T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İş Teftiş Kurulu Başkanlığı 3628 SAYILI MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI RÜŞVET VE YOLSUZLUKLARLA MÜCADELE KANUNU KAPSAMINDAKİ SUÇLAR VE SORUŞTURMA YÖNTEMLERİ İş Müfettişi Yardımcılığı Etüdü Aygül AYDIN İş Müfettişi Yardımcısı Ankara-2013 İÇİNDEKİLER sayfa GİRİŞ 1 1.KAMU GÖREVLİLERİNİN SORUŞTURULMASI 3 1.1.Genel Olarak Kamu Görevlileri ve Devlet Memurluğu 3 1.2.Kamu Görevlilerinin Yargılanması 4 1.2.1 Kamu Görevlilerinin Soruşturulmasında Temel Kavramlar 4 1.2.2.Kamu Görevlilerinin Soruşturma Usulleri 5 1.2.3. Kamu Görevlilerinin Yargılanmasında Uygulanan Başlıca Sistemler 6 2. 3628 SAYILI MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI, RÜŞVET VE YOLSUZLUKLARLA MÜCADELE KANUNU 9 3.MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI USUL VE ESASLARI 11 3.1. Mevzuattaki Düzenlemeler 11 3.2.Mal Bildiriminde Bulunması Gerekenler 11 3.3.Mal Bildiriminin Konusu 13 3.4.Mal Bildiriminin Verilme Zamanı 14 3.4.1 Mal Bildirimlerinin Yenilenmesi 15 3.5. Mal Bildirimlerinin Verileceği Merciler 15 4.3628 SAYILI KANUN KAPSAMINDAKİ SUÇLAR 18 4.1.Kanunun 1. maddesinde düzenlenen münhasıran mal bildirimi yükümlülüğüne ilişkin olan suçlar 18 4.1.2. 3628 Sayılı Kanun İle 2871 Sayılı Kanunun Karşılaştırılması 19 i 4.1.3.Haksız Mal Edinme, Mal kaçırma veya Gizleme 19 4.2. 3628 Sayılı Kanunun 17.Maddesinde Düzenlenen Suçlar 20 4.2.1.Rüşvet (TCK-md. 252) 21 4.2.2.İrtikap (TCK-md.250) 25 4.2.3. İrtikap İle Rüşvet Suçu Arasındaki Farklar 27 4.2.4. Zimmet (TCK-md.247) 28 4.2.5. İhtilas (TCK-md.247/2) 29 4.2.6.Görev Sırasında veya Görevden Dolayı Kaçakçılık 30 4.2.7. İhaleye Fesat Karıştırma (TCK md. 235/2) 31 4.2.8.Edimin İfasına Fesat Karıştırma (TCK md.236) 32 4.2.9.Devlet Sırlarının Açıklanması veya Açıklanmasına Sebebiyet Verme (TCK md.329) 5.HEDİYE 32 33 5.1. Kamu Görevlileri Etik Kurulu 6.3628 SAYILI KANUNA GÖRE SORUŞTURMA USULÜ 34 36 6.1.Soruşturma 36 6.2.Cumhuriyet savcısının yetkileri 37 6.3.Müfettiş ve Muhakkiklerin Yetkileri 39 SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRME 43 KAYNAKLAR 44 ii GİRİŞ Kamu yönetimi, devletin ve devlete bağlı kamu tüzel kişilerinin, hükümetin emir ve gözetimine tabi kamu görevini ve kamu hizmetlerini gören teşkilatı ve bu teşkilatın yasama ve yargı niteliği taşımayan devlet faaliyetleridir. Kamu yönetiminin insan öğesine, kamu görevlileri denir. İdare fonksiyonun amacı olan kamu yararını gerçekleştirmek için idare, üstün ve ayrıcalıklı yetkilerle (kamu gücü) donatılmıştır. Kamu yararını sağlamak ve toplumun ortak ihtiyaçlarını karşılamak için topluma sunulan sürekli ve düzenli etkinlikler, devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri altında olan kamu görevlileri eli ile yürütülmektedir. Özel hukuk ilişkisinden farklı olarak kamu hukukunda tarafların serbest iradeleriyle kararlaştırılan hukukî ilişkilerin aksine önceden belirlenmiş statüler vardır. Memurların hukuki yetkileri ve ödevleri önceden mevzuatla düzenlenmiştir. Bunun sonucu olarak da memurlar bazı güvencelere sahiptir. Bu güvencelerden en önemlisi de ayrı bir soruşturma usulüne tabi olmalarıdır. Kamu görevlileri hakkında yapılacak soruşturma yöntemleri esas olarak 02.12.1999 tarihinde kabul edilen ve 04.12.1999 tarih ve 23896 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’a göre yürütülmektedir. 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu belirtilen suçlar 4483 sayılı Kanun’da belirtilen soruşturma yöntemi dışına çıkartılmıştır. 3628 sayılı Kanun ile 4483 sayılı Kanun’un sınırları daraltılarak 3628 sayılı Kanun kapsamında bulunan suçların ortaya çıkması halinde, Cumhuriyet Savcılığı, idarenin ön incelemesine gerek duymaksızın doğrudan soruşturma başlatabilmektedir. Böylece devletin saygınlığının, kamu otoritesine güvenin devlet tarafından kamu otoritesini kullanma yetkisi verilen kişilerin bu otoriteyi kamu yararı dışında kendisine veya bir başkasına menfaat sağlamak amacıyla kullanmasının devlet memurluğunun kendisine sağladığı güvence dışına bırakılması, kanuna ve 1 genel ahlaka aykırı şekilde edindikleri malların geri alınması ve kamu mallarının korunması hedeflenmiştir. Bu çalışmanın konusu 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu, amacı, kapsamındaki suçlar ve soruşturma yöntemidir. 2 1.KAMU GÖREVLİLERİNİN SORUŞTURULMASI Kamu görevlileri, kamu yararına uygun bir şekilde kamu hizmetlerini yerine getirirken üçüncü kişiler bir zarar gördüğü takdirde, bundan hukuki, inzibati ve cezai yönden sorumluluklar doğacaktır. Üçüncü kişinin uğradığı zarar, kamu yükümlerinde eşitlik ilkesi gereğince giderilecek, ancak memurun eylemi, ayrıca ceza kanunlarına göre bir suç teşkil ediyor ise hakkında soruşturma yapılacaktır.1 1.1.Genel Olarak Kamu Görevlileri ve Devlet Memurluğu Genel olarak kamu görevlisi kavramının tek bir tanımı yoktur. Mevzuatımızda memur ya da kamu görevlisi tanımı başta Anayasa olmak üzere çeşitli kanunlarda yer almaktadır. Ceza hukuku açısından memur ve kamu görevlisi tanımının tam olarak yapılabilmesi bu sıfatın etkilediği durumlar açısından önem arz eder. Mevzuatımızda yer alan memur ve kamu görevlisi tanımlamaları şu şekildedir: 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 128. maddesinin 1. fıkrasına göre “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri tarafından yürütülür”. Buna karşılık, Mülga 765 sayılı TCK’nın 279’uncu maddesine göre ceza kanununun tatbikatında “Devamlı ve muvakkat, ücretli veya ücretsiz, ihtiyari veya mecburi olarak teşrii, idari veya adli bir amme vazifesi gören diğer kimseler memur sayılır.” Türk Ceza Kanunu’nun uygulanması açısından yapılan bu tanım, son derece geniş kapsamlı olup, kamu görevi yapan herkesi memur saymaktadır. 5237 sayılı TCK’nın tanımlar başlıklı altıncı maddesinin 1/c bendine göre ceza kanunlarının uygulanmasında kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi anlaşılır. Nihayet, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinde de, bir memur tanımı yapılmaktadır. Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre 1 Yıldızhan Yayla, Memurların Yargılanması, İdare Hukuku ve İlimleri Dergisi, Ankara: 1985, s.265. 3 yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılır. 1.2.Kamu Görevlilerinin Yargılanması Kamu görevlileri yürüttükleri görev nedeniyle pek çok kişi ile ilişki içine girmekte, onların hak ve menfaatine işlem ve eylem yapmaktadırlar. Bu durum kişilerin husumetine neden olabilir ve memuru korkutmak, yıldırmak gibi asılsız gerekçelerle mahkeme önüne çıkarılmasına yol açabilir. Bunları önlemek için memurların soruşturulmasında özel yöntemler gerekmiştir.2 Her türlü iddialarda memurların adliyeye sevk edilmeleri kamu hizmetlerinin sürekliliği, devamlılığı işlevini ihlal ederek hizmetin aksamasına yol açarken memurların da mesnetsiz iftara ile karşılaşma ihtimalini artırarak hem kamu otoritesi hem de kamu görevlisi açısından sakınca doğuracaktır. Kamu görevlilerine özel bir soruşturma usulünün uygulanması bir ayrıcalık değil, memur olmanın güvencesidir. Kamu hizmetlerinin sürekli, düzenli ve kamu yararını gerçekleştirecek şekilde işleyebilmesi, memurların belli bir güvence içinde hareket etmesine bağlıdır. 3 1.2.1 Kamu Görevlilerinin Soruşturulmasında Temel Kavramlar Suç : Yürürlükte bulunan hukuk kurallarının yasakladığı ve yapılmasına veya yapılmamasına cezai yaptırım (müeyyide) bağladığı eylemdir. İcrai Suç : Kanunun yasakladığı fiilleri işlemek, yapılmamasını emrettiğini yapmaktır. İhmali Suç : Kanunun işlemesini emrettiği fiilleri işlememek, yapılmasını emrettiğini yapmamaktır. Suçun Unsurları : Ceza Hukuku genel teorisi kapsamında, kanuni, maddi, manevi ve hukuka aykırı unsurlardır. 2 3 Metin Günday, İdare Hukuku, 4.Baskı, Ankara: İmaj, 1999, s.412 Cahit Tutum, Türkiye’de Memur Güvenliği, 2.Baskı, Ankara: 1972, s.49 4 -Sebep-sonuç (illiyet) ilişkisi ile kanuni tanıma uygun fiilin varlığı maddi unsuru teşkil eder. -Manevi unsur; fiilin anlayarak, bilerek, isteyerek ve sonucunun da bilinip kabul edilerek işlenmesini ifade eder. -Hukuka aykırılık unsuru da, fiile hukuk düzeni tarafından cevaz verilmemesi, fiilin hukuk düzeni ile çatışma halinde olması halidir. Soruşturma : Kanunun yetkili kıldığı mercilere ihbar ve şikayet yolu ile bildirilen veya kendiliklerinden muttali oldukları suç şüphesinin yetkili mercilerce öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen yasal araştırma evresidir. (CMK- Md.2) Kovuşturma (Yargılama) : İddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evredeki hâkim ve hâkimler heyeti tarafından yapılan yargılamadır. (CMK- Md.2-f) 1.2.2.Kamu Görevlilerinin Soruşturma Usulleri Kamu görevlilerinin soruşturma usulleri kamu görevlileri hakkındaki bir suç iddiasının yetkili mercilerce öğrenilmesinden başlayarak kolluk kuvvetleri, müfettişlik veya muhakkiklik ve ilgili savcılık tarafından bu iddia ile ilgili olarak yapılan her türlü araştırma, inceleme ve bilgi, belge ve delil toplamayı kapsayan hazırlık aşamasında izlenecek yol ve yöntemleri kapsamaktadır. Yasama, yürütme ve yargı üyeleri dışında kalan, yürütmenin bir alt organı olan idare organında çalışan kamu görevlilerinin (memurlar ile diğer kamu görevlileri) soruşturulmaları ise dört ayrı usule tabidir. Birincisi; kamu görevlilerinin kamu görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle işledikleri suçların soruşturma usulüdür. 02.12.1999 tarihinde kabul edilen ve 04.12.1999 tarih ve 23896 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’a göre yürütülen bu usulde soruşturma (ön inceleme) öncelikle yetkili idare merciince yapılmakta veya yaptırılmakta ve bu ön inceleme sonucuna göre 5 Cumhuriyet Savcılığına soruşturma ve kamu davası açma izni verilmekte veya verilmemektedir. İkinci usulde; suç yine görev nedeniyle veya görev esnasında işlenebilen nitelikte olmakla birlikte, suç çeşidi itibariyle (mal bildirimi suçları, rüşvet, ihtilas, irtikap, zimmete para geçirmek, görev esnasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, resmi ihale veya alım-satıma fesat karıştırmak, devlet sırlarının açıklanması veya açıklanmasına sebebiyet vermek suçlarından veya bu suçlara iştirak etmek gibi yüz kızartıcı suçlar hakkında) doğrudan Cumhuriyet Savcılıklarınca soruşturma yapılmaktadır. 