gingival hastaliklar - Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

advertisement
T.C.
Ege Üniversitesi
Dişhekimliği Fakültesi
Periodontoloji Anabilim Dalı
ULTRASONİKLER İLE EL ALETLERİNİN İN VİTRO OLARAK
KARŞILAŞTIRILMASI
BİTİRME TEZİ
Stj. Dişhekimi Buğra TÜRKKANI
Danışman Öğretim Üyesi : Prof. Dr. Arslan AKGÜNLÜ
İZMİR 2007
ÖNSÖZ
‘Ultrasonikler ile el aletlerinin in vitro olarak karşılaştırılması’ adlı tezimin
hazırlanmasında bana yol gösteren hocam Sayın Prof.Dr.Arslan AKGÜNLÜ’ye
teşekkür ederim. Ayrıca çalışmamın düzenlenmesinde bana yardımcı olan Sayın
Dt.Buket HAN SAYGAN’a ve öğrenim hayatım boyunca benden desteğini
esirgemeyen ailem ve arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim.
Stj.Dişhekimi Buğra TÜRKKANI
1.GİRİŞ ve AMAÇ
2.DİŞTAŞLARI…………………………………….....................................2
2.1.Supragingival diştaşı……………………………………………….2
2.2.Subgingival diştaşı…………………………………………………3
2.3.İçerik……………………………………………………………….4
2.4.Diş Yüzeyine Tutunma…………………………………………….5
2.5.Oluşum……………………………………………………………..6
2.6.Mikroorganizmaların Diştaşı Mineralizasyonunda Rolü…………..7
3.PERİODONTAL ENSTRUMANSYON…………………………………8
3.1.Periodontal aletlerin sınıflandırılması……………………………...8
3.1.1.Periodontal Küretler………………………………………….11
3.1.2.Ultrasonik Cihazlar………………………………………….14
3.1.2.1.Endikasyonlar ve Kontraendikasyonlar……………...16
4.ULTRASONİKLER İLE EL ALETLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI...22
4.1.Aletlerin Yan Etkileri………………………………………………27
4.2.Klinik Sonuçlardaki Değişiklikler………………………………….30
4.3.Yara İyileşmesi……………………………………………………..34
4.4.El Aletleri ve Ultrasonik Aletlerdeki Son Gelişmeler……………...35
5.GEREÇ ve YÖNTEM……………………………………………………..36
6.BULGULAR………………………………………………………………37
7.TARTIŞMA……………………………………………………………….39
8.SONUÇ……………………………………………………………………41
9.ÖZET………………………………………………………………………42
10.KAYNAKLAR…………………………………………………………...44
1. GİRİŞ ve AMAÇ
Tüm dünyada yapılan epidemiyolojik çalışmalar periodontal hastalığın, gerek
prevelans gerekse insidans açısından en yüksek orana sahip hastalıkların başında
geldiğini ortaya koymuştur. Periodontal hastalığın başlıca nedeni mikrobiyal dental
plaktır. Mikrobiyal dental plak zamanla matris oluşturarak diştaşını meydana
getirmektedir. Periodontal tedavinin en önemli amaçlarından biri periodontal
patojenik mikroorganizmaların yoğun olarak bulunduğu subgingival bakteriyel
biofilmin, diştaşlarının ve hastalıklı sementin uzaklaştırılmasıdır. Bu amaca yönelik
olarak yapılan kök kazıması ve kök düzleştirmesi işlemlerinin rutin el aletleriyle
gerçekleştiriliyor olmasına karşın bu aletlerin kullanımın teknik gerektirmesi, zaman
alması ve hem hasta hem de hekim yönünden yorucu olması, elektrikle çalışan çok
sayıda kazıyıcı aletin (sonik, ultrasonik) geliştirilmesine neden olmuştur. Günümüze
kadar tüm ultrasonik alet uçları büyük ve hacimli olmalarından dolayı çoğunlukla
supragingival diş yüzeylerinin kazınmasında ya da iltihaplı ve yapışma özelliğini
kaybetmiş olan dişeti dokularının altındaki kök yüzeylerinin kazınmasında
kullanılmışlardır. Ancak yıllar içerisinde geliştirilen ince uçların derin periodontal
ceplerde etkin olarak kullanılmasıyla beraber hasta konforu da artmıştır. Bu aletler ilk
çıktığından beri ikisini kıyaslayan birçok araştırma yapılmıştır. Yapılan birçok
araştırma ultrasoniklerle el aletleri arasında pek bir fark olmadığını ortaya koymuştur.
Bu çalışmada ultrasonik aletler ile el aletlerinin kullanımı sonucunda kök yüzeyi
üzerinde
oluşturdukları
amaçlanmıştır.
düzensizliklerin
in
vitro
olarak
karşılaştırılması
2. DİŞTAŞLARI
Gingival enflamasyonun (şekil 1) primer etkeni mikrobiyal dental plaktır.
Bunun yanında diştaşı, kötü restorasyonlar ,ortodontik tedavi komplikasyonları,
sigara kullanımı gibi predispozan faktörler vardır (1).
Şekil 1: Gingival enflamasyon
Şekil 2: Diştaşı
Diştaşı: Doğal dişlerin ve dental protezlerin yüzeylerinde oluşan
mineralize olmuş bakteriyel plağa denir.
2.1. Supragingival diştaşı:
Gingival marjinin koronalinde yerleşir ve ağız içinde gözlenir. Genellikle
beyaz ya da beyaz–sarı renktedir (şekil 2). Kolaylıkla diş yüzeyinden
uzaklaştırılır. Uzaklaştırıldıktan sonra çok kısa surede özellikle mandibular
keserlerin lingual yüzeylerinde tekrar oluşur. Renk, sigara kullanımına ve gıda
artıklarının rengine bağlı olarak değişir. Tek bir diş üzerinde, bir diş grubunda,
dişlerin bir yüzlerinde, veya ağız içerisindeki dişlerin bütün yüzlerinde
görülebilir. İlk teşekkül ettiği zaman yumuşak ve pörözdür.
En sık yerleşim gösterdiği yerler maksiller molarların bukkal yüzleri ve
mandibular dişlerin lingual yüzleridir. Stennon kanalı ile üst molarlarda ;wharton
ve bartholin kanallarının açılma yerleri ile komşu mandibular keser dişlerde sık
supragingival taş gözlenmektedir (2).
Supragingival diştaşında bulunan mikroorganizmaların en fazla yüzdesini
gram-pozitif ipliksi bakteriler; bunu takiben, gram-negatif ipliksi bakteriler ve
koklar; gram-pozitif koklar yapar (3).
2.2. Subgingival diştaşı:
Gingival marjinin altında yerleşen ve rutin klinik incelemede görülemeyen
diştaşlarıdır. Eksplorer gibi el aletleriyle dikkatli bir şekilde kalkulusların
lokalizasyonu belirlenebilir. Subgingival diştaşı sert yapılı siyah-kahverengi
veya yeşilimsi-siyah renktedir. Supragingival ve subgingival diştaşları genelde
beraber gözlenirler.
Mikroskobik incelemelerde kronik periodontitis hastalarında subgingival
diştaşının genelde periodontal cebin yakınında yer aldığı ve bağlantı epiteline
ulaşamadığı gösterilmiştir.
Sri-Lanka’da çay işçileri ve Norveçteki bir grup işçi ele alınarak bir çalışma
yapılmıştır. Norveç populasyonu hayatları boyunca dişhekimi kontrol altında
olmuş, Sri-Lanka’daki işçiler kontrol altında olmamışlardır. Sri-Lanka’daki
işçilerde dişler sürer sürmez kısa sürede supragingival diştaşı oluşumu
gözlenmiştir. İlk görülen yerler maksiller molarların bukkal yüzleri ve
mandibular keserlerin lingual yüzleri olmuştur. Supragingival diştaşı yaş
ilerledikçe artmış ve 25-30 yaşında maksimum düzeye ulaşmıştır. Bu sürede
bütün dişler diştaşıyla çevrilmiş
fasiyal yüzeylerin lingual veya palatinal
yüzeylere oranla daha az diştaşıyla kaplandığı gözlenmiştir. Subgingival diştaşı
genellikle supragingival diştaşının oluştuğu dişlerin interaproksimal yüzlerinde
görülmüştür. Norveç popülasyonu oral hijyen eğitimi almış ve arayla dişhekimi
kontrolu altında olmuşlardır. Sri-Lanka grubuyla karşılaştırıldığında %80
hastada üst molarların bukkal yüzeylerinde ve mandibular kesicilerin lingual
yüzeylerinde diştaşı oluştuğu gözlenmiştir (4).
Supragingival-subgingival diştaşları radyografide gözlenebilir. Özellikle
yüksek kalsifiye interaproksimal diştaşları radyoopak olarak gözlenirler .
2.3. İçerik:
-İnorganik İçerik: Supragingival diştaşı inorganik ve organik içerikten
oluşmaktadır. İnorganik bölümü %75.9 kalsiyum fosfat,
%3.1 kalsiyum
karbonat ve az miktarda magnezyum fosfat oluşturur. İnorganik içerik vücuttaki
diğer kalsifiye dokularla aynı orana sahiptir.
İnorganik içeriğin 4 ana kristal yapısı ve oranları şöyledir:
Hidroksiapatit %58
Magnezyum whitlockite %21
Oktakalsiyum fosfat %12
Brushite %9
Genelde 2 veya daha fazla kristal form diştaşında gözlenir. Hidroksiapatit ve
oktakalsiyum fosfat genelde gözlenen kristal formlardır. Brushite genelde
mandibular anteriorda, magnezyum whitlockite genelde posterior bölgede
gözlenir.
-Organik İçerik: Diştaşının organik içeriğini protein, polisakkarit, deskuamoz
epitel hücreleri, lökositler ve çeşitli mikroorganizmalar oluşturur. Organik
içeriğin %1.9 ile %9.1 oranını karbonhidrat oluşturur.
