İKTİSADİ KALKINMA İÇİN STRATEJİK AMAÇLAR ve ÖNCELİKLER

advertisement
TC
MEVLANA KALKINMA AJANSI
İKTİSADİ KALKINMA İÇİN
STRATEJİK AMAÇLAR
ve ÖNCELİKLER
Komisyon Başkanı
M. Uğur KALELİ
Komisyon Başkan Vekili
Aslan KORKMAZ
Teknik Komisyon Başkanı
Dr. Lütfi ŞİMŞEK
Raportörler
Muhittin KORAŞ
Emel DEMİRÖZ
Bilge AFŞAR
MEVKA Adına Gözlemci
İsmail ÜNVER
Konya – 2010
1
RAPORA KATKIDA BULUNAN KURUM ve KURULUŞLAR
1. İKTİSADİ KALKINMA TEKNİK KOMİSYONU ÜYELERİ
Temsil Edilen Kuruluş
KONYA İL PLANLAMA VE
KOORDİNASYON
MÜDÜRLÜĞÜ
KONYA SANAYİ VE
TİCARET İL MÜDÜRLÜĞÜ
EREĞLİ BELEDİYESİ
AKTİF İŞADAMLARI VE
SANAYİCİLER DERNEĞİ
KONYA GENÇ SANAYİCİ
VE İŞADAMLARI DERNEĞİ
KONYA ORTA ANADOLU
İHRACATÇILAR BİRLİĞİ
Adı Soyadı
Görevi
METİN ÖZDİL
MÜDÜR
MUHASEBE
MEHMET SİNAN YALÇIN
STRATEJİ
GELİŞTİRME
MÜDÜRÜ
NADİ TAŞÇIOĞLU
KÜRŞAT GÖKTEPE
TEMSİLCİ
YILMAZ SANDIKÇI
GENEL
SEKRETER
A. KEMAL ÇENEBAŞI
TEMSİLCİ
NEJLA YORGANCILAR
TÜİK BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
UZMAN
AKTİF İŞADAMLARI VE
SANAYİCİLER DERNEĞİ
KARAMAN SANAYİ VE
TİCARET İL MÜDÜRLÜĞÜ
HİMMET YILMAZ
TEMSİLCİ
FİKRİ KÜÇÜKTOPÇU
İL MÜDÜRÜ
2. KARAMAN KALKINMA KURULU ÜYESİ KURUMLAR
Kurum / Kuruluş Adı
KARAMAN OSB MÜDÜRÜ
KARSİAD
ORTA ANADOLU KÜÇÜK SANAYİ SİTESİ KOOPERATİFİ
İL ÖZEL İDARESİ
KARAMAN GAZETECİLER CEMİYETİ
KARAMAN TİCARET BORSASI
3. MÜSİAD KONYA ŞUBESİ GENÇLİK KURULU
2
SWOT ANALİZİ
GÜÇLÜ YÖNLER
• Bölgenin coğrafi konum ve yüzey şekli
itibarıyla ulaşım kolaylığı, kara ve demiryolu
potansiyeli, hızlı tren projesi,
• Deprem riskinin düşük, zemin olarak güvenli
olması,
• Bölgede iki üniversitenin bulunması, 2 yeni
vakıf üniversitesi ve Teknokentin açılmış
olması yoluyla eğitim-öğretim ve ar-ge alt
yapısının gelişmekte olması,
• Firmalara eğitim hizmeti sağlayan KOSGEB
ve benzeri kamu kurum ve kuruluşlarının
şubelerinin varlığı,
• Sanayi
üretiminde
Benchmarking
ve
adaptasyon yeteneğinin olması,
• Makine ve Otomotiv sektöründe çok sayıda
malın ve servisin gerçekleştirilmesinde
kullanılan makinelerin imal edilmesi,
• Yeterli girişim sermaye birikimi olması,
• Gelişmiş bir sanayi, ticaret kültürünün olması,
ihracat yapılması,
• Organize sanayi bölgelerinin ve çok sayıda
KOBİ’nin olması,
• Sanayide kümeleşmenin başlamış olması,
• Yatırımcıların kendi ilinde yatırım yapma
isteğinin yüksek oluşu,
• Sivil
toplum
kuruluşlarının
toplumsal
sorunların çözümü konusunda duyarlılığı,
• Genç, dinamik ve yeniliklere açık nüfus
varlığı, nüfusun diğer illere de yayılmış olması
• Türkiye’nin en büyük tahıl Ticaret Borsası’nın
Bölgede (Konya ve Karaman), Sanayi ve
Ticaret Odaları olarak Türkiye genelinde etkin
STK’ların olması,
• Türkiye çapında büyük tarımsal sulama
projelerinin (KOP, Mavi Tünel) bölgede
uygulanması,
• Büyük ticari girişimcilerin (Büyük ulusal ve
uluslar arası markaların) bölgeye ilgisi (Rixos,
Hilton, Real, Kipa, Migros, Makro, Adese,
Ülker, Aroma vb).
• Ermenek İlçesindeki Baraj ve HES’ler
• Bölge insanının girişimci yapısı
FIRSATLAR
• Bölgenin yeni teşvik politikası bağlamında 3.
bölgede yer alması,
• Kamu ve özel sektörün AB fonlarından
yararlanma deneyimi,
• Bölgede alternatif enerji kaynaklarının varlığı
ZAYIF YÖNLER
• Özel girişim ar-ge bilincinin zayıf olması ve
bütçelerinin azlığı/yokluğu,
• Bazı firmaların banka ile çalışmak
istememesi,
• Çevresel atık yönetiminin ve bilincin
yetersizliği, kentleşmenin tarım arazilerine
kayması,
• Mesleki ve teknik eğitimin yetersizliği,
• Yaşam boyu eğitim hizmetine düşük talep,
• İllere ait güncel verilerin yetersizliği,
• Ara eleman yetiştirilmesi ve istihdamı
konusunda yetersizlikler,
• Aile şirketlerinin KOBİ boyutunda kalması,
kurumsallaşamaması ve modern üretim
tekniklerinin yeterince gelişmemiş olması,
• Ortak bir vizyonun eksikliği, tanıtım,
markalaşma ve lobi faaliyetlerinin yetersiz
olması,
• Hammadde kalitesi ve dışa bağımlılık,
malzeme ve üretim yönetiminin ve kalitesinin
yetersiz olması,
• Özel sektörde yetersiz ücret politikaları
nedeniyle kalifiye iş gücü ve beyin göçü,
• Üniversite-sanayi ve kamu işbirliğinin
zayıflığı,
• Sivil havaalanı ve mevcut havaalanında
gümrüğün olmaması,
• Limanlara olan mesafenin uzaklığı,
• Geleneksel
yöresel
zanaatların
korunamaması,
• Bölgede üretilen ürünlerinin imaj zayıflığı,
• Karaman’da konaklama yatak kapasitesinin
düşük olması.
• Bölgedeki firmaların yavrulama (spin off)
yoluyla çoğalarak rekabet sürecine olumsuz
yönde katkı sağlamaları
• Büyüme ile gelişme arasındaki ilişkinin tam
olarak ayrıştırılamamasına bağlı olarak
özellikle küçük ve orta ölçekli firmalardaki
büyüme yatırımlarının fizibilite yapılmadan
gerçekleştirilmesi
• Yenilenebilir enerji ile ilgili avantajlardan
tam anlamıyla yararlanamama,
• Stajyer Öğrenci konusunda bilinç eksikliği,
• Özellikle Karaman İli’nde sektörel çeşitliliğin
az olması,
• Sosyal Yaşam anlamında imkanların çok
fazla olmaması,
TEHDİTLER
• Küresel ekonomik krizin bölge ekonomisine
olumsuz etkileri ve piyasalardaki daralma,
• İhracatçı açısından döviz kurlarındaki
belirsizlik, sipariş hacimlerinin küçüklüğü,
• Kayıt
dışı
ekonomiden
kaynaklanan
3
ve uygunluğu,
• Ulusal (TÜBİTAK, DPT, KOSGEB vb) ve
uluslar arası (AB hibe fonları, BM, Dünya
Bankası vb) fonlardan projelere kaynak temini
olanakları,
• Bölgedeki sanayi işletmelerinin makineleşme
seviyesinin yüksekliği,
• Gelişmiş organize sanayi bölgelerinin varlığı,
• İş gücü maliyetinin düşük olması,
• Konya’nın Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın
belirlemiş olduğu 10 Kümeden birisinin
olması (Otomotiv Yan Sanayinde),
• Savunma sanayinin bölgeye ilgi gösteriyor
olması,
• Bölge kurum ve kuruluşlarının uluslar arası
organizasyonlar yapabilme deneyimi, Bölgede
uluslararası bir fuar kültür merkezinin olması
(TÜYAP),
• KOP ve tarım eylem planlarının hazırlanmaya
başlamış olması,
• Ankara-Konya Hızlı tren projesinin 2010
yılında bitirilecek olması ve bu yolla Ankara
ve İstanbul’a çok hızlı ulaşım kolaylığı.
• Üniversite Sanayi işbirliği bakımından bireysel
ilişkilerin gelişme kaydetmesi
• Ar Ge ve AB projelerinin firma sahipleri ve
yöneticileri
tarafından algılanarak
fon
kullanımı konusunda olumlu bir eğilimin ve
bilincin gelişmesi
sorunların devam etmesi,
• Bölgede çalışan kamu-özel personelin ücret
yetersizliği ve dengesizliği,
• Enerji altyapısının yetersizliği, fiyatların
yüksekliği ve dalgalı oluşu ile yenilenebilir
enerji kaynaklarının kullanımına geçişteki
yavaşlık,
• Genel işsizlik oranlarının yüksekliği ve
işsizlik kaynaklı sosyal sorunlarda artış,
• Kayıt
dışı
ekonomiden
kaynaklanan
sorunların devam etmesi,
• Merkezi otoritenin hala etkinliği ve yerel
yönetimlerin yeterince güçlendirilmemesi,
• Çin patentli kalitesiz ve ucuz ürünlerin
bölgesel üreticiyi zor duruma sokması,
• Üretici kooperatif ve birliklerinin yasal alt
yapı eksikliği nedeniyle yeterince etkin
çalıştırılamaması,
• Bölgenin IPA (Bölgesel Rekabet Edilebilirlik
Operasyonel Programı) kapsamında yer
almaması.
• Aile işletmelerinin 3. kuşağa geçiş sürecini
yaşaması
• Özel sektörde yetersiz ücret politikaları
nedeniyle kalifiye iş gücü ve beyin göçü,
4
SORUN 1 : BEŞERİ SERMAYE (NİTELİKLİ ELEMAN VE İŞVEREN) SORUNU
NEDEN
- Eğitim sisteminin sanayiden uzak olması
- Üniversiteye girişte meslek lisesinin sorunları
- Meslek liselerinin öğrenci sayısının azalması
- Meslek okullarına ilginin azalması
- Sanayinin ihtiyacına uygun eleman yetişmemesi
- Elemanların yetişmesi için etkin eğitim metotlarının
olmaması
- Ücret politikaları
- Memur olma hevesi
- Firma sahiplerinin yeniliğe kapalı olması
- Aynı üretim konusunda küçük işletmelerin çok
olması
- İş adamlarının cesaretinin ve yönlendirmenin eksik
olması
ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF)
- Çalışanların niteliğinin arttırılması
- Firma sahip ve yöneticilerin niteliğinin arttırılması
- Halkı mesleki eğitim konusunda bilinçlendirme
- Yurt dışındaki bölgeler incelenerek örnek model
geliştirilmelidir.
- Nitelikli eleman yetiştirilmesi konusunda kurum ve
kuruluşlar arasında etkin bir koordinasyon
sağlanmalıdır.
- Sanayi ve üniversite arasında koordinasyon ve
işbirliği artırılmadır.
- Yaşam boyu öğrenme bölgenin en önemli
stratejilerinden birisi haline gelmelidir.
- Meslek Liselerin üniversiteye giriş sorunu tamamen
ortadan kaldırılmalıdır.
- İşletmeler nitelikli elemana yönelik etkin bir ücret
politikası belirlemelidir.
SONUÇ
- Yeterli nitelikli eleman olmaması
- Mesleki eğitime olan ilginin azalması
- Kurumsallaşmanın yetersizliği
- Uzun ömürlü ve markalaşmış firmaların olmaması
FAALİYETLER
- Halkı nitelikli elemanla ilgili bilinçlendirme
çalışmaları yapılmalıdır:
( Makale, Tanıtım
programları vb.)
- Mevcut personele yönelik sürekli eğitimler
- Öğrenen bölge modelinin uygulanması
- Firma sahiplerine yönelik nitelik artırıcı eğitimler
- Büyük ve başarılı firmalarla ulusal çapta toplantı ve
seminerler
- Staj ve uygulama sürecinde Üniversite/Lise sanayi
işbirliği yapılmalıdır.
- Firma sahiplerine yönelik etin bir yönetim koçluğu
uygulanmalıdır.
- Nitelikli eleman sorununa ilişkin kurumsallaşma
eğitimleri düzenlenmelidir.
Temel Amaç: BEŞERİ SERMAYEYİ ARTIRMAK (NİTELİKLİ ELEMAN VE İŞVEREN)
Öncelik 1
: Halkın nitelikli elemanla ilgili bilinçlendirme çalışmaları yapılması
Mesleki ve teknik eğitime karşı gerek kamuoyunda gerekse öğrencilerde yeterli ilgi yoktur.
İlgi geliştirmeye dönük çabalar yetersiz ve etkisiz kalmaktadır. Sorunun tarafı olan paydaşlar
kendilerinin olası katkı ve katılımlarını somutlaştırmada güçlük çekmektedirler.
İlköğretimden başlayarak mesleklerin tanıtımı ve rehberlik alanında çalışmalar yapılmasına
karşın bunlar göstermelik kalmakta ve işlevsel bir katkı sağlamamaktadır.
Türkiye’de işsizliğin ve mesleksizliğin önüne geçmek, nitelikli iş gücü oranını arttırmak ve
mesleği olmayan veya olan işsizlerin istihdam edilmelerini sağlamak amacıyla PERYÖN
(Türkiye Personel
Yönetimi Derneği) ve İŞKUR (Türkiye İş Kurumu) gerçekleştirdiği
“İşsizlikte Mücadelede Mesleki Eğitimin Önemi” konulu panelde ekonomiye vasıflı eleman
yetiştirilmesi gerekliliğini tartışılmıştır.
TR 52 Bölgesinde de halkı bilinçlendirmek için
5
bu tür programlar ve reklam kampanyaları yapılmalıdır. Örneğin; Koç Topluluğu tarafından
başlatılan
“Meslek
Lisesi
Memleket
Meselesi”
konulu
çalışmalara
benzer
halkı
bilinçlendirmeye ve özendirmeye yönelik projeler gerçekleştirilmelidir.
İşletmeler üzerinde yapılan araştırmalarda sürekli olarak en önemli sorunlarının nitelikli
eleman olduğu ortaya çıkmaktadır. Buna istinaden ülkemizdeki işsizlik oranları ortadır.
Sonuç olarak ülkemizin istihdam ile ilgili olarak en önemli sorunu nitelikli çalışan sayısının
yetersizliğidir.
Öncelik 2
: Mevcut personele yönelik sürekli eğitimler düzenlenmeli
Sürekli Eğitim (Yaşam Boyu Öğrenme), “Bilgiyi, yeteneği ve yeterliği geliştirmek amacıyla,
kişisel, vatandaşlık ve sosyal hayatla ilgili olan perspektif içerisinde, hayatın her anında
üstlenebilen tüm öğrenme aktiviteleri” olarak tanımlanmaktadır.
Okul öncesi dönemden, emeklilik sonrasına kadar, her çeşit kabiliyeti, ilgiyi, bilgiyi ve
yeterliği edindirir ve günceller. Bilginin gelişmesini ve her vatandaşın bilgiye dayalı topluma
uyum olarak katılmasını, kadının/erkeğin geleceğini daha iyi kontrol altına almasını
sağlayacak yeterliğin gelişimini teşvik edecek programlar açar. Boş zamanla ilgili yetenek
geliştirme gibi geleneksel olmayan öğrenciyi de kapsar; daha ileri düzeyde öğrenme imkanları
sunar. Böylece fırsatlar, gerçekten öğrenmeye istekli potansiyel kişinin ihtiyaçlarına ve
maksatlarına uygun hale getirilir.
Sürekli Eğitimin Kurum yönünden faydaları şunlardır:
•
Verim yükselir, maliyetler düşer ve kazanç artar.
•
Teşkilatın ilişkide bulunduğu kişi ve kuruluşlar arasındaki itibarı artar.
•
Makine ve araçların yıpranma oranları azalır ve netice de bakım onarım giderleri
azalır.
•
Üretimdeki hatalı ve fireli mal azalır.
•
Kurumda iş güvenliği sağlanır.
Sürekli Eğitimin Personel yönünden faydaları şunlardır:
•
Yetişmiş olan personelin kendisine olan güvenini artarak geleceğe güvenle bakmasını
sağlar.
•
İşte yükselme imkanını artırır.
•
Personelin işleri tam zamanında, eksiksiz ve kusursuz yapmaları onların işten zevk ve
heyecan duymalarını sağlar, motivasyonlarını artırır.
•
Yaptıkları işlerini amirleri tarafından beğenilmesi neticesinde çalışma saatleri çabuk
ve eğlenceli geçer, sıkıcı olmaz.
6
•
Yetişmiş personelin bakış açısı genişler, ortama uyumu kolaylaşır, işe yatkınlığı artar
ve ona huzurlu çalışma imkânı sağlar.
Sonuç olarak TR 52 bölgesinde yer alan sürekli eğitim merkezlerinin etkinliği
artırılmalıdır. Sürekli eğitim ile Mesleki yeterlilik çalışmaları sayesinde üniversite sanayi
işbirliği ve kurum kuruluşlar arasında koordinasyon sağlanmalıdır.
Öncelik 3
: Öğrenen Bölge modelinin uygulanması
Öğrenen bölgeler, bölgelerin gelişim kabiliyetleridir. Öğrenen bölge işletmeler arası işe ait
şirket prosesleri ve pratiksel birlik ile ilişkili olan mevcut bilgi tabanlarının ve bölgedeki
Ar&Ge alt yapısının öğrenme, farklılaştırma, rekabet gücünü yükseltme amacını sağlayabilen
sistemdir 1. Bir bölgenin işletme merkezli ekonomik gelişimini esas nokta olarak kabul eder.
Öğrenen bölgelerin temel fikri bölgede yaşayan aktörlerin gelişim potansiyellerine odaklanma
ve aktörlerin ilgilerini entegrasyonu, ağlanması, bir arada tutulması için strateji çabalarıdır 2 .
Öğrenen bölge kavramı bütünleşik bir şekilde sosyal ve ekonomik hedeflere ulaşma üzerinde
odaklanır. Öğrenen Bölge ekonomik ve sosyal bakış açısından hayat kalitesi ve yaşam
standartlarının gelişilmesi için farklı çıkar gruplarından insanların katılımı ile bölgesel
öğrenme girişimlerinin yardımı ile yerel topululukları güçlendirmeyi hedef seçer. Öğrenen
bölge, bölgesel yenilik sistemleri, teknolojik bilgi transferi, az çok birbirlerine yakın anlama
kullanılan ama farklı manaları olan kavramlardır. Buna karşılık hepsinin çözmeye çalıştıkları
soru ya da ortak amaçlar. Bölgesel düzeyde özellikle KOBİ'lerde öğrenme yenilik düzeyinin
nasıl destek ve katkıda bulunulmalı ya da bulanabiliriz. Öğrenme, yenilik ve rekabeti artırmak
için bir bölgedeki mevcut bilgi temeli ve Ar-Ge alt yapısıyla işletmeler arasında dahili işletme
süreçleri ve işletmeler arası pratik iş birlikleri ilişkilerini ortaya çıkaran bir sistem ve yapıdır.
Öğrenen bölgede şu çalışmalar yapılabilir .
• Araştırma ve eğitim kurumları, yerel bölgesel otoriteler ile yenilikçi işbirliği sağlayacak
işletmelerden (bölgede yoğun olan) oluşan bölgesel odakların (clusterlerin) başarısını
artırmak.
• Mevcut eğitim ve geliştirme kurumlarının oynaması gereken rolleri tanımlama
1
Moles V. J., (1999) “Learning Region”, an alternative for enlancing the economic and social dimension in
tourist
ares, Some Reflections, European Commission, Working Group B on “Tourism and Employment”
2
InfoBox Nachhaltige Basistexte Die Lernende Region, s 37 http://www.blk21.de.
7
• Bölgesel (ulusal) yenilik ve öğrenme sistemlerinde diğer aktörlerle işbirliği yapmak için
kurum ve AR-GE enstitülerini bir araya gelişini sağlayacak yapı ve sistemler
• Mevcut eğitim kurumlarında yeni fikirlerin geliştirilmesinde katalizör rolü oynayacak
yöntemleri bulmak
• Karşılıklı öğrenmeyi geliştirmek
• Fikri realiteye dönüştürme çabaları
Bunların gerçekleşmesi içinde bir öğrenen bölgede olması gereken faktörler şöyle
sıralanabilir:
• Kendi organizasyonu
• Ağ oluşumu
• Aşağıdan yukarıya yönelme
• Yapıların esnekliği
• Ortaklıklar(hiyerarşik olmayan açık) 309
• Direk iletişim(yüz yüze)
• Aykırı ilişki sistemler arasında kesişim
• Tarafsız öncülük ve koordinasyon
• Yönetimin açıklığı
• Farklı politik alanları birleştirme
Öğrenen bölge sürecinin oluşum merkezinde rol alan başlıca faktörler şunlardır.
a) Aşağıdan Yukarı Kalkış İnisiyatifi
Ortakların (partnerler- işbirlikçiler) ve ağların diğer aktörlerle beraber iş birlikleri vasıtasıyla
kendi ticari imkânlarını daha iyi yapma isteği ile pratik ticari öncelikte buluşmalarının çıkış
noktasıdır. Yani bölgedeki çıkar gruplarının ortak hedefte buluşmalarıdır.
b)Ortaklar ve Ağlar
Öğrenen bölge görüşü içinde ağlar, birçok kıstasa göre ayrılabilir, buna örnek olarak sektörel,
bölgesel veya aktöre özel (şirketler, odalar, üniversiteler, bölgesel idare kurumları, eğitim
kurumları gibi kamusal yasal aktörler) ifade edilebilir. Öğrenen bölge görüşünde bağlantısı
olan ağların somut şekillendirmeleri olarak topluluklar bölgesel gelişim ağlarını, teknoloji,
araştırma ve yenilik ağlarını ehilleştirme ağlarını ve de her çeşit şirket ağlarını gösterebilir .3
c)Bölgesel Esaslar (prensipler)
3
Scheff J., (1999)Lernende Regionen: regionale Netzwerke als Antwort auf globale Herausforderungen,
Wien:Linde,
8
Mekânlar ortaklıklar ve ağların hepsinin müşterek yaşam alanlarının temelini oluştururlar.
