Araflt›rma Makalesi / Research Article 218 Doi: 10.4274/npa.y6220 Bronşial Astması Olan Çocuklarda Psikiyatrik Bozukluk ve Belirtiler Psychiatric Disorders and Symptoms in Children with Bronchial Asthma Serhat TÜRKOĞLU1, Efser KERİMOĞLU2 1Ordu Devlet Hastanesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Ordu, Türkiye Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye 2Ankara ÖZET Amaç: Bronşiyal astım tanısıyla takip ve tedavide olan çocuk ve ergenlerde anksiyete ve depresyon belirti düzeylerinin belirlenip sağlıklı kontrollerle karşılaştırılması, anksiyete ve depresyon belirti düzeyleri ile astımla ilişkili faktörler arasındaki bağlantının incelenmesi ve psikiyatrik bozuklukların dağılımının saptanmasıdır. Yöntem: 7-18 yaş aralığında başvurusu olan bronşiyal astımlı 33 olgu ile 32 kişilik sağlıklı kontrol grubu çalışmaya alındı. Katılımcıların tümü DSM-IV tanı ölçütlerine göre Eksen-I Bozuklukları İçin Yapılandırılmış Klinik Görüşme olan Okul Çağı (6-18 Yaş) Çocukları İçin Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi-Şimdi ve Yaşam Boyu Versiyonu- Türkçe Versiyonu (ÇGDŞ-ŞY-T) ile ruhsal bozukluklar açısından değerlendirildi. Çocuk Anksiyete Duyarlılığı Ölçeği (ÇADİ), Çocuklar için Depresyon Ölçeği (ÇDÖ) ve Durumluk Süreklik Kaygı Envanteri (ÇSDKE) ölçekleri her bir katılımcıya uygulandı. Bulgular: Astım tanısı olan grupta 20 olguda (%60,6), kontrol grubunda ise 7 olguda (%21,9) en az bir psikiyatrik bozukluk bulunduğu saptandı. Astımlı grupla kontrol grubu arasında komorbid psikiyatrik hastalık bulunması bakımından anlamlı fark bulundu (p<0005). Astım olgularının olduğu grupla, kontrol grubu arasında Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) bozukluğu dışında eşlik eden psikiyatrik bozukluk açısından fark saptanmadı. Astımlılarda psikopatolojisi olan ve olmayan gruplar arasında astımın başlangıç yaşı ve astım süresi açısından fark bulunmadı. Astım şiddetine göre olgular üç gruba ayrıldığında, üç grup arasında psikiyatrik ek tanı oranları anlamlı farklılık göstermedi. ÇADİ, ÇSDKE, ÇDÖ puanları açısından astımlı olgular ile kontrol grubu arasında anlamlı fark saptanmadı. Astım şiddetiyle her üç ölçek puanı arasında bir ilişki bulunmadığı görüldü. Sonuç: Bu çalışmada astım tanısı konmuş olan çocuklarda yüksek oranda psikopatoloji saptanmıştır. Özellikle Yaygın anksiyete bozukluğu tanısı oranı astımı olan çocuklarda daha yüksektir. Psikopatoloji varlığı astımın başlangıç yaşı, hastalık süresi ve şiddeti ile ilişkili bulunmamıştır. ( Nöropsikiyatri Arşivi 2012; 49: 218-223) Anahtar kelimeler: Astım, çocuk, psikopatoloji Çıkar çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemişlerdir. Giriş Psikosomatik hastalıklarım prototipi olan astım, çocukluk döneminin en sık rastlanan süreğen hastalığıdır (1). Astım birçok ABSTRACT Objective: The aim of this study was to assess the anxiety and depression symptom severity and the frequency of psychiatric disorders in a group of children and adolescent with asthma and to compare the obtained results to those in healthy controls. Additionally, the association between levels of anxiety and depression symptoms and asthma-related factors was also investigated. Methods: Thirty-three children with asthma and 32 healthy control children and adolescents, aged 7-18, were recruited for the study. All participants were assessed by K-SADS-PL (Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia for School-Age Children-Present and Lifetime Version) in terms of psychiatric disorders. The Childhood Anxiety Sensitivity Index (CASI), Childhood Depression Inventory (CDI) and the StateTrait Anxiety Inventory for Children (STAIC) were applied to each child. Results: In 20 (60.6%) cases with asthma and 7 (21.9%) cases in the control group, at least one psychiatric disorder was detected. There was a significant difference between children with asthma and controls in terms of comorbid psychiatric disorders (p<0005). When we compared the rates of psychiatric diagnoses separately, it was found that there were no significant differences between the two groups, except for generalized anxiety disorder (GAD). There were no differences between asthma patients with and without psychopathology in terms of age of onset and duration of asthma. When the cases were divided into three groups according to severity of asthma, no significant difference was observed between the three groups in terms of comorbid psychiatric diagnoses. The CASI, STAIC and CDI scores did not significantly differ between asthma and control subjects. There was no association between the scores of the three scales and asthma severity. Conclusion: In this study, high rates of psychiatric disorders were detected in children diagnosed with asthma. Particularly, GAD diagnosis was higher in children with asthma. Existence of psychopathology was not found to be associated with age of onset, duration and severity of asthma. ( Archives of Neuropsychiatry 2012; 49: 218-223) Key words: Asthma, child, psychopathology