28 ùubat 2008 TS/BAS-BÜL/08-15 “Türkiye’nin Üretim ve Dıú Ticaret Yapısında Dönüúüm: Küresel Makroekonomik Yönelimler ve Yansımalar” Özet Bulgular Türk Sanayicileri ve øúadamları Derne÷i (TÜSøAD), Türkiye ekonomisinin büyümesine yeni bir ivme kazandırarak güçlü ve sürdürülebilir büyümeyi olanaklı kılacak ekonomik yapının gereklerini ortaya koymak amacıyla, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ortaklı÷ında, “Küresel Ekonomiye Entegrasyon Sürecinde Büyüme” baúlıklı bir proje baúlatmıútır. Bu proje kapsamında hazırlanan altı ciltlik ekonomi raporları dizisinin ilki “Türkiye’nin Üretim ve Dıú Ticaret Yapısında Dönüúüm: Küresel Makroekonomik Yönelimler ve Yansımalar” baúlıklı çalıúma, 28 ùubat 2008 Perúembe günü gerçekleútirilen bir seminer ile kamuoyuna duyuruldu. Seminerin açılıú konuúmaları TÜSøAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Dıú øúleri Komisyonu Baúkanı Haluk Dinçer ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Araútırma ve Para Politikası Birimi Baúkanı H. Cahit Özcet tarafından yapıldı. “Türkiye’nin Üretim ve Dıú Ticaret Yapısında Dönüúüm: Küresel Makroekonomik Yönelimler ve Yansımalar” adlı raporda özetle úu bulgular yer alıyor: “1996 yılında Gümrük Birli÷i’nin yürürlü÷e girmesi ve sonrasında ulusal ve uluslararası düzeyde meydana gelen geliúmeler, baúta dıú ticaret olmak üzere ekonominin çeúitli alanlarında önemli dönüúümlere yol açmıútır. Son yıllarda Çin’in artan ölçüde dünya ekonomisine entegre olması ve bu bölgenin dünya üretim merkezine dönüúmesi, özellikle 2000 yılı sonrasında imalat sanayi ürünleri ticaretinde yeni e÷ilimleri ortaya çıkarmıútır. 2001 krizi ve sonrasında uygulanan yapısal reform a÷ırlıklı program, ekonomide temel bir dönüúüme yol açmıú ve ekonomide göreli istikrarın sa÷lanmasına katkıda bulunmuútur. Ancak, bu dönüúüm süreci dıú ticaret açı÷ının yükselmesi, yüksek büyümeye karúın iúsizlik oranının düúürülememesi ve rekabet gücü kayıpları gibi sorunların ortaya çıkmasına da yol açmıútır. Son yıllarda global e÷ilimlerin giderek belirginleúmesi ve aynı dönemde yerel paranın de÷erlenmesi ise sözkonusu sorunların iyice su yüzüne çıkmasına neden olmuútur. Bu çalıúma, giderek belirginleúen bu sorunların ana kayna÷ını oluúturan Türk ekonomisinin üretim ve dıú ticaret yapısındaki dönüúümü analiz etmeye yönelik olarak hazırlanmıútır. Üretim ve dıú ticaret yapısındaki dönüúümün temelindeki unsurlar 3 baúlık altında irdelenmeye çalıúılmıútır; 1. Üretimde model de÷iúimi: “ithalatlaúma”: 2001 krizinde Türk lirasının de÷er kaybetmesi ve yurtiçi talepteki daralma, firmaları dıú piyasalara yönlendirmiútir. Bu durum ihracata yeni bir ivme kazandırırken, ihracatın bileúiminde de radikal bir dönüúüme yol açmıú ve genellikle yatırım malı üreten sektörlerin ihracat içindeki payında artıú gerçekleúmiútir. 1 2. Üretimin uluslararasılaúması: “endüstri-içi ticaret”: endüstri-içi ticaret, belirli bir sektörde birbirinden farklılaútırılmıú yapıdaki ürünlerin eú zamanlı olarak ihraç ve ithal edilmesiyle ülkeler arasında karúılıklı olarak iki yönlü ticaretin ortaya çıkmasıdır. Dünya genelinde üretim sisteminin gittikçe küreselleúmesinin etkisiyle, ülkeler aynı sektörde artan ölçüde hem ihracat hem de ithalat yapmakta ve endüstri-içi ticaret yaygınlaúmaktadır. Bu durum, nihai bir malın üretiminden elde edilen katma de÷erin çeúitli ülkeler arasında bölüúülmesini beraberinde getirirken, istihdam ve katma de÷erin a÷ırlıklı olarak ticarete konu olmayan sektörlerde yo÷unlaúmasına yol