Aktörler kişisel olarak tanışırlar, yerel kültürün özelliklerini bilirler, aynı çevre içinde
yaşarlar, yaşamları “kapı kapıya” ortaklarla beraberdir ve müşterek problemlerinin
çözümlerinin sonuçları ile günlük yüzleşmektedirler.
d) Esneklik
Ağın şeklini yerdeki (değişimin olduğu yerde) ağlaşmadan önceki aktörlerin potansiyelleri,
ilgileri ve güncel ihtiyaçları, süreç ve yapılarının değişimi, dayanışması yerel ağdan sonra
aktörlerin güncel ihtiyaçları, ilgileri ve potansiyellerine düzenler.
e)Yapıların ve Bireylerin Öğrenmesi
Bireyin hayatının merkezine yaşam boyu öğrenme felsefesini koymasının gereğinin nedeni
teknolojik ve ekonomik yapısal değişim karşında ayakta kalmaktır.4 Sürekli öğrenmenin
merkezinde denge ilkesi bulunur. Kişisel ve kurumsal gelişim; yapılmakta olan işe ilişkin
bilgi gereksinimi ile geleceğe yönelik bilgi gereksinimi; endüstrinin gerektirdiği bilgiler ile
genel eğitim arasındaki dengeyi sağlamak önemlidir. Öğrenmenin kişisel ve mesleki ölçülerde
geri bildirim sağlandığından emin olunmalıdır.5
Öncelik 4
: Firma sahiplerine yönelik nitelik artırıcı eğitimler
Belirlenen eğitimler katılımcıların vizyonlarını geliştirmenin yanında, ufuklarını açmalarına
yardımcı olacak bir rehber niteliği olma özelliğini taşımalıdır. Bireylerin iş hayatında
ilerlerken daha emin adımlarla ilerlemelerini sağlamak için; girişimcilik, liderlik, rekabet
yönetimi, kriz yönetimi, stratejik yönetim ve yönetim trendleri gibi alt başlıklarda
olmalıdır.
“Patron Yöneticilik" kapsama alanı giderek genişlerken iş yükü de aynı oranda artan bir
sözcük. Başarılı bir yönetici işi, müşterileri, çalışanları ve şirketin bilgi birikimini etkin bir
şekilde yönetmekle yükümlüdür.
Bu sorumlulukların istenen şekilde yerine getirilmesi ise
•
Bilgi birikimini sürekli yenilemek,
•
Vizyon ve strateji geliştirmek,
•
Yönetim becerilerini geliştirmek,
•
Krize karşı hazırlıklı olmak,
4
Nuissi E., (2002) “Lernende Regionen – Wissenschaftlich begleitet”, DİE zeitschrift für Erwachsenenbildung,
9.Jahrgang,
5
Covey S. R., (1998) “Sürekli Öğrenme İlkesi”,Executive Excellence,
9
•
Kurumsallık bilincini özümsemek ve yerleştirmek,
•
Başarılı takım kurmak ve yönetmek,
Belirlenen Birtakım eğitim örnekleri şunlardır;
-
Stratejik Yönetim
-
Rekabet Stratejileri
-
Kriz Yönetimi
-
Şirket Evliliklerinde Etkin Yönetimin Rolü
-
Bilgi Teknolojisi Stratejileri
-
Girişimcilik Ruhu
-
Etkin Takım - Başarılı Takım Kurma
-
Güçlü İnsan - Güçlü Şirket
-
Kurum Kültürü ve Kurumsallaşma
-
Şirket İçi İletişim
-
Zaman Yönetimi
-
Vizyon ve Misyon
-
Risk Yönetimi
-
Finans Teknikleri
-
Vb…
Öncelik 5
: Büyük ve başarılı firmalarla ulusal çapta toplantı ve seminerler
düzenlenmeli
Başarı öykülerini paylaşmanın amacı, firma sahiplerine, iyi deneyimleri ve çıkarılan dersleri
paylaşma, müdafaa ve farkındalık arttırma girişimlerine katılım, yenilikçi programlar
tasarlamaya yardım ve yeni ortakları bir araya getirme konularında toplumun farklı
sektörlerinin katılımıyla sonuçlanan örnek olay ve iyi uygulamaları sunmak amaçlanmaktadır.
Deneyim paylaşım grupları oluşturmak sureti ile yerel ulusal ve uluslararası birliktelik ve
tecrübe aktarımı sağlanmalıdır.
Öncelik 6
: Staj ve uygulama sürecinde Üniversite/Lise sanayi işbirliği sağlanmalı
Üniversite-sanayi işbirliğinin kolaylaştırılmasında uygun ortamı hazırlamak açısından
yapılması gereken faaliyetler aşağıdaki gibi sıralanabilir;
1- Üniversitelerdeki bilim adamlarının sanayide geçici olarak çalışmasını sağlayacak yasal
düzenlemenin yapılması gerekmektedir. Bu yasal düzenlemenin gerçekleştirilmesiyle
üniversitelerde elde edilen teorik bilginin sanayiye aktarılması kolaylaşırken sanayideki
10
teknolojik ve pratik bilgilerin üniversiteye dönüşü de kolaylaşacaktır. Üniversitelerdeki
öğretim üyeleri üç yılda bir yıl ücretli veya ücretsiz izinli olarak sanayide çalışma fırsatı
verilmesi halinde kuruluşlar arasında işbirliği ortamı sağlanabilir. Bu faaliyet ile
üniversitedeki teorik bilgilerin sanayiye, sanayideki pratik bilgilerin üniversiteye aktarılması
imkanı hızlanacaktır.
2- Sanayide çalışan personele üniversitelerdeki bilim adamlarınca seminerler verilmesi
üniversite-sanayi işbirliğinin sağlanmasına ve pekişmesine ortam hazırlayacaktır.
3- Sanayide çalışan personele mastır ve doktora programlarının uygulanması kuruluşlar arası
iletişimi kolaylaştıracaktır.
4- Üniversitede yetişmiş personelin sanayide görev alması bu kuruluşlar arasındaki kolay
iletişim sağlama ve sanayinin problemini üniversiteye anlatabilmesi ve aynı dili konuşup
anlayabilmelerini sağlayacaktır. Aslında üniversite ile sanayi arasındaki ilişkilerin
zayıflamasındaki en önemli sebeplerden biri de dil konusudur. Üniversitelerin akademik dili
konuşuyor olması sanayiin de pratik dili konuşuyor olması kuruluşlar arasında anlayış farkı
doğurmaktadır. Kuruluşlar arasındaki anlayış farkı işbirliğinin hızlanmasını ve gelişmesini
olumsuz olarak etkilemektedir.
Gelişmesini hızla sağlamak zorunda olan Türkiye açısından üniversite sanayi işbirliğinin
önemi daha da anlamlıdır. Kaynakları kıt ve bu kaynakları maksimum verimle kullanma
durumunda olan Türkiye’nin, hem genç nüfusuyla hem de bulunduğu coğrafi konumu ve
toplumun beklentileri açısından çok çalışması gerekmektedir. Üniversite-sanayi işbirliğinden
beklenen fayda, sanayinin katma değer üretimini artıracak yeniliklerin sanayinin emrine
verilmesi ve toplumda refah seviyesinin artırılmasıdır. Diğer taraftan yeni teknolojik bilgilerin
üretilmesiyle bilgi toplumunun alt yapısını hazırlayarak 21. yüzyıla Türkiye’yi hazırlamaktır.
Hangi modelde sağlanmaya çalışılırsa çalışılsın iki farklı alanın (Üniversite-Sanayi) işbirliği
yapmalarının yöneldiği bir takım hedefler vardır. Bu işbirliği programları; ortak sorumluluk,
hali hazır kaynaklardan optimum düzeyde yararlanma, gençliğe ve topluma hizmet, eğitim
olanaklarını zenginleştirme gibi temel kavramlara dayalı olarak su amaçları gerçekleştirmeye
çalışmaktadırlar. Öğrenmeyi daha anlamlı kılmak için kuram ve uygulama arasındaki boşluğu
doldurmak. Genel ve özel nitelikte is becerileri, alışkanlıkları, bilgi kazanma ve istendik
davranışlar geliştirme olanağı sağlamak. Okul ve işyeri arasında gerekli koordinasyonu
gerçekleştirmek. Ayrıca; örgün eğitim kapsamında özel alandaki is kollarında eğitim ortamı
oluşturularak mesleki eğitime katkı sağlanacaktır. Sanayi ve hizmet sektörlerinin talep ettiği is
gücü ihtiyacını nitelikli bir şekilde arz edilmesi sağlanacaktır. Devletin olanakları
11
çerçevesinde, teknik alanda geliştirilen her yeniliğin kısa zamanda okul şartlarına taşınması
mümkün olamayacaktır.
Stajların faydaları şunlardır;
1. Gerçek uygulamaları görmek :
Okulda öğrenilen bilgilerin çoğunluğu teoriktir. Amaç öğrencilerin, uygulamaların altında
yatan temelleri ve düşünce biçimini algılamasını sağlamaktır. Bu nedenle de bu bilgilerin
çoğu doğrudan doğruya uygulanamaz. Fen bilimlerinden sosyal bilimlere gidildikçe teori ile
uygulama arasındaki fark da giderek artar.
Derslerde yapılan uygulamaların bir çoğu da öğrenmeyi kolaylaştırmak için basite
indirgenmiştir. Kuşkusuz basite indirgenmiş uygulama yapmak, hiç uygulama yapmamaktan
daha iyidir. Bu uygulamaları başarı ile yapan öğrenci de okulda öğrendiklerini kolayca iş
yaşamında uygulayabileceğini düşünür. Oysa gerçek iş yaşamındaki uygulamalar okulda
yaptırılanlardan hem daha farklıdır hem de daha karmaşıktır.
Diğer yandan bilim ve teknolojideki gelişmelerin uygulamaya yansıması, ders programlarına
yansımasından daha hızlıdır. Bu yüzden ders kitapları ve ders içerikleri, genellikle
uygulamanın gerisinde kalır. Bu da okulda öğrenilenler ile uygulama arasında farklılıkların
nedenlerinden biridir. Okulda öğretilenler hep "olması gereken"ler üzerine kuruludur. Ancak
"olan" lar genelde olması gerekenlerden farklıdır. Okulda öğretilenler "mekanik"tir, yani bir
şeyi belirli bir şekilde yaparsanız, belirli bir sonucu alırsınız. Oysa iş yaşamında bu bilgileri
uygulama esnasında mutlaka "insan" faktörü devreye girer, bunun sonucunda mekanik
ilişkiler işlemez ve beklediğiniz sonuçları alamazsınız.
Okulda öğretilenler ile gerçek iş yaşamının işleyişi arasındaki farklılıklar için daha bir çok
neden ileri sürülebilir. Önemli olan okulda öğrenilenler ile uygulama arasında farklılıklar
olduğunu algılayarak gerçek uygulamanın nasıl işlediği hakkında bilgi sahibi olmaktır.
Üniversitelerin staj programlarında genellikle amacın okulda öğrenilenlerin iş yaşamında
uygulanması olduğu ileri sürülür. Ancak yukarıda belirtilen nedenlerle bu amacın
gerçekleştirilmesi olanağı yoktur. Bunun yerine amaç "okulda öğrenilen bilgilerin
uygulamada nasıl işlediğini görmek" olarak alınırsa daha doğru bir yaklaşım olur.
Öğrencilerin gerçek uygulamaları görmesinin en büyük yararı, çalışmaya başladıktan sonra iş
yaşamına göstereceği uyumun daha kısa sürede gerçekleşmesidir. Literatürde "gerçek şoku"
olarak adlandırılan, kişinin beklentileri ile karşılaştıkları arasındaki farkın yüksek olmasından
kaynaklanan uyumsuzluk sorunları da böylece en az düzeyde kalmış olur.
2. Çalışma koşullarını görmek:
Derslerde yapılan uygulamalar, genellikle sınıf veya laboratuar ortamlarında yapılır. Bu
12
uygulamalar sırasındaki konumunuz "öğrenci"dir ve temel sorumluluğunuz uygulama konusu
olan dersi "öğrenmek"tir. Bu uygulamalar sırasında size yol gösteren ise öğretim üyesidir ve
eğer uygulamalarda başarısız olursanız en fazla o dersten kalır, bir sonraki sene geçersiniz.
Uygulamalar sırasında bazı hatalar yapmanız doğal karşılanır, çünkü o işi ilk defa
yapıyorsunuz ve sonuç olarak öğrencisiniz… Üstelik uygulamalar "sanal" olarak tasarlandığı
için uygulamada yaptığınız hataların kimseye zararı da olmaz.
Bir de çalışma ortamındaki koşullara bakalım. Konumunuz artık "çalışan" olmuştur. Temel
sorumluluğunuz ise çalıştığınız pozisyon ile ilgili işleri "yapmaktır. Bazı kurumsallaşmış
firmalarda işe yeni başlayanların firmaya ve pozisyona uyum sağlamaları için yapılandırılmış
oryantasyon programları varsa da (ne yazık ki ülkemizde kurumsallaşma düzeyinin çok az
olmasından ötürü) bir çok firmada bu tür programlara rastlanmaz. Dolayısı ile size işinizi
yaparken yol gösterecek olan bir "öğretim üyesi"ni yanınızda bulamazsınız. Onun yerine
genellikle bilgilerini paylaşmayan bir "yönetici" ile karşılaşırsınız ve bu yöneticiye öğretim
üyesinde olduğu kadar kolayca yaklaşamazsınız. Bu durumda işinizle ilgili bilgileri
bölümünüzdeki diğer deneyimli kişilerden almaya çalışırsınız, ama onlar da ileride
kendilerine rakip olabileceğiniz düşüncesi ile bu konuda pek istekli davranmazlar.
Uygulamalı derslerde yaptığınız hatalar normal karşılanırsa da, iş yaşamında yaptığınız
hatalar pek normal karşılanmaz. Yaptığınız hatanın büyüklüğüne göre bir karşılığını
görürsünüz. Küçük hatalarda sözlü olarak uyarılırsınız. Çok büyük hatalarda ise işinize son
verilmesi bile mümkündür. Üstelik artık yaptığınız uygulamalar artık sanal değildir.
Dolayısıyla yaptığınız hatalar sonucunda en azından bir kişi veya kurum olumsuz olarak
etkilenir ve zarar görür.
Öğrencilik konumu ile çalışan konumu ve her iki konumun çalışma koşulları arasındaki
farklar, yukarıda belirtilenlerle sınırlı değildir. Daha bu konuda pek çok fark ileri sürülebilir.
Örneğin ;
Öğrencilikte sadece ders olduğu günler okula gidersiniz ve arada boşluklar vardır. Çalışma
yaşamında ise işiniz olsun olmasın belirtilen mesai saatlerinde işyerinde olma zorunluluğunuz
olduğu gibi genellikle bu süreleri de aşan bir şekilde çalışırsınız.
Devam zorunluluğuna uyduğunuz sürece canınız istemediğinde (veya işiniz çıktığında) bazı
derslere girmeyebilirsiniz. Çalışma yaşamında devam zorunluluğu % 100'dür ve önemli işiniz
olsa bile yöneticinizden izin almak zorundasınız. Ayrıca derse geç kalma ile işe geç kalma
arasında da önemli farklar vardır.
Okulda öğrencilerin uymak zorunda bazı kurallar vardır. Ancak öğrenciler çok, bu kuralları
uygulatacak olanların sayısı ise azdır. Üstelik tüm öğrencileri sürekli gözönünde tutmak
13
imkansızdır. Öğrenci psikolojisi de zaten kurallara aykırı hareket edenleri okul yönetimine
şikayet etmenin, yani ispiyonculuğun çok kötü olduğu şeklindedir. Bu yüzden bir çok kural
ihlali yönetime ulaşmaz. Ulaşanlar da öğrencinin genç ve deneyimsiz olduğu gözönünde
bulundurularak, ciddi yaptırımların uygulanması yerine öğrencinin geleceği ile oynamamak
adına genellikle sözlü uyarılarla geçiştirilir. Buna karşılık işyeri kurallarının (çoğu zaman
yazılı olmamasına rağmen) yaptırımları çok ciddidir ve acıması yoktur. Yaptığınız tüm
faaliyetler yöneticilerin ve çalışma arkadaşlarının gözetimi altındadır. Üstelik bu kez "öğrenci
psikolojisi"nin yerini "çalışan psikolojisi" almıştır ve bu psikolojide bazen gelecekte
kendisine rakip olabileceği düşüncesi ile, bazen de üstlerine yaranmak amacı ile
"ispiyonculuk" yapılmasına daha sık rastlanır. Sonuçta çalışma yaşamında "Her koyun kendi
bacağından asılmaktadır."
Öğrencilerin çalıştıkları alanların durumu, (dersaneler, amfiler, kütüphaneler, laboratuvarlar
vb.) ve okulun sosyal olanakları, genelde bir çok işyerinden daha iyidir. (kuşkusuz bu,
okuldan okula ve işyerinden işyerine büyük farklılıklar gösterir.) Hatta denilebilir ki çoğu
vakıf üniversitesinin koşulları, yabancı şirketler bir tarafa bırakılacak olursa, bir kaç büyük
firma dışında çok daha iyi durumdadır. Oysa gerçek çalışma koşulları, (hele bir de arazide
çalışılması gerekiyorsa) okuldakilerden daha zordur. Örneğin tıp fakültelerinde öğrencilere
sunulan bir çok olanak, devlet ve SSK hastanelerinde daha azdır.
Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün… Ancak sanırım "çalışma koşullarını öğrenmek" ile
neyi kasdettiğim daha açık hale geldi. Bu koşulları ancak staj sırasında gözlemleyebilir ve
öğrenebilirsiniz. Üstelik konumunuz hala öğrenci olduğundan, yapacağınız hatalar hoşgörülür
ve işle ilgili bilgilere daha kolay ulaşabilirsiniz. En azından çalışanlar sizi kendilerine rakip
olarak görüp, bilgilerini paylaşmaktan kaçınmaz. Bütün bunların sonucunda kendinizi iş
yaşamına çok daha iyi hazırlayabilirsiniz.
3. Mesleki gelişim için gerekli yetkinlikleri öğrenmek :
Her meslekte gelişmek için gerekli olan bir takım yetkinlikler vardır. Bu yetkinliklerin bir
çoğu, kurumsallaşmış firmalarda görev tanımları, işe alma, terfi, performans değerlendirme,
ücretlendirme gibi süreçlerde kullanılır. Okulda öğrendikleriniz, bu yetkinliklerin daha çok
bilgi boyutuna ilişkindir. Bu bilgiyi beceri ve tutumlarınızla birlikte gözlemlenebilir
davranışlara, yani yetkinliklere dönüştürmek durumundasınız. Ayrıca bir çok pozisyonda,
mesleki bilginin yanında, okulda temel bilgisi öğretilmeyen bir çok yetkinliğin sizde
bulunması istenir. Hele yönetici konumlarına gelindikçe mesleki bilginin yerini giderek bu tür
yönetici yetkinlikleri alır.
Bilinçli staj yapmanın en önemli yararlarından biri de, iş yaşamında ne gibi yetkinliklerin
14
gerekli ve geçerli olduğunu öğrenmektir. Bunun için staj yaptığınız iş yerinin ;
- Görev tanımlarını ve bu görevleri yapacaklarda aranılan nitelikleri (konunuzla ilgili
olanlarını),
- İşe alım süreçlerini, işe alımda ne gibi özelliklerin arandığını,
- Terfi için nelere dikkat edildiğini ve ne gibi özellikler arandığını,
- Performans değerlendirmesinin nasıl yapıldığını, performans değerlendirmesinde hangi
kriterlerin
-
yer
aldığını
ve
bu
kriterlerin
açıklamalarını,
Ücretlendirmenin hangi kriterlere göre yapıldığını, öğrenmenizde büyük yarar vardır.
Buradan edineceğiniz bilgiler sonucunda iş yaşamında ne gibi yetkinliklerin gerektiği
konusunda fikir sahibi olabilirsiniz. Ayrıca, staj yaptığınız birimin yöneticileri ve
çalışanlarına, mesleği iyi bir şekilde yapabilmek için ne gibi özelliklerin gerektiği
konusundaki görüşlerini sorup, bunları diğer bilgiler ile bütünleştirebilirsiniz.
Mesleki gelişim için gerekli yetkinlikleri öğrenmenin de bir çok yararı var. Öncelikle iş
dünyasının sizden ne gibi özellikler istediğini öğrenerek kendinizi bu konularda
geliştirebilirsiniz. Bu yetkinliklere ait bir çok bilginin, okuldaki dersler ile verilmediğini
biliyoruz. O zaman iş size düşmektedir. Bu amaçla gerekli yetkinliklerden hangilerine sahip
olduğunuzu, hangilerinde ise yetersiz olduğunuzu değerlendirip, eksik olanları geliştirme
yoluna gitmelisiniz. İkinci olarak bu yetkinlikleri geliştirirseniz, mezuniyetten sonra iyi bir
firmada iş bulma şansınız artar. Üstelik işe başladıktan sonra da çalışma yaşamına kısa sürede
adapte olup başarılı sonuçlar alabilirsiniz.
4. Mesleki çevre edinmek :
Staj ile birlikte mesleki alanda ilk iş çevrenizi de yapmaya başlayacaksınız. Bir çok firmada
yöneticiler stajyerlere daha pozitif bakar ve o işyerinde çalışmaya başlamış olsanız bir çalışan
olarak kuramayacağınız diyalogu bir stajyer olarak daha rahat kurarsınız. Benzer durum staj
yaptığınız birimdeki diğer çalışanlar için de geçerlidir.
Diğer yandan stajyerler, bir çok firma için personel adayı kaynağıdır. Çalışmasından memnun
kalınan bir stajyer, deneme süresi gerektirmez, çünkü çalışması bilinmektedir. Ayrıca firma
kültürünü bildiği için uyum sağlaması da daha kısa sürer. Bu yüzden firmalar yeni mezun
elemana ihtiyaç duyduklarında, staj döneminde çalışmasından memnun kaldıkları stajyerleri
tercih ederler.
