Untitled

advertisement
.,
ISTANBUL
TICARET
ODASI
®
TÜRKİYE İLAÇ SANAYİİ
Prof. Dr. Nurettin ABACIOGLU
YAYlN NO: 2009-41
İstanbul, 2010
Copyright © İTO
Tüm haklar saklıdır. Bu yayının hiç bir bölümü, yazann ve
İTO'nun önceden. yazılı izni olmaksızın mekanik olarak, fotokopi
yoluyla veya başka herhangi bir şekilde çoğaltılamaz. Eserin bazı
bölümleri veya paragrafları, sadece araştırma veya özel çalışmalar
amacıyla, yazarın adı ve İTO belirtilmek suretiyle kullanılabilir.
ISBN 978-9944-60-515-1 (Basılı)
ISBN 978-9944-60-516-8 (Elektronik)
İTO ÇAGRI MERKEZi
Tel: (212) 444 O 486
İTO yayınları için ayrıntılı bilgi
Bilgi ve Doküman Yönetimi Şubesi
Dokümantasyon Servisi'nden alınabilir.
Tel
: (212) 455 63 29
Faks
: {212) 512 06 41
E-posta : [email protected]
İnternet : www.ito.org.tr
Odamız yayıniarına
tam metin ve ücretsiz olarak
internetten ulaşabilirsiniz.
YAYlNA HAZlRLlK, BASKI, CİLT
OKUROFSET
Yüzyıl Matbaacılar Sitesi 1. Cadde No:160
Bağcılar 1 İstanbul
Tel: 0212 430 99 14 Fax: 0212430 99 13
www.okurofset.com
İÇİNDEKİLER
Sunuş ..........................................................................................................
13
Onsöz ......................................................................................................... 15
Tablolar ve Şekiller.................................................................................... 17
l.BÖLÜM
1. İLACIN EKONOMİ-POLİTİGİNE İLİŞKİN BAZI TEMEL
KAVRAMLAR .................................................................................... 23
1. 1. Meta Olarak İlaç: Kullanım Değeri ve Değer ............................... 24
1.1.1. Meta Olarak İlaç.................................................................. 25
1.1.2. ilacın Ürün Özellikleri......................................................... 28
1. 1.3. Sanayinin Özellikleri .. .. .. ................. .. .... ................... .......... . 34
1. 1.4. İlaç Tüketimi ve Tüketici Olarak Hastanın Özellikleri....... 35
1.1.5. Sağlık Hizmeti ve İlaç: Ekonomik Sistemin Kendisini
Yeniden Var Ediş Koşulları ..... .. ......... .... .. .... .... ..... .. ...... ..... 36
1.1 .6. Kullanım Değeri ve İlaçta Terapötik Değer-Endikasyon.... 37
1. 1. 7. Değer Biçimi ya da ilacın Değişim Değeri......................... 37
1.2. Emek Süreçlerinin İlaç Üretiminde Somutlanış Biçimleri ve
İlaçta Maddeleşen Emeğin İkili Karakteri..................................... 42
1.2.1. Meta Değeri......................................................................... 42
1.2.2. Normal Toplumsal Üretim Şartları ..................................... 43
1.2.3. Meta Olarak İlaçta Maddeleşen Somut ve Soyut Emek
Biçimlerinin Karşılaştırılması............................................... 44
3
2.BÖLÜM
2. İLAÇ SANAYİİ İLE İLGİLİ TANlMLAR, SINIFLANDIRMALAR,
TÜRKİYE TARİHÇESİ ve İLGİLİ HUKUKi DÜZENLEMELER
veMEVZUAT ....................................................................................... 47
2.1.
Tanımlar .........................................................................................
47
2.1.1. Sektörün Tanımı .................................................................. 47
2.1.2. Sektörün Sanayii Sınıflandırmasındaki Yeri.................................. 48
2.1.3.
Diğer Tanımlar
.................................................................... 48
2.2. Türkiye İlaç Sanayii Tarihçesi....................................................... 58
2.2.1. İlaç Sanayii Tarihçesine Özet Yaklaşım .............................. 58
2.2.2. Özetle Türkiye İlaç Sanayii Tarihçesi ....................... .......... 67
2.2.2.1. I. Dönem: (Cumhuriyet Öncesi)............................. 67
2.2.2.2. II. Dönem: (Cumhuriyet- II. Dünya
Savaşı Arası)
71
2.2.2.3. III. Dönem: (U. Dünya Savaşı Sonrasından
Günümüze)............................................................. 72
2.3. Hukuki Mevzuata İlişkin Genel Özetlerneler................................. 77
2.3.1. Ulusal Düzenlemeler........................................................... 77
2.3.2. İlaçta Avrupa Birliği (AB) Müktesabatı ve Türkiye
Bakırnından Uyum Çalışmalan........................................... 90
4
3.BÖLÜM
3. SlNAi ÜRÜN BOYUTUYLA İLAÇ PAZARI ................................. 97
3.1. İlaç Sanayii Açısından Bazı İktisadi Genel Kavramlar.................. 97
3.2. Piyasa Çeşitleri ve İlaç Piyasası. .................................................... 100
3.2.1. Piyasa Çeşitleri .................................................................... 100
3.2.1.1.
Belirliliğe Dayalı
3.2.1.2.
Malların
Piyasa Oluşma Durumu............. 1O1
ve Hizmetlerin Niteliğine Bağlı Piyasa
Oluşma Durumu .................................................... ı 02
3.2.1.3. Rekabet Koşullarına Bağlı Piyasa Oluşma Durumu 102
3.2.1.3.1. Tam Rekabet Piyasası ............................ 103
3.2.1.3.2. Eksik Rekabet Piyasaları.. ...................... 104
3.2.1.3.3. Tekel (Monopol) Piyasası. ..................... 104
3.2.2. İlaç Piyasası Çeşitleri .......................................................... ıo4
3.2.2.1. Piyasalar Olarak İlaç ve Sanayii: Genel
Değerlendirme ........................................................ 105
3.2.2.2. Üretici Piyasalar Olarak İlaç Sanayii: Genel
Değerlendirme ........................................................
ıos
3.2.2.3. Dağıtım ve Tüketim Piyasalarında İlaç: Genel
Değerlendirme ........................................................
ıo6
3.2.2.3.1. İlaç Toptancı Piyasalannda Türkiye
Çerçevesi ............................................... 106
3.2.2.3.2. İlaç Toptancı Piyasalarında
Dünya Çerçevesi ................................... 109
3.2.2.3.3. İlaç Perakendeci Piyasalannda
Türkiye Çerçevesi .................................
5
ııı
3.2.2.3.4. İlaç Perakendeci Piyasalannda
Dünya Çerçevesi ................................... 112
3.2.2.3.5. İlaç Tüketici Piyasaları: ........................ 115
3.2.2.3.6. Genel Değerlendirme ve Sonuç ............ 116
3.3. İlaç Sanayii Piyasasında Çeşitlilik ve Buna İlişkin Örnekler ........ 117
3.3.1. Dünya Farmasötik Pazarının Belirliliğe Dayalı Piyasa
Bakımından Örneklenmesi .................................................. 118
3.3.2. Dünya Farmasötik Pazanmn, Rekabet Koşullan
Bakımından Örneklenmesi ................................................. 120
3.3.3. İlaç Sanayiindeki Rekabet Koşullannın Ayınınma Göre
Genel Değerlendirme .......................................................... 130
3.3.3.1. İlaç Sanayiinde Tekel ve Tekelci Rekabet
Piyasalannın Özellikleri Üzerine ........................... 131
3.3.3.1.1. İlaç Sanayii Bakımından Tekelci Piyasa
Özellikleri Oluşmasının Birinci Koşulu:
Mala Olan Talep, ................................... 132
3.3.3.1.2. İlaç Sanayii Bakımından Tekelci Piyasa
Özellikleri Oluşmasının İkinci Koşulu:
Toplulaşma Oranı .................................. 133
3.3.3.1.3. (İ) Tekel Piyasasında Kategorik Fark:
Oligopol ................................................ 134
. 3.3.3. 1.4. İlaç Sanayii Bakımından Tekelci Piyasa
Özellikleri Oluşmasının Üçüncü
Koşulu: Malın Fiyatının Belirlenmesi ... 13 7
6
4.BÖLÜM
4. İLAÇ SANAYİİ ve ULUSLARARASILAŞMA ................................ 138
4.1. Küreselleşme "Nasıl Bir Kavramdır?": Özet Değinme .................. 138
4.1.1. Sermaye Küreselleşmesi ve Uluslararasılaşmanın
Bazı Özellikleri Üzerine ...................................................... 145
4.1.1.1. Meta Sermayenin Gelişimi-Dolaşan Meta
Sernıayede Büyüme ................ ,.............................. 146
4.1.1.2. Finansal Sermayenin Gelişimi-Finansal Sermayeyi
Hareketlilik Düzeyinde Yükseltme ........................ 147
4.1.1.3. Üretici Sermayenin Gelişimi-Üretici Sermaye
Hareketliliğinde Büyüme ...................................... 14 7
4.1.2. Yerkürenin Durumu: Nasıl ve Ne Oranda Bir
Uluslararas ılaşma ya da Uluslarüstüleşme .......................... 148
4.1.2.1. Yükselen Güç Odaklan Olarak
İlk 200 Küresel Şirket ........................................... 148
4.1.2.2. İlk 10 Bulgu ve 200 Şirket Raporuna İlişkin
Sonuçlar ................................................................ 149
4.1.2.3. İlk 200 ÇokUluslu ŞirketteKüresel Gelir
ve Karlar ................................................................. 152
4.1.2.4. İlk 200 Şirket Raporundan İlaç Sanayine .............. 159
4.2. Uluslararas ılaşma-Uluslarüstüleşme Kavramının Geneli Üzerine 15 9
4.2.1. Çok Ulus lu Şirket Kavramına Özet Yaklaşım .................... 161
4.2.1.1. ÇokUluslu Şirketler: "Ekonomi Ansiklopedisi" ... 161
4.2.1.2. ÇokUluslu
Şirketler:
"Marksist Düşünce
Sözlüğü"
163
4.2.1.3. ÇokUluslu Şirketler: "ÇokUluslu Şirketler ve
Ekonomik Kalkınma" Kitabı ................................. 164
7
4.2.1.4. ÇokUluslu Şirketler: "Ekonomik Kurumlar ve
Kavramlar Sözlüğü-Eleştirel Bir Giriş" ................ 167
4.2.1.5. ÇokUluslu
ÇokUluslu
Şirketler: "Globalleşme
Şirketler"
Sürecinde
Makalesi ............................. 167
4.2.2. İlaç Sanayiinde Uluslararasılaşmanın Araçları ya da
Sermaye Rekabet Süreçleri ................................................ 169
4.2.2.1. Meta Dolaşımı ....................................................... 171
4.2.2.1.1. İlaç Maliyetleri ..................................... 171
4.2.2.1.2.
Satış
Potansiyelleri ................................ 172
4.2.2.2. Finansal Dolaşım ................................................... 173
4.2.2.2.1.
Doğrudan Yabancı Yatırım-Pazar
Hareketleri ............................................. 173
4.2.2.2.2. Sermaye Yapısı .................................... 174
4.2.2.2.3. Teknoloji ve Sosyoekonomi ................. 174
4.2.2.2.4.
Araştırma-Geliştirme
Çalışmalan
4.2.2.2.5.
(Ar-Ge)
........................................... 17 5
Uluslararası Mevzuat Düzenlemeleri
ve Patent ............................................... 177
4.2.2.3. Emek Süreçlerindeki (İşgücü) Dolaşım ................ 180
4.2.2.3.1. İşgücü İstihdam ve Dolaşımı ................. 180
4.2.2.3.2.
Eğitim Harcamaları
............................... 180
4.2.2.3.3. Yönetsel Harcamalar ............................ 181
4.2.3. ÇokUluslu Şirket (ÇUŞ)
Yapılanmasının
Genel
Değerlendirmesi İçin Yaklaşım ........................................... 181
4.2.3.1.
Çuş
Nedeni Olarak Yoğunlaşma ............................ 183
4.2.3 .Ll. İlaçta Uluslararası Mal Ticaretinin
Boyutu ve Büyüme Hızı.. ...................... 183
8
4.2.3.1.2. İlaç Sanayiinde Firmaların Biribirlerinin
Ülke-Pazanna Nüfuz Etme Dereceleri
ve Pazarların BölgeselleştirilmesiKüreselleştirilmesi ................................ 205
4.2.3.1.3. Önemli Çokuluslu İlaç Şirketlerinin
Uluslararası Faaliyetlerinin Çapı. ......... 211
4.2.3.1.4. Önemli Çokuluslu İlaç Şirketlerinin
Uluslararası Faaliyetlerinin Çapı. ......... 215
4.2.3.2.
Çuş
Göstergeleri ve Araçlan .................................... 219
4.2.3.2.1.
Doğrudan Yabancı Yatırım ......................
219
4.2.3.2.2. İhracat-Pazarlama ve Lisans Anlaşmalan 224
4.2.3.2.3.
Araştırma Geliştirme
4.2.3.2.4.
Sınai
(Ar-Ge) Süreci ...... 224
ve Fikri Mülkiyet Olarak
Uluslararası Patent Sistemi ve İlaç .......... 235
4.2.3.2.5. Özel Sermaye Birikim Süreci .................. 261
4.2.4. Genel Değerlendirme .......................................................... 261
9
5.BÖLÜM
5. TÜRKİYE İLAÇ SANAYİİ GÖRÜNTÜLERi ................................. 263
5.1. Türkiye İlaç Sanayiinde Yapısal Özellikler ve Çeşitli Sektörel
Dinamikler. ..................................................................................... 263
5 .1. 1. Sektör Tanımı ve Genel Yapısı ........................................... 263
5.1.2.
Çeşitli
Sektörel Dinamikler ................................................. 269
5 .1.2.1. Üretim-Tüketim Değerleri .................................... 270
5 .1.2.1.1. İlaç Hammaddesi ve Mamul İlaç
Üretim Değerleri .................................. 271
5 .1.2.1.2. İlaç Tüketim Değerleri .......................... 283
5.1.2.2. İhracat-İthalat Değerleri ......................................... 293
5.1.2.2.1. İhracat-İthalat Ortak Değerleri .............. 293
5 .1.2.2.2. Türkiye İlaç Dış Ticareti: İhracat
Değerleri ................................................ 295
5.1.2.2.3. Türkiye İlaç Dış Ticareti:
İthalat Değerleri .................................... 301
5.1.2.3. Yatırım ve İstihdam Değerleri .............................. 308
5.1.2.3.1.
Yatırım Değerleri
.................................. 308
5 .1.2.3 .2. İstihdam Değerleri ................................. 309
5.1.2.4. Türkiye İlaç Sanayinin Dünya Ticareti İçindeki
Yeri ve Rekabet Gücü ............................................ 312
5.1.2.4.1. Dünya İlaç Ticareti ve Türkiye'nin
Kapasitesine İlişkin Genel
Değerlendirme ....................................... 312
5.1.2.4.2. Dünya İlaç Ticareti Bakırnından İhracat
ve Türkiye'nin Yeri ............................... 313
5.1.2.4.3. Dünya İlaç Ticareti Bakımından İthalat
ve Türkiye'nin Yeri ............................... 318
10
5 .1.2.4.4. Dünya İlaç Ticareti İçinde Sektörün
Dış Piyasalardaki Durumunun
Yorumlanmas ı ....................................... 320
5.1.2.5.
Birleşme
ve Devralmalar Bakımından Türkiye
İlaç Sanayinin İç Pazar Görüntüleri ....................... 321
5.1.2.5.1. Türkiye İlaç Sektörünün Birleşmeler
Bakımında Genel Değerlendirilmesi ..... 322
5.1.2.5.2. Türkiye İlaç Sektöründe Yoğunlaşma
Oranları ................................................. 323
5.1.2.5.3. Türkiye İlaç Sektöründe Birleşme ve
Devralmalar ........................................... 325
5.1.2.5.4. Türkiye İlaç Sektöründe Birleşme ve
Devralmalar Bakımından Sonuç ........... 330
6.BÖLÜM
6. İLAÇTA ULUSAL POLİTİKA ve ULUSLARARASI EKONOMİ­
POLİTİK İKİLEMİ: SEKTÖREL GENEL DEGERL:ENDİRME. 331
6.1. İlaçta Ulusal Politika Kavramı Üzerine ve Uluslararası
Ekonomi-Politik İkilemi Üzerine ................................................... 331
6.2. Küreselleşme Sürecinde Nasıl Bir Ulusal İlaç Politikası .............. 335
6.2.1. Kurumsal Değerlendirmeler Ve Öngörüler.. ....................... 335
6 .2 .1.1. Dpt Perspektifi ........ ,. ............................................ 3 3 5
6.2.1.2. Dpt Perspektifine İlişkin Değerlendirme ............... 342
6.2.1.3. İlaç Sektörü Üretici Sendika Ve Dernekleri:
Politikalar··································'···························· 346
6.3.
Çalışmanın
Bütününden Sektörel Genel Değerlendirmeye ........... 348
KAYNAKLAR ..................................................................................... ·359
ll
SUNU Ş
Hastalıkların
tedavisinde sağladığı fayda ve insan yaşamında oynadığı etkin rol bakımından hayati öneme sahip olan ilaç, sanayisiyle de, ülkelerin
gelişmesinde yüksek katma değere sahip sektörlerin başmda gelmektedir. Dış
ticaret dengesinde artı değer sağlayan ülkeler, ilaç araştırmalarının yapıldığı,
eşdeğer ilacın desteklendiği ve ilaç sektörüne öncelikler tanıyarak ihracatı
önemli bir düzeye çıkaran ülkelerdir.
Büyüklük bakımından Avrupa' da altıncı sırada ve en hızlı büyüyeni olmasıyla
dikkatleri çeken Türk ilaç sanayii, teknolojik altyapı ve kalite açısından dünya
standartlarına ulaşmış, canlı bir iç pazara sahiptir. Bu stratejik pazann yeni
teknolojilerle, Ar-Ge yatırımları ve çalışmalarıyla desteklenerek, sözkonusu
birikim ve potansiyelin ilaç ithalatını azaltmaya yönelik kullanılması sektörün rekabet edebilme şansını da arttıracaktır.
ilacın Türkiye'nin de aralarında bulunduğu sadece 36 ülkede üretilebilmesi bu
sanayinin ithalattan ziyade ihracat yapacak düzeye ilerletilınesi gerektiğinin
bir kanıtıdır. Önemli bir ihracat potansiyeline sahip olan sektörün, yüksek
rekabetin yaşandığı dış pazarlarda başarılı olabilmesi için teknik ve pazarlama alanlarında yatırım imkanlarını arttırmak kaçınılmazdır. Dış pazarlar
için gerekli olan yatınrn ve harcamaları yapabilmek ise ancak fırmaların fon
oluşturmalan ile mümkün olabilmektedir.
Bu nedenle Türkiye ilaç endüstrisinin mali yapısının güçlenınesini sağlayacak
politikalar belirlenmeli ve istikrarla uygulanmalıdır. Türkiye' de üretilmiş
ve pazarda olan ilaçların %60'ının eşdeğer ilaç olduğu göz önünde bulundurularak, eşdeğer ilaç üretim ve kullanımının desteklenmesi, Türkiye ilaç
endüstrisinin, rekabet gücünün arttırmasına ve bu yöndeki ihracat potansiyelini geliştirmesine imkan tanıyacaktır. Bu hususta sektörde önemli pazar
paylarına sahip olan şirketlere de önemli görevler düşmektedir.
12
Tam
teşekküllü
Ar-Ge merkezleri kurularak, üniversitelerin ve ilgili kamu
kuruluşlannın da desteğiyle ülkemiz yeni molekülleri keşif yolunda emin
adımlarla ilerleyecektir.
İlaç sanayimiz sahip olduğu modem sistem ve AB ülkeleri ile kıyaslanabilir
teknolojik düzeyiyle kaliteli, etkin ve güvenilir ilaçlar üreterek dış pazarlarda
rekabet gücü yüksek bir konuma ulaşmıştır.
İlaç sanayisinin geçmişten günümüze izlediği yol haritasını, ulusal ekonomimizdeki yerini ve sektörün genel bir değerlendirmesini titiz çalışmalar
sonunda Odamız adına hazırlayan Prof. Dr. Nurettin Abacıoğlu'na teşekkür
eder, "Türkiye İlaç Sanayii" isimli yayınımızın üyelerimize, sağlık sektöründe
yer alan firmalanmıza ve ilgili kişi ve kuruluşlara faydalı olmasını dilerim.
Dr. Cengiz Ersun
Genel Sekreter
13
Prof. Dr. Nurettin ABACIOGLU
Ankara Üniversitesi Bezacılık Fakültesinde lisans eğitimini tamamladıktan
sonra, Farmakoloji bilim alanında doktora eğitimini 1982 de tamamladı.1984
den bu yana, Gazi Ünivarsitesi Bezacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim
Dalında akademik çalışmalarını sürdürmektedir. Kronobiyolojik ve kronofarmakolojik tasarımlı olarak, kardiyovasküler sistem ile ağrı mekanizmaları
ve tedavisine ilişkin çalışmalar, temel araştırma konulan arasında
bulunmaktadır. Yanısıra, sosyal farmakoloji boyutu içerisinde, sağlık ve
ilacın ekonomi-politiği ve farmakoekonomik değerlendirmeler, diğer ilgi ve
çalışma alanlarıdır. İlgi alanlarına yönelik olarak uluslararası ve ulusal dergilerde, bildiri kitaplarında yer alan çok sayıda araştırma ve derleme makaleleri
ile bildirileri ve telifkitapları bulunmaktadır. Akademik yönetsel etkinlikleri
dışında, Türk Bezacıları Birliği Büyük Kongre Doğal Delegesidir. 1984-1990
yılları arasında Birliğin Merkez Heyeti Genel Sekreterliğini yapmıştır. Sağlık
Bakanlığı bünyesinde çeşitli komisyon üyeliklerinde bulunmuştur. Türkiye
Patent Kurumu Danışma Kurulu üyesidir. Ayrıca, çok sayıda uluslararası ve
ulusal meslek kuruluşuna üyedir.
14
ÖN SÖZ
Sağlık, eczacılık ve ilaç birbirinden ayrı düşün elemeyecek kavramlardır.
lek yaşamıının başından beri bu konular üzerinde
senelerin ortalanndan bu yana yazıyorum.
düşünüyorum
Mesve 1970'li
Kuşkusuz
ilaca ilişkin öğrenme ve çözümlemelerimi iki alanda sürdürdüğü­
mü söyleyebilirm. İlki biyolojik, tıbbi ve farmasötik bilimlerle ilgili öğren­
cilik çabalarımdır. İkincisi, sağlığa ve ilaca; iktisat, hukuk gibi sosyal bilim
alanlan ile pekiştirilmiş bir bilgi birikiminin gerekli olduğu bakışıyla yaklaş­
rna çabalarırndır. Her iki alanla buluşmuş bir bilgi birikiminin, sağlığı, eczacılığı ve ilacı daha iyi anlayabileceğini düşünüyorum ve her geçen gün daha
da iyi kavnyomm. Şimdiye değin edinebildiklerimden geriye baktığımda ise,
hep öğrenciliğimin başlangıcında olduğunu görüyorum. Burada böylesi bir
çabanın bendeki düşünsel görüntüleri yansıtılmaktadır.
İlaç sanayiinin ne olup olmadığı, ilacın ekonomi-politiğinden bağımsız değil­
dir. O nedenle, 30 yılı aşkın bir düşün ve yazın çabaının kimi ürünlerini burada özetle birleştirmeye ve bunları literatürden yaptığım alıntılada zenginleş­
tirip bütünleştirrneye çabaladım.
Çalışma,
kurgusal bir bütünlüğün adım adım inşaa edilme sırasını izlemiştir.
Bu izlence içinde değinebildiğim bölümler, değinemediklerimin yanında küçük kalmıştır. Bu düşünülemediğinden değil, tasanının kendine özgü sınırla­
nndan oluşmaktadır.
İlk bölümde, ilaç ekonomi-politiğine ilişkin bir kavramsal ve düşünsel özetlerne yapılmaktadır. ilacın hasta açısından neden "olmazsa olmaz" bir özellik taşıdığı ve endikasyon (yani kullanım değerinin, ilacın herhangi bir mal ve
ürün olarak hangi iktisadi özelliklere dayandığının anlaşılması çabaları), bu
bölümün temel kurgusunu yansıtmaktadır.
İlaç sanayii ile ilgili temel tanım, hukuki kavram ve tarihçe ikinci bölümün
konusu kılınmıştır.
15
Üçüncü bölüm ilaç piyasasını bölilidere ayırmakta ve bir organizmanın içsel
bağ ve özelliklerini sergilerneye çabalamaktadır.
Dördüncü bölüm, ilaç üretimin bugünkü doğasına ışık tutacak görüntü ve çözümlemelerin özetine ayrılmıştır. "Çok Ulusluluk" kavramının iktisadi doğa­
sının, ilacın intrinsik özellikleriyle ne denli bir arada bulunduğu, hem kavramsal ve hem de istatistiki göstergelerle açıklanmaya çalışılmıştır.
Beşinci bölüm, bir önceki bölümle bağıntı kurar biçimde, "Türkiye İlaç
Sanayii"nin doğasının özetini içermektedir. Sanayiinin tüm parametrik alanları incelenmemiştir. Sadece temel göstergeler çerçevesinde verili koşullar
özetlenmiştir.
Son bölüm, ilaÇ sanayiinde uluslararası yapılanmalarla, ulusallık ve ilaç politikaları bağlamında bir ikilem olup olmadığı tartışmasına ayrılmıştır ve genel
çıkanmlarla bir sonuca varılınaya çalışmıştır.
Buradaki çaba, bir son nokta savını taşımamaktadır. Tartışmaya başlangıç için
sadece şerh düşülmüştür ...
Prof. Dr. Nurettin ABACIOGLU
16
TABLOLAR ve ŞEKİLLER
1. Bölüm Tablolar:
Tablo 1-1. 1985 Yılı İtibanyla Perakende Satış Fiyatı 100 T.L. Olan
Bir ilacın Maliyet Unsurlan Dağılımı.. ..................................... 39
3. Bölüm Tablolar:
Tablo 3-l. SelçukEczaKurumsal Yapısı-2007 ....................................... 109
Tablo 3-2. İlaç Dağıtım Şirketleri Bakımından Yoğunlaşma ................... 110
Tablo 3-3. SECOF Üyeleri Avrupa Pazarı Yapısı. ................................... 110
Tablo 3-4. Yıllara Göre Bezane ve Bezacı Sayısı.. ................................... 112
Tablo 3-5. 2000 İtibariyle Avrupa Topluluğunda Farmasötik
Endüstrinin Genel Yapısı ........................................................ 120
Tablo 3-6. 2007 İtibariyle Avrupa Topluluğunda Farmasötik
Endüstrinin Genel Yapısı ....................................................... 121
Tablo 3-7. EFPIA 2007 İlaç Firmalan Sayısı.. ......................................... 123
Tablo 3-8. AB İlaç Endüstrisinin Profili-1999 (I) .................................... 124
Tablo 3-9. AB İlaç Endüstrisinde İlk Beş Ülke ve Türkiye
Bakımından Pazar Büyüklüğü-1999 ....................................... 127
Tablo 3-lO.Türkiye İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası İhracatın
ithalatı Karşılama Oranı .......................................................... 128
Tablo 3-ll.AB İlaç Endüstrisinin Profili -1999 (H) .................................. 129
Tablo 3-12. Türkiye'de 1979-1992 Arası 5-30 İşletmenin Piyasada
Oluşturduldan Değere Bağlı Toplulaşma Oranlan ve
1993-2002 Arası% Değer Olarak Toplam Satışta İlk 20
Kuruluşun Payı ....................................................................... 136
4. Bölüm Tablolar Dizini:
Tablo 4-L Küreselleşmenin Yapısal ve Hukuki Organlan ...................... 144
Tablo 4-2. Dünyanın 200 Büyük ÇokUluslu Şirketi (ÇUŞ):
Ev Sahibi Ülkeye Göre 1995 de Gelirler ve Karlar ................ 153
Tablo 4-3. Şirket Ulus-Devlet Gelirlerine Göre Sıralama (1993-1996) ... 154
Tablo 4-4. En Büyük 50 ÇokUluslu Şirketin Sektörleri ve
17
İstihdam Sayıları ..................................................................... 157
Tablo 4-5.
Küresel Farmasötik ve Biyoteknoloji Sanayiilerinde
Rekabet Stratejileri ............................................................... 170
Tablo 4-6. İlaç Sanayiinde Çokuluslu Şirket (ÇUŞ) Yapılanma
Kategorileri ve Dayandığı Nedenler-Göstergeler ................. 182
Tablo 4-7. İlaç Sanayiinde Mal Ticaretinin Boyutu Olarak Yıllara
Göre Küresel Satışlar ............................................................ 184
Tablo 4-8.1. 1999-2000 Arası Bölgesel Olarak Küresel Farmasötik
Satışlarda Yaratılan Değer .................................................... 186
Tablo 4-8.2. 1999-2000 Arası Bölgesel Olarak Küresel Farmasötik
Satışlarda Yaratılan Değer .................................................... 187
Tablo 4-9.1. 2000 Yılı Tedavi Sımflanna Dayalı Küresel Farmasötik
Satışlarda Yaratılan Değer* .................................................. 188
Tablo 4-9.2. 2001 Yılı Tedavi Sınıflanna Dayalı Küresel Farmasötik
Satışlarda Yaratılan Değer* .................................................. 189
Tablo 4-9.3. 2002 Yılı Tedavi Sınıflanna Dayalı Küresel Farmasötik
Satışlarda Yaratılan Değer* .................................................. 190
Tablo 4-1 O. 2000-2002 Arası Satış Değeri Oluşturan İlk 1O ilacın Tedavi
Grubu ve Etken Madde Bakımından Sınıflandırılması.. ....... 191
Tablo 4-11. 2000-2002 Arası İlk 1O ilacın Küresel Farmasötik
Satışlarda Yarattığı Değer ..................................................... 192
Tablo 4-12. 2003 Bölgelere Göre Küresel İlaç Satışlan .......................... 194
Tablo 4-13. 2003 Küresel farmasötik satışlarda ilk 1Oterapötik sınıf.. .... 196
Tablo 4-14. 2003 Küresel Farmasötik Satışlarda İlk 10 Ürün .................. 198
Tablo 4-15. Dünyada Önde Gelen 10 Küresel Farmasötik Pazar ve
2005 'e Kadar İlaç Satışlarında ve Büyüme Oranlanndaki
Projeksiyonlar ....................................................................... 199
Tablo 4-16. Küresel Farmasötik Satışlar, 2000-2007 ............................... 201
Tablo 4-17. Bölgelere Göre Küresel Farmasötik Satışlar, 2007 ........... 201
Tablo 4-18. İlk 10 Küresel Terapötik Sımf, 2007 .................................... 203
Tablo 4-19. 2007 Yılında İlk 10 Küresel Ürün ......................................... 204
Tablo 4-20. 2004 İtibariyle ÇokUluslu İlaç Şirketleri Arasında
Birleşme ve Satın Almalar ................................................... 208
Tablo 4-21. AstraZeneca Birleşmesinde Ortaklaştınlan Firma Değerleri ... 218
18
Tablo 4-22. Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Kar Transferleri ............. 223
Tablo 4-23. Finans Sermayesi Olmayan İlk 50 Çokuluslu Şirketler
Dizini İçinde İlaç ve Kimya Sanayii Firmalan-2001 ............ 233
Tablo 4-24. Sınai ve Fikri Mülkiyet Haklannın Kapsam ve Ayınınlan .. 237
Tablo 4-25. Dünya Ticaret Örgütü-WTO Yapısı.. .................................... 239
Tablo 4-26. TPE Patent ve Faydalı Model Tanımlamalan ....................... 248
Tablo 4-27. Patent Çeşitleri ve Özellikleri .............................................. 250
Tablo 4-28. Lisans Çeşitleri ve Özellikleri .............................................. 251
5. Bölüm Tablolar Dizini:
Tablo 5-1. Türkiye İlaç Sektörünün Genel Y apısı-200 1 ......................... 267
Tablo 5-2. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası Birim Kutu,
Değer ve Hammadde Miktan Olarak Üretim Değerleri ........ 274
Tablo 5-3. Türkiye'de 1996-2006 Arası Birim Kutu ve
Toplam Hasıla Olarak Üretim Değerleri ............................... 277
Tablo 5-4. Çeşitli Ülkelerde İlaç ve Farmasötik Şekil Sayılan ve
Birbirine Oranlan ................................................................... 278
Tablo 5-5. Türkiye'de İlaç, Farmasötik Şekil ve Birbirine Oranlan ...... 278
Tablo 5-6. Türkiye İlaç Sanayii Profili .................................................... 282
Tablo 5-7. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası Üretici-Tüketici
Fiyatlarıyla Toplam - Kişi Başına Tüketim Değerleri ve
Bir Önceki Yıla Göre Büyüme Oranlan ................................ 285
Tablo 5-8. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası İlaç Tüketim
Değerleri: Fiyat Farkı ve Büyüme Oranı .............................. 287
Tablo 5-9. Türkiye İlaç Sanayii Profilinde 1990-2004 Döneminde
Büyüme Oranları ve İhracatın ithalatı Karşılama Oranları .... 289
Tablo 5-10. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası İhracat ve İthalat.. ......... 294
Tablo 5-11. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası İhracatın ithalatı
Karşılama Oranı ..................................................................... 295
Tablo 5-12. Türkiye'nin 2004-2006 İlaç İhracatı Değer .......................... 297
Tablo 5-13. Türkiye'nin 2007 İlaç İhracatı Değer .................................... 298
Tablo 5-14. Türkiye'nin Ülkelere Göre İlaç İhracatı ................................ 299
Tablo 5-15. Türkiye'nin 2004-2007 İlaç ithalatı ...................................... 302
Tablo 5-16. Türkiye'nin 2007 Yılında İlaç ithalatı Yaptığı
19
Başlıca Ülkeler ...................................................................... 303
Tablo 5-17. Türkiye'nin 2004-2006 Yılları Arası Ülkelere Göre
İlaç ithalatı ................................................................................ 304
Tablo 5-18. Türkiye'nin 2005-2007 Yıllan Arası Ülkelere Göre
İlaç ithalatı ............................................................................... 305
Tablo 5-19. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası Yatırım Değerleri ......... 309
Tablo 5-20. İlaç Endüstrisinde 1999 Yılı İstihdam Değerleri ................... 310
Tablo 5-21. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası İstihdam ........................ 311
Tablo 5-22. GTİP Sınıflandırmasına Göre Dünya İlaç İhracatı ............... 314
Tablo 5-23. Ülkelere Göre Dünya İlaç İhracatı (SITC No: 541) ............... 315
Tablo 5-24. Başlıca İhracatçı Ülkeler.. ...................................................... 316
Tablo 5-25. GTİP Sınıflandırmasına Göre Dünya İlaç ithalatı ................. 318
Tablo 5-26. Ülkelere Göre Dünya İlaç ithalatı (SITC No: 541) ................ 319
Tablo 5-27. 1980-2000 Yıllan Arası Türk İlaç Sanayiinde
Yoğunlaşma Oranları ................................................................. 324
Tablo 5-28. 1998-2002 Yılları Arası Kimya-Petrol Sanayii ve
imalat Sanayiinde Birleşme ve Devralmalar ......................... 325
Tablo 5-29. 1998-2002 Yıllan Arası İlaç Sanayiindeki Birleşme ve
Devralmaların Kimya-Petrol Sanayii ve imalat Sanayii
İçindeki Paylan ...................................................................... 326
Tablo 5-30. 1998-2002 Yıllan Arası İlaç Sanayiindeki Birleşme ve
Devralmalara İlişkin Rekabet Kurulu İzin Karar Listesi ....... 328
Tablo 5-31. 1998-2002 Yılları Arası Kimya Sanayiindeki Birleşme ve
Devralmalara İlişkin Rekabet Kurulu İzin Karar Listesi ....... 329
Tablo 5-32. 1998-2002 Yılları Arası Kimya Sanayiindeki Birleşme ve
Devralmalara İlişkin Rekabet Kurulu İzin Karar Listesi ....... 329
6. Bölüm Tablolar Dizini:
Tablo 6-1. Türkiye İlaç Sanayiinin GZTF Analizi .................................. 336
Tablo 6-2. Türkiye İlaç Sanayii İçin Temel Amaç ve Politikalar. ........... 341
2. Bölüm
Şekiner
Dizini:
20
Şekil2-l.
3. Bölüm
Şekil 3-1.
İlaç Buluşlarının Kronolojisi .................................................... 66
Şekiller
Dizini:
Rekabet Ölçütüne Göre Piyasalar ..........................................
Türkiye'de 1935-1968 Arası Çeşitli Yıllara İlişkin
Ecza Deposu Sayısı ...............................................................
Türkiye'de 1984-2005 Arası Çeşitli Yıllara İlişkin
Ecza Deposu Sayısı ................................................................
Türkiye' de 2006 Yılı İtibariyle Ecza Deposu Sayısı .............
Dünya Farmasötik Pazarının incelenmesi:% Satışlar-2000 ..
Dışkaynak Kullanım İndeksi-Asya Bölgesinde İlaç Sanayii
Dahil Bütün Faktörler Bakımından Sıralama .........................
Şekil3-2.
Şekil3-3.
Şekil3-4.
Şekil
3-5.
Şekil3-6.
4. Bölüm
Şekiller
Şekil4-l.
Şekil4-2.
Şekil
4-3.
Şekil4-4.
Şekil
4-5.
Şekil4-6.
Şekil4-7.
Şekil
4-8.
Şekil4-9.
Şekil4-10.
Şekil4-ll.
Şekil4-12.
Şekil4-13.
103
107
108
108
118
119
Dizini:
1999-2002 Arası Dünya Satışlan Bakımından İlk 5 İlaç ....... 193
1999-2003 Arası Dünya Satış Hasıla Değeri Gerçekleştiren
İlk 5 İlaç Firması .................................................................... 2 12
O-DA Ülkeleri ve Türkiye Farmasötik Piyasasında Satışlar
Bakımından Değer 2000-2005 ............................................... 213
1996-2006 Döneminde Küresel/Bölgesel Eczacıhk
Pazarında imalatçı Fiyatlarıyla Ortalama Büyüme Hızı (%). 214
İlaç Firması Özelinde Küresel İstihdam ................................. 216
2008 Yılı Bakımından AstraZeneca'da Coğrafi Bölgelere
Göre İstihdam Edilen Emek Gücünün % Dağılımı.. .............. 217
G7 ve E7 Ülkeleri 2004 Yılı Verili ve 2020 Tahmini
GSMH Değerleri .................................................................... 222
Tedavide Kullanılacak Bir Antitenin Ruhsatlandırılarak
İlaç Haline Gelişi: Ar-Ge Süreci ............................................ 225
Klinik Çalışmalara Başlangıç Öncesi Ar-Ge Süreci .............. 226
Klinik Çalışmalarda Ar-Ge Süreci ......................................... 228
Ar-Ge Sürecinde Maliyet/Gelir Eğrileri 2020 Projeksiyonu. 230
Almanya: Yeni Moleküler Antite Olarak 2007
İnnovasyonları. ....................................................................... 232
Küresel Düzeyde TRIP S Anlaşarnasma Taraf Olan
21
5. Bölüm
Şekil5-l.
Şekil5-2.1.
Şekil 5-2.2.
Şekil5-3.
Şekil5-4.
Şekil
Ülkelerin Coğrafi Dağılımı .................................................... 242
Dizini:
Türkiye İlaç Sanayii 1990-2000 Yıllan Arası Hammadde
Üretimi (Ton) ......................................................................... 275
Türkiye İlaç Sanayii 1990-2000 Yıllan Arası
Hammadde Üretiminde Dalgalanma ...................................... 276
Türkiye İlaç Sanayii 1995-2000 Yıllan Arası
Hammadde Üretiminde Eğimsel Düşme ................................ 276
2005-2007 Yılları Arası Kutu Bazı Ve Parasal Değer
Olarak İlk 100 Ve 250 ilacın Pazar Payı Dağılım Değerleri . 279
2005-2007 Yıllan Arası Piyasada Kutu Bazmda Dolaşan
İlaç Sayılan ve Yerli Üretim ve İthal İlaç Yüzdeleri ............. 280
2005-2007 Yılları Arası Piyasada Dolaşan İlaçların
Parasal Değeri ve Yerli Üretim ve İthal İlaç Yüzdeleri ......... 281
Türkiye'de Üretici ve Tüketici Fiyatlarıyla
İlaç Tüketimi (1990-2000) ..................................................... 286
2006 Yılı Dünyada Kişi Başı İlaç Tüketim Harcamalan ....... 288
Türkiye'de 2002-2008 Yıllan Arası Kutu Sayısı Olarak
İlaç Tüketimi .......................................................................... 290
Türkiye'de Tüketici Fiyatlarıyla İlaç Tüketimi (2002-2008) 290
Türkiye'de% Kutu Sayısı Olarak Yerli Üretim,
İthalat İlaç Oranlannın Karşılaştırılması (2002-2008) ........... 29 1
Türkiye'de% Değer Olarak Yerli Üretim,
İthalat İlaç Oranlannın Karşılaştırılması (2002-2008) ........... 292
Türkiye'de 2003-2008 Yıllan Arası İlk Beş Tedavi Grubu
Bazında % Değer Pazar Payları ............................................. 293
2003-2007 İlaç Endüstrisinde İhracat Değerleri .................... 301
2003-2007 İlaç Endüstrisinde İthalat Değerleri ..................... 307
Türkiye'de İlaç Sektöründe İstihdam (1990-2000) ................ 310
Türkiye'de İlaç Sektöründe İstihdam (1987-2007) ................ 312
AB İthalatının Yapıldığı Ülkeler.. .......................................... 321
Şekiller
5-5.
Şekil5-6.
Şekil5-7.
Şekil5-8.
Şekil5-9.
Şekil S-lO.
Şekil S-ll.
Şekil5-12.
Şekil 5-13.
Şekil5-14.
Şekil5-15.
Şekil5-16.
Şekil5-l 7.
22
l.BÖLÜM
l.İLACIN EKONOMİ-POLİTİGİNE
İLİŞKİN BAZI TEMEL KAVRAMLAR
Başlangıç
Yerine:
İlaç, insanın var olduğundan beri, tarih boyunca var olmuştur. Bozulan biyo-
lojik sağlığın ikamesi ya da hastalıkların tedavisi için bir deva, çare
tarihsel olarak hep sürdürülegelmiş bir insan etkinliğidir.
Başlangıçta,
arayışı
sihir ve büyü, efsun gölgesinde tanrılar­
lütfu için onlara takdime ve kurban
sunuşlan yapılmıştır ve dualar okunmuştur. 21. yüzyılın başlangıcında bile
bu uygulamalar kısmen devam ededursun, tarihsel olarak bu türden birikmiş
bilgilerimiz kütüphanelerde önemli bir külliyat olarak yer tutmaktadır. Büyünün, cinin, efsunun yanında deva olarak şifasından medet umduğumuz onca
bitkisel, hayvansal organik etken maddeler ile taşından toprağına, madeninden sıvısına inorganik etken maddeler hakkında yazılmış "Materia Medica"
lar Sümer, Mısır, Hint, Yunan, Roma, Arap medeniyetlerinden günümüze süzülüp gelmiş ve modem tıbba da ışık tutan ilk belgelerdir.
dan medet
dini motiflerle
kanşık
umulmuştur. Tanrısal sağlık
İnsan deneye yanıla ve çoğu kez hayatı pahasına, bugünkü kullanılan modem
ilaçlara erişecek bir gelişmişlik düzeyine ulaşmıştır. Bilimdeki genel geliş­
me ile biyoloji ve tıp alanlanndaki paralel gelişmeler, hastalıldarın doğasının
anlaşılması ve tedavileri için yeni olanaklann keşfedilmesine kapı aralamış
bulunmaktadır.
Bilirnde belli bir sonuca erişmek için, bir plana göre izlenen yola yöntem veya
metod denir. Bu anlamda bilimsel bilginin üretilmesi bir dizi insani mantık
ve uygulama etkinliğini, yani yöntemini içinde barındırır. Bu etkinlikler, göz-
23
lem ve ona bağlı veri toplama ile bunların belli varsayımiara dayandınlarak
incelenmesi, değerlendirilmesi ve özelden genele doğru bir sonuca vanlması
süreçleriyle tekrar edilebilir olmasını içinde barındırır.
ilacın tarihselliği içinde, gerek hastalıkların sağaltımında kullanılan kimyasal
bir yapı ve tıbbi ürün olarak ve gerekse değiş-tokuşu yapılabilen herhangi
bir iktisadi meta olarak anlaşılabilmesi her iki alan bakımından da eşzamanlı
olarak kavranmasını gerektirmektedir.
Burada başlangıç olarak, ilacın "mal-ürün" özelliklerine dair bazı kavramlar
incelenecektir. Zira, ilacın "mal-ürün" özellikleri, gerçekte iktisadi değişim­
deki rolünü önemle belirlerken, esasen klinik kullanımını olanaklı kılmakta­
dır. Bu belirlenim, ilacın endüstriyel üretim süreçlerine ve koşulların biçimlenmesine kadar uzanan karmaşık ilişkiler ve politikalar süreçlerini de içerir.
Bu bakımdan ilacın içerdiği değerin ya da değerlerin, bir bağlama oturtalabilmesi için, ilacın meta özelliklerinin öncelikle ele alınmasında yarar bulunmaktadır.
1.1- META OLARAK İLAÇ:
KULLANIM DEGERi ve DEGER
İlaç, fizyolojik sistemleri veya patolojik durumları, alanın yararına değiş­
tirmek veya incelemek amacıyla kullanılan veya kullanılması öngörülen
bir madde ya da ürün olarak tanımlanır. Bu tanım, Dünya Sağlık Örgütü'ne
(WHO-DSÖ) aittir ve yaygın bir kullanıma da sahiptir.
Gerçekte ilaç, geniş anlamlı olarak kullanılan bir terimdir. Eski tanımlamayla
şifa, deva aracıdır. Tarih boyunca, bitkisel, hayvansal kökenli madde ve karı­
şımlar ve mineraller, deva-i madde olarak kullanılmıştır. Günümüzde de, tıb­
bi etkinliklerde kullanılan, biyolojik etkinliğe sahip saf kimyasal bir madde
veya saf madde ile eşdeğer olan bitkisel, hayvansal kaynaklı standart madde
karışımı genelde ilaç olarak tanımlanmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü'nün tanımı ise ağırlıklı olarak, ilacı biyolojik sistemle
ilişkileri bakımından tanımlamaktadır. Oysa iktisat açısından "meta, en yalın
24
biçimiyle, değişim için üretilen bir emek ürünü" olarak tanımlanmaktadır ve
ilaç da, kullanım değerine sahip, değişim için üretilen herhangi diğer bir meta
veya maldan farklılık göstermez. Kısaca, tüm metalarda olduğu gibi ilacın
kullanım ve değişim olmak üzere iki değeri bulunmaktadır. Bu bakımdan ilacı, ekonomi-politik açısından da yerli yerine oturtmak gerekir. Bu anlamda
yapılan tanımlamalar da bulunmaktadır. Buna göre ilaç: "fizyolojik sistemleri veya patolojik durumları, kullananın yararına değiştirmek veya incelemek
amacıyla kullamlan veya kullanılması öngörülen, bu nedenle değişim için
üretilen, 'onsuz olunmaz nitelikte', 'toplumsal' bir madde ya da ürün olarak
ifade edilmektedir. "Onsuz olunmazhk" özelliği ilacın talep elastikiyeti ile
ilgilidir. Bu çerçevede, ilacın fannakolojik tanımı, onun görünen, ön yüzünü
oluştururken, iktisadi içsel özellikleri tıbbi değerine başka özellikler de katmaktadır. Ekonomi-politik olarak ilacın nasıl bir meta olduğu kavramı, emek
ürünlerindeki değer, malın cinsi ve mala olan talep-talep elastikiyeti bakımm­
dan verilecek yanıtlada açıkhk kazanabilir. Kavramsal olarak burada, ilacın
özellikle sayılan bu nitelikleri çerçevesinde irdelemesi yapılacaktır.
1.1.1- META OLARAK İLAÇ
Mal veya hizmetleri veya genel anlamda bütün metaları birbiriye eşitleyen
iki tür değer vardır. Bunlar, kullanım değeri ve değişim değeridir. Metalarda var olan "kullanım değeri", insani ihtiyaçların giderilmesine yöneliktir.
"Değişim veya mübadele değeri" ise en basitiyle, o mal veya hizmete sahip
olabilmek için ödenen fiyatı ifade eder.
Bu bağlamda, metadaki değer miktarını birbiri içinde üç
lamak gerekir. Buna göre:
1. Metadaki
2.
ardışık
tammla açık­
"değer" miktarının
Metanın yaratılmasında,
kendisi,
"ernek veya çalışma süresi" olarak ifade edilen,
"zaman" kavramı,
3. "Toplumsal
bakımdan
normal üretim
koşullan ".
tanımlanacak olursa: "metadaki değer miktarz "nın kendisi,
"metanzn yapımı için toplumsal bakımdan gerekli emekveya çalışma süresi "ni
ifade eder.
Bu kavramlar
25
Kavram olarak zamanı ifade eden, "toplumsal bakımdan gerekli emek veya
çalışma süresi" de, "her dönemde, toplumsal bakımdan normal olan üretim
koşulları altında, yani ortalama emek deneyim ve becerileri ve işin ortalama
güçlüğü açısından gerekli olan zaman" olarak tanımlanmaktadır.
Yukarıdaki kavramın
içerisinde yer alan "toplumsal bakımdan normal üretim
koşulları " da, "meta türünün, her dönemdeki ana kütlesinin üretildiği üretim
koşulları" olarak tanımlanmaktadır.
Bu açıklamalardan sonra "ilaç nasıl bir metadır?" sorusuna daha kolay yanıt
verilebilir. Her şeyden önce ilaç, maddi bir nesne olarak ve kullanımı sıra­
sında gördüğümüz bir biçime sahiptir ve buna da onun "farmasötik şekli"
denmektedir. İlaçların farmasötik şekilleri arasında tablet, kapsül, pastil, supozituvar, ampul ve viyal, şurup, merhem, süspansiyon, emülsiyon, losyon
gibi ilaç biçimleri bulunmaktadır. Farmasötik şekil olarak ilacın biçimi, kullanım yolunu da belirler. Yani ilacın ağızdan (oral) alınacak şekilleri, damar
ya da kas içine verilecek biçiminden farklılık göstermektedir. Bir farmasötik
şekil halindeki ilaç, tıpkı diğer mallar gibi bir gereksinimi gidermek amacıyla
kullanılmaktadır. Yani bu anlamda ilaç da, özgün yapısı, özellikleri ve işlevi
bir yana konulduğunda herhangi bir meta, mal veya üründen farklı bir özellik
taşımaz. Ancak ilacın kullanım değeri, ilacı, bütün diğer metalardan ayıran
özellikler içerir. İlaç; insanı ya hastalıklardan korumak veya hastalığın tanısı
ve/veya sağaltınıında kullanılmak özelliklerini ve değerini taşır. Ancak, farklı
hastalıkların teşhis ve tedavisi yine farklı ilaçlarla yapılabilir. ilacın kullanım
değerindeki bu farka (endikasyon farkına) onun "farmakolojik etkisi" denir.
Bu değere özgü diğer bir özellik de, ilacın mal veya ürün olarak birbiri yerine
ikame edilemez özelliğidir. Örneğin diyabet hastalığının tedavisinde, ancak
insülin ve/veya oral antidiyabetikler kullanılabilir. Bu hastalık, daha ucuz bir
ilaç olan aspirinle tedavi edilememektedir. Çünkü endikasyona göre farmakolojik etkileri farklılaşan ilaçlarla ancak ilacın ilgili olduğu hastalık tedavi
edilebilmektedir.
Sağlık hizmetlerinin verilmesi sırasında çok çeşitli mal ve hizmet sunum şek­
li uygulamaya katılmaktadır. İlaç da, hizmet sunumunun bir parçası olarak ve
özgün kullanım değeri taşıyarak, diğer mallar gibi bu süreçte kullanılmakta
26
ve değeri değiş-tokuş edilmesine bağlı oluşmaktadır. Yani ilaç da, diğer mallar gibi bir değişim değeri içerir ve bu değişim değeri, para cinsinden üzerindeki fiyat küpürüne yansır. Ancak, ilacın değişim değerinin, diğer malların
değişim değerlerinden farklılaşan özgün bir yanı vardır. İlaca olan tüketici
talebinde herhangi bir esneklik olmadığı için, bu malın değişim değeri her ne
olursa olsun mutlaka edinilrnek durumundadır. İktisatta, "talep elastikiyeti
veya istem esnekliği" olarak geçen bu ifade, bütün metalara atfedilen değer
ve onun kategorik özellikleriyle ilgili bir kavramdır. Bu kavram eksen olarak,
asıl ve genel kavramlar olan meta ve değer ile ve bu ikisinin sarmalmda talep
kavramının bizatihi kendisi ile ilişkili bir örtüşme özelliği taşımaktadır. Diğer yandan, bu malın (ilacın) seçiminde, tüketicinin tercihi, beğenisi, bilgisi
olmadığı gibi ilacın fiyatı yönünden de çekiciliği söz konusu değildir. Sağlık
alanının, ilaçla ilgili uzmanlan sayılan hekim ve eczacılar, ilaçla ilgili tercihi
tüketici adına yaparlar. Bu da, tüketici açısından, malın fiyatının koşulsuz
olarak kabul edilmesi zorunluluğunu doğurur.
ilacın kullanım değeri bakımından içerdiği birincil özellik, onun endikasyonu
bakımından
etkin
olmasıdır.
Etkinlik kavram olarak ilaca özgü bir kaliteliliği içinde barındırır. Burada kalite bir standartlar bileşkesidir ve ilacın üretim, dağıtım ve tüketim alanlarını ilgilendirir. Etkinlik ve kalitenin güvenlilik
(emniyet - safety) ve geçerliliği (validasyon) ise, kullanım değeri ile ilgili
diğer parametrik ölçütlerdir. İlacm değişim değeri bakımından önemli olan
ilk etmen, ilacın edinilebilirhğidir. Aynı zamanda ilaç, ulaşılabilir de olmak
zorundadır. ilacın edinilebilirliği doğrudan onun fiyatı ile ilgilidir. Ulaşılabi­
lirlik ise, zamansal olarak her arandığında ve her yerde bulunabilirliğini, yani
dağıtım mekanizmalarını kapsamaktadır.
Sonuç olarak ilacın meta özelliği
aşağıdaki
gibi özetlenebilir;
1. İlaç, maddi bir nesne olarak değer üretme özelliklerine sahip bir maldır.
2. İlacı diğer mal veya metalada eşitleyen değerler, kullanım ve değişim değerleridir.
3. ilacın kullanım değeri, onun etkililik, kalite, emniyet ve geçerlilik özellikleriyle ilgilidir.
27
4. ilacın kullanım değeri, diğer mal veya metalardan farklılık gösterir. Mal
olarak ilaç yerine başka bir meta ikame edilemediği gibi, ilaçlar da kendi
aralannda endikasyon farkına bağlı ikame edilemez özellik gösterirler.
5. İlaçtaki değişim değeri onun fiyatmda belirlenmektedir.
6. İlaç, değişim değeri bakımından her zaman ve her yerde edinilebilir ve
ulaşılabilir olmak durumundadır.
7. Bir meta olarak ilacın
değişim değeri,
bir talep elastikiyeti içermez.
8. İlaç bir istek ve beğeni malı değildir. Seçimini başka eller yapar.
1.1.2- İLACIN ÜRÜN ÖZELLİKLERİ
ilacın ürün özellikleri, iki başlık altmda incelenebilir. Buna göre:
1.1.2.1- MALlN CİNSİNE GÖRE İLAÇ
NASIL BİR METADIR?
Bir mal cinsi olarak ilacın bulunduğu kategori, tüketim mallandır. İktisat bilimine göre, iki tür mal bulunmaktadır. Bunlar hava, su, güneş ışmlan gibi
emek harcanmadan elde edilen ve insani gereksinmeleri karşılayan "serbest
mallar" ile emek harcanarak elde edilen "gerçek veya ekonomik mallar" dır.
Gerçek mallar insani gereksinimleri giderme öznelliğine bağlı olarak "doğru­
dan ve dalaylı giderici fonksiyon" görürler. Bazı mallar ise, kullanılış yerlerine göre, ya tüketim, ya da üretim malı olabilirler. Gereksinimleri doğrudan
gideren mallara "tüketim malları", dalaylı olarak gideren mallara ise "üretim, sermaye ya da yatırım malları " denmektedir.
İlaç için her ikisi de gerçekliktir. Yiyecek, içecek ve giyecek gibi klasik tüketim mallı örneklerinin yanı sıra ilaç da, bir farmasötik şekil olarak tüketim
malıdır. Buna karşın demir, çimento, makineler, yollar, elektrik enerji nakil
hatları, fabrika binaları ve üretimde kullanılan hammadde ve yardımcı madde
gibi mallar "üretim, sermaye veya yatırım malları" grubuna örnek sayılabil­
mektedir. Bu anlamda, ilaç üretim tesisi olarak fabrikalar, laboratuvarlar ve
28
ayrıca
ilaç ham ve yardırncı maddeleri ve bunların
mallan kategorisi içindedir.
üretildiği
her türlü tesis,
üretim-yatırım
Gerek üretim ve gerekse tüketim mallan kendi içerisinde "dayanıklı-ömürlü"
olup olmadıkianna bağlı olarak ikiye ayrılmaktadır. Tüketim mallan bakı­
mından malın ömürlü olup olmadığı tüketim sürecinde dayanıklı ve dayanıksız olarak aynştırılabilir. Örneğin ilaç, yiyecek ve yakacak maddeleri "bir
defada tüketilen dayanıksız tüketim malları" kapsamına girerken, giyecek,
kırtasiye malzemesi gibi mallar "kısa ömür süreli mallar" a örnek oluştu­
rurlar. Buna karşın televizyon, bilgisayar, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi
beyaz eşyalar ya da araba, otobüs, kamyon gibi binek araçlan uzun yıllar
ve tekrar kullanılabilmeleri bakımından "dayanıkiz tüketim malfarz "na örnek
oluştururlar.
Üretim, sermaye veya yatırım malları, hammadde düzeyinde bir defada kullanılıp yok olabiliyorsa, yani yeni üretilen mala geçiyorsa, bunlar değişen
sermayenin "döner" kısmını oluştururlar. İlacm bir yatırım malı olarak nesnesi, belli endikasyanda kullanım özelliği içeren bir farmasötik şekildir. Bu
farmasötik şekil içerisinde kullanılmış olan etken ve yardırncı maddeler ise,
yeni bir mal olarak o endikasyon ve farmasötik şekle geçmiş olduklarından,
değişen sermayenin döner kısmını oluştururlar. Örneğin dijital glikoziti, hammadde olarak bir defada kullanılıp bir farmasötik şekil olarak 'tablet' biçiminde ve 'konjestif kalp yetmezliği' gibi belli bir endikasyanda kullanılan
ilaca dönüşür. Yeniden üretim sürecinde kullamlan alet, makine, bina gibi dayamldı üretim mallan ise "sabit sermaye" olarak tanımlanmaktadır. Sanayii
ölçekli ilaç üretimine ait tesis ve teçhizat da sabit sermaye mallandır.
Bu kısımla ilgili ulaşılan başlıca sqnuçlar şunlardır:
1. Mal cinsi bakımından ilaç, gerçek veya ekonomik bir rnaldır.
2. İlaç, gerçek mal kategorilerinden tüketim mallan içerisine girer.
3. İlaç bir kez kullanıldığından dolayı, dayanıksız tüketim malı olarak sayılır.
4. İlaç yapımında kullanılan etkin ve yardımcı maddeler bir üretim, sermaye
ve yatırım malı özelliği de taşırlar. Bir diğer ifadeyle, ilaç etkin ve yardırn­
cı maddeleri döner sermaye rnallarıdır.
29
1.1.2.2- TALEP ve TALEBİN NESNEL ÖZELLİKLERİNE
GÖRE İLAÇ NASIL BİR METADIR?
İktisatta talep kavramıyla ilgili çeşitli tanımlar bulunmaktadır. Örneğin; "ta-
lep, satın alma gücüyle
talebi, çeşitli fiyatlarda
destekfenmiş satın
alıcıların
alma arzusudur" veya "bir malın
o maldan satın almaya razı oldukları mik-
tarlardır" şeklinde tanımlar yapılmaktadır.
Tüketicinin bir mala talebinden bahsedildiğinde o mala ait talebin a) belirli
bir piyasada b) belirli bir fiyatta ve c) belirli bir zamanda ortaya çıkması gerekmektedir.
Talebin bir ihtiyacı karşılaması veya üreticisi tarafından sanal olarak yaratılan
bir taleple, bir malın veya hizmetin tükettirilrnesi, toplumsal ölçekte belli koşullara bağlıdır. Talebi belirleyen koşullar kısaca sıralanacak olursa;
1. Talebin belirlenmesinin ön şartı, tüketicilerin içinde yer aldıklan toplumun
siyasi, sosyal ve ekonomik koşullarına bağlıdır,
2. Talebin belirlenmesi tüketicinin gelirine bağlıdır,
3. Talebin belirlenınesinde malın ve/veya hizmetin fiyatı asal unsurdur,
4. Malın ve/veya hizmetin fiyatının diğer mallardan farklılaşabilmesi ya da
esnekliğinin bulunması talebin belirlenınesini ve yaratılmasını sağlar,
5. Tüketicinin toplumsal, kültürel koşullan talebin belirlenmesindeki öncel
etmenlerdendir,
6. Tüketicinin bireysel olarak zevk ve alışkanlıklan talebin belirlenmesindeki önemli etmendir,
7. Sonuçta, talebin belirlenmesi yukarıda sayılan koşullara bağlı olarak tüketicinin tüketme isteğine dayanır.
Günlük yaşantıda ilaca olan taleple ilgili başlıca iki faktöriyel bileşke tartış­
ma konusudur. İlaca olan talebin birinci bileşkesi, fizyolojik-fizyopatolojik
gereksinimiere dayalıdır. Kısaca bu, doğrudan ilacın kullanım değeriyle ilgilidir. İkincisi ise, talebin iktisadi özelliği olarak onun değişim değeri ya da
fiyatını konu alır.
30
Mallarının
veya hizmetlerin sınıflandırılmasındaki ayırım biçimlerinden birisi, onların zorunluluk veya istek, beğeni malları olup olmadıkianna dayalıdır.
Zorunluluk malları yaşam ve onun sürdürülmesi bakımından vazgeçilmezdir;
dolayısıyla "onsuz olunmazlık" içerir. İlaç da insan sağlığı ile ilgili bir zorunluluk malıdır. Zorunluluğun asal belirleyicisi, bozulan sağlık sorunlarının
giderilmesi ve sağlığın yeniden ikamesidir. Bu anlamda ilaç, bir arzu ve zevk
malı olarak düşünülmez ve talep edilmez. Yani ilaçlara olan talep, sadece
onların özgün kullanım özelliklerine dayalı olan kullanılma-tüketilme zorunluluğuna dayanmaktadır.
Tpketicinin satın alma gücü her ne olursa olsun, ilacakarşı bu satın alma gücü
ile desteklenmiş bir satın alma arzusu bulunmamaktadır. Yani ilaca olan talep,
onun değişim değerinden (fiyatından) ve bu değere bağlı ortaya çıkabilecek
satın alma ya da alınama arzusundan bağımsız bir zorunluluktur. Bu da "toplam talep" bağlamında, ilacı bir mal olarak ekonominin genel dengesinden
bağımsız kılar.
Talep Esnekliği ve İlaç Arasındaki ilişki: Malın fiyatındaki bir değişme­
ye karşılık, talep edilen miktarının nasıl bir değişme gösterdiği "talebin fiyat
elastikliği", ya da kısaca "talep esnekliği" kavramı ile açıklanabilir. Bir başka
değişle talep esnekliği, malın miktarındaki yüzde değişmenin, malın fiyatın­
daki yüzde değişmeye oranıdır.
ep (talep
elastikliği) =Malın Miktarındaki% Değişme
ep=- !lq
q
1
1Malın Fiyattaki% Değişme
1 *!Llp
!lP = !lq
p
M
ep = talep elastikliği
ilq = miktardaki artış (azalış)
Llp = fiyattaki azalış (artış)
Burada asıl sorun, fiyatlardaki herhangi bir değişikliğin, bütün malların talebini aynı şekilde etkileyip etkilemediğidir. Gündelik yaşamda, lüks bir beğeni
malı ile, ilaç gibi zorunlu bir malın fiyatındaki aynı oranlı bir artışın, bunların
talep edilen milctarlarını aynı oranda azaltınadığı iyi bilinmektedir. Yani ilaç
31
örneğinde olduğu gibi, fiyat artışlan karşısında, malın cinsine bağlı olarak talehinde de farklı tepkiler görülmektedir. İlaç örneği yeniden ele alındığında,
zorunlu bir mal olması nedeniyle onun talep elastikiyeti, yani talep eğrisi­
nin eğimi düşük olduğundan, ilaç fiyatlarındaki artış bu malın talebini, arzubeğeni malianna oranla daha az etkileyecektir veya hiç etkilemeyecektir.
Fiyatlardaki bir artış, talep edilen miktarda bir azalmaya neden olduğundan
(ya da tam tersi), aslında talep elastikliği negatif işaret taşır; ancak bu işaret
çoğu kez ihmal edilir.
Şu
halde, talep elastikliği mutlak değer olarak, talep eğrisinin
nin P/q ile çarpımma ait bir eşitlik biçiminde tanımlanabilir.
Bu durumda da ilacın talep
elastikliği, sıfırayakın
eğiminin
tersi-
ya da eşit olmaktadır.
Bütün mallar gibi ilaç-talep ilişkisinde, tüketici veya hastanın gelir düzeyi ile,
talebin gelir esnekliği ve talep kayması diğer değişkenler olarak irdelenmek
durumundadır.
İlaç Talebi-Gelir ilişkisi: İlaca olan talep, talep-gelir ilişkisinden bağımsız­
dır. Yani kişinin gelirinde artma, bu mala karşı tüketim veya kullanım eğili­
mini değiştirmez. Tersine, bireyin gelirinde azalma veya düşük gelire sahip
olma, yine ilaç kullanım gerekliliği ve zorunluluğunu değiştirmez.
İlaç Talebindeki Gelir Esnekliği: Kişilerin gelirlerindeki herhangi bir deği­
şiklik,
ilaca olan talebi değiştirmez. Yani hastanın ilacı edinme gücü, ilacın
fiyatına karşı onu korunmasız bir konumda bırakır. İlaç fiyatındaki artış yönündeki değişiklikler, yani ilacın fiyatına yapılacak zam, ilacın kullamlması
zorunluluğundan bir vazgeçme nedeni olamaz. Kullanmadan vazgeçme sağ­
lığın geri kazanımına, dolayısıyla yaşamın devamına engel oluşturur.
İlaçtaTalep Kayması ve Ürün Farklılaştırdması: Talebin arkasında yatan
en önemli dürtü, kuşkusuz tüketicinin talep ettiği mala olan ihtiyacıdır. İhti­
yaç, talebi yarattığı gibi talep ihtiyaçtan bağımsız olarak meta üreticileri tarafından da yaratılabilir ve tüketici yaratılmış olan bu göreceli talebin ardındaki
32
mal veya hizmetlere yönlendirilebilir. Üreticinin güdümünde ve onun tarafın­
dan ve aslında gerçek veya mutlak bir ihtiyaç olmamasma karşın yaratılan bu
talebe, iktisatta "talep kayması" denmektedir.
İlaca olan talebin belirlenınesini güdüleyen etkenler, a) tüketicinin gelirinden,
b) mal olarak ilacın fiyatın dan, c) ilacın fiyatının diğer mallardan farklılaşma­
sından ve d) tüketicinin zevk, alışkanlık ve bunlara bağlı tüketim isteğinden
bağımsız olmakla beraber, ilaç sektöründe, hem tıbbi olarak ve hem de, meta
üreticileri tarafından yaratılan bir talep kaymasından kavramsal olarak bahsedilebilir.
İlaçların temel kullanımının, hastalıklardan korunma ve onların tam ve teda-
visiyle ilgili olduldan yeniden hatırlandığmda, tıbbi açıdan hastalık nedenlerinin daha iyi anlaşıldığı ve endikasyon olarak kullanılacak yeni kimyasal moleküllerin keşfedildiği bir süreç, ürün olarak yeni ilaçlarm kullanıma
girmesiyle sonuçlanır. Yanı sıra, nedeni bilinen çeşitli hastahklarda, onların
tedavisinde kullanılan ilaçlardan daha etkin yeni moleküllerin keşfedilme­
si ve ilaç olarak klinik kullanıma sunulması, talebin bu ilaçlara yönelmesini
de sağlayabilmektedir. İnsan sağlığı açısından olumlu olarak nitelenebilecek
bu örnekler, tıbbi-klinik kullanım açısından yeni bir talep kayması oluşturur.
Bunun yanında, doğrudan ilaç üreticilerinden kaynaklanan ve bilinen bir hastahğın tedavisinde kullanılan bir ilacın endikasyon alanlarını genişleten veya
o ilacın yeni bir doz içeriği ve fannasötik şekli ile yeniden kullanıma sunulması, farmasötik sanayii bakımından "ürün farldılaşması" olarak nitelendirilmekte ve iktisaden de tipik bir talep kayması özelliği içermektedir.
Sonuç olarak, bir mal ve/veya ürün olarak ilacın başlıca özellikleri şöyle özetlenebilir:
1. İlaç değişim değeri ile kullanım değeri birbirinden çok farldı olabilen bir
metadır. Kapitalist ekonomik sistem içinde değişim değeri, metayı üretmek için kullamlan girdilerin hesaplanması ve saptanan maliyete kar oranının eklenmesiyle bulunmaktadır. Kullanım değeri ise tüm ekonomik
sistemlercekabul edildiği üzere bireyin metaya olan gereksinimi oranıyla
belirlenmektedir. Bir kalp hastası için Trinitrin'in veya bir diyabetli için
33
İnsülin'in değişim değerinin önemi yoktur. Ancak, yaşayabilmek için,
buna gereksinimi olduğundan kullanım değeri çok yüksektir.
2. İlaca olan tüketici isteminin esnekliği sıfırdır. Yani ilaç fiyatlannda meydana gelen artış, ilaç istemini azaltmaz. Yukarıdaki ilaçlan yeniden örneklersek, bu ilaçların fiyatlarına yapılacak zamının genişliği önemsizdir. Tüketici, ilaçların kullanım değerlerinin yaşamsal önemi nedeniyle, bunların
değişim değeri olan fiyatını mutlak olarak ödemek zorundadır.
3. İlaçların terapötik eşitsizliği, yani üretim asepsisindeki dikkatsizlik nedeniyle doğan kirlilik; ambalajlama, saklama yöntemlerindeki bozukluktan
ileri gelen ilaç etkisizliği veya toksik etki; üretim tekniklerindeki farklı­
lıktan ileri gelen potens (kuvvet) ve efilcasi (etki derecesi) değişiklikleri;
diğer anlamıyla, ilacın üretim niteliğine bağlı olarak doğacak kalite veya
kalitesizlik sorunu, ilaç istemini ve gereksinmesini değiştirmez.
4. İlaç, tüketicinin piyasada en az bilgi sahibi olduğu bir metadır. Tüketiminde özgür seçim zorunlu olarak tüketicide değil, hekim, eczacı gibi uzmanlara bağlıdır.
5. İlaç reklamlannın yapılmasıyla, başka hiçbir meta için olgulaşamayacak
bir biçimde aşırı tüketim pompalaması ve sonuç olarak da yanlış kullanım,
suistimal ve bağımlılığa yol açma gibi toplumsal sorunlar ortaya çıkabilir.
6. İlaç hakkında bilgi standartlaşmasının, her ülke için aynı düzeyde olmaması, firma satış kampanyalan nedeniyle ilaç etki ve yan etkilerinin istenildiğinde değiştirilebilmesi ve böylece bir "yalancı endikasyon" olgusunun
prospektüs ve diğer yayınlarda ülkelere göre farklllaşarak ortaya çıkması,
ilacın kullanım değerini çoğu kez yanlış yönde arttıran etmenlerdendir.
1.1.3- SANAYİNİN ÖZELLİKLERİ
1. İlaç sanayii, tıbbi müstahzarcılık yönünde ağır sanayii değildir. Kuruluşu
kolaydır. Büyük çaplı yatırım ve uzun zaman gerektirmez. Yaratılan küçük
yatırım kaynakları ilacın özelliklerine bağlı olarak büyük karlar getirir.
Ana para (sermaye) kısa zamanda kendisini finanse eder. Diğer bir deyimle, bu alana yapılan yatırımlar büyük risk taşımaz.
34
2. İlacm toplum sağlığını ilgilendiren bir meta olması nedeniyle, bu alandaki hammadde dış alırnma her ülkede öncelik, süreklilik ve kolaylıklar
tanınmaktadır. Özellikle az gelişmiş ülkelerde, dış ticaret ile ilgili devlet
kuruluşlarının bürokratları da, bu konuda, en az tüketici kadar bilgisiz olduklarından hammaddelerin fiyat uygunluğu konusunda yeterli bir denetim gerçekleşernemektedir. Bu olgu da sanayinin çıkarına olmaktadır.
3. İlaç maliyet hesabının temel girdisini oluşturan hammaddelerin taşınması
kolay ve navlun ücretleri düşüktür. Buna karşın, fiyat oluşturulması sıra­
smda sanayice bu oranlar yüksek gösterilerek kir yoluna gidilmektedir.
4. İlaç firmaları ürettiği ilaçlar hakkındaki bilimsel ve teknolojik bilgi birikimlerini tekelleştinnektedirler. Özellikle az gelişmiş ülkelerde yaygın olan
bu durum, sağlık bakanlıklannın denetim ağı içine de alınamamaktadır.
5. İlaç etken maddesinin eksik dozajı, sorurnsuz üretici tipine doğrudan Idr
olanağı sağlayan etrnenlerdendir.
1.1.4=İLAÇ TÜKETİMİ ve TÜKETİCİ OLARAK
HASTANIN ÖZELLİKLERİ
1. Bilimsel ve teknolojik gelişimin çağdaş boyutlarda ilaç sanayine de yansı­
ması ve sağlık hizmetlerinde tedaviye yeni, etkili ilaçların girmesi, tüketimi arttıran öğelerdendir.
2. Toplumsal ve ekonomik koşulların gelişmesine oranla nüfus ve ortalama
yaşam süresindeki artışlar, ilaç tüketiminde de koşut bir gelişmeyi yaratmaktadır.
3. İlaç sanayiinin yapısal özellikleri tüketimi arttıncı bir etki göstermektedir.
4. İlaç reklam ve/veya tanıtımlan, tedavide ilaç seçimi ile ilgili olan uzmanlarm tercih ve dolayısıyla tüketimi yönlendirme eğilimlerini belirlediği gibi,
hasta-tüketicilerin de kullanımlarını tercihleri dışında koşullamaktadır.
5. Hasta-tüketici, genellikle pahalh
ilaçların
inanmaktadır.
35
tedavide daha etkin
olduğuna
6.
Çok sayıda ilacın reçeteye yazılması, hasta-tüketicide, tedavi olacağına
olan güveni pekiştirmekte ve polifarmasi ile tedavi yapan hekim bilinçaltı bir eğilim olarak yeğlenebilmektedir.
7. Jenerik adlandırmaya bağlı olarak reçete
yazılmaması,
tüketicinin tedavi
olasılıklarını sınırlamaktadır.
8. Hasta-tüketici, ilaç kutusu üzerinde
mayacağı güvencesi içindedir.
9.
basılı fiyatı
nedeniyle malda aldan-
İlaç-ilaç etkileşmeleri, gıda-ilaç etkileşmeleri gibi konular haldeında yaygın
ve yeterince bilgi sahibi olmayan ve/veya bilgilendirilmeyen hastatüketici, ilacı özgürce kullanma eğilimi gösterebilmektedir.
10.
Çeşitli sağlık yardımlanndan
yararlanan tüketici, elinde birikmiş ilaç bulundurabilmektedir. İlaçların eskimesiyle etkisi kaybolmuş, fakat tüketimi sağlanrnamış meta yaratımı da bu anlamda gerçekleşmektedir.
1.1.5- SAGLIK HİZMETİ ve İLAÇ: EKONOMİK
SİSTEMİN KENDİSİNİ YENİDEN VAR EDİŞ
KOŞULLARI
olarcık metalann ve özel olarak da ilacın büyüklüğü ve toplumsal nibireysel olarak gerekli emek süreci tarafından değil, toplumsal olarak
gerekli emek miktarı tarafından, yani herhangi bir metanın üretimi için "var
olan normal toplumsal üretim koşullarında ve emeğin toplumsal olarak ortalama yetenek ve yoğunluğu düzeyinde" gerekli emek süresi tarafından belirlenir. Toplumsal gerekli emek süresi, aynı zamanda, sistemin yeniden kendisini
üretme koşullarını da içinde özümser.
Genel
teliği,
Bu çerçeve içerisinde, ilacın sağlık hizmetlerine katılım biçimi yönünde, sağ­
lıklı iş gücü kaynaklannın korunması ve bozulan sağlığın yeniden ikamesiyle,
sistemin toplumsal ve ekonomik anlamda yeniden kendisini üretme sürecinin
sağlanması kriterleri temel özelliklerdir.
36
1.1.6-KULLANIM DEGERi ve İLAÇTA
TERAPÖTİK DEGER- ENDiKASYON
İlaçtakullanım amacı, ilacın tanımında yer alan hastalıkların teşhis ve teda-
korunmaya kadar geniş bir
değer taşıyan yegane maddi ürün olmasıdır.
visinden,
hastalıklardan
tıbbi
hizmet
skalasında
İlaçlar genel bir ifade olarak hastalıklara karşı kullanılmakla beraber her
hastalık koşulu farklı
ilaçlan ve hatta farklı uygulama yollarından alınabilen
farklı ilaç şekillerini de içermektedir. Dolayısıyla farklı farmakolojik etkilere
sahip ilaçlar, ancak özgün kullanım alanlan bakırnından bir değer içerebilir.
İlaçların farmakolojik profilleri, etkililik farklan olarak endikasyon alanları­
nı da farklı kılarlar. Endikasyon, tıbbi bir müdahale ya da cerrahi girişimin
gereklilik nedenidir ve hekimler bakımından saptanması gerekli en önemli
karardır. Dolayısıyla bir ilaç ancak belli bir endikasyon alanında kullanım
değeri içerir. ilacın bu kullanım değerine terapötik ya da tedavi değeri de
denilebilir.
ilacın kullanımını belirleyen terapötik değeri, ilaca çok önemli bir başka özelkazandırır. Bu özellik, onun bir mal, ürün özelliği olarak karşımıza
Bu da belli bir endikasyonda terapötik değere sahip olan bir ilacın,
başka endikasyon alanı ve terapötik değere sahip olan ilaçlarla ikame edilerneyeceği hususudur.
lik de
çıkar.
1.1.7- DEGER BiÇİMİ ya da İLACIN DEGİŞİM
DEGERi
İlaç, özgün bir üretim süreci sonunda ortaya çıkar. Bu özelleşmiş sürece, farmasötik teknoloji denmektedir. Farmasötik teknolojisine uygun bir biçimde,
farmasötik şekiller halinde ve belli kullanım değerine sahip olarak üretilen
ilaçlar (ürün veya meta) "değişim için üretilen bir emek ürünü" olarak
anılmaktadır (1 ). Bu bağlamıyla, soru, ilacın nasıl ve neden değişim için üretilen bir emek ürünü (?) olduğudur.
ilacın, bir ihtiyaç gideneisi olarak, üretim-tüketim zinciri içerisinde sürekliliğinin sağlanması,
yani yeniden üretiminin (ki,
37
çoğu
kez ya basit yeniden
üretim veya genişletilmiş yeniden üretim) sağlanması gerekir. Bu nedenle de,
iktisat açısından bu malın, ancak değişim için üretilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Değişimin olabilmesi için, yani ürünün yeniden üretimiyle beraber,
başka bir malla değiş-tokuş edilebilmesi için, ürünün sahip olduğu kullanım
değerinin, diğer ürün veya metalada eşidenebilirlik temelinde de olması gerekir.
ilacın bu türden bir değer kazanabilmesi, ilacın kullanım değeri ve değerin
yaratılmasının
fonksiyonu olan ilaçta maddeleşen ernek ile emeğin özgül
karakterlerine bağlıdır. Bu emek kategorilerine, başka bölümlerde yeniden
değinilecektir. Ancak, burada, ilacın üretilebilmesi için, ortada sarf edilen
ve maddeleşen bir emeğin olması gerektiğine vurgu yapmak gerekmektedir.
Eğer, ürün içinde maddeleşen bu emek, bir değişim ilişkisine girmezse, yeniden üretim süreci söz konusu olamaz. Kısacası, onun değeri saklı kalır. ilacın
(metamn, ürünün) değerini ifade etmek ve ölçmek için tek olanak, ilaçla baş­
ka ürünlerin veya metaların değişim sürecinde eşitlenmesinin sağlanmasıdır.
Değer ifadesinin bu biçimine Değişim Değeri veya Değerin Görünüş Biçimi
denmektedir.
Kullanım değerinde olduğu
gibi, değişim değeri üretiminde de başlıca "somut
ve soyut emek" üretimi söz konusudur. ilacın, ilaç olarak bir biçim kazanması
(örnek: farmasötik şekiller olarak, tablet, kapsül, v.b) için maddeleştirilmiş
emek, "somut emeği" ve bunun için sarf edilen iş gücü üretimi ve tüketimi
(daha anlaşılabilir olması bakımından fizyolojik emek de denilebilir) "soyut
emeği " ifade eder.
Değer
biçiminin tarihi gelişimi, bugün para ile ifade edilmektedir. Yani ilaç
üretildiği aşamada, ancak nispi değer biçimi halindedir. Başka bir deyişle,
ilaç, üretim bandında kutulandığında, ancak kendi değer ifadesini arayan bir
meta halindedir. Bu haldeyken ilaca, kendi değer ifadesinin nesnesi olarak
hizmet edecek bir başka metanın bulunması gerekmektedir. İkinci bir meta,
ilacın meta olarak eşitlenmesini sağlar ve eşdeğer biçimini oluşturur. İşte bu,
başka bir meta-araç olan, paradır.
Soyut ve somut emeğin, bir değişim değeri olarak ilaçta eşitlenmesini sağla­
yan bir örnek, aşağıda verilen tarihi veriler kapsamında tablolaştırılmıştır. Bu
38
tabloda ifade edilen emek kategorilerini eşitleyen nesne olarak paraya atfedilen birimsel değer, fiyattır.
İktisat tanımlaması olarak fiyat, "bir metanın değerinde, o meta için harcanmış
olan hammaddelerin ve öteki üretim araçlarının değerini yerine koyan
(yani bir metanın içindeki geçmiş emeği temsil eden değeri dahil),
onunla beraber geri kalan değer, yani çalıştırılan en son işçinin kattığı emek
miktarını da kapsayan ve para olarak ifade edilen değişim sürecindeki eşitle­
me ve indirge aracıdır."
değer dahil
Aşağıdaki tabloya ilişkin veri,
1985 yılına aittir. O yıllar itibariyle, Türkiye' de
ilaç fiyatlandırmasına esas olan ölçütleri referans almaktadır. Buna göre:
Tablo 1-1. 1985 Yılı İtibariyle Perakende Satış Fiyatı
100 TL Olan Bir ilacın Maliyet Unsurları Dağılımı
Maliyet Unsurları
(T.L.)
Hammadde
37.02
Ambalaj
10.85
İşçilik ve işletme giderleri
8.84
Endirek gider + kar giderleri
16.68
Depocu karı
6.61
Eczacı karı
20.00
TOPLAM
100.00
Tablo 1. Kaynak: Bkz. Bölüm 1.1
Yukarıdaki
referans alındığında, malın üretilmesi için harcanan
ve değişim değeri olarak fiyata yansıyan başlıca iki emek kategorisi bulunmaktadır. İlki, ilacın üretilmesinde harcanan somut emek kategorisi olup, ilaç
fiyatına yansıyan başlıca unsurları da, tabloda verilen değerler olarak hamfiyat
tanımı
39
ve diğer endirek giderler ile ambalaj için öngörülen fiyattır.
İkincisi ise, soyut emek karşılığı olarak ilaç fiyatmda eşitlenen değer kısmını,
yani işçilik giderlerini temsil etmektedir. ilacın piyasada değişim aracı olarak
hastaya sunulması sırasında ki diğer giderler de, üretici, depocu ve eczacı
karlan içinde eşitlenmektedir.
madde,
işletme
Buradaki 100 TL fiyatlı ilacın üretim sürecinde somut ve soyut emek harcanmıştır. Yani, bu fiyatın içerisinde, ilacın üretimini, dağıtım ve tüketim koşulları dahil, yeniden gerçekleştirecek bütün emek süreçleri bulunmaktadır.
Eğer bu ilaç, üretilmiş olmakla beraber, piyasaya yukanda örneklenmiş fiyatla sürülmemiş olsaydı, değeri içinde saklı kalacaktı veya nispi değer biçimi
halinden kurtulamayacaktı.
İlaç ve para, birbirinden bağımsız ürünler olarak karşılaştırıldığında, her iki
nesnenin de içerdikleri maddi özelliklerin toplamının (fiziki ve kimyasal özellikleri) benzeşmedİğİ görülür. Bu nesnelerin, bir diğeri olmadığında, ötekinin
yerine ikame olabilecek hiçbir özelliği yoktur. Benzeştikleri yönleri: her ikisinin de üretim sürecinde (ilaç üretimi ve fabrikasındaki işçi, kağıt sanayiinde
işçi, para matbaasz-işçi), soyut emeğin yaratılmış olmasıdır. Yani ilaç işçisi
ile darphane işçisi, ürünlerini yaratırken, insan olmanın benzerliğiyle aynı fizyolojik işlevleri harcarlar. Bunun dışında, ilacın 100 TL'lik bir para birimi ve
değişim değeriyle ifade edilmesi, o bir kutu ilaçta, 100 TL' lik paradaki kadar
emek maddeleştiğini veya öyle kabul edildiğini ifade eder.
Bu değişim değeri her zaman sabit (durağan) değildir. Çünkü metalar birbirleriyle eşitlenme sırasında değer hareketi (her metanın başka bir metayla
değiştirildiği oranlardan ayrılması olanağı) özeHiğini içlerinde taşırlar.
Eğer
böyle bir değer hareketi
olmasaydı
veya diğer bir ifadeyle, her metanın
oranlardan ayrılma olanağı bulunmasaydı, verilen örnekte olduğu üzere, her zaman için bir kutu ilaç 100 TL' lik para ile
eşitlenecekti veya 100 TL' lik para, her zaman bir kutu ilacın üretilmesi kadar
emek talep edecekti. Ancak, ilaçla para arasındaki değişim oranlan da yalnız­
ca ilacın değil, paranın değer değiştirmesine göre de değişir. Bir ilacın yapımı
başka bir rnetayla değiştirildiği
40
için gerekli emek miktannın iki katına
kutu ilacın değeri, artık 100 TL para ile
çıktığım
Birbirini nesne olarak eşitleyebilen iki
ğer'3 olarak adlandırılmaktadır.
metanın
değil,
kabul edelim; böylece o bir
200 TL' lik para ile ifade edilir.
bu
değer
biçimi "basit de-
Birbiriyle eşitlenen metalar ne olursa olsun, metalar arasındaki değişim oranlannın değişmesi, nispi değer biçiminde bulunan metanın değer değişmesine
değil, aynı zamanda eşdeğer biçimdeki metanın değer değişimine de fonksiyonel olarak her zaman bağlıdır.
Bu durumda, değeri ifade etmek için bir metanın karşısına her zaman başka
bir eşdeğer metayı çıkarma olanağı bulunmamaktadır. Yeni bütünleşmiş veya
genişlemiş değer biçimi söz konusudur. Ancak, hiçbir zaman bir eczaneye
girip 3 kutu ilaç içeren bir reçetenin 50 TL' lik tutan için 5 ekmek, 1 kg beyaz
peynir, 10 paket makama vs., vermek suretiyle bir değişim değeri yaratmak
olası değildir. Bu bakımdan, genel bir değer biçimi olarak, değerin "para"
biçimi yaratılmıştır. Para, genel eşdeğer görevi üzerinde sıkı ve sürekli bir
tekel kurulan; aynı biçimde sahi olma, bölünebilirlik, kolaylık ve dayanıklılık
özelliklerine sahip ayrıcalıklı bir meta kimliği taşımaktadır.
ilacın değişim değerinin para olarak ifadesi de bu anlatılanlar temelinden
kaynaklanmaktadır.
Sonuç olarak, ilaçta olduğu gibi bütün metalann birbiriyle değiştirildiği oranlar, üretimler için gerekli soyut ernekle belirlenir ifadesi bir "değer yasası"mn
bulunduğunu gösterir.
Değerin yaratılması
için, emek ve üretim araçlannın belli oranlar içerisinde
toplumsal gereksimnelerin belirlediği çeşitli üretim daUarına dağıtılması gerekmektedir. Bu dağılım, planlı ve/veya kamusal bir biçimde de olabileceği
gibi, kapitalist ekonomilerde kendiliğinden de olabilmektedir. Kendiliğinden
dağılım, fiyatların sürekli olarak değer etrafında dalgalanmasının bir sonucu
olarak doğar. Bu bağlamda fiyatların değerden farklı olması, aynı zamanda
"Toplam Toplumsal Emeğin" dağılımındaki dengesizliği de gösterir. İlaç fiyatı kavramını, işte bu temel ölçütlere göre değerlendirmek gerekir.
41
1.2- EMEK SÜREÇLERİNİN İLAÇ
ÜRETİMİNDE SOMUTLANIŞ
BiÇiMLERİ ve İLAÇTA MADDELEŞEN
EMEGİN İKİLİ KARAKTERi
1.2.1- METADEGERi
ilacın, değişim ve kullanım değerlerine sahip bir meta olması özellikleri taşı­
dığı
"meta değeri" ne işaret eder. Bu bağlamıyla, kullanageldiğimiz tüm metalar, yaşamın normal koşullarının sürekliliğini sağlamaları açısından genelde
birbirleriyle değiştirilebilme yeteneğini de içerirler.
Diğer
bir tanımlamayla; bir metada maddeleşen emek, onun diğer metalada
değiştirileceği oranı tayin eden değerini meydana getirir. Sonuç olarak, her
metanın tekil olarak kendisinin üretilmesi sırasında, harcanan emek oranında
kazandığı değerle ve metaların birbiriyle değiştirebildiği veya eşidenebildiği
bir kavramlar süreci ortaya çıkar.
Gerçekte, bu genel tanımlama "tek meta üreticisi" açısından doğrudur. Nedenine gelince, bir kat elbisenin, terzi tarafından dikilmesi ve harcadığı emek
oranında, o elbisenin kazandığı değişim değerine bağlı pazarlaması ile, bir
kutu antibiyotiğin üretilmesi sırasında harcanan emek ile kazandığı değişim
değeri açısından önemli farklar vardır. Değişim değeri açısından bir elbisenin
fiyatıyla, bir kutu antibiyotiğin fiyatı arasında günlük ortalama piyasa değer­
leri (bir takım elbise ortalama dikiş fiyatı= 800 TL, bir kutu antibiyotik ortalama satış fiyatı= 10 TL, olarak kabul edilmiştir) açısından 1'e 80'lik bir oran
vardır. Yani elbise, antibiyotikten çok daha değerli görünmektedir. Bu orana
göre de, kuramsal olarak her iki meta eşitlenmez gibi görünmekle beraber,
toplumsal değer açısından bir kutu antibiyotiğin içindeki bir kapsülün yerini,
elbise sayısı ya da değeri kesinlikle dolduramamaktadır.
Bu çerçevede de, herhangi bir metanın gerçek değeri, ancak "normal toplumsal üretim şartları" nın incelenmesi ile anlaşılabilir.
42
1.2.2- NORMAL TOPLUMSAL ÜRETİM ŞARTLARI
Değerin karşıtı, harcanan emek olduğuna göre, bir metada maddeleşen emek,
üretim sürecinde iki ayrı karakter göstermektedir. Birincisi bireysel emek
olup tek bir meta üreticisinin bir metanın üretimine harcadığı emek miktan
olarak da tanımlanmaktadır. Bireysel emeğin ölçüsü, aynı zamanda "bireysel
meta değerini" de belirleyen bireysel emek süresidir.
Tek bir meta üreticisinin ilaç üretim sürecindeki örneği, "eczane eczacısı" dır.
Eczacının, eczane laboratuvarında ürettiği "majistral preparatlar" da, bireysel
emek biçiminin ürünleridir. "Bireysel emek açısından, harcanan emek miktarları arasında fazla fark olabilir. Çünkü belli bir metanın üreticileri farklı
iş aletleri kullanırlar; yetenekleri ve deneyleri farklıdır ve farklı yoğunlukta
çalışırlar".
Bu genel doğru, eczane
eczacısı örneği
ile diğer başka tek meta üreticilerinin
eczane eczacılığının kendi içindeki
bireysel emek açısından ters orantılıdır. Çünkü her eczane laboratuvarında
üretilen ilaç için, reçetede yazılı farmasötik şekle bağlı olarak aynı iş aletleri
ve ortalama aynı yetenek ve deneyimlerin kazandınidığı eğitimlilik düzeyi ile
göreceli farklılaşan yoğunluktaki çalışma temposu kullanılmaktadır.
karşılaştırılmalan arasında doğru orantılı;
Bir metanın değişim değeri, onun bireysel değerine
ne" göre belirlenir.
değil,
"toplumsal değeri­
"Toplumsal değer" ölçütü bir metada maddeleşen
rakteridir.
emeğin
ilcinci ve
asıl
ka-
Bir metanın büyüklüğü, bireysel olarak gerekli olan emek miktan tarafından
değil, toplumsal olarak ~:erekli emek miktarı tarafından belirlenir. Yani
herhangi bir metanın üretimi için "var olan normal toplumsal üretim şart­
larında ve emeğin toplumsal olarak ortalama yetenek ve yoğunluğu düzeyinde" gerekli olan emek süresi tarafından belirlenir.
"Toplumsal olarak gerekli emek süresindeki ve buna
ğerindeki değişmeler,
bağlı
olarak meta deemeğin üretkenliğindeki değİşınelerin sonucudur". Bir
43
metanın değerinin büyüklüğü, emeğin üretkenliği
(emek üretkenliğinden, bir
emek süresi biriminde -saat, gün vb.- üretilen toplam ürün miktarı anlaşılma­
lıdır) ile ters orantılı dır.
Kuramsal olarak, emek üretkenliği arttıkça metanın değeri düşmektedir ve
asıl hedef bu üretkenlik düzeyine varmaktır. Diğer yandan imalat ve doğal
maddeleri işleme sanayilerinde pratikte, meta değerinin hem azalan emek
üretkenliği ile artması, hem de artan emek üretkenliği ile azalması şeklinde
değer gelişiminin her iki şekli de görülebilmektedir.
Sonuç olarak, meta değerinin saptanabilmesi, bir metada maddeleşen emeğin
bireysel biçiminin değil, toplumsal biçiminin değerlendirilmesiyle yapılabil­
mektedir. Bu karakter de "toplumsal olarak gerekli emek miktan ve süresi
özlerini içinde barındırmaktadır. İlaç üretiminde de aynı ögeler rol oynamaktadır. Genellikle kalifiye eleman ve ileri teknolojiyi ellerinde tutan ilaç üretim
işletmeleri "toplumsal gerekli emek süresini" en düşük düzeyde, "toplumsal gerekli emek miktanm" ise en yüksek düzeyde tutarak, "normal tophımsal üretim şartlarını" belirlemektedir.
Diğer
yönden "toplumsal gerekli emek süresini" en düşük düzeyde tutarak
"emek üretkenliğini" arttıran ilaç firmalarının ürünlerinin değeri de, pazarda
kuramsal olarak azalması gerekirken, bir sabitliği süreidi olarak koruyarak
kategorik bir değişkenlik de göstermektedir.
1.2.3- META OLARAK İLAÇTA MADDELEŞEN
SOMUT ve SOYUT EMEK BiÇiMLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI
İlaç herhangi bir meta olarak ele alındığında, üretimi için harcanan emek ve
karakterlerinin diğer metalar için harcananlardan kuramsal olarak herhangi
bir farkı yoktur. Ancak, ilacın toplumsal özelliğine bağlı sistemin yeniden
kendisini üretme sürecine sağladığı katkı nedeni ile kategorisel olarak bazı
özellikler göstermektedir.
44
Emeğin değer
yaratma özelliği, doğal değil toplumsal bir özelhktir. Bu özelliği de bir metada maddeleşerek ve bir meta olarak farklı kullanım değerine
sahip olarak kazanır. Bu saptamalar çerçevesinde, ilacın bir meta olarak rnaddeleşmesi, üretimi aşamasında farklı türden emek yaratılması ve harcanması­
nı gerektirmektedir.
Tanım
olarak; belli bir biçimde harcanan ve diğer bütün emeklerden farklı
olan emeğe "somut emek~~ denmektedir. Diğer bir tanımla, kullanım değeri
yaratıcısı olarak emek, her zaman somut emektir. Her meta üreticisinin nitelik
olarak sarfettiği ve bir metada maddeleştirdiği belli bir emek somut emeğin
ömeğidir. Terzinin elbisede biçimlendirdiği veya ilacın üretimi sürecinde iş­
cinin ortaya çıkardığı farmasötik şekil, amaçları, kullanılan aletler, metodlar
ve sonuçları bakımından birbirinden farklı olmakla beraber somut emeği tanımlar.
En genel anlamıyla soyut emek; fizyolojik emek olarak da tanımlanabilir.
İş gücünün üretimi ve tüketimi fizyolojik bir temele sahiptir. Organizmanın
başta beyin olmak üzere tüm sistemleri ile entegre bir fizyolojik homeostaz
içinde çalışması meta üretimi ne olursa olsun tüm bireyler için aynı ve eşit­
tir. Diğer bir deyişle, terzi ile maden işçisinin veya ilaç işçisi ile demircinin
kendi özelleşmiş iş alanları ve farklı nitelikte ürettikleri metalar bulunmasına
karşın, üretimde bulunabilmek için harcadıkları iş gücü aynı fizyolojik mekanizmalara dayanmaktadır. Yani, bir meta için kullanım değerinin oluşabilmesi
özel ve belli bir amaca yönelmiş insan gücünün harcanmasını gerektinnektedir. Bu da her türlü emeğin temelini oluşturan "'soyut emek9'tir.
Türkiye ilaç sanayiinde, imalatta çalışan işçi sayısı, yıllara göre değişkenlik
göstennektedir. Bu sayıdan bağımsız olarak, ilacı üreten işçilerin harcadıklan
iş gücü, fizyolojik ya da soyut emek süreçlerinin sonucu olarak belirlenir durumdadır. Tek tek her soyut emek ve bunun için sarfedilen iş gücü, kullamlan
aletler ve metotlarla ilaç denilen metanın gerçekleştirilmesinde ve onun gerçek kullanım değerinin oluşturulmasında tüketilirken, tek tek soyut emeklerin
birleşmesi sonuçta bir somut ürününe dönüşmektedir.
45
Daha önce de değinildiği üzere, ilacın üretimi, diğer metalarm üretilmesi sıra­
smda yaratılan emek biçimleriyle aynı özellikleri göstermektedir. Diğer yandan üretimin çeşitli aşamalarmda ilaç olarak metanın yaratılması karmaşık
emek ürünü olmasını da gerektirmektedir. Yani kalifiye emek gücü, farmasötik şekle bağlı olarak gerekebilmektedir. Karmaşık emek ise gerçekte basit
(kaba) emeğin niteliksel bir biçimi olup, günlük pratikte fazla miktarda basit
emek, daha az karmaşık ernekle eşitlenebilmektedir.
Sonuç olarak, ilaç "onsuz olunmaz" özelliği dışında, gerek değer ve gerekse
emek biçimleri açısından diğer metalardan farklılık göstermemektedir.
46
2@BÖLÜM
2e İLAÇ SANAYİİ İLE İLGİLİ
TANlMLAR, SINIFLANDIRMALAR,
İLAÇTA D-ÜNYA ve TÜRKİYE
TARİHÇESİ, İLGİLİ HUKUKi
..
DUZENLEMELERveMEVZUAT
İlaç sanayinin sektörel ölçek olarak etkinlikleri ve imalat sanayii sektörü içerisindeki yerinin belirlenmesi tanımlar bölümünde verilmektedir. İlaç sanayii
esasen farmasötik müstahzar üretimi ve bu ürünlerin üretiminde kullanılan
etkin madde ve yardımcı maddelerin üretimini içeren iki bileşke göstermektedir. Müstahzarat üretimi, özgün teknoloji ve metodlara bağlı bir üretim
sektörü özelliği gösterirken, ham ve yardımcı maddeler üretimi genel kimya
sanayii imalat etkinlikleri kapsamına girmektedir.
ayrıca, ilacın
özelliklerine uygun ve sanayii etkinliklerinin anlaşılmasında yararlı olabilecek bazı tanımlamalar da verilmektedir. Bu sözcük
ve kavram dizini kuşkusuz, yapılabilecek tüm tanımlamalan içermemektedir.
Uluslararasıliteratürde geçen ve ayrıcaABD veAB'de, ilaç uygulamasını düzenleyen kurumlarca kabul edilmiş bazı terimler, tanımlama kapsamı içinde
Bu bölümde
düşünülmüştür.
2.1.1- SEKTÖRÜN TANIMI
İlaç sanayii; beşeri ve veteriner hekimlikte tedavi edici, koruyucu, besleyi-
ci ve tanı aracı olarak kullamlan, kimyasal, bitkisel, hayvansal ve biyolojik
maddeleri, farmasötik teknolojiye uygun olarak ve bilimsel standartıara göre,
belirli dozlarda basit veya birleşik olarak farmasötik şekil haline getiren ve
seri halde üreterek, tıp ve tedavinin hizmetine sunan bir sanayi dalıdır.
47
2.1.2- SEKTÖRÜN SANAYİİ
SINIFLANDIRMASINDAKİ YERİ
İlaç sanayii, maddeleri fiziksel ve kimyasal değişikliklere uğratan imalat sanayi alt dallanndan birisidir. İlaç, ürün özelliği gereği, kimya sanayi ile yakından ilgili olduğundan imalat sanayiinin uluslararası sınıflandırması bağla­
mında, kimya sanayinin bir alt kolu konumunda bulunmaktadır. UNIDO'nun
(ISIC-REV-2) sınıflandırmasına göre, 35 no.lu "Kimya, Petrol, Kauçuk, Kömür, Plastik Ürünleri Sanayii" bölümünün, 352 no.lu diğer kimyasal ürünler
grubunda, 3552 kod no.su ile "ilaç sanayii dalı" olarak yer alır.
2.1.3- Dİ GER TANIMLAR
2.1.3.1- İLAÇ ve İLAÇ ENDÜSTRiSiNE İLİŞKİN DÜNYA
GENELi ve ABD ÖZELİNDEKİ BAZI TERİMLER
1. ADR- Adverse Drug Reaction
1 Advers
İlaç Reaksiyonu
Hastalıkların profilaksisi, teşhisi veya tedavisi veya fizyolojik fonksiyonun değiştirilmesi amacıyla insanlarda kullanılan normal dozda ilacakarşı gösterilen zararlı
ve arzu edilmeyen reaksiyon anlamına gelmektedir.
2. Benchmarking
1 Kıyaslama
Kıyaslama, üstün performansı ulaşınaya sağlayacak sanayiideki en iyi uygulamaları bulma arayışıdır.
3. Blockbuster
1 Çok satan ilaçlar
Dünya çapında 1 milyar dolardan fazla satan ilaçlar için kullanılan terimdir.
4. Clinical Trials
1 Klinik Araştırınalar
üzere bir ilacın güvenilirliği ve
insanlar üzerinde gerçekleştirilen araştırma
çalışmasıdır. Yeni ilaçlar üzerinde ve ilaç firmalannın sponsorluğunda gerçekleştirilen klinik araştınnalar ancak bileşik, laboratuvar testleri dahil olmak üzere
(kimyasal/biyolojik/farmakolojik/toksikolojik), klinik öncesi yoğun geliştirme çahşmalarını başarıyla geçmesi halinde başlayabilrnektedir. Bu testierin istenen ve
ancak umut vaat eden sonuçlara ulaşması halinde, şirketler ilaçlan insanlar üzerinde deneyebilir.
Klinik
araştırma, hastanın sağlığını iyileştirmek
etkinliğini değerlendirmek amacıyla
48
5. Compassionate U se
insani Amaçlı İlaca Erken Erişim Programı
ilacın ruhsat alınadan önce insani nedenlerle hastaya verildiği durumlar.
6. Compulsory Licensing
Zorunlu Lisans
TRIPs anlaşması, patent sahibinin izni olmaksızın (örneğin acil durumlarda), devletlerin, katı koşullara bağlı olarak, bir ürünün üretimine veya satışına olanak sağlayan hükümler içennektedir.
7. Counterfeit pharrnaceutical
Taklit ilaç (WHO-DSÖ'nün tanımı)
Kimlik ve/veya kaynak bakırnından bilerek ve sahteidrlık amacıyla yanlış etiketlendirilen sahte ilaçlardır. Taklit ifadesi, hem markalı hem de jenerik ürünler için
kullanılabilir. Taklit ürünler: 1) doğru malzemeleri içeren; 2) yanlış malzemeleri
içeren; 3) etken madde içerrneyen; 4) yanlış miktarda etken madde içeren; veya 5)
sahte ambalajı olan ürünler olabilir.
8. CRO- (Clinical Research Organisa- Klinik Araştırma Organizasyonu
tion)
İlaç sanayiinde hizmet sunan ve klinik araştırmaların yürütülmesi konusunda uzman organızasyon.
9. DALY- (Disability-Adjusted Life Maluliyet ile Geçen Yaşam Yılı
Year)
Erken ölümden dolayı kaybedilen potansiyel yaşam yılı ile maluliyetten dolayı
kaybedilen verimli yılları birleştirerek bir hastalığın yarattığı toplam yükü ifade
eder. Bir DALY, kaybedilmiş olan bir sağlıklı yaşarn yılıdır.
10. Data Exclusivity- (also referred to (Veri Koruma Tekelciliği: Veri Korumaas Data Protection)
Veri Münhasıriyeti olarak da anılır)
İlaçlara ait tescilli bilgiler, yeni ilaçların etkinliği ve güvenilirliğini ortaya koymak
için yapılan bilimsel araştırınalardan elde edilen ve ruhsat almak için ruhsatlandırma yetkililerine sunulan tescilli (gizli) bilgilerdir. Veri koruma süresi, bir şirketin
belirli bir tıbbi ürününe ilişkin klinik veriler üzerindeki haklarını koroyabildiği süredir. Bu sürede, başka bir şirket bu verilerijenerik ilaç ruhsat başvurusu yaparken
kullanamaz. Veri imtiyazı, TRIPs Anlaşması'nda Madde 39.3 uyannca koruma
altına alınmış bağımsız bir fikri mülkiyet haldcıdır.
ll. Data Privacy
Veri Gizliliği
Tıbbi geçmiş ve kişisel sağlık verileri gibi bireyin açıkça onayı olmadan açıklanamayan veya aktanlamayan bireysel bilgiler için kullanılmaktadır.
49
12. Differential Pricing
ı Farklı Fiyatiandırma
Bazen "kademelİ fiyatlandırma", "hakkaniyetli fiyatlandırma" veya "tercihli fiyatlandırma" olarak da anılmaktadır. Bu terimierin hepsi dünyanın en fakir ülkelerin
satın alma gücüne göre fıyatların ayarlanması ilkesini ifade etmektedir.
13. Do ha Declaration
ı Doha Deklarasyonu
Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) düzenlediği Doha (Katar) Bakanlar Konferansı'nda 14 Kasım 2001 'de kabul edilen "TRIPs Anlaşması ve Halk Sağlığı Deklarasyonu"dur. TRIPs Anlaşması'nda sağlanan mevcut esnekliği daha da netleştiren
ve gelişmekte olan ülkelerin ulusal çaptaki acil sağlık konularını ele almalarını
sağlayan TRIPs Anlaşması'na yönelik DTÖ'ye üye devletlerin verdiği taahhüt.
