diş hekimliğinde uygulanan anestezi yöntemlerinin komplikasyonları

advertisement
 T. C. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı DİŞ HEKİMLİĞİNDE UYGULANAN ANESTEZİ YÖNTEMLERİNİN KOMPLİKASYONLARI BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi Esra PAŞA Danışman Öğretim Üyesi: Doç. Dr. İlkben GÜNÜŞEN İZMİR‐2015 ÖNSÖZ Mezuniyet tezimin hazırlanması aşamalarında her türlü yardımı ve bilgilerini paylaşan ve beni yönlendiren değerli hocam Doç. Dr. İlkben GÜNÜŞEN’e ve tüm eğitim öğrenim hayatım boyunca beni her zaman destekleyen aileme çok teşekkür ederim. İzmir‐2015 Stj. Diş Hekimi Esra PAŞA II İÇİNDEKİLER Sayfa GİRİŞ......................................................................................................................1 1 DIŞ HEKIMLIĞINDE LOKAL ANESTEZI ................................................................ 2 1.1 Yöntemler ve Kullanılan İlaçlar ...................................................................... 2 1.1.1 Yüzeyel (Topikal) Anestezi ...................................................................... 2 1.1.2 İnfiltrasyon Anestezisi ............................................................................ 3 1.1.3 Regional Anestezi ................................................................................... 3 1.2 Lokal Anestezi Komplikasyonları ................................................................... 5 1.2.1 Lokal Komplikasyonlar............................................................................ 5 1.2.1.1 Anksiyete ve Ağrı ................................................................................ 5 1.2.1.2 İğnenin Kırılması ................................................................................. 6 1.2.1.3 İğnenin Yutulması veya Aspirasyonu .................................................. 7 1.2.1.4 Fasiyal Paralizi ..................................................................................... 8 1.2.1.5 Trismus ............................................................................................... 9 1.2.1.6 Hematom Oluşumu .......................................................................... 10 1.2.1.7 Enfeksiyon ........................................................................................ 10 1.2.1.8 Görme Bozuklukları .......................................................................... 11 1.2.1.9 Amfizem ............................................................................................ 11 III 1.2.1.10 Preparatların Karışması .................................................................... 11 1.2.1.11 Yetersiz Anestezi ............................................................................... 12 1.2.1.12 Damak Mukozası Nekrozu ................................................................ 12 1.2.1.13 Hastanın Kendine Verdiği Hasar ....................................................... 13 1.2.2 Genel Komplikasyonlar ........................................................................ 13 1.2.2.1 Ortostatik Kollaps (Senkop) .............................................................. 13 1.2.2.2 Akut Dolaşım Yetmezliği (Şok) .......................................................... 14 1.2.2.3 Koma ................................................................................................. 14 1.2.2.4 Lokal Anesteziklere Bağlı İntoksikasyonlar ....................................... 16 1.2.2.5 Vazokonstriktör Maddelere Bağlı İntoksikasyonlar.......................... 16 1.2.2.6 Allerjik Reaksiyonlar ......................................................................... 17 1.2.2.7 Hiperventilasyon Tetanisi ................................................................. 18 1.2.3 Lokal Anestezik Maddelerin Meydana Getirdiği Komplikasyonlar açısından Önemli Sistemik Hastalıklar ................................................................ 18 2 DIŞ HEKIMLIĞINDE GENEL ANESTEZI .............................................................. 20 2.1 Genel Anesteziye Bağlı Komplikasyonlar ..................................................... 20 2.1.1 Anestezi Kazaları .................................................................................. 20 2.1.2 Pulmoner Aspirasyon ........................................................................... 21 2.1.3 Kardiyak Arrest ..................................................................................... 22 2.1.4 Miyokard İskemisi ve İnfarktüsü .......................................................... 23 IV 2.1.5 Aritmi ve İletim Bozuklukları ................................................................ 23 2.1.6 Taşikardi ............................................................................................... 24 2.1.6.1 Sinüs Taşikardisi ................................................................................ 24 2.1.6.2 Atriyal Taşikardi ve Atriyal Flatter .................................................... 24 2.1.7 Bradikardi ............................................................................................. 24 2.1.7.1 Sinüs Bradikardisi ............................................................................. 24 2.1.8 Hipotansiyon ........................................................................................ 25 2.1.9 Hipertansiyon ....................................................................................... 26 2.1.10 Emboli................................................................................................... 26 2.1.11 Hipoksi .................................................................................................. 26 2.1.12 Laringospazm ....................................................................................... 28 2.1.13 Zor Entübasyon .................................................................................... 