The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3666 Number: 50 , p. 511-527, Autumn II 2016 Yayın Süreci Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date 26.08.2016 31.10.2016 SULTAN II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ İKDAM GAZETESİ’NDE İSLAM BİRLİĞİ ÜZERİNE YAPILAN BAZI HABERLER SOME NEWS ON PAN-ISLAMIZM MADE BY IKDAM NEWSPAPER IN SULTAN II. ABDULHAMID PERIOD Araştırmacı Veysel AKTO Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Öz Bu çalışma, İslam Birliği düşüncesinin II. Abdülhamid’in devlet politikasındaki yerini göz önünde bulundurmak suretiyle İkdam Gazetesi’ndeki İslamcılığı ilgilendiren haberler incelenerek yapılmıştır. Böylece İslam Birliği politikasının o dönemki kamuoyunu nasıl etkilediği araştırılmak istenmiştir. Öncelikle II. Abdülhamid’in iç ve dış politikasında önemli bir yeri olan bu akımın kapsamı, dayanağı, uygulanabilirliği ve özellikle bu politikaya karşı yapılan dış müdahaleler üzerinde durulmuştur. Daha sonra basın yayının o dönemdeki durumu ve öneminden bahsedilerek İkdam Gazetesi’nin Türk basın hayatındaki yerine değinilmiştir. Ayrıca İslam Birliğini sağlama gayretleriyle ve İkdam Gazetesi’nin bu konudaki yayın politikasıyla alakalı genel bir değerlendirme yapılmıştır. Çalışmamızın temel unsuru olan 1876-1908 yılları arası İkdam Gazetesi’ndeki İslamcılıkla ilgili yapılan haberler ise Osmanlıca orijinal metinlerinden çevrilip yorumlanarak okuyucuya sunulmuştur. Böylece sadece Osmanlı Müslümanlarını değil, tüm dünya Müslümanlarını kucaklamaya çalışan Halife ve Emr’ül-Mü’minin olarak anılan Sultan II. Abdülhamid’in bu hedefe yönelik gayretleri gazete haberleri ile daha detaylı olarak incelenmiştir. Zira İstanbul’dan Singapur’a, Liverpool’dan Medine, Yemen, Girit ve Rusya’ya kadar oldukça geniş bir yelpazede birçok İslam Birliği temalı aktivitede bulunulmuştur. Gerek maddi, gerek manevi yardımlara ve gerekse topyekün İslami kalkınmaya dayanan bu aktivitelerin kamuoyu oluşturmak için İkdam Gazetesi aracılığı ile halka duyurulması amacı temel konumuz olmuştur. Özellikle İslam Birliğinin yansımaları ve basın-yayının kamuoyu oluşturmada halk üzerindeki etkisi üzerinde durulmuştur. Anahtar Kelimeler : II. Abdülhamid, İslam Birliği, Basın-Yayın, İkdam Gazetesi, Haberler Abstract This work has been prepared by examining news about Pan-Islamism in the İkdam Newspaper, by taking into consideration the importance of Islamic Unity thought 512 Veysel AKTO in the government policy of II.Abdulhamid. The aim with this work is to investigate the effects of Pan-Islamism policy on the public opinion in that time. Firstly, the scope of this trend which has a important role in II. Abdulhamid's internal and external policies secondly, basis and applicability and foreign obstacles against this policy are mentioned. Then, the role of İkdam Newspaper in the Turkish broadcast life and the situation, importance and censorship of the press at that time are mentioned. Also, general assessment related to efforts of ensuring the Islamic Union and the policy of the İkdam Newspaper has been made. News about Pan-Islamism made in the years between 1876-1908 in İkdam Newspaper which are basic elements of our work are translated and interpreted from the original Ottoman Turkish texts and presented to the readers. The goal of II. Abdulhamid who (known as Caliph and Emeer of Believers) tries to emrace not only the Ottoman Muslims but also all muslims of the world and his efforts towards this goal has been examined in more details with the news. Because, from Istanbul to Singapore, from Liverpool to Medina, from Yemen to Crete and to Russian, in a quite wide range, many Islamic Unity-themed activities have been made. Here, our main issue is the goal of publicizing financial need-based, spiritual help-based activities on the overall Islamic development, through İkdam newspaper to create public. Especially, Pan-Islamism reflections and impact on people of the role of press in creating public opinion are focused on. Keywords: II. Abdülhamid, Pan-Islamism, Press, İkdam Newspaper, News 1. Giriş Sultan II. Abdülhamid dönemi, Osmanlı tarihinde en çok merak uyandıran konuların başında gelmektedir. Gerek siyasi, gerek dış politikadaki çalışmaları ve gerekse İslam dünyası üzerindeki hedefleri II. Abdülhamid’in hep gündemde kalmasını sağlamıştır. Sultanın oldukça çalkantılı geçen 33 yıllık iktidarındaki kuşkusuz en büyük rüyası ise İslam Birliğini sağlamaktır. 19. yy’da gittikçe yaygınlaşarak halk arasında geniş kitlelere hitap eden ve devrin siyasi yapısına ışık tutması yönüyle tarihi bir kaynak olarak kullandığımız gazete arşivleri de bu noktada incelenerek basın-yayın aracı olarak meselelere ayrı bir bakış açısı getirmiştir. Nitekim halk, gerek güncel yaşamla ilgili bilgileri ve gerekse devlet politikaları ile ilgili yorumları artık ikinci veya üçüncü bir şahıstan duyarak değil de bizzat kendisi okuyarak öğrenmeye başlamıştır. Buna bağlı olarak basın-yayının önemli bir konuma ulaşması yönüyle incelediğimiz gazete haberleri bize doğru yolu göstermektedir. Ayrıca İkdam Gazetesi’nin halk arasında beğenilen popüler bir gazete olması ve okuyucu kitlesinin toplumun farklı kesimlerinden oluşması bu haberlerin önemini bir kat daha arttırmaktadır. Sultan II. Abdülhamid’in, yaşadığı dönemi iyi analiz eden bir lider olmasından yola çıkarak gerçekleştirmek istediği İslam Birliği politikası için gerekli propaganda alt yapısını gazetelerle yapmaya çalıştığını görmekteyiz. Kendi döneminde basına uygulattığı sansür; bazen istemediği haberlerin önüne geçme, bazen de İslam Birliği doğrultusunda bir propaganda amacına hizmet etme şeklinde tezahür etmiştir. Nitekim Osmanlı tebaasının Halifeye olan bağlılığının hiçbir şekilde sarsılmaması için büyük çaba gösteren Sultan II. Abdülhamid, bir yandan da tüm İslam coğrafyasında saygınlığını korumaya çalışmıştır. Aşağıda değerlendirmesini yaptığımız İkdam Gazetesi’ndeki haberlere göre Osmanlı sınırlarının dışında çok uzak bölgelerde yaşayan Müslümanlar adına da çeşitli çalışmalarda bulunulması bunu kanıtlamaktadır. Zira II. Abdülhamid şunu çok iyi biliyordu ki; İslam Birliği için sadece kendi içinde organize olma yetmez, aynı zamanda diğer dini ve siyasi oluşumlara karşı da Müslümanların hamisi olmak şarttır. Çünkü İslam coğrafyası, etrafını çepeçevre saran sömürgeci Haçlı zihniyetine karşı yeni Fatihler, Yavuzlar ve Kanuniler aramaktadır. Bunun 19. yy’da gerçekleşmesi her ne kadar mümkün olmasa da Sultan II. Sultan II. Abdülhamid Dönemi İkdam Gazetesi’nde İslam Birliği Üzerine Yapılan Bazı Haberler Abdülhamid’in bu uğurda verdiği gayret dikkate değerdir. 