akdeniz üniversitesi fen fakültesi biyoloji bölümü

advertisement
•
Toprak; kayaların ve organik maddelerin
çeşitli derecedeki fiziksel,kimyasal ve
biyolojik ayrışma ürünlerinden meydana
gelen,belirli oranda su ve hava içeren, içinde
geniş bir canlılar topluluğu barındıran,
bitkilere durak yeri ve besin kaynağı olan ve
katı yer kabuğunun, uzun zaman içerisinde
belirli özellikler kazanan en üst kısmını saran
doğal, dinamik, canlı bir yapıdır.
1- Yaklaşık %40 oranında mineral madde,
2- Yaklaşık %10 oranında organik madde,
3- Yaklaşık %25 oranında toprak suyu,
4- Yaklaşık %25 oranında toprak havası.
Toprağın bileşimi: Organik madde yüzdesi, nem
ve ana maddesine göre toprağın rengi değişmektedir.
Toprağın rengine bakarak bir çok özellikleri tahmin
edilebilir. Mesela; humus yönünden zengin olan toprakta
çevresindeki diğer topraklardan daha koyu bir renk tonu
dikkati çeker.
 2- Bünye Toprağı meydana getiren değişik irilikteki
zerrelerin karışım oranına toprak bünyesi denir.
Zerrelerin irilik derecesine göre topraklar değişik isimler
alırlar. Eğer zerrelerin büyüklük derecesi 0.002 mm. den
daha küçük ise, kil; 0.002 ile 0.02 mm. arsında olursa
mil; 0.02 mm. ile 0.2 mm. arasında ise, kum diyoruz.
 1-Renk
3- Toprakta yapı, toprak zerrelerinin kümelenme
derecesi, biçimleri ve bunun çeşitli şekillerine denir.
Yapı itibariyle topraklar; taneli, blok, prizmatik, pul ve
yapışız olarak sınıflandırılabilir.
4- Kıvam.Toprakların sertlik, sıkılık, yapışkanlık,
plastiklik, organik madde yüzdesi, kil yüzdesi, işleme
şartları gibi özelliklerine göre kıvam değerlendirilmesi
yapılır. Buna göre her toprağın kıvamı farklılık gösterir.
Mesela; killi topraklar sert ve sıkı kıvamlı olup,
işlenmesi bir hayli zordur. Kum yüzdesi fazla olan
topraklar ise, gevşek topraklardır.
5- Toprak Reaksiyonu.Toprak suyu, iyon halinde birçok
madde ihtiva eden bir solisyondan ibarettir. Yani, bir
karışımdır.
KİMYASAL ÇÖZÜLME(ÇÖL)
KİMYASAL ÇÖZÜLME(YAĞMUR
ORMANLARI)
TAŞLARIN PARÇALANMASI KAYAÇ (KAYA,
TAŞ): Bir veya birden fazla mineralin
birleşmesiyle oluşan maddelere kayaç
(kaya,taş)adı verilir. Yerkürenin temel
malzemesini taşlar meydana getirir.
1.Kimyasal Çözülme:
Özellikle sıcak ve nemli iklim bölgelerinde
meydana gelir. Genel olarak taşların su
tarafından eritilmesidir. Bunun sonucunda
taşların kimyasal bileşimlerinde değişme
meydana gelir. Kimyasal çözülmede temel
etkenler, nem miktarı ve sıcaklıktır. Yağış miktarı
ve sıcaklığın artması kimyasal çözülmeyi arttırır.
Bu nedenlerle en fazla ekvatoral, muson ve
okyanusal iklim alanlarında meydana gelir.
Kolay çözünen kalker, jips, dolomit ve kaya tuzu
gibi karstik taşların fazla olduğu alanlarda
kimyasal çözünme daha fazla ve hızlı
gerçekleşir.
2.Fiziksel (Mekanik ) Çözülme:
Taşların kimyasal yapılarında herhangi bir değişme
meydana gelmeden, bağlarının zayıflaması parçalara
ayrılarak ufalanmasıdır. En önemli etken,sıcaklık
farklarıdır. Sıcaklık farkının artması mekanik çözülmeyi
arttırır. Özellikle, çöl ikliminin egemen olduğu
alanlarda ve sıcaklık farkının fazla olduğu karasal
iklim bölgelerinde etkili olmaktadır.Donma ve çözülme,
buz, tuz ve kök çatlaması, ısınma ve kuruma, taşların
büzüşüp genleşmesi mekanik çözülmeyi oluşturan
başlıca faktörlerdir.
3.Biyolojik Çözülme:
Canlı organizmaların salgıladıkları salgılar, organik
asitler ve bitki köklerinin taş aralarındaki çatlaklara
girerek büyümeleri ve sonuçta taşı parçalamaları ile
meydana gelir. Özellikle bitki örtüsünün,ormanların
zengin olduğu sıcak ve nemli sahalarda etkili olur.
Bir toprak profili incelendiğinde yüzeyden alta doğru fiziksel ve kimyasal özelliklerinin değişiklik
gösterdiği görülür, topraktaki bu değişmelere göre topraklar ayırt edilir ve sınıflandırılır. Normal
bir toprak profiline bakıldığında yandaki şekilde gösterildiği gibi üstten alta doğru A, B, C ve D
horizonları görülür.
A Horizonu : Organik maddelerin
karışması nedeniyle renginin genellikle
koyu olduğu ve yıkanmanın gerçekleştiği
