d van`da üst düzey açılı

advertisement
DVAN’DA
ÜST DÜZEY AÇILI
EYLÜL EKM 2011 SAYI 457
CAVT ÇALAR’A
LONDRA’DA ÖZEL ARAÇ
AYDIN DOAN, YAZI
DOLU DOLU YAADI
ERKEK MODASININ KRALI RAHM KOÇ
ARAŞTIRMA
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
2
YENİ ANAYASA ve NİÇİN LAİK CUMHURİYET?
nostaljik bir anı!
A
YAZAN: CAN KIRAÇ TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ ONURSAL ÜYESİ [email protected]
nayasa konusunu irdelemeye
başlamadan,
DEMOKRASİ
anlayışımıza değinmek istiyorum.
‘Demokrasi HALKIN kendisini
yönetmesidir’ tarifi, günümüzde
hemen herkesçe kabul görmektedir. Antik Çağda Yunan Şehir
Devletlerinde
uygulanmaya
başlanan demokrasi yönetimlerinde HALK tarifinin herkesi kapsamadığını hatırlamamız gerekir. O dönemlerde, demokrasiyi uygulayan
sistemde oy verecek olan HALK sınıflara ayrılmıştı.
Örneğin oy vermek için köle olmayan ERKEK’ler seçilirdi. Bu bireylerin o şehirde doğmuş olması şartı vardı.
Kadınların oy hakkı yoktu. (Bugün bile böyle düşünenlerimiz var!)
O günlerden bugünlere gelinceye kadar, demokrasi
anlayışımız nice evrim ve devrimler yaşadı.. Bugün,
toplumsal mutluluğun temelini BİLGİLİ İNSAN oluşturmaktadır. Yaşadığımız yeni çağda, zenginlik BİLGİNİN
ürünüdür. Bilgi, ekonominin hammadesidir, bedensel
emeğin, üretim âletlerinin ve fabrikaların yerini BİLGİ
almıştır.
*
Şimdi, yeni ANAYASA arayışı içinde olduğu iddia edilen
toplulumumuzun (Acaba böyle bir arayış var mı?)
EĞİTİM RONTGENİNİ aşağıda özetliyorum:
Ülke genelinde 4 milyon 640 bin kişi okuma yazma
bilmiyor. Okur yazar olmayan nüfusun 3 milyon 730 bin
553'ünü ise kadınlar oluşturuyor. TÜİK'in 2009 verilerine
göre Türkiye'de 56 milyon 793 bin kişi okuma yazma
biliyor. Yaş gruplarına göre okur yazarlıkta 5 milyon 222
bin kişi ile 6-13 yaş grubu ilk sırada yer alıyor. Okuma
yazma en az bilen yaş grubunu ise 60-64 yaş arasındaki vatandaşlar oluşturuyor. Bu yaş grubundaki erkeklerde 977 bin, kadınlarda ise 775 bin okur yazar
bulunuyor.
Eğitim durumuna göre Türkiye'de en çok ilkokul
mezunu bulunuyor. 18 milyon 204 bin kişi ilkokul
mezunu olarak kayıtlara geçerken, bunu 13 milyon 491
kişiyle okuma yazma bilmesine rağmen ilkokulu
bitirmeyenler izliyor. 2 milyon 738 bin kişi ortaokul
mezunu, 7 milyon 430 bin ilköğretim mezunu olduğunu
beyan ederken, lise mezunu sayısı 10 milyon 284
olarak tespit edildi. Yüksekokul veya fakülte mezunu
sayısı 4 milyon 290 bin, yüksek lisans yapan kişi sayısı
279 bin olarak kayıtlara geçti. Doktora yapanların sayısı
79 binden kaldı.
Öğrencilerin % 32'si okuma testinde, % 52'si de matematik testinde temel yeterlik düzeyinin altında kalırken, bu
oran 2009'da sırasıyla % 25 ve % 42'ye düştü.
İlerlemeye rağmen Türkiye'de 15 yaşındaki öğrencilerin
% 25'inin okuduğunu anlayamaması ve % 42'sinin basit
matematiksel
problemleri
çözememesi
düşündürücüdür.
*
Bugün, yeni ANAYASA hazırlama telâşı içinde, LAİKLİĞE yönelik tartışmaların ortaya çıkardığı şüphelerin
nedenini anlamak için Atatürk’ün hilâfeti kaldırma
hedefini hatırlamakta yarar görüyorum. Çünkü,
Saltanat’ın ve Hilâfeti’n kaldırılması kararı Cumhuriyet
döneminin çok önemli bir olayıdır.
Cuhmuriyeti’ni İslam dünyasının taasubundan kurtarmak istiyordu. Mustafa Kemal’in, bu anlamda, 1922 yılı
Kasım ayı başında, TBMM Anayasa Komisyonunda
yaptığı konuşmada belirlediği hedef çok kesindir:
“ Hâkimiyet ve saltanat, hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye, müzakere ile verilmez. Hâkimiyet
ve saltanat; kuvvetle, kudretle ve zorla alınır.
Osmanoğulları Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına
ZORLA elkoymuş, saltanatlarını altı asır sürdürmüşlerdi. Şimdi de, Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini
bildirerek, hâkimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi
eline bilfiil almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir.
Mevzubahis olan, millete, saltanatını, hâkimiyetini
bırakacak mıyız?, bırakmayacak mıyız? meselesi
değildir. Mesele zaten emrivaki olmuş bir hakikâti ifadeden ibarettir. Bu behemahal olacaktır. Burada toplananlar, TBMM ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce
uygun olur. Aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde
ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.”
(Nutuk II-186)
Bülent Tanör, Mustafa Kemal bu kararlılığını şöyle
yorumlamaktadır:
“Kabul etmek gerekir ki, Birinci TBMM aynı zamanda bir
‘ihtilâl meclisi’ydi. Ulusun egemenliğini mutlak kılma
azmi ve kararlığı da mutlaktı. Kaldırılan da zaten
demokratik bir kurum değildi.. Dünyanın pek çok
ülkesinde monarşilerin kanla ve ateşle yıkıldığı hesaba
katılırsa, Türkiye’de izlenen yol ve yöntemlerin,
temelde, barışçıl üslupta olduğu kabul edilebilir.”
*
Sıra hilafetin kaldırılmasına gelmişti. Bu da, 3 Mart 1924
tarihli kanunla gerçekleştiriliyor ve Cumhuriyet’in ilânından sonra beliren, devletin “iki başlı” olduğu tereddütü
yok ediliyordu. Bülent Tanör’ün bu konuyu açıklaması
şöyledir: “Hilafetin kaldırılması değişik anlamlar yüklüdür. Bir kere, yasa gerekçesinde de belirtildiği gibi,
devletin tepesindeki iki başlılık olasılığı önlenmiştir.
İkincisi, dinsel bir kurumun tasviyesiyle devletin lâikleşmesi yolunda bir adım daha atılmış olmaktadır. ‘
Kısacası; önce padişahlık saltanatının kaldırılması,
sonra Cumhuriyet’in ilânı, arkasından da hilâfetin
lâvedilmesiyle, “Uluslaşma” yolunda çok önemli adımlar
atılmış oluyordu. Tabii bu gelişmeler yaşanırken, dinci
akımlar yeni düzeni bozmak için fırsat kollamaya
başlamışlardı. Bunların arasında Şeyh Said isyanı en
boyutlu olanıydı. Şeyh Said’in başkaldırışında feodaldinci bir organizasyonun izleri bulunuyordu. “Şeyn
Said’e göre hilafete son verilmesi Kürt-Türk birliğinin
temelindeki İslam’a bir saldırıydı.”
Bugün; “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir” açıklaması birçoğumuzun dilinden düşmemektedir. Ancak,
genç kuşaklar, bu “Hukuk Devleti”nin bir “Hukuk
Devrimi”nin eseri olduğunu bütün yönleriyle bilmemektedirler. Bu konunun tarihsel yapısını inceleyenler,
ulusal kurtuluşumuzun ve Cumhuriyet’in kuruluşunun
hukuki temeller üzerinde gerçekleştiğini şöyle belirtirler:
“Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet’in ilânı, hilafetin
lâvedilmesi gibi devletin üst yapısını yıkan ve yeniden
kuran girişimler hukuki usullerle gerçekleştirildi. Bunlar,
gelecek hukukun payandaları oldular. Daha sonraki
bütün temel reformlarda da, otoriter yöntemlere başvurulsa bile, hukuki usuller uygulandı. Kurtuluş ve kuruluş
aşamalarıyla, Türk Devrimi yeni bir hukuk yarattı.”
Mustafa Kemal’in Osmanlı Saltanatı’nın kaldırılması
konusunda çevresini ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerini ikna etmek için verdiği mücadele Nutuk’ta açık
bir şekilde anlatılmaktadır. Mustafa Kemal, padişahlıktan sonra hilâfeti de kaldırmayı planlıyor, böylece,
kafasında kurmayı kararlaştırdığı yeni Türkiye
Nitekim, İslam hukuk sisteminden ayrılma kararı verilirken, Medeni Kanun gerekçesinde şu görüşe yer veriliyordu: “Dinler değişmez hükümler ifade ederler. Hayat
yürür, ihtiyaç süratle değişir. Din kanunları, mutlaka
ilerleyen hayatın huzurunda şekilden ve ölü kelimelerden fazla bir kıymet, bir manâ ifade edemezler.
Değişmemek dinler için bir zarurettir. Bu
itibarla, dinlerin sadece bir vicdan işi olarak
kalması bu yüzyıl medeniyetinin esasıdır. ”
Böylece, ülkede yaşayan insanlarımızı
bölen ve guruplaştıran, din ve mezhep
kurallarına dayalı çok hukuklu sistem son
buluyor “Laik Hukuk Birliği” ve “Vatandaşlık
Bağı” ilkeleri uygulamaya konmuş oluyordu.
Bu devrim, aynı zamanda, Türk kadınının,
medeni haklarını kullanma istikametinde
önünü açıyordu. Medeni Kanun’daki şu
ifade, çağdaşlaşmaya yönelmenin kararlılığını şöyle açıklıyordu: “Muasır medeniyeti
benimsemek kararıyla yürüyen Türk Milleti,
muasır medeniyeti kendisine değil, kendisi
muasır medeniyetin gereklerine, her ne
bahasına olursa olsun, ayak uydurmak
zorundadır. Yaşamak kararında olan bir millet için bu şarttır.”
Cumhuriyet
döneminin gerçekleştirdiği köklü “Hukuk
Devrimi”ni henüz hiçbir İslam ülkesinin
başaramaması, Türk toplumunun çağdaşlığa yönelme kararlılığının delili olmaktadır.
*
Hatırlarsanız,
Refat Partisi’nin, 1996 yılında gerçekleşen
iktidar ortaklığından sonra en çok tartışılan
konu “Demokrasi” ve “Laiklik” olmuştur.
Birbirinden farklı olduğu halde aynı amaca
yönelen bu kavramların, sade vatandaşlar
tarafından anlaşılması için “Egemenlik
kimindir?” sorusunu cevaplamak gerekir.
Egemenliğin millet yerine Allah’a ait olduğuna inananların, çağdaş anlamda, demokrat
ve laik olmaları mümkün değildir. Bülent
Tanör “Laiklik” konferansında konuyu şöyle
açıklamıştır:
“ Laiklik genel olarak özgürlük ve çoğulculuğun, özel olarak da dinsel özgürlüklerin ve
dinsel çoğulculuğun ‘onsuz olmaz’
güvencesidir. Herhangi bir dinsel inanca
bağlanmak, onun buyruk ve öğütlerini yerine getirip getirmemek, bunlardan ötürü
kınanmamak, hiçbir dinsel inanca sahip
olmamak ve bundan ötürü de kınanmamak
ancak laik bir devlet ve toplum düzeninde
mümkündür.”
Bu alanda uzman aydınların belirttikleri gibi,
İslam’da, din ve dünya işleri arasında bir
ayırım yapılmamaktadır. İslam, yaşadığımız ortamı
düzenleyen bir din olarak benimsenmektedir. Din ve
hukuk içiçe yapılandığı için de, temel kuralların değiştirilmesi hatta tartışılması bile mümkün değildir. Bu
durumda, devletin, din ve mezhepler karşısında tarafsız
olması, ayrıca, din kurallarının hukuk ve siyasal düzene
karıştırılmaması “Laikliğin” temelini oluşturmaktadır.
Din konusunu irdeleyenler; “Allah mı insanı yaratmıştır?”, yoksa “insan mı Allah’ı yaratmıştır ?” sorusunu
asırlar boyu tartışmaya devam etmektedirler. Şurası bir
gerçektir ki, masum ve cahil insanları, bilim ve aklı geri
plana iterek, din kurallarına göre yaşamaya zorlamak,
dinsel bağnazlığın ve geri kalmışlığın çağdışı bir göstergesidir.
GAZETTE-13
INTERNATIONAL
‹mtiyazQSahibiQveQ
GenelQYay›nQMüdürü
GüngörQDEN‹ZA
AN
SorumluQYaz›Q‹leriQMüdürü
A.QCahitQUurata
*
Sözün özüne gelince:
YENİ ANAYASAMIZI YAPARKEN
LAİK CUMHURİYETİ KORUMAK ZORUNDAYIZ
GenelQYayınQKoordinatörü
CanQERDAL
GAZETTE-13QSATILMAZ.Q
BEDELS‹ZQDA⁄ITILIR.
ÜNLÜ YAZAR ÖMER ÜRÜNDÜL'ÜN YORUMUYLA
BU AYIN ÜÇ KULÜBÜ
Temmuz ayının patlayan şike dosyasının ardından ağır bir travma geçiren Türk Futbolu, lig heyecanı ile kendine gelmeye çalışıyor. Ancak sıkışan fikstür nedeniyle 3 günde bir sahaya çıkan oyuncuların fizik ve mental yorgunluğu kaliteyi aşağıya çekti.
Tüm bunlara rağmen, şike dosyasında başrolde görünen
Fenerbahçe’nin hem sahada hemde saha dışında ortaya koyduğu davranış biçimi örnek oldu. Taraftarının kulübe sahip çıkması, futbolcuların motivasyonu üst düzeye çekmesi, sakatlıklar
ve eksiklere rağmen Fenerbahçe’yi yine zirveye çıkardı. Aykut
Kocaman’ın lider portresi çizmesi eldeki malzemenin yetersizliğine rağmen tüm teknik adam doğrularını gücünün son
damlasına kadar kullanmaya çalışması sarı-lacivertli takımı
sezonun favorisi haline getirdi.
Galatasaray güçlü kadrosu ve kaliteli hocasıyla yavaş yavaş
toparlanmaya başladı. Sezona girerken yeni takım olmanın
sancılarını uyum döneminde ağır hisseden Cim-Bom, artık
düzlüğe çıkmaya başladı. Geçen sezon yaşanan dibe vuruşun
ardından zafere ihtiyacı olan Galatasaray oldukça zorlu
geçmesi beklenen bu sezonun en büyük favorisi.
Beşiktaş geçen sezondan sonra hocasının soruşturma kapsamında tutklanmasının ardından tramvayı çabuk atlattı.
Carlvahal gibi insani yönleri güçlü bir hocayla çalışmanın
avantajlarını iyi kullanan Beşiktaş’ın, Avrupa Ligi’nin yanı sıra
Süper Lig’de de dikkat çekici sonuçlar alması sürpriz olmayacak.
Trabzonspor, Şampiyonlar Ligi moraliyle çabuk toparlandı.
İnter galibiyeti ve Lyon beraberliğiyle grupta avantaj yakalayan
Bordo-Mavili takım yeni transferleriyle uyum sürecini de iyi
geçti.
Şu bir gerçek ki, dört büyükler geçen sezonun aksine zirveyi parselleyecekler gibi gözüküyor. Sonra play-Off’un keyfi
tadından yenmeyecek doğrusu.
EYLÜL-EKM 2011 SAYI457 YIL44 C‹LT44
GAZETTE-13
INTERNATIONAL
YÖNET‹MQYER‹
AbdülhakQHamitQCad.
SerinQApt.QNo:Q62/7
Yay›nQTürü:Q
YerelQSüreliQYay›n
‹kiQayl›k,QSpor,QMagazin,
Sanat,QBas›nQveQMizahi
ToplumQHaberleri
Gazetesi
DizgiQSayfaQDüzeni,
34437
Montaj
TaksimQ/Q‹STANBUL
GAZETTE-13
KuruluQTarihi
16QKASIMQ1967
Haz›rl›kQveQBask›
DO⁄ANQOFSET
YAYINCILIKQVE
MATBAACILIKQA.
.
TELEFONLAR
HodereQYoluQDoan
+90Q212Q237Q80Q80
MedyaQTesisleriQ
+90Q212Q237Q80Q81
+90Q212Q256Q00Q68
CQBlokQ34850Q
EsenyurtQ-Q‹STANBUL
Tel:Q+90Q212Q622Q19Q00
Faks:Q+90Q212Q237Q80Q82
Gsm:Q0532Q213Q36Q97
Gsm:Q0532Q215Q63Q88
GazetemizdeQyay›nlananQ
resimlerQhiçQbirQsurette
iktibasQedilemez.
Gazette-13’deQyayınlananQimzalıQyazılardanQ
yazıQsahipleriQsorumludur...
GÜNCEL
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
3
KOÇ GRUBUNUN GÖZBEBEĞİ
DİVAN OTELİ 3 YILDA YENİLENDİ
Koç Holding bünyesi’ndeki
İstanbul Elmadağ’daki Divan Oteli
geçtiğimiz ay yenilendi. 1956’da
Vehbi Koç’un inşa ettiği ve yıkılarak yeniden yapılan otelin resmi
açılışı yapıldı. Açılış töreninde
konuşan Koç Holding Yönetim
Kurulu Başkanı Mustafa Koç,
“Divan İstanbul 56 yıl önce 6 milyon dolara mal olmuştu. Bugün
Yaklaşık 50 milyon dolar yatırımla
oteli yeniden inşa ettik.” dedi. Koç,
Divan İstanbul’un Türkiye’nin ilk
zincir oteli olduğunu hatırlatarak,
“Divan Grubu, Türk otelcilik sektöründe bir ekol oldu. Divan Grubu
olarak, kendimizi çağa uyarlıyoruz” diye konuştu.
Mustafa Koç
Semahat Arsel
YENİKÖY CARLTON OTELİNDE
BASINA ÖZEL ÖDÜL TÖRENİ
Turizm bakanı
bıyıklı dostumuz
Alev Coşkun’un
katkılarıyla gazetecilere ödülleri ve
basın kartları dağıtıldı. Herkes mutlu
ve sıcak bir atmosfer içinde geçen
akşamda Bakan
Alev Coşkun yakın
arakdaşı Erol Dallı
ile sarmaş dolaş
olmaları geceye
ayrı bir renk kattı.
Görgü tanıklarınnı
yorumuna göre
Yeniköy Carlton
Oteli yapıldığından
bu yana böyle
sıcak bir grup oluşmadığını ifade
ettiler.
GÜNCEL
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
CAN KIRAÇ
YAZA VEDA
ETMİYOR!
Hastalık, sağlık kontrolu
bahane, Yeni Şehir’de
(NEW YORK) güzel
kadınlarla çapkınlık şahane!
4
GÜNCEL
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
AYDIN DOĞAN’DA
YAZA GEÇ VEDA
EDENLERDEN!
Sakıp Sabancı
Aydın Do
an
5
GÜNCEL
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
6
ÖNEML UYARI!
Doum günlerinde deerli dostlar(m(za gelen hediyelerin emniyet aç(s(ndan
sak(ncalar(! olabileceinden, önce bize yollanmas( rica olunur!
Hasan Pulur ........................................................................................ 5 N'SAN
Çetin Altan .................................................................................... 22 HAZ'RAN
Y7lmaz Özdil ........................................................................................ ????
Do*an H7zlan ...................................................................................23 ARALIK
Atilla Dorsay .......................................................................................17 MART
Soner Gedik ................................................................................... 7 TEMMUZ
Fatih Çekirge ....................................................................................... ??????
Mehmet Tezkan ................................................................................ 24 UBAT
Ömer Üründül ................................................................................... 15 May7s
Cem engül ......................................................................................... 9 MART
Soli Özel ............................................................................................. 17 OCAK
Güngör Uras ................................................................................. 22 TEMMUZ
Metin Münir ........................................................................................ 13 OCAK
Yalç7n Do*an ...................................................................................... ???????
Ömür Gedik ........................................................................................... ?????
Do*aner Gönen ..................................................................................... ?????
Celal Korkut ........................................................................................... ?????
Mesut Dizdar ....................................................................................... 5 OCAK
Fikret Bila ......................................................................................... 29 EYLÜL
Umur Talu ............................................................................................. ?????
Meral Tamer .................................................................................... 19 UBAT
R7fat Akkaya ..................................................................................... 22 MAYIS
Melih A!7k ......................................................................................... 3 KASIM
Osman Alt7nçekiç ............................................................................. 13 N'SAN
Tayfun Devecio*lu ............................................................................. 3 N'SAN
Yurtta! Tümer ................................................................................. 13 N'SAN
Emre Oral ....................................................................................... 21 ARALIK
Viki Habif ..................................................................................... 21 TEMMUZ
Nail Güreli ...................................................................................... 13 UBAT
Abbas Güçlü .................................................................................... 20 UBAT
Cenk Ba!lam7! ................................................................................ 25 MAYIS
Nuri Çolako*lu ............................................................................. 19 HAZ'RAN
Umut Veis ................................................................................... 24 TEMMUZ
Bünyamin Aygün ............................................................................. 15 MAYIS
Koray Peközkay ............................................................................... 17 N'SAN
Hasan Y7lmaz ......................................................................................... ?????
Sami Kohen ................................................................................. 14 TEMMUZ
Cengiz Semercio*lu ............................................................................. ?????
Selim Akçin ........................................................................................... ?????
Reha Erdo*an ...................................................................................... ??????
Nejat Seçen .........................................................................................3 KASIM
Ertu*rul Özkök .....................................................................................8 N'SAN
Güneri Civao*lu .............................................................................28 TEMMUZ
Sedat Ergin ..........................................................................................6 KASIM
Yalç7n Bayer ......................................................................................17 UBAT
Altan Öymen .................................................................................20 HAZ'RAN
Enis Berbero*lu ...............................................................................1 TEMMUZ
Emin Çapa .........................................................................................16 N'SAN
Erdo*an Ar7p7nar .........................................................................27 AUSTOS
Aydo*an Hakman .............................................................................20 UBAT
Suat Ar7kan ........................................................................................24 MAYIS
Rifat Ababay .................................................................................20 TEMMUZ
'hsan Y7lmaz .......................................................................................15 OCAK
Tu*rul Ery7lmaz ..................................................................................19 OCAK
Ya!ar 'lksava! ..............................................................................14 AUSTOS
Soner Gedik .....................................................................................7 TEMMUZ
Mustafa Dolu ......................................................................................1 MAYIS
Nevzat Ünlü ...........................................................................................9 OCAK
Seçkin Türesay ................................................................................1 TEMMUZ
EN BAARILI
SEKRETER
Arzu Karakadıoğlu sempatik, şirin mi şirin
hanım kızımız. O gün o kadar sevinç ve neşe
doluydu ki; adeta etrafına espri ve neşe saçıyordu. Bu neşeli ve güzel görüntüsünü bizde
büyük bir mutluluk içinde sayfalarımıza aktardık. Hani kusur ettikse affola...