Öncelik 7
: Nitelikli eleman sorununa ilişkin kurumsallaşma eğitimleri düzenlenmeli
Sosyo-ekonomik yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelen Aile Şirketleri ile ilgili yapılan
araştırmalar dünyadaki şirketlerin önemli bir kısmının aile şirketi olduğu yönünde. Sadece
15
küçük şirketler değil, dünyanın en büyük 500 şirketinin yarıya yakını aile şirketi.
ABD´de 18 milyondan fazla şirket var ve bunların % 90´i aile şirketidir. En Büyük 100
şirketin İtalya´da 43´u Fransa´da 26´si Almanya´da ise 17´si aile şirketi. Tüm şirketler içinde
aile şirketlerinin oranı ise İtalya´da % 99´u, Almanya´da % 80´i Türkiye´de ise % 92 si aile
şirketidir.
Kurumsallaşma "Sürdürülebilir başarı için gereken yönlendirme, yönetim ve kontrol
sistemlerinin uygulanmasıdır" Yani başarının sürdürülebilirliği için gerekli yöntemlerin
uygulanması.
Aile şirketlerinin ömürlerinin kurumsallaşmayı başarabilmeleri ile yakından ilgili olduğu
görülür.
Aile şirketleri, yaşanan ekonomik krizlerden çok fazla etkilenmeden faaliyetlerini devam
ettirebilirken, aile içi sorunlar nedeniyle varlıklarını uzun sure devam ettirememektedirler.
Araştırmalar sürekliliğin gerçekleştirilememesinin sebeplerinin başında, şirketin belli bir
büyüklüğe ulaştığı ve gerekli şartların oluştuğu halde "kurumsallaşma" çalışmalarının
başlatılmaması geliyor. Kurucudan sonra yönetimi devralacak ikinci nesil aile üyesinin
belirlenmesi ve hazırlanmasını sağlayacak devir planı başka bir deyişle geleceğin
planlamasını yapamayan aile şirketleri varlıklarını uzun süre koruyamıyorlar.
Ailenin iş ile ilgili konuları ciddi ve profesyonel bir şekilde ele almaları vizyon ve
misyonlarını oluşturmaları ve aile içi iletişim, bireyler için gelişim ve kuşaklar arası devir
planlarının olması önemlidir.
Aile şirketlerinin başarısı sadece bu ilkeler ve planları yapmakla da sağlanamıyor. Aile
şirketleri de işini iyi yapmalı, aile kaynakları kadar diğer insan kaynaklarını da etkili bir
şekilde yönetebilmeli ve çağdaş yönetim tekniklerini kullanabilmelidirler. Bunun için de
rekabete açık, ileride lider konumuna gelebilecek bireylerin iyi eğitilmesi de başarı
potansiyelleri için o kadar gereklidir.
Kurumsallaşma , işletmenin bir sistem haline gelmesidir. Kurumsallaşma şirketin tamamen
profesyonellere terk edilmesi, kontrolün elden çıkartılması değil, şirketin kuralları standartları
ve prosedürlerinin olması ve kişilerden bağımsız olması demektir. Yetki ve sorumlulukların
dağıtılması, profesyonel bir yönetime geçilmesi, aile ve iş ilişkilerinin birbirinden ayrılması
demektir.
Günümüzde KOBİ´ler kurumsallaşmaya ilk adımı ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ile
atabiliyorlar. Yapılandırılmış ve uygulamaya geçirilmiş başarılı bir kalite yönetim sisteminin,
gelecek yıllara yönelik çok etkili bir kurumsallaşma oluşturduğu açıktır. Oluşturulmuş
prosedürler, talimatlar, iş akış şemaları, kalite yönetim el kitabı, formlar,yetki, sorumluluk,
16
görev dağılımları, vizyon ve misyon, kalite politikası gibi unsurların tüm çalışanlara
benimsetilmesi başarılı olunabilmesi için en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor. Sisteme
hakim akademik ve deneyimli eğitimcilere burada büyük bir görev düşüyor. Sistemin
benimsetilme düzeyindeki yükseklik ise verimliliği ve karlılığı oldukça arttırıyor.
17
SORUN 2 : TR 52 BÖLGESİ SANAYİ ENVANTERİ
NEDEN
- Firmalar yeterince bilgi paylaşımına açık değillerdir.
- Yetersiz veri
- Kurum ve kuruluşlar arasında etkin bir işbirliği
yoktur.
- Kayıt dışı ekonomi
- Kurum ve kuruluşlar etkin bilgiye nereden
ulaşacaklarını bilememektedirler.
ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF)
- Kurum ve kuruluşlar arasında etkin bir koordinasyon
kurulmalıdır.
- Sanayi envanterinin önemi anlatılmalıdır.
- Öncelikli olarak sanayi envanteri çıkarılmalıdır.
- Eksik yatırımların daha iyi bir şekilde belirlenip
tanıtım yapılması
SONUÇ
- Mevcut durum tespit edilememektedir.
- Yeterli veri olmadığı için bölge yeterince
anlatılamamaktadır.
- Kaynakların verimli kullanılmasını engellemektedir.
- Yabancı yatırımcı bölgeye çekilememektedir.
FAALİYETLER
- Mevlana Kalkınma Ajansı tarafından Etkin bir saha
araştırması yapılarak envanter çalışması yapılmadır.
- Envanter konusunda bilinçlendirme çalışması
yapılmalıdır.
- Etkin bir haberleşme ağı kurulmalıdır.
- Sanayi envanteri 3-4 dilde yayınlanmalı ve periyodik
olarak güncellenmelidir.
Temel Amaç : TR 52 BÖLGESİ SANAYİ ENVANTERİ
Öncelik 1
: Mevlana Kalkınma Ajansı tarafından Etkin bir saha araştırması
yapılarak Sanayi Envanter çalışması yapılı
Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de 300 bine yakın sanayi işletmesinin varlığı saptanmış
bulunuyor. Firmaların incelenmesinde sermaye, öz kaynak, ciro, kâr-zarar, ar-ge, istihdam,
ihracat, yurtiçi satış, enerji kullanımı, kapasite gibi tüm verilerin ortaya konulduğu
belirtiliyor. Ancak soru hâlâ ortada duruyor: Envanterin alt sektörler dahil üç bin dört yüz
sektörün il bazında tamamlanmasıyla kayıt dışı ekonominin önü kesilebilecek mi?
Sanayi envanteri çalışmasıyla Türkiye’deki işletmelerin sayısının saptanması da gündeme
gelmiş bulunuyor. 1992 yılından sonra 2008 yılına denk gelen ve yaklaşık 6 ay
sürdürüldükten sonra da sonuçlanan Sanayi Envanteri Sayımı’nın bir kısmı bitmiş bulunuyor.
Hizmetler sektörü de dahil, 2 milyon 100 bin işletmenin ciro, kâr, istihdam, ihracat gibi
kategoriye ayrılarak analiz edilen çalışmayla ilgili Türkiye’nin ekonomideki bazı sorunlu
alanları için de doğru bir çıkış noktası oluşmuş gibi gözüküyor. İşte sorun da burada. Ya da
söz konusu araştırma en somut hangi sorunu çözecek, gibi soruların yanıtları biraz zaman
gerektiriyor. Ancak, söz konusu çalışma, daha farklı soruları da beraberinde getiriyor.
Örneğin, sektörlerin tamamının tespit edilmesi gerçekten mümkün mü? Söz konusu tespitler
hangi yöntemlerle yapılıyor? Her ne kadar yapılan çalışmalarda titizlikle davranıldığı iddia
edilse de, gerçekten de asıl gözden kaçan noktalar göz önünde bulunduruluyor mu, şeklindeki
soruların yanıtı henüz ortaya çıkmış gözükmüyor. Ama araştırmalardan elde edilen somut
sonuçlarla ilgili, Türkiye’de gıda sektöründe kaç işletme var, bu işletmelerin il bazında
durumu nedir, gıdanın alt sektörlerinin ayrı ayrı durumu nedir, kârlılığı en yüksek beş sektör
18
veya İstanbul’da en kârlı beş sektör hangileri şeklindeki soruların cevabı bulunmuş gibi
görünüyor. Söz konusu çalışmanın “yeni teşvik sistemi açısından” önem taşıdığını söyleyen
yetkililer, bu veriler üzerinde yeni teşvik sistemini yapılandıracaklarını, envanterin bakanlar
kurulunda onaylanmasıyla da sanayi stratejisi çıkaracaklarını belirtiyor.
Geriye doğru gittiğimizde, Türkiye’de Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı’nın ilk kez DİE
tarafından 1927 yılında uygulandığı görülüyor. Ardından, 1963, 1970, 1980 ve 1985
sayımları geliyor. Bunun ardından Yedinci Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı ise 1992 yılında
yapılıyor. İlk kez 1927’de yapılan Sanayi Sayımı, “Sanayi Tahriri Neticeleri” adı altında,
1950 Sanayi Sayımı ise Türkiye İstatistik Yıllığı içinde yer alıyor ve 1970 yılından itibaren de
Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı olarak yayımlanıyor.
Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı, nüfus büyüklüğüne bakılmaksızın bütün il ve ilçe
merkezleri, belediyesi olan köyler ve nüfusu 2000'in altında olan yerlerdeki, on ve daha fazla
kişi çalıştıran imalat sanayisi işyerlerine ve tarım dışı sektörlere uygulanıyor. Genel Sanayi ve
İşyerleri Sayımı iki aşamada yapılıyor. Birinci aşamada, işyeri sayısı, istihdam; ikinci
aşamada ise, istihdam, satın alışlar, satışlar, stoklar gibi bilgiler toplanıyor.
Yıllık İmalat Sanayisi anketlerinin ilk uygulaması 1932 yılında başlıyor ve 1941 yılına kadar
devam ediyor. 1951 yılında başlayan ve bugüne kadar yürütülen ikinci uygulamada ise,
bilgiler “beygir gücü” esas alınarak değerlendiriliyor. 1950-1962 yılları arasında Türkiye
İstatistik Yıllığı içinde yer alıyor. 1963-1991 yılları arasında ise, devlet sektörünün tamamı ile
özel sektörde on ve daha fazla kişi çalıştıran işyerleri kapsama altına alınıyor. 1964 yılından
beri, işyeri sayısı, çalışanların yıllık ortalama sayısı, ücretler, yatırımlar, girdi-çıktı, katma
değer gibi işyerinin tüm faaliyetlerine ilişkin bilgiler derlenerek, Yıllık İmalat sanayi
istatistikleri adı altında yayımlanıyor.
Sanayi envanterinin çıkarılması aynı zamanda Türkiye’de nerede, ne yapıldığını göstermesi
açısından da önemli bir durum. Son birkaç yılda Türkiye’deki şirketlerin ve binaların sayımını
bitirdiklerini belirten yetkililer, milli gelirdeki artışın bu alanlardan kaynaklandığını söylüyor.
Yani, bünyesinde on ya da daha fazla insan çalıştıran şirket sayısının 11 bin 293 değil de, 27
bin 813 olduğu saptanmış. Yine benzer şekilde, Türkiye’deki konut sayısının daha önce
düşünülen 13,9 milyonun çok üstünde, 19,2 milyon olduğunun görülmesi bu çalışmayı
zorunlu kılıyor.
Öncelik 2
: Envanter konusunda bilinçlendirme çalışması yapılmalı
Yapılacak olan sanayi envanteri çalışmasının başarısındaki en önemli unsur saha araştırması
kısmı ve sanayicilerin bu sürece tam olarak destek vermeleridir. Bu bağlamda
19
sanayicilerimizin bilgi paylaşımını en yüksek seviyelere çıkarmak için etkin bir tanıtım ve
bilinçlendirme süreci uygulanmalıdır.
Öncelik 3
: Etkin bir haberleşme ağı kurulmalı
Yoğun rekabet ortamında yer alan işletmeler faaliyetlerini müşterilere yüksek değer sağlayan
ve minimum maliyetle üretilen kaliteli mamullerin sunulması boyutuna dayalı olarak
yönetmektedirler. Ancak bu yeterli olmamaktadır. Dinamik piyasalarda işletmelerin
etkinlikleri artık, hız ve bilgi işleme becerilerine göre tanımlanmaktadır. Bu anlamda,
işletmelerin müşterilerine açılan parolası niteliği taşıyan “quick response” veya “response
time“ diğer bir ifade ile; müşteri siparişlerinin alınması ve bu siparişlerin dağıtım
mekanizmasına bırakılması arasındaki süreyi açıklayan “çabuk yanıtlama” veya “mamulü
müşteriye olduğunca çabuk teslim etme süresi” ‘nin de yukarıda bahsedilen rekabet boyutuyla
birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Bu yanıtlama zamanı veya hızı yoklayıcı pazarlama
anlayışı içerisinde de üründe değişikliğe gitmek için firmaya belirli bir zaman tanıma imkanı
açısından da önemli olmaktadır. Pazarlama sisteminin mamule dayalı olmak yerine müşteriye
dayalı hale gelmesi neticesinde rakip işletmelerin söz konusu “yanıtı” ne kadar çabuklukla
verdiğine ilişkin değerlendirmeler göz önünde tutulmaktadır.
Kitle üretiminden (mass production) siparişe göre seri üretime (mass customization) geçilen
ilerlemenin amacı ve çıkış noktası mamulü müşteriye en çabuk ve kaliteli biçimde
sunabilmektir. Bu anlamda bireyselleşmiş taleplerin karşılanması birebir (inter-aktif)
pazarlama anlayışını gündeme getirmiştir. Bilgisayarlı bir ortamın oluşturulmasının ise
siparişlerin üretime daha çabuk devredilmesini ve mamulün müşteriye daha hızlı şekilde
sunulmasını destekleyeceği açıktır. Ayrıca, postmodern alanda yaşanan fragmentation
(kısımlara ayrılma veya bölünme) koşulu çağdaş müşterinin sergilediği istekler ve pazardaki
değişime duyarlılığı gerekli kılmaktadır. Bu anlamda sanal gerçeklik ve hypermedia gibi yeni
bütünleşik bilgi ve iletişim teknolojilerin yaşandığı bir çevrenin kullanılması da mantıklı
olabilir.Böylece, müşterilerin pazarlama organizasyonuna “partner” olarak katılmaları da
mümkün olmaktadır. Bunun yanında postmodern bireylerin(tüketicilerin) aynı günde farklı
yaşam stillerine adapte olabilmeleri kapsamında hız daha önemli olmaktadır. Aynı zamanda
gelecek yüzyılda(21.yy)işletmelerin, şirketleri, rakipleri ve müşterileri tek bir global
ekonomiye
bağlayacak
network
yapılanmasının
içerisinde
olacağı
belirtilmektedir.
Tanım ve Kavramsal Çerçeve
Hiç bir işletme piyasadan soyutlanmış veya bağımsız bir yapıya sahip değildir. Başarılı
olabilmesi, müşteri ve tedarikçileriyle olan ilişkinin ve uyumun etkinliğine bağlıdır. Bu
20
noktadan hareketle kurumlar arası sistem; katılımcı bir işletme fonksiyonu sağlamak amacıyla
iki veya daha fazla farklı organizasyonlar tarafından kullanılan ağlaşmış(networked(buradaki
network kavramı computer network’u gerekli kılan business network olarak incelenmiştir.
Kurumlar arası bilgi sistemleri, ise yukarıda bahsedilen gelişmenin bir sonucudur. KARBİS
kurumsal sınırları aşarak bilgi teknolojileri üzerinde kurulan ve bir yada daha fazla firmayı
müşterilerine veya tedarikçilerine bağlayarak mamul ve hizmetlerin değişimini sağlayan bilgi
sistemleridir. Bu çerçevede KARBİS’ in tanımı genel anlamda şu şekilde verilebilir.
“İki veya daha fazla şirket tarafından paylaşılan ve bilginin oluşturulması, korunması,
iletilmesi ve dönüştürülmesi faydalarını sağlayan, bilgisayar ve iletişim kapsamında bilgi
teknolojileri etrafında kurulan sistemlerdir.”
Bilgi sistemlerinin geleneksel olarak kurumsal ve teknolojik sınırlamalar dahilinde tek bir
firma ile sınırlı olduğu dikkate alınırsa, KARBİS’in yardımıyla kurumsal arası sınırlamaların
kalktığı bir ortama doğru yapılanmanın olduğu saptanabilir. Firmalar bu anlamda kurumlar
arası
bilgi
sistemlerinin
etkinliğini
ve
kazanç
getiren
yönünü
kavramışlardır.
Posta (mail) ve telefonlar KARBİS’ in uzun süreden beri kullanıla gelen geleneksel
örneklerini oluşturmaktadır. Ancak piyasalardaki değişim neticesinde firmalar arasında
kurulan elektronik sistemler ve Internet de KARBİS kapsamında değerlendirilmektedir. Zaten
Internet dünyası yeni bir fenomen olarak görülmekte ve “push technology” (bilgilerin
kullanıcılara bir anlamda itilmesi) çerçevesinde ileriyi gören pazarlamacılar tarafından ilgi
görmekte, aynı zamanda gelecek yüzyılda (21.yy)işletmelerin global bir ekonomiyi
oluşturacak network’lara bağlı olacağı belirtilmektedir. Internet ve elektronik pazarlar
içerisinde ise inter-aktif ve bilgisayar ağırlıklı olmak üzere, Talk/ use net (her iki tarafında
ekran üzerinde o anda karşılıklı yazışabilmeleri), Fax-mail (fax postası), Web formları,e-mail
(elektronik posta), video text, on-line hizmetleri, yerel hipermedya, voice-mail (sesli posta),
videophone v.b. sayılabilir.
Müşteri Firma(Alıcı) ile Tedarikçi(Satıcı) İlişkisi ve Kurumlar Arası Bilgi Sistemleri
Bilindiği üzere kitle pazarlar kitle iletişimi üzerine inşa edilirken, inter-aktif pazarlar bireysel
anlamda siparişe göre mamul ve mesajlar ile iletişime geçmektedir. Bunun sonucunda,
tüketiciler ve müşteriler ile firmalar arasındaki iletişim hızlanmakta ve sistem belirli bir
merkezi yapıya bağlı olmadığından on-line ile tam bir ulaşım sağlanmaktadır. Ayrıca
markaların müşterilere tanıtılmasında, sürekli ve bire bir ikna edici diyalog kurulmasında ve
sanal bir yapıya ulaşıldığından bürokrasinin kötü, esnekliğin ise daha iyi olduğuna ilişkin
bilinç oluşturulmasında ve özellikle mamulün rakiplere göre daha hızlı nakledilmesine
yönelik fayda sağlanmasında etkili olmaktadır.
21
Tüketici veya müşteri ile firma arasındaki bu ilişki firma (alıcı) ve tedarikçisi (satıcı) arasında
da mevcuttur. Müşteri ile tedarikçi firma arasında, özellikle dağıtım gereksinimlerinin daha
sık karşılanması için, en az hatayla karşılama ve daha büyük ölçekli işbirliği sağlamada
önemli bir kavramdır ve tedarikçi ile müşteri arasında kurulan network kalıcı ve uzun ilişki
oluşturulması anlamında ele alınmaktadır. Bunun yanında geleceğin fabrika yapısına ilişkin
yapılan tartışmalarda “ geleceğin fabrikasında büyük ve mass production yerleşimleri değil,
fabrikaya bağlı şubelere coğrafik olarak mal gönderen daha çok tedarikçinin görüleceği”
belirtilmektedir.
İşte bu sanal ilişki kurumlar arası bilgi akışı olarak ifade edilmektedir ve KARBİS
kapsamında elektronik veri değişimi yardımıyla tedarik zincirinin bütün halkalarına yanıt ve
reaksiyon verme imkanı sağlanmaktadır. Alıcılar ve tedarikçiler arasında paylaşılan
geleneksel enformasyon neyin satışa konu olduğu ve hangi fiyattan satıldığıdır. Bu
enformasyon içerisinde en önemli geçişler siparişler ve faturalardır. KARBİS kullanıldığında
ise organizasyonlar daha fazlasını paylaşma imkanı bulurlar. Bu açılımda on-time delivery
(zamanında dağıtım) kavramının müşteri-tedarikçi ilişkisinde performans ölçümünde
kullanılan bir kriter olduğunu dikkate almak gerekir.
Bu tür iletişim konusunda birçok uluslararası firma kurumlar arası network konusunda aktif
bir rol oynamaktadır. Örneğin, yalın üretim uygulayan Toyota firması tedarikçileriyle network
kurarak geniş bir koordinasyon gerçekleştirmiş, bu durum tedarikçileri daha radikal
değişiklikler yapmaya zorlamıştır. Benzer şekilde Benetton firması, üretim süresi ile
perakendeci mağazalarının satış noktası terminalleri arasında bilgisayarlı bir ortam sağlayarak
daha hızlı bir satış stili geliştirmiştir.
Good Year firması da, Superhighway (bilgi otobanı) aracılığıyla lastik satmaktadır. Bilgi
sistemi olarak kullanılan ”CompuServe” ile müşteriler elektronik pazarda seçimini yapmakta
ve
istediği
lastiği
en
yakın
perakendeciden
sipariş
edebilmektedir.
Dolayısıyla
perakendecideki mal siparişi Good Year yönetimi tarafından anında saptanabilmektedir.
Benzer şekilde Chrysler firması tedarikçilerini Electronic Data Interchange(EDI; firmalar
arasında işletme verilerinin elektronik olarak iletimi) sistemi içine katarak özel bir ağ
oluşturmuştur. Yine Ito Yokoda grubunun bir parçası olan “7 eleven” satış bilgilerini
doğrudan
depolara
göndererek
raf
içeriğini
günde
üç
kere
yenileyebilmektedir.
Ayrıca, kurulan ağ sayesinde, firmalar dizayn üzerinde farklı CAD sistemlerini elektronik
olarak gerçekleştirmektedir. Hitachi fabrikasındaki mühendisler dizaynlarını artık ağır
elektronik makinelerle kağıt üzerine değil, fiber optik ve coaxial kablolarla bilgisayarlı iş
istasyonlarına ve üretim hattına geçmektedirler. Yukarıdaki örneklerden yol çıkarak,
22
müşterilerin tedarikçileriyle oluşturdukları ağ’ın “kullanım modeli “olarak değişik şekillerde
dikkate aldığı görülebilir. network’lerin kullanım modeli açısından üç şeklinin olduğu
görülmektedir.
Belirli bir network müşterilerine bağlı olarak çeşitli şekillerde kullanım modellerine sahiptir.
