İDARELERARASI MALİ İLİşKİLER: TÜRKİYE İLE AB

advertisement
İDARELERARASI MALİ İLİşKİLER:
TÜRKİYE İLE AB ÜLKELERİNE
İLİşKİN BİR KARŞıLAŞTıRMA
A. Kadir TOPAL
*
Özet: Bu makalede, idarelerarası mali ilişkilerin dört ayağını oluşturan görevlharcama
gelir bölüşümü, idarelerarası transferler ve ulus-altı idari birimler/yerel yö­
netimlerin borçlanmalarına ilişkin düzenlemeler üzerinde durulmaktadır. Bu amaçla,
bir yandan idarelerarası mali ilişkilerin düzenlenmesinde etkili olan ilkeler ortaya
konmakta, diğer yandan da bazı AB üyesi ülkelerle Türkiye ye ilişkin bir karşılaştırma
bölüşümü,
yapılmaktadır.
Anahtar Sözcükler: Desantralizasyon, mali desantralizasyon, mali yerelleşme, idare­
lerarası mali ilişkiler.
GİRİş
1980'li yıllarla birlikte, idarenin de santralizasyonu hemen hemen tüm dün­
yada geniş yankı bulmuştur. Bir yandan yerel demokratik geleneklerin gelişti­
rilmesi (De Mello, 2000: 365) ve idarenin daha demokratik bir yapıya kavuştu­
rulması (Darby vd., 2003: 1; Jensen, 1999: 3) gibi politik motivasyonlarla, diğer
yandan da kamusal hizmetlerin maliyet-etkin bir şekilde üretilmesi gibi ekono­
mik motivasyonlarla desantralizyona baş vurulmakta, bu yolla kamu sektörünün
performansı artınımak istenmektedir (Oates, 1999: 1120).
Genelolarak, kamusal fonksiyonlara ilişkin yetki ve sorumluluklann merke­
zi yönetimden, daha alt idari birimlere ya da yan bağımsız kamusal organizas­
yonlara devrini ifade eden desantralizasyon, ülkelerin devlet yapılanna, değişi­
mi sürükleyen nedenlere ve bu değişimden umulan yararlara göre farklı şekiller
alabilmekte, buna bağlı olarak da desantralizasyon uygulamalan, farklı kavram­
lar kullanılarak; değişik şekillerde ifade edilebilmektedir.
Siyasi desantralizasyon, idari desantralizasyon, mali fedaralizm, mali
desantralizasyon ya da mali yerelleşme, yetki genişliği, yetki devri, idarelerarası
harcama/gelir bölüşümü ve idarelerarası mali ilişkilerin yeniden düzenlenmesi
gibi kavramlann desantralizasyon uygulamalanna ilişkin olarak kullanılan en
yaygın kavramlar olduğu görülmektedir.
• Yrd. Doç. Dr., Karadeniz Teknik Üniversitesi HBF Ö~etim Üyesi.
Amme İdaresi Dergisi, CUt 38 Sayı 2 Haziran 2005, s. 25-50.
26 Amme İdaresi Dergisi
Kavramsal Çerçeve
Genel bir bakış açısıyla, kamusal fonksiyonlara ilişkin yetki ve sorumluluk­
lann merkezi yönetimden daha alt idari birimlere ya da yan bağımsız, kamusal
organizasyonlara transferini ifade eden "desantralizasyon"şemsiye bir kavram­
dır. Şöyle ki; ülkelerin idari yapılan, idari yapının değişimini tetikleyen neden­
ler ve değişimden beklenen yararlara göre, kamusal politika üretme gücünün
merkezi yönetimden ulus-altı idari kademelere transferi farklı şekiller alabil­
mekte ve bu değişimlerin tümü "desantralizasyon"olarak adlandınlmaktadır.
Genel olarak değerlendirildiğinde, desantralizasyon uygulamalan, siyasi ve
idari olmak üzere iki ana grupta toplanabilir (bkz. Yalçındağ, 1995: 4-9; Tor­
top, 1996: 3-7). Siyasi desantralizasyonda, kamusal karar alma konusunda, hal­
ka ve seçilmiş yerel temsilcilere daha fazla güç transfer edilmesi amaçlanmak­
tadır. Başka bir deyişle, siyasi desantralizasyon kavramı ile politika belirleme
gücünün yanı sıra, yasa yapma gücü de yerel düzeyde paylaştınlmaktadır. Fede­
rasyon ve konfederasyon şeklindeki siyasal devlet yapılan için söz konusu olan
siyasi desantralizasyon, anayasal ve yasal reformlan gerekli kılmakta, yasa
yapma gücü ile donatılmış yerel siyasal birimlerin kurulmasını gerektirmektedir
(Yılmaz, 2001: 20).
Bu bağlamda, mali yerelleşme esas olarak federal devlet sİstemine sahip ül­
kelerin idareierarası mali ilişkilerine ilişkin bir kavram olarak gündeme gelmek­
tedir. Mali federalizm olarak da adlandınlan mali yerelleşme, federal ülkelerde
üye devletlerin varlığı ve bu devletlerin anayasal ve yasalolarak vergileme yet­
kileri, bütçe ve harcama yapma haklannın bulunması halinde, merkez olarak ad­
landınlan federal devletle bunlann altındaki yönetim kademeleri (sub-national)
arasında geçerli bir olgudur (Batırel, 2003: 1).
İdari desantralizasyonda ise, yargılama ve yasa yapma gücü merkezi yöne­
timde kalmakta (Yalçındağ,1995: 5); kamusal mal ve hizmet üretimine ilişkin
yetki, sorumluluk ve finansal kaynaklar ise; idarenin farklı kademeleri arasında
paylaştınlmaktadır. Söz konusu paylaşırnın fonksiyonel (hizmet yerinden yöne­
tim kuruluşlan) ya da alansal (yerel yerinden yönetim kuruluşlan, yerel yöne­
timler) olarak yapıldığı idari desantralizasyon da kendi içinde, yetki genişliği,
yetki devri ve idarelerarası görevlharcama ve gelir bölüşümü olmak üzere üç
gruba aynlmaktadır.
İdari desantralizasyon şekillerinden birincisini oluşturan yetki genişliğinde
(tevsü mezuniyet ya da adem-i temerküz) sorumluluklar merkezi yönetimin ko­
numlandığı başkentteki merkezi yönetim birimlerinden, yine merkezi yönetimin
hiyerarşik yapısı içinde bulunan bölgesel birimlere kaydınlmaktadır. Yılmaz
(2001: 21) yetki genişliğini şöyle tanımlamaktadır: Yetki genişliği, kamusal
mal ve hizmet üretiminde rol alan yerel idari kademelerin merkezi yönetimin bi­
İdarelerarası Mali İlişkiler: Türkiye - AB
27
rer ajanı durumunda olduğu ya da söz konusu birimlerin merkezce atandığı veya
merkeze karşı doğrudan sorumlu olduğu bir idari sistemdir.
İdari desantralizasyon şekillerinden "yetki devri"nde ise, kamusal politika
üretilmesi ve yönetsel yetki/sorumluluklar, görevalanlan kesin çizgilerle belir­
lenmiş bağımsız ya da merkezi yönetimin dolaylı kontrolü altındaki organizas­
yon ve kurumlara transfer edilmektedir (Yılmaz, 2001: 21).
İdarelerarası görevlharcama ve gelir bölüşümü olarak adlandınlan (Batırel,
2003: 1) üçüncü idari desantralizasyon şeklinde ise bağımsız olarak oluşturul­
muş ulus-altı özerk idari birimlere, kendi idari sınırlanna özgü kamusal mal ve
hizmet yetki ve sorumluluğu, söz konusu hizmetlerin gerektirdiği mali kaynak­
larla birlikte devredilmektedir. Üniter devletlere özgü olan bu durumda, mer­
kezce toplanan gelirlerin bir kısmı, kendi öz gelirlerine ek olarak yerel birimlere
aktanlmakta ve söz konusu birimlere kimi kamu hizmetlerinin yürütülmesi yet­
kisi verilmektedir (Batırel, 2003: 1). Bir yönü görevlharcamalann, başka bir yö­
nü ise gelirlerin bölüşümünden oluşan idarelerarası görevlharcama ve gelir
bölüşümünde, başta belediyeler olmak üzere yerel yönetimler, sistemin temel
taşlannı oluşturmaktadır. Sistemin içinde yer alan birimler, merkezi yönetimin,
sınırlan yasalarla belirlenmiş denetim yetkileri saklı kalmak üzere, kendi gelir
kaynaklannı toplamak ve belirli kamusal hizmet ve yatınmlan yürütmek konu­
sunda bağımsız yetkilerle donatılmaktadır.
Yukandaki açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi, mali federalizm ya da
mali yerelleşme, federal ülkelerdeki merkezi yönetim ile diğer alt idari kademe­
ler arası gelirlharcama ve gelir bölüşümünü İfade eden bir kavram olarak kulla­
nılmaktadır. Öte yandan, idarelerarası görevlharcama ve gelir bölüşümü kavra­
mıyla da üniter devletlerdeki merkezi yönetim ile yerel yönetim birimleri ara­
sındaki mali ilişkilerin düzenlenmesi anlatılmak istenmektedir. İdarelerarası
mali ilişkiler kavramı ise hem federal devletlerdeki mali federalizm ya da mali
yerelleşmeyi hem de üniter devletlerdeki idarelerarası görevlharcama ve gelir
bölüşümünü ifade etmek üzere kullanılabilmektedir. Bu konuya ilişkin olarak,
Nadaroğlu ve Keleş (1991: 26), idarelerarası mali ilişkiler kavramının ağırlıklı
olarak Anglo-sakson maliye literatüründe kullanıldığını, ancak konuya ilişkin
son zamanlarda ortaya atılan kuramlann yalnızca federal bir devlet olan
ABD'ye özgü araştırmalar sonucunda geliştİrildİğinİ, dolayısıyla yazarlann
"mali federalizm"terimini kullanmayı tercih ettiklerini belirtmektedirler. Nite­
kim, OECD, Dünya Bankası gibi kurum yayınlannın yanı sıra, Jin ve Zou
(2002), Shah (1997), Groenendijk (2002), De Mello (2000), Martin-Vazquez ve
Mcnab (2003) ve Cemiglia (2003) gibi yazarlar da idari yapılannın federal ya
da üniter olmasını dikkate almaksızın, tüm ülkeler için mali desantralizasyon ya
da mali federalizm terimini kullanmaktadırlar. Son olarak belirtmek gerekir ki,
bu çalışmanın konusunu oluşturan idarelerarası mali ilişkiler kavramı, konuya
ilişkin düzenlemeleri anlatan dinamik bir kavram olmaktan daha çok, hem fede­
28 Amme İdaresi Dergisi
ral hem de üniter devletlerdeki görevlharcama ve gelir bölüşümünün veri duru­
muna işaret eden statik bir kavram niteliğindedir.