ı Temel İlaçlar Listesi
DSÖ'nün Esansiyel İlaçlar Listesi Modeli, gelişmekte olan ülkelerde makul miktarda ilacın hazır bulunmasını sağlamak amacıyla 1970'li yıllarda oluşturulmuştur. Temel ilaçlar, nüfusun çoğunluğunun sağlık ihtiyaçlarını karşılayan ilaçlardan
oluşmaktadır. Yeterli miktarda ve uygun dozajiarda her zaman erişilebilir olmalıdır. DSÖ'nün Temel İlaçlar Listesi Modeli gelişmekte olan ülkelerin önceliklerini
tespit etmeleri ve ilaç seçimlerini yapmalarını sağlamaktadır. DSÖ 'nün Liste Modelinde yer alan ilaçların %90'ından fazlasının patent dışı ilaç olduğu, dolayısıyla,
neredeyse sıfırayakın maliyetle jenerik firmaları tarafından kanunen kopyalanabildiğine dikkat edilmelidir.
ı4.
EDL- (Essential Drugs List)
ı 5. GATT (General Agreement on Ta-ı Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması
riffs and Trade
ı 947 yılında 117 devlet tarafından imzalanan kapsamlı serbest ticaret anlaşmasıdır.
GATT'ın amacı, dünyada ticareti teşvik ederek ve denetleyerek küresel ekonomik
büyümeye katkıda bulunmaktır. Pek çok hususun yanı sıra, üye ülkelerin diğer bütün üye ülkelere ithalat ve ihracat tarifelerinde eşit davranmaları, üye ülkelerdeki
müelliflere temel telif koruması sağlamaları, ticarete ilişkin konularda birbirlerine
danışmaları ve farklılıkları barışçıl bir şekilde çözmelerini teşvik etmektedir. GATT
ile, bu anlaşmaya uyulmasını sağlamak amacıyla Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organisation-WTO) adıyla tanınan düzenleme organı oluşturulmuştur.
ı Jenerik
Patent dışı ilaçlar. Bir ilaç, patenti sona erinceye kadar sadece o ilacı keşfeden
şirket tarafından üretilebilmektedir. Patent sona erdikten sonra, herhangi bir şirket
aynı jenerik bileşiği üretme hakkına sahip olmaktadır.
ı6.
Generic
50
17. GCP- (Good Clinical Practice)
İyi Klinik Uygulamaları
İnsan denekierin katıldığı araştırmaların tasarlanması, yürütülmesi, kaydedilmesi ve raporlanmasına ilişkin uluslararası etik ve bilimsel kalite standartlarıdır. Bu
standartlar, çalışma deneklerinin güvenliği ve sağlığının teminat altına alındığı,
Helsinki Deklarasyonu'nda yer alan ilkelere uyulması ve klinik araştırmalara ilişkin verilerin güvenilir olduğu konusunda halka güvence vermektedir.
18. GMP- (Good Manufacturing Prac- İyi Üretim Uygulamaları
tice)
İyi Üretim Uygulamalan Yönetmeliği uyarınca, Avrupa'daki bütün ilaç üreten
firmaların üretim süreçleri kontrol edilmektedir. Üretim tesisleri, denedemnelere
ilişkin kurallara uymak zorundadırlar.
19. Hatch-Waxman Law
Hatch-Waxman Kanunu
Hatch-Waxman Kanunu ABD'de çıkartılan Hatch-Waxman Kanunu (1984) yoluyla
jenerik ilaçların daha yaygın şekilde bulunması ile öncü şirketlerin yeni ilaç geliştirmeye devam etmeleri için sağlanan teşvikler arasında denge kurulmuştur. Jenerik
şirketler, onay sürecini erken başlatabilmeleri için patentleri kısıtlı şekilde ihlal etme
hakkına sahiptirler. Kanunun kabul edildiği tarihten beri jenerik ilaç piyasası neredeyse %50 oranında artmıştır.
20. Health- (WHO definition)
Sağlık- (DSÖ Tanımı)
Sağlık, sadece bir hastalık veya zayıflık bulunmaması değil, tam bir fiziksel, zihinsel ve sosyal esenlik halidir. Avrupa Birliği Antiaşması'nın 152. Maddesine göre:
"Topluma ilişkin politika ve faaliyetlerin tanımı ve uygulamasında insan sağlığı
yüksek seviyede gözetilecektir".
Sağlık Sonucu
21. Health Outcome
Sağlık (veya başka) hizmetlerin sağlanması sonucunda
lite ve morbidite) meydana gelen değişiklikler.
22. Health Outcomes Research
sağlık
durumunda (morta-
Sağlık Sonuçları Araştırması
Belirli bir ilacın, doğrudan, dolaylı ve somut olmayan yararları dahil olmak üzere katma değerli yararlarını değerlendiren disiplin/metodolojidir. İlaç sanayisine
göre, sadece kalite, güvenilirlik ve etkinlik üzerine yoğunlaşması gereken ruhsat
onayı sürecinde bu gibi hususların ("farmakoekonomi" veya "maliyet-etkinliği çalışmaları" olarak da anılır) uygun olmadığı görüşündedir.
51
23. HMO- (Health Maintenance Orga- Sağlık İdame Organizasyonu
nization
Sağlık hizmetini ne şekilde aldığınızı takip eden bir sağlık planıdır. Yönetimli bakım, sizin ve sağlık planına katılan sağlık uzmanlannın koordinasyonuyla yönetilen sağlık planlandır. HMO'lar en yaygın yönetimli bakım planlandır.
24. Informed consent
Bilgilendirilmiş Olur
Klinik araştırmalara katılabilmek için gerekli olan bilgilendirilmiş olur kavramı,
hastaların klinik araştırmaya katılımları konusunda makul bir karar verebilmelerini
sağlamak için doktorların/hekimlerin hastalara ilgili bilgileri (örneğin; potansiyel
riskler, yararlar ve alternatifler) açıklama görevinin bulunduğu ilkesine dayalıdır.
25. INN- (International NonUluslararası ve mülkiyete konu olmayan
proprietary Name)
ad
Bir molekülün yararlı faaliyet gösterdiği ortaya konduğunda, ona bir INN ismi (international non-proprietary name- uluslararası olmayan ve mülkiyete konu edilmeyen isim) verilmektedir. Bu isim uluslararası olarak kabul edilen kurallara göre
verilir ve Dünya Sağlık Örgütü'ne bağlı özel bir komitenin onayı alınır.
26. Innovation
Yenilikçilik
Yeni bir ürünün (yenilikçi ürün) oluşumuna, üretimde maliyederin azalmasına (yenilikçi süreç) veya hastalara sunulmuş olan bir ürünün terapötik değerin artmasına
yol açan teknolojik süreçtir. Yenilikler, yeni etken maddeler, mevcut ürünlerde yeni
endikasyonlar ve aynı ürünün farklı kullanım yollarını ortaya çıkarabilmektedir.
27. International Exhaustion of Inter- Uluslararası Fikri Mülkiyet Hakkının
Uluslararasında Tüketilmesi
national Property Rights
Hakların bölgeselliği ilkesine dayanan bu teori koruma altındaki bir ürünün dünyanın herhangi bir ülkesinde ilk kanuni satışından soma, söz konusu ürüne ilişkin
fikri mülkiyet halckı sahibinin bu ürünün bir başka ülkeye (yeniden) ihraç edilmesini kısıtlama haldGm kaybetırıesi anlamına gelmektedir.
Avrupa'da, haldem uluslararasında tükenınesi ilkesi yürürlükte değildir. Topluluk içerisinde geçerli olan tescilli markalar için haldem tükenınesi rejimine göre
AB' deki tescilli marka sahipleri AB bölgesi dışından olan markalı malların Topluluk içerisinde ithalini yasaklayabilmektedir. Aynı durum patentli ınallar için de
geçerlidir.
Buna karşılık, AB yetkilileri Avrupa Birliğini, koruma altındaki ınalların Üye Devletler arasında serbestçe dolaşabildiği tek ve birleşik bir bölge olarak kabul etırıektedir. Buna göre, AB bölgesi içerisinde paralel ithalata izin verilmektedir.
52
28. IPRs-(Intellectual Property Rights) Fikri Mülkiyet Haklan
Hukukta, patent, telif ve tescilli marka kanunlan dahil olmak üzere yaratıcı eserlerin mülkiyeti ve kullanımının düzenlendiği alandır. Fikri mülkiyet hakları, eserlerini insanlığın yararına sunmuş olan yaratıcı kişileri veya firmaları, onayları olmadan eserlerinin kopyalamnası veya taklit edilmesine karşı korumak amacıyla
geliştirilmiştir.
29. MedDRA- (Medical Dictionary for Ruhsatlandırma Faaliyetleri Terminolojisine İlişkin Tıbbi Sözlük.
Regulatory Activities Terminology)
Bu hayati öneme sahip tıbbi kaynak Uluslararası Harmonizasyon Konferansı (ICH)
tarafından geliştirmiştir ve İlaç Üreticileri Birliği Uluslararası Federasyonu'na (International Federation ofPharmaceutical Manufacturers Association- IFPMA) aittir. Tek bir tıbbi tenninoloji kaynağı sağlayarak MedDRA, dünya çapındaki tıbbi
ürünlere ilişkin ruhsatlandırma faaliyetlerinin etkililiği ve şeffaflığını artırmaktadır.
30. MDGs-(Millennium Development Milenyum Kalkınma Hedefteri
Goals)
Eylül2000 tarihinde Birleşmiş Milletierin Milenyum Zirvesi'nde benimsenen Milenyum Kalkınma Hedefieri'yle fakirliği ciddi seviyede azaltına ve düşük gelirlilerin sağlığını iyileştirme çağrısında bulunulmuştur. Belirlenen hedef ve amaçlar,
"kalkınrnaya ve fakirliğin ortadan kaldırılmasına açık bir ortamın yaratılması" konusunda kararlı olan gelişmiş ülkeler arasındaki ortaklığı temsil etmektedir.
Yeni Mokeküler Madde
31. NME- (New malecular entities)
Yenimoleküler madde: İnsanlarda hastalıkların ortadan kaldırılması, hafifletilmesi, tedavisi, önlenmesi veya in vivo teşhisi için kullanılmak üzere, insanlarda daha
önce tedavi amaçlı kullanıma sunulmamış olan ve sadece reçeteli olarak sunulması
hedeflenen ürünlerdir (yeni kimyasal maddeler (NCEs - new chemical entities)
biyolojik ürünler, aşılar ve biyoteknoloji ürünleri dahil).
Yetim İlaç
32. Orphan Drug
Kısıtlı bir hedef nüfusu olan veya nadir bir hastalığı tedavi eden, dolayısıyla ticari
ve mali potansiyeli sınırlı olan ilaçlardır. İlk defaABD'de (1983) yürürlüğe giren
Yetim İlaç Kanunu bu hastalara yardımcı olmak ve bu ilaçların geliştirilmesini
ticari açıdan olanaklı kılmak için teşvikler sağlamak (piyasa münhasırlığı ve araştırma giderleri için vergi kredisi) amacıyla geliştirilmiştir. Avrupa' da, Yetim Tıbbi
Ürün Yönetmeliği çok daha sonra (Aralık 1999'da), "nadir" olarak sınıftandınlan ve Avrupa Birliği'nde 10.000 kişiden en fazla 5'ini etkileyen 5.000 civarında
hastalığın teşhisi, önlenmesi ve tedavisini yönelik ilaçların AB' de geliştirilmesini
canlandırmak amacıyla yürürlüğe girmiştir.
53
33. OTC- (Over The Counter)
Tezgahüstü İlaçlar
Reçetesiz temin edilebilen ilaçlar için kullanılmaktadır.
34. Parallel Trade
Paralel Ticaret
Paralel ticaret, bir ülkede malların düşük fiyatlarla satın alınıp sonradan aynı malların daha yüksek fiyatlarla başka bir ülkede satılmasıdır.
35. Patent
Patent
Patent, patent sahibine fikri mülkiyet hakkı tanıyan kanuni, kamuya açık bir belgedir. Aynı zamanda, icada ilişkin bilgiler de halka açık hale getirilerek hem kamu
yararı artmakta hem de mucidin hakları koruma altına alınmaktadır. Mucide, icadının yayınlanması karşılığında, sınırlı bir tekelcilik hakkı tanınarak patent sahibine patentli ürününün başkaları tarafından yapılması, kullanılması veya satılması
engelleme olanağı sağlanmaktadır. Tekelcilik hakkı süreyle (artık patent başvurusundan itibaren 20 yıl) ve ulusal sınırlarla (patentin verilmediği yerlerde) sınırlıdır.
Ancak üç koşulun yerine getirilmesi halinde patent verilmektedir: yenilik, sanayide uygulanabilirlik ve buluşun yeniliği.
36. Roche- Bolar Trial
Roche-Bolar Davası
Amerika' da, Roche ile B olar firmaları arasında görülen davanın mahkeme kararı ile Watchman-Hatch Kanunu'nda yapılan tadil (1984), jenerik ilaç üreticilerinin ruhsat başvurusu hazırlığı yaparken patenti henüz sona ermemiş olan patentli
ürünleri kullanmasına olanak sağlamıştır. Bu tadil, Amerika'da etkili patent koruması sağlamak amacıyla alınacak tedbirler açısından varılan siyasi uzlaşmanın bir
parçasını oluşturmaktadır. Avrupa'da ise bu uzlaşma, SPC (EKB) yönetmeliğinde,
yürürlüktekiruhsatı en fazla 15 yıl ile kısıtlamaktadır. Bolar hükmünün ("erken
çalışma" olarak da anılır) Avrupa'da hayata geçirilmesi kurulmuş dengelerin bozulması anlamına gelmektedir.
Rx
37. Rx
Reçete li ilaç (Terim ABD' de kullanılmaktadır)
38. SITC- (Standard International Tra- Standart
ması.
de Classification).
Uluslararası
Ticaret
Sınıfiandır-
39. TRIPs (Trade-Related Aspects of Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları)
Intellectual Property Rights
Dünya Ticaret Örgütü'nün TRIPs Anlaşması, GATT'ın "Uruguay Turları" olarak
anılan görüşmelerinde ortaya çıkınıştır. Bu anlaşmada, Dünya Ticaret Örgütü'ne
üye bütün devletlerin ulusal kanunlarında hayata geçirmeleri gereken, patentler
dahil, fikri mülkiyet haklarına ilişkin asgari uluslararası standartlar yer almaktadır.
54
40.WHO (World Health Organisation) 1 (Dünya Sağlık Örgütü)
Merkezi Cenevre'de bulunan ve 1948 yılında kurulan Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler'in 191 üyesinden oluşan bir alt k:uruluşudur. Örgüt, sağlık alanında
uluslararasında teknik işbirliğini teşvik eder, hastalıkları kontrol etmek ve ortadan
kaldırmak için çeşitli programlar yürütür ve projeleri destekler. Temel hedefi insan
yaşamının kalitesini yükseltmektir.
2.1.3.2- İLAÇ ve İLAÇ ENDÜSTRİSİNE İLİŞKİN AVRUPA
BİRLİGİ ÖZELİNDEKİ BAZI TERİMLER
1. Acquis Communautaire
Topluluk Müktesebatı
Avrupa Birliği'nin kuruluşundan itibaren kabul edilen ortak kanunlara Topluluk
müktesebatı denmektedir. Bu, 15 Üye Devlet'li Avrupa Birliği'nin imzaladığı bir
sözleşme olup, yaklaşık olarak 80.000 sayfalık mevzuat içermektedir.
2. Cadreac (Collaboration Agreement Cadreac (Avrupa Birliği Ortak Ülkelerin
Between Drug Regulatory Authorities İlaç Ruhsatlandırma Yetkilileri Arasında
in European Union Associated Count- İşbirliği Anlaşması)
ries)
Birliğe katılmak üzere olan ülkelerin ilaç ruhsatlandırma yetkilileri arasındaki gönüllü gayri resmi işbirliğidir. Kurumlar direktörleri tarafından temsil edilmektedir. Bu
işbirliğinin amacı, kurumların ilaç ruhsatlandınlmasına ilişkin alanlan katılım için
uygun hale getirmeye yardımcı olmaktır
MerkeziProsedür
3. Centralised Procedure
Tıbbi ürünler, 1995 yılından beri merkezi prosedür aracılığıyla değerlendirilebilmektedir. Bu prosedür aracılığıyla onaylanmış olan tıbbi ürünlere AB çapında
geçerli olan bir ruhsat verilmektedir. Ruhsat, Avrupa Komisyonu tarafından verilmektedir. Biyoteknolojik işlemlerden türetilmiş olan tıbbi ürünler için bu prosedürün kullanılması zorunludur. Daha yenilikçi ürünler için (örneğin; yeni bir etkin
madde içeren ürünler) firmalar bu prosedürü veya karşılıklı tanıma prosedürünü
kullanmayı tercih edebilirler. Merkezi prosedürün kullanılması halinde, Londra' da
bulunan Avrupa Tıbbi Ürünleri Değerlendirme Ajansı'na (EMEA - European
Ageney for the Evaluation of M edicinal Products) dosya sunulması gereklidir.
55
4. Commitlee for Medicinal Products Beşeri Tıbbi Ürünler Komitesi
for Human Use- CHMP
Avrupa Tıbbi Ürünleri Değerlendirme Ajansı (EMEA) bünyesinde bulunan Tescilli Tıbbi Üiünler Komitesi beşeri tıbbi ürünlerin değerlendirmesine ilişkin sorular
hakkında Ajans'ın görüşlerini hazırlamakla sorumlu bilimsel komitedir. Komite,
Üye Devletler tarafından atanan 30 üyeden oluşmaktadır.
5. DTCI (Direct-to-Consumer Infor- Doğrudan Tüketiciyi Bilgilendirme
mation)
Avrupa' da yasak olan Doğrudan Tüketiciye Tamtırnın (Direct-to-Consumer Advertising- DTCA) aksine, ilaç sanayisi, bütün hastaların doktorlanna damşarak
sağlıklanm ilgilendiren konularda bilgiye dayalı olarak karar vermelerine olanak
sağlayan doğru, kesin ve kolay anlaşılır bilgilere erişim hakkı bulunduğu görüşü
kabul edilmiştir. Avrupalılann, ilaç firmalan dahil olmak üzere, bütün kaynaklardan kaliteli ilaçlara erişim hakkı bulunmaktadır. (bakınız "hastalar için bilgi").
6. EMEA- (European Ageney for the Avrupa Tıbbi Ürünleri Değerlendirme
Evaluation of M edicinal Products)
Ajansı
Avrupa Tıbbi Ürünleri Değerlendirme Ajansı, şimdiki adıyla Avrupa İlaç Ajansı,
faaliyetlerine 1995 yılında başlamıştır. Merkezi Londra'da bulunan Ajans, Avrupa Birliği 'ne üye ülkelerin hem beşeri hem de veterinerlik tıbbi ürünlerini değerlendirmek ve denetlernek amacıyla Üye Devletlerin mevcut bilimsel kaynaklanın
koordine etmektedir.
7. EPAR- (European Public Assess- Avrupa Kamusal Değerlendirme Raporu
ment Report)
Merkezi değerlendirme sürecinin sonunda Tescilli Tıbbi Ürünler Komitesi (Committee for Proprietary Medicinal Products - CPMP) tarafından vanlan nihai bilimsel karan içermektedir. Aym zamanda, rapor, belirli bir tıbbi ürüne ruhsat verilmesi
yönünde CPMP kararının gerekçelerini de açıklamaktadır.
8. Medicinal Product
Tıbbi Ürün
AB kanunlannda, tıbbi ürünler, insanlar veya hayvanlarda hastalıkları tedavi etme
veya engellemeye yönelik herhangi bir madde veya maddeler kombinasyonu olarak ifade edilmektedir. İnsanlarda veya hayvanlarda tıbbi teşhis veya insaniann
fizyolojik fonksiyonlanm geri kazandırma, düzeltme veya değiştirme amacıyla
kullanılan herhangi bir madde veya maddeler kombinasyonu da tıbbi ürün olarak
kabul edilmektedir.
Aynntılı bilgi için: İlaç yönetmeliğinin çerçevesini belirleyen Direktif 65/65/
EEC'yi tadil eden Direktif2001/83/EEC'ye bakımz.
56
9. MEP- (Member of the European 1Avrupa Parlamentosu Üyesi
Parliament)
Avrupa Topluluğunun kurumlarından birisi olan Avrupa Parlamentosu'nun üyesi
10. Mutual Recognition
1 Karşılıklı Tanıma
Bu prosedüre göre, Üye Devletlerden biri tarafından verilen ruhsat başvuru sahibinin tercihi doğrultusunda bir veya birden fazla başka Uye Devlette de geçerli
olmaktadır. Bu prosedür konvansiyonel ilaçlarm çoğu için geçerlidir.
11. Public Health
1 Halk Sağlığı
Halk Sağlığı, Maastricht Antiaşması'yla hayata geçirilen AT Antıaşması 'nın 152.
Maddesinde kapsanmıştır. Bu maddeye göre: Topluluk, uyuşturucu bağımlılığı dahil
olmak üzere, hastalıkların önlenmesi amacıyla hastalıkların kökenieri ve bulaşma
nedenlerinin araştırılması, halkın bilgilendirilmesi ve eğitilmesini teşvik etmekle
yükümlüdür. Amsterdam Antlaşması, Topluluk politika ve faaliyetlerinin insan sağlığını yüksek seviyede gözetilmesini sağlayacak şekilde tanımlamnası ve uygulanmasını şart koşarak bu hedefleri destekle~_ektedir. Madde 152 gereğince, bu amaçlar
doğrultusunda gerçekleştirilen eylemler, Uye Devletlerce gerçekleştirilen eylemleri
tamamlayan Topluluk tedbirlerini içerebilmektedir. Ancak, yerindenlik ilkesi doğrultusunda, asıl yaklaşım Üye Devletler arasında işbirliğini teşvik etmek olmalıdır.
12. SmPC- (Summary ofProduct Cha-1 Kısa Ürün Bilgisi
racteristics)
Bir tıbbi ürünün AB'ye Üye Devletlerin yetkili kurumları veya EMEA tarafından değerlendirilebilmesi için şirketlerin bir dosya sunmaları zorunludur. Içerik ve
sunuş bakımından Avrupa'daki mevcut kılavuzlara (Directive 65/65/EEC'yi tadil
eden Direktif 83/570/EEÇ) uygun olarak ha~ırlanmak zorunda olan bu dosya dört
bölümden oluşmaktadır. Ilk bölümde, Kısa Urün Bilgisinin de yer aldığı idari bilgiler ve dosyanın bir özeti bulunmaktadır. Buna, Avrupa'da SPC veya SmPC adı
verilmektedir ve ruhsat onayının esas ve ayrılmaz parçasıdır.
13. SPC-(Supplementary Protection Ek Koruma Belgesi
Certificate)
i
SPC ilaç ürünleri için geçerlidir. Ayrupa Birliği'nde 2 Ocak 1993 tarihinde Yönetmelik yoluyla yürürlüğe ginniştir. U rünün AB ülkesinde ilk defa pazarlama ruhsatı
aldığı tarihten itibaren azami 15 yıl geçerli patent sağlamak amacıyla SPC'nin en
uzun süresi 5 yıldır.
14. Transparency Committee
1 Şeffaflık Komitesi
Direktif89/l 05/EEC (genellikle "Şeffaflık Direktifi" olarak anılır) uyannca oluşturulan Şeffaflık Komitesi Avrupa Birliği'ne Üye Devletlerin temsilcilerinden oluşmaktadır. Komite, ilaçların fiyatlandırılması ve geri ödenmesinden sorumludur ve
Şeffaflık Direktifi'ne ilişkin konular haldeında Komisyon'a tavsiyelerde bulunur.
57
2.2- DÜNYA ve TÜRKİYE İLAÇ SANAYİİ
TARİHÇESİ
2.2.1-İLAÇ SANAYİİ TARİHÇESiNE
ÖZET YAKLAŞlM
İnsanların ilaçla ilk tanışmasına ilişkin kayıtlar, yazılı tarih sonrası çok eski
çağiara
kadar gitmektedir. Buna karşın, bugün tanıdığımız modem, 'bilimsel
ilaç endüstrisinin doğuşu çok yakın zamanlara rastlar.
araştırmaya dayalı'
Burada, sadece ilacın sanayi tipi üretiminin, kronolojik bir tarihçelendirilmesi
yapılmayacaktır. ilacın endüstriyel üretiminin, siyasi, iktisadi ve hukuki boyutlarda uluslararası hegemonik bir dönüşüme uğramasının izleri sürülmeye
çabalanacaktır.
innovatör ilaç firmaları, uluslararası karakteristiklerinin bir parçası olarak, "Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge)" çalışmalarının, özellikle II. Dünya
Savaşı'nın sona ermesinden bu yana geliştiğini belirtmekte ve farmasötikArGe alanındaki yatırımların artmasının, 20. yy'ın ikinci yarısından bu yana,
sağlıklı yaşamın gelişmesine de katkıda bulunduğunu öne sürmektedirler.
İlaçta araştırma ve geliştirme çalışmalarının amacını açıklarken, çeşitli hastalıkları
tedavi edebilmek, yaşam kalitesini ve süresini artırmak başlıca prospektif hedefler olarak vurgulanmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) istatistiklerine bakıldığında, 20. yy' ın son 30 yılı
öncesinde, poliomiyelitin binlerce okul çocuğunun hayatını etkilerken, bugün
tüm dünyada kökünün büyük ölçüde kurumlduğuna dair kayıtlar bulunmaktadır. innovatör firmalarca kamuya yapılan açıklamalarda, 1O yıl önce AIDS
hastalığında kullanılabilecek bir ilaç yokken, bugün yaşam süresini uzatan
tedavi olanaklarının bulunduğu hususu tekraren duyurulmaktadır.
Yapıcı
ve insani açıdan esenlendirici bu görüntünün yanı sıra, endüstriyel sürecin karlılık temelinde sürdürülen bir iktisadi etkinlik olduğunu da unutmamak gerekir.
58
ilacın, önce sanayi biçimde üretiminin sağlanması ve sonra, bu üretim süre-
cinde Ar-Ge çalışmalarının yeniden bir tarihsel perspektif içine oturması, 19.
yy'ın sonundan itibaren 20. yy'ın bütününe bakmayı gerektirmektedir.
Sanayi devrimi ile beraber 19. yy'ın sonlannda ilaç, havan üretiminden çık­
maya ve "Taylorist üretim tarzı" na dönük fabrikataşma sürecine girmeye başlamıştır. 20. yy' da özellikle penisilin'in seri üretimin başladığı dönem
"Fordist üretim tarzı" na bir dönüşüm göstermiştir. İşte bu üretim süreç ve
teknolojisinde meydana gelen değişiklikler ve bu değişiklikleri gerçekleşti­
recek yeni yatırım sermayesinin yaratılması güdüsü ve yanı sıra, pazarda kar
etme dürtüsü, ilaç firmalannı ilaç imalatçılığından, yeni ilaçların bulunması­
na doğru yeni bir hareketlenıneye yönlendirmiştir.
Günümüz de ise gerek yüksek teknolojinin getirdiği ve gerekse genomik ve
proteomik ilaç üretim süreçlerine evrilme, bir taraftan "esnek üretim" tarzı­
nı ve diğer yandan da "Taylorist-Fordist üretim biçimini" verili koşul haline
getirmiştir.
İlaçta buluşlann, gelişim çizgisi içerisinde ve günümüze ulaşan yönetiminde,
başlıca
dört aşamanın bulunduğu saptanabilir. Bunlar sıralanacak olursa:
2.2.1.1- RASTLANTlSAL GÖZLEM DÖNEMİ (RGD):
Bu dönem 19. yy. sonu ile 20. yy'ın başlangıcı olarak anılmaktadu. Rastlantı­
sal gözlemler, bazı çok önemli ilaçlann keşfinde ve geliştirilmesinde önemli
rol oynamıştır. Bu dönemde yeni ilaç ya da grubu olarak, başlıca kazanımlar
arasında aspirin, sülfonamidler ve antibiyotikler bulunmaktadu. Klasik örnek, Fleming'in 1928 yılında penisilini keşfedişidir; bu gözlem antibiyotik
tedavisinin başlangıcını oluşturmuştur. Yanı sıra, bazı ilaçlann yan etkileri
incelenirken, rastlantısal olarak başka bir hastalığın tedavisinde kullanılabile­
ceği de keşfedilmiştir. Antibakteriyel olan sülfonamidlerin oral antidiyabetik
olarak tedavide kullanılabileceği, tifo tedavisi sırasında, hastalarda yan etki
olarak kan şekerini düşürdüğünün gözlemlenmesiyle mümkün olmuştur.
Rastlantısal
Gözlem Dönemi, ilacın sanayii biçimi üretimiyle ve sanayinin
bir etkinlik sürecine evreleurnesi bakımından, kendi içinde dönemselleştirilerek incelenmesini de zorunlu kılmaktadu.
uluslararası yaygın
59
Bu bakımdan, dünya ilaç sanayiinde kavşak olan noktalan başlıca üç evrede
değerlendirmelde yarar bulunmaktadır. Penisilinden sonra, 1930'larda keşfe­
dilmesine karşın, "sülfonamid"lerin bulunması 'terapötik devrim' olarak ilk
sıraya oturmaktadır.
Bu molekülün keşfi, ilaç endüstrisinde seri üretimin başlangıcı olarak nitelenebilir. Sülfa-bazlı ilaçlar grubunun keşfedilip, tedavideki endikasyonlarının
tanımlanması, kemoterapi kavramını tıbbın hizmetine sokarken, aynı zamanda, ilaç endüstrisindeki yapısal değişikliklerin başlangıcını da oluşturmuştur.
2.2.1.1.1- SÜLFONAMİDLER: TERAPÖTİK DEVRİM'İN BAŞLAMASI
İlk sülfonamid olarak "Prontosil" in 1935 yılında piyasaya sürülmesinden
önce, ilaç piyasası özellikle üretim süreçleri ve uluslararasılaşma açısından,
bugünkü yapıdan çok önemli farklar gösteriyordu. Farkların neler olduğu sı­
ralandığında i) I. Dünya Savaşı öncesi ve dönemi dahil, tedavide yararlamlabilen çok az ilaç bulunmaktaydı; ii) mevcut ilaçlarla tedavi, bazı hastalıkların
semptomlarının giderilmesi, ağrı dindirme veya uykuyusağlama gibi çok sı­
nırlı olanaklan içermekteydi; iii) ampirik tedavi yapma olanaklan dışında da
bir şans bulunmamaktaydı.
"Terapötik devrim'' olarak nitelenen ve sentetik kökenli ilaç buluş ve üretiminin başlamasım tetikleyen olay, rastlantısal olarak başlamıştır. Prontosil'in
keşfindeki öncülük, Alman, I.G. Farbenindustrie grubunun 'Bayer' bölümünde ki laboratuvarlarda çalışan farmakologlarından G. Domagk'a aittir. Dornagk, koyu kırmızı bir tür boyamn, streptokokal enfeksiyonlara karşı oldukça etkili olduğunu rastlantısal olarak keşfetti. Sonrasında ise, Prontosil'in bir
sülfonamid metaboliti olduğu anlaşıldı.
Bu keşfin öncesinde I.G. Farbenindustrie, Prontosil'i, bir boya hammaddesi
olarak patentlemişti. Antibakteriyel özelliklerinin ortaya çıkanldığı sırada,
Prontosil'in patent süresinin sonuna da yaklaşılmıştı.
Bir boyar maddeden, tedavide etkin ve yaygın kullanılan bir ilaca dönüşen
Prontosil'in patent süresinin bitimi, terapötik devrimin birinci ayağının da
gerçekleşmesine neden oldu. Patent bitimini takiben, pek çok laboratuvar patentini alacaklan yeni sülfonarnid türevlerini geliştirmek için yoğun bir çaba-
60
ya girdiler. Bu çabaların başlıca nedenleri arasında i) Prontosil'in yapısının
oldukça basit olması, kolaylıkla modifiye edilebilirliği ve sentezlenebilirliği,
ii) ilk olarak güçlü bir anti-bakteriyel ilacın keşfinden soma, sülfonamid türevi diğer molekül ve ilaçlara, dünya talebinin birden çok artması ve iü) ilaç
firmalarının, orijinal moleküle benzer daha etkili molekül geliştirme ve patentlenmesini sağladildan taktirde satış hacimlerini büyük ölçülerde arttıra­
caklarını anlamış olmaları sayılabilir. Sonuç, enfeksiyon hastalıklada mücadele bağlamında ortaya yeni ve sülfa-bazlı 'harika ilaçlar' ın çıkışı olmuştur.
Ancak, bu ilaçlar 'terapötik devrim'i başlatmış olsalar da, ilacın seri olarak
üretimi ve araştırma işlevinin birey araştırmacıdan ayrılması, Penisilin'in seri
üretim tekniklerinin geliştirilmesini izleyen dönemde gerçekleşmiştir.
Bu bakımdan, RGD dönemi içindeki evre sıralamasında ikinci önemli kavşak, kemoterapi kavramına zenginlik katan ve ufuk açıcı başka bir tedavi
ürünü olan penisilinlere atfedilmektedir. Penisilinlerin seri üretim biçiminin
keşfedilmesi ve proses düzenlemelerinde büyük hacimlerde üretilebilir hale
gelmesi, farmakolojik bilgilerin ilaç firmalarınca içselleştirmesini olanaklı
hale getirmiştir. Bilgi içselleştirme, sorualan sadece sinai bir mülkiyet rejimi
olan ilaçta patentten, veri münhasiriyeti ve koruması gibi fikri mülkiyete ilk
kapıları aralayan hamle olarak da değerlendirilmelidir.
2.2.1.1.2- PENİSİLİN: İLACIN SERİ ÜRETiLMESi ve
FARMAKOLOJİK BİLGİNİN İLAÇ FİRMALARI
TARAFINDAN İÇSELLEŞTiRiLMESi
Dünya ilaç sanayiinde en büyük evrilme ve bugünkü boyutlara erişim, 'standartiaşmış' ilaçları büyük miktarlarda üretebilmenin yollarının bulunmasıyla
olmuştur. Bu dönüşümün en önemli etmeni, II. Dünya Savaşı olmuştur. Savaşın ortaya çıkışı ve gelişimi, bir yandan büyük sayıda insan kıyımına neden
olurken, bir yandan da yaralanma ve ortaya çıkan çeşitli hastalıklar bakımın­
dan "tedavi talebi" nde büyük olanak yaratmış ve ilaç sanayilerini büyük
miktarlarda ilaç üretmeye zorlamıştır. Savaş, savaşa sürülen insan gücünün,
yani orduların büyüklüğünde oluşturduğu telef ile, topyekün insan kırımında
oluşturduğu büyük kayıplar nedeniyle, ilacı, en az silah kadar stratejik bir ürün
kılmıştır. Bu da, toplu yaralanmalar dahil, savaş nedeniyle ortaya çıkan enfek-
61
siyonlarm sağaltımı bakımından bu tür bir ilacın/ların geliştirilmesi yolundaki
araştırma faaliyetlerine gerekli ekonomik rasyoneliği sağlamıştır. Bu konuda
A. Kırım şu notlan düşmektedir.
"Bu çabalarm sonucu ortaya çıkan bu önemli ilaç Penisilin oldu. Aslında
Fenisilin 1928 yılında keşfedilmişti. Ancak o zamanlarda bu ilacı minimum
ölçeklerde bile üretebilmenin yarattığı güçlükler, Fenisilin fikrinden vazgeçilmesine neden olmuştu. Fenisilin 'in seri-üretim yöntemlerini araştırmaya
yönelik çalışmalar ise ancak, I939 yılında, bu ilacın 'terapötik özelliklerinin'
keşfedilmesi sonucu başladı. ABD 'de, hükümetin cari fiyatlarla 7 milyon $
ve I7 Amerikan ilaç firmasının ortaklaşa 20 milyon $ katkılarıyla başlatılan
ortak bilimsel araştırma, Fenisilin 'in seri üretim yöntemlerinin bulunmaszyla sonuçlandı. Fenisilin 'un bu ticari gelişmesi, bu ilacın üretiminde muazzam artışlara yol açtı. Örneğin; I943 'te I, 700 milyon ünite olan üretim,
I945 yılında 570.000 milyon üniteye yükseldi. Ayrıca, araştırma çalışmala­
rında Amerikan hükümetinin de ortak olması ve bu nedenle ürün patentini
her isteyen üreticiye vermesi, Fenisilin fiyatlarında büyük düşüşZere yol açtı:
I943 'de dozu 20 $olan ilaç, 1945 'te I $ 'a ve giderek yalnızca maliyetinden
bile daha düşük düzeylere ulaştı. Bu olay yeni antibiyotik/erin üretim yöntemlerinin keşfine yönelik bilimsel araştırma-geliştirme 'yi teşvik etmekle birlikte,
aynı zamanda, ilaç firmalarını bu bulunacak ilaçları tabfet ve kapsüllerneye
yarayacak makinelerin geliştirilmesi yönünde yatırımlara da yöneltti Tüm
bu gelişmeler bir yandan bu alanda bireysel olarak çalışan bilim adamım
ve diğer yandan asıl işi ilaç bileşimlerini kendi eczanesinde hazırlamak ve
bunları hastanın kullanabileceği formZara sokmak olan eczacılzk işlevlerini
tarihe gömdü. "
İlaçta seri üretim, mal ticaretinin büyümesi ve yoğunlaşmasına ve firmaların
da, bu türden araştırma-geliştirme çalışmalarına başlamasına neden olmuştur.
Süreç, bir sonra ki dönem olan "doku biyokimyasına odaklanma dönemi" ne
sıçramayı kolaylaştırmış ve bu yapılanınayı gerçekleştirebilen firmaların, sermaye birikimi anlamında, pazarda hakimiyet ve belirleyiciliklerinin de mutlaklaşmasına neden olmuştur.
62
2.2.1.2- DOKU BİYOKİMYASINA O D AKLANMA DÖNEMİ
(DBOD):
Kronolojik olarak bu dönem, 1940'lar ile başlatılmaktadır. Döneme anlam
katan en büyük keşif, tetrasiklinlerin bulunuşu olmuştur. Bu keşif rastlantı­
sal olmaktan çok, bilgi birikimine dayalı, araştırma laboratuvarlanndan köken alan bir sürecin ürünüdür. Ar-Ge çalışmalarıyla keşfedilen tetrasiklinler,
ilaç endüstrisinin büyümesi, gelişmesi ve uluslararasılaşması bağlamında en
önemli sıçrama hasarnağını da oluşturmuştur.
2.2.L2.1- TETRASİKLİNLER: ENDÜSTRiNİN ARAŞTIRMA­
GELİŞTİRME (AR-GE) VE REKLAM-YOGUN BİR
SANAYİ DALINA DÖNÜŞMESi
Bu konuyla ilgili A.
Kırım,
yine
şunları yazmaktadır:
"Bir Amerikan ilaç firması olan Pfizer 'in, kendi markalı "oksitetrasiklin"
ini, yani "Terramycin" i, 1949 yılında bulmasına dek, tüm üretici ilaç firmaları ürettikleri ilaçları diğer ilaçfirmalarına ve paketlezne atölyelerine toptan
olarak satarlar, ve bu ikinci grup firmalar da, bu ilaçları mamul ilaç haline
dönüştürür/erdi. Örneğin; çok büyük iki penisilin üreticisi, Pfizer ve Merck,
Penisili 'i kendi markalarz altmda bitmiş ilaç halinde (yani pakette tab/et,
kapsül, en} eksiyon vb. gibi) pazartamak yerine, ilacı toptan olarak başka firmalara satmaktaydzlar. Ancak Pfizer 'in teramisin 'i bulması ve durumu kökten dönüştürdü. Firma, 1950 '!erin başlarmda gerekli bir satış ve pazarlama
kadrosu kurarak ilacznz hekimlere doğrudan 'ilaç prezentasyonları ' olarak
sunma ve bu iş için gerekli bir dağıtım ağı kurma kararz aldı. Bunu izleyen
iki ay gibi kısa bir zamanda Pfizer, ilaçlarını bir marka adı altmda pazarlamak üzere, cari fiyatlarla, 500.000 $ satış harcaması yaptı. İlaczn tarihinde
ilk olarak uygulanan bu doğrudan üretici firma tarafindan ilaez bitmiş halde
ve ticari tanıtma teknikleri kullanarak ve bir 'marka adı' altmda pazarlama
stratejisinin, kısa zamanda ticari açıdan çok etkili bir yöntem olduğu anlaşıldı. Dört yıl gibi kısa bir zamanda Pfizer 'in satışları % 250 oranında artış
sağladı ve 1951 'e gelindiğinde firma, toplam dünya geniş-spektrumlu antibiyotikler piyasasının %25 'ini eline geçirmeyi başardı."
63
A.
Kırım
devamla
şunları
not etmektedir:
"Terramycin" ilaçta araştırmaya yönelik büyük bir akıma yol açtı ve farklı
sanayi dallarından pek çok sayıda firma bu nedenle ilaç endüstrisine akın
etti. Pfizer 'in başarzsının bir diğer etkisi de 'kimyasalljenerik isimler' yerine
ilaçta marka-isimlerin, ticari önem kazanması olmuştur. Bunun sonucunda
da 'reçete li' ilaçların tıbbi ve benzeri mesleklere reklam ve pazarlanması,
modern ilaç endüstrisinin bugün belki de en önemli özelliği haline gelmiştir.
Tüm bu sayılan gelişmeler (Batı 'daki) ilaç firmalarının dikey-bütünleşmiş ve
AR-GE, üretim, dağıtım ve pazarlama etkinliklerinin tümünü birden yerine
getiren dev kuruluşlar haline dönüşmelerine yol açmıştır ve bu da firmalar
arası ürün rekabetinin giderek şiddetlenınesi etkisini doğurmuştur. Bunun bir
göstergesi, endüstride AR-GE harcamalarmdaki sürekli artış ve dalgalar halindeki yeni ürün buluşlarıdır. Örneğin; 1905-1935 yılları arasındaki dönemde, yılda ortalama 6 ilaç piyasaya sürülürken, bu oran 1935-1945 arasında
yılda 3 7 ilaca çıkmış ve 1948-19 58 tarihleri arasında ABD ilaç üreticileri
piyasaya toplam 4829 yeni ürün (marka), 3686 yeni bileşim, 1143 adet mevcut ilaçların yeni prezentasyonlarmz sürmüşler ve çok geçmeden bu oran her
gün yeni bir ilacın piyasaya sürülmesi boyutuna ulaşmıştır. Ancak, örneğin
1965 yılmda yazılan reçetelerdeki ilaçların % 90 'ı 1950 yılından önce bilinmeyen ilaçlardan oluşmalarına karşın, gerçek anlamda 'yeni' ürün sunumu
1960 'lardan bu yana oldukça önemli düşüş göstermiştir. Bu düşüşün değişik
nedenleri arasmda şunlar sayılabilir: Birincisi, görece kolay terapötik alanlarda kitle halinde ilaç keşiflerinden sonra kolay terapötik alanların tükenznesi ve görece az sayıda 'zor' terapötik alanda ise bulgu şansının önemli ölçüde
azalmasıdır. İkinci ve daha çok endüstriye yakın çevrelerin savunduk/arı görüşe göre ise, sanayileşmiş ülke hükümetlerinin ilaçların güvenliğini sağla­
mak amacıyla endüstri üzerine uyguladıkları artan kontrol önlemleri Ar-Ge
faaliyetlerinin pahalılaşmasına ve bu da giderek üzerinde araştırma yapılabi­
len alanlarm zorunlu olarak daralmasına yol açmıştır. Burada ima edilen tez
ise, anlaşılacağı gibi, ilaçta araştırma teşvik edilmek ve yeni üstün ilaçların
bulunabilmeleri sağlanmak isteniyorsa, bu 'aşzrz 'güvenlik uygulamalarının
gevşetilmelerinin gerekli olduğudur. Ancak bu oldukça tartışmalı bir konudur ve ABD hükümetinin, daha doğrusu Food and Drug Administration 'un
64
(FDA), yakın zamanlarda bu görüş yönünde ve endüstriye
bir tutum içerisinde olduğu gözlenmektedir. "
karşı
daha
ılımlı
Tetrasiklinlerin yanı sıra, bu dönemde antihipertansif ilaçlar, trankilizanlar,
antiaritmik ilaçlar, beta blokerler gibi çeşitli farmakolojik gruplara özgü keşifler yapılmıştır. 1952' de "Rauwoifia Serpentina" bitkisinden "rezeırpin"
in izole edilmesi ve hipertansiyon tedavisinde yararlı olduğunun gösterilmesi ile, bitkiler üzerindeki ilaç keşif ve geliştirilme çalışmalan hızlandırılmış
olmasma rağmen, doğal kaynaklardan etkin bileşiklerin ayıklanabilmesi için
biyolojik sistemler üzerinde yapılan araştırınaların çok uzun zaman alması ve
pahalı olması, sentez yoluyla yeni bileşiklerin üretilmesine yol açmıştır. Bu
sayede çok sayıda ilaç da tedavi alanına girmiştir. Günümüzdeki yeni ilaçların çoğu, ilaç firmaları tarafından araştırma ve geliştirme çalışmalan sonucunda üretilmiş orijinal bileşiklerdir.
2.2.1.3- ULUSLARARASILAŞMA ve ULUSÖTESi
İLAÇ SANAYİİ ÖLÇEGİ
Dönemi, kendi arasmda iki özet başhkta tanımlamak ve ilaç endüstrisinin buluşçu (innovatör) firmalar bakımmda sinai ve fikri mülkiyet tekellerine eriş­
tiği bir çağ olarak değerlendirmek gerekir. Dönemi, yapısal olarak üretim ölçeğinde değişikliklerin gündeme geldiği ve yüksek-yoğun teknolojili, esnek
üretim modelli, endüstriyel etkinliklerin, patent tekelini elinde tutan firmalara
fason üretim yaptığı bir çağ olarak düşünmek gerekmektedir. Dönemi, tıbbi
gelişmeler bakımından hücre biyokimyasından, moleküler yapılara odaklanmaya ve özellikle genom ve proteomik çalışmalara evrilme düzleminde değerlendirmek gerekir.
2.2.1.3.1- HÜCRE BİYOKİMYASINA ODAKLANMA
DÖNEMİ (HBOD):
1970'ler dönemin başlangıcını oluşturmuştur. Özellilde kanser tedavisine yönelik ilaç araştırmalannın yoğunlaştığı bir dönem olarak bilinmektedir.
65
2.1.1.3.2- MOLEKÜLER YAPlLARA ODAKLANMA DÖNEMİ (MYOD)
Bu dönem ise, görece yeni dönem çalışmalarını içinde barındırmaktadır.
Özellikle insan genom haritasının çözümlendiği 2000'ler, tedavi alanların­
da kullanılan yeni ürünlerin gündeme gelmesine neden olmuştur. Bu ürünler "terapötik proteinler" olarak gruplandırılmakta ve moleküler biyoloji
temelli teknolojiler aracılığıyla, düşÜk yatırım ölçekli, yüksek verim çıktılı
ve az sayıda kalifiye eleman aracılığıyla, büyük hacimli üretim yapılması ile
karakterizedir.
~
Otoimmün Hastalıklar
ve İmrnünolojikler
SSS İlaçlan
İLAÇTA BULUŞLARIN KRONOLOJiSi
~
·>--<
00..
Kanser Tedavisi
~
1
oo-.
~
RASTLANTlSAL
;$
~
......
•>--<
BetaBlokerler
A
MOLEKÜLER YAPILARA
ODAKLANMA
Antiartirikler
DOKU BİYOKİMYASINA
Trankilizanlar
ODAKLANMA
Antihipertansifler
GÖZLE~ER Antibiyotikler
Sülfonamidler
Aspirin
DOKU BİYOKİMYASINA
ODAKLANMA
~-----------------------------------------------+
1920 1930 1940 1950 1960 1970 1980 1990 2000 2010
1890 1900 1910
Kaynak: Boston Consulting Group, 1993
Şekil2-1. İlaç buluşlarının kronolojisi
Yukarıdaki şekil,
bu tarihsel süreçlerin tümünü 21. yy.' ın başlangıcına dönük
bir projeksiyanda göstermektedir. Özetlenirse, yukarıda sayılan tüm gelişme­
ler, ilaç endüstrisinin karakteristik ve sanayi-yapısal özellikleri üzerinde son
derece belirleyici etkiler yapmıştır. Böylece, giderek bu endüstrinin uluslararasılaşmasının temellerini atarak, günümüz manzarasına dönüşümü sağla­
mıştır.
66
2.2.2- ÖZETLE TÜRKİYE İLAÇ SANAYİİ
TARİHÇE Sİ
Türkiye ilaç sanayi tarihçesini, Cumhuriyet öncesi ve sonrası olarak iki dönemde değerlendirmek gerekir. Cumhuriyet öncesi dönem, coğrafi olarak çok
eski çağlara taşınabilir.
Anadolu coğrafyası ele alındığında, ortaçağdan, yakın çağa ve günümüze
olan dönüşüm sürecinde, Bizans, Selçuk ve Osmanlı dönemleri değerlendir­
me kapsamına alınabilir. Burada sadece, Osmanlı 'mn 19 yy. ortalanndan günümüze olan sürece ilişkin bir kronolojik sıralama yapılacaktır.
Kuşkusuz, Osmanlı
Devleti'nin başlangıcından itibaren, tıp ve tedavi, çağın
koşullarına uygun bir gelişme içerisinde sürdürülmüştür. Bunlara ilişkin kimi
etrafh tarih çalışmaları da bulunmaktadır. Bu çalışmalar, hem Cumhuriyet öncesi ve hem de sonrası dönemleri incelemişlerdir. İncelemeleri kitaplaştınlan
bazı araştıncılar belirtilecek olursa, Prof. Dr. Turan Baytop, Prof. Dr. Bedi
N. Şehsuvaroğlu, Ecz. ve Kim. Naşid Baylav'dan bahsetmek gerekir. Günümüzde bu konuda yapılmış en etraflı çalışma ise, Mert Sandalcı'mn, Dr.
Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı yayınlan arasında yer alan ve "Belgelerle Türk Eczacılığı" adıyla kitaplaştınlan, Gülnur-Mert Sandalcı Koleksiyonu belgesel
serisidir. Bir diğer önemli kaynakça da, Ecz. Nurettin Turan'ın Kuruluşundan
Günümüze Türkiye ilaç Endüstrisi, başlıklı kitabının içinde yer alan bölümdür. Yukanda sayılan kimi yazarların eserlerinden de yararlanan N. Turan' dan
aktanlan kronolojik dizin, tarafıından da yapılan kimi değişiklik ve katkılarla
bir düzleme oturtulmuştur.
2.2.2.1- I. DÖNEM: (CUMHURİYET ÖNCESİ)
Osmanlı dönemini kapsayan bu tarihsellikte, bütün müstahzar ilaçlar, kalite
ve fiyat bakırnından hiçbir kontrol ve ruhsata bağlı olmaksızın, Türkiye'ye
ithal edilmiş ve satılmıştır. Dönemin karakteristiği, ithal edilen müstahzarlar
dışmda var olan kısmi ilaç üretiminin, yoğun bir biçimde eczane laboratuvarında yapıldığını göstermektedir. Bundan bağımsız olarak, bugünkü müstahzarat sanayinin öncüsü sayılan ilk ilaç imalat laboratuvarlan da 20. yy.
başmda ve Osmanlı döneminde İstanbul'da kurulmuştur. Aşağıda, N.Turan
çalışmasından alıntı yapılan kronolojik dizin bulunmaktadır.
67
2.2.2.1.1- OSMANLI DÖNEMİ
175 7
Türkiye'de açılış tarihi kesin bilinen ilk eczane İstanbul'da "İki
Kapılı eczane" olup yönetimi 1891 'de Ecz. Corci Tülbentçiyan 'a
geçmiştir.
(Bir
başkayayımda kuruluş
tarihi 1753 olarak verilmektedir.)
1820
yılı
öncesinde Avrupa'dan getirilen az sayıda hazır ilacın (Tiryak
(e), Esprit de Me/isse vb. gibi) İstanbul eczanelerinde satılmakta
olduğu bilinmektedir.
1839
Mektebi Tıbbiye-i Adliye-i Şahane 'nin bir sınifında ilk eczacı/ık
eğitimi resmen başlamıştır. Öğretim dili Fransızca olup, öğretim
süresi başlangıçta 2 yıl daha sonra 3 yıl olmuştur.
1840
İlk Türk eczacısı Ahmet Mustafa Efendi mezun olarak Çanakkale
Askeri Hastanesi 'ne eczacı olarak atanmıştır Aynı yılda bir ay
sonra ikinci Türk Eczacısı Kadri Süleyman Efendi mezun olmuş
ve Maltepe Hastanesi 'ne eczacıbaşı olarak atanmıştır.
1844
İlk Osmanlı
ilaç kitabı (yarı resmi) Pharmacopea Castrensis Ottomana Dr CA. B arnard tarafindan Fransızca olarak İstanbul'da
yayımlanmıştır
1848
15 kadar hazır ilacın satışına dair ilan (Journal de Constantinople no. 65de yayımlanan) bu tarihlerde müstahzar (hazır) ilaçların
pazarlandığınz kanıtlamaktadır
185 O
(laboratuvar) hazır ilaç
(ithal) müstahzarlarzn yerli benzerleriyle baş !anılmıştır Tüm etkin ve yardımcı maddeler ve ambalaj malzemeleri
yurtdışından sağlanmakla idi. Bu yıllarda dünyada ve Osmanlı
topraklarında hazır ilaçlar giderek kişiye özgü reçete ile eczanede üretilen majistral ilaçZara göre daha fazla rağbet görmüş ve
hazır ilaçlar,· Müstahzarat-ı Tıbbiye-i Ecnebiye, Müstahzarat-ı
Tıbbiye-i Osmaniye adı ile anılmaya başlanılmıştır
İlk geniş çaplı yerli müstahzarlar üretimine İngiliz Eczahanesi
(Pharmacie Britannique 1 kuruluşu 1859) sahibi Canzuch (Kanzuk) biraderler tarafindan baş/anılmıştır.
Eczanelerin ilaç
hazırlama kısımlarında
yapımzna yabancı
68
İlk hazır ilaçlar arasında: - Yeni Deri (merhemi), - Balsarnin
Şarki, - Vitalin Şurup, - Sirop Pektoral, - Süppogliserin, - Pastil
Antiseptik adlı müstahzarlar yer almaktadır Son iki ürünün halen Kanzuk Laboratu yarı San. ve Tic. A.Ş. tarafindan üretimine
devam edilmektedir
Eczaczlıkla
1853/1861
ilgili ilk nizarnname "Nizamname-i Eczaciyan" yayımlanarak (1853) eczane sayısına tahdid getirilmiştir. 1861 'de
2 'nci nizarnname "Beledi İspençiyarlzk Sanatının İcrasına Dair"
nizamnamede ise eczane sayısz serbest bırakzlmzştzr.
1860
İstanbul 'da yaklaşık 60 eczacz sahibinin tümünün azınlıklara
mensup
olduğu belirtilmiştir
1864
İzmir 'de ilk eczane "Canzuch Eczanesi" ismi ile açılmıştır.
1867
İlk sivil tıp ve eczaczlzk eğitim kurumu Mekteb-i Tıbbiye-i
Mülkiye-i
1869
Şaha
ne açılmıştır
İdare-i Tıbbıye-i Mülkiye Nizamnamesinde madde 3 'de 8 kişilik
nezaret üyelerinden ikisinin eczacz olması şartı getirilerek sağlık
idaresine eczaczların katılımı sağlanmıştır
1870
Bugünkü anlamda ilk Saray Eczanesi Mabeyn-i Hümayun Eczahanesi Topkapı Sarayı 'nda kurulmuş ve saray mensuplarının ilaç
gereksinimleri karşılanmıştır
1880
İlk defa bir Türk Eczacısı Hamdi Bey (1879 'da Tıbbiye-i
Mülkiye 'den eczacı diplaması almıştır) tarafindan üretilen müstahzarlar: Kala Hamdi, Elixir Di gestif Hamdi, Sirap Adotannique Phosphate isimli preparatlar olmuştur.
1888
Memleket Etibbasz ve Eczacılar Nizarnname yayzmlandz.
1890
Hazır
ilaç
sayısz
tümü Avrupadan ithal edilen 100 müstahzara
ulaşmıştır.
E ezane sayısı İstanbul'da 2 65 'e ulaşmıştı. Bunların sadece 4 tanesinin sahibi Türk Eczacısı idi. 1885 nüfits sayımına göre İs­
tanbul nüfusu 873565 kişi olup yaklaşık 3.300 kişiye 1 eczane
düşmektedir. Aynı yılda İzmir 'de 40, Adana 'da 5, Bursa 'da 7, Di-
69
yarbakır
8, Edirne'de 7, Erzurum'da 4, Ankara'da 2, Konya'da
2, Trabzon'da 3 eczane bulunuyordu.
1895-1899 Ecz. Ethem Pertev tarafindan üretilen "Pertev Şurubu" ve İksir-i
Süreyya" büyük bir rağbet görerek 70 yıl süresince kullanımda
kalmıştır.
Bezacılık
ile ilgili resmi tarife "Tarif Officiel a Usage Pharmacien deL 'Empire Ottoman" çıktı.
1900
İlk ilaç üretim tesisi "Osmanlı Kamprime Fabrikası" Ecz. Ethem
Pertev ve Ecz. Mehmet Kazım
1903
ortaklığı
tarafindan kuruldu.
Şark İspençiyari Laboratuvarı kuruldu ve ilk kez geniş çapta am-
pul formunda müstahzar üretimi gerçekleşti.
1907/1914 Gülhane Askeri Hastanesi'nde kurulan Malzeme-i Sıhhıye-i Askeriye İma Zathanesinde Dr. Wietig Paşa döneminde kamprime ve
ampul şeklinde ilaçlar Almanya 'dan getirilen makinalarda üretilmiştir.
1909
Eczacı
Mekteb-i Alisi adı altında tıp fakültesine
lu özerk eğitim kuruluşu haline gelmiştir.
Aynı yılda gıda
ve
tıbbi tahlillaboratuvarı
bağlı eczacı
oku-
olarak 1903 'de kurul-
muş İbrahim Ethem Laboratuvarı 'nda ilaç üretimine geçilmiştir.
İzmir 'de "Süleyman Ferit (Eczacıbaşı) Müstahzarat ve ltriyat
Fabrikası" adıyla
1913
kurulan laboratuvar faaliyete geçmiştir.
İlk resmi ilaç ruhsatının tarihi bilinmemekle ancak 1913 tarih-
li belge,
ruhsatların "Sıhhiye
Müdüriyet-i Umumisi" tarafindan
verildiğini kanıtlamaktadır.
1914
Ecz. Mehmet Kazım Bey tarafindan hazırlanan "lodopepton Kazım" adlı müstahzar ilacı piyasaya sunuldu ve geniş kabul gördü.
Aynı yılda Enver Laboratuvarı kuruldu.
Alelumum eczacılık talimatnamesi çıktı.
1919
Abdi İbrahim İlaç Laboratuvarı Mahmutpaşa/İstanbul'da faaliyete geçti.
70
2.2.2.2- II. DÖNEM: (CUMHURİYET -II. DÜNYA SAVAŞI
ARASI)
Dönemin karakteristiği, "Kurtuluş'~ soması, "Kuruluş" periyodu olmasıdır.
Anayasal olarak "Devletçilik" şiannın kabul edildiği bu dönemde, sermaye
birikiminin kamusal kaynaklada yaratılması ve yatırıma dönüştürülmesi öncel eğilim olmakla beraber, özel sermaye yaratma gayretlerinde de, devlet
kamu fonlanndan aktarnn yapma konusunda ve kapitalizmin ülkede inşa
edilme sürecinde katkıcı olmuştur.
Bu devrede, yerli ilaç üretimi için ilk adımlar atılmış ve yanı sıra, ilaç ithal
ve satışında "devlet kontrolü" ilk düzenlemelerle başlatılmıştır. 1O.4.1924 tarihinde, Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti (Sağlzk Bakanlığı), ruhsat alma
zorunluluğu koymuş ve gerekli düzenlemeleri ilan etmiştir. Daha soma, 1928
yılmda çıkanlan 1262 sayılı "Tıbbi ve İspençiyari Müstahzarat Kanunu" ile
ulusal ilaç sanayiine, ithal malı müstahzarlar ile eşit koşullarda rekabet olanağı kısmen sağlanabilmiştir. Yasanın, 1942'de 4348 kanun sayısı ile yapılan
değişikliği, kısmi yararlannın yanı sıra, sanayinin gelişmesinde yeterli koşulları sağlayamamıştır. II. Dünya Savaşının başlangıcına değin, ulusal ilaç
sanayiinde yeterli gelişimin olamayışı, yasal mevzuat yetersizliklerinden ziyade, dönemin iktisadi ve yönetsel nedenleriyle bağıntılıdır. Savaş sırasında
(1939-1945), Almanya'dan müstahzar ithalinde yaşanan zorluklar, Türkiye
İlaç Piyasasını, İngiltere ve ABD kaynaklı ürünlere açmıştır. Aynı dönemde,
bu ülkelerden yapılan hammadde ithalatı ile yerli müstahzar ilaç üretimi sürdürülebilmiştir.
Aşağıdaki
kronolojik dizin N. Turan kaynağından
almtılanmıştır.
2.2.2.2.1- CUMHURİYET DÖNEMİ BAŞLANGlÇ YILLARI
1920
Cumhuriyetin ilanından önce Millet Meclisi tarafindan teşkil edilen ilk
Heyet-i Vekile 'de az sayıdaki bakanlardan birinin Sağlık Bakanı oluşu;
Türkiye 'nin sağlık konularına verdiği önemin açık bir göstergesidir.
1923
Mustafa Nevzat Laboratuvarı istanbul Üsküdar'dafaaliyete geçerek
en}eksiyonluk ampul preparatlarz üretilmiştir.
71
1924
İstanbul'da eczane sayısı 300 civarına ulaşmıştır.
1925
İstanbul'da üretilen yerli tıbbi müstahzar sayısz 100 dolayında olup
bunların
üretimleri 15 kadar
tülmekte idi.
tıbbi
müstahzar
laboratuvarında
yürü-
1926
Türk Kodeksi Kanunu 3.3.1926'da yayımlanmıştır.
192 7
964 sayılz2 4.1.192 7 tarihli Eczacılar ve Eczaneler Kanunu yayımlan­
m ış ve "eczane tahdidi" (1 O. 000 kişiye 1 eczane) kabul edilmiştir.
984
sayılı
2.3.1927 tarihli Ecza Ticarethaneleri ile Sanat ve Ziraat
İşlerinde Kullanılan Zehirli ve Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığz
Dükkaniara Mahsus Kanun (Ecza Depoları Kanunu) yayzmlandz.
1928
1262 sayılı 26.5.1928 tarihli İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarat Kanunu yayımlanmıştır.
1929
Pertev Müstahzarat (Ethem Pertev) Laboratuvarı Çemberlitaş/İstan­
bulda ilaç ve kozmetik üretimine başlamıştır.
1933
ve 12.6.1933 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi
da Kanun ile 2553 sayı ve 8.6.1933 sayı ile Uyuşturucu Maddelerin İnhisarı Hakkında Kanun yayımlanarak yürürlüğe girdi.
2313
sayı
Hakkın
1934
984 sayılı (ecza depoları) kanuna dayanılarak 15.4.1934 'de (ecza demahsus talimatname yayım/andı.
polarına)
1935
1262 sayılı kanuna göre 13.9.1935 tarih 3238 sayı ile "İspençiyari ve
Tıbbi Müstahzarlar Nizamnamesi "yayımlandı.
2.2.2.3-III. DÖNEM: (II. DÜNYASAVAŞI SONRASINDAN
GÜNÜMÜZE)
2. Dünya
savaşını
izleyen
yıllarda,
ilaç üreten laboratuvarlar faaliyetlerini
ve modem Türkiye ilaç endüstrisinin öncüleri
olmuşlardır. Savaş sonrası yıllarda, müstahzar ilaç ithalatmda azalma, nüfus
artışı ve kentli nüfusta ilaç talebinin artışı, ulusal üaç laboratuvarlannın üretim kapasitelerini genişletme olanağını sağlamıştır.
geliştirmek imkanı bulmuşlar
72
Dönemin en önemli özelliği ekonomide geniş çaplı olarak yürürlüğe sokulan
liberasyonun, müstahzar ilaç ithalatında kolaylıklar sağlaması yanında, ilaç
fabrikalan için gerekli makine ve aksarnı gibi ekipman ve ilaç ham ve yardımcı maddelerinin ülkeye sokulına kolaylığını yaratmış olmasıdır. Bu ilaç
üretim ve tüketiminde önemli değişim etkilerinin yakalanınasma ve tarihsellik olarak, dünya ilaç sektöründe, Doku Biyokimyasma Odaklanma Dönemi
(DBOD) ni araştırma-geliştirme çalışmalannda olması bile farmasötik teknoloji yönünden yakalama fırsatını oluşturmuştur. Ulusal ilaç müstahzarat sanayii, 1952-1957 yıllan arasındaki hızlı sanayileşme dönemi yaşamış ve ülke
ihtiyacının yüzde 60'ını karşılayacak duruma gelmiştir.
Türkiye'de, 1923'ten 1950'lere "ithal ikameci sanayi modeli" yürürlükte
kalmıştır. Bu sistem, mantık olarak 66 koırumacıhk" ilkesine dayandınlmış ve
ulusal sanayiinin gelişmesi, i) yüksek gümrük duvarı uygulaması, ii) yasaklama ve iii) ucuz kredi temini olmak üzere üç temel tedbir ile sağlanmaya
çalışılmıştır.
1954 yılında kabul edilen '"Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu", kapitalizmin gelişme yönündeki engellerden birisinin, dönemsel olarak ortadan kaldı­
rılmasına işaret eden en önemli hukuki düzenlemelerinden birisi olmuştur. Bu
kanun yabancı sermayeyi yatırımlarını özendirecek liberasyon tedbirleriyle
pazara giriş kolaylıklan sağlarken, bir yandan ithal ikameci sanayi modelinden çıkışın ilk kapı aralamasını da yapmıştır. Yasanın önemli özelliklerinden
birisi, yabancı sermayenin ulusal ekonomi içinde var olma koşulunu, kuruluş­
lanndan itibaren 1Oyıl sonra, % 100 yerli üretim yapabilme düzeyine gelme
olarak belirlemiş ve bu bağlamda yerli sanayii lehinde koruma tedbirleri de
sağlamaya devam etmiştir.
Bu yasal düzenleme aynı zamanda çokuluslu ilaç firmalannın da Türkiye ilaç
piyasasına girişin sağlamıştır. 1950'li yıllardan 1960'lara, modem ulusal farmasötik sanayinin müstahzarcıhk alanında yaptığı atılımlarla ve diğer yandan
da, yabancı sermayeli ilaç firmalannın yasa zorlamasından da kaynaklanan
kimi üretim tesislerini Türkiye'de kurarak sektöre girişi, Türkiye toplam ilaç
tüketiminin, hızla yerli üretimle karşılanır boyuta taşınmasına neden olmuş
ve müstahzar ilaç ithalatı büyük ölçüde gerilemiştir.
73
İlaç etkin harnınade üretim sanayii, müstahzarat sanayii gibi yüksek bir geliş­
me düzeyi gösterememiştir. Müstahzar üretimi ile ilgili etkinlikler 1890'lara
tarihlenebilirken, hammadde üretimi 1965'lere tarihlenmekte, sonrada kapatılanAnsa'da yapılan antibiyotik üretimi ise, 1971 tarihine denk düşmektedir.
Bugün ilaç hammaddesi önemli ölçüde ithalatla karşılanmakla birlikte, hammadde ve yardımcı maddeler üretiminde bir mesafe alındığını da söylemek
gerekir.
1980'lere gelen zaman içinde, ilaç sanayii açısından önemli kavşaklardan
birisi de 1963 'de başlayan ve Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) eliyle sürdürülen planlı kalkınma dönemlerinde, ilaç sanayiine yönelik, ilke, tedbir ve
teşvikiere ilişkin düzenlernelerin bulunmasıdır.
Ana plan belge ve raporlan içinde ilke ve tedbir ve teşvildere ilişkin düzenlemeler bulunurken, aynca alt komisyonlar aracılığıyla da sektör analizleri
raporlan düzenlenmiştir.
ilacın plan ve programlar içindeki yeri şu dönemlere denk düşer:
o
o
o
o
o
o
o
o
o
Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1963-1967)
İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1968-1972)
Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1973-1977)
Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi(1979-1983)
Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1985-1989)
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1990-1994)
Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1996-2000)
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (2001-2005)
Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (2007-2013)
Bu dönemin bir başka özelliği, sektörde etkinlik gösteren firmaların tamamı­
na yakınının özel sermaye girişimine ait olmasıdır. Kamu girişimciliği çok
cılız bir gelişme izlemiş olup, SSK'ya ait ilaç fabrikası kapatılmış, Askeri bir
kuruluş olarak Ordu İlaç Fabrikası sınırlı bir üretim kapasitesiyle etkinliğine
aynı bünyede devam eder vaziyettedir. Bolvadin'de bulunan afyon alkaloideri fabrikası da sınırlı bir üretim kapasitesi içermektedir.
74
1980'lerle başlayan yeni dönemin en önemli özelliği, dünyada asal ekseni
ABD'nin temsil ettiği bir hegemonyaya ilişkin siyasi ve iktisadi etkinliklecin
gündeme gelmesidir. Önceleri "yeni dünya düzeni", sonralar da ise, "küreselleşme" olarak tanımlanan bu süreç, günümüzdeki yeni evrilme noktalanyla beraber halen yaygın etkilerini sürdüren bir kapitalist evredir. Bu dönemin
başında, yani 1980'lerde, Türkiye açısından genel siyaset ve ekonomi politikaları, "ihracata yönelik sanayiileşme" anlayışını öncelemiştir. Ekonomiye
hakim kılınan bu modelin mantığı, "yurt içi üretime oranla daha ucuz olan
malı alalım, elimizde olan ve bunu karşılayabilecek malı ise satalım" temellerine dayandırılmıştır.
Küreselleşmenin
bir tez olma ötesinde, siyasi, iktisadi ve kültürel olarak kapitalizme ilişkin ideolojik bir uygulamanın adı oluşu, "değişim referansı"
bağlamında ve uluslararası hukuki meşruiyet ekseninde, bir dizi dönüşüme
neden olmuştur. Bu dönüşümler, kapitalist sistemin kendisini, dünya ölçeğinde yeniden yapılandırılmasını sağlamıştır. Yeni referanslar, normatİf yeni
bir uluslararası işbölümü yapısının ortaya çıkmasını ve kapitalist üretim iliş­
kilerinin gereklerine göre ulusal yapıların, uluslararası güç ilişkilerine göre
yeniden ve mutlak bir düzenlemeye tabi tutulmasını gündeme getirmiştir.
Değişimin özgül göstergesi, "serbest piyasacılık" olmuş; bu bağlamda da
sonuçlan sermaye, mal, hizmet ve emeğin pazarda serbest dolaşımını sağla­
yan özel mülkiyet rejimine dayalı bir dizi siyasi, ekonomik, askeri, kültürel
düzenlemeler, toplumların gündelik yaşamına nüfuz ettirilmiştir.
Başka bir ifadeyle, küreselleşme, kapitalizmin başlangıcından beri, sürekli
büyüme ve genişleme yasasına tabi olarak hareket eden sermayenin, dünya
ölçeğinde yayılma ve egemen olma mantığının işleyişindeki yeni bir uğraş
olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Dönemin başlıca içsel özelliği, sermaye
birikimininin önündeki her türlü engelin kaldırılması ve bu bağlamda da i)
sermayenin yerel, ulusal ve bölgesel sınırlan aşarak büyük ölçüde uluslararasılaşması ile "yoğunlaşma" nın sağlanması ve ii) büyük sermaye şirketle­
rinin tekeller, tröstler, kaıteller halinde ekonomilere ve ekonomilerin yönetimine hakim kılınması ile "sermayenin merkezileşme" sinin teminidir. Bu
birikimi garanti altına alan hukuki, siyasi, iktisadi, kültürel aygıtlar da, sosyal
hegemonya startejilerinin bütünlüğünü oluşturmuştur.
75
ilerleyen 80'li yıllar ve erken 1990' lı yıllar, Türkiye ekonomisinin de özelleştirmeler aracılığıyla tamamen uluslararası etkinlikler arenasma çekilmesi
ve tüm siyasi, hukuki ve kurumsal yapılanmalada beraber, neoliberal ekonomiye uyurnun sağlandığı bir dönem olarak hatırlanmaktadır.
Dönemin ilaç sanayii açısından en önemli açılımı, sermaye hareketinde çok
uluslu şirket yapılanmalarının özellikle birleşme ve devirlerle yaygınlaşması
ve ulusal ölçekli olan ilaç üretim sermayesinin el değiştirme sürecinin aşırı
ivmelenmesidir. Ayrıca çokuluslu şirket yapılanmasının sinai ve fikri mülkiyet rejimi olan ilaçta patent süreci ve bu sürecin teknik ayrıntılan olan veri
rnünhasiriyeti ve veri koruması, 1995 yılı itibariyle yürürlüğe yasal olarak
girmiş ve uygulama köklü dönüşümlerinin önünü açmıştır. Bu süreç halen
günümüzde de sürmeye devarn etmektedir.
Bugünkü sektörün profili ve firma
mektedir.
dağılımlan
da
aşağıdaki
tabloda gösteril-
Tablo 2-1. Türkiye İlaç Sanayiinde
Yıllara Bağlı Firma Saydannın Dağılımı
Toplam firma
Yabancı
firma
Yeri firma
132
130
81
106
134
182
ll
7
10
37
42
119
74
96
89
140
84
84
42
12
12
ll
38
38
109
İlaç üretim yeri
Hammadde
üretim yeri
13
İthalatçı firma
Kaynak: 7. BYKP ÖİK Raporu+ İEİS Türkiye'de ilaç 1999-2000
76
134
2e3~ HUKUKİ
MEVZUATA İLİŞKİN GENEL
..
OZETLEMELER
Türkiye'de yürülükte olan ilaç ve eczacılık mevzuatı, hem ulusal hukuk çerçevesini ve hem de uluslararası hukuka uyum sonucu kabul edilerek ulusal
hukuk konusu ve edimi kılınmış düzenlemeleri içermektedir. Uluslararası hukuk normları bakımından özellikle Avrupa Birliği müktesebatına ilaç ve eczacılık bakımından uyum sağlayan mevzuat belgeleri, sektörel düzenlernelerin
işleyişine önemle etki etmektedir. Bu da "ilaç hukuku" açısından önemli ve
yeni bir gelişme olarak değerlendirilrnek durumundadır.
2.3.1- ULUSALDÜZENLEMELER
En genel çerçevesi ile toplum yaşamının bir düzeni gerektirmesi, hukukun
ortaya çıkmasına temel oluşturmuştur.
Bu çerçevede, toplum içinde çeşitli mesleki etkinlilderin geliştirilmesi ve
yaygınlaştınlması da, o meslek temelinde çeşitli hukuki düzenlemeleri gerekli kılmıştır.
Bezacılık rnesleği
ile ilgili olarak, özellikle Cumhuriyet'in ilk yıllanndan itibaren, çeşitli yasal düzenlernelerin yapılmasına girişilmiştir. Mesleki, hukuki
düzenlemeler G'Sağhk Mevzmııtı." içinde geniş bir yer tutmaktadır. Bu düzenlemeler temel olarak yasalar, tüzükler, yönetmelikler olarak sınıfiandırıhr.
Bunun yanı sıra Sağhk Bakanlığı'na ait genelgeler de ilaç ve eczacıhk mevzuatı içerisinde önemli bir yer tutmaktadır.
Bu hukuki düzenlemelerle ilgili olarak, aşağıda tablolar şeklinde verilen envanter, mevzuatın uygulama içindeki yerine bağlı olarak smıflandınlmıştır:
77
YASALAR
I.
Tüm Sağlık Mesleklerini ilgilendiren Anayasal Düzenlemeler
1. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 2. Kısım, 2. Bölüm, Kişinin Haklan ve Ödevler Alt Başlığı (09.11.1982, R.G.l7863, No: 2709)
Madde 17.
Madde 19:
Kişinin Dokunulmazlığı,
Kişi
Hürriyeti ve
Maddi ve Manevi Varlığı
Güvenliği
2. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 2. Kısım, 3. Bölüm, 8. Sağlık,
Çevre ve Konut Alt Başlığı (09.11.1982, R.G.l7863, No: 2709)
Madde 56: Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması
Madde 58. Gençlik ve Spor
Madde 60. Sosyal Güvenlik Hakkı
Madde 61. Sosyal Güvenlik Bakımından Özel Olarak Korunması Gerekenler
H. Mesleğin Kurumsal Yapısını ilgilendiren Anayasa Hükümleri
1. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının Kamu Kurumu Niteliğindeki
Meslek Kuruluşlarına İlişkin 135 inci Maddesi (Kabul tarihi: 23. 07.
1995, Yayım tarihi 26.07.1995, R.G. 22355, No: 4121)
2. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının Başlangıç Metni ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanunun 13 üncü Maddesi (Kabul tarihi:
23. 07. 1995, Yayım tarihi 26.07.1995, R.G. 22355, No: 4121)
3. Madde 13: 07.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'nın 135 inci maddesinin üç, dört, beş, altı, yedi ve sekizinci
fılaaları değiştirilmiştir.
ın. Mesleğin Kurumsal Yapısına İlişkin Yasalar
1. Türk Bezacılan Birliği Kanunu (2.2.1956 R.G. 9223, No: 6643)
2. 6643 sayılı Türk Bezacıları
nun (26.6.1962, No: 255)
Birliği
78
Kanun'unda Değişiklik Yapan Ka-
30 6643 sayılı Türk Bezacılan Birliği Kanun'unda Değişiklik yapan 69
ve 84 sayılı Kanun Kuvvetinde Kararnameleri Kanunlaştıran Kanun
(Kabul Tarihi: 16.5.1983, Yayım Tarihi: 80L1985, No: 3145)
40 6643 sayılı Türk Bezacılan Birliği Kanunu'nda Değişiklik Yapan Kanun (I(abul Tarihi: 23201995, RGO 22221, Yayım Tarihi: 803.1995, No:
4078)
50 6643 sayılı Türk Bezacılan Birliği Kanunu'nda Değişiklik Yapan Kanun (Kabul Tarihi: 200601997, RG. 23025)
60 4267 sayılı Kamu Kurumu NiteliğindekiMeslek Kuruluşlarına İlişkin
Kanunların Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun (Kabul
tarihi: 180 060 1997; Yayım tarihi: 200 06.1997, Ro Go 23025, No: 4276)
IV. Eczacılık Mesleği ve Uygulanmasma İlişkin Çeşitli Yasalar
L
Bezacılık
Yayım
ve Eczaneler Hakkında Kanun (Kabul tarihi: 180 120 1953;
tarihi: 240 1201953, RGO 8591, No: 6197)
20 Ecza Ticarethaneleriyle Sanat ve Ziraat İşlerinde Kullamlan Zehirli
ve Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığı Dükkanıara Mahsus Kanun
(No 984)
30 Gözlükçülük Hakkında Kanun (No 3958)
40 Hafta Tatili Hakkında Kanun (No 394)
50 Öğle Dinlenmesi Kanunu (No 6310)
60
Bağ-Kur
Kanunu (No 2249)
V. İlaç ve Diğer Farmasötik Ürünlerin Üıretime İlişkin Çeşitli Yasalar
L İspenciyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu (26S 1928, RGO 898, No:
1262)
20 İspenciyari ve Tıbbi Müstahzarlar Hakkında 26 Mayıs 1928 Tarih
ve 1262 Nurnaralı Kanuna Zeyl Edilecek Madde Hakkında Kanun
(122.1930, RGO 1422, No: 1557)
30 İspenciyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanununa Yeniden Bazı Hükümler
İlavesine Dair Kanun (2901L1940, RGO 4691, No: 3940)
79
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
ll.
12.
İspenciyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanununda Değişiklik Yapılması­
na Dair Kanun (No 4348)
İspenciyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanununda Değişiklik Yapılması­
na Dair Kanun (No 6243)
Türk Kodeksi Kanunu (17.3.1926 RG. 324, No: 767)
İhtira Beratı Kanunu (Bu kanun Cumhuriyet öncesi dönemden günümüze devretmiştir ve 511 No lu Patent KHK ile yürürlükten kaldırıl­
mıştır), (Tarih: ll Rebiül'ahir 1297, 10 Mart 1296, 23 Mart 1879)
Uyuşturucu Maddeler Murakebesi Hakkında Kanun (No 2313)
2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakebesi Hakkında Kanun
20 ve 21. Maddelerin Değiştirilmesine Dair Kanun (No 2683)
Sıtma ve Frengi ilaçları İçin Kanun (No 2767)
Kozmetik Kanunu (No 3977)
Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (27.6.1995, Sayı No: 551, R.G. 22326)
VI. Eczacılık Mesleği ve İlaçla İlgili Maddeler İçeren Diğer Yasalar
1. Ecza Ticarethaneleriyle Sanat ve Ziraatta Kullanılan Zehirli ve
Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığı Dükkaniara Mahsus Kanun
(12.3.1927, No: 984)
2. Seriri ve Gıdai Taharriyat ve Tahlilat Yapılan ve Masli Teamüller
Aranılan Urouma Mahsus Bakteriyoloji ve Kimya Laboratuvarı Kanunu (30.3.1927, RG. 580, No: 992)
3. Sosyal Sigortalar Kanunu (No: 506)
4. 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun
123 'üncü Maddesinin Tadili Hakkında Kanun (No: 1517)
5. Türk Ceza Kanunu (No: 565)
6. 765 sayılı Türk Ceza Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi­
ne Dair Kanun (No: 2891)
7. Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına Veteriner Hekimler Birliği
ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği işlere Dair Kanun (No:
6343)
80
Umumi Hıfzısıhha Kanunu (No: 1593)
Markalar Kanunu (No: 551)
Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu (15-05-1987)
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ( 13-12-1994)
Kamu İlıale Kanunu (22-01-2002)
4822 Sayılı Kanunla Değişik 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması
Hald<:ında Kanun (14-03-2003)
14. Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu (20.5.2006, RG. 26173, No:5502)
8.
9.
10.
ll.
12.
13.
TÜZÜKLER
I. Mesleğin Kurumsal Yapısına İlişkin Tüzükler
1. Türk Bezacılan Deontoloji Tüzüğü (27.7.1968,R.G.l2961)
2. Tıbbi Deontoloji Nizamuarnesi (13.2.1960,R.G.l0436)
YÖNETMELİKLER
I.
Mesleğiııı Kunımsal Yapısma İlişkin Yönetmelikler
1. Türk
Bezacılan Birliği
Esaslarına
ve Eczacı Odalan Teşkilat, Çalışma U sul ve
Dair Yönetmelik. (2.10.1995, R.G.22422)
2. Türk Bezacılan Birliği Yardımlaşma
R.G. 22513)
U.
Sandığı Yönetmeliği
(4.1.1996,
Eczacıbk Mesleği ve Uygulamasma İlişkin Yönetmelikler
1.
Eczacılar
ve Eczaneler Hakkındaki Kanunun 20. maddesine Tevfikan
Hazırlanan Talimatname (Yürürlükten kaldırıldı)
2. Eczaneler ve Eczane Hizmetleri
R.G. 21374)
Hakkında
Yönetmelik ( 13.1 O.1992,
3. Eczaneler ve Bezane Hizmetleri Hald<:ında Yönetmelikte Yapılan Değişiklik (05.03.1993, R.G. 21515)
81
4. Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte Yapılan Değişiklik (15.10.1993, R.G. 21729)
5. Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte Yapılan Değişiklik (30.12.1993, R.G. 21804)
6. Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte Yapılan Değişiklik (18.08.1999, R.G. 2379)
7. Ecza Ticarethaneleriyle Sanat ve Ziraatta Kullanılan Zehirli ve Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığı Dükkaniara Mahsus Talimatname (15.4.1934, R.G.2676)
8. Zehirli Maddelerin Ecza Ticarethanelerinde Sureti Muhafazası ve
Alıcıya Tevdiği Hakkında Talimatname (28.12.1927, Karar No:
6000)
III. İlaç Üretimine İlişkin Yönetmelikler
1. İspençiyari ve Tıbbi Müstalızar imalathaneleri Yönetmeliği
(1.1 1.1984, R.G. 18562)
2. ithal edilecek İlaç Ham ve Başlangıç Maddeleri, İspençiyari ve Tıbbi
MüstalızarlarYönetmeliği (1.11.1984, R.G. 18562)
3. Farmasötik ve Tıbbi Müstalızar, Madde, Malzeme ve Terkipler ile
Bitkisel Preparatların Geri Çekilmesi ve Toplatilması Hakkında Yönetmelik (15.8.1986, R.G. 19196)
4. Beşeri Tıbbi Ürünler imalathaneleri Yönetmeliği (23-10-2003)
5. Beşeri Tıbbi Ürünler imalathaneleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (30-06-2004)
IV. İlaç Araştırmaları ve İlgili Çeşitli Yönetmelikler
1. Farmasötik
Müstahzarların Biyoyararlanım
Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik
ve Biyoeşdeğerliğinin
(27.5.1994, R.G. 21942)
2. İlaç Araştırmaları Hakkında Yönetmelik (29.1 .1993, R.G. 21480)
3. Radyofarmasötik Yönetmeliği (23.12.1993, R.G. 21797)
82
V.
İlaç Smıfiandırmasma İlişkin Yönetmelikler
1. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Sınıflandırılmasına Dair Yönetmelik (17-02-
2005)
VI. İlaç Rulısatlandı.rmasma İlişkin Yönetmelikler
1. İlaç Ruhsatlandırma Danışma Komisyonu'nun Kuruluş ve Görevleri
Haldnnda Yönetmelik (6.2.1990, R.G. 20425)
2. Tıbbi Farmasötik Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği (2.3.1995,
R.G. 22218)
3. Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği (19-01-2005)
4. Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği'nde Değişiklik
Yapılmasma Dair Yönetmelik (11-06-2005)
5. Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandmna Yönetmeliği'nde Değişikhk
Yapılmasına Dair Yönetmelik (28-06-2005)
6. Ruhsatlandınlmış veya Ruhsatlandırma Başvurusu Yapılmış Beşeri
Tıbbi Ürünlerdeki Değişikliklere Dair Yönetmelik (23-05-2005)
7. Ruhsatlandınlmış veya Ruhsatlandınna Başvurusu Yapılmış Beşeri
Tıbbi Ürünlerdeki Değişikliklere Dair Yönetmelik'te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (28-06-2005)
VU. İlaç Ambalaj ve Etiketiernesine İlişkin Yönetmelikler
1. Beşeri İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlann Ambalaj ve Etiketierne
Yönetmeliği (24.4.1991, R.G. 20851)
2. Beşeri Tıbbi Ürünler Ambalaj ve Etiketierne Yönetmeliği (12-082005)
3. Beşeri Tıbbi Ürünler Ambalaj ve Hasta Kullanma Talimatının Okunabilirliğine İlişkin Kılavuz ( 16-01-2006)
4. Beşeri Tıbbi Ürünler Ambalaj ve Etiketierne Yönetmeliği'nde Deği­
şiidik Yapılmasına Dair Yönetmelik (O 1-02-2008)
5. Beşeri Tıbbi Ürünler Ambalaj ve Etiketierne Yönetmeliği (Konsolide hali O1-07-2008 tarihli değişikliklerle)
6. Ambalaj ve Etiketierne Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasma
Dair Yönetmelik (01-07-2008)
83
VIII. İlaç Dağıtırnma İlişkin Yönetmelikler
1. Ecza Depolan ve Ecza Depolannda Bulundurulan Ürünler Hakkın­
da Yönetmelik (20- 10-1999)
2. Ecza Depolan ve Ecza Depolannda Bulundurulan Ürünler Hakkın­
da Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (24-092008)
IX.
İlaç Tamtırnma İlişkin Yönetmelikler
1. Beşeri İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlann Tıbbi Tanıtım Yönetmeliği (7.9.1990, R.G. 20628)
2. İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarların Tıbbi Tanıtım Yönetmeliği'nde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (27.4. 1996, R.G. 22623)
3. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Tanıtım Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik
(23-1 0-2003)
X.
İlaç Denetimine İlişkin Yönetmelikler
1. Farmasötik ve Tibbi Müstahzar, Madde, Malzeme, Terkipler ile Bitkisel Preparatlann Geri Çekilmesi ve Toplatüması Hakkında Yönetmelik (15-08-1986)
2. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Güvenliğinin izlenmesi ve Değerlendirilme­
si Hakkında Yönetmelik (22-03-2005)
XI.
Kozmetik ve Gıdalam İlişkin Yönetmelikler
1. Kozmetik Yönetmeliği (8.10.1979, R.G. 16778)
2. 8 Ekim 1979 Tarih ve 16778 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanarak
Yürürlüğe giren Kozmetik Yönetmeliğinin Değiştirilmesi Hakkında
Yönetmelik(*) (2.7.1983, RG.l8095) *Bu yönetmelik ile Kozmetİk Yönetmeliği (8.10.1979, R.G. 16778) yürürlükten kaldırılmıştır.
3.
Gıda Katkı
Maddeleri Yönetmeliği (4.7.1983, R.G. 18097)
84
XII. İlaçla İlgili Diğer Yönetmelikler
1. Tanı ve Tedavi Protokolü Etik Kurulu Haldnnda Yönetmelik (3007-2000)
2. Kontrole Tabi Kimyasal Maddeler Hakkında Yönetmelik (16-062004)
XIII.
Çeşitli
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Yönetmelikler
Zirai Mücadele İlaçlarını Perakende Satacaklarm Uyacağı Esaslara
DairYönetmelik (16.2.1986, R.G. 18668)
Umumi Hıfzısıhha kanununun 188. Maddesi Mucibince Yenecek ve
İçilecek Şeylere Katılabilecek Boyalada Muhafaza Maddeleri ve Antioksidan Maddeler Hakkında Yönetmelik (19.2.1962, R.G. 11039)
2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin M urakabesi Hakkında Kanun
Uygulamasına İlişkin Yönetmelik (21.11.1982, R.G. 17875)
Ambalaj Atıklannın Kontrolü Yönetmeliği (24-06-2007)
Tehlikeli Atıklarm Kontrolü Yönetmeliği (14-03-2005)
Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği (22-07-2005)
KARARNAME, TEBLİG, GENELGE ve REHBERLER
I.
İlaç Fiyatlanyla İlgili Kararnameler
1.
2.
Türkiye'de İmal Edilen Tıbbi ve İspençiyari Müstahzarlarla Galenik Preparatlar ve Kodelcs Ampullerinin Fiyatlarına Dair Karar
(28.12.1984,R.G. 18619)
Türkiye'de imal Edilen Tıbbi ve İspençiyari Müstahzarlarla, Galenik Preparatlar ve Kodelcs Ampullerinin Fiyatlarına Dair Yürürlükten Kaldırılan Karamameler
2.1) 21 Kasım 1966 tarih ve 1059 sayılı kararname,
2.2) 12 Nisan 1967 tarih ve 1087 sayılı kararname,
2.3) 15 Ocak 1968 tarih ve 6/9311 sayılı kararname,
2.4) 12 Temmuz 1968 tarih ve 6/10362 sayılı ek karar,
2.5) 7 Nisan 1972 tarih ve 7/4129 sayılı kararname,
2.6) ll Mart 1983 tarih ve 81/6167 sayılı kararname,
85
II. İlaç Fiyatlarıyla İlgili Tebliğler
1. İlaç Fiyatlan Hakkındaki Tebliğ (16.1.1985 R.G. 18637)
2. Sürşarj Tebliği (03-03-2001)
3. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Karar (14-02-2004)
4. Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlannın
Tespitine İlişkin Karar (29-02-2004)
5. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlan Hakkında Tebliğ (03-03-2004)
6. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Kararda Değişiklik
Yapılmasına Dair Karar (14-04-2004)
7. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlan Hakkında Tebliğ'in Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (22-04-2004)
8. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Kararda Değişiklik
Yapılmasına Dair Karar (25-11-2004)
9. Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlannın
Tespitine İlişkin Karar (29-12-2004)
10. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlan Hakkında Tebliğ'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (04-03-2005)
ll. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatları Hakkında Tebliğ' de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (28-04-2005)
12. Sürşarj Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (16-07-2005)
13. Beşeri İlaçların Fiyatlanlmasına Dair Karar (30-06-2007)
14. Beşeri İlaçların Fiyatlandırılması Hakkında Tebliğ (22-09-2007)
15. Beşeri İlaçların Fiyatlandırılması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (27-09-2007)
16. Beşeri İlaçların Fiyatlandırılması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (29- 12-2007)
17. Fiyat Değerlendirme Komisyonunun Çalışma Usul ve Esaslan HakkındaYönerge (20-02-2008)
18. Beşeri İlaçların Fiyatlandırılmasına Dair Kararda Değişiklik Yapıl­
masına Dair Karar (17-01-2009)
86
ın. Eczacıhk ve İlaçla İlgili Çeşitli Genelgeler, Yöne:rgeler ve Rehberler
(Kılavuzlar) ve Sımflandınlmış Uygulama Alaııdarma İlişkin Çeşitli
Mevzuat Düzenlemeleri
1.
2.
Uyuşturucu
Maddelerle Sakarin Kaydına Mahsus Defter (1930)
Uyuşturucu
Maddelerin Kontrolü HaldGnda (6.1.1963, Karar No:
2919)
3.
Sılıhat ve İçtimai Muavenet Ve kaletinin Uyuşturucu Madde Reçetelerine Dair Emri (14.3.1966, Karar No: 34930)
4.
Uyku Verici ve Uyku Kaçıncı İlaçlarm Listesi (26.11.1966, Karar
No: 4411)
5. Uyku Verici ve Uyku Kaçıncı İlaçlarm Listesi Daimi Tamimine Ek
(19.12.1966, Karar No: 4439)
6.
Bazı Uyuşturucu
7.
Psikotrop Maddeler
Maddelerin Dozlan (5.6.197l,Karar No: 4915)
Sözleşmesi
(7.3.1981, R.G. 17272)
8. Reçetesi Kontrole Tabi İlaçlara Ait Faturalar (3.6.1983, Karar No:
5672)
9. Reçetesi Kontrole Tabi İlaçlara Ait Faturalar (8.7.1983, Karar No:
5679)
10. Reçetesi Kontrole Tabi İlaçlara Ait Faturalar (7.9.1983, Karar No.
5691)
ll. Reçetesi Kontrole Tabi İlaçlara Ait Faturalar (1.11.1983, Karar No:
5707)
12. 1217/1984 Tarihinde Bakanhğımız, Maliye ve Gümrük Bakanlığı,
Türk Bezacılan Birliği İlaç Sanayii ve Ecza Depolan Temsilcilerinin de Hazır Bulunduğu Toplantıda Sürşarja Dair Müştereken Alı­
nan Kararlarla İlgili Tebliğ: (14.8.1984, R.G. 18489)
13. Eczane-Ecza Deposu Listeleri İlaç ve Bezacılık Genel Müdürlüğü
Genelgesi: (2.4.1985 Sayı: 06-9768)
87
ı4. Kontrole Tabi Uyuşturucu Madde ve Müstahzarların Reçeteleri İlaç
ve Bezacılık Genel Müdürlüğü Genelgesi:
29.5.ı985 Sayı:
5768)
ı5. Psikotrop İlaç Reçeteleri İlaç ve Bezacılık Genel Müdürlüğü Genel-
gesi:
(2.ı.ı986 Sayı:
09/2677)
ı6. Eczauelerde Bulundurulması Zorunlu İlaçlar İlaç ve Bezacılık Genel
Müdürlüğü
Genelgesi:
(ı2.4.ı994 Sayı: ıı557)
17. Eczane Nöbetleri İlaç ve Bezacılık Genel Müdürlüğü Genelgesi:
(26.8.1994 Sayı: 2645ı)
ı8.
Hastane Eczaneleri, Serbest Eczaneler ve Ecza Depolannda
Teftiş
Bakımından Dikkat Edilecek Hususlar İlaç ve Bezacılık Genel Müdürlüğü İç Genelgesi
ı9. Ödeme Komisyonunun Çalışma Usul ve Esaslan Hakkında Yöner-
ge: (11-08-2008)
20. Sabit Kombinasyonlu Beşeri Tıbbi Ürünlere İlişkin Kılavuz: (ı9-092005)
21. EtilAlkolün PiyasayaArzı Hakkında Tebliğ:
22. Türk Kodeksi Hakkında Karar:
(2ı-ı0-2004)
(2ı-I0-2004)
23. Türk Gıda Kodeksi Gıdalarda Maksimum Bitki Koruma Ürünleri
Kalıntı Limitleri Tebliği: (11-0ı-2005)
24. Beşeri ve Veteriner Tıbbi Ürünlerde Kullanılan Renklendiricilerle
İlgili Tebliğ: (18-0 ı-2005)
Ruhsatlandırma
ı.
CTD Kılavuzu (Mart 2005)
Üretim
ı. Farmasötik Ürünlerin İyi imalat Uygulamalanna İlişkin Kılavuz
(03.03.ı994)
2. İyi Üretim Uygulamalan (GMP) Rehber, (1995)
3. Beşeri Tıbbi Ürünler Ambalaj ve Etiketierne Yönetmeliğine İlişkin Kıla­
vuz (Oı-06-2003)
88
Denetim
1. Beşeri Tıbbi Ürün Ruhsatı Sahipleri İçin Farmakovijilans Kılavuzu (3006-2005)
2. Farmakovijilans
Kılavuzu
(30-06-2005)
3. İspençiyari ve Tıbbi Müstahzar İmalathanelerindeki Denetimlerde Dildcat
Edilecek Hususlar
Dağıtım
1. Ecza Depoları
Kılavuzu
(22-1 0-1 999)
Araştırma
1. İyi Klinik Uygulamaları (29-12-1995)
2. İyi LaboratuvarUygulamaları (GLP) Rehber (29.12.1995 Sayı: 51748)
Sımfiamhrma
1. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Sınıflandırılmasına Dair Kılavuz (17-02-2005)
IV. İlaçla İlgili Diğer Mevzuat
1. Dünya Tıp
Birliği
Helsinki Bildirgesi (Haziran-1964)
2. Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik (13-04-2005)
Bu bölümde, envanteri yapılan ve mevzuat içinde bulunan bütün hukuki belgeler sadece başlıklan ile tanıtılmıştır. Kısaca belirtmek gerekirse Eczacıhk
Mesleğini ilgilendiren mevzuat içinde eskimiş düzenlemeler ile Avrupa Topluluğu İlaç ve Bezacılık Mevzuatı'na uyumlandmna çalışmalan çerçevesinde
hazırlanmış çağdaş düzenlerneler de bulunınaktadır. Eskimiş mevzuatın Avrupa Topluluğu belgeleri ışığında yenileştirilmesi ve uyurnlandınlması gerekmektedir.
89
2.3.2-İLAÇTAAVRUPA BİRLİGİ (AB) MÜKTESABATI ve
TÜRKİYE BAKIMINDAN UYUM ÇALIŞMALARI
İlaçta Avrupa Birliği (AB) Müktesebatı
ı.
2001183/AT sayılı beşeri tıbbi ürünler direktifi konsolide hali (2002/98/
AT, 2004/24/AT ve 2004/271AT sayılı direktifler, 190112006 sayılı Tüzük
ve 2008/29/AT sayılı direktifteki değişiklikler ile)
2.
Geleneksel bitkisel ürünler çerçevesinde Beşeri tıbbi ürünlerle ilgili
200 ı/83 sayılı Direktif'i tadil eden 2004/24 sayılı ve 3 ı Mart 2004 tarihli
AB Direktifi
3.
Beşeri tıbbi
ürünlerin iyi imalat ve yeni araştırmalara dair uygulama ve
kılavuzları düzenleyen 2003/94 sayılı ve 8 Ekim 2003 tarihli AB direktifi
4. Bir üye devletin yetkili otoritesi tarafından beşeri ve veteriner tıbbi ürünler
için verilmiş olan pazarlama ruhsatında değişikliklerin değerlendirilmesi­
ne ilişkin ı084/2003 sayılı ve 27 Haziran 2003 tarihli AB Yönetmeliği
5.
6.
Beşeri
ve veteriner tıbbi ürünlerin kullanımı için verilen pazarlama yetkisi ile ilgili olan 2309/93 sayılı AB Konsey Yönetmeliği'ndeki değişik­
liklerin değerlendirilmesini içeren ı 085/2003 sayılı ve 3 Haziran 2003
tarihli AB Yönetmeliği
Beşeri tıbbi
ürünlere yönelik 200ı/83
sayılı
ve 6 Kasım 200ı tarihli AB
Direktifi
7. 200 ı/83
sayılı AB
direktiiinin Avrupa Birliği Genel
tarafından yapılan Türkçe tercümesi
8. 2001/83 sayılı AB direktifi eklerinin Avrupa
(ABGS) tarafından yapılan Türkçe tercümesi
9.
Sekreterliği
Birliği
Genel
(ABGS)
Sekreterliği
Beşeri tıbbi
ürünler kullanılarak yürütülen klinik araştırmalarının yürütülmesinde İyi Klinik Uygulamaları ilkelerinin uygulanması ile ilgili
200ı120 sayılı ve 4 Nisan 200ı tarihli AB Direktifi
10. Yetim tıbbi ürünlere
ilişkin ı4112000 sayılı
Yönetmeliği
90
ve
ı6 Aralık ı999
tarihli AB
ll.
Tıbbi ürünün pazarlama yetkisinin transferine ilişkin başvurunun değer­
lendirilmesi ile ilgili 2141196 sayılı ve 7 Kasım 1996 tarihli AB Yönetmeliği
ve veteriner ürünlerin kullanımı için pazarlama yetkisi verilmesi1662/95 sayılı ve 7 Temmuz 1995 tarihli AB Yönetmeliği
13. Tıbbi ürünlere Ek Koruma Sertifikası yaratılmasına ilişkin 1768/92 sayılı
ve 18 Haziran 1992 tarihli AB Yönetmeliği
14. Beşeri Tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasını düzenleyen önlemlerin şeffaflı­
ğına ve ulusal sağlık sigorta sistemlerine dahil edilmesine ilişkin 89/105
sayılı ve 21 Aralık 1988 tarihli AB Direktifi
15. Tıbbi ürünlere katılan renklendirici maddelerle ilgili olarak üye devletlerin mevzuatlannın yakınlaştırılmasına ilişkin 78/25 sayılı ve 12 Aralık
1977 tarihli AB Direktifi
12.
Beşeri
ne
ilişkin
Türkiye Bakımından Uyum
Çalışmaları
Türkiye ilaç ve eczacılık mevzuatı ile ilgili 1995 sonrası düzenlernelerin büyük çoğunluğu AB ilaç ve eczacılık uygulama müktesabatı ile uyumlu düzeye
getirilmiştir. Özellikle Aralık 1999 tarihli Helsinki Zirvesi sonrasında, sürecin
hız kazandığı görülmektedir. AB'ye uyum sürecinde, 24 Mart 2001 tarihli ve
24352 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmış olan Ulusal Program sonrasında
çalışmalann yoğunlaştırılmış tır. 24 Temmuz 2003 tarihli ve 25 178 Mükerrer
sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmış olan ikinci Ulusal Program çerçevesinde, bugüne değin yapılan mevzuat uyumlandırmalanna ilişkin düzenlemeler
aşağıda verilmektedir.
1.
Mevzuatın
ismi:
Beşeri Tıbbi Ürünler Bilimsel Danışmanlık Kurulu Ve Komisyonların Kuruluş
Ve Görevleri Hakkında Yönetmelik
İlgili AB mevzuatı:
Resmi Gazete Tarih ve Nosu: 09 Ekim 2003 tarih ve 25254
Gazete
Yürürlüğe Giriş Tarihi: 09 Ekim 2003
91
sayılı
Resmi
2. Mevzuatm ismi:
Beşeri Tıbbi Ürünler imalathaneleri Yönetmeliği
İlgili AB mevzuatı:
Narkotik ve Psikotrop Maddelerin Yasa Dışı Üretiminde Kullanılan Belli
Maddelerin Üretilmesi ve Piyasaya Sürülmesi İle İlgili 9211 09/EEC Sayılı
Konsey Direktifi ve Narkotik ve Psikotrop Maddelerin Yasadışı Üretiminde Kullanılan Belli Maddelerin Özel Kullanımına İlişkin Müşteri Bildirimleri Hakkında ve 9211 09/EEC Sayılı Konsey Direktiiinin Uygulanması
Amacıyla Ayrıntılı Kurallar Belirleyen 1485/96/EC Sayılı Komisyon Tüzüğü
Resmi Gazete Tarih ve Nosu: 23 Ekim 2003 tarih ve 25268
Gazete
Yürürlüğe Giriş Tarihi: 1 Aralık 2003
3. Mevzuatm ismi:
Beşeri tıbbi ürünlerin tanıtım faaliyetleri
hakkında
sayılı
Resmi
yönetmelik
İlgili AB mevzuatı:
91/356/EEC sayılı Beşeri Tıbbi Ürünler İçin İyi imalat Uygulamaları ilkeleri ve Kılavuzu hakkındaki direktif ve 2001/83/EC sayılı beşeri tıbbi
ürünler hakkındaki direktif
Resmi Gazete Tarih ve No'su: 23 Ekim 2003 tarih ve 25268
Gazete
Yürürlüğe Giriş
sayılı
Resmi
sayılı
Resmi
Tarihi: 23 Ekim 2003
4. Mevzuatm ismi:
Beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasına dair karar
İlgili AB mevzuatı: -
Resmi Gazete Tarih ve No'su: 14
Gazete
Yürürlüğe Giriş
Şubat 2004
tarih ve 25373
Tarihi: 14 Şubat 2004 (Karar'ın bazı maddelerinde dedair karar ve tebliğler de daha sonra yayınlandı.)
ğiklik yapılmasına
92
5, Mevzuatm ismi:
Kontrole tabi kimyasal maddeler hakkında yönetmelik
İlgili AB mevzuatı:
Narkotik ve Psikotrop Maddelerin Yasa Dışı Üretiminde Kullamlan Belli
Maddelerin Üretilmesi ve Piyasaya Sürülmesi İle İlgili 92/1 09/EEC Sayılı
Konsey Direktifi ve Narkotik ve Psikotrop Maddelerin Yasadışı Üretiminde Kullamlan Belli Maddelerin Özel Kullanımına İlişkin Müşteri Bildirimleri Hakkında ve 92/109/EEC Sayılı Konsey Direktifinin Uygulanması
Amacıyla Ayrıntılı Kurallar Belirleyen 1485/96/EC Sayılı Komisyon Tüzüğü
Resmi Gazete Tarih ve No'su: 16 Haziran 2004 tarih ve 25494
Resmi Gazete Yürürlüğe Giriş Tarihi: 16 Haziran 2004
6,
sayılı
Mevzuatı.n
ismi:
Beşeri tıbbi ürünler imalathaneleri yönetmeliğinde
dair yönetmelik
değişiklik yapılmasma
İlgili AB mevzuatı:
91/356/EEC sayılı Beşeri Tıbbi Ürünler İçin İyi imalat Uygulamaları ilkeleri ve Kılavuzu hakkındaki direktif ve 200 1/83/EC sayılı beşeri tıbbi
ürünler hakkındaki direktif
Resmi Gazete Tarih ve No'su: 30 Haziran 2004 tarih ve 25508
Resmi Gazete
Yürürlüğe Giriş
sayılı
Tarihi: 30 Haziran 2004
7, Mevzu.atm ismi:
Beşeri ve veteriner tıbbi ürünlerde kullanılan renklendiricilerle ilgili tebliğ
İlgili AB mevzuatı:
78/25/EEC sayılı tıbbi ürünlerde kullanılan renldendiriciler ile ilgili direktif
Resmi Gazete Tarih ve No'su: 18 Ocak 2005 tarih ve 25704 sayılı Resmi
Gazete
Yürürlüğe Giriş
Tarihi: 18 Ocak 2005
93
8. Mevzuatm ismi:
Beşeri tıbbi ürünler ruhsatlandırılması yönetmeliği
İlgili AB mevzuatı:
200 1/83/EC
sayılı beşeri tıbbi
ürünler haldondaki direktif
Resmi Gazete Tarih ve Nosuı: 19 Ocak 2005 tarih ve 25705
Gazete
sayılı
Resmi
Yürürlüğe Giriş
Tarihi: Yönetmeliğin 9'uncu maddesi ile geçici 1 'inci
maddesinin 2. fıkrası O1 Ocak 2005 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. Diğer hükümleri, Yönetmelik'te Değişiklik yapılmasına
Dair Yönetmelik çerçevesinde, 30 Aralık 2005 tarihi itibariyle yürürlüğe
girmiştir.