28 2.1.14 Bronkospazm ........................................................................................ 29 2.1.15 Periferik Sinir Hasarı ............................................................................. 29 2.1.16 Titreme / Hipotermi ............................................................................. 30 2.1.17 Bulantı / Kusma .................................................................................... 31 2.1.18 Allerjik Reaksiyonlar ............................................................................. 31 2.1.19 Diş Hasarları ......................................................................................... 32 2.1.20 Göz Hasarı ............................................................................................ 32 3 DİŞ HEKİMLİĞİNDE SEDASYON KULLANIMI .................................................... 33 V 3.1 Sedasyon Kullanımına Bağlı Komplikasyonlar ............................................. 34 SONUÇ..................................................................................................................36 KAYNAKLAR................................................................................................................37 ÖZGEÇMİŞ…………………..………………………………….……..……………………………………..……...39 VI GİRİŞ Diş hekimliğinde üstünde durulması gereken ve hem hekim hem hasta için tedavinin zorlaştığı bir durum ağrı konusudur.Ağrının dindirilmesi ve ağrıya yol açacak cerrahi girişimlerde ağrı duyulmasını önlemek için yapılan çalışmalar tıp tarihinde önemli bir yer tutar(1). Diş hekiminin üstünde durması gereken başlıca konu ağrıları ortadan kaldırmak ve olabildiğince ağrısız bir ortam sağlamak olmalıdır. Anestezinin amacı, ağrıyı dindirmek olduğundan bu konu üstünde durulması gerekmektedir(1). Hipokrat tıbbı, günümüz pozitif tıbbının temellerini oluşturur. Hipokrat’ın doğanın iyileştirme gücüne dayanan öğretisi pratik ve akılcıydı. Ağrının tedavisinde bitkilerden hazırlanan ilaçlar, sakinleştirici yöntemler ve fizyoterapi uygulanıyordu. Gerçek anestezi tarihi ise 1774 yılında Joseph Priestley’in oksijeni tanımlaması ile başlamıştır. Ardından da yine Priestley, 1779’da nitröz oksid’i keşfetmiştir(1). Tüm anestezi tarihi boyunca süregelen gelişmeler ve neticesinde hala günümüzde meydana gelebilen anesteziye bağlı komplikasyonlar önemli problemlere yol açabilmekte bazı durumlarda hayati tehlike yaratabilmektedirler. Bunların bilinmesi ve bilinçlenmenin oluşması açısından bu tezimde amacım bu konular üstünde durmaktır. GENEL BİLGİLER 1
DİŞHEKİMLİĞİNDELOKALANESTEZİ
Lokal anestezi, vücudun belli bir bölümünde sinir uçlarındaki depresyon ve periferik sinirlerdeki iletimin baskılanmasına bağlı olarak ortaya çıkan duyu kaybıdır (2). Lokal anestezikler diş hekimliğinde sık kullanılan, sinir lifleriyle uygun konsantrasyonda temas ettiklerinde bu liflerdeki impuls iletimini geri dönecek şekilde bloke eden ilaçlardır (3). 1.1 YöntemlerveKullanılanİlaçlar
1.1.1 Yüzeyel(Topikal)Anestezi
Yüzeyel sinir uçlarının blokajıdır.  Spreyler : Piyasada lignocaine sprey olarak bulunmaktadır.  Ağız gargaraları : %4’lük lignocaine ağız gargarası şeklinde kullanılır.  Pastiller : Etken madde olarak Benzocaine bulunur.  Pomatlar: Benzocaine, lignocaine ve amethocaine gibi lokal anestezik maddelerin bir veya ikisinin kombine olarak pomat şeklinde hazırlanması ile elde edilir.  Soğutma suretiyle topikal anestezi: Soğuk sinirin uyarılabilme ve iletim yeteneğini azaltır. Soğutma ile anestezide buharlaşma noktası düşük olan 2 Chlorure d’ethyle kullanılır.  Jet enjeksiyon: Az miktarda lokal anestezik maddenin özel aletlerle iğne kullanılmadan mukoza altına uygulanmasıdır (4). 1.1.2 İnfiltrasyonAnestezisi
Anestezik solüsyonun, tedavi uygulanacak bölgeye zerk edilerek buradaki sensitif sinirlere ait sinir sonlanmalarına ve dallanmalarına infiltre ve diffüze olarak ağrı iletimini önlemesidir (4). Veriliş yollarına göre;  Submüköz zerk  Supraperiostal zerk  Supraperiostal anestezi tekniği  Subperiostal zerk  İntraosseöz zerk  Papiller zerk  İntraligamenter anestezi (4) 1.1.3 RegionalAnestezi
Ağrı iletimini önlemek için sinirin kemikle korunmadığı bir bölgede sinir gövdesi civarına anestezik solüsyon verilmesi ile oluşan anestezi tekniğidir (4). 3  Tuber anestezisi; pleksus dentalis posterior’un foramina alveolare posteriora girdiği noktalardan yakalanarak bu sinirin innerve ettiği üst üçüncü, ikinci molarların ve birinci molar dişin distobukkal ve palatinal kökleri, alveolün bukkal kısmı ve bukkal mukozanın blokajı sağlanır.  İnfraorbital anestezi; bu teknik r.alveolaris superior anteerior’un innerve ettiği üst kanin ve kesici dişlerin anestezisinde kullanılır.  Foramen palatinum majus anestezisi; sert damağın 2/3 arka kısmının anestezisinde kullanılır.  N. Nazopalatinus anestezisi; damağın 1/3 ön kısmının anestezisinde kullanılır.  N. Maksillaris anestezisi; n. maksillaris foramen rotundumdan geçerek kafatası boşluğundan çıkar ve fossa pterygopalatina’ya gelir. Bu bölgede uygulanacak anestezi ile geniş bir bölgenin anestezisi sağlanmış olur.  N. Mentalis anestezisi (mental anestezi); bu anestezide asıl amaç n. alveolaris inferior’un terminal dalı n.incisivusun blokajıdır.  N. Alveolaris İnferior anestezisi (mandibular anestezi); prensibi n. alveolaris inferior’un kanala giriş noktası olan foramen mandibula civarına solüsyonun verilmesidir.  Gow‐Gates; klasik mandibuler anestezi tekniği başarısız olduğu durumlarda ve alt üçüncü molar dişin distalinden orta hatta kadar olan alandaki bukkal ve lingual yumuşak dokuların anestezisi istendiğinde kullanılabilir. 4  Akinozi; ağız kapalı mandibuler anestezi tekniğidir. Hastalara dişlerini kapatmaları söylenerek enjeksiyon yapılacak taraf ayna ile ekarte edilir.  Ekstraoral yöntem; TME ankilozu gibi ağzın açılamadığı durumlarda kullanılır.  N. Mandibularis anestezisi (blokajı); n. mandibularisin kafatasını terk ettiği foramen ovale civarında yakalanarak blokajın yapılmasıdır. Tronküler mandibuler anestezi adıyla da tanımlanır. Bu yöntemle o tarafın mandibuler dişlerinde, dilin yarısında, alt dudakta yanak ve şakak derisinde anestezi hali oluşur.  N. Buccalis anestezisi; alt çenedeki molar ve premolar dişlerin çekiminde mandibuler anesteziyle birlikte uygulanır. Bukkal anestezi ile vestibüler mukozanın innervasyonu bloke edilir (4). 1.2 LokalAnesteziKomplikasyonları