2. İslam Birliği Politikası İslam Birliği fikri, 19. yüzyılda Hristiyan unsurların Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılmaları üzerine devletin sosyal ve siyasal bütünlüğünü korumak amacıyla ileri sürülmüş bir devlet politikasıdır ve politika I. Meşrutiyet döneminin sonlarına doğru güçlenmiştir. İslam Birliği politikasının ana gayesi, İmparatorluk içindeki Müslüman unsurlar arasında birlik ve beraberliği sağlamak ve imparatorluk dışındaki Müslümanları halifelik kurumunun dini gücü etrafında birleştirerek beraber hareket ettirmektir. İslam Birliği akımı, II. Abdülhamid döneminde resmi bir devlet politikası olarak fiilen uygulanmıştır. Zira II. Abdülhamid, etkili bir dış politika izlemek için içeride güçlü olmanın gerekliliğini ve milletin hafızasında bir ittifak ve ittihat hasıl edilmesi gerektiğini idrak etmiş bir devlet adamıdır. Dikkat edilmesi gereken, II. Abdülhamid’in millet lafzıyla neyi kastettiği ve onu bir hedefte buluşturacak unsurlardan ne anlaşıldığının tespitidir. Her aşamada yaptığı reformlarla devletin sınırları içinde yaşayan tüm fertleri kapsamaya çalışan II. Abdülhamid, millet derken aslında kimleri kastediyordu? Devleti ve milleti kurtuluşa ulaştırmak için aktif olarak uygulanan bu politika kimlere hitap edecekti? Bu sorulara verilecek cevap aslında açıktı. Bu doğrultuda Osmanlı’nın Türk, Arap, Yunan, Boşnak, Bulgar, Sırp, Arnavut vb. birçok etnik unsurdan müteşekkil olduğunu göz önünde bulundurarak cemiyeti bir arada tutan ve kenetleyen unsurun ‚İslam Birliği‛ olduğuna dikkat çekilmektedir. Zira protokol olarak genelde ‚Emir’ülMü’minin‛ unvanının önde gelmesinden, Osmanlı Padişahı unvanının ise ikinci planda olmasından devletin sosyal bünyesi ve politika esasının tümüyle din üzerine kurulduğunu anlayabiliriz. II. Abdülhamid kendi ifadelerinde de işaret ettiği gibi, ‚Osmanlı Milleti‛ derken Müslümanları kastetmektedir. Osman- 513 lı Sultanına ait olan ve Osmanlı sınırlarında yaşayan gayrimüslimlerin de göz ardı edilmediğini bu politika, özelde Türk ve Müslüman halka yönelik uygulanmıştır (Abdülhamid, 2010: 180). İslam Birliği, inanç bakımından sade iken, teşkilatlanma bakımından bir devlete benzemektedir. II. Abdülhamid de bu devletin temelinin Kur’an şeriatine dayanmakta olduğunu savunmuştur. Ayrıca bu şeriatın başka dinlerden olanlara uygulanamaması nedeniyle tüm felaketlerin din birliğinin olmamasından kaynaklandığını ileri sürmüştür. Afganlı Cemalettin’in fikirlerinden de ilhamla kendisine padişah veya sultan denilmesinden çok Emir’ül Mü’minin denilmesini işte bu yüzden istemiştir. (Karal, 1983: 543). II. Abdülhamid döneminde İslam coğrafyasının her tarafından yüzler ve hatta binlerce Müslüman, hilafetin merkezini ziyaret edip idarecilerle buluşmuşlardır. Kendi ülkelerine döndüklerinde İslamiyet’in merkezi İstanbul hakkında siyasi ve sosyal açıdan gördüklerini yurttaşlarına anlatmışlardır. Bu durum, bir yönüyle İslamcılık politikasının etkisi ve İslam coğrafyalarında kabulü açısından büyük bir başarıdır. Bu politika ile İslam müesseselerinin mevcut durumlarını düzeltmekten sosyal faaliyetlere, dini gün ve gecelerin önemine uygun bir şekilde kutlanmasından, giyim kuşama kadar hayatın her safhasına İslami bir hava kazandırılmaya çalışılmıştır. Ayrıca bu çalışmaların kalıcı olması için genel eğitim faaliyetleri de unutulmamıştır (Eraslan, 1995: 212). İslam Birliği politikası her ne kadar resmen devlet politikası olarak uygulanmaya çalışıldı ise de özellikle emperyalist dış güçlerin engellemeleri nedeniyle uzun süreli olamamıştır. Çünkü Avrupalılar, sömürgeciliğin zirvesini yaşadıkları 19. yüzyılın ikinci yarısında bir yandan Osmanlı’dan yeni topraklar koparmaya uğraşırken, bir yandan da sömürgeleri altındaki İslam topraklarını kontrolleri altında tutmak istiyorlardı. Bunu bazen direkt bazen de maşalarla halletmeye çalışıyorlardı. 514 Veysel AKTO Örneğin II. Abdülhamid’in karşısına çıkarılan Ermeni ve Yahudi meseleleri gerçekte kamuoyuna yansıtıldığı gibi olmamakta ve bu sorunlar bahsettiğimiz çıkarlar doğrultusunda Avrupa emperyalistlerinin maşaları olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Avrupalı emperyalistler, Osmanlı’daki gayr-i Müslim unsurları mevcut yönetime karşı isyana teşvik ettirdikleri gibi bununla da yetinmeyerek Anadolu dışındaki Müslümanlar arasında da milliyetçilik hareketlerini başlatarak ayrılık fitilini ateşlemişlerdir. Emperyalistlerin Bu projelerinin sadece ekonomik karakterli olmadığı, aynı zamanda İslam coğrafyalarında İslam’ı zayıflatarak Hristiyanlığı yaymaya çalışan misyoner bir ruh haleti içinde olduğu anlaşılmaktadır (Brockelmann, 2002: 190). Bunu misyonerlik yapan bazı bilim adamı ve kaşiflerin amaçlarına daha hızlı ulaşabilmek için Müslüman ailelerin aralarına sızıp kendilerini doktor olarak tanıtmalarından anlayabiliriz (Sırma, 1989: 46). Böylelikle bu durumu 11. yüzyıldaki Haçlı seferlerinin bir tezahürü olarak görebiliriz. Batılılar bir yandan misyonerlik ile İslam coğrafyalarına fitne tohumları ekerken, bir yandan da Arap milliyetçiliğini ateşlemişlerdir. Nitekim II. Abdülhamid’in en büyük endişesi ‚Arap Milliyetçiliği‛ ve ‚Alternatif Halifelik‛ti. Gerek batının kışkırtması ve gerekse bölgeye gönderilen yerel yöneticilerin halkla iyi geçinememesi yavaş yavaş bu endişeyi arttırmıştır. Örneğin; Abdurrahman ElKevakibi adlı biri gibi Osmanlı yönetimini eleştiren ve alternatif halifelik tekliflerinde bulunanlar olmuştur. El-Kevakibi, İslam Dinine ve ilk ortaya çıkıp yayılması sürecindeki hizmetlerinden dolayı Arap ırkının üstün olduğunu savunmuş ve hilafetin Kureyş soyundan gelen birine verilmesi gerektiğini iddia etmiştir. Ayrıca Hristiyan Arap olup, Arap milliyetçiliğinin savunucularından olan Necip Azuri, 1904’te Paris’te kurduğu ‚Ligue de la Patrie Arabe‛ adlı dernekte Suriye ve Irak’ın Türk hakimiyetinden çıkarılmasını savunup, Araplar arasında bir ayaklanma çıkarmaya çalışmıştır (Soy, 2004: 181). İşte bu örneklerde ne kadar başarılı olduğu gözlenen Avrupalılar, II. Abdülhamid döneminde İslam birliğini engelleme çalışmalarına daha sonra hız vermiş ve ‚Kutsal Cihat‛ a rağmen I. Dünya Savaşı’nda Arap topraklarında ektikleri nifak tohumlarının meyvelerini toplamışlardır. Ancak şunu da belirtmeliyiz ki, İslam Birliği politikası aslında batılı emperyalist emelleri perdelemekti. Bu konuda II. Abdülhamid’in tahttan indirildikten sonra I. Dünya Savaşı sırasında dudaklarından