Göster/Aç - Ege Üniversitesi Açık Erişim Sistemi`ne Hoşgeldiniz.

advertisement
EGE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
(YÜKSEK LİSANS TEZİ)
BAZI FONKSİYONEL GIDALARDA TÜKETİCİ KARARLARI
VE BUNLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ
ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Gözde SEVİLMİŞ
Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı
Bilim Dalı Kodu : 501.07.00
Sunuş Tarihi : 19.08.2008
Tez Danışmanı : Prof. Dr. F. Akın OLGUN
Bornova – İZMİR
Gözde SEVİLMİŞ tarafından Yüksek lisans tezi olarak sunulan “Bazı
Fonksiyonel Gıdalarda Tüketici Kararları ve Bunları Etkileyen Faktörlerin
Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma” başlıklı bu çalışma E.Ü. Lisansüstü
Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği ile E.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Eğitim ve
Öğretim
Yönergesi’nin
ilgili
hükümleri
uyarınca
tarafımızdan
değerlendirilerek savunmaya değer bulunmuş ve 19.08.2008 tarihinde
yapılan tez savunma sınavında aday oybirliği ile başarılı bulunmuştur.
Jüri Üyeleri:
İmza
Jüri Başkanı : Prof.Dr.F.Akın OLGUN
Raportör Üye : Doç.Dr.M.Metin ARTUKOĞLU
Üye
: Prof.Dr.Semih ÖTLEŞ
I
ÖZET
BAZI FONKSİYONEL GIDALARDA TÜKETİCİ KARARLARI VE BUNLARI
ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
SEVİLMİŞ, Gözde
Yüksek Lisans Tezi, Tarım Ekonomisi Bölümü
Tez Yöneticisi : Prof. Dr. F. Akın OLGUN
Ağustos, 2008, 107 sayfa
Son yıllarda artan sağlık bilinci, kaliteli yaşam sürme arzusu, yaşam süresinin uzaması ve
hastalık tedavi ücretlerinin artması gibi nedenler tüketicileri daha sağlıklı beslenmeye
itmektedir. Bu durum da “fonksiyonel gıdalar” diye tabir edilen, beslenme bakımından yeterli
olmalarının yanı sıra, vücutta bir veya birden fazla fonksiyon üzerine iyi olma halini sağlayan
ve / veya hastalık riskini azaltma gibi olumlu etkilere sahip olduğu belirtilen gıdaların
geliştirilmesine yol açmıştır.
Bu araştırmada da Türkiye’de özellikle 2000’li yıllardan itibaren market raflarında daha da
fazla görülmeye başlayan bu gıdaların ne oldukları, sağlık faydaları, Dünya’da ve
Türkiye’deki gelişimleri ve pazar durumları ile fonksiyonel gıda pazarında tüketici kararlarını
etkileyen nedenler üzerinde durulmuştur.
Ayrıca İzmir’de tüketicilerle yüz yüze gerçekleştirilen anket çalışmasıyla, tüketicilerin
fonksiyonel ürünlerle ilgili düşünce ve satın alma veya almama davranışlarını anlamak
amacıyla elde edilmiş orijinal nitelikli veriler; ki kare, faktör ve kümeleme analizi gibi
istatistiki analiz yöntemleriyle yorumlanmıştır. Çalışma kapsamında, tüketicileri bu gıdaları
almaya iten ve engelleyen nedenler araştırılmıştır. Avrupa Birliği’nde yaşayan tüketicilerin
tersine, Türkiye’de daha genç ve eğitimli kesimin bu ürünleri tüketmeye daha hevesli olduğu
bulunmuştur. Öte yandan ürünün sağlık iddiası tüketicileri bu ürünleri almaya yöneltirken
eğer üründen beklenilen fayda görülemez ve lezzet istenilen ölçüde değilse yani tüketici
açısından başarısız bir tüketim deneyimiyle sonuçlanırsa satın alım sürecinin sürekliliğinin de
gerçekleştirilemeyeceği tespit edilmiştir.
Anahtar sözcükler; fonksiyonel gıdalar, tüketici davranışları, fonksiyonel gıda tüketici
tercihleri
II
ABSTRACT
A RESEARCH ON CONSUMER DECISION ABOUT SOME KINDS OF
FUNCTIONAL FOODS AND DETERMINING FACTORS WHICH AFFECT OF IT
SEVİLMİŞ, Gözde
MSc in Agricultural Economics
Supervisor : Prof. Dr. F. Akın OLGUN
August 2008, 107 pages
In recent years, increasing health concerns, expectation of longer and better lives, and
increasing health expenses have created a situation where consumers are seeking out much
healthier foods. This situation has caused the development of functional foods, which include
a variety of components, nutrients and non-nutrients, which affect a range of body functions
relevant either to a person’s state of well-being, general health, and / or to the reduction of
risk of a disease.
This article discusses functional foods, which began to appear on the market in Turkey after
the year 2000, including the health benefits of functional foods, the development of functional
foods in the World and Turkey, the market situation of functional foods, and the deciding
factors of consumers when purchasing functional foods.
The original data was collected through face to face interviews in İzmir using a questionnaire.
The purpose of this questionaire was to understand the consumer’s decisions and behaviour
when they were contemplating whether or not to buy functional foods. This raw data was then
processed by means of statistical analysis (chi square, factor and cluster etc.) This analysis
was then used to investigate the reasons that would either encourage or discourage consumers
from buying functional foods. Contrary to consumers who live in the European Union,
younger and more educated consumers in Turkey are more likely to consume functional
foods. On the other hand, when the health claim or taste of the product fails to meet consumer
expectations, and ends in disapointment or dissatisfaction, then consumers are less likely to
continue purchasing the product in the future.
Key words; functional foods, consumer behaviour, functional foods choices of consumer
III
TEŞEKKÜR
Bu çalışmanın gerçekleşmesi aşamasında başta katkılarını esirgemeyen sayın hocam
Prof. Dr. Akın OLGUN’a, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nden
Dr. Cihat GÜNDEN’e, Gıda Müh. Elif AKTEMEL’e ve her zaman yanımda yer alan
aileme teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
IV
İÇİNDEKİLER
Özet
I
Abstract
II
Teşekkür
III
Tablolar Dizini
VIII
Grafikler ve Şekiller Dizini
IX
I.BÖLÜM
1.GİRİŞ
1
1.1.Konunun Önemi
1
1.2. Araştırmanın Önemi
5
1.3. Araştırmanın Amacı
6
2. KONU İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR
7
3. MATERYAL VE YÖNTEM
12
3.1. Materyal
12
3.2. Yöntem
12
.
3.2.1. Verilerin Toplanması Sırasında İzlenen Yöntem
12
3.2.2. Anket Formunun Hazırlanması
13
3.2.3. Araştırma Kapsamındaki Fonksiyonel Gıdalar
14
3.2.4. Verilerin Analizi Sırasında İzlenilen Yöntem
14
II. BÖLÜM
4. FONKSİYONEL GIDALAR ve NUTRASÖTİKLER
17
5. FONKSİYONEL GIDALARIN YASAL GELİŞİMİ
25
5.1. Japonya’da Fonksiyonel Gıdaların Yasal Gelişimi
25
5.2. ABD’de Fonksiyonel Gıdaların Yasal Gelişimi
26
5.3. Avrupa Birliği’nde Fonksiyonel Gıdaların Yasal Gelişimi
27
5.4. Türkiye’de Fonksiyonel Gıdaların Yasal Gelişimi
28
6. FONKSİYONEL GIDALARIN PAZAR DURUMU
29
6.1. Japonya Fonksiyonel Gıda Pazar Durumu
33
V
İÇİNDEKİLER (devam)
6.2. ABD Fonksiyonel Gıda Pazar Durumu
35
6.3. Avrupa Birliği Fonksiyonel Gıda Pazar Durumu
37
6.4. Türkiye Fonksiyonel Gıda Pazar Durumu
38
III. BÖLÜM
7. GIDA ÜRÜNLERİNDE TÜKETİCİ KARARLARINI
ETKİLEYEN FAKTÖRLER
42
7.1. Kişisel Faktörler
45
7.1.1. Yaş
45
7.1.2. Cinsiyet
45
7.1.3. Meslek
45
7.1.4. Öğrenim Düzeyi
45
7.1.5. Gelir Durumu
45
7.1.6. Medeni Durum
46
7.2. Sosyo - Kültürel Faktörler
46
7.2.1. Aile
46
7.2.2. Sosyal Sınıf
46
7.2.3. Referans Grupları
47
7.2.4. Kültür
47
7.3. Ekonomik Faktörler
47
7.4. Psikolojik Faktörler
48
7.4.1. Güdülenme
48
7.4.2. Algılama
48
7.4.3. Öğrenme
48
7.4.4. İnanç ve Tutumlar
49
7.4.5. Kişilik
49
8. FONKSİYONEL GIDA PAZARINDA TÜKETİCİ KARARLARINI
ETKİLEYEN FAKTÖRLER
49
8.1. Ürünün Lezzet Gerekliliği
50
8.2. Ürünün Fonksiyonel Yararlarıyla İlişkili Marka İsmi
51
VI
İÇİNDEKİLER (devam)
8.3. Tüketici Eğitim Seviyesinin Önemi
51
8.4. Ürün Hakkında Aşırı Bilgi Verilmesinden Kaçınılması
52
8.5. Rekabet Alanının Sağlık Açısından Öneminin Vurgulanarak Gösterilmesi
52
8.6. Sözsüz Mesajların Etkisi
52
8.7. Tüketiciye Ürünü Deneyebileceği Durumların Oluşturulması
53
8.8. Negatif Reklamlardan Kaçınılması
53
8.9. Hedef Tüketici Grubuna En Uygun Marketlerin Seçimi
53
8.10. Şirket Güvenirliliğinden Faydalanmak
54
8.11. Dozaj ve Standardizasyon
55
IV. BÖLÜM
9. ARAŞTIRMA BULGULARI
56
9.1. Anket Çalışmasının Katılımcıları İle İlgili Genel Bilgiler
56
9.2. Katılımcıların Aylık Gıda Harcamaları
57
9.3. Katılımcıların Fonksiyonel Ürünlerden Haberdar Olma
Durumları ve Tercih Edilen Ürünler
58
9.4. Katılımcıların Fonksiyonel Ürün Tercih Etme Durumları
61
9.5. Fonksiyonel Ürün Tercihi Üzerine Etkili Olan Faktörler
61
9.6. Fonksiyonel Ürün Tüketicilerinin ve Tüketmeyenlerinin Genel Özellikleri
62
9.7. Fonksiyonel Ürünlerden Haberdar Olma Yolları
64
9.8. Fonksiyonel Ürün Tüketme Sıklığı
65
9.9. Katılımcıların Aylık Fonksiyonel Ürün Harcamaları
65
9.10. Fonksiyonel Ürün Tercih Edilme Nedenleri
66
9.11. Katılımcıların Fonksiyonel Ürünlere İnanç Durumları ve
İnandıkları Sağlık Faydaları
70
9.12. Fonksiyonel Ürünlerin Tercih Edilme Nedenleri
71
9.13. Fonksiyonel Ürünlerin Tercih Edilmeme Nedenleri
72
9.14. Fonksiyonel Ürün Tüketmeyen Katılımcıların Bilgilendirilme
İsteklilikleri ve Tercih Ettikleri Bilgilendirilme Yolları
74
10. ARAŞTIRMA SONUÇLARI VE ÖNERİLER
76
VII
İÇİNDEKİLER (devam)
KAYNAKLAR DİZİNİ
82
EK – 1
91
EK – 2
96
EK – 3
103
ÖZGEÇMİŞ
107
VIII
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo 1 : Anket Katılımcılarının Seçiminde Etkili Olan Faktörler
13
Tablo 2 : Bazı Fonksiyonel Gıda Bileşenleri ve Sağlık Üzerindeki Olumlu Etkileri
19
Tablo 3 : 2005 – 2006 Yılları Ürünlere Göre Dünya Sağlıklı Gıda Pazar Durumu
29
Tablo 4 : 2005 – 2006 Yılları Ülkelere Göre Sağlıklı Gıda Pazar Durumu
30
Tablo 5 : 2006 Yılı ABD Fonksiyonel Gıda Satışları ve Büyüme Oranları
36
Tablo 6 : 2001 – 2006 Yılları Arası Fonksiyonel İçecek Sektörleri
38
Tablo 7 : Katılımcıların Genel Özellikleri
56
Tablo 8 : Toplam Harcamalar İçerisinde Gıda Harcamalarının Payı
58
Tablo 9 : Anket Çalışmasında Yer Alan Fonksiyonel Ürünler ve
Tüketicilerin Bu Ürünlerden Haberdar Olma Durumları
58
Tablo 10 : En Çok Kullanılan Fonksiyonel Ürünler
60
Tablo 11 : Fonksiyonel Ürünlerin Kullanım Sıklığı
60
Tablo 12 : Bazı Faktörlerin Fonksiyonel Ürün Tüketimine Etki Durumları
61
Tablo 13 : Mann – Whitney Testi ile Fonksiyonel Ürün Tüketme Durumu
62
Tablo 14 : Fonksiyonel Ürün Tüketen ve Tüketmeyenlerin Genel Özellikleri
63
Tablo 15 : Fonksiyonel Ürün Tüketme Nedenleri
66
Tablo 16 : Fonksiyonel Ürün Tüketme Nedenlerine Göre Tüketici Grupları
67
Tablo 17 : Fonksiyonel Ürünleri Tüketmede Etkili Olan Etmenler
68
Tablo 18 : Fonksiyonel Ürünleri Tüketmede Etkili Olan Etmenler Göre
Tüketici Grupları
68
Tablo 19 : Fonksiyonel Ürünleri Tüketmede Etkili Olan Etmenler Göre
Tüketici Grupları
70
Tablo 20 : Fonksiyonel Ürünlerin Alınma Özellikleri
72
Tablo 21 : Fonksiyonel Ürün Tüketmeme Nedenleri
72
Tablo 22 : Fonksiyonel Ürün Tüketmeme Nedenlerine Göre Tüketici Grupları
73
IX
GRAFİKLER ve ŞEKİLLER DİZİNİ
Grafik 1 : Ülkelere Göre Sağlıklı Gıda Pazar Durumu
30
Grafik 2 : Yıllara Göre Fonksiyonel Gıda Pazar Durumu
31
Grafik 3 : Kişi Başı Yıllık Fonksiyonel Gıda Harcaması
32
Grafik 4 : Fonksiyonel Gıdaların Ürünler Bazında Dağılımı
32
Grafik 5 : Fonksiyonel İçeceklerin Ürün Bazında Dağılımı
33
Grafik 6 : 2004 ve 2006 Yılları Japonya Fonksiyonel Gıda ve
FOSHU Ürün Değerleri
34
Grafik 7 : Avrupa Birliği’nde Fonksiyonel Gıda Pazarının İlk Beş Ülkesi
37
Grafik 8 : Fonksiyonel Ürün Tüketme Durumu
61
Grafik 9 : Fonksiyonel Ürünlerden Haberdar Olma Yolları
64
Grafik 10 : Fonksiyonel Ürün Tüketme Sıklığı
65
Grafik 11 : Tüketicilerin Toplam Gıda Harcamalarından Fonksiyonel
Gıdalara Ayrılan Pay
66
Grafik 12 : Fonksiyonel Ürünlerden Fayda Gördüğüne İnanma Durumu
70
Grafik 13 : Fonksiyonel Ürünlerden Sağlanan Faydalar
71
Grafik 14 : Bilgilendirildiğinde Tüketmeyi Düşünen Katılımcılar
74
Grafik 15 : Fonksiyonel Ürünlerle İlgili İstenilen Bilgilendirilme Yolları
75
Şekil 1 : Genel Tüketici Davranışı Modeli
44
Şekil 2 : Fonksiyonel Gıdaların Pazarlanmasında Önemli Noktalar
50
1
I. BÖLÜM
1. GİRİŞ
1.1. Konunun Önemi
Aldığımız gıdaların besleyici olması, kaliteli ve uzun bir yaşam sürdürebilmemiz için şarttır.
Besin kalitesinin yüksek olması yaşam kalitesinin de yüksek olmasının bir nevi ön şartıdır.
Geçtiğimiz yüzyıl içerisinde, beslenme ve gıda konusunda geliştirilen yanlış konseptler,
görünüm açısından çekiciliği yüksek ama besin değeri bakımından düşük olan ürünlerin
ortaya çıkmasına neden olmuştur. Endüstriyel üretim esnasında işlemden geçirilen gıdalar
(örneğin, kepeksiz un, yağı alınmış süt, margarin vb.) işlem gereği o gün için önemi tam
olarak bilinmeyen bazı önemli özelliklerini yitirmişlerdir. Bu durum, toplumda yanlış
beslenme alışkanlıklarını geliştirmiş ve eksik beslenmenin getirdiği sonuçlar sağlık
sorunlarını karşımıza çıkarmıştır (Başer, 2004).
90’lı yıllara damgasını vuran “lezzet çılgınlığı” döneminin, artan obezite ve kalp-damar
sorunlarına paralel olarak gücünü yitirmekte olduğu görülmektedir.
Uluslararası bir araştırma şirketinin yaptığı bir araştırmaya göre, 2000’li yıllarda tüketicilerin
satın alma kararını birinci sırada “sağlık” kriteri etkilemektedir (www.healthfocus.co.uk)
Öte yandan günümüzde;
 Hastalıkların tedavi maliyetlerinin ve iş günü kayıplarının artması
 Yaşam süresinin uzaması
 Toplumdaki yaşlı insan sayısının artması
 İnsanların kaliteli bir yaşam sürme arzusu
gibi nedenlerden ötürü tüketilen gıda maddelerinden beklentiler artmıştır (Nutrition Society,
1999). Bu kapsamda gerek gıda güvenliği, gerekse tüketilen gıdanın vücut üzerindeki olumlu
etkisinin daha fazla olması aranan nitelikler arasına girmiş olup, optimum beslenme
2
kavramının doğmasına ve yine aynı nedenlerden ötürü “nutrasötikler ve fonksiyonel gıdalar”
kavramlarının ortaya çıkmasına neden olmuşlardır.
Diğer yandan, gıdaların tedavi edici özelliklerinin olabileceği olgusu yeni değildir.
Yüzyıllardan beri Uzakdoğu insanının bitkileri bir gıda olarak tüketmenin yanı sıra tedavi
amaçlı (fitoterapi) kullandıkları da bilinmektedir (Ötleş, 1999). Yaklaşık 2.500 yıl önce tıp
biliminin kurucusu sayılan Hipokrat da “Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun” demiştir
(Toxicology, 2006).
Nutrasötikler ve fonksiyonel gıda terimleri, beslenme üzerinde sağlık yararları sağlayan gıda
veya gıda bileşiklerini tanımlamak amacıyla kullanılmaktadırlar. Fonksiyonel besinler terimi
yerine sağlık besinleri, tıbbi besinler, düzenleyici besinler, özel beslenme amaçlı besinler ve
farmakolojik besinler gibi adlar da kullanılmaktadır.
Öte yandan nitelemek için hangi isim kullanılırsa kullanılsın bu besinler aşağıdaki koşulları
karşılamalıdır;
 Bireyin beslenmesine katkıda bulunmalı; sağlığının korunması ve daha iyi duruma
getirilmesine yardımcı olmalı,
 Besleyici ve sağlığı olumlu yönde etkileyici özelliklerinin beslenme bilimi ve tıp
açısından sağlam temelleri olmalı,
 Tıbbi ve beslenme bilgilerimize dayalı olarak söz konusu besin veya besin öğesi için
günlük uygun alım miktarları belirlenmiş olmalı,
 Söz konusu besinin tüketiminin güvenilir olduğu ortaya konulmuş olmalı,
 Söz konusu besin bileşenlerinin fizikokimyasal özellikleri, niceliksel ve niteliksel
özellikleri belirlenmiş olmalı,
 Söz konusu besin işlenerek fonksiyonel özellik kazanmışsa; besleyici özelliğinde
kayıp olmamalı,
 Söz konusu besin seyrek olarak tüketilen değil, günlük beslenmede sıkça kullanılan bir
besin olmalı
 Söz konusu besin doğal olarak tüketildiği şeklinde olmalı,
 Söz konusu besin veya bileşeni ilaç olarak kullanılan bir madde olmamalıdır (Coşkun,
2005).
3
Fonkiyonel gıda kavramı, Japonya’da 1980’li yıllarda ortaya çıkmıştır. 1990 yıllında ise,
içerdiği bileşenler nedeniyle veya allerjik etkiye sahip bileşenlerin gıdadan uzaklaştırılmasına
bağlı olarak sağlık üzerine olumlu etki gösteren gıdaları adlandırmak için kullanılan FOSHU
(Japanese Foods for Specified Health Use – Gıdanın Sağlıklı Yaşam İçin Kullanımı) kavramı
ortaya çıkmıştır (www.food.ege.edu.tr).
1990’lı yıllarda ise fonksiyonel gıdalar baskın bir gıda trendi olarak Amerika’da tüketici
karşısına çıkmışlardır. Bu gıdalar, sağlık faydası sağlama ve hastalıkları önleme iddiaları ve
bilim adamları ile beslenme uzmanlarının fazla sayıda ortaya koydukları araştırmaları
sayesinde tüketicilerden sürekli olarak artan rakamlarla kabul görmektedirler (Wildman,
2001).
Avrupa Birliği (AB)’nde fonksiyonel gıdaların serüveni ise, uluslararası bir sivil toplum
örgütü olan ILSI (International Life Sciences Institute – Uluslararası Yaşam Bilimleri
Enstitüsü) tarafından, FUFOSA (Functional Foods Science in Europe – Avrupa’da
Fonksiyonel
Gıda
Bilimi)
adıyla
anılan
çalışması
ile
1995’de
başlamıştır
(www.europe.ilsi.org).
Fonksiyonel gıdaların ortaya çıkma nedenleri, beslenme ve genelde sağlık konusunda artan
farkındalık ve bilgi nedeniyle, daha iyi ve sağlıklı gıdalar talep eden tüketiciler, giderek daha
uzun süre yaşayan ve yaşlanan halkların artan sağlık, tedavi giderlerinden kaygı duyan
hükümetler ve beslenme bilimi, tıp konusundaki yeni bilgileri ürünlerine uygulama arzusu
taşıyan ve bu sektördeki fırsatlar için heyecan duyan gıda sanayidir (www.food.itu.edu.tr).
Gerek Dünya’da gerekse Türkiye’de fonksiyonel gıda ürünleri, kısa bir geçmişleri
bulunmasına rağmen diğer gıda ürünleri ile kıyaslandığında yüksek büyüme hızları ile dikkat
çekmektedir. Uluslararası bir araştırma şirketinin verilerine göre, yılda yaklaşık %14’lük bir
hızla büyüyen fonksiyonel gıda ürünleri pazarı 2004 – 2005 yıllarında 40 milyar $’lık
büyüklüğe ulaşmıştır. 2005 yılında 50 milyar $ dolaylarında olan Dünya fonksiyonel gıda
pazarının 2006’ya gelindiğinde ise 80 milyar $’a yükseldiği görülmektedir. Ayrıca dünyada
gıda sektörü 2005’de bir önceki yıla göre %8 büyürken, fonksiyonel gıdalar %13 oranında
büyüme sergilemişlerdir (Euromonitor, 2006).
4
Fonksiyonel gıdalar içerisinde ise, en hızlı büyüyen segment, %16 büyüme oranıyla
fonksiyonel sütlü ürünlerdir. Dünya çapında probiyotik yoğurt pazarı %15 ile 20 arasında
büyüme gösterirken, prebiyotik yoğurt pazarının ise, toplam yoğurt pazarının %8,4’ünü
oluşturduğu dikkat çekmektedir.
Yine aynı araştırma kuruluşunun verilerine göre Japonya, Japon hükümetinin bilimsel
araştırmalara verdiği destekler nedeniyle dünyanın en büyük fonksiyonel gıda pazarı
konumunda bulunmaktadır. ABD’de toplam gıda satışı içerisinde fonksiyonel gıda ürünlerinin
satışının yaklaşık %3 düzeyinde yer tuttuğu belirtilmekte ve önümüzdeki periyotta bu oranın
iki katına çıkacağı ifade edilmektedir. ABD’deki tüketicilerin fonksiyonel gıdalara
yaklaşımının
ise
birçok
AB
ülkesindeki
tüketicilerinden
daha
pozitif
olduğu
vurgulanmaktadır. Fonksiyonel gıdalar açısından Batı Avrupa’daki en geniş pazar ise
İngiltere’dir. İngiltere’yi ise kendi sağlıklarıyla ilgili daha fazla sorumluluk almaya eğilimli
olan Almanlar izlemektedir. Tüketicilerin fonksiyonel gıdalara karşı oldukça muhafazakar bir
tutum sergilediği Fransa ise, hala küçük bir pazar durumunda olup, bu durumun uzun vadede
bu şekilde süreceği tahmin edilmektedir. Uluslararası bir araştırma şirketinin verilerine göre,
fonksiyonel gıdalara tüketicinin bakışı pozitif olup ve 2005 – 2010 yılları arasında ise bu
pazarın her yıl %5,7 kadar büyüyeceği tahmin edilmektedir (Euromonitor, 2006).
Türkiye’de hane tüketimi harcamalarını ölçen bir araştırma şirketinin verilerine göre,
“Fonksiyonel ve Diyet Ürünleri” 2007 yılı araştırması, fonksiyonel gıda harcamalarının bir
önceki yıla göre yüzde 17,9 oranında büyüyerek, hızlı tüketim ürünleri ortalamasının çok
üzerinde bir büyüme gösterdiği ve yoğurt, makarna ve meyve suyu hariç tüm fonksiyonel
ürün kategorileri için harcanan para artış gösterirken en yüksek harcama artışı yüzde 70,6 ile
enerji içecekleri, yüzde 60,9 ile bisküvi ve yüzde 46,6 ile ekmekte gerçekleştiği ifade
edilmektedir (www.perakende.org).
Bir başka araştırma firmasının hazırladığı Türkiye’yi temsil eden 34 ilden seçilmiş 6 bin 200
haneden haftalık olarak düzenli toplanan satın alım verileriyle oluşturulan “Fonksiyonel ve
Diyet Ürünler Araştırma” raporuna göre ise, 2006 yılında Türkiye’deki hanelerin %79,5’i
herhangi bir fonksiyonel gıda satın aldığı, ayrıca Türkiye’de gıda ve içeceklere 28 milyar 18
milyon YTL harcanırken, birkaç senelik piyasa geçmişine rağmen fonksiyonel ürünlerin 273
milyon 515 bin YTL ile toplam gıda ve içecek pazarından aldığı payın %1’e ulaştığı ifade
edilmektedir (www.gidasanayii.com).
5
Türkiye Gıda Dernekleri Federasyonu’na (TGFD) göre ise, fonksiyonel gıda pazarının 7
Temmuz 2006 tarihli etiketleme tebliğinin çıkmasından sonra orta vadede 5 milyar $’lık bir
hacme ulaşacağı beklenmektedir. Türkiye’de fonksiyonel gıda alanında üretim yapan özel
sektör firma yetkililerinin açıklamalarından da önümüzdeki yıllarda fonksiyonel gıda alanına
daha da fazla yatırım yapılacağı anlaşılmaktadır (www.gidasanayii.com).
1.2. Araştırmanın Önemi
Özellikle 2000’li yıllardan itibaren Türkiye pazarında görülmeye başlanan fonksiyonel gıdalar
için talebin ne olduğu ve bu talebin yapısı ile tüketicilerin kararlarını etkileyen faktörler
üzerine yapılmış herhangi bir akademik çalışmaya rastlanılmamaktadır. Çeşitli gıda ürünleri
(örneğin organik gıdalar vb.) üzerine tüketici davranışları incelenmiştir. Ayrıca bazı araştırma
firmalarının 2005, 2006 ve 2007 yıllarında hazırlamış oldukları “Fonksiyonel ve Diyet
Ürünleri” üzerine araştırmaları mevcut olmakla birlikte, bu araştırmalar tüketici davranışları
ve bu davranışları etkileyen faktörleri ölçümlemekten ziyade Türkiye’de tüketilen fonksiyonel
gıda pazarının büyüklüğü ve bu pazarın geçen senelere oranla ne ölçüde gelişim kaydettiği
üzerinde durmaktadır.
Uluslararası yayınlar incelendiğinde ise, fonksiyonel gıdalara olan tüketici eğilimini ve satın
alma davranışlarını, bu davranışları etkileyen faktörleri, tüketicilerin satın alma davranışlarını
anlamlandırma üzerine yapılmış çok sayıda araştırma görülmektedir. Ayrıca bazı uluslararası
araştırma kuruluşlarının da, dünya ve çeşitli ülkeler bazında yapmış olduğu fonksiyonel gıda
pazarı araştırmaları bulunmaktadır.
Fakat Türkiye ölçeğinde bu çalışmanın ortaya koymayı amaçladığı gibi, dünya ve Türkiye
fonksiyonel gıda pazarını mercek altına alan, bu pazarın geleceğine dair bir bakışı üreticiler
ve tüketiciler açısından inceleyerek ortaya koyan, fonksiyonel gıda alan ve almayan
tüketicilerin kişisel, sosyal, kültürel, ekonomik, psikolojik vb. özelliklerinin belirlenmesi
üzerinde çalışan ve bu tüketicileri fonksiyonel gıda almaya iten veya engelleyen nedenleri
tespit eden bir çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenlerden dolayı, bu çalışmanın bu konular
hakkındaki tüm bilgileri içeren bir kaynak olarak büyük bir eksiği kapatacağı ve ileriki
çalışmalar için de kaynak teşkil edeceği düşünülmektedir.
6
1.3. Araştırmanın Amacı
Fonksiyonel gıda alımı tercihini yapan ve yapmayan tüketicilerin profillerinin, kişisel, sosyokültürel, ekonomik, psikolojik vb. özellikleri göz önünde bulundurularak belirlenmesi
araştırmanın temel amaçları arasındadır. Bu temel amaç yanında ayrıca;
 bu ürünleri tüketen ve tüketmeyen gruplarının özellikleri,
 bu kişilerin fonksiyonel gıda tüketmelerine neden olan veya engelleyen nedenler,
 bu ürünlerden hangi yol ve/veya yollar ile haberdar oldukları,
 hangi sıklıkta tükettikleri,
 bu ürünler için düzenli harcadıkları tutarları,
 bu ürünlerin tüketimlerinden elde etmeyi umdukları fayda ve/veya faydaların neler
olduğunu,
 bu ürünleri hangi özelliklerini göz önünde bulundururak aldıkları,
 fonksiyonel gıda tüketmeyen grubun bu ürünler hakkında hangi kanallar vasıtasıyla
bilgilendirilmek istedikleri,
 bilgilendirildikleri taktirde hangi yol ve/veya yollar ile bilgilendirilmek istediklerinin
belirlenmesi hedeflenmiştir.
Tespit edilmek istenilen fonksiyonel gıda tüketicilerinin profilini etkileyen etmenler olan
kişisel, sosyo-kültürel, ekonomik ve psikolojik faktörlerin alt başlıkları ile verilebilir. Kişisel
faktörler, tüketicinin yaşı, cinsiyeti, mesleği, ekonomik koşulları, öğrenim durumu, medeni
durumu, gelir düzeyi ve yaşam şekli gibi unsurları içermektedir.
Sosyo-kültürel faktörler ise, kişilerin her türlü karar alımı esnasında doğrudan veya dolaylı
olarak etkilendikleri aileleri, arkadaşları, komşuları veya çalışma arkadaşları, ait oldukları
veya ait olmayı istedikleri gruplar, sosyal sınıf olarak adlandırılan yani toplumdaki bireylerin
meslek, gelir seviyesi, eğitim, yaşanılan evin tipi, yaşanılan çevrenin yapısı, yaşam biçimi,
değer hükümleri, başarı vb. gibi kriterler gözönünde bulundurularak belirli bir hiyerarşi
içerisinde sınıflandırıldığı sınıflar ve son olarak kültürel değerler ki kişinin sosyal etkileşim
yoluyla çevresinden öğrendiği ve davranışlarını etkileyen değerlerdir.
Ayrıca harcanabilir gelir düzeyine, gelirin istikrarına gibi faktörlere bağlı olan ekonomik
durum, tüketicinin ürün seçimini etkileyen özellikler ise ekonomik faktörlerdir.