Subgingival diştaşının içeriği supragingival diştaşıyla hemen hemen aynıdır.
Hidroksiapatit içeriği aynıdır, daha fazla magnezyum whitlockite, daha az
brushite ve oktakalsiyumfosfat içerir. Kalsiyum fosfat içeriği subgingival
bölgede daha fazladır. Tükürük proteinleri supragingival diştaşında bulunmasına
karşın, subgingival bölgede bulunmaz. Diştaşı, tükürük taşları ve vücuttaki
kalsifiye dokular inorganik içerik olarak aynıdır.
2.4. Diş Yüzeyine Tutunma:
Diştaşının diş yüzeyine bağlanması hücreler arası madde, bakteriler arası
madde ve bakteriler vasıtasıyla olmaktadır. Bağlanış şekilleri değişik olması
nedeniyle de diştaşlarını diş yüzeyinden kaldırmak kolay veya zor olmaktadır.
Bu konuda aşağıdaki fikirler ileri sürülmüştür (4):
1)Peliküller vasıtasıyla
2)Dentin ve sement dokuları içersine girerek
3)Dişeti çekilmelerinden dolayı meydana gelmiş dentin ve sement
rezorbsiyonlarının çukurcuklarına bağlanmak suretiyle
4)Diş yapısındaki anorganik kristaller ile diştaşının anorganik kristallerinin
birbiriyle kaynaşmaları şeklinde
5)Sementte ayrılmalar ile meydana gelen aralıklara yerleşmek suretiyle
Mine üzerinde biriken supragingival diştaşları ile sement üzerinde biriken
subgingival diştaşları arasında yapışma bakımından büyük fark vardır. Nitekim;
supragingival olan diştaşını kaldırmak kolay olurken subgingival diştaşını
kaldırmak için bazen sementin de bir kısmının diştaşı ile beraber kopması icap
etmektedir. Yani, subgingival diştaşı sement üzerine mineden daha sıkı
tutunmuştur. Burada ipliksi bakterilerin sement üzerindeki sekonder kutikula adı
verilen zar içinde gelişip büyüdükleri hatta bu mikroorganizmaların sement
içerisine nüfuz ettikleri ve bazen de dentin-sement birleşimine kadar uzadıkları
ileri sürülmektedir (5).
Diştaşlarının kireçlenmesi ve birleşimi vücudun diğer kısımlarındaki patolojik
kireçlenmelerden biraz daha farklıdır ve ağız içerisindeki yerine, eskilik
derecesine, dişetlerinin altında ve üstünde teşekkül etmesine göre de değişiklik
gösterir.
2.5. Oluşum:
Kalsifiye olmuş bakteriyel plağa diştaşı denir. Yumuşak plak mineral
tuzlarından 1 ile 14. günde oluşan plak tipidir. Kalsifikasyon plak yerleştikten 4
ile 8 saat içinde başlar. Kalsifiye plaklar %50 oranında 2 günde, %60-90
oranında 12 günde mineralize olurlar. Bütün plaklar kalsifiye tabakalar
oluşturmazlar. Erken yerleşen plaklar az miktarda içerdikleri inorganik yapıyla
beraber zamanla diştaşına dönüşler. Diştaşına dönüşmeyen plak 2 gün içinde
maksimum mineral düzeyine ulaşır. Diştaşı oluşumunda mikroorganizmalar her
zaman önemli değildir çünkü germ-free hayvanlarda da diştaşı oluştuğu
gözlenmiştir (6).
Tükürük supragingival diştaşının mineralizasyonunda ana kaynaktır. Erken
yerleşen plaktan diştaşına dönüşen plakta, diştaşına dönüşmeyen forma göre;
daha fazla kalsiyum, 3 kat daha fazla fosfor ve daha az potasyum gözlenmiştir.
Bu
da
fosforun
mineralizasyonda
kalsiyumdan
daha
kritik
olduğunu
düşündürmektedir.
Kalsifikasyon supragingival plağın iç yüzlerinde başlar ve subgingival plak
oluşarak dişe yapışır. Kalsifikasyon bakteri tipine ve plağın içeriğine göre
değişiklik
gösterir.
Kalsifikasyon
işlemi
başladıktan
sonra
flamentöz
bakterilerinin sayısı artar ve içerik bazofilikten eosinofiliğe döner (7).
Kalsifikasyonun başlangıcı ve oranı kişiden kişiye, dişten dişe ve aynı kişide
farklı zamanlara bağlı olarak değişir. Bu faktörlere bağlı olarak insanlar ağır, orta
derece ve hafif diştaşı formuna sahip olarak sınıflandırılabilir. Diştaşının
maksimum düzeye ulaşabilmesi için 10 hafta ile 6 aya ihtiyaç vardır.
2.6. Mikroorganizmaların Diştaşı Mineralizasyonunda Rolü :
Plağın mineralizasyonu ekstrasellüler olarak hem gr (–) hem de gr (+)
mikroorganizmalar tarafından başlar. İntrasellüler olarak da başlar. Flamentöz
bakteriler, bakterionemaların intrasellüler apatit kristal oluşturma özellikleri
vardır.
Bakteriyel plak, diştaşının mineralizasyonunda fosfat oluşturarak aktif rolü
oynayabilir (8). Oluşturulan fosfat ortamın pH’ ını değiştirmektedir. Bazı
görüşler bakterilerin diğer plaklara basit bir şekilde bağlandığını ve
mineralizasyonda pasif rol oynadığını söyler. Germ-free hayvanlarda kalkulusun
oluşması bu fikri desteklemektedir.
3. PERİODONTAL ENSTRUMASYON
Periodontal aletler diştaşının uzaklaştırılması, kök yüzeyinin düzenlenmesi,
hastalıklı dokuların uzaklaştırılması gibi özel amaçlar için üretilmiştir.
3.1. Periodontal aletlerin sınıflandırılması:
1)
Periodontal
sonda:
Cebin
yerinin
ölçülmesinde kullanılan aletlerdir. (şekil 3)
Şekil 3: Periodontal sonda
Şekil 4: Eksplorer
belirlenmesinde,
derinliğinin
2) Eksplorer: Diştaşının yerinin belirlenmesinde kullanılan aletlerdir (şekil
4). Bu aletler çok çeşitli şekil, boyut, ve çalışma ucuna sahiptir. Bu nedenle
bazıları çürük tayini için uygunken, bazıları ise cep içindeki diştaşının tayini için
uygun olarak şekillendirmiştir. Tedavi öncesinde diştaşının varlığı ve
lokalizasyonunu tayin etmeye yarayan eksplorer, tedavi sonrasında da diştaşının
kaldırılabilme etkinliğini ve yüzey düzgünlüğünü tayin etmek için kullanılır.
3) Periodontal küretler:
- Orak Kazıyıcılar: Supragingival diştaşını uzaklaştıran aletlerdir.
Şekil 5: Orak kazıyıcı
Şekil 6: Küretler
- Küretler: Diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirmesi yapan, cep içi
yumuşak dokuları uzaklaştıran aletlerdir.
- Çapa, Keski: Subgingival diştaşının uzaklaştırılmasında kullanılan
aletlerdir.
- Eğe: Sınırlı kullanım alanı vardır.Günümüzde pek kullanılmamaktadır.
Şekil 7
A.Küret
B.Orak kazıyıcı
C.Keski
D.Eğe
E.Çapa
4) Ultrasonik ve sonik aletler:
Şekil 8: Ultrasonik alet
Şekil 9: Sonik alet
3.1.1. Periodontal Küretler:
1) Orak Kazıyıcılar: İki tane kesici kenarı olan el aletleridir (9). Aletlerin
dizaynı kullanımı esnasında kırılmasını önler. Genel olarak supragingival
diştaşının uzaklaştırılması esnasında kullanılır (şekil 5). El aletinin dizaynına
bağlı olarak aletin subgingival bölgeye yumuşak dokuya zarar vermeden
yerleştirilmesi zordur. Fakat yapılan yeni dizaynlar subgingival bölgede
çalışmayı mümkün kılmaktadır.
2) Küretler: Derin subgingival diştaşının uzaklaştırılması, kök yüzeyi
düzleştirilmesinin
yapılması,
periodontal
cepteki
yumuşak
dokunun
uzaklaştırılmasında kullanılan aletlerdir (şekil 6). Orak kazıyıcılara göre daha iyi
aletlerdir ve keskin köşe içermezler (10). Dizaynlarına bağlı olarak derin ceplere
iyi giriş sağlanmakta ve minumum travma yaratılmaktadır. Bir sap üzerinde tek
uçlu veya çift uçlu olabilir. Küretin dış ve iç kesici kenarı, bıçak sırtı ve bir bıçak
yüzü vardır. Küretler iki ana grupta incelenir.
a ) Universal Küretler:
Farklı açılandırılmaları, hekimin çeşitli el pozisyonlarına göre ağızda farklı
bölgelerdeki dişlerde kullanılabilir.
Bıçak büyüklüğü çeşitli farklılıklar göstermesine karşın bıçak yüzünün aletin
alt boyun kısmına yaptığı açı standart olup 90 derecedir. İki kesici kenarı vardır.
Dış kesici kenarı: anterior dişlerin tüm yüzleri, posterior dişlerin vestibül,
lingual, mezyal yüzleri.
İç kesici kenarı: Posterior dişlerin distal yüzleri.
Yaygın Olarak Kullanılan Küretler:
Barnhart 1\2 ………………….Posterior bölge.
Barnhart 5\6…………………. Derin olmayan cepler.
Columbia 4R\4L ……………. Tüm ağız.
Columbia 13\14………………Anterior bölge.
b) Gracey küretler:
Alana özgü küretlerdir. Çeşitli anatomik bölgelere özel üretilmiştir (şekil 10).