İDARELERARASI MALİ İLİŞKİLER: KARŞıLAŞTıRMALı BİR
İNCELEME
Çalışmanın konusunu oluşturan "idarelerarası mali ilişkiler" kavramı ortaya
konduktan sonra, söz konusu ilişkilerin dört ayağı durumundaki gö­
revlharcamalann bölüşümü, gelirlerin bölüşümü, idarelerarası transferler ve ye­
rel idari kademelerin borçlanması, karşılaştırmalı olarak aşağıda ele alınmıştır.
GörevIHarcamaların Bölüşümü
İdarelerarası mali ilişkilerin dizaynında ilk aşama görevlerin, dolayısıyla
harcamalann merkezi yönetim ve diğer alt idari birimler arasında paylaştınlma­
sıdır. Başka bir deyişle, başanlı bir idarelerarası mali ilişkiler sisteminin kurgu­
lanabilmesi, öncelikle, kamu sektörüne ilişkin sorumluluklann farklı idari ka­
demeler' arasında uygun bir şekilde dağıtılmasını ve bu sorumluluklann yürü­
tülmesi için gerekli karar alma gücünün de ilgili idari birimlere transfer edilme­
sini gerektirir. İdarelerarası mali ilişkiler sisteminde, alt idari birimlerin rol ve
sorumluluklannın iyi tanımlanmamış olması, sistem üzerinde üç önemli olum­
suz etki yapar.
- Alt idari birimlerin rol ve sorumluluklannın belirsizlik taşıması, bu idareler
için gerekli ve uygun bir mali yapının tanımlanmasında da belirsizliklere yol
açacaktır.
- Açık bir sorumluluk sisteminin olmaması sonucu, alt idari birimlerdeki ka­
rar vericiler, yerel ekonominin gelişimine katkı sağlayabilecek uzun dönemli
projeler yerine, kısa dönemli ve daha çok popülist nitelik taşıyan projelere ağır­
lık verebileceklerdir.
- Alt idari birimlerin rol ve sorumluluklanna ilişkin belirsizlikler, yerel har­
camalann "yerel öncelikler/merkezi yönetim talepleri" ikilisinden hangisini
yansıttığı konusunda kuşkular doğmasına neden olacaktır. (Yılmaz, 200 I: 25):
Yılmaz (2001: 25-26), ABD İdarelerarası İlişkiler Tavsiye Komisyonu'nca
hazırlanan bir rapordan aktararak, idarelerarası görevlharcama bölüşümünde
dikkate alınması gereken dört kriter sıralamaktadır. Hangi kamusal hizmetin,
hangi idari kademe tarafından en uygun bir şekilde yerine getirilebileceğinin be­
lirlenmesinde kullanılan bu kriterler aşağıda aynntılı bir şekilde incelenmiştir.
Ekonomik Etkinlik Kriteri
Bu kritere göre, kamusal fonksiyonlar idari kademeler
arasında
öyle
paylaş­
tınlmalıdır ki, her idari kademe, kendisine bırakılan hizmetlerin üretiminde "öl­
çek ekonomileri"ni ortaya çıkarabilecek kadar büyük, ancak negatif ölçek eko­
nomilerini ortaya çıkarmayacak kadar da küçük olmalıdır. Bu noktada, başanlı
İdarelerarası Mali İlişkiler: Türkiye - AB
29
bir idarelerarası mali ilişkiler sisteminin oluşturulabilmesi bakımından, idari ü­
nitelerin büyüklüğü büyük önem taşımaktadır. Nitekim 1950'li yıllardan sonra
Batı Avrupa ülkelerindeki idarenin yeniden yapılandınlması çalışmalan önce­
likli olarak yerel idari ünitelerin ölçeklerini genişletmeyi amaçlayan "alan re­
formlan"ile başlatılmış ve bu yolla yerel birimlerin sayısı önemli oranlarda a­
zaltılmıştır (bkz.COE, 1995; Koçdemir, 1998; Canpolat, 2002).
Bu bağlamda, küçük ölçekli yerel idari ünitelerden oluşan bir sistemin, hiz­
met üretiminde ölçek tasarruflan sağlayamadığı, başka bir deyişle kaynaklan is­
raf ettiği, hizmet maliyetlerini önemli ölçüde azaltan ileri teknolojilere gerekli iş
yükünü yaratamadığı, dolayısıyla bu tür teknolojilerin küçük ölçeklilik ile ka­
rakterize olan bir sistem için uygun olmadığı ve finansal yetersizlikleri ve yeter­
li kariyer yapısına sahip olamayışlan nedeniyle, küçük ölçekli birimlerin kaliteli
emek istihdam edemedikleri gibi gerekçelerle, idarelerarası mali ilişkilerin ye­
niden düzenlenmesi çalışmalanna öncelikli olarak "alan reformlan"ile başlan­
ması gerektiği savunulmaktadır.
Mali Eşitlik Kriteri
Alt idari birimlere, öyle fonksiyonlar devredilmeli ki, idarenin sınırlan, bu
fonksiyonlann yerine getirilmesinde ortaya çıkacak maliyet ve faydalann içsel­
leştirilmesini sağlayabilecek genişlikte olmalıdır (Öncel, 1992: 32; Bulutoğlu,
1988: 174). Öte yandan, yerel idari birimler, kendilerine yüklenilen rol ve so­
rumIuluklan yerine getirebilecek mali kapasiteye sahip olmalıdır (Yılmaz,
2001: 26). Başka bir deyişle, idarelerarası mali ilişkilerin düzenlenmesi, kamu­
sal mal ve hizmet üretiminde, idari ünitelere mali bakımdan eşit koşullar sağla­
yabilecek bir "mali denkleştirme" mekanizt:Qası kurmalıdır.
Siyasi Sorumluluk Kriteri
Bu kritere göre, kendilerine çeşitli kamusal fonksiyonlar devredilebilecek alt
birimlerin ölçeği, bir yandan söz konusu hizmetin yerleşiklerce ulaşılabilir ol­
masını sağlayacak, diğer yandan da yerleşiklerin katılımı olanaklannı (bkz.
Newton, 1982) maksimum kılacak düzeyde olmalıdır.
Yönetsel Etkililik Kriteri
Yönetsel etkililik kriterine göre, idari kademelerin
leri, Yılmaz (2001: 7) şöyle sıralamaktadır:
taşıması
gereken özellik­
- Genel Amaçlı Karakter: Alt birimler yürüttükleri birden çok fonksiyon için ön­
celikleri saptayabilmelidir. Başka bir deyişle, yönetsel birimler kendilerine bırakı­
lan hizmetlerin yararlann! dengeleyebilecek uygun tercihler yapabilmelidir.
- Coğrafi Yeterlilik: Kendilerine bırakılan hizmetleri etkin bir şekilde yürütebil­
meleri için, idari kademelerin sınırlan, yeterli bir coğrafi büyüklüğe ulaşmahdır.
30 Amme İdaresi Dergisi
- Yönetim Yeteneği: İdari birimler kamusal hizmet üretimine ilişkin amaç ve yön­
temleri açık bir şekilde tanımlamalı ve sonuçlan belirli performans kriterleri ışığın­
da, periyodik olarak değerlendirmelidir.
- İdarelerarası Esneklik: İdari birimler, idarelerarası fonksiyonel işbirliğini geliş­
tirici politikalar izlemeye istekli olmalıdır.
- Yasal Yeterlilik:
yasal yetki ile
İdari birimler, herhangi bir fonksiyonu yürütebilecek yeterli
donatılmalıdır.
Kamusal fonksiyonlann idari kademeler arasında bölüştürülmesinde, alt ida­
ri birimlerin yönetsel etkililiği sağlayabilmesi için taşıması gereken özellikler,
yukandaki gibi sıralandıktan sonra, görevlharcama bölüşümününün ülkelerarası
karşılaştırmalı analizine geçilebilir.
Aşağıda yer alan çizelge l'de ise seçilmiş sekiz AB ülkesinin alt idari birim­
lerine ait harcamalann toplam kamu harcamalan ve gayri safi yurtiçi hasıla
(ODP) içindeki ağırlıklan görülmektedir.
Çizelge 1. Toplam Kamu Harcamalarının İdarelerarası Bileşimi(%)
Ülkeler
Alt idari Birim Harcamalannın
Toplam Kamu Harcamalan
içindeki Payı
Alt Idari Birim Harcamala­
nn GSYiH içindeki Payı
Belçika
Danimarka
Fransa
23.18 (2001)
Veri yok
57.33 (1998)
30.50 (2001)
21.69 (1998)
10.01 (1998)
İtalya
29.70 (2000)
l3.81 (2000)
Hollanda
28.97 (1997)
13.3 1 (1997)
İspanya
40.1 6 (1997)
16.56 (1997)
İsveç
38.54 (1998)
22.7 (1999)
Birleşik Krallık
28.36 (1998)
10.45 (1998)
Ortalama
33.49
16.76
Kaynak: OECD, 2002: 90/118
İdarelerarası görev bölüşümünü, dolayısıyla harcama bölüşümünü gösterme­
si bakımından toplam kamu harcamalan içinde alt idari kademelerin harcama
paylan incelendiğinde, Danimarka'nın oldukça yerelleşmiş bir sisteme sahip ol­
duğu, bu ülkeyi sırasıyla İspanya, İsveç, İtalya, Birleşik Krallık, Belçika ve
Fransa'nın izlediği görülmektedir. Bu sıralama %21.69'luk oranla Fransa'nın,
ele alınan ülkeler içinde en merkeziyetçi yapıya sahip ülke olduğunu ortaya
koymaktadır.