9. Mevzuatm ismi:
Beşeri tıbbi ürünlerin sınıflandırılmasına dair yönetmelik
İlgili AB mevzuatı:
2001/83/EC sayılı beşeri tıbbi ürünler hakkındaki direktif
Resmi Gazete Tarih ve Nosu: 17 Şubat 2005 tarih ve 25730
Gazete
. Yürürlüğe Giriş Tarihi: 30 Haziran 2005
sayılı
Resmi
10. Mevzuatm ismi:
Beşeri tıbbi ürünlerin güvenliğinin izlenmesi ve değerlendirilmesi hakkında yönetmelik
İlgili AB mevzuatı:
200 1/83/EC sayılı beşeri tıbbi ürünler hakkındaki direktif
Resmi Gazete Tarih ve Nosu: 22 Mart 2005 tarihli ve 25763 sayılı Resmi
Gazete
Yürürlüğe Giriş Tarihi: 30 Haziran 2005
11. Mevzuatm ismi:
Kozmetik Kanunu
İlgili AB mevzuatı:
76/768/EEC sayılı Konsey Direktiii ile 96/335/EC
ran
94
sayılı
Komisyon Ka-
Resmi Gazete Tarih ve Nmm: 30 Mart 2005 tarih ve 5324
Gazete
Yürürlüğe Giriş Tarihi: 30 Mart 2005
sayılı
Resmi
12. Mevzuatm ismi:
Ruhsatlandırılmış
ve ruhsatlanduma başvurusu yapılmış beşeri tıbbi ürünlerdeki değişikliklere dair yönetmelik
İlgili AB mevzuatı.:
1084/2003 EC sayılı tıbbi ürünlerin ruhsatlannda değişikliklerin incelenmesi hakkındaki tüzük
Resmi Gazete Tarih ve Nosu: 23 Mayıs 2005 tarih ve 25823 sayılı Resmi
Gazete
Yürürlüğe Giriş Tarihi: Ruhsatlandınlmış veya Ruhsatlandınna Başvu­
rusu Yapılmış Beşeri Tıbbi Ürünlerdeki Değişikliklere Dair Yönetmelikte
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik çerçevesinde, 28 Haziran 2005
tarihinde yürürlüğe girmiştir.
13. Mevzuatm ismi:
Kozrnetik Yönetmeliği
İlgili AB mevzuatH:
76/768/EEC sayılı Konsey Direktiii ile 96/335/EC sayılı Komisyon Karan
Resmi Gazete Tarih ve Nosu: 7 Haziran 2005 tarih ve 2684 sayılı Resmi
Gazete
Yürürlüğe Giriş Tarihi: 7 Haziran 2005
14. Mevzuatm. ismi:
Beşeri tıbbi ürünler ambalaj ve etiketierne yönetmeliği
İlgili AB mevzuatı:
2001/83/EC sayılı beşeri tıbbi ürünler hakkındaki direktif
Resmi Gazete Tarih ve Nosu.: 12 Ağustos 2005 tarihli ve 25904 sayılı
Resmi Gazete
Yürürlüğe Giriş Tarihi: 30 Aralık 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
95
$tl
••
3eBOLUM
3o SlNAi ÜRÜN BOYUTUYLA
İLACPAZARI
j)
Bu bölümde, öncelikle piyasa kavramı bağlamında sinai ürün olarak ilaç pazarı incelenecektir. İlaç sektörünün yapısal özellikleri, ilacın kullanım değeri
olarak endikasyonundan bağımsız bir biçimde onun iktisadi mal olarak nasıl
şekillendiğini anlamamızı sağlar. Bu yapısal özellikler, hem uluslararası büyük bir piyasada biçimlenirken, diğer yandan Türkiye İlaç Endüstrisi 'nin de
konjonktürel olarak piyasa pozisyonunu belirler. Türkiye ilaç sektörü, uluslararası etkileşimlerden bağımsız, kapalı bir ekonomik girişim alanı değildir.
Bölüm içi başlangıç matrisi, bazı iktisadi genel kavramlar çerçevesinde ilaç
sanayiinin yapısal özelliklerine vurgu yapan hatırlatmalan içermektedir. Takip eden bölümde piyasa kavramının genelinden, ilaçla ilgili piyasalar özeline
gönderme yapılmaktadır. Üçüncü alt bölüm, ilaç sanayii bağlamında piyasa
çeşitlerinin örneklerini içermektedir. Son bölümde ise, ilaç sanayiinde uluslararası boyut ortaya konulmaya çalışılmıştır. İlaç sanayiinde çok uluslu şirket
yapılanmasının iktisadi özellikleri ve bu süreçte sektörün uluslararasılaşma
aracı olarak Ar-Ge sürecine ve sinai-fikri mülkiyet rejiminin işletilmesine
özel bir vurgu ile özetlerneler yapılmıştır.
Bölümün omurgası, daha önceleri yayırolanmış ve burada da kaynaklar bölümünde belirtilen bazı makalelerin üzerine kurulmuştur.
3~1- İLAÇ SANAYİİAÇlSlNDAN
BAZI İKTİSADİ GENEL KAVRAMLAR
İlaç üretim piyasaları bakımından ve tüm piyasalardaki sermaye girişimeisi
açısından, yatırım kararının alınmasında en önemli faktör ldtrlılıktır. İster özel
girişim,
isterse kamu yatırımı olsun, sermaye birikim stratejileri farklı olmakla beraber, bir iktisadi işletmenin karlı olması öngörülür. Bu nedenle, yatırım
96
kararlannın alınmasında ve değerlendirilmesinde, yatırım karlılığı
önde gelen
bir ölçüttür.
İktisadi analizin, tüketici ve firmalar bağlamında tek ve ayrı birimlerinin davranışını konu edinen bölüm "mikro iktisat" olarak tanımlanır. İktisatta mikro
birimlerle ilgili analizlere ise, "mikro analiz" denmektedir. Tüketici dengesi,
firma dengesi, piyasa dengesi veya bir yatırımın gerçekleşmesi ile sağlanacak
yıllık karın sağlıklı bir biçimde hesaplanması, "mikro iktisadi analiz" ile
yapılmaktadır.
bütünlüğüyle ilgili incelemeler "makro iktisat" alanının kap'Makro' kelimesi "büyük" anlamına geldiğinden, makro büyüklükler terimi de, i) toplam üretim, ii) toplam istihdam, iii) toplam işsizlik, iv)
genel fiyat düzeyi, v) genel fiyat düzeyinde değişme oranı, vi) ekonominin
kalkınma hızı gibi büyüldülder, yani devletin mali yönden düzeyini belirleyen ölçütler ise, "makro analiz" le yapılır. Makro analizi oluşturan başlıca
değerler arasında: Katma değer, sermaye/hasıla, hasıla/sermaye gibi oranlar
bulunur.
Ekonominin
samındadır.
Katma değer; bir üretim sürecindeki çıktı ile girdi arasındaki farktır. Örneğin; 1O TL değerinde hammadde alınmış, bu hammadde toplam olarak 20
TL ücretle çalıştırılan işçilerle işlenmiş ve 50 TL değerinde bir ürün ortaya
konmuş olsun. Burada girdi 1O TL olarak ölçülür. İşyerinde çalışan işçilere
ödenen ücretler girdi olarak değerlendirilmez. Çıktı ise 50 TL' dir. Fark 40 TL
katma değeri oluşturur. Bu katma değerin 20 TL' sini işçiler alır. Geri kalan 20
TL de (artık değer) kardır.
Sermaye girişimeisi bakımından önemli olan, mikro analizde saptanan karlılık
faktörünün ne olduğu ve bunun makro analize de yansımasıdır. iktisatın savlanndan birisi, bir yatırımın yıllık kan ne denli yüksek olursa ulusal gelire
katkısının da yüksek olacağı şeklindedir. Bu bağlamda, bir girişimin iktisadi
etkinlikteki sonucu, o girişimin "katma değeri" olarak tanımlanmaktadır.
Başka bir tanımlamayla: Bir üretim kesiminin katma değeri; bir yıl içinde o
kesimde üretilen malların değerleri toplamından, diğer kesimlerde üretilmiş
97
olup, o kesimde hammadde, yardımcı madde, enerji, v.b. şekillerde kullanılan
mal ve hizmet değerlerinin düşülmesinden sonra kalan kısmıdır. Yani katma
değer, üretim aşamasında bir mala katılan değer olup yapılan ücret, rant, faiz
vb. faktör ödemelerinin toplamını ifade eder. Katma değer, malın satış fiyatından bir önceki aşamada yapılmış bulunan ara tüketim harcamasının çıka­
rılmasıyla elde edilir. Düşülen bu değerlere amortisman dahil edilirse "net
katma değer", edilmezse, "gayri safi katma değer'' bulunur. Vergi konusu
malın üretiminden tüketimine kadar geçen her aşamasında kazandığı katma
değer üzerinden alınan vergiye de "katma değer vergisi" denir. Bir ekonomide bütün üretici birimlerin bir yıl içinde ürettiği katma değerlerin toplamı
o yılın ''Gayri Safi Milli Hasıla-GSMH" sını oluşturur.
Sanayi
işletmeleri bakımından
önemli olan kimi
diğer
iktisadi ölçütler özetle
şunlardır:
*Sermayenin Karlılığı =Net Karl Sermaye
* Yatırımın Karlılığz =Net Kar/Toplam Yatırım
*Geri Dönüş Süresi= Toplam
Yatırım/Toplam
Fon
*Kişi Başına Yatırım = Toplam Yatırım/İstihdam
*Kişi Başına Üretim = Gelirler/İstihdam
*Net Katma Değer= Brüt Kar+ Personel Ve İşçilik +Faizler
* Yatırımın Üretkenfiği =Net Katma Değer/Toplam Yatırım
*Sermaye Hasıla
Oranı
= Toplam
Yatırım/Net Katma Değer
*Ekonomiklik = Gelirler/Giderler
*Ekonomik Ömür= Sabit Yatırım/Amortisman
Üretim değerleri olarak da başlıca ölçütler arasında:
* Sermaye yoğunluğu=
Sermaye/Hasıla
=Toplam Yatırım/Katma Değer ve
*Sermayenin Prodüktivitesi (Üretkenliği) = Hasıla/Sermaye (mikro bazda
Sermaye Prodüktivitesi =Katma Değer/Toplam Yatırım) bulunmaktadır.
98
3.2~ PiYASA ÇEŞİTLERİ ve İLAÇ PiYASASI
İlaç, farmakolojik tanımı bir yana, aslında herhangi bir metadan farklılık göstermez. Ancak var olan metalardan öznel olarak farklılaştığı önemli özellikleri vardır. Her şeyden önce, ilaca olan talep esnek değildir. Yani bir ilacın
başka bir ilaçla ikame edilebilirliği, ancak endikasyon alanı ile sınırlıdır. Tüketimi isteğe bağlı değildir. İlaca olan gereksinim, fiyattan hiç etkilenmez.
ilacın kullammıyla ilgili karar veren, bedelini ödeyen ve kullananın farklı
bireyler ya da taraflar olması, "kullanım" sürecini çok özel kılar. Hastanın
ilaç seçiminde rolü ve etkisi yoktur. İş uzmanlara aittir. Etkisinin dönüşümsüz
olması, '"ihtiyaç olduğunda anmda tüketim'~ malı olması ve ayrıca iade
edilebilen bir mal cinsi olmaması, onu diğer bütün ürünlerden farklı kılar.
Kitabın ilk bölümünde ayrıntılarıyla konu edilen bu başlıklar, bu bölümde yeniden ve farldı bir alan olarak değerlendirilmek durumundadır. Yani böylesi
önemli ve '"onsuz ohmamaz'' bir ürün olan ilacın, üretim-tüketim biçim ve
süreçleri, onun mal olarak özgün bir piyasada var olmasım sağlar. Bu anlamda da gündelik yaşamda sık kullanılan bir kavram olarak, '"ilaç ve eczacılık
piyasaları" ndan bahsedilmektedir. Kuşkusuz böyle bir piyasa, '"piyasa 99 genel kavramı içerisinde öznel ve özel bir konuma sahiptir.
Genel kavram olarak piyasa, mikro iktisadm önemli bir inceleme alanı olması
özelde de ilaç ve eczacıhk piyasası, ekonomi-politik bakımından
son derece önemli konuma sahip bir araştırma alanıdır. Kapitalist ekonomi
ilişkileri, kavramsal tanımlamalar içerisinde kendisini zaman zaman "piyasa ekonomisi" veya '"serbest pazar ekonomisi' 9 olarak da ifade eder. Bu
bağlamda, içinde bulunulan sistem olarak kapitalizmin ekonomi-politiği açı­
sından da, piyasanın ne olduğunun kavranması ve ilaç piyasasının geneldeki
yerine nasıl oturduğunun irdelenmesi gerekmektedir.
yanında,
3.2.1 ~ PİYASA ÇEŞİTLERİ
Piyasa, kavramsal olarak gündelik yaşamımızın içerisine önemle nüfuz etmiştir. Günlük aktiviteınİzin bir bölümü de alışveriş etkinliklerine ayrılmıştır
ve piyasadan anlaşılan, bu değiş tokuşun yapıldığı yer veya mekanlardır. Sebze pazarı veya hali, şarküteri ve diğer gıda mallanna ilişkin satış mekanları,
99
her gün gidilen ve içinde yaşamlan piyasalardu. Otomobil piyasası, beyaz
eşya piyasası, gayri menkul piyasası gibi tüketici talebine bağlı, gidiş sıklığı
göreli daha değişken olan, çok sayıda diğer piyasa örnekleri de bulunmaktadır. Sonuç olarak, çevremizde bulunan her mal ve hizmet için bir pazar
bulunmakta ve burada satıcılarla, alıcılar arasmda karşılıklı bir değiş tokuş
cereyan etmektedir.
İktisat için piyasa; sadece bir mekan, bir görüntü alanı olmaktan çok, onları
da kapsar bir biçimde, herhangi bir mal veya hizmetin alıcı ve satıcılan ile
kolayca temasa geçebildikleri ve alım-satım işlemini gerçekleştirdikleri bir
ortam anlamını taşımaktadır. Demirgil, piyasayı: "mal ve hizmetlerin alınıp
satddığı bir çerçeve" olarak tanımlamaktadır. Ona göre: "piyasanın fiziki
bir konumda olması şart değildir. Dünya çapında bir haberleşme sisteminin mevcut olması piyasanın oluşumuna imkan verebilmektedir." Buna
örnek olarak da hisse senedi piyasaları gösterilmektedir.
Faktörlerin de piyasasından bahsetmek olasıdır. "Faktör piyasası; üretim
faktörlerinin karşılaştığı piyasadır. Üretim faktörleri emek, sermaye, toprak ve girişimcidir". Bu anlamda faktör piyasalan faktör arzı, faktör talebi,
ve denge durumunu içeren bir karşılıklı etkileşim ve etkinlikler piyasasıdır.
Buna göre piyasa yeniden tanımlanacak olursa: "bir malm ya da faktörün
ah cı ve satıcılannın karşı karşıya geldiği ortama piyasa adı verilir".
Malların
ve hizmetlerin piyasalan farklı çeşit ve büyüklüklerde oluşmaktadır.
Farklı büyüklük, "o~' piyasa için mal veya hizmeti üreten firma (Burada firma, bir kuruluşu tanımladığı gibi üretim faaliyetinde bulunan bireyi de içermektedir.) sayısı, bunların coğrafi veya sektörel dağılımı ve malın niteliği ile
ilgilidir. Buna göre piyasa oluşumlan aşağıdaki biçimlerde sımflandınlabilir:
3.2.1.1- BELİRLİLİGE DAYALI PiYASA OLUŞMADURUMU
Bunlardan ilki "yer belirlemesine" bağlı piyasalardır. Bu tür piyasalar yerin
somut veya soyutluğuna göre ayrılabilir. Örneğin belli bir bölgeye özgü mal
veya hizmet üretimini içeren piyasalar "somut piyasalar" olarak tanımlanır-
100
ken yeri belirsiz "soyut piyasalar" dan da bahsetmek olasıdır. Türkiye ilaç
sanayii, somut piyasa sınıflaması içerisine girerken, dünya ilaç sanayiinden
bahsedildiğinde, ifade edilen sektörün "yer belirsizliği veya tümü kapsaması"
nedeniyle ancak soyut bir piyasa ömeklenebilecektir.
3.2.1.2-MALLARIN ve HiZMETLERiN NİTELİGİNE
BAGLI PiYASA OLUŞMA DURUMU
Piyasa çeşitlernesi ve büyüklüğü ile ilgili ikinci sınıflandırma ölçütü, malların
veya hizmetlerin tüketim malı veya üretim faktörü olup olmamasına dayalı
aynmdır. Tüketim mallan çeşitli aynınlara göre sınıfiandınlabilir. Başlıca ölçüt, malın dayanıklı olup olmaması ile ilgilidir. Dayanıksız tüketim mallan
hemen kullamlan ve tüketilen mallar olup, ilaç bu tür mallara iyi bir örnek
oluşturabilir. Ancak ilaç, raf ömrü olarak belirli bir dayanıklığa sahip bir
metadır. Yani üretildikten sonra tüketilmesi için beni bir süre geçecek
olsa bile bozulup, özelliğini hemen kaybetmeyen bir mal olarak kategorik bir özellik de içermektedir. Buna karşın gıda mamullerinin önemli bir
kısmı üretildikten sonra çok kısa bir süre içerisinde tüketilrnek durumundadır.
Dayanıklı tüketim mailanna otomobil, beyaz eşya sanayii sektörlerine ilişkin
ürünler örnek olarak gösterilebilir. Bu tür ürünler uzun kullanım ömürleri ve
farklı çevresel koşullara dayanıklı olmalarıyla diğer mallardan farkhlaşırlar.
Üretim faktörü olan piyasalara en iyi örneği emek ve sermaye piyasaları oluş­
turmaktadır.
3.2.1.3- REKABET KOŞULLARINA BAGLI
PiYASA OLUŞMA DURUMU
Üçüncü ayrım, hem firma sayısının ve hem de onların arasındaki rekabeti
kapsar biçimde yapılmaktadır. Bazı sanayii sektörlerinde (telekomünikasyon,
otomotiv sanayii, ilaç sanayii gibi) üretim hacmi ve pazarı büyük olmasına
karşın etkinlik gösteren firma sayısı sınırlıdır. Buna karşın genel hizmet üretiminde olduğu gibi (berberlik, taksi taşımacılığı, bakkallık gibi), bazı üretim
sektörlerinde de çok sayıda firma bulunmaktadır. Firma sayısına bağlı çok
101
sayıda firmanın
yer aldığı uç ile, tek sayıda firmanın yer aldığı uç arasında
dizilen piyasalar, hem çeşitliliği sergilemekte ve hem de piyasa büyüklüklerinin tanımlanmasına gösterge oluşturmaktadır. Bu dizilim veya ayrımdaki asal
ölçüt, piyasadaki rekabetin hangi derecede bulunduğu hususudur. Şekil 1 'de
rekabet ölçütüne göre piyasaların sınıflandırılması gösterilmektedir.
TAM REKABET PİYASASI
EKSİK REKABET PİYASASI
Oligopol Piyasalar
Tekelci Rekabet Piyasalan
TEKEL PİYASALARI
Şekil 3-1. Rekabet Ölçütüne Göre Piyasalar
3.2.1.3.1- TAM REKABET PiYASASI
Bu en soyut piyasa olarak nitelendirilmektedir. Bu piyasa, çok sayıda alıcı ve
satıcının giriş-çıkış serbestliği bulunan, alıcı ve satıcıların tam bilgiye sahip
oldukları, her iki kesimin de fiyatlan etkileyemediği ve üretilen ürünlerin homojen olduğu piyasalardır. Bu piyasanın temel özelliği, fiyatın arz ve talebe
bağlı olarak düzenlenmesi ve tek fiyatın bulunmasıdır. Bu tanımlamaya göre
piyasanın i) çokluk, ii) türdeşhk, iii) akışkanlık (mobilite) ve iv) saydamlık
koşullarını yerine getirir bir piyasa olması gerekmektedir. Bu koşullardan sadece (iv). koşul olan saydamlığın yerine getirilemediği piyasalara "saf rekabet piyasaları"; diğer koşullardan bir veya birkaçının yerine gelmediği
piyasalara ise "eksik rekabet piyasaları" denmektedir.
102
3.2.1.3.2- EKSİK REKABET PİYASALARI
Eğer
bir piyasada, aynı mal farklı fiyatlarda oluşabiliyorsa, bu piyasalara eksik veya aksak rekabet piyasalan denir. Diğer bir tanımlamayla da, başlıca
oligopol ve tekelci rekabet piyasalan olarak alt smı:flara ayrılan piyasalardır.
Bunlardan "oligopol piyasası" ikame mallan üreten az sayıdaki firmanın
etkinlik içerisinde olduğu ve firmaların birbirlerinin davranışlarını hesapladığı veya eşit olmayanlar arasında, eksik rekabetin olduğu piyasalar olarak
tanımlanmaktadır. Oligopol, özellikle farmasötik müstahzar üretimi yapan
firmalarm içinde yer aldığı piyasalara uygun örneği oluşturmaktadır. '"Tekelci rekabet piyasası" mn iktisat yazınma girmesi, diğer piyasalara oranla
göreceli olarak yenidir. Tekelci rekabet piyasasından bahsedildiğinde '"satı­
lan malın farklılaştınlmasmdan (ürün farklılaştmlması) dolayı" satıcıların
kendi mallannın fiyatını belirlediği rekabet piyasalan anlaşılmaktadır. İlaç
sanayiinin oligopolistik özelliğinin yanı sıra tekelci rekabet piyasası özelliği
içeren çeşitli göstergeleri de bulunmaktadır.
3.2.1.3.3- TEKEL (MONOPOL) PİYASASI
Rekabetin hiç olmadığı piyasalardır. Piyasanın asal göstergesi satıcı, alıcı
veya dağıtıcı olarak tek kurumun olmasıdır. Satıcı tekeli "monopol'~; alıcı
tekeli, "monopson" ve dağıtıcı tekeli, "monopsol" olarak tanımlanmaktadır.
İlaç piyasalarında eczane ve eczacıhk uygulamalan mesleki hizmetin uygulanması bağlammda eczacılann monopolü altındadır.
3.2.2- İLAÇ PİYASASI ÇEŞİTLERİ
İlaç piyasasından bahsedildiğinde, temel olarak ilaç üretim piyasaları, dağı­
tım ve tüketim piyasaları olarak 3 ana piyasadan söz etmek gerekir. İlaç üre-
tim piyasaları, imalat sanayii kapsamındaki piyasalardır. Dağtım piyasalan
ise, üretim zincirinden çıkan müstahzar ilaç ürünlerinin toptan ve perakende
olarak hastaya iletildiği piyasalardır. Toptan dağıtım piyasası kapsamına ecza
depolan ile kooperetifieri girmektedir. Perakende dağıtım yapıldığı ağ, eczanelerdir. Bezanelerde majistral olarak üretilen ilaç etkin maddelerinin toptan satıldığı depo örnekleri de bulunmaktadır. Tüketim piyasalannın başmda
103
"hastalar" gelmektedir. İlacı hastaya tükettiren hekimlik ve eczacüık hizmetleri de, bu piyasanın alt kategorilerini oluşturmaktadır. Bu bölüm sırasıyla bu
piyasaların özet tamtırnma yöneliktir.
3.2.2.1- PiYASALAR OLARAK İLAÇ ve SANAYİİ:
GENELDEGERLENDİRME
İlaç piyasası, terminolojik olarak çok genel bir ifadedir. Zira bu piyasa, ana
ürün olarakilacı eksen almakla beraber; ilacın üretiminden tüketimine uzanan
çizgide çok farklı piyasaların birbiri ile iç içe olmasım sergiler. Bu temelde,
farklı piyasa etkinlikleri '"ilaç piyasası" etkinliği altında tammlanabilmektedir. Bu bakımdan, bunları ayrıştırmak ve kendi düzlemlerinde tanıtmak da
gerekmektedir. ilacın ambalaj içerisindeki bir ürün olarak belli bir farmasötik
şekil haline gelebilmesi için ilaç hammadde ve yardımcı maddelerinin üretilmesi gerekmektedir. ilacın dayalı olduğu bu hammadde ve yardımcı madde
piyasası kimya sanayii, petrokimya ürünleri etkinlikleri içerisinde yer almaktadır. Piyasanın ilk şekillenmesini takip eden bu basamaktan sonra, ilaç piyasasındaki ikinci basamak, etken ve yardırncı maddelerin bir ilaç şekline
sokulduğu "müstahzarat sanayii" etkinlikleri ile ilgilidir. Bu üretim etkinliği, piyasa olarak oligopol ve tekelci rekabetin yoğun yaşandığı piyasalardır.
Üçüncü basamak, ilacın dağıtım piyasalarıyla ilgilidir. Bu da ilaç depoculuğu
piyasası ve perakende dağıtırula ilgili olan eczane ve eczacıhk piyasası olarak
iki alt gruba ayrılır. İlaç piyasası ile ilgili olan dördüncü basamak ise hekimlik uygulamalan ile iç içe geçmiş olan ilaç tüketimi piyasasıdır. Görüldüğü
üzere ilaç piyasası, aynı anda farklı piyasaların girdi sağladığı ve farklı artık­
değerler üretilen kompleks bir altyapıya (infrastrüktür) sahiptir.
3.2.2.2- ÜRETİCİ PiYASALAR OLARAK İLAÇ SANAYİİ:
GENEL DEGERLENDİRME
İlaç sanayii açısından başlıca üretici piyasalar, kimya sanayii içinde bulunan
kimi ilaç hammaddesi ve yardımcı maddelerinin üretildiği üretici piyasalardır. Bu üretim kuruluşları ilaç sanayii entegre tesisleri dışında bağımsız olduğu gibi, kimi kuruluşlar bakımından farmasötik imalat. tesisleri içinde de
faaliyet göstermektedirler.
104
İkinci piyasa, rnüstahzarat endüstrisidir. Bu ilaç üretim tesisleri, ilaç ham ve
yardırncı
maddelerini kullanarak, teknolojiye uygun bir biçimde çeşitli dozlardaki farmasötik şekilleri üreten, arnbalajlayan ve dağıtım piyasalarama sunulmak üzere hazır hale getiren bir piyasayı nitelernektedir.
Diğer kısım ve bölümlerde, piyasanın teknoloji
kimi iktisadi özelliklerine ayrıca değinilecektir.
yoğun
özellikleri
dışındaki
3.2.2.3- DAGITIM ve TÜKETİM PiYASALARlNDA İLAÇ:
GENEL DEGERLENDİRME
İlaç dağıtım piyasaları, toptancı ve perakende piyasalar olarak ikiye ayrıl­
maktadır. Toptancı
piyasalar, ilaç ve ecza depoları olarak adlandırılmaktadır.
3.2.2.3.1- İLAÇ TOPTANCI PiYASALARlNDA
TÜRKİYE ÇERÇEVESi
Türkiye'de ilaç depoları, özel girişim depoları ve
muş olan kooperatiflerden oluşmaktadır.
eczacı ortaklığında
kurul-
Bu depoların işleyişini yasal olarak düzenleyen 1927 tarih, 984 sayılı Kanun
ile, buna bağlı 20.10.1999 tarihli Ecza Depoları ve Ecza Depolarında Bulundurulan Ürünler Hakkında Yönetmelik yürürlükte bulunmaktadır.
İlaç ve ecza depoları, üç temel işieve sahiptir. Bu bağlamda, i) üretici ve/
veya İthalatçı firmalar ile eczane ve hastaler arasındaki tedarikçilik işlevini
yerine getirmek, ii) ilaçların tüketiciye güvenli ve istenilen kalitede sunumunu ternin etmek ili) hatalı, sahte ve bozulmuş ürünlerin, gereken koşullarda
geri çekilmesini sağlamaktır. Bu fonksiyonların sürdürülmesi uluslararası bir
standardizasyon olan "İyi Dağıtım Uygulamaları" ölçütlerine göre düzenlenrnektedir.
sadece depoculuk dağıtım görevini sürdüren
firmaların yanı sıra, holding tipi ticari kururnlar bünyesi içerisinde kol faaliyetinin sürdürüldüğü de görülmektedir.
Ticari
yapılarına bakıldığında,
Türkiye' de dağıtım sermaye yapıları ulusal ve uluslararası ölçek olmak üzere,
tek ve/veya çok ortaklılık esasına dayalıdır.
105
Ecza Kooperatifleri, yürürlükte bulunan yasa çerçevesinde tesis edilmiş eczacı ortaklığındaki dağıtım kuruluşlandır. Kooperatifler, merkez il dışında
bölgesel ölçekli olarak, ortağı bulunan eczanelere dağıtım işlevini, yukanda
sayılan temel fonksiyonlar bağlamında sürdürmektedir. Aşağıdaki şekiller,
1935-2005 yıllan arası ecza depolarının sayısal dağılımını ve cirolan itibariyle % pazar paylarını göstermektedir.
Verili yıllar bakımından değerlendirildiğinde, gerek ilaç üretim pazar paylannda ve gerekse, eczane sayılannda artışa karşın, ecza depolan ve ecza kooperatifleri arasında yaşanan dağıtım payı rekabeti, 1990'laniı dünya ekonomik krizi ile birleşerek, bu piyasalarada yoğunlaşmanın biçiminde değişiklik
oluşturmuştur.
1990'lan takip eden yıllarda ruhsatlı depo sayısında önemli değişiklik olmamakla beraber, fiili ticari faaliyet sürdüren depo sayısı çok önemle azalmış ve
birleşmeler yoluyla az sayıda depo elinde, yaygın şube depoların bulunduğu
bir dağıtım ağ modeli ortaya çıkmıştır.
80
70
D 1935
60
ll 1936
50
D 1937
40
30
D 1939
D 1940
20
• 1949
10
D 1968
o
1935-68
Şekil3-2. Türkiye'de 1935-1968 Arası Çeşitli Yıllara İlişkin Ecza Deposu Sayısı
Kqynak: Bkz. Bölüm 3.2
106
600
D 1984
500
D
D
D
ll
D
D
D
D
D
D
400
300
200
100
o
1984-89
1985
1986
1987
1988
1989
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000-05
1994-99
Şekil3-3. Türkiye'de 1984-2005 Arası Çeşitli Yıllara İlişkin Ecza Deposu Sayısı
Kavnak: Bkz. Bölüm 3.2
40
D Hedef-Alliance Grubu
35
30
Seçuk Ecza Deposu
25
20
D Ecza Kooperatifleri
15
D Nevzat Ecza Deposu
lO
5
D
Diğer Depolar
o
H-A
SD
EK
ND
DD
Şekil3-4. Türkiye'de 2006 Yıh İtibariyle Ecza Deposu Sayısı
Kaımak:
Bkz. Bölüm 3.2
107
Örneğin; Selçuk Ecza'nın kurumsal verilerine, şirket kaynaklarında bir alıntı
yapılarak bakıldığında şu
tablo görülmektedir:
Tablo 3-1. Selçuk Ecza Kurumsal Yapısı-2007
- Ana işi ecza depoculuğu,
- Pazann yüzde 35'ine sahip,
-Ayrıca
- Çatı
turizm ve gayrimenkulde faaliyetleri var,
şirketi
Selçuk Ecza Holding,
- Holdinge bağlı iki ecza depoculuğu şirketi, bir de inşaat ve turizm
şirketi var,
- Grupta 4 bin 600
kişi çalışıyor,
- 2007'yi 3.5 milyar TL ciro ile kapattı,
- 2008 hedefi 4 milyar TL,
- 100 depo, 2 bin araçla 19 bin eczaneye
dağıtım yapıyor,
-İbrahim Ethem Ulagay İlaç'ın yüzde 12'sinin de sahibi.
(*) Selçuk Ecza Kaynak: Kaynak: Bkz. Bölüm 3.2
3.2.2.3.2- İLAÇ TOPTANCI PiYASALARlNDA DÜNYA ÇERÇEVE Sİ
İlaç piyasalannda uluslararasılaşmanın önemli göstergelerinden birisi olan
birleşmeler
ve
bu bağlamdaki
Aşağıda
satın
almalar, ilaç dağıtım piyasalarını da önemle etkilemiş ve
gelişmeler, özellikle 2000'li yıllardan itibaren ivmelenmiştir.
verilen tablo, dünyadaki eğilimleri yansıtması bakımından ilginç bir
örnektir.
108
Tablo 3-2. İlaç Dağıtıım Şirketleri Bakımından Yoğunlaşma
ABD
Japonya
60
80
70
85
85
82
ilk4
Avustralya
İlk 3
İngiltere
ilk 3
Fransa
ilk 3
Almanya
İlk 3
Türkiye*
ilk 3
(*) Hedef-Alliance, Selçuk Ecza, Ecza Kooperatifieri
(*) Tablo 2. Kaynak: Bkz. Bölüm kaynakça
Dağıtım kanallanndaki yoğunlaşmanın Türkiye ayağını oluşturan Ecza Kooperatifleri'nin, uluslararası birleşme örneği "Secof' tur. Secof, Avrupa Birliği
üye ülkelerinden, İtalya, Portekiz, Yunanistan, Fransa ve İspanya'nın katılı­
mıyla oluşturulmuş ve Türk Ecza Kooperatifleri Birliği (TEKB) nin de üyesi
olduğu "Avrupa Ecza Kooperatifleri Topluluğu" dur. Topluluğun 2001 verilerine göre ecza kooperatifierin ölçeği aşağıdaki tabloda belirtilmektedir:
Tablo 3-3, Secof Üyeleri Avrupa Pazan Yapısı
12.9
4 (*)
1833
5500
75
33
1141
8000
11.5
44
1032
2100
FECOFAR
38
7
384
2100
Türkiye
TEKB
12
5
260
5500
Yunanistan
OSFE
43
29
543
4330
Fransa
CERP
İspanya
COFARES
İtalya
FARMINTESA
Portekiz
(*) Üye kooperatif sayısı
(*)Tablo 3. Kaynak: Bkz. Bölüm 3.2
109
3.2.2.3.3- İLAÇ PERAKENDECİ PiYASALARlNDA
TÜRKİYE ÇERÇEVESi
İlaç perakendeci piyasası, eczane piyasasını nitelemektedir. Türkiye'de Osmanlı
döneminde var olan eczane piyasasına yönelik ilk yapılanmalar, 2. bölümde,
tarihçe kısmında belirtilmiştir. Özellikle, eczane eczacılığı bakımından yapılan
başlıca mevzuat düzenlemeler arasında, Bezacılık ve Eczaneler Hakkında Kanun (Kabul tarihi: 18. 12. 1953; Yayım tarihi: 24. 12.1953, RG. 8591, No: 6197)
ilk sırayı alır. Bu yasanın kabulüyle beraber mesleki olarak eczacılığın fonksiyonlan ve eczane açılışının sınırlan bir düzene girmiş bulunmaktadır. Ayrıca,
Türk Bezacıları Birliği Kanunu (2.2.1956 R.G. 9223, No: 6643) da mesleki iş­
bölümünde yoğunluklu alan olan eczane eczacılarını ve tüm eczacıları, örgütsel
olarak düzenleyen bir yasadır.
6197 sayılı yasanın eczaneler açısından en önemli özelliği, Türkiye'de ekonomik bir işletme ve kurum olarak "eczane" lerin tekelinin sadece eczacılık
mesleğine yönlendirilmiş olmasıdır. Eczane "sahip ve mesul müdürlüğü" yetkisi, Türkiye' deki üniversitelere bağlı eczacılık fakülteleri ve/veya diploma
geçerliliği kabul edilmiş olan yabancı eczacılık fakültelerinden mezun olan
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilmiştir. Böylece ve bir anlamda bu
alanın, hukuken salt bir ticari işletme olmaktan çok, çalışma biçimi ve etkinlik sınırları yasayla belirlenmiş ve sağlık meslek grubu içinde, eczacılara ait
olan bir kamusal alan olduğuna da şerh düşülmüştür. Yasal düzenlemenin bir
diğer özelliği de, eczanesahip ve mesul müdürü olan eczacı, bu alan ve yetkisini herhangi bir ortaklık biçimiyle pay edememektedir. Dolayısıyla yasalarca
emredilen, vatandaşlık ve diplomayla sınırlı, meslek içi ortaklığa da kapalı
mutlak bir monopol bulunmaktadır. Aşağıdaki tabloda, Cumhuriyet dönemi
içinde, Sağlık Bakanlığı verilerinden hareketle Türkiye İstatistik Kurumu'nca
düzenlenmiş eczacı ve eczane sayılarını gösteren veriler bulunmaktadır.
110
Tablo 3-4. Yıllara Göre Eczane Ve
ı·~~ç;
;,<,', '\'• i:, .·:iL
Eczacı Sayısı
0': ~ f!~)i•'! •. '~~: ; ı···Jl:' 1t'.CI;/C."(;''~}·····7~.;;~.:~ ı;:~/'::•
'''····c,:.::.
:···~i''·:·5,'
1928
673
128
1930
455
127
1940
482
129
1950
597
130
1956
1000
1311
1960
1194
1406
1970
2524
3011
1980
6335
12059
1990
13005
15792
1995
15573
19090
2000
20748
23266
2005
-
21344
. ·•0·"··~~ı''~i'x
··
Not. Ecza dolaplannı, hastane ve müessese eczanelerini kapsamaz.
(!) 1988
yılından
itibaren Milli Savunma Bakanlığı'nda görevli
eczacılar
da dahil
edilmiştir.
(*) Tablo 4. Kaynak: Bkz. Bölüm 3.2 kaynakça
3.2.2.3.4- İLAÇ PERAKENDECİ PiYASALARlNDA
DÜNYA ÇERÇEVESi
Bezanenin sağlık hizmeti bakımından kurumsal işlevi, reçeteli yada reçetesiz
ilaçların hastaya ulaştırıldığı ve burada ilaç konusunda bilgilendirildiği en
yaygın dağıtım ağı rolünü oynamasıdır. Eczane, bu işlevini yerine getirirken,
bir ekonomik işletme olarak da mülkiyet ilişkilerinin konusu olmaktadır.
Türkiye'de eczane ve eczacılık uygulamalarım düzenleyen 6197 sayılı yasanın çeşitli maddelerine göre, eczane sahibi bir eczacının, kurumunun hem
sahibi ve hem de sağlık-ilaç hizmetleri bakımından sorumlusu (mesul müdür)
olmakla ödevlendirildiğine ve eczacılann birden fazla eczaneye salıipiiliğin­
de de kısıtlama olduğuna yukanda değinilmişti.
lll
Dünyada eczane piyasası, ülkeden ülkeye büyük farklılıklar göstermektedir.
Türkiye'de olduğu gibi, yasayla düzenlenmiş ve mesleki tekelin ve dolayısıy­
la eczane açma yetkisinin sadece eczacılarda olduğu ülkelerdeki gibi, eczane
sahipliğinin eczacı dışı kişi veya kurumlar gibi farklı tüzel kişiliklere ait olduğu ülke örnekleri de bulunmaktadır.
Dünyadaki eczane uygulamalarına bakıldığında, ABD (Amerika Birleşik
Devletleri), Kanada, AB (Avrupa Birliği) ülkeleri, Japonya, Avustralya gibi
ülkelerde, Türkiye' dekinden daha değişik ve çeşitlendirilmiş modellerin olduğu görülmektedir. Buna göre, yerleşik kurumsal özelliğe sahip dört farklı
model ile, ileride daha da çeşitlenme olanağına sahip olacak bir sanal model,
çeşitli ülkelerde uygulama bulmaktadır. Kuşkusuz bu modellerin tümü, sermaye olarak özel mülkiyete dayalıdır.
Bezane biçimleriyle ilgili olarak, merkez ve çevre kapitalist ülkelerdeki yapı­
lanmalar şöyle tanımlanabilmektedir:
Kurumsal-Birey ya da
1-
Şirket
Temelli Eczaneler:
Bağımsız
Eczane (Independent Pharmacy): Bağımsız eczane, tüzel kişi­
sahip kollektifbir birliğe üye olmayan (banner) ya da kollektifiçinde
ortak ancak oy hakkı ayrıcalığına sahip (franchise) veya bir zincir programına dahil olmayan herhangi eczane kurumunu tanımlar. Bağımsız eczanelerde kurumun adı, o eczane dükkanına özgüdür ve sahibi, eczaneye
özgü her türlü düzenlemeyi (sipariş verme, pazarlama politikaları, eczanenin görüntüsü vb.) kendi kontrolü ya da denetimi altında yapar/yaptı­
rır. Genelde Angio-Sakson ülkelerinde, bağımsız bir eczane sahipliği bir
eczane ile sınırlanmamıştır. Genelde bir eczaemın dört eczane sahipliği,
bağımsız eczane modeli olarak nitelenebilirken, beş ya da daha üstü sayı
zincir eczane olarak sayılmaktadır.
liğe
2- Pankart Eczane (Banner Pharmacy): Bu tanım, "tüzel kişiliğe sahip
kollektif bir birliğe üye olan eczaneler" i içermektedir. Bağımsız eczanelerin, merkezi bir bürosu ve tanınmış bir kurum adı olan bir kuruluşa
aidat ödemek suretiyle üye olması ve bu kuruluşun sunduğu hizmetlerden
olan merkezi satın alma ve dağıtım, pazarlama ve diğer mesleki destek
112
programlardan yararlanma gibi olanaklara kavuştuğu bir modeldir. IDA.,
Guardian, Uniprix, Price Watchers, Pharmasave gibi kuruluşlar (şirketler)
Kanada kökenlidir. Bu şirketler kısmen uluslararası düzeyde de etkinlik
gösterirler ve burada anlatılan modele örnek gösterilebilirler. Bu modeli
bayrak ya da pankart eczaneler olarak tanımlamak da olasıdır. Pankart eczaneler bakımından en önemli özellik, şirket logosunu kabul etmiş temel
birimin bağımsız eczane olmasıdır. Bağımsız eczane, özellikle yerel pazarlama ve mesleki hizmet sunumu bakımından otonom bir yapıya sahiptir. Ancak bu türden ve kurumsal tüzel kişiliğe sahip bir şirketin şemsiyesi
altında çalışan bağımsız bir eczane sahibinin, sahip olduğu eczane sayısı
beş ve daha fazla olursa bu model yine zincir eczane modeli olarak sayıl­
maktadır.
3- Ortak Eczaıııe (Franchise Pharmacy): Perakende satışların yapıldığı ortak eczane ya da ortakçıhk yapılan eczane modelinde, eczacılar genelde
dükkanm ve ilaç dahil demirbaşlarm sahibi olma durumunda değildir. Bir
kontratla yönetici olarak bu türden eczanelerin başına atanırlar. Eczane sorumluluğunu yürüten eczacı ortakçısı olduğu şirketin eczanesi içinde kıs­
men yerel pazarlama, satın alma, eczane içi hizmetler gibi uygulamalarda
otonom davranabildiği gibi, merkezi programlan da kulanma hakkına ya
da ayrıcalığına sahiptir. Yapılan anlaşma türüne göre ortakçı olan eczacı,
şirket merkezi ile gelir paylaşımı esasına göre görevini sürdürür.
4- Zincir Eczane (Chain Pharmacy): Zincir eczanelerin sahipleri sermaye
şirketleridir. Bu şirketlerin etkinlik ve pazarlama alanlan sadece ilaçla sı­
nırlı değildir. Büyük satış merkezleri içerisinde eczaneler bir reyon olarak
da çalıştınlabilmektedir. Sorumlu eczacı (mesul müdür) ve diğer eczacılar
şirket tarfından istihdam edilen maaşlı çalışanlardır. Şirket merkezi her
türlü pazarlama, ticaret ve mesleki program ve düzenlemeleri merkezi olarak yürütür. Bireysel olarak ya da bir şirket logosu altında beş veya daha
fazla eczane düldcanı mülkiyeti zincir eczane modeli olarak sayılrnaktadır.
Burada verilen tanımlar ve sınıflandırmalar ülkeler bakımından bazı farklılıklan içerebilmektedir. Pankart ve ortak eczane bazen zincir eczane kavramı içinde de sayılabilmektedir.
113
5. Sanal Eczaneler: Sanal eczaneler adından da anlaşılacağı üzere bilgisayarlı-iletişim teknolojilerinde ortaya çıkan yeni bir satış-pazarlama rnodelidir.
Modelde, hasta ya da diğer tüketici açısından ilaç için müracaat edilecek
fiziksel-kurumsal bir kurum yoktur. İnternet aracılığıyla ilaç siparişini alan
ve bunun bedelini internet aracılığıyla ya da kapıda teslirnat sırasında tahsil
eden bir organizasyon bulunmaktadır. İnternet aracılığıyla çeşitli mallara
ait alışveriş olanaklarındaki gelişmelere benzer olarak ilaçla ilgili pazarlama yapan kuruluşlar da türerniştir. Bu kuruluşlar kendilerine internet eczaneler (internet pharmacy), posta-sipariş eczaneleri (mail order pharmacyonline pharmacy) gibi adlar vermektedir. Ürün kategorileri içerisinde hem
reçeteli ve hem de reçetesiz ilaç grupları bulunabilmektedir.
Zincir eczane modelinin temel özelliği, kapitalist sisteme özgü merkezi
pazarlama mekanizmaları ile mal alım-satım işlernlerinde karlılık düzeyinin yükselmesini sağlarnaktrr. Bunu sağlayabilecek başlıca politika araçları arasında, doğrudan üreticiden ilaçların büyük stoklar halinde alınabil­
mesi, bu alım sırasında fiyat indirimlerinin sağlanabilmesi, ilacın tüketici
tercihi bakırnından ilgisini uyandıracak bir satış tekniği olan reyon ürünü
olarak sunulmasını olanaklı hale getirmesi gibi özellikleri sıralamak olası­
dır. Bağımsız eczane küçük meta üretiminin yapıldığı bir üretim modeline daha çok uygunluk gösterir. Halbuki zincir eczane modeli, sermayenin
rnerkezileştirildiği ve karlılık oranının rnerkezileşrne ölçüsünde artabildiği
bir düzenlerneyi sağlayabilmektedir. Bu bağlarnda da, sisternin özüyle koşut olan mesleki hizmet türevleşrneleri, yeni ilaç dağıtım modelleri olarak
gündeme gelmektedir.
3.2.2.3.5- İLAÇ TÜKETİCİ PiYASALARI:
İlaç tüketiminin tarafı, hastalık tanısı konulmuş ve tedavi kararı hekim re-
çetesi uyarınca belirlenmiş olan hastadrr. Hasta da tüketici olarak reçetesini,
perakende dağıtım kanalı olan eczaneden ternin etmektedir.
tarafından tüketimi ile ilgili iki temel piyasa rnekaBirincisi, hastanın ilaç bedelini tümüyle ve doğrudan
kendisinin ödeyip, ilaca ulaştığı koşuldur. İkinci mekanizma ise, sosyal güvenlik kapsamı altında, sigorta kurumu aracılığıyla ilaca ulaşım söz konusu
Türkiye'de
ilacın
hasta
nizması bulunmaktadır:
114
olmaktadır.
Sigorta, hastalık tedavi giderlerinin tümünü karşıtayabildiği gibi,
ödemek suretiyle, giderlerin bir kısmına katıldığı bir yöntem de izlenmektedir.
hastanın katkı payı
Sosyal Güvenlik Kurumu ile eczaneler arasında Türk Bezacılan Birliği aracı­
lığıyla yapılan anlaşmalarla tüketiciye düzenlenen ilaç tevzii, Sağlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı'nca ortaklaşa düzenlenen geri ödeme ilaç listelerine
uygun olarak da sürdürülmektedir.
3.2.2.3.6- GENEL DEGERLENDİRME ve SONUÇ
Bu bölümünün ilk kısmında piyasa kavramı, genel olarak ve ilaç sanayii bakı­
rnından gözden geçirilmiştir. Gerçekte, ilaç piyasasından bahsedildiğinde bu
piyasa farklı üretim ve tüketim süreçleri bakımından farklı özellikler göstermektedir. İlaç üretim piyasası, üretimin sanayi veya farklı ölçekte olmasına
bağlı değişim gösterir.
Sanayii dışı ölçeğe örnek olarak eczanede ilaç üretimi verilebilir. Eczanede ilaç üretimi "küçük meta üretimi" sürecinin bir parçasıdır. Bu türde bir
üretimin piyasası, hekimin yazdığı majistral reçeteye dayalıdır. Dolayısıyla
bağımlı, sınırlı ve üretim sürekliliği olmayan bir piyasadır. Piyasada rekabeti
tetikleyen etmenlerin çok sınırh olması nedeniyle ve sektörel sanayileşme hız
ve çapının büyümesine dayalı olarak hızla ortadan kalkan bir piyasa görünümündedir. Bu makalede, bu türden bir piyasanın özellikleri tartışılmamıştır.
Sanayi ölçekli ilaç üretiminde asal olarak iki tür piyasa bulunmaktadır: Bunlardan birincisi, ilaç etken ve yardımcı maddelerinin üretildiği sanayii etkinlikleri ve buna dayalı piyasalardır. İkincisi ise, "müstahzarat sanayii" olarak
da adlandırılan, ilacın formülasyonunun yapıldığı, buna uygun farmasötik
şeklinin verildiği, etiketleme-ambalajlama, tanıtım ve satış etkinliklerinin cereyan ettiği diğer arenadır. Burada, bazı ayrıntı başlıklarla verilen ilaç sanayii
piyasası, bu makalenin de genel konusu olmuştur. İlaç müstahzarat sanayiinde, mal olarak ilaca talep elastikiyetinin olmadığı, yani mala olan talebin, malın fiyatınca etkilenmediği bir piyasa etkinliği için üretim yapılır. Bu sanayide
etkinlik sürdüren çok sayıda firma olmasına karşın, az sayıda firmanın yüksek toplulaşma oranı ile piyasayı kontrol ettiği oligopohstik bir yapı sürdürülrnektedir. Bu yapı, malın (ilaç) çeşitliliğinin ve fiyatının da somutlaşmasında
ayrıca etkili olmaktadır.
115
İlaç piyasasının bir diğer alanı, ilaç hizmet etkinliğinin sunulduğu "eczane
piyasası"dır. Yukarıda majistral ilaç üretimiyle ilgili olduğu belirtilen eczanede, hizmet sunum etkinliği de, "küçük meta üretimi" piyasasının bir diğer
yan etkinliğidir. Bu piyasanın somut özelliklerinden birisi, tıpkı hekimlik hizmetlerinde sadece tıp eğitimi ve diplamasına sahip hekim tekelinin olması
gibi "eczacılık" veya meslek tekelinin bulunmasıdır. Mesleki hizmet tekeli,
küçük meta üretim biçiminin sürdürülebilmesine olanak sağlayan önemli bir
etken ve eczacılık piyasası bakımından dayançtır. Buna karşın, bu piyasanın,
genelde sanayileşme ve özelde de ilaç sanayii etkinliklerine karşı direncinde
önemli kınlganlıklar bulunmaktadır. Bu anlamda da, piyasanın mesleki sahibi
olan eczacılann sınıfsal konumları, bu dayanç (tekel) ve kınlganlıklar sarmalında şekillenmektedir. Başka bir makalenin konusu olabilecek bu konu,
ayrıntılarıyla işlenıneye gereksinim göstermektedir.
İlaç piyasası ile doğrudan ilgili asal bir diğer piyasa, sağlık ve hekimlik hizmet-
leri piyasasıdır. Bu piyasalarm temel ekseni, üretilen ve sunulan hizmetlerin
üretim ve sunum değerlerinin nasıl karşılanacağıyla, hizmetten yararlanacak
olan hastaların, hizmetin ilaç dahil tüm biçimlerini nasıl elde edebilecekleri
sorunsanarım içerisinde banndumasıdır. Bu gönderme, piyasanın farklı çeşitlilikleriyle beraber toplumsal önemini belirlernek açısından çok çarpıcıdır.
Anlatım olarak "toplumsal önem", üretim ve tüketim piyasa süreçlerinin nasıl bir arenada cereyan edeceğini ve belirleneceğini tanımlar. Yani süreçlerin
kamusal bir etkinlik olarak mı yoksa kapitalist piyasa süreçleriyle mi ilgili
olacağını ifade eder. Bu geniş çerçeve de ayrıca tartışılmak konumundadır.
3.3-İLAÇ SANAYİİ PiYASASlNDA
ÇEŞİTLİLİK ve BUNA İLİŞKİN
ÖRNEKLER
Daha önceki bölümlerde işaret edildiği üzere bu bölüm örneklerneleri yine
üç alt başhkta verilecektir. Bunlar: i) belirliliğe dayalı piyasa, ii) malların ve
hizmetlerin nitdeğine dayalı piyasa ve iii) rekabet koşullarına bağlı piyasalar, olarak sınıflandırılacaktır. Burada sadece belirliliğe ve rekabet koşullarına
bağlı piyasa örneklemeleri üzerinde durulacaktır.
116
3.3.1- DÜNYA FARMASÖTiK PAZARININ
BELİRLİLİGE DAYALI PiYASA
BAKIMINDAN ÖRNEKLENMESi
Farmasötik pazann belirliliğe dayalı olması coğrafi temeldedir. Coğrafi temel,
ölçek olarak bir ulusal sanayi sektörü olarak değil, belli bir coğrafya-bölge
düzleminde birden çok ulusal sanayi sektörünün ortak değerlerini oluşturur.
Aşağıda yer
alan daire grafiğinde (şekil 5), dünya ilaç piyasasındaki büyüklük,
2000 yılı itibariyle bölgesel coğrafi temelde satış yüzdeleri olarak ifade edilmektedir. Satış yüzdesi olarak Kuzey Amerika (ABD ve Kanada) % 43 'lük
payla birinci sırada yer alırken, bunu % 22.3 'le Avrupa Birliği ülkelerinin
içinde yer aldığı BatıAvrupa ve% 15.9'la Japonya takip etmektedir. Merkezi
ve Doğu Avrupa, Batı Avrupa veya Avrupa Birliği ülkelerinden aynştınlarak
ifade edilmektedir.
D
D
10.5%
43.0%
Afrika, Asya ve Avustralya (Japonya hariç)
Latin Amerika
D
D
Japonya
D
D
Merkezi ve Doğu Avrupa
Kuzey Amerika (ABD, Kanada)
BatıAvrupa
Kaynak: IMS Health, May 2001
ŞekH 3-5. Dünya Farmasötik Pazarmm incelenmesi: % Satışlar-2000
Kavnak: Bkz. Bölüm 3.3
Bu veri piyasadaki büyüklüğü oransal olarak ifade ederken, rekabet koşulları
haldeında fazlaca bir bilgi de vermemektedir.
Diğer yandan, coğrafi bölgeler temelinde sektörel büyüklük ayrımı yapılmasına
karşın, yer belirsizliği başlıca soyutluk özelliğidir. Kısacası şekil 5'de verilen
örnek, "belirsizliğe dayalı piyasa oluşma durumu"nu yansıtmaktadır.
117
Bir diğer örnek, Şekil 6' da gösterildiği gibi, Asya Bölgesi ülkelerine ilişkin­
dir. 2008 yılı bakımından, bölgedeki 13 ülke, ilaç sanayii dahil, çeşitli üretim
sektörlerinde, bütün faktörler bakımından dış kaynak kullanımında bir sıra­
lamaya sokulmuştur. Çin, Hindistan, Kore, Tayvan ve Japonya ilk 5 piyasa
büyüklüğünü paylaşırken, pazar olanakları, risk ve harcamalar bakımından
ortalama % 32 oranında yabancı yatırım sermayesi alabilen ülkeler olarak
belirginleşmektedir. Bölgede farmasötik sanayii bakımından en güçlü olan
ülke Japonya olup, 2000 yılı IMS verilerine göre, ülke-coğrafi bölge olarak
ilaç pazarının% 15.9 unu gerçekleştirmektedir. Gene aynı sene istatistiklerine göre Avustralya ve Japonya kendi bölgesinin ilaç pazar istatistikleri içinde
değerlendirmeye alınmamıştır. Çin ve Hindistan bölgede büyümekte olan pazarlar olarak belirginleşmektedir.
100
80
60
40
20
o
1
Hindistan
Çin
1
Kore
Tayvan 1 Avmtra!ya 1 Malezya 1 Tayland 1 Kamboçya 1
Japonya
Endonezya
Singapur
Vietnam
Filipinler
Şekil 3-6. Dış Kaynak Knllamm İııdeksi -Asya Bölgesinde
İlaç Sanayii Dahil Bütiiı:ıı Faktiirleı: Bakımından Sıı:alama
(*)Bölge en iyi sıralama skoru [normalize değer]= 100. Yüksek skorlar düşük harcama,
daha büyük pazar olanağına işaret etmektedil:
Kaynak: Bkz. Bölüm 3.3
118
düşük
risk ve
3.3.2- DÜNYA FARMASÖTiK PAZARININ, REKABET
KOŞULLARI BAKIMINDAN ÖRNEKLENMESi
Sanayi sektörlerinde, rekabet koşullarına bağlı olarak piyasa oluşması, o piyasada var olan firma sayıları ve firmalar arası pazar payı rekabetini içermektedir.
Burada dünya farmasötik pazarındaki rekabete dayalı koşullar Avrupa Birliği
ölçeğinde ömeklenmektedir. Tablo 5 ve 6, Avrupa Topluluğu Ülkeleri merkezde olmak üzere Avrupa ilaç sektörüne ilişkin genel yapıyı özetlemektedir.
Veriler EFPIA (Avrupa İlaç Sanayii Demekleri Federasyonu)'ya aittir. Tablo
5'deki 2000 yılı rakamlan tahmini rakamlar olmakla beraber geçmiş yıl değerlerindeki ortalama büyüme oranlan göz önüne alınarak hesaplanmıştır.
Tablo 3-5. 2000 İtibariyle Avrupa Topluluğunda
Farmasötik Endüstrinin Genel Yapısı
42,995
59,174
81,886
87,000 (t)
67,247
91,931
123,226
131,000 (t)
42,263
57,916
67,564
71,000 (t)
Değerler
tersi bildirilmedikçe milyondur; (*)Türkiye 1997 dahil; (**) 1998 den bu yana veriler sadece
ambulatuvar bakımla ilgilidir
Kaynak: EFPIA üye demekler (resmi rakamlar) - (t): EFPIA tahminleri, Kavnak: Bkz. Bölüm 3.3
119
Tablo 6'da ise 2007 yılı değerleri tahmini değerlerdir. Genel yapı, 1990-2000
yılları ve 2000-2007 arasındaki dört döneme ilişkin değerler şeklinde, piyasanın veya pazarın büyüme eğilimlerini yansıtmaktadır.
1990-2000 (sadece 2000 yılı tahmini değerlerdir) yıllarındaki tablo 5'te
yansıtılan piyasa, Avrupa Topluluğu ülkeleri ve bu sektörde üye ülke olan
Türkiye'ye (o dönemde İEİS, EFPIA üyesi olup, yaklaşık Türkiye'deki ilaç
firmalarının tümünü temsil etmekteydi) ilişkin değerlerin tümünü kapsamaktadır. Buna karşın, 2000-2007 verilerinin yer aldığı tablo 6'da ise,AB-27 üyeleri ve 2005 den sonraki verilerin içinde EFPIA'ya üye olup, AB üyesi olmayan Norveç ve İsviçre'ye ilişkin değerler de bulunmaktadır. Türkiye değerleri
ise EFPIA'ya üye AİFD'e üye firma değerleri olup, bu demek Türkiye'deki
uluslararası 36 firmayı temsil etmektedir.
Tablo 3-6. 2007 İtibariyle Avrupa Topluluğunda
Farmasötik Endüstrinin Genel Yapısı
Şirket sayısı
Üretim
2202
123,282
172,098
182,339
190,000 (e)
İhracat (2)
90,935
181,575
202,316
210,000 (e)
İthalat( 2)
68,841
145,823
157,941
161,000 (e)
Ticaret dengesi
22,094
35,752
44,375
49,000 (e)
AR-GE harcaınaları
17,849
21,778
24,759
26,000 (e)
538,438
635,937
643,138
645,000 (e)
AR-GE'de İstihdam (kişi)
88,524
100,013
106,974
107,000 (e)
Üretici fiyatlarıyla ilaç pazarı değeri
86,812
129,462
133,350
140,500 (e)
136,627
188,109
194,524
205,000 (e)
74,743
104,370
107,844
111,000 (e)
İstihdam (kişi)
Tüketici fiyatlarıyla pazarı değeri
Kamusal sağlık sigorta sistemleriyle ilaçlar için yapılan ödemeler (3)
Değerler
tersi bildirilınedikçe € milyondur
120
(l)AB-27 verisi, 2005 den bu yanaNorveç ve İsviçre (EB-15 2005 önce)
(2) AB-27 iç ticaret verileriyle ilgili total ihraçat ve ithalat değerleri (bazı koşullarda çift sayım)
(3) 1998 den bu yana sadece acil bakım verileri
Kaynak: EFPIA üye kuruluşlar (resmi rakamlar) - (t): EFPIA tahmini; Eurostat (EU-27 ticari veriler
1995-2007), Kavnak: Bkz. Bölüm 3.3
Tablo 5 ve 6, piyasa nitelemesi bakımından iki özellik taşımaktadır. Birincisi somut bir coğrafi bölgeye (ülkeler topluluğu) ilişkin veriler içem1esine
rağmen, ikinci özellik olarak piyasa parametrelerini oluşturan büyüklüklerin
belirsiz yani soyut değerler olmasıdır. Örneğin; piyasaya ilişkin ilk parametrik değer olan şirket sayısı ele alınacak olursa, tablo 5'te bulunan veri sadece
1999 yılına ait olup 3385 tablo 6'da ise, 2202 olarak bildirilmektedir.
İki tablo değerlendirildiğinde, bu firma sayılarının içerisinde en fazla şirket
sayısına
sahip olan ülkenin hangisi olduğu, bu itibarla şirket sayısının ne kave tüm piyasanın yüzde kaçını oluşturduğu hakkında bir ipucu
bulunmamaktadır. Yani şirket sayısı bakımından soyut bir piyasa söz konusudur. Keza her iki tabloda da 1990 ve 2007 yıllan hariç istatistiklere konu olan
değerler arasında firma sayılan yoktur. Dolayısıyla değerlerin hangi büyüklükteki firma ölçeğinde üretildiği belirsizdir.
dar
olduğu
Tablolada ilgili değerlendirilebilecek bir diğer parametre Ar-Ge harcamalan
ya da Ar-Ge çalışması yapan firmalar bakımından değerlendirilebilir. İstatis­
tiklerde şirket sayılan olmadığı gibi, AB ilaç üretim pazarında rekabet eden
ve Araştıncı İlaç Firması olarak nitelenecek, firma sayısı da belirsizdir. Diğer
yandan Ar-Ge çalışması yapabilme kapasitesine sahip AB üye ülkeri içindeki
ulusal merkezli ilaç firmalan da tablolarda belirtilmemiştir. Dolayısıyla yaratılan değerin nasıl bir dağılım içerdiği de izlenememektedir.
Tablo 7 ise, EFPIA'ya üye olan ülke firmalarının dağılımını bildirmektedir.
Ne var ki, gerek yaratılan değer, gerekse Ar-Ge istihdamı ve Ar-Ge de yaratılan değerler ile Avrupa pazanndaki ilaç firmalan arasındaki rekabet güçleri
hakkında EFPIA 2008 raporunda başka somut bir bilgi bulunmamaktadır.
121
Tablo 3-7. Efpıa 2007 İlaç Firmaları Sayısı
Avusturya
Belçika
64
Yunanistan
64
Polonya
42
142
Macaristan
26
Potekiz
137
Bulgaristan
22
Izianda
18
Romanya
23
Kıbrıs
47
İrlanda
52
Slovakya
21
Çek Cumhuriyeti
29
İtalya
218
Slovenya
20
Danimarka
38
Latviya
21
İspanya
Estonya
22
Litvanya
16
İsveç
62
Finlandiya
64
Maltan.a.
İsviçre
67
Fransa
262
Hollanda
43
Türkiye
36
Almanya
310
Norveç
44
Birleşik Krallık
74
218
2002
Toplam
Kaynak: Tablonun bütünü N. Abacıoğlu tarafından, EFPIA verilerinden düzenlenmiştir.
KÇ!J!_nak: Bkz. Bölüm 3.3
Aşağıda yer alan diğer dört tablodan tablo 8, 9 ve ll EFPIA'ya ait verilerden;
tablo 8, 1O ise, İEİS verilerinden yeniden düzenlenmiştir. Tablolar, 1999 yılı
itibariyle AB' deki ilaç endüstrisinin profilini çizen ve bu anlamda da rekabet koşulları bakımından piyasanın incelenmesine olanak sağlayan verileri
içermektedir. Türkiye, siyaseten AB 'ye aday ülke olmasına karşın, sektörel
olarak AB üyesi sayılmakta ve bu bağlamda da, her iki tabloda da değerler
açısından yer almaktadır. Tablo 8, parametreler olarak üretim, istihdam, pazar
değeri, ihracat ve ithalat rakamlarını içermektedir. Bu parametreler, ülkeler
istatistiklerini içerir biçimde düzenlenmiş olup, karşılaştırmalar yapmaya olanak sağlamaktadır.
122
Tablo 3-8. AB İlaç Endüstrisinin Profili-1999 (I)
/~):ii;i;,U~,<~,:,::;~;/f"j f",· { .'i?! [<"·!
1:
\
\
?)ii· ·.~
.•.•.••..•.·
/
l''>i:······. ·. .· ·.
tJ~i''Jc'j~j~ 1· .i
/t::,/ . >. •'/ .! !/········. .·• • •· ·.·.
· ••·· 1·
>
,·;~
. i; ı"i"; .. :tI!Pl}i~~ft
~ ~'~·!/. ·n
~~"i'c '(Yft ı· .
i .;i
•. • /·:;···········
Almanya
18,331
112,996
17,380
14,070
8,142
Avusturya
1,311
9,200
1,660
1,662
2,228
Belçika
4,247
21,817
2,576
6,063
4,728
Birleşik Krallık
18,478
59,500
ı 1,850
9,608
6,484
Danimarka
3,040
17,574
810
2,764
877
Finlandiya
610
6,016
1,068
222
667
Fransa
23,390
92,200
15,915
8,189
5,184
Hollanda
4,548
12,800
2,360
4,026
3,997
İrlanda
5,071
14,000
608
4,830
1,122
İspanya
6,790
38,600
6,610
1,857
3,322
İsveç
5,313
16,300
2,103
3,761
1,347
İsviçre
13,813
26,200
1,810
13,192
5,487
İtalya
13,514
69,970
10,529
5,523
6,138
Norveç
269
4,152
822
209
679
Portekiz
396
9,650
1,989
229
953
Türkiye
1,812
17,440
2,250
121
1,254
438
7,800
1,546
159
1,040
Toplam
121,371
536,215
81,886
76,485
53,649
Dipnot
ı
2
Yunanistan
Kaynak: Tablonun bütünü N.
3
Abacıoğlu tarafından,
4
5
EFPIA verilerinden düzenlenmiştir.
Kavnak: Bkz. Bölüm 3.3
Tablo not 1: Not: Bütün veriler SITC 54'e dayalıdır; Poıiekiz: 1995 verileri; Yunanistan, İsveç: 1998
verileri ; Belçika, Danimarka, Fransa, Yunanistan, İrlanda, İtalya, İspanya, İsviçre, Türkiye, Birleşik
Krallık: tahmini; Portekiz, İspanya, İsviçre, Türkiye: veteriner ürünler hariç;
Kaynak: EFPIA üye dernekler (resmi rakamlar)
123
Tablo not 2: Not: Yunanistan: 1998 verileri; Avusturya, Belçika, Fransa, İrlanda, İtalya, Hollanda,
Norveç, İspanya, İsveç, İsviçre, Türkiye: tahmini. Kaynak: EFPIA üye dernekler (resmi rakamlar)
Tablo not 3: Not: Direktif 65/65/EEC tanımlanan tıbbi ürünler: Belçika, Fransa, Yunanistan, İrlanda,
İspanya, İsveç. Tahmini: Norveç, İsveç. Bezane alım fiyatlarıyla ilgili Pazar satış verileri Kaynak: EFPIA üye dernekler (resmi rakamlar)
Tablo not 4: Not: Bütün veriler SITC 54'e dayalıdır: Serbest taşınıayla ihracat (Exports free on board
(FOB)); İtalya, İspanya, İsviçre, Türkiye: veteriner ürünler hariç; Yunanistan: tahmini.
Kaynak: EFPIA üye dernekler (resmi rakamlar)
Tablo not 5: Not: Bütün veriler SITC 54'e dayalıdır: İthalat CIF (Cost- losurance- Freight [MaliyetSigorta-Nakliye]); İtalya, İspanya, İsviçre, Türkiye: veteriner ürünler hariç; Yunanistan: tahmini. Kaynak: EFPIA üye dernekler (resmi rakamlar)
Tablo 8 değerleri incelenecek olursa, AB ilaç sanayinin üretim olarak toplam
büyüklüğü yaklaşık değer olarak 121.4 milyar Avro (€) tutanndadır. Üretim
değeri bakımından
topluluk içerisinde en büyük değer Fransa' da yaratılmakta
ve 23.4 milyar Avro 'luk bu piyasa, toplam piyasanın% 19.3 'ünü kapsamaktadır. Bu ülkeyi üretimde değer olarak toplam piyasanın% 15.2'sini elinde tutan Birleşik Krallıkla,% ıs.ı 'ini elinde tutanAlmanya izlemektedir. Türkiye
ise, Avrupa ilaç üretim piyasasını değer olarak % 2. 7'lik bir payla ve ı 7 ülke
içerisinde ı2. sırada bulunmaktadır. Tablo 8'deki bir diğer parametre olan
istihdamda, Almanya yaklaşık ı 13 bin çalışanla birinci sırada yer alırken, onu
Fransa ve İtalya takip etmektedir. İlk üç ülkenin toplam istihdam içerisindeki
payı% 51.2'dir. Buna karşın Türkiye istihdamdasadece% 3.2'lik bir paya
sahiptir.
Pazar değerine bakıldığında, bu değerin fabrika dışı fiyatlan kapsadığı belirtilmektedir. Fabrika dışı fiyat, üretici fiyatıda dahil, ilacın depocu ve eczacı karını içeren perakende fiyatlarını aldığı piyasalada ilgili olan fiyatlardır.
İlaçtapazar değeri önemli bir kavramdır. AB normları açısından malların serbest dolaşımı "pazar değeri"nin tüm AB ülkeleri pazarlannda şekillenebile­
ceği görüşünü telkin etmektedir. Diğer bir ifadeyle Almanya'da üretilen bir
ilacın teorik olarak Birleşik Krallık'ta veya İtalya' da satışı serbest olduğun­
dan ülke aidiyetinden ziyade ortak bir pazar değeri düşünmek olasıdır. Bu
kavram içerisinde, ülke ve uygulama olarak Türkiye'nin yeri yoktur. Gerçi
EFPIA verilerinde, "pazar değeri"nin ortak bir değer olup olmadığı ayrıntı­
da belirtilmediğinden, bu düşünce sadece bir varsayım düzeyindedir. Karşıt
ı24
olarak, burada yer alan ülke değerlerinin sadece o ülkeye bağlı ulusal sınırlar
içerisinde gerçekleştiğini kabul etmek gerekmektedir. AB' de toplam pazar
değeri 81.9 milyar Avro'dur. Bu piyasadaAlmanya yaklaşık 17.4 milyar Avro
ile birinci sırada yer alırken, bu ülkeyi sırasıyla 15.9 milyar Avro ile Fransa ve
ı ı .9 milyada Birleşik Krallık izlemektedir. İlk üç ülke, toplam pazarda yüzde
değer olarak 55.2 lik bir paya sahiplerdir. Listede yer alan toplam 17 ülkeden
sadece 3 tanesi piyasanın "pazar değeri" olarak% 55'ine sahipken geri kalan 14 ülke ancak% 45'lik "pazar değerP' oluşturabilmektedir. Bu konuyla
ilgili ilk beş ülkeye bakıldığında daha da dramatik sonuçlar ortaya çıkmak­
tadır. Şöyle ki, ilk üç ülkeye ek olarak yüksek pazar payı oluşturan diğer iki
ülke sırasıyla, 10.5 milyar Avro ile İtalya ve 6.6 milyar Avro ile İspanyadır.
Bu beş ülkenin oluşturduğu pazar payı toplamı 62.3 milyar Avro'dur. Diğer
bir anlatırula bu beş ülke AB içerisinde toplam "pazar değeri"nin% 76.1 'ini
ellerinde tutmaktadırlar. Bu değer, bu beş ülkenin ulusal sınırlan içerisinde
etkinlik gösteren finnalar eliyle Avrupa pazarı toplam değerinde büyük bir
toplulaşma oranı oluşturabilme yeteneğine ulaştıklarını sergilemektedir. Geri
kalan 12 ülke ise ancak % 23.9'luk bir "'pazar değeri"ne sahiptir. Bu verilerin tümü, AB ilaç piyasasındaki ulusal rekabet koşulları bakımından son
derece önemli ve öğreticidir.
verileri, ülkelere bağlı üretim, pazar değeri, ihracat ve ithalat
ile birleştirerek incelendiğinde daha da anlamlı sonuçlar vermekte ve rekabet koşullan bakımından piyasadaki büyüklük düzeyleri daha belirginleşmektedir. Avrupa topluluğundaki ilk beş ülke ve Türkiye'nin pazar
büyüklükleri Tablo 9' da özetlenmiştir. Tablo değerleri hesaplamrken ülkeler
temelinde değer olarak yaratılan toplam girdilerden toplam çıktı değerleri çı­
karılmıştır. Toplam girdi değerlerine üretim, pazar değeri ve ihracat değerleri
dahildir. İthalat değerleri ise toplam çıktı değeri olarak alınmıştır. Bulunan,
ülke ölçekli toplam değerin 17 ülke toplam değerine oranlanması ile de pazar büyüklükleri oransal olarak hesaplanmıştır. Buna göre pazarda toplam
değer üretme bakımından ilk sırayı% 18.7 ile Fransa alırken, bunu sırasıyla
% 18.4'le Almanya,% 14.8'le Birleşik Krallık,% l0,3'le İtalya ve% 5,3'le
İspanya almaktadır. Bu ilk beş ülkenin toplam değeri % 67.6 olmaktadır.
Türkiye'nin payı sadece % 1.3 olup, Türkiye dahil geri kalan on iki ülkenin
Avrupa pazarında toplam değer üretme bakımından sadece % 32.4'lük bir
paya sahip olduklan hesaplanmaktadır.
Pazar
değerleri
değerleri
125
Tablo 3-9. AB İlaç Endüstrisinde İlk Beş Ülke ve
Türkiye Bakımından Pazar Büyüklüğü-1999
18,331
ı 7,380
14,070
8,142
41.7
18.4
174.1
18,478
11,850
9,608
6,484
33.5
14.8
147.7
Fransa
23,390
15,915
8,189
5,184
42.3
18.7
157.7
İspanya
6,790
6,610
1,857
3,322
23.4
10.3
57.6
İtalya
13,514
10,529
5,523
6,138
12.0
5.3
90.2
Türkiye
1,812
2,250
121
1,254
2.9
1.3
9.6
121,371
81,886
76,485
53,649
226.093
67.6
Almanya
Birleşik
Krallık
17 Ülke
Toplamı
Kaynak: Tablonun bütünü N. Abacıoğlu tarafından, EFPIA verilerinden
düzenlenmiştir.
KaJ!.nalc Bkz. Bölüm 3.3
İlk beş içerisindeki ilk üç ülke, Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık
%51.95'lik toplam pazar değeri üreterek diğer on dört ülkeden önemli ölçüde farklılaşmaktadır. Bu ülkelerin ilaç sanayileri bakırnından ulusal ölçekli önemli bir katma değer yaratma yeteneğinde olmalannın yanı sıra, farklı
ülke pazar ve piyasalanna yüksek oranda nüfuz edebilme yeteneği ve özelliği
de gösterebildikleri anlaşılmaktadır. Gene bu üç ülkeye ait ithalatın ihracatı
karşılama oranlarına bakıldığında, her üçünün de temel karakteristik olarak
ihracat değerlerinin ithalat değerlerinden önemli ölçüde büyük olmasıdır. Nitekim Alınanya için bu oran % 174.1, Fransa için 157.7 ve Birleşik Krallık
için %147.7'dir. İlk beşindiğer ülkeleri olan İtalya ve İspanya için bu parametreye ilişkin özellik ithalat değerlerinin ilaç ihracat değerlerinden yüksek
olmasıdır. Her iki değer açısından birbirini dengede tutacak bir değer yaratı­
labüseydi bu oran % 100 olarak hesaplanabilecekti. Ancak ithalat değerleri
arttıkça karşılama oranı % 100 'lük oranların altına düşmektedir. Bu İtalya
126
için% 90.2 olarak hesap edilmiştir. Diğer bir anlatımla İtalya için ilaç ithalat değeri, ihracat değerinden çok az farklıdır. Bu oran İspanya' da daha da
açılmakta ve% 57.6'ya ulaşmaktadır. Yani ihracat-ithalat dengeleri arasında
denge, ithalattaki artıştan yana bir eğim göstermektedir.
Türkiye'nin bu değerlerine bakıldığında 1999 yılında geçmiş yıllara oranla
önemli bir erozyonun başladığı görülmektedir. 1990 ile 1996 arası ithalatın­
ihracatı karşılama oranı ortalama % 16.5 olarak seyrederken 1997'den itibaren eğim, ithalat değerleri yönünde artışa ve karşılama oranlarında da %
lO'lann altına inen bir düşüşe geçmiştir. Buna ilişkin değerler, tablo JO'da
özetlenın ektedir.
Tablo 3-10. Türkiye İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası
İhracatın ithalatı Karşılama Oranı
ı990
89,844,487
470,114,087
ı9.1%
ı99ı
79,95ı,ıoı
442,725,356
ı8.ı%
ı992
78,346,06ı
522,394,942
ı5.0%
ı993
87,547,4ı4
510,532,307
17.1%
ı994
ı 04,407, ll 7
489,ı 74,620
21.3%
ı995
94,363,94ı
729,565,587
ı2.9%
1996
105,056,699
875,000,000
ı2.0%
ı997
97,645,876
981,953,47ı
9.9%
ı998
ı 28,706,406
ı,ı80,592,ı94
10.9%
ı999
ıo8,459,322
ı,336,979,079
8.ı%
2000
ı45,000,000
ı ,550,000,000
9.4%
*tahmini K(!J!_nak: Bkz. Bölüm 3.3
127
Türkiye'de özellikle 1998-1999'dan sonra mamul ilaç ithalatı, üretime oranlandığında % 4'den % 25'1ere varan hızlı bir çıkış göstermiştir. Bu eğilim
daha da artarak halen güncelliğini korumaktadır.
Tablo ll' de AB ilaç endüstrisinin profiliyle ilgili daha
celenmektedir.
farklı
parametreler in-
Tablo 3-11. AB İlaç Endüstrisinin Profili -1999 (lı)
Almanya
5,928
2,991
18,522
16.0
16.0
Avusturya
-566
n.a.
1,290
(1) 20.0
0.0-20.0
0.020.0
Belçika
1,335
738
1,727
21.0
6.0
6.0
Birleşik Kraliıle
3,124
4,226
8,751
17.5
0.0
ı 7.5
Danimarka
1,887
517
651
25.0
25.0
25.0
Finlandiya
-445
115
611
22.0
8.0
8.0
Fransa
3,005
2,744
* 13,877
(2) 20.6
2.1- 5.5
2.1-5.5
29
310
2,811
19.0
6.0
6.0
0.020.0
0.020.0
4.0
4.0
Hollanda
İrlanda
3,708
29
475
(3) 20.0
İspanya
- 1,465
345
5,920
16.0
İsveç
2,414
1,169
1,571
25.0
0.0
25.0
İsviçre
7,705
1,813
1,173
7.5
2.3
2.3
İtalya
-615
845
7,372
20.0
10.0
10.0
Norveç
-470
85
682
23.0
23.0
23.0
Portekiz
-724
n.a.
944
17.0
5.0
5.0
Türkiye(*)
- 1,133
n.a.
n.a.
18.0 (*)
18.0 (*)
18.0 (*)
Yunanistan
- 881
n.a.
1,187
18.0
8.0
8.0
22,836
15,927
167,564
ı
2
3
Toplam
Dipnot
4
Kaynak: Tablonun bütünü N. Abacıoğlu tarafından, EFPIA verilerinden düzenlenmiştir.
Kal!_nak: Bkz. Bölüm 3.3
128
Tablo not 1: Not: Bütün veriler SITC 54'e dayalıdır; İtalya, İspanya, İsviçre, Türkiye: veteriner ürünler
Yunanistan: tahmini. Kaynak: EFPIA üye demekler (resmi rakamlar)
haıiç;
Tablo not 2: Not: AR-GE'ye ait rakamlar her ülke değeri ile ilgilidir; Danimarka, Finlandiya, Fransa,
Hollanda, İsveç, İsviçre: tahmini. Kaynak: EFPIA üye demekler (resmi rakamlar)
Tablo not 3: Not: *Fransa: rakam ortak veya özel ek sigortayı içeren geri ödeme harcamalarını kapsa(1999 da € 2,229 milyon). Kaynak: EFPIA üye demekler (resmi rakamlar)
mamaktadır
Tablo not 4: (1) Avusturya: 0% sağlık sigortasının kapsadığı ilaçlar, (2) Fransa: geri ödemeli ilaçlar
%2.1; geri ödemesiz ilaçlar %5.5, (3) İrlanda: oral ilaçlar %0; diğer ilaçlar %20
(*) 2004 de Türkiye'de ilaçta KDV %8'e düşürülmüştür.
Ticaret dengesi, araştmna-geliştinne, zorunlu sağlık sigorta sistemi ödemeleri
ve ilaçta KDV oranı bu tabloda incelenen değerlerdir. Avusturya, Finlandiya,
İspanya, İtalya, Norveç, Portekiz, Türkiye ve Yunanistan ilaç piyasasında­
ki ticaret dengesi açısından açık vermektedir. Ticaret dengesi negatif seyreden ülkelerden Avusturya, Portekiz, Türkiye ve Yunanistan aynı zamanda
araştırma-geliştirme (Ar-Ge) etkinlikleri açısından herhangi bir değer üreten
ülke konumunda görünmemektedir. Ar-Ge çalışmalannın ticaret dengeleri
pozitif seyreden ülkelerde (1999 yılı bakımından Finlandiya, İspanya, İtalya
ve Norveç'te istisna olarak ilaç ticaret dengesi negatif yoğunlaşmış olarak
görünmektedir.
3.3.3= İLAÇ SANAYİİNDEKİ REKABET
KOŞULLARININ AYIRIMINA GÖRE
GENEL DEGERLENDİRME
Buraya kadar anlatılanlardan çıkan sonuç, ilaç sanayinin rekabeti içeren bir
piyasa yapılanması içinde olduğunu göstermektedir. Ancak rekabetin ne türde
olduğu önemlidir. Yukandaki bölümlerde de bildirildiği üzere, ilaç sanayii
eksik rekabet piyasalannın özelliklerini göstermektedir. Bu bağlamda, ilaç
sanayiinin yapısal özellikleri olarak, oligopol ve tekelci rekabet piyasa görüntüleri incelenmek durumundadır,
129
3.3.3.1- İLAÇ SANAYİİNDE TEKEL ve TEKELCi REKABET
PiYASALARININ ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE
Tekelin, rekabetin hiç olmadığı piyasalar olması ve piyasa için asal göstergenin satıcı, alıcı veya dağıtıcı olarak tek kurum biçiminde yapılanacağı varsayımı, ilaç ve tekelleşme arasındaki ilişkinin farklı biçimlerde sunulmasına
neden olabilmektedir. İlaç sanayii açısından gerek Türkiye'de, gerekse uluslararası düzeyde piyasada çok fazla firma olduğu, bunların arasmda rekabetin
mevcut olduğu, bu anlamda bir tekelleşmeden bahsetmenin mümkün olamayacağı ifade edilmektedir. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası yayınlannda
bu hususu sıklıkla belirtmektedir. Örneğin; sendikanın yayımladığı "101 SORUDA İLAÇ ENDÜSTRİSİ" adlı broşürde yer alan 8. soru aşağıda aynen
alıntılanmıştır. Soru ve yanıt şöyledir:
"8- Türkiye'deki ilaç endüstrisinin tekelci bir
sürülebilir mi?"
yapıda olduğu
öne
Hayır. Sağlık Bakanlığı, kuruluşlar arasında
rekabete olanak sağlamak
amacıyla, hiçbir kısıtlama getirmeden, çeşitli kuruluşların aynı etkin
maddeyi içeren ürünlerinin pazarda bulunabilmesine izin vermektedir.
Ayrıca sektör "Rekabet Kanunu" çerçevesinde hareket etmek zorunluluğundadzr. Özellikle diğer endüstri ürünleri pazarlarıyla karşılaştırıl­
dığında, kuruluş sayısznın çokluğuve kuruluşların pazar payları açı­
sından Türkiye 'de en yoğun rekabetin bulunduğu sektörlerden birinin
de ilaç endüstrisi olduğu görülmektedir. "
Bu ifadeler ekonomi bilimi bakırnından gerçeği yansıtır görünmemektedir.
Olasılıkla, "'tekel" kelimesinin sosyal yansıma ve farklı algılanmasından çekinilerelc bilimsel terminolojiyi yok saymak, her şeye karşın gerçeği değişti­
rememektedir.
Şöyle ki: İlaç endüstrisinin yapısal nedenlerle tekelci eğilimleri yoğun bir
biçimde içinde taşıyan ve sektör içi rekabet biçiminin "aksak" olarak sürdürüldüğü oligopol bir iktisadi etkinliği içerdiğiniyeniden ifade etmek gerek-
130
mektedir. Bir sanayinin yapısal özelliklerine bakıldığında, değerlendirmeye
temel oluşturacak ilk ölçüt, "o" sanayideki talep koşullarıdır.
Talep, satm alma gücüyle desteklenmiş satm alma arzusudur" veya "bir
mahn talebi, çeşitli fiyatlarda ahcıla:rm o maldan satm almaya razı ol~
duldan miktarlardır" şeklinde tanımlar yapılmaktadır. Bu bağlamda, "bi:ır
ekonomide talep~ bir mal ve hizmete karşı duyulan istekle, belli bir fiyatta onu edinmek için gerekli ödeme yeteneğinin bileşimi" olarak tanımlana­
bilir. Ancak, tüketicinin satın alma gücü her ne olursa olsun, ilacakarşı satın
alma gücü ile desteldenmiş bir satın alma arzusu bulunmamaktadır. Yani ilaca
olan talep, onun değişim değerinden ve bu değere bağlı ortaya çıkabilecek
satın alına arzusundan bağımsız bir zorunluluktur. Buna karşın, ilaç sektörü
bakımından bu sanayiye yönelik talep koşullan ilacın sahip olduğu kullanım
değeri ile özdeştir. Bozulan sağlığın geri kazanılması ve yeniden ikamesi öncelilde ilacın olmasıyla, yani üretilmesiyle özdeştir. Bu bakımdan ilaca olan
talep azalmadığı gibi, toplumsal refahm yükselmesi, sağlık harcamalarına genel bütçeden daha fazla pay ayınlabilmesiyle giderek daha da artmaktadır.
Yani Hacm kuUamm değerine dayah oiarak, talep zonmhı olarak ve kendiliğinden yaratılmaktadır. Bu da, sektörün tekelci bir yapılanma göstermesi bakımından ilk basamağı oluşturmaktadır. Başka bir anlatırula sektörel
tekelleşme eğilimleri üç başlık altmda toplanabilir. Bunlar:
'6
3.3.3.1.1- İLAÇ SANAYİİ BAKIMINDAN TEKELCi PİYASA
ÖZELLİKLERİ OLUŞMASININ BİRİNCİ KOŞULU:
MALA OLAN TALEP
İktisat bakımından tekelleşme koşullarını belirleyen temel özellik, bir piyasa-
da üretilen mala olan talebin, fiyat karşısındaki duyarsızlığıyla ölçülrnektedir.
İktisadm varsayımı olarak bu duyarsızlık ne denli yüksek veya yoğunsa (yani,
o maldaki fiyat artışma rağmen tüketici/erin malı tüketmeye devamları halinde), o piyasada tekelleşme koşullan da o kadar fazla olacaktır. Bu anlamda
da, ilacakarşı olan talep çok yoğun olmasma rağmen fiyatına karşı tamamen
duyarsız bir ortarn bulunmaktadır. ilacın tüketicisi (sağlığı bozulan her birey)
131
çok olmasına karşın, ilaç sanayii bakımından piyasadaki tüketici sayısı, ilacın
kullanım değeri bakımından oluşturduğu duyarsızlaştırmaya bağlı fiyatlan
etkilemeyecek düzeydedir. Yani, fiyatı nedeniyle herhangi bir tüketicinin ilacı almaması söz konusu olmadığından ve olamayacağından fiyatının değişti­
rilmesini veya aşağıya çekilmesini de gerektirmez. Bu bakımdan, ilaç sanayiinde tekel piyasa özelliği için ilk koşul her zaman var olmaktadır.
3.3.3.1.2- İLAÇ SANAYİİ BAKIMINDAN TEKELCi PİYASA
ÖZELLİKLERİ OLUŞMASININ İKİNCİ KOŞULU:
TOPLDLAŞMA
ORANI
Tekelleşme
için ilcinci koşul olan, "tek bir satıcının tüm piyasaya malı/mal­
vermesi" özelliği göreli olarak gerçek değilmiş gibi görünmektedir. İlaç
endüstrisinde, gerçekten gerek ulusal ve gerekse uluslararası düzeyde çok
sayıda firma piyasada etkinlik göstermektedir. 2000 yılı itibariyle Türkiye
ilaç sektöründe var olan firma sayısı 196'dır. Ne var ki, çok sayıda firmanın piyasada olması, piyasaya, serbest rekabete açık bir özellik kazandırma­
maktadır. Gerek uluslararası ve gerekse Türkiye ilaç sanayii bakımından var
olan görüntü, sektörde tekelleşmenin olmadığını değil, tekelleşmede farklı
bir kategorik sürecin söz konusu olduğunu göstermektedir. Bunun temel nedeni de ilaç piyasasında yoğun bir ternerlruzün (konsantrasyon, top/ulaşma)
yaşanmasından veya piyasanın yapısı nedeniyle, böylesi bir eğilime açık olmasından kaynaklanmaktadır. "Temerküz", diğer adı ile birleşme hareketleri,
her çeşit iktisadi toplanma, biraraya gelme ve iktisadi unsurlardaki yoğunlaş­
madır. Bu bağlamda, bu farklı kategorik süreci tanımlamak ve hesaplamak
için kullanılan ayraç "tophdaşma onun" olmaktadır. '"Tophılaşma o.ram
(tekelleşme derecesW' bir piyasada satışların, üretimin, ya da istihdamm kaç
firma elinde yoğunlaştığım veya birleştiğini gösteren bir orandır. Bu oran ilk
4-5-10-20 firmanın toplam piyasa satışlarının % kaçını elinde bulundurduğu
temelinde hesaplanır. Bu hesaplamaya göre piyasa toplulaşma oranı %0-100
arası bir değer alır. Eğer toplulaşma oranı = :=::: %60 olursa tekelleşmenin başka
bir kategorisi olan oligopolcü bir piyasadan bahsetmek gerekmektedir.
ları
132
Bu bağlamda, ilaç sanayiindeki tekelleşme piyasa özellikleri içinde söz konusu edilebilecek diğer özellik, sektörün oligopol bir piyasa olarak şekillendiği
yönündedir.
3.3"3.1.2- TEKEL PiYASASlNDA KATEGORİK FARK: OLİGOPOL
Kalenderoğlu,
oligopolü ve oligopol
piyasaların
özelliklerini
şöyle açıkla­
maktadır:
"Oligopol piyasalan eksik rekabet piyasalarından birisidir. ikame malları üreten az sayıda firmadan oluşan, firmaların birbirlerinin davranışlarını hesapladığı piyasalardır."
"Oligopolde az sayıda firma vardır. Kendi fiyatlarını kendileri belirler. Firmalarm her türlü kararı (reklam, satış, promosyon vb.) diğer firmalan da etkiler.
Oligopolde yer alan firmalar bir karar verirken, diğer firmalara karşı tetiktedirler."
"Oligopol piyasalarm özellikleri
şunlardır:
o Oligopol piyasaya giriş-çıkış serbest değildir. Bu durumu yasak olarak
anlamamak gerekir. Oligopolde az sayıda satıcı olması, piyasaya giriş­
çıkışın sınırlı ve zor olmasından kaynaklanmaktadır.
o Oligopolde üretilen mallar homojen de olabilir; heterojen de. Yani bu
piyasadaki firmalar farklılaştırılmış mal satabilirler.
o Oligopoldeki firmalar fiyatlarını kendileri belirlerler, fakat bunu yaparken de diğer firmaları dikkate alırlar.
o Oligopolde en az iki firma varsa, buna düopol denir.
o Üretilen mallar homojense, eksik oligopol söz konusudur.
133
o Oligopoldeki firmalardan biri piyasa fiyatını belidiyorsa (yani diğer
firmalara göre daha güçlüyse), o firma oligopolde hakim firmadır.
o Oligopoldeki firmalardan biri, güçlü olmamasına karşın, piyasayı bildiği ve tecrübeli olduğu için fiyatları o belirliyorsa, o firma oligopolde
baromettik (düşük maliyetli) firmadır.
o Oligopoldeki firmalar fiyatları belirlemek amacıyla anlaşma yapıyar­
Iarsa organize oligopolden, anlaşma yapmamışiarsa organize olmamış
oligopolden söz edilir."
Bu alıntıyla koşut olarak konu şöyle özetlenmelidir: Oligopol piyasasının temel özelliği olarak bu piyasada, alıcı karşısında tekelle karışık rekabet piyasasından daha az sayıda firma veya piyasadaki değer büyüklüğünün yarıdan
fazlasını iktisaden kontrol edebilen birkaç tane firma vardır ve bunlar aynı
veya farklılaştırılmış malları satan firmalardır. Bu bağlamda da oligopolcü
firma, az sayıdaki rakiplerinin davranışlarını göz önünde tutmak zorundadır.
Oligopol piyasadaki firmaların ürün satış miktarı a) malın fiyatına, b) rakip
firmaların fiyatına, c) rakip firmanın gelecekteki tepkilerine bağlıdır. Firmalar arası fiyat rekabeti veya fiyatın ortaklaşa saptanması piyasa içindeki rekabet denge koşullarına göre de tercih edilebilir.
Gerek dünya ilaç sanayii ve gerekse Türkiye'deki ilaç sektörü, toplulaşma
oranı bakımından oligopolcü piyasa düzeninin tipik örnekleri arasındadır.
Türkiye ile ilgili aşağıdaki tablo bu konudaki örneği oluşturmaktadır.
134
Tablo 3-12. Türkiye'de 1979-1992 Arası 5-30 İşletmenin
Piyasada Oluşturduldan Değere Bağh Toplulaşma Oranlan ve
1993-2002 Arası 0/o Değer Olarak Toplam Satışta İlk 20 Kı.:ı.ıruhışun Payı
İlk 5
%44.8 ± 0.4
1993
%82.0
1998
%75.5
ilk 10
%67.3 ± 0.3
1994
%84.5
1999
%75.3
İlk 15
%79.3 ± 0.3
1995
%79.8
2000
% 76.2
ilk 20
% 85.7 ± 0.4
1996
%78.9
2001
%74.8
ilk 30
%94.4 ± 0.4
1997
%77.1
2002
%75.4
C: N. Abacıoğlu hesaplamaları, [,D İEİS kaynakları Kavnak: Bkz. Bölüm 3.3
Tablo 12 bakımından, 1979-1992 arası Türkiye ilaç piyasasında iktisadi etkinlik gösteren ortalama 100 ilaç firması için yapılan hesaplara göre, ilk 1O
firmanın değer olarak piyasanın% 67.3'ünü, ilk 20 firmanın ise% 85.7'sini
kontrol ettiğini görülmektedir. Tablonun sol panelinde yer alan 1979-1992
yılları arası toplulaşma oranları, yıllara ait değerlerin ortalaması olarak hesaplanmıştır. Tablonun ikinci bölümünde yer alan 1993-2002 yıllan arası değerler ise İEİS verilerinden aktanlmıştır. Bu tabloda da ilk 20 firmanın değer
olarak piyasanın ortalama% 79.0'unu kontrol ettiği anlaşılmaktadır. Sonuç
olarak, piyasanın oligopolistik bir yapı taşımasının nedeni, sektörel etkinliklerde çok sayıda firma olmasına karşın çok az sayıda firmanın değer yaratma kapasitesi bakımından sektörü kontrol edebildiği ve bu anlamda piyasayı
yönlendirebilme becerisine sahip olmasına dayanmaktadır.
135
3.3.3.1.3- İLAÇ SANAYİİ BAKIMINDAN TEKELCi PiYASA
ÖZELLİKLERİ OLUŞMASININ ÜÇÜNCÜ KOŞULU:
MALlN FİYATININ BELİRLENMESİ
Tekel piyasasının oluşmasındaki üçüncü asal koşul, malın fiyatının belirlenmesiyle ilişkilidir. Tekelci piyasa bakımından mallarda fiyatı belirleyen ana
unsurlar, malın tek firmanın arzına ve piyasanın talebine (toplam talep) bağlı
olmasıdır. İlaç sanayii bakımından piyasa oligopolcü özellik gösterdiği için
ilaçların (malın) tek firma aracılığıyla arzı söz konusu değildir. Ancak her bir
ilaç, ana üreticisi bakımından özel bir uzmanlık ürünü olup, genelde belli bir
endikasyon alanında baskın üretim yapan ve pazardaki satışları kontrol eden
çok az sayıda firma olmaktadır. Bu da fiyatın oluşumunda etkin olabilmektedir. Diğer yandan ürün olarak ilaca karşı toplam talep her zaman fazla olduğundan, ilaç fiyatına karşı duyarsızlık bulunmaktadır. Esasen ilacın sosyal bir
ürün olmasına karşın, üretim ve dağıtımının oligopolcü bir piyasa tarafından
kontrolünü engelleyen bir faktör olamamakta, tersine böylesi bir pazarın ürünü olmasını daha da teşvik etmektedir.
136
4.BÖLÜM
4. İLAÇ SANAYİİ ve
ULUSLARARASILAŞMA
1980'lerden sonra, gündelik yaşamın içerisine giren ve en sık kullanılan terimlerden birisi haline gelen küreselleşme, neredeyse "olmazsa olmaz" bir
ikna edilme, ikna olma anlayışı haline dönüştürülmüştür. Kavram olarak küreselleşmeden, çeşitli kesimler farklı anlamlar da türetmektedir. Bir genellerne olarak verili ekonomik düzen ve koşullar referans alındığında, küreselleşme: "Kapitalizmin başlangıcından beri sürekli büyüme ve genişleme
yasasına tabi olarak hareket eden sermayenin, dünya ölçeğinde yayılma ve
egemen olma mantığının işleyişindeki yeni bir uğrak" olarak tanımlanabilir.
Kuşkusuz
bu bölümde,
aşağıdaki kısa değinme dışında küreselleşme
paraAncak, küreselleşmenin belirgin tezahür biçimlerinden birisi olan şirketleşmede çok ulusluluk ya da uluslararasılaşma, hem
küreselleşmenin kısaca tanımlanmasına gereksinim oluşturmakta ve hem de,
uluslararası ilaç sektörünün küreselleşme bakımından iyi bir örnek oluştur­
digması tartışılmayacaktır.
ması öznelliğine dayanmaktadır.
4.1- KÜRESELLEŞME "NASIL BİR
KAVRAMDlR?": ÖZET DEGİNME
Küreselleşme
ile kapitalizm, kavramsal olarak aynı potanın içinde eritilmektedir. Bugün küreselleşmeden, özel mülkiyet biçimine dayalı bir serbest piyasa etkinliğinin, tüm toplumsal yaşam alan ve değerlerine atfedilen bir di:füzyonu anlaşılmaktadır.. Bu bağlamıyla, öncelikle bir kaç satıda kapitalist
sermaye birikimine satırbaşlarıyla değinmek yararlı olabilir.
Kaoitalizm ve Sermaye Birikimi: Kapitalizm, bir ekonomik sistemin adlandmlması bağlamında kavrandığında, köken kavram "kapital" (sermayeanamal), emek içeren ve pazara sunulabilen mal anlamını taşır.
137
Oysa, kapitalizmden anlaşılan geniş bir kavramlar ve anlamlar yelpazesi buBu yelpaze, kuramdan, doktrine, siyasallaştınlmış bir düzenden,
ürüne-mala-hizmete-eşyaya bakışa, kimi zaman da bir ideolojiye kadar atıflan
içermektedir. Kapitalizm bu soyut düzeyden sıyrıldığında, üretim araçlannın
ve üretici sermayenin "bireysel mülkiyet" elinde tutulduğu, mülkiyete sahip
olanların da, geniş bir ölçüde üretimi örgütlediği bir sistemdir. Bu bireysel
mülkiyetçi örgütlenme, üretim araçlarına sahip olmanın yanı sıra emeği de
kiralar. Böylece, artık değer üretimi üzerinden kar sağlayarak servet birikimini artırmayı düzenler.
lunmaktadır.
Bu tarihsel sistemin, 15. yy sonrası Avrupa'da doğuşundan sonra günümüze
doğru olan gelişimine bakıldığında, küresel mekan ve verili zaman içinde
ağır basan iktisadi amacının, sınırsız sermaye birikimini içeren bir tümleşilc
üretim etkinlikleri alanı olduğu görülmektedir.
"İktisadi ve Toplumsal Kavramlar Sözlüğü" nde, kapitalizmin temel özellik-
leri
şöyle sıralanmaktadır:
"Temel üretim araçlarının mülkiyeti ve değişimi özeldir. Böylece sistem,
kapitaliste iktisadi yapılar üzerinde hareket ve karar yetkisi vermektedir.
e Kapitalizmde iktisadi faaliyete yol, hedef gösteren ve ekonominin başlıca
doğrultularını belirleyen bir güdü tipi vardır. Bu temel güdü kardır.
e Üretilen nesnelerin çoğu maldzr. Üretimin hedefi, dolaysız bir tüketim değil,
değişimdir. Mal, pazarda satılmak için üretilir.
* Kapitalizm üretim araçlarına sahip girişimcilerin rolü üzerine kurulan bir
ekonomik sistemdir. Kapitalizmde piyasa mekanizması ve bu rnekanizmaya
dayalı bir fiyat oluşum sistemi mevcuttur. Sistemde bireyler satmak, almak
ve kendi çıkarlarına en uygun anlaşmalar yapmakta serbesttir.
* Kapitalizmde sermayenin rolü önemlidir. Sadece sermaye olarak değil aynı
zamanda bu sermayenin yarattığı etkinin varlığı ve ekonomiye yön vermesi
gerekir. Ayrıca kapitalizmde sermaye bir gelir kaynağı durumundadır (kar,
rant, faiz).
• Kapitalist sistemde nüfusun önemli bir kısmı emeğini bir ücret karşılığında
satar.
e
138
o
Kapitalizmde, bizzat kendi mantığı içinde işlemesine elverişli koşullan yaratacak hukuki-iktisadi bir örgütlenme mevcuttur (liberalizm, bireycilik,
özel mülkiyet, miras, sözleşme özgürlüğü, vb .. .). "
Sermaye birikimi kapitalist sistemin özüdür. Temel amacı ldnnı en çoklaştır­
mak (maksimizasyon) olan kapitalist sistemde, sermaye birikiminin kesintiye
uğraması ya da sağlanamaması krizlere neden olur. Sistemin sürekliliğini ve
kendini yeniden üretmesini tehdit eden bu krizler, bir yandan da sistemin iç
çelişkilerini açığa çıkarır. Bu nedenle, kapitalist sistemin devinimini sürdürebilmesi için sermaye birikiminin kesintiye uğrarnaması gerekir.
"Sermaye birikimi' 3 tanımlanacak olursa, "genişletilmiş kapitalist yeniden
üretimle" artı-değerin çap genişleten bölümünün bir kısmının sermayeye dönüştürülmesiyle oluşturulur. Genişletilmiş yeniden üretimin kaynağıdır. Yani
sermaye, işçi sınıfının sömürülmesiyle ve kapitalist üretim ilişkilerinin yeniden üretilmesiyle büyür. Seımaye birikimi, sermaye yoğunlaşması ve sermayenin merkezileşmesi ile gerçekleşir.
Açılım bakımından Marx'ın
Kapital'de bu iki kavramı
tanımlamasına,
kendi
ifadeleriyle bakalım:
"Her tekil sermaye, az ya da çok sayıda işçiyi idare eden üretim araçlarının
az ya da çok yoğunlaşmaszdzr. Her birikim, yeni birikimin aracı haline gelir.
Sermaye işlevini gören servet kütlesi arttıkça, bu servet tekil kapitalistlerin
ellerinde giderek yoğunlaşzr. Bu ise geniş ölçekli üretimin ve spesifik kapitalist üretim metotlarının temellerini geniş/etir. Tekil sermaye/erin gelişmesi
sosyal sermayenin gelişmesini etkiler. .. Direkt olarak birikime dayanan veya
daha ziyade birikim!e özdeş olan bu yoğunlaşmayz iki husus karakterize eder:
Birincisi, sosyal üretim araçlannın tekil sermayenin elinde giderek artan ölçüde yoğunlaşması, diğer şeyler değişmezken, sosyal servetin ölçüsü çerçevesinde sınırlandırılmıştır. İkinci olarak, her üretim safhasmda yer alan sosyal
sermayenin her bir kısmı, birbirleriyle rekabet eden bağımsız meta üreticileri
olan kapitalistlerin arasmda dağzlmıştır. Sosyal sermayenin tekil kapitalistler
arasmda parçalanması veya parçalarının birbiriyle el değiştirmesine sermayenin çekici gücü karşı koyar. Bu son durum basitçe üretim araçlarının yo-
139
ğunlaşmasz ve birikinıle özdeş olan emek üzerindeki kumanda gücü değildir.
Bu halihazırda şekillenmiş sermayenin yoğunlaşması, tekil bağımsızlıklarının
yıkımı, kapitalistin kapitalist tarafindan mülkünden edilmesi, çok sayıda küçük sermayenin birkaç büyük sermaye haline dönüşmesidir. Mevcut ve çalı­
şan sermayenin dağılımında değişiklikten başka bir şeyi içermeyen bu süreç,
basit birikim sürecinden farklıdır. Sermaye tek elde toplanzr, zira benim elimden alınmıştır. Böylesi bir durumda, birikim ve yoğunlaşmayla çelişen gerçek
merkezileşme söz konusudur. Özetle; yoğunlaşmadan, sermayenin ürettiği
artı değerin kapitalizasyonuyla sermayenin artışını, merkezileşmeden, daha
geniş bir büyüklüğü oluşturacak tekil sermaye birikimlerinin bir araya gelmesini anlıyoruz. Sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesi gelişme sürecinde çeşitli safhalardan geçer, yine yoğuntaşma ve merkezileşme birbirini
etkiler. Sermayenin büyük ölçüde yoğunlaşması küçük ölçekli işletmelerin
büyük ölçekli işletmeler tarafindan massedilmesini hzzlandzrır. Bunun aksine
merkezileşme, tekil sermaye birimlerini arttırzr ve yoğuntaşma sürecini hzzlandırzr. "
Bu başlıklar birer ölçek olarak ele alındığında, ilaç sanayii, sermaye yoğun­
laşması, merkezileşmesi ve siyasi, iktisadi, hukuki hegemonya stratejilerine
uygun yapılanmaların yaygın ve büyük ölçekli yaşandığı bir endüstriyel etkinlik alanı olarak öne çıkmaktadır.
1980
sonrasında, küreselleşme
başat
ögeleri olarak
dinamikleri içerisinde uluslararasılaşmanın
sermaye hareketleri ve Çok Uluslu
Şirketlerin (ÇUŞ'lar) daha belirleyici olarak ön plana çıktığı görülmektedir.
Bu süreç, özellikle çevre ekonomilerin (gelişmekte olan ülkeler), merkez ekonomilere neoliberal iktisadi düzenlemeler çerçevesinde uyumlandmlmasını
sağlamak ve bu ekonomilerde, doğrudan merkez ekonomilerin çıkarım öncelleyen serbest pazar yaratınaya yönelik politikaların geliştirilmesini temel
almıştır. Bu da ÇUŞ 'larla bağlantılı doğrudan yabancı sermaye hareketlerini
doğrudan yabancı
artırmış tır.