7
Tüketicileri ürünü satın alıp almama kararına götüren güdüleri, kişilerin çevreden gelen
uyaranlardan, inanç ve tutumlarından, kişilik özelliklerinden etkilenen algıları, tüketicinin
satın alma davranışını etkileyen kişiliği, sahip oldukları inançları, ürüne karşı geliştirdikleri
tutumları ile satın alma ve tüketime ilişkin bilgi ve deneyimleri kazandıkları öğrenme süreci
tüketicinin profilinin belirlenmesinde önem taşıyan faktörlerden biri olan psikolojik
faktörlerdir.
Ayrıca tüketici gruplarını fonksiyonel gıda almaya veya almamaya yönelten faktörlerin tespiti
ile tüketicileri fonksiyonel gıda alımı esnasında etkileyen, üründen, firmadan, sosyal çevreden
veya tüketicinin kendisinden kaynaklanan vb. etkenlerin belirlenmesi de yine çalışmanın
amaçları arasında yer almaktadır. Bu amaçların yanı sıra, tüketicilerin bu ürünlerden
bekledikleri yararları görüp görmedikleri de test edilmiştir.
2. KONU İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR
Uluslararası literatürde, fonksiyonel gıda alımı gerçekleştiren tüketicilerin özelliklerinin
belirlenmesi ve tüketimlerini etkileyen faktörlerin tespiti üzerine çeşitli araştırmalara
rastlanmakla birlikte, Türkiye ölçeğinde bu amaçla yapılmış herhangi bir araştırma tespit
edilememiştir.
Cranfield, Henson ve Herath (2008), Kanadalı fonksiyonel gıda tüketicilerinin arasında bu
gıdaların tüketimlerine ilişkin ciddi farklılıklar bulunduğunu tespit etmişlerdir. Çalışma ile
fonksiyonel gıda tüketme fikrine açık olan tüketicilerin, daha muhafazakar tüketici grubuna
göre daha yaşlı, eğitim ve gelir seviyeleri daha düşük olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Aksine bu
gıdalara karşı daha tutucu olan grubun ise, daha genç, yüksek eğitim ve gelir seviyelerine
sahip oldukları ortaya çıkarılmıştır. Bu grup içerisinde yer alanların, hastalıklar hakkında daha
geniş ölçüde bilgi sahibi olmalarına rağmen bu gıdaların sağladıkları sağlık faydaları ve
etkileri ile diğer gruba kıyasla daha az ilgili oldukları da çalışmanın sonuçları arasında yer
almaktadır.
Cranfield, Henson ve Masakure (2008), erkek tüketicilerin, prostat kanseri riskini azaltan
likopen içeren fonksiyonel gıdalara karşı olan tüketim eğilimlerini ölçmek amacıyla yaptıkları
çalışma ile bu eğilimi belirlemek amacıyla reçetesiz bir ilaç, domates suyu ve aperatiflerden
oluşan üç ürün belirlenmiştir. Kanadalı tüketicilerle yüz yüze gerçekleştirilen anketler
8
sonucunda, bu hastalık ile başa çıkmanın veya bu hastalığın görülme riski ile karşı karşıya
olmanın, erkek tüketicileri bu ürünleri almaya yönelten faktörler olduğu tespit edilmiştir.
Siegrist, Stampfli ve Kastenholz (2008), fonksiyonel gıda alınımını etkileyen faktörleri
belirlemeye yönelik çalışmışlardır. İsviçreli 249 adet bireyden elde edilen verilerin
incelenmesi sonucu ulaşılan sonuçlardan biri, tüketicilerin üzerinde fizyolojik sağlık iddiaları
yer alan fonksiyonel gıdaları, psikolojik sağlık iddiaları yer alanlara kıyasla daha fazla satın
alma eğiliminde olduğunu göstermesidir. Çalışma ile gıda sanayine karşı güven duyan
katılımcıların, güven duymayanlara kıyasla fonksiyonel gıda alımına daha istekli oldukları,
ayrıca yaşı ilerlemiş tüketicilerin genç olanlara nispeten fonksiyonel gıda kavramına daha
fazla ilgi duydukları da belirlenmiştir.
Krystallis, Maglaras ve Mamalis (2007), Yunanistan’da gerçekleştirdikleri çalışmanın iki
temel amacından biri, eğitimli tüketiciler tarafından tercih edilen fonksiyonel gıdaların
tanımlanması iken, ikincisi, genç ve orta yaşlı olmak üzere iki farklı yaş grubunun
fonksiyonel gıda satın alma kararlarını en çok etkileyen, bu gıdalara ilişkin özelliklerin
belirlenmesidir. Her iki yaş grubu içinde var olan sağlık durumunu geliştirmeleri ve hastalık
riskini engellemeleri, bu gıdaların en önemli özellikleri olarak tespit edilmiştir.
Ayrıca her iki yaş grubu içinde bu gıdaların tadının hoşa gitmesi ve tüketimlerinden elde
edilen faydalı sonuçlar, bu gıdaların tercih edilmesinde öne çıkan diğer önemli etmenlerdir.
Genç yaş aralığında yer alan tüketiciler (25 – 34) için fonksiyonel gıdaların kullanım kolaylığı
ile fiyatlarının düşük olması bu gıdaların çekici özellikleri arasında yer alırken, orta yaşlı
tüketiciler (35 – 44) için fonksiyonel gıdaların orijinlerinin bilinmesi daha ağır basan
özellikler olarak tespit edilmiştir.
Devcich, Pedersen ve Petrie (2006), ardı ardına birçok fonksiyonel ürünün pazara
sürülmesiyle beraber, bu gıdaların üretimi esnasında kullanılan yeni teknolojilerin,
tüketicilerin bu gıdaları kabullenmelerini ne ölçüde etkilediğini tespit etmek amacıyla Yeni
Zelanda’da 390 katılımcıyla gerçekleştirdikleri çalışmada, gıda alerjileri gibi modern sağlık
endişeleri taşıyan katılımcıların doğal fonksiyonel ürünleri, sentetik katkılı olan fonksiyonel
ürünlere nazaran daha çok tercih ettikleri sonucuna ulaşmışlardır. Ayrıca modern sağlık
endişeleri taşıyan katılımcıların, taşımayanlara oranla daha fazla fonksiyonel ürün
sempatizanı olduğu tespit edilmiştir.
9
Verbeke (2006), çalışmasında Belçikalı fonksiyonel gıda tüketicilerinin, sağlıkları adına
aldıkları gıdanın tadından ne ölçüde ödün vermeye gönüllü olduklarının belirlenmesi üzerinde
durmuştur. 2001 ve 2004 yıllarında tüketicilerle yüz yüze görüşme ile toplanan veriler
değerlendirildiğinde, 2001 yılında yapılan anketlerde, yaşı ilerlemiş bayan tüketicilerin,
sağlıkları için gıdanın tadından daha fazla ödün vermeye eğilimli oldukları tespit edilirken,
2004 yılı araştırmasında tüketicilerin bu konuda daha az gönüllü oldukları bulunmuştur.
Çalışma ile tüketicilerin fonksiyonel ürünlerin sağlık yararları için gıdanın tadından feragat
etmeye hazır olmadıkları sonucuna da ulaşılmıştır.
Urala ve Lähteenmäki (2005), Finlandiyalı tüketicilerin, fonksiyonel gıda almaya olan
eğilimlerini tespit etmek için, 2002 ve 2004 yıllarında yaptıkları çalışmalar sonucu bir skala
oluşturmuşlardır. Bu skalada yer alan tüketicileri değerlendirme kriterleri şunlardır;
tüketicilerin fonksiyonel gıda kullanma ile yarar elde ettiklerine inanma durumları,
tüketicilerin fonksiyonel gıdaların gerekliliği açısından düşünceleri, tüketicilerin fonksiyonel
gıdalara duydukları güven ve tüketicilerin fonksiyonel gıdaların güvenirliliği konusundaki
düşünceleri. 2002 ve 2004 yıllarında gerçekleştirdikleri çalışmalarda elde ettikleri
skalalardaki faktörlerin farklılık göstermelerinden dolayı, fonksiyonel gıdalara olan eğilimin
dinamik bir yapı gösterdiğini tespit etmişlerdir. Ayrıca hedef gıda ürününe göre değişmekle
birlikte, yine de tüketici davranışlarını inceleme açısından skaladaki en önemli faktörlerin,
tüketicinin elde ettiklerine inandıkları yarar durumu ve bu gıdaların gerekliliğine dair
hissettikleri zorunluluğu ölçmeye dair geliştirilmiştir faktörler olduğunu tespit etmişlerdir.
Mark ve Herbert (2004), bu çalışma içerisinde yaratıcı yöneticilik açısından ele alınan
yenilikçi bir ürün kategorisi olan fonksiyonel gıdalar konusunun gelişimi işlenmiştir.
Çalışmada
özellikle,
fonksiyonel
gıdaların
tüketilere
spesifik
sağlık
iddialarında
bulunmasından dolayı, diğer gıda ürünleri ile kıyaslandığında, fonksiyonel gıdaların,
araştırma ve işletmeyi birbirine sıkıca bağlayacak bir stratejiye ihtiyaç duyduğu üzerinde
durulmuştur.
Urula ve Lähteenmäki (2004), tüketicileri fonksiyonel gıdalara yönelten nedenlerin ortaya
konulmasını amaçlamışlardır. Çalışma ile tüketicileri bu gıdaları tüketmeye iten özellikler,
yedi başlık altında tanımlanmıştır. Bu faktörler; tüketicilerin fonksiyonel gıda kullanmaktan
elde edecekleri olumlu karşılıklar, tüketicilerin fonksiyonel gıdalara olan güvenleri,
tüketicilerin fonksiyonel gıdaların gerekliliğine olan inançları, fonksiyonel gıdaları ilaç olarak
10
düşünmeleri, fonksiyonel gıdalarda beslenmeden kaynaklanan risklerin olmaması, sağlıklı bir
diyetin parçası olarak fonksiyonel gıdaları görmeleri ve fonksiyonel gıdaların sağlık üzerine
olan olumlu etkileridir. Çalışma içerisinde, tüketicilerin en çok fonksiyonel gıda
kullanımından olumlu karşılıklar elde edecekleri düşüncesiyle bu gıdaları aldıkları tespit
edilmiştir.
Bäckström, Pirttillä-Backman ve Tourila (2003), Finlandiyalı tüketiciler üzerinde yaşa,
cinsiyete ve eğitim alt yapısına göre homojen gruplar oluşturularak, yeni gıdaların metaforlar
kullanarak çağrıştırdıkları hakkında bir araştırma yapmışlardır. Bu çalışma sonucunda
fonksiyonel gıdalar Finlandiyalı tüketiciler için ilacı çağrıştırırken, genetik modifiye gıdaların
ise tüketicilere ölüm ve terörizmi çağrıştırdığını saptamışlardır.
Bech-Larsen ve Grunert (2003), Amerikalı, Finlandiyalı ve Danimarkalı tüketicilerin
fonksiyonel gıdaları ne kadar sağlıklı olarak algıladıkları hakkında karşılaştırmanın yapıldığı
bir çalışma yapmışlardır. Çalışma sonucunda, Finlandiyalı tüketicilerin Amerikalı ve
Danimarkalılara kıyasla fonksiyonel gıdalara daha pozitif yaklaştıklarını tespit etmişlerdir.
De Jong, Ocke, Branderhorst ve Friele (2003), Hollandalı fonksiyonel gıda tüketicilerinin
demografik ve yaşam stili özellliklerinin tespiti üzerine bir araştırma gerçekleştirmişlerdir.
Araştırma sonucunda, fonksiyonel gıdaların tüketimi için belirleyici faktörün, fonksiyonel
gıda çeşitine bağlı olduğu ve bundan dolayı, farklı fonksiyonel ürünler için, tüketici
davranışlarının genelleştirilmesinin mantıklı olmadığı ve değişik ürün kullanıcıları arasında
çok belirgin farklılıkların olduğunu tespit etmişlerdir.
Frewer, Scholderer ve Lambert (2003), tüketicilerin yeni çıkan her ürünü kabullenecekleri
tabusu üzerinden yola çıkarak fonksiyonel gıdaların tüketiciler tarafından kabullenebilirliliği
hakkındaki araştırmalarında, tüketicilerin gıdalara dair aldıkları sağlık risklerini anlamalarıyla
beraber, fonksiyonel gıdaları daha çabuk kabullenebileceklerini ortaya koymuşlardır.
Gray, Armstrong ve Farley (2003), fonksiyonel gıdalar için tüketici taleplerinin yön verdiği
gıda trenlerini ve buna karşılık fonksiyonel gıda pazarındaki kısıtlı gelişimi incelemişlerdir.
Fonksiyonel gıdaların, tüketicilerin bu ürünlere olan ilgilerini arttırmak için özellikle, bu
ürünlerden bekledikleri tat, sağlık ve tüketim için uygunluk gibi kriterleri sağlamak zorunda
olduklarını tespit etmişlerdir.
11
Menrad (2003), Avrupa’da fonksiyonel gıda ürünleri için pazar durumu ve bu ürünlerin
pazarlanması hakkındaki çalışmalarında, Avrupa’da uzun soluklu bir fonksiyonel gıda
pazarının oluşturulabilmesi için özellikle beslenme ve ürün geliştirme araştırmalarının ve
pazarlamanın gerekliliği üzerinde durulmuştur. Ayrıca lezzet, kullanılabilirlik ve çeşit gibi
gıdaların pazarlanmasında önemli rol oynayan başarı faktörlerinin fonksiyonel gıdalar içinde
geçerli olduğu belirtilmiştir.
Urala, Arvola ve Lähteenmäki (2003), tüketicilerin gıdalardaki, ürünle ilgili sağlık
iddialarının yararlı olup olmadığına dair düşüncelerinin değerlendirilmesi ile ilgili
çalışmalarında, bayan tüketicilerin erkeklere nazaran sağlık iddialarını daha yararlı buldukları,
güvenilir sağlık iddialarının şüpheli olanlara göre daha avantajlı olduğu ve fonksiyonel gıda
kullanıcılarının bu gıdaları kullanmayanlara oranla sağlık iddialarını ürün için daha yararlı
buldukları gibi çeşitli tespitler ortaya koymuşlardır.
Bhaskaran ve Hardley (2002), Amerika’da fonksiyonel gıdalar üzerine yapılmış geçmiş
çalışmarı da dikkate alarak hazırladıkları araştırmaların, tüketicilerin özelliklerini ve
ihtiyaçlarını
araştırarak
potensiyel
fonksiyonel
gıda
pazarını
değerlendirmişlerdir.
Tüketicilerin diyet-sağlık ilişkisi ve beslenme hususundaki düşüncelerini ve bilgilerini
değerlendirirlerken, bu düşünce ve bilginin fonksiyonel gıda alımı üzerine olan etkilerini
tespit etmişlerdir. Ayrıca hükümetin düzenlediği sağlık kampanyalarınında, tüketicilerin
fonksiyonel gıda alım davranışları üzerinde ne ölçüde etkin olduğunu belirlemişlerdir ve
sonuç olarak bu gıdaları alan tüketicileri etkileyen anahtar faktörleri, fonksiyonel gıdaların
sağlık üzerine olan etkileri, bu gıdaların kullanım uygunluğu, fiyat ve değerleri arasındaki
orantı, bu gıdaların kalite ve tatları olarak tespit etmişlerdir.
12
3. MATERYAL VE YÖNTEM
3.1. Materyal
Bu çalışmada yer alan materyaller üç farklı kaynaktan toplanmıştır. İlk kısım materyal,
araştırmacı tarafından tüketicilerle yüz yüze gerçekleştirilmiş olan anketlerin sonucu elde
edilen orijinal nitelikli verilerdir.
İkinci kısım materyal, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü
(KKGM), Ticaret Odaları, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), ABD Tarım Bakanlığı
(USDA), AC Nielsen, Euromonitor vb. tarafından yayınlanmış kaynaklar ve istatiksel
kayıtlardan toplanan verilerden meydana gelmiştir.
Üçüncü kısım materyal ise, fonksiyonel gıdalar ve tüketici davranışları üzerine
gerçekleştirilmiş olan çeşitli Türkçe ve yabancı dildeki araştırma, derleme, inceleme, tez,
rapor vb. gibi veriler ile çeşitli ulusal ve uluslararası araştırma kuruluşlarından elde edilen
verilerden meydana gelmiştir. Bunlar; Agriculture and Agri-Food Canada, Consumers’
Association of Canada, Uluslararası Yaşam Bilimleri Enstitüsü (ILSI), Amerikan
Diyetisyenler Derneği (American Dietetic Association) gibi kurum ve kuruluşların web
sayfalarından elde edilmiş verilerle, Unilever, Danone, GıdaSA, Ülker, Pınar, Sütaş, Dimes,
Otacı, Doğadan, Altınkılıç gibi fonksiyonel gıda üreticisi özel sektör firmalarının web
sayfalarından elde edilmiş verilerdir. Ayrıca, Türkiye’de fonksiyonel gıda pazar durumunu
gösterir nitelikte herhangi bir istatistiki veri olmadığı için de çalışmanın bazı kısımlarında
özel firma yetkililerinin görüşlerine de yer verilmiştir.
3.2. Yöntem
3.2.1. Verilerin Toplanması Sırasında İzlenen Yöntem
Araştırmada izlenilen yöntemin belirlenmesi aşamasında, çalışmanın bir yüksek lisans
çalışması olması, maddi ve zamanla ilgili kısıtlamaların olması gibi bir takım nedenler,
çalışmanın bazı noktalarında sınırlandırılma zorunluluğu doğurmuştur. Bu nedenlerden dolayı
çalışma, İzmir’de sürdürülmüş ve bu ilde saptanılan belirli ilçe ve mahallelerde tüketiciler ve
13
fonksiyonel gıda tüketicisi olmayan kişiler ile yapılan yüz yüze anketler ile yani gayeli
örnekleme metodu ile çalışma sürdürülmüştür.
Yapılan literatür taraması sonucunda da, potansiyel fonksiyonel gıda tüketicilerinin
ortalamanın üzerinde gelir ve eğitim seviyesine sahip olduğunun görülmüş olması,
araştırmada gayeli örnekleme metodunun kullanılmasına sevk etmiştir.
Araştırma gayeli örnekleme neticesinde belirlenen 100 birey ile İzmir’de gerçekleştirilmiştir.
Anketler incelendiğinde, 100 anketten 83’ünün değerlendirilmeye tabi tutulabileceği
anlaşılmıştır. Bu bireylerin seçimi, aşağıdaki tabloda yer alan eğitim ve gelir kriterleri göz
önünde bulundurularak yapılmıştır;
Tablo – 1 : Anket Katılımcılarının Seçiminde Etkili Olan Faktörler
Eğitim seviyesi yüksek
Gelir seviyesi yüksek
Eğitim seviyesi yüksek
Gelir seviyesi düşük
Eğitim seviyesi düşük
Gelir seviyesi yüksek
Eğitim seviyesi düşük
Gelir seviyesi düşük
3.2.2. Anket Formunun Hazırlanması
Konuya ilişkin en uygun veri toplama yöntemi olarak anket seçilmiştir. Gayeli örnekleme
sonucu belirlenmiş olan tüketicilere daha önceden uygulanmış deneme anketleri sonucu tespit
edilmiş olan anket sorularıyla, fonksiyonel gıda tüketicisi olma veya olmama durumlarına
göre iki farklı anket uygulanmış ve bu anketler sonucu bu ürünleri tüketen ve tüketmeyen
grubun özellikleri ile bu kişilerin fonksiyonel gıda tüketmelerine neden olan veya engelleyen
nedenler tespit edilmiştir.
Ayrıca fonksiyonel gıda tüketicilerinin profilinin belirlenmesi esnasında, tüketicilerin kişisel
özellikleri olan yaşları, cinsiyetleri, meslekleri, ekonomik koşulları, öğrenim durumları,
medeni durumları, gelir düzeyleri ve yaşam şekilleri gibi faktörler dikkate alınarak seçilmiş ve
analiz edilmiştir.
Ankette yer alan ilk on üç soruyla, fonksiyonel ürün kullanan ve kullanmayan gruplar ayırt
edilmeksizin cinsiyet, yaş, medeni durum, öğrenim düzeyi, meslek vb. sadece genel
14
özelliklerinin belirlenmesine yönelik sorular yöneltilmiş, daha sonra katılımcıların
fonksiyonel ürün kullanma veya kullanmama durumlarına göre, iki farklı anket uygulanmıştır
(bkz. Ek 1).
3.2.3. Araştırma Kapsamındaki Fonksiyonel Gıdalar
Çalışma kapsamına alınan fonksiyonel gıda ürünleri;
 bağırsak fonksiyonlarını rahatlatıcı probiyotik ve prebiyotik süt ve süt ürünleri,
 omega 3’lü süt,
 kolesterol düşürücü etkisi olduğu iddiası taşıyan margarinler,
 kalsiyum katkılı meyve suları,
 enerji içecekleri,
 karışık meyve suları,
 yeşil çay,
 müsli,
 vitamince zenginleştirilmiş alkolsüz içecekler
olarak seçilmiştir. Bu ürünler, market raflarında en fazla yer aldıkları ve bunun sonucu olarak
tüketici tarafından diğer fonksiyonel gıda ürünlerine nazaran daha fazla bilinirliliği olan
ürünler olduğu için tercih edilmişlerdir.
3.2.4. Verilerin Analizi Sırasında İzlenilen Yöntem
Türkiye fonksiyonel gıda pazarını daha dikkatli bir şekilde incelemek amacıyla SWOT analizi
yapılmıştır. Bu analiz yardımıyla, Türkiye’de fonksiyonel gıda pazarının güçlü ve zayıf
yönleri ile bu pazarın önünde bulunan fırsatlar ve tehditlerin daha net anlaşılabilmesi
sağlanmıştır. SWOT, İngilizce dört kelimenin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. Burada,
Strengths güçlü yönleri, Weaknesses zayıf yönleri, Opportunities fırsatları, Threats tehditleri
ifade etmektedir. SWOT analizi sayesinde, güçlü ve zayıf yönler açığa çıkarılır ve karşı
karşıya olunan tehditler ve fırsatlar daha net kavranılabilinir. Böylece güçlü yönler üzerinde
yoğunlaşılabilinir, zayıflıklar azaltılabilinir, tehditlerin bertaraf edilme yolları araştırılabilinir
ve fırsatlardan da en büyük ölçüde yararlanılabilinir.
15
Araştırma sonucu tüketicilerin ve tüketici olmayan grubun kişisel, sosyo-kültürel, ekonomik
ve psikolojik özellikleri, fonksiyonel gıdaları tüketip tüketmeme hususundaki düşünceleri ve
tüketme veya tüketmeme nedenlerine ilişkin elde edilen verilerin analizi ise, ortalama likert
ölçeği, frekans tablosu, ki kare testi, mann whitney testi ve çok değişkenli analiz
yöntemlerinden faktör analizi ve kümeleme (cluster) analizi gibi istatistiksel analiz metotları
ile değerlendirilmiştir.
Frekans tablosu, veri setinde yer alan bir değişkenin kolay bilgi edinilebilir biçimde küçükten
büyüğe doğru dizilerek, tekrarlı ölçümlerin bir araya getirilmesi ve bu değerlere sahip birim
sayılarının belirli bir düzende gösterilmesidir (Özdamar, 1999). Verilerin genel özelliklerini
kavrayabilmek ve verilerden yararlanabilmek için frekans tablosu oluşturulmuş ve
sınıflandırma belirli özellik ve büyüklüklerin bir araya toplanması şeklinde yapılmıştır (Batu,
1995).
Ki kare analiziyle, sayısal olmayan değişkenler arasındaki ilişkinin varlığı ve bu ilişkinin
derecesi tespit edilmektedir. Regresyon analizi, bir değişken ile bir ya da daha çok değişken
arasında ilişki kurma ve ilişkinin tespiti işidir. Bu analiz yönteminde esas olan, değişkenler
arasında ilişkinin niteliğinin saptanmasıdır.
Mann – Whitney testi, aralıksız ölçülen iki bağımsız grup arasındaki farlılıkların testi için
kullanılır. Bu test iki grubun ortalamalarının karşılaştırılması yerine, grupların meydanlarını
karşılaştırır. Sürekli değişkenlerin, iki grup içerisinde, değerlerini sıralı hale dönüştürür.
Böylece, iki grup arasındaki sıralamanın farklı olup olmadığı değerlendirir. Değerler sıralı
hale dönüştürüldüğü için, değerlerin asıl dağılımları önemli değildir (Kalaycı, 2008).
Faktör analizi ise, veriler arasındaki ilişkilere dayanarak verilerin daha anlamlı ve özet bir
biçimde sunulmasını sağlayan birçok değişkenli istatistiksel analiz türüdür. Esas amaç
değişkenler arasındaki karşılıklı bağımlılığın kökenini araştırmaktadır. Faktör analizi,
tüketicilerin fonksiyonel gıdalara karşı tutumlarını ortaya koymak amacıyla kullanılacaktır.
Faktör analizi yöntemiyle, çok sayıda değişken içinden belirgin veya öne çıkanların
belirlenmesi mümkün olmaktadır. Böylelikle fonksiyonel gıdaların tüketimine etki eden
değişkenlerden açıklayıcılığı yüksek olanların faktör şeklinde tespit edilmesi sağlanacaktır.
Faktör analizinde veri setinde yer alan değişkenler faktörlerin lineer bir kombinasyonu
16
şeklinde ifade edilmektedir. Faktör analizinde yer alan değişkenleri faktörler cinsinden şu
şekilde ifade etmek mümkündür;
X i  Ai1  F1  Ai 2  F2  ...  Aim  Fm  Vi  U i
Bu eşitlikte;
X i  standardize edilmiş değişken,
Aij  i değişkeninin j ortak faktörü üzerindeki etkisine ilişkin standardize edilmiş regresyon
katsayısı,
F= ortak faktör,
Vi = i değişkenine ilişkin eşsiz (özel) faktör (unique factor)
Ui = ortak faktör sayısını ifade etmektedir.
Faktör analizi neticesinde elde edilen ortak faktörleri değişkenlerin lineer bir kombinasyonu
olarak şu şekilde ifade edilebilir;
Fi  Wi1  X 1  Wi 2  X 2  ...  Wim  X m  Wik  X i
Bu eşitlikte,
Fi = i, faktörün tahmini
Wi=ağırlık veya faktör skoru katsayısı,
k = değişken sayısını ifade etmektedir.
Kümeleme (cluster) analizi, gruplandırılmış verileri benzerliklerine göre sınıflandırmada
sıklıkla kullanılan çok değişkenli istatistiksel yöntemler arasında yer almaktadır. Bu analizin
öncelikli amacı, birey ya da nesnelerin temel özelliklerini dikkate alarak onları
gruplandırmaktır. Diğer bir deyişle kümeleme analizi, gruplanmamış verileri benzerliklerine
göre gruplandırarak özetleyici bilgiler sunmaktadır (Kalaycı, 2008). Bu yöntem, birbirinden
“nispeten farklı” veya aralarında yüksek derecede bir “doğal benzerlik” olan birimlerdeki veri
veya değişkenleri ana küme ve alt kümelere ayırmaktadır.
Verilerin analizinde ise SPSS 16.0 istatistik paket programı kullanılmıştır.
17
II. BÖLÜM
4. FONKSİYONEL GIDALAR ve NUTRASÖTİKLER
Fonksiyonel gıdalar ve nutrasötikler için literatürde çok sayıda tanım bulunmakla birlikte
aşağıda yer alan tanımlar genel olarak bu ürünlerin ne ifade ettiğinin anlaşılmasına yardımcı
olacaktır.
Nutrasötik gıda tanımı, genel olarak fonksiyonel gıdalar ile eş anlamlı olarak
kullanılabilmekte, izole edilmiş besin öğeleri, besin destekleri, “tasarlanmış” gıdalar,
fonksiyonel gıdalar, bitkisel ürünler, tahıl, çorba ve içecekler gibi işlenmiş ürünleri
içermektedir (İşleroğlu, 2005).
Nutrasötikler, gıdalardan izole edilen, ilaç formlarında (tablet, kapsül vb.) satışa sunulan ve
fizyolojik bir yararı olan veya kronik hastalıklara karşı koruma sağlayan ürünlerdir (AAFC,
2007). Daha geniş bir tanımla nutrasötikler, bir gıdada biyoaktif olduğu düşünülen bir etken
maddeyi, gıda olmayan bir taşıyıcı içerisinde, konsantre formu halinde normal gıdadan
sağlanandan çok daha fazla miktarlarda sağlayan, sağlığı koruyucu veya tedaviye yardımcı
olarak kullanılan diyet destekleridirler (Zeisel, 1999).
Nutrasötiklerin aksine fonksiyonel gıdalar, geleneksel gıda görünümünde olan, günlük diyet
içerinde yer alan, fizyolojik bir yararlılık gösteren ve/veya kronik hastalık riskini azaltan
gıdalar olarak tanımlanmaktadırlar (AAFC, 2002).
Avrupa Birliği dokümanlarında, bir gıda maddesinin vücuttaki bir veya birden fazla hedef
fonksiyonu olumlu bir şekilde etkilediği tatmin edici bir şekilde kanıtlanabiliyorsa, bu gıda
maddesi fonksiyonel gıda olarak kabul edilmektedir (Urula, Lähteenmäki, 2005).
Gıda Uzmanları Cemiyeti ise, fonksiyonel gıdaları, basit beslenmenin ötesinde herhangi bir
sağlık faydası sağlayabilen gıdalar ve gıda komponentleri olarak tanımlamaktadır. Diğer bir
ifadeyle, fonksiyonel besinler, normal gelişim, koruma ve büyüme için gerekli niceliklerin
ve/veya istenilen fizyolojik etkileri veya sağlık faydaları sağlayan biyolojik olarak aktif olan
diğer komponentlerin ötesinde esansiyel besin maddeleri sağlayan gıdalardır (Scrinis, 2008).
18
“5179 No’lu Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun”da ise, fonksiyonel gıdalar, besleyici
etkilerinin yanı sıra bir ya da daha fazla etkili bileşene bağlı olarak sağlığı koruyucu, düzeltici
ve/veya hastalık riskini azaltıcı etkiye sahip, bu etkileri bilimsel ve klinik olarak kanıtlanmış
gıdalar olarak tanımlamaktadır (www.kkgm.gov.tr/kanun).
Fonksiyonel gıdalar, uluslararası düzeyde çok iyi tanımlanmış ve özellikleri kesin sınırlarla
belirlenmiş gıdalar olmamakla, tanım ve yorumların belirsizliği bulunmakla (Scrinis, 2008)
birlikte, üzerinde fikir birliğine varılan fonksiyonel gıda kavramı;
 beslenme açısından yeterli olma durumu,
 vücutta bir veya birden fazla fonksiyon üzerinde iyi olma ihtimalini sağlama ve/veya
hastalık riskini azaltan besin öğesi olan ya da olmayan bileşenleri kapsama,
 ilaç, kapsül veya herhangi bir diyet desteği formunda olmama,
 bilim dünyası tarafından etkileri onaylanmış olma,
 normal gıda tüketim modelinin bir parçası olma gibi özellikleri içermektedir.
Fonksiyonel gıdaları ve nutrasötiklerin kapsayan dört maddelik bir liste aşağıda yer
almaktadır;
1. Çiğ gıdalar (örn; beta karoten içeren havuçlar)
2. ingredient içermeyen işlem görmüş gıdalar (örn; yulaf kepeği)
3. ingredient içeren işlem görmüş gıdalar (örn; kalsiyumca zenginleştirilmiş portakal
suyu)
4. Tablet, kapsül veya solüsyon formunda satılan aktif ingredientlerin izole edilmiş
preperatları
Bu liste tüm fonksiyonel gıdaları ve nutrasötikleri kapsamamakla birlikte, genel olarak ilk üç
madde içerisinde yer alan gıdalar, fonksiyonel gıdalar kategorisine girmekte, dördüncü madde
ise nutrasötikleri temsil etmektedir (AAFC, 2002). Aşağıdaki Tablo 2’de ise karotenoitler,
diyet lifi, yağ asitleri, fenolikler, bitki sterolleri, soya fitojenleri, probiyotik ve prebiyotikler
gibi bazı fonksiyonel gıda bileşenleri ve bu bileşenlerin sağlık üzerindeki olumlu etkileri yer
almaktadır.
19
Tablo – 2 : Bazı Fonksiyonel Gıda Bileşenleri ve Sağlık Üzerindeki Olumlu Etkileri
Fonksiyonel Bileşenler
Kaynak
Potansiyel Yararları
Havuç, meyve ve sebzeler
Hücrelere zarar veren serbest
radikallerin nötralizasyonu
Karotenoitler
Alfa Karoten/Beta Karoten
Lutein
Yeşil sebzeler
Likopen
Domates ürünleri (ketçap,
soslar vb.)