‹STANBUL’DA BULUNAN BAZI YÖNET‹C‹
DOSTLARIMIZI YILDIZLADIK
Binali Y7ld7r7m ...................................................................+%15 ÖTV
'stanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu...................................+%18 ÖTV
Dr. Mimar Kadir Topba!....................................................+%18 ÖTV
Turan Çolakkad7 ................................................................+%10 ÖTV
Ercan afak .......................................................................+%10 ÖTV
Kemal Cambaz ..................................................................+%10 ÖTV
Hüseyin Çapk7n.....................................................................+%15 ÖTV
Naz7r entürk .......................................................................+%18 ÖTV
Prof. Tolga Uyar ...................................................................+%15 ÖTV
26 Nisan (Bo*a Burcu)
Dr. Ahmet Paksoy ...................................................................+%15 ÖTV
3 Mart (Bal7k Burcu)
Bilal Arslan ..............................................................................+%15 ÖTV
Özalp Birol ......................................................................................+%10 ÖTV
Hervé MAGRO ............................................................+%18 ÖTV
'lgi Hayda ..........................................................................+%18 ÖTV
Duygu Sa*7ro*lu ...............................................................+%15 ÖTV
10 Kas7m (Akrep Burcu)
Temel Kotil ................................................................................+%5 ÖTV
Muhsin Do*an ....................................................................+%5 ÖTV
30 Mart (Koç Burcu)
Mevlüt Vural .................................................................................+%5 ÖTV
Ahmet Demir ..............................................................................+%16 ÖTV
Ahmet Öz ............................................................................+%5 ÖTV
Ate! Ünal Erzen (Bak›rköy Belediye Bakan›) ...........................+%-1 ÖTV
Ahmet Misbah Demircan (Beyolu Belediye Bakan›) ............+%-1 ÖTV
Mustafa Farsako*lu (Adalar Belediye Ba!kan7).........................+%8 ÖTV
Salih Kenan ahin (Pendik Belediye Ba!kan›).........................+%12 ÖTV
Selami Öztürk (Kad7köy Belediye Ba!kan›)........................+%12 ÖTV
NOT: Yıldızların limiti beş olup, Özel Tüketim Vergisi oranları da % 18’dir. Ayrıca
isimlerin altında doğum tarihleri ve burçları yazılı olan, sevgili dostlarımıza bu mutlu
günlerinde gelecek olan hediyelerin, öncelikle Gazetemiz adresine yollanması önemle rica olunur. Hayranları tarafından bu yakışıklılara gelen hediyelerin, tarafımızdan
araştırılıp, uygun görülenler kendilerine yollanacaktır (Tabii yollanırsa).
Durum bu dostlarımızın hayranlarına önemle duyurulur.
GÜNCEL
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
BU ALİ’LER
FARKLI
UYANIK!
Geçen gün iki Ali’yi kazara bir arada
yakalayıp haberleri olmadan çok gizli
olarak bu görüntülerini kayda geçirdim. Menekşe gözlü Ali Koç evde
büyük bir trafik kazası geçirmiş.
Konu şu: Mutfak penceresinden yüzü gözü yırtık, sokaklara takılan bir kedi kardeşim
haneye tecavüz edip, mutfakta kahvaltı için hazırlanan
peyniri kapmış. Arsenal futbol
takımının golcü oyuncusu Ali
olayı görünce; evde TOM
AND JERRY filmlerini aratmayacak bir kovalamaca başlamış. Sonuçta kedi kardeşim
Ali’nin elini bir tırmık darbesi ile iyi
etmiş. Tabii ki ben Ali’den değilde
kediden yanayım.
Öteki milli çapkın Ağaoğlu’na gelince:
çapkın hemşerim Ali Ağaoğlu araba
koleksiyonunu bıraktı da artık (18-22)
yaş arasındaki çok yaşlı hanımların
koleksiyonlarına başladı. Aferin sana
Trabzonlu uyanık Ağaoğlu, hemşerin
olarak seninle iftahar ediyorum.
İşte Ali’yi hacamat
eden mahallenin
kabadayısı, Beşiktaş
formalı kedi dostum
4. BABIALİ GÜNLERİ
KUTLANDI
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 4. Babiali Günleri geçtiğimiz ay kutlandı. TGC Başkanı Orhan Erinç’in açılış ve kapanış konuşmasını yaptığı 4. Babıali Günleri’nde değişik etkinlikler sergilendi. Halkın ve
gazetecilerin büyük ilgi gösterdiği bu muhteşem kutlama, gelecek
yıllarda daha da değişik organizasyonlarla yapılacağı Başkan Erinç
tarafından vurgulandı. Tebrikler nice yıllara...
ESKİ
DOSTLAR
Alman asıllı olduğunu tahmin ettiğimiz Taylan Von
Bilgel ile, bilgisi kültürü ve zerafetiyle her zaman
saygı duyduğumuz değerli hanımefendi Çiğdem
Messeretçi, bu hatıra görüntüsünde bir araya geldiler.
Herr Von Bilgel, şirin, sevecen, güler yüzlü güzel bir
dostumuz, zaman zaman yakaladığımda ona takılmadan edemeyiz. O da bizim esprilere tatlı tatlı güler.
7
GÜNCEL
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
CAVİT ÇAĞLAR’A
ÖZEL ARAÇ
Geçen hafta Londra’daydım, Royal Lancester Oteli’nin önünde Liverpool
takımının ünlü çapkın golcüsü, Cavit Çağlar’a rastladım. Uzun yıllardır
Liverpool’da top koşturan yakışıklı çapkın Çağlar’a özel işleri için kulüp
resimde görüldüğü gibi şöförlü külüstür bir araç tahsis etmiş. Haberi yokken bu görüntüsünü gizli tekniklerle kayda geçiriverdim. Herhalde yakışıklı,
aşk numaralarını bu döküntü araba ile sürdürüp özel goller atıyordur.
8
MAGAZİN
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
9
MEL GIBSON YAZIYOR
Benim sevgili dostlar›m
G
IBSON
Gazette-13 Genel Yayn Yönetmeni!
ME
ÇA
MIZIN EN BÜYÜK
HEYKELTRAI ERTEK%N AYKURT
L
Bildiğimiz kadarıyla Michael Angelo’dan sonra gelen bu
ünlü heykeltraş daha ziyade Fenerbahçe burnundaki güzel
hanımların heykellerini kendine göre daha cazip buluyor.
Geçenlerde Başyazarımız Tanti’yi kucağına alarak bu
düşüncelerini aktardı da; ne yanıt aldı anlayamadık. Bize
kalırsa Tanti’yle aşk konularında bir işbirliği içinde oldukları
gözleniyor.
KAR%ZMAT%K
REKLAM KRALI
SELAHATT%N VERD%
V%YANA OPERASI BA
BALER%N%: PER%HAN YÜCEL
Avusturya’nın başkenti Viyana’nın Devlet
Operası’nda baş balerinlik yapmış güzel kızlarımızdan Perihan Yücel, artık ülkemizde yaşamını sürdürüyor. Geçen hafta Fenerbahçe’deki
şahane çatı katında, baş yazarımız Tanti
Auguri’yi kucağına alıp “En büyük arzum daha
evvel ki yıllarda çalıştığım Viyana Operası’nın
fuayesinde oyun arasında seninle bir kadeh
şampanya içmek” dedi.
Ünlü Opera bestecisi İtalyan Giuseppe
Verdi’nin üç kuşak torunu olan Seloş
Verdi, İstanbul’un ünlü reklam şirketlerinden Mili Reklam’ın Yönetim Kurulu
Başkanı. Şirketine mankenlerin biri gidiyor
öteki geliyor. Akşamlarıda Bebek sahilinde
kırmızı arabası ile seçtiği hanımlarla tur
atıp bir restorana takılan yakışıklı Sinyör
Verdi, zaman zaman Tanti’yi kucağına alıp
ilginç gizli aşk hikayelerini kulağına fısıldıyor. Zaman zaman da; “hayatımdaki fırtınalı aşklar bitince sana kalacağım” espirisini de yapmadan duramıyor.
BÜYÜK
USTA
KENAN
AKIN
SPOR SAYFALARI DEY%NCE CEM ENGÜL BATA GEL%R
Değerli Kenan Şengül ile Kadıköy Yeldeğirmeni ortaokulunda arkadaşlığımız iki yıl aynı sıralarda acı tatlı
anılarla geçmiştir. Nereden nereye, Kenan vakitsiz bizleri terkedip gitti. Şimdi değerli evladı Cem Şengül
başarısını Milliyet Spor sayfalarında Müdür, Yönetici ve spor adamı olarak sürdürüyor. Sevgili Cem ve spor
sayfalarındaki yardımcı arkadaşlarına başarılar dilerim.
Geçen gün bana geldi
Kenan Akın,
Babıali’nin büyük
ustası. Beni kucağına
aldı, tatlı tatlı okşadı.
Bugün nesli basında
tükenmiş ünlü isimlerden biri olan Akın,
Tercüman
Gazetesinde Kemal
Ilıcak’ın sağ kolu idi.
Sonra sonra değişik
gazete ve TV’lerde
yönetmenlik yapan bu
değerli usta, 25 yıla
yakın bir zaman dilinminde Babıali
magazini çıkartıyor.
Hayvanlara olan aşırı
sevgisi ile de tanınan
sevgili Kenan Akın
ustaya ve Babıali
Magazin’e sağlıklı
uzun ömürler dilerim.
OPERA-BALE
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
10
VERMEYİNCE BAŞBAKAN, NE ETSİN SUAT
ARIKAN: “SENFONİK MİNYATÜR”
H
ani Nâzım Hikmet’in: “Onlar
ki/toprakta
karınca,/suda
balık,/havada kuş kadar/çokturlar…” diye başlayan şiiri var
ya, ama “bunlar” vallahi Şair
Baba’nın betimlediklerinden değil, değil ve de
çok çoklar. “Bunlar” sanata düşman,
çoğaldıkça çoğalıyorlar. Kapatıyorlar, yıkıyorlar… Gonca güllerimizi, sanatçılarımızı zorda
bırakıyorlar. İstanbul’da 1969 yılında
dünyanın dördüncü büyük sanat merkezi
olarak hizmete giren, Türkiye’de Cumhuriyet
döneminin simge yapılarından sayılan,
2008’den beri tadilat nedeniyle “tutuklu” bulunan, yani kapalı tutulan Atatürk Kültür
Merkezi’ni onarmıyor, buldozerleri yola
çıkaracakları günü bekliyorlar.
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk,
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal gibileri
iyilik yapıyor, “aha, alın size sahnesi olan
salon” mantığıyla Süreyya Operasını ve Fulya
Gösteri Merkezi’ni İstanbul Devlet Opera ve
Balesi’nin emrine veriyorlar. Eksik olmasınlar!
Oysa birinin sahnesi büyük operalara uygun
değil, yan sahnesi falan yok; diğerinin
orkestra çukuru nanay!
BAŞINDAN KÜLTÜR BAŞKENTİ
HEZİMETİ GEÇMİŞ BİR KENT
“Bunlar” tilki gibi sırıtıp, amaçlarına kesin
olarak ulaşmayı beklerlerken, operacılarbaleciler yılmıyorlar. Kulakların pas tutmaması, estetik görgünün gönül gözüne mil çekilmemesi uğruna kendilerinden ne istenirse
yapıyorlar. Opera ve bale yapıtlarını
orkestrasız sahneliyorlar. Yahu, hal böyle
olsa, yani opera-bale orkestrasız yapılabilse,
opera: “Baştan sona bestelenmiş, sololu,
korolu, orkestralı sahne oyunu” olarak değil:
“… baştan sona bestelenmiş, sololu, korolu,
müzik kayıtlı sahne oyunu” diye betimlenmez
mi? Elbette tanım böyle yerine getirilir,
İstanbul Şehir Operası 1960 yılında kurulmaz;
kurulsa bile Tepebaşı Dram Tiyatrosuna gerek
duyulmaz;
Tepebaşı Dram Tiyatrosu
binasının yanarak yok oluşunu sanatseverler
hâlâ yas tutarak anmaz; plağı plağa koyar,
önüne de bir mikrofon dayar, opera-bale keyfi
yapardı. Hatta plağa dahi gerek kalmayabilir;
“Şen Dul”un, “Çardaş Fürstin”in falan arkasın-
da, Şan Sineması’nda İlham
Gencer nam müzisyen piyano
çalardı. Gel gelelim güncel
durum bu! İşte size orkestrasız
balenin İstanbul’daki son örneği:
“Senfonik Minyatür”… Başından
İstanbul
Kültür
Başkenti
hezimeti
geçmiş
şehr-i
İstanbul’da,
hoparlörlerden
böğürtülen müzik eşliğinde
canla başla bale yapılıyor, “olur
mu” demeyin, kimse utanmıyor,
ama oluyor!
ÜSTÜN AKMEN
KUSURSUZA YAKIN BİR SAHNELEYİŞ
“Senfonik Minyatür”, Uwe Scholz (19582004)’un Robert Schumann (1810-1856)’ın
Senfoni No.2, Do Majör Op.61 eserinden koreografisini yaptığı; klasik dans ve bale erbabı
Giovanni di Palma’nın kusursuza yakın bir
anlayışla sahneye koyduğu “2. Senfoni” ile
başlıyor. Scholz, müziği dansla anlatmayı
amaçlamış, iki ruhun durumlarını öykülemiş. İki
solo, on grup çift, dans kompozisyonlarını
müzik ile ölçülü bir biçem içinde sunuyorlar.
Sevinçlerin, acıların, mutlulukların, itişmelerin,
kakışmaların özeti bestecinin trompet, korno ve
trombonların yaylıların fevkalade uyumlu
eşliğinde duyurduğu motif eşliğinde de, ikinci
bölümde Allegro Vivace tempodaki Scherzo’da
da, dansçıların solo dansları, ”elevation”ları,
ikili dansları, “relevé”leriyle veriliyor.
SELİM BORAK MÜKEMMELLİĞİ
ADIMLIYOR
Dansçılar Deniz Zirek ve Selim Borak ile
Zuhal Kalkan ve Erhan Güzel izleyenleri cansız kansız müzik eşliğinde de olsa, insanın
sonsuzluğuna inandırıyorlar. Selim Borak,
insan bedeninin dairelerle dolu olduğunu
estetik ölçüler içinde kanıtlıyor. Giriş motifindeki temada yer alan keskin vurgulamaları,
geciktirilen ritmik değerleri, monotonluğu
başının
biçimi,
omuzlarının,
belinin,
kalçalarının, hatta ayak parmaklarının devinimiyle öylesine mükemmellikte adımlıyor ki
şaşmamak, şaşırmamak elde değil.
ZUHAL BALKAN’IN
TEATRALLİĞİ
Diğer
taraftan
Zuhal
Balkan, bu kere teatral yaklaşımlarını da güçlendirmiş
olmasıyla
eleştirmen
amcasının dikkatini çekiyor.
Tüm bedensel hareketlerini,
bedensel
disiplinlerin
fevkalade bileşimiyle bütünleştiriyor. Hiç, ama hiç
kuşkum
yok,
dansını
geliştiriyor,
oluşturuyor,
düşünülerek yaratılmış bir
teknik ortaya koyuyor. Deniz
Zirek de öyle… Erhan Güzel de öyle… Ebru
C. Atay, Elif Korugan, Pınar Müldür, Ayça İnal,
Büşra Yıldırım, Çağrı Çekiç, Sanem Babacan,
Hüma Ersel, Melike Manav, Müge Celiloğlu,
Melih Mertel, Barış Adikti, Ömer Erenler,
Deniz Özaydın, Cem Çelik, Mehmet Arkan,
Mehmet Berge, Cem Ü. İndere, Ali Türkkan,
Sinan Kaymak ise müziğin doğasını olamazcasına bir beceriyle bedenlerinde topluyorlar.
PERDE ARASINDA DİSİPLİN
SKANDALI YARATANLAR
Sonra ara oluyor. Ön perde nedense
kapanmıyor. Ben bu arada, Uwe Schholz’un
Gizem Betil’in uyguladığı kostümlerine “eh
kıvamı” notu verirken, arkadaki fon perdesi
dışında dekoru olmayan, gene Uwe Schholz
imzalı dekorda Ferhat Karakaya’nın neyi
uyguladığını içim pır pır ederek merak etmeye
başlıyorum. Karakaya, fon perdesini arkaya
mı astı ne!
Neyse!
Derken, açık olan sahnede ışık düzeni
çalışması ve dekor değişimi(!) başlıyor. Bir
gürültü bir gürültü… Tak taklar, tuk tuklar gırla.
Hele bağrışmaları sormayın gitsin. Sahnenin
sağına ve soluna Metin Koçtürk’ün ilk bölümde
“balelere şenlik”, gölgeler içindeki ışık
düzeninin yerine, sahnenin sağına ve soluna
spotlar yerleştiriliyor. Soffitto’daki askı indiriliyor, iki çalışan eleman beyaz fon perdesinin
bağlarını çözüyor, katlayıp sahne gerisine
sürüklüyor. Sahne gerisinin siyaha boyalı
doğal sütunları, duvarları ortaya çıkıyor.
NEREDE FERHAT KARAKAYA’NIN
DEKORU
Sonracığıma söyleyeyim; beş adet, alanları
birbirine eşit altı karenin dik açılarla birleşmesinden oluşan geometrik şekilli oturulacak ahşap
“puf”ları getirip yerleştiriyorlar. “Minyatür”ü,
Gizem Betil’in kostümlerine (özel olarak da
Ebru C. Atay’ınkine) hareketleri kısıtlamıyorsa
“peki” derken, Ferhat Karakaya dekor adına
neyi imzalamış diye düşünmeye başlıyorum, bir
yandan da dansçıları izliyorum.
GELELİM “MİNYATÜR”E…
Bir ney sesi… Deniz Zirek, Ayça İnal, Deniz
Özaydın, Mehmet N. Arkan ve diğer dansçılar
Elif Korugan, Melike Manav, Pınar Müldür,
Ömer Erenler, Tunca Bakan, Mehmet N.
Arkan Doğu ve Batı Barok müziği harmanlanmasına ayak uydurmaya çabalamakta.
Modern dansın usta temsilcisi Patrick de
Bana’nın “robotik” koreografisi ve rejisi
eşliğinde, okyanusta batmış bir teknenin
üzerinde dalgaların Minyatür'ün içine
düşüşünü canla başla yansıtmaya çalışıyorlar. Doğu ve Batı, insanlar ve kültürler…
Barok geleneğinin etkileri… Seyirciye geçmiyor. Bana sorarsanız Atay’ın, Zirek’in, İnal’ın,
Özaydın’ın, Arkan’ın ve diğer beş dansçının
emekleri boşa gidiyor…
… dersem de inanmayın lütfen. Hayır!
Emekler boşa gitmiyor! Eserde, koreografide
pek bir şey yok, ama onca dansçı emeklerinin
son gıdımına kadar bale sanatının hakkını
veriyor.
BIÇAĞIN KEMİĞE DAYANMASI
“Bunlar” mı?
“Bunlar”ın yaptıkları, artık sanatçının
gıdığının ortasına gelmiş, geçiyor.
Salondan ayrılırken: “Emeğinize sağlık
çocuklar” diyorum içimden, hepsinin birer
birer alınlarından öpmek istiyorum.
“Sahnenin tahtasına damlayan her damla
teriniz, kaldırım taşı olup ‘bunlar’ın kafasına
yağsın” diyorum.
Saklamayın benden, sizin de ne dediğinizi
biliyorum!
“İnşallah”…
Âmin!
TEL: 0232 717 00 74 GSM: 0533 391 61 23 FAKS: 0212 244 54 39 E-posta: [email protected]
TİYATRO
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
11
TAM ÖDÜLLÜK MÜKEMMEL KOLEKTİF
BİR ÇALIŞMA “KUTLAMA”
T
h o m a s
O gece, Helge’nin ortaya
ÜSTÜN
AKMEN
Vinterberg,
saçılan gizleri, intihar eden
Mogens Rukov
kızına ve büyük oğlu
ve
Bo
Hr.
Christian ile ensest ilişkide
H a n s e n
bulunmasına, yani babanın
“Kutlama/Festen” başlıklı
çocuklarını rızalarına rağbir senaryo ve oyun metni
men zorla, baskıyla istismar
yazmışlar. Bu senaryo bir
etmesine dayanıyor. Aile içi,
“Dogma
95”
akımı
ya da akrabalar arası ilişkilerürünüymüş. “Dogma 95”
den yararlanılarak gerçekdediğimiz, 1995 yılında
leştirilen, bir tarafın açık
Danimarkalı yönetmenler
istismarına dayanan cinsel
Lars von Trier, Thomas
ilişki
ensesti,
kendi
Vinterberg,
Kristian
bağlamının ötesinde de bir
Levring ve Søren Kraghsuç durumu yaratmıyor mu?
Jakobsen tarafından başlatılmış avangart
Ortaya çıkan cinsel istismar durumu değil
bir film yapım akımı. “Festen” (1998),
mi? Öyle, ama kutlamaya katılanlar
Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel
toplumda utanç duyulan bu ilişki şekline
Ödülü dâhil pek çok bağımsız festivalde
(küçük kardeş Michael hariç) tepki
ödüller almış. 2004 yılında Britanyalı
göstermiyor ya da gösteremiyorlar.
oyun yazarı David Eldridge, “Festen” film
Ensest ilişki içinde olan bireyler, bunu her
senaryosunu oyun metnine uyarlamış, o
zaman gizleme eğilimindedirler, tamam
da yepyeni ödüllerden nasiplenmiş.
da bu durum ensest ilişkideki istismar ve
“Festen/Kutlama”, şimdi de Dot'un yeni
suç durumunu vahimleştiriyor, istismar
sahnesinde seyirciyle buluşmakta. Bana
edilenin bu söz konusu utanç duygusuyla
sorarsanız, itibarlı ödüllere aday gösterorantılı olarak istismar durumunun sürgit
ilmeden kendiliğinden aday olmakta ya
devam etmesini sağlıyor. Örneğin, bu
da başka bir deyimle benim “En İyi”lerim
ilişkiyi başından beri bildiği anlaşılan
arasında yer almakta.
Anne, yani Else bile suçluluk duygusu
Oyunun konusu şöyle: Danimarkalı
duymuyor. Kadehler kaldırılıyor, şarkılar
zengin bir aile, baba Helge’nin 60. doğum
söyleniyor, kutlama sürüyor.
günü kutlaması için bir araya gelecek,
Oyun metninde baba, otoritesini tartışbaba için hazırlanan bu kutlamaya,
masız bir kimlik ve davranış biçimi olarak
ailenin birbirinden uzak yaşayan fertleri
ortaya koyuyor, kendinden aldığı
ve dostları da katılacaktır. Bu arada,
dinamikle, kalabalık dinamiğini harekete
yakın zamanda kardeşlerden biri intihar
geçiriyor ve döngüden sanki daha da
etmiştir. Kutlama yemeği ile birlikte
güçlenerek çıkıyor. Diğer çocuk Helene,
ailenin yıllardır gizli kalmış sırları yavaş
babanın yanında çalışan ve Helge için:
yavaş ortaya dökülür ve gece yerlerde
“Benim Danimarkalı babam” diyen
sürünür.
Helmut ve karısı, diğer konuklar sorumluAltı yıldır sahneledikleri oyunlarla
luk almama konforunu otoriteyi sessizce
izleyiciyi şaşkına çeviren Dot, 2011–2012
destekleyerek, hatta ona şefkat göstersezonu oyunu olarak seçtiği “Kutlama” ile
erek kullanıyorlar. Olamaz mı? Bal gibi
seyircinin gene tüyünü tüsünü dineltiyor.
oluyor. Yani olabiliyor.
Ece Dizdar’ın Türkçesi bu kere de iyi.
Hakan Günday’ın şarkı sözleri ve Hakan
Günday’ın Uygur Yiğit ile birlikte kotardıkları müzik övgüye değer. Elvin
Aydoğdu’nun ses tınısı mükemmel. Koray
Malhan’ın olduğunu öğrendiğim çadırın
tamamını dekorun bir parçası olarak
tasarlamak, içine 150 kişilik seyirci
koltuğu, büyük bir masa ve yatak yerleştirirken tasarımı minimal görüntüden
soyutlamamak, Dot’un prensibini bozmadan oyunu seyircinin gene yakın
mesafeden izlemesini savsaklamamak,
yönetmene mekânın derinliğini kullanabilme olanağını sağlamak herhalde kutlanacak bir sahne düzeni olayı.
Oyunu yöneten Murat Daltaban, oyunu
kutlamanın yapılacağı salonun (çadırın)
dışında başlatarak, az sonra masa başında olacaklarda izleyiciye ayna tutuyor.
Aydoğdu ve Yiğit şarkılarıyla karşılıyor
davetlileri. Christian duvara dayanmış,
sıkıntılı. Sigara içiyor. Helene gelip
kardeşine sarılıyor. O sırada bir
Wolksvagen hızla gelip kalabalığın arasına dalıyor, falan…
“Kutlama” hiç kuşkum yok ki Murat
Daltaban’ın yoğun çalışmaları sonucu
biçime kavuşmuş bir yorum. Hem de farklı bir anlatım biçemi olan, hayli farklı bir
yorum… Daltaban, Dot’un olmazsa
olmazı sayılan, oyuncunun kendiliğinden
bir kompozisyon yaratabilme dayanağını
bulabilmesi için, konuşurken gereksiz el
kol hareketleri yapmaması ve ses kurallarına ilişkin o inanılması güç disiplini bu
kere de uygulamış, hatta daha da ilgi
çekici boyuta ulaştırmış. Oyuncuların
oyunu kendileri için gizli ve zorunlu bir
eylem saymaları, ilk kez seyrediyormuşçasına bana gene çok ilgi çekici
geldi. On sekiz kişi olan oyuncu kadrosu-
nun tümü, kendi kişiliklerini oynarlarken
bu kere de “evren”den uzaklaşıyorlar.