Küreselleşmeye ilişkin ulusal ölçekli çeşitli tanımlamalar bulunmaktadır.
Türkiye'nin en önemli bilimsel kurumlanndan birisi olan TÜBİTAK'ın raporu asal veri kabul edilirse, resmi görüş, aşağıdaki tanımlama çerçevesinde
yapılmaktadır:
140
TÜBİTAK ön nitelemesiyle, küreselleşme; "... belli bir kültür, ekonomi ya da
siyaset norm unun, değer yargEsmm ya da kurumsal yap mm küresel ölçekte
yaygınlık kazanarak o alanda geçerli tek norm, tek değer yargısı ya da tek
kurumsal yapı haline gelmesini ifade.... " etmekte ve bu sürecin amacının,
"... son çözümlemede, bütün ekonomik faaliyet alanlarmda ulusal smurla~
rm ortaya çıkardığı engel ya da kısıtlamalarm kalktığı tek bir dünya sistemi
yaratmak.... " olarak vurgulanmaktadır.
TÜBİTAK'ın bu tammına, ancak sınırlı bir katılım yapılabilir. Tanımda, ''...
belli bir kültür, ekonomi ya da siyaset normunun, değer yargısmm ya da
kurumsal yap mm küresel ölçekte yaygmlığmdan ... " bahsedilmekte ve fakat" ... ekonomi ya da siyaset normu ... " nun ne olduğuna vurgu yapılmamak­
tadır. Esasen vurgunun, emekten ziyade sermayeye olduğu örtük olarak anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, tamından mutlakçı, kesinlikçi ve değişmezlikçi bir
aidiyet duygusu çıkarmamak da elde değildir. Çünkü TÜBİTAK raporunun
bütünü incelendiğinde, bu sürecin bir bilimsellik parantezindeki, kapitalist
ideoloji bağlılığında yapıldığı da anlaşılabilmektedir.
TÜBİTAK raporu, küreselleşme yapılanmasının bilim-teknoloji-sanayi ala-
mndaki mutlak üstünlükleri olan piyasa ekonomisi ülkelerince gerçeldeştiril­
diğinin altını çizrnektedir. Ancak, görüntüdeki bu doğru saptama, kapitalist
küreselleşmenin, piyasa ekonomisi söylemiyle bir sermaye kontrol sistemi
olduğunun altını netleştinnemekte ve sermaye tahaldcümünün son tahlilde
emperyalist sömürü biçimini sürekli yetkinleştirildiğinin çerçevesinden ise,
hiç bahsetmemektedir.
Küreselleşmeyi
bir sermaye birikim süreci olarak savunanlar ' 6 uhıısal kültür~
lerin, u1mml ekonomHerin ve ııııhnsai s.ı.mdarm çözüidüğü, sosyal hayatm
büyük lbölümünü.ıııı küresei sü:reçleır tarafmdaım beHrleııuUği bir çağda yaşandığı,, tezini işlemektedirler. Bu tezin temelini de, yeni ve hızh bir ekonomik küreselleşme sürecine aidiyet fikri oluşturmaktadır. Kuşkusuz ekonomik
küreselleşmenin ulusal sınırlar dışmda biçimlenebilrnesi, ulusal ekonomilerin
ve ona ilişkin bütün karar süreçlerinin (iktisadi, siyasi, askeri, kültürel) hızla
geçerliliğini kaybetmesine bağlı olarak işlemektedir.
141
Küreselleşme
karakteristikleri hakkında, çok çeşitli önermeler veya değer­
lendirmeler bulunmaktadır. Bir örnek olması bakımından, küreselleşmeyi beş
temel basamakta sınıflandırmak olasıdır. Bunlar: a) özelleştirme, b) kentleştirme, c) pazariaştırma (marketleştirme, küresel pazar, küresel tüketici),
d) bölgeselleşme [Avrasya, Asya Birliği, Avrupa Birliği, Amerika Birliği
(NAFTA)] ve e) yoksullaşma (süreç sonucunda şirketlerin devletsel güce,
ulusal devletlerin kentlere dönüştüğü bir yapılanma) olarak nitelenebilir.
Sermayenin kar maksimizasyonu talebine dayanan bu yapılanma, petrol, doğal gaz ve diğer doğal kaynaklar, emek dolaşımı ve ticaret gibi yaşamsal bileşenleri hegemonya altında tutacak siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel bir
düzen ve buna uyumu içermektedir.
Kuşkusuz küreselleşme
(sermaye anlamında) kavramının, yukandan beri kı­
saca anlatılanlar ölçeğinde "emperyalizm" kavramı yerine yumuşatılmış bir
ifade gibi kullanıldığı sonucuna da vanlabilir. Emperyalizm, kapitalizmin en
yüksek ve tekelci aşamasıdır. Başlıca özellikleri yeniden hatırianacak olursa,
şöyle sıralanmaktadır:
1. "Üretim ve sermaye yoğunluğunun ulaştığı yüksek aşama nedeniyle tekellerin iktisadi yaşamda belirleyici rol oynaması; "
2. "Banka sermayesi ve sanayii sermayesinin
nans oligarşisinin ortaya çıkışı; "
3. "Meta
ihraemın yanı sıra
sermaye
kaynaşmaları
ihraemın gelişmesi
sonucu bir fi-
ve özel önem ka-
zanması;
4.
"Uluslararası
5.
"Dünyanın
kapitalist tekellerin dünya pazarlarını paylaşımı;"
emperyalist güçler arasında hegemonik bölüşümü;"
İşte, 20. yüzyılın başında saptanan bu özelliklerin bütününe bakıldığında, ka-
pitalizmin bu koşullarda, daha da yetkinleşmeye devam ettiği görülmektedir.
Ancak, terminolojik olarak emperyalizmin kavramsal içeriği ve ona ilişkin
tahlilierin varlığı, kapitalist sermaye açısından rahatsız ediciliğini ortadan
kaldıran bir örtük ifade olarak "küreselleşme" ye yaygın bir kullanım alanı
oluşturmuştur.
142
Küreselleşme, siyasi ve ekonomik olarak uluslararası hukuka dayalı bir düzenlemeler bütünüdür. Bu düzenlemeler, küresel ve bölgesel oluşurnlar ile
bunların yapılandınlmasına olanak veren anlaşmalardan oluşmaktadır. Aşağı­
daki tablo kapitalist sisternin küreselleşme yapılanmasım ve bunun mevzuat
dayanaklarım özetlemektedir:
Tablo 4-1.
'',; •
.::·• ::
•.
.:
ı•<
·.
Küreselleşmenin Yapısal
'·<···,.. \ · •
.•.·.·• ..• . .:. . ;<<:, ~:?<::.1';
. ··.
ve Hukuki Organlan
...
··;·
·
·.
•.
.
.
.//,!
.. .
•••.
;~;<~,~~.<
··.;
.•
.. ·•.,•.
··
WTO
.·.. ; •
·····.·
Dünya Ticaret Örgütü
EU
IMF
Uluslararası
N AFTA
WB
Dünya Bankası
APEC
Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği
UN
Birleşmiş
AS EAN
Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği
.·
Para Fonu
Milletler
Avnıpa Birliği
Kuzey Amerika Serbest Ticaret
Anlaşması
Ekonomik Kalkınma ve
AFRİKA
İşbirliği Teşkilatı
BİRLİÖİ
ICC
Uluslararası
Ticaret Odası
COTONOU
WEF
Dünya EkonomikForumu
MERCOSUR
NATO
Kuzey Atiantik Antıaşması BALKAN
İSTiKRAR
Örgütü
PAKTI
OECD
EUROMED
13:.:".'· ; .·. ;
GATS
i
; •..••. ·
·.··.·.. ;"'·····
·. ·<·.·/ Ir··~:·. . ·:,;.
:........ ·•·; ·::.
Hizmet Ticareti Genel
Anlaşması
TAFTA
GATT
Gümrük Tarifeleri ve
Ticaret Genel Anlaşması
TEP
AoA
Tarım Anlaşması
TABD
TRIP S
Fikri Mülkiyet Patent ve
Telif Hakları Anlaşması
FTAA
TRIMS Teknik Engeller
Anlaşması
KEİB
143
, ·.;·:: ...· ·•· \/'··:···.' . ·. ·.: . ·...<.. :v<····••·f~·.r!:
Trans Atiantik Serbest Ticaret
Anlaşması
Trans Atıantik Ekonomik
Ortaklığı
Atiantik Ötesi Sennaye Diyoloğu
Amerikalararası
Serbest Ticaret
Anlaşması
Karadeniz Ekonomik İşbirliği
Sermaye küreselleşmesi eğiliminin baş örneklerinden birini, ''doğrudan yabancı sermaye hareketleri" ne dayalı "Çok Ulu.shı Şirketler" (ÇUŞ) yapılanması oluşturmaktadır. Şirketleşme temelinde çok uluslulaşma, merkez
ülkelere ait ulusal şirketlerin, çevre ülkelere ait ulusal şirketleri çeşitli biçimlerde yönetim ve/veya denetimleri altına alacak mekanizmaları oluşturması
ile şekillenrnektedir. Bu biçimdeki sermaye ve pazar büyümesi, gerçekte merkez ülke ulusal sermayesinin kannı artıracak düzenlemeleri küresel olarak
içeren bir hegemonik çizgiyi de içinde taşımaktadır. Sanayi ve hizmet sektörleri, bu türden örnekler bakımından son derece zengindir. İlaç sanayii de çok
uluslu şirket yapılanmalanna özgün örneklerden birisidir.
4.1.1- SERMAYE KÜRESELLEŞMESi ve
ULUSLARARASILAŞMANIN
BAZI ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE
Sermaye küreselleşmesinin çeşitli özellikleri bulunmaktadır.
başlık altında toplamak olasıdır. Şöyle ki;
o Sermayenin
Yoğunlaşması:
Bunları
üç temel
Sermayenin yerel-ulusal-bölgesel
sınırlan
aşarak uluslararasılaşmasım,
o Sermayenin Merkezileşmesi: Büyük sermaye şirketlerinin tekeller, tröstler, karteller şeklinde ekonomi yönetimlerine egemen olmasını,
o Sosyal Hegemonya Stratejileri: Sermaye küreselleşmesinin siyasi, iktisadi, hukuksal, kültürel ve askeri hegemonya stratejileri geliştirmesini ifade
etmektedir.
Sermaye görünüm olarak ve emek süreciyle ilişkili olarak, yoğunlaşmış bir
üretim araçları kitlesi biçiminde varolur. Böylelikle üretim alanlarında ve süreçlerinde de işçi ordusuna kumanda etme olanağı yaratılmış olunur. Üretim
araçlan kitlesi, bireysel kapitalistin mülkiyeti haline dönüştüğünde bu sermayenin yoğunlaşmış toplumsal servet bölümünü temsil eder. Sermayenin bu
görünümüne yukarıda da değinildiği gibi, Marx sermayenin yoğunlaşması
144
demektedir. Rekabet ve kredi aracılığıyla yoğunlaşmanın artma süreci ise sermayenin merkezileşmesi olarak adlandırılmaktadır.
birer ölçek olarak ele alındığında ilaç sanayii, sermaye yoğun­
laşması, merkezileşmesi ve siyasi, iktisadi, hukuki hegemonya stratejilerine
uygun yapılanmaların, yaygın ve büyük ölçekli yaşandığı bir endüstriyel etkinlik alanı olarak öne çıkmaktadır.
Bu
başlıklar
dinamikleri içerisinde uluslararasılaşmamn
başat ögeleri olarak doğrudan yabancı sermaye hareketleri ve Çok Uluslu
Şirketler (ÇUŞ'lar) in daha belirleyici olarak ön plana çıktığı görülmektedir.
Bu süreç, özellikle çevre ekonomilerin (gelişmekte olan ülkeler), merkez ekonomilere neoliberal politikalar çerçevesinde uyumlandırılmasını sağlamak ve
bu ekonomilerde doğrudan merkez ekonomilerin çıkarım öncelleyen serbest
pazar yaratmaya yönelik politikaların geliştifilmesini temel almıştır. Bu da
ÇUŞ 'larla bağlantılı doğrudan yabancı sermaye hareketlerini artırmıştır.
1980
sonrasında, küreselleşme
Küreselleşme
hareketinin üç temel unsuru: 1- Meta sermayenin gelişimi,
2- Finansal sermayenin gelişimi ve 3- Üretici sermayenin gelişimi olarak sı­
ralanabihr. Kısaca açılacak olursa:
4.1.1.1- META SERMAYENİN GELİŞİMİ-DOLAŞAN META
SERMAYEDE BÜYÜME
Öncelikle meta ticaretindeki temel ölçüyü tanımlamak gerekmektedir. Meta
sermaye, ihracat ve ithalatın gayri safi yurtiçi hasılaya oramdır. Yurt içinde
meydana getirilen gayri safi yurtiçi hasıla (Gross domestic product-GDP),
gayri safi milli hasıladan, dış ülkelerden sağlanan faktör gelirleri çıkanldığın­
da elde edilmektedir. Diğer bir anlatımla, ekonomiyi oluşturan sekiz sektörden
(tarım, sanayi, inşaat, ticaret, ulaştırma, mali kurumlar, konut sahipliği, serbest meslek ve hizmetleri) yaratılan katma değere, devlet hizmetlerinden sağ­
lanan katkı ve ithalat vergilerinin eklenmesiyle ortaya alıcı fiyatlarıyla gayri
safi yurtiçi hasıla çıkmaktadır. Dolaşan meta sermayede büyüme, bir yandan
pazarlar üzerinde belirleyici hegemonya olmayı sağlarken, diğer yandan da
145
merkez ekonomiler arasında sermaye rekabetini daha fazla tetiklemektedir.
Bu bağlamda da, merkez ekonomilerin, çevre ekonomiler üzerindeki belirleyiciliklerine başlıca üç yoldan ulaştıkları gözlemlenmektedir. Bunlar:
1-
Dışa açık
büyümenin zorunlu kabulünü sağlama,
2- İhracat ve ithalatta serbestleştirme,
3- Üretim kalıplarındaki değişmeye dayalı tüketim toplumu yaratma girişim­
leridir.
4.1.1.2- FiNANSAL SERMAYENİN GELİŞİMİ-FiNANSAL
SERMAYEYi HAREKETLiLİK DÜZEYiNDE
YÜKSELTME
Bilgisayar teknolojisinde gelişim ve internet ağının büyük yaygınlık kazanması, özellikle bankacılık ve borsa işlemlerinde önemli bir serbestiye oluş­
turmakta ve böylelikle pazarların oluşturulması, belirlenmesi ve geliştirilme­
si sağlanabilmektedir. Bu sistem sanal bir ortak zaman algısı oluşturmuş ve
bankacılık-borsa işlemlerinin eşzamanlılıkla gerçekleşir olması da olanaklı
duruma girmiştir. Bilişim teknolojisindeki aygıt ve yazılım bileşkeli bu geliş­
me, sermaye kontrolü altında sürdürülmektedir.
4.1.1.3- ÜRETİCİ SERMAYENİN GELİŞİMİ-ÜRETİCİ
SERMAYE HAREKETLiLiGiNDE BÜYÜME
Üretici sermaye hareketliliğindeki büyümenin en önemli örnekleri olarak,
ÇUŞ'ların yatırımlarını dünya ölçeğinde yaymaları gösterilebilir. Diğer yandan, 1980 sonrası süreçte dünyanın hemen her bölgesinde özelleştirme uygulamaları ve böylece birçok yabancı şirketin, uzun vadeli yatırım yapmadan
üretim yapar konuma gelmeleri ile, 1970'li yıllarda yaşanan krizle birlikte
Fordist Üretim Tarzından (FÜT), Esnek Üretim Tarzına (EÜT) geçişle, üretimin dünya ölçeğinde çeşitli alanlara kaydınlma olanağının sağlanınası da,
üretici sermayenin gelişiminde faktöriyel olarak belirleyici olmuştur.
146
4.1.2- YERKÜRENİN DURUMU: NASIL ve
NE ORANDA BİR ULUSLARARASILAŞMA
ya da ULUSLARÜSTÜLEŞME?
Küreselleşme süreçlerini izleme bakımından pek çok kaynak bulunmaktadır.
Bunlardan bir tanesi de uluslararası "globalpolicy" organizasyonudur. Site,
küreselleşmeye ilişkin çeşitli rapor, makale ve haber kaynakçalarını sayfalannda içermektedir. Aşağıda, sitenin küresel şirketleri ve gelişmeleri mercek
altına aldığı 2000 yılı raporu, yeniden düzenlenerek ve başhklandırılarak aynen ahntılanmıştır.
4.1.2.1- YÜKSELEN GÜÇ ODAKLARI OLARAK
İLK 200 KÜRESEL ŞİRKET
"Bugün dünyada, ulusal sınırları aşan 40 000 şirket bulunmaktdır. Bu firmalar 250 000 yabancı ortağıyla denizaşırı pazarlara nüfuz etmektedirler.
Siyaset Çalışmalarz Enstitüsü (SÇE) [(Institute for Policy Studies -IPS)},
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 'nde etkinlik gösteren bir kurumdur. Enstitütü, son on yıldır, küresel şirketlerin gücündeki değişime ilişkin ayrıntılı
çalışmalar yürütmektedir. Enstitünün 2000 yılı raporunda, ilk 200 küreselfirmanın karlılıklarmdaki büyümenin, dünya ekonomik etkinliklerinin paylaşımı
bakımından tehlike işaretleri oluşturduğu ifade edilmektedir. "
"Pek çok ulusal ekonomiden daha büyük olan 200 dev şirket, dünya ekonomik etkinliklerinin dörtte birini kontrol altmda tutmaktadır. Örneğin; Philip Morris firması, Yeni Zelanda 'mn ulusal ekonomik çapından daha büyük
olup, işletme olarak 170 ülkede etkinlik göstermektedir. Bu firmaların temel
özellikleri de, üretim, tüketim ve sermaye olarak, dünya halklarznzn, nüfus
olarak, sadece üçte birinin yararlanacakları bir ekonomik ağ sunmalarzdzr.
Dünyanın üçte iki ekonomisi (devlet ya da çalışanlarm etkinliği olarak) bu
etkinlikterin ya dışmda bırakılmış ya da marjinalize edilmiştir. "
147
"SÇE raporunda, büyük şirketlerin geneldeki güçleri ile, faaliyet sektörlerindeki yoğunlaşmalarına ilişkin veriler ortaya konmakta ve büyük firmaların
sektörel etkinliklerde yarattıkları tehlikeler değerlendirilmektedir. Saptanan
en tehlikeli olgu, şirket sayılarındaki artışın, şirketlerin, karlarındaki artı­
şı engellememesine karşın, işçiler ve diğer çalışanların büyüyen pastadan
aldıkları payların sürekli küçülmekte olmasıdır. Bu rapordaki verileri olurlayan ve "Bussiness Week Chronical" dergisinde yayımlanan bir makalede, küresel olarak 1990-1995 yılları arasındaki şirket karlan ve CEO (Chief
Executive Officer) ödentilerinde patlama oluştuğu, buna karşın işçi ücretlerinde durgunluk izlendiği belirtilmektedir. Başka bir araştırma kurumu olan
"Ekonomik Politika Enstitüsü" nün, Amerika çalışma hayatı ile ilgili yaptığı
durum saptaması da, burada ifade edilen bulguları güçlendirmektedir: Çalışmaya göre 40 yıllık bir büyüme döneminden sonra 1989-1994 yılları arasında Amerikan aile gelirlerinde ortalama %1 lik bir düşüş gerçekleşmiştir. "
4.1.2.2- İLK 10 BULGU ve 200 ŞİRKET RAPORUNA
İLİŞKİN SONUÇLAR
1. Dünyadaki 100 büyük ekonomiden 51'i şirket, geri kalanın sadece
49'u ülkedi.r. 12 şirketin birleşmesiyle oluşmuş Wal-Mart, aralannda İs­
rail, Polonya ve Yunanistan'da dahil olmak üzere 161 ülke ekonomisinden
daha büyüktür. Ekonomik varlık olarak Mitsubishi, dünyanın en kalabalık 4'üncü ülkesi olan Endonezya'dan; General Motors, Danimarka'dan;
Ford, Güney Afrika'dan ve Toyota'da Norveç ekonomilerinden daha büyüktür.
2. Dünyadaki ilk 200 şirketin yarattıkları toplam hasıla (birleşik satış­
lar), dünyadaki ekonomik etkiniiiderin dörtte birinden daha büyüktür. Hesaplamalar, ilk 200 firmanın paylaştığı küresel ekonomik etkinliklerin son 1O yılda büyüdüğünü belirlemektedir. 1982' de, ilk 200 firma
dünya Gayri Safi Yurt İçi Hasılasının (GSYH) (GDP-Gross Domestic Production) %24.2'sine denk düşen satışlan gerçekleştirirken, bugün (2000
itibariyle) bu% 28.3'üne kadar artmıştır.
148
3. Dünyada 191 ülke bulunmaktadır. İlk dokuz büyük ülke ekonomisini
de ABD 3 Japonya, Almanya, Fransa, İtalya, Birleşik Krallık, Brezilya,
Kanada ve Çin temsil etmektedir. Dokuz büyük ülke ekonomisinin
toplamı hariç 3 ilk 200 büyük şirketin birleşik satışları, geride kalan
182 ülkenin toplarumdan daha büyüktür. Eğer 9 büyük ekonominin
GSYH'lan çıkarıhrsa, diğer 182 ülkenin toplam GSYH'sı 6.9 trilyon dolardır. İlk 200 şirketin toplam satışlan ise 7.1 trilyon dolardır.
4. İlk 200 şiırket, dünya nüfusunun beşte dördünün yarattığı ekonomik
yeterliliğin, iki misli faziasma sahip bulunmaktadır. Dünyada yaratılan
ekonomik gelir ve varlıkların toplamı, yüksek oranda zenginler arasında
yoğunlaştınlmıştır. Birleşmiş Milletiere göre dünya GSYH'sınm % 85'i
insanlığın en zengin l/5'i tarafından kontrol edilmektedir. Buna karşın
geri kalan% 15'i ise, yoksul 4/S'i kontrol edebilmektedir. Bundan dolayı dünyadaki fakir 4.5 milyar insan sadece 3.9 trilyon dolarlık ekonomik
aktiviteyi kontrol edebilirken, bu gelir, ilk 200 'ün toplam geliri olan 7.1
trilyonun yarısından biraz fazladır.
5. İlk 200 şirketin 2000'ler itibariyle görüntüsü, katıksız işsizlik oluştu­
rucu bir role sahip olmasıdır. Dünyada 5.6 m:.lyar üzerinde insan yaşa­
maktadır. Bu nüfusun, yaklaşık 2.6 milyan iş gücünü oluşturmaktadır. İlk
200'ün sağladığı toplam küresel istihdam ise, sadece 18.8 milyon olup, bu,
dünya nüfusunun yaklaşık% 0.003 'üne, iş gücünü oluşturan nüfusun ise,
% 0.007'sine eşittir. Dünyadaki ilk 5 patron firmanın dördüABD (General
Motors, Wal-Mart, PepsiCo ve Ford) ve diğeri deAlman kuruluşudur (Siemens). Bunların dışında, sadece kamusal sektöre ait bir işveren kuruluş var
olup, bu da, ABD posta idaresidir ve kabaca 870.160 kişi istihdam etmektedir. Bu sayı, GM'de çalışan 709.000 personelden sadece 160.000'den
biraz fazladır.
6.
Dünyanın
en büyül{ şirketleri sadece işçi çıkarınakla kalmamaktadır;
bu firmalarm CE0 3 lan da bundan finansal olarak büyük çıkar sağla~
maktadır. Küresel ilk 200 içinde bulunan firmalardan 59'u ABD şirketi-
149
dir. 1995'de bunlardan 9'u (AT&T, Boeing, Lockheed-Martin, Bel/South,
Kmart, Chase Manhattan, GTE, Mobil ve Texaco) en az 3000 işçinin işine
son vermiştir. Daha da kötüsü, işten çıkanlmaların açıklanmasından sonra
bu 9 firmanın CEO'larının stok opsiyonlarında milyonlarca dolarlık artış
olmuştur. Artış, işten çıkarınaların açıklandığı gün, 9 CEO'ya ait stok opsiyonlarında toplam olarak 25 milyon 218 bin 819 $olarak gerçekleşmiştir.
7. İlk 200 şirket sıralamasında Japonya, ABD'ye üstünlük sağlamıştır.
İlk 10 firmanın altısı Japon, sadece üç tanesi ABD şirketleridir. İlk 200
içindeki 58 Japon firması toplam satışlardan% 39'luk hasıla elde ederken,
59 ABD firması bunun sadece% 28'ine sahiptir. İlk 200 içindeki en geniş çoğunluğu oluşturan 186 firmanın merkezi, Japonya, ABD, Almanya,
Fransa, Birleşik Krallık, Hollanda ve İsviçre olmak üzere 7 ülkede bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerden sadece Güney Kore ve Brezilya
merkezli bazı firmalar ilk 200 arasına girebilmektedir.
8. İlk 200'ün satışlarının yarıdan fazlası 5 ekonomik sektörde toplanmıştır ve bu sektörlerdeki şirketleşme sayıları da yüksektir. İlk 200'ün
toplam satışlarının yarısı ticaret, otomotiv, bankacılık, perakendecilik ve
elektronik sektörlerinde gerçekleştirilmektedir. Bu ve diğer sektörlerdeki
ekonomik gücün yoğunlaşması çok büyüktür. Otomotivde, ilk 5 firma küresel satışların yaklaşık% 60'ını gerçekleştirmektedir. Elektronik sanayiinde de ilk 5 firma küresel satışların yarısından fazlasını gerçekleştirmektedir.
Ve ilk 5 firma da, uzay-havacılık, çelik, petrol, kişisel bilgisayar, kimya-ilaç
ve medya alanında küresel satışların% 30'unu ellerinde tutmaktadır.
9.
Dünya ticaretinin üçte birini basitçe,
arasındaki işlemler oluşturmaktadır.
aynı şirketin çeşitli
birimleri
General Motors bunlara örneklerden birisidir. Bu görüntü, geçtiğimiz yıllarda bazı ülkelerde yüksek
seyretmekle beraber, genelde sabit bir eğilim sürdürmektedir. Örneğin;
Japonya ihracatının 2/S'i firma içi satışlardan oluşmaktadır. Brezilya'nın
mamul mal ihracatı% 44'tür.
ıso
10. İlk 200 şirket, dünya ekonomisi açısından, ekonomik bir ay:ınmcıhğı
sembolize etmektedir. Örneğin; ilk sekiz telekomünikasyon firması küresel satışlarını hızla genişletirken, insanlığın 9/lO'u halen telefonsuzdur.
AT&T ve GTE'ye televizyonculuk hizmetlerinin eklenmesi telekomünikasyon devlerinin dünyayı birbirine daha yaklaştınyor izlenimini vermektedir. Bu sektördeki ilk sekiz firma 1995'de 290 milyon dolarlık satış yapmıştır. Bu gelişmelere karşın, dünyada yaşayan insanların% 90.1 'i telefon
bağlantısı bulunmayan meskenlerde yaşamaktadır. Benzeri şekilde finans
sektöründeki bankalar, küresel bankacılığın yeni kolaylıkları hakkında
övünürken, dünya nüfusunun büyük çoğunluğu küçük bir kredi almakta
büyük zorluklar çekmektedir. Dünyanın 5.6 milyarlık nüfusunun yaklaşık
4.8 milyarı, hala kişi başı gayri safi milli hasılanın yıllık 1000 dolardan
düşük olduğu ülkelerde yaşamakta ve bunların sadece küçük bir kısmı
uluslararası bankalardan kredi alabilecek durumda bulunmaktadır. Buna
rağmen gerçek, İlk 200 içerisinde bulunan 31 bankanın bileşik değerleri­
nin (toplam varlıklarının) 10.4 trilyon ve satışlannın da 800 milyar dolar
olmasıdır.
Bu bulgular, ABD ve dünyada genişleyen şirketleşmelerden kazanç sağla­
yanlarla, bunların dışmda kalanlar arasındaki artan eşitsizlikleri açıkça ortaya koymaktadır. Bu eşitsizliğin, sennaye yoğunlaşması ile ivmelendirilmesi,
bu dönernin siyasi tartışmalannda merkezi bir rol oynamaktadır. Rapor, iki
önemli göstergeye sahiptir: Birincisi büyüyen eşitsizlikleri sergilemesidir.
İkincisi ise, eşitsizliklere neden olan ekonomik güçlerin doğruluk ve yasallı­
ğını sorgulamasıdır.
4.1.2.3- İLK 200 ÇOKULUSLU ŞİRKETTEKÜRESEL
GELİR ve KARLAR
İlk 200 şirketle ilgili 2000 yılında yayımlanan rapor öncesinde, rapora da
konu olan gelişmeleri izleyen çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Örneklerden birisi aşağıdaki tabloda yer alan verileri içermektedir. Tabloda, şirketlerin ülke
aidiyetine göre 1995 yılı, gelir ve karlarının ne düzeyde seyrettiği özetlenmiştir:
151
Tablo 4-2. Dünyanın 200 Büyük ÇokUluslu Şirketi (Çuş):
Ev Sahibi Ülkeye Göre 1995'de Gelirler ve Karlar
Japonya
62
3,ı96
46.0
40.7
ı8.3
Amerika Birleşik Devletleri
53
ı,998
98.0
25.4
39.2
Almanya
23
786
24.5
ı o. o
9.8
Fransa
ı9
572
ı6.0
7.3
6.3
ll
275
20.0
3.5
8.0
İsviçre
8
244
9.7
3.ı
3.9
GüneyKore
6
ı83
3.5
2.3
ı.4
İtalya
5
ı7ı
6.0
2.2
2.5
BK/Hollanda
2
ı59
9.0
2.0
3.7
Hollanda
4
118
5.0
1.5
2.0
Venezueıa
ı
26
3.0
0.3
1.2
İsveç
ı
24
1.3
0.3
0.5
Belçika/ Hollanda
ı
22
0.8
0.3
0.3
Meksika
ı
22
1.5
0.3
0.6
Çin
ı
ı9
0.8
0.2
0.3
Brezilya
ı
ı8
4.3
0.2
1.7
Kanada
ı
ı7
0.5
0.2
0.2
Toplam
200
7,850
25ı
ıoo.o
ıoo.o
Birleşik Krallık
(BK)
Dünya GSYH (GNP)
25,223
200 ÇUŞ Gelirleri (Dünya
GSYH'sinin % olarak)
Asıl
3ı.2.
kaynak: Le Monde Diplomatique, Nisan 1997, syf. 16, 1995 Verileri; Gelir ve Karlar=Milyar ABD$
ısı
Aşağıdaki
ikinci tabloda ise, 1993-1996 yılları arası en büyük 25 şirket ile en
büyük ulus-devletlerin yıllık gelirleri sıralama halinde verilmektedir. Devletlere ilişkin gelir düzeyi verileri, gayri safi yurt içi hasılayı (GSYH) değil, ulusal düzeydeki yönetim gelirlerini bildirmektedir. 25 şirketin gelirleri düzeyine
erişebilen ve onlarla sıralamaya girebilen sadece 13 ülke bulunmaktadır. Devletlere ilişkin verilerde mali kurumsal değerler kullanılmadığı, alıntı yapılan
kaynakta belirtilmektedir. Bunun nedeni olarak da, bu değerler kullamldığı
takdirde devletlerle firmalar arasındaki farkın, devletler aleyhine daha da arttığının vurgulanması biçiminde bir açıklama yapılmaktadır. Tablonun en alt
bölümünde yer alan 4 ülkenin gelir düzeyleri, en büyüklerle karşılaştınna yapabilme bakımından ömeklenmiştir. Bu ülkelerle, 25 şirket ve en büyük devlet
ekonomileri arasındaki uçurumun ne denli çarpıcı olduğu görülmektedir.
Tablo 4-3.
Şirket
Ulus-Devlet Gelirlerine Göre
Sıralama
(1993-1996)
1.258
1994
ALMANYA
690
1994
JAPONYA
595
1995
BİRLEŞİK KRALLIK
389
94/95
İTALYA
339
1994
FRANSA
221
1993
Mitsubishi
184
1995
Mitsui
182
1995
Itochu
169
1995
General Motors
169
1995
Sumitomo
168
1995
ABD
153
Marubeni
161
1995
Ford Motor
137
1995
Toyota Motor
lll
1995
E xx on
110
1995
110
1992
110
1995
109
95/96
98
1995
İSPANYA
97
1994
AVUSTRALYA
96
95/96
94
1995
90
94/95
Hitachi
84
1995
Nippon Life Insurance
83
1995
Nippon Telegraph & Telephone
82
1995
AT&T
80
1995
Daimler-Benz
72
1995
Intl. Business Machines
72
1995
Matshushita Electric Industrial
70
1995
General Electric
70
1995
69
1995
68
1995
HOLLANDA
Royal Dutch/Shell Group
İSVEÇ
Nissho Iwai
Wal-Mart Stores
KANADA
GÜNEYKORE
Tomen
154
Mobil
67
1995
Nissan Motor
63
1995
Volkswagen
61
1995
Siemens
61
1995
59
1994
KENYA
2,4
1990
SENEGAL
0,9
1996
UGANDA
0,6
94/95
NİKARAGUA
0,4
1996
BREZiLYA
Diğer bazı
ülkeler:
Toplam ABD$ (milyar) (Tablo)
Kaynafe Data on Corporations: "Fortune s Global 500. The World s Largest Corporations ", in: Fortune, August 5, 1996.; Kaynak: Data on State Revenues: The World Fact book as posted on the web.
Tablo 4 'de ise, 1998 yılı itibariyle ilk 50 sırayı paylaşan çok uluslu şirketin
endüstriyel faaliyet alanları ile istahdam ettiği çalışan sayılan verilmektedir.
Bu şirketlerin merkezlerinin bulunduğu devletlerin ve şirket sayı ve yüzde
dağılımianna bakıldığında ABD, 13 şirket ve % 26 payla birinci sırada bulunmaktadır. Japon ve Alman şirket sayıları 9 ve 8 olup, sıralamadaki paylan
olarak sırasıyla % 18 ve % 16'dır. Listede 5 Fransız şirketi sıralama payı
olarak % lO'u tuttururken, İsviçre merkezli 4 şirket sıralamada % 8 paya
sahiptir. İngiltere 3 şirket ile sıralamada % 6 paya ve 6. sıraya sahiptir. İtalya
ve Kanada merkezli 2 'şer şirket bulunmaktadır. Bunun gibi merkezi iki ülke li
2 şirket daha bulunmaktadır. Bu şirketler Hollanda+İngiltere kökenlidr. Bu
ülkelere ait şirketlerin sıralama içindeki temsiliyet paylan % 4'tür. Sırala­
mada Hollanda ve Avustralya merkezli 1'er şirket bulunmaktadır. Bunların
temsiliyet paylan % 2' dir.
155
Tablo 4-4. En B-üyük 50 Çokuluslu Şirketin
Sektörleri ve İstihdam Sayılan
fi~-Xtt~j
~,,, " '
,''f:'';;~f:<:
1. General Electric
ABD
Elektronik
lll 000
276 000
2. Ford Motor
ABD
Otomotiv
174 105
363 892
3. Royal-Shell
HOL-İNG
Petrol
65 000
105 000
4. General Motors
ABD
Otomotiv
---------
608 000
5. Exxon
ABD
Petrol
---------
80 000
6. Toyota
JAPONYA
Otomotiv
---------
159 035
7. IBM
ABD
Bilgisayar
134 815
269 465
8. Volkswagen
ALMANYA
Otomotiv
133 906
279 892
9. Nestle
İSViÇRE
Gıda
219 442
225 808
10. Daimler-Benz
ALMANYA
Otomotiv
74 802
300 068
ll. IBM
ABD
Petrol
22 200
42 700
12. Fiat
İTALYA
Otomotiv
94 877
242 322
13. Hoechst
ALMANYA
Kimyasal
---------
137 374
14. ABB
İSViÇRE
Elk. Aletleri
200 574
213 057
15. Bayer
ALMANYA
Kimyasal
---------
144 600
16. Elf
FRANSA
Petrol
40 500
83 700
17. Nissan
JAPONYA
Otomotiv
---------
137 201
18. Unilever
ROL-İNG
Gıda
262 840
269 315
19. Simens
ALMANYA
Elektronik
201 141
386 000
20. Roche
İSViÇRE
İlaç
41 832
51 643
21. Sony
JAPONYA
Elektronik
173 000
22. Mitsubishi
JAPONYA
Otomotiv
23. Seagram
KANADA
içki
24. Honda
JAPONYA
Otomotiv
---------------------------------
156
8 401
31 000
109 400
25. BMW
ALMANYA
Otomotiv
52 149
117 624
26. Alcatel
FRANSA
Elektronik
---------
189 549
27. Philips
HOLLANDA
Elektronik
206 236
252 268
28. News Corp.
AVUSTRALYA Medya
28 220
29. Philip Morris
ABD
Tütün
-----------------
152 000
30. BP
İNGİLTERE
Petrol
37 600
55 650
31. Hewlett-Packard
ABD
Elektronik
---------
121 900
32. Total
FRANSA
Petrol
---------
54 391
33. Renault
FRANSA
Otomotiv
54 860
141 315
34. Cable and Wir.
İNGİLTERE
İletişim
33 740
46 550
35. Mitsui
JAPONYA
Çeşitli
---------
10 994
36. Rhone-Poulenc
FRANSA
Kimya-İlaç
68 377
37. Viag
ALMANYA
Çeşitli
-----------------
38. BASF
ALMANYA
Kimyasal
---------
104 979
39. Itochu
JAPONYA
Ticaret
2 600
8 878
40. Nissho Iwai
JAPONYA
Ticaret
2 068
6 398
41. Dupont
ABD
Kimya
---------
98 000
42. Diageo
İNGİLTERE
İçki-Gıda
63 761
79 161
43. Novartis
İSViÇRE
Kimya-İlaç
71 403
87 239
44. Sumitomo
JAPONYA
Ticaret-Makina
---------
8 694
45. ENI Group
İTALYA
Petrol
23 239
80 178
46. Chevron
ABD
Petrol
8 610
39 362
4 7. Dow Ch emical
ABD
Kimyasal
42 861
48. Texaco
ABD
Petrol
49. MCE İnc
KANADA
İletişim
50. Xerox
ABD
Elektronik
---------------------------------
Toplam
157
95 561
29 313
122 000
91 400
4.1.2.4= İLK 200 ŞİRKET RAPORUNDAN
İLAÇ SANAYİiNE
Meta olarak ilaç, üretim-tüketim süreci içerisinde sermaye küreselleşmesi ile
ilgili bütün aşamalan içinde barındıran bir özellik göstermektedir. İlaç sektörü, küresel olarak yoğunlaşmanın büyük ölçüde yaşandığı bir piyasadır. Piyasada çokuluslu ilaç şirketlerinin (ÇUŞ) merkezi hakimiyeti, büyük ölçüde
birleşme ve satm almalarla (B-S) yaygınlık kazanmıştır. İlaç üretimi ve piyasada değişimine ilişkin bilimsel ve yönetsel olarak üretilen pek çok kural,
büyük ölçüde uluslararası bir mevzuat şekline getirilmiştir. GATS ve TRIPS
antlaşmaları ilaç hakkında uluslararası düzenlerneleri de içeren belgelerdir.
Bir mevzuat örneği olarak ilaçta patent uygulamasına ilişkin düzenlemeler,
sermaye küreselleşmesine ilişkin belirgin hegemonik özellikler içermektedir.
İlaç sanayiinde, çok uluslu şirket (ÇUŞ) kavramı aralarında göreli ayırım­
lar olmakla beraber uluslararasılaşma ve uluslarüstüleşme kavramlannın bir
bileşkesi gibi de kullanılmaktadır. Bu nedenle bu kavramların kısaca tanım­
lanması ilaç sanayiindeki yapılanmaların kavramasma da yardımcı olabilir.
482-
ULUSLARARASILAŞMA
ULUSLARÜSTÜLEŞME
KAVRAMININ GENELi ÜZERİNE
Birbirine benzer kavramlar olarak uluslararasılaşma, ya da uluslarüstüleşme
gibi firma ortaklıklarını ve bunun küresel tüm etkinliklerini çağrıştıran kavramların ayrımı giderek zorlaşmaktadır.
"Enternasyonal" kelimesi uzun süre Türkçe'leştirilmiş bir kavram olarak kullanılmıştır. Uluslararası kavramının kullanımı ise, göreli daha yenidir. Türk
Dil Kurumu (TDK) uluslararası tanımını, " ... çeşitli uluslar arasında yapılan;
uluslar arasında çok yönlü ilişkiler/e ilgili olan, uluslararası, beynelınilel,
enternasyonal ... " olarak vermektedir.
158
Sanayi sektörleri genelinde ve ilaç sanayii özelinde,
uluslararası
firma kav-
ramı, İngilizce yazıhşlarıyla daha çok "transnational" (transnasyonal) ve
"multinational" (multinasyonal) kelimelerine yapılan çeşitli ikamelerle adlandırılmaktadır. Uluslararası şirket (international corporation) enternasyonal, ulusal sınırın ötesine ulaşan kuruluşlar (ulusaşın-devletaşın şirket)
transnasyonal ya da küreselleşmeye vurgu olarak global şirket (global corporation) olarak da adlandmlmaktadırlar.
"Multinasyonel" ya da çokuluslu olarak yapılan adlandırmaya ilişkin yaygın
kullanım, Birleşmiş Milletierin Sosyal ve Ekonomik Olaylar Departmanı'nın
(DESA) yaptığı ve çeşitli akademik çevreler tarafından genel kabul gören
tanıma aittir. Buna göre ÇokUluslu Şirket (ÇUŞ) ler; "iki yada daha çok ül~
kede, varlıkları, fabrikaları, madenleri, §atış ofisleri. ... vb. kontrol eden
bütün girişimler" ifade etmektedir.
Bu denli kavram tartışmasının, kuramsal düzeyde sürdürüldüğü bir arenada, çeşitliliğin nereden kaynaklandığına da balanak gerekir. ÇUŞ'larla ilgili kuramsal yapıların oluşturulmasında i) "ÇUŞ 'ların niçin yabancı ülkelere
sermaye yatırımı yaptıkları" ve ii) "ÇUŞ 'ların dünya ekonomisini nasıl etkiledikleri" sorularına yanıt aranırken, varsayım üzerinden tartışmaya konu
olan yapıların, dört ana başhkta toplandığı görülmektedir. Yaşgül'ün sınıfian­
dırmasıyla "ilki, ÇUŞ 'ların yaptıkları yatırımları olumlu bir çerçeveden ele
alan i) Neo Klasik Analiz; ikincisi bu yatırımların kapitalist sistemin kendi
çıkmazları nedeniyle ortaya çıktığım savunan ii) Marksist Analiz; üçüncüsü ÇUŞ'larzn oligopolistik yapısım vurgulayan ve sorunun kapitalist sistem
içinde çözülebileceğine inanan, bu düşünceden hareketle çözüm önerileri
getiren iii) Global Uzanun (Global Reach) ve sonuncusu da bütün kurumsal yapıları birleştirip tek bir çatı altına toplama iddiası taşıyan iv) Ekietik
Paradigma 'dır."
Aşağıda
yer alan kaynaklardaki kavramsal tartışmalar, kavramsal
örnek oluşturması bakımından olduğu gibi aktanlmıştır.
159
dolaşıma
4.2.1- ÇOKULUSLU ŞİRKET KAVRAMINA
ÖZET YAKLAŞlM
Buradaki kavramsal yaklaşım, başlıca beş kaynağa atıfta ve aynen aktarım
olarak yapılmıştır. Kaynak seçimi, yukanda işaret edilen kuramsal tartışma­
lan da kapsayabilecek kimi ulaşılabilen kaynaklar arasından, rastgele bir seçimi yansıtmaktadır.
Farklı
kaynaklardan yapılan alıntılar içerisinde, cümle sonlannda rakamla ve/
veya parantez içiden kaynağa yapılan göndermeler, bu metinde gösterilmemiş ve ancak alıntının bütünlüğünü korumak için, aletarım aynen muhafaza
edilmiştir. Alıntı metin bölümlerinde geçen kaynaklara, kaynakların aslından
ulaşılabilir.
4.2.1.1- ÇOKULUSLU ŞİRKETLER:
"EKONOMİ ANSİKLOPEDİSİ"
Ekonomi Ansiklopedisinde, kavram "Çok Uluslu
Şirketler" başlığı altında
şöyle tartışılmaktadır:
"Önceleri sadece kar maksimizasyonu amacıyla etkinlik gösteren çok ulus/u
şirket (ÇUŞ) '!erin daha sonra dünya pazarlarına egemen olmak için büyüme
amaçlar, uluslararası işbirliğine yeni bir şekil kazandırmıştır. Gösterdikleri
hızlı gelişme ve bunun dünya mali sistemindeki etkisi modern ekonominin en
belirgin yapısını oluşturmuştur. Rantabilitelerini (verimlilik/erini) maksimize
etmek istemelerinin kar maksimizasyonundan daha önemli bir amaç haline
gelmesi, ÇUŞ 'leri uluslararası sistemde üretim ve yatırımların kaynağı yapmıştır.
Birçok ülkede faaliyette bulunmaları, sermayelerinin değişik ülkelerden toplanmış olması, hükümetler üstü bir yapıya sahip olmaları, ÇUŞ'lerin en tipik
özellik/eridir. Şirketin bütünü için bir strateji uygulanmakta ve denetim şirket
merkezince sağlanmaktadır.
160
Günümüzde ÇUŞ'ler yatırım şirketleri, büyük holding/er, sigorta şirketleri ve
ticaret bankaları gibi mali kuruluşlardan meydana gelmektedir. Böylece bir
yandan daha büyük olmak için daha üretim yapmakta, diğer yandan da dünya
sistemine egemen olarak geleceği etkilemektedirler. Bu amaçlarını gerçekleştirebilmek için ucuz hammadde ve işgücü sağlanması, yeni teknolojilerden
yararlanma, daha geniş pazarlar bulma gibi politikalar uygulanmaktadır.
Ucuz ve bol hammadde sağlamak için, büyük yatırımlarla hammadde üretimini modernleştirici ve emekten tasarruf eden teknolojiler geliştirmektedir­
ler. Ayrıca gelişen ülkelerdeki devamlı develiiasyonlar nedeniyle içerdeki
fiyat artışlarının ortadan kalktığı görülmektedir. Ucuz işgücü sağlamak için
üretimi ücretierin düşük olduğu ülkelere kaydzrmakta ya da gelişmekte olan
ülkelerden göçmen işçi getirmektedir/er. Ayrıca kendileri için standartiaşmış
olan teknolojileri emeğin ucuz olduğu bölgelere yollamaktadzrlar.
Çok uluslu şirketlerce gelişen ekonomilere yapılan dış yardımlar ise belli proje ve alanlarda kullamlmak üzere verilmektedir. Böylelikle yaratılmış
olan ürünlere dolaylı bir şekilde pazar bulunmaktadır. Diğer taraftan, bu
ülkelere altyapılarının geliştirilmesi için yapılan yardımlarm hem o ülkenin
kendi kaynaklarım kullanabilmesi, hem de gelecekte kurulacak fabrikaların
ürünlerine talep yaratacak biçimde olmasına önem verilmektedir. Otomotiv
endüstrisinin geliştirilmesi için karayollan projelerinin desteklenmesi buna
bir örnek olarak gösterilebilir.
Çok uluslu şirketler; ürettikleri sanayi mallarzna olan talebi artırmak için,
gelişen ülkelerde reklam ve benzeri yollarla yeni gereksinmeler yaratmaktadır/ar. Böylelikle gelişmekte olan ekonomiler ÇUŞ'lerin büyüme amaçları
doğrultusunda yeni tip bir sanayileşme örneğine yönelmektdir ".
161
4.2.1.2- ÇOKULUSLU ŞİRKETLER:
"MARKSiST DÜŞÜNCE SÖZLÜGÜ"
Aynı
terim Marksist Düşünce
Sözlüğünde
ise
şöyle açıklanmaktadır:
"Terim birden fazla ülkede iş gören kapitalist girişimleri karşılar. Böyle geniş
bir tanım, Avrupa kolonyalizminin erken dönemine (17. yüzyıl başları) uygulanabilirse de, bu terim II Dünya Savaşı ertesine dek kullanılmamıştır ve
özellikle endüstriyel sermayenin uluslararasılaştığı kapitalizmin tekelci evresinin bir fenomenini anlatır.
Marksist kuramsal bir perspektif, endüstriyel sermayenin
uluslararası/aş­
masını, kapitalizmin gelişmesiyle açıklar. DEGER 'in genişlemesi ya da bi-
rikmesi, kapitalist üretim modelinin doğasında vardır ve kapitalist gelişme­
nin erken döneminde bu genişleme, yeni kapitalistleşmekte olan ülkelerin
ulusal sınırları içinde bulunan pre-kapitalist üretimin zararınaydı. Marx 'ın
"imalat aşaması" olarak tanımladığı gelişmenin erken döneminde, para ihracı ya da üretken sermaye için uygun koşullar yoktu. Bu kapitalist ve prekapitalist alanlar arasındaki ticareti kontrol eden TİCARİ SERMAYE 'nin
güçlü olduğu dönemdi. Kapitalizmin gelişmesiyle birlikte, parasal sermayenin ihracını kolaylaştıran kredi sistemi de gelişti. Lenin bu konuyu ünlü kitabı
Emperyalizm 'de incelemiştir. Üretken ya da endüstriyel sermaye, işgücünün
mal biçiminde sömürülmesine dayandığından, üretici sermayenin ihracı (sabit üretim biçimleri) pre-kapitalist sosyal oluşumların çöküşünü geri plana
itmiştir. Pre-kapitalist sosyal oluşumların çözülmesi, II. Dünya Savaşı 'ndan
sonra dünya ölçeğinde olmaya başladı.
gibi, üretken sermayenin gelişmiş kapitalist ülkelerden
ihracı, bu faaliyetler ihracata yönelik olduğundan ve yalnızca üretimin kapitalist sosyal ilişkilerinin genişlemesiyle büyüyen iç pazara bağlı bulunmadığından; önce, doğal maddeleri işleme faaliyetlerine yönelik yatırımlar ve
plantasyon/ar biçimini aldı (Lenin). Üretken sermayenin genel ihracı (yani,
imalatçı kesimler arasında genel) ancak kapitalizmin arka plandaki ülkelere yayılmaya başlamasıyla mümkün olmuştur. Üretken sermayenin bu genel
ihracı, merkezi bir ülkede bulunan, üretim tesisleri ise dünyaya yayılan çok
ulus/u şirketi yarattı.
Tahmin
edilebileceği
162
Çok ulus lu şirketler hakkında yazın genellikle betimleyicidir ve özellikle BAGIMLILIK KURAMJ'na dayalı kanıtlar kullanmaya yönelen bir eklektik teori
doğrultusundadzr. Bu yazında, paranın ve üretken sermayenin uluslararası­
laşmasının karmaşık sürecini belgeleyen, oldukça değerli çalışmalar vardır.
Gelişmiş ülkelerden gelişmemiş ülkelere teknoloji aktarımznın analizi, özellikle önemlidir. Bu konuda ampirik çalışmalar, Marksistler arasındaki, kapitalizmin gelişmiş aşamada, üretim güçlerini dünya ölçeğinde geliştirmek mi,
geciktirmek mi, eğilimi olduğu hakkındaki temel tartışmaya ilişkindir. Benzer
biçimde, şirketler arasında para aktanını (aynı şirketin şubeleri arasındaki
uluslararası değişimler) ve pazar paylaşımı anlaşmalarz hakkında çalışma­
larda, emperyalizm aşamasındaki kapitalizmin hala sermayeler arasmda rekabet çekişmeleriyle mi yön/endirildiği tartışmaszyla ilgilidir.
Ampirik literatürdeki en temel teorik tartışma konusu, belki de, kapitalist
smifla, ulusal devlet arasındaki ilişkidir. Kapitalist rekabetle ilgili birçok
Marksist teorinin temelinde, kapitalist sznifla onun çıkarlarını uluslararası
areneda koruyan devlet arasındaki köprü yatmaktadır.
Bazı yazariara göre,
sermayenin uluslararası/aşması, sermayenin tabiyetinin
belirsizleşmesine ve çok ulus/u sermayeye egemen olanların, ulusal devlet
yapısında sürdürülemeyecek kadar karmaşıklaşmasına neden olmaktadır.
Bu konu, diğerleriyle birlikte, teorik ve ampirik çalışmanın uygun bir sentezinin sermayenin uluslararaszlaşmasımn anlaşılabilmesi için tamamlanması
gerektiğini ortaya koymaktadır". (JW/BA)
4.2.1.3- ÇOKULUSLU ŞİRKETLER: "ÇOKULUSLU
ŞİRKETLER ve EKONOMİK KALKlNMA" KİTABI
Bir özetierne örneği olarak, Cem Alpar'ın, "ÇokUluslu Şirketler ve Ekonomik Kalkınma" adh kitabından aşağıdaki şu bölümler aktanlabilir:
" .. .Birinci grup içine giren ve daha yaygın olan
mali ve ekonomik gücü üzerinde durmaktadır.
163
tanımlamalar, şirketlerin
Bu gücü oluşturan özellikler ise, şirketin büyüklüğü, üretimi, diğer ülkelerde
sahip olduğu kaynakların değeri ve dünya ölçeğindeki yaygznlığıdır. LititenthaPJ ve daha sonraları Brook'a3J göre: "gelir varatzcı üretken [aalivetleri
birden fazla ülkede sürdüren şirketler çokuluslu olarak tanımlanabilir". Ancak burada üretken faaliyetler kavramının altını çizmek gerekir. Çünkü bu
tanıma göre; gelir yaraısa bile, birden fazla ülkede satış acentasz bulundurmak veya yerli şirketin hisse senetlerinin bir kısmına sahip olmak, (portföy,
yatırım), uluslararası şirket niteliğini kazanmak için yeterli değildir.
Bazı iktisatçılar
bu tanıma, ekonomik gücü daha iyi belirleyecek belli kriterler de getirmektedir/er. Örneğin; Vernon4J, I 00 milyon doların altında satış
hasılatı olan ve ikiden fazla ülkede üretim faaliyetlerinde bulunmayan şirket­
leri çok uluslu saymamaktadzr. Daha genel bir deyişle, bu tanıma göre, ikiden fazla ülkede yatırım yapan fakat satış hasılatı yüksek olsa bile üretimini
yanlızca bir veya iki ülkede sürdüren şirketler de çokuluslu sayzlmayacaktır.
Yatırım yapılan
ülke sayısı ve satış hasılatı yanında, çok ulus lu olma niteliği­
nin belirlenmesi için dikkate alınması önerilen diğer bir kriter de, istihdam
edilen işçi sayzsıdır5J. Buna göre örneğin; dünya ölçeğinde I O. 000 'den az işçi
çalıştıran şirket uluslararası olma niteliğini taşımayacaktır.
Yukarzdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, ekonomik ve mali gücü belirleyecek kriterler artzrzldıkça ve bu kriterZere sayısal sınırlamalar getirildikçe, tanımlamanın genel niteliği kaybolmaktadzr. "
".,.ikinci grup içerisine giren tanımlamalar üretim ile ilgili kararların bir
merkez tarafindan alınması ve denetlenmesi üzerinde durmaktadır. Buna
göre; farklı ülkelerde üretim faaliyetlerinde bulunan şirketlerin üretimle ilgili kararlarının ana şirketin bulunduğu ülkede saptanması ve geliştirilmesi
şirketin çokuluslu olma niteliğini belirleyen önemli bir özelliğidir6). Bir görüşe göre, toplam sermayenin % 51-I 00 arasında bir oranının ana şirkete ait
olması, üretimle ilgili önemli kararlarının ana şirket tarafindan alınmasını
sağlayacaktır7J. Tugendhat8J, üretim kararlarının bir merkez tarafindan alın­
masının çok ulus lu şirket olmanın en belirgin özelliği olduğunu kabul etmek-
164
le birlikte, bu gücü sağlayanın, yavru firmadaki sermaye payından çok ana
şirketin oligopolistik yapısı olduğunu ileri sürmektedir. Bu yapıyı belirleyen
özellikler ise, büyük ölçekte üretim, patentler/e korunmuş bir teknoloji, üretimde mal ve fiyat farklzlaştzrmasz, pazarlama ve işletme bilgilerinde üstünlüktür."
" ... Ücüncii grup içinde tanımlama/m~ daha çok şirket yöneticilerinin yönetim/e ilgili kararlara yaklaşımları üzerinde durmaktadır. Örneğin;
Perlmutter 'e9J göre: Şirket yöneticileri her yatırım yaptıkları ülkeyi kendi
ülkeleri olarak kabul ediyor, başka bir deyişle, yönetirnde milliyetsiz bir politika takip ediyor/arsa, şirket çok ulus/u olma niteliğindedir. Ancak böyle bir
tanımlamanın gerçekiere pek uygun düşmediği, çünkü çok uluslu şirketlerin
bugüne dek, yanlızca az gelişmiş ülkelerde değil, fakat yatırım yaptıklan gelişmiş ülkelerde bile tarafsız bir politika izlemedikleri ve bağlı oldukları ülkenin çıkarlarını öne aldıkları ileri sürülmektedir IOJ."
" ... Yukarıda verilen szniflamanzn sınırlarını yeni tanzmlamalarla genişlet­
mek mümkündür. Örneğin; diğer bir tanımlama şekli de çok ulus lu şirketleri,
tek merkezli (ethnocentric), çok merkezli (polycentric), ve Dünya merkezli
(geocentric) uluslararası şirketler olarak ayzrmaktzrllJ. Buna göre; eğer ana
şirket üretimle ilgili kararları yavru şirketlere dikte ettiriyorsa tek merkezli,
yavru şirketlere belli bir özerklik tanınmışsa çok merkezli ve şirket yönetici
ve hissedarları çeşitli milliyetlerden oluşuyarsa dünya merkezli uluslararası
şirket söz konusudurl2J. "
"Gerçekte buraya kadar verilmeye çalışılan çeşitli tanunlardan herbirinin,
çok ulus lu şirketin farklı bir özelliğini yanszttzğım söylemek yanlış olmayacaktu~ Ancak biz bu çalışmada daha belirgin ve basit bir tanımlamayı kabul
edeceğiz. Buna göre; {yatırım faaliyetlerinin birden fazla ülkede sürdüren
ve üretimle ilgili kararlan bir merkezden alan veya çeşitli yollarla bağb şir­
ketlerin kararlanm etki/eyebilen şirketler, çokuluslu şirketlerdir}"o
165
4.2.1.4- ÇOKULUSLU ŞİRKETLER: "EKONOMİK
KURUMLAR ve KAVRAMLARSÖZLÜGÜELEŞTiREL BİR GİRİŞ"
"ÇokUluslu Şirket (ÇUŞ), literatüründe belki de tanımı konusunda en çok
yaratan kavramlardan biri olmuştur (Hirst ve Thompson 1998).1
Bugüne kadar da ÇUŞ kavramının herkes tarafindan kabul edilebilir bir tanımı yapılamamıştır. Bunun temel nedeni, bu şirketleri tanımZarken kullanı­
lacak olan kriterlerde bir uzlaşmaya van/amamasıdır (Alpar, 1980; Şatzroğ­
lu, 1984 ve Yıldırım 1983). Genel olarak "gelir yaratıcı üretken faaliyetleri
birdenfazla ülkede sürdüren şirket" veya "birden fazla ülkede mal ve hizmet
üreten şirket" olarak tanımlanmaktadır. Daha dar anlamda ise CUŞ, "Doğ­
rudan Yabancı Yatırımlar (D Y1} yoluyla, kendi ülkesi dışmda belli ülkelerde kendine bağlı şubeleri denetim altında tutan ve yöneten şirkettir" (Alpar,
1980: 28; Held vd., 1999:237)."
tartışma
4.2.1.5- ÇOKULUSLU ŞİRKETLER: "GLOBALLEŞME
SÜRECiNDE ÇOKULUSLU ŞİRKETLER"
MAKALE Sİ
"Globalleşen dünyada en önemli ekonomik aktörlerden biri haline gelen çok
ulus lu şirketler 1 birden fazla ülkede kazanç sağlayıcı iktisadi faaliyetlerde
bulunan ve uluslararası üretimde bulunan firmalar olarak tanımlanabilir.
Oligopolcü bir yapıda olma eğiliminde olan çok ulus lu şirketler birden fazla
ülkede üretim ve satış faaliyetlerini yürütür ve şirketin mülkiyeti ve yönetimi
birden fazla ülke vatandaş ma ait olabilir (Gilpin, 1987:232). Bir başka tanım
yapmak gerekirse, çok uluslu şirketler genel merkezi belli bir ülkede olduğu halde, faaliyetlerini birden fazla ülkede genel merkez tarafindan koordine
edilen şubeler veya bağlı şirketler aracılığıyla yürüten büyük firmalardzr. Bu
şirketlerin yatırım, üretim, araştırma faaliyetleri ve personel politikası ile ilgili stratejik kararları ana merkezin bulunduğu genel merkezde alınmaktadzr2.
Çokuluslu şirketler ulusal sınırlar arasında mal ve hizmet üretir, ürettiği mal
166
ve hizmetleri pazarlar ve dağıtır; fikirleri, zevk ve teknolojileri dünyanın her
yanma yayar ve global ölçekte planlar yapıp global stratejilerini hayata geçirir. Bu şirketler üretim, finans, teknoloji, güvenlik, enerji ve ticaret başta gelmek üzere global ekonomik yapznzn tümünde temel belirleyici konumundadır.
Global düzeyde üretim zincirlerinin farklı aşamalarını kontrol edebilen, üretim faktörlerinin ve devlet politikaları ile sağlanan avantaj larm kullanımmda
coğrafi farklılıklar nedeniyle ortaya çıkan potansiyeli kullanabilen ve kaynak
ve faaliyetlerini global ölçekte yön/endirebi/en firmalar global firmalar, yani
çokuluslu şirketlerdir (Dicken, 1998:177 ve Jarblad, 2003:11). Firmalarm
global faaliyetlerde bulunmalarz değişen koşullara kolayca uyum sağlama
yeteneği düşük olan diğer kurumlara (Örneğin; parlamento, sendikalar,
üniversiteler v.b.) göre daha kolaydır. Bu stratejik kapasitesinin yanı sıra çok
ulus/u şirketleri dünya ölçeğinde gerçek global oyuncular haline getiren iki
farklı nitelikleri daha vardır (Petrella, 1996: 74). Modern toplumlar teknolojiye ve daha fazla mal ve hizmet üretimine büyük bir önem vermektedir/er.
Sanayileşmiş ülkeler kitlesel üretim telaıolojileri ile büyük ilerlemeler gerçekleştirip ulusal refahlarını arttzrdzkça bu gelişmeye yol açan büyük ekonomik
işletmeler önemlerini artırdı ve global ekonomik ve siyasi kültürü belirleyen
aktörler haline geldiler. Teknolojik altyapıyı üreten ve global ekonomiye hizmet sunan bu şirketler refah ve istihdam yaratan ve böylece yaşam standardım artıran ekonomik birimler olarak ortaya çıktılar. Çok ulus lu 'leviathan'
şirketler, günümüzde, hangi bölge veya ülkelerin istihdamı ve refahı artıran
yatırımları çekeceğini, yeni üretim birimlerinin nerelerde inşa edileceğini ve
dünyanın geriye kalanına ne kadar teknoloji transfer edileceğini belirleyen
kurum/ardır. Ülkelerin rekabet gücü ve dolayısıyla yaşam kalitesi global piyasaların tercihlerine uygun mal ve hizmetleri en elverişli koşullarda üretip
satan global firmalarm varlığına, bu firmalarm yabancı ülkelerde yaptığı
yatırım tutarına ve benzer firmalar için ne ölçüde çekici bir yer olduğuna
bağlı olduğundan çokuluslu şirketler sürdürülebilir rekabet gücü ve yaşam
standartlarının da en önemli belirleyicisidirler.
Global düzeyde faaliyette bulunan çok ulus lu şirketler dört farklı kategoriye
ayrılabilir: (1) sermayenin hangi alanlara yöne/tileceği kaynak ülke tarafın-
167
dan belirlenen ve yerli şirketler/e benzer politikalarla yönetilen çokuluslu
şirketler; (2) yatırım politikası kaynak ülke tarafindan belirlenmekle birlikte
uluslararası piyasa/ara girebilmek için esnek ve global stratejiler takip eden
uluslararası şirketler; (3) herhangi bir ülkeye bağlı olmayan farklı uluslardaki sermayedarların oluşturdukları uluslaraşırı şirketler ve (4) uluslararası
bir kuruluş tarafindan kontrol edilen uluslarüstü şirketler3. "
4.2.2- İLAÇ SANAYİİNDE
ULUSLARARASILAŞMANIN
ARAÇLARI
ya da SERMAYE REKABET SÜREÇLERİ
Önceki bölümlerde de söz edildiği üzere, 1950'lerde uluslarası bir firma yaveya uluslararasılaşmadan bahsedildiğinde, kavram, bir sektörde farklı ulus-devletlere ait benzer firmalar arasındaki herhangi düzeydeki
ortaklığı ifade etmekteydi. Bugün için uluslarüstüleşme, uluslararasılaşmayı
da içeren ancak mutlak koşul olarak birden fazla firmanın bir üst hegemonik
kategorisi için kullanılmaktadır.
pılanmasından
İlaç sektöründe uluslararasılaşma düzeyini anlama bakımından üretim süreç-
lerinde etkinlik gösteren firmalarm özeHelderine
başlıca dört tip firma faaliyet göstermektedir.
(i)
değinmek
gerekir. Sektörde
Genelde küçük/orta boyutlu yeni ilaç Ar-Ge'si yapmayan, jenerik ilaç
satışında yaygınlaşan tipik ulusal kuruluşlar.
(ii) Dünya ilaç pazarlannda önemli paylar kazanmış, Ar-Ge yapabilen ulusal
veya uluslararası j enerik ilaç firmaları. (Bu firmalar patentli veya patent
süresi dolmuş ilaçların modifiye jenerik şekillerini de geliştirerek pazarda avantaj sağlamaktadır)
(iii) Çok uluslu ve global pazarda üst düzeyde yer alan ve birçok ulusal pazarda paylan% 40-60 olan, yeni ilaçAr-Ge'si yapan kuruluşlar.
168
(iv) Son 20 yılda pazarda yer alan önemli sayıda araştırma ağırlıklı biyoteknoloji firmalan da bulunmaktadır. Bunlar, çoğunlukla buluşlarını çok
uluslu firmalada işbirliği içinde pazarlamakta olup, yeni tedavi şekilleri
keşfetmek, geliştirmek konusunda uzmanlaşmışlardır.
İlaç üretim sektöründeki yoğunlaşma ve buna dayalı uluslararasılaşmayı sağ­
layan başlıca görüntüler şöyle sıralanabilir: i) İlaçta uluslararası mal ticare-
tinin boyutu ve büyüme hızı, ü) Büyük ilaç üreticisi ülke ilaç firmalarının
birbirlerinin ülke pazarına nüfuz etme dereceleri, üi) Nüfuz edilen pazarların
bölgeselleştirilmesi ve küreselleştirilmesine ilişkin firmalar arası birleşme­
lerin koşullarını sağlama, iv) Emek gücünün uluslararası düzeyde satın alın­
ması, v) Firma fonlarının uluslararası olarak küresel kar maksimizasyonuna
yönelik dağılımıdır.
İlaç sanayiinde uluslararasılaşmanın temel ögelerini belirleyen parametrelerin başında firmalar arası sermaye rekabet stratejileri gelmektedir. Başlıca
rekabet stratejileri de meta, finans ve emek-işgücü süreçlerindeki dolaşım
olarak sayılabilir. Küresel farmasötik ve biyoteknoloji sanayii açısından bu
rekabet stratejilerini şöyle ayrımlandırmak olasıdır:
Tablo 4-5. Küresel Farmasötik ve Biyoteknoloji Sanayiilerinde
Rekabet Stratejileri
İlaç maliyetleri
Satış
potansiyalleri
Doğrudan yabancı yatırım- Pazar ha- İşgücü-isthdam ve dola-
reketleri
şım
Sermaye yapısı
Eğitim harcamaları
Teknoloji ve sosyoekonomi
Yönetsel harcamalar
Ar-Ge ve Klinik harcamalar
Uluslararası mevzuat düzenlemelerine
ilişkşin uyunç harcamaları ve patent
Bu rekabet stratejilerinin
ayrıntılarına ilişkin aşağıdaki
verilmiştir.
169
önerme ve örnekler
4.2.2.1- META DOLAŞIMI
Meta dolaşımı, ilaç maliyetleri ve
cektir.
satış
potansiyalleri
bakımından
incelene-
4.2.2.1.1- İLAÇ MALİYETLERİ
Uluslararasıtaşma
süreçlerinde ilaç maliyetlerini belirleyen başlıca dört faktörün ön plana çıktığı görülmektedir. Bunlar:
o imalat-Paketierne ve Etiketierne (Ambalaj) ve Tasıma: Sayılan özneler
her malın maliyetini belirleyen asal unsurlar içindeki faktörlerdir. Kuşku­
suz bu maliyetler içerisinde sabit ve değişken sermaye yatırımıarına ilişkin
değerlerin varlığının da bulunduğu kabul edilmelidir.
o İhracat ve İhracat Fiyatları: Meta dolaşımı bakımından pazardaki belirleyici diğer bir faktördür. İhracatın temel rolü, üretici ana ülkede üretilmiş
olan ilacın, diğer ülkelere satışının uluslararasıtaşma bakımından önemli
bir yol olarak gerçekleştirilmesini gerektirmektedir. Üretim teknolojisine
ait bilgilerle beraber, üretimin üretici ülkeden, diğer bir ülkeye aktarılma­
sı önemli bir uluslararasıtaşma aracıdır ve lisans çalışmalarının kapsamı­
na girmektedir. Uluslararası rekabet edebilirlik, pazara giriş-pazar payını
genişletme ve pazarda hakimiyet sağlanması ihracat fiyatları bakımından
önde gelen unsurlardandır. Bu da ilaç sektörü açısından uluslararasıtaşma­
nın temel üç yolundan birisidir.
o
Taşıma
(nakliye) Yolları ve Di2er N akliyecilik Hizmetleri: Bu hizmetlerin bütününün niteliği, uluslararası düzeyde hammadde, farmasötik etken
ve yardımcı maddeler bakımından ihracat ve ithalat maliyetlerini önemle
etkilemektedir.
o İyi imalat Uygulamaları (Good Manufacturing Practice-GMP): Bu kurallar, ilaç üretimi ile ilgili uluslararası düzeydeki düzenlemeleri içermekte
ve standardizasyonu sağlamaktadır. GMP kurallarına uygun üretim tesislerinde üretilmemiş herhangi bir ilacın ihracat, ithalat ve iç pazar satışları
bakımından şansı olmamaktadır. GMP kurallarının uygulanması başlan­
gıçta sabit sermaye yatırımı olarak hem doğrudan ilaç maliyetini ve hem
de meta dolaşımını etkilemektedir.
170
4.2.2.1.2- SATIŞ POTANSİYELLERİ
Meta (ilaç) dolaşımı bakımından önemli olgu, malın (ilacın) satışını sağla­
mak, başka bir anlatımla, ilaca talep yaratmaktır. Buna ilişkin başlıca faktörler arasında şunlar sayılabilir:
o
Hastalık-Hasta
Demografisi: Demografik değişkenler ve uygulamalanndaki değişiklikler, ilaca talep yaratılmasım ya da ilaç satış potansiyellerini
etkilemektedir. Ülkelerde farklı bölgelere göre, dünya coğrafi bölgelerinde ise, hastalık yayılımının demografik özelliklerine göre, farmakolojikterapötik ilaç kategorilerinin satışmda ya da endikasyon temelli ilaç dolaşırnında farklar ve özellikler ortaya çıkabilmektedir. Türkiye Karadeniz
yöresinde antiromatizmal ilaçlara görece yüksek talep ile, HIV-AIDS ve
sı tma vakalarında kullamlan ilaçlara kıta Afrikasında talep olması demografik fark ve uygulamalara örnek gösterilebilir.
o Üretici Demografisi: Üreticilerin demografik olarak dağılım ve yayılımm­
da değişikliklerle üretim uygulamaları, ilaç satış gücünü önemle değiştire­
bilmektedir.
o Talep Kayması: Gelecek kestirimleri bakımından talep kayması ve bu kayınayı yaratabilecek üretim ve firma politikalan pazardaki satışlar üzerinde
etkili olmaktadır.
o İlaç Tedavisinde Hasta-Kültürel Ögeler: Hastanın ilaç tedavisi uyumuna
kültürün etkisi, ilaç satış potansiyallerini değiştiren diğer bir etkendir.
o Fiyatıandırma ve Geri Ödeme Sistemleri: İlaçta fiyatlanduma ve geri ödeme sistemleri ilaç satışını belirleyen asal faktörlerin başında gelmektedir.
İlaçta fiyat, ona ulaşılabilirlik ve edinebilirliği belirleyen en önemli (sosyal) özelliklerden birisidir. İlaç fiyatı, bir piyasa maliyet unsuru olarak,
sağlık hizmetinin kalite ve özelliklerini de belirleyebilmektedir. Diğer bir
anlatımla, kapitalist sisternde ister hasta, ister sağlıklı olarak müşteri, satın alacağı mal ya da hizmete erişebilirliği ve bunun kalitesini (öngörülen
standart) ancak onun piyasa fiyatını ödeme suretiyle gerçekleştirebilmek­
tedir. Toplumsal açıdan hasta ve yakınlarını, ilaç kullanımında öncelikle
ilgilendiren husus, ilacın teminiyle ilgili faktöriyel bir uygulama olarak
171
geri ödeme sisteminin olup olmadığıdır. Geri ödeme listelerine ilacın dahil
olması, pazar payındaki artan değeri bakımından değişiklikleri sağlamak­
tadır.
o Üretim ve Perakende Dağıtım: İlaç üreticileri ve mal ve hizmetin dağıtı­
mından işlevsel olarak sorumlu olan eczacılara yönelik olarak rnevzu standartlardaki yürürlük, ya da bunlardaki değişiklikler, ilaçların satış potansiyallerini etkilemektedir.
o İlaç Bilgi kaynakları: Gerek hasta ve gerekse ilaç üreticileri ile, mesleki
hizmet veren hekim ve eczacılara yönelik değişen ilaç bilgi kaynakları,
ilaç satışında, potansiyel değişiklikler oluşturabilmektedir.
o
Tanı: Hastalıklara ilişkin
tam koyma hızı tedavi maliyetlerini ve ilaç
satış­
larını değiştirebilmektedir.
4.2.2.2- FiNANSAL DOLAŞlM
Uluslararasılaşma,
farmasötik sanayinin en yoğun yaşandığı sektörlerin başında gelmektedir. Oligopolistik bir tekelleşme sürecindeki sermaye hareketleri, ilaç sektörünü ABD-AB ve Japonya kökenli firmalarm yoğunlaştığı bir
alan olarak belirginleştirmektedir. Bu dolaşımla ilgili faktöriyel ögeler şöyle
sıralanabilir:
4.2.2.2.1- DOGRUDAN YABANCI YATIRIM-PAZAR HAREKETLERİ
İlaç sektöründe, bir başka uluslararasılaşma süreci olan doğrudan yabancı yatırım
(dyy) yolunun asal nedenlerini, üç başlık altında toplamak olasıdır. Bunlar: .i) Ulusal pazara nüfuz etmede ilaç üretim birimi açmanın görece kolaylığa
sahip olması, ii) Dünya çapmda yavru-şirketler ağının sağlanması, iii) İlaçta,
dünya ticaretinde hızla artış sağlanmasıdır. Bu yolla, bir ülkeye nüfuz eden
kaynak ülke firması a) Yavru-firma aracılığıyla doğrudan ulusal pazar içinde
olma avantajı sağlar; b) Gümrük duvarlan ve diğer korumalı tedbirleri aşa­
bilme avantajı elde eder; c) Ayrıca, bu süreçte ilaç üretiminin c1) Araştırma­
ürün geliştirme, c2) İlaç aktif ve yan hammadde üretimi, c3) Formülasyon ve
172
mamul ilaç üretimi gibi kendine özgü üretim aşamaları ve bunlara özgü diğer
nitelikleri de uluslararasılaşma bakımından avantajlar oluşturur.
DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü) düzenlemeleri (GATT ve GATS), özel sennaye
hareketinin önündeki gelişim engellerini kaldırma ile sermayenin uluslararası
lcar transferi ve tercihini sınırsıziaştırma uygulamalannda en önemli gelişi­
min köşe taşlarını oluşturmaktadır. Bu mevzuat düzenlemeleri ulusal sınırlar
içerisinde doğrudan yabancı yatırım tercih ve ldr transferini engelleyen, ya
da ulusal şirketlere tamnan olanaklann gelecek yabancı sermayeye aynılaştı­
rılması özellik ve uygulamalarını içermektedir.
4.2.2.2.2- SERMAYE YAPISI
Uluslararası
ilaç sanayinin sermaye yapısını belirleyen ya da bu sektörde bulunan firmalar arası rekabet stratejisini tanımlayan başlıca öznellikler şöyle
sıralanabilir:
o Firma sermaye yapısının proje temelli çalışmalara uygun olması,
o Sermayenin geri kazanımı ve çıkarlarına uygun bir pazar yapısının (yönetsel ve iktisadi düzenlemeler) bulunması,
o Farklı girişimci ve gruplara yanıt verecek bir teknoloji, şirketleşme ve yönetim yapısıyla bütünleşecek bir banka sistemi ve bu unsurlan kapsayan
tüm pazarsal sunumlar,
o Karşılıklı olanak ve gereksinimierin sıranabilmesi (siyasi tercih-devlet,
yatırımcı-ilaç sanayicisi),
o
Karşılıklı işbirliği
ya da ortakhk gelişimini sağlayacak sermaye anlaşma­
zemini ve bunun dayalı olduğu siyasi-ekonomik
larına ilişkin buluşma
iklim-ortam.
4.2.2.2.3- TEKNOLOJi ve SOSYOEKONOMİ
Teknoloji ve ve sosyoekonomik gelişimierin pazarı, farmasötik ve biyoteknolojik ürünlerin satış çıkarlarına göre biçimlendirmeye açık olması diğer bir
faktördür. Örneğin; ABD ve AB' de geleneksel farmasötik pazar, sosyoekono-
173
mik tıbbi gelişimler ve buna uygun teknolojilerle ticarileştirilmektedir. Özellikle biyoteknolojik gelişmeler arasında RNA-interferans (RNAi) teknolojisi,
kök hücre araştırmalan ve bütün genom taramalan başta gelen ilk örnekler
arasındadır. RNAi teknolojileri özellikle ABD ve AB ülkelerinde gelişim
gösterirken, kök hücre araştırmalan başta Singapur olmak üzere, Hindistan'a
kaymış görünmektedir. NIH (National Institutes of Health-ABD-Ulusal Sağ­
lık Enstitüsü), ABD Federal Araştırma Fonlanna kök hücreve benzeri jenerik
materyal sağlayan 11 enstitü arasında, bu iki ülkeyi ilk sıralarda listelemektedir. Benzer olarak Hindistan, "Biyoinformatik ve diğer veri yönetim teknolojileri" nde dünya merkezi olma yolundadır. Benzer biçimde, Brezilya' da,
bu ülkenin önemli ihracat tarım ürünü olan citrus (turunçgil) ta gelişen meyva sineğinin genetik haritası üzerinde çalışan 34 laboratuvarlık bir bilgisayar
ağı kurulmuştur. Bu kanalla dünyadaki talebe de yanıt verilmektedir. Sonuç
olarak bugün ülkeler, kendi toplumsal gelişmelerine uygun biyoteknolojikfarmasötik teknolojiler geliştirmekte ve uluslararası düzeyde finansal dolaşım kapasiteleri yaratabilmektedir.
4.2.2.2.4- ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME {Ar-Ge) ÇALIŞMALARI
İlaç ve biyotek sanayiinde "Araştırma-Geliştirme" (Ar-Ge) çalışmalan ve
bu bütünün parçası olan klinik araştırmalar için yapılan harcamalar, finansal
dolaşım bakımından en önemli kalemi oluşturmaktadır. ilerleyen bölümlerde
ÇokUluslu Şirketler yapılanması göstergesi olarak, bu başlık yeniden incelenecektir. Burada Ar-Ge çalışmalarının finansal dolaşımdaki önemine ilişkin
özet bir atıf yapılmaktadır.
Farmasötik endüstri bakımından Ar-Ge çalışması yürütebilen firmalara innovatör firmalar denmektedir. Ar-Ge çalışmalan özellikle özel sermaye piyasaları içerisinde bir büyüme (uluslararaszlaşma) ve rekabet stratejisi olarak
gelişim göstermektedir. Bu süreç "rekabete yönelik bulus'' süreci olarak tanımlanır. İlaç sanayiinde bu sürecin başlıca iki özelliği bulunmaktadır. Bunlar
ilaca ilişkin temel bilimsel bilgi üretim ve geliştirilmesi ile Ar-Ge çalışmala­
nnın bütününe dayanan rekabet stratejisi işlevinin sağlanmasıdır. Bu süreç
bilimsel araştırma yapılması ve teknoloji geliştirilmesini, sistemin yeniden
174
kendisini üretim momentiği olarak kullanmaktadır ve bu bağlamda da, a)
sürekli yeni ürün geliştirmek, b) bu ürünlerden daha iyiler (etkin/eri) ya da
taklitleri yapıhncaya değin "tekel karları'' elde etmek amacını gütmektedir.
Sonuç olarak Ar-Ge, farmasötik endüstrisi açısından yeni hastalık(lar) modelleri bakımından yeni endikasyonlara yönelik moleküllerle pazar payını
artırmak ve ldrhlığı maksimize etmek için bir rekabet ve büyüme stratejisini
tanımlamaktadır. Araştırmalardaki molekül tarama verilerine ilişkin bulgular,
yeni bir molekül keşfetme şansının% 0.001 (1/10.000) olduğunu, harcamalann yaklaşık 800.000 $ ve ruhsatlandırılarak piyasaya çıkabilme ortalama
süresinin yaklaşık 12 yıl sürdüğünü göstermektedir. Uzun, zahmetli ve pahalı
bir süreç sonunda, innovatör firmanın beklentilerini şöyle sıralamak olasıdır:
i) piyasadaki rakiplerini molekül bazmda geride bırakma, ii) ilacı mülkiyet
olarak kapatma (patentleme), iii) maliyet harcamalarmı amortize edecek yüksek bir karlılık beklentisi. Bu türden bir strateji izlemeyen firmaların uluslararasılaşması mümkün olmamaktadır.
Ar-Ge çalışmalan preklinik (hayvan deneyleri) ve klinik (gönüllü ve hasta
üzerinde deneyler) araştırmalara olmak üzere başlıca iki fazda yürütülmekte
ve ilaç ruhsatlandınlarak piyasaya verildikten sonra pazar soması takibi de
(post marketing surveillance) kapsar olarak devarn etmektedir. Klinik araş­
tırmalar firma araştırma merkezli yönetilmekte ve çok merkezli çalışmalar
olarak genişletilmekte-desteklenmektedir. Bu fasıl değişken sermaye içindeki
yatırım sermayesi olarak finansal dolaşım bakımından büyük önem taşımak­
tadır.
Ar-Ge ve klinik araştırma harcamalanna ilişkin diğer başlıklar da aşağıdaki
gibi sınıfiandınlabihr:
o Araştırma ekibinin, projelerin çeşitli basamaklan ve bitiş noktalarına göreli olarak kültürel yönlendirilmesi,
o Araştırınanın çeşitli dayanak noktalan ve materyaline ilişkin etik çalışmalar (örnek: ksenotransplantasyon, kök hücre),
o Geleneksel pazarlar dışındaki araştırma elcsperizi için yapılan harcamalar,
o Yabancı doğumlu bilim adamlarını işe alma ve çalıştırma harcamaları,
o Yabancı yayınlardaki araştırma verileri için yapılan harcamalar.
175
Ar-Ge çalışmalan ilaç sanayiinde çok ulusluluğun öncül unsurlan arasındadır.
Ar-Ge bütçesinin maliyetindeki sürekli artışların, uluslararasılaşma sürecini
belirleyici bir faktör olarak uluslararası yayılmanın itici faktörü olması durumu birincil örnek olarak verilebilir. Ar-Ge etkinliklerinin sımrlı sayıda seçme
terapötik gruplarda yoğunlaşma oluşturması, firmanın bu gruplarda uzmanlaşmasım ve lider konuma geçmesini sağlamaktadır. Böylece, özgün terapötik
grupta yoğunlaşma, ilacın üretim, satış ve gelirlerinde az sayıdaki terapötik
gruba bağımlık oluşturmayı ve firmaların ulusal boyuttan uluslararası boyuta
taşınmasını da mümkün kılmaktadır. Genelinde, Ar-Ge yatırımıanna dayalı,
firma sermayesinde oluşan giderler açığımn, kısa sürede arnortize edilme
dürtüsü, firmayı "dünya çapında etkinlikte" bulunmaya iter.
Ar-Ge çalışmaları, tekel karım maksimize etme amacına yönelik olmakla beraber, kapitalist firmalar açısından bu kar elde edilineeye değin bazı riskler
de bulunmaktadır. Bu riskierin başında genel neden olarak araştırma faaliyet ürününün (bilgi) kamu malı olma özelliği bulunmasıdır. Özel nedenlere
bağlı riskler ise i) Ar-Ge çalışmalarının zaman harcatıcı olması, ü) bu çalış­
maların çok yüksek masraflı yatırım ve harcamaları gerektirmesi, iii) yeni
bir kimyasal bileşiğin ilaç olabilmedeki düşük başarı şansı ve iv) rakipler
tarafından taklit kolaylığı olarak sıralanabilir.
İlaç sanayiinde Ar-Ge çalışmaları, "rekabete yönelik b ulus" süreci olarak her
zaman sektör içi ve firmalar arası karşılıklı risk de taşımaktadır. Bu anlamdaAr-Ge'nin taşıdığı riski azaltmak amacıyla "uluslararası patent sistemi"
nin sağladığı korumadan yararlamlmaya çalışılmaktadır. Bu koruma modeli,
gerçekte uluslararası olarak oluşturulmuş bir mevzuat sisteminin parçasıdır.
Bu anlamda sosyal hegemonya stratejilerinin bir parçası olarak da değerlen­
dirmesi gerekmektedir.
4.2.2.2.5- ULUSLARARASI MEVZUAT DÜZENLEMELERİ ve
PATENT
Uluslararası
hukuki mevzuat, siyasi ve ekonomik sisteme meşruiyet sağlayan
ve onu garanti altına alan ve bu bağlamda da askeri olarak müdahale alam
oluşmasına olanak veren bir düzenlemeler bütünüdür. Bu düzenlemeler, küresel ve bölgesel oluşumlar ile bunların yapılandırılmasına olanak veren anlaş-
176
malardan oluşmaktadır. Bu bağlamda, daha önceleri küreselleşmenin yapısal
ve hukuki organlan tablo 1 'de özetlenmişti.
İlaçla ilintili olan hukuki hegemonya stratejisi ya da uluslararası mevzuat dü-
zenlemeleri başlıca, i) standart oluşturma ve ii) bu teknolojik aidiyetleri uluslararası düzeyde karşılıklı olarak tanıma olarak kategorize edilebilir.
Farmasötik ve biyotek endüstrilerin küreselleşmesini sağlayan
uluslararası standart ve anlaşma bulunmaktadır. Bunlar:
o
Uluslararası Uyumlulaştırma Konferansı Müktesabatı
başlıca
iki
(International Con-
ference on Harmonizatian ICH)
o Ticaretle İlgili Fikri Mülkiyet Haklan Anlaşması (Trade Related Aspects
ofIntellectual Property Rights-TRIPs) dır.
ICH, ABD-AB ve Japonya'nın ortak katkılarıyla oluşturulmuştur. İlaç ruhsatlandmlmasmdaki düzenleme süreçlerinin belirlenınesini sağlamaktadır. Bu
suretle, bir bölgede ruhsatlandırma güvenliliği (emniyeti-safety) sağlanmış
bir ilacın buna taraf olan ülkelerde de kabulünü öngörmektedir. Yeni bir ilacın ya da biyotek ürünün, ICH yönetmeliğine göre geliştirilmesini takiben, bu
ürünler için herhangi bir ICH bölgesinde ruhsat başvurusu yapılabilmektedir.
TRIPs anlaşması, ticaretle ilgili fikri mülkiyet haklarına düzenleme getinnekte ve Dünya Ticaret Örgütünce yönetilmekte ve yürütülmektedir. Bu anlaşma
çok taraflı (multilateral) bir anlaşmadır. ilaçlarla ilgili olan bölümü bir dizi
alanlar ve kurallar dizgesi içermektedir. Örneğin yoksul ülkeler için zorunlu
lisans anlaşmalarına dayalı jenerik ilaç ithalatından, çeşitli yaşam biçimlerine
(life forms) ilişkin patentlenebilme süreçlerine kadar farklı alanları, kurallarla
düzenlemektedir. Biyomedikal araştırmalarda yabancı sermayenin yaygınlık
kazanması, ülkenin patent korumasım kabule zorlanmasına neden olmaktadır. Türkiye 1995 'le beraber, patent korumasını kabul etmiş ve uygulama
2000'de başlamıştır. Diğer yandan veri koruması da TRIPs 39/b maddesine
dayalı olarak 1997 'den bu yana kabul edilmiş durumdadır.
İlaç ve biyotek sanayini ilgilendiren bu mevzuat düzenlemeleri ülkeler arası
uyum ve ülkelerin bu düzene uyuncu ile ilgili önemli harcamalara neden olmakta ve bu yolla da finansal dolaşım sağlanmaktadır.
177
Başlıca
hukuki düzenlemelerle ilgili uyunç harcamalan arasmda
faktörler sayılabilmektedir:
i)
ii)
iii)
iv)
v)
aşağıdaki
TRIPs mevzuatına hazırlık süreci harcamaları,
İlaç ve çeşitli yaşam biçimlerine ilişkin patent/marka edinim harcamaları,
Biyolojik materyallerle ilgili gümrük/mevzuat düzenleme harcamaları,
Yerel mevzuat düzenlemeleri,
İyi klinik uygulamalan/ICH hazırlıklarına ilişkin harcamalar
İlaca ilişkin patentimarka edinim yöntemleri ile bunlara ilişkin harcamalar
"Uluslararası
Patent Sistemi" ile düzenlenmektedir. Bu sistemin özellikleve diğer teknik ayrıntılarına ilişkin ayrıntılar ÇUŞ
yapılanmalanna ilişkin bölümde yeniden özetlenecektir.
ri,
tanımlanması, işleyişi
AR-GE çalışmalannda riski azaltıcı etmen olarak kullanılan uluslararası patent sisteminin başlıca yetersizlik nedenlerini şöyle sınıflamak olasıdır:
a) Etkin patent süresi: Bu süre i- ürünün teknik gelişmesi, ii- klinik deneyler,
iii- ürünün ulusal sağlık otoritesine kaydı sırasında harcanan zaman gibi
nedenlerle 17 yıllık nominal koruma süresinin altına düşmesi ve
b) "Taklit voluyla kesif' adı verilen rakip firma stratejilerini içerisinde barın­
dırmaktadır.
Bir firmanın diğer firmalarca taklit edilemeyecek ürünler üretebilmesi, özel
sermaye birikimi sürecinin temel özelliğini oluşturur. Bu bağlamda başlıca
2 risk tanımlanmaktadır. Bunlar: a) Yeni ilaçların etkin ömürlerini belirsiz
kılan rekabetçi taklit b) Patent süresi bitimidir. İlaç sanayiinde çok ulusluluk
nedeni olarak özel sermaye birikimi sürecindeki riskiere karşı başlıca temel
önlemler a) en kısa sürede en fazla satış hasılatı elde etme zorunluğu b) pazar boyutunun genişletilmesidir. Bu da, son tahlilde, sektörde daha büyük bir
ürün (ilaç) değeri hasıla oranını kontrol edebilecek olan pazar stratejilerinin
geliştirilip uygulanmasma bağlıdır.
Yukarıda
verilen
tanımlardan
mülkiyet
aracıdır.
Burada
da
ilacın
anlaşılacağı
üzere, patent sonuç olarak bir
talep esneldiği olmayan ya da çok az olan
178
bir ürün olması ve insanlar açısından vazgeçilemez olması, kapitalizmde bu
ürün üzerinde bireysel mülkiyet kurulmasını engelleyememektedir. Sağlanan
mülkiyet ile ve bu mülkiyetİn dolaşırnma ilişkin özel anlaşmalar, ilaç firmaları arasında önemli bir finansal hareketlilik yaratabilmekte ve bu anlamda da
sermaye merkezileşmesini sağlayabilmektedirler.
4.2.2.3- EMEK SÜREÇLERiNDEKi (İŞGÜCÜ) DOLAŞlM
İlaç sanayiinde uluslararasılaşma ögesi olarak işgücü istihdam ve dolaşımı,
bunlara ilişkin yapılan eğitim ve yönetsel harcamalar önemli bir maliyet unsuru olarak belirginleşmektedir. Bunlar ayrıntılandınldığmda:
4.2.2.3.1- İŞGÜCÜ İSTİHDAM ve DOLAŞIMI
ilerleyen bölümde '"ilaç şirketlerinin u.hıslararası faaliyetlerinin çapı'~
istihdam ve dolaşımı bir firma
örneğinde ömeklenmektedir.
başlığı altında ÇUŞ yapılanmalannda işgücü
4.2.2.3.2- EGİTİM HARCAMALARI
Eğitim harcamalarına ilişkin uluslararası
başlıca
ilaç sanayiinde
yedi kategoride ortaya çıkmaktadır:
ayrılan
kaynaklar
o Hukuki uyuncu garanti altına alacak ek mevzuat düzenleme ihtiyaçları,
o Firma içi çalışma takımlarının iletişimini artıracak ek ihtiyaçlar,
o Çalışanlarm (yönetici, işçi ve diğer hizmetliler) hizmetiçi eğitimlerinde
zamanlama; proje uygulamalan ve bunlara ilişkin kilometre taşlarını tayin,
o Eğitilecek olanların belirlenmesi,
o Eğitimin verilmesi,
o Uygun öğretim metodlan ve içeriklerin seçimi,
o imalat, analiz ve validasyon (geçerlilik) raporlan dahil materyal çeviri
harcamaları.
179
4.2.2.3.3- YÖNETSEL HARCAMALAR
o Ayrımcılık karşıtı yasa ve politikalara uyum,
o Proje bazlı takım çalışmaları oluşturma,
o Yüz yüze görüşme, telekonferans, internet ağı üzerinden haberleşme,
e-posta gibi yöntemlerde dengeli bir planlama ve yönetim oluşturma,
o İletişim biçimlerinde farklılıklar oluşturma ve kendine güvenen küresel bir
ekipleşme yaratma,
o Yeni bir iletişim altyapısı oluşturmalbuna ilişkin donanım-gereç ihtiyaçları,
o Grafikler, proje haritaları ve ek sözlükler geliştirme,
o Çalışma ortamında bilgisayar ağları oluşturma ve akıl hocalığı olanakları­
nı geliştirme,
o
o
Aracı
ve
dışandan danışmanlık
hizmetlerini kullanma,
Yabancı dil eğitimi ve aksan azaltma.
4.2.3- ÇOKULUSLU ŞİRKET (ÇUŞ)
YAPILANMASININ GENEL
DEGERLENDİRMESİ İÇİN YAKLAŞlM
Küreselleşme hareketinin üç temel unsuru 1- Meta sermayenin gelişimi, 2Finansal sermayenin gelişimi ve 3- Üretici sermayenin gelişimi olarak sıra­
lanabilir. Bu gelişim eğilimleri, daha önceki bölümler içinde de özetlendiği
üzere, küreselleşme eğiliminin başat örneklerinden birisini, doğrudan yabancı sermaye hareketlerine dayalı "ÇokUluslu Şirketler" (ÇUŞ) yapılanması
oluşturmaktadır.
Şirketleşme temelinde çok uluslulaşma, merkez ülkelere ait ulusal şirketlerin,
çevre ülkelere ait ulusal şirketleri çeşitli biçimlerde yönetim ve/veya denetimleri altına alacak mekanizmaları oluşturması ile şekillenmektedir. Bu biçimdeki sermaye ve pazar büyümesi, gerçekte merkez ülke ulusal sermayesinin karını artıracak düzenlemeleri küresel olarak içeren bir hegemonik çizgiyi
de içinde taşımaktadır.
180
Uluslararasılaşma,
bir sektörde farklı ulus-devletlere ait, benzer firmalar
arasındaki herhangi düzeydeki ortaklığı ifade eder. Uluslarüstüleşme ise,
uluslararasılaşmayı da içeren ancak mutlak koşul olarak birden fazla firmanın bir üst hegemonik kategorisi için kullanılmaktadır. Bu anlamda bir araya
gelmiş olan firmaların ÇUŞ yapılanmaları, dayandığı nedenler ve göstergeleri
bakımından 3 başlık altında kategorize edilebilir. İlaç endüstrisini de içeren
bu kategorizasyon, tablo 2' de özetlenmiş durumdadır. Bundan sonraki bölümlerde bu tablo ile ilgili ayrıntı açıklamalar verilecektir:
Tablo 4-6. İlaç Sanayünde ÇokUluslu Şirket (ÇUŞ) Yapılanma
Kategorileri ve Dayandığı N edenler-Göstergeler
1. ÇUŞ nedeni olarak
yoğunlaşma
2.
ÇUŞ
görüntüleri
a) İlaçta uluslararası mal ticaretinin boyutu ve büyüme hızı,
b) İlaç sanayiinde firmalar arası birleşme koşullarının belirlenmesi
c) İlaç sanayiinde firmaların biribirlerinin ülke-pazarına nüfuz
etme dereceleri ve pazarların bölgeselleştirilmesi- küreselleş­
tirilmesi
d) Çok uluslu ilaç şirketlerinin uluslararası faaliyetlerinin çapı.
a)
Uluslararası
düzeyde
alım
ve
satım
faaliyetleri,
b) Emek gücünün uluslararası düzeyde
satın alınması,
c) Firma fonlarının küresel kar maksimizasyonuııa yönelik dağılımı
3.
ÇUŞ
göstergeleri ve a) Doğrudan yabancı yatırım
araçları
b) İhracat ya da pazarlama ve lisans anlaşmaları
c) Ar-Ge çalışmaları süreci
d) Sinai ve fikri mülkiyet olarak uluslararası patent sistemi
e) Özel sermaye birikimi süreci
181
4.2.3.1- ÇUŞ NEDENi OLARAK YOGUNLAŞMA
Bir endüstri dalında uluslararasılaşmanın boyutunu temellendiren başlıca parametreler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
1-
Uluslararası
mal ticaretinin boyutu ve büyüme
hızı,
2- Firmalar arası birleşme koşullannın belirlenmesi,
3- Firmalarm biribirlerinin ülke-pazanna nüfuz etme dereceleri,
4-
Pazarların bölgeselleştirilmesi-küreselleştirilınesi.
Herhangi bir endüstri dalında yukarıdaki ölçütlere uyan bir uluslararasılaşma
süreci ile ortaya çıkan yapı kısaca ÇokUluslu Şirket (ÇUŞ) olarak anılmakta­
dır. ÇUŞ 'ların, uluslararası faaliyetlerinin çapı, uluslararasılaşma aşamasının
düzeyini (evre sini) de yansıtmaktadır.
İlaç endüstrisi, bugün için uluslararası faaliyetleri en geniş boyutlarda sürdü-
ren bir sektör örneği olarak öne çıkmaktadır; diğer bir deyişle en fazla uluslaramsılaşmış olan bir sanayi dalıdır. Konu, tablo 2 ölçütlerine göre şu başlıklar
altında incelenecektir:
4.2.3.1.1- İLAÇTA ULUSLARARASI MAL TİCARETİNİN BOYUTU
ve BÜYÜME mzı
İlaçta, uluslararası mal ticaretinin boyutu ve büyüme hızı yüksektir. F armasö-
tik sanayii açısından temel iki tip mal ticaretinden bahsetmek olasıdır: Bunlardan birincisi ürün olarak ilaçla ilgili ticari mübadelelerdir. Diğeri ise ilaç
üretim ve teknolojisine ilişkin bilgi mübadelesidir. Ürün olarak ilaçla ilgili
mal ticaretinde ilaç etken madde satışları birinci sırayı tutmaktadır. Diğerleri
sırasıyla ilaç katkı ve yardımcı madde satışlan ve mamül ilaç satışlandır.
İlaç etken madde satışlan bakımından firmalar arası ilişkiler başlıca iki düz-
lemde yürütülmektedir. Bunlardan illci, lisansör çalışmaya dayalı etken madde ticaretidir. Belli bir ana firmaya bağlı bir ilacın, başka bir ülkedeki ortak
firma tarafından üretiminin yapılması, lisans anlaşmalan ile mümkündür.
182
Buna dayalı olarak hsansör firma, ya ilaç etken maddesini kendi üretim tesislerinde üretmekte ya da büyük ölçüde lisansı aldığı firmadan ithal etmektedir.
Ticari mübadeleye esas olan süreç, firma içi satışlada ilgili bir etkinliği tanımlar. İlaç etken maddesi ile ilgili ikinci ticari mübadele jenerik ilaç üretimi
ile ilgili olarak sürdürülmektedir. Jenerilc ilaç üreticileri, ilaç etken maddesini,
başka jenerik üreticilerden sağlama yoluna gitmektedir.
Aşağıdaki
tablo 7' de, ilaç sanayiindeki küresel satış eğiliminin yıllara göre
artışı sergilenmektedir. 1968'de pazarın küresel değeri sadece 1.9 milyar $
iken, bu 2002'de toplamda yaldaşık% 211 'lik bir büyüme ile 400.6 milyar
$ düzeyine çıkmıştır. 1968-1981 yılları arasında küresel pazar satış hasıla değeri ortalama olarak% 3.6'lık bir büyüme gösterirken bu eğilim 1999'dan
2002' de ortalama olarak% 10.3 'lük bir oran artışı göstermiştir.
Tablo 4-7. İlaç Sanayiinde Mal Ticaretinin Boyutu Olarak
Yıllara
1968
1.9
1970
2.69
1971
Göre Küresel
Satışlar
1978
10.2
5.1
1.4
1979
ı 1.92
6
3.10
1.6
1981
14.0
7
1972
3.55
1.8
1999
337.2
ll
:1973
4.68
2.4
2000
317.2
lO
:1974
5.91
3.0
2001
364.2
12
1975
6.56
3.3
2002
400.6
8
1977
8.14
4.1
2003
466.3
9
Mamül ilaç satışlan ile ilgili
larda özetlenmektedir.
diğer
IMS 1999-2007 verileri,
183
aşağıdaki
tablo-
IMS (Intercontinental Marketing Services), bir uluslararası ilaç piyasa araş­
tırma ve damşma firmasıdır. Uluslararası ve ulusal düzeydeki ilaç piyasaları­
na ilişkin sunduğu raporlar ve diğer veriler, piyasanın ya da sektörün analizi
bakımından en kapsamlı kaynaklardan birisini oluşturmaktadır. IMS yıllık raporlama tekniği olarak kesinleşmiş piyasa değerlerini içeren dünya pazarına
ilişkin projeksiyonlan sunmaktadır. Aylık ve yıllık rapor özetleri, izlenebilen
kaynaldar arasındadır. Bu kaynaklardan derlenen tablolar, IMS projeksiyonlarını yansıtmaktadır.
İlaç endüstrisinin, uluslararası ve ulusal ölçekli incelenmesindeki paramet-
relerden birisi de, küresel coğrafi dağılım eksenidir. Küresel coğrafi dağılım,
merkez ekonomileri ölçeğinde ilaç üretim ve satış piyasalarının yoğunluk ve
merkezileşmesini önemle yansıtmaktadır. Dağılıma ilişkin bölgesel dinamikler, gerçekte küresel büyüklüğün çeşit ve gücünü de sergiler. IMS verilerinde,
farmasötik endüstri için önemli büyüklük indikatörlerinden bir tanesi, satış
hasılalandır. Satış hasıla değeri, çoğu kez sabitlenıniş kur değerleri üzerinden Amerika Birleşik Devletleri dolan (ABD $) olarak ifade edilir ve satış
hasılasındaki gerek değer ve gerekse yüzde (%) değer olarak büyüklük, aynı
zamanda pazar büyüklüğünün eşdeğeri olarak da kabul edilmektedir. IMS
verilerinde, küresel farmasötik satışlarda yaratılan değer, öncelikli olarak
coğrafi bölgesel bir temelde incelenrnektedir.
Bu bağlamda IMS, küresel farmasötik satışlar bakımından beş bölgesel coğ­
rafya bölümlendirmesi yapar. Buna göre Amerika kıtası, Kuzey ve Latin
Amerika olarak ikiye ayrılır: Kuzey Amerika'yı Kanada ve ABD oluşturur.
Latin Amerika içinde ise, başta Brezilya, Arjantin, Meksika gibi ülke ekonomileri ölçek veri olarak alınmaktadır. Avrupa, 2003 yılı başından bu yana,
Avrupa Topluluğuna (AT) üye ülkeleri, topluluk dışında olan Orta ve Doğu
Avrupa (ODA) ülkelerini ve Türkiye'yi içeren üçlü bir aynınma göre ele alın­
maktadır. Japonya, 1999 öncesi istatistiklerdeAsya-Afrika-Avustralya üçgeni
içerisinde gruplandırılırken, buradaki tablolarda da gösterildiği üzere, daha
sonraki yıllarda ayrı bir coğrafi bölge olarak aynştınlmıştır.
184
o IMS Veırileri-1999-2002:
Mal ticaretinin boyutuna yaklaşım sağlama bakı­
mından, öncelikle küresel farmasötik satışiara göz atmak yararlı olacaktır.
İlk tablo, küresel fannasötik satışlarda bölgesel olarak yaratılan 1999-2002
yıllan arası değerleri içermektedir.
Küresel
Satış Değ;erleri:
Tablo 4-8.1. 1999-2000 YııUan Aras:ıı Bölgesel Olarak
Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratılan. Değer
Kuzey Amerika
Avrupa*
135.6
%40.2
152.8
%48.2
%14
90
26.6
75.3
23.7
8
51.5
16.2
3
Avrupa Birliği (AB)
AB-Dışı
Avrupa
Japonya
Latin Amerika
22.4
6.6
18.9
6.0
9
Asya, Afrika ve Avustralya*
89.1 *
26.4
18.7
5.9
lO
TOPLAM
337.2
317.2
%100
%10
%11
* Japonya dahil
Dünya ilaç satışlan bakımından en büyük üç pazar sırasıyla, Kuzey Amerika,
Avrupa ve Japonya' dır. Bu üç bölge, küresel ilaç satışlannın% 88.1 'ini elinde
tutmaktadır. Bu rakamlar toplam olarak 27 ülkeye aittir.
185
Tablo 4-8.2. 1999-2000 Arası Bölgesel Olarak
Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratılan Değer
*Japonya dahil
2003 yılı bakımından Birleşmiş Milletler'e (BM) üye ülke sayısı toplam
191 'dir. Buna göre% 14.1 oranındaki ülke, satışiann yaklaşık %88'ini gerçekleştirirken, toplam ülkenin% 85.9'una denk düşen 164 ülke ise, toplam
satışlarda ancak% 12'lik pazar payına sahip görünmektedir. Bu veri, belli
coğrafi bölgelerde konuşlanmış farmasötik endüstrinin üretim ve satış olarak
pazarda yoğunlaştığını kanıtlamaktadır.
İlk 10 Terapötik Sınıf-Küresel Satış De2erleri: Tablo 9.1, Uluslararası "Al-
fabetik Tedavi Kategorisi" (ATK) ne göre sınıflandırılmış farmakolojik/terapötik gruplar içerisindeki ilk 10 grubu göstermektedir. Tabloda, 2000-2002
yıllan bakımından terapötik gruplar i) ATK sıralaması, ü) milyar $ cinsinden
yıllık satış değerleri, iii) bu küresel satış değerlerinin % olarak ifadesi ve iv)
kategorilere ilişkin yıllık % büyüme oranları olarak 4 parametrede incelenmiştir. % büyüme oranları sabit $ kuru üzerinden hesaplanmıştır.
Tablo'nun incelenmesinde, farmakolojik/terapötik sınıflandırmaya giren ilaç
grubunun 12 olduğu görülmektedir. Ancak bu gruplardan 3 tanesi, oluştur­
dukları satış değerleri bakımından, istatistiklere sadece bir yıl girebilmiştir.