Conflict of interest: The authors reported no conflict of interest related to this article. immünolojik, enfeksiyöz ve duygusal tetikleyiciler tarafından tetiklenen, geri dönüşümlü reaktif solunum yolu hastalığıdır (1). Sıklığı zaman içerisinde artış göstermektedir (2) .Bu artış sadece genetik nedenlerle açıklanamamakta, bireysel ve çevresel Yaz›flma Adresi/Correspondence Address: Dr. Serhat Türkoğlu, Ordu Devlet Hastanesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Ordu, Türkiye Gsm: +90 505 435 84 51 E-posta: [email protected] Geliş tarihi/Received: 14.07.2011 Kabul tarihi/Accepted: 10.08.2011 © Nöropsikiyatri Arşivi Dergisi, Galenos Yayınevi taraf›ndan bas›lm›flt›r. / © Archives of Neuropsychiatry, published by Galenos Publishing. Nöropsikiyatri Arflivi 2012; 49: 218-223 Archives of Neuropsychiatry 2012; 49: 218-223 faktörlerin de önemli rol oynadığı düşünülmektedir (3). Diğer süreğen kronik hastalıklarda olduğu gibi, duygusal ve davranışsal sorunlar geliştirme açısından daha yüksek riske sahip olan astımın psikolojik yönü fizyopatolojisi kadar araştırılmamıştır. Oysaki süreğen, erken yaşlarda başlayabilen, agresif seyredebilen ve asfiksiden dolayı ölüm riski olan astımda, hem çocuk hem de ailesi için kaygı dolu ve psikopatolojiye eğilimli bir yaşamın kaçınılmaz olduğu öne sürülmektedir (4). Astımlı hastalardaki psikopatolojiyi araştıran yayınların çoğunda hem çocuk-ergenlerde hem de erişkinlerde en sık depresif bozukluk ve anksiyete bozukluk riskinin artmış olduğu gösterilmiştir (5,6,7). Alkol madde bağımlılığı, suisid gibi risk alma davranışlarının artmış olduğu gösterilmiştir (8). Ayrıca anksiyete bozukluğu olan hastaların arasında da astım oranının diğer süreğen bozukluklara göre ve anksiyete bozukluğu olmayan sağlıklı gruba göre yüksek oranda bulunduğu gösterilmiş ve anksiyete bozukluğu ve depresyonun da astımı provoke edebileceği söylenmiştir (9). Son dönemlerde geçirilen astım atağının, ek psikiyatrik bozukluk birlikteliği için en önemli yordayıcı olduğu da ileri sürülmüştür (10). Bu sonuçlarla çelişen sonuçlar da bulunmuştur (11). Norrish ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada 56 olgudan oluşan astımlı grupla, 56 olgudan oluşan sağlıklı grup arasında psikiyatrik eş tanı açısından anlamlı farkın olmadığı gösterilmiştir (12). Aynı zamanda astımın şiddetiyle, astıma psikiyatrik bozukluğun eşlik etmesi açısından da aralarında anlamlı bir ilişkinin olmadığı belirtilmiştir (12). Bu çalışmada çocuk ve ergenlerde astıma eşlik eden psikiyatrik bozuklukların sıklık ve dağılımı, depresyon, anksiyete ve anksiyete duyarlılığı beliriti ve şiddetinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca psikiyatrik belirti şiddeti ile astımın klinik özellikleri arasındaki ilişki de incelenmiştir. Yöntem Örneklem Katılımcılardan astım tanısı olan grup, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Çocuk İmmünoloji ve Allerji Bilim Dalı polikliniğine 2007’de ardışık olarak başvuran 7-18 yaş aralığındaki 33 olgudan oluşturuldu. Sağlıklı kontrol grubu ise tıp fakültesiyle aynı bölgedeki okullardan seçilen, herhangi bir süreğen rahatsızlığı olmayan, yaş, cinsiyet, ailenin gelir düzeyi, aile eğitim düzeyi, aile tipi, anne-babanın çalışma durumu açısından astım grubuyla istatistiki açıdan anlamlı farklılığı olmayan 32 olgudan oluşturuldu. Hem astımı olan grup hem de sağlıklı kontrol grubu daha önce psikiyatriye başvurusu olmayan katılımcılardan oluşturuldu. Bu şekilde toplam 65 olgu çalışmaya alındı. Astım semptom sıklığı ve zirve ekspiratuar akım hızı (PEF) ölçümleri temel alınarak astımın ağırlık derecesinin saptanması, astım tanısı alan hastalarda, tedavi yaklaşımı açısından son derece önemlidir. Ağırlık derecesine göre hastalık; aralıklı (intermittant) astım ve sürekli (persistant) astım olmak üzere iki gruba ayrılır. Sürekli astım ise hafif, orta ve ağır olarak sınıflandı. Kullanılan Araçlar Çocuk Anksiyete Duyarlılığı Ölçeği (ÇADİ) Çocuk anksiyete duyarlılığı ölçeği Silverman, (1991) tarafından geliştirilmiştir. 6-17 yaş arası okul çağı çocuklarına Türkoğlu ve ark. Bronşial Astması Olan Çocuklarda Psikiyatrik Bozukluk ve Belirtiler 219 yönelik olarak geliştirilmiştir. 18 maddelik ÇADİ anksiyete ile ortaya çıkan bedensel duyumlarından ne kadar korktuklarını puanlamalarına dayanır. ÇADİ hiç (1), biraz (2), çok fazla (3) şeklinde puanlanır. ÇADİ toplam puanları 18-54 arasında değişir. ÇADİ ile yapılan çalışmalar da sağlam psikometrik özelliklere sahip olduğunu ortaya koymuştur. Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı 0.87, iki haftalık test tekrar test güvenilirliği 0.76 bulunmuştur. Bu ölçeğin ülkemizde geçerlik ve güvenirlilik çalışması Yılmaz tarafından 2006 yılında yapılmıştır (13). Çocuk Sürekli- Durumluk Kaygı Envanteri (ÇSDKE) 1973 yılında Spielberger tarafından hazırlanmıştır. Kaygı yatkınlığında kalıcı bireysel farklılıkları ölçmeyi amaçlar. Sürekli Kaygı Ölçeği 20 maddeden oluşur. Çocuktan kendini “genellikle” nasıl hissettiğini değerlendirip, maddede verilen durumun oluş sıklığına göre en uygun seçeneği belirtmesi istenir. Her durumun “hemen hemen hiç”, “bazen” ve “sık sık” olarak belirlenmiş seçeneklerden “sık sık” seçeneğinin seçilmesi en yüksek puan olan 3’ün, “hemen hemen hiç” seçeneğinin seçilmesi en düşük puan olan 1’in alınmasına yol açar. ÇSDKE’nin Durumluk Kaygı Ölçeği’nde çocuklardan, içinde bulundukları “o anda” kendilerini nasıl hissettiklerini değerlendirmeleri ve ilgili 3 seçenekten birini seçmeleri istenir. Gerginlik, sinirlilik, telaş, tedirginlik gibi duyguların değerlendirilmesini amaçlayan bu ölçek yirmi maddeden oluşmaktadır. Maddelerin yarısı tedirginlik, telaş ve gerginliğin olması, kalanlar ise bu durumların varlığını yansıtır. Bu duyguların varlığı, çok olarak bildirildiğinde en yüksek puan olan 3, olmadığının bildirildiği durumlarda en düşük puan olan 1 verilir. Sürekli Kaygı Ölçeği’nden ve Durumluk Kaygı Ölçeğinden alınabilecek en yüksek puan 60, en düşük puan ise 20’dir. ÇSDKE özbildiri formundadır ve bireysel ya da grup halinde uygulanabilir. Bu ölçeğin ülkemizde geçerlik ve güvenirlilik çalışması Özusta (1993) tarafından yapılmıştır (14). Çocuklar için Depresyon Ölçeği (ÇDÖ) Kovacs (1981) tarafından geliştirilen bu ölçek çocuklarda depresyon düzeyini ölçmek için kullanılır. Kendini değerlendirme ölçeği olup, 6-17 yaş arası çocuk ve ergenlere uygulanabilir. Ölçek toplam 27 maddeden oluşmaktadır. Her maddede çocuğun son iki haftasını değerlendirerek, aralarında seçim yapacağı üç cümle bulunmaktadır. Her cümle seti çocukluk depresyonunun belirtilerine ilişkin ifadeler içermektedir. Ölçek çocuğa okunarak veya çocuğun kendisi tarafından okunarak doldurulabilir. Çocuğun son iki hafta içindeki durumunu değerlendirip, üç seçenek arasından kendine en uygun cümleyi seçerek işaretlemesi istenir. Verilen cevaplara 0 ile 2 arasında puanlar verilir. Bu puanların toplanması ile depresyon puanı elde edilir. Ölçekten alınabilecek en yüksek puan 54’dür. Toplam puanın yüksekliği, depresyon düzeyinin şiddetinin yüksekliğini gösterir. Kesim noktası 19’dur. Ülkemizde uyarlanması Öy (1990) tarafından yapılmıştır (15). Okul Çağı (6-18 Yaş) Çocukları İçin Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi-Şimdi ve Yaşam Boyu VersiyonuTürkçe Versiyonu (ÇGDŞ-ŞY-T) Psikiyatrik tanıları belirlemek için kullanılan yarı yapılandırılmış bir görüşme aracıdır. Şimdiki ve yaşam boyu psikopatoloji ataklarını değerlendiren formu DSM-IV’e uygun olarak Kaufman ve arkadaşları (1997) tarafından geliştirilmiş ve geçerli ve güvenilir bir tanı aracı olduğu bildirilmiştir. Gökler ve Türkoğlu ve ark. Bronşial Astması Olan Çocuklarda Psikiyatrik Bozukluk ve Belirtiler Nöropsikiyatri Arflivi 2012; 49: 218-223 Archives of Neuropsychiatry 2012; 49: 218-223 arkadaşları (2004) tarafından Türkçe’ye çevirisi yapılmış ve çocuk psikiyatrisinde sık görülen birçok hastalık açısından güvenilir bir tanı aracı olduğu belirtilmiştir (16). Ölçek üç bölümden oluşmaktadır. İlk kısım yapılandırılmamış başlangıç görüşmesidir. Bu bölümde demografik bilgiler, şikayet ve öyküsü, sağlık durumu, daha önce alınan tedaviler, okul ve aile ilişkileri ile ilgili bilgiler sorgulanır. İkinci kısım yaklaşık 200 belirtiyi tarayan tanı amaçlı tarama görüşmesidir. Bu bölümde pozitif belirtiler varsa duygulanım bozuklukları, psikotik bozukluklar, anksiyete bozuklukları, davranış bozuklukları ve madde kötüye kullanım bozuklukları ve diğer bozukluklar alanlarında tanıyı doğrulamak için ek puanlama yapılmaktadır. Üçüncü bölüm ise çocuğun işlevselliğini değerlendiren çocuklar için genel değerlendirme ölçeğidir. İstatistiksel Değerlendirme Analizler “SPSS 11.5 for Windows” programı kullanılarak yapıldı. Sürekli değişkenlerin karşılaştırılmasında Student t-testi, kategorik değişkenlerin karşılaştırılmasında ki-kare analizi kullanıldı. Devamlı verilerde ilişki düzeyini belirlemek için Pearson ve Spearman bağıntı analizleri kullanıldı. Alfa değeri 0.05’in altında olduğunda istatistiksel anlamlılığın olduğu kabul edildi. 220 Tablo 1. Katılımcılarda görülen psikiyatrik hastalıklar ve oranları KLİNİK TANI ASTIM n (%) K0NTROL n (%) TOPLAM n (%) P DEHB 4 (%12,1) 2 (%6,3) 6 (%10,8) (Fisher) 0,672 Enürezis 1 (%3,1) 0 (%0,0) 1 (%1,5) (Fisher) 1,000 Depresyon 4 (%12,1) 1 (%3,1) 5 (%7,7) 0,321 Obsesif kompulsif bozukluk 1 (%3,0) 0 (%0) 1 (%1,5) 0,321 YAB 9 (%27,3) 2 (%6,3) 11 ( %16,9) 0,024 Panik bozukluğu 3 (%9,1) 1 (%3,1) 4 (%6,2) (Fisher) 0,613 Tik bozukluğu 2 (%2,9) 1 (%6,6) 3 (%4,6) 1,000 Posttravmatik stres bozukluğu 1 (%3,0) 0 (%0,0) 1 (%1,5) 0,321 Enkoprezis 1 (%3,1) 0 (%0,0) 1 (%1,5) 0,321 Karşı gelme bozukluğu 0 (%0) 1 (%3,1) 1 (%1,5) 0,304 Özgül fobi 1 (%3,0) 0 (%0,0) 1 (%1,5) 0,508 Sosyol fobiİ 2 (%6,1) 0 (%0,0) 2 (%3,1) (Fisher) 0,492 Ayrılık anksiyetesi 1 (%3,0) 0 (%0,0) 1 (%1,5) 0,321 Bulgular Tablo 2. Katılımcılara uygulanan ölçek puanlarının dağılımı ASTIM (n=33) KONTROL (n=32) P ÇADİ 31,10±6,49 28,20±5,78 p=0,057 ÇDÖ 11,30±4,78 10,28±4,27 p=0,368 ÇDKE 31,72±5,97 30,40±6,75 p=0,406 ÇSKE 36,63±8,27 34,15±8,04 p=0,225 