Çizdikleri kompozisyon elbette kendi kişilikleri değil, ama bu kompozisyonu, kendi
öz kişiliklerine varması için bir amaç
doğrultusunda araç olarak kullanıyorlar.
Oyunun bütününde dikkat çeken, oyuncuların gözlerini kendi içlerine çevirmeleri
sırasında asla aşırılığa kaçmamaları…
Michel’de İdil Arkut Malhan, Paul’ün
Karısı’nda Seda Yıldız, Helmut’un
Karısı’nda Begüm Benian sözsüz oyunlarında istenileni veriyor. Rıza Kocaoğlu,
Michael ile özdeşleşmiyor, Michael karakterini aşmaya çalışıyor. Mette’de Pınar
Töre, görmeyeli beri kendini bir hayli
yukarı çekmiş. Cemil Büyükdöğerli,
Christian’ın yaşamış coşkularının kışkırtmış olduğu içsel yönelimleri, derin içsel
öz olarak duyumsadığında, gövdesi
aksiyona giriyor. Tam anlamıyla ödüllük
bir oyun Cemil Büyükdöğerli’nin ortaya
serdiği. Şebnem Bozoklu, Helene’de
yaratıcı yönelimini etkin duygular
düzeyinde tutarak, içine girdiği kişiliğe
gerçekten can veriyor. Berfu Öngören,
Pia’da; Mehmet Esen, Helmut’ta; Umut
Kurt, Nadim’de; Mert Öner, Lars’ta; Enis
Arıkan, Paul’de Daltaban’ın istediklerini
“harfiyen” yerine getiriyorlar. Michael ile
Mette’nin küçük kızında Su Olgaç,
sözsüz oyununda insanın içine sular serpecek, umut fidanları yeşertecek kadar
doğal. Kim’de Murat Daltaban, Murat
Daltaban gibi… Ve Else’de İpek Bilgin ile
Helge’de Köksal Engür… Aklın ve duygunun uyumlu beraberliğinde karakter
gerçekleştiriyorlar. Fiziksel varlık çizgilerini Else ve Helge oldukları süre içinde
başarıyla koruyor ve sürdürüyorlar.
Dot’çular kusursuz oyunculukta bu
kere de tarih yazıyor.
TEL: 0232 717 00 74 GSM: 0533 391 61 23 FAKS: 0212 244 54 39 E-posta: [email protected]
MAGAZİN
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
12
GAZETTE-13’DEN
Kurucusu
AL8=NAC8=KARACAN
Yay3n;Sahibi
DK=GAZETEC8L8K=A..
Genel;Yay3n;Yönetmeni
TAYFUN=DEVEC8OLU
Yay3n;Koordinatörü
EMRE=ORAL
Görsel;Yönetmen
AL8=ACAR
BASINDA6&LK6KEZ6186GAZETEN&N
TAM6L&STE6KÜNYES&...
Gazete6sorumlularına6duyuru: Künye6deiikliklerini6
021262376806826no’lu6faksa6yollamanız6rica6olunur...
Haber;Merkezi
HASAN=OKTAY
Haber;-;Ara+t3rma
TUNCA=BENG8N
Spor;Müdürü
CEM=ENGÜL
BÖLÜM;MÜDÜRLER!
Ankara
SERP8L=ÇEV8KCAN
D3+;Haberler
PINAR=ERSOY
Ekonomi
MURAT=SABUNCU
Eitim
ABBAS=GÜÇLÜ
Kültür;-;Sanat
F8L8Z=AYGÜNDÜZ
!nternet
ERCÜMENT=8LEYEN
Fotoraf
YURTTA=TÜMER
Fotoraf;Ar+ivi
YALÇIN=ÇINAR
Genel;Yay3n;Yön.;Yrd.
MET8N=YÜKSEL
Yay3n;Koordinatörü
ULE=TALU
Haber;Koordinatörü
ABAN=ARSLAN
Gece;Yaz3i+leri;Sorumlusu
KEMAL=KÖK
Yay3n;Sahibi
H.=AKIN=8PEK
!pek;Medya;Grup;Ba+kan3
M.=FAT8H=KARACA
Genel;Yay3n;Yönetmeni
ERHAN=BAYURT
Yay3n Koordinatörü
MEHMET=YILMAZ
Yaz3i+leri;Koordinatörü
H8KMET=UYSAL
!mtiyaz;Sahibi
DR.=ENVER=ÖREN
Yay3n;Sahibi
DOAN=GAZETEC8L8K=A..
Genel;Müdür
A.=MÜCAH8D=ÖREN
Genel;Yay3n;Yönetmeni
RIFAT=ABABAY
Genel;Yay3n;Yönetmeni
NUH=ALBAYRAK
!cra;Kurulu;Ba+kan3
SERVET=TOPALOLU
Yaz3i+leri;Müdürü
BÜLEND=AYANOLU
Yaz3;!+leri;Müdürleri
BETÜL=KABAHASANOLU
HANDE=ÖZCAN
MEHMET=CO KUNDEN8Z
Yay3n;Koordinatörü
AYDOAN=KAÇIRA
Yaz3i+leri;Müdürleri
LAT8F=ÖZTÜRK
S8BEL=AKMEN=KORKMAZ
Sorumlu;Müdür
BAHÇET=FAK8HOLU
Haber;Müdürü
GÜNGÖR=ERÜN
Haberler;Müdürü
KAZIM=ÇEL8KER
Ekonomi;Müdürü
CELAL=TOPRAK
Spor;Müdürü
Sadk=Söztutan
Magazin;Müdürü
B8LAL=ÖZCAN
Haber;Koordinatörü
MEHMET=KÖKER
D3+;Haberler;Müdürü
HAB8L=TEC8MEN
Ekonomi;Servisi;Müdürü
AD8L=KÜÇÜK
Spor;Müdürü
AHMET=KONANÇ
D3+;Haberler;Müdürü
HAYRETT8N=TURAN
Görsel;Yönetmen
AHMET=GÜRD8L
Avrupa;Bask3lar3;Koordinatörü
AL8=8BRAH8MOLU
Görsel;Yönetmen
SAL8HA=PAKEL
Haber;Müdürü
ARDA=TUNA
Ekonomi;Müdürü
AHMET=ÇEL8K
Spor;Müdürü
CAN=UYGUÇ
Magazin;Müdürü
MÜGE=DAISTANLI
Grafik
TURGAY=TÜYSÜZ
Ankara;Temsilcisi
OKAN=MÜDERR8SOLU
Ekonomi;Müdürü
OUZ=KARAMUK
Spor;Müdürü
EMRAH=KAYALIOLU
Haber;Ajans3;Müdürü
CUMA=ULUS
Haber;Müdürü
BURAK=ARTUNER
Özel;!stahbarat Müdürü
ABDURRAHMAN=8MEK
Yurt;Haberler;Müdürü
AYDIN=ENTÜRK
Magazin;Müdürü
ENGÜL=BALIKSIRTI
D3+;Haberler-;D3+;Yay3nlar
Müdürü
ALPARSLAN=AKKU
Görsel;Yönetmen
ÖMER=BAHAR
Yaz3i+leri;Md.;Yrd.
ES8N=SUNGUR
!nternet;Editörü
BÜLENT=DENL8
Sal3k;Editörü
ESRA=TÜZÜN
Grafik;Servisi
8BRAH8M=SARI
Gece
BAYDU=CAN
Magazin
B8RSEN=ALTUNTA
Genel;Yay3n;Yönetmeni
ERDAL=AFAK
Yaz3i+leri;Müdürleri
MURAT=KÖPRÜ
BARI=SOYDAN
MET8N=SEVER
Sorumlu;Müdür ve;
Yay3n;Sahibi;Temsilcisi
AL8=NAZIM=ONARAN
Yaz3;!+leri;Müdürleri
TAH8R=ÖZYURTSEVEN
CEM=D8ZDAR=
UMUT=ALPHAN
!mtiyaz;Sahibi
AHMET=ÇALIK
Dünyada ilk kez fotografl› künye
Tüzel;Ki+i;Temsilcisi
ULA=YILDIZ
Sayfa;Düzeni
ERTAN=KARAKANLI
Grafik
KORAY=NERG8Z
!zmir;Temsilcisi
ÜNAL=ERSÖZLÜ
Reklam;Grup;Ba+kan3
V8K8=HAB8F
Adana;Temsilcisi
ERS8N=RAMOLU
Mali;!+ler;Grup;Ba+kan3
B8LEN=BÖKE
Antalya;Temsilcisi
MEVLÜT=YEN8
Sorumlu;Yaz3i+leri;Müdürü
YUSUF=YAZICIOLU
Mali;!+ler;Direktörü
AS8L=ALPTEK8N
Okur;Temsilcisi
YAVUZ=BAYDAR
Genel;Yay3n;Yönetmeni
EYÜP=CAN=SALIK
!cra;Kurulu;Ba+kan3
H.=HASAN=YILMAZ
‹mtiyaz Sahibi
ve Genel Yay›n
Yönetmeni
MEL G‹BSON
Sorumlu Yaz›iflleri Müdürü
TANT‹ AUGUR‹
Yönetim;Kurulu;Üyesi
S.=SERDAR=ÇALOLU
Genel;Koordinatör
ERDAL=GÜVEN
Genel;Yay3n;Yönetmeni
MURAT=BÜYÜKÇELEB8
Yay3n;Koordinatörü
BÜLENT=MUMAY
Haber;Koordinatörü
T.=CENG8Z=KALUÇ
Ekonomi;Koordinatörü
SEFER=LEVENT
Yan;Yay3nlar;Yönetmeni
ÇINAR=OSKAY
Yaz3i+leri;Müdürleri
HAKAN=ÇELENK,=GÖKÇE=AYTULU
MUH8TT8N=DANI,=AL8=TOPUZ
CEVDET=AKIN=(Gece)
Spor Müdürü
Görsel Yönetmen
Halkla ‹liflkiler
Haber
Koordinatörü
Haber Müdürü
Yay3n;Koordinatörü
AYDIN=TÜRKMEN
Magazin;Müdürü
NURETT8N=SOYDAN
EKONOM!;MÜDÜRÜ
KAHRAMAN=YILMAZCAN
Ekonomi
JALE=ÖZGENTÜRK
D3+;Haberler
CEYDA=KARAN
Yönetim;Kurulu;Ba+kan3
MEHMET=BÜLENT=ERG8N
Sorumlu;Müdür
MUSTAFA=DOLU
Fotograf
Editörü
Kültür Sanat editörü
Magazin Müdürü
Spor;Müdürü
AT8LLA=8Y8TANIR
MAGAZİN
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
Yay3n;Sahibi
Hürriyet=Gazetecilik=ve=Matbaaclk=A..
Yay3n;Sahibi
Turgay;C!NER
Sahibi=
BAAR=ARSLAN
!cra;Kurulu;Ba+kan3
H.=HASAN=YILMAZ
Medya;Grup;Ba+kan3
Mehmet=Kenan=TEKDA
Genel=Yayn=Yönetmeni=
AHMET=ALTAN=(kurucu)
Genel;Yay3n;Yönetmeni
EN8S=BERBEROLU
Genel;Yay3n;Yönetmeni
Fatih;ALTAYLI
Genel=Yayn=Yönetmen=Yardmcs
YASEM8N=ÇONGAR
Yay3n;Dan3+man3
DOAN=HIZLAN
Yay3n;Dan3+man3
Murat=BARDAKÇI
Yay3n;Koordinatörü
F8KRET=ERCAN
!nternet;Yay3n;Yönetmeni
FAT8H=ÇEK8RGE
Bölge;Yay3n;Yönetmeni
NEJAT=SEÇEN
Yaz3i+leri;Müdürleri
TUFAN=TÜRENÇ
DOANER=GÖNEN
AR8F=D8ZDAROLU
NECDET=DOAN
NECDET=AÇAN
EMRE=8SKEÇEL8
Editörler
TARIK=DEVR8M
SEFA=KAPLAN
SERDAR=DEVR8M
AYÇA=AKTAN
DHA;Genel;Müdür
UUR=CEBEC8
Haber;Müdürü
REHA=ÖZ
D3+;Haberler;Müdürü
N8LGÜN=T.=GÜMÜ
Ekonomi;Müdürü
VAHAP=MUNYAR
Spor;Sorumlu;Müdür
MEHMET=ARSLAN
Magazin;Müdürü
SEL8M=AKÇ8N
Genel;Yay3n;Yönetmen;Yard.
Doan
SATMI
Genel;Koordinatör
Osman=GENCER
Yay3n;Koordinatörü
Serdar=Ali=ÇEL8KLER
Yaz3i+leri;Müdürleri
Aye=Özek=KARASU
Emre=ERGÜL
Tüzel;Ki+i;Temsilcisi
Necdet=TATLICAN
Yay3n;Koordinatörleri
MARKAR=ESAYAN=
YILDIRAY=OUR
Yaz3i+leri;Müdürü
AH8N=BAYAR==
KURTULU=TAY8Z
KEREM=ALTAN
Yaz3i+leri;Müdür;Yard3mc3lar3
ERKAN=D.=Z8NG
MEHTAP=GENÇ
!mtiyaz;Sahibi
Orhan=Erinç
Genel;Yay3n;Müdürü;
Ekrem=Dumanl
Genel;Yay3n;Yönetmeni
8brahim=YILDIZ
Genel;Yay3n;Yönetmen;Yard3mc3s3
Mehmet=Kam=
Yaz3i+leri;Müdürü
Güray=Öz=(Sorumlu)
Murat=Ata
Misaye=8LKNUR=(Ek=Yaynlar)
Genel;Yay3n;Editörleri
Ali=Akku
Veysel=Ayhan
Haber;Merkezi Müdürü
Hakan=KARA
Görsel;Yönetmen
Fevzi=Yazc
Haber;Müdürü
Fatih=Uur
Ankara;Yay3n;Temsilcisi;
Mustafa=Ünal
ED!TÖRLER
1.Sayfa:
Musa=Çakmak=
8smail=Kavak
Görsel;Yönetmen
Sanl=ERG8N
Ankara;Temsilcisi
LALE=KEMAL
Yaz3i+leri;Müd.;Yrd.
Nilay=ÖRNEK
ED!TÖRLER
Politika;
AH8N=BAYAR
Ekonomi
Turhan=Bozkurt=
Ekonomi;
PEL8N=CENG8Z
D3+;Haberler:
Celil=Sar
Kültür;Sanat;
FERHAT=ULUDERE
Politika:
Salih=Bozta
Fotograf;Editörü
Fatih=SARIBA
AHT;Genel;Müdürü
Ramazan=KURNAZ
Ekonomi;Müdürü
Yavuz=BARLAS
D3+;Haberler;Müdürü
Soli=ÖZEL
Sorumlu;Müdür
8zzet=DOAN
Spor;
KEREM=ALTAN
Yurt;Haber;
GÜRKAN=ÖZTEK8N
Ankara;Temsilcisi
Muharrem=SARIKAYA
Haber;Merkezi;Müdürü
TUNCER=KÖSEOLU
!zmir;Temsilcisi
Rdvan=KAYNAR
Yazarlar;Editörü
TAMER=KAYA
Kreatif;Direktör
YASEM8N=EM8NL8
Yurd3+3;Yay3n;Müdürü
Rza=DURSUN
Görsel;Yönetmen
M.BARBOROS=BOZKURT
!stihbarat;Müdürü
CELAL=KORKUT
Görsel;Dan3+man
REHA=ERDOAN
Genel;Koordinatör
MUSTAFA=CESUR
Sahibi
Ali=Akbulut
Teknik;Müdür
MUSTAFA=EKMEN
Yönetim;Kurulu;Ba+kan3
Mehmet=Bülent=Ergin
Fotoraf;Editörü
FULYA=ATALAY
Yönetim;Kurulu;Üyesi
S.=Serdar=Çalolu
!ç;Haberler
Hamit=Karal
Spor
Serkan=Akcan
Yurt;Haberleri
Selim=Budak
Yaz3i+leri;Koordinatörü
MET8N=KÖKLÜÇINAR
Gece;Sorumlusu
8brahim=Karayeen
Yaz3i+leri;Müdürleri
NEET=EN8ZEL==
SERDAL=SARAÇ
Haber;Müdürü
BAK8=AVCI
Yay3n;Koordinatörü;(Ekonomi)
Levent=Ertem
Genel;Yay3n;Yönetmeni
YUSUF=Z8YA=CÖMERT
Yay3n;Sahibi
ETHEM=SANCAK
Genel;Yay3n;Md.;Yrd.;
AT8LLA=GÜNER
Genel;Yay3n;Dan3+man3
FEHM8=KORU
!cra;Kurulu;Ba+kan3
Genel;Yay3n;Yönetmeni
MUSTAFA=KARAAL8OLU
Yaz3;!+leri;Müdürleri;
TAYFUN=HOPALI
GÜNEY=ÖZTÜRK
BARLAS=YURTSEVER
Yaz3i+leri;Müdürleri
Yaz3i+leri;Koordinatörü
Halil=Demir
Banu=Kurt
Cengiz=Kahraman
Mehmet=Kenan=Kaya
Hakan=Yaar=(Spor)
Ankara;Temsilcisi;
B8LAL=ÇET8N
Sorumlu;Yaz3i+leri;Müdürü
Mustafa=DOLU
Yaz3;!+leri;Koordinatörü;
ORHAN=VURAL
TEMS!LC!LER
Ankara
Utku=Çakrözer
Magazin;Müdürü;
GÜLEN=YÜKSEL
D3+;Haberler;Müdürü;
UUR=KOÇBA
Ankara;Haber;Müdürü;
SEMRA=ÇET8N
Yaz3;!+leri;Md.;Yrd.
MELTEM=SUKAY
Özkan=Tamirak=(8stihbarat)
Kader=Balkç=(D=Haberler)
Bar=Kocaolu=(Magazin)
Kenan=ispir=(Yurt=Haberleri)
Semra=Kardeolu=(ef=Editör)
Fevzi=Malak=(Gece=Yazileri
Sorumlusu)
Haber;Koordinatörleri
FERDA=ENGÜN
MUSTAFA=ÇET8N
Görsel;Yönetmen
NURCAN=KÖKLÜÇINAR
Yaz3i+leri;Müdürü
MURAT=KELK8TOLU
DOAN=ERTURUL
Genel;Müdür
Nermi=Karacabeyli
Sal3k
MEZ8N=TANRISEVEN
!+letmeler;Genel;Müdürü
Selahattin=Aslan
Sorumlu;Müdür
MUSTAFA=KAHRAMAN
Mali;!+ler;Koordinatörü
Ercan=Arolu
Genel;Müdür
MEHMET=Z8YA=GÖKALP
Ekonomi
AT8LLA=KIZILTAN
Yay3n;Dan3+man3
8BRAH8M=K8RAS
Ankara;Haber;Müdürü
ABDÜLKAD8R=SELV8
Yurt;Haberler
KAD8R=DEM8REL
Kültür;-;Sanat
NAZAN=DOANER
Magazin
ERGUN=TURGUT
Yay3n;Koordinatörü
MUSTAFA=KARTOLU
Spor
ERHAN=KÖKNAR
Sorumlu;Yaz3i+leri;Müdürü
FAT8H=POLAT
!cra;Kurulu;Ba+kan;Yard3mc3s3
LEVENT=GÜLTEK8N
Haber;Müdürü
FATMA=DEM8RC8OLU
Ekonomi
8BRAH8M=KAHVEC8
!dare;Müdürü
Hüseyin=GÜRER
Yay3n;Dan3+man3
MEHMET=EH8RL8
Genel;Yay3n;Müdürü
8SMA8L=TURGUT=YUVACAN
Sorumlu;Yaz3;!+leri;Müdürü;
AL8=NAZIM=ONARAN
Yay3n;Kurulu
Orhan=Erinç=(Bakan)
Emre=KONGAR=(Bakan=Yardmcs)
Hikmet=ÇET8NKAYA
ükran=SONER
8brahim=YILDIZ
Orhan=BURSALI
Mustafa=BALBAY
Hakan=KARA
Fotoraf
Selahattin=Sevi
!cra;Kurulu;Ba+kan3
MUSTAFA=ALBAYRAK
Adana
Tonyukuk=Renklikurt
Bilgi-Belge
Edibe=BURA
Genel;Yay3n;Yönetmeni
MET8N=YILMAZ
Görsel;Yönetmen
8lhami=Davutolu
Ekonomi;Müdürü
ERCAN=8NAN
Spor
Arif=KIZILYALIN
Yurtd3+3;Bask3lar
Mustafa=Halilolu=
!mtiyaz;Sahibi
AHMET=ALBAYRAK
BÖLÜM;EFLER!
D3+;Haberler
ZEYNEP=ÇOLAKOLU
Kültür
Celal=ÜSTER
Sahibi
BURAK=AKBAY
Yönetim;Kurulu;Ba+kan;Vekili
GÜNGÖR=MENG8
!zmir
A.=Nedim=Atilla
D3+;Haberler
Özgür=ULUSOY
Kad3n-Aile
Serhat=eftali
Genel;Yay3n;Koordinatörü
Nergis=Bozkurt
Spor;Müdürü;
8BRAH8M=SETEN
Ekonomi
Hasan=ER8
Yorum
Levent=Kenez
Yay3n;Sahibi
BAIMSIZ=GAZETEC8LER=
YAYINCILIK=A..
Yaz3i+leri;Müdürü
SEDAT=BAKICI
!stihbarat
Cengiz=YILDIRIM
Kültür;Sanat;-;Tv
Ali=Çolak
Genel;Yay3n;Yönetmeni
8smail=Küçükkaya
Yay3n;Koordinatörü
ERGÜN=D8LER
13
Haber;Müdürü
F8L8Z=GÜLER
Ankara;Temsilcisi
AM8L=TAYYAR
Görsel;Yönetmen
LEVENT=GÜNE
D3+;Haberler;Müdürü
BER8VAN=ORUÇOLU
Spor;Müdürü
AYDIN=BAYRAM
Magazin;Müdürü
SONER=CAN
Sorumlu;Md.;Yay.;Sah.;Tem.
