Uluslararası Hukuk Komisyonu`nun

advertisement
ULUSLARARASI HUKUK KOMİSYONU’NUN ‘ANDLAŞMALARA
ÇEKİNCE İLERİ SÜRÜLMESİ İÇİN UYGULAMA REHBERİ’
ÜZERİNE BETİMSEL BİR İNCELEME
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice
on Reservation to Treaties
Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN *
ÖZET
Uluslararası Hukuk Komisyonu, yaklaşık yirmi yıllık bir çalışmanın sonunda,
‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin Uygulama Rehberi’ başlıklı bir çalışma
hazırlamıştır. Uygulama Rehberi, 1969 Viyana Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi
temelinde, uluslararası andlaşmalara çekince ileri sürülmesiyle ilgili kural ve uygulamaları
sistemli bir şekilde sunmakta, ilgili Sözleşmelerin muğlak hükümlerine açıklık getirmekte
ve çekincelerle ilgili uygulamalar konusunda önerilerde bulunmaktadır. Bu makale,
Uygulama Rehberi’nde yapılan tespitleri betimsel bir şekilde analiz etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Uluslararası andlaşmalar hukuku, andlaşmalara çekince ileri
sürülmesi, Uluslararası Hukuk Komisyonu
ABSTRACT
As a conclusion of an approximately twenty year work, International Law Commission
prepared the ‘Guide to Practice on Reservations to Treaties’. The Guide to Practice, based
on the 1969 Vienna Convention on the Law of Treaties, presents systematically the rules
and practices on the reservations to international treaties, clarifies the vague provisions of
related Conventions and make some proposals about the practice on reservations. This
article presents a descriptive analysis of the Guide to Practice.
Keywords: international law of treaties, reservations to treaties, International Law
Commission
◆◆◆◆
GİRİŞ
Andlaşmalar, uluslararası hukukun asli kaynaklarındandır. Tarihsel olarak
daha çok iki taraflı yapılan andlaşmaların yerini, her geçen gün, tarafları
*
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi,
[email protected]
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
186
Devletlerin yanında uluslararası örgütler de olabilen çok taraflı andlaşmalara
bırakmaktadır. Bölgesel ve küresel ölçekte, çeşitli konularda yapılan pek
çok çok taraflı andlaşma bulunmaktadır. Uluslararası toplumun, gittikçe
artan karmaşık ilişkileri çok taraflı andlaşmalarla düzene sokma isteği, ancak
uluslararası hukukun temel ilkesi olan eşit ve egemen Devletler ilkesiyle
gerilim halindedir. Bir yandan çok taraflı andlaşmalar hazırlanmakta, diğer
yandan bazı Devletler hazırlanan andlaşmaların tamamıyla bağlı olmayı tercih
etmeyebilmektedir. Çok taraflı andlaşmalar, konuları ve amaçları itibariyle
mümkün olduğunca çok Devleti andlaşmaya taraf yapmayı isterler. Bazı
Devletlerin andlaşmanın tamamıyla bağlı olmayı istememesi durumunda, ya
o Devletin tümden andlaşma dışı kalması tercih edilecek ya da belli kurallar
uyarınca kısmî bağlanma kabul edilecektir. Devlet uygulaması ve andlaşmalar
hukukuna dair uluslararası sözleşmeler, andlaşmanın bazı hükümleriyle
bağlanmama isteği anlamına gelen çekincelerin varlığını kabul etmiş ve belli
bir düzene sokmuştur. Çekinceler konusundaki temel uluslararası hukuk
düzenlemesi, 1969 Viyana Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’dir1. Bunun
yanında 1978 Andlaşmalar Açısından Devletlerin Halefiyeti Hakkında Viyana
Sözleşmesi2 ile 1986 Viyana Devletlerle Uluslararası Örgütler veya Uluslararası
Örgütlerle Uluslararası Örgütler Arasındaki Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’nde3
de çekincelere ilişkin hükümler bulunmaktadır. Ancak gerek Sözleşmelerdeki
hükümlerin yetersizliği, gerekse çekince konusunun değindiğimiz gerilimi
sürekli taşıyor olması, çekinceleri tartışılan bir konu yapmaktadır. Çekinceler
konusundaki tartışmaların özellikle insan hakları alanındaki uluslararası çok
taraflı andlaşmalarda gündeme geldiğini belirtmemiz gerekiyor.4 Nihayet
1
2
3
4
Vienna Convention on the Law of Treaties (1969), UN, Treaty Series, C. 1155, s. 331. 27 Ocak
1980’de yürürlüğe girmiştir. Internet erişimi: http://untreaty.un.org/ilc/texts/instruments/
english/conventions/1_1_1969.pdf (Erişim Tarihi: 21 Kasım 2012). Esas alınan Türkçe kaynak:
Aslan Gündüz, Milletlerarası Hukuk – Temel Belgeler, Örnek Kararlar, (İstanbul: Beta Basım
Yayım, 1998), ss. 181-206.
Vienna Convention on Succession of States in Respect of Treaties (1978), UN Treaty Series, C.
1946, s. 3. 6 Kasım 1996’da yürürlüğe girmiştir. Internet erişimi: http://treaties.un.org/doc/
publication/UNTS/Volume%201946/v1946.pdf (Erişim Tarihi: 21 Kasım 2012).
Vienna Convention on Treaties between States and International Organizations or between
International Organizations (1986), U.N. Doc. A/CONF.129/15 (1986). Sözleşme henüz yürürlüğe
girmemiştir. Internet erişimi: http://treaties.un.org/doc/Treaties/1986/03/19860321%20
08-45%20AM/Ch_XXIII_03p.pdf (Erişim Tarihi: 21 Kasım 2012).
Türkçede uluslararası alandaki çok taraflı insan hakları andlaşmalarına çekince ileri sürülmesi
ile ilgili kapsamlı bir çalışma için bkz. Mahmut Göçer, Uluslararası Hukuk ve İnsan Haklarının
Uluslararası Korunması, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2002.
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
çekinceler meselesi iç hukuk açısından da önem taşır. Zira 1982 Anayasası
md. 90/5 uyarınca, usulüne uygun bir şekilde yürürlüğe girmiş bulunan
uluslararası andlaşmalar kanun hükmündedir. Daha açık bir ifadeyle,
uluslararası andlaşmalar ile Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılmış
olan kanunların bağlayıcılığı değer veya ağırlık açısından farklılık göstermez.
Üstelik temel hak ve özgürlüklerle ilgili uluslararası andlaşmalar ile kanunlar
arasında çatışma bulunduğunda, uluslararası andlaşma hükümlerine öncelik
tanınacaktır. Türkiye’nin tarafı bulunduğu bir uluslararası andlaşmanın
çekince ileri sürdüğü maddeleri, doğal olarak iç hukuktaki uygulamayı da
etkileyeceğinden, hukuk uygulayıcılarının çekinceler etrafında ortaya çıkan
sorunları en azından ana hatlarıyla bilmelerinde büyük yarar bulunmaktadır.
Bu makale, Uluslararası Hukuk Komisyonunun (UHK), ‘Andlaşmalara
Çekince İleri Sürülmesi İçin Uygulama Rehberi’5 (bundan sonra Rehber
veya UR) başlıklı çalışmasında çekincelerle ilgili yapılan tespitleri konu
edinmektedir6. UHK, 1993’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK)
görevlendirmesiyle7 başladığı çalışmasını, 2011’deki 63. oturumunda kabul
ettiği raporla sonuçlandırmış ve BMGK’ya sunmuştur. Temel metin olan
1969 Sözleşmesi, 19-23. maddeleri arasında çekinceler konusunu hükme
bağlamaktadır. Ancak gerek 1969 Sözleşmesi’nde gerekse anılan diğer iki
5
6
7
UHK (International Law Commission), ‘Guide to Practice on Reservations to Treaties’, Official
Records of the General Assembly, Sixty-sixth session, Supplement No.10 (A/66/10/Add.1).
Internet erişimi: http://daccess-dds-ny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N12/203/18/PDF/N122031
8.pdf?OpenElement (Erişim tarihi: 21 Kasım 2012). Metin içinde Rehber ve UR atfı, Uygulama
Rehberi’ne, Şerh atfı ise Uygulama Rehberine ekli açıklama metnine aittir.
Konumuzu UHK’nın çalışmasıyla sınırlandırdığımız için, çekinceler hakkındaki tartışma ve
uygulamalara ilişkin tarihsel bir inceleme yapmayı gereksiz buluyoruz. Bu konuda Türkçedeki en
yetkin ancak eski tarihli bir çalışma için bkz. M. Aydoğan Özman, Milletlerarası Andlaşmalarda
Çekinceler, Ankara, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 1970. Ayrıca bkz. Aslan
Gündüz, ‘Milletlerarası Andlaşmalara Çekince (İhtirazi Kayıt) Koyma ve 1969 Viyana Andlaşmalar
Hukuku Konvansiyonu’, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, S. 2. 1984, ss. 10340. Uluslararası hukuk alanındaki bazı genel eserlerde de konuya 1969 Sözleşmesi hükümleri
çerçevesinde yer verilmektedir. Ör. bkz. Yusuf Aksar, Teoride ve Uygulamada Uluslararası Hukuk
1, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2012, s. 132-8; Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk, Ankara, Turhan
Kitabevi, 2003, s. 84-7; İlyas Doğan, Devletler Hukuku, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2008, s. 979; Yücel Acer ve İbrahim Kaya, Uluslararası Hukuk, İstanbul, Legal, 2012, s. 79-80; Melda Sur,
Uluslararası Hukukun Esasları, İstanbul, Beta Basım Yayım, 2011, s. 56-9; Enver Bozkurt, M. Akif
Kütükçü, Y. Poyraz, Devletler Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları, 2012, s. 77-80.
BMGK Kararı (UN Resolution), 9 Aralık 1993, UN Res. 48/31. Internet erişimi: http://daccessdds-ny.un.org/doc/RESOLUTION/GEN/NR0/711/15/IMG/NR071115.pdf ?OpenElement
(Erişim tarihi: 21 Kasım 2012).
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
187
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
188
Sözleşme’de çekincelerle ilgili hükümlerin bir kısmı muğlak ve yoruma
açık olduğu gibi, uygulamada ortaya çıkan sorunları çözmekte yetersiz
kalmaktadır. Rehber ve ayrılmaz parçası olan Şerh’i (Commentary)8, konuyu
daha sistematik bir şekilde düzenlemekte, muğlak ve yoruma açık kısımlarını
yine 1969 Sözleşmesi temel olmak üzere anılan Sözleşmelerin de hazırlık
çalışmalarına dayanarak açıklığa kavuşturmakta, uygulamada ortaya çıkan
ancak 1969 Sözleşmesi hükümlerinin karşılamadığı sorunlarla ilgili olarak
Sözleşme çerçevesinde Devlet uygulamaları ile yargı kararlarından yola
çıkarak ya durum tespitinde bulunmakta yahut çeşitli öneriler getirmektedir.
Rehber’in parçası kabul edilen Şerh’in Giriş’inde belirtildiği gibi, bu çalışma,
“adından da anlaşılacağı üzere, özellikle çekincelerin geçerliliği ve etkileri ile
ilgili … hassas sorunlarla sıklıkla karşılaşan uluslararası hukuk uygulayıcılarına
yardımcı olmayı amaçlamaktadır”9. Rehber’in uluslararası hukuk açısından
bağlayıcı olmak gibi bir niteliği yahut iddiası yoktur. Rehber’in her bir
maddesinde dile getirilen hükümler, bağlayıcılık açısından oldukça geniş
bir alanı kapsar ve farklı hukukî niteliklere sahiptir. Sözgelimi bazı maddeler
anılan Viyana Sözleşmelerinin hükümlerini tekrarlamaktadır. Bu hükümlerin
bir kısmı Sözleşmelere dahil edilirken herhangi bir itirazla karşılaşmamış,
emredici norm sayılmasalar bile taraf olmayan Devletler için dahi bağlayıcılık
niteliği kazanmışlardır. Bununla birlikte Rehber’de tekrarlanan bazı hükümler
sadece anılan Sözleşmelerin tarafı Devletleri bağlamakta, örf ve adet hukuku
kuralı olma nitelikleri ise tartışılmaktadır. UHK’ya göre bu hükümlerin
Rehber’de tekrarlanmış olması, örf ve adet hukuku kuralı sayılmaları yolunda
katkı sağlamaktadır. Bunun yanında Rehber’de yer alan bazı maddeler Viyana
Sözleşmelerinde bulunmamakla birlikte, tartışmasız bir şekilde örf ve adet
hukuku kuralı olan hükümleri yansıtır, yahut apaçık mantıksal bir gereklilik
olarak ortaya çıkarlar. Nihayet Rehber’in bazı maddeleri, Sözleşmelerin sessiz
kaldığı konularda ortaya çıkmış ancak henüz örf ve adet hukuku niteliği
kazanamamış hükümleri yansıtırken, bir kısmı açıkça de lege ferenda’yı (olması
gereken hukuku) yansıtır. Bunun yanında maddeler arasında UHK’nın
önerileri de bulunmaktadır.10
Bkz. yuk. dn. 5.