Yöneticiler, genellikle müşterilerin ağ’ı eşit olarak kullandıklarını varsayar.Bu tam hat
kullanımlı yoğunlaşma modelidir (zero concentration). Fakat bir çok ağ’da müşterilerin çoğu
kullanımı dağınık bölgelerde yoğunlaştırırlar(zone concentration). Bölgeler dışındaki hatları
nadiren kullanırlar. Bunun yanında üçüncü bir model olarak, bazı müşteriler belirli yerler
arasında kullanımı yoğunlaştırmanın ötesinde “dar” kullanım(lane concentration) şeklinde
gerçekleştirmektedirler. Müşteriler ile tedarikçiler arasında da eşit uzaklıktaki bir yaklaşım
öngörülebilir. Müşteri ya bazı tedarikçilerle irtibata geçer, ya da kendi sektöründeki bütün
tedarikçilerle çalışabilir. Ya da sektörde bir kaç müşteri ile tedarikçi dışındakiler sistemde yer
almazlar.
Bilgi Ağları ve Elektronik Pazarlar
KARBİS genellikle doğrusal bir “ değer ekleme zincirinde” yer alan, tedarikçi (satıcı) ve
müşteri (alıcı) olarak adlandırılan iki taraf arasında gerçekleşir. Ancak unutmamak gerekir ki;
değer zinciri modelinde bulunan bilgi, değer ekleme sürecinin kaynağı değil bir unsuru
durumundadır.
Bilindiği gibi Internet ve Intranet (firmanın kendi bünyesindeki iç ağ) iletişimi desteklemek
amacıyla dizayn edilirler. Bu anlamda Internet ile value chain (değer zinciri) birleştirildiğinde
Interchain şeklinde üçüncü bir yapı ortaya çıkar. Kurumlar arası bilgi sistemlerini bu
yapılanma içerisinde incelemek gerekir. Sistemler genelde aracılar tarafından yürütülür.
Ancak aynı pazarda birden fazla sistem rekabet edebilir ve dolayısıyla başka aracılar da
olabilir. İşte KARBİS bu noktada bilgi ağları ve elektronik pazarlar olarak ayrılmaktadır.
Kurumlar arası bilgi ağı dikey bir pazarda bir müşteri ve bir tedarikçinin değer ekleme
zincirinde karşılıklı buluşmaları şeklinde gerçekleşmektedir. Bu durum, çift taraflı
entegrasyonu ifade eder. Elektronik pazarlarda ise mamul teklifleri ve piyasa fiyatları
konusunda bilgi değişimi açısından alıcıların ve satıcıların katılımı sağlandığından çok taraflı
bilgi paylaşımı söz konusudur.
Bilgi ağları, organizasyonlar arasında hızlı bilgi değişimi veya envanter seviyelerinin daha iyi
yönetilmesi gibi etkinlikler yaparak taraflar arasında bilginin elde edilmesi ve ulaştırılması
etkinliğini güçlendirir ve müşteri ile tedarikçi arasındaki koordinasyonu geliştirir. Firma
bundan elektronik aracılık etkinliği elde eder. Böylece, daha yüksek kurumlar arası iletişim
gerçekleşir ve daha düşük toplam koordinasyon maliyetleri neticesinde envanterler için bilgi
23
değişimi sağlanır. Ayrıca perakendecinin satış terminalleri tedarikçinin dağıtım sistemine
bağlandığından elektronik entegrasyon (bütünleşme) etkinliği sağlanır.
Elektronik pazarlar alıcının fiyat ve mamule ilişkin bilgi elde etme maliyetini düşürür. Bu
nedenle, satıcının piyasa gücünü kırar ve fiyat rekabetini destekler. Alıcılar hem daha düşük
fiyatlarla karşılaşma hem de kendi ihtiyaçlarına daha iyi yanıt veren satıcıları seçme imkanına
sahip olurlar.
Bilgi Ağlarının Kullanımı, kurumlar arası bilgi ağı, belirli bir kapasite (her bir zamana birimi
başına güvenilir olarak geçen bilgi byte’ları) ile yanıtlama zamanı (işlem tamamlandıktan
yani sipariş verildikten sonra karşı taraftan yanıt almak için bilgi kanalının ihtiyaç duyduğu
zaman) yoluyla oluşturulan iletişim kanalı şeklinde kullanılmaktadır. Bu anlamda bilgi
teknolojisinden yararlanılmasının iletişim kanalının kapasitesinde artış, yanıtlama zamanında
ise azalış meydana geleceği varsayılmaktadır. Ortaya çıkan ilk etki KARBİS ‘in posta ve
telefon gibi klasik sistemlerden daha hızlı bağlantı kurma yeteneği kadar karşı taraftan yanıt
gelmeden önce gerekli bilgi sürecini hızlandırmadaki gücünden de gelmektedir. İkinci etki
KARBİS’ in büyük miktarda doğru ve hızlı bilgi geçmesinden kaynaklanmaktadır. Bilgi
ağları envanter seviyesi ve satın alma sürecinin takibi açısından incelenmektedir.
Geleneksel envanter oluşumunda, müşteri firma tedarikçi firma tarafından sağlanan mamulün
aracılığında stokastik bir taleple karşılaşır. Envanter çıktısı müşteri firma için maliyetli
olduğundan belirli bir tampon envanter seviyesinin korunması ve bilgi ağı ile tedarikçi
firmaya periyodik siparişler geçilmesi zorunluluğu vardır. Ancak KARBİS kullanıldığında
bilgi ağı kapasitesinin arttığı ve yanıtlama veya siparişi karşılama süresinin azaldığı
görülebilir. Bu da toplam koordinasyon maliyetlerini düşürür. Böylece siparişler arası süre
yeterince azalırsa, müşteri optimal envanter kapasitesi süreçteki envanterden daha az hale
gelecektir. Bu noktada, müşteri firma elindeki tampon envanteri çıkaracaktır. Böylece iki
firma arasındaki koordinasyon, tampon envanter ağından JIT’e dönüşecektir. Dolayısıyla
elektronik veri değişimi, bar-kod, JIT ve bütünleşik faaliyetler yardımıyla toplam dağıtım
maliyetlerinin kontrolünde de gelişme sağlanmış olacaktır.
Bu modele sanal envanter de denilebilir. General Elektric (GE)firmasının “doğrudan iletişim
sistemi“ içerisinde, perakendeciler siparişleri kendi envanterlerinden değil, GE firmasının
aslında görünürde olmayan ve geri planda yer alan binlerce buzdolabına sahipmiş gibi faaliyet
imkanı tanıyan sanal envanterinden karşılamaktadır. GE ile perakendeciler arasında 24 saat
aktif olan bu on-line sipariş süreç sistemi ile sistemdeki perakendeciler bir sonraki siparişi
girebilmektedir.
Bilgi ağlarının kullanımı şirket tarafından gerçekleşti-rilen “satın almaların” kurumsal
24
sürecinin izlenmesi şeklinde de olabilir. Bu anlamda tedarik etme süreci bilgi ağı yoluyla
ulaşan stokastik satın alma sürecini izler ve kontrol eder. Örneğin Mağaza zinciri Wal-Mart
ile Wrangler (kot üreticisi) arasında yazılım uygulaması kullanılarak bazı şubelere çeşitli
boylarda ve renklerdeki mallar bazı depolardan satın alım yapılarak gönderilmektedir.
Sonuçta lojistik ve envanter maliyetleri azalmakta ve daha az stok çıktısı olmaktadır.
Dolayısıyla
sıfıra
yakın
stokla
çalışma
ortamı
oluşturulmaktadır
Elektronik Pazarların Kullanımı
Elektronik pazarların kullanımı ile, müşterilerin (alıcıların) arama maliyetlerini azaltmaktadır.
Bu durum tedarik alanında perakendecilerin üzerinde durduğu bir konudur. Söz konusu
maliyetler alıcıların satıcı fiyatları ve mamul siparişleri hakkında uygun bilgileri sağlama
maliyetleridir. İki şekilde kullanılabilir. Her şeyden önce, müşteriler bazen ne istedikleri
konusunda ve en iyi tedarikçileri bulma konusunda bir çok alternatifi değerlendirme ve arama
zorluğuyla karşılaşır. Bu kapsamda mamul pazarında alıcının arama maliyetlerinin
düşürülmesi daha düşük piyasa fiyatı ve daha az satıcı kâr’ı ile sonuçlandığından müşterilerin
ihtiyaçlarını geniş bir ölçüde karşılayacak yeni bir değer oluşturulur. Özellikle Web siteleri bu
anlamda kavramlaştırılmış bir platformdur ve müşterilerden geri bildirim almak için uygun
bir araç olarak kullanılmakta ve firma açısından da maliyetlerin aşağıya çekilmesine destek
vermektedir.
İkinci olarak, tüketici farklılığı ve mamul alıcı tercihlerinin karşılanması ile sınırlı fiyat
rekabetinde merkezi bir rol oynamaktadır. Elektronik pazar sisteminin kurulmasıyla mamul
arama maliyetlerinin düşürülmesi satıcı kar’ının azalmasını ve daha düşük fiyatı beraberinde
getirir. Düşük arama maliyetleri de daha farklı tekliflerin incelenmesine olanak sağlayacaktır.
Konya - Karaman bölgesi sanayi envanteri güncellenebilir ve ulaşılabilir bir şekilde takip
edilmelidir.
Öncelik 4
: Sanayi envanteri 3-4 dilde yayınlanmalı ve periyodik olarak
güncellenmelidir.
Çıkarılacak ana sanayi envanterinin tanıtımı ve bölgeye yatırımcı çekmek için 3-4 dilde
çevirisi yapılarak yayınlanmalıdır. Ayrıca çıkarılacak olan sanayi envanteri sürekli olarak
güncellenebilir durumda olmalıdır ve belirli aralıklarla güncellenmelidir.
Öncelik 5
: Bölgeye yönelik etkin bir yatırım planlaması yapılmalıdır.
Sanayi envanteri çıkarıldıktan sonra bölgede sanayiye yönelik olarak bir yol haritası
çıkarılmalıdır. Özellikle Yatırımın yönlendirilmesi ve yanlış yatırımın önlenmesi kaynak
25
israfını önleyecektir. Ülke iç mevzuatı ilgili maddeye uygun değil ise buna yönelik Türk
Ticaret Kanununda değişiklik yapılması için girişimler başlatılmalıdır.
Öncelik 6
: Etkin bir envanter çalışmasının sonucu ulusal ve uluslar arası
yatırımcıların yönlendirilmesi ve koordinasyonu sağlanmalıdır.
Yapılan çalışmaların ve çıkarılan envanter sonucu görülen bölgenin potansiyeli yerli ve
yabancı yatırımcılara çok iyi bir şekilde anlatılmalıdır. Bu süreci etkin bir şekilde yönetmek
ve yatırımcıların bölgeye çekilmesi için Uluslar arası profesyonel bir firmadan hizmet
alınması gereklidir.
26
SORUN 3: İŞBİRLİĞİ KÜLTÜRÜ VE SOSYAL SERMAYE YETERSİZLİĞİ
NEDEN
SONUÇ
- Güven eksikliği
- Aile işletmelerinin çokluğu
- Geçmiş dönemlerde yaşanan olumsuz tecrübeler
- İşletmelerin bilgi paylaşımı ve işbirliği konusunda
isteksiz olması
ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF)
- Kümelenme modeli etkin bir şekilde uygulanmalıdır.
- İşbirliğine dayalı rekabet anlayışı benimsenmelidir.
- Bölgenin sosyal sermeye ve güven endeksi
incelenmeli ve buna yönelik eylem planı
geliştirilmelidir.
- Kurum ve kuruluşlar arasındaki ilişki en üst seviyeye
çıkarılmalıdır.
- Yazılı kültüre geçilmelidir.
- Yaşam kalitesini artırıcı faaliyetlerin yerine
getirilmesi için etkin bir iletişim sağlanmadır.
- İşbirliğine dayalı rekabet anlayışının olmamamsı
- Profesyonellerin bölgeye olan ilgisizliği
- Birlikteliğe dayalı öneli projelerde işletmeler bir
araya gelememektedir.
- Yenilik ve Ar-Ge’nin yetersiz olması
FAALİYETLER
- Kümelenme hakkında bilinçlendirme çalışmaları
yapılmalıdır. (Makale, Tanıtım vb)
- Öne çıkan ve gelecekte öne çıkabilecek sektörlere
yönelik kümelenme çalışmaları yapılmalıdır.
- İşbirliği kültürü etkin bir şekilde anlatılmadır.
- Şirket evlilikleri ve ortak çalışma özendirilmelidir.
Temel Amaç : İŞBİRLİĞİ KÜLTÜRÜ VE SOSYAL SERMAYE YETERLİ HALE
GETİRMEK
Öncelik 1
: Kümelenme hakkında bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. (Makale,
Tanıtım vb)
Kümelenme kavramı ülkemiz açısından çok yeni bir kavramdır. Gelişmiş ülkelerde yıllardır
uygulanan ve çok etkin başarıların elde edildiği örnekler mevcuttur. Kümelenme sürecinde en
önemli unsur GÜVEN unsurudur. Örneğin Fransa’da Sophia Antipolis Bölgesinde yapılan
çalışmalar her kesimin destek vermesini sağlamak için çok iyi bir tanıtım yapılmış ve
bölgenin bilinçlendirilmesi için yaklaşık olarak 4.000’in üzerinde makale yayınlanmıştır. TR
52 bölgesinde de halkı bilinçlendirmek için yazılı ve görsel basında yer alınması
gerekmektedir. Ayrıca sürekli olarak ulusal ve uluslararası programlar yapılarak farklı
tecrübelerinde öğrenilmesi sağlanmalıdır.
Sosyal sermaye; ekonomik, beşeri, finansal ve çevresel sermaye gibi diğer sermaye türlerinin
etkinliğini artıran, ancak çeşitli yönlerden onlardan ayrılan bir sermaye şeklidir. Sosyal
sermaye, sosyal bilimler alanında oldukça uzun entelektüel geçmişe sahiptir. Lyda Hanifan’ın
1916 yılındaki yazısından itibaren yaklaşık 90 yıldır bu olgu ele alınmaktadır. Sosyologlar,
ekonomistler ve politika bilimcileri tarafından irdelenen sosyal sermaye olgusuna en büyük
katkının Coleman, Putnam ve Bourdieu tarafından yapıldığı konusunda fikir birliği vardır.
Fransız sosyolog Bourdieu (1986)’nun sosyal sermaye ile ilgili üzerinde durduğu temel husus,
insanların hiyerarşik sosyal yapı içerisinde kendi pozisyonlarını korumak için sürekli rekabet
içinde olmalarıdır. Sosyal sermayenin bir bileşeni olan yükümlülükler ve ağlar, karşılıklı
ilişkilerde güçlü ve sürekli yapısal unsurlardır. Bu çerçevede sosyal sermaye, bireylerin
27
ekonomik ve kültürel sermayelerini harekete geçirmelerini sağlayan temel bir faktör olarak
görülebilir. Bourdieu (1986), farklı sosyal sınıflara mensup çocukların eğitim performansını
incelemiş, dengesizliklerin temelinde sosyal ve kültürel sermayenin yattığını ileri sürerek bu
konuya ilginin oluşmasını sağlamıştır.6
Kümelenme faaliyetlerinin şirketler ve bölgelere sunduğu muhtemel yararlar, hükümetleri ve
diğer ekonomi politikacılarını küme teşvik politikaları geliştirmeye yöneltmektedir. Genel
olarak, iyi hazırlanmış bu tür bir çalışma üç temel faaliyeti öngörür:

Verimlilik artışı (özelleşmiş girdiler, bilgiye erişim, sinerjiler ve kamu malına erişim
aracılığı ile),

Daha hızlı yenilenme (işbirliğine dayalı araştırma ve daha yoğun rekabet aracılığı ile),

Yeni iş sahaları oluşturma (belli özelliklere sahip pazarları doldurmak ve küme
haritasındaki sınırları genişletmek suretiyle).
Kümelenme faaliyetleri, bölgelerin ekonomik gelişim ve istihdam faaliyetlerini yönetmelerine
katkıda bulunur. Aynı zamanda, toplulukları mevcut sanayiler üzerinde yeniden
yoğunlaşmaya teşvik eder.
Güçlü yerel kümelenme faaliyetleri, yabancı yatırımları çekme noktasında da bölgelere
yardımcı olur. Alanlarında sanayiye önderlik eden kümeler ulusal ve uluslararası önemli
yatırımcıları bölgeye çekebilmektedirler. Nitekim, yabancı şirketler, kümelerin liderliğini
daha güçlendirebilir ve gelişmelerine katkıda bulunur.
6
ÇETİN Murat, Endüstriyel Bölgelerde Sosyal Sermaye ve Güven: İtalya Örneği, Erciyes Üniversitesi, Yozgat
İ.İ.B.F
28
Kümelenme Yönetimi – 5 Faaliyet Alanı
Kümelenme yönetiminin ana görevleri aşağıdaki 5 alana bölünebilir.
1.
Bilgi ve İletişim
2. Eğitim ve Nitelikler






Detaylı veri tabanı
Olağan müşteri görüşmeleri
İnternet /Anasayfa
Tedarikçi ve servis kataloğu
Haber bültenleri
Düzenli yapılan etkinlikler,
şirket turları, çalışanlar için
eğitim gezileri
 Aylık haberleşme
 Tanıtım kitapçığı
3. Ortak çalışmalar
 Ortak projelerin başlatılması
ve desteklenmesi
 Potansiyel proje ortakları
arasındaki iletişimin
kurulması
 AR-GE eğitim kurumları ve
özel hizmet sağlayıcıları ile
işbirliği kurulması
 Özel destek programlarının
kurulması
 Üst düzey yeniliklerin
teşvik edilmesi
4. Pazarlama ve Halkla
İlişkiler
 Bilgi ve pazarlama
malzemeleri
 Bölgesel bir kimlik
oluşturma
 Ulusal ve uluslararası
halkla ilişkiler ve
reklam etkinlikleri
 İlgili alan imajını
güçlendirmek için
önlemler
 Ticaret fuarları, şirket
ziyaretleri, temel
müşteriler için
sunumlar
 Lobi çalışmaları
 Branşla ilgili eğitim
ihtiyaçları analizi
 Yetenekli personelin terfisi
ve danışmanlığı
 Şirket personelinin
yeteneklerine göre
aktiviteler
 Düzenli yapılan özel
etkinlikler
 Çalıştaylar ve Seminerler
 Çalışanlar için eğitim
gezileri
 Şirketler arası öğrenme
 AR-GE ve Eğitim
kurumlarıyla ortak çalışma
5. Uluslararası nitelik kazanmak
 Uluslararası olaylara,
kongrelere, gündeme,
müşterilere ve markalara
ulaşılması
 Uluslararası ortak çalışma
desteği
 Uluslararası nitelik
kazandırma sürecinde
şirketlerin desteği
 Karşılaştırmalı ve
tamamlayıcı uluslararası
gruplar arası ağ
etkinliklerinin kurulması
 Küme çalışmalarını
yabancı ziyaretçiler için
çekici hale getirme
Kaynak: Küme Yönetimi Rehberi Kümelenme Temel Prensip ve İlkeleri - www.clusterforum.org
Öncelik 2
: Öne çıkan ve gelecekte öne çıkabilecek sektörlere yönelik kümelenme
çalışmaları yapılmalıdır.
Marshall’dan günümüze değin dillendirilen ve uygulama karşılıkları sürekli gelişme sağlayan
kümeler, rekabetçi değerlerin oluşumunda tedarikçiler açısından önemli birer araç olarak
karşımıza çıkarlar. İlk kez Porter tarafından kavramsal çerçevesi ve tanımlaması ortaya
konulan küme; birbirleri ile ilişkili veya birbirlerinin tamamlayıcısı ürünler üreten ve satan
kuruluşların sektör ve coğrafi temelde yoğunlaşmalarıdır. Söz konusu yoğunlaşmanın rekabet
açısından en önemli göstergelerinden biri ise ağ ilişkileridir. Bu ilişkiler aynı zamanda
kümenin niteliğini ve türünü de tanımlamakta, ortaya koymaktadır. Rekabet değeri açısından
kümenin nitelik kazanmasında ise bu yapısal kriter önem kazanmaktadır.
29
Bu bağlamda kümelerin ağ ilişkilerine bağlı olarak tanımlanmasında iç ve dış ağlarla birlikte
bütünleşmiş kümenin etkin ve hedeflenen küme olarak ortaya çıkması ve küme odağındaki
işletmelerin paydaşlarla olan ilişki düzeyi önem kazanmaktadır. Bu durum aynı zamanda ele
alınan kümenin diğer kümelerle olan rekabet düzeyini de belirlemektedir. Nitekim
bütünleşmemiş bir kümenin zayıf olan rekabet gücü ile içeride bütünleşmiş olan kümenin
göreceli rekabet avantajları buna ilişkin bir kıyaslama fırsatı sunmaktadır. Diğer taraftan ağ
yapısının bütünlük ve etkinlik sağlaması aynı zamanda işletmelerin ve paydaşların değer
zincirine yönelik iyileşmenin de göstergesi olarak kabul edilmelidir.
Buradan yola çıkarak oluşturulan kümelerde gerek işbirlikçiler, paydaşlar ve küme üyeleri
arasındaki ağ ilişkileri, gerekse işletmelerin değer zincirlerindeki iyileşmeler rekabet
üstünlüğü sağlamada avantaj sağlayacaktır. Rekabet süreci içerisinde tedarikçi firmanın
tedarik zincirindeki avantajı, sadece yan sanayi ilişkisinin değerlendirilmesine bağlı değildir.
Bu iyileşme aynı zamanda tedarikçinin kümelenme merkezleri ile olan ağ ilişkisine de
bağlıdır. Küme merkezlerinin (odaklarının) ağ biçimlerinde ise bütünleşmiş kümelerin öncelik
kazandığı görülmektedir.
Bölge sanayicisi kendine has geliştirdiği girişimcilik kültürü ve ruhu ile bugün birçok
Anadolu kentine iyi bir örnek oluşturmaktadır. Bu girişimcilik ruhu, bölge sanayisini bazı
bölgelerde olduğu gibi sadece birkaç sanayi dalında gelişmekle sınırlı bırakmamış, birçok
sanayi dalında önemli gelişmeler yaşanmasını mümkün kılmıştır. Nitekim yapılan
araştırmalarda şu anda bölgede 80 değişik sektörde üretim yapıldığı tespit edilmiştir. Değişik
sektörlerde üretim yapılması olası herhangi bir sektördeki meydana gelebilecek Sektörel
krizde diğer sektörlerin devrede olması sebebi ile yaşanacak ekonomik krizin il düzeyine
yayılmasını engelleyecektir.
