T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İş Teftiş Kurulu

advertisement
T.C.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI
İş Teftiş Kurulu Başkanlığı
3628 SAYILI MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI RÜŞVET
VE YOLSUZLUKLARLA MÜCADELE KANUNU
KAPSAMINDAKİ SUÇLAR VE SORUŞTURMA YÖNTEMLERİ
İş Müfettişi Yardımcılığı Etüdü
Aygül AYDIN
İş Müfettişi Yardımcısı
Ankara-2013
İÇİNDEKİLER
sayfa
GİRİŞ
1
1.KAMU GÖREVLİLERİNİN SORUŞTURULMASI
3
1.1.Genel Olarak Kamu Görevlileri ve Devlet Memurluğu
3
1.2.Kamu Görevlilerinin Yargılanması
4
1.2.1 Kamu Görevlilerinin Soruşturulmasında
Temel Kavramlar
4
1.2.2.Kamu Görevlilerinin Soruşturma Usulleri
5
1.2.3. Kamu Görevlilerinin Yargılanmasında Uygulanan
Başlıca Sistemler
6
2. 3628 SAYILI MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI, RÜŞVET
VE YOLSUZLUKLARLA MÜCADELE KANUNU
9
3.MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI USUL VE ESASLARI
11
3.1. Mevzuattaki Düzenlemeler
11
3.2.Mal Bildiriminde Bulunması Gerekenler
11
3.3.Mal Bildiriminin Konusu
13
3.4.Mal Bildiriminin Verilme Zamanı
14
3.4.1 Mal Bildirimlerinin Yenilenmesi
15
3.5. Mal Bildirimlerinin Verileceği Merciler
15
4.3628 SAYILI KANUN KAPSAMINDAKİ SUÇLAR
18
4.1.Kanunun 1. maddesinde düzenlenen münhasıran mal
bildirimi yükümlülüğüne ilişkin olan suçlar
18
4.1.2. 3628 Sayılı Kanun İle 2871 Sayılı Kanunun
Karşılaştırılması
19
i
4.1.3.Haksız Mal Edinme, Mal kaçırma veya Gizleme
19
4.2. 3628 Sayılı Kanunun 17.Maddesinde Düzenlenen Suçlar
20
4.2.1.Rüşvet (TCK-md. 252)
21
4.2.2.İrtikap (TCK-md.250)
25
4.2.3. İrtikap İle Rüşvet Suçu Arasındaki Farklar
27
4.2.4. Zimmet (TCK-md.247)
28
4.2.5. İhtilas (TCK-md.247/2)
29
4.2.6.Görev Sırasında veya Görevden Dolayı Kaçakçılık
30
4.2.7. İhaleye Fesat Karıştırma (TCK md. 235/2)
31
4.2.8.Edimin İfasına Fesat Karıştırma (TCK md.236)
32
4.2.9.Devlet Sırlarının Açıklanması veya Açıklanmasına
Sebebiyet Verme (TCK md.329)
5.HEDİYE
32
33
5.1. Kamu Görevlileri Etik Kurulu
6.3628 SAYILI KANUNA GÖRE SORUŞTURMA USULÜ
34
36
6.1.Soruşturma
36
6.2.Cumhuriyet savcısının yetkileri
37
6.3.Müfettiş ve Muhakkiklerin Yetkileri
39
SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRME
43
KAYNAKLAR
44
ii
GİRİŞ
Kamu yönetimi, devletin ve devlete bağlı kamu tüzel kişilerinin, hükümetin
emir ve gözetimine tabi kamu görevini ve kamu hizmetlerini gören teşkilatı ve bu
teşkilatın yasama ve yargı niteliği taşımayan devlet faaliyetleridir. Kamu yönetiminin
insan öğesine, kamu görevlileri denir.
İdare fonksiyonun amacı olan kamu yararını gerçekleştirmek için idare, üstün
ve ayrıcalıklı yetkilerle (kamu gücü) donatılmıştır. Kamu yararını sağlamak ve
toplumun ortak ihtiyaçlarını karşılamak için topluma sunulan sürekli ve düzenli
etkinlikler, devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların gözetim
ve denetimleri altında olan kamu görevlileri eli ile yürütülmektedir.
Özel hukuk ilişkisinden farklı olarak kamu hukukunda tarafların serbest
iradeleriyle kararlaştırılan hukukî ilişkilerin aksine önceden belirlenmiş statüler
vardır. Memurların hukuki yetkileri ve ödevleri önceden mevzuatla düzenlenmiştir.
Bunun sonucu olarak da memurlar bazı güvencelere sahiptir. Bu güvencelerden en
önemlisi de ayrı bir soruşturma usulüne tabi olmalarıdır.
Kamu görevlileri hakkında yapılacak soruşturma yöntemleri esas olarak
02.12.1999 tarihinde kabul edilen ve 04.12.1999 tarih ve 23896 sayılı Resmi
Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’a göre yürütülmektedir. 3628 sayılı
Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu
belirtilen suçlar 4483 sayılı Kanun’da belirtilen soruşturma yöntemi dışına
çıkartılmıştır. 3628 sayılı Kanun ile 4483 sayılı Kanun’un sınırları daraltılarak 3628
sayılı Kanun kapsamında bulunan suçların ortaya çıkması halinde, Cumhuriyet
Savcılığı, idarenin ön incelemesine gerek duymaksızın doğrudan soruşturma
başlatabilmektedir. Böylece devletin saygınlığının, kamu otoritesine güvenin devlet
tarafından kamu otoritesini kullanma yetkisi verilen kişilerin bu otoriteyi kamu yararı
dışında kendisine veya bir başkasına menfaat sağlamak amacıyla kullanmasının
devlet memurluğunun kendisine sağladığı güvence dışına bırakılması, kanuna ve
1
genel ahlaka aykırı şekilde edindikleri malların geri alınması ve kamu mallarının
korunması hedeflenmiştir.
Bu çalışmanın konusu 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu, amacı, kapsamındaki suçlar ve soruşturma
yöntemidir.
2
1.KAMU GÖREVLİLERİNİN SORUŞTURULMASI
Kamu görevlileri, kamu yararına uygun bir şekilde kamu hizmetlerini yerine
getirirken üçüncü kişiler bir zarar gördüğü takdirde, bundan hukuki, inzibati ve cezai
yönden sorumluluklar doğacaktır. Üçüncü kişinin uğradığı zarar, kamu yükümlerinde
eşitlik ilkesi gereğince giderilecek, ancak memurun eylemi, ayrıca ceza kanunlarına
göre bir suç teşkil ediyor ise hakkında soruşturma yapılacaktır.1
1.1.Genel Olarak Kamu Görevlileri ve Devlet Memurluğu
Genel
olarak
kamu
görevlisi
kavramının
tek
bir
tanımı
yoktur.
Mevzuatımızda memur ya da kamu görevlisi tanımı başta Anayasa olmak üzere
çeşitli kanunlarda yer almaktadır. Ceza hukuku açısından memur ve kamu görevlisi
tanımının tam olarak yapılabilmesi bu sıfatın etkilediği durumlar açısından önem arz
eder. Mevzuatımızda yer alan memur ve kamu görevlisi tanımlamaları şu şekildedir:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 128. maddesinin 1. fıkrasına
göre “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare
esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli
ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri tarafından yürütülür”. Buna
karşılık, Mülga 765 sayılı TCK’nın 279’uncu maddesine göre ceza kanununun
tatbikatında “Devamlı ve muvakkat, ücretli veya ücretsiz, ihtiyari veya mecburi
olarak teşrii, idari veya adli bir amme vazifesi gören diğer kimseler memur sayılır.”
Türk Ceza Kanunu’nun uygulanması açısından yapılan bu tanım, son derece geniş
kapsamlı olup, kamu görevi yapan herkesi memur saymaktadır. 5237 sayılı TCK’nın
tanımlar başlıklı altıncı maddesinin 1/c bendine göre ceza kanunlarının
uygulanmasında kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine
atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici
olarak katılan kişi anlaşılır. Nihayet, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4.
maddesinde de, bir memur tanımı yapılmaktadır. Mevcut kuruluş biçimine
bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre
1
Yıldızhan Yayla, Memurların Yargılanması, İdare Hukuku ve İlimleri Dergisi, Ankara: 1985,
s.265.
3
yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun
uygulanmasında memur sayılır.
1.2.Kamu Görevlilerinin Yargılanması
Kamu görevlileri yürüttükleri görev nedeniyle pek çok kişi ile ilişki içine
girmekte, onların hak ve menfaatine işlem ve eylem yapmaktadırlar. Bu durum
kişilerin husumetine neden olabilir ve memuru korkutmak, yıldırmak gibi asılsız
gerekçelerle mahkeme önüne çıkarılmasına yol açabilir. Bunları önlemek için
memurların soruşturulmasında özel yöntemler gerekmiştir.2 Her türlü iddialarda
memurların adliyeye sevk edilmeleri kamu hizmetlerinin sürekliliği, devamlılığı
işlevini ihlal ederek hizmetin aksamasına yol açarken memurların da mesnetsiz iftara
ile karşılaşma ihtimalini artırarak hem kamu otoritesi hem de kamu görevlisi
açısından sakınca doğuracaktır.
Kamu görevlilerine özel bir soruşturma usulünün uygulanması bir ayrıcalık
değil, memur olmanın güvencesidir. Kamu hizmetlerinin sürekli, düzenli ve kamu
yararını gerçekleştirecek şekilde işleyebilmesi, memurların belli bir güvence içinde
hareket etmesine bağlıdır. 3
1.2.1 Kamu Görevlilerinin Soruşturulmasında Temel Kavramlar
Suç : Yürürlükte bulunan hukuk kurallarının yasakladığı ve yapılmasına veya
yapılmamasına cezai yaptırım (müeyyide) bağladığı eylemdir.
İcrai Suç : Kanunun yasakladığı fiilleri işlemek, yapılmamasını emrettiğini
yapmaktır.
İhmali Suç : Kanunun işlemesini emrettiği fiilleri işlememek, yapılmasını
emrettiğini yapmamaktır.
Suçun Unsurları : Ceza Hukuku genel teorisi kapsamında, kanuni, maddi,
manevi ve hukuka aykırı unsurlardır.
2
3
Metin Günday, İdare Hukuku, 4.Baskı, Ankara: İmaj, 1999, s.412
Cahit Tutum, Türkiye’de Memur Güvenliği, 2.Baskı, Ankara: 1972, s.49
4
-Sebep-sonuç (illiyet) ilişkisi ile kanuni tanıma uygun fiilin varlığı maddi
unsuru teşkil eder.
-Manevi unsur; fiilin anlayarak, bilerek, isteyerek ve sonucunun da bilinip
kabul edilerek işlenmesini ifade eder.
-Hukuka aykırılık unsuru da, fiile hukuk düzeni tarafından cevaz
verilmemesi, fiilin hukuk düzeni ile çatışma halinde olması halidir.
Soruşturma : Kanunun yetkili kıldığı mercilere ihbar ve şikayet yolu ile
bildirilen veya kendiliklerinden muttali oldukları suç şüphesinin yetkili mercilerce
öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen yasal araştırma evresidir.
(CMK- Md.2)
Kovuşturma (Yargılama) : İddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün
kesinleşmesine kadar geçen evredeki hâkim ve hâkimler heyeti tarafından yapılan
yargılamadır. (CMK- Md.2-f)
1.2.2.Kamu Görevlilerinin Soruşturma Usulleri
Kamu görevlilerinin soruşturma usulleri kamu görevlileri hakkındaki bir suç
iddiasının yetkili mercilerce öğrenilmesinden başlayarak kolluk kuvvetleri,
müfettişlik veya muhakkiklik ve ilgili savcılık tarafından bu iddia ile ilgili olarak
yapılan her türlü araştırma, inceleme ve bilgi, belge ve delil toplamayı kapsayan
hazırlık aşamasında izlenecek yol ve yöntemleri kapsamaktadır.
Yasama, yürütme ve yargı üyeleri dışında kalan, yürütmenin bir alt organı
olan idare organında çalışan kamu görevlilerinin (memurlar ile diğer kamu
görevlileri) soruşturulmaları ise dört ayrı usule tabidir.