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa göre bu suçlar görev nedeniyle de olsa doğrudan savcılıklarca soruşturulmaktadır. Üçüncü usulde; kamu görevlilerinin herkes gibi işleyebildikleri genel adli suçları işlemeleri halinde haklarında uygulanan soruşturma usulüdür ki bu usulde soruşturma genel hükümlere göre ve doğrudan Cumhuriyet Savcılıklarınca yapılmaktadır. Dördüncü usulde; kamu görevlilerinin idarenin işleyişine uygun davranmalarını sağlamak üzere yürütülen disiplin soruşturmalarıdır. 1.2.3. Kamu Görevlilerinin Yargılanmasında Uygulanan Başlıca Sistemler Ceza muhakemeleri Usulü Kanununa göre bir suç işlendiğinde önce Cumhuriyet savcısı tarafından hazırlık soruşturulması yapılır. Bu aşamadan sonra mahkeme önünde yapılan nihai soruşturmaya geçilir. Suçun ortaya çıkmasından hükmün kesinleşmesine kadar sanık hakkında yapılacak tüm işlemlerin adli makamların görev ve yetkisi içinde bulunması genel kuraldır. Ancak memurlar hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı ceza kovuşturulması yapılması konusunda çeşitli hukuk sistemlerinde özel kurallar getirilmiştir. 4 A-Yargısal Güvence Sistemi: Bu sistemde memurların görevleri ile ilgili suçlardan dolayı muhakemeleri, hazırlık soruşturması dahil bütün işlemler idarenin izin ve müdahalesine gerek olmaksızın, genel hükümler çerçevesinde adli 4 İbrahim Topuz, Memur Yargılama Hukuku, Yayın No: 32, Ankara: Mahalli İdareler Derneği Yayını, 2001, s.17. 6 makamlarca icra edilmesi suretiyle yapılır. Bu sistem, Anglo-Sakson hukuk sisteminin öncüsü olan İngiltere’de gelişmiştir. B-Yönetsel Güvence Sistemi: Geniş anlamda yönetsel güvence, hem kamu personelinin statüsüyle ve yükümlülükleri ile ilgili olarak kendine sağlanan, örneğin, kendisiyle ilgili kararlara katılma gibi haklarını, hem de hakkında cezai bir kovuşturma açılabilmesini belli yöntemlere bağlamayı anlatır. Dar anlamda ise yalnızca cezai kovuşturmada, adli yargıdan önce belli bir yönteme bağlı olması anlaşılır. Yönetsel güvence üst sisteminin, kamu görevlileri için özel yargılama anlamında üç ayrı alt sistemden bahsedilebilir. 1- Muhakeme Sistemi: Bu sistemde memurun yargılanması hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında idare tarafından yapılmaktadır. 1872 tarihli Memurun Muhakematına Dair Nizamname ile bu sistem benimsenmiştir. 2-Tahkik Sistemi: Bu sistem yürürlükten kalkan MMHK’nın sistemidir. Bu sisteme göre idari makamlar soruşturmayı tamamlamakta kovuşturma için işi mahkemeye havale etmektedirler. Bu kanunun kabul ettiği en önemli esas, memurların görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işlenen suçlarından dolayı idari makamlarca soruşturma yapılıp ‘lüzum-u muhakeme’ kararı verilmedikçe adli makamlarca takibata tabi tutulamamasıdır. 5 3-İzin Sistemi: Kamu görevlisinin görev sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı hakkında adli soruşturmaya başlayabilmek için yetkili idari mercilerden izin almayı öngören sistemdir. Nitekim Anayasanın 129. Maddesinin son fıkrasında ‘Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır.’ Hükmü düzenlenerek kamu görevlilerinin yargılanmasında izin sistemini öngörmektedir. 4483 Sayılı Kanunla, kamu görevlilerinin görevleri sebebi 5 Hakkı Kamil Beşe, Memurlar Hakkında Muhakeme Usulleri, 1.Basım, Ankara: Yeni Cezaevi Matbaası, 1943, s.8 7 ile işledikleri suçlardan dolayı izin alınması esasını benimsemiş ve bu belli usul ve şartlara tabi tutulmuştur. Yine 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu ile yürürlükten kaldırılan, 1609 sayılı Kanunun kabul ettiği sistem de budur. 3628 sayılı Kanunun yürürlüğünden önce memurların işledikleri bazı suçların soruşturulması için izin sistemi geçerliydi. Ancak bu sistemin kamu düzenini bozan ve yolsuzluklara yol açan bu tür suçların soruşturulması ve kovuşturulması bakımından büyük sakıncalar doğurması nedeniyle 3628 sayılı Kanun yürürlüğe sokulmuş ve izin sistemine son verilmiştir. 3628 sayılı Kanunun 19. maddesindeki, ‘Cumhuriyet Savcısı 17 inci maddede yazılı suçların işlendiğini öğrendiğinde sanıklar6 hakkında doğrudan doğruya ve bizzat soruşturmaya başlamakla beraber durumu atamaya yetkili amirine veya 8 inci maddede sayılan mercilere bildirir.’ hükmüyle Cumhuriyet savcısına kamu görevlileri tarafından işlenen ve bu kanunda sayılan suçlar yönünden izin almadan sadece durumu atamaya yetkili amirine veya 8 inci maddede sayılan mercilere bildirmek şartıyla iddianame ile dava açabilme yetkisi verilmiştir. Böylelikle bu suçlar yönünden ‘izin sistemi’ terk edilerek ‘bildirim sistemine’ geçilmiştir.7 6 Sanık: 5271 sayılı CMK’nın “Tanımlar” başlıklı 2’nci maddesinde kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan kişi sanık olarak tanımlanmıştır. Soruşturma evresinde suç şüphesi altında bulunan kişiye “şüpheli” denildiği halde, 3628 sayılı Kanunda soruşturma evresinde suç şüphesi altında bulunan kişi için sanık deyimi kullanıldığı için burada da aynı kelime kullanılmıştır. 7 Yargıtay CGK’nın 17.02.2004 tarih, 2004/2-10 Esas, 2004/40 sayılı Kararı. 8 2. 3628 SAYILI MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI, RÜŞVET VE YOLSUZLUKLARLA MÜCADELE KANUNU 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu, 04.05.1990 tarih ve 20508 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun 09.08.1983 gün ve 2871 sayılı Kamu Görevlileri İle İlgili Mal Bildirimi Kanunu ve 15.05.1930 gün ve 1609 sayılı Bazı Cürümlerden Dolayı Memurlar ve Şerikler Hakkında Takip ve Muhakeme Usulüne Dair Kanunu yürürlükten kaldırmıştır. Yürürlükten kaldırılan bu Kanunlarla hüküm altına alınan hususlar 3628 sayılı Kanunda birleştirilmiş ve bazı ek hükümlerde ilave edilerek yeniden düzenlenmiştir. 8 Mal Bildiriminde Bulunulması Hakkında Yönetmelik de 15.11.1990 tarih ve 20696 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu ile daha önce 1609 ve 2871 sayılı Kanunlar kapsamındaki suçların soruşturulmasında getirilen en önemli farklılık, Cumhuriyet savcısının kamu davası açmadan önce sanığın bağlı olduğu idari merciden muvafakat alma mecburiyetinin ortadan kaldırılmasıdır. Böylece, Cumhuriyet savcısının yetkisi ve bunun tabii bir sonucu olarak Cumhuriyet savcısının yetkisini kullanan ‘muhakkik’in yetkileri de genişletilmiştir.9 2.1.3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet Ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun Kamu Görevlileri Bakımından Uygulama Alanı Kanun Kapsamına Giren Kamu Görevlileri: Adı geçen Kanunda Kanunun hangi kişiler hakkında uygulanacağı konusunda açık bir belirleme yapılmamıştır. Kanunun 17.maddesinde ‘… suçlarından veya bu suçlara iştirak etmekten sanık olanlar hakkında 02/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu 8 Halil Ulusoy, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu ve Uygulaması Hakkında İnceleme, Türk İdare Dergisi, Y.63, S.392,1991, s.121. 9 Mehmet Nadir Arıca, Memur Suçları ve Soruşturma, 2.Baskı, Ankara: İlksan Matbaa, 2000, s.458. 9 Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz.’ hükmünden, anılan Kanuna tabi kamu görevlilerinin kimler olduğu dolaylı olarak belirlenmiş olduğunu söylemek mümkündür. Buna göre işlenilen suçun 3628 sayılı Kanun kapsamında yer alan suçlardan olması ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine tabi olan kamu görevlileri hakkında anılan Kanun hükümleri uygulanacaktır. Kanun Kapsamı Dışında Tutulan Kamu Görevlileri : 3628 sayılı Kanunun 17.maddesinin ikinci fıkra hükmü uyarınca, müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar Kanunun kapsamı dışında tutulmuştur. Bunlar hakkında 4483 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır. Yine aynı maddenin son fıkrasında ‘görevleri veya sıfatları sebebi ile özel soruşturma ve kovuşturma usulüne tabi olan sanıklarla ilgili kanun hükümleri saklıdır.’ hükmü düzenlenmiştir. Buna göre yasama organı mensupları, hakim ve savcılar, üniversite öğretim üye ve yardımcıları ile diğer personel, adli görevi olan memurlar, kamu iktisadi kuruluşlarının mensupları, din görevlileri (dini görevleri nedeniyle işledikleri suçlarda)10; özel kanun veya genel hükümlere göre işledikleri suç Kanun kapsamında olsa dahi; haklarında anılan Kanun hükümleri uygulanmayacaktır. 10 Arıca, Memur Suçları ve Soruşturma, s.459. 10 3.MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI USUL VE ESASLARI 3.1. Mevzuattaki Düzenlemeler Ülkemizde kamu görevlileri ile kamu hizmeti ifa eden kişilerin mal bildiriminde bulunmalarını düzenleyen temel hüküm 1982 Anayasası’nın 71.maddesinde yer almaktadır. Anılan madde; “Kamu hizmetine girenlerin mal bildiriminde bulunmaları ve bu bildirimlerin tekrarlanma süreleri kanunla düzenlenir. Yasama ve yürütme organlarında görev alanlar, bundan istisna edilemez.” esasını getirmiştir. Kamu görevlilerinin mal bildirimi vermelerine ilişkin ilk yasal düzenleme 03.11.1947 tarih ve 4237 sayılı “Fevkalade Hallerde Haksız Olarak Mal İktisap Edenler Hakkında Kanun”dur. Daha sonra ise 2780 sayılı “Milli Koruma Kanunu” ile fevkalade hal durumu ortadan kalkınca, 4237 sayılı Kanun 16.05.1960 tarihinde fiilen yürürlükten kaldırılmıştır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun da mal bildirim ile ilgili düzenleme yapılmıştır. Söz konusu Kanunun 14.maddesinde; “Devlet memurları, kendileriyle, eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçlar hakkında özel kanunda yazılı hükümler uyarınca mal bildirimi verirler.” hükmü yer almaktadır. 