SANAM SHOJAEİPOUR MONFARED İKTİSAT ANABİLİMDALI ULUSLAR ARASI İKTİSAT BİLİM DALI T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ DÖVİZ KURU VE ENFLASYON İLİŞKİSİ: İRAN ÖRNEĞİ SANAM SHOJAEİPOUR MONFARED TEMMUZ 2015 İKTİSAT ANABİLİMDALI ULUSLAR ARASI İKTİSAT BİLİM DALI TEMMUZ 2015 DÖVĠZ KURU VE ENFLASYON ĠLĠġKĠSĠ: ĠRAN ÖRNEĞĠ Sanam SHOJAEĠPOUR MONFARED YÜKSEK LĠSANS TEZĠ ĠKTĠSAT ANABĠLĠMDALI ULUSLAR ARASI ĠKTĠSAT BĠLĠM DALI GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ TEMMUZ 2015 iv DÖVĠZ KURU VE ENFLASYON ĠLĠġKĠSĠ: ĠRAN ÖRNEĞĠ (Yüksek Lisans Tezi) Senam Shojaeipour Monfared GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ Temmuz 2015 ÖZET Iran yüksek ve kronik enflasyon süreci yaĢayan bir ülkedir. 1979‟daki Ġslam devrimi ve onu takiben sekiz yıllık Ġran-Irak savaĢı ve dünya petrol krizlerinden sonra kronik enflasyon Ġran ekonomisinin önemli sorunlarından biri olmuĢtur. Özellikle son yılların ambargolarından kaynaklanan istikrarsız döviz kurları ve yüksek enflasyon tekrar iktisatçıların ilgisini bu konu üzerine çekmiĢtir. Bu çalıĢmanın amacı döviz kuru ve enflasyon arasındaki iliĢkiyi Hendry‟nin genelden özele modelleme yöntemi ve VAR analizi ile araĢtırmaktır. Bunu yapmak için Hendry yönteminde 1976-2012 yıllık veriler kullanılmıĢtır. VAR modelini tahmin etmek için ise 1997:3 - 2011:4 dönem arası çeyrek yıllık veriler kullanılmıĢtır. Hendry modelinde, döviz kurunun enflasyon üzerinde doğrudan bir etkisi olduğu görülmüĢtür. Döviz kurlarındaki bir artıĢın, enflasyonu arttırdığı tespit edilmiĢtir. VAR analizi için de para arzı değiĢkeni modele dahil edilerek hem para arzının hem de döviz kurunun enflasyon üzerindeki etkileri araĢtırılmıĢtır. Analiz sonucuna göre, hem para arzı hem de döviz kuru, enflasyonu pozitif yönde etkilemektedir. Para arzının enflasyon üzerindeki katkı payı, döviz kurundan daha fazladır. Bilim Kodu : 2.146 Anahtar Kelimeler : Enflasyon, Döviz Kuru, Zaman Serileri, VAR Modeli, Hendry Yöntemi Sayfa Adedi : 83 Tez DanıĢmanı : Doç.Dr. Fetullah AKIN : v THE RELATIONSHIP BETWEEN EXCHAGE RATES AND INFLATION: THE CASE OF IRAN (M.Sc. Thesis) Sanam Shojaeipour Monfared GAZĠ UNIVERSITY GRADUATE SCHOOL OF SOCIAL SCIENCES July 2015 ABSTRACT Iran is a country, which has experienced high, and chronic inflation period and fluctuating Exchange rates during past decades. After the revolution in Iran in 1979, followed by eight-year Iran-Iraq war and world oil crises, high inflation has been one of the Iran‟s country most important problems. Especially during past years boycotts against trade caused instable Exchange rates and high inflation in Iran. These issues attract economists‟ interest toward this subject. Therefore, the aim of this study is to analyze the relationship between Exchange rate and inflation based on time series data, using Hendry General to Specific Modeling method and Vector Autoregression (VAR) model. To this end, we used annual data for the period 1976-2012 for Hendry method. We also used the quarterly data between 1997:3 - 2011:4 to estimate VAR model. As a result of the Hendry model, it is obtained that there is a direct relationship between Exchange rate and inflation. An increase in foreign exchange rates makes the inflation goes up. By including the money supply variable to VAR model the effects of money supply and the exchange rate on inflation has been investigated as well. According to the results, both the money supply and the exchange rate affect the inflation in the positive direction. Contribution of the money supply on inflation is greater than the exchange rate. Science Code Key Words Page Number Supervisor : 2.146 : inflation, Exchange Rate, Time Series, VAR model, Hendry Method : 83 : Assoc.Prof.Dr.Fetullah AKIN vi TEġEKKÜRLER Tez çalıĢmam süresince bana yol gösteren tez danıĢmanım Doç. Dr. Fetullah Akın‟a aĢamasında değerli teĢekkürlerimi bilgi ve sunuyorum. tecrübelerini Tez benimle çalıĢmamın paylaĢan Doç. her Dr. Funda Yurdakul‟ a ve Doç. Dr. ġenol Altan‟a teĢekkürü bir borç bilirim. Her konuda desteklerini benden esirgemeyen, verdikleri sevgiyle beni hayata bağlayan tüm aileme binlerce kez teĢekkür ederim. vii ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa ÖZET ...................................................................................................................... iv ABSTRACT .............................................................................................................v TEġEKKÜRLER ..................................................................................................... vi ĠÇĠNDEKĠLER ........................................................................................................ vii ÇĠZELGELERĠN LĠSTESĠ ........................................................................................x ġEKĠLLERĠN LĠSTESĠ ............................................................................................ xi SĠMGELER VE KISALTMALAR ............................................................................ xii 1. GĠRĠġ ............................................................................................................... 1 2. ĠRAN EKONOMĠSĠNE GENEL BĠR BAKIġ ............................................. 3 2.1. Genel Tanıtım.............................................................................................. 3 2.1.1. Ülke kimliği ........................................................................................... 3 2.1.2. Ġran‟ın siyasi yapısı............................................................................... 4 2.2. Ekonomik yapı ............................................................................................. 4 2.3. Döviz kurunun Ġran ekonomisindeki geliĢimi .............................................. 14 2.3.1. Ġran‟ın döviz kuru rejiminin tarihi sürecinde değiĢmeleri ..................... 16 2.4. Kur seçiminin önemi .................................................................................. 18 2.5. Döviz Kuru Ve Makro Ekonomik Performans ............................................ 19 2.5.1. Döviz kuru ve ticaret dengesi ............................................................. 19 2.5.2. Döviz kuru, üretim ve istihdam ........................................................... 20 2.5.3. Döviz kuru ve enflasyon ..................................................................... 21 2.6. Petrole Bağlı Ekonomiler Ve Döviz Kuru Rejimi .................................... 22 2.6.1. Ġran‟ın kur rejimi ve olası sorunlar ...................................................... 24 3. ENFLASYON VE DÖVĠZ KURU ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠLER ............... 29 3.1. Temel Makro Ġktisat Teorileri Ve Döviz Kuru-Enflasyon ĠliĢkisi .................. 29 viii 3.1.1. Klasik yaklaĢımda enflasyon-döviz kuru iliĢkisi .................................. 29 3.1.2. Keynesyen analizde enflasyon-döviz kuru iliĢkisi .............................. 30 3.1.3. Parasalcı yaklaĢımda enflasyon-döviz kuru iliĢkisi ............................. 31 3.1.4. Rasyonel beklentiler teorisinde enflasyon-döviz kuru iliĢkisi .............. 32 3.1.5. Satınalma gücü paritesi yaklaĢımına göre döviz kuru-enflasyon iliĢkisi ................................................................................................. 33 3.1.5.1. Mutlak satın alma gücü paritesi .................................................. 33 3.1.5.2. Göreceli (nispi) satınalma gücü paritesi yaklaĢımı ...................... 36 3.2. Döviz Kurlarındaki DeğiĢmelerin Enflasyonu Etkileyen Kanalları .............. 37 3.2.1. Faktör piyasası aracılığıyla etkilenme ................................................ 40 3.2.2. Mal piyasası aracılığıyla etkilenme..................................................... 41 3.2.3. Makro ekonomik politikalar ................................................................. 42 3.3.4. Döviz kuru rejimleri............................................................................. 42 3.3.4.1. Döviz kurların sınıflandırması ..................................................... 42 3.3.4.2. Enflasyon önlemede döviz kuru rejimleri ..................................... 50 4. EKONOMETRĠK YÖNTEMLER: HENDRY YÖNTEMĠ VE VAR ANALĠZĠ ......................................................................................................... 53 4.1. Hendry Yöntemi ve VAR Analizi ................................................................ 53 4.1.1. Hendry yöntemi .................................................................................. 53 4.1.2. VAR analizi ........................................................................................ 54 4.1.2.1. Vektör otoregresif modelin modellenmesi ................................... 55 4.1.3. Granger nedensellik testi ................................................................... 58 4.1.4. GeniĢletilmiĢ Dickey Fuller Birim kök testi .......................................... 59 5. EKONOMETRĠK ANALĠZ VE VERĠ SETĠ ......................................................... 61 5.1. Hendry yöntemi ........................................................................................ 61 5.2. VAR modeli .............................................................................................. 64 5.3. Ġlgili çalıĢmaların literatür taraması ............................................................ 71 6. SONUÇ VE ÖNERĠLER ............................................................................ 73 ix KAYNAKLAR ........................................................................................................ 75 EKLER.................................................................................................................. 81 Ek-1.Tahmin edilen VAR modeli ........................................................................... 82 ÖZGEÇMĠġ .......................................................................................................... 83 x ÇĠZELGELERĠN LĠSTESĠ Çizelge Sayfa Çizelge 2.1. Petrol gelirlerin GSYĠH içerisindeki payı ............................................. 6 Çizelge 2.2. GSYH(milyar dolar), büyüme hızı% ve kiĢi baĢına GSYH($) ............. 7 Çizelge 2.3. DıĢ ticaret hacmi (GSYH‟nın yüzdesi olarak) ...................................... 7 Çizelge 2.4. Ödemeler Dengesi- Cari Hesap1(Milyon Dolar) ................................. 8 Çizelge 2.5. Ödemeler dengesi-cari hesap 2(milyon dolar) .................................... 8 Çizelge 2.6. Sermaye OluĢumu Ve Tasarruflara ĠliĢkin Büyüklükler ....................... 9 Çizelge 2.7. Kentsel Alanlarında Tüketici Fiyat Enflasyonu (%) ........................... 11 Çizelge 3.1. Döviz kuru rejimleri ........................................................................... 48 Çizelge 3.1. (devam) Döviz kuru rejimleri ............................................................. 49 Çizelge 3.1. (devam) Döviz kuru rejimleri ............................................................. 50 Çizelge 5.1. Durağanlık Testi Sonuçları (1976-2012) .......................................... 62 Çizelge 5.2. Tahmin Edilen Genel Modelin Sonuçları........................................... 63 Çizelge 5.3. Tahmin Edilen Özel Modelin Sonuçları ............................................. 64 Çizelge 5.4. Durağanlık Testi Sonuçları (1997:3-2011:4) ..................................... 65 Çizelge 5.5. Gecikme Sayısının Belirlenmesi ....................................................... 66 Çizelge 5.6. Enflasyon Ġçin Variyans AyrıĢtırması ................................................ 70 xi ġEKĠLLERĠN LĠSTESĠ ġekil Sayfa ġekil 2.1. 2012‟ de OPEC petrol üretimi ..................................................................5 ġekil 2.2. Ġran‟ın 1988-2011 yıllar arasında nominal ve reel kurdaki değiĢmleri ....17 ġekil 3.1. Fiyatların sabit olduğu durumda çarpan etkisi........................................30 ġekil 3.2. Döviz kurundan fiyatlara geçiĢ etkisi ......................................................40 ġekil 3.3. Döviz kuru rejimi sınıflandırması ............................................................43 ġekil 5.1. Döviz Kuru, Enflasyon Ve Para Arzı Arasındaki Nedensellik ĠliĢkisi ......67 ġekil 5.2. Etki-Tepki Analizi ...................................................................................68 xii SĠMGELER VE KISALTMALAR Bu çalıĢmada kullanılmıĢ simgeler ve kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aĢağıda sunulmuĢtur. Kısaltmalar Açıklama ABD Amerika BirleĢik Devletleri ADF GeniĢletilmiĢ Dickey-Fuller AIC Akaike Bilgi Kriteri CBI Ġran Merkez Bankası FDP BeĢ Senelik Kalkınma Planı FOB Free On Board GSMH Gayri Safi Milli Hasıla GSYH Gayri Safi Yurtiçi Hasıla IFC Uluslar arası Finans Kurumu IMF Uluslararası Para Fonu MENA Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi MIGA Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı MÖ Milattan Önce OPEC Petrol Ġhraç Eden Ülkeler Örgütü SAG Satın Alma Gücü Paritesi SIC Scwarz Bilgi Kriteri VAR Vektor otoregresyon WB Dünya Bankası 1 1. GĠRĠġ Enflasyon ve döviz kuru iliĢkisi, uzun yıllar boyunca iktisatçıları meĢgul eden konulardan biri olmuĢtur. Özellikle geliĢmekte olan ekonomilerde döviz kuruenflasyon iliĢkisi hayati bir önem taĢımaktadır. Bu ekonomilerde döviz kurunda meydana gelen değiĢmeler fiyatlar genel seviyesini önemli ölçüde etkilemektedir. Ġki ulusal para birimi arasındaki değiĢim oranı olarak ifade edilen döviz kuru yükseldiğinde, fiyatlar genel seviyesinde bir artıĢ söz konusudur. Döviz kuru düĢtüğünde ise yani yerli para birimin değer kazandığı zamanlarda fiyatlar genel seviyesinde düĢme beklenmektedir. Döviz kurlarında meydana gelecek bir değiĢme ithal edilen ürünlerin de fiyatını değiĢtireceği için üretim maliyetlerini etkileyecektir. Bu nedenle, döviz kuru ile enflasyon arasında çok sıkı bir iliĢkinin olduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla geliĢmekte olan ülkelerde döviz darboğazına düĢmeden ulusal üretimde istikrarı sağlamak ve uluslararası rekabeti sürdürebilmek için yurtiçi enflasyonu dikkate alan reel döviz kuru politikalarının uygulanması gereklidir. Bu da döviz kuru-enflasyon iliĢkisi üzerinde araĢtırma yapma gereksinimini göstermektedir. Ġran sürekli krizlerle karĢı karĢıya kalan bir ülke olarak, yüksek ve kronik enflasyon süreci yaĢamıĢtır. Ġran ekonomisinde 1979 yılındaki Ġslam Cumhuriyet devrimi ve onun ardından sekiz yıllık Ġran-Irak savaĢı, dünya petrol krizleri yüksek enflasyon oranı tetikleyen etkenlerden olmuĢtur. Özellikle son yıllarda ABD ekonomik yaptırımları ve petrol ihracatın önüne gelen engeller, Ġran gibi petrole bağlı bir ülke için ekonomide önemli sorunlara yol açmıĢ ve döviz kurunda aĢırı dalgalanmalara ve Ġran parasının aĢırı değer kaybetmesine neden olmuĢtur. Bundan dolayı, çalıĢmanın ana amacı, Ġran için döviz kurlardaki değiĢimin enflasyon üzerindeki etkisini teorik ve ampirik olarak inceleyerek, test etmektir. ÇalıĢma dört ana bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölümde Ġran ülkesi ve ekonomisi hakkında genel bilgiler verilmiĢtir. Ġran‟ nın temel makro ekonomik 2 göstergeleri tablo ve rakamlarla açıklamaya çalıĢmıĢtır. Ġran‟ daki uygulanan döviz kuru rejimleri ve Ġran için en uygun döviz kuru rejimi tartıĢılmıĢtır. Ġkinci bölümde, temel iktisat okullardaki enflasyon-döviz kuru iliĢkisi ele alınıp, döviz kuru-enflasyon iliĢkisini açıklayan diğer bir yaklaĢım olan mutlak ve göreceli satın alma gücü paritesi yaklaĢımı anlatılmıĢtır. Döviz kuru değiĢmelerin enflasyonu etkileme kanalları detaylı araĢtırılmıĢtır. Bundan sonra, döviz kuru rejimlerinin kısaca tanımı yapılıp, enflasyonla iliĢkisi incelenmiĢtir. Üçüncü bölümde Hendry ve VAR yöntemleri hakkında bilgi verilmiĢtir. Dördüncü bölümde ekonometrik model kurulmuĢ ve ampirik bir çalıĢma yapılmıĢ, ve çalıĢmanın amacına yönelik olarak literatür taraması yapılmıĢtır. Son bölüm analiz sonuçlarının yorumlanması ve önerileri içermektedir. . G 3 2. ĠRAN EKONOMĠSĠNE GENEL BĠR BAKIġ Ġki makro iktisat değiĢkenin iliĢki boyutu ve yönünü belirlemeden önce ülkenin genel siyasi mekanizmasının iĢleyiĢi ve ekonomik performansı hakkında bilgi verilecektir. Bu bağlamda önce ülkenin yönetim Ģekli ve organlarına, makro iktisadi büyüklüklere iliĢkin son yıllara ait rakamlara, ülkedeki uygulanan kur rejimlerine ve politikalarına değinecektir. Sonraki bölümlerde ise konu hakkında daha detaylı literatür taraması verilip ve ekonometrik uygulama yapılacaktır. 2.1. Genel Tanıtım 2.1.1. Ülke kimliği Resmi adı: Ġran Ġslam Cumhuriyeti 1 BaĢkenti: Tahran Yönetim Ģekli: Ġslam Cumhuriyeti. Nüfusu: 77,45 Milyon Yüzölçümü: 1.648.195 k Para birimi: Riyal 2 Döviz Kuru: 1 ABD Doları = 33500 Riyal (Serbest Kur) ġii Ġslamiyet ülkenin resmî dinidir. Wikipedia‟ nın tanımına göre (2015) Ġran, MÖ 4000'lere dayanan tarihi ve var olan yerleĢmeleriyle dünyadaki en eski sürekli uygarlıklardan birine ev sahipliği yapmaktadır. Ġran BM, Bağlantısızlar Hareketi, Ġslam Konferansı Örgütü ve OPEC kurucu üyesidir. Ġran siyasal sistemi 1979'da kabul edilen anayasaya göre oluĢturulan bir takım karmaĢık yönetim yapısına göre iĢlemektedir. En yüksek devlet makamı Ģimdiki Ayetullah Ali Hamaney'in (Vilayet-i Fakih)üstlendiği Ġran dini liderliğidir (Wikipedia, EriĢim tarihi: 05.05.2015) . 