Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 Özge DEMĠRDELEN1 Mustafa Tevfik ODMAN2 KÜRESEL ISINMANIN YOL AÇTIĞI SORUNLARDAN BĠRĠ: ĠKLĠM MÜLTECĠLERĠNĠN HUKUKĠ STATÜSÜ3 Özet İnsanlık tarihine bakıldığında birbiriyle etkileşim içinde olma, toplum haline gelme, toprak sahibi olma, devlet kurma, farklı görüş ve düşüncelerin, inançların ve birçok etkenin ortaya çıkması ve varlığını sürdürmesi ile birlikte kutuplaşmalar, farklılaşmalar ve çatışmalar insan güvenliğinin olumsuz yönde etkilenmesine neden olmuştur. İnsan güvenliği, yaşam, vücut ve cinsel dokunulmazlığı başta olmak üzere, temel hak ve özgürlükler; iç siyasal olaylar, tabiat olayları, ülke çapında çatışmalar veya savaş, ülkelerin diğer ülkelerin toprak bütünlüğüne ve siyasal rejimlerine karışması veya dış tehdit unsurları gibi, nedenlerle baskı ve zulme dönüşen tehditlerle karşı karşıya kalabilir. Öyle ki, bunlar sonucunda insanlar vatandaşlık bağı ile bağlı oldukları ülkelerini veya herhangi bir ülkeyle vatandaşlık bağı bulunmayanlar, ikamet ettikleri ülkelerini terk etmek zorunda kalmaktadırlar. Terk ettikleri ülkelerin coğrafi konumu, hangi şartlar altında bulundukları yerleri terk ettikleri, herhangi bir devlete vatandaşlık bağı ile bağlı bulunup bulunmaması gibi hususların netleştirilmesinin ardından hukuki statüleri ve sahip oldukları haklar ve diğer hususlar belirlenmektedir. Korku, baskı, zulüm, şiddet gibi nedenlere dayalı olarak bireysel veya kitlesel yer değiştirme hareketlerinin başlamasıyla beraber başka devletlerin koruma sağlaması ve devletin egemenlik alanıyla ilgili bir konu haline gelmesine bağlı olarak mülteci hukukunun temeli oluşturulmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ nda ve sonrasında çok ağır insan hakları ihlalleri yapılması sonucunda bütün dünyada çok fazla yer 1 Arş. Gör., Çağ Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, [email protected] Prof. Dr., Çağ Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, [email protected] 3 Bu makale, 18-20 Mayıs 2017 tarihlerinde Alanya Alaatin Keykubad Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “II. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu”nda, “Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü” başlıklı bildirinin genişletilerek güncellenmiş hâlidir. 2 Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman değiştirmelerin olmasıyla birlikte Birleşmiş Milletler, mülteci hukukunu en önemli konuları arasına almış ve bazı temel düzenlemeler getirmiştir. İnsan haklarının ihlal edilmesiyle birlikte yeni bir hukuk alanın doğmasının yanı sıra küresel ısınma gibi çevresel faktörlerin neticesinde insanların vatandaşı oldukları veya ikamet ettikleri ülkeleri terk ederek başka ülke topraklarına yerleştikleri günümüzde olan bir gerçekliktir. Bunun sonucunda kişiler ülkelerine dönememekte fakat bulundukları ülkeler açısından da hukuki statü belirlemesine gidilememektedir. İklim mültecileri küresel ısınmanın yol açtığı sorunlar yüzünden ülke topraklarını terk etmek zorunda kalan, yasal bir dayanağı henüz oluşturulamamış bir hukuki statüye sahip kişilerdir. Bu çalışmada, iklim mültecilerinin durumu irdelenerek hukuki statülerinin belirlenmesiyle birlikte uluslararası hukuk açısından koruma altına alınıp alınamamasıyla ilgili genel bir bakış sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Vatansızlar, Yer Değiştirme. İklim Mültecileri, Küresel Isınma, Mülteci, ONE OF THE PROBLEM CAUSED BY GLOBAL WARMING: THE LEGAL STATUS OF CLIMATE REFUGEES Abtract When it is examined the human history, the polarizations, differentiation and conflicts are caused the affecting human safety adversely with interacting with one another, becoming a society, being a landowner, establishing a state, developing different beliefs and beliefs, many factors and maintaining their existence. Basic rights and freedoms, especially human security, life, body and sexual immunity might expose domestic political events, natural events, conflicts or wars across the country, threats of oppression and persecution for reasons such as interference of countries with territorial integrity and political regimes of other countries or external threats. Such that, As a result people have to leave the citizenship, the countries they are affiliated with or the citizenship of any country, the countries where they reside. Legal status and rights and other matters they have have determined after landing The geographical location of the countries where they leave, clarifying the conditions under which they abandon their places, whether they are attached to citizenship in any state. The based on refugee law was formed with the based on reasons such as fear, oppression, persecution, violence, together with the beginning of individual and mass displacement movements by depending on the fact that other states are protecting and becoming a subject of the state's sovereignty. The United Nations has made refugee law the most important issue, as there have been a lot of changes in the whole world as a result of very heavy human rights violations in the Second World War and after and they have brought some basic regulations. People who are citizens or have left their country of residence and settled in another country is the reality with the result of the emergence of a new legal field with the violation of human rights, as well as environmental factors such as global warming. As a result, people do not go to their countries, but they can not go to determine their legal status in terms of the countries they are in. Climate refugees are those who have a statutory status that has yet to establish a legal basis for abandoning the country's land because of SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497 471 Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü global warming problems. In this study, an overview of the situation of climate refugees and the protection of international law, together with the determination of their legal status, will be presented. Keywords: Climate Refugees, Global Warming, Refugees, Stateless, Relocation. GĠRĠġ Geçmişten günümüze tarihe bakıldığında çeşitli faktörlerin etkisiyle insanların yaşam alanını değiştirdiği görülmektedir. Aslında bu husus her canlı için kabul edilebilecek bir olgudur. İnsanların yaşam alanını değiştirmesi, bulunduğu bir yerden başka bir yere göç etmesi, vatandaşı olduğu ülke topraklarını terk etmesi “gönüllü” olabileceği gibi bunu yapmak durumunda bırakılması şeklinde “zorunlu” da olabilir. İlk çağı sona erdirip orta çağı başlatan, tarihin en önemli kitlesel hareketi olarak kabul gören “Kavimler Göçü”, Amerika kıtasının keşfiyle birlikte yeni kıtalara yapılan yerleşmeler ve sömürge hareketleri, 1923 Lozan Barış Antlaşması ile birlikte Türkiye-Yunanistan arasında gerçekleşen mübadele, sanayileşmenin etkisiyle yapılan işgücü göçü gibi tarihin önemli dönüm noktaları içindeki bu olayları yer değiştirme hareketlerine örnek olarak vermek mümkündür. Yer değiştirme; terk etme hareketlerinin dayanağını ekonomik, siyasi, sosyal ve doğa olaylarının neticesinde karşılaşılan sorunlar oluşturmaktadır. Buna göre, yaşanılan sorunlar, bu sorunların ne boyutta olduğu ve sorunlarla ilgili çözüm niteliğinde cevap alınabilmesi karşısında, gerçekleşen bireysel veya kitlesel hareketlerin ülke içinde veya ülke dışına; gönüllü ya da zorunlu olarak yapıldığı tespit edilmektedir. Bulunulan yeri değiştirme; terk etme eylemlerinin hangi nedenlerden kaynaklandığı irdelenerek, elde edilen verilere göre insanların, gittikleri yerlerdeki durum ve statüleri hakkında belirleme yapılmaktadır. Uluslararası yapılan bireysel veya kitlesel yer değiştirme hareketleriyle ilgili ulusal veya uluslararası hukuk kuralları açısından niteleme farklılığının bulunduğu görülebilir. Genel anlayış çerçevesinde ekonomik, sosyal vb. nedenlerle yerleşme niyetiyle bir başka ülkenin sınırlarına geçiş yapanlar göçmen4 olarak tanımlanmaktadır. Mülteci kavramıyla çeşitli sebeplerden dolayı ülkesini; vatandaşlık bağının bulunduğu devleti terk etmek zorunda bırakılan ve bu devlete geri dönemeyen; dönmek istemeyen kimsenin iltica etme hakkını elde ettikten sonra kazandığı hukuki statü; sığınmacı terimiyle ise, kazanılan bir hukuki statüden ziyade, fiili bir durumdan ve başka bir ülkeye iltica etmek için kısa süreli bir ikamet etme durumu ifade edilmektedir5. Göçmen, sığınmacı, mülteci gibi kavram tanımlarının ortak noktası, bir sebepten dolayı, vatandaşı oldukları devlet ülkesini veya ikamet ettikleri ülke topraklarını terk ederek, başka bir devlete gitmeleri ve gitmek zorunda kaldıkları devlette “yabancı” statüsünde bulunmalarıdır. 4 Aysel Çelikel / Günseli Gelgel Öztekin, Yabancılar Hukuku, Beta yayınları, Yenilenmiş 22. Bası, İstanbul, Nisan 2016, s.27. 5 Mustafa Tevfik Odman, Mülteci Hukuku, AÜSBF. İnsan Hakları Merkezi Yayınları, No: 15, Ankara, 1995, s.188-189. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 472 Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman Vatandaşlığın karşıtı olarak yabancılar; yabancı devlet vatandaşları, birden fazla vatandaşlığa sahip olan kişiler, vatansızlar ve mülteciler şeklinde kategorize edilmektedir6. Yabancı olmayla ilgili yapılan bu kategorize sonucunda kişilerin bulundukları ülke açısından ne tür haklara sahip olacakları, ulusal ve uluslararası alanda hangi statüde muamele görecekleri, uluslararası korumadan yararlanma şekilleri gibi konular açığa kavuşturulmaktadır. Değişen dünya, ortaya çıkan yeni sorunlar, karşılaşılan durumlar ve sıralanabilecek birçok neden sonucunda uluslararası gerçekleşen hareketlerin de dayandığı nedenlerde yeni haller ortaya çıkmıştır. Küresel ısınma sonuncunda ortaya çıkan iklim değişikliği, günümüz ve gelecekteki yaşam için, insanlık açısından bir tehdit olmaktadır. Küresel ısınmanın yol açtığı sorunlar yüzünden insanlar yaşam mücadelesi vermekte ve hayatını devam ettirebilmek için vatandaşı oldukları veya bulundukları ülkeleri terk etmektedir7. Küreselleşen dünyanın karşı karşıya kaldığı bu sorunla ilgili henüz tam bir farkındalığın oluşturulamamış olmasıyla birlikte yaşanan sorunlardan dolayı vatandaşı oldukları veya bulundukları ülke topraklarını terk etmek zorunda kalan insanların sığındıkları ülke mevzuatı ve uluslararası düzenlemeler açısından uluslararası koruma sağlanamaması noktasında tehlike bulunmaktadır. Başta mültecilerle ilgili olmak üzere uluslararası koruma kapsamında yapılan sözleşmeler o günün ve geçmiş tarihin etkisi ile oluşan sonuçların doğrultusunda yapılmıştır. Kimlere mülteci statüsünün tanınacağının kapsamı, hangi hal ve durumların kabul edileceğinin çerçevesi, sözleşmeleri yapmaya iten sebeplerin neticesinde oluşturulmuştur. Küresel ısınmanın etkisiyle yerini terk etmek zorunda kalma hali ise, siyasi, dini, belli bir toplumsal gruba ait olma gibi nedenlerin yanında yeni bir durumdur. Ortaya çıkan bu yeni durumun yarattığı yer değiştirme hareketi sonucunda kişilerin uluslararası koruma bakımından sahipsiz kalması söz konusudur. Birinci Dünya Savaşı itibariyle süregelerek uygulanan uluslararası hukukta bazı birey kategorilerini korumaya yönelik özel rejimler oluşturulmuştur8. Birey olarak gerçek kişilerin uluslararası hukuk alanında hukuk süjesi olarak kabul görmesi insan haklarının uluslararası boyutta korunması sisteminin kabul edilerek uygulanmasıyla birlikte gelişme göstermiştir9. İnsan haklarındaki gelişmelerle birlikte birey kategorilerini koruma noktasında azınlıklar, mülteciler, vatansızlar ile ilgili statü belirlenmesinin ardından bu kişilerin hukuk karşısında durumları uluslararası hukuk çerçevesinde belirlenmeye başlanmış ve ortaya çıkan eksiklilerle duyulan ihtiyaçlar karşısında yeni düzenlemeler yapılmıştır10. 