8
9
Şerh, s. 34.
Şerh, s. 34-5.
10
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
Rehber beş kısma bölünmüş 179 maddeden oluşmaktadır. Rehber’in
tamamlayıcı parçası olan Şerh’in oldukça hacimli olduğu da dikkate
alındığında, tatmin edici bir incelemenin bir dergi makalesi sınırları içerisinde
yapılamayacağı açıktır. Dolayısıyla çalışmamızı iki açıdan sınırlandırmak
zorunda kaldık. Çalışmanın ilk sınırını, Rehber’in çekincenin yanında yorum
beyanlarını da ele almasına karşın, bağlantılı oldukları noktalar dışında sadece
çekincelerle ilgili maddelerin incelenmiş olması oluşturuyor. İkinci sınır ise,
beş kısımdan oluşan Rehber’in halefiyet durumunda çekinceleri ve yorum
beyanlarını ele alan son kısmına hiç değinilmemiş olmasıdır. Yine bir dergi
makalesinin sınırları gözetilerek ve inceleme konusunun Rehber olduğu
düşünülerek, ilgili maddelerin açıklanmasında sadece Şerh’e başvurulmuştur.
I. ÇEKİNCE NEDİR?
A Çekince beyanları
Rehber’de çekince şu şekilde tanımlanır:
“Çekince”, nasıl kaleme alınmış yahut isimlendirilmiş olursa olsun, bir Devlet veya uluslararası örgüt tarafından, bir andlaşmayı imzalar, onaylar, resmi
olarak tasdik eder, kabul eder, tasvip eder veya andlaşmaya katılırken, yahut
bir Devlet tarafından bir andlaşmaya halef olunduğu bildiriminde bulunulurken yapılan, Devletin veya örgütün bu vesileyle söz konusu andlaşmanın,
bu Devlet veya örgüte uygulanmasında, bazı hükümlerinin hukukî etkisini
ortadan kaldırmayı yahut değiştirmeyi amaçladığı tek taraflı bir beyandır.”
(UR, 1.1(1))
Rehber’de yapılan bu tanım, 1969 Sözleşmesi md. 2(1)(d), 1978 Sözleşmesi
ile 1986 Sözleşmesi’nde yapılan tanımların birleştirilmiş halidir. Zira söz
konusu metinler, çekinceyi kendi konuları açısından düzenlemişlerdir.
Rehber’e göre yukarıdaki tanım,
“bir andlaşmanın bazı hükümlerinin çekince ileri süren Devlet veya örgüte
uygulanmasında, bir andlaşmanın bazı hükümlerinin yahut bazı açılardan bir
bütün olarak andlaşmanın hukukî etkisini ortadan kaldırmayı veya değiştirmeyi amaçlayan çekinceleri içerir şekilde yorumlanmalıdır” (UR, 1.1(2)).
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
189
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
190
Dikkat edileceği üzere bu açıklama, 1969 Sözleşmesi’nin sınırlayıcı dilini ve
bu dili kullanan yukarıdaki tanımı genişletmektedir, zira ‘bazı hükümler’in
yanında bir de ‘bazı açılardan bir bütün olarak andlaşma’ ifadesi yer
almaktadır. Bu ifadeye yer verilmesindeki amaç, Devletlerin ve uluslararası
örgütlerin andlaşmalarla ilgili yaptıkları beyanların niteliğinin tespitinde
yaşanabilecek bazı tereddütleri ortadan kaldırmaktır. Daha açık bir şekilde
ifade edecek olursak, aşağıda ayrımına işaret edeceğimiz yorum beyanları ile
çekinceler birbirine karışabilmektedir. Yorum beyanı adı altında, andlaşmanın
belli bir hükmüne açıkça atıf yapmayarak yapılan beyanlar, mahiyetleri ve
sonuçları itibariyle bir çekince teşkil edebilir. Ancak 1969 Sözleşmesi’nin
katı lafzî yorumu, bu beyanların belli bir hükmün hukukî etkisinin ortadan
kaldırılmasını yahut değiştirilmesini amaçlamadığı için çekince sayılmaması
yahut çekincenin sırf bu nedenle geçersiz sayılması sonucunu doğurabilir. Farklı
hukukî rejimlere tabi olan yorum beyanları ile çekinceler arasında, kesin olmasa
bile daha belirgin bir sınır çizilmesi ve çekincelerin geçerliliğinin çekinceler
rejiminin hedefleri açısından değerlendirilebilmesi için, andlaşmaların belli
açılardan bir bütün olarak hukukî etkisinin sınırlandırılması anlamına gelen
beyanların da çekince sayılması ve çekinceler rejimine tabi olması gerektiği
belirtilmiştir11.
Ne tür beyanların çekince oluşturacağına dair Rehber’de yapılan başka bir
belirlemeye göre “[b]ir devlet veya uluslararası örgütün, bir andlaşmayla
bağlanma iradesini ifade ettiği aşamada, andlaşmanın kendisine yüklediği
yükümlülükleri sınırlandırmayı amaçlayan tek taraflı beyanı” bir çekincedir
(UR, 1.1.1). Bu maddenin yazılış amacı, çekincelerin sınırlayıcılık özelliğine
dair yapılan bazı tartışmalardır. Bu tartışmalarda bazı çekincelerin ‘genişletici’
mahiyette olabileceği, bu genişletici çekincelerle diğer taraflar üzerine yeni
yükümlülükler getirilebileceği iddia edilmektedir. Şerh’te, ‘genişletici’
ifadesinin muğlaklığı üzerinde durularak, bakış açısına göre her çekincenin
–sahibinin haklarını genişletmesi nedeniyle- genişletici görülebileceğine
işaret edilmiş, ancak asıl olarak, tek taraflı bir beyanla diğer taraflara yeni
yükümlülükler getirilmesinin çekince oluşturmadığı, sadece sahibi için
yükümlülükleri azaltan, sınırlayan etkideki beyanların çekince kapsamına
girdiği belirtilmiştir12.
Şerh, s. 44-5.
11
Şerh, s. 45-7.
12
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
Rehber, “andlaşmanın getirdiği bir yükümlülüğü, andlaşmadan farklı fakat
beyan sahibinin andlaşmadaki yükümlülüğe muadil gördüğü tarzda yerine
getirmesini amaçlayan tek taraflı beyan[lar]ı” da çekince olarak belirler (UR,
1.1.2). Böyle bir beyanın çekince olmasının nedeni, andlaşma hükmünde
değişiklik yapılmış olmasıdır. Bu değişikliğin çekince olabilmesi için, çekince
sahibinin yükümlülüğünün azalmış olması gerekir; daha ağır bir yükümlülüğün
ortaya çıkması durumunda beyan çekince teşkil etmeyecektir13.
Bir devletin, bir andlaşmanın bazı hükümlerinin yahut bazı belirli açılardan
andlaşmanın tamamının, ülkesel bir alana tatbikini etkisiz kılmayı amaçlayan
tek taraflı beyanı, Rehber’de çekince olarak belirlenmiştir (UR, 1.1.3).
Özellikle ülkesi çeşitli özerk bölgelerden oluşan Devletlerin andlaşmalarla
bağlanırken ülkesi içindeki bazı alanları andlaşmadan ayrık tutma iradesi
sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Ancak Rehber’de yapılan bu belirlemede
dikkat edilmesi gereken nokta, bir andlaşmanın tamamının Devletin ülkesi
açısından etkisiz kalmasının çekince kapsamına dahil edilmemiş olmasıdır.
Zira bu konu, 1969 Sözleşmesi md. 29’un kapsamına girmektedir. Anılan
maddeye göre, “[a]ndlaşmadan farklı bir niyet anlaşılmadıkça veya böyle bir
niyet başka türlü tespit edilmedikçe, bir andlaşma her bir tarafı bütün ülkesi
bakımından bağlar”. Dolayısıyla bir Devlet andlaşmanın ülkesinin belli bir
kısmı için bağlayıcı olmama niyetini md. 29’a göre beyan edecektir ve bu
bir çekince oluşturmayacaktır. Buna karşın andlaşmanın bazı hükümlerinin
yahut andlaşmanın tamamının bazı açılardan ülkesinin belli bir kısmında
uygulanmamasını yahut değiştirilerek uygulanmasını isteyen Devletin beyanı
bir çekincedir.
Bir Devletin bir andlaşmayla bağlanması sonrasında, andlaşmanın tatbik
edileceği ülkesel alanın genişlemesi söz konusu olabilir. Bu genişleme,
andlaşmanın ilk başta kapsamadığı bir alanın, andlaşmayla bağlandıktan
sonra Devletin ülkesine dahil olan bölgenin yahut daha önceki çeşitli beyan
veya çekincelerle andlaşma dışında bırakılan bir alanın Devlet tarafından
andlaşma kapsamına alınmak istenmesinden kaynaklanabilir. Ancak Devlet
andlaşmanın ülkesel kapsamını genişletirken, andlaşmaya yeni dahil olan bu
alanlar için çekince ileri sürmek isteyebilir. Olağan durumlarda çekinceler
Şerh, s. 48.
13
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
191
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
andlaşmalarla bağlanma aşamasında ileri sürülürken, böyle bir ülkesel
genişleme durumunda, Devletlerin genişleyen kısımla ilgili ileri süreceği
çekinceler yine olağan çekince sayılır (UR 1.1.4). Zira aksi durumda, ileride
göreceğimiz üzere, böyle bir çekince ‘geç ileri sürülmüş’ çekince addedilecek
ve hüküm doğurması zorlaşacaktır.
Çekinceler, ilgili andlaşmalarda yapılan tanımlar ve çekince ileri sürmenin
doğası itibariyle tek taraflı bir beyandır. Bununla birlikte, çok taraflı bir
andlaşmaya bağlanmanın herhangi bir aşamasında birden çok Devletin veya
uluslararası örgütün bir araya gelerek ortak bir çekince metni hazırlaması
olasıdır. Çekincenin ortaklaşa hazırlanmış olması, çekincenin hazırlanış ve
dile getiriliş tarzıyla ilgilidir, ancak bu, “çekincenin tek taraflılık niteliğini
etkilemez” (UR 1.1.5). Dolayısıyla böyle bir durumda ortada tek bir çekince
değil, çekinceyi imzalamış olan Devlet veya uluslararası örgüt sayısınca çekince
bulunmaktadır.
B. Çekinceler ve yorum beyanları
192
Devletlerin andlaşmalarla ilgili yapabildiği her tek taraflı beyan çekince
değildir. Rehber, tanımlarla ilgili ilk kısımda, diğer tek taraflı beyanlarla
çekinceler arasındaki farklılığa işaret etmek üzere bazı ilave tanımlara yer
verir. Çekincelerle karışması mümkün olan yorum beyanları, Rehber’de ele
alınan ilk diğer tek taraflı beyandır. Yorum beyanı, “nasıl kaleme alınmış
veya isimlendirilmiş olursa olsun, bir Devlet veya uluslararası örgütün, bir
andlaşmanın veya bazı hükümlerinin anlamını yahut kapsamını belirlemeyi
veya açıklığa kavuşturmayı amaçlayarak yaptığı tek taraflı beyandır” (UR
1.2). Aynen çekincelerde olduğu gibi, yorum beyanının “birden fazla Devlet
tarafından ortaklaşa hazırlanmış olması, yorum beyanının tek taraflılık
niteliğini etkilemez” (UR 1.2.1). Çekince ile yorum beyanının farklılaştığı
nokta, “sahibinin ortaya çıkarmayı amaçladığı hukukî etki”dir (UR 1.3). Bir
ifadenin çekince mi yorum beyanı mı olduğunu belirlemek için, söz konusu
ifade, ilgili andlaşmanın ışığında, kullanılan terimlerin olağan anlamlarına
uygun bir şekilde, beyan sahibinin kastının teşhis edilmesi gözetilerek,
iyi niyet çerçevesinde yorumlanmalıdır (UR 1.3.1). Söz konusu tek taraflı
ifadelerin kaleme alınış şekli veya adı, ifade sahibinin amaçladığı hukukî etkiye
dair güçlü bir fikir verecektir (UR 1.3.2). Yani bir andlaşma, çekince ileri
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
sürülmesi hususunda yasaklar içeriyorsa, yasak kapsamındaki hükümlerle ilgili
beyanın bir çekince olmadığı varsayılmalıdır. Ne var ki böyle bir ifade, ilgili
olduğu hükümlerin hukukî etkisini ortadan kaldırmayı yahut değiştirmeyi
amaçlamışsa, bir çekince oluşturacaktır (UR 1.3.3).