Alt idari birim harcamalannın, gayri safi yurtiçi hasıla içindeki paylan ince­
ise Danimarka'nın (30.50) yine ilk sırada yer aldığı, ikinci sırada ise
%22.7'lik oranla İsveç'in olduğu, söz konusu payın İspanya'da %16.56, İtalya
ve İspanya'da %13'ler, Fransa'da ve Birleşik Krallık'ta da %10'lar düzeyinde
kaldığı gözlenmektedir.
lendiğinde
ıdarelerarası
Mali ilişkiler: Türkiye - AB 31
Bölgesel düzeyde yönetsel kademesi bulunmayan ve üç ayrı tip yerel yöne­
tim birimi bulunan Türkiye'de ise, idarelerarası mali ilişkilerin görevlharcama
bölüşümü boyutu çizelge 2'den izlenebilir. Ancak burada belirtilmelidir ki; in­
celemede alt idari birim harcaması olarak yalnızca belediye harcamaları
alınmakta; kendilerine özgü hizmet birimleri olmayan ve çok cılız bir mali
yapıya sahip bulunan il özel idareleri ve köyler kapsam dışı tutulmaktadır.
Nitekim, ne yaptı (OECD, 2002: 42) da idarelerarası mali ilişkilerin harcama
boyutunun, belediyelerin yaptığı harcamaların merkezin yaptığı harcamalar
içindeki payı hesaplanarak ölçülebileceğini, literatürde de bu ölçüm şeklinin
sıklıkla kullanıldığını belirtmektedir.
Çizelge 2. Belediye Harcamalannın Kamu Harcamaları ve GSYİH İçindeki Payı
Yıllar
Belediye Harcamalannın
Toplam Kamu Harcamalan
içindeki Payı
Belediye Harcamalannın
GSYiH içindeki Payı
1990
6.3
1.7
1991
7.1
2.0
1992
8.2
2.4
1993
9.2
2.8
1994
9.1
2.5
1995
9.2
2.4
1996
8.3
2.5
1997
9.0
2.8
1998
8.5
3.0
1999
7.6
3. i
2000
7.1
3.0
2001
6.5
3.2
Ortalama
8.0
2.6
Kaynak: DIE, 2000; DIE, 2001; DPT, Sosyal ve Ekonomik Göstergeler,
yayınlanndan yararlanılarak hesaplanmıştır.
Çizelge 2'den de görüldüğü gibi, belediye harcamalarının toplam kamu har­
camalan içindeki payları, daha önce incelenen sekiz Avrupa ülkesi dikkate alın­
dığında, oldukça düşük düzeylerde kalmaktadır. Söz konusu payın yıllara göre
değişimi incelendiğinde ise, 1990-95 ara döneminde %6.3' den %9.2 seviyeleri­
ne yükseldiği, ancak 1997-2001 ara döneminde azalma eğilimine girerek
%9.0'dan %6.5 düzeyine gerilediği görülmektedir.
Toplam belediye harcamalarının GSYİH içindeki payları da Avrupa ülkeleri
ile karşılaştınldığında, oldukça düşük seviyelerde kalmaktadır. Belediye harca­
malannın GSYİH içindeki payı, 1990-2001 döneminde ortalama olarak %2.6
düzeyinde gerçekleşirken, bu payın 1990-1993 ara döneminde %l.7'den %2.8'e
yükseldiği, 1994-1996 ara döneminde %2.5 düzeylerinde istikrarlı bir seyir iz­
32 Amme İdaresi Dergisi
lediği,
1998' den sonraki yıllarda ise %3 seviyelerinde gerçekleştiği çizelge
2'nin ilgili sütununda görülmektedir.
Ancak belirtmek gerekir ki, TBMM gündeminde bulunan ve siyasi ve aka­
demik çevrelerde önemli tartışma konulanndan biri haline gelen "Kamu Yöne­
timi Temel Kanunu Tasarısı"nın (T.C. Başbakanlık, 2003) genel gerekçe bölü­
münde, yerel yönetimlerin toplam kamu harcamalan içinde göreli olarak düşük
paya sahip olmasının yanı sıra; merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında
uygun olmayan görev dağılımı ve yetersiz mali kaynaklann temel sorunlar ara­
sında yer aldığı belirtilmekte ve madde 7 ve 8 ile merkezi yönetim ve yerel yö­
netimlerin yürüteceği görev ve hizmetler tanımlanmaktadır.
Katılımcılığa, şeffaflığa ve saydamlığa, hesap verebilirliğe, bütçeleme ve
performansa aşın vurgu yapılmakla birlikte, tasanda Türk belediyecilik sistemi­
nin temel sorunu olan küçük ölçeklilik ve buna bağlı kaynak kullanım etkinsiz­
likleri üzerinde durulmamakta; küçük ölçeklilik ile nitelendirilen bu sisteme da­
ha çok görevlharcama yetkisi vermenin ortaya çıkaracağı daha büyük etkinsiz­
likler gözden kaçınlmaktadır. Oysa 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Yerel Yöne­
timler Özel İhtisas Komisyonu Raporu'nda (DPT, 2001), Türkiye'nin belediye­
leşme süreci ve ölçek sorununa dikkat çekilmekte ve ölçek kaynaklı sorunlara
ilişkin çözüm önerisi olarak "birleştirme amaçlı alan reformlan" gösterilmekte­
dir.
Gelirlerin Bölüşümü
İdarelerarası mali ilişkilerin bir yönünü görevlharcamalann bölüşümü oluş­
tururken, diğer bir yönünü ise gelirlerin bölüşümü oluşturmaktadır. Aslında
"harcama sorumluluklannın nasıl bölüştürüleceği?" sorusu "hizmetlerin nasıl
finanse edileceği?" sorusuyla aynıdır (Darby vd., 2003: 8). Bu bağlamda,
BahI'a göre (1999: 5) idarelerarası mali ilişkilerin düzenlenmesinde ilk aşamayı
oluşturan görevlharcama bölüşümünü, ikinci aşama olarak gelirlerin bölüşümü
izlemelidir. Bu zorunluluk şu açıdan önemlidir: İdari kademelerin harcama ih­
tiyaçlannın belirlenebilmesi ve buna göre gelirlerin bölüşülebilmesi için, önce­
likle görev ve harcamalann bölüştürülmüş olması gerekir. Başka bir deyişle,
ekonomik açıdan etkin bir gelir bölüşümü, idari kademelerin harcama gerekle­
rine ilişkin bilgi gerektirmektedir.
İdarelerarası mali ilişkilerin düzenlenmesi ve bunun bİr sonucu olarak
İdarelerarası gelir bölüşümü sorunu, konu ile ilgili literatürde önemli tartışma
noktalanndan biri durumundadır. Bu tartışmalarda, idarelerarası gelir bölüşü­
mün genel ilkeleri Yılmaz'a (2001: 31-32) aİt sistematik kullanılarak aşağıda sı­
ralanmaktadır:
- Etkin bir idarelerarası mali ilişkiler sistemi yerel yönetimlerin istikrarlı ve
yeterli bir "gelir yaratma sistemi"ne sahip olmalannı gerektirir. Bunun için de
idarelerarası
Mali ilişkiler: Türkiye AB 33
yerel vergi tabanının rasyonelleştirilmesi esastır (Daher, 2000: 1-2). Vergilendi­
rilen nesnelerin idari birimlerarası hareketliliği, vergi tabanının merkezi yöne­
tim ve alt idari kademeler arasındaki bölüşümünü ifade eden dikey vergi yapısı
üzerinde önemli roloynar. Şöyle ki; alt idari birimlere devredilecek vergi tabanı
idareler arasında akışkan olmamalıdır, başka bir deyişle hareketsiz olmalıdır.
Vergi tabanının akışkan olması durumunda, yerel birimin vergi oranını değiş­
tirmesi, vergi tabanının, oranın daha düşük olduğu başka bir yer~l idari birimin
sınırlan içine taşınması ile sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla vergi oranını değiş­
tirmek isteyen birimin bu özgürlüğü tümüyle elinden alınmış olmakta ve birim,
vergilenebilir bir kaynağını tümüyle kaybetmektedir (Oates, 1999: 1125;
Prud'home, 1991: 221).
- İdarelerarası gelir bölüşümünde, yeniden dağıtıcı vergiler merkezi yöneti­
me verilmelidir. Çünkü, yeniden dağıtım amaçlı olarak akışkan vergilenebilir
nesneler üzerine konan vergiler, üretim faktörlerinin idari birimler arasında et­
kinsiz dağılımı sonucunu doğurabilir (Yılmaz, 2001: 31; Hirsch,1991: 276).
- Alt idari kademelerce sunulan hizmetler mümkün olduğunca bu hizmetlerin
faydalanıcılan ile ilişkilendirilerek (Musgrave, 1991: 163), kullanıcı harçlan ve
yerel vergilerle finanse edilmelidir. Etkin bir kaynak dağılımı, yerel yönetim
harcamalannın mümkün olduğunca hizmet yararlanıcılan ile finanse edilmesini
gerekli kılar (Yılmaz, 2001: 31). Şöyle ki; yerel kamusal hizmetlerin, anlamlı
bir oranda, yerel vergi ve harçlarla finanse edilmesi, dolayısıyla yerel vergilerin,
.yerleşiklere farkedilebilir ve açık bir yük getirmesi, seçmenlerin merkezi yöne­
tim yerine, yerel temsilci ya da yöneticileri sorumlu tutması sonucunu doğurur
(Bahl, 1999: 6). Aynca, yerel kamusal hizmetlerin uygun bir şekilde
tarifelendirilmiş kullanıcı harçlan ile finanse edilmesi, finansal kaynak sağla­
manın yanı sıra, yerel birimlerin hizmetitalebini kontrol edebilmesini, aşın kul­
lanıma bağlı olarak kirlenme ve kalabalıklaşmayı engelleyebilmesini mümkün
kılar (Bird, 2003: 2; WRRB, 2003: 3). öte yandan, yerel kamusal hizmet mali­
yetlerinin tamamının fiyatlama yoluyla karşılanması, bu hizmetler için ödeme
yapamayacak kadar düşük gelirli olanlann çapraz finansman yoluyla sübvanse
edilmesini kolaylaştınr (Kim, 1997: 1609-1610).