6 Mustafa Tevfik Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, Çağ Üniversitesi Yayınları No:15, Birinci Baskı, Adana, Ocak 2011, s. 8. 7 İklim değişikliği nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalanlara ilk örnek Tuvalu halkı için bkz., İklim değişikliğinin karanlık yüzü: İklim mültecileri, https://gaiadergi.com/iklim-degisikliginin-karanlikyuzu-iklim-multecileri/, e.t.:09.04.2017. 8 Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Dersleri, II. Kitap, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Basın - Yayın Yüksekokulu Basımevi, Ankara, 1989, s.154-155, http://kitaplar.ankara.edu.tr/dosyalar/pdf/151.pdf, e.t.:05.04.2017. 9 Yasin Poyraz, “Suriye Vatandaşlarının Geçici Korunması ve Uluslararası Mülteci Hukuku”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 20, Sayı 2, 2012, s.55-56, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/262776, e.t.:07.04.2017. 10 Poyraz, a.g.m., s.56. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497 473 Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü Bu makalede uluslararası hukuk açısından yeni bir düzenleme yapılması gereken ve buna ihtiyaç duyulan küresel ısınma neticesinde ortaya çıkan olumsuz hayat koşulları karşısında ülkelerini terk eden veya terk etmek zorunda kalan iklim mültecileri olarak adlandırılan kişilerin hukuk karşısındaki durumları ayrıntılı olarak ele alınacaktır. 1. Küresel Isınma İnsanlarla birlikte diğer tüm canlıların besin, barınma, üreme ve birbirleriyle etkileşim halinde olduğu ortam açısından çevre kavramı; fiziksel, biyolojik, ekonomik ve sosyal olmak üzere, bütün ilişkilerden oluşmaktadır. Bu ilişkiler bütününden oluşan çevre ile ilgili sorunlar, insan ve insan dışı etkenlerden oluşmaktadır. Ancak, gün geçtikçe daha iyi görülmektedir ki, çevresel sorunların çoğunluğu insan faktörü odaklıdır11. Çevre sorunları dönem dönem farklı şekillerde de ortaya çıkmıştır. Buna rağmen, 1950’li yılların öncesinde, yerel nitelikli sorunlar olarak ele alınmıştır. Zaman içerisinde ise, bu sorunlar küresel sorun olarak tespit edilmiştir. Sorunların küresel boyuta ulaşmasıyla ele alınması sonucunda, farkındalığın yaratılmasında ve duyarlılığın oluşmasında artış olmuştur. Çölleşme, küresel boyutta açlık, asit yağmurları ve toprak erozyonu gibi sorunların, 1970’li yıllarda ciddi boyutlara ulaşması; 1980’li yıllarda biyo-çeşitliliğin azalışa geçmesi, ozon tabakasının delinmesi ve iklim değişikliği gibi yeni sorunların ortaya çıkmasının ardından çevre sorunlarına bakış açısı değişmiştir12. Ortaya çıkan yeni sorunlar kişilerin yaptığı hareketin nedenlerinin temelinde de farklılığa yol açmıştır. Örneğin, ırk, din, siyasi düşünce gibi nedenlerden dolayı bulundukları ülke topraklarını terk edip, uluslararası korumadan yararlanmak için başka bir devletin topraklarına sığınan kişilerin yaptığı hareketin temelinde, siyasi nedenlerden kaynaklı verilen yaşam mücadelesi yatmaktadır. Yine iş bulmak, daha iyi yaşam koşulları içinde hayatlarını idame ettirmek için başka bir devlete yerleşen kişilerin yaptığı hareketin temeli ekonomik nedenlere dayanmaktadır. Küresel ısınmanın yol açtığı iklim değişikliği neticesinde ise, çevresel sorunların ortaya çıkmasıyla birlikte, susuzluk, çölleşme, ülke topraklarının sular altında kalması, yaşam alanlarının giderek yok olması gibi durumlardan kaynaklı olarak insanlar bulundukları ülke topraklarını terk ederek, başka bir devlete sığınmaktadır. Küresel ısınmanın yarattığı sonuçlar nedeniyle bulundukları ülke topraklarını terk eden insanların durumlarıyla ilgili değerlendirme yapılmadan önce, küresel ısınma ve küresel ısınmanın dünya üzerinde yarattığı etkiler açıklanacaktır. 1.1.Küresel Isınma ve Etkileri Küresel ısınma, “insanların çeşitli faaliyetleri sonucunda meydana gelen ve sera gazları olarak adlandırılan çeşitli gazların CO2-CH4-N2O-O3-CFCs ve H2O (karbondioksit, metan, azot oksit, ozon, kloroflourkarbon ve su buharının) atmosferde yoğun bir şekilde artması sonucunda yeryüzüne yakın atmosfer tabakaları ile yeryüzü sıcaklığının yapay olarak artması sürecidir13”. Dünyanın aldığı ve yansıttığı güneş ışığı miktarı, sıcaklığın atmosfer 11 Ahmet Mutlu, İbrahim İrdem ve Berna Üre, “Ekolojik Mültecilik”, Memleket Siyaset Yönetim (MSY), Cilt 10, Sayı 23, Ocak 2015, s. 80, http://www.msydergi.com/uploads/dergi/209.pdf, e.t.: 30.10.2016. 12 Mutlu, İrdem ve Üre, y.a.g.e., s. 80-81. 13 H. Naci Bayraç, “Enerji Kullanımının Küresel Isınmaya Etkisi ve Önleyici Politikalar”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,11(2), s.232, SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 474 Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman tarafından tutulması ve su buharının evaporasyonu14 ve yoğunlaşması dünya yüzeyindeki sıcaklığın tayin edilmesindeki başlıca dört faktörün ışığında ise, “atmosferin dünya yüzeyine yakın kısımlarında ortalama dünya sıcaklığının doğal olarak ya da insan etkisiyle artması15” şeklinde tanımlanmaktadır. Atmosferde bileşenlerin etkisiyle birlikte doğal değişikliklerin ve 19 uncu yüzyılın ortalarından itibaren insan faaliyetlerinin küresel iklimi etkilediği görülmektedir. Sanayileşme ile birlikte fosil yakıtların yakılması, çarpık sanayileşme, ormanların tahrip edilmesi gibi insan faaliyetlerinin sonucunda sera gazları iklim değişikliğine neden olmaktadır. Sera gazlarının kızılötesi ışımaların bir kısmını soğurması atmosferin ısınmasına yani dünyanın ortalama sıcaklığında artışa yol açmaktadır16. İklim tiplerinde değişiklik17, deniz seviyesinde yükselme şeklinde küresel ısınmanın etkileri görülmekle birlikte bu etkinin yarattığı sonuçlar her yerde aynı olamayacağından dolayı iklim kuşaklarında ve yaşam ortamlarında kaymalar da meydana gelebilmektedir18. 1988 yılında Dünya Meteroroloji Örgütü- World Meteorological Organization (WMO) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı- United Nations Environment Programme (UNEP) tarafından kurulan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli -Intergovernmental Panel on Climate Change (IPCC) 2014 yılında Beşinci Değerlendirme Raporu çerçevesinde yayınladığı “İklim Değişikliği 2014: Etkiler, Uyum ve Etkilenebilirlik” Raporunda19, iklim değişikliğinde insanların etkisinin net olarak bulunduğu başlıca bulgular arasında yer almıştır20. Küresel ısınmaya etkisinin yanında, küresel ısınmanın sonuçlarına katlanmak zorunda kalan yine insanın kendisidir. Küresel ısınma, dünyayla birlikte insanı etkileyen, onun yaşamını zorlaştıran ve onu yaşam mücadelesi içine iten bir durumdur. Kendi eliyle yarattığı ve kendine zarar olarak dönen bir sorunu, yine insanın kendisinin çözüm yolu bularak düzeltmesi gerekmektedir. Yıllar içinde küresel ısınma ve iklim değişikliği ile ilgili olarak devletler tarafından çalışmalar başlatılmış ve birçok adım atılmıştır. Her ne kadar tam istenilen düzeye http://sbd.ogu.edu.tr/makaleler/11_2_Makale_11.pdf, e.t.:07.04.2017. 14 Buharlaşma bkz. http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts&kategori1=veritbn&kelimesec=118795, et.:11.4.2017. 15 Latif Kurt, Cemal Seçkin Aksay ve Osman Ketenoğlu, “Küresel Isınma ve İklim Değişikliği”, Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Fen Dergisi, Sayı 25, 2005, Konya, s.31, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/214946, http://dergipark.gov.tr/sufefd/issue/23134/247140, e.t.:11.04.2017. 16 Climate Volunteers (İklim Gönüllüleri), İklim Değişikliği, http://www.climatevolunteers.com/?page=iklimDegisikligi, e.t.:11.04.2017. 17 Birleşmiş Milletler Çerçeve Sözleşmesi 1 inci maddesinde, ““İklim değişikliği”, karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan veya dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan bir değişlik demektir.” Şeklinde iklim değişikliği tanımlanmıştır. Ayrıca bkz. http://iklim.cob.gov.tr/iklim/Files/Mevzuat/BM_iklimcerceve.pdf. 18 Kurt, Aksay ve Ketenoğlu, y.a.g.m., s.37-38. 19 T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İklim Değişikliği, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Tarafından "İklim Değişikliği 2014: Etkiler, Uyum ve Etkilenebilirlik" Raporları Yayınlanmıştır, http://www.csb.gov.tr/projeler/iklim/index.php?Sayfa=haberdetay&Id=12743, e.t.:11.04.2017. 20 Boğaziçi Üniversitesi, Haberler, IPCC İklim Değişikliği Raporu’nu Türkiye’ye Boğaziçi Üniversitesi’nde tanıttı, http://haberler.boun.edu.tr/tr/haber/ipcc-iklim-degisikligi-raporunu-turkiyeyebogazici-universitesinde-tanitti, e.t.:11.04.2017. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497 475 Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü ulaşılamaması, verilmesi gereken tam desteğin verilememiş olması söz konusu olsa da, belli girişimlerde bulunulması, farkındalığın yaratılmaya başlanması olumlu bir gelişmedir. Küresel boyutta iklim değişikliklerinin oluşmasına sanayileşmenin yol açabileceğine ilişkin, verilerin sonucunda, özellikle 1980’li yılların sonundan itibaren doğal nedenlerde iç ve dış olayların yanında, atmosferdeki sera gaz miktarına insan faaliyetlerinin de etkisi dikkate alınmaya başlanmıştır21. Günümüzde neredeyse bütün konuları içinde barındıran, “sanayi devriminden22” itibaren dünyanın gelişim sürecinin son halkasını oluşturan globalizm (/küreselleşme), ekonomi, siyaset, savaş, teknolojik gelişme gibi hususların yanı sıra çevresel sorunlarının da kaynağını oluşturmaktadır2324. Küreselleşmeyle birlikte özellikle sanayileşmenin25 ardından küresel ısınmanın tehlikeli ve geri dönüşü pek mümkün olmayan etki ve sonuçlar yaratacağı görülen bir gerçektir. Küresel ısınmanın etkilerini azaltmak ve onunla mücadele etmek için atılan adımların yanında, devletler bu konuda işbirliği içine girmelidir. Doğal yaşamın düzeltilmesi, bir yandan kurulan kuruluşlar ve yapılan sözleşmeler; düzenlemelerle birlikte yapılmaya çalışılırken, diğer yandan da küresel ısınmanın yarattığı sorunlarla yüz yüze kalan insanların uluslararası alandaki durumları için devletlerin taşın altına elini koyması gerekmektedir. 1.2.Ġklim Mültecileri-Vatansızları Kavramı Deniz seviyesinin artması, iklim değişikliği yüzünden toprakların verimsiz hale gelmesi, kuraklığın yaşanması veya toprakların sular altında kalması ve ekinlerin donması nedenleriyle, nüfus hareketliliğinin yaşandığı görülmektedir. Yakın gelecekte küresel ısınma nedeniyle, dünyanın ikliminde günden güne gerçekleşen değişimler sonucunda bu nüfus hareketliliğin artarak devam edeceği beklenmektedir26. Günümüzde olan ve gelecekte çok daha büyük rakamlara ulaşması tahmin edilen çevresel mülteciler, iklim mültecileri veya vatansızları, irade dışı vatansız kişi statüsünün bir türü olarak ilk kez 1984 yılında International Institude for Environment and Development Brifing Belgesi’nde kullanılmıştır27. Küresel ısınma nedeniyle kişiler, ülkelerinde topraksız kaldıklarından dolayı, başka devlet topraklarına gitmektedirler. Vatandaşı oldukları devletin ülke topraklarına dönme imkânları bulunmadığı için bu kişilerin de irade dışı-fiili vatansız statüsünde oldukları 21 Ayrıca Bkz. Mehmet Özel/ Selim Kılıç, “Küresel Bir Sorun Olarak İklim Değişikliği ve İklim Politikaları”, Ġstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No:34, Mart, 2006, s.139, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/5367, e.t.:07.04.2017. 22 Sanayi Devrimi öncesi ve sonrası seviyeler arasında karşılaştırma yapıldığında ortalama 2 °C ve üstü bir küresel ısınma tehlikeli ve geri dönüşü olmayan etkiler yaratabilir. Bkz. http://www.climatevolunteers.com/?page=iklimDegisikligi 23 Kürşat Kan, “Globalleşmenin Uluslararası İlişkilere Etkileri”, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal ve Ekonomık AraĢtırmalar Dergısi, 2011, s.1, http://dergipark.gov.tr/kmusekad/issue/10216/125567; http://dergipark.gov.tr/download/article-file/107327, e.t.:07.04.2017. 