dökülen şu ifadeleri aslında her şeyi özetlemektedir: ‚Cihadın kendisi değil, fakat ismi bizim elimizde bir silahtı. Ben bazen sefirleri tehdit etmek istediğim vakit, ‚Bir İslam Halifesinin iki dudağı arasında bir kelime vardır. Allah bunu çıkartmasın derdim. Cihat bizim için ismi olup, cismi olmayan bir kuvvetti‛ (Soy, 2004: 182). Sadece I. Dünya Savaşı’nda son çare olarak başvurulan bir politika olmayıp güçlü bir İslam Birliği kurarak eski günlere dönmeyi amaçlayan bir akım olan İslam Birliği adına gerçekten önemli adımlar atılmıştır. Dünyanın farklı coğrafyalarında her Müslümana yardım eli uzatarak halifeliğin gerektirdiği sorumluluk yerine getirilmeye çalışılmıştır. Aşağıda İkdam Gazetesi’nde yayınlanan haberlerle örneklendirmeye çalıştığımız bu politika, basın yayın yoluyla hep gündemde tutulmaya çalışılmıştır. Zaten 1876 ile 1908 yılları arasındaki dönemin basın tarihi açısından en önemli özelliği, basın sektörünün halk ve hükümet nezdinde etkisini arttırmasıdır. Bu durum zaman ilerledikçe kendisini daha çok hissettirmiştir. Zira günümüze kadar gelen süreçte de basının siyasi, ekonomik ve kültürel anlamdaki etkisi daha bariz bir şekilde kendisini göstermiştir. Bu noktada sürekli önemini arttıran basın, meşrutiyet döneminde bazen özgür bırakılmış, bazen de baskı altında tutulmuştur. Sultan II. Abdülhamid, belli dönemlerde yapılan yayınlardan oldukça rahatsız olsa da karşı cephede yer almamak için düşüncesini açıkça beyan etmek istememekle beraber mizah gazeteleri Sultanın sabrını ciddi manada zorlamıştır (İnuğur, 1978: 241). 3. İkdam Gazetesi Sultan II. Abdülhamid Dönemi İkdam Gazetesi’nde İslam Birliği Üzerine Yapılan Bazı Haberler Ahmet Cevdet Bey tarafından 23.06.1894 tarihinde çıkarılan ve özellikle II. Meşrutiyet yıllarının en önemli gazetesi olan İkdam Gazetesi, (İnuğur, 1978: 268) kelime olarak ‚devamlı, gayret ve sebat ederek çalışmak‛ anlamlarına gelmektedir (Devellioğlu, 1986: 253). Gazete, meşrutiyet yıllarının yanı sıra I. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet dönemlerinde de yayınlanmıştır. Genelde cereyan eden olayların anlatıldığı bir fikir gazetesi olmasıyla birlikte dönemin siyasi, kültürel ekonomik ve edebi değişimlerini de yansıtan bir gazetedir (Topuz, 1973: 74). İkdam Gazetesi’nde, Türkçülük eserleri de yayınlanmakta ve bu yönüyle gazetenin isminin yazılı olduğu yerde ‚Siyasi Türk Gazetesidir‛ ibaresi bulunmaktadır (İnuğur, 1978: 268). Her ne kadar siyasi olayların anlatıldığı bir gazete kimliği ile yayın hayatına başlasa da, yazarlarının çoğunun edebiyatçı olması münasebetiyle zamanla edebi meselelerin de yorumlanarak çehresinin değiştirilip sütunlarının edebiyat ve fikir yazılarına açıldığı bir yayın organı haline gelmiştir (Akyüz, 1969: 123). Ayrıca dönemin birçok idealist genç gazeteci adayları için bir okul sayılan İkdam Gazetesi’nin basın hayatına girdiği yıllar Türk basın tarihinin en verimsiz yılları sayılmaktadır (Buttanrı, 2003: 95). İkdam Gazetesi’nin 1899’daki tirajı yaklaşık 30.000’e ulaşırken, mürettiphanesinde 8-10 kişilik bir ekip çalışmaktadır (Kabacalı, 1998: 97). I. Meşrutiyet’in ilan edildiği dönemde 40.000 tirajı olan ve büyük boyda resimli olarak yayınlanan İkdam Gazetesi, rotatif türü makinalarla basıldığı için devrinin gelişiminin ve yenileşmesinin öncüsü olmuştur (İnuğur, 1978: 268). Çünkü Türk basın tarihinde ilk kez basımında rotatif türü baskı makinasını kullanılan gazete İkdam Gazetesi olmuştur (Kabacalı, 2000: 97). İkdam Gazetesi, kendi devrinin en önemli yayın organı olup ilim, siyaset ve olaylar gazetesi olmuştur. Belli süreçlerde kendi devrinin Sabah ve Tercüman-ı Ahval gibi diğer önemli gazeteleriyle imla, musiki ve dil 515 kategorilerinde tartışmalar yapmış ve bu konularda eğitim öğretime katkıda bulunarak kamu yararı adına yazılar yayınlamıştır. Bu yönüyle gazete, kadın ve çocuk eğitimine önem vererek ziraat, fen sağlık, eğitim, güzel sanatlar ve edebiyat alanlarında ilgi çekici yazılar yayınlamıştır. Tüm Osmanlı vilayetlerinde ve değişik ülkelerde muharriri olan Ahmet Cevdet, özellikle Fransa ve Almanya’daki muharrirlerle irtibat kurarak o ülkelerle ilgili edindiği her türlü siyasi, ilmi ve edebi bilgiyi okuyucularıyla paylaşmıştır. Bu sayede İkdam Gazetesi, muharrirlerin gönderdiği telgraf ve mektuplar ile gelen ajanslarla günün önemli haberlerini yayınlayarak dünyaya açılan bir gazete olmuştur. Osmanlı’nın dış politikasındaki yabancı devletlerle olan ilişkileri, İstanbul’da yapılan veya planlanan tüm imar ve bayındırlık çalışmaları, saray ve hükümetle ilgili bilgiler, bulaşıcı ve salgın hastalıklar gibi önemli haberler okuyucuya sunulmuş, okuyuculardan gelen mektuplar da gazetede ilan edilerek okuyucu ile güzel irtibatlar sağlanmıştır. Ayrıca gazetenin İstanbul ve diğer vilayetlerde düzenli dağıtımı sayesinde okuyuculardan gelen mektuplar genelde takdir edici niteliktedir (Buttanrı, 2003: 85). İkdam Gazetesi’nin içeriği, ‚Haberler‛, Yazılar‛ ve ‚İlanlar‛ olmak üzere üç ana başlıktan oluşmaktadır. 4. İkdam Gazetesi’nin İslam Birliği ile İlgili Yayın Politikası Basının gücünün yeni yeni hissedilmeye başladığı bu dönemde gazetelerin imtiyaz sahiplerinin okuyucularını istedikleri yere yönlendirdikleri bir gerçektir. Bunu doğru anlayan Sultan II. Abdülhamid, önce bu gücü kontrolü altında tutmaya çalışmış ise de çeşitli etkenlerle başarılı olamamıştır. Basına yönelik sansürlemeler bu noktadan itibaren uygulamaya koyulmuştur. Doğrudan siyasi bir gazete olmaması yönüyle İkdam; genelde edebi yazılar, çeviriler ve köşe yazılarıyla ön plana çıkmıştır. Bu nedenle direkt İslam Birliğine yönelik bir yayın politikası yoktur. Baş mu- 516 Veysel AKTO harrir Ahmet Cevdet ve yazar kadrosunun yukarıda bahsettiğimiz gibi genelde milli çizgide oluşu İslam Birliği fikrinin pek de dikkate alınmadığını göstermektedir. İslam Birliğini sağlama adına halife statüsü ile Müslümanların yaşadığı coğrafyalara yapılan yardımlar ve İslami düzenlemeler İkdam Gazetesi’nde bir politika sonucu olarak değil de olağan faaliyetler olarak okuyuculara aktarılmıştır. Bu çerçevede II. Abdülhamid’in ısrarla uygulamaya çalıştığı İslam Birliği politikası ile ilgili yapılan bu çalışmaların okuyucular nazarında geniş yankı uyandırmadığını tahmin etmekteyiz. Ayrıca bazı baskı hatalarının yapılması ve bu nedenle alınan kapatma kararları sonucu Ahmet Cevdet ve iktidar arasında soğuk rüzgarlar esmiştir. II. Abdülhamid’in basına balans ayarı verme doğrultusunda yaptığı sansürlemeler mevcut iktidarını koruma adına yapılmış olsa da basın özgürlüğüne bir darbe niteliğinde olmuştur. Bu yüzden diğer gazetelerle olduğu gibi İkdam Gazetesi ile de ilişkiler pek de iyi değildir. Doğal olarak iktidarın savunup uyguladığı bir siyasi fikir, milli çizgide olan İkdam Gazetesi’nin yayın politikasında doğrudan bir karşılık bulmamıştır. Ancak bu İslam Birliği politikası doğrultusunda hiç yayın yapılmadığı anlamına gelmemektedir. Elbette ki Müslüman Osmanlı tebaası ve dünyanın değişik yerlerinde yaşayan Müslümanların bulunduğu bölgelerle ilgi çok sayıda haber yapılmıştır. Bu haberler hedefte İslam Birliği olmasa da okuyucuya aktarılmıştır. 