ÖZKAN=DEM8R
D3+;Haberler
F8RUZE=ENAVCI
Londra;Temsilcisi
BORA=PARAN
Gece;Müdürü
SEZA8=ELG8N
Editör
MET8N=SARIKINACI
GÜNCEL
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
14
STANBUL SENFON ORKESTRASI
2011-2012 Program
KONSER TARİHİ 06 EKİM 2011 “GALA KONSERİ”
07 EKİM 2011 “AÇILIŞ KONSERİ” YER : AYA İRİNİ
SAAT : 20.00
ŞEF : ANDREW GREENWOOD
SOLİST : BURAK BİLGİLİ
(BAS BARİTON )
ESEN DEMİRCİ
(MEZZO SOPRANO)
TOLGA SALMAN
( BANDENEON)
ANKARA DEVLET ÇOK SESLİ MÜZİK KOROSU
KORO ŞEFİ
:CEMʼİ CAN DELİORMAN
PROGRAM : BESTECİLER ESERLER L. BACALOV
TANGO MISSA
A. COPLAND
FANFARE FOR A COMMON MAN
A. BORODIN
PRENS IGOR (KORO İLE)
KONSER TARİHİ: 14 EKİM 2011
“POLONYA HAFTASI”
YER : AYA İRİNİ
SAAT : 20.00
ŞEF : T. STRUGALA
SOLİST : KRZYSZTOF JABLONSKI (PİYANO)
PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
F. CHOPIN
PİYANO Mİ MİNOR
H.M.GORECKI
THREE DANCES IN THE OLD STYLE
W.KILAR
KRZESANY SENFONİK ŞİİR
KONSER TARİHİ: 21 EKİM 2011 YER : FULYA SANAT
SAAT : 20.00
ŞEF : OLA RUDNER
SOLİST : C. HUANCHI (PİYANO)
PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
J.S. BACH BRANDENBURG KONÇERTOSU NO:3
B.F. MENDELSOHN
1. PİYANO KONÇERTOSU
C.R. REY TÜRKİYEM
KONSER TARİHİ:
30 EKİM 2011 “CUMHURİYET BAYRAMI KONSERİ” YER : LÜTFİ KIRDAR ULUSLARARASI KONGRE VE
SERGİ SARAYI
SAAT : 20.00
ŞEF : OLA RUDNER
SOLİST : AKIKO SUWANAI
(KEMAN) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER F.MENDELSON
Mİ MİNÖR KEMAN
KONÇERTOSU
G.HOLST
THE PLANETS
(GEZEGENLER)
KONSER TARİHİ :
04 KASIM 2011
YER : CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ
SAAT : 20.00
ŞEF : ANDREW GREENWOOD
SOLİST : GÜLŞEN TATU
(FLÜT)
(İDSO)
PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
W. BOYCE
SENFONİ NO:5
C.REİNECKE
FLÜT KONÇERTOSU
W.A. MOZART
SENFONİ NO:41
(JUPITER)
KONSER TARİHİ : 11 KASIM 2011
“ KURBAN BAYRAMI” KONSER TARİHİ : 18 KASIM 2011
“ATATÜRK HAFTASI”
PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
R.STRAUSS
DON JUAN
R.STRAUSS
SON 4 ŞARKI
O.RESPIGHI
ROMA BAYRAMLARI
KONSER TARİHİ :
YER : FULYA SANAT
SAAT : 20.00
ŞEF : MAREK PİJAROWSKY
SOLİST : ORÇUN YILDIRAN
(PİYANO)
PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
A.SAYGUN
ORKESTRA İÇİN SUİT OP.14
F. LİSZT
MACAR FANTAZİSİ
R. STRAUS
EIN HELDENLEBEN (BİR KAHRAMANIN HAYATI) KONSER TARİHİ: 25 KASIM 2011 YER : FULYA SANAT
SAAT : 20.00
ŞEF : PAUL MANN
SOLİST : VERDA ERMAN (PİYANO) (C.S.O) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
G.F. HANDEL
MUSIC FOR THE
ROYAL FİRE WORKS
E.GRİEG
PİYANO KONÇERTOSU
L.VAN BEETHOVEN SENFONİ NO:2
KONSER TARİHİ :
02 ARALIK 2011
YER : CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ
SAAT : 20.00
ŞEF : PAUL MANN
SOLİST : (ARKAS TRİO)
* EMRE ELİVAR (PİYANO)
*TUNCAY YILMAZ (KEMAN) (İDSO)
* GUSTAV RİVİNİUS (ÇELLO)
PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
L.VAN BEETHOVEN 3 LÜ KONÇERTO
A.DVORAK
SENFONİ NO.6
KONSER TARİHİ:
09 ARALIK 2011
YER : FULYA SANAT
SAAT : 20.00
ŞEF : ANDREW GREENWOOD
SOLİST : BURÇİN BÜKE
(PİYANO) (İDSO) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER E. ELGAR
INTRODUCTION
AND ALLEGRO
S. SEANS
PİYANO KONÇERTOSU NO.2
E.R.RACHMANINOV
SENFONİ NO.2
KONSER TARİHİ :
18 ARALIK 2011
YER : LÜTFİ KIRDAR ULUSLARARASI KONGRE VE
SERGİ SARAYI
SAAT : 20.00
ŞEF : ANTONIO PROLLI
SOLİST : TÜNDE SZABOKI
(SOPRANO) 23 ARALIK 2011 “İNÖNÜ HAFTASI” YER : FULYA SANAT
SAAT : 20.00 ŞEF : PATRYCJA PIECZARA
SOLİST : NİL KOCAMANGİL
(ÇELLO) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
A.DVORAK
ÇELLO KONÇERTOSU
F.MENDELSOHN
SENFONİ NO:3
KONSER TARİHİ :
30 ARALIK 2012 “YENİYIL KONSERİ” YER : FULYA SANAT
SAAT : 20.00 ŞEF : DORIAN WILSON
SOLİST : AYDIN UŞTUK (TENOR) (İZMİR DEVLET
OPERA VE BALE )
BİRGÜL SU ARİÇ (SOPRANO) (İZMİR DEVLET
OPERA VE BALE) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
PROGRAM DAHA SONRA BELİRLENECEKTİR.
KONSER TARİHİ:
06 OCAK -08 OCAK 2012 YER :CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİLÜTFİ KIRDAR ULUSLARARASI
KONGRE MERKEZİ
SAAT : 20.00
ŞEF : A.ERTÜNGEALP
SOLİST : HÜSEYİN SERMET (PİYANO) (C.S.O.)
PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
J.BRAHMS
PİYANO
KONÇERTOSU NO:2
J.BRAHMS
SENFONİ NO:1
KONSER TARİHİ: 13 OCAK 2012 YER : FULYA SANAT
ŞEF : NACİ ÖZGÜÇ
SOLİST :
PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
PROGRAM DAHA SONRA BELİRLENECEKTİR
KONSER TARİHİ: 20 OCAK 2012 YER : FULYA SANAT
SAAT : 20.00 ŞEF : NACİ ÖZGÜÇ
SOLİST :
PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
PROGRAM DAHA SONRA BELİRLENECEKTİR.
KONSER TARİHİ: 29 OCAK 2012 YER : LÜTFİ KIRDAR ULUSLARARASI KONGRE VE
SERGİ SARAYI
SAAT : 20.00 GÜNCEL
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
ŞEF : ENDER SAKPINAR
SOLİST : MARIN GERAS
(PANFLÜT) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
U.C.ERKİN
KÖÇEKÇE
A.DVORAK
SLAV DANSLARI
M.MUSSORGSKY ÇIPLAK DAĞDA BİR GECE
KONSER TARİHİ: 03 ŞUBAT 2012 YER : CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ
SAAT : 20.00
ŞEF : J.HEMPEL
SOLİST : MASSİMO MACRI ( ÇELLO)
PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
R.SCHUMANN
MANFRED
UVERTÜRÜ
R.SCHUMANN ÇELLO KONÇERTOSU
W.A.MOZART
SENFONİ NO:39
KONSER TARİHİ : 10 ŞUBAT 2012 YER : FULYA SANAT
SAAT : 20.00
ŞEF : GIAN CARLO DE LORENZO
SOLİST : YEGANE AKHUNDOVA (PİYANO)
PROGRAM :BESTECİLER ESERLER
E.V. RACHMANINOV
VOCALIZE
E.V.RACHMANINOV
PAGANİNİʼNİN BİR
TEMASI ÜZERİNE
ÇEŞİTLEMELER
A.DVORAK
SENFONİ NO:7
KONSER TARİHİ: 16 ŞUBAT 2012 - 17 ŞUBAT 2012
“SEVGİLİLER GÜNÜ” YER : KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ - FULYA SANAT
SAAT : 20.00
ŞEF : DORIAN WILSON
SOLİST : KENNETH RADNOFSKY (SAXSAFON)
PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
B. PERKER
SAKSAFON KONÇERTOSU
P.I.ÇAYKOVSKI
ROMEO VE JULIET
P.I.ÇAYKOVSKI
FRANCESCA DA RİMİNİ
KONSER TARİHİ: 24 ŞUBAT 2012 - 25 ŞUBAT 2012 YER : FULYA SANAT –
KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ KONSER SALONU
SAAT : 20.00 ŞEF : A.RUDIN
SOLİST : A.RUDIN (ÇELLO) PROGRAM : BESTECİLER / ESERLER
A.GLAZUNOV - SOLENNELLE OUVERTURE OP.73
A.GLAZUNOV - MELODY FOR ÇELLO
P.I.ÇAYKOVSKI - PEZZO-CAPRICCIOSO FOR ÇELLO
S.TANAYEV - SENFONİ NO:4
KONSER TARİHİ :
02 MART 2012 YER : CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ
SAAT : 20.00
ŞEF : J.HEMPEL
SOLİST : GÜLSİN ONAY (PİYANO)
(DEVLET SANATÇISI)
PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
E.V. RACHMANINOV
PİYANO
KONÇERTOSU NO:3
L.VAN BEETHOVEN
SENFONI NO:7
KONSER TARİHİ: 11 MART 2012
YER
: LÜTFİ KIRDAR ULUSLARARASI
KONGRE VE SERGİ SARAYI
SAAT
: 20.00
ŞEF : J.HEMPEL
SOLİST :
PROGRAM : BESTECİLER ESERLER
G.MAHLER
SENFONI
NO:6
KONSER TARİHİ: 16 MART 2012
“ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİ ANMA HAFTASI” YER
: FULYA SANAT
SAAT : 20.00
ŞEF : D.WILSON
SOLİST : G.APPAP (KEMAN)
PROGRAM
: BESTECİLER S. PROKOFIEV - KEMAN KONÇERTOSU NO:2
P.I.ÇAYKOVSKI - SENFONI NO:1
ESERLER
KONSER TARİHİ: 23 MART 2012 YER
: FULYA SANAT
SAAT
: 20.00 ŞEF
: GÜRER AYKAL
SOLİST
: SOHPIA JAFFE (KEMAN)
PROGRAM
: BESTECİLER ESERLER
E.CHAUSSON - POEME
P.SARASATE - CARMEN FANTASY
A.BRUCKNER - SENFONI REMINOR NO:0
KONSER TARİHİ: 30 MART 2012 YER
: FULYA SANAT
Gerçek sanat adına
Gazette-13’ten teekkür
Yağız Eyüboğlu
Hakan Ateş
Tuncay
Özilhan
Rahmi
Koç
Cüneyt Ağca
Bülent
Eczacıbaşı
Ahmet Kocabıyık
Gerçekleştirilen
30. Uluslararası İstanbul Film Festivali Sponsoru AKBANK'a;
17. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali Sponsoru AYGAZ ve OPET'e; 39. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali Sponsoru BORUSAN'a; 17. Uluslararası İstanbul Caz Festivali Sponsoru GARANTİ BANKASI'na;
12. Uluslararası İstanbul Bienali Sponsoru KOÇ HOLDİNG'e;
12. İstanbul Uluslararası Opera Festivali Sponsoru DENİZBANK'a sanata
duyarlılıkları ve katkıları için sanatseverler adına teşekkür ederiz.
Klasik Batı Müziği dalında iyi niyetlerinin boşa gidebileceğini düşündüğümüz sponsorları, kendi kişisel çıkarları için
sömürenler olduğunu unutmayın! Sponsorlar yardım yaptıkları kuruluşa veya kişilere bu yardımı yaparken bu
sloganımızı bir kez daha düşünerek değerlendirmeleri gerekeceğini umarız.
Sanata büyük hizmetleri olan yukarıdaki dostlarımızdan önemle rica olunur.
Kendi haline bırakılan AKM Harabelerine lütfen birlikte bir el atın. Yoksa bu gidişle
Aspendos’un görünümüne dönecek bu sanat mabedi!
Gazette-13 Yayın Kurulu
SAAT : 20.00
ŞEF : ORHUN ORHON
SOLİST : ÖMÜR KAZIL (FAGOT)
MANFRED HADASCHIK (KLARİNET)
PROGRAM
: BESTECİLER / ESERLER
TURGUT PÖĞÜN - PENCERE
R.STRAUSS - KLARINET- FAGOT KONÇERTOSU
F.SCHUBERT - SENFONI NO:5
KONSER TARİHİ :
06 NİSAN 2012 YER : CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ
SAAT
: 20.00
ŞEF
: PAUL MANN
SOLİST
: İDİL BİRET (PİYANO) (DEVLET SANATÇISI)
PROGRAM
: BESTECİLER / ESERLER
L.VAN BEETHOVEN PİYANO KONÇERTOSU NO:5
R.SCHUMANN SENFONİ NO:3
KONSER TARİHİ: 13 NİSAN 2012
YER
: FULYA SANAT
SAAT
: 20.00
ŞEF
: PAUL MANN
SOLİST
: SHAUNA ROLSTON (ÇELLO)
PROGRAM
: BESTECİLER ESERLER
P.I. ÇAYKOVSKI
HAMLET ÜVERTURÜ
S.SEANS
ÇELLO KONÇERTOSU
G.FAURE
ELEGIE
D.ŞHOSTAKOVIC
SENFONİ NO:6
KONSER TARİHİ: 20 NİSAN 2012-21 NİSAN 2012
“ ÇOCUK KONSERİ ” YER
: FULYA SANAT - KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ
KONSER SALONU
SAAT
: 20.00
ŞEF
: DENİZ SEVER
SOLİST
:
PROGRAM
: BESTECİLER ESERLER
PROGRAM DAHA SONRA BELİRLENECEKTİR.
KONSER TARİHİ: 27 NİSAN 2012 YER
: FULYA SANAT
SAAT
: 20.00 ŞEF
SOLİST
: ANTONIO PIROLLI
: GÜNAY YETİZ (FLÜT) (İDSO)
ANKARA DEVLET ÇOK SESLİ KOROSU KORO ŞEFİ : CEMʼİ CAN DELİORMAN
PROGRAM
: BESTECİLER ESERLER C.STAMİZT - FLÜT KONÇERTOSU
G. ROSSINI - STABAT MATHER
KONSER TARİHİ: 04 MAYIS 2012 YER
: CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ
SAAT
: 20.00
ŞEF
: ANTONIO PIROLLI
SOLİST
: MASSIMO QUARTA (KEMAN)
PROGRAM
: BESTECİLER ESERLER
P.I.ÇAYKOVSKI KEMAN KONÇERTOSU
FİLM MÜZİKLERİNDEN SEÇMELER
KONSER TARİHİ: 11 MAYIS 2012 YER
: FULYA SANAT
SAAT
: 20.00
ŞEF
: NACİ ÖZGÜÇ
GENÇ YETENEKLER FİNALİ
KONSER TARİHİ: 20 MAYIS 2012 “GENÇLİK HAFTASI VE BAHAR KONSERİ” YER
: LÜTFİ KIRDAR ULUSLARARASI
KONGRE VE SERGİ SARAYI
SAAT
: 20.00
ŞEF
: EROL ERDİNÇ
SOLİST
: SİMAVİ ULUÇ
PROGRAM
: BESTECİLER / ESERLER
Ö. GÖKSEL - CIRCUS RAJAH
TURNE PROGRAMLARI:
13-21 OCAK 2012 TARİHLERİ ARASI İSPANYA
24-04 TEMMUZ 2012 TARİHLERİ ARASI GÜNEY KORE
TURNELERİ PLANLANMAKTADIR
EĞİTİM PROGRAMLARI:
16 ŞUBAT 2012 KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ KONSERİ
20-21 NİSAN 2012 ÇOCUK KONSERİ
DİĞER ÜNİVERSİTELERLE BU AMAÇLI GÖRÜŞMELER
DEVAM ETMEKTEDİR.
15
SANAT
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
2. Dünya Savaşı sonrası
2
. Dünya Savaşı bitiminde Amerika Soğuk
Savaş’ı başlattı. Ve bu Soğuk Savaş’ın
sonunda Türkiye’de ırkçılık, tuğrancılık olayları giderek güçlendi. Irkçılardan, tuğrancıdan oluşan bir grup, Ankara Dil ve Tarih Coğrafya
Fakültesi’nin Halk Bilimi Bölümü’nü bastı. Bu bölümün başkanı Pertev Naili Boratav’dı. Onunla birlikte sosyolog Niyazi Berkez ve Behice Boran
vardı ve bir süre sonra bu kürsü kapatılmak durumunda bırakıldı. Pertev Naili Boratav Fransa’nın
Sorbonne Üniversitesi’ne davet edildi ve orada
profesör olarak çalışmaya başladı. Halk edebiyatı
ve folklor üzerine derslerini ve çalışmalarını yıllarca orada sürdürdü. Niyazi Berkez, Kanada’ya gitmek durumunda kaldı. Behice Boran ise
Türkiye’de kalmayı yeğledi. Soğuk Savaş,
Türkiye’de 1945’ten Demokrat Parti (DP) iktidara
gelinceye kadar (1950) sert rüzgarlarını estirdi ve
Amerikan emperyalizminin barış gönüllüleri 2.
Dünya Savaşı’nın bitimiyle birlikte pıtırak gibi
çoğalmıştı. DP’nin örgütlenmesine büyük katkı
sağlıyorlardı. Sovyetler Birliği 2. Dünya Savaşı’nın
galibiydi. Savaş döneminden kalma yaralarını sarmaya çalışıyor bir taraftan da çağdaş uygarlık alanında önemli işler başarıyordu. Sanatta, sporda
dünyada dikkati çekecek biçimde gelişme gösterdiklerini anımsıyoruz. Türkiye ile Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği (SSCB) arasında savaş
boyunca ilişkiler Atatürk dönemindeki gibi sıcaklı-
SSCB'de ilk
izlenimlerim
Moskova treni gecikmeli olarak Romanya'yı
geçti. Trende şef olarak görev yapan kişi benim
konuk olarak Sovyetler Birliği'ne gidişimi duyunca
odasında beni kabul etti. Ve bana “Hoş geldiniz
Doktor Hayati” diye elimi sıktı. Masaya oturur
oturmaz bir kadeh votka ikram etti. Halk insanı
Rusya'da yazarlara ve aydınlara doktor olarak
hitap ediyordu. Şef, trenle bir gün Türkiye'ye gelmek istediğini söyledi, ardından Nâzım Hikmet'i
çok sevdiğini belirtti ve hemen “Saman Sarısı”
adlı şiirini Rusça olarak ezbere okumaya başladı.
“Zamanımız olursa Mayakovski'den ve
Yesenin'den şiirler okurum ama Nâzım'ı çok seviyorum onun için onun şiirini okudum size” dedi.
Moskova'ya 3. gün saat 21.00'da varacaktık.
İstasyonda karşılamaya gelecek olan Türkolog
Nona Farac evinde tren saatini beklerken, telefonla kendisini aradığımda şaşırmış ve gülmeye
başlamıştı. Çünkü ben saat 19.00'da Kalli'nin
Caddesi'ndeki Dostluk Evi’ndeydim. Kiev'de treni
kaçırdığım için Kiev alanından Moskova'ya uçakla gitmek zorunda kaldım. Bütün eşyam trendeydi, benim sadece yanımda taşıdığım dövizim
vardı, pasaportum da trende kalmıştı. Böyle bir
şaşkınlık içinde beni Dostluk Evi’nde karşılayan
Nona Farac, gülmekten dakikalarca merdivenleri
çıkamadı, sonra treni bekledik. Gelen eşyalarımı,
pasaportumu aldım ve Moskova garda yemeğimizi yedikten sonra, Ukrayna Oteli’ne gittik.
Kremlin üslubunda Stalin döneminde yapılmış
büyük bir oteldi. Birkaç gün burada kaldım. Kent
merkezine uzak olduğu için merkez otellerinden
birine gitmek istedim, beni Budapeşte Oteli’ne
yerleştirdiler. Küçük otel olmasına rağmen çok
güzeldi. Bolşaya, Moskava Sanat Tiyatrosu'na
yürüyerek 10 dakikada gidebiliyordum.
İlk gördüğüm oyun, MCallers'ın öyküsünden
Edward Albee'nin tiyatroya uyarladığı "Küskünler
Baladı"ydı. Oyunu, Sovremennik (çağdaş)
Tiyatrosu'nda izledim. Sovremennik Tiyatrosu,
Alex Yefremov tarafından kurulmuştu. Moskova
Sanat Tiyatrosu'ndan ayrılan Yefremov, profesyonel yetişkin öğrencilerini de alıp sözünü ettiğim
tiyatroyu kurmuştu. Oyunu olağanüstü güzellikte
oynadılar. Bütün oyuncular yıldız sanatçılardı.
Özel seçilerek tiyatroya getirilmişlerdi.
Sovremennik Tiyatrosu yeni bir soluktu. Oyunda
herkes önemli rolleri paylaşıyordu ama Galina
Volchek adlı oyuncuyu izlerken gözlerim yaşarmıştı. Volchek şimdi Sovremennik Tiyatrosu'nun
Genel Sanat Yönetmenidir. Oyundan sonra
tanıştım kendisiyle. Ludmilla Galipkova ve
İsplandit adlı genç iki yönetmen oyunu sahneye
koymuştu, Moskova’ya her gidişimde
Sovremennig Tiyatrosu'nda oyun izlemeden dönmüyordum. Gittiğim yıl 30 profesyonel tiyatro
vardı. Zamanla bu profesyonel tiyatroların tümünü gördüm. Bugün Moskova'da 60'ın üzerinde
profesyonel tiyatro var. Bunların dışında deneysel tiyatro niteliğinde ayrıca küçük sahneli topluluklar da bulunmaktadır.
ğını koruyamadı. Çünkü 2. Dünya Savaşı boyunca Almanya’nın geleneksel dostluğu nedeniyle
Nazi Almanya’sının da hoşgörüyle karşılandığını
biliyoruz. Bu konuya tekrar gelmek üzere 1963
yılına dönüyorum.
Türkiye SSCB ile yeniden kültürel ve dostluk ilişkilerini 1963’lere doğru başlattı, her 2 ülke bu konuda anlaştı. Uzun zaman savaşın bitiminden sonra
ülkemize gelemeyen Sovyetler Birliği’nden sanatçılar gelmeye başladı. Bu gelen sanatçılar konser
ve dans gösterileri yapıyorlardı. İlk kez 1963 yılında Sovyet Yazarlar Birliği’nden 2. Dünya Savaşı’nı
gören, savaşa bizzat katılan 3 yazar geldi:
Konstantin Simonov savaşta Komsomol
Dergisi’nin cephe muhabirliğini yapmıştı. Pravda
Gazetesi’nde “Bekle beni” şiirinin yayımlanmasıyla
ülkesinin tüm insanları tarafından tanınmıştı. 2.
konuğumuz Türkolog ve yazar Rady Fish’ti.
Cephede savaşa katılmış bir yazardı. 3. konuk
Başkurdistan asıllı Mustafa Kerim’di. Bu 3’lünün
İstanbul’daki konaklamalarını Dışişleri Bakanlığı
karşılıyordu ama ağırlama işini Aziz Nesin’in başkanlığında birlikte yönetiyorduk. Basın toplantısından sonra İstanbul’u gezdirme görevi bana verilmişti. Daha sonra K. Simonov’un “Yaşayanlar ve
Ölüler”, “İnsan Asker Doğmaz” adlı romanları
yayımlandığında büyük ilgi uyandırmıştı. 2. Dünya
Savaşı’nı anlatan çok etkili romanlardı. Rady Fish
savaş yazılarıyla ünlüydü. Nâzım’ın yakın dostuy-
du. Türkolog olarak Türk yazarlarını Rus dilinde
tanıtan değerli bir çevirmendi de. Daha sonra bu 2
yazar ülkemize birkaç kere gelecekler ve benim
evimde konuk olacaklardı. Benim de bunlarla
dostluğum böyle başlamıştı. Mustafa Kerim yazar
ve şairdi. Güçlü roman, şiir ve tiyatro oyunları
bulunmaktadır. Rady Fish, Mevlana üzerine kitap
yazmış Rusça yayımlamıştı. Kemal Tahir’in
“Devlet Ana” romanını Rusçaya çevirmiş ve
roman Sovyetler’de büyük ilgi uyandırmıştı. İlk
yapıtlarından biri de “Nâzım’ın Çilesi” adlı
Türkçeye çevrilen kitabıydı. Fidel Castro’nun
SSCB’de yaptırdığı ve Nâzım Hikmet adlı şilep
ünlü şairimizin adını yeniden dünyaya duyurdu.
Aynı dönemde Nâzım Hikmet şilebinin Küba’ya
verilişinden sonra, Nâzım ile Rady, Castro’nun
davetlisi olarak Küba’ya gitmişlerdi. 1965’te, 2 ülke
arasındaki ekonomik ve kültürel antlaşmaları yenilemek üzere SSCB Başbakanı Kosigin ülkemize
geldi. Bu ziyareti sırasında bir akşam “Kuğu
Gölü”nü izlemiş ve Ankara Devlet Opera ve Balesi
sanatçılarını çok beğenmişti, sonrasında adına
verilen resepsiyonda da temsilin baş dansçısı
Meriç Sümen’i Moskova’ya davet etmişti. 1967’de
Meriç Sümen, Bolşoy’un konuğu olarak
Moskova’ya gitti. Aynı yıl ben de sahne sanatlarını
araştırmak ve incelemek üzere SSCB’ye davet
edildim. O dönemi de bir sonraki yazımda paylaşacağız.
16
Yazan:
HAYATİ ASILYAZICI
Gsm: 0533 818 59 94
Savaş ve barıştan sonra Rusya'dayım
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği
(SSCB)'ne davet edilmeden önce İstanbul
Derleme Müdürlüğü'nde ayrıntılı araştırmalar yaptım. Çok yoğun bilgilere ulaştım. Derleme müdürü
Türker Acaroğlu ile iyi dostluğum vardı. Özellikle
kendisi ve orada çalışanlar yayınlarla ilgili bana
yaptıkları yardımları bir vefa borcu olarak burada
belirtmek istiyorum. Sadece gideceğim ülke değil,
ülkem adına da edebiyat, tiyatro, müzik ve diğer
sanat dallarında kendimi iyi hazırlamıştım.