Maküler dejenerasyon riskini
azaltma
Prostat kanseri riskini
azaltma
Diyet Lifi
Suda Erimeyen Diyet Lifi
Buğday kepeği
Beta Glukan
Yulaf, arpa
Suda Eriyen Diyet Lifi
Psyllium
Meme ve kolon kanseri
riskini azaltma
Kardiyovasküler hastalık
riskini azaltma, kalp krizine
ve bazı kanser çeşitlerine
karşı koruma
Yağ Asitleri
Omega 3 Yağ Asidi
DHA/EPA
Somon ve diğer balık
yağlarında
Konjuge Linoleik Asit(KLA)
Peynir, et ürünleri
Fenolikler
Antosiyanidinler
Katekinler
Flavanonlar
Flavonlar
Meyveler
Çay
Turunçgiller
Meyve ve sebzeler
Lignanlar
Keten, çavdar, sebzeler
Tanenler
Yabanmersini ve ürünleri,
kakao, çikolata
Kardiyovasküler hastalık
riskini azaltma, görsel ve
zihinsel fonksiyonları
geliştirme
Bazı kanser çeşitlerine karşı
koruma
Hücrelere zarar veren serbest
radikallerin nötralizasyonu,
kanser riskini azaltma
Kanser ve böbrek
yetersizliğine karşı koruma
Kardiyovasküler hastalık
riskini azaltma, idrar
yollarını koruma
Bitki Sterolleri
Stanol ester
Mısır, soya, buğday
Kolestrol emilimini azaltarak
kolestrol seviyesini düşürme
Yerelması, soğancık, soğan
tozu
Yoğurt ve diğer süt ürünleri
Bağırsak mikroflorası ile
gastrointestinal sağlığın
geliştirilmesi
Probiyotik ve Prebiyotikler
Frukto-oligosakkaritler
Lactobacillus
Soya Fitoöstrojenleri
Menopoz sendromlarına,
Soya fasülyesi, soya ürünleri kalp hastalıkları ve bazı
kanser türlerine karşı koruma
Kaynak : International Food Information Council (AAFC, 2007)
İsoflavinler, Daidzein,
Genistein
20
Karotenoitler;
Karotenoitler isimlerini havuçtan (carrot – Daucus carota) almaktadırlar. Bitki moleküllerinin
içerisinde yer alan geniş bir kategoriyi oluştururlar. Karotenoitler, pigment olarak görünebilir
ışığı absorbe etmeye ve boyanmış görünmeye özelliklerine sahiptirler. Bitkiler tarafından
fotosentetik pigmentler olarak üretilirler. Ayrıca insan vücudunda serbest radikal saldırısına
karşı moleküler düzeyde koruma sağlarlar. Değişik gıdalar içerisinde farklı miktar ve türde
karotenoitler yer almaktadır. Altı yüzün üzerinde bilinen karotenoit vardır; ksantofiller ve
karotenler olarak iki sınıfa ayrılırlar. İnsan vücudunda önemli rol oynayan iki grup karoten
vardır. Birinci grup karotenler vücutta A vitaminine dönüştürülür ve antioksidan etki
gösterirler. Bu gruptan en ünlü karotenler; beta-karoten ve alfa-karoten’dir. İkinci grup
karotenler ise provitamin A etki göstermeyen yani vücutta A vitaminine dönüştürülmeyen
gruptur. Çok yüksek antioksidan etkiye sahip olan lutein, likopen ve zeaxanthin bu grupta yer
almaktadır (Ötleş, 2007).
Diyet Lifi ;
Sindirim enzimlerinden etkilenmediği için diğer besin öğeleri gibi sindirimi yapılamayan ve
bitkilerde bulunan çeşitli kompleks maddelere lif denmektedir (Kavas, 2003). Diyet lifleri
arasında selüloz gibi nişasta olmayan liflerin yanısıra dekstrinler, inülin, liynin, mumlar,
pektinler, betaglukanlar ve oligosakaritler vardır.
Gıdalarla aldığımız lifin bir kısmına “çözünmez lif” adı verilir. Bunlar arasında tahılların
kepeğinde ve kuru baklagillerde bulunan selüloz, hemiselüloz, lignin adlı maddeler sayılabilir.
Yararı, dışkı hacmini artırarak kansere de neden olabilecek zararlı maddelerin hızla
bağırsaklardan atılmasını sağlamaktır.
Bitkisel gıdalarımızda bulunan diğer bir lif grubu ise elma, muz, turunçgiller, havuç gibi
meyve ve sebzelerde bulunan pektin, sakızımsı maddeler gibi örneklerini verebileceğimiz
“çözünür lif”lerdir. Bunlar midede suyla birleşerek jöle oluştururlar ve gıdanın mideden
geçişini yavaşlatırlar, böylece kendimizi daha uzun süre tok hissederiz. Çözünür lifler
midenin yavaş boşalmasını sağladığı için gıdalardaki şeker de kana yavaş geçer, böylece şeker
hastalıklarında kan şekerinin hızlı yükselmesi önlenmiş olur. Kalın bağırsaklara geldikten
21
sonra, lifin bir kısmı bakteriler tarafından bazı yağ asitlerini üretmek üzere parçalanır, büyük
bir kısmı da dışkıyla atılır (Kavas, 2003).
Ayrıca besinlerin sindirim enzimleri yardımı ile parçalanmasının aksine, diyet lifi sindirim
enzimlerinden etkilenmeyerek sadece bağırsak içerisinde bulunan yararlı bakteriler tarafından
parçalanırlar. Bu parçalanma yüzdesine göre diyet lifinin bağırsak sağlığını koruduğu
bildirilmektedir.
Diyet lifince zengin gıdalar ise, tahıl ürünleri (ekmekler, krakerler, mısır gevreği gibi
kahvaltılık tahıllar, bulgur, çavdar, yulaf, arpa, kahverengi pirinç), meyveler (elma, armut,
çilekgiller, turunçgiller, incir, kayısı, erik, kuru meyveler), sebzeler (brokoli, lahana, havuç,
mısır, bezelye, patates, kabak, patlıcan, bamya), kuru baklagiller (nohut, mercimek, kuru
fasülye, barbunya, börülce, bakla), çerezler (fındık, fıstık, badem, leblebi, çekirdekler,
patlamış mısır)’dır.
Yağ Asitleri ;
Oda sıcaklığında katı olarak görülen tereyağı, margarin, hayvanların kuyruk ve içyağları ile et
ve peynir gibi gıdalardaki yağlara “doymuş yağ” denilmektedir. Çünkü bu yağların içerdiği
yağ asitlerinin kimyasal yapılarında hiç çift bağ yoktur, çift bağların yeri hidrojenle doludur
yani doymuştur. Margarinlerin hammaddesi ayçiçeği veya soya gibi sıvı yağlar olduğu halde
doymuş yağlar arasında yer alırlar. Çünkü margarinlerin fabrikada üretimi esnasında sıvı
yağların yapısındaki çift bağlar hidrojen verilerek doyurulur. Böylece sıvı yağlar katı duruma
gelir.
Zeytinyağı, ayçiçeği, mısır özü ve soya gibi “doymamış yağlar” ise oda sıcaklığında sıvıdır,
çünkü bu yağların içerdiği yağ asitlerinde hidrojenle dolu olmayan çift bağlar vardır. Sıvı
yağlardan zeytinyağının yağ asitleri tek çift bağ içerdiklerinden “tekli doymamış” (ör: oleic
asit); ayçiçeği, mısır özü, soya ve balık yağları gibi diğer sıvı yağlar çok çift bağ
içerdiklerinden “çoklu doymamış yağlar” (ör: linoleik asit, linolenik asit) diye bilinirler.
Linoleik asit adlo çoklu doymamış yağ asitinin başka bir formu olan Konjuge Linoleik Asit
(KLA) son yıllarda sağlığa yararlı etkileriyle araştırmacıların dikkatini çekmiştir. Kuzu ve
inek etleri ve sütleri ile hindide bulunan bu yağ asitinin vücut yağını azaltıp, kas kütlesini
artırma, bazı kanserleri önleme, kandaki kötü kolesterolü düşürme, bağışıklık sistemini
güçlendirme ve yaşlılıkta vücuttan protein yıkımını önleme gibi etkileri bulunmuştur.
22
İki veya daha çok çift bağ içeren yağ asitlerini vücut yapamadığından bunlara “zorunlu yağ
asitleri” adı verilir. Bu yağ asitlerinin yetersizliğinde ciltte yaralar gibi çeşitli sorunlar ortaya
çıkmaktadır (Kavas, 2003).
Fenolikler ;
Flavonoidler, lignanlar ve tanenler polifenolikler grubunda yer alan fitokimyasallardır yani
sağlık üzerinde olumlu etkileri olan bitkisel kaynaklı (sebze, meyva ve tahıllar) biyolojik
olarak aktif bileşiklerdir.
Flavonoidler bir asrı aşkın bir süredir bitkisel pigmentler olarak bilinmektedir. Polifenolik
bileşikler grubundan olup bütün bitkilere dağılmış durumdadır. In vitro çalışmalarda
antioksidan özellikleri ve serbest radikal yakalama özellikleri dikkatlerin flavonoidler
üzerinde toplanmasına neden olmuştur (Prior, 2003). 1990 yılına kadar 5000’den fazla
flavonoid alt grubu saptanmıştır. Flavonodiler içerdikleri C halkasındaki değişimlere göre altı
ana alt gruba ayrılabilir: flavonlar, flavanoller, flavanonlar, katekinler, antosiyanidinler ve
isoflavonlar. Çeşitli bitkisel kaynaklı besin ve içecekler (meyvalar, sebzeler, çay, kakao,
şarap) flavonoidlerden zengindir.
Flavonoidler serbest radikal yakalayıcısı olmaları, enzim aktivitelerini düzenlemeleri, hücre
çoğalmasını
inhibe
etmeleri,
antibiyotik,
antiallerjen,
antidiyareik,
antiülser
ve
antiinflamatuvar ilaç gibi hareket etmeleri dolayısı ile araştırmacıların ilgisini çekmektedir.
Son yıllarda yapılan çalışmalar flavonoidlerin oksidatif DNA zedelenmesini serbest radikal
tutulması dışında mekanizmalarla önlediğini göstermektedir (Coşkun, 2005).
Bitki Sterolleri ;
Bitkisel sterollerin kimyasal yapısı yan zincirleri değişik olsa da kolesterolunkine
benzemektedir. Hemen bütün sebzelerde bitkisel sterol bulunursa da en yoğun bitkisel yağda
vardır. İnsanlarda bitkisel steroller serum kolesterol düzeylerini azaltmaktadır. Temel
kolesterol düşürücü etkilerini bağırsaklardan kolesterol emilimini inhibe ederek yapmaktadır.
Miseller içinde çözünürlükte kolesterolle yarışarak, kolesterolle birlikte kristalize olarak
çözünmez karışık kristaller yaparak ve lipazla hidrolizi bozarak da etkili olmaktadır. Bitkisel
23
steroller kolesterol alınımını da bozar. Sonuçta kolesterol düzeyleri düşer, dışkı ile atılan
kolesterol miktarında artma olur. Stanol esterleri ekmeğe sürülmek üzere hazırlanmış tereyağı
ve margarinlere eklenmeye başlamıştır. Stanol esterleri diyette ve safrada bulunan
kolesterolun bağırsaklardan emilimini bozar (Coşkun, 2005).
Probiyotik ve Prebiyotikler ;
Fonksiyonel gıda bileşenleri içerisinde yer alan probiyotikler, düzenli olarak ve yeterli
miktarda tüketildiklerinde, bağırsak florasına yerleşerek, kullanan kişiye normal beslenmenin
ötesinde çeşitli yararlar sağlayan mikroorganizmalardır. Yani probiyotikler, besinler yoluyla
alınan ve insan sağlığı üzerinde olumlu etkileri bulunan dost mikroorganizmalardır
“Probiyotik” terimi ilk olarak 1954 yılında Ferdinand Vergin tarafından antibiyotik ve flora
üzerinde etkili diğer antimikrobiyal maddelerin patojen olmayan bakterilerin yararlı
(“Probiotika”) etkileriyle ilişkisinin anlatıldığı “Anti- und Probiotika” isimli makalede
kullanılmıştır.
1965 yılında ise, Lilly ve Stillwell tarafından protozotonlar tarafından üretilen ve ortamdaki
diğer mikroorganizmaların gelişmesini teşvik eden maddeler dikkate alınarak probiyotikler,
“diğer
mikroorganizmaların
gelişmesini
stimüle
eden
mikroorganizmalar”
olarak
tanımlanmıştır (Gürsoy, Gönen ve Kınık, 2005).
Yine ilk kez hayvan büyümesini destekleyici yem katkısı olarak 1970’li yıllarda
kullanılmışlar ve “hayvanların bağırsaklarında mikrobiyal dengeyi geliştirerek yararlı olan
canlı mikrobiyal yem katkıları” olarak tanımlanmışlardır.
Sonraki yıllarda bu tanım “insan ya da hayvanlara sağladığı yararlı etkiler dikkate alınarak
onların sindirim mikrofloralarının özelliklerini geliştiren tek ya da karışık canlı
mikroorganizma kültürleri” olarak yeniden düzenlenmiştir. Probiyotiklerin birçoğu patojen
olmayan mikroorganizmalar olup laktobasiller, bifidobakteriler ve enterokoklar gibi insan
sindirim sisteminde doğal olarak bulunmaktadırlar (Gürsoy, Kınık, 2004).
Prebiyotikler ise, probiyotik olarak isimlendirilen bu bakterilerin selektif olarak büyüme ve
gelişmesini sağlayan, aktivitelerini arttıran, sindirilemeyen karbonhidrat bileşenleridir. Diğer
24
bir deyişle prebiyotikler, bağırsak florasında bulunan yararlı mikroorganizmaları besleyerek
çoğalmalarını sağlayan gıda maddeleridir. Bu sayede de hastalıklara neden olan
mikroorganizmaların çoğalmasını önlemeye yardımcı olurlar.
Probiyotik ve prebiyotiklerin yararları ise şunlardır ;
 antitoksin etkisi gösterirler,
 bağışıklık fonksiyonlara destek verirler,
 karsinojenleri bağlarlar,
 kolesterolü metabolize ederler,
 K vitamini sentezlerler,
 florayı güçlendirerek gastrointestinal sistem enfeksiyonlarına direnç oluştururlar vb.
Probiyotikler doğal olarak en çok, kefir, ayran, yoğurt ve peynir gibi fermente süt ürünlerinde
bulunmaktadırlar. Prebiyotikler ise, birçok lifli gıdalarda (enginar, kereviz, pırasa,
kuşkonmaz, muz gibi) mevcutturlar. Doğal ürünlerde bulunan prebiyotikler ve probiyotikler
yapay olarak da hazırlanabilmektedir.
Örneğin sentetik olarak hazırlanan ve yoğurt gibi ürünlere ilave edilen bifidobacter ve
lactobacillus suşları gibi probiyotik ajanlar beslenme ürünleri içinde görülebilmektedir.
Yine canlı bakterilerden örneğin Lactobacillus GG, bifidobacter içeren veya maya
mantarından sentez edilmiş örneğin Saccharomyces boulardi gibi probiyotikler de
ambalajlanmış olarak biyoaktif ürünler adı altında kullanıma sunulmaktadırlar (Yağcı, 2005).
Soya Fitojenleri ;
İnsan vücudundaki doğal östrojenler gibi davranan bazı kimyasal maddelere fitoöstrojenler
denilmektedir (Bloch, 1995). Bu bileşiklerin östrojenik etkisi zayıftır. Östrojenler erkek ve
kadın üreme sisteminin büyüme ve fonksiyonunu etkiler, iskelet ve santral sinir sisteminin
düzenli işleyişini sağlar, kardiyovasküler sistemi korur, kolon kanserine ve derinin
yaşlanmasına karşı organizmayı korur. Östrojenlerin vücuttaki bu etkileri göz önünde
bulundurulduğunda fitoöstrojenlerin sağlık üzerinde etkili olduğunun saptanması sürpriz
olmaz.
25
Menapoz sonrası osteoporozun ana nedeni östrojen eksikliğidir. Östrojene benzer lignan ve
izoflavonr gibi bileşiklerin verilmesinin osteoporozu önleyebileceği düşünülmektedir.
Fitoöstrojenler özellikle hormon bağımlı olan kanserlerin kontrol ve önlenmesinde rol oynar.
Meme kanseri, hipospadias, testis ve prostat kanseri gibi östrojen ilişkili kanserler fitoöstrojen
alımının yüksek olduğu ülkelerde daha düşük orandadır. Örneğin, vejeteryanlarda ve Akdeniz
havzasında yaşayanlarda meme kanseri oranı düşük, idrarla fitoöstrojen atılımı yüksektir.
Soya tüketiminin yüksek olduğu Hong Kong ve Singapur’da, meme kanseri oranı düşüktür.
Hücresel ve moleküler düzeydeki diğer etkileri arasında; steroid ve yağ asitlerinin
biyosentezi, serumda steroid taşıyıcı proteinlerin (seks steroidi bağlayıcı protein, alfa
fetoprotein) ve hormonların hücre içinden ve membranlardan membran ve çekirdek
reseptörlerine taşınması sayılabilir.
Soya fasulyesi önemli bir fitoöstrojen kaynağıdır. Soyanın kanser, kardiyovasküler hastalık,
osteoporoz önleme ve tedavisinde, menopoz semptomlarının hafifletilmesinde rolü vardır.
Soyada antikarsinojenik etkili proteaz inhibitörleri, fitosteroller, saponinler, fenolik asit, fitik
asit ve izoflavonlar bulunur (Coşkun, 2005).
5. FONKSİYONEL GIDALARIN YASAL GELİŞİMİ
Fonksiyonel gıda kavramı ilk kez Japonya’da ortaya çıkmıştır. Fonksiyonel gıdalar daha
sonraki yıllarda ise, ABD ve AB’de tüketici karşısına çıkmışlardır.
5.1. Japonya’da Fonksiyonel Gıdaların Yasal Gelişimi
1980’li yılların başında Japon Hükümeti tarafından;
 gıda fonksiyonlarının geliştirilmesi ve sistematik analizi,
 gıdanın fizyolojik düzenleme fonksiyonunun analizi ile
 fonksiyonel gıdaların analizi ve moleküler tasarımı adlarında üç geniş kapsamlı
çalışma desteklenmiştir.
26
1991 yılında, içerdiği bileşenler nedeniyle veya allerjik etkiye sahip bileşenlerin gıdadan
uzaklaştırılmasına bağlı olarak sağlık üzerine olumlu etki gösteren gıdaları adlandırmak için
kullanılan FOSHU (Japanese Foods for Specified Health Use – Gıdanın Sağlıklı Yaşam İçin
Kullanımı) kavramı ortaya çıkmıştır (Ashwell, 2002).
FOSHU, özel bir yasal onay sistemi ile bu iddiayı taşımayan diyet destekleri ile mineral ve
vitaminlerce zenginleştirilmiş gıdalardan ayrılmaktadır.
1998 yılında Japonya Beslenme ve Sağlıklı Gıda Birliğince (The Japan Health Food and
Nutrition Food Association) fonksiyonel gıdaların reklam ve etiketlemelerinde olduğu kadar
üretimleri esnasında da uyulması gereken kurallarla ilgili bazı ciddi değişikliklere gidilmiştir
(Smith, 2004).
2001 yılında ise düzenlemeler ile “Fonksiyonel Beslenme İddialı Gıdalar” (Foods with
Nutrient Functional Claims) adı altında yeni bir gıda kategorisi oluşturulmuştur. Bu kategori
içerisinde yer alan gıdalarda ilave edilen mikro bileşenlerin (12 vitamin ve 2 mineral)
maksimum ve minumum seviyelerine ilişkin kısıtlamalar yer almaktadır (Smith, 2004).
2003 yılında ise fonksiyonel gıdalara dair yayınlanan yanlış veya yanıltıcı iddialar taşıyan
reklamlara ilişkin düzenlemeler “Sağlık Reklam Yasası” (The Health Promotion Law)
kapsamında yapılmıştır (Smith, 2004).
5.2. ABD’de Fonksiyonel Gıdaların Yasal Gelişimi
1990’lı yıllarda fonksiyonel gıdalar baskın bir gıda trendi olarak ABD’de tüketici karşısına
çıkmışlardır. Bu gıdalar, sağlık faydası sağlama ve hastalıkları önleme iddiaları ve bilim
adamları ile beslenme uzmanlarının fazla sayıda ortaya koydukları araştırmaları sayesinde
tüketicilerden sürekli olarak artan rakamlarla kabul görmektedirler (Wildman, 2001).
FDA (The Food and Drug Administration of the United States - Amerikan Gıda ve İlaç
Dairesi) tarafından ise yine aynı yıllarda gıda etiketlerinde yazılacak olan sağlık iddiaları için
aşağıdaki yeni düzenlemeler getirilmiştir.
1993 yılında NLEA (Guide to Nutrition Labeling and Education Act - Besin Etiketleri ve
Eğitim Faaliyetleri) olarak adlandırılan beslenme ile ilgili bilgilerin besin etiketlerinde nasıl
27
bulundurulacağına dair düzenleme yayınlanmıştır (www.fda.gov). Böylece 1993 yılından
itibaren ABD’de de bazı gıdalarda “hastalık riskini azaltıcı” iddiasının kullanılmasına izin
verilmiştir (Nutrition Society, 1999).
1998 yılına kadar, gıdalar veya bileşenleriyle hastalıklar arasında FDA tarafından onaylanmış
11 adet korelasyon bulunmaktadır. Bunlardan bazıları, kalsiyumca zengin gıdalarla
osteoporoz arasındaki, düşük yağ, doymuş yağ ve kolesterol içeren gıdalarla kroner kalp
hastalıkları arasındaki, şeker alkolleriyle diş rahatsızlıkları arasındaki, çözülebilir lif ile kroner
kalp rahatsızlıkları arasındaki ilişkiler vb.dir (Nutrition Society, 1999). Daha sonra 1997
yılında çıkarılan FDA Modernizasyon Kanunu (FDAMA – Food and Drug Administration
Modernization Act) ile besin etiketlerinde yer alan bu sağlık iddialarına ilişkin düzenlemeler
getirilmiştir (www.fda.gov).
2003 yılında ise FDA Daha İyi Beslenme Girişimi İçin Tüketici Sağlık Bilgilendirmesi
(Consumer Health Information for Better Nutrition Initiative) adlı düzenleme ile gıda
etiketlerinde daha fazla sağlık iddiasının yer almasına izin tanınmaktadır.
5.3. Avrupa Birliği’nde Fonksiyonel Gıdaların Yasal Gelişimi
Avrupa Birliği’nde fonksiyonel gıdaların serüveni ise, uluslararası bir sivil toplum örgütü olan
ILSI (International Life Sciences Institute – Uluslararası Yaşam Bilimleri Enstitüsü)
tarafından, FUFOSA (Functional Foods Science in Europe – Avrupa’da Fonksiyonel Gıda
Bilimi) adıyla anılan çalışması ile 1995’de başlamıştır (Smith, 2004).
Bu çalışmalar 3 yılın üzerinde 100 kadar beslenme ve gıda bilimi uzmanı tarafından
sürdürülmüş, gıdalar hakkındaki bilimsel literatür gözden geçirilip, fonksiyonel gıdalar
hakkında ayrıntılı çalışmalar yapılmış ve aynı zamanda gıda etiketlerinde fonksiyonel gıdalar
için yer verilebilecek olan sağlık iddiaları için araştırmalar yapılmıştır ve bu çalışmalar 1999
yılında “Scientific Concepts of Functional Foods in Europe – Avrupa’da Fonksiyonel Gıdalar
İçin Bilimsel Görüş” adlı doküman ile ortaya konulmuştur (http://europe.ilsi.org).
2001 – 2005 yılları arasında ise, ILSI (Uluslararası Yaşam Bilimleri Enstitüsü) tarafından
PASSCLAIM adında, gıdalar üzerindeki sağlık iddialarının bilimsel varlığı için birtakım
kriterleri ortaya koymayı amaçlayan, kamu, özel sektör, akademi ve tüketici örgütleri
28
temsilcilerinden oluşan 200 uzman tarafından büyük bir AB Projesi gerçekleştirilmiştir
(TGDF, 2006).
Bu projenin temel amaçları, bir sağlık beyanının oluşturulmasını sağlamak veya gıda üzerinde
yer alan bir sağlık beyanı için gerekli kanıtları sağlamak için oluşturulması gereken kriterleri
belirlemektir.
5.4. Türkiye’de Fonksiyonel Gıdaların Yasal Gelişimi
Türkiye’de fonksiyonel ürünler 2000’li yıllardan itibaren market raflarında görülmeye
başlanmıştır. “5179 No’lu Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun”da fonksiyonel gıdalar,
besleyici etkilerinin yanı sıra bir ya da daha fazla etkili bileşene bağlı olarak sağlığı koruyucu,
düzeltici ve/veya hastalık riskini azaltıcı etkiye sahip, bu etkileri bilimsel ve klinik olarak
kanıtlanmış gıdalar olarak tanımlamaktadır (www.kkgm.gov.tr/kanun).
22 Ocak 2006 tarihli 26057 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan 2006/3
No.lu “Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden
Etiketleme Kuralları Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ”de, düşük kolesterol/
düşük yağ/ düşük doymuş yağ asiti/ düşük sodyum kalp ve damar sağlığına yardımcı olur,
şekersiz ürünler diş sağlığının korunmasına yardımcı olur, kalsiyum kemik yapısını
güçlendirmeye yardımcı olur ve lif/ prebiyotik ve probiyotik bakteriler sindirim sistemini
düzenlemeye yardımcı olur şeklinde sağlık beyanları yer almaktadır (www.kkgm.gov.tr/TGK)
(bkz. Ek-2).
7 Temmuz 2006 tarihli 26221 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan
2006/34 No.lu “Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme
Yönünden Etiketleme Kuralları Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ”de ise
daha geniş kapsamlı bir sağlık beyanı tablosu yayınlanmıştır (www.rega.basbakanlik.gov.tr)
(bkz. Ek-3).
Bu tebliğle, etiketleme tanımı değiştirilmiş ve bileşik bileşen tanımından sonra gelmek üzere
probiyotik bakteri, prebiyotik, probiyotik gıda, prebiyotik gıda ve sağlık beyanı tanımları
eklenmiştir. Buna göre, probiyotik bakteri, besinlerle alınan ve belirli miktarda alındığında
bağırsak florasını dengeleyip konakçının sağlığını olumlu
yönde etkileyen canlı
29
mikroorganizmaları, prebiyotik, bağırsaklarda bir tür veya sınırlı sayıda birkaç tür
mikroorganizmanın çoğalma ve/veya aktivitesini seçici olarak teşvik eden, konakçının
sağlığını olumlu yönde etkileyebilen ve sindirilemeyen besin bileşenlerini, probiyotik gıda,
içerisinde raf ömrü sonuna kadar yeterli miktarda canlı probiyotik mikroorganizma (1.0x106
kob/g) bulunduran ve bu canlılığı muhafaza eden ürünü, prebiyotik gıda, içerisinde prebiyotik
bileşen içeren ürününü belirtmektedir. Sağlık beyanı ise, herhangi bir gıda grubunun, gıdanın
veya gıda bileşeninin sağlığı korumaya yardımcı etkisini belirten ifade, ima veya öneridir.
Yine tebliğle birlikte, kolesterol, sodyum, şeker alkol, kalsiyum, probiyotik bakteri,
prebiyotik, omega 3 yağ asiti, soya proteini, bitkisel sterol gibi gıda bileşenleri için de sağlık
beyanı ve beyan koşulları yer almıştır (www.rega.basbakanlik.gov.tr).
Kısaca bu tebliğ sayesinde ürünün ambalajı üzerine ürünün taşıdığı sağlık beyanı
yazılabilecektir. Sağlık beyanı ürünün sağlığı koruma veya destekleme etkisini belirten ifade
veya öneridir. Sağlık beyanı haricinde beyanda belirtilen etkiyi göstermesi için tüketilmesi
gereken miktar da yine ürün ambalajı üzerine yazılabilecektir.
6. FONKSİYONEL GIDALARIN PAZAR DURUMU
Fonksiyonel gıda ürünleri, dünya sağlıklı gıda pazarı içerisinde önemli bir kategoriyi
oluşturmaktadır. Tablo 3’de 2005 ve 2006 yıllarında dünya sağlıklı gıda pazarı içerisinde
fonksiyonel gıdaların payı görülebilmektedir. 2006 yılında 228,320 milyon $’lık toplam
sağlıklı gıda satışının içerisinde fonksiyonel gıda ürünleri 85,010 milyon $ ile %37’lik bir
alan kaplamışlardır.
Tablo – 3 : 2005 – 2006 Yılları Ürünlere Göre Dünya Sağlıklı Gıda Pazar Durumu
Ürün Kategorileri
Vitamin & Mineraller
Baharat ve Bitkiler
Diğer Gıda Destekleri
Toplam Gıda Destekleri
Doğal & Organik Gıdalar
Doğal & Organik Kişisel
Bakım ve Ev Ürünleri
Fonksiyonel Gıdalar
Toplam
Kaynak : Yamaguchi, 2007
27,020
19,000
19,280
65,300
49,000
28,100
19,700
20,470
68,270
53,780
2005 – 2006
Büyüme Oranı (%)
4
4
6
5
10
18,790
21,270
13
79,400
212,480
85,010
228,320
7
7
2005 (milyon $)
2006 (milyon $)
30
Tablo 4’de ise, sağlıklı gıda pazarının ülkelere göre dağılımları yer almaktadır. Bu pazar
içerisinde en büyük payı alan ülke %37 ile ABD iken ikinci sırada %28 ile Avrupa Birliği
gelmektedir. Üçüncü sırada ise %16 ile Japonya gelmektedir.
Tablo – 4 : 2005 – 2006 Yılları Ülkelere Göre Sağlıklı Gıda Pazar Durumu
Ülkeler
2005 (milyon $)
ABD
Avrupa
Japonya
Kanada
Çin
Diğer Asya Ülkeleri
Latin Amerika
Avustralya
Rusya
Orta Doğu
Afrika
Toplam
Kaynak : Yamaguchi, 2007
2006 (milyon $)
77,210
60,550
36,690
5,620
9,030
9,370
5,120
3,700
3,080
1,060
1,040
212,480
84,950
64,240
36,620
6,150
9,710
10,680
5,790
4,030
3,730
1,210
1,210
228,320
2005 – 2006
Büyüme Oranı(%)
10
6
0
9
8
14
13
9
21
14
16
7
Grafik 1’de de görülebildiği üzere sağlıklı gıda pazarının %81’lik kısmı ABD, Japonya ve AB
ülkeleri arasında paylaşılırken geriye kalan %19’luk kısım diğer ülkeler arasındaki dağılım
göstermektedir.
Grafik – 1 : Ülkelere Göre Sağlıklı Gıda Pazar Durumu
19%
37%
16%
28%
ABD
AB
Japonya
Diğer
31
Fonksiyonel gıda ürünleri, kısa bir geçmişleri bulunmasına rağmen diğer gıda ürünleri ile
kıyaslandığında yüksek büyüme hızları ile dikkat çekmektedir. Uluslararası bir araştırma
şirketinin verilerine göre, yıllık yaklaşık %14 büyüyen fonksiyonel gıda ürünleri pazarı; 2004
yıllında 40 milyar $’lık büyüklüğe ulaşmıştır. 2005 yılında 50 milyar $ dolaylarında olan
dünya fonksiyonel gıda pazarı ise 2006’ya gelindiğinde 85 milyar $’a yükseldiği
görülmektedir. 2006 – 2010 yılları arasında ise bu pazarın yıllık %6 kadar büyüyeceği ve
2010 yılında 100 milyar $’ı aşacağı tahmin edilmektedir (Euromonitor, 2006).
Grafik – 2 : Yıllara Göre Fonksiyonel Gıda Pazar Durumu
100
90
80
70
60
50
40
30
20
10
0
2004
2005
2006
2006-2010
Kaynak : Euromonitor, 2006
Grafik 3’de kişi başına dollar cinsinde yıllık yapılan fonksiyonel gıda harcaması
gürülmektedir. Grafikte de görüldüğü üzere, kişi başına tüketilen yıllık fonksiyonel gıda
miktarına bakıldığında ilk sırayı 138.6 $ ile Japonya almaktadır. Fonksiyonel ürünlerin ortaya
çıktığı ilk ülke olması ve hükümetler tarafından bu ürünlere verilen destekler göz önünde
bulundurulduğunda kişi başına en fazla harcamanın Japonya’da olması şaşırtıcı değildir. Kişi
başına en çok harcamanın yapıldığı ikinci ülke ise 82.8 $ ile İngiltere’dir. Üçüncü sırada ise
68.6 $ ile ABD yer almaktadır. Ortalama yıllık fonksiyonel gıda tüketiminde Dünya
ortalaması ise 36.7 $ seviyesindedir (AAFC, 2007).