4.1. İkdam Gazetesi’nde İslam Birliği ile İlgili Yapılan Haberler 4.1.1. Girit Müslümanlarına Yardım Kampanyası ‚Girit Ahal-i İslamiyesi muhtacıni içün beş yüz seksan beşi hanye ve üçyüz otuz beşi resmü ve bin on altısı kandiye ve ikiyüz dokuzu laşide mahsus olmak üzere cem’an iki bin yüz kırk beş çuval dakik fi on dört haziran sene 1313 tarihine müsadif olan geçen cumairtesi günü Dersaadet’te hareket eden fuya kumpanyasının teritun vapuruna tahmilen doğruca mahallerine gönderilmiş olduğu Girit ahali-i İslamiyesi muhtacini iane ko- misyonundan bildirilmiştir‛ (İkdam, 2 Temmuz 1897: sf.1,s.3). Bu haberde 1313’de iane komisyonu tarafından toplanan yardımların Girit’teki fakir Müslümanlara bir vapur aracılığı ile ulaştırılması konu edilmiştir. Böylece Osmanlı, halifelik makamının gerektirdiği şekilde dünya Müslümanlarına sahip çıkmak için hem devlet, hem de halk nazarında bir yardım kampanyası organize etmiştir. 4.1.2. Hicaz Yardım Komisyonu ‚Taht-ı Riyaset Muhaffama-i Hazret-i Hilafet Penahi’de müteşekkil Hicaz İ’ane Komisyonı Alisi’ne teslim olunan mebaliğ-i mübeyyin pusuladır. Selanik vilayet-i celilesinden gelen 10.000 Guruş Edirne vilaye-i celilesinden vurud eden 2.945 Guruş Emniyet sandığı müdürü izzetlü San’ah Efendi tarafından 300 Guruş Me’murin ve müstahdemin-i saire taraflarından 1.115 Guruş Bir zat tarafından 70 Guruş Yekun 14.430 Guruş Evvelce ilan olunan mebaliğin yekunu 362.474 Guruş Cem’an yekün 376.904 Guruş‛ (İkdam, 4 Ağustos 1898: sf.1,st.1) Yukarıdaki haberin benzeri bu kez Hicaz’ı konu edinmiştir. Burada da yine devlet ve ahali işbirliği ile toplanan 376.904 gruşluk yardımın resmi tutanakla Hicaz’a tesliminden bahsedilmiştir. Görüldüğü üzere çeşitli vilayetlerden ve bazı devlet görevlilerinden sadaka veya zekat mahiyetinde toplanan paralar İslam coğrafyasındaki uhuvveti işaret etmektedir. 4.1.3. Liverpool Cami-i Şerifi’ne Hediye : ‚Hilal Gazetesi’nde okunmuştur. Halife-i Sultan II. Abdülhamid Dönemi İkdam Gazetesi’nde İslam Birliği Üzerine Yapılan Bazı Haberler Ruy-ı Zemin Padişah-ı Adl-ı Abin Efendimiz Hazretlerinin Liverpool Cami-i Şerifine ihta buyurdukları iki yüz yirmi beş lira kıymette iki gümüş şamdan Liverpool’a vurud itmiştir. Bu hediyye-i kıymetdarı kabul içün cemaat-ı Müslime içtima’a davet edilecek ve Zat-ı Şevket-i Semmat Efendimiz Hazretleri tarafından cemaat a’zasından bazılarına ihsan buyrulan nişan-ı zi’şanlar kemal-i ihtiram ile azhabına tevzi’ olunacaktır‛ (İkdam, 4 Ağustos 1898: sf.1,st.5). İkdam Gazetesi’nde yayınlanan 1898 tarihi bu haberin, aslında Hilal Gazetesi arşivinden yararlanılarak okuyuculara sunulduğu belirtilmektedir. Haberde İslam Halifesi’nin o zamanki para ile 225 lira olan ve oldukça değerli olan iki gümüş şamdanı İngiltere’deki Liverpool Camisi’ne hediye etmesinden bahsedilmektedir. Bu kıymetli hediyenin cami cemaati olan İngiltere Müslümanları tarafından teslim alınması için mini bir toplantı yapılacağı anlatılmıştır. Ayrıca bu toplantı esnasında İslam’a yaptığı hizmetlerle Halife’nin takdirini kazandığı tahmin edilen cami cemaatinden bazı kişilere bir nevi takdir plaketi olan nişanların takılması anlatılmıştır. Buradan anlaşıldığı gibi İslam Birliği politikası doğrultusunda sadece Osmanlı sınırlarında yaşayan Müslümanlar değil, uzak diyarlardaki Müslümanlar da Osmanlı Halifesi’nin etki alanına girmektedir. 4.1.4. Singapur’a Şehbender Tayini ‚Singapur şehrinde ahali-i Müslimenin kesreti hasebiyle teb’a-i Osmaniye’nin muamelatı bir intizam-ı tamm tahtında cereyanı zımnında saltanat-ı seniyye canib-i ‘alisinden şehr-i mezkure bir şehbender intihab buyrulması ahali-i İslamiye tarafından Rikab-ı Kamer-tab Hazret-i Zillulahiye arz-u takdim kılınan tazarru’namede istirham ve istid’a edilmesiyle muktezasının ibkası zımnında ba irade seniyye-i Hazret-i Padişahi keyfiyet-i Babı ‘Ali canib-i sanisine emr-ü havale buyrulmuş idi. Singapur şehbenderliğine Hariciye Nezaret-i Celilesince Necip Efendi intihab buyrularak keyfiyet-i makam sami-i Sadrazamiye iş’ar edilmiş ise de 517 mümaileyhin ahir bir mahalle intihabı ile Singapur’a diğer bir şehbender intihab edilmesi hususun Makam-ı Celil-i Müşarünileyhden Nezaret-i Celile-i Hariciye’ye emr-ü tebliğ buyrulduğu cümle-i müstahberatdandır‛ (İkdam, 10 Şubat 1899: sf.1,st.2). İslam Birliği konusunda çok önemli bir habere imza atan İkdam Gazetesi’nin 1899 yılına ait bu sayısına Singapur Müslümanları konu olmuştur. Halife’nin İslam dünyasına hakim olmaya çalışması adına dikkat çekici olan bu haberde, sınır tanımadan çok uzak diyarlardaki Müslümanların dahi nasıl korunup gözetilmeye çalışıldığı kanıtlanmıştır. Nitekim bu haberde İstanbul’dan binlerce kilometre uzaklıkta olan Malezya’daki Singapur Müslümanlarının haklarını korumak ve gözetmek için bir konsolos ataması yapıldığından bahsedilmektedir. Bu atama, İslam Birliği politikasının sadece mevcut toprakları elde tutma babında bir siyaset olmadığını ve alemşümul bir düşünce olduğunu göstermektedir. 4.1.5. Müslüman Muhacirlerin İskanı ‚İskan-ı Muhacirin Komisyon-ı ‘Alisi Cihat-ı muhtelefeden Memalik-i Şahaneye hicret edecek olan muhacirin-i İslamiye için arazi-i münasebe tedariki ile muhacirin-i merkumenin hüsn-ü iskanı ve te’mini refah halleri zımnında müzakerat-ı mukteziyede bulunmak üzere taht-ı riyaset Mufahhama-i Hazret-i Hilafetpenahide olarak teşkil olunan komisyonun akd-ı ictima’ ettiğini rüfekamızdan bazıları yazmışlar ise de dünkü nüshamızda bir tafsil yazdığımız veche ile mezkur komisyon henüz ictima’ etmemiş olduğu gibi şuray-ı devlette bunu için tahsis olunan odaların tefrişatı ikmal edilmemiştir. Memalik-i Şahane’de ne kadar hali arazi var ise tafsilat-ı mükemmelesine havi muntazam bir haritasının tanzimi mukteza-yı emr-ü ferman Hazret-i Padişahi’den bulunmasıyla keyfiyet icab edenlere emrolunmuştur. Komisyon-u Mahsus’un akd-i içtima edeceği odaların tefrişi için beş bin 518 Veysel AKTO kuruşun i’tası emrolunmuştur‛ (İkdam, 20 Şubat 1899: sf.1,st.2). Bu haber, çeşitli coğrafyalarda yapılan savaşlardan kaçıp Osmanlı topraklarına sığınan muhacir Müslümanların yerleştirilmesi organizasyonu hakkındadır. Önceki gazete nüshasında okuyuculara verilen yanlış bilgiyi düzeltme adına hicret eden Müslümanlar için henüz bir komisyon kurulması ve yer ayarlanması yapılmadığı şeklinde bir açıklama yapılmıştır. Bu düzeltmeden sonra bir çalışma yapılıp derhal yer tahsisi yapılacağı belirtilmiştir. Her konuda Müslümanların yanında olan Osmanlı, sığınma taleplerini de yerine getirerek Halifelik müessesinin sorumluluğunu yerine getirmeye çalışmıştır. 