Bazı durumlarda Devletler, bir andlaşmayla bağlanma iradelerini ortaya
koyarken, andlaşmanın yahut andlaşmanın bazı hükümlerinin ancak belli
bir yorumuyla bağlanacaklarını ifade edebilirler. Böyle bir beyan, çekincelere
uygulanabilir olan kurallara tabi olacaktır (UR 1.4).
C. Çekinceler ve yorum beyanları dışındaki beyanlar
Bazı tek taraflı beyanlar ne çekince ne de yorum beyanı sayılırlar. Bunlar
Rehber’in kapsamının dışında kalmaktadır. Bu tür beyanlara ilişkin üç
tür beyan, Rehber’de, kapsam dışı beyanlar olarak yer alır. Bunlardan ilki,
tanımama beyanlarıdır. Tanımama beyanından kasıt, bir Devletin, bir
andlaşmaya taraf olmakla, andlaşmanın tarafı olan bir başka Devleti/örgütü/
oluşumu tanımış olmayacağını ilan etmesidir. Rehber’e göre böyle bir beyan,
andlaşmanın Devlet ile tanımadığı oluşum arasında uygulanmasını etkisiz
kılmayı amaçlamış bile olsa, çekince oluşturmayacak ve Rehber hükümlerine
tabi olmayacaktır (UR 1.5.1). İkinci beyan türü, Devletlerin, bir andlaşmanın,
diğer Devletlerle arasındaki hak ve yükümlülükleri etkilemeksizin, ülkesi
içindeki tatbik tarzına dair yaptığı beyanlardır (UR 1.5.2). Rehber kapsamı
dışında sayılan üçüncü ve son beyan türü, alternatifli hükümlere dair
yapılan beyanlardır (UR 1.5.3). Bu tür beyanlarla andlaşmanın kapsamı
daraltılabilmekte yahut bazı yükümlülükler kabul edilmeyebilmektedir; ancak
bu durum, bizzat andlaşma tarafından yaratılmaktadır.
D. İki taraflı andlaşmalarda beyanlar
Genel olarak kabul edildiği şekliyle iki taraflı andlaşmalara çekince ileri
sürülemez14. Nitekim Rehber’in 1.6.1 maddesi, her ne kadar “İki taraflı
andlaşmalarda “çekinceler”” başlığını taşıyor ve iki taraflı andlaşmalarda
çekince ileri sürülemeyeceğini açıkça dile getirmiyorsa da, uygulamada,
özellikle ABD merkezli bazı örnekleri görülen15 iki taraflı andlaşmalardaki
Aksar, s. 132; Göçer, 37; Pazarcı, s. 84.
14
Bu konudaki görüşler ve örnekler için bkz. Şerh, s. 108-14.
15
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
193
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
“çekince”lerin, yani imzalanmış bir andlaşmanın yürürlüğe girmesinden
önceki, bazı hükümlerde değişiklik yapılması talebi anlamına gelen beyanların,
Rehber kapmasında çekince oluşturmadığı belirtilmiştir (UR 1.6.1). Böyle bir
beyan diğer tarafça kabul edildiği takdirde, bunu otantik yorum olarak kabul
etmek gerekir (UR 1.6.3).
Rehber, Devletlerin, çekince ileri sürmekle murat ettikleri sonuçlara
ulaşılabilmesi için alternatif yollara başvurabileceklerini belirtir ve öneri
olarak iki alternatife yer verir. İlk alternatif, andlaşmaya, kapsamı ve tatbiki
sınırlamayı amaçlayan bir kaydın koyulması; ikinci alternatif ise andlaşmanın
özel bir hükmü uyarınca, iki veya daha fazla Devlet veya örgütün, andlaşmanın
bazı hükümlerinin aralarındaki ilişki bağlamında etkisiz bırakılması yahut
değiştirilmesi hususunda bir anlaşmaya varmalarıdır (UR 1.7.1). Benzer
yollara, yorum beyanları açısından da başvurmak mümkündür (UR 1.7.2).
II. ÇEKİNCE İLERİ SÜRÜLMESİNDE USUL
A Şekil şartı
194
Çekinceler, yazılı olarak ileri sürülmelidir (1969 Sözleşmesi md. 23(1);
UR 2.1.1). Bir çekince beyanı, sadece çekince ileri sürüldüğünün dile
getirilmesinden ibaret olmamalı, Rehber’in ifadesiyle, “mümkün olduğu
ölçüde, ileri sürülmesinin nedenlerine işaret etmelidir” (UR 2.1.2).
B. Çekince ileri sürme yetkisi
Çekince ileri sürmeye kimlerin yetkili olduğu meselesi, tereddüt yaratabilir.
Nitekim 1969 ve 1986 Sözleşmelerinde bu konuda açık bir hüküm
bulunmamaktadır. Bu konuda ilk düşünülebilecek şey, 1969 Sözleşmesi
md. 7’ye uygun bir şekilde, andlaşma akdetmeye yetkili olanların çekince
ileri sürmeye de yetkili olmalarıdır. Nitekim Rehber, çekince ileri sürülen
andlaşmanın kabulünü veya tevsikini kapsayan yahut Devlet veya örgütün
andlaşmaya bağlanma iradesini ifade eden yetki belgesine sahip olanların;
ve ayrıca ilgili Devletlerin niyetlerinin, o kişinin söz konusu amaçlar için
yetki belgesi olmaksızın Devleti temsil ettiğini kabul ettikleri uygulamadan
ve diğer şartlardan anlaşıldığı durumda söz konusu kişilerin çekince ileri
sürmeye de yetkili olduğunu belirtir. Rehber, uygulamadaki farklılıkları
dikkate alarak 1969 Sözleşmesi md. 7’nin katı bir şekilde çekinceler için de
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
uygulanmasını gerekli görmemiştir. Bu amaçla Rehber, “andlaşmaların depo
mercii olan örgütlerin olağan uygulamalarına tabi olarak” kaydına yer vermiş
ve uygulamaya esneklik kazandırmıştır (UR 2.1.3). Nihayet Rehber, yine
1969 Sözleşmesi md. 7(2)’ye uygun olarak bazı kişilerin yetki belgesine gerek
olmaksızın çekince ileri sürebileceklerini belirtmiştir. Bunlar:
“(a) Devlet Başkanları, Hükûmet Başkanları ve Dışişleri Bakanları,
(b) bir uluslararası konferansta kabul edilen andlaşmaya çekince ileri sürmek
amacıyla bu konferansa Devletleri tarafından akredite edilen temsilciler,
(c) bir uluslararası örgütte veya bu örgütün organlarından birinde kabul edilen andlaşmaya çekince ileri sürme amacıyla bu örgüte veya organına Devletleri tarafından akredite edilen temsilciler,
(d) bir Devlet ile bir uluslararası örgüt arasındaki andlaşmaya çekince ileri
sürmek amacıyla Devletleri tarafından bu örgüte akredite edilmiş daimi diplomatik misyon başkanları[dır].” (UR 2.1.3 (b)).
Çekincelerin ileri sürülmesiyle ilgili yetkinin verilmesi ve uygulanması usulü,
Devletlerin iç hukuklarınca ve örgütlerin kendi kurallarınca belirlenir16. Bu
dahili usullere aykırı bir yetkilendirmenin yapılması ve usulsüz bir yetkinin
kullanılmasıyla çekince ileri sürülmesi ihtimal dahilindedir. Ne var ki bir
Devlet veya örgüt, bu şekilde kendisi tarafından ileri sürülen bir çekinceyi
geçersiz kılma amacıyla kendi iç kurallarına başvuramaz (UR 2.1.4).
C. Bildirim Usulü
Çekinceler, âkit (taraf ) Devlet ve örgütler ile andlaşmanın tarafı olmaya
yetkili diğer Devlet ve örgütlere yazılı bir şekilde bildirilmelidir (UR
2.1.5(1)). 1969 Sözleşmesi md. 23’ün büyük ölçüde tekrarı olan bu hüküm,
“taraf olmaya yetkili Devlet ve örgütler”in belirlenmesi konusunda, aynen
1969 Sözleşmesi’nde olduğu gibi, belirsiz, en azından uygulamada sorun
çıkarma ihtimali bulunan bir anlama sahiptir. Çekinceler konusundaki
sorunlara açıklık getirmeyi amaçlayan Rehber’in aynı belirsizliği devam
Pazarcı’nın çekince ileri sürme ve geri alma yetkisi açısından yaptığı tespitler, şüphesiz, iç hukuk
açısından yapılmış tespitlerdir (Pazarcı, s. 86-7). Söz konusu eserde belirtilen usul ve yetki,
uluslararası düzeydeki yetkiyle ilgili değildir.
16
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
195
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
ettirmesi, bir zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Zira 1969 Sözleşmesi’nin
hazırlık çalışmalarında ve UHK’nın Şerh’inde mesele aydınlatılamamıştır.
Hangi Devlet veya örgütlerin taraf olmaya yetkili olduklarının belirlenmesi,
bölgesel nitelikli kapalı andlaşmalar söz konusu olduğunda yahut andlaşma
Devletler ve örgütler düzeyinde bir ön belirleme yaptığında sorun çıkarmaz.
Ancak açık andlaşmalar söz konusu olduğunda kimlerin yetkili olduğunun
belirlenmesi mümkün olmamaktadır. Buna ek olarak, depoziter Devletlerin
diğer Devletlerle olan diplomatik ilişkilerinden kaynaklanan ilave sorunlar da
ortaya çıkabilmektedir. Rehber, bu soruna açıklık getiremeyeceğini görerek
1969 Sözleşmesi’nin içeriğini tekrarlamak zorunda kalmıştır.17
Uluslararası bir örgütün kurucu metni olan ve yürürlüğe girmiş bulunan bir
andlaşma için ileri sürülen çekince, aynı zamanda bu örgüte de bildirilmelidir
(UR 2.1.5(2)). Uluslararası örgüte bildirim zorunluluğu, 1969 Sözleşmesi
md. 20(3)’ün mantıksal sonucudur.
196
Rehber, çekincelerin ilgili Devlet veya örgütlere bildirilmesi konusunda, depo
mercii bulunup bulunmaması göre bir ayırım yapar. “Andlaşmada aksi yer
almadıkça yahut sözleşmeci Devletler ve örgütler aksini kararlaştırmadıkça,
çekince bildirimi, depo mercii yoksa, sözleşmeci Devletlere ve sözleşmeci
örgütlere ve andlaşmaya taraf olmaya yetkili diğer Devlet ve uluslararası
örgütlere çekince sahibi tarafından doğrudan iletilecektir” (UR 2.1.6 (1)(i)).
Depo merciinin bulunduğu durumlarda bildirim depo merciine yapılacak,
depo mercii de ilgili Devletleri ve uluslararası örgütleri en kısa sürede
bilgilendirecektir (UR 2.1.6 (1)(ii)). Nitekim 1969 Sözleşmesi md. 77 1(b)
ve (e) fıkraları da, depoziterlere bildirimle ilgili yükümlülükler yüklemektedir.