32
Grafik – 3 : Kişi Başı Yıllık Fonksiyonel Gıda Harcaması ($)
140
120
100
80
60
40
20
0
Japonya
İngiltere
ABD
Dünya
Kaynak : AAFC, 2007
Grafik 4’de fonksiyonel gıdaların çeşitli ürünler bazında dağılımı görülmektedir. Fonksiyonel
gıda pazarında en çok tercih edilen ürünler %53 ile süt ürünleridir. Bu kategori içerisinde
bağırsak fonksiyonlarını rahatlatıcı yoğurt ürünleri, probiyotik, prebiyotikler ve fermente süt
içecekleri yer almaktadır. İkinci sırayı ise %22 ile şekerlemeler oluşturmaktadır. Üçüncü sıra
ise %13 ile fırıncılık ürünlerine ait olduğu görülmektedir (AAFC, 2007).
Grafik – 4 : Fonksiyonel Gıdaların Ürünler Bazında Dağılımı
5%
4%
3%
13%
53%
22%
Süt Ürünleri
Şekerlemeler
Kaynak : AAFC, 2007
Fırıncılık Ürünleri
Aperatifler
Sıvı ve Katı Yağlar
Diğer
33
Grafik 5’de ise fonksiyonel içeceklerin çeşitli ürünler bazında dağılımı görülmektedir.
Fonksiyonel içecek pazarında en çok tercih edilen içecek %37 ile sporcu içecekleridir. Sporcu
içeceklerini %18 ile meyve ve sebze suları takip etmektedir. Üçüncü sırada ise %17 ile enerji
içecekleri yer almaktadır (AAFC, 2007).
Grafik – 5 : Fonksiyonel İçeceklerin Ürün Bazında Dağılımı
6%
4%
4%
7%
37%
7%
17%
18%
Sporcu İçecekleri
Meyve ve Sebze Suları
Enerji İçecekleri
Şişelenmiş Su
Katkılı Toz İçecekler
Diğer
Çay
Konsantreler
Kaynak : AAFC, 2007
Fonksiyonel gıdalar içerisinde ise, en hızlı büyüyen segment, %16 büyüme oranıyla
fonksiyonel sütlü ürünlerdir. Dünya çapında probiyotik yoğurt pazarı %15 ile 20 arasında
büyüme gösterirken, prebiyotik yoğurt pazarının ise, toplam yoğurt pazarının %8.4’ünü
oluşturduğu dikkat çekmektedir.
2009 yılına kadar ise ; fonksiyonel içecek pazarının %27, fonksiyonel gıda pazarının ise %23
oranında büyüyüceği tahminlenmektedir (Mintel’s Functional Foods).
6.1. Japonya Fonksiyonel Gıda Pazar Durumu ;
2004 yılı verilerine göre 16,4 milyar $’lık fonksiyonel gıda pazarı ile Japonya Dünya’nın en
güçlü fonksiyonel gıda pazarlarından biri konumundadır. 1990 yılından bu yana 5500’den
fazla fonksiyonel gıda ürünü market raflarında yer bulmuşlardır. Japon tüketicilerin toplam
gıda harcamalarının %5’ini ise fonksiyonel gıdalar oluşturmaktadır. Şu an ise yaklaşık 400’ü
34
FOSHU kategorisinde değerlendirilen 1.500 ila 2.000 arasında fonksiyonel gıda ürünü
bulunmaktadır (Winter, 2004).
Japonya fonksiyonel gıda pazarında 1995 – 2003 yılları arasında gerçekleşen ortalama yıllık
büyüme %11,9 dolaylarında iken 2001 – 2003 yılları arasında
%37,6’lık bir büyüme
gözlemlenmiştir. Bu süre içerisinde ise, FOSHU kategorisinde (özel bir yasal onay gerektiren)
değerlendirilen gıdalarda %45’lik bir büyüme yaşanmıştır (Yamaguchi, 2004).
2004 yılında 16,4 milyar $’lık fonksiyonel gıdalar pazarının %31’ini ise, 5,1 milyar $ ile
FOSHU kategorisindeki ürünler almaktadır. 5,1 milyar $’lık FOSHU kategorisinde ise 300
kadar ürün yer almaktadır. 2006 yılına gelindiğinde ise fonksiyonel gıda satışının 16,7 milyar
$’a ulaştığı görülmektedir. FOSHU kategorisinde yer alan ürünler ise, 5,7 milyar $’lık bir
hacme ulaşmışlardır (Yamaguchi, 2007).
Grafik – 6 : 2004 ve 2006 Yılları Japonya Fonksiyonel Gıda ve FOSHU Ürün Değerleri
(milyon $)
18
16
14
12
10
8
6
4
2
0
2004
2004 FOSHU
2006
2006 FOSHU
Kaynak : Yamaguchi, 2007
2006 yılı fonksiyonel gıda pazarında yer alan ürünlere bakıldığında bu pazardaki en büyük
dilimi 8,5 milyar $’lık hacmiyle instant çay pazarı almaktadır. Fonksiyonel gıda pazarı
içerisinde dikkat çeken ikinci grup ise, 3,44 milyar $’lık satış büyüklüğü ile yararlı bakteri
içeren yoğurt, probiyotik ve fermente süt içecekleridir.
35
6.2. ABD Fonksiyonel Gıda Pazar Durumu ;
566 milyar $’lık ABD gıda sanayi içerisinde, sağlıklı gıdalar kategorisinde yer alan
fonksiyonel, organik ve doğal gıdalar 120 milyar $’lık yer tutmaktadır ki bu da toplam gıda
sanayi içerinde %21,2’e karşılık gelmektedir. 120 milyar $’lık sağlıklı gıda pazarının 31,4
milyar $’lık kısmını ise fonksiyonel gıdalar oluşturmaktadır. Diğer bir değişle fonksiyonel
gıdalar ABD gıda sanayisinin %5,5’lik kısmını teşkil etmektedirler.
2006 yılı verilerine göre tüm ülkeler toplamında 85 milyar $ olarak gerçekleşen fonksiyonel
gıda satışının 31,4 milyar $’lık kısmı ABD’de gerçekleşmiştir yani ABD’nin toplam satış
içerisinden %37’lik bir pay aldığı görülmektedir (NBJ, 2007).
10 yıl geriye 1996 yılına dönüldüğünde ise, fonksiyonel gıda pazarının 12,3 milyar $ olduğu,
toplam gıda sanayi içerisinden aldığı payın ise sadece %2,8 olduğu görülmektedir.
Dikkat çeken bir diğer veri ise, 2006 yılı için gıda sektörü %2,4’lük bir büyüme gösterirken
sağlıklı gıda kategorisinde gerçekleşen büyüme %7,4 dolaylarındadır. Fonksiyonel gıdalarda
ise 2006 yıllında % 10,2’lik bir büyüme gerçekleşmiştir (NBJ, 2007).
Amerikalı tüketicilerin yaklaşık yarısından fazlası düzenli olarak fonksiyonel gıda
tüketirlerken ; bu tüketicilerin %41’i kolestesterol düşürücü yağ ve margarinleri, %32’si
zenginleştirilmiş meyve suyunu, %22’si probiyotik ürünleri, %10’u soya sütünü ve %4’ü ise
fermente içecekleri tercih etmişlerdir (ACNielsen, 2005).
Tüketicilerin bu ürünlere yönelme nedenlerine bakıldığında ise (birden fazla neden
opsiyonuyla), %68 kilo kaybı, %32 kolesterol düşürme, %21 yağ alımını azaltma, %20 kan
şekeri seviyesini dengede tutma, %19 aynı kiloyu muhafaza etme gibi nedenlerden
kaynaklandığı görülmektedir (Sloan, 2006).
2009 yılına kadar ise, fonksiyonel gıda satışının %23 artacağı, fonksiyonel içecek satışlarında
da %27’lik bir artışın yaşanacağı öngürülmektedir (Mintel’s 2005 Functional Foods).
36
Tablo-5’de 2006 yılında ABD’de meydana gelen fonksiyonel gıda satış miktar ve büyüme
oranları, aynı yıl gerçekleşmiş olan toplam gıda satışları ile karşılaştırmalı olarak
verilmektedir.
Tablo – 5 : 2006 Yılı ABD Fonksiyonel Gıda Satışları ve Büyüme Oranları
Kategoriler
Soda,Su&Spor/Enerji İçecekleri
Kuru Kahvaltılık Gıdalar/Mısır
Gevreği
Bebe Gıdaları
Kutu ve Şişe İçecekler
Snackler
Taze İçecekler
Süt Ürünleri
Alternatif Süt Ürünleri
Çay, Kahve & Kakao
Fırın Ürünleri
Donmuş Hazır Gıdalar
Konserve & Kuru Çorbalar
Donmuş İçecekler
Fırıncılık Ürünleri
Çeşni, Sos
Fırıncılık Ürünleri Malzemeleri
Donmuş Süt
Ürünleri&Dondurma
Şekerleme & Sakız
Donmuş Ekmek & Hububat
Tatlandırıcı
Kurutulmuş Ekmek & Hububat
Makarna
Tatlı
Diğer
TOPLAM
2006 Yılı
Fonksiyonel 2006 Yılı
Fonksiyonel
Toplam
Gıda
Büyümesi
Gıda Oranı
Gıda Satışı
(milyon $)
(%)
(%)
(milyon $)
35,971
10,133
25
28
8,917
4,654
5
52
4,454
9,620
16,217
4,832
50,574
1,781
11,373
27,973
7,746
4,477
424
14,816
13,224
3,564
2,828
2,639
2,284
1,909
1,555
1,420
1,139
652
516
387
273
232
204
177
2
8
3
-1
9
0
-1
7
5
8
2
4
6
4
64
27
14
40
3
80
10
2
7
9
64
2
2
5
8,595
103
5
1
17,039
3,718
2,880
1,836
2,314
975
312,913
566,232
99
87
35
31
29
12
31,400
20
6
5
4
8
5
10.2
1
2
1
2
1
1
0
5.5
Kaynak : NBJ, 2007
ABD’de 2006 yılı fonksiyonel gıda satışlarına firmalar sıralaması bazında bakıldığında, ilk 7
firma içerisinde Pepsico, Coca-Cola gibi fonksiyonel içecek üreticisi firmalar yer almaktadır.
Bu sıralamada yer alan ilk 20 firmanın 2006 yılı fonksiyonel satış hacmi 21,680 milyon $’dır
(NBJ, 2007). Ayrıca Amerikalı süt ürünleri üreticilerinin fonksiyonel ürünlere karşı
37
gösterdikleri tutucu tavır nedeniyle probiyotik pazarına Activia markasıyla ilk olarak giren
Fransız Danone 400 milyon $ değerindeki probiyotik süt ürünleri pazarının %80’nini elinde
bulundurmaktadır (Mellentin, 2008).
6.3. Avrupa Birliği Fonksiyonel Gıda Pazar Durumu ;
Fonksiyonel gıda satışları bazında incelendiğinde Avrupa Birliği’nin dikkat çeken ilk beş
ülkesi Fransa, İngiltere, İspanya, Almanya ve İtalya’dır. Grafik 7’de görülebildiği üzere
fonksiyonel gıda sektöründe en büyük payı %27 ile Fransa almaktadır. Hemen arkasından
%26,5 ile İngiltere yer almaktadır. Üçüncü ülke ise % 21 ile İspana’dır. %18,5 ile ise
Almanya Avrupa Birliği ülkeleri arasında en büyük dördüncü fonksiyonel gıda pazarı olarak
yer almaktadır. Beşinci sırada ise %7 pazar oranı ile diğer ülkelere kıyasla oldukça küçük bir
payı olan İtalya gelmektedir (Berc-Larsen, 2007).
Grafik – 7 : Avrupa Birliği’nde Fonksiyonel Gıda Pazarının İlk Beş Ülkesi
7%
26%
19%
21%
27%
Fransa
İngiltere
İspanya
Almanya
İtalya
Kaynak : Hilliam, 2004
Avrupa Birliği fonksiyonel içecek pazarına bakıldığında ise, 2006 yılında Batı Avrupa
ülkelerinde 4.453 milyon litre fonksiyonel içecek tüketildiği, bunu değer olarak karşılığının
ise 13,6 milyar € veya 18,4 milyar $’a karşılık geldiği görülmektedir (Foulds, 2007).
38
Tablo 6’da ise 2001 ve 2006 yılları arasında Avrupa Birliği fonksiyonel içecek pazarının
büyüklüğü alt gruplar itibariyle gösterilmektedir. 2006 yılı verilerine göre 13,576 milyon
€’luk fonksiyonel içecek pazarının %53.3’lük kısmını vitamin, mineral vb. ile
zenginleştirilmiş içecekler oluşturmaktadır. Enerji içecekleri ise %26.1 ile ikinci sırada yer
almaktadır. Bunu %14.8 ile sporcu içecekleri takip etmektedir (Foulds, 2007 ve FAO, 2007).
Tablo – 6 : 2001 – 2006 Yılları Arası Fonksiyonel İçecek Sektörleri
Milyon €
Zenginleştirilmiş
İçecekler
Sporcu
İçecekleri
Enerji İçecekleri
2001
2003
2004
2005
2006
20052006
Büyüme
(%)
5,266
5,797
6,193
6,474
6,838
7,231
53.3
5.8
859
1,066
1,390
1,567
1,786
2,014
14.8
12.8
2,134
2,259
2,456
2,625
3,100
3,538
26.1
14.1
230
313
445
551
662
792
5.8
19.5
8,489
9,434
10,484
11,217
12,387
13,576
100.0
9.6
Nutrasötikler
Toplam
2002
2006
(%)
Kaynak : Foulds, 2007
6.4. Türkiye Fonksiyonel Gıda Pazar Durumu ;
Bir araştırma firmasının hazırladığı “Fonksiyonel ve Diyet Ürünleri” çalışması 2007 yılında
Türkiye’deki hanelerin yaklaşık %89’unun fonksiyonel ve diyet ürün satın aldığını ve pazarın
büyüklüğünün 420 milyon YTL’e ulaştığı kaydedilmiştir. Bu rapora göre; 2007 yılında
yaklaşık 33 milyar YTL olan toplam gıda ve içecekler harcamasının 420 milyon YTL’sini
fonksiyonel ve diyet ürünlerin oluşturduğunu göstermektedir. Yine rapora göre, 2007 yılında
Türkiye’de fonksiyonel ürün pazarı daha fazla hanenin daha fazla harcama yapmasına bağlı
olarak yüzde 17,9 oranında büyüme göstermiştir. Yaklaşık 330 milyon YTL’ye yaklaşan
fonksiyonel ürün pazarında, yapılan harcama tüm sosyo ekonomik statü (SES) gruplarında
artmasına rağmen en büyük artışın alt gelir grubunda (%24) olduğu tespit edilmiştir. Ortalama
harcama tutarlarına bakıldığında ise, kişi başı 21,4 YTL harcama tutarı gerçekleşirken bu
oranın üst gelir grubunda 38,3 YTL ve alt gelir grubunda 12,1 YTL olarak gerçekleştiği yine
raporda yer almaktadır (www.perakende.org).
39
Türkiye’yi temsil eden 34 ilden seçilmiş 6 bin 200 haneden haftalık olarak düzenli toplanan
satın alım verileriyle oluşturulan “Fonksiyonel ve Diyet Ürünler Araştırma” raporunda (2006)
ise Türkiye’deki hanelerin %79,5’inin herhangi bir fonksiyonel gıda satın aldığı, ayrıca
Türkiye’de gıda ve içeceklere 28 milyar 18 milyon YTL harcanırken, birkaç senelik piyasa
geçmişine rağmen fonksiyonel ürünlerin 273 milyon 515 bin YTL ile toplam gıda ve içecek
pazarından aldığı payın %1’e ulaştığı ifade edilmektedir (www.gidasanayii.com).
Türkiye’de hane tüketimini ölçen bir başka araştırma şirketinin, “Fonksiyonel ve Diyet
Ürünleri” 2005 yılı araştırmasında ise, fonksiyonel gıda harcamalarının 2004 yılına göre
%41,1 oranında büyüyerek, hızlı tüketim ürünleri ortalamasının çok üzerinde bir büyüme
gösterdiği ve bu kategoride, en büyük tüketim artışı sindirim sistemini düzenleyici yoğurtlarla
(probiyotik/
prebiyotik),
bitkisel
çaylarda
yaşandığını
ifade
etmektedir
(www.marketingturkiye.com).
Türkiye’de fonksiyonel gıda alanında üretim yapan özel sektör firma yetkililerinin
açıklamalarından önümüzdeki yıllarda bu alana daha da fazla yatırım yapılacağı
anlaşılmaktadır. Fonksiyonel gıda üreticisi bir özel sektör firma yetkilisi, “Dünyada artan
sağlık bilincine ve tüketicilerin fonksiyonel besinlere olan talebine paralel olarak bu pazarın
önümüzdeki yıllarda %11’lik bir hızla büyümesini bekliyoruz” şeklinde bir ifade kullanmıştır
(www.kobifinans.com.tr).
Bir diğer firma yetkilisi, “Fonksiyonel gıdalar, gıda sanayinin en hızlı gelişen sektörlerinden
birisi ve yakın gelecekte bu piyasaya yön vereceğini tahmin ediyoruz” derken, bir başka
yetkili ise, “Fonksiyonel gıda sektörünün büyümesi için ciddi yatırımlar yapıyoruz” şeklinde,
bir başka firmanın temsilcisi ise, “Fonksiyonel gıdaların, tüketimin araştırma geliştirmeye
dayalı katma değeri daha yüksek ürünlere kayması açısından önemli” olduğunu
vurgulamaktadır. Firma yetkilerinin önemle üzerinde durdukları ise, Türkiye’deki fonksiyonel
gıda pazarının, yüksek büyüme potansiyeli nedeniyle şirketlerin ilgi odağı haline geldiği, bu
pazarlara yeni girişlerin beklenildiği ve bu nedenlerle gıda şirketlerinin yeni kategorilere ve
bulundukları
kategorilerde
(www.pazarlamaturkiye.com).
yeni
ürünlere
girmeyi
planladıklarıdır
40
Türkiye fonksiyonel gıda pazarını daha dikkatli bir şekilde değerlendirebilmek için SWOT
analizi yapılmıştır. Bu analiz vasıtasıyla Türkiye’de fonksiyonel gıda pazarının güçlü ve zayıf
yönleri ile bu pazarın önünde bulunan fırsatlar ve tehditler daha net anlaşılmaktadır.
SWOT analizi, mevcut durumun tüm yönleriyle iç ve dış dinamiklerin de göz önünde
buludurulmasıyla fotoğrafının çekilmesidir. Herhangi bir kuruluşun, örgütün, kamu
kurumunun ya da özel sektör firmasının içsel durumunu ve onu çevreleyen dışsal faktörleri
tahlil etmek için kullanılan yöntemlerden biridir. Kullanım alanı ise, şirket analizlerinden
bireysel kariyer planlamaya kadar geniş bir yelpazadedir.
Güçlü Yönler;
 Fonksiyonel ürünlerin Türkiye pazarında birkaç yıllık geçmişleri olmasına karşılık toplam
gıda ve içecek pazarından aldığı payın %1’e ulaştığı ifade edilmektedir. Diğer bir ifadeyle
kısa geçmişleri bulunmasına rağmen yüksek büyüme potansiyeline sahip olan bir sektör
olması (www.perakende.org ve www.gidasanayii.com ),
 Gıda pazarındaki diğer kategorilere göre daha hızlı büyüme kaydetmesi,
 Uluslararası ve ulusal firmaların bu sektöre yatırım yapmaları ve yapmaya devam
edeceklerini açıklamaları (www.kobifinans.com.tr ve www.pazarlamaturkiye.com),
Zayıf Yönler;
 Fonksiyonel ürünlerin gıda otoritelerince kabul edilmiş kesin bir tanımının bulunmayışı
ile hem bu ürünlerin kapsamını belirtmede hem de kapsamı tam olarak belirtilemediği için
pazar büyüklüğünün belirlenmesinde de zorluklara yol açması,
 Yeni fonksiyonel ürünler için hazırlanılacak yasal prosedürlerin, fonksiyonel gıda
pazarının hızlı gelişimini yakalayamaması,
 Bu ürünlerin araştırma geliştirme çalışmalarının yüksek maliyetleri olması,
 Fonksiyonel gıda üreticilerinin, tüketici için tanıdık olmayan, bu gıdalar içerisinde yer
alan prebiyotik, probiyotik, diyet lifi, yağ asitleri, fenolikler vb. komponentlerle ve bu
komponentlerin sağlık faydalarıyla ilgili olarak tüketicileri eğitme zorunluluğunun
bulunması,
 Fonksiyonel gıdalarla ilgili sağlık iddiaları kesin bilimsel kanıtlara dayandırılmalıdır;
fakar burada karşılaşılan güçlükler; gıdanın kompleks bir yapıda olması, biyoaktif
41
bileşenlerin gıda yapısına muhtemel etkileri, beslenme düzeninin değişmesi sonucunda
metabolizmada önemli değişikliklerin olma olasılığı, hastalıkların tespitinde yeterli
biyomarkerların
(ölçülebilir
fizyolojik
ve
metabolik
tepkiler)
olmaması
vb.
(www.gidasanayii.com),
Fırsatlar;
 Sadece yüksek gelirli kesimin değil aynı zamanda orta gelir sahibi kesiminde bu ürünlere
yönelmesi ile talebin tabana yayılma özelliği göstermesi,
 Dünyada esen sağlıklı yaşam rüzgarı ile insanların daha sağlıklı ve besleyici gıda
ürünlerine yönelmesi,
 Tüketicilerin bilgiye hızlı ve ucuz ulaşımlarıyla birlikte artan bilinçlenmeyle sağlıklı
beslenme bilincinin artması,
 Yaşam süresinin uzaması ve artan hastalık masrafları ile kişilerin hastalandıktan sonra
tedavi yerine hastalanmadan önlem anlayışı nedeniyle fonksiyonel ürünlerin gelecekte
daha da popüler olabileceği,
Tehditler;
 Konunun uzmanı olmayan kişilerce yazılı ve görsel medya aracılıyla yapılan
açıklamaların tüketicilerde kafa karışıklığına ve güvensizliğe yol açması,
 Bazı tüketicilerin fonksiyonel gıdalardan aşırı beklentisinin olması,
 Bazı firmaların amacı aşan reklamlarıyla bu gıdaların mucizevi gösterilmesi, böylece
ürünlere karşı tüketicilerinin güvensizliklerinin doğmasına yol açınılması,
 Bazı tüketicilerin yanlış algı sonucu, fonksiyonel gıda kavramını “genetiği değiştirilmiş
gıdalar” ile aynı kategoride değerlendirmesi,
 Bazı tüketicilerin bu gıdalarda yer alan sağlık iddialarıyla ilgili gittikçe daha şüpheli
olmaya başlaması (Datamonitor, 2008).
42
III. BÖLÜM
7. GIDA ÜRÜNLERİNDE TÜKETİCİ KARARLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Tüketici davranışlarının tam olarak anlaşılabilmesi için öncelikle tüketicinin kim olduğunun
tanımlanması gerekmektedir. Tüketici kişisel arzu, istek ve ihtiyaçları için mal ve hizmetleri
satın alan ya da satın alma kapasitesi olan kişi olarak tanımlanmaktadır (İslamoğlu, 2000). En
geniş anlamı ile tüketici davranışı, pazar yerinde tüketicinin davranışını inceleyen, bu
davranışının nedenlerini araştıran uygulamalı bir bilim dalıdır. Diğer bir anlatımla ise, tüketici
davranışları tüketicinin satın alma kararını verirken kullandığı yöntemleri, mal veya
hizmetlere karşı içsel veya dışsal faktörlerle oluşturduğu tutumları, mal veya hizmeti seçme
ve kullanma özelliklerini kapsamaktadır (Muter, 2002).
Tüketici davranışını inceleyerek cevaplandırılmaya çalışılan sorular ise pazarı oluşturan
tüketicilerin kimler oldukları, ne satın aldıkları, ne zaman satın aldıkları, kim ya da kimler için
satın aldıkları, neden satın aldıkları ve nereden satın aldıkları gibi sıralanabilinir.
Tüketici davranışının farklı kişiler için farklılık göstermesi, kişisel farklılıkların doğal sonucu
olarak kabul edilmelidir. Tüketici davranışını anlamak için, insanların neden farklı
davranışlarda bulunduğunu anlamak gerekmektedir. Tüketiciler her an farklı tercihlerle farklı
satınalmalarda bulunmaktadırlar. Birbirinden kişisel anlamda çok farklı olan sayısız
tüketicinin olması, tüketici davranışlarını kolayca özetlemeyi zorlaştırmaktadır (Odabaşı1996).
Bu nedenden dolayı tüketici davranışlarını açıklamaya çalışan çok sayıda model mevcuttur.
Tüm bu model ve yaklaşımların ortak noktası ise, tüketicileri etkileyen değişkenlerin
gruplanmasıdır. Bu değişkenler şöyle sıralanabilir (Odabaşı, 1998) ;
 İç değişkenler ya da kişilik, öğrenme, güdülenme, algılama, tutum gibi psikolojik
etmenler
 Dış değişkenler ya da aile, toplumsal gruplar, sosyal sınıf gibi sosyo-kültürel
belirleyiciler
 Yaş, gelir, eğitim, coğrafik yerleşim gibi demografik değişkenler
43
 Pazarlama çabalarının etkileri olarak tanımlanan etmenler
 Satın alma sürecinin oluştuğu ortamın etkileri
Bu beş değişken tüketicinin satın alma karar sürecine etki etmekte ve belirli bir davranış
göstermesine neden olmaktadır. Bu etmenler tek yönlü ve etkileşimsiz değildir. Etmenler
arasındaki etkileşiminin her birey için farklı olabileceği olasılığı tüketici davranışlarını
çapraşık bir hale getirmektedir. Bu nedenle tüketici davranışlarını açıklamaya çalışan
modeller yanlızca karar verme sürecinde etkili olan faktörleri ortaya koymaktadır. Bu model
tüketici davranışlarını karar alma süreci temelinde incelemektedir. Tüketicinin herhangi bir
mal ya da hizmeti satın alması bir karar süreci sonunda gerçekleşmektedir.
Bu süreçte tüketicinin satın alma kararı birçok etmenin etkisi altındadır. Bu etkilerden ilki
psikolojiktir. Tüketicinin kişiliği, geçmişteki tecrübelerinden öğrendikleri, mal ya da
hizmetleri algılama biçimi ve tutumları karar sürecindeki davranışlarını tayin etmektedir.
İkincisi, sosyo–kültürel etkilerdir. İnsanlar toplumsal varlıklar olarak çeşitli toplumsal etkilere
de maruz kalırlar. Tüketicinin görüşlerine değer verdiği kişiler (referans gruplar), daha önce
aynı mal ya da hizmeti kullananların tecrübeleri, aile üyelerinin tercih ve beğenileri, sosyal
sınıf ve kültür gibi toplumsal yapıya ilişkin özellikler de hangi mal ve hizmetlerin satın
alınacağına etki eder.
Üçüncüsü demografik etkilerdir. Mal ya da hizmet satın alma sürecinde demografik etmenler
doğrudan bir etkiye sahiptir. Yaş, cinsiyet, eğitim, coğrafik yerleşim, meslek ve gelir gibi
özellikler neyi, nereden, ne kadar ve nasıl satın alınacağı konusunda önemli rol oynar.
Dördüncüsü, tüketicinin içinde bulunduğu duruma ilişkin (anlık koşullar da olabilir)
koşullardır. Fiziksel çevre, sosyal çevre, zaman, satın alma nedeni gibi geçici koşullar da satın
alma sürecini etkileyebilir. İşletmelerin pazarlama çabaları da tüketicinin satın alma kararını
yönlendirebilir.
Son olarak tüketicinin satın alma sürecini mal ve hizmet üreticilerinin pazarlama çabalarıyla
da etkileşim içindedir. Ürünün nitelikleri, ambalajı, markası, fiyatı, satıldığı yerler, marka ve
kurum imajı ile satış artırıcı diğer çabalar da tüketicinin satın alam kararını şu ya da bu mal ya
da hizmet lehinde vermesini sağlayabilir (Saracel ve diğerleri, 2002).
44
Şekil – 1 : Genel Tüketici Davranışı Modeli
PAZARLAMA .ÇABALARI
(Ürün, Fiyat, Dağıtım, Tutundurma)
PSİKOLOJİK
ETKİLER
TÜKETİCİ
SATINALMA
SÜRECİ
-Öğrenme
-Güdülenme
-Algılama
-Tutum
-Kişilik
Sorunun Belirlenmesi
SOSYO-KÜLTÜREL
ETKİLER
-Danışma Grupları
-Sosyal Sınıf
-Aile
-Kişisel Etkiler
-Kültür
Seçenekleri ve
Bilgileri Arama
Seçeneklerin
Değerlendirilmesi
Satınalma Kararı
DEMOGRAFİK
ETKİLER
-Yaş
-Cinsiyet
-Eğitim
-Coğrafik Yerleşim
-Meslek
-Gelir
Satınalma Sonrası
Değerleme
Tatmin
Tatmin
Olmama
DURUMSAL ETKİLER
-Fiziksel Çevre
-Sosyal Çevre
-Zaman
-Satınalma Nedeni
-Duygusal ve Finansal Durum
Kaynak : Yavuz Odabaşı, Tüketici Davranışı ve Pazarlama Stratejisi
45
Değişik kaynaklarda farklı bölümlemeler yapılmasına karşın, genel olarak tüketicilerin satın
alma davranışlarını etkileyen faktörler aşağıdaki gibi incelenmektedir.
7.1. Kişisel Faktörler
Tüketicilerin satın alma davranışlarını belirleyen kişisel faktörler; yaş, cinsiyet, meslek,
öğrenim düzeyi, gelir durumu ve medeni durum gibi etkenlerdir.
7.1.1. Yaş : Belirli yaş dönemleri belirli gereksinimleri de beraberinde getirmektedir. Yaş
unsuru tüketicinin satın alma davranışını etkilemekle birlikte satın alınan ürün ya da hizmetin
kullanılma biçimini de belirlemektedir. Ayrıca yaşla birlikte kişilerin, sosyal, fiziksel,
ekonomik ve psikolojik özellikleri de değişmektedir (Çakmak, 2004).
7.1.2. Cinsiyet : Hem satın alma kararında hem de ürün ve marka seçiminde cinsiyet çok
önemlidir. Bazı ürünlerin alınımı esnasında erkekler söz sahibi iken, bazı ürünler de ise
kadınlar karar verici durumundadır (Kocabaş ve diğerleri, 1999).
7.1.3. Meslek : Farklı meslek gruplarında bulunan tüketiciler farklı ürünlere karşı ihtiyaç ve
istek duymaktadırlar. Diğer yandan tüketicinin mesleği, her şeyden önce gelirini belirler.
Çalışma süresi, yine gidip gelmek için harcadığı zaman ile boş zaman süresi ve boş zamanı
değerlendirme biçimide önemlidir (Cemalcılar, 1986). Ayrıca meslek tüketicide, belirli
mallara karşı ihtiyaç ve istek duymasına neden olan faktörlerden biridir (Sürücü, 1998).
7.1.4. Öğrenim Düzeyi : Eğitim düzeyi arttıkça, kişinin gereksinim ve istekleri de giderek
çeşitlenmektedir. Eğitim düzeyiyle birlikte, bireyin bilgi ve yeteneğinin yükseldiği ve yeni
şeyler öğrenmesine neden olduğu açıktır. Öğrenilen yeni şeyler, istek ve gereksinimlerin de
değişmesine neden olmaktadır (Karabacak, 1993).
7.1.5. Gelir Durumu : Kişinin ekonomik durumu, ürünü ve marka seçimini etkileyen başlıca
faktörlerdendir. Ekonomik durum, harcanabilir gelirin düzeyine, istikrarlığına, ele geçiş
zamanına, tasarruflarına ve likit olan ve olmayan aktif değerlerine kredisine ve harcama ile
tasarruf arasındaki tercihlerine bağlıdır (Tek, 1997).