1.2.1 LokalKomplikasyonlar
1.2.1.1 AnksiyeteveAğrı
Hastaların çoğu ağrı korkusuyla iğne olmaktan çekinirler. Bu korku bazen yapısal bazen de önceki olumsuz deneyimlere bağlı olarak gelişir. Hekimin görevi, hastalarına anestezi işleminin ağrısız olacağını açıklamaktır. Hastaya güleryüzlü davranmak ve yapılacak işlemlerin ağrısız olacağını açıklamak, sakinleştirici etkisi yönünden 100 mg pentobarbital ile eşdeğerli olarak hastanın anksiyetesini azaltır ve hastanın basınç hissi ile ağrı hissini birbirinden ayırabilmesine yardımcı olur (5). 5 1.2.1.2 İğneninKırılması
Lokal anestezi sırasında iğnenin kırılması ender görülen komplikasyonlardandır. Önceden enjektör iğnelerinin kaynatılarak steril edilmesi ve birçok kez kullanılması, iğne çeliğinin kalitesinin bozulmasına ve kırılmasına neden olmaktaydı. Günümüzde tek kullanımlık (disposable) enjektörlerin kullanılmasıyla bu komplikasyon oranı gittikçe azalmıştır. Anestezi sırasında yanlış kuvvet uygulanması da iğnenin kırılmasına neden olabilir. İğne, dokulardan geçerken mutlaka düz olmalıdır. Dirençle karşılaşıldığında, bunu yenmek için kuvvet harcamak veya iğneyi doku dışına çıkarmadan yönünü değiştirmeye çalışmak sakıncalıdır. İğnenin kırılmasına neden olan bir başka etken, hastaların ani hareketidir. Özellikle sinirli ve korkak hastalarda böyle bir reaksiyonla karşılaşılabileceği hekim tarafından dikkate alınmalıdır. İğne çıkartılmayıp yerinde bırakılırsa veya hemen çıkarılmazsa aşağıdaki ciddi komplikasyonlara neden olunur: 1. Kırık iğne hareketli olduğu için, vücudun uzak bölgesinde ciddi komplikasyonlar meydana getirebilir. 2. Trismus, yutkunma bozukluğu ve ağrılara neden olabilir. 3. Bir damarı yırtarak ciddi kanamalar meydana getirebilir. İğnenin kırılma olasılığını azaltmak için aşağıdaki önlemler alınmalıdır: 6  Herhangi bir dirençle karşılaşıldığında iğne zorlanmadan geri çıkarılmalıdır.  Dokuya batırılan iğnenin yönü zorlanarak değiştirilmemelidir.  Korozyon gibi imalat hatası bulunan iğneler kullanılmamalıdır.  İğne ucu defalarca steril edilip kullanılmamalıdır.  Anestezi sahasının anatomisi ve anestezi teknikleri iyi bilinmelidir.  Uzun iğneler kullanılmamalı ve iğnenin en az 1/3 ‘ü doku dışında bırakılmalıdır.  Ani hareketlerin önlenmesi için, özellikle korkak ve sinirli hastalarda yapılacak işlem anlatılmalı veya premedikasyon yapılmalıdır (5). 1.2.1.3 İğneninYutulmasıveyaAspirasyonu
En ciddi komplikasyonlardandır. Enjektöre gevşek olarak tutturulan iğne kolaylıkla enjektörden ayrılıp hastanın ağzına düşebilir. Yutulan iğne sindirim sisteminden mide ve barsaklara geçerek organları perfore edip başka hayati organlara kadar gidebilir. İğnenin aspirasyonu, yani solunum yoluna kaçması, yutulmasından daha ciddi bir komplikasyondur. Aspirasyonla beraber refleks olarak şiddetli bir öksürük başlar. Hava yoluna iğne kaçan hastalarda solunum güçlüğü , siyanoz ve refleks olarak laringospazm gelişebilir. Hastanın vakit kaybedilmeden tam teşekküllü bir hastaneye gönderilmesi gerekir (5). 7 1.2.1.4 FasiyalParalizi
Sık görülen bir komplikasyondur. Mandibuler anestezi sırasında, anestezik solüsyonun retromandibuler bölgeye, parotis locası içine girilmesi sonucu meydana gelir. Parotis içinde seyreden N. Facialis’in dalları (Şekil 1), anestezik solüsyonun etkisinde kalır ve özellikle mimik kaslarında paralizi görülür. Aynı taraftaki nazolabial sulkus kaybolur ve commisura aşağı doğru kayar. Hasta ıslık çalamaz, paralizi olan taraftaki gözünü kapayamaz ve gülemez (Şekil 2) (5). Şekil1: Parotis bezi ve fasiyal sinir 8 Şekil 2: Fasiyal paralizili iki hastanın sağ göz ve sol komissura görüntüsü Lokal anestezi sonucu oluşan fasiyal paralizi genellikle zararsızdır. Anestezik solüsyonun etkisi geçince paralizi de tamamen geçer. Bu durum hastaya açıkça anlatılmalıdır. Ancak, iğne ucunun sinir lifini zedelemesi sonucu meydana gelen fasiyal paralizi olgularında farklı tedavi yöntemleri uygulanır (5). 1.2.1.5 Trismus
Mandibuler anestezi sonrası ortaya çıkar. Genellikle enfeksiyon, hematom ve çiğneme kasları (özellikle m. Pterygoideus internus) içine yapılan enjeksiyonlardan sonra meydana gelir. Hastanın ağzını açma sırasında kısıtlılık ve zorluk vardır. Trismus nedeninin ortaya çıkarılmasında yüksek ateş ve kırıklık durumunun mevcut olup olmadığına bakılmalıdır. Enfeksiyona bağlı trismuslarda hastanın genel durumu 9 bozulur, yüksek ateş, kırıklık, ve ağrı vardır. Bu gibi durumlarda abse direne edilmeli ve antibiyotik tedavisi yapılmalıdır (5). 1.2.1.6 HematomOluşumu
Lokal anestezi sırasında iğne ucu sıklıkla bir damarı zedeler. Kılcal damarların zedelenmesi bir komplikasyon meydana getirmez. Mandibuler, tuber, infraorbital, majus ve mental anesteziler sırasında ven ya da arterlerin zedelenmesi lokal komplikasyonları, damar içine yapılan enjeksiyonlar ise genel komplikasyonları oluşturur. Hasar gören damardan akan kanın, doku içinde birikmesiyle meydana gelen oluşuma hematom denir. Aspirin veya düşük doz heparin alan hastalarda hematom komplikasyonunun meydana gelme sıklığı biraz daha fazladır. Tedavi de, ilk gün soğuk kompres uygulanmalı, daha fazla büyümemesi için elastik bandaj yapılmalıdır. Üçüncü günden itibaren sıcak uygulamalarına başlanılmalıdır. Enfeksiyona karşı profilaktik olarak antibiyotik verilmesi uygun olur (5). 1.2.1.7 Enfeksiyon