Bilmediğim bir ülkede olağanüstü bir kültür ve
sanat dünyasının içine girecektim. Bu hazırlıklar 1
ayın sonunda Doğu Bilimleri Enstitüsü'nde vereceğim konferansta bana büyük yarar sağlayacaktı. Bu konferansı çok renkli olduğu için daha
sonra anlatacağım çünkü bu olayın sonuna doğru
geliyor. Böyle bir konferanstan haberdar değildim.
Önce Bulgaristan'a geçtim trenle, Moskova'ya
gidecektim. Türkiye SSCB arasında tren ve uçak
bağlantısı yoktu. Bu nedenle Bulgar vizesini
almaya gittiğimde benim Sofya'da 1 hafta konuk
etmek istediklerini sanatın bütün etkinliklerini
bana tanıtmak için bir program hazırladıklarını
söylediler. 1 hafta sonra Bulgaristan'dan ayrıldım,
Sofya-Moskova trenine bindim. SSCB'ye gitmeden önce doğal olarak Türk tiyatrosunun kurucusu Muhsin Ertuğrul Hoca ile fırsat buldukça görüşüyordum. Rus tiyatro ve sinemasıyla ilgili yoğun
çalışmalar yapan tek kişiydi. Bu arada şunu da
belirtmek istiyorum Muhsin Ertuğrul Moskova'da
bulunduğu dönemde Abidin Dino Paris'ten
Moskova'ya gelerek Rus sinemasıyla ilgilendi.
Yani Muhsin Ertuğrul'dan sonra gelen 2. kişi ressam Abidin Dino'ydu. Yine Moskova'da çalışmalarını sürdürdüğü yıllarda M.Ertuğrul'u, ilk eşi
Neyyire Ertuğrul da görmeye gitti. Onun da dönüşünde Moskova izlenimlerini röportaj olarak bir
gazeteye verdiği bilinmektedir.
Bu gidişimde Azerbaycan'ı gitmedim. Çünkü
ertesi yıl Kemal Tahir ile gidecektim.
Moskova'daki Azerbaycan adına düzenlenen festivale bütün Azeri toplulukları katıldığından onlarla
Moskova'da buluştum. 1963 yılından beri tanıdığım dünyaca ünlü orkestra şefi Niyazi Tagizade
ve senfoni orkestrası da Moskova’daydı.
Muhsin Ertuğrul 1923'lerden sonra Moskova’ya
gitmiş, orada çok önemli çalışmalar yapmış, Rus
tiyatrosunu ve ünlü yönetmenlerini yakından tanımıştı. Konstantin Sergeyevic Stanislavski,
Nemiroviç-Dançenko, Meyerhold, Tairov gibi
dönemin en önemli yönetmenleriyle çalıştı.
Stanislavski yöntemini en iyi bilen tiyatro insanımızdı. Bu arada Rus sinemasıyla da ilgilenmiş,
dönemin dünyaca ünlü sinema yönetmeni Sergey
Ayzenştayn ile sinema çalışmaları yapmış, Rus
sinemasını da yakından tanımıştı. Çok iyi Rusça
öğrenmiş ve ülkemize döndükten sonra
Rusçadan çeviriler yapmış ve Rus tiyatrosunun
seçkin oyunlarını İstanbul Şehir Tiyatroları'nda
sahneye koymuştu. İlk oyun olarak Aleksandr
Sergeyeviç Griboyedov'un ünlü oyunu “Akıldan
Bela” adlı oyununu Rusçadan Türkçeye çevirip
Şehir Tiyatrosu'nda sahnelemişti. Bunları başka
Rus oyunları da izleyecekti. Muhsin Ertuğrul'un
Rusya’daki çalışmaları başlı başına bir kitap
konusudur. Moskova'da o dönemin Vakit
Gazetesi'ne yazdığı yazılar, Murat Tunçay tarafından eski Türkçeden günümüz diline çevrilmiş ve
kitap olarak yayınlanmıştı. Bu kitaptaki yazıları
inanılmaz güzelliktedir. Çünkü dünya çağdaş
tiyatrosunu etkilemiş olan, bir yöntem getiren,
biçemini geliştiren Stanislavski bugün de anıtsal
konumunu korumaktadır.
“Moskova'ya ve SSCB'ye gidiyorum” diye kendisini görmeye gittiğimde, Ertuğrul; “Hayaticiğim,
git, durma hemen git. Orada çok şeyler öğreneceksin. Rus tiyatrosunu yakından tanı, çok yararlanacaksın. Gürcü tiyatrosunu da ihmal etme.
Fransız şarabını aratmayan Gürcü şarabını da
içeceğini biliyorum” diye sözünü tamamlamıştı.
Moskova'da kaldığı yıllarda hep Gürcü şarabını
içtiğini söylemişti. Yaşamı boyunca yemeklerde
birer bardak şarap içmeyi hiç ihmal etmedi.
Dünyadaki tüm şarap cinslerini adlarıyla ezbere
bilirdi. Tıpkı tiyatro repertuvarında olduğu gibi;
Antik, klasik ve çağdaş yazarlarının neredeyse
tüm yapıtlarını tanır ve değerlendirirdi. Bütün
yaşamını tiyatroya adamış Muhsin Ertuğrul'u ve
bu yazımda adı geçen yaşamını yitirmiş bütün
değerli dostlarımı saygı ve sevgiyle anıyorum.
Berlin Duvarı yıkıldı, Bertolt Brecht unutuldu
Bertolt Brecht (1898-1956) 20. Yüzyıl’ın ünlü
tiyatro yazarı, yönetmeni ve şairi. Tiyatro edebiyatında “epik tiyatro”nun kurucusu olarak bilinmektedir. Aslında dramatik tiyatrodan epik tiyatroya
geçişte Erwin Piscator'un ilk kuramcı olduğunu da
biliyoruz. Epik tiyatronun temelini aradığımızda
Çin tiyatrosundan, Stanislavski yönteminden
yararlandığı da bir gerçektir ama özünde diyalektik tiyatro anlayışı vardır. Klasik Çin tiyatrosunun
ve operasının temeli epiktir ama onu Çin sanatçıları, yönetmenleri geliştirmiş ve çağdaş konuma
getirmişlerdir. Epik tiyatro şöyle tanımlanmaktadır:
İllüzyoncu tiyatronun seyirciyi saran yaşantısı
yerine anlatıcı, belgeleyici, göstermeci bir üslup
ile seyirciyi akılcı yoldan bir gözlemci olmaya zorlayan ve seyirciye olayı yaşatmak yerine onu olayın dışında bırakıp yargı vermesini sağlamak ereğini güden tiyatro türüdür. Epik tiyatroyu bütün
yönleri ve boyutlarıyla çağdaş ve özellikle 20. yy
tiyatrosunda özgün bir konuma getiren Bertolt
Brecht'tir.
1940-1945, Alman-Sovyet Savaşı’nın korkunç
yıkımlar ve ölümler yaratan savaş yıllarıdır. 2.
Dünya Savaşı 1939' da başlamış ve Hitler
Almanya'sının yenilgiye uğramasıyla 15 Mayıs
1945'te sona ermiştir. 6 milyon Alman sivil ve
askerin ölümüne karşın Sovyetler Birliği'nin sivil
asker olarak toplam kaybı 26 milyondur. Ama
sonuç olarak Bertolt Brecht Almanya'ya döndüğü
zaman özellikle çetin savaşın geçtiği kentlerden
biri olan Berlin, yıkıntılardan oluşan harabeye
dönüşmüş haldeydi. Savaş bitiminden sonra
savaşan ülkeler yaralarını sarmak için yıkılan
kentleri yeniden kurdurlar ve insanların yaşamalarını sağladılar. Bertolt Brecht'in Doğu Berlin'de
yaşama kararı, kapitalist ülke konumunda olan
Batı Almanya'dan siyasal nedenlerle uzaklaşma,
özellikle komünist yönetimi seçmesi nedeniyledir.
2. eşi olan Helene Weigel ile birlikte Berliner
Ensemble kurulmasında birlikte çalıştılar. Bu tiyatro Doğu Almanya yönetiminin Bertolt Brecht'e
armağanıydı. Burada Brecht birçok oyununu sahneye koymuş, hem oyunları hem de yorumlarıyla
dünyanın saygın tiyatro kurumlarından biri durumuna gelmişti. Berliner Ensemble, epik tiyatronun
dünyaya bakan sadece bir penceresi değil gerçek
merkezi konumundaydı. Brecht’in sahnelediği
oyunların çoğunda başrol oyuncusu Helene
Wiegel'di. Berliner Ensemble’ın ilk oyunu,
Brecht'in yazıp yönettiği Helene Wiegel'in başrolünü oynadığı “Cesaret Ana ve Çocukları” adlı
oyundu. Arkasından “Bay Puntilla ile Uşağı Matti”
oynandı. 1949-1954 yılları arasında Wolfgang
Langhoff'un sanat yönetmeni olduğu yıllarda
Brecht ve Weiger bu yönetmenin engellemeleriyle
karşılaşmışlardı. Bu nedenle Berlin Ensemble bir-
çok güçlükleri aşmak zorunda kaldı.
Sahneledikleri oyunları sadece Berlin'de oynamıyor dünyanın birçok ülkesine götürüyorlardı. Söz
gelimi İngiltere, Fransa, Avusturya, İsviçre ve
İtalya sıklıkla turne yaptıkları ülkelerdi. 1956 yılında Brecht'in ölümü üzerine Berlin Ensemble'daki
yönetimi eşi Wiegel üstlendi. Ölümüne dek
(1971) Wiegel bu görevini sürdürdü. Ölümünden
sonra kızı ve damadı bu görevi devraldı. Çiftin
yönetiminde Berlin Ensemble repertuvarında
Brecht’in oyunlarında giderek bir azalma görüldü.
Berlin Duvarı yıkılınca (Kasım 1989) durumun
değiştiğini görüyoruz. Özellikle Avrupa'da kapitlizmin yükselişi, Amerikan emperyalizminin dünyaya
üstünlük sağlayışı Sovyetlerin dağılmasıyla ABD
büsbütün Avrupa’yı da hakimiyeti altına aldı.
Sömürgeciliğin yeni boyutu ülke ve ad değiştirmişti. Duvar yıkıldı, Berlin Emsemble'da Brecht'in
oyunları oynanmaz oldu. Şimdi tiyatronun repertuvarına baktığımızda Brech'in hiçbir oyununu
göremiyoruz. Brecht kapitalizmi, emperyalizmi ve
mafyayı amansız eleştiren oyunların Berlin
Emsemble'da repertuvardan çıkartıp rafa kaldırılması çok acı bir tiyatro olayıdır. Tiyatronun yur tiçi
ve yurt dışı gezilerinde adını taşıdığı tiyatroya
yakışmayan oyunlarla turne yaptıklarını biliyoruz.
Berlin Ensemble artık çalışan ama özelliği olmayan bir müze tiyatrosudur.
SANAT
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
17
9. Bodrum Uluslararası Bale Festivali
9
. Bodrum Uluslararası Bale Festivali'nin açılışını İstanbul Devlet Opera ve Balesi
(İDOB) yaptı. Aslında bu programa bir üçleme de denilebilirdi. İlk bölümde '2. Senfoni' sergilendi. Uwe Scholz'un yaptığı koreografi, Giovanni
Di Palma'nın sahneye koyduğu çalışma bütün olarak olağanüstü güzeldi. Beğeni ölçütümüzü öne
çıkaracak olursak İstanbul Mozaik kavramını bu
üçlüyle örtüştüremedim. Ancak 2. Senfoni'nin
özgünlüğü ve yükselen grafiğine tanık oldum.
Dans- bale adına herşey çözümlenmiş; ekip dansçılığı inanılmaz güzellikte öne çıkmıştı. Deniz
Zirek -Selim Borak, Zuhal Balkan- Erhan Güzel
çiftleri ve ayrıca dansa katılan diğer 10 çiftin başarı grafiğini yükselten tempoya görsellik ve estetik
kattılar.
Robert Schumann'ın müziği, 2. Senfoni'nin asıl
başarısına yol açan ezgileri işitsel duyarlılıkla
dansçılarla buluşturuyordu. İstanbul Mozaik'in asıl
temelini 2. Senfoni oluşturuyordu. Bir diğer konu
da Uluslararası Bale Festivali'nin açılışını Türk
balesinin özellikle İDOB'un yapması önemliydi.
Çünkü buradan varılacak yol 'ulusal bale' yaratısıdır.
İstanbul Mozaik'in 2. yapıtı, Patrick De Bana'nın
kareografileyip sahneye koyduğu 'Creatures' adlı
danstı. Müziğini Dem Trio- Madjid KhaladjKayhan Kalhor And Brooklyn Rider- Dhafer
Youssef yaptı. Belirttiğim bu bestecilerin müziği bir
başka açıdan dikkatimi çekti. 'Otantik' dediğimiz
doğu ezgilerini içeren müziğin ulusal balemiz açısından da önemli olduğunu söylemeliyim. Ama
Okan Demiriş
ve IV. Murat
Mersin Devlet Opera ve Balesi, 2.
Uluslararası İstanbul Opera Festivali'ne
bir süre önce yitirdiğimiz Okan Demiriş'in
“IV. Murat” Operası ile katıldı. Çağdaş
Türk bestecileri arasında özel bir yeri
Okan Demiriş'in opera alanında yapmış
olduğu besteler, bir diğer deyişle yazdığı
opera yapıtları dikkat çekmektedir.
Özenle bakıldığında Ulusal Türk
Operası'na en çok katkı sağlayan bestecimizin Okan Demiriş olduğu görülür. İlk
akla gelen yapıtları arasında “IV. Murat”,
“Karyağdı Hatun”, “Yusuf ile Züleyha”
bulunmaktadır.
Okan Demiriş’in (1942-2010) bestelediği
“IV Murat”, Turan Oflazoğlu'nun aynı adlı
tarihsel oyununu kaynak alır. Eserin librettosunu da Turan Oflazoğlu yazmıştır.
Okan Demiriş'in bu yapıtı Osmanlı padişahı IV. Murat’ın (1609-1640) çelişkili
yönetimi birtakım yenilikleri içermekle
beraber, IV Murat, kısa süren yaşamına
yapmak istediklerini sığdıramamıştır.
Gerileme Dönemi’nde olan Osmanlı
İmparatorluğu'na çeki düzen vermek için
büyük çabalar harcamış; seferlere çıkarak yeni yerler almıştır. Bütün bunlara
karşın istediklerini elde edememiş,
düşündüğü reformları gerçekleştirememiştir. Topluma çeki düzen vermeye
çalışmış, bu alanda başarılı olmakla birlikte ne yazık ki kendisi de bir içki düşkünü olarak yaşamını erken yitirmiştir. “IV.
Murat” operasında Okan Demiriş; tarihsel bir değerlendirme içinde oyunun
özünü bozmadan IV. Murat'ın çelişkili
yaşamını, dönemin toplumsal çalkantıla-
rını, müziğiyle inanılmaz güzellikle veriyor. Demiriş'in genel olarak yapıtlarında,
Türk kültürüne yönelik müzik tümcelerine
rastlanır. Geleneksel ve çağdaş müziğin
sentezini yapan bir besteci olarak, bütün
müzik akımlarını biliyordu. Çünkü nitelikli
bir hocaydı. Kendi operalarını, sahneye
konuluşlarında şef olarak da yönetmiştir.
Masal, söylence, halk müziği ve Türk
müziği alanındaki çalışmalarını başarıyla
yansıtmıştır. “IV. Murat”ı Murat Atak sahneye koydu. Rejisör ve tiyatro gözü ağırlıklı bir çalışmaydı. Yorum ve ölçümler
yerindeydi. Operanın yorumunda
“IV.Murat”ta Kıvanç Uğraşbul ve “Kösem
Sultan”da Nazlı Alptekin ikilisi yapıtın
başarısında öne çıktı. IV. Murat'ın padişahlık yıllarında görev alan kişileri başarıyla canlandıran sanatçılar: (Sadrazam
Topal Recep Paşa) Ümit Burak Tekinay,
(Nef'i) Mustafa Özer, (Bekir Mustafa)
Hasan Alptekin, (Dilfigar) Funda Uyanık,
(Bostancıbaşı) Hasan Berk, (İstanbullu)
Hakan Bölükbaşı, (Sadrazam Kara
Mustafa Paşa) Erdem Özdemir,
(Çığırtkan) Hulusi Polat, (Halk) Ufuk
Kasar, Özkan Çavdaroğlu, Serkan
Karagöz, (Hafız Paşa) Korhan Dinçer,
(Şeyhülislam) Mehmet Okman.
Orkestrayı Bujor Hoinic başarıyla yönetti.
Koro şefi Oleg Constantinov, sahne
tasarımı Erkut
Uzelli, kostüm tasarımı Nursun Ünlü,
koreografi Tolga Ergen, ışık tasarımı
Tarık Deniz’in başarılı çalışmalarıyla “IV.
Murat”ın Topkapı Sarayı’na uygun düştüğünü belirtmeliyim.
artardı. Dansçılar bu bölümde yine başarılıydılar.
İstanbul Mozaik'in Mi Favorita'sı
'Mi Favorita' adlı dansı Jose Martinez koreografisini yapıp aynı zamanda sahneye koydu. Gaetano
Danizetti'nn müziği beğeni düzeği yüksek olan
önemsenecek ve koreografiye değer katacak
düzeydeydi. Mi Favorita'nın dansçıları görece bir
yorgunluk belirtileri içerisinde dans ettiler. Buradan
şu sonuç çıkıyor; bir gösterimde yer alan üçlemeler daha geniş dansçılar tarafından oynanmalı ve
onlara soluklanma olanağı tanınmalıdır. Sonuçta
Ağustos'un sıcak gecesinde açılışını yapan İDOB
balesi genel olarak başarılıydı. Üzerinde durduğum ayrıntılar ulusal balemiz açısından önem
taşıdığı içindir. Bodrum festivali yerini ve değerini
bulmuş bir bale ve dans festivalidir.
Mezzo soprano
Elina Garanca şöleni
2. Uluslararası İstanbul Opera Festivali’nin saygınlık kazanan
şan konserini Letonyalı Elina Garanca verdi. Olay festivalin
“prestij” konseri olarak nitelendirildi. Doğrudur. Saygınlık, olağanüstü yorum, olağanüstü ses, bütün bunları sanatçı kişiliğinde toplamıştı Elina Garanca. Uzun yıllardan beri özlemini çektiğimiz mezzo soprano sanatçısının, olağanüstü güzelliklerle
dolu şan konseriydi. Sesinin volümü, derinliği, genişliği, yorumu, müziksel doruktaydı. Konserin bütünleyici bir yönü vardı:
Yöneten Karel Mark Chichon ile İstanbul Devlet Opera ve
Bale (İDOB) Orkestrası’nın eşliği konsere inanılmaz katkı sağladı. Elina Garanca, Karel Mark Chichon İDOB Orkestrası
konseri 13 Temmuz Çarşamba günü Aya İrini’de bir müzik
şöleni olarak gerçekleşti. Gerek programın seçilişi gerekse
sözünü ettiğim 3’lünün birliği, görsel ve işitsel olarak benzersizliğini ortaya koydu. Düşle şölen müziğin büyüleyici güzelliğiyle Aya İrini’de yankılanıp durdu. Solist, şef ve orkestra 2.
Uluslararası İstanbul Opera Festivali’ne etkileyici değer kattı.
özel ve öznel şan resitali
Programa gelince, bir sanatçının özellikle solo yapan
sanatçının seçeceği yapıtlar, yorumlayacağı bestecileri
seçmek, başlı başına bir sanat olayıdır. İlk olay bu programda gerçekleşir. Solist sanatçı burada, programda yer
alan ses rengine uygun parçaları seçer. Şef ve orkestra ile
başarı yollarını dener. Olay 3’lünün yorum sorunudur.
Başlangıçta sözünü ettiğim olağanüstü yorum bu 3’lü tarafından gerçekleştirildi. Mezzo soprano Garanca, seslendirdiği bestecilerle örnek sunumunu da bizlere anlatmış oldu.
Sesi kullanmak, müzikselliğini yükseltmek, bir opera
sanatçısının şan konserinde yapabileceği en iyi değerlen-
İstanbul Müzik Festivali
kapanış konseri
39 İstanbul Müzik Festivali’nin kapanış konserini
Christoph Eschenbach’ın yönettiği Almanya’nın ünlü
orkestralarından biri olan Schleswig-Holstein verdi.
Orkestranın solisti ABD’li viyolonsel sanatçısı Alisa
Weilerstein’dı. Leonard Bernstein tarafından 1987
yılında kurulan Schleswig-Holstein Müzik Festivali
Orkestra Akademisi, Almanya’nın kuzeyinde her yıl
gerçekleştirilen, dünyanın en önemli festivallerinden
birinin eğitim çalışmalarının özünü oluşturuyor.
Geçtiğimiz hafta 26 Haziran tarihli yazımda;
Schleswig-Holstein Müzik Festivali Orkestrası’nın
piyanistimiz Fazıl Say’a eşlik ettiğini ve o festivalde
büyük bir başarı kazandığını belirtmiştim.
Schleswig-Holstein Orkestrası, akademik unvanlı
genç bir topluluk. Üstün tempolu yorumlarını, müziksel seslendirilişle değerlendirdi. Orkestra şefi
Christoph Eschenbach yetkin bir yönetmen olarak
bestelerin doyumlu güzelliklere ulaşmasını sağladı.
Söz gelimi G. Rossini’nin “İtalya’da Bir Türk Operası
Uvertürü”nü bize renkli yorumuyla duyumsattı. C.
Saint-Saens’ın “La Minör Viyolonsel Konçertosu”nu,
viyolonsel sanatçısı Alisa WeilerStein teknik ve
müziksel niteliğiyle üstün bir başarıyla seslendirdi.
Genç kuşak çellistlerinden olan Weilerstein bu kon-
buradaki doğu ezgileri İran ve Afrika kökenli olması asıl düşüncemdeki değişme nedenini açıklamalıyım. Nedeni: Koreografi bilmeyebilir! Ama otantik
ezgileri içeren doğu müziği kullanacaksa kendi
Türk müziğinde sayısız denilebilecek örnekler
bulunmaktadır. Halk müziğini ayrı tutalım, halk
müziğinde derin çok sesslilik var. Gizeminde her
notaya gidecek, her koreografi yönlendirecek
verimlilik ve zenginliği bulunmaktadır. Klasik Türk
Müziği'nde Mevlana'dan, Yunus'dan, Itrî'den,
Dede Efendi'den çok sayıda yararlanacak Doğu
Müziği'nin en güzel renkleri bulunmaktadır. Üstelik
sanat nitelikleride tartışılmaz boyuttadır. Koreograf
Patrick De Bana bu çalışmayı yapmadan önce,
İDOB bale yöneticileri tarafından yönlendirilebilirdi.
O zaman 'Creatures'in değeri bana göre kat kat
serinde, uluslararası alanda kendisinden daha sık
söz ettireceğini gösterdi. Sanatçı, teknik ve müzikal
yorumunu fiziksel olarak da değerlendirebilmektedir.
Bu kanımızı doğrulayan bir olayı burada açıklamak
yerinde olacaktır sanırım. Sanatçıya büyük açılım
sağlayacak olan; dünyanın en büyük ve en ünlü
orkestralarından biri olarak bilinen St. Petersburg
Filarmoni Orkestrası eşliğinde ve Yuri Temirkanov ile
birlikte, Nikolai Alekseev yönetiminde 14 kenti kapsayan turneye katılması olacaktır. Bir başka ayrım da
sanatçının geçtiğimiz dönem, Berlin Filarmoni
Orkestrasıyla Oxford’da Elgar’ın Viyolonsel
Konçertosu’nu seslendirişi ile elde ettiği başarının
geniş kitlelere ulaşmasıydı. Bu konseri BBC canlı
olarak yayınlamıştı. Konserin 2. Bölümünde orkestra, J. Brahms’ın “Do Minör Senfoni”sini görkemli bir
biçimde yorumladı. Bu yorumlayışta usta şef
Eschenbach’ın büyük katkısı vardı. J. Brahms’ın
derin ve geniş boyutlu yorumu yapılarak seslendirilişi
başarının asıl nedeniydi. İKSV’nin oldukça geniş kitlelere ulaşan İstanbul Müzik Festivali adına yakışır
biçimde kapanışını yaptı. Şimdi sıra 18. Uluslararası
Caz Festivali ile 2. Uluslararası İstanbul Opera
Festivali’ne merhaba demeye geldi.
dirmelerdir. Mezzo soprano Elina Garanca’dan özel ve
öznel şan resitalini, dinlemek bu yıl ki festivalin gerçekten
büyük olayıydı.