Birincisi; kamu görevlilerinin kamu görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle
işledikleri suçların soruşturma usulüdür. 02.12.1999 tarihinde kabul edilen ve
04.12.1999 tarih ve 23896 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren
4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında
Kanun’a göre yürütülen bu usulde soruşturma (ön inceleme) öncelikle yetkili idare
merciince yapılmakta veya yaptırılmakta ve bu ön inceleme sonucuna göre
5
Cumhuriyet Savcılığına soruşturma ve kamu davası açma izni verilmekte veya
verilmemektedir.
İkinci usulde; suç yine görev nedeniyle veya görev esnasında işlenebilen
nitelikte olmakla birlikte, suç çeşidi itibariyle (mal bildirimi suçları, rüşvet, ihtilas,
irtikap, zimmete para geçirmek, görev esnasında veya görevinden dolayı kaçakçılık,
resmi ihale veya alım-satıma fesat karıştırmak, devlet sırlarının açıklanması veya
açıklanmasına sebebiyet vermek suçlarından veya bu suçlara iştirak etmek gibi yüz
kızartıcı suçlar hakkında) doğrudan Cumhuriyet Savcılıklarınca soruşturma
yapılmaktadır. 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla
Mücadele Kanununa göre bu suçlar görev nedeniyle de olsa doğrudan savcılıklarca
soruşturulmaktadır.
Üçüncü usulde; kamu görevlilerinin herkes gibi işleyebildikleri genel adli
suçları işlemeleri halinde haklarında uygulanan soruşturma usulüdür ki bu usulde
soruşturma genel hükümlere göre ve doğrudan Cumhuriyet Savcılıklarınca
yapılmaktadır.
Dördüncü
usulde;
kamu
görevlilerinin
idarenin
işleyişine
uygun
davranmalarını sağlamak üzere yürütülen disiplin soruşturmalarıdır.
1.2.3. Kamu Görevlilerinin Yargılanmasında Uygulanan Başlıca
Sistemler
Ceza muhakemeleri Usulü Kanununa göre bir suç işlendiğinde önce
Cumhuriyet savcısı tarafından hazırlık soruşturulması yapılır. Bu aşamadan sonra
mahkeme önünde yapılan nihai soruşturmaya geçilir. Suçun ortaya çıkmasından
hükmün kesinleşmesine kadar sanık hakkında yapılacak tüm işlemlerin adli
makamların görev ve yetkisi içinde bulunması genel kuraldır. Ancak memurlar
hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı ceza kovuşturulması yapılması
konusunda çeşitli hukuk sistemlerinde özel kurallar getirilmiştir. 4
A-Yargısal Güvence Sistemi: Bu sistemde memurların görevleri ile ilgili
suçlardan dolayı muhakemeleri, hazırlık soruşturması dahil bütün işlemler idarenin
izin ve müdahalesine gerek olmaksızın, genel hükümler çerçevesinde adli
4
İbrahim Topuz, Memur Yargılama Hukuku, Yayın No: 32, Ankara: Mahalli İdareler Derneği
Yayını, 2001, s.17.
6
makamlarca icra edilmesi suretiyle yapılır. Bu sistem, Anglo-Sakson hukuk
sisteminin öncüsü olan İngiltere’de gelişmiştir.
B-Yönetsel Güvence Sistemi: Geniş anlamda yönetsel güvence, hem kamu
personelinin statüsüyle ve yükümlülükleri ile ilgili olarak kendine sağlanan, örneğin,
kendisiyle ilgili kararlara katılma gibi haklarını, hem de hakkında cezai bir
kovuşturma açılabilmesini belli yöntemlere bağlamayı anlatır. Dar anlamda ise
yalnızca cezai kovuşturmada, adli yargıdan önce belli bir yönteme bağlı olması
anlaşılır.
Yönetsel güvence üst sisteminin, kamu görevlileri için özel yargılama
anlamında üç ayrı alt sistemden bahsedilebilir.
1- Muhakeme Sistemi:
Bu sistemde memurun yargılanması hem soruşturma hem de kovuşturma
aşamasında idare tarafından yapılmaktadır. 1872 tarihli Memurun Muhakematına
Dair Nizamname ile bu sistem benimsenmiştir.
2-Tahkik Sistemi:
Bu sistem yürürlükten kalkan MMHK’nın sistemidir. Bu sisteme göre idari
makamlar soruşturmayı tamamlamakta kovuşturma için işi mahkemeye havale
etmektedirler. Bu kanunun kabul ettiği en önemli esas, memurların görevlerinden
doğan veya görevleri sırasında işlenen suçlarından dolayı idari makamlarca
soruşturma yapılıp ‘lüzum-u muhakeme’ kararı verilmedikçe adli makamlarca
takibata tabi tutulamamasıdır. 5
3-İzin Sistemi:
Kamu görevlisinin görev sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı hakkında adli
soruşturmaya başlayabilmek için yetkili idari mercilerden izin almayı öngören
sistemdir. Nitekim Anayasanın 129. Maddesinin son fıkrasında ‘Memurlar ve diğer
kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması
açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin
iznine bağlıdır.’ Hükmü düzenlenerek kamu görevlilerinin yargılanmasında izin
sistemini öngörmektedir. 4483 Sayılı Kanunla, kamu görevlilerinin görevleri sebebi
5
Hakkı Kamil Beşe, Memurlar Hakkında Muhakeme Usulleri, 1.Basım, Ankara: Yeni Cezaevi
Matbaası, 1943, s.8
7
ile işledikleri suçlardan dolayı izin alınması esasını benimsemiş ve bu belli usul ve
şartlara tabi tutulmuştur. Yine 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu ile yürürlükten kaldırılan, 1609 sayılı Kanunun
kabul ettiği sistem de budur.
3628 sayılı Kanunun yürürlüğünden önce memurların işledikleri bazı suçların
soruşturulması için izin sistemi geçerliydi. Ancak bu sistemin kamu düzenini bozan
ve yolsuzluklara yol açan bu tür suçların soruşturulması ve kovuşturulması
bakımından büyük sakıncalar doğurması nedeniyle 3628 sayılı Kanun yürürlüğe
sokulmuş ve izin sistemine son verilmiştir.
3628 sayılı Kanunun 19. maddesindeki, ‘Cumhuriyet Savcısı 17 inci
maddede yazılı suçların işlendiğini öğrendiğinde sanıklar6 hakkında doğrudan
doğruya ve bizzat soruşturmaya başlamakla beraber durumu atamaya yetkili amirine
veya 8 inci maddede sayılan mercilere bildirir.’ hükmüyle Cumhuriyet savcısına
kamu görevlileri tarafından işlenen ve bu kanunda sayılan suçlar yönünden izin
almadan sadece durumu atamaya yetkili amirine veya 8 inci maddede sayılan
mercilere bildirmek şartıyla iddianame ile dava açabilme yetkisi verilmiştir.
Böylelikle bu suçlar yönünden ‘izin sistemi’ terk edilerek ‘bildirim sistemine’
geçilmiştir.7
6
Sanık: 5271 sayılı CMK’nın “Tanımlar” başlıklı 2’nci maddesinde kovuşturmanın başlamasından
itibaren hükmün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan kişi sanık olarak tanımlanmıştır.
Soruşturma evresinde suç şüphesi altında bulunan kişiye “şüpheli” denildiği halde, 3628 sayılı
Kanunda soruşturma evresinde suç şüphesi altında bulunan kişi için sanık deyimi kullanıldığı için
burada da aynı kelime kullanılmıştır.
7
Yargıtay CGK’nın 17.02.2004 tarih, 2004/2-10 Esas, 2004/40 sayılı Kararı.
8
2. 3628 SAYILI MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI,
RÜŞVET VE YOLSUZLUKLARLA MÜCADELE KANUNU
3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla
Mücadele Kanunu, 04.05.1990 tarih ve 20508 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak
yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun 09.08.1983 gün ve 2871 sayılı Kamu Görevlileri İle
İlgili Mal Bildirimi Kanunu ve 15.05.1930 gün ve 1609 sayılı Bazı Cürümlerden
Dolayı Memurlar ve Şerikler Hakkında Takip ve Muhakeme Usulüne Dair Kanunu
yürürlükten kaldırmıştır. Yürürlükten kaldırılan bu Kanunlarla hüküm altına alınan
hususlar 3628 sayılı Kanunda birleştirilmiş ve bazı ek hükümlerde ilave edilerek
yeniden düzenlenmiştir. 8 Mal Bildiriminde Bulunulması Hakkında Yönetmelik de
15.11.1990 tarih ve 20696 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla
Mücadele Kanunu ile daha önce 1609 ve 2871 sayılı Kanunlar kapsamındaki
suçların soruşturulmasında getirilen en önemli farklılık, Cumhuriyet savcısının kamu
davası açmadan önce sanığın bağlı olduğu idari merciden muvafakat alma
mecburiyetinin ortadan kaldırılmasıdır. Böylece, Cumhuriyet savcısının yetkisi ve
bunun tabii bir sonucu olarak Cumhuriyet savcısının yetkisini kullanan ‘muhakkik’in
yetkileri de genişletilmiştir.9
2.1.3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet Ve Yolsuzluklarla
Mücadele Kanununun Kamu Görevlileri Bakımından Uygulama Alanı
Kanun Kapsamına Giren Kamu Görevlileri: Adı geçen Kanunda Kanunun
hangi kişiler hakkında uygulanacağı konusunda açık bir belirleme yapılmamıştır.
Kanunun 17.maddesinde ‘… suçlarından veya bu suçlara iştirak etmekten sanık
olanlar hakkında 02/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu
8
Halil Ulusoy, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele
Kanunu ve Uygulaması Hakkında İnceleme, Türk İdare Dergisi, Y.63, S.392,1991, s.121.
9
Mehmet Nadir Arıca, Memur Suçları ve Soruşturma, 2.Baskı, Ankara: İlksan Matbaa, 2000,
s.458.
9
Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz.’ hükmünden,
anılan Kanuna tabi kamu görevlilerinin kimler olduğu dolaylı olarak belirlenmiş
olduğunu söylemek mümkündür.
Buna göre işlenilen suçun 3628 sayılı Kanun kapsamında yer alan suçlardan
olması ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması
Hakkında Kanun hükümlerine tabi olan kamu görevlileri hakkında anılan Kanun
hükümleri uygulanacaktır.
Kanun Kapsamı Dışında Tutulan Kamu Görevlileri : 3628 sayılı Kanunun
17.maddesinin ikinci fıkra hükmü uyarınca, müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar
Kanunun kapsamı dışında tutulmuştur. Bunlar hakkında 4483 sayılı Kanun
hükümlerine göre işlem yapılır. Yine aynı maddenin son fıkrasında ‘görevleri veya
sıfatları sebebi ile özel soruşturma ve kovuşturma usulüne tabi olan sanıklarla ilgili
kanun hükümleri saklıdır.’ hükmü düzenlenmiştir. Buna göre yasama organı
mensupları, hakim ve savcılar, üniversite öğretim üye ve yardımcıları ile diğer
personel, adli görevi olan memurlar, kamu iktisadi kuruluşlarının mensupları, din
görevlileri (dini görevleri nedeniyle işledikleri suçlarda)10; özel kanun veya genel
hükümlere göre işledikleri suç Kanun kapsamında olsa dahi; haklarında anılan
Kanun hükümleri uygulanmayacaktır.
10
Arıca, Memur Suçları ve Soruşturma, s.459.
10
3.MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI USUL VE
ESASLARI
3.1. Mevzuattaki Düzenlemeler
Ülkemizde kamu görevlileri ile kamu hizmeti ifa eden kişilerin mal
bildiriminde
bulunmalarını
düzenleyen
temel
hüküm
1982
Anayasası’nın
71.maddesinde yer almaktadır. Anılan madde; “Kamu hizmetine girenlerin mal
bildiriminde bulunmaları ve bu bildirimlerin tekrarlanma süreleri kanunla
düzenlenir. Yasama ve yürütme organlarında görev alanlar, bundan istisna
edilemez.” esasını getirmiştir.