- Daha geniş bir alan için toplandıklannda, önemli ölçek ekonomileri yaratan
(Yılmaz, 2001: 31) ve bu yolla vergilemede idari 'etkinliği artıran vergiler mer­
kezi yönetime bırakılmalıdır. Bu nedenle, bir çok ülkede, ulusal düzeyde yay- .
gınlaştınlmış vergi sistemi yönetimi ile vergiler toplanmakta ve idareler arasın­
da bölüştürülmektedir (Darby vd., 2003: 9).
- Tabanı dönemselolarak farklılık gösteren vergiler de alt birimler için uy­
gun vergiler değildir. Çünkü, vergi tabanının mevsimselolarak değişiklik gös­
termesi, vergiden elde edilecek gelirin de belirli dönemlerde farklılaşması ile
sonuçlanmakta, bu durum ise yerel hizmetlerin finansmanında aksamalar ortaya
34 Amme İdaresi Dergisi
çıkarmaktadır. Örneğin, kurumlar vergisi, mevsimselolarak değişken bir vergi
türüdür ve yerel yönetimlerin finansmanı için uygun değildir (Bahl, 1999: 8).
- İdarelerarası gelir bölüşümünde etkili olan bir başka faktör ise vergi dışsal­
lıkları ile ilgilidir. Şöyle ki; idari birimler arasında dengesiz ya da düzensiz ola­
rak dağılmış vergilenebilir kaynaklar merkezi yönetime bırakılmalıdır. Çünkü,
bu tür vergilenebilir nesnelerin yerel birimlere bırakılması durumunda, herhangi
bir yerel birimin kendi yerleşikleri için aldığı vergilerne karan, bir diğer yerel
birimin yerleşiklerini etkilemekte, başka bir deyişle bir yerel birimin yerleşikleri
başka bir yerleşim biriminin vergi yükünü taşımak zorunda kalmaktadır. Doğal
kaynaklara iiişkin vergilerne bunun en güzel örneğini oluşturmaktadır (Yılmaz,
2001: 31; Prud'home, 1991: 155).
- Son olarak, Yılmaz (2001: 31-32), idarelerarası gelir bölüşümünde dikkate
alınması gereken diğer bazı ilkeleri ise şöyle sıralamaktadır: Yerel birimlerin
gelirleri yıllara göre istikrarlı ve tahmin edilebilir olmalıdır. Yerel yönetim ge­
lirleri sistemi, etkin bir mali yönetimi mümkün kılacak kadar basit ve yerel bi­
rimlerin borç yönetimlerini kolaylaştıracak kadar da açık ve kestirilebilir olma­
lıdır. Bütün bu ilkeler ışığında, Prud'home (1991: 222), Musgrave ve
Musgrave'dan aktararak, idarelerarası vergi tahsisinin aşağıda verilen çizelge
3'deki gibi yapılabileceğini belirtmektedir.
Çizel ge 3. Vergi Tabanının Yönetim Düzeyine Göre Tahsisi
VerelDUzey
Orta Düzey
Ulusal
• Emlak Vergisi
- Kişisel Gelir Vergisi
• Artan Oranh Gelir Vergisi
• Ücret Vergisi
• Perakende Satış Vergisi
-
- Harçlar
- Menşeine Göre Ürün Vergisi
- Veraset Vergisi
- Sahipleri Dışarıda Olan Fakat Yerel
Yönetim Alanı İçinde Olan Faktör­
lerin Gelirlerine Konan Vergi
- Katma De~er Vergisi
Do~al
Kaynaklar Vergisi
Kaynak: Prud'home, 1991: 222.
İdarelerarası mali ilişkilerin düzenlenmesi ve bu bağlamda gelirlerin idari
kademeler arası bölüşümünde etkili olan ilkeler, yukarıdaki gibi sıralandıktan
sonra, konuya ilişkin uygulamaların ülkelerarası karşılaştırmalı analizine geçi­
lebilir.
İdarelerarası Mali İlişkiler: Türkiye - AB
35
Çizelge 4. Kamu Gelirlerinin İdarelerarası Kompozisyonu (%)
Ülkeler
Alt İdari Birim Gelirlerinin Toplam Alt İdari Birim Gelirlerinin
Kamu Gelirleri İçindeki Payı
GSViH içindeki Payı
Belçika
33.2 (1998)
16.6 (1998)
Danimarka
44.1 (1998)
30.7 (1999)
Fransa
18.7 (1997)
10 (1997)
12.8 (1998)
İtalya
22.1 (1999)
Hollanda
23.1 (1997)
13 (1997)
İspanya
18.2 (1997)
15.7 (1997)
İsveç
30.6 (1999)
21.ı
Birleşik Krallık
22.8 (1997)
Ortalama
(1999)
9.9 (1998)
26
16.2
Kaynak: OECD, 2002: 112; MülIer, 2003: 16
Çizelge 4'den de görüleceği gibi, ulus-altı idari kademe gelirlerinin toplam
kamu gelirleri içindeki büyüklüğü bakımından, ilk sırayı %44.1 ile Danimarka
almakta, ikinci sırada ise %33.2 ile Belçika bulunmaktadır. Söz konusu pay açı­
sından diğer ülkeler, İsveç (%30.6), Hollanda (%23.1), Birleşik Krallık
(%22.8), İtalya (%22.1), Fransa (% 18.7) ve İspanya (% 18.2) şeklinde sıralan­
maktadır.
Alt idari birim gelirlerinin, gayri safi yurtiçi
hasıla
içindeki
ağırlığı
incelen­
diğinde ise, yine ilk sırayı Danimarka (%30.7) almakta, ancak ikinci sırada İs­
veç (%21.1) bulunmaktadır. Konuya ilişkin diğer sıralama ise Belçika (% 16.6),
İspanya (%15.7), Hollanda (%13), İtalya (%12.8), Fransa (%10) ve Birleşik
Krallık (%9.9) şeklinde oluşmaktadır. Öte yandan, ulus-altı idari kademe gelir­
leri içinde vergi gelirlerinin payı ile vergi gelirlerinin kaynağına göre dağılımı
çizelge 5'de görülmektedir. Çizelge 5'in ikinci sütunundan da görüleceği gibi,
ulus-altı idari birim gelirleri içinde vergi gelirlerinin en büyük paya sahip oldu­
ğu ülke 0/079 ile Belçika'dır. Bu bakımdan İsveç (%75) ikinci sırayı, Danimarka
(%51) üçüncü sırayı ve Fransa (0/047) dördüncü sırayı almaktadır. Diğer ülkeler,
İspanya (%37), İtalya (%34) ve Birleşik Krallık (%14) şeklinde sıralanmaktadır.
Alt idari birim gelirleri içinde vergi gelirlerinin ortalama ağırlığı ise 0/043 düze­
yindedir.
36 Amme İdaresi Dergisi
Çizelge 5. Alt İdari Birim Gelirlerinin Kompozisyonu* (1999)
Vergi Gelirlerinin Kaynalına Göre Dalıhmı
Alt İdari
Birim GeVDG' in Alt
Sosyal
Gelir, Kir,
lirleri İçinGüvenlik İdari Birim
Sermaye Ka- Mal ve
Ülkeler
Hizmet
de Vergi
Emlak zançlan ve
Katktlan Gelirleri İçinGelirleriVergisi Meslek Ver- Vergileri ve Diler deki Payı
nin Payı
Vergiler
gUeri
54
3
O
79
6
O
Belçika
8
93
51
7
O
O
Danimarka
11
34
19
47
52
5
Fransa
İtalya
34
~ııanda
LO
Ispanya
37
75
14
43
İsveç
B. KTal 1ık
Ortalama
22
63
36
8
O
26
100
O
100
35
O
38
26
38
35
45
O
O
O
O
17
O
3
LO
i
14
14
9
6
13
11
Kaynak: Müller, 2003: 16-17
'" Merkezi Yönetim yardımları
yer almamaktadır.
ayrı
bir
başlık
olarak inceleneceğinden, bu çizelgede
Çizelge 5'in diğer sütunlanna bakıldığında, emlak vergisinin toplam vergi
gelirleri içinde önemli bir yer tuttuğu, özellikle Birleşik Krallık (%100), Hol­
landa (% 13) ve Fransa (%52)' da emlak vergisinin, alt idari birimler için önemli
bir gelir kaynağı olduğu görülmekte, İsveç'te ise söz konusu verginin alt birim­
lere ait olmadığı dikkat çekmektedir. Öte yandan, gelir, kar, sermaye kazançlan
ve meslek vergilerinin Belçika, Hollanda ve Birleşik Krallık'ta alt idari birimle­
re ilişkin bir vergi türü olmadığı, buna karşın söz konusu vergilerin alt idari bi­
rimler için İsveç (%100) ve Danimarka'da (%93) önemli bir gelir kaynağı oldu­
ğu görülmektedir.
Mal ve hizmet vergileri açısından bakıldığında, diğer vergi türlerinde olduğu
gibi, bu vergilerde ülkeler arasında önemli farklılıklar vardır. Örneğin mal ve
hizmetlere ilişkin vergiler, Belçika (%54), Hollanda (%38) ve İspanya'da (%35)
alt idari birimler için önemli bir gelir kaynağı durumunda iken, Danimarka, İs­
veç ve Birleşik Krallık'ta bu tür vergiler yerel birimler için bir anlam taşıma­
maktadır.
Vergi dışı gelirlerin, alt idari birim gelirleri içindeki paylan ise çizelge 5'in
son sütunundan izlenebilir. Şöyle ki; vergi gelirleri ile karşılaştınldığında, vergi
dışı gelirlerin alt idari birimlerin gelirleri içinde daha düşük bir payoluşturduğu,
Belçika'da %3 olan söz konusu payın Fransa'da %19, İtalya, Hollanda ve Birle­
şik Krallık'ta %13-14, Danimarka ve İspanya'da %8-9, İsveç'te ise %6 düzey­
lerinde olduğu gözlenmektedir. Vergi dışı gelirlerin toplam alt idari birim gelir­
İdarelerarası Mali İlişkiler: Türkiye - AB
37
leri içindeki payı, incelenen sekiz ülke ortalaması itibariyle % II düzeylerinde­
dir.