4.1.6. Bağdat’a Arazi Sulama Kanalının Yapımı ‚Bağdat vilayet-i celilesi dahilinde Hindiye Kazası’nda Harfa ve Ebu Celayir nam mahallerde iki sed inşası ile susuzluktan zahmet görmekte olan arazi-yi mürtefeya i’sali içün mevsimin münasebeti ameliyatın icrasına müsait bulunduğundan haziran içinde beda’ ile keşf defterleri ba’de celb ve tetkik ve sudan istifade edecek arazi ashabı hakkında muamelat-ı lazıma icra kılınmak üzere mesarif-i inşaiye olan bin beş yüz liranın sene-i haliye emval-i umumiyesinden sarfına bi’l-istizan irade-i seniyye-i Hazret-i Hilafet Penahi şerefsünuh ve sudur buyrulmuştur‛ (İkdam, 30 Haziran 1900: sf.2,st.2). Bağdat’ın ilçesindeki bazı mahallelere çiftçilerin tarım işlerini kolaylaştırmak ve mahsulatlarını arttırmak için yapılmak istenen sulama kanalı inşasından bahsedilmektedir. Halifeye şükran duyularak, halifenin yapılacak olan bu hizmet için ödeneğin hazırlanması emrini verdiği beyan edilmiştir. Ayrıca bu haber, Müslümanları ekonomik olarak kalkındırıp maddi olarak güçlendirmek için yapılan bir çalışmanın haberidir. 4.1.7. Medine-i Münevvere’ye Tıbbi İlaçlar Gönderilmesi ‚Medine-i Münevvere için lüzumu olan ecza-yı tıbbiye Evkaf-ı Hümayun Nezaret-i Celilesi’nce tedarik edilerek Surre-i Hümayun Haftan Ağalığı vasıtasıyla gönderilmiştir‛ (İkdam, 14 Mart 1901: sf.2,st.2). Bu haberde Medine Müslümanları için Devlet-i Aliye tarafından hazırlanan tıbbi malzeme ve ilaçlar yer almıştır. Her yıl düzenli olarak İstanbul’dan Mekke ve Medine’ye gönderilen Surre Alayları ayrı bir inceleme alanıdır. Lakin bu geleneğin Osmanlı ve Osmanlı ahalisi adına ne kadar büyük bir vefa ve sevgi örneğini teşkil ettiğini söylemek gerekmektedir. Nitekim, Efendimiz (S.A.V.) ve yüce ashabının hatırına Hicaz Bölgesi’ndeki yerli halka, hac ve umre ziyareti için diğer ülkelerden gelen Müslümanlara, civanmert Anadolu halkının yaptığı yardımlar ve gönderdiği hediyeleri ulaştırmak için gönderilen Surre Alayları Osmanlı’nın vazgeçilmezlerindendir. İşte yukarıdaki haberde bu alaylardan biri olan Surre-i Hümayun Haftan Ağalığı ile Hicaz’a gönderilen tıbbi yardım yer almaktadır. 4.1.8. İslam Vilayetlerinde Ticaret, Ziraat ve Sanayi Alanlarında Kalkınma Amacıyla Açılan Okullar ‚Velini’met bi minnetimiz Halife-i Mealiyi Asar Efendimiz Hazretleri’nin Memalik-i Mahrusa-i Şahanelerini ticaret, ve ziraat ve sanayi’in füyus ve terakkiyatından dahi bir kat daha müstefit ve müstefiz buyurrmak maksad-ı ‘alü’l-‘al Hümayuniyle terakki-i memleket ve tezayid-i refah ve saadet-i ra’iyyet emrinde her an tenvir avn-i şükran eden inayet-i seniyye-i mülükanelerine zimmimeten geçende şerefsünuh ve sudur buyrulan emr-ü ferman hikmet-i beyan Cenab-ı Padişahi mantuk-ı ‘alisine tevfiken daire-i mearifte mahsusan teşkil olunan komisyonca icra kılınan müzakerat neticesinde tanzim ve suretleri bir veche zir terkim olunan üç kıt’a cetvelden bir numaralı cetvel mucebince Vilayat-ı Şahane merakizinde bulunan Mekatib-i İdadiyye-i Leyleden icab ve ihticacı mahalliye göre bazısında hem ticaret ve san’at ve hem de ziraat şubeleri ve bazısında yalnız ziraat şubesi te’sisiyle ticaret ve san’at şubesinde iki numaralı ve ziraat şubesinde üç numaralı cetvel vechiyle talebenin dürüs-u münasebeyi tederrus etmeleri ve durus-u mezbure münasebetiyle sınıf-ı rüşdiyeyi ikmal eden talebeden ziraat şubesine devam Sultan II. Abdülhamid Dönemi İkdam Gazetesi’nde İslam Birliği Üzerine Yapılan Bazı Haberler edecek olanların üç sene daha tahsil ile şube-i mezkureden ve san’at ve ticaret şubesine devam edeceklerin kezalik sınıf-ı rüşdiyeyyi ve sınıf-ı i’dadiyenin ikisini ba’del ikmal üç sene daha tahsil ile mezkur şubeden şehadetname ahz eylemeleri ve şu hale nazaran vilayat-ı mekatib-i i’dadiyesinden neş’et edeceklerin üç kısma bit-tefrik bier kısmının sekiz senede i’dadi şehadetnamesini ve ikinci kısmın altı senede ziraat şubesi şehadetnamesini ve üçüncü kısmın dahi kezalik sekiz senede san’at ve ticaret şubesi şehadetnamesini almaları takarrur etmiş olduğu Maarif Nezaret-i Aliyesi’nden bildirilmiştir. Leyl-i mekatib-i idadiyeden hangilerinde ziraat ve hangilerinde sanayi ve ticaret şubeleri küşad olunacağını mübeyyin cetveldir‛ (İkdam, 23 Mayıs 1902: sf.1,st.5) : Bu haberde İslam vilayetlerinde iktisadi olarak gelişmeyi sağlamak ve bu gelişimi gelecek nesillere aktarma amacıyla çeşitli okulların açılması yer almıştır. Gerçekten de bir milletin siyasi bağımsızlığından hemen sonra gelen ekonomik bağımsızlık sağlamak adına oldukça önemli bir eğitim ve iktisadi yatırım olan bu okulların açılımı ile Müslümanları tekrar kalkındırmak amaçlanmıştır. Çünkü Sultan II. Abdülhamid, 1881’de mali bağımsızlığımızı elimizden alan Duyun-u Umumiye’nin kuruluşu sonrası çeşitli çareler aramış ve İslamcılığı iktisadi ve sanayi alanlarında da gerçekleştirmek istemiştir. Buradan anlaşılacağı gibi çeşitli İslam vilayetlerinde ve Anadolu’da bu doğrultuda okullar açılmak istenmiştir. 4.1.9. Mescid-i Nebevi’ye Halı Döşenmesi ‚Kaliçe İrsali Medime-i Münevvere’de Ravza-i Celile-i Hazret-i Risalet Penahi’ye ferş olunmak üzere müceddeden i’mali mukteza-yı irade-i seniyye-i Hazret-i Hilafet Panahi’den olan müzeyyin kaliçelerin nesc ve i’mali hitam bulmakla bu çarşamba günü hüccacı hamilen Cidde’ye gidecek olan İdare-i Mahsusa’nın (Marmara) vapurunda ihzar ve tehyie kılınan mahalli mahsusda Evfak-ı Hümayun 519 Nezaret-i Celilesi me’murlarından bir zat veda’atiyle irsali mukarrerdir‛ (İkdam, 2 Şubat 1903: sf.1,st.6). Masrafları Halife Sultan II. Abdülhamid tarafından karşılanmak üzere Medine’de bulunan Mescid-i Nebevi’nin halılarının değiştirilmesi haberi okuyuculara ulaştırılmıştır. Haberden edinilen bilgiye göre İstanbul’da yaptırılan halılar Cidde’ye gidecek olan Marmara vapuru ile Medine’ye gönderilmiştir. Buradan anlaşılacağı üzere Osmanlı, halifeliğin gereği olarak dünya Müslümanlarının buluşma yeri olan ve Efendimiz (S.A.V.)’in mübarek kabri ve ilk mescidinin olduğu yerlerdeki halıları yenileriyle değiştirerek İslamcılık adına bir hizmeti daha gerçekleştirmiştir. Bu ve benzeri hizmetler İslam Alemi tarafından memnuniyetle karşılanmakla birlikte tüm Müslümanların Devlet-i Aliye’ye ve Halifeye olan sevgisinin ve bağlılığının artmasını sağlamıştır. 