BISMILLAHIR-RAHMANIR-RAHIM Mit dem Namen ALLAHs, Des Allgnade Erweisenden, Des Allgnädigen slamische eligionsgemeinschaft essen E-mail: Internet: [email protected] www.irh-info.de Cuma Sözü „İnsan ölümlüdür, güç/iktidar geçicidir!“ „Zulmedenlere meyletmeyin. Aksi halde size ateş dokunur/cehennemde yanarsınız.“ (Sure 11, Ayet 113) Mısır’daki askeri darbeden bugüne kadar geçen sürede, ordu ve güvenlik güçleri tarafından, aralarında birçok çocuğun da bulunduğu iki binden fazla insan vahşi ve acımasızca öldürülmüş ve binlerce insan yaralanmıştır. Bu vahşi katliamın kurbanları, şiddete başvurmadan ve barışçıl bir şekilde gösteri yapan milyonlarca insandan bir bölümdür. Onlar, askeri darbeye karşı gösteri yaptıkları ve Mısır halkının demokratik iradesinin tanınması için mücadele ettikleri için, adeta ağır suç işleyenler gibi muamele görmüşlerdir (…ki, ağır suç işleyenler için de hukuk devleti ilkeleri geçerli olmalıdır). Genelkurmay Başkanı El-Sisi ve askerleri, İslam Dünyası’ndaki anlamlı sözü hatırlamalıdırlar: Mazlumun ahı, arşa kadar çıkar! Veya bir başka ifadeyle: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste! Ordunun bu katliamı, kendini Müslüman olarak adlandıran çok sayıdaki Mısırlı darbe taraftarları tarafından maalesef coşkuyla karşılanmakta ve desteklenmektedir. Bunlar, nasıl bir İslam anlayışına sahiptirler? Bu, Kur’an’ın bize öğrettiği İslam anlayışı olamaz! Yukarıda verilen Kur’an ayeti, sadece zulmü destekleyenleri ve ona alet olarak hizmet edenleri uyarmamakta ve tehdit etmemekte, aksine zulme meyledenleri ve taraftar olanları da cehennem ateşiyle tehdit etmektedir. İslam’ın iki kaynağı olan Kur’an ve sünnete göre, bir zulme ve haksızlığa rıza, zulüm ve haksızlık olarak değerlendirilmektedir. 19. Yüzyıl Türk şairi Namık Kemal, şiirlerinden birinde bu gerçeği su mısralarla isabetli bir şekilde dile getirmektedir: „Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten.“ Arap Ligi ve İslam Dünyası’nın hemen hemen bütün hükümetleri ve iktidarları, bu askeri darbeyi desteklemeye devam etmekte ve Mısır askeri rejiminin kendi halkına karşı yaptığı korkunç katliamı sessizce izlemektedirler. Bu tutumları, tam da kendi iktidar anlayışlarına uymaktadır. Bundan dolayı, bu rejimlerin bu tutumlarında şaşılacak bir durum yoktur: Çünkü bu rejimler, „Arap Baharı“ diye adlandırılan gelişmeleri başından beri kendi krallıkları ve iktidarları için hayati anlamda tehlikeli olarak görmüşlerdir. Fakat unuttukları şey şudur: Tüm zalimler, diktatörler ve adaletsiz idareciler ve iktidarlar, tarihin bize sayısız örneklerle belgelediği gibi, birgün mutlaka yokolmaya ve kaybetmeye mahkumdurlar. Kazananlar, er geç adiller/adaletli olanlar ve özgürlük mücadelesi verenler olacaktır. Namık Kemal, aynı şiirinin diğer mısralarında bu hakikati şöyle tasvir etmiştir: „Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten“ 1/2 Ve „medeni!“, „demokratik!