Çizelge 6, 1990-2001 dönemi itibariyle Türkiye' de belediye gelirlerinin top­
lam kamu gelirleri ve gayri safi yurtiçi hasıla içindeki paylannı göstermek üzere
düzenlenmiştir.
Çizelge 6. Belediye Gelirleri/Toplam Kamu Gelirleri Kompozisyonu
Belediye Gelirlerinin Toplam Belediye Gelirlerinin
Kamu Gelirleri İçindeki Payı GSYİH İçindeki Payı
Yıllar
1990
8.0
1.6
1991
10.0
1.8
1992
10.6
1.9
1993
12.8
2.4
1994
12.1
2.4
1995
11.1 '
2.2
1996
11.1
2.4
1997
11.6
2.7
1998
11.5
2.8
1999
11.5
2.9
2000
9.8
3.0
9.7
3.1
9.8
2.4
2001
Ortalama
i
Kaynak: DIE, 2000; DIE, 2001; DPT, Sosyal ve Ekonomik Göstergeler
yayınlarından yararlanılarak hazırlanmıştır.
Çizelge 6'dan da görüleceği gibi, 1990-2001 dönemi itibariyle belediye ge­
lirlerinin toplam kamu gelirleri içindeki ağırlığı %8 ile % 12.8 arasında değişmiş
ve söz konusu pay, incelenen dönemde ortalama %9.8 olarak gerçekleşmiştir.
Belediye gelirlerinin, GSYİH içindeki payına bakıldığında ise, bu payın incele­
nen dönem itibariyle hemen hemen istikrarlı bir artış seyri izleyerek 1990 yılın­
daki %1.6'lık bir orandan, 2001 yılında %3.1 seviyelerine yükseldiği, ancak
dönem ortalamasının %2.4 düzeylerinde kaldığı görülmektedir. Ancak, Avrupa
ülkeleri ile karşılaştınldığında söz konusu paylann çok düşük seviyelerde kaldı­
ğı dikkat çekmektedir. Şöyle ki; daha önce incelenen sekiz Avrupa Birliği ülke­
sinde alt idari birimlere ilişkin gelirlerin toplam kamu gelirlerine oranı ortalama
%26 seviyelerinde iken, Türkiye'de bu rakam %9.8'dir. Öte yandan, belediye
gelirlerinim GSVİH içindeki paylanna bakıldığında ise bu payın, sekiz Avrupa
Birliği ülkesinde ortalama %16.2, Türkiye'de de %2.4 düzeyinde olduğu gö­
rülmektedir.
38 Amme İdaresi Dergisi
Türkiye'de belediye gelirlerinin, vergi gelirleri, genel bütçe vergi gelirlerin­
den paylar (GBVGP), emlak vergisi ve vergi dışı gelirler (VDG) arasındaki da­
ğılımını göstermek üzere çizelge 7 düzenlenmiştir.
Çizelge 7. Belediye Gelirlerinin Kompozisyonu·
Yıllar
GBVGP ve Emlak Vergisinin Vergi Gelirleri İçindeki Payı**
Vergi Gelirlerinin Top­
lam Belediye
Gelirleri
İçindeki Payı
GBVGP
Emlak
Vergisi
1990
67.8
75.6
-
GBVGP'nlO
Toplam Belediye Gelirleri
VDG'in Toplam
Belediye
Gelirleri
İçindeki Payı
İçindeki Payı
51.3
32.1
1991
64.8
82.8
-
53.7
35.1
1992
60.6
83.5
4.6
50.6
36.8
1993
53.0
84.6
2.9
44.8
42.9
1994
61.1
72.7
11.3
44.4
35.8
6.1
47.2
34.3
i
61.5
76.8
1996
60.7
82.4
3.7
50.0
34.4
1997
56.9
84.4
2.1
48.0
36.7
1995
1998
61.9
78.8
9.6
48.8
34.6
1999
62.3
79.9
7.4
49.8
34.2
2000
64.4
82.3
4.7
53.0
32.5
2001
65.1
83.4
4.1
54.3
32.1
Ortalama
61.6
80.6
49.6
35.1
Kaynak: DIE, 2000; DIE, 2001
5.6
yayınlarından
yararlamlarak hazırlanrmştır.
(*) Merkezi yönetim bağış ve yardımları ayrı bir başlık olarak incelendiğinden bu
çizelgede yer almamaktadır.
(**) Vergi gelirleri içinde yer alan çevre temizlik vergisi, diğer belediye vergileri ve
harçlarının payı hesaplanmamıştır.
Çizelge 7 incelendiğinde, genel bütçe vergi gelirleri payı (GB VGP) , emlak
vergisi, çevre temizlik vergisi, diğer belediye vergileri ve belediye harçlanndan
oluşan belediye vergilerinin toplam belediye gelirleri içinde, 1990-2001 dönemi
için ortalama %61.6'hk bir paya sahip olduğu, belediye vergilerinin ise büyük
ölçüde (ortalama %80.6) genel bütçe vergi gelirleri payından oluştuğu görül­
mektedir. Aynca, emlak vergisi gelirinin belediye vergileri içindeki ağırlığı ba­
kımından Türkiye ve Avrupa ülkeleri karşılaştınldığında, Türkiye'nin aksine,
özellikle Birleşik Krallık (%100), Hollanda (%63), Fransa (%52), İspanya
(%36) ve İtalya'da (%22) emlak vergisi gelirlerinin önemli bir yerel gelir kay­
nağı olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, çizelge 7'de genel bütçe vergi gelirleri payının belediye gelirleri
içinde önemli bir yer tuttuğu (ortalama 0/049.6), bu bakımdan Türkiye'de bele­
diyelerin büyük ölçüde merkezce toplanan vergilerin idareler arasında bölüştü-
ıdarelerarası Mali ilişki/er: Türkiye - AB
39
rülmesi yoluyla finanse edildiği ortaya çıkmaktadır. Harcamalara katılma payla­
n, belediye teşebbüs karlan, belediye mallan gelirleri, ücretler, cezalar ve dışliç
borçlanma gibi çeşitli gelirlerden oluşan vergi dışı gelirler ise toplam belediye
gelirlerinin yaklaşık %35'ini oluşturmaktadır. Avrupa ülkeleri (%11) ile. karşı­
laştınldığında, Türkiye' de vergi dışı gelirlerin toplam belediye gelirleri içindeki
ağırlığının oldukça yüksek oranlarda gerçekleştiği dikkat çeken başka bir konu­
dur.
İdarelerarası Transferler
İdarelerarası mali ilişkilerin düzenlenmesi ve bu bağlamda görevlharcama ve
gelirlerin idarelerarasında bölüştürülmesinde, idarelerarası transferler farklı iş­
levler üstlenen önemli bir politika enstrümanı olarak kullanılmaktadır. Oates
(1999: 1126-1127) ve Hirsch (1991: 276-278) idarelerarası mali ilişkiler siste­
minde, idarelerarası transferlerin işlev/amaçlannı şöyle sıralamaktadır:
• Gelirlerin yeniden dağıtımına yönelik amaçlar,
• Ülke genelinde tek tip bir vergi standardı kurmak ve vergi sisteminin
geliştirilmesi,
• İdari birimlerin fon toplama yetenek ve kapasitelerinin birbirinden farklı
olması sonucu oluşan dengesizliklerin giderilmesi,
• Bazı yerel projelerin tamamlanabilmesinin sağlanması,
• İdarelerarası dışsallıklann içselleştirilmesi.
Bunlarla birlikte, yerel yönetimlerin finansal performanslannı dikkate alma­
yan bir transfer sisteminin, bu yönetimleri, vergilerini toplamak ve hizmetlerini
fiyatlandırmak konusunda isteksizlendirebileceği (Kim, 1997: 1608), öte yan­
dan, mali planlamayı olanaklı kılacak şekilde merkez yardımlannın tahmin edi­
lebilir ve kestirilebilir olması gerektiği (Daher, 2001: 2) gibi konular,
idarelerarası transfer sİstemlerinin oluşturulmasında özel önem taşımaktadır.
Temelde görevlharcama ve gelirlerin İdareler arasında bölüştürülmesi sonu­
cu ortaya çıkan "dikey" ve "yatay" mali dengesizlikleri giderıneyi amaçlayan
idarelerarası transferler, amacına uygun olarak "dikey" ya da "yatay" bir boyuta
sahip olabilmektedir. Şöyle ki; idari kademeler arasında bölüştürülen görevlere
uygun bir gelir bölüşümü yokluğunda ortaya çıkan "dikey mali dengesizlikler"
idarelerarası transferlerin dikey yönünü oluşturmakta, aynı görevleri üstlenen
yerel birimlerin farklı finansal kapasitelere sahip olması sonucu ortaya çıkan
"yatay mali dengesizlikler" ise yatay yönünü oluşturmaktadır (Yılmaz, 2001:
33).
Yukandaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, idarelerarası transferler,
idarelerarası yatay ya da dikey dengesizIikleri gidermek amacını taşımakta ve
taşıdığı amaca göre "dikey mali denkleştirme" ya da "yatay mali denkleştirme"
40 Amme İdaresi Dergisi
adını almaktadır.