4.1.10. Yemen’deki Aşiret Çocuklarının İstanbul’daki Çeşitli Okullara Yerleştirilip Okutulması ‚Evlad-ı ‘Aşair Saye-i mearif vaye-i Hazret-i Padişahi’de mekatib-i aliyyede ikmali tahsil etmek üzere Dersaadet’e gelmiş olan Yemen ahali-i sadıkası evladı aşairinden seksen iki efendinin Bahriye, Topçu, Baytar ve Kaleli Mekatib-i İ’dadi-i Şahanesiyle Halkalı Ziraat Mektebine ve bazılarının da Mekteb-i Sanayi’ e tevzi’ ve kayd olunduklarını ve bunlar için Daire-i Askeriyece hırka, entari ve çamaşırla beraber elbise dahi istihsar kılındığını yazmıştık. Müstahberat-ı Mütemmeye nazaran seksen iki efendiden dokuzu Mekteb-i Bahriye-i Şahane’ye, sekizi Topçu, dördü Baytar Mekat,b-i Şahanesi ile on ikisi Tıbbi ve Askeri İ’dadi-i Şahanesine, on üçü Sanay’i, on üçü Halkalı Ziraat Mektebine kayd ettirilmiştir (İkdam, 14 Haziran 1903: sf.1,st.5). Şu suretle lutf u ‘inayet seniyye-i Hazreti Hilafet Penahi’ye nailiyet bekam buyrulan evlad-ı ‘aşairin Selamlık Resm-i ‘Alisi’nde Hamidiye Nurlame-i havalisinde reh-güzer feyz-i eser Hazret-i 520 Veysel AKTO Giti-sitanide bulunarak Haiz-i Şeref Azami olmaları Şerefpaş sahife-i i’nayet ve ihsan olan irade-i keramet m’ütade-i Hazret-i Velini’met Biminnet-i A’zamiden olduğundan efend-i mümaileyhim evvelki gün mensup oldukları mekteb-i elbise-i resmiyelerini labis bulundukları halde yaver-i hususii Hazret-i Şehriyari süvari ferikan kiramından Saadetlü Mehmet Paşa Hazretleri ile Musika-i Hümayun Miralayı İzzetli Neşet Beyefendi, yaveran-ı Hazret-i Padişahi’den Kaymakan İzzetlü Şerif Abda Bey ve Musika-i Hümayun Binbaşılarından Ref’etlü Şevki ve Yüzbaşı Fütüvvetlü Said ve nülazım İskender, Said ve Ziver ve Süleyman Beylerle Yemen’den mümaileyim efendileri getirmiş olan Topçu Yüzbaşı Rıza Bey’in refakatinde cami-i şerif-i mezkur havalisine getirilmişler ve Şevket-me’at kudret-nisab Efendimiz Hazretleri’nin fariza-i salat-ı cum’a’yı ba’del-eda nail-i fiyüzat-ı ilahiye olduktan sonra cami-i nurlami’ mezkurdan ‘avdet-i şahanelerinde etfal-i mümaileyhim manzur lihaze-i Hazret-i Velinimet-i ‘Azami buyrulmak suretiyle nail-i teveccühat bende perveri olmuşlar ve bir muceb-i irade-i seniyye Musika-i Hümayun kışlasına ‘avdet eylemişlerdir (İkdam, 14 Haziran 1903: sf.1,st.5-6). Yemen’den gelen evlad-i aşair hakkında bir lutf-ı Ali-i Hazret-i Hilafet Penahi olmak üzere beherine ikişer yüz guruş maaş tahsisi hususuna İrade-i Lütüf’ade-i Hazret-i Tacdar-i Azami Şerefsudür buyurulduğu gibi maaşat-ı mezkurenin mah bimah muntazaman İ’tası ve bu babda muktezi muamelenin ifasıyla mümaileyhimin te’min-i istirahat ve istikmal-i esbab-ı tedrisiyelerine me’mur Hademe-i Hassa-i Şahane ve Musika-i Humayun-ı Mülükane feriki Saadetli Süleyman Paşa Hazretleri’ne her ay irsal ve i’tası hususide mukteza-i emrü ferman (… okunmuyor) şehr-i yariden olmasıyla Keyfiyet-i Mabeyn-i Hümayun (… okunmuyor) mülükane baş kitabet celilesinden Bab-ı Ali (… okunmuyor) ‘ali’sine tebliğ ve iş’ar kılınmıştır‛ (İkdam, 14 Haziran 1903: sf.1,st.6). Bu haberde Yemen’deki aşiretlere mensup 82 kişinin İstanbul’a getirilip burada çeşitli devlet okullarına kaydedildiklerinden bahsedilmektedir. Sistematik bir İslam Birliği aktivitesi olarak yorumlayabileceğimiz bu çalışma ile; mülkiye, askeri, idadi, ziraat ve sanayi mekteplerinden yetişip ileride önemli mercilerde çeşitli görevler alacak olan bu kişiler ile İslam kardeşliği esas alınarak bir oluşum sağlanmak istenmiştir. Eğitimleri süresince halife tarafından kendilerine tahsis edilen iki yüz kuruşluk maaşın yanı sıra, çamaşırdan entariye kadar tüm ihtiyaçları Devlet-i Ali tarafından karşılanmıştır. Halife Sultan II. Abdülhamid, dil ve ırk ayrımı yapmaksızın İslam çatısı altında bulunan tüm tebaaya eşit mesafede yaklaşarak devlet kademelerinde görevler vermiştir. Bu doğrultuda bakacak olursak o dönem itibariyle dünya genelinde devlet bazında bu denli büyük bir İslami oluşumun olmaması İslam Birliği politikasının amacını ortaya koymaktadır. Böyle bir eğitim ve görevlendirme faaliyetinin yazılı basın aracılığı ile halka rahatça duyurulması, İstanbul halkının bu konuda herhangi olumsuz ırkçı bir tepki göstermediğinin kanıtıdır. 4.1.11. İngiltere’de Bir Gazetede Yayınlanan ve Müslüman Kadınlara Yönelik Yanlış Bilgi İçeren bir Haberin Düzeltilmesi ‚Alem-i İslam - Nisvan-ı İslam Liverpool Cemat-i İslamiyesi Reisi Şeyh Abdah Küyliyam Efendi tarafından ahiren Liverpool Müessese-i İslamiyesi’nde bir mütalaaname kıraat edilmiştir. Bu mütalaaname İslamiyet’te nisvan hakkındaki nazara dair Avrupa’da an-ı cihetle şayi olmuş olan rivayat-ı kazibenin red ve cerh-i esasına müsnet idi. Abdah Küyliyam Efendi bu mütalaanamenin ibtidasında maksadı (Liverpool Kuryer) Gazetesinde nisvan-ı İslam’a dair neşrolunan bir fıkraya cevab-ı i’tasından ibaret bulunduğunu beyanla şu zeminde idare-i makal eylemiştir. ‚(Liverpool Kuryer) Gazetesi’nin nisvan-ı İslam hakkındaki neşriyatı hakayık-ı İslamiye’ye vakıf olmadan ve hiçbir güne tedkikat icra etmeden İslamiyet’e dair malumat vermek iddiasında bulunan kimselerin cehaletine bir misaldir. Bundan ma’da kavaid ve i’tikadat-ı İslamiye’nin İslamiyet’ten hariç kalanlar nezdinde ne kadar te’vilat ile şerh ve izahına girişilmekte bulunduğuna da bu iddia bir numunedir. Müslümalarda, kadınların mertebesi dun olduğuna dair bir i’tikat olmadıktan başka yevm-i ahirette nizvanın da rical Sultan II. Abdülhamid Dönemi İkdam Gazetesi’nde İslam Birliği Üzerine Yapılan Bazı Haberler gibi amal-i hasane ve seyyieye göre nail-i mükafat veya düçar-ı ukubat olacakları i’tikadat-ı metine-i İslamiye’dendir. Bu da rical ile nisvan arasında bir fark gözetilmediğine bürhandır.‛ Mümaileyh, Furak-ı Azimüşşan’ın rical ve nisvan hakkında birçok ahkam ihtiva ettiğini ve Sure-i Nisa’dan ayat-ı celile tilavet ederek meani- mübarekesine haziruna tefsir ve nisvanın kadr-ü meziyyeti hakkındaki ehadis-i şerifeyi de irad eylemiştir‛ (İkdam, 15 Aralık 1905: sf.3,st.4). İslam Birliği; sadece siyasi bir akım değil, aynı zamanda İslami değer ve vecibeleri hakkıyla savunan ve yanlış yorumlamaların önüne geçmeye çalışan dini bir koruma mekanizmasıdır. Bu yönüyle yukarıda İslam Birliği politikası anlatılırken de üzerinde detaylı olarak durduğumuz gibi İslamcılığın gereği olarak sadece İslam coğrafyalarının değil dünya genelinde de İslam’a karşı herhangi bir yanlış yorumlama, karalama kampanyaları vb. durumlara doğrudan müdahale edilmiştir. Bu haberde İngiltere’deki Liverpool ilinde yayınlanan Kuryer Gazetesi’nin Müslüman kadınlar hakkında yanlış ve karalayıcı bir yorumu üzerine bir düzeltme yazısından bahsedilmiştir. Liverpool’daki İslam Cemaati Reisi Şeyh Abdah Küyliyam Efendi tarafından yapılan bu düzeltme ile İslam’ın izzeti korunduğu gibi Kura’n-ı Kerim’den bazı ayetler örnek gösterilerek İslam’da kadın verilen değer izah edilmiştir. 