Depo mercii aynı zamanda bir andlaşmaya bir Devlet veya uluslararası
örgüt tarafından ileri sürülen çekincenin içerik ve usul açısından uygun
olup olmadığını incelemeli, kanaatini ilgili Devlet veya uluslararası örgütlere
bildirmelidir. (UR 2.1.7)
Çekince bildiriminin bir Devlet veya uluslararası örgüt açısından yapılmış
olduğunu söyleyebilmek için, bildirimin bu Devlet veya örgüte ulaşmış olması
gerekir. (UR 2.1.6 (2)) Çekince bildiriminin, elektronik posta veya faks gibi,
Bkz. Şerh, s. 146-9.
17
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
diplomatik nota yahut depo merciinin bilgilendirmesi araçlarından farklı bir
şekilde yapılması da mümkündür. Böyle bir durumda, “bu bildirim böyle bir
nota veya bilgilendirme ile, uygun bir süre içinde teyid edilmelidir. Böyle bir
durumda çekincenin ilk bildirim tarihinde ileri sürüldüğü kabul edilir” (UR
2.1.6 (3)).
D. Çekincelerin teyidi
1969 Sözleşmesi md. 23’e göre, “andlaşmayı onaya, kabule veya tasvibe
tabi olarak imzaladığı zaman ileri sürmüşse, bir çekince onu ileri süren
Devlet tarafından andlaşma ile bağlanma rızasını açıkladığı zaman teyid
edilmelidir. Böyle bir durumda, çekince teyid edildiği tarihte ileri sürülmüş
addedilecektir”. Rehber de teyit konusunda bu ifadeyi uluslararası örgütleri de
sayarak yinelemiş (UR 2.2.1), ayrıca üç hususa açıklık getirmiştir. İlk olarak,
bir Devlet veya uluslararası örgüt, andlaşmaya taraf olma iradesini imzayla
ortaya koyuyorsa, ileri sürülen çekincenin teyit edilmesine gerek yoktur (UR
2.2.2). İkinci olarak, eğer andlaşma açık bir şekilde (tevsik anlamında) imza
sırasında ileri sürülen çekincenin resmi bir teyide ihtiyaç duymayacağını
belirtmişse, bu durumda da teyide gerek yoktur (UR 2.2.3). Son olarak,
çekincelerin teyidi de, çekince ileri sürülmesinde olduğu gibi yazılı bir şekilde
yapılmalıdır (UR 2.2.4).
E. Çekincenin geç ileri sürülmesi
Kural olarak, Devlet veya örgüt, andlaşmayla bağlanma iradesini ortaya
koyduktan sonra çekince ileri süremez. Ancak andlaşma, andlaşmayla bağlanma
iradesinin ortaya koyulmasından sonra şekilde çekince ileri sürülebilmesini
kabul edebilir yahut diğer sözleşmeci Devletler ve sözleşmeci örgütlerin hepsi,
bu şekilde ileri sürülmüş bir çekinceye muhalefet etmeyerek, çekinceyi geçerli
hale getirebilirler (UR 2.3). Bunun için öngörülen süre, Andlaşma aksini
öngörmedikçe yahut depo merciinin yerleşik uygulaması farklı olmadıkça,
bildirimin Devletlere veya örgütlere ulaşmasından itibaren on iki aydır (UR
2.3.1). Ancak çekincenin bu şekilde ileri sürülmesinin kabul edilmiş olması,
normal süresinden sonra sürülen çekincenin, normal süresinde ileri sürülmüş
bir çekince haline gelmesi anlamına gelir. Devletler çekincenin süre kaydına
uyulmamasına rağmen ileri sürülebilmesini kabul etmiş olsalar da, etkileri
açısından itiraz etmek isteyebilirler. Rehber’e göre, geç ileri sürülmüş bir
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
197
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
çekinceye itiraz, bu çekincenin 2.3.1’e uygun olarak varlık kazanmasından
sonraki on iki ay içinde yapılmalıdır (UR 2.3.2). Daha açık bir şekilde ifade
edecek olursak, andlaşmayla bağlandıktan sonra ileri sürülen çekinceye akit
bütün Devlet ve örgütler on iki ay boyunca sessiz kaldıkları takdirde çekince
varlık kazanacak, Devlet ve örgütler de izleyen on iki ay içinde itirazda
bulunabileceklerdir.
Bir andlaşmaya çekince ileri sürmüş olan Devlet, andlaşmayla bağlandıktan
sonra çekincenin kapsamını genişletmeyi amaçlayan tek taraflı bir beyanda
bulunabilir. Böyle bir beyan da, geç ileri sürülmüş çekince niteliğindedir. Eğer
âkitler söz konusu ikinci çekinceye muhalefet ederlerse, ilk çekince varlığını
devam ettirir (UR 2.3.4).
F. Çekincelerin geri alınması
198
1969 Sözleşmesi md. 22(1)’e göre “[a]ndlaşma başka türlü öngörmedikçe, bir
çekince her zaman geri alınabilir ve çekinceyi kabul etmiş olan bir Devletin
rızası geri alma için gerekli değildir”. Rehber Sözleşme’nin bu hükmünü
uluslararası örgüt ilavesiyle yineler. 1969 Sözleşmesi md. 23(4)’te hükme
bağlandığı gibi Rehber’de de çekincenin geri alınmasının yazılı şekilde
yapılması gerektiği belirtilmiştir (UR 2.5.2).
Rehber’in “Çekincelerin kullanışlılığının periyodik olarak gözden geçirilmesi”
başlığını taşıyan kısmında (UR 2.5.3), anlamını kaybetmiş çekincelerin
varlığını devam ettirmemesi için Devletlere ve uluslararası örgütlere bir tür
çağrıda bulunulmaktadır. Buna göre,
“[b]ir andlaşmaya bir veya daha fazla çekince ileri sürmüş olan Devletler ve
uluslararası örgütler, bu çekinceleri periyodik olarak gözden geçirmeli ve artık
[ilk baştaki] hedeflerine hizmet etmeyenleri geri almayı değerlendirmelidirler.
Devletler ve uluslararası örgütler bu incelemeyi yaparken çok taraflı andlaşmaların bütünlüğünü koruma amacına özel bir önem atfetmeli ve yeri geldiğinde, bu çekincelerin varlıklarını devam ettirmesinin, özellikle çekinceyi ileri
sürmelerinden beri iç hukuklarında meydana gelen değişmelerle bağlantılı
olarak, kullanışlılığını değerlendirmelidirler”.
Çekincelerin geri alınmasındaki yetki sorununa gelince, Rehber’de bu mesele,
çekince ileri sürülmesine paralel bir şekilde ele alınmıştır. Dolayısıyla, hem
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
1969 Sözleşmesi md. 7’deki hem de Rehber’in 2.1.3 numaralı kısmında
yer alan kişilerin, yetki belgesi açısından bu belgenin çekinceyi geri almayı
da kapsaması şartıyla, çekinceleri geri almaya yetkili olduğu belirtilmiştir.
Çekincelerin geri alınmasında iç hukukun, uluslararası örgütler açısından
dahili kurallarının rolü, yine çekincelerin ileri sürülmesinde olduğu gibi
görülmüştür. Dolayısıyla çekincelerin geri alınmasına dair yetki ve usul dahili
kurallarca belirlenecek, ancak bir Devlet veya uluslararası örgüt, kendisi adına
dahili kurallar açısından usulsüz bir şekilde çekincenin geri alınmasını, dahili
kurallara dayanarak geçersiz hale getiremeyecektir (UR 2.5.5).
Çekincelerin geri alınmasının bildirilmesi usulü de yine çekincelerin ileri
sürülmesinin bildirilmesi usulüne tabidir (UR 2.5.6).
Çekincenin geri alınmasının çekince ileri süren Devlet veya uluslararası örgüt
ile diğer âkitler arasındaki ilişki açısından sonucu, çekincenin geri alınmasından
itibaren, çekincenin sanki ileri sürülmemiş gibi bir ilişki yaratmasıdır. Zira
çekince ileri sürülmesiyle andlaşmanın bazı hükümler açısından çekince ileri
süren Devletler veya uluslararası örgütler ile diğer âkitler arasındaki tatbiki
sınırlanmış oluyordu. Çekincenin geri alınmasıyla, çekince ileri süren Devlet
veya uluslararası örgüt ile, çekinceyi ister kabul etmiş isterse çekinceye itiraz
etmiş olsunlar, diğer âkitler arasında andlaşma bütün hükümleriyle tatbik
edilecektir. Bir başka ihtimal, çekinceye itiraz eden bir Devlet veya uluslararası
örgütün, çekinceye itiraz ederken aynı zamanda andlaşmanın çekince ileri
süren Devlet veya uluslararası örgüt ile kendisi arasında bu çekince nedeniyle
yürürlüğe girmesini istemediğini beyan etmesi durumdur. Çekincenin geri
alınması bu engeli ortadan kaldırır ve andlaşma bu Devlet veya uluslararası
örgütler arasında yürürlüğe girmiş olur (UR 2.5.7).
Çekincenin geri alınmasının hüküm doğuracağı ana gelince: Andlaşma aksini
öngörmedikçe yahut aksi kararlaştırılmadıkça, âkit bir Devlet yahut uluslararası
örgüt açısından çekincenin geri alınması, bu Devlet veya uluslararası örgütün
çekincenin geri alındığına dair bildirimi almasından itibaren hüküm doğurur
(1969 Sözleşmesi md. 22(3)(a); UR 2.5.8). Çekinceyi geri alan Devlet veya
uluslararası örgüt, geri almanın hüküm doğurması için bir tarih belirlemiş
olabilir. Bu takdirde geri almanın belirtilen tarihte hüküm doğurması için
ya söz konusu tarihin diğer âkit Devlet veya örgütün bildirimi aldıktan
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
199
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
sonraki bir tarih olması yahut da geri almanın, diğer âkit Devlet veya örgütler
açısından, çekinceyi geri alan Devlet veya uluslararası örgütün haklarını
artırmıyor olması gerekir. İkinci durumu başka bir şekilde ifade edecek
olursak: Bir Devlet veya uluslararası örgüt çekinceyi geri alırken geri almanın
hüküm doğurması için bir tarih belirlemiş ise ve geri alma ile, çekinceyi geri
alan Devlet veya uluslararası örgüt sadece bazı yükümlülükler altına girmiş
oluyor ise, geri almanın hükümleri diğer Devlet veya uluslararası örgütün
bildirimi almasından önce hüküm doğurabilecektir (UR 2.5.9).
200
Çekince ileri süren bir Devlet veya uluslararası örgütün çekinceyi tamamen
değil de kısmen geri alması da mümkündür. Bu durumda andlaşma, geri
almadan önceki kapsamdan daha geniş bir şekilde uygulanma imkânı
bulacaktır. Kısmî geri alma, çekincenin (tamamen) geri alınmasıyla ilgili
usul kurallarına tabi olduğu gibi, aynı şartlar altında hüküm doğurur (UR
2.5.10). Çekincenin kısmen geri alınması, eski çekincenin hukukî etkisinde,
çekincenin yeni hali ölçüsünde değişiklik yaratır. Eski çekinceye yapılmış bir
itiraz, sahibi bu itirazı geri almadıkça varlığını devam ettirir; ne var ki eğer söz
konusu itiraz sadece ve sadece çekincenin geri alınan kısmıyla ilgili yapılmışsa,
bu durumda itirazın ortadan kalktığını kabul etmek gerekir, zira itirazın
konusu olan çekince de ortadan kalkmıştır. Kural olarak kısmî geri almaya
yeni bir itiraz yapılamasa da, kısmî geri almanın ayrımcı bir etkisi olduğuna
dair itirazda bulunmak mümkündür (UR 2.5.11).
G. Çekincelere itiraz
Andlaşmalar hukuku, çekincelere itiraz adı altında belli etkilere sahip bir
kurum ihdas etmiştir. Rehber’in tanımına göre itiraz, “nasıl kaleme alınmış
veya isimlendirilmiş olursa olsun, bir Devlet veya uluslararası örgüt tarafından
bir başka Devletin veya uluslararası örgütün ileri sürdüğü çekinceye karşılık
olarak, itirazda bulunan Devlet ve uluslararası örgütün, çekincenin amaçlanan
etkilerini bertaraf etmeyi amaçladığı yahut çekinceye muhalefet ettiği tek
taraflı beyanıdır” (UR 2.6.1).