Kamu görevlilerinin mal bildirimi vermelerine ilişkin ilk yasal düzenleme
03.11.1947 tarih ve 4237 sayılı “Fevkalade Hallerde Haksız Olarak Mal İktisap
Edenler Hakkında Kanun”dur. Daha sonra ise 2780 sayılı “Milli Koruma Kanunu”
ile fevkalade hal durumu ortadan kalkınca, 4237 sayılı Kanun 16.05.1960 tarihinde
fiilen yürürlükten kaldırılmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun da mal bildirim ile ilgili düzenleme
yapılmıştır. Söz konusu Kanunun 14.maddesinde; “Devlet memurları, kendileriyle,
eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve
borçlar hakkında özel kanunda yazılı hükümler uyarınca mal bildirimi verirler.”
hükmü yer almaktadır.
3.2.Mal Bildiriminde Bulunması Gerekenler
Mal bildirimi konusunda ana düzenleme 1982 Anayasamızın “Mal
Bildirimi” başlıklı 71’inci maddesindeki ‘Kamu Hizmetine girenlerin mal
bildiriminde bulunmaları ve bu bildirimlerin tekrarlanma süreleri kanunla
düzenlenir. Yasama ve yürütme organlarında görev alanlar, bundan istisna
edilemez.’ hükmüdür. Konu hakkında Devlet Memurları Kanununun 14’üncü
maddesinde de; ‘Devlet memurları, kendileriyle, eşlerine ve velayetleri altındaki
çocuklarına ait taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları hakkında, özel kanunda
yazılı hükümler uyarınca, mal bildirimi verirler.’ hükmü yer almaktadır.
11
Diğer
taraftan,
kimlerin
mal
bildiriminde
bulunmaları
gerektiği
Anayasamızın yukarıdaki amir hükmü uyarınca yürürlüğe giren 3628 Sayılı Mal
Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun
2.maddesi, Yönetmeliğin 3. maddesi mal bildiriminde bulunması gerekenleri
düzenlemiştir. Buna göre;
a) Her tür seçimle işbaşına gelen kamu görevlileri ve dışarıdan atanan
Bakanlar Kurulu Üyeleri (Muhtarlar ve İhtiyar Heyeti Üyeleri hariç),
b) Noterler,
c) Türk Hava Kurumunun genel yönetim ve merkez denetleme kurulu üyeleri
ile genel merkez teşkilatında ve Türk Kuşu Genel Müdürlüğü’nde, T.Kızılay
Derneği’nin merkez kurullarında ve Genel Müdürlük teşkilatında görev alanlar ve
bunların şube başkanları,
d) Genel ve katma bütçeli daireler, il özel idareleri, belediyeler ve bunlara
bağlı kuruluş ve alt kuruluşlarda, kamu iktisadi teşekkülleri (iktisadi devlet
teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları) ile bunlara bağlı müessese, bağlı ortaklık
ve işletmelerde, özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak
kurulan ve kamu hizmeti gören kurum ve kuruluşlar ile bunların alt kuruluşlarında
veya komisyonlarında aylık ücret ve ödenek almak suretiyle kamu hizmeti gören
memurları, işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ile yönetim ve denetim
kurulu üyeleri,
e) Siyasi parti genel başkanları, vakıfların idare organlarında görev alanlar,
kooperatiflerin ve birliklerin başkanları, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürleri,
yeminli mali müşavirler, kamuya yararlı dernek yönetici ve denetçileri,
f) Gazete sahibi gerçek kişiler ile gazete sahibi şirketlerin yönetim kurulu
üyeleri, sorumlu müdürleri, başyazarları ve fıkra yazarları,
g) Özel kanunlarına göre mal bildiriminde bulunmak zorunda olanlar
(Konfederasyon, sendika ve sendika şube başkan ve yöneticileri dahil),
12
şeklinde tespit ve tayin etmiştir.
Yönetmeliğin 4.maddesi, her ikisi de bildirimde bulunması gereken eşlerin
her birinin ayrı ayrı mal bildiriminde bulunmaları zorunluluğu olduğunu, bu
durumda eşlerden birinin eşi ile velayeti altındaki çocukların mallarını bildirmek
zorunluluğu bulunduğunu hükme bağlamıştır.
Yönetmeliğin 5.maddesi, kamu görevlilerinden asli görevleri uhdelerinde
kalmak kaydıyla ikinci bir görevi yürütenler veya vekaleten tedvir edenlerin, sadece
asli görevlerinden dolayı tek bir mal bildiriminde bulunacaklarını belirtmiştir. Kamu
görevlisi olmayıp da 3628 sayılı Kanuna göre birden fazla mal bildiriminde
bulunması gerekenlerin bu mercilerden yalnızca birine mal bildirimi verecekleri
esasını getirmiştir.
3.3.Mal Bildiriminin Konusu
3628 sayılı Kanunun 5. ve Yönetmeliğin 8. maddesi, yukarıda belirtilen
görevlilerin kendilerine, eşleri ve velayetleri altındaki çocuklarına ait bulunan;
a) Taşınmaz malları (Arsa ve yapı kooperatif hisseleri dahil),
b) Kendilerine aylık ödenenler, net aylık tutarının beş katından; aylık
ödenmeyenler ise Genel İdare Hizmetleri sınıfında 1.derecenin 1.kademesindeki
şube müdürüne ödenen net aylığın beş katından fazla değer ve tutarındaki;
1-Para ve para hükmündeki kıymetli kağıtları (Yabancı kayıt paralar,
bunların bildirim tarihindeki borsa kıymetlerine göre Türk Parası değeri ve cinsleri
üzerinden belirtilen),
2-Hisse senedi ve tahvilleri,
3-Altın ve mücevheratı,
13
4-Diğer taşınır malları (Her türlü kara, deniz ve hava taşıt araçları, traktör,
biçer-döver, harman makinesi ve diğer ziraat makineleri, inşaat ve iş makineleri,
hayvanlar, koleksiyonlar, ev eşyaları),
5-Hakları
6-Alacaklar,
7-Borçlar ve sebepleri,
8-Gelirleri ve bunların kaynakları,
Mal bildiriminin konusunu teşkil edeceğini ve (b) bendinde belirtilen mal,
hak, alacak, borç ve gelirlerin ayrı ayrı, toplam değerlerinin tek kalem halinde
gösterileceğini ve malların, mal bildirimi tarihindeki değerleri esas alınmak suretiyle
beyan olunacağını belirtmiştir.
3.4.Mal Bildiriminin Verilme Zamanı
3628 sayılı Kanunun 6. Yönetmeliğin 9.maddesi mal bildirimlerinin;
a) Bu Kanun kapsamındaki göreve atanmada, göreve giriş için gerekli
belgelerle birlikte,
b) Bakanlar Kurulu üyeleri için atamayı izleyen bir ay içinde,
c) Seçimle gelinen görevlerde, seçimin kesinleşme tarihini izleyen iki ay
içinde,
d) Yönetim ve denetim kurulları ile komisyon üyeliklerine seçilen veya
atananlar için, göreve başlama tarihini izleyen bir ay içinde,
e) Görevi sona erenler ayrılma tarihini izleyen bir ay içinde,
14
f) Gazete sahibi gerçek kişiler ile, gazete sahibi şirketlerin yönetim ve
denetim kurulu üyeleri faaliyete geçme tarihini, sorumlu müdürleri ve denetim
kurulu üyeleri faaliyete geçme tarihini,
g) Özel kanunlarına göre mal bildiriminde bulunması gerekenler için
kanunlarında öngörülen süre içinde,
Verilmelerinin zorunlu olduğunu, (a) bendinde yazılı durumlarda mal
bildirimi verilmedikçe atama işlerinin yapılamayacağı esasını getirmiştir.
3.4.1 Mal Bildirimlerinin Yenilenmesi
Kanun kapsamındaki görevlere devam edenler, sonu (0) ve (5) ile biten
yılların en geç Şubat ayı sonuna kadar bildirimlerini yenilerler. Yeni bildirimler
yetkili merci tarafından daha önceki bildirimler ile karşılaştırılırlar.
3.4.2.Ek Mal Bildirimi
3628 sayılı Kanun uyarınca mal bildiriminde bulunanlar, bunların eşleri,
velayeti altındaki çocukları ve kendilerinin şahsi mal varlıklarında önemli bir
değişiklik olduğunda, değişikliği izleyen bir ay içinde yeni edindikleri mal, hak,
gelir, alacak ve borçlara münhasır olmak üzere ek mal bildirimi vermek
zorundadırlar. Yukarıda mal bildirimi konusu ayrımında gösterilen mahiyet ve
miktardaki malın iktisabı ile hak, alacak veya gelir sağlanması veya borçlanılması,
mal varlığında önemli değişiklik sayılır.
3.5. Mal Bildirimlerinin Verileceği Merciler
3628 sayılı Kanunun 8 ve Yönetmeliğin 6.maddesi mal bildirimlerinin
verileceği mercileri;
a) T.B.M.M. ve Bakanlar Kurulu üyeleri için T.B.M.M. Başkanlığı’na,
b) Kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personel için, özlük işleri ile ilgili
birime,
15
c) Kurum, teşebbüs, teşekkül ve kuruluşların genel müdürleri, yönetim ve
denetim kurulu için ilgili Bakanlıklara,
d) Yüksek mahkemelerin daire başkan ve üyeleri için ilgili mahkemenin
başkanına,
e) Noterler için Adalet Bakanlığı’na,
f) Diğer kurum ve kuruluşların memur ve hizmetleri için atamaya yetkili
makama,
g) T.H.K. ve Kızılay Derneği’nde görev alanlar için kurum ve dernek
başkanlığına,
h) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında görevli olanlar için
kurum başkanlığına, bunların yönetim ve denetim kurulu üyeleri için ilgili
bulundukları bakanlıklara,
ı) Görevlerinden ayrılanlar için bu görevlerinde iken bildirimlerini vermeleri
gereken makama,
j) Siyasi parti genel başkanları için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na,
k) Kooperatif ve birliklerin başkanları, yönetim kurulu üyeleri ve genel
müdürleri için, kooperatiflerin ve birliklerin denetiminin yapıldığı kuruluşlara,
l) Yeminli mali müşavirler için Maliye ve Gümrük Bakanlığı’na,
m) T.H.K.nun, T.Kızılay Derneği’nin ve kamu yararına sayılan derneklerin
gerek yönetim ve merkez denetleme kurulu üyeleri için İçişleri Bakanlığı’na,
bunların şube başkanları için bulundukları il valiliklerine,
n) İl Genel Meclisi üyeleri için ilgili valiliğe, Belediye Meclisi üyeleri için
ilgili belediye başkanlarına, Belediye Başkanları için İçişleri Bakanlığı’na,
16
o) Mal bildirimi verecek son merciler için, kendi kuruluşlarının özlük işleri
ile ilgili birimine,
p) Gazete sahibi gerçek kişiler ile gazete sahibi şirketlerin yönetim kurulu ve
denetim kurulu üyeleri, sorumlu müdürleri, başyazarları ve fıkra yazarları için
bulundukları yerin en büyük mülki amirliğine,
r) Vakıfların idare organlarında görev alanlar için Vakıflar Genel
Müdürlüğü’ne,
olarak belirlenmiştir.
17
4.3628 SAYILI KANUN KAPSAMINDAKİ SUÇLAR
3628 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde mal bildirimi yükümlülüğüne ilişkin
suçlar ile 17 inci maddesinde Türk Ceza Kanunu ile düzenlenmiş suçlar olmak üzere
ikili ayrıma gidilmiştir.
4.1.Kanunun 1. maddesinde düzenlenen münhasıran mal bildirimi
yükümlülüğüne ilişkin olan suçlar
Kanunun
1.
maddesinde
düzenlenen
münhasıran
mal
bildirimi
yükümlülüğüne ilişkin olan suçlar aşağıdaki gibidir:
- Yapılan ihtara rağmen süresinde mal bildiriminde bulunmama (3628 m.