Konya Sanayi Odası tarafından uzman bir ekip ile yaklaşık 3 yıldır sürdürülen çalışmalarda
öncelikle Kümelenme Potansiyeli araştırılmış olup, araştırma kapsamında rasgele örneklem
yöntemiyle 1400 firma üzerinde yapılan araştırma sonucunda 12 sektörün Kümelenme
potansiyeline sahip olduğu belirlenmiştir. Bu bağlamda uluslar arası entegrasyon dikkate
alınarak öncelikli çalışmalar Otomotiv Yan Sanayi İş Kümesi üzerine çalışmalar
yoğunlaştırılmış olup, makine imalat, ayakkabı gibi diğer sektör yapıları da süreç içerisinde
ele alınmaya başlanmıştır.
30
Bu Sektörler Şunlardır;
- Makine ve Teçhizat İmalat Sanayi
Konya’da öne çıkan önemli bir sektör makine imalat sanayidir. Özellikle Metal işleme
makineleri
sektörü,
Türkiye’deki
metal
işleme
makineleri
sektörünün
lokomotifi
konumundadır. Bu sektörde Konya’nın Türkiye pazarında lider illerden birisidir. Makine
imalat sanayisinin diğer bir kolu olan Araç Üstü Ekipman sanayinde çok önemli bir aşama
kaydetmiştir. Birçok ülkeye ihracatının yanı sıra, Araç Üstü Ekipman Sanayinde Türkiye
pazarının %75’ne sahiptir. Konya sektörde tüm dünyaya anahtar teslimi un irmik ve makarna
fabrikası yapan tesislere sahiptir. Sektörde Pazar lideridir. Ülkemizin ziraat alet ve makineleri
ihracatının %45’ine sahiptir. Ayrıca Konya’nın Makine İmalat Sanayinde önemli üretim
kalemleri şunlardır; Kaynak Makineleri, Kompresör, Otomatik Giyotin Makas, Muhtelif
Presler, Hidrolik Silindir ve Pompalar, Motor Yenileme Makineleri, Muhtelif Matkaplar vb.
- Otomotiv Yan Sanayi
Konya sanayisi özellikle son on yılda Dünya pazarındaki payı giderek artan otomotiv yedek
parça sanayinde gerek kalite ve gerekse üretim kapasitesi olarak iddialı bir duruma gelmiştir.
Konya’da Otomotiv yan sanayi karasörcülük başta olmak üzere çeşitli parça üretimiyle küçük
işletmelerde başlamıştır. İlimizde esas gelişmesi TÜMOSAN’ın üretime geçmesi ile ivme
kazanmıştır. Gerek TÜMOSAN’ın faaliyete geçmesi gerekse ülkemizdeki otomotiv
sektöründeki gelişmeler ilimizde var olan sanayi altyapısını otomotiv yan sanayisine
yöneltmiştir. Küçük sanayi sitelerinde başlayan otomotiv yan sanayi üretimi, gelişen arz talep
dengesi ile kabına sığmamaya başlamış ve bugün üretimlerinin tamamını veya büyük oranını
ihraç eden, Organize Sanayi Bölgelerinde üretim yapan büyük işletmelere yerini bırakmıştır.
Otomotiv Yan Sanayinde, iç piyasa olarak Türkiye’de mevcut otomobil fabrikalarına ve yurt
dışına pazarlama yapılmaktadır. Bugün ülkemizdeki en önemli motor supap, motor piston,
gömlek, krank, dişli ve conta fabrikaları ilimizde bulunmaktadır. Sektörde bahsedilen ürünler
dışında, otomotiv denilince akla gelen manifold, komple dingil parçaları ve üretimi, treyler
üretimi, oto kalorifer ve ekipmanları, fren ve aksamları, Hidrolik pompa, Hidrolik ve
pnömatik sistemler, Süspansiyon parçaları, Emniyet aksamları, Oto cam, Koltuk, Döküm ve
dövme parçalar gibi her türlü yedek parça ve aksesuarları da üretilmektedir. Bu üreticilerin
büyük çoğunluğu dünya standartlarında üretim yapmakta olup ISO 9000 belgelidir. Dünya da
mevcut her türlü marka ve model aracın yedek parçası imal edilmekte ve başta AB ülkeleri
olmak üzere Güney Amerika, Kuzey ve Güney Afrika, Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler ve
Uzak Doğu Ülkeleri’ne ihraç edilmektedir.
31
- Ana Metal Sanayi
Konya döküm sanayinde önemli üretim merkezlerinden birisidir. Konya’da döküm sanayinde
faaliyet gösteren 450 firma bulunmaktadır. Konya yaklaşık 150 bin ton üretim kapasitesi ile
Türkiye’nin toplam döküm üretiminin %12’sini karşılamaktadır. Konya da 4 ana kolda
(Sfero, Pik Döküm, Çelik Döküm, Alüminyum) döküm yapılmaktadır.
- Gıda Ürünleri ve İçecek İmalat Sanayi
Türkiye’nin Tahıl üretiminin % 10’luk kısmı Konya da yapılmaktadır. Un, Tuz ve Şeker,
üretiminde Türkiye lideridir. Türkiye’nin Tuz ihtiyacının %65’i Konya’dan karşılanmaktadır.
Öğütülmüş Tahıl Ürünleri, Bisküvi, Gofret, Çikolata ve Şekerleme, Şeker, Süt ve Süt
Ürünleri, Tuz ve Yağ ön plana çıkan ürünlerdir.
- Mobilya İmalat Sanayi
Sektör gerek büro ve gerek ev mobilyası konusunda uzmanlaşmıştır. Sektör 2008 yılında
Konya ihracatında ilk 10’da yerini almayı başarmıştır. Bir firmamız büro mobilyalarında
ülkemizde sektöründe ihracat lideri olmuştur.
- Deri ve Deri Ürünleri İmalat Sanayi (Ayakkabıcılık)
Sektörde yaklaşık olarak 10 bin kişi çalışmaktadır. Konya Ayakkabı sanayinde üretim
sürecinin tamamında bütün parçaları üretebilme kabiliyetine sahiptir. Ayrıca Konya da
ayakkabı makineleri imalatı da yapılmaktadır. Konya’da 150’ye yakın ayakkabı fabrikası,
800’e yakında imalathane bulunmaktadır. Yıllık 15 milyon çift ayakkabı üreten Konya
Türkiye pazarının toplam %15’ine sahiptir. Üretim kapasitesi olarak Türkiye’de İstanbul ve
İzmir’in ardından 3. sırada yer almaktadır. Sektörün günlük kapasitesi 140.000 çift iken ancak
30.000 çift ayakkabı üretimi gerçekleşmektedir. Ayrıca sektörde Türkiye’nin en büyük
toptancısı da Konya’dadır.
- Plastik ve Kauçuk Ürünleri İmalatı
Plastik ambalaj malzemesi üretiminde Türkiye'de lider konumunda firmalar Konya’dadır.
Plastik sulama ve altyapı borularını üreten birçok firma vardır. Konya, plastik inşaat
malzemesi üretiminde Türkiye'nin öne çıkan bölgeleri arasındadır. Özellikle PVC üretimi
önemli bir konuma gelmiştir. PVC üretiminde sektör lideri firma da Konya da bulunmaktadır.
- Tekstil ve Tekstil Ürünleri İmalat Sanayi
Hazır giyimde Türkiye’de ilk beşe girmektedir. Sektörde; Konfeksiyon Sanayi (Bay, Bayan,
Çocuk İç ve Dış Giyim), Triko Sanayi (Örme Giyim Mamuller), El ve Makine Halıları
imalatı sanayi ön plandadır.
32
- Ağaç Ürünleri İmalat Sanayi
Konya ve Karaman ağaç işleri sanayinde Türkiye'de öne çıkan iller arasındadır. Sektörde,
Kerestecilik, Taban tahtası, Lambri ve Ahşap parke, Ahşap kapı, Laminat ve Soft Kaplama,
Kontrplak, Ahşap yapı elemanları, imalat kalemlerinden bazılarıdır.
- Kâğıt ve Kâğıt Ürünleri İmalat Sanayi
Konya ve Karaman oluklu karton mukavva üretiminde ve kağıt ambalaj malzemesi
üretiminde önemli bir merkez haline gelmiştir. Basım ve yayım konusunda önemli firmalara
sahiptir. Kâğıt torba, mukavva kutu, bilgisayar sürekli form kâğıtları, Kraft kağıttan mamul
ambalaj torbası, Yumurta viyolu, defter ve benzeri mamuller bölgede üretilmektedir.
-Metalik Olmayan Diğer Mineral Ürünler İmalat Sanayi
Konya’da cam sanayi bugün, dünya pazarlarında rekabet edebilecek bir konumdadır. Isı
Yalıtımlı Çift Cam (Isı Cam), Kesme kristal cam, Cam karo, Teperli Bombe Cam(Sanayi
Tipi), Cam Şişe, imalat kalemlerinden bazılarıdır.
- Fabrikasyon Metal Ürünler İmalat Sanayi
Mutfak eşyası ürünleri sanayisinde Konya ön plana çıkan illerden biridir. Sanayi tipi
buzdolabı ve Depolama Raf Sistemleri, ev gereçleri Soba ve soba malzemeleri, kalorifer
kazanı, Güneş enerjisi kolektörü, LPG Tankı, akaryakıt tankları, hava kazanı, gaz brülörleri,
Gaz Dönüşüm Sistemleri ve Av tüfekleri bu sektördeki imalat kalemlerinden bazılarıdır.
Ayrıca;
-Turizm Kümelenmesi
-Tarımsal Kümelenme
Öncelik 3
: İşbirliği kültürü etkin bir şekilde anlatılmalı
Sosyal ağ, insanlar ya da organizasyonlar arasında var olan belirli bağların ifadesidir.
Akrabalık, arkadaşlık, evlilik, maddi ilişkiler, bilgi paylaşımı, alış-veriş, prestij, inanç, politik
görüşler, ülkeler arası ilişkiler gibi bir çok spesifik konuları barındıran bağlar sosyal ağı
oluşturur. Bu gibi bağların kesiştiği yerlerde bir temas vardır ve bu temas noktalarına da
düğüm denilir. Bu düğümler arasında da ilişkilerin olması doğaldır.
Sosyal ağ analizinde amaç, ağ teorisi açısından düğümler ve bağlantılar hakkındaki ilişkilerin
açıklanmasıdır. Sosyal ağ analizi düğümler, bireysel aktörler ve bağlar arasındaki ilişkiyi
ortaya koyar. Bu ilişkiler grafiklerle ifade edilir. Bu grafikler, ilişkilerin yoğunluğuna göre
çok karmaşık olabileceği gibi, oldukça basit bir görünümde arz edebilir. Sonuçta ortaya çıkan
33
grafikler sosyal sermayenin ölçülmesi, resmedilmesi ve yorumlanması için benzersiz imkânlar
sunar.
Ortaya çıkan grafikler anlamlı ilişkilerin haritası niteliğindedir. Bu harita sosyal sermayeyi
yansıtır. İlişkiler incelendiğinde çok güçlü ağ yapıları ile karşılaşılabileceği gibi daha az ilişki
barındıran, esnek ağ yapıları da ortaya çıkabilir. Bu ilişkilerin yoğunluk derecesi sosyal
sermayenin de ne derecede olduğunu gösterir.
Sanayide yoğunlaşma; bir sanayide faaliyet gösteren başlıca firmaların, yine bu küçük
firmaların içinde yer alan küçük bir grup tarafından kontrol edilmesi olarak tanımlanabilir.
Yoğunlaşmaya neden olan faktörler teorik düzeyde; ölçek ekonomileri, birleşmeler, giriş
engelleri, reklam faaliyetleri, kamu politikaları ve stokastik (değişken veya rastlantısal)
faktörler olarak ifade edilebilir.
Firmalar arası işbirliğinin; risklerin, belirsizliklerin ve maliyetlerin paylaşılması yanı sıra pek
çok faydası bulunmaktadır.

Ar-ge’nin ortak finansmanı

Bir çok farklı ve gereksiz harcamaların oluşmasına neden olan tekrar edilen Ar-Ge
faaliyetlerinin önüne geçilmesi

Belirsizliklerin azalması

Maliyet azaltıcı uygulamalar

Ölçek ekonomilerinin ve fırsatların farkına varılması

Gelişim sürecinin kısalması

Büyük miktarlarda üretim yapılabilmesi

Yeni ürünlerin geliştirilmesi ve ticarileştirilmesi için gereken zamanın azaltılması
Firmaların birbirleri ile olan işbirliğinin yanı sıra bir diğer önemli işbirliği türü de
üniversiteler-araştırma kuruluşları arasındaki işbirliğidir. Üniversitelerin en önemli rolü,
firmalara bilimsel bilgi sağlamaktır. Üniversiteler aynı zamanda potansiyel girişimcileri
yetiştiren ve destekleyen yeni firma kuluçkalıklarıdır.
Öncelik 4
: Şirket evlilikleri ve ortak çalışma özendirilmelidir.
Şirket evlilikleri, şirketlerin, büyüme veya küçülme politikaları çerçevesinde dikkate almaları
gereken bir alternatif "şirket politikası", daha doğru bir deyimle "stratejik planlama
tekniği"dir. Şirket evliliklerinde yönetsel boyut, aynen insanlardaki evliliklerde olduğu gibi
tanıma/tanışma ve birlikte yaşama aşamalarını takiben sağlıklı ve kalıcı bir evliliğin
34
oluşabilmesi için önem taşır. Şirket evliliklerinde yönetsel boyut başlangıç ve sonuç
aşamalarında çok önem taşımaktadır.
Dünya çapında şirket evlilikleri konusunda çalışma yapan BCMS şirketinin Türkiye temsilcisi
Mehmet Soyer, ABİGEM Kocaeli Şubesi'nce, Kocaeli Sanayi Odası'nda düzenlenen ''Yabancı
Sermayeli Şirket evliliklerine yeni bir yaklaşım'' konulu seminerde, bir şirketin hisselerini
doğru bir şekilde satmak için gözlemin iyi yapılması, şirketin değer tespitinin yapılması ve
doğru alıcıların bulunması gerektiğini belirtmiştir.
''Şirket evliliği, uzun vadede şirketin büyümesini sağlayacak çözümlerden bir tanesi. Doğru
yapıldığı taktirde, şirketlerin ortaklarına yüksek seviyede gelir sağlama imkanı var. Ayrıca,
şirketin sağlıklı olarak devamında büyük bir rol oynuyor. Bu evlilikler yatırım, istihdam
sağlıyor.''
Ekonomik kriz döneminde şirket birleşme ve devralmalarında artış yaşandı. İçine düştüğü
mali darboğazı aşmak veya küçülerek hem maliyeti azaltmayı hem de verimliliği artırmayı
planlayan şirketlerin Rekabet Kurumu'na yaptıkları birleşme başvuruları son yıllarda büyük
oranda artış gösterdi.
30.06.2002 itibarıyla Son yıllarda gerçekleşen belli başlı birleşme ve devralmalar - The Coca
Company Cadbury Schweppes şirketinin Türkiye'deki ticaret markalarını devraldı. - Adana
Kağıt Sanayi AŞ'nin yüzde 50 hissesi Adana Çimento Sanayi TAŞ tarafından devralındı. Exxon Corporation ile Mobil Corporation şirketleri birleşti. - Fiba Holding tarafından
Karabatak Gıda Market Tic. Ltd Şti'nin yüzde 90 hissesini devraldı. - The Dow Chemical
Company ve Union Carbide Corporation firmaları birleşti. - ATI Dış Ticaret Turizm Yatırım
ve Pazarlama (Makro) hisseleri Doğuş Grubu şirketleri tarafından devralındı. - Uzel Holding
Efe Otomotiv Sanayi ve Ticaret AŞ'yi devraldı. - Hacı Ömer Sabancı Holding AŞ'nin
ToyotaSa Toyota Sabancı Otomotiv Pazarlama ve Satış AŞ'deki yüzde 25'lik hissesi Toyota
Motor Corporation'a devredildi. - Glaxo Wellcome PLC ile SmithKline Beecham PLC ilaç
şirketleri Glaxo-SmithKLine unvarlı bir şirket çatısı altında birleşti. - Alman BMW'e ait Land
Rover Group hisselerinin tamamı ABD'de yerleşik Ford Motor Company tarafından
devralındı. - Koç Net Haberleşme Teknojleri ve İletişim Hizmetleri AŞ, Temel Ticaret ve
Yatırım AŞ, Nazar Dayanıklı ve Dayanıksız Sınai Mallar Yatırım ve Pazarlama AŞ ve Zer
Madencilik ve Dayanıklı Mallar Yatırım ve Pazarlama AŞ Bilkom Bilişim Hizmetleri'ni
devraldı. - Carlsberg Türk Tuborg hisselerinin yüzde 47.4'sini satın aldı. Finans sektöründe
durum - Türk Sakura Bank hisselerinin yüzde 99.94'ünü Fiba şirketler grubu devraldı. Doğuş Grubu'nun finans kuruluşlarından Körfezbank ve Osmanlı Bankası Garanti Bankası ile
birleştirildi. - Emlak Bankası Ziraat Bankası'na devredildi. - Tekfen Yatırım ve Finansman
35
Bankası ve Bank Express AŞ Tekfen Bank adı altında birleştirildi. - Demirbank HSBC'ye
satılarak HSBC çatısı altında iki banka birleştirildi. - Fon kapsamındaki Sümerbank'ı satın
alan Oyak Grubu Oyakbank çatısı altında her iki bankayı birleştirdi. - Fiba Grubu Finansbank
ile Fiba Bank'ı tek çatıda birleştirmeye karar verdi.
36
SORUN 4: LOJİSTİK ALTYAPISI YETERSİZLİĞİ
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
NEDEN
Lojistik Altyapısına Yeterli Yatırımın
yapılmaması
Ankara Konya arası demiryolu ulaşımı yük
taşımacılığında kullanılamaması
Konya ve Karaman mersin arası
demiryolunun yük taşımacılığı yeterince etkin
ve hızlı olmaması
TR 52 Bölgesinde devlet demiryolları bölge
müdürlüğünün olmaması
Demiryolu taşımacığındaki limit uygulaması
Duble yol çalışmalarının tamamlanmaması
Lojistik köy ve bünyesinde gümrük
müdürlüğü ve gümrüklü antrepo olmaması
Havaalanının sivil uçuş imkânların ve yurt
dışı direk uçuşların yetersiz olması
Sadece yurtiçinde tek yöne uçuşların olması
2023 vizyonunda TR52 Bölgesinin doğu-batı
ve kuzey-güney koridorlarında otoyolların
olmaması
ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF)
TR 52 Bölgesinin liman ve sınır kapılarına
hızlı ve etkin bir demiryolu bağlantısının
sağlanması
TR 52 Bölgesinin Antalya, TR 52 Bölgesinin
Kapadokya hızlı tren projesinin planlanması
TR 52 bölgesinin şehirlerarası çıkışlarının
duble yol olarak tamamlanması
Serbest bölge ve lojistik köy kurulmalı
Demiryolu taşımacığında mal tahdidi ile ilgili
sorunlar çözülmeli
TR 52 bölgesinde TCDD bölge müdürlüğü
kurulmalı
Bölgenin sivil hava taşımacılığı imkanlarının
artırılması
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
SONUÇ
Kara taşımacılığı yapılmakta, bu da lojistik
maliyetlerini arttırmaktadır
Mal sevkıyatında sorunlar yaşanmaktadır.
Bölgenin diğer bölgelerle bağlantısında rahat
ulaşımın olmaması ve ulaşım güvenlik
açısından yaşanan sıkıntılar
Havayolundan yeterince etkin bir şekilde
kullanılamıyor
Büyük ölçekli yabancı yatırımcı lojistik
dezavantajlardan dolayı tercih etmemesi
FAALİYETLER
Konya ve Atatürk hava limanı arasındaki
hava trafiği artırılmalıdır.
Konya’ya İstanbul dışında yeni hatlar
bağlanmalıdır. yurt içi uçular bağlamında
hava alanı 24 saat kesintisiz hizmete açık
olmalı
Hava alanı yurt dışı direk hava ulaşımına 24
saat açık olmalı
TCDD tarafında yatırım planına alınan
lojistik köy’ün tamamlanması
Etkin ve hızlı tren yolu ağı genişletilmelidir.
(TR 52 Bölgesi -Antalya/ TR 52 Bölgesi Kapadokya/ TR 52 Bölgesi-İzmir)
Demir yolu taşımacılığında mal tahdidi
kaldırılmalıdır.
TR 52 bölgesinde TCDD bölge müdürlüğü
kurulmalıdır
Temel Amaç : LOJİSTİK ALTYAPIYI GÜÇLENDİRMEK
Öncelik 1
: Konya ve Atatürk Hava Limanı Arasındaki Hava Trafiği Artırılmalıdır.
Türk hava yolları uzun yıllardır İstanbul Atatürk havalimanı ile Konya arasındaki uçuş
frekansını alt sınırlarda tutmaktadır. Konya Havaalanındaki sefer sayısı mutlaka artırılmalıdır.
Günlük sefer sayısı en az 5 ‘e çıkarılmalıdır. Bunun için hem lobi faaliyetleri hem de siyasi
baskı uygulanması gereklidir.
Öncelik 2
: Konya’ya İstanbul Dışında Yeni Hatlar Bağlanmalıdır. Yurt İçi Uçuşlar
Bağlamında Hava Alanı 24 Saat Kesintisiz Hizmete Açık Olmalı
Bugün Konya’dan sadece İstanbul’a uçak seferleri bulunmaktadır. Konyalı işadamları basta
İzmir olmak üzere bazı büyükşehirlere de iç hat seferleri düzenlenmesini istemektedir. Bu
37
çerçevede Konya’ya İstanbul dışında batıda İzmir vb. Doğuda Van vb. Uçuş hatları
sağlanmalıdır. Ayrıca Konya’nın ihracat potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda,
Konya’dan yurtdışına uçak seferlerinin başlatılması büyük önem taşımaktadır
Öncelik 3
: Hava Alanı Yurt Dışı Direk Hava Ulaşımına 24 Saat Açık Olmalı
Konya havalimanının sivil apronu son yıllar itibariyle oldukça yetersiz kalmaktadır. Kısa
vadeli hedefler çerçevesinde sivil apron binası genişletilmeli uçak park alanları oluşturulmalı
VİP,CİP salonları eklenmeli,iç hatlar dış hatlar ayrımı sağlanmalı, 24 saat kesintisiz yurtiçi ve
yurt dışı hizmete açık olmalıdır.