açmaktadır 3. Dıú ticarette co÷rafik kayma: “asyalılaúma”: Üretim modelinde ithalata ba÷ımlılı÷ı artıran bir di÷er global unsur, Asya-Pasifik bölgesinin dünyanın üretim üssüne dönüúmesi nedeniyle ortaya çıkan cazip fiyatlardır. AB-15 ülkeleri ihracat açısından önemli ticaret partnerimiz olmaya devam ederken, Türkiye’nin ithalat ve dolayısıyla dıú ticaret dengesinde Asya ülkelerinin a÷ırlı÷ı gittikçe artmaktadır. Türk Lirasında yaúanan de÷erlenme nedeniyle “Asya’dan al, Avrupa’ya sat” e÷iliminin son yıllarda daha da belirginleúmesi, dıú ticarette “Asyalılaúma” olgusunu ortaya çıkarmıútır. Bu olgu, yerli firmaların Avrupa piyasasında kalabilmeleri açısından rekabet koúullarının getirdi÷i bir zorunluluk oldu÷u kadar, daha önce mal ithal edilen AB ve ABD’li firmaların Asya’ya taúınmasının da bir sonucu olarak görülmektedir. Dıú ticarette yaúanan bu co÷rafik de÷iúimin, Türkiye’nin üretim modeli, fiyatlar genel düzeyi ve istihdam yapısında da önemli sonuçlar ortaya çıkardı÷ı gözlenmektedir. Bu baúlıklar, dönüúümün yapısal nedenleri olarak adledilmiútir. Ancak, bu yapısal nedenler dıúında, dıú ticaret dengesini etkileyen konjonktürel faktörler ve sektörel uyum çabaları da mevcuttur. Dıú ticaret dengesi, yapısal geliúmelerin yanısıra, dıú ticaret hadlerindeki bozulma, çapraz kur geliúmeleri, tüketici kredilerindeki geniúleme ve dıú ticaret istatistikleri kapsam de÷iúiklikleri gibi konjonktürel geliúmelerden de etkilenmiútir. Üretim ve özellikle dıú ticaret dengesinde önemli paya sahip, “enerji”, “otomotiv”, “dayanıklı tüketim malları” ve “tekstil&giyim” sektörlerinde yaúanan mikro geliúmeler ve sektörlerin makro geliúmelere karúı geliútirdikleri uyum çabaları da dıú ticaret dengesi üzerinde etkili olmuútur. Sonuç olarak, makro ve mikro geliúmeler bir bütün olarak de÷erlendirildi÷inde, son 10 yılda imalat sanayinin üretim ve dıú ticaretinde yaúanan de÷iúimi, “øthalatlaúma”, “Uluslararasılaúma” ve “Asyalılaúma” e÷ilimleri úeklinde üç baúlık altında özetlemek mümkündür. Bu e÷ilimlerin etkisiyle imalat sanayinde önemli ölçekte bir dıú ticaret hacmi yaratıldı÷ı, ancak bu ticaret hacminin katma de÷er ve istihdam üzerindeki yansımalarının kısıtlı oldu÷u görülmektedir. Özellikle, 2001 krizi sonrası dönemde, yerel ve global ölçekteki geliúmeler, eúanlı olarak, Türkiye’nin üretim ve dıú ticaret yapısındaki bu dönüúümde etkili olmaktadır. Asya-Pasifik ülkelerinin tetikledi÷i yeni rekabet ortamı, uluslararası piyasalarda döviz kurları baúta olmak üzere göreli fiyatlardaki farklılaúmalar, büyük ölçekli úirketlerimizin global aktörler haline gelmesi, devir-birleúme-satın almalar nedeniyle ölçek ekonomisinde yaúanan geliúmeler, üretim ve dıú ticaret yapısındaki bu dönüúümü baúlatan unsurlar olarak sayılabilir. Ancak, bu unsurların baúlattı÷ı dönüúüm, son yıllarda Türk lirasının de÷erlenmesi ve dezenflasyon süreci ile birlikte hız kazanmıú ve “ithalatlaúma” ve “asyalılaúma” e÷ilimini daha da güçlendirmiútir. Bu durum, üretim ve dıú ticaretteki dönüúümü derinleútirirken, ekonomi genelinde yüksek dıú ticaret açı÷ı, yeterince istihdam yaratamayan büyüme ve rekabet gücü kaybı gibi sorunların ortaya çıkmasına neden olmuútur. Döviz kurundaki reel de÷erlenmenin yol açtı÷ı rekabet gücü kaybını telafi etmek için firmalar, istihdam ve reel ücret artıúlarını sınırlandırarak iúgücü verimlili÷ini artırmaya öncelik vermiúlerdir. Bu uyum çabaları ise ekonomide imalat sanayinin istihdam ve katma de÷er yaratma kapasitesini önemli ölçüde sınırlandırmıútır.” 2