24 Global sözcüğüyle ilgili ayrıca bkz., Kan, y.a.g.m., s.2. 25 Kurt, Aksay ve Ketenoğlu, a.g.m., s.33. 26 Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, s. 26. 27 Odman, y.a.g.e., s. 25-26. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 476 Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman düşünülmektedir. Esasen bu kişilerin vatandaşlıklarını kaybetme gibi bir durumları söz konusu değildir. Aralarında vatandaşlık bağı bulunan devletin vatandaşlığından çıkma isteği-iradesi olmaksızın, iklimsel nedenlerden dolayı, ülkelerini terk edip, başka bir devlete sığınmaktadırlar. Kendi ülkelerine dönme imkânlarının da bulunmaması sonucunda bu kişiler, iklimsel mülteciler-vatansızlar olarak, irade dışı vatansızların bir türü olarak kabul edilmektedirler28. Küresel ısınmanın sonucunda deniz seviyesinde meydana gelen yükselme, dünyanın ilk iklim mültecileri olarak adlandırılan Tuvalu halkının büyük bir kısmının sular altında kalan evlerini terk ederek Yeni Zelanda ve Avusturya’ ya gitmek zorunda bırakmıştır. Bu olayla birlikte iklim mülteciliği konusunun kalkınmış ülkeler açısından bir sorun teşkil etmeyeceği düşünebilir. Bunun aksine, aralarında Amerika Birleşik Devletlerinin de yer aldığı birçok zengin ülke vatandaşı da bu sorunu yaşamaktadır29. Kalkınmış, zengin ülkeler açısından da bu sorunun varlığı söz konusu olmakla birlikte henüz bu durum hakkında devletler herhangi bir girişimde bulunmamakta ve ulusal boyutta dahi düzenleme yoluna gitmemektedir. 1.2.1.Uluslararası Hukuk KarĢısında Mülteci Statüsü İnsanlar, aralarında vatandaşlık ilişkisi bulunan devlet ülkesinde veya ikamet ettikleri ülkede, baskı, zulüm, şiddet ve benzeri nedenlerden kaynaklanan korku karşısında, bireysel veya kitlesel olarak yer değiştirebilir. Söz konusu yer değiştirme hareketlerinin başlamasıyla birlikte, bu kişilere uluslararası toplum tarafından koruma sağlanması ihtiyacı ortaya çıkmış ve uzun bir süreç sonunda, bu kişilerle ilgili kurallar ve standartlar oluşturulmaya başlanmıştır. Dünya genelinde geliştirilen ve gerek bölgesel, gerekse evrensel nitelikteki uluslararası hukuk tarafından düzenlenen ve kabul edilen bu kurallar ile yapıla geliş kuralları, mülteci hukukunu oluşturmuştur. Birinci Dünya Savaşı ve özellikle, İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında çok ağır insan hakları ihlallerinin yapılması ile kitlesel yoğun nüfus hareketleri yaşanmıştır. İnsanlar vatandaşı oldukları veya ikamet ettikleri ülkelerini terk etmek zorunda kalmıştır. Tüm dünyada çok fazla yer değiştirmelerin olmasıyla birlikte, Birleşmiş Milletler-BM. mülteciler ve vatansızlarla ilgili konulara hassasiyetle eğilmiş ve bu bağlamda, başta 28 Temmuz 1951 Tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi-1951 Sözleşmesi30-The 1951 Geneva Conventio Relating to the Status of Refugees ve Mültecilerin Hukuk Statüsüne İlişkin 1967 Protokolü-1967 Protokolü31-The 1967 Protocol Relating to the Status of Refugees olmak üzere, 1954 Tarihli Vatansız Kişilerin Hukuki Statüsüne Dair Sözleşme’yi hayata geçirmiştir32. 28 Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, s. 27. Ġlk iklim mültecileri ABD'den yola çıktı, http://www.cnnturk.com/2006/bilim.teknoloji/bilim/08/17/ilk.iklim.multecileri.abdden.yola.cikti/218867. 0/index.html, e.t.:09.04.2017. 30 Resmi Gazete: 5.9.1961, Sayı: 10898. Ayrıca bu sözleşme mülteci statüsünün kimlere verileceğine dair belirleme yapmakla beraber daha önceden mültecilerle ilgili yapılan sözleşmeleri de 1/A-1 maddesinde sayarak bu kişilere mülteci kapsamında 1951 Sözleşme hükümlerinin uygulanacağını düzenlemiştir. 31 RG.: 5.8.1968, S. 12968, ayrıca bkz. http://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/08/02/MultecilerinHukukiDurumunaDair1967P rotokolu.pdf, e.t.:12.03.2017. 32 28 Eylül 1954 tarihinde Ekonomik ve Sosyal Konsey’ in 26 Nisan 1954 tarih ve 526 A sayılı Kararı uyarınca toplanan Tam Yetkili Temsilciler Konferansı’ nda kabul edilmiş; 6 Haziran 1960 tarihinde 29 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497 477 Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü 1951 Sözleşmesi’nin 1/A-2 maddesine göre mülteci, “1 Ocak 1951’ den önce meydana gelen olaylar sonucunda ve ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen; yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen şahıs.” olarak tanımlanmaktadır. 1 Ocak 1951 tarihinin sınır olarak kabul edilmesinin nedeni, 1951 Sözleşmesi’nin kabulü sırasında devletlerin, o anda mevcut olan ya da o zamana kadar gerçekleşmiş olan olaylardan kaynaklanıp da sonuçlarının sonradan ortaya çıkabilecek mülteci sorunlarıyla yükümlülüklerini sınırlamak istemeleridir33. Fakat 1951 Sözleşmesi’nin kabul edilmesinden sonra; yeni mülteci durumlarının ortaya çıkmasıyla birlikte, sözleşmede yer alan sınırlama yüzünden Sözleşme kapsamına girememe durumunun olabileceği düşünülerek, 1967 Tarihli Ek Protokol ile zaman sınırlamasına bakılmaksızın, Sözleşme kapsamına giren bütün mültecilerin eşit hukuki statüden yararlanacakları konusunda taraf devletler anlaşmıştır. Ancak, günümüzde Türkiye34 halen Sözleşme’deki “…Avrupa’da meydana gelen olaylar35” sınırlaması ilgili yaptıkları deklarasyon nedeniyle, Avrupa dışındaki ülkelerden gelen kişilere mülteci statüsü vermemektedir. 478 yürürlüğe girmiştir. Ayrıca bkz., http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/10/20141025-5-1.pdf, e.t.:15.03.2017. 33 Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Mülteci Statüsünün Belirlenmesinde Uygulanacak Ölçütler ve Usuller Hakkında Elkitabı, Mültecilerin Statüsüne ĠliĢkin 1951 SözleĢmesi ve 1967 Protokolü Çerçevesinde, Şubat 2013, s.6, http://www.refworld.org/cgi-bin/texis/vtx/rwmain/opendocpdf.pdf?reldoc=y&docid=55fa66404, e.t.:07.05.2017. 34 “Türkiye, Bakanlar Kurulu'nun 1 Temmuz 1968 tarihli kararı ile Protokole katılmıştır.”, http://cenevreofisi.dt.mfa.gov.tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=203413, e.t.:12.03.2017. RG:05.08.1968, S.12968, ayrıca bkz. http://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/08/02/MultecilerinHukukiDurumunaDair1967P rotokolu.pdf, e.t.:12.03.2017. “Türkiye Sözleşmeyi 24 Ağustos 1951 tarihinde imzalamış ve 29 Ağustos 1961 tarihinde ihtirazi kayıtla onaylamıştır. 359 Sayılı Onay Kanunu 5 Eylül 1961 gün ve 10898 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır. Türkiye’nin ihtirazi kaydı şöyledir: "Bu sözleşmenin hiçbir hükmü¸ mülteciye Türkiye’de Türk uyruklu kimselerin haklarından fazlasını sağladığı şeklinde yorumlanamaz".”, http://www.danistay.gov.tr/upload/multecilerin_hukuki_durumuna_dair_sozlesme.pdf, e.t.:12.03.2017; Resmi Gazete için ayrıca bkz., http://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/08/03/MultecilerinHukukiDurumunaDairSozles me.pdf, e.t.:12.03.2017. 35 Avrupa sözcüğü ile kastedilen Avrupa Konseyi üyesi olan ve Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen diğer ülkelerdir. Bkz. YUKK. 3/1-b maddesi. Ayrıca bkz., http://www.mfa.gov.tr/avrupa-konseyi_.tr.mfa , e.t.:12.03.2017. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman Tanımdan yola çıkarak mülteci statüsünün tanınmasıyla birlikte uluslararası hukuk bakımından korumaya sahip olunabilmesi için gerekli koşulları şu şekilde sıralamak mümkündür: Vatandaşı olunan veya ikamet edilen ülke dışında olma, Baskı ve zulme teşkil eden nedenlerin varlığı, Haklı bir nedene dayalı olarak korkunun bulunması, Ülke korumasından yararlanılamaması veya korku nedeniyle yararlanmak istenilmemesi. Uluslararası hukuk çerçevesinde mülteci statüsü için kişinin vatandaşı olduğu ülke dışında bulunması, ülkesinde baskı ve zulüm göreceğine dair haklı bir nedene dayalı korkunun bulunması ve bu haklı nedene dayalı korku neticesinde terk ettikleri ülke korumasından yararlanılamaması veya yararlanmak istememesi veya vatansız kişiler açısından bu tür nedenlerden dolayı ikamet ettiği ülkenin dışında bulunması, geri dönememesi veya bahsedilen korku nedeniyle dönmek istememesi durumlarının mevcut olması gereklidir. Buradaki baskı ve zulme teşkil edecek nedenler de 1951 Sözleşme kapsamında, ırk, din, tabiiyet, belli bir toplumsal gruba mensubiyet veya siyasi düşünce olarak sayılmıştır. 1.2.2.Vatansızlık Kavramı ve ÇeĢitleri George Jellinek, devlet kuramında devletin unsurlarını; insan, toprak ve egemenlik olmak üzere belirlemiştir. Günümüzde de devletin bu üç unsurdan oluştuğu kabul edilmektedir. Buna göre, “devlet, belirli bir insan topluluğunun, belirli bir toprak parçası üzerinde egemen olmasıyla oluşan, hukuki kişiliğe sahip devamlı bir teşkilattır”36. İnsan topluluğu olarak adlandırılan unsur, devletin millet unsurudur. Bir bütün olarak devletin milletini oluşturan kişilerin, devletle aralarında bulunan hukuki bağlılığı, vatandaşlık olarak ifade edilir. Bu bakımdan, vatandaşlık bir kişinin belli bir devlete ait bulunduğunu, devletle kişi arasındaki bağlılığını gösteren, kişinin devlete sadakat yükümlülüğünü belirten ve kişi ile devlet arasındaki hukuki ilişkinin temel dayanağını oluşturan bir kavramdır37. i. ii. iii. iv. Hukukta vatandaşlığın çift yönü olup, bir tarafı ulusal hukuku, diğer tarafı ise, uluslararası hukuku ilgilendirmektedir. Uluslararası hukuk bakımından, her şeyden önce, devletlerin vatandaşlarını diplomatik koruma görevi bulunmakta olup, bu yönüyle vatandaşlık uluslararası hukukunun konusunu oluşturmaktadır. Vatandaşlığın karşıtı olarak yabancılar; yabancı devlet vatandaşları, birden fazla vatandaşlığa sahip olan kişiler, vatansızlar ve mülteciler şeklinde kategorize edilmektedir. Vatansızlar, mültecilere benzemekle birlikte, özel durumları nedeniyle, mültecilerle diğer yabancılara göre, farklı bir hukuki statüye sahip bulunmaktadırlar38. 28 Eylül 1954 tarihinde New York’da imzalanan Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşme’nin 1. maddesinde vatansız kişi, “kendi yasalarının işleyişi içinde hiçbir Devlet 36 Kemal Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Esasları, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, Eylül 2011, Güncelleştirilmiş, Düzeltilmiş ve Genişletilmiş İkinci Baskı, s.133-135. 37 Ergin Nomer, Türk VatandaĢlık Hukuku, Filiz Kitabevi, 20. Bası, İstanbul, 2014, s. 1-25. 25 Mart 1999 Tarihinde Strazburg'da yapılan olağanüstü Genel Kurul toplantısında kabul edilen ve 14 Eylül 1999 Tarihinde Lizbon'da imzalanan Vatandaşlık Belgesi Verilmesine İlişkin Sözleşme’nin 1. maddesine göre vatandaşlık, “…bir şahıs ile bir Devlet arasındaki hukuki bağı belirler ve kişinin etnik kökenini göstermez” şeklinde tanımlanmıştır. 38 Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, s. 8. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497 479 Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü tarafından vatandaş olarak sayılmayan bir kişi” şeklinde tanımlanmıştır39. Bu tanımda, “de jure”, yani hukuki vatansız kişiler konu edilmektedir40. Bunun yanında, siyasi nedenlerden dolayı kişinin devlet korumasını kabul etmemesi veya devletin o kişiyi korumayı reddetmesi hallerinde ortaya çıkan “de facto” vatansız kişiler de, söz konusu olabilmektedir41. Vatansızlık statüsünün tanınması ve güvenli bir hukuki statünün sağlanması bakımından, 1954 Sözleşmesi vatansız kişilere sunulan haklardan yararlanma imkânın sağlanması yoluyla, vatansız kişilerin insan haklarına olan saygının iyileştirilmesinde önemli ve etken bir rol oynamaktadır42. Vatandaşlığın hangi esasa dayalı olarak kazanılacağını veya kaybedileceğini devletler kendi hukuk kuralları altında belirler43. Ancak, modern vatandaşlık hukukuna göre, bu belirleme yapılırken devletlerin bazı ilkeleri temel alması gerekmektedir. Bu ilkeler, “herkes vatandaşlık hakkına sahiptir”, “vatansızlıktan kaçınılmalıdır” ve “hiç kimse keyfî olarak vatandaşlığından mahrum edilemez” ilkeleridir44. Bu ilkelerdeki temel amaç, hiç kimsenin belirli bir devlete aidiyetinin bulunmamasının, yani vatansızlık hallerinin asgari düzeye indirilmesini sağlamaya çalışmak ve vatansızlığın önüne geçmektir. Kişinin, bir devletin vatandaşlığını kazanma koşullarını sağlamadığı durumlarda ortaya çıkan statü, vatansızlıktır. Vatansız birinden kişinin doğması veya devletin kişiyi vatandaşlıktan çıkarması veyahut milletlerarası hukukta devletin halefiyeti söz konusu olduğunda, vatandaşlık hakkını elde etmek için gereken süreye uyulmaması gibi, vatandaşlığın kaybı ya da çeşitli devletlere ait vatandaşlık kanunlarının menfi çatışması ile vatansızlık halinin ortaya çıkması olabilmektedir45. 