Bu küretler ve modifikasyonları subgingival diştaşının uzaklaştırılması ve kök
yüzeyi düzleştirilmesinde en iyi aletlerdir çünkü kompleks kök anotomisine
adaptasyonları tamdır. Aletin bıçak yüzü alt boyun kısmı ile 70 derecelik açı
yapar. Çalışırken aletin boyun kısmı dişin uzun aksına paralel olmaktadır. Tek
kesici kenara sahiptir (11).
Gracey # 1-2 ve 3-4: Anterior dişler.
Gracey # 5-6: Anterior dişler ve premolarlar.
Gracey # 7-8 ve 9-10: Posterior dişler ve vestibül ve lingual yüzler.
Gracey # 11-12: Posterior dişler mesial.
Gracey # 13-14: Posterior dişler distal.
Tablo 1: Gracey Küretlerle Universal Küretlerin Karşılaştırılması (11)
BIÇAK YÜZÜ
KULLANIM
GRACEY KÜRET
Bıçak yüzü ile alt boyun
UNİVERSAL KÜRET
Bıçak yüzü ile alt boyun
kısmı arasında 70º açı
kısmı arasında 90º açı
vardır.
vardır.
Kullanım sırasında alt
Kullanım sırasında sap
boyun
kısmı
kısmı
yüzeyine
diş
paralel
diş
yüzeyine
paralel olmalıdır.
olmalıdır.
BIÇAK KISMI
KESİCİ KENARI
Bıçak kısmı kıvrıktır.
Bıçak kısmı düzdür.
Bir
Her iki kesici kenarı
kesici
çalışılırken
kenarı
çalışırken kullanılabilir.
kullanılabilir.
Şekil 10:
A Universal küretin bıçak yüzeyi
B.Gracey küretin bıçak yüzeyi.
3.1.2. Ultrasonik Cihazlar
Ultrasonik aygıtlar dişhekimliğinde ilk olarak 1953’te diş kesiminde
kullanılmıştır. Bu aygıtların kavite preperasyonlarında kullanımı ise 1959 yılında
devirli aletlerin kullanımıyla sona ermiştir (12). 1955 yılında ultrasonik
aygıtların diş yüzeyindeki eklentilerin uzaklaştırılmasında kullanılabileceği
gösterilmiştir. Daha sonraki yıllarda ultrasonik kazıma hekimler tarafından kabul
edilen bir işlem olmuş ve 1960 yıllarında el aletlerine alternatif olarak etkili bir
şekilde diştaşını uzaklaştırmak için kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde
ultrasonik aletlerin uçları modifiye edilerek çapları küçültülmüş, boyun kısımları
uzatılmış ve böylece daha etkin subgingival kazıma olanağı sağlanmıştır.
Ultrasonik cihazlar manyetositriktif ve piezoelektrik ultrasonik kazıyıcılar
olmak üzere ikiye ayrılır.
Manyetositriktif kazıyıcılar 1950 li yıllarda kullanılmaya başlanmıştır. Ferrit
veya nikel-demir alaşımlı striplerden oluşan metal uçların başlığa takılmasıyla
kullanılmaktadır. Başlığın içinde ferro manyetik materyalin ekspansiyonuna ve
kontraksiyonuna neden olan elektromanyetik alanı elektriğe bağlı bir bobin
oluşturmaktadır.
Bunun
sonucunda
oluşan
vibrasyonlar
kazıyıcı
uca
yönlendirildiğinde, 13-72 mm genişliğinde, 20.000 ile 45.000 Hz arasında
değişen frekansta eliptik hareketlere neden olmaktadır. Bu eliptik hareketler dişe
adaptasyonu sağlayarak ucun tüm yüzlerinin kullanılmasını sağlamaktadır.
Kazıyıcı ucun kök yüzeyindeki açısına bağlı olarak vurma veya çizme
hareketleri gözlenmektedir.
Piezoelektrik kazıyıcılar 20.000 ile 45.000 Hz arasında frekanslarda
titreşmektedir. Piezoelektrik kazıyıcı uçlar ise optimum 72mm genişliğinde
çizgisel tarzda titreşmekte ve ucun her iki yüzü aktive olmaktadır. Ucun hareket
şekli kök yüzeyindeki kazıyıcı ucun yönüne bağlı olarak ya hafif dokunuş ya da
çizme tarzındadır.
Yapılacak
tedavide
manyetositriktif
mi
yoksa
piezoelektrik
mi
kullanılacağına karar verirken avantajlar ve dezavantajlar göz önünde
bulundurulmalıdır.
Tarihsel olarak incelendiğinde ultrasonik uçlar büyük supragingival taşların
uzaklaştırılması için dizayn edilmiştir. Günümüzde artık uçlar periodontal
ceplere kolay giriş için dizayn edilmektedir. (şekil 11)
Araştırıcılar ultrasonik aletlerin sadece vibrasyon hareketi ile etkili
olmadığını kanıtlamışlardır. Çalışma esnasında oluşan milyonlarca kabarcıklar
bakteri hücre duvarlarının parçalanmasında etkili olmaktadır (13).
Manyetositriktif cihazların oluşturduğu ısı da detoksifikasyon oluşmasında
etkili
olmaktadır.
Ultrasonik
aletlerle
uygunlanabilmektedir.
Şekil 11: Ultrasonik uçlar
kematerapötik
ajanlarda
3.1.2.1. Endikasyonlar ve Kontrendikasyonlar:
Ultrasonik kazıma için geçerli olan endikasyonlar ve kontrendikasyonlar,
başlangıç ve destekleyici periodontal tedavide kullanılan el aletlerinin
endikasyon ve kontrendikasyonlarıyla hemen hemen aynıdır.
Ultrasonik aletlerin endikasyonları (14):
1)Yoğun diştaşlarının uzaklaştırılmasında
2)Dikkatli bir şekilde nekrotizan ülseratif gingivitis gibi akut ağrılı
durumların başlangıç yüzey temizliğinde.
3)İdame tedavisi sırasında residüel ceplerin tedavisinde, subgingival kök
yüzeyi temizliğinde ve plak eliminasyonunda
4)Subgingival küretajda
5)Taşkın restorasyonların ve ortodontik uygulamaların yapıştırılmasından
sonra fazlalıkların kaldırılmasında kullanılırlar.
Ultrasonik aletlerin kontraendikasyonları:
1)Kalp pili taşıyan hastaların hiçbiri manyetositriktif ultrasonik aletle tedavi
edilmemelidir.
2)Çalışma sırasında kullanılan su spreyi operasyon alanına dağılan aerosolü
(gaz içerisinde çapı 50mm den daha büyük katı veya sıvı partiküller) oluşturarak
personeli ve çalışma ortamındaki yüzeyleri kontamine etmektedir. Aerosolle
diğer hastalara geçebilecek, bulaşıcı hastalığı olduğu bilinen hastalar ultrasonik
kazıma aletleriyle tedavi edilmemelidir. İşlemden önce antiseptik gargaraların
kullanılması supragingival ultrasonik kazıma sırasında oluşan aerosolün
mikrobiyal içeriğini azaltmaktadır. Antimikrobiyal gargara (Örneğin;%0.12’lik
klorheksidin) ile 1 dakika çalkalama aerosol içindeki bakterilerin sayısını 1 saate
yakın bir süre boyunca azaltmaktadır. Fakat subgingival ultrasonik kazıma her
zaman kanın ortama saçılmasıyla sonuçlanır (15). Bu yüzden aerosolde patojen
patojenik mikroorganizmaların bulunması kaçınılmazdır.
3)Bu küçük parçacıklar uzun süre havada asılı kalmakta ve nazal kaviteden
geçerek solunum yollarının derin bölgelerine penetre olabilmelidir. 10-50 mm
arasındaki
çapa
sahip
aerosoller
solunum
yollarının
üst
kısımlarında
kalmaktayken 0.5-5 mm arasındaki çapa sahip aerosoller ciğerlere penetre
olabilmektedir (16). Bu yüzden immunolojik olarak baskılanmış veya kronik
pulmoner rahatsızlığı olan hastalar, solunum yolu hastalıklarının buluşma riski
daha yüksek olduğunda, ultrasonik aletlerle tedavi edilmemelidir.
4)Titanyum implantlarda porselen veya rezin restorasyonların bulunduğu
dişlerde kullanılmamalıdır.
Ultrasonik alet kullanımı, hafif baskıyla ucun devamlı hareketlerle dişin
yüzeyine paralel tutulmasıyla yerine getirilir. Ucun tek bir noktada uzun süre
tutulması veya en uç noktasının dişin üzerinde tutulması kök yüzeyinde olukların
açılmasına ve yüzeyin pürüzlenmesine veya dişin aşırı ısınmasına neden
olmaktadır. Aletin düşük devirde ve hafif basınçlarla kullanılması kaldırılan
madde miktarını ve derinliğini azaltmaktadır. Ultrasonik aletin çalışan ucu
diştaşının kırılıp uzaklaştırılması için diştaşı ile temasta olmalıdır. Ancak fazla
keskin olmayan ve titreşmekte olan çalışma uçları ile yapılan hızlı ve hafif
darbeler hissetme duyusunu zayıflatmakta devamlı çalışan su spreyi görüşü
engellemektedir. Bu nedenle ultrasonik alet kulanımı sırasında yüzey
temizliğinin değerlendirilmesinde sık sık sond kullanılmadır. Bu önemli noktalar
dikkate alınarak, ultrasonik aletlerin kullanım önerileri şöyle sıralanabilir.
1)Ultrasonik unit, dezenfektanla tamamen silinmelidir. Steril,otoklava
konabilecek ultrasonik başlıklar kullanılmalı veya başlık dezenfektanla
silinmelidir. Su borularındaki ve başlıktaki su 2 dk süresince akıtılarak
borulardaki mikroorganizma sayısı düşürülmelidir. Mümkünse su filtreleri veya
steril su kullanılmalıdır.