10/1),
- Soruşturma ile ilgili olarak verilen süre zarfında mal bildiriminde bulunmama
(3628 m. 10/2),
- Mal bildiriminin muhtevası hakkında Kanunun 9’uncu maddesindeki gizliliğe
aykırı olarak gerçeğe aykırı açıklamada bulunma (3628 m. 11),
- Gerçeğe aykırı bildirime bulunma (3628 m. 12),
- Haksız mal edinme, kaçırma veya gizleme (3628 m. 13),
-3628 sayılı Kanuna aykırı davranıldığına dair delil ve emare elde eden Müfettiş
veya Muhakkikin durumu yetkili ve görevli Cumhuriyet Savcısına ihbar ve
evrakı tevdi etmemesi (3628 m. 18/4),
-Kanunun 20’inci maddesi mucibince kendilerinden bilgi istenenlerin bilgi
vermemesi (3628 m. 20),
3628 sayılı Kanunun üçüncü bölümü mal bildirimi konusu hakkında işlenen
suçlar ile haksız mal edinme hakkında cezai hükümleri düzenlenmiştir. Söz konusu
Kanunun 10. maddesi ‘6 ncı maddede belirtilen sürelerde mal bildiriminde
bulunmayana bildirimlerin verileceği mercilerce ihtarda bulunulur. İhtarın kendisine
tebliğinden itibaren otuz gün içinde mazeretsiz olarak bildirimde bulunmayana üç
aya kadar hapis cezası verilir. Soruşturma ile ilgili olarak verilen süre zarfında mal
18
bildiriminde bulunmayana üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir’ hükmüne
amirdir. 11. maddesi mal bildiriminin muhtevası hakkında gizlilik prensibine aykırı
davranan üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağını, bu fiilin basın
yoluyla işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacağını, 12. maddesi
gerçeğe aykırı bildirimde bulunana altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verileceğini
hükümlerini düzenlemiştir.
4.1.2. 3628 Sayılı Kanun İle 2871 Sayılı Kanunun Karşılaştırılması
3628 sayılı Kanunda, 2871 sayılı Kanundan farklı olarak;
a) Soruşturma açılan kamu görevlilerinden mal bildirimi alınması,
b) Sanığın 2.derece kan ve sıhri hısımları ile gelin ve damadının mal
bildirimi kapsamına alınması,
c) Kanunda belirtilen süreler içinde yapılacak tebligata rağmen mal
bildiriminde bulunmayanlara hapis cezası verileceği,
d)
Haksız
mal
edindiği
kesinleşenlerin
kamu
görevinde
istihdam
edilemeyeceği,
e) Bu Kanuna aykırı hareket edenler hakkında, uygulanacak cezai
müeyyidelere tecil, paraya çevirme ve ön ödeme usullerinin uygulanmayacağı,
f) Hediye ve hibe eşyanın tanımının yapılarak, belirli değeri aşan bu tür
eşyanın kuruma teslimi zorunluluğu getirilmiş ve bu Kanuna aykırı hareket edilmesi
halinde soruşturmanın doğrudan Cumhuriyet Başsavcılığına yapılması esası
getirilmiştir.
4.1.3.Haksız Mal Edinme, Mal kaçırma veya Gizleme (3628 / md.13)
Kanuna veya genel ahlaka uygun olarak sağlandığı ispat edilemeyen mallar
veya kişinin sosyal yaşantısı bakımından, geliriyle uygun olduğu kabul
19
edilemeyecek harcamalar şeklinde ortaya çıkan artışlar haksız mal edinme
sayılmıştır.
3628 sayılı Kanunun 13. maddesi ‘Kanunun daha ağır bir cezayı
gerektirmediği takdirde haksız mal edinene üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş
milyon liradan on milyon liraya kadar adli para cezası verilir. Haksız edinilen malı
kaçıran veya gizleyene de aynı ceza verilir.’ Hükmüne amirdir.
4.2. 3628 Sayılı Kanunun 17.Maddesinde Düzenlenen Suçlar
3628 sayılı Kanunun 17.maddesinde belirtilen Türk Ceza Kanunu ile
düzenlenmiş olup daha önce 1609 sayılı Kanun hükümlerine göre soruşturma
mevzuu edilmiş suçlar:
-
Rüşvet,
-
İrtikap,
-
Zimmet,
-
5411 sayılı Bankalar Kanununda yazılı suçlar (160/3.md)
-
Görev sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık,
-
Resmi ihale ve alım ve satımlara fesat karıştırma,
-
Devlet sırlarını açıklama veya açıklanmasına sebebiyet verme,
-
17 inci maddedeki suçlara iştirak etmek,
Ceza kanununda tanımlanan suçlar genelde herkes tarafından işlenebilen
suçlardır. Bu suçların kanuni tanımında “kimse”, “bir kimse”, “her kim” ifadeleri
kullanılırken bazı suçlar ise belli failler tarafından işlenebilir. Bu suçların kanuni
tanımında ise “memur”, “bir memur” “kamu görevlisi” gibi ifadeler kullanılır.
Bunun gibi özel bir faillik şartı aranan suçlara özgü ya da mahsus suç denir. Konuya
ilişkin olarak, TCK’nın 40/2 maddesinde, “özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini
taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren
veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.” hükmüne yer verilmiştir.
Zimmet, rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma suçları kamu görevlisine
özgülenmiş, kamu idaresinin güvenirliğine ve işleyişine karşı suçlardır. 5237 sayılı
TCK’nın dördüncü kısım birinci bölümünde düzenlenmiş suçlardandır.
20
4.2.1.Rüşvet (TCK-md. 252)
Genel olarak rüşvet, bir kamu görevlisi ile herhangi bir kişi arasında
gerçekleştirilen ve kamu görevlisinin yetkilerinin icrası ile ilgili bir iş için diğerinden
haklı olmayan bir karşılık kabul etmesi sonucunu doğuran bir anlaşmadan ibarettir.11
Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi
yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar
sağlamasıdır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 252. Maddesinde rüşvet suçu
düzenlenmiştir. Buna göre
Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya
aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat
sağlayan kişi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya
aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan
kamu görevlisi de birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır.
Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi
cezaya hükmolunur.
Kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi
tarafından kabul edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini
konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından
kabul edilmemesi hâllerinde fail hakkında, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre
verilecek ceza yarı oranında indirilir.
Rüşvet teklif veya talebinin karşı tarafa iletilmesi, rüşvet anlaşmasının
sağlanması veya rüşvetin temini hususlarında aracılık eden kişi, kamu görevlisi
sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak cezalandırılır.
Rüşvet ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü kişi
veya tüzel kişinin menfaati kabul eden yetkilisi, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp
taşımadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak cezalandırılır.
11
Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku Özel Kısım, 5. Baskı, Ankara: Savaş, 2010, s.291.
21
Rüşvet alan veya talebinde bulunan ya da bu konuda anlaşmaya varan
kişinin; yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir
olması halinde, verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
Bu madde hükümleri;
a) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,
b) Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler,
c) Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar,
d) Kamu yararına çalışan dernekler,
e) Kooperatifler,
f) Halka açık anonim şirketler,
adına hareket eden kişilere, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadıklarına
bakılmaksızın, görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması
amacıyla doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, menfaat temin, teklif veya vaat
edilmesi; bu kişiler tarafından talep veya kabul edilmesi; bunlara aracılık edilmesi;
bu ilişki dolayısıyla bir başkasına menfaat temin edilmesi halinde de uygulanır.
Bu madde hükümleri;
a) Yabancı bir devlette seçilmiş veya atanmış olan kamu görevlilerine,
b)Uluslararası veya uluslar üstü mahkemelerde ya da yabancı devlet
mahkemelerinde görev yapan hâkimlere, jüri üyelerine veya diğer görevlilere,
c) Uluslararası veya uluslarüstü parlamento üyelerine,
d) Kamu kurumu ya da kamu işletmeleri de dahil olmak üzere, yabancı bir
ülke için kamusal bir faaliyet yürüten kişilere,
e)Bir hukuki uyuşmazlığın çözümü amacıyla başvurulan tahkim usulü
çerçevesinde görevlendirilen vatandaş veya yabancı hakemlere,
f)Uluslararası bir anlaşmaya dayalı olarak kurulan uluslararası veya uluslar
üstü örgütlerin görevlilerine veya temsilcilerine,
görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması ya da
uluslararası ticari işlemler nedeniyle bir işin veya haksız bir yararın elde edilmesi
yahut muhafazası amacıyla; doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, menfaat temin, teklif
22
veya vaat edilmesi ya da bunlar tarafından talep veya kabul edilmesi halinde de
uygulanır.
Dokuzuncu fıkra kapsamına giren rüşvet suçunun yurt dışında yabancı
tarafından işlenmekle birlikte;
a) Türkiye'nin,
b) Türkiye'deki bir kamu kurumunun,
c) Türk kanunlarına göre kurulmuş bir özel hukuk tüzel kişisinin,
d) Türk vatandaşının,
tarafı olduğu bir uyuşmazlık ya da bu kurum veya kişilerle ilgili bir işlemin
yapılması veya yapılmaması için işlenmesi halinde, rüşvet veren, teklif veya vaat
eden; rüşvet alan, talep eden, teklif veya vaadini kabul eden; bunlara aracılık eden;
rüşvet ilişkisi dolayısıyla kendisine menfaat temin edilen kişiler hakkında,
Türkiye'de bulundukları takdirde, resen soruşturma ve kovuşturma yapılır.
Rüşvet suçu ‘dürüst hizmet’ yükümü altında olan kamu görevlisinin, bu
ilkeden ayrılarak, çıkar karşılığı hizmeti görmesinin cezalandırıldığı bir alandır.12
Mülga Ceza Kanunu çeşitli maddelerinde rüşvet suçunun değişik biçimleri
düzenlenmiştir. Nitekim rüşvet suçlarının ortak esasının, kamu hizmetine ilişkin
görevlerin ticareti olduğunu, ancak bu tür bir ticaretin konusunun resmi göreve
uygun bir davranış veya bu göreve aykırı bir davranış olabileceğini nazara alan
Kanun, bu farklılığa dayanarak iki ayrı suçu öngörmüştü. Rüşvet anlaşmasının
konusu bir görevin yerine getirilmesi ise basit rüşvet, eğer göreve aykırı bir davranış
ise ağır rüşvet söz konusuydu. 5237 sayılı Ceza Kanunu ile rüşvet suçu basit, ağır
rüşvet suçu ayrımına son vermiştir. Rüşvet konusunu oluşturan işin, görevin
gereklerine aykırı olması hali, yani mülga Ceza Kanunu döneminde ‘ağır rüşvet’
olarak nitelendirilen filler cezalandırılmaktadır. Buna karşılık görevin yerine
getirilmesi için yarar sağlama, bir başka deyişle mülga Ceza Kanunu döneminde
‘basit rüşvet alma’ olarak adlandırılan durum, rüşvet olmaktan çıkarılmıştır.
Suçla korunmak istenen hukuki menfaat, kamu idaresine olan ve olması
gereken güvenin korunmasıdır. Kamu hizmetlerinin eşitlik ve liyakat açısından
adaletli yürütüldüğü, kamu görevlilerinin rüşvet kabul etmez ve satın alınamaz
12
Erdener Yurtcan, Yargıtay Kararlarının Işığında Kamu Yönetimine Karşı Suçlar,1.Bası,
Ankara: Beta,2008, s.37.
23
oldukları hususunda toplumda hakim olan güvenin, inancın sarsılmaması gerekir.
Rüşvetin suç olarak ihdasıyla korunmak istenen işte bu güven ve inançtır.
Suçun Faili : Rüşvet suçunun düzenlendiği madde metninden anlaşılacağı
üzere rüşvet suçu çok failli bir suç olup “bir rüşvet alan” olması için mutlaka bir de
“rüşvet veren” olması gereklidir. Yeni Kanunun düzenlemesine göre rüşvet alan kişi
mutlak surette kamu görevlisi olmalıdır. Rüşvet veren ise herhangi bir kimse olabilir.
Kamu görevlisi ise genel hükümlerdeki 6. maddede yapılan tanıma giren kişidir.
Suçun Maddi Unsuru: Suçun maddi unsuru failin niteliğine göre “rüşvet
almak” veya “rüşvet vermek” tir. Rüşvetin sözlük anlamı “yaptırılmak istenen bir
işte yasadışı bir kolaylık veya çabukluk sağlanması için bir kimseye mal veya para
olarak sağlanan çıkar” dır.