İyi sterilize edilmemiş enjektör ve lokal anestezik solüsyon kullanılması veya iğne ucuyla enfeksiyonun daha derin dokulara yayılmasıyla oluşabilen bir komplikasyondur. Günümüzde hem sterilizasyon yöntemlerinin gelişimi hem de tek kullanımlık enjektörlerin kullanıma girmesi sonucu, bu komplikasyonun görülme 10 sıklığı azalmıştır. İnfiltrasyon anestezilerinden sonra enfeksiyon oluşursa, bu olayın enjeksiyona mı yoksa diş çekimine mi bağlı olarak meydana geldiği belirlenemez. Oysa regional anestezi altında yapılan diş çekimlerinde enfeksiyonun anesteziye bağlı olup olmadığı anlaşılabilir (5). 1.2.1.8 GörmeBozuklukları
Çok nadir görülür. Tam mekanizma açıklanamamış olmasına rağmen, anestezik solüsyonun arter içine verilmesi veya arterlerde spazm yapması sonucu oluştuğu ileri sürülmektedir. Bu mekanizma ile geçici şaşılık, çift görme ve bazen de geçici körlük oluşabilir. Bu durumlarda tedavi uygulamaya gerek yoktur. 20‐30 dakika içinde kendiliğinden iyileşme olur (5). 1.2.1.9 Amfizem
Cilt veya mukoza altında hava toplanmasıdır ve genellikle infiltratif ve tuber anestezisi sırasında görülür. Enjektör içinde hava bırakılmışsa ve iğne ucu yanağa doğru kaymışsa, enjektör içindeki havanın solüsyon ile beraber zerk edilmesiyle ortaya çıkar. Tipik belirtisi, şişlik ve palpasyonla krepitasyon alınmasıdır. Belirtiler birkaç gün içinde kendiliğinden kaybolur (5). 1.2.1.10 PreparatlarınKarışması
Anestezik solüsyonun, hekim görmeden bir yardımcı tarafından enjektöre çekilip hazırlandığı durumlarda görülebilir. Bazen de lokal anestezik solüsyon yerine 11 başka ilaçların yanlışlıkla enjektöre çekilme ihtimali vardır (5). 1.2.1.11 YetersizAnestezi
Çeşitli nedenlere bağlı olarak anestezi ya hiç oluşmaz ya da yeterli analjezi sağlanamaz. Bunun nedenleri şu şekilde özetlenebilir:  Anatomi bilgisi eksikliği ve deneyimsizlik  Anatomik varyasyonlar  Hatalı teknik seçimi  Bozuk solüsyon kullanımı (5) 1.2.1.12 DamakMukozasıNekrozu
Bu komplikasyonun oluşumunda, sert damağın anatomik yapısı rol oynar. Mukoza yüzey epitelinin altında bulunan bağ dokusu periost ile sıkıca bağlantılıdır. Yani mucoperiosteum kemiğe sıkıca yapışmış durumdadır. Damak bölgesinde uygulanan enjeksiyonlarda, ağız bölgesinin diğer yerlerine uygulanan enjeksiyonlara göre daha fazla kuvvet uygulanması gerekir. Bu kuvvetle bile çok az miktarda anestezik solüsyon enjekte edilebilir. Sert damak dokusunun tolere edebileceği basınç aşılırsa, ilgili doku bölgesinde iskemi ve yavaş süren bir doku ölümü (nekroz) meydana gelir. Bu bölgede mukoza önce soluk sarımsı bir renk alır ve birkaç gün sonra mor renkten siyaha dönüşen bir renkleşme görülür. Enjeksiyondan iki hafta sonra nekroz bölgesinin sınırı belirginleşir ve nekroze doku dökülerek kemik açığa çıkar. Açıkta kalan kemik dokusunun üzerinde granülasyon dokusu meydana gelir ve 12 üzeri epitelle kapandıktan sonra iyileşme tamamlanmış olur. İyileşme dönemi 1‐2 ay kadar devam eder (5). 1.2.1.13 HastanınKendineVerdiğiHasar
Hastalar bazen anestezi uygulanan bölgeyi kaşımak, ısırmak, çiğnemek gibi hareketlerle travmatize edebilirler. Travmaya uğrayan bölgeler öncelikle alt dudak, yanak mukozası ve dildir (5). 1.2.2 GenelKomplikasyonlar
1.2.2.1 OrtostatikKollaps(Senkop)
Senkop, ani bilinç kaybıyla birlikte solunum ve dolaşım gibi fonksiyonların azalmasıyla karakterize klinik bir tablodur. Lokal anestezi sonrası en sık görülen komplikasyondur. Senkop nedenleri (5) :  Psikovejetatif faktörler (Korku, aşırı ağrı ve acı, aşırı yorgunluk, vejetatif distoni, koku gibi )  Dış faktörler (havası kirli, oksijen miktarı düşük, kapalı, kalabalık yerler, ortamın sıcak olması gibi)  Adrenalinin ters etki göstermesi  Hipotansiyon  Hormonal bozukluklar  Epilepsi nöbeti 13  Sinus caroticus sendromu  Pacemaker disfonksiyonu  Aort kapak stenozu  Hipoglisemi  Fonksiyonel nedenler  İlaçlara bağlı 1.2.2.2 AkutDolaşımYetmezliği(Şok)
Senkop tablosu, normalde 60 saniyeden fazla sürmez. Hasta alınan önlemlere karşın iyileşemiyorsa, akut dolaşım yetmezliğinden şüphelenilmelidir. Doku beslenmesinin normal bir biçimde sürdürülmesi için gerekli kalp debisinin aniden düşmesine akut dolaşım yetmezliği denir. Şok; kalp, kan volümü, arter ve arterioller ile venül ve venler gibi başlıca dört fonksiyondan birinin veya birden fazlasının bozulması sonucu meydana geldiği için, günümüzde kardiyojenik şok, hipovolemik şok ve septik şok şeklinde sınıflandırılmaktadır (5). 1.2.2.3 Koma
Koma, uyanıklık halinden çevreyle ilişkinin tam kesilmesine ve uyarılara refleks düzeyinde bile cevap verilmemesine kadar uzayan ve süreklilik gösteren bir durumdur. 14 Komadaki bir hastanın muayenesinde öncelikle kafada bir travma izi olup olmadığına bakılır, ense sertliği aranır, hastanın nefesi koklanır. Siyanoz, dehidratasyon, terleme gibi bulgular mevcuttur. Göz muayenesinde skleralardaki sarılık hepatik ensefaloptiyi, konjunktivalarda hiperemi alkol komasını düşündürür. Göz kürelerinin sağa sola gezici spontan hareketleri, komanın metabolik olduğunu gösterir. Solunum gözlenir, kalp dinlenir, motor sistemin ve ekstremitelerin muayenesi sırasıyla yapılır. Komadaki bir hasta değerlendirilirken, komanın ağırlık derecesi hakkında standart bir tahmin yürütülebilmesi için Glasgow Koma Skalası adı verilen bir değerlendirme skalası geliştirilmiştir (Şekil 3)(5). 15 Şekil 3: Glasgow Koma Skalası 1.2.2.4 LokalAnesteziklereBağlıİntoksikasyonlar
Lokal anesteziklerin kandaki miktarı, belli bir seviyeyi aşarsa intoksikasyon belirtileri ortaya çıkabilir. Bunun nedenleri; solüsyonun yüksek dozda verilmesi, solüsyonun hızlı absorbsiyonu ve solüsyonun intravenöz enjeksiyonu sayılabilir (4). 1.2.2.5 VazokonstriktörMaddelereBağlıİntoksikasyonlar
Oldukça nadir görülür. Vazokonstriktör maddeler, verildikleri dokuda lokal ve sistemik olmak üzere iki tip reaksiyona neden olurlar. Lokal reaksiyonlarda, şiddetli vazokonstriksiyon nedeniyle doku kanlanması bozulur. Sistemik reaksiyonlar allerjik veya yüksek kan konsantrasyonuna bağlı olabilir (5). 16 1.2.2.6 AllerjikReaksiyonlar