1 farsça: 2 Halk arasında Tümen ifadesi kullanılmaktadır, (1 Tümen = 10 Riyal ) جمهوری اسالمی ایران 4 2.1.2. Ġran’ın siyasi yapısı Ġran Nüfus Sayım Dairesi (2013) açıklamasına göre, Ġran‟ ın nüfusu yaklaĢık 70 milyon civarındadır. Nüfusun 45 milyonu, 18 yaĢın altında olup, oy kullanma hakkına sahiptir. Nüfusun yaklaĢık %50‟si, 30 yaĢın altında bulunmaktadır ve seçime katılan kitlenin büyük kısmını oluĢturmaktadır. 1997 seçimlerine katılan kiĢilerin sayısı en yükseğe, %80‟ lere ulaĢtı ve reformist cumhurbaĢkanı Mohammad Hatami seçimleri kazandı. Kadınlar ve gençler bu seçime en çok katılan kitle oldu, ancak sonraki seçimde artan hayal kırıklığı ile sadece %60, nihai turda oy verdi ve seçimler, Mahmud Ahmadinejad cumhurbaĢkanlığı ile sonuçlandı (Merkeze Amare Ġran, 2011). 2.2. Ekonomik yapı Dünya bankasının (2013) açıklamasına göre Ġran, GSYĠH ve nüfus açısından orta doğu ve kuzey Afrika bölgesinin en ikinci büyük ekonomisidir. 2013‟de, 366 milyar dolar GSYĠH ile Suudi Arabistan‟ ın ardından ikinci ekonomi olmuĢtur, nüfus açısından ise 78 milyon nüfusla Mısırın ardından en büyük nüfusa sahip ikinci Ortadoğu ülkesi olmuĢtur. Büyük hidrokarbon sektörü, küçük ölçekli özel tarım ve hizmet sektörleri, dikkate değer imalat ve finans varlıklarıyla tanımlanır. Ġran, Dünya Bankası‟nın kiĢi baĢına gelir düzeyi tabanlı ülke gruplandırmasına göre, Türkiye‟nin de yer aldığı ve 3,976$ ile 12,275$ kiĢi baĢına gelire sahip ülkeleri içeren yüksek orta gelirli ülkeler grubunda yer almaktadır. Birçok bölge ülkesi ile kıyaslandığında, bu durum bir ekonomik geliĢmiĢlik göstergesi olarak alınabilir. Ancak geçen yüzyılın ortasından beri Ġran‟ın sahip olduğu ve benzer ekonomik ve sosyal yapıya sahip birçok ülkenin sahip olmadığı enerji kaynakları ve bu yolla sağlanan finansal kaynaklar göz önüne alındığında, Ġran‟ın neden geliĢmiĢ ülkeler grubunda yer almadığı sorgulanabilir (Öztürkler, 2012). Ġran‟ın ekonomik özelliklerini temel makro ekonomik değiĢkenlerden yola çıkarak değerlendireceğiz. Bir ülke ekonomisinin temel yapısal özelliğinin en çok kullanılan 5 göstergesi, o ülke gayrisafi yurtiçi hâsılasının üretiminde ve ülkedeki toplam istihdamın yaratılmasında ana sektörler olarak adlandırdığımız tarım, sanayi ve hizmetler sektörlerinin katkılarıdır. Ana sektörlerin GSYH içerisindeki payı çerçevesinde değerlendirildiğinde Ġran‟ın ekonomik yapısının henüz bugünün geliĢmiĢ ülkelerinin ekonomik yapılarına benzemediği görülmektedir. Bu durumun temel nedeninin Ġran ekonomisinin bir doğal kaynak temelli ekonomi olduğu ileri sürülebilir (Öztürkler, 2012). Ġran, uluslararası enerji güvenliği ve dünya ekonomisinde geniĢ petrol ve doğal gaz kaynakları nedeniyle önemli bir konuma sahiptir. Ġran‟ın gaz kaynakları dünyada ikinci sırada yer almakla birlikte, dünyada‟ ki üçüncü petrol zengini ülkedir. ġekil 2.1. OPEC3 ülkelerin petrol üretimindeki paylarını göstermektedir . diğer ülkeler 26.3 Arabistan 30.8% Irak 8.3% Kuveyt 8.4% İran 9.8% BAE 9% Venezuela 7.3% Kaynak: CBĠ (Ġran Merkez Bankası), Ekonomik araĢtırmalar v e politika departmanı ġekil 2.1. 2012‟ de OPEC petrol üretimi 3 OPEC ülkeleri: Cezayir (1969), (1962) Endonezya, İslam İran Cumhuriyeti (1960), Irak (1960), (1960) Kuveyt, Sosyalist Halk Libya (1962), Nijerya (1971), Katar (1961), Suudi Arabistan (1960), Birleşik Arap Emirlikleri (1967), Venezuela (1960). 6 Toplam GSYĠH ve devlet gelirlerinin büyük bolümü petrol gelirlerine bağlı olduğu için bu gelirler düzensiz bir bicimde değiĢimler göstermektedir. Fiyatlar genel düzeyi, istikrar fonu ve ulusal kalkınma fonuna rağmen, uluslararası petrol fiyatlarına göre değiĢmektedir. Çizelge 2.1, Ġran 2001-2013 yıllar arası için petrol gelirlerin GSYĠH içerisindeki payını göstermektedir. Çizelge 2.1. Petrol gelirlerin GSYĠH içerisindeki payı Gösterge 2001 Oil rents % GDP 34 Kaynak: WB 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 24 26 30 38 40 35 38 21 24 25 22 VY Ekonomik kalkınmayı sağlamak için her Ģeyden önce ekonomik büyüme gerçekleĢmelidir. Ekonomik büyümeyi gerçekleĢtirmek için bilinen bir formül olmasa da, politika yapıcalar ülkenin durumunu daha iyi algılamak ve iyileĢmesini sağlamak için GSYĠH gibi verilere baĢvururlar. GSYĠH ekonomik büyümeyi açıklamada kullanılan en temel kavramdır. Sermaye stoğu, istihdam, devlet harcamaları, ihracat ve ithalat, büyüme ile yakından yakına ilgili faktörlerdir. Iranın temel ekonomik durumunu değerlendirmek için bu faktörler göz önüne tutulacaktır. GSYĠH arttığında, ülkedeki yerleĢikler ondan yararlanır, buda ekonomide refah artıĢının göstergesidir. Ana sektörler bağlamında tanımlanan ekonomik yapının ortaya çıkardığı ekonomik faaliyet hacmini ve ekonomik refah düzeyini GSYĠH ve kiĢi baĢına GSYH ile değerlendirebiliriz. 2009 yılı itibariyle Ġran‟ın nüfusunun (73,1 milyon) Türkiye‟nin nüfusundan (71,8 milyon) daha fazla olmasına ve Ġran‟ın enerji kaynakları bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olmasına karĢın, Ġran‟ın GSYĠH‟ sı Türkiye‟nin GSYĠH‟ sının yarısından biraz fazladır. Bunun sonucu olarak da Ġran‟da kiĢi baĢına GSYĠH Türkiye‟nin GSYĠH‟ sının yaklaĢık olarak yarısı kadardır. Bu durum Ġran‟ın zengin enerji kaynaklarını ekonomik kalkınmaya ve dolayısıyla Ġran halkının refahına dönüĢtüremediğini yansıtmaktadır (Öztürkler, 2012). Çizelge 2. 2, Ġran 2001-2013 dönem itibariyle GSYH, büyüme hızı ve kiĢi baĢına GSYH „nı yansıtmaktadır. 7 Çizelge 2.2. GSYH(milyar dolar), büyüme hızı% ve kiĢi baĢına GSYH($) Gösterge *1 GSYİH 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 115.4 116.4 135.4 163.2 192.0 222.8 286.1 355.9 331.1 422.5 528.4 502.7 368.9 3.7 7.5 7.1 5.1 4.6 5.9 6.3 1.5 2.2 6.6 3.9 -6..5 -5.8 1,727 1,719 1,976 2,354 2,737 3,140 3,984 4,899 4.931 5,675 7,006 6,578 4,763 (MİLYAR DOLAR) GSYİH büyüme 2 hızı(%)* Kişi başina *3 GSYİH ( $) 1 * Cari ABD doları 2 * Yerel paraya dayalı piyasa fiyatlarıyla GSYĠH yıllık yüzde büyüme hızı *3 Cari ABD doları Kaynak: WB Ġran 2014 ticaret hacmi (doing bussiness) sıralamasında, MENA4 bölgesinin alt kademelerinde 152. Sırada yer almaktadır. Sadece Cezayir, Libya, Djbuiti, MENA ülkeleri arasında Ġran‟dan sonra yer almaktadır (WB, 2013). Ġran‟ın diĢ ekonomik iliĢkilerine yönelik temel büyüklükler Çizelge 2. 3; 2. 4 ve 2. 5‟ te verilmektedir. Çizelge 2.3. DıĢ ticaret hacmi (GSYH‟nın yüzdesi olarak) gösterge 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 Ticaret hacmi 36.7 38.7 43.2 45.1 50.1 52.8 46.7 48.1 35.7 39.5 36.4 30.2 VY* *veri yok Kaynak: WB 4 MENA ülkeler: Mısır, Tunus, İran, Lübnan, Ürdün, Yemen, Libya 8 Ġran‟ın diĢ ticaret GSYĠH oranı, 2001-2012 döneminde,13 puan azalmasına rağmen, %30‟un civarındadır. Ancak bu Ġran‟ın mal ve hizmet ve pazar anlamında çeĢitlendirilmiĢ bir dıĢ ticarete sahip olmasından kaynaklanmamaktadır. AĢağıda da tartıĢıldığı gibi, dıĢ ticaret hacminin ve özellikle dıĢ ticaret fazlasının büyüklüğünün gerisinde yatan temel faktör Ġran‟ın petrol ve doğal gaz ihracatıdır (Öztürkler, 2012). Ġran‟ın ödemeler dengesine yönelik temel büyüklükler verilerin mevcut olduğu 2010-2013 yıllar arası Çizelge 2. 4‟ te verilmektedir. Çizelge 2.4. Ödemeler Dengesi- Cari Hesap1(Milyon Dolar) Yıl İhracat (FOB)oil İhracat non oıl İhracat total İthalat(FOB)gas ve petrol ürünleri İthalat Diğer mallar Toplam Dış İthalat Ticaret Dengesi (net) 2010 90,191 22,596 112,788 6,788 68,670 75,458 37,330 2011 118,861 26,656 145,518 5,726 72,003 77,729 67,789 2012 68,135 29,899 98,033 2,639 64,419 67,058 30,975 2013 64,789 28,226 93,015 3,111 56,936 60,047 32,968 Kaynak: CBI, ekonomik eğilimler,2013, dördüncü çeyreği Çizelge 2.5. Ödemeler dengesi-cari hesap 2(milyon dolar) Yıl Yatırım gelirleri Cari transferler hesabi Cari hesap (Net) *hesabı İhraca İthalat Net*2 Gelirl Gider Net*2 Geli Giderle Net*2 t er ler rler r 2010 8.853 18.893 -10.04 1.952 1.873 79 727 541 185 27.554 2011 8.221 1.952 -8.731 2.138 1.769 368 784 423 361 59.787 2012 6.687 12.979 -6.293 2.469 1.431 1.037 891 339 552 26.271 2013 6.593 13.283 -6.691 2.354 1.248 1.105 884 301 583 27.965 *Hizmetler hesabı ve gelir hesabının sınıflandırılması IMF Ödemeler Dengesi sınıflandırmasına dayanmaktadır. Hizmetler hesabi* Kaynak: CBI, ekonomik eğilimler,2013, dördüncü çeyreği 9 Çizelge 2.4 ‟e bakıldığında 2011 yılında mal ticaretindeki yüksek artıĢın sebebi tamamen petrol ihracatıdır. Ancak 2012 ve 2013 yıllarında petrol ihracatının önünde engeller ve diğer ülkelerin yaptırımları petrol ihracatını kısıtlamıĢtır. Bu çerçeveden bakıldığında Ġran‟ın uluslararası rekabetçi bir ekonomik yapı sahip olması için, üretim kapasitesini dönüĢtürme ihtiyacına iĢaret edebiliriz. Böyle bir üretim kapasitesi yaratmak için ulusal yatırımların bu sektörel dağılımın bu amaçla yönlendirilmesi gerekmektedir. DıĢ ticaret fazlası ve doğrudan yabancı yatırım ülkenin üretken sermaye stoğunu geniĢletmesi açısından oldukça önemlidir. Ġran önemli ölçüde dıĢ ticaret fazlası vermekle birlikte, doğrudan yabancı yatırımların GSYH‟ ya oranı giderek azalmaktadır. Doğrudan yabancı yatırımın, ulusal yatırımların sağlıklı bir finansman biçimi olmasının yanında mal ve hizmetlerin üretimine iliĢkin bilgi ve bu bilgideki geliĢmeyi tanımlayan teknoloji ve inovasyon transferi açısından da büyük önemi vardır. Yukarıda da belirtildiği gibi, ulusal üretim kapasitesi, sermaye stoğuna yapılan ilaveler olarak tanımlanan yatırımlar yoluyla gerçekleĢtirilir(Öztürkler,2012). Ulusal yatırımların temel finansman aracı ulusal tasarruflardır. Çizelge 2.6, verilerin mevcut olduğu dönem için sermaye oluĢumuna ve tasarruflara iliĢkin büyüklükleri yansıtmaktadır. Çizelge 2.6. Sermaye OluĢumu Ve Tasarruflara ĠliĢkin Büyüklükler Yıl Gayri Safi Sabit Sermaye OluĢumu (GSYH‟nın Yüzdesi Olarak) Gayri Safi Ulusal Tasarruflar (GSYH‟nın Yüzdesi Olarak) 2005 27.0 41.1 2006 26.4 40.6 2007 25.8 26.4 Kaynak: WB Ġran‟ın bugünün geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkeleri ile kıyaslandığında oldukça yüksek bir yatırım oranına sahip olmasına karĢın, yurtiçi tasarruf fazlasına sahip 10 olduğu görülmektedir. Bu durum Ġran ekonomisinin ulusal tasarrufları ekonomik kalkınmasını gerçekleĢtirecek yatırımlara dönüĢtüremediğini yansıtmaktadır. Yıllardır süre gelen baskıcı rejim ve ambargo da bunun temel nedenleri arasındadır (Öztürkler, 2012). Bir ülke ekonomisinin yapısının temel belirleyicilerinden bir diğeri iĢgücü piyasasıdır. Ancak Dünya bankası verileri, Ġran iĢgücü piyasası için bir diğer çok önemli sosyo-ekonomik bir gerçeği yansıtmaktadır: Kadınların iĢgücüne katılım oranı erkeklerin yarısından azdır. Buna karĢın kadın iĢsizlik oranı yaklaĢık olarak erkek iĢsizlik oranının iki katıdır. Bu durum Ġran‟da kadınların iĢgücü piyasasında marjinalize edildiği biçiminde değerlendirilebilir. Ayrıca, Ġran‟da genç iĢsizlik oranının oldukça yüksek olduğu, bu anlamda da kadın genç iĢsizlik oranın erkek genç iĢsizlik oranının oldukça üstünde olduğu vurgulanmalıdır. Ġran‟da toplam iĢgücünün yaklaĢık %2‟si silahlı kuvvetlerce istihdam edilmektedir (Öztürkler, 2012). Dünya Bankası (2013) açıklamasına göre, 2000-2011 yılları arasında kadınların iĢgücüne katılım oranı %14‟ten %16‟ya yükselmiĢtir. 2013 güz dönemi için toplam iĢsizlik oranı %20 ve üzeri olarak açıklamıĢtır. Nüfusun sadece %36,7‟sı ekonomik faaliyette bulunmaktadır. ĠĢgücü piyasasına Yeni girenlerin yüksek sayıda olması ile birlikte istihdam yaratılması için nispeten zayıf beklentiler mevcuttur. Kadınların katılım oranı ve iĢgücü piyasasına giren genç sayısı bu piyasanın yakın gelecekte aynı durumda kalmasının göstergesidir. Ülkenin demografik profili orantısız yüksek genç nüfusuyla Sonuç karakterize olarak yıllık olmuĢtur 750,000 (73 milyonun gencin %60‟ı,30 iĢgücü yaĢ piyasasına altındadır). katılması beklenmektedir. Her sene 50,000 genç daha iyi gelecek umuduyla baĢka ülkelere göç ediyorlar, bu da uzun vadede nitelikli iĢgücünde önemli kıtlığa yol açabilir. ekonomik Hükümet faaliyetlerin dolaylı potansiyel sübvansiyon verimliliğini sisteminde, belirgin harcamalar Ģekilde ve arttıracak önemli bir reform baĢlattı. Toplam sübvansiyonların maliyeti 2007-2008 yıl dönemi için GSYĠH‟ sının %27 si (ortalama 77,2 milyar dolar) olarak belirlenmiĢtir. 11 Ekonomik yapının en önemli göstergelerinden biri olan ve iĢsizlik oranı ile yakından iliĢkili olan bir diğer değiĢken enflasyon oranıdır . Çizelge 2.7., 2001- 2013 dönemindeki tüketici fiyat enflasyonunun geliĢimini yansıtmaktadır. Enflasyon oranı ile ilgili olarak iki temel tespit; incelenen dönemde enflasyonun ortalama olarak yaklaĢık %23 olduğu ve enflasyonun oldukça istikrarsız olduğudur. Enflasyon oranının düzeyi kadar gösterdiği değiĢkenlik de önemlidir. Enflasyon değiĢkenliği belirsizliği artırarak, ekonomik karar birimlerinin bekleyiĢlerini olumsuz etkilemekte ve özellikle tasarruf ve yatırım kararları çerçevesinde olumsuz sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Çizelge 2.7. Kentsel Alanlarında Tüketici Fiyat Enflasyonu (%) 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 1380* 1381 1382 1383 1384 1385 1386 1387 1388 1389 1390 1391 1392 11.4 15.8 15.6 15.2 10.4 11.9 18.4 25.4 10.1 12.4 21.5 30.5 34.7 Gösterge Enflasyon CPI *Ġran Ģemsi takvimine göre tarihler Kaynak: CBĠ Ġran merkez üzere 2013 bankası açıklamasında (2013) Çizelgeda da göründüğü yılın enflasyon oranı %34.7 dır, ancak Dünya bankası 2013 enflasyonu %39,3 açıklamıĢtır. Ġran merkez bankası açıklamasında, 2013 yılın fiyat endeksini en çok etkileyen, %37.08 bir rakamla yeme içme grubuna ait olup, %0.38 ile en az iletiĢim gruba aittir. Fiyatlardaki artıĢ geçen seneye göre yakıtta %20,1, yeme içme grubunda %41,7 ve tütün ürünlerinde %46,6 dır. Petrol ürünleri, su, elektrik, ekmek ve diğer bir dizi ürünlerin fiyatı büyük ölçüde artarken, hükümet doğrudan nakit transferi programını uygulamaya baĢlattı5. Sübvansiyon reformunun ikinci aĢaması 2014 yılı üçüncü çeyrek dönemi için planlanmıĢ olup, düĢük gelir seviyelerini hedeflemektedir. 5 Yaraneh adlı bir program. Ailenin her ferdi için yaklaĢık 35 dolar 12 Reel GSYĠH zaman içinde azalma eğilimi göstermektedir. 2013 ilk çeyreği için %4.9 azaltmıĢtır (son bilgilerin mevcut olduğu dönem). Son tahminler 2013-2014 yılında Ġran ekonomisinde %3‟luk bir gerilemeye iĢaret etmektedir. Ġran ekonomisindeki bu gerilemenin sebebi uluslararası ambargolardan kaynaklanan petrol ihracatının kısıtlanması ve yabancı bankaların petrol gelirlerini dondurmuĢ olmasıdır. Bunların yanı sıra ekonomideki bu gerilme özel tüketimi kısıtlayan enflasyonist baskılara sebebiyet vermiĢtir. 2012‟ nin ortalarında baĢlatılan Amerika BirleĢik Devletleri ve Avrupa Birliği yaptırımlarıyla, sabit döviz gelirlerinin %80‟ ini oluĢturan, günlük 2.2 milyon varil olan, petrol ihracatı yarı yarıya düĢmüĢtür. 2013 yılında Ġran‟ın nükleer programı ile ilgili geçici anlaĢma Ekim ve Kasım ayları arasında gerçekleĢmiĢtir. Çin basta olmak üzere, ambargo uyguladıkları petrol ülkeler ihracatını ambargoları 250000 varil‟ kaldırmaya den baĢlamıĢlar. 540000 varile Bu geliĢmeler yükseltmiĢtir. Petrol ihracatı ocak 2014 yılında günlük 1.32 milyon varil olarak gerçekleĢmiĢtir. Ekonomi üzerindeki enflasyonist baskı Temmuz 2013 tarihinden itibaren, Ġran Riyali‟ nin değer kazanması ve temel malların dünya fiyatlarının düĢmesi ile hafiflemiĢtir. Ġran merkez bankası (CBI), resmi döviz kurunu Temmuz 2013 baĢında 25,000 Riyal/USD olarak belirlemiĢtir. Resmi ve piyasa döviz kurları arasındaki fark yeni hükümetin verdiği güven ve nükleer programlardaki geçici anlaĢmalar yüzünden azalmıĢtır. Ġran‟da temel yoksulluk oranı düĢük olsa‟ da, insanların büyük kısmı yoksulluk sınırına yakın yaĢıyor. Dünya Bankası verilerine göre, 2010‟ da sadece nüfusun %0,7‟ si (yarım milyon nüfus) günlük 1.25 dolar (SAGP) yoksulluk sınırının altında yaĢıyor. Ġranlı yetkililer 20 senelik vizyon belgesini yansıtan ve Ġran‟ın beĢ yıllık kalkınma planını (FDP) destekleyecek, piyasa temelli reformları öngören kapsamlı bir strateji benimsemiĢtir. Ancak Ġran devleti hala kısmen üretim 13 ve ticari sektöre hakim, büyük kamu ve yarı kamu iĢletmelerine sahip olarak ekonomide büyük rol oynuyor. Finans amacıyla, kabine sektörü, kamu çeĢitli önlemler bankaları tarafından kontrol edilmektedir. Ġran ekonomisini iyileĢtirmek almaya karar vermiĢtir. Bu önlemler sırasıyla: - merkez bankasına daha fazla özerlik vermek, - vergi sisteminde reform gerçekleĢtirmek, - yerel paranın değerini piyasada sabitlemek, - hükümetin bütçe ve ülkenin beĢ yıllık kalkınma planlama teĢkilatını eski haline getirmek, - yatırım ve teknik yardım için petrol sektörünü yabancı firmalara açmaktır. Ekonomik durum 2013‟ ün son aylarında daha iyi görünüyor. Hükümet ambargoların yükünü hafifletmeye, ekonomi üzerindeki enflasyonist baskıyı azaltmaya ve ekonomik faaliyetler hakkında Ģeffaflığı arttırmaya karar vermiĢtir. Bu giriĢimler ülkenin ihracat potansiyeli artırır, tüketicinin satın alma gücünü yükseltir, tüketim ve yatırımı destekleyecektir 2014-2015 için son planlar ekonomi de %15-%20 azalma beklentisi %1,5 geniĢleme, enflasyon da yaratmaktadır. Bu tahminler sonucu petrol ihracatı ortalama günlük 1,2 milyon varile ulaĢması beklenmektedir. ġimdilik Ġran için hiçbir ülke yardım stratejisi mevcut değildir. 2002-2003 dönemini kapsayan 2005‟den itibaren geçici tüm yardım dünya stratejisi bankası 2005 yılına kredileri ve kadar projeleri uzatıldı. Irana kapatılmıĢtır. Uluslararası finans kurumun (IFC) Ģu anda Ġran‟ da hiç bir programı yoktur. 2004 ve 2005‟teki yapılan yatırımlar geri çekilmiĢtir. 2005‟te çok 14 taraflı yatırım garanti ajansı(MIGA) iki yatırımını iptal edip, o zamandan itibaren hiçbir yatırım ve garanti sağlamamıĢtır. 