ÇADİ; Çocuk Anksiyete Duyarlılığı Ölçeği, ÇDÖ; Çocuklar için Depresyon Ölçeği ÇDKE; Çocuk Durumluk Kaygı Envanteri, ÇSKE; Çocuk Sürekli Kaygı Envanteri Çalışmamıza alınan 33 astımlı olgunun 17’si (%51.5) erkek, 16’sı (%48,5) kız, kontrol grubu olgularının 16’sı (%50), erkek 16’sı (%50) kız idi. Cinsiyet oranları açısından her iki grup arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olmadığı saptandı (p>0,05). Astım tanılı 33 olgunun yaş ortalaması 11,8 yıl ve kontrol grubu olan 32 olgunun yaş ortalaması 13,0 yıl di. Her iki grup arasında yaş ortalamaları, anne-baba yaşı, anne-baba eğitim düzeyleri, katılımcıların eğitim düzeyleri, anne-babanın çalışma durumu, sosyoekonomik durumu, aile yapısı açısından anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05) Astımlı grupla kontrol grubu arasında psikiyatrik bozukluk eş tanısının olması bakımından anlamlı fark bulundu (p<0005). Astım tanısı olan grupta 20 olguda (%60,6) astıma en az bir psikiyatrik bozukluğun eşlik ettiği saptandı. Onbir olguda 1,8 olguda iki, 1 olguda üç psikiyatrik bozukluğun eşlik ettiği saptandı. Kontrol grubunda 7 olguda (%21,9) psikiyatrik bozukluk saptandı, bu olguların birinde 2 bozukluk bulundu. Astım olgularının olduğu grupla, kontrol grubu arasında YAB (Yaygın Anksiyete Bozukluğu) dışında eşlik eden psikiyatrik bozukluk açısından fark saptanmadı Astımlı grupta, 15 (%45,5) hastada herhangi bir anksiyete bozukluğu saptandı. 12 hastada 1, 3 hastada 2 anksiyete bozuluğu görüldü. Astım tanısı olan grubun ve kontrol grubunun aldığı psikiyatrik tanılar Tablo 1’de gösterilmiştir. Anksiyete ve depresyon belirtilerini ve anksiyete duyarlılığını dağerlendirmek için uygulanan ölçeklerin tümünde astımlı ve kontrol grubu arasında anlamlı fark saptanmadı. Ölçeklerin dağılımı Tablo 2’de gösterilmiştir Tablo 3. Astım tanısı olanlarda psikopatoloji, ilaç kullanımı, ölçek puanları dağılımı Psikopatoloji Astım İlacı kullanımı ÇADİ ÇDÖ ÇSKE ÇDKE H.intermittan n=15 6 (%40) 9 (%60) 31,13±8,32 11,00±4,67 34,26±8,50 30,13±6,54 H. persistant n=12 9 (%75) 10 (%83,3) 30,75±4,33 10,58±4,20 35,83±7,68 32,66±5,64 O. persistant n=6 5 (%83,3) 6 (%100) 32,16±5,77 11,66±3,61 44,16±4,35 33,83±4,83 0,082 - 0,733 0,717 0,024 0,244 P ÇADİ; Çocuk Anksiyete Duyarlılığı Ölçeği, ÇDÖ; Çocuklar için Depresyon Ölçeği ÇDKE; Çocuk Durumluk Kaygı Envanteri, ÇSKE; Çocuk Sürekli Kaygı Envanteri Nöropsikiyatri Arflivi 2012; 49: 218-223 Archives of Neuropsychiatry 2012; 49: 218-223 Çalışmamızda astım hastası olan grup 15’i hafif intermittant, 12’si hafif persistant, 6’sı orta persistant olarak sınıflandırıldı. Ağır persistant astım denilebilecek şiddette hasta yoktu. Astım şiddetine paralel olarak, psikiyatrik eştanı görülme oranının da artmasına rağmen, hem psikiyatrik bozukluk tanısı hem de ölçek puanları bakımından gruplar arasında istatistiki olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). Çalışmamızda astımlı olgularda, hastalığın erken başlangıcı ve hastalığın toplam süresinin, psikiyatrik bozukluk eş tanısı açısından anlamlı fark oluşturmadığı saptandı (p>0,05). Tartışma Çalışmalarda astımlı grupta ki psikopatoloji oranı %11 ile %85 arasında değişmektedir (4,17,18,19,20,21,22,23,24). Farklı olarak geniş örneklemli bir çalışmada psikopatoloji oranı astımı olanlarda %11 iken, kontrol grubunda %8 olarak bulunmuştur (25). Bizim çalışmamızda ise astım tanısı olan grupta psikopatoloji oranı %60,6 iken kontrol grubunda %21,9 olarak bulunmuştur (p<0,05). Çalışmamızda astımlı grupta sağlıklı gruba göre, anlamlı düzeyde daha yüksek oranda Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) tanısı konulmuştur. Anksiyete bozukluğu kategorisindeki diğer hastalıklar da sağlıklı gruba göre yüksek oranda bulunmasına rağmen, istatistiki olarak anlamlı bulunmamıştır. G. Villa ve arkadaşlarının 2000’de yaptıkları çalışmada benzer olarak astımlı hastalarda YAB görülme oranı %29, herhangi bir anksiyete bozukluğunun görülme oranı %35 olarak bulunmuştur (4). Rose ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada astım tanısı olan ergenlerde herhangi bir anksiyete bozukluğu oranının %40, YAB oranının %20 olduğu bulunmuştur (20). R. Bussing ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada ise astımlı çocuk ve ergenlerde anksiyete bozukluğu oranı %43,2 iken kontrol grubunda bu oranın %19,2 olduğu bulunmuştur (26). Daha düşük oranda psikiyatrik eştanı saptanan çalışmalar da mevcuttur. 