Hasta, önceden belirli bir ilaç veya kimyasal ajana karşı duyarlılık kazandığında, aynı ajanın tekrar uygulanışında ortaya çıkan antijen‐antikor reaksiyonuna allerji adı verilmektedir. Diş çekimi ya da bir girişim için kullanacağımız anestezik solüsyonlarla meydana gelen akut allerjik reaksiyonlar çok önemli bir yer tutar. Diş hekimliğinde lokal anestezikler içinde en çok allerjik reaksiyonlara neden olanlar procaine, pantocaine ve cocaine’dir. I. Tip Aşırı Duyarlılık (Anafilaksi): Çeşitli stimuluslara karşı, ani gelişen sistemik yanıtlarla karakterize klinik bir sendromdur. Başlatıcı faktörlerle karşılaşıldıktan sonra, yanıt dakikalarla, saatler arasında gelişir ve farklı klinik belirtiler görülür (Şekil 4). Şekil 4: Anafilaksinin klinik belirtileri 17 II. Tip Aşırı Duyarlılık (Sitotoksik Tip, Sitolitik Tip): İki aşamada gerçekleşir. Birinci aşamada antikorlar Fab kısımları ile hücre antijenlerine bağlanırlar. İkinci aşamada ise, bu birleşme sonucu hücre çeperinin yapısında litik bir reaksiyon meydana gelir. III. Tip Aşırı Duyarlılık (İmmun Kompleks Tip): Antijen, presipitan antikor adı verilen polivalan spesifik antikorlarla birleşerek immün kompleksler oluşturur. IV. Tip Aşırı Duyarlılık (Hücresel Tip): aşırı duyarlılık reaksiyonu 6‐12 saat içinde gelişip 24‐48 saatte maksimum düzeye varan, histopatolojik olarak lenfomonositer infiltrasyon gösteren ve sadece duyarlaştırılmış T lenfositlerle meydana gelen reaksiyondur. En tipik örneği, tüberkülin reaksiyonudur. V. Tip Aşırı Duyarlılık: Uyarıcı bir aşırı duyarlılık reaksiyonudur. VI. Tip Aşırı Duyarlılık: Dolaşan antikorlara bağımlı sitolitik tiptir (5). 1.2.2.7 HiperventilasyonTetanisi
Hastanın lokal anesteziden veya başka nedenlerden dolayı korkması ile, kuvvetli ve sık soluması sonucu ortaya çıkan klinik tablodur (5). 1.2.3 Lokal Anestezik Maddelerin Meydana Getirdiği Komplikasyonlar
açısındanÖnemliSistemikHastalıklar
 Hipertansiyon 18  Hipotansiyon  Kalp yetmezliği  Angina pektoris  Miyokard enfarktüsü  Kronik romatizmal kalp hastalığı  Endokardit  Akut eklem romatizması  Aritmiler  Kronik obstrüktif akciğer hastalığı(KOAH)  Astma  Tiroid hastalıkları : Hipotiroidizm / Hipertiroidizm  Diabetes mellitus  Kortikosteroid tedavisi  Gebelik  Epilepsi  Karaciğer ve böbrek hastalıkları  Transplantasyon hastaları 19  Hemorajik hastalıklar (5) 2
DişHekimliğindeGenelAnestezi
Genel anestezi, bazı ilaçlarla meydana gelen, tüm vücutta ağrı duyusunun kaybı ile karakterize, geri dönüşü olan bir bilinçsizlik durumudur (6). Bilinç kaybı, ağrı duyusu engellenmesi, cerrahi uyarıya bağlı refleks yanıtın ve ağrı nedeniyle ortaya çıkacak katekolamin artışının engellenmesi, strese karşı yanıtı azaltmak, cerrahi için gerekli kas gevşemesinin sağlanması gibi amaçlarla uygulanır (5). Genel anestezi uygulamalarında yaygın olarak kullanılan ajanlar; intravenöz indüksiyon ajanları, opioidler, nöroleptik ajanlar, dissosiatif ajanlar, kas gevşeticiler, inhalasyon anestezik ajanlarıdır (6). 2.1 GenelAnesteziyeBağlıKomplikasyonlar
2.1.1 AnesteziKazaları
Anestezi kazaları, önlenebilir ve önlenemez nedenler olarak sınıflandırılırlar. Önlenemez nedenlere örnek olarak; ani ölüm sendromu, fatal idiosenkrotik ilaç reaksiyonları veya doğru uygulamaya rağmen oluşan kötü sonuçlar verilebilir. Ancak, anesteziye bağlı ölümler veya ölümden geri dönüşlerin incelenmesi, çoğu nedenin önlenebilir olduğunu göstermektedir. Bu önlenebilir kazalar sıklıkla insan hatalarından (Tablo 1) ya da araç‐gereç malfonksiyonlarından (Tablo 2) kaynaklanmaktadır. Ciddi anestezi komplikasyonları insidansını azaltmak için uygulanan stratejiler; daha iyi monitörizasyon ve anestezi tekniği, gelişmiş eğitim, daha detaylı protokol ve 20 uygulama standartları ile aktif risk yönetme programlarını içerir (8). Tablo 1. Önlenebilir anestezi kazalarına yol açan insan hataları. o Solunum devresinde fark edilmeyen kaçaklar o Yanlış ilaç uygulaması o Solunum yolu kontrolünün sağlanmasında hata o Anestezi cihazının yanlış kullanımı o Sıvıların yanlış verilmesi o İntravenöz yolun çıkması Tablo 2. Önlenebilir anestezi kazalarına yol açan araç‐ gereç malfonksiyonları. o Solunum sistemi o Monitarizasyon aygıtı o Ventilatör o Anestezi makinası o Laringoskop 2.1.2 PulmonerAspirasyon
İstenmeyen materyaller ya da mide içeriği, akciğerlere fark edilmeden veya dramatik bir yolla girebilirler. Bulgu ve belirtiler (Tablo 3) hemen veya birkaç saat sonra ortaya çıkabilir. 21 Tablo 3 : Pulmoner Aspirasyonun Belirti ve Bulguları o Raller ve ronküsler o Wheezing o Dispne ve takipne o Hipoksemi o Taşikardi o Pulmoner infiltratlar veya ödem Pulmoner aspirasyonda, gastrik içerik kaçak şeklinde veya mideden orofarinkse iletilmelidir ve bunlar akciğerlere girmelidirler. Gastrik içerik gelirse, öncelikle üst havayolunu temizlemek ve asfiksiyi önlemek gerekir. Güç entübasyon aspirasyonu hızlandırmış olsa bile yapılacak ilk iş hastayı derhal entübe etmek olmalıdır (9). 2.1.3 KardiyakArrest
Bu tür arrestlerin yüksek vagal tonus ve derin bradikardiye yol açan yüksek sempatik blokla ilgili olduğu bildirilmiştir. Araştırmacıların çoğu, arrest riskini azaltmada bradikardi ve hipotansiyonun hızlı ve agresif tedavisinin gerektiği sonucunda birleşmişlerdir. Kardiyopulmoner arrest oluştuğunda, gecikmeden solunum desteği, kardiyopulmoner resüsitasyon ve epinefrinin resüsitasyon dozları uygulanmalıdır (8). 22 2.1.4 Miyokardİskemisiveİnfarktüsü
Koroner arter hastalığı olan ve non‐kardiyak cerrahi geçiren hastaların %18‐