“, Batı Avrupa Dünyası ne yapmakta ve nasıl bir tutum izlemektedir? Bu askeri darbeyi askeri darbe olarak dahi adlandıramamakta ve kınayamamaktadır. Gerçi Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları, darbenin başlangıcındaki tüm mesafeli açıklamalarından sonra nihayet evvelki gün Brüksel’de yaptıkları toplantıda; Mısır’daki şiddetin artmasından sonuçlar çıkarmış ve halkın sindirilmesine hizmet edebilecek her tür malın Mısır’a ihracının durdurulmasını kararlaştırmışlardır. Ancak bununla beraber, sadece orantısız polis şiddetini kınamakla kalmamış, aksine hükümet muhaliflerinin şiddetini de kınadıklarını açıklamışlardır. Polis ve ordunun kullandığı açık ve net olan acımasız şiddeti, „orantısız“ kavramıyla ve gerçekleri saptırarak hükümet muhaliflerinin de sözde şiddet kullandığı suçlamalarıyla göreceleştirmek suretiyle, Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları, yücelttikleri kendi demokratik değerlerine ters düşmektedirler. Burada hangi orantısız şiddet söz konusudur? Mısır askeri rejiminin, şiddet kullanmayan ve barışçıl göstericilere karşı uyguladığı vahşi katliam, hiçbir şekilde görecelleştirilemez! Düşünce ve gösteri yapma hürriyeti, demokrasinin temel değerlerindendir. Ya da Mısır örneğinde bu değerler geçerli değil miydi! Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları’nın açıklamasında, eskiden olduğu gibi şimdi birkez daha açık ve net ifadenin eksikliğini görüyoruz. Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry, Mısır’daki bu askeri darbeyi desteklediğini hatta kamuoyu önünde beyan etmiştir. Amerikan Dışişleri Bakanı, Mısır ordusunun, halkının menfaatleri doğrultusunda hareket ettiğini ve böylece demokrasiyi yeniden tesis ettiğini ifade etmiştir. Bu tutumuyla ABD Hükümeti, kendisini de Mısır’daki zulüm ve katliamdan sorumlu hale getirmiştir. 10. Temmuz 2013 tarihinde yayınladığımız, Uluslararası Devletler Camiası’nın Demokrasi Anlayışı Ara Dönem Karnemiz’de belirttiğimiz gibi (Web sayfamıza bakınız), dünyadaki her hangi bir devletin yönetim şeklinin ne olduğu, demokratik mi, demokratik değil mi veya diktatörlük mü olduğu, ABD için hiçbir rol oynamamakta ve önem arzetmemektedir. Bundan daha önemlisi, bu devletlerin ABD’nin çıkarlarına uyup uymamasıdır. Bundan dolayı, ABD’nin Mısır örneğinde olduğu gibi, onlarca yıldan beri başka birçok ülkede yapılmış askeri darbelerin yanında niçin yer aldığı veya bu darbeleri niçin desteklediği anlaşılır bir durumdur. Örneğin, Amerikan İstihbarat Örgütü CIA, bizzat kendisi bu durumu tescil edecek şekilde, 19. Ağustos tarihinde, üzerinden 60 yıl geçtikten sonra, İran’da 1953 yılında düzenlenmiş olan ve dönemin başbakanı Muhammed Musaddık’ın devrilmesi ile sonuçlanan askeri darbedeki aktif rolünü ve sorumluluğunu ilk kez resmen itiraf etmiştir. Bununla, „medeni!“ ve „demokratik!“ Batı Dünyası’nın bir üye devleti, demokrasi ve insan hakları konularındaki gerçek yüzünü açık bir şekilde göstermektedir. Son olarak, Mısır’da askeri darbeye ve askeri rejimin vahşi zulmüne karşı sabır içinde, şiddetsiz ve barışçıl yollarla kıyam eden (direnen) tüm kardeşlerimizi ve şehitleri, onların özgürlük mücadelesinin sembolü olan Rabia Selam İşareti ile selamlıyor ve onlara Kur’an-ı Kerim’den Asr suresiyle dualarımızı gönderiyoruz: Bismillahirrahmanirrahim Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır. 23. Ağustos 2013 - Cuma Federal Almanya Hessen Eyaleti İslam Cemaati 2/2