Yeni düzenleme ile artık sadece “nitelikli rüşvet” olarak adlandırılan,
yapmaması gereken bir işi yapmak ve yapması gereken bir işi yapmamak için çıkar
sağlayan memura rüşvet cezası verilebilecek. Yani, eylemin rüşvet sayılması için
kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya
yapmaması için yarar sağlaması gerekir.
Rüşvet suçunun oluşabilmesi için amaçlanan şeyin kamu görevlisinin
görevine giren bir iş olması gerekir. Aksi takdirde rüşvet suçu oluşmaz. Amaçlanan
şeyin kamu görevlisinin görevine girip girmediği, ilgili kurumun çalışma sistem ve
işbölümünü düzenleyen mevzuata göre belirlenecektir. Zira, kamu görevlisinin fiilen,
o
görevi
üstlenmiş
bulunması
suçun
oluşmasına
sebebiyet
vermeyeceği
düşünülmektedir.
Maddenin son fıkrasında ise uluslar arası mevzuata uygunluk ve rüşvet
suçuyla uluslar arası alanda mücadele için yabancı görevlilere rüşvet verme ve alma
da suç kapsamına alınmıştır.
Suçun Manevi Unsuru : Bu suç, ancak kasten işlenebilir. Bu itibarla rüşvet
alan memur, sağladığı yararın veya kabul ettiği vaadin hukuka aykırı olduğunu
bilecek ve bunu isteyecektir. Kendisinden rüşvet istenen kimse de, bu yararın talep
olunmasının hukuka aykırı olduğunu bilecek ve buna rağmen bu talebi serbest
iradesiyle kabul edecektir.
Rüşvet çok failli bir suçtur. Teşebbüs durumu hariç daima iki kişinin varlığını
gerektirir. Bunlardan biri rüşvet alan, diğeri verendir. Rüşveti alanın her halükarda
24
memur olması gerekir. Bunlar suç ortağı kişilerdir ve suçun failleridir. Faillerden
birinin
ceza
sorumluluğu
cezalandırılmasını engellemez.
olmaması,
diğerinin
sorumlu
olmamasını
veya
13
Rüşvet alan kamu görevlisi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. Rüşvet veren kişi de kamu görevlisi gibi cezalandırılır. Rüşvet
konusunda anlaşmaya varılması hâlinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
Rüşvet alan veya bu konuda anlaşmaya varan kişinin, yargı görevi yapan,
hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması hâlinde, birinci fıkraya göre
verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
4.2.2.İrtikap (TCK-md.250)
Bir kamu görevlisinin, görev nüfuzunu kötüye kullanarak, bir kimseyi icbar
etmek veya hileli davranışlarla ikna etmek suretiyle, kendisine veya başkasına yarar
sağlaması veya bu yolda vaatte bulunulmasını sağlamasıdır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 250. maddesinde irtikap ‘Görevinin
sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar
sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu
görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kamu görevlisinin
haksız tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya
en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek, kamu
görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması halinde, icbarın
varlığı kabul edilir.
Görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli
davranışlarla, kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte
bulunulmasına bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi, üç yıldan beş yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
İkinci fıkrada tanımlanan suçun kişinin hatasından yararlanarak işlenmiş
olması hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
13
Toroslu, s.295.
25
İrtikap edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde
bulundurularak, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.’
hükmü düzenlenmiştir.
İrtikap fiili suç haline getirmekle korunan hukuki menfaat, bir yandan
dürüstlüğün, diğer yandan da kamu idaresinin itibarının korunmasıdır.
Suçun Faili : İrtikap suçunun faili görevinin sağladığı nüfuzu ve güveni
kötüye kullanmakla, hileli davranışlarla, ikna etmekle veya hatadan istifade etmekle
kendisine veya başkasına yarar sağlayan veya bu yolda vaatte bulunulmasına imkan
sağlayan kamu görevlisidir.
Suçun Maddi Unsuru : 1. fıkrada düzenlenen cebri irtikap suçunda maddi
unsur; nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlamsına
veya bu yolla vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar etmek (zorlamak) tir.Maddede
geçen “icbar” deyimi, mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli, doğrudan
doğruya veya dolayısıyla her türlü manevi zorlayıcı hareketin yapılmasını ifade eder.
Failin zorlayıcı hareketinin mağdur üzerinde baskı yaratmaya elverişli olması
yeterli olup, mağdurun korkmuş olması gerekmez. Mağdurun; sağladığı menfaatin
hukuka aykırı olduğunu bilmesi, fakat iradesi baskı altında tutulduğu için, bu
baskıdan kurtulmak ve karşılaşabileceği daha ağır zararları bertaraf etmek
düşüncesiyle hareket etmiş olması gerekir. Ancak, bu icbarın, yağma suçunun
oluşumuna neden olan cebir veya tehdit boyutuna varmaması gerekir. Aksi takdirde,
gerçekleşen suç, icbar suretiyle irtikâp değil, gasp suçu olur.
2. fıkrada düzenlenen ikna suretiyle irtikap suçunda maddi unsur; görevinin
sağladığı güveni kötüye kullanarak hileli davranışlarla kendisine veya başkasına
yarar sağlamasına veya bu yolla vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna etmektir.
3. fıkradaki hatadan istifade suretiyle irtikap fiili, 2. fıkradaki suçun
hafifletici nedenidir. Buna göre kamu görevlisi olan failin görevinin sağladığı
güvenden de istifadeyle mağdurun hatasından yararlanarak kendisine veya başkasına
yarar sağlaması veya bu yolla vaatte bulunulmasını temin etmesi gerekir. Bu şekilde
26
irtikapta, kamu görevlisinin zorlayıcı veya kandırıcı bir hareketi olmaksızın mağdur
kendiliğinden ona menfaat sağlamakta, memurda bu menfaatin haksız olduğunu
bildiği halde, bunu iade etmemektedir. Failin mağdurun hataya düşmesinde hiçbir
etkisinin bulunmaması gerekir. Bir etkisi var ise ikna suretiyle irtikap suçu oluşur.
Suçun Manevi Unsuru : Suçun manevi unsuru “kast” olup; saik önemsizdir.
Taksirle işlenemez.
4.2.3. İrtikap İle Rüşvet Suçu Arasındaki Farklar
İrtikap ile rüşvet suçu arasındaki farklar aşağıdaki gibidir;
- İrtikap suçu (yiyicilik) tek yanlı olduğu halde, rüşvet suçu iki yanlı
suçlardandır. İrtikapta sadece parayı alan suçludur. Rüşvette hem çıkarı sağlayan
hem de çıkarı veren suçludur. Çünkü yiyicilik suçunda birey, baskı veya ikna sonucu
suç kastı olmadan faile çıkar sağlandığı için suçlu değildir. Rüşvette ise, rüşvet veren
serbest iradesi ile rüşvet anlaşması yapıp memura çıkar sağlandığından kendisi de
suçludur.
- Yiyicilikte memuriyet görevi ve sıfatı kötüye kullanılmaktadır. Rüşvet
suçunda ise fail memuriyet görevini kötüye kullanmaktadır.
- Yiyicilikte görev veya sıfat kötüye kullanılıp çıkar sağlanırken, rüşvette
çıkar sağlandıktan sonra görev kötüye kullanılmaktadır.
- Yiyicilik suçunu sadece memurlar işlerken, rüşvet suçunu memurlarla
birlikte 211/2.maddesinde yazılı kamu hizmeti ile görevli olanlarda işlemektedir.
- Yiyicilikte birey yasal ortamda olduğu halde, rüşvette ise birey yani rüşvet
veren yasa dışı ortamda bulunmaktadır.14
14
Vahdettin Özcan, 3628 Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele
Kanunu Uygulaması, www.marmara.gov.tr/document/news/1418/sunum.doc,s.28
27
4.2.4. Zimmet (TCK-md.247)
Bir kamu görevlisinin, görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan
veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı, kendisinin veya başkasının
temellük etmesini sağlamasıdır.
Zimmet, özünde kamu görevlisi tarafından işlenen bir güveni kötüye
kullanmadan ibarettir. Zimmet suçunu öngören norm ile sadece kamu görevlilerinin
doğruluğu ve dürüstlüğüne ilişkin devlete ait menfaatler değil, aynı zamanda kamu
idaresinin malvarlığına ilişkin menfaatleri de korunmaktadır.15
Zimmet suçunu işleyen kamu görevlisi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır. Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra
iade edilmek üzere işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.
TCK’nın 259. Maddesi ‘Zimmet veya irtikâp suçunun işlenmesine kasten göz
yuman denetimle yükümlü kamu görevlisi, işlenen suçun müşterek faili olarak
sorumlu tutulur. Denetim görevini ihmal ederek, zimmet veya irtikâp suçunun
işlenmesine imkân sağlayan kamu görevlisi, üç aydan üç yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.’ Hükmünü düzenlemiştir.
Zimmet suçunun maddi konusu, zimmete geçirilen taşınır veya taşınmaz
maldır. Bu malın zilyetliğinin kamu görevlisine devredilmiş olması veya kamu
görevlisinin bu mal üzerinde gözetim yükümlüğünün bulunması gerekir.
Zimmet suçlarını cezalandırmakla korunmak istenen hukuki menfaat kamuya
ait değerlerin dürüst bir şekilde idaresini ve kullanılmasını sağlamaktır.
Suçun Faili : Zimmet suçunun faili, malı kendisinin veya başkasının
zimmetine geçiren kamu görevlisidir. Mahsus suçlardan olan zimmet suçunun faili
mutlaka kamu görevlisi olacaktır.
Suçun Maddi Unsuru : Zimmet suçunda maddi unsur, madde metninde yer alan
“zimmete geçirmek”tir. Zimmete geçirmek deyimi sözlük manası itibarıyla,
15
Toroslu, s.274.
28
kendisine bırakılmış parayı kendisine mal etmek veya harcamak manasına
gelmektedir.
Hukuki anlamda zimmetine geçirmeden maksat ise; bir “para” veya “şey”
üzerinde onun malikiymiş gibi tasarrufta bulunmaktır. Bu itibarla bu gibi değerleri
kendi mal varlığına ithal etmek gibi, satmak veya trampa etmek suretiyle
karşılığında alınan bedel veya malı kendi varlığına sokmak da bu kavrama girer ve
bu bakımdan para, evrak veya malın failin mal varlığında kaldığı sürenin kısa veya
uzun olması bir rol oynamaz.
Zimmete geçirme deyimi, her ne kadar icrai bir hareketi kapsıyor gibi
görünse de ihmalli bir davranışla da işlenmesi mümkündür.
Suçun Manevi Unsuru : Bu suçun manevi unsuru “kast” olup; saik
önemsizdir. Taksirle işlenemez.
4.2.5. İhtilas (TCK-md.247/2)
Suç fiilinin gizliliğini (açığa çıkmamasını) temin etmek üzere her tür hileye
başvurarak (hileli) davranışlarla işlenen zimmet suçudur. Zimmet suçuna nitelikli
olma özelliğini veren “hile” bir bakıma işlenen basit zimmet suçunun delillerini
karartma amacına yönelik bir davranıştır. Eski kanun uygulamasında hileli faaliyetin
aldatıcılık niteliği konusunda Yargıtay şu ölçüyü benimsemiştir: Zimmet suçunun
işlendiği yalnızca dairede mevcut belge ve kayıtların incelenmesinden anlaşılmakta
ise, hile daireyi aldatacak nitelikte değildir. Buna karşılık suçun ortaya
çıkarılabilmesi için daire dışında bazı araştırma ve incelemede bulunmak
zorunluluğu var ise hile aldatıcı niteliktedir. Öte yandan “hileli faaliyet”
için
Yargıtay, dairedeki belgelerle zimmet suçunun işlendiğinin ilk bakışta ortaya
çıkarılamaması koşulunu da aramaktadır.