2)Kontamine aerosolü azaltmak için hastanın ağzı 1 dakika antimikrobiyel
ağız gargarası ile (Örneğin;%0.12 klorheksidinle) çalkatılmalıdır.
3)Hekim koruyucu gözlük ve maskeler takmalı ve yüksek hızda çalışan
aspiratörleri kullanarak aletin kullanımı sırasında ortaya çıkan kontamine
aerosolün ortama dağılması minimalize etmelidir.
4)Ultrasonik aletlerin devir ayarları titreşim genişliğini etkilemektedir. Bu
yüzden aletin yüksek devirde ayarlanması hem daha çok aerosol oluşumuna
neden olmakta hem de periodontal cep içine dağıtılan soğutucu ajanın hacmini
azaltmaktadır. Tedavinin sonuçları aletin devir ayarlarıyla değişmektedir, aletin
yüksek devirde ayarlanması aşırı madde kaldırılmasını kolaylaştırmaktadır.
Düşük devirde başlatılmalı ve diştaşlarının kaldırılması için yeterli olan devirden
daha yüksek devirde kullanılmamalıdır. Orta devirden yüksek devire kadar olan
ayarlarda aletin ucunun kök yüzeyine paralel olmaması dişte hasara neden
olmaktadır.
5)Maksimum alet stabilizasyonunu sağlamak için aletin gövdesi kalem gibi
tutulmalıdır. İntraoral parmak desteği üst ön dişler bölgesinde ve alt çenede
tavsiye edilirken, mandibular dişler için intraoral veya ekstraoral destek noktaları
kullanılabilmektedir.
6)Üniti çalıştırdıktan sonra uygun uç seçilmeli, uç başlığa yerleştirilmeli ve
alet çalışan uçtan fazla basınçlı olmayan bir suyun çıkması için ayarlanmalıdır.
Ağızda biriken suyun uzaklaştırılması için yeterli aspirasyona ihtiyaç vardır.
7)Kısa, hafif, vertikal, horizontal veya oblik ardı ardına gelen darbeler
yapılmalıdır. Çalışan uç eklentilerin üzerinden geçerken diş yüzeyine adapte
olacak şekilde tutulmalıdır. Ağır yatay basınçlar gereksizdir çünkü aletin
vibrasyonel enerjisi diştaşını uzaklaştırmak için yeterlidir. Ancak madde
kaldırımı için çalışan ucun eklentiye teması şarttır.
8)Çalışan uç devamlı hareket halinde olmalı ve aletin ucu diş yüzeyine paralel
tutularak veya 15 derecelik açıdan büyük olmayacak bir açı ile tutularak diş
yüzeyinin çizilmesi veya oyulması engellenmelidir.
9)Alet suyun aspirasyonu için periodik olarak kapatılmalı ve diş yüzeyi
sondla sık sık gözden geçirilmelidir.
10)Eğer gerekli ise kök yüzeyinde kalan herhangi bir düzensizlik keskin
küretlerle kaldırılmalıdır.
Ultrasonik kazıma uçlarının yüksek frekanslı titreşimleri ısı oluşturmaktadır.
Bu yüzden kazıma ucunun çevresindeki dokuların fizyolojik sıcaklık seviyesinde
tutulması için soğutucu irrigasyonunun uygulanması gerekmektedir. Soğutucu
sıvının akım oranının 14ml/dak ile 24ml/dak arasında olması, periodontal cepteki
termal hasarı engellemede yeterli olmaktadır (17). Fakat yüksek hacimli
aspiratörlerin, kazıyıcı uca yakın olması kazıma yapılan alana gelen soğutucu
sıvı miktarını azaltmakta ve aşırı ısı oluşumuna neden olabilmektedir.
Ultrasonik kazıyıcı ucun titreşimli hareketi veya soğutucu suyun ultrasonik
biyofiziksel hareketi plağı kaldırmaktadır. Su içindeki kazıyıcı ucun titreşimli
hareketi akustik mikrodalgalanmalara neden olmaktadır. Bu mikrodalgalanmalar
hidrodinamik parçalanma gücüne sahip olduklarından bu kuvvetler biyolojik
hücreleri ve dokuları parçalama parçalama veya hasara uğratma riski
taşıyabilmektedirler. Dental plak organizmalardan ve ekstrasellüler matrisken
oluşmaktadır ve bu yüzden ultrasonik parçalanma kuvvetinden etkilenmektedir.
Gram(-) bakteriler ultrasonik dalgalara duyarlıdır fakat gram( + ) bakteriler,
sporlar, ve virusler bu mikrodalgalanma kuvvetine direnç göstermektedirler. Bu
direnç
büyüklükleri,
rijiditeleri
ve
hücre
duvarının
dayanıklılığı
ile
açıklanmaktadır. Ultrasonik kazıyıcılar plağı diş üzerinden dalgalanma kuvveti
ile kaldırmaktadır. Ancak bu dalgalanma kuvvetiyle eklentilerin kaldırılması bazı
değişkenlere bağlıdır. Bunlar ucun yer değiştirme çapı, ucun şekli, aletin dişe
olan uyumu, ultrasonik uç ile olan mesafedir.
Plağın uzaklaştırılması kavitasyonla da olmaktadır. Kavitasyon akustik bir
alanda gaz kabarcıklarının çizgisel olmayan hareketini tanımlayan bir terimdir.
Plak içine giren küçük hava kabarcıkları kavitasyon çekirdeklerini oluşturur ve
daha sonra dalgalanma kuvveti mevcut plağı ortamdan uzaklaştırır. Hem
kavitasyon hem de akustik mikrodalgalanma ultrasonik kuvvetin fiziksel
sonuçlarıdır ve sinerjistik bir etki göstermektedirler.
Walmsey ve arkadaşları (17) eritrosin boyasıyla boyanarak plağın varlığını
gösterildiği çekilmiş dişlerde, ultrasonik başlığı ilk önce susuz kullanmışlar ve
9.2mm2 bir madde kaybı gözlemlemişlerdir. Daha sonra su sistemi açık olarak
aynı başlığı kullanmışlar ve 138mm2 bir madde kaybı gözlemlemişler ve aradaki
129mm2 lik farkı kavitasyon ve akustik mikrodalgalanmaya bağlı olabileceğini
rapor etmişlerdir.
4. ULTRASONİKLER İLE EL ALETLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI
İki tekniğin karşılaştırılması üzerine birçok araştırma yapılmıştır. Yapılan
çalışmalar ikisinin eşit olduğunu, bazıları ise ultrasoniklerin daha üstün olduğunu
kanıtlamıştır (17).
El aletleri ve ultrasonik aletlerin subgingival plağı uzaklaştırmda eşit etkiye
sahip oldukları kanıtlanmıştır. Oosterwall tarafından 6-9 mm periodontal cebe
sahip dişlerde her 2 yöntem uygulanarak incelemeler yapılmış ve sonuçta yapılan
mikroskobik incelemelerde rod, spiroket mikroorganizmalarının sayısında eşit
miktarda azalma gözlenmiştir (18).
Jotikasthira tarafından in vitro olarak yapılan bir çalışmada ultrasoniklerle el
aletlerinin diştaşı uzaklaştırma etkinliği değerlendirilmiş. İkisinin plak ve diştaşı
uzaklaştırmada eşit etkiye sahip oldukları kanıtlanmıştır (18).
Tablo 2
Araştırıcılar
Plak ve kalkulusu uzaklaştırmada alet etkinliğinin kıyaslanması (18)
Ultrasonikler
Oosterwall
TFI-10 tipinde
Cavitron®
Baehni
A tipinde PiezonMaster®
Copulos
Jotikasthira
Busslinger
Sonikler
Cavitron®(Slimlin
e®
Tip)
Sonosoft®(prototy
pe tip)
Materyal ve
aletleri
method
Gracey
küretler
Phatelus®(universal
Tip)
SonicFlex2000®
Titan-S®
12 hastada 6-9
mm cebe sahip
tek köklü dişler.
Bakteriyolojik
gözlemler.
31 hastada
66
periodontal
cep.
Bakteriyolojik
gözlemler.
Titan-S®
Cavitron®
(modifiye tip)
Hygenist®3(standa
rt tip)
Cavitron®(TFIEWPP tip)
El
Gracey
küretler
10 hastada 90
periodontal
cep.Bakteriyolojik
gözlemler.
EVA
aletleri(tip
3)
120
tane
mandibular dişte
plak ve kalkulus.
SEM gözlemleri.
M23A
universal
küretler
30 tane çekilmiş
dişte supra ve
subgingival
diştaşı.
SEM
gözlemleri.
Sonuç
Mikroskobik
veya
kültürel
olarak
ultrasoniklerle
el
aletleri
arasında
fark
yok.
Mikroskobik
veya
kültürel
olarak
ultrasoniklerle
sonikler
arasında
fark
yok.
Modifiye
ultrasonikler
mikrobiyal
içeriği
gracey
küretlere göre
daha
kısa
zamanda
uzaklaştırır.
Sonik
aletler
daha
etkin
diştaşını
kaldırmakta
fakat
kök
yüzeyinde daha
fazla
pürüzlülüğe yol
açmakta
Piezoelektrik
ultrasonikler
magnetostriktive
göre
daha
verimli ama kök
yüzeyini daha
pürüzlü bırakır.
Periodontal hastalığın gelişmesi esnasında kök yüzeyi özellikle sement ilşkide
olduğu patolojik çevrenin etkisiyle yapısal değişikliğe uğramaktadır.
Açığa çıkmış kök yüzeyinde aşağıdaki değişiklikler meydana gelir:
-Ca ve P miktarındaki değişiklikler olur.
-Kollagen fibrillerin yapısının bozulur.
-Sementte dekalsifikasyon gözlenir.
-Hiperkalsifikasyon gözlenir.
-Endotoksin miktarı artar.