2005 yılında yapılan 10000 kişilik örneklem grubunun olduğu çalışmada anksiyete bozukluğu oranı astımlılarda %5,1, kontrol grubunda %3,1 olarak bulunmuştur (25). Bizim çalışmamızda da, astımlı çocuk ve ergenlerde daha fazla anksiyete bozukluğu görüldüğü hipotezi desteklenmiş, astımlı hastalarda, anksiyete bozukluğunun duygudurum bozukluğuna göre daha büyük oranda arttığı, diğer süreğen hastalıklarda ise duygudurum bozukluğunun daha büyük oranda arttığı hipoteziyle de uyumlu veriler elde edilmiştir (27). Çalışmalarda anksiyete bozukluk oranlarının farklı çıkmasına katkısı olduğu düşünülen ve dikkat edilmesi gereken bir durum olarak; astım semptomlarıyla, anksiyete bozukluğu özellikle de panik bozukluğu semptomlarının benzer olması gösterilebilir. Bazen iki durum üst üste binebilir. Bu hastalıkların ayırt edilebilmesi için uzunlamasına seyir önemlidir (28).Yapılan bir çalışmada panik atakla astımı ayırt eden semptomların wheezing ve balgam çıkarma olduğu, diğer tüm belirtilerin ortak olabileceği bildirilmiştir (29). Çalışmamızda, astımı olan grupta sağlıklı gruba göre daha yüksek oranda depresyon tanısı konulmasına rağmen bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildi. Bu sonuç Mrazek ve arkadaşlarının 1985’de (30), Wamboldt ve arkadaşlarının 1996’da (31) yaptığı çalışmalarla uyumluydu. Daha önce yapılan bazı çalışmalarda ise astım ve diğer süreğen hastalıkların depresyon açısından daha yüksek riske sahip olduğu bulunmuştur (22,32,33,34,35,36). Depresyonun astımlılarda kontrol grubuna Türkoğlu ve ark. Bronşial Astması Olan Çocuklarda Psikiyatrik Bozukluk ve Belirtiler 221 göre anlamlı olarak daha fazla görülmemesinin bir nedeni olarak; K-SADS-PL‘nın duygudurum bozuklukları için yetersiz sensitivitede olduğu ileri sürülebilir (4). Bu hipotezin çalışmamıza da uyarlanabileceği düşünülmüştür. Ayrıca çalışmalar arasında bu kadar farklılığın çıkma nedeni olarak, bilgi alınan kaynakların uyumsuzluğu gösterilebilir. Aile ile çocuk-ergenin semptom uyumunun %48 olduğu ve external semptomlar arttıkça bu uyumun arttığı bulunmuştur (19). Yani aile temelli tanı koymanın, tanı konusunda hatalara neden olabileceği düşünülmüştür. Çalışmamızda, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tanısı açısından her 2 grup arasında anlamlı fark saptanmadı. Bu konuda yazında çelişen sonuçlar bildirilmiştir. DEHB’nun alerjik bir bozukluk olduğu ve astım gibi hastalıklarla yüksek oranda birlikte görüldüğü hipotezine (37) karşılık, aralarında ilişki olmadığını ileri süren çalışmalar da mevcuttur (38). Blackman ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada astımlı çocuk-ergenlerde DEHB görülme oranı %12,1 iken, kontrol grubunda %6,3 olarak bulunmuştur (39). Çalışma verilerimize benzer olarak; Biederman ve arkadaşlarının 1994’teki çalışmalarında astım ile DEHB’nun etyolojik ve patofizyolojik olarak ilişkilerinin olmadığı ve astım hastalarında normal populasyon oranında DEHB bulunduğu gösterilmiştir (40). Buna göre sonuçlarımız, “astım gibi süreğen hastalıklarda psikiyatrik bozuklukların daha çok internal semptomlardan kaynaklanıyor teziyle” (4) tutarlı olarak düşünülmüştür. Çalışmamızda bulduğumuz, astım tanılı çocuk ve ergenlerde, psikiyatrik eştanısı olan hastalarla, olmayan hastalar arasında, şimdiki yaş, astım başlangıç yaşı, astım süresi ve cinsiyet açısından anlamlı fark olmadığı sonucu bazı çalışmalarla desteklenirken, bazı çalışmalarla çelişmiştir. Akçakaya ve arkadaşlarının 2003 yılında yaptıkları çalışmada astım süresinin, anksiyete ve depresyon üzerine etkisinin olmadığı gösterilmiştir (41). Villa ve arkadaşlarının 2000’de, yaptığı çalışmada şimdiki yaş, astım başlangıç yaşı, astım süresi ve cinsiyet açısından astım grubu ile kontrol grubu arasında anlamlılık bulunmamıştır (4). Farklı olarak 1998 de astım için genetik risk taşıyan çocukların alındığı çalışmada, ilk 3 yılda astım tanısı alan grupta, 3-6 yaş arası tanı alan ve astım tanısı almayan gruba kıyasla, yapılan Behavioral Screening Questionnaire (BSQ) puanlarına göre anlamlı olarak daha fazla davranım bozuklukları saptanmış ve psikopatoloji açısından riskli olduğu belirtilmiştir (42). Erken yaşta astım tanısı alan ve/veya uzun süredir astmla takip edilen hastaların bir kısmında psikiyatrik hastalık görülürken, diğer kısmında görülmemesinde, psikiyatrik hastalığın oluşumunda ki risk faktörlerine rağmen, aile eğitim düzeyi, hastanın zeka düzeyi gibi ailesel ve bireysel koruyucu faktörlerin devreye girmesinin etkili olduğu düşünüldü. Astımın da içinde bulunduğu süreğen hastalıkların şiddeti arttıkça, hastalığa eşlik eden psikiyatrik bozukluk sıklığının (18), anksiyeteli olma halinin (26), uyum ve davranım bozukluğunun (43) arttığı çalışmalarda gösterilmiştir. Çalışmamızda saptanan, astım şiddetine paralel psikiyatrik eş tanı oranı artışının (%40, %75, %83,3), istatistiki açıdan anlamlı olmamasının örneklem grubumuzun küçüklüğüyle ilişkili olduğu ve yazındaki genel kabülle uyumlu olduğu düşünülmüştür. Çalışmamızdaki sonuçla kısmen uyumlu olarak Goodwin ve arkadaşları (2003) yaptıkları bir çalışmada, şiddetli astımı olan, şiddetli astımı olmayan ve sağlıklı grupları duygudurum bozukluğu, anksiyete bozukluğu, madde kullanım bozukluğu ve somatoform bozukluk açısından Türkoğlu ve ark. Bronşial Astması Olan Çocuklarda Psikiyatrik Bozukluk ve Belirtiler Nöropsikiyatri Arflivi 2012; 49: 218-223 Archives of Neuropsychiatry 2012; 49: 218-223 karşılaştırmışlardır (44). Bu bozuklukların tümünün, şiddetli astımı olan olgularda şiddetli olmayanlara göre, şiddetli olmayanlarda ise sağlıklı gruba göre anlamlı ölçüde fazla oranda görüldüğünü bildirmişlerdir. Bu