Daha sonra değineceğimiz çekincelerin izin verilebilirliği meselesi,
andlaşmalar hukuku açısından izin verilen türden olmayan bir çekincenin
varlığı durumunda, diğer Devlet veya uluslararası örgütlerin bu çekinceye
itiraz edilip edilemeyeceğiyle ilgili bir soru ortaya çıkarır. Rehber’e göre, “[b]ir
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
Devlet veya örgüt bir çekincenin izin verilebilir olup olmadığından bağımsız
bir şekilde itirazda bulunabilir” (UR 2.6.2).
Açıklığa kavuşturulması gereken bir başka nokta, çekinceye itirazda bulunacak
olan Devlet veya uluslararası örgüt hangi Devlet veya örgüt olduğudur.
Rehber’e göre,
“Bir çekinceye itiraz;
(i) herhangi bir âkit Devlet veya uluslararası örgüt tarafından, veya
(ii) andlaşmayla bağlanma iradesini ifade etmedikçe itirazın herhangi bir
hukukî etkisinin olmayacağı durumda, andlaşmaya taraf olma yetkisine sahip
herhangi bir Devlet veya uluslararası örgüt tarafından
ileri sürülebilir.” (UR 2.6.3)
Çekincelerin ileri sürülmesinde olduğu gibi, birden fazla Devlet veya
uluslararası örgüt tarafından birlikte yapılan itiraz, itirazın tek taraflılık
niteliğini etkilemez” (UR 2.6.4) ve yine çekinceye itirazlar da, çekince
ileri sürmede ve çekincelerin geri alınmasında olduğu gibi, yazılı şekilde
yapılmalıdır (1969 Sözleşmesi md. 23(1); UR 2.6.5).
Bir çekinceye itiraz eden Devlet veya uluslararası örgüt, andlaşmanın, kendisi
ile itiraz ettiği çekincenin sahibi Devlet veya örgüt arasında yürürlüğe girmesini
kabul etmeyebilir. Ancak yürürlüğe girmeyi engellemek isteyen Devlet veya
örgütün bu niyetini açıkça beyan etmesi gerekir (1969 Sözleşmesi md 20(4)
(b); UR 2.6.6 ve 2.6.7).
Çekincelere itirazın bildirim usulü, ilgili olduğu ölçüde, Rehber’de 2.1.3,
2.1.4, 2.1.5, 2.1.6 ve 2.1.7’de belirtilen çekincelerin bildirim usulüne tabidir
(UR 2.6.8). Çekincelere itiraz, mümkün olduğu ölçüde, itiraz nedenlerini de
içermelidir (UR 2.6.9).
Hatırlanacağı üzere, andlaşmayla bağlanmanın onay, kabul veya tasvip gibi
bir eylemle gerçekleştiği durumlarda, daha önce ileri sürülmüş bir çekincenin
bağlanma aşamasında teyit edilmesi gerekiyordu. Bir Devlet veya uluslararası
örgütün bu teyitten önce yaptığı itirazın teyit edilmesine gerek yoktur (1969
Sözleşmesi md. 23(3); UR 2.6.10). Daha açık bir ifade ile, çekincenin
çekince sahibi tarafından teyit edilmesi, bu çekinceye yapılan itirazın da teyit
edilmesini gerektirmez.
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
201
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
Her ne kadar 1969 Sözleşmesi ile 1986 Sözleşmesi, itirazın sadece imzacılar
veya taraflar tarafından değil, andlaşmaya taraf olmaya yetkili olan Devletler
ve uluslararası örgütler tarafından da yapılabileceğini belirtiyor ise de, itirazın
teyidi açısından imzacılar ile diğerleri arasında bir ayırım yapmaz. Komisyon,
üçüncü taraf statüsünde olan Devlet veya uluslararası örgütlerin itirazının,
kendilerinin bağlanması aşamasında teyit edilmesine gerek olduğunu
belirtir18. Dolayısıyla Rehber’e göre, bir Devlet veya uluslararası örgüt, bir
andlaşmanın imzacısı ise ve imza aşamasında itirazda bulundu ise, itirazın
bağlanma aşamasında (kabul, tasvip, onay) teyidine gerek yoktur. İmzacı
olmayan Devlet veya uluslararası örgüt, daha önce yaptığı itirazı, bağlanma
aşamasında teyit etmelidir (UR 2.6.11).
202
Çekincelere itirazda bulunabilme süresi ise, andlaşmayla bağlanma tarihine
göre iki ihtimal çerçevesinde belirlenmiştir. Buna göre itirazlar, çekince
bildiriminin alındığı tarihten itibaren on iki ay içerisinde yapılmalıdır.
Bununla birlikte, çekince sahibi Devlet veya örgütün andlaşmayla bağlanması
on iki ayı geçmişse, söz konusu Devlet veya örgütün andlaşmayla bağlanma
iradesini açıkladığı tarihe kadar çekinceye itirazda bulunmak mümkündür
(1969 Sözleşmesi md 20(5); UR 2.6.12). Ancak bu tarihlerden sonra yapılacak
itirazlar, zamanında yapılan itirazın bütün hukukî etkilerini doğurmayacaktır
(UR 2.6.13). Zira öncelikle belirlenmesi gereken husus şudur: 1969 Sözleşmesi
md. 20(5), on iki aylık süre içerisinde çekinceye itirazda bulunulmamasını,
zımnî bir rıza olarak görmüştür. Dolayısıyla bu süreden sonra yapılacak itirazlar
yasaklanmış değildir. Ancak (zımnî) kabulün, andlaşmanın uygulanmasına dair
ayrıntılarını ileride göreceğimiz bazı hukukî etkileri bulunmaktadır. Bunun
en önemlisi, andlaşmanın taraflar arasında yürürlüğe girmesidir. Dolayısıyla
geç yapılan bir itiraz, andlaşmanın yürürlüğe girmesini engellemeyecektir. Bu
noktadan sonra yürürlük sorunu, andlaşmalar hukukunun diğer hükümleri
çerçevesinde çözümlenmek durumundadır. Şerh’te örnekleri verildiği üzere19
Devlet uygulaması da, belirtilen süreden sonra itirazlarda bulunulabildiğini
göstermektedir. Ancak bu itirazlar, normal süresinde yapılan itirazların bütün
sonuçlarını doğurmamaktadır.
Şerh, s. 268-9.
18
Şerh, s. 272-4.
19
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
H. Çekincelere itirazın geri alınması ve değiştirilmesi
Andlaşma aksini öngörmedikçe, çekinceye yapılan itiraz her zaman geri
alınabilir (1969 Viyana Sözleşmesi md 22(2); UR 2.7.1). Çekinceye itirazın
geri alınması yazılı şekilde yapılmalıdır (1969 Viyana Sözleşmesi md 23(4);
UR 2.7.2).
Çekincelere yapılan itirazların kim tarafından geri alınacağı ve bildirimin nasıl
yapılacağı, çekincelerin geri alınması ve bildirimi ile ilgili kurallara tabidir
(UR 2.7.3).
Bir çekinceye yaptığı itirazı geri alan Devlet veya uluslararası örgütün çekinceyi
kabul ettiği varsayılır (UR 2.7.4).
Andlaşma aksini öngörmedikçe veya aksi kararlaştırılmadıkça, çekinceye
itirazın geri alınması, çekince ileri süren Devlet veya uluslararası örgütün geri
alma bildirimini aldığı andan itibaren hüküm doğurur (UR 2.7.5).
İtirazın hüküm doğurması için bir tarih belirlenmişse, itirazın bu tarihte
hüküm doğurabilmesi için, bu tarihin, itiraz bildiriminin çekince sahibine
ulaştığı tarihten sonraki bir tarih olması gerekir (UR 2.7.6).
Andlaşma aksini öngörmedikçe, bir Devlet veya uluslararası örgüt bir çekinceye
yaptığı itirazı kısmî olarak geri alabilir. İtirazın kısmen geri alınması şekil ve
usul açısından itirazın tamamen geri alınmasındaki kurallara tabidir ve aynı
koşullarda hüküm doğurur (UR 2.7.7). Kısmî geri alma, itirazın, itiraz sahibi
ile çekince sahibi arasındaki andlaşma ilişkileri üzerindeki etkisini, itirazın
yeni şekli ölçüsünde değiştirir (UR 2.7.8).
Bir çekinceye itiraz eden bir Devlet veya uluslararası örgüt 2.6.12’de belirtilen
süre içinde itirazının kapsamını genişletebilir. İtirazın kapsamının bu şekilde
genişletilmiş olması, çekince sahibi ile itiraz sahibi arasındaki andlaşma
ilişkilerinin varlığı üzerinde etkili olmaz, yani itirazın kapsamı genişletilerek
andlaşmanın yürürlüğü ortadan kaldırılamaz (UR 2.7.9).
III. Çekincelerin kabulünde usul
Çekincelerin kabul edilmesi, sarih veya zımnî olmak üzere iki şekilde
mümkündür. Zımnî kabul söz konusu olduğunda, “[a]ndlaşma aksini
öngörmedikçe bir Devlet veya uluslararası örgüt 2.6.12’de belirtilen müddet
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
203
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
zarfında çekinceye itiraz etmemişse, bu çekince söz konusu Devlet veya
uluslararası örgüt tarafından kabul edilmiş sayılır” (UR 2.8.2). Bunun yanında
“[b]ir Devlet veya uluslararası örgüt, başka bir Devlet veya uluslararası örgüt
tarafından ileri sürülen çekinceyi her zaman açıkça kabul edebilir” (UR 2.8.3).
Çekincenin açıkça kabulü, yazılı şekilde yapılmalıdır (UR 2.8.4) ve uluslararası
düzeyde kabul yetkisi ile kabulün bildirimi usulü açılarından, çekincelerle
ilgili hükümlere (UR 2.1.3, 2.1.4, 2.1.5, 2.1.6 ve 2.1.7) tabidir (UR 2.8.5).
Çekince, 2.2.1’e uygun olarak resmi teyidinden önce bir Devlet veya
uluslararası örgüt tarafından açıkça kabul edilmiş ise, bu kabulün teyidine
gerek yoktur (UR 2.8.6).
Eğer bir çekince andlaşmaya taraf yahut taraf olmaya yetkili Devlet veya
uluslararası örgütlerin bir kısmının yahut hepsinin oybirliğiyle kabulünü
gerektiriyorsa, böyle bir kabul bir kez oluştuğunda, nihai sonuç doğurur (UR
2.8.7).
204
“Bir andlaşma uluslararası bir örgütün kurucu metni ise ve andlaşma aksini
öngörmedikçe, çekincenin örgütün yetkili organı tarafından kabulü gerekir”
(UR 2.8.8; 1969 Sözleşmesi md. 20(3)). Bir uluslararası örgütün kurucu
metnine ileri sürülen çekinceyi kabul etme yetkisi, üyeliğe kabul kararı
vermeye veya kurucu metni değiştirmeye veya bu metni yorumlamaya yetkili
organa aittir (UR 2.8.9). Ancak, yine örgüt kuralları öncelikli olmak üzere,
örgütün yetkili organı çekinceyi zımnî olarak kabul edemez. Bununla birlikte
çekincenin sahibi Devlet veya uluslararası örgütün üyeliğe kabulü, çekincenin
kabul edilmesi anlamına gelir (UR 2.8.10). Örgütün kurucu metnine ileri
sürülen çekincenin kabulü açısından, örgütün üyesi Devlet veya uluslararası
örgütlerin çekinceyi tek tek kabul etmesi gerekli değildir (UR 2.8.11). Bir
örgütün kurucu metnine dair andlaşma söz konusu ancak bu söz konusu
metin henüz yürürlüğe girmedi ise, imzacı Devlet veya uluslararası örgütlerin
metne ileri sürülen çekincenin kendilerine bildirilmesinden itibaren on
iki ay içinde sessiz kalmaları durumunda, çekince kabul edilmiş sayılır. Bu
oybirliğiyle elde edilen kabul, nihai sonuç doğurur (UR 2.8.11). Her ne
kadar uluslararası bir örgütün kurucu metnine ileri sürülen çekincenin örgüt
üyeleri tarafından tek tek kabulü gerekli değilse de, pek tabii ki, Devlet veya
örgütler söz konusu çekincenin izin verilebilir yahut uygun olup olmadığına
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
dair görüş bildirebilirler. Ancak böyle bir beyanın hukukî etkisi olmayacaktır
(UR 2.8.12).