horizondur. Yıkanmaya bağlı olarak bu
katmandaki humus ve kil gibi maddelerin
bir kısmı taşınmıştır. Buradaki çözülme ve
ayrışma olayları sonucunda toprak oluşum
sürecini tamamlamıştır. Bu katman
mikroorganizma, solucan, karınca v.b
canlıların yaşadığı katmandır. Bitki
kalıntılarının toprağa karışması nedeniyle
humusça zengindir. Tarımı yapılan ürünler
B Horizonu : Bu katta toprak oluşumu
devam etmektedir. A katından sızan suların
taşıdığı kil, demir, tuz gibi maddeler bu
katta birikir.
C Horizonu : Ana kayayı oluşturan taşların
küçük bloklar halinde bulunduğu kattır.
D Horizonu : En altta ana kayadan oluşan
katmandır.
Horizonu : Bu katta toprak oluşumu devam etmektedir.
A katından sızan suların taşıdığı kil, demir, tuz gibi
maddeler bu katta birikir.
B
Horizonu : Ana kayayı oluşturan taşların küçük bloklar
halinde bulunduğu kattır.
C
D
Horizonu : En altta ana kayadan oluşan katmandır.
Lös: Rüzgârların taşıdıkları kurak ve yarı kurak
bölgelerde bulunan topraklardır.
Moren: Buzulların taşıdığı topraklardır. Yüksek
dağlık alanlarda ve kutup bölgelerinde bulunan
topraklardır. En az bulunan toprak çeşididir.
Kolüvyal Topraklar: Dağlık alanlarda ayrışan
materyalin dağ eteklerinde birikmelerine bağlı
olarak oluşan topraklardır.
Litosol: Kolüvyal alanlarda ince malzemelerin
taşınmasıyla geriye kalan taşlı topraklardır.
Regosol: Volkanik arazilerde kolüvyal depolar
üzerinde oluşan kumlu topraklardır.
LÖS
KOLÜVYAL
MOREN
REGOSAL
 Eğimin
az olduğu, düz alanlarda, oluştuğu yerde bulunan
topraklardır. Oluştuğu alana ait tüm özellikleri taşırlar.
İklim, bitki örtüsü,organizmalar,ana kayanın yapısı ve yer
şekillerine bağlı olarak oluşurlar. Bu toprakların
oluşabilmesi için yer şekillerinin sade veya hafif engebeli
olması iyi bir drenaj sisteminin olması gerekir. Bunlara
Klimatik topraklar adı da verilir.
 1.NEMLİ
BÖLGE TOPRAKLARI: Yağış miktarının fazla,
bitki örtüsünün zengin olduğu alanlarda görülür.Verimli
topraklardır. Humus bakımından zengin fakat yıkanmanın
fazla olması nedeniyle mineral bakımından fakir
topraklardır.
 Laterit Topraklar: Ekvator ve dönenceler arasındaki
sıcak ve nemli iklim bölgelerinde oluşurlar.Fazla yıkanma
nedeniyle humus miktarı az verim düşüktür.
 Tundra Toprağı: Kutup altı bölgelerinde görülür. Büyük
oranda donmuş haldedir. Yaz mevsiminde erimelere bağlı
olarak bataklık halini alır, tarıma elverişli topraklar
değildirler.
Podzol Toprağı: Tundra kuşağının güneyinde,
soğuk ve nemli bölgelerde iğne yapraklı
ormanların yaygın olduğu alanlarda
oluşmuşlardır. Aşırı yıkanmaya bağlı olarak
besin bakımından fakir, verim değeri düşük olan
topraklardır.
Kahverengi Orman Toprağı: Orta kuşağın
nemli, ılıman ve geniş yapraklı ormanlarla kaplı
sahalarında oluşmuş topraklardır. Humusça
zengin, verimli topraklardır.
Terra - Rossa Toprakları: Akdeniz ikliminin
etkili olduğu bölgelerde, kalkerli araziler
üzerinde oluşan topraklardır. Kalkerin içerdiği
demir oksit nedeniyle kırmızı renklidirler
 Yağışların
az, bitki örtüsünün zayıf ve buharlaşmanın
fazla olduğu kurak bölgelerde oluşan topraklardır. Yağış
azlığına bağlı olarak toprakta yıkanma azdır.Bu nedenle
tuz ve kireç oranı fazladır. Yarı nemli bölgelerde oluşan
topraklar bitki örtüsünün(stepler) çürümesi nedeniyle
humus bakımından zengin verimli topraklardır.
 Çernozyomlar
(Kara Topraklar): Orta kuşakta, yarı nemli
step sahalarında görülür. Esmer renkli, humus
bakımından zengin çok verimli topraklardır.
Kestane ve Kahve Renkli Step Toprakları:
Orta kuşakta karaların iç kesimlerinde, az
yağış alan step sahalarında oluşur. Humus
birikimi az, verimi düşüktür. Özellikle tahıl
tarımı için uygundur.
Çöl Toprakları: Humus bakımından fakir
topraklardır. Kuraklık ve buharlaşma
nedeniyle tuz ve kireç toprak yüzeyini
kaplamıştır. Verimsiz topraklardır.
 Bu
toprakların oluşumunda özellikle yer şekilleri ve ana
materyal etkili olmaktadır.Bu topraklarda çoğunlukla
sadece A ve C horizonları bulunmaktadır.
 Kalsimorfik topraklar:

Vertisoller: Killi ve kireçli, işlenmesi zor ve su tutma
kapasitesi yüksek olan topraklardır.

Rendzina: Kireç bakımından zengin, koyu renkli ve
işlenmesi kolay olan topraklardır.
Kumlu Topraklar: Volkanik, başkalaşım veya
gevşek kum taşlarının bulunduğu alanlarda
oluşan topraklardır. Su tutma kapasiteleri
düşüktür.
Tuzlu (Halomorfik) Topraklar: Kurak ve yarı
kurak bölgelerde yeraltı sularında eriyik halde
gelen tuz ve karbonatların, suyun buharlaşması
sonucunda birikmesiyle oluşan toraklardır.
Yüzeylerinde tuzun meydana getirdiği beyaz bir
kabuk bulunur.

1)
2)
3)
4)
5)
Toprak oluşumunda ve toprağın belli özelliklerinin
ortaya çıkmasında bazı faktörler etkili olmaktadır. Bu
faktörlerin başlıcalar şunlardır:
İklim,
Bitki örtüsü,
Ana kayanın özelliği,
Arazinin yükselti ve eğim durumu,
Zaman
İKLİM
BİTKİ ÖRTÜSÜ
 İklim
tiplerine göre farklı özellikte
topraklar oluşur. Bu topraklara klimatik
topraklar denir. Toprak üzerinde etkili
olan ana iklim elemanı sıcaklık ve
yağıştır. Bu iki faktör fiziksel ve kimyasal
çözünmeyi, bitki örtüsünün yetişmesini
dolayısıyla organik maddelerin
parçalanması ve topraktaki canlı hayatın
aktivitesini etkiler.
 Sıcaklık ve yağışın fazla olduğu
ekvatoral ve nemli tropikal bölgelerde
aşırı çözünme olayları ve oksitlenme
sonucu kalın ve kırmızı renkli topraklar
(lateritler) oluşur
 Toprağın
oluşmasında etkili olan faktörlerden biri
de bitki örtüşüdür. Toprak yüzeyine düşen dal,
yaprak ve yemişlerden oluşan bitki kalıntıları
mikroorganizmalar tarafından parçalanarak
humusa dönüşmektedir.Ayrıca bitki köklerinden
çıkan asitlerle kayacın çözülmesi hızlanmaktadır.
Bitki örtüsü ayrıca toprağın aşınmasını önler. Bitki
örtüsünün olmadığı veya cılız olduğu eğimli
yerlerde aşınma nedeniyle toprak tabakası incedir.
 Toprak
oluşumu için öncelikle ana kayanın
çözülmesi gerekmektedir. Ana kayanın fiziksel ve
kimyasal yapısı toprak oluşumu üzerinde etkilidir.
Örneğin killi araziler üzerinde yağışlı dönemde
şişen, kurak dönemde çatlayan killi topraklar, killi
ve kireçli arazilerde kireç miktarı fazla olan
rendzina toprakları yaygındır.
 Toprak oluşumunun başlangıç safhasında ana
kayanın fiziksel ve kimyasal özellikleri toprak
üzerinde hissedilir. Ancak toprak oluşumunun
sonraki safhalarında topraktan taşınmalar olması
ve organik maddelerin toprağa katılmasıyla
toprağın yapısında farklılaşmalar olur.
 Yükseltinin
artması sıcaklığın azalmasına ve belli
bir yükseltiye kadar yağışın artmasına neden olur.
Yükseltiye bağlı olarak iklim şartlarında meydana
gelen bu değişmeler toprak oluşumunu da
etkilemektedir.
 Çözülen
malzemeler eğimin fazla olduğu yerlerde
yüzey suları ve yerçekiminin etkisiyle sürekli
aşağıya doğru taşınır. Bundan dolayı eğimin fazla
olduğu yerlerde orman ve çayır örtüsü altında ince
topraklar görülürken bitki örtüsünün olmadığı
eğimli yerlerde çözülen malzemeler taşındığı için
ana kaya görülmektedir.
 Kalın
bir toprağın meydana gelebilmesi için
binlerce yıl süren bir zamanın geçmesi gerekir.
Örneğin Kula civarında 300 bin yıl önce oluşmuş
eski volkan konileri üzerinde yer yer 50 cm
kalınlığında toprak oluşmuş iken yaklaşık 12 bin
yıl önce oluşan volkan konileri ve bazaltlar
üzerinde çok daha ince bir toprak örtüsü
bulunmaktadır.
Yurdumuzda çeşitli iklim tiplerinin görülmesi, diğer
etmenlerle beraber farklı toprak tiplerinin oluşmasına
neden olmuştur.
1.Yarı kurak iklimin etkili olduğu, İç Anadolu ve
Güneydoğu Anadolu’da Kahverengi Step toprakları,
2.Akdeniz ikliminin etkili olduğu, Akdeniz, Ege ve Güney
Marmara kıyılarında terra-rossa toprakları
3.Doğu Karadeniz kıyılarında yağışın fazla olmasına
bağlı olarak, podzolik topraklar,
4.Karadeniz kıyılarında, Akdeniz ve Ege’nin ormanlık
alanlarında, Kahverengi orman toprakları,
5.Doğu Anadolu’da Erzurum ve Kars çevresinde,
Çernozyom toprakları,
6.Tuz gölü çevresinde, çöl toprakları yer almaktadır.

Toprakta nitelik ve nicelik açısından uygun olmayan bileşiklerin bulunması sonucunda toprağın
özelliklerinin bozulmasına toprak kirliliği denir.
Bu bileşikler ağır metaller, pestisitler, petrol atıkları (hidrokarbonlar), hormonlar, organik bileşikler ve
radyoaktif atıklar şeklinde gruplandırılabilir







Erozyon
Endüstriyel atıklar
Tarımsal ilaçlar
Tarım alanlarının hatalı sulanması
Hatalı gübreleme
Kentsel atıklar
Yanlış yapılaşmak
Tarımsal alanlara ağır metal girdikleri
 Zararlı atıklar
 Gübreler
 Pestisitler
 Tuzlama
 Erozyon


Tarım alanlarına depo ve deşarj edenlerin toprağın
taşıyabileceği ağır metal yüklerini dikkate alarak
arıtma ve iyileştirme yapmaları gerekir.

Kuru toprakta Topraktaki Sınır Değer
Pb ( kurşun) 100 mg/kg
Cd ( Kadminyum) 3 mg/kg
Cr ( Krom) 100 mg/kg
Cu ( bakır) 100 mg/kg
Ni ( Nikel) 50 mg/kg
Hg ( civa) 2 mg/kg
Zn ( çinko) 300 mg/kg





Evsel katı atıkların % 68 ’ini organik atıklar, kalan
kısmını ise kâğıt, karton, tekstil, plastik, deri, metal,
ağaç, cam ve kül gibi maddeler oluşturmaktadır.
Ülkemizde günde yaklaşık 65 bin ton çöp
üretilmektedir.
Ülkemizde ve dünyadaki katı atıkların yönetiminin üç
temel ilkesi vardır. Bunlar az atık üretilmesi, atıkların
geri kazanılması ve atıkların çevreye zarar vermeden
bertaraf edilmesidir
Uygun şekilde depolanmamış çöpler yeraltı ve yüzeysel
su kirliliğine, haşerelerin üremesine, çevreye kötü
kokuların yayılmasına, görüntü kirliliğine ve çeşitli
hayvanlar vasıtasıyla taşıyıcı mikropların yayılmasına
neden olmaktadır.
Çöplere atılan pillerin içindeki kimyasal maddeler
toprağa ve suya karışarak bizlere zehir olarak geri
dönecektir
 Yoğun
yapılan kimyasal gübreleme
sonucunda toprakta organik madde miktarı
ve dolayısıyla topraktaki humus oranı
azalacak ve biyolojik aktivite, yani toprak
canlılarının aktivitesi de azalıp verilen
gübreler toprakta tutunamadığı için yıkanıp
gidecektir. Bitki besin elementelerinin,
bitkilerin alabileceği şekle dönüşmeleri
duracak ve böylece toğrağın fiziksel ve
kimyasal özellikleri bozulacaktır. Neticede
toprağın üst kısımları kumlaşırken, alt
kısımlarıda taşlaşacaktır. (Sertleşecektir)

Pestisitler, ekonomik bir şekilde üretilmeleri ve kullanım kolaylığı nedeniyle; ürünü
hastalıkların, böceklerin, yabancı otların ve diğer zararlıların olumsuz etkilerinden koruyarak
verim ve kaliteyi güvence altına almayı amaçlayan tarımsal savaşımda çok önemli bir yer
tutmaktadır.