46
7.1.6. Medeni Durum : Medeni durum satın alma davranışlarını etkileyen önemli
faktörlerden biridir. Evli bir tüketici ile evli olmayan tüketici arasında önemli farklılıklar
mevcuttur. Bilgi toplumunda, evlilik yaşının yükseldiği görülmektedir. Evlilik bilgi işçisinin
kariyer planlamasında bir engel olarak görülmektedir. Özellikle kadın çalışanların, evlilik
yaşlarında önemli değişiklikler görülmektedir. Geç evlenme, az çocuk yapma, yüksek
boşanma oranları ve ayrı yaşama girişimleri post modern çağın eğilimlerindendir (Köseoğlu,
2002).
7.2. Sosyo - Kültürel Faktörler
Tüketicilerin satın alma davranışlarını belirleyen, tutum ve davranışlarını etkileyen sosyokültürel faktörler ise, kişilerin her türlü karar alımı esnasında doğrudan veya dolaylı olarak
etkilendikleri aileleri, arkadaşları, komşuları veya çalışma arkadaşları, ait oldukları veya ait
olmayı istedikleri gruplar, sosyal sınıf olarak adlandırılan yani toplumdaki bireylerin meslek,
gelir seviyesi, eğitim, yaşanılan evin tipi, yaşanılan çevrenin yapısı, yaşam biçimi, değer
hükümleri, başarı vb. gibi kriterler gözönünde bulundurularak belirli bir hiyerarşi içerisinde
sınıflandırıldığı sınıflar ve son olarak kültürel değerler ki kişinin sosyal etkileşim yoluyla
çevresinden öğrendiği ve davranışlarını etkileyen değerlerdir.
7.2.1. Aile : Alıcılar üzerinde aile üyelerinin etkisi çok güçlüdür. Aile en önemli tüketici alım
örgütüdür. Pazarlama yöneticileri karı koca ve çocukların çeşitli mal ve hizmetlerin
alımındaki etki ve rolleri ile yakından ilgilidir. Bu roller fikir vericiler, etkileyiciler, karar
vericiler, fiilen satın alımı yapanlar ve kullanıcılar olarak beş gruba ayrılabilir. Bazen bu
rollerin tümü veya birkaçı bir kişiyle birleşebilir (Tek,1997).
Ailenin tüketici davranışları üzerindeki etkisi, sahip olduğu özellikler sonucu olarak, çeşitli
faktörlere göre değişmektedir. Örneğin, aile otorite yapısı, ailenin büyüklüğü ve ailede
bulunan fert sayısı, ailenin yaşadığı yerleşim yeri, ailenin işlevleri, kadının çalışıp
çalışmaması ve ailenin yaşam eğrisindeki aşamaları tüketici davranışlarını etkileyen
faktörlerdir (Sürücü, 1998).
7.2.2. Sosyal Sınıf : Tüketicinin algılarını ve satın alma davranışlarını etkileyen sosyo
kültürel etkenlerden biride tüketicilerin içinde yer aldığı sosyal sınıftır. Sosyal sınıf kavramı,
karmaşık bir kavramdır. Türlü açılardan toplumun sınıflandırılması yapılır ve sınıflara
47
birbirinden değişik roller ve ödüller öngörülür. Roller ve ödüller arasındaki değişiklikler
belirlenir. Örneğin yöneten ve yöneticilerle ölçütüne, gelir ölçütüne, yapılan işin türüne göre
toplum sınıflara ayrılır. Söz konusu sınıflaşma alt, orta ve üst sınıflar biçiminde toplumun
dikeyine gruplaşmasıdır. Gerçekte bu sınıflar arasında kesin bir sınır yoktur. Ayrıca sınıfları
oluşturan kişiler ya sınıf içerisinde yerlerini değiştiremezler ya da alt sınıftakiler üst sınıfa
geçme çabası gösterirler (Cemalcılar,1986).
7.2.3. Referans Grupları : Referans grupları değerleri tutum ve davranışların oluşmasında
kıyaslamak noktası olarak hizmet gören kişi ya da gruplardır. Referans kavramı grup boyutu
ve üyeliği ile sınırlı değildir ve bir grupla özdeşleşme koşulu içermez. Başka bir anlatımla
grup ünlü iş adamları, pop müzik yıldızları veya spor kahramanları gibi sembolik olabilir.
Özellikle tutum ve davranışlar için kullanılan referans grupları kıyaslamalı referans grupları
olarak adlandırılır. Bu gruplar yaşam biçimleri ev düzenleri, mobilya ve otomobil seçimleri
hayranlık uyandıran ve taklide değer görülen komşular olabilir (Kavas ve diğerleri, 1995).
7.2.4. Kültür : Kişinin isteklerinin en temel nedeni veya belirleyicisi olan kültür, insanların
yarattığı değer sisteminin, örf-adet, ahlak, tutum, inanç, davranış, sanat ve bir toplumda
paylaşılan diğer sembollerin karışımıdır. Kültürel faktörler günlük yaşantımızın önemli bir
kısmını oluşturduğu için satın alma kararlarını etkiler. Ne yenilip, ne giyileceğini, nerede
yaşanıp, nereye seyahat edileceğini geniş ölçüde kültür belirlemektedir (Mucuk, 1999)
7.3. Ekonomik Faktörler
Klasik iktisatçılara göre insan ekonomik ve rasyonel bir varlıktır ve her zaman kendi çıkarını
gözetmektedir. Gelir sınırı içinde faydayı her zaman en üst düzeye çıkarmaya uğraşmaktadır.
İhtiyaçlarını giderecek tüm kaynakları belirli ve her zaman rasyonel kullanmaktadır (Penpece,
2006).
Post modern toplumda, doyurduğu psikolojik bir gereksinim olmazsa, ticari mallar
satılamazlar yani ticari mallar ikincildir. Kozmetik ya da gıda olsun, sadece bilişsel bir
söylemle satış yapmak olanaksızdır. Ürüne ilişkin sağlamlık, dayanıklılık, ucuzluk, verimlilik,
garanti vb. etkinler sunulsa da, güzellik, mutluluk, sağlık, gençlik, sosyal statü vb. yaklaşma
çağrıları olmaksızın satış yapılamamaktadır. Bu bağlamda tüketici, saygın ve mutlu olma
48
gereksinimlerini karşılayan ve özellikle de en çok reklamı yapılan markayı seçmektedir
(Köseoğlu, 2002).
7.4. Psikolojik Faktörler
Tüketicilerin satın alma davranışlarını belirleyen psikolojik faktörler; güdülenme, algılama,
öğrenme, inanç ve tutumlar ile kişilik gibi etkenlerdir. Tüketicileri ürünü satın alıp almama
kararına götüren güdüleri, kişilerin çevreden gelen uyaranlardan, inanç ve tutumlarından,
kişilik özelliklerinden etkilenen algıları, tüketicinin satın alma davranışını etkileyen kişiliği,
sahip oldukları inançları, ürüne karşı geliştirdikleri tutumları ile satın alma ve tüketime ilişkin
bilgi ve deneyimleri kazandıkları öğrenme süreci tüketicinin profilinin belirlenmesinde önem
taşıyan faktörlerden biri olan psikolojik faktörlerdir.
7.4.1. Güdülenme : Bir kimsenin her hangi bir zamanda pek çok ihtiyacı vardır. Bazı
ihtiyaçlar biyojeniktir. Bu ihtiyaçlar açlık, susuzluk, huzursuzluk gibi fizyolojik gerginlik
hallerinden doğar. Diğer ihtiyaçlar psikonojeniktir. Yani tanınmak, şahsına saygı göstermek
veya bir yere ait olmak gibi psikolojik hallerden doğar (Kotler, 2000). Bu ihtiyaçlar bir
eksikliğin farkedilmesi olduğu için kişiyi birşeyler yapmak için güdüleyen temel güç olarak
düşünülmektedir. İstek ise, tatmin edilmeyen ihtiyaçların olduğu durumda ortaya çıkmaktadır,
ihtiyacın nasıl tatmin edileceğini belirler fakat eyleme geçirmez (Odabaşı, 1996).
7.4.2. Algılama : Algı duyularımız aracılığıyla aldığımız verilerin beyin tarafından
anlamlandırılmasıdır (Muter, 2002). Diğer bir ifadeyle, algı, çevrenin, insanların, nesnelerin,
kokuların, seslerin, hareketlerin, tatların ve renklerin gözlemlenmesiyle ilgilidir. Duyumları
yorumlama ve onları anlamlı biçime getirme sürecidir (Odabaşı, Barış, 2003).
7.4.3. Öğrenme : İnsan davranışlarını biçimlendiren, yönlendiren büyük ölçüde öğrenme
süreci boyunca elde edilen deneyimlerdir. İnsan itiyaçlarını gidermede, sorunlarını
çözümlemede, kendi varlığına ilişkin ve çevresine ilişkin algılar ve kavramlar oluşturmada
öğrenmeden ve geçirdiği deneylerden yararlanır (Cemalcılar, 1986).
Aynı şekilde yaşam boyunca devam eden sürekli öğrenme süreci içerisinde, bir tüketici olarak
tüketim olgusu da öğrenilebilinir. Eğer bunun aksi söz konusu olsaydı, her yeni satın alma
49
olayı ile karşılaşıldığında eski deneyimlerden yararlanılamaz ve sonuçta tüketici her yeni satın
alma olayında tekrar zaman ve enerji harcamak zorunda kalırdı (Kocabaş ve diğerleri, 1999).
7.4.4. İnanç ve Tutumlar : İnanç ve tutumlar, öğrenme ve eylem sonucu oluşturulmaktadır.
İnanç, bireyin herhangi bir şey hakkındaki tamamlayıcı düşüncesidir. İnançlar ise, “ürün ve
marka imajını” oluşturmaktadır (Çubukçu, 1999). Tutum ise, bir nesne, bir kavram, bir fikir
veya bir sembole karşı duyulan olumlu veya olumsuz duyguları ve bilgileri kapsamaktadır. Bu
özellikleri itibariyle tutum, bireyin bir durumu kabul veya reddetmesi, bir duruma eğilim
göstermesi ya da göstermemesi, bir durumdan yana olması ya da olmaması şeklinde
açıklanabilmektedir (Mert, 2001). Bu özellikleri itibariyle, inançlar ve tutumlar, bireyin satın
alma kararını etkileyen nedenlerden biridir.
7.4.5. Kişilik : Her insanın satım alımını etkileyen farklı bir kişiliği vardır. Kişilik insanın
çevresine karşı nispeten tutarlı ve sürekli tepkiler vermesine yol açan belirgin
karakteristiklerdir (Tek, 1997). Herkesin kendine ait bir kişiliği bir iç yapısı vardır. Bu kişiliği
çözmek her zaman mümkün değildir. Bu tecrübe ve tavırların belirlenebilmesi ile mümkün
olabilir. Buna göre her tüketicinin de tüketeceği mal ve tercih edeceği markalar farklı
olacaktır (Hatipoğlu, 1993).
8. FONKSİYONEL GIDA PAZARINDA TÜKETİCİ KARARLARINI ETKİLEYEN
FAKTÖRLER
Günümüz marketlerinde fonksiyonel gıdaları satın alan tüketici grubu orta yaşlı, gelir ve
eğitim seviyesi ortalama tüketicilerin üzerinde bayanlardan oluştuğu belirlenmiştir. Kısaca
fonksiyonel gıdalar için hedef tüketici kitlesi de denebilecek bu grup dahilindeki tüketiciler
normale göre ürünün fiyatından ziyade ürünün sağlığa yararlı olmasını önemseyen tüketiciyi
temsil etmektedir. Bu gruba giren tüketiciler ayrıca yaşam şekilleri ve davranış şekilleri ve
fonksiyonel gıdanın yarar sağladığı kronik hastalık gruplarına göre daha birçok kısma
ayrılabilir.
Ürünün pazarlanmasındaki önemli noktalar pazarlama başarısını sağlayan genel faktörler
aşağıda listelenmiştir. Ürünün insan sağlığı üzerindeki yerinin belirlenmesini sağlayan
50
faktörler genel ve özel olmak üzere iki gruba ayrılır. Genel faktörler ya da başka deyişle
sağlığa yararlı gıdaların pazarlanmasında önemli olan hususlar aşağıda yer almaktadır.
Şekil – 2 : Fonksiyonel Gıdaların Pazarlanmasında Önemli Noktalar
 Bu tür gıdalar için ürünün lezzetli olması gerekmektedir.
 Marka ismi ürünün lezzet garantisi gözetilmeksizin direk ürünün fonksiyonel
avantajına bağlı olmalıdır.
 Tüketicinin eğitim seviyesi önemli bir unsurdur.
 Medyada ürünün lehine ve aleyhine çok fazla bilgi verilmesi kaydıyla tüketicinin
dikkatini çekmesinin sağlanması ve ürünü denemek üzere meraka kapılmasının
sağlanması gerekmektedir.
 Tanıdık olmayan gıda bileşeni ve karışık referans değerlerinin bahsedilmesinden
kesinlikle kaçınılmalıdır.
 Ürünün rekabet ettiği alan ürün kategorisiyle değil sağlığa yararıyla açıklanmalıdır.
 Üründen memnun kalmış tüketicilerin ilk ağızdan açıklamaları oldukça önemlidir.
 Tüketicinin ürünü deneyebileceği ortamlar oluşturulmalıdır.
 Ürünle ilgili negatif mesaj içeren reklâmlardan kesinlikle kaçınılmalıdır.
 Fonksiyonel ürünler tüketici sınıfına uygun marketlerde piyasaya sunulmalıdır.
 Spesifik ürün gruplarında bulunan ortak ve yararlı yönleri gözlemleyerek bunları ürün
pazarlanması ve reklamı esnasında kullanılmalıdır.
 Ürünün kullanılması esnasındaki dozaj konusunda tüketiciye garantili bilgi sağlanmalı
ve ürün standardizasyonu sağlanmalıdır.
Kaynak : Wildman, 2001
8.1. Ürünün Lezzet Gerekliliği
1990’ların sonlarında üretilen yeni gıda ürünleri içerisinedeki en başarılı ürünlerin üç belli
kriteri bulunmaktadır. Bunlar; ürünün tadı, ürünün elde edilebilirliği ve besin değeridir.
Ürünün tadının tüketici üzerinde bıraktığı etki ürünün tekrar alınmasını sağlayan üç nedenden
en önemlisidir. Her ne kadar besin değeri ve ürünün ulaşılabilirliği ürünün ilk deneme için
satın alınmasını sağlasa da eğer tat kötüyse bunun sürekliliğini sağlayamaz. Ayrıca bu
51
fonksiyonel gıdalar tüketici için iyi bir tat sağlamasının yanı sıra reklam süresince tüketiciye
iyi tat vaadi vererek tüketicinin ürüne olan merakını arttırmalıdır.
8.2. Ürünün Fonksiyonel Yararlarıyla İlişkili Marka İsmi
Ürünün marka ismi kesinlikle ürünün tadına bakılmasını gerektirmeksizin tüketicinin gıdanın
içerisindeki sağlığa yararlı ve önemli maddeyi kavramasını sağlamalıdır. İstisna olarak bir ön
mamul olarak üretilen yulaf ezmesi ürünün sağlık üzerine yararlı etkisi vurgulanması
gerekirken bu ürün için hazırlanan ilk marka ismi bu kurala uymamış çünkü bu gibi erken
hasat psyllium tahılları kalp sağlığı için oldukça yararlı olduğu ve ürünün tüketiciyle iletişimi
sırasında da çok daha etkili ve açık sözlü anlaşılır olacağı için Kellogg’s firması tarafından
ürünün marka ismi olarak (Heartwise) KalpDostu - Kalpbeyni belirlenmiştir. Bunun gibi bir
başka ve daha kapalı anlaşılmaz bir marka ismi de General Mill’s tarafından verilen (Benefit)
Fayda ismidir. NurtaJoint, Ensemble gibi isimler de ürün içerisindeki yararlı maddenin
adından çok ürünün sağladığı yararın en etkili şekilde tüketiciye iletilmesini sağlayan ya da
tüketici üzerinde olumlu etki yaratacak şekilde seçilmektedir.
8.3. Tüketici Eğitim Seviyesinin Önemi
Günlük tüketilen gıdalardan daha spesifik olanları ve bunların insan sağlığına olan
faydalarının anlaşılabilmesi için tüketicinin hastalık halleri ve sağlıklı olmak için yapılması
gerekli koşulların neler olduğu konusunda bilgi ve eğitim sahibi olması gerekmektedir. Sıkça
duyulan kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve osteoporoz konusunda insanlar oldukça detaylı
bilgi sahibi olmasına rağmen çok daha spesifik olan pek çok hastalık için bu durum söz
konusu değildir.
Bunlara ek olarak gıda bileşenleri tüketicilerin bu gıda bileşenlerini ve bunların faydalarını
anlaması bakımından da farklılık gösterir. Popüler antioksidan vitaminler sağlık değerleri
nedeniyle hali hazırda tüketici tarafından kabul görürken likopen ve xsanthan gibi daha az
tanıdık antioksidanlar sağlık üzerindeki olumlu etkilerini uzun süre muhafaza etmelerine
rağmen henüz toplum tarafından tanınmamaktadırlar. Tüketicinin bu konulardaki eğitim
seviyesinin uygulanan sağlık kampanyalarıyla paralel olarak geliştiği ve toplumdaki sağlık
taleplerinin kısa sürede karşılanması bağlamında ticari ve toplumsal kitle iletişim araçlarından
da iletilmesi derecesinde olduğu belirlenmiştir. Bu sayede tüketici kısa sürede yeni gıda
52
bileşenleri ve bunların özellikleri konusunda kısa sürede ve güncel olarak bilgi sahibi
olabilmektedir.
8.4. Ürün Hakkında Aşırı Bilgi Verilmesinden Kaçınılması
Ürün hakkında verilen karmaşık besin değeri miktar bilgileri ve ürünün besinsel faydalarının
çeşitliliğinin matematiksel olarak karşılaştırmalı olarak verilmesi tüketici tarafından kolayca
çözümlenip anlaşılamaz. Bu karmaşık değerler hernekadar ürün etiketi üzerinde ve ürünün
pazarlanabilme literaturunde bulunmak zorunda olmasına rağmen ürünün tanıtımı ve reklamı
esnasında kullanılma önceliği yoktur. Ancak başka bir açıdan bu tür karmaşık bilgiler ürünün,
medikal ürünleri takip eden ya da bu tür konularda önceden bilgilendirilmiş kullanıcı kitlesini
etkileyebilmesi için oldukça değerli niteliktedir.
8.5. Rekabet Alanının Sağlık Açısından Öneminin Vurgulanarak Gösterilmesi
Pek çok ürünün pazarlanmasında görüldüğü gibi fonksiyonel gıdaların pazarlanmasında da
tekrarlanan en önemli hatalardan biri ürünün rekabet piyasasından bahsederken ürünün sağlık
açısından kullanılması önemli gıdalar kategorisinde olduğunun vurgulanması yerine sadece
ürün kategorisi belirtildiği kategoride piyasaya sunulmasıdır (Örneğin, müsli tahıllar
kategorisinde piyasada rekabet eder ancak kolestrolü düşüren bitkisel gıdalar ya da ilaçlar
olarak vurgulanmalıdır).
Örneğin yulaf ezmesi soya ya da stanol ester spreads kolestrol düşürücü gıdalar direkt olarak
sağlığımız çin kullandığımız tedavi edici ilaçlarla rekabet halindedir hatta çok daha fazla
reklamları yapıldığı ve toplum bunlar konusunda çok daha bilgilendirildiği için farmakoloji
endustrisine göre çok daha tercih edilir durumdadırlar. Ürünün bu şekilde tanıtılmasının
amacı hedef kitle olan tüketici ve medikal toplulukları en doğru şekilde etkileyebilmektir.
Ancak gıda üreticileri bu durumu (kategori dışı gibi görünen ancak aslında endüstri dışı olan
tanıtım politikası) çok nadir olarak önemsemektedir.
8.6. Sözsüz Mesajların Etkisi
Ürünün tanıtılması süresince kullanılan sözsüz mesajlar ürünün tadının, kalite güvencesinin
ve işe yararlılığının topluma doğrudan iletilmesi bakımından oldukça önemli bir methottur.
53
Ürünün farklı fonksiyonları aktif olarak ürünü kullanan ve memnun kalmış tüketicilerin ilk
ağızdan açıklamalarıyla daha etkili şekilde belirtilmiş olur. Ürünün tadı konusunda vereceği
güvence de yine ürünü zevkle kullanan tüketicilerin gösterilmesiyle güçlendirilebilir. Bu gibi
sözsüz reklamlar hedef tüketici kitlesine ürünün tarladaki gelişimini ve işlenmesini ya da
bitkisel bir takım verilere dayandırılarak görsel öğelerle aşama aşama gösterilmesiyle de
gerçekleştirilebilir. Böylece tüketicinin ürünün ‘doğal’ olduğu konusundaki düşüncelerini
pekiştirilmiş tüketicinin bilincinde ürün doğallık haresiyle kaplanmış hale getirilmiş olunur.
8.7. Tüketiciye Ürünü Deneyebileceği Durumların Oluşturulması
Üründen memnun kalan tüketicilerin görülmesi ve ürünün denendikten sonra satın
alınabileceği koşulların oluşturulması tüketiciye güven vermesinin yanı sıra tüketicinin ürün
bileşimi konusunda bilgi sahibi olmasına da fırsat verir. Ürünün küçük deneme miktarlarıyla
tanıtılması esnasında tüketiciye ürünü deneyerek bunu günlük hayatta düzenli olarak ve
kolaylıkla kullanabileceğini göstermeyi hedefler. Böylece tüketicinin sağlığa yararlı şeyleri
aktarlardan zorla bulacağı otların filan yerine marketlerden kolalıkla elde edebileceğini de
göstermiş olur.
8.8. Negatif Reklamlardan Kaçınılması
Ürün reklamında çeşitli hastalıklara yakalanmaktan korkmaya ya da sağlığını kaybetmiş olan
bir kişiye odaklanmak tüketici üzerinde olumlu etki bırakmamaktadır. Ayrıca tüketicinin,
hakkında tam olarak açıklayıcı olmayan ve kaçamak bilgiler verilen ürünlerden kaçındığı
bunun yerine sağlık üzerine olan etkisi daha veya çok daha iyi gibi sıfatlarla pekiştirilerek
tanıtılan ya da tüketici sağlığını iyi edeceği türünde vaatler veren ürünleri daha çok tercih
ettiği de belirlenmiştir. Fonksiyonel gıdalar diğer gıdalara göre daha iyi birer sağlıklı yaşam
kaynağıdır ya da sağlığınıza ve size iyi gelir gibi sözler tüketici üzerinde olumlu etki
bırakmalarının yanı sıra ürünün tüketici için avantajlarını da vurgulamış olurlar. Bu sağlıklı
yaşam yaklaşımı ürünün yapısının sorgulanmasını da azaltmış olur.
8.9. Hedef Tüketici Grubuna En Uygun Marketlerin Seçimi
Fonsiyonel gıdaların ürün tanımlamasından da anlaşılacağı gibi ürün içerisindeki bioaktif
bileşenler tüketici tarafından daha iyi anlaşılır ve bu maddelerin spesifik tüketici grupları için
54
yine spesifik kullanım şekilleri oluşturulmalıdır. Bu da bu ürünlerin uygun tüketiciye
ulaşmasını sağlayacak yerlerdeki marketlerde piyasaya sunulmasını gerektirir. Ürün
kategorisinin tam olarak anlaşılır duruma getirilmesiyle ürünün piyasadaki rekabeti artar ve
medikal toplulukların dikkatini çeker bu da uygun market seçiminin ürünün piyasaya
sunulması esnasında önemli faktörlerden biri yapar. Saydığımız tüm bu özellikler ürünün
piyasadaki farkını, üstünlüğünü ve güvenilirliğinin sonucu olarak gerçekleşir.
8.10. Şirket Güvenirliliğinden Faydalanmak
Pek çok gıda, farmakolojik ürün şirketi ünlü ve güvenilir marka olmanın getirdiği avantajları
ellerinde bulundurmakta ve bunun kullanmaktadırlar. Örnek olarak Quaker Yulaf ve Yulaf
ezmesi bu piyasanın ilklerinden olmakla beraber bu markanın bu konudaki uzmanlığından ve
tüketici üzerinde oluşturduğu güvenilirliğinden faydalanmıştır. McNeil Tüketici Sağlığı
şirketi buna benzer bir güveni Kellog’s markasının lifli tahıl üretimindeki üstünlüğünü
kullanarak sürdürmektedir. Kelloggs’un bu kategorideki saygınlığı ve güvenilirliği sebebiyle
bu markadan çıkan Heartwise isimli ürün yüksek lifli tahıl gıdaları içerisinde tüketici
tarafından en çok kabul gören üründür.
Yine buna örnek olarak General Mill’in Cheerious markası ve Tropicana’nın Pure Premium
Plus’ı tat ve kalite bakımından olduğu kadar marketlerdeki bulunabilirliği ve sık kullanılan
ürün
üretiminin
yanı
sıra
fonksiyonel
gıdalar
da
üreterek
tüketici
üzerindeki
güvenilirliklerinden bu alanda da faydalanmaktadırlar. Bu tür bir ürününün belli ve tanınmış
bir çizgisi ve portföyü olan bir firma tarafından üretilmiş olması ürün sadece şekersiz,
çocuklara yönelik ya da başka bir deyişle aslında tam olarak (yukarda da bahsettiğimiz gibi
uygun isim altında üretilmemiş olan gıdaların hedef kitleyi baz alan market ya da pazarlarda
yine de ilgi görmesini sağlar. Hatta marka sayesinde bu ürüne dikkat çekilir daha öncede
belirttiğimiz sağlıklı yaşam haresi ürünü temsil ederek ilgi görmesini sağlar.
8.11. Dozaj ve Standardizasyon
Piyasaya sunulan fonksiyonel gıdanın ürün kategorisi zamanla gelişir, bu süreçte medyanın ve
güncel gelişmeler paralelinde ki bunlara çevresel düzenleyiciler denilmektedir, eğitim
seviyesi yüksek olan sınıfı oluşturan tüketici kitlesi ve medikal toplulukların bu tür ürünlere
belli bir bakış açısı oluşur ve artık ürünü tanımaktan çok ürün içerisindeki besinsel değerlerin
55
hangi miktarlarda kullanıldığında ne kadar etkili olduğu konusunda sorular sorulmaya
başlanılır. Ürün standardizasyonunun sağlanması da ürün kalitesinin belirlenmesindeki önemli
unsurlardan birisi olmakla birlikte gelecekte üretici firmadan mutlaka istenecek olan ürün
sertifikasyonu için olduğu belirtilmektedir (Wildman, 2001).
56
IV. BÖLÜM
9. ARAŞTIRMA BULGULARI
9.1. Anket Çalışmasının Katılımcıları İle İlgili Genel Bilgiler
Tablo 7’de anket çalışmasında yer alan katılımcıların genel özellikleri yer almaktadır. Anket
sorularını yanıtlayan 83 adet katılımcıdan %60,2’si kadın, %39,8’i ise erkektir. Ankete
katılanların %40’ı 19 – 29, %33,6’sı 30 – 39 yaş aralığında yer alırken %26,6’sı ise 40 – 60
yaş arasında bulunmaktadır. Katılımcıların %44,6’sı bekar iken, %55,4’ü evlidir.
Öğrenim durumları incelendiğinde ise, %8,4’ü lise, %36,1 üniversite, %15,7’si yüksek lisans
ve %39,8’i doktora mezunu olduğu görülmektedir. Eşlerinin eğitim düzeylerine bakıldığında
ise, %17,4’ü lise, %73,9’u üniversite ve %8,7’si yüksek lisans mezunudur. Ankete katılan
tüketicilerin %4,8’i 0-499 YTL arası kazanca sahip iken, %12’si 500-999 YTL arası, %19,3’ü
1.000-1.499 YTL arası, %26,5’u 1.500-2.500 YTL arası ve %37,3’ü ise 2.500 YTL üzeri
gelire sahiptir. Katılımcıların ailelerindeki fert sayılarına bakıldığında ise %39,8 ve %27,7 ile
sırasıyla 3 ve 4 kişilik çekirdek ailelerin başı çektiği görülmektedir. Katılımcıların ikamet
ettikleri semtlere bakıldığında ise, %47 ile Bornova birinci sırada yer alırken, %15,7 ile Buca
ikinci sırada, %9,6 ile Hatay ve Karşıyaka üçüncü sıralarda yer almaktadırlar.
Tablo – 7 : Katılımcıların Genel Özellikleri
Cinsiyet
Yaş
Medeni Durum
Öğrenim Durumu
Adet
Yüzde (%)
Kadın
50
60,2
Erkek
33
39,8
19-29
33
40,0
30-39
28
33,6
40-60
22
26,6
Bekar
37
44,6
Evli
46
55,4
Lise
7
8,4
Üniversite
30
36,1
Y.lisans
13
15,7
Doktora
33
39,8
57
Eş Öğrenim Durumu
Aylık Gelir
Ailedeki Fert Sayısı
Oturulan Semt
Lise
8
17,4
Üniversite
34
73,9
Y.lisans
4
8,7
0-499
4
4,8
500-999
10
12,0
1.000-1.499
16
19,3
1.500-2.500
22
26,5
2.500 üzeri
31
37,3
1
11
13,3
2
14
16,9
3
33
39,8
4
23
27,7
5
1
1,2
6
1
1,2
Toplam
83
100,0
Alsancak
2
2,4
Bornova
39
47,0
Buca
13
15,7
Hatay / F.Altay
8
9,6
Karşıyaka
8
9,6
Konak
2
2,4
Diğer
11
13,3
9.2. Katılımcıların Aylık Gıda Harcamaları
Tablo 8’den anlaşıldığı üzere, toplam harcamalarının %15 – 25 arasını gıda harcamalarına
ayıranların oranı %37,4 iken, %26 – 35 ve %36 – 50 arasını ayıranların oranı %28,9 ve
%50’den daha fazlasını ayıranların oranı ise %4,8’dir.
Toplam harcamalar içerisinde gıda harcamalarının ortalama değeri %33’dür. Fonksiyonel
ürün tüketmeyen grupta toplam harcamalar içerisinde gıda harcamalarına ayrılan pay, tüketen
gruba kıyasla daha düşüktür. Bu durum gelir seviyelerinin daha yüksek olmasından
kaynaklanmaktadır
58
Tablo – 8 : Toplam Harcamalar İçerisinde Gıda Harcamalarının Payı
Gıda Harcamalarının Payı
Sıklık
Yüzde
% 15 – 25
31
37,4
% 26 – 35
24
28,9
% 36 – 50
24
28,9
% 50 üzeri
4
4,8
Toplam
83
100,0
9.3. Katılımcıların Fonksiyonel Ürünlerden Haberdar Olma Durumları ve Tercih Edilen
Ürünler
Katılımcılara anket çalışmasında yer alan bağırsak sistemini rahatlatıcı süt ve süt ürünleri,
omega 3’lü süt, kolesterol düşürücü margarinler, enerji içecekleri, karışık meyve suları,
fonksiyonel çaylar, müsli ve vitamince zenginleştirilmiş alkolsüz içecekler gibi sekiz adet
fonksiyonel ürünü, hiç duymamış olma durumundan, düzenli kullanıma kadar uzanan 5’li bir
skalayla her bir ürün bazında değerlendirilmeleri istenilmiştir. Elde edilen sonuçlar Tablo
9’da yer almaktadır.
Tablo – 9 : Anket Çalışmasında Yer Alan Fonksiyonel Ürünler ve Tüketicilerin Bu
Ürünlerden Haberdar Olma Durumları
Bağırsak Sistemini
Rahatlatıcı Süt ve Süt
Ürünleri
Omega 3’lü Süt
Adet
Yüzde
Ürünü daha önce duymadım.
1
1,2
Ürünü duydum ancak tatmadım.
27
32,5
Ürünü tattım ancak kullanmıyorum.
27
32,5
Ürünü ara sıra kullanıyorum.
21
25,3
Ürünü düzenli olarak kullanıyorum.
7
8,4
Ürünü daha önce duymadım.
17
20,5
Ürünü duydum ancak tatmadım.
43
51,8
Ürünü tattım ancak kullanmıyorum.
16
15,3
Ürünü ara sıra kullanıyorum.
7
8,4
Ürünü düzenli olarak kullanıyorum.
0
0
59
Kolesterol Düşürücü
Margarinler
Enerji İçecekleri
Karışık Meyve Suları
Fonksiyonel Çaylar
Müsli
Vitamince Zenginleştirilmiş
Alkolsüz İçecekler
Ürünü daha önce duymadım.