3.2.Mal Bildiriminde Bulunması Gerekenler Mal bildirimi konusunda ana düzenleme 1982 Anayasamızın “Mal Bildirimi” başlıklı 71’inci maddesindeki ‘Kamu Hizmetine girenlerin mal bildiriminde bulunmaları ve bu bildirimlerin tekrarlanma süreleri kanunla düzenlenir. Yasama ve yürütme organlarında görev alanlar, bundan istisna edilemez.’ hükmüdür. Konu hakkında Devlet Memurları Kanununun 14’üncü maddesinde de; ‘Devlet memurları, kendileriyle, eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları hakkında, özel kanunda yazılı hükümler uyarınca, mal bildirimi verirler.’ hükmü yer almaktadır. 11 Diğer taraftan, kimlerin mal bildiriminde bulunmaları gerektiği Anayasamızın yukarıdaki amir hükmü uyarınca yürürlüğe giren 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 2.maddesi, Yönetmeliğin 3. maddesi mal bildiriminde bulunması gerekenleri düzenlemiştir. Buna göre; a) Her tür seçimle işbaşına gelen kamu görevlileri ve dışarıdan atanan Bakanlar Kurulu Üyeleri (Muhtarlar ve İhtiyar Heyeti Üyeleri hariç), b) Noterler, c) Türk Hava Kurumunun genel yönetim ve merkez denetleme kurulu üyeleri ile genel merkez teşkilatında ve Türk Kuşu Genel Müdürlüğü’nde, T.Kızılay Derneği’nin merkez kurullarında ve Genel Müdürlük teşkilatında görev alanlar ve bunların şube başkanları, d) Genel ve katma bütçeli daireler, il özel idareleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluş ve alt kuruluşlarda, kamu iktisadi teşekkülleri (iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları) ile bunlara bağlı müessese, bağlı ortaklık ve işletmelerde, özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan ve kamu hizmeti gören kurum ve kuruluşlar ile bunların alt kuruluşlarında veya komisyonlarında aylık ücret ve ödenek almak suretiyle kamu hizmeti gören memurları, işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ile yönetim ve denetim kurulu üyeleri, e) Siyasi parti genel başkanları, vakıfların idare organlarında görev alanlar, kooperatiflerin ve birliklerin başkanları, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürleri, yeminli mali müşavirler, kamuya yararlı dernek yönetici ve denetçileri, f) Gazete sahibi gerçek kişiler ile gazete sahibi şirketlerin yönetim kurulu üyeleri, sorumlu müdürleri, başyazarları ve fıkra yazarları, g) Özel kanunlarına göre mal bildiriminde bulunmak zorunda olanlar (Konfederasyon, sendika ve sendika şube başkan ve yöneticileri dahil), 12 şeklinde tespit ve tayin etmiştir. Yönetmeliğin 4.maddesi, her ikisi de bildirimde bulunması gereken eşlerin her birinin ayrı ayrı mal bildiriminde bulunmaları zorunluluğu olduğunu, bu durumda eşlerden birinin eşi ile velayeti altındaki çocukların mallarını bildirmek zorunluluğu bulunduğunu hükme bağlamıştır. Yönetmeliğin 5.maddesi, kamu görevlilerinden asli görevleri uhdelerinde kalmak kaydıyla ikinci bir görevi yürütenler veya vekaleten tedvir edenlerin, sadece asli görevlerinden dolayı tek bir mal bildiriminde bulunacaklarını belirtmiştir. Kamu görevlisi olmayıp da 3628 sayılı Kanuna göre birden fazla mal bildiriminde bulunması gerekenlerin bu mercilerden yalnızca birine mal bildirimi verecekleri esasını getirmiştir. 3.3.Mal Bildiriminin Konusu 3628 sayılı Kanunun 5. ve Yönetmeliğin 8. maddesi, yukarıda belirtilen görevlilerin kendilerine, eşleri ve velayetleri altındaki çocuklarına ait bulunan; a) Taşınmaz malları (Arsa ve yapı kooperatif hisseleri dahil), b) Kendilerine aylık ödenenler, net aylık tutarının beş katından; aylık ödenmeyenler ise Genel İdare Hizmetleri sınıfında 1.derecenin 1.kademesindeki şube müdürüne ödenen net aylığın beş katından fazla değer ve tutarındaki; 1-Para ve para hükmündeki kıymetli kağıtları (Yabancı kayıt paralar, bunların bildirim tarihindeki borsa kıymetlerine göre Türk Parası değeri ve cinsleri üzerinden belirtilen), 2-Hisse senedi ve tahvilleri, 3-Altın ve mücevheratı, 13 4-Diğer taşınır malları (Her türlü kara, deniz ve hava taşıt araçları, traktör, biçer-döver, harman makinesi ve diğer ziraat makineleri, inşaat ve iş makineleri, hayvanlar, koleksiyonlar, ev eşyaları), 5-Hakları 6-Alacaklar, 7-Borçlar ve sebepleri, 8-Gelirleri ve bunların kaynakları, Mal bildiriminin konusunu teşkil edeceğini ve (b) bendinde belirtilen mal, hak, alacak, borç ve gelirlerin ayrı ayrı, toplam değerlerinin tek kalem halinde gösterileceğini ve malların, mal bildirimi tarihindeki değerleri esas alınmak suretiyle beyan olunacağını belirtmiştir. 3.4.Mal Bildiriminin Verilme Zamanı 3628 sayılı Kanunun 6. Yönetmeliğin 9.maddesi mal bildirimlerinin; a) Bu Kanun kapsamındaki göreve atanmada, göreve giriş için gerekli belgelerle birlikte, b) Bakanlar Kurulu üyeleri için atamayı izleyen bir ay içinde, c) Seçimle gelinen görevlerde, seçimin kesinleşme tarihini izleyen iki ay içinde, d) Yönetim ve denetim kurulları ile komisyon üyeliklerine seçilen veya atananlar için, göreve başlama tarihini izleyen bir ay içinde, e) Görevi sona erenler ayrılma tarihini izleyen bir ay içinde, 14 f) Gazete sahibi gerçek kişiler ile, gazete sahibi şirketlerin yönetim ve denetim kurulu üyeleri faaliyete geçme tarihini, sorumlu müdürleri ve denetim kurulu üyeleri faaliyete geçme tarihini, g) Özel kanunlarına göre mal bildiriminde bulunması gerekenler için kanunlarında öngörülen süre içinde, Verilmelerinin zorunlu olduğunu, (a) bendinde yazılı durumlarda mal bildirimi verilmedikçe atama işlerinin yapılamayacağı esasını getirmiştir. 3.4.1 Mal Bildirimlerinin Yenilenmesi Kanun kapsamındaki görevlere devam edenler, sonu (0) ve (5) ile biten yılların en geç Şubat ayı sonuna kadar bildirimlerini yenilerler. Yeni bildirimler yetkili merci tarafından daha önceki bildirimler ile karşılaştırılırlar. 3.4.2.Ek Mal Bildirimi 3628 sayılı Kanun uyarınca mal bildiriminde bulunanlar, bunların eşleri, velayeti altındaki çocukları ve kendilerinin şahsi mal varlıklarında önemli bir değişiklik olduğunda, değişikliği izleyen bir ay içinde yeni edindikleri mal, hak, gelir, alacak ve borçlara münhasır olmak üzere ek mal bildirimi vermek zorundadırlar. Yukarıda mal bildirimi konusu ayrımında gösterilen mahiyet ve miktardaki malın iktisabı ile hak, alacak veya gelir sağlanması veya borçlanılması, mal varlığında önemli değişiklik sayılır. 3.5. Mal Bildirimlerinin Verileceği Merciler 3628 sayılı Kanunun 8 ve Yönetmeliğin 6.maddesi mal bildirimlerinin verileceği mercileri; a) T.B.M.M. ve Bakanlar Kurulu üyeleri için T.B.M.M. Başkanlığı’na, b) Kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personel için, özlük işleri ile ilgili birime, 15 c) Kurum, teşebbüs, teşekkül ve kuruluşların genel müdürleri, yönetim ve denetim kurulu için ilgili Bakanlıklara, d) Yüksek mahkemelerin daire başkan ve üyeleri için ilgili mahkemenin başkanına, e) Noterler için Adalet Bakanlığı’na, f) Diğer kurum ve kuruluşların memur ve hizmetleri için atamaya yetkili makama, g) T.H.K. ve Kızılay Derneği’nde görev alanlar için kurum ve dernek başkanlığına, h) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında görevli olanlar için kurum başkanlığına, bunların yönetim ve denetim kurulu üyeleri için ilgili bulundukları bakanlıklara, ı) Görevlerinden ayrılanlar için bu görevlerinde iken bildirimlerini vermeleri gereken makama, j) Siyasi parti genel başkanları için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na, k) Kooperatif ve birliklerin başkanları, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürleri için, kooperatiflerin ve birliklerin denetiminin yapıldığı kuruluşlara, l) Yeminli mali müşavirler için Maliye ve Gümrük Bakanlığı’na, m) T.H.K.nun, T.Kızılay Derneği’nin ve kamu yararına sayılan derneklerin gerek yönetim ve merkez denetleme kurulu üyeleri için İçişleri Bakanlığı’na, bunların şube başkanları için bulundukları il valiliklerine, n) İl Genel Meclisi üyeleri için ilgili valiliğe, Belediye Meclisi üyeleri için ilgili belediye başkanlarına, Belediye Başkanları için İçişleri Bakanlığı’na, 16 o) Mal bildirimi verecek son merciler için, kendi kuruluşlarının özlük işleri ile ilgili birimine, p) Gazete sahibi gerçek kişiler ile gazete sahibi şirketlerin yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri, sorumlu müdürleri, başyazarları ve fıkra yazarları için bulundukları yerin en büyük mülki amirliğine, r) Vakıfların idare organlarında görev alanlar için Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne, olarak belirlenmiştir. 17 4.3628 SAYILI KANUN KAPSAMINDAKİ SUÇLAR 3628 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde mal bildirimi yükümlülüğüne ilişkin suçlar ile 17 inci maddesinde Türk Ceza Kanunu ile düzenlenmiş suçlar olmak üzere ikili ayrıma gidilmiştir. 4.1.Kanunun 1. maddesinde düzenlenen münhasıran mal bildirimi yükümlülüğüne ilişkin olan suçlar Kanunun 1. maddesinde düzenlenen münhasıran mal bildirimi yükümlülüğüne ilişkin olan suçlar aşağıdaki gibidir: - Yapılan ihtara rağmen süresinde mal bildiriminde bulunmama (3628 m. 10/1), - Soruşturma ile ilgili olarak verilen süre zarfında mal bildiriminde bulunmama (3628 m. 10/2), - Mal bildiriminin muhtevası hakkında Kanunun 9’uncu maddesindeki gizliliğe aykırı olarak gerçeğe aykırı açıklamada bulunma (3628 m. 11), - Gerçeğe aykırı bildirime bulunma (3628 m. 12), - Haksız mal edinme, kaçırma veya gizleme (3628 m. 13), -3628 sayılı Kanuna aykırı davranıldığına dair delil ve emare elde eden Müfettiş veya Muhakkikin durumu yetkili ve görevli Cumhuriyet Savcısına ihbar ve evrakı tevdi etmemesi (3628 m. 18/4), -Kanunun 20’inci maddesi mucibince kendilerinden bilgi istenenlerin bilgi vermemesi (3628 m. 20), 3628 sayılı Kanunun üçüncü bölümü mal bildirimi konusu hakkında işlenen suçlar ile haksız mal edinme hakkında cezai hükümleri düzenlenmiştir. Söz konusu Kanunun 10. maddesi ‘6 ncı maddede belirtilen sürelerde mal bildiriminde bulunmayana bildirimlerin verileceği mercilerce ihtarda bulunulur. İhtarın kendisine tebliğinden itibaren otuz gün içinde mazeretsiz olarak bildirimde bulunmayana üç aya kadar hapis cezası verilir. Soruşturma ile ilgili olarak verilen süre zarfında mal 18 bildiriminde bulunmayana üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir’ hükmüne amirdir. 