Bir çekincenin kabulüne dair beyan geri alınamaz veya değiştirilemez
(2.8.13). 1969 Sözleşmesi, çekincelerin ve itirazların geri alınması konularını
düzenlendiği halde, çekincenin kabulünün (zımnî kabulün değil, açık kabulün)
geri alınmasına ve değiştirilmesine dair herhangi bir hüküm içermemektedir.
Bir çekincenin açık kabulünün geri alınması yahut değiştirilmesi Sözleşmeyle
tanınmadığı gibi, yasaklanmamıştır da. Ancak UHK’ya göre, Sözleşme’nin
md. 20(5)’te ve 21(3)’te, itiraza dair sınırlamalar getirmiş olması ve geç
itirazın etkilerinin sınırlı olması; açık bir kabulün tartışmaya açılabilir hale
getirilmesini, andlaşmayla kurulan ilişkinin istikrarı ve hukukî belirlilik adına
kabul etmediğini gösterir.20
IV. ÇEKİNCELERİN İZİN VERİLEBİLİRLİĞİ
Rehber, hangi çekincelerin ileri sürülebileceğini, 1969 Sözleşmesi md. 19’a
paralel olarak şu şekilde belirtir:
“Bir Devlet veya uluslararası örgüt, bir andlaşmayı imzalar, onaylar, resmi olarak tasdik eder, kabul eder yahut andlaşmaya katılırken,
(a) andlaşma çekinceyi yasaklamadıkça,
(b) andlaşmanın sadece belirlenmiş çekincelerin ileri sürülmesini öngörmesi
durumunda, söz konusu çekince bu çekincelerin dışında olmadıkça,
(c) (a) ve (b) bendlerine girmeyen durumlarda, çekince andlaşmanın konu ve
amacıyla bağdaşmıyor olmadıkça,
çekince ileri sürebilir.” (UR 3.1)
Bir çekincenin andlaşmada yasaklanmış olması, andlaşmanın (a) bütün
çekinceleri yasaklaması, (b) çekincenin ilgili olduğu belli hükümleri
yasaklaması, veya (c) çekincenin dahil olduğu belli türdeki çekinceleri
yasaklaması anlamına gelir.
Şerh, s. 310.
20
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
205
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
Rehber 3.1 (b)’de yer alan ““belirlenmiş çekinceler” ifadesi, açıkça andlaşmanın
bazı hükümlerine veya bazı açılardan andlaşmanın bütününe gönderme yapan
çekinceler anlamına gelir” (UR 3.1.2).
Andlaşmayla yasaklanmış olmayı ifade eden iki durum yanında, bir çekincenin
izin verilen türden bir çekince olabilmesi için, “çekincenin andlaşmanın konu
ve amacıyla bağdaşmıyor olmaması gerekir” (UR 3.1.3).
Andlaşma, ileri sürülebilecek/izin verilen çekincelere dair bir belirleme yapmış
olabilir. Ancak bu durumda da çekincenin andlaşmanın konu ve amacıyla
bağdaşması gerekir (UR 3.1.4).
A. Andlaşmanın konu ve amacıyla bağdaşma
Çekincenin andlaşmanın konu ve amacıyla bağdaşmıyor olması, söz
konusu çekincenin andlaşmanın genel yapısı için zorunlu bir asli unsurunu,
andlaşmanın varlık sebebini tahrip eder tarzda etkilemesi anlamına gelir (UR
3.1.5).
206
Andlaşmanın konu ve amacı, iyi niyet çerçevesinde, andlaşmada yer alan
terimlerin bağlamları da, özellikle başlık ve andlaşmanın giriş kısmı da dikkate
alınarak belirlenmelidir. Konu ve amacın belirlenmesinde, andlaşmanın
hazırlık sürecine ve hangi koşullarda sonuçlandırıldığına, söz konusu olduğu
takdirde, tarafların andlaşma çerçevesindeki uygulamalarına başvurulabilir
(UR 3.1.5.1).
Rehber, muğlak ve genel çekincelerin andlaşmanın konu ve amacıyla
uygunluklarının değerlendirilmesinde sorun oluştuğu gerçeğinden yola
çıkarak, Devletlere ve uluslararası örgütlere, çekincelerin, özellikle konu ve
amaç bakımından ilgisi kurulmak üzere anlaşılır tarzda kaleme alınmasını
tavsiye eder (UR 3.1.5.2).
Hangi çekincelerin izin verilen çekincelerden olduğunun belirlenmesinde
karşılaşılabilecek bir sorun, çekince ileri sürülen bir andlaşma hükmünün
uluslararası örf ve adet hukuku kuralını yansıtan bir hüküm olmasıdır. Zira
böyle bir andlaşma hükmüne çekince ileri sürülebilmesinin mümkün olmadığı
iddia edilebilir. Ancak Rehber’e göre, böyle bir hükmün sırf uluslararası örf
ve adet hukuku kuralını yansıtması, kendisine çekince ileri sürülebilmesini
engellemez (UR 3.1.5.3). Uluslararası örf ve adet hukukunu yansıtan bir
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
kurala çekince ileri sürülebileceğini dile getirmek ilk bakışta çelişik gelebilir.
Ancak bir kuralın uluslararası örf ve adet hukuku kuralı olması ile bir andlaşma
hükmünde yer alması birbirinden farklı konulardır. Yerleşik bir uluslararası
örf ve adet hukuku kuralını yansıtan bir andlaşma hükmüne çekince ileri
sürülmüş olması, şüphesiz ki, bu kuralın niteliğini değiştirmeyecek, dolayısıyla
da çekince ileri süren Devlet bu kuralla bağlı olmaya devam edecektir. Ancak
bir Devletin çekince ileri sürmesi, o kuralın uluslararası örf ve adet hukuku
kuralı olma niteliğine doğrudan yönelmiş bir beyan olduğu anlamına gelmez.
Çekince ileri sürülen, bir andlaşma hükmüdür. Pek tabii ki çekince sahibi,
kuralın örf ve adet hukuku kuralı olma niteliğini sorguluyor da olabilir. Ancak
Devletler çeşitli gerekçelerle örf ve adet hukuku kuralı olarak kabul ettikleri bir
andlaşma hükmüne çekince koyabilirler. Zira bir kuralın örf ve adet hukuku
kuralı olması, Devletlerin bu kuralla andlaşma ilişkisi çerçevesinde bağlanmak
zorunda olmaları anlamına gelmez. Üstelik Devlet kuralın bu niteliğini kabul
etmekle birlikte, bir andlaşmanın getirdiği izleme ve uyuşmazlık çözümü
mekanizmalarına o hüküm çerçevesinde dahil olmak istemeyebilir.21
Bazı andlaşma hükümleri, hiçbir şartta ihlale izin verilmeyen haklar içerir.
Böyle bir hükme çekince ileri sürülmesi kural olarak mümkündür. Ancak
söz konusu çekince, andlaşmadan kaynaklanan asli hak ve yükümlülüklerle
uyumlu olmalıdır. Bu uygunluğun belirlenmesinde, tarafların bu hakları ihlal
edilemez kılmakla onlara atfettiği önem dikkate alınmalıdır (UR 3.1.5.4).
Bir Devlet veya uluslararası örgüt, bir andlaşma hükmüne çekince ileri
sürerken, bu çekinceyle, o sırada yürürlükte bulunan iç hukukunun veya dahili
kurallarının bütünlüğünü korumayı amaçlamış olabilir. Bu tip durumlarda
çekinceler, genellikle, çekince ileri sürülen andlaşma hükümlerin ‘ancak iç
hukukla (anayasa, aile hukuku vs.) uyumlu olduğu takdirde’ uygulanabilir
olduğunu ifade ederler. Bu tarz çekincelerin daha önce değinilen muğlak
ve geniş olmaları bir yana, diğer Devlet ve uluslararası örgütler açısından
çekincenin kapsamını değerlendirmek imkansız hale gelmektedir. Ancak
yine de böyle bir çekince daha baştan geçersizliğini iddia etmek de mümkün
görünmemektedir. Rehber’e göre böyle bir çekincenin kabul edilebilmesi için,
çekincenin andlaşmanın asli bir unsurunu yahut genel yapısını etkilemiyor
olması gerekir (UR 3.1.5.5).
Şerh, s. 370-1.
21
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
207
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
Bazı andlaşmalar pek çok birbirine bağımlı hak ve yükümlülük içerir. Bu tip
andlaşmalarda çekincenin andlaşmanın konu ve amacına uygun olup olmadığı
değerlendirilirken söz konusu hak ve yükümlülükler arasındaki karşılıklı
bağımlılığa, çekincenin ilgili olduğu andlaşma hükmünün andlaşmanın genel
yapısı içindeki yerine ve bu çekincenin andlaşma üzerinde etkisinin derecesine
bakılmalıdır (UR 3.1.5.6).
208
Pek çok uluslararası (çok taraflı) andlaşma, andlaşmadan kaynaklanan
uyuşmazlıkların çözümüne ve andlaşmanın yürütülmesinin izlenmesine
ilişkin hükümler içerir ve bu amaçla çeşitli organlar ve mekanizmalar ihdas
edilir. Çekinceler söz konusu olduğunda bu hükümler sırf söz konusu
içerikleri nedeniyle, konu ve amaca aykırılık yaratmazlar. Ancak çekinceyle
etkisiz kılınmak veya değiştirilmek istenen andlaşma hükmü andlaşmanın
varlık nedeni açısından temel bir hüküm oluşturuyor veya çekincenin etkisiz
kıldığı uyuşmazlıkların çözüm yolları veya andlaşmanın yürütülmesinin
izlenmesi mekanizmaları andlaşmanın bizatihi amacını oluşturuyor ise, artık
bu hükümler için ileri sürülen çekincelerin, andlaşmanın konu ve amacıyla
bağdaşmadığı kabul edilecektir (UR 3.1.5.7).
B. Çekincelerin izin verilebilirliğinin
değerlendirilmesi
Bir çekincenin izin verilen çekincelerden olup olmadığının değerlendirilmesi,
yetkileri ölçüsünde, âkit Devletlere veya uluslararası örgütlere, uyuşmazlık
çözümü mercilerine yahut andlaşma izleme mekanizmalarına aittir (UR 3.2).
Andlaşma izleme mekanizmalarının, çekinceleri değerlendirme yetkisi üzerinde
ortaya çıkabilecek muhtemel tartışmalar açısından Rehber, Devletlerden ve
uluslararası örgütlerden, söz konusu mekanizmalar oluşturulurken çekincelerin
değerlendirilmesine ilişkin yetkilerinin mahiyetini ve sınırını açıkça
belirlemelerini ister (UR 3.2.2). Doğal olarak, çekince ileri süren Devlet veya
uluslararası örgütler de, andlaşmayla kurulmuş andlaşma izleme gruplarının
çekincelerle ilgili değerlendirmelerini dikkate almalıdırlar (UR 3.2.3). Ne var
ki bir andlaşmayla izleme grubunun/mekanizmasının kurulmuş olması ve
grubun çekincelere izin verilebilirliğini değerlendirme yetkisine sahip olması,
âkit Devlet veya uluslararası örgütler ile andlaşmayı yorumlama ve uygulama
yetkisine sahip uyuşmazlık çözümü mercilerinin değerlendirme yetkisine
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
halel getirmez (UR 3.2.4). Andlaşmanın yetkilendirdiği bir uyuşmazlık
çözümü merciinin, taraflar arasındaki bir uyuşmazlığın bir çekincenin izin
verilen çekincelerden olup olmadığı konusunda değerlendirme yapmayı/karar
vermeyi zorunlu kılması durumunda verdiği karar, tarafları bağlayacaktır (UR
3.2.5).
C. Çekincenin izin verilmeyen türden olmasının
sonuçları
Bir çekincenin, andlaşma hükümlerinin yasaklaması nedeniyle izin verilmeyen
çekincelerden sayılması ile andlaşmanın konu ve amacıyla bağdaşmaması
nedeniyle izin verilmeyen çekincelerden sayılması arasında bir fark yoktur
(UR 3.3.1). 1969 Sözleşmesi md. 19(a) açıkça, 19(b) ise zımnen yasaklanmış
çekincelerden bahseder. Bunun yanında izin verilmeyen diğer bir tür çekince
(md. 19(c)), andlaşmanın konu ve amacı ile bağdaşmayan çekincelerdir.