2.3. Döviz kurunun Ġran ekonomisindeki geliĢimi Ebadi ve Cehangerd (2012) yayınladığı makalesinde devrim öncesi ve sonrası Ġran‟ ın kur rejimini anlatıyor ve Ġran‟ın kur rejimindeki değiĢmeleri gözden geçiriyor. Devrim öncesi Ģartları ve o zamanki yabancı finans varlıklarının durumuna bağlı olarak, döviz kuru devlet tarafından belirlenmekteydi ve sabit döviz kuru uygun görülmüĢtü. Örneğin Eylül 1941‟ de resmi döviz kuru 1dolar=35 riyal olarak açıklanmıĢtır. Kur 1967 yılına kadar dalgalanmaya devam edip, en son1 dolar=75 riyal olarak sabitlendi. Nitekim 1973 „e kadar devletin denetimi ve kontrolü altında stabil olan kur dalgalanmaya bırakıldı. Bu değiĢimin nedenleri, ülkenin döviz harcamalarındaki önceliklerinin belirlenmesi ve en önemli neden ise, 1973‟ de birinci dünya petrol krizi ve Petrolun uluslar arası pazarlardaki fiyatının tavan yapması ve bundan kaynaklanan ihracat kanalından ülke gelirlerindeki yükselme iĢaret edebilir. 1978‟ lerde yani devrimin olduğu yıl ve ondan sonraki yıllarda kur kontrol politikası devam etti. Ancak, Ģiddetli baskıları tetikleyen 8 senelik Ġran-Irak savaĢı, petrol ihracatının kısıtlanması, ithalatta talep artıĢı, petrol fiyatlarının düĢmesi ve onu takiben uluslar arası seviyelerde doların satın alma gücünün azalması gibi etkenler ulusal paranın değer kaybetmesine yol açtı. Bu dönemde devletin amacı resmi kuru sabit tutmaktı, bu nedenle döviz piyasasında uygulanan sıkı tüm müdahaleci kısıtlamalar karĢılanmayan toplumun politikalar ve uyguluyordu. kontrollerin yanı Hükümet sıra, belirli bir kısmını hedefleyen pazarı geliĢti ve dolar serbest piyasada yükselmeye baĢladı. döviz tarafından talepleri paralel bir döviz 15 SavaĢın sona ermesi ve sınır dıĢı sorunların hafiflemesi ile müdahaleci politikalarda anlamını kaybetti. Dolayısıyla, dengeli ve kabul edilebilir bir durum sağlanmasına kalkınma planının yönelik ana ekonomi maddeleri politikaları belirlendi ve revize edildi. ekonominin en Ġlk önemli politikalarından birisi olarak döviz sisteminin reform gerekçesi onaylandı. Sonuç olarak, 1989 yılının ikinci yarısında, yirmi sene sabit kalan 1dolar = 70 riyal kur, 1dolar = 1000 riyal olarak ilan edildi. 1993‟ ün baĢlarında, kur rejimi, sabit kurdan, yönetimli dalgalanmaya geçiĢ yaptı. Ġlk üç ayda uygulanan politika baĢarılı olsa bile, bir çok iktisadi ve siyasi etken devam etmesini engelledi. Bu etkenleri Ģöyle sıralayabiliriz: - borç krizi, - serbest piyasa ve resmi kur arasındaki fark, - Merkez bankasının sermaye hesap açılıĢı taahhüdünün yerine etme yükümlüğünün yerine getirmemesi, - her baĢvuran kiĢi için 5000$ temin getirmek için yetersiz kalması. Sonuç olarak devlet 1994‟ ün ikinci yarısından itibaren, dalgalanan kur rejiminden vazgeçip ve Ġran riyalinin değerinin sabitlenmesi ve gereken zamanlarda ayarlanan yeni kur politikasını baĢlattı. 1995‟ te tekrar sermaye hesabi kapanıp serbest piyasada döviz alım, satımı yasaklandı. Buhran döneminin geçmesi ve ekonomik durumun stabilize olması ve dıĢ borçların kısmen ödenmesi, döviz piyasasının durumunu pozitif yönde etkiledi. Öte yandan petrol dıĢı ihracatı teĢvik amacıyla diğer sektörlere tavizler verildi. Ağustos 1997 yılında borsa pazarında döviz transferi anlaĢmalı fiyatlarla ve merkez bankasının tam kontrolü altında mümkün olmuĢtur. merkez bankası aĢırı dalgalanmayı önlemek için müdahalelerde, bulunuyordu. 16 1998 ve 1999 yıllarının baĢlarında, petrolün dünya fiyatı düĢüĢüyle, borsa pazarında devletin resmi döviz arzı azaldı ve bu piyasada aksamalara neden oldu. Son yıllarda Ġran‟ın beĢinci kalkınma planının hedeflerine uygun olarak döviz rejimi yönetimli dalgalı açıklanmasına rağmen, döviz gelirlerinin büyük kısmı petrol gelirlerine bağlı olduğu için, dolara ayarlanabilir sabit kur sistemi uygulanmaktadır. 2.3.1. Ġran’ın döviz kuru rejiminin tarihi sürecinde değiĢmeleri Ġran„ın döviz kuru rejimi tarih boyunca önemli değiĢmeler göstermiĢtir. Majid Ġsfahani (2014) makalesinde bu değiĢmeleri anlatıyor. 2001 yıllarına kadar Ġran ekonomisinin döviz kuru rejimi ikili kura dayalı, piyasa ve devlet tarafından belirlenen yönetimli dalgalanan rejimiydi. 2002‟ de kur birleĢme politikasının uygulanması ile birlikte, tek kura dayalı yönetilen dalgalı kur rejimine geçiĢ yapıldı. 1990-2010 yıllar arasında nominal ve reel kurdaki değiĢmeleri Ģekil 2.2‟ de gösterilmiĢtir. 17 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Kaynak: CBĠ ve IMF Mavi çizgi: serbest piyasadaki nominal döviz kuru Mavi düz çizgi: resmi nominal döviz kuru Kırmızı çizgi: reel döviz kuru (serbest piyasa) ġekil 2.2. Ġran‟ın 1988-2011 değiĢmleri yıllar arasında nominal ve reel kurdaki Serbest Piyasadaki nominal döviz kuru savaĢ yıllarını takiben artıĢ eğilimi göstermiĢtir. 1988 yılında 1000 riyal olan kur 2011 güz aylarında 15000 riyal‟a, yani 15 katına çıkmıĢtır. Resmi kur 1992 ve 2002 yılında iki kez resmi ve piyasa arasındaki açığı kapatmak için ayarlanmıĢtır. 2001‟de kur rejimi tek kura dayalı yönetilen dalgalı olarak belirlenmiĢtir, resmi ve piyasa arasındaki kur farkı göz ardı edecek kadar küçüktür, 2010‟un ikinci yarısından itibaren, serbest piyasadaki kur fiyatın yükselmesi ile tekrar serbest ve 18 resmi piyasa arasındaki açık büyümüĢtür. 2011 güz aylarında serbest piyasadaki kur fiyatı 15000 riyal iken, resmi kur 11000 „dir ki aslında ikili kura dönüĢümün bir göstergesidir. Tüm ekonomik değiĢkenler gibi asıl önem taĢıyan, reel döviz kurudur. SavaĢtan sonra iç enflasyon dıĢ enflasyondan daha yüksek olduğu için, nominal döviz kurun eğelimi, reel kurdan tamamen farklı olmuĢtur. 1988‟ de SavaĢın sona ermesi ve petrol gelirlerin yükselmesi ile serbest piyasada reel kur, 1988‟ den, 1991 ortalarına kadar artıĢ eğilimine girip,6500 riyal(1999 sabit fiyatlarıyla), 8500 riyal‟e yükselmiĢtir. 1991 ikinci yarısında 1993‟ ün ikinci yarısına kadar reel döviz kuru azalan bir eğelimle 6000 riyala düĢtü, ondan sonra reformcu politikaların olumsuz sonuçlarından dolayı kurda ani ve geçici dalgalanmalar meydana geldi ve böylece 1995‟ in baĢlangıçlarında, kur 9000 riyal‟a çıktı, daha sonra azalma eğelimi gösterip 1997 sonlarında 6000 riyala düĢtü. Tekrar,1999 ortalarında 9000 riyali değerini de geçip ve tarihindeki en yüksek değerine ulaĢtı. Ancak, 1999 ikinci yarısından itibaren reel kur azalma eğilimine baĢlayıp, devamlı bir düĢüĢle, 9000‟ den 3000‟ den az değerlere düĢüyor. Aslında 2011sonunda reel döviz kuru savaĢ sonrası döneminde minimum düzeyindedir. Genel olarak 1998-2011, 10 yıldan fazla dönemde nominal döviz kuru 12% artıĢına rağmen reel kur tedricen %65 azalmıĢtır. 1390 yılından piyasa nominal kurun yükselmesiyle reel kur artıĢ gösterip, güz 1390‟de 3600 değerine ulaĢmıĢtır, nitekim resmi kurdaki azalma devam etmiĢtir (Ġsfahani, 2015). 2.4. Kur seçiminin önemi Ülke ekonomisinde, kur politikası yönetimi politikacılar için hep önemli sorunlardan biri olmuĢtur. Ġran içinde döviz kuru belirlenmesi akademik ve politik tartıĢmalara konu olmuĢtur. 19 Kur değiĢmeleri, iç ve dıĢ piyasalarda çeĢitli ve çeliĢkili değiĢmelere yol açabilmekte ve ülkenin ekonomik performansını olumlu ve ya olumsuz yönde etkilemektedir. Kur ayarlamaları bir taraftan ihracat-ithalatı etkileyerek ödemeler dengesini önemli derecede etkilemekte, öte yandan iç ve dıĢ piyasalarda iç üreticilerin, yabancı üreticilere karĢı, rekabet gücünü etkileyerek, üretim hacmi ve istihdam üzerinde kritik bir rol oynamaktadır. Döviz kurlardaki değiĢmeler genel fiyat düzeyini yani enflasyonu etkilemektedir. Döviz kuru değiĢmelerin ekonomi üzerindeki geniĢ etkileri dikkate alındığında, döviz kuru yönetimi daha da önem kazanmaktadır. Ġran‟ın mevcut durumu, yani sübvansiyon reformun uygulaması ve ABD‟nin yaptırımları, serbest piyasadaki kurun sıçraması ve ikili kura dönüĢ, kur seçimi hakkında tartıĢmaları tekrar ön plana çıkarmıĢtır. Bu bölümdeki son kısımda Ġran için, petrole bağlı bir ülke olarak en uygun kur rejimi tartıĢılacaktır. 2.5. Döviz Kuru Ve Makro Ekonomik Performans Kur değiĢmeleri farklı kanallardan ekonomiyi etkilemektedir. Kur değiĢmelerinin, ticaret dengesi, üretim istihdam ve enflasyon gibi makro ekonomik değiĢkenleri nasıl etkilediği incelenecektir. 2.5.1. Döviz kuru ve ticaret dengesi Kurdaki değiĢmeler ihracat-ithalat kanalından ticari dengeyi etkilemektedir. Reel kurun yükselmesi iç üreticilerin uluslar arası piyasalarda, rekabet gücünü etkilemektedir. Malların fiyatı dünya fiyatlarına göre daha düĢük olduğu için ihracatı olumlu yönde etkiler. Ona karĢılık reel kurun düĢmesi, uluslar arası pazarlarda rekabet gücünü azaltarak, ihracatta düĢüĢe sebep olmaktadır. Öte yandan reel kurun yükselmesi, ithal malların fiyatını yükselterek, ithalatı olumsuz yönde etkilemektedir. Nitekim reel kurun düĢmeside ithalatı olumlu yönde etkilemektedir. 20 Sonuç olarak reel döviz kurundaki bir artıĢ, ihracatı artırarak ve ithalatı azaltarak, dıĢ ticaret dengesinde iyileĢmeye yol açar. Buna karĢılık, reel döviz kurunda azalma ticaret dengesinin açık vermesine sebep olur (HoĢbaht, 2010). Ġran‟da 2000-2010 dönemlerde, ihracata karĢı ithalatın hızlıca geniĢlemesi (petrol dıĢı) reel döviz kurunun dıĢ ticaret dengesi üzerindeki etkisinin açık bir 2.5.2. Döviz kuru, üretim ve istihdam Reel döviz kuru değiĢmeleri iki farklı kanaldan üretimi etkileyebilmektedir: 1.Mevcut kaynakların kullanımı, 2.Yatırım ve yeni üretken kapasite yaratma yolu, Ulusal paranın değer kazanması (reel döviz kurunun düĢmesi) ihraç malların fiyatında yükselmeye ve ithal malların fiyatında düĢüĢe sebep olup, ekonomide toplam talebi yabancı mal ve hizmetlere karĢı kaydırır. Aslında kurun düĢmesi yerli ve yabancı pazarlarda, yerli üretime talebi azaltarak mevcut kaynakların eksik olarak kullanılmasına yol açar. Bu nedenle, reel kurdaki bir düĢüĢ üretim kapasitesini verimli bir Ģekilde kullanmamaya ve iç üretimi kısmaya sebep olur. Ġç üretim azalma nedeniyle, istihdamın azalması da kaçınılmazdır. Buna karĢılık, yerel paranın değer kaybetmesi (kurun yükselmesi )hem yurtiçi hem yabancı pazarlarda yerli üretime talebi artırır. Dolayısıyla, mevcut üretim kapasitesinin tam olarak kullanımına sebep olur ve sonuç olarak üretim ve istihdam üzerinde olumlu bir etki yaratır. Bunların yanı sıra, döviz kuru yatırım yolundan yeni üretim kapasitesi yaratarak üretimi önemli ölçüde etkiler. Kur değiĢimi, iç piyasadaki fiyatları değiĢtirir. Ġhraç malların fiyatı, sermaye malları ve ithal ara malların fiyatını değiĢtirerek iki çeliĢkili yönden yatırım gelirlerini (yerli üreticilerin karını) etkiler. Kurun düĢmesi ithal malların fiyatını düĢürerek ve ihraç malların fiyatını yükselterek, yerli üreticilerin rekabet gücünü azaltır, gelir ve yatırım gelirleri negatif yönde etkilenir. 21 Döviz fiyatının düĢmesi, ithal ara malların fiyatını dolaysız biçimde azaltır, yatırım maliyetlerini azaltarak yatırım gelirlerini yükseltir ve yatırımı artırır, sonuç olarak bu iki zıt etkinin toplamı döviz kurunun yatırım üzerindeki net etkiyi açıklar (Felix ve Schroder, 2002). Farklı sanayi sektörleri, kur değiĢmelerinden farklı etkilense bile, genel olarak, kısa vadede kurun yatırım üzerindeki pozitif etkisi, negatif etkisine egemendir. Uzun vadede negatif etki daha galiptir. Böylece, genel olarak kısa vadede reel döviz kuru düĢüĢü mevcut kapasite kullanımı azaltıp, olumsuz etki yaratır, ama yeni üretim olanakları yaratma yönünden pozitif etki yapmaktadır. Uzun vadede ise reel kurun değer kaybetmesi hem mevcut üretim potansiyelinin verimli Ģekilde kullanılmasını ve hem de yeni üretim olanakları yaratarak, yerli üretim ve istihdamı azaltır (HoĢbaht, yy). 80‟li yıllarda Ġran ekonomisinde reel döviz kuru düĢme eğilimi göstermiĢtir. Bu nedenle, yerli üreticiler, iç ve dıĢ piyasalarda rekabet gücünü kaybedip, milli hâsılada azalma meydana gelmiĢtir. Ġstihdam, üretimin doğrudan fonksiyonu olduğu için, kur değiĢmeleri doğrudan istihdamı da etkilemiĢtir, son 10 yılda reel kurun sürekli azalma Egilimi gösterdiği için ülkenin üretim ve istihdamı olumsuz yönde etkilenmiĢtir (Ġsfahani, 2014). 2.5.3. Döviz kuru ve enflasyon Döviz fiyatının yükselmesi, enflasyon oranını yükseltir. Bu görüĢte kurun yükselmesi, ithal malların fiyatını yükseltir, bu mallar ya tüketim malları veya ara mallar olduğundan, fiyatların yükselmesi üretim maliyetini yükseltip, enflasyona neden olabilir (Agenor ve Montiel, 1996). Ama böyle bir analizin gerçek hayatta gerçek olup olmadığı sorgulanabilir. Bu nedenle bir yandan kur yükselmesinin arkasında olan neden önemlidir, öte yandan enflasyon üzerindeki etkisini kısa ve uzun vadede ele almamız önemlidir. Fiyatların genel düzeyindeki artıĢ, para hacmi artıĢının bir sonucu olarak ise, kur fiyatlarla orantılı olarak yükselecektir (diğer koĢullar özellikle petrol gelirlerin sabit 22 olması koĢuluyla). Bu koĢulda nominal döviz kurun yükselmesi, fiyatlar genel düzeyini yükseltir. Nominal döviz kuru yükselirken, reel kur sabit kalacaktır. Ama bazı etkenler , örneğin petrol gelirlerin düĢmesi gibi kurun enflasyon oranın dan daha hızlı yükselmesine sebep olur, reel kur yükselir,ithal malların fiyatını yükseltir ve enflasyonu etkiler. Ama reel kur sürekli yükselmediğine göre, bu etki geçicidir. Sonuç olarak, uzun vadede kurun yükselmesi enflasyon üzerinde nerdeyse etkisizdir. Enflasyonist dönemlerde, nominal kur devlet tarafından stabil tutulursa, reel kur düĢer ve bu kısa vadede yani reel kurun düĢmesi devam ettiği sürece, enflasyon hafiflemede az etkili olacaktır (, BeĢerabadi ve diğerler, 2010). Kurun stabil tutulması, artan döviz talebi ve döviz kaynakların yetersiz kaldığı nedeniyle sürdürülemez ve sonuçta devlet kuru yükseltmeye mecbur kalacaktır. Bu ani kur ayarlaması, önceki dönem deflasyonist etkiyi nötr kılacak Ģekilde, kısa süreci içinde enflasyonu aĢırı ölçüde artıracaktır. Bu etki 1994 ve 1995 yıllarında Ġran ekonomisinde meydana gelmiĢtir. Ġran ekonomisinde fiyatların kurla orantılı yükselmesi, reel kurun stabil olma koĢulu ile enflasyonun nedeni değildir. Reel kurun azalması enflasyonu köntrol etmek için uygun bir araç değildir, sürdürülebilir değildir. 2000‟ li yıllarda reel döviz kurunda azalma olduğuna rağmen, enflasyon yüksek bir düzeyde kalmıĢtır. Bu da uzun dönemde reel kurun düĢmesi, enflasyonu düĢürmede yetersiz kaldığını ispatlamaktadır (EfĢari, 2014). Gelecek bölümde döviz kuru ve enflasyon arasındaki iliĢki üzerinde daha detaylı durulacaktır, farklı görüĢler ve teoriler tartıĢılacaktır. Döviz kurunu açıklamaya yönelik ve onu enflasyonla iliĢkilendiren teorilere yer verilecektir. 2.6. Petrole Bağlı Ekonomiler Ve Döviz Kuru Rejimi Birinci Dünya SavaĢı sonrasında Altın Standard Sisteminin çöküĢü, farklı döviz kuru rejimlerinin uygulanmasını beraberinde getirdi. 1973‟ e kadar ülkeler kur rejimlerini 1944‟ te onaylanan Bretton Woods anlaĢmasına 23 göre, sabit kur çerçevesinde belirlemekteydi. Bretton woods sisteminde, altına dönüĢtürebilen tek para birimi dolardı, diğer para birimlerin değerleri de dolara göre ayarlanmaktaydı, bu sistemde döviz değiĢ tokuĢu sabit kurlara göre yapılırdı, ancak gerekli koĢullarda ülke kurunu ayarlayabilirdi. Bretton Woods sisteminin çöküĢünden sonra, iktisat literatüründe kur rejiminin belirlenmesi önem kazandı. GeliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerin farklı yapısal özelliklerine bağlı döviz kuru rejiminin seçimini belirleyen unsurlar ve olası etkilerine iliĢkin tartıĢmalar artıĢ gösterdi (Kök ve Tuncay, 2012) Teorik bir Sınıflandırma yapıldığında döviz kuru sistemleri çoğunlukla sabit, esnek ve karma döviz kuru sistemleri olarak ele alınmaktadır. Ülkelerin ekonomik yapılarının birbirinden farklı olması ve her bir kur sisteminin bazı avantajlarını yanında, dezavantajları da içerisinde barındırması ülkelerin ekonomik yapılarına uygun ve ülkeye özgü kur sistemi arayıĢını beraberinde getirmektedir (Reinhart and Rogoff, 2004) . ÇalıĢmanın bu kısmında, önce teorik çerçevede petrole bağlı ekonomilerin kur rejimleri incelenecektir, buradan hareketle Ġran için en uygun kur rejimi seçimi tartıĢılacaktır. Bretton woods sisteminin çöküĢünden 5 sene sonra, IMF‟ nin kararıyla, Uluslararası para Fonuna üye ülkeler, ekonomik yapılarına göre kur rejimlerini belirlemeye baĢladı. Bu geliĢmelerden sonra, büyük sanayileĢmiĢ ülkeler sabit kuru bırakıp, esnek kura geçiĢ yaptı. GeliĢmekte olan ülkeler bugüne kadar çeĢitli kur rejimlerini denemiĢlerdir IMF (2008) sınıflandırmasına göre, 188 üye ülkeden, 91 ülke (48%) sabit kuru uyguluyor. Mısır ve Dijibuti bu kategoride yer almaktadır. 84 ülke (44%) esnek kuru seçmiĢtir. ABD ve Meksika esnek kuru uygulamaktadır( Sfıa, 2011). Diğer ülkeler gibi petrol sahibi ülkelerde ekonomilerine uygun kur rejimini seçmeliler. Rusya ve Norveç dıĢında bu ülkeler genelde küçük ekonomiye sahip ve sermaye pazarları sınırlı, uluslararası sermaye piyasasıyla az bağlantılılar. 24 Çoğu petrole bağlı ekonomiler çeĢitlenmemiĢ üretim ve ticarete sahipler, ancak güçlü finansal piyasaya sahip değiller. Euro ve doların petrol piyasasındaki baskın rolünden dolayı, petrol sahibi ülkeler genelde Euro ve doları döviz olarak kullanırlar. Kuveyt, Libya, Ġran, Cezayir her iki dövizi ticari iĢlemlerinde kullanıyor. Uman, Katar, Arabistan, ABE, sadece doları reserve para olarak kullanmaktadır (IMF, 2008). Ġran geliĢmekte olan bir ülkedir ve petrole bağlı bir ekonomiye sahiptir, Dolayısıyle ekonomik hedeflerine ulaĢmak için, yapısına uygun bir döviz kuru seçimi yapmalıdır. ÇeĢitlenmemiĢ üretim ve çeĢitlenmemiĢ ticaret, zayıf Finansal piyasalar ve petrola bağlı olmak özelliklerini taĢınıyor. 2.6.1. Ġran’ın kur rejimi ve olası sorunlar Ġran 1350-1380 (1971-2001) yılları arasında sabit döviz kuru rejimi uygulamaktaydı. 