11. maddesi mal bildiriminin muhtevası hakkında gizlilik prensibine aykırı davranan üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağını, bu fiilin basın yoluyla işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacağını, 12. maddesi gerçeğe aykırı bildirimde bulunana altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verileceğini hükümlerini düzenlemiştir. 4.1.2. 3628 Sayılı Kanun İle 2871 Sayılı Kanunun Karşılaştırılması 3628 sayılı Kanunda, 2871 sayılı Kanundan farklı olarak; a) Soruşturma açılan kamu görevlilerinden mal bildirimi alınması, b) Sanığın 2.derece kan ve sıhri hısımları ile gelin ve damadının mal bildirimi kapsamına alınması, c) Kanunda belirtilen süreler içinde yapılacak tebligata rağmen mal bildiriminde bulunmayanlara hapis cezası verileceği, d) Haksız mal edindiği kesinleşenlerin kamu görevinde istihdam edilemeyeceği, e) Bu Kanuna aykırı hareket edenler hakkında, uygulanacak cezai müeyyidelere tecil, paraya çevirme ve ön ödeme usullerinin uygulanmayacağı, f) Hediye ve hibe eşyanın tanımının yapılarak, belirli değeri aşan bu tür eşyanın kuruma teslimi zorunluluğu getirilmiş ve bu Kanuna aykırı hareket edilmesi halinde soruşturmanın doğrudan Cumhuriyet Başsavcılığına yapılması esası getirilmiştir. 4.1.3.Haksız Mal Edinme, Mal kaçırma veya Gizleme (3628 / md.13) Kanuna veya genel ahlaka uygun olarak sağlandığı ispat edilemeyen mallar veya kişinin sosyal yaşantısı bakımından, geliriyle uygun olduğu kabul 19 edilemeyecek harcamalar şeklinde ortaya çıkan artışlar haksız mal edinme sayılmıştır. 3628 sayılı Kanunun 13. maddesi ‘Kanunun daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde haksız mal edinene üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş milyon liradan on milyon liraya kadar adli para cezası verilir. Haksız edinilen malı kaçıran veya gizleyene de aynı ceza verilir.’ Hükmüne amirdir. 4.2. 3628 Sayılı Kanunun 17.Maddesinde Düzenlenen Suçlar 3628 sayılı Kanunun 17.maddesinde belirtilen Türk Ceza Kanunu ile düzenlenmiş olup daha önce 1609 sayılı Kanun hükümlerine göre soruşturma mevzuu edilmiş suçlar: - Rüşvet, - İrtikap, - Zimmet, - 5411 sayılı Bankalar Kanununda yazılı suçlar (160/3.md) - Görev sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, - Resmi ihale ve alım ve satımlara fesat karıştırma, - Devlet sırlarını açıklama veya açıklanmasına sebebiyet verme, - 17 inci maddedeki suçlara iştirak etmek, Ceza kanununda tanımlanan suçlar genelde herkes tarafından işlenebilen suçlardır. Bu suçların kanuni tanımında “kimse”, “bir kimse”, “her kim” ifadeleri kullanılırken bazı suçlar ise belli failler tarafından işlenebilir. Bu suçların kanuni tanımında ise “memur”, “bir memur” “kamu görevlisi” gibi ifadeler kullanılır. Bunun gibi özel bir faillik şartı aranan suçlara özgü ya da mahsus suç denir. Konuya ilişkin olarak, TCK’nın 40/2 maddesinde, “özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.” hükmüne yer verilmiştir. Zimmet, rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma suçları kamu görevlisine özgülenmiş, kamu idaresinin güvenirliğine ve işleyişine karşı suçlardır. 5237 sayılı TCK’nın dördüncü kısım birinci bölümünde düzenlenmiş suçlardandır. 20 4.2.1.Rüşvet (TCK-md. 252) Genel olarak rüşvet, bir kamu görevlisi ile herhangi bir kişi arasında gerçekleştirilen ve kamu görevlisinin yetkilerinin icrası ile ilgili bir iş için diğerinden haklı olmayan bir karşılık kabul etmesi sonucunu doğuran bir anlaşmadan ibarettir.11 Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 252. Maddesinde rüşvet suçu düzenlenmiştir. Buna göre Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kişi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kamu görevlisi de birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır. Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur. Kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi tarafından kabul edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi hâllerinde fail hakkında, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre verilecek ceza yarı oranında indirilir. Rüşvet teklif veya talebinin karşı tarafa iletilmesi, rüşvet anlaşmasının sağlanması veya rüşvetin temini hususlarında aracılık eden kişi, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak cezalandırılır. Rüşvet ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü kişi veya tüzel kişinin menfaati kabul eden yetkilisi, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak cezalandırılır. 11 Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku Özel Kısım, 5. Baskı, Ankara: Savaş, 2010, s.291. 21 Rüşvet alan veya talebinde bulunan ya da bu konuda anlaşmaya varan kişinin; yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması halinde, verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır. Bu madde hükümleri; a) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, b) Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler, c) Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, d) Kamu yararına çalışan dernekler, e) Kooperatifler, f) Halka açık anonim şirketler, adına hareket eden kişilere, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın, görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması amacıyla doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, menfaat temin, teklif veya vaat edilmesi; bu kişiler tarafından talep veya kabul edilmesi; bunlara aracılık edilmesi; bu ilişki dolayısıyla bir başkasına menfaat temin edilmesi halinde de uygulanır. Bu madde hükümleri; a) Yabancı bir devlette seçilmiş veya atanmış olan kamu görevlilerine, b)Uluslararası veya uluslar üstü mahkemelerde ya da yabancı devlet mahkemelerinde görev yapan hâkimlere, jüri üyelerine veya diğer görevlilere, c) Uluslararası veya uluslarüstü parlamento üyelerine, d) Kamu kurumu ya da kamu işletmeleri de dahil olmak üzere, yabancı bir ülke için kamusal bir faaliyet yürüten kişilere, e)Bir hukuki uyuşmazlığın çözümü amacıyla başvurulan tahkim usulü çerçevesinde görevlendirilen vatandaş veya yabancı hakemlere, f)Uluslararası bir anlaşmaya dayalı olarak kurulan uluslararası veya uluslar üstü örgütlerin görevlilerine veya temsilcilerine, görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması ya da uluslararası ticari işlemler nedeniyle bir işin veya haksız bir yararın elde edilmesi yahut muhafazası amacıyla; doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, menfaat temin, teklif 22 veya vaat edilmesi ya da bunlar tarafından talep veya kabul edilmesi halinde de uygulanır. Dokuzuncu fıkra kapsamına giren rüşvet suçunun yurt dışında yabancı tarafından işlenmekle birlikte; a) Türkiye'nin, b) Türkiye'deki bir kamu kurumunun, c) Türk kanunlarına göre kurulmuş bir özel hukuk tüzel kişisinin, d) Türk vatandaşının, tarafı olduğu bir uyuşmazlık ya da bu kurum veya kişilerle ilgili bir işlemin yapılması veya yapılmaması için işlenmesi halinde, rüşvet veren, teklif veya vaat eden; rüşvet alan, talep eden, teklif veya vaadini kabul eden; bunlara aracılık eden; rüşvet ilişkisi dolayısıyla kendisine menfaat temin edilen kişiler hakkında, Türkiye'de bulundukları takdirde, resen soruşturma ve kovuşturma yapılır. Rüşvet suçu ‘dürüst hizmet’ yükümü altında olan kamu görevlisinin, bu ilkeden ayrılarak, çıkar karşılığı hizmeti görmesinin cezalandırıldığı bir alandır.12 Mülga Ceza Kanunu çeşitli maddelerinde rüşvet suçunun değişik biçimleri düzenlenmiştir. Nitekim rüşvet suçlarının ortak esasının, kamu hizmetine ilişkin görevlerin ticareti olduğunu, ancak bu tür bir ticaretin konusunun resmi göreve uygun bir davranış veya bu göreve aykırı bir davranış olabileceğini nazara alan Kanun, bu farklılığa dayanarak iki ayrı suçu öngörmüştü. Rüşvet anlaşmasının konusu bir görevin yerine getirilmesi ise basit rüşvet, eğer göreve aykırı bir davranış ise ağır rüşvet söz konusuydu. 5237 sayılı Ceza Kanunu ile rüşvet suçu basit, ağır rüşvet suçu ayrımına son vermiştir. Rüşvet konusunu oluşturan işin, görevin gereklerine aykırı olması hali, yani mülga Ceza Kanunu döneminde ‘ağır rüşvet’ olarak nitelendirilen filler cezalandırılmaktadır. Buna karşılık görevin yerine getirilmesi için yarar sağlama, bir başka deyişle mülga Ceza Kanunu döneminde ‘basit rüşvet alma’ olarak adlandırılan durum, rüşvet olmaktan çıkarılmıştır. Suçla korunmak istenen hukuki menfaat, kamu idaresine olan ve olması gereken güvenin korunmasıdır. Kamu hizmetlerinin eşitlik ve liyakat açısından adaletli yürütüldüğü, kamu görevlilerinin rüşvet kabul etmez ve satın alınamaz 12 Erdener Yurtcan, Yargıtay Kararlarının Işığında Kamu Yönetimine Karşı Suçlar,1.Bası, Ankara: Beta,2008, s.37. 