Andlaşmanın konu ve amacı ile bağdaşmanın diğer durumlara göre kısmen
belirsizlik içermesi gerekçesiyle md. 19(c)’nin ilk iki durumdan farklı
hükümlere tabi olması gerektiğini öne süren bazı görüşlere karşı Rehber, izin
verilebilirlikle ilgili hükümlerin bölünmezliğini vurgulamaktadır.22
İzin verilmeyen bir çekincenin ileri sürülmüş olması, 1969 Sözleşmesi md.
19 hükümlerinin ihlal edilmiş olması anlamına gelir. Bir andlaşma hükmüne
riayet edilmemiş olması da Devletin uluslararası sorumluluğunu doğurduğuna
göre23, ortaya çıkması muhtemel bir soru, sırf izin verilmeyen bir çekince ileri
sürmüş olmanın Devletin uluslararası eyleminden sorumluluğu doğacağı
anlamına gelip gelmeyeceğidir. Bu soruya olumlu verilen bazı cevapların
varlığına rağmen, Şerh’te söz konusu iddianın ikna edici olmadığı, andlaşmalar
hukuku ile sorumluluk konusunun birbirinden ayrı olduğu ve andlaşmanın
yürürlüğü ile ilgili sorunların, çekincelerin izin verilebilirliği de dahil olmak
üzere andlaşmalar hukuku çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Dolayısıyla, “izin verilmeyen bir çekincenin ileri sürülmüş olması, andlaşmalar
hukuku açısından sonuç doğurur; ileri süren Devlet veya uluslararası örgütün
uluslararası sorumluluğunu doğurmaz” (UR 3.3.2).
Şerh, s. 404-7.
22
Devletin sorumluluğunun ortaya çıkması için bkz. Elif Uzun, Milletlerarası Hukuka Aykırı
Eylemlerinden Dolayı Devletin Sorumluluğu, İstanbul, Beta Basım Yayım, 2007; Hakkı Hakan
Erkiner, Devletin Haksız Fiilden Kaynaklanan Uluslararası Sorumluluğu, İstanbul, On İki Levha
Yayıncılık, 2010.
23
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
209
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
210
Belirtildiği üzere, 1969 Sözleşmesi md. 19, andlaşmanın açıkça veya zımnen
yasakladığı çekinceler ile andlaşmanın konu ve amacıyla bağdaşmayan
çekinceleri izin verilebilir çekinceler olarak kabul etmemiştir. Çekincelerin
kabulüyle ilgili olarak ortaya çıkabilecek bir soru, izin verilen çekincelerden
olmayan bir çekincenin bir Devlet veya uluslararası örgüt tarafından
kabul edilmesi durumunda, çekincenin geçerli bir çekince haline gelip
gelmeyeceğidir. İlk olarak, md. 19’un ve Sözleşme’nin diğer maddelerinin
böyle bir koşula yer vermediği belirtilmelidir. Ardından, kabulle birlikte
çekincenin geçerli hale geldiğini düşünmenin, olsa olsa iki Devlet veya
uluslararası örgüt arasında andlaşmada yapılan bir değişiklik anlamına geleceği
söylenebilir. Böyle bir değişiklik ise, 1969 Sözleşmesi’nin 41. maddesinde, çok
taraflı andlaşmaların tarafların sadece bazıları arasında değiştirilmesine ilişkin
hükümleri çerçevesinde kabul edilemez bir uygulamadır. Zira md. 41’e göre
böyle bir değişikliğin mümkün olması için, ya andlaşma böyle bir değişiklik
ihtimalini öngörmüş olmalı, ya da söz konusu değişiklik andlaşma tarafından
yasaklanmamış olmalı ve “değişiklik, kendisinden sapılması halinde, bir bütün
olarak andlaşmanın konu ve amacının etkin bir şekilde yerine getirilmesiyle
bağdaşmayacak bir hüküm ile ilgili olmamalıdır”. Çekincelerle ilgili izin
verilebilirlik koşullarına uyulmamış olması, aynı zamanda md. 41’in sunduğu
imkanın da bulunmaması anlamına gelir24. Özetle Rehber’e göre, izin
verilmeyen türden bir çekincenin bir Devlet veya uluslararası örgüt tarafından
kabul edilmiş olması, çekincenin niteliğini değiştirmez (UR 3.3.3).
D. Çekincelerin kabulünün ve çekinceye itirazın
izin verilebilirliği
UHK’nın Rehber’de tercih ettiği görüşe göre, “bir çekincenin kabulü, herhangi
bir izin verilebilirlik koşuluna tabi değildir” (UR 3.4.1). Aksi görüş, izin
verilebilir türden olmayan çekinceler için yapılan kabulle ilgilidir ve çekincenin
kabulünün, çekincenin izin verilebilir türden olmasına bağlı bir geçerlilik
şartına sahip olması gerektiğini ileri sürer. Bununla birlikte çekincenin kabulü,
izin verilebilir olmayan bir çekinceyi geçerli hale getirmediği kabul edildiğine
göre, böyle bir koşulu ileri sürmenin pratik bir sonucu da olmayacaktır.25
Şerh, s. 409-12.
24
Şerh, s. 413-4.
25
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
Bir çekinceye ileri sürülen itiraz, çekincenin ilgili olmadığı hükümlerin itiraz
sahibi ile çekince sahibi arasında uygulanmamasını amaçlıyorsa, böyle bir
itiraz ancak şu durumda izin verilen türden bir itiraz olarak kabul edilebilir:
uygulanmaması amaçlanan söz konusu hükümler ile çekincenin ilgili olduğu
hükümler arasında kayda değer bir bağlantı olmalı ve itiraz çekince sahibi
ile itiraz sahibi arasındaki ilişkilerde andlaşmanın konusu ve amacını ortadan
kaldırmıyor olmalıdır (UR 3.4.2).
V. ÇEKİNCELERİN HUKUKİ ETKİSİ
A. Çekincelerin geçerliliği
İki Devlet veya uluslararası örgüt arasında geçerli ve etki/hüküm doğurma
kapasitesine sahip bir çekincenin varlığından bahsedebilmek için, ileri sürülen
çekincenin izin verilen türden olması, gerekli şekil ve usul şartlarına uyulmuş
olması ve âkit Devlet veya uluslararası örgütün bu çekinceyi kabul etmiş
olması gerekir (UR 4.1).
Andlaşmanın açıkça izin verdiği çekincelerin, andlaşma aksini öngörmedikçe,
diğer âkit Devlet veya uluslararası örgütler tarafından kabul edilmesine gerek
yoktur. Böyle bir çekincenin varlığından bahsedebilmek için, çekincenin yine
şekil ve usul şartlarına göre ileri sürülmüş olması gerekir (UR 4.1.1).
Müzakereci Devlet ve örgütlerden ve andlaşmanın konu ve amacından
andlaşmanın bütün taraflar arasında bir bütün olarak uygulanmasının,
andlaşmaya bağlanacak her bir Devlet veya uluslararası örgütün rızasının
temel şartı olduğu anlaşılıyorsa, ileri sürülen çekincenin ihdas edildiğinin
kabul edilebilmesi için, izin verilen türden olmasının ve andlaşmanın konu
ve amacıyla bağdaşmasının yanında, bütün âkit Devletlerin ve uluslararası
örgütlerin kabulü de bir koşul olarak aranır (UR 4.1.2). Silahsızlanma
andlaşmaları, bu tarz andlaşmalar söz konusu olduğunda ilk akla gelebilecek
andlaşmalardandır.
Çekince ileri sürülen andlaşmanın, uluslararası bir örgütün kurucu metni
olması durumunda, çekincenin diğer âkit Devletler ve uluslararası örgütler
açısından ihdas edilmiş olabilmesi için, izin verilen türden olması, gerekli şekil
ve usul şartlarına uygun olarak ileri sürülmüş olması ve yukarıda değindiğimiz,
Rehber’in 2.8.8-2.8.11 maddeleri arasında konu edilen şartlar çerçevesinde
kabul edilmiş olması gerekir (UR 4.1.3).
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
211
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
B. Geçerli bir çekincenin hukukî sonuçları
Bir çekince, Rehber’in 4.1.1-4.1.3 maddeleri çerçevesinde ihdas edildiği anda,
çekince ileri süren Devlet veya uluslararası örgüt andlaşmanın âkitlerinden
biri olur (1969 Sözleşmesi md. 20(4)(a); UR 4.2.1). Ancak bu genel kuralın,
andlaşmanın yürürlüğe girip girmediğine göre ortaya çıkabilecek bazı sorular
çerçevesinde açıklığa kavuşturulması gerekir.
212
Henüz yürürlüğe girmemiş bir andlaşmaya geçerli çekince ileri süren Devlet
veya uluslararası örgütün, andlaşmanın yürürlüğe girmesi için gerekli âkit
sayısına dahil edilip edilmeyeceği bir sorun olarak ortaya çıkabilir. Ortada
geçerli bir çekince olduğuna göre, yürürlüğe girmiş bir andlaşmanın tarafı
olma durumundaki çekince sahibi, Andlaşma henüz yürürlüğe girmediği
durumda, andlaşmanın yürürlüğe girmesi için gerekli âkit sayısına dahil
edilmelidir. Bununla birlikte, depoziterlerin bazı uygulamaları dikkate
alınarak, bir çekincenin geçerli hale gelmesinden önce de çekince sahibinin
söz konusu sayıya dahil edilebileceği belirtilmiş, ancak 1969 Sözleşmesi md.
20(4)(c) hükmüne karşı uygulamaları cesaretlendirebilecek bir ifadeden
kaçınmak amacıyla, bu ikinci durum için, hiçbir âkit Devlet veya uluslararası
örgütün uygulamaya muhalefet etmemesi koşulu (UR 4.2.2) eklenmiştir26.
Bir çekincenin ihdas edilmiş olması, çekince sahibini, yürürlüğe girmiş bir
andlaşma açısından yahut andlaşma yürürlüğe girdiğinde, âkit Devletler ve
uluslararası örgütlerle ilişkisi çerçevesinde taraf yapar (UR 4.2.3). Başka bir
deyişle, çekincenin ihdas edilmiş olması, aralarında çekince ihdas edilmiş
olan akitler arasında andlaşma ilişkisini de kurmuş olur. Çekince sahibi ile
herhangi bir âkit arasında çekincenin ihdas edilmemiş olması veya itiraza
binaen andlaşmanın yürürlüğe girmesinin engellenmesi yolunun tercih
edilmiş olması, çekince sahibinin diğer âkitlerle kurduğu andlaşma ilişkisini
etkilemeyecektir. Pek tabii ki bu durumun istisnası, çekinceyle taraf olmayı
akitlerin oybirliğine bırakan andlaşmalardır. Dolayısıyla çekince ileri süren bir
âkidin diğer âkitlerle andlaşmaya bağlı ilişkisi farklılık gösterebilecektir.
Bir andlaşmaya ileri sürülen çekince bir başka taraf açısından ihdas edilmiş
olduğunda, bu çekince, çekince sahibi Devlet veya uluslararası örgüt ile diğer
Şerh, s. 451-2.
26
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
taraf arasındaki ilişkiler çerçevesinde, ilgili olduğu andlaşma hükümlerini
yahut bazı açılardan bir bütün olarak andlaşmanın hukukî etkilerini, çekince
ölçüsünde etkisiz kılar yahut değiştirir (UR 4.2.4(1)).
İhdas edilmiş bir çekincenin, andlaşmanın bazı hükümlerinin hukukî etkisini
etkisiz bıraktığı ölçüde, çekince sahibi, çekincenin ihdas olduğu diğer taraflarla
olan ilişkilerinde, bu hükümlerden kaynaklanan hak veya yükümlülüklere
sahip olmaz. Aynı şekilde, kendileri açısından çekince ihdas olan diğer taraflar
da, çekince sahibi ile olan ilişkilerinde, bu hükümlerden kaynaklanan hak
veya yükümlülüklere sahip olmayacaklardır (UR 4.2.4(2)).
Çekincenin bazı hükümlerde değişiklik yarattığı durumlarda, aralarında
çekince ihdas olmuş taraflar, hak ve yükümlülüklerine, çekincenin değiştirdiği
şekliyle sahip olacaklardır (UR 4.2.4(3)).