1.2.2.1.Ġrade DıĢı Vatansızlık Kişinin nesebinden, yani ana veya babasından kan bağı esasına dayalı olarak doğum sebebiyle, irade dışı olarak vatandaşlık kazanamaması mümkündür. Buna göre, vatansız ana ve babanın soyundan gelip, kan bağı esasına dayalı bir devletin sınırları içinde kişinin dünyaya gelmesi söz konusu olduğunda, kişi ne toprak esasına dayalı olarak, ne de kan bağı esasına bağlı olarak vatandaşlık kazanmış olacaktır46. Yine, toprak esasına dayalı olarak vatandaşlığın 39 http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/metin127.pdf, e.t.: 23.11.2016. The UN Refugee Agency, Vatansız KiĢilerin Korunmasına ĠliĢkin El Kitabı, Vatansız Kişilerin Statüsüne Dair 1954 Sözleşmesi Kapsamında, UNCHR, Cenevre, 2014, s. 5. http://www.refworld.org/cgi-bin/texis/vtx/rwmain/opendocpdf.pdf?reldoc=y&docid=55fa66844, e.t.: 23.11.2016. 41 Ergin Ergül, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi’nde Sınır DıĢı Etme ve Geri Verme, Temmuz 2015, s. 27-28, https://books.google.com.tr/books?id=LsVCgAAQBAJ&pg=PA27&lpg=PA27&dq=de+facto+vatanda%C5%9Fl%C4%B1k&source=bl&ots=ZC wg9OTzG&sig=m3ZLYCEdoBcM7hpUAs5kSH8RMEY&hl=tr&sa=X&ved=0ahUKEwj0ns6ktr7QAhX iB8AKHRt0CIEQ6AEIIjAB#v=onepage&q=de%20facto%20vatanda%C5%9Fl%C4%B1k&f=false, e.t.:23.11.2016. 42 Vatansız KiĢilerin Korunmasına ĠliĢkin El Kitabı, s. 6. 43 Bir devlet vatandaşlığın kazanılma şeklini, kan bağı (jus sanguinis), doğum yeri (jus soli) veya karma sistem olarak belirleyebilir. Ayrıntılı bilgi için bkz.,Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku., s.8-9. 44 Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi, Alper Can Aykaç, (Çev.), TBB Dergisi, Sayı 77, 2008, s. 361-362, http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2008-77-445, e.t.: 22.11.2016. 45 Nomer, y.a.g.m., s.42. 46 Vatansızlık statüsünü önlemek için Türk hukukunda üç şartın gerçekleşmesi ile birlikte doğum yeri Türkiye olan çocuğun Türk vatandaşlığını kazanması mümkündür. Türkiye’ de doğmuş olmak, çocuğun 40 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 480 Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman kazanıldığı bir devletin vatandaşı olan kişilerin, kan bağı esasını kabul eden bir devlette doğum olayını gerçekleştirmeleri halinde, doğan çocuk yine vatansız kişi statüsüne haiz olacaktır. Kişilerin, yabancı ülkede uzun süre oturup, vatandaşı oldukları ülke ile bağlarını kesmeleri, sadece başka bir ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı kalmak isteyerek, vatandaşı olduğu devletin vatandaşlığından çıkıp, süresinde diğer devletin vatandaşlığına geçememeleri veya vatandaşı olduğu devletin vatandaşlığından çıkartılıp, başka bir devletin vatandaşlığına geçmemeleri veyahut bir devletin vatandaşlığını kazanıp, daha sonra bu vatandaşlığın iptal edilmesiyle vatandaşlıklarını kaybetmeleri, irade dışı vatansızlık hallerindendir47. Devlet, kendisini oluşturan insan topluluğunu belirleme konusunda, münhasır yetkiye sahiptir. Kişinin vatandaşı olduğu devlete karşı sadakat yükümlülüğü olduğuna göre, bu yükümlülüğü yerine getirmeyen, bu borca aykırı eylemlerde bulunan kişileri devletin münhasır yetkisine dayanarak vatandaşlıktan çıkarması mümkündür. Bir diğer irade dışı vatansızlık hali ise, kişinin vatandaşı olduğu devletin ortadan kalkması veya arazi terk ve ilhakından dolayı vatandaşlığın kaybedilmesidir48. Yukarıda sayılan irade dışı vatansızlık halleri, hukuki-de jure vatansızlık halleri olup, bunların yanında, siyasi veya yasal nedenlerden dolayı vatandaşı olduğu devletin o kişiye koruma sağlamayı reddetmesi ve vatandaşlıktan kişiyi çıkarması durumunda, de facto vatansızlık hali söz konusu olacaktır. Bu durumda, kişinin vatandaşlıktan çıkma konusunda bir istemi; iradesi bulunmamakta ve kişi devleti tarafından vatandaşlıktan çıkartılmaktadır. Şayet, kişi başka bir devletin vatandaşlığına sahip değilse veya başka bir devletin vatandaşlığını elde etme sürecinde ise, o dönem içinde ya da başka bir devletin vatandaşlığını da kazanamazsa bundan sonraki süreçte, de facto vatansız kişi olacaktır. Siyasal sebeplerden dolayı, özellikle olağanüstü durumlarda, devlet vatandaşının sahip olduğu siyasi düşünce, inandığı din veya kökeninin dayandığı ırk nedeniyle, devletin kendi iç ve dış politikası çerçevesinde, vatandaşını vatandaşlıktan çıkarması söz konusu olabilmektedir. Vatandaşlıktan çıkarılan kişiler, devlet korumasından artık yararlanamayacak durumda kalmış olup, devlet himayesinden faydalanma imkânları ortadan kalkmıştır. Nasyonel Sosyalizm Dönemi’nde, 1933-1945 yıllarında, çoğunluğu Yahudilerden olan Alman vatandaşları vatandaşlıktan çıkarılarak, Türkiye’ye sığınmıştır49. Buradaki vatandaşlıktan çıkarma da, irade dışı vatansızlıktan çıkarılmaya tarihten bir örnektir. 2.Ġklim Mültecileri-Vatansızları Kavramının Yeniden Ele Alınması İklim mültecileri- vatansızları irade dışı vatansız kişi statüsünün bir türü olarak kullanılmasının yanında mülteci ve vatansızlık hallerinin koşul ve durumlarına bakıldığında bu kişilerin statülerini belirleyen tam bir terim bulunamadığı açıktır. Hâlbuki statüleri doğumla ana ve babasından vatandaşlık kazanamaması, çocuğun doğumla vatandaşlık kazanamaması şartları var olduğunda çocuk Türk vatandaşlığını kazanmış olacaktır. 47 Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, s. 10 48 Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, s.10-11. 49 Yeşim Mutlu, Emrah Kırımsoy ve Şahin Antakyalıoğlu, “Bulanık Mekanlarda Kalanlar”, Gündem Çocuk Derneği, Suriyeli Mülteci Çocuklar ve Vatansızlık Riski AraĢtırma Raporu, Ankara, 2016 Mart, s.13, http://www.gundemcocuk.org/belgeler/yayinlarimiz/kitaplar/Suriyeli-Multeci-Cocuklar-Ve-VatansizlikRiski-Raporu.pdf, e.t.: 27.11.2016. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497 481 Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü belirlenememiş bu kişilerin arasında yer alan ve yer almaya devam edecek olan kişi sayısı günden güne artmaktadır. Bu sorunla karşı karşıya kalacaklar sadece dünyanın belli bir kesimi olmayacaktır. Herkes için bir tehdit oluşturan bu durumun dünya devletleri tarafından dikkate alınıp, bu kişiler için ne yapılabilir onun bulunması ve gerekenin yapılması gerekmektedir. İklim mültecileri-vatansızları, mültecilerin durumlarından farklıdır. Mülteci, ırk, din, tabiiyet, belli bir toplumsal gruba mensubiyet veya siyasi düşünce sebebiyle zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülke dışında bulunmakta ve ülke korumasından yararlanamamakta ya da yararlanmak istememektedir. Mülteci olan vatansız kişiler açısından ise yine benzer sebeplerden dolayı ikamet ettiği ülke dışında bulunma ve oraya geri dönememe veya korku nedeniyle dönmek istememe hali mevcuttur. İrade dışı vatansızlık yönünden ise, bu kişilerin ne vatandaşlık bağı ile bağlı oldukları devlet vatandaşlığını kaybetmeleri, ne de çeşitli sebeplerden dolayı irade dışı olarak bir devletin vatandaşlığını kazanamamış olma hali mevcuttur. İklim mültecileri-vatansızları, vatandaşı oldukları ülke topraklarını, ırk, din, tabiiyet, belli bir toplumsal gruba mensubiyet veya siyasi düşünceler sebebiyle zulme uğrayacağından korktukları için vatandaşı oldukları ülke dışında bulunma ve ülke korumasından yararlanamama veya yararlanmak istememe hali içinde değillerdir. Bu kişiler vatandaşı oldukları ülkeleri doğal, ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı terk etmektedirler. Küresel ısınma sonucu meydana gelen afetler, kuraklık, kıtlık, toprak verimsizliği gibi etkenler doğal nedeni, güvenlik, sağlık gibi durumların tehlikede olması sosyal nedeni, iş olanağı, doğal kaynakların kaybı ekonomik nedeni oluşturmaktadır. Mültecilerde siyasi nedenlerden dolayı bir zulme uğrama korkusu ve bu korku neticesinde oluşan ülke korumasından yararlanamama veya yararlanmak istememe durumu, İklim mültecileri-vatansızları için pek söz konusu değildir. İklim mültecilerivatansızları, siyasi nedenler dışındaki iklimsel sebepler ve bunların doğurduğu sonuçlar neticesinde kendilerine uygun yaşam koşullarının olduğu yerlere giderek hayatlarını devam ettirmek istemektedirler. İklim mültecileri-vatansızları, ne vatandaşı oldukları ülkenin vatandaşlığından çıkmaktalar, ne de çıkarılmaktadırlar. Ancak onları vatansız statüsüne geçirebilecek durumlar ortaya çıkabilir. Bunlardan birisi, iklim değişikliğinin yarattığı bir sonuç olarak, deniz seviyesinin yükselmesi ile birlikte ülke topraklarının sular altında kalmasıdır. Devleti oluşturan üç unsurdan biri belirli bir toprak parçasıdır. Bu belirli bir toprak parçasının bütünüyle yok olması devletin de ortadan kalkması demektir. Böylesi bir durumda, olmayan bir devletin vatandaşlığı da söz konusu olamayacağından, bu kişiler vatansız statüsüne geçmiş olabileceklerdir50. Yine bir devletin bütün ülke topraklarının vatandaşları tarafından terk edilmesi, başka ülkeler tarafından ülke topraklarının ilhak edilerek devlet egemenliğinin değişmesi, gerçekleşecek doğal afetler sonucunda devlet topraklarının, sınırların kayması, başka ülke topraklarıyla birleşmesi gibi durumların ortaya çıkması halinde de yine vatansızlık gibi durumların meydana gelmesi mümkündür. Olması muhtemel olan bu ve bunların dışında olabilecek hallerin dışında İklim mültecileri-vatansızların vatansızlık statüsündeki bir yabancı olarak değerlendirilmeleri mümkün değildir. Bu nedenlerden dolayı hem mülteci hem de vatansız kelimelerinden soyutlanarak bu kişilerin ayrı olarak statü ve durumlarının belirlenmesi gerektiği düşüncesine sahip olunmaktadır. 2.1.Sığınma Kavramının Yeniden Değerlendirilmesi 50 Mutlu, İrdem ve Üre, y.a.g.m., s.97-98. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 482 Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman Her ne kadar farklı nedenlerden ve bunlara bağlı durumlardan meydana gelen bir nüfus hareketliliğinden söz edilse de, sonuç olarak bu insanlar da, ülke topraklarını terk etmek noktasında bir zorunluluk hali içindedirler. Başka devlet topraklarına giden bu kişiler için de ilk başta “sığınma” olgusundan bahsetmek gerekir. Eğer bir zorunluluk hali mevcut olmamakla birlikte karşılaşılabilecek bir tehdidin varlığını hissetmeleri veya olanın yaşamlarını idame ettirmeleri açısından yeterli olmaması söz konusu ise, gönüllü olarak yapılan bir “göç” hareketinden söz etmek mümkündür. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1948 Tarihli ve 217 A(III) Sayılı Kararı ile kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin-İHEB. 13 üncü maddesinde51; “(1)Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır. (2)Herkes, kendi ülkesi de dâhil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir.” ve 14 üncü maddesinde de; “(1)Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır. (2)Gerçekten siyasal nitelik taşımayan suçlardan veya Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı eylemlerden doğan kovuşturma durumunda bu haktan yararlanılamaz.