186
Bu da diğer 9 grubun, 2000-2002 arasında istatistiklerde hep olduğunu göstermektedir. Bahse konu olan 3 gruptan birincisi, 2000 yılı istatistiklerine
aittir. Bu grup non-narkotik analjeziklerdir. Diğerleri ise sırasıyla 2001 'de,
sistemik antihistaminikler ve 2002 'de de, eritropoietinlerdir.
Tablo 9.1, 9.2 ve 9.3'de, 2000-2003 yıllarına ait değerler, yıl bazında ayrı
tablolaştırılmış olup, terapötik ajanların tedavi sınıflandırılmasına göre sırası,
satış hasıla değeri ve yüzdesi ile % büyüme hızı verilerini içermektedir.
Tablo 4-9.1. 2000 Yılı Tedavi Sınıfiarına Dayalı
Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratılan Değer*
Antiülserler
ı
17.4
%5.5
%13
Kolesterol ve Trigliserit Düşürücüler
2
15.9
5.0
21
Antidepresanlar
3
13.4
4.2
18
Kalsiyum Antagonistleri, (Sade)
4
9.8
3.1
2
Antiromatik Non-Steroidaller
5
9.5
3.0
26
ADE İnhibitorleri, (Sade)
6
7.3
2.3
3
Sefalosporinler ve Kombinasyonlar
7
6.9
2.2
-5
Antipsikotikler
8
6.0
1.9
22
Non-NarkotikAnaljezik:ler
9
6.0
1.9
3
Oral Antidiyabetikier
lO
5.9
1.9
26
98.2$
%31.0
%+13
Antihistaminikler, Sistemik
Eritropoietinler
3. Düzey ATK*deki temel lO Grup Toplamı
*ATK: Alfabetik Tedavi Kategorisi
187
Tablo 4-9.2. 2001 Yılı Tedavi Sınıfiarına Dayalı
Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratdan Değer*
Antiülserler
ı
19.5
%6
%+14
Kolesterol ve Trigliserit Düşürücüler
2
18.9
5
+22
Anti depresanlar
3
15.9
5
+20
Kalsiyum Antagonistleri, (Sade)
5
9.9
3
+4
Antiromatile Non-Steroidaller
4
10.9
3
+16
ADE İnhibitorleri, (Sade)
8
7.5
2
+5
Sefalosporinler ve Kombinasyonlar
9
6.7
2
o
Antipsikotikler
6
7.7
2
+30
Oral Antidiyabetikler
7
7.6
2
+30
Antihistaminikler, Sistemik
10
6.7
2
+22
111.3$
32
%+16
N on-Narkotik Analj ezikler
Eritropoietinler
3. Düzey ATK*deki temel lO Grup Toplamı
'rATK: A(fabetik Tedavi Kategorisi
188
Tablo 4-9.3. 2002 Yıh Tedavi
Sıımfiaırma
Dayah
Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratılan Değer*
Antiülserler
1
21.9
%6
%+9
Kolesterol ve Trigliserit Düşürücüler
2
21.7
5
+12
Anti depresanlar
3
17.1
4
+5
Kalsiyum Antagonistleri, (Sade)
4
11.3
3
+1
Antiromatile N on-Steroidaller
5
9.9
3
-1
ADE İnhibitorleri, (Sade)
6
9.5
2
+19
Sefalosporinler ve Kombinasyonlar
8
8.0
2
+2
Antipsikotikler
9
7.8
2
o
HI
7.6
2
-3
7
8. ı
2
+18
Non-Narkotil<: Analjezikler
Oral Antidiyabetilder
Antihistaminilder, Sistemi!<:
Eritropoietinler
3. Düzey ATK*deki temel10 Grup Top-
122.8$
lamı
%+16
*AT!(: Alfabetik Tedavi Kategorisi
2000 yılı verilerine göre, 1Oterapötik grup içerisinde satış hasıla değeri ve %
oranı bakımından ilk grup, antiülser ilaçlardır. 2000 yılında ilk 1O terapötik
gruptan eldelenen satış hasıla değeri ise, 98.2 milyar ABD $'dır. Bu değer
küresel satışlarm% 31 'ine denk düşmektedir. 2001 yılında ise, toplam satış
hasılası 111.3 milyar ABD $ olarak gerçekleşmiştir. Bir önceki yıla göre baş-
189
lıca
fark, non-narkotik analjezik ilaçların ilk 10 terapötik grupta yerini antihistaminiklere bırakmış olmasıdır. İlk 10 terapötik grup içine giren ilaçlarla
gerçekleştirilen satış hasıla oranı% 32 olup, yine bu dönemde pazarın büyüme oranı % 16 olmuştur. 2002 yılında da ilk 1O terapötik ilaçlar pazarında
%6'lık bir büyüme gerçekleşmiş ve 122.8 milyar ABD $'lık bir satış hasılası
gerçekleşmiştir.
İlk 10 İlaç-Küresel Satış De2erleri: 2000-2002 yılları arasında küresel ölçekte satış değeri yaratan ilaçlara ait çeşitli veriler tablo 1Ove ll' de toplanmıştır:
Tablo 4-10. 2000-2002 YıllarıArası Satış Değeri Oluşturan İlk 10 ilacın
Tedavi Grubu Ve Etken Madde Bakımından Sınıflandırılması
Lipitor
Antihip erlipidemik
Atorvastatin
+(2Adet)
Zocor
Antihiperlipidemik
Sirnvastatin
+ (4Adet)
Norvasc
Kalsiyum Kanal Bl.
Amlodipin
+(lO Adet)
Tablet
Antiülser
Lansoprazol
+ (8Adet)
Mikropellet kapsül
Prozac
Antidepresan
Fluoksetin
+ (7 Adet)
Seroxat/Paxil
Antidepresan
Paroksetin
+ (1 Adet)
Film tablet
Zyprexa
Nöroleptik
Olanzapin
+ (1 Adet)
Film tablet
Celebrex
Antiinflamatuvar
Selekoksib
+ (1 Adet)
Kapsül
Zoloft
Antidepres an
Sertalin
+ (3 Adet)
Erypo
Eritropoietin
Epoetin alfa
Vi oxx
Antiinflamatuvar
Refokoksib
Ogastro/Prevacid
* 2002 de Türkiye'de bulunan ilaç sayısı
190
+ (1 Adet)
Film tablet
Tablet
Film tablet
Kapsül
Kapsül
Likit
Tablet
Tablet
Tablo lO'da herhangi bir sıralamaya bağlı olmaksızın 2000-2002 yılları arası
ilk 1O ilaç listesine giren ilaçlarm tedavi gruplan ve etken madde içerikleri bakımından sımflandınlması yapılmıştır. Ayrıca ilk 10 ilacın Türkiye'de bulunup
bulunmadığı ve varsa piyasadaki adetleri ile farmasötik şekilleri listelenmiştir.
Bir antiülser ilacı olan ve omeprazol etken maddesini içeren Losec/Prilosec,
Türkiye'de de satışta olan ilaçlardan bir tanesidir. Türkiye'de, omeprazol etken maddesini içeren 1O preparat üretilmektedir. 2000-2002 yılları arası ilk
10 ilaç listesi içerisinde yer alan ve amlopidin içeren Norvasc'da Türkiye'de
üretilmektedir ve etken maddeyi içeren 1O preparat bulunmaktadır.
Tablo ll de ise, ilk 1O ilacın küresel farmasötik
ilişkin veriler gösterilmektedir:
satışlarda yarattığı değerlere
Tablo 4-11. 2000-2002 Yıllan Aras.a İlk 10 İlacm Küresel
Farmasötik Satışlarda Yarattığı Değer*
[~1~'\\m),ft~l,$-r:,~v,'!t:
0;;ı•
/·... :;;.2?Y<. ~~~rı~~;~ı
>•, ;. r·
.•;...
\.·. ;:
f':.·
•. · · •c:c· ••• ;•
Losec/Prisolec
ı
6.ı
%1.9
%9
2
6.ı
%0
3
5.2
%-19
Lipitor
2
5.4
1.7
%44
ı
7.0
+3ı
ı
8.6
+20
Zocor
3
4.4
ı.4
%ı5
3
5.3
+25
2
6.2
13
Norvasc
/
4
3.3
1.1
%ı5
4
3.7
+14
5
4.0
+6
Ogastro/Prevacid
5
3.ı
1.0
%33
5
3.5
+13
7
3.6
+3
Prozac
6
2.9
0.9
%-ı
-
-
-
-
-
-
Seroxat/Paxiı
7
2.4
0.8
%20
9
2.8
+19
8
3.3
+13
Zyprexa
8
2.4
0.8
%30
6
3.2
+35
4
4.0
+21
Celebrex
9
2.4
0.7
%65
7
3.ı
+32
9
3.ı
-ı
Zoloft
lO
2.2
0.7
%ı2
-
-
-
o
2.9
+ı2
Erypo
-
-
-
-
8
2.9
+35
6
3.8
+ı8
Vi oxx
-
-
-
-
10
2.6
+44
-
-
-
$34.5
%ı0.9
%+2ı
$40.2
%+22
$44.7
%+11
İlk 10 Ürün
Toplamı
ı
* Veriler IMS World Review 2001, 2002, 2003 'de yukanya doğru 53 haftalık ABD
lanmıştır;
**Pazarda satış: milyar$
191
satışlarından hesap-
Bu tablo da, pararnetrik olarak dört veriye yer vermektedir. Bunlar sırasıyla,
ilaçların yıllara göre en büyük değerden küçüğe doğru sıralanışlan, milyar $
cinsinden satış değerleri ile bunların% değerleri (sadece 2000 yılı için) ve her
ilacın sabit $ kuru üzerinden piyasadaki % büyüme değerleridir.
İlk 5 İlac-Pazar Hareketleri: Tablo ll' de yer alan ilk üç ilaç, yıllara göre
sıralamadaki
yerleri değişse bile satış hasılası bakırnından ilk üç sıradaki yerlerini koruya gelmişlerdir. Bu durum, şekil I' de de görülmektedir. Şekil I,
tablo ll'den küçük bir farkla 1999-2002 yıllan arasını kapsamakta ve ilk 5
ilaca ilişkin bilgi vermektedir. Tablo ll verilerine geri dönülecek olursa, her
üçünün yıllara göre değer olarak yarattıkları ortalama satış cirosu 18.1 milyar
$'dır. 2000 yılında ilk sırada bulunan Losec/Prilosec bir önceki yıla oranla
%9'luk bir büyüme gösterirken, 2001 'de büyüme durmuş ve 2002'de% 19
değer kaybıyla negatife geçmiştir. İlk 3 ilaç içerisinde yer alan Lipitor ve
Zocor bütün yıllar bakımından satış hasıla büyüme yüzdesinde en istikrarlı
gelişen ilaçlar olmuştur. Lipitor'un% büyümesi 44-20 arasında seyrederken,
Zocor için büyüme % 15-13 arasında gerçekleşmiştir.
İlk 5 ilaç: 1999-2002
ı
1. Lipitor
2. Losec
3. Zocor
4. Norvasc
5. Ogastro
2
3
4
5
IMS Health. IMS Drug Monitor sıralaması,
önde gelen 13 ülkenin eczane satışlarına dayalıdır.
Şekil4-1.
1999-2002 arası dünya satışları bakımından ilk 5 ilaç
192
İlk 10 İlac-Tümünün Pazar Hareketleri: 2000-2002 yıllara arasında ill<: ı
o
ilacın ortalama toplam satış cirosu 39.8 milyar$ olurken, bu ilaçlar için büyüme ortalama % 18 olarak gerçekleşmiştir. İncelenen dönem içerisinde bir
antidepresan olan Prozac sadece 2000 yılında ve COX-2 inhibitörü olan antiinftamamvar Vioxx da 200 ı yılında ilk ı O arasına girebilmiştir. Buna karşın,
Vioxx'a benzer, başka bir koksib türevi olan ve yetişkin osteoartiriti tedavisi için Pharmacia-Pfizer firmalannın ortaklığı ile üretilen Celebrex ise, her
üç yılda da ilk 1O arasındaki yerini korumuş ancak 2000 yılında satışlardaki
%65 'lik büyüme ile diğer ilaçlar arasında en büyük gelecek vaat eden görünmesine karşın, bu değer 200ı 'de% 32'ye ve 2002'de ise,-% 1'e düşmüştür.
IMS Verileri-2003:
Küresel Satıs De2erleri: IMS 2003 raporunda, daha önceki yıllardan farklı
olarak, dünya denetimli ilaç satışları 5 değil 6 bölge içerisinde değerlendiril­
mektedir. Aşağıdaki tabloda bu veriler özetlenmektedir.
Tablo 4-12. 2003 Yılı Bölgelere Göre Küresel İlaç Satışları
Kuzey Amerika
229.5
49%
+ll%
Avrupa Birliği
ll5.4
25
8
Diğer Avrupa Ülkeleri
14.3
3
14
Japonya
52.4
ll
3
Asya, Afrika ve Avustralya
37.3
8
12
Latin Amerika
17.4
4
6
$466.3 milyar
100%
+9%
TOPLAM
Kaynak: IMS World Review 2004
Buna göre, Kuzey Amerika, Avrupa (Avrupa Birliği 'ne o dönem bakımından
üye 15 devlet) ve Japonya 2003 dünya denetimli ilaç satışlarının% 88'ini gerçekleştirmiştir. Önde gelen bölgeler arasında gelişim hızları suaya konulacak
ı93
% ll 'lik büyüme ile ve 229.5 milyar $'lık save bunun dünya küresel satışlannın yaklaşık yarısını
denk geldiği anlaşılmaktadır. AB ise, satışlarda% 8'lik istikrarlı bir büyüme
ile 115.4 milyar$ hk satış hasılasına erişmiş vaziyettedir. Diğer Avrupa ülkeleri ise, % 14'lük bir büyüme göstererek 14.3 milyar $'lık satış gerçekleştir­
mişlerdir. Diğer Avrupa ülkeleri, geçmiş yıllardan farklı olarak yeni bir analiz
bölgesi olarak ele alınmaktavebu durumda toplam satış hasıla değeri 129.7 $
olarak hesaplanmaktadır. Diğer ülkeler içerisinde Türkiye de bulunmaktadır.
Geçmiş yıllardaki Türkiye pazar satış hasıla projeksiyonları için hesaplanan
yaklaşık 6 milyar $'hk büyüklük, 2003 yılı için baz alındığında, diğer Avrupa
ülkeleri içerisinde Türkiye pazarı % 41.9 'luk bir büyüklüğe sahipken, toplam
Avrupa pazarı içerisinde bu oran% 4.6'dır.
olursa, Kuzey
Amerika'nın
tış hasılası oluşturduğu
Japonya' da satışlar önceki yıla göre, % 3 'lük bir büyüme göstererek 52. 4 milyar $ 'a erişmiştir. Latin Amerika bölgesinin gelişmekte olan ekonomilerinde
(Brezilya, Arjantin, Şili), 2003 'de, 2002 'deki "-1 O" luk düşüşten keskin bir
geri dönüşle,% 6'lık bir büyüme gerçekleştirilmiş ve satışlar 17.4 milyar $'a
ulaşmıştır. Japonya hariç, Asya-Afrika-Avustralya bölgesindeki ilaç satışları,
önceki yıla göre,% 12 büyüme göstererek 37.3 milyar $'a ulaşmıştır.
IMS 'ye göre, küresel ilaç sanayii 2003 'te de hızla büyümeye devam etmekle
birlikte, i) dünyadaki ekonomik koşullar ve kriz, ii) çeşitli düzenlernelerin
(idari ve hukuki) sektör üzerindeki sürekli baskılan ve bunun basında gündem ediliyor olması sanayii üzerindeki başlıca zorluldar olarak değerlendiril­
miştir.
Bu basınçlara karşın, IMS 2003 verileri, ABD'nin pazarda en yüksek büyüme oranlarına sahip olduğunu; Avrupa ve Asya' da ise, bu gelişmenin daha
düşük profilli seyrettiğini göstermektedir. IMS değerlendirmelerine göre,
Japonya'nın satış hasılası olarak büyüme hızı ivmelenirken, Latin Amerika
pazarında da düzelme işaretleri bulunmaktadır. Çin pazarı ise, büyümesini
anlamlı bir biçimde sürdürürken, küresel sanayi açısından giderek önemli
stratejik bir pazar görüntüsü de vermektedir.
Raporda, küresel büyümenin ardındaki gelişimi yönlendirici temel etmenler
ise, i) ilaç araştırma-geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarında artışların güçlü bir
biçimde devamı, ii) innovatif tedavilere süren talep ve iii) yaşlarran dünya
nüfusu olarak sıralanmaktadır.
194
2003 'te, jeneriklerle ulaşılan büyüme hızına karşın, küresel ilaç pazarındaki
toplam büyüme halen% lO'lar civarındadır. Önceki dönemlerin istatistiklerine bakıldığında da jenerikler, toplam ilaç pazarındaki satışların % 4-5'ini
oluşturmaktadır.
İlk 10 Terapötik Sınıf-Küresel Satış De2erleri: 2003 'te ilk ı O tedavi grubu, denetimli dünya pazarının% 30'unu oluşturmaktadır. İlk ı o unun dördü
-kolesterol ve trigliserit düşürücüler, antipsikotikler, eritropoietinler ve antiepileptikler (antikonvülzanlar) bir önceki yıla göre her biri % ıO'dan fazla
büyümüştür. Örneğin anti-epiletiklerin satışları % 22 büyürken bu oran antipsikotiklerde% 20'lerin üstündedir. Anti-epileptiklerdeki bu güçlü büyüme
ADE inhibitörlerini vurmuş ve bu ilaç grubunu ilk ıo sıralamasından çıkar­
mıştır. Bu olgu, bazı antihipertansiflerdeki patent süresi dolumu ile de uygun
olarak güçlü bir biçimde etkilenmiştir. Aşağıdaki tablo terapötik gruplardaki
ilk ı O'u özetlemektedir.
Tablo 4-13. 2003 Küresel Farmasötik Satışlarda İlk 10 Terapötik Sınıf
Kolesterol ve Trigliserit Düşürücüler
26.1
6%
+14%
2
Anti-ülser ilaçlar
24.3
5
9
3
Antidepresanlar
19.5
4
10
4
Antiromatİk
12.4
3
6
5
Antipsikotikler
12.2
3
20
6
Kalsiyum Antagonistleri, Tek
10.8
2
2
7
Eritropoietinler
10.1
2
16
8
Anti-Epileptikler
9.4
2
22
9
Oral Antidiyabetikler
9.0
2
10
10
Sefalosporinler ve Kombinasyonları
8.3
2
3
$142.0 milyar
30%
+ll%
3
N on-Steroitler
SınıfBTK'da Yer Alan
ilk 10 Toplamı
ATC: All Therapeutic Category, Bütün terapötik kategoriler (B TK)
Kaynak: IMS World Review 2004
ı95
Tablo incelendiğinde, kolesterol ve trigliserid düşürücüler önde gelen terapötik sınıf sırasında ilk sırayı almaktadır. Bu grubun 2003 satışları,% 14'lük
büyüme ile 26.1 milyar $'a ulaşmıştır. Bu satışlar içerisinde, Pfizer'in, Lipitor (atorvastatin) adlı ilacı, 10.3 milyar $'lık satışla (tüm satışların % 39 'u)
kolesterol ve trigliserit düşürücü ilaçlar arasmda birinci durumundadır. Bu
kategoriyi asal olarak statinler oluşturmalda beraber, aynı grubun içerisinde
fenofibratlar ve Schering-Plough ve Merck ortaklığına ait kolesterol absorbsiyon inhibitörü Zeita (ezetimib) da bulunmaktadır.
Daha önceki yıllarda ilk sırada olan, anti-ülser ilaçların ilk sıradan düşüşle­
rinde, omeprazol'ün (Astra Zeneca'nzn Prilosec adlı ilacu) ABD'de Aralık
2002' den itibaren jeneriğe geçişi, temel neden olarak sayılmaktadır. 2000 'den
bu yana Prilosec/Losec dünyanın en çok satan ilacı olarak başta geliyordu.
Genel olarak, GERD (gastro-özofagal reflü hastalığı) ve kalp yanması (heartbum) smda kullanılan diğer proton pompa inhibitörleri 2003'te% 9'luk
büyüme göstererek satış hasılasında 24.3 milyar $ 'a ulaşmıştır.
Antidepresanlar/ruh hali stabilizörleri, yine 3 sıra tedavi grubunu oluştur­
makta ve bir önceki yıla göre, satışlardaki %10'luk büyüme ile 19.5 milyar
$' a ulaşmıştır. NSAİİ (Non-Steroidal Anti-injlamatuvar ilaçlar) ler, 2003 'te
de sıralamadaki 4. sıra yerlerini korumuştur. Diğer yandan şizofreni ve daha
yeni olarak hipolar hastalıklarda kullanılan antipsikotikler, hipertansiyoncia
kullamlan kalsiyum antagonistleri ile yer değiştirerek 5. sıraya yükselmiştir.
İlk 10 İlaç- Tümünün Pazar Hareketleri: 2003 yılmda dünyada en iyi satan
ilaçların,
2002'ye göre% 4'lük artışla satış hasılalannm 48.3 milyar $'a ulaş­
tığını görüyoruz. Denetimli dünya pazarının toplamında, Lipitor (Pfizer),
2003 satışlan bakımından ilk sıradaki ilaç görünmektedir. Aynı gruptan baş­
ka bir statin türevi olarak Merck ve ortaklanna ait Zocor (simvastatin) ise,
2002'deki 2. sıra yerini 2003'te de 6.1 milyar$ ile korumuştur. Aslında, bu
ilacın satışlannda bir önceki yıla göre (2002)% 4'lük bir düşme gözlenmektedir. Bu da statinlerin bazı Avrupa pazarlanndaki korumayı (exclusivitymünhasiriyet) kaybetmeleri nedenine dayanmaktadır.
2003 'te, en iyi satan ilk 1O ilaç arasında, dünya çapında en hızlı gelişmeyi
gösteren AstraZeneca'nm GERD tedavisinde kullamlan Nexium (esomeprazole) adlı ilacıdır. Bu ilaç, bir önceki yıla göre satışlanndaki% 62'lik artışla
196
3.8 milyar $'lık bir hasıla oluşturarak ilk IO'a, 7. sıradan girmiştir. Bu çarpıcı
büyüme, AstraZeneca'nın, hekim ve hastalan bu ilacı kullanmaya ikna edici
satış kampanyalarındaki başarısına bağlı görünmektedir. Diğer yandan, yine
bu firmaya ait olan Prisolec, pek çok ülkede jenerik olarak üretilmektedir.
Prilosec/Losec, 2002' deki üçüncü sırada olan ilk 1O içindeki yerlerini süratle
kaybetmiştir.
Başka bir patent kazazedesi
olan ilaç, 2002 'de 8. sırada bulunan Glaxo Smith
antidepresan Paxii/Seroxat (paroksetin) adlı ilacıdır. Pfizer'in
Zoloft (sertralin) adlı ilacı, GSK'nın Paxil ve Lilly'in Prozac (fluoksetin)
adlı ilaçlannın patent korumasını kaybetmelerinden bu yana dünya pazarında
10. sıradaki en önde gelen ticari marka olmuştur. Buna karşın GSK, pazara
bir astma ilacı olan SeretidelAdvair (flutikazon/salmeterol) ile yeni bir giriş
yapmış ve satış hasılası bakımından 9. sırada kendisine yer bulmuştur. Pfizer,
2002'de 9. sırada bulunan artrit ilacı Celebrex (selekoksib), için yeni bir çıkış
yakalayamamış ve bu bir antitrombosit-antiagregan olan Sanofi-Synthelabo
ve Bristol-Myers Squibb'in Plavix (klopidogrel), adlı ilacına 8. sırada bir yer
kazandırmıştır. Tablo' da 2003 'ün ilk 1O ürününe ilişkin satış hasılalan özetlenmektedir.
Kline'ın (GSK)
Tablo 4-14. 2003 Küresel Farmasötik Satışlarda İlk 10 Ürün
4.8
4.0
3.8
3.7
10
Zoloft
İlk 1OÜrün Toplamı
3.4
48.3$
Kaynak: IMS World Review 2004
197
3
+7
+13
+62
+40
+ll
+14%
IMS raporu, Lipitor, Zyprexa, Nexium ve benzeri ürünlerin tümünün, kendi
gruplan içindeki daha yoğun rekabete karşın, daha anlamlı bir büyüme sağ­
layabildiğille de işaret etmektedir. Ayrıca raporda, 2003 'te 64 ürünün pazar
satış hasılası olarak 1 milyar $'dan, 23 ürünün ise 2 milyar $'dan daha fazla
hasıla oluşturan bomba ilaçlar olduğuna işaret edilmektedir.
o IMS Verileri Bakımından
Kısa
Erimli Projeksiyon-2005:
Sektördeki büyüme eğilimlerine ilişkin projeksiyon hesaplamalan yıllık %
büyüme oranlan üzerinden kestirim olarak yapılmaktadır. Yakın gelecek tahminlerinin en önemli özelliklerinden bir tanesi, uluslararası ilaç endüstrisince
yapılacak Ar-Ge (Araştırma-Geliştirme) çalışmalarının, planlama ve izlenecek politikaları konusunda bilgi veriyor olmasıdır.
Aşağıda
yer alan tablo, küresel büyüklüğe sahip ve aynı zamanda Ar-Ge çaulusal endüstrilerin 2005 yılına doğru büyüme ve geeğilimlerini sergilemektedir.
lışmaların yürütüldüğü
lişme
Tablo 4-15. Dünyada Önde Gelen 10 Küresel Farmasötik Pazar ve
2005'E Kadar İlaç Satışlannda ve Büyüme Oranlarmdaki Projeksiyonlar
Avustralya
Belçika
Kanada
Fransa
Almanya
3
2
6
16
17
İtalya
ll
Japonya
İspanya
58
6
Birleşik Krallık
ll
ABD
TOPLAM
150
281
5
3
10
22
24
16
66
10
16
263
9.3
5.6
10.7
6.0
7.5
8.2
2.3
9.9
8.3
11.8
434
+9.1 (Ortalama)
Kaynak: IMS HEALTH Pharma-Prognosis International,
198
2001~2005
1.1
0.7
2.4
5.0
5.6
3.6
15.1
2.3
3.7
60.5
100
ı Oküresel
farmasötik pazar içerisinde yer alan ülke örnekleri içinde, Kanada,
ABD, Japonya ve Avustralya'nın yanısıra bazı AB ülkeleri de bulunmaktadır. AB ülke örneklerinin seçiminde başlıca iki ölçüt gözetilmiştir. Bunlar:
i) farmasötik endüstri açısından majör büyüklüğe erişmiş olmak ve ii) Ar-Ge
çalışmalan yürütmektir. 2000-2005 döneminde, satış hasılatanndaki yıllık
büyüme oranı projeksiyonu bakımından, tablodaki AB ülkeleri için büyüme
oranı, toplam% 45.5 hesaplanırken, geride kalan 4 ülke (Avustralya, ABD,
Kanada ve Japonya) için bu oran toplam % 34.1 olarak kestirilmektedir.
Bu da tüm ülkeler ortalaması bakımından, bu beş yıllık dönemde, ortalama
% 9 .ı 'lik bir büyümeye denk düşmektedir.
Projeksiyonun
anlamı,
lanması dışında,
bu 10 ülke için ulusal ölçekli gereksinimierin karşı­
yeni ihracat olanaklarının yaratılması gerekliliğinin bulun-
masıdır.
o IMS Verileri-2007:
Küresel Satıs De2erleri: IMS verilerinde, dünya ilaç pazanndaki küresel satışlann büyüme dağılımı bir önceki yıla göre hesaplanmaktadır. 2000-2007
arasındaki değerlendirmede aynı ölçüte göre yapılmış olup, tablo 16' da da
gösterildiği üzere döneme 8 yılın ortalaması olarak bakıldığında, büyüklüğün
% 8.9 olara1c seyrettiği gözlemlenmektedir. Ortalamayı oluşturan pik değer
2001 yılına ait% 1ı.8, en düşük değer de 2007 yılındaki% 6.4 'tür. İlginç olarak her iki yıl ekonomik kriz bakımından dönemsel periyotlan oluşturmak­
tadır. İlki, merkez ekonomilerden ziyade yükselen pazarlara ait bir dönem
olarak hatırlanmaktadır. 2008 'de patlak veren kriz ise, ABD kaynaklıdır.
2000-2007 arası farmasötik
yılına göre 2007'de pazarda
edilebilir.
satış eğilimlerindeki artışa bakıldığında,
yaklaşık%
199
2000
50'lik bir büyüme olduğundan söz
Tablo 4-16. Küresel Farmasötik Satışlar, 2000-2007
Küresel satışlar
(ABD $-Milyar)
Dünya Pazarı Toplamı
(Cari ABD$)
365
392
428
499
560
605
649
712
Bir önceki Yıla Göre Büyüme
(Sabit ABD $ Büyünıe)
%
11.5
%
11.8
%
9.5
%
10.3
%
8.0
%
7.3
%
7.1
%
6.4
Kaynak: IMS Health Market Prognosis (IMS denetim/i ve denetimsiz pazarları dahil)
Tabloda yer alan bilgiler 28 Mart 2008 tarihine
değin
geçerlidir.
Bölgelere göre ilaç sanayii küresel satışlan incelendiğinde satışlar, doğrudan
ve dolayh farmasötik kanallar, ecza depolan ve üretici verilerini kapsamaktadır. Tablo 17' de yer alan değerler, dağıtım kanalları aracılığıyla dolaşıma sokulan, reçeteli ve reçetesiz (banko üstü-OTC) üretici fiyatlarını yansıtmaktadır.
Tablo 4-17. Bölgelere Göre Küresel Farmasötik
Satışlar,
26
2007
Şubat
Dünya ölçeği
663.5
100
6.1
7.8
Kuzey Amerika
304.5
45.0
4.2
8.7
Avrupa
206.2
31.1
6.7
6.6
AAA
62.2
9.4
13.1
11.3
japonya
58.5
8.8
4.2
2.8
32
4.8
12
13.4
529.5
79.8
5.1
7.4
Latin Amerika
1OAnahtar Pazar
Kaynak: IMS-MIDAS,
Aralık
2008
2007
Tabloda yer alan bilgiler 26 Mart 2008 tarihine
değin
tüm verilerin sonuçlarını yansıtmaktadır.
Buna göre, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kanada'dan oluşan Kuzey
Amerika, 2007, dünya verileri bakımından% 45'lik payla, ilaç üretim ve satışlarındaki en büyük piyasayı oluşturmaktadır.
200
Avrupa% 31.1 'lik pazar paylaşım payına sahip olarak, Avrupa Birliği ülkeleri (Gümrük Birliği ülkesi olan Türkiye dahil) ve Rusya, Ukrayna ve Belarus
denetimli "pazar verileri"ni kapsamaktadır. Denetimsiz pazar verileri istatistiki sonuçlar içine dahil değildir. Anılan iki bölge, dünya pazarının% 76.1 'ini
oluşturmaktadır.
Tabloda yer alan "10 anahtar pazar" ülke kapsamına ise, Kuzey Amerika ülkeleri, AB'nin merkez ekonomi ülkeleri (İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya,
İspanya) ve Japonya girmekte ve pazann% 80'nini paylaşan ülkeleri oluş­
turmaktadır.
Tablo 16 ve 17, geneliyle değerlendirildiğinde, sermaye yoğunlaşması ve
pazar paylaşımını % 80'ler olarak kapsayan ülkeler tarafından belirlendiğini göstermektedir. Kuşkusuz, sosyal hegemonya stratejisi
olarak değerlendirilecek temel alanlara bakıldığında, bunların ilaçta nonnIaşmayı sağlayan hukuki mevzuata ilişkin düzenlemeler (ilaç üretim, ruhsat/andırma ve dağıtım standardizasyonu) kapsamında yapıldığma işaret etmek
gerekmektedir. Bu bağlamda da, pazar kontrolünü sağlayan ülkelerin "hegemonik asal belirleyici" olduklarına da vurgu yapmak gerekmektedir. Örnek
verilecek olursa, ABD bakımından ilaç alanında kurumsal özgünlüğü ön plana çıkan kurum FDA (Food and Drug Administration) ve AB bakımından da
EMEA (European Medicine Ageney) dır.
merkezileşmenin,
Aşağıda
yer alan son iki tablo (Tablo 18, 19), küresel olarak üretim ve satışı
yapılan ilk 1O terapötik grupla, ilk 1O ilaca ilişkin mal ticareti boyutunu göstermektedir. Her iki tabloda da verilen değerlere, daha önce de belirtildiği
üzere Rusya, Ulaayna ve Belarus denetimli verileri dahil, denetimsiz pazar
verileri ise hariçtir. Satışlar, direkt ve indirekt farmasötik kanallar, ecza depolan ve üretici verilerini kapsamaktadır. Değerler reçeteli ve reçetesiz (banka
üstü-OTC) üretici fiyatlarını yansıtmaktadır.
İlk 10 Teırapötik Snmf-Küıresel Satış Değerleri: 2007 yılı bakımından tera-
pötik gruplarda ilk sırayı onkolojik ilaçlar almaktadır. Bu grup, 663.5 milyar
dolarlık pazann% 6.2 mal ticaretine dayalı değer gerçekleştiren büyüklüktedir.
201
Tablo 4-18. İlk 10 Küresel Terapötik Sımf, 2007
ı.,,;J,. ':~/~::?:,;!(
.}(;~ p('+~~:~ı~~;l:~~;,~~~t·!
1'~';·;:;
.,;,
~L."·~
:c
,.ı . \
. '~ ·, { ·.'. :· .;
1
;;•~~~\;
;m:•\;.;··..••
ABD $ Milyar
% Pazar Paylaşımı
2007
Dünya ölçeği
663.5
100
6.1
Onkolojik ilaçlar
41.4
6.2
16.2
Lipid düzenleyiciler
33.7
5.1
-6.7
Solunum sistemi ilaçları
28.6
4.3
12.3
Asit pompa inhibitörleri
25.6
3.9
2.8
Antidiyabetikler
24.1
3.6
10.7
Anipsikotikler
20.7
3.1
10.7
Anti depresanlar
19.7
3.0
-6.8
Anjiyotensin II
antagonistleri
19.4
2.9
13.6
Antiepileptikler
15.2
2.3
13.5
Otoimmün ajanlar
13.3
2.0
20.3
241.6
36.4
7.3
İlk 10
Kaynak: IMS-MIDAS,
Aralık
2007 (26 Mart 2008 tarihine
değin
>,, . T:..:.
tüm verilerin sonuçlarını)
2000'li yıllardan itibaren terapötik grup sıralamasma dahil olan ilaçlar, ilk 10
içinde yerlerini korumaya devam ederken, son sırada sıralamaya dahil olan
yeni grup, otoimmün ajanlar olmuştur.
İlk 10 İlaç-Küresel Satış Değerleri: İlk 10 ilaç içerisinde, geçmiş yıllarda
olduğu
üzere Lipitor, ilk sıradaki yerini korumuş 13.5 milyar dolarlık satış
değerine erişerek, dünyada üretilen ilaçlar içinde markah ürün olarak % 2 pazar paylaşım değerine erişmiştir. Buna karşın sabit büyüme oranında negatife
doğru bir eğilim de ortaya çıkmıştır. Negatif eğilim bağlamında benzer bir
diğer ürün ise darbapoetin etken maddesini içeren aranesp 'tir.
202
Tablo 4-19. 2007 Yılmda İlk 10 Küresel Ürün
663.5
100
6.1
1. Lipitor (atorvastatin)
13.5
2.0
-2.8
2. Plavix (klopidogrel)
7.3
1.1
20.5
3. Nexium (esomeprezol)
7.2
1.1
5.3
4. Seretide/Advair
(flutikazon+salmetero 1
7.1
1.1
9.6
5. Enbrel (Etanersept)
5.3
0.8
15.3
6. Zyrexa (Olanzapin)
5
0.8
1.9
7. Risperdal (Risperidon)
4.9
0.7
4.4
8. Seroquel (Kuetrapin)
4.6
0.7
16.2
9. Singulair (Montelukast)
4.5
0.7
14.7
10. Aranesp (Darbepoetin)
4.4
0.7
-12.9
563.9
9.6
5.6
Dünya ölçeği
Önde gelen 1Oürünün toplamı
Kaynak: IMS-MIDAS,
Aralık 2007
(26 Mart 2008 tarihine
değin
tüm verilerin sonuçlarını)
Sonuç olarak, 2007 yılı sonu itibariyle küresel ilaç pazarı, ABD, AB merkezi
ekonomileri ve Japonya'nın baskın tayin edici rolleri aracılığıyla belirlenmektedir. Bu ekonomilerin başat özelliği ise, küresel sermaye birikimi ve yoğunlaşmasım sağlayacak uluslararası siyasi ve hukuksal düzenlemeleri gerçekleştirme konumuna ve gücüne sahip olmalarıdır.
203
4.2.3.1.2- İLAÇ SANAYİİNDE FİRMALARlN BİRİBİRLERİNİN
ÜLKE-PAZARINA NÜFUZ ETME DERECELERİ ve
PAZARLARlN BÖLGESELLEŞTİRİLMESİ­
KÜRESELLEŞTİRİLMESİ
ÇokUluslu Şirket (ÇUŞ) yapısının genişletilmesi bakımından yoğunlaşma
göstergelerinden bir diğeri de firmalar arasındaki "Birleşme-Satın Alma (BS) yoludur. Gerçekte B-S operasyonları "doğrudan yabancı yatırım'' (dyy)
işlenılerinin bir parçası ve ana belirleyicisidir.
Tanımsal
kavrarnlara ilişkin özetlerneler olarak şunlar söylenebilir: Birleşme­
almalarda başlıca iki yol izlenmektedir. Bunlar: i) sınır ötesi birleşme ve
satın almalar ve ii) yeni (greenfield) yatınmlardır.
Satın
Sınır ötesi birleşme, iki firmanın, iki farklı ülkedeki sahip oldukları aktiflerini yeni bir yasal yapı oluşturmak için birleştirmesidir. Sımr ötesi satın alma
ise, varlıkların kontrolünün yerel bir firmadan yabancı bir firmaya transfer
edilmesi olarak tanımlanabilir. Sınır ötesi satın alnıalar da kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Bir şirketin% 10-% 49'u arası payım satın alma işlemine
"azınlık satın alma işlemP',% 50-% lOO'ü arası payı satın alma işlemine
ise, "çoğunluk satın alma işlemi" denilmektedir. % lO'un altında bir satın
alma işlemi ise, "portfolyo yatırım" olarak adlandırılmaktadır.
Yeni "Greenfield" yatırım ise, yabancı bir ülkede firmanın
finna kurma dahil her türlü yatırımı tanımlamaktadır.
yaptığı
yeni bir
B-S 'ler i) yatay, ii) dikey ve iii) holding tipi olmak üzere başlıca üç tipte
gerçekleştirilmektedir. "Yatay B-S" tipi aynı endüstri sektöründeki firmalar
arasında gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle oligopol bir pazar yapısına açık,
ya da onu oluşturan bir yapısal özellik göstermektedir. Yatay B-S tipi birleş­
melerde firmalar, çok büyük bir pazar gücü elde ederler. Yani yoğunlaşma ve
bu anlarnda da toplulaşma oranı büyük boyutta gerçekleşir. Bu tür birleşme­
lerin oluşmasında teknolojik gelişmenin ve ekonomik serbestleşmenin etkisi
çok büyüktür. Bu tür birleşmelerin yoğun görüldüğü sektörler ilaç, otomobil
ve petrol sektörüdür.
204
UNCTAD, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun organlanndan birisidir. 1963'de kurulmuş olup, merkezi Cenevre'de olan hükümetler arası bir
kuruluş tur.
Doğrudan yabancı yatırımlar
dahil, sektörel yoğunlaşmalann izlenme ve
yol göstericiliği Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü UNCTAD
tarafından yapılmaktadır. Etkinlikleri arasında, ticarete konu malların çeşit­
lendirilmesi ve kalkınma, uluslararası yatırım, teknoloji ve işletme gelişimi,
malaoekonomik politikalar, borç ve kalkınma finansmanı, taşıma, gümrük
ve enformasyon teknolojileri gibi konular bulunmaktadır. Ayrıca hükümetler
arası tartışma formu, araştırma yapma ve veri toplayarak yayımlama fonksiyonlarını da sürdürmektedir. Tarihsel gelişimi içerisinde 1980'lere değin kalkınına iktisadı temelinde, yoksul ülkelerin kendi kaynaklanna dayalı kalkın­
masına önemle rehberlik etmesine karşın, neoliberal politikalarm hükümetler
nezdinde benimsenmesine paralel olarak, kalkınma stratejileri perspektifi
önemle dönüşüme uğramış ve bunların piyasa odakh hale gelişi ve birbirine
bağımlılık temeline oturtulması sürecin özgüllüğü olarak ortaya çıkmıştır.
Bugünkü misyonu sermaye küreselleşmesiyle uyumlu kalkınma stratejisi
olan UNCTAD, "Dünya Yatırım Rapo:ru-World Investment Report", başh­
ğında raporlar hazırlamakta ve yayırnlamaktadır. Her yıl uluslararası doğru­
dan yatırımlardaki eğilimiere bağlı olarak farklı bir alt başlık ile yayımlanan
raporu'nun 2007 yıh alt başlığı, "ÇokUluslu Şirketler, Doğal Kaynak istihraç Sanayileri ve Kalkınma" olarak belirlenmiştir ve 2006 yılının kesinleşmiş
verilerini içermektedir. Kısacası UNCTAD, büyük ölçüde, dünya doğrudan
yatınmlarına ilişkin gelişmeleri ve eğilimleri inceledikten sonra, firmalar arası birleşme ve satın alınalara ilişkin kapsamlı bir veri içeren bu raporu hazır­
lamıştır. Raporun belli, başlı ana hatlan şunlardır:
en çok uluslararası yatırım yapan ve çeken ülkeleri; ii)
uluslararası yatırımlardaki artış ve gerileme eğilimleri; Hi) gelişmiş ülkeler,
geçiş ülkeleri ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki farklar; iv) dünyadaki
Raporda, i)
dünyanın
205
belli başlı birleşme ve satın almalar; v) yeni
gibi veriler yer almaktadır.
yatırımların
nerelere
yöneldiği
Raporun doğrudan yabancı yatırımlarla ilgili özet verilerine, daha sonraki bölümlerde değinilecektir. Burada ise, sadece birleşme ve satın alınalara dair
özet bilgiye işaret edilmektedir.
UNCTAD tarafından açıklanan "Dünya Yatırım Raporu", sınır ötesi birleşme ve satın almaların 2005'de 716 milyar dolar düzeyinden, 2006'da 880
milyar dolara çıktığım da ortaya koymaktadır. Bu birleşme ve satın alına­
lann % 17'si gelişmekte olan ülkeler ve geçiş ekonomilerinde gerçekleş­
miştir. 2006 yılının başlıca birleşme ve satın almaları arasında, ilk sırada
Lüksemburg'daki çelik şirketi Arcelor'un Rollandalı Mittal Steel tarafından
32.2 milyar dolara satın alınması yer alırken, Türkiye'de Telsim'in Vodafone
tarafından 4.6 milyar dolara satın alınması dünya ligine 34. sıradan girmiştir.
Uluslararası yatırımlarla
ilgili tüm verileri sunan rapor, birleşme ve
malar dışmda yeni yatırımlardaki tabioyu da ortaya koymaktadır.
satın
al-
Bu rapora göre, uluslararası yatırımların geleceği açısından öncelikli konular arasında değerlendirilen yeni yatırımlara ilişkin toplam 11. 813 greenfiel d projeden, 5 .197'sini gelişmiş ülkeler; 5.218 'ini gelişmekte olan ülkeler;
1.398'ini ise geçiş ekonomileri çekerken, Türkiye, ülkeler arası sıralamada 84
adet projeyle 37. sırada yer almaktadır.
Firmalar arası birleşme ve satın almalar kavramı çerçevesinde, özellikle ilaç
sektörü ileri teknoloji ve Ar-Ge faaliyeti gerektiren bir sektör olması nedeniyle bu tür birleşmelere iyi örnek oluşturmaktadır.
Aşağıdaki
tablo bu türden birleşme ve satın almaların gerçekleştiği Çok Uluslu İlaç Şirketlerini listelemektedir:
206
Tablo 4-20. 2004 Yılı İtibariyle
Çok Uluslu İlaç Şirketleri Arasında Birleşme ve Satın Almalar
45.Dakryon
ca1s
4. Agouron
cals, Ine.
Pharmaceuti- 87. Mylan Pharmaceuticals,
Ine.
Pharmaceuti- 46. Dermik Laboratories
88. Novartis - (Ciba-Geigy
ve Sandoz'un birleşmesiyle kuruldu)
5. Akorn Ophthalmics
4 7. Dow Hickam Pharmace- 89. Novo Nordisk
uticals, Ine.
6. Alcon Laboratories, Ine.
48. Duramed Pharmac.,Inc.
90. Novopharm USA Ine.
7. Allergan Pharmaceuticals 49. Dura Pharmaceuticals
91. Nycomed Arnersham plc
8. Alliance Pharmaceutical 50. Eisai Ine.
Co rp
92. Ohmeda Pharmaceutical
Products Division
9.
Alınirall
51. Eli Lilly and Company
ll. Allscrips Pharmaceutical, 53.ESI Lederle
Ine.
12. Alza Pharmaceuticals
95. Ortho-McNeil Pharmaceutica1, Ine.
54. Fischer Pharmaceuticals, 96. Paddock Laboratories
Ltd.
13. American Home Products 55. Forest Pharmaceuticals, 97. Parke-Davis
·adı
Ine.
14.AMRAD
56. E. Fougera & Co.
98. Parnell
cals, Ine.
15. Amstelfarma
57. Fujisawa USA, Ine.
99. Pasteur Merieux Conna-
16.Amylin
58. GenDerın Corporation
100. Pfizer dahil)
17. Apothecan
59. Genentech, Ine.
101. Pharmaceutical Specialties, Ine.
18. APS/Berk
60. Genetics Institute, Ine
102. Rhone-Poulenc Rorer
Pharmaceuticals, Ine.
207
Pharmaceuti-
(Pharmacia
19. ARJAD Pharmaeeutieals, 61. Gensia Automedies, Ine.
Ine
103. Roehe Laboratories
20. Aronex Pharmaeeutieals, 62. Gensia Laboratories, Ltd. 104. Roxane
Ine.
Ine.
Laboratories
21. Astra USA, Ine.
63. Giliad Seienees
105. Sanofi-Synthlebo
[Sanofi-Synthelabo]
22. Astra Merek, Ine.
64. Glaxo Welleome, Ine.
106. Seandipharm, Ine.
23. Astra Zeneea
65. Guilford Pharmaeeutieals 107. Sehein PharmaeeutiIne.
cals, Ine.
24. Aventis (Daha önce- Ho- 66. Hoechst (Yeni adı- Av en- 108. Schering Laboratories
tis)
echst)
25. Barr Laboratories, Ine.
67. Hoeehst Marion Roussel, 109. G.D. Searle & ComIne.
pany - (Pharmacia tarafından edinilmiştir)
68. ICN Phannaceuticals,
Ine.
110. Sequus Pharmaceuticals, Ine.
27. Baxter Healthcare Corpo- 69. Immunex Corporation
ration
lll. Sigma-Tau Pharmaceuticals, Ine.
28. Bayer Corporation Diag- 70. Ipsen Limited
nostie Divion
112. Smith Kline B eecham
Consumer Healthcare
26.BASF
29. Bayer, Ine.
71. Isis Pharmaceuticals
113. Solvay Pharmaceuticals, Ine.
30. Bayer Corporation Pharmaceutical Division
72. Ivax Pharmaceuticals
114. Takeda Pharma GmbH
31. Berlex Laboratories
73. King Pharmaceutieal
115. Takeda Pharmaceuticals Aınerica, Ine
32. Berna Products, Corp.
74. Janssen
116. Taro Pharmaceuticals
33. Beutlich Pharmaceuticals 75. Janssen-Cilag
117. Teva Pharmaceuticals
USA
34. Blaine Company, Ine.
118. UCB Pharma, Ine.
76. Johnson & Johnson, Ine.
35. Boelıringer Ingelheim
77. Knoll
119. Wamer-Lambert
36. Bristol-Myers Squibb
78. Konsyl Pharmaceuticals,
Ine.
120. Wyeth
37.C&M
Ine.
Pharmaceuticals, 79. Eli Lilly and Company
208
121. Westwood-Squibb
38. Celgene Corporation
80. Mallinckrodt
122. Dennatologic Division
39. Centocor
81. Medeva PLC
123. Zeneca
cals
40. Cephalon
82. M erek & Co.
124. Zila Pharınaceuticals
41. Chiron Therapeutics
83. Merck KGaA
42. Chugai Pharınaceutical
Co. Ltd.
84. Meridian Medical Technologies
Pharınaceuti-
Bu liste içerisinde yer alan ve Türkiye' de de etkinlik gösteren bir kaç firmanın B-S bakımından pozisyonu ve büyüklükleri hakkında bazı örnekler
verilebilir.
GlaxoSmithKline (GSK), araştırma yapan farmasötik firmalardan birisidir.
merkezi Birleşik Krallık (BK)'tadır. Buna karşın üretim ve araş­
tırma tesisleri önemli bir bölümü ABD'de bulunmaktadır. Glaxo (ABD) ve
SmithKline (BK) firmalarının birleşmesi ile kurulmuş yeni firma, küresel
satışların tahmini olarak % 7'sini elinde tutmaktadır. Antiinfektifler, santral
sinir sistemi, solunum ve metabolikigastrointestinal sistem olmak üzere dört
majör terapötik alanda araştırma ve üretim yapmaktadır. Yanısıra, aşı üretiminde dünya lideri firmalardan birisi olup, onkoloji ilaçlannda da büyüyen
bir portfolyo bulunmaktadır.
Firmanın
Firma ayrıca, tüketici sağlık bakım portfolyosuna da sahip olup, çeşitli OTC
ilaçlar, oral bakım ürünleri ve sağlık beslenme içecekleri üretiminde de pazar
içi liderlerden birisidir.
2003 yılı bilançosuna göre satışlarda 35.2 milyar $ ciro sağlamış ve vergi
öncesi kan da ll milyar $ olmuştur. Firmanın farmasötik ürünlerde toplam
sermaye devri %5 'lik büyüme ile 29 milyar $ 'a ulaşmıştır.
GSK dünya çapında sürdürdüğü etkinlikleri itibariyle 100 000 çalışan istihdam etmektedir. Bunlardan 40 OOO'i satış ve pazarlamada, 35 OOO'i 37 ülkede
konuşlanmış 85 fabrikada ve 16 OOO'i aşkın personel de Ar-Ge laboratuvarlannda çalıştırılmaktadır. GSK Ar-Ge çalışmaları, 7 ülkeye dağılmış 24 laboratuvarda sürdürülmektedir. Ar-Ge bütçesi yaklaşık 4 milyar $'dır. Firma
209
genomiks/genetik ve yeni ilaç
şirketlerden birisidir.
buluş
teknolojilerinde de dünyada ileri gelen
Sanofi Aventis, Hoechst ve Rhône-Poulenc firmalannın 1999'da birleşmesi
ile kurulmuştur. Hoechst bir Alman firmasıdır. Bu firma halen bazı ticari etkinlikleri kısıtlı olarak sürdürmektedir. Ancak ilaç üretimiyle ilgili bütün etkinliklere Aventis logosu altmda katılmaktadır. Hoechts hisselerinin% 98 'ine
merkezi Fransa' da olan Aventis sahip bulunmaktadır. Geri kalan% 2 hisse de
farklı hissedarlara dağılmış durumdadır.
Aventis 2003 raporuna göre, firma kardiyovasküler, tromboz, onkoloji, diyabet, santral sinir sistemi, iç hastalıklan ve aşılar olmak üzere yedi majör
terapötik alanda çalışmaktadır. Dünya çapında 99 700 çalışam bulunmakta ve
bunlardan 33.150'si de satış ve pazarlamada istihdam edilmektedir. Beş kıta­
ya yayılmış 100 ülkede etkinliği bulunmaktadır. 2003 yılı itibariyle, konsolide satışlar 25 milyar €'ya erişmiş olup, Ar-Ge bütçesi de 4 milyar €' dur. Bu
büyüklüklerle Avrupa'da 1. sırada olan firma, dünyada da pazarın %5.6'smı
elinde tutarak 3. sırayı elde etmiştir.
4.2.3.1.3- ÖNEMLİ ÇOKULUSLU İLAÇ ŞİRKETLERİNİN
ULUSLARARASI FAALİYETLERİNİN ÇAPI
İlaç sanayii piyasalannın, gerek ulusal ve gerekse küresel ölçekte satış değeri
bakımından
kaç firma tarafından kontrol edildiğinin bilinmesinin son derece
önemli olduğundan daha önce bahsedilmiş ve mal ticareti bakımından etraflıca ömeklenmişti.
Genel olarak bir piyasada üretilen mala olan talebin, fiyat karşısındaki duyarsızhğınm (yani, o maldaki fiyat artışına rağmen tüketicilerin malı tüketmeye
devamları halinde), o piyasada tekelleşme koşullarını hızlandırdığı da ayrıca
vurgulanmıştı. Pazardaki oligopolistik tekelleşmeye dayalı bu yoğunlaşma­
nın diğer nedenleri arasında, firmaların, birbirlerinin coğrafi pazarlarına nüfuz etme dereceleri ve böylece pazarların sonuçta ÇUŞ arasında bölgeselleş­
tirilmesi bulunmaktadır.
Firmaların
nüfuz edebilmesi, pazarı kontrol bakı­
mından ulaştıkları toplulaşma oranının büyüklüğü ile ilgilidir. Ülke pazarına
birbirlerinin ülke
pazarına
210
nüfuz edebilmenin en önemli göstergelerinden birisi doğrudan yabancı yatırımdır. 1999-2003 arası küresel satışlar bakımından pazarın % 20'sinden
fazlasını kontrol eden ilk beş firma hemen her ülkede etkinlik göstermekte
ve bu ülkelerin iç pazarında da benzer bir sıralamayla yer almaktadır. Ayrıca
bu firmalar, etkinlik içerisinde bulundukları bir çok ülkede doğrudan yabancı
yatırımla üretim birimleri kurarak hem ulusal pazarı ve hem de civar ülkeler
bakımından bölgesel pazarı denetleme yolunu tercih etmektedir.
Şekil2'de,
1999-2003 yılları arası dünyada en yüksek satış hasıla değeri gerçekleştiren ilk 5 ilaç firması gösterilmektedir. Bu firmalar sırasıyla Pfizer,
GlaxoSmithKlein, Merck, AstraZeneca ve Novartistir. Burada anılan firmalar
Türkiye'de de yabancı sermayeli firmalar olaraküretim ve satış etkinliğinde
bulunmakta ve Türkiye istatistikleri bakımından da ilk 20 firma arasında yer
almaktadır.
İlk 4 firma olan, Pfizer, GlaxoSmithKlein, Merck ve AstraZeneca 1999-2003
yılları arasında
pazardaki sıralama düzeylerini korurken, Novartis firması
2000-2002 arasında 5'nci sıradan alt sıralara kaymış ve 2003'te tekrar ilk 5
içine girmiştir.
İlaç Endüstrisinde İlk 5 Firma: 1999-2003
~~
1999
Şubat
Şubat
Şubat
2000
2001
2002
ı
~~
2003
1. Pfızer
2. GlazoSmithKline
3. Merck
4. AstraZeneca
5. Novartis
2
3
4
5
IMS Health. Drug Monitor sıralaması önde gelen 13 ülke
eczane satışlarına dayalıdır.
Şekil4-2. 1999-2003 Arası Dünya Satış Hasıla Değeri Gerçekleştiren İlk 5 İlaç Firması
211
Bölgesel pazar hareketlerine bir örnek oluşturması bakımından Avrupa iç pazarı, 2002 IMS istatistiklerinde bölgesel olarak üç kategoriye ayrılmıştır.
-a
...,
6000
~
5000
j,
4000
:i
....
"'
.ı
JOOD
ı::
f
2000
02005
2000
ı:tl
1000
o
Polanya
IÜildye
lıbcarisl:an
Çek
Sloven)fa
Slo~
Bullgarishm
Cumhul'iyei:i
Şekil4-3. O-DA Ülkeleri ve Türkiye Farmasötik Piyasasında
Satışlar Bakımından Değer
2000-2005
Buna göre Avrupa Birliği'ne dahil ülkeler ana eksen olarak alınmış ve çoğu
AB'ye üye olma yolunda olan Orta ve Doğu Avrupa (ODA) ülkeleri ile Türkiye diğer kategorik sınıflandırmalar olarak gösterilmiştir. Şekil 3'te, bu sınıf­
landırma özeline giren ülkelere ilişkin 2000-2005 projeksiyon değerleri yer
almaktadır.
Türkiye ve Polonya temsil ettikleri piyasanın iki büyük aktörü olarak öne
çıkmaktadır. Üretici fiyatları üzerinden 3 milyar ABD $ ile Türkiye 2000 de
pazann en büyük ülkesi olarak öne çıkarken, 2005 büyüme projeksiyonuna
dayalı olarak 4 milyar ABD $'lık bir değer beklentisi ile Polanya'nın gerisine
düşeceği hesaplanmaktadır. Polonya ise 2000'de, 2.6 milyar ABD $'hk satış
hasıla değeri üretirken bunun 2005'te yaklaşık 6 milyar ABD$ olacağı beklentisi bulunmaktadır. Bu tahmini analiz Türkiye açısından 2004 yılı itibariyle aşılmış gibi görünmelde ve pazarın yaklaşık 6 milyar $'lık bir büyüklüğe
ulaştığı hesaplanmaktadır. Yanı sıra, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya
Slovak Cumhuriyeti ve Bulgaristan'ın 2000 yılı itibariyle ortalama satış hası-
212
la değeri 640 milyon ABD $ iken, 2005 beklentisi 1.6 milyar ABD $'dır. 2005
projeksiyon değerleri bakımından Türkiye'den, Polonya hariç diğer ülkelerin
2.5 katı kadar daha büyük bir ilaç sanayii satış hasıla değeri üretmesi beklenirken, bunun Polonya ayağındaki beklenti Türkiye hariç 3. 7 5 kat daha büyük
olacağıdır. ODA ülkeleri ve Türkiye, dünya ilaç üretim ve ticaretinin, satış
hasıla değeri olarak% 88'ini kontrol eden 27 ülke arasında bulunmaktadır ve
gerçekleştirdikleri değer Avrupa istatistikleri arasında sayılmaktadır.
Şekil
4'te, küreselibölgesel ilaç satış pazarlarında, 10 yıllık bir dönemde,
imalatçı fiyatıyla % ortalama büyüme hızları gösterilmektedir. Cari fiyatlarla
büyüme, Avrupa pazarlannda% 6.1 büyüme gösterirken, bu değer enflasyona
uyarlanmış sabit fiyatlarla % 4.1 'dir. ABD bakımından bu oranlar sırasıyla
% 10.8 ve% 8.2 olup, Japonya pazarında gerçekleşen büyüme oranları% 4.5
ve % 4.4 olarak gerçekleşmiştir.
12
10
8
4
2
o
Jaıpo"yaı
.Avrupa
ooolama)
(ağıııiı!dı
~~
D
caıi ıl'iyaijar
sabil. fiyalaır
(eıııilllasyona tıya~al'lmış)
Şekil4-4.
1996-2006 Döneminde Küresel/Bölgesel Eczacılık Pazarmda
imalatçı Fiyatlarıyla Ortalama Büyüme Hızı (%)
Kaynak: EFPIA, PhRMA, JPMA, IMS Health
213
Bu değerler, önde gelen ilk üç pazarda büyümenin ortalama % 7.1 olduğunu
ve bu değerinde, 2006 yılı IMS verilerine göre 649 milyar dolar olan küresel
satış değerlerinin bir önceki yıla göre % 7. 1 oramnda büyüme sağlayan toplam ortalama değerle uyumlu olduğunu göstermektedir.
4.2.3.1.4- ÖNEMLİ ÇOKULUSLU İLAÇ ŞİRKETLERİNİN
ULUSLARARASI FAALİYETLERİNİN ÇAPI
Farmasötik sanayide, ÇUŞ yapılanmn faaliyet çapı, nüfuz ettikleri üretim
alan ve kapasiteleri, sektörde oluşturdukHın istihdam, Ar-Ge faaliyetinin olması ve mal (ilaç) ticareti kapasitelerinin hacmi olarak değerlendirilmektedir.
Önceki bölümlerden birisi olan birleşmeler ve satın almalar bölümünde farmasötik ÇUŞ örnekleri olarak GlaxoSmithKline ve Sanofi-Aventis firmalarının
faaliyet çapları örneklenmişti. Buradaki örnek, Şekil 5 ve 6' da gösterilen, AstraZeneca firmasının 2000 yılına ilişkin verilerini içermektedir.
AstraZeneca, 1999 yılında İsveç şirketi Astra ve İngiliz şirketi Zeneca'mn
birleşmesiyle kurulmuş çokuluslu bir şirkettir. 2000 yılı verilerine göre, toplamda 50 bin kişi istihdam eden firma, bunun 20 binini satış ve pazarlamada,
13 binini üretimde, 10 bin elemarn Ar-Ge laboratuvarlarında ve 7 bin kişiyi
de diğer hizmetlerde konuşlandırmıştrr.
AstraZeneca İlaç, 2006 yılı bakımında faaliyetlerini 100'den fazla ülkeye taşıınıştrr. Bunlar arasında, 8 ülkede 16 araştırma merkezinde sürdürdüğü ArGe faaliyetleri, firmamn ÇUŞ olarak biçimlenmesine önemle katkı sağlayan
etmen olmuştur. AstraZeneca İlaç, Ar-Ge çalışmaları bakımından 13 bin kişi­
yi istihdam eden ve Ar-Ge'ye yılda ortalama 5 milyar Amerikan dolan yatı­
rım yapan bir şirket konumunda olduğunu bildirmektedir.
214
Şekil 4-5. İlaç Firması Özelinde Küresel İstihdam
2008 yılı bakımından dünyanın önde gelen firmalanndan birisi olarak faaliyetlerini sürdüren AstraZeneca, ilaç portföyü olarak, solunum hastalıklan ve
enflamasyon; enfeksiyon, kardiyoloji, gastroentereloji, onkoloji ve merkezi
sinir sistemi olmak üzere altı terapötik alanda yoğunlaştığını bildirmektedir.
Bu gruplar içinde Arimidex, Crestor, Nexium, Seroquel ve Symbicort gibi
markalı ilaçların, önde gelen ilaçlar olarak küresel satış hasıla istatistiklerinde ilk sıralarda olduğu da bilinmektedir. Firma bu ilaçlan anahtar ve/veya
lokomotif ilaçlan olarak değerlendirmektedir.
da, 100 kadar ülkede etkinliklerini sürdüren firmanın en önemli
birleşen piyasa ortağı Çin' dir. Merkez ofisler Londra'da ve majör Ar-Ge laboratuvarlan da İsveç, İngiltere ve ABD'de konuşlanmış durumdadır. Şekil
6' da, firmaların istihdam sağladığı bölgeler % değer olarak ifade edilmektedir.
2008
yılında
215
%17
Asya, Afrika ve
Avustralya
%51
Avrupa
%32
Amerika
Şekil4-6.
2008
Yılı BakımmdanAstraZeneca'da Coğrafi
Bölgelere Göre
İstihdam Edilen Emek Gücünün %Dağılımı
Firmanın 2008 toplam satış hasılası 31.6 milyar $ olarak gerçekleşmiştir.
2008'de, 12 bin çalışanla, 8 ülkedeki 17 Ar-Ge merkezinde sürdürülen araş­
tırma etkinliklerine 5 milyar$ 'hk yatırım yapan firmanın 18 ülkede 26 üretim
tesisi de bulunmaktadır.
Firma 1999 yılında kurulurken, vektör ortaklanndan birisi olan ve 1913 kuruluş tarihli ''Astra" firmasının başlıca birleşme ürünleri şunlar olmuştur:
o Gastrointestinal- Losec (omeprazol), küresel
satışlarda
önde gelen ürün
o Kardiyovasküler - Seloken (metoprolol), Plendil (felodipine), Ramace
(ramipril), Atacand (kandesartan sileksetil)
o Solunum - Pu.lmicort (budesonid), Bricanyl (terbutalin), Rhinocort (budesonid) ve Turbulıaler (inhalatör araç)
o Anestezi - Xylocaine (lidokain), küresel lokal anestezik
gelen ürün
216
satışlarda
önde
İkinci vektör ortak olan "Zeneca" firmasının anahtar birleşme ürünleri ise
şunlardır:
o Onkoloii - Zoladex (goserelin asetat), Casodex (bikalutamid), Nolvadex
(tamoksifen sitrat), Arimidex (anastrozol)
o Kardiovasküler- Zestril (lisinopril dihidrat),
Tenoı·min
(atenolol)
o Solunum - Accolate (zafirlukast)
o Santral Sinir Sistemi - Zomig (zolmitriptan)
o Anestezi - Dip.rivan (propofol), küresel genel anestezik
gelen ürün
satışlarda
önde
o Agrokimyasal - G.ramoxone~ Fusilade, Touchdown ve Surpass (herbisit); Ka.rate (insektisid); Amistar (fungisid)
Aşağıdaki
tabloda ise,
gösterilmektedir.
firmaların birleşme sırasında ortaklaştırdığı değerler
Tablo 4-21. Astrazeneca Birleşmesinde
O.rtaklaştınlan
Firma Değerleri
Toplam satış
57 milyar$
5.5 milyar f
Kar
16 milyar$
1 milyar f
10.6 milyar $
602 milyon f
22,000
34,000
Ar-Ge harcamaları
Çalışan
217
4.2.3.2- ÇUŞ GÖSTERGELERİ ve ARAÇLARI
İlaç sanayiinde çokuluslu şirket (ÇUŞ) yapılanma kategorileri ve dayandı­
ğı
nedenler-göstergeler başlığını taşıyan tablo 6'da, çok uluslulaşma gösterge ve araçlan sırasıyla i) Doğrudan yabancı yatırım, ii) Lisans anlaşmaları,
iii) İhracat ya da pazarlama anlaşmaları, iv) Ar-Ge çalışmalan süreci, v) Uluslararası patent sistemi ve vi) Özel sermaye birikimi süreci olarak sıralanmıştı.
Çokuluslu şirketlerin ortak özellikleri arasında, bunların innovatör (buluşçu)
firmalar oldukları, yani araştırma-geliştirme faaliyetlerini yürütebilecek bir
sermaye birikimine sahip oldukları görülmektedir. Diğer yandan, bu firmalar
karlılıklarını maksimize edebilmenin garantisi olarak ürünlerinin her tür sinai
ve fikri mülkiyetini uluslararası patent sistemi ile garanti altına alma çabasını
sürdürmektedir. Bu süretlede özel sermaye birikimi garantisi sağlanabilmek­
tedir.
Bunların
rılmasını
irdelenmesi, küresel ilaç sanayiinde ÇUŞ
bütünleyecektir.
yapılanmasının tablolaştı­
4.2.3.2.1- DOGRUDAN YABANCI YATIRIM
Doğrudan Yabancı Yatırım
(DYY), önemli sektörel uluslararasılaşma araçlarından birisidir. Konuya Türkiye cephesinden bakıldığında, özet bir tarihçe olmakla beraber, 17 Haziran 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4875 sayılı
"Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu" ile 18.01.1954'de çıkarılmış olan
6224 sayılı "Yabancı Sermayeyi Teşvik" Kanunu arasmda hem paralellikler
ve hem de siyasi ve iktisadi perspektifte dönüşüme dair izler bulunmaktadır.
4875 sayılı yasa, doğrudan yabancı yatırım, yabancı yatırımcı ve yabancı sermayenin tammını uluslararası normlara uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.
4875 sayıh Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, yabancı ülkelerin vatandaşlığına sahip olan gerçek kişiler ile yurt dışmda ikamet eden Türk vatandaş­
lannın yanı sıra, yabancı ülkelerin kanunianna göre kurulmuş tüzel kişileri ve
uluslararası kuruluşlan yabancı yatırımcı olarak tanımlamaktadır.
218
Doğrudan yabancı yatırım
ise, yabancı yatırımcı tarafından getirilen;
- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca alım satımı yapılan konvertibl
para şeklinde nakit sermaye,
- Şirket menkul kıymetleri (Devlet tahvilleri hariç),
- Makine ve teçhizat,
- Sınai ve fikri mülkiyet hakları,
- Yurt içinden sağlanan, yeniden yatırırnda kullanılan ldr, hasılat, para alacağı veya mali değeri olan yatırımla ilgili diğer haklar,
-
Doğal kaynakların aranması
ve
çıkanlmasına ilişkin
haklar,
gibi iktisadi kıymetler aracılığıyla, yeni şirket kurmak ve şube açmak, menkul kıyınet borsalan dışında hisse edinimi, menkul kıyınet borsalarından en
az % 1O hisse oranı ya da aynı oranda oy haldo sağlayan edinimler yoluyla
mevcut bir şirkete ortak olmak şeklinde ifade edilmektedir.
Kısacası,
DYY ile teknoloji getirildiği, istihdam yaratıldığı, sermaye birikiminin sağlandığı, büyümenin yukarı çekildiği, sıcak para gibi volatil olmayan
ve döviz kazancı sağlayan bir olgudan bahsedilmekte ve umut edilmektedir.
Buna karşın kimi iktisatçılar açısından DYY, sadece mülkiyetİn el değiştir­
mesinden ibaret olan ve DYY girişleriyle, "sermaye birikimini, istihdamı,
büyürneyi yukarı çekecek, teknoloji getirecek" bir etkinliğin bulunmadığı bir
faaliyet olarak da değerlendirilrnektedir,
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü UNCTAD'ın "'Dünya Yatı­
rım
Raporu-World Investment Reporf', 2007
alt
başlığı,
"Çok
Uluslıt
Şirketler, Doğal /(aynak İstihraç Sanayileri ve Kalkınma" olarak belirlenmiştir.
2008 itibariyle
yayımlanan
rapora göre,
", .. dünya genelinde uluslararası doğrudan yatırım girişleri 2006 yılında
bir önceki yıla göre % 38 artışla 1,3 trilyon dolara ulaşmış bulunmaktadır. Dünya genelinde en fazla ulus lararası doğrudan yatırım çeken ülkeler
ABD ve İngiltere olurken, 2005 yılında 23, sırada yer alan Türkiye, 20,1
milyar dolarla 16. sıraya çıkmıştır. Gelişmekte olan ülkeler arasında ise,
Türkiye 5, sırada yer alırken; Çin, tüm dünyada 5, sıradaki yeri ve çektiği
70 milyar dolarlık yatırım ile gelişmekte olan ülkeler arasında başı çeker
görünmektedir.
219
Türkiye, dünya genelindeki uluslararası doğrudan yatırımlardan aldığı
2006 yılı itibari ile% 1,5 'e çıkarırken, gelişmekte olan 160 ülke toplammda ise payını % 5 'in üzerine çıkarmıştır.
payı
En fazla doğrudan yatırım yapan ülkeler arasmda ABD ve Fransa ilk sı­
rada yer alırken, Türkiye 934 milyon dolarlık dış yatırımı ile 51. sırada
bulunmaktadır. UNCTAD 'zn verilerine göre, 2006 yılı itibarı ile, toplam
uluslararası doğrudan yatırım stoğu 12 trilyon dolara ulaşırken, ABD ile
İngiltere en fazla uluslararası doğrudan yatırım stoğunasahip ülkeler olmuşlar; Türkiye ise, 79 milyar dolarlık stoğu ile dünya liginin 27. sırasın­
da yer almıştır.
Uluslararası yatzrzmlarzn ülke gruplarına göre dağılımına bakıldığında,
2006 yılında uluslararası doğrudan yatırımlar, gelişmiş ülkelerde % 45
artışla 857 milyar dolara, gelişmekte olan ülkelerde % 21 artışla 379
milyar dolara ve geçiş ekonomilerinde (Bağımsız Devletler Topluluğu ve
Güney Doğu Avrupa ülkeleri) % 68 artış ile 69 milyar dolara ulaştığı görünmektedir. Rapor aynı zamanda son yıllarda gelişmiş bölgelerin doğru­
dan yatırımlardan aldığı payın azaldığını, buna karşılık gelişmekte olan
bölgelerde ise, bu payın arttığını ortaya koymaktadır.
UNCTAD raporu verilerinden hareketle, dünya pazarlarında i) birleşme
ve satın almaların finansmanında hisse değişiminin yerini nakit ve borca bırakmış olması, ii) gelişmekte olan ülkelerdeki çok uluslu şirketlerin
faaliyetlerinin artmakta olması ve iii) gelişmekte olan ülkeler arasındaki
doğrudan yatzrzm akışı temel eğilimler olarak öne çıkmaktadır.
Bu çerçevede de, 2007- 2009 döneminde temel beklenti/er, i) uluslararası
yatzrımlardaki büyümenin devam etmesi, ii) sınır ötesi birleşme ve satın
almalarm buradaki payını koruması ve iii) yeni (greenfield) yatzrzmlarm
özellikle gelişmekte olan ülkelerde artması yönündedir.
Raporda ayrıca yatırımların artmasındaki pozitif eğilimi olumsuz etkileyebilecek unsurlar arasında i) küresel cari hesap dengesizlikleri ve kur etkileri, ii) petrol fiyatlarında dalgalanma, iii) finansal piyasalarda muhtemel
bir daralma, iv) bazı ülkelerde korumacı -kısıtlayıcı düzenlernelerin artması ve v) terörizm ile savaş riski gibifaktörlere de dikkat çekilmektedir."
220
18,000
E7Üikeleri
G7Üikeleri
16,000
14,000
"12,000
10,000
Çin
8,000
6,000
o
ABD
Almanya
Fransa
Kanada
- ı
ı
1'iırıdıstan
Brenlya
ı
Eıııdonezya
~ 2004 ~
2020 OOgOO:i
Şekil4-7. G7 ve E7 Ülkeleri 2004 Yılı Verili ve 2020 Tahmini GSMH Değerleri
Kaynafe PricewaterhouseCoopers Macro Economic consulting Group
http://www. correo[armaceutico. com/documentos/18060 7P HARMA202 OFINAL. pd[
Not: 2004 yılı kestirimleri Dünya Bankası Gelişme İndikatörleri veritabanına dayalıdır.
2020 projeksiyonları
araştırma kaynağı
modeline aittir.
Yukanda yer alan Şekil4-7. gelişmiş ülkeler (G7) ve yükselen piyasalar (E7)
olarak nitelenen ülkeler bağlamında, Gayri Safi Milli gelirleri ve buna dayalı
Doğrudan Yabancı Yatırım alma kapasitelerini verili ölçek olarak 2004 yılı
değerleri ve projeksiyon ölçeği olarak da 2020 yılı kestirimleri olarak göstermektedir.
Doğrudan yabancı yatırımlar (DYY), küreselleşme sürecinin sermaye birikimi oluşturması bakımından önemli bir motorunu oluşturmaktadır. Bu bağ­
lamda sermaye girişimcileri açısından, teknoloji getiren, istihdam yaratan,
sermaye birikimini, büyürneyi yukarı çeken, sıcak para gibi volatil olmayan
ve döviz kazancı sağlayan bir faktör olarak değerlendirilmektedir.
Karşı argümanlarılll
da içeren ve K. Boratav'a ait bir çalışmada, DYY'm
sıcak para hareketleriyle karşılaştırılmasım içeren Türkiye verileri tablo 18
(22) olarak buraya alıntılanmıştır.
221
Tablo 4-22. Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Kar Transferleri
Yabancı
kökenli sermaye
23363
40234
38108
DYY girişleri
2847
9650
12804
DYYpayı,%
12,2
24,0
33,6
Kar transferleri ,
1040
1011
891
Kar transferi/D YY,%
36,5
10,5
7,1
Bu tabio, geçen iki yılda ve 2006'nın ilk dokuz ayında DYY toplamını ve
sermaye girişleri içindeki payını içermektedir. Buna göre 2005 ve
2006'da DYY girişlerindeki hızlı artış çarpıcıdır. Toplam yabancı sermaye
içindeki DYY payı da 2004'teki yüzde 12 civarından 2006'nın ilk dokuz
ayında% 33.6'ya yükselmiştir.
yabancı
"net döviz kazancı" savına karşılık da, konunun iki
DYY girişlerinin, döviz kazancı sayılabile­
ceği; ancak, yabancı şirketlerin kar transferlerinin ise, döviz kaybı anlamına
geldiği ifade edilmektedir. Bu çerçevede, net döviz kazancı olup olmadığını,
iki akım arasındaki farkın belirlediği de vurgulanmaktadır.
Boratav
çalışmasında,
ayağı olduğu vurgulanmaktadır.
Ancak Boratav soruna genel çerçevesinde bakarak, DYY'nin mülkiyetİn el
değiştirmesinden ibaret bir iktisadi etkinlik olduğunu ileri sürmekte ve "sermaye birikimini, istihdamı, büyürneyi yukarı çekecek, teknoloji getirecek" etkiler genellikle ortaya çıkamaz demektedir. Bu tür yabancı "yatırım"
ları, yerli özel ve kamusal mülkiyetİn yabancılara geçmesinden ibaret gören
araştırmacı, son yıllarda Türkiye'deki DYY'nin çok büyük bir oranının da,
başta özelleştirmeler olmak üzere, salt "mülkiyet devri" içeren işlemlerden
oluştuğunu ifade etmektedir.
İlaç sektöründe doğrudan yabancı yatırım, büyüme ve pazarda yoğunlaşma
sağlamanın asal unsurlan arasındadır. İlaç üretim birimi açma, ulusal paza-
ra nüfuz etmede menşei firma bakımından görece kolaylık oluşturur. İşçilik
222
giderlerinde sağlanabilecek ucuzluk ve mamul madde ihracatma oranla hammadde transferi için ödenecek daha düşük navlun ücretleri, ekonomik tercih
olarak doğrudan yabancı yatırıma yönlenmeyi özendirebilmektedir. Bu türden bir yapılanma, dünya çapmda yavru-şirketler ağına sahip olma avantajı
yaratabildiği gibi, dünya ticareti açısından ilaçta, hızlı satış hasılalan oluş­
turma olanağı da doğurabilir. Bu suretle, menşei ülke firması, yavru- firması
aracılığıyla doğrudan ulusal pazar içine nüfuz edebilmekte, gümrük duvarlan
ve diğer korumalı tedbirleri aşabilme avantajı yakalayabilmekte ve ayrıca,
i) araştırma-ürün geliştirme (Ar-Ge), ii) ilaç aktif ve yan madde üretimi,
iii) formülasyon ve mamul ilaç üretimi gibi ilacın kendisine özgü üretim aşarna­
lannın çeşitli basamak ve niteliklerine ilişkin avantajlar da oluşturabilmektedir.
4.2.3.2.2- İHRACAT~PAZARLAMA ve LİSANS ANLAŞMALARI
Uluslararasılaşma
sürecinde, üretici ana ülkede üretilmiş olan ilacın diğer ülkelere satışı ya da diğer bir deyimle ihracatı, firma büyüme eğilimi belirlenmesi bakırnından asal yol olarak tercih edilir. Üretim teknolojisine ait bilgilerle beraber, üretimin menşei ülkeden, diğer bir ülkeye aktarılması, önemli bir
uluslararasılaşma aracı olan lisans transferiyle gerçekleştirilmektedir. Üretim
teknolojisine ait bilgilerin, üretimin menşei ülkesinden diğer bir ülkeye aktarılması, ÇUŞ 'ların, büyüme ve gelişmelerini sadece mal ihracatı ile değil,
yanı sıra lisans transferi ile de yaptıklarını göstennektedir. İlaç sektöründe
"lisans" kavramına, ilerleyen bölümlerde, sinai ve filai mülkiyet olarak uluslararası patent sistemi özetienirken değinilecektir.
4.2.3.2.3~ ARAŞTIRMA GELİŞTİRME (Ar-Ge) SÜRECi
Tedavide kullamlan yeni ilaçlar ve tedaviye ilişkin gelecek öngörüleri, ilaçta
araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) kavramının tanımıyla ve aynı zamanda bu
sürecin tarihiyle ve yönelimleriyle ilgilidir. Daha önceki bölümlerde ilaçta
buluşların kronolojik tarihine ilişkin ayrıntı veridiğinden, burada yeniden örneklenmeyecektir. Öncelikle saptanması gereken husus, Ar-Ge'nin, tedavide
kullamlacak yeni ilaçların keş:finin anahtarı olduğudur; bu anlamda da genel
kabul gören tanım şöyle yapılmaktadır:
Ar-Ge, tedavide kullamlacak endikasyon alanı ya da alanları hedeflenmiş
yeni moleküllerin keşfinden, bunların etkin ve ruhsatlı bir ilaç formu olarak
223
sağlık
otoritesince onaylanması ve denetlenmesini içeren her türlü yöntem ve
içinde barındıran bir süreçtir.
uygulamayı
İlaç sanayiinde Ar-Ge çalışmaları, yukanda verilen tanıma uygun başlıca iki
açıdan
incelenebilir.
Bunlardan birincisi, Ar-Ge çalışmalannın yöntemine ilişkin teknik açıklık getirilme zorunluluğudur.
I- Ar-Ge Çalışmalarmda Yöntem ve Sürecler: Ar-Ge çalışmalarında yöntem ve bunların teknik açılımiarına bakıldığında da, yeni ilaçların keşfedilme­
si ve geliştirilmesinin pahalı ve zaman alan bir süreç olduğu görülmektedir.
İlaç geliştirme süresi 4 ana bölümden oluşur: Bunlar: 1) keşif ve araştırma,
2) preklinik çalışmalar, 3) klinik çalışmalar, 4) onay ve pazar sonrası denetimdir. Aşağıda bu süreci tanımlayan bir şekil yer almaktadır.
Preklinik Geliştirme
A
j
§
Klinik
1iJ
Denemeler
.g~
i
~~~
ı--;
ı--;
H~
s
cd
saJ§
;:::
tU:~
@j
~ N ·"d O
~~~~:O~
1 Tıbbi Ürün
! 1
O
5YIL
lOYIL
15 YIL
TARAMA (1 O 000 Molekül)
Araştırma:
1OYIL
1 1
i 1 1
20 YIL
Patent Süresi
Bitimi
1
25 YIL
EKS (Ek Koruma Sertifikası)
Maksimum+ 5 YIL
Yönetsel süreçler: 2-3 YIL
FARMASÖTiK AR-GE SÜRECi
Şekil 4-8. Tedavide Kullamlacak Bir Antitenin Ruhsatlandırılarak İlaç Haline Gelişi: Ar-Ge Süreci
224
Dünyada, biyomedikal olarak, yeni ilaç geliştirilmesi ve değerlendirilmesi
birbirini ardışık olarak izleyen başlıca asal iki basamaktan oluşur: Bunlar:
i) klinik-öncesi (prekilinik) çalışma ve değerlendirmeler ve ii) klinik çalışma
ve değerlendirmedir. Süreç yukandaki şekilde özetlenmektedir.
Klinik-öncesi (preklinik) değerlendirme: Doğal kaynaklardan veya sentez yoluyla ortaya çıkanlan bir kimyasal rnolekülün insanda denemneden önce
uygun deney hayvanlan üzerinde farmakolojik etki pro:fillerinin, toksisitelerinin ve farmakokinetik özelliklerinin denenınesi ile insanlar üzerindeki olası
yarar ve zararlannın öngörülrneye çalışılınası preklinik değerlendirmenin esasını oluşturur. Bu biçimde yapılan etrafh çalışmalar genelde 2-3 yıllık bir çalış­
ma dönemini kapsar. Binlerce ınolekül arasmda tarama testleri ile ilaç olmaya
aday olan moleküll(ler) aynştılır ve sonuçta bu aday moleküllerin farmasötik
şekil haline getirilmesi için araştırmalar yapılır. Deneyler başlıca tarama ve
toksisite testleri olarak sürdürülür. Tarama testleri başlıca canlı deney hayvanı,
izole organ preparatlan ve/veya hücre kültürleri gibi laboratuvar koşullarmda­
ki araştırmalar olarak sürdürülür. Toksisite testlerine gelince bunlar genellilde
fare, sıçan (rat) ve kemirici dışı bir tür olarak köpeklerde yapılır. Toksisite
araştırmalan doğası ve içeriği bakımından başlıca dört basamak deneyle gerçekleştirilir. Bunlar: i) akut toksisite, ii) subakut toksisite, iii) kronik toksisite
ve iv) özel toksisite (teratojenik, kanserojenik, mutajenik ve fertilite üzerine
etkiler) incelemeleri olarak gerçeldeştirihr. Tüm preklinik incelemelerin temel
amacı insanda tıbbi amaçlarla yeterince etleili olacak ve toksisitesi fazla ve
ciddi problemler oluşturmayacak bir molekülü insan için öngörüsel bir seleksiyonla aynştrrabilmektir. Bu süreçler aşağıdaki şeldlde özetlenmektedir.
i)
Araştırma
Süreçleri
!!ili Bilgisayarlı tasanrn!Labaratuvar çalışması
D Laboratuvar çalışmalan
lll Insanda deneme
Kaynak: PricewaterhouseCoopers
Şekil 4-9. Klinik Çalışmalam Başlangıç Öncesi Ar-Ge Süreci
225
ü) Klinik de2erlendirme: Yukanda anlatıldığı biçimde insan üzerinde kullanılabileceği
öngörülen aday ilaç molekülleri çeşitli farmasötik biçimlere getirilerek ve ilgili etik kuruldan mutlaka izni alınarak gönüllü sağlam ve hasta
denekler üzerinde denenir.
Klinik denerneler başlıca dört basarnaktaki dönemsel çalışmalarla gerçekleş­
tirilir: Bunlar: i) Faz I (birincidönem), ii) Faz II (ikinci dönem), iü) Faz III
(üçüncü dönem) ve iv) Faz IV (dördüncü dönem) çalışrn~1ardır.
i)
Faz I (birinci dönem): Bu dönem daha önce sadece deney hayvanında de-
nenmiş ilacın ilk kez insanda denendi ği dönemdir. İnceleme genellikle sağlam
gönüllü denekierde ve 10-15
kişilik
ufak
sayıdaki
bir grup üzerinde
yapılır.
ilacın belirli bir uygulama yolundan verilmesi koşuluyla insanda maksimum
tolere edilebilen dozu, farmakokinetiği (emilme -bu arada biyoyararlanzmı-,
dağılım, metabolizma ve atılımı) ve doz bağımlı kinetiği incelenir.
Faz II (ikinci dönem): Önceki dönernde saptanmış maksimum tolere edilebilen dozdan hareketle bu dönernde kısıtlı sayıdaki hastada ilacın terapötik
(tedavi edici) ve profilaktik (koruyucu) dozları araştırılır ve ilacın bu dozları,
aynı zamanda plasebo ile de karşılaştırılır.
ii)
iii) Faz III (ücüncü dönem): Bu dönem çok merkezli (rnulti-centre) olası en
fazla hasta üzerinde terapötik etkinliği sağlamak için yapılan çalışma dönemini kapsar. İncelemenin çok merkezli olması, bir tıp merkezinde terapötik
etkinlik için denemeyi kabul edebilecek yeterli hasta bulunmarnası olasılığın­
dandır. incelenecek ilaç, plasebo veya o hastalık endikasyonunda daha önce
kullanılan ve etkisi bilinen bir başka ilaçla karşılaştırılır. Karşılaştırmanın
yansız (unbiased) ve rastgele (randomized) olarak gruplara dağıtılmış hastalar üzerinde yapılıyor olması gerekmektedir. Karşılaştırma incelernelerinde
çift-kör yöntem uygulanır. Yani incelerneyi yürüten grubun dışında o ilacı
hastaya uygulayan doktor ve ilacın uygulanmasını kabul etmiş hasta, yapılan
uygularnanın ilaç mı, yoksa plasebo mu olduğunu bilmez. Uygulama biçimi,
gruplarda bulunan hasta bireyler arasında değişkenliği en aza indirecek çapraz geçrneli (crossover) ve gruplar arasında paralel olarak yürütülen bir düzenleme şeklindedir. Bu dönem, çalışma ile ilgili olarak istatistiki yöntemlere
göre (beta-tip II yanılma olasılığını göz önüne alan bir biçimde) hasta sayı
büyüklüğü önceden belirlenir.
226
iv) Faz lV (dördüncü. dönem): Temelde pazar sonrası incelemeye benzer metodlarla ilaca ilişkin çalışmalann yapıldığı bir dönemdir. Bu dönemde ilaç
artık deneme amacıyla verilmez. Sadece hasta için tıbbi bakım gerektiğinden,
hekimin öngörüsü nedeniyle, ilaç hastalara rutin olarak kullandırılır. Sonuçlar bakımından ilacın tedavi etkinliği ve/veya yan etkileri izlenir; değerlen­
dirilir. ilacın relatif riskinin boyutu rastgele kontrollü denemeler (kohort) ile
prospektif veya olgu-kontrol yöntemiyle retrospektif olarak incelenir. Farkh
araştırma gruplannın yaptığı incelemeler sonuçta birleştirilir ve meta-analiz
istatistiki yöntemlerle değerlendirilir.
Bütün bu araştırmalar sonrasında ilaç ruhsat için sağlık otoritesinden onay
almak ve tedavide kullanılmak üzere piyasaya verilmek durumundadır. ilacın
ruhsat sonrası faz IV çalışmalanna benzer biçimde etkinlik ve yan etkileri bakımından izlendiği ve klinik takibe alındığı sürece de "pazar sonrası izleme"
(post marketing surveilence) denir. Şekil 1 O bu süreci özetlemektedir.
Araştırma
Süreçleri
8Yıl
Yeni İlaç için
Klinik Deneme Talebi
CIM
Ruhsat için
Müracaat
ers
Başlatılması
CIM: [MG] Mekanizma Güvenirliği
CIS : [GG] Güvenlilik (emniyet) Güvenirliği
Kaynak: PricewaterhouseCoopers
Şekil
4-1 O. Klinik
Çalışmalarda
Ar-Ge Süreci
Bu biyomedikal araştırma dönemi için esas olan, hastanın veya hasta yakınla­
nnın rızasının alınması ve olası her türlü riskten de haberdar edilmeleri hususudur. Genelde uygulamanın bilimsel akış şeması özetlendiği biçimde olup,
sürecin tümünü uluslararası düzeyde düzenleyen kural, konvansiyon ve ulusal düzeyde yasa, tüzük, yönetmelik gibi mevzuatlar bulunmaktadır.
227
II- İlac Üretiminde Uluslararası Sanayü Yapılanmasının Bir Aracı Olarak Ar-Ge Cahsmalan: Sermaye küreselleşmesinin iktisadi motoru olan
kapitalist sistemde, ulusal ölçekteki ilaç endüstrileri, diğer endüstri sektörleriyle benzer olarak "kirhhk" ve "eksik tüketim krizleri"ni yaşamaktadır.
İlaç endüstrisi özelinde intrinsik difüzyon gösteren krizler, sektörün yapısal
özelliklerine ve bu anlamdaki rekabet koşullarına dayalıdır. İlaç sektöründe,
karlılık krizinin aşılmasının ilk adımı, uluslararasılaşmaya dayalı rekabettir.
Bu da, doğrudan Ar-Ge (Araştırma-Geliştirme) çalışmalan yapabilme kapasitesine ve sonuçta da "kir maksiınizasyonu" yaratmaya dayanmaktadır.
Ar-Ge çalışmaları gerçekte sermayenin kendi arasıdaki asal rekabet biçimidir
ve "rekabete yönelik buluş" süreci olarak tanımlanır.
Bu bakımdan, Ar-Ge çalışmalan ilaç sanayiinde çokulusluluk nedeni olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Sürecin Özelli&i: Bu sürecin başlıca 2 özelliği bulunmaktadır: Bunlar ilaca yada ilaç olacak moleküle ilişkin i) temel bilimsel bilginin üretilmesigeliştirilmesi ve sürece ii) Ar-Ge çalışmalarıyla, rekabet stratejisi işlevinin
sağlanmasıdır. Süreçte firmalar, yeni ürün olarak ilaca ve onun endikasyonuna ilişkin temel bilimsel bilgi üretimi ve geliştirilmesini yaparlar. Böylelikle
fırmalar arası, rekabet stratejisi de işlevsel olarak sağlanmış olur.
Sürecin Stratejik Amacı: Ar-Ge sürecinin amacı, ilaçtabilimsel araştırma
ve teknoloji geliştirilmesi ile iktisadi sistemin yeniden kendisini
üretmesinin dolayımlı olarak gerçekleşmesini sağlamaktır. Bu bağlamda da,
ilaçta i) sürekli yeni ürün geliştirmek, ü) bu ürünlerden daha iyileri (etkinleri)
ya da taklitleri yapılıncaya değin "tekel klirlan" elde etmek, amaca uygun
olarak temel strateji hatlarını oluşturmaktadır. Bu bakımdanAr-Ge faaliyetleri, pazarlama ve satış faaliyet ve giderlerinden gerçekte büyüklük olarak daha
önde gelmektedir ve yüksek maliyetli yatırımı gerektirmektedir.
yapılması
Sürecin Sermayeye ve Topluma Yönelik Yansımalan: Yeni bir molekülün
keşiften, ruhsatlı bir ilaç haline gelebilmesi, ortalama on bin kimyasal arasın­
dan birinin kazanahileceği bir başarıdır. Maliyet giderlerinin 400-800 milyon
dolar arası değiştiği hesaplanmaktadır. Bu harcama "ilacın kendisini var eden
228
sermayeye dönük yüzü" dür. Bu türden bir molek:ülü, ilaç olarak kendi üzerine patentleyebilen bir firmanın bu ilaçla ilgili tamtım, satış ve pazarlama giderleri için yaptığı faaliyetler de, "ilacın topluma (sağlık sektöründeki hekim,
eczacı ve diğerleri) dönük yüzü" nü oluşturmaktadır.
Sonuçta ilaç firmalan, her yeni molek:ülden hem içe ve hem de dışa dönük
faaliyetler harcamasını amorti edecek ve kara geçmeyi sağlayacak bir düzlem yakalama beklentisi içindedir. Bu nedenle ilaç sektöründe, "innovatörbuluşçu" veya "araştırmacı" firmalar olarak anılan ilaç şirketleri, karlılık
rasyolarının artınlabilmesi bakımından Ar-Ge maliyetlerinin azaltılmasına
özel bir önem de vermektedirler. Aşağıdaki şekilde, geleneksel Ar-Ge maliyet/gelir eğrisinin günümüzdeki dalgalanması ile, Ar-Ge çalışmalarında
harcama minimizasyonu ve karlılık marjında artış sağlayabilme stratejilerine
ilişkin bir projeksiyon yansıtılmak:tadır. Geleneksel eğrideki sinüzoidal tepeçukur değerlerinin 2020'lere hasarnaklı ve göreli doğrusal bir maliyet/gelir
ilişkisine dönüşmesi, çoklu diğer stratejilerin konusudur. Özellikle aşağıda
değinilecek olunan sinai ve tıkri mülkiyet hakianna ilişkin tekel süreleri, kar
maksimizasyonu bakımından da daha önemli görülmektedir.
2020 de Ar-Ge
Pazarda HızlamnaBaşlangıç Ar-Ge
Güncel Lisanslada
Gelecekteki
MaliyetiGelir E- si
,-"!'------"'
Harcamalannı
Düşürme
----
----$0
Geleneksel Ar-Ge
Maliyet/Gelir Eğrisi
Zaman
Kaynalr: PricewaterhouseCoopers
Şekil 4-11.
Ar-Ge Sürecinde Maliyet/Gelir Eğrüeri 2020 Projeksiyonu
229
Ar-Ge Sürecinde Riskler: Ar-Ge çalışmaları firma bakımından tekel karını
maksimize etme amacına yönelik olmakla beraber bu kan elde edinceye değin bazı riskler taşır. Bu riskierin başında genel neden olarak araştırma faaliyet ürününün (bilgi) kamu malı olma özelliği bulunınasıdır. Özel nedenlere
bağlı riskler olarak da Ar-Ge çalışmalannın i) zaman harcatıcı olması, ii) çok
yüksek masraflı yatırım ve harcamalan gerektinnesi, iii) yeni bir kimyasal
bileşiğin ilaç olabilmedeki düşille başarı şansı, ve iv) rakipler tarafından taklit
kolaylığı sayılmaktadır. Bu çerçevede innovatör firmalarAr-Ge'nin taşıdığı
genel ve özel riskleri azaltmak amacıyla "uluslararası patent sistemi" nin
sağladığı korumadan yararlanmaya çalışmaktadır. Patent sistemi ayrı tartışma
konusu ve perspektifi oluşturduğu için şimdilik burada içeriğine değinilmi­
yecektir.
Ar-Ge Sürecinde Risk Minimizasyonu ve Diğer Özellikler: Yukanda anlatıldığı üzere, ilaç sanayiinde Ar-Ge çalışmalan "rekabete yönelik buhış" süreci olarak her zaman sektör içi karşılıklı riskler taşımakla beraber, Ar-Ge'nin
taşıdığı riski azaltmak amacıyla "uluslararası patent sistemi" nin sağladığı
korumadan da yararlanılmaya çalışılmaktadır.
İlaç sanayiinde çok ulusluluğu teşvik edenAr-Ge çalışmalannın başka özellikleri de vardır. Bunlar sıralanacak olursa: i) Ar-Ge bütçesinin maliyetindeki sürekli artışların uluslararası yayılmanın itici faktörü olması durumu, ii) Ar-Ge
etkinliklerinin sınırlı sayıda seçme terapötik gruplarda yoğunlaşma oluştur­
ması, iii) Özgün terapötik grupta yoğunlaşmanın, ilaç satış ve gelirlerinde
az sayıdaki terapötik gruba bağımhk oluşturması ve firmalan ulusal boyuttan uluslararası boyuta taşınması ve iv) Ar-Ge yatırımları sonucunda, firma
sermayesinde oluşan giderler açığının, kısa sürede amorti edilme dürtüsü,
firmayı "dünya çapmda etkinlikte' bulunmaya iter.
Ar-Ge çalışmalarıyla ilintili uluslararası çapta innovatör firmalara sahip olan
ülkelerin başında Almanya gelmektedir. Almanya, hem AB istatistikleri bakımından lokomotif ülkelerden birisidir ve hem de ilaç rnolekülü buluşu ve
ruhsatlı ilaç halinde dünya piyasalannda rekabet edebilme kapasitesi yüksek
düzeye erişmiş bir ülke örneğini oluşturmaktadır.
Şekil 12'de yer alan grafik incelendiğinde, 1988-2007 yeni moleküler antite olarak keşfedilen ve patentlenen ilaç buluş sayıları dökümante edilmiştir.
230
44
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
Şekil4-12. Almanya: Yeni Moleküler Antite Olarak 2007 İnnovasyonları.
Yeni Moleküler Antite (NME: New Malecular Entity)
Kaynak: Phannazeutische Zeitung, VFA http://www.vfa.de/en/statistics/innovation/
20 yılda 562 yeni molekülün keşfedildiği bu sektör ortalama yılda 28 molekül
keşfinin sürdürüldüğü bir etkinlik merkezidir.
2007'de Almanya pazarına NME (New Molecular Entity) yeni moleküler
antite olarak 31 farmasötik ürün giriş yapmıştır. Küresel araştırma süreçlerine dayalı olarak, Almanya' da pazara giren substans sayısının, bu kapasite
ve sermaye birikimine sahip diğer ülkelerdeki gelişim eğilimleriyle yakmdan ilgisi bulunmaktadır. 2007 bakımından pazara giren ürünler, önce yerel
öneme sahip görümnekle beraber, bu ürünler çok kısa bir zaman aralığında
bütün anahtar ülke pazarlannda da yer almaktadır. Bu özellik, küresel olarak
800 milyon ABD $'ma ulaşmış yeni moleküler farmasötik antite için yapılan
Ar-Ge harcamalarının dengelenebilmesi anlamında, bu tür kapasiteye sahip
ülke firmalan için de yegane yoldur.
231
Nitekim bunun yansımalanın ilaç sektöründe ÇUŞ olarak nitelenen ve ilk
50'lik sıralama içine giren ilaç şirketlerinin ulusal aidiyetleri bağlamında da
görmekteyiz. 2001 yılı verilerine göre, Tablo 19'da finans sermaye şirketi olmayıp ilk 50 içinde bulunan şirketlerden dördünün ilaç sanayiine ait olduğunu
ve bunlar arasmda bir firma menşei ülkesinin Almanya olduğu görülmektedir.
Tablo 4-23. Finans Sermayesi Olmayan İlk 50 Çok Uluslu Şirketler
Dizini İçinde İlaç ve Kimya Sanayii Firmaları-2001
İş gücü
33
Aventis SA (FR)
Farmasötik
26 368
34 761
20 567
91729
39
Roche Group (CH) Farmasötik
22 794
25 289
17 463
63 717
40
BASFAG(GE)
Kimya
20 872
32 671
29136
92 545
42
Bayer AG (GE)
Farmasötiluıcirnya
20297
32 817
27142
116 900
43
GlaxoSmithkline Farmasötik
Plc
20295
31 758
29 689
107 470
Değerler:
Milyon ABD $ ve Çalışan sayısı
FR: Fransa; CH: (İsviçre); GE: (Almanya); UK: (Birleşik Krallık)
Kaynak: www.unctad.org/en/docs/gdscsir20041 en.12.df
Ar-Ge ve Sektörel Büyüme: Ar-Ge çalışmalan sektörde büyüme ve yeni
pazar paylan bakımından da önem taşımaktadır. Bu bakımdan araştırmacı
çok uluslu ilaç firmalan önümüzdeki yirmi yıl bakımın<ian ilaç sanayiini çok
farklı bir yapılanma içine çekecek çalışmalar içine girmiş bulunmaktadır.
Çalışmalar,
dıracak
günümüzde kullamlan kutularca ilacı gündelik kullammdan kalyeni bir yönelime rota kırmış durumdadır.
Yeni ilaç şekilleri olarak, dozlam, hedefe yönelme ve ilaç için uygun kullanım
zamanını bir arada içeren farmokolojik çipler üzerinde yoğun biçimde çalış­
malar sürdürülmektedir.
232
Bu çalışmalann ana hedefi, ilaçlann etkin uygulanmasına engel olan ve tıbbi
tedaviyi başarısız kılan nedenleri ortadan kaldırmaktrr. Bilindiği gibi, doğru
hedefe, doğru dozda ilaç tedavisi uygulamanın ciddi zorluklan mevcuttur.
Var olan zorluklar arasında, oral yoldan kullanılan pek çok ilacın etkin bileşenleri, kana kanşmadan sindirim sistemi tarafından önemli ölçüde elimine
edilmektedir. Enjeksiyon yoluyla kullamlan ilaçlar ise, hem pahalı hem de
insanlarm kendi kendine kullanımı için uygun değildir. Her iki yoldan ilaç
kullanımının ise dozlam dalgalanmaianna neden olabilmesi de diğer önemli
salaneayı oluşturmaktadır.
Çalışma
örnekleri, genelde yeni bir farmasötik şekil olarak "nanofarına-sötik"
lere yönelim düzeyindedir.
Bu, küçük bir bozuk para büyüklüğünde mikroçipte, farklı ve çok sayıda ilacı
uygun dozlarnda ve hedef yöreye yönlendirerek verebilecek içi dolu depo
kanalcıklar ve bir güç kaynağı tasarlanmaktadır. Mikroçip içinde yaratılacak
elektrik sinyalleriyle, ilaç kanalmda depolu bulunan içeriğin hedefe yönelik
salnm, yeni farmasötik biçimin başlıca özelliğini oluşturmaktadır. Sorunun
yaşandığı bölge yakınındaki deri altına yerleştirilen bu akıllı ilaçlarla, aynı
anda çeşitli tedavi uygulamalannın hedeflenmiş yörede gerçekleştirilmesinin
de olanaklı kılınması öngörülmektedir. Örneğin; tümör tedavisinde, kötü huylu hücrelerin olduğu bölgeye, çevredeki diğer doku hücreleri ve organıara
zarar vermeden, kemoterapötik uygulaması mikroçip yardımıyla sağlanabile­
cektir. Bu türden uygulama, doğrudan hedef hücre düzleminde olacağından,
hem çok düşük ilaç derişimleri ile yüksek etkililik sağlanabilecek ve hem de
sistemik doz uygulanmadığı için, ilaç yan etkileri ve istenmeyen etki riski
büyük ölçüde önlenebilecektir.
2020'lere projeksiyon yapıldığında, ilaçta mikroçip ya da nanorobot uygulama eğilimi, enerji, taşımacılık, iletişim teknolojileri gibi tüm "filtre medya sanayii" lerinin genel gelişim süreciyle benzerlik gösterecektir. Bunun da
bazı koşullan bulunmaktadır. 2020'ye giden zaman kesitinde ilaç sanayinin
de içerisinde bulunduğu "filtre medya sanayileri" lerinin biçimini ve gelişme
233
büyüklüğünü dünyanın
toplam nüfusu, toplumların refah düzeyi, toplumların sahip olduğu teknoloji düzeyi belirleyecektir. Herhangi bir dünya savaşının olmaması durumunda, gelişmelere ilişkin başlıca eğilimlerin i) dünya
nüfusunda ortalama % 20-60 oranında bir artış olacağı; ii) dünya da gayrisafi
milli hasılaların% 58-307 oranında artacağı ve iii) biyoteknolojik gelişmeler
çerçevesinde terapötik proteinlerin üretim ve klinik kullanımının orta hızda
ve iki hasarnaklı bir büyüme eğilimi içerisinde olacağı şeklinde kestirimler
yapılmaktadır. Bu sürecin sonucunda sanayilere özgü bazı filtre segmentler
daha da büyüyebilecek, bazıları ise küçülecektir. Sonuç olarak, farmasötik
sermaye birikimi bakımından yoğunlaşmanın daha şiddetleneceği, esnek üretim modellernesinin yaygınlık kazanacağı ve yanı sıra klinik açıdan da "yeni
bir ilaç çağı" başlangıcında olduğumuz söylenebilir.
Daha önceki bölümlerde, "rekabete yönelik buluş" süreci olarak ilaç Ar-Ge
çalışmalarının "sermaye içi rekabet" e konu olduğu vurgusu yapılmıştı. İn­
novatör firma bakımından risk, kendi özel mülkiyetinde olan yeni ilaç molekülüne ilişkin sinai ve fikri tüm birikimin, başka üretici firmalarınca kullanılması durumunda, tekel karını sürdürebilme ve karı maksimize edebilme
faktörlerinin sağlanmasında yaşanan güçlüklerdir. Bu bağlamda, buluşçu
firmalar, Ar-Ge'nin taşıdığı riski azaltmak amacıyla "uluslararası patent
sistemi" nin sağladığı korumadan da yararlanmaya çalışılmakta ve bunun
uluslararasi ilişkiler ve hukuka konu olan normlarını genişletebilmek için
çaba harcamaktadırlar. Bu bakımdan aşağıdaki bölümde bu konu ayrı bir baş­
lık olarak özetleiınıektedir.
4.2.3.2.4- SINAİ ve FİKRİ MÜLKİYET OLARAK
ULUSLARARASI PATENT SİSTEMİ VE İLAÇ
İlaç sektöründe uluslararasılaşma süreçlerindeki temel mekanizmalardan olan
"uluslararası
patent sistemi" ni kısaca gözden geçirmek yararlı olacaktır.
Sınai ve Fikri Mülkiyet Rejiminde Tanımlamalar ve Özet Tarih~e: Sınai
ve fikri mülkiyet, piyasa ekonomilerine özgü bir mülkiyet rejimi olup, reji-
234
min kendisi, meta olarak kendisini var edip, bundan sahip ve paydaşianna
çıkar sağlayan bir sistemdir. Bu sistem, sağlanan çıkan (imtiyaz) bir "hak"
ayrıcalığı oluşturan "hukuksal düzenlemeler" şeldinde özgülleştirir. Bu anlamda da, kendi aralannda ortaklıklara ve aynınlara sahiptir. Tanımsal olarak
şöyle açılımlar bulunınaktadır:
1. tanım: Sınai Mülkiyet Hakları: "Sınai Mülkiyet", genel tanımı ile, sanayide ve tarımdaki buluşlann, yeniliklerin, yeni tasarımların ve özgün çalış­
malann ilk uygulayıcıları adına; ticaret alanında üretilen ve satılan malların
üzerlerindeki üreticisinin veya satıcısının ayırt edilmesini sağlayacak işaret­
lerin, sahipleri adına kayıt edilmesini ve böylece ilk uygulayıcıların ürünü
üretme ve satma hakkına belirli bir süre sahip olmalarını sağlayan gayri maddi bir haktır.