Açığa çıkmış sement yüzeyinde dikkate değer en önemli değişiklik
endotoksin içermesidir. Bu endotoksinin fibroblast gelişimini engellediği
bilinmektedir.
Aleo isimli araştırmacının yaptığı araştırmaya göre sementte bulunan
endotoksinin fibroblast hücrelerinin gelişimini durdurmakta ve kök yüzeyine bu
hücrelerin tutunmasını olumsuz etkilemektedir (19).
1982 yılında Daly (20) isimli araştırmaının yaptığı araştırmaya göre; semente
penetre olan mikroorganizmaların uzaklaştırılması için bütün enfekte olan
sementin tamamen uzaklaştırılması gerekmektedir.
Oda 57 tane periodontal hastalıktan ötürü çekilmiş dişte çalışmıştır.Dişler
üzerinde I.tabaka 2 küret darbesiyle, II.tabaka 3 küret darbesiyle, III.tabaka 4
küret darbesiyle elde edilmiştir. Elde edilen sonuçlar I.tabakanın diğer tabakalara
göre 7,4-24 kat daha fazla endotoksin içerdiğini kanıtlamıştır (20).
Moore isimli araştırmacı kök yüzeyindeki lipopolisakkarit oranını araştırmış
%39 oranında lipopolisakkaritin su ile 1 dakikada uzaklaştığını, %60nın ise
fırçalama ile uzaklaştığını saptamıştır (21).
El aletleri ile yapılan çalışma sonucunda sement yüzeyinde 40 darbe
sonucunda 57,8 µm madde kaybı oluşmaktadır.
Ultrasonik alette ise her darbede 1-7,2 µm arasında madde kaybı olmaktadır.
Sonuç olarak el aletlerinin daha fazla madde kaybına neden olduğu kanıtlanmıştır
Bu madde kayıpları aletin uygulama şekline ve kök yüzeyinin durumuna göre
değişmektedir (22).
Johnson ve Wilson, Moskow ve Bressman (23) ultrasonik araçların el
araçlarına oranla ağız birikintilerini daha çabuk temizlediğini iddia etmişlerse de
Burman, Alderman ve Ewen her iki tip aracın yaklaşık olarak eşit zamanlarda
fonksiyonlarını tamaladıklarını bildirmişlerdir. Daha sonraları Stewart, Drisko ve
Herlach ultrasonik araçlarının yalnızca alt çenede el araçlarını oranla daha çabuk
fonksiyon yaptığını açıklamışlardır. Aynı yazarlar yoğun supragingival diştaşı
olan vakalarda ultrasonik araçların daha etkin olduklarını bildirmişlerdir.
Bir çeşit aracı beceri ile uygulayan bir kimse diğer tip aracın daha etkili ve
çabuk iş yapabildiğini belirtmek amacıyla yapılan araştırmalarda yer alan
kişilerin, araçlardan bir çeşidini uzun zaman kullanıp yalnızca ona alışması
gerekir.
Günümüze kadar yapılan birçok çalışma furkasyon bölgesinde flep açılarak
veya açılmayarak yapılan kök kazımasının eklentileri kaldırmada yetersiz
kaldığını göstermiştir. Bunun sebebi küret uçlarının genişliğinin ortalama 1 mm
olması ve genişliği ortalama 1 mm den az olan furkasyon açıklığına girememesi
olarak gösterilmiştir. Furkasyon bölgesinde alet kullanımını kolaylaştırmak için
hazırlanan yeni sonik ve ultrasonik başlıklar 0.55 mm veya daha küçük çaptaki
uçlara sahiptir. Ultrasonik ince kazıma uçları furkasyon bölgesine girişe izin
vermektedir. İn vitro çalışmalarda, mekanik aletlerin el aletlerine göre furkasyon
bölgesinin temizlenmesinde daha üstün olduğu gösterilmiştir. Takacks ve
arkadaşları (24) çektikleri alt ve üst molar dişlerin diştaşlarını ultrasonik aletlerle
tamamen temizledikten sonra sonra dişlerin furkasyon tavanının 3 mm apikaline
kadar yapay diştaşı boyasıyla boyamışlardır. Daha sonra dişler köklerin
boyanmamış kısmına kadar alçı blokların üzerine yerleştirilmiş ve dişler minesement sınırlarına kadar izole edilmiştir. Ultrasonik ve el aletleriyle molar
dişlerin furkasyon bölgelerinde kazıma yapıldıktan sonra stereomikroskopla
incelemeleri yapılmıştır.Yapay diştaşının en az kaldığı bölgelerde top uçlu
ultrasonik aletin kullanılğı sonucuna varılmıştır.
Sondalanabilen derinlik arttıkça kök kazıma ve düzleştirme işleminin
yapılması zorlaşmaktadır. Waerhaug’un el aletleriyle kazıma sonrası çekilen
dişlerde yaptığı çalışmasında, 3 mm’den az cep derinliklerinde kazıma
etkinliğinin tüm kök yüzeyinde gerçekleştiği, 3-5 mm arasında değişen cep
derinliklerinde subgingival plak uzaklaştırılmasında başarısızlık oranının başarı
oranına göre daha yüksek olduğu, 5mm’den daha derin ceplerde ise kök
kazımasının büyük oranda başarısızlıkla sonuçlandığı gösterilmiştir (25). Aynı
şekilde Stambaugh ve arkadaşları el aletleriyle kazıma sonrası çekilen dişlerede
yaptıkları çalışmada 3.73 mm altındaki ceplerde subgingival plak ve diştaşının
tamamen kaldırılmadığını rapor ederek Waerhaug’un çalışmasını doğrulamış ve
yaptıkları çalışmada diştaşının uzaklaştırılmasında ultrasonik aletlerin el
aletlerine göre daha üstün olduğunu rapor etmişlerdir (25).
Bu çalışmada orta ve derin ceplerdeki penetrasyonun herhangi bir aletle tam
olarak uzaklaşmadığı gösterilmiştir. Ayrıca bu çalışmada el aletlerinin standart
veya ince uçlu ultrasonik kazıyıcılara göre cebe penetrasyonda daha etkisiz
kaldığı rapor edilmiştir.
Dragoo çalışmasında çekim endikasyonu konmuş 28 dişte el aletleriyle ve
ince uçlu kazıma aletleriyle kök kazıması ve kök düzleştirmesi uygulamıştır.
İşlemden sonra dişler çekilmiş %1 lik toludin mavisi solusyonunda 5 dakika
bekletilmiş ve takiben 15 dakika akan su altında yıkamıştır. Daha sonra
boyanmış dişler üzerinde periodontal sondla cep tabanı, el aletlerinin ve
ultrasonik aletlerin ulaşabildiği ve etkin olabildikleri derinlikler ölçülmüştür. El
aletlerinin cebin ortalama 1.25 mm lik taban kısmına ulaşamadığı, modifiye
ultrasonik uçlara ise bu mesafenin ortalama 0.78 mm olduğu gösterilmiştir.
Ayrıca el aletleriyle etkin giriş mesafesinin 3.45 mm ve ince uçlu ultrasonik
aletlerle bu mesafenin 4.65 mm olarak gösterilmiştir (26).
4.1. Aletlerin yan etkileri :
Ultrasonik araçlarına aktif uçlarının dişlerin kök ve kron yüzeylerinde
düzensizliklere neden olduğu birçok araştırmada gösterilmiştir. Uygulanan
kuvvet, aracın ayarlanabilen gücü, uygulama zamanı ve fonksiyon gören ucun
hareket yönü oluşan düzensizleri etkileyen faktörlerdir.
Björn ve Lindhe, ultrasonik araçlarla çalışma sırasında 50-100 gramı aşan bir
N baskısı (yüzeye dik açı ile uygulanan ağırlık) uygulandığına düz yüzeylerin
düzensizleştiğini
baskının
artmasıyla
doğru
orantılı
olarak
artığını
bildirmişlerdir. Ayrıca aynı araştırmacılar bir çeşit el aracı olan fantom küretlerin
yapılan baskı ne oranda olursa olsun diş yüzeylerinde hemen hiçbir düzensizlik
oluşturmadığını belirtmişlerdir.Yapılan diğer araştırmalar da baskı ile yüzeysel
düzensizliklerin el ele gittiği sonucunu vermiştir. Ayrıca araştırmalar yüksek
amplitüd’ün orta derecedekine oranla daha çok yüzeyel düzensizliklere neden
olduğu,
uygulama
zamanın
yapılan
baskıya
oranla
önemsenmeyeceği
şeklindedir. Kardel, aktif uç hareket yönü bilinmeden uygulandığında diş
yüzeyinden depozitleri kaldıracağı yerde dişe gömüleceğinden, hem ağrıya ve
hem de yüzey düzensizliklerine neden olacağını belirtmiştir (27).
Scanning elektron mikroskobuyla yapılmış son araştırmalar birbirini
tutmayan sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Pannier ve arkadaşlarının yaptığı
çalışmada 1,2,9,10,13,14 no’lu Gracey küretleriyle P-10 tipi Cavitron aktif ucu
karşılaştırılmış ve neticede el araçlarının kök yüzeyinden madde yitirilmesine
neden olarak yüzeysel düzensizlikler yarattığını, ultrasonik araçların ise kökün
doğal biçimini hemen hemen hiç değiştirmediğini saptamışlardır. Diğer yönden
Wilkinson ve Maybury Gracey no:1-10 küretleri ile Cavitron P-11L ve P-11R
uçlarını karşılaştırmışlar ve ultrasonik araçların el araçlarına oranla daha çok
yüzey düzensizliklerine neden olduğunu bildirmişlerdir. Aynı bilimsel dergide
yayınlanan araştırmalar, araştırıcıların olabilecek yanıltıcı nedenleri açıklayarak,
ileride yapılacak araştırmalara bir yön verebileceğini saptamalarına yardım
etmiştir (28).