2
2,4
Ürünü duydum ancak tatmadım.
45
54,2
Ürünü tattım ancak kullanmıyorum.
10
14,0
Ürünü ara sıra kullanıyorum.
18
21,7
Ürünü düzenli olarak kullanıyorum.
8
9,6
Ürünü daha önce duymadım.
3
3,6
Ürünü duydum ancak tatmadım.
35
44,2
Ürünü tattım ancak kullanmıyorum.
29
34,9
Ürünü ara sıra kullanıyorum.
15
18,1
Ürünü düzenli olarak kullanıyorum.
1
1,2
Ürünü daha önce duymadım.
0
0
Ürünü duydum ancak tatmadım.
2
2,4
Ürünü tattım ancak kullanmıyorum.
16
19,3
Ürünü ara sıra kullanıyorum.
46
55,4
Ürünü düzenli olarak kullanıyorum.
19
22,9
Ürünü daha önce duymadım.
0
0
Ürünü duydum ancak tatmadım.
3
3,6
Ürünü tattım ancak kullanmıyorum.
15
18,1
Ürünü ara sıra kullanıyorum.
48
57,8
Ürünü düzenli olarak kullanıyorum.
17
20,5
Ürünü daha önce duymadım.
9
10,8
Ürünü duydum ancak tatmadım.
27
32,5
Ürünü tattım ancak kullanmıyorum.
16
19,3
Ürünü ara sıra kullanıyorum.
25
30,1
Ürünü düzenli olarak kullanıyorum.
6
7,2
Ürünü daha önce duymadım.
17
20,5
Ürünü duydum ancak tatmadım.
30
36,1
Ürünü tattım ancak kullanmıyorum.
20
24,1
Ürünü ara sıra kullanıyorum.
15
18,1
Ürünü düzenli olarak kullanıyorum.
1
1,2
60
Tablo – 10’dan da anlaşılabileceği üzere, en çok tüketilen ilk üç fonksiyonel ürün, karışık
meyve suları, fonksiyonel çaylar ve bağırsak sistemini rahatlatıcı süt ve süt ürünleridir.
Tablo – 10 : En Çok Kullanılan Fonksiyonel Ürünler
Ort. Likert Ölçeği Değeri
Karışık meyve suları
3,99
Fonksiyonel çaylar
3,95
Bağırsak sistemini rahatlatıcı süt ve süt ürünleri
3,07
Müsli
2,90
Kolesterol düşürücü margarinler
2,82
Enerji içecekleri
2,71
Vitamince zenginleştirilmiş alkolsüz içecekler
2,43
Omega 3’lü süt
2,16
Katılımcılara yöneltilen fonksiyonel ürünleri tüketme sıklıkları sorusuna alınmış cevaplara
göre hazırlanılmış Tablo 11’de görüldüğü gibi tüketiciler tarafından en sık tüketilen
fonksiyonel ürünler, karışık meyve suları ve fonksiyonel çaylardır. Bu ürünleri ise, müsli ve
bağırsak sistemini rahatlatıcı süt ve süt ürünleri izlemektedir.
Tablo – 11 : Fonksiyonel Ürünlerin Kullanım Sıklığı
Yüzde
Karışık meyve suları
78,3
Fonksiyonel çaylar
78,3
Müsli
37,3
Bağırsak sistemini rahatlatıcı süt ve süt ürünleri
33,7
Kolesterol düşürücü margarinler
31,3
Enerji içecekleri
19,3
Vitamince zenginleştirilmiş alkolsüz içecekler
19,3
Omega 3’lü süt
8,4
61
9.4. Katılımcıların Fonksiyonel Ürün Tercih Etme Durumları
Grafik 8’de görüldüğü üzere, anket çalışmasına katılanların %73’ü fonksiyonel ürün
kullanıcısı iken, %27’si tüketicisi değildir.
Grafik – 8 : Fonksiyonel Ürün Tüketme Durumu
27%
73%
Tüketenler
Tüketmeyenler
9.5. Fonksiyonel Ürün Tercihi Üzerine Etkili Olan Faktörler
Tablo 12’de, cinsiyet, medeni durum, öğrenim durumu ve eş öğrenim durumu verilerinin
fonksiyonel ürün tüketme etkisi ki kare değeri ile incelendiğinde, bu dört etmeninde kullanma
durumu üzerine etkisinin olmadığı görülmektedir.
Tablo – 12 : Bazı Faktörlerin Fonksiyonel Ürün Tüketimine Etki Durumları
Ki Kare Değeri
Cinsiyet
0,704
Medeni Durum
0,057
Öğrenim Durumu
0,359
Eş Öğrenim Durumu
0,239
Sonuç
Cinsiyet kullanıp kullanmama durumunu
etkilememektedir.
Medeni durum kullanıp kullanmama durumunu
etkilememektedir.
Öğrenim durumu kullanıp kullanmama
durumunu etkilememektedir.
Eş öğrenim durumu kullanmama durumunu
etkilememektedir.
62
Tablo 13’de “Mann - Whitney Testi” sonucu edilen değerler ile yaş, hanede yaşayan kişi
sayısı ve gıda alışverişine ayrılan gelir yüzdesi etmenlerinin, fonksiyonel ürün kullanma ve
kullanmama durumu üzerindeki etkisi görülmektedir. Fonksiyonel ürün kullanan grup,
kullanmayanlara kıyasla daha genç, hanede yaşayan sayısı daha düşük ve toplam gelir
üzerinden gıda alışverişine ayırdıkları payın daha yüksek olduğu da tablodan anlaşılmaktadır.
Tablo – 13 : Mann – Whitney Testi ile Fonksiyonel Ürün Tüketme Durumu
Ortalama
Minimum
Maksimum
Yaş
33,08
19
60
Fonksiyonel Gıda
Hanede Yaşayan Sayısı
2,74
1
4
Kullananlar
Gıda Alışverişine Ayrılan
33,29
15
60
Yaş
35,82
23
50
Fonksiyonel Gıda
Hanede Yaşayan Sayısı
3,36
2
6
Kullanmayanlar
Gıda Alışverişine Ayrılan
31,93
17,5
60
Gelir Yüzdesi
Gelir Yüzdesi
9.6. Fonksiyonel Ürün Tüketicilerinin ve Tüketmeyenlerinin Genel Özellikleri
Tablo – 14’de katılımcıların fonksiyonel ürün tüketme ve tüketmeme durumlarına göre genel
özellikleri yer almaktadır. Tabloya göre, hem tüketenler hem de tüketmeyen grubunda
sırasıyla %59 ve %64 oranlarıyla kadınlar ilk sırada yer almaktadır. 30 yaş altında kalanlar
tüketenler grubunda %40,9 iken, tüketmeyen grupta %36,3’dür.
Öğrenim seviyesine bakıldığında yüksek lisans seviyesi ve üzerinde öğrenime sahip olanlar
tüketen grupta %59 iken, tüketmeyen grupta %45’dir. Gelir seviyesindeki dağılım şu
şekildedir; aylık 1.500 YTL altında gelire sahip olanlar tüketen grupta %41 iken, tüketmeyen
grupta %23, 1.500 ila 2.500 YTL arası aylık gelire sahip olanlar tüketen grupta %23 iken
tüketmeyen grupta %36 ve 2.500 YTL üzeri aylık gelire sahip olanlar tüketen grupta %36
iken, tüketmeyen grupta %41’dir. Ortalama aylık gelir ise yaklaşık 1.400 YTL’dir.
63
Tablo – 14 : Fonksiyonel Ürün Tüketen ve Tüketmeyenlerin Genel Özellikleri
Fonksiyonel Ürün
Fonksiyonel Ürün
Tüketenler
Tüketmeyenler
Adet
Yüzde
Adet
Yüzde
Kadın
36
59,0
14
64,0
Erkek
25
41,0
8
36,0
19 – 25
18
29,5
4
18,2
26 – 30
7
11,4
4
18,2
31 – 35
11
18,0
2
9,1
36 – 40
10
16,3
5
22,7
41 – 50
13
21,2
7
31,8
51 – 60
2
3,2
0
0,0
Bekar
31
51,0
6
27,0
Evli
30
49,0
16
73,0
Lise
5
8,2
2
9,1
Üniversite
20
32,8
10
45,5
Y.lisans
8
13,1
5
22,7
Doktora
28
45,9
5
22,7
Lise
4
13,3
4
25,0
Üniversite
22
73,4
12
75,0
Y.lisans
4
13,3
0
0,0
0-499
4
7,0
0
0,0
500-999
8
13,0
2
9,0
1.000-1.499
13
21,0
3
14,0
1.500-2.500
14
23,0
8
36,0
2.500 üzeri
22
36,0
9
41,0
1
11
18,0
0
0,0
2
10
16,4
4
18,2
Hanede Yaşayan
3
24
39,3
9
40,9
Kişi Sayısı
4
16
26,3
7
31,9
5
0
0,0
1
4,5
6
0
0,0
1
4,5
İkamet Edilen
Alsancak
1
2,0
1
4,5
Semt
Bornova
31
50,0
8
36,6
Buca
6
10,0
7
31,8
Cinsiyet
Yaş
Medeni Durum
Öğrenim Durumu
Eş Öğrenim
Durumu
Toplam Aylık
Gelir (YTL)
64
Hatay / F.Altay
8
13,0
0
0,0
Karşıyaka
6
10,0
2
9,0
Konak
2
3,0
0
0,0
Diğer
7
12,0
4
18,1
% 15 – 20
11
18,0
3
13,6
Toplam
% 21 – 25
13
21,3
4
18,3
Harcamalar
% 26 – 30
7
11,5
9
40,9
İçerisinde Gıda
% 31 – 35
7
11,5
1
4,5
Harcamalarına
% 36 – 40
12
19,7
2
9,1
Ayrılan Pay
% 41 – 50
8
13,1
2
9,1
% 51 – 60
3
4,9
1
4,5
9.7. Fonksiyonel Ürünlerden Haberdar Olma Yolları
Grafik – 9’da fonksiyonel ürün tüketicilerinin bu ürünlerden hangi kanallar aracılığıyla
haberdar oldukları gösterilmektedir. Tüketicilerin %32’i televizyon reklamları, %28’i
alışveriş yaptıkları markette görmeleri ile, %16’sı ise gazete, dergi vb.de yer alan yazılı
reklamlar vasıtasıyla bu ürünlerden haberdar olduklarını belirtmişlerdir.
Grafik – 9 : Fonksiyonel Ürünlerden Haberdar Olma Yolları
9%
4%
32%
11%
16%
28%
TV reklamlarından
Alışveriş yapılan markette görülerek
Gazete, dergi vb yazılı reklamlardan
Internet vasıtasıyla
Arkadaş, komşu, aile vb tavsiyesiyle
Uzman tavsiyesiyle
65
9.8. Fonksiyonel Ürün Tüketme Sıklığı
Grafik
10’da
katılımcıların
fonksiyonel
ürün
tüketme
sıklıkları
gösterilmektedir.
Katılımcıların, %14,8’i her gün, %29,5’u haftada iki üç kez, %19,7’si ise haftada bir
fonksiyonel ürün tükettiklerini belirmişlerdir. Özetle fonksiyonel gıda tüketicilerinin
%64’ünün en az haftada bir defa fonksiyonel ürün tükettikleri grafikten anlaşılmaktadır.
Grafik – 10 : Fonksiyonel Ürün Tüketme Sıklığı
30,0%
25,0%
20,0%
29,5%
15,0%
10,0%
19,7%
23,0%
14,8%
5,0%
0,0%
4,9%
Hergün
Haftada 2-3 Haftada bir
Ayda 2-3
Ayda bir
8,2%
Diğer
9.9. Katılımcıların Aylık Fonksiyonel Ürün Harcamaları
Tüketicilerin toplam gıda harcamaları içerisinde fonksiyonel gıdalara ayırdıkları paylar Grafik
11’de yer almaktadır. Tüketicilerin %22,9’unun aylık toplam gıda harcamalarının 5 ila 10
YTL’ni, %26,2’sinin 11 ila 20 YTL’sini, %16,40’nın 21 ila 40 YTL’sini, %16,40’nın 41 ila
60 YTL’sini, %13’ünün 61 ila 80 YTL’sini ve %4,9’unun da 80 YTl’sini fonksiyonel gıda
harcamalarına ayırdıkları görülmektedir.
Özetle, tüketicilerin %50’e yakını ayda 5 ila 20 YTL arası fonksiyonel ürün alışverişi
yaparken, %33’lük kesim 20 ila 60 YTL arasında, %17 ise 60 YTL üzerinde harcama
yapmaktadır.
66
Grafik – 11 : Tüketicilerin Toplam Gıda Harcamalarından Fonksiyonel Gıdalara
Ayrılan Pay
30,00%
25,00%
20,00%
15,00%
22,90%
26,20%
10,00%
16,60%
16,40%
13,00%
5,00%
0,00%
4,90%
5-10 YTL
11-20 YTL
21-40 YTL
41-60 YTL
61-80 YTL
80 YTL üstü
9.10. Fonksiyonel Ürün Tercih Edilme Nedenleri
Katılımcıların fonksiyonel ürün tüketme nedenleri incelendiğinde, sağlığa yararlı olması ilk
sırada yer alırken, tatlarının hoşa gitmesi ikinci sırada, bu ürünlerin kaliteli olduğunun
düşünülmesinin ise üçüncü sırada yer aldığı görülmektedir (Tablo 15).
Tablo – 15 : Fonksiyonel Ürün Tüketme Nedenleri
Ortalama Likert Ölçek Değeri*
Sağlığıma yararlı
3,97
Tadı hoşuma gidiyor
3,33
Kaliteli olduğunu düşünüyorum
2,93
Hastalıktan korunmamda etkili
2,75
Zinde hissetmemi sağlıyor
2,74
Merak ediyorum
2,33
*1: En az, 2: Az, 3: Orta, 4: Çok, 5: En çok
67
Fonksiyonel ürün tüketme nedenlerine göre tüketiciler gruplandırıldıklarında (Tablo 16), bu
ürünlerin sağlıklarına faydalı olduğunu düşünen grup içerisinde aylık 2.500 YTL üzeri gelire,
doktora seviyesinde öğrenim derecesine sahip evli bayanların çoğunlukta bulunduğu
gözlemlenmektedir. Bu ürünlerin tatlarının hoşa gitmesini tüketme nedeni olarak belirten grup
içerisinde ise, aylık 1.500 – 2.500 YTL gelire sahip, üniversite mezunu veya hala öğrenci olan
bekar bayların çoğunlukta olduğu görülmektedir. Bu ürünlerin kaliteli olmalarını
tüketimlerinde belirleyici neden olarak düşünen grup içerisinde ise, aylık 1.000 ila 1.500 YTL
arası gelire sahip olan üniversite mezunu evli bayan memurların çoğunlukla yer aldığı tespit
edilmektedir.
Tablo – 16 : Fonksiyonel Ürün Tüketme Nedenlerine Göre Tüketici Grupları
Sağlığıma yararlı
Kaliteli olduğunu
Tadı hoşuma gidiyor
düşünüyorum
Bayan
Bay
Bayan
Evli
Bekar
Evli
Doktora
Üniversite mezunu veya
öğrenci
2.500 YTL ve üzeri gelir
1.500-2.500 YTL arası gelir
sahibi
sahibi
Üniversite mezunu
Memur
1.000-1.500 YTL arası gelir
sahibi
Fonksiyonel ürünleri tüketmelerinde etkili olanlar etmenler sorusunun cevabına göre
hazırlanan Tablo 17’den de görüldüğü üzere, en önemli etmenler sıralamasında önceki
tüketim deneyimlerinde memnun kalma ilk sırada yer alırken, televizyon reklamları ikinci
sırada, sağlık problemlerinden kaynaklanan nedenler ise üçüncü sırada bulunmaktadır.
68
Tablo – 17 : Fonksiyonel Ürünleri Tüketmede Etkili Olan Etmenler
Ortalama Likert Ölçek Değeri*
Önceki tüketim deneyimlerden memnun kalma
3,26
TV reklamları
2,89
Sağlık problemlerinden kaynaklanan nedenler
2,75
Uzman tavsiyeleri
2,49
Arkadaş, aile vb. sosyal çevre etkisi
2,26
Promosyon
2,21
*1: En az, 2: Az, 3: Orta, 4: Çok, 5: En çok
Katılımcıların
fonksiyonel
ürün
tüketmeleri
üzerine
etkili
olan
etmenlere
göre
gruplandırılmaları sonucu elde edilen Tablo 18’e göre, bu ürünleri tüketmelerinde en önemli
etmen olarak önceki tüketim deneyimlerinden memnun kalmayı görenlerin, 2.500 YTL üzeri
hane halkı gelirine sahip üniversiteden mezun olmuş veya henüz öğrenci olan bekar
bayanların oluşturduğu görülmektedir. Televizyon reklamlarının etkisini baskın etmen olarak
gören grup içerisinde ise, 1.500 – 2.500 YTL arası aylık gelire sahip lise veya üniversite
mezunu evli erkeklerin çoğunlukta olduğu görülmektedir. Sağlık problemlerinden
kaynaklanan nedenleri önemli etmen olarak gören grup içerisinde ise, 2.500 YTL aylık gelire
sahip lisansüstü düzeyinde eğitime sahip olan tüketicilerin çoğunlukta olduğu anlaşılmaktadır.
Tablo – 18 : Fonksiyonel Ürünleri Tüketmede Etkili Olan Etmenler Göre Tüketici
Grupları
Önceki tüketim
deneyimlerinden memnun
TV reklamlarının
Sağlık problemlerinden
Etkisi
kaynaklanan nedenler
kalma
Bayan
Bay
Bekar
Evli
Üniversite mezunu veya
öğrenci
2.500 YTL üzeri gelir sahibi
Lise veya üniversite mezunu
1.500-2.500 YTL arası gelir
sahibi
Evli
Lisansüstü eğitim seviyesine
sahip olma
2.500 YTL ve üzeri gelir
sahibi
69
Faktör analizi sonucuyla, fonksiyonel ürünleri tüketmede etkili olan altı etmen üç faktöre
indirgenmiştir. Bu faktörlerden ilki “çevre, uzman tavsiyeleri ve sağlık problemleri” toplam
varyansın %26,66’sını açıklarken, ikinci faktör olan “önceki tüketim deneyimleri ve
promosyon” toplam varyansın %21,81’ini ve üçüncü faktör olan “Televizyon reklamları” da
toplam varyansın %20,89’unu açıklamaktadır. Bu üç faktör toplam varyansın %69,36’sını
açıklamaktadır.
Faktör analizi sonucu elde edilen her bir faktör grubunu temsil eden en büyük değişken alınıp
“Kümeleme (Cluster) Analizi”i yapılmıştır. Bu analizde girdi olarak kullanılan değişkenler;
birinci faktörü temsilen “uzman tavsiyesi”, ikinci faktörü temsilen “tüketim deneyimlerinden
memnuniyet” ve üçüncü faktörü temsilen de “TV reklamları etkisi”dir.
Bu çalışmada yer alan kümeleme analizinde, verilerin çözümlenmesinde aşamalı kümeleme
yöntemlerinden optimum kümeler elde etme olanağı sağlayan, en küçük varyans yöntemi
olarak bilinen Ward’s kümeleme yöntemi kullanılmıştır. Uzaklık ölçüsü olarak da karesel
öklid uzaklığı seçilmiş ve verilerin standartlaştırılmasında z- dönüştürmesi yapılmıştır. Elde
edilen dendogramlara göre tüketici grubu üç bölüme ayrılmış ve her bir grup yaş, eğitim,
gelir, fonksiyonel ürün kullanma sıklıkları ve aylık fonksiyonel gıda harcama tutarlarına göre
incelenmiştir.
Tablo 19’da gösterilen bu gruplar şu şekilde de adlandırılabilirler; 1.grup tüketim
tecrübelerinden etkilenenler, 2.grup televizyon reklamlarının etkisi altında kalanlar, 3.grup
ise uzman tavsiyelerini önemseyenlerdir.
Tüketim tecrübeleri önem taşıyan grubun, yaş ortalaması ve eğitim seviyesi diğer gruplara
göre daha düşükken gelir seviyesi en yüksek olan gruptur. Ayrıca bu grup, en sık fonksiyonel
ürün kullanım sıklığı olan ve aylık en fazla fonksiyonel ürün harcaması yapan gruptur.
Televizyon reklamlarının etkisinde kalan grup, yaş ortalaması 33, eğitim seviyesi diğer iki
grubun arasında kalan ve gelir seviyesi ise en düşük olan gruptur. Ayrıca bu grup en seyrek
fonksiyonel ürün kullanan ve aylık en az fonksiyonel gıda harcaması yapan gruptur.
70
Uzman tavsiyelerini önemseyen grup ise, yaş ve eğitim seviyesi en yüksek olan gruptur.
Gelir seviyesi, fonksiyonel ürün kullanım sıklığı ve aylık fonksiyonel ürün harcaması olarak
bakıldığında ise, diğer iki grubun arasında yer almaktadır.
Tablo – 19 : Fonksiyonel Ürünleri Tüketmede Etkili Olan Etmenler Göre Tüketici
Grupları
Aylık
Fonksiyonel
Yaş
Eğitim
Gelir
Ürün Kullanım
Sıklığı
Fonksiyonel
Ürün Harcama
Tutarı (YTL)
1.Grup
31,80
2,93
3,85
2,85
46,52
2.Grup
33,00
3,08
3,42
3,08
30,42
3.Grup
35,75
3,19
3,56
3,19
34,69
9.11. Katılımcıların Fonksiyonel Ürünlere İnanç Durumları ve İnandıkları Sağlık
Faydaları
Katılımcılara kullandıkları fonksiyonel ürünlerden yarar görüp görmedikleri sorulduğunda
(Grafik 12), her dört tüketiciden biri bu ürünlerden herhangi bir yarar görmediğini
söylemektedir.
Grafik – 12 : Fonksiyonel Ürünlerden Fayda Gördüğüne İnanma Durumu
25%
75%
Fayda görenler
Fayda görmeyenler
71
Katılımcılara fonksiyonel ürünlerin sağlıkları üzerine sağladığı faydalar sorulduğunda ise,
%32’si bu ürünlerin kendilerini daha sağlıklı hissetmelerine yardımcı olduğu, %26’sı bu
ürünlerin bağırsak fonksiyonlarını düzenlediği ve %17’si ise bu ürünlerin kendilerini daha
enerjik hissetmelerine yardımcı olduğunu dile getirmiştir (Grafik 13).
Grafik – 13 : Fonksiyonel Ürünlerden Sağlanan Faydalar
7%
7%
32%
11%
17%
26%
Daha sağlıklı hissetmeme neden oldu
Bağırsak fonksiyonlarımı düzenledi
Kendimi daha enerjik hissetmemi sağladı
Daha dingin hissetmeme neden oldu
Şişkinlik, gaz vb.problemlerimi giderdi
Diğer
9.12. Fonksiyonel Ürünlerin Tercih Edilme Nedenleri
Fonksiyonel gıdaların tüketicilerin satın alma kararları üzerine en etkili olan ilk üç önemli
özelliği bu ürünlerin sağlık faydaları, markaları ve ambalajları üzerinde yer alan
açıklamalardır (Tablo 20).
Ayrıca faktör analizi uygulanılıp fonksiyonel ürünlerin alınıp alınmamasını etkileyen yedi
değişken üç faktöre indirilmiştir. Analiz sonucuna göre ilk faktör olan “ürün markası,
ambalajı
üzerindeki
açıklamalar
ve
reklamları”
toplam
varyansın
%23,717’sini
açıklamaktadır. İkinci faktör olan “ürünün sağlık faydası ve uzmanlarca verilen bilgiler”
toplam varyansın %22,477’sini ve üçüncü faktör olan “ürün fiyatı ve çevre tavsiyeleri”de
toplam varyansın %21,006’sını açıklamaktadır. Bu üç faktör birlikte toplam varyansın
%67,201’ini açıklamaktadır.
72
Tablo – 20 : Fonksiyonel Ürünlerin Alınma Özellikleri
Ortalama Likert Ölçek Değeri*
Sağladığı sağlık faydası
3,92
Markası
3,39
Ambalaj üzerinde yer alan açıklamalar
3,28
Ürünle ilgili uzmanların verdiği bilgiler
3,23
Fiyatı
2,64
Ürünle ilgili yapılan reklamlar
2,51
Ürünle ilgili yakın çevrenin tavsiyesi
2,44
*1: En az, 2: Az, 3: Orta, 4: Çok, 5: En çok
9.13. Fonksiyonel Ürünlerin Tercih Edilmeme Nedenleri
Tablo 21’de anket çalışmasına katılanların fonksiyonel ürün tüketmeme nedenleri
sorulduğunda verdikleri cevaplar görülmektedir. İlk sıralarda yer alan tüketmeme nedenleri,
zaten sağlıklı beslenildiğinin düşünülmesi, sağlıklı bir insan için gereksiz olduğu yönündeki
düşünceler ve bu ürünlerin yararlı olduğuna inanılmamasıdır.
Tablo – 21 : Fonksiyonel Ürün Tüketmeme Nedenleri
Ortalama Likert Ölçek Değeri*
Zaten sağlıklı besleniyorum diye düşünme
Sağlıklı bir insan için gereksiz olduğunu
düşünme
3,57
3,29
Yararlı olduğuna inanmama
3,10
Ürünle ilgili çelişkili bilgiler edinme
2,76
Zararlı olduğunu düşünme
2,67
Çok pahalı olduğunu düşünme
2,52
Tatlarını sevmeme
2,19
Yeteri kadar bilgi sahibi olmama
2,14
Geçici bir moda olduğunu düşünme
2,00
Alışveriş yapılan yerlerde satılmama
1,48
*1: En az, 2: Az, 3: Orta, 4: Çok, 5: En çok
73
Fonksiyonel ürünlerin tüketilmeme nedenlerini belirlemek amacıyla kullanılan faktör analizi
sonucu, on değişken dört adet faktöre indirgenmiştir. Bu faktörlerden birincisi, “fonksiyonel
ürünlere güvensizlik” toplam varyansın %25,55’ni, ikinci faktör olan “geçici moda ve
pahalılık” toplam varyansın %20,20’sini, üçüncü faktör “bilgisizlik” toplam varyansın
%15,91’ni ve dördüncü faktör olan “fonksiyonel ürünlere ulaşım zorluğu” da toplam
varyansın %12,77’sini açıklamaktadır.
Bu dört faktör toplam varyansın %74, 43’ünü
açıklamaktadır.
Faktör analizi sonucu elde edilen her bir faktör grubunu temsil eden en büyük değişken alınıp
“Kümeleme (Cluster) Analizi”i yapılmıştır. Bu analizde girdi olarak kullanılan değişkenler;
birinci faktör için “sağlıklı bir insan gereksiz olması”, ikinci faktör için “geçici bir moda
olduğunun düşünülmesi”, üçüncü faktör için “çelişkili bilgiler edinilmesi” ve dördüncü
faktör için ise “alışveriş yapılan yerlerde satılmaması”dır. Kümeleme analizi sonucu
tüketmeyen grup ikiye ayrılmış ve her bir grup yaş, eğitim, gelir ve gıda alışverişine ayrılan
gelir yüzdesi olarak incelenmiştir.
Tablo 22’de gösterilen bu gruplar şöyle de isimlendirilebilirler; birinci grup için “çelişkili
bilgiler duyanlar ve sağlıklı bir kişi için gereksiz olduğunu düşünenler” ve ikinci grup için ise
“geçici bir moda olduğunu düşünen ve fonksiyonel ürünlere ulaşmada zorluk yaşayanlar”.
Birinci grubun, diğer gruba nazaran yaş, eğitim ve gelir seviyesi yüksek olup gıda
alışverişlerine ayırdıkları gelir yüzdesi diğer gruptan daha düşüktür.
Tablo – 22 : Fonksiyonel Ürün Tüketmeme Nedenlerine Göre Tüketici Grupları
Gıda Alışverişine
Yaş
Eğitim
Gelir
1.Grup
39,00
2,82
4,55
29,78
2.Grup
33,6
2,40
3,80
34,00
Ayrılan Gelir Yüzdesi
74
9.14. Fonksiyonel Ürün Tüketmeyen Katılımcıların Bilgilendirilme İsteklilikleri ve
Tercih Ettikleri Bilgilendirilme Yolları
Grafik 14 fonksiyonel ürün kullanmayanların, bilgilendirildikleri taktirde bu ürünleri
kullanmayı düşünme oranlarını göstermektedir. Katılımcıların %52’si bilgilendirilseler dahi
kesinlikle bu ürünleri kullanmayı tercih etmeyeceklerini belirtmişlerdir. Katılımcıların sadece
%10’nu bilgilendirildiklerinde bu ürünleri tüketebileceklerini söylemişlerdir. %38’lik
kullanıcı kesimi ise, bu konuda kararsız olduklarını belirtmiştir.
Grafik – 14 : Bilgilendirildiğinde Tüketmeyi Düşünen Katılımcılar
evet
10%
hayır
52%
belki
38%
Bilgilendirildikleri taktirde tüketmeyi düşünenler ile tüketme konusunda kararsız olan gruba
fonksiyonel ürünler ile ilgili hangi yollar vasıtasıyla bilgi edinmek istedikleri sorulduğunda
%67’si uzman kişilerin görüşleriyle, %11’i ürün reklamları, %11’i promosyon çalışmalarıyla
ve diğer %11’lik kesim ise market vb. yerlerde yer alan tadım çalışmaları yoluyla
bilgilendirilmek istediklerini belirtmişlerdir (Grafik 15).
75
Grafik – 15 : Fonksiyonel Ürünlerle İlgili İstenilen Bilgilendirilme Yolları
11%
11%
11%
67%
Ürün reklamlarıyla
Uzman kişilerin görüşleriyle
Promosyon çalışmalarıyla
Market vb.yerlerde tadım çalışmalarıyla
76
10. ARAŞTIRMA SONUÇLARI VE ÖNERİLER
Pazar araştırmalarının en önemli adımlarından biri, pazara sürülecek olan ürünün satın
alınabileceği tüketici grubunun önceden tahminlenebilmesini sağlamaktır. Bu tüketici grubu
ne kadar isabetli belirlenebilirse, yeni ürüne dair yapılacak olan tanıtım çalışmaları o kadar
olumlu sonuç verecek ve bu üründen elde edilecek kar maksimize edilebilecektir. Bu noktalar
düşünüldüğünde, fonksiyonel gıdaları tüketen ve tüketmeyen grupların özelliklerinin ülkemiz
tüketicilerinin özellikleri göz önünde bulundurularak yerel ölçekte yapılmış bir çalışma ile
tespit edilmesi, özellikle fonksiyonel gıda alanında faaliyet gösteren veya ileriki yıllarda bu
sektöre girmeyi düşünen firmalar için belirleyici olacak ve beraberinde başarıyı
getirebilecektir.
Besinlerin ilaç gibi kullanılabileceği düşüncesi ile fonksiyonel besin kavramı ilk önce
Uzakdoğu ülkelerinde doğmuştur. 1980’li yıllarda özellikle Japonya hükümetinin çeşitli
destekleri ile geliştirilmiştir. 1990’lı yıllarda ise Avrupa Birliği ve ABD’de de market
raflarında görülmeye ve bu ürünlerle ilgili yasal düzenlemeler hazırlanmaya başlanılmıştır.
Türkiye’de ise 2000’li yıllarda pazara girmişlerdir. 2006 yılına kadar fonksiyonel ürünlerle
ilgili herhangi bir yasal düzenleme bulunmazken, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından
Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden Etiketleme
Kuralları Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ’in yayınlanması ile bu ürünlerin
ambalajlarının üzerlerine ürünün taşıdığı sağlık beyanının yazılabilmesine olanak sağlanmıştır
(www.kkgm.gov.tr/TGK ve www.rega.basbakanlik.gov.tr)
Fonksiyonel gıdaların uluslararası düzeyde kabul edilmiş kesin bir tanımının olmaması, bu
ürünlerin pazar paylarının da tahminini güçleştiren bir etmendir. Yaklaşık olarak yıllık %7
büyüme ile fonksiyonel gıda pazarının dünya çapında 85 milyar $’lık bir değere ulaştığı
görülmektedir. Dünya sağlıklı gıda pazarı içerisinde fonksiyonel ürünlerin aldığı pay ise
%37’dir. Bu pazarda en büyük pay ABD’e ait iken, onu sırasıyla Avrupa Birliği ve Japonya
izlemektedir. Türkiye’nin ise bu pazardan aldığı pay yaklaşık 345 milyon $ düzeyindedir
(www.perakende.org). Fakat Türkiye pazarında faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası dev
gıda şirketlerinin genel, pazarlama ve marka yöneticileri düzeyinde yaptıkları açıklamalar
ışığında bu pazarın Türkiye’de daha da büyüyeceği ve pastadan aldığı payının daha da
artacağı yönündedir (www.kobifinans.com.tr ve www.pazarlamaturkiye.com).