2. tanım: Fikri Mülkiyet Hakları: Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (Türkiye)
eserler arasında yürürlükteki mevzuat bakımından bilim
ve edebiyat, müzik, güzel sanat ve sinema eserleri koruma altındadır.
kapsamında korunan
Genel olarak sınai ve fikri mülkiyet haklan olarak tanımlanan patent, marka,
telif gibi kavramlar kapitalizmin ilk kez tekelleşme sürecine girdiği 1880'lerden sonra çok önem kazanmıştır.
Bu konuda 1883 yılında yapılan "Sınai Mülkiyetİn Korunmasına Dair Paris
Sözleşmesi" ilk uluslararası sözleşmedir. Türkiye bu sözleşmeye taraf olarak
1925 yılında katılmıştır. İkinci sözleşme ise 1886 yılında yapılan "Telif Hakları için Bem Sözleşmesi" dir.
Bu sözleşmelere ek olarak Sınai ve Fikri Mülkiyet haklarının korunması üzerine özellikle geçtiğimiz yüz yılda çeşitli anlaşmalar yapılmış ve örgütler kurulmuştur. Bu örgütlerden en önemlilerinden biri 1967 yılında Birleşmiş Milletierin altında kurulan WIPO-Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatıdır.
235
Tablo 4-24. Sınai ve Fikri Mülkiyet Haklannın Kapsam ve Ayınmlan
Mülki Hak
Kapsamı
Sınai Mülkiyet Haklan
o Patentler ve faydalı modeller
o Markalar
o Endüstriyel tasarımlar
o Coğrafi işaretler Entegre devrelerin topoğrafyaları
Fikri Mülkiyet Haklan
Dil ve yazı ile ifade olunan eserler
Bilgisayar programlan ve hazırlık tasarımları
Her nevi sözsöz sahne eserleri,
Teknik ve bilimsel özellikteki fotoğraf eserleri, haritalar,
planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topoğrafya
ya ait mak:et ve benzerleri,
o Her çeşit mimarlık ve şehireilik tasarım ve projeleri, mimari
mak:etler,
Müzik eserleri o Her nevi sözlü ve sözsöz besteler
Güzel sanat eserleri Estetik değere sahip olan;
o Yağlı ve suluboya tablolar,
o Her türlü resim, yazıl, kazıma, oyma eserler,
o Heykeller ve mimari eserler,
o El işleri, minyatürler ve tekstil, moda tasarımları,
o Fotoğrafik, grafik eserler ve karikatür ve tiplemeler,
Sinema eserleri o Sinema, öğretici ve teknik iilimler ve bilimsel, teknik
projeksiyon diyapozitifleri
Bilim ve edebiyat eserleri, o
o
o
o
Koruma, eser sahibinin yaşadığı müddetçe ve ölümünden itibaren 70 yıl devam eder. Sahibinin
ölümünden soma alenileşen eserlerde koruma süresi ölüm tarihinden soma 70 yıldır.
Buradan da anlaşılacağı üzere, her iki rejim, insan emeği ve düşüncesine dayalı maddi veya fikri (genelde toplamı) bir ürünü hedef alıp, metalaştırmakta
ve bunu bireysel mülkiyetİn aidiyeti kılmaktadır. Diğer yandan, çıkar ayncalığı olarak kendisini var etme biçimini de metalaştırarak, bunun mülkiyet
ilişkileri içerisinde değiş-tokuşunu olanaklı kılan hukuki düzenlemeleri de
içermektedir.
Rejimin Kendisini Metalastırması: Daha sonra tekrardan değinilebileceği
üzere, patentli bir ilacın her hangi patent özelliğinin, lisans anlaşması yoluyla
236
başka
üreticiler elinde ürettirilip, bundan birinci imtiyaz sahibinin, anlaşma
ile ldir transferi yapma olanağının yaratılması, rejimin kendisini metalaştır­
makta ve bu anlamda da var etmektedir. Bu örnek, verili bir metanın kendi değerini iki kez üretmesi olarak da açılımlandmlabilir. Şöyle ki: Birinci olarak,
ürünün bir meta olarak değişim değerine konu kılınması; ikinci olarak ise,
bu metanın başka bir metalaşma aracı (yani sınai mülkiyet rejimince tamnan
imtiyaz özelliğini intrinsik olarak içinde barmdlrarak) ile yeniden değişim
değer aracı olarak var edilmesini sağlamadır.
Sımai Mülkiyet Hakianna ve Rejimine iliskin Verili Durum: Uluslararası
ve Ulusal Ölçek: Mülkiyet rejimleri, iktisadi sistem olarak kapitalizmin, siyasal, ekonomik, askeri ve kültürel alanda oluşturduğu sosyal hegemonyanın
pekiştiricisi olan geniş hukuksal düzenlemeleri kapsamaktadır. Bu bölümün
başında küreselleşme yapılan ve bu yapılar aracılığıyla gerçekleştirilen hukuki düzenlemeler tablo 1 'de özetlenmişti. Küresel örgütlenmeler içinde uluslararası siyasi organ olarak Birleşmiş Milletierin (UN) ve Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu şemsiyesi altmda bulunan diğer kurumsal yapılann yanı sıra,
Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası
(WB), Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD), Uluslararası Ticaret Odası (ICC), Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO) ve Dünya Ekonomik
Fonnu (WEF) gibi kuruluşlar, uluslararası piyasa düzenlemeleri ve eşgüdü­
münü sağlayan ve uluslararası anlaşmalarla, bu mekanizmalann sürdürülmesi
ve denetlenmesini yürüten siyasi yaptının güçlerine sahip örgütlenmeler olarak hareket etmektedir.
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), 1995'te kurulmuştur. Merkezi Cenevre'dedir.
Küresel ticareti düzenleyen uluslararası, çok taraflı bir örgüttür. Bu düzenlemeler 30 kadar anlaşma ile sağlanmaktadır. 2006 yıh bakırnından örgüte 150
ülke üyedir.
II. Dünya Savaşı sonrası dünyanın yeniden şekillendirilmesi bağlamında, bu
türden bir örgüte olan gereksinim, ilk kez 1944 Bretton Woods Konferansın­
da dile getirilmiş ve kurulma karan alınımştır. 1948 Havana "BM-Ticaret ve
Çalışma Yaşamı Konferansı"nda kurulma belgesi açıklanmasına karşın, kuruluşun motoru sayılan ABD'nin Senato karan o dönemde bir engel oluştur-
237
muştur.
1986 başlayan Uruguay Raundları sonrasında kurulma kararı yeniden
verilmiştir.
DTÖ'ye göre ticaretin temel ilkeleri arasında: i) Bir ülkenin yabancı malIanna ayrımcılık yapamaması, ii) ticaretin önündeki engellerin kaldırılma­
sı zorunluğu, iii) ticaretin öngörülebilir olması ve pazann önünde engeller
olmaması, iv) ticaretin daha da rekabetçi olması ve v) ticarette az gelişmiş
ülkelerin gözetilmesi, esnek olunması ve bu ülkelere ayrıcalıklar sağlaması
bulunmaktadır.
DTÖ'nün yapısı başlıca dört düzeyden oluşmaktadır. Bu yapılanma tablo da
gösterilmektedir:
Tablo 4-25. Dünya Ticaret Örgütü-WTO Yapısı
Ticaret politikası düzenleme
Üçüncü düzey
Ticaret Konseyleri
organı
GATT,
GATS
Dördüncü düzey Destek organlan
Dünya Ticaret Örgütüne üye 162 ülke TRIP s anlaşması ile ilaç ve aşı da patent
kapsamında iken, bazı ülkeler geçiş aşamasında, müzakerelere devam etmekte veya üye değildir.
i) Uluslararası Ölcek: "Özellikle Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması
ve Eki Ticaretle Bağlantılı Fikri ve Sınai Mülkiyet Haklan Anlaşmasının yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1995 tarihinden itibaren, fikri ve sınai hakların etkin
biçimde korunması konusunda tüm ülkeler, bu konudaki diğer uluslararası
anlaşma hükümlerini de içerecek ulusal mevzuatlarını yürürlüğe koymakta;
uygulamalar ise, tüm ulus devletler bakımından eşit biçime yürütülmesi zorunluluğunu içerir biçimde WTO tarafından denetlemekte ve ihlaliere karşı
238
etkin yaptırımların yollan da gereğinde uygulanmaktadır. Az gelişmiş olan
ülkelere tamnmış olan 10 yıllık geçiş süresinin sonu itibariyle, yani 2005 yı­
lında, dünyada tüm ülkeler aynı standartlarda sınai mülkiyet sistemlerine sahip kılınmıştır."
Dünya Ticaret Örgütü (WTO) anlaşmasım imzalayan ülkelerin konuya ilişkin
başlıca kabul yükümlülükleri, uluslararası mevzuat içerisinde düzenlenmiş
vaziyettedir. DTÖ'nün kendi kuruluş belgeleri de olan Gümrük Tarifeleri ve
Ticaret GenelAnlaşması (GATT) ve Hizmet Ticareti GenelAnlaşması (GATS)
ile onların eki, ya da bütünleyici parçalan olan Tarım anlaşması (AoA), Ticaretle Bağlantılı Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPs ), Teknik
Engeller Anlaşması (TRIMS) gibi uluslararası düzenlemeler, bu türden hukuki düzenlemelerdir.
Şekil
13 'de patent uygulamasma ilişkin dünya coğrafi dağılımı verilmektedir. Türkiye, sayılan bütün düzenlernelerin siyaseten tarafıdır. Filai ve Sinai
Mülkiyet Haklan bakımından en önemli uluslararası düzenleme, TRIPS anlaşmasıdır. İlaçta patent ve veri koruma, veri imtiyazı kavramıanna açıkhk
getirmesi, düzenleyici hükümlerin uluslararası siyasa bağlarnındaki yükümlülük ve zorunlulukları bakımından burada anlaşmaya ilişkin kısa bir özetleme aktanlacaktır.
Akla bir soru gelebilir. WIPO gibi bir kuruluş varken ve bu kuruluş gözetiminde düzenleyici anlaşmalar söz konusuyken, neden WTO bünyesinde
düzenleyici anlaşmalardan birisi olarak neden bir TRIPs (Trade-Related
Aspects of lnteUectual Property Rights-Ticaretle Bağlanülı Fikri Mülkiyet
H akları Anlaşması) düzenlemesi yapılmış ya da buna gereksinim duyulmuş­
tur? Yılmaz bu argümana şöyle bir açıklık getirmektedir:
önce yapılan anlaşmaların
imza/anmasının isteğe bağlı olması ve kurulan örgütlerin kararlarının tavsiye niteliğinde olması ya da yaptırım güçlerinin olmaması yüzünden ülkelerin
gerekli iç hukuk düzenlemelerini yapmamaları olarak açıklayabiliriz. Ancak
TRIPS anlaşması, 1995 yılının başından beri faaliyette olan WTO-Dünya
Ticaret Örgütü'nün ve onun 4 temel kuruluş anlaşmasından biridir ve artık
WTO hukukunun geçerli olduğu bir anlaşmadzr. WTO, tahkim mekanizması
"Bunun te1nel nedenini, TRIPs
Anlaşmasından
239
üzerinden ambargo uygulama gücüne sahip olan sermayenin en önemli örgütlerinin başında gelmektedir ve bugün için (2004) 147 ülke üyesi bulunmaktadır. WTO 'ya üye ülkeler dünya ticaret hacminin % 85 'inden fazlasına
sahiptir ve üyelik görüşmeleri sürdürülen Rusya 'mn da önümüzdeki yıllarda
katılımı ile bu oran % 90 '!ara ulaşacaktır. Bu yüzden TRIPs Anlaşması 'mn
tekelleşme ve özel mülkiyet hakkının uluslararası güvence altına alınması
açısından önemi çok büyüktür. TRJPs Anlaşması ülkeler tarafindan müzakere
edilmeden ve başta ilaç ve kimya tekelleri olmak üzere tekeller tarafindan
GATT'ın Fikri Mülkiyet Haklan Komitesi 'ne hazır/atılmıştır. "
TRIPs'in Kısa Tarihcesi: Burada İ. Eren'den alıntıyla tarihçe şöyle özetlenmiştir:
"Uluslarötesi ilaç sermayesinin, 1980 'li yıllarda siyasi anlamda gösterdiği
en önemli baş an, patent koruması sağlamayan ülkelere karşı, ticari yaptırım­
larm uygulanmasına yönelik bir mekanizmanın geliştirilmesinde ve uygulanmasında oynadığı roldür. "
"Bu rol özellikle1984 ve 1985 yılları boyunca ve 1986'da başlayanfikri mülkiyet haklarının GATT Uruguay ticari müzakereleri kapsamına alınması sı­
rasında ön plana çıkmıştır. Özellikle ABD ve AB kökenli uluslararası ilaç
firmalarının yürüttüğü lobi çalışmalarıyla, gelişmekte olan ülkelerde patent
korumasının kapsamının, ilaç üretim yöntemleri ve ürünlerini de içermesi için
yapılan büyük ısrar ve has/alar (patent koruması sağlamayan ülkelere karşı
tutarlı bir şekilde uygulanan ticari yaptırımlar) 1992 yılında, henüz GATT
müzakereleri sonuçlanmadan, bir çok gelişmekte olan ülkede ilaç üretim yöntemleri ve ürünlerine patent korumasının kabulünü sağlamıştır. Sonuç, 1994
yılında imzalanan TRIPs (Trade Related Aspeccts of Intel/ectual Property
Rights) anlaşmasıdzr."
"TRIPs, fikri ve sınai hakların korunmasına yönelik uluslararası anlaşmalar
arasında en kapsamlısı olmakla birlikte, Uruguay Müzakerelerinin tartışmalı
içeriğinden dolayı ulusal otoriteZere gerek patent rejimlerinin ilaç ürünlerine
yönelik uygulamalarında (örneğin; mecburi lisans sistemi, paralel ithalata
yönelik koşulların belirlenmesi ve patent korumasından önce tanınacak geçiş
sürelerinin belirlenmesi) ve gerekse ilaç ürünlerine ait verilerin koruması ile
240
ilgili önemli esneklikler tanımıştır. Böylece, TRIPs sonrasında, ulusal ve uluslararası alandafikri mülkiyet hakları ile ilgili tartışmalar anlaşma içerisinde
bulunan esnekliklerin ya da boşlukların nasıl değerlendirileceği konusuna
odaklanmıştır. Söz konusu alanlar, gelişmekte olan ülkelerde temel ilaçZara
ulaşım ve yerli ilaç sermayesinin geleceği için önemli sonuçlar içerdiği için,
TRIPs hükümlerinin ulusal rejimiere eklendiği siyasal süreçler içerisinde en
önemli noktalar olarak ortaya çıkmış ve bu süreçlerde aktif rol alan uluslarötesi ilaç sermayesi ve gelişmekte olan ülkelerdeki toplumsal sıniflar arasın­
daki mücadelelerin odak noktasını oluşturmuştur. Daha da önemlisi, TRIPs
anlaşmasının ulusal rejimiere eklemlenmesi sürecinde yaşanan bu mücadeleler, Dünya Ticaret Örgütü'nün sağladığı platform sayesinde, 2001 yılında benimsenen Doha Deklarasyonu örneğinde de görüldüğü gibi, küresel düzeyde
fikri mülkiyet hakları ile ilgili müzakereleri yeniden yapılandırmıştır. "
-üye
üye Avrupa Birliği
il!/ gözlemci, katılım sürecinde
B gözlemci
llllll üye değil, müzakereler döneminde
üye değil
Şekil 4-13. Küresel Düzeyde TRIPsAnlaşmasına Taraf Olan Ülkelerin Coğrafi Dağılımı
Dünya Ticaret Örgütü'ne üye 162 ülke TRIPs anlaşması ile ilaç ve aşılarda
patent kapsamına girmeyi kabul etmiştir. Şekilde yeşil ile gösterilen coğrafi
bölgeler TRIPs anlaşmasını kabul eden ülkeleri kapsamaktadır. Yeşil taralı
alan TRIPs üyesiAvrupa Birliğiulkelerini göstermektedir. San renkli alan ka-
241
tılım
sürecinde olan gözlemci ülkeleri; turuncu rekli alanlar sadece gözlemci
statüsünde olan devletleri, koyu gri alanlar müzakereleri devam ettiren üye
olmayan ülkeleri ve açık gri alanlarda üye olmayan devletleri göstermektedir.
TRIPs İceri2ine iliskin Özetleme: TRIPs anlaşmasının I. Bölümü, Genel
Hükümler ve Temel Prensipler başlığı altında toplanmıştır. Bu bölümle ilgili
en çarpıcı olan hususlar, madde 3 ve 4 'te toplanmış vaziyettedir.
Madde 3 -Ulusal Muamele; l.Üye devletler, diğer üye devletlerin gerçek ve
tüzel kişilerine kendi yurttaşlarına sağladıklarından daha az lehte bir koruma
sağlamayacaklardır.
2. Üye devletler hukuki ve idari prosedürlerle bağlantılı olarak kendilerine
paragraf 1 'de izin verilen istisnaları alabileceklerdir. Ancak bu istisnalar ancak bu anlaşma hükümleriyle çatışmayan, ticarete engel olmayan ulusal
yasa hükümleri uyarınca alınabilecektir.
Madde 4 - En Çok Kayrılan Ülke Muamelesi; Fikri Mülkiyet Haklarının
ilgili olarak bir üye devlet tarafından başka bir üye devletin
gerçek ve tüzel kişilerine sağlanmış her hangi bir imtiyaz, ayrıcalık, avantaj
veya dokunulmazlık derhal ve koşulsuz olarak tüm diğer üye devletlerin gerçek ve tüzel kişilerine de uygulanacaktır.
korunmasıyla
Düzenlemelerini getirmektedir. Bu madde düzenlemeleri uluslararası düzeydeki sinai ve fikri mülkiyet korumacılığını ulusal düzeydeki korumacılıkla
eşitlemekte, uluslararası ilişkilerde ikili anlaşmalarla tesis edilebilecek özel
ve karşılıklılık ilkesine (mütekabiliyet) dayalı korumacılığı genelleştirmektir.
Bölüm içinde 8 temel kategori bulunmaktadır. Bunlar: i) telif ve bağlantılı
haklar, ii) ticari markalar, iii) coğrafi özellikler, iv) endüstriyel dizaynlar, v)
patent hakları, vi) entegre devreler veya topografya dizaynları, vii) yayınlan­
mamış bilgilerin korunması ve viii) sözleşmeye bağlı lisanslardaki rekabete
aykırı uygulamaların denetimi, başlıklarını taşımaktadır.
Yılmaz'ın yorumlarıyla bu başlıklara yaklaşılacak
varılabilmektedir:
242
olursa aşağıdaki sonuçlara
"Özellikle telif hakları, sahiplerine kendi haklarının ticari olarak kiralanmasını yasaklama ve bu hakları istedikleri gibi kullanma yetkisi vermektedir. (Sanat sanat için mi yoksa toplum için mi yapılmalı? sorusuna açık­
lık getiriliyor ve üçüncü bir şık olarak 06sanat ticaret içindir" geliyor.)
Anlaşma, bilgisayar programcılarma ve ses kayıt prodüktörlerine kendi
yapıtlarının kamuya kiralanmasınz yasaklayabi/me veya izne bağlayabil­
me hakkı vermiştir. Benzer bir hak sinemalografik eserZere de uygulanmaktadır. (Bilimsel icat ve buluşlarm insanlık için kullammı engellenmiş oluyor)
Endüstriyel tasarım ve modellerin en az on yıllık bir dönem için koruma
altına alınması öngörülmüştür. Korunan hak sahipleri; korunan endüstriyel tasarım veya modelin kopyalarının üretimi, satışı veya ithalatım engelleme hakkına sahiptir. (Burada sözü geçen "hak sahipleri" endüstriyel
tasarımı yapamn bizzat kendisi değil, bu kişinin çalışmakta olduğu şir­
kettir.)
Anlaşmada
yenilik,
lirliktir.
bir
buluşun
tekniğin
patent ile korunabilmesi için aranan kriterler:
bilinen durumunun aşılması ve sanayiye uygulanabi-
Ticari değer taşıyan ticari sırlarm ve know-how gizliliğinin korunması
ve dürüst ticari uygulamalara aykırı hareketlerin yasaklanması da TR!Ps
çerçevesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. (Bu hüküm/e birlikte, neredeyse
bütün ikili ve çok taraflı yatırım-ticaret anlaşmalarında gerekçe bölümü
altında yer verilen "teknoloji transferr' argümam da geçerliliğini kaybetmiş oluyor)
üye ülkelere fikri ve sınai hakların etkin bir şekilde
sağlanması amacıyla iç hukuklarında gerekli düzenlemeleri yapmalarını
öngörmektedir. Düzenlemeler fikri haklarm ihlaline karşı etkin önlemlere
izin vermeli; adil, eşit ve açık olmalı ancak pahalı olmamalıdır. Makul
süreleri aşmamalı veya haksız gecikmelere yol açmamabdır.
TRIPs
Anlaşması,
Hak ihlaline karşı önlemler pahalı olamaz, zira bu ihlaller bir yandan
da ticaretin gelişmesine yardım etmektedir. İhlal adz verilen uygulamalar
243
aslında fikri
haklar konusunda ikincil pazarlar yaratmış durumdadır. Her
fikri üretimin bir de korsan piyasası vardır ki bu, kapitalist sistem için
son derece önemlidir. Bu durum, sistemin önemli çelişkilerinden de birini
teşkil etmektedir: bir yandan tekeller, "haksız" rekabete karşı korunacak.
ve ihlali yapanlara cezai müeyyide uygulanacak, fakat bir yandan da piyasalardaki canlılık korunacak, pazar öldürülmeyecektir ve işte kapitalist
sistem için de aslolan budur."
ü) Ulusal Ölcek: Bu bölümde, geçmiş dönemlerde bir bürokrat olarak çeşitli
(1992- 1994 yılları arasında Sanayi ve
Tıcaret Bakanlığı Sınai Mülkiyet Dairesi Başkanlığı ve 1994 - 1999 yıllan
arasında da Türk Patent Enstitüsü Başkanı ve Yönetim Kurulu Başkanı) damşmanlık firması web sayfasında yer alan kim başlıklada bir yaklaşım yapmak öğretici olacaktır.
hizmetler üreten UG
Yalçıner'in,
"... Bugün Dünya Tıcaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf bir ülke olmanın yanı sıra, Avrupa ile Gümrük Birliği yapmış Türkiye, hem ulusal
sanayii ve ticareti için, hem de uluslararası ticaret ve rekabette layık olduğu yeri alması ve uluslararası işbirliğine uygun ortam yaratmak için
ülke içinde sınai mülkiyet haklannın uluslararası standartlarda ve etkin
biçimde korunmasına önem vermiştir. "; "... Türkiye'de aynı sektörde birden fazla büyük ve güçlü firmanın varlığını, bunların birçoğunun, birçok
yabancı firma ile işbirliği yaptığını, bazılannın uluslararası alanda yabancı firmalarla kıyasıya rekabet ettiğini, firmalanmızın sadece yurtiçinde değil yurtdışında da birbirleri ile rekabete girdiğini görüp değerlen­
dirdiğimizde, "Türkiye 'nin, taklitçiliğin yaratıcılığa dönüşmesi aşamasına
gelmiş, kendi özgün çalışmalannı yaparak özgün tasanmlannı ve yeni
buluşlannı üretme noktasına ulaşmış bir ülke" olduğunu rahatça ifade
edebiliriz."; "... Uluslararası alanda başkaları ile rekabet etmek istiyorsak
oyunu kuralına göre oynamamız gerektiğini hiçbir zaman unutmamalıyız.
Oyunun kuralı uluslararası işbirliği ve !icarette fikri ve sınai haklar da
dahil olmak üzere uluslararası mevzuata uyumlu hareket etmektir. Bunun
da yolu; i) Taklit ürün üretim ve pazarlanmasından kaçınmak, ii) Yeni ve
244
özgün üretim ve pazarlama yollarını aramak, bulmak ve uygulamak, iii)
Elde edilebilecek tüm sınai haklara hem yurtiçi hem de yurtdışmda sahip
olmaktan, geçmektedir. Aksi takdirde hem ticari zarariara uğramak hem
de cezai yaptlrımlara maruz kalmak söz konusudur. "
Patent. Faydalı Model ve İlaca Yaklaşım: Bir ekonomik sistem olarak kapitalizmde de, üllcelerin bir görünür ya da yansıyan ulusal hedefi(leri), bir
de bunun ardındaki sınıfsal çıkar bulunmaktadır. Ulusal çıkar; sanayi, tamn
gibi üretim alanlamıda ya da ekonominin tümünde gelişmişhği ve bunun da
değişen koşullar karşısında korunarak daha da geliştirilmesini öngöriir. Bu
öngörünün gerçekleşmesinde bazı etkeniere de gereksinim vardır. Bunlann
başmda araştınna ve geliştirmeye (Ar-Ge) dayah yeni teknolojilerin üretilmesi ve bu teknolojik gelişmelerin sanayiye uygulanması, büyüyen sanayi
gelirleri ile yeni yatınm, istihdam ve katma değer yaratılması beklentileri
gelmektedir. Kuşkusuz, çıkar ilişkileri bağlamında, zeminin böylesi bir "ulusalhk" temeline oturtulması ya da kaydmlması, beşeri üretim faktörü olarak
insan iş gücü ve emeğinin gözünde de sınıfsal çıkarlarm nasıl biçimlendiğini
çoğu kez perdeleyebilir. Oysa gerçekte, üretim araç ve telmolojilerinin bireysel mülkiyetini içseHeştirmiş sermaye sımflan, '"ulusalcı" paydada, toplumsal
yarardan ziyade çoğu kez kar maksimizasyonunu hedef almaktadır. Ancak
siyasal olarak yansıtılan "ulusal çıkarcılığa dayalı yatınnıcıhk" olmaktadır.
Kapitalist üretim ilişkileri içerisinde sermaye karhlığmm büyümesi bakımm­
dan yeni ve farklı ürünlerin üretilmesi ve bu üretim sürecindeki teknolojik
üstünlüğü ortaya çıkaran, koruyan ve geliştiren bir Ar-Ge alanma sahip olmak önemli bir ayncalığı oluşturmaktadır. Ar-Ge ye dayalı yeni teknolojik
gelişmelerin yaratımı ise, sanayideki yeniliider ve buluşlar ile sağlanır. Buluş
kısa ifade ile, sanayideki teknik bir problemin çözümü olarak tanımlanabilir.
Sanayideki yenilikler ve buluşlar ise, bir yandan yeniden yeni teknolojilerin
üretilmesi ve yeni ürünlerin geliştirilınesini sağladığı gibi, diğer yandan da
var olan teknolojilerde yenilikler, geliştirmeler ve iyileştirilmderin de sağ­
lanınasma olanak oluşturur.
Kapitalizm, sanayideki yeniliklerin ve sanayiye uygulanabilen buluşlann çoğalmasmı, buluşlara ait doğru ve eksiksiz bilginin yaygınlaşmasını kamusal
245
içerisinde görmez. Tersine bunu özel mülkiyetİn alanı içinde
değerlendirerek ve buradan da "buluş yapılınasının özendirilmesi" olarak tanıınlanabilecek yeni bir mülkiyet ve meşruiyet alanı oluşturulmasını öngörür
ve düzenler.
mülkiyet
alanı
Özetle kapitalist ilişkiler ağı, yenilikler ve buluşların sanayiye uygulanınası
ve sonuçta ekonomiye katkı sağlayabilmesi için buluş sahibinin ödüllendiritmesini ve böylece buluş yapılınasının özendirilmesini ilke olarak benimser.
İşte buluş yapılınasının özendirilmesi için, buluş sahibine, buluşunu kullanma
ve kullandırına konusunda belirli bir süre ayrıcalık veren ve böylece buluş
yapılınasını özendirerek sanayinin gelişınesine yardım edeceği tasarımiandı­
rılan "patent sistemi" geliştirilmiştir.
Patent ile korunabilecek buluşların uygulanabilirlik olarak, "yenilik", "tekniğin bilinen durumunun aşılması" ve "sanayiye uygulanabilirlik" niteliklerini
taşıması gerekmektedir. Buluşların korunmasına uygulanan faydalı model
korumasında ise, yalnızca "yenilik" ve "sanayiye uygulanabilir" olma kriterleri aranınaktadır. Buradaki yenilik de, yine "mutlak yenilik" tir. U suller
ve bu usuller sonucunda elde edilen ürünler ile kimyasal maddelere ilişkin
buluşlar, koruma ölçütlerini içerseler bile faydalı model belgesi verilerek korunaınazlar.
Tanım
olarak "patent", başkalarının belirli bir ürünün üretimi, kullanıını ve
satışından veya üretim yönteminden yararlanmayı belirli bir süre men edebilmek için sahiplerine ve haklarını buluş sahiplerinden alan kimselere hükümetler tarafından verilen hukuki bir iıntiyazdır. Patentlerin temel özelliklerini
iki basaınakta sınıflandırmak gerekir. Şöyle ki: i) sınai mülkiyet haklarından
biri olan patent ya da ihtira beratı, bir sınai veya ticari icadın kullanma hakkını temsil eder ve ii) bu hak, maddesel olmayan, "duran varlık" niteliğinde
olup, işletmenin aktifleri arasında gösterilir.
Türk Patent Enstitüsü'nün, patent ve faydalı model için kabul
ve ayrıcalıklar aşağıdaki tabloda verilmiştir.
246
ettiği tanımlar
Tablo 4-26. Tpe Patent ve Faydah Model Tammlamalan
Patent
Faydalı
Model
"Bir buluş için buluş sahibine devlet tarafından
verilen bir patent, sınai mülkiyet haklarından
biri olup, buluş sahibinin izni olmadan başkala­
rının buluşu üretmesini, kullanmasını veya satmasını belirli bir süre boyunca engelleme hakkı
vermektedir. Ayrıca, buluşun ayrıntılarıyla açık­
ladığı belgeye, tescil edildikten sonra patent denilmektedir."
"Faydalı Model, Türkiye'de ve dünyada yeni
olan, sanayiye uygulanabilen buluşların sahiplerine verilen, patent niteliğinde koruma sağla­
yan bir sistemdir."
Buluş
sahibine,
buluşunu
açıklaması karşılığında buluş
konusu ürünü üretme, pazarlama, satma ve kullandınna
konusunda tercihe göre 7
veya 20 yıl ayrıcalık
Faydalı
model korumasında
haldar için 10 yıl ayrı­
aynı
calık
İlaç Patentleri: İlaç, iktisadi özellikleri bakımından değişim ve kullanım
değeri içeren herhangi bir metadan farklılık göstermedİğİ için, buluşa konu
olabilen bir tasarım ve ürün olarak değerlendirilmektedir. ilacın ürün haline
gelmesi sürecinde, filai tasarım ile bu tasarımı maddi bir ürüne dönüştürme
süreçleri olmak üzere başlıca iki genel dönem bulunmaktadır. Filai tasarım
döneminde, önceki dönemlere ait verili bilgilerden yeni soyutlamalar yapıl­
ması süreci yaşanır. Takiben, bunun ürüne dönüştürülme süreçleri olarak öncelilde deneysel aşamaların yaşandığı laboratuvar çalışmalan ve sonrasında
da ürünün beşeri uygulanmalarını kapsayan klinik çalışmalann bulunduğu­
nu da ayırt etmek gerekmektedir. Bu süreçlere ilişkin genel özetlerneler bir
önceki bölüm olan ilaçta Ar-Ge kısmında verilmiştir. Bu tasarım ve ürüne
dönüştürme süreçlerinin bütünü patente ya da buluşa konu oluşturabilen bir
"imtiyaz" müracaatı ve edinimini olanaklı kılmaktadır.
İlaçta patentin, siyasi iktisat bakımından önemi ve hedeflerinin neler olduğu­
na yanıt
aranması
ve
değerlendirilmesi, anlaşılınayı
daha da kolaylaştırabilir.
İlaeta Patentin Ekonomi-Politiğt İlaçta patentin tarihsel olarak gelişimine
bakıldığında,
ilaç sanayiinde
uluslararasılaşmanm
247
bir
aracı
olarak dönemsel
ve sürekli ekleınlenme ya da çelişkileri içinde barındıran bir mülkiyet rejimi
olduğu görülmektedir.
Gelişmiş
merkez ekonomiler, tarihsel olarak yeni coğrafyalara nüfuz etme,
nüfuz alanlanndan kalıcı kar transfer mekanizmalarının oluşturulması (doğ­
rudan yatınmlar, ya da işbirliği sağlanan yerel sermaye gruplan ile beraber
ortak üretim ve pazarlama yatınmlan gibi araçlarla) ve nüfuz alanlarını gerek ürün ve gerekse işgücü olarak doğrudan kontrol yöntemlerini etkin kıla­
cak arayışlar içerisinde olmuşlardır. Gelişmekte olan çevre ekonomiler ise,
tarihsel olarak çoğu kez ithal ikameci sanayileşme politikalarını (ulusal sermaye oluşturulması, ulusal sanayi yeterliliği, gümrük duvarlan aracılığıyla
korumacılık, yatınm teşvikleriyle ulusal sermayelerin önünü açma) öncelikle
tercih etmişlerdir. Bu politikalar özellikle ikinci dünya savaşı sonrası dönemden başlayarak, 1980'lerin başına değin süren bir tarihsellik de göstermiştir.
Buradaki önemli ortak payda, ithal ikameci sanayileşme politikalarının kapitalist gelişme sürecinin bir parçası olarak işlev görmesi olup, hem uygulandı­
ğı dönemde ve hem de özellikle 1980'ler sonrası, kapitalizmin ve bu anlamda
sermayenin küresel gelişme ve yayılma sürecini beslemiş ve büyütmüştür.
ithal ikameci sanayileşme politikaları yerel özel sermaye gruplarını, ulusal
gümrük korumacılığı ve yatırım teşvikleri ile bir yandan geliştirip, palazlarken, diğer yandan da uluslararası sermayenin çevre ekonomilere nüfuzunu
kolaylaştıracak işlev de görmüştür. Etmen olarak, gümrük duvarlanyla sağ­
lanan ucuz hammadde, işçilik maliyetlerindeki ucuzluk ve destek alımlan ile
doğrudan yatırımları da özendiren teşvikler, bu nüfuz etme süreç ve sıklığını
arttıran başlıca faktörler arasmda olmuştur.
Çevre ekonomiletin ulusal sermayesi, bir yandan ulusal ekonomi içerisinde
sınıfsal çıkarlarını diğer sınıfiara üstün tutacak politikalarm sahibi olurken,
bir yandan da uluslararası sermayeye karşı, sermayeler arası bir rekabet içerisinde olmuştur. Kısacası sınıfsal çıkar ortaklığı ve işbirliği, diğer sınıflar
üzerindeki hegemonyanın aracı olurken, sermaye içi rekabete dayalı ortaya
çıkan eksik tüketim ve kirWık krizi içsel çelişki ve mücadelelerin de yaşanmasına neden olmuştur. Sermaye içi rekabet stratejileri çok çeşitli araçlara
sahiptir. İlaç sanayii açısından Ar-Ge çalışmalarını gerçekleştirebilme gücü
ve büyüklüğü, bir yandan uluslararasılaşmanm, diğer yandan da sermaye içi
248
rekabetin asal unsurudur. Ar-Ge çalışmalannın dönüştürücü lokomotifi, ilaç
olarak adlandmlan metanın kendisi ve onun ara yüzü olarak da tanımlanabi­
lecek imtiyaz mülkiyeti patenttir.
Ürün Olarak ilacın Smai Mülkiyet Ara Yüzü: Patent: Patent bir sınai
mülkiyet ürünü ve imtiyazı olarak, eksik tüketim ve karlılık krizini lcar maksimizasyonuna taşıyabilen araçlardan birisidir. Patente ilişkin bilimsel bilgi
ve teknolojilerin üretilmesi, bunlann bir ürün portföyü haline getirilmesi,
sermaye yatınıncısmm gücü ve sermayeler arası rekabetin bir biçimi olarak
şekillemnektedir. Bu türden bir yatmm ve organizasyon büyüklüğüne erişe­
bilen firma yapılanmalan da, uluslararasılaşma ya da ulusötesileşmenin görüntülerinden birisi olan ÇokUluslu Şirket (ÇUŞ) dönüşümünü sağlayan asal
etmendir. Teknik belge olarak patent, ürüne ya da ürünün üretilme yöntemine
ilişkin farklılıklar gösterir. Bu çeşitlenıneler de aşağıdaki tabloda sımflandı­
nlmaktadrr.
i)
Tablo 4-27. Patent Çeşitleri ve Özellikleri
Ürün pate:ııti
Bir etken maddeye, üretim a) Ürün patenti alınmış bir maddenin,
yöntemine bakılmaksızın veri- farklı yöntemle dahi izinsiz üretimi
söz konusu değildir, b) Ürün patenti, ·
len patenttir.
yöntem
· · de kapsar.
Yöntem patenti. Bir etken maddenin üretilmesi Ayın etken maddeyi. başka bir sentez
için başvuru dosyasında belir- yöntemi ile üretebilen kişi ya da kurutilen sentez yöntemine verilen luşlar, kendi adianna patent alarak bu
maddeyi kendi yöntemleriyle üretebipatent hakkıdır.
lirler.
Patent kapsamı içerisinde olan bir başka sınai mülkiyet biçimi de lisanstır.
Lisans, patenti (beratı) başkasına ait olan bir malı yapmak, bir olanağı kullanmak veya bir teknik yöntemden faydalanmak üzere alınmış izin karşılığı
anlamını taşır. Başlıca özelliği lisans sahibi işletmecinin, patent kapsamına
giren bir sınai mülkiyet hakkım sürekli ya da geçici olarak kullanabilmesidir.
Lisans çeşitleri de tablolaştmlmıştır.
249
Tablo 4-28. Lisans Çeşitleri ve Özellikleri
Sözleşmeye
Dayalı.
a)
Lisans
(SDL)
Zorunlu lisans
(ZL)
b)
c)
d)
e)
f)
g)
geliştirme ve yeniden
yapma lisansları,
üretim lisansı,
montaj lisansı,
kullanma lisansı,
ithal lisansı,
ihraç lisansı ve
satış lisansıdır.
Bir patentin tescil edildiği üllcede Bu süre uluslararası sözleşmelerden
belirli bir süre içinde uygulamaya birisi olan Paris sözleşmesinde üç
konmamasına bağlı olarak ve pa- yıl olarak saptanmıştır. TRIPs antent sahibinin isteği dışında, üre- !aşması da zorunlu lisansa yönelik
timi için lisans vermeye mecbur hükümler içermektedir.
olması durumu.
Uluslararası
patent sisteminin bir diğer parçası da "süreç bilgisi (know-how)"
dir. Süreç bilgisi, belirli bir amaç için teknolojinin unsurlarından olan araş­
tırma ve/veya tasarımın meydana getirilmesi ile tasarlanmış bir konunun uygulamaya konmasında kullanılan ve i) usul, yol ve yöntemlerini anlamlı bir
sıraya sokma, ii) bu konuda belirli kurallar oluşturma, iii) yeni yöntemler
yaratma ve iv) eksik, yetersiz yöntemleri iyileştirme, gerekirse sırasını değiş­
tirme etkinlikleri olarak sayılan bir işlemler bütünüdür. Lisansör işletmelerin,
patent sahiplerine mülkiyet kullanım bedeli olarak lisans ücreti, isim hakkı
ücreti ve/veya telif ücreti ödeme zorunluluklarına "royalti hakkı" denmektedir.
Ar-Ge çalışmalarında riski azaltıcı etmen olarak kullamlan uluslararası patent
sisteminin başlıca yetersizlik nedenleri arasında etkin patent süresi ve taklit
yoluyla keşif sayılmaktadır. Etkin patent süresi, i- ürünün teknik gelişmesi, iiklinik deneyler, iii- ürünün ulusal sağlık otoritesine kaydı sırasında harcanan
zaman gibi nedenlerle 17 yıllık norninal koruma süresinin altına düşmesi ile
sınırlandmlrnaktadır. Bu süre ilaç finnalanm tatmin etmemektedir. b) Taklit
yoluyla keşif ise, rakip firma stratejileri arasında bulunmaktadır.
250
ii- Ürün Olarak İlac:m Fikri Mülkiyet Ara Yüzü: Veri Koruması ve Veri
imtiyazı: İlaçta patenti de kapsayan sınai mülkiyet rejiminin, kapitalist geliş­
me içerisindeki tarihsel serüveni ana hatlarıyla yukanda açılımlandınhrken,
gelişmekte olan ülkelerin, ulusal sermayelerini ithal ikameci sanayileşme politikaları ile yapılandırma ve tahkim etme politikalan geliştirdiklerini ve bu
çabaların merkez ekonomilerin hegemonyasına karşı sermaye içi bir tepld ya
da direnç olarak doğruasma karşın, sonunda entegrasyonu engelleyemediği
yukarıda özetlenmişti. Bu sürecin en belirgin sonuçlarından birisi ilaçta patent korumasının gelişmekte olan ekonomiler tarafından en zayıf biçimiyle
uygulanmasıdır.
Tanımsal farklanna bakmadan önce veri koruması ve (veya) veri imtiyazının
TRIPs anlaşmasının 39. maddesi ile ilgili olduğunu ve tartışmalarm merkez
ve çevre ekonomilerce farklı çıkar ve rekabet konusu edildiğini vurgulamak
gerekmektedir.
Başını ABD,
AB ülkeleri ve Japonya gibi
gelişmiş
merkez ekonomiterin çek-
tiği İlaç sanayii yapılanması tarafında, uluslararasılaşma süreci, adına buluşçu (innovatör) denilen araştırma-geliştirmeye dayalı firmalarca belirlenmektedir. İlaç sanayiinde Ar-Ge çalışmaları, "rekabete vönelik bulus'J süreci
amlmaktadır. Bu süreç, sektör içi ve finnalar arası pazar karlılığını etkilediğinden, birbirleri varlığında karşılıklı riskler de taşımaktadır. Bu rekabete
yönelik buluş sürecinde, innovatör firmaya ait ilacın hem bilgisi ve hem de
ürün olarak kendisi, patent sistemi ile bir mülkiyet ve çıkar konusu kılınmak­
ta ve korunmaktadır. innovatör firmalar bu sistemin yetersizliklerinden şika­
yetçidir. Birinci neden, ilaca ilişkin araştırma-geliştirme ve ruhsatlandınlarak
piyasaya sunulması süreçlerinin patent süresi içerisinde sayılmasıdır. İkinci
neden ise, kalan sürenin imtiyaz haklannın kullanılması ve k<1r maksimizasyonu yapılması bakımından olarak değerlendirilmesidir. Üçüncü neden ise,
patent süresi dolumuyla birlikte ürünün jenerik üretime geçmesiyle birlikte
pazarda yeni rakiplerle karşılaşmak ve böylece ürüne ilişkin tekel olma özelliğinin yitirilmesidir.
Çevre ekonomilerde bulunan ilaç sanayinin asal yapısını ise, jenerik ilaç
üreticileri oluşturmaktadır. Jenerik ilaç, önceleri inovatör firmaya ait olan
ve patent süresi dolduğu için (patent koruması bitmiş) innovatör firma im-
251
tiyazmdan çıkmış bir ilacın, ulusal resmi otoritece, hem hammaddesi bakı­
mmdan (üretici ülkeye ilişkin tanıklık belgesi-menşe şahadetnamesi ile yasal
koşullara uygunluğu belgelenmiş) hem de ruhsatlandırma koşullarına uygun
olarak üretim ve satışı bakımından, izin verilen ilacı tanımlamaktadır. Kısa­
cası, jenerik ilaç üreticileri, buluşçu firmaya ait ilaç bilgisinin ruhsata konu
olan bölümlerini, patent süresi sonrası, jenerik ilaçlarm ruhsatlandırılmasmda
da kullanabilmektedir. Bu, jenerik ilaçlarm bir taraftan daha ucuz olmalarmı
ve diğer yandan da, inovatör firmalarm pazarı yönlendicim güçlerini önemle
baskılamakta ve onlara karşı pazar paylarını azaltıcı bir tehdit ve risk oluştur­
maktadır.
Bütün bu olgular, uluslararası rırmalarca, patent sistemine atfedilen bir yetersizlik olarak görüldüğü için, DTÖ'nün kuruluş sürecinin parçalarmdan birisi
olan TRIPs anlaşması içerisinde çözülmeye çalışılmıştır. Ancak tanım, veri
koruma ve veri imtiyazı farklı yorumlarını içeren bir tartışmaya da konu olacak bir biçimde sektörün gündemine oturmuş bulunmaktadır.
Şimdi uluslararası
ilaç firmaları ile jenerik üreticilerin arasmda bir rekabet
olarak tartışmaya konu olan veri korumanın ve veri imtiyazının ne
anlama geldiğine bakılması gerekmektedir.
anlayışı
Veri koruma, Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması'nın eklerinden olan TRIPs
Anlaşması'nın 39/3 maddesinde ve 551 sayılı Kanun Hükmünde Karamamenin 83/3 maddesinde tanımlandığı gibi,
"Patent başvurusu yapılmış olan beşeri, veteriner ve zirai ilaçlarm imalat ve
satış ruhsatlarmm tasdiki için ilgili makamlarca talep edilen ve yaratılmalan
ve birikimleri önemli bir gayret ve masraf gerektiren ve sahipleri tarafından
umuma açıklanmamış olan bilgi ve test sonuçlarının talep sahibi makam tarafından gizli tutulup, bunların haksız kullanımının önlenmesi için gerekli
tedbirleri almasıdır."
2/97 sayılı Ortaklık Konseyi Kararmda ifade edilen data exclusivity veya
veri imtiyazı ise, özellikle AB ve ABD'de belli bir süre için sağlık otoritelerinin jenerik ilaç ruhsat başvurularını kabul etmelerini engelleyen patent
süresinin bitiminden itibaren başlayan pazar koruması olup, süresi ülkeden
ülkeye değişmektedir. Örneğin, ABD'de 5 yıl olan bu süre, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin bazılarmda 6, bazılarmda 1O yıl olmakla birlikte Avrupa
252
Komisyonu'nda bu sürenin 10
etmektedir.
yılın
üzerine
çıkanlması tartışmalan
devarn
Talep edilen "Veri İmtiyazıı" ruhsatlandınlmış orijinal ürüne ait verilerin,
patent süresi dolduktan sonra yerli jenerik: ilaç üreticileri tarafından ruhsat
başvurulan esnasında referans gösterilmesine izin verilmemesi ve sadece orijinal ürüne ruhsat hakkı tanınmasıdır.
Burada söz konusu olan asıl durum şudur:
a.
Uluslararası
ilaç finnalan ile jenerik ilaç üreticileri, TRIPs
daki hükümleri farklı yorumlamaktadır,
anlaşmasm­
b. ABD ve Avrupa Birliği gibi gelişmiş ülkelerdeki uluslararası ilaç semıa­
yesi, TRIPs anlaşmasındaki hükümleri şöyle yorumlamaktadrr:
b.l- TRIPs anlaşmasındaki hükümler veri imtiyazı olarak değerlendir­
melidir (IFPMA,2000). Buna göre de,
b.2- Ulusal otoritelere ruhsat almak için başvuran üçüncü kişilere, koruma süresi boyunca orijinal ilaca ait bilgiler teşhir edilmemelidir,
b.3- Başka ilaç başvurolanın değerlendirirken, orijinal ilaca ait veriler,
resmi otoriteler tarafından temel alınmamalıdır.
c. Jenerik ilaç üreticileri ise, TRIPs
anlaşmasındaki
hükümleri
şöyle
yo-
rumlamaktadır:
c.l- TRIPs
anlaşmasındaki
hüküm sadece veri korumasına yöneliktir,
c.2- Bu hüküm, patent başvurusu yapılan orijinal ilaçla ilgili bilgilerin
üçüncü kişilerce kullammını kısıtlamaktadrr,
c.3- Jenerik ilaç
dur,
başvurulan
patent süresi biten ilaçlar için söz konusu-
c.4- Jenerik ilaç başvurulannda yürürlükte olan uygulama, inovatör firmamn orijinal ilacına atıf yapılarak sunulan bilgilerin ruhsatlandmlmada
temel kabul edilmesidir,
c.5- TRIPs de söz konusu olan kısıtlamamn, orijinal ilaca ait bilgilerin
jenerik ilaç ruhsat başvurulannda kullanılınası ile ilgisi olmadığından,
253
bu türden bir müracaatta, resmi otoritelerce kabulünü de engellememektedir.
Burada, asıl sorunun, uluslararası ilaç sektörünün çıkarlarının jenerik ilaç
üreticilerince zedelendiği bir tablonun varlığının söz konusu olmasıdır. Bu
sonuçlan değerlendirmek gerekirse:
a. Kavramsal olarak veri imtiyazı, uluslararası ilaç sermayesi için, temelde
patent alacak kadar yenilik arz etmeyen ilaçlar ya da patent süresinin
sonuna gelmiş olan ilaçlar bakımından önem göstermektedir.
b. Uluslararası ilaç sermayesinin veri imtiyazı kavramını tercih nedeni, jenerik üreticilerin rekabetine maruz kaldığı ürün portfolyosunu kısıtlama­
ya yönelik bir uygulama gerçekleştirmek istemesidir.
c. Bu bağlamda, uluslararası ilaç serınayesince, veri imtiyazı konusuna
atfedilen önem başlıca üç açıdan değerlendirilebilir. Bunlar:
c.l- Uluslararası ilaç sermayesinin, veri imtiyazı haldarını kullanarak
kendi ürün portfolyosunu genişletme yolu ilekar maksimizasyonu artır­
maya çabalamak,
c.2- Veri imtiyazmı, DOHA Deklarasyonuna karşı kavramsal ve uygulama alanının bir siyasi taktiği olarak kullanmak.
c.3- 2006 itibariyle, birçok ülkede patent süreleri sona erecek olan ve
karlılığı çok yüksek olan bioteknoloji ürünlerini pazarda veri imtiyazı ile
koruma altına alma isteğidir.
Burada DOHA deklarasyonuna (2001 yılmda benimsendi) bir not daha düş­
mek gerekmektedir. Bu deklarasyon, gelişmekte olan ülkelerin, yerli ya da
yabancı üreticilere tahsis edecekleri patent haklarını, uygun gördükleri durumlarda, zorunlu lisans hakkına dayanarak kısıtlayabilmelerini onaylamaktadır. Uluslararası ilaç sermayesi de, veri imtiyazı kapsamında jenerik ilaç
üreticilerinin piyasaya girişini engelleyecek yeni kısıtlamalar ile karşı bir
dengeleme çabasını sürdürmek istemektedir.
254
Smai ve Fikri Mülkiyet Rejimlerinin Doğası Üzerine Cözümlemeler: Kapitalizmin olgusal bir ürünü olan sınai ve fikri mülkiyet rejimlerini ve bu rejirnlerin kabul, uygulama ve yürütülrnesindeki yeni politika düzenlernelerini
doğası bakırnından çözümlernek gerekmektedir. Yukandaki açılırnın mantığı­
na bakıldığında, ortada olan durumun, sınai ve fikri mülkiyet rejimlerinin, az
gelişmiş ulus devlet ekonornilerine, gelişmiş ulus devlet kapitalist ekonomilerince, siyaseten ve hukuksal bir entegrasyonla kabul ettirildiği yönündedir.
Bu yaklaşım, 'ulus devlet ölçekli-devletler arasıbir ilişki çözümlemesi' yapıl­
ması olgusunu ortaya çıkarır. Bu türden çözümleme yapan iki kuramsal yaklaşım da bulunmaktadır. Bunlardan birincisi liberal kurumsal teori ve ikincisi
de oyun kurarncı yaklaşımdır.
i) Ulus Devlet Ölcekli-Devletler Arası İlişki: Liberal kurumsal teori, sınai
ve fikri mülkiyet rejimlerine geçişle ilgili dönüşümlerin, Amerika Birleşik
Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB) ve Japonya gibi merkez ekonomilerinin kendi ulusal devlet çıkarlan adına, çevre ekonomi olan gelişmekte olan
ülkelere ve devlet aygıtıanna oluşturduğu baskılar olarak açıklarnaktadır.
Oyun kurarncı yaklaşım ise, özelinde ilaçla ilgili sınai ve fikri mülkiyet rejimlerinin, gelişmekte olan ülkelerce bazı tavizler karşılığı kabulünü, GATT
müzakerelerinin bütünü sonunda oluşturulan Dünya Ticaret Anlaşması 'na ve
eki olan TRIPSanlaşmasına dayandırmaktadır.
Gerçekte, her iki kurarnsal yaklaşımın birbirini tamamlayan dayanaklar içerdiğini belirlernek gerekmektedir. Ancak açılırola ilgili eleştirel bir bakış açısı
geliştirilir ise, sorunun devlet içi ve devletler arası bir ilişki olarak yansıma­
sının iktisadi açıdan herhangi bir sınıfsal analiz temeline dayanmadığmı da
ayrıca saptamak gerekmektedir. Devletin toplumsal-sınıfsal ilişkilerden bağımsız bir özne, siyasi, ekonomik gündem ve çıkarlar sahibi gibi görülmesi
ve bunların 'ulusallık' kalibmda birbiriyle mas edilmesi, devlet ve toplumu
birbirinden bağımsız ve zıt gerçeklikler olarak kavrayan kuramsal yaklaşım­
lan tümüyle yanlışlaşmasa bile, eksik bırakmaktadır.
Kapitalizmin, emperyalizm ile ilgili aşamasındaki 'devlet' çözümlemesi ve
bunun toplumsal ilişkiler ağı içerisindeki yerinin tespitine ilişkin iki temel
alanın varlığını görmek olasıdır" Bunlardan birincisi, bir siyasi proje ve aygıt
olarak devleti eksen alan çözümlemeler ve ikincisi ise, kapitalist sermaye ile
ilgili yapı ve süreçlerdir.
255
Kapitalist Devletle İlgili Yapı ve Süreder: Kapitalist devlet kendisini
siyasi bir proje olarak ele alır ve bu projedeki yapıyı, "bir ülkenin yönetilmesi ile bunu üstlenen yöneticilerin, bu ülke üzerindeki beşeri ve doğal kaynaklan siyasi, ekonomik ve askeri amaçlarla seferber edebilme yeteneğini
gösterecek aktörler olması" zorunluluğuna dayandınr. Bu anlamda kapitalist
devlet kendisini, dünya üzerindeki çıkarlanm, yeni hedeflerinin belirlenmesini, geliştirilmesini ve bunlara ulaşma ve korunması için izlenmesi gereken
bütün siyasi, ekonomik, diplomatik ve askeri yönetsel stratejileri içerir bir
aygıt olarak sunar. Oysa, yöneticiler eliyle ortaya konulan yönetim biçiminin,
sözde tüm yurttaşlar ve var olan tüm sınıf ve katmanlar için kollektif avantaj
elde etme zorunluluğu taşıyormuş gibi gösterilmesine karşın, ortada gerçekte
belli sınıfsal çıkariann gözetilif olduğu 'ulusallık' bağlarnındaki bir gölgelendirme bulunmaktadır ve bunun ardında da, kapitalist devlet aygıtı, sermaye
ve piyasa çıkarlan için biçimlenecek bir toplumsal ilişkiler dizgesini işlevsel
olarak yaratmaktır. Bu öznellikler, devlet aygıtım yöneten siyasetçilerin, yönetim bakımından tüm erke sahipmiş gibi görünmesini sağlamakla birlikte,
onlann eylemliliğinin ve egemenliklerinin gücü, ülkeselleştirilmiş coğrafi bir
mekanda, gerçekte devletin siyasi, ekonomik ve askeri koşullanmn çapının
büyüklüğüyle ve burjuva demokratik seçim süreçlerinin kısıtı ile sınırlıdırlar.
ii)
Yöneticiler ve yönetim biçiminin tüm yurttaşlan kavrayan sanal bir yansı­
ma ile sunulmasının çerçevesini, yukanda da ifade edilen retorik 'ulusçuluk'
kavramı oluşturur. Kavram gerçekte bir sis perdesidir. Sımfsal çıkarların özgün farkhlıklannı törpüleyip, herkesi ve her şeyi aynı kabın içerisinde masere
etmeye yönelmiş bir anlayışı içerir. Ulus 'un nicelik ve niteliklerine yönelik
farklı çağnşım ve beklentiler, özünde farklı sınıfsal aidiyetlerle ilgilidir. Bu
farklılıklarm ortak bir paydada toplanması ise, bazı örneklerde görüldüğü
üzere 'ulusun bölünmez bütünlüğü' ya da 'üniterizm' tanımlanyla sağlanma­
ya çalışılmaktadır.
ili) Kapitalist Sermaye ile İl~ili Yapı ve Süreçler: İkinci alana gelince,
sermayenin kendisine tabi olan ya da temsil eden özel girişimciler eliyle ve
gerekse devlet aygıtındaki siyasi yöneticiler aracılığıyla yönetilmesi ve kullanımının önemli hale gelmesi, siyaseten ve ekonomik süreç olarak zaman ve
mekanda yeniden yayılmasını zorunlu kılar.
256
Soyut olarak sermaye, kendisini yeniden üretecek avantaj alanları içinde bulunmak durumundadır. Sermayenin yönlenditim taşeronu olan kapitalist de,
var olan hukuksal düzenlemeler içerisinde bireysel avantaj oluşturma peşinde
hareket eder. Sorumluluğu kendisine ve işletme içerisindeki yakın çevresine
yöneliktir. Bu nedenle, sermaye birikimi ve bunun coğrafi ya da mekansal
dağılım süreçleri, siyasi karar alma edinılerinden görece bağımsız ve dağı­
nıktır. Kapitalist işletme, şirket ya da banka gibi sermaye kurumları, iktisadi
etkinlik göstereceği her coğrafya veya mekanda ve zamanda var olurlar; benzeri kurumsal yapılada karşılaşırlar; etkileşme gösterirler ve ortak eğilimleri
yönünde çoklu güçler biçiminde hareket ederler.
Bu görüntüler kapitalist devlet örgütlenmesinden çok daha esnek ve bağım­
sızdır. Yani, "ekonomik gücün, üretim şekilleri, ticaret, her türlü sermaye
hareketleri, para transferleri, işgücü göçü, bilgi-teknoloji transferleri, dövizborsa spekülasyonları, kültürel etkinlikler" gibi ülke içi ya da ülkeler arası
mekansal ve zamansal hareketleri, bu esnekliğin ya da bağımsızlığın örnekleri arasında sayılabilir. Kısacası temel güdü, sermayeyi elinde tutan kapi:.
talistin kar sağlayacağı alan ve mekana yatırım yapma ve oradan sermaye
yoğunlaşmasını sağlama isteği taşımasıdır.
Devlet ise, coğrafi sınırsal kısıt ile ona ait hukuksal biçimieniş denklemi içerisindeki bir alan daralmasında varlık bulmaktadır. Temel fonksiyon olarak
devlet aygıtının kurumsal düzenlemelerinin sermaye birikimini mümkün kı­
lıcı role sahip olması kipine sahiptir. Onu bu bağlamda güçlü kılan ve ekonomik bir aktör haline getiren faktörler olarak da, mali ve diğer parasal araçlar
ve vergilendirme düzenleri, gelir dağılımı politikaları, kamusal mülkiyetİn
tasarruf edilmesi gibi müdahale biçimlerine sahip olması sayılabilir. Sermaye
birikiminin mekansal ve zamansal daralmasıyla görülen eksik tüketim veya
karlılık krizlerinin aşılmasında da devletin başka coğrafi mekanlarda askeri
yaptırıma sahip olması bu gücü daha da eşsiz kılar.
Uluslararası Patent Sistemine iliskin Genel De~erlendirme: Yukarıda­
ki açılımlara dayanarak, sınai ve fikri mülkiyet rejimlerinin ve özelinde sı­
nai mülkiyet hakkı olarak ilaçta patent ile, fikri mülkiyet hakkı olarak veri
koruma-veri imtiyazının, işlevsel özelliklerinin gözden geçirildiği bu bölüm,
gerek yöntemi ve gerekse değerlendirdİğİ veriler bakımından şu sonuçlara
ulaşmış olarak değerlendirilebilir:
257
1- Bu çalışma, ilacın bir ürün olarak sınai ve fikri mülkiyet rejimine
konu edildiğinin bir çerçevesini çizmeyi amaçlamıştır.
nasıl
2- Bu çerçevenin cereyan ettiği seçili alan, kapitalist ekonomik ilişkiler ekseni olarak değerlendirilmiştir.
3- Kapitalizmin, uluslararası ilişkiler bağlamında bir sanayii sektörüne verili alan oluşturma koşulu ise, özel mülkiyeti, yani serbest piyasa düzenini
sürekli ve değişmez kılacak sınıflar arası, sınıflar içi ve devletler arası
ilişkiler bütünün kavranması ve analiz ile koşutluk olarak anlaşılmıştır.
4- Kapitalizmde, ilaçta sınai ve fikri mülkiyet rejiminin ortaya çıkışı, ilacın
diğer metalardan ayrışmayan ürün özelliklerine ve değerlerine dayalı görünmektedir.
5-
Uluslararası
alanı
patent sistemi, ilaçta mülkiyet rejimi tartışma ve uygulama
olarak sermaye çıkarlannın biçimlenmesine olanak oluştunnaktadır.
6- Patent sisteminin burada ineelenmeyen kronolojisi, 19.yy'dan bu yana
kapitalizmin gelişim dinamikleri ile beraber işleyen ve bugün somutlanı­
şını DTÖ'nün kuruluş belge ve eki anlaşmalannda somutlayan bir tarihsel gelişim içermektedir.
7- İlaçta patent sistemi uluslararası ilaç sermayesinin artan yapısal gücüne karşın, yaşadığı lcarlılık krizinin derinleşmesiyle belirgin bir gündem
oluşturma alanı haline dönüşüm göstermektedir.
8- Bu karlılık krizi bir yandan merkez devlet siyasallarını etkilerken, diğer
yandan da çevre ekonomileri hegemonik düzlemde tutmayı tasarlayan
bağlayıcı uluslararası bir hukuk düzeni ile tahkim edilmektedir.
9- Sermaye içi çatışma ve rekabet alanları karlılık krizinin birer sonucu
olarak uluslararası ilaç firmaları ile yerel ilaç sanayicilerini hem karşı
karşıya getirmekte ve hem de bunun bir diğer sonucu olarak sermaye
birleşmelerinin önünü ve yolunu açmaktadır.
10- İlaçta sınai ve fikri mülkiyet rejimierindeki tüm düzenlemelere karşın
kapitalizmin süregelen karlılık laizinin önüne geçebilecek başka bir kapitalist refah dönüşümü gelecekte öngörülememektedir.
258
ll- Sermaye görünüm olarak ve emek süreciyle ilişkili olarak, yoğunlaşmış
bir üretim araçlan kitlesi ve teknolojisi biçiminde varolmaktadır. Bunun
kapitalistin bireysel mülkiyeti biçimine dönüşümü de sermayenin yoğun­
laşmış toplumsal servet bölümünü temsil eder. Kısaca sermayenin yoğunlaşması demek olan bu olgunun, ilaç sanayiinde son derece yaygın bir
gerçeklik olduğu görülmektedir.
12-
Yoğunlaşan
sermayenin, çeşitli rekabet stratejileri ve krediler aracılığıy­
la, yoğunluğunda daha da artış olması sermayenin merkezileşmesini gündeme getirmektedir.
13- İlaç sanayinin uluslararası bölümünün hem sermaye yoğunlaşması ve
hem de merkezileşmesi bağlamında eşsiz bir endüstriyel etkinlik alanı
olduğu saptamak gerekmektedir.
14- Bu bağlamda ve bütüne bakıldığında ve özellikle ilaçtasermaye merkezileşmesi bakımından, sınai ve fikri mülkiyet rejimlerinin, uluslararası bir
siyasa garantörlüğünü ve yaptırımsal edimlerini taşıyan hukuksal düzenlemeler biçiminde bir hegemonya aracı haline dönüştüğü saptanabilir.
15-
Sınai-fikri mülkiyet rejimleri, uluslararası sermayenin yaşadığı karlılık
krizinin çözümündeki ulus devlet ölçekli devletlerarası ilişki temeline dayandırılan bir yaptırım aracıdır ve
16-
Sınai-fikri
mülkiyet rejimleri, sınıflar arası ilişkiler temelinde sermaye
koruyan ve geliştiren araçlardan birisidir.
sınıfı çıkarlarını
17- Tek tek ülkelerin ve devletlerin özgül çıkar ve karşılıklı mücadelelerinden çok, ortak bir sermaye eksenli sınıfsal çıkarlar ve ona göre siyasa
konumlanmaları da görüntünün asıl parçasını oluşturmaktadır.
4.2.3.2.5- ÖZEL SERMAYE BİRİKİM SÜRECi
Özel sermaye birikimi sürecinin temel önemi, herhangi bir firmanın diğer
firmalarca taklit edilemeyecek ürünler üretebilmesidir. Bu bağlamda başlıca
2 risk tanımlanmaktadır: Bunlar: a) Yeni ilaçların etkin ömürlerini belirsiz kı­
lan rekabetçi taklit ve b) patent süresi bitimi dir. İlaç sanayiinde çokulusluluk
nedeni olarak özel sermaye birikimi sürecindeki riskiere karşı başlıca temel
önlemler: i) En kısa sürede en fazla satış hasılatı elde etme zorunluluğu ve ii)
259
pazar boyutunun genişletilınesidir. Bu da son tahlilde, sektörde daha büyük
bir ürün (ilaç) değeri hasıla oranını kontrol edebilecek olan pazar stratejilerinin geliştirilip uygulanmasına bağlıdır.
4.2.3- GENEL DEGERLENDİRME
Serbest rekabet piyasası, rekabetçi fiyatlar altında göreceli üstünlük kuramma
göre serbest ticarete dayalı bir sistem olarak ifade edilmektedir. Gerçekte ortada olan durum serbest rekabet piyasasından ziyade sermaye yoğunlaşması ve
merkezileşmesinin hüküm sürdüğü bir piyasa varlığına kanıt oluşturmaktadır.
Sermaye, kapitalizmin tüm gelişim aşamalannda olduğu gibi günümüzde de
küreselleşme eğilimini sürdürmektedir. Genelde küreselleşme paradigması­
nın ana aktörleri finans, meta ve üretici sermaye hareketleridir. Özellikle bu
eğilim, çokuluslu şirket (ÇUŞ) yapılanmasmda önemli bir etmen oluşturan
şirket birleşmelerinin, 1980 ve sonrasında daha belirginleşmesi ve hızlan­
masıyla yeni bir sürece girmiştir. Neoliberal politikalar, pazarda serbestiyeyi gerçekleştirmenin ön koşullanndan birisi olarak ÇUŞ 'larla bağlantılı olan
doğrudan yabancı sermaye hareketlerini de özendirrnektedir.
Bu olgu, farmasötik sanayii ile ilişkilendirildiğinde, uluslararası kapitalist
sistemin devasa boyutlu bir ilaç sektörüne sahip olduğu görülmektedir. Bu
sektörde 2005 yılı itibariyle yaklaşık 1 trilyon dolarlık bir üretim ve satış değeri gerçekleştirilmektedir. Bu değer dünya ticaret hacminin 1/lO'una denk
düşmektedir. Uluslararası düzeyde ilaç araştırması, üretimi ve satışı gerçekleştiren başlıca üç coğrafi bölge bulunmaktadır. Bu bölgelerden birincisi Kuzey Amerika olup, ABD ve Kanada'yla beraber toplam üretim ve satışların
% 48'i bu bölgede gerçekleşmektedir. AB ülkeleri (Türkiye dahil) dünya ilaç
üretim ve satışlarının % 26'sını, Japonya ise % 13 'ünü gerçekleştirmektedir.
Dünya ilaç üretim ve ticaretini % 87 olarak gerçekleştiren 31 ülke sayıhr­
ken, % 13 üretim ve satış ise geri kalan 160 ülke arasında paylaşılmaktadır.
Bu, kapitalist sistemin ne denli yoğun ve merkezi bir yapılanma gösterdiğini
ve dünya nüfusunu oluşturan büyük bir çoğunluğun ilaca ulaşma konusunda
piyasanın düzenleyici hukuki ve ticari yapısı altında büyük bir basınç içeri-
260
sinde bulunduğunu göstermektedir. Bu basıncın aşılması kuşkusuz, sistem içi
düzenlemelerle ve kolaycı olarak sağlanabilecek bir gelişme ve süreci içermemektedir.
İlaç sanayii pazarı, az sayıdaki ulusal ekonominin hegemonik merkeziliğine
dayalı görünmektedir. Başı çeken merkez ekonomiler ABD, AB ülkeleri ve
Japonya' dır. Bu ülkelerin ilaç firmaları ulusal öznelerinin yanı sıra, gelişmek­
te olan ülkelerde doğrudan ya da dolayh yabancı yatırım ortağı olarak bulunmakta ve bu anlamda da şirketler arasında birleşme ve satın almalar yoğun
olarak yaşanmaktadır. Sayılan üç bölgesel coğrafyadaki ülke firmalannın en
önemli özelliği Ar-Ge çalışmalan yürütme ve bu alanda tekel oluşturabilme
kapasitelerinde olmalarıdır. Bu da fikri ve uygulamalı mülkiyet haklarının
korunmasım sağlayacak hukuk sistemlerinin küresel uygulamaya sokulmasını ÇUŞ'lar açısından zorunlu kılmıştır. İlaçta patent uygulaması ve daha
güncel olarak tartışılan veri koruma bu alanda ulaşılmış son hedefler değildir.
İlaç sanayiinde çok ulusluluğa neden olan unsurlar, uluslararası ilaç endüst-
risinin özelliklerine bağlı bir neden sonuç ilişkisi olarak tanımlanmıştır. Bu
neden-sonuç ilişkisi, ilaç endüstrisinin belirleyici özellikleri bakımından açı­
lacak olursa bunlar a) endüstrinin temel nitelikleri, b) temel niteliklerin belirledikleri parametreler, c) ilaca olan "toplam talep", d) ürün kategorileri, e)
kategorik ürünlerin pazarlanmasıdır.
İlaç endüstrinin temel niteliklerini a) ilaca olan talebin niteliği ve b) ilaç ürünlerinin deneyim mallan olması endüstrinin temel niteliklerini belirler. Bunun
sonucunda da, ürün olarak ilaca olan talebin niteliği ile ilaç ürünlerinin deneyim malları olması, yani endüstrinin temel nitelikleri a) endüstrinin yapısını
ve b) endüstri içindeki hakim rekabet stratejilerini pararnetrik olarak belirler.
Herhangi bir zaman dilimi içinde, ilaca olan "toplam talebi" belirleyen başh­
ca unsurlar ise: a) Nüfusun yaşı, b) nüfusun artış oranı ve kompozisyonu, c)
kişi başına düşen gelir miktarı, d) gelir dağılımı, e) yaşam standartının genel
düzeyi, f) eğitim düzeyi, g) hastalıklarm ortaya çıkış oranıdır.
Bu bölümde yapılan özetleme, ilaç politikalannın gelişim eğilimlerinde,
önem taşıyan ekonomik indikatörlerden bazılarının tanıtımı bakımından öz
ve kısa bir not olarak değerlendirilmelidir.
261
S. BÖLÜM
5. TÜRKİYE İLAÇ SANAYİİ
. GÖRÜNTÜLERİ
5.1-TÜRKİYE İLAÇ SANAYİİNDE
YAPISAL ÖZELLİKLER ve ·
ÇEŞİTLİ SEKTÖREL DİNAMiKLER
Bu bölümde, Türkiye İlaç Sektörü'yle ilgili özet bazı bilgiler verilecektir.
Burada aktanlan verilerin önemli bir kısmı, ilaç sektöründe üretici kurumlan temsil eden sendika, demek gibi kuruluşların verilerinden, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) 8 ve 9. V Yıllık Kalkınma Planı-İlaç Sanayii Özel
ihtisas Raporları'ndan (bundan böyle DPT raporu olarak anılacaktır)
ve Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi
(DTM-İGEM) raporlanndan alıntılanmıştır. Doğrudan üretici sektör verileri,
özellikle İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) Türkiye İlaç Sanayicileri
Derneği (TİSD) ve Araştırıcı İlaç Firmalan Derneği (AİFD) yayınlanndan
derlenerek aktarılmıştır. Aktanlan her türlü veri (tablo, şekil) ilgili olduğu
yerde kaynak atfı ile belirtilmiştir. Daha kapsamlı bilgi için, ana kaynaklara
bakılmasında yarar vardır.
5.1.1- SEKTÖR TANIMI ve GENEL YAPISI
Daha önceki bölümlerde tanımlanmış olmasına karşın, ilaç üretim sektörünü
yeniden tanımlamanınyararı olabilir. Gerek 8. ve gerekse 9. Plan-İlaç Sanayii
Özel ihtisas Raporlan'nda belirtildiği üzere önce "ilaç" tanımı verilmekte ve
paralel olarak, sektör şöyle tanımlamaktadır:
262
" .. .İlaç (tıbbi farmasötik ürün), insanlarda ve hayvanlarda hastalıklardan
korunma, tam, tedavi veya bir fonksiyonun düzeltilmesi ya da insan (hayvan) yararına değiştirilmesi için kullanılan, genelde bir veya daha fazla
yardımcı maddeler ile formüle edilmiş etkin madde(ler) içeren bitmiş dozaj şeklidir. "
Bu tanıma
ilişkin
ara bir not olarak
şu şerh düşülebilir:
Genellikle AB ilaç ve eczacılık uygularnalan müktesebah içinde, ruhsatlı bir
ürün olarak, "ilaç" deyimini ikame eden adlandırmanın İngilizce karşılığı,
"medicinal product" olarak geçmektedir. Genelde İngilizce terim olarak "medicinal" kelimesi, "tıbbi" anlarnma geldiği gibi, doğrudan "farmasötik ürün"ü
ya da "ilaç" terimini de karşılamaktadır. Türk hukuk mevzuatına bu terim
çeviri olarak kazandınlırken, DTP raporlannda ifade edildiği üzere "tıbbi
farmasötik ürün" veya ilaç mevzuatmda olduğu üzere "tıbbi ürün" olarak
geçmiş bulunmaktadır. Esasen, bu tartışmalı bir kavram gibi görünmekte ve
farmasötik bir ürünün "tıbbi" olamayacağı gerçeğinden hareketle "tıbbi ürün"
teriminin de, genel bir ifade olarak ilaç dışı, teşhis, tedavi ve koruma ile ilgili
beşeri yaşamı ilgilendiren herhangi bir başka ürüne de atıf sayılma riskini
içermektedir. Bu bakımdan, kavramiaştırmanın "ilaç ürünü" olarak yapılması
teknik bir tartışma olgusu ve gerçekliği olmakla beraber, bu deyim mevzuata
yerleşik olarak ve geri dönüşümsüz bir biçimde girmiş görünmektedir.
Sektör tanırnma telaar bakılacak olursa:
"İlaç Sanayii beşeri ve veteriner hekimlikte tedavi edici, koruyucu, besle-
olarak kullanılan sentetik, biyolojik, bitkisel ve hayvansal
kaynaklı ilaç etkin ve yardımcı maddeleri ile farmasötik teknolojiye uygun
olarak müstahzar ilaç üreterek sağlık hizmetlerine sunan bir sanayi dalıdır.
yici,
tanı aracı
İmafat sanayiinin bir dalı olan ilaç sanayii, ISIC-Rev3 'e göre 24. sayı­
lı "Kimyasal Madde İmalatı" bölümünün 242 sayılı "Diğer Kimyasal
Ürünlerin İmalatı" grubunda 2423 kod numarası ile "Eczacılıkta ve Tıpta
Kullanılan Kimyasal ve Bitkisel Kaynaklı Ürünlerin İmalatı " olarak yer
almaktadır. "
263
Kuşkusuz,
bu çalışmadaki mevcut durumla ilgili veri aktanmı, sadece "beşeri
ilaç üretimi ve sektörü" ile sınırlıdır.
8. plan DPT raporunda, ilaç sanayii ile ilgili genel
sunuş şöyle verilmiştir:
"Kimya sanayii üretimi içinde incelenen dönemde (199 5-1998) yaklaşık%
20 'lik bir paya sahip olan ilaç sanayii, yaklaşık 100 milyon ABD $ civarında ilaç ve ilaç hammaddesi ihracatı ve batı ülkeleri seviyesine ulaşmış
yüksek teknoloji düzeyi ile ülke ekonomisinde dikkati çeken sektörlerden
birisini oluşturmaktadır. Türk ilaç sanayii, biyoteknoloji ve bazı çok yeni
ilaç üretim teknolojileri dışında, Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki düzeyde ilaç üretebilecek düzeye ulaşmış bulunmaktadır. "
9. plan DTP raporunda ise, verili dönem bakımından beşeri ilaç ve hammadde
üretimine ilişkin sektör profili şöyle çizilmektedir:
"1999-2005 döneminde ekonomik dalgalanmalar, ilaç pazarını ve firmaların faaliyetini önemli ölçüde etkileyen ruhsatlandırma, fiyatiandırma ve geri
ödeme vb. sistemlerin uygulanmasında yetkili merciierin bazı radikal deği­
şim kararları nedeniyle sektörde yıllar itibariyle değişken bir profil ortaya
çıkmıştır.
Üretimde miktar olarak mamul ilaçta yüzde 6 artış, hammaddede yüzde 7
önemli etken bu dönemde yaşanan ekonomik krizler olmuştur.
artış gerçekleşmiştir. Artışların düşük seyretmesindeki en
Pazarda değer olarak ortalama mamul ilaçtayüzde 36 artış, hammadde de
yüzde 40 artış yaşanmıştır. Bu olguda kur değişikliklerinin önemli etkisi olmuştur. İlaç tüketimi dönem başında kişi başına 40 USD'den dönem sonunda
85 USD ye ulaşmıştır.
Dış
ticarette dışa bağımlılık oranı yüzde 90 düzeylerinde olan ilaç hammadde
ithalatının miktarı, üretime paralel olarak yıllık ortalama yüzde 5 artarak,
2005 'te 15 bin tona ulaşmıştır.
Ruhsatlandırma
ve ithalatta yaşanan liberal yaklaşımlar nedeniyle ülkemizde
kurulu kapasite ve teknolojik olarak üretilebilecek ürünleri de içeren mamul
ilaç ithalatı çok önemli boyutta artmıştır. Miktar olarak ortalama yıllık yüzde
264
14 artarak 2005 'te 12 7 milyon kutuya ve değer olarak yıllık yüzde 22 artarak 2 milyar USD ye ulaşmıştır. Bu durum sektörün üretim yapan kesiminin
gelişmesini ve yatırımlarını olumsuz etkilemektedir. Gerçekleştirilen ithalatm
değer olarak yüzde 74 'ü AB ülkelerinden gerçekleştirilmiştir.
İhracat, dönem içinde ciddi gelişme ile mamul ilaçta ortalama yıllık miktar
olarak yüzde 46, değer olarak yüzde 29 artmış, 2005 'te 165 milyon USD ye
ulaşmıştır. Hammadde ihracatında ise miktar olarak ortalama yüzde 9 artış
ile 153 tona, değer olarak ortalama yüzde artışla 2004 'te 62 milyon USD ye
2005 'te 51 milyon USD 'ye ulaşmıştır. Mamul ilaç ihracatında 2003 'ten itibaren yüzde 100 'ü aşan gelişme yaşanırken hammadde ihracatı Asya ve Güney
Asya ülkelerinin fiyat rekabeti nedeniyle gerileme göstermiştir. Toplam ihracatın ithalatı karşılama oranı dönem içinde yüzde 9-1 O düzeyinde kalmıştır.
Sektörün
yatırımları;
yeterli fon
oluşturulamamasz,
kredi maliyetlerinin
yüksekliği ve sektöre doğrudan yabancı yatırımların düşük oluşu ile istenen
boyutta gerçekleşememiştir. Ekonomik çalkantılar ve istikrarsız bir dönem
yaşanmış olmasına rağmen 700 milyon TL (yaklaşık 500 milyon USD) değe­
rinde yatırım yapılmıştır.
İstihdam açısından ele alındığında, sanayinin en yüksek oranda (yüzde 60)
üniversite mezunu personele sahip olma özelliği göze çarpmaktadır. Dönem
içinde yıllık ortalama yüzde ll artış ile toplam çalışan sayısz 24.000 'e ulaş­
mıştır.
Mevcut profili ile Türkiye ilaç sanayii dünyada ilk 20 ülke içinde yer almaktadır. 50 yılı aşan modern ilaç üretim deneyimi, insan gücü, ülke ekonomisine
katkılarz ve stratejik önemi ile ülkemizde yaşam kalitesinin ve refah seviyesinin yükseltilmesinde önemli bir role sahip olduğu açıkça görülmektedir. "
Tablo I' de sektörle ilgili mevcut durum gösterilmektedir. Tablo 2001 yılı verisi olarak "Güncel Farmalist Türkiye İlaç Rehberi Veri Tabanı "ndan derlenmiştir. Bu veri tabanı, dönem olarak Türkiye İlaç Piyasası'nda hareket eden
tüm firmaların (üretici, fason üretim yapan ve/veya İthalatçı) kayıtlarını içermektedir.
265
Tablo 5-1. Türkiye İlaç Sektörünün Genel Yapısı-2001
Kamu
2
Özel
194
Yerli Sermaye
159
84
75
49
Yabancı
35
8
27
51
Sermaye
Toplam
196
81.5
18.5
Buna göre 2001 yılı itibariyle toplam 196 firma sektörde etkinlik göstermektedir. Bunlardan ikisi kamuya ait firmalar olup, geriye kalan 194 özel kuruluş
içinde de 35'i yabancı, 159'u yerli sermayelidir. Piyasadaki toplam mamul
ilaç payı% 81.5 ve ithal ilaç payı da 18.5'dir.
9. Plan DTP raporu, genel sektörel projeksiyon olarak,
mektedir:
"Global olarak sektörde
başlıca
şu
hususlara da değin­
dört tip firma faaliyet göstermektedir.
(i) Genelde küçük/orta boyutlu yeni ilaç Ar-Ge 'si yapmayan, jenerik ilaç
tipik ulusal kuruluşlar.
satışında yaygınlaşan
(ii) Dünya ilaç pazarlarmda önemli paylar kazanmış, Ar-Ge yapabilen
ulusal veya uluslararası jenerik ilaç firmaları. (Bu firmalar patentli veya
patent süresi dolmuş ilaçların modifiye jenerik şekillerini de geliştirerek
pazarda avantaj sağlamaktadır)
·
(iii) Çok ulus/u ve global pazarda üst düzeyde yer alan ve birçok ulusal
pazarda payfarz % 40-60 olan, yeni ilaç Ar-Ge 'si yapan kuruluşlar.
(iv) Son 20 yılda pazarda yer alan önemli sayıda araştırma ağırlıklı biyoteknoloji firmaları. Çoğunlukla buluşlarını çok ulus lu firmalar la işbirliği
içinde pazarlamakta olup, yeni tedavi şekilleri keşfetmek, geliştirmek konusunda uzmanlaşmış !ardır.
266
Orijinal ilaç; dünyada ilk kez ilaç olarak kabul edilerek pazara sunulmak
üzere ilaç (sağlık) otoritesinden izin (ruhsat) alan ve yeni bir kimyasal
veya biyolojik etkin madde(leri) içeren farmasötik ürün olarak tanımlan­
maktadır.
Jenerik ilaç ise; orijinal ilaç ile farmasötik eşdeğer olan ve etkinliğinin
orijinal ilaç ile biyoeşdeğer olduğu, otoritelerce belirlenmiş testlerle bilimsel olarak, kanıtlanmış olan farmasötik ürünler olarak tanımlanmıştır.
Orijinal ilaçlar fikri ve sınai mülkiyet haklarının uluslararası ilkelerini
kabul etmiş ülkelerde uygulanan patent sistemine göre 20 yıl koruma süresine hak kazanmaktadır.
AB, ABD, Japonya ve diğer bazı ülkelerde orijinal ilaçlara ruhsat sonrası
5-11 yıllık değişik sürelerde "veri münhasıriyeti" ile patentten bağımsız
ayrı bir koruma uygulanmaktadır.
Türkiye 'de orijinal ilaçZara ve proseslere patent verilmesi 1995 yılında,
veri münhasıriyeti hakkının tanınması da 2005 yılında iç mevzuatımıza
girmiştir.
Veri münhasıriyeti; orijinal ürünlerin ruhsatlanabilmesi için ilaç otoritelerine sunulan klinik,toksikolojik ve farmakolojik testierin yayımlanma­
mış, firmaya ait gizli veriler nedeniyle belirli sürede pazarda münhasıran
bulunma hakkıdzr. Bu koruma sadece ilaçZara ve tarımsal kimyasaliara
uygulanmaktadır.
Jenerik ilaçlar uluslararası kabul edilmiş koşullarda ve orijinal ilaçlarla
mukayeseli testlerde biyoeşdeğer olduklarının kanıtlanması şartı ile ruhsatlandırılmaktadır. Klinik ve toksikolajik testierin jenerik ürünler için tekrarlanmasına gerek olmadığı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve ilaç otoriteleri tarafindan kabul edilmiştir.
Bu olgu; orijinal ilaçlarm pazarda münhasıran bulunduğu süre (yaklaşık
10-12 yıl) sonrasında pazara verilebilen jenerik eşdeğer ilaçların önemli
ölçüde ucuz olmalarına da imkan sağlamaktadır. "
267
Başkaca bir ayrıntıya girmeden, aşağıda yer alan bölümlerde sektörel dinamikler de incelendiğinde görüleceği üzere, Türkiye İlaç Sanayii ölçek üretim
sektörü olarak DPT raporunda bahsedilen ölçütlere bakıldığında:
i) Türk Farmasötik Sektörünün, genelde küçük/orta boyutlu yeni ilaç Ar-Ge 'si
yapmayan, jenerik ilaç satışında yaygınlaşan tipik ulusal kuruluşlar olduğu,
ii) Bir kısım firmaların, dünya ilaç pazarlarında önemli paylar kazanmış, Ar-Ge
yapabilen ulusal veya uluslararası jenerik ilaç firmaları (Bu firmalar patentli
veya patent süresi dolmuş ilaçların modifiye jenerik şekillerini de geliştirerek
pazarda avantaj sağlamaktadır) olduğu,
iii) Çok ulus lu ve global pazarda üst düzeyde yer alan ve birçok ulusal pazarda payları % 40-60 olan, yeni ilaç Ar-Ge 'si yapan kuruluşların Araştırıcı İlaç
Firmalan olarak sektörde faaliyet gösterdiği, ancak bu firmalara ilişkin Ar-Ge
merkezlerinin Türkiye'de olmadığı,
iv) Çoğunlukla buluşlarını çok uluslufirmalarla işbirliği içinde pazarlamakta olup, yeni tedavi şekilleri keşfetmek, geliştirmek konusunda uzmanlaşmış
ve son 20 yılda pazarda yer alan önemli sayıda araştırma ağırlıklı biyoteknolojifirma örneğinin Türkiye'de bulunmadığı görülmektedir.
5.1.2~ÇEŞİTLİ SEKTÖREL DİNAMiKLER
Sektörel dinamik olarak incelenen, derlenen ve tartışılan başlıca parametreler
i) ilaç üretim ve tüketim değerleri, ii) ilaç ihracat ve ithalat değerleri ve iii)
yatırım ve istihdam değerleri iv) dünya ticareti içindeki yeri ve rekabet gücü
ve v) birleşme ve devralmalar bakımından sektörün iç pazar görüntüleridir.
Bu dinamiklere bakıldığında, Türkiye İlaç Sanayi'sinin kurulu kapasiteye
ilaç üretimi ve tüketimine dayalı olarak değer üretebilme kapasitesi,
çapı ve büyüklüğü haldeında fikir edinilebilmektedir. Yine bu dinamikler,
sektörün uluslararası rekabet çapına ve diğer sanayi sektörleri bakımından
da gelişim eğilimlerine dair projeksiyon yapılabilme olanağını sağlamaktadır.
bağlı
Sektörel dinamiklere ait tabloların önemli bir kısmı İEİS, TİSD, DPT ve Baş­
bakanlık DTM-İGEM verilerinden derlenmiştir.
268
5.1.2.1- ÜRETİM-TÜKETİM DEGERLERİ
Bir sektörde üretilen mal ile, bu malın tüketimine dayah veriler, sektörün
gelişme kapasitesi hakkında veri olmaktadır.
İlaç; mal ve hizmet sektör üretim endüstrileri bağlamında, diğer metalardan
önemle ayrılan bir üründür. Daha önceki bölümler de değinildiği üzere, farmakolajik tanımı dışında, genel olarak ilacın sosyal özellikleri i) talep esnekliğinin olmaması, ii) bir zevk ve beğeni ürünü olmaması, iii) tüketiminin
isteğe bağlı olmaması, iv) gereksiniminin fiyattan etkilenmemesi, v) hastanın
ilaç seçiminde öznel bir tercihinin bulunmaması, vi) tercihin uzmanlan tarafından yapılma zorunluluğunun bulunması, vii) gereksinim olduğunda anında
tüketilebilmesi ve viii) mal olarak iade edilememesi; bu bağlamıyla "olmazsa
olmaz" bir ürün olması biçiminde sınıfiandınlmıştı. Bu özellikler aynı zamanda, endüstrinin de ölçeklerinin genişliğini belirlemektedir.
Sektörel üretim eğilimleri bakımından ilacın sosyal özellikleri dikkate alındı­
farmasötik üretimin tüketilmeme sorunu bulunmamaktadır. Dolayısıy­
la, meta dolaşımı sürekliliğinin bulunması, tüketimine dayalı değer üretimini
de, diğer sektörlerden farklı kılmakta ve bağlamıyla minimum riskli bir ürün
olarak nitelenmesini sağlamaktadır. Toplumsal ve beşeri diğer faktörlerin gelişimi de, tüketimi büyük ölçüde yönlendirmektedir. Bu çerçeve içinde, ilacın
üretim hacminde gerek kutu ve gerekse değer olarak yıllık artışların olması,
yani sektörel büyüme, neredeyse ilaç üretim sektörü bakırnından "olmazsa
olmaz" bir ölçek haline gelmiştir.
ğında,
Bir genelleme olarak bu ifade edilenlerin, Türkiye İlaç Sanayii bakımından
da, gerçek olduğu veriler incelendiğinde anlaşılmaktadır.
Aşağıda
yer alan tablo ve şekillerin bir kısmı, 1990-2000 yıllan arası toplu
verilerini içermektedir. Sanayide ilaç üretim değerleri olarak yer alan veriler
i) birim kutu ilaç üretimini, ii) üretim hacminin TL ve ABD $'ı cinsinden yıl­
lara göre dağılımını ve toplam hasıla değerlerini ve iii) ton ağırlık cinsinden
hammadde üretimini ifade etmektedir.
Daha yakın tarihe ilişkin diğer istatistikler
lerin saptanmasına olanak bulunmaktadır.
269
incelendiğinde
de benzer özellik-
İlaç tüketim değerleri olarak yer alan istatistikler ise, 1990-2000 yılları arası­
na ilişkin i) üretici ve tüketici fiyatlarıyla toplam ilaç tüketimini ve aynı yıllar
arası ii) kişi başına düşen ilaç tüketim değerlerini ABD $ cinsinden ifade etmektedir.
Verilerin diğer bir kısmı 2000 yılı somasına aittir.
yıllık bir eğilim açıklıkla izlenebilmektedir.
Dolayısıyla yaklaşık
20
5.1.2.1.1- İLAÇ HAMMADDESİ ve MAMUL İLAÇ
ÜRETİM DEGERLERİ
Türkiye İlaç Sanayinin üretim kapasitesine ilişkin farklı kaynaklarda özedenen genel profil, kimi değerler bakımından ufak değişiklikler içermekle beraber, benzer özellikler göstermektedir. Farkların bir kaynaktan alınan istatistiki
bilginin, kurumsal düzeyde katılan veri ve düzeltmeleri de içeriyor olmasına
dayandırmak mümkündür. Ancak verilere ilişkin özel bir kayıt olmadığı için
de farkların nerden kaynaklandığını ayrıştırmak güçtür.
Örneğin; Türkiye ilaç üretim profili İEİS kaynaklarında şöyle özetlenmektedir:
"Türkiye, üretim standartları, teknolojisi ve kurulu kapasitesi açısından
çok gelişmiş bir ilaç endüstrisine sahiptir. Ülkemizdeki üretim tesisleri bir
yandan sürekli Sağlık Bakanlığı 'nın denetiminden geçerken, diğer yandan
uluslararası otoritelerden akredite olmaktadır.
İyi Üretim Uygulamaları, ilaçların kalite standartları doğrultusunda üretimini ve kontrolünü sağlayan bir kurallar bütünüdür. Dünya Sağlık Örgü-
tü tarafindan belirlenen GMP, üretimin bütün süreçlerini kapsar. Birçok
ülke Dünya Sağlık Örgütü Kılavuzu 'nu temel alarak kendi GMP kurallarını oluşturmuştur.
Türkiye bu kuralları, 1984 yılında yayımlanan "İspençiyari ve Tıbbi Müstahzar imalathaneleri Yönetmeliği" ile Sağlık Bakanlığı denetiminde uygulamaya koymuştur.
Türkiye, dünyada ilaç üretiminde kendine yeterli az sayıda ülke arasında
yer almaktadır. Sadece, biyoteknoloji ürünleri gibi belirli üretim merkez-
270
lerinde yapılabilen ürünler ile tüketimi az olması nedeniyle yurt içi üretimi
ekonomik olmayan kan ürünleri ve kanser ilaçlan gibi ürünler ülkemizde
üretilmemektedir.
Sektördeki firmaların tamamma yakını istanbul ve çevresinde faaliyet göstermektedir. Alt yapının daha uygun oluşu, ambalaj malzemeleri ve teknik
personelin teminindeki kolaylık/m~ ulaşım ve iletişim imkanları, sağlık kuruluşlarının Marmara Bölgesi 'nde yoğunlaşması gibi faktörler sanayinin
büyük bir bölümünün İstanbul, Kocaeli, Tekirdağ illerinde kurulmasına
yol açmıştır.
Ülkemizde, 14 'ü yabancı sermayeli olmak üzere toplam 43 adet üretim
tesisi mevcuttur. "
Başbakanlık DTM-İGEM 2007 ve 2008 raporlannda ise, Türkiye ilaç sana-
yii, büyük çoğunluğu lisans anlaşmalarıyla gerçekleştirilen, önemli miktar ve
çeşitiililde üretim ve ihracat olanaklarına sahip ve katma değeri yüksek olan
bir imalat sanayileri sektörlerinden birisi olarak tanımlanmaktadır.
Her iki raporda yer alan diğer veri ve
değerlendirmeler şöyle sıralanmıştır:
"Türk ilaç sanayii, "klasik farmasötik şekil" !erin tümünü üretebilecek ve
kontrol edebilecek modern sistem ve ekiprnana sahiptir. Ayrıca 1984 yı­
lında yürürlüğe giren İyi Üretim Uygulamaları 'mn (GMP-Good Manufacturing Practices) gerektirdiği yatırımları yaparak teknolojik gelişimini
hzzlandzrmzş AB ülkeleri ile kzyaslanabilir bir teknolojik düzeye ulaşmzştu~
ilaç sektöründe 134 (ilaç üreticisi firma sayısz: 85, hammadde üreticisi
firma: ll ve ithalatçz firma: 38) firma faaliyet göstermektedir. Bu kuruluşlardan Sosyal Sigortalar Kurumu İlaç ve Tıbbi Malzeme Müessesesi
(yazar notu: bu firma kapatılmzştır) ile Milli Savunma Bakanlığı Ordu ilaç
Fabrikası kamu sektörüne, diğerleri özel sektöre aittir. Sektörde 35 adet
yabancı sermayeli firma bulunmakta olup bunlardan 8 'i üreticidir. Diğerleri ilaçlarını fason üretimle ya da ithal ederek piyasaya vermektedir.
ilaç hammaddesi üreten ll adet firma mevcuttw~ Bunlardan 1Otanesi özel
sektör bir tanesi ise kamuya aittir. Özel sektördeki firmalardan 1 tanesi
yabancı sermayelidir.
271
Sektörde antibiyotikler ve analjezikler başta olmak üzere fermantasyon
ekstraksiyon ve sentez yoluyla birçok ilaç etken maddesi üretilmektedir.
İlaç üretiminde kullanılan hammaddelerin yaklaşık % 80 'i ithalaıla sağ­
lanmaktadır.
1965'ten bu yana ilaç hammaddesi üretimi yapılan Türkiye'de 1971 'den
başlayarak fermantasyon yoluyla tetrasiklin oksitetrasiklin ve türevlerinin
üretimi gerçekleşmiştir. Daha sonra ampisilin ve amaksisiZin üretimine geçilmiştir. Günümüzde ise başlıca ağrı kesiciler antibiyotikler mide kalp ve
damar hastalıklarında kullanılan etkin maddeler kodein morfin gibi afyondan üretilen maddelerden oluşan toplam 48 çeşit ilaç etkin maddesi yurtiçi
kullanım ve ihracat amacıyla üretilmektedir.
Türkiye' de 3100 çeşit ilaç üretilmekte olup hastaların yaş durumuna veya
hastalığın seyrine göre gereken dozajiarda veya değişik farmasötik şekil­
lerde hazırlandığında bu sayı 7200 civarında olmaktadır.
İlaç Endüstrisi İşverenleri Sendikası verilerine göre Türkiye ilaç pazarın­
da antibiyotik tüketimi yüzde 17.2 'lik oranla birinci sırada yer alıyor. Antibiyotik/eri yüzde 11.8'likoranla ağrı kesici/er, yüzde 10.9 ile romatizma
ilaçları, yüzde 8. 7 ile soğuk algınlığı ve öksürük ilaçları, yüzde 6.5 ile
vitamin mineral ve kan yapıcı ilaçlar, yüzde 5.1 ile deri hastalıkları ilaçları, yüzde 5.2 ile sindirim sistemi ilaçları, yüzde 6.5 ile kalp ve damar
hastalıkları ilaçları, yüzde 4.2 ile hormon ilaçları, yüzde 3.4 ile sinir sistemi ilaçları yüzde, 4.2 ile kulak burun boğaz ve göz ilaçları, yüzde 1.4 ile
diyabet ilaçları ve yüzde 14.9 ile diğer ilaçlar izliyor.
2004 yılında yaklaşık 3. 4 milyon dolar olan ilaç üretimi 2005 yılında %
18.8 oranında artarak 4 milyon dolara ulaşmıştır. "
Sektörde 1990 ile 2000 yılları arası birim kutu olarak üretim büyüme oranı
yaklaşık 1.63 olmuştur. Bu değerler tablo 2'de verilmektedir. Buna karşın,
dolar bazında değer olarak büyüme 2.28 olmuştur.
272
Tablo 5-2. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası Birim Kutu,
Değer ve Hammadde Miktan Olarak Üretim Değerleri
Değer:
1990
674,446,100
2,432,010
922
9,632
1991
721,657,327
5,400,000
1,265
9,151
1992
775,922,204
8,300,000
1,184
8,807
1993
791,223,349
16,561,000
1,477
10,735
1994
692,754, ı 83
33,967,082
1,124
9,042
1995
810,669,000
66,638,450
1,425
12,646
1996
840,999,132
120,493,917
1,461
11,083
1997
885,341,459
271,479,735
1,729
8,860
1998
922,912,131
476,578,000
1,819
7,076
1999
1,005,420,472
811,439,936
1,932
5,552
2000*
ı, ı 00,000,000
ı ,308,300,000
2,100
5,550
milyon TL;
Değer:
milyon ABD $; ''tahmini
Kaynak: İEİS
Tabloya bakıldığında, 1990 yılında iç piyasa hammadde üretim kapasitesi
9632 ton olarak gerçekleşmiştir. Bu değerler içinde ithal hammadde miktan
bulunmamaktadır. Aynı yıl yaldaşık 674 milyon kutu ilaç üretilmiş ve yaklaşık 2.5 milyarlık TL veya 922 milyon$ lık bir pazar cirosu sağlanmıştır. Buna
karşın 2000 yılında üretilen ilaç kutu sayısı yaklaşık 1.1 milyara erişirken, iç
piyasada üretilip, bu süreçte ilaç imalatında kullanılan hammadde kapasitesi
5500 ton olarak gerçekleşmiştir.
1990-2000 arası ortalama hammadde üretim kapasitesi 8921.2 ton/yıl olarak
hesap edilmektedir. Ortalama hammadde üretimine göre bu azalma, özellikle
o dönem son iki yılı bakımından% 60.7 gerçekleşmiştir. Bu veriler, hammadde üretimi bakırnından sektörde o dönem için önemli bir gerilemenin olduğunu işaret eder görünmektedir. Oysa bu eğilimin nedenlerine hammadde iç
üretim kapasitesinde azalma meydana gelirken, hammadde ithalat miktarla-
273
rında
bir artışın olduğu, bu artışa dönem içi ruhsatlandırılarak klinik kullanı­
ma sunulan yeni ilaç antitelerinin katılması nedeniyle hammadde ithalat dış
bağımlılığının daha da arttığı şeklinde bir yaklaşım yapılması daha gerçekçi
görünmektedir.
Hammadde üretimine
mektedir.
ilişkin değerler
yanısıra, şekil
tablo 2'nin
l'de veril-
Şekilde
de görüldüğü üzere, 1990-1995 yılları arası dalgalı bir değişkenlik
içermektedir. Bu dönem ortalama üretim kapasitesi 10002 ton olarak gerçekleşmiştir. 1O yıllık dönem içinde hammadde üretim kapasitesi en yüksek
hacmine 1995 yılında erişmiş olmakla beraber, bu yıldan sonra, 2000 yılına
değin meydana gelen azalma eğilimi diktir.
Hammadde Üretimi
"14,001)
,-
12,üü0
,......
,.---.
ıcı,ooo
-
,-
r
r-
1--
,......
-
r-
1--
1--
r
-
1--
1-r-
r-
1--
-
1--
1--
-
4,000 t-
1--
-
1--
1--
:·,ooo
1--
-
i-'--
1--
ti,ÜÜÜ
f-
1--
1--
1--
-
1--
1--
1--
-
1--
-
-
1--
1--
,...--
-
1--
-
,---
,-
1)
·ı
990
·ı ~Nı
·ı 9~32
·ı
9K:
·ı
994
·ı 9~3:5
·ı ~3%
·ı
997
·ı
99t:
·ı
999
2001J'
Şekil5-1. Türkiye İlaç Sanayii 1990-2000 YıllarıArası Hammadde Üretimi (Ton)
Kaynak: İEİS
Bu eğilim görüntüsünde, veri bir regresyon modeliyle yeniden tanımlanmış
ve eğimdeki değişimin istatistiksel önemi üzerinde durulmuştur.
Şekil
2.1 ve 2.2 bu modellemelerle ilgilidir.
274
Şekil2. 1,
1990-2000 dönemine ilişkin tüm verileri içermektedir. Yapılan doğ­
rusallaştırrna, yıllara dayalı hammadde üretim dağılımı bakımından düşük bir
korelasyon ve determinasyon katsayısına ulaşmıştır (r= -0.2152, r2 =0. 04 6).
13
bin-ton
....
12
--- ---------- ------ -.
:~--~~--~~----~~6------ --- --------- ---
ll
lO
7
6
5--4
3
2
yıllar
ı
99
2000
y= 134. 5-0.2x
Şekil5-2.1. Türkiye İlaç Sanayii 1990-2000 YıllarıArası Hammadde Üretiminde Dalgalanma
1990 91
92
93
94
1995
96
97
98
Şekil
2.2'de ise, hammadde üretiminde azalma eğilimin arttığı yıl aralıkla­
n olarak 1995-2000 yıllan arası, bir doğrusaHaşma yapılarak incelenmiştir.
Doğrusaliaşma eğimi güçlü negatif bir korelasyon göstermekte 1995-2000
yılları arasında hammadde üretiminde (r=-0.97, r2=0.95) istatistiksel anlamlı
(p=0.0008) bir azalma olduğu saptanabilmektedir.
bin-ton
13
12
ll
10
9
8
7
6
5
4
y~a+bx
y ~ 100.1-0.9x
r ~ -0.97
r2 ~ 0.95
1995
96
97
98
99
2000
------------------~yıllar-Şekil 5-2.2. Türkiye İlaç Sanayii 1995-2000 Yıllan Arası Hammadde Üretiminde Eğimsel Düşme
275
Bu dönem sorasına ilişkin DTM-İGEM 2007 ve 2008 ilaç raporlannda sunulan veriler 1996-2006 yıllarını kapsayan İEİS verileridir.
Tablo 3, Türkiye'de kutu olarak üretilen ilaç sayısının yıllara göre dağılımı­
nı ve ABD $ olarak toplam hasıla değerlerini göstermektedir. Kutu üretimi
2006 yılında diğer yıllara oranla en yüksek değerine ulaşırken, toplam hasıla
değerinin pik yaptığı dönem aralığı 2005 yılına aittir. Veri kaynaklarında, bu
değerlerin fabrika çıkış fiyatlan veya perakende satış fiyatlan olup, olmadığı
ayrıca belirtilmemiştir. Kuşkusuz, anılan yıl aralıklannda verilen değerlerin
bir kur sabitlernesi içerip içermediği de belli değildir.
Tablo 5-3. Türkiye'de 1996-2006 Yıllan Arası Birim Kutu ve
Toplam Hasıla Olarak Üretim Değerleri
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
Miktar: milyon kutu;
841
885
923
1.005
1.094
952
969
1.130
1.321
1.366
1.433
Değer:
1.461
1.729
1.819
1.932
2.029
1.932
2.262
3.100
3.378
4.410
3.947
milyon ABD $
Kaynak:İEİS ( İlaç ve Kimya Endüstrisi İşverenleri Sendikası) Verileri
Benzeri türde ki IMS istatistiklerinde, yapılan hesaplamaların kur
sabit ya da yürürlükteki kur biçiminde her zaman bildirilmektedir.
özelliği,
Sektörel üretim istatistikleri bakımından önemli bir diğer özellik, toplaında
üretilen ilaç ürünlerinin farmasötik şekilleri de içerir biçimde pazardaki sayı-
276
larıdır. Başka bir ifadeyle jenerik grup olarak ilaç sayıları ve bunların sunuluş
biçimi (farmasötik şekiller) pazar hacmini etkileyen ve belirleyen unsurlar
arasmda sayılmaktadır.
N. Turan'ın, "Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi" kitabından
iki tabloya, yapılan yeni bir hesaplama sütunu ile burada yer vennel( gerekmektedir.
Tablo 5-4. Çeşitli Ülkelerde İlaç ve Farmasötik
Şekil Saydan ve Birbirine Oranlan
9651
5490
4340
7014
5760
5430
6661
9173
3316
Alınanya
Belçika
Fransa
İsviçre
İspanya
İtalya
Portekiz
Taylan d
Türkiye
34858
6502
7650
15118
11882
9139
21824
16909
6549
3.6
1.2
1.8
2.2
2.1
1.7
3.3
1.8
1.9
Tablo 5-5. Türkiyede İlaç, Farmasötik Şekil ve Birbirine Onmlan
ı,;
i
1985
1990
1995
1996
1997
1998
2001
2002
.\ 5
\
:.
1852
2470
4007
4494
4689
3100
2658
3316
:... ; . . ; :
.......
::/
3586
3446
5232
5866
6290
7200
4635
6549
277
. ·.;;
':·.•:',:.
.
··:·• :-:·,
;
.
1.9
1.4
1.3
1.3
1.3
2.3
1.7
1.9
·<'. ·.·
;,··,·;
..
2002 verilerine göre, çeşitli dünya ülkeleri ile Türkiye karşılaştırılması yapıl­
dığında, göreceli olarak Türkiye' de klinik kullanıma sunulan ilaç sayısı daha
az görünmektedir. Farmasötik şekil olarak da jenerik gıup başına yaklaşık
ortalama bir değer olarak "2" ilaç düşmektedir.
Tartışılacak
husus, bunun nedenlerinden ziyade, pazann iç büyüklüğü ve pazarda yoğunlaşma sağlayacak bir araç olarak bu sayısal dağılım içinde "hangi" veya "ne kadar ilaç"ın, pazar paylannın ne olduğu saptamasım yapmak
gerelanektedir. Aşağıdaki şekiller, TİSD verilerinden almtıyla ve yeniden düzenlenmiştir.