74’ünde, perioperative olarak çeşitli yöntemlerle izlenebilen miyokard iskemisi gelişmektedir. Perioperatif iskemi miyokardın oksijen greksiniminin artması (taşikardi, hipertansiyon, anemi, stress, sempatomimetik ilaçlar, beta blokerların kesilmesi) veya miyokarda oksijen ulaştırılmasında yetersizlik (hipotansiyon, taşikardi, dolma basınçlarının artması, anemi, hipoksi) ile ortaya çıkabilir.perioperatif miyokard enfarktüsü sessiz seyretmektedir. Bunda ağrının postoperative dönemde de çeşitli nedenlerle duyulmaması veya insizyon ağrısınca baskılanmasının önemli rolü vardır. İntraoperatif ST segment depresyonu gelişirse % 100 O₂ verilmeli, volatil ajan konsantrasyonu azaltılmalı, kan basıncı ve kalp hızı normal sınırlara getirilmelidir. Koroner arter perfüzyonunu sağlamak için diastolik kan basıncını ve sistemik vasküler rezistansı (SVR)’yi korumak önemlidir. Postoperatif dönemde iskemi (sıklıkla sessiz) ve enfarktüs daha sık görüldüğü için monitörizasyon devam etmeli ve yüksek riskli hastalarda O₂ tedavisi verilmelidir (10). 2.1.5 AritmiveİletimBozuklukları
Sinüs ritmi ve aritmisi: Sinüs ritmi sinoatrial (SA) nodülden orjin alan normal kardiyak ritimdir. Sinüs aritmisi kalp hızının inspirasyonla artıp ekspirasyonla azaldığı normal bir ritimdir. Klinik önemi yoktur, çocuklarda ve gençlerde daha sık görülür. Atropinle ortadan kaldırılabilir (11). 23 İletim bozuklukları üç tiptir: 1. Sinoatriyal blok 2. İntraventriküler iletim bloğu 3. Atriyoventriküler (AV) (10) 2.1.6 Taşikardi
2.1.6.1 SinüsTaşikardisi
Erişkinde kalp hızının 100 /dk’dan daha fazla olmasıdır. Ritim düzenlidir. Nedenleri; anestezi derinliğinin yetersiz olması, ağrı / cerrahi uyaranlar, ateş / sepsis, hipovolemi, anemi, kalp yetmezliği, tirotoksikoz, ilaçlar (atropin, katekolaminler) olup tedavi altta yatan nedene yönelik uygulanır (11). 2.1.6.2 AtriyalTaşikardiveAtriyalFlatter
Atriyal taşikardi, tipik paroksismal aritmidir, intermittan taşikardi ve çarpıntı ile kendini gösterir, anestezi ve cerrahi ile presipite olabilir. Kalp hızı 150‐200 /dk. arasındadır. Ritim genellikle düzenlidir. Ciddi hemodinamik bozukluğa neden olur (10). 2.1.7 Bradikardi
2.1.7.1 SinüsBradikardisi
Erişkinde kalp hızı 40‐60/dk arasındadır. Ritim düzenlidir. Nedenleri; atletik kişilerde, cerrahi ve vagal uyarıya bağlı, ilaçlar (beta blokerlar, digoksin, 24 antikolinesterazlar, çocuklarda halotan, süksinilkolinin ikinci dozu), miyokard enfarktüsü, hasta sinüs sendromu, kafa içi basınç artışı, hipotiroidi, hipotermi olup kalp atım hızı 40 dk.’dan az hemodinamik bozukluk olmadıkça sağlıklı genç hastalarda tedaviye ihtiyaç yoktur. Altta yatan neden düzeltilmelidir. Atropin ve glikopirolat kullanılabilir (11). 2.1.8 Hipotansiyon
Birçok neden kardiyak debi ve sistemik vasküler dirençte azalma yaparak anestezi altındaki hastada kan basıncının preoperatif değere göre sağlıklı kişilerde %30dan, hipertansiyonu mevcut hastalarda %20’den fazla azalması olarak tanımlanır. Bu nedenler: 
Yüksek intratoraksik basınç 
İlaçlar 
Bazı pozisyon değişiklikleri 
Hasta ile ilgili sorunlar, özellikle supraventriküler tipte olan aritmiler, akut masif pulmoner emboli, miyokard enfarktüsü, malign hipertermi, karsinoid sendrom 
Cerrahi nedenler; kanama, hipovolemi, cerrahi girişim alanından kalkan vagal uyarılar, vena cava inferiorun cerrahi sırasında baskı altında kalması (10,12) 25 2.1.9 Hipertansiyon
İntraoperatif çeşitli nedenlere bağlı olarak arteriyel kan basıncının preoperatif değere göre sağlıklı kişilerde % 30’dan, hipertansiyonlu kişilerde %20’den fazla artış olması olarak tanımlanır (12). İntraoperatif hipertansiyona yol açan nedenler; entübasyon, yetersiz anestezi düzeyi, hiperkapni, hipoksemi, farmakolojik ajanlar (inotroplar, vazokonstrüktörler), feokromasitoma, mesane distansiyonu, aortik kros‐klemp, aortik valv replasmanı, karotis endarterektomi sonrası hipertansiyon, ekstübasyona bağlı, postpartum hipertansiyondur (10,12). 2.1.10 Emboli
Kan dolaşımında çeşitli maddelerin dolaşımına bağlı olarak damar tıkanıklığı oluşabilir. Bu maddeler içinde en önemlileri hava, yağ, tümör, kan pıhtısı ve amnion sıvısıdır. Bu duruma anestezi, ameliyat ve ameliyat sonrası hareketsizlik sebep olabilir. 2.1.11 Hipoksi
Hipoksi, hücre fonksiyonu için gerekli oksijenin sağlanamaması sonucu ortaya çıkan tablodur. Hipoksemi; arteryal kandaki oksijen miktarının düşük olmasıdır (9). Anestezi sırasında oluşan hipoksi nedenleri: 1. Anestezi öncesinde mevcut olan nedenler: ‐ İleri yaş (PaO2 (parsiyel arteriyal oksijen basıncı) değerleri yaşın ilerlemesi ile 26 azalır.) ‐ Şişmanlık (PaO2 değerleri azalır) ‐ Kardiyopulmoner hastalıklar ‐ Kronik akciğer hastalıkları (KOAH) ‐ Sigara içmek ‐ Sistemik hastalıklar ‐ Amfizem ‐ Göğüs deformitesi olan hastalar ‐ Pulmoner enfeksiyon, atelektazi ‐ Multipl travma, sepsis, kardiyak veya renal yetmezliği olan akut akciğer hastalıkları durumunda 2. Anestezi cihazındaki arıza veya yetersizlikler 3. Ventilasyonda yetersizlik 4. Fonksiyonel rezidüel kapasitedeki (FRC) azalma 5. Dolaşımın labil olması 6. Hipoksik pulmoner vazokonstrüksiyonun (HPV) inhibisyonu 7. Oksijenin taşınmasında azalma (10) 27 2.1.12 Laringospazm
Laringospazm; genel anestezi indüksiyonu veya uyanma sırasında sorun teşkil eden bir komplikasyondur. Laringospazma neden olan uyarılar genellikle, sekresyonlar, kusmuk, kan, inhalasyon ajanları, orofaringeal ya da nazofaringeal havayolu yerleştirilmesi, laringoskopi, ağrılı periferal uyarı ve peritoneal çekilmeler yüzeyel anestezi sırasında refleks olarak laringospazma neden olabilirler. Laringospazm ile hipoksi, siyanoz gibi belirtiler görülür. Kontrol altına alınmadığında durum kardiyak arreste kadar gidebilmektedir. Tedavide; hastanın havayolu açıklığı sağlanmalı, tekrar oluşmasını engellemek için ağız içindeki yabancı cisimler, kan ve sekresyonlartemizlenmelidir (10). 2.1.13 ZorEntübasyon