durumun nedenlerinden birinin, şiddet arttıkça potansiyel asfiksi tehdidinin artması olarak söylenebilir (45). Ayrıca astım şiddetiyle ilişkili olarak, soluk alıp vermede olan değişiklikler de anksiyeteyi provoke eden bir durum olarak bulunmuştur (46). Astım şiddetinin, potansiyel psikiyatrik bozukluk oluşturma riski olduğuyla ilgili diğer bir veri de, PaCO2 miktarına duyarlı olan santral kemoreseptörlerin panik atağı ve asfiksi olma hissini uyandırıp anksiyeteyi arttırmasıdır. Astımlı hastalarda tekrarlayan hiperkapni ve hipoksi maruziyetlerinin beyinde korkuya cevap merkezleri olan amigdala ve locus cerulous gibi merkezlerdeki nöronları duyarlı hale getirip anksiyete bozukluğu ve depresyon gibi bozukluklara yol açabileceği söylenmiştir (47,48). Şiddetli astımı olan hastaların genetik olarak da anksiyete bozukluğu ve depresyon gibi psikiyatrik bozukluklara yatkın olduğu ileri sürülmüştür (31). Ağır astım tablosuna, psikiyatrik bozukluğun eşlik etmesi, astım tedavisinden yeterince cevap almayı engelleyecek ve de emosyonel durum otonomik reaktivasyon yaparak akciğer fonksiyonlarını ve kompliyansını azaltarak astımın siddetini daha da arttıracaktır. Üzerinde durulması gereken diğer bir konu ise astımın akut ve süreğen tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkisi olarak psikiyatrik bozukluk ve uyum bozukluklarının ortaya çıkmasıdır. Bir kısım çalışmada astım atağıyla kandaki serotonin düzeyinin arttığı, atağın atlatılmasıyla serotonin düzeyinin tekrar düştüğü gösterilmiştir (49,50). Astım tedavisinde kullanılan ilaçlar, bu şekilde serotonin seviyesini düşürerek, etyolojisinde düşük serotonin düzeylerinin suçlandığı DEHB, karşı gelme bozukluğu, davranım bozukluğu, depresyon gibi psikiyatrik bozukluklara neden olabileceği şeklinde suçlanmaktadır (51). Astım tedavisinde kullanılan metilliksantinler, beta-agonistler ve kortikosteroidler anksiyete ve depresyon belirtilerini uyarabilir (51). Astım şiddetine parelel olarak artan çoklu ve yüksek doz ilaç kullanımının, psikopatoloji oluşumunda etkili olabileceği düşünülmüştür. ÇDÖ, ÇSDKE ve ÇADİ özbildirim ölçek puanlarının kontrol grubuna kıyasla astımı olan grupta yüksek olmasına rağmen, istatistiksel açıdan anlamlı olmamasının farklı nedenleri olabilir. Özbildirim ölçek puanlarının astımlı gruptaki psikiyatrik bozukluğu olan katılımcılarda anlamlı olarak yüksek çıkması “özbildirim ölçeklerinin spesifitesinin yüksek, sensivitesinin düşük” olduğu teziyle (52) uyumlu olarak düşünülmüştür. ÇDÖ için bu durumu özetlemek istersek; ÇDÖ’nün depresyon için özgüllüğü %91 iken, duyarlılığı %54’tür (52). İkinci olarak, katılımcı sayımızın kısıtlılığının da bu sonuca neden olabileceği düşünülmüştür. Vila ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada, benzer olarak astımlı grupla kontrol grubu arasında ÇDÖ puanı açısından anlamlı fark saptanmazken, astımlı hasta grubunda psikopatolojisi olan ve olmayan katılımcılar arasında anlamlı fark bulunmuştur (p=0,001) (4). Benzer olarak Meuret ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada astımlı grupla kontrol grubu arasında major depresyon bulunması açısından bulunan anlamlı fark (%9,1-%3,8), ÇDÖ puanları açısından bulunamamıştır (9,89,3) (53). Akçakaya ve arkadaşlarının 2003’te yaptıkları çalışmada astım grubuyla sağlıklı grup arasında psikopatoloji açısından anlamlı fark olmasına rağmen kullanılan durumluk kaygı envanterinde anlamlı farklılık varken, sürekli kaygı envanterinde anlamlı farklılık saptanmamıştır (41). Meuret’in çalışmasında uygulanan çok boyutlu anksiyete skalası ve çocuk depresyon ölçeğinde astımlı grup ortalaması daha yüksek olmasına rağmen istatistiki açıdan 2 grup arasında fark saptanmamıştır (53). Tüm bu veriler, ölçek puanlarının psikiyatrik eş tanısı olan grupta beklendiği gibi anlamlı olarak yüksek olduğunu, fakat özellikle özbildirim ölçeklerinin sensivitesinin düşük olması nedeniyle organik patolojisi olan grupla sağlıklı grup arasında anlamlı fark çıkmayabileceğini düşündürmüştür. 1998’de yapılan bir çalışmada astım şiddetiyle, eşlik eden duygusal ve davranışsal belirtilerin paralel seyretmeyebileceği ve şiddet artışının kliniğe ve ölçeklere yansımayabileceği ileri sürülmüştür. Bu yorum, astım hastalarında saptanan parasempatik disregülasyonun, duygudurumu astımın şiddetinden bağımsız etkileyebilme olasılığından yola çıkarak yapılmıştır (42). Bu yorumu çalışmamıza uyarladığımızda, parasempatik disregülasyon astım üzerine hafif düzeyde etki yaparken duygudurumu, davranım ve uyumu ağır düzeyde etkileyebilir sonucu çıkmaktadır. Tam tersi olan durumda da bu kural geçerlidir. Benzer diğer bir sonuç da 1998 de yapılan çalışmada bulunmuştur. Astımlı çocuk-ergenler hastalıklarının şiddetine göre 2’ye ayrılıp, astıma eşlik eden psikiyatrik bozukluklar K-SADS kullanılarak belirlendiğinde, astımı şiddetli olan grupta psikiyatrik hastalığın anlamlı düzeyde daha yüksek oranda olduğu bulunmuştur (%39-%8). Kullanılan ÇDÖ ve ÇSDKE’nin astım şiddetiyle ilişkisi ise, astım hastaları 3 gruba