4.1.12. Devlet Okullarına Öğrencilerin İslami ve Ahlaki Eğitimlerini Geliştirmek ve Derecelendirmek İçin İkinci Müdür Atanması ‚Mekatib-i Aliye ve İ’dadiye Müdür-i Sanileri Dersaadet Mekatib-i İslamiye-i ‘Aliye ve İ’dadiyesi’ne müdavim şakirdanın terbiye-i diniye ve ahlaklarını bir kat daha te’bid ve tevsik etmek üzere Mekteb-i Mülkiye, Mekteb-i Hukuk, Mektebi Sultani, Darüşşafaka, Mekteb-i Tıbiyye-i Müliye, Hendese-i Mülkiye, Mekteb-i Sanayi, Mercan, Vefa, Üskidar, numune-i terakki idadileriyle Dar’ül-Hayr-i Aliye Mearif-i Umumiye Nezaret-i 521 Celilesi’nce tarik-ı ‘ilmiyeden birer müdür-i sani ta’yin olunduğunu evvelce yazmış idik. Müdir-i sanilerin vezaifini mübeyyin olarak komisyon-ı mahsus tarafından kaleme alınıp meclis-i ali-i vükelaca müataala buyrulmuş olan nizamnamenin muvakka-ı icraya vuz’una irade-i seniyye-i Hazret-i Hilafet Penahi şeref-müteallik buyrulmuş ve sekiz maddeden ibaret olan mezkur nizamnamenin Divan-ı Hümayun’dan ihraç olunan nüsha-i musaddakası ba’tezkere-i samiye-i cenab-ı sedaret panahi nazerat-i müşarül ileyhaya irsal kılınmıştır. Müdür-i saniler münhasıran ulum-u diniye ve ahlakiye derslerine ve talebenin mehasin-i ahlak ile ittisaf eylemelerine nezaret ederek küll-i yevm mekteblerde bulunacaklardır. Müdür-i saniler tarafından sene-i tedrisiyye nihayetinde şakirdanın her birine terbiye-i diniye ve ahlakiye namıyla bir nömro takdir olunacak. Ve bu nömrolar bilahere şehadetnamelere derc olunarak ta’yin-i deracanda sebeb-i Tevfik ve rüchan addedilecektir‛ (İkdam, 23 Mart 1906: sf.2,st.6). İstanbul’da eğitim veren ve devletin iskeletini oluşturan birçok alandaki memurları yetiştiren devlet okullarına ikinci bir müdür ataması yapılmıştır. Okuyan öğrencilerin eğitimlerinin İslami terbiye ile pekiştirilmesi adına bu alandaki koordineyi sağlamak için ikinci bir müdür atanması İslami eğilimin toplum içinde ve bürokraside ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Sadece dini değerler pekiştirilmekle kalınmamış aynı zamanda bu eğitimi alan öğrenciler başarılarına göre derecelendirilmiştir. Yukarıda yer alan bu habere göre mezuniyet sonrası yapılan atamalar bu derecelendirilmeler dikkate alınarak yapılmıştır. Halifeliğin merkezi olan Devlet-i Aliye’deki bu uygulama İslamcılık politikasının ön planda olduğunu göstermektedir. 4.1.13. Rusya’da 3279 Kişinin Müslüman Olması ve Osmanlı’nın Bu Müslümanların Yaşadıkları Coğrafyaya Mescid Yaptırması ‚Alem-i İslam 3279 Kişinin İslamı Rusya’nın Çitay mülhakatından Zirikli ve Valas topluluğu Atav Karyesi’nde sekiz yüz elli 522 Veysel AKTO dokuz erkek ve kırk beş kadın, Tutuş müzafatından Aksu Karyesi’nde bin beş Ejderhan müzafatından Çayurin Kasabası’nda altı yüz ki cem’an üç bin iki yüz yetmiş dokuz kişi izhar-ı İslam etmiş ve hükumete müracaatla kayıtlarını tashih ettirmişlerdir. Ahali-i mezkure derhal köylerinde bir mescit inşası ile ferayiz-i salatı ifaya bede’ eylemişlerdir. Bunlardan başka yine Tutuş mülhakatında Alki Karyesi‘nde seksen iki hane halkı dahi İslam defterine kayıtlarının icrası zımnında hükumete müracaat etmeleriyle muamele-i nizamiye ifa edilmiştir. Orunburg’a merbut yedi kaza dahilindeki ahali-i İslamiye bir cemiyet-i Hayriye ba’teşkil memleketin icab eden mahallerinde mekteb açılmasına ve zelal-i marifetten her arzu edenin hisseyab olabilmesi için lüzumu görülen tedabirin tatbikine karar vermişlerdir. Mescidin tamiri ile etfalin talim ve terbiyesi hususunda Abdurrahman Vire Gazuf Efendi’nin pek çok i’anesi sebk etti. Hayrı meşkür olsun. Kasabada bir kıraathane açılarak gazete getirttirilmeye başlandı. Cenab-ı haktan hayır ile muvaffakiyetini temenni etmekteyiz (İkdam, 15 Mayıs 1906: sf.2,st.6). Bu haber Rusya’nın bazı bölgelerindeki kasabalarda toplam 3279 kişinin İslam ile müşerref olmasını konu edinmiştir. Halife Sultan II. Abdülhamid, bu güzel haber sonrasında bu yeni Müslüman olan tebaanın yaşadıkları kasabalara mescitler inşa ettirmiştir. Bununla da kalınmayarak İslam Birliğinin aktif olarak uygulandığının kanıtı olarak bu kasabalara İslami eğitim verilmiş ve bu konuda Abdurrahman Vire Gazuf Efendi’nin büyük desteği olmuştur. Ayrıca bu kasabalara kıraathaneler de açılarak buralara Devlet-i Ali’deki gelişmelerden haberdar olmak ve her yönüyle birliktelik sağlamak için Osmanlı gazeteleri getirtilip halkın okumasına sunulmuştur. 4.1.14. Yemen Meselesi : Halkının Devlet Memurlarının Zulmünden Dolayı Silahlanması ve İslamcılığın Çözülme Tehlikesi ‚Yemen Meselesinin devletçe ne kadar sevkiyat-ı askeriyeye, mesarif-i azimeye, iraka-i demaye sebeb olduğu malumdur. Bu kere ihtilal rüesasından Yahya Bin Hamidüddin tarafından Mısır gazetelerine bir mektub gönderilmiştir ki cidden nazar-ı dikkate almaya layıktır. Reis-i Erbab, inkılabı en müşkil zamanlarda Devlet-i Aliyei Osmaniye’ye karşı itaatsizlik ve hamiyetsizlik ile inham edenlere karşı müdafaatta bulunuyor. Devlet-i Osmaniye’den orada hiç kimsenin hiçbir vakit ayrılmak fikrine düşmediğini, daima Devlet-i Aliye’ye tabi’iyyet ettiklerini temin ediyor. Emel-i ihtilal bazı memurin-i devletin müstebidane ve zalimane hareket eylemelerinden neş’et etmiştir. Ulema-yı memleketten bir çokları hapse atılmış, hapiste ölmüş, bir kısmı nefy edilmiştir. Ulema bu suretle dağıtıldıktan sonra medreseler kapanmıştır. Me’murin-i hükumet ahaliye dahi pek çok taaddiyatta bulunmuştur. Evmal-i ibadı zapt ve müsadere, ahaliye darp ve şetem ile muamele eylemişler. Bu tarik-i şekavetten topladıkları paralar ile en müstekreh ve me’yub huzuz ve sefahete dalmışlardır. Reis-i mumaileyh seyyiat-ı me’murini mufassalan beyan eyledikten sonra diyor ki ‚Makam-ı Hilafet-i İslamiye’ye tabiiyet ve itaatten ayrılmayız. Yalnız me’murin-i hükumetin bazılarından gördüğümüz ta’addi ve zulmün def’i için silaha sarıldık. Bugün bu zulüm ve ta’addi kalksa hemen Sedde-i Celile-i Hilafet’e ve Saltanat-ı Seniyye-i Osmani’ye arz-ı itaat ve sadakat etmiyecek Yemen’de bir ferd kalmaz‛ (İkdam, 2 Ağustos 1908: sf.2,st.4). Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşadığı en büyük iç problemlerinden biri olan yerel yöneticilerin halka baskı yapması bu haberde de kendini göstermektedir. Yemen’de Müslüman halka yerel yöneticilerin baskısı hat safhaya çıktığından Yahya Bin Hamidüddin tarafından Mısır gazetelerine bir mektup gönderilerek bu durum bildirilmiştir. Mektuptaki bu şikayetin en zor zamanlarında Osmanlı’ya karşı bir başkaldırı şeklinde anlaşılmaması üzerinde de durularak mesele daha iyi anlatılmaya çalışılmaktadır. Özellikle Yemen ulemasının hapse atılıp mallarına el koyulması şiddetle kınanmıştır. Her ne olursa olsun Devlet-i Aliye’ye itaatten ayrılmayacaklarını belirten Yemenliler bu konuda İstanbul’dan yardım talep etmiştir. İslamcılığın Sultan II. Abdülhamid Dönemi İkdam Gazetesi’nde İslam Birliği Üzerine Yapılan Bazı Haberler çatırdamasına işaret olarak yorumlayabileceğimiz bu durum eğer düzeltilmez ise Yemen’de Hilafet’e bağlı kimsenin kalmayacağı şeklinde de uyarı yapılarak durumun vehameti ortaya konulmuştur. Zaten Sultan II. Abdülhamid sonrasında İslam Birliğinin hızlıca çöküşe geçmesinin dış nedenlerinin yanı sıra en önemli iç nedeni olarak bu tür sıkıntılar gösterilebilir. 5. Sonuç II. Mahmut döneminden 1900’lü yıllara kadar gelinen bu süreçte basın-yayın ve gazetecilik, çağın şartlarına göre artık geniş kitlelere hitap eden bir güç haline gelmiştir. Halk artık okumaya alışmış ve bu doğrultuda özellikle şehir merkezinde yüksek tirajlara ulaşan gazeteler yayın yapmıştır. İstibdat döneminde basın-yayın her ne kadar tam özgür olamasa da basın yayının bir güç ortaya koyduğu aşikardır. İslam Birliğinin sağlanması ve korunması adına hükümet olarak elinden geleni yapmaya çalışan Sultan II. Abdülhamid’in gayretleri yadsınamaz bir gerçektir. Adeta tüm dünya Müslümanlarını kucaklamaya çalışan bir İslam Birliği politikasının yanı sıra İslami değerleri ve İslam’ın itibarını korumaya çalışan bir politika uygulamaya koyulmuştur. Elbette ki sansür uygulanan İkdam Gazetesi’nde İslam Birliği adına olumsuz bir haberin yapılması ihtimal dışıdır. Fakat buna rağmen devletin kurtuluşu için bir formül olarak sunulan İslam Birliği politikası adına yukarıda değinilen haberlerle İslam Alemi’nin uhuvvetini arttırma amaçlı yazılı basından yararlanıldığı bir gerçektir. Bu da basınyayının siyasi gücünü ortaya koymaktadır. Yukarıda incelediğimiz bu haberlerden anlaşıldığı üzere İslam Birliği sadece siyasi veya dini baskıyla sağlanmaya çalışılmamıştır. Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı Halifesi olarak çeşitli coğrafyalarda yaşayan Müslümanların o dönemki sıkıntılarının teşhisini koyarak getirdiği lokal çözümlerle bölge Müslümanlarının gönlünü almaya çalışmıştır. 523 Çünkü 19.yy Osmanlısı için bulunduğu durum itibariyle Yavuz’un sağladığı hamiliği, refah ve güven ortamını tekrar sağlamak hayal gibidir. Buna rağmen boş durmak yerine Devlet-i Aliye’yi ayakta tutmanın yolu olarak görülen İslam Birliği için gayretler devam etmiştir. Bu doğrultuda İslam Birliği ideali elbette ki baskı ile değil, elden geldiğince gönül bağları kurularak gerçekleştirilmeğe çalışılmıştır. Bu gayretler dolaylı yollardan gazete haberleri yapılarak İslam toplumundaki tefrika ve ye’is yerini ittihat ve aşk-u şevke bırakması sağlanmaya çalışılmıştır. Dünya Müslümanları Osmanlı Halifesi tarafından sadece ekonomik olarak desteklenmekle kalmamıştır. Kimi yerde İslam hakkında yanlış bilgi düzeltilmiş, kimi yerde Müslüman neslin ahlaki eğitimi üzerinde durulmuş, kimi yere de ilaç gönderilip mescit yapılmıştır. Yine Osmanlı, hacıların daha rahat ibadet edebilmeleri için Mescid-i Nebevi’ye halı döşetmiş ve Müslümanlara İslam Dünyası’nın Hilafet merkezinin İstanbul olduğu mesajı verilmiştir. Ayrıca Yemen’de devlet memurlarının halka zulmünden dolayı halk arasında isyan çıkma ihtimali üzerine yapılan haber örneğindeki gibi benzer tefrikaların yaşanmamasının ve Devlet-i Aliye’nin bekası için İslam Birliği’nin sağlanmasının önemi vurgulanmıştır. Netice itibariyle her ne kadar doğrudan İslam Birliği hedefine yönelik yayınlar yapılmamış ise de buna yönelik gayretleri içeren bazı haberlerin yayınlanması geçici ama olumlu neticeler verdiği tahmin edilmektedir. Zira yukarıdaki haberlerde bahsedildiği gibi Osmanlı’nın; Girit, Hicaz, Liverpool, Singapur, Bağdat, Medine, İstanbul, Rusya ve Yemen gibi dünyanın değişik coğrafyalarındaki Müslümanlara İslam Halifesi olarak sahip çıkmaya çalışması İslam Birliğine verdiği önemin kanıtıdır. 524 Veysel AKTO KAYNAKÇA Abdümecid, Bin Abdülhamid. (2010) . Siyasi Hatıratım (Çev: Ali Vehbi Bey), İstanbul: Dergah Yayınları. Akyüz, K. (1969). Modern TürkEdebiyatının Ana Çizgileri, Ankara: Ankara Üniversitesi Türkoloji Dergisi, 2/1, 154-165. Brockelmann C. (2002) . İslam Ulusları ve Devletleri Tarihi, (Çev: Neşet Çağatay), Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları. Buttanrı, M. (2003). İkdam Gazetesi’nin Kültür Hayatımızdaki Yeri, Şekil ve İçerik Özellikleri (1894-1900), Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 4/1, 77-98. Devellioğlu, F. (1986). Osmanlıca-Türkçe Lügat, Ankara: Aydın Kitabevi. Eraslan, C. (1995) . II. Abdülhamid ve İslam Birliği, İstanbul: Ötüken Yayınları. İkdam Gazetesi. (1894). 1897-1898-1899-19001901-1902-1903-1905-1906-1908 yıllarına ait nüshalar, İstanbul: İkdam Neşriyat. İnuğur, M. N. (1978).Basın ve Yayın Tarihi, İstanbul: Nihat Sayar Yayın ve Yardım Vakfı Yayınları. Kabacalı, A. (1998).Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Matbaa ve Basın Sanayi, İstanbul: Cem Yayınevi. Kabacalı, A. (2000). Başlangıçtan Günümüze Türkiye’de Matbaa, Basın ve Yayın, İstanbul: Literatür Yayınları. Karal, E. Z. (1983). Birinci Meşrutiyet ve İstibdat Devirleri 1876-1908 Osmanlı Tarihi (8.Cilt), Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Sırma, İ. S. (1989). II. Abdülhamid’in İslam Birliği Siyaseti, İstanbul: Beyan Yayınları. Soy, H. B. (2004). Arap Milliyetçiliği: Ortaya Çıkışından 1918’e Kadar, Bilig, 30, 173-202. Topuz, H. (1973). 100 Soruda Türk BasınTarihi, İstanbul: Gerçek Yayınları. Sultan II. Abdülhamid Dönemi İkdam Gazetesi’nde İslam Birliği Üzerine Yapılan Bazı Haberler 7. Ekler Ek.1. Hicaz Yardım Komisyonu (İkdam, 4 Ağustos 1898: sf.1,st.1) 525 526 Veysel AKTO Ek.2. Liverpool Cami-i Şerifi’ne Hediye (İkdam, 4 Ağustos 1898) Ek.3. Müslüman Muhacirlerin İskanı (İkdam, 20 Şubat 1899: sf.1,st.2) Sultan II. Abdülhamid Dönemi İkdam Gazetesi’nde İslam Birliği Üzerine Yapılan Bazı Haberler Ek.4. Mescid-i Nebevi’ye Halı Döşenmesi (İkdam, 2 Şubat 1903: sf.1,st.6) 527 528 Veysel AKTO