Zor entübasyondan şüphelenilen hastalar genellikle;  Üst kesici dişleri uzun,  Çene kapatılınca maksiller kesici dişler mandibuler kesicilerin belirgin olarak önünde,  Hasta istemli olarak mandibuler kesici dişlerini maksiller kesici dişlerinin önüne çıkartamıyor,  Kesici dişler arası mesafe 3cm’den az, 28  Mallampati III ve IV,  Damak çok kavisli ve çok dar,  Mandibula boşluğu kitle ile dolu, endure,  Boyun kalın ve kısa,  Triomental mesafe 3parmaktan kısa,  Çene ucu göğüse değmiyor, boyun ekstansiyonu kısıtlı olan hastalardır. Deneyimli bir anestezistin, konvansiyonel bir laringoskop kullanarak, 3’ten fazla denemede ya da 10 dakikadan daha fazla sürede entübasyonu yapması zor entübasyon olarak tanımlanır (13). 2.1.14 Bronkospazm
Alerjik reaksiyon, anaflaksi ya da hava yolu irritasyonuna lokal ya da santral yanıt olarak oluşan refleks bronşiyoler konstrüksiyondur. Sigara içenlerde, astımlı hastalarda anaflaktoid ilaçlar ve kan tranfüzyonu reaksiyonlarında sık görülen bir problemdir. Bronkospazmın çözülemediği ileri aşama durumlarda adrenalin uygulaması da gerekebilir (14). 2.1.15 PeriferikSinirHasarı
Periferik sinir hasarı genel ve rejyonel anestezinin bilinen bir komplikasyonudur. Nedenleri: ‐ İyi pozisyon verilmemesi veya basınç noktalarının korunmaması sinirlerin gerilmesi veya bası altında kalmasına bağlı gelişebilir. 29 ‐ Anestezi altında ağrı hissedilmemesi ve kasların gevşek olması, sinirlerin aşırı gerilmesini ve kompresyonunu kolaylaştırır. Bu etki sinir kan akımının bozulmasına ve sinir hasarına neden olur. ‐ Sinir içi ve çevresine enjekte edilen maddelerin kimyasal ve mekanik etkisi, iğnenin mekanik etkisi, bakteriyal kontaminasyon ve hematom etkisi ile sinir hasarı oluşabilir. ‐ Hipotansiyonun iskemik etkisi ve hipotermide basınca duyarlılık periferik sinir hasarı olasılığını arttırır (15). 2.1.16 Titreme/Hipotermi
Soğuk ameliyat odaları, verilen sıvıların soğuk oluşu ve hastaların hareketsizliği nedeniyle yavaşlayan dolaşım gibi birçok etken hipotermi denen tabloya neden olur. Hipotermi genelde vücut ısısının 360°C’nin altına düşmesi olarak tanımlanır. Hipoterminin zaten oluşmadan önlenmesi mutlaka gereklidir. Ancak oluştuğu ve hastada istemsiz titremenin varolduğu dönemlerde mutlaka tedavi gerekir. Aksi halde oksijen tüketiminin hızla artışı, hipoksiyi (oksijen yetersizliğini) beraberinde getirebilir. 25 mg IV Petidin (=Meperidin, Dolantin, Aldolan) titreme tedavisinde oldukça etkin bulunmuştur. Isıtılmış sıvılar vermek ve ısıtıcı kullanımı oldukça etkin / önemlidir (14). 30 2.1.17 Bulantı/Kusma
Bulantı / kusma , anestezi uygulaması sonrasında sık görülen bir problemdir. Hafif ya da şiddetli olsun, her bulantı durumu hastayı zor duruma sokar ve çözümü gerekli bir ajitasyon tablosu karşımıza çıkar. Özellikle torasik ve abdominal girişimlerde olaya şiddetli ağrının da eklenmesi sıkıntıyı büyütür. Bulantı ve kusmanın birlikte olması durumunda, kusmanın kontrol altına alınamaması ve şiddetlenmesi ile ciddi sıvı‐elektrolit kayıpları yaşanabilir. Çıkarılan gastrointestinal içeriğin aspirasyonu durumu, özellikle havayolu refleksleri tam yerine gelmemiş hastalarda büyük risk oluşturur. Büyük dozlarda opioid yapmaktan kaçınmak, kan basıncının korunmasına dikkat etmek, hastada hipoksi gelişmesine izin vermemek, hastada bulantı ve kusma öyküsü varsa profilaktik tedavi vermeye dikkat etmek, gastrik volümün boş olduğundan her daim emin olmak, indüksiyonda ve hastanın uyandırılması aşamalarında gastrik volümü girişimsel olarak kontrol etmek ve boşaltmak, hastanın derin nefesler almasını sağlamak (Mekanizması bilinmese de bulantıyı azaltıcı etkisi olduğu belirtilmiştir.), hastanın ağrı çekmemesine dikkat etmek, psikolojik destekte bulunmak gibi önlemler alınmalıdır (14). 2.1.18 AllerjikReaksiyonlar
Duyarlılık (allerjik) reaksiyonlar daha önceden sensitize olmuş kişilerde antijenik stimülasyona abartılmış immunolojik yanıtlardır. Genel anestezi sırasında veya sonrasında ortaya çıkabilecek allerjik durumlar şu şekilde sıralanabilir: 31 a. Erken Aşırı Duyarlılık Reaksiyonları b. Anafilaktik Reaksiyonlar c. Lateks Allerjisi d. Anestetik Ajanlara Karşı Allerjik Reaksiyonlar e. Antibiyotiklere Karşı Allerji (8) 2.1.19 DişHasarları
Diş hasarı için en büyük risk, laringoskopi ve trakeal entübasyon sırasında ortaya çıkar.Ön maksiller dişler en sık hasarlanandır, bunlarında en sık etkileneni sol kesicilerdir. Oral sert ve yumuşak dokuların hasarı sıklıkla anterior maksiller dişlerin trakeal entübasyon sırasında kaldıraç noktası veya proksimal laringoskop bleydin dayanak yeri olarak kullanılmasına bağlıdır (15). 2.1.20 GözHasarı
Basit korneal sıyrıktan körlüğe kadar varabilen geniş bir seri olay bildirilmiştir. Korneal sıyrık en sık ve geçici göz hasarıdır. ASA Closed Claims Project sıyrık için çok az sayıda iddia tanımlamıştır; dava başlatan bu seride neden nadiren saptanmış (%20) ve kalıcı hasar insidansı düşük (%16) bulunmuştur. Her serinin nedenleri ve sonuçları oldukça farklıdır. Korneal hasar nedeni belirgin olmayabilirse de, genel anestezi sırasında bilinç kaybından sonra fakat entübasyondan önce gözlerin düzgünce bantlanarak korunmaları ve oksijen maskeleri, örtüler ve yastıklarla direkt temaslarının önlenmesi hasar olasılığını 32 minimalize etmede yardımcı olur (8). 3
DişHekimliğindeSedasyonKullanımı
Sedasyon, anksiyetenin ortadan kaldırılması, azaltılması veya hiç ortaya çıkmaması durumudur. Hastanın bilincinin açık ancak ilaç etkisinde olduğu, anestezinin bir dönemidir. Sedasyonda koruyucu refleksler ortadan kalkmadığı gibi hastalar sözlü komutlara yanıt verebilirler. Genel anesteziden farklı bir özelliği de sedasyona girmiş hastanın, hava yolunu kendi kendine kontrol edebilme özelliğinin kaybolmamış olmasıdır (16). Bilinçli sedasyon; bilinç düzeyinde hafif bir azalma ile birlikte, hastanın bağımsız ve devamlı olarak hava yolunu koruyabildiği, fiziksel uyarılara ve sözel komutlara uygun bir şekilde yanıt verebildiği durumdur. Derin sedasyon; bilinç düzeyinde azalmanın kontrol edilebildiği, bununla birlikte hastanın koruyucu reflekslerinin kısmen kaybolduğu, sözel komutlara yetersiz yanıt ile karakterize durumdur (17). Sedatif ilaçların veriliş yolları oral, rektal, topikal, sublingual, intranazal, transdermal (deri yolu ile), subkutan, intramüsküler, inhalasyon (pulmoner), intravenöz olarak diş hekimliğinde kullanılmaktadır. En yaygın olarak kullanılan yöntem inhalasyon sedasyonunda güvenli, geniş, esnek kullanımından dolayı azot protoksittir. Diş hekimliğinde sedasyon amaçlı kullanılan ilaçlar hipnotik ve sedatifler (barbitüratlar, antihistaminikler, kloral deriveleri, ketamin), opioidler, trankilizanlar 33 (fenotiazinler, butirofenonlar, benzodiazepinler) olmak üzere üç grupta toplanırlar (17). 3.1 SedasyonKullanımınaBağlıKomplikasyonlar