77
Ayrıca dünya pazarında ortalama %7 olarak seyreden yıllık büyüme oranı Türkiye ölçeğinde
%14 olarak tahminlenmektedir. Türkiye’de yaklaşık 345 milyon $ ile fonksiyonel ürün
harcamaları, toplam gıda harcamaları içerisinde %1 paya sahip iken, bu oran ABD’de ise
%5,5 düzeyindedir.
Fonksiyonel gıdalar açısından problemli bir diğer konuyu ise, sanayi, üniversiteler ve resmi
kuruluşların birbirleriyle koordineli çalışmalarının henüz sağlanamamış olmasıdır. 9–11
Mayıs 2007 tarihli Malta’da gerçekleştirilen “Avrupa’da Fonksiyonel Gıdalar” başlıklı
sempozyumda da konunun üzerinde önemle durulmuş ve bu problemi giderebilmek için ILSI
- Uluslararası Yaşam Bilimleri Enstitüsü gibi kurumların bulunmasının önemi vurgulanmıştır
(ILSI, 2007).
Fonksiyonel gıdalar açısından diğer problemli konu ise, Datamonitor tarafından 2008 yılında
gerçekleştirilmiş olan “Gıda Pazarı” araştırmasında ortaya konulmuş olan, tüketicilerin,
fonksiyonel gıdaların ambalajları üzerinde yer alan açıklamalara gittikçe daha şüpheli
yaklaşmalarıdır. 2007 – 2010 yılları arasında %5,7 oranında büyümeye devam edeceği
tahminlenen fonksiyonel ürün pazarının, kuşkusuz bu durumdan etkilenmesi beklenilmektedir
(Datamonitor, 2008).
Öte yandan, New Business Journal’ın direktörü Julian Mellentin’in 2008 yılı fonksiyonel gıda
pazarı tahminlemesine göre, fonksiyonel içecekler ve fonksiyonel süt ve süt ürünleri bu
pazarda baskın olacaklardır. Kullanım kolaylığı ve tat konusundan içecek sektörünün daha
başarılı olması gibi nedenlerden dolayı fonksiyonel içecek sektörünün 2008 yılında ivme
kazanacağı öngörülmektedir. Ayrıca süt ürünleri pazarının, probiyotik ve bağırsak sağlığını
iyileştirici ürünlerle girdiği fonksiyonel ürünler pazarında, güzellik ve kilo kontrolü gibi
iddialarla öne çıkarılan ürünlerle yolculuğuna devam edeceği tahminlenmektedir (Mellentin,
2008). Fonksiyonel su, probiyotikler ve omega 3 ile zenginleştirilmiş gıdalar vb. gibi ürünlere
karşı tüketicilerinin aynı tepkileri verdiği Japonya ve Avrupa’nın, eğilimlerdeki bu paralellik
dolayısıyla, 2008 yılında güzellik iddiası ve ruh hali üzerine iyileştirici etki iddiaları taşıyan
gıdalara da yönelimlerinde paralellik olacağı düşünülmektedir (Mellentin, 2008). Özetle,
Japonya’da son 20 yıldan, Avrupa’da ise son 10 yıldan beri var olan sağlıklı yaşam trendinin
2008 yılında da ivmelenerek devam edeceği öngürülmektedir.
78
Sağlıklı yaşam trendinin artarak devam edeceğinin tahminlenmesiyle birlikte tüketicilerin bu
ürünleri tercih etmede hangi kriterleri göz önünde tuttukları sorusu daha da önem kazanmış
olmaktadır. Günümüz fonksiyonel gıda tüketicisinin alım kararlarını etkileyen en önemli
faktörler incelendiğinde, bunların; fonksiyonel ürünün lezzeti, ürünün marka itibarı,
tüketicinin eğim seviyesinin yüksekliği, ürün hakkında kafa karıştıran, kavramayı zorlaştırıcı
detaylı bilgilerin verilmesinden kaçınılması, ürünün sağlık açısından kişiye faydasının
vurgulanması, ürünle ilgili promosyon ve tadım çalışmalarının yapılması, hedef tüketici grubu
için en uygun marketlerin seçilmesi gibi etmenler olduğu görülmektedir.
Dünya ölçeğinde en çok tercih edilen fonksiyonel gıdalar, bağırsak fonksiyonlarını rahatlatıcı
yoğurt ürünleri, probiyotik, prebiyotikler ve fermente süt içecekleri, şekerlemeler ve fırıncılık
ürünleri iken Türkiye’de en çok tercih edilen fonksiyonel ürünlerin, karışık meyve suları,
fonksiyonel çaylar ve bağırsak sistemini rahatlatıcı süt ve süt ürünleri olduğu görülmüştür.
Özellikle yazılı ve görsel medya aracılığı ile bu ürünlerin reklamlarının çok ve sık olmasının
bu sonucu doğurduğu düşünülmektedir. Ayrıca dünya ölçeğinde sporcu içecekleri en çok
tüketilen fonksiyonel içecek iken Türkiye’de karışık meyve suları ve fonksiyonel çaylardır.
Çalışmaya katılanlardan fonksiyonel gıda tüketicisi olanların oranı %73 iken, tüketmeyenlerin
oranı ise %27’dir. Fakat bu oranın yüksek çıkmasını, anketin İzmir’in daha ziyade gelir
seviyesinin
yüksek
olduğu
semtlerinde
yapılmasının
etkileyebileceği
göz
önünde
bulundurulmalıdır.
Cinsiyet, medeni durum ve öğrenim durumunun fonksiyonel ürün kullanımı üzerine etkisi
olmadığı görülmüştür. Fonksiyonel gıda tüketenlerin tüketmeyenlere oranla, daha genç, hane
halkı sayılarının daha düşük ve aylık gelirlerinden gıda alışverişi için ayırdıkları payın daha
yüksek olduğu tespit edilmiştir. Halbuki Avrupa Birliği üyesi ülkelerde gerçekleştirilen
tüketici davranışları çalışmalarında, bu ürünleri tüketenlerin daha ziyade nüfusun orta yaş ve
üzeri kesimi olduğu görülmüştür. Bu sonuç, Türkiye ve Avrupa Birliği’ndeki orta yaş ve üzeri
kesimin eğitim ve gelir seviyelerindeki farklılık düşünülerek anlaşılabilir.
Fonksiyonel gıda tüketicilerinin, bu ürünlerden haberdar olma yolları; televizyon reklamları,
alışveriş yaptıkları marketlerde görmeleri ve gazete, dergi vb. yazılı reklamlar vasıtasıyla
olmaktadır. Özellikle eğitim ve gelir seviyesinin düşüşüyle birlikte televizyon reklamlarının
etkisinin arttığı görülmektedir. Eğitim ve gelir seviyesi yüksek olan kesim ise, televizyon
79
reklamlarının inandırıcılığını sorguladıkları için daha ziyade konunun uzmanlarının yaptıkları
açıklamalardan etkilenmektedirler.
Amerikalı tüketicilerin yaklaşık yarısından fazlası düzenli olarak fonksiyonel gıda
tüketirlerken; bu tüketicilerin %41’i kolestesterol düşürücü yağ ve margarinleri, %32’si
zenginleştirilmiş meyve suyunu, %22’si probiyotik ürünleri, %10’u soya sütünü ve %4’ü ise
fermente içecekleri tercih etmektedirler. Türkiye’de ise, fonksiyonel gıda tüketicilerinin
%64’ünün en az haftada bir defa fonksiyonel ürün tükettiği ve toplam aylık gıda giderlerinin
içerisinde fonksiyonel gıda harcamalarına ayırdıkları payın ise yaklaşık 40 YTL olduğu tespit
edilmiştir.
Fonksiyonel gıda tüketmede en etkili olan nedenler; tüketiciler tarafından sağlığa yararlı
olduğunun düşünülmesi, bu ürünlerin tatlarının hoşa gitmesi ve kaliteli olduğuna inanılması
gibi faktörler ilk üç sırada yer almaktadır.
Fonksiyonel ürünlerin tüketimleri üzerine etkili olan faktörler ise; önceki deneyimlerden
memnun olma, televizyon reklamları ve sağlık problemlerinden kaynaklanan nedenlerdir.
Önceki tüketim deneyimlerinden etkilenerek fonksiyonel gıda alımı yapan grubun, yaş ve
eğitim seviyesi televizyon reklamlarından ve uzman tavsiyesilerinden etkilenen gruplardan
daha düşük ve gelir seviyesi daha yüksektir. Bu grubun en sık ve fazla fonksiyonel gıda alımı
yapan kesim olduğu tespit edilmiştir. Öte yandan inanılanın aksine televizyon reklamlarından
etkilenen grubun en az fonksiyonel gıda alımı yaptığı görülmüştür. Uzman tavsiyelerinden
etkilenen yaş ve eğitim seviyesi en yüksek kesim ise, fonksiyonel ürün tüketimi konusunda
daha ihtiyatlıdır. Sonuç itibariyle, bu ürünlerin tüketiminde uzman tavsiyelerinden ve
televizyon reklamlarından ziyade önceki tüketim deneyimlerinin önem taşıdığı görülmektedir.
Tüketiciler açısından önceki deneyimlerinin olumlu sonuçlanması da bu gıdaların ambalajları
üzerinde belirtilen sağlık faydalarının ne ölçüde hayata geçirilebildiği ve tatlarının hoşa gidip
gitmediği ile doğru orantılıdır. Yunanistan’da 2007 yılında Krystallis, Maglaris ve Mamalis
tarafından gerçekleştirilen çalışmada da Türk tüketicileri gibi Yunan tüketicileri için de, tadın
hoşa gitmesi ve tüketimden faydalı sonuçların elde edilmesi bu gıdaların tercih edilmelerinde
öne çıkan nedenler olduğu görülmüştür. Belçika’da Verbeke tarafından 2006 yılında
gerçekleştirilen çalışmada Belçikalı tüketicilerin de gıdanın tadından ödün vermeye gönüllü
olmadıkları anlaşılmıştır. Aynı şekilde 2003 yılında Gray, Armstrong, Farley ve yine 2003
yılında Mendrad tarafından gerçekleştirilen çalışmalarda da lezzetin önemi üzerinde
80
durulmuştur. Sonuç olarak Wildman’ın da belirttiği gibi, besin değeri ve ürünün
ulaşılabilirliği ürünün ilk deneme için satın alınmasını sağlasa bile eğer ürünün tadı kötüyse
sürekliliği sağlanamaz.
Her dört fonksiyonel gıda tüketicisinden biri bu ürünlerden fayda gördüğüne inanmıyorken,
fayda görenler en çok kendilerini daha sağlıklı hissettiklerine inandıklarını belirtmektedirler.
Fonksiyonel ürün kullanıcıları bu ürünlerin sağladıkları sağlık faydasına, markasına ve
ambalaj üzerinde yer alan açıklamalarına bakarak bu ürünleri seçmektedirler.
Fonksiyonel ürün tüketicisi olmayanlar ise, sağlıklı beslendiklerini düşündükleri, fonksiyonel
ürünlerin sağlıklı bir insan için gereksiz olduklarını düşünmeleri ve bu ürünlerin yararlı
olduklarına inanmadıkları için bu ürünleri tercih etmiyor oldukları tespit edilmiştir.
Fonksiyonel ürünlere duyulan güvensizlik, bu ürünlerin geçici bir moda olduğunun
düşünülmesi, bu ürünlerle ilgili bilgisizlik fonksiyonel gıdaların tüketilmemelerine neden olan
en önemli faktörlerdir. Çelişkili bilgiler duyduklarını ve sağlıklı bir kişi için gereksiz
olduğunu düşünen kesimin yaş ve eğitim seviyesinin daha yüksek olması, Avrupalı
tüketicilerin aksine orta ve orta üstü yaşlı Türk tüketicilerinin gençlere nazaran daha
muhafazakar olduğunu göstermektedir. Aynı şekilde Cranfield, Henson ve Herath’ın 2008
başlarında yayınladıkları Kanada’da gerçekleştirdikleri çalışmalarında da, Kanadalı genç ve
yüksek eğitimli tüketicilerin fonksiyonel ürünlere karşı daha tutucu oldukları ortaya
koyulmuştur.
Fonksiyonel ürün kullanmayanların sadece %10’u, bilgilendirildikleri takdirde bu ürünleri
kullanabileceklerini, %52’lik kısım ise bilgilendirilseler dahi kullanmamayı düşündüklerini
söylemektedirler. Bu %10’luk kesim ise, en çok uzman kişilerin görüşleriyle bilgilendirilmeyi
tercih etmektedir. Özellikle medya kanallarında bu ürünler ile ilgili yansıtılan çelişkili
haberler, insanlarda bu ürünlere karşı güvensizliğe yol açtığı için, konunun uzmanı kişilerce
yapılan açıklamalar tüketicilere yol göstermede daha etkili olmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü’nce, dünya gittikçe daha sağlıksız beslenmekte, bu ise, yaşam süresinin
gittikçe kısalmasına ve yaşam kalitesinin gittikçe azalmasına neden olmaktadır (TGDF,
2006). Ayrıca, yine ölümle sonuçlanan hastalıkların içerisinde sağlıksız beslenme önemli
etkenlerden biridir. Tükettiğimiz gıdalar ya da tüketmeyi tercih etmediğimiz gıdalar yaşam
süresini ya da yaşam kalitesini etkileyebilir. Fakat fonksiyonel gıdaların, mucizevi gıdalar
81
olmadıkları, bu ürünlerin iyi sağlık halinin devamlılığına yardımcı oldukları; ama sağlıksız
beslenmenin getirdiği sorunları ortadan kaldıramayacakları ise kesinlikle unutulmamalıdır.
82
KAYNAKLAR DİZİNİ
ACNielsen, 2005, A Global ACNielsen Online Survey – Consumer Attitudes Towards
Functional Foods, Organics
Agriculture and Agri-Food Canada (AAFC), 2002, Potential Benefits of Functional Foods
and Nutraceuticals to the Agri-Food Industry in Canada
Agriculture and Agri-Food Canada (AAFC), 2007, Health and Wellness Trends for Canada
and the World, 15-16p.
Agriculture and Agri-Food Canada (AAFC), 2007, What are functional foods and
nutraceuticals? Functional foods and nutraceuticals: key terms
Ashwell, M., 2002, Concepts of Functional Foods, ILSI Europe, 4p.
Başer, H.C., 2004, Fonksiyonel Gıdalar ve Nutrasötikler, 14.Bitkisel İlaç Hammaddeleri
Toplantı Bildirgesi, 31-44s.
Batu, F., 1995, Uygulamalı İstatistik Yöntemler, K.T.Ü. Yayın No: 179, Orman Fakültesi
Yayın No : 22
Bäckström, A., Pirttilä-Backman, A.-M., Tuorila, H., 2003, Dimensions of novelty: a
social representation approach to new foods. Appetite, 40, 299–307p.
Bech-Larsen, T., Grunert, K. G., 2003, The perceived healthiness of functional foods: A
conjoint study of Danish, Finnish and American consumers’ perception of functional foods,
Appetite, 40, 9–14p.
Berc-Larsen, T., Scholderer, J., 2007, Functional foods in Europe: consumer research,
market experiences and regulatory aspects, Food Science and Technology 18, 231-234p.
Bhaskaran, S., Hardley, F., 2002, Buyers beliefs, attitudes and behaviour: foods with
therapeutic claims, Journal of Consumer Marketing, 19, 591–606p.
83
KAYNAKLAR (devam)
Bloch, A., Thomson, C. A., 1995, Position of the American Dietetic Association:
phytochemicals and functional foods, American Journal of Clinical Nutrition, 95, 493-496p.
Cemalcılar, İ., 1986, Pazarlama, Beta Basım Yayın Dağıtım, İstanbul
Coşkun, T., 2005, Fonksiyonel Besinlerin Sağlığımız Üzerine Etkileri, Hacettepe
Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 48: 69-84s.
Cranfield, J., Henson, S., Herath, D., 2008, Who consumes functional foods and
nutraceuticals in canada? Results of cluster analysis of the 2006 survey of canadians’ demand
for food products supporting health and wellness, Appetite (in press)
Cranfield, J., Henson, S., Masakure, O., 2008, The propensity for consumers to ofset health
risks through the use of functional foods and nutraceuticals: the case of lycopene, Food
Quality and Preference, 19, 395-406p.
Çakmak, A. Ç., 2004, Firmaların Pazara Açılma Sürecinde Markanın Etkinliği ve Örnek Bir
Uygulama ; Mado Markası, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş
Çubukçu, M. İ., 1999, Küreselleşme Süreci İçinde Tüketim Toplumu Tüketim Kültürü,
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi,
Erzurum
Datamonitor, 2008, Healthy Growth in Functional Food Market Despite Drop in Consumer
Trust, Food Market Watch
De Jong, N., Ocke´, M. C., Branderhorst, H. A. C., Friele, R., 2003, Demographic and
lifestyle characteristics of functional food consumers and dietary supplement users, British
Journal of Nutrition, 89, 273–281p.
84
KAYNAKLAR (devam)
Devcich, D. A., Pedersen, I. K., Petrie, K. J., 2006, You eat what you are: Modern health
worries and the acceptance of natural and synthetic additives in functional foods, Appetite 48,
333-337p.
Euromonitor, 2006, Functional products meet the demands of today’s consumer
Food and Agriculture Organization of the United Nations (FAO), 2007, Report on
Functional Foods
Foulds, J., 2007, Trends in Functional Drinks: A Wider Perspective, Nutrition Business
Journal, Volume: 12, No: 5/6, 31-33p.
Frewer, L., Scholderer, J., Lambert, N., 2003, Consumer acceptance of functional foods:
issues for the future, British Food Journal, 10, 714–731p.
Gray, J., Armstrong, G., Farley, H., 2003, Opportunities and constrains in the functional
food market, Nutrition & Food Science, 33, 213–218p.
Gürsoy, O., Gönen, İ., Kınık, Ö., 2005, Probiyotikler ve Gastrointestinal Sağlığa Etkileri,
Türk Mükrobiyol Cem.Derg., 35: 136-148s.
Gürsoy, O., Kınık, Ö., 2004, Fonksiyonel Gıda İngrediyenti Olarak Probiyotikler ve Yasal
Düzenlemeler İçin Japonya Modeli, Türk Mikrobiyol Cem. Derg., 34: 200-209s.
Hatipoğlu, Z., 1993, Temel Pazarlama, Beta Yayın Dağıtım, İstanbul
Hilliam, M., 2004, European Functional Food Market Sees Trend Toward Multiple Health
Propositions, Nutritional Business Journal, 25-27p.
International Life Sciences Institute, ILSI, 2007, Functional Foods in Europe International
Developments in Science and Health Claims, International Symposium, Malta
85
KAYNAKLAR (devam)
İslamoğlu, A.H., 1999, Pazarlama Yönetimi, Beta Basın Yayın Dağıtım A.Ş., İstanbul
İslamoğlu, A.H., 2000, Pazarlama Yönetimi, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul, 96s.
İşleroğlu, H., Yıldırım, Z., Yıldırım, M., 2005, Fonksiyonel bir gıda olarak keten tohumu,
GOÜ Ziraat Fakültesi Dergisi, 22 (2), 23-30s.
Kalaycı, Ş., 2008, Spss Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri, Asil Yayın Dağıtım,
Ankara, 349s.
Karabacak, E., 1993, Medyanın Tüketici Davranışları Üzerindeki Etkisi ve Pazarlama
Yönetimi Açısından Önemi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim
Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Konya
Kavas, A. C., 1995, Açıköğretim Fakültesi Yayınları : Birinci Baskı, Eskişehir
Kavas, A., 2003, Sağlıklı Yaşam İçin Doğru Beslenme, Literatür Yayınları, 35-36s.
Kavas, A., 2003, Sağlıklı Yaşam İçin Doğru Beslenme, Literatür Yayınları, 75-76s.
Kocabaş, F., 1999, Reklam ve Halkla İlişkilerde Hedef Kitle, İletişim Yayınları, İstanbul,
214s.
Kotler, P., 2000, Pazarlama Yönetimi, Beta Yayıncılık, 10.Baskı, İstanbul
Köseoğlu, M., Yamak, R., 2002, Uygulamalı İstatistik, Derya Kitapevi, Trabzon
Krystallis, A., Maglaras, G., Mamalis, S., 2007, Movivations and cognitive structures of
consumers in their purchasing of functional foods, Food Quality and Preference (in press)
Mark-Herbert, C., 2004, Innovation of a new product category - functional foods,
Technovation, 24, 713–719p.
86
KAYNAKLAR (devam)
Mellentin, J., 2008, Key Trends in 2008, Dairy Industries International, 16-17p.
Menrad, K., 2003, Market and marketing of functional food in Europe, Journal of Food
Engineering, 56, 181–188p.
Mert, S., 2001, Tüketici Davranışlarını Belirleyen Etmenler: Sosyal Sınıfların Tüketici
Davranışları Üzerindeki Etkisi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim
Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara
Mucuk, İ., 1999, Pazarlama İlkeleri, Der Yayınları, İstanbul
Mucuk ,İ., 1999, Pazarlama İlkeleri, Türkmen Yayınevi, 11.Basım, İstanbul
Muter, C., 2002, Bilinçaltı Reklamcılık (Bilinçaltı Reklam Mesajlarının Tüketiciler
Üzerindeki Etkileri), Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkla İlişkiler Ve Tanıtım
Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İzmir
Nutrition Business Journal (NBJ), 2007, Functional Foods IX:Healthy Foods, Volume: 12,
No: 2/3
Nutrition Business Journal (NBJ), 2007, The Global Nutrition Industry VI, Volume:12,
No:5/6
Nutrition Society, 1999, Scientific Concepts of Functional Foods in Europe Consensus
Document, British Journal of Nutrition, 81, 1-27p.
Odabaşı, Y., 1996, Tüketici Davranışı ve Pazarlama Stratejisi, Anadolu Üniversitesi İşletme
Fakültesi Yayınları 908/2, Eskişehir, 2s.
Odabaşı, Y., 1996, Tüketici Davranışı ve Pazarlama Stratejisi, Anadolu Üniversitesi İşletme
Fakültesi Yayınları 908/2, Eskişehir, 12s.
87
KAYNAKLAR (devam)
Odabaşı, Y., 1998, Tüketici Davranışı ve Pazarlama Stratejisi, Anadolu Üniversitesi İşletme
Fakültesi Yayınları 908/2, Eskişehir, 30s.
Odabaşı, Y., Barış, G., 2003, Tüketici Davranışı, MediaCat Akademi, 2.Baskı, İstanbul,
404s.
Ötleş, S., 1999, Uzakdoğunun fonksiyonel gıdası: Choleralla, Dünya Gıda, 1, 51-53s.
Ötleş, S., Akçiçek, E., Çağındı, Ö., 2007, Likopen ve sağlığımız, Dünya Gıda, 2, 74-78s.
Özdamar, K., 1999, Paket Programlar ile İstatistiksel Veri Analizi, Kaan Kitabevi, 2.Baskı,
Eskişehir
Penpece, D., 2006, Tüketici Davranışlarını Belirleyen Etmenler : Kültürün Tüketici
Davranışları Üzerindeki Etkisi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş
Prior, R. L., 2003, Fruits and vegetables in the prevention of cellular oxidative damage,
American Journal of Clinical Nutrition, 78, 570-578p.
Saracel, N., Özkara, B., Karabaş, M., 2002, Afyon İli Tüketim Analizi : Tüketici
Davranışları ve Eğilimleri, Afyon Kocatepe Üniversitesi Yayın No: 27, 23-24s.
Scrinis, G., 2008, Functional foods or functionally marketed foods? A critique of and
alternatives to the category of ‘functional foods’, Public Health Nutrition, 11 (5), 541-545p.
Siegrist, M., Stampfli, N., Kastenholz, H., 2008, Consumers’ willingness to buy functional
foods: the influence of carrier, benefit and trust, Appetite (in press)
Sloan, E., 2006, Global Dispatches United States New Market Directions, Functional Foods
& Nutraceuticals
88
KAYNAKLAR (devam)
Smith, B. L., Marcotte, M., Harrison, G., 2004, A Comparative Analysis of the Regulatory
Framework Framework Affecting Functional Food and Functional Food Ingredient
Development and Commercialization in Canada, the United States, the European Union,
Japan and Australia / New Zealand, Inter/Sect Alliance Inc.
Sürücü, A., 1998, Yaşam Biçimi ve Pazarlamada Kullanımı – Otomobil Sektöründe Bir
Uygulama, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı Yüksek
Lisans Tezi, Eskişehir
Tek, Ö. B., 1990, Pazarlama İlkeler ve Uygulamalar, İzmir
Tek, Ö. B., 1997, Pazarlama İlkeleri, Cem Ofset ve Matbaacılık, 7.Baskı, İzmir
Toxicology, 2006, Nutraceuticals and functional foods regulations in the United States and
around the world, 221: 1-3p.
Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF), 2006 Gıda Ürün
Etiketlerinde Beslenme ve Sağlık Beyanlarına İlişkin Türkiye ve AB’deki Yasal
Düzenlemeler, Konferans Notları, İstanbul
Urala, N., & Lähteenmäki, L., 2004, Attitudes behind consumers’ willingness to use
functional foods, Food Quality and Preference, 15, 793–803p.
Urula N., Lähteenmäki L., 2005, Consumers’ changing attitudes towards functional foods,
Food Quality and Preference, 18, 1-12p.
Urala, N., Lähteenmäki, L., Arvola, A., 2003, Strength of health related claims and their
perceived advantage, International Journal of Food Science and Technology, 38, 815–826p.
Verbeke, W., 2006, Functional foods : consumer willingness to compromise on the taste for
health?, Food Quality and Preference, 17, 126-131p.
89
KAYNAKLAR (devam)
Wildman, R. E., 2001, Handbook of Nutraceuticals and Functional Foods, CRC Press, 517527p.
Winter, J., 2004, Functional Foods “Mainstream” in Japan, Functional Foods and
Nutraceuticals,
Yağcı, V., 2005, Probiyotikler ve Prebiyotikler, Güncel Gastroenteroloji, 9/4: 223-225s.
Yamaguchi, P., 2004, Japan’s Functional Food Sales, Nutrition Business Journal, EkimKasım
Yamaguchi, P., 2007, Japan’s Economic Recovery Leaves Nutrition Industry Behind,
Nutritional Business Journal, Volume 12, No: 5/6
Zeisel, S. H., 1999, Regulation of Nutraceuticals, Science 17, vol. 285, no.5435, 1853-1855p.
www.europe.ilsi.org/file/ILSIFuncFoods.pdf
www.fda.gov/cber/fdama.htm
www.fda.gov/ora/inspect_ref/igs/nleatxt.html
www.food.ege.edu.tr/sunumlar/Fonksiyonel%20Gdalar%20ve%20Destekler.ppt
www.food.itu.edu.tr/Gida_Etkinlikleri_Takvimi_Nisan_%202006.pdf
www.gidasanayii.com/modules.php?name=News&file=article&sid=8328
www.gidasanayii.com/modules.php?name=News&file=article&sid=13220
www.healthfocus.co.uk/
90
KAYNAKLAR (devam)
www.kkgm.gov.tr/kanun/5179.html
www.kkgm.gov.tr/TGK/Teblig/2002-58.html#26057
www.kobifinans.com.tr/tr/sektor/010606/12802
www.marketingturkiye.com/Haberler/Detay/?no=5784
www.pazarlamaturkiye.com/content/view/218/116/
www.perakende.org/haber.php?hid=1208325490
www.rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2006/07/20060707-14.htm
91
EK – 1
1. Cinsiyetiniz
Bayan
Bay
2. Yaşınız
3. Medeni Durumunuz
Bekar
Evli
4. Öğrenim Durumunuz
5. Eşinizin Öğrenim Durumu
6. Mesleğiniz
Serbest meslek
Memur
İşçi
Emekli
Ev hanımı/Beyi
Diğer (..............................)
7. Eşinizin Mesleği
Serbest meslek
Memur
İşçi
Emekli
Ev hanımı/Beyi
Diğer (..............................)
8. Hane halkının eline geçen aylık gelir ne kadardır? (maaş vb.)
0 – 499 YTL
500 – 999 YTL
1000 – 1499 YTL
1500 – 2500 YTL
2500 YTL üzeri
9. Bunun dışında ele geçen ek gelir ne kadar? (kira, faiz, ek iş vb.)
92
10. Hanede yaşayan kişi sayısı?
11. Hangi semtte oturuyorsunuz?
12. Gelirinizin yüzde kaçını gıda alışverişine harcıyorsunuz?
13. Aşağıdaki ürünlerin her biri için 1 ila 5 arası bir seçeneği işaretler misiniz?
(1) Bu ürünü daha önce hiç duymadım
(2) Bu ürünü daha önce duydum ama hiç tatmadım
(3) Bu ürünü tattım ancak kullanmıyorum
(4) Bu ürünü ara sıra kullanıyorum
(5) Bu ürünü düzenli olarak kullanıyorum
1
2
3
4
5
Bağırsak sistemini rahatlatıcı süt ve süt ürünleri
(Probiyotik, prebiyotik süt, yoğurt, yoğurt içeceği vb.)
Omega 3’lü Süt
Kolesterol düşürücü margarinler
Kalsiyum katkılı meyve suları
Enerji içecekleri
Karışık meyve suları
Yeşil çay
Müsli
Vitamince zenginleştirilmiş alkolsüz içecekler
Yukarıdaki ürünlerden herhangi bir için 4 veya 5 seçeneğini işaretlediğiniz takdirde ANKET-A’ya,
aksi halde lütfen ANKET-B’ye geçiniz.
93
ANKET – A
14. Fonksiyonel ürünlerin varlığını nasıl öğrendiğinizi işaretler misiniz?
TV reklamlarından
Gazete, dergi vb. yazılı reklamlardan
Internet vasıtasıyla
Alışveriş yaptığım markette görerek
Arkadaş / komşu vb. tavsiyesiyle
Aile tavsiyesiyle
Uzman vb. tavsiyesiyle
Diğer (.....................................................)
15. Fonksiyonel ürünleri hangi sıklıkta tüketiyorsunuz?
Hergün
Haftada 2-3
Haftada 1
Ayda 2-3
Ayda 1
Diğer (.....................................................)
16. Fonksiyonel ürünler için haftalık / aylık harcama tutarınız?
17. Bu fonksiyonel ürünleri tüketme neden ve/veya nedenlerinizi en çoktan en aza doğru işaretler
misiniz?
En Çok
Sağlığıma yararlı
Tadı hoşuma gidiyor
Zinde hissetmemi sağlıyor
Merak ediyorum
Kaliteli olduğunu düşünüyorum
Hastalıktan korunmamda etkili
Diğer
Çok
Orta
Az
Çok Az
94
18. Bu fonksiyonel ürünleri tüketmenizde etkili olan faktörleri en çoktan ez aza doğru işaretler
misiniz?
En Çok
Çok
Orta
Az
Çok Az
Arkadaş / aile vb. sosyal çevrenin
etkisi
Uzman tavsiyesi
TV reklamları
Promosyon
Sağlık problemlerinden
kaynaklanan nedenler
Önceki tüketim deneyimlerimden
memnun kalmam
Diğer
19. Bu fonksiyonel ürünlerden fayda gördüğünüzü düşünüyor musunuz?
Evet
Hayır
20. Evet ise, en çok hangi yararı gördünüz?
Bağırsak fonksiyonlarımı düzenledi
Şişkinlik, gaz vb. problemlerimi giderdi
Kendimi daha enerjik hissetmemi sağladı
Kendimi daha sağlıklı hissetmeme neden oldu
Daha dingin hissetmeme neden oldu
Kolesterolümü düşürdü
Diğer (.....................................................)
21. Bu fonksiyonel ürünleri hangi özelliklerine bakarak aldığınızı en çoktan en aza doğru işaretler
misiniz?