% • 100
D
D
D
D
2007
2006
Kutu bazında ilk 250 ürün pazar gelişimi
2005
Kutu bazında ilk I 00 ürün pazar gelişimi
YTL bazında ilk 250 ürün pazar gelişimi
YTL bazında ilk 100 ürün pazar gelişimi
Kavnak: www.tisd.org.tr/pazar:asp
Şekil5-3.
2005-2007 YıllarıArası Kutu Bazı ve Parasal Değer Olarak
İlk 100 ve 250 İlacın Pazar Payı Dağılım Değerleri
278
Şekil
3 'de gösterildiği üzere, kutu bazı verilerde ilk 250 ilacın 2005-2007
pazar paylan %57 ile %58 arasmda değişmektedir. Aym ilaç grubunun
parasal değerine bakıldığında bu ilaçlar pazarda % 77-78 oranmda toplam
hasıla sağlamaktadır. İlk 100 ürün de ise, kutu b azınada % 24-31 arasmda değişim varken, parasal değer olarak bu değişim oranı% 53-63 arası seyretrnektedir. Bu sonuç belli ilaçların lokomotif ilaç olarak en çok reçetelendirildiğini
ve değer oluşturduğunu göstermektedir. Büyük çoğunluk bir ilaç grubunun
ise, değer olarak piyasa payının düşük olduğu anlaşılmaktadır. Buradan, en
çok reçetelendirilen ilaçları üretim skalasında tutan firmalarm da, pazarda
yoğunlaşma oranlannın yüksek olacağı çıkanınma ulaşılmaktadır.
arası
Kı.m.ı:
bazmda ilaç
Şekil
pazMı gelişimi
5-4. 2005-2007 YıllanArası Piyasada Kutu Bazmda
Dolaşan İlaç Sayılan ve Yerli Üretim ve İthal İlaç Yüzdeleri
279
Şekil4, TİSD verilerinden düzenlenen bir başka piyasa özelliğini belirlemektedir. Burada 2005-2007 yılları arası bir dönemde piyasada kutu bazı ilaç dolaşımı sayıları ve dolaşan ilaç sayısında yerli üretim ve ithal ilaç yüzdeleri
verilmektedir. Örneğin; 2007 yılında yaklaşık 1.4 milyar kutu ilaç üretimi
yapılmış ve bu üretimin% 82'si yerli üretimle karşılanırken, ithal edilen ilaç
% 18 olarak şekillenmiştir. Şekil 5'de aynı değerlerin TL bazındaki pazar
gelişimini yansıtmaktadır.
TL baz1nda ilaç
pazarı geli~imi
2007
YERLI UREliM; )
2005
2006
l"~
2007
Ka vnille www.tisd..orq.tr/pilzar.asp
Şekil 5-5. 2005-2007 Yılları Arası Piyasada Dolaşan İlaçların
Parasal değeri ve Yerli Üretim ve İthal İlaç Yüzdeleri
280
Bu bölümle ilgili son veri aktarması 9. plan DPT raporundandır. Aşağıdaki
tablo 1990-2004 yılı verilerine dayanmakta ve DPT raporlarında alıntı kaynağı İstanbul Sanayi Odası Aralık 2004 Kimya Sektörü raporu olarak bildirilmektedir.
Profil sadece ilaç hammadde ve mamul ilaç değerlerini içermemekte, ayrıca
satışlar ve ilaç tüketimi, ihracat-ithalat değerleri, yatırımlar ve istihdam haklanda da kaynak oluşturmaktadır.
Seçili değerler içerisinde para birimi ABD $ olarak verildiği için, TL/$ parite
içermeyen bir sabitleme de söz konusudur.
değişkenliğini
Tablo 5-6. Türkiye İlaç Sanayii Profili
İthalat Toplam
- Hammadde ithalatı
-Mamul
Milyon USD
ithalatı
İhracat Toplam
- Hammadde ihracatı
- Mamul ilaç ihracatı
İstihdam
Kişi
470.1
386.3
83.8
89.8
23
66.8
1511
828
683
140
69
71
1534
836
698
149
1716
874
842
157
2419
1236
1183
246
72
78
77
77
79
169
10578 19300 20840 21549 23175
2710
1380
1330
248
67
181
v.y
Kaynak: İSO Kimya Sektörü Raporu Aralık 2004; v.y.: veri yok.
Dokuzuncu Kalkınma Planı İlaç Sanayiiı Özel ihtisas Komisyonu Raporu
Tablo verilerinden hareketle ve ilaç üretim değerleri bakımından, ı 990-2003
döneminde, ı 990 yılı referans alındığında, ilaç kutu sayısı olarak büyüme
oranı 1.67 olarak hesaplanmaktadır. Aynı dönem bakımından; hammadde
üretim kapasitesi büyüme oranı sürekli düşme eğiliminde olmuş ve ı990'a
28ı
göre 2003'te en düşük düzeyine erişmiştir. Küçülme oranı 0.5'lik düzeylere
kadar gerileyerek üretim kapasitesi o yıl 3324 tona düşmüştür. Bu yerli üretim hammadde karşılama oranlannda da azalma ve ithalatta artma anlamına
gelmektedir.
5.1.2.1.2- İLAÇ TÜKETİM DEGERLERİ
İlaçta tüketim değerlerinin analizi, çeşitli başlıklar altında istatistiklere konu
olmaktadır.
madde
i)
Bunlar sıralanacak olursa, esasen ikiye ayrılır. Birincisi mamul
kutu sayısı. ikincisi ise, parasal m de2er bakımından tüketimin
değerlendirilmesidir.
Parasal değer bağlamında iki alt farklılık ortaya çıkar. Bunlardan birincisi,
i) üretici fiyatlarıyla yapılan tüketim değeri veya toplam hasıladır. Diğeri
ise, m tüketici fiyatlarıyla yapılan tüketimdir. Anılan her iki nokta önemlidir. Zira, üretici fiyatıyla ilaç mubayası, daha çok devlet ihaleleri bakımın­
dan önemlidir. Perakende fiyat ile tüketim ise, ilacın eczane çıkş fiyatını ve
dolayısıyla piyasa tüketim değerinin çapını ve büyüklüğünü belirler. Diğer
yandan "Tüketici-Üretici Fiyat Farkı Büyüme Oranı" ilaç harcamalan tasarruf göstergeleri açısından ve devlet ilaç harcama yönetimi bakımından son
derece aydınlatıcı indikatörlerdir.
İlintili olan bir diğer özellik, tüketim değerinin, ilaç sektörü olarak pazar büyüklüğünü yansıtmasıdır.
lerle büyüme
leridir.
eğilimi
Bu yansımaya en iyi örnek, Türkiye'nin birleşme­
yüksek olan ülkeler grubu içinde bulunduğu gösterge-
"IMS 2008 Küresel Farmasötik Pazar Tahminleri" içerisinde 7 ülke verileri, "yükselen pazarlar" olarak değerlendirilmektedir. Bu ülkeler içinde, Çin,
Brezilya, Meksika, Güney Kore, Hindistan, Türkiye ve Rusya sayılmaktadır.
Bu piyasaların % 12-13 büyüme ile 85-90 milyar ABD $ ulaşacağı öngörülmektedir. Bu gelişim eğiliminin nedenleri şöyle aynntılanmaktadır: i) Bu
piyasalarda dolaşıma jenerik ve innovatif ilaç girişinde büyük artış olacağı,
ii) birinci basamak sağlık hizmetlerinde iyileşmelerin olacağı ve hizmetlerin
kırsal alanlara daha yayılacağı ve iii) daha fazla bireyin sağlık sigortasına
kavuşacağı öngörüleri temel dayanaklar olarak verilmektedir. IMS verilerine bakıldığında, küresel farmasötik pazarların çeşitli özellikleri bakımından,
282
2008 yılında önemli büyüme noktalarına ulaşacağı öngörülmektedir. Bu öngörülere göre, en büyük ilk 7 dünya farmasötik pazarı, büyüme eğilimlerini
koruyarak, küresel toplam büyümenin yansını oluşturacak bir potansiyele
erişecek; yanısıra, aralarında Türkiye 'nin de bulunduğu 7 yükselen piyasanın
da geri kalan büyümenin % 25 'ini sağlayan bir gelişkenlik düzeyine varacağı
tahmin edilmektedir. Bu, yedi ülke bakımmda, 85-90 milyar $ lık bir piyasa
gerçekleşmesi; her bir ülke ve bu arada Türkiye'nin de ortalama 12.1-12.5
milyar dolarlık bir iç pazar kapasitesine ulaşacağı anlamına da gelmektedir.
Bu büyüme düzeyi, Türkiye ilaç sektörü ve piyasasına dünyada ilgi odağı
olarak bakılınasını da sağlamaktadır.
istatistiklere konu olan ilaç tüketici değerleri bakımından, sektörel veriler için
bir diğer önemli husus, yıllara bağlı parasal değerlerin bildirilen kurlarma
ilişkin değişkenliktir. TL!$ parite değişiklikleri, kurumsal veri kaynağı alın­
dığında kimi farklılıklara neden olabilmektedir.
'"Üretici veya Tüketici Fiyatlaırıyla Kişi Başına Tüketim", sağlık harcamalan içerisinde ilaca harcanan payı belirlemektedir. Gelişmiş ülke ekonomilerindeki referans değerlerle, Türkiye istatistikleri karşılaştırıldığında, ortada
yine sorunlu bir durum bulunmaktadır. Sorun, kişi başına düşen gayri safi
milli hasıladan kaynaklanan gelir düzeyi istatistikierindeki değişkenliklerle,
kur farkları ve enflasyon düzeyi rakamlannda ki farkların bu istatistiklere
hangi oranda ve nasıl bir indeksle yansıtılıp, yansıtılmadığıdır. Dolayısıyla
bireysel yıllık ilaç tüketim düzeylerinin bir sağhk gelişmişlik indikatörü olarak düşük veya yüksek olduğunu, eldeki istatistiki verilerden savlamak çok
gerçekçi olmasa gerektir.
İlaç tüketim düzeyleri bakımından istatistiklere konu olan bir diğer farklı
özellik de, tüketilen kutu ilaç içinde yerli ve ithal ilaç miktarlarının belirleyiciliğidir. Parasal değer olarak da farklılaşan her iki grup ilaç, genel ve katma
bütçeye "ith~l ilaç tüketim girdi haırcama!an'' olarak yansırnaleta ve devlet
ilaç harcamalan yönetimi bakımından da daha fazla döviz çıktısına işaret sayılabilmektedir.
Aşağıdaki
tablolar, bu genel perspektif içinde değerlendirilmelidir. Tablo 7 ve
6, 1990-2000 yıllan arası üretici ve tüketici fiyatlarıyla (milyon$) ilaç
tüketim eğilimini göstermektedir.
şekil
283
Tablo 5-7. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Y:ıUanA:rasll Üretici-Tüketici
Fiyatlarıyla Toplam - Kişi Başına Tüketim Değerleri ve
Bir Önceki Yıla Gö:re Büyüme Oranlan
1,425
1990
951
1991
1,329
1.39
1992
1,247
1993
1,543
1994
1995
17
1,992
1.40
23
1.35
0.93
1,869
0.93
21
0.91
1.24
2,355
1.26
26
1.24
1,199
0.77
1,879
0.80
20
0.83
1,565
1.31
2,452
1.30
25
1.25
1996
1,669
1.07
2,614
1.07
26
1.04
1997
2,028
1.21
3,178
1.22
32
1.23
1998
2,220
1.09
3,478
1.09
35
1.09
1999
2,500
1.13
3,917
1.13
38
1.52
2000*
2,800
1.12
4,400
1.12
42
1.11
A) Üretici Fiyatlarıyla Bir Önceki Yıla Göre Büyüme Oranı; B) Tüketici Fiyatlarıyla Bir Önceki Yıla
Göre Büyüme Oranı; C) Üretici Fiyatlarıyla Bir Önceki Yıla Göre Kişi Başına Tüketim Büyüme Oranı; Değer: milyon ABD $; *tahmini; İEİS Kaynaklarından düzenlenmiş ve yeniden hesaplanmıştır.
Tabloda yer alan büyüme oranlarındaki "]"in altındaki değerler o yıl bakumndan küçülmeyi ifade
etmektedir.
Kaynak: İEİS
İEİS kaynaklanndan oluşturulan parasal olarak tüketim değerleri ABD
$ cin-
sinden verilmiş olup, 1990-2000 yılları arası dönemi yansıtmaktadır. Burada
tüketim değerleri i) üretici fiyatları (yani fabrika çzkzşz ve sanayii karını içeren
fiyatlar) ve ii) tüketici fiyatlan (yani perakende fiyat olarak ve gerek depocu,
gerekse eezane karını içeren fiyatlar) olarak yansıtılrnıştır.
Üretici fiyatlarıyla 1990-2000 yılları arasındaki büyüme oranı, 1990 yılı referans alındığında, %2.94 olarak gerçekleşmiştir. Oysa bir önceki yıla göre büyüme oranı ortalaması ise %1.13 olarak hesaplanmaktadır. Üretici fiyatlarıyla
284
kişi başı
ilaç tüketim değerindeki büyüme oranı ise %2.48 dir. Tüketici fiyatlan
bakımından 1990-2000 arası büyüme oranı 3.08 olarak hesaplanmıştır.
İlaçta Tüketim
5,000
4,500
4,000
3,500
3,000
2,500
2,000
1,500
1,000
500
o
1990
1991
1992
1993
1994
1995
rm üretici Fiyatlarıyla Milyon $
1996
1997
1998
1999
2000*
Ei Tüketici Fiyatlarıyla Milyon $
Şekil 5-6. Türkiye'de Üretici ve Tüketici Fiyatlarıyla İlaç Tüketimi (1990-2000)
Kaynak: İEİS
Şekil
6' dan da izleneceği üzere bu zaman diliminde bazı yıllar bakırnından
hafif düşme dalgalanmalan olmakla beraber, genel olarak ilaç tüketim eğili­
minin giderek arttığı bir tüketim piyasası sergilenmektedir.
Rasyonun büyüklüğüne ilişkin bir diğer veri sunumu tablo 8'de yansımak­
tadır. 1990-2000 yılları arası 1O yıllık bir dönemde 1990 yılı, tüketici-üretici
fiyatlan referans olarak alındığında, aynı değer 2000 yılına ulaştığında farkın
açılış (dönem dolar kuru cinsinden) değer oranı 3.376 olarak gerçekleşmek­
tedir. Aynı fark, ortalama büyüme oranı olarak hesaplanırsa, %1.13 'lük bir
büyüme hızının gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
285
Tablo 5-8. İlaç End.üstrisinde 1990-2000 Yıllan Arası İlaç
Tüketim Değerleri: Fiyat Farkı ve Büyüme Oram
1990
1,425
951
474
1991
1,992
1,329
663
1.40
1992
1,869
1,247
622
0.94
1993
2,355
1,543
812
1.31
1994
1,879
1,199
680
0.84
1995
2,452
1,565
887
1.30
1996
2,614
1,669
945
1.06
1997
3,178
2,028
1150
1.20
1998
3,478
2,220
1278
1.11
1999
3,917
2,500
1417
1.11
2,800
1600
1.12
2000*
Değer:
4,400
milyonABD $; *tahmini
Kaynak: İEİS
Yukarıda, "Üretici veya Tüketici Fiyatlarıyla Kişi Başına İlaç Tüketimi" konu
edilerek, indikatör olarak "sağlık harcamaları içerisinde ilaca harcanan pay"ı
belirlediği ifade edilmiştir. İşin problematik tarafı tanımlanırken, farklı ülkele-
rin, farklı gelişmişlik ve kişi başına düşen milli gelirleri normalize edilmeden
ilaç tüketim düzeylerinin bir sağlık gelişme indeksi olarak kullanılmasının
doğru olmayacağı nitelemesine örnek olarak aşağıdaki TİSD verisi alıntılan­
maktadır. Şekil 7 dünyada 2006 yılı kişi başı ilaç tüketimini göstermektedir.
ABD de bu harcama yılda 912 $iken; aynı değer Fransa'da 560, Almanya'da
385, İngiltere'de 344 $'dır. Yunanistan'da kişi başı ilaç tüketimi, 357 $'dır.
15 ülke içinde Hollanda'da233, Türkiye'de ise, 126$ harcanmaktadır. Bu verilere bakıldığında, İngiltere ve Hollanda'nın Yunanistan ve Türkiye'ye göre
kişi başı milli geliri ve gelişmişlik düzeyleri eşdeğer olmamakla beraber, Yunanistan anılan iki ülkeyi de geride bırakırken, Hollanda bu sıralamada ancak
286
Türkiye'nin önünde yer almaktadır. Bir normalizasyon yapılmadığı taktirde,
bu değerlerin gerçeklik ölçütü olup, olmadığı tartışma götürecektir.
912
ABD
560
Fransa
475
Kanaıda
Beliçika
443
Japonya
442
Alimanya
385
ispanya
375
Portekiz
369
YUI"Iılilllliistan
351
~
354
ingıilltere
344
326
AvustralYa
233
Holllanda
Türkiye"'
U6
Po!OOya
'124
o
200
400
60D
1110
tOOO
Şekil 5-7. 2006 Yılı Dünyada Kişi Başı İlaç Tüketim Harcamaları
Değer:
ABD $; *2007 tahmini
Kaynak: TİSD (Alıntı kaynak: IMS, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu)
Yukandaki bölümlerde gösterilen ve 9. plan DPT raporundan aktanlan tablo
6' da Türkiye ilaç sanayii profilinin genel özelliklerine ilişkin verilen sayısal
değerler, burada başka bir tablo hesaplaması olarak ve bu kez de tüketim değerleri yönünden incelenecektir. Profil, bu kez büyüme oranlan ve ihracatın
ithalatı karşılama oranları olarak hesaplanmış ve tablolaştırılmıştır.
287
Tablo 9'a göre; 1990-2004 yıllan arası, $ cinsinden üretici fiyatlarıyla ilaç
büyüme oranı 6.68'e yükselmiştir. Aynı dönemde, kişi başı ilaç
tüketiminde de 3.69'luk bir büyüme oranı tutturulmuştur.
satış değerleri
İlaç ithalat değerleri gerek hammadde ve gerekse mamul ilaç olarak $ cin-
sinden hesaplandığmda, birincisi için 1990-2004 dönemi büyüme oranı 3.57;
ikinci parametre için 13.48 olarak gerçekleşmiştir. Mamul ilaçta ithalat büyüme oranları, yerli üretirnde önemli bir azalma olduğunun göstergesidir. İthalat
toplammda ise, büyüme oranı dönemsel olarak, 5.76 olarak gerçekleşmiştir.
Tablo 5-9. Türkiye İlaç Sanayii Profilinde 1990-2004 Döneminde
Büyüme Oranlan ve İhracatın ithalatı Karşılama Oranlan
Üretim (Kutu)
Milyon adet
1.67
Hammadde
Ton
0.5 (küçülme)
Satışlar
Milyon USD
6.68
USD
3.69
Milyon USD
3.57
13.48
5.76
(üretici fiyatlarıyla)
Kişi başına
ilaç tüketimi
İthalat Toplam
-Hammadde ithalatı
- Mamul ilaç
ithalatı
İhracat Toplam
2.91
2.7
2.76
- Hammadde ihracatı
- Mamul ilaç ihracatı
Yatırımlar
Milyon USD
1.17 (küçülme)
İstihdam
Kişi
2.19
0.81
0.20
0.48
Dokuzımcu Kalkınma Planı İiaç Sanayüı Özel ihtisas Komisyonu Rapormıdaıı. düzenleme
İlaç ihracat değerlerinde ise, $ cinsinden hammadde ihracatı 1990-2004 döneminde %2.91 büyüme göstermiş, mamul ilaç ihracatında bu oran %2.7 olarak
gerçekleşmiştir. İhracat toplam büyüme oranı ise, %2.76 olmuştur.
288
Yatırımlar 1990' dan 2003 yılına kadar% 1.17 oranında küçülmüştür. Aynı dönemde istihtamda büyüme %2.19 olarak gerçekleşmiştir.
İlk iki grup veri kaynağı ile 1990-2004 yıllan arasmda sanayi profili bakı­
mından genel eğilim yansımalan şekiilendirilmiş oldu. Bu tarihten günümüze ilişkin yeni İEİS verileri, Şekil 8 ve 9' da sergilenmektedir. Bu şekillerde
2008 Türkiye reçeteli ilaç pazarının bir önceki döneme göre % 9 oranındaki
büyümeyle 12 milyar TL (9,3 milyar Dolar)'Iik bir toplam hasıla hacmine
ulaşıldığı saptanmaktadır. Bu değere, kutu üretiminde % 5 oranında büyüme
eşiilc etmiş ve üretim 1.38 milyar kutuya ulaşılmıştır. Aynı dönernde (2008
yılı) kişi başı ilaç tüketimi de 136 dolara yükselmiştir.
Kutuı
(MUyo111
Kııw}
L3il2
L379
Şekil 5-8. Türkiye'de 2fHJ2-2008 YıllarıArası Kutu Sayısı Olarak İlaç Tüketimi
Kaynak: İEİS
Tutar (milyar Tl)
'll
i2
1~
1(1
Iii
ll
1
ll
5
4
+---~n.__~
Şekil 5-9. Türkiye'de Tüketici Fiyatlarıyla İlaç Tüketimi (2002-2008)
Kaynak:IMS,İEİS
(*)
Degişim oranları
289
Şekil 9'da tüketici fiyatlarıyla 2002-2008 yılları arası ilaç tüketim değerle­
ri verilmektedir. 2002-2004 yılları arasında tüketim değerlerinde artış hızı­
nın yüksek olduğu görülmektedir. Dönemin ilk yıl aralığında bu artış oranı
% 31.1, ikinci yıl aralığında ise, % 23.5 olarak gerçekleşmektedir. Yılla­
ra göre dalgalanmalı bir çift sayılı büyüme değerleri, 2007-2008 arasında
% 91.1 olarak gerçekleşip, tek sayılı değere gerilemiştir. Halen sürmekte olan
kriz koşullarının Türkiye İlaç Sanayii bakımından ne gibi süprizler oluştura­
cağı mutlaka öngörülmek durumundadır.
İlaç tüketimin piyasası kutu ve değer olarak üretici-tüketici fiyatlarındaki değişiklikler bakımından incelendiğinde, bu incelemenin esasen genel olduğu­
nu söylemek gerekir. Zira tüketime sunulan ilacın yerli üretim ürünü veya
ithal ilaç olup olmadığı belli değildir.
Aşağıdaki şekiller İEİS verilerinden aktarılan ve yukarıdaki saptamaya uygun
değerleri
içeren gösterimlerdir.
Kutu5aJ!lSI
100%
89,6%
88.4%
87,3%
85,9%
84,2%
82,1%
8D,H'<.
2004
2005
2006
2007
2008
80%
60%
40%
20%
0%
2002
96 Kutu
sayısı
2003
olarak ithal~yerli ilaç
•
ithal ilaç
.yerli ilaç
ŞekilS-I O. Türkiye'de% Kutu Sayısı Olarak Yerli Üretim,
İthalat İlaç Oranlarının Karşılaştırılması (2002-2008)
Kaynak::IMS,İEİS
Şekil
lO,% kutu sayısı olarak, mamul ilaç içinde bulunan ithal-yerli üretim
oranlarını ve yıllara göre (2002-2008) dağılımı sergilemektedir. Yansıtılan bu
dönem, ilaç tüketimi bakımından kendisine yeten bir iç piyasa düzleminde
olduğunu olurlamaktadır. Yedi yıllık zaman aralığında, iç pazar tüketiminin
290
ortalama% 85.4'ü yerli ilaçla ve ancak% 14. 6'sı ithal ürünlerle karşılan­
Türkiye'nin üretilemeyen kimi özel farmasötik şe­
kildeki ilaçlarla, terapötik gruplar olarak, herhangi bir üretim kapasitesinin
bulunmadığı biyoteknoloji ürünleri, onkolojik ilaçlar ve aşılar kalemlerden
maktadır. İthalat payı,
kaynaklanmaktadır.
Değerlendirmeleri pekiştiren
bir diğer parametre, parasal değer olarak yerli üretim-ithal ilaç oranlarının karşılaştırılmasında ortaya çıkmaktadır. Şekil
ll 'de gösterilen 2002-2008 döneminde, ithal ilaç ortalama değerleri iç piyasa
tüketiminin% 41.7'sini, buna karşın yerli mamul ilaç, % 58.3'ünü oluştur­
maktadır.
Tutar
70%
62,7%
62,9%
59,0%
54,8%
52,1%
50,2%
2003
2004
2005
2006
2007
2008
60%
50%
40%
30%
20%
2002
96
Değer
olarak ithal-yerli ilaç
.ithal
.yerli
Şekil S-ll. Türkiye'de% Değer Olarak Yerli Üretim,
İthalat İlaç Oranlarının Karşılaştırılması (2002-2008)
Kaynak:IMS,İEİS
Tedavi gruplarına göre ilaç tüketimi de, sektörün değerlendirilmesi bağlamın­
da diğer bir ölçektir. Aşağıdaki şekil 8'de ilk beş tedavi grubu sıralaması­
nın % tüketim değerleri yer almaktadır. Bu gruplar, i) antibiyotikler, ii) kalp/
damar ilaçları, iii) romatizma, iv) sinir sitemi ve v) onkoloji ilaçları olarak
sıralanmaktadır.
291
%22
%20
%18
%16
%14
%12
%10
%8
%6
%4
%2
Tedavi Gruplan (TL bazında)
Antibiyotik% 19.9
Kalp/Damar% 14.1
%14.9
%12.9
Romatizma% 10.4
%8.3
Sinir sistemi% 7.1
%7.3
%7.2
Onkoloji% 3.8
2003
2004
2005
2006
Tedavi gruplarında % değer pazar payları
2007
2008
Şekil5-12. Türkiye'de 2003-2008 YıllarıArası İlk Beş Tedavi Grubu Bazında% Değer Pazar Payları
Kaynak: İEİS
2003'de % 19.9 pazar payına sahip, antibiyotikler 2008'de % 14.9'a düş­
müştür. Diğer tedavi grupları görece bir stabilite içerirken, onkoloji ilaçları
% 3.8'den,% 7.2'ye bir yükseliş eğlilimi içindedir.
5.1.2.2- İHRACAT-İTHALAT DEGERLERİ
İlaç ihracat ve ithalat değerleri, Türkiye'nin dış ticaret istatsitikleri arasın­
dadır.
Bu
ortak
değerleri
bakımdan
bu bölümde yapılan değerlendirmeler, i) ihracat-ithalat
ii) doğrudan ihracat ve iii) doğrudan ithalat değerleri olarak
farklı veri kaynaklanndan buraya aktanlan ve/veya yeniden düzenlenen istatistiki bilgiye dayandırılmıştır.
5.1.2.2.1- İHRACAT-İTHALAT ORTAK DEGERLERİ
İEİS verilerinden derlenerek aktarılmış tablo 10, 1990-2000 yıllan arası bir
dönemi kapsamaktadır. İEİS verilerinden yeniden düzenlenen bu tabloda, gerek ihracat ve gerekse ithalat değerleri ABD $ cinsinden, hammadde, mamul
ilaç ve toplam değer olarak verilmiştir. Bu dönemde ilaç ihracat değerleri ile
292
arada dramatik bir açığın söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Sektörel olarak mamul ilaç ve hammadde ihracatı, dış
ticaret gelirleri bakımından bir girdi olmakla beraber, mamul ilaç üretiminde
kullanılan, hammadde miktannın ne kadarının gerek ürün ve gerekse değer
olarak iç kaynakalardan elde edildiği sorusudur. Yüksek miktarda hammadde
ithalatı, belki mamul ilaç olarak ihracatı devamlı kılmakla birlikte, sektörel
karhlığı belirleyen temel değişleenin ihracatın ithalatı karşılama oranlan olduğu açıktır. Tablo I Obu bakımdan değerlendirilmelidir.
ithalat
değerleri karşılaştırıldığında
Tablo 5-10. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Yıllan Arası İhracat ve İthalat
1990
23,029,150
66,815,337
89,844,487
386,257,785
83,856,302
470,114,087
1991
33,695,732
46,255,369
79,951,101
345,673,803
97,051,553
442,725,356
1992
30,708,341
47,637,720
78,346,061
425,530,447
96,864,491
522,394,942
1993
27,892,202
59,655,212
87,547,414
400,532,307
110,000,000
510,532,307
1994
45,033,327
59,373,790
104,407,117
371,174,620
118,000,000
489,174,620
1995
47,701,704
46,662,237
94,363,941
565,785,587
163,780,000
729,565,587
1996
56,278,804
48,777,895
ı 05,056,699
650,000,000
225,000,000
875,000,000
1997
38,754,528
58,891,348
97,645,876
667,728,360
314,225,lll
981,953,471
1998
60,679,171
68,027,235
128,706,406
769,378,609
411,213,585
1,180,592,194
1999
66,942,382
61,516,940
128,459,322
784,631,891
552,347,188
ı ,336,979,079
2000
75,000,000
70,000,000
145,000,000
850,000,000
700,000,000
ı ,550,000,000
Değer:
milyon ABD $;
* tahmini
Kaynak: İEİS
Nitekim bu değerler, ihracatın ithalatı karşılama oranı cinsinden hesaplandığı
diğer tabloda incelendiğinde, ancak ortalama% 13.98'lik bir düzeye eriştiği
görülmektedir.
293
Tablo 5-11. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 YıllanArası
İhracatın ithalatı Karşılama Oranı
1990
89,844,487
470,114,087
19.1
1991
79,951,101
442,725,356
18.1
1992
78,346,061
522,394,942
15.0
1993
87,547,414
510,532,307
17.1
1994
104,407,117
489,174,620
21.3
1995
94,363,941
729,565,587
12.9
1996
105,056,699
875,000,000
12.0
1997
97,645,876
981,953,471
9.9
1998
128,706,406
1,180,592,194
10.9
1999
108,459,322
1,336,979,079
8.1
2000
145,000,000
1,550,000,000
9.4
Değer:
milyon ABD $;
* tahmini
Kaynak: İEİS
Yani, Türkiye İlaç Sektörü, hem ihracat ve hem de ithalat değerleri bakımın­
dan gerek hammadde ve gerekse mamul ilaçta 1990-2000 dönemi bakımın­
dan güçlü bir İthalatçı ülke görünümündedir.
Bu değerlendirmeler ışığında özellikle DTM-İGEM raporlarınde yer alan veriler özel önem kazanmaktadır. Aşağıdaki bölümler bu aktarırnlara yer vermektedir.
5.1.2.2.2- TÜRKİYE İLAÇ DIŞ TiCARETi: İHRACAT DEGERLERİ
DTM-İGEM 2007 ve 2008 İlaç Sanayii Raporlarında ihracat değerleri istatistikleri sunumu öncesinde, ihracat potansiyeli genel değerlendirmesi şöyle
yapılmaktadır:
294
"İlaç sanayii ürettiği ilaçların kalitesi etkinliği ve güvenilirliği ile birçok
ülke ile rekabet edebilecek düzeye gelmiş ve dış pazarlara açılmaya başla­
mıştır. Türkiye 'nin ilaç ihracatı 1978 yılında başlamış ve yıllar itibariyle
hızlı bir artış göstermiştir. 2006 yılında ihracatımız bir önceki yıla göre
% ll oranında artarak yaklaşık 336 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Son yıllarda ilaç üretiminde merkez konumunda olan AB ülkeleri ve ABD
gibi ülkelerin de aralarında bulunduğu 100 'den fazla ülkeye ihracat yapılmaktadır.
2006 yılında en fazla ihracat yapılan ülkeler sırasıyla Almanya (61 milyon $), İsviçre (30 milyon $), İngiltere (28 milyon $), ABD (21 milyon $),
KKTC (18 milyon $), Cezayir (15 milyon $), Danimarka (13 milyon $),
Belçika (13 milyon $), Kazakistan (8 milyon $), Azerbaycan (6 milyon $)
ve Hindistan (5 milyon$) 'dır.
2007 yılında en fazla ihracat yapılan ülkeler sırasıyla Almanya (82 milyon$), İsviçre (32 milyon$), İngiltere (30 milyon$), ABD (25 milyon$),
KKTC (25 milyon $), Belçika (17 milyon $), Cezayir (15 milyon $), Azerbaycan (1 O milyon $), İspanya (8 milyon $), İran (8 milyon $), İtalya (7
milyon $) ve Kazakistan (6 milyon $) dır.
Dünya ilaç sektörü uluslararası rekabetin yoğun olduğu bir sektördür ve
çok ulus/u firmalar dünya pazarında önemli etkinliğe sahiptir. Bu nedenle
dış pazarlara açılabilmek için önemli potansiyele sahip olan ilaç sektörü ihracatının, uzun vadeli ve kalıcı bir yapıya kavuşturulabilmesi için
istikrarsız bir yapı arz eden Orta Doğu ve Orta Asya ülkelerine ihracatı
geliştirmenin yanı sıra özellikle ilaç, ilaç ham ve katkı maddelerinde gelişmiş ve ekonomik gücü yüksek olan pazarlara daha çok önem vermesi
gerekmektedir. "
Tablo 12 ve 13'de yer alan ve DTM-İGEM verilerinde, ihracata konu olan
ilaç ürünleri GTİP (Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu) sınıflandırmasına
göre sıralanmışlardrr. Bu sınıflama farınakolojik olarak tedavi gruplarına göre
ilaç sınıflamasına benzerlik göstermektedir. GTİP pozisyonlarına bakıldığın­
da ilaç ürünleri 11 kategori altında toplanmıştır. Her pozisyon bakımından da
önem gösteren pazar örnekleri verilmiştir.
295
Tablo 5-12. Türkiye'nin 2004-2006 İlaç İhracatı Değer
2936
Provitamin ve vitaminler
744
1.169
1.183
2937
Hormonlar vb. öncelikle
kullanılan türevleri
998
1.084
559
İtalya
2938
Glikoziler vb tuzları
Esterleri eterleri ve diğer
türevleri
ı
34
29
Suriye
2939
Bitkisel allcaloidler vb
tuzları esterleri eterleri ve
diğer türevleri
25.773
20.206
30.691
2941
Antibiyotikler
13.463
11.560
9.610
3001
Tedavide kullanılan guddel er ve diğer organlar
34
92
196
Bosna Hersek, Irak
Fransa, KKTC, Libya,
3002
Tedavide kullanılan kanlar
serumlar aşılar ve diğer
4.179
3.937
6.374
Hindistan, KKTC, Ürdün, İsviçre, Gürcistan
3003
Tedavidekullanılan dozlandırılmamış veya perakende
58.905
27.536
14.960
İspanya, Güney Kore,
Hollanda, İtalya,
Suudi Arabistan
ABD, İngiltere,
İran, İsviçre,
Tayvan
hale getirilmemiş ilaçlar
getirilmiş
Azerbaycan,
KKTC, Özbekistan,
İran, Almanya
Almanya,
Hindistan, İran,
Brezilya, İtalya
175.246 236.056 272.338 Almanya, İsviçre,
İngiltere, KKTC,
Cezayir
3004
Perakende hale
ilaçlar
3005
Tıpta cerrahide dişçilikte kullanılan gaz bezleri
bandajlar vb.maddeler
9224
13.218
14.720
İtalya, İran, Almanya,
Ukrayna, Yunanistan
3006
Cerrahide kullanılan steril malzemeler
1.043
2.186
3.336
Almanya, Hollanda,
Cezayir, İngiltere,
Suudi Arabistan,
TOPLAM
279.342 301.644 335.947
I 000 ABD $
Kaynak:DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) © İGEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2007
Değer:
296
Tablo 5-13. Türkiye'nin 2007 İlaç İhracatı Değer
2936
Provitamin ve vitaminler
2937
Hormonlar vb. öncelikle
türevleri
2938
Glikoziler vb tuzları Esterleri eterleri
ve diğer türevleri
2939
Bitkisel alkaloidler vb tuzları esterleri eterleri ve diğer türevleri
Antibiyotikler
38.395
3001
Tedavide kullanılan guddeler ve diğer organlar
257
Bosna Hersek, Irak, Güney
Kore, Arnavutluk, Cezayir
3002
Tedavide kullanılan kanlar serumlar
aşılar ve diğer
5.169
KKTC, Azerbaycan, Irak,
Ürdün, Güney Kore
3003
Tedavide kullanılan dozlandırılmamış veya perakende hale getirilmemiş ilaçlar
12.935
Hollanda, İspanya, Güney
Kore, İrlanda, Almanya
3004
Perakende hale
3005
Tıpta
3006
Cerrahide
ler
2941
getirilmiş
1.541
kullanılan
580
3.876
Özbekistan, Gürcistan, Cezayir,
İran, Azerbaycan
İtalya, Belçika, Fas
ABD, İngiltere, İran, İsviçre,
HongKong
Almanya, Belçika, Çin, İran,
Panama, Tunus
309.892 Almanya, İsviçre, KKTC,
ilaçlar
İngiltere, Belçika
cerrahide dişçilil(te kullanılan
gaz bezleri bandajlar vb.maddeler
kullanılan
steril malzeme-
İtalya, Rusya Fed., İran, Bulgaristan, Irak
13.505
Almanya, Hong Kong, Romanya, Kırgızistan, Bulgaristan
426.391
TOPLAM
Değer:
15.541
1000 ABD $
Kaynak:DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) © İGEME İhracatıGeliştirme Etüd Merkezi, 2008
Tablo 14, 2005-2007 yıllan arası, ilaç ihracatı yapılan ülkeler sıralaması ve
ABD $ cinsinden pazarda yaratılan değerleri göstermektedir. 2007 yılı bakımından Türkiye'nin en çok ilaç ihracatı yaptığı ülke Almanya'ya ihracat
değeri olarak 82 milyon $'lık ilaç dış satımı gerçekleştirilmiştir. İkinci sırada
İsviçre (~32 milyon) ve sırasıyla İngiltere e·-J0.5 milyon), ABD (~30 milyon)
ve KKTC (~29.5 milyon) ilk beş ülke içinde bulunmaktadır.
297
Tablo 5-14. Türkiye'nin Ülkelere Göre İlaç İhracatı
~:ı:
.•
ALMANYA
ıı;ı&~!,;i[,';~;.~;,&~::ıı: j{ I~J;,
65.961
),h;.~ ı:ız;~:• llU~ı'~Ji:' ıi~:~; ~Jf,~ ~,~
63.765
82.390
İSViÇRE
ı8.140
29.962
31.947
İNGİLTERE
14.372
29.339
30.472
A.B.D.
22.0ı2
23.32ı
24.965
KKTC
ı6.337
ı9.416
24.580
BELÇİKA
26.494
ı4.18 ı
ı 7.074
CEZAYİR
17.45 ı
ı5.0ı2
14.687
AZERBAYCAN-NAHÇ.
7.066
7.18ı
10.4ı7
İSPANYA
19.867
5.201
8.397
İRAN
3.441
3.887
7.902
İTALYA
5.966
7.349
6.626
KAZAKiSTAN
5.329
8.458
6.475
191
ı47
6.3ı4
SUDAN
DANİMARKA
13.537
13.730
5.365
IRAK
2.860
2.325
5.103
KANADA
1.403
2.463
5.091
BOSNA HERSEK
3.303
4.334
4.620
HİNDİSTAN
3.681
8.019
4.431
HOLLANDA
8.584
3.535
4.416
GÜRCiSTAN
1.795
2.553
4.23o
BULGARiSTAN
1.263
1.741
4.205
FRANSA
4.088
4.264
4.205
913
2.059
4.155
2.858
3.351
3.871
74
1.522
3.783
GÜNEYKORE
3.664
3.730
3.712
ROMANYA
3.951
3.121
3.431
POLONYA
701
726
3.394
PORTEKİZ
585
2.853
3.339
AVUSTRALYA
SİNGAPUR
MALTA
298
RUSYA
2.748
5.649
2.813
ÖZBEKiSTAN
1.302
1.844
2.671
BAE
2.754
2.064
2.577
991
1.957
2.558
1.150
1.210
2.414
o
1.987
2.361
1.830
1.427
2.093
UKRAYNA
MOLDOVYA
SIRBİSTAN
MAKEDONYA
Diğer Ülkeler
Toplam
Değer:
54.126
69.707
69.405
340.746
373.394
426.391
1000 ABD $
Kaynak:DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) © İGEME İhracatıGeliştirme Etüd Merkezi, 2008
İstanbul Sanayi Odası'nın ilaca ilişkin 2006 yılı örnek ürün analizleri raporunda, Almanya'nın pozisyonu şöyle değerlendirilmektedir:
"Türkiye 'nin ilaç ihracatında ilk sırada Almanya yer almaktadır. Türkiye
Almanya'ya 2005 yılında 54.116.000 $'lık ürün ihraç etmiştir. Almanya,
Türkiye'nin ihracatında %27'/ik dilimde yer almaktadır. Türkiye, 20042005 yılları arasında Almanya 'ya ihracatını %16 oranında artırarak,
bu ülkeye ilaç ihraç eden ülkeler içerisinde 19. sırada yer almıştır. Grafik 2 'de görüleceği üzere 2005 yılında sarı bölgede yer alan Türkiye, bu
ürün grubunda Almanya 'nın talebinin üzerinde ihracat yapmıştır. Türkiye,
Almanya 'ya ağırlıklı olarak, 300490 gtip kodlu perakende satışa hazır diğer
ilaçlar (51.417.000 $)ve 300420 gtip kodlu diğer antibiyotikleri içerenler
(2.550.000 $) ihraç etmektedir. Almanya dünya ilaç ithalatında 3. sırada
olup % 6 'lık paya sahiptir. 4:lmanya 'nın toplam İlaç ithalatı 2005 yılında
12.803.784.000 $olarak gerçekleşmiştir. 2004-2005 yılları arasındaki ithalat büyümesinin %15 olarak gerçekleşmesi Almanya 'nın bu ürün grubuna talebinin arttığına işaret etmektedir. Almanya dünyadan ağırlıklı olarak,
300490 gtip kodlu perakende satışa hazır diğer ilaçlar (10,646,099.000 $)
300420 gtip kodlu diğer antibiyotikleri içerenler (656.211.000 $) ithal etmektedir. Grafik de de görüldüğü üzere Almanya pazarının büyük bir talep
arz etmesi nedeniyle, bu pazara gereken önem verilmelidir.
Almanya pazarı ile ilgili bilgiler: i) ABD 'den sonra gelen dünyanın en gelişmiş ikinci ülkesidir; ii) Sosyal piyasa ekonomisi anlayışıyla gelişmiş bir
299
pazar yapısına sahiptir; iii) Dünyada serbest piyasa ekonomisi tüm kural
ve yöntemleriyle çalışan ender ülkelerden birisidir.
Pazara giriş stratejileri: i) Almanya 'da düzenlenen fuarlara bireysel ve
milli düzeyde katılım gerçekleştirilmelidir; ii) Türk firmalarının temsilcilik verme ve özellikle özel sektör kuruluşlarının "Alım Heyeti Programı"
düzenlemelerine ağırlık vermeleri gerekmektedir; iii) Ürünlerin fiyatından
kalitesine, zamanında teslime kadar gerekli koşulları yerine getirmede
azami özen gösterilmelidir. "
250
ıoo
'IMI
1!00
W+-_..........
2M4
2006
~Hammadde
Değer:
10.01
111 Mamul haç
milyon ABD $
Şekil 5-13. 2003-2007 İlaç Endüstrisinde İhracat Değerleri
Kaynak: www.tisd.org/pazar.asp (Kaynak: TUİK)
İstatistiki değerler bakımından farklılıklara bir örnek olarak Türkiye İlaç
Sanayicileri Derneği'nin (TİSD) ihracat değerleriyle ilgili bir aktarım, yukarıdaki şekil 13 'te yer almaktadır. 2003-2007 değerleri olarak TİSD'nin
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerinden derlediği ihracat değerleri
DTM-İGEM değerlerinden farklılık göstermektedir.
5.1.2.2.3- TÜRKİYE İLAÇ DIŞ TiCARETi: İTHALAT DEGERLERİ
Türkiye'nin ilaç ithalat değerleriyle ilgili değerlendirme notunu, DTM-İGEM
2007 ve 2008 İlaç Sanayii Raporlanndan alıntılanmıştır.
"İlaç sektöründe genellikle çok yeni yüksek teknoloji gerektiren veya biyoteknoloji ürünü olduğu için belirli üretim merkezlerinde yapılabilen ilaç-
300
lar ile tüketimi az olduğu için ülkemizde üretimi ekonomik olmayan ilaçlar
ithal edilmektedir. Bunlar arasında bazı serum ve aşılar, kanser ilaçları, hormonlar, radyokontrast maddeler, radyofarmasötikler, bazı oftalmik
preparatlar, transdermal terapötik sistemler gibi ilaçlar bulunmaktadır.
Bu ilaçların yanı sıra ilaç üretiminde kullanılan hammaddelerin büyük bir
kısmı da ithal edilmektedir.
İlaç ve diğer eczacılzk ürünleri ithalatı 2006 yılında bir önceki yıla oranla
% 4 oranında artışla 3.201 milyon dolar olmuştur. Bu ithalatın yaklaşık%
73 'ünü dozlandırzlmış ve perakende hale getirilmiş ilaçlar oluşturmaktadır."
Tablo 5-15. Türkiye'nin 2004-2007 Yılları Arası İlaç ithalatı
2936
Provitamin ve vitaminler
2937
Hormonlar vb. öncelikle
türevleri
2938
36.981
34.620
36.648
47.081
47.369
48.270
42.382
38.800
Glikozitler vb tuzlan esterleri eterleri
ve diğer türevleri
5.432
8.357
13.790
19.633
2939
Bitkisel alkaloidler vb tuzlan esterleri eterleri ve diğer türevleri
16.902
16.254
17.997
26.260
2941
Antibiyotikler
219.312
227.709
197.422
186.379
3001
Tedavide kullanılan guddeler ve diğer organlar
9.278
12.461
15.806
18.234
3002
Tedavide kullanılan kanlar serumlar
aşılar ve diğer
9.278
12.461
15.806
18.234
Tedavide kullanılan dozlandınlınaveya perakende hale getirilınemiş ilaçlar
329.686
360.294
427.960
540.852
3003
kullanılan
mış
getirilmiş
Perakende hale
3005
Tıpta cerrahide dişçilikte kullanılan
gaz bezleri bandajlar vb.maddeler
10.414
11.012
13.770
13.285
3006
Cerrahide kullamlan steril malzemeler
103.281
109.779
107.723
139.175
TOPLAM
Değer:
ilaçlar
2.146.260 2.235.371 2.344.586 2.684.062
3004
2.923.287 3.581.360 3.781.030 4.262.519
1000 ABD $
Kaynak:DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı)© İGEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2007-2008 Raporlan
301
Tablo 15 ve 16' da yer alan ve DTM-İGEM verilerinde, ithalata konu olan ilaç
ürünleri, önceki ihracat değerleri tablolarında olduğu üzere, GTİP (Gümrük
Tarife İstatistik Pozisyonu) sınıflandırmasına göre sıralanmışlardır. Tedavi
gruplarına göre ilaç ürünleriyle, ithalat yapılan öncelikli ülkeler bu tablolarda
da gösterilmektedir:
Tablo 5-16. Türkiye'nin 2007 Yılında İlaç ithalatı Yaptığı Başlıca Ülkeler
İsviçre,
2936
Provitamin ve vitaminler
Almanya, Çin, Fransa,
2937
Hormonlar vb. öncelikle kullanılan türevleri
Almanya,
Fransa
2938
Glikozitler vb tuzları esterleri eterleri ve diğer Hindistan, Fransa, İsviçre, Almanya, Fitürev leri
landiya
2939
Bitkisel alkaloidler vb tuzları esterleri eterleri Almanya, İtalya, Hindistan, Çin, İsviçre
ve diğer türevleri
2941
Antibiyotikler
İspanya, Çin, İngiltere, Japonya, Avusturya
3001
Tedavidekullanılan guddeler ve diğer organlar
ABD, İngiltere, Arjantin, Almanya, İtalya
3002
Tedavide kullanılan kanlar serumlar aşılar ve ABD, İngiltere, Aıjantin, Almanya, İtalya
3003
Tedavide kullanılan dozlandırılmamış veya İsviçre, Almanya, ABD, Fransa, Avusturya
perakende hale getirilmemiş ilaçlar
3004
Perakende hale getirilmiş ilaçlar
3005
Tıpta cerrahide dişçilikte kullanılan gaz bezle- ABD, Almanya, İtalya, İngiltere, Fransa
ri bandajlar vb.maddeler
3006
Cerrahidekullanılan
Hollanda,
İtalya,
Belçika
Singapur,
diğer
Almanya, Fransa, İngiltere, İsviçre
Almanya, İrlanda, İtalya, İngiltere, ABD
steril malzemeler
Kaynak:DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) © İGEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2008 Raporu
Tablo 17, 2004-2006 yılları arası, ilaç ithalatı yapılan ülkeler sıralaması ve
ABD $ cinsinden pazarda yaratılan değerleri göstermektedir. 2006 yılı bakımından Türkiye'nin en çok ilaç ithalatı yaptığı ülke, tıpkı ihracattab gibi
Almanya olup, ithalat değeri olarak ~511 milyon $'dır. İlaç dış alımında ABD
(~363), Fransa (~362), İngiltere (~340) ve İsviçre (~316) den milyon $'lık
ilaç ithal edilmiştir.
302
Tablo 5-17. Türkiye~nin 2004-2006 YııUan Arası Ülkelere Göre İlaç İ thalatı
!/i~i.i'L;;I,t~
~t~ :1;:f:~~~;rı:~~:f~[f; il~,ı2ı"r ~~~i !i;lr t'fi~ {l
ALMANYA
469.675
523.391
510.819
A.B.D.
288.839
302.336
363.435
FRANSA
329.603
322.412
361.798
İNGİLTERE
360.570
372.724
340.302
İSViÇRE
328.100
290.353
315.934
İTALYA
243.231
276.761
271.117
İRLANDA
97.253
108.952
139.643
İSPANYA
78.394
105.218
122.441
İSVEÇ
136.604
126.524
100.148
DANİMARKA
85.754
80.927
93.825
HİNDİSTAN
62.441
84.810
93.267
BELÇİKA
57.104
74.671
88.726
AVUSTURYA
79.551
69.967
63.941
HOLLANDA
59.490
57.279
63.531
JAPONYA
57.748
59.700
53.209
ÇİN HALK CUMHUR.
31.870
43.725
33.063
KANADA
21.744
26.836
32.787
FİNLANDİYA
11.873
18.565
31.340
AVUSTRALYA
31.623
23.533
27.443
İSRAiL
15.350
19.519
24.424
2.923.287
3.065.016
3.201.546
İlaç ithalatı toplamı
Değer:
1000 ABD $
Kaynak:DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) © İGEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2007
Tablo 18, tablo 17'yle büyük benzerlikler göstermektedir. Ancak ilginç olarak, veri alıntısı yapılan DTM-İGEM 2008 raporunda, 2005-2007 yıllan arası
veriler, bir önceki sene eşdeğer yıl örneği bakımından, bu kez değişmiş görünmektedir. İlk beş ülke içerisinde de İngiltere ve İsviçre kendi aralannda
yer değiştirmişlerdir. Bu sonuçlarm nedeni bilinmemekle birlikte 2008 raporu
son veri olarak kabul edildiğinde ithalatın yapıldığı ilk ülke, Almanya, değiş­
memektedir.
303
Tablo 5-18. Türkiye'nin 2005-2007
Yıllan Arası Ülkelere Göre İlaç ithalatı
ALMANYA
609.519
599.244
722.678
FRANSA
389.798
432.706
519.071
A.B.D.
320.496
400.019
402.594
İSViÇRE
310.543
340.947
398.263
İNGİLTERE
394.242
363.418
398.263
İTALYA
296.323
300.591
337.020
İRLANDA
177.789
189.263
224.083
HİNDİSTAN
155.400
ı 75.197
186.103
İSPANYA
127.708
143.441
148.744
İSVEÇ
129.424
102.643
129.652
AVUSTURYA
76.478
73.142
123.106
BELÇİKA
78.111
92.595
111.680
DANİMARKA
82.776
95.307
107.923
çiN
82.470
79.979
100.948
HOLLANDA
90.501
99.832
90.969
JAPONYA
63.831
58.219
54.404
KANADA
27.127
34.694
40.164
AVUSTRALYA
23.534
27.444
32.028
İSRAiL
20.850
26.083
31.196
FiNLANDiYA
18.828
31.592
29.142
GÜNEYKORE
14.632
18.457
17.111
MEKSİKA
8.890
9.521
12.117
SİNGAPUR
11.752
18.937
10.421
304
BREZiLYA
3.227
6.748
9.800
YUNANİSTAN
1.011
3.760
7.795
İRAN
3.716
3.687
4.980
MACARİSTAN
4.207
3.936
4.708
ENDONEZYA
2.153
2.285
4.704
Diğer Ülkeler
63.022
47.342
36.545
3.581.360
3.781.030
4.262.519
İlaç ithalatı toplamı
Değer:
1000 ABD $
Kaynak:DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) © İGEME İhracatı Geliştimıe Etüd Merkezi, 2008
Her iki rapor da, Türkiye İlaç Sanayii'ni gerek ihracatçı, gerekse İthalatçı bir
sektör olarak özel kapasiteler bakımından şöyle değerlendirmektedir:
"1.1.1996 tarihinde AB ile Gümrük Birliğinin gerçekleştirilmesiyle birlikte tıbbi müstahzarların terkibinde bulunan ilaç başlangıç maddeleri ile
ilaç hammaddeleri üretiminde kullanılan maddeler ve tıbbi müstahzarların
AB 'den ithalat ve bu ülkelere ihracatı gümrük vergisinden muaftır.
Dış
ticarettestandardizasyon (2003/4) sayılı tebliğler kapsamındaki maddeler için Sağlık Bakanlığı tarafindan yapılan kontroller sonucunda verilen Kontrol Belgesi fiili ithal sırasında ilgili gümrük idarelerince aran-
maktadır.
Avrupa Birliği Dünya Sağlık Örgütü'nün ilkelerini belirlediği İyi Üretim
Uygulamaları (GMP) kurallarını 1984 yılında yürürlüğe koymuştur. Avrupa Birliği yasa ve kurallarıyla uyum çalışmaları çerçevesinde Sağlık
Bakanlığı ülkemizde İyi Üretim Uygulamaları'nı (GMP) 1 Ocak 1995'ten
itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe koymuştur ve bu kurallara kesinlikle uyulması gerekmektedir. Bu kurallara uygun üretim yapılmaması durumunda AB ye ilaç ihracatı mümkün değildir.
Aynı şekilde ülkemizde de İlaç Tanıtım Yönetmeliği Ambalajlama ve Eti-
ketierne Yönetmeliği İlaç Araştırmaları Yönetmeliği Kozmetik Yönetmeliği Biyoyararlanım Yönetmeliği Ruhsatlandırma Yönetmeliği ve İyi Klinik
305
Uygulamaları (GCP) İyi Laboratuvar Uygulamaları (GLP) İyi Dağıtım ve
Depolama Uygulamaları (GDP) ile ilgili yönetmelikler AB kuralları ile
uyumlu hale getirilmiş ve yürürlüğe girmiştir.
Eylül 1995'te Patent Yasası yayınlanmış ilaç ve hammaddeleri ürün ve
üretim yöntemi bazında 1.1.1999 tarihinde başlayacak şekilde patent kapsamına alınmıştır.
AB İlaç Ruhsat/andırma Kriterleri kabul edilerek ruhsatlandırmadaki yükümlülükler genişletilmiştir.
Türk İlaç Sanayii teknolojik altyapı kalite açısından dünya standartları­
na ulaşmış olmasına ve canlı bir iç pazara sahip olmasına rağmen yeni
teknolojiler, Ar-Ge yatırımları ve çalışmaları konularında ciddi sıkıntılar
yaşamaktadır. Ayrıca hammadde konusunda yerli üretimin azalması buna
bağlı olarak hammadde ithalatının giderek artması sektörün rekabet edebilme şansını azaltmaktadır. "
Daha önce istatistiki değerler bakımından farklılıklara bir örnek olarak, Türkiye İlaç Sanayicileri Derneği'nin (TİSD) ihracat değerleri olarak alıntılarran
şekli verilmişti. Bu kez de ithalada ilgili şekil aşağıda verilmektedir. Bu veri
de 2003-2007 değerleri olarak TİSD in Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)
verilerinden derlediği ithalat değerleri olup, DTM-İGEM değerlerinden farklılık göstermektedir.
2.000
1.500
1.380 1.330
1.409 1.436
1.231 1.183
1.ooı:l
W07
2003
•Hammadde
Değer:
•Mamul ilaç
milyon ABD $
Şekil5-14. 2003-2007 İlaç Endüstrisinde İthalat Değerleri
Kaynak: www.tisd.org/pazar.asp (Kaynak: TUİK)
306
TİSD değerlendirmesine göre Türkiye İlaç Sektörünün ithalatla ilgili verili
durumu
şöyledir:
"2007 yılında ithalat %16 oranında artarak 3, 52 milyar dolar, ihracat ise
%14 oranında büyüyerek 357 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. İhraca­
tın ithalatı karşılama oranı %10,1 olmuştur. 2006 yılında bu oran% 10,3
idi. Başta AB olmak üzere 100 'e yakın ülkeye ihracat yapılmaktadır.
İlaç endüstrisi çok gelişmiş olanlar dahil tüm ülkelerde, ilaç ve ilaç ham-
maddesi ithalatı yapılmaktadır. İlaç sektörü için önemli olan ithalat miktarı değil, ihracatın sektör kapasitesinin gerisinde kalması (ve dış ticaret
dengesinin ithalat lehine gelişmekte oluşudur.
Dış
pazarlarda rekabet gücünün artırılabilmesi sadece sektörün çabaları
ile gerçekleşecek bir olgu değildir. Devletin tanıtım faaliyetlerine katılımı
ve teşviki gerekmektedir. Ürünlerimizin kalite ve güvenilirliğini belgeleyecek uluslararası kabul görecek bir kurumsal yapılanma gerçekleşmelidir. "
5.1.2.3- YATIRIM ve İSTiHDAM DEGERLERİ
5.1.2.3.1- YATIRIM DEGERLERİ
Sektörde, iyi imalat uygulamalarına (GMP) yatırım bakımından 1990-1999
arasındaki büyüme% l10; iyi laboratuvar uygulamalarındaki (GLP) büyüme
% 63 ve kapasite geliştirmedeki büyüme ise % 42 olmuştur. Aynı şekilde
harnınade üretimindeki değer bakımından büyüme de yaklaşık% 4 olarak
gerçekleşmiştir. Yatırımlar bakımından aynı döneme ilişkin toplamdaki büyüme %84.8 olarak gerçekleşmiştir.
307
Tablo 5-19. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 YıllarıArası Yatınm Değerleri
1990
48,029
15,877
130,384
40,329
29,006
263,625
100
1991
68,337
6,174
28,705
53,471
294,980
451,667
105.8
1992
138,593
22,716
57,792
8,598
260,821
488,520
69.7
1993
289,970
37,270
131,348
57,383
254,808
770,779
68.7
1994
98,412
36,333
518,178
33,778
345,802
1,032,503
34.2
1995
593,712
163,498
393,069
48,113
1,182,357
2,380,749
52.0
1996
2,172,185
331,952
1,424,393
362,072
2,386,104
6,676,706
82.0
1997
1,838,556
435,401
1,666,598
349,535
2,829,054
7,119,144
45.4
1998
3,567,215
335,934
4,558,840
373,672
9,137,592
17,973,253
68.8
1999
5,335,332
1,014,907
5,625,702
191,424
10,463,851
22,631,216
65.8
2000*
70.0
GMP: Good Manufacturing Practice-İyi imalat Uygulamaları; GLP: Good Laboratory Practice-İyi Laboratuvar Uygulamaları; Son sütun hariç diğerlerinde Değer: milyon TL
Kaynak: İEİS
5.1.2.3.2- İSTiHDAM DEGERLERİ
Şekil 15' de sektördeki istihdam verilmektedir. İstihdam bakımından sektör-
de 1990-2000 yıllan arasında çalışan sayısı ortalama 14366 kişi olmuştur.
1990 ile 2000 yıllan çalışanlar bakımından karşılaştırıldığında istihdamda artış yaklaşık% 75 olarak hesaplanmaktadır. Bütün değerlere ilişkin ayrıntılar
tablo 20' de yer almaktadır.
308
istihdam
:20,0DIJ
1::: ,lXII]
14,0[11]
12,0DIJ
10,0[11]
Şekil 5-15. Türkiye'de İlaç Sektöründe İstihdam (1990-2000)
*tahmini
Kaynak: İEİS
Tablo 20' de 1999 yılı itibariyle istihdam edilen personelin mesleki ve sayısal
dağılımı, tablo 21 'de ise 1990-2000 yılları arasında istihdam edilen toplam
işgücü değerleri verilmiştir.
Tablo 5-20. İlaç Endüstrisinde 1999 Yıb İstihdam Değerleri
Eczacı
620
Kimya Mühendisi
740
Kimyager
565
Doktor
299
Biyolog
758
309
Diğer
Mühendisler
866
Ekonomist
Diğer
727
3.58ı
Yüksek Tahsilli Personel
İdari Personel
3.567
Teknisyen
643
Laborant
273
Kalifiye işçi
1.854
Düz işçi
2.946
Toplam
ı 7.440
Kaynak: İEİS
Tablo 5-21. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 YıHan Arası İstihdam
'><
1>
< .··
,· i
,· . :; . .
'
'
•
• ••
,~~:
c.
i
1990
·,.'
.. ,·...
·~····
)
:.'.:•
·····
:·::.,..
':
. ..
.
10,578
199ı
ı4,034
1992
13,070
1993
12,806
ı994
ı2,843
ı995
ı2,634
1996
14,156
ı997
ı5,ı46
1998
ı6,823
1999
ı 7,440
2000*
18,500
Kaynak: İEİS
310
!
;
.
.··.
:•
•··
TİSD verilerine göre sektörde günümüz bakımından toplam istihdam yükselmiştir.
Buna ilişkin veriler şekil16'da yer almaktadır.
25.01:10
t992
t997
2002
2007 ~tt
Şeki/5-16. Türkiye'de İlaç Sektöründe İstihdam (1987-2007)
*tahmini; Kaynak: TİSD
TİSD'e göre; "ilaç sektörü, yüksek teknolojiye ve otomasyana dönük bir üre-
tim yapısına sahiptir. Yaklaşık 25 bin kişiyi istihdam eden sektörde yüksek öğ­
renim görmüş personel oranı %50 'nin üzerindedir. Sektörde, ileri teknolojiye
uyum sağlayacak yüksek eğitim görmüş personel istihdamı artmakta ve buna
bağlı olarak teknik bilgi düzeyi yükselmektedir. "
5.1.2.4- TÜRKİYE İLAÇ SANAYİNİN DÜNYA TiCARETi
İÇİNDEKi YERİ ve REKABET GÜCÜ
5.1.2.4.1- DÜNYA İLAÇ TiCARETi ve TÜRKİYE'NİN
KAPASİTESİNE İLİŞKİN GENEL DEGERLENDİRME
DTM-İGEM 2007 ve 2008 İlaç Sanayii Raporları, dünya ticaretinin geneline
ilişkin şu değerlendirmeyi
vermektedir.
"Dünya ilaç pazarz 2005 yılında bir önceki yıla göre % 7 oranında artarak
602 milyar dolar ulaşmıştır. İlaç üretiminde Avrupa en büyük üretim merkezi olup dünya üretiminde % 47 paya sahiptir. Bunu % 30 'luk payla ABD
ve %11 'lik payla Japonya izlemektedir.
311
Yüksek teknoloji gerektiren bir sektör olan ilaç sanayiinde ArGe harcamaçok yüksek olması ve pazardaki yoğun rekabet karşısında özellikle
son yıllarda çok sayıda şirket birleşmesi ve şirket satın alma anlaşmaları
meydana gelmektedir.
larının
Yapılan uluslararası bir araştırmaya göre toplam 500 anlaşma yapılmış
olup bunların 289 'u Avrupa 157 'si ABD ve 30 'u Japonya firmalarına aittir. Son yıllarda yapılan önemli birleşmelerden bazıları; Roche (İsviçre)­
Syntex (ABD), Glaxo (İngiltere)-Wellcome (İngiltere), Hoechst (Almanya)Marion Merrell Dow (ABD), Basf (Almanya)-Boots Pharma (İngiltere) ve
Ciba Geigy (İsviçre)-Sandoz (İsviçre) olarak sıralanabilir. Bu anlaşmalar
sonucunda bir çok ilaç firması belli ülke ve yerlerdeki üretim faaliyetlerine
son vererek bölgesel yoğunlaşmaya yönelmektedirler.
Dünya piyasalarına yeni bir ilacın araştırma ve geliştirme çalışmalarz­
nın yapılarak tüketiciye sunulabilmesi için yapılan harcamaların maliyeti
yaklaşık 320500 milyon $ 'dır. Yeni ilaçların bulunmasında Avrupa İlaç
Endüstrisi 'nin çok büyük bir payı mevcuttur. Piyasaya sunulan ilaçların %
65 'i Avrupa İlaç Endüstrisi tarafindan keşfedilmiş ve geliştirilmiştir. Fakat
son yıllarda bu rakam % 40 'a düşmüştür.
Dünya ilaç üretiminde olduğu gibi ihracat ve ithalatında da önde gelen
ülkeler AB ülkeleri, ABD ve Japonya'dır. Dünya ilaç ihracatında ilk beş
sırada yer alan ülkeler; ABD, Almanya, İsviçre, Belçika, Hollanda ve
Fransa 'dır. İthalatta önde gelen ülkeler ise: Almanya, ABD, Fransa, İsviç­
re ve İtalya olmuştur. Bu ülkeler genellikle birbirlerinden ithalat yapmakta
gelişmekte olan ülkelerden yaptıkları ithalat düşük miktarlarda olmaktadır.
AB ülkelerinin kendi aralarznda yapmış oldukları ithalat toplam dünya
ithalatının % 83 'ünü oluşturmaktadır. Avrupa ülkeleri ayrıca ithal ettiğin­
den 4 kat fazla ihracat yapmaktadır. "
5.1.2.4.2- DÜNYA İLAÇ TİCARETİ BAKIMINDAN
İHRACAT ve TÜRKİYE'NİN YERİ
Tablo 22'de yer alan ve DTM-İGEM verilerinde, dünya ilaç ihracatına ilişkin
parasal değerler, ilaç ürünlerinin, GTİP (Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu)
sınıflandırmasına göre sıralanmış toplamlarını ifade etmektdir. Tedavi grupla-
312
nna göre ilaç ürünlerinin küresel ihracatma ilişkin değerler 2004-2006 yıllan
arasım kapsamaktadır.
Bu veriler ışığında, Türkiye'nin GTİP 3004 sınıflaması içerisinde bulunan
"perakende hale getirilmiş ilaçlar" da en fazla ihracat yaptığı anlaşılmaktadır.
İkinci sırayı pozisyon no 3002' de bulunan "tedavide kullanılan kanlar serumlar aşılar ve diğer ürünler" almakta; bunu da 2941 GTİP no ile "antibiyotikler" takip etmektedir.
Tablo 5-22. Gtip Sımfiandırmamıa Göre Dünya İlaç İhracatı
4.012 796
4.072171
4.344 555
7. 121 736
7.230 927
7.547 702
Glikozitler vb tuzları esterleri eterleri
ve diğer türevleri
826 850
765 615
827 980
2939
Bitkisel alkaloidler vb tuzları esterleri
eterleri ve diğer türevleri
1.674 085
1.754 640
1.851 735
2941
Antibiyotikler
9.237 611
10.476 887
10.009 503
3001
Tedavide
organlar
1.534 635
2.143 000
2.186 149
3002
Tedavide kullanılan kanlar serumlar
aşılar ve diğer
25.846 950
28.912 866
35.759 536
3003
Tedavide kullanılan dozlandırılmamış
veya perakende hale getirilmemiş ilaçlar
5.717 399
5.924 045
7.008 539
3004
Perakende hale
3005
Tıpta
cerrahide dişçilikte kullanılan
gaz bezleri bandajlar vb.maddeler
3.439 336
3.946 258
4.411 993
3006
Cerrahide kullanılan steril malzemeler
6.702 053
7.643 004
8.023 113
2936
Provitamin ve vitaminler
2937
Hormonlar vb. öncelikle
türevleri
2938
kullanılan
kullanılan
guddeler ve
getirilmiş
diğer
181.296 944 201.151 008 229.939 968
ilaçlar
247.410 368 274.020 421
TOPLAM
Değer:
311.910 773
1000 ABD$; Kaynak:ITC-International Trade Center (Uluslararası Ticaret Merkezi)©
Etüd Merkezi, 2008 Raporu
İGEME İhracatı Geliştirme
313
Tablo 23 ve .daha sonraki tablo 26 SITC No lara göre sınıflandırmayı içermektedir. SITC, bir kısaltına olarak "Uluslararası Standart Ticaret Sınıflama­
sı" açılımı anlamına gelmektedir.
Devlet İstatistik Enstitüsü, Sorularla Dış Ticaret İstatistikleri ve Endeksieri
2005 kitabında şu ayrıntı bulunmaktadır:
"Uluslararası Standart Ticaret Sıniflaması (SITC) Birleşmiş Milletler tarafından hükümetlerin işbirliği ve uzmanların görüşleri alınarak hazırlan­
mış, uluslararası karşılaştırmaZara imkan sağlamak amacıyla 1950 yılın­
dan itibaren kulanılması tavsiye edilmiştir. 1960 'Zara gelindiğinde birçok
ülke dış ticaret istatistiklerini SITC ye ve SITC ile ilişkili sıniflamalara
göre düzenlemeye başlamıştır. Birçok uluslararası kuruluş dış ticaret istatistikleri için SITC yi temel almıştır.
Dış ticaret hacminin büyümesi ve teknolojik yenilikler nedeniyle SITC 'nin
revize edilmesi ihtiyaç haline gelmiş, sıniflama 4 defa revize edilmiştir.
Halen 1986 yılına ait Revize 3 'ü kullanılmaktadır. Birden beşe kadar basamaklı bir yapı ile oluşturulmuştur. 1O adet 1 basamaklı, 67 adet 2 basamaklı, 261 adet 3 basamaklı, 1033 adet 4 basamaklı, 3121 adet 5 hasamaklı kod içeren bir yapısı vardır.
SITC, özellikle uluslararası dış ticaret verilerinin karşılaştırılmasında kullanılmaktadır. "
Tablo 5-23. Ülkelere Göre Dünya İlaç İhracatı (Sıtc No: 541)
ABD
8.180.298
10.448.979
11.339.642
İsviçre
6.976.843
8.680.362
9.435.460
Almanya
7.093.518
9.162.775
9.039.281
Belçika
4.155.664
4.384.128
5.365.554
Fransa
2.897.624
3.121.573
3.585.627
Hollanda
2.236.846
3.294.014
3.540.651
314
Çin
2.516.465
2.830.385
3.280.467
İrlanda
2.080.815
2.310.606
3.174.247
İngiltere
2.621.921
2.848.033
3.041.744
İtalya
1.943.108
1.997.420
2.328.845
Danimarka
1.452.354
1.722.147
1.948.037
Avusturya
1.144.740
1.323.852
1.404.200
İspanya
1.030.131
1.196.889
1.312.868
Japonya
1.029.820
1.139.814
1.175.339
Singapur
631.310
754.730
1.104.757
Türkiye
49.042
55.029
53.120
Toplam
50.248.827
60.109.344
66.225.219
Değer:
1000 ABD $
Kaynak:ITC-International Trade Center (Uluslararası Ticaret Merkezi))© İGEME İhracatı Geliştirme
Etüd Merkezi, 2007 Raporu
Tablo 5-24. Başlıca İhracatçı Ülkeler
ABD
19211437
24007006
25968056
29140384
Almanya
23586653
34032260
44967437
44967437
Fransa
18041629
20857687
22772604
24605134
İtalya
10254832
11260246
13147869
14020633
Belçika
25480462
30792839
38750956
38750956
İsviçre
18883378
25907430
31178530
31178530
315
İngiltere
19385228
22438203
22261630
25252314
Hollanda
7844670
10546261
11285532
13059814
İspanya
4523256
4944492
6723320
7597629
Kanada
2351348
2999261
3492790
4681642
Avusturya
3343260
3543016
4494500
5325637
Singapur
977302
1184230
2944249
5265155
İrlanda
15085067
18789044
17947588
17862267
İsveç
6586329
7202864
7189535
8713116
Danimarka
4848166
5571499
6327875
6614978
Çin
2860863
3234705
3778078
4486709
Hindistan
2021674
2290485
2882282
3199186
İsrail
959352
13543482
2056656
3152341
Avustralya
1452088
1911941
2464034
2601177
Değer:
1000 ABD$
Kaynak:ITC-lnternational Trade Center (Uluslararası Ticaret Merkezi))©
İGEME İhracatı Geliştirme
Etüd Merkezi, 2008 Raporu
Tablo 23 ve tablo 24 beraber değerlendirildiğinde, Türkiye başlıca ilaç ihracatçısı ülkeler içinde düşük profilli bir ülke tablosu sergilemektedir. Diğer
ülkelere bakıldığında, buradaki tablolar, önceki bölümlerde dünya farmasötik
endüstrisinin başı çeken ülkelerinin kapasitelerine ilişkin verileri daha da pekiştiren istatistiklerdir. Almanya tablolarda 2003-2006 yılları aralığında ihracatçı ülke olarak ilk sırayı korurnaktadır. Bu ülkeyi sırasıyla, Fransa, ABD,
İtalya, Belçika, İsviçre, İngiltere, Hollanda, İspanya ve Kanada izlemektedir.
Bu ilk 1Oülke uluslararası Ticaret Merkezi verilerine göre 23 3 milyar dolarlık
ihracat yapmış görünmektedir.
316
5.1.2.4.3~ DÜNYA İLAÇ TİCARETİ BAKIMINDAN İTHALAT ve
TÜRKİYE 9 NİN YERİ
Tablo 5-25. Gtip Sm.ıfiandırmasma Göre Dünya İlaç ithalatı
2936
Provitamin ve vitaminler
4269089
4213861
4209291
2937
Hormonlar vb. öncelikle kullanılan türevleri
8322647
9042855
9028410
2938
Glikozitler vb
diğer türevleri
esterleri eterleri ve
346712
343573
393099
2939
Bitkisel alkaloidler vb tuzları es terleri
eterleri ve diğer türevleri
1777588
1440944
1639796
2941
Antibiyotikler
9878075
11112346
10905759
3001
Tedavide kullanılan guddeler ve
ganlar
or-
997048
1342106
1446376
3002
Tedavide kullanılan kanlar serumlar
lar ve diğer
aşı-
26753582
29982872
36476284
3003
Tedavide kullanılan dozlandırılmamış
veya perakende hale getirilmemiş ilaçlar
13578755
15423208
16086397
3004
Perakende hale
3005
Tıpta cerrahide dişçilikte kullanılan gaz
bezleri bandajlar vb.maddeler
3495793
3978909
4339015
3006
Cerrahide kullanılan steril malzemeler
6435721
7262347
7792038
tuzları
getirilmiş
diğer
182926960 204597568 227896688
ilaçlar
258781970 288740589 320213153
TOPLAM
Değer: 1000 ABD $
KaynakiTC-International Trade Center (Uluslararası Ticaret Merkezi))© İGEME İhracatı Geliştirme
Etüd Merkezi, 2008 Raporu
Dünya ilaç ticareti bakımından gümrük tarife istatistik pozisyonlanna göre
en fazla ithal edilen ilaçlar arasında perakende hale getirilmiş ilaçlar bulunmaktadır. Hormonlar dünya ilaç ithalatmda ikinci sırada yer alırken, bunu
cerrahide kullamlan steril malzeme ile, diğer tıbbi malzemeler izlemekte-
317
dir. İlaç ürünü olarak provitamin ve vitaminler, glikozit türevleri, perakende
hale getirilmemiş ilaçlarla, bitkisel alkolidier ve antibiyotikler diğer ithal ilaç
ürünlerini oluşturmaktadır.
Tablo 5-26. Ülkelere Göre Dünya İlaç ithalatı (Sıtc No: 541)
ABD
7.925.824
8.557.292
9.324.832
Almanya
6.512.976
8.877.883
9.015.465
Fransa
4.110.530
4.797.960
4.915.750
İtalya
3.379.700
4.464.181
4.681.005
Belçika
2.905.450
3.138.378
3.787.918
İsviçre
3.430.770
3.650.283
3.522.891
İngiltere
2.270.601
2.834.609
3.183.817
Hollanda
1.927.866
2.530.373
2.873.637
Japonya
2.219.381
2.343.108
2.512.867
İspanya
1.633.635
1.497.243
1.737.909
Kanada
1.258.783
1.343.592
1.573.711
Brezilya
834.542
963.054
1.053.961
Avusturya
1.019.151
991.990
1.022.636
Singapur
431.231
405.685
965.414
Meksika
759.541
797.326
911.544
Türkiye
626.876
777.134
826.734
51.700.851
59.561.432
64.715.061
Dünya Toplamı
Değer:
1000 ABD $
Kaynak:JTC-International Trade Center
(Uluslararası
Ticaret Merkezi))©
İGEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2007 Raporu
318
Türkiye'nin ilaç ithalatçısı bir ülke olarak ithalat yapan tüm ülkeler içindeki
yerine bakıldığında, tüketimin iç üretim ile karşılanabildiği bir pozisyonda
olduğu yorumu yapılabilir. Verilerin en önemli özelliği, ihracat potansiyeli
çok yüksek olan ülkelerin bile önemle ilaç ithalatı yaptıklan görülmeketdir.
Bu da uluslararası farmasötik sektörünün gerek hammadde ve gerekse mamul
ilaç olarak ulusal tilleetim hacimlerini tek başına karşılama kapasitesinin bulunınadığıdır.
5.1.2.4.4- DÜNYA İLAÇ TİCARETİ İÇİNDE SEKTÖRÜN
DIŞ PİYASALARDAKİ DURUMUNUN YORUMLANMASI
TİSD sektörün dış piyasalardaki durumunu şu ifadelerle yoruınlamaktadır:
"Dış
ticaret dengesinde artı değer sağlayan ülkeler, ilaç araştırmalarznın
yapıldığı ya da eşdeğer ilacın desteklendiği ve ilaç sektörüne öncelikler
tanıyarak ihracatı önemli bir düzeye çıkaran ülkelerdir.
2002 yılı verilerine göre dünya ilaç pazarznda dünya ilaç ihracatının payz
%27,1 'dir. 2003 yılında bu oranın %26,4 olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye ilaç ihracatı ise 2002 yılında 157 milyon dolar ile dünya ihracat pazarznda %0,13 pay almıştır. 2003 yılmda gerçekleştirilen 246 milyon dolarlık
ihracatla dünya ihracatındaki payının %0, 19 olduğu tahmin edilmektedir.
Türkiye İlaç Endüstrisinde dış ticaret açığı, ithalatın giderek artması yanında, ihracatın yeterli düzeyde yapılamamasından kaynaklanmaktadır.
Türkiye ihracatını ağırlıklı olarak AB ülkelerine yapmaktadır. AB 'nin
2007 ll aylık verilerine göre 33,16 milyar euroluk ilaç ve tıbbi ürün ithalatznın, ağırlıklı olarak ABD 'den ve İsviçre 'den yapzldzğı görülmektedir.
AB aday ülkeleri arasında yer alan Türkiye, Hırvatistan ve Makedonya 'nın AB ye yaptığı ihracat %1 dolaylarında iken Çin 'in %3 düzeyinde
ihracat gerçekleştirmiş olması, dış pazar rekabeti açısından sektör hedeflerinin belirlenmesinde önemli bir gösterge olarak dikkate alınmalıdır.
Önemli bir ihracat potansiyeline sahip olan sektör, yüksek rekabetin yaşandığı dış pazarlarda başarılı olabilmek için teknik ve pazarlama alanla-
319
rında
gerekli yatırımları yapmak ve bu yatırımları devam ettirmek zorundadır. Dış pazarlar için gerekli olan yatırım ve harcamaları yapabilmek
ise ancak firmaların fon oluşturmaları ile mümkün olabilir. Mali açıdan
güçsüzfirmaların yüksek rekabet ortamında başarılı olmaları beklenemez.
Çin
Japonya
%3
Kanada
%2
ABAday
Ülkeler
%1
ABD
%39
Diğer
Ülkeler
%10
İsviçre
%42
Şekil5-17. AB İthalatının Yapıldığı Ülkeler
Kaynak: Eurostat, Extemal and Intra-European Union Trade, 2/2008
Bu nedenle her şeyden önce Türkiye İlaç Endüstrisi 'nin mali yapısının
belirlenmeli ve istikrarla uygulanmalıdır. Türkiye 'de üretilmiş ve pazarda olan ilaçların% 60 'ının eşdeğer ilaç
olduğu göz önünde bulundurularak, eşdeğer ilaç üretim ve ve kullanımının
desteklenmesi, Türkiye ilaç endüstrisinin, rekabet gücünün artırmasına ve
bu yöndeki ihracat potansiyelini geliştirmesine imkan tanıyacaktır. "
güçlenınesini sağlayacak politikalar
5.1.2.5- BiRLEŞME ve DEVRALMALAR BAKIMINDAN
TÜRKİYE İLAÇ SANAYİNİN
İÇ PAZAR GÖRÜNTÜLERİ
imalat sanayii sektörleri içerisinde, kimya endüstrisinin alt sektörlerinden birisi olan Türkiye ilaç sanayii, dünya örneklerine benzer olarak en çok birleş­
me ve devralmalarm olduğu sektördür.
320
Birleşme ve devralmalar endüstrideki yoğunlaşma göstergesidir.
Oligopolistik
yapıdaki Türk ilaç sanayii bakımından birleşme ve devralama süreçleri ile bunun yoğunlaşmaya yansıması sektörel bakımdan önemlidir. Burada aktarıla­
cak kimi verilerde "yoğunlaşma oranı" olarak Devlet İstatistik Enstitüsü'nün
hesaplama yöntemi esas alınmıştır. Bu oranın tanım ve hesaplanma biçimi
aşağıdaki kutuda açıklanmaktadır:
"Yo~unlasma oranı (CRıJ..:. Satış hasılatma
göre, o iktisadi faaliyet sı­
nıfı içindeki N sayıdaki işyeri içinde, faaliyet sınıfı içindeki payı en büyük 'k' sayıda işyerinin oranıdır. Si = (i. işyerinin satış hasılatı/faaliyet
sınıfındaki toplam satış hasılatı), o< si=< ı olmak üzere CRk = ISh
i:l .... k"
Birleşme ve devralmalar bakımından Türkiye İlaç Sanayii'nin iç pazar gö-
rüntülerine ilişkin aşağıda yer alan derlemeler, bu konuya ilişkin bir rapordan
aktarım olup, alt bölüm başlıkları verinin akışına göre atanmıştır: ~
5.1.2.5.1- TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜNÜN BiRLEŞMELER
BAKIMINDAN GENEL DEGERLENDİRİLMESİ
"ilaç üretiminde DİE göstergeleri her ne kadar "yüksek" dereceli bir
yoğunlaşma tablosu ortaya koymasa da, 1999 ile 2002 yılları arasında
gerçekleşen büyük çaplı 1O birleşme ve devralma eylemi, bu sektördeki
tekelleşme eğiliminin artması yönünde önemli bir gösterge sunmaktadır. Toplam şirket sayısının 68 olduğu ilaç üretimi sektöründe, Rekabet
Kurulu 'na başvurmayı zorunlu kılacak büyüklükte 1O kadar birleşmenin
gerçekleşmiş olması buna kanıttır. "
321
"İlaç sektörü, ürünün niteliğinden dolayı, tekelci bir piyasanın oluşması
Bir başka ifade ile ilaç; fiyatı yükseldiğinde az tüketilen,
fiyatı düştüğünde ise çok tüketilen bir ürün değildir. Bu nedenle fiyatı ne
olursa olsun tüketilmesi zorunlu olan bir üründür. Hem dünyada hem de
Türkiye 'de ilaç sektörü oligopol piyasası özelliği sergilemektedir."
için
elverişlidir.
"İlaç sektörüne yönelik incelemelerde dikkat edilmesi gereken bir boyut,
ilacın
bir mal olmanın yanı sıra toplumsal açıdan çok önemli sonuçlara sahip bir ürün de olmasıdır. Önemli toplumsal boyutlar içeren ilaç sektörünü
büyük uluslararası şirketlerin kontrol ettiği bilinmektedir. .. "
"Sağlık Bakanlığı
verilerine göre ilaç sanayinde 84 'ü ilaç, 12 'si hammadde üreticisi ve 38 'i ithalatçı olmak üzere toplam 134 kuruluş bulunmaktadır. Sektörde faaliyet gösteren, 3 7 yabancı sermayeli şirketten 9 'u
ülkemizde üretim tesisine sahiptil~ Diğerleri ise ilaçlarını fason üretimle,
ya da ithal ederek piyasaya vermektedir/er. İlaç üretimi yapan şirketlerin
sayısı yüksek gibi görünse de, sektörü az sayıda şirket kontrol etmektedir.
Bu gözlemin kanıtiarına aşağıda yer verilmiştir. İlaç sektöründeki yoğun­
laşma oranlanndan soma Rekabet Kurulu kararlarına konu olan birleşme
ve devralma örneklerine yer verilecektir."
5.1.2.5.2- TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜNDE
YOGUNLAŞMA ORANLARI
"İlaç sektörünün oligopol piyasası özelliği gösterdiği belirtilmişti. Bu sek-
tör/e ilgili en önemli veriler, DİE 'nin yoğunlaşma oranlarıdır. Başta da
belirtildiği gibi, bu oranlar, sektörde bulunan en büyük dört firmanın piyasa payının hesaplanması ile elde edilmektedir. Yoğunlaşma oranlarının
hesaplanmasında, kamudaki tüm işletmeler ile özel sektörde 1O ve daha
fazla kişi çalıştıran şirketler temel alınmaktadır. Tablo da 1980 'den itibaren bu sektördeki yoğunlaşma oranları yer almaktadır. "
322
Tablo 5-27. 1980-2000 Yınarı Arası
Türk İlaç Sanayiinde Yoğunlaşma Oranlan
1980
80
36,23
1991
64
34,61
1981
78
34,83
1992
65
32,45
1982
85
34,98
1993
67
32,47
1983
83
36,05
1994
61
37,89
1984
79
36,60
1995
63
31,38
1985
70
38,85
1996
66
32,73
1986
69
37,54
1997
69
31,28
1987
69
35,96
1998
70
31,59
1988
67
39,01
1999
68
29,74
1989
71
40,22
2000
68
33,37
1990
66
35,69
Kaynak: DiE imalat Sanayii Yoğunlaşına verilerinden derlenmiştir.
"Tabloda yer alan veriler, ilaç sektöründe genel olarak "orta dereceli" bir
göstermektedir. 1980 'den itibaren en büyük dört
firmanın piyasa payının zirve yaptığı yıllar 1988 ve 1990 'dir. 1994 yılmda
piyasa payı yükselen en büyük dört firmanın, bu payı izleyen yıllarda yeniden gerilemektedir. İşyeri sayıları bakımından 1999 ve 2000 yılları dikkat
çekicidir. Her iki yıl için, işyeri sayıları aynı kaldığı halde, yoğun/aşma derecesi yükselmektedir. Bu durum, firma sayısı aynı kalmakta birlikte ilk dört
firmanın pazar payının birleşme ya da devralma dışındaki yöntemlerle arttığı anlamına gelmektedir. DİE, bu çalışmanın kaleme alındığı süre zmfznda
henüz 2001 ve 2002 yılının yoğunlaşma derecelerini açıklamış değildi;~ Bu
yüzden, yukarzdaki eğilimleri günümüze kadar izlemek mümkün olmamıştu~
İşte bu noktada Rekabet Kurulu 'ndan derlenen veriler söz konusu eğilimin
genel özellikleri bakımından tamamlayıcı olabilecektir. "
yoğunlaşmanın yaşandığını
323
5.1.2.5.3- TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜNDE
BiRLEŞME ve DEVRALMALAR
"ilaç üretimi sanayi, imalat sanayii içerisinde kimya sanayii altında szniflandırılmaktadır. 1998 -2002 arasında kimyasal ürünler imalatında gerçekleşen
toplam 34 adet birleşme ve devralmanın 1O'u ilaç sanayiinde gerçekleşmiştir.
Tabloda (5-28) kimya-petrol sanayiindeki birleşme ve devralmalar yer almaktadır; en çok birleşme "diğer kimyasal ürünler sanayii" sıniflandırması
içinde yer alan ilaç sanayiinde gerçekleşmiştir. ilaç sanayiindeki birleşme ve
devralma sayılarzna ise tablo (5-29) da yer verilmiştiT~"
Tablo 5-28. 1998-2002 Yıllan Arası Kimya-Petrol Sanayii ve
imalat Sanayiinde Birleşme ve Devralmalar
1998 1999 2000 2001
Diğer
2002 1998-2002 toplamı
kimyasal ürünler sanayii
(ilaç vb.)
o
2
5
6
2
15
Ana kimya sanayii
o
o
3
ı
4
8
Çeşitli
o
2
o
4
Lastik ürünleri sanayii
o
2
o
4
Sentetik
o
o
o
petrol ve kömür türevleri
Plastik
o
o
Petrol rafineri
o
o
o
o
Toplam
ı
5
12
8
324
2
3
ı
3
12
34
"İlaç sanayiinde görülen yoğunlaşma eğilimi, ilaç sanayiinin bilhassa ali-
gopal bir piyasa olduğu hatzrlandzğında çok yönlü sonuçlarz olan önemli bir
gelişmedir. İlaç sanayiindeki birleşme ve devralma/arın, imalat sanayiinde
meydana gelen tüm birleşme ve devralmalar içindeki payı % 7 'dir. Yani, en
çok birleşme ve devralma, otomotiv, makine, bankacılık sektöründen sonra
ilaç sektöründe yaşanmıştır. Yıllara göre bakıldığında, değişik hızlarda olsa
da birleşme ve devralmafaaliyetinin sürekli gerçekleştiği görülmektedir. 2001
yılmda 6 birleşme ve devralma kararz söz konusudur, toplam firma sayısznın
60 ile 70 arasmda olduğu bir sektörde bu sayıdaki birleşme ve devralmaların
tekelleşme eğilimi bakımından ihmal edilmemesi gereken bir sayı olduğu rahatlıkla ileri sürülebilir. "
Tablo 5-29. 1998-2002 Yılları Arası
İlaç Sanayiindeki Biırleşme ve Devralmalarm
Kimya-Petırol Sanayii ve imalat Sanayii İçindeki Paylan
1998 1999 2000 2001 2002
1998-2002
toplamı
İlaçta birleşme ve devralmalar
İlaç sektörünün kimya-petrol sanayiinde-
ki
birleşme
o
2
3
4
%0
%
50
%
30
%
50
%9
%29
%0
%8
%9
%
12
%2
%7
ve devralmalar içerisindeki
lO
yerı
İlaç san. imalat san. birleşme ve devralmaları
içindeki yeri
"Birleşme sayılarından
hareketle, ilaç sektöründeki yoğunlaşmanın
artmış olduğu
söylendi. Elbette büyük
şirketler arasındaki birleşme ve devralmaların etkisi çok daha biiyük olacaktır. İlaç sektöründe 2001 yılındaki
birleşme
ketlerin
ve devralma/ara
birleştikleri
baktığımız
zaman sektörün ortalama cirosundan çok daha büyük cil·oya sahip
görülmektedir. Aşağıdaki örnekler bu konuda yeterince bilgi vermektedir.
325
şir-
2001 yılında, Glaxo Wellcome pl. (GW) ile SmithKline Beecham plc. 'nın (SB)
Glaxo-SmithKline ünvanlz yeni bir şirket çatısı altında birleşmesiyle kimi
ürünlerdeki pazar payları ayrı ayrı % 25 'ten fazla olan GW ve SB 'nin, birleşme sonucunda iki ürün özelindeki pazar payının % 2 5 sımrının çok üstüne
çıkacağı açıktır. GW'nin Türkiye toplam cirosu 1999 yılında 5.4 Trilyon TL.
olmuştur. Smith Kline Beecham plc. 'zn (SB) toplam cirosu ise 1999 yılı için
24.2 Trilyon TL 'dır. Sektörde 1999 yılında ortalama cironun -DİE yoğunlaş­
ma verilerine göre- 14.2 trilyon olduğu düşünüldüğünde SB 'nin cirosunun
ortalamanın oldukça üzerinde seyrettiği görülmektedir.
2001 yılındaki bir başka işlem, Eczacıbaşı Rhone-Poulenc İlaç Pazarlama
A.Ş. 'nin% 45 oranındaki hissesininAventis Grubu 'ndan Eczacıbaşı Grubu 'na
devridir. Aventis ile Eczacıbaşı Grubu arasında% 50-50 ortaklık ile kurulan
Eczacıbaşı Rhone-Poulenc İlaç Pazarlama A.Ş'nin 1999 yılında cirosu 14.9
trilyon TL' dir ve 39 adet ilaç türünü üretmekte ya da ithal etmektedir.
Yine 2001 yılında Eczacıbaşı İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş., Eczacıbaşı Holding
A.Ş., Eczacıbaşı Yatırım Holding Ortaklığı A.Ş., Girişim Pazarlama A.Ş'nin
Eczacıbaşı Warner Lambert (EWL) İlaç San. ve Tic. A.Ş. 'de sahip oldukları hisselerini Pfizer Enterprises Ine. 'e devretmiştir. Böylece, EWL 'deki ortak
kontrol sona ermiş ve kontrol tamamen Pfizer 'a geçmiştir.
2001 yılında, SmithK/ine Beecham plc (SB) şirketi, Black Company Ine. 'in
(BD) hisselerini devralmıştzr. İngiltere ve Galler 'de tescilli bulunan çokuluslu ve halka açık SB, Glaxo Wellcome Plc. ile birleşerek, Türkiye 'deki faaliyetlerini, hisselerinin %100 'üne sahip olduğu SmithK/ine B eecham İlaç Ticaret
A.Ş.(SBT) aracılığıyla sürdürmektedir."
Aşağıda aynı
rapor eklerinde bulunan çeşitli tablolardan Rekabet Kurulu kararıyla birleşme ve devralmaZara verilen izinierin karar tarih ve sayılarıyla
özetlenmesi yeni tablolar olarak sunulmaktadır.
326
Tablo 5-30. 1998-2002 Yılları Arası
İlaç Sanayündeki Birleşme ve Devralmalara
İlişkin Rekabet Kurulu İzin Karar Listesi
33
99-5/41-16
04.02.1999
İLAÇ
37
99-8/65-22
18.02.1999
İLAÇ.
79
00-19/189-101
23.05.2000
İLAÇ
90
00-29/308-175
03.08.2000
İLAÇ
98
00-36/398-224
26.09.2000
İLAÇ
120
01-06/53-16
30.01.2001
İLAÇ
121
01-06/54-17
30.01.2001
İLAÇ DAÖITIMI
122
01-09/84-23
20.02.2001
İLAÇ
126
01-18/153-41
10.04.2001
İLAÇ
128
01-22/196-52
08.05.2001
İLAÇ
167
02-28/316-131
14.05.2002
ZİRAİİLAÇ
Veriler içinden 3 tablolaştırma yapılmıştır. İlki doğrudan ilaç sanayii ile ilgili
kararları içermektedir.
327
Tablo 5-31. 1998-2002 Yılları Arası
Kimya Sanayiindeki Birleşme ve Devralmalara
İlişkin Rekabet Kurulu. İzin Karar Listesi
77
00-18/179-97
16.05.2000
KiMYA
113
00-50/547-302 21.12.2000
KİMYA
132
01-28/275-79
KİMYA
148
01-57/581-143 27.11.2001
ÖZEL KİMYASALLAR
158
02-08/58-27
KİMYA
196
02-52/680-275 05.09.2002
TATLANDIRICILAR, AROMA KİMYASALLARI
197
02-52/666-270 05.09.2002
KiMYA
221
03-01/2-1
KiMYA
19.06.2001
12.02.2002
02.01.2003
İkincisi ilaçla ilintili kimya sanayiindeki birleşmeler ile ilgili olup, sonuncusu
da
sağlık
ve tıbbi malzemeyle ilgilidir.
Tablo 5-32. 1998-2002 Yıllan Arası Kimya Sanayiindeki Birleşme ve
Devralmalara İlişkin Rekabet Kurulu. İzin Karar Listesi
61
99-57/612-389
14.12.1999
TIBBİ MALZEME
198
02-52/662-269
05.09.2002
DİYALİZ HİZMETLERİ
219
02-81/939-386
26.12.2002
BEBEK BAKIM VE HİJYENİK BAKIM
ÜRÜNLERİ
Bu tablonun bağlam olarak alınma nedeni, GTİP (Gümrük Tarife İstatistik
Pozisyonu) içinde yer alan ürünler olması bakımındandır.
328
5.1.2.5.4- TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜNDE BiRLEŞME ve
DEVRALMALARBAKINUNDANSONUÇ
"Türkiye ekonomisinin dışa açık ve özel girişim ağırlıklı bir yapıya büründüson on yıl boyunca, ... ortaya konduğu gibi, tekelleşme oranının% 50'nin
üzerinde seyrettiği bir gerçektir. Nitekim, ... Türkiye' de tekelleşme oranı 2000
itibarıyla % 5 6 'dır. 1990 'lı yıllar gibi kamu girişimciliğinin geriletildiği ve
tasfiye edildiği koşullarda dahi, yeni-liberal ideologların fetiş haline getirdikleri rekabetçi piyasa ortamının Türkiye' de tesis edilemediği görünmektedir. Bulgular bu ideologların savlarının tam tersi istikametindedir. 2000 'den
sonra meydana gelen birleşme ve devralmaZara bir bütün olarak bakıldığın­
da tekelleşme eğiliminin yükselerek artacağını öngörmek çok daha gerçekçi
ğü
olacaktır.
Rekabet Kurulu Kararları 'ndan yola çıkarak hazırlanan bu çalışma sonunda;
... diğer kimyasallar (ilaç vb), .. da tekelleşme eğiliminin arttığı görülmektedir.
Özelleştirilen sanayilerden çimento örneğinde görüldüğü gibi, "rekabetçi piyasalar" rekabetin sürekliliğini değil, tekelleşme eğiliminin sürekliliğini beslemektedir. "
''Tekelleşme eğiliminin
yüksek olduğu imalat sanayi verilerine farklı bir sı­
ile bakıldığında, birleşme ve devralma eylemlerinin esas olarak
yatırım ve ara malları üretiminde yoğunlaştığı, tüketim malları üretiminde ise
görece düşük olmakla birlikte istikrarlı bir tekelleşme eğilimin mevcut olduğu
görülecektir.
niflandırma
İlaç ve .. .sektörlerinde incelenen örnek olaylara bir bütün olarak bakıldığın­
da; kapitalist özel girişimlerin faaliyet gösterdiği açık piyasa koşullarında,
hem tekelleşme yönündeki eğilimlerin artarak sürdüğü, hem de bu süreç içerisinde yabancı sermayenin egemen bir konuma geldiği görülmektedir. Bir
başka ifade ile "devlet tekelinin" alternatifinin "özel girişim tekeli" olmakla
da sınırlı kalmayacağı, Türkiye kapitalizminin bağımlı yapısı gereği, yabancı
sermayenin tekelleşme sürecinde egemen bir konuma sahip olacağı söylenebilir. Sonuç niteliğindeki bu gözlemlerin ... bir yenilik taşımadığı bilinmektedir.
JJ
329
6~ İLAÇTA ULUSAL POLİTİKA ve
ULUSLARARASI EKONOMİ­
POLİTİKİKİLEMİ: SEKTÖREL
GENEL DEGERLENDİRME
kitap ve makalelerde ve sektöre ilişkin düzenlenen
çeşitli toplantılarda dile getirilen önemli görüşlerden birisi de ilaç sanayii
sektörü bakımından bir "ulusal ilaç politikası" geliştirilmesi isteği, talebi ve
dileği dir.
Ulusal rapor,
çalışma,
Kuşkusuz
bu talebin yaşama geçirilmesinde devlete yönelik önemli bir beklenti bulunmaktadır. Ve gelip, geçen tüm siyasi iktidarların yönetim temsiliyeti bakırnından "çok haklı bir istek" gibi sunulan bu eğilimi gerçekleştire­
memiş olması hep şikayet konusu olmuştur.
İlaçta ulusal bir politika nedir, oluşturulabilir mi, gibi soruların yanıtı; verili
koşullan
serinkanhhlda gözden geçirilerek yapılabilir. Bu bölümde kısmen
bu denenecektir ve sektörel genel bir değerlendirmeyle çalışma sonlandırıla­
caktır.
6o1- İLAÇTA ULUSAL POLİTİKA
KAVRAMI ÜZERİNE ve ULUSLARARASI
EKONOMİ-POLİTİK İKİLEMİ ÜZERİNE
Sektörel olarak ilaç endüstrisinin ve bu anlamda da "ulusal ilaç politikası"
mn, siyasal coğrafi bir egemenlik alanı olarak devlet bağlarnındaki aidiyetiyle beraber düşünülmesi, dünyadaki tüm ilaç sanayilerinin "ulusal" bir özne
olarak nitelenmesine neden olmaktadır.
330
Ulusallık
nitelemesinden kasıt, sermaye birikim süreçleri olarak aniaşılmak
istenmekte ve ulusal ölçekli, "yerli" sermaye sahip ve aidiyeti şeklinde bir
temele oturtulmaya çalışılmaktadır.
Oysa, siyasal ekonominin çerçevesi, iç ilişkiler bakımından sanayinin ne denh ulusal olup, alamadığını açıklıkla tanımlayabilmekte; diğer bir anlatımla,
kapitalist sermaye birikiminin iktisadi doğasınm, sanayinin ulusal veya olmayan ölçeğindeki tayin edici rolünü çizrnektedir.
İlaç sanayii, bilimsel ve teknolojik doğası gereği, uluslararası etkileşimiere
açık
bir endüstri sektörüdür. Bu bağlamıyla, ulusal bir boyuta oturup, oturnokta bakımından yeniden tanımlanmalı ve değerlendiril­
melidir. Esasen, bu çalışmanın önceki bütün bölümlerinde de bu yapılmıştır.
madığı, evrildiği
İlaç özelinden hareketle, sektörel anlarnda bir ulusal politika tanımlaması yapılabilmesi,
siyasi bir proje olarak "ulusal devlet" kavramıyla
çok özetle bu kavram üzerinde düşünülmesi gerekmektedir.
bitişiktir
ve
Ulusal bir devletin varlığı ve bu bağlarnıyla bir ülkenin yönetilebilmesi, "yöneticilerin, ülke üzerindeki beşeri ve doğal kaynaklan siyasi, ekonomik ve
askeri amaçlarla seferber edebilme yeteneğini gösterecek aktörler olması"
zorunluluğunu içerir.
"Ulusallık" anlayışının kavramsallaştınlması,
ulusal devleti yönetenler eliyle
ortaya konulan yönetim biçiminin, adeta tüm yurttaşlar ve var olan tüm sınıf
ve katmanlar için ortaklaşa bir çıkar ve yarar yaratma zorunluluğu taşıdığı
gibi bir düzleme oturtulmaktadır. Gerçekte, sınıfsal yapı ve çıkarlarm toplum yaşamma egemen olduğu siyasi ve ekonomik düzenlerde, "ulusalhk kavramından bağımsız olarak", devlet aygıtını yönetme erkine sahip olanların,
sonuçta, dayalı olduğu sınıfsal yapı ve çıkariara uygun bir siyasi, ekonomik
iklim tasarrufunda bulunacağı veya bulunduğu da açıktır.
Bu anlamda söz konusu olan, devletin hangi alana oturtulrnası gerektiği sorusunu yamtlamaktır. Devletin ne olup olmadığı sorusunu; ulusal çıkarlan
kollama (sınıfsal) düzeyiyle, dünya üzerindeki çıkarlarını, yeni hedefierinin
331
belirlenmesini, geliştirilmesini ve bu hedefiere ulaşılması-korunmasını gerektiren ve izlenmesi gereken bütün siyasi, ekonomik, diplomatik ve askeri
yönetsel stratejilerinin bütünlüğü yanıtlayabilmektedir.
Bu öznellikler, devlet aygıtını yöneten siyasetçilerin, adeta yönetim bakımın­
dan tüm erke sahipmiş gibi görünmeterini sağlar. Oysa, onların eylemliliğinin
ve egemenliklerinin gücü, ülkeselleştirilmiş coğrafi bir mekanda, gerçekte
devletin siyasi, ekonomik ve askeri koşullarının çapının büyüklüğüyle ve seçim süreçlerinin kısıtı ile sınırlıdırlar.
Yöneticiler ve yönetim biçiminin tüm yurttaşları kavrayan sanal bir "ulusallık" yansıması ile sunulmasının çerçevesini, retorik olarak 'ulusçuluk' kavramı oluşturur. Kavram sınıfsal çıkarların özgün farklılıklarını törpüleyip,
herkesi ve her şeyi aynı kabın içerisinde masere etmeye yönelmiş bir anlayışı
içerir. Ulus 'un nicelik ve niteliklerine yönelik farklı çağnşım ve beklentiler,
özünde farklı sınıfsal aidiyetlerle ilgilidir. Bu farklılıkların ortak bir paydada
toplanması ve silinmesi ise, 'ulusun bölünmez bütünlüğü' ya da 'üniterizm'
tammlanyla sağlanmaya çalışılmaktadır.
Bu noktada, siyaseten ve ekonomik olarak Türkiye'nin verili koşullarında,
devletin anayasada tarif edilen ulusallık kapsamı içerisinde, serbest pazar
ekonomisini, üretim ilişkilerinin birincil momenti kılan kapitalist bir devlet
oduğunu belirtmek gerekir.
Bu aidiyet, uluslararası ilişkilerde, kapitalist sistemle tam entegrasyonu
layan bir dizi ilişkiler ağı ve siyasi tercihleri zorunlu kılmıştır.
sağ­
Sistemik iktisadi yapılanma, sermayenin kapitalist birikimini içeren yapı ve
süreçlere dayalı olduğuna göre, aslolan birikim rejiminin, siyasi ve ekonomik
süreçlerin tümünde zamansal ve mekansal olarak yeniden yayılma zorunluğu
bulunmaktadır.
Bu Türkiye'deki sermaye birikim süreçleri için doğru olduğu gibi, uluslararası sermaye birikim süreçleri açısından da zorunlu bir gerçekliktir.
332
Soyut olarak sermaye, kendisini yeniden üretecek avantaj alanlan içinde bulunmak durumundadır. Sermaye sahipleri, var olan hukuksal düzenlemeler
içerisinde bireysel avantaj oluşturma peşinde hareket eder. Sorumluluğu kendisine ve işletme içerisindeki yakın çevresine yöneliktir. Bu nedenle, sermaye
birikimi ve bunun coğrafi ya da mekansal dağılım süreçleri, siyasi karar alma
ediınıerinden görece bağımsız ve dağınıktır.
Kapitalist işletme, şirket ya da banka gibi sermaye kurumları, iktisadi etkinlik göstereceği her coğrafya veya mekanda ve zamanda var olurlar; benzeri
kurumsal yapılada karşılaşırlar; etkileşme gösterirler ve ortak eğilimleri yönünde çoklu güçler biçimine dönüşerek hareket ederler.
Bu görüntüler, kapitalist devlet örgütlenmesinden çok daha esnek ve bağım­
sızdır. Yani, "ekonomik gücün; üretim şekilleri, ticaret, her türlü sermaye
hareketleri, para transferleri, işgücü göçü, bilgi-teknoloji transferleri, dövizborsa spekülasyonlan, kültürel etkinlikler" gibi ülke içi ya da ülkeler arası
mekansal ve zamansal hareketleri, bu esnekliğin ya da bağımsızlığın örnekleri arasında sayılabilir. Kısacası temel güdü, sermayeyi elinde tutan kapitalistin lcar sağlayacağı alan ve mekana yatırım yapma ve oradan sermaye
yoğunlaşmasını sağlama isteği taşımasıdır.
Devlet ise, coğrafi sınırsal kısıt ile ona ait hukuksal biçimieniş denklemi içerisindeki bir alan daralmasında varlık bulmaktadır. Devlet aygıtına ilişkin kurumsal düzenlemelerin, sermaye birikimini mümkün kılıcı role sahip olması
onun başlıca temel fonksiyondur. Ancak, kapitalist devleti güçlü kılan ve onu
ekonomik bir aktör haline getiren faktörler de bulumnaktadır. Mali ve diğer
parasal araçlarla bunlara ilişkin vergilendirme düzenleri, gelir dağılımı politikaları, kamusal mülkiyetİn tasarruf edilmesi ve onlara müdahale biçimleri başlıcalar olarak sayılabilir. Sermaye birikiminin mekansal ve zamansal
daralmasıyla görülen eksik tüketim veya ldirhlık krizlerinin aşılmasında da
devletin başka coğrafi mekanlarda askeri yaptınma sahip olması, bu gücü
daha da eşsiz kılar.