Pestisit deyimi, insektisit (böcek öldürücü), herbisit (yabani ot öldürücü), fungusit (küf
öldürücü), rodentisit (kemirgen öldürücü) vb. şeklinde sınıflandırılan kimyasal maddelerin
tümünü kapsamaktadır. Pestisitler, etkili maddelerinin kökenlerine göre de gruplara
ayrılabilir:

İnorganik maddeler
Doğal organik maddeler
Bitkisel maddeler
Petrol yağları vb.
Sentetik organik maddeler
Klorlu hidrokarbonlar
Organik fosforlular
Diğer sentetik organik maddeler ( azotlu bileşikler, piretroidler)
•
•
•

•
•
•







Tarımda yapılan çevre kirletici hatalardan ilki sulama
konusundadır. Tarımı yapılan ürünün gereksinim duyduğu
miktardan fazla verilen su, toprakta “tuzlanma”ya yol açar.
Toprak tuzlanmaya başladığında gerekli düzeltici önlemler kısa
sürede alınmaz ise o tarım toprağı tümden kaybedilir. Dünyanın
çeşitli ülkelerinde aşırı sulamaya bağlı toprak tuzlanması olduğu
gibi ülkemizde de bunun örnekleri vardır. Harran’da aşırı
sulamadan kaynaklanan tuzlanma diğer bazı yörelerde de
gözlemlenmeye başlamıştır. Tuzlanmış toprağın tuzdan
arındırılması çok pahallı bir yatırım gerektirmekte ve onun da ek
sorunları vardır.
Tuz konsantrasyonun yükselmesine,
Mikroorganizma faaliyetlerinin azalmasına,
Yeraltı suyunun kirlenmesine,
Kimyasal olarak verilen gübrelerin topraktan çabuçak
yıkanmasına,
Verim ve elde edilen ürünün kalitesinin düşmesine,
Erozyonla toprak kaybına, neden olacaktır
Tuz konsantrasyonun yükselmesine,
Mikroorganizma faaliyetlerinin
azalmasına,
Yeraltı suyunun kirlenmesine,
Kimyasal olarak verilen gübrelerin
topraktan çabuçak yıkanmasına,
Verim ve elde edilen ürünün
kalitesinin düşmesine,
Erozyonla toprak kaybına, neden
olacaktır

Başta toprak ve kayaç materyalleri olmak üzere yerküre
üzerindeki çeşitli yüzey maddelerinin dağlık ve tepelik arazilerden
eğimler boyunca yer kabuğundan ayrılması ve doğal etkenlerle
başka bölgelere taşınması olayıdır.
Erozyon,topraklarımızın yok olmasına sebep olan etkenlerin başında gelmektedir. Ülkemizdeki erozyon,Avrupa’dan
12,Afrika’dan 17 kat daha fazladır.Ülkemiz topraklarının%14ünde hafif,%20sinde orta ve %63ünde şiddetli ve çok şiddetli
derecede erozyon tehlikesi mevcuttur.Sadece %3lük kayalık alan ise erozyona maruz bulunmamaktadır.
DOĞAL (JEOLOJİK) EROZYON
HIZLANDIRILMIŞ EROZYON
(TOPRAK KAYIPLARI)
SU EROZYONU
RÜZGAR EROZYONU
YERÇEKİMİ EROZYONU
BUZUL EROZYONU
KORUNMUŞ SÜTUN EROZYONOERR
ÇIĞ EROZYONU
ŞEKİL: Oluşumuna ve etkenlerine göre erozyon çeşitleri

Jeolojik erozyon adı da verilen bu erozyon türü,arzu edilen ve
olması gereken bir erozyon türüdür ve doğanın kendi dengesi ve
kuralları içerisinde meydana gelmektedir.

Doğanın kendi dengesi
içerisinde,kndine özgü kurallarla sürdürdüğü
erozyon bölgelerine insan elinin değmesi veya
insanların yerleşik düzene geçip tarım yapmaya ve
arazileri kullanmaya başlaması ile ortaya çıkan ve
giderek tamiri mümkün olmayan doğa
tahribatlarına yol açan,zaman zamanda sel
baskınları ile önemli miktarda can ve mal
kayıplarına neden olan erozyon türüdür.

Suyun(yağmur damlalarının)yeryüzüne düşerken ve arazi
yüzeyinden akarken kazanmış olduğu kinetik enerjinin bir
sonucudur.
1 - Yağmur damlası
erozyonu,
2 - Yüzey (tabaka) erozyonu,
3 - Oluk (Parmak) erozyonu,
4 - Oyuntu (sel yarıntısı)
erozyonu,
5 - Akarsu erozyonu.

Toprağın
rüzgar kuvveti ile aşındırılıp
Taşınması olayıdır.rüzgar erozyonu
Sonucu verimli toprakların kaybı,buHarlaşmanın hızlanmasıyla toprak
Emliliğinin azalması,bitki büyümesinin
Yavaşlaması,ulaşımın aksaması ve
Verimin düşmesi olumsuzluklarını ortaya çıkarmaktadır.
 Hava
akımı ile
uçma
 Yüzeyde
sürüklenme
 Sıçrama
Kitle
hareketleri, genellikle
ayrışma ürünü olan ve sağlam
kaya üzerine oturmuş bulunan
örtünün, esas itibariyle
yerçekimi etkisi ile küçük veya
büyük kitleler halinde yamacın
aşağısına doğru yer
değiştirmesi olayıdır.
Kitle
hareketleri, genellikle
ayrışma ürünü olan ve sağlam
kaya üzerine oturmuş bulunan
örtünün, esas itibariyle
yerçekimi etkisi ile küçük veya
büyük kitleler halinde yamacın
aşağısına doğru yer
değiştirmesi olayıdır.
 Volkanik
arazilerdeki çok şiddetli aşınımlardır.Sel
suları yamaçlardan inerken buradaki kayaları
aşındırlar. Üst kesimde yer alan bazı sert kayalar
aşınmayarak altlarında sütun boyunca aşınmamış
bölgelerin oluşmasını sağlarlar. Üzerinde sert
kaya bulunmayan kısımlar ise aşınarak taşınmaya
başlar. Bu şekilde oluşan erozyonda sütunların
üzerlerindeki sert kayalar rahatlıkla
gözlemlenebilir. Peri bacaları bu erozyona en iyi
örnektir.