Öncelik 4
: TCDD
Tamamlanması
Tarafında
Yatırım
Planına
Alınan
Lojistik
Köy’ün
Yük taşımacılığı ile ilgili tüm hizmetlerin en iyi şekilde verildiği, müşterilerin idari, teknik,
sosyal, tüm ihtiyaçlarının karşılanabildiği yük merkezlerinin belli noktalarda oluşturulması,
taşımaların ve taşıma kalitesinin arttırılması dolayısı ile müşteri memnuniyetinin sağlanması
bakımından Lojistik Köylerinin kurulması zorunlu hale gelmiştir.
Ülkemizde lojistik köyü projeleri hayata geçirildiğinde bulundukları bölgenin ticari
potansiyeline ve ekonomik gelişimine önemli katkılar sağlayacak, bulunduğu yöredeki ticari
şirketlerin rekabet gücünü artıracak, kombine taşımacılığın gelişmesine katkı sağlayacaktır.
Kent merkezi içinde kalmış olan yük garlarının; Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, etkin
karayolu ulaşımı olan ve müşteriler tarafından tercih edilebilir bir alanda, yük ihtiyaçlarına
cevap verebilecek özellikte, teknolojik ve ekonomik gelişmelere uygun, modern bir şekilde
kurulması için ilk etapta 2006 Yılı Kurum hedeflerine paralel olarak özellikle Organize
Sanayi Bölgesi’ne yakın ve yük potansiyeli yüksek olan;
. Halkalı(İstanbul),
. Köseköy(İzmit),
. Gelemen(Samsun),
. Eskişehir(Hasanbey),
. Boğazköprü(Kayseri),
. Balıkesir (Gökköy)’de
Lojistik Köyü kurulması planlanmış olup, TCDD 2007 yılı yatırım programına alınmıştır.
Ayrıca, 2007 yılında Yenice, Uşak ve Palandöken (Erzurum)’de de Lojistik köyü kurulması
için fizibilite etüdü çalışmaları tamamlanmış olup, 2008 yılı yatırım programına alınması için
gerekli çalışmalara başlanmıştır.
38
Gelemen’de lojistik köyü kurulması ile ilgili olarak Kuruluşumuz ve Samsun Büyük Şehir
Belediyesi tarafından ortak çalışma yürütülmüş olup, Türkiye’nin ilk Lojistik köyü
Samsun’da inşa edilmiş ve 06.07.2007 tarihinde açılışı yapılmıştır.
TR 52 Bölgesi büyük bir tarım potansiyeline sahiptir. KOP’un tamamlanması ile beklenen
ürün patlaması, tarımsal ürünlerin işlenerek ulusal ve uluslararası pazarlara sunulmaya hazır
hale getirilmesi öte yandan sanayide arzu edilen ilerlemelerin kaydedilmesi TR 52 Bölgesinin
ulaşılabilir olmasını zorunlu kılmaktadır. Ulaşım sistemleriyle bütünleşmiş ‘Lojistik Köyler’
ile sanayimiz, ticaretimiz ivme kazanacak, rekabet şansımız ve milli gelirimiz artacaktır. Şehir
trafiğimiz rahatlayacak. Ulaştırma maliyetlerimiz düşecek. Sadece ilimize değil bölgeye de
ekonomik katkılar sağlayacaktır. Devlet demiryollarının projelendirdiği Konya lojistik köyü
bünyesinde gümrük ve antrepolar tesis edilmelidir. TR 52 Bölgesi’nden direk ihracat ve
ithalat yapılabilmesi ve demiryolu taşımacılığının hızlı olabilmesi için Antrepo yapılmalıdır.
Kavşak düzenlemesi yapılmak suretiyle tren yolu bağlantısı sağlanarak Sanayicimizin ithalat
ve ihracat işlemleri çok daha hızlı ve kolay bir şekilde gerçekleştirilmiş olacaktır. Bunun için
gerekli olan şartlar ilimiz için mevcuttur.
Lojistik Köy Konya - Karaman sanayisi için çok önemlidir. Lojistik firmalarının kargo ve
ambar taşımacılığında hem daha ekonomik, hem de daha güvenli olan demiryolunu tercih
etmeleri teşvik edilmelidir. Hizmeti müşterinin ayağına götüren ve adrese teslim eden bir
demiryolu kargo taşımacılığı ekonomik oluşu da göz önüne alınırsa sanayicimiz tarafında her
zaman tercih edilecektir.
Konya – Karaman hinterlandıyla coğrafik konumuyla lojistik köye en fazla ihtiyaç duyan
şehirlerin başında gelmektedir. Lojistik Köyün kurulması için Pınarbaşı İstasyonu
yakınlarında, Konya Havaalanı, Konya Organize Sanayi Bölgesi ve diğer özel organize ve
sanayi bölgelerine, yakın oldukça uygun bir arazi mevcuttur. Bu bağlamda söz konusu araziye
Orta Anadolu’ nun demiryolu taşımacık yükünü kaldıracak büyüklükte bir lojistik köy
kurulmalıdır.
Dünyadaki Lojistik Köy Uygulamaları
• Avrupa’da sekiz ülkede 100’den fazla lojistik köy faaliyettedir. Tüm ulaşım
bağlantıları arasında ve farklı taşıma türleri arasında koordinasyonu sağ1amak, bir
lojistik köyün en önemli görevidir. Bu yüzden Avrupa’daki lojistik köylerin çoğu
nakliye ve dağıtım faaliyetleri için birer üs konumunda olan yerlerde; yani demiryolu,
otoban ve deniz arterleri yakınında kurulmuştur. Ve hepsi bulundukları büyük şehirlerin 40 mil yakınındadır.
39
• Lojistik köyler Avrupa’da sayı olarak en çok Almanya’ da bulunuyor. Almanya’da son
20 yılda 33 lojistik köy kurulmuş. Bu lojistik köyler arasında ilk sıralarda gelen
Bremen GVZ, yılda 90 bin TEU elleçleme gerçekleştiriyor. En az 1200 şirketin ofis
kurduğu Almanya’daki lojistik köylerde toplam 40 bin kişi istihdam ediliyor.
• Fransa’da yer alan Sogaris Lojistik Köyü dünyadaki en eski lojistik köylerden
biri. Rungis’te yer alan bu köy, 203 hektar yüzölçümüne sahip. Soğutmalı depolar
dahil olmak üzere, depo ve antrepolar toplam yüzölçümünün yüzde 25’ini oluşturuyor.
Havaalanına sadece birkaç dakika uzaklıkta olan bu lojistik köyde 100 civarında şirket
yer alıyor. Bunun dışında Fransa’da Toulouse’da bulunan Eurocentre adlı lojistik köy,
en yeni lojistik köylerinden biri ve inşaatı hala sürüyor. Toulouse Lojistik Köyü, 5 ana
karayolunun kesiştiği noktada yer alıyor.
• İtalya Bologna Lojistik Köyü; lojistik, demiryolu ve karayolu altyapılarından oluşan
entegre bir sisteme sahip. ulusal ve uluslararası nakliye şirketi, forwarding şirketi,
depolama ve lojistik şirketlerinden oluşmakta ve toplam 2 milyon metrekarelik
yüzölçümüne sahip. Bu lojistik köyün temel özelliği 277 bin metrekarelik bir alana
yayılan demiryolu terminali. Lojistik köye günde 15 tren giriş-çıkış yapıyor ve
Avrupa’daki belli başlı lojistik üslerle bağlantı sağlanıyor. Avrupa çapında en önemli
lojistik köylerden biri olan Bologna Lojistik Köyü, telematik ağ ile donatılmış olan ilk
lojistik köy.
• Ayrıca Europlatforms (Avrupa Lojistik Köyleri Birliği)’ın Avrupa çapında 10 ülkeyi
temsilen 62 üyesi (62 lojistik köy) bulunuyor. 1991 yılında kurulan birlik
bünyesindeki lojistik köylerde toplam 2 bin 400 şirket faaliyet gösteriyor. Bu
örneklerde de görülen Avrupa’daki tüm lojistik köyler hükümetin doğrudan
müdahalesinden faydalanıyor. Lojistik köyler projesi, gereken yatırımın büyüklüğü
nedeniyle kamu özel sektör işbirliğinden doğuyor. Bu tür oluşumlarda hissedarlık
yapısı; ulusal ve yerel planlama mercileri, ulusal ve yerel demiryolu şirketleri, yerel
nakliyeci dernekleri, ticaret odası, bankalar, sigorta şirketleri, endüstriyel birlikler
arasında paylaşılabilir.
Öncelik 5
: Etkin ve Hızlı Tren Yolu Ağı Genişletilmelidir (TR52 Bölgesi -Antalya/
TR52 Bölgesi - Kapadokya / TR 52 Bölgesi - İzmir).
Ulaşım, sanayi ve ticaretin gelişmesi için vazgeçilmez bir unsurdur. Bölgesel ve ulusal ulaşım
politikalarımız gelişmiş ülkelere nazaran oldukça geridedir. Özellikle ulaşımın kara
taşımacılığına yığılması konunun ne kadar yüzeysel olarak ele alındığının bir göstergesidir.
40
Demiryolu taşımacılığının gelişmesi sanayileşme ile birlikte gelişmektedir. Sanayinin en çok
ihtiyaç duyduğu ham maddeler demir, çelik kömür gibi maddelerdir. Bu hammaddelerin en
uygun taşınma yolu ise demiryoludur. Demiryolları, ülkemizin birikmiş başlıca sorunları
arasında yer almaktadır. Milyon nüfus başına olarak Türkiye’deki hat uzunluğu Avrupa
ülkeleri ortalamasının %13’ü kadardır. Demiryolu taşımacılığına maalesef yıllarca yeterli
yatırım yapılamadı. Bu yüzden sanayinin ihtiyaç duyduğu lojistik alt yapı gelişemedi. Sadece
kara taşımacılığına indirgenmiş bir ulaşım anlayışı, ülke kalkınmasında büyük bir zafiyet
oluşturmaktadır.
Konya ve Karaman, Orta Anadolu’nun merkezindedir. Konya ve Karaman Ankara arası demir
yolu ile bağlanmalı (Yük Taşımacılığı) ve Konya ve Karaman – Mersin arasındaki
demiryolunun yük taşımacılığına uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Konya Bölgesinin en
çok kullandığı liman mersin limanıdır. Mersin’e demiryolu bağlantısı dolaylı olduğu için mal
sevkiyatında sorunlar yaşanmaktadır. Ankara Konya ve Karaman arasında demiryolu ulaşımı
olmadığından yoğun bir kara taşımacılığı yapılmakta ve bu durum maliyetleri artırmaktadır.
İlimizin ülke içindeki bağlantılarını daha kuvvetli ve işlevsel hale getirecek olan KonyaAnkara arası hızlı tren projesi biran önce bitirilmelidir.
Etkin ve hızlı tren yolu ağı genişletilmelidir (Konya-Antalya/ Konya-Kapadokya/ Konyaİzmir). Ayrıca Konya ve Karaman Mersin limanı arasında yük tahdidine boğulmadan etkin ve
hızlı konteynır trafiği sağlanmalıdır.
Öncelik 6
: Demir Yolu Taşımacılığında Mal Tahdidi Kaldırılmalıdır.
Taşımalarda Mal Tahdidi İle İlgili Sorunlar Çözülmeli: Demiryolu taşımacılığına getirilen
500 ton limit uygulaması özel izinlerle 250 tona düşürülebilmektedir. Ama bu mal tahdidi
dahi fazla olmaktadır. Bu durumdan dolayı firmalarımız yüksek maliyetli olsa da hızı ve
kolaylığı nedeniyle karayolunu seçerek, demiryolunu tercih etmemektedir. Parça yüklerin
biriktirilerek uygun hatlarda toplu taşınması uygulaması ise yüklerin bekletilmesine sebebiyet
vermektedir. Günümüzün rekabet koşullarında hiçbir firma uzun ve belirsiz bir teslimat
süresini kabul etmeyeceği için hızlı ve pratik olan karayolu taşımacılığına yönelmektedir. Bu
durum demiryolu yük taşımacılığındaki talep azalmasındaki kısır döngüyü izah etmektedir.
Konya ve Kraman sanayisi yükünü tüm hatlara ve özelde Mersin Limanına bekletilmeden ve
limitlere boğulmadan ulaştırmak istemektedir. Bilinmesi gereken bir başka husus ise
uluslararası taşımacılıkta demiryollarında herhangi bir tahdit uygulaması bulunmazken bu
41
tahditlerin yurt içi taşımacılıkta uygulandığıdır. En basit ifade ile bir vagon bile yük olsa onun
hemen Mersin’e taşınması gerekmektedir.
TCDD İhracatla ilgili yurt dışına gidecek vagonlar için tahdit uygulamamaktadır. Mersin
Liman bağlantılı ihracatın yapılabilmesi için Konya ve Karaman’dan gidecek vagonlar içinde
tahdit uygulamasından vazgeçilmelidir. TCDD Müdürlüğünün emirleri gereği 500 tondan,
özel emirle 250 tondan aşağı yük taşınamadığından Konya ve Karamanlı Sanayicinin yük
taşınmasında TCDD’den yararlanması mümkün olmamaktadır. Bu emrin yumuşatılması ve
parça vagonun kabul edilmesi gerekmektedir.
Öncelik 7
: TR 52 Bölgesinde TCDD Bölge Müdürlüğü Kurulmalıdır.
TR52 Bölgesinde TCDD Bölge Müdürlüğü Kurulmalı: Bilindiği üzere TR52 Bölgesi iki
Bölge Müdürlüğü arasında yer almaktadır. Konya il sınırları içerisinden geçen demir
yollarının bir bölümü Adana Bölge Müdürlüğüne bir bölümü ise Afyon Bölge Müdürlüğü’ne
bağlıdır. Bu durum Bölge Müdürlükleri ile görüşülmesi ve çözülmesi gereken konularda
gerek Konya sivil toplum kuruluşlarının, gerekse Konya firmalarının bir sinerji sağlayarak
çalışılmasının önüne geçmektedir. Diğer taraftan bu durum kanaatimizce Konya Sivil Toplum
Kuruluşlarının, Konya sanayisini oluşturan işletmelerimizin demir yollarına verdikleri
önemin,
verilen
bu
önem
bağlamında
taleplerin
ve
hassasiyetlerin
tam
olarak
anlaşılamamasına da neden olabilmektedir. Gerek bu nedenlerle, gerekse Konya’nın coğrafi
konumu düşünüldüğünde, yapılacak olan Lojistik Köy’ün daha iyi işletilebilmesi için,
Konya’ya da TCDD Bölge Müdürlüğü kurulması bir ihtiyaçtır.
42
SORUN 5: MARKA – TANITIM YETERSİZLİĞİ
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
NEDEN
Firmalar markalaşmaya yeterli kaynak
ayırmıyor
Marka kültürünün ve bilincinin olmaması
Büyük ölçekli marka tanıtım ajanslarının
olmaması
Marka tescilin külfet olarak görülmesi
Reklamın getirisine inanmama
Tanıtımı bir rekabet aracı olarak görmeme
Markalaşma noktasında şirket politikasının
olmaması
Kurumsallaşma önündeki engeller
Ürün ve hizmet kalitesinin standartların
altında olması
Ara mamule odaklı üretim anlayışı
Reklam ve tanıtım maliyetlerinin yüksekliği
Fason üretim kültürünün yaygınlığı
ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF)
Eğitim vasıtası ile nasıl markalaşılacağı
anlatılmalı
KOSGEB vb kurum ve kuruluşların marka ve
tanıtım çalışmalarına verilen desteklerin
artırılması
Bu alandaki başarı öyküleri tarzında
programlarla marka bilincinin oluşturulması
Bölgede yer alan ünivesitelerin ilgili
fakülteleri aracılığı ile danışmanlıklar
alınmalı
Bölgeye yönelik etkin bir pazarlama ve
tanıtım çalışması yapılmalı(bölge bazında)
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
SONUÇ
Markalaşamama
Katma değeri yüksek ürün üretilemiyor
Rekabet gücünde azalma
Pazarı genişletememe
Fiyatlandırma sıkıntısı
İmaj kaybı
Tüketicide güven etkisi oluşturamama
İşletmelerin büyümemesi
Ulusal ve uluslararası pazar kaybı
Üst ölçekte genel ekonomide istikrarsızlık
Ar-ge destek programlarından yeterince
yararlanamama
FAALİYETLER
Eğitimler düzenlenmeli
Üniversite-Sanayi işbirliği sağlanmalı
Marka Çalıştayı
Belirli büyüklüğe ulaşmış işletmlerde reklam
ve tanıtım departmanları kurulmasına yönelik
çalışmalar yapılmalı
Markanın bir kurumsal kimlik olduğuna
dönük interaktif çalışmalar yapılmalı
Teknokente, TR52 bölgesinde üretim ve
hizmet sektörü kuruluşların marka ve tanıtım
noktasında da yönlendirme görevi verilmeli
Markalaşmış
kuruluşların
Konya
ve
Karamanlı sanayicilerle bir araya getirilmesi
Ulusal veya uluslararası bir kurumdan bölge
pazarlaması açısından danışmanlık alınması
Temel Amaç : MARKA – TANITIMIN YETERLİ HALE GETİRİLMESİ
Markalaşma bir firma için kısa vadeli taktik bir girişim olmaktan çok, stratejik bir konu
niteliğinde ele alınmak durumundadır. Zira markalaşmanın, markalaşmaya karar veren firma
için uzun vadeli ve son derece ciddi getirileri söz konusudur.
Markalaşmanın en önemli getirilerinden biri, müşterilerinin gereksinimlerini tatmin etmeyi ve
rekabette üstünlük sağlamayı hedefleyen bir firmaya adeta bir ölümsüzlük fırsatı sunmasıdır.
Zira, ürünlerin geçici olduğu bir pazarda, bir markanın yaşam beklentisine sınır koymak
mümkün değildir. Başarılı bir markalaşma stratejisi izleyen bir firma için artık ürünleri fani,
markası ise baki konumda kalacaktır.
Markalaşma, firmaya belirli bir müşteri retensiyonu sağlayacağı için, üretimin öngörülebilir
bir talebe göre düzenlenmesi ve birim maliyetlerin kontrol altında tutulabilmesi gibi ek
avantajlar da sağlayacaktır. Konya' ve Karaman’da markalaşmayı yakalamış birçok firma
43
reklam faaliyetlerine yeterince önem vermemektedir. Ama reklama önem veren markaları
görülüyor ki dünya lideri oluyorlar. Ama Konya ve Karaman’ın henüz liderlik elde etmiş bir
firması yoktur. Konya halkı reklama verilen parayı çöpe atılmış olarak görüyor.
Bu durumda Kent markasının geliştirilmesinin, iş ve yatırım imkânlarının ulusal ve uluslar
arası düzeyde etkili bir şekilde tanıtımının sağlanmasının, yerli ve doğrudan yabancı
yatırımların bölgeye çekilmesinin önemi daha da çok ortaya çıkıyor.
Öncelik 1
: Eğitimler düzenlenmeli
İşletmelerin kurumsallaşamaması sonucunda marka olamamaları tehdidin gündeme getirdiği
gelişmeler arasındadır. İşletmelerin markalaşması adına öncelikle marka tescil ve pazarlama
anlamında çeşitli eğitimlerin uzman kuruluşlar tarafından sağlanması son derece faydalı
olacaktır.
Öncelik 2
: Üniversite-Sanayi işbirliği sağlanmalı
Bölgesel bazda markalaşma konusunda çalışmalar yapılmalıdır. Anadolu girişimcisinin
"marka" olgusunu keşfetmesi veya büyümenin "markalaşma" ile mümkün olabileceğini
düşüncesini sağlamak gereklidir. Sürdürülebilir bir büyümenin yakalanması için sürekli
olarak markalaşmanın öneminden söz edilmesi ve bu bilincin oluşmasında etkili olabilmek
için Üniversite-Sanayi işbirliği sağlanmalıdır.
Öncelik 3
: Marka Çalıştayı
Ulusal ve uluslararası çapta faaliyet gösteren başarılı firmaların nitelikli insan kaynağının
Bölgeye getirilmesi, üretim ve faaliyet yapılarındaki gelişmişlikle diğer firmalara örnek
oluşturmaları, ana sanayi, yan sanayi ve hizmet alanlarında toplam gelişmişlik düzeyinin
artışına katkı sağlamaktadır. Marka Çalıştayı odalar ve üniversite işbirliği ile yıl içinde birden
fazla yapılmalıdır.
Öncelik 4
: Belirli büyüklüğe ulaşmış işletmelerde reklam ve tanıtım departmanları
kurulmasına yönelik çalışmalar yapılmalı
Konya ve Karaman İlinin ve çeşitli ekonomik değerlerinin marka bilinirliklerinin artması hem
ilin topyekûn hem de işletmelerin pazarlama ve tanıtım faaliyetlerine ağırlık vermesi ile
mümkün olabilir. İşletmeler ulusal ve uluslar arası pazarlarda kendilerini ispat ettikçe ve
gereken pazarlama ve tanıtım faaliyetlerine ağrılık verildikçe markalaşma süreci daha da
verimli bir hal alacaktır. Aynı zamanda ilin ve ildeki şirketlerin markalaşmayı ayrı bir
44
stratejik hedef olarak tanımlamaları ve bu konuda her türlü uzmanlığı kullanarak çaba
göstermeleri gerekmektedir. Bunun için Belirli büyüklüğe ulaşmış işletmelerde reklam ve
tanıtım departmanları kurulmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
Öncelik 5
: KOBi’lere yönelik olarak Markanın bir kurumsal kimlik olduğuna
dönük medya çalışmaları yapılmalı
Marka bir kurumsal kimliktir. Kurum kendi kimliği ile hem kendisinin hem de ürünlerinin
sektördeki rakiplerinden farklı olduğunu göstermektedir. Günümüzde markalı ürünler üreten
kuruluşlar kendi kimliklerinden ziyade sahip oldukları markaların kimlikleri ile ön plana
çıkarlar. Unilever den Sana, Lipton dan Calve gibi. Tüketici sadece ürünle ilgilenmekte ana
kuruluşla ilgilenmemektedir. Ürünü belli bir işaretle belirleme politikası bir ürünün satışını
desteklemek için güçlü bir araçtır.
Marka ile tüketici arasındaki bağ kimlik ile oluşmaktadır. Marka kimliği rekabetçi ortamda
markanın gelişimini sürdürmesi ve kârlı bir büyüme sağlaması için sıçrama tahtası olacaktır.