19/10/2005 tarihinde T.B.M.M. tarafından kabul edilen ve 01/11/2005 tarih ve
25983 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık
Kanunu’nun 160. maddesi ‘Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan
veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu para veya para yerine geçen evrak
29
veya senetleri veya diğer malları kendisinin ya da başkasının zimmetine geçiren
banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları, altı yıldan oniki yıla
kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacakları gibi
bankanın uğradığı zararı tazmine mahkûm edilirler. Suçun, zimmetin açığa
çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi hâlinde faile on iki
yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası verilir;
ancak, adli para cezasının miktarı bankanın uğradığı zararın üç katından az olamaz.
Ayrıca meydana gelen zararın ödenmemesi hâlinde mahkemece re'sen
ödettirilmesine hükmolunur. Faaliyet izni kaldırılan veya Fona devredilen bir
bankanın; hukuken veya fiilen yönetim ve denetimini elinde bulundurmuş olan
gerçek kişi ortaklarının, kredi kuruluşunun kaynaklarını, kredi kuruluşunun emin bir
şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek şekilde doğrudan veya dolaylı olarak
kendilerinin
veya
başkalarının
menfaatlerine kullandırmak suretiyle,
kredi
kuruluşunu her ne suretle olursa olsun zarara uğratmaları zimmet olarak kabul edilir.
Bu fiilleri işleyenler hakkında on yıldan yirmi yıla kadar hapis ve yirmibin güne
kadar adlî para cezasına hükmolunur; ancak, adlî para cezasının miktarı bankanın
uğradığı zararın üç katından az olamaz. Ayrıca, meydana gelen zararın müteselsilen
ödettirilmesine karar verilir. Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen para
veya para yerine geçen evrak veya senetlerin veya diğer malların aynen iade
edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi hâlinde, verilecek cezanın
üçte ikisi indirilir. Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen
para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin veya diğer malların aynen iade
edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi hâlinde, verilecek cezanın
yarısı indirilir. Bu durumun hükümden önce gerçekleşmesi hâlinde, verilecek
cezanın üçte biri indirilir. Zimmet suçunun konusunu oluşturan para veya para yerine
geçen evrak veya senetlerin veya diğer malların değerinin azlığı nedeniyle, verilecek
ceza üçte birden yarıya kadar indirilir.’ Hükmünü düzenlemiştir.
4.2.6.Görev Sırasında veya Görevden Dolayı Kaçakçılık
Bir kamu görevlisinin, görevi sırasında veya görevi dolayısıyla; ülkeye
getirilmesi yasak olan maddeleri getirmesi veya getirilmesine dolaylı olarak yardım
etmesi veya göz yumması,
30
Ülkeden
çıkarılması
yasak
maddeleri
çıkarması,
çıkartması
veya
çıkarılmasına göz yumması,
Ülke içinde imali, alım satımı yasak maddeleri alıp satması, alım satımına
yardımcı olması veya göz yumması,
Vergi ve resimleri hileyle ödememesi veya ödettirmemesi ile ilgili suçlardır.
4.2.7. İhaleye Fesat Karıştırma (TCK md. 235)
İhaleye Fesat Karıştırma TCK 235/2 maddesinde şöyle düzenlenmiştir.
a) Hileli davranışlarla;
1. İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye
veya ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek,
2. İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olmayan kişilerin ihaleye
katılmasını sağlamak,
3.Teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olduğu
hâlde, sahip olmadığından bahisle değerlendirme dışı bırakmak,
4. Teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olmadığı
hâlde, sahip olduğundan bahisle değerlendirmeye almak.
b) Tekliflerle ilgili olup da ihale mevzuatına veya şartnamelere göre gizli
tutulması gereken bilgilere başkalarının ulaşmasını sağlamak.
c) Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle ya da hukuka aykırı diğer
davranışlarla, ihaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin
ihaleye, ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek.
d) İhaleye katılmak isteyen veya katılan kişilerin ihale şartlarını ve özellikle
fiyatı etkilemek için aralarında açık veya gizli anlaşma yapmak ihaleye fesat
karıştırma sayılır.
Kamu kurum veya kuruluşları adına yapılan mal veya hizmet alım veya
satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihalelere fesat karıştıran kişi, beş yıldan oniki
yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
31
İhaleye fesat karıştırma sonucunda ilgili kamu kurumu veya kuruluşu
açısından bir zarar meydana gelmiş ise, ceza yarı oranında artırılır. Zararın meydana
gelmiş olduğu sabit olmakla birlikte miktarının belirlenememiş olması, bu fıkra
hükmünün uygulanmasını engellemez.
İhaleye fesat karıştırma dolayısıyla menfaat temin eden görevli kişiler, ayrıca
bu nedenle ilgili suç hükmüne göre cezalandırılırlar.
4.2.8.Edimin İfasına Fesat Karıştırma (TCK md.236)
İhale karar, şartname veya sözleşmesinde belirtilenden başka, eksik ve
süresinden sonra teslim veya kabul edilmesi halidir.
4.2.9.Devlet Sırlarının Açıklanması veya Açıklanmasına Sebebiyet Verme
(TCK md.329)
Devletin güvenliği veya iç veya dış siyaset yararları bakımından niteliği
itibariyle gizli kalması gereken bilgileri açıklamak suçudur.
Devlet sırrı; devlet güvenliğine, askeri, diplomatik veya ekonomik nitelikte,
iç veya uluslar arası menfaatlere ilişkin ve gizli kalması gereken, yetkili makamların
yayın ve açıklanmasını yasakladığı bilgiler olarak sıralanabilir. Ancak bunları kesin
olarak belirleyip kapsamını çizmek her zaman mümkün değildir. O nedenle
bilgilerin gizlilik derecesini ve devletin siyasi çıkarlarıyla bağlantısını takdir hakkı
hakime aittir. 16 Burada korunmak istenen, devletin şahsiyeti dolayısıyla emniyetidir.
Korunan sır değil, devlet güvenliği ve siyasi menfaatidir.17
16
17
Topuz, s.38.
Topuz, s.39.
32
5.HEDİYE
3628 sayılı Kanun uyarınca mal bildiriminde bulunmak zorunda olan kamu
görevlileri, milletlerarası protokol, mücamele veya nezaket kaideleri uyarınca veya
diğer herhangi bir sebeple, yabancı devletlerden, milletlerarası kuruluşlardan, sair
milletlerarası hukuk tüzelkişiliklerinden, Türk uyruğunda olmayan herhangi bir özel
veya tüzelkişi veya kuruluştan; aldıkları tarihteki değeri on aylık net asgari ücret
toplamını aşan hediye veya hibe niteliğindeki eşyayı aldıkları tarihten itibaren bir ay
içinde kendi kurumlarına teslim etmek zorundadırlar. Ancak, yabancı devlet
adamları ve milletlerarası kuruluş temsilcileri tarafından verilen imzalı hatıra
fotoğraflarının çerçeveleri bu madde hükümlerine dahil değildir.
Mal bildiriminde bulunmak zorunda olan kamu görevlileri ve bunların
eşlerine, milletlerarası protokol, mücamele veya nezaket kaideleri uyarınca veya
diğer herhangi bir sebeple yabancı devletlerden, milletlerarası kuruluşlardan, sair
milletlerarası hukuk tüzel kişiliklerinden, Türk uyruğunda olmayan herhangi bir
gerçek veya tüzel kişi veya kuruluş tarafından verilen hediye veya hibe niteliğindeki
eşyayı alan ilgilisi, bu eşya değerinin on aylık net asgari ücret toplamını aşan
değerde olduğunu belirlemesi halinde; yurtiçinde aldıkları tarihten, yurtdışından
yurda dönüşleri tarihinden itibaren on gün içinde bulundukları il defterdarlığına
(takdir komisyonu başkanlığına) değer takdiri için kurumları vasıtasıyla gönderir.
Hediye veya hibe niteliğindeki bu eşyanın (yabancı devlet adamları ve milletlerarası
kuruluş temsilcileri tarafından verilen imzalı hatıra fotoğraflarının çerçeveleri hariç)
gerçek değerinin takdiri ile net asgari ücretin on aylık toplamını aşıp aşmadığı,
213 sayılı Vergi Usul Kanununun değişik 72’nci maddesine göre kurulan takdir
komisyonunca en geç on gün içinde tespit olunarak ilgiliye ve bağlı bulunduğu
kuruma bildirilir.
Kıymet takdirini müteakip, takdir komisyonu tarafından ilgilisine geri verilen
hediye veya hibe niteliğindeki eşyadan değeri net asgari ücretin on aylık toplamını
aşanlar, ilgilisi tarafından en geç on gün içinde kendi kurumlarına verilir. Bu
eşyalar, kurumca sergilenmek veya başka bir şekilde muhafaza edilmek suretiyle
değerlendirilir veya ilgisi sebebiyle diğer bir kuruma tevdi edilebilir.
33
5.1. Kamu Görevlileri Etik Kurulu
Türk hukukunda 8 Haziran 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren 5176 sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması Hakkında
Kanun, kamu etiği alanındaki temel düzenlemeyi oluşturmaktadır. Bu kanun
hükümlerini uygulamaya geçiren Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile
Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ise 13 Nisan 2005 tarihli Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kamu görevlilerinin hediye almaması,
kamu görevlisine hediye verilmemesi ve görev sebebiyle çıkar sağlanmaması temel
ilkedir. Söz konusu yönetmeliğin 15.maddesi hediye alma ve menfaat sağlama
yasağını düzenlemiştir. Buna göre ‘Kamu görevlisinin tarafsızlığını, performansını,
kararını veya görevini yapmasını etkileyen veya etkileme ihtimali bulunan,
ekonomik değeri olan ya da olmayan, doğrudan ya da dolaylı olarak kabul edilen
her türlü eşya ve menfaat hediye kapsamındadır.
Kamu görevlileri, kamu kaynaklarını kullanarak hediye veremez, resmi gün,
tören ve bayramlar dışında, hiçbir gerçek veya tüzel kişiye çelenk veya çiçek
gönderemezler; görev ve hizmetle ilgisi olmayan kutlama, duyuru ve anma ilanları
veremezler.
Uluslararası ilişkilerde nezaket ve protokol kuralları gereğince, yabancı kişi
ve kuruluşlar tarafından verilen hediyelerden, 3628 sayılı Kanunun 3. maddesi
hükümleri saklı kalmakla birlikte, söz konusu maddede belirtilen sınırın altında
kalanlar da beyan edilir.
Aşağıda belirtilenler hediye alma yasağı kapsamı dışındadır:
a) Görev yapılan kuruma katkı anlamına gelen, kurum hizmetlerinin hukuka
uygun yürütülmesini etkilemeyecek olan ve kamu hizmetine tahsis edilmek,
kurumun demirbaş listesine kaydedilmek ve kamuoyuna açıklanmak koşuluyla
alınanlar (makam aracı ve belli bir kamu görevlisinin hizmetine tahsis edilmek üzere
alınan diğer hediyeler hariç) ile kurum ve kuruluşlara yapılan bağışlar,
b) Kitap, dergi, makale, kaset, takvim, cd veya buna benzer nitelikte olanlar,
c) Halka açık yarışmalarda, kampanyalarda veya etkinliklerde kazanılan ödül
veya hediyeler,
d) Herkese açık konferans, sempozyum, forum, panel, yemek, resepsiyon veya
buna benzer etkinliklerde verilen hatıra niteliğindeki hediyeler,
34
e) Tanıtım amacına yönelik, herkese dağıtılan ve sembolik değeri bulunan
reklam ve el sanatları ürünleri,
f) Finans kurumlarından piyasa koşullarına göre alınan krediler.
Aşağıda belirtilenler ise hediye alma yasağı kapsamındadır:
a) Görev yapılan kurumla iş, hizmet veya çıkar ilişkisi içinde bulunanlardan
alınan karşılama, veda ve kutlama hediyeleri, burs, seyahat, ücretsiz konaklama ve
hediye çekleri,
b) Taşınır veya taşınmaz mal veya hizmet satın alırken, satarken veya
kiralarken piyasa fiyatına göre makul olmayan bedeller üzerinden yapılan işlemler,
c) Hizmetten yararlananların vereceği her türlü eşya, giysi, takı veya gıda türü
hediyeler,
d) Görev yapılan kurumla iş veya hizmet ilişkisi içinde olanlardan alınan borç
ve krediler.