Çizelge 8'de mali
temler görülmektedir.
denkleştirmenin
amaçlan ve kullandığı yön­
Çizelge 8. Mali Denkleştirme
Yöntemler
Amaçlar
Türleri
Harcama
DikeyMali
Denkleştirme
Görevlharcama vergilerin
idari kademeler arası
YatayMali
Mali kapasitenin
Denkleştirme
denkleştirilmesi
Gelir
Fonksiyon/Görev dağı­
Vergi gelirleri
lımının değiştirilmesi
dağılımının
dağılımı
değiştirilmesi
Hizmet üretiminin
gerektirdiği finansmana
uygun transferler
Finansal kapasitelerine
uygun transferler
Kaynak: Kelly, 1981: 44
İdarelerarası dikey ya da yatay mali dengesizlikleri gidermeyi amaçlayan
malİ denkleştirmede,
gelirlerin ve vergi tabanının bölüşümü, koşullu ya da ko­
sistemlerinin oluşturulması gibi formlar alabilen transfer meka­
nizmalan kullanılmaktadır. Bunlardan, gelirlerin bölüştürülmesinde, merkezi
yönetim ile yerel yönetimler, toplanan gelirleri belirli bir formüle göre paylaş­
tırmakta, vergi tabanı bölüşümünde ise yerel birimler, belirli vergilere ek oran
ilave edilerekfonlanmaktadır. Koşunu yardım sisteminde yerel yönetimlere be­
lirli koşunann yerine getirilmiş olması durumunda ya da harcama yapılacak a­
lanlar sınırlandınlarak transfer yapılmaktadır. Koşulsuz yardım sisteminde ise
yardımın kullanım şekli ya da alanına ilişkin bir sınırlama getirilmemektedir
(Yılmaz, 2001: 33; Oates, 1999: 1126).
Bunlarla birlikte, Bahl (1999: 12), uygulamada birçok rurde idarelerarası
transfer sistemi olduğunu ve hepsinin de yerel yönetimlerin finansman yapılan
üzerinde farklı etkiler oluşturduğunu belirtmektedir. Örneğin, transfer sistemle­
rinden bir kısmı yerel harcamalan teşvik etmekte, diğer bir kısmı ise yerel gelir
yaratma çabalarının yerini almaktadır. Ayrıca bazı transfer sistemleri mali denk­
leştirmeyi ya da daha fazla mali otonomiyi amaçlamaktadır. Öte yandan, Bahl
(1999: 12-13), bölüştürülecek havuzun büyüklüğü ve bu havuzun yerel üniteler
arasında bölüştürülmesi olmak üzere, idarelerarası transferlerin iki önemli boyu­
tunun olduğunu ifade etmekte ve buna bağlı olarak bir sınıflandırma yapmakta­
dır (çizelge 9).
şulsuz yardım
İdarelerarası Mali İlişkiler: Türkiye - AB
41
Çizelge 9. İdarelerarası Transferlerin Sınıflandırılması
Havuzun
BölOştOrOlme
Yöntemleri
Dalıtılacak
Havuzun BOyOklOIOnOn Belirlenmesi Yöntemleri
Ulusal Vergilerin
Belirli Bir BöıomO­
nOn Alınması
Verginin Tahsil
Edildili Birim
Sınırlanna Göre
Her Yıl Yeniden
Kriterlere
Göre
Belirl~ııen
Yerel Birimlerin
Harcamalanna Göre
A
L
Uygulanamaz
Belirli Bir Formüle
Göre
B
F
Uygulanamaz
Yerel Birimlerin
Maliyetlerine Göre
C
G
K
Zamanla Delişen
Kriterlere Göre
D
H
Uygulanamaz
Kaynak: Bahl,1999: 13
Bahl'a göre, uluslararası uygulamalar dikkate alındığında, bir yıl için bölüş­
türülecek kaynak havuzunun belirlenmesi; ulusal vergi gelirleri toplamının ta­
nımlanmış (%5 gibi) bir bölümünün alınması, bölüştürülecek havuzun yıllık 0- .
larak kararlaştınlması ve yerel yönetimlerin harcamalan ile orantılı olarak ha­
vuz büyüklüğünün saptanması gibi belli başlı üç yönteme göre yapılmaktadır.
Bu yöntemlere göre büyüklüğü belirlenen havuz ise; verginin tahsil edildiği bi­
rim sınırlan, belirli bir fonnül, yerel birimlerin proje maliyetleri ve zamana göre
değişebilen kriterler olmak üzere dört farklı yöntem kullanılarak idareler arasın­
da böıüştürülmektedir.
Çizelge 9'dan da görüleceği gibi, bu sınıflandınna 12 potansiyel transfer
şekline işaret etmektedir. Bunlardan A tipi transfer şeklinde yerel yönetimlere
kendi sınırlan içinde toplanan vergilerin belirli bir bölümünü elde etme olanağı
sağlanmaktadır. B tipi yardım şeklinde ise ulusalolarak toplanan vergilerin bit
bölümü belirli bir fonnül esas alınarak yerel yönetimlere dağıtılmaktadır. örne­
ğin Türkiye'de, genel bütçe vergi gelirlerinden belediyelere pay verilmesi nüfus
esasına dayandınlmaktadır. Avrupa ülkelerinde ise nüfusun yanı sıra, idari bi­
rim sınırlan içindeki bina yoğunluğu, yol uzunluklan, nüfusun demografik özel­
likleri yerleşim birimlerinin turistik bölge, kıyı bölgesi ya da dağlık bir bölge
olması ve yerel birimlerin vergi gelirlerinin durumu gibi kriterler dikkate alın­
maktadır (Bkz. eOE, 1990; eOE, 1986; Kelly, 1985). e tipi transfer şeldinde
proje maliyetleri esas alınmakta, D tipinde ise bölüştürülme yöntemi ya da kri­
terleri her yıl yeniden kararlaştınlmaktadır ..
Bölüştürülecek havuz büyüklüğünün her yıl yeniden belirlendiği transfer şe­
killeri de L, F, G ve H olmak üzere gruplandınlmakta ve her grup farklı özellik­
ler taşımaktadır. Şöyle ki; H tipi yardım şeklinde, havuzun hangi birimlere bö­
lüştürüleceği ve birimlerin ne kadar harcama yapabileceklerine merkezi yönetim
42 Amme İdaresi Dergisi
karar vermekte, L, F ve G tipinde ise dağıtılacak kaynak miktannı merkezi yö­
netim belirlemekle birlikte, dağıtım bazı objektif kriterler kullanılarak gerçek­
leştirilmektedir.
Çizelge 9'un üçüncü sütununda ise, proje maliyetleri dikkate alınarak yapı­
lan yardımlar görülmektedir. Burada merkezi yönetim, daha önceden kendisinin
belirlediği standartlan gözeterek, belirli bir projenin bitirilebilmesi için ne kadar
kaynak ihtiyacı bulunduğuna karar vermektedir. Dolayısıyla, yardım, "koşullu
transfer" şeklini almaktadır. Genelolarak değerlendirildiğinde, A ve B tipi yar­
dım şekillerinde yerel birimlere, ulusal gelirin belirli bir bölümü garanti edil­
mekte ve yardımlar herhangi bir koşula bağlanmamaktadır. İkinci sütunda yer
alan yardım şekillerinde ise, dağıtılacak havuzun büyüklüğünün belirlenmesi
konusunda merkezi yönetime büyük esneklik sağlanmaktadır. İdarelerarası
transfer şekillerini yukandaki gibi özetledikten sonra, aşağıda bazı Avrupa Bir­
liği ülkeleri ile Türkiye'ye ilişkin rakamsal veriler üzerinde durulmaktadır.
Çizelge 10. AB Ülkelerinde İdarelerarası TransferIYardımlar (1999)
Ülkeler
Merkezi Yönetim YardımlannlD Yerel
Yönetim Gelirleri İçindeki Payı (%)
Belçika
18
Danimarka
40
34
53
76
54
20
73
46
Fransa
İtalya
Hollanda
İspanya
İsveç
Birleşik Krallık
Ortalama
Kaynak: Müller, 2003: 16
Çizelge 10'dan da görüldüğü gibi, Avrupa Birliği'ne üye sekiz ülke, merkezi
yönetim yardımlannın ulus-altı idari birim gelirleri içindeki payı açısından ince­
lendiğinde, ülkeler arasında önemli farklılıklar olduğu gözlenmekte, söz konusu
payın Hollanda'da %76 iken, Belçika'da %18 olduğu dikkat çekmektedir. Mer­
kezi yönetim yardımlan Birleşik Krallık'ta da (%73) önemli bir yer tutmakta,
diğer ülkeler ise İspanya (%54), İtalya (%53), Danimarka (%40), Fransa (%34)
ve İsveç (%20) şeklinde sıralanmaktadır. Aynca, çizelge 10 sekiz ülke ortala­
ması açısından değerlendirildiğinde, merkezi yönetim yardımlannın alt idari bi­
rim gelirleri içinde %46'lık bir yer tuttuğu göze çarpmaktadır.
ıdarelerarası Mali Ilişkiler: Türkiye - AB
43
Çizelge 11. Türkiye'de Merkez Yardımlarının Belediye Gelirleri İçindeki Payı
Yıllar
Belediye Gelirleri içindeki Pay (%)
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2.5
3.9
3.0
4.0
4.8
6.3
3.3
3.3
3.0
2.7
3.6
Ortalama
Kaynak: DİE, 2001; DIE, 2000 yayınlanndan yararlamlarak hazırlanmıştır.
Çizelge ll'de, 1990-2001 dönemi itibariyle, merkezi yönetim yardımlannın
toplam belediye gelirleri içindeki paylan görülmektedir. Söz konusu paylann en
yüksek seviyesine 1997 yılında (%6.3) ulaştığı görülmekte, incelenen dönem İ­
tibariyle de ortalama %3.6 olarak gerçekleştiği gözlenmektedir. AB ülkeleri
(%46) ile karşılaştınldığında, bu oranın çok düşük düzeylerde kaldığı dikkat
çekmektedir.