Çığ, pürüzsüzlüğü olmayan eğimi yüksek kayalık
ve otlu satıhlara düşen aşırı kar yağışlarının
kaygan satıhtan kopması ile aşağı kısımlara doğru
hızını ve miktarını arttırarak meydana gelen bir
kar kitlesi akımı olayıdır. Bu kar kitlesi önüne
gelen insanların ölümüne neden olabildiği gibi ev,
ahır, sınai tesis v.b. gibi yerlere zarar vererek kara
ve demiryollarını kapatabilmekte günlerce trafiği
aksatabilmekte ve sportif amaçlı gezilerde insan
ölümlerine neden olmaktadır.
1) DOĞAL YAPIDAN
KAYNAKLANAN
NEDENLER
2) SOSYAL VE
EKONOMİK NEDENLER
A- İKLİM
B-TOPOĞRAFYA
C-JEOLOJİK VE
TOPRAK YAPISI
D-BİTKİ ÖRTÜSÜ VE
ÖLÜ ÖRTÜ
A- ORMANLARIN TAHRİBİ
B- TARIM ALANLARINDA
YANLIŞ
ARAZİ KULLANIMI
C- MERALARDA AŞIRI
OTLAMA
D- DAĞINIK VE DÜZENSİZ
YERLEŞME
Toprak Degradasyonu’ sözlük terimi olarak ‘toprak
bozulması’ anlamına gelmektedir.
Geniş bir şekilde ifade edilirse ‘toprağın biyolojik,
kimyasal, fiziksel olarak bozularak toprak kalitesinde
azalmayı ifade eder.
Toprak degradasyonu modern bilimin üzerinde
durduğu ve dünyada büyük sosyal problemlere
kaynaklık eden dünya çapında bir sorundur.
Toprak degradasyonu sorununa, 1972 yılında insan
çevre ilişkileri ile ilgili ulusal konferanslarda dikkat
çekilmiştir.
• Uluslar arası Çevre programı (UNEP) toprak
degradasyonu için profesyonel metod geliştirmek için
sistematik çalışmalarına 1975' de başladı ve
1/5000000’lık ölçekli
haritaları Güney Afrika ve Yakın
Asya için oluşturdu.
• Dünyada her yıl 20 milyon hektar toprak insan faaliyetleri
sonucu yok olmaktadır ve bunun maddi değeri yaklaşık 42
milyar dolar olduğu söylenmektedir.
Bu sorunu çözmek amacıyla 1993 yılında Birleşmiş Milletler
ile mücadele sözleşmesi umut kaynağı olmuştur.
193 devletin imzaladığı bu sözleşme, dünyadaki en büyük
mutabakattır.
• Dünya nüfusunun üçte biri hala geçimini topraktan
direk olarak üretim yaparak kazanıyor.
• İnsanlık artan dünya nüfusunu beslemek için
toprağa bilinçsizce yüklenmektedir.Örneğin; yapılan
bir hesaba göre 11 bin yıl içinde üretilecek olan hasat
23 yıl içinde üretildi.Ancak bu olumlu gelişmeler
gerçekleşirken çölleşme öyle bir boyuta geldi ki
dünyada tarımsal faaliyetler sonucu 4 büyük toz
çanağı oluştu. Halen Çin’in kuzeybatısında ve
Afrika’nın sahil bölgelerinde yeni
toz çanakları şekilleniyor.
• Bu oluşumlar nedeniyle büyük toz fırtınaları meydana
geliyor.2005 de Afrika da oluşan fırtına 5 bin 300 km
çapındaydı.Bu fırtına ABD de olmuş olsaydı her iki kıyıdaki
okyanusa ulaşacağı ve ülkeyi kuşatacağı söylenmektedir.Daha
önce toz fırtınalarının sayısı yılda 2 iken, tarımsal faaliyetler
sonunda yılda 80’ e kadar ulaşmıştır.
•Her yıl, toprağın üst tabakasının 24 milyar tonunu kaybettiği
belirtiyor. Son 20 yılda ABD`deki bütün ekili alanı kaplayacak
kadar toprak kaybı yaşandı. Dünyadaki 5 milyar 200 milyon
hektarlık tarımda kullanılan kurak alanların yüzde 70`i
özelliklerini kaybetti. Çölleşme, toplam kara alanının yüzde
30`una zarar verdi.
1991’ de küresel çölleşme izleme ve
değerlendirme örgütü kurulmuştur.Bu
örgütün 2008 raporuna göre; 1951 den beri
dünyadaki topraklar %34 oranında
erozyona uğradı.Her yıl 20 milyon hektar
araziyi örten miktarda toprak erozyon ve
seller dolayısıyla kaybediliyor.Erozyonun
%74 ü bol yağış alan bölgelerde meydana
geliyor.4 milyar hektardan fazla alanı ve
110 ülkede yaşayan 1.2 milyar nüfusu
doğrudan tehdit ediyor.

Afrika'da kurak alanların %73'ünü kapsayan bir
milyon hektarın üzerinde arazi, orta derecede veya
ciddi bir çölleşme tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Asya'da 1.4 milyon hektar aynı şeklide etkilenmektedir.
Fakat, bu problem sadece kalkınmakta olan ülkelere
mahsus değildir. Ciddi bir şekilde veya orta derecede
çölleşmiş kurak alanların en fazla bulunduğu kıta%74 ile Kuzey Amerika'dır.