Bu Yönetmelik kapsamına giren en az genel müdür, eşiti ve üstü görevliler,
bu maddenin 5 inci fıkrası ve 6 ncı fıkranın (a) bendinde sayılan hediyelere ilişkin
bir önceki yılda aldıklarının listesini, herhangi bir uyarı beklemeksizin her yıl Ocak
ayı sonuna kadar Kurula bildirilmesi hükme bağlanmıştır. Bunun yanında ‘uluslar
arası ilişkilerde nezaket ve protokol kuralları gereğince, yabancı kişi ve kuruluşlar
tarafından verilen hediyelerden 3628 sayılı Kanunun 3.maddesi hükümleri saklı
kalmakla birlikte, söz konusu maddede belirtilen sınırın altında kalanlar da beyan
edilir.’ Hükmü ile yönetmelik kurumlara teslim edilmesi zorunluluğu taşımayan
hediyelerin beyan edilmesini şart koşmaktadır.
Kurul, gerek gördüğü takdirde mal bildirimlerini inceleme yetkisine sahiptir.
Mal bildirimlerindeki bilgilerin doğruluğunun kontrolü amacıyla ilgili kişi ve
kuruluşlar (bankalar ve özel finans kurumları dahil) talep edilen bilgileri, en geç
otuz gün içinde Kurula vermekle yükümlüdürler.’
35
6.3628 SAYILI KANUNA GÖRE SORUŞTURMA USULÜ
3628 sayılı Kanuna göre yapılacak soruşturma usul ve esasları, söz konusu
Kanunun 17. ve müteakip maddelerinde düzenlenmiştir.
6.1.Soruşturma
Kanunun 17 inci maddesi ‘Bu Kanunda ve 18/06/1999 tarihli ve 4389 sayılı
Bankalar Kanununda yazılı suçlarla, irtikap, rüşvet, basit ve nitelikli zimmet, görev
sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, resmi ihale ve alım ve satımlara fesat
karıştırma, Devlet sırlarının açıklanması veya açıklanmasına sebebiyet verme
suçlarından veya bu suçlara iştirak etmekten sanık olanlar hakkında 02/12/1999
tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması
Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz.
Yukarıdaki fıkra hükmü müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar hakkında
uygulanamaz.
Görevleri veya sıfatları sebebi ile özel soruşturma ve kovuşturma usulüne tabi
olan sanıklarla ilgili kanun hükümleri saklıdır.’ Hükmünü havidir.
Bu özel Kanun kamu görevlileri ile onların suç ortaklarının Kanunda sayılan
görev suçlarında özel soruşturma yöntemi öngörmekte, 4483 sayılı Kanun
hükümlerinin uygulanmayacağını belirtmektedir. Bu bakımdan Kanun kapsamında
yer almayan görev suçları için yine 4483 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.
Kanun kamu görevlileri ve onların suç ortakları hakkında uygulanırken, bazı
kamu görevlilerinin istisna edildikleri dikkati çekmektedir. Bunlar müsteşarlar,
valiler, kaymakamlar, görevleri veya sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve
kovuşturma kurallarına tabi olan kişilerdir.
Kanun kapsamındaki suçlara ilişkin ihbarlar 18 inci maddede düzenlenmiştir.
İhbarlar doğrudan Cumhuriyet Başsavcılıklarına yapılır. İhbar üzerine derhal bir
ihbar tutanağı düzenlenir ve bir örneği muhbire verilir. Acele ve gecikmesinde
sakınca umulan hallerde tutanak düzenlenmesi sonraya bırakılabilir. Muhbirlerin
kimlikleri, rızaları olmadıkça açıklanmaz. İhbar asılsız çıktığında aleyhine takibat
yapılanın istemi üzerine muhbirin kimliği açıklanır.
36
Yapılan
ihbar
veya
takipsizlik
kararı
ve
iddianame
Cumhuriyet
başsavcılığınca, Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel
Müdürlüğü ile varsa diğer ilgili kamu kurum veya kuruluşlarına bildirilir. Hazine
avukatının yazılı başvuruda bulunması halinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde
müdahil sıfatını kazanır.
İhbar ve şikayet dilekçeleri 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair
Kanun ile Başbakanlık Genelgesi’ne göre değerlendirilmelidir.
6.2.Cumhuriyet Savcısının Yetkileri
3628 sayılı Kanun, bu Kanunda belirtilen ve daha önce açıklanan suçları
işleyen kamu görevlisi sanıklar hakkında soruşturma yapma yetkisini Cumhuriyet
Savcısına tanımıştır. Cumhuriyet savcısı kendisine intikal eden bu suçlarla ilgili
doğrudan doğruya ve bizzat soruşturmaya başlamak zorundadır.
3628 sayılı Kanunun kapsamına giren suçlarla ilgili olarak yapılacak
soruşturmanın, Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülmesi esastır. Cumhuriyet
savcısının yapacağı soruşturma, ‘hazırlık tahkikatı’ olarak tanımlanmaktadır.
Cumhuriyet Savcısı 17 nci maddede yazılı suçların işlendiğini öğrendiğinde
sanıklar hakkında doğrudan doğruya ve bizzat soruşturmaya başlamakla beraber
durumu atamaya yetkili amirine veya 8 inci maddede sayılan mercilere bildirir.
Yasada sözünü ettiğimiz ‘soruşturmanın başladığı’ bildirimi için seçimlik bir
yetki dikkati çekmektedir. Yasa bildirim yükünü getirirken, aslında temel bir
değişiklik
yapmaktadır,
çünkü
eski 1609
sayılı
Yasanın
‘izin’
yöntemi
kaldırılmaktadır. 1609 sayılı Yasada, o yasadaki suçlar için savcının kamu
görevlisinin üstlerinden izin alması öngörülmüşken, 3628 sayılı Yasa izin sistemini
kaldırmış, bildirim esasını getirmiştir. Bu iki kavram birbirinden çok farklıdır. İzin
kavramı, bu konuda irade açıklama hakkına sahip olan bir kişi ya da makamın,
herhangi bir sonucun yaratılması, kararın alınması ya da işlemin yapılmasını uygun
gördüğünü, buna rıza gösterdiğini belirten bir irade beyanıdır. Oysa, bildirim bir
konuda muhatabı haberli kılmak anlamı taşır. Fakat izin kavramında olduğu gibi
37
muhatabın sonucu iradesi ile önlemek olanağı yoktur. Bildirimde muhatap olayı
yalnızca öğrenmektedir.18
3628 sayılı Kanunun savcıya yüklediği bildirim yükümünü Anayasanın
129/son maddesi yönünden değerlendirmek uygun olur. Anayasa bu maddesinde
‘memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, işledikleri iddia edilen suçlardan
ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun
gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır.’ demektedir. Buna göre kamu görevlilerinin
görev suçları için Anayasada ‘izin’ sistemi öngörülmüş, bu kural olarak kabul
edilmiştir. Ancak istisnalar söz konusu olabilecektir. Bu istisnaların kanunlarda
öngörülmüş olması şarttır. 3628 sayılı Kanun ‘bildirim’ sistemini Anayasanın
öngördüğü bir istisna olarak değerlendirmek uygun olur. 19
3628 sayılı Kanunun 19. Maddesinin 2 inci fıkrası ‘Cumhuriyet Savcısı
soruşturmaya başladığında ihbarı doğrulayan emareler bulduğu takdirde sanıktan,
haksız edinilen malın kaçırıldığı yolunda delil ve emare elde edildiği takdirde
sanığın ikinci dereceye kadar kan ve sıhri hısımları ile gelini ve damadından mal
bildiriminde bulunmalarını ister. Bu istemin sanığa ve diğer ilgililere ulaştığı
tarihten itibaren yedi gün içinde Cumhuriyet Savcısına mal bildiriminin verilmesi
zorunludur. Soruşturmanın müfettiş veya muhakkik tarafından yapılması halinde
müfettiş veya muhakkik de sanıktan ve yukarıda sayılan ilgililerden mal bildirimi
isteminde bulunurlar. Bu istemin sanık ve ilgililere ulaştığı tarihten itibaren yedi gün
içinde müfettiş veya muhakkike mal bildiriminin verilmesi keza zorunludur.
Cumhuriyet Savcısı, kamu davası açılmadan önce haksız edinildiği yolunda
delil veya emare elde edilen para veya mal ile ilgili tedbirin alınmasını görevli
mahkemeden veya para veya malın bulunduğu yer hukuk mahkemesinden
isteyebilir.
Cumhuriyet Başsavcılığı müfettiş ve muhakkikler tarafından kendisine
tevdiine lüzum görmediği halde dahi evrakın taalluk ettiği iş hakkında soruşturma
yapmak üzere, gerekçe göstererek evrakı ait olduğu merciden isteme yetkisine
sahiptir. Bu hüküm benzeri 1609 sayılı Kanunun 2.maddesinin son fıkrasında da yer
almıştır. Ancak, 1609 sayılı Kanunda Cumhuriyet savcısı soruşturma için ilgili
18
İbrahim Pınar, 4483 Sayılı Kanuna Göre Memur Suçlarında İdari ve Adli Soruşturma
Usulleri, 4. Baskı, Ankara: Seçkin, 2003, s.412.
19
Pınar, s.413.
38
Bakandan izin isteyebilecek ikin 3628 sayılı Kanunla evrakın verildiği Bakanlık
veya ilgili makamdan evrakı isteme yetkisi tanınmıştır.
Cumhuriyet savcısı soruşturmaya başladığı ihbarı doğrulayan deliller
bulunduğu takdirde, sanıktan, haksız edinilen malın kaçırıldığı yolunda delil elde
edildiği takdirde sanığın ikinci dereceye kadar kan ve sıhri hısımları ile gelini ve
damadından mal bildiriminde bulunulmalarını isteyecektir. Bu istemin sanığa ve
diğer ilgililere ulaştığı tarihten itibaren 7 gün içinde Cumhuriyet savcısına mal
bildiriminin verilmesi zorunludur.
Cumhuriyet savcısı kamu davası açılmadan önce haksız edinildiği yolunda
delil elde edilen para veya mal ile ilgili tedbirin alınmasını görevli mahkemeden
veya para ve malın bulunduğu yer hukuk mahkemesinden isteyebilir.
Bu Kanuna göre soruşturma yapan Cumhuriyet savcısınca istenilen bilgiler
özel Kanunlarında aksine bir hüküm mevcut olsa bile, ilgili kişiler ile özel ve kamu
kuruluşlarınca eksiksiz verilmek zorundadır.20
Cumhuriyet savcısınca istenen bilgiler özel kanunlarda aksine bir hüküm
bulunsa dahi, ilgili kişiler ile özel ve kamu kuruluşlarınca eksiksiz verilmek
zorundadır. Aksi davranışlar 3628 sayılı Kanunun 20 inci maddesine göre
cezalandırılır.21
Cumhuriyet savcısı, hazırlık tahkikatı neticesinde kamu davasının açılmasını
gerekli kılacak delil ve emareleri tespit edemezse takipsizlik kararı verir ve bu
kararını sorguya çektiği kişiye tebliğ eder.
6.3.Müfettiş Ve Muhakkiklerin Yetkileri
3628 sayılı Kanun metninde müfettiş ve muhakkik kelimeleri sadece 18 ve 19
uncu maddelerde geçmekte olup, bu maddelerde müfettişlere veya muhakkiklere
açık bir şekilde kendiliklerinden ‘soruşturma yapma’ yetkisi verilmemiş, sadece
soruşturmanın müfettiş ve muhakkiklerce22 de yapılabileceği kabul edilmiştir.
20
Özcan, s.40-41.
Topuz, s.42.
22
Muhakkik: asli ve sürekli olarak yasal müfettiş görev ve yetkisi olmayıp hiyerarşik
kademelerde yer alan geçici olarak yetkili merci tarafından teftişle görevlendirilen kamu
görevlileridir.