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiş olup, sığınmayla ilgili doğrudan ve dolaylı olarak temel ve evrensel nitelik taşıyan bir düzenleme getirmiştir. Bu düzenlemede sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkına yer verilmiştir. Afrika Birliği Örgütü tarafından kabul edilen Mülteci Sözleşmesi, 1984 Tarihli Cartegane Merkezi ve Güney Amerika Mültecilerle İlgili Bildiri ve BM 1967 Ülkesel Sığınma Bildirisi’nde belirtildiği gibi bir devlet tarafından, sığınma hakkından yaralanma imkânının sığınma talebinde bulunan bir kişiye tanınması politik olmayan, insani bir harekettir. Sığınma hakkı, İHEB 14 üncü maddesinde, kişiler arasında ayrım gözetilmeksizin, herkese tanınmış ve her devlet tarafından saygı gösterilmesi gereken bir haktır. Uluslararası hukuk tarafından tanımlanmamış bir kavram olmakla beraber sığınılan devlet ülkesinde belirli bir süre, geçici olarak ikamet etme olanağının verilmesi anlamına gelmektedir. Devlet olarak hangi devletin vatandaşı olursa olsun her insan, kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeyi terk etmek ve ülkesine geri dönmek hakkına sahiptir. Bu hak sadece bir devletle arasında vatandaşlık bağı bulunan kişiler için değil, belirli bir devletin vatandaşı olmayan kişiler açısından da söz konusu olan ve İHEB. ile herkese tanınan bir haktır52. İHEB.nin 14 üncü maddesinde, zulüm nedeniyle herkesin başka ülkelere sığınmayı isteme ve sığınmadan yararlanma hakkına sahip olduğuna yer verilmiştir. Buna göre, kişilerin zulüm karşısında başka devletlerden sığınma talep etme ve bu talebin devlet tarafından uygun görülmesiyle birlikte, kabul edilerek sığınmadan yararlanma hakkı vardır. 51 TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, s.205, http://www.danistay.gov.tr/upload/insanhaklarievrenselbeyannamesi.pdf, e.t.: 29.01.2017. 52 Bkz. İHEB. m.13, f.1. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497 483 Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü İHEB. nin 3 üncü maddesinde, yaşamanın, özgürlüğün ve kişi güvenliğinin herkesin hakkı olduğu; 1966 Tarihli Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi53’nin 6 ncı maddesinde, herkesin doğuştan gelen yaşama hakkının olduğu ve bu hakkın yasalarla korunduğu, 9/1 maddesinde, herkesin kişi özgürlüğü ve güvenlik hakkının varlığı belirtilmiş; 1950 Tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi54’nin 2/1 maddesinde yaşama hakkının, 5/1 maddesinde kişilerin özgürlük ve güvenlik hakkının; 1969 Tarihli Amerikalılar-arası İnsan Hakları Sözleşmesi55’nin 4/1 maddesinde yaşama hakkının, 7/1, maddesinde özgürlük ve güvenlik hakkının; 1981 Tarihli Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı56’nın 4 üncü maddesinde yaşama hakkının, 6 ncı maddesinde özgürlük ve güvenlik hakkının olduğu vurgulanmış ve son olarak da 7 Aralık 2000 tarihinde imzalanan Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı57’nın 2/1 maddesinde yaşama hakkına, 6 ncı maddesinde de özgürlük ve güvenlik hakkına yer verilmiştir. Kişiler arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin kabul edilen yaşama hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, tüm bu sözleşmeler ve ulusal hukuklarında, anayasal düzenlemelerle güvence altına alınmış en önemli haklardır. Bu hakların korunması bağlamında, devletlerin ulusal boyutta koruma sağlama yükümlülüğü olduğu gibi, bazı durumlarda devletlerarası boyutunun olduğu da açıktır. Bu evrensel nitelikteki hükümler karşısında, kişilerin bir yerde zorla tutulmaları, yasal istisnalar dışında mümkün olamayacağı gibi, istedikleri takdirde bulundukları yeri terk haklarının olduğunu vurgulamak gerekmektedir. Bunun yanında, kişilerin temel hakkı olan yaşama haklarının tehlikeye girmesi; kişisel özgürlük ve güvenliklerinin tehdit altında olması 53 “3 Şubat 2004 tarihinde New York’da imzalanan, 1 Mart 2006 tarihli ve 5468 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ekli “Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmeye Ek İhtiyari Protokol” ün ilişik beyanlar ve çekincelerle birlikte onaylanması; Dışişleri Bakanlığı’nın 7 Haziran 2006 tarihli ve HUMŞ/226322 sayılı yazısı üzerine, 31 Mayıs 1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 29/6/2006 tarihinde kararlaştırılmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 16 Aralık 1966 tarih ve 2200 A (XXI) sayılı Kararıyla kabul edilip imza, onay ve katılıma açılmıştır. İhtiyari Protokol 9. maddeye uygun olarak 23 Mart 1976 tarihinde yürürlüğe girmiştir.”, http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/08/20060805-1.htm, e.t.:12.03.2017, saat:17.44. 54 4 Kasım 1950 tarihinde taraf devletlerce Roma’ da kabul edilen Sözleşmeyi Türkiye 20 Mart 1952 tarihinde imzalamıştır. 6366 Sayılı Onay Kanunu 19 Mart 1954 gün ve 8662 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır. Türkiye Sözleşme’yi ihtirazi kayıt ile onaylamıştır. Türkiye’nin ihtirazi kaydı şu şekildedir: "İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetlerini Koruma Sözleşmesine Ek Protokolün ikinci maddesi 3 Mart 1924 tarih ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanununun hükümlerini ihlal etmez.”, ayrıca bkz., http://www.izmirbarosu.org.tr/Upload/files/Sayfalar/merkezler/cmk/aihs.pdf, e.t.:12.03.2017. 55 22 Kasım 1969 tarihinde San Jose/Kosta Rika’ da kabul edilmiş ve 18 Temmuz 1978 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ayrıca bkz., https://burakgemalmaz.files.wordpress.com/2015/05/02.pdf, e.t.:12.03.2017. 56 27 Haziran 1981 tarihinde, Afrika Birliği Örgütü (ABÖ) Devlet ve Başkanları Meclisi tarafından gerçekleştirilen on sekizinci toplantıda Nairobi, Kenya’ da kabul edilmiş ve 21 Kasım 1986 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ayrıca bkz., https://burakgemalmaz.files.wordpress.com/2015/05/01-1981-june-27af-ihhc59f.pdf, e.t.:12.03.2017. 57 “3-4 Haziran 1999 tarihlerinde gerçekleştirilen Köln Zirvesinin sonuç bildirgesinde, Avrupa Birliğinin geldiği aşamada, Birlik düzeyinde uygulanan temel hakların, bir Şartta toplanmak suretiyle açıklığa kavuşturulmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Köln Zirvesinin bu direktifi doğrultusunda sürdürülen Çalışmalar, Nice’de 7 Aralık 2000 tarihinde “Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı”nın imzalanmasıyla sonuçlanmıştır.”, ayrıca bkz., http://www.eskisehirab.gov.tr/userfiles/files/AVRUPA%20B%C4%B0RL%C4%B0%C4%9E%C4%B0 %20TEMEL%20HAKLAR%20%C5%9EARTI.pdf, s.3, e.t.:12.03.2017. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 484 Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman durumlarında, ülkelerini veya bulundukları toprakları terk ederek başka bir ülkenin korumasına girmeyi istemek haklarının olduğu da, uluslararası hukuk kuralı olarak kabul edilmektedir. Bir insanın doğuştan ve insan olmasından dolayı sahip olduğu yaşama hakkının tehlikede olması halinde, yasal veya yasal olmayan yollardan başka bir ülkeye sığınmak için giren bir kişinin, bu devletten sığınma talep etmesi ve bundan yararlanmak istemesi, güvence altında olan ve temel sayılan insan haklarından kaynaklıdır. Doktrinde sığınma, bir kişinin vatandaşlık bağı ile bağlı olduğu veya ikamet ettiği devlet ülkesini karşı karşıya kaldığı baskı, zulüm veya kovuşturma nedeniyle devlet korumasından yararlanamaması ya da yararlanmak istememesi sonucunda terk edip, başka bir devletin ülkesine giderek, koruma talebinde bulunması olarak tanımlanmaktadır. Kişi doğuştan sahip olduğu temel insan haklarının ihlal edildiği veya ihlal edilmesi tehlikesinin varlığı neticesinde başka bir devletin korumasının talep etmektedir58. Koruma talebinin yöneltildiği devlet, kişiye ülkede kalma ya da bir başka ülkeye geri verilmeme ve ülkede kalma izni verdiği durumda sığınma talebi kabul edilmiş olacaktır59. Bir zorunluluk halinin varlığı neticesinde ülke topraklarını zorunlu olarak terk eden iklim mültecilerinin başka devletin topraklarına gitmeleri ve gittikleri devletten koruma talep etmeleri esasen “sığınma” olarak adlandırılan fiili durumdur. Ancak ne var ki, hukuksal metinlerin ve doktrinsel görüşlerin sığınma ile ilgili yaptıkları tanımların ve açıklamaların ışığında iklim mültecilerinin “sığınmacı” olarak değerlendirilmeleri mümkün olmamaktadır. Sığınma, ırk, din, siyasi düşünce gibi siyasi nedenler, işkence veya kötü muamele ya da ölüm cezası veyahut savaş gibi durumlardan dolayı bir baskı, zulüm görülmesi sonucunda temel hakların ihlali ile karşı karşıya kalınmasından dolayı başka bir devlet korunmasından yararlanmak istenilmesidir. İklim mültecileri açısından ise, sayılan nedenler yüzünden görülen ne bir baskı, ne de bir zulüm vardır. İklim mültecileri, küresel ısınmanın yarattığı sonuç yüzünden kıtlık, kuraklık, çölleşme, susuzluk, deniz seviyesinde yükselme, yerleşim yeri-toprak kaybı, sel, deprem gibi doğal nedenler yüzünden eğitim, kültürel faaliyet, beslenme gibi sosyal hayatının ve istihdam sağlayamama, geçim sıkıntısı içinde olma gibi ekonomik hayatının etkilenmesiyle birlikte yaşamlarına devam edememektedirler. İnsanların yaşamlarına devam edebilmeleri için yaşayacakları bir toprak parçasına, geçimlerini sağlayabilmeleri için işe, sağlıklı bir hayat sürebilmeleri için yeterli besin ve suya, güvende olabilmeleri için fazla risk taşımayan alanlara vb. birçok şeye ihtiyacı vardır. Doğal nedenlerin sonucunda sosyal ve ekonomik hayatları etkilenmekte ve aslında doğal, sosyal ve ekonomik nedenler neticesinde yaşamla mücadele noktasına gelen İklim mültecileri, başka bir çareleri kalmayıp, zorunlu olarak başka ülkeye giderek koruma talebinde bulunmaktadırlar. Doğal faktörlerin yanında insan etkeninin de fazlaca yer aldığı küresel ısınma neticesinde, adeta doğadan gelen bir zulme maruz kalınmakta; 58 Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Dersleri, II. Kitap, Turhan Kitabevi, Ankara, 2005, s.185-186’ dan aktaran Ahmet Hamdi Topal, Uluslararası Hukuk Açısından Diplomatik Sığınma ve Assange Olayı, “Uluslararası Hukuk Açısından Diplomatik Sığınma ve Assange Olayı”, Ġstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 1 (1), Bahar 2014, s.52, http://www.academia.edu/8466100/Uluslararas%C4%B1_Hukuk_A%C3%A7%C4%B1s%C4%B1ndan_ Diplomatik_S%C4%B1%C4%9F%C4%B1nma_ve_Assange_Olay%C4%B1_Diplomatic_Asylum_Acco rding_to_International_Law_and_the_Assange_Case, e.t.:24.04.2017. 59 Topal, y.a.g.m., s.52. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497 485 Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü doğal olaylar sebebiyle insan hakları ihlal edilmekte ve kişilerin yaşamı, özgürlüğü ve güvenliği tehdit altında bulunmaktadır. Hem sığınmanın, sığınma hakkının, hem de zulüm teriminin yeniden ele alınması ve değişen dünya düzeniyle birlikte ortaya çıkan yeni durumların; ihtiyaçların karşılanması gerekmektedir60. 2.2.