Yerel Yönetimlerin Borçlanması
Daha önce de ifade edildiği gibi, idarelerarası mali ilişkilerin düzenlenmesi­
nin bir diğer önemli boyutu da, alt idari birimler/yerel yönetimlerin borçlanma­
lanna ilişkin düzenlemelerdir. Yılmaz (205)1: 36-37) ve Peterson (2000: 6), ye­
rel kamu finansmanında borçlanmanın uygun araçlardan biri olduğunu ileri sür­
mekte ve Oates' den de aktararak bunu üç nedene bağlamaktadır:
Nesil/er Arası Eşitliğin Sağlanması
Altyapı
gibi belirli yatınm projelerinin faydası uzun bir zaman di­
limine yayılmakta, bu durum ise bu projelerin faydalannın yalnızca halihazır­
daki yerleşiklerce değil, gelecek kuşaklarca da tüketileceği anlamına gelmekte­
dir. Öte yandan, yerel vergileme çoğunlukla yarar ilkesine dayandınlmakta, do­
layısıyla gelecek kuşaklar için de yarar sağlayabilecek bir projenin, maliyetinin
de kuşaklar arasında bölüştürülmesi gerekmektedir. Başka bir ifadeyle, bu tür
projelerin maliyetine gelecek kuşaklann da katkı sağlaması gerekmektedir. Bu
nedenle, borçlanma yerel projelerin finansmanında uygun bir araç olarak kabul
edilmekte, bu yolla faydalan uzun bir zaman dilimine yayılan projelerin mali­
yetleri de "fayda ömürleri"ne uygun biçimde kuşaklar arasında bölüştürülmüş
olmaktadır.
ve
eğitim
44
Amme İdaresi Dergisi
Ekonomik Gelişme
Altyapı yatınmlannın geciktirilmesi ya da ihmal edilmesi yerel ekonomik
performans üzerinde olumsuz etkiler oluşturarak, yerel istihdam olanaklarını da­
raltmakta ve gelir düzeyinde azalmalara neden olmaktadır. Dolayısıyla yerel
altyapı projelerinin harekete geçirilebilmesi ve bu yolla yerel ekonominin can­
landınlabilmesi için borçlanma uygun bir araç olarak düşünülmektedir.
GelirIHarcama Akışının Dengelenmesi
Birçok nedene bağlı olarak, bazı dönemlerde idari birimlerin harcama akışla­
n ile gelir akışları zaman uyumsuzluğu sorunu ile karşılaşabilmektedir. Bu gibi
durumlarda, borçlanma yerel birimlere zaman uyumsuzluğunu giderme ve ke­
sintisiz bir hizmet üretim olanağı sağlamaktadır. Genelolarak bakıldığında, ye­
rel birimlere borçlanma olanağı sağlayan iki kanalolduğu gözlenmektedir. Bun­
lardan birincisi, Belediye Bankası, Belediye Gelişim Bankası ve Yerel Yöne­
timler Fon Ajansı gibi adlar alabilen kamusal aracı kurumlardır. İkincisi ise ye­
rel birimlerin doğrudan özel sermaye piyasasından borçlanmasıdır. Ancak bura­
da şunu belirtmek gerekir ki; uluslararası deneyimler yerel yönetimlere finans
sağlayıcı kamusal kurumlann politik kayırmacılık sorunu ile karşılaştığını gös­
termektedir (Yılmaz, 2001: 37).
Yerel birimlerin borçlanabilmesi, yerel yönetimlere mali güç aktanmının ö­
nemli bir boyutudur. Bununla birlikte, yerel yönetimlerin aşın borçlanmalannı
engelleyecek, iyi tasarlanmış düzenleyici bir sistem zorunludur. Nitekim, birçok
gelişmiş ülkede, yerel ekonomik gelişimi desteklemek üzere uzmanlaşmış
finansal kurumlann oluşturulduğu görülmektedir. Belçika, Finlandiya, Fransa,
İspanya ve İsveç'teki belediye finansman şirketleri, Kanada ve ABD'deki bele­
diye tahvil bankaları bunlann en iyi örnekleridir. Ancak, bu örnekleri, sahipliği,
fon kaynaklan vb. açılardan tek bir model etrafında tanımlamak mümkün değil­
dir. Şöyle ki; bazılan özel sektör sahipliğinde (Fransa, İspanya) iken, diğer bazı­
lan kamu sahipliğindedir (Belçika ve Hollanda). Öte yandan Finlandiya'daki
"Municipal Finance Plc." yerel yönetim birliğinin sahipliğindedir. İsveç'teki
Yerel Yönetim Fon Ajansı, yerel yönetim birliğinin sahipliğinde olmakla birlik­
te, özel sektör koşullanna uygun bir şekilde yönetilmektedir. Hollanda Belediye
Bankası ise merkezi yönetim ile yerel yönetimlerin ortak sahipliğinde bulun­
makta ve kredi alabileceklerin ortaklarla sınırlandınlması, kuruma bir koopera­
tif niteliği kazandırmaktadır (Daher, 2000: 2).
Yukandaki örneklerin aksine, İspanya' daki Yerel Kredi Bankası özel sektör
sahipliğindedir ve Argentaria ile Dexia ortaklığı ile kurulmuştur. Dexia yerel
yönetimlere finansal aracılık konusunda dünya lideri durumundadır. Ayrıca,
Belçika Belediye Kredi Bankası ve Fransa Yerel Kredi Bankası bu konudaki
önemli örneklerdir (Daher, 2000: 2).
İdarelerarası Mali İlişkiler: Türkiye - AB
45
Bu konuya ilişkin olarak Kim (1997: 161 1), akıllı, ihtiyatlı ve makul bir ye­
. rel borçlanmanın altyapı projelerinin finansmanında uygun bir araç olduğunu
belirtmekte, ancak bu noktada merkezi yönetimin temel katkısının yerel yöne­
timlerin gelir kaynaklarını artırıcı ve bütçe yönetimlerini geliştirici yönde olma­
sı gerektiğini savunmaktadır. Kim'e göre, devlet garantilerinin altyapı yatırım­
larının finansmanında özel sermayeyi harekete geçirme konusundaki yeteneği
sınırlıdır. Bunun yerine altyapı yatırımları için gerekli fonlar sermaye piyasa­
sından sağlanmalıdır. Bu amaçla devlet, kredi derecelendirme ajansıarının ve
özel tahvil sigorta şirketlerinin kuruluşunu kolaylaştırmalıdır. Şeffaf bir kredi
risk derecelendirme sistemi, bankaların ve potansiyel yatırımcılarının yerel yö­
netimlerin kredi değerliliğinin belirlenmesine yardımcı olur. Tahvil sigortası,
belediye tahvillerinde riski düşürmek yoluyla kredi artışına neden olur, böylece
borçlanma maliyeti de düşmüş olur.
Ayrıca, Kim'e göre (1997: 1612), yerel yönetimlerin piyasa koşullarında fon
bulamadığı az gelişmiş ülkelerde, yerel altyapı yatırımlarını finanse etmenin en
akılcı yolu belediye kredi kurumlarıdır. Ancak, bu kurumların sürdürebilirliliği
piyasa koşullarında faaliyet göstermelerine bağlıdır. Kredi faiz oranı, fonların
fırsat maliyetini yansıtabilecek şekilde rekabetçi faiz oranına yakın bir düzeyde,
projeler ise ekonomik fizibiliteleri bakımından fonlanabilir olmalıdır. Öte yan­
dan, Daher (20001: 2), borçlanma yeteneğinin sağlam bir finansman yapısı ile
mümkün olabileceğini, bunun ise etkin, güvenilir bütçeleme ve kontrol sistem­
leri ile gerçekleştirilebileceğini belirtmektedir. Daher, bu konuda yapılması ge­
rekenleri şöyle sıralamaktadır:
• Başta sermaye yatınm bütçelemesi olmak üzere, yerel yönetim bütçeleme süreç­
lerinin güncellenmesi ve güçlendirilmesi,
• Güvenilebilir bir muhasebe sisteminin ve bağımsız denetim mekanizmalarının
kurulması,
• Yerel yönetimlerin nakit yönetim sistemlerinin geliştirilmesi,
• Yerel yönetimlerin finansal durumuna ilişkin çeşitli göstergelerin ya da
rasyoların geliştirilmesi. Borçların gelirlere oranı, mevcut gelirlerin mevcut har­
camalara oranı, yerel vergilerin yerel gelirler içindeki oranı gibi. Bu göstergeler
yerel birimler arasında karşılaştırma yapma imkanı sağlar,
• Finansal rasyolann açıklanmasına ilişkin standartların belirlenmesi. Bu standart­
lar yatınmcı ya da kreditörlere, yerel yönetimlerin durumuna ilişkin bilgi sağlar
ve kredi derecelendirilmesi için güvenilir bir temeloluşturur.
Buraya kadar yapılan açıklamalardan, yerel yönetimlerin borçlanabilmesine
düzenlemelerin, idarelerarası mali ilişkilerin önemli boyutlarından birini
oluşturduğu anlaşılmaktadır. Ancak, yerel yönetimlerin sorumsuzca davranma
eğilimleri ve ödeme güçlerinden bağımsız bir şekilde borçlanma olasılıkları, ay­
rıca genel makroekonomik istikrarın sağlanabilmesi için merkezi yönetimin
kamu borçlanmasını denetim altında tutma zorunluluğu, ülkeden ülkeye değiş­
ilişkin
46 Amme İdaresi Dergisi
mekle birlikte, belirli sınırlamalann getirilmesini kaçınılmaz kılmaktadır. Çizel­
ge 12' de AB ülkelerinde yerel yönetimlerin borçlanmasına ilişkin düzenlemeler
görülmektedir.
Çizelge 12. Bazı AB Ülkelerinde Yerel Yönetimlerin Borçlanınası
Yerel Yönetimlerin Borçlanması
Yerel yönetimler sermaye yatınmları ve kısa dönemli gelir/gider açıklarını finanse
etmek için borçlanabilmede geniş bir özgürlüge sahiptir. Herhangi bir düzenleme
yoktur.
Danimarka Belediyelerin borçlanmaları, elektrik, ısınma, şehir düzenlemeleri, yaşlılar için ko­
nut ve arazi iyileştirilmesi yatınmlarıyla sınırlandınlmıştır. Bunun dışındaki borç­
lanmalar için İçişleri Bakanlıgından izin alınmalıdır. İııerin yatınm harcamalannın
%2S'inden fazla borçlanmalarına izin verilmez.
Yerel yönetimler sermaye yatınmlarını finanse etmek için geniş bir borçlanabilme
Fransa
özgürlügüne sahiptir. Ancak borç ödemesi yapmak üzere borçlanılamaz.
İtalya
Yerel yönetimlerin borçlanması ve tahvil ihracı yasalarla sınırlandınlmıştır. Yerel
yönetimlerin borç servisi toplam gelirlerinin %2S'ini aşamaz.