ayrılarak değerlendirilmiştir. Eşlik eden psikiyatrik hastalık oranları anlamlı düzeyde yüksek olmasına rağmen, ölçek puanları astım şiddetiyle paralel olarak yükselse de, anlamlı olarak bulunmamıştır (18). Sonuçta hafif belirtileri olan organik hastalıklı çocuk-ergenlerde çok ciddi psikiyatrik sorunların çıkabileceğinden dikkatli değerlendirilmesi gerektiği düşünülmüştür. Bu çalışmada örneklem sayısının küçük olması önemli bir sınırlılıktır ve değişkenler arasındaki daha az belirgin olan ilişkilerin gösterilmesini engellemiş olabilir. Bu nedenle özellikle değişkenler arasında ilişki tespit edilemeyen verilerin genelleştirilmemesinin gerektiği düşünülmektedir. Astım hastalığının kronik yapısı ve bu hastalarda gözlenen ruhsal bozuklukların ciddi problemlere neden olabilen sonuçları dikkate alındığında klinisyenlerin astım hastalarında eşlik eden ruhsal belirtilere dikkat etmesi ve erken dönemde bu rahatsızlıklara yönelik önlem alınmasının gerekli olduğu düşünülmüştür. 222 Kaynaklar 1. 2. 3. 4. 5. 6. Boner AL, Martinati LC. Diagnosis of asthma in children and asthma. Eur Respir Rev 1997; 7:3-7. Keller MB, Lowenstein SR. Epidemiology of Asthma. Semin Respir Crit Care Med 2002; 23:317-329. Wong GWK, Leung TF. Fok TF. ISAAC and risk factors for asthma in the AsiaPacific. Paediatr Respir Rev 2004; 5:163-169. Vila G, Nollet-Clemençon C, de Blic J, Mouren-Simeoni MC, Scheinmann P. Prevalence of DSM IV anxiety and affective disorders in a pediatric population of asthmatic children and adolescents. J Affect Disord 2000; 58:223-231. Schmaling KB, Afari N, Blume AW. Assessment of psychological factors associated with adherence to medication regimens among adult patients with astıma. J Asthma 2000; 37:335-343. Nascimento I, Nardi AE, Valença AM, Lopes FL, Mezzasalma MA, Nascentes R, Zin WA. Psychiatric disorders in asthmatic outpatients. Psychiatry Res 2002; 110:73-80. Nöropsikiyatri Arflivi 2012; 49: 218-223 Archives of Neuropsychiatry 2012; 49: 218-223 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. Slattery MJ, Klein DF, Mannuzza S, Moulton JL 3rd, Pine DS, Klein RG. Relationship between separation anxiety disorder, parental panic disorder, and atopic disorders in children: a controlled high-risk study. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 2002; 41:947-954. Bender BG. Risk taking, depression, adherence, and symptom control in adolescents and young adults with asthma. Am J Respir Crit Care Med 2006; 173:953-957. Goodwin RD, Ferguson DM, Horwood L. Asthma and depressive and anxiety disorders among young persons in the community. Psychol Med 2004; 34:1465-1474. Greaves CJ, Eiser C, Seamark D, Halpin DM. Attack context: an important mediator of the relationship between psychological status and asthma outcomes. Thorax 2002; 57:17-21. MacLean WE Jr, Perrin JM, Gortmaker S, Pierre CB. Psychological adjustment of children with asthma: effects of illness severity and recent stressful life events. J Pediatr Psychol 1992; 17:159-71. Norrish M, Tooley M, Godfrey S. Clinical, physiological, and psychological study of asthmatic children attending a hospital clinic. Arch Dis Child 1977; 52:912-917. Yılmaz S. Çocuklarda anksiyete duyarlılık ölçeği uyarlama ve geçerlik güvenirlik çalışması ve depremzedelerde anksiyete duyarlılığı. Uzmanlık tezi, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara: Türkiye, 2006. Özusta Ş. Çocuklar için durumluluk sürekli kayg› envanteri'nin uyarlamas›,geçerlik ve güvenirlik çalışması. Ankara: HÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü. 1993. Öy B. Çocuklar için depresyon ölçeği: geçerlik ve güvenirlik çalışması. Türk Psikiyatri Dergisi 1991; 2:132-136. Gökler B, Ünal F, Pehlivantürk B. ve ark. Okul çağı çocukları için duygulanım bozuklukları ve şizofreni görüşme çizelgesi - şimdi ve yaşam boyu şekliTürkçe uyarlamasının geçerlik ve güvenirliği. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi 2004; 11:109-116. Lavoie KL, Cartier A, Labrecque M, Bacon SL, Lemière C, Malo JL, Lacoste G, Barone S, Verrier P, Ditto B. Are psychiatric disorders associated with worse asthma control and quality of life in asthma patients? Respiratory Medicine 2005; 99:1249-1257. Vila G, Nollet-Clemencon C, de Blic J, Mouren-Simeoni MC, Scheinmann P. Asthma severity and psychopathology in a tertiary care department for children and adolescent. Eur Child Adolesc Psychiatry 1998; 7:137-144. Rockhill CM, Russo JE, McCauley E, Katon WJ, Richardson LP, Lozano P. Agreement between parents and children regarding anxiety and depression diagnoses in children with asthma. J Nerv Ment Dis 2007; 195:897-904. Ross JM, Davis MA, Hogg DY. Screening and Assessing Adolescent Asthmatics for Anxiety Disorders. Clin Nurs Res 2007; 16:5-24. Kashani JH, König P, Shepperd JA, Wilfley D, Morris DA. Psychopathology and self-concept in asthmatic children. J Pediatr Psychol 1988; 13:509-520. Bussing R, Halfon N, Benjamin B, Wells KB. Prevalence of behavior problems in US children with asthma. Arch Pediatr Adolesc