Ġnsan Haklarının GeliĢme Sürecine Etki Eden Evrensel Nitelikli Olaylar Sosyal ve ekonomik hakların Anayasa metinlerinde yer alması Birinci Dünya Savaşı sonrası başlamıştır. Savaşla birlikte ve savaş sonrasında ortaya çıkan olağanüstü şartlar ve durumlar, kişilerin hak ve özgürlükleriyle ilgili yeni kapsam ve düzenlemelerin hukuk metinlerinde yer almasına neden olmuştur. Bunun sonucunda ekonomik ve sosyal haklar (sağlık hakkı, öğrenim hakkı, çalışma hakkı, sosyal güvenlik vb.) olarak klasik insan hakları kataloğuna eklenmiştir61. İkinci Dünya Savaşı ağır insan hakları ihlallerine karşı mücadele savaş sona ermeden başlamıştır. Savaş sonrası ise, herkesin eşit olarak gerçek bir hürriyet düzeninden yararlanabilmesi için öncelikli olarak insanların sefaletten kurtarılması ve insanlara insanca yaşama koşullarını sağlamak fikri çatısında toplanıldığı görülmüştür. Bu nedenle, İkinci Dünya Savaşı sonrasında da, insan haklarının kapsamı ve klasik haklar listesi yeniden düzenlenerek genişletilmiştir62. İkinci Dünya Savaşı’ nın insan hakları ve özgürlükleriyle ilgili bir başka önemi, insan haklarını ulusal boyuttan uluslararası boyuta geçişini sağlayarak bu hakların ilk defa uluslararası bir nitelik kazanmasıdır63. Tarih boyunca insan haklarıyla ilgili hem ulusal, hem de uluslararası düzeyde gerçekleşen gelişmeler neticesinde modern anlamdaki insan hakları kavramı oluşmuştur64. Birinci Dünya Savaşı ve özelikle İkinci Dünya Savaşı gibi durumlar karşısında insan hakları ile ilgili anlayış evrensel boyuta ulaşmış ve insan hakları ile ilgili evrensel bir sağduyu oluşturma çabaları ortaya çıkmıştır65. Dikkat edilecek olursa, insan hakları ile ilgili hukuk metinlerinin düzenlenmesi, kapsamlarının genişletilmesi, ulusal düzeyden uluslararası boyuta taşınması, yapılan tanımlamaların ve sayılan hakların kapsam ve içeriğinin değiştirilmesi ya da daha kapsayıcı hale getirilmesi hep evrensel nitelik taşıyan ve tüm dünyayı ilgilendiren olaylar sonucunda olmuştur. Gerçekleşen gelişmeler, duyulan ihtiyaçlar illa ki siyasal nitelik taşıyan veya bir dünya savaşının ardından ortaya çıkan durum ve şartlardan meydana gelmek zorunda değildir. Küresel ısınma da, insan faktörünün çok büyük etken olduğu doğal bir olaydır. Fakat evrensel bir boyuta ulaşmıştır. Evrensel boyuta ulaşan bu durumun karşısında da esasen ağır insan hakları ihlalleri doğal olaylar neticesinde söz konusu olmaktadır. Bir insanın insanca yaşaması en temel insan 60 Özge Demirdelen, “Kanunlar İhtilafı Bağlamında Mülteci ve Vatansızların Durumu ve Vatandaşlık Esasına Göre Yetkili Hukukun Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Haziran, 2017, s.53. 61 Münci Kapani, Kamu Hürriyetleri, Yetkin Yayınları, Yedinci Baskı (Tıpkı Basım), Ankara, 1993, s.54-55. 62 Kapani, y.a.g.e., s.56-57. 63 Kapani, y.a.g.e., s.60. 64 Şeref Ünal, Temel Hak ve Özgürlükler ve Ġnsan Hakları Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 1997, s.40. 65 Kapani, y.a.g.e., s.75. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 486 Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman hakkı olmakta ise66, küresel ısınma sonucu vatandaşı oldukları veya ikamet ettikleri ülkeyi yaşama olanakları kalmadığı için zorunlu olarak terk eden kişiler açısından da insan hakları ihlali bulunmaktadır. Denilebilir ki, savaş dışı bir nedenden dolayı olmakla birlikte bu kadar geniş çaplı nüfus kitlesini etkileyen bir durumun değerlendirilmesi ve bunun sonucunda bazı yeni düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Ulusal hukuk yönünden devletlerin kendi münhasır yetki sınırları içerisindeki alanları ile ilgili hususlar yasa koyucu tarafından düzenlenmektedir. Ancak bu durum uluslararası hukuk alanında herhangi bir yasa koyucu olmadığından mümkün değildir. Uluslararası hukuk kuralları, devletlerin kendi iradeleriyle münhasır yetki alanlarında sınırlandırma yaparak, kendilerine uluslararası yükümlülükler getirmeleri sonucunda oluşmaktadır. BMA gibi insan hakları ile ilgili yapılan hukuk metinlerinde de durum bu şekildedir67. Ağır insan hakları ihlallerinin yarattığı zararların karşısında bir şeylerin yapılabilmesi, bir daha aynı durumların yaşanmaması, devletlerin insan haklarına saygılı olup, ona göre muamelede bulunması ve her kim, nerede olursa olsun, kişiler arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin, sahip olduğu hak ve özgürlükler çerçevesinde hayatını sürdürebilmesinin sağlanması için devletler uluslararası araçları kullanmaktadır68. İklim mültecilerinin de sahip olduğu fakat karşılaştıkları zor durum karşısında yoksun kaldıkları temel hak ve özgürlüklerinin tekrar sağlanabilmesi, hak ihlallerinin ortadan kaldırılabilmesi, herkesin sırf insan olduğu için var olan hakları ile birlikte hayatına devam edebilmesi için devletlerin yeniden bir araya gelerek, uluslararası araçları kullanıp, bir düzenleme yapması gerekmektedir. Devletlerin kendi iradeleriyle, münhasır yetkilerine sınırlama getirdiği ve bazı yükümlülükler altına girdiği uluslararası andlaşmaları yapma nedenlerini üç grupta toplamak mümkündür. Bunlardan ilki savaş, silahlı çatışma gibi olaylar sonucunda galip gelen tarafın isteğiyle yapılan ve taleplerini içeren andlaşmalardır. Bu andlaşma nedenine tarih boyunca çok sık rastlanmıştır. İkinci olarak, uluslararası ilişkiler nedeniyle yapılan andlaşmalardır. Bilim ve teknolojinin ilerlemesi, ihtiyaçların çeşitlenmesi ve arz-talebin artması, küreselleşmenin etkisiyle birlikte dünya sahnesinde devletlerin her bir durum ve ihtiyaca karşı tek başına yeterli olmaması sonucunda bu uluslararası andlaşmalar yapılmaktadır. Diğer bir neden ise, insan hakları ve insancıl hukuku ilgilendirmedir69. İklim mültecileriyle ilgili, ikinci ve üçüncü grup andlaşma nedenlerine dayalı olarak bir uluslararası andlaşmanın yapılması söz konusu olabilir. 3.1951 SözleĢmesi Kapsamında Değerlendirme Mültecilerin durumuna benzetilen fakat mülteci olma koşullarının sağlanamaması nedeniyle o kapsamda değerlendirilemeyen iklim mültecileriyle ilgili 1951 Sözleşmesi ile 1967 Protokolü’ nü “iklim mültecilerini” içerecek kapsamda genişletme önerisinde bulunanlar olmuştur70. Mülteci hukukunun doğuşu ve gelişim sürecinin değerlendirilmesinin ardından bu konuda yorum yapılması gerektiği fikri bu makale kapsamında ele alınacaktır. 66 Sosyal ve ekonomik haklar açısından da bu husus geçerlidir. Ayhan Döner, Ġnsan Haklarının Uluslararası Alanda Korunması ve Avrupa Sistemi, Seçkin, Ankara, 2003, s.30. 68 Döner, y.a.g.e., s.35. 69 Süleyman Dost, Temel Kavramlar Metinler ve Kararlar Bağlamında Uluslararası Hukukta Adalet, Yetkin Yayınları, Ankara 2016, s.84. 70 Ayrıca ülkesinde yerinden edilmiş kimselerle ilgili ilkeler kapsamında da değerlendirilebileceği düşünülmektedir. Bu hususlarla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. http://alternatifsiyaset.net/2015/03/13/iklim67 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497 487 Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü 3.1.Mülteci Hukukunun GeliĢim Süreciyle Birlikte BakıĢ Açısı 1921 yıldan başlayıp İkinci Dünya Savaşı’ na kadar olan dönemle, İkinci Dünya Savaşı sonrası başlayıp günümüze kadar olan döneme bakıldığında sığınmacı ve mülteci ile ilgili sorunlarına çözüm arayışlarının ve yasal olarak korunmaları durumlarının halen devam eden bir süreç olduğu görülmektedir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında 1921’de Milletler Cemiyeti tarafından Rus ve Ermeni mülteciler için Milletler Cemiyeti Yüksek Komiserliği kurulmuştur. 12 Mayıs 1926 ve 30 Haziran 1928 tarihlerinde Cenevre’ de iki sözleşme ve bunları takiben 28 Kasım 1933 tarihli Mültecilerin Milletlerarası Statüleri Hakkındaki AntlaĢma imzalanmıştır71. Avrupalı mültecilerle ilgili olarak, 1947 yılında Uluslararası Mülteci Örgütü-UMÖ geçici olarak kurulmuştur. UMÖ mülteci sorunun her safhasıyla alakadar olan ilk uluslararası örgüttür72. İkinci Dünya Savaşı döneminde mülteci sorunu sadece Avrupa değil, tüm dünyayı kapsayan bir nitelik kazanmıştır. Ortak bir güvenlik sisteminde buluşulması amacıyla 26 Haziran 1945 tarihinde San Francisco Konferansında BirleĢmiĢ Milletler AndlaĢması-BMAConstitution of the United Nations imzalanmış; 22 Ekim 1945 tarihinde yürürlüğe girmiştir73. Çok ağır insan hakları ihlallerinin yapılması ile kitlesel yoğun nüfus hareketlerinin yaşanması ve tüm dünyada çok fazla yer değiştirmelerin olmasıyla birlikte, BM, mülteciler ve vatansızlarla ilgili konulara hassasiyetle eğilmiş ve bu bağlamda, başta 1951 Sözleşmesi ve 1967 Protokolü olmak üzere, 1954 Tarihli Vatansız Kişilerin Hukuki Statüsüne Dair Sözleşme’yi hayata geçirmiştir74. Uluslararası düzeyde mültecileri korumak amacıyla, kimi düzenlemelere gitmek ve mültecilere öncülük etmek ve mültecilerin karşı karşıya kaldığı sorunları çözmek için, BM. Genel Kurulu tarafından, 14 Aralık 1950 Tarihinde BirleĢmiĢ Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu-BMMYK-United Nations High Commissioner for Refugees kurulmuştur. BMMYK, dünya çapında mültecileri korumak ve mültecilerin sorunlarına çözüm bulmak hedefiyle, uluslararası faaliyetleri koordine etme ve yürütme görevine haiz bir kuruluş olarak oluşturulmuştur75. Mültecilerle ilgili açıklamalardan sonra görülmektedir ki, her yeni gelişen olay ve ihtiyaç duyulan alan karşısında devletler hep bir adım öteye gitme çabasına içine girmiş ve daha kapsayıcı, daha çok imkân sağlayan düzenlemeler yapmıştır. Aynı durumun iklim mültecileri için de yapılması gerekmektedir. 3.2.BM Çerçevesinde Değerlendirme multecileri-ve-uluslararasi-hukuktaki-bosluklar-benjamin-glahn/; https://dunyadanceviri.wordpress.com/2015/03/16/iklim-multecileri-ve-uluslararasi-hukuktaki-bosluklarii-benjamin-glahn/. 71 Çelikel/Gelgel, y.a.g.e., s.20. 72 BMMYK, Dünya Mültecilerinin Durumu, BMMYK, Türkiye Temsilciliği Yayınları, Ankara, 2001, s.15. 73 Ayrıca bkz. http://www.un.org/en/sections/history/history-united-nations/index.html, e.t.:28.04.2017. 74 28 Eylül 1954 tarihinde Ekonomik ve Sosyal Konsey’ in 26 Nisan 1954 tarih ve 526 A sayılı Kararı uyarınca toplanan Tam Yetkili Temsilciler Konferansı’ nda kabul edilmiş; 6 Haziran 1960 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ayrıca bkz., http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/10/20141025-5-1.pdf, e.t.:15.03.2017. 75 http://www.unhcr.org/turkey/home.php?page=52, e.t.:20.11.2016. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 488 Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman İklim mültecileri- vatansızlarının öncelikli olarak mülteci ve vatansız isimlerinden arındırılmalıdır. Ne mülteci ne de vatansız statülerinin içinde kendine yer bulamayan bu kişilere, onların ihtiyaçlarına cevap veremeyen ve herhangi bir koruma sağlanmasına olanak veremeyen sadece tanımlanma noktasında kullanılan iklimsel mülteciler- vatansızlar teriminin verilmesi yerinde olmamıştır. Söz konusu kişileri ülke topraklarını terk etmeye iten sebeplerin ışığında, onların durumunu tam anlamıyla karşılayacak bir terimin bulunması daha uygun olacaktır. Global etkiye maruz kalanlar76, “Sanayileşme sürecine girilmesiyle birlikte doğal faktörlerin yanında, insan faaliyetlerinin de büyük etkisiyle oluşan küresel ısınma sonucu ortaya çıkan iklim değişikliğinin yarattığı olumsuz yaşam koşulları nedeniyle, ülke içinde yer değiştiren veya vatandaşı olduğu ya da ikamet ettiği ülke topraklarını terk eden ve geri dönemeyen veyahut deniz seviyesinin yükselmesi veya gerçekleşebilecek başka olaylar sonucu ülke topraklarının yok olması, insanın yaşamını devam ettirebileceği yaşam koşullarının artık bulunmadığı ya da bulunamayacağı tehlikesinin meydana gelmesi ve benzeri nedenler yüzünden terk etmek zorunda kalarak geri dönemeyenler” olarak tanımlanabilir. BirleĢmiĢ Milletler Örgütü-BMÖ, Birleşmiş Milletler Andlaşması “Başlangıç” bölümünde gelecek nesilleri savaş felaketlerinden korumak, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak amacıyla güçlerini bir çatı altında toplamıştır. Değişen dünya düzeni, uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden yeni unsurların ortaya çıkması karşısında BM de uyarlama hareketlerinin yapılması gerekmektedir77. Uluslararası barış ve güvenliği tehdit edecek veya gelecek nesillerin kendilerini savaş felaketi içinde bulmasına yol açacak tek sebep ekonomi ve siyasi alandaki değişen denge ya da yenidünya gücü gibi unsurlar değildir. Tüm dünyayı etkileme durumu söz konusu olan bir doğa olayı ve bu olayın yarattığı ve yaratabileceği toprak kayıpları, insan haklarının zarar görmesi, kitlesel nüfus hareketleri, sınır değişiklikleri sonucunda ekonomik ve siyasi denge değişiklikleri, barış ve güvenlik tehdidi ve gelecek nesillerin kendini savaş felaketi içinde bulma tehlikesi ortaya çıkabilecektir. İşte bu nedenlerden dolayı BM’in değişen hallere göre yenilenmeye gitmesi gerekmektedir. Global etkiye maruz kalanlarla ilgili yapılacak bir andlaşmayla78 (örneğin BM Global Etkiye Maruz Kalanların Hukuki Statüsüne Dair Sözleşme) öncelikli olarak kimlerin, hangi şartlar altında, nasıl bir korumaya sahip olacağı belirlenmelidir. Tüm unsurlar göz önüne alınarak, iklim mültecisi olarak kabul edilecek kişinin, bu statüyü elde edebilmesi için hangi nedenlerin bir arada olmasının, hangi durum ve koşulların oluşmasının gerektiği genel bir çerçeve içinde ele alınmalıdır. Buna göre, yapılacak sözleşme kapsamında, tanımda yer alan ölçütlere uyan kişi, o andan itibaren global etkiye maruz kalan sayılacaktır. Global etkiye maruz kalan statüsünü fiilen elde etmiş olacaktır. Global etkiye maruz kalan kişi statüsünün tanınması için ilgili kişide bulunması gereken unsurların, bu statünün hangi hallerde sona ereceğinin ve kimlerin statü dışında bırakılacağının açıkça sözleşme kapsamında yer alması gereklidir. Global etkiye maruz kalanlarla ilgili durum belirlemesi yapılırken BM bünyesinde uluslararası düzeyde korumalarını sağlayan ve gidecekleri ülkeleri belirleme için çalışmalar 76 İklim mültecileri, çalışma kapsamında bundan sonra “global etkiye maruz kalanlar” olarak anılacaktır. Dost, a.g.e., s.192-193. 