1381 (2002) yılından sonra yönetimli dalgalı döviz kuru sistemine geçiĢ yaptı. Merkez bankasının açıklamasında fiili (de facto) kur rejimi, yönetimli dalgalı açıklansa bile, uygulamada daha çök yönlendirilmiĢ sabit pariteye yakındır. Ekonomisi petrole bağlı ülkeler arasında bir tek Ġran‟da yönlendirilmiĢ sabit parite uygulaması vardır, IMF sınıflandırmasında Ġran‟ın resmi (de jure) kur rejimi yönlendirilmiĢ sabit parite olarak (crawlimg peg) belirlenmiĢtir ( Reinhart ve diğerleri, 2002) . Teorik ve ampirik çalıĢmalarda, tek ürünlü olan, çeĢitlendirmemiĢ üretim ve ihracata sahip, nispeten zayıf finans pazarları olan ve küresel sermaye piyasalarla sınırlı iliĢkileri olan ekonomiler için yönlendirilmiĢ sabit parite (crawling peg) rejimi uygun görülmüĢtür. Ġran‟ın ekonomik özelliklerine bakıldığında, buna çok benzer olduğundan Ġran için de en uygun kur rejimi sabit kur uygulamasıdır. Berhordari (2012) makalesinde Ġran için en uygun kur rejimini tartıĢmıĢtır. Ġhracattaki sınırlı çeĢitlilik, döviz gelirlerinin büyük kısmı petrol gelirine bağlı olmasına sebep oluyor, dövizlerin önemli kısmı merkez bankası tarafından arz 25 ediliyor, bu nedenle döviz piyasası merkez bankasının kontrolü altında kalıyor. Doğrudan sermaye yatırım gelirleri kısıtlıdır. Bu koĢullar altında, merkez bankası esnek ve sabit kur arasında seçim yapmalıdır. Herhangi bir seçim bir takım dezavantajları da ardından getirecektir. Esnek kuru seçme durumunda, kur arz ve talep koĢullarına göre belirlenecektir, bu durumda petrol fiyatlarının yükselmesi ile döviz arzı artıp, ülke parası değer kazanacaktır. Tersine petrol gelirlerinin düĢme durumunda ülke parası değer kaybedecektir. Bu nedenle, petrola bağlı ekonomilerde, esnek kur seçimi ekonomiyi ciddi sorunlarla karĢı karĢıya getirecektir ve maliyeti yararından daha fazla olacaktır. Petrol fiyatlarının değiĢmesi ile döviz piyasası dalgalanacaktır. Döviz piyasasının belirsizliğine ek olarak, dövizi riyal‟a dönüĢtürme açısından, bütçe planlamasında da baĢka belirsizlik kaynağı olacaktır. Petrol gelirlerinin dalgalı kurla riyala dönüĢmesi, para otoritesinin yüksek kuru desteklemek için güçlü bir motivasyondur, çünkü kurun yükselmesi riyal olarak bütçenin yükselmesi demektir. Öte yandan, eğer merkez bankası sabit döviz kuru uygulayıp döviz piyasasını kontrol ederse, döviz politikası para politikasını gölgede bırakacaktır, yani bağımsız para politikası anlamını kaybeder. Bu gibi durumlarda, ekonomi dıĢ Ģokları absorbe etmekte yetersiz kalır, dıĢ Ģoklar özellikle petrol Ģokları ekonomiye yansıyacaktır. Petrol gelirleri yükseldiğinde, döviz arzı artıp, yerli para değer kazanacaktır, merkez bankası sabit kuru korumak için ekonomiye riyal sürecektir, bu da enflasyonu artıracak bir etki yapar. Buna karĢılık, petrolün dünya fiyatının düĢmesi, döviz arzının düĢmesine sebep olur ve dövizin iç piyasada fiyatı yükselir. Merkez bankası kuru sabit tutmak için, piyasaya döviz sürmesi gerek ve riyali piyasadan çekmek zorundadır, bu da iktisadi buhranı tetiklemektedir. Sabit döviz kuru uygulamasında, merkez bankası sabit kuru korumak için döviz rezervlerini yüksek tutma durumundadır. Sabit döviz kuru sistemleri altında, pazarın sürekli izlenmesi gereği, talebin arzı aĢtığı bir durumda, merkez bankasının döviz rezervlerinin yetersiz olduğu bir durumda, döviz piyasasının dengede tutmak için ekonomi döviz krizi ile karĢı karĢıya gelir ve döviz krizleri kendiliğinden absorbe olamadığı için, olumsuz sonuçlar reel sektörü etkiler. 26 Döviz krizleri ekonomide belirsizlik doğurur ve sonuç olarak yatırımcılar ve firmalar için rasyonel kararları zorlaĢtırır. Ġlaveten bu durumda ekonominin reel sektöründe ve banka sisteminde likitide azalır ve döviz ve altın piyasalarına akar. Bu nedenle,diğer sektörlerde likitide kıtlığı yaĢanır ve ekonominin farklı sektörlerinde yatırımın azalması beklenir. Böylece, hem sabit hem esnek kur uygulamaları avantaj ve dezavantajlarını bünyesinde barındırıyor. Sabit kur uygulaması, istikrar ve rekabet, Ģeffaflık, yıllık bütçe planlamalarında güvensizliğin azalması ve enflasyon beklentilerin azalması gibi olumlu etkilere sebep olsa da olumlu etkileri döviz gelirlerin stabil olmasına bağlıdır. Ne kadar döviz gelirleri istikrarlı bir biçimde değiĢim gösterirse sabit kurun avantajları, dezavantajlarından daha fazla olacaktır. Döviz gelirlerinin istikrarlı olmaması, spekülatörler için fırsat yaratır, daha fazla kar elde etme amacıyla, kuru yukarı doğru çekmeye çalıĢırlar. Esnek kurda sermaye hareketleri serbest ise, bu koĢulda merkez bankası ya döviz rezervlerini kullanır ya da faiz politikası aracıyla milli paranın değerini korumaya çalıĢacaktır. Veya yetersiz kalıp, milli para değer kaybedecektir. Her iki durum ekonomi için maliyetli olacaktır. Sonuç itibariyle, ülkeler için uygun kur rejimi seçimi hakkında teorik ve ampirik bulgulara bakıldığında, Ġran‟ın özellikleri daha çok sabit kur uygulamasına yakındır. Ġran gibi çeĢitlenmemiĢ ticaret ve üretim, zayıf finans piyasalar gibi özellikleri taĢıyan bir ülke için esnek kur uygulaması, iĢaret ettiğimiz nedenlerden dolayı mümkün değildir. Sabit kur uygulaması, diğer tüm kur rejimleri gibi hem pozitif hem negatif yönleri vardır. Ancak, Ġran ekonomisi göz önüne alındığında, sabit kur rejiminin daha etkin bir biçimde iĢlenmesi gerekmektedir. 1. Sabit kur uygulaması Ġran için uygun bir seçimdir ve esnek kura geçiĢ önerilmemektedir. 27 2. Sabit döviz kurunun da çeĢitli uygulamaları vardır(soft peg,hard peg).ekonomik özelliklerine bağlı sürünen parite uygulaması Ġran için optimum kur seçimdir. Sürünen parite rejiminde, döviz fiyatının belirlenmesi büyük önem taĢımaktadır. Bu nedenle, merkez bankası kurun dalgalanma bandını belirlemesinde dikkatli tavır sergilemelidir. Ġç enflasyon, üretim, ithalat-ihracat gibi temel ekonomik değiĢkenlerin durumuna göre karar vermelidir. 3. Teorik ve deneysel çalıĢmaların sonuçlarına dayanarak söyle söyleyebiliriz:‟sürekli aynı kur uygulaması bir ülke için kesin çözüm değildir.‟ Her ülke kur rejimini ekonomik koĢulların değiĢmelerine bağlı, ona uygun olarak seçmelidir.örneğin ülkenin durumuna göre aralığıyla oynayabilir (Barhordari, 2012). merkez bankası bant 28 29 3. ENFLASYON VE DÖVĠZ KURU ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠLER 3.1. Temel Makro Ġktisat Teorileri Ve Döviz Kuru-Enflasyon ĠliĢkisi Bu bölümde döviz kuru ve enflasyon arasındaki iliĢki teorik çerçevede incelenecektir. Bu bağlamda döviz kuru-enflasyon iliĢkisi temel makro ekonomik yaklaĢımları ele alınarak tartıĢılacaktır. 3.1.1. Klasik yaklaĢımda enflasyon-döviz kuru iliĢkisi Klasik yaklaĢımda döviz kuru dıĢ ticaret risklerini azaltma kapasitesine sahiptir. altın Otomatik standardı mekanizması on yüzyılın dokuzuncu sonlarına Kadar kur istikrarıni sağılmaktaydı. Altın Standard sisteme göre döviz kurundaki bir yükseliĢ, döviz talebini döviz artmakta, arzını azaltmaktadır. Ġhracat artıĢ göstermekte ve bu ihracat artıĢı ülkeye altın giriĢini sağlamaktadır. Altın giriĢi para arzı artıĢına sebep olur. Klasik iktisatçılara göre ekonomi her zaman tam istihdam düzeyine ve tek fiyat kanunu geçerlidir, o yüzden para arzındaki artıĢ fiyatlar genel düzeyini yükseltir (Alacahan, 2011). Klasik iktisatçılara ekonomin her zaman tam istihdam düzeyinde olduğunu varsayılır. Bu yüzden toplam talep ve toplam arzın her zaman eĢit olduğuna inanırlar. Fiyatlar ve ücretlerin ensek olması enflasyonist etki yapmamaktadır. azaltmak gerekir, ekonomiye birimlerinin göre, Klasiklere bunun direkt içerdiği için enflasyonu de para azaltmak politikası müdahale yapılmaz. altın miktarlarının Döviz için araçları kuru karĢılıklı para arzını kullanılmalıdır, ülkelerin oranlarına para göre belirlenmektedir. Döviz kurları altın giriĢ çıkıĢları arasında sabittir. Döviz kuru ülke açık verdiği zaman yani altın çıkıĢı, giriĢinden daha fazla olduğu zaman yükselmekte, fazla verme durumunda azalmaktadır. Böylece ihracatçı ülkede enflasyonist, ithalatçı ülkede ise deflasyonist etkiler ortaya çıkmaktadır. etkisine Fiyatlar sahiptir, genel düzeyinin düĢmesi yükselmesi durumunda (Kepkep,1991,12; Dilbaz, 2011‟ den aktarılmıĢtır). ihracatı ithalat azaltama azalacaktır. 30 3.1.2. Keynesyen analizde enflasyon-döviz kuru iliĢkisi Keynesyen yaklaĢıma göre, kapitalist sistemde ekonomi klasik yaklaĢımın belirttiği gibi her zaman tam istihdamda dengede değildir. Ekonomi hem eksik istihdam hem de enflasyon içinde dengeye gelebilmektedir. Tam istihdam tesadüfi bir durumdur. Eksik istihdam ve enflasyonun nedenlerini tasarruf ve yatırım baĢarısızlıkları gibi belli ekonomik olaylara bağlanmıĢtır (Parasız, 2000: 57-58). Keynesyen yaklaĢımda gelebilmektedir. Üretimin ekonomi arz eksik esnekliğinin istihdamda sonsuzdur. da dengeye Mevcut atıl kapasitelerin olması nedeniyle kısa dönemde talep artıĢı üretimi artırabilir. Bu durum Ģekil 3. 1‟ de gösterilmiĢtir. Y0 Y1 Kaynak: Tunca, 2005: 92-93 ġekil 3.1. Fiyatların sabit olduğu durumda çarpan etkisi 31 Eksik istihdam durumunda döviz kurlarının artması ve ulusal paranın değer kaybetmesi ihracatı artırıp, ithalatı azaltacaktır ve bu durum ülkenin ithal ikameci üretim alanlarında toplam talebin yükselmesine neden olmaktadır. Bu durum çoğaltan mekanizmasıyla ekonomiye yansımaktadır. Ücret ve fiyatların katı olması ve toplam arzın sonsuz esnek olması sonucu toplam talep değiĢmeleri fiyatlar üzerinde herhangi bir etki yapmamaktadır. 3.1.3. Parasalcı yaklaĢımda enflasyon-döviz kuru iliĢkisi Parasal yaklaĢım kuramı, döviz kuru ile para stoku arasında düzenli ve sıkı bir iliĢkinin varlığını vurgular. Parasalcı yaklaĢım, döviz kurlarının iki ülke ulusal parasının göreceli arz ve talebi tarafından belirlendiğini söyler. Böylece ülkelerin her birinde, para stoku tutulmak istenen para miktarına eĢit olana dek bu ülkelerdeki döviz kuru ve diğer değiĢkenler ayarlamayı (azalma veya artmayı) diğer bir deyiĢle uyumlaĢmayı sürdüreceklerdir. Bu durum analizi uzun dönem için uygulanabilir yapmaktadır. Parasal yaklaĢım modelinde ilgili değiĢkenlerin istikrarlı bir fonksiyonu olduğu varsayılan para talep fonksiyonu, temel davranıĢ fonksiyonunu oluĢturmaktadır. Bunu satın-alma gücü paritesi eĢitliği tamamlamaktadır. Böylece iki ülke arasındaki döviz kurunun belirlenmesi açıklamaya yönelik parasal yaklaĢım modelinde, bu iki ülkedeki fiyat seviyesini belirleyen birer para talebi fonksiyonu ile bu iki ülkenin paralarının nispi fiyatı olarak düĢünülenen döviz kurunu bu ülkelerin nominal fiyat seviyelerinin oranına bağlayan satın alma gücü paritesi koĢulu yer almaktadır (Öksüz,1980). Ulusal para arzında yabancı ülkelerin para arzına göre bir artıĢ olduğunda döviz kurları aynı oranda yükselmektedir. Para hayali olmadığından para arzı arttığında herhangi bir reel faaliyet artıĢı olmamaktadır. Bu artıĢ doğrudan fiyat düzeylerine yansımaktadır. Ülke içerisinde üretim artıĢı yaĢanması ulusal paranın değerlenmesine, diğer bir ifade ile döviz kurlarının düĢmesine neden olmaktadır. Reel gelir, hem yerleĢiklerin servetini temsil eden bir değiĢken, hem de para ile yapılan mübadele hacminin bir indeksi olarak yer almaktadır. Ulusal gelirde yaĢanan nispi bir artıĢ, yurtiçi para stoku için bir fazla talep yaratmaktadır. Bu yaklaĢımda para ikamesi olmadığından bu fazla talep ulusal paraya dönük olmaktadır. Ulusal para talebi artarken yabancı para talebi azalmaktadır. Döviz 32 kurları para arzı ve para talebi temel belirleyici olmak üzere reel gelir değiĢmelerinden ve beklentilerden etkilenmektedir (Bulut, 2005:133). Ulusal paranın değerinin düĢmesi uzun dönemde reel ekonomik değiĢkenler üzerinde etkide bulunmamakta, iç fiyatları yükseltmektedir. Döviz kurunun yükselmesi üretimde kullanılan ithal girdi fiyatlarını artırmakta dolayısıyla fiyatlar genel düzeyini yükseltmektedir. Bu durum da iç fiyatları yükselterek, maliyet enflasyonuna neden olmaktadır. 3.1.4. Rasyonel beklentiler teorisinde enflasyon-döviz kuru iliĢkisi Rasyonel Beklentiler Teorisi adıyla iktisat literatürüne giren bu görüĢ, klasik iktisadın temel ilkelerini aynen benimsemiĢtir. Rasyonel beklentiler teorisinin iktisat bilimine getirdiği yenilik “beklentiler” konusunda olmuĢtur (Ekelund ve Tollison, 1986: 687-688). Rasyonel beklentiler teorisine göre ekonomide para arzı artırıldığı zaman, bireyler bunun belli bir dönem sonra fiyatlar genel seviyesi ile birlikte nominal faiz oranını da yükseltebileceğini tahmin edebilirler. Bireyler para arzının enflasyonist bir etki yaratacağını bildikleri için buna karĢı rasyonel davranıĢlarda bulunacaklardır. Örneğin, iĢçiler nominal ücretlerin enflasyon oranında artırılmasını isteyeceklerdir. ĠĢçilerin bu taleplerinin iĢverenler tarafından kabul edilmesi ihtimali yüksektir. Çünkü, iĢverenler de fiyatlar genel seviyesinin artmasının kendi karlarını arttıracağını önceden “rasyonel” bir Ģekilde tahmin edebileceklerdir. Sonuç olarak, para arzının arttırılması reel milli gelir ve istihdam düzeyinde önemli bir değiĢiklik yaratmayacak sadece enflasyonist bir etki doğuracaktır. Dahası, ücret artıĢları ile fiyat artıĢları birbirini kovalayacaktır. (Ekelund ve Tollison, 1986; 689) Ekonomide para arzının artırılması toplam talep seviyesini kaydırarak sonuçta fiyatların yükselmesine neden olur. Rasyonel beklentiler teorisine göre, uzun dönem toplam arz eğrisinin esnek olmadığını varsayılmaktadır. Bunun nedeni, yukarıda da belirttiğimiz Ģekilde, para arzının olmayacağının kabul edilmesidir. Rasyonel beklentiler teorisi, ancak toplumun beklemediği anlarda ve beklemediği Ģekillerde uygulanacak bir politikanın çok kısa sürede etkili olacağını, zaman 33 içerisinde bireylerin enformasyonu takip ederek beklentilerin değiĢtirmeleri halinde ise politikaların tekrar etkisiz kalacağını öne sürmektedir ( CoĢkun, 2000). 3.1.5. Satınalma gücü paritesi yaklaĢımına göre döviz kuru-enflasyon iliĢkisi Satınalma Gücü Paritesi (SGP) yaklaĢımı taraftarları ve kuramın kurucusu Cassel'e göre fiyatlar, döviz kurunu belirleyen en önemli faktördür ve fiyatlarla döviz kuru arasında fiyatlardan, döviz kuruna doğru olan bir neden-sonuç iliĢkisi vardır. SGP Kuramı‟na karĢı olanlar ise; etkileme hareketinin döviz kurlarından, fiyatlara doğru olduğunu iddia ederler. Aslında söz konusu iliĢki fiyatların döviz kurlarını veya döviz kurlarının fiyatları etkilemesinden daha ileri sonuçlara sahiptir. Örneğin; dıĢ Ģoklardan kaynaklanan bir fiyat hareketi, içeride gerekli önlemlerle desteklenmezse fiyat ve döviz kuru arasında kısır döngüye dönüĢebilmekte ve ekonominin bütününü etkileyebilmektedir. Yine dıĢarıda meydana gelen bir enflasyon, bir ülkenin ticaret hadlerinde geçici bir bozulmaya neden olur. Eğer döviz kurları bu iç ve dıĢ enflasyon farkını taĢımayacak olursa; fiyatların dövizle ifadesi aynı kalacak, böylece o ülkeden yapılan ithalat fiyatlarının yükselmiĢ olması nedeniyle de ticaret hadlerinde kötüleĢme kalıcı hale gelecektir. Ancak; fiyat farklılıkları o ülke ile olan döviz kurlarına yansıtıldığında bu kötüleĢme ortadan kalkacaktır (AbuĢoğlu, 1990: 6-7). SGP yaklaĢımı Mutlak ve Nispi (Göreceli) olmak üzere iki farklı Ģekilde yorumlanmıĢtır. Bu yaklaĢımları sırasıyla inceleyelim. 