Konser, Berlioz’un Macar Marşı (Faust’un Lanetlenmesi
op 24) ile başladı. Orkestradaki değişiklik özellikle dikkatimi çekti. Bu dikkati çekmede, şefin başarısı görünüyordu.
Şunu da belirtmeliyim İDOB Orkestrası’nı her zaman belirli
bir başarı düzeyi vardır. İyi şefle konser verince bu başarısı daha da katlanıyor. Berlioz’un D’amour I’ardenre flamme (Faust’un Lanetlenmesi op 24) E. Garanca’nın repertuarını ne kadar seçkin yaptılardan oluştuğunu gördük. İlk
parçasında salonu büyülemişti. Orkestra ve şef nitelikli bir
Rossini parçasını seslendirdi: bu parça Guillermo Tell operasının uvertürüydü. Konser, nerdeyse yarışa dönmüştü.
Orkestra inanılmaz güzellikte şefle bütünleşiyor, solist olağanüstü güzellikte söylüyordu. Bu kez solist Garanca;
Cilea Acerba volutta… o vagabonda stella ( Adriana
Lecouvreur) parçasını etkin ve soluklu biçimde yorumladı.
Saint- Saens’in Samson ve Dalila'sı – ara başlıkSaint- Saens’in ünlü operası olan Bacchanale (Samson ve
Dalila) parçasını, Bizet’in Farandole (L’arlesienne Suite no
2) parçalarını orkestra güzel yorumuyla seslendirdi. Şef
Karel Mark Chichon’un orkestra ile solist Garanca’ya
büyük katkı sağlayan başarılı eşliğiyle dikkat çekti.
Garanca, Gounod’un Faites-lui mes aveux, Saint- Seans
Mon coeurs’ouvre a ta voix ile Bizet’in Carmen Operası’nı
Prelude (I.Perde), Habanera(I.Perde), Entr’acte (4. Perde),
Seguedille (I.Perde), Entr’acte (2.Perde), Chanson boheme (2.Perde) adlı parçalarda, olağanüstü yorum ve seslendirmenin özelliklerini ortaya koydu.
Atatürk'ün izlediği
ilk opera: Tosca
2. Uluslararası İstanbul Opera Festivaline, Ankara
Devlet Opera ve Balesi Giacomo Puccini'nin (18581924) "Tosca" operası ile katıldı. Vincenzo
Grisostomi Travaglini'nin sahneye koyduğu, Rauf
Abdullayev'in orkestrasını yönettiği "Tosca", Ankara
Devlet Opera ve Balesi'nin (ADOB) başarılı bir yapımıdır. Bir süreden beri oynamakta oldukları için,
sanatçıların hiçbir sorunu olmadan yönetmenin ve
orkestra şefinin çözümleyici yorumlarından olabildiğince yararlandıkları görülüyordu. "Tosca",
Puccini'nin ünlü opera yapıtından biridir. (Tosca, La
Boheme, Madame Butterfly, La fanciulla del West)
Dünyada ilk oynanışı 1900 yılında Roma
Operası'nda gerçekleşti. Luigi Illica-Giuseppe
Giacosa ikilisi ünlü Fransız romancısı Victorien
Sarou'nun aynı adlı romanından uyarlamışlardır.
Puccini'nin "Tosca"da romantizimden doğalcılığa
geçişini görürüz. Türkiye'de ilk kez 1941'de
Ankara'da oynandı. İstanbul Şehir Operası da (19591960) açılışını "Tosca" ile gerçekleştirdi. Tosca rölünü
Leyla Gencer oynadı.
"Tosca" operasının Türk operasında özel bir yeri vardır. Mustafa Kemal'in, 1913 yılında Sofya'da askeri
ataşe olarak bulunduğu dönemde Sofya'da gördüğü
ilk opera "Tosca" operası. Buradaki aşkın trajik olarak
bitişi Mustafa Kemal'i üzmüş ve gözyaşlarını tutamamıştır. Sofya'da 2. gördüğü yapıt Bizet'in "Carmen"
operasıdır. Carmen'i izlediğinde aşkın ölümle bitişi
insan Mustafa Kemal'i etkilemiştir. Aynı dönemde
Sofya Büyükelçisi olan Mustafa Kemal'in arkadaşı Ali
Fethi Bey (Okyar) ve işadamı Şakir Zümre ile birlikte
opera dönüşü aralarında bir konuşma geçer ve
Mustafa Kemal: "Ben, ülkemde operayı kuracağım"
der. Bunu söylediği zaman henüz önyüzbaşıdır. 13
ay kalır Sofya'da. 1914'te 1. Dünya Savaşı çıkar ve
Mustafa Kemal gönüllü olarak savaşa katılır. Bu katılış ona "Anafartalar kahramanı" ünvanını kazandırır
Çanakkale'de. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra 1923'te
Cumhuriyet ilan edilir. 1924'te Mustafa Kemal'in buyruğu ile Musiki Muallim Mektebi açılır. 1934'te bir
yasa ile Ankara Cebeci'de Devlet Konservatuarı'nın
kuruluşunu gerçekleştirir. İlk mezunlarını 1941'de
verir. İlk opera temsili olarak Puccini'nin "Tosca" operasının 2. perdesi Tatbikat Sahnesi tarafından oynanır.
ADOP tarafından Cemil Topuzlu Açık Hava
Tiyatrosu'nda sergilenen "Tosca" operası iyi yorumlanıp oynandığı için ilgiyle izlendi. Özellikle Tosca'da
Feryal Türkoğlu, aryalarını özenle seslendirdi, rolünü
başarı ile yorumladı. Barone Scarpia'da Eray Kıyıcı,
Feryal Türkoğlu ile "Tosca"nın en başarılı ikilisi oldu.
Takım olarak baktığımızda Mario Cavaradossi'de
Aykut Çınar, Casare Angelotti'de Özgür Savaş
Gençtürk, Sagrestsano'da Can Kocaay, Spolletta'da
Cem Akyüz, Sciarrone'de Levent Akev, Un
Carceriere'de Emre Uluocak, Un Pastore'de Mustafa
İlhsan Yorgun'un oyunculuklarıyla "Tosca" operasının
uluslararası bir festivale yaraşır düzeyde oynandığını
söylemeliyim.
İtalyan geleneğine ve Puccini'nin özgün yapıtına
uygun yorumuyla sahneye koyan Travaglini çok
başarılıydı. Orkestra şefi Abdullayev hem solistlerle
hem de koro ile çok iyi uyum sağladı ve orkestrayı
başarıyla yönetti. Nihat Kahraman'ın sahne tasarımı
açık havada bile görselliğini koruyordu. Nursun Ünlü
kostüm, Stafano Pirandello ve Fuat Gök'ün ışık tasarımı ile yapıma katkı sağlayan sanatçılardır. A.
Cedrone'nin koro çalışması da özenliydi.
GÜNCEL
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
18
MÜZK(VE(
TOPLUMSAL(HAYAT
YAZAN:(AYTAÇ(YALMAN Dünyada ilham verici bir örnek oluşturan,
adını Venezüella bağımsızlık savaşçısından
alan Simon Bolivar Senfoni Orkestrasını, El
Sistema’da yetişmiş genç ve yetenekli şef
Gustavo Dudamel yönetiminde 8 Ağustos
günü Haliç Kongre Merkezinde hayranlıkla
izleme imkanı buldum.
Venezüella’da başarılı bir ekonomist ve
aynı zamanda iyi bir müzik eğitimi görmüş,
piyanist ve besteci Jose Antonio Abreu’nun
başlattığı ve kendisinin deyimiyle “yoksulluk
ve suçla mücadele eden sosyal bir sistem”
olan El Sistema şu an dünyada Klasik Müzik
adına gerçekleştirilen en önemli proje olarak
kabul edilmektedir.
Bugün, müzik ve çocuğa ilişkin hayranlık
uyandıran bu sosyal sistemin 350.000 gence
hayat verdiğini öğrenince ülkemiz de müzik
yolu ile El Sistema benzeri bir sosyal sistemin
hayata geçirilmesinin gerekli ve anlamlı bir
hizmet olacağını düşündüm.
Ancak müzik yolu ile toplumsal hayatı yönlendirmenin ve geliştirmenin, teorik anlamda
nasıl olması lazım geldiğini incelemenin de,
istikbalde olmasını temenni ettiğimiz bu projeye katkı sunacağını özellikle ifade etmek
isterim.
Bu nedenle; müziğin sanat, bilim, felsefe,
kültür ve sosyal hayat ile olan ilişkilerini analiz etmenin gerekliliğine ve bir ideal olarak
düşündüğümüz bu sosyal sisteme katkı sağlayacağına inandığımı özellikle belirtmeliyim.
Çünkü teorisi sağlam temellere oturtulmayan
bir projenin uzun vadeli olmayacağına inanıyorum.
Sanatın gelişmesinde tarihsel-toplumsal
koşulların, önemli bir etkisi olmasına rağmen
yeterli olmadığı bilinmektedir. Bir üst yapı
ürünü olan sanatsal düşünce, duygu ve aklın
ortak ürünüdür. Özgür düşünce, bilimsel
tutum, sanatsal bir eser yaratmanın temel
koşullarıdır. Bu nedenle özgürlükçü demokrasilerin egemen olduğu toplumlarda sanatın
daha hızlı gelişip yaygınlaştığı ve toplumların
günlük yaşamına daha kolay girdiği görülmektedir.
Diğer taraftan, günümüzde herhangi bir
toplumsal olgunun başka bir topluma aktarılmasını engellemek, hemen hemen olanaksızdır. Bu nedenle dünyanın herhangi bir
köşesindeki sanatsal üretim çeşitli dönüşümlere uğrasa da, hızla dünyanın diğer bölgelerine yayılabilmektedir.
Bu hızlı iletişim toplumların birbiriyle ilişkilerinde sanat yoluyla kültürel egemenlik kurarak, çağımızın önemli sömürü alanlarından
biri haline gelmiştir. Sanatın toplumsal değişim gücünü fark edemeyen az gelişmiş ülkeler, güçlü toplumların ürettiği kültürel bilgi ve
ürünleri sorgulamadan tüketir hale gelmişlerdir. Bu durum dolaylı bir sömürülme olgusu
yaratmıştır. Kültürel emperyalizm olarak da
adlandırılan, kültür yoluyla diğer toplumları
egemenlik altına alma, aslında modern savaş
yöntemlerinden biri olmuştur. Bu yönteme
karşı direnebilmek için güçlü kültürel, sanatsal ve bilimsel bilinç gerekmektedir.
Müzik bilim teorisyenlerine göre; bir toplumsal yapının sanatsal ürünlerine bakarak o toplumun içinde bulunduğu toplumsal problemleri
ya da toplumsal gelişmişliği görmek mümkündür. Kuşkusuz toplumsal problemleri analiz
ederek söz konusu toplumun sanatsal potansiyelini tespit etmek de imkan dahilindedir.
Sanatın temel öğelerinden biri olan müziğin, tarihsel derinliği, felsefi temelleri ve insanı algılayışındaki psikolojik kavramları ve
ayrıca estetik yargıları ile toplumsal problemlerin çözümüne katkı sağladığına inanılmaktadır.
Müzik felsefesi; müzik alanında düşünmeye katkı sağlar. Böylece, düşünce ve beğeni
ortaya çıkarak müzik estetiğinin oluşmasını
mümkün kılar. Müzik estetiği, güzellik yargısına katkıda bulunarak, beğenilerimizin şekillenmesini kolaylaştırır. Bu nedenle müzik
estetiği varolan eserlerin içerik ve yapısına
yönelik güzeli arama çabası olarak ifade edilebilir.
Diğer bir ifade ile insanlar müzikle düşünüp
onunla kendilerini tanıma ve anlama imkanı
bulurlar. Bir ruh ve enerji kaynağı olan müzik
onun için gönüllere hitap eder.
Günlük yaşantının her kesiminde, millî,
mânevî, ailevî ve sosyo-kültürel bütün faaliyetlere renk ve canlılık getiren yegane güç
kaynağı olan müzik, bireyin müzikle daha
bilinçli, daha bilgili ve daha güçlü bir etkileşim
içine girmesine imkan verir, “müzikle uyuma”,
“müzikle oynama”, “müzikle yürüme”, “müzikle dinlenme”, “müzikle eğlenme”, “müzikle
öğrenme”, “müzikle çalışma”, “müzikle kendini aşma” gibi kapsamlı ve çok yönlü davranış
biçimlerinin gelişmesine neden olur.
Türk bilgini Mevlana “müziksiz hayat hiçe
benzer, müzik kalbin ve ruhun gıdasıdır o
gıdadan kimse mahrum kalmasın” demiştir.
Mevlana’nın da dediği gibi müziğin hayatımızdaki yeri küçümsenemez. Müzik hayata
bakış ufkumuzu geliştirir, bizlere üstün yetenek kazandırır. Bu nedenle müziğin toplumsal
hayatımızdaki önemi tartışılamaz.
Platon ve Aristo felsefesini, İslam felsefesi
ile bağdaştırmaya çalışan yeniplatoncu
(Neoplatonist) olarak da isimlendirilen Farabi,
müzik üzerine (Kitab’ül-Musika) başlıklı bir
kitap yazmıştır. (Bilindiği üzere kendisi müzik
sanatı ve bilimi üzerine büyük bir uzmandı.
Müzik notaları üzerine katkıda bulunduğu
söylenir.)
Konfüçyüs’e göre; müzik gök ile toprak
arasındaki bir ahenktir. Müzik gökten gelir,
antropolojik olarak insanlarla bağlantı kurar.
Ahenkle oluşturulan müzik iyi ruhları yönetir, insanlara müsbet yönde tesir eder ve iyi
bir ortam yaratır. Müziğin etkisi yalnızca
bireylerle sınırlı kalmaz bütün toplumu ve tüm
ülkeyi kapsar.
Pyhtagoras’a göre; matematiğin temeli
olan sayılarda armoni özelliği ve bağlantıları
bulunur. Evrende de armonik bir ahenk vardır.
Müzikteki ahengin etkileri sayılara
yansır. Müzik iyi kullanılırsa sağlığa da iyi
gelir, ruhun temizlenmesi için araçtır.
Konfüçyüs ve Pyhtagoras’da göre müzikteki seslerin hareketi ile insan ruhunun hareketlerinde gizemli bir benzerlik vardır. Bu
nedenle müzik ve ruh hareketleri tutkulara,
sevinçlere, hüzünlere, sebep olur.
Bilindiği gibi müzik aslında tonların
uygun tarzda takdimidir. Ton ise, içten gelen
duyguların bir sıra dahilinde konuşlanmasıdır.
Müzik sanatı, modern toplumlarda yerel
değerleri aşarak, evrensel boyutlarda insanlığın ortak-kültür değerlerini oluşturur. Uygar
toplumlar, kültürel ortamlarında sanatı, evrensel boyutları ile kabul etmişlerdir. Bu nedenle
sanat adına kalıcı ürünler vererek uygarlığa
katkıda bulunmuşlardır.
Ancak sanatın kültürel kimliğe katkısını
anlamlı kılabilmek için, yerel müzik alışkanlıklarını verimli bir duyarlılığa dönüştürmek
mecburiyetindeyiz.
Müziğin sanatsal boyutunu özetledikten
sonra şimdi de müziğin bilimsel boyutuna
temas etmekte yarar görüyorum. Müzikolojiyi
müziği mantıksal yöntemlerle araştıran bir
bilgi alanı olarak ifade etmek mümkündür.
Daha açık bir ifade ile müzikoloji; müzik
sanatını fiziksel, psikolojik, estetik ve kültürel
olarak araştırmayı hedefleyen bir bilim alanıdır.
Bu nedenle, müzik bilimleri, müzik alanında düşünmeye katkı sağlar. Dolayısıyla müziğin, yaratma sürecine zemin hazırlar. Bu
yönü ile; düşünce ve beğeniyi ortaya çıkaracak müziğin estetik değerlerini yapılandırır.
Müzikte estetik, ezginin sadece müzikal
değerlerini değil; bu değerlerin insana ulaşmasındaki süreçleri ve insana ulaştığında
onda oluşan duyguları ve yargıları da değerlendirir.
Müzik ile bilimsel süreçler arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmacıların bir bölümü müziği üreten ile dinleyen arasındaki korelasyonu
inceler.
İfade edildiği gibi, müzikte icra edenle dinleyen vardır. Dinleyici için, müziğin ne anlama
geldiğini çözümlemek fevkalade zordur.
Yeterince bilinçli olmayan bir dinleyici için
müziğin taşıdığı anlam, bazen bir moda,
bazen sözlerin o anki duygularına seslenişidir. Müziğin içeriği, biçimi ve yüklenilen
anlamları doğru ve kapsamlı sorgulayabilmek
için kuşkusuz temel müzik bilgisine sahip
olmak gerekmektedir.
Netice olarak müzik hem sanattır, hem
bilim. Dolayısıyla hem duygusal olarak algılanabilmeli, hem de akıl ile kavranabilmelidir.
Müzik dinlemekten hoşlanan ancak müziğin
dilinden yeterince anlamayan bir müzikseverin, müzik yolu ile eğitilmesi fevkalade önemlidir.
Müziğin sanat ve bilim ile ilişkilerini ortaya
koyduktan sonra bu makalenin esas konusunu teşkil eden müziğin sosyal boyutunu ve
sosyal hayata yaptığı katkıları ifade edebiliriz.
Müziğin insan davranışlarını yönlendirme ve
yönetme gücü kitlelerde ortak bilinç oluşturmayı sağlar. Müziğin duygusal etkisiyle birçok
yeni davranış biçimleri oluşturulabilir. Müzik
eseriyle toplum arasındaki etkileşim siyasetten eğitime, etnik yapıdan ulusal yapıya
kadar uzanabilmektedir.
Nitekim toplumların içinde bulunduğu kritik
dönemler sanatta buluşmayı yoğunlaştırmıştır. Böyle dönemlerde sanat, toplumsal bir
anlatım biçimine dönüşür. Örneğin özel
dönemlerde belli müziklerin marş gibi seslendirilmesi veya belli melodilerin belli anlamları
simgelemesi sanatın anlatım zenginliğinden
kaynaklanmaktadır.
Diğer taraftan toplumun sınıfsal, ekonomik, siyasal çelişkileri ve çatışmaları müziğe
doğrudan yansır. Bu yansımalar, sosyolojik
araştırmaların alanına girdiği gibi ülkelerin
kültür politikaları ile de yakinen ilgili olmak
durumundadır.
Tüm sanatlarda olduğu gibi, müzik sanatında da beğeni düzeyleri toplumun her kesiminde farklı özellikler gösterir. Müziğin toplumsal tüketim değerleri, gündelik hayatta
beğenilen eserlerin hızla yayılmasına ve kitleselleşmesine imkan verir. Sanatta popülerleşme, çoğunlukla bozulma olgusu olarak algılanır. Bu olgu ne yazık ki kaçınılmazdır. Ancak
her şeye rağmen bilinçli sanat tüketicisi her
zaman vardır ve var olmaya devam edecektir.
Popüler müziğin sanat ve estetik
değerleri ile ilgili olarak giderek artmaktadır.
Ancak popüler müzik geniş halk kitlelerini kavraması, onların duygu ve düşünce
dünyalarına hitap etmeleri açısından her
dönemde sevilen, aranan, arzu edilen bir
müzik türü olmuştur. Bilindiği gibi Mozart’ın
babası da oğlunun genç yaşlarından itibaren
popüler müziğe yönelmesini istemiştir.
Nitekim 18 yüzyılda entelektüel çevreler güzel sanatlar ile popüler sanatlar arasında ayırım kabul etmezler. Buna mukabil 19
yüzyıldan itibaren bu sanat türleri arasında
farklılıklar kendini göstermeye başlamış,
günümüzde daha keskin ayrımlar oluşmuştur.
Örneğin kırsal kesimden kente yönelen
göç olgusu, türkülerin sosyo-politik değişim
ve tüketim değerlerini ve ayrıca türkülerin
varoşlarda kitle üzerinde yarattığı etkileri görmek ancak ciddi bir incelemeyle mümkündür.
Müziğin kültür içinde incelenme ve araştırılması yeni değildir. Müziğin bilimsel yöntemle incelenmesi on dokuzuncu yüzyılla birlikte
olmuştur. Müziğin bu dönemlerde incelenmeye başlanmasının nedenlerinin başında ulusçuluk akımları gelir. Bilindiği gibi ulusçuluk
akımları Avrupa da, ülkelerin kendi değerlerini bulmak için tarihe yönelmeleri ile başlamıştır.
Müzik; dönemlere, kültürlere, inanışlara ve
yaşam biçimlerine göre farklılıklar gösterir.
Ancak bütün bu farklılıklara rağmen yeryüzündeki bütün insanlar doğal olarak ses dilinde birleşirler. Çünkü müzik ancak seslerle
anlatılabilecek duyguları ve temaları içerir.
Müziksel düşünce ise, doğanın sunduğu malzemeye insan aklının ve anlatım gücünün
eklenmesiyle gelişir.
Ülkemizde özellikle 1970’lerden sonra
yaşanan hızlı toplumsal değişimler, küreselleşmenin ortaya koyduğu üretim tüketim ilişkileri, kültürel yapıda ciddi olumsuzlukların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte hızlı bir
değişim olmuş, köyden kente göç yoluyla oluşan toplumsal katmanlardaki sağlıksız değişimler çeşitli toplumsal çarpıklıkları getirmiştir.
Köy-kent kültürü arasında bir varoş kültürü
oluşmuş, popüler yapılanmaların çarpık yansımaları özellikle bu kesimlerde etkili olmuştur.
Müziği araştırmak; toplumu incelemek, kültürü kavramsallaştırmak, müzik üzerine söylem kurmak demektir. Müzik üzerine söylem;
sanatçı, müzisyen, ve/veya müzik sanatçısı
kavramlarını içerirken aynı zamanda da
müzikal kimliği irdelemek anlamını da taşır.
Müzik ve sosyal hayat ilişkisini bir ölçüde
sizlere ifade etmeye çalıştım. Kuşkusuz bu
çalışmamda müzikologların eserlerinden
yararlandım. Hepsine şükranlarımı ifade
etmek isterim.
Ümit ve temenni ederim ki, sosyal bir sistem olan El Sistema benzeri bir yapılanma ile
ülkemizdeki bir çok evladımızı hayatın içine
katarak yararlı insanlar haline getirebiliriz.
Bu çalışmanın, realize edilmesinden onur
duyacağımız söz konusu sosyal bir projeye
katkı sağlaması en halisane temennimdir.
stanbul’un(Süper(Antikacıları
ANT‹K$A..$ANT‹K$PALACE Süleyman Seba Cad. Talimyeri Sokak Maçka / İSTANBUL Tel: 0212 236 24 60 ....................................................... +%10 ÖTV
N‹KA$MÜZAYEDE$A.. Abideyi Hürriyet Cad. Palazyeri Sokak Kaya Apt. No: 7 D.: 3 Şişli / İSTANBUL Tel: 0212 343 69 01 - 343 69 04 ............................. +%5 ÖTV
BAL‹$ANT‹K$MÜZAYEDEC‹L‹K Süleyman Seba Cad. No: 93 Maçka / İSTANBUL Tel: 0212 258 61 62 ............................................................ +%18 ÖTV
U⁄UR$ANT‹K Ihlamur Yolu Cad. Prof. Dr. Orhan Ersek Sokak No: 55/1 Teşvikiye / İSTANBUL Tel: 0212 291 61 11................................................... +%18 ÖTV
DENZCLER$MÜZAYEDE$EV Cumhuriyet Cad. No: 29 K. 3 D.: 12 Elmadağ / Taksim Tel: 0212 361 56 06 - 250 15 19 Fax: 0212 361 56 07.................... +%5 ÖTV
GÜNCEL
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
18
MÜZK(VE(
TOPLUMSAL(HAYAT
YAZAN:(AYTAÇ(YALMAN Dünyada ilham verici bir örnek oluşturan,
adını Venezüella bağımsızlık savaşçısından
alan Simon Bolivar Senfoni Orkestrasını, El
Sistema’da yetişmiş genç ve yetenekli şef
Gustavo Dudamel yönetiminde 8 Ağustos
günü Haliç Kongre Merkezinde hayranlıkla
izleme imkanı buldum.
Venezüella’da başarılı bir ekonomist ve
aynı zamanda iyi bir müzik eğitimi görmüş,
piyanist ve besteci Jose Antonio Abreu’nun
başlattığı ve kendisinin deyimiyle “yoksulluk
ve suçla mücadele eden sosyal bir sistem”
olan El Sistema şu an dünyada Klasik Müzik
adına gerçekleştirilen en önemli proje olarak
kabul edilmektedir.