El araçlarıyla yapılan ağız temizliği sırasında dişeti cebi epitelinin bir kısmı
çıkarılmaktadır. Schaffer, Stende ve King, (29) dişeti cebi epitelinin bir kısmının
ultrasonik
araçlara
tarafından
da
yitirildiğini
bildirmişlerdir.
Aynı
araştırmacıların Nadler’in yaptığı araştırmayı onaylayarak, yitirilen cep
epitelinin çoğunlukla derin kısımlardan olduğunu bildirmişlerdir. Bugün bu
olayın ne şekilde oluştuğu bilinmemektedir. Mikroskobik olarak epitel altı bağ
dokusunda bazı koagüle olmuş bölgelere rastlanılmaktadır. Diğer yönden
ultrasonik titreşimlerden 30 saniye etkilenmiş dişeti bağ dokusunda normalden
farklı hiçbir bulguya rastlanılmamıştır. Cep epitelindeki rejenerasyon el
araçlarına oranla ultrasonik araçlarla yapılan tedaviden sonra daha çabuk
olmaktadır. Köpeklerle yapılan araştırmalarda ultrasonik titreşimlerden sonra
alveol kemiği, periodontal membran ve dişetlerinde makrosobik ve mikroskobik
hiçbir patolojik durumun oluşmadığını, su irrigasyonu nedeniyle de iyileşmenin
çabuklaştığı bildirilmiştir.
Sonuç olarak ultrasonik ve el araçlarıyla yapılan işlemlerde cep epitelinin bir
kısmının çıkarıldığını, ayrıca aktif uç keskin olmadığından bağ dokusunda
herhangi
bir
patalojik
değişimin
olmadığını
söyleyebiliriz.
Ultrasonik
titreşimlerin uygulandığı vakalarda dişetindeki iyileşme el araçlarına oranla daha
çabuk olmakta ve her iki tip uygulama periodontal membran ve alveol kemiğinde
bir zarara yol açmamaktadır.
Yapılan iki araştırmaya göer ultrasonik araçlarla yapılan ağız temizliği
sırasında oluşan dişeti kanamaları el araçlarıyla yapılan aynı işleme oranla daha
az olmaktadır. Diğer yönden Burman, Alderman ve Ewen ultrasonik temizlikten
sonra dişetlerinde çok uzun süreli sızıntı şeklinde kanamalar olduğunu
bildirmişlerdir. Stewart, Drisko ve Herlach ise her iki tip ağız temizliği sırasında
dişeti kanamalarının niceliği ve zamanı arasında belirgin fark olmadığını
savunmuşlardır (30).
Subgingival küretaj, gingivektomi ve diğer periodontal operasyonlardan sonra
kanda geçici bir bakteriyemi oluştuğu bilinmektedir. Bu konuda yapılan
karşılaştırmalı araştırma el araçları ve ultrasonik araçlar arasında bakteriyemik
insidans açısından bir fark bulunmadığını ortaya koymuştur.
Çok iyi planlanmış bir araştırmada yazarlar ultrasonik araçlarla yapılan ağız
temizliği sırasında çevre bakteri sayısında el araçlarıyla yapılan temizliğe oranla
30 kat bir artış olduğunu bildirmişlerdir. Aynı yazarlar sonuç olarak aralarında
patojenik olanların da bulunduğu bol sayıda mikroorganizmaları bulunduran su
taneciklerinin solunduklarında genel sağlığa son derece zararlı olabileceklerini
savunmuşlardır.
4.2. Klinik sonuçlardaki değişiklikler:
El aletleri ve ultrasonik aletlerin kök yüzeyindeki etkilerinin tarihsel
persfektifini anlamak oldukça önemlidir. Eski tasarımlı uçlara yapılan geçmiş
dönem çalışmalarda ultrasonik aletlerin küretlere göre daha pürüzlü ve daha
fazla hasara uğramış yüzeyler bıraktığı gösterilmiştir. Son yapılan çalışmalarda
ise ince uçlu ultrasonik aletlerle, el aletleriyle sağlanan pürüzsüz yüzeylerin elde
edilebileceği hatta daha da düzgün yüzeylerin oluşturulabileceği rapor
edilmiştir.Ayrıca kök kazıması sonrası pürüzsüz bir yüzey elde edilmesi önemli
olsa da, tamamiyle pürüzsüz bir yüzey sağlanması gerekliliği açıkca
kantlanamamıştır. Fakat hangi frekansın veya uç hareketinin klinik sonuçları en
iyi şekilde etkilediği belirsizliğini korumaktadır. Sonik, ultrasonik, ve el
aletlerini karşılaştıran bir çalışmada uçlar arasındaki frekans ve hareket
farklılıkları klinik sonuçları etkilememiştir. 1996 yılında Dünya Periodontal
Workshop toplantısında el aletleriyle yapılan kazıma ve kök düzleştirmesi ile
ilgili 27 çalışmanın özeti olarak, orta derinlikli ceplerde (4-6mm) sondalanabilen
derinlikte ortalama azalmanın 1.29 mm ve derin ceplerde (≥7 mm)
sondalanabilen derinlikteki ortalama azalmanın ise 2.26 mm olduğu rapor
edilmiştir. Bu verilere dayanarak sondalama derinliğindeki azalmanın başlangıç
cep derinliğiyle ilişkili olduğu gösterilmiştir. Aynı çalışmada ultrasonik aletlerle
yapılan kazıma ve kök düzleştirmesi ile ilgili 9 çalışma incelenmiş ve el
aletleriyle elde edilen sondalamadaki azalma miktarıyla neredeyse aynı
bulunmuştur.
Ayrıca
bu
çalışma
diğer
çalışmalarla
benzer
sonuçları
göstermektedir. Mekanik kazıyıcıların, el aletleriyle karşılaştırıldığı in vivo
çalışmalarda ise sondalanabilen cep derinliğindeki azalma veya kanamanın
azalması istatistiksel bir farlılık göstermemiştir. Badersten ve arkadaşları cep
derinliği 5mm den daha derin 4-10 dişe sahip 49 bireyde kazıma ve kök
düzleştirme işlemlerini ya el aletleriyle ya da ultrasonik aletlerle yapmışlar ve 5
yıl boyunca 6 ayda bir sondalama derinliklerini, kanama skorlarını, plak
skorlarını değerlendirmişlerdir. Beş yıllık bu çalışmanın sonucunda bu
parametreler temelinde el aletleriyle ultrasonik aletler arasında herhangi bir fark
bulunamamıştır. Kök kazıması için yeterli zaman harcandığında tüm kazıma
aletleriyle neredeyse aynı klinik sonuçlar elde edilmektedir (31).
Cobb kazıma ve kök düzleştirmesinin el aletleriyle yapıldığı 27 çalışmayı,
kazıma ve kök düzleştirmesinin ultrasonik ve sonik aletlerle yaptığı 9 çalışmayı
karşılaştırmıştır ve sonuçta sondalamada kanama ve sondalama derinliğindeki
azalma yönünden herhangi bir fark bulunmadığını göstermiştir (14). Copulos ve
arkadaşları cep derinliği 3 mm den fazla olan 10 bölgeye sahip 9 hastada
yaptıkları bir çalışmada, her hastanın 5 bölgesine el aletleriyle ve diğer 5
bölgesine ultrasonik aletlerle, 0, 90 ve 180 günlerde kazıma ve kök düzleştirmesi
yapmışlardır.Sıfırıncı, 14., 45., 90.,135., 180., günlerde klinik parametre olarak
plak indeks, gingival indeks, sondlamada kanama değerleri, sondlama derinliği
ve ataşman seviyesi ölçümleri alınmıştır. Ayrıca aynı bölgelerden alınan
subgingival plak örnekleri karanlık saha mikroskobisinde incelenmiş ve
bölgelerin biyokimyasal incelenmesinde elastaz markır testi kullanılmıştır.
Sonuç olarak ultrasonik aletlerin el aletlerine göre mikrobiyal çevreyi daha kısa
zamanda azalttığı ve bu azalmanın klinik parametrelere yansıdığı gösterilmiştir
(32). Hem el aletleriyle tedavi sonrası hem de ultrasonik aletlerle tedavi sonrası
plak ve gingival indeks skorlarında, sondalamada kanama ve sondlamada
derinliğinde belirgin azalma gözlenmiştir. Fakat bu klinik parametreler esas
alındığında el aletleriyle ultrasonik aletler arasında fark bulunamamıştır. İki
kazıma aletiyle de neredeyse aynı ataşman kazancı elde edilmiştir. Karanlık saha
mikroskobisinde
incelenen
subgingival
plak
örneklerinde
patojenik
mikroorganizma sayısında belirgin azalma gözlenmiştir.
Sonuç olarak mikrobiyal dental plağın ve diştaşının kaldırılmasındaki
etkinlik,
bakterilerin
sayısında
azalma,
enflamasyonda
azalma,
cep
derinliğindeki azalma ve klinik ataşman miktarındaki artma göz önüne alınırsa
ultrasonik aletlerin kullanımıyla elde edilen klinik sonuçların tatmin edici olduğu
söylenebilir.
Ultrasonik ve sonik kazıyıcıların el aletlerine göre en büyük avantajı kazıyıcı
uçların bileylenmesine ihtiyaç duyulmayışıdır. El aletleriyle başarılı olabilmek
için etkili bir çalışma ucuna sahip olunması gerekirken mekanik aletlerde böyle
bir gereklilik yoktur.
Tablo 3:Klinik sonuçlardaki değişikliğe göre alet etkinliğinin
kıyaslanması
Materyal
Araştırmacılar
Torfason
Badersten
Ultrasonik
Sonik
El aletleri
ve
Sonuç
methodlar
P-10
Gracey
4 ile 6 mm
Klinik
tipinde
küretler
periodontal
ultrasonik
Cavitron®
5/6,11/12
cebe sahip 51
arasında
13/14
tane tek köklü
yok.Ultrasoniklerle daha kısa
dişler
sürede sonuç alınıyor.