Avrupa Birliği'ndeki ülkelerin beş tanesinde çölleşme
sorunları mevcuttur. Asya'da en fazla etkilenen
bölgeler eski Sovyetler Birliği'nde yer almaktadır.
TEMA tarafından yayınlanan bildiriye göre, dünyada
1990 yılına nazaran 2025 yılında işlenebilir arazi
oranlarında ciddi düşüşler yaşanacağı bildirilirken,
bu düşüşün oranının Afrika'da 2/3, Asya'da 1/3, Güney
Amerika'da ise 1/5 seviyelerinde olacağının tahmin
edildiği ifade edildi. Bildiride dünyanın 3/4'ünün suyla
kaplı olduğu halde sadece yüzde 1'inin içilebilir
türden olduğu, ancak bu kaynakların da hızla
tükendiği belirtilirken, Afrika ve uzak Doğu ülkelerinin
kurak bölgelerinde 1990 yılında kişi başına düşen bin
300 metreküp su kullanımının 2025 yılında 650
metreküpe kadar düşeceğinin tahmin edildiği
vurgulandı.
 Dünyada
üretim yapılabilecek toprağın %
41’çölleşti!!!
 Çölleşme
toplam kara alanının %30 una zarar
verdi!!!
 Her
yıl 24 milyar ton toprak kaybediliyor.!!!
TOPRAK KİRLİLİĞİNİN İNSAN ÜZERİNDE ETKİLERİ
 Toprak
kirlenmesi; atıklarla, zararlı ilaç ve
gübrelerle toprağın çoraklaşması, tarıma
elverişsiz duruma gelmesidir. Çiftçilerimiz; tarlada
kullanacakları ilaç ve gübreleri, uzmanlarına
sorarak bilinçli olarak kullanmalıdır. Hangi
gübrenin hangi cins topraklarda yararlı olacağı
bilinmektedir. Bu nedenle; ilgili uzmana
danışmaksızın ilaç ve gübre kullanılmamalıdır.
Toprağa zararlı atık maddeleri atılmamalıdır.
Toprak kirlenmesi toprağın verimini azaltır. Bitki
hastalıklarını çoğaltır, tarım alanlarının azaltır ve
ülkenin fakirleşmesini sağlar.
Toprak Kirliliğinin İnsan ve Çevreye Etkileri :
Toprağın doğal yapısının bozulması
neticesinde toprak üzerinde bitki ve hayvanlar
da barındırmaz. Atık sular tarım alanlarının
sulanmasında kullanılırsa içindeki kimyasal
maddeler toprağa bulaşır ve
kirlenmeye neden olur. Bu kimyasal
maddeler insanlar ve hayvanlara ciddi
zararlar verebilir.
Herkes
sağlıklı,
dengeli bir
doğal
çevrede
yaşamak
hakkına
sahiptir.
Erozyon nedeniyle tarıma elverişli
topraklarımızın kalınlığı gün geçtikçe
azalmaktadır. Elverişli toprağın azalması
neticesinde özellikle çiftçiler zarar
görmektedir.
Egzoz ve baca gazları içinde karbon
dioksit, azot dioksit, kükürt dioksit gibi
gazlar bulunur. Bu gazlar havdaki su buharı
ile birleşerek asit damlacıklarını
oluştururlar. Asit damlacıkları yağmurlarla
yeryüzüne iner. Bitki ve hayvanlara zarar
verdiği gibi toprağa yeni kimyasal
Tarım ilaçlarından ileri gelen toprak kirliliğinin etkileri:
Tarım ilaçları; toprağın biyolojik dengesini bozaraak verimliliğini düşürmektedir.
Ayrıca birçok zararlıya da direnç kazandırmaktadır. Bu direnç kalıtımla devam
etmektedir. Günümüz tarımında bu denli yoğunlaşan tarım ilacı kullanımının çevrede ve
tabiatta birikmesi, hayvanlar ve besinler için zararlıdır. Tatbik edilen ilaçların kısa
sürede ışık, ısı ve nem tesiri ile parçalanıp kalıntı bırakmayacağını düşünmek
imkansızdır. Her ilaç formulasyonunun bitkiye tatbik edildikten sonra, etkili olabileceği
bir süresi vardır. İlaçlar hem bitki zararlılarına hem de insan sağlığına etkili
olmaktadır.
İlaçlanmış sebze ve meyvelerin sonucu, vücuda kalıntı geçtiği gibi, başta süt olmak
üzere ilaçlı yemlerden ve otlardan hayvanlara
geçen tarım ilaçları kalıntıları da
vücuda geçmekte ve birikmektedir.
Kalıntı problemlerinin dışında tarım
ilaçlarının insan sağlığına etkilerinden
başlıcaları; akut, sub, kronik
zehirlenme, allerjik, zeka bozuklukları,
spesifik olmayan etkiler
Çöp ve diğer atıklardan ileri gelen toprak kirliliğinin
etkileri:
Çöp ve diğer atıklardan ileri gelen toprak kirliliği
daha çok yerleşim birimleri ve yakın çevrelerde
görülmektedir.Bilinçsizce atılan atıklar, zamanında
toplanmayan çöpler,çevrenin temizliğini ve güzelliğini
bozmakta hoş olmayan koku ve görüntüye sebep
olmaktadır. Ayrıca bu atık ve çöp yığınları mikrop ve
haşerelerin çoğalmasına uygun ortamı hazırlamakta,
dolayısyla toplum sağlığına olumsuz etkileri de
bulunmaktadır.
Ev ve küçük işletme atıkları insanlarda, çocuk
felci, sarılık, iltihap, difteri, verem, tifo, paratifo,
gıda zehirlenmesi, dizanteri, kolera gibi
hastalıklara sebep olan mikroplarla; bağırsak
solucanı, şerit, tirişin,amipli dizanteri oluşturan
amip gibi bağırsak parazitlerinin ve kara
sineklerin yumurta ve larvalarını taşımaktadır.
Küçük işletmelerden çıkan atıklar da,
hayvanlarda yavru atma hastalığı, verem, kolera,
paratifo, şarbon, veba, şap, kuduz gibi