3.1.5.1. Mutlak satın alma gücü paritesi Satın alma gücü paritesi kuramının en katı versiyonu olan mutlak satın alma gücü paritesi (absolute purchasing power parity), tek fiyat yasasının bütün mallar için geçerli oluğunu kabul ediyor. Bu yaklaĢımı, ilk kez 1918 yılında T. Gustav Casselortaya atmıĢtır. Mutlak satın alma gücü paritesi yaklaĢımı, tek fiyat yasasının döviz piyasasına uygulanması niteliğindedir. Buna göre, aynı para ile ifade edildiğinde aynı mal sepetinin dünyanın her yerinde aynı değerde olması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, bir birim ulusal paranın cari döviz kurlarından 34 birbirine dönüĢtürüldüğünde dünyanın her yerinde aynı satın alma gücüne sahip olması gerekmektedir. Tek fiyat yasasında bir tek malın fiyatı göz önüne alınırken, satın alma gücü paritesi yaklaĢımında ülkede üretilen tüm mal ve hizmetleri kapsayan bir ortalama fiyat düzeyi baz alınmaktadır (Södersten ve Reed, 1994: 582). Mutlak satınalma gücü paritesi yaklaĢımına göre, döviz kuru, yurtiçi tüketici fiyat endeksi ile yurtdıĢı tüketici fiyat endeksi arasındaki orana eĢittir. Bir malın yurtiçi fiyatının aynı malın ulusal para birimi cinsinden yurtdıĢı fiyatına eĢit olmasının nedeni arbitraj olgusudur. Yurtiçi tüketici fiyat endeksi yurtdıĢı fiyat endeksinden büyük iken, dolayısıyla döviz kuru yurtiçi fiyat endeksi ile yurtdıĢı fiyat endeksleri arasındaki orandan küçük iken, yurtdıĢında üretilen mallar yurtiçinde üretilen mallara kıyasla ucuz hale gelmektedir. Yurtiçindeki alıcıların yabancı ülkede üretilen mallara yönelik talebi ülkenin ithalatını artırmakta, yabancı ülkelerdeki alıcıların söz konusu ülkede üretilen mallara yönelik talebi ise, azalmaktadır. Döviz talebi artarken döviz arzının azalması, döviz kurunun yurtiçi fiyat endeksi ile yurtdıĢı fiyat endeksi arasındaki orana eĢit olana kadar yükselmesine yol açmaktadır. Yurtiçi tüketici fiyat endeksi, yurtdıĢı fiyat endeksinden küçük iken; dolayısıyla, döviz kuru yurtiçi fiyat endeksi ile yurtdıĢı fiyat endeksi arasındaki orandan büyük iken, döviz kuru yurtiçi fiyat endeksi ile yurtdıĢı tüketici fiyat endeksi arasındaki orana eĢit olana kadar düĢmektedir. Döviz kurunun içsel; iç ve dıĢ fiyatların dıĢsal değiĢken olduğu bu analizde, yurt içinde üretilen malların fiyatları yükseldiğinde enflasyon, yurtdıĢında üretilen malların fiyatları düĢünce deflasyon yaĢanmaktadır. Yurtiçi enflasyonun yurtdıĢı enflasyondan büyük olması, ulusal paranın değer kaybetmesine; dövizin ise, değer kazanmasına yol açmaktadır (Ünsal, 2005: 545). Örneğin, Türkiye‟deki E F G gibi bir mal sepetinin toplam fiyat düzeyi 1.500 TL olsun ve döviz kuru 1$=1.5 TL ise ABD‟deki mal sepetinin fiyat düzeyi 1000$ olması gerekmektedir. Mutlak satın alma gücü paritesine göre döviz kurları Ģöyle hesaplanmaktadır: PTR = Türkiye fiyat düzeyi PABD = ABD fiyat düzeyi 35 S = Döviz Kuru PTR = S x PABD S = PTR / PABD formülün bu Ģekli, döviz kurunun iç ve dıĢ fiyat indekslerinin oranına bağlı olduğunu göstermektedir. Buna göre yurt içi fiyatlar yurt dıĢı fiyatlardan ne kadar yüksekse döviz kuruda okadar yüksek olmaktadır (Doğukanlı, 2001: 74). Mutlak satın alma gücü paritesi döviz kurlarını oldukça basit bir mantıkla ele almaktadır. Oysa gerçek dünyada bu iliĢkilerin geçerliliği tartıĢma konusu olabilmektedir. Bu bağlamda mutlak satın alma gücü paritesi çeĢitli açılardan eleĢtirilmektedir (,Seyidoğlu, 1994: 105-106). Mutlak satınalma gücü paritesi döviz kurunun iç ve dıĢ fiyat endeksleri arasındaki orana eĢit olması, ihracat ve ithalat üzerinden sağlandığından bu yaklaĢım dıĢ ticaret yaklaĢımının cari hesaba dayalı bir analizi niteliği taĢımaktadır. Tek fiyat yasası tek bir mal için geçerli olsa da, çok sayıda mala ve bunların fiyatlarına dayalı olarak hesaplanan fiyat düzeyleri için geçerli olmayabilmektedir. Gerçek dünyada ülkelerin sahip oldukları mal türleri, bunların toplam içerisindeki ağırlıkları farklı olabilmektedir. Tüm ülkelerde önemli mal ve hizmet grupları fiyat endeksine dahil edilse de endeks içerisindeki ağırlıkları farklıklar içerebilmektedir. Öte yandan gerçek dünyada mallar arasında önemli kalite farklılıkları bulunmaktadır. Ülkeler arasında fiyat eĢitliğini bozan pek çok doğal ve yapay engel söz konusu olabilmektedir. DıĢ ticaretin önünde gümrük tarifeleri, kotalar, aksak rekabetçi piyasa yapıları ve taĢıma giderleri nedeniyle önemli engeller bulunmaktadır. Bu yaklaĢımda, sadece ticareti yapılan malların fiyatları dikkate alınmaktadır. Oysa ticarete konu olmayan mallar da (non-trade goods) üretilmekte ve GSMH deflatörü içerisinde yer almaktadır. Ticaret dıĢı mallar ve yurt içi mallar (domestic goods) adı verilen bu değiĢik mal ve hizmetlerin (gayrimenkul fiyatları, konut kiraları, beslenme giderleri ve yurt içi taĢımacılık vb.) fiyatları ülkeler arasında büyük farklılık taĢımaktadır. Bu tür mal ve hizmetlerin fiyatlarında meydana gelen değiĢmeler dıĢ ticaret akımları, dolayısıyla döviz denge arz ve talebi üzerinde fazla etkili olmamaktadır. Bununla birlikte, satın alma gücü paritesini hesaplarken 36 sadece ticarete konu olan malların fiyatlarının kullanılması doğru değildir. Sadece dıĢ ticareti yapılan mal ve hizmetlerin kullanılmasıyla hesaplanan satın alma gücü paritesi bir totoloji olmaktadır. Eğer hem ticareti yapılan, hem de yapılamayan mallar endekste yer alıyorsa ve ülkeler arasında verimlilik farkları varsa, bu durumun da dikkate alınması gerekmektedir. Satın alma gücü paritesi ile anılan iktisatçı Cassel‟e göre, bir yandan ticarete müdahale edilmekte, diğer yandan paralar spekülatif etkilere maruz kalmaktadır. Bazen de devlet müdahalesi ile döviz kuru satın alma gücü paritesinden sapmaktadır. Bu yaklaĢımın tutarsızlığını vurgulayan çalıĢmalar, döviz kurlarının satın alma gücü paritesinden sapmalar gösterdiği sonucuna ulaĢmaktadır. Ticareti yapılmayan malların fiyatlarının endekse dahil edilmesi, bu çalıĢmaların ciddiyetten yoksun olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Mutlak satın alma gücü paritesinin bu eleĢtirilere maruz kalması, nispi satın alma gücü paritesinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. (Isard, 1995: 60; Ünsal, 2005: 548,). 3.1.5.2. Göreceli (nispi) satınalma gücü paritesi yaklaĢımı SGP'nin bu yaklaĢımında fiyat ve kurların mutlak büyüklüğü değil, bunlardaki göreceli değiĢmeler ele alınır. BaĢka bir ifadeyle, göreceli ya da nispi SGP (Relative Purchasing Power Parity) ye göre, kurlardaki değiĢme iki ülke arasındaki enflasyon oranlarına bağlıdır. Yabancı ülkeye göre ulusal ekonomide enflasyon ne derece yüksekse, döviz kurunun da o ölçüde yükselmesi gerekir. Söz geliĢi, belli bir baĢlangıç yılı esas alınarak, Türkiye'de fiyat artıĢlarının ABD'nin iki katı olması, doların TL kurunun da iki katına çıkmasını gerektirir. Bugünkü dönemi 1, baĢlangıç dönemini 0 ile ifade eder, enflasyon oranlarını f, Türkiye'yi T ve ABD'yi A ile gösterirsek, doların TL kurundaki değiĢme oranını bu formülle ifade edebiliriz: E1-E0|E0= ƒT-ƒA Nispi satın alma gücü paritesi de çeĢitli açılardan eleĢtirilmektedir Döviz kurlarındaki değiĢim enflasyon nispetinde yapıldığı takdirde, nominal kur ile reel kur aynı olmaktadır. Eğer bu değiĢim, enflasyon oranından daha düĢük bir oranda yapılırsa, reel kur nominal kurdan düĢük kalmaktadır. Bu durumda ulusal para aĢırı 37 olarak değerlenmektedir. Tam tersi durumda ise, ulusal para değer yitirmektedir. Bu yaklaĢım sadece ticaret akımları ile ilgilenmekte ve sınır ötesi sermaye akımlarını ihmal etmektedir. Oysa günümüzde sınır ötesi para ve sermeye iĢlemlerinin boyutları dünya mal ve hizmet ticaretinden yaklaĢık 100 kat daha büyüktür. Bu durumda bu yaklaĢım doğal olarak döviz kurlarının belirlenmesinde uluslararası sermaye akımlarının rolünü ihmal etmektedir. Nispi satın alma gücü paritesinin geçerli olabilmesi için karĢılaĢtırma yapılan ülkeler arasında fiyat endekslerinin aynı bazda olması gerekmektedir. Oysa ülkeler arasında çeĢitli göstergelere iliĢkin istatistiksel yöntem farklılıkları söz konusu olabilmektedir. Ayrıca bu yaklaĢımda teknolojinin, zevklerin, faktör miktarlarının, yatırım ve istihdam düzeylerinin değiĢmediği varsayılmaktadır. (Oksay, 2001: 43). Nispi satın alma gücü paritesi hala yüksek enflasyon yaĢayan ve küçük sermaye piyasalarına sahip olan ülkelerde geçerlidir. tüm eleĢtirilere rağmen, nispi satın alma gücü paritesi kurları uzun dönemde açıklamada baĢarılıdır, ampirik çalıĢmalar da uzun dönemde döviz kurunda yaĢanan değiĢmelerin enflasyon oranlarındaki arasındaki farka yönlendiğini ve dolayısıyla nispi satın alma gücü paritesinin uzun zamanda geçerli olduğunu savunmaktadır. (Isard, 1995: 60; Ünsal, 2005: 548,). 3.2. Döviz Kurlarındaki DeğiĢmelerin Enflasyonu Etkileyen Kanalları Döviz kuru ve enflasyon iliĢkisi döviz kurundan fiyatlara geçiĢ mekanizması ile açıklanmaktadır. Ġlk kez Dornbusch (1987) ekonometrik model geliĢtirerek döviz kurunun fiyatlara geçiĢ etkisini incelemiĢtir. Dornbusch‟ ın çalıĢmaları diğer çalıĢmaların temeli olmuĢtur. Dornbusch döviz kuru ve iç fiyatlar arasındaki iliĢkiyi incelerken, piyasa yoğunluğu, ithalat miktarı, ithal ikameci ve yerli üretim kanallarından bahs etmiĢtir. Agenor ve Montiel (1996) Döviz kurundaki yükselmenin enflasyonu nasıl etkilediğine iliĢkin baĢlıca dört aktarım mekanizmasından söz etmiĢler: 38 1. Açık ekonomide ithal ikameci malların ve ticarete konu olan malların fiyatını doğrudan etkiler. 2. Ġthal girdi fiyatlar yoluyla dolaylı olarak nihai malların fiyatını artırır. 3. Döviz kurundaki dalgalanmalar dolayısıyla yabancı para cinsinden fiyatlardaki belirsizlikler yerli fiyat koyucuları etkileyerek iç fiyatları yükseltebilir. 4. Son olarak, ücretler vasıtasıyla fiyatlarda artırıcı etki yapar. Svensson (2000), döviz kurunun enflasyon hedeflemesi stratejisi içerisindeki rolüne iliĢkin üç önemli noktayı vurgulamaktadır. Bunlardan ilki, döviz kurunun parasal aktarım mekanizmasındaki rolüdür. Buna göre, döviz kuru değiĢikliği enflasyon oranını Ģu üç farklı kanaldan etkilemektedir: 1. Açık bir ekonomide yaĢanan döviz kuru değiĢikliği, yerli ve yabancı mallar arasındaki göreceli fiyatları ve böylece yerli mallara olan yurt içi ve yurt dıĢı talebi etkilemektedir. Sonuçta, net ihracat vasıtasıyla toplam talep ve dolaylı olarak da enflasyon oranı etkilenmektedir. 2. Diğer yandan, döviz kuru değiĢikliği ithal edilen nihai malların ulusal para birimi cinsinden fiyatlarını ve söz konusu fiyatları içeren TÜFE‟ yi doğrudan etkilemektedir. Sonuçta, ithal edilen nihai malların fiyatları vasıtasıyla enflasyon oranı etkilenmekte ve genellikle bu etki, net ihracat vasıtasıyla sağlanan dolaylı etkiden daha kısa sürede gerçekleĢmektedir. 3. Son olarak, döviz kuru değiĢikliği ithal edilen ara malların ulusal para birimi cinsinden fiyatlarını ve TÜFE üzerinde yarattığı etki vasıtasıyla da nominal ücretleri etkilemektedir. Bu iki etki birleĢtiğinde, yurt içinde üretilen malların maliyeti vasıtasıyla enflasyon oranı etkilenmektedir. Döviz kurunun enflasyon hedeflemesi stratejisi içerisindeki rolüne iliĢkin ikinci önemli nokta, bir varlık fiyatı olarak döviz kurunun geleceğe dönük ve beklentiler vasıtasıyla belirlenen bir değiĢken oluĢudur. Bu durum, para politikasında önemli bir yere sahip olan beklentilerin oluĢturulmasına katkı sağlamaktadır. Son önemli nokta ise, döviz kurunun bazı dıĢ sorunları ulusal ekonomiye aktarmasıdır. DıĢ enflasyon oranı ya da dıĢ faiz oranları gibi değiĢkenlerde yaĢanan dalgalanmalar, döviz kurları vasıtasıyla yurt içinde üretilen mallara olan talebi doğrudan etkilemektedir. 39 Benzer Ģekilde Woo (1984) da döviz kurunun yurtiçi enflasyonu etkilediği dört kanaldan söz etmektedir. 1. Tüketici fiyat endeksini doğrudan etkileyen ithal edilen tüketim mallarının fiyatları, 2. Yurtiçinde üretilen malların maliyetini doğrudan etkileyen ithal edilen girdilerin fiyatları, 3. Döviz kurunda meydana gelen hareketliliğin, doğrudan cari iĢlemler hesabındaki değiĢmenin toplam talebi etkilemesi, toplam talepte meydana gelen değiĢmenin de yurtiçi fiyat seviyesine yansıması, 4. Yabancı malların fiyatlarını artırıcı yönde etkilemesi. Bunlardan yukarıda belirtilen ithalat maliyeti ve ithal girdi maliyeti kanalların yanı sıra bir de reel balans kanalı söz konusudur. buna göre, devalüasyon ticarete konu malların fiyatlarını ticarete konu olmayan mallara kıyasla artıracak, bu da fiyatlar genel düzeyinde bir artıĢa yol açacaktır. Ticarete konu malların tüketim sepetindeki ağırlığı arttıkça, fiyatlar genel düzeyindeki artıĢ da daha fazla olmaktadır. Ġktisat yazınında döviz kurundan fiyatlara geçiĢ etkisi (pass through), genel olarak doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki kanal üzerinden tanımlanmıĢtır. Doğrudan kanal, fiyat kanunu ve satın alma gücü paritesi kavramları ile iliĢkilidir. Buna göre, belirli bir ithalat fiyatı için döviz kurundaki değiĢiklikler doğrudan yurt içi fiyatlara yansımaktır. Döviz kurundan fiyatlara geçiĢi sağlayan dolaylı kanal ise toplam talep kanalı olarak ifade edilmektedir. Döviz kurunda gözlenen artıĢ, yurt içi malların yabancı tüketiciler için daha ucuz hale gelmesine, buna bağlı olarak da ihracatın ve toplam talebin artmasına ve fiyatların yükselmesine neden olmaktadır. Döviz kurunun fiyatlara geçiĢ etkisi Ģekil 3. 2.‟ de gösterilmiĢtir (Damar, 2010; gündoğdu, 2013‟ ten aktarılmıĢtır). 40 Kaynak: Damar, 2010 ġekil 3.2. Döviz kurundan fiyatlara geçiĢ etkisi Ġthalat kanalıyla yurt içi fiyatlara yansıma etkisi boyutu ülkelerin rekabetçilik düzeyi ve dıĢ ticarete konu olan malların yapısal özellikleri gibi faktörlere bağlıdır. Döviz kuruna gelen Ģokun büyüklüğü de fiyatlar üzerindeki geçiĢenliği etkileyebilmekte kimi zaman döviz kurunda gerçekleĢen küçük ölçekli değiĢimler, dıĢ ticaret firmalarının fiyatlama stratejilerine bağlı olarak çoğunlukla fiyatlara yansıtılmamaktadır. Bu davranıĢ modeli de söz konusu geçiĢ etkisinin analizinde etkili olmaktadır Gündoğdu, 2013). Döviz kurlarındaki değiĢimin, enflasyonu etkileme kanallarını Ģu Ģekilde ifade etmek mümkündür: 3.2.1. Faktör piyasası aracılığıyla etkilenme Ödemeler dengesinde fazlalığı yol açan döviz kurlarındaki artıĢ, yabancı malların fiyatını arttırır. etkilenmemiĢse, bu fiyatı olduğunu Eğer yerli fiyatlar yabancı malların gösterir ki bu da daha az yerli mallara ihracatı etkilenmiĢ oranla teĢvik ya da daha yüksek ederken ithalatı etmemektedir. Yabancı malların fiyatındaki artıĢ, yaĢam maliyetlerinde bir 41 artıĢa yol açıyor ki buna ücret-fiyat spriali deniyor. Sonuç olarak, yabancı malların fiyatı arttığı kadar yerli malların fiyatı da artar. Nispi fiyatlar ise değiĢmez. kuvvetleri Döviz kurunda yoktur. Piyasa baĢlangıçtaki dıĢı kuvvetler açığı giderecek sahneye olan getirilene piyasa kadar döviz olarak ithal kurunun daha fazla düĢüĢü kaçınılmazdır (Friedman, 1953). 3.2.2. Mal piyasası aracılığıyla etkilenme Döviz kurlarındaki değiĢim, yurt içi fiyatları etkilerse, ilk malların fiyatlarını etkiler. Yurt içindeki paranın değer kaybetmesi, ülke parası ile büyüklüğü doğal açıklanan Yansıma olarak fiyat ithal malların fiyatlarını (pass-through) olarak esnekliklerine döviz yükseltecektir. adlandırılır. arz Bu etkinin Yansımanın esnekliğine ve gücü iç talep esnekliğine bağlıdır. Eğer ithalat arzı mükemmel esnekse, yansıma er ya da geç tam olacaktır, ithalat talebi ile yansıma ilgisizdir. Ġthalat fiyatlarındaki artıĢ, paranın değer kaybetmesi ile eĢ olacaktır. Eğer arz mükemmel 122 esnek değilse, yansıma tam olmayacaktır ve büyüklüğü talep esnekliğini değiĢtirecektir (talep esnekliği yükseldikçe -arz esnekliği veri iken- paranın değer kaybediĢi ile iliĢkili olarak ithalat fiyatlarındaki artıĢ azalacaktır) (Kenen ve Pack, 1994: 279). Döviz kurları, enflasyonu ithal ürünlerin fiyatlarına ve onların enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerinde değiĢikliğe neden olarak etkilerler. Bu duyarlılıkta döviz kurları herhangi politik rejim altında enflasyon üzerinde dikkatli olmada potansiyel biçimde önemli olabilirler. Döviz kuru yansıması olarak adlandırılan iç fiyatlar üzerindeki döviz kuru değiĢimlerinin etkisi üzerinde uzun vadeli önemli bir araĢtırma vardır. Bu çok iyi düzenlenmiĢ ve belgelendirilmiĢ bir durumdur, öyle ki ortaya çıkan piyasa ekonomileri yüksek yansıma eğilimindedir. Daha düĢük gelirli ekonomilerin döviz kuru ve iç fiyatlar arasında daha güçlü bir bağ göstermesi beklenmektedir (Ho ve Cauley, 2003). 42 3.2.3. Makro ekonomik politikalar Kısa dönemde parasal geniĢleme, ilk olarak döviz kurunda değer kaybediĢine, döviz kurundaki dalgalanmalara neden olabilir. Ġkinci olarak ayarlama süreci boyunca artan fiyatlar, döviz kurunun değer kazanmasına da neden olabilir. Üçüncü olarak ayarlama süreci, yurt içi enflasyonda, döviz kurunun direkt etkisidir. Bu bağlamda döviz kuru parasal politikanın yurt içi üretim ve toplam talebe geçiĢi için kritik bir kanal olarak tanımlanır. Para politikasının faiz oranlarına ve döviz kuru oranlarına etkisi reel üretim tarafından önemli bir Ģekilde etkilenir. Eğer reel üretim sabitse, parasal geniĢleme kısa vadede faiz oranlarını düĢürür ve bu uzun dönemde döviz kurunun sıçramasına karĢılamaya bastırılacaktır. (overshoot) yönelikse, Döviz döviz kuru neden kuru hala olur. ve değer Eğer faiz üretim, oranı kaybederken, artık talebi değiĢiklikleri, bir daha sıçramayacaktır ve faiz oranları artabilecektir (Dornbusch, 1976). 3.3.4. Döviz kuru rejimleri Döviz kuru rejimi de döviz kurunun fiyatlara geçiĢ etkisini belirleyen bir diğer faktör olarak değerlendirilmektedir. Dalgalı kur rejiminde enflasyon hedeflemesi uygulayan bir ekonomide döviz kuru ile fiyatlar arasındaki iliĢki zayıflamaktadır. Nitekim, Damar (2010) yaptığı çalıĢmada Türkiye‟de dalgalı kur uygulamasına geçilmeden önce döviz kurundaki hareketlerin enflasyon üzerinde daha etkili olduğunu belirtmiĢtir. Bu kısımda kur rejimlerle ilgili teorik literatür incelenecektir. Daha sonra döviz kuru seçiminin enflasyon üzerinde etkileri incelenecektir. 3.3.4.1. Döviz kurların sınıflandırması Döviz kuru sınıflandırması hakkında farklı görüĢler olsa bile, hepsi genelde iki kutup arasında yer almaktadır: Tamamen serbest döviz kuru ve katı sabit kuru. Teorik tartıĢmalar bu iki kutupta yoğunlaĢsa da bu ikisi arasında çeĢitli ara rejimler mevcuttur. 43 Tarihsel olarak, IMF‟ nın döviz kuru rejimlerinin sınıflandırması ülkelerin kendi açıklamasına göre yapılırdı (de jure). Fakat 1999 yılından itibaren, IMF personelinin mevcut bilgilerden değerlendirmesine dayalı fiili(de facto), yani gözlemlenen kur rejimlerine göre açıklamaya baĢladı. De jure ve de facto rejimlerinin karĢılaĢtırması makul sayıda tutarsızlık olduğunu göstermektedir (Stone, Anderson, Veyrune, 2008). IMF resmi sınıflama yaklaĢımı 1975-1998 dönemi boyunca üye ülkelerin döviz kuru düzenlemelerini, döviz kuru esneklik düzeyi ile ilgili yapılan resmi bildirimlerine bağlı kalarak sınıflandırmıĢtır. Yani ülkelerin kendi açıklamasını esas almıĢtır. Ama ülkelerin her zaman ilan ettikleri ve uygulamıĢ oldukları döviz kuru rejiminin aynı olmamaktadır. Örneğin, Sabit döviz kuru uygulayacağını ilan eden bir ülke, parasını sık sık devalüe etme zorunda kalabilmekte veya dalgalı rejimler de kurlara müdahale yapmaya mecbur kalmaktadır. Bu farklılık nedeni ile ülkelerin ilan ettikleri(de jure) döviz kuru rejimi ile değerlendirmeler ve politika önerileri yetersiz kalmakta, uyguladıkları(de facto) döviz kuru rejiminin belirlenmesi gerekmektedir. (Roggof ve diğerleri, 2003). Stone „ nun (2008) finans ve kalkınma dergisinde sınıflandırması ġekil 2. 