Çekincelerin etkisi, karşılıklı ilişkilerde, karşılıklı hak ve yükümlülüklerde
söz konusudur. Pek çok çok taraflı andlaşma, karşılıklı uygulanmaya müsait
olmayan yahut karşılılıkla ilgisi olmayan yükümlülükler yaratır. Bir Devletin
veya uluslararası örgütün böyle bir yükümlülük altına girmeyeceğini beyan
ettiği bir çekincenin çekince sahibi ile başka bir taraf arasında ihdas edilmiş
olması, diğer tarafın yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz (UR 4.2.5).
Çekincenin yorumlanması söz konusu olduğunda, yorum iyi niyet
çerçevesinde, öncelikle çekince sahibinin çekince metninde yansıttığı niyeti
dikkate alınarak, aynı zamanda andlaşmanın konu ve amacı ile çekincenin
ileri sürüldüğü koşullar gözetilerek yapılmalıdır (UR 4.2.6).
C. Geçerli bir çekinceye itirazın sonuçları
Geçerli bir çekinceye itiraz edilmesi, andlaşmanın çekince sahibi ile itiraz
sahibi arasında yürürlüğe girmesini engellemez. İtiraz sahibi yürürlüğe
girmeyi engellemek istiyorsa, daha önce belirtilen şekil ve usul şartları (UR
2.6.7) çerçevesinde açık beyanda bulunmalıdır (UR 4.3.1, 4.3.5).
Geç ileri sürülmüş bir çekince, 2.3.1’e uygun olarak oybirliği ile kabul edilmiş
ise, bu çekinceye itiraz edilmesi durumunda, çekinceyi ileri süren Devlet
açısından andlaşmanın tarafı olma durumu devam eder, ancak itiraz eden
tarafla arasında çekince ihdas olmamış olur (UR 4.3.2).
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
213
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
Andlaşma, çekince sahibi taraf ile itiraz eden taraf arasında, çekince sahibi
4.2.1 uyarınca akit olduğu ve andlaşma yürürlüğe girdiği zaman, yürürlüğe
girmiş olur (UR 4.3.3).
Bir çekincenin ihdas edilmiş olabilmesi için bütün âkitlerin kabulü gerekiyorsa,
çekinceye yapılan itiraz andlaşmanın çekince ileri süren Devlet açısından
yürürlüğe girmesini engeller (UR 4.3.4).
Bir çekinceye itiraz edilmesi durumunda, çekince ister bazı hükümleri
tamamen etkisiz bırakmayı amaçlamış olsun, isterse belli hükümlerde
değişiklik öngörmüş olsun, çekincenin ilgili olduğu hükümler, çekince sahibi
ile itiraz sahibi arasında uygulanmayacaktır. Bu durum, tarafların diğer
hükümler açısından ilişkilerine halel getirmez (UR 4.3.6).
214
Bir çekincenin atıf yapmadığı ancak atıf yaptığı hükümlerle kayda değer
ölçüde bağlantılı olan hükümler, itiraz sahibi itirazını 3.4.2’e uygun
olarak yaptığı takdirde, çekince sahibi ile itiraz sahibi arasında uygulanma
kabiliyetinden yoksundur. Ancak böyle bir durumda çekince sahibi, itiraz
bildirimini almasından itibaren on iki ay içinde andlaşmanın itiraz sahibi ile
kendisi arasında yürürlüğe girmesini engelleyebilir. Çekince sahibi yürürlüğe
girmeyi engellemez ise, andlaşma bu ikisi arasında çekince ile itiraz ölçüsünde
uygulanacaktır (UR 4.3.7).
Geçerli bir çekince sahibi, andlaşma hükümlerine çekincenin getirdiği
avantajlar olmaksızın uymakla yükümlü tutulamaz (UR 4.3.8).
Bir andlaşmaya çekince ileri sürülmesi, çekincenin kabul edilmesi veya
çekinceye itiraz edilmesi, tarafların tarafı oldukları başka andlaşmalar uyarınca
sahip oldukları hak ve yükümlülüklere halel getirmez (UR 4.4.1).
Bir andlaşmanın bir uluslararası örf ve adet hukuku kuralını yansıtan hükmüne
çekince ileri sürülmüş olması, bu kuralın getirdiği hak ve yükümlülükler
etkilemez. Söz konusu kural, kuralla bağlı olan çekince sahibi ile diğer taraflar
arasında uygulanmaya devam eder (UR 4.4.2).
Bir andlaşmanın uluslararası hukukun bir emredici (jus cogens) kuralını
yansıtan hükmüne çekince ileri sürülmüş olması, söz konusu kuralın bağlayıcı
karakterini etkilemez. Bir çekince, bir andlaşmanın herhangi bir hükmünü
uluslararası hukukun bir emredici kuralına aykırı tarzda etkisiz bırakamaz
yahut değiştiremez (UR 4.4.3).
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
D. Geçersiz çekincelerin sonuçları
Şekli geçerlilik şartları ile izin verilebilirlik şartlarını yerine getirmeyen bir
çekince yok hükmündedir ve hüküm doğurmaz (UR 4.5.1).
Geçersiz bir çekincenin yokluğu akit bir Devletin veya uluslararası örgütün
itirazına veya kabulüne dayanmaz. Ancak yine de, bir çekincenin geçersiz
olduğunu düşünen Devlet veya uluslararası örgüt gerekçeli itirazına mümkün
olan en kısa sürede bildirmelidir (UR 4.5.2).
Geçersiz çekince sahibinin andlaşma açısından statüsü, çekincenin
sonuçlarından faydalanmaksızın taraf olma yahut andlaşmayla bağlanmama
yönündeki iradesine bağlıdır. Geçersiz çekince sahibi aksini beyan etmedikçe,
çekince olmaksızın andlaşmayla bağlı olduğu kabul edilir. Geçersiz çekincenin
sahibi, çekince olmaksızın bağlı olmama iradesini her zaman dile getirebilir. Bir
andlaşma izleme grubunun geçersizliği belirlemesi durumunda, geçersiz çekince
sahibi, andlaşmayla bağlı kalmama beyanını, izleme grubunun değerlendirmesini
yaptığı tarihten itibaren on iki ay içinde yapmalıdır (UR 4.5.3).
SONUÇ
Uluslararası andlaşmalara çekince ileri sürülmesinde izlenecek usul ve
esaslar, uluslararası andlaşmalar hukukunun temel Sözleşmelerinde yer alan
düzenlemelere rağmen tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Bunun
bir nedeni Sözleşmelerde yer alan hükümlerin sınırlılığı, diğer bir nedeni
bu sınırlı hükümlerin dahi açıklıkla ifade edilmemiş olmasıdır. Uluslararası
Hukuk Komisyonu, andlaşmalara çekince ileri sürülmesi ile ilgili olarak
1993 yılında başladığı çalışmasını, 2011 yılında tamamlamış ve uluslararası
hukuk uygulayıcılarına yardımcı olmayı hedefleyen bir ‘Uygulama Rehberi’
hazırlamıştır. Rehber, çekinceler konusundaki 1969, 1978 ve 1986 Viyana
Sözleşmelerinde yer alan kuralları, bu Sözleşmelerde yer almasa bile örf ve adet
hukuku kuralı haline gelmiş yahut tartışmalı olmakla birlikte örf ve adet hukuku
kuralı olma yönünde önemli bir aşama katetmiş uygulamaları, çekinceler
konusundaki Devlet uygulamalarını sistemli bir şekilde sunmaktadır. Bunun
yanında Rehber, anılan Sözleşmelerdeki hükümlerin muğlak kısımlarına
açıklık getirmekte, düzenlenmemiş sorunların çözüm yollarını göstermekte
ve daha etkin bir çekince sisteminin varlık kazanabilmesi için bazı öneriler
getirmektedir. Rehber şüphesiz bağlayıcılığa sahip bir uluslararası hukuk
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
215
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
düzenlemesi değildir; nitekim Komisyon’un böyle bir iddiası da yoktur.
Ancak uluslararası hukukun tedvini konusunda önemli bir yere sahip olan
Komisyon’un yaptığı çalışma, Rehber’in ayrılmaz parçası Şerh’le birlikte ele
alındığında, çekinceler konusunda güçlü bir yere sahip olacaktır. Bu çalışmada,
bir dergi makalesinin sınırları çerçevesinde, Rehber’in çekinceler konusunda
yaptığı tespit ve önerileri aktarmaya çalıştık. Şerhe ve ilgili literatüre dayanan
daha ayrıntılı ve dar kapsamlı incelemeler, gelecekte yapılacak çalışmaların
konusunu oluşturmaktadır.
216
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
A Descriptive Analiysis of The International Law Commission’s Guide to Practice on
Reservation to Treaties - Asst. Prof. Dr. Elif UZUN
KAYNAKÇA
Acer, Yücel ve İbrahim Kaya, Uluslararası Hukuk, İstanbul, Legal, 2012.
Aksar, Yusuf, Teoride ve Uygulamada Uluslararası Hukuk 1, Ankara, Seçkin
Yayıncılık, 2012.
BMGK Kararı (UN Resolution), 9 Aralık 1993, UN Res. 48/31. Internet erişimi:
http://daccess-dds-ny.un.org/doc/RESOLUTION/GEN/NR0/711/15/IMG/
NR071115.pdf?OpenElement (Erişim tarihi: 21 Kasım 2012).
Bozkurt, Enver, M. Akif Kütükçü ve Y. Poyraz, Devletler Hukuku,
Ankara, Yetkin Yayınları, 2012.
Doğan, İlyas, Devletler Hukuku, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2008.
Erkiner, Hakkı Hakan, Devletin Haksız Fiilden Kaynaklanan Uluslararası
Sorumluluğu, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2010.
Göçer, Mahmut, Uluslararası Hukuk ve İnsan Haklarının Uluslararası
Korunması, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2002.
Gündüz, Aslan, ‘Milletlerarası Andlaşmalara Çekince (İhtirazi Kayıt)
Koyma ve 1969 Viyana Andlaşmalar Hukuku Konvansiyonu’, İstanbul
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, S. 2. 1984, ss. 103-40.
Gündüz, Aslan, Milletlerarası Hukuk – Temel Belgeler, Örnek Kararlar,
İstanbul, Beta Basım Yayım, 1998.
Özman, M. Aydoğan, Milletlerarası Andlaşmalarda Çekinceler, Ankara,
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 1970.
Pazarcı, Hüseyin, Uluslararası Hukuk, Ankara, Turhan Kitabevi, 2003.
Sur, Melda, Uluslararası Hukukun Esasları, İstanbul, Beta Basım Yayım,
2011.
UHK (International Law Commission), ‘Guide to Practice on Reservations
to Treaties’, Official Records of the General Assembly, Sixty-sixth session,
Supplement No.10 (A/66/10/Add.1). Internet erişimi: http://daccessdds-ny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N12/203/18/PDF/N1220318.
pdf?OpenElement (Erişim tarihi: 21 Kasım 2012).
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
217
Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun ‘Andlaşmalara Çekince İleri Sürülmesi İçin
Uygulama Rehberi’ Üzerine Betimsel Bir İnceleme - Yrd. Doç. Dr. Elif UZUN
Uzun, Elif, Milletlerarası Hukuka Aykırı Eylemlerinden Dolayı Devletin
Sorumluluğu, İstanbul, Beta Basım Yayım, 2007.
Vienna Convention on Succession of States in Respect of Treaties (1978),
UN Treaty Series, C. 1946, s. 3. Internet erişimi: http://treaties.un.org/doc/
publication/UNTS/Volume%201946/v1946.pdf (Erişim Tarihi: 21 Kasım
2012).
Vienna Convention on the Law of Treaties, UN, Treaty Series (1969), C.
1155, s. 331. Internet erişimi: http://untreaty.un.org/ilc/texts/instruments/
english/conventions/1_1_1969.pdf (Erişim Tarihi: 16 Mart 2012). Esas
alınan Türkçe kaynak: Aslan Gündüz, Milletlerarası Hukuk…, ss. 181-206.
Vienna Convention on Treaties between States and International Organizations
or between International Organizations (1986), U.N. Doc. A/CONF.129/15
(1986). Sözleşme henüz yürürlüğe girmemiştir. Internet erişimi: http://
treaties.un.org/doc/Treaties/1986/03/19860321%2008-45%20AM/Ch_
XXIII_03p.pdf (Erişim Tarihi: 21 Kasım 2012).
218
TAAD, Yıl:4, Sayı:12 (Ocak 2013)
Download