En Çok
Fiyatına
Markasına
Sağladığı sağlık faydasına
Ambalaj üzerinde yer alan
açıklamalara
Ürünle ilgili yapılan reklamlara
Ürünle ilgili uzmanların verdiği
bilgilere
Ürünle ilgili yakın çevremin
tavsiyelerine
Diğer
Çok
Orta
Az
Çok Az
95
ANKET - B
14. Bu fonksiyonel ürünleri tüketmeme nedenlerinizi en çoktan en aza doğru işaretler misiniz?
En Çok
Çok
Orta
Az
Yeteri kadar bilgim yok, duymadım
Yararlı olduğuna inanmıyorum
Çok pahalı olduğunu düşünüyorum
Zararlı olduğunu düşünüyorum
Alışveriş yaptığım yerlerde
satılmıyor
Tatlarını sevmiyorum
Geçici bir moda olduğunu
düşünüyorum
Sağlıklı bir insan için gereksiz
olduğunu düşünüyorum
Zaten sağlıklı beslendiğimi
düşünüyorum
Bu ürünler ile ilgili birbiriyle
çelişkili bilgiler duyuyorum
15. Bu ürünler hakkında bilgilendirildiğinizde tüketmeyi düşünür müsünüz?
Evet
Belki
Hayır
16. Bu fonksiyonel ürünler hakkında en çok hangi yol ile bilgilendirilmek istersiniz?
Ürün reklamlarıyla
Gazete, dergi vb. yer alan bilgilendirici yazılarla
İnternet vasıtasıyla
Uzman kişilerin görüşleriyle
Ambalaj üzerinde yer alan bilgilerle
Promosyon çalışmalarıyla
Market vb. yer alan tadım çalışmalarıyla
Diğer (.............................................................)
Çok Az
96
EK – 2
Resmi Gazete: 22.01.2006-26057
Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden Etiketleme Kuralları
Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ (Tebliğ No : 2006/3)
MADDE 1- 25/08/2002 tarihli ve 24857 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Gıda
Kodeksi- Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden Etiketleme Kuralları
Tebliği’nin 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Tebliğ; direkt tüketime sunulan doğal kaynak, doğal maden, içme, işlenmiş içme,
işlenmiş maden suyu ve tıbbi sular hariç gıda maddeleri ile restoran, hastane, kantin ve
benzeri toptan gıda maddeleri sağlayan işyerlerine sunulan gıda maddelerini kapsar.”
MADDE 2- Aynı Tebliğin 29/1/2004 tarihli ve 25361 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
Tebliğle değişik 4 üncü maddesinin tanımlar bölümünde yer alan “Etiket” tanımı madde
metninden çıkarılmış, “Etiketleme” tanımı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve “Bileşen”
tanımından sonra gelmek üzere “Bileşik bileşen” tanımı eklenmiştir.
“Etiketleme: Gıda maddesini tanıtıcı her türlü yazı, özel bilgi, ticari marka, marka adı, gıda
maddesi ile ilgili kullanılan özel isimlendirme, resimsel öğeler veya işaretleri içeren ve
gıdanın ambalajında bulunan veya doküman, bildirim, etiket gibi gıda ile birlikte sunulan,
gıdayı tanıtan veya ifade eden tanıtım bildirimlerini,”
“Bileşik bileşen: İki veya daha fazla bileşenden oluşan gıda bileşenini,”
MADDE 3 – Aynı Tebliğin 5 inci maddesinin (e), (f) ve (g) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve (v) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (y) bendi eklenmiştir.
“e) Gıda maddesinin etiketi, ambalajı ve biçimi sahte, yanıltıcı veya gıdanın doğasına,
özelliklerine, bileşimine, miktarına, raf ömrüne, orijinine ve üretim metotlarına göre hatalı bir
izlenim yaratacak; gıdanın sahip olmadığı etki ve özelliklere atıfta bulunacak; özellikleri
açısından benzer olan gıdalara üstün olduğunu beyan edecek biçimde olmamalı; yanlış
izlenimler yaratmak suretiyle doğrudan ya da dolaylı olarak, anlam karışıklığına yol
açabilecek veya tüketiciyi başka gıda maddesi ile ilgili olduğunu düşündürebilecek ya da
tüketiciyi yanıltacak resim, şekil ve benzerlerini içermemelidir. Bu hususlar gıda maddesinin
tanıtımı ve reklamı için de geçerlidir.
f)Özel beslenme amaçlı gıdalar dahil herhangi bir gıda maddesinin etiketinde, o gıda
maddesinin hastalıkları önleme, iyileştirme ve tedavi etme özelliği olduğunu bildiren veya
ima eden ifadeler yer alamaz. Bu hususlar gıda maddesinin tanıtımı ve reklamı için de
geçerlidir.
g) Beslenme yönünden etiketleme; etiketinde, tanıtımında veya reklamında beslenme beyanı
ve/veya sağlık beyanı yapılan gıdalar için zorunlu olup diğer gıdalarda zorunlu değildir.”
97
“y) Aşağıdaki özellikleri bir arada taşıyan gıda maddelerine EK-4’de yer alan besin öğeleri ile
ilgili koşulları sağlaması şartıyla EK-9’da yer alan sağlık beyanları yapılabilir:
- Günlük diyetin bir parçası olarak tüketilen,
- Şeker ile ilgili yapılan beyanlar hariç olmak üzere beyan edilen etkiyi diyette normal olarak
tüketilmesi beklenen miktarlarda gösteren,
- Bileşimindeki alkol miktarı hacmen % 1,2’yi geçmeyen,
- Bileşiminde en fazla 3 g/100 g doymuş yağ, 400 mg/ 100 g sodyum, 15 g/100 g eklenen
şeker bulunan,
- C vitamini eklenmiş narenciye dışındaki meyve suları hariç olmak üzere, vitamin ve mineral
ilave edilmemiş hali ile A vitamini, C vitamini, kalsiyum, demir ve protein değerlerinden en
az birini EK-2’de yer alan beslenme referans değerlerinin günlük önerilen miktarının en az %
10’u oranında karşılayan,
- Özel beslenme amaçlı olmayan gıdalar”
MADDE 4- Aynı Tebliğin 6 ncı maddesinin (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“d) Üretici veya ambalajlayıcı firmanın adı, tescilli markası ve adresi,”
MADDE 5- Aynı Tebliğin 7 nci maddesinin (b) bendi, (c) bendinin üçüncü fıkrası, (d) bendi,
(i) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve (i) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (j)
bendi eklenmiştir.
“b) İçindekiler: Gıda maddesinin üretiminde veya hazırlanmasında kullanılan ve değişmiş
formu ile de olsa son üründe yer alan hammadde ve gıda katkı maddeleri etiket üzerinde
üretim sırasında kullanıldıkları miktara göre azalan oranlarda belirtilmelidir. Gıda maddesinin
içindekilerin belirtilmesinde aşağıdaki hükümler uygulanır:
- Bileşen listesinde grup adı ile belirtilebilecek ürünler EK-5’de verilmiştir.
-Bileşik bileşenin ögeleri gıdanın bileşeni olarak kabul edilir ve içindekiler listesine bileşik
bileşen yerine yazılabilir. Ancak içindekiler listesine bileşik bileşen yazılmak istendiğinde,
bileşik bileşenin yanında bileşimi belirtilmelidir. Aşağıdaki durumlarda ise;
- mevzuatla tanımlanan ve son üründe % 2’den az olan bileşik bileşenlerinin,
- ot ve/veya baharat karışımından oluşan ve son üründe % 2’den az olan bileşik bileşenlerinin,
- mevzuata göre içindekiler listesi bulunması zorunlu olmayan gıdanın bileşik bileşen olması
durumunda, bileşik bileşenin ögelerinin belirtilmesi zorunlu değildir.
- Aşağıdaki durumlarda bileşenlerin;
- gıdanın bileşenlerinden taşınan ve son üründe teknolojik fonksiyonu bulunmayan gıda katkı
maddelerinin,
98
- işlem yardımcılarının,
- katkı maddesi olmayan ancak işlem yardımcıları gibi aynı şekilde ve aynı amaçla kullanılan
ve farklı bir formda olsa dahi son üründe bulunan maddelerin,
- gıda katkı ve aroma maddelerinin taşıyıcılarının; gıdanın işlenmesinde geçici olarak
ortamdan uzaklaştırılarak daha sonra orijinal halindeki miktarını aşmayacak biçimde yeniden
ortama katılan bileşenlerin, içindekiler listesinde belirtilmesi zorunlu değildir.
- Etiketinde içindekiler listesinin bulunması zorunlu olmayan ürünler aşağıda belirtilmektedir:
- Tek bir bileşenden oluşan ve adından içindeki bileşeni açıkça anlaşılan ürünler,
- Patateste dahil olmak üzere soyulmuş doğranmış ve benzeri işlemlere tabi tutulmuş taze
meyve ve sebzeler,
- Tanımından açıkça karbonatlı olduğu belli olan karbonatlı sular,
- Tek bir üründen elde edilen ve içerisinde başka bileşen katılmamış olan fermantasyon
sirkeleri,
- Taze peynir ve eritme peynirleri hariç içine laktik ürünler, enzimler ve mikroorganizma
kültürleri veya üretimde ihtiyaç duyulan tuz dışında bileşen katılmamış olan peynir, tereyağı,
fermente süt ve kremalar,
- Ürüne eklenen su ve uçucu maddelerin içindekiler kısmında belirtilmesinde son üründeki
miktarları göz önüne alınır. Son ürünün toplam ağırlığından su dışındaki bileşenlerin ağırlığı
çıkartılarak eklenen suyun miktarı hesaplanır. Ancak bu şekilde hesaplanan su ve uçucu
maddelerin miktarı son üründe % 5’i aşmıyorsa, içindekiler listesinde belirtilmesi zorunlu
değildir.
- Herhangi bir bileşenin yapısından uzaklaştırılan suyun üretim sırasında yeniden
kazandırılması amacı ile eklenen su veya dolgu maddesi olarak kullanılan suyun içindekiler
listesinde belirtilmesi zorunlu değildir.
- Su ilavesi ile hazırlanarak tüketilecek olan suyu uçurulmuş veya konsantre formdaki
gıdaların bileşenleri listelenirken tüketime hazır formları dikkate alınır ve “tüketime hazır
haldeki ürünün içindekiler” başlığı ile listelenir.
- Yaklaşık aynı miktarlarda çeşitli meyve ve sebzeler içeren bir karışımın içindekilerde
herhangi birinin ağırlıkça oranının açıkça baskın olmaması halinde “değişen miktarlarda ......”
ifadesi kullanılarak listelenir.
- Yaklaşık aynı miktarlarda çeşitli baharat ve bitki içeren bir karışımın içindekilerde herhangi
birinin ağırlıkça oranının açıkça baskın olmaması halinde “değişen miktarlarda ......” ifadesi
kullanılarak listelenir.
- Gluten içerme ihtimali olduğundan, bileşenler içerisinde yer alan nişasta mutlaka bitkisel
orijini ile belirtilmelidir.
99
- Gıda maddesinin ismi ile birlikte anılan veya etiket üzerinde kelime , resim veya grafik ile
vurgulanan ve bu yolla gıdanın benzeri ürünlerle karışmasına engel olan ana bileşen veya
bileşen gurubunun net miktarının etiket üzerinde belirtilmesi zorunludur. Üretim anında
katılan bileşen veya bileşen gurubunun % miktarı gıda maddesinin adının hemen yanında
veya bileşen listesinde söz konusu bileşenle birlikte belirtilmelidir.
- Ürün adı ile birlikte anılsa dahi , baharat ve bitki karışımları gibi üretim anında aroma
vermek amacı ile küçük miktarlarda katılan bileşen veya bileşen guruplarının net miktarının
belirtilmesi zorunlu değildir.
- Gıda katkı maddeleri bu Tebliğde EK-6’da yer alan sınıflamaya göre fonksiyonları ile
birlikte adı veya EC kod numarası ile verilmelidir. Eğer kullanılan katkı maddelerinin birden
fazla fonksiyonu var ise, söz konusu gıdadaki fonksiyonu belirtilir. Ancak modifiye nişastalar
mutlaka bitkisel orijini ile belirtilmelidir.
-Gıda aromaları, “aroma(lar)” olarak veya grup ismiyle belirtilmeli veya aromayı tanımlayan
“.... aroması” şeklinde ifade edilmelidir.
- Gıda maddesinin bileşiminde tatlandırıcı var ise “içinde tatlandırıcı vardır”ifadesi, hem
şeker hem tatlandırıcı var ise “içinde şeker ve tatlandırıcı vardır” ifadesi, gıda maddesine %
10 veya daha fazla şeker alkol eklenmiş ise “Aşırı Tüketimi Laksatif etkiye neden olabilir”
ifadesi, kullanılan tatlandırıcı içerisinde aspartam var ise “Fenil alanin içerir” ifadesi yer
almalıdır.
- Etikette belirtilmesi zorunlu allerjen bileşenler listesi EK-8’de yer almaktadır. Bu bileşenler
son üründe değişik bir formda olsalar bile, etikette açıkça belirtilmelidirler. Ancak gıda
maddesinin ismi, ilgili bileşeni içeriyorsa, ayrıca bir ifadeye gerek yoktur. Bununla birlikte,
gıdanın üretiminde kullanılan herhangi bir maddenin kendisi veya değişik formu ürün içinde
bulunuyorsa ve bu madde EK-8’de yer alan bileşenlerden oluşuyorsa, bu bileşen etiket
üzerinde belirtilir. Alkollü içecekler için de aynı kurallar geçerlidir.
- Son üründeki bileşen oranı % 2’den az olduğu durumda, diğer bileşenlerden sonra katılan
miktar dikkate alınmaksızın listeye ilave edilebilir.
- Gıda maddesinin hazırlanmasında veya üretiminde benzer veya birbirinin yerine
kullanılabilen bileşenler; gıda maddesinin bileşimini, doğasını veya belirlenen miktarını
değiştirmeksizin son üründe % 2’den az oranda ve ikiden fazla olmamak üzere en az birinin
bulunması durumunda “.….ve/veya…..içerir” ifadesi ile bileşenler listesinde yer alabilir. Bu
hüküm EK-8’deki bileşenlere veya katkı maddelerine uygulanmaz.”
“-Ambalajında sıvı içinde sunulan katı gıda maddelerinin süzme ağırlığı verilmelidir.”
“d) Üretici veya ambalajlayıcı firmanın adı, tescilli markası ve üretim veya ambalajlama yeri
adresi: Üretici veya ambalajlayıcının ticari unvanı, açık adresi ve tescilli markası,
ithalatçı/ihracatçı/dağıtıcı
firmanın
adı
ve
açık
adresi
bildirilmelidir.Fason
üretim/ambalajlama yaptırılması halinde üretim/ambalajlama yaptıran firmanın adı ve adresi
belirtilmelidir.”
i) Alkol oranı % 1,2’den fazla olan içecekler; EK-8’de bulunan herhangi bir bileşeni
içeriyorsa, etikette ilgili bileşenin isminden sonra gelmek üzere “….. içerir” ifadesi
100
bulunmalıdır. Ancak bu bileşen bileşenler listesinde özel bir grup ismine sahipse veya ürün
isminde yer alıyorsa bu ifadenin kullanılmasına gerek yoktur.
j) Gerektiğinde Şaraplar, Aromatize Şaraplar, Aromatize Şarap Bazlı İçecekler, Aromatize
Şarap Ürün Kokteyleri ve Distile Alkollü İçkiler EK-8’de bulunan herhangi bir bileşeni
içeriyorsa etikette ilgili bileşenin isminden sonra gelmek üzere “….. içerir” ifadesi
bulunmalıdır. Ancak bu bileşen bileşenler listesinde özel bir grup ismine sahipse veya ürün
isminde yer alıyorsa bu ifadenin kullanılmasına gerek yoktur.”
MADDE 6- Aynı Tebliğin EK-5’i aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
EK 5 - BİLEŞEN LİSTESİNDE GRUP ADI İLE BELİRTİLEBİLECEK ÜRÜNLER
TANIMLAR
GRUP ADLARI
“Yağ”
- uygun olduğu yerde “bitkisel” veya
Rafine yağlar (zeytinyağı, domuz yağı, sığır “hayvansal” ifadesi veya
yağı hariç)
- Spesifik bitki veya hayvan orijini ile birlikte
Hidrojene edilmiş yağda mutlaka
“hidrojenize” ifadesi ile birlikte
“Un”
İki veya daha fazla tahıl çeşidinden oluşan un
Elde edildiği tahıl çeşitlerinin azalan
karışımları
miktarlarına göre listesi ile birlikte
Nişastalar (fiziksel olarak veya enzimlerle
“Nişasta”
modifiye edilmiş)
Gıdanın isminde veya tanıtımında doğrudan
adı geçmeyen ancak gıda maddesinde bileşen “Balık”
olarak kullanılan tüm balık çeşitleri
Gıdanın isminde veya tanıtımında doğrudan
adı geçmeyen ancak gıda maddesinde bileşen “Peynir”
olarak kullanılan tüm peynir çeşitleri
Gıda maddesinin içinde ağırlıkça % 2’yi
“Baharat” veya “Baharat karışımları”
aşmayan tüm baharat çeşitleri
Gıda maddesinin içinde ağırlıkça % 2’yi
“Bitki(ler)” veya “Bitki karışımları”
aşmayan tüm bitki parçaları ve bitkiler
Sakız üretiminde kullanılan tüm gum
“Sakız mayası”
karışımlarının
Pişirilmiş kırıntı haline getirilmiş fırıncılık
“Kırıntılar” veya “Gevrek/peksimet”
hububat ürünlerinin tümü
Sakaroz çeşitlerinin tümü
“Şeker”
Susuz dekstroz ve dekstroz monohidrat
“Dekstroz”
Glukoz şurubu ve kurutulmuş glukoz şurubu “Glukoz şurubu”
Tüm süt proteini çeşitleri (kazein, kazeinat ve
peynir altı suyu proteinleri) ve bunların
“Süt proteinleri”
karışımları
Preslenmiş veya rafine kakao yağı
“Kakao yağı”
Tüm şarap çeşitleri
“Şarap”
101
MADDE 7- Aynı Tebliğin “Gıda Katkı Maddelerinin Sınıf İsimleri” başlıklı 6 No’lu Ekinin
son satırına “topaklanmayı önleyiciler” ifadesi eklenmiştir.
MADDE 8- Aynı Tebliğe 29/1/2004 tarihli ve 25361 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
Tebliğle teselsül ettirilen EK-7’den sonra gelmek üzere aşağıdaki EK-8 ve EK-9 eklenmiştir.
EK 8 - ALLERJEN BİLEŞENLER
Bileşenler
Gluten içeren tahıl çeşitleri (buğday,
çavdar, arpa, yulaf, kılçıksız buğday,
kamut veya hibrit türleri) ve ürünleri
Hariç tutulan ürünler
- Dekstroz dahil buğday bazlı glukoz şurupları
- Buğday bazlı maltodekstrinler
- Arpa bazlı glukoz şurupları
-Distile alkollü içkilerin distilatında kullanılan
tahıl çeşitleri
Kabuklular ve ürünleri
Yumurta ve ürünleri
Balık ve ürünleri
- Şarapta kullanılan yumurtadan üretilen lizozim
- Şarap ve elma şarabında inceltici madde olarak
kullanılan yumurtadan üretilen albumin
- Vitamin ve aroma taşıyıcısı olarak kullanılan
balık jelatini
- Bira, şarap ve elma şarabında inceltici madde
olarak kullanılan balık jelatini veya Isinglass
Yerfıstığı ve ürünleri
Soya fasulyesi ve ürünleri
Süt ve süt ürünleri (laktoz dahil)
- Rafine soya fasulyesi yağı
- Soya fasulyesinden elde edilen tokoferollerin
(E306) doğal karışımları, doğal D-alfa tokoferol,
doğal D-alfa tokoferol asetat, doğal D-alfa
tokoferol suksinat
- Soya fasulyesinin fitosterol ve fitosterol
esterlerinden elde edilmiş bitkisel yağlar
- Soya fasulyesi sterollerinden üretilen bitkisel
stanol esteri
- Distile alkollü içkilerde distilat olarak kullanılan
peynir altı suyu
- Laktitol
- Şarap ve elma şarabında inceltici madde olarak
kullanılan süt (kazein) ürünleri
Yerfıstığı, fındık ve fıstık gibi sert
kabuklu meyveler; badem (Amygdalus
communis L.), fındık (Corylus avellana),
ceviz (Juglans regia), cashew fıstığı
- Distile alkollü içkilerde distilat olarak kullanılan
(kaju) (Anacardium occidentale), pekan
sert kabuklu meyveler
fındığı (Carya illinoiesis-Wangenh.- Distile alkollü içkilerde aroma maddesi olarak
K.Koch), brezilya fındığı (Bertholletia
kullanılan sert kabuklu meyveler (badem, ceviz)
excelsa), antep fıstığı (Pistacia vera),
macadamia fındığı ve Queensland fındığı
(Macadamia ternifolia) ve bunların
ürünleri
Kereviz ve ürünleri
- Kereviz yaprağı ve kereviz tohumu yağı
102
Hardal ve ürünleri
Susam tohumu ve ürünleri
Kükürt dioksit ve sülfitler, (SO2
cinsinden en çok 10 mg/kg veya 10
mg/L)
- Kereviz tohumu oleoresini
- Hardal yağı
- Hardal tohumu yağı
- Hardal tohumu oleoresini
-
EK 9 - SAĞLIK BEYANLARI
Beyana esas besin ögesi
Sağlık Beyanı
“Düşük kolesterol/düşük yağ/düşük
Düşük kolesterol
doymuş yağ asiti/düşük sodyum kalp ve
Düşük yağ
damar sağlığına yardımcı olur. Bu gıda
Düşük doymuş yağ asidi
düşük kolesterol/düşük yağ/düşük
Düşük sodyum
doymuş yağ asiti/düşük sodyum içerir.”
“Şekersiz ürünler diş sağlığının
Şekersiz
korunmasına yardımcı olur. Bu gıda
şeker içermez.”
“Kalsiyum kemik yapısını
güçlendirmeye yardımcı olur. Bu gıda Yüksek kalsiyum
yüksek oranda kalsiyum içerir.”
“Lif/prebiyotik ve probiyotik bakteriler
sindirim sistemini düzenlemeye yardımcı Yüksek lif içeriği
olur. Bu gıda yüksek lif/ prebiyotik ve Probiyotik bakteri ve prebiyotik
probiyotik bakteri içerir.”
"
Geçici Madde 1- Halen faaliyet gösteren ve bu Tebliğ kapsamında ürünleri üreten ve satan iş
yerleri bir yıl içinde bu Tebliğ hükümlerine uymak zorundadır. Bu süre içerisinde gerekli
düzenlemeleri yapmayan iş yerleri ve satış yerlerinin faaliyetine izin verilmez. Bu iş yerleri
hakkında 5179 sayılı “Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun” hükümlerine göre yasal
işlem yapılır.
Yürürlük
MADDE 9 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 10– Bu Tebliğ hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür.
103
EK – 3
Resmi Gazete: 07.07.2006-26221
TÜRK GIDA KODEKSİ GIDA MADDELERİNİN GENEL ETİKETLEME VE
BESLENME YÖNÜNDEN ETİKETLEME KURALLARI TEBLİĞİNDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA TEBLİĞ TEBLİĞ NO (2006/34)
MADDE 1 - 5/8/2002 tarihli ve 24857 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanan Türk Gıda
Kodeksi - Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden Etiketleme Kuralları
Tebliğinin 4 üncü maddesinde yer alan "Etiketleme" tanımı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
"Bileşik bileşen" tanımından sonra gelmek üzere probiyotik bakteri, prebiyotik, probiyotik
gıda, prebiyotik gıda ve sağlık beyanı tanımları eklenmiştir.
"Etiketleme: Fiyat indirimi ve promosyon amaçlı bilgiler hariç olmaküzere, gıda maddesini
tanıtıcı her türlü yazı, özel bilgi, ticari marka, marka adı, gıda maddesi ile ilgili kullanılan özel
isimlendirme, resimsel öğeler veya işaretleri içeren ve gıdanın ambalajında bulunan veya
doküman, bildirim, etiket gibi gıda ile birlikte sunulan, gıdayı tanıtan veya ifade eden tanıtım
bilgilerini,
Probiyotik bakteri: Besinlerle alınan ve belirli miktarda alındığında bağırsak florasını
dengeleyip konakçının sağlığını olumlu yönde etkileyen canlı mikroorganizmaları,
Prebiyotik: Bağırsaklarda bir tür veya sınırlı sayıda birkaç tür mikroorganizmanın çoğalma
ve/veya aktivitesini seçici olarak teşvik eden, konakçının sağlığını olumlu yönde etkileyebilen
ve sindirilemeyen besin bileşenlerini,
Probiyotik gıda: İçerisinde raf ömrü sonuna kadar yeterli miktarda canlı probiyotik
mikroorganizma (1.0x106 kob/g) bulunduran ve bu canlılığı muhafaza edenürünü,
Prebiyotik gıda: İçerisinde prebiyotik bileşen içerenürünü,
Sağlık Beyanı: Herhangi bir gıda grubunun, gıdanın veya gıda bileşeninin sağlığı korumaya
yardımcı etkisini belirten ifade, ima veya öneriyi"
MADDE 2 - Aynı Tebliğin 22/1/2006 tarihli ve 26057 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan
Türk Gıda Kodeksi - Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden Etiketleme
Kuralları Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ'le değişik 5 inci maddesinin (y)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve bu bentten sonra gelmeküzere (z) bendi eklenmiştir.
"y) Aşağıdaki özellikleri bir arada taşıyan gıdaların etiketinde, bileşenleri ile ilgili olarak EK9'da tanımlanan koşullara uymak kaydı ile karşılarında belirtilen sağlık beyanları yapılabilir:
1) Gıda olarak tüketilen veya takviye edici gıda/gıda takviyesi olarak alınabilen,
2) Beyan edilen etkiyi normal olarak tüketilmesi beklenen miktarlarda gösteren,
3) Bileşimindeki alkol miktarı hacmen % 1,2'yi geçmeyen,"
104
"z) Sağlık beyanı yapılan gıdanın porsiyonunun miktarı, beyana esas olan bileşenin bir
porsiyondaki miktarı ve sağlık beyanının gerçekleşmesi için tüketilmesi önerilen gıda miktarı
ve gerektiğinde tüketim süresi açık olarak belirtilmelidir."
MADDE 3 - Aynı Tebliğin EK-9'u aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
EK 9 - Gıda Bileşenleri İle İlgili Sağlık Beyan Tablosu
Gıda Bileşeni
Sağlık Beyanı
Beyan Koşulu
Yağ / doymuş yağ Bu gıda düşük yağ / düşük doymuş Yağ / doymuş yağ / kolesterol
/ kolesterol
yağ / düşük kolesterol içerir.
miktarının EK-4'teki “düşük”
beslenme beyanı koşuluna uygun
olması
Düşük yağ / düşük doymuş yağ /
düşük kolesterol kalp ve damar
sağlığının korunmasına yardımcı
olur.
Sodyum
Bu gıda düşük sodyum içerir.
Sodyum miktarının EK-4'teki
“düşük” beslenme beyanı koşuluna
uygun olması
Düşük sodyum yüksek kan basıncı
riskinin azalmasına, kalp ve damar
sağlığının korunmasına yardımcı
olur.
Şeker alkol/poliol Bu gıda şeker yerine şeker
alkol/poliol içerir.
Şeker yerine şeker alkol/poliol
içermesi ve EK-4'teki “şekersiz”
beslenme beyanı koşuluna uygun
olması
Şeker alkoller/polioller diş
sağlığının korunmasına yardımcı
olur.
Kalsiyum
Bu gıda yüksek oranda kalsiyum
içerir.
Kalsiyum kemik ve dişlerin
gelişmesine ve kemik sağlığının
korunmasına yardımcı olur.
Kalsiyum miktarının EK-4'teki
“yüksek” beslenme beyanı koşuluna
uygun olması
105
Probiyotik bakteri Bu gıda probiyotik bakteri içerir.
Prebiyotik
Gıdanın en az 1.0x106 kob/g canlı
probiyotik bakteri içermesi
Probiyotik bakteriler sindirim
sistemini düzenlemeye ve bağışıklık
sistemini desteklemeye yardımcı
olur.
Bu gıda prebiyotik bileşen içerir. Prebiyotik bileşen miktarının 100
g'da en az 3 g veya 100 kcal'de en
az 1,5 g olması
Prebiyotikler sindirim ve bağışıklık
sistemini düzenleyen ve
destekleyen probiyotik bakterilerin
bağırsakta gelişimini ve yaşamını
destekler.
Omega3 yağ asidi Bu gıda omega3-EPA/DHA yağ
Omega3 yağ asidi miktarı, yeterli
asidi içerir.
tüketim düzeyinin 100 g katı gıda
(1)
(2)
için en az %15'ini; 100 ml sıvı gıda
EPA /DHA
için en az % 7,5'ini ve 100 kcal için
ise en az % 5'ini karşılamalıdır.
EPA/DHA kalp ve damar sağlığının
korunmasına yardımcı olur.
Omega3 yağ asidi Bu gıda omega3 yağ asidi DHA
içerir.
DHA
Omega3 yağ asitleri için yeterli
tüketim düzeyi 1,6 g/gündür.
Omega3 yağ asidi miktarı, yeterli
tüketim düzeyinin 100 g katı gıda
için en az %15'ini; 100 ml sıvı gıda
için en az % 7,5'ini ve 100 kcal için
ise en az % 5'ini karşılamalıdır.
DHA beynin normal gelişimi ile
göz ve sinir sisteminin gelişimine
yardımcı olur.
Omega3 yağ asidi için yeterli
tüketim düzeyi 1-3 yaş grubu için
0,7 g/gün,
4-8 yaş grubu için 0,9 g/gün,
9-13 yaş grubu için 1,2 g/gündür.
Soya proteini
Bu gıda soya proteini içerir.
(1) Soya proteini miktarının en az
6,25 g/porsiyon olması; en az 25
g/gün tüketilmesi gerektiğinin
106
Soya proteini kolesterol oranını
düşürmeye; düşük kolesterol kalp
ve damar sağlığının korunmasına
yardımcı olur.
Bitkisel
sterol/stanol
beyan edilmesi
(2) Etki için diyetteki kolesterol ve
doymuş yağ asidinin düşük olması
gerektiğinin belirtilmesi
Bu gıda bitkisel sterol/stanol içerir. (1) Sterol/stanol miktarının en az
0,75 g/porsiyon olması; en az 1
g/gün, en çok 3 g/gün tüketilmesi
gerektiğinin beyan edilmesi
Bitkisel sterol ve/veya stanol
(2) Gıdanın adının görüş alanı içine
kolesterol oranını düşürmeye;
veya yanına “bitkisel sterol/stanolü”
düşük kolesterol kalp ve damar
içerdiğinin açık ve okunaklı yazı ile
sağlığının korunmasına yardımcı
belirtilmesi
olur.
(3) Gıdanın özellikle kolesterol
seviyesini düşürmek isteyen kişiler
içinüretildiğinin belirtilmesi
(4) Kolesterol düşürücü ilaç
kullanan hastaların tüketimi için
doktora başvurmalarının önerilmesi
(5) Karotenoid dengesinin
korunması için meyve ve sebze
tüketimi ile desteklenmesi
gerektiğinin belirtilmesi
(6) Hamile ve emzikli kadınlar ile 5
yaşın altındaki çocuklar gibi özel
beslenme ihtiyaçları olan kişiler
için uygun olmayabileceğinin beyan
edilmesi.
(1)
: EPA : Eikosapentaenoik asit
(2)
: DHA : Dokosahekzaenoik asit”
GEÇİCİ MADDE 1 - Halen faaliyet gösteren ve bu Tebliğ kapsamındaürünleriüreten ve
satan iş yerleri bir yıl içinde bu Tebliğ hükümlerine uymak zorundadır. Bu süre içerisinde
gerekli düzenlemeleri yapmayan iş yerleri ve satış yerlerinin faaliyetine izin verilmez. Bu iş
yerleri hakkında 5/6/2004 tarih ve 25483 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5179 sayılı
"Gıdalarınüretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun" hükümlerine göre yasal işlem yapılır.
MADDE 4 - Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 5 - Bu Tebliğ hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür.
107
ÖZGEÇMİŞ
1982 senesinde İzmir’de doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini İzmir’de tamamladıktan sonra 2000
yılında başlamış olduğu Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği eğitimini 2005 yılında
tamamlamıştır. İzleyen eğitim – öğretim yılında Ege Üniversitesi’nde yükseklisans eğitimine
başlamıştır. Yükseklisansı esnasında ders aşamasının bir senesini Almanya’nın Justus Liebig
Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Almanca ve İngilizce bilmektedir.
Download