Bölgeye yönelik büyük bir tanıtım ve reklam kampanyaları artırılmalı ve işletmeler
özendirilmelidir.
Öncelik 6
: Teknokente, TR52 bölgesinde üretim ve hizmet sektörü kuruluşların
marka ve tanıtım noktasında da yönlendirme görevi verilmeli
Şirketlerin yeterince markalaşamadığı bölgede üretilen ürünlerin tanıtımını ve pazarlanması
da yeterli miktarda sağlanamamaktadır. Bölgenin tanınması, burada üretilen ürünlerin başta
Türkiye olmak üzere uluslararası nitelikte tanınır hale gelmesini sağlamak adına markalaşma
ve tanıtım projeleri başlatılmalıdır. Bu kapsamda Teknokent’e, kuruluşları marka ve tanıtım
noktasında yönlendirme görevi verilmelidir.
Öncelik 7
getirilmesi
: Markalaşmış kuruluşların Konya ve Karamanlı sanayicilerle bir araya
Gerek ulusal gerekse uluslar arası markalar ile yerli firmalar bir araya getirilerek ortak akıl ve
sektörel buluşma toplantıları düzenlenmelidir.
Öncelik 8
: Ulusal veya uluslararası bir kurumdan bölge pazarlaması açısından
danışmanlık alınması
Sivil toplum örgütleri ve ya Kakınma Ajansı profeyonel bir şirketten bölgesel marka ve
pazarlamada danışmanlık hizmeti almalıdır.
Öncelik 9
: Marka Şehir kavramı üzerine yoğunlaşılmalı
45
SORUN 6: SERMAYE YETERSİZLİĞİ VE FON KAYNAKLARININ ETKİN BİR
ŞEKİLDE KULLANILAMAMASI
•
•
•
•
•
•
•
•
NEDEN
Finans yönetimi eksikliği
İşletme kurarken ön araştırma yapılmıyor
Üretim planı yapılmıyor
Öz kaynakları dışında fon kullanmamakta
Bankalarda uygulanan yüksek teminat
sorunu
Bankaların sunduğu kredilerin vadesi kısa,
miktarı düşük ve faizi yüksek
Kayıt dışılık firmanın gerçek finansal
durumunu göstermiyor
Menkul kıymetler borsasından kaynak temin
etme bilincinin yetersizliği
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF)
Finans
yönetimi
konusunda
bilgilendirme çalışmaları yapılmalı
• Üretimde planlamanın önemi konusunda
farkındalık sağlanmalı
• Mikro kredi olanakları artırılmalı
• Özel projeleri olan girişimcilere
destekler artırılmalıdır
• Olası krizler için alınması gereken
önlemler işletmecilere aktarılmalı
• Bankacılık sektörünün projelere desteği
sağlanmalıdır(proje kredileri)
• Finans sektörü kredi çeşitlendirmesine
zorlanmalıdır
• Kamu bankaları kaynakları ile reel
sektör
ve
KOBİ’lere
destek
sağlanmalıdır
• Kredi garanti fonu işletilememektedir
sanayicinin kredi kullanılmasındaki
engeller
kaldırılarak
işler
hale
getirilmelidir.
• Bölge işletmecilerinin halka arzı
sağlanmalıdır.
•
•
•
•
•
•
•
SONUÇ
Finansman yetersizliğinde aile içi destek
arayışına gidiyor
Kredilerden faydalanamıyor
Kısa vadeli yüksek miktarda borçlanmalar
Teknik
elemanlardan
yeterince
faydalanamıyor
Üretimde girdileri yetersiz kullanıyor
Katma değeri yüksek ürünler üretemiyor
Büyümede zorluklar yaşanıyor
Rekabet gücü zayıflıyor
Pazar paylarını daha düşük işgücü maliyeti
olan rakip ülkelere kaptırıyor
Finansal çevrimi sağlayamayarak işl
kapanmasına neden oluyor
FAALİYETLER
İşletmelerde
finans
uzmanlarının
çalıştırılmasına
dönük
özendirici
etkinlikler
KOBİ’ler
düzeyinde
finansman
eğitimlerinin yaygınlaştırılması
SPK ve İMKB gibi kuruluşlarla bölge
insanını bir araya getirip halka arz
serüveni sağlanmalıdır.
Bankacılık sektörü bilanço bazlı kredilerin
yanında
proje
bazlı
kredilerde
yönlendirilmelidir.
Bankacılık sektörü verecek olduğu
kredilerde
belirli
oranlarda
çeşitlendirmeye zorlanmalıdır.
Kredi garanti fonu mevcut haliyle
işletmecinin
ihtiyacını
karşılayamamaktadır. sorunlar yeniden
değerlendirilmeli
ve
çözümler
sunulmalıdır.
Temel Amaç : SERMAYE YETERSİZLİĞİ VE FON KAYNAKLARININ ETKİN BİR
ŞEKİLDE KULLANILMASI
Günümüzde iş kurmak isteyen girişimcilerin en büyük sıkıntısı hiç kuşkusuz finansman
zorluğudur. KOBİ’ler genellikle öz kaynakları dışında fon kullanmamakta, finansman
yetersizliği için ilk etapta aile içi parasal destek sağlama çabasına girmektedir.
Türk şirketlerinin mali yapısına bakıldığında yetersiz kredi hacmi ve risk sorunları nedeniyle
birçok büyük firmanın finansman kaynağı olarak kredileri değil ticari borçları kullandığı
görülmektedir. Bu nedenle de risk sermayesi ve sermaye ortaklığı gibi modellerin
geliştirilmesi gerekmektedir.
46
Yeterli mali kaynaklara sahip olmayan girişimciler bankalara başvurduklarında ise teminat
göstermekte zorlanmakta ve daha işin başında vazgeçmektedirler.
Diğer yandan sunulan kredilerin ticari faiz oranlarının yüksek olması nedeniyle de kredi
kullanımı olması gerektiği düzeyde değildir.
Paranın maliyetini tabii ki hesaplamak lazım ama uzun vadeli fonlardan yararlanmadan kısa
vadeli borçlanma ile orta vadeli krediyi çevirmek hele uzun vadeli kredi kullandırmak yüksek
maliyet nedeniyle mümkün değildir.
Öncelik 1
etkinlikler
: İşletmelerde finans uzmanlarının çalıştırılmasına dönük özendirici
Günümüzde işletmelerin en önemli sorunlarından birisi de finans kaynaklarını etkin bir
şekilde yönetmek ve yeni finansal kaynaklara ulaşmaktır. Bu bağlamda finans uzmanlarının
işletmelerde yer almaları özendirilmelidir.
Öncelik 2
: KOBİ’ler düzeyinde finansman eğitimlerinin yaygınlaştırılması
Finansman Yönetimi üretimin belirleyici faktörü haline gelmiştir. İşletmelerde performansın
ilk gereği, ekonomik performanstır. İşletme sahiplerinin ve yöneticilerinin alacakları
kararlarda ve firma kaynaklarını doğru yönlendirmede kullandıkları unsurlar finansal
verilerdir. İşletme finansmanı ile ilgili temel bilgilerin paylaşılacağı bu tür eğitimlerde,
yöneticilerin sistematik ve pratik bir bakış açısı oluşturulması amaçlamaktadır.
Örneğin;
Finansman, Finansman Fonksiyonu ve Temel Finansal Kararlar
• Finans Nedir? Finansal Yönetim Nedir?
• Modern Finansman Anlayışı Nedir?
• Finansal Yöneticinin Temel Karar Alanları Hangileridir?
• Kurumsal Yönetişim Nedir?
Finansal Tablolar (Bilanço, Gelir Tablosu, Nakit Akış Tablosu, ...)
Finansal Tablo Bilgilerinin Yönetsel Kararlarda Kullanılması
Finansal Tabloların Analizi, Karşılaştırmalar ve Yorumlanması
• Tablo Analiz Teknikleri
Finansal Planlama ve Fon Gereksiniminin Tahmini
• Kısa Vadeli, Kar-Hacim-Maliyet İlişkileri
• Bütçeleme
Paranın Zaman Değerine İlişkin Uygulamalar
47
• Faiz hesapları, vadelendirme, geri ödeme planları
Optimal Sermaye Yapısının Belirlenmesi ve Sermaye Maliyeti
• İşletme Finansman Kaynaklarının Seçimi
Yatırım Projelerinin Değerlendirilmesinde Kullanılan Yöntemler
• Sermaye Bütçelemesi Nedir?
• Proje Değerleme Yöntemleri
• Fizibilite Etütlerinin Finansal Analizi
İşletme Değerinin Belirlenmesi
Genel Değerlendirme
Öncelik 3
: SPK ve İMKB gibi kuruluşlarla bölge insanını bir araya getirip halka
arz serüveni sağlanmalıdır.
TOBB ve İMKB işbirliği ile başlatılan halka arz seferberliğinin bölgede çeşitli
organizasyonlarla tabana yayılmasının sağlanması ve firmaların halka arz konusundaki
endişelerinin giderilmesi sağlanmalıdır.
Öncelik 4
: Bankacılık sektörü bilanço bazlı kredilerin yanında proje bazlı
kredilerde yönlendirilmelidir.
Anadolu’da
KOBİ’lerin
rekabet
güçlerinin
arttırılması,
kalite
alt
yapılarının
geliştirilmesine, markalaşma bilincinin ve sayısının artırılmasına, bu da öncü sektörlerin
teşvik edilmesine ve yerel girdi maliyetlerinin düşürülmesine bağlıdır. Yüksek girdi
maliyetleri nedeniyle firmalarımız Pazar paylarını, çok daha düşük işgücü maliyetleri olan
Çin, Hindistan, Doğu Avrupa ülkelerine kaptırmaya başlamışlardır. Bu girdi maliyetlerinin en
azından rakip ülkeler seviyesine çekilebilmesi ve yeni destek sistemlerinin devreye sokulması
gerekmektedir.
Bölgede girişimciliğin oynadığı rol çok büyüktür. Girişimcilik, yeni kaynaklarla, yeni
teknolojilerle toplumu tanıştırır ve bu sayede daha önce kullanılmayan veya daha az
kullanılan kaynaklar ekonomiye kazandırılır ve üretimde artış meydana gelir. Yeni açılan bir
şirket veya yeniden yapılandırılan bir şirket bölgenin istihdam hacmini arttırır ve tüm bunlar
sonucunda da iktisadi kalkınma pozitif bir ivme kaydeder. Girişimcilik Bölge’de yeni bir
kavram olması sebebiyle pek fazla ilerleme göstermemektedir. Bölge’de kadınlar ve gençler
eğitim eksikliği ve finansman sorunları yüzünden girişimci olamamaktadır. Özellikle kadın ve
gençlerin is dünyasında ihtiyaç duyulan bilgiye, eğitime ve kredi mekanizmalarına ulaşımı
sağlanmalı ve bu çerçevede girişimci teşvikini sağlayıcı düzenlemeler yapılmalıdır.
48
Öncelik 5
: Bankacılık sektörü verecek olduğu kredilerde belirli oranlarda
çeşitlendirmeye zorlanmalıdır.
Sanayicilerimizin yeniliğe açık olmaları, değişimleri hızlı bir şekilde fark edip bunlara uygun
stratejiler oluşturmaları gerekmektedir. Teknolojik gelişmeyi özendirici, verimlilik ve
etkinliği artırıcı çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Bankaların sağladığı KOBİ’lere yönelik kredi kullandırdıkları kredinin %5′i bile değildir.
Ayrıca bilindiği üzere, bankaların sunduğu kredilerin vadeleri kısa, miktar genelde düşük, faiz
ise yüksek olmaktadır. Oysa girişimciliğin yeşereceği iklim için uzun vadeli (minimum 60 ay)
ve düşük faiz oranlı destek kredisi kullandırılmalı, yatırımlarda tercihen en az ilk iki yıl
vergiden
muaf
tutulmalıdır.
Uygulamaya
geçilen
“mikro
kredi”
çalışmaları
çeşitlendirilmelidir.
Öncelik 6
: Kredi garanti fonu mevcut haliyle işletmecinin ihtiyacını
karşılayamamaktadır. Sorunlar yeniden değerlendirilmeli ve çözümler sunulmalıdır.
Son bir yıllık dönemde küresel ekonominin karşı karşıya kaldığı şok dalgalar ekonomik
görünüm açısından belirsiz bir ortam meydana getirmiştir. Dünyanın büyük ekonomilerinde
de bir yavaşlama söz konusudur. Krizin ülkemize ve ilimize diğer bir etkisi de kuşkusuz
bankalar ve krediler aracığıyla olacaktır. Bu yüzden reel sektör ve mali sektör ilişkisi dikkatli
bir şekilde ele alınmalıdır. KGF’nin şu andaki geçerli olan kriterleri; KGF kefaletinin
kullanılacağı proje, “karlı”, “gerçekleştirilebilir” ve “yapılabilir” olması, Projeyi yürütecek
yönetim kadrosu proje becerisi ve mesleki deneyime sahip olması, proje istihdam artışı
sağlamalı ve istihdamı koruması gibi ön koşullar küçük işletmelere göre tekrar revize edilerek
verimlilik arttırılmalıdır.
49
SORUN 7: AR-GE ÇALIŞMALARININ YETERSİZLİĞİ
•
•
•
•
•
•
•
•
NEDEN
Yetersiz kaynak (fon)
Ar-ge kültürünün ve bilincinin olmaması
Kalifiye eleman eksisikliği
Eğitim eksikliği
Yeterli ücret politikalarının uygulanmaması
Küçük işletmelerin rekabet öncesi ortak arge platformu oluşturamaması
Ar-ge kanunun getirdiği zorluklar
Üniversite sanayi işbirliğinin yeterli
olmaması
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF)
• Eğitim vasıtası ile farkındalığın sağlanması
• Mikro işletme bazında ar-ge kanunun
yeniden gözden geçirilmesi
• Patent kanunun iyileştirilmesi
• Staj kültürünün oluşması
• Ar-ge çalışmalarını sürekli hale getirmek
• Konya’ nın bilim ve teknoloji
alanında mevcut konumunun saptanması
• Dünyada ve ülkemizde bilim ve teknoloji
alanındaki uzun dönemli
• Gelişmelerin saptanması
• Bu teknolojilerin geliştirilmesi ve/veya
edinilmesine yönelik politika tespitinde
bilimsel destek alınması
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
SONUÇ
Marka yetersiziliği
Katma değeri yüksek ürün üretilemiyor
Geleneksek ürün üretimi yapılması
Dışa bağımılılık
Rekabet avantajı yersiz
Fiyat rekabeti olması
Kalifiye ve teknoloji yersilizi
Firmaların büyümede yaşadıkları zorluklar
Verimsiz üretim
Üniversite bölümlerinin sanayinin ihtiyaçları ile
yeterli düzeyde uyuşmaması
Üniversitede pratik eksikliği
FAALİYETLER
Eğitim
Ar-ge kanunu vb. Sorunlar için görüş
hazırlanması
Teknokentin etkinliğinin artırılması
Ar-ge çalıştayı (uluslararası)
Kurum bazında ar-ge masası
Üniversitede lisansüstü çalışmalar ve pratik
eğitimlerin artırılması
İnceleme-araştırma
gruplarının
oluşturulması(resmi-özel)
İşletmelerin hedefleri bağlamında, bilim ve
teknoloji taleplerinin belirlenmesi (anket…)
Bu hedeflere ulaşılabilmesi için gerekli stratejik
teknolojilerinin saptanması
Bilim Merkezi tamamlanmalıdır.
Temel Amaç : AR-GE ÇALIŞMALARININ YETERLİ HALE GETİRİLMESİ
Öncelik 1
: Eğitim yolu ile Ar-Ge güçlendirilmeli
AR-GE faaliyetlerinin eğitimle olan sıkı entegrasyonu mutlaka gerçekleştirilmelidir. Kamu
kurumlarında “proje” adı altında koordinasyonsuz, denetimsiz ve geçmiş tecrübelerden
dayanarak hiçbir sonuç üretmeyeceği şimdiden belli olan bir çok faaliyete son verilerek
buralara harcanan kaynaklar üniversite araştırma fonlarına yönlendirilmeli ve böylece
güçlendirilecek üniversite araştırma fonlarından desteklenecek projelere, lisans ve lisansüstü
öğrencilerinin
aktif
katılması
sağlanmalıdır.
Araştırıcı,
üretken,
sorgulayıcı
insan
yetiştirilmesinin geleceğin anahtarı olduğu unutulmamalıdır. Bunu gerçekleştirmenin en iyi
yolu da öğrencilerin araştırmalara aktif katılmasıdır. Gelecek nesillere etkili bilim ve teknoloji
transferi ancak böyle gerçekleşebilir. Böyle nesillerin çoğalması, bu yönde bir toplumsal talep
oluşmasını sağlayacaktır.
50
Öncelik 2
: Ar-ge kanunu vb. Sorunlar için görüş hazırlanması
Rekabetin giderek yoğunlaştığı, kurumların yeni teknoloji arayışlarının arttığı, pazar
paylarının artması için sürekli bir yenilik içine girilen günümüz ekonomik şartlarında AR-GE
faaliyetlerine oldukça önem verilmektedir.
Daha fazla kaynak ayrılmak zorunda kalınan ve üretim maliyetinin önemli bir kısmını
oluşturan AR-GE giderleri için mevzuatımızda yer alan vergi ertelemesi ve AR-GE
yardımları teşviklerinden faydalanmak söz konusu yükün azaltılmasında önemli rol
oynayacaktır.
Öncelik 3
: Teknokent’in etkinliğinin artırılması
Teknokent, emek-yoğun teknoloji ağırlıklı Konya ve Karaman Sanayinin bilgi-yoğun
teknoloji alanlarına kaydırılmasında önemli bir rol oynayacaktır.
Beklenen düzeyde Ar-Ge projelerinin üretilmesi halinde çok kısa bir süre zarfında Konya ve
Karaman Sanayinde istihdam, üretim ve ihracat büyük boyutlara ulaşacak, küresel ticari
rekabette önemli bir avantaj elde etmelidir.
Ayrıca uluslar arası şirketlerle işbirliğine gidilmesi mümkün olabilmelidir. Teknokent Sanayi
kesimine teknoloji üretilmesi yanı sıra, daha fazla yeni girişimciler çıkarmalıdır. Bu durum
gençlerimizin önündeki en büyük fırsat olarak değerlendirilmelidir.
Öncelik 4
: Ar-ge Çalıştayı (Uluslararası)
Türkiye, araştırma ve geliştirme harcamalarının GSYİH’ya oranı, bilim adamı ve mühendis
sayısı, araştırma ve geliştirme hizmetlerinde istihdam edilen personel sayısı, yüksek teknoloji
ihracatı, bilgi ve iletişim araçlarının kullanımı, kişi başına düşen bilgisayar sayısı, internet
bağlantısı sayısı, kişi başına düşen eğitim harcaması gibi bilgi toplumuna ilişkin başlıca temel
göstergeler açısından gelişmiş ülkelerle karşılaştırmalı olarak değerlendirildiğinde, gerek bilgi
üretimi ve gerekse bilgi teknolojilerinin kullanımı yönünden halen bilgi toplumu aşamasını
yaşayan gelişmiş ülkelerin gerisinde bulunmaktadır.
Bütün bu eksikleri giderirken Uluslar arası çalıştay ile yabancı deneyim ve bilgilerinden de
faydalanmak doğru olacaktır.
Öncelik 5
: Üniversitede lisansüstü çalışmalar ve pratik eğitimlerin artırılması
Teknolojinin bugün vardığı düzeyde nadir istisnalar dışında , kişisel hatta grup olarak dahi
çalışmalarla, buluşlarla gelişme sağlamak olanaksızlaşmıştır.
51
Yüksek duygularla, gerçekleştirmek istemek “ARGE” yapabilmeyi sağlamaz.
Günümüzde dehalar, yetenekler bireysel hatta küçük grup çalışmaları ile teknolojide gelişme
sağlayamazlar.Teknolojinin bugün ulaştığı düzey yüzler hatta binlerce kişilik projelerle
ARGE çalışmaları yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Bütün ülkeyi kapsayan bir araştırma geliştirme kültürü gereklidir.
Bir bütçesi, planlı stratejisi ve hedefi olan, disiplinli, sürekli kitlesel çalışma ve faaliyetlerle
teknolojik gelişme sağlanabilir.
Geliştirmede çalışanlar teknolojik gelişmeleri sürekli takip etmelidir, seminerlere katılmalıdır,
geliştirme yapan diğer kitlelerle iletişim halinde olmalıdır.İlerlemeler ve çalışmalar; kitaplar,
yayınlar, makaleler, toplantılar, kongreler, seminerler, dergiler ve günümüzde yaygın olarak
internet üzerinden duyurulup yayılmaktadır.
”ARGE” de çalışanlar bu gelişme ve teknoloji düzeyini iyi takip edip, bir hamle daha ileri
giden gelişmeyi oluşturarak, ürün ve hizmetlerine uygulayıp, firmalarının benzerleri ve
rakiplerine üstünlük sağlamasını gerçekleştirmektedirler.
Bütün bunlar yapılırken üniversite-sanayi işbirliği ilk basamaktır.
Öncelik 6
: İnceleme-araştırma gruplarının oluşturulması(resmi-özel)
Resmi ve özel kurumların Pazarlama bölümlerinden, yurt içi ve yurt dışı pazarın talepleri,
gelişme yönü, bilgi ve tahminleri, geliştirme bölümlerine aktarılmalıdır.Üretim, taahhüt,
uygulama bölümlerinden sürekli deneyim sonuçları Geliştirme bölümlerine aktarılmalıdır.
Bütün bu veriler geliştirme faaliyetlerinin yönünü belirler.
“GELİŞTİRME” çalışmaları bu nedenlerle ağırlıklı olarak üretim, uygulama ve pazarlama
yapan firma ve kuruluşlarda gerçekleştirilebilir.
Geliştirme bölümleri ancak üretim taahhüt, uygulama, proje departmanları ile çok yakın
işbirliği, iletişim ve karşılıklı bilgi alışverişi içinde bulunuyorlarsa faydalı, etkili sonuçlara
ulaşabilirler.
Çünkü üretim, uygulama, pazarlama ve projelendirmeden kazanılacak deneyim ve birikimler
olmaksızın “ARGE” gerçekleştirmek zordur. TSE, TÜBİTAK, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve
KOSGEB gibi kurumlar aracılığıyla ar-ge merkezleri oluşturmaktır.