hastalıklara sebep olan mikropları taşımaktadır.
KİMİ ZAMAN AŞIMIZ
PAYLAŞTIĞIMIZ YER
BOYUN EĞDİĞİMİZ
BAZEN EVİMİZ
SEVGİYLE İŞLENEN GÖZ NURUMUZ
ANAMIZ
EKMEK PARAMIZ
KEYFİMİZ
GELİN O ZAMAN EL BİRLİK
OLUP KORUYALIM CANIMIZI
Toprak Kirliliğine Karşı Alınabilecek Tedbirler:
Tarım ilaçlarının toprağa zarar vermeyecek şekilde bilinçli
olarak kullanılması,
Gübre kullanımında bilinçli hareket edilmesi,
Katı atıkların uygun alanlarda Mevzuata uygun şekilde
bertaraf edilmesi,
Atık suların (özellikle tehlikeli maddeler içeren atık suların )
arıtılmadan toprağa verilmesinin önlenmesi,
Toprak kirliliği konusunda toplumsal bilincin artırılması.
“Eninde
sonunda
,
gerçekle
rle yüz
yüze
Dünya gittikçe küçülmektedir. Canlıların yaşayabildiği ya da
yaşayabileceği bir başka gezegen henüz keşfedilmemiştir. Çok
uzun yıllar ve yüzyıllar boyunca bu dünya üzerinde yaşayacağız.
Dünyanın tahribi, ekolojik dengelerin bozulması, sadece bir
ülkeyi değil, tüm dünyayı tehdit etmektedir. Brezilya
ormanlarının tahribi, dünya ikliminin değişmesine neden oluyor,
atmosferdeki oksijen - karbondioksit dengesini etkiliyor. Tüm
dünya ülkelerinin bilinçli ya da bilinçsiz olarak çevreyi tahrip
etmeleriyle ekolojik dengenin bozulması ortaya çıkmaktadır.
Orman azalması ve çölleşme, dünyanın önde gelen problemi
haline gelmiştir. Eğer dünyada milyonlarca kişi açlık çekiyorsa,
bu olaylar insan oğlunun geçmiş dönemde yaptığı hataların,
kaynak tabanlarını tahrip etmelerinin faturası olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bu hataların faturalarını gelecek kuşakların
ödemesini istemiyorsak, ekolojik dengelerin bozulmasına neden
olan hatalı uygulamalardan vazgeçmeliyiz. Sonuç olarak bu
kirliliğin sebebi insanlardır.İNSANLARIN HIRSLARIDIR.İNSANIN
HIRSLARINI GÖZÜNÜ DOYURACAK BİR AVUÇ TOPRAKTIR…
Toprak Biyolojisi, 06
Döngüler
Karbon
Azot
Fosfor
Kükürt
116
Döngüler
Gaz bileşikleri:
Karbon, Azot, Kükürt
Gaz bileşiği olmayan:
Fosfor
Daha kısıtlı bir ölçekte gerçekleşir, dolaşımın zaman
ölçeği atom ve moleküllerin yazgısına bağlıdır.
Sediment ve kayalara bağlı kalırlarsa, milyonlarca
yıl organizmalar tarafından kullanılamazlar. Besin
ağı döngüsüne giren bileşikler hızlıca dolaşıp, uzun
dönemli jeolojik döngüye katılırlar.
117
Karbon döngüsü
Yaşamın tümü karbon kimyası üzerine kurulmuştur.
Organik karbonun depoları:
Atmosferdeki CO2 gazı (% 0,03 oranında)
Sudaki çözünmüş karbonat (CO32-) ve bikarbonat (HCO3-)
iyonları
Sedimenter kayaçlara bağlı olan inorganik karbonun, bu
depolarla etkileşimi yavaştır.
118
Karbon döngüsü
119
Karbon döngüsü
120
Karbon döngüsü
121
Humifikasyon - Mineralizasyon
Organik madde: Toprağa düşmüş ÖLÜ bitkisel ve hayvansal artıklar.
Mineralizasyon
CO2 + H2O + Bitki Besin Elementleri (BBE)
ara
organik
bileşikler
ara
organik
bileşikler
Humin
maddeleri
122
Humifikasyon
Organik madde
Azot döngüsü
Azotun ana kaynağı atmosferdir.
Baklagillerle simbiyotik yaşam süren rhizobium bakterileri tarafından
atmosfer azotunun fiksasyonu
Bitkilerden ayrı olarak toprakta serbestçe yaşayan mikroorganizmalar ile
fiksasyon
Atmosferde meydana gelen elektriksel boşalmalarla azotun oksitlerinden
biri bileşiminde fiksasyonu.
Endüstriyel fiksasyon (amonyak, NH4+, NO3-, üre)
123
Azot döngüsü
Yaşamsal bakımdan çok önemli bir element olan azotun toprakta bulunan
miktarı insanlarca fazlasıyla değiştirilmektedir.
Azot elementi, bitkilerin bileşiminde normal olarak % 1-5 oranlarında
(ağırlığa göre) bulunur.
Azot toprakta %95’den daha fazla oranda olmak üzere organik formda
bulunur ve toprakların organik azot kapsamı %0.1-0.3 kadardır.
Azot bitkiler tarafından birinci derecede nitrat ve amonyum formunda
alınır. Daha az oranlarda olmak üzere bitkiler üreyi de içeren diğer
bileşikleri de alabilmektedirler.
124
Azot döngüsü
N2O, NO, N2
Nitrifikasyon
NO3-
NH4+
Amonifikasyon
Yıkanma
125
NO3-, NH4+,
Organik
Mineralizasyon
Biyolojik azot fiksasyonu
ATP
N
2H+
2eHN
Fe+2
Mo+2
N
NH
2H+
2e-
H2N
NH2
2H+
2eADP+Pi
2NH3
126
Biyolojik Azot Fiksasyonu
Serbest yaşayanlar
Aerob
Azotobacter sp.
Obligat Anaerob
Clostridium sp.
Fotosentetik Mavi-Yeşil Bak.
Anabaena sp.
Simbiyotik yaşayanlar
Baklagillerle
Rhizobium sp.
Baklagil Olmayanlarla
Frankia sp.
127
Rhizobium
Aerob,
Çubuk şeklinde,
0.5-0.9 x 1.2-3.0 mikron boyutunda
Spor oluşturmaz
Gram negatif
Hızlı büyüme kapasitesine sahip
Beyaz renkli koloni oluşturur
Her bitki için spesifik
128
Rhizobium Türleri
RhizobiumTürleri
Baklagil
Bradyrhizobium japonicum