23 oldukları hususunda toplumda hakim olan güvenin, inancın sarsılmaması gerekir. Rüşvetin suç olarak ihdasıyla korunmak istenen işte bu güven ve inançtır. Suçun Faili : Rüşvet suçunun düzenlendiği madde metninden anlaşılacağı üzere rüşvet suçu çok failli bir suç olup “bir rüşvet alan” olması için mutlaka bir de “rüşvet veren” olması gereklidir. Yeni Kanunun düzenlemesine göre rüşvet alan kişi mutlak surette kamu görevlisi olmalıdır. Rüşvet veren ise herhangi bir kimse olabilir. Kamu görevlisi ise genel hükümlerdeki 6. maddede yapılan tanıma giren kişidir. Suçun Maddi Unsuru: Suçun maddi unsuru failin niteliğine göre “rüşvet almak” veya “rüşvet vermek” tir. Rüşvetin sözlük anlamı “yaptırılmak istenen bir işte yasadışı bir kolaylık veya çabukluk sağlanması için bir kimseye mal veya para olarak sağlanan çıkar” dır. Yeni düzenleme ile artık sadece “nitelikli rüşvet” olarak adlandırılan, yapmaması gereken bir işi yapmak ve yapması gereken bir işi yapmamak için çıkar sağlayan memura rüşvet cezası verilebilecek. Yani, eylemin rüşvet sayılması için kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için yarar sağlaması gerekir. Rüşvet suçunun oluşabilmesi için amaçlanan şeyin kamu görevlisinin görevine giren bir iş olması gerekir. Aksi takdirde rüşvet suçu oluşmaz. Amaçlanan şeyin kamu görevlisinin görevine girip girmediği, ilgili kurumun çalışma sistem ve işbölümünü düzenleyen mevzuata göre belirlenecektir. Zira, kamu görevlisinin fiilen, o görevi üstlenmiş bulunması suçun oluşmasına sebebiyet vermeyeceği düşünülmektedir. Maddenin son fıkrasında ise uluslar arası mevzuata uygunluk ve rüşvet suçuyla uluslar arası alanda mücadele için yabancı görevlilere rüşvet verme ve alma da suç kapsamına alınmıştır. Suçun Manevi Unsuru : Bu suç, ancak kasten işlenebilir. Bu itibarla rüşvet alan memur, sağladığı yararın veya kabul ettiği vaadin hukuka aykırı olduğunu bilecek ve bunu isteyecektir. Kendisinden rüşvet istenen kimse de, bu yararın talep olunmasının hukuka aykırı olduğunu bilecek ve buna rağmen bu talebi serbest iradesiyle kabul edecektir. Rüşvet çok failli bir suçtur. Teşebbüs durumu hariç daima iki kişinin varlığını gerektirir. Bunlardan biri rüşvet alan, diğeri verendir. Rüşveti alanın her halükarda 24 memur olması gerekir. Bunlar suç ortağı kişilerdir ve suçun failleridir. Faillerden birinin ceza sorumluluğu cezalandırılmasını engellemez. olmaması, diğerinin sorumlu olmamasını veya 13 Rüşvet alan kamu görevlisi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Rüşvet veren kişi de kamu görevlisi gibi cezalandırılır. Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması hâlinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur. Rüşvet alan veya bu konuda anlaşmaya varan kişinin, yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması hâlinde, birinci fıkraya göre verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır. 4.2.2.İrtikap (TCK-md.250) Bir kamu görevlisinin, görev nüfuzunu kötüye kullanarak, bir kimseyi icbar etmek veya hileli davranışlarla ikna etmek suretiyle, kendisine veya başkasına yarar sağlaması veya bu yolda vaatte bulunulmasını sağlamasıdır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 250. maddesinde irtikap ‘Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kamu görevlisinin haksız tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek, kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması halinde, icbarın varlığı kabul edilir. Görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla, kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İkinci fıkrada tanımlanan suçun kişinin hatasından yararlanarak işlenmiş olması hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. 13 Toroslu, s.295. 25 İrtikap edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.’ hükmü düzenlenmiştir. İrtikap fiili suç haline getirmekle korunan hukuki menfaat, bir yandan dürüstlüğün, diğer yandan da kamu idaresinin itibarının korunmasıdır. Suçun Faili : İrtikap suçunun faili görevinin sağladığı nüfuzu ve güveni kötüye kullanmakla, hileli davranışlarla, ikna etmekle veya hatadan istifade etmekle kendisine veya başkasına yarar sağlayan veya bu yolda vaatte bulunulmasına imkan sağlayan kamu görevlisidir. Suçun Maddi Unsuru : 1. fıkrada düzenlenen cebri irtikap suçunda maddi unsur; nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlamsına veya bu yolla vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar etmek (zorlamak) tir.Maddede geçen “icbar” deyimi, mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli, doğrudan doğruya veya dolayısıyla her türlü manevi zorlayıcı hareketin yapılmasını ifade eder. Failin zorlayıcı hareketinin mağdur üzerinde baskı yaratmaya elverişli olması yeterli olup, mağdurun korkmuş olması gerekmez. Mağdurun; sağladığı menfaatin hukuka aykırı olduğunu bilmesi, fakat iradesi baskı altında tutulduğu için, bu baskıdan kurtulmak ve karşılaşabileceği daha ağır zararları bertaraf etmek düşüncesiyle hareket etmiş olması gerekir. Ancak, bu icbarın, yağma suçunun oluşumuna neden olan cebir veya tehdit boyutuna varmaması gerekir. Aksi takdirde, gerçekleşen suç, icbar suretiyle irtikâp değil, gasp suçu olur. 2. fıkrada düzenlenen ikna suretiyle irtikap suçunda maddi unsur; görevinin sağladığı güveni kötüye kullanarak hileli davranışlarla kendisine veya başkasına yarar sağlamasına veya bu yolla vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna etmektir. 3. fıkradaki hatadan istifade suretiyle irtikap fiili, 2. fıkradaki suçun hafifletici nedenidir. Buna göre kamu görevlisi olan failin görevinin sağladığı güvenden de istifadeyle mağdurun hatasından yararlanarak kendisine veya başkasına yarar sağlaması veya bu yolla vaatte bulunulmasını temin etmesi gerekir. Bu şekilde 26 irtikapta, kamu görevlisinin zorlayıcı veya kandırıcı bir hareketi olmaksızın mağdur kendiliğinden ona menfaat sağlamakta, memurda bu menfaatin haksız olduğunu bildiği halde, bunu iade etmemektedir. Failin mağdurun hataya düşmesinde hiçbir etkisinin bulunmaması gerekir. Bir etkisi var ise ikna suretiyle irtikap suçu oluşur. Suçun Manevi Unsuru : Suçun manevi unsuru “kast” olup; saik önemsizdir. Taksirle işlenemez. 4.2.3. İrtikap İle Rüşvet Suçu Arasındaki Farklar İrtikap ile rüşvet suçu arasındaki farklar aşağıdaki gibidir; - İrtikap suçu (yiyicilik) tek yanlı olduğu halde, rüşvet suçu iki yanlı suçlardandır. İrtikapta sadece parayı alan suçludur. Rüşvette hem çıkarı sağlayan hem de çıkarı veren suçludur. Çünkü yiyicilik suçunda birey, baskı veya ikna sonucu suç kastı olmadan faile çıkar sağlandığı için suçlu değildir. Rüşvette ise, rüşvet veren serbest iradesi ile rüşvet anlaşması yapıp memura çıkar sağlandığından kendisi de suçludur. - Yiyicilikte memuriyet görevi ve sıfatı kötüye kullanılmaktadır. Rüşvet suçunda ise fail memuriyet görevini kötüye kullanmaktadır. - Yiyicilikte görev veya sıfat kötüye kullanılıp çıkar sağlanırken, rüşvette çıkar sağlandıktan sonra görev kötüye kullanılmaktadır. - Yiyicilik suçunu sadece memurlar işlerken, rüşvet suçunu memurlarla birlikte 211/2.maddesinde yazılı kamu hizmeti ile görevli olanlarda işlemektedir. - Yiyicilikte birey yasal ortamda olduğu halde, rüşvette ise birey yani rüşvet veren yasa dışı ortamda bulunmaktadır.14 14 Vahdettin Özcan, 3628 Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu Uygulaması, www.marmara.gov.tr/document/news/1418/sunum.doc,s.28 27 4.2.4. Zimmet (TCK-md.247) Bir kamu görevlisinin, görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı, kendisinin veya başkasının temellük etmesini sağlamasıdır. Zimmet, özünde kamu görevlisi tarafından işlenen bir güveni kötüye kullanmadan ibarettir. Zimmet suçunu öngören norm ile sadece kamu görevlilerinin doğruluğu ve dürüstlüğüne ilişkin devlete ait menfaatler değil, aynı zamanda kamu idaresinin malvarlığına ilişkin menfaatleri de korunmaktadır.15 Zimmet suçunu işleyen kamu görevlisi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir. TCK’nın 259. Maddesi ‘Zimmet veya irtikâp suçunun işlenmesine kasten göz yuman denetimle yükümlü kamu görevlisi, işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulur. Denetim görevini ihmal ederek, zimmet veya irtikâp suçunun işlenmesine imkân sağlayan kamu görevlisi, üç aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’ Hükmünü düzenlemiştir. Zimmet suçunun maddi konusu, zimmete geçirilen taşınır veya taşınmaz maldır. Bu malın zilyetliğinin kamu görevlisine devredilmiş olması veya kamu görevlisinin bu mal üzerinde gözetim yükümlüğünün bulunması gerekir. Zimmet suçlarını cezalandırmakla korunmak istenen hukuki menfaat kamuya ait değerlerin dürüst bir şekilde idaresini ve kullanılmasını sağlamaktır. Suçun Faili : Zimmet suçunun faili, malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisidir. Mahsus suçlardan olan zimmet suçunun faili mutlaka kamu görevlisi olacaktır. Suçun Maddi Unsuru : Zimmet suçunda maddi unsur, madde metninde yer alan “zimmete geçirmek”tir. Zimmete geçirmek deyimi sözlük manası itibarıyla, 15 Toroslu, s.274. 28 kendisine bırakılmış parayı kendisine mal etmek veya harcamak manasına gelmektedir. Hukuki anlamda zimmetine geçirmeden maksat ise; bir “para” veya “şey” üzerinde onun malikiymiş gibi tasarrufta bulunmaktır. Bu itibarla bu gibi değerleri kendi mal varlığına ithal etmek gibi, satmak veya trampa etmek suretiyle karşılığında alınan bedel veya malı kendi varlığına sokmak da bu kavrama girer ve bu bakımdan para, evrak veya malın failin mal varlığında kaldığı sürenin kısa veya uzun olması bir rol oynamaz. Zimmete geçirme deyimi, her ne kadar icrai bir hareketi kapsıyor gibi görünse de ihmalli bir davranışla da işlenmesi mümkündür. Suçun Manevi Unsuru : Bu suçun manevi unsuru “kast” olup; saik önemsizdir. Taksirle işlenemez. 4.2.5. İhtilas (TCK-md.247/2) Suç fiilinin gizliliğini (açığa çıkmamasını) temin etmek üzere her tür hileye başvurarak (hileli) davranışlarla işlenen zimmet suçudur. Zimmet suçuna nitelikli olma özelliğini veren “hile” bir bakıma işlenen basit zimmet suçunun delillerini karartma amacına yönelik bir davranıştır. Eski kanun uygulamasında hileli faaliyetin aldatıcılık niteliği konusunda Yargıtay şu ölçüyü benimsemiştir: Zimmet suçunun işlendiği yalnızca dairede mevcut belge ve kayıtların incelenmesinden anlaşılmakta ise, hile daireyi aldatacak nitelikte değildir. Buna karşılık suçun ortaya çıkarılabilmesi için daire dışında bazı araştırma ve incelemede bulunmak zorunluluğu var ise hile aldatıcı niteliktedir. Öte yandan “hileli faaliyet” için Yargıtay, dairedeki belgelerle zimmet suçunun işlendiğinin ilk bakışta ortaya çıkarılamaması koşulunu da aramaktadır. 19/10/2005 tarihinde T.B.M.M. tarafından kabul edilen ve 01/11/2005 tarih ve 25983 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 160. maddesi ‘Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu para veya para yerine geçen evrak 29 veya senetleri veya diğer malları kendisinin ya da başkasının zimmetine geçiren banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları, altı yıldan oniki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacakları gibi bankanın uğradığı zararı tazmine mahkûm edilirler. Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi hâlinde faile on iki yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası verilir; ancak, adli para cezasının miktarı bankanın uğradığı zararın üç katından az olamaz. Ayrıca meydana gelen zararın ödenmemesi hâlinde mahkemece re'sen ödettirilmesine hükmolunur. Faaliyet izni kaldırılan veya Fona devredilen bir bankanın; hukuken veya fiilen yönetim ve denetimini elinde bulundurmuş olan gerçek kişi ortaklarının, kredi kuruluşunun kaynaklarını, kredi kuruluşunun emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek şekilde doğrudan veya dolaylı olarak kendilerinin veya başkalarının menfaatlerine kullandırmak suretiyle, kredi kuruluşunu her ne suretle olursa olsun zarara uğratmaları zimmet olarak kabul edilir. Bu fiilleri işleyenler hakkında on yıldan yirmi yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur; ancak, adlî para cezasının miktarı bankanın uğradığı zararın üç katından az olamaz. Ayrıca, meydana gelen zararın müteselsilen ödettirilmesine karar verilir. Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin veya diğer malların aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi hâlinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir. Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin veya diğer malların aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi hâlinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Bu durumun hükümden önce gerçekleşmesi hâlinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir. Zimmet suçunun konusunu oluşturan para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin veya diğer malların değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir.’ Hükmünü düzenlemiştir. 4.2.6.Görev Sırasında veya Görevden Dolayı Kaçakçılık Bir kamu görevlisinin, görevi sırasında veya görevi dolayısıyla; ülkeye getirilmesi yasak olan maddeleri getirmesi veya getirilmesine dolaylı olarak yardım etmesi veya göz yumması, 30 Ülkeden çıkarılması yasak maddeleri çıkarması, çıkartması veya çıkarılmasına göz yumması, Ülke içinde imali, alım satımı yasak maddeleri alıp satması, alım satımına yardımcı olması veya göz yumması, Vergi ve resimleri hileyle ödememesi veya ödettirmemesi ile ilgili suçlardır. 4.2.7. İhaleye Fesat Karıştırma (TCK md. 235) İhaleye Fesat Karıştırma TCK 235/2 maddesinde şöyle düzenlenmiştir. a) Hileli davranışlarla; 1. İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye veya ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek, 2. İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olmayan kişilerin ihaleye katılmasını sağlamak, 3.Teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olduğu hâlde, sahip olmadığından bahisle değerlendirme dışı bırakmak, 4. Teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olmadığı hâlde, sahip olduğundan bahisle değerlendirmeye almak. b) Tekliflerle ilgili olup da ihale mevzuatına veya şartnamelere göre gizli tutulması gereken bilgilere başkalarının ulaşmasını sağlamak. c) Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle ya da hukuka aykırı diğer davranışlarla, ihaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye, ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek. d) İhaleye katılmak isteyen veya katılan kişilerin ihale şartlarını ve özellikle fiyatı etkilemek için aralarında açık veya gizli anlaşma yapmak ihaleye fesat karıştırma sayılır. Kamu kurum veya kuruluşları adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihalelere fesat karıştıran kişi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 31 İhaleye fesat karıştırma sonucunda ilgili kamu kurumu veya kuruluşu açısından bir zarar meydana gelmiş ise, ceza yarı oranında artırılır. Zararın meydana gelmiş olduğu sabit olmakla birlikte miktarının belirlenememiş olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını engellemez. İhaleye fesat karıştırma dolayısıyla menfaat temin eden görevli kişiler, ayrıca bu nedenle ilgili suç hükmüne göre cezalandırılırlar. 4.2.8.Edimin İfasına Fesat Karıştırma (TCK md.236) İhale karar, şartname veya sözleşmesinde belirtilenden başka, eksik ve süresinden sonra teslim veya kabul edilmesi halidir. 4.2.9.Devlet Sırlarının Açıklanması veya Açıklanmasına Sebebiyet Verme (TCK md.329) Devletin güvenliği veya iç veya dış siyaset yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri açıklamak suçudur. Devlet sırrı; devlet güvenliğine, askeri, diplomatik veya ekonomik nitelikte, iç veya uluslar arası menfaatlere ilişkin ve gizli kalması gereken, yetkili makamların yayın ve açıklanmasını yasakladığı bilgiler olarak sıralanabilir. Ancak bunları kesin olarak belirleyip kapsamını çizmek her zaman mümkün değildir. O nedenle bilgilerin gizlilik derecesini ve devletin siyasi çıkarlarıyla bağlantısını takdir hakkı hakime aittir. 16 Burada korunmak istenen, devletin şahsiyeti dolayısıyla emniyetidir. Korunan sır değil, devlet güvenliği ve siyasi menfaatidir.17 16 17 Topuz, s.38. Topuz, s.39. 32 5.HEDİYE 3628 sayılı Kanun uyarınca mal bildiriminde bulunmak zorunda olan kamu görevlileri, milletlerarası protokol, mücamele veya nezaket kaideleri uyarınca veya diğer herhangi bir sebeple, yabancı devletlerden, milletlerarası kuruluşlardan, sair milletlerarası hukuk tüzelkişiliklerinden, Türk uyruğunda olmayan herhangi bir özel veya tüzelkişi veya kuruluştan; aldıkları tarihteki değeri on aylık net asgari ücret toplamını aşan hediye veya hibe niteliğindeki eşyayı aldıkları tarihten itibaren bir ay içinde kendi kurumlarına teslim etmek zorundadırlar. Ancak, yabancı devlet adamları ve milletlerarası kuruluş temsilcileri tarafından verilen imzalı hatıra fotoğraflarının çerçeveleri bu madde hükümlerine dahil değildir. Mal bildiriminde bulunmak zorunda olan kamu görevlileri ve bunların eşlerine, milletlerarası protokol, mücamele veya nezaket kaideleri uyarınca veya diğer herhangi bir sebeple yabancı devletlerden, milletlerarası kuruluşlardan, sair milletlerarası hukuk tüzel kişiliklerinden, Türk uyruğunda olmayan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi veya kuruluş tarafından verilen hediye veya hibe niteliğindeki eşyayı alan ilgilisi, bu eşya değerinin on aylık net asgari ücret toplamını aşan değerde olduğunu belirlemesi halinde; yurtiçinde aldıkları tarihten, yurtdışından yurda dönüşleri tarihinden itibaren on gün içinde bulundukları il defterdarlığına (takdir komisyonu başkanlığına) değer takdiri için kurumları vasıtasıyla gönderir. Hediye veya hibe niteliğindeki bu eşyanın (yabancı devlet adamları ve milletlerarası kuruluş temsilcileri tarafından verilen imzalı hatıra fotoğraflarının çerçeveleri hariç) gerçek değerinin takdiri ile net asgari ücretin on aylık toplamını aşıp aşmadığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun değişik 72’nci maddesine göre kurulan takdir komisyonunca en geç on gün içinde tespit olunarak ilgiliye ve bağlı bulunduğu kuruma bildirilir. Kıymet takdirini müteakip, takdir komisyonu tarafından ilgilisine geri verilen hediye veya hibe niteliğindeki eşyadan değeri net asgari ücretin on aylık toplamını aşanlar, ilgilisi tarafından en geç on gün içinde kendi kurumlarına verilir. Bu eşyalar, kurumca sergilenmek veya başka bir şekilde muhafaza edilmek suretiyle değerlendirilir veya ilgisi sebebiyle diğer bir kuruma tevdi edilebilir. 33 5.1. Kamu Görevlileri Etik Kurulu Türk hukukunda 8 Haziran 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5176 sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması Hakkında Kanun, kamu etiği alanındaki temel düzenlemeyi oluşturmaktadır. Bu kanun hükümlerini uygulamaya geçiren Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ise 13 Nisan 2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kamu görevlilerinin hediye almaması, kamu görevlisine hediye verilmemesi ve görev sebebiyle çıkar sağlanmaması temel ilkedir. Söz konusu yönetmeliğin 15.maddesi hediye alma ve menfaat sağlama yasağını düzenlemiştir. Buna göre ‘Kamu görevlisinin tarafsızlığını, performansını, kararını veya görevini yapmasını etkileyen veya etkileme ihtimali bulunan, ekonomik değeri olan ya da olmayan, doğrudan ya da dolaylı olarak kabul edilen her türlü eşya ve menfaat hediye kapsamındadır. Kamu görevlileri, kamu kaynaklarını kullanarak hediye veremez, resmi gün, tören ve bayramlar dışında, hiçbir gerçek veya tüzel kişiye çelenk veya çiçek gönderemezler; görev ve hizmetle ilgisi olmayan kutlama, duyuru ve anma ilanları veremezler. Uluslararası ilişkilerde nezaket ve protokol kuralları gereğince, yabancı kişi ve kuruluşlar tarafından verilen hediyelerden, 3628 sayılı Kanunun 3. maddesi hükümleri saklı kalmakla birlikte, söz konusu maddede belirtilen sınırın altında kalanlar da beyan edilir. Aşağıda belirtilenler hediye alma yasağı kapsamı dışındadır: a) Görev yapılan kuruma katkı anlamına gelen, kurum hizmetlerinin hukuka uygun yürütülmesini etkilemeyecek olan ve kamu hizmetine tahsis edilmek, kurumun demirbaş listesine kaydedilmek ve kamuoyuna açıklanmak koşuluyla alınanlar (makam aracı ve belli bir kamu görevlisinin hizmetine tahsis edilmek üzere alınan diğer hediyeler hariç) ile kurum ve kuruluşlara yapılan bağışlar, b) Kitap, dergi, makale, kaset, takvim, cd veya buna benzer nitelikte olanlar, c) Halka açık yarışmalarda, kampanyalarda veya etkinliklerde kazanılan ödül veya hediyeler, d) Herkese açık konferans, sempozyum, forum, panel, yemek, resepsiyon veya buna benzer etkinliklerde verilen hatıra niteliğindeki hediyeler, 34 e) Tanıtım amacına yönelik, herkese dağıtılan ve sembolik değeri bulunan reklam ve el sanatları ürünleri, f) Finans kurumlarından piyasa koşullarına göre alınan krediler. Aşağıda belirtilenler ise hediye alma yasağı kapsamındadır: a) Görev yapılan kurumla iş, hizmet veya çıkar ilişkisi içinde bulunanlardan alınan karşılama, veda ve kutlama hediyeleri, burs, seyahat, ücretsiz konaklama ve hediye çekleri, b) Taşınır veya taşınmaz mal veya hizmet satın alırken, satarken veya kiralarken piyasa fiyatına göre makul olmayan bedeller üzerinden yapılan işlemler, c) Hizmetten yararlananların vereceği her türlü eşya, giysi, takı veya gıda türü hediyeler, d) Görev yapılan kurumla iş veya hizmet ilişkisi içinde olanlardan alınan borç ve krediler. Bu Yönetmelik kapsamına giren en az genel müdür, eşiti ve üstü görevliler, bu maddenin 5 inci fıkrası ve 6 ncı fıkranın (a) bendinde sayılan hediyelere ilişkin bir önceki yılda aldıklarının listesini, herhangi bir uyarı beklemeksizin her yıl Ocak ayı sonuna kadar Kurula bildirilmesi hükme bağlanmıştır. Bunun yanında ‘uluslar arası ilişkilerde nezaket ve protokol kuralları gereğince, yabancı kişi ve kuruluşlar tarafından verilen hediyelerden 3628 sayılı Kanunun 3.maddesi hükümleri saklı kalmakla birlikte, söz konusu maddede belirtilen sınırın altında kalanlar da beyan edilir.’ Hükmü ile yönetmelik kurumlara teslim edilmesi zorunluluğu taşımayan hediyelerin beyan edilmesini şart koşmaktadır. Kurul, gerek gördüğü takdirde mal bildirimlerini inceleme yetkisine sahiptir. Mal bildirimlerindeki bilgilerin doğruluğunun kontrolü amacıyla ilgili kişi ve kuruluşlar (bankalar ve özel finans kurumları dahil) talep edilen bilgileri, en geç otuz gün içinde Kurula vermekle yükümlüdürler.’ 35 6.3628 SAYILI KANUNA GÖRE SORUŞTURMA USULÜ 3628 sayılı Kanuna göre yapılacak soruşturma usul ve esasları, söz konusu Kanunun 17. ve müteakip maddelerinde düzenlenmiştir. 6.1.Soruşturma Kanunun 17 inci maddesi ‘Bu Kanunda ve 18/06/1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununda yazılı suçlarla, irtikap, rüşvet, basit ve nitelikli zimmet, görev sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, resmi ihale ve alım ve satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarının açıklanması veya açıklanmasına sebebiyet verme suçlarından veya bu suçlara iştirak etmekten sanık olanlar hakkında 02/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz. Yukarıdaki fıkra hükmü müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar hakkında uygulanamaz. Görevleri veya sıfatları sebebi ile özel soruşturma ve kovuşturma usulüne tabi olan sanıklarla ilgili kanun hükümleri saklıdır.’ Hükmünü havidir. Bu özel Kanun kamu görevlileri ile onların suç ortaklarının Kanunda sayılan görev suçlarında özel soruşturma yöntemi öngörmekte, 4483 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmayacağını belirtmektedir. Bu bakımdan Kanun kapsamında yer almayan görev suçları için yine 4483 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır. Kanun kamu görevlileri ve onların suç ortakları hakkında uygulanırken, bazı kamu görevlilerinin istisna edildikleri dikkati çekmektedir. Bunlar müsteşarlar, valiler, kaymakamlar, görevleri veya sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma kurallarına tabi olan kişilerdir. Kanun kapsamındaki suçlara ilişkin ihbarlar 18 inci maddede düzenlenmiştir. İhbarlar doğrudan Cumhuriyet Başsavcılıklarına yapılır. İhbar üzerine derhal bir ihbar tutanağı düzenlenir ve bir örneği muhbire verilir. Acele ve gecikmesinde sakınca umulan hallerde tutanak düzenlenmesi sonraya bırakılabilir. Muhbirlerin kimlikleri, rızaları olmadıkça açıklanmaz. İhbar asılsız çıktığında aleyhine takibat yapılanın istemi üzerine muhbirin kimliği açıklanır. 36 Yapılan ihbar veya takipsizlik kararı ve iddianame Cumhuriyet başsavcılığınca, Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü ile varsa diğer ilgili kamu kurum veya kuruluşlarına bildirilir. Hazine avukatının yazılı başvuruda bulunması halinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır. İhbar ve şikayet dilekçeleri 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun ile Başbakanlık Genelgesi’ne göre değerlendirilmelidir. 6.2.Cumhuriyet Savcısının Yetkileri 3628 sayılı Kanun, bu Kanunda belirtilen ve daha önce açıklanan suçları işleyen kamu görevlisi sanıklar hakkında soruşturma yapma yetkisini Cumhuriyet Savcısına tanımıştır. Cumhuriyet savcısı kendisine intikal eden bu suçlarla ilgili doğrudan doğruya ve bizzat soruşturmaya başlamak zorundadır. 3628 sayılı Kanunun kapsamına giren suçlarla ilgili olarak yapılacak soruşturmanın, Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülmesi esastır. Cumhuriyet savcısının yapacağı soruşturma, ‘hazırlık tahkikatı’ olarak tanımlanmaktadır. Cumhuriyet Savcısı 17 nci maddede yazılı suçların işlendiğini öğrendiğinde sanıklar hakkında doğrudan doğruya ve bizzat soruşturmaya başlamakla beraber durumu atamaya yetkili amirine veya 8 inci maddede sayılan mercilere bildirir. Yasada sözünü ettiğimiz ‘soruşturmanın başladığı’ bildirimi için seçimlik bir yetki dikkati çekmektedir. Yasa bildirim yükünü getirirken, aslında temel bir değişiklik yapmaktadır, çünkü eski 1609 sayılı Yasanın ‘izin’ yöntemi kaldırılmaktadır. 1609 sayılı Yasada, o yasadaki suçlar için savcının kamu görevlisinin üstlerinden izin alması öngörülmüşken, 3628 sayılı Yasa izin sistemini kaldırmış, bildirim esasını getirmiştir. Bu iki kavram birbirinden çok farklıdır. İzin kavramı, bu konuda irade açıklama hakkına sahip olan bir kişi ya da makamın, herhangi bir sonucun yaratılması, kararın alınması ya da işlemin yapılmasını uygun gördüğünü, buna rıza gösterdiğini belirten bir irade beyanıdır. Oysa, bildirim bir konuda muhatabı haberli kılmak anlamı taşır. Fakat izin kavramında olduğu gibi 37 muhatabın sonucu iradesi ile önlemek olanağı yoktur. Bildirimde muhatap olayı yalnızca öğrenmektedir.18 3628 sayılı Kanunun savcıya yüklediği bildirim yükümünü Anayasanın 129/son maddesi yönünden değerlendirmek uygun olur. Anayasa bu maddesinde ‘memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır.’ demektedir. Buna göre kamu görevlilerinin görev suçları için Anayasada ‘izin’ sistemi öngörülmüş, bu kural olarak kabul edilmiştir. Ancak istisnalar söz konusu olabilecektir. Bu istisnaların kanunlarda öngörülmüş olması şarttır. 3628 sayılı Kanun ‘bildirim’ sistemini Anayasanın öngördüğü bir istisna olarak değerlendirmek uygun olur. 19 3628 sayılı Kanunun 19. Maddesinin 2 inci fıkrası ‘Cumhuriyet Savcısı soruşturmaya başladığında ihbarı doğrulayan emareler bulduğu takdirde sanıktan, haksız edinilen malın kaçırıldığı yolunda delil ve emare elde edildiği takdirde sanığın ikinci dereceye kadar kan ve sıhri hısımları ile gelini ve damadından mal bildiriminde bulunmalarını ister. Bu istemin sanığa ve diğer ilgililere ulaştığı tarihten itibaren yedi gün içinde Cumhuriyet Savcısına mal bildiriminin verilmesi zorunludur. Soruşturmanın müfettiş veya muhakkik tarafından yapılması halinde müfettiş veya muhakkik de sanıktan ve yukarıda sayılan ilgililerden mal bildirimi isteminde bulunurlar. Bu istemin sanık ve ilgililere ulaştığı tarihten itibaren yedi gün içinde müfettiş veya muhakkike mal bildiriminin verilmesi keza zorunludur. Cumhuriyet Savcısı, kamu davası açılmadan önce haksız edinildiği yolunda delil veya emare elde edilen para veya mal ile ilgili tedbirin alınmasını görevli mahkemeden veya para veya malın bulunduğu yer hukuk mahkemesinden isteyebilir. Cumhuriyet Başsavcılığı müfettiş ve muhakkikler tarafından kendisine tevdiine lüzum görmediği halde dahi evrakın taalluk ettiği iş hakkında soruşturma yapmak üzere, gerekçe göstererek evrakı ait olduğu merciden isteme yetkisine sahiptir. Bu hüküm benzeri 1609 sayılı Kanunun 2.maddesinin son fıkrasında da yer almıştır. Ancak, 1609 sayılı Kanunda Cumhuriyet savcısı soruşturma için ilgili 18 İbrahim Pınar, 4483 Sayılı Kanuna Göre Memur Suçlarında İdari ve Adli Soruşturma Usulleri, 4. Baskı, Ankara: Seçkin, 2003, s.412. 19 Pınar, s.413. 38 Bakandan izin isteyebilecek ikin 3628 sayılı Kanunla evrakın verildiği Bakanlık veya ilgili makamdan evrakı isteme yetkisi tanınmıştır. Cumhuriyet savcısı soruşturmaya başladığı ihbarı doğrulayan deliller bulunduğu takdirde, sanıktan, haksız edinilen malın kaçırıldığı yolunda delil elde edildiği takdirde sanığın ikinci dereceye kadar kan ve sıhri hısımları ile gelini ve damadından mal bildiriminde bulunulmalarını isteyecektir. Bu istemin sanığa ve diğer ilgililere ulaştığı tarihten itibaren 7 gün içinde Cumhuriyet savcısına mal bildiriminin verilmesi zorunludur. Cumhuriyet savcısı kamu davası açılmadan önce haksız edinildiği yolunda delil elde edilen para veya mal ile ilgili tedbirin alınmasını görevli mahkemeden veya para ve malın bulunduğu yer hukuk mahkemesinden isteyebilir. Bu Kanuna göre soruşturma yapan Cumhuriyet savcısınca istenilen bilgiler özel Kanunlarında aksine bir hüküm mevcut olsa bile, ilgili kişiler ile özel ve kamu kuruluşlarınca eksiksiz verilmek zorundadır.20 Cumhuriyet savcısınca istenen bilgiler özel kanunlarda aksine bir hüküm bulunsa dahi, ilgili kişiler ile özel ve kamu kuruluşlarınca eksiksiz verilmek zorundadır. Aksi davranışlar 3628 sayılı Kanunun 20 inci maddesine göre cezalandırılır.21 Cumhuriyet savcısı, hazırlık tahkikatı neticesinde kamu davasının açılmasını gerekli kılacak delil ve emareleri tespit edemezse takipsizlik kararı verir ve bu kararını sorguya çektiği kişiye tebliğ eder. 6.3.Müfettiş Ve Muhakkiklerin Yetkileri 3628 sayılı Kanun metninde müfettiş ve muhakkik kelimeleri sadece 18 ve 19 uncu maddelerde geçmekte olup, bu maddelerde müfettişlere veya muhakkiklere açık bir şekilde kendiliklerinden ‘soruşturma yapma’ yetkisi verilmemiş, sadece soruşturmanın müfettiş ve muhakkiklerce22 de yapılabileceği kabul edilmiştir. 20 Özcan, s.40-41. Topuz, s.42. 22 Muhakkik: asli ve sürekli olarak yasal müfettiş görev ve yetkisi olmayıp hiyerarşik kademelerde yer alan geçici olarak yetkili merci tarafından teftişle görevlendirilen kamu görevlileridir. 