N2O Sedasyonunda: 1. Doz aşımı hallerinde, ajitasyon, baş dönmesi, terleme veya baş ağrısı sık görülen yan etkilerdir (6). 2. Hipoksi, aşırı ve uzun süreli sedasyon (oversedasyon) veya midenin aşırı dolu olmasından dolayı bulantı ve kusma meydana gelir. 3. Sinüslerdeki basınç artışından dolayı diş ağrısı oluşabilir. 4. Kullanılan cihazın bozulması gibi nedenlerden dolayı, yeterli miktarda O2 ile birlikte kullanılmadığında asfiksi gelişebilir. 5. Difüzyon hipoksisi, malign hipertermi, yüksek basınç ve volüme bağlı yan etkiler, kemik iliği depresyonu, ters psikolojik reaksiyonlar görülebilir (18). İntranazal sedasyonda, nazal mukozada irritasyona neden olur. Oral veya parenteral ilaç uygulamasını kabul etmeyen küçük çocuklarda, nazal yol kullanılmaktadır (6,19). Hipnotik ve sedatiflerin dozu arttırıldığında hastada psikolojik uykuya benzeyen bir hipnotik durum oluşturmaktadır. Barbitüratlar, yüksek dozda uygulandığında solunum ve kardiyovasküler sistemlerde depresyon meydana gelir. Plasentadan geçtikleri için hamile ve 34 emziren hastalarda kontrendikedir. Bağımlılık oluşturma potansiyeline sahiptirler (6,17). Hidroksizin, çok nadir olarak epileptik nöbet riskini arttırdığı için, epilepsisi olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Fenotiazinlerde hastada sürekli hareket, perioral spazmlar, dil protrüzyonu, titreme, hipersalivasyon, ortostatik hipotansiyon ve taşikardi meydana gelebilir. Butirofenonlarda hastada huzursuzluk, baş dönmesi, hipotansiyon, postoperatif halüsinasyonlar görülebilir. Diazepam ve midazolamda anterograd amnezi oluşturma riski vardır (6,20). 35 SONUÇ Diş hekimliği pratiğinde, hekimin bilgisinin yeterli düzeyde olmasını gerektiren birçok komplikasyon görülebilir. Bu komplikasyonlara karşı önlem alınması ya da komplikasyon oluştuğunda acil müdahale imkanlarına sahip olunması gerekir. Acil müdahale için gerekli araç – gereç ve ekipmanın yanı sıra hekimin bu komplikasyonlarla baş edebilmesi için yeterli bilgi düzeyinde olması da çok önemlidir. Bu komplikasyonlar arasında, anesteziye bağlı meydana gelen sorunlar büyük çoğunluğu oluşturmaktadır. Diş hekimliğinde kullanılan lokal, genel ve sedasyon anestezileri bazı durumlarda aynı komplikasyona yol açabilmekle beraber birçok farklı duruma da sebep olabilmektedirler. Sonuç olarak bu tez, diş hekimliğinde uygulanan genel ve rejyonel anestezi sırasında gelişebilecek komplikasyonların tanınması amacıyla derlenmiştir. 36 KAYNAKLAR 1) Prof. Dr. Ü.Tuncay, Dental Anestezi, 2. Baskı, İzmir, 2012, S: 1‐18 2) Prof.Dr.M.Türker, Prof.Dr.Ş.Yücetaş, Ağız Diş Çene Hastalıkları ve Çene Cerrahisi, 3. Baskı, Özyurt Matbaacılık, Ankara, 2004, S: 87‐96 3) Kaya K., Lokal Anestezikler ve Klinikte Kullanımları, G.Ü. Ders Notları, Ankara, 2000 4) Prof.Dr.A.S.Demiralp, Prof.Dr.S.Demiralp, Diş Hekimliğinde Anestezi, Editörler; Prof.Dr.C.Üçok, Doç.Dr.A.M.Tüzünel Öncül, Ankara, 2013, S: 51‐74 5) Doç.Dr.A.Sağlam, Dental Anestezi, 1.Baskı, Ankara, 2005, 7,S:147‐226 6) Malamed S.F., Sedation A Guide to Patient Management, 4th Edition, St. Louis: Mosby Co, 2003, S:79‐90 7) Özcengiz D., Özbek H., Anestezi El Kitabı, Nobel Tıp Kitapevleri, 1998, S :171‐
172 8) Morgan G.E., Mikhail M. S., Murray M. J. ve Larson C. P., Klinik Anesteziyoloji Çeviri Editörleri; Prof Dr. M. Tulunay, Prof. Dr. Handan Cuhruk, 3. Baskı, Güneş Tıp Kitabevi, 2004, S : 889‐911 9) Atlee J.L., Anestezide Komplikasyonlar, Çeviri Editörleri; Doç. Dr. M. Çiçek, Prof. Dr. M. K. Bayar, 2. Baskı, Nobel Kitabevi,2012, S :186‐188 10) http://www.belgeler.com/blg/vqw/genel‐anesteziye‐
iliskinkomplikasyonlarin‐retrospektif‐degerlendirilmesi‐evaluating‐
thecomplications‐related‐general‐anesthesia‐retrospectively 37 11) Priori S.G., Barhanin J., Hauer R.N., et. al., Genetic and Molecular Basis of Cardiac Arhythmias, Impacton Clinical Management, Part III, 1999, S:674–
681 12) Esener Z, Anestezi Sırası ve Sonrasında Gelişen Sorun ve Komplikasyonlar, Klinik Anestezi, 3.Baskı, Logos Yayıncılık, Samsun, 2004, S:590‐654 13) Gürcan GÜNGÖR, Pervin BOZKURT, Baş Boyun Cerrahisinde Anestezi Komplikasyonları Sunumu, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı, 2006 14) Ahmet Emre AZAKLI, Anestezi Uygulamasında Sık Görülen Komplikasyonlara Yönelik Önlem ve Tedaviler Kılavuzu, 2014, S: 16 15) Atlee J.L., Anestezide Komplikasyonlar, Çeviri Editörleri; Doç. Dr. M. Çiçek, Prof. Dr. M. K. Bayar, 2. Baskı, Nobel Kitabevi, 2012, S: 181‐183 16) Esener Z., Klinik Anestezi, 1.Baskı, Logos Yayıncılık, Samsun, 1995 17) Haas D.A., Oral and İnhalation Conscious Sedation. Dent. Clin. North. Am., 1999, 43,S: 341‐359 18) Mathewson R.J., Primosch R.E., Fundamentals of Pediatric Dentistry. 3rd Edition. Missouri: Quintessence Publishing Co., Inc, 1995, Part 13 19) Natan J.E., Managing Behavior of Precooperative Children. Dent. Clin. North. Am., 1995, 39,S: 789‐815 20) Ryder, W., Wright, P.A. Dental Sedation. A. Review. Br. Dent. J.,1995, 165,S: 207‐216 38 ÖZGEÇMİŞ 1992 yılında Tekirdağ’da doğdum. İlk ve ortaokulu Tekirdağ Süleymanpaşa İlköğretim Okulu’nda okudum. Tekirdağ Anadolu Öğretmen Lisesi’nde lise öğrenimimi tamamladıktan sonra 2010 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ni kazandım. 39 40 41 42 43 44 45 46 
Download