Med 1995; 149:565-572. Heaney LG, Conway E, Kelly C, Gamble J. Prevalence of psychiatric morbidity in a difficult asthma population: relationship to asthma outcome. Respir Med 2005; 99:1152-1159. Feldman JM, Siddique MI, Morales E, Pharm D, Kaminski B, Shou-En Lu, LEHRER M. Psychiatric Disorders and Asthma Outcomes Among High-Risk Inner-City Patients. Psychosomatic Medicine 2005; 67:989-996. Calam R, Gregg L, Goodman R. Psychological Adjustment and Asthma in Children and Adolescents: The UKNationwide Mental Health Survey. Psychosomatic Medicine 2005; 67:105-110. Bussing R, Burket RC, Kelleher ET. Prevalence of anxiety disorders in a clinicbased sample of pediatric asthma patients. Psychosomatics 1996; 37:108-115. Ortega AN, Huertas SE, Canino G, Ramirez R, Rubio-Stipec M. Childhood asthma, chronic illness and psychiatric disorders. J Nerv Ment Dis 2002; 190:275-281. Katon WJ, Richardson L, Lozano P, McCauley E. The Relationship of Asthma and Anxiety Disorders. Psychosom Med 2004; 66:349-355. Türkoğlu ve ark. Bronşial Astması Olan Çocuklarda Psikiyatrik Bozukluk ve Belirtiler 223 29. Schmaling K, Bell J. Asthma and panic disorder. Arch Fam Med 1997; 6;20-23. 30. Mrazek D, Anderson I, Strunk R. Disturbed emotional development of severely asthmatic preschool children. in: Stevenson, J. (Ed.), Recent research in developmental psychopathology. J Child Psychol Psychiatry 1985; 4:81-94. 31. Wamboldt MZ, Weintraub P, Krafchick D, Wamboldt FS. Psychiatric family history in adolescents with severe asthma. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 1996; 35:1042-1049. 32. Lyketsos GC, Karabetsos A, Jordanoglou J, Liokis T, Armagianidis A, Lyketsos CG. Personality characteristics and dysthymic states in bronchial asthma. Psychother Psychosom 1984; 41:177-185. 33. Nelms BC. Emotional behaviors in chronically ill children. J Abnorm Child Psychol 1989; 17:657-668. 34. Seigel WM, Golden NH, Gough JW, Lashley MS, Sacker IM. Depression, self esteem, and life events in adolescents with chronic diseases. J Adolesc Health Care 1990; 11:501-504. 35. Fombonne E. The Chartres study: I. prevalence of psychiatric disorders among French school-aged children. Br J Psychiatry 1994; 164:69-79. 36. Bennet DS. Depression among children with chronic medical problems. J Pediatr Psychol 1994; 19:149-169. 37. Gold MS, Kemp AS. Atopic disease in childhood. Med J Aust J 2005; 182:298-304. 38. McGee R, Stanton WR, Sears MR. Allergic disorders and attention deficit disorder in children. J Abnorm Child Psychol 1993; 21:79-88. 39. Blackman JA, Gurka MJ. Developmental and Behavioral Comorbidities of Asthma in Children, J Dev Behav Pediatr 2007; 28:92-99. 40. Biederman J, Milberger S, Faraone SV, Guite J, Warburton R. Associations between childhood asthma and ADHD: issues of psychiatric comorbidity and familiality. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 1994; 33:842-848. 41. Akçakaya N, Aydogan M, Hassanzadeh A, Camcioglu Y, Cokugraş H. Psychological problems in Turkish asthmatic children and their families. Allergol Immunopathol (Madr) 2003; 31:282-287. 42. Mrazek DA, Schuman WB, Klinnert M. Early Asthma Onset: Risk of Emotional and Behavioral Difficulties. J Child Psychol Psychiatry 1998; 39:2:247-254. 43. McQuaid EL, Kopel SJ, Nassau JH. Behavioral adjustment in children with asthma: a meta-analysis. J Dev Behav Pediatr 2001; 22:430-439. 44. Goodwin R, Jacobi F, Thefeld W. Mental disorders and asthma in the community. Arch Gen Psychiatry 2003; 60:1125-1130. 45. Prins PJM. Anxiety in medical settings. Ollendick TH, King NJ, Yule W. editörler. International Handbook of Phobic and Anxiety Disorders in Children and Adolescents içinde, Plenum Press, New York, London, 1994; 267-290. 46. Butz AM, Alexander C. Anxiety in children with asthma. J Asthma 1993; 30:199-209. 47. Roy-Byrne P, Stein M. Inspiring panic. Arch Gen Psychiatry 2001; 58:223-224. 48. Gorman JM, Kent J, Martinez J, Browne S, Coplan J, Papp LA. Physiologic changes during carbon dioxide inhalation in patients with panic disorder, major depression and premenstrual dysphoric disorder: evidence for a central fear mechanism. Arch Gen Psychiatry 2001; 58:125-131. 49. Lechin F. Asthma, asthma medication and autonomic nervous system dysfunction. Clin Physiol 2001; 21:723. 50. Lechin F, van der Dijs B, Orozco B, Lechin M, Lechin AE. Increased levels of free serotonin in plasma of symptomatic asthmatic patients. Ann Allergy Asthma Immunol 1996; 77:245-253. 51. Pretorius E. Asthma medication may influence the psychological functioning of children. Med Hypotheses 2004; 63:409-413. 52. Murdoch JE, Reynolds CR, Dunbar J. Self-report instruments. Ollendick, T.H., King, NJ, Yule, W. editörler. International Handbook of Phobic and Anxiety Disorders in Children and Adolescents içinde, New York: Plenum Press; 1994. p. 317-329. 53. Meuret AE, Ehrenreich JT, Pincus DB, Ritz T. Prevalance and correlates of asthma in children with internalising psychopathology Depress Anxiety 2006; 23:502-508.