3‟ te gösterilmiĢtir. Katı Sabit Hard Exchange Rate Peg Ara Rejımler Tamamen Serbest Soft Exchange Rate (Free Float) Peg Kaynak: Stone ve diğerleri, 2008 ġekil 3.3. Döviz kuru rejimi sınıflandırması 44 Savastana ve Edwardsa (1999) göre6, Döviz kuru rejimlerini iki ana baĢlık altında inceleyebiliriz: - Dalgali kura dayalı rejimler - Sabit kura dayalı rejimler Dalgali kura dayalı rejimler: 1.serbest dalgalanma 2.yönetimli dalgalanma (managed float) 3.bant içinde dalgalanma (target zone) 4.kayan aralık (sliding band) Sabit kura dayali rejımeler : 1. Dolarizasyon 2. Para Kurulu (currency board) 3. Para birliği (currency union) 4. Ayarlanabilir sabit kur sistemi 5. .YönlendirilmiĢ sabit parite(crawling peg) 6. Crawling band Serbest dalgalanma: Gerçek dünyada tamamen dalgalı döviz kuru nadiren uygulanmaktadır, devletin doğrudan döviz piyasasına müdahalesi yoktur. Piyasa aktörleri kuru belirler, merkez bankası fazla rezerv tutmaya ihtiyacı yoktur, dıĢarıda oluĢan Ģoklar ilk etapta nominal kurlar tarafından emilmemesi durumunda istikrara olumlu katkıda bulunmaktadır. Serbest dalgalanmanın negatif etkileri ise, aĢırı dalgalanma, kaynakların etkin Ģekilde dağılmasını engeller. Ayrıca, dalgalı döviz kuru istikrarsız piyasalarda yüksek enflasyona sebep olabilir. Yönetimli Dalgalanma (Managed Float,ditry float ): Genel olarak serbest piyasa kuru belirler, para otoriteleri gerektiği zaman piyasaya müdahale yapar ancak bu müdahale hiçbir kural çerçevesinde değil. BaĢka deyiĢle önceden belirlenmiĢ kur düzeyi yok ama para otoriteleri ekonomik duruma göre kuru ayarlar. Yönetimli dalgalanma, tamamen serbest dalgalı rejime göre daha az belirsizlik içeriyor. Merkez bankanın Ģeffafsızlığı, güvensizlik ve istikrarsızlığa sebep olabilir. Bolivya 1985 „te bu rejimi uygulamıĢtır (Wise ve Roett, 2000). 6 Sınıflandırma ve açıklamalar Edwards ve Savastano (1999) göre yapılmıĢtır. 45 Bant Ġçinde Dalgalanma: Dalgalı kur sistemin bir uygulamasıdır. kurların dalgalanması için belirli bir aralık belirleniyor ve bu aralıkta dalgalanmasına izin veriliyor. Para otoritesi bu aralığın ortasında bir kur belirlemekte ve bunun etrafında belirlenen bantta dalgalanmasına izin vermektedir. Dalgalı ve Sabit kur sisteminin bir bileĢimi gibi algılanabilecek bu sistemde esnekliğin ve istikrarın bir arada olduğu düĢünülebilir. Bu sayede dıĢsal bir Ģok yaĢanması durumunda dalgalanma bandı bu Ģokun etkisini azaltmakta bazı durumlarda da ortadan kaldırmaktadır. Bununla beraber bu sistemde aralığın belirlenmesi sorun yaratabilir. Dar bir bandın belirlenmesi istikrarsızlığı ve spekülasyona neden olmaktadır. Ayrıca bandın dar olması aralığın sürdürülememesine neden olabilmekte bu da sisteme olan güvenin sarsılmasını anlamına gelmektedir. (Parasız, 1997; Darcı, 2006‟ ten aktarılmıĢtır). Kayan aralık: Para otoritesi merkezi pariteyi ilan edip, uygular. Yüksek enflasyon sorunu yaĢayan ülkelerde bant içinde dalgalanma rejimin bir biçimi olarak değerlenebilir. Bu rejim yüksek enflasyon oranına yol açan para birimindeki aĢırı değerlendirmeyi önler. Bant geniĢliği önemlidir. Bu rejimin desavantaji ,piyasalar da belirsizlik ve faiz oranlardaki oynaklığı artar(Ertekin, 2004). Dolarizasyon: Katı sabit kurun en abartılı Ģeklidir. Ülke baĢka bir ülkenin parasını kullanmaktadır. Para politikası tamamen diğer ülke tarafından belirlenmektedir. Parasal disiplini artırması ve döviz kuru istikrarsızlığını ortadan kaldırması nedeniyle tercih edilebilir bir sistemdir. Sistemin esnekliği yoktur, dıĢ Ģoklar sadece iĢsizlik ve durgunlukla absorbe olur. Merkez bankası tamamen senyoraj gelirinden vazgeçiyor. Bazı Latin Amerika ülkeleri bu sistemi uygulamıĢlar (Ertekin, 2004). Panama ABD dolarını uzun zaman kullanılan bir ülke olarak dolarizasyonun bir örneğidir (Stone, 2008). Para kurulu(currency board): Sabit döviz kurun bir biçimidir, ülke parasını seçilmiĢ bir katı kuralla diğer ülke parasıyla değiĢmeyi öngörmüĢ, Merkez bankanın ne kadar para basması tamamen karĢı ülkeye bağlıdır. Sistemin güvenirliği (maliye ve para politikası) maksimum düzeydedir, çünkü tüm ekonomi aktörleri döviz kurunu öngörebiliyor. Sistem esnek değildir. Küçük açık ekonomilerde, dıĢ Ģokları sadece iĢsizlik ve daralma (recession) abosorbe eder. Dolarizasyonla tek farkı senyoraj 46 hakkının ülkede kalmasıdır. Arjantin 1999‟ de bu rejimi uygulamıĢtır ( Wise ve Roett, 2000 ) .Arjantin deneyimi istikrarsız ekonomilerde bu rejimin uygulamasını aĢırı tehlikeli olduğunu gösteriyor. Para birliği (Currency Union) : Katı sabit döviz kuru uygulamalarının diğer bir Ģekli olan Parasal Birlik‟ te ülkeler ortak bir merkez bankası tarafından basılan ortak bir para birimi kullanırlar. Para politikası bölgesel düzeyde belirlenir. Senyoraj geliri de bölgesel merkez bankasına aittir. Ayarlanabilir sabit kur sistemi: Nominal döviz kuru sabittir fakat merkez bankası sıkı kuralları ile sınırlı değildir. Para otoritesi süresiz bir Ģekilde bu kuru devam ettirmek zorunda değildir. Belirlenen döviz kuru uygulanan ekonomik politikalarla tutarsızsa arzu edilen yönde değiĢtirilebilmektedir. Bu rejim dıĢ ticaretteki kur riskini azaltarak makroekonomik disiplin sağlar, belirsizliği azalttığı için ekonomik istikrara katkıda bulunur. Devalüasyon imkânı sistemin esnekliğini artırır. Öte yandan, devalüasyon oranı yüksek olursa, belirsizliğe neden olabilir. Belirsizlik enflasyon beklentilerini artırır. Olası bir ayarlama beklentisi (devalüasyon) yoğun spekülasyonlara yol açabilmektedir. Bretton Woods sistemi ayarlanabilir sabit kur sisteminin bir uygulamasıdır (Ertekin, 2004; KonuĢkan, 2006). YönlendirilmiĢ sabit Parite (Crawling Peg): Bu sistemde de döviz kuru, enflasyon farkı gibi temel ekonomik göstergelere veya özellikle ödemeler dengesindeki değiĢimlere bağlı olarak ayarlanabilmektedir. Bu sistem de ayarlamaların sıklığı ve boyutu sistemi sabit kur sistemi veya dalgalı kur sistemine yaklaĢtırır. Bu sistem sürünen sabit aralık sistemi ile karĢılaĢtırıldığında daha katı bir yapıya sahiptir. Ancak sabit kur sistemleri ile karĢılaĢtırıldığında, bu sistemlerden farklı olarak sabit kur üzerinde bir baskı oluĢtuğunda, ayarlamanın anında değil, belirli aralıklarla ve sıklıkla yapılıyor olmasıdır. YönlendirilmiĢ sabit aralık (crawling peg): YönlendirilmiĢ sabit aralık sisteminde, ülke parasının değeri önceden açıklanmıĢ sabit bir değer etrafında belirli bir bant içinde dalgalanmaktadır yani nominal döviz kuru, bazı ekonomik göstergeler ve özellikle ödemeler dengesindeki geliĢmelere bağlı, periyodik olarak 47 ayarlanabilmektedir. Bant çok dardır ve Piyasa beklentileri doğrultusunda düzeltilir. Bu sistemde Politikaların güvenilirliği yüksektir, enflasyona neden olabilir. Mali ve gelir politikaları birbirleri ile uyumlu değilse, sistem çalıĢmaz. Sermaye hareketleri serbest olursa krizlere neden olabilir. yönlendirilmiĢ sabit parite sistemi ile farkı ise daha esnek bir yapıya sahip olmasıdır. YönlendirilmiĢ sabit aralık sistemin sabit kur sistemlerinden farkı, sabit kur üzerinde bir baskı OluĢtuğunda, gerekli uyarlamanın bir anda değil belirli aralıklarla ve sıklıkla yapılıyor olması ve bu uyarlamalar arasında belirlenen limitler içinde dalgalanmasına da izin verilmesidir. Böylece, diğer sabit kur sistemlerinde g beklentiden kaynaklı spekülatif hareketler engellenebilmektedir. Sistem faiz politikasının kurları destekleme zorunluluğu getirdiğinden faizler ekonominin gerekleri doğrultusunda istenildiği gibi kullanılamamaktadır (konuĢkan,2006). Bazi Latin Amerika ülkeleri bu sistemi uygulamıĢlar. ġili 1985, Meksika 1987, Brazil1996 bu rejimi uygulamıĢtır. (Wise ve Roett, 2000). Ayrıca sürünen parite Türkiye‟nin 2000‟ de uygulanan istikrar programın önemli bi parçasıydı. Sermaye hareketleri serbest olduğundan ciddi krizlere sebep oldu(Ertekin, 2004). Çizelge 3.1‟ de döviz kuru rejimlerinin temel özellikleri, avantaj ve dezavantajları birlikte gösterilmiĢtir. 48 Çizelge 3.1. Döviz kuru rejimleri Rejim Serbest Dalgalanma (Free Float) Temel özellikleri Döviz kuru serbest piyasada belirlenir. Merkez bankası döviz piyasasına müdahale etmez Avantajları - Nominal döviz kurundaki değişim içsel ve dışsal şokların gerektirdiği ayarlamaların hemen hepsini yansıtır. - Yüksek düzeyde yabancı rezerv ntutulmasına gerek yoktur Yönetimli Dalgalanma (Dirty/Managed Float) Merkez bankası belli bir kurala bağımlı olmaksızın döviz piyasasına müdahaleye hazır durumdadır. Müdahale şekli ve sıklığı hedef doğrultusunda değişir. - Doğrudan müdahaleler uluslar arası rezervlerde değişime yol açar. Ancak dolaylı müdahaleler (faiz oranlarında değişim, likidite veya diğer finansal araçlar yoluyla) rezervlerde değişime neden olmaz. - Nominal döviz kurunun belirlenen alt ve üst limitler içerisinde, parite etrafında dalgalanmasına izin verilir. - Sapmalarda merkez bankası piyasaya müdahale eder. Aralık genişliği daraldıkça sabit kur sistemine, genişledikçe dalgalı kur sistemine yaklaşır. Parasal otorite belirli bir merkez pariteyi izlemeyi taahhüt eder. Ancak, merkez parite göstergelere göre değiştirilir. Bu sistem aralık rejimini benimsemiş, yüksek enflasyonlu ülkelerde uygulanır. - Serbest dalgalanan kura benzer ancak daha yüksek düzeyde uluslararası rezerv birikimine ihtiyaç vardır. Aralık İçinde Dalgalanma (Floating Within A Band) (Hedef Bölgeesi) (Target Zone) Kaygan Aralık (Sliding Band) - Döviz kurlarındaki "aşırı" hareketliliği önler. - Sistem esneklik ve güvenilirliği belli ölçüde bağdaştırır. - Aralık ve merkez parite gibi anahtar bilgiler piyasanın bekleyişlerini şekillendirir. - Aralık içinde gerçekleşen dalgalanmalar piyasadaki şokları absorbe eder. Sistem Enflasyon oranının yüksek olduğu ülkelerde paranın değer kazanmasını önler. Dezavantajları - Yüksek oranlı nominal ve reel döviz kuru dalgalanmaları kaynak dağılımını olumsuz yönde etkiler. - Para politikası döviz kuru dışında bir nominal çıpa çerçevesinde şekillenir - Merkez bankasının davranışlarının şeffaf olmayışı piyasalarda belirsizliğe neden olabilir. Açıklamalar - Hiçbir ülke tam esnek kur politikası uygulamamaktadır. Geçmiş uygulamalar da göz önünde bulundurulduğunda, ABD, Almanya Japonya ve İsviçre bu uygulamaya en yakın örneklerdir. - Kanada, Avustralya gibi birçok gelişmiş ülke bu rejimi uygulamaktadır. - Uygulamada müdahalelerin etkileri "sinyal" niteliğinde bile olsa kısa süreli olmaktadır. İstikrar bozucu etkileri olabilir. Aralığın çok dar olduğu ve makro politikaların sisteme uyumlu olmadığı durumlarda uygulama istikrarı bozucu olabilir ve spekülatif ataklara neden olabilir. - Aralığın genişliği önemlidir. - Aralık ve merkez paritenin revize edilmesine olanak tanıyan sistemlerde güvenilirlik düşüktür. - Merkez paritenin ayarlanmasındaki belirsizlikler, güvensizliğe yol açar, bu durum faiz oranlarının yükselmesine neden olabilir. Aralığın genişliğinin tayini önemlidir. - Avrupa Para Sistemi çerçevesinde uygulanan Döviz Kuru Mekanizması (ERM) en bilinen örnektir. —1992–93 ERM krizinde olduğu gibi sistem spekülatif baskılara maruz kalabilir ve merkez bankası belirlenen aralığı korumada kararsız kalırsa sistem çökebilir - Sistemin içerdiği belirsizlik ve neden olduğu hareketlilik alternatif uygulamaları ön plana çıkarmaktadır. 49 Çizelge 3.2. (devam) Döviz kuru rejimleri Rejim Sürünen Sabit Aralık (Crawling Band) Sürünen Sabit Aralık (Crawling Peg) Ayarlanabilir Sabit Döviz Kuru ( Fixedbut Adjustable peg) Para Kurulu (Currency Board) Temel Özellikleri - Merkez paritenin zaman içinde ayarlanmasıdır. - Yönlendirme oranı farklı kurallara bağlanabilir. Geçmiş enflasyon oranları farkı gibi geriye dönük ya da beklenen enflasyon oranı gibi ileriye dönük yaklaşımlar en sık uygulamalardır. Nominal döviz kuru periyodik olarak belirli göstergelere göre ayarlanır. Çok dar bir aralık içinde hareket eder ve sapmaları engellenir. Avantajları Yüksek enflasyonlu ülkelerde aralık sisteminin uygulanmasına, merkez paritede yüksek oranlı ayarlamalar gerek kalmadan, olanak sağlar. - Nominal döviz kuru sabittir ancak Merkez bankası sıkı kurallara bağlı değildir. Politika dışına çıkabilirler. - (devalüasyon) sıkça Kullanılan bir ayarlama aracıdır. - Belirsizliklerin az olduğu ortamda Makroekonomik disiplin sağlar. - Gerekli durumlarda devalüasyon olanağı "çıkış-nokta"sıdır ve sisteme esneklik kazandırır. Uygulamada devalüasyonlar genellikle yüksek oranlı yapılmakta, sistemde belirsizlik ve yıkıcı etkilere yol açmakta ve enflasyonu körüklemektedir. Bretton Woods sisteminde ve 1973 yılında çöküşünden sonra pek çok ülke benzer uygulamaları izlemeye devam etmiştir. Kesin kurallara bağlanmış sabit kur sistemidir. Para politikasında yasal sınırlamalar mevcuttur. Merkez bankası ulusal parayı yalnız yabancı para girişi karşılığı basabilir. - Belirsizliklerin az olduğu ortamda Makroekonomik disiplin sağlar. - Gerekli durumlarda devalüasyon olanağı "çıkışnokta"sıdır ve sisteme esneklik kazandırır. Uygulamada devalüasyonlar genellikle yüksek oranlı yapılmakta, sistemde belirsizlik ve yıkıcı etkilere yol açmakta ve enflasyonu körüklemektedir. Para politikası güvenilirliğini arttırır. ―Zaman tutarsızlığı‖ sorununu ortadan kaldırır. Para politikası güvenilirliğini arttırır. ―Zaman tutarsızlığı‖ sorununu ortadan kaldırır. Yüksek enflasyonlu ülkelerde önemli reel kur değerlenmelerini önler. Dezavantajları - Paritedeki değişim oranının belirlenmesi önemli riskler taşır. - Geçmişe dönük yaklaşım sistemde enflasyonist süreç yaratabilir. Geleceğe dönük yaklaşım ise yanlış enflasyon hedefleri doğrultusunda belirlendiyse ulusal paranın aşırı değerlenmesine ve spekülatif baskılara yol açabilir. - Geçmiş enflasyon farkları kullanıldığında istemde enflasyonist sürecin oluşmasına ve para politikasında döviz kurunun nominal çıpa etkisinin ortadan kalkmasına neden olabilir. - Reel döviz kurundaki değişimlerine uyumlulaştırma oldukça güçtür. Açıklamalar Şili 1986–1998 yılları arasında İtalya 19791991 yıllarında bu sistemi uygulamıştır. Bu sistem 1960 ve 1970'lerde Şili, Kolombiya ve Brezilya'da uygulanmıştır. En uzun uygulaması Kolombiya'dır ve önemli ölçüde enflasyonist baskı oluşturmuştur. Bretton Woods sisteminde ve 1973 yılında çöküşünden sonra pek çok ülke benzer uygulamaları izlemeye devam etmiştir. Günümüzde Hong Kong ve Estonya uygulamaktadır. Arjantin ve Bulgaristan benzer Uygulamalara bulunmaktadır 50 Çizelge 3.3. (devam) Döviz kuru rejimleri Temel Özellikleri Sabit kur sisteminin en uç biçimidir. Bir ülkenin parasal bağımsızlığına son vererek diğer ülkenin para birimini kullanmasıdır. Rejim Tam Dolarizasyon (Full Dollarization) Avantajları Güvenilirliğin maksimum olduğu bir sistemdir. Merkez bankasının ―sürpriz‖ yapma imkânı ortadan kalkmıştır. Dezavantajları - Para kurulu sisteminde olduğu gibi güvenilir, esnek sistem değildir. Şoklar karşısında etkin değildir. - Merkez bankası "son kredi mercii" fonksiyonunu yitirir. - Senyoraj geliri ortadan kalkar Açıklamalar Uygulamada çok az rastlanan bu rejim, genellikle çok küçük ülkelerde uygulanır. Panama ve San Marino en yakın uygulamalarıd ır. Kaynak: Edwards ve Savastano, 1999 3.3.4.2. Enflasyon önlemede döviz kuru rejimleri Sabit döviz kuru büyümeyi uygulaması, enflasyonu yavaĢlatabilmektedir. düĢürebilir, Ampirik ve ancak teorik üretimsel çalıĢmalara bakıldığında, sabit döviz kuru ve enflasyon arsında güçlü bir bağlantı var. Kısmen düĢük enflasyon, sabit döviz kuruyla birleĢtirebilir, çünkü düĢük enflasyonlu ülkeler sabit döviz kuru uygulamasında daha baĢarılardır. Sabit döviz kuru bir anti-enflasyonist araç olarak kullanabileceği üzün süre öne sürülmüĢtür (Atish ve diğerleri, 1996). Bir ülke yüksek enflasyonla mücadele yapmak için sıkı para politikası uygularsa, iç faiz oranları, dıĢ faiz oranlarını aĢtığı için, ülke içine sermaye akıĢı olacaktır, buda sıkı para politikası etkilerini dengeye getirecektir. Bir ülke enflasyon hedeflerine ulaĢmıĢsa ve döviz kuru sınırlamasına gerek kalmadan, mali disiplini sağlayabildiyse, daha esnek bir döviz kuru sistemine geçiĢ yapabilir. Sabit döviz kuru çerçevesinde, para arzındaki aĢırı yükselme, ülke içindeki enflasyonu, enflasyon uluslararası oranını aĢacağına sebep olur. Sabit kuru sürdürmek için ülke parası reel olarak aĢırı değerlenecek yönde etkileyecektir. ve ülkenin Bu dıĢ nedenle ödemelerle yerel paranın ilgili hedeflerini aĢırı olumsuz değerlenmesinden kaçınmak gerekir (Doğan, 1998). Esnek ülkenin döviz ticaret kuru sisteminde, dengesine sabit negatif etki kur uygulaması yapmaz. tersine Paranın enflasyon devamlı değer 51 kaybetmesi, ithal malların fiyatını artırarak, fiyatlar genel seviyesini yükseltecektir. Bu durum depreciation‟ ın devam etmesine neden olur. Genel olarak teorik düzeyde devalüasyonun ve esnek kaybetmesinin enflasyonu Brenner ve Sololer, 2001). sabit döviz döviz kuru çerçevesinde artırıcı bir etkisinin kuru sistemi yerli olması bağlamında paranın değer beklenmektedir ( 52 53 4. EKONOMETRĠK YÖNTEMLER: HENDRY YÖNTEMĠ VE VAR ANALĠZĠ 4.1. Hendry Yöntemi ve VAR Analizi 4.1.1. Hendry yöntemi Klasik araĢtırma yöntemlerine en yakın olan Hendry yöntemidir. Hendry genelden-özele modelleme yöntemini sunmuĢtur. Hendry, metodolojiyi kurarken Sargan (1964)'in makalesinden oldukça esinlenmiĢ ve bunu geliĢtirmiĢtir. Yöntem 5 aĢamadan oluĢmaktadır (Hendry, 1980; Pegan,1987). 1. Ġktisat teorisinin varsayımlarından hareketle denge iliĢkisine etki eden değiĢkenleri kapsayan ve sürecin dinamikliğini mümkün olduğu kadar yansıtan kısıtlanmamıĢ genel bir model kurulur. 2. Ortogonal (birbirinden yorumlanabilen dıĢsal bağımsız) ve değiĢkenlere nihai denge ulaĢmak anlamında için model reparametrize edilir. 3. Model basitleĢtirilerek verilere uygun en küçük versiyonu bulunur. 4. Daha önceki aĢamada biçimlendirilmiĢ modelin tahmin gücü sınanır. 