333
Kapitalizm bakımından bu sistemik evrilmenin vardığı yeni uğrak "küreselleşme" olarak tanımlanmaktadır. Küreselleşme kavramı içerisinde, sermaye
temerküzünün bütün biçimleriyle, çeşitli ulus devletlere dağılmış toplurnların
siyasi, iktisadi, hukuksal, askeri ve kültürel olarak tam ehlileştirdiği merkez
ölçekli hegemonik yapılanmalara dönüşüm süreçleri bulunmaktadır.
Bu özet genelleme perspektifinden ilaç sektörüne bakıldığında, çalışma
boyunca resmedümeye çabalanan, uluslararası sektör yapısı ve bununla içselleşen Türkiye İlaç Sanayii bakırnından ne kadar ve nasıl bir "ulusal ilaç
politikası" oluştumlabileceği veya bu politikanın ne olması gerektiği çok tartışmalıdır ve farklı kesimler farklı anlamlar çıkarmaktadır.
6.2- KÜRESELLEŞME SÜRECiNDE
NASIL BİR ULUSAL İLAÇ POLİTİKASI
6.2.1~KURUMSALDEGERLENDİRMELER ve
ÖNGÖRÜLER
Farklı
kurumlar, farklı değerlendirme ve öngörülere sahiptir. Atılması gereken somut adımlara ilişkin en verili duruş ve görüşler, Devlet Planlama Teşki­
latı Beşeri İlaç sanayii Özel ihtisas Komisyonu Raporu'nda belirtilmektedir.
6.2.1.1- DPT PERSPEKTiFi
9 plan DPT raporu "ulusal bir ilaç politikası" zorunluluğundan bahsetmektedir.
Sektöre ilişkin raporun ortaya
rilmektedir.
koyduğu
334
GZFT analizi
aşağıdaki
tabloda ve-
Tablo 6-1. Tü:rkiye İlaç Sanayiinin Gzft Analizi
Güçlü Yönler
o
Uluslararası
standartlarda klasik üretim teknolojisine, sistemlerine ve
üretim kapasitesine sahip olunması
o Kalifiye iş gücüne sahip olunması
o Pazarda gerçekleşen güçlü büyüme eğilimi
o Modem ilaç üretimin ve kontrolunda 55
Zaynf Yönler
yıllık
deneyim.
o Yeni teknolojilerin kullanılamaması ve yeni ilaç için Ar-Ge yapılamaması
o Rekabet gücünde yetersizlik
o Ulusal kuruluşların önemli bölümünün aile şirketi yapısında olup tam
kurumsallaşmamış olması
o Devletin pazara müdahalesinin ve
Fırsatlar
rekabetin yoğun
ve uzman personelin kritik sayının altında
oluşu
Araştırınacı
o
Sağlık hizmetlerinin yeniden yapılandırılması ve sağlık sigoıiasının
tüm nüfusa yaygınlaştırılması ile tek kurum bünyesinde toplanması
Ulusal İlaç ve Tıbbi Gereç Kurumu'nun kurulacak olması
İlaçta Ar-Ge alanında klinik çalışınaların ülkemizde yapılabilmesi
Kamu ilaç alımlarında beklenen optimizasyon
AB mevzuatına uyumda alınan önemli mesafe
Yabancı yatırımların özendirilmesindeki gelişmeler
Ekonomide olumlu ve istikrarlı gelişme
Türkiye AB arasında paralel ticaretin müzakere sürecinde kabul edilerek başlatılına olasılığı
o
o
o
o
o
o
o
Tehditler
sağlıksız
o
o Dünyada bilim ve telmolojideki üste!
törünAr-Ge'ye kaynak ayıramaması
o Bütçe
imkanlarının
artış
ve fon
ve halkın alım gücünün kısıtlı
oluşu
oluşturamayan
sek-
oluşu
o Kredi maliyetlerinin dış rekabete oranla yüksek oluşu
o Yüksek eğitim ve öğrenirnin 21.
sı ve beyin göçü
o
Küreselleşme
yüzyıl
gereksinimini karşılayanıanıa­
etkileri ile yurtdışı firmalarının pazara penetrasyonların­
da artış
Kaynak: Dokuzuncu Kalkınma Planı İlaç
Sanayiiı
Özel ihtisas Komisyonu Raporu
http://ekutup.dpt.gov.tr/imalatsa/ilac/oik694.pdf
335
DPT raporu, sektörün temel amaç ve politikalarını saptarken sektörün vizyonunu: "İnsan sağlığı ve yaşam kalitesinin yükseltilmesinde vazgeçilmez bir
araç olan ilacı üreten ve sağlayan stratejik önemde ve dünya standart/arında,
uluslararası rekabet gücünü arttıran, ülke ihtiyacının büyük kısmını karşıla­
yabilen, yurdumuzda varlığını sürdüren bir sektör olmaktır" biçiminde saptarken, sektörün misyonuna da şu atıflarda bulunmaktadır:
"Teknoloji ve insan kaynaklarz altyapısı itibariyle gelişmiş ülke standartlarında olan Türkiye ilaç endüstrisinin başlıca hedefleri şunlardır:
Bilimsel kurumlar, devlet ve sektör işbirliğiyle Ar-Ge ve yeni teknoloji
geliştirme çalışmaları ile rekabet gücünü ve dünya pazarzndaki payını artıracak sonuçlara ulaşılması,
®
Q
Teknolojisi
hızla değişen
ilaç sektöründe süreklilik göstermesi gereken
yatırımların artırılması,
• Sağlıklı rekabet koşullarının
oluşturulması,
• İlaç tüketiminde eşdeğer ilaçlar arasında sağlıklı bir denge kurulması,
• Sektörün faaliyetlerini şeffaf, istikrarlı, etkin ilaç alım koşulları, geri
ödeme ve fiyatiandırma politikalarıyla sürdürmesinin sağlanması,
rekabet gücünün artırılarak ihracat potansiyelinin gerçeğe
dönüştürülmesi ve ihracatın ithalatı karşılama oranının yükseltilmesi,
s
Uluslararası
AB ile uyurnun proaktifbir anlayışla sağlanması ve sektörün AB ilaç endüstrisinin önemli bir parçası olması,
e
Sektörün varlığını koruması, gelişmesi ve rekabet gücünü arttırarak dünya
önemli pay sahipleri arasına girmesi; yönetimlerin ve sektörün ilaç politikalarını işbirliği içinde geniş bir vizyon ve gerçekçi yaklaşımlarla, uygulanabilir, ölçülebilir şekilde belirlemelerine ve istikrarla
uygulamalarına bağlıdır. "
pazarlarında
336
Bu çerçevenin bütünlüğüne bakıldığında misyon olarak saptananlar, gerçekte
"ulusal ilaç politikası" nın temel özelliklerini yansıtmaktadır.
Sektör stratejileri olarak ortaya konulan temel amaç ve politikalar için DPT
raporunda yer alan başlıklar şöyle sıralanmaktadır: i) Bilim ve Araştırma/Ge­
liştirme; ii) Türkiye İlaç Kurumu (Ulusal İlaç ve Tıbbi Gereç Kurumu); iii)
Ulusal İlaç Politikası; iv) Sektörle ilgili Ekonomik ve Finansal Politikalar; v)
Dış Ticaret Politikaları; vi) Yatırım Politikaları; vii) Üretim Politikaları; viü)
Kurumsal Politikalar ve Yasal Düzenlemeler; ix) Teknoloji Politikaları; x)
İnsan Kaynaklan Politikalan ve xi) AB'ye Katılım Sürecine Yönelik Amaç
ve Politikalar.
Bu başlıkların tümü gerçekte izlenecek yolun kılavuzu olan öneri ve düzenlerneleri içerdiğine göre, "ulusal politika" dan bekleti somutlanmak durumundadır. Nitekim, DPT raporu bunu da yapmakta ve "ulusal ilaç politikası"
gereksinimini şöyle açıldamaktadır; ayrıca tablo da bu gereksinimi özetleyen
bir strateji ve hedefler bütünün ortaya konulduğunu göstermektedir:
"Ulusal İlaç Politikası
sonra hızla gelişen modern ilaç sanayiimizin ülkenin
sağlık, ekonomi, istihdam, katma değer, ihracat, bilimsel ve teknolojik gelişme ve sosyal alanlarda sağladığı katialar ve stratejik konumu dikkate
alındığında sektörün önemi yadsınamaz boyutta ortaya çıkmaktadır.
1950'/i
yıllardan
Bir başka açıdan değerlendirildiğinde gelişmenin her
düzeyde gerçekleşmediği belirlenmektedir.
açıdan
olabilecek
Örneğin; yeni ilaç için Ar-Ge yapabilme, teknoloji geliştirme, dünya pazarlarında
rekabet gücü yüksek önemli payiara sahip aktörlerden olma ve
benzeri alanlarda yeterli mesafe alınmadığı açıktır.
337
Devletin bir "Ulusal İlaç Politikası" olmalıdır. Ulusal ilaç politikası, sağ­
lık sektöründeki çok sayıda farklı katıhmcmzn çabalarzyla eşgüdümlü ve
uyumlu hale getirecek bir çerçeve sağlar. Dünya Ticaret Örgütü 'ünün bu
konuda "Devlet. ilaç sektörü için belirlediği uzun vadeli hedefleri önceliklerine göre yönlendirme ve kesinlik sağlama yetkisine sahiptir. Bu hedeflere ulaşmak için belir/eveceği gerekli ana stratejiler hem kamu hem de
özel sektörü kapsavan ve ilaç alanındaki temel oyuncuları içerir" görüşü
dikkate alınmalıdır.
Sektörel etmenler, ülkenin politik, ekonomik, sosyal ve bilimsel gelişme­
sinde yaşanan sorunlar kadar sektörün yasal, teknik, endüstriyel, ticari,
açılardan teknik bir bakanlık olan Sağlık Bakanlığı 'na bağlı ve denetimi
altmda faaliyet göstermesi de ulaşılan durumda rol oynamıştır.
1954'ten 2005'e kadar 50 yıl içinde değişik iktidarZara mensup 43 Sağlık
Bakanı görev yapmıştır. Ulusal ilaç politikasının belirlenmemiş olması neticesinde güne göre değişen görüşler paralelinde sektör için alınan kararlarda ve uygulamalarda sıklıkla radikal değişiklikler yaşanmış, istikrarlı
bir süreç oluşmamıştır.
Sağlzk Bakanlığı
ve kamu sosyal sigorta kurumlarının sektöre ve pazara
müdahaleleri nedeniyle ileriye dönük planların yapılamadığı, strateji
ve hedefierin belirlenemediği uzun dönemler yaşanmıştır. İlaç sektöründe
25-30 yıl önce daha iyi pozisyonda olduğumuz gelişmekte olan ülkeler günümüzde Türkiye 'nin önüne geçmiştir. (İrlanda, Çin, Güney Kore, Hindistan, İsrail vb. bu örnekleri teşkil etmektedir.)
aşırı
İlgili
tüm Bakanlıklarzn, sektörün ve diğer ilgili tarafların katılımı ile bir
arama grubu oluşturularak en kısa sürede "ulusal ilaç politikası" belirlenmesinin gereği ve önemi açıkça ortaya çıkmaktadır. "
"Ulusal İlaç Politikası" içinde aşağıdaki unsurların yer alması sağlan­
malıdır.
338
(i) Sektörün konumu belirlenmelidir.
0
@
Toplum sağlığı ve sektörün toplum sağlığına etkinliği için stratejik
önemi ve değeri dikkate alınarak varoluşunun vazgeçilmezliği belirtilmeli.
Yüksek teknoloji kullanması, katma değeri ve ihracat potansiyelinin
yüksek oluşu nedeniyle öncelikli sektörler kategorisine alınmalı.
(ii) Vizyon ve misyonu 5 .1. bölümünde yer
aldığı
gibi belirlenmelidir.
(iii) Sektör için ulusal stratejiler belirlenmelidir.
• Ekonomik hedefler açıklanmah, istikrarlı fiyatıandırma ve geri ödeme sistemlerinin amaç ve hedefiere katkısı, kamunun piyasaya rnüdahalesinin sınırlan saptanmalıdır.
~
@
Dış
ticaret hedef ve stratejileri belirlenmelidir.
Teknolojik gelişme ve Ar-Ge için hedef ve stratejiler ile dış yatı­
rımları da cezbedecek özendirme ve teşvik önlemleri belirlenmelidir. Devlet/üniversite/sektör işbirliği ile araştırmada ınükemrneliyet
merkezlerinin oluşum planlan ve hedefieri belirlenmelidir.
• Üretimin artmasmı, çeşitlendirilmesini ve teknolojik gelişmeyi sürdürmesini teşvik edici stratejiler belirlenmelidir.
$
Sektörün rekabet gücünü yükseltmek için strateji ve hedefler belirlenmeli, devletin rekabet kurallanna aykırı olmayacak destekleri
saptanmalı dır.
o
İnsan kaynaklannda ihtiyacın karşılanması ve yenilikçi bilimsel ve
teknolojik niteliklerin yükseltilmesi için stratejiler ve hedefler belirlenmelidir.
G
Sağlık Bakanlığı'nca tüm hekimlere periyodik olarak dağıtılmak
üzere "Ulusal İlaç Kılavuzu" (British National Formulary benzeri)
yayımlanması planlanmalı dır."
339
Tablo 6-2. Türkiye İlaç Sınıayii İçin Temel Amaç ve Politikalar
Ulusal İlaç
-İlaç alanında devlet po-
Politikası
litikası
-İlgili Bakanlıklar,
Ulusal İlaç ve
-İlgili yasanın çıkarılması
Tıbbi
-Kurumun tesisi ve faali- TBMM
yete geçmesi
Gereç Kurumu
(U. İ. K)
l.Derece
2006-2008
l.Derece
2006
ve stratejilerinin DPT, Sektör Kusektörün katılımıyla belir- ruluşları, Hazine
lenmesi
Müsteşarlığı
(-Sektörü etkileyen düzenlernelerin sektörün geliş­
mesini de destekleyecek
şekilde ve uygulamaların
şeffaf, istikrarlı, tutarlı ve
ölçülebilir olması
-Rekabet gücünü arttıracak
Ar- Ge/teknoloji ve üretime dönük yatınmların
özendirilmesi)
-Sağlık Bakanlığı
-Sağlık Bakanlığı
Başbakan Yardım­
2006-2008
cılığı
Mevzua- -Mevzuat uyumu henüz -Sağlık Bakanlığı
Uyum ve gerçekleşmemiş yasa ve
AB 'ye Katılım yönetmeliklerin tamamSüresi Politika- lanması ve AB' deki deği­ -Sağlık Bakanlığı,
ları
şikliklerle uyumlu olarak DPT,
güncellenınesi
AB Genel Sek-AB'ye Katıbın Süreci reterliği ve İlgili
çalışınalarında sektörü il- Diğer Bakanlıklar,
gilendiren 14 Başlık altın­ Sektör
da yer alan konulara dair Kuruluşları
Türkiye'nin pozisyonunun
AB
l.Derece
2006-2008
2.Derece
2006-2013
tına
belirlenınesi
340
Ar-Ge ve Yeni
Teknolojiler
Geliştirme
TUBITAK Vizyon 2023 -Başbakan Yarçerçevesinde :
dımcılığı
-Yüksek Teknoloji ve Ar- -Maliye Bakanlığı
Ge Müsteşarlığı kurulması ve Sektör Kuru-Kamu ve Özel Sektör luşlan
Kuruluşlarının
Ar-Ge'ye -Hazine Müsteayırdıldan
kaynakların
GSMH'nın
en az yüzde
1,5 'a çıkarılması
-Ar-Ge teşviklerinin öncelildi konulara dönük genişletilmesi
-Yüksek telmoloji ArGe'leri için AB fonlarından yararlanacak projeler
üretilmesi
-Devlet Yüksek Telmoloji
Geliştirme Enstitüleri kurulması ve çalışması
Eğitim
Politikalan
şarlığı
2006-2007
2006-2013
!.Derece
-ÜniversiteSanayi-Tübitak
-Yüksek Teknoloji
ve Ar-Ge M üste-
2006-2013
2006-2013
şarlığı, İlgili
Üniversiteler,
Kamu Meslek
2007-2013
Kuruluşları
-Sanayiye yönelik Ar-Ge -YÖKyapabilecek uzman tekno- Üniversiteler,
log ve araştırmacı yetişti- Milli Eğitim
rilmesi
Bakanlığı
!.Derece
2006-2013
6.2o1.2- DPT PERSPEKTİFİNE İLİŞKİN
DEGERLENDİRME
DPT perspektifine ilişkin değerlendirmeyi rapordaki saptama ve vurgular
üzerinden değerlendirmek doğru olacaktır.
DPT: Dünya Ticaret Örgütü'nün bu konudaki "Devlet, ilaç sektörü icin
belirlediği uzun vadeli hedefleri önceliklerine göre yönlendirme ve kesinlik
sağlama yetkisine sahiptir. Bu hedeflere ulaşmak için belirleveceği gerekli
ana stratejiler hem kamu hem de özel sektörü kapsavan ve ilaç alanındaki
temel ovuncuları içerir" görüşü dikkate alınmalıdır.
341
1. DPT, "ulusal politikayı" DTÖ perspektifiyle öngörmektedir.
2. DTÖ, böyle bir politikanın kapsama alanı içinde kamu ve özel sektörü
eşit ağırlıklı görmektedir.
3. Türkiye İlaç Sanayii'nin, minor kamusal yatırırnlar dışındaki mülkiyet
biçimi tamamen özel sermaye girişimidir.
4. Özel sennaye içerisinde çok uluslu şirket ağırlığı, pazardaki yoğunlaş­
ma oranlarına bakılırsa, yerli orta/küçük ölçekli jenerikçi firmalarda ziyade, tamamen küresel ilaç politikalannın başaktörleri olan firmalarca
kap sanmaktadır.
5. DTÖ, esasmda "Ulusal politika" kavramına değinmemekte, hedefleri
öncelikiere göre yönlendirme etkinliğinde devletin rolünden bahsetmektedir.
6. Ulusal bir ilaç politikasından bahisle, temel gereksinimin, kamusal çı­
kar açısından düzenlemeler mi olacağı yoksa sermaye çıkarlarına devlet destekli kamu fonlaması mı yapılacağı meselesi DPT raporu için de
çok karanlıktır.
DPT: "Ulusal İlaç Politikası'9 içinde aşağıdaki unsurların yer alması sağ­
lanmalzdu~
(i) Sektörün konumu belirlenmelidir.
o Toplum sağlığı ve sektörün toplum sağlığına etkinliği için stratejik önemi ve değeri dikkate alınarak varoluşunun vazgeçilmezfiği belirtilmeli.
®
Yüksek teknoloji kullanması, katma değeri ve ihracat potansiyelinin
yüksek oluşu nedeniyle öncelikli sektörler kategorisine alınmalı.
1. DPT, sektör konumu belirleme meselesini teknik bir tanım olmanın ötesinde kavramaktadır.
2. "Stratejik önem" ve "varoluşun vazgeçilmezliği" sözcük olarak ilacın
ve üretiminin önemini vurgular görünrnesine karşın, sektör içinde ve
süreçte yer alan firmaların pozisyonlannın yeniden belirlenmesine
kapı açabilir.
342
3. Çok uluslulu firmaların giderek asal üretim faktörleri olarak ve yoğun­
laşma oranlanyla, piyasayı kontrol eden aktörler haline geldiği bir sektörde, stratejik öneme ve varoluş vazgeçilmezliğine oturan çokuluslu
firma stratejilerinin hangi "ulusallık" la buluşacağım da DPT raporundan öğrenmek mümkün olmamaktadır.
4. DPT raporunda belli olmayan bir diğer husus, bir üretim sektörünün,
"öncelikli sektör kategorisi"ne dahil edilmesinin ne anlama geldiği ve
sektörün gelişmesi adına nasıl yararlar sağladığı hususudur.
5. Öncelikli sektör kategorisinden beklenen, sektörel yatırımların kamu
fonlanndan fonlanma kanallarına üstü örtülü bir gönderme yapılıyorsa,
bunun kamusal karşılığı ve yararının ne olması gerektiği saptanmadan,
yuvarlak ifadelerle "ulusal politika" oluşturolamayacağı da açıktır.
DPT- (ii) Vizyon ve misyonu 5.1. bölümünde yer aldığı gibi belirlenmelidir.
(iii) Sektör için ulusal stratejiler belirlenmelidir.
$
®
$
o
®
Ekonomik hedefler açzklanmalz, istikrarlı fiyatiandırma ve geri ödeme sistemlerinin amaç ve hedeflere katkısı, kamunun piyasaya mildahalesinin sınırları saptanmalzdır.
Dış
ticaret hedef ve stratejileri belirlenmelidir.
Teknolojik gelişme ve Ar-Ge için hedef ve stratejiler ile dış yatı­
rımları da cezbedecek özendirme ve teşvik önlemleri belirlenmelidir. Devletiüniversiteisektör işbirliği ile araştırmada nıükemmeliyet
merkezlerinin oluşum planları ve hedefleri belirlenmelidir.
Üretimin artmasınz, çeşitlendirilmesini ve teknolojik gelişmeyi sürdürmesini teşvik edici stratejiler belirlenmelidir.
Sektörün rekabet gücünü yükseltmek için strateji ve hedefler belirlenmeli, devletin rekabet kurallanna aykırı olmayacak destekleri
saptanmalzdzr.
343
• insan kaynaklarında ihtiyacın karşılanması ve yenilikçi bilimsel ve
teknolojik niteliklerin yükseltilmesi için stratejiler ve hedefler belirlenmelidir.
•
Sağlık Bakanlığı 'nca
tüm hekimlere periyodik olarak dağıtzlmak
üzere "Ulusal ilaç Kılavuzu" (British National Formulary benzeri)
yayımlanması planlanmalıdır.
1. DPT öngörülerinde yer alan sektör için "ulusal stratejiler belirlenme"
temennisi, herhangi bir gerçekliği temsil etmemektedir.
2. Çok uluslu şirketlerin esnek çıkarlan ile, Türkiye'nin ülkesel ve kamusal çıkarlan birbirini telif etmediği gibi, Türkiye'nin taraf olduğu
uluslararası hukuk mevzuatı bakımından bu türde bir anlaşmazlık
olması taktirinde "Tahkim" e gitme, ulusal stratejiler oluşturmanın
önündeki en önemli engeldir.
3. Ulusal politika oluşturucu paydaşların, ekonomik hedef açıklanmasın­
daki rolü, etkileri ve yaptırım gücü devlet karşısında belirsiz olmakla
beraber, DPT raporu, adeta bu aktörlere öncelik tamyıp, kamunun sınır­
lannın o hedeflere göre sınırlandınlmasından bahsetmektedir. Sonuç,
ulusal politika diye önedenenin "sektördeki firma önceliklerinde olması gerektiği" üstü örtülü bir dilek olarak düşünülebilir.
4.
Eğer
durum böyle nitelenirse, araştırıcı ilaç firmalan olarak kendilerini
tanımlayan çok uluslu ilaç şirketleri ile, jenerik üretici olarak bu firmaların iç piyasadaki rakibi pozisyonunda olan firmaların hangisine ağırlık
sağlanarak ulusal bir politika önceleurnesi yaratılabilecektir.
5. DPT raporu, sektörün rekabet gücünü yükseltme desteği çerçevesinde
rekabet kurallanna aykırı olmayacak devlet desteği" yaratılması gereklerinden bahsetmektedir.
6. Birbiriyle sermaye olarak çelişen çıkarların olduğu ve uluslararasılaş­
manın yüksek yoğunluk oranlarına ulaştığı bir sektörde rekabet gücü
desteği için kimin hangi kamusal fonlan nasıl tasarruf edeceği çok bilinmeyenli bir denklemden öteye bir anlam taşımamaktadır.
344
Genel olarak söylemnesi gereken husus şudur ki: "Ulusal ilaç politikası" teknik bir sorun olmaktan öte, siyasi ve ekonomik bir tercihtir. Bu, piyasa koşul­
lannın gereklerini yerine getiren planlarnacıhktan çok farklı bir düzlemdir.
DPT raporlan ve kimi ilaç firmalannın bu bağlamdaki istekleri, bu türden
(siyasi, iktisadi) yeni bir tercih içinde olunmasından ziyade, kamusal fonlada
desteklenen bir sektörel yatırımcılık alanının açılmasına olanak hazırlanması
isteği olsa gerektir.
Kaldı
ki, kapitalist piyasa düzenlemeleri de kendi iktisadi doğasından kaynaklanarak siyasi tercihler manzumesi olarak işlerlik kazanmaktadır. Dolayısıyla var olan ve/veya sürdürülen politikalar bütünlüğüne istenirse "ulusal
ilaç politikası" denmesinde bir mahzur bulunmamaktadır.
6.2.1.3- İLAÇ SEKTÖRÜ ÜRETİCİ SENDIKA ve
DERNEKLERi: POLİTİKALAR
İlaç üretim sektörü temsilci kuruluşları, benzeri bir ulusal ilaç politikasının
bugüne değin oluşturulamadığı ve fakat oluşturulması gereklerinden bahsetmektedir. Ancak, ortak bir zemini paylaştığı düşünülen bu girişimci sermaye
temsilci kuruluşlannın bile "ulusal bir ilaç politikası" ndan anladıklan konusunda bir netlik yoktur ve hatta farklar bulunmaktadır.
Türkiye ilaç üretim sektöründeki sendika, demek gibi kurumsal örgütlenmelere şöyle bir göz atmak gerekir.
İlac Endüstrisi İşverenler Sendikası CİEİS):
Sendikalar Yasası çerçevesinde 1964 yılında İstanbul' da kurulmuştur. İlaç
sektöründe faaliyet gösteren 43 finna üyedir. Ankara'da temsilciliği bulunmaktadır.
Üye Firmalar: Abdi İbrahim İlaç San., Abdi İbrahim İlaç Pazarlama, Adeka İlaç San., Ali Raif İlaç San., Arorna İlaç San., Avıcenna Farma Dış Tic.,
Barut İlaç San., Biem İlaç San., Bilim İlaç San., Biomeks İlaç San., Centurian Pharma İlaç, Dr. F. Frik İlaç Sanayi, Drogsan İlaçlan San., Ebv Sağlık
345
Ürünleri San., Eczacıbaşı-Zentıva Sağlık Ürünleri San., Eip Eczacıbaşı İlaç
Pazarlama, Fako ilaçları, Farma-Tek İlaç San., Gripin İlaç, Kansuk Lab. San.,
Keymen İlaç San, Kurtsan ilaçları, Liba Laboratuarları, Mecom Sağlık Ürünleri San., Mecofarm İlaç, Mustafa Nevzat İlaç, Nobelfarma İlaç San., Nobel
İlaç ve Hammaddeleri, Nutrifarma Sağlık Ürün, Opakim Tıbbi Ürünler, Orva
İlaç, Pensa Pharma İlaç, Polifarma İlaç, Rasyonel İlaç San., Sandoz İlaç Sanayi, Sandoz Syntek İlaç Hammaddeleri, Say İlaç San., Triphanna İlaç San.,
Turgut İlaç, Ulkar İlaç., Ulkar Kimya, Vem İlaç, Yeni İlaç.
Türkiye İlac Sanayicileri Derne2i (TİSAD):
1951 yılında İstanbul'da kurulmuş olan Derneğin şu anda 38 üyesi bulunmaktadır.
Üye Firmalar: Apotex İlaç, Atabay İlaç, Atamis İlaç Sanayii, Berksam İlaç,
Biofarma İlaç, Carlo Erba İlaç, Casel İlaç, Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı, Derman İlaç, Deva Holding, Diafarma İlaç, Eczacıbaşı-Monrol Nükleer
Ürünler, Egis ilaçları, Embil İlaç, Fako Actavis ilaçları, Farmako Eczacılık,
Generica İlaç, Hüsnü Arsan ilaçları, İL-KO İlaç, Koçak Farma İlaç, Lokman
Lab.İlaç, Med-İlaç, Mustafa Nevzat İlaç, Münir Şahin İlaç Sanayi, Nobel İlaç
Sanayii, Osel İlaç San., Pensa Pharma İlaç, PharmaVision San., Saba İlaç
San., Sandoz İlaç Sanayi, Sanovel İlaç, Santa Farma İlaç Sanayii, Turgut İlaç­
ları, Tüm Ekip İlaç, Türktıpsan, Ulkar Kimya, Umut İlaç, Unifar Kimya.
Araştırmacı İlac Firmaları Derne2i (AİFD):
Türkiye' de faaliyet gösteren araştırmacı ilaç firmaları tarafından 2003 yılında
kurulmuştur. AİFD İstanbul' daki merkezi ve Ankara' daki temsilciliği aracılı­
ğıyla faaliyetlerini sürdürmektedir.
Üye Firmalar: Abbott, Actelion, Alcon, Amgen, Astellas, AstraZeneca, Bayer Türk Kimya San. Ltd. Şti., Boehringer İngelheim, Bristol-Myers Squibb, Celgene, Chiesi, Daiichi-Sankyo, Ferring, Fresenius Kabi, Fresenius
Medical Care, Gilead Sciences İlaç., GlaxoSmithKline, Intendis, İ.E.Ulagay,
Johnson&Johnson, Lilly, Lundbeck, Merck Serono, Merck Sharp&Dohme,
Nestle, Novartis Sağlık Ürünleri, Novo Nordisk, Nutricia Klinik Beslen-
346
me, Pfizer İlaçları Ltd. Şti, Pierre Fabre, Reckitt Benckiser, Sanofi-aventis,
Sanofi-pasteur, Schering-Plough, Servier, Solvay İlaç Türkiye, U.C.B. Pharma, Wyeth
İlk iki kuruluş (İEİS ve TİSD), yerli ilaç sanayii sermayesini, diğer bir tanı­
tırula jenerik
ilaç üreticilerinin örgütlendiği kuruluşlardır. Sendika ve demek
içinde ortak üye olan şirketler mevcuttur. AİFD ise, araştıncı ve çok uluslu
firmaları içinde banndmnaktadır.
Bu firmaların içinde örgütlendiideri kurumlardan hareketle, sermaye içi çı­
karlar bakımından birbirinden farklılaşrnakta ve ilk iki kuruluş temsilcileri
"ulusal ilaç politikası" taleplerini seslendirirken, sonuncu kuruluşun zaten
çokuluslu şirket olmalanndan kaynaklanarak çıkarlannın merkez ülke politikalarıyla sınırlı olduğunu söylemek gerekir. Bu kurum üyesi firmalar orjinal
ilaç üreticileri oldukları vurgusuyla, ilaçta sınai ve fikri mülkiyet rejiminin
ögeleri olan patent süreleri ve veri koruma konusunda yaptırırncılık düzeyinde titizlik göstermektedir ve en önemli rakipleri olarak da jenerikçi firmalan
görmektedir.
Burada konu
sonlandınlırken,
yerellik-ulusallık
ile,
bu firmalar
uluslararasılık arasında
bakımından
ilaç politikasında
çok önemli ve farklı büyük açı­
lar bulunmaktadır.
6.3- ÇALIŞMANIN BÜTÜNÜNDEN
SEKTÖRELGENELDEGERLENDİRMEYE
Bu çalışmanın bütünlüğüne bakıldığında ilaç sektörüne yaklaşım sağlayabil­
mek için, ilk bölümde, ilacın ekonomi-politik bilimine esas olan ölçütlerinin
ortaya konulmasına çalışılmıştır. ilacın meta olma özellikleri ve meta olarak
üretilen ilacın içerdiği değerler ile, bu değeri ona kazandıran emek süreçlerinin karakteristiklerini anlamıandırma daha sonraki bölümlerde yapılacak
kimi çözümlernelere dayanak oluşturma bu bölürnün esas hedefi olarak seçilmiştir.
347
2- Bölüm 1 bakımından ilacın meta özellikleri, içerdiği değere ve bunların
yaratımındaki emek süreçlerine ilişkin çözümlemelerden şu sonuçlar çıka­
rılabilir:
1.
İlaç, maddi bir nesne olarak değer üretme özelliklerine sahip bir maldır.
2.
İlacı diğer mal veya metalada eşitleyen değerler, kullanım ve değişim
değerleridir.
3. ilacın kullanım değeri, onun etkililik, kalite, emniyet ve geçerlilik
özellikleriyle ilgilidir.
4.
ilacın kullanım değeri, diğer mal veya metalardan farklılık gösterir.
Mal olarak ilaç yerine başka bir meta ikame edilemediği gibi, ilaçlar
da kendi aralarında endikasyon farkına bağlı ikame edilemez özellik
gösterirler.
5. İlaçtaki değişim değeri onun fiyatında belirlenmektedir.
6.
İlaç, değişim değeri bakımından her zaman ve her yerde edinilebilir ve
ulaşılabilir
olmak durumundadır.
7. Bir meta olarak ilacın değişim değeri, bir talep elastikiyeti içermez.
8. Mal cinsi bakımından ilaç, gerçek veya ekonomik dayanıksız tüketim
malıdır.
9.
İlaç yapımında kullanılan etkin ve yardımcı maddeler bir üretim, serma-
ye ve yatırım malı
özelliği
de taşırlar, ya da döner sermaye mallarıdır.
1O. İlaca olan talep, i) tüketicinin gelirinden, ii) mal olarak ilacın fiyatın­
dan, iii) ilacın fiyatının diğer mallardan farklılaşmasından ve iv) tüketicinin zevk, alışkanlık ve bunlara bağlı tüketim isteğinden bağımsızdır.
İlaç bir arzu, istek ve beğeni malı değildir. Seçimini başka eller yapar.
11. ilacın üretim süreçlerinde değer yaratan emek somut emektir. Bu emek
üzerinden doğrudan artık-değer üretilir.
348
12. İlaca ilişkin bilginin tüketildiği hizmet süreçlerinde üretilen emek ise,
soyut emektir. Süreç göreceli artık-değer üretimini kapsar.
13. İlaç, hastalık tanı, tedavi ve korumasmda sağlık hizmetinin birincil
aracı olarak, bozulan sağlığın ikame edilmesinin en önemli aracıdır.
Üretim süreçlerindeki emek güçlerinin de sağlığına kavuşturulması­
mn aracı olan ilaç, sistemin kendisini yeniden var etme koşullarını da
yaratan bir metadır.
İkinci bölümde, bir tarihsellik perspektifi içinde, ilacın insanlık tarihi içinde-
ki yerini ve bugünkü endüstriyel bir etkinliğe, bu bağlamıyla da, bir siyaset
ve iktisat alanına nasıl dönüştüğünün hikayesi anlatılınaya çalışılmıştır. ilacın
üretiminin bir sanayii etkinliği olarak gerçekleştirilmesine varan süreçlerin
tüm özellikleri, aynı zamanda bir iktisadi sistem olarak kapitalizmin, doğuş
ve yaygınlaşmasının tarihi perspektifinden de okunabilir.
İncelemenin bundan sonra ki iki bölümü, çalışmanın bütünlüğünü de içeren
bir dizi soyutlama ve yeniden örnekler etrafında somuta indirgenme çabasını
içermektedir. Bu anlamda ilaç konusuna iki ana noktadan yaldaşılmaya çalı­
şılmıştır. Bunlardan birincisi, ilaç piyasasını, kavramlar ölçeğinde incelemek
ve ikincisi de ilaç sanayiinde çokuluslulaşma süreçlerinin siyasi-ekonomik
perspektifinin ortaya konulması ve bunun teknik yönlerinin değerlendirilme­
sidir.
Ücüncü bölümde incelenen ilaç piyasası çok girdili ve aktörlü bir alandır.
İlaç hammadde ve mamul madde üretimi, imalat sanayii etkinlikleri içinde
kimya sektörü alt başlıklan arasmda karşımıza çıkmaktadır. Üretildiği piyasadan, tüketici olan hastaya ulaşması; dağıtım kanallannın rolü, işlevi ve
özellikleri bakımından daha farklı özellikler içermektedir. Hastanın kendisi
ve ilacı hastaya tükettiren uzmanlar olarak helörn ve eczacılık hizmetlerinin
doğası ve yapısı, farklı piyasa özellikleri göstermektedir.
Bu noktadan bakıldığında, bir sanayii
etkinliği
konumlanması şöyle değerlendirilmiştir:
349
olarak, ilaç üretiminin piyasa
1- İlaç üretim piyasalan i) belirliliğe dayalı piyasa, ii) malların ve hizmetlerin
niteleğine dayalı piyasa ve iii) rekabet koşullarına bağlı piyasalardır.
2- Farmasötik pazann belirliliğe
dayalı olması coğrafi
terneldedir.
3- İlaç sanayiinde, rekabet koşullarına bağlı piyasa oluşması, o piyasada var
olan firma sayıları ve firmalar arası pazar payı rekabetini içermektedir.
4- İlaç piyasasında rekabet piyasalan eksik rekabet piyasası şeklinde yapılan­
maktadır.
5- Eksik rekabete dayalı oligopolistik bir tekelci rekabet piyasası olarak ilaç
sektörünün temel yapılanmasını düzenleyen eğilimler i) mala olan talep,
ii) toplulaşma oranı ve iii) malın fiyatının belirlenmesi süreçlerinde şekil­
lenmektedir.
Dördüncü bölümün konusu olan ilaç sanayiinde çok uluslulaşma süreçlerine
gelince, "uluslararasılaşrna" önce kavramsal olarak tartışılmıştır. Kavramın
çok boyutlu değişkenler içeriyor olması, ortak bir tanımda buluşma zorluğu
içermelde beraber inceleme boyunca odaklamlan temel kabuller şöyle sırala­
nabilir:
1- Çokuluslu şirketler, genel merkezi belli bir ülkede olduğu halde, faaliyetlerini birden fazla ülkede genel merkez tarafından koordine edilen şube­
ler veya bağlı şirketler aracılığıyla yürüten ve birden fazla ülkede kazanç
sağlayıcı iktisadi faaliyetlerde bulunan ve uluslararası üretimde bulunan
firmalar olarak tanımlanabilir.
2-
Uluslararasılaşrnamn, şirketler
temelinde anılma biçimleri, i) çok uluslu
ii) uluslararası şirket; iii) uluslaraşırı şirket ve iv) uluslarüstü şirket
gibi farklı vurgulan taşımaktadır. Genel de literatürde de olduğu gibi, bu
metinde de farklı kavrarnsallaştırılabilen tüm terimler, genelde şirket uluslararası ulaşmasını ikame eder biçimde ve birbirinin yerine kullanılmıştır.
Ancak ayırım açısından bir kategorizasyon da yapmak gerekmektedir.
şirket;
350
3- Çok uluslu şirketler dört farklı kategoriye ayrılabilir: i) sermayenin hangi
alanlara yöneltileceği kaynak ülke tarafından belirlenen ve yerli şirketlerle
benzer politikalarla yönetilen çok ulusin şirketler (multinational corporation); ii) yatırım politikası kaynak ülke tarafından belirlenmekle birlikte
uluslararası piyasalam girebilmek için esnek ve küresel stratejiler takip
eden u.lu.sla:rarası şirketler (international corporation); iii) herhangi bir
ülkeye bağlı olmayan farklı uluslardaki sermayedarların oluşturdukları
uluslaraşıını şirketler (transnational corporation) ve iv) uluslararası bir
kuruluş tarafından kontrol edilen uluslarüstü şirketler (supranational corporation).
Uluslararasılaşma,
kavramsal olarak sermaye küreselleşmesi odağına oturtlilmuş ve çözümlemesi sermaye birikiminin araçlan olarak i) sermaye yoğun­
laşması ve ii) sermaye merkezileşmesi perspektifierinden incelenmiştir. Sermaye birikim süreciyle ilgili ve bağlantılı olan sosyal hegemonya stratejileri
de konunun diğer aydınlatıcı bir ögesi olarak incelenmiştir.
1-
Küreselleşme
hareketinin temel unsurlan i) meta sermayenin gelişimi, ii)
finansal sermayenin gelişimi ve iii) üretici sermayenin gelişimi olarak sı­
ralanmış ve ilaç üretim sektöründeki "uluslararasılaşına" süreci bu faktöriyel parametreler ışığında incelenmiştir.
2- İlaç sanayiinde çokuluslu şirket (çuş) yapılanma kategorileri ve dayandığı
nedenler-göstergeler i) yoğunlaşına nedeni, ii) görüntüleri ve iii) araçlan
bakımından kategorize edilerek aşağıdaki alt başlıklar temelinde incelenmiştir:
o CUS nedeni ola.rak yoğunlasma: i) ilaçta uluslararası ınal ticaretinin boyutu ve büyüme hızı; ii) ilaç sanayiinde firmalar arası birleşme
koşullannın belirlenmesi; iii) ilaç sanayiinde firmaların biribirlerinin
ülke-pazanna nüfuz etme dereceleri ve pazarların bölgeselleştirilmesi­
küreselleştirilmesi; iv) çokuluslu ilaç şirketlerinin uluslararası faaliyetlerinin çapı.
351
o ÇUS ~örüntüleri: i) uluslararası düzeyde alım ve satım faaliyetleri; ii)
emek gücünün uluslararası düzeyde satın alınması; iii) firma fonlarının
küresel kar maksimizasyonuna yönelik dağılımı
o CUS ~öster~eleri ve aradan: i) doğrudan yabancı yatırım; ii) ihracat
ya da pazarlama ve lisans anlaşmaları; iii) Ar-Ge çalışmaları süreci;
iv) sınai ve fikri mülkiyet olarak uluslararası patent sistemi; v) özel
sermaye birikimi süreci başlıkları olarak smı:flandırılmış ve ayrıntıları
yorumlanmıştır.
3- İlaç sektöründe uluslararasılaşma düzeyini anlama bakımından üretim süreçlerinde etkinlik gösteren firmalarm özellikleri başlıca dört tip firma faaliyeti olarak smı:flandırılmış ve incelenmiştir. Buna göre:
o Genelde küçük/orta boyutlu yeni ilaçAr-Ge'si yapmayan, jenerik ilaç
satışmda yaygınlaşan tipik ulusal kuruluşlar.
o Dünya ilaç pazarlarmda önemli paylar kazanmış, Ar-Ge yapabilen ulusal veya uluslararası jenerik ilaç firmaları. (Bu firmalar patentli veya
patent süresi dolmuş ilaçların modifiye jenerik şekillerini de geliştire­
rek pazarda avantaj sağlamaktadır)
o Çok uluslu ve global pazarda üst düzeyde yer alan ve birçok ulusal pazarda payları % 40-60 olan, yeni ilaçAr-Ge'si yapan kuruluşlar.
o Son 20 yılda pazarda yer alan önemli sayıda araştırma ağırlıklı biyoteknoloji firmaları da bulunmaktadır. Bunlar, çoğunlukla buluşlarını çok
uluslu firmalada işbirliği içinde pazarlamakta olup, yeni tedavi şekilleri
keşfetmek, geliştirmek konusunda uzmanlaşmışlardır.
4. İlaç üretim sektöründeki yoğunlaşma ve buna dayalı uluslararasılaşmayı
sağlayan başlıca görüntüler şöyle sıralanabilir: i) ilaçta uluslararası mal
ticaretinin boyutu ve büyüme hızı, ii) büyük ilaç üreticisi ülke ilaç firmalarının birbirlerinin ülke pazarına nüfuz etme dereceleri, iii) nüfuz edilen pazarların bölgeselleştirilmesi ve küreselleştirilmesine ilişkin firmalar arası
birleşmelerin koşullarını sağlama, iv) emek gücünün uluslararası düzeyde
satın alınması, v) firma fonlarının uluslararası olarak küresel kar maksimizasyonuna yönelik dağılımıdır.
352
Bölüm 3 ve 4 tüm tartışmaların ekseni olarak ele alındığında bölüm 5 'te,
Türkiye İlaç Sanayiinin bu çerçeveye oturan yapısı, bazı sektörel dinamikler
bakırnından analize tabi tutulmuştur. Bu sektörel dinamikler: i) İlaç üretim ve
tüketim değerleri, ii) ilaç ihracat ve ithalat değerleri ve iii) yatırım ve istihdam
değerleri iv) dünya ticareti içindeki yeri ve rekabet gücü ve v) birleşme ve
devralmalar bakırnından sektörün iç pazar görüntüleri olarak kabul edilmiştir.
Kuşkusuz
sektör dinamikleri ya da sorun-eözüm başlıkları altına girebilecek
daha pek çok ayrıntı ve konu bulunmaktadır. Bu başlıkların kimisi, bu çalış­
mada konu edilen bölümler gibi, tek başına bölüm olabilme kapasitesindedir.
Ancak sektör dinamiği olarak seçilen temel başlıklar, yani i) meta dolaşım,
ii) finansal dolaşım ve iii) emek-işgücü süreçlerinde dolaşım başlıkları, hem
uluslararasılaşrnanın temel ölçütlerini ve hem de küresel farmasötik ve biyoteknolojik sanayiilerdeki rekabet stratejilerini karşılar düzlerndedir. Bu
bakırndan sektör dinamiklerinin, sadece yukarıda bahsedilen alt başlıklara
kısıtlanarak değerlendirilmesi tercih edilmiştir.
Bu tanırnlara çerçevesinde ulaşılan başlıca sonuçlar da
şunlar olmuştur:
1.
Türkiye, üretim standartları, teknolojisi ve kurulu kapasitesi açısından
gelişmiş bir ilaç endüstrisine sahiptir.
2.
Türkiye İlaç Sektöründe 2008 yılı bakırnından yaklaşık 300 firma
faaliyet göstermektedir. 53 firmanın üretim tesisi mevcuttur. 42 adet
yabancı sermayeli firmanın 14'ü üretimlerini kendi tesislerinde yapmaktadır.
Firmaların çoğunluğu
3.
genelde küçük/orta boyutlu yeni ilaçAr-Ge'si
yapmayan, jenerik ilaç satışında yaygınlaşan tipik ulusal kuruluşlardır.
4.
Bir kısım firmalar, jenerik ilaçlarda Ar-Ge çalışması yapabilen, ulusal ve uluslararası boyutlarda üretim ve satış kapasitesine sahip, olan
firmalar dır.
353
5.
Çokuluslu ve küresel pazarda ulusal pazar ölçekli diffüz oranları %
40-60 olan, ve yeni ilaçAr-Ge'si yapan kuruluşlar, aktifbiçimde Türkiye pazarmda da yer almaktadır. Yabancı sermayeli firmalar ölçek
olarak çokuluslu firma yapısındadır. Bazı yabancı sermayeli firmalar,
yerli üretim sektörünün yüksek kapasiteli, önemli firmalarını birleşme
ve devralmalarla, kendi sermayelerine katmış ve dünya pazarlarında
bu birleşmelerle rekabet koşullan yaratma sürecine girmiştir.
6.
Türkiye İlaç Sektörü'nde üretim standartlarının gelişmişlik düzeyi,
klasik üretim teknolojisi ve sistemleri ölçeğindedir. Biyoteknolojik
üretim yöntemleri henüz kurulu kapasite yatırımına dönüştürülme­
miştir. Sektörde bu türden ilaç üreten firma olmamasına karşın, ürün
ithalatı yüksek düzeylere ulaşmaktadır.
7.
Sektör, gerek teknik ve gerekse üretim hatlanndaki emek güçleri bakı­
mmdan kalifiye bir işgücüne sahiptir.
8.
Sanayi, pazarda gerçekleşen güçlü bir büyüme eğilimine sahiptir.
1990'dan bu yana ortalama büyüme kapasitesi yıllık% 8 olarak gerçekleşmektedir. IMS 2008 sonu itibariyle öngörü olarak, Türkiye'nin
de aralannda bulunduğu 7 gelişen ilaç pazarlarının, % 12-13 oranında
büyümesi kapasitesine erişmesini ve aynı pazann 85-90 milyar $ 'hk
bir toplam hasıla düzeyine ulaşmasını beklemektedir.
9.
Klasik üretim teknolojilerinde 50 yılı aşkın bir sektörel deneyim düzeyi tutturulrnuştur.
10. Üretimde, teknoloji ve kalite standartlarının uluslararası düzeyde olması zorunluluğu referans alındığında, buluşçu çok uluslu ilaç firmalannın ürünlerinin fasonolarak üretilebilmesi, WHO düzenlernelerine
uygun iyi imalat ve laboratuvar uygulama standartlarında (GMP-GLP)
üretim yapılabildiğinin kanıtlandır.
11. Sektörel yatmmlar devrevi olarak dalgalanma göstennekle birlikte,
2000'den bu yana olan dönem de yıllık ortalama 80 milyon$ düzeyine
çılamş bulunmaktadır.
354
12.
Yatırım kapasitesi, teknoloji yenileme, ürün çeşitierne, üretim kapasitesi verimliliğini artırma gibi özelliklerin yanı sıra, sektörel denetimierin ulusal ve uluslararası sertifikasyona uygun düzeye taşınmasına
olanak sağlamaktadır.
13. Türkiye, iç piyasa tüketiminin önemli
kısmını (~% 80 oranında)
kutu sayısı olarak yerli üretimle karşılayabilme kapasitesine sahiptir.
14. Kutu sayısı bakımından% 20'ler civarında sürdürülen ilaç ithalatı, değer bakımından ve$ kuru itibariyle,% 40'dan fazlaya mal olmaktadır.
15. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2000 sonrası dönemde% lO'lar üzerinde seyretmektedir. Bu hem hammadde ve hem de kimi terapötik
kalemlerde mamul ilaç ithalatma dayalı bir gelişmedir.
16. Mamul ilaç ithal kalemleri arasmda başta olan terapötik gruplar arasında onkoloji ilaçları, aşı, serumlar ve kan ürünleri ile biyoteknoloji
ürünü terapötik proteinlerdir.
17. Ülke ilaç sektörünün, dünya standartlannda kaliteye, ürün ve süreç esnekliğine, yeterli kapasiteye, teknik bilgi ve deneyim birikimine, nitelikli insan gücüne sahip olması ve mamul ilaçta fiyat avantajlarma
rağmen dünya rekabetinde yer alacak kapasiteye ulaşamamıştır.
18. Dünyadaki gelişmelere paralel olarak yerli ilaç endüstrisinin orta vadede yabancı ortaklıklara ve işbirliklerine yönelme doğrultusu son yıl­
larda hızlanmakta olup, sektör firmalan arasından uluslararası düzeyde birleşme ve devralma süreçlerinde yer alma ortalama % 7 oranmda
bir hızasahip olmuştur. Bu eğilim, ulusal firmalarm yabancı sem1ayeli
finnalan satın alınmasından çok,
ve devralmalan biçiminde seyretmektedir.
19. Sektörde yoğunlaşma oranının 2000'li yıllar itibariyle% 56 olarak DİE
verilerine istinaden hesap edilmektedir. Bu da sektörün uluslararası doğasına uygun bir gelişme eğilimi içerisinde olduğunu göstennektedir,
355
20. İlaçla ilgili uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan patent ve veri koruma süreçlerinin yürürlüğe girmesi, önümüzdeki yıllarda jenerik ilaç
üreticisi firmalar bakımından yeni pazar daralmalarına neden olabilecek eğilimler olarak değerlendirilebilir.
2 1.
Buluşçu
firmalarla, j enerikçi firmalar arasında mevzuat uygulamaları
da dahil önemle bir pazar payı gerçekleştirme mücadelesi sürdürülmektedir.
22. AB mevzuatıyla uyum konusunda en fazla mesafe alınan sektörlerden
birisi ilaç sektörü olarak görünmektedir. Bu mevzautla uyumlu yeni
kurumsallaşmalar gerçekleşme sürecinde ilerlemektedir.
23. Sektörün tüm kesimleri ile kamu kurumlarındaki paydaşları (DPT,
Tübitak, Üniversiteler, Devlet bürokrasisi) ulusal bir ilaç sanayiinin
olmamasından şikayetçidir.
24. Türkiye ilaçta "ulusal bir politika" düzenleme sürecinden önemle ayrılmış ve siyaseten Avrupa Birliğine katılım sürecinin aktörlerinden
birisi haline gelmiştir.
25. AB ilaç ve eczacılık müktesebatı ile ilgili önemli ulusal uyumlulandır­
ma çalışmaları yerine getirilmiş ve yapılacak olanlar da sıraya konmuş
durumdadır.
26. Avrupa Birliği'ne ilişkin altın özgürlükler olarak sunulan temel dört
ölçüt bulunmaktadır. Bunlar i) sermayenin serbest dolaşımı, ii) malların serbest dolaşımı, iii) hizmetlerin serbest dolaşımı, iv) bireyler,
meslekler tanımlamasında emeğin serbest dolaşımıdır.
27. Sermayenin serbest dolaşımı ifadesi, neoliberal iktisadi yapılanmalara
uygun bir küresel pazarın yaratılması edimini oluşturmaktadır.
356
28. Yani sermaye, ulusal gümrük duvarlarının olmadığı, kapital hareketinin yanı sıra, en geniş anlamıyla bütün mal ve hizmetlerin kendi eliyle
piyasalaştınldığı ve bunlara ilişkin ulusal temelde yasama ve diğer hukuksal düzenlemelerden arındırılmış yeni bir egemenlik mekanizması
öngörmektedir.
29. Buradaki sihirli öge, ulusal egemenliklerin tammar edilmesinden ziyade, sermaye küreselleşmesinin bir hegemonik bir boyut olarak sınıf­
sal evrilme basamağında yeni bir kavşağa ulaşmasıdır.
30.
Başka
bir
anlatımla, artık
tırılımş karşılıklı
küresel-bölgesel
sermayenin ulusal sınırlar içerisine sıkış­
rekabet ve birlikteliği zincirlerini çözecek yeni bir
sıçrama tasanmlandmlmıştır.
31. Bu türden bir siyasi-iktisadi tercihi yapmış bir ülke olarak Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin, ulusallıktan ne anlaşıldığı belli olmayan bir
sektörel çıkar tercihleri adına politika oluşturma kapasitesinde olmadığım ifade etmek gerekir.
357
KAYNAKLAR
Bölüm 1.1 e iliskin Kaynaklar
1.
Abacıoğlu N. (1979) Türkiye 'de İlaç Sorunu. AEOB (Ank. Ecz. Od.
Bül.), Cilt 1, Sayı 4-5, Syf. 7-16
2. Abacıoğlu N. (1982) İlacın Ekonomi Politiğine Yaklaşım-I: Meta Olarak
Sağlık ve İlaç Kullanım Değeri ve Değer, AEOB (Ank Ecz Od Bül) 4:5,
7-15
3. Abacıoğlu N. (1987) İlacın Ekonomi-Politiğine Yaklaşım-IV Değer Biçimi ya da İlacın Değişim Değeri TEB Haberler: 33, 5-8
4. Abacıoğlu N. (2000) İlacın Ekonomi-Politiği AEOB İlaç Forumu 18, 2,
45-60
5. Abacıoğlu N. (2001) Sorularla İlacın Ekonomi-Politiği. AEOB İlaç Forumu 19, 2, 56-62
6. Abacıoğlu N. (2004) Ekonomik Sistem ve İlaç. TFD-Bülteni, 82:5-9
7. Abacıoğlu N. (2005) İlaç: Meta Özellikleri Bakımından İrdelenmesi.
Üniversite ve Toplum Cilt 5, Sayı 4. http://www.universite-toplum.org/
text.php3 ?id=252
Eleştirel Sağlık Sosyolojisi Sözlüğü (Ed. Nalçacı E.,
Hamzaoğlı 0., Özalp E.) Syf. 306-307, Nazım Kitaplığı, soL Meclis
Dizisi: 6, Kayhan Matbaacılık, İstanbul 2006
8. Belek
i. Talep.
9. Belek İ. Talep Belirsizliği. Eleştirel Sağlık Sosyolojisi Sözlüğü (Ed.
Nalçacı E., Hamzaoğlı O., Özalp E.) Syf. 307, Nazım Kitaplığı, soL
Meclis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacılık, İstanbul 2006
ı O. İktisadın İlkeleri (Ed. Çolal ÖF.) Alkım Kitapçılık, Yayıncılık, Anka-
ra,1996
ı ı. Kalenderoğlu
M Talep "Mikroiktisat", 38-53, Seçkin
Yayınları,
An-
kara, (2002)
ı2.
Kayaalp O S. Farmakolojiye Giriş, Rasyonel Tedavi Yönünden Tıbbi
Farmakoloji (Ed S. O. Kayaalp) 10. Baskı Hacettepe-Taş Kitapçılık
Ltd. Şti. Ankara- 2002
358
13. Marksist Düşünce Sözlüğü. (Yay m Yön. Bottomore T; Yay m Kur. Har~
ris L, Kieınıını VG, Miliband R; Cev. Tunçay M), İieti.şim Yaymiarı,
2. Baskı, İstanllnd, 2001
14. Man K. Kapital, Kapitalist Üretimin Eleştirel Bir Tahlili, Birinci CiU
I., Sol Yayıınılan İstanbul, 1986
15. Man K. Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı, Sl[)ll Yaymhnn, İstaınJ:ml,
1979
16. Paırasrz İ. Talep, Arz ve Fiyat: Piyasa Mekanizmaları. Syf 43-47, Ezgi
Kitapevi, Bursa, 2000
17. Özalp K Emek-Değer Teorisi. Eleştiırel Sağlık Sosyoiojisi Sözlüğü (Ed.
Nıılçacı K, Hamzaoğh O., Özalp E.) Syf. 66-74, Nazım Kitaphğı, soL
Meclis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacıhk, İstanbul 2006
18. Parasız İ. Talep ve Arz Esnekliği. Syf 65-81, Ezgi Kitap evi, Buıırsa, 2000
19. Tunca Z. Talep. Ekonomi Ansiklopedisi, Cilt 3, Syf 1220-1221,
Yayınları, İstanbul, 1984
Paymaş
20. Tunca Z. Talebin Gelir Elastikliği. Ekonomi Ansiklopedisi, CHt 3, Syf
1220, Paymaş Yaymlan, İstanJ:nd, 1984
21.
1!lımca
Z. Talep Elastikliği. Ekmıomi Ansiklopedisi, Cilt 3, Syf Ji221:U23, Paymaş Yaym!an, istanbul, 1984
22. Tm11ca Z. Talep Kayznasz. Ekonomi
Paymaş Yaymlarıı, İstanbul, 1984
23.
Zagahııv
NA.
Ekonorni-Politiğin
Aıııs;iklopedisi,
TemeUeri Ders
Cilt
Kitabıı 9
Syf 1225,
May Yay.
(1979).
24. Tablo 1. Kaynak: Abacıoğhıı N. (1982) İlaczn Ekonomi Politiği­
ne Yaklaşım-I: Meta Olarak Sağlık ve İlaç Kullanım Değeri ve Değer,
AEOB (Ank Ecz Od Bü!) 4:5, 7-15
Bölüm 1.2 e İlişkin Kaynaklar
1. Abacıoğlu N. (1982) İlacın Ekonomi Politiğine Yaklaşım-II: Bireysel ve
Toplumsal Olarak Gerekli Emek ve Özgül Olarak İlaç Üretimi İçinde Somutlanmzş Biçimi. AEOB (Ank. Ecz. Od. Bül.), 4:6, 10-15.
359
2. Abacıoğlu N. (1983) İlaczn Ekonomi-Politiğine Yaklaşım-III. Metada ve
Meta Olarak İlaçta Maddeleşen Emeğin İkili Karakteri. AEOB (Ank.
Ecz. Od. Bül), 5:2, 20-22
3. Abacıoğlu N. (2005) İlaç: Meta Özellikleri Bakımından İrdelenmesi. Üniversite ve Toplum Cilt 5, Sayı 4. http://www.universite-toplum.org/
text.php3 ?id=252
4. Abacıoğlu N. (2001) Sorularla İlaczn Ekonomi-Politiği. AEOB İlaç Forumu 19, 2, 56-62
5. Özalp E. Üretken Emek ve Üretken Olmayan Emek. Eleştirel Sağlık Sosyolojisi Sözlüğü (Ed. Na!çacı E., Hamzaoğlı O., Özalp E.) Syf. 349-350,
N azım Kitaphğı, soL Medis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacıhk, İstanbul
2006
6. Zagalov NA.
(1979).
Ekonomi-Politiğin
Temelleri Ders
Kitabı,
May Yay.
Bölüm 2.1 e İlişkin Kaynaklar:
1. İlaç ve İlaç Endüstrisi, İlaç ve Kimya Endüstrisi İşverenler Sendikası­
İEİS, Alaş Basımevi-İstanbu.l, 1984
2.
İlaç Sektörü Haldündaki Bazı Terimler (Kaynak)-EFPIA 1999-2005,
http://www.kimyaturk.net/index.php?topic= ı 7 ı .O 05.03.2009
3.
Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Scala
Yaymcıhk-İstanbu.l, 2007
Bölüm 2.2 ye İlişkin Kaynaklar:
1. Abacıoğlu N (1989) Türkiye İlaç Endüstrisinde İlk 1O Firma Bakımzn­
dan Ortalama Verimliliğin Tayini. TEB-Haberler 41, 8-18
2. Abacıoğlu N. (2002) Küreselleşme Paradigmaszndan Bir Kesit: İlaç
ve Siyaset. Üniversite ve Toplum Cilt 2, Sayı 2 http://www.universitetoplurn.org/text.php3 ?id=69
3.
Abacıoğlu N. (1986) Dünyada ve Türkiye 'de İlaç Fiyatlarının Oluşumu­
na Bakış. TEB-Haberler 22, 9-24
360
4.
Baytop T. Türk Eczacı/ık Tarihi, (2. baskı yay. haz.- Mat A), İÜ Yay. No:
3358, Ecz. Fak. No: 78, Sınıtay Mat.-İstanbul 2001
5.
Baytop T. Eczahane 'den, E ezane ye (Türkiye' de Eczaneler ve Eczacılar,
1800- 1923), Bayer Türk Sağlık Ürünleri Bölümü, İstanbul 1995
6.
Baytop T. Laboratuvar 'dan, Fabrika ya (Türkiye 'de İlaç Sanayii, 18331954), Bayer Türk Sağhk Ürünleri Bölümü, İstanbul 1997
7.
Başgut B, Abacıoğlu N (2005) İlaç Sanayiinde Araştırma Geliştirme ve
Yeni İlaçlar, Üniversite ve Toplum Cilt 5, Sayı 3. http://www.universite-
toplum.org/text.php3 ?id=24 7
8.
Baylav N. Fatih Sultan Mehmed Devrinde Tıb Eserleri ile İlaçlar, Tür.
Tıb. Müsh. Lab. Der. Yay. No.l, Kader Basımevi-İstanbul, 1953
9.
Baylav N. Eczacılık Tarihi, Yörük Mat.- İstanbul, 1968
10. Belek İ. Fordist Üretim. Eleştirel Sağhk Sosyolojisi Sözlüğü (Ed. Nalçacıı E., Hamzaoğh 0., Özalp E.) Syf. 86-87, Nazım Kitaplığı, soL
Meclis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacılık, İstanbul 2006
ll. Belek İ. Taylorisı Üretim. Eleştirel Sağbk Sosyolojisi Sözlüğü (Ed.
Nalçacı E., Hamzaoğh 0., Özalp E.) Syf. 312-313, Nazım Kitaphğı,
soL Meclis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacılık, İstanbul 2006
12. Belek İ. Taylorist-Fordist Üretim. Eleştirel Sağhk Smıyolojisi Sözlüğü
(Ed. Nalçacı E., Hamzaoğh 0., Özalp E.) Syf. 313-314, Nazım Kitaphğı, soL Meclis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacıbk, İstanbul 2006
13. DPT 7. V Yıllık Kalkınma Planı İlaç Sanayii Özel ihtisas Komisyonu
raporu, Ankara, 1999
14. DPT 8. V Yıllık Kalkınma Planı İlaç Sanayii Özel ihtisas Komisyonu
raporu, Ankara, 1-294, 2001
15. Kırım A (1987) Türkiye İlaç Endüstrisinde Sanayi Yapısı ve Rekabet
Yöntemleri Üzerine Rapor. TEB-Haberler 33, 14-27
16. Sandaki M. Gülnur-Mert Sanada/ez Koleksiyonu, Belgeler/e Türk Eczacılığı-1840-1948, (Seri 1- V), Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı, Mas Mat.İstanbul (1997-2006)
361
17. Şehsu.varoğlu. BN. Eczacılzk Tarihi Dersleri İÜ Yay. No:1582, Ecz. Fak.
No: 10, Hüsnütabiat Mat.-İstanbu.l 1970
18. Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Scala
Yaymcıhk-İsümbu.l, 2007
19. Ünver Y. Türkiye 'de Üretim Sürecinde Tıbbi İlaç ve Hammaddesi Sanayii. Devlet Planlama teşkilatı Yayım, Ankara-1980
20. Tablo 1. Kaynak: 7. BYKP ÖİK Raporu+ İBİS Türkiye'de ilaç 19992000 ve Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi,
Scala Yaymcıbk-İstanbul, 2007
21. Seki! 1. Kaynak: Başgut B, Abacıoğlu N (2005) İlaç Sanayiinde Araş··
tzrma Geliştirme ve Yeni İlaçlar, Üniversite ve Toplum Cilt 5, Sayı 3.
http://www. universite-toplum.org/text.php3 ?id=24 7
Bölüm 2.3 e İlişkin Kaynaklar:
l.
Abacıoğlu N. Gazi Üniversitesi Bezacılık Fakültesi Sosyal Bezacılık
Ders Notları (II) Cumhuriyet Dönemi Bezacılık Mevzuatı Tablolada
Kronolojik Dizini Öğrenci Föyü (2008)
2.
Bczacıhk, İlaç Yasa ve Yönetmelikleri TBB Yayınları, Fersa Matbaacılık­
Ankara-Şubat
2001
3.
Resmi Gazete Koleksiymılan
4.
http://www.ieis.org.tr/asp sayfalar/index.asp?sayfa=265&menuk=l2
(11.03.2009)
Bölüm 3.1 e iliskin Kaynaklar:
ı.
Demirgil D. Makro Ekonomi, Ekonomi Ansiklopedisi, Syf. 886, CHt II,
Paymaş Yaymlan-İstanbul, 1983
2.
Demirgil D. Mikro Ekonomi, Ekonomi Ansiklopedisi, Syf. 940, Cilt U,
Paymaş Yaymlan-İstanbul~ 1983
3.
Alkin E. Makro Ekonomik Analiz, Ekonomi
CiU II, Paymaş Yaymlan-İstanbul, 1983
4.
Alkin E. Mikro Ekonomik Analiz, Ekonomi Ansiklopedisi, Syf. 941,
CiU II, Paymaş Yaymlan-İstanbul, 1983
362
Ansiklopedisi~
Syf. 887,
5.
Sekil1 Kaynak: Abacıoğlu N. (2004) Sınai Ürün Boyutuyla İlaç Pazarı
ve Uluslararası/aşma. Toplum ve Hekim, 19(6), 404-430
6.
Sekil2 Kaynak: Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Scala Yayıncılık-İstanbul, 2007, verilerinden N. Abacıoğlu tarafından
düzenlenmiştir.
7.
Sekil3 Kaynak: Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Scala Yayıncılık-İstanbul, 2007, verilerinden N. Abacıoğlu tarafından
düzenlenmiştir.
8. Şekil4
Kaynak: Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Scala Yayıncılık-İstanbul, 2007, verilerinden N. Abacıoğlu tarafından
düzenlenmiştir.
Bölüm 3.2 ye İlişkin Kaynaklar:
ı. Abacıoğlu N. (2004) Sınai Ürün Boyutuyla İlaç Pazarz ve Uluslararası­
laşma,
Toplum ve Hekim, 19(6), 404-430
2. Şahin
H. Piyasa, İktisada Giriş, Syf. 67-72, Ezgi Kitapevi Yayınları,
Bursa, 1997
3.
Demirligil D. Piyasa, EkonomiAnsiklopedisi, Cilt 3, Syf.llOO, Paymaş
Yayınları, İstanbul, 1984
4. Kalenderoğlu
Yayınları,
M. Faktör Piyasaları, Mikroiktisat, Syf. 153-158, Seçkin
Ankara, 2002
s. Alkin E. Piyasa Çeşitler, EkonomiAnsiklopedisi, Cilt 3, Syf.llOO, Paymaş Yayınları, İstanbul, 1984
6. Füsunoğlu M.
Tam Rekabet Piyasasında Firma Kuramı, İktisadın ilkeleri, (Ed. Çolak ÖF) Syf. 187-214, Alkım Kitapçılık Yayıncılık, Ankara,
1996
7. Kalenderoğlu
M. Piyasalar, Mikroiktisat, Syf. 113-125, Seçkin Yayın­
ları, Ankara, 2002
s. Parasız İ. Talep, Arz ve Fiyat: Piyasa Mekanizması, İktisada Giriş, Syf.
41, 6. Baskı, Ezgi Kitapevi Yayınları, Bursa, 2000
363
9.
Füsünoğlu M. Eksik Rekabet Piyasaları, İktisadın ilkeleri, (Ed. Çolak
ÖF) Syf. 239-268, Alkım Kitapçılık Yayıncılık, Ankara,1996
10. Abacıoğlu
N. Eczane, Eleştirel Sağlık Sosyolojisi Sözlüğü (Ed. Nalçacı E., Hamzaoğlı O., Özalp E.) Syf. 64-66, Nazım Kitaplığı, soL Meclis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacılık, İstanbul 2006
11.
Tablo 1. Kaynak: Selçuk Ecza http://www.medimagazin.eom.tr/mm19-bin-eczaneye-ilac-dagitiyor-4-milyar-ytl-ciroya-gidiyor-h -5 5971.
html; Erişim: 12.03.2009
12.
Tablo 2. Kaynak: İEİS 2000-2003 Türk İlaç Endüstrisi Gelişim Projeksiyonu Raporu (27.05.2002); Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Syf. 86-89, Scala Yayıncılık-İstanbul, 2007
13.
Tablo 3. Kaynak: Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Syf. 86-89, Scala Yayıncılık-İstanbul, 2007
14.
Tablo 4. Kaynak: TÜİK (2008) -ISSN 1300-0535 İstatistik Göstergeler
1923-2007 TUİK Kaynağı: Sağlık Bakanlığı.
Bölüm 3.3 e İlişkin Kaynaklar:
1. Abacıoğlu N (1982) ilacın ekonomi politiğine yaklaşım-I: meta olarak
sağlık ve ilaç kullanım değeri ve değer, AEOB (Ank Ecz Od Bül) 4:5,
7-15
2. Abacıoğlu N (1982) ilacın ekonomi politiğine yaklaşım-II: bireysel ve
toplumsal olarak gerekli emek ve özgül olarak ilaç üretimi içinde somutlanmış biçimi, AEOB (Ank Ecz Od Bül) 4:6, 10-15
3. Abacıoğlu N (1983) ilacın ekonomi-politiğine yaklaşım-III metadave
meta olarak ilaçta maddeleşen emeğin ikili karakteri, AEOB (Ank Ecz
Od Bül) 5:2, 20-22
4. Abacıoğlu N (1987) ilacın ekonomi-politiğine yaklaşım-IV. değer biçimi
ya da ilacın değişim değeri, TEB-Haberler 33, 5-8
5.
Abacıoğlu
ma ve fiyat
39,2-4
N (1989) Türkiye ilaç endüstrisinin 1988 itibariyle yoğun!aş­
açısından retrospektif ön değerlendirilmesi, TEB-Haberler
364
6.
Abacıoğlu
7.
Abacwğlu N. (2000) İlacın ekonomi-politiği, AEOB İlaç Fo:ruımu 18, 2,
N (1989) Türkiye ilaç endüstrisinde ilk I Ofirma
ortalama verimliliğin tayini, TEB-Haberle.r 41, 8~18
bakımından
45-60
8.
Abacıoğlu N. (2001) Sorularla ilacın ekonomi-politiği, AEOB İlaç Fonımuı
9.
19, 2, 56-62
Abacıoğlu N. (2002) Küreselleşme paradigmaszndan bir kesit: İlaç ve
siyaset, Üniveırsite ve Toplum (2002) 2(2)- www.universite-toplum.org
10. Abacıoğlu N. İlacm ve teknolojisinin tarihsel serüveni, 2000-2020 yılzn­
da nasıl bir tıpisağlık/ülke/dünya ortamı öngürülebilir? oluşturulabilir?
Türk Tabibieri Birliği Yaymı, Ankara, Nisan 2002
ll. Abacwğlu N (2004) Sınai Ürün Boyutuyla İlaç Pazarı ve Uluslararası/aşma, Toplum ve Hekim, 19(6), 404-430
12. EFPIA raporu 2000
13. EFPIA raporu 2007
14. IMS-HEALTH ana
sayfası:
www.ims.com
15. İEİS (2001) Türkiye'de ilaç endüstrisi-2001, www.ieis.com
16. İEİS: 101 Soruda İlaç Endüstrisi,
http://www.ieis.org/tr/endustrilindex2.htm,
Erişim:
17. İlkin A. Temerküz, ""Ekonomi Ansiklopedisi'',
maş Yaymlan, İstanbul, 1984
18.
Kalenderoğlu
kanıt,
19.
20.
cm 3, 1250-1251, JP'ay-
M. Talep, 6"Mikroiktisat'\ 38-53, Seçltin Yayu:ıı1an,
(2002)
Kalend.eıroğhı
n~
03.11.2002
M. Piyasalar,
'"Mikıroiktisat",
113-125, Seçkin YaymRa-
Ankara, 2002
Taşdelen
S. Rekabet, Ekonomi Ansiklopedisi C:Ht 3, syf 1128, Paymaş
Yaymcıhk, İstanbul, 1984
21. Tunca Z. Talep,
Ekmıomi
Ansikllopedisi, Cilt 3, Syf 1220-1221, IP'ay-
365
maş Yayınları, İstanbul, 1984
22. Tablo 5 Kaynak: EFPIA raporu 2000
23. Tablo 6 Kaynak: EFPIAraporu 2007
24. Tablo 7 Kaynak: EFPIA raporu 2007
25. Tablo 8 Kaynak: EFPIA raporu 2000
26. Tablo 9 Kaynak: EFPIA raporu 2000
27. Tablo 10 Kaynak: Abacıoğlu N. ilacın ve teknolojisinin tarihsel serüveni, 2000-2020 yılında nasıl bir tıp/sağlık/ülke/dünya ortamı öngürülebilir? oluşturulabilir? Türk Tabibieri Birliği Yayını, Ankara, Nisan 2002
28. Tablo ll Kaynak: EFPIA raporu 2000
29. Sekil 5 Kaynak: IMS Health,
Mayıs
200 ı
30. Sekil6 Kaynak: The changing dynamics ofpharma outsourcing in asia:
Are you readjusting sights? Price Waterhouse Coopers. Erişim: 9.03.2009
www.pharmalot.com/wp-content/uploads/2008/ıO/pwc-asia-report.pdf
Bölüm 4.1 e İlişkin Kaynaklar
ı.
Abacıoğlu N (2000) ilacın ekonomi-politiği AEOB İlaç Forumu 18, 2,
45-60
2. Abacıoğlu N. (2001) Sorularla ilacın ekonomi-politiği AEOB İlaç Forumu 19, 2, 56-62
3. Abacıoğlu N. (2002) Küreselleşme paradigmasından bir kesit: İlaç ve
siyaset Üniversite ve Toplum (2002) 2(2),
http://www. universite-toplum. org/text.php3 ?id=69
4.
Abacıoğlu N. Uluslararası Pazar İstatistikleri ve Dünya İlaç Sanayii:
1999-2003 Döneminden 2005'e Projeksiyon, SM-Sağlık Komisyonuİlaç, Nisan 2004- İstanbul, 2004, Erişim 9.05.2004,
http://www.solmeclis.net/tebligler.php?no=3 7
5.
Cahit Talas, Ekonomik Sistemler,
S.Yayınları,
366
Ankara-1972
6.
DPT 8. V YııUık Kaikmma Plam İlaç sanayii özel ihtisas komisyonu
raporu, Ankara, 1-294, 200 l
7.
Göker A. Niçin Bilim ve Teknoloji Politikası: Niçin Ulusal: Tarihsel Gelişim, Dünya Örnekleri ve Türkiye, Sosyal Demokrasi Deırıııeği, 25
2000~ Ankara
8.
Hiırst
P, Thompson G. Küreselleşme Sorgulanzyor, (Türkçesi: Erdem~ Ç,
Yücel E ..), Syfo 20, Dost Kitabevi Yaym!an, Temmuz 2003, Ankaıra
9. http://www.inovasyon.org/html/AYK. Sosy.Dem.Der.MartOO .htm
1O. Im.manu.el WaHerstein~ Tarihsel Kapitalizm, Metis Yaymhııırıı, İst2mlnd2002.
ll. !MS-HEALTH ana
sayfası:
www.ims.com
12. İEİS (2001) Türkiye 'de ilaç endüstrisi-2001, www.ieis.com
13.
Kııırım
A, (1987) Türkiye ilaç endüstrisinde sanayi yapısı ve rekabet yöntemleri üzerine rapor, TEB-Haberler 33, 14-27
14. Jan ine Bremoııull, Alahıı Geiedlan, iktisadi ve Toplumsal Kavramlar Sözlüğü, Remzi Kitabev.i, İstauııbu.l-1984,
15. LenJıııı Vt Emperyalizm, Kapitalizmin En yüksek Aşaması, (Çeviren Süreya C), 3. Baskıı, Sol yaymhıın, 1975, Ankara
16. Man K Capital, A Critica! Analysis of Capitalisı Productuon, Volume 1,
Lawrence ande Wishaırt~ Lm:ııdon, 1971
17. Türkiye 'nin Bilim ve Teknoloji Politikası -Bilim ve Teknoloji Strateji ve
Politika Çalışmaları, TÜBİTAK BTP 97/04, Syf 20-24, Ağustos 1997
18. Türkiye 'nin Bilim ve Teknoloji Politikası -Özet- TÜBİTAK-BTJP
1999 Ankara http://www. tubi tak. gov. tr/btpd/btspd/rapor/btpd tbvtp
tr. html
19. Ydmaz S Kapitalist Sistemde Sermaye Birikiminin Evrimi Paribus.
Tr.Googlepages.Corn/S Yilrnaz.Doc
367
Bölüm 4.2 ye iliskin Kaynaklar
1. Abacıoğlu N. (1982) İlacın Ekonomi Politiğine Yaklaşım-I: Meta Olarak
Sağlık ve İlaç Kullanım Değeri ve Değer, AEOB (Ank Ecz Od Bül) 4:5,
7-15
2. Abacıoğlu N. (2000) İlacın ekonomi-politiği, AEOB İlaç Forumu 18, 2,
45-60
3. Abacıoğlu N. (2001) Sorularla ilacın ekonomi-politiği, AEOB İlaç Forumu 19, 2, 56-62
4. Abacıoğlu N. (2002) Küreselleşme Paradigmasından Bir Kesit: İlaç ve
Siyaset, Üniversite ve Toplum 2(2)- www.universite-toplum.org
5. Abacıoğlu N. İlacın ve teknolojisinin tarihsel serüveni, 2000-2020 yılın­
da nasıl bir tıpisağlık/ülke/dünya ortamı öngürülebilir? oluşturulabilir?
Türk Tabibieri Birliği Yayını, Ankara, Nisan 2002
6. Abacıoğlu N, (Editör) Türkiye Tıbbi İlaç Rehberi- Güncel Farmalisi
2002 7. Baskı, Palme Yayıncılık, Ankara, 2002
7. Abacıoğlu N, (Editör) Türkiye Tıbbi İlaç Rehberi- Güncel Farmalisi
2003 8. Baskı, Palme Yayıncılık, Ankara, 2003
8.
Abacıoğlu
N. (2003) Uluslararası Farmasötik Endüstri: 2000 'den
2005'e Kısa Ufuk Turu, TFD-Bülteni, 76:11-16
9.
Abacıoğlu
N (Nisan 2004) Uluslararası Pazar istatistikleri ve dünya ilaç
sanayii: 1999-2003 döneminden 2005'e projeksiyon, SoLMeclis Sağlık
Komisyonu Raporu-İstanbul
10.
Abacıoğlu
N (Aralık 2004) 2003 yılı bakımından farmasötik sanayiiküresel dünya satışları ve eritropoietin, SoLMeclis Sağlık Komisyonu
Raporu-İstanbul
ll. Abacıoğlu N. (2004) Ekonomik Sistem ve İlaç, TFD-Bülteni, 82:5-9
12. Abacıoğlu N. (2004) Sınai Ürün Boyutuyla İlaç Pazarı ve Uluslararası­
/aşma, Toplum ve Hekim 19(6): 404-430
368
13. Abacıoğlu N. Uluslararaszlaşma Kavramından Uluslararası İlaç Sanayine: Yapısal Süreçler ve Sosyalist Seçenek SoLMeclis-Türkiye 'nin Sosyalist Seçeneği Toplantısı, 23 Ekim 2005-İstanbul
14. Abacıoğlu N. (2005) Sağlığın Ekonomi-Politiğinden Küreselleşen İlaç
Sanayiine, Havan, Haziran, 19-42
15. Abacıoğlu N. (2005) İlaç: Meta Özellikleri Bakımından İrdelenmesi
Üniversite ve Toplum 5(4)- www.universite-toplum.org
16.
Abacıoğlu N (2008) Uluslararası/aşma kavramından uluslararası ilaç
sanayine: yapısal süreçler ve sosyalist seçenek Üniversite ve ToplumBilim, Eğitim ve Düşünce Dergisi 8(1)
http://www.universite-toplum.org/text.php3 ?id=346
Erişim: 21.03.2008
17. Abacıoğlu N. (2008), İlaç Sanayiinde Küresel Süreçler: 2007 Temel Verileri, TFD Bülteni 97(3-5)
18. About GlaxoSmithKlien, http://www.gsk.com/about/about.htm,
Erişim: 23.12.2004
19. Aktan CC, Vural İY. Globalleşme sürecinde çokuluslu şirketler Erişim:
21.01.2009
http://www.canaktan.org/ekonomi/cok-uluslu/aktan-makale.pdf
20. Alpar C. Çok Ulus lu Şirketler ve Ekonomik Kalkınma, Syf 27-30,
3. Baskı, Turhan Kitabevi, Ankara, 1980
21. Boratav K. Bir cankurtaran simidi: Doğrudan yabancı yatırımlar
26 Kasım 2006, http://arsiv.sol.org.tr/index.php?yazino=5642
22. Başgut B, Abacıoğlu N. (2005) İlaç Sanayiinde Araştırma Geliştirme ve
Yeni ilaçlar, Üniversite ve Toplum 5(3)-www.universite-toplum.org
23. DPT 8. V Yıllık Kalkınma Planı İlaç sanayii özel ihtisas komisyonu
raporu, Ankara, 1-294, 2001
32. 9. V yıllık kalkınma planı ilaç sanayii ihtisas komisyonu raporu
www.dpt.gov.tr/Doc0bjects/Download/3563/oik694.pdf
369
24. Eaton J. Meta Üretimi, Ekonomi politik (Türkçe Çeviri: Yalçm Ş),
Üçüncü Baskı: Syf. 28-49, Bilim ve Sosyalizm Yaymlan, Ankara,
1996
25. Eaton J. Sermaye Birikimi, Ekonomi politik (Türkçe Çeviri: Yalçın
Ş), Üçüncü Baskı: Syf. 91-111, Bilim ve Sosyalizm Yayınları, Ankara,
1996
26. Ekiz C. Çokuluslu Şirketler, "Ekonomik Kurumlar ve Kavramlar
Sözlüğü-Eleştirel Bir Giriş (Ed. Başkaya F., ÖrdekA.)" Syf. 115-132,
Özgür Üniversite Kitaplığı: 72, Maki Basın Yaym, Cantekin Mat. İs­
tanbul-2008
27. Eren İ. (2004) Gelişmekte Olan Ülkeler Ve Türkiye 'de İlaç Ürünlerine
Yönelik Fikri Mülkiyet Rejimi Değişikliklerinin Siyasal İktisadı. Toplum
ve Hekim 19(5), 383-393.
28. Fikri Ve Sınai Haklar Özel ihtisas Komisyonu Raporu T.C. Başba­
kanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Yayın No:DPT : 2373 .
Öik: 438 www.dpt.gov.tr/docobjects/download/3187/oik438.pdf
29. Gökten K. UNCTAD, "Ekonomik Kurumlar ve Kavramlar Sözlüğü­
Eleştirel Bir Giriş (Ed. Başkaya F., Ördek A.)'' Syf. 1219-1224, Özgür Üniversite Kitaplığı: 72, Maki Basın Yayın, Cantekin Mat. İstan­
bul-2008
30. Heradeous L, Murray J. (2001) The urge to merge in the pharmaceutical industry European Management Journal19(4), 430-437
31. http://www.efpia.org/Content/Default.asp?
32. http://www.efpia.org/Content/Default.asp?PageiD= 103 &DisplayOrder
=PortalPages,Documents,Events&SearchedText=pharmaceutical%20industry%20in %20figures *
33. http://www.globalpolicy.org
(Erişim:
26.10.2004)
34. http://www. globalpolicy.org/socecon/tncs/top200 .htm
(Erişim: 26.10.2004)
370
35. http://www. gl obalpolicy. org/socecon/tncs/tnctab .htm
(Erişim: 26.10.2004)
36. http://www.imshealth.com/portal!site/imshealth/menuitem.
37. http://www.yalciner.com.tr/main.html Erişim: 11.10. 2005
38. http://www.turkpatent.gov.tr/tpe/index.jsp Erişim: 11.10. 2005
39. http://www.vfa.de/en/statistics/innovation/ Erişim: 12.08. 2008
40. IFPMA (2000) Encouragement ofNew Clinical Drug Development: The
Role of Data Exclusivity
41. IMS World Review 1999
42. IMS World Review 2000
43. IMS World Review 2001
44. IMS World Review 2002
45. IMS World Review 2003
46. IMS World Review 2004
47. IMS World Review 2005
48. IMS World Review 2006
49. IMS World Review 2007
50. IMS World Review 2008
51. IMS-HEALTH ana
sayfası:
www.ims.com
52. IMS Report: Lipitor leads the way in 2003,
http://open.imshealth.com/webshop2/IMSinclude/i article 20040317.
asp Erişim: 18.03.2004
53. ilkin A. ÇokUluslu şirketler, Ekonomi Amıiklopedisi 9 Syf 265~ CHt 19
Payımaş yaymlan, İstanbul 9 1983
54. JuiHet Y. (2003) Internationalization of Regulatory Requirements, Fundament Clin Pharmacol 17~ 21-25
371
55. Kayaalp O S. Farmakolojiye Giriş, Rasyonel Tedavi Yönünden Tıbbi
Farmakoloji (Ed S. O. Kayaalp) 10. Baskı Hacettepe-Taş Kitapçılık
Ltd. Şti. Ankara, 2002
56. Kanzık İ. (2004) Türkiye 'de İlaçta Patent ve Veri Koruması 'nın Bugünü
ve Yarını Toplum ve Hekim 19(5), 394-397.
Kırım
57.
A. (1985) Reconsidering Patents and Economic development: A
Case Study of The Turkish Pharmaceutical Industry, World Development 13(2), 219-236
58.
Kırım
A. (1986) The Transnational Corporations and Local Capital:
Comparative Conduct and Performance in the Turkish Pharmaceutical
Industry, World Development 14(4), 503-521 ·
59.
Kırım A.
(1987) Türkiye ilaç endüstrisinde sanayi yapısı ve rekabet yöntemleri üzerine rapor, TER-Haberler 33, 14-27
60. Kırım A. (1987) Uluslararası ilaç endüstrisinin ekonomisi, ODTÜ Gelişme Dergisi, 14(2): 147-177
61. Marksist Düşünce Sözlüğü, Syf. 114, İletişim Yayınları, 2. Baskı, İs­
tanbul, 2001
62. Pharma 2020: The vision Which path will you take?* Pricewtershousecoopers www.correofarmaceutico.coın/documentos/1 80607PHARMA2
020FINAL.pdf
63. Pharmaceutical Manufacturers Directory,
http://www. drugintel. com/pharma/list_J>harmaceutical companies.
htm#List%20Pharmaceutical%20Companies. Erişim: 23.12.2004
64. Sanofi Aventis-Key figures, http://en.sano:fi-aventis.coın/.
Erişim:
23.12.2004
65. Sınai Haklar ile İlgili Uluslararası Anlaşmalar ve İlişkiler, Bizim BüroKasım 2001-Ankara
66. Stober M. (2004) The New World Of Global Drug Development. Int J
Pharm Med 18(2): 69-79
372
67. Soyak A. Küreselleşme,Teknoloji Politikası, Türkiye: Sınai Mülkiyet
Hakları ve Ar-Ge Destekleri Açısından Bir Değerlendirme, (Der. Alkan
Soyak), Küreselleşme: İktisadi Yönelimler ve Sosyopolitik Karşıtlık­
lar, İstanbul: Om Yayınevi, 2002
68. TRIPS and pharmaceutical patents, WTO-OMC Fact sheet, Sept 2003
69. Türkiye'nin Bilim ve Teknoloji Politikası- Bilim ve Teknoloji Strateji ve Politika Çalışmaları, TÜBİTAK BTP 97/04, Syf 20-24, Ağustos
1997
70. Türkiye'nin Bilim ve Teknoloji Politikası -Özet- TÜBİTAK-BTP
Ocak 1999 Ankara
http ://www. tub itak. gov. trlbtpd/btspd/raporlbtpd tbytp tr.html
71. World lnvestment Report 2008, Transnational Corporations, and the
Infrastructure Challenge http://www.unctad.org/en/docs/wir2008 en.pdf
72. World Investment Report 2008- Overview
http://www.unctad.org/en/docs/wir2008overview en.pdf
73. www.unctad.org/en/docs/gdscsir20041 en.pdf
74. Yalçıner G. Türkiye 'de İlaçta Patentin Bugünü ve Yarını, Ankara Barosu, Uluslar arası Hukuk Kurultayı, Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku, Ankara, 8-11 Ocak 2002
75.
Yaşgül
S. Küreselleşme, çokuluslu şirketler ve şirket birleşmeleri: dünya
ilaç endüstrisi örneği, [Alkan Soyak (Ed.), Küreselleşme: İktisadi Yönelimler ve Sosyopolitik Karşıtlıkları, İstanbul, Om Yayınevi, 2002
76.
Yılmaz
S (2004) Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge): Sermayeler Arası Rekabet Tekelleşmeyi Patent altına alan en önemli anlaşma TRIPS
http://www.antimai.org/ınkl/sy04trips.htm
77. Zagalov NA. Meta, Ekonomi-Politiğin Temelleri Ders
Baskı: Syf. 129-131, May Yayınları, İstanbul, 1979
373
Kitabı,
Birinci
Bölüm 4.2 Çercevesinde Meraklısı İdn Cokuhıslu Sirketler Konusunda
Cesitli Kaynaklar
1.
Sheila L. Croucher. Globalization and Belonging: The Politics ofJdentity
ina Changing World. Rowman & Littlefield. (2004). p.lO
2.
Bhagwati, Jagdish (2004). In Defense of Globalization. Oxford, New
York: Oxford University Press.
3.
Summary of the Annual Review of Developments in Globalization and
Regional Integration in the Countries of the ESCWA Region by the United Nations Economic and Social Commission for Westem Asia
4.
Friedman, Thomas L. "The Dell Theory ofCon:flict Prevention." Emergin:
A Reader. Ed. Barday Barrios. Boston: Bedford, St. Martins, 2008. 49
5.
Stipo, Francesco. World Federalist Manifesto. Guide to Political Globalization,
6.
Globalization http://en.wikipedia.org/wiki/Globalization
7. Nouriel Roubini (January 15, 2009). "A Global Breakdown Of The Recession In 2009". http://www. forbes. com/2009 /0 ı 114/ global-recession2009-oped-cx nr Oı 15roubini.html.
8.
Economic Crisis Poses Threat To Global Stability. NPR. February 18,
2009.
9.
www.unctad.org/enldocs/gdscsir20041 en.pdf
10.
GlobalızatıonAnd Cultural Dıplomacy
http://www.culturalpolicy.org/pdf/globalization.pdf
ll. Globalization and Its Challenges [Ed. Bordo MD, Taylor AM. ve Williamson J.] www.iie.com/fischer/pdf/fischerO 11903 .pdf
12. Anboğan, Deniz Ülke (1996), Globalleşme Senaryosunun Aktörleri. İs­
tanbul: Der Yaymlan.
13. Global Economy Lecture, 2007 "Globalization and Its Impact on Labor"
www. ec on. ucdavis. edu/faculty/fzfeens/pdf/ gl obalization.pdf
374
14. Globalization and Growth in The Twentieth Century
www.imf.org/extemal/pubs/ft/wp/2000/wp0044.pdf
15. Büyükuslu, A.Rıza ve G. Kutal (1996), Çokuluslu Şirketler ve Insan
Kaynağı
Yönetimi, Istanbul: Der
Yayınları,
1996.
16. The Globalization ofLabor, Chapter 5, IMF World Economic Outlook ...
www.imf.org/extemal/pubs/ft/weo/2007/0 1/pdf/c5 .pdf
17. http://www.imf.org/extemal/pubs/ft/weo/2007/01/pdf/cl.pdf
18. Çam, Esat (1987), "ÇokUluslu Şirketler ve Gelişen Ülkeler", I.Ü. Iktisat
Fakültesi Dergisi, Cilt, 45, Sayı 14.
19. ILO,Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Çokuluslu Şirketler ve Sosyal
Politika Ile Ilgili Ilkeler Üçlü Bildirgesi,
http://www. i lo. org/pub li c/english/employment/multi/download/turkish.pdf
20. Jarblad, Andreas (2003), The Global Politic Econorny of Transnational
Corporations: A Theory of Asymmetric Interdependence, Lulea University of Technology, C Ektended Essay No:047.
21. Milanovic, B. (2002), Worlds Apart: The Twentieth Century's Promise
that Failed. Manuscript, http://www.worldbank.org/research/inequalityr
22. Milanoviç, Branko (2003), "Two Faces of Globalization: Against Globaalization as We Know It", World Development, Vol. 31, No:4, ss.667683.
23. OECD (2004), OECD Employment Outlook, Paris: Organization for
Economic Co-Operation and Development.
24. Petrella, Riccardo ( 1996), "Globalization and Intemationalization: The
Dynamics of the Emerging World Order", (Robert Boyer ve Daniel Drache, Eds., State Against Markets: The Limits of Globalization. içinde),
London: Routledge, ss.62-83.
25. UNCTAD (2000), World Investment Report 2000: Cross-Border Mergers
&Acquisitions and Development, New York: United Nations.
26. Srange, Susan (1989), "Toward a Theory of Transnational Empire", in
E.O. Czempiel and J. Rosenau ( eds.) Global Changes and Theoretical
Challenges, Lexington, Mass. :Lexington Books.
375
27. World Economic Outlook. October 2008: Financial Stress. Downturns.
and Recoveries http ://www.imf.org/extemal/pubs/ft/weo/2008/02/pdf/
text.pdf
28. World Economic Outlook, April 2008
http://www.imf. org/extemal/pubs/ft/weo/2008/0 1/pdf/text.pdf
29. World Economic Outlook, October 2007: Globalization and Inequality
http ://www.imf.org/extemal/pubs/ft/weo/2007/02/pdf/text.pdf
30. World Economic Outlook. April 2007: Spillovers and Cycles in the GlobalEconomy
http ://www.imf.org/extemal/pubs/ft/weo/2007/0 1/pdf/text.pdf
31. World Economic Outlook, September 2006: Financial Systems and Economic Cycles
http://www.imf.org/extemallpubs/ft/weo/2006/02/pdflweo0906.pdf
32. An Evaluation of the World Economic Outlook Forecasts
http://www.imf.org/extemal/pubs/ft/wp/2006/wp0659.pdf
33. World Economic Outlook, April2006: Globalization and Infiation
http ://www.imf.org/extemal/pubs/ft/weo/2006/0 l/pdf/weo0406.pdf
34. UNCTAD (2002), World Investment Report 2002: Transnational Corporations and Export Competitiveness, New York: United Nations.
35. UNCTAD (2004), World Investment Report 2004: The Shift Towards
Services, New York: United Nations.
36. UNCTAD (2004a), UNCTAD Handbook of Statistics 2004, New York:
United Nations.
37. UNDP (2004), Human Development Report 2004: Cultural Liberty in Todays Diverse World, New York: United Nations Development Programme.
38. Vemon, Raymond (1971), Sovereignity at Bay: The Multinational Spread
of US Enterprises, New York: Basic Boks.
39. WTO (2003), International Trade Statistics 2003, World Trade Organization.
40. WTO (2004), World Trade Report 2005: Explaining the Links between
Trade Standards and the WTO.
376
Bölüm 5.1 Kaynaklar:
ı.
Abacıoğlu
N (1989) Türkiye ilaç endüstrisinde ilk 1Ofirma bakımından
ortalama verimliliğin tayini, TEB-Haberler 41, 8-18
2. Abacıoğlu N. İlacın ve teknolojisinin tarihsel serüveni, 2000-2020 yılın­
da nasıl bir tıpisağlık/ülke/dünya ortamı öngürülebilir? oluşturulabilir?
Türk Tabibieri Birliği Yayını, Ankara, Nisan 2002
3. DPT 8. V Yıllık Kalkınma Planı (2001) İlaç sanayii özel ihtisas komisyonu raporu, Ankara, 1-294
4. DPT 9. V yıllık kalkınma planı İlaç sanayii ihtisas komisyonu raporu
www.dpt.gov.tr/Doc0bjects/Download/3563/oik694.pdf
5.
İEİS (2000) Türkiye'de ilaç endüstrisi-2000, www.ieis.com
6.
KırımA
7.
Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Scala
Yayıncılık-İstanbul, 2007
8.
Bektaşoğlu S (2007) İlaç Sanayi Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı
İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi)
(1987) Türkiye ilaç endüstrisinde sanayi yapısı ve rekabet yöntemleri üzerine rapor, TEB-Haberler 33, 14-27
http://kobi.mynet.com/pdf/ilacsanayi.pdf Erişim: 21.01.2009
9. Bektaşoğlu S (2008) İlaç Sanayi Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı
İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi) http://www.igeme.org.tr/Arastirmalar/ulke sek/sektor.cfm?sec=ara Erişim: 21.01.2009
ı O. İEİS-Üretim http://www.ieis.org.tr/asp sayfalar/index.asp?sayfa=2 ı 5&
menuk= ı2
Erişim:
28. ı2.2008
ll. IMS 2008 Global Pharmaceutical Market Forecast
http://wwwı .imshealth.com/web/content/0,3 ı48,64576068 63872702
70260998 82829532,00.html (Erişim: 20.03.2009)
ı2. Özihtiyar N (2006) Uluslararası Ticaret Merkezi (!TC) Projesi Kapsamında Örnek Ürün Analizleri Çalışması: 3004 GTİP No Kodlu Tedavide
veya Korunmada Kullanılmak Üzere Karışık Olan veya Karışık Olmayan
Ürünlerden Oluşan İlaçlar www.iso.org.tr/tr/Documents/MKRaporlar/
ilac%20İSO.doc (Erişim tarihi: 04.02.2009)
377
13. TİSD-Dış Ticaret: http://www.tisd.org.tr/disTicaret.asp_
14. Devlet İstatistik Enstitüsü 5 Sorularla Dış Ticaret İstatistikleri ve
Endeksieri www.die.gov.tr/TURKISH/SONIST/DISTICIST/ SORDST
2005 kitap.pdf
15. Bayramoğlu S (2003) Özelleştirme Döneminde Tekelleşme Eğilimi: Rekabet Kurulu Kararlarına Dayalı Bir Çözümleme
www.politics.ankara.edu.tr/dosyalar/tm/SBF WP 6l.pdf
Bölüm 6 ya İlişkin Kaynaklar:
1. Dokuzuncu Kalkınma Planı İlaç Sanayüz Özel İhtisas Komisyonu Raporu
http://ekutup.dpt.gov.tr!imalatsa/ilac/oik694.pdf
2. İEİS: www.ieis.org.tr/asp sayfalar!index.asp?menuk=lO&sayfa=lOO
3. TİSD: www.tisd.org.tr/
4. AİFD: www.aifd.org.tr/anasayfa.aspx
378
İTO YAYlNLARI (2009)
2009-1
2009-2
2009-3
2009-4
2009-5
Züccaciye-Turizm Sektörleri Ekonomik Etkileşimi
Züccaciye-Turizm Sektörleri Ekonomik Etkileşimi (Broşür)
Organik Tarım Bakımından Türkiye'nin Potansiyeli, Bugünkü Durumu
ve Geleceği
Sosyal Güvenlik ve Vergi Mevzuatındaki Düzenlernelerin Etkileri
Profesyonel Mutfak ve Ekipmanlan İçin Avrupa Direktifieri ve
Standartlannın
2009-6
2009-7
Uygulama Rehberi
Haberlerden Yansıyan İTO: 2005-2008
Toptancı Hallerin Tarım Sektörüne Katkıları ve Ekonomideki Önemi
(Cd)
2009-8
2009-9
2009-10
2009-1 1
2009-12
2009-13
2009-14
2009-15
2009-16
2009-17
2009-1 8
2009-19
2009-20
2009-21
2009-22
2009-23
2009-24
2009-25
2009-26
2009-27
Dünden Bugüne İstanbul'da Yaygın Eğitim
E-Ticaret Güvenlik Rehberi
Türkiye'de Optometrik Ürünler Sektörü
Meslek Dalları İtibariyle İstanbul' daki Meslek Liseleri
Fiyat İndeksleri (=Price Indices)
İstanbul Balık Hali'nin Pazarlama ve Satış Durumu
Türkiye'de ve Dünyada Tarımsal Destekleme Politikası
Türkiye'de Madencilik
Düzenleyici Etki Analizi Rehberi
İstanbul' da KırkYıllık 40 Le zzet Durağı (40 Relais Gourmands, 40 Ans
d'Histoire des Saveurs d'İstanbul)
Türkiye' de Otelcilik ve Kongre Turizminin Geliştirilmesi
Halkla ilişldler Yönetimi
Geçmişten Günümüze İstanbul Hanlan
Herkes İçin Ekonomi
Makroekonomik Göstergeler (=Macroeconomic Indicators)
İşletmelerde İş Eti ği
Özürlüler Vadisi
Telif Hukukunda Yayın Sözleşmesi Örnekleri
Vergi-Sosyal Güvenlik ve Ticaret İşlemleri Açısından Fatura Uygulama
Rehberi
KOBİ Girişimcileri İçin Yatırım Projelerinin Hazırlanınası ve
Değerlendirilmesi
2009-28 İstanbul'un Esnaf Lokantaları (İngilizce-Almanca)
2009-29 Forty Years Old 40 Taste Havens in İstanbul (=Geschmacksoasen in
İstanbul 40 Vierzig Jahre Tradition)
2009-30 Dünden Bugüne Kapalıçarşı:İstanbul
2009-3 ı Yaşayıp Unuttuğumuz İstanbul
2009-32 Türkiye'de Regülasyon ve ÖzelleştirmelerinGelir Dağılımı Etkileri
2009-33 Türk İşletme Kültüründe Ortaklık ve Güven
2009-34 Devletin Bankacılık Sektöründe Düzenleyici Denetleyici Rolü ve Türkiye
Uygulaması
2009-34 Devletin Bankacılık Sektöründe Düzenleyici Denetleyici Rolü ve Türkiye
Uygulaması (2.bs)
2009-35 Türk Bankacılık Sektöründe Pazar Hakimiyeti ve Sektörün Rekabet
Gücünün Uygumalı Analizi
2009-36 E-ihale
2009-37 Türkiye İnşaat Sektörü Hammadde Haritası
2009-38 İstanbul Ticaret Odası Yayın Broşürü
2009-39 Dersaadet Ticaret Odası ı882-ı923: Türkiye Ticaretin Öncü Kuruluşu
2009-40 20ı0 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'da Gıda İşyerlerinin Potansiyeli
Paneli (DVD)
2009-4 ı Türkiye haç Sanayi
2009-42 Türkiye'de Tıbbi Cihaz ve Malzeme Üretimi
2009-43 Türkiye'de Tıbbi Cihaz ve Malzeme ithalatı, Yarattığı Kayıplar ve
Çözüm Önerileri
2009-44 Yeni Perakendecilik Sisteminde Toptancı Hallerinin izlemesi Gereken
Stratejiler
2009-45 İstanbul'un Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri
2009-46 Social and Economıc Indicators of Istanbul
2009-47 Rakamlarla Türkiye Ekonomisi
2009-48 Turkey in Figures
2009-49 Türkiye'de Yayın Hayatı (Türkçe-İng-Alm.Fr.)
2009-50 Başarılı İhracatçılar 2008 (=Outstanding Exporters 2008)
2009-5ı Sürdürülebilir kalkınma, yenilenebilir enerji kaynakları ve hidrojen
enerjisi: Türkiye Değerlendirmesi
2009-52 2008 Yılı İstanbul Küçük Sanayi Kapasite KullanımAraştırması
2009-53 Başarılı Vergi Mükellefleri: 2008 (Kitap-CD)
2009-54 Toplantı Yönetimi ve Kararlara Katılma
2009-55
2009-56
2009-57
2009-58
Liderlik Sitilleri, Değişim Yönetimi ve Ekip Çalışması
Ahilik Kuruluşu, İlkeleri ve Fonksiyonları (Broşür)
İTO Bilgi Merkezi ve Uluslararası Ticari Sınıflandırma Sistemi
Yaşayıp Unuttuğumuz İstanbul (2.bs.)
İTO YAYlNLARI (2010)
2010-3
2010-4
2010-5
2010-6
2010-7
2010-8
2010-9
2010-10
2010-11
2010-12
2010-16
2010-18
2010-19
2010-20
2010-21
2010-22
2010-23
2010-25
2010-27
2010-28
2010-30
2010-32
2010-33
2010-34
Bir Zamanlar İstanbul: Şehir Mektupları(2.bs.)
İstanbul'da Kırk Yıllık 40 Lezzet Durağı (=Forty Years Old 40 Taste
Havens in İstanbul) (büyük boy)
İstanbul'da Kırk Yıllık 40 Lezzet Durağı (=Forty Years Old 40 Taste
Havens in İstanbul (küçük boy)
Türk Yan Sanayi Borsası Üye Profil Araştırması (Türkçe-İng)
Edebiyatımızda Ticaret ve Tacirler
Haberlerden Yansıyan İTO: 2009
Fiyat İndeksleri (aylık)
Makroekonomik Göstergeler (3 aylık)
Osmanlı' dan Cumhuriyete Özel Girişimciliğe Yönelik Devlet Politikaları
Büyümenin YoluAfrika'dan Geçiyor
Şehbender Raporlarına Göre !.Dünya Savaşı Öncesi Osmanlı Ticareti
Avrupa Birliği'nin Serbest TicaretAnlaşmaları'na Türkiye'nin de Dahil
Edilmesi
Dünyada ve Türkiye'de e-İhracat Uygulamaları
Mesleki ve Teknik Ortaöğretİrnde Finansman Harcamalar ve Maliyet
Türkiye İçin Yeni Bir Büyüme Modeli
Güneş Koliektörü Uygulamaları
İstanbul Kentiçi Ulaşımında Servis Taşımacılığı
ABD Deneyimi Işığında Emek Piyasası Reformu ve İşsizliği Azaltıcı
Politikalar
Karikatürlerle İstanbul'da Toplu Ulaşım
Kurumsallaşma ve Kriz Yönetimi
İşletmelerde Kurumsallaşma ve Kurumsal İletişimin Önemi
Tüketim ve Değerler
Suyun İki Yakası: Selanik-İstanbul
Kaybolan Meslekler ve Son Ustalar
2010-35 Global Krizde Türk Yan Sanayi Borsası'nın Genel Durumu ve
Beklentileri
2010-37 İstanbul Ticaret Odası:
2010-38 The İstanbul Chamber of Commerce: an institution devoted to
development of Turkey
2010-47 Aile Kültürünün Aile İşletmesi Kültürü Üzerindeki Etkisi
2010-51 Mikroekonomi ve Makroekonomi Düzeyinde Küresel Rekabet Gücünü
Etkileyen Faktörler ve Stratejiler
Temmuz itibariyle
Not: 2004 Yılı ve
Sonrası Çıkan
Bütün
Yayınlarımıza İnternet Sitemizden Tam Metin
Olarak Ücretsiz Ulaşılabilmektedire
Download