TFI-10
Ach 13/14
16
tane
tipinde
Columbia
periodontitis
Cavitron®
13/14
hastası
parmetre
ve
el
olarak
aletleri
bir
Ultrasoniklerle
fark
el
aletleri
arasında fark yok
852
tane
kesici,kanin,pr
emolar
yüzeyi,2 yıllık
gözlem
Loos
TFI-10
Universal
10
tane
Ultrasoniklerle
tipinde
tipte
periodontitis
arasında
Cavitron®
Titan-S®
hastasında
soniklerle biraz daha uzun
1245 yüzey
çalışma zamanı gerekiyor.
fark
sonikler
yok.Sadece
4.3. Yara İyileşmesi:
El aletleriyle veya mekanik aletlerle yapılan tedavi sonrası yara iyileşmesinin
incelendiği çalışmalarda herhangibir fark olmadığı ortaya konmuştur. Copulos ve
arkadaşları el aletlerini ultrasonik aletlerle karşılaştırdığı çalışmalarında
sondalama derinliğndeki azalmayı ve ataşman miktarındaki artmayı esas alarak
el aletleriyle ultrasonik aletler arasında bir fark olmadığını rapor etmişlerdir (32).
Ayrıca Oberholzer ve Rateitschak periodontitis hastalarında flep açıldıktan sonra
kök yüzeyinde ultrasonik aletlerle kazıma yapılan bir grup hastada el aletleriyle
kazıma yapılan diğer gruba göre daha pürüzlü bir kök yüzeyi elde edildiğini
göstermişler. Her iki grupta da klinik ataşman miktarındaki kazanç ve cep
derinliğindeki azalma açısından yani iyileşme açısından herhangi bir fark
bulunamamıştır (33).
Copulos ve arkadaşları total mikrobiyal sayıdaki azalmanın el aletleri ve
ultrasonik aletlerle neredeyse aynı olduğunu ve etkin bir kök kazıması ve kök
düzleştirmesi için hijyenistlerin ultrasonik aletlerle diş başına 3.9 dakikaya ve el
aletlerinde 5.9 dakikaya ihtiyaç duyulduğunu rapor etmişlerdir (32).
Dragoo ve arkadaşları çalışmalarında ince uçlu ultrasonik aletleri kullanan
hekimlerin ortalama 7.5 dakikada ve el aletlerini kullanan hekimlerin ise
ortalama 9.6 dakikada tüm kök yüzeyini pürüzsüz hale getirdikleri hissine
vardıkları göstermiştir. Buna göre kazıma zamanının %25 oranında azaldığı
rapor edilmiştir (26).
4.4. El aletleri ve ultrasonik aletlerdeki son gelişmeler:
Hekimlerin mekanik debridman yapmakta zorlandığı bölgelerde daha rahat
çalışılması amacıyla küretaj aletlerinde yıllar içerisinde çeşitli modifikasyonlar
yapılmıştır. Özellikle subgingival bölgede ulaşılamayan bölgelere ulaşmak için
aletlerin bıçak yüzlerinde boyun açılarında çeşitli değişiklikler yapılmıştır.
Aşağıdaki tabloda da bu yeni nesil aletler ve derin ceplerde çalışma durumuna
göre farklılıkları karşılaştırılmıştır.
Tablo 5:Yeni nesil aletlerin kıyaslanması
Araştırmacılar Ultrasonik
Dragoo
Gantes
Yukna
Sonik
El
aletleri
El
aletleri
Materyal ve
methodlar
10 L tipinde
28 tane
Cavitron®
umutsuz tek
veya çok köklü
dişler,
maksimum
her dişte 10
dakika çalışma
süresi
Dyna
Gracey İn vitro olarak
tipinde
küret
dentin
Titan5/6
yüzeyinden
S(plastik)
madde
Periotip
uzaklaştırma,in
Titanvivo olarak 5
S(metal)
haftalık
supragingival
plağı
uzaklaştırma
Modifie tip
Gracey 15 hastada 5Cavitron®,standart
küretler 12 mmlik cebe
tip Cavitron®
sahip tek köklü
dişlerde
subgingival
plak
Sonuç
Modifie
edilmiş
ultrasoniklerle
daha iyi sonuç
alınmış.
Plastik tip
sonik
kazıyıcılar
daha az dentini
etkilemekte
metal tipe ve el
aletine göre
daha fazla
pürüzlü alan
bırakmakta
Modifie tip
ultrasonik daha
etkili plak
uzaklaştırmakta
ama kök
yüzeyini daha
pürüzlü
bırakmakta
5. GEREÇ veYÖNTEM:
Bu
çalışmaya
Ege
Üniversitesi
Dişhekimliği
Fakültesi
Cerrahi
Anabilimdalı’na başvuran hastaların, periodontal hastalık nedeniyle çekim
endikasyonu konmuş dişleri dahil edilmiştir. 80 adet diş araştırma için
kullanılmış ve dahil edilen dişlerde tek köklü olma, kök konkavitesinin
bulunmaması gibi özellikler aranmıştır.
Daha sonra tüm dişlerin mine-sement sınırı belirlenmiş sabit kalemle sınır
çizilmiştir. Bu sınır ile mine-sement sınırından 3 mm apikalde ikinci bir sınır
belirlenmiş, çalışma sahası olarak bu iki sınır arasındaki bölge kullanılmıştır.
Dişlerin bir yüzünde EMS Piezon Master 400 ultrasonik cihazla göstergedeki en
yüksek şiddette, 1 dakika boyunca; diğer yüzünde yeni 11/12 ve 13/14 KKD
gracey küretlerle 30 küret darbesi olacak şekilde çalışılmış ve her yeni dişe
geçerken arkansas taşı ile bileme yapılmıştır. Her iki alette de çalışma
prensiplerine özen gösterilmiştir. Çalışma sonrasında çalışılan bölge bazik fuksin
boyasıyla boyanmıştır. Tüm dişlerde işlemler tamamlandıktan sonra dişler Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim dalında Olympus SZ 60
Stereomikroskop ile 6.3 büyütmede incelenmiştir. Bu incelemede daha önceden
belirlenen ve çalışılan bölgedeki kök yüzeyi üzerindeki meydana gelmiş olan
çizikler ve düzensizlikler belirlenmiştir.
6. BULGULAR:
Çalışmamızda 80 adet diş üzerinde çalışılmış ve el aletleri ile ultrasonik aletlerin
kök yüzeyi üzerinde oluşturdukları düzensizlikler değerlendirilmiştir.Elimizde
olmayan birtakım yetersizlikler çalışmada istatistiksel bir sonuç vermemizi
engellemiştir. Diğer bir deyimle bu çalışmada sadece objektif değerlendirme
yapılmıştır.
Stereomikroskop ile değerlendirildiğinde el aletleri ile çalışılan bölgelerde
ultrasonik aletler ile çalışılan bölgelere oranla daha fazla çizik olduğu
gözlenmiştir.
7. TARTIŞMA:
Çalışmamızda 80 adet diş üzerinde çalışılmış ve el aletleri ile ultrasonik
aletlerin kök yüzeyi üzerinde oluşturdukları düzensizlikler değerlendirilmiştir.
Elde edilen sonuçlara göre
el aletlerinin daha çok kök yüzeyi düzensizliği
oluşturduğu gözlenmiştir. Björn ve Lindhe, ultrasonik araçlarla çalışma sırasında
50-100 gramı aşan bir N baskısı (yüzeye dik açı ile uygulanan ağırlık)
uygulandığına düz yüzeylerin düzensizleştiğini baskının artmasıyla doğru
orantılı olarak artığını bildirmişlerdir. Ayrıca aynı araştırmacılar bir çeşit el aracı
olan fantom küretlerin yapılan baskı ne oranda olursa olsun diş yüzeylerinde
hemen hiçbir düzensizlik oluşturmadığını belirtmişlerdir. Yapılan diğer
araştırmalar da baskı ile yüzey düzensizliğin direk ilişkili olduğu sonucunu
vermiştir (27). Bizim çalışmamızda herhangi bir baskı ölçümü yapılmamıştır ve
çalışmamızda saptanan kök yüzeyindeki düzensizliğin el aleti ile daha fazla
olması baskının fazla olmasından kaynaklanabilir.
Scanning elektron mikroskobuyla yapılmış son araştırmalarda farklı sonuçlar
ortaya çıkmıştır. Pannie ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada Gracey küretlerle
P-10 tipi Cavitron karşılaştırılmış ve bizim çalışmamızın sonuçları ile benzer
olarak el aletlerinin kök yüzeyinden madde yitirilmesine neden olarak yüzeysel
düzensizlikler yarattığını, ultrasonik araçların ise kökün doğal biçimini hemen
hemen hiç bozmadığını saptamışlardır (24). Kawashima ve arkadaşları 15
hastadan periodontitis nedeniyle çekilmiş dişleri ultrasoniklerle el aletlerinin
kıyaslanması için kullanmışlardır. Ultrasonik alet olarak Vector, el aleti olarak
da bizim çalışmamıza benzer şekilde Gracey küretler kullanılmıştır. Kök
yüzeyinde tamamen bir pürüzsüzlük hissedilene kadar çalışmaya devam edilmiş
ve daha sonra kök yüzeyleri SEM de incelenmiştir. Sonuçta bizim çalışmamıza
benzer şekilde el aleti ile çalışma sonucunda daha fazla kök yüzeyi
düzensizliğine rastlanmış, ultrasonik aletler ile yapılan çalışma sonucunda ise
daha temiz ve daha düzenli bir kök yüzeyine rastlanılmıştır (34). Braun ve
arkadaşlarının yaptığı çalışmada 40 adet çekilmiş diş üzerinde çalışılmış ve P tipi
ultrasonikler
ile
el
aletlerinin
kök
yüzeyinde
yarattığı
düzensizlikler
araştırılmıştır. Her iki alet ile de 12 dakika boyunca çalışılmış ve laser scanning
cihazı ile incelemeler yapılmıştır. Sonuçta bizim çalışmamızın aksine her iki
aletin kök yüzeyinde yarattığı etki eşit bulunmuştur (35). Bu çalışma süre
kavramını ortaya koymaktadır. Bizim çalışmamızda ultrasonikler ile 1 dakika
boyunca çalışılmış ve düzenli kök yüzeyleri saptanmıştır oysa ki artan süre ile
kök yüzeyi düzensizliğin artabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Lee ve
arkadaşlarının yaptığı çalışmada 45 adet çekilmiş diş kullanılmış ve ultrasonikler
ile el aletlerinin kök yüzeyinde yarattığı düzensizlikler SEM de incelenmiştir.