5. Model, alternatif modelleri ile iç içe ve iç içe olmayan (nested/nonnested) testler aracılığı ile karĢılaĢtırılır ve istatistiki anlamda daha iyi bir "rakip (rival)" modelin olup olmadığı belirlenir. Eğer herhangi bir Y değiĢkeni bağımlı olarak ele alınırsa, ilk aĢamada ekonomik teori kullanılarak bir açıklayıcı değiĢken seti (Xi) oluĢturulmaktadır. Ayrıca, ekonomik birimlerin normal olarak dinamik bir çerçevede faaliyet gösterdikleri göz önüne alınırsa, açıklayıcı değiĢkenler seti içinde ilgili değiĢkenlerin gecikme yapılarının da bulunması gereklidir. Gecikme yapısının uzunluğu ile ilgili olarak herhangi bir uzlaĢma olmasa 54 da, bu uzunluk hata teriminde otokorelasyona neden olmayacak bir serbestlik (degrees of freedom) kavramı ile sınırlanmaktadır. Genel bir modelden özel modele gelinirken her aĢamada klasik F testi kullanılarak gerçekleĢtirilen indirgemenin Reparametrize ve Reparametrize, birçok istatistiksel basitleĢtirme değiĢkeni olarak geçerliliği gözlenmektedir. olarak kullanılmaktadır. yoğun içeren açıklayıcı değiĢken setinde, değiĢkenin hem kendi içinde hem de birbirleri ile olan iliĢkilerinde doğrusal bağımlılığı en aza indirir. BasitleĢtirme ise, herhangi bir aĢamada sıfıra yakın ve istatistiksel düĢürülmesinden alınarak ibarettir. parametrelerin parametreler modelden olarak Aynı iĢaret anlamsız zamanda ve çıkarılacaktır. olan ekonomik büyüklükleri Her bazı iki parametrelerin teori göz beklenti aĢama dıĢı içinde önüne olan kesin tanımlamalar yapmak pek mümkün değildir (Yurdakul,1996: 85-86). 4.1.2. VAR analizi Christopher Sims‟e göre bir değiĢken takımı arasında gerçekten eĢanlılık varsa, hepsi eĢit biçimde ele alınmalıdır; içsel ve dıĢsal değiĢkenler arasında önsel bir ayrım yapılmamalıdır. Sims iĢte bu düĢünceyle VAR (Vector Auto Regression – Vektör ArdıĢık Bağlanımı) modelini geliĢtirmiĢtir (Gujarati, 2001: 841). Ġktisadi iliĢkilerin karmaĢıklığı, birçok iktisadi olayın tek denklemli modeller yerine, eĢanlı denklemler yardımıyla incelenmesine yol açmıĢtır. Ġktisadi hayatta, makro ekonomik değiĢkenlerin karĢılıklı olarak birbirlerinden etkilendikleri gözlenmektedir. Bu nedenle verileri salt içsel ya da dıĢsal değiĢken olarak ayırmak zorlaĢmaktadır. EĢanlı denklem sistemlerinde, içsel-dıĢsal değiĢken ayrımı gibi güçlüklerin çözümüne yönelik olarak öne sürülmüĢ olan Vektör Otoregresif Modeller (VAR) ile bu zorluk aĢılmaktadır. Ayrıca yine eĢanlı denklem sistemlerinde, belirlenme problemini aĢabilmek için bazen yapısal model üzerinde bazı kısıtlamalar yapmak gerekmektedir (Darnell, 1990: 114-116). Sözü edilen bu güçlükleri bertaraf eden kısıtsız VAR modelleri ise; yapısal model üzerinde herhangi bir kısıtlama getirmeksizin, değiĢkenler arasında dinamik iliĢkileri verebilmekte ve geleceğe yönelik tahminleri açıklayabilen 55 bir yöntem olarak zaman serileri için sıklıkla kullanılmaktadır (Keating,1990:453-454). VAR yönteminde Ekonometrik modelin Ģekillendirilmesi aĢamasında, belirli ve modelin oluĢumuna etki eden katı bir iktisadi teorinin varlığı kabul edilmez. Ġktisadi teorinin öne sürdüğü kısıtlamaların, varsayımların, model tanımını bozmasına izin verilmez. DeğiĢkenler arasındaki iliĢkiler hakkında bir ön kısıt konulmaz. Böylelikle ekonomistlerin model kurma aĢamasında yapmak zorunda oldukları ön varsayımların olumsuz etkileri büyük ölçüde ortadan kalkmaktadır. Zaman serileri üzerinde yapılan ekonomik çalıĢmalarda çok kullanılan VAR modeli, herhangi bir iktisat teorisinden yola çıkarak, değiĢkenlerin içsel-dıĢsal ayrımını gerektirmediği için, bu yönüyle eĢanlı denklem sistemlerinden ayrılmaktadır (Elgar,1992:180) . VAR modeli değiĢkenler arası iliĢkilerin varlığı ve yönünün araĢtırmasına yönelik yaygın bir Ģekilde kullanılmaktadır (Akın ve Oktay, 2013). VAR modelleri öncelikle makro ekonomik değiĢkenler arasındaki iliĢkilerin incelenmesinde ve rassal Ģokların değiĢkenler sistemine olan dinamik etkisinin incelenmesinde kullanılır. Granger Nedensellik Testine dayanan VAR modellemede değiĢkenler arasındaki iliĢkiler, Varyans AyrıĢtırması ve Etki-Tepki fonksiyonları aracılığıyla incelenmektedir. VAR modellemesi, seçilen gecikme uzunluğuna karĢı oldukça duyarlıdır. VAR analizinde modele girecek değiĢkenlerin gecikme uzunluğunun değiĢkenler arası dinamik iliĢkileri yakalayacak uzunlukta olması gerekir. VAR modelleri sistemdeki her değiĢkenin hem kendi gecikmeli değerlerinin hem de diğer değiĢkenlerin gecikmeli değerlerinin doğrusal bir fonksiyonudur. Bu durumda herhangi bir kısıtlama olmazsa VAR modelindeki her eĢitliğin sağ tarafı aynı değiĢkenleri içerecektir. Ayrıca VAR modellerinde bağımlı değiĢkenlerin gecikmeli değerlerinin yer alması, geleceğe yönelik güçlü tahminlerin yapılmasını mümkün kılmaktadır (Kumar, Leona, Gasking,1995: 365). 4.1.2.1. Vektör otoregresif modelin modellenmesi Vector Auto Regression (VAR) modeli birbiriyle bağlantılı olan değiĢkenlerin birlikte nasıl hareket ettiklerini gösteren bir denklem sistemidir. Modelin temel 56 varsayımı ise, içsel değiĢkenler ve içsel değiĢkenlerin gecikmeli değerleri ile açıklanmasıdır. Modelde yer alacak değiĢkenler ve değiĢkenlerin nedensellik yönünün belirlenmesinde ise çeĢitli istatistiki yöntemlere baĢvurulur. Gerek görüldüğünde sisteme ayrıca trend ve kukla değiĢken de eklemek mümkündür. Ġki değiĢkenli VAR modeli, standart Ģekilde Ģöyle ifade edilebilir: xt a10 a11xt 1 a12 yt 1 e1t yt a20 a21xt 1 a22 yt 1 e2t (4.1) Yukarıdaki model 1 gecikmeli, basit indirgenmiĢ VAR modelidir. Modeldeki değiĢkenlerin durağan olması gerekir. VAR modellemede en önemli adım uygun gecikme uzunluğunun seçilmesidir. Gecikme uzunluğunun yanlıĢ belirlenmesi durumunda modelleme sonucunda elde edilen öngörü hatalarına iliĢkin Etki-Tepki ve Varyans AyrıĢtırması analizlerinin tutarsız sonuçlar verdiği konusunda bir görüĢ birliği vardır. Gecikme uzunluğu, serbestlik derecesini düĢürmeyecek kadar küçük ancak hata terimlerindeki oto korelasyonu yok edecek kadar büyük olmalıdır. Olması gereken gecikme uzunluğundan daha büyük seçilen bir gecikme uzunluğunun tahminlerin ortalama hata karelerini yükselttiği ve parametre tahminlerinin varyansının yüksek olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır. Daha küçük bir gecikme uzunluğu seçildiğinde ise otokorelasyonlu hata terimleri üretilmektedir ( Özçiçek, Douglas, 2009: 2). VAR modellerde mevcuttur. gecikme Bunlardan uzunluğunun bazıları Akaike belirlenmesinde Bilgi Kriteri çeĢitli kriterler ve Schwarz (AIC) Bayesian Kriteri (SBC) dir . Etki-tepki fonksiyonları: yorumlanması oldukça yorumlanmak grafiksel 2007). için gösterimi VAR analiziyle tahmin edilen katsayıların karmaĢıktır. Bu nedenle VAR modeli sonuçlarını genellikle yani değiĢkenlerin etki-tepki analizi Ģoklara verdikleri kullanılmaktadır tepkilerin (Kasapoğlu, 57 Etki-tepki fonksiyonları, değiĢkenlere ait VAR Ģoklara modelindeki karĢı bağımlı duyarlılığını değiĢkenlerin, ortaya diğer koymaktadır. Bu nedenle, her bir denklemdeki her bir değiĢken için hata terimine bir birimlik Ģok uygulanmakta ve zaman içerisinde VAR sistemi üzerinde görülen etkileri izlenmektedir (Brooks, 2002: 341,343). Varyans ayrıstırması: VAR modelinden çıkarılan diğer önemli bir araç da varyans ayrıĢtırmasıdır. sistemde yer alan Öngörü hatalarının değiĢkenler arasındaki özelliklerinin karĢılıklı bilinmesi, iliĢkilerin açığa çıkarılmasında önemli bir fayda sağlamaktadır. Varyans ayrıĢtırması, her bir değiĢkenin öngörü yüklenebilecek hata bileĢenlerine varyansının, ayrıĢtırma sistemdeki oranı her olarak bir değiĢkene tanımlanmaktadır (Tarı,1999: 453). Bu teknik, Ģokların değiĢkenler üzerindeki sayısal etkileri göstermektedir. Varyans ayrıĢtırması, belirli bir değiĢkenin s adım sonrasındaki tahmini hata varyansının dönemlerinde Uygulamada, ne kadarının, gözlenen tahmini hata her bir Ģoklarla varyansının bağımsız değiĢkende açıklanabileceğini büyük bir s=l,2,... belirlemektedir. kısmının, genellikle serinin kendisinde gözlenen Ģoklarla açıklandığı görülmektedir. Etki-tepki fonksiyonları ve varyans ayrıĢtırması, belirli bir seviyeye kadar çok benzer bilgiler sağlamaktadır. Etki-tepki fonksiyonları ve varyans ayrıĢtırması uygulamalarında değiĢkenlerin sıralaması önemlidir; çünkü bir denkleme ait hata teriminde gözlenen bir birimlik Ģok incelenirken, diğer denklemlere ait hata terimleri sabit kabul edilmektedir. Yani, hata terimlerinin birbirlerinden bağımsız oldukları varsayılmaktadır. Fakat denklemlerde yer alan hata terimleri belirli bir seviyeye kadar birbirleri ile iliĢkili olduklarından, bu uygulama gerçekçi değildir ve yanlıĢ yorumlamalara neden olabilmektedir. Bu sorunun çözülebilmesi için, ortogonalleĢtirilmiĢ etki-tepki fonksiyonları oluĢturulmakta; yani, iki değiĢkenli bir VAR modelinde, ortak hata bileĢenlerinin tümü modeldeki ilk değiĢkene bağlanmaktadır (Brooks, 2002:341-343). 58 VAR modelinde değiĢkenlerin dıĢsalda içsele doğru sıralanması için genellikle Granger nedensellik testlerinden yararlanılmaktadır. 4.1.3. Granger nedensellik testi Nedensellik analizine baĢlamadan önce değiĢkenlerin trendden arındırılması ve durağanlığının sağlanması gerekmektedir. Granger‟ın nedensellik kavramı gerçekte, uygun gecikme uzunluğuna sahip iki değiĢkenli bir VAR modelidir ve iki değiĢken arasındaki nedensellik iliĢkisi incelenmek istendiğinde uygun gecikme uzunlukları ile kısıtlı ve kısıtsız regresyon mantığına göre birbirleriyle regresyona tabi tutulurlar. Tahmin edilen her bir regresyon için elde edilen hata terimleri kareleri kullanılarak F değerleri hesaplanarak F çizelge değeri ile karĢılaĢtırılırlar. Xt, Yt ‟nin nedeni midir sorusuna cevap bulmak için kurulan kısıtsız modelimiz; t ∑ i t-i ∑ j t-j (4.2) t Ģeklindedir. Modelin tahmininden sonra elde edilen hata terimlerinin kareleri toplamı bulunur. Bu değer SSRUR ile ifade edilmektedir. Bir sonraki adımımız kısıtlı modelin tahminidir. Bunun için oluĢturulacak kısıtsız modelimiz; t ∑ i t-i (4.3) t seklindedir. Yine model tahmin edildikten sonra oluĢan hata terimlerinin kareleri toplamı bulunur. Bu değer ise SSRR ile ifade edilmektedir. Test edilecek hipotezimiz ise su Ģekilde kurulur. H0 : βj = 0 ( Xt , Yt‟ nin nedeni değildir. Kısıtlı model geçerlidir. ) H1 : βj 0 ( Xt , Yt ‟nin nedenidir. Kısıtsız model geçerlidir. ) Hesaplanması gereken test istatistiği su Ģekildedir. ) )) ) ) m = kısıt sayısı k= Kısıtsız modeldeki parametre sayısı ( 4.4) 59 n= örneklem sayısı Fhesap > Ftablo ise H0 hipotezi reddedilir. Yani Xt, Yt‟nin Granger nedenidir, kısıtsız model geçerlidir denir. 4.1.4. GeniĢletilmiĢ Dickey Fuller Birim kök testi Birim kök testi, zaman serilerinin durağan olup olmadığını araĢtırmak için kullanılan bir testtir. Durağanlık kavramı, Zaman içinde serilerin ortalaması ve varyansının sabit olmasını ifade eder. Serper (1986)„e göre bir zaman serisinin ortalaması, varyansı ve otokovaryansı zamandan bağımsız ve sonlu bir durum içeriyorsa, zaman serisi kovaryans durağandır denir. Bir zaman serisinin uzun dönemde gösterdiği ana eğilime, trend ya da uzun devre eğilimi denir. Durağan olmayan zaman serileriyle yapılan regresyon analizi, sahte (spurious) regresyon sorununa neden olacaktır. Bu durumda regresyon analiziyle elde edilen sonuç ,gerçek iliĢkiyi yansıtmayacaktır. Çünkü durağan olmayan zaman serisi, bir kere baĢladığı noktadan uzaklaĢınca, baĢlangıç noktasına dönme eğilimi olmayan ve zaman geçtikçe uzaklaĢan stokastik bir süreçtir (Gujarati,2001:711). Ġktisadi zaman serilerin çoğu trend içerdiği için tahmin yapmadan önce serilerin trendlerinden arındırılması lazımdır. Serilerin trendlerinden arındırılması iĢlemi durağanlığı sağlamak için yapılmaktadır ve serilerin birden fazla farklarının alınması söz konusu olmaktadır. Durağan olmayan zaman serisini durağan hale getirmek için, genelde fark alma ve logaritma alma yöntemlerine baĢvurulur (Özmen,1986: 26-27). Serilerin durağanlığını test etmede kullanılan en yaygın yöntem GeliĢtirilmiĢ Dikey Fuller (ADF) testidir. Ġstatistiğinin eĢik değerleri Dickey – Fuller tarafından belirlenmiĢtir. (seri durağan değildir, birim kök vardır) H0 : H1 : 0 (seri durağandır) 60 Eğer hesaplanan t değeri, 0.01, 0.05 ve 0.10 kritik değerlerinden daha küçükse H0 reddedilir ve serinin durağan olduğuna karar verilir. 61 5. EKONOMETRĠK ANALĠZ VE VERĠ SETĠ Bu bölümde, Ġran ekonomisinin enflasyon ve döviz kuru arasındaki iliĢkiyi incelemek amacıyla, Hendry‟nin genelden özele modelleme yöntemi ve VAR analizi olmak üzere iki yöntemden yararlanılacaktır. Analizlerde Ġran ekonomisine ait zaman serileri verileri kullanılmıĢtır. Hendry yöntemini uygulamak için 1976-2012 dönemine ait yıllık veriler kullanılmıĢ ve bu veriler dünya bankası (WB) yayınlarından alınmıĢtır. VAR analizinde ise veriler 1997:3-2011:4 dönemine ait çeyrek yıllık veriler olup, Ġran Merkez Bankası (CBĠ) ve Ġran gümrük yıllık raporlarından alınmıĢtır. Modelleri tahmin etmek için Eviews7 paket programı kullanılmıĢtır. 5.1. Hendry yöntemi Bu çalıĢmada, döviz kurunun enflasyon üzerindeki etkisi araĢtırılmak istenmiĢtir. Bu amaçla aĢağıdaki model kurulmuĢtur. Ġnf = + dk + u (5.1) Burada, inf; enflasyon oranı (tüketici fiyat enflasyonun yıllık yüzde artıĢı) dk; döviz kuru (reel efekti döviz kuru indeksi (2005=100). Ġktisadi beklentimiz döviz kuru arttığında enflasyon oranı artacaktır. Modeli tahmin etmeden önce durağanlık testleri yapılmıĢtır. Bu çalıĢmada verilerin birim kök içerip içermediğini test etmek için ADF (Argumented Dikey Fuller) testi kullanılmıĢtır. Sonuçlar Çizelge 5.1.‟ de verilmiĢtir. 62 Çizelge 5.1. Durağanlık Testi Sonuçları (1976-2012) DeğiĢkenler Kritik Değerler ADF (kesme ve trend) Döviz kuru -4,571255 -3,548490 Enflasyon -4,114554 -3,544284 Not: Kritik değerler %5 anlamlık seviyesini göstermektedir. Değerler t-statistiklerdir. Çizelge 5.1‟ den de görüleceği gibi hem enflasyon değiĢkeni hem de döviz kuru değiĢkeni düzeyde durağandır. Hendry‟nin Genel modeli, Otoregresif DağıtılmıĢ Gecikme modeli (Outorgressive Distributed Lag- ARDL) olarak tanımlanır ve aĢağıdaki gibi gösterilir: Ġnf = f ( t-k , t-k ) (5.2) Ekonomik birimlerin normal olarak dinamik bir çerçevede faaliyet gösterdikleri göz önüne alınırsa, açıklayıcı değiĢken seti içinde ilgili değiĢkenlerin gecikme yapılarının da bulunması gereklidir. Gecikme sayısının belirlenmesi için AIC (Akaike Bilgi Kriteri) kullanılmıĢ ve gecikme sayısı 6 olarak bulunmuĢtur. Ġnft 1 t-1 6 t-6 0 t 6 t-6 t 5.2‟ nolu model tahmin edilmiĢ ve aĢağıdaki sonuçlar bulunmuĢtur. (5.3) 63 Çizelge 5.2. Tahmin Edilen Genel Modelin Sonuçları DeğiĢkenler Katsayılar t değerleri Ġnft-1 0.550114 2.923150 Ġnft-2 0.701758 - 3.190061 Ġnft-3 0.532910 Ġnft-4 -0.240133 1.049655 Ġnft-5 0.119936 0.595592 Ġnft-6 -0.162608 -0.999715 dkt 0.035055 1.793087 dkt-1 -0.017112 0.554583 dkt-2 -0.022079 0.652398 dkt-3 -0.028295 0.848130 dkt-4 0.037740 1.356881 dkt-5 -0.052005 1.96589 dkt-6 0.064568 3.514869 Sabit 14.04950 2.511722 dw=2.842635 Çizelge 5.2‟ 2.321296 R2=0.76 F=4.354307 de değiĢkenlere ait beklentilere uygunluğu ve Ġstatistiksel bakımdan anlamsız parametrelerin statiksel ve açıdan ekonomik anlamlılığı beklentilere yönden incelenmiĢtir. uygun olmayan değiĢkenler modelden dıĢlanmıĢtır. Genel bir modelden bir sonraki modele geçiĢte kısıtlanmıĢ F testi uygulanmıĢtır. Çizelge 5.2 genel modelin sonuçlarını göstermektedir. Genel modelden sonra her kısıtlanmıĢ model, model 2, model 3, olarak ifade edilmiĢtir. 64 Genel modelden özel modele ulaĢmak için 2 ayrı kısıtlanmıĢ model denemiĢtir. En iyi özel model Çizelge 5.3.‟ de gösterilmiĢtir. Çizelge 5.3. Tahmin Edilen Özel Modelin Sonuçları DeğiĢkenler Katsayılar T Değerleri Ġnft-1 0.593531 3.695246 Ġnft-2 - 0.486959 2.706585 Ġnft-3 0.313404 1.957851 dkt 0.040956 2.321012 dkt-1 -0.051089 -2.87148 dkt-6 0.027890 3.557826 Sabit 7.759771 1.784482 dw=2.409225 R2= 0.62 Fksıt=1.15 ARCH=0.09 F=6.62 Çizelge 4.3‟ de görüldüğü gibi, enflasyon, bir, iki ve üç gecikmeli kendi değerlerinden etkilenmektedir. Bu durum bize Ġran ekonomisinde enflasyonist bekleyiĢlerin önemli olduğunu vurgulamaktadır. t dönemindeki döviz kuru artığında, enflasyon oranı %0.04 artmaktadır. Bir dönem önceki ve altı dönem önceki döviz kurunun da enflasyon üzerinde etkili. olduğu görülmektedir. Bütün katsayılar istatistiksel açıdan anlamlıdır. R2 yüksek, F değeri anlamlıdır. Durbin- Watson değeri 2.40 tır, Otokoralasyon sorunu yoktur. ARCH değeri 0.09 dur, modelde değiĢen varyans ve otokoralasyon sorunu yoktur. 5.2. VAR modeli Bu çalıĢmada, enflasyon-döviz kuru iliĢkisi incelenirken, para arzının da enflasyon üzerindeki etkisi araĢtırılmak istenmiĢ ve enflasyon, döviz kuru 65 ve para arzı değiĢkenleri kullanılarak VAR analizi yapılmıĢtır. Analizde değiĢkenlerin üç logaritmik değiĢkene durağanlık ait analizi değerleri değerlerin yapılacaktır. kullanılmıĢtır. durağan Bu Fuller (ADF) testi ile incelenmiĢtir. olup amaçla ÇalıĢmamızda olmadığını seriler, öncelikle, belirlemek Arugmented için, Dickey- ADF test sonuçları Çizelge 5.4‟ te verilmiĢtir. Çizelge 5.4. Durağanlık Testi Sonuçları (1997:3-2011:4) DeğiĢkenler ADF Kesme ve trend Kritik Değerler Enflasyon logaritması (linf2005) -4.296494 -3.496960 Döviz kuru logaritması (ler) -5.820751 -3.506374 Para arzı logaritması (Lm2) -4.422784 -3.496960 Not: Kritik değerler %5 anlamlık seviyesini göstermektedir. değerler t-statistiklerdir. Çizelge 5.4 ten de görüleceği gibi bütün değiĢkenler düzeyde durağandır. VAR analizi yapılırken optimal gecikme uzunluğunun belirlenmesi gerekmektedir. Bu çalıĢmada AIC (akaike information criteria) ve SIC ( schwartz information criteria) dikkate alınmıĢtır. Sonuçlar Çizelge 5.5‟ de gösterilmiĢtir. 