Soya
Rhizobium leguminosarum
Bezelye , fiğ
Rhizobium meliloti
Yonca
Rhizobium phaseoli
Fasulye
Rhizobium lupini
Bakla
Rhizobium trifolii
Üçgül
129
Tohum Aşılama
Aşılanmış soya tohumu
130
Aşılama
TOHUM AŞILAMA YÖNTEMLERİ
Kuru aşılama
Tohumu ıslatarak aşılama
Yapıştırıcı kullanarak aşılama
Peletleme
Sıvı kültür ile aşılama
TOHUM EKİMİ
Güneş ışığından korunmalı
Islatılarak aşılanan tohum 12 saat içerisinde ekilmeli
Tohumlar asit karakterli gübrelerle karıştırılmamalı
Bitkinin fosforlu gübre ihtiyacı karşılanmalıdır
131
İnfeksiyon-1
1
132
İnfeksiyon-2
2
4
3
133
İnfeksiyon-3
5
8
7
6
134
Nodül Oluşumu
135
Sonuç
Simbiyotik azot fiksasyonu
Ekonomik,
Sürdürülebilir,
Çevre kirliliği oluşturmaz,
İnsan sağlığı yönünden tehlike oluşturmaz
136
Azot mineralizasyonu
NH4+ + NO2- + NO3-
Organik azot
Toprak azotunun %95’inden fazlası organik formdadır.
Bitkiler organik azot formlarından yararlanamazlar.
Bitkiler azotu, amonyum, nitrit ve nitrat formunda alır.
Amonyum (+) yüklü olduğu için toprakta yıkanmaya uğramaz,
Nitrat (-) yüklü olduğu içi topraktan kolaylıkla yıkanarak uzaklaşır.
Yaprağı yenen sebzelerde nitrit-nitrat birikimi sağlığa son derece
zararlıdır.
137
Nitrifikasyon
NH4 +
NO2 -
Nitrosomonas spp.
NO3 -
Nitrobacter spp.
İyi havalanan, ılıman topraklarda, amonyum hızla nitrata oksitlenir. Nitrat
bitkilerin azotla beslendiği ana formdur. (-) yüklü olduğu için kil minerallerinin
yüzeyinde tutulamaz, bu nedenle özellikle hafif bünyeli topraklardan
kolaylıkla yıkanarak uzaklaşabilir – taban suyu ve içme sularına bulaşabilir.
Azotun nitrat formu, çevre kirlenmesi açısından en kritik formdur.
138
İmmobilizasyon
Mikroorganizmalar
Nitrat - Amonyum
Organik azot
Mikroorganizmalar, bitki artıklarını ayrıştırırken mineral azot
kullanırlar. Böylece mineral azot, canlı bünyesinde organik azota dönüşür. Bu
olaya “biyomasta immobilizasyon” adı verilir. Ayrışma tamamlandığında
mikroorganizmalar da ölür ve azot yeniden mineralizasyonla, amonyum, nitrit
ve nitrat formlarına dönüşür.
Biyomasta immobilizasyon olayında C/N oranı önemlidir. Bu oranın
20:1 olması ideal kabul edilebilir. Oran yüksekse, dengeleme azot
gübrelemesi yapılır.
139
Denitrifikasyon
ADP+Pi
NO-3
ATP
NO-2
ATP
NO-
ATP
N2O
ATP
N2
NO3
NO2
NO
N2O
reduktaz
reduktaz
reduktaz
reduktaz
Toprakta yeterli oksijenin bulunmadığı durumlarda, mikroorganizmalar
ihtiyaç duydukları oksijeni nitratın oksijeninden karşılarlar. Oluşan gazlar
atmosfere döner ve bitkiler bu gaz formlarından yararlanamazlar.
İyi havalanmayan topraklara uygulanan nitrat azotundan 2-3 gün
içerisinde önemli kayıplar meydana gelebilir.
140
Greenhouse Gases
Other gases
13%
Nitrous oxide
6%
CO2
49 to 50%
CFC’s
14%
Methane
18%
The main ‘greenhouse gases’ - relative contributions to the
‘greenhouse effect’ in the mid 1980s, (Barrow, 1994).
141
Volatilizasyon
Toprak pH’sının 7,5’in üzerinde olduğu durumlarda amonyum
azotunun amonyak formuna dönmesi ve atmosfere gitmesi olayına
volatilizasyon adı verilir.
Bunu önlemek için katı amonyumlu gübreler kullanılabilir.
Özellikle nemli topraklarda uygulanan azot toprağın altında kalacak
şekilde toprağa karıştırılmalıdır.
142
Fosfor döngüsü
Fosfor, fosfolipitlerin, nükleik asitlerin ve ATP’nin yapısında bulunur
Asıl fosfor deposu sedimenter kayaçlar.
Yerkürede fosfor, suda, toprakta ve sedimentlerde bulunur.
Diğer elementlerden farklı olarak fosfor atmosferde gaz formlarında
bulunmaz.
Fosfor doğada genellikle kaya fosfatı şeklinde bulunur.
Toprak fosforunun yaklaşık %5’i organiktir.
pH’sı yüksek topraklarda çoğunlukla çözünmez Ca-fosfatlar şeklinde
bulunur.
143
Fosfor döngüsü
144
Fosfor döngüsü
145
Kükürt
Kükürdün çoğu kaya ve minerallerde bağlanmış durumdadır
Canlılar için nadiren sınırlayıcı bir etmendir
Toprakta S’ün reaksiyonları, N’unkilere çok benzer olup, bu daha çok
toprakta organik veya mikrobiyal fraksiyonda yaygın olarak görülür.
Kükürt, bitki kökleri tarafından tamamına yakını sülfat iyonu (SO 4=)
formunda alınır.
Toprakta bulunan S’ün temel kaynağı, kayaların bileşimlerinde bulunan
metal sülfitlerdir.
Bugün kültür altında bulunan topraklarda, S organik maddenin bileşiminde
organik formda, toprak çözeltisinde sülfat formunda ve değişim
komplekslerinin yüzeyinde adsorbe edilmiş sülfat iyonları formlarında
bulunur.
146
Kükürt döngüsü
Kükürt
emisyonu
gübreleme
Bitki alımı
S oksidasyonu
mineralizasyon
Organik
madde
SO4
adsorpsiyon
immobilizasyon
147
yıkanma
Download