Her iki alet ile de tamamen pürüzsüz bir kök yüzeyi oluşturulana dek
çalışılmıştır.
Yapılan
çalışma
sonucunda
kök
yüzeyi
düzensizlikleri
araştırılmıştır (36). Bizim çalışmamızda olduğu gibi her iki aletinde kök
yüzeyinde düzensizlikler yarattığı saptanmıştır. Fakat bizim çalışmamızın aksine
her iki aletin yarattığı düzensizlik eşit bulunmuştur.
Adriaens ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada 5 mm veya daha derin cebe
sahip ve çekim endikasyonu konmuş dişler kullanılmıştır. Dişlerin bir yüzünde
ultrasonikler ile diğer yüzünde el aletleri ile tamamen diştaşı uzaklaştırılana
kadar çalışma yapılmış ve daha sonra dişler çekilmiştir. Dişler çekildikten sonra
kök yüzeyinde stereomikroskopla inceleme yapılmıştır (36). Sonuçta bizim
çalışmamızın aksine ultrasonikler ile yapılan çalışma sonucunda el aletlerine
göre kök yüzeyinde daha fazla düzensizliğe rastlanılmıştır. Patrick ve
arkadaşlarının yaptığı çalışmada 96 tane çekilmiş diş üzerinde ultrasonikler ile el
aletlerinin kök yüzeyinde yarattığı düzensizlik incelenmiştir. Dişler üzerinde her
iki aletle de 4 dakika boyunca çalışılmış ve stereomikroskop ile kök yüzeyinde
olan düzensizlikler incelenmiştir. Bizim çalışmamızda olduğu gibi el aletleri ile
ultrasoniklere göre daha fazla kök yüzeyi düzensizliği oluştuğu saptanmıştır
(37).
8. SONUÇ:
Bu çalışmanın sonucunda ultrasonikler ile yapılan çalışma sonucunda kök
yüzeyinde daha az düzensizlik oluştuğu,
el aletleri ile yapılan çalışma
sonucunda ise kök yüzeyinde daha fazla düzensizlik oluştuğu saptanmıştır.
9. ÖZET:
Ultrasonik kazıyıcılar plak, diştaşı ve endotoksinin uzaklaştırılmasında en az
el aletleri kadar etkilidir.
İnce uçlu ultrasonik kazıyıcıların el aletlerine ve standart uçlu ultrasonik
kazıyıcılara göre cebe daha iyi penetre olduğu ve daha etkili bir kazıma
gerçekleştirdiği çalışmalarla gösterilmiştir. Ultrasonik aletlerde titreşimlerin
geçirildiği aktif uç tarafından oluşturulan mekanik enerji, dişlerin yüzeylerinde
oluşan birikintileri elimine etmekteki esas etken olmaktadır. Öğütlenen biçimde
kullanıldığında ultrasonik araçlar supra ve subgingival diştaşlarını el aletleri kadar
etkili bir şekilde elimine edebilmektedir. Büyük supra ve subgingival diştaşları
temizlenirken ultrasoniklerle daha az zamana ihtiyaç duyulmaktadır, ayrıca diş
lekelerini daha çabuk yok etmektedirler. Ama ultrasonik araçların olağan yüzeyel
diş düzensizlikleri, el araçlarıyla olduğu gibi bir kısım cep epitelinin eliminasyonu,
bakteriyemik insidans ve dişeti kanamalarının nicelik ve zamanının el araçlarındaki
gibi olması, aracın aktif ucunun devamlı olarak titreşmesi ve aynı zamanda bu
noktaya suyun gelmesi nedeniyle havadaki bakteri sayısının 30 kat artması gibi yan
etkileri vardır. Dokunma hissinin olmaması subgingival diş temizliği sırasında en
büyük kayıp olmaktadır. Ayrıca fışkıran su nedeniyle çalışma alanı kolayca
görülmemekte ve havaya saçılan tanecikler çok yüksek sayıda mikroorganizma
bulundurduklarından hem hasta hem hekim için büyük bir tehlike oluşturmaktadır.
Özellikle hekimler bu taneciklerle sürekli ekspoze oldukları için tehlike daha da
büyümektedir. Bazı bölgelerde elde olmadan uygulanan yüksek kuvvet buralarda
yüzey düzensizliklerine neden olduğu gibi subgingival diştaşları da tam olarak
temizlenememektedirler. Sonuç olarak prosedüre uygun bir şekilde kullanıldığında
ultrasonik aletler el aletlerine oranla daha avantajlıdır ve kök yüzeyinde daha az
düzensizlik oluşturmaktadır.
10. KAYNAKLAR:
1.Daly CG, Seymour GJ, Kieser JB :Histological assesment of periodontally
involved cementum.
2.Breigner A, Lampe K effectiveness of ultrasonic and hand scaling for the removal
of subgingival plaque
3.Ünlü F. diştaşları ders notları
4.Badestren, A. Nilveus, R. & Egelberg, J. Effect of nonsurgical periodontal threapy
5.Davenport RH Jr, Simpson DM :Histometric comparison of active and inacitve
periodontitis
6.Greenstein G. : Therapeutic Implications. Int J Periodontics Restorative Dent 2000;
25:334
7.Giuliana G, :Occurence of invading bacteria in radicular dentin of periodontal
diseased teeth.J Clin Periodontol 1997 24:478
8.Schroeder HE:Quantitative parameters of early human gingival inflamation.Arch
Oral Biol 15:383
9.Kepic TJ, Kafrawy AH.Total calculus removal; J Periodontol 1990
10.Gottlieb B:Der Epihelansatz am Zahne. Dtsch Monatsschr 1992
11.Atilla G.: Cerrahisiz Periodontal Tedavi 2003
12.Lopez NJ, Barber P:Dental stains removal J Periodontol 1980 51:582
13.Dragoo M. A clinical evaluation of hand and ultrasonic instruments on
debridment.Int J Periodontal Rest Dent 12:311-323 1992
14.Cobb CM. Non-surgical pocket therapy:Ann Periodontol 1:433-490, 1996
15.Barnes JB, Harrel SK: Blood contamination of the aerosols produced by in vivo
use of ultrasonik sealers
16.Gantes BG, Nilveus R: The effect of different hygine instruments.Int J
Periodontol Rest Dent 11:225-239, 1991
17.Ewen, SJ.:Clinical applications of ultrasonic scaling.J Periodontol 31: 101-106
1958
18.Jotikasthira NE:Comparative in vitro srudies of sonic, ultrasonic, and
reciprocating scaling instruments.J Clin Periodontol 1992 19:560-569
19.Aleo JJ: In vitro attachment of human gingival fibroblast to root surfaces. J
Periodontol 1975: 46: 639-645
20.Daly CG : Histological assessment of periodontally involved cementum. J Clin
Periodontol 1982: 9 :266-274
21.Moore J: The distrubution bacterial endotoxin in realtion to periodontally
involved root surfaces.J Clin Periodontol 1986:13:748-751
22.Page Rc.Periodontal therapy: Prospects for future . J Periodontol 1993;64:780
23.Moskow BS:Cemental response to ultrasonic and hand instrumentation.J Amer.
Dent. Ass. 1964;68:698-703
24.Takacs VJ:Efficacy of 5 machining instruments in scaling of molar furcations.J
Periodontol 1993:64:228-236
25.Waerhaug J:Healing of the dento-epithelial junction following subgingival plaque
control.J Periodontol 1978:49:119-134
26.Dragoo M:A clinical evaluation of hand and ultrasonic instruments on subgingival
debridment.Int J Periodontol Rest. Dent. 1992;12:311-323
27.Bjorn H, Linde J:The influence of periodontal instruments on the tooth
surface.1962;13:315-369
28.Wilkinson RF, Maybury JE: SEM of the root surface following
instrumentation.1973;44:559-563
29.Schaffer EM, Stende G, King D:Healing of periodontal pocket tissues following
ultrasonic scaling and hand plannig.J Periodon. 1964;35: 140-148
30.Stewart JL, Drisko RR,Herlach AD:Comparision of ultrasonic and hand
instruments for the removal of calculus.J Amer.Dent. Ass.1967;77:153-157
31.Stede GN, Schaffer:A comparison of ultrasonic hand scaling
32.Copulos TA:Comparative analysis between a modified ultrasonic tip and hand
instruments.J Periodontol 1993;64:694-700
33.Oberholzer R,Rateitschak K:Root cleaning or root smoothing,J Clin Periodontol
1996;23:326-330
34. Rosenberg RM, Ash MM. The effect of root roughness on plaque accumulation
and gingival inflammation. J Periodontol 1974: 45: 146–150.
35.Braun JB:Comparision hand and ultrasonic scalersJournal of Periodontal
Research 2005;40:48-52
36.Lee J:Ultrasonic versus hand instruments. Journal of Periodontal Research 2007;
42:90-95
37. Jones WA, O'Leary TJ. The effectiveness of root planing in removing bacterial
endotoxin from the roots of periodontally involved teeth. J Periodontol 1978: 49:
337–342.
Download