Öncelik 7
:İşletmelerin hedefleri bağlamında, bilim ve teknoloji taleplerinin
belirlenmesi (anket…)
Bu anket Mevlana Kalkınma Ajansı tarafından hazırlanmalı ve yapılmalıdır.
52
Öncelik 8
saptanması
: Bu hedeflere ulaşılabilmesi için gerekli stratejik teknolojilerinin
Mevka tarafından yapılacak olan anket neticesinde yine Mevka tarafından stratejiler ve bu
stratejilere yönelik teknolojiler belirlenebilir.
Öncelik 9
: TR 52 Bölgesi’nde Ortak bir Ar-Ge Merkezi Kurulmalı
Öncelik 10 : Bilim Merkezi Tamamlanmalıdır.
53
SORUN 8: KURUMSALLAŞAMAMA
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
NEDEN
Aile içi çıkar anlaşmazlıkları
Aile ilişkilerinin kurumsallaşamaması
Gelişme için kurumsallaşma gereğinin
anlaşılmaması
Değişime direnç gösterme
Şirket içinde görünmez kurumsal sistemlerin
direnci kırması
Şirketlerin takipçilik özelliği
Kaynak ayırmama
Sermaye yetersizliğini
Yenilik yapma ve izlemede yeterli bilgi ve
imkâna sahip olmamayı
Profesyonel yönetici eksikliğini
Büyümek için dışarıdan bir kişinin ortaklığına
sıcak bakılmamasını
Aile kontrolünü kaybetmeden büyümek için,
mali kaynak temini
Aile liderlerinin zamanında işi bırakmaması
Bir sonraki kuşağa devir planının yapılmaması
Kardeşler, kuzenler arasındaki rekabet
ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF)
Aile – yönetim ilişkilerini belirlemek
Devir planı yapmak
Hissedar sözleşmesi düzenlemek
Kuruluş amacı ve şirketin mevcut faaliyetinin
yazıya dökülmesi
Yetkili ve yetkisiz sorumlu kavramının
netleştirilmesi
İşletmede görev alan çalışanların rolleri, yetki
ve sorumlulukları iyi belirlenmelidir.
Aile anayasalarının yazılması
Gelecek
nesillere
devir
planlarının
hazırlanması
Aile içi iletişimin geliştirtmesi
Aile işletmeleri stratejik planlaması
Yönetişim modelinin tespit edilmesi
Aile meclisinin oluşturulması
Aile içi çatışma yönetimi
Liderlik geliştirme
İş değerlendirmesi
Finansman ve mülkiyet stratejileri
Hissedarların asıl hedefleri, beklentileri ve
tatminsizliklerinin belirlenmesi
Yepyeni bir yol haritası ihtiyacının farkına
varılması
Kararlılık
Açık ekonomi politikalarının izlenmesi
Tüm aile üyelerinin istekli ve bilinçli
olması.(çünkü istemeden yapılacak bir iş hiç
bir zaman başarıyla sonuçlanmayacaktır.)
Her aile şirketinin bir aile anayasası olmalıdır.
Ancak bu anayasa patron dahil bütün aile
fertlerinin üzerinde olmalıdır. böylece aile
şirketinin varlığı ve işleyişi sağlam kurallara
bağlanacak, alınacak olan kararlar insanlara
göre değil kurallara göre belirlenecektir.
•
•
•
•
•
•
•
SONUÇ
Genel kalite yükselişi ve ilk tatminlerin
olmaması
Kendi kendini yenileyen organizasyon
yapısının olmaması
FAALİYETLER
Eğitim, seminer, panel düzenlenmesi (etkili
iletişim ve kriz çözme becerileri eğitimi,
etkili takım çalışmaları eğitimi, servet ve
taşınmazlar yönetimi, çalışanlara adalet ve
sadakat duygusu ile yaklaşım
Aile konseyi oluşturulmasına öncülük etmek.
böylece
taraflar
için
her
şeyin
konuşulabildiği bir ortam sağlanacak, kapalı
kapılar ardında yapılacak olan dedikodular
önlenebilecektir.
Geleneksel aile toplantıları : aile şirketinize
ait kültürün geliştirilmesinin bir parçası
olarak
düzenli
aile
toplantıların
düzenlenmesi ve etkili bir şekilde amacına
uygun işlemesi için liderlik yapılabilir.
Aile ilişkilerini düzenleyen aile konseyinin
oluşturulması ve etkili çalışması için
rehberlik yapılabilir.
Ortaklık kültürünün oluşturulmasına ve
ortaklık anayasasının firmalarda etkin bir
şekilde uygulanmasına yönelik çalışmalar
yapılmalıdır.
54
Temel Amaç : FİRMALARIN KURUMSALLAŞMASINI SAĞLAMAK
Öncelik 1
: Eğitim, seminer, panel düzenlenmesi (etkili iletişim ve kriz çözme
becerileri eğitimi, etkili takım çalışmaları eğitimi, servet ve taşınmazlar yönetimi,
çalışanlara adalet ve sadakat duygusu ile yaklaşım
Aile işletmeleri Türkiye’de ekonominin çok önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bu nedenle
yeni ürün ve iş modelleri geliştirmede karşılaşılan sorunlar; sermaye yetersizliği, stratejik
düşünmeme, kötü yönetim alışkanlıkları, kurumsallaşamama, maliyetleri kontrol edememe,
piyasadaki değişimleri gözlemleyememe, geleceği tahmin etmede yetersiz kalma, işletme içi
raporlamada düzensizlikler, yönetsel sorunlar, aile işi sorunların işe yansıması, bir sonraki
kuşağa devir planlamasının yapılmaması, aile liderinin işi zamanında bırakamaması, yetenekli
profesyonelleri şirkete çekmekte karşılaşılan zorluklar, rekabet, çekişme, çekememe,
farklılıklar ve doğru ve düzgün işleyen bir yönetsel yapının kurulamaması gibi ailelere özgü
sorunlar mikro açıdan işletmelerimizin, makro açıdan ise Türkiye ekonomisinin sorunları
haline gelmektedir.
Etkili iletişim ve kriz çözme becerileri eğitimi, etkili takım çalışmaları eğitimi, servet ve
taşınmazlar yönetimi, çalışanlara adalet ve sadakat duygusu ile yaklaşım gibi konularda
eğitimler öncelikli olmalıdır.
Öncelik 2
: Aile konseyi oluşturulmasına öncülük etmek. böylece taraflar için her
şeyin konuşulabildiği bir ortam sağlanacak, kapalı kapılar ardında yapılacak olan
dedikodular önlenebilecektir.
Böylece taraflar için her şeyin konuşulabildiği bir ortam sağlanacak, kapalı kapılar ardında
yapılacak olan dedikodular önlenebilecektir.
Öncelik 3
: Geleneksel aile toplantıları: aile şirketinize ait kültürün geliştirilmesinin
bir parçası olarak düzenli aile toplantıların düzenlenmesi ve etkili bir şekilde amacına
uygun işlemesi için liderlik yapılabilir.
Aile şirketinize ait kültürün geliştirilmesinin bir parçası olarak düzenli aile toplantıların
düzenlenmesi ve etkili bir şekilde amacına uygun işlemesi için liderlik yapılabilir.
Öncelik 4
: Aile ilişkilerini düzenleyen aile konseyinin oluşturulması ve etkili
çalışması için rehberlik yapılabilir.
İşletmelerin büyük çoğunluğu birinci kuşağın kontrolündedir, çoğu yönetim kurulu başkanı
veya genel müdürdür ve babadır. Yönetici olarak profesyonel kişilerle çalışmalarına karşın,
yönetim kurulları aile üyelerinden oluşmaktadır. Konya ve Karaman’daki aile işletmelerinde
55
aile hep ön plandadır. İşletmelerin çoğu kilit noktalarda aile üyelerinin olması gerektiğini
düşünmektedir.
Yani aile dışından gelen yöneticilere karşı bir güven problemi vardır. Hatta bu düşünceden
dolayı, aileden olmayan kişilerin işlerini takip etmek için aileden olup işletmede çalışan diğer
kişilerden sürekli bilgi alma yoluna gitmektedirler.
Bütün bunlar aile konseyi ile çözülebilir.
Öncelik 5
: İşletmelerde Aile Anayasası oluşturulmalıdır.
Artan rekabet baskısı ve sürdürülebilirlik kavramlarının zorladığı bu ortamda her şirket, kendi
yönetim biçimini masaya yatırmalıdır. Bu alanda en köklü tartışma, `aile mi yoksa
profesyoneller mi şirkette hakim olmalı?` üzerinde gelişmektedir.
Firmalarının yüzde 98`i `aile şirketi` olan Türkiye’de, pek çok kurum, geleneksel yapısından
kurumsallaşmaya geçerken, bu soruya takılıp kalmaktadır. Aslında dünyanın her yerinde
geçerli, bilinen bir model bulunmamaktadır. Bazı uluslarda aile şirketi bazılarında
profesyonellerin yönettiği şirket modelleri daha başarılı olmaktadırlar.
Aile kurulları ya da konseyleri tüm dünyada yönetim danışmanlarının önerdiği ve giderek
yaygınlaştığı bir yöntemdir. Her aile şirketi, kendi anayasa ve konseyini, kendi kültürüne göre
oluşturmalıdır. Buna ilişkin özendirici ve bilinçlendirici çalışmaların ve çalıştayların
düzenlenmesi gerekmektedir.
56
SORUN 9: ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİNİN YETERSİZ OLMASI
•
•
•
•
NEDEN
Bu işbirliğinin yaşamsal bir zorunluluk olarak
algılanmaması
Stajer öğrenci kavramının anlaşılmaması
Üniversite-sanayi
işbirliğinin
ab
projelerinden öteye geçememesi
Sektörlerin ihtiyaç duyduğu teknik ve
teknolojik desteğin üniversitelerde olmaması
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF)
Risk paylaşımı ve uzun dönemde araştırma
maliyetlerinin paylaşımı,
Üniversitelerin sadece bilimsel ve teorik bilgi
üreten
kurumlar
olma
kimliğinden
sıyrılmaları
Konya ve Karaman sanayisinin sahip olduğu
sektörel çeşitlilik belli avantajları da
beraberinde getirmektedir. bu avantaj ve
çeşitlilikten faydalanmak
Yapılan işlerin teknolojisinin kalitesinin ve
veriminin
yükselmesi
zorunluluğunu
anlatmak
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
SONUÇ
Üniversitenin sanayi ihtiyacını karşılayacak
öğrenci yetiştirememesi
İş sahasında özgüven kazanamayan ve sanayi
alanında başarılı olamayan öğrenciler
Ar-ge faaliyetlerinin yetersiz olması
Teknolojik bilgi ihtiyacının yetersiz kalması
Mesleki ve teknik eğitimin kaliteli ve
uygulamalı olmaması
Uzmanlaşmış yapıya erişilememesi
Tamamlayıcı yeteneklere erişim,
Yeni tedarikçilere ve pazarlara ulaşılamaması
Beceri ve tecrübelerin geliştirilememesi
FAALİYETLER
Sanayicinin desteklediği üniversite araştırması
yapmak( akademisyenlerin ve öğrencilerin,
sanayicinin karşılaştığı sorunları daha
yakından ve gerçekçi biçimde tanımasına
imkân tanır.)
Üniversite ve sanayi temsilcilerinin proje
oluşumundan sonuca kadar beraber çalıştıkları
ortak araştırma projeleri,
Projeyi tamamen sanayinin yaptığı ve
üniversitelerin uygulayıcı olarak katıldıkları
ısmarlama projeler,
Sanayinin ileride patentleşebilecek fikirleri
olan araştırmacılara kaynak yardımı yapması
olan ar-ge bursları,
Sanayi ve üniversitenin ortak yatırımı ile
kurulan üniversite içi ar-ge laboratuarlarının
etkinliğini artırmak
Üniversitenin
ürettiği
ve
kendisinin
kullanmasına
imkân
bulunmayan
teknolojilerin lisanslarını satması olarak
tanımlanan sanayiye teknoloji lisanslama,
Sanayi ile üniversitenin ortaklaşa ar-ge
mühendisi yetiştirmesi için insan kaynağı
alanında yapılan işbirlikleridir.
Teknik üniversite
Mesleki eğitim merkezlerinin sayısını ve
niteliğini artırmak
Teorik dersleri, ders araç ve gereçleriyle
zenginleştirilmiş
laboratuar
atölyelerde
öğretmek.
Üniversite eğitimi dışında; Çıraklık yaşında
olup okul sistemi dışında bulunan gençlere
temel meslek eğitimi vermek ve bunları işe
yerleştirmek.
Çıraklık sistemine girecek gençlerin uygun
meslek seçimine rehberlik yapmak.
Öğrencilerin iş sahasına birebir inmesini
sağlamak
57
Temel Amaç : ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI
Öncelik 1
:
Sanayicinin
desteklediği
üniversite
araştırması
yapmak
(akademisyenlerin ve öğrencilerin, sanayicinin karşılaştığı sorunları daha yakından ve
gerçekçi biçimde tanımasına imkân tanır.)
Akademisyenlerin ve öğrencilerin, sanayicinin karşılaştığı sorunları daha yakından ve
gerçekçi biçimde tanımasına imkân tanır. Bu araştırma Mevlana Kalkınma ajansı tarafından
gerçekleştirilebilir.
Öncelik 2
: Üniversite ve sanayi temsilcilerinin proje oluşumundan sonuca kadar
beraber çalıştıkları ortak araştırma projeleri,
Ülkemizde farklı yaş seviyelerine hitap eden değişik seviyelerde mesleki eğitim uygulamaları
bulunmaktadır. Örgün eğitim altında bulunan meslek ve teknik liselerde endüstrinin ihtiyaç
duyduğu meslek alanlarında teorik ve uygulamalı eğitim yaptırılmaktadır. Bununla birlikte
ülkemizde mesleki ve teknik eğitim yapısı incelendiğinde oturmuş bir sistemin varlığından
bahsetmenin oldukça güç olduğu görülmektedir.
KOBİ`ler işletmelerindeki çıraklara sektörle ilgili teorik bilgiyi pratiğe dönüştürme imkanı
vermektedir. Bu nedenle Küçük ve Orta Boy İşletmelerin faaliyet gösterdikleri bölgeler, aynı
zamanda birer eğitim merkezleridirler. Teknik eğitim veren lise ve meslek yüksek okulu
mezunları, üniversite mezunları, ekonomi ve hatta fen bilimi mezunlarının önemli bir kısmı
KOBİ’lerde istihdam edilmektirler. Bu istihdam ekonomik boyutta bir çok katkı getirmekle
birlikte, sistemde çözülmesi gereken problemler bulunmaktadır.
Çıraklık eğitimi işletmelerde son yıllarda azalan bir eğilim göstermektedir. Bu durumun
nedeni ÖSS`deki meslek liselerine uygulanan puan sistemi ile ilgilidir. Bu nedenle meslek
liselerine olan ilginin azalmasından dolayı, işletmeler sektöründe çalıştıracak çırak konusunda
sıkıntı yaşamaktadır.
Bu durum ile birlikte, çırak işletmelerde çalışırken, sosyal sigorta ve ücret konularında
problemler yaşamaktadır. Bu nedenle çıraklar; işletmelerde işi öğrenmekten ziyade, geçici bir
süre zarfında çalışmaktadır. İşletmeler ise geçici bir süre çalışan çıraklara, işi öğretmekten
ziyade, şirkette herkesin yapabileceği vasıfsız işleri yaptırmaktadır.
Kanunen iş yerleri çıraklık eğitimi için çalıştırdıkları çıraklara haftada bir gün izin vermeleri
ve çıraklık sözleşmesi yapmadan çalıştırmamaları gerekirken, ilgili kuruluş ve kurumların
denetimlerinin yetersizliği nedeniyle devamlılığın sağlanmasında sorunlar yaşanmaktadır. Bu
nedenle çıraklık eğitimi ile ilgili yasal hükümlerin uygulanması konusunda, işletmeler daha
sıkı bir denetime tabi tutulmalıdır.
58
Öncelik 3
: Projeyi tamamen sanayinin yaptığı ve üniversitelerin uygulayıcı olarak
katıldıkları ısmarlama projeler,
Öncelik 4
: Sanayinin ileride patentleşebilecek fikirleri olan araştırmacılara kaynak
yardımı yapması olan ar-ge bursları,
Sanayi toplumunda maddi sermayenin yerini bilgi toplumunda bilgi ve insan sermayesi
almaktadır.
 Sanayi toplumunda mal ve hizmet üretiminde gelişmenin başlangıcı olan buhar makinesinin
yerini bilgi toplumunda bilgisayarlar almaktadır.
 Sanayi toplumunda kol gücünün yerini, bilgi toplumunda beyin gücü almaktadır.
 Sanayi toplumunda fiziksel ve düşünsel anlamda insan sermayesinin üretime katılımı söz
konusu iken, bilgi toplumunda düşünsel anlamda, yükseköğrenim görmüş nitelikli insan
sermayesinin üretime katılımı söz konusudur.
 Sanayi toplumunda sanayi mallarının ve hizmetlerin üretimi yapılmaktadır. Bilgi
toplumunda ise bilgi ve teknolojinin üretimi gerçekleşmekte ve bilgi sektörünün ürünü olarak
bilgisayar, iletişim ve elektronik araçlar, elektronik haberleşme, robotlar, yeni gelişmiş
malzeme teknolojileri gündeme gelmektedir.
 Sanayi toplumundaki fabrikaların yerini bilgi toplumunda bilgi kullanımını içeren bilgi
ağları ve veri bankaları (iletişim ağ sistemi) almaktadır. Bilgi, dünyanın her tarafında
üretilmekte ve iletişim teknolojisi aracılığıyla anında her tarafa yayılmaktadır.
 Bilgi toplumu işgücünden tasarruf sağlamakta, bu ise kısa dönemde işsizlik, uzun dönemde
ise yeni teknolojilerin global etkilerini ortaya çıkarmaktadır.
 Sanayi toplumundaki genel eğitimin yerini bilgi toplumunda eğitimin bireyselleşmesi ve
sürekliliği almaktadır.
 Sanayi toplumunda; birincil, ikincil ve üçüncül endüstriler tarım, sanayi ve hizmetler, bilgi
toplumunda birincil, ikincil ve üçüncül sektörlerin yanı sıra dördüncü sektör olan bilgi sektörü
ortaya çıkmaktadır.
 Sanayi toplumundaki özel ve kamu iktisadi kuruluşlardan farklı olarak bilgi toplumunda
gönüllü kuruluşların önem kazandığını görüyoruz.
 Sanayi toplumunda başlıca üretim faktörleri emek, tabiat, sermaye, girişimci iken, bilgi
toplumunda üretim sürecinde bu üretim faktörlerinin yanı sıra beşinci üretim faktörü teknik
"bilgi" ön plana çıkmaktadır.
 Sanayi toplumunda üretilen mal ve hizmetlerin kıtlığı söz konusu iken, bilgi toplumunda
bilgi kıt değildir. Bilgi, sürekli artmakta ve artan verimler özelliği içermektedir.
59
 Sanayi toplumunda üretilen mal ve hizmetlerin bir yerden bir yere taşınmasında uzaklık ve
maliyet önemli iken, bilgi toplumunda bilgi otoyolları ile tüketici ile bilgi arasındaki uzaklık
önemini kaybetmekte ve maliyetler minimuma inmektedir.
 Sanayi toplumunda tüketici taleplerinin karşılanmasında mal ve hizmetlerin mobilitesi
oldukça düşük, bilgi toplumunda ise bilginin mobilitesi kolaydır. Bu durum, bilginin sınırsız
bir tüketici tarafından tüketilmesine ve yenilikleri teşvik etmesine yol açmaktadır.
 Sanayi toplumunda temel bilgiyi, fizik, kimya bilimleri, bilgi toplumunda ise; kuantum
elektroniği, moleküler biyoloji ve çevresel bilimler gibi yeni araştırma alanlar
oluşturmaktadır.
Öncelik 5
: Sanayi ve üniversitenin ortak yatırımı ile kurulan üniversite içi ar-ge
laboratuarlarının etkinliğini artırmak
•
Meslek liselerine giriş üniversite sınavının düzenleniş şeklinden dolayı cazip değildir.
•
Mesleki eğitimde ulusal standart sınav ve belgelendirme sistemi yoktur,
•
Öğrencilerin çoğu iş piyasasına beceriye sahip olmadan girmektedir.
Bu nedenlerden dolayı nitelikli mesleki eğitim merkezlerinin sayısı arttırılmalıdır.
Öncelik 6
: Üniversitenin ürettiği ve kendisinin kullanmasına imkân bulunmayan
teknolojilerin lisanslarını satması olarak tanımlanan sanayiye teknoloji lisanslama,
Öncelik 7
: Sanayi ile üniversitenin ortaklaşa ar-ge mühendisi yetiştirmesi için insan
kaynağı alanında yapılan işbirlikleridir.
Öncelik 8
: Mesleki eğitim merkezlerinin sayısını ve niteliğini artırmak
Öncelik 9
: Teorik dersleri, ders araç ve gereçleriyle zenginleştirilmiş laboratuar
atölyelerde öğretmek.
Öncelik 10 : Üniversite eğitimi dışında; Çıraklık yaşında olup okul sistemi dışında
bulunan gençlere temel meslek eğitimi vermek ve bunları işe yerleştirmek.
Öncelik 11
yapmak.
: Çıraklık sistemine girecek gençlerin uygun meslek seçimine rehberlik
Öncelik 12
: Öğrencilerin iş sahasına birebir inmesini sağlamak
60
Kaynakça
Moles V. J., (1999) “Learning Region”, an alternative for enlancing the economic and social
dimension in tourist
ares, Some Reflections, European Commission, Working Group B on “Tourism and
Employment”
InfoBox Nachhaltige Basistexte Die Lernende Region, s 37 http://www.blk21.de.
Scheff J., (1999)Lernende Regionen: regionale Netzwerke als Antwort auf globale
Herausforderungen, Wien:Linde,
Nuissi E., (2002) “Lernende Regionen – Wissenschaftlich begleitet”, DİE zeitschrift für
Erwachsenenbildung, 9.
Jahrgang,
Covey S. R., (1998) “Sürekli Öğrenme İlkesi”,Executive Excellence,
ÇETİN Murat, Endüstriyel Bölgelerde Sosyal Sermaye ve Güven: İtalya Örneği, Erciyes
Üniversitesi, Yozgat İ.İ.B.F
Küme Yönetimi Rehberi Kümelenme Temel Prensip ve İlkeleri - www.clusterforum.org
61
Download