21 39 Müfettiş ve muhakkikler tarafından yapılacak soruşturma bir idari tahkikat olup, daha çok idarenin 3628 sayılı Kanun kapsamına giren suça muttali olması durumunda, olayın maddi ve hukuki yönleri ile araştırılıp suçun sabit olması halinde ilgili savcılığın haberdar edilmesi amacına yöneliktir. Bu nedenle idari tahkikat sonucu düzenlenecek rapor (soruşturma raporu) ve suç delilleri, Cumhuriyet savcılığına intikal ettirilir. Olay ancak savcının yapacağı hazırlık tahkikatı neticesinde suçu delilleriyle sabit bulması üzerine dava konusu edilebilmektedir.23 3628 sayılı Kanun kapsamına giren suçların işlendiği veya bu konudaki iddialar idare tarafından; 1- İdari işlemlerin cari kontrol ve teftişi sırasında; 2- İhbar veya şikayet yoluyla; 3- Diğer memurlarla ilgili olarak yapılan soruşturmalar sırasında; öğrenilebilir. Yukarıdaki şekilde iddiaların idarenin bilgisi dahiline girmesi üzerine; müfettişler tahkikata re’sen başlayabilirler. Müfettiş unvanlı olmayanlar ise durumu bir ön soruşturma raporu ile ilgili birimlerine bildirir ve muhakkik yetkisi alırlar ve bu yetkiye istinaden gerekli hazırlık soruşturmasını yaparlar. 24 Kanunun 18 inci maddesinin 3 üncü fıkrası ‘Bu suçlardan dolayı müfettiş ve muhakkikler de soruşturma neticesinde delil veya emare elde ettikleri takdirde, işi yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar ve evrakı tevdi ederler. Cumhuriyet Başsavcılığı müfettiş ve muhakkikler tarafından kendisine tevdiine lüzum görülmediği halde dahi evrakın taalluk ettiği iş hakkında soruşturma yapmak üzere gerekçe göstererek evrakı ait olduğu merciden isteyebilir.’ hükmünü düzenlemiştir. Bu hükümle, idarenin işlemlerini teftiş ve kontrolü sırasında söz konusu suçlardan herhangi birisinin işlendiğini öğrenmesi veya ihbar ve şikayetlerin incelenmesi yoluyla söz konusu suç teşkil eden fiili ortaya çıkarması hali düzenlenmiştir. Teftiş veya inceleme ve soruşturma ile görevli Müfettiş veya muhakkikler gerekli incelemeyi yapıp suçla ilgili belgeleri toplayacaklar, soruşturma açılıp açılmaması konusunda vardıkları sonucu düzenleyecekleri bir 23 Arıca, Memur Suçları ve Soruşturma, s.461. Mehmet Nadir Arıca, Kamu Görevlileri Soruşturma Rehberi, 2.Cilt, Ankara: İlksan, 2006, s.1062. 24 40 inceleme raporuna bağlayıp, belgeleri ekledikten sonra ihbaren yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edeceklerdir.25 Bu Kanun kapsamındaki suçlardan dolayı delil veya emare elde eden müfettiş ve muhakkikler, durumu yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar ve evrakı tevdi etmedikleri takdirde, bunlar hakkında da yapılacak soruşturma dolayısıyla 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmayacak ve Cumhuriyet savcılığınca doğrudan soruşturma yapılacaktır. Soruşturmanın müfettiş veya muhakkik tarafından yapılması halinde müfettiş veya muhakkik de sanıktan ve Kanunda sayılan ilgililerden mal bildirimi isteminde bulunurlar. Bu istemin yedi gün içinde müfettiş veya muhakkike mal bildiriminin verilmesi zorunludur. Müfettiş ve muhakkiklerin gerekli gördüğü takdirde sanık ve haksız edinilen malın kaçırıldığı yolunda delil elde edildiği takdirde ikinci dereceye kadar kan ve sıhri hısımları ile gelin ve damadından mal bildiriminde bulunmalarını isteme yetkisi mevcuttur. Müfettiş ve muhakkiklerce istenen bilgileri, özel kanunlarında aksine bir hüküm mevcut olsa bile ilgili kişiler, özel ve kamu kuruluşları eksiksiz vermek zorundadırlar. Cumhuriyet savcısının hazırlık tahkikatına başlayıp başlamamasının, idarece yapılacak soruşturma yönünden herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Ancak hemen belirtelim ki idarenin yapacağı soruşturma neticesinde suçun delil ve emarelerinin müfettiş ya da muhakkik tarafından tespit edilememiş olması; Cumhuriyet savcısının aynı konu ile ilgili olarak yapmakta olduğu veya yapacağı hazırlık tahkikatını herhangi bir şekilde etkilemeyecektir. Çünkü 3628 sayılı Kanun uygulamasında idarenin yapacağı soruşturma 4483 sayılı Kanuna göre yapılanın tam aksine suçun sabit olmaması halinde memurun yargıya çıkarılmasını önlemek değil bilakis tespit edilmiş suç delil ve emarelerinin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına intikaline yöneliktir.26 25 26 Arıca, Kamu Görevlileri Soruşturma Rehberi, s.1064. Arıca, Memur Suçları ve Soruşturma, s. 534. 41 İdarenin müfettiş veya muhakkikleri marifetiyle yapacağı soruşturma üzerine doğrudan dava açılması mümkün değildir. İdarenin yapacağı soruşturma neticesinde suç unsurunun tespit edilememesi, Cumhuriyet savcısının hazırlık tahkikatı yapmasına engel teşkil etmemektedir. İhbar veya şikayet dilekçelerinde ileri sürülen ve varit olduğu sezilen suçların kısmen 4483 sayılı Kanunun kısmen de 3628 sayılı Kanunun kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde; bir yandan ilgili suç için durum Cumhuriyet savcılığına intikal ettirilirken öte yandan da 4483 sayılı Kanunun kapsamına giren suç için idari soruşturmaya başlanılması sağlanır. Yürütülen soruşturma sonunda; memurun suçunun bir kısmının 3628 sayılı Kanunun bir kısmının 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanuna, bir kısmının ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun kapsamına girmesi hali söz konusu olabilir. Bu ve benzeri sair durumlarda delillerin birbirinden ayrılması mümkün ise gerekli raporlar ayrı ayrı ve ilgili bulunduğu Kanun hüküm ve esaslarına göre yazılır ve bu mevzuata göre ilgili makam ve mercilere tevdi edilir veya sağlanır. Delillerin ayrılmasının mümkün olmadığı hallerde müşterek rapor yazılması da mümkündür. Bu taktirde raporun sonuç kısmında memur hakkında; a) 3628 sayılı Kanuna göre takibat yapılması; b) Türk Ceza Kanununun ilgili maddesine uyan suçu nedeniyle lüzumu muhakemesine karar verilmesi; c) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. Maddesinin ilgili fıkrası gereğince disiplin cezası verilmesi istenilir. 27 Düzenlenen disiplin soruşturması raporunda; ilgilinin savunması alınarak 657 sayılı DMK’nın suçun niteliğine göre mal bildirimine ilişkin ise 125/D/j maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, 3628 sayılı Kanunun 17. Maddesinde sayılan suçlara ilişkin ise 657 sayılı DMK’nın 137. maddesi gereğince Kanunda sayılan yetkililerce görevden uzaklaştırılır ve düzenlenen raporda 657 sayılı DMK’nın 125/E/g maddesi gereğince devlet memurluğundan çıkarma cezası ile tecziyesinin önerilmesi gerekmektedir. 27 Arıca, Kamu Görevlileri Soruşturma Rehberi, s. 1069. 42 SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRME Kamu yönetiminde yolsuzluk ve yozlaşmanın önüne geçebilmek için adalet, eşitlik, saydamlık ve hesap verilebilirlik ilkelerine dayalı bir kültürel altyapının kamuda kurumsallaştırılması gerekir. Bunun gerçekleşebilmesi için de etik ilkelere bağlı, kamu yararını her şeyin üstünde tutan kamu görevlilerinin varlığına ihtiyaç vardır. İdarenin insan öğesi olan kamu görevlileri, kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde; halkın günlük yaşamını kolaylaştırmayı, ihtiyaçlarını en etkin, hızlı ve verimli biçimde karşılamayı, hizmet kalitesini yükseltmeyi, halkın memnuniyetini artırmayı, hizmetten yararlananların ihtiyacına ve hizmetlerin sonucuna odaklı olmayı hedeflemelidir. 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu ile 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamındaki soruşturma yöntemlerinin dışına çıkılarak kamu görevlisinin statü hukukuna tabi olmasından kaynaklanan kamu hizmetlerinin sürekli, düzenli ve kamu yararını gerçekleştirecek şekilde işleyebilmesini temin eden kamu görevlilerinin güvencesi Kanun kapsamındaki suçlar bakımından izin sisteminden bildirim sistemine geçilmesi suretiyle daraltılmıştır. Bu usulde yargılama öncesi hazırlık tahkikatı Cumhuriyet savcılığına bırakılmıştır. Müfettiş ve muhakkikler tarafından yapılacak soruşturma bir idari tahkikat olup, daha çok idarenin Kanun kapsamına giren suça muttali olması durumunda, olayın maddi ve hukuki yönleri ile araştırılıp suçun sabit olması halinde ilgili savcılığın haberdar edilmesi amacına yöneliktir. Söz konusu 3628 sayılı Kanun ile düzenlenmiş kamu düzenini bozan ve yolsuzluklara yol açan bu tür suçları işleyen kamu görevlileri hakkında 4483 sayılı Kanun hükümleri uygulanmayacaktır. 43 KAYNAKLAR ARICA Mehmet Nadir, Kamu Görevlileri Soruşturma Rehberi, 2.Cilt, Ankara: İlksan, 2006, ARICA Mehmet Nadir, Memur Suçları ve Soruşturma, 2.Baskı, Ankara: İlksan Matbaa, 2000, AVCI Mustafa, Memurlar Ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun Üzerine Bir İnceleme, www.erzincan.edu.tr/birim/HukukDergi/makale/2007-2-10.pdf BEŞE Hakkı Kamil, Memurlar Hakkında Muhakeme Usulleri, 1.Basım, Ankara: Yeni Cezaevi Matbaası, 1943, GÖZÜBÜYÜK A.Şeref, Yönetim Hukuku, 27.Bası, Ankara: Turhan, 2008, GÜNDAY Metin, İdare Hukuku, 4.Baskı, Ankara: İmaj, 1999, ÖZCAN Vahdettin, 3628 Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu Uygulaması, PINAR İbrahim, 4483 Sayılı Kanuna Göre Memur Suçlarında İdari ve Adli Soruşturma Usulleri, 4. Baskı, Ankara: Seçkin, 2003, TOPUZ İbrahim, Memur Yargılama Hukuku, Yayın No: 32, Ankara: Mahalli İdareler Derneği Yayını, 2001, TOROSLU Nevzat, Ceza Hukuku Özel Kısım, 5. Baskı, Ankara: Savaş, 2010, TUTUM Cahit, Türkiye’de Memur Güvenliği, 2.Baskı, Ankara: 1972, UĞUR Hüsamettin, 3628 Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet Ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’na Eleştirel Bir Bakış Ve Çözüm Önerileri, portal.ubap.org.tr/App_Themes/Dergi/2008-76-426.pdf, ULUSOY Halil, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu ve Uygulaması Hakkında İnceleme, Türk İdare Dergisi, Y.63, S.392,1991, YAYLA Yıldızhan, Memurların Yargılanması, İdare Hukuku ve İlimleri Dergisi, Ankara: 1985 YURTCAN Erdener, Yargıtay Kararlarının Işığında Kamu Yönetimine Karşı Suçlar,1.Bası, Ankara: Beta,2008, 44