21
39
Müfettiş ve muhakkikler tarafından yapılacak soruşturma bir idari tahkikat
olup, daha çok idarenin 3628 sayılı Kanun kapsamına giren suça muttali olması
durumunda, olayın maddi ve hukuki yönleri ile araştırılıp suçun sabit olması halinde
ilgili savcılığın haberdar edilmesi amacına yöneliktir. Bu nedenle idari tahkikat
sonucu düzenlenecek rapor (soruşturma raporu) ve suç delilleri, Cumhuriyet
savcılığına intikal ettirilir. Olay ancak savcının yapacağı hazırlık tahkikatı
neticesinde suçu delilleriyle sabit bulması üzerine dava konusu edilebilmektedir.23
3628 sayılı Kanun kapsamına giren suçların işlendiği veya bu konudaki
iddialar idare tarafından;
1- İdari işlemlerin cari kontrol ve teftişi sırasında;
2- İhbar veya şikayet yoluyla;
3- Diğer memurlarla ilgili olarak yapılan soruşturmalar sırasında;
öğrenilebilir.
Yukarıdaki şekilde iddiaların idarenin bilgisi dahiline girmesi üzerine;
müfettişler tahkikata re’sen başlayabilirler. Müfettiş unvanlı olmayanlar ise durumu
bir ön soruşturma raporu ile ilgili birimlerine bildirir ve muhakkik yetkisi alırlar ve
bu yetkiye istinaden gerekli hazırlık soruşturmasını yaparlar. 24
Kanunun 18 inci maddesinin 3 üncü fıkrası ‘Bu suçlardan dolayı müfettiş ve
muhakkikler de soruşturma neticesinde delil veya emare elde ettikleri takdirde, işi
yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar ve evrakı tevdi ederler.
Cumhuriyet Başsavcılığı müfettiş ve muhakkikler tarafından kendisine tevdiine
lüzum görülmediği halde dahi evrakın taalluk ettiği iş hakkında soruşturma yapmak
üzere gerekçe göstererek evrakı ait olduğu merciden isteyebilir.’ hükmünü
düzenlemiştir. Bu hükümle, idarenin işlemlerini teftiş ve kontrolü sırasında söz
konusu suçlardan herhangi birisinin işlendiğini öğrenmesi veya ihbar ve şikayetlerin
incelenmesi yoluyla söz konusu suç teşkil eden fiili ortaya çıkarması hali
düzenlenmiştir. Teftiş veya inceleme ve soruşturma ile görevli Müfettiş veya
muhakkikler gerekli incelemeyi yapıp suçla ilgili belgeleri toplayacaklar,
soruşturma açılıp açılmaması konusunda vardıkları sonucu düzenleyecekleri bir
23
Arıca, Memur Suçları ve Soruşturma, s.461.
Mehmet Nadir Arıca, Kamu Görevlileri Soruşturma Rehberi, 2.Cilt, Ankara: İlksan, 2006,
s.1062.
24
40
inceleme raporuna bağlayıp, belgeleri ekledikten sonra ihbaren yetkili Cumhuriyet
Başsavcılığına tevdi edeceklerdir.25
Bu Kanun kapsamındaki suçlardan dolayı delil veya emare elde eden müfettiş
ve muhakkikler, durumu yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar ve
evrakı tevdi etmedikleri takdirde, bunlar hakkında da yapılacak soruşturma
dolayısıyla 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması
Hakkında Kanun hükümleri uygulanmayacak ve Cumhuriyet savcılığınca doğrudan
soruşturma yapılacaktır.
Soruşturmanın müfettiş veya muhakkik tarafından yapılması halinde müfettiş
veya muhakkik de sanıktan ve Kanunda sayılan ilgililerden mal bildirimi isteminde
bulunurlar. Bu istemin yedi gün içinde müfettiş veya muhakkike mal bildiriminin
verilmesi zorunludur.
Müfettiş ve muhakkiklerin gerekli gördüğü takdirde sanık ve haksız edinilen
malın kaçırıldığı yolunda delil elde edildiği takdirde ikinci dereceye kadar kan ve
sıhri hısımları ile gelin ve damadından mal bildiriminde bulunmalarını isteme
yetkisi mevcuttur.
Müfettiş ve muhakkiklerce istenen bilgileri, özel kanunlarında aksine bir
hüküm mevcut olsa bile ilgili kişiler, özel ve kamu kuruluşları eksiksiz vermek
zorundadırlar.
Cumhuriyet savcısının hazırlık tahkikatına başlayıp başlamamasının, idarece
yapılacak soruşturma yönünden herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Ancak hemen
belirtelim ki idarenin yapacağı soruşturma neticesinde suçun delil ve emarelerinin
müfettiş ya da muhakkik tarafından tespit edilememiş olması; Cumhuriyet
savcısının aynı konu ile ilgili olarak yapmakta olduğu veya yapacağı hazırlık
tahkikatını herhangi bir şekilde etkilemeyecektir. Çünkü 3628 sayılı Kanun
uygulamasında idarenin yapacağı soruşturma 4483 sayılı Kanuna göre yapılanın tam
aksine suçun sabit olmaması halinde memurun yargıya çıkarılmasını önlemek değil
bilakis tespit edilmiş suç delil ve emarelerinin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına
intikaline yöneliktir.26
25
26
Arıca, Kamu Görevlileri Soruşturma Rehberi, s.1064.
Arıca, Memur Suçları ve Soruşturma, s. 534.
41
İdarenin müfettiş veya muhakkikleri marifetiyle yapacağı soruşturma üzerine
doğrudan dava açılması mümkün değildir. İdarenin yapacağı soruşturma neticesinde
suç unsurunun tespit edilememesi, Cumhuriyet savcısının hazırlık tahkikatı
yapmasına engel teşkil etmemektedir.
İhbar veya şikayet dilekçelerinde ileri sürülen ve varit olduğu sezilen suçların
kısmen 4483 sayılı Kanunun kısmen de 3628 sayılı Kanunun kapsamına girdiğinin
anlaşılması halinde; bir yandan ilgili suç için durum Cumhuriyet savcılığına intikal
ettirilirken öte yandan da 4483 sayılı Kanunun kapsamına giren suç için idari
soruşturmaya başlanılması sağlanır.
Yürütülen soruşturma sonunda; memurun suçunun bir kısmının 3628 sayılı
Kanunun bir kısmının 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin
Yargılanması Hakkında Kanuna, bir kısmının ise 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun kapsamına girmesi hali söz konusu olabilir. Bu ve benzeri sair
durumlarda delillerin birbirinden ayrılması mümkün ise gerekli raporlar ayrı ayrı ve
ilgili bulunduğu Kanun hüküm ve esaslarına göre yazılır ve bu mevzuata göre ilgili
makam ve mercilere tevdi edilir veya sağlanır. Delillerin ayrılmasının mümkün
olmadığı hallerde müşterek rapor yazılması da mümkündür.
Bu taktirde raporun sonuç kısmında memur hakkında;
a) 3628 sayılı Kanuna göre takibat yapılması;
b) Türk Ceza Kanununun ilgili maddesine uyan suçu nedeniyle lüzumu
muhakemesine karar verilmesi;
c) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. Maddesinin ilgili fıkrası
gereğince disiplin cezası verilmesi istenilir. 27
Düzenlenen disiplin soruşturması raporunda; ilgilinin savunması alınarak
657 sayılı DMK’nın suçun niteliğine göre mal bildirimine ilişkin ise 125/D/j
maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, 3628 sayılı Kanunun
17. Maddesinde sayılan suçlara ilişkin ise 657 sayılı DMK’nın 137. maddesi
gereğince Kanunda sayılan yetkililerce görevden uzaklaştırılır ve düzenlenen
raporda 657 sayılı DMK’nın 125/E/g maddesi gereğince devlet memurluğundan
çıkarma cezası ile tecziyesinin önerilmesi gerekmektedir.
27
Arıca, Kamu Görevlileri Soruşturma Rehberi, s. 1069.
42
SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRME
Kamu yönetiminde yolsuzluk ve yozlaşmanın önüne geçebilmek için adalet,
eşitlik, saydamlık ve hesap verilebilirlik ilkelerine dayalı bir kültürel altyapının
kamuda kurumsallaştırılması gerekir. Bunun gerçekleşebilmesi için de etik ilkelere
bağlı, kamu yararını her şeyin üstünde tutan kamu görevlilerinin varlığına ihtiyaç
vardır.
İdarenin insan öğesi olan kamu görevlileri, kamu hizmetlerinin yerine
getirilmesinde; halkın günlük yaşamını kolaylaştırmayı, ihtiyaçlarını en etkin, hızlı
ve verimli biçimde karşılamayı, hizmet kalitesini yükseltmeyi, halkın memnuniyetini
artırmayı, hizmetten yararlananların ihtiyacına ve hizmetlerin sonucuna odaklı
olmayı hedeflemelidir.
3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla
Mücadele Kanunu ile 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin
Yargılanması Hakkında Kanun kapsamındaki soruşturma yöntemlerinin dışına
çıkılarak kamu görevlisinin statü hukukuna tabi olmasından kaynaklanan kamu
hizmetlerinin
sürekli,
düzenli
ve
kamu
yararını
gerçekleştirecek
şekilde
işleyebilmesini temin eden kamu görevlilerinin güvencesi Kanun kapsamındaki
suçlar bakımından izin sisteminden bildirim sistemine geçilmesi suretiyle
daraltılmıştır. Bu usulde yargılama öncesi hazırlık tahkikatı Cumhuriyet savcılığına
bırakılmıştır. Müfettiş ve muhakkikler tarafından yapılacak soruşturma bir idari
tahkikat olup, daha çok idarenin Kanun kapsamına giren suça muttali olması
durumunda, olayın maddi ve hukuki yönleri ile araştırılıp suçun sabit olması halinde
ilgili savcılığın haberdar edilmesi amacına yöneliktir. Söz konusu 3628 sayılı Kanun
ile düzenlenmiş kamu düzenini bozan ve yolsuzluklara yol açan bu tür suçları işleyen
kamu görevlileri hakkında 4483 sayılı Kanun hükümleri uygulanmayacaktır.
43
KAYNAKLAR
ARICA Mehmet Nadir, Kamu Görevlileri Soruşturma Rehberi, 2.Cilt,
Ankara: İlksan, 2006,
ARICA Mehmet Nadir, Memur Suçları ve Soruşturma, 2.Baskı, Ankara:
İlksan Matbaa, 2000,
AVCI Mustafa, Memurlar Ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması
Hakkında
Kanun
Üzerine
Bir
İnceleme,
www.erzincan.edu.tr/birim/HukukDergi/makale/2007-2-10.pdf
BEŞE Hakkı Kamil, Memurlar Hakkında Muhakeme Usulleri, 1.Basım,
Ankara: Yeni Cezaevi Matbaası, 1943,
GÖZÜBÜYÜK A.Şeref, Yönetim Hukuku, 27.Bası, Ankara: Turhan, 2008,
GÜNDAY Metin, İdare Hukuku, 4.Baskı, Ankara: İmaj, 1999,
ÖZCAN Vahdettin, 3628 Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu Uygulaması,
PINAR İbrahim, 4483 Sayılı Kanuna Göre Memur Suçlarında İdari ve Adli
Soruşturma Usulleri, 4. Baskı, Ankara: Seçkin, 2003,
TOPUZ İbrahim, Memur Yargılama Hukuku, Yayın No: 32, Ankara: Mahalli
İdareler Derneği Yayını, 2001,
TOROSLU Nevzat, Ceza Hukuku Özel Kısım, 5. Baskı, Ankara: Savaş,
2010,
TUTUM Cahit, Türkiye’de Memur Güvenliği, 2.Baskı, Ankara: 1972,
UĞUR Hüsamettin, 3628 Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet Ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’na Eleştirel Bir Bakış Ve Çözüm Önerileri,
portal.ubap.org.tr/App_Themes/Dergi/2008-76-426.pdf,
ULUSOY Halil, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu ve Uygulaması Hakkında İnceleme, Türk İdare
Dergisi, Y.63, S.392,1991,
YAYLA Yıldızhan, Memurların Yargılanması, İdare Hukuku ve İlimleri
Dergisi, Ankara: 1985
YURTCAN Erdener, Yargıtay Kararlarının Işığında Kamu Yönetimine Karşı
Suçlar,1.Bası, Ankara: Beta,2008,
44
Download