Bugün, müzik ve çocuğa ilişkin hayranlık
uyandıran bu sosyal sistemin 350.000 gence
hayat verdiğini öğrenince ülkemiz de müzik
yolu ile El Sistema benzeri bir sosyal sistemin
hayata geçirilmesinin gerekli ve anlamlı bir
hizmet olacağını düşündüm.
Ancak müzik yolu ile toplumsal hayatı yönlendirmenin ve geliştirmenin, teorik anlamda
nasıl olması lazım geldiğini incelemenin de,
istikbalde olmasını temenni ettiğimiz bu projeye katkı sunacağını özellikle ifade etmek
isterim.
Bu nedenle; müziğin sanat, bilim, felsefe,
kültür ve sosyal hayat ile olan ilişkilerini analiz etmenin gerekliliğine ve bir ideal olarak
düşündüğümüz bu sosyal sisteme katkı sağlayacağına inandığımı özellikle belirtmeliyim.
Çünkü teorisi sağlam temellere oturtulmayan
bir projenin uzun vadeli olmayacağına inanıyorum.
Sanatın gelişmesinde tarihsel-toplumsal
koşulların, önemli bir etkisi olmasına rağmen
yeterli olmadığı bilinmektedir. Bir üst yapı
ürünü olan sanatsal düşünce, duygu ve aklın
ortak ürünüdür. Özgür düşünce, bilimsel
tutum, sanatsal bir eser yaratmanın temel
koşullarıdır. Bu nedenle özgürlükçü demokrasilerin egemen olduğu toplumlarda sanatın
daha hızlı gelişip yaygınlaştığı ve toplumların
günlük yaşamına daha kolay girdiği görülmektedir.
Diğer taraftan, günümüzde herhangi bir
toplumsal olgunun başka bir topluma aktarılmasını engellemek, hemen hemen olanaksızdır. Bu nedenle dünyanın herhangi bir
köşesindeki sanatsal üretim çeşitli dönüşümlere uğrasa da, hızla dünyanın diğer bölgelerine yayılabilmektedir.
Bu hızlı iletişim toplumların birbiriyle ilişkilerinde sanat yoluyla kültürel egemenlik kurarak, çağımızın önemli sömürü alanlarından
biri haline gelmiştir. Sanatın toplumsal değişim gücünü fark edemeyen az gelişmiş ülkeler, güçlü toplumların ürettiği kültürel bilgi ve
ürünleri sorgulamadan tüketir hale gelmişlerdir. Bu durum dolaylı bir sömürülme olgusu
yaratmıştır. Kültürel emperyalizm olarak da
adlandırılan, kültür yoluyla diğer toplumları
egemenlik altına alma, aslında modern savaş
yöntemlerinden biri olmuştur. Bu yönteme
karşı direnebilmek için güçlü kültürel, sanatsal ve bilimsel bilinç gerekmektedir.
Müzik bilim teorisyenlerine göre; bir toplumsal yapının sanatsal ürünlerine bakarak o toplumun içinde bulunduğu toplumsal problemleri
ya da toplumsal gelişmişliği görmek mümkündür. Kuşkusuz toplumsal problemleri analiz
ederek söz konusu toplumun sanatsal potansiyelini tespit etmek de imkan dahilindedir.
Sanatın temel öğelerinden biri olan müziğin, tarihsel derinliği, felsefi temelleri ve insanı algılayışındaki psikolojik kavramları ve
ayrıca estetik yargıları ile toplumsal problemlerin çözümüne katkı sağladığına inanılmaktadır.
Müzik felsefesi; müzik alanında düşünmeye katkı sağlar. Böylece, düşünce ve beğeni
ortaya çıkarak müzik estetiğinin oluşmasını
mümkün kılar. Müzik estetiği, güzellik yargısına katkıda bulunarak, beğenilerimizin şekillenmesini kolaylaştırır. Bu nedenle müzik
estetiği varolan eserlerin içerik ve yapısına
yönelik güzeli arama çabası olarak ifade edilebilir.
Diğer bir ifade ile insanlar müzikle düşünüp
onunla kendilerini tanıma ve anlama imkanı
bulurlar. Bir ruh ve enerji kaynağı olan müzik
onun için gönüllere hitap eder.
Günlük yaşantının her kesiminde, millî,
mânevî, ailevî ve sosyo-kültürel bütün faaliyetlere renk ve canlılık getiren yegane güç
kaynağı olan müzik, bireyin müzikle daha
bilinçli, daha bilgili ve daha güçlü bir etkileşim
içine girmesine imkan verir, “müzikle uyuma”,
“müzikle oynama”, “müzikle yürüme”, “müzikle dinlenme”, “müzikle eğlenme”, “müzikle
öğrenme”, “müzikle çalışma”, “müzikle kendini aşma” gibi kapsamlı ve çok yönlü davranış
biçimlerinin gelişmesine neden olur.
Türk bilgini Mevlana “müziksiz hayat hiçe
benzer, müzik kalbin ve ruhun gıdasıdır o
gıdadan kimse mahrum kalmasın” demiştir.
Mevlana’nın da dediği gibi müziğin hayatımızdaki yeri küçümsenemez. Müzik hayata
bakış ufkumuzu geliştirir, bizlere üstün yetenek kazandırır. Bu nedenle müziğin toplumsal
hayatımızdaki önemi tartışılamaz.
Platon ve Aristo felsefesini, İslam felsefesi
ile bağdaştırmaya çalışan yeniplatoncu
(Neoplatonist) olarak da isimlendirilen Farabi,
müzik üzerine (Kitab’ül-Musika) başlıklı bir
kitap yazmıştır. (Bilindiği üzere kendisi müzik
sanatı ve bilimi üzerine büyük bir uzmandı.
Müzik notaları üzerine katkıda bulunduğu
söylenir.)
Konfüçyüs’e göre; müzik gök ile toprak
arasındaki bir ahenktir. Müzik gökten gelir,
antropolojik olarak insanlarla bağlantı kurar.
Ahenkle oluşturulan müzik iyi ruhları yönetir, insanlara müsbet yönde tesir eder ve iyi
bir ortam yaratır. Müziğin etkisi yalnızca
bireylerle sınırlı kalmaz bütün toplumu ve tüm
ülkeyi kapsar.
Pyhtagoras’a göre; matematiğin temeli
olan sayılarda armoni özelliği ve bağlantıları
bulunur. Evrende de armonik bir ahenk vardır.
Müzikteki ahengin etkileri sayılara
yansır. Müzik iyi kullanılırsa sağlığa da iyi
gelir, ruhun temizlenmesi için araçtır.
Konfüçyüs ve Pyhtagoras’da göre müzikteki seslerin hareketi ile insan ruhunun hareketlerinde gizemli bir benzerlik vardır. Bu
nedenle müzik ve ruh hareketleri tutkulara,
sevinçlere, hüzünlere, sebep olur.
Bilindiği gibi müzik aslında tonların
uygun tarzda takdimidir. Ton ise, içten gelen
duyguların bir sıra dahilinde konuşlanmasıdır.
Müzik sanatı, modern toplumlarda yerel
değerleri aşarak, evrensel boyutlarda insanlığın ortak-kültür değerlerini oluşturur. Uygar
toplumlar, kültürel ortamlarında sanatı, evrensel boyutları ile kabul etmişlerdir. Bu nedenle
sanat adına kalıcı ürünler vererek uygarlığa
katkıda bulunmuşlardır.
Ancak sanatın kültürel kimliğe katkısını
anlamlı kılabilmek için, yerel müzik alışkanlıklarını verimli bir duyarlılığa dönüştürmek
mecburiyetindeyiz.
Müziğin sanatsal boyutunu özetledikten
sonra şimdi de müziğin bilimsel boyutuna
temas etmekte yarar görüyorum. Müzikolojiyi
müziği mantıksal yöntemlerle araştıran bir
bilgi alanı olarak ifade etmek mümkündür.
Daha açık bir ifade ile müzikoloji; müzik
sanatını fiziksel, psikolojik, estetik ve kültürel
olarak araştırmayı hedefleyen bir bilim alanıdır.
Bu nedenle, müzik bilimleri, müzik alanında düşünmeye katkı sağlar. Dolayısıyla müziğin, yaratma sürecine zemin hazırlar. Bu
yönü ile; düşünce ve beğeniyi ortaya çıkaracak müziğin estetik değerlerini yapılandırır.
Müzikte estetik, ezginin sadece müzikal
değerlerini değil; bu değerlerin insana ulaşmasındaki süreçleri ve insana ulaştığında
onda oluşan duyguları ve yargıları da değerlendirir.
Müzik ile bilimsel süreçler arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmacıların bir bölümü müziği üreten ile dinleyen arasındaki korelasyonu
inceler.
İfade edildiği gibi, müzikte icra edenle dinleyen vardır. Dinleyici için, müziğin ne anlama
geldiğini çözümlemek fevkalade zordur.
Yeterince bilinçli olmayan bir dinleyici için
müziğin taşıdığı anlam, bazen bir moda,
bazen sözlerin o anki duygularına seslenişidir. Müziğin içeriği, biçimi ve yüklenilen
anlamları doğru ve kapsamlı sorgulayabilmek
için kuşkusuz temel müzik bilgisine sahip
olmak gerekmektedir.
Netice olarak müzik hem sanattır, hem
bilim. Dolayısıyla hem duygusal olarak algılanabilmeli, hem de akıl ile kavranabilmelidir.
Müzik dinlemekten hoşlanan ancak müziğin
dilinden yeterince anlamayan bir müzikseverin, müzik yolu ile eğitilmesi fevkalade önemlidir.
Müziğin sanat ve bilim ile ilişkilerini ortaya
koyduktan sonra bu makalenin esas konusunu teşkil eden müziğin sosyal boyutunu ve
sosyal hayata yaptığı katkıları ifade edebiliriz.
Müziğin insan davranışlarını yönlendirme ve
yönetme gücü kitlelerde ortak bilinç oluşturmayı sağlar. Müziğin duygusal etkisiyle birçok
yeni davranış biçimleri oluşturulabilir. Müzik
eseriyle toplum arasındaki etkileşim siyasetten eğitime, etnik yapıdan ulusal yapıya
kadar uzanabilmektedir.
Nitekim toplumların içinde bulunduğu kritik
dönemler sanatta buluşmayı yoğunlaştırmıştır. Böyle dönemlerde sanat, toplumsal bir
anlatım biçimine dönüşür. Örneğin özel
dönemlerde belli müziklerin marş gibi seslendirilmesi veya belli melodilerin belli anlamları
simgelemesi sanatın anlatım zenginliğinden
kaynaklanmaktadır.
Diğer taraftan toplumun sınıfsal, ekonomik, siyasal çelişkileri ve çatışmaları müziğe
doğrudan yansır. Bu yansımalar, sosyolojik
araştırmaların alanına girdiği gibi ülkelerin
kültür politikaları ile de yakinen ilgili olmak
durumundadır.
Tüm sanatlarda olduğu gibi, müzik sanatında da beğeni düzeyleri toplumun her kesiminde farklı özellikler gösterir. Müziğin toplumsal tüketim değerleri, gündelik hayatta
beğenilen eserlerin hızla yayılmasına ve kitleselleşmesine imkan verir. Sanatta popülerleşme, çoğunlukla bozulma olgusu olarak algılanır. Bu olgu ne yazık ki kaçınılmazdır. Ancak
her şeye rağmen bilinçli sanat tüketicisi her
zaman vardır ve var olmaya devam edecektir.
Popüler müziğin sanat ve estetik
değerleri ile ilgili olarak giderek artmaktadır.
Ancak popüler müzik geniş halk kitlelerini kavraması, onların duygu ve düşünce
dünyalarına hitap etmeleri açısından her
dönemde sevilen, aranan, arzu edilen bir
müzik türü olmuştur. Bilindiği gibi Mozart’ın
babası da oğlunun genç yaşlarından itibaren
popüler müziğe yönelmesini istemiştir.
Nitekim 18 yüzyılda entelektüel çevreler güzel sanatlar ile popüler sanatlar arasında ayırım kabul etmezler. Buna mukabil 19
yüzyıldan itibaren bu sanat türleri arasında
farklılıklar kendini göstermeye başlamış,
günümüzde daha keskin ayrımlar oluşmuştur.
Örneğin kırsal kesimden kente yönelen
göç olgusu, türkülerin sosyo-politik değişim
ve tüketim değerlerini ve ayrıca türkülerin
varoşlarda kitle üzerinde yarattığı etkileri görmek ancak ciddi bir incelemeyle mümkündür.
Müziğin kültür içinde incelenme ve araştırılması yeni değildir. Müziğin bilimsel yöntemle incelenmesi on dokuzuncu yüzyılla birlikte
olmuştur. Müziğin bu dönemlerde incelenmeye başlanmasının nedenlerinin başında ulusçuluk akımları gelir. Bilindiği gibi ulusçuluk
akımları Avrupa da, ülkelerin kendi değerlerini bulmak için tarihe yönelmeleri ile başlamıştır.
Müzik; dönemlere, kültürlere, inanışlara ve
yaşam biçimlerine göre farklılıklar gösterir.
Ancak bütün bu farklılıklara rağmen yeryüzündeki bütün insanlar doğal olarak ses dilinde birleşirler. Çünkü müzik ancak seslerle
anlatılabilecek duyguları ve temaları içerir.
Müziksel düşünce ise, doğanın sunduğu malzemeye insan aklının ve anlatım gücünün
eklenmesiyle gelişir.
Ülkemizde özellikle 1970’lerden sonra
yaşanan hızlı toplumsal değişimler, küreselleşmenin ortaya koyduğu üretim tüketim ilişkileri, kültürel yapıda ciddi olumsuzlukların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte hızlı bir
değişim olmuş, köyden kente göç yoluyla oluşan toplumsal katmanlardaki sağlıksız değişimler çeşitli toplumsal çarpıklıkları getirmiştir.
Köy-kent kültürü arasında bir varoş kültürü
oluşmuş, popüler yapılanmaların çarpık yansımaları özellikle bu kesimlerde etkili olmuştur.
Müziği araştırmak; toplumu incelemek, kültürü kavramsallaştırmak, müzik üzerine söylem kurmak demektir. Müzik üzerine söylem;
sanatçı, müzisyen, ve/veya müzik sanatçısı
kavramlarını içerirken aynı zamanda da
müzikal kimliği irdelemek anlamını da taşır.
Müzik ve sosyal hayat ilişkisini bir ölçüde
sizlere ifade etmeye çalıştım. Kuşkusuz bu
çalışmamda müzikologların eserlerinden
yararlandım. Hepsine şükranlarımı ifade
etmek isterim.
Ümit ve temenni ederim ki, sosyal bir sistem olan El Sistema benzeri bir yapılanma ile
ülkemizdeki bir çok evladımızı hayatın içine
katarak yararlı insanlar haline getirebiliriz.
Bu çalışmanın, realize edilmesinden onur
duyacağımız söz konusu sosyal bir projeye
katkı sağlaması en halisane temennimdir.
stanbul’un(Süper(Antikacıları
ANT‹K$A..$ANT‹K$PALACE Süleyman Seba Cad. Talimyeri Sokak Maçka / İSTANBUL Tel: 0212 236 24 60 ....................................................... +%10 ÖTV
N‹KA$MÜZAYEDE$A.. Abideyi Hürriyet Cad. Palazyeri Sokak Kaya Apt. No: 7 D.: 3 Şişli / İSTANBUL Tel: 0212 343 69 01 - 343 69 04 ............................. +%5 ÖTV
BAL‹$ANT‹K$MÜZAYEDEC‹L‹K Süleyman Seba Cad. No: 93 Maçka / İSTANBUL Tel: 0212 258 61 62 ............................................................ +%18 ÖTV
U⁄UR$ANT‹K Ihlamur Yolu Cad. Prof. Dr. Orhan Ersek Sokak No: 55/1 Teşvikiye / İSTANBUL Tel: 0212 291 61 11................................................... +%18 ÖTV
DENZCLER$MÜZAYEDE$EV Cumhuriyet Cad. No: 29 K. 3 D.: 12 Elmadağ / Taksim Tel: 0212 361 56 06 - 250 15 19 Fax: 0212 361 56 07.................... +%5 ÖTV
GÜNCEL
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
20
STANBUL OPERA VE BALES
2011 PROGRAMI
EKİM 2011
08 Ekim Cumartesi 20.00
AÇILIŞ KONSERİ (SOMALİYE YARDIM)
Yer:Aya Irini
12 Ekim Çarşamba 20.00
** CONCERTO BAROCCO/Mİ FAVORITA/CREATURES bale
(Beşiktaş Fulya Sanat )
ATATÜRK’Ü ANMA KONSERİ konser
12 Kasım Cumartesi 16.00
**CONCERTO BAROCCO/Mİ FAVORITA/CREATURES bale
03 Aralık Cumartesi 16.00
KÖTÜLÜĞÜN DÖNGÜSÜ B. Britten- opera
(THE TURN OF THE SCREW)
13 Kasım Pazar 11.00 ÇOCUK DÜNYASI
Ç.Işıközlü – çocuk oyunu
04 Aralık Pazar 11.00
MÜZİĞE DOKUNMAK interaktif çocuk oyunu 1 perde
15 Kasım Salı 20.00
**CONCERTO BAROCCO/Mİ FAVORITA/CREATURES bale
(Beşiktaş Fulya Sanat )
07 Aralık Çarşamba 20.00
**CONCERTO BAROCCO/Mİ FAVORITA/CREATURES bale
(Beşiktaş Fulya Sanat )
16 Kasım Çarşamba 20.00 LA TRAVIATA
G.Verdi- opera 4 perde
08 Aralık Perşembe 20:00 DON PASQUALE
G.Donizetti – opera 3 perde
17 Kasım Perşembe 20.00 LA TRAVIATA
G.Verdi- opera 4 perde
10 Aralık Cumartesi 16.00 DON PASQUALE
G.Donizetti – opera 3 perde
18 Kasım Cuma
20.00 LA TRAVIATA
G.Verdi- opera 4 perde
11 Aralık Pazar 11.00 HEIDI
çocuk müzikali - 2 perde
25 Ekim Salı 20.00 AŞK İKSİRİ
G. Donizetti opera 2 perde
19 Kasım Cumartesi 16.00 LA TRAVIATA
G.Verdi- opera 4 perde
13 Aralık Salı 20.00 ŞEN DUL
F. Lehar - operet 3 perde
26 Ekim Çarşamba 20.00 AŞK İKSİRİ
G. Donizetti opera 2 perde
22 Kasım Salı 20.00 **ŞEHİRORMANI(prm)
(Beşiktaş Fulya Sanat
27 Ekim Perşembe 20.00 AŞK İKSİRİ
G. Donizetti opera 2 perde
23 Kasım Çarşamba 20.00
OPERET ve MÜZİKAL GECESİ konser
14 Aralık Çarşamba 20.00 ŞEN DUL
F. Lehar - operet 3 perde
20.00 DÖRT DUVAR bale
(Beşiktaş Fulya Sanat )
29 Ekim Cumartesi 20.00
ŞEHİTLER ORATORYOSU H.N.Tura
26 Kasım Cumartesi 16.00
KÖTÜLÜĞÜN DÖNGÜSÜ B. Britten- opera
(THE TURN OF THE SCREW)
15 Ekim Cumartesi 20.00 AÇILIŞ KONSERİ
19 Ekim Çarşamba 20.00 ** CONCERTO BAROCCO/Mİ
FAVORITA/CREATURES bale
(Beşiktaş Fulya Sanat )
22 Ekim Cumartesi 20.00
AŞK İKSİRİ(prömiyer) G. Donizetti opera 2 perde
23 Ekim Pazar 11.00
MÜZİĞE DOKUNMAK interaktif çocuk oyunu 1 perde
16.00 THE SHOW MUST..
(Beşiktaş Fulya Sanat )
30 Ekim Pazar 11.00
ÇOCUK DÜNYASI Ç.Işıközlü – çocuk oyunu
KASIM 2011
01 Kasım Salı 20.00
**WOLFGANG VE LORENZO A. Büke - opera
(Beşiktaş Fulya Sanat )
02 Kasım Çarşamba 20.00 **WOLFGANG VE LORENZO
A. Büke - opera
(Beşiktaş Fulya Sanat )
03 Kasım Perşembe 20.00
DAM NINETTE DE VALOIS’LE ADIM ADIM bale
04 Kasım Cuma 20.00
DAM NINETTE DE VALOIS’LE ADIM ADIM ADIM ADIM bale
06 Kasım Pazar 11.00
ÇOCUK DÜNYASI Ç.Işıközlü – çocuk oyunu
10 Kasım Perşembe 20.00
27 Kasım Pazar 11.00
MÜZİĞE DOKUNMAK interaktif çocuk oyunu 1 perde
16.00 **MDT ŞEHİR ORMANI
(Beşiktaş Fulya Sanat )
29 Kasım Salı 20.00
KÖTÜLÜĞÜN DÖNGÜSÜ B. Britten- opera
(THE TURN OF THE SCREW)
30 Kasım Salı 20.00
**CONCERTO BAROCCO/Mİ FAVORITA/CREATURES bale
(Beşiktaş Fulya Sanat )
ARALIK 2011
01 Aralık Perşembe 20.00 KÖTÜLÜĞÜN DÖNGÜSÜ B.
Britten- opera
(THE TURN OF THE SCREW)
02 Aralık Cuma 20.00
**3 BALE bale
(Beşiktaş Fulya Sanat )
18 Aralık Pazar 11.00
HEIDI
çocuk müzikali - 2 perde
16.00 **ŞEHİR ORMANI
(Beşiktaş Fulya Sanat )
20 Aralık Salı 20.00 **ŞEHİR ORMANI
(Beşiktaş Fulya Sanat )
21 Aralık Çarşamba 20.00 **ŞEHİR ORMANI
(Beşiktaş Fulya Sanat )
24 Aralık Cumartesi 20.00 WERTER( prömiyer) bale
25 Aralık Pazar 11.00
çocuk müzikali - 2 perde
HEIDI
27 Aralık Salı 20.00 WERTER bale
28 Aralık Çarşamba 20.00
YENİYIL KONSERİ konser
(Beşiktaş Fulya Sanat )
29 Aralık Perşembe 20.00 WERTER bale
30 Aralık Cuma 20.00 YENİYIL KONSERİ konser
GÜNCEL
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
21
TARTIŞILMAYAN YARATICI
MODACI RAHMİ KOÇ
Şimdi diyeceksiniz ki bu ne biçim başlık,
bu bey Koç Grubu Onursal Başkanı. Evet
size göre öyle de; bana göre gerçek bir
modacı. Bugün değil Türkiye’de, Avrupa’da
bile Rahmi Koç gibi karizmatik giyinen bir
kişi daha yoktur. Onun giyimi çevrede olay
oluyor. Süper yakışıklı olmasının yanı sıra,
giydiğini de yakıştırıyor. Yakasına taktığı bir
gül, karanfil veya mendil aksesuar olarak
bütün görüntüsünü değişik kılıyor.
Çevresindeki erkeklerin Leblebici horhor
gibi giyimleri arasında adeta bir Eyfel kulesi
gibi ortaya fırlıyor. İşte bu nedenle kişiliğinin yanında giysileri ile de ön plana fırlayan
BEKİR BORAN’DAN
CAVİT ÇAĞLAR HATIRALARI
Cavit Çağlar’ın siyaset yaşamı öncesi, öylesine renkli, canlı, espri dolu geçti ki; bunların başında
her ünlü kişinin olduğu gibi futbol önde geleni. Sevgili Cavit Çağlar’la ilgili o kadar çok yazılacak
anı var ki. Hani derler ya “Anlatılmaz yaşanır” diye, biz anlatalım. Önce, kulakları çınlasın Necmi
Tanyolaç’ın (Bu arada büyük usta hayatının baharında huzur evinde ikamet ediyor, bilmeyenlere
duyurulur).
Tercüman Gazetesi Spor Müdürü Tanyolaç, çok çalışmaktan yorulmuş ki; en yakın sırdaşı kabul
ettiği bendenize “Bekir çok yıprandım üç-beş gün tatile ihtiyacım var, Uludağ’a gitsem iyi olur.
Ama bu aylarda da oralar ateş pahası, ne dersin? Hemen aklıma Cavit Çağlar gelir. “Abi
Bursaspor biliyorsun ligde zor günler geçiriyor, istersen güzel bir Bursaspor ve Cavit Çağlar
yazalım ne dersin...”
Cevap: “Aferim ulan Bekir, git arşive bir cavit Çağlar resmi bul iyi bir haber yaz, bende “Başkan
Cavit Çağlar varken Bursaspor tırmanışa geçer” yazısı karalarım olur biter.