İspanya
Belediyeler yalnızca yatınm harcamaları için ve en çok 20 yıllıgına borçlanabilir.
Borç servisi toplam gelirlerin %2S'ini geçemez. Aynca merkezi yönetim makro
ekonomik politikalara uygun olarak ilave kısıtlar getirebilir.
İsveç
Yerel yönetimler, sermaye harcamaları için merkezi yönetimden izin almaksızın
borçlanabilir.
Birleşik
Yerel yönetimler cari harcamaları için borçlanamazıar. Diger borçlanmalar da
Krallık
merkezi yönetimin sıkı kontrolü altındadır.
Kaynak: OECD, 2002; MIGM, 1999, yayınlanndan yararlanılarak hazırlanmıştır.
Ulkeler
Belçika
Türkiye' de yerel yönetimlerin borçlanmasına ilişkin hukuki durum ise şöyle
özetlenebilir (Esen, 1998: 4; Çınar, 2000: 581-582): İl özel idarelerinin borç­
lanma yoluyla gelir sağlamaları, 3360 sayılı İl Özel İdareleri Kanunu'nun 131.
maddesi ile sınırlandınlmıştır. Buna göre, il özel idareleri ancak bayındırlık,
sağlık ve öğretim hizmetlerine harcamak üzere borç alabilir. Borçlanılacak mik­
tar il özel idaresi gelirlerinin olağan gelirlerinin üçte birini geçmiyorsa, valinin
önerisi ve il özel genel meclisinin onayı borç alabilmek için yeterlidir. Olağan
gelirlerin bir yıllık tutanna kadar olan borçlanmalar için Bakanlar Kurulu karan
ve Cumhurbaşkanımn onayı gerekmektedir. Daha fazla miktarda borçlanmalar­
da özel kanun çıkanlması zorunludur.
Son olarak, Türkiye'de para ve sermaye piyasalannın durumu, pek ender
rastlanan istisnalar dışında, il özel idareleri ve belediyelerin borçlanabileceği tek
kaynak olarak İller Bankası 'm ön plana çıkarmaktadır (Nadaroğlu, 1994: 236).
Ancak, İller Bankası'nın, 1930-1940'lı yıllannın şartlannda doğmuş bir kurum
olduğu ve o zamandan günümüze önemli bir değişime uğramadığı, dolayısıyla
günün ihtiyaçlarına cevap veremediği, Banka'nın Bayındırlık ve·İskan Bakanlı­
ğı 'nın bağlı kuruluşu olarak kaynaklannı politik kaygılarla kullandırdığı ve
kaynak yaratma bakımından Banka'mn önemli sıkıntılar yaşadığı ileri sürül­
mekle birlikte, Türk yerel yönetim sisteminin küçük ölçekliği dikkate alındığın­
da Banka'nın mutlaka ihtiyaç duyulan bir kurum olduğu, ancak köklü değişik­
İdarelerarası Mali Ilişkiler: Türkiye AB
liklerle yeniden yapılandınlması
birlikte yürütülmesinin zorunlu
47
gerektiği
olduğu
ve bunun yerel yönetim reformlanyla
önemli tartışma konulan arasında yer
almaktadır.
SONUÇ
Bu çalışmada idarelerarası mali ilişkilerin düzenlenmesinde etkin olan fak­
törlerin ortaya konması ve Türkiye ile sekiz AB üyesi ülkenin idarelerarası mali
ilişkilerine ilişkin bir karşılaştırma yapılması amaçlanmıştır. Bu amaçla,
idarelerarası mali ilişkilerin dört ayağını oluşturan, görevlharcamalann bölüşü­
mü, gelirlerin bölüşümü, idarelerarası transferler ve alt idari birimler/yerel yö~
netimlerin borçlanmalanna ilişkin düzenlemeler üzerinde durulmuştur.
Ekonomik etkinlik, mali eşitlik, siyasi sorumluluk ve yönetsel etkililik gibi
kriterlerin belirleyici durumda olduğu görevlharcama bölüşümü bakımından ül­
keler arası bir karşılaştırma yapıldığında, AB üyesi ülkelerde toplam kamu har­
camalanmn ortalama %33.4'0000 alt idari birimlerce gerçekleştirildiği, bu ora­
nın Türkiye için ortalama 0/08'ler düzeyinde kaldığı görülmektedir. Alt idari bi­
rim harcamalanmn GSYİH içindeki paylan incelendiğinde ise sekiz AB üyesi
ülkede bu pay %16.7 iken, aynı oranın Türkiye için %2.6 olduğu dikkat çek­
mektedir. Bu veriler, Türkiye'nin, sürekli yakınma konusu olanmerkeziyetçi
yapısının boyutlannı ortaya koymaktadır. Mevcut hükümet tarafından hazırla­
nan yasa tasanlan ile bu yapının değiştirilmesi ve daha yerelleşmiş bir yapının
ortaya çıkanlması amaçlanmakla birlikte, Türk yerel yönetim sisteminin temel
sorunu olan küçük ölçeklilik ve buna bağlı kaynak kullanım etkinsizlikleri üze­
rinde durulmamakta; küçük ölçeklilik ile nitelendirilen sisteme daha çok gö­
reviharcama yetkisi vermenin ortaya çıkaracağı daha büyük etkinsizlikler göz­
den kaçınlmaktadır.
i.
Öte yandan, incelenen ülkeler gelir bölüşümü açısından karşılaştınldığında,
sekiz AB üyesi ülkenin alt idare birim gelirlerinin toplam kamu gelirleri içinde
ortalama %26'lık bir paya sahip olduğu, Türkiye'de bu payın ortalama %9.8
düzeyinde kaldığı gözlenmektedir. Alt idari birim gelirlerinin GSYİH içinde
payının ise, AB üyesi ülkeler için ortalama % 16.2, Türkiye için de 0/02.4 düze­
yinde olduğu dikkat çekmektedir.
Alt idari birim gelirlerinin kaynaklan incelendiğinde ise, AB üyesi ülkelerde
vergi gelirlerinin alt idari birim gelirleri içinde önemli yer tuttuğu (ortalama
%43) ve emlak vergilerinin önemli bir yerel gelir kaynağı olduğu, buna karşılık
Türkiye'de belediye gelirlerinin büyük ölçüde genel bütçe vergi gelirlerinden a­
lınan pay tarafından oluşturulduğu, emlak vergisinin toplam belediye vergileri
içinde ancak 0/05.6'lık bir paya sahip olduğu görülmektedir. Bu durum, Türki­
ye'de yerel fınansman sİsteminin büyük ölçüde merkeze bağımlı olduğunu orta­
ya koymaktadır.
48 Amme İdaresi Dergisi
İdarelerarası transferler açısından ülkeler arası bir karşılaştırma yapıldığında
da, Avrupa ülkelerinde merkez yardımlannın alt idari birim gelirleri içinde orta­
lama %46'lık bir paya sahip olduğu, özellilde Hollanda ve Birleşik Krallık'ta bu
payın % 70'lerin üzerine çıktığı, dağıtım yöntemlerinin, nüfus ve nüfusun de­
mografik (yaş gruplan gibi) özellikleri, yerleşim birimlerinin turistik, dağlık
bölge ya da kıyı bölgesi olup olmaması gibi objektif kriterlere bağlandığı gö­
rülmektedir. Türkiye'de ise merkez yardımlannın, toplam belediye gelirleri i­
çinde ancak %3.6'lık bir yer tutabildiği ve dağıtım yöntemlerinin nesnel kriter­
lere bağlanamadığı gözlenmekte; buna bağlı olarak da merkez yardımlannın si­
yasi kaygılarla kullandınldığı yönündeki kanı sık sık gündeme gelmektedir.
Son olarak, yerel yöntemlerin borçlanmasına ilişkin düzenlemeler açısından
ülkelerarası bir karşılaştırma yapıldığında, Belçika ve İsveç'te bu konuya ilişkin
bir sınırlama olmadığı görülmektedir. Ancak yerel yönetimlerin sorumsuz dav­
ranabilme eğilimleri ve ödeme güçlerinden bağımsız bir şekilde borçlanma ola­
sılıklan, genel makroekonomik istikrann sağlanabilmesi için merkezi yönetimin
kamu borçlanmasını denetim altında tutmak zorunluluğu gibi nedenlerle diğer
ülkelerde yerel yönetimlerin borçlanabilmeleri belirli sınırlamalara bağlanmış­
tır. Türkiye'de ise, belirli sınırlamalarla birlikte, yerel yönetimlere borçlanma
konusunda geniş hareket alanı tanındığı görülmekte; ancak geçmişte belediye
borçlannın önemli sorunlar yaratiığı bilinmektedir.
KAYNAKÇA
Bah1, Roy (1999), Implementation Rules For Fiscal Decentralization, International
Studies Program, School of Policy Studies, Georgia State University, Atlanta,
Georgia.
Batırel, Ömer F. (2003), Kamu Kesiminde Mali Yerelleşme: Teori, Sınırlamalar ve
Türkiye
Uygulaması,
Working Paper, World Bank.
Bird, Richard M. (2003), User Charges in Local Goverment Finance, Working Paper,
WorldBank.
Bulutoğlu, Kenan (1998), Kamu Ekonomisine Giriş, Filiz Kitabevi, İstanbuL.
Canpolat, Hasan (2002), Türk Belediye Sisteminde Ölçek ve Model Sorunu, İçişleri Ba­
kanlığı Mahalli İdareler Kontrolörler Derneği Yayını, Ankara.
Cerniglia, Floriana (2003), "Decentralization in the Public Sector: quantitative aspects
in federal and unitary countries", Journal ofPolicy Modeling (25), pp.749-776.
COE (1995), The Size ofMunicipalities, Ejjiciency and Citizen Participation, Local and
Regional Authorities in Europe, No: 56, Strasbourg.
eOE (1990), Types offinancial control exercised by central or regional government
over local government, Study Series Local and Regional Authorities in Europe,
Council of Europe, Strasbourg.
eOE (1986), Policies With Regard to Grants to Local Authorities, Study Series Local
and Regional Authorities in Europe, Council of Europe, Strasbourg.
İdarelerarası