66 Çizelge 5.5. Gecikme Sayısının Belirlenmesi Gecikme sayısı AIC SIC P=1 -11,55376 -11,12364 P=2 -12,69313 -11,93362 P=3 -12,77642 -11,68151 P=4 -12.7854 -11.9961 P=5 -14,41963 -12,63522 Çizelge 5.5‟ den de görüldüğü gibi gecikme sayısı 5 bulunmuĢtur. VAR modelinde değiĢkenler dıĢsaldan, içsele doğru sıralanmalıdır. Ekonomik iliĢkiler öyle karmaĢık olabilir ki değiĢkenlerin içsel dıĢsal ayırımı mümkün olmayabilir. Bu nedenle Granger (1969) değiĢkenler arasındaki nedensellik iliĢkilerini araĢtırmak için Granger nedensellik testini geliĢtirmiĢtir. Sistemde yer alan değiĢkenler arasındaki yönünü ve gecikme yapısının belirlendiği teste Granger nedensellik testi denmektedir. Amaç modelde yer alan birden fazla sayıda değiĢken arasında iki yönlü (karĢılıklı) veya tek yönlü iliĢki olup olmadığını belirlemektir (Bozkurt:2007). Granger-nedensellik testleri, tahmin edeceğimiz VAR modeli için de kullanılmıĢ ve nedensellik iliĢkisi için elde edilen sonuçlar ġekil 5.1‟ de verilmiĢtir. 67 Enflasyon Döviz kuru Para Arzı ġekil 5.1. Döviz Kuru, Enflasyon Ve Para Arzı Arasındaki Nedensellik ĠliĢkisi ġekil 5.1 ‟den de görüldüğü gibi, hem döviz kurundan hem de para arzından enflasyona doğru bir nedensellik vardır. Sıralama, para arzı, döviz kuru ve enflasyon olarak gerçekleĢmiĢtir. 5 gecikmeli VAR modeli tahmin edilmiĢtir. Bu modellerden yararlanarak, VAR analizinde ilk olarak etki-tepki fonksiyonlarına bakılmıĢtır. 68 a. Enflasyonun, para arzında meydana gelen 1 standart sapma Ģoka verdiği tepki b. Enflasyonun, döviz kurunda meydana gelen 1 standart sapma Ģoka verdiği tepki c. Enflasyonun,enflasyonda meydana gelen 1 standard sapma Ģoka verdiği tepki ġekil 5.2. Etki-Tepki Analizi 69 Etki-tepki grafiklere bakıldığında, enflasyona bir verildiğinde, 40 periyot boyunca, enflasyon standart sapmalık Ģok pozitif tepki vermekte, yani enflasyonist bekleyiĢlerin burada önemli olduğu görülmektedir(ġekil5.2.c ). Döviz kurundaki bir standart sapmalık Ģoka, enflasyon pozitif bir tepki göstermekte enflasyon ve üzerinde dengeye etkili yaklaĢmaktadır. bir değiĢkendir Dolayısıyla (ġekil 5.2.b). döviz Diğer kuru, taraftan enflasyonun da para arzına karĢı duyarlı olduğu görülmekte ve pozitif bir tepki vermektedir (ġekil 5.2.a). Döviz kuru, para arzı ve enflasyon iliĢkisine yönelik olarak tahmin edilen VAR sisteminden verilmiĢtir. elde edilen varyans ayrıĢtırması Çizelge 4.6„ da 70 Çizelge 5.6. Enflasyon Ġçin Variyans AyrıĢtırması Dönem Para Arzı Döviz Kuru Enflasyon 1 0.008870 3.211922 96.77921 2 8.449334 1.913323 89.63734 3 20.90819 1.434919 77.65689 4 30.59496 1.078892 68.32615 5 38.28967 1.661835 60.04849 6 46.54466 1.827466 51.62787 7 53.30462 1.588569 45.10681 8 57.98249 1.442765 40.57475 9 60.86721 1.303579 37.82921 10 63.10417 1.245892 35.64994 11 64.43089 1.351776 34.21733 12 64.94326 1.538449 33.51829 13 64.91120 1.658590 33.43021 14 64.62752 1.683129 33.68935 15 64.20485 1.658306 34.13685 16 63.59235 1.568055 34.83960 17 62.88241 1.477857 35.63973 18 62.41980 1.407708 36.17249 19 62.20982 1.371951 36.41823 20 62.11605 1.338414 36.54553 Varyans ayrıĢtırması sonucuna bakıldığında,, para arzının ikinci periyotta enflasyon üzerindeki katkısı %8 iken, onuncu periyotta periyotta %62 olmuĢtur. Döviz kurunun enflasyona %63 ve yirminci katkı payı ikinci periyotta %1 iken, ikinci ve yirminci periyotta da aynı Ģekilde devam etmektedir. Enflasyonun kendisinde olan katkı payı ikinci periyotta %89 iken, yirminci periyotta bu oran %36 olmuĢtur. Dolayısıyla Ġran ekonomisinde enflasyon üzerinde en fazla katkı payı olan değiĢken para arzıdır. 71 Etki-tepki fonksiyonlarla karĢılaĢtırıldığında hem para arzı hem döviz kuru, enflasyonu pozitif yönde etkilemektedir. Bu nedenle enflasyonu düĢürmek için sıkı bir para politikası uygulamasına ihtiyaç vardır. 5.3. Ġlgili çalıĢmaların literatür taraması Ġran‟ daki enflasyon ve döviz kuru hakkında farklı çalıĢmalar yapılmıĢtır. Bu çalıĢmalarda Likidite artıĢı, hükümet harcamaları, bütçe açığı, ücretler, enflasyon beklentileri ve döviz kuru, enflasyonla iliĢkilendirilmiĢtir. Bafekr(1998), Ġran enflasyonunu açıklayan en önemli faktörleri araĢtırmıĢtır. Bu çalıĢma, uzun dönemde %10 likidite artıĢının, perakende satıĢ enflasyon oranında %2,7 ve toptan satıĢ enflasyon oranında %3,2,artıĢa yol açtığını göstermektedir. Diğer taraftan üretimdeki %10 artıĢ, perakende eĢya fiyatlarını %1,7 ve toptan eĢya fiyatını %2,4 azaltmaktadır. Dawodi (1997), Ġran‟daki enflasyon sürecini kısa, orta ve uzun dönemde, üç farklı zaman boyutunda incelemiĢtir. Likiditedeki %1 artıĢ, enflasyonu %95 ve döviz kurundaki %1 artıĢ, enflasyonu %0.301 arttırdığı sonucuna ulaĢmıĢtır. Kazerouni ve Asgari (2002), Ġran ekonomisinin karakteristiğini teorik çerçevede inceleyip, enflasyon ile para arzı artıĢı arasında pozitif bir iliĢki bulmuĢtur. Moradı (2001), Ġran‟ın 1959-1996 yılları arasındaki enflasyon belirleyicilerinin, para arzı, serbest piyasadaki döviz kuru ve yabancı malları fiyat endeksi olduğu sonucuna varmıĢlardır. Kısa dönemde petrol fiyatlarındaki değiĢimin enflasyon üzerinde etkili olduğunu görmüĢlerdir. Ġsfahani ve Yavari(2003), 1971-2001 yılları arasında nominal değiĢkenler olarak para arzı artıĢı, döviz kuru artıĢı, ve enflasyon beklentilerini modele dahil etmiĢler; reel değiĢken olarak da reel gayri safi milli hasıla açığını almıĢlardır. VAR modelini kullanarak, enflasyonun bütün bu faktörlerden etkilendiklerini görmüĢlerdi. 72 73 6. SONUÇ VE ÖNERĠLER Bu çalıĢmanın amacı, Ġran Ekonomisinde döviz kurunun enflasyon üzerine etkisini araĢtırmaktır. Bu amaçla, döviz kuru ve enflasyon arasındaki iliĢki VAR ve Hendry‟ nin Genelden Özele modelleme yöntemleri kullanılarak araĢtırılmıĢtır. Bunun için Hendry yönteminde 1976-2012 yıllık veriler kullanılmıĢtır. VAR modelini tahmin etmek için ise 1997:3 - 2011:4 dönem arası çeyrek yıllık veriler kullanılmıĢtır. Hendry yönteminden elde edilen sonuçlara göre, enflasyon, bir, iki ve üç gecikmeli kendi ekonomisinde t değerlerinden enflasyonist dönemindeki döviz etkilenmektedir. bekleyiĢlerin kuru önemli artığında, Bu durum olduğunu enflasyon oranı bize Ġran vurgulamaktadır. artmaktadır. Bir dönem önceki ve altı dönem önceki döviz kurunun da enflasyon üzerinde etkili olduğu görülmektedir. VAR analizi için de para arzı değiĢkeni modele dahil edilerek hem para arzının hem de döviz kurunun enflasyon üzerindeki etkileri araĢtırılmıĢtır. Analiz sonucuna göre, hem para arzı hem de döviz kuru, enflasyonu pozitif yönde etkilemektedir. Varyans ayrıĢtırması sonucuna bakıldığında,, para arzının yirminci periyotta enflasyon üzerindeki katkısı %62,11 iken; döviz kurunun enflasyona katkı payı aynı periyotta %1,33 ve enflasyonun kendisine olan katkı payı yirminci periyotta %36,54 olmuĢtur. Dolayısıyla Ġran ekonomisinde enflasyon üzerinde en fazla katkı payı olan değiĢken para arzı, daha sonra enflasyon değiĢkeninin kendisi ve son olarak döviz kurudur. Bu nedenle enflasyonu düĢürmek için sıkı bir para politikası uygulamasına ihtiyaç vardır. Bu çalıĢmanın analiz sonuçları ve literatürdeki diğer bir çok araĢtırma, Ġran ekonomisinde vurgulamaktadır. Dolayısıyla, olduğu için, parasal enflasyonun merkez Likidite bankası bir artıĢı ekonomik fenomen enflasyonun depresyona olduğunu baĢlıca sebep nedeni olmayacak ölçüde para arzını kontrol etmelidir. Enflasyon, döviz kuru ve enflasyonist bekleyiĢlerden etkilendiği için, merkez bankası döviz politika 74 uygulamasında Ģeffaf olmalıdır, böylece hem enflasyonist bekleyiĢlerinde kaynaklanan enflasyonu önler, hem daha planlı bir kur yöntemiyle döviz kurunu aĢırı dalgalanmalardan korur. 75 KAYNAKLAR Akın, F. ve Aydoğdu, C. (2013). Türkiyede cari iĢlemler ve sermaye hesapları arasındaki iliĢkinin dönemler itibariyla incelenmesi. Türkiye Günluğu, (114),120-130. AbuĢoğlu, Ö. (1990). Döviz kuru politikası ve ihracat üzerine etkisi: 1980-1988 dönemi. Ankara,TOBB Yayınları, (154), 6-7. Agenor, P.R. and Montiel, P.J. (1996) Development macroeconomics. edition). Princeton University Press, 215. (third Ahmadi, A. (2004). Mecme-i Teşhis-i Maslahat-ı Nizam. Tahran:Merkez-i Esnad-ı Ġnkılab-ı Ġslami. 83. Alacahan, N. D. (2011) Enflasyon Hedeflemesi Uygulayan Ülkelerde Enflasyon- Döviz Kuru İlişkisi ve Türkiye Uygulaması (YayımlanmamıĢ Doktota Tezi, Ġstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul. Atish, R.G., Ostry, J.D., Guide, A.M., and Wolf, H.C.(1996, September). Does the Exchange rate rejim matter for inflation and growth?. Ekonomic İssues,IMF.(2),1. Bafekr, A. (1998). Investigation about causes of inflation in Iran with cointegration method. Economic Department of Shahid Beheshti University, Ġran. Bahmani-Oskooee, M.(1995). Source of ınflation in post-revolutionary Iran. International Economic Journal, (9), 61-72. BeĢerabadi, H.M., ġerafetmend, H. ve Bagestani, A.A.(2010). Barresiye Ģokhaye nehre arz ve Ģekafe tolid ber teverrom. Macelleye Daneş ve Tosei, 18(33),1-20. Barhordari, S. (2012). KeĢverhaye nefti ve rejimhaye erzi. Faslnamaye Tazehaye İktisat. (136),31-35. Brooks, C. (2002). İntroductory econometrics for finance, Cambridge: Cambridge University Press, 340-341. Charemza, W. and Derek, D.F. (1997). New directions in econometric practise General to Spesific. Modelling, Cointegration, and Vector Autoregression. (2),Great Britain: Billing and Sons, 230. Central Bank of the Islamic Republic of Iran. (2013). Ekonomik trends (20092013). Iran: Economic Research and Policy Department, Public Relations Department, (57), 1-30. Damar, A. O. (2010). Türkiye’de Döviz Kurundan Fiyatlara Geçiş Etkisinin incelenmesi. TCMB Uzmanlık Yeterlilik Tezi. 76 Darıcı, B. (2006, Ağustos). Makro ekonomik istikrarın sağlanması açısından dalgalı döviz kuru sistemi, Mevzuat Dergisi, (104). Darnell, A.C. and Evans, J.L. (1990). The limits of Ekonometrics. Great Britain: Billing Press,114-116. Dawoodi, P.(1997). Economic stabilization policy and estimating dynamic inflation model in Iran. Research publication and economic policy. Tehran, Iran. Doğan, Ç. (1998). Fiyat istikrarı sorunu için merkez bankası eksenlı çözüm önerileri. Banka ve Ekonomik Yorumlar Dergisi, 35(8), 11 Doğukanlı, H. (2001), Uluslararası finans. Adana: Nobel Kitapevi, 74 Dornbusch, R. (1976). Expectations and exchange rate Dynamics. The Journal of Political Economy, 84( 6), 1161-1176. Ebadi, C ve Cahangerd, H. (2012) . Ülku saziye müdaheleye arzi der bazare arze iran. Mecalleye Tahkikate İktisati, 47(3), 23-44. Edwards, S. and Savastano, A.M. (1999,July). Exchange rates in emerging economies: what do we know? what do we need to know?. NBER Working Paper, (7228), 1-74. Ekelund, R. B. and Tollison,R.D. (1986). Economics. (7). Boston: Little, Brown and company, 871. Ertekin, M. (2004) Döviz kuru rejimleri ve Türkiye‟nin dıĢ ticareti. Dış Ticaret Dergisi, ( 32), 88-119. Felix, P. H and Schroder, M. (2002). Exchange rate pass-through to consumer prices: a european perspective. ZEW Working Paper, 02 (20), 1-26. Friedman, M. (1953). The case for flexible exchange rates. In Essays in Positive Economics, Chicago: University of Chicago Press, 157–203. Gündoğdu, M. K. (2013, ġubat). Döviz kurunun fiyatlara geçiĢ etkisi: türkiye çalıĢması. Türkiye İş Bankası İktisadi Araştırmalar Bölümü, 1-10. Gujarati, D. (2001). Temel ekonometri. (2). Ġstanbul: literatür yayınları, 711-841. Hendry, D.F. (1980). Predictive failure and econometricsmodelling in Macroekonomics: the transactions demand for Money. Modeling the Economy, London: Heinemann Educational Books. Ho, C. and Mc.Cauley, R.N. (2003). Living with flexible exchange rates: ıssues and recent experience in ınflation targeting emerging market economies. BIS Working Papers, (130), Monetary and economics department,1-48. HoĢbeht, A. (yy). Berresiye ferayende tesire nerhe arz bar teverrome Ģahese geymate mesrefkonande ve varedat der Ġran, PajoheĢhaye Ġktisadi,(31), 5182. 77 International Monetary Fund. (2008) . Annual Report on Exchange Rate Arrangements and Exchange Restrictions. Ġnternet: CoĢkun. C. A. (2000). Monetarizm ve rasyonel beklentiler teorisi. Politik İktisat, Web: http://www.canaktan.org/ekonomi/anayasal_iktisat/monetarizm/aktan monetarizm.htm adresinden 8 Nisan 2015‟ te alınmıĢtır. Ġnternet: EfĢari, M. (2015). Monasebtarin rejime piĢnahadi baraye iran. Goruhe İktisadi Burhan, Web: http://borhan.ir/NSite/FullStory/News/?Id=7073 adresinden 3 Mart 2015‟ te alınmıĢtır. Ġnternet: Ġran Country Overview, World Bank. (2013). Web: http://www.worldbank.org/.about/country-classifications/country-and lendinggroups), 5 ġubat 2014‟ te alınmıĢtır. Ġnternet: Moradi, M. (2002). Nonlinear modeling of inflation in Iran. Web:www. sitecomode.net. adrsinden 01 Ekim 2014‟ te alınmıĢtır. Isard, P. (1995). Exchange rate economics. New York: Cambridge University Press, 60. Ġsfahani, R. ve Yavari, K. (2003). Refahiyete Ġran dar tavarrom: VAR, Feslnameye Pejuheşhaye İktisati, (16), 69-99. Keating, J.W. (1990). Identifying VAR models under rational expectations. Journal of Monetary Economics, (25), 453-476. Kenen P. B. and Pack, C. (1994) Exchange rates, domestic prices, and the adjustment process, Peter B. Kenen (ed), Exchange Rates and The Monetary System içinde. Kepkep, N. (1991). Enflasyon. Ġstanbul: Cem Yayınevi, 12. KonuĢkan, A. (2006). Döviz kuru belirsizliğinin özel sektör sabit sermaye yatırımları üzerine etkisi, Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül üniversitesi Sosyal Bilimler üniversitesi, Ġzmir. Medeni, C (1994) Hukuk-i Esasi ve Nehadha-yı Siyasi-i Cumhuriİslami, , Tahran: NeĢr-i Hemrah, 253. Menachem, B. and Sololer, M. (2001, Augest). Ġnflation targeting and Exchange rate regimes: evidence from the financial markets, Department Of Financ,Stern School Of Bussiness, 3. Merkaze Amare Ġran. (2010). Ravabete Umumi Va Hemkarihaye Beynolmelel, Serşomariye Umumi Nofus Ve Mesken. İran: merkeze Amare Ġran, (79),143 Nili, M., 1985. Inflation in Iran. Quarterly Journal of Planning and Development. Plan and Budget Organisation of Iran. Tehran, Iran.1-30. 78 Pegan, A. R. (1987), Three econometric methodologies: a critica! appraisal, Journal of Economic Surveys, .(l),6. Oksay, S. (2001). Döviz kuru ve ödemeler bilançosu politikaları: Türkiye (19232000). (1). Ġstanbul: Beta Yayınları, 43. Öksüz, S. (1980), Türkiye' de para ve dıĢ denge. Eskişehir Ticari ve İktisadi İlimler Dergisi Yayınları, (223\146), 158. Özmen, A. (1986). Zaman serisi analizinde Box-Jenkins yöntemi ve banka mevduat tahmininde uygulama denemesi. EskiĢehir: Anadolu üniversitesi Yayını, 26-27. Öztürkler, H. (2012). Ġran ekonomisinin genel özellikleri. Ortadoğu Analiz, 86-91. 4(40), Parasız, Ġ. (1997), Para Banka ve Finansal Piyasalar. (6) Bursa: Ezgi Kitabevi, 5758. Reinhart, Carmen M. and Rogoff, Kenneth. S. (2002) . The Modern History of Exchange Rate Arrangements: A Reinterpretation. NBER Working Paper, 8963, 1-106. Rogoff, K. , Husain, A.M. , Mody, A. , Brooks, R. and Oomes, N. (2003, December ). Evolution and performance of exchange rate regimes. IMF Working Papers, (243), 1-83. Seyidoğlu, H (1994), Uluslararası finans. (1). Ġstanbul: Güzem Yayınları, 105-106. Sfia, D. M. (2011). The Choice of exchange rate regimes in the MENA countries: A probit analysis. International Economics and Economic Policy, 8, 275-305. Södersten, B. and REED, G. (1994). İnternational economics. (3). London: Macmillan Pres, 582. Stone, M. , Anderson, H. and Veyrune, R. (2008, March). Exchange rate regimes: back to basıcs. Finance & Development March, 42-43. Svensson, L.E.O. (2000). Open-economy ınflation targeting. International Economics.( 50 ),155–183. Journal of ġabani, k. (2011). Hukuk-u Esasi ve Sahtar-ı Hükümet-i Cumhuri-i İslami-i İran.(6). Tahran: Ferhegname-i Nehadha-yı Ġnkılabı Ġslami, 11. Tabibian, M. (1997). RiĢehaye tavarrom der iktisate Ġran. Mecelleye Tehkikate Bazergani, 01, 37-43. Tahran Ticaret MüĢavirliği. (2009). İran İslam Cumhuriyeti Ülke Profili. Ġran: Tahran Ticaret MüĢavirliği, 1-52. 79 Tuncay, Ö ve Kök, R (2012). Türkiye için optimum döviz kuru rejiminin belirlenmesine yönelik bir uygulama. Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, XXXII(I), 19-42. Tunca, Z.(2005). Makro iktisat (4). Ġstanbul: Filiz Kitabevi, 92-93. Tarı, R.(1999). Ekonometry. (2).Ġstanbul: Umuttepe Yayınevi, 453. Ünsal, E. (2005), Uluslararası İktisat Teori Politika ve Açık Ekonomi Makro İktisadı.(1). Ankara: Ġmaj Yayınevi, 545-548. Yurdakul, F. (1996). Ekonometride Yeni Eğilimler: Hendry ve Sims Yöntemleri- Döviz Kuru Üzerine Bir Uygulama. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ekonometri Bölümü, Ankara. (YayınlanmamıĢ Doktora Tezi). Wise C. and Roett R. (2000). Exchange rate policies in latin America. Washington DC: Brookings Ġnstitution Press. Woo, W.T.(1984). Exchange rates and the prices of nonfood nonfuel products. Brooking Papers On Ekonomic Activity. 2, 511-530. 80 81 EKLER 82 Ek-1.Tahmin edilen VAR modeli 83 ÖZGEÇMĠġ KiĢisel Bilgiler Soyadı, Adı : Shojaeipour Monfared, Sanam Uyruğu : Ġran Doğum Tatihi ve yeri :17/09/1986 Ġran Medeni hali : Bekar e-mail : [email protected] Eğitim Derece Eğitim Birimi Mezuniyet Tarihi Yüksel lisans Gazi Üniversitesi Devam ediyor Lisans Urmia Üniversitesi 2009 Lise Azadi Lisesi 2004 Yıl Yer Görev 2008 Dil Okulu Ġngilizce Öğretmenliği ĠĢ Deneyimi Yabancı Dil Ġngilizce, Farsça, Azerice GAZİ GELECEKTİR... SANAM SHOJAEİPOUR MONFARED İKTİSAT ANABİLİMDALI ULUSLAR ARASI İKTİSAT BİLİM DALI T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ DÖVİZ KURU VE ENFLASYON İLİŞKİSİ: İRAN ÖRNEĞİ SANAM SHOJAEİPOUR MONFARED TEMMUZ 2015 İKTİSAT ANABİLİMDALI ULUSLAR ARASI İKTİSAT BİLİM DALI TEMMUZ 2015