Ne oluru bre Tanyolaç, Uludağ’da tatile hazırlan.
Ertesi gün... Alo Cavit Çağlar’lamı görüşüyorum.
-Evet ben Cavit, Necmi abi. Harikasınız vallahi bu ne güzel haber. Ama senide özledim
Uludağ’da buluşalım ne dersin?..
Yine bir spor günlüğü arşivinden. Yer Viyana Tur Hotel. Yüzme havuzu şıkır şıkır. Fillandiya kız
sporcuları otelde oda bırakmamışlar. Ve bu otelde Avusturya - Türkiye maçı için rezervasyonla
yer bulmuş Cavit Çağlar, Bekir Boran Necmi Tanyolaç.
Havuzda güzel kızlar kulaç atarken biz dururmuyuz. Cavit Çağlar filinta gibi, Tanyolaç onu seyrediyor ve birden Çağlar’ın feryadı. “Bekir lütfen odama çık ve diğer mayomu getir, bu yırtıldı”
Asansöre güvenemedim, yangın merdivenlerinden koşarak çıktım. O da ne!... Kapı kilitli değil
ve Cavit’in pantolonu yatağın üstünde cebinden dövizler fışkırıyor. Allahtan odaya kimse tesadüfen bile olsa girmemiş. Toparladım kapıyı kilitledim havuza geldim. Mayo yerine o günlerde
moda olan melon siyah şapkayı getirdim.
İşte Cavit Çağlar böylesine sempatik, cana yakın, kadim dost. Rahmetli Şükrü Şankaya haklı
değilmiyim...
YAZAN: BEKİR BORAN Tel: 0535 217 44 48 / 0212 660 18 95 / 0216 382 36 31
ünlü modacı (bize göre) Rahmi Koç, gittiği
her davette yakışıklılığı yanında giysilerindeki buluşları ile de güzel kadınların odak
noktası oluyor. Şimdi diyorum ki; neden
Koç Grubu Rahmi Koç’un başkanlığında bir
moda merkezi kurmuyor veya neden Rahmi
Koç Üniversitelerimizde erkek giyimi ile ilgi-
li dersler vermiyor. Günümüzde kravatsız ve
kirli sakallı çevredeki toplumu gördükçe
Rahmi Koç’a bir kez daha saygı duyuyoruz.
Tabi çapkın erkekliğini de fazlaca kıskanıyoruz. İşte bu nedenle Rahmi Koç’u klonlayarak çoğalttık ,sayfalarımızın en güzel yerinde değerlendirmeyi karar altına aldık.
ERTUĞRUL ÖZKÖK’ÜN
BİR DÖNEM AŞK
YAŞADIĞI! SEVGİLİSİ
EDITH PIAF’A VEFA
BORCU!
Ertuğrul Özkök, beyefendi yapısı, asaleti ve engin hoşgörüsü ile güzel
kadınların kalbini fetetmiş “İstanbul’u fetheden Fatih gibi” güzel bir insandır.
Yazıları pek uzun ama, o nispette de anlamlı olduğunu biliriz de; okuma
özürlü olduğumuzdan tamamını okuyamayız. Yakışıklıdır “En az Güneri
Civaoğlu kadar”. Bazı kadınlara cazip gelen seksi görüntüsünü son zamanlarda taktığı ihtiyar gözlükleri ile tamamlar. Zarif insandır, kimseye kızmaz,
hatta hatta Gazette-13’de hakkında çıkan sulu yazılara bile hoşgörü ile
bakan bir kişiliği vardır. Edith Piaf (Aşk yaşadığı eski sevgilisi) için geçenlerde TRT’de yaptığı program gerçekten müthişti. Son yılarda izlediğim en
şahane, en duygusal ve insanı romantizme taşıyan ve adeta beyaz cama
yapıştıran hayat hikayesiydi. Dizi adında saçmalıkları izledikçe ki, hiç birini
izlemiyorum. Ertuğrul’un yaptığı Edith Piaf belgeseli için tek kelime
muhteşem olur.
Bu itibarla bu sulu satırlarda sevgili Ertuğrul Özkök’e bir kez daha saygılarımızla teşekkürlerimizi sunuyoruz... Bravo Özkök sana.
GÜNCEL
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
22
BÜYÜK
TİYATRO
USTASI
RAŞİT
RIZA
Yıl 1957 aylardan Ekim sonu Raşit Rıza ustamız Şehir Tiyatroları aktör ve rejisörlerinden. Eminönü Halkevi o zamanlar haftanın üç gecesi Şehir tiyatrolarına oyun için tahsis
edilmişti. Raşit Rıza üstadımız Namık Kemal’in Akif Bey adlı oyununu sahneye koymuş
ve salon üç gece tıklım tıklım doluyordu. Aklımda kaldığı kadarıyla, baş rolleri
Abdurrahman Palay, Perihan Tedü, Kadri Ögelman, Mete Sezer, Atıf Avcı, Cengiz
Keskinkılınç paylaşıyorlardı. O akşam hocadan ricada bulunup evinde birkaç kare resim
çekmek istemiştim... Ertesi gün Vali Konağı Caddesinde giriş katında ziyaret ettim ve
bu güzel anıları fotograflayarak değerli hocamı ölümsüzleştirdim.
YILDIZLAR GEÇİDİ
GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011
23
BA&SI&NI&MI&ZIN&SÜ&PER&STAR&LA&RI
PAT&RON&LAR&L%&G%&YIL&DIZ&ve&ÖTV&OR
Ayd
& ın Do&ğan......................+%18 ÖTV
15 Nis& an (Koç Burc& u)
& et Ali Yalç& ınd& ağ...............+%16 ÖTV
Mehm
7 Mart (Bal&ık Burc& u)
& et Emin Kar&am
& ehm
& et...........+%11 ÖTV
Mehm
Turgay Ciner............................+%10 ÖTV
Ahmet Çalık................................+%14 ÖTV
Or&han Erinç..............................+%18 ÖTV
En&ver Ören.........................................+%4 ÖTV
Burak Akbay...............................+%18 ÖTV
Mücahit Ören.................................+%12 ÖTV
Akın İpek..........................................+%10 ÖTV
B%&R%N&C%&L%G
Hasan Yılmaz ..............................+%3 ÖTV
Enis Berberoğlu............................+%3 ÖTV
1 Tem&muz (Yen&geç Bur&cu)
Ha&san Pu&lur.....................................+%3 ÖTV
Ali Sir&men........................................+%3 ÖTV
Gü&ne&ri Ci&va&oğ&lu............................+% 15 ÖTV
28 Tem&muz (As&lan Bur&cu)
Emin Çö&la&şan..............................+%14 ÖTV
11 Mart (Ba&lık Bur&cu)
Fa&tih Al&tay&lı...............................+%10 ÖTV
20 Ey&lül (Ba&şak Bur&cu)
Altan Öymen............................+%18 ÖTV
20 Haziran (İkizler Bur&cu)
En&gin Ar&dıç...................................+%5 ÖTV
Na&il Gü&re&li........................................+%5 ÖTV
Dr. Alev Coşkun.....................................+%5 ÖTV
Çe&tin Al&tan.......................................+%6 ÖTV
Ne&ca&ti Doğ&ru..............................+%18 ÖTV
1 Mart (Ba&lık Bur&cu)
Hın&cal Uluç.....................................+%18 ÖTV
1 Kasım (Akrep Bur&cu)
Gün&gör Men&gi.............................+%4 ÖTV
Okay Gö&nen&sin......................................+%1 ÖTV
Umur Talu....................................+%10 ÖTV
Uğur Ce&be&ci........................................+%10 ÖTV
Ha&san Ce&mal...........................+%10 ÖTV
Be&kir Coş&kun..............................+%16 ÖTV
10 Ka&sım (Ak&rep Bur&cu)
Se&la&ha&tin Sa&dı&koğ&lu..........................+%10 ÖTV
Ke&nan Akın....................................+%2 ÖTV
28 Ekim (Ak&rep Bur&cu)
Ha&san Çak&kal&kurt............................+%2 ÖTV
Yaz&gü&lü Al&do&ğan............................+%18 ÖTV
Ru&hat Men&gi..............................+%2.5 ÖTV
Ley&la Umar......................................+%3 ÖTV
Ömür Gedik.....................................+%4 ÖTV
Ay&dın Öz&türk.................................+%3 ÖTV
12 Ağus&tos (As&lan Bur&cu)
Naz&lı Ilı&cak...................................+%10 ÖTV
SÜ&PER&L%G
Mehm
& et Yıl&maz..............................+%10 ÖTV
& at (Kov& a Burc& u)
18 Şub
& i Tur&an...............................+%16 ÖTV
Rahm
22 May& ıs (İkizl&er Burc& u)
Mehm
& et Türk& er................................+%8 ÖTV
3 Ocak (Oğl&ak Burc& u)
& et Barl&as.................................+%18 ÖTV
Mehm
Yılmaz Özdil..................................+%10 ÖTV
Ra&uf Ta&mer.......................................+%15 ÖTV
Meh&met Al&tan ...............................+%18 ÖTV
Der&ya Sa&zak.......................................+%1 ÖTV
Tuna Kiremitçi ....................................+%1 ÖTV
Fatih Çekirge..............................+%18 ÖTV
Kanat Atkaya......................................+%1 ÖTV
Balçiçek İlter.....................................+%18 ÖTV
Mehmet Arslan.................................+%10 ÖTV
Sanlı Ergin.........................................+%5 ÖTV
Oğuzhan Beyaz............................+%0 ÖTV
Abdurrahman Yıldırım ......................+%3 ÖTV
Ayşe Karasu.................................+%10 ÖTV
Emre Ergül.........................................+%5 ÖTV
Ramazan Kurnaz...............................+%1 ÖTV
Yavuz Barlas......................................+%5 ÖTV
Doğaner Gönen..........................+%10 ÖTV
Celal Korkut................................+%15 ÖTV
Reha Erdoğan............................+%18 ÖTV
SÜPER&GENÇ&PAT&RON&LAR&L%&G%
YIL&DIZ&ve&ÖTV&OR
Vusl&at Doğ
& an Sab& an&cı ...............+%13 ÖTV
16 Ocak (Kov& a Burc& u)
Arz& uh
& an Doğan Yalç& ınd& ağ .........+%14 ÖTV
4 Eyl&ül (Baş& ak Burc& u)
Hanzade Doğan
.......................+%10 ÖTV
11 Kasım (Akrep Burcu)
Şükrü Küçükşahin.......................+%15 ÖTV
Yal&çın Ba&yer.......................................+%6 ÖTV
Ne&jat Se&çen........................................+%1 ÖTV
2 Ka&sım (Ak&rep Bur&cu)
Bur&han Aye&ri............................+%18 ÖTV
Tu&fan Tü&renç..............................+%15 ÖTV
4 Ocak (Oğ&lak Bur&cu)
Za&fer Atay...................................+%18 ÖTV
Os&man Aro&lat........................................+%2 ÖTV
Ta&ha Ak&yol....................................+%8 ÖTV
10 Ekim (Te&ra&zi Bur&cu)
Er&tuğ&rul Öz&kök..............................+%18 ÖTV
8 Ni&san (Koç Bur&cu)
Hulusi Turgut..................................+%4 ÖTV
Mus&ta&fa Kü&çük....................................+%1 ÖTV
Seç&kin Tü&re&say.........................+%18 ÖTV
Hik&met Çe&tin&ka&ya.............................+%3 ÖTV
Arif Dizdaroğlu ..............................+%3 ÖTV
Doğaner Gönen.............................+%3 ÖTV
Reha Öz........................................+%3 ÖTV
YÖ&NE&T%M&L%&G%
Sedat Ergin.....................................+%16 ÖTV
6 Kasım (Akrep Bur&cu)
Asil Alp&te&kin.................................+%12 ÖTV
15 Ha&zi&ran (İkiz&ler Bur&cu)
Emin Çapa................................+%10 ÖTV
16 Nisan (Koç Bur&cu)
Zeki Gümüş..........................................+%10 ÖTV
Meh&met Ali Bi&rand............................+%4 ÖTV
Reha Muhtar ..................................+%10 ÖTV
Rı&fat Aba&bay......................................+%18 ÖTV
20 Tem&muz (Yen&geç Bur&cu)
Ri&fat Ak&ka&ya..............................+%10 ÖTV
22 Ma&yıs (İkiz&ler Bur&cu)
So&ner Ge&dik..............................+%18 ÖTV
7 Tem&muz (Yen&geç Bur&cu)
Kür&şat De&mir&ci&oğ&lu...........................+%2 ÖTV
1 Ma&yıs (Bo&ğa Bur&cu)
A. Os&man Al&tın&çe&kiç..................+%10 ÖTV
13 Ni&san (Koç Bur&cu)
Bi&len Bö&ke......................................+%12 ÖTV
Suat Yatmaz.................................+%10 ÖTV
Osman Gencer ..............................+%12 ÖTV
Ergun Babahan ..............................+%12 ÖTV
Uğur Dündar ............................+%12 ÖTV
Doğan Satmış .............................+%18 ÖTV
3 Eylül (Başak Bur&cu)
Abbas Güçlü ...............................+%12 ÖTV
Mehmet Şehirli ..............................+%12 ÖTV
Nergiz Bozkurt ...............................+%16 ÖTV
SPOR&L%&G%
Nec& il Ülg
& en..........................................+%7 ÖTV
& at (Kov& a Buc& u)
7 Şub
Ömer Üründ
& ül.............................+%7 ÖTV
& a Burc& u)
15 May& ıs (Boğ
& ül..............................+%16 ÖTV
Cem Şeng
9 Mart (Bal&ık Burc& u)
Erd
& oğ& an Arıp& ın& ar............................+%3 ÖTV
& e.............................................+%1 ÖTV
Onur Belg
Can Tongo...........................................+%10 ÖTV
Halil Özer...................................+%18 ÖTV
Gü&ven Ta&ner............................................+%1 ÖTV
Meriç Müldür...................................+%8 ÖTV
Ala&ad&din Me&tin.....................................+%2 ÖTV
Fer&han Tez&can.....................................+%2 ÖTV
Ersan Çelik .......................................+%15 ÖTV
Turgay Şeren .................................+%10 ÖTV
Can Tanrıyar ....................................+%2 ÖTV
Ay&han Yıl&maz....................................+%2 ÖTV
Hakan Yaşar............................. ....+%10 ÖTV
Ha&san Yıl&ma&er................................+%10 ÖTV
Esat Yıl&ma&er........................................+%1 ÖTV
29 Ka&sım (Yay Bur&cu)
Bi&lal Me&şe...................................+%3 ÖTV
Ke&mal Bel&gin....................................+%1 ÖTV
İhap Su&ba&şı............................................+%1 ÖTV
Ta&lay Er&ker.......................................+%1 ÖTV
Eyüp Ka&ra&da&yı.....................................+%1 ÖTV
Bü&şah Gen&cer..................................+%1 ÖTV
M. Or&han Ay&han.....................................+%3 ÖTV
Ali Gü&müş............................................+%2 ÖTV
26 Tem&muz (As&lan Bur&cu)
İsmail Er ................................................+%1 ÖTV
Ahmet Faruk Yanardağ .............+%10 ÖTV
Cengiz Öztürk ..................................+%5 ÖTV
Tuğrul Tuna ..................................+%10 ÖTV
Hatice D. Öncül ..............................+%10 ÖTV
MA&GA&Z%N&L%&G%
Ateş Çel&ik....................................+%10 ÖTV
24 Ağust&os (Baş& ak Burc& u)
Ünal Demirkaya......................................+%4 ÖTV
K. Güler Memet...................................+%4 ÖTV
Sakallı Hoca Kadir Kaymakçı ..........+%4 ÖTV
Barbaros Yüksel..........................+%18 ÖTV
22 Ekim (Terazi Bur&cu)
Aydoğan Hakman........................+%18 ÖTV
Ca&hit Ak&yol..........................................+%2 ÖTV
1 Tem&muz (Yen&geç Bur&cu)
Gar&bis Öza&tay...................................+%4 ÖTV
Ercan Erdal.................................+%18 ÖTV
Mustafa Büyüksipahi........................+%5 ÖTV
Zeynep Emeç...................................+%9 ÖTV
Ece Saruhan.....................................+%15 ÖTV
Aslı Karagöz......................................+%10 ÖTV
Esra Çoruh..................................+%12 ÖTV
Gamze Suyabatmaz..............................+%9 ÖTV
Rahşan Gülşan..............................+%13 ÖTV
Hande Şarman.....................................+%18 ÖTV
Utku Gökçe.......................................+%9 ÖTV
Koray Peközkay ..........................+%18 ÖTV
Tolga Irmak....................................+%18 ÖTV
Bülent İpek..................................+%10 ÖTV
Mustafa Doğan....................................+%5 ÖTV
Umut Veis.........................................+%5 ÖTV
Bünyamin Aygün...............................+%3 ÖTV
Yurttaş Tümer................................+%3 ÖTV
Oya Doğan..........................................+%3 ÖTV
SA&NAT&L%&G%
Atill&â Dor&say..............................+%18 ÖTV
17 Mart (Bal&ık Burc& u)
Tuğr&ul Ery& ılm
& az...............................+%10 ÖTV
Doğ
& an Hızl&an............................+%18 ÖTV
23 Aral&ık (Oğl&ak Burc& u)
Hay& at&i Asıly& az& ıc& ı...........................+%18 ÖTV
5 Mart (Bal&ık Burc& u)
Evin İly& as& oğl&u....................................+%1 ÖTV
Yaş& ar İlks& av& aş......................................+%15 ÖTV
14 Ağust&os (Asl&an Burc& u)
Seçk& in Selv& i.................................+%5 ÖTV
18 Aral&ık (Yay Burc& u)
Ham
& i Çağd& aş...................................+%8 ÖTV
& a Burc& u)
3 May& ıs (Boğ
& i Sanl&ı........................................+%2 ÖTV
Sevg
& en............................+%17 ÖTV
Üst&ün Akm
& uz (Yeng& eç Burc& u)
2 Temm
AF&R%&KA&L%&G%
Selim Akçin................................+%18 ÖTV
Meh&met Ali Bi&rand..........................+%10 ÖTV
Tay&lan Bil&gel..............................+%10 ÖTV
26 Ağus&tos (Ba&şak Bur&cu)
İs&met Ton&go...........................................+%2 ÖTV
Se&la&hat&tin As&lan...................................+%1 ÖTV
Mus&ta&fa Do&lu..............................+%2 ÖTV
1 Ma&yıs (Bo&ğa Bur&cu)
Er&do&ğan Arı&pı&nar............................+%3 ÖTV
Tay&lan Sor&gun.....................................-+%-1 ÖTV
GENÇ&L%&G%
Vah
& ap Muny& ar.............................+%3 ÖTV
Can Pulak..............................+%18 ÖTV
Üftade Oğuz.............................................+%8 ÖTV
Can Ataklı ....................................+%1 ÖTV
M. Ahmet Say ..........................+%18 ÖTV
Mustafa Mutlu ..................................+%7 ÖTV
Tun&ca Ben&gin...................................+%8 ÖTV
28 Şu&bat (Ba&lık Bur&cu)
SÜ&PER&L%G&KU&LÜP&BA&KAN&LA&RI
Beş& ikt&aş
Yıl&dı&rım DE&Mİ&RÖ&REN ..........+%18 ÖTV
& erb& ahç& e
Aziz YILD
& IR& IM............+%10 ÖTV
Fen
Gal&at&as& ar&ay
Ünal AYSAL .......................+%10 ÖTV
Sadri ŞENER .............+%5 ÖTV
Trabz& on
Bursaspor
İbrahim Yazıcı ................+%1 ÖTV
Genç&ler&bir&li&ği
İl&han CAV&CAV....................+%5 ÖTV
An&ka&ra&gü&cü
Ahmet GÖKÇEK...................+%2 ÖTV
Ga&zi&an&tep
İbrahim KIZIL ................+%10 ÖTV
Kayseri
Recep
Orduspor
Nedim Türkmen ...................+%4 ÖTV
Karabükspor
Nevzat Şahin ........................+%4 ÖTV
Samsunspor
Kazım Yılmaz ....................+%4 ÖTV
Büyükşehir Bld.
Çağatay Kalkancı .............+%10 ÖTV
Antalya
Hasan Akıncıoğlu ........+%18 ÖTV
Sivasspor
Mecnun Otyakmaz...........+%1 ÖTV
Eskişehir
Halil Ünal ..................+%18 ÖTV
M. İdman Yurdu
Ali Kahramanlı ..........+%18 ÖTV
Manisaspor
Kenan Yaralı ...............+%18 ÖTV
Mamur...................+%1
ÖTV
GAZETTE-13’ÜN
KA&RA&DE&N%Z&L% “VIP” DOST&LA&RI
Karadeniz yöresinin insanları espirisi, şakacılığı, hoşgörüsü, affediciliği ve güler yüzleriyle akla gelir. Biz Gazette 13 olarak çok sevdiğimiz Karadeniz kökenli dostlarımızı değişik sayılardaki yıldızlarla
ödüllendirdik. Ancak, yıldız değerlendirmelerini çapkınlıkları mı, başarıları mı, hoşgörüleri mi, bonkörlükleri mi, yoksa cimrilikleri veya
yakışıklılıkları mı şeklindeki yorumu saklı bırakıyoruz. 5 yıldız
üzerinden yaptığımız bu değerlendirme gelen istek üzerine her ay
gazetemizde az veya çok yıldız değerlendirmesi şeklinde size su nulacaktır. Bu bir espiri olup, yıldızladığımız isimlere tamamen bir
sevgi takılmasıdır. Lütfen kızmayın.
Hüseyin Avni Mutlu ...................+%18 ÖTV
Kadir Topbaş...............................+%18 ÖTV
Turgay Ciner..................................+%5 ÖTV
Mehmet Atalay .........................+%18 ÖTV
Kenan Sönmez .................................+%10 ÖTV
Atalay Şahinoğlu ..................................+%10 ÖTV
Duygu Sağıroğlu .......................+%10 ÖTV
10 Kasım (Akrep Burcu)
Mehmet Nazif Günal ............................+%18 ÖTV
Erol Kaya...........................................+%17 ÖTV
Tahsin Kaya.........................................+%18 ÖTV
Ahmet Misbah Demircan .....................+%17 ÖTV
Süleyman Seba................................+%5 ÖTV
Mustafa Kefeli (Futbolcu).......................+%18 ÖTV
Mustafa Kefeli.......................................+%10 ÖTV
Şadan Kalkavan...................................+%18 ÖTV
Mehmet Yıldırım....................................+%18 ÖTV
Maral Öztekin.................................+%10 ÖTV
Eşref Cerrahoğlu.............................+%18 ÖTV
Dr. Seyfi Basa...................................+%4 ÖTV
Doğan Koloğlu................................+%10 ÖTV
Oktay Ekşi.....................................+%3 ÖTV
Erdal Danyal...................................+%18 ÖTV
Nail Danyal...................................+%18 ÖTV
Prof. Dr. Mehmet Perçin...............+%10 ÖTV
Engin Demir.........................................+%5 ÖTV
Adil Nalçacı.........................................+%5 ÖTV
Yılmaz Ulusoy.........................................+%5 ÖTV
Sadettin Tantan........................+%15 ÖTV
Dr. Ali Nihat Ofluoğlu....................+%18 ÖTV
Dr. Hasan Ofluoğlu........................+%18 ÖTV
Orhan Keçeli..........................................+%5 ÖTV
Kahraman Sadıkoğlu......................+%18 ÖTV
Mehmet Celal Ayazoğlu..................+%18 ÖTV
Ekrem Okutan..............................+%15 ÖTV
Gündüz Kaptanoğlu...............................+%1 ÖTV
Haluk Ulusoy .......................................+%10 ÖTV
Kemal Genç .............................+%15 ÖTV
Başaran Ulusoy......................................+%4 ÖTV
M. Ali Yılmaz..........................................+%0 ÖTV
İhap Subaşı............................................+%4 ÖTV
Mustafa Taviloğlu.................................+%18 ÖTV
Dr. Alptekin Peker.......................+%5 ÖTV
Ahmet Binbir.....................................+%1 ÖTV
H. Avni Durmuşoğlu..........................+%1 ÖTV
Suat Arıkan...............................+%17 ÖTV
İhsan Kalkavan.......................................+%0 ÖTV
Coşkun Özden.......................................+%8 ÖTV
Kürşat Demircioğlu............................+%18 ÖTV
Zafer Akbaş......................................+%18 ÖTV
Ali Ağaoğlu................................................+%1 ÖTV
Download