78 Bu andlaşma Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin Eki şeklinde yapılacak bir uluslararası andlaşma olabilir. 77 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497 489 Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü yapacak tali bir organ da kurulmalıdır. Bu organ, küresel ısınma-iklim değişikliği, çevresel sorunlar ve önlenmesine dair girişimlerde bulunanlar vb. kurum ve kuruluşlarla beraber çalışmalar yapmalıdır79. Çalışma konularından birisi global etki neticesinde ülkelerini terk etmek zorunda kalan kişilerin nereye gideceklerini belirlemeyle ilgilidir. Bu konuda kademeler oluşturulmalıdır. Terk etmek zorunda kalan kişilerin, kültürel, sosyal ve benzeri yönlerden çok fazla sorun yaşamayacağı, diğer ülkelere göre daha az uyum yaşayıp, daha kolay alışacağı ve birçok yönün ele alınacağı bir durum değerlendirmesi yapılarak gidebilecekleri ve gidilen ülkelerin de sosyal, ekonomik ve benzeri yönlerden kabul edebilecekleri kitlesel nüfus sayısına göre ilk ülkelerin listesi hazırlanmalıdır. Bu gidilebilecek ilk ülkeler, birinci kademe ülkeleri olmalıdır. Şartların sağlanıp, yerleşme olayının gerçekleştirilmesinin ardından kişilerin kabulü noktasında yapılan dağılımda gelinen son duruma göre, ikinci kademe ve üçüncü kademe ülkelere kişilerin yerleştirilmeleri yapılmalıdır. Bunun yanında, bilim ve teknolojinin ışığında terk edilen veya terk edilmesi ilerde muhtemel olan ya da olabilecek olan ülke topraklarıyla ilgili de çalışmalar yapılmalıdır. Buna göre, küresel ısınma-iklim değişikliği ile mücadele noktasında ilerleme kaydedilmesi, önlemler alınması ve yapılabilecek başka şeylerle birlikte insanların ülke topraklarındaki yaşamlarını devam ettirebilmeleri için çalışmalar yapılmalıdır. Son yıllarda teknolojinin gelişmesiyle birlikte enerji kullanımı yüksek miktarda artmıştır. Fosil yakıtların hem çevreye zararlı oluşu, hem de yenilenemez olması yeni enerji kaynakları bulmaya bilim insanlarını yönlendirmiştir. Bunun sonucunda yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı büyük ölçüde artmaya başlamıştır. Bu kaynakların küresel ısınmaya sebep olan gazları içermemesi ve çevre dostu olması dünyanın küresel ısınmayla mücadelede büyük olumlu etkiye sahip olmasını sağlamıştır. Bu sayede küresel ısınmanın mümkün olduğunca yavaşlatılması, dolayısıyla deniz sularının yükselme süresinin uzatılması dolaylı olarak iklim mültecilerinin oluşum hızının yavaşlatılması anlamına gelmektedir. Geri dönüşü mümkün olmayan, yaşamsal faaliyetlerin hiçbir şekilde gerçekleşemeyeceği hallerin dışındaki bölgeler için yapılabilecek bir şeyler varsa söz konusu tali organ ve ona yardımcı organlarla birlikte öncelikli olarak alınacak önlemler alınmalı ve atılabilecek adımlar atılmalıdır. Sonuç alınıncaya kadar geçici süreyle ülke içinde yerleştirilebilecek başka yerler varsa global etkiye maruz kalan kişi ya da kişiler bu yerlere yerleştirilmeli veya tahmin edilebilir bir süre belirlenerek ve ortaya çıkan yeni durumların neticesinde sürenin uzatılması ile ilgili hükümlere de yer vererek yine birinci kademe ülke; ikinci kademe ülke şeklinde giden silsile şeklinde kişi veya kişilerin yerleştirmeleri yapılmalıdır. Global etkiye maruz kalanlar için uluslararası bağlamda bir düzenleme getirilmesi gerekli olup, yeterli değildir. Finlandiya ve İsveç, ulusal hukuk düzeyinde bir adım atılması konusunda örnek olarak gösterilebilecek ülkelerdir. 29 Eylül 2005 tarih ve 716 sayılı İsveç Yabancılar Kanunu’ nun “Mülteciler ve korunmaya muhtaç kişiler” başlığı altında çevre felaketi nedeniyle ülkesine dönemediği için vatandaşı olduğu ülke dışında olanları “korumaya muhtaç kişiler” arasında 79 Zararlı gazların çevreye verdiği zarar ve küresel ısınmanın etkilendiği, ikim değişikliğinin ortaya çıkmasına sebep olan nedenler iyice incelediğinde görülecektir ki, şirketlerin de sorumluluğu bulunmaktadır. Bu nedenle sorumluluğu sadece devletler noktasında bırakmamak gerekir. Yapılacak her bir girişimde devletlerin yükümlülüğünün yanında şirketlerin de katkısının sağlanması gerekmektedir. Ayrıca şirketlerin sorumluluğunun gözardı edilmemesi için bkz. Dost, a.g.e., s. 178. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 490 Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman saymıştır80. Ancak burada da tam bir korumadan söz etmek mümkün değil. İsveç Adalet Bakanlığı Göç ve İltica Politikası Bölümü, mevzuatın ani çevre felaketleri olayları ile sınırlı olduğunu belirtiyor. Buna göre, sürekli olan çevre sorunlarına maruz kalanlar açısından tam bir koruma getirmiyor. Fin Yabancılar Kanunu’ nun “Geçici koruma” başlığı altında, vatandaşı olduğu veya ikamet ettiği ülkeye çevresel faktörler nedeniyle dönemeyen kişilere de geçici koruma sağlanacağını hüküm altına almıştır81. Burada İsveç Yabancılar Kanunu uygulamasında yaşanan kısıtlayıcı durumun olmadığını söylemek mümkündür82. Fin ve İsveç Yabancılar Kanunu ulusal hukuk düzeyinde yapılabileceklere örnek olarak gösterilse de, tüm dünya insanları için tehdit oluşturan ve tüm ülkelerin münhasır egemenlik alanı ilgilendiren bu hususun uluslararası düzeyde ele alınarak her ulusal hukukun kendine uygun şekilde düzenleme yapması gereklidir. Her ne kadar uygulama ve kapsam açısından tam bir ihtiyaca karşılık veremese de, Fin ve İsveç ulusal hukuklarına istinaden benzer düzenlemeler yapılmalıdır. İlke olarak kişilerin devletle ve bazı hallerde kişilerle olan karşılıklı yatay ilişkileri insan haklarının konusunu oluşturmaktadır. Bu nedenle insan haklarının korunmasıyla ilgili uluslararası düzeyden önce ve asıl olarak ulusal hukukun görevidir. Ancak günümüzden geçmişe bakıldığında tarih bize insan haklarının en çok devletler tarafından ihlale uğratıldığını gösterecektir. Bu yüzden insan haklarının hem ulusal, hem de uluslararası düzeyde korunması gereklidir83. 3.2.1.Geri Göndermeme 1951 Sözleşmesi 33/1 maddesinde yer alan, “Hiçbir Taraf Devlet, bir mülteciyi, ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri göndermeyecek veya iade (”refouler”) etmeyecektir.” hükmüyle ilgili de yapılacak andlaşma kapsamında değerlendirme yapılması gerekmektedir. Ülkelerine döndüklerinde karşılaşabilecekleri doğal felaket veya onun yarattığı sonuçlar karşısında hayatını sürdürebilmesi imkânı yoksa veya dönebileceği toprak parçası çeşitli şekillerde yok olmuşsa; sınır değişikliğine uğramışsa ve bunun sonucunda döndüğü anda hayati bir tehlikeyle karşı karşıya kalacaksa, yapılan çalışmalar sonucunda durumun düzeltme imkânı kalmamışsa veya düzeltme imkânının olmaması daha kuvvetle muhtemelse bu kişilerin geri gönderilmemesi gerekecektir. 3.2.2.Hukuki Statünün Belirlenmesi Her devlet ancak, kendi vatandaşını temsil edebilir ve bu statünün başka devletler tarafından kabul edilmesini sağlayabilir84. Devletin kendi vatandaşı olarak kimleri kabul 80 https://ec.europa.eu/anti-trafficking/sites/antitrafficking/files/aliens_act_sweden_en_1.pdf, e.t.:09.04.2017. 81 http://www.finlex.fi/en/laki/kaannokset/2004/en20040301.pdf, e.t.:09.04.2017. 82 Ġklim mültecileri ve uluslararası hukuktaki boĢluklar – II – Benjamin Glahn, https://dunyadanceviri.wordpress.com/2015/03/16/iklim-multecileri-ve-uluslararasi-hukuktaki-bosluklarii-benjamin-glahn/, e.t.:09.04.2017. 83 İlyas Doğan, Ġnsan Hakları Hukuku, astana, Genişletilmiş 2. Bası, Ankara, Eylül 2015, s.175. 84 Ergün Ergül, “Uluslararası Hukuk ve Türk Mevzuatında Yabancı Kavramı ve Türleri”, Türk Ġdare SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497 491 Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü edeceği, bir vatandaşın sahip olduğu haklar o devletin iç hukuku tarafından belirlenmektedir85. Vatandaş haklarına sadece devlet ülkesinde bulunduğu süre zarfında değil, her yerde ve her zaman sahiptir. Devletin iç hukuk kurallarına göre vatandaşı olarak belirlediği kişilerin devlete karşı sadakat borcu; devletin vatandaşlarına karşı ise koruma borcu bulunmaktadır86. Bir devletle arasında vatandaşlık ilişkisi bulunmayan bir kişinin bulunduğu ülke açısından konumu “yabancı”; hukuki durumu ise yabancılar hukukunun kişiye tanıdığı bir statüdür87. Hukuki statü terimi, yabancı türlerinin içinde yer alan vatansızların yararlanabildikleri ve yararlanamadıkları hakları ifade etmek için kullanılmaktadır. Herhangi bir devletle arasında vatandaşlık ilişkisi bulunmayan ve hiçbir devletin koruma borcu altında olmadığı vatansız kişilerle ilgili bazı belirsizliklerin giderilmesi adına hukuki statüleriyle ilgili olarak hükümler 1954 Sözleşmesi ikinci bölümünde “hukuksal statü” başlığı altında düzenlenmiştir88. 1954 Sözleşmesi’nin 12 nci maddesinde vatansız kişilerin “Kişisel statü” konusu düzenlenmiştir: “(1) Vatansız bir kişinin kişisel statüsü daimi ikametgâhının ait olduğu ülkenin kanununa, ikametgâhı yoksa oturduğu ülkenin kanununa göre düzenlenir. (2) Vatansız bir kişi tarafından daha önce elde edilen ve kişisel statüye ilişkin olan haklara, özellikle evliliğe bağlı haklara, her Sözleşmeci Devlet tarafından, eğer bu gerekliyse, söz konusu devletin yasalarının gösterdiği koşulları yerine getirmek kaydıyla, saygı gösterilir; ancak, söz konusu hakkın, kişi vatansız olmasaydı o devletin yasaları tarafından tanınacak haklar arasında bulunması gereklidir.”. Kişisel statü, kişinin şahsı ile doğrudan doğruya ve sıkı sıkıya bağlı olduğu hukuki ilişkide uygulanacak hukuku ifade etmek için kullanılmaktadır89. Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınır mirası konuları kişisel statünün hâkim olduğu alanlardır90. Kara Avrupası Hukuku’nda genel anlayış, kişisel statü vatandaşlık-milli hukuka, Anglo-Amerikan Hukuku’nda ise, ikametgâh- yerleşim yeri hukukuna tabidir. Dergisi, Sayı: 475, Aralık 2012, s.218-219, http://www.tid.gov.tr/Makaleler/Uluslararas%C4%B1%20Hukuk%20ve%20T%C3%BCrk%20Mevzuat %C4%B1nda%20Yabanc%C4%B1%20Kavram%C4%B1%20ve%20T%C3%BCrleri.pdf, e.t.:05.05.2017. 85 Kemal Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, Cilt I, ETKİN, 1.Baskı, Bursa, Haziran 2011, s.414, https://books.google.com.tr/books?id=7_RCwAAQBAJ&pg=PA414&lpg=PA414&dq=devletin+vatanda%C5%9F%C4%B1n%C4%B1+korumas %C4%B1&source=bl&ots=NKsSvDsPUB&sig=bajO8zAy5baZSHJaquVpHad1q5s&hl=tr&sa=X&ved= 0ahUKEwiA4LDB5tXTAhWGZVAKHdcrC4AQ6AEIXDAJ#v=onepage&q=devletin%20vatanda%C5 %9F%C4%B1n%C4%B1%20korumas%C4%B1&f=false, e.t.:04.05.2017. 86 Karl Doehring, Genel Devlet Kuramı (Genel Kamu Hukuku), Çeviren: Ahmet Mumcu, Inkılap, İstanbul, 2002, s.29. 87 Çelikel/Gelgel, a.g.e., s.8. 88 Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, s.84-85. 89 Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, s.84. 90 Gülören Tekinalp / A. Uyanık Çavuşoğlu, Milletlerarası Özel Hukuk, Bağlama Kuralları, Vedat Kitapçılık, Genişletilmiş 11. Bası, İstanbul, 2011, s.66. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 492 Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman Vatansız kişiler yönünden vatandaşlık hukuku söz konusu olamayacağından bu kişilerin kişisel statüsü ikametgâh-yerleşim yeri hukukuna, yerleşim yerleri yoksa mutad mesken hukukuna tabi tutulmuştur. 1951 Sözleşmesi mültecilerin hukuki statüsüyle ilgili olarak 12 nci maddesinde şu hükme yer vermiştir: “(1) Her mültecinin bireysel statüsü¸, daimi ikametgahının bulunduğu, ülkenin yasalarına veya eğer daimi ikametgahı yoksa, bulunduğu¸ ülkenin yasalarına tabidir. (2) Mültecinin önceden kazandığı ve bireysel statüsüyle ilgili haklara, ˆözellikle evliliğe bağlı haklara, her Taraf Devlet tarafından, gerekirse bu devletin yasalarının gösterdiği koşulları yerine getirmek kaydıyla, söz konusu hakkın, kişi mülteci olmasaydı o devletin yasalarınca tanınacak haklar arasında bulunması durumunda, saygı gösterilecektir.”. 1954 Sözleşmesi vatansız kişilerin statüsünü, 1951 Sözleşmesi’nde düzenlenen mültecilerin statüsüne benzer şekilde ele almıştır. Her iki sözleşme aynı hazırlık sürecini paylaştığı için 1954 Sözleşmesi’nde yer alan birçok hükmün, 1951 Sözleşmesi’nde karşılık gelen hükümlerle birebir veya asgari düzeyde değiştirilerek düzenlendiği görülmektedir91. Global etkiye maruz kalanların kişisel statüsü, mülteci ve vatansızların durumundan ayrı olarak ele alınmalıdır. Global etkiye maruz kalanların ülkelerini terk etmeleri, karşılaştıkları yaşamsal, özgürlük ve güvenlik tehditlerinin nedenleri mültecilerden veya vatansızlardan çok farklıdır. Bu kişilerin terk ettikleri devletin diplomatik korumasından yararlanamamaları veya karşılaştıkları korku nedeniyle yararlanmak istememeleri gibi durum bulunmamaktadır. Devletin diplomatik koruma sağlamaması söz konusu değildir. Devlet varlığını devam ettiriyorsa diplomatik koruma sağlaması da devam edecektir. Bu durumda, kişisel statünün milli hukuka bağlanması gerekmektedir. Bunun aksine, örneğin, deniz seviyesinin yükselmesi sonucu ülkenin tamamı sular altında kaldığında devletin varlığından söz etmek mümkün olamayacağından irade dışı vatansızlık hali ortaya çıkacaktır. Bunun karşısında milli hukukun bağlama noktası olarak belirlenmesi mümkün olmamakla beraber, vatansız ve mültecilerin kişisel statüsüyle ilgili yapılan düzenlemelere benzer bir bağlama noktası belirlemesi yapılmalıdır. SONUÇ İklim mültecileri-vatansızları, vatandaşı oldukları ülke topraklarını, ırk, din, tabiiyet, belli bir toplumsal gruba mensubiyet veya siyasi düşünceler sebebiyle zulme uğrayacağından korktukları için vatandaşı oldukları ülke dışında bulunma ve ülke korumasından yararlanamama veya yararlanmak istememe hali içinde değillerdir. İklim mültecileri- vatansızlarının öncelikli olarak mülteci ve vatansız isimlerinden arındırılması gerekmektedir. Ne mülteci ne de vatansız statülerinin içinde kendine yer bulamayan bu kişilere, durumlarını tam anlamıyla karşılayacak bir terimin bulunması daha uygun olacaktır. Global etkiye maruz kalanlar olarak adlandırılması bu çalışma ile önerilmiştir. 91 Vatansız KiĢilerin Korunmasına ĠliĢkin El Kitabı, s.46. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497 493 Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü İklim mültecilerinin de sahip olduğu fakat karşılaştıkları zor durum karşısında yoksun kaldıkları temel hak ve özgürlüklerinin tekrar sağlanabilmesi, hak ihlallerinin ortadan kaldırılabilmesi, herkesin sırf insan olduğu için var olan hakları ile birlikte hayatlarına devam edebilmesi için devletlerin yeniden bir araya gelerek uluslararası araçları kullanıp, bir düzenleme yapması gerekmektedir. KAYNAKLAR BMMYK, Dünya Mültecilerinin Durumu, BMMYK, Türkiye Temsilciliği Yayınları, Ankara, 2001. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Mülteci Statüsünün Belirlenmesinde Uygulanacak Ölçütler Ve Usuller Hakkında Elkitabı, Mültecilerin Statüsüne İlişkin 1951 Sözleşmesi Ve 1967 Protokolü Çerçevesinde, Şubat 2013. Çelikel, Aysel/ Gelgel, Öztekin, Günseli, Yabancılar Hukuku, Beta Yayınları, Yenilenmiş 22. Bası, İstanbul, Nisan 2016, S.27. Doğan, İlyas, İnsan Hakları Hukuku, Astana, Genişletilmiş 2. Bası, Ankara, Eylül 2015. Dost, Süleyman, Temel Kavramlar Metinler Ve Kararlar Bağlamında Uluslararası Hukukta Adalet, Yetkin Yayınları, Ankara 2016. Doehring, Karl, Genel Devlet Kuramı (Genel Kamu Hukuku), Çeviren: Ahmet Mumcu, Inkılap, İstanbul, 2002. Döner, Ayhan, İnsan Haklarının Uluslararası Alanda Korunması Ve Avrupa Sistemi, Seçkin, Ankara, 2003. Ergül, Ergin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde Sınır Dışı Etme Ve Geri Verme, Temmuz 2015. Gözler, Kemal, Anayasa Hukukunun Genel Esasları, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, Eylül 2011, Güncelleştirilmiş, Düzeltilmiş Ve Genişletilmiş İkinci Baskı. Gözler, Kemal, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, Cilt I, Etkin, 1.Baskı, Bursa, Haziran 2011. Kapani, Münci, Kamu Hürriyetleri, Yetkin Yayınları, Yedinci Baskı (Tıpkı Basım), Ankara 1993. Nomer, Ergin, Türk Vatandaşlık Hukuku, Filiz Kitabevi, 20. Bası, İstanbul, 2014. Odman, Mustafa, Tevfik, Mülteci Hukuku, AÜSBF. İnsan Hakları Merkezi Yayınları, No: 15, Ankara, 1995. Odman, Mustafa, Tevfik, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, Çağ Üniversitesi Yayınları No:15, Birinci Baskı, Adana, Ocak 2011. Pazarcı, Hüseyin, Uluslararası Hukuk Dersleri, II. Kitap, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Basın - Yayın Yüksekokulu Basımevi, Ankara, 1989. Tekinalp, Gülören/ Çavuşoğlu, A. Uyanık, Milletlerarası Özel Hukuk, Bağlama Kuralları, Vedat Kitapçılık, Genişletilmiş 11. Bası, İstanbul, 2011. The Un Refugee Agency, Vatansız Kişilerin Korunmasına İlişkin El Kitabı, Vatansız Kişilerin Statüsüne Dair 1954 Sözleşmesi Kapsamında, UNCHR, Cenevre, 2014. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 494 Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman Ünal, Şeref, Temel Hak ve Özgürlükler ve İnsan Hakları Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 1997. Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi, Aykaç, Alper, Can, (Çev.), TBB Dergisi, Sayı 77, 2008. Bayraç, H.Naci, “Enerji Kullanımının Küresel Isınmaya Etkisi ve Önleyici Politikalar”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,11(2). Ergül, Ergün, “Uluslararası Hukuk ve Türk Mevzuatında Yabancı Kavramı Ve Türleri”, Türk İdare Dergisi, Sayı: 475, Aralık 2012. Kan, Kürşat, “Globalleşmenin Uluslararası İlişkilere Etkileri”, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal ve Ekonomık Araştırmalar Dergısi, 2011. Kurt, Latif, Aksay, Cemal Seçkin ve Ketenoğlu, Osman, “Küresel Isınma Ve İklim Değişikliği”, Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Fen Dergisi, Sayı 25, 2005, Konya. Mutlu, Ahmet, İrdem, İbrahim Ve Üre, Berna, “Ekolojik Mültecilik”, Memleket Siyaset Yönetim (MSY), Cilt 10, Sayı 23, Ocak 2015. Mutlu, Yeşim, Kırımsoy, Emrah ve Antakyalıoğlu, Şahin, “Bulanık Mekanlarda Kalanlar”, Gündem Çocuk Derneği, Suriyeli Mülteci Çocuklar ve Vatansızlık Riski Araştırma Raporu, Ankara, Mart 2016. Özel, Mehmet/ Kılıç, Selim, “Küresel Bir Sorun Olarak İklim Değişikliği ve İklim Politikaları”, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No:34, Mart, 2006. Topal, Ahmet Hamdi, Uluslararası Hukuk Açısından Diplomatik Sığınma ve Assange Olayı, “Uluslararası Hukuk Açısından Diplomatik Sığınma Ve Assange Olayı”, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 1 (1), Bahar 2014. Poyraz, Yasin, “Suriye Vatandaşlarının Geçici Korunması Ve Uluslararası Mülteci Hukuku”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 20, Sayı 2, 2012. Demirdelen, Özge, “Kanunlar İhtilafı Bağlamında Mülteci Ve Vatansızların Durumu Ve Vatandaşlık Esasına Göre Yetkili Hukukun Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Haziran, 2017. <http://www.academia.edu/8466100/Uluslararas%C4%B1_Hukuk_A%C3%A7%C4%B1s%C4 %B1ndan_Diplomatik_S%C4%B1%C4%9F%C4%B1nma_ve_Assange_Olay%C4%B 1_Diplomatic_Asylum_According_to_International_Law_and_the_Assange_Case> <http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts&kategori1=veritbn&kelimesec= 118795> <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/214946> <http://dergipark.gov.tr/sufefd/issue/23134/247140> <http://www.climatevolunteers.com/?page=iklimDegisikligi> <http://iklim.cob.gov.tr/iklim/Files/Mevzuat/BM_iklimcerceve.pdf> <http://www.csb.gov.tr/projeler/iklim/index.php?Sayfa=haberdetay&Id=12743> SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497 495 Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü <http://haberler.boun.edu.tr/tr/haber/ipcc-iklim-degisikligi-raporunu-turkiyeye-bogaziciuniversitesinde-tanitti> <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/5367 <http://www.climatevolunteers.com/?page=iklimDegisikligi <http://dergipark.gov.tr/kmusekad/issue/10216/125567> <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/107327> <http://www.cnnturk.com/2006/bilim.teknoloji/bilim/08/17/ilk.iklim.multecileri.abdden.yola.ci kti/218867.0/index.html> <http://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/08/02/MultecilerinHukukiDurumun Dair1967Protokolu.pdf> http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/10/20141025-5-1.pdf> <http://cenevreofisi.dt.mfa.gov.tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=203413> <http://www.danistay.gov.tr/upload/multecilerin_hukuki_durumuna_dair_sozlesme.pdf> <http://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/08/03/MultecilerinHukukiDurumuna DairSozlesme.pdf> <http://amnesty.org.tr/icerik/8/1965/turkiye-65-yil-once-imzalanan-cenevre-multecisozlesmesi> <http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/metin127.pdf> <http://www.refworld.org/cgibin/texis/vtx/rwmain/opendocpdf.pdf?reldoc=y&docid=55fa66844> <https://books.google.com.tr/books?id=LsVCgAAQBAJ&pg=PA27&lpg=PA27&dq=de+facto+vatanda%C5%9Fl%C4%B1k&source=b l&ots=ZCwg9OTzG&sig=m3ZLYCEdoBcM7hpUAs5kSH8RMEY&hl=tr&sa=X&ved =0ahUKEwj0ns6ktr7QAhXiB8AKHRt0CIEQ6AEIIjAB#v=onepage&q=de%20facto% 20vatanda%C5%9Fl%C4%B1k&f=false http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2008-77-445> <http://www.danistay.gov.tr/upload/insanhaklarievrenselbeyannamesi.pdf> <http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/08/20060805-1.htm> <http://www.izmirbarosu.org.tr/Upload/files/Sayfalar/merkezler/cmk/aihs.pdf> <https://burakgemalmaz.files.wordpress.com/2015/05/02.pdf> <https://burakgemalmaz.files.wordpress.com/2015/05/01-1981-june-27-af-ihhc59f.pdf> http://www.eskisehirab.gov.tr/userfiles/files/AVRUPA%20B%C4%B0RL%C4%B0%C4%9E% C4%B0%20TEMEL%20HAKLAR%20%C5%9EARTI.pdf> <http://alternatifsiyaset.net/2015/03/13/iklim-multecileri-ve-uluslararasi-hukuktaki-bosluklarbenjamin-glahn/ > SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 496 Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman <https://dunyadanceviri.wordpress.com/2015/03/16/iklim-multecileri-ve-uluslararasi-hukuktakibosluklar-ii-benjamin-glahn/> <http://www.un.org/en/sections/history/history-united-nations/index.html> <http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/10/20141025-5-1.pdf> <http://www.unhcr.org/turkey/home.php?page=52> <https://ec.europa.eu/anti-trafficking/sites/antitrafficking/files/aliens_act_sweden_en_1.pdf> <http://www.finlex.fi/en/laki/kaannokset/2004/en20040301.pdf> <https://dunyadanceviri.wordpress.com/2015/03/16/iklim-multecileri-ve-uluslararasi-hukuktakibosluklar-ii-benjamin-glahn/> <http://sbd.ogu.edu.tr/makaleler/11_2_Makale_11.pdf> <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/262776> <http://kitaplar.ankara.edu.tr/dosyalar/pdf/151.pdf> <https://gaiadergi.com/iklim-degisikliginin-karanlik-yuzu-iklim-multecileri/> 497 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497