke tarafından belirlenmektedir.
Parasal disiplini artırması ve döviz kuru istikrarsızlığını ortadan kaldırması
nedeniyle tercih edilebilir bir sistemdir.
Sistemin esnekliği yoktur, dıĢ Ģoklar
sadece iĢsizlik ve durgunlukla absorbe olur. Merkez bankası tamamen senyoraj
gelirinden vazgeçiyor. Bazı Latin Amerika ülkeleri bu sistemi uygulamıĢlar (Ertekin,
2004). Panama ABD dolarını uzun zaman kullanılan bir ülke olarak dolarizasyonun
bir örneğidir (Stone, 2008).
Para kurulu(currency board): Sabit döviz kurun bir biçimidir, ülke parasını seçilmiĢ
bir katı kuralla diğer ülke parasıyla değiĢmeyi öngörmüĢ, Merkez bankanın ne
kadar para basması tamamen karĢı ülkeye bağlıdır. Sistemin güvenirliği (maliye ve
para politikası) maksimum düzeydedir, çünkü tüm ekonomi aktörleri döviz kurunu
öngörebiliyor. Sistem esnek değildir. Küçük açık ekonomilerde, dıĢ Ģokları sadece
iĢsizlik ve daralma (recession) abosorbe eder. Dolarizasyonla tek farkı senyoraj
46
hakkının ülkede kalmasıdır. Arjantin 1999‟ de bu rejimi uygulamıĢtır (
Wise ve
Roett, 2000 ) .Arjantin deneyimi istikrarsız ekonomilerde bu rejimin uygulamasını
aĢırı tehlikeli olduğunu gösteriyor.
Para birliği (Currency Union) : Katı sabit döviz kuru uygulamalarının diğer bir Ģekli
olan Parasal Birlik‟ te ülkeler ortak bir merkez bankası tarafından basılan ortak bir
para birimi kullanırlar. Para politikası bölgesel düzeyde belirlenir. Senyoraj geliri de
bölgesel merkez bankasına aittir.
Ayarlanabilir sabit kur sistemi: Nominal döviz kuru sabittir fakat merkez bankası
sıkı kuralları ile sınırlı değildir. Para otoritesi süresiz bir Ģekilde bu kuru devam
ettirmek zorunda değildir. Belirlenen döviz kuru uygulanan ekonomik politikalarla
tutarsızsa arzu edilen yönde değiĢtirilebilmektedir. Bu rejim dıĢ ticaretteki kur
riskini azaltarak makroekonomik disiplin sağlar, belirsizliği azalttığı için ekonomik
istikrara katkıda bulunur. Devalüasyon imkânı sistemin esnekliğini artırır. Öte
yandan, devalüasyon oranı yüksek olursa, belirsizliğe neden olabilir. Belirsizlik
enflasyon beklentilerini artırır. Olası bir ayarlama beklentisi (devalüasyon) yoğun
spekülasyonlara yol açabilmektedir. Bretton Woods sistemi ayarlanabilir sabit kur
sisteminin bir uygulamasıdır (Ertekin, 2004; KonuĢkan, 2006).
YönlendirilmiĢ sabit Parite (Crawling Peg): Bu sistemde de döviz kuru, enflasyon
farkı gibi temel ekonomik göstergelere veya özellikle ödemeler dengesindeki
değiĢimlere bağlı olarak ayarlanabilmektedir. Bu sistem de ayarlamaların sıklığı ve
boyutu sistemi sabit kur sistemi veya dalgalı kur sistemine yaklaĢtırır. Bu sistem
sürünen sabit aralık sistemi ile karĢılaĢtırıldığında daha katı bir yapıya sahiptir.
Ancak sabit kur sistemleri ile karĢılaĢtırıldığında, bu sistemlerden farklı olarak sabit
kur üzerinde bir baskı oluĢtuğunda, ayarlamanın anında değil, belirli aralıklarla ve
sıklıkla yapılıyor olmasıdır.
YönlendirilmiĢ sabit aralık (crawling peg): YönlendirilmiĢ sabit aralık sisteminde,
ülke parasının değeri önceden açıklanmıĢ sabit bir değer etrafında belirli bir bant
içinde dalgalanmaktadır yani nominal döviz kuru, bazı ekonomik göstergeler ve
özellikle
ödemeler
dengesindeki
geliĢmelere
bağlı,
periyodik
olarak
47
ayarlanabilmektedir. Bant çok dardır ve Piyasa beklentileri doğrultusunda düzeltilir.
Bu sistemde Politikaların güvenilirliği yüksektir, enflasyona neden olabilir. Mali ve
gelir politikaları birbirleri ile uyumlu değilse, sistem çalıĢmaz. Sermaye hareketleri
serbest olursa krizlere neden olabilir. yönlendirilmiĢ sabit parite sistemi ile farkı ise
daha esnek bir yapıya sahip olmasıdır. YönlendirilmiĢ sabit aralık sistemin sabit
kur sistemlerinden farkı, sabit kur üzerinde bir baskı OluĢtuğunda, gerekli
uyarlamanın bir anda değil belirli aralıklarla ve sıklıkla yapılıyor olması ve bu
uyarlamalar arasında belirlenen limitler içinde dalgalanmasına da izin verilmesidir.
Böylece, diğer sabit kur sistemlerinde g beklentiden kaynaklı spekülatif hareketler
engellenebilmektedir. Sistem faiz politikasının kurları destekleme zorunluluğu
getirdiğinden
faizler
ekonominin
gerekleri
doğrultusunda
istenildiği
gibi
kullanılamamaktadır (konuĢkan,2006).
Bazi Latin Amerika ülkeleri bu sistemi uygulamıĢlar. ġili 1985, Meksika 1987,
Brazil1996 bu rejimi uygulamıĢtır. (Wise ve Roett, 2000). Ayrıca sürünen parite
Türkiye‟nin 2000‟ de uygulanan istikrar programın önemli bi parçasıydı. Sermaye
hareketleri serbest olduğundan ciddi krizlere sebep oldu(Ertekin, 2004).
Çizelge 3.1‟ de döviz kuru rejimlerinin temel özellikleri, avantaj ve dezavantajları
birlikte gösterilmiĢtir.
48
Çizelge 3.1. Döviz kuru rejimleri
Rejim
Serbest
Dalgalanma
(Free Float)
Temel özellikleri
Döviz kuru serbest
piyasada belirlenir.
Merkez bankası
döviz piyasasına
müdahale etmez
Avantajları
- Nominal döviz
kurundaki
değişim içsel ve
dışsal şokların
gerektirdiği
ayarlamaların hemen
hepsini yansıtır.
- Yüksek düzeyde
yabancı
rezerv
ntutulmasına gerek
yoktur
Yönetimli
Dalgalanma
(Dirty/Managed
Float)
Merkez bankası belli
bir kurala bağımlı
olmaksızın döviz
piyasasına
müdahaleye hazır
durumdadır.
Müdahale şekli ve
sıklığı hedef
doğrultusunda
değişir.
- Doğrudan
müdahaleler uluslar
arası rezervlerde
değişime yol açar.
Ancak
dolaylı müdahaleler
(faiz oranlarında
değişim, likidite veya
diğer finansal
araçlar
yoluyla)
rezervlerde
değişime
neden
olmaz.
- Nominal döviz
kurunun belirlenen
alt ve
üst limitler
içerisinde, parite
etrafında
dalgalanmasına izin
verilir.
- Sapmalarda merkez
bankası piyasaya
müdahale eder.
Aralık genişliği
daraldıkça
sabit kur sistemine,
genişledikçe dalgalı
kur
sistemine
yaklaşır.
Parasal otorite belirli
bir merkez pariteyi
izlemeyi
taahhüt
eder. Ancak, merkez
parite göstergelere
göre değiştirilir.
Bu sistem aralık
rejimini benimsemiş,
yüksek enflasyonlu
ülkelerde
uygulanır.
- Serbest dalgalanan
kura
benzer ancak daha
yüksek
düzeyde uluslararası
rezerv
birikimine ihtiyaç
vardır.
Aralık
İçinde Dalgalanma
(Floating Within A
Band)
(Hedef Bölgeesi)
(Target Zone)
Kaygan Aralık
(Sliding Band)
- Döviz kurlarındaki
"aşırı"
hareketliliği
önler.
- Sistem esneklik ve
güvenilirliği belli
ölçüde bağdaştırır.
- Aralık ve merkez
parite gibi anahtar
bilgiler piyasanın
bekleyişlerini
şekillendirir.
- Aralık içinde
gerçekleşen
dalgalanmalar
piyasadaki
şokları
absorbe eder.
Sistem
Enflasyon
oranının
yüksek
olduğu
ülkelerde
paranın
değer
kazanmasını
önler.
Dezavantajları
- Yüksek oranlı
nominal ve reel
döviz kuru
dalgalanmaları
kaynak
dağılımını olumsuz
yönde etkiler.
- Para politikası
döviz kuru dışında
bir nominal çıpa
çerçevesinde
şekillenir
- Merkez bankasının
davranışlarının şeffaf
olmayışı piyasalarda
belirsizliğe neden
olabilir.
Açıklamalar
- Hiçbir ülke tam
esnek kur politikası
uygulamamaktadır.
Geçmiş uygulamalar
da göz önünde
bulundurulduğunda,
ABD, Almanya
Japonya ve
İsviçre bu uygulamaya
en yakın
örneklerdir.
- Kanada, Avustralya
gibi birçok
gelişmiş ülke bu
rejimi
uygulamaktadır.
- Uygulamada
müdahalelerin
etkileri
"sinyal" niteliğinde
bile olsa kısa süreli
olmaktadır. İstikrar
bozucu
etkileri
olabilir.
Aralığın çok dar
olduğu ve makro
politikaların sisteme
uyumlu olmadığı
durumlarda
uygulama istikrarı
bozucu olabilir ve
spekülatif ataklara
neden olabilir.
- Aralığın genişliği
önemlidir.
- Aralık ve merkez
paritenin
revize
edilmesine
olanak
tanıyan sistemlerde
güvenilirlik
düşüktür.
- Merkez paritenin
ayarlanmasındaki
belirsizlikler,
güvensizliğe
yol
açar, bu durum faiz
oranlarının
yükselmesine
neden olabilir.
Aralığın
genişliğinin
tayini
önemlidir.
- Avrupa Para Sistemi
çerçevesinde
uygulanan Döviz
Kuru Mekanizması
(ERM) en bilinen
örnektir. —1992–93
ERM krizinde olduğu
gibi sistem spekülatif
baskılara maruz
kalabilir ve merkez
bankası belirlenen
aralığı korumada
kararsız kalırsa sistem
çökebilir
- Sistemin içerdiği
belirsizlik ve
neden olduğu
hareketlilik alternatif
uygulamaları ön plana
çıkarmaktadır.
49
Çizelge 3.2. (devam) Döviz kuru rejimleri
Rejim
Sürünen
Sabit
Aralık
(Crawling
Band)
Sürünen
Sabit
Aralık
(Crawling Peg)
Ayarlanabilir Sabit
Döviz Kuru
(
Fixedbut
Adjustable peg)
Para Kurulu
(Currency Board)
Temel Özellikleri
- Merkez paritenin zaman
içinde
ayarlanmasıdır.
- Yönlendirme oranı farklı
kurallara
bağlanabilir. Geçmiş
enflasyon oranları
farkı gibi geriye dönük ya
da beklenen
enflasyon oranı gibi
ileriye dönük
yaklaşımlar
en
sık
uygulamalardır.
Nominal döviz kuru
periyodik olarak
belirli göstergelere göre
ayarlanır. Çok
dar bir aralık içinde
hareket eder ve
sapmaları engellenir.
Avantajları
Yüksek
enflasyonlu
ülkelerde aralık
sisteminin
uygulanmasına,
merkez
paritede yüksek
oranlı
ayarlamalar
gerek
kalmadan,
olanak sağlar.
- Nominal döviz kuru
sabittir ancak Merkez
bankası sıkı kurallara
bağlı değildir. Politika
dışına çıkabilirler.
- (devalüasyon) sıkça
Kullanılan bir ayarlama
aracıdır.
- Belirsizliklerin az
olduğu ortamda
Makroekonomik disiplin
sağlar.
- Gerekli durumlarda
devalüasyon olanağı
"çıkış-nokta"sıdır ve
sisteme esneklik
kazandırır. Uygulamada
devalüasyonlar genellikle
yüksek oranlı yapılmakta,
sistemde belirsizlik ve
yıkıcı etkilere yol açmakta
ve enflasyonu
körüklemektedir.
Bretton Woods sisteminde
ve 1973 yılında
çöküşünden sonra pek çok
ülke benzer uygulamaları
izlemeye devam etmiştir.
Kesin kurallara bağlanmış
sabit kur
sistemidir. Para
politikasında yasal
sınırlamalar mevcuttur.
Merkez bankası
ulusal parayı yalnız
yabancı para girişi
karşılığı basabilir.
- Belirsizliklerin
az olduğu
ortamda
Makroekonomik
disiplin sağlar.
- Gerekli
durumlarda
devalüasyon
olanağı "çıkışnokta"sıdır ve
sisteme
esneklik
kazandırır.
Uygulamada
devalüasyonlar genellikle
yüksek oranlı yapılmakta,
sistemde
belirsizlik ve yıkıcı etkilere
yol açmakta
ve
enflasyonu
körüklemektedir.
Para politikası
güvenilirliğini
arttırır. ―Zaman
tutarsızlığı‖
sorununu
ortadan
kaldırır.
Para politikası
güvenilirliğini
arttırır. ―Zaman tutarsızlığı‖
sorununu
ortadan
kaldırır.
Yüksek
enflasyonlu
ülkelerde
önemli reel kur
değerlenmelerini
önler.
Dezavantajları
- Paritedeki değişim
oranının belirlenmesi
önemli riskler taşır.
- Geçmişe dönük yaklaşım
sistemde enflasyonist süreç
yaratabilir. Geleceğe dönük
yaklaşım ise yanlış
enflasyon hedefleri
doğrultusunda belirlendiyse
ulusal paranın aşırı
değerlenmesine ve
spekülatif baskılara yol
açabilir.
- Geçmiş enflasyon farkları
kullanıldığında istemde
enflasyonist sürecin
oluşmasına ve para
politikasında döviz kurunun
nominal çıpa etkisinin
ortadan kalkmasına neden
olabilir.
- Reel döviz kurundaki
değişimlerine
uyumlulaştırma oldukça
güçtür.
Açıklamalar
Şili 1986–1998
yılları arasında
İtalya 19791991 yıllarında
bu
sistemi
uygulamıştır.
Bu sistem 1960
ve 1970'lerde
Şili, Kolombiya
ve Brezilya'da
uygulanmıştır.
En uzun
uygulaması
Kolombiya'dır
ve önemli
ölçüde
enflasyonist
baskı
oluşturmuştur.
Bretton Woods
sisteminde ve
1973
yılında
çöküşünden
sonra pek çok
ülke benzer
uygulamaları
izlemeye
devam
etmiştir.
Günümüzde
Hong Kong ve
Estonya
uygulamaktadır.
Arjantin ve
Bulgaristan
benzer
Uygulamalara
bulunmaktadır
50
Çizelge 3.3. (devam) Döviz kuru rejimleri
Temel Özellikleri
Sabit kur sisteminin en uç
biçimidir. Bir
ülkenin parasal
bağımsızlığına son
vererek diğer ülkenin para
birimini
kullanmasıdır.
Rejim
Tam Dolarizasyon
(Full
Dollarization)
Avantajları
Güvenilirliğin
maksimum
olduğu
bir sistemdir.
Merkez
bankasının
―sürpriz‖ yapma
imkânı ortadan
kalkmıştır.
Dezavantajları
- Para kurulu sisteminde
olduğu gibi
güvenilir, esnek sistem
değildir. Şoklar
karşısında etkin değildir.
- Merkez bankası "son kredi
mercii"
fonksiyonunu yitirir.
- Senyoraj geliri ortadan
kalkar
Açıklamalar
Uygulamada
çok az rastlanan
bu
rejim, genellikle
çok küçük
ülkelerde
uygulanır.
Panama ve San
Marino
en
yakın
uygulamalarıd
ır.
Kaynak: Edwards ve Savastano, 1999
3.3.4.2. Enflasyon önlemede döviz kuru rejimleri
Sabit
döviz
kuru
büyümeyi
uygulaması,
enflasyonu
yavaĢlatabilmektedir.
düĢürebilir,
Ampirik
ve
ancak
teorik
üretimsel
çalıĢmalara
bakıldığında, sabit döviz kuru ve enflasyon arsında güçlü bir bağlantı var.
Kısmen düĢük enflasyon, sabit döviz kuruyla birleĢtirebilir, çünkü düĢük
enflasyonlu
ülkeler
sabit
döviz
kuru
uygulamasında
daha
baĢarılardır.
Sabit döviz kuru bir anti-enflasyonist araç olarak kullanabileceği üzün süre
öne sürülmüĢtür (Atish ve diğerleri, 1996).
Bir ülke yüksek enflasyonla mücadele yapmak için sıkı para politikası
uygularsa, iç faiz oranları, dıĢ faiz oranlarını aĢtığı için, ülke içine sermaye
akıĢı olacaktır, buda sıkı para politikası etkilerini dengeye getirecektir. Bir
ülke enflasyon hedeflerine ulaĢmıĢsa ve döviz kuru sınırlamasına gerek
kalmadan,
mali
disiplini
sağlayabildiyse,
daha
esnek
bir
döviz
kuru
sistemine geçiĢ yapabilir. Sabit döviz kuru çerçevesinde, para arzındaki
aĢırı
yükselme,
ülke
içindeki
enflasyonu,
enflasyon
uluslararası
oranını
aĢacağına sebep olur. Sabit kuru sürdürmek için ülke parası reel olarak
aĢırı değerlenecek
yönde
etkileyecektir.
ve
ülkenin
Bu
dıĢ
nedenle
ödemelerle
yerel
paranın
ilgili
hedeflerini
aĢırı
olumsuz
değerlenmesinden
kaçınmak gerekir (Doğan, 1998).
Esnek
ülkenin
döviz
ticaret
kuru
sisteminde,
dengesine
sabit
negatif
etki
kur
uygulaması
yapmaz.
tersine
Paranın
enflasyon
devamlı
değer
51
kaybetmesi,
ithal
malların
fiyatını
artırarak,
fiyatlar
genel
seviyesini
yükseltecektir. Bu durum depreciation‟ ın devam etmesine neden olur.
Genel
olarak
teorik
düzeyde
devalüasyonun
ve
esnek
kaybetmesinin
enflasyonu
Brenner ve Sololer, 2001).
sabit
döviz
döviz
kuru
çerçevesinde
artırıcı
bir
etkisinin
kuru
sistemi
yerli
olması
bağlamında
paranın
değer
beklenmektedir
(
52
53
4.
EKONOMETRĠK
YÖNTEMLER:
HENDRY
YÖNTEMĠ
VE
VAR ANALĠZĠ
4.1. Hendry Yöntemi ve VAR Analizi
4.1.1. Hendry yöntemi
Klasik
araĢtırma
yöntemlerine
en
yakın
olan
Hendry
yöntemidir.
Hendry genelden-özele modelleme yöntemini sunmuĢtur. Hendry, metodolojiyi
kurarken Sargan (1964)'in makalesinden oldukça esinlenmiĢ ve bunu geliĢtirmiĢtir.
Yöntem 5 aĢamadan oluĢmaktadır (Hendry, 1980; Pegan,1987).
1. Ġktisat teorisinin varsayımlarından hareketle denge iliĢkisine etki eden
değiĢkenleri
kapsayan
ve
sürecin
dinamikliğini
mümkün
olduğu
kadar yansıtan kısıtlanmamıĢ genel bir model kurulur.
2.
Ortogonal
(birbirinden
yorumlanabilen
dıĢsal
bağımsız)
ve
değiĢkenlere
nihai
denge
ulaĢmak
anlamında
için
model
reparametrize edilir.
3. Model basitleĢtirilerek verilere uygun en küçük versiyonu bulunur.
4. Daha önceki aĢamada biçimlendirilmiĢ modelin tahmin gücü sınanır.
5. Model, alternatif modelleri ile iç içe ve iç içe olmayan (nested/nonnested) testler aracılığı ile karĢılaĢtırılır ve istatistiki anlamda daha
iyi bir "rakip (rival)" modelin olup olmadığı belirlenir.
Eğer herhangi bir Y değiĢkeni bağımlı olarak ele alınırsa, ilk aĢamada
ekonomik
teori
kullanılarak
bir
açıklayıcı
değiĢken
seti
(Xi)
oluĢturulmaktadır. Ayrıca, ekonomik birimlerin normal olarak dinamik bir
çerçevede faaliyet gösterdikleri göz önüne alınırsa, açıklayıcı değiĢkenler
seti içinde ilgili değiĢkenlerin gecikme yapılarının da bulunması gereklidir.
Gecikme yapısının uzunluğu ile ilgili olarak herhangi bir uzlaĢma olmasa
54
da,
bu
uzunluk
hata
teriminde
otokorelasyona
neden
olmayacak
bir
serbestlik (degrees of freedom) kavramı ile sınırlanmaktadır. Genel bir
modelden özel modele gelinirken her aĢamada klasik F testi kullanılarak
gerçekleĢtirilen
indirgemenin
Reparametrize
ve
Reparametrize,
birçok
istatistiksel
basitleĢtirme
değiĢkeni
olarak
geçerliliği
gözlenmektedir.
olarak
kullanılmaktadır.
yoğun
içeren
açıklayıcı
değiĢken
setinde,
değiĢkenin hem kendi içinde hem de birbirleri ile olan iliĢkilerinde doğrusal
bağımlılığı en aza indirir. BasitleĢtirme ise, herhangi bir aĢamada sıfıra
yakın
ve
istatistiksel
düĢürülmesinden
alınarak
ibarettir.
parametrelerin
parametreler
modelden
olarak
Aynı
iĢaret
anlamsız
zamanda
ve
çıkarılacaktır.
olan
ekonomik
büyüklükleri
Her
bazı
iki
parametrelerin
teori
göz
beklenti
aĢama
dıĢı
içinde
önüne
olan
kesin
tanımlamalar yapmak pek mümkün değildir (Yurdakul,1996: 85-86).
4.1.2. VAR analizi
Christopher Sims‟e göre bir değiĢken takımı arasında gerçekten eĢanlılık varsa,
hepsi eĢit biçimde ele alınmalıdır; içsel ve dıĢsal değiĢkenler arasında önsel bir
ayrım yapılmamalıdır. Sims iĢte bu düĢünceyle VAR (Vector Auto Regression –
Vektör ArdıĢık Bağlanımı) modelini geliĢtirmiĢtir (Gujarati, 2001: 841).
Ġktisadi iliĢkilerin karmaĢıklığı, birçok iktisadi olayın tek denklemli modeller yerine,
eĢanlı denklemler yardımıyla incelenmesine yol açmıĢtır. Ġktisadi hayatta, makro
ekonomik değiĢkenlerin karĢılıklı olarak birbirlerinden etkilendikleri gözlenmektedir.
Bu nedenle verileri salt içsel ya da dıĢsal değiĢken olarak ayırmak zorlaĢmaktadır.
EĢanlı denklem sistemlerinde, içsel-dıĢsal değiĢken ayrımı gibi güçlüklerin
çözümüne yönelik olarak öne sürülmüĢ olan Vektör Otoregresif Modeller (VAR) ile
bu zorluk aĢılmaktadır. Ayrıca yine eĢanlı denklem sistemlerinde, belirlenme
problemini aĢabilmek için bazen yapısal model üzerinde bazı kısıtlamalar yapmak
gerekmektedir (Darnell, 1990: 114-116).
Sözü edilen bu güçlükleri bertaraf eden kısıtsız VAR modelleri ise; yapısal
model üzerinde herhangi bir kısıtlama getirmeksizin, değiĢkenler arasında
dinamik iliĢkileri verebilmekte ve geleceğe yönelik tahminleri açıklayabilen
55
bir
yöntem
olarak
zaman
serileri
için
sıklıkla
kullanılmaktadır
(Keating,1990:453-454).
VAR yönteminde Ekonometrik modelin Ģekillendirilmesi aĢamasında, belirli ve
modelin oluĢumuna etki eden katı bir iktisadi teorinin varlığı kabul edilmez. Ġktisadi
teorinin öne sürdüğü kısıtlamaların, varsayımların, model tanımını bozmasına izin
verilmez. DeğiĢkenler arasındaki iliĢkiler hakkında bir ön kısıt konulmaz. Böylelikle
ekonomistlerin
model
kurma
aĢamasında
yapmak
zorunda
oldukları
ön
varsayımların olumsuz etkileri büyük ölçüde ortadan kalkmaktadır. Zaman serileri
üzerinde yapılan ekonomik çalıĢmalarda çok kullanılan VAR modeli, herhangi bir
iktisat teorisinden yola çıkarak, değiĢkenlerin içsel-dıĢsal ayrımını gerektirmediği
için, bu yönüyle eĢanlı denklem sistemlerinden ayrılmaktadır (Elgar,1992:180) .
VAR modeli değiĢkenler arası iliĢkilerin varlığı ve yönünün araĢtırmasına yönelik
yaygın bir Ģekilde kullanılmaktadır (Akın ve Oktay, 2013).
VAR modelleri öncelikle makro ekonomik değiĢkenler arasındaki iliĢkilerin
incelenmesinde ve rassal Ģokların değiĢkenler sistemine olan dinamik etkisinin
incelenmesinde
kullanılır.
Granger
Nedensellik
Testine
dayanan
VAR
modellemede değiĢkenler arasındaki iliĢkiler, Varyans AyrıĢtırması ve Etki-Tepki
fonksiyonları aracılığıyla incelenmektedir. VAR modellemesi, seçilen gecikme
uzunluğuna karĢı oldukça duyarlıdır. VAR analizinde modele girecek değiĢkenlerin
gecikme uzunluğunun değiĢkenler arası dinamik iliĢkileri yakalayacak uzunlukta
olması gerekir. VAR modelleri sistemdeki her değiĢkenin hem kendi gecikmeli
değerlerinin hem de diğer değiĢkenlerin gecikmeli değerlerinin doğrusal bir
fonksiyonudur. Bu durumda herhangi bir kısıtlama olmazsa VAR modelindeki her
eĢitliğin sağ tarafı aynı değiĢkenleri içerecektir. Ayrıca VAR modellerinde bağımlı
değiĢkenlerin gecikmeli değerlerinin yer alması, geleceğe yönelik güçlü tahminlerin
yapılmasını mümkün kılmaktadır (Kumar, Leona, Gasking,1995: 365).
4.1.2.1. Vektör otoregresif modelin modellenmesi
Vector Auto Regression (VAR) modeli birbiriyle bağlantılı olan değiĢkenlerin
birlikte nasıl hareket ettiklerini gösteren bir denklem sistemidir. Modelin temel
56
varsayımı ise, içsel değiĢkenler ve içsel değiĢkenlerin gecikmeli değerleri ile
açıklanmasıdır. Modelde yer alacak değiĢkenler ve değiĢkenlerin nedensellik
yönünün belirlenmesinde ise çeĢitli istatistiki yöntemlere baĢvurulur. Gerek
görüldüğünde sisteme ayrıca trend ve kukla değiĢken de eklemek mümkündür.
Ġki değiĢkenli VAR modeli, standart Ģekilde Ģöyle ifade edilebilir:
xt  a10  a11xt 1  a12 yt 1  e1t
yt  a20  a21xt 1  a22 yt 1  e2t
(4.1)
Yukarıdaki model 1 gecikmeli, basit indirgenmiĢ VAR modelidir. Modeldeki
değiĢkenlerin durağan olması gerekir.
VAR modellemede en önemli adım uygun gecikme uzunluğunun seçilmesidir.
Gecikme uzunluğunun yanlıĢ belirlenmesi durumunda modelleme sonucunda elde
edilen öngörü hatalarına iliĢkin Etki-Tepki ve Varyans AyrıĢtırması analizlerinin
tutarsız sonuçlar verdiği konusunda bir görüĢ birliği vardır. Gecikme uzunluğu,
serbestlik derecesini düĢürmeyecek kadar küçük ancak hata terimlerindeki oto
korelasyonu yok edecek kadar büyük olmalıdır. Olması gereken gecikme
uzunluğundan daha büyük seçilen bir gecikme uzunluğunun tahminlerin ortalama
hata karelerini yükselttiği ve parametre tahminlerinin varyansının yüksek olduğu
sonucuna ulaĢılmıĢtır. Daha küçük bir gecikme uzunluğu seçildiğinde ise
otokorelasyonlu hata terimleri üretilmektedir ( Özçiçek, Douglas, 2009: 2).
VAR
modellerde
mevcuttur.
gecikme
Bunlardan
uzunluğunun
bazıları
Akaike
belirlenmesinde
Bilgi
Kriteri
çeĢitli
kriterler
ve
Schwarz
(AIC)
Bayesian Kriteri (SBC) dir .
Etki-tepki
fonksiyonları:
yorumlanması oldukça
yorumlanmak
grafiksel
2007).
için
gösterimi
VAR
analiziyle
tahmin
edilen
katsayıların
karmaĢıktır. Bu nedenle VAR modeli sonuçlarını
genellikle
yani
değiĢkenlerin
etki-tepki
analizi
Ģoklara
verdikleri
kullanılmaktadır
tepkilerin
(Kasapoğlu,
57
Etki-tepki
fonksiyonları,
değiĢkenlere
ait
VAR
Ģoklara
modelindeki
karĢı
bağımlı
duyarlılığını
değiĢkenlerin,
ortaya
diğer
koymaktadır.
Bu
nedenle, her bir denklemdeki her bir değiĢken için hata terimine bir birimlik
Ģok
uygulanmakta
ve
zaman
içerisinde
VAR
sistemi
üzerinde
görülen
etkileri izlenmektedir (Brooks, 2002: 341,343).
Varyans ayrıstırması: VAR modelinden çıkarılan diğer önemli bir araç da
varyans
ayrıĢtırmasıdır.
sistemde
yer
alan
Öngörü
hatalarının
değiĢkenler
arasındaki
özelliklerinin
karĢılıklı
bilinmesi,
iliĢkilerin
açığa
çıkarılmasında önemli bir fayda sağlamaktadır. Varyans ayrıĢtırması, her
bir
değiĢkenin
öngörü
yüklenebilecek
hata
bileĢenlerine
varyansının,
ayrıĢtırma
sistemdeki
oranı
her
olarak
bir
değiĢkene
tanımlanmaktadır
(Tarı,1999: 453).
Bu teknik, Ģokların değiĢkenler üzerindeki sayısal etkileri göstermektedir.
Varyans ayrıĢtırması, belirli bir değiĢkenin s adım sonrasındaki tahmini
hata
varyansının
dönemlerinde
Uygulamada,
ne
kadarının,
gözlenen
tahmini
hata
her
bir
Ģoklarla
varyansının
bağımsız
değiĢkende
açıklanabileceğini
büyük
bir
s=l,2,...
belirlemektedir.
kısmının,
genellikle
serinin kendisinde gözlenen Ģoklarla açıklandığı görülmektedir.
Etki-tepki fonksiyonları ve varyans ayrıĢtırması, belirli bir seviyeye kadar çok
benzer bilgiler sağlamaktadır. Etki-tepki fonksiyonları ve varyans ayrıĢtırması
uygulamalarında değiĢkenlerin sıralaması önemlidir; çünkü bir denkleme ait hata
teriminde gözlenen bir birimlik Ģok incelenirken, diğer denklemlere ait hata terimleri
sabit kabul edilmektedir. Yani, hata terimlerinin birbirlerinden bağımsız oldukları
varsayılmaktadır. Fakat denklemlerde yer alan hata terimleri belirli bir seviyeye
kadar birbirleri ile iliĢkili olduklarından, bu uygulama gerçekçi değildir ve yanlıĢ
yorumlamalara
neden
olabilmektedir.
Bu
sorunun
çözülebilmesi
için,
ortogonalleĢtirilmiĢ etki-tepki fonksiyonları oluĢturulmakta; yani, iki değiĢkenli bir
VAR modelinde, ortak hata bileĢenlerinin tümü modeldeki ilk değiĢkene
bağlanmaktadır (Brooks, 2002:341-343).
58
VAR
modelinde
değiĢkenlerin
dıĢsalda
içsele
doğru
sıralanması
için
genellikle Granger nedensellik testlerinden yararlanılmaktadır.
4.1.3. Granger nedensellik testi
Nedensellik analizine baĢlamadan önce değiĢkenlerin trendden arındırılması ve
durağanlığının
sağlanması
gerekmektedir.
Granger‟ın
nedensellik
kavramı
gerçekte, uygun gecikme uzunluğuna sahip iki değiĢkenli bir VAR modelidir ve iki
değiĢken arasındaki nedensellik iliĢkisi incelenmek istendiğinde uygun gecikme
uzunlukları ile kısıtlı ve kısıtsız regresyon mantığına göre birbirleriyle regresyona
tabi tutulurlar. Tahmin edilen her bir regresyon için elde edilen hata terimleri
kareleri kullanılarak F değerleri hesaplanarak F çizelge değeri ile karĢılaĢtırılırlar.
Xt, Yt ‟nin nedeni midir sorusuna cevap bulmak için kurulan kısıtsız modelimiz;
t
∑
i t-i
∑
j
t-j
(4.2)
t
Ģeklindedir. Modelin tahmininden sonra elde edilen hata terimlerinin kareleri
toplamı bulunur. Bu değer SSRUR ile ifade edilmektedir. Bir sonraki adımımız kısıtlı
modelin tahminidir. Bunun için oluĢturulacak kısıtsız modelimiz;
t
∑
i t-i
(4.3)
t
seklindedir. Yine model tahmin edildikten sonra oluĢan hata terimlerinin kareleri
toplamı bulunur. Bu değer ise SSRR ile ifade edilmektedir.
Test edilecek hipotezimiz ise su Ģekilde kurulur.
H0 : βj = 0 ( Xt , Yt‟ nin nedeni değildir. Kısıtlı model geçerlidir. )
H1 : βj
0 ( Xt , Yt ‟nin nedenidir. Kısıtsız model geçerlidir. )
Hesaplanması gereken test istatistiği su Ģekildedir.
)
))
)
)
m = kısıt sayısı
k= Kısıtsız modeldeki parametre sayısı
( 4.4)
59
n= örneklem sayısı
Fhesap > Ftablo ise H0 hipotezi reddedilir. Yani Xt, Yt‟nin Granger nedenidir, kısıtsız
model geçerlidir denir.
4.1.4. GeniĢletilmiĢ Dickey Fuller Birim kök testi
Birim kök testi, zaman serilerinin durağan olup olmadığını araĢtırmak için
kullanılan bir testtir. Durağanlık kavramı, Zaman içinde serilerin ortalaması
ve varyansının sabit olmasını ifade eder.
Serper
(1986)„e
göre
bir
zaman
serisinin
ortalaması,
varyansı
ve
otokovaryansı zamandan bağımsız ve sonlu bir durum içeriyorsa, zaman
serisi
kovaryans
durağandır
denir.
Bir
zaman
serisinin
uzun
dönemde
gösterdiği ana eğilime, trend ya da uzun devre eğilimi denir.
Durağan olmayan zaman serileriyle yapılan regresyon analizi, sahte (spurious)
regresyon sorununa neden olacaktır. Bu durumda regresyon analiziyle elde edilen
sonuç ,gerçek iliĢkiyi yansıtmayacaktır. Çünkü durağan olmayan zaman serisi, bir
kere baĢladığı noktadan uzaklaĢınca, baĢlangıç noktasına dönme eğilimi olmayan
ve zaman geçtikçe uzaklaĢan stokastik bir süreçtir (Gujarati,2001:711).
Ġktisadi zaman serilerin çoğu trend içerdiği için tahmin yapmadan önce serilerin
trendlerinden arındırılması lazımdır. Serilerin trendlerinden arındırılması iĢlemi
durağanlığı sağlamak için yapılmaktadır ve serilerin birden fazla farklarının
alınması söz konusu olmaktadır. Durağan olmayan zaman serisini durağan hale
getirmek için, genelde fark alma ve logaritma alma yöntemlerine baĢvurulur
(Özmen,1986: 26-27).
Serilerin durağanlığını test etmede kullanılan en yaygın yöntem GeliĢtirilmiĢ Dikey
Fuller (ADF)
testidir.  Ġstatistiğinin eĢik değerleri Dickey – Fuller tarafından
belirlenmiĢtir.
(seri durağan değildir, birim kök vardır)
H0 :
H1 :
0
(seri durağandır)
60
Eğer hesaplanan t değeri, 0.01, 0.05 ve 0.10 kritik değerlerinden daha küçükse
H0 reddedilir ve serinin durağan olduğuna karar verilir.
61
5. EKONOMETRĠK ANALĠZ VE VERĠ SETĠ
Bu bölümde, Ġran ekonomisinin enflasyon ve döviz kuru arasındaki iliĢkiyi
incelemek amacıyla, Hendry‟nin genelden özele modelleme yöntemi ve VAR
analizi olmak üzere iki yöntemden yararlanılacaktır.
Analizlerde Ġran ekonomisine ait zaman serileri verileri kullanılmıĢtır. Hendry
yöntemini uygulamak için 1976-2012 dönemine ait yıllık veriler kullanılmıĢ ve bu
veriler dünya bankası (WB) yayınlarından alınmıĢtır. VAR analizinde ise veriler
1997:3-2011:4 dönemine ait çeyrek yıllık veriler olup, Ġran Merkez Bankası (CBĠ)
ve Ġran gümrük yıllık raporlarından alınmıĢtır. Modelleri tahmin etmek için Eviews7
paket programı kullanılmıĢtır.
5.1. Hendry yöntemi
Bu
çalıĢmada,
döviz
kurunun
enflasyon
üzerindeki
etkisi
araĢtırılmak
istenmiĢtir. Bu amaçla aĢağıdaki model kurulmuĢtur.
Ġnf =  +  dk + u
(5.1)
Burada, inf; enflasyon oranı (tüketici fiyat enflasyonun yıllık yüzde artıĢı)
dk; döviz kuru (reel efekti döviz kuru indeksi (2005=100).
Ġktisadi beklentimiz döviz kuru arttığında enflasyon oranı artacaktır.
Modeli tahmin etmeden önce durağanlık testleri yapılmıĢtır. Bu çalıĢmada
verilerin birim kök içerip içermediğini test etmek için ADF (Argumented
Dikey Fuller) testi kullanılmıĢtır. Sonuçlar Çizelge 5.1.‟ de verilmiĢtir.
62
Çizelge 5.1. Durağanlık Testi Sonuçları (1976-2012)
DeğiĢkenler
Kritik Değerler
ADF (kesme ve trend)
Döviz kuru
-4,571255
-3,548490
Enflasyon
-4,114554
-3,544284
Not: Kritik değerler %5 anlamlık seviyesini göstermektedir. Değerler t-statistiklerdir.
Çizelge 5.1‟ den de görüleceği gibi hem enflasyon değiĢkeni hem de döviz kuru
değiĢkeni düzeyde durağandır.
Hendry‟nin Genel modeli, Otoregresif DağıtılmıĢ Gecikme modeli (Outorgressive
Distributed Lag- ARDL) olarak tanımlanır ve aĢağıdaki gibi gösterilir:
Ġnf = f (
t-k ,
t-k
)
(5.2)
Ekonomik birimlerin normal olarak dinamik bir çerçevede faaliyet gösterdikleri göz
önüne alınırsa, açıklayıcı değiĢken seti içinde ilgili değiĢkenlerin gecikme
yapılarının da bulunması gereklidir. Gecikme sayısının belirlenmesi için AIC
(Akaike Bilgi Kriteri) kullanılmıĢ ve gecikme sayısı 6 olarak bulunmuĢtur.
Ġnft
1
t-1
6
t-6
0
t
6
t-6
t
5.2‟ nolu model tahmin edilmiĢ ve aĢağıdaki sonuçlar bulunmuĢtur.
(5.3)
63
Çizelge 5.2. Tahmin Edilen Genel Modelin Sonuçları
DeğiĢkenler
Katsayılar
t değerleri
Ġnft-1
0.550114
2.923150
Ġnft-2
0.701758
- 3.190061
Ġnft-3
0.532910
Ġnft-4
-0.240133
1.049655
Ġnft-5
0.119936
0.595592
Ġnft-6
-0.162608
-0.999715
dkt
0.035055
1.793087
dkt-1
-0.017112
0.554583
dkt-2
-0.022079
0.652398
dkt-3
-0.028295
0.848130
dkt-4
0.037740
1.356881
dkt-5
-0.052005
1.96589
dkt-6
0.064568
3.514869
Sabit
14.04950
2.511722
dw=2.842635
Çizelge
5.2‟
2.321296
R2=0.76
F=4.354307
de
değiĢkenlere
ait
beklentilere
uygunluğu
ve
Ġstatistiksel
bakımdan
anlamsız
parametrelerin
statiksel
ve
açıdan
ekonomik
anlamlılığı
beklentilere
yönden
incelenmiĢtir.
uygun
olmayan
değiĢkenler modelden dıĢlanmıĢtır. Genel bir modelden bir sonraki
modele geçiĢte kısıtlanmıĢ F testi uygulanmıĢtır.
Çizelge
5.2
genel
modelin
sonuçlarını
göstermektedir.
Genel
modelden sonra her kısıtlanmıĢ model, model 2, model 3, olarak
ifade edilmiĢtir.
64
Genel modelden özel modele ulaĢmak için 2 ayrı kısıtlanmıĢ model
denemiĢtir. En iyi özel model Çizelge 5.3.‟ de gösterilmiĢtir.
Çizelge 5.3. Tahmin Edilen Özel Modelin Sonuçları
DeğiĢkenler
Katsayılar
T Değerleri
Ġnft-1
0.593531
3.695246
Ġnft-2
- 0.486959
2.706585
Ġnft-3
0.313404
1.957851
dkt
0.040956
2.321012
dkt-1
-0.051089
-2.87148
dkt-6
0.027890
3.557826
Sabit
7.759771
1.784482
dw=2.409225
R2= 0.62
Fksıt=1.15
ARCH=0.09
F=6.62
Çizelge 4.3‟ de görüldüğü gibi, enflasyon, bir, iki ve üç gecikmeli kendi
değerlerinden
etkilenmektedir.
Bu
durum
bize
Ġran
ekonomisinde
enflasyonist bekleyiĢlerin önemli olduğunu vurgulamaktadır.
t dönemindeki döviz kuru artığında, enflasyon oranı %0.04 artmaktadır. Bir
dönem önceki ve altı dönem önceki döviz kurunun da enflasyon üzerinde
etkili. olduğu görülmektedir.
Bütün
katsayılar
istatistiksel
açıdan
anlamlıdır.
R2 yüksek,
F
değeri
anlamlıdır. Durbin- Watson değeri 2.40 tır, Otokoralasyon sorunu yoktur.
ARCH
değeri
0.09
dur,
modelde
değiĢen
varyans
ve
otokoralasyon
sorunu yoktur.
5.2. VAR modeli
Bu çalıĢmada, enflasyon-döviz kuru iliĢkisi incelenirken, para arzının da
enflasyon üzerindeki etkisi araĢtırılmak istenmiĢ ve enflasyon, döviz kuru
65
ve para arzı değiĢkenleri kullanılarak VAR analizi yapılmıĢtır. Analizde
değiĢkenlerin
üç
logaritmik
değiĢkene
durağanlık
ait
analizi
değerleri
değerlerin
yapılacaktır.
kullanılmıĢtır.
durağan
Bu
Fuller (ADF) testi ile incelenmiĢtir.
olup
amaçla
ÇalıĢmamızda
olmadığını
seriler,
öncelikle,
belirlemek
Arugmented
için,
Dickey-
ADF test sonuçları Çizelge 5.4‟ te
verilmiĢtir.
Çizelge 5.4. Durağanlık Testi Sonuçları (1997:3-2011:4)
DeğiĢkenler
ADF
Kesme ve trend
Kritik Değerler
Enflasyon logaritması
(linf2005)
-4.296494
-3.496960
Döviz kuru logaritması
(ler)
-5.820751
-3.506374
Para arzı logaritması
(Lm2)
-4.422784
-3.496960
Not: Kritik değerler %5 anlamlık seviyesini göstermektedir. değerler t-statistiklerdir.
Çizelge 5.4 ten de görüleceği gibi bütün değiĢkenler düzeyde durağandır.
VAR analizi yapılırken optimal gecikme uzunluğunun belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çalıĢmada AIC (akaike information criteria) ve SIC ( schwartz information
criteria) dikkate alınmıĢtır. Sonuçlar Çizelge 5.5‟ de gösterilmiĢtir.
66
Çizelge 5.5. Gecikme Sayısının Belirlenmesi
Gecikme sayısı
AIC
SIC
P=1
-11,55376
-11,12364
P=2
-12,69313
-11,93362
P=3
-12,77642
-11,68151
P=4
-12.7854
-11.9961
P=5
-14,41963
-12,63522
Çizelge 5.5‟ den de görüldüğü gibi gecikme sayısı 5 bulunmuĢtur.
VAR
modelinde
değiĢkenler
dıĢsaldan,
içsele
doğru
sıralanmalıdır.
Ekonomik iliĢkiler öyle karmaĢık olabilir ki değiĢkenlerin içsel dıĢsal ayırımı
mümkün olmayabilir. Bu nedenle Granger (1969) değiĢkenler arasındaki
nedensellik
iliĢkilerini
araĢtırmak
için
Granger
nedensellik
testini
geliĢtirmiĢtir.
Sistemde yer alan değiĢkenler arasındaki yönünü ve gecikme yapısının
belirlendiği teste Granger nedensellik testi denmektedir. Amaç modelde
yer alan birden fazla sayıda değiĢken arasında iki yönlü (karĢılıklı) veya
tek yönlü iliĢki olup olmadığını belirlemektir (Bozkurt:2007).
Granger-nedensellik
testleri,
tahmin
edeceğimiz
VAR
modeli
için
de
kullanılmıĢ ve nedensellik iliĢkisi için elde edilen sonuçlar ġekil 5.1‟ de
verilmiĢtir.
67
Enflasyon
Döviz kuru
Para Arzı
ġekil 5.1. Döviz Kuru, Enflasyon Ve Para Arzı Arasındaki Nedensellik
ĠliĢkisi
ġekil 5.1 ‟den de görüldüğü gibi, hem döviz kurundan hem de para
arzından
enflasyona
doğru
bir
nedensellik
vardır.
Sıralama,
para
arzı,
döviz kuru ve enflasyon olarak gerçekleĢmiĢtir.
5 gecikmeli VAR modeli tahmin edilmiĢtir. Bu modellerden yararlanarak,
VAR analizinde ilk olarak etki-tepki fonksiyonlarına bakılmıĢtır.
68
a. Enflasyonun, para arzında meydana gelen 1 standart sapma Ģoka verdiği tepki
b. Enflasyonun, döviz kurunda meydana gelen 1 standart sapma Ģoka verdiği tepki
c.
Enflasyonun,enflasyonda meydana gelen 1 standard sapma Ģoka verdiği tepki
ġekil 5.2. Etki-Tepki Analizi
69
Etki-tepki
grafiklere
bakıldığında,
enflasyona
bir
verildiğinde, 40 periyot boyunca, enflasyon
standart
sapmalık
Ģok
pozitif tepki vermekte, yani
enflasyonist bekleyiĢlerin burada önemli olduğu görülmektedir(ġekil5.2.c ).
Döviz kurundaki bir standart sapmalık Ģoka, enflasyon pozitif bir tepki
göstermekte
enflasyon
ve
üzerinde
dengeye
etkili
yaklaĢmaktadır.
bir
değiĢkendir
Dolayısıyla
(ġekil
5.2.b).
döviz
Diğer
kuru,
taraftan
enflasyonun da para arzına karĢı duyarlı olduğu görülmekte ve pozitif bir
tepki vermektedir (ġekil 5.2.a).
Döviz kuru, para arzı ve enflasyon iliĢkisine yönelik olarak tahmin edilen
VAR
sisteminden
verilmiĢtir.
elde
edilen
varyans
ayrıĢtırması
Çizelge
4.6„
da
70
Çizelge 5.6. Enflasyon Ġçin Variyans AyrıĢtırması
Dönem
Para Arzı
Döviz Kuru
Enflasyon
1
0.008870
3.211922
96.77921
2
8.449334
1.913323
89.63734
3
20.90819
1.434919
77.65689
4
30.59496
1.078892
68.32615
5
38.28967
1.661835
60.04849
6
46.54466
1.827466
51.62787
7
53.30462
1.588569
45.10681
8
57.98249
1.442765
40.57475
9
60.86721
1.303579
37.82921
10
63.10417
1.245892
35.64994
11
64.43089
1.351776
34.21733
12
64.94326
1.538449
33.51829
13
64.91120
1.658590
33.43021
14
64.62752
1.683129
33.68935
15
64.20485
1.658306
34.13685
16
63.59235
1.568055
34.83960
17
62.88241
1.477857
35.63973
18
62.41980
1.407708
36.17249
19
62.20982
1.371951
36.41823
20
62.11605
1.338414
36.54553
Varyans ayrıĢtırması sonucuna bakıldığında,, para arzının ikinci periyotta
enflasyon üzerindeki katkısı %8 iken, onuncu periyotta
periyotta
%62
olmuĢtur.
Döviz
kurunun
enflasyona
%63 ve yirminci
katkı
payı
ikinci
periyotta %1 iken, ikinci ve yirminci periyotta da aynı Ģekilde devam
etmektedir. Enflasyonun kendisinde olan katkı payı ikinci periyotta %89
iken,
yirminci
periyotta
bu
oran
%36
olmuĢtur.
Dolayısıyla
Ġran
ekonomisinde enflasyon üzerinde en fazla katkı payı olan değiĢken para
arzıdır.
71
Etki-tepki fonksiyonlarla karĢılaĢtırıldığında hem para arzı hem döviz kuru,
enflasyonu pozitif yönde etkilemektedir. Bu nedenle enflasyonu düĢürmek
için sıkı bir para politikası uygulamasına ihtiyaç vardır.
5.3. Ġlgili çalıĢmaların literatür taraması
Ġran‟ daki enflasyon ve döviz kuru hakkında farklı çalıĢmalar yapılmıĢtır. Bu
çalıĢmalarda Likidite artıĢı, hükümet harcamaları, bütçe açığı, ücretler, enflasyon
beklentileri ve döviz kuru, enflasyonla iliĢkilendirilmiĢtir.
Bafekr(1998), Ġran enflasyonunu açıklayan en önemli faktörleri araĢtırmıĢtır. Bu
çalıĢma, uzun dönemde %10 likidite artıĢının, perakende satıĢ enflasyon oranında
%2,7 ve toptan satıĢ enflasyon oranında %3,2,artıĢa yol açtığını göstermektedir.
Diğer taraftan üretimdeki %10 artıĢ, perakende eĢya fiyatlarını %1,7 ve toptan
eĢya fiyatını %2,4 azaltmaktadır.
Dawodi (1997), Ġran‟daki enflasyon sürecini kısa, orta ve uzun dönemde, üç farklı
zaman boyutunda incelemiĢtir. Likiditedeki %1 artıĢ, enflasyonu %95 ve döviz
kurundaki %1 artıĢ, enflasyonu %0.301 arttırdığı sonucuna ulaĢmıĢtır.
Kazerouni ve Asgari (2002), Ġran ekonomisinin karakteristiğini teorik çerçevede
inceleyip, enflasyon ile para arzı artıĢı arasında pozitif bir iliĢki bulmuĢtur.
Moradı (2001), Ġran‟ın 1959-1996 yılları arasındaki enflasyon belirleyicilerinin, para
arzı, serbest piyasadaki döviz kuru ve yabancı malları fiyat endeksi olduğu
sonucuna varmıĢlardır. Kısa dönemde petrol fiyatlarındaki değiĢimin enflasyon
üzerinde etkili olduğunu görmüĢlerdir.
Ġsfahani ve Yavari(2003), 1971-2001 yılları arasında nominal değiĢkenler olarak
para arzı artıĢı, döviz kuru artıĢı, ve enflasyon beklentilerini modele dahil etmiĢler;
reel değiĢken olarak da reel
gayri safi milli hasıla açığını almıĢlardır. VAR
modelini kullanarak, enflasyonun bütün bu faktörlerden etkilendiklerini görmüĢlerdi.
72
73
6. SONUÇ VE ÖNERĠLER
Bu çalıĢmanın amacı, Ġran Ekonomisinde döviz kurunun enflasyon üzerine
etkisini araĢtırmaktır. Bu amaçla, döviz kuru ve enflasyon arasındaki iliĢki
VAR ve Hendry‟ nin Genelden Özele modelleme yöntemleri kullanılarak
araĢtırılmıĢtır.
Bunun
için
Hendry
yönteminde
1976-2012
yıllık
veriler
kullanılmıĢtır. VAR modelini tahmin etmek için ise 1997:3 - 2011:4 dönem
arası çeyrek yıllık veriler kullanılmıĢtır.
Hendry yönteminden elde edilen sonuçlara göre, enflasyon, bir, iki ve üç
gecikmeli
kendi
ekonomisinde
t
değerlerinden
enflasyonist
dönemindeki
döviz
etkilenmektedir.
bekleyiĢlerin
kuru
önemli
artığında,
Bu
durum
olduğunu
enflasyon
oranı
bize
Ġran
vurgulamaktadır.
artmaktadır.
Bir
dönem önceki ve altı dönem önceki döviz kurunun da enflasyon üzerinde
etkili olduğu görülmektedir.
VAR analizi için de para arzı değiĢkeni modele dahil edilerek hem para
arzının hem de döviz kurunun enflasyon üzerindeki etkileri araĢtırılmıĢtır.
Analiz sonucuna göre, hem para arzı hem de döviz kuru, enflasyonu
pozitif yönde etkilemektedir. Varyans ayrıĢtırması sonucuna bakıldığında,,
para arzının yirminci periyotta enflasyon üzerindeki katkısı %62,11 iken;
döviz kurunun enflasyona katkı payı aynı periyotta %1,33 ve enflasyonun
kendisine olan katkı payı yirminci periyotta %36,54 olmuĢtur. Dolayısıyla
Ġran ekonomisinde enflasyon üzerinde en fazla katkı payı olan değiĢken
para arzı, daha sonra enflasyon değiĢkeninin kendisi ve son olarak döviz
kurudur. Bu nedenle enflasyonu düĢürmek için sıkı bir para politikası
uygulamasına ihtiyaç vardır.
Bu çalıĢmanın analiz sonuçları ve literatürdeki diğer bir çok araĢtırma, Ġran
ekonomisinde
vurgulamaktadır. Dolayısıyla,
olduğu
için,
parasal
enflasyonun
merkez
Likidite
bankası
bir
artıĢı
ekonomik
fenomen
enflasyonun
depresyona
olduğunu
baĢlıca
sebep
nedeni
olmayacak
ölçüde para arzını kontrol etmelidir. Enflasyon, döviz kuru ve enflasyonist
bekleyiĢlerden
etkilendiği
için,
merkez
bankası
döviz
politika
74
uygulamasında Ģeffaf olmalıdır, böylece hem enflasyonist bekleyiĢlerinde
kaynaklanan enflasyonu önler, hem daha planlı bir kur yöntemiyle döviz
kurunu aĢırı dalgalanmalardan korur.
75
KAYNAKLAR
Akın, F. ve Aydoğdu, C. (2013). Türkiyede cari iĢlemler ve sermaye hesapları
arasındaki iliĢkinin dönemler itibariyla incelenmesi. Türkiye Günluğu,
(114),120-130.
AbuĢoğlu, Ö. (1990). Döviz kuru politikası ve ihracat üzerine etkisi: 1980-1988
dönemi. Ankara,TOBB Yayınları, (154), 6-7.
Agenor, P.R. and Montiel, P.J. (1996) Development macroeconomics.
edition). Princeton University Press, 215.
(third
Ahmadi, A. (2004). Mecme-i Teşhis-i Maslahat-ı Nizam. Tahran:Merkez-i
Esnad-ı Ġnkılab-ı Ġslami. 83.
Alacahan, N. D. (2011) Enflasyon Hedeflemesi Uygulayan Ülkelerde
Enflasyon- Döviz Kuru İlişkisi ve Türkiye Uygulaması (YayımlanmamıĢ
Doktota Tezi, Ġstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul.
Atish, R.G., Ostry, J.D., Guide, A.M., and Wolf, H.C.(1996, September). Does the
Exchange rate rejim matter for inflation and growth?. Ekonomic
İssues,IMF.(2),1.
Bafekr, A. (1998). Investigation about causes of inflation in Iran with cointegration
method. Economic Department of Shahid Beheshti University, Ġran.
Bahmani-Oskooee, M.(1995). Source of ınflation in post-revolutionary Iran.
International Economic Journal, (9), 61-72.
BeĢerabadi, H.M., ġerafetmend, H. ve Bagestani, A.A.(2010). Barresiye Ģokhaye
nehre arz ve Ģekafe tolid ber teverrom. Macelleye Daneş ve Tosei,
18(33),1-20.
Barhordari, S. (2012). KeĢverhaye nefti ve rejimhaye erzi. Faslnamaye Tazehaye
İktisat. (136),31-35.
Brooks, C. (2002). İntroductory econometrics for finance, Cambridge: Cambridge
University Press, 340-341.
Charemza, W. and Derek, D.F. (1997). New directions in econometric practise
General to Spesific. Modelling, Cointegration, and Vector Autoregression.
(2),Great Britain: Billing and Sons, 230.
Central Bank of the Islamic Republic of Iran. (2013). Ekonomik trends (20092013). Iran: Economic Research and Policy Department, Public Relations
Department, (57), 1-30.
Damar, A. O. (2010). Türkiye’de Döviz Kurundan Fiyatlara Geçiş Etkisinin
incelenmesi. TCMB Uzmanlık Yeterlilik Tezi.
76
Darıcı, B. (2006, Ağustos). Makro ekonomik istikrarın sağlanması açısından
dalgalı döviz kuru sistemi, Mevzuat Dergisi, (104).
Darnell, A.C. and Evans, J.L. (1990). The limits of Ekonometrics. Great Britain:
Billing Press,114-116.
Dawoodi, P.(1997). Economic stabilization policy and estimating dynamic inflation
model in Iran. Research publication and economic policy. Tehran, Iran.
Doğan, Ç. (1998). Fiyat istikrarı sorunu için merkez bankası eksenlı çözüm
önerileri. Banka ve Ekonomik Yorumlar Dergisi, 35(8), 11
Doğukanlı, H. (2001), Uluslararası finans. Adana: Nobel Kitapevi, 74
Dornbusch, R. (1976). Expectations and exchange rate Dynamics. The Journal of
Political Economy, 84( 6), 1161-1176.
Ebadi, C ve Cahangerd, H. (2012) . Ülku saziye müdaheleye arzi der bazare arze
iran. Mecalleye Tahkikate İktisati, 47(3), 23-44.
Edwards, S. and Savastano, A.M. (1999,July). Exchange rates in emerging
economies: what do we know? what do we need to know?. NBER Working
Paper, (7228), 1-74.
Ekelund, R. B. and Tollison,R.D. (1986). Economics. (7). Boston: Little, Brown
and company, 871.
Ertekin, M. (2004)
Döviz kuru rejimleri ve Türkiye‟nin dıĢ ticareti. Dış Ticaret
Dergisi, ( 32), 88-119.
Felix, P. H and Schroder, M. (2002). Exchange rate pass-through to consumer
prices: a european perspective. ZEW Working Paper, 02 (20), 1-26.
Friedman, M. (1953). The case for flexible exchange rates. In Essays in Positive
Economics, Chicago: University of Chicago Press, 157–203.
Gündoğdu, M. K. (2013, ġubat). Döviz kurunun fiyatlara geçiĢ etkisi: türkiye
çalıĢması. Türkiye İş Bankası İktisadi Araştırmalar Bölümü, 1-10.
Gujarati, D. (2001). Temel ekonometri. (2). Ġstanbul: literatür yayınları, 711-841.
Hendry, D.F. (1980). Predictive failure and econometricsmodelling in Macroekonomics: the transactions demand for Money. Modeling the Economy,
London: Heinemann Educational Books.
Ho, C. and Mc.Cauley, R.N. (2003). Living with flexible exchange rates: ıssues
and recent experience in ınflation targeting emerging market economies.
BIS Working Papers, (130), Monetary and economics department,1-48.
HoĢbeht, A. (yy). Berresiye ferayende tesire nerhe arz bar teverrome Ģahese
geymate mesrefkonande ve varedat der Ġran, PajoheĢhaye Ġktisadi,(31), 5182.
77
International Monetary Fund. (2008) . Annual Report on Exchange Rate
Arrangements and Exchange Restrictions.
Ġnternet: CoĢkun. C. A. (2000). Monetarizm ve rasyonel beklentiler teorisi. Politik
İktisat, Web: http://www.canaktan.org/ekonomi/anayasal_iktisat/monetarizm/aktan
monetarizm.htm adresinden 8 Nisan 2015‟ te alınmıĢtır.
Ġnternet: EfĢari, M. (2015). Monasebtarin rejime piĢnahadi baraye iran. Goruhe
İktisadi Burhan, Web: http://borhan.ir/NSite/FullStory/News/?Id=7073
adresinden 3 Mart 2015‟ te alınmıĢtır.
Ġnternet:
Ġran
Country
Overview,
World
Bank.
(2013).
Web:
http://www.worldbank.org/.about/country-classifications/country-and
lendinggroups), 5 ġubat 2014‟ te alınmıĢtır.
Ġnternet: Moradi, M. (2002). Nonlinear modeling of inflation in Iran. Web:www.
sitecomode.net. adrsinden 01 Ekim 2014‟ te alınmıĢtır.
Isard, P. (1995). Exchange rate economics. New York: Cambridge University
Press, 60.
Ġsfahani, R. ve Yavari, K. (2003). Refahiyete Ġran dar tavarrom: VAR, Feslnameye
Pejuheşhaye İktisati, (16), 69-99.
Keating, J.W. (1990). Identifying VAR models under rational expectations. Journal
of Monetary Economics, (25), 453-476.
Kenen P. B. and Pack, C. (1994) Exchange rates, domestic prices, and the
adjustment process, Peter B. Kenen (ed), Exchange Rates and The
Monetary System içinde.
Kepkep, N. (1991). Enflasyon. Ġstanbul: Cem Yayınevi, 12.
KonuĢkan, A. (2006). Döviz kuru belirsizliğinin özel sektör sabit sermaye
yatırımları üzerine etkisi, Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül üniversitesi
Sosyal Bilimler üniversitesi, Ġzmir.
Medeni, C (1994) Hukuk-i Esasi ve Nehadha-yı Siyasi-i Cumhuriİslami, ,
Tahran: NeĢr-i Hemrah, 253.
Menachem, B. and Sololer, M. (2001, Augest). Ġnflation targeting and Exchange
rate regimes: evidence from the financial markets, Department Of
Financ,Stern School Of Bussiness, 3.
Merkaze Amare Ġran. (2010). Ravabete Umumi Va Hemkarihaye Beynolmelel,
Serşomariye Umumi Nofus Ve Mesken. İran: merkeze Amare Ġran, (79),143
Nili, M., 1985. Inflation in Iran. Quarterly Journal of Planning and Development.
Plan and Budget Organisation of Iran. Tehran, Iran.1-30.
78
Pegan, A. R. (1987), Three econometric methodologies: a critica! appraisal,
Journal of Economic Surveys, .(l),6.
Oksay, S. (2001). Döviz kuru ve ödemeler bilançosu politikaları: Türkiye (19232000). (1). Ġstanbul: Beta Yayınları, 43.
Öksüz, S. (1980), Türkiye' de para ve dıĢ denge. Eskişehir Ticari ve İktisadi İlimler
Dergisi Yayınları, (223\146), 158.
Özmen, A. (1986). Zaman serisi analizinde Box-Jenkins yöntemi ve banka
mevduat tahmininde uygulama denemesi. EskiĢehir: Anadolu üniversitesi
Yayını, 26-27.
Öztürkler, H. (2012). Ġran ekonomisinin genel özellikleri. Ortadoğu Analiz,
86-91.
4(40),
Parasız, Ġ. (1997), Para Banka ve Finansal Piyasalar. (6) Bursa: Ezgi Kitabevi, 5758.
Reinhart, Carmen M. and Rogoff, Kenneth. S. (2002) . The Modern History of
Exchange Rate Arrangements: A Reinterpretation. NBER Working Paper,
8963, 1-106.
Rogoff, K. , Husain, A.M. , Mody, A. , Brooks, R. and Oomes, N. (2003,
December ). Evolution and performance of exchange rate regimes. IMF
Working Papers, (243), 1-83.
Seyidoğlu, H (1994), Uluslararası finans. (1). Ġstanbul: Güzem Yayınları, 105-106.
Sfia, D. M. (2011). The Choice of exchange rate regimes in the MENA
countries: A probit analysis. International Economics and Economic Policy,
8, 275-305.
Södersten, B. and REED, G. (1994). İnternational economics. (3). London:
Macmillan Pres, 582.
Stone, M. , Anderson, H. and Veyrune, R. (2008, March).
Exchange rate
regimes: back to basıcs. Finance & Development March, 42-43.
Svensson,
L.E.O. (2000). Open-economy ınflation targeting.
International Economics.( 50 ),155–183.
Journal of
ġabani, k. (2011). Hukuk-u Esasi ve Sahtar-ı Hükümet-i Cumhuri-i İslami-i
İran.(6). Tahran: Ferhegname-i Nehadha-yı Ġnkılabı Ġslami, 11.
Tabibian, M. (1997). RiĢehaye tavarrom der iktisate Ġran. Mecelleye Tehkikate
Bazergani, 01, 37-43.
Tahran Ticaret MüĢavirliği. (2009). İran İslam Cumhuriyeti Ülke Profili. Ġran:
Tahran Ticaret MüĢavirliği, 1-52.
79
Tuncay, Ö ve Kök, R (2012). Türkiye için optimum döviz kuru rejiminin
belirlenmesine yönelik bir uygulama. Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi,
XXXII(I), 19-42.
Tunca, Z.(2005). Makro iktisat (4). Ġstanbul: Filiz Kitabevi, 92-93.
Tarı, R.(1999). Ekonometry. (2).Ġstanbul: Umuttepe Yayınevi, 453.
Ünsal, E. (2005), Uluslararası İktisat Teori Politika ve Açık Ekonomi Makro
İktisadı.(1). Ankara: Ġmaj Yayınevi, 545-548.
Yurdakul, F. (1996). Ekonometride Yeni Eğilimler: Hendry ve Sims Yöntemleri- Döviz Kuru Üzerine Bir Uygulama. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ekonometri Bölümü, Ankara. (YayınlanmamıĢ Doktora Tezi).
Wise C. and Roett R. (2000). Exchange rate policies in latin America. Washington
DC: Brookings Ġnstitution Press.
Woo, W.T.(1984). Exchange rates and the prices of nonfood nonfuel products.
Brooking Papers On Ekonomic Activity. 2, 511-530.
80
81
EKLER
82
Ek-1.Tahmin edilen VAR modeli
83
ÖZGEÇMĠġ
KiĢisel Bilgiler
Soyadı, Adı
: Shojaeipour Monfared, Sanam
Uyruğu
: Ġran
Doğum Tatihi ve yeri
:17/09/1986 Ġran
Medeni hali
: Bekar
e-mail
: [email protected]
Eğitim
Derece
Eğitim Birimi
Mezuniyet Tarihi
Yüksel lisans
Gazi Üniversitesi
Devam ediyor
Lisans
Urmia Üniversitesi
2009
Lise
Azadi Lisesi
2004
Yıl
Yer
Görev
2008
Dil Okulu
Ġngilizce Öğretmenliği
ĠĢ Deneyimi
Yabancı Dil
Ġngilizce, Farsça, Azerice
GAZİ GELECEKTİR...
SANAM SHOJAEİPOUR MONFARED
İKTİSAT ANABİLİMDALI
ULUSLAR ARASI İKTİSAT BİLİM DALI
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK
LİSANS
TEZİ
DÖVİZ KURU VE ENFLASYON
İLİŞKİSİ: İRAN ÖRNEĞİ
SANAM SHOJAEİPOUR MONFARED
TEMMUZ 2015
İKTİSAT ANABİLİMDALI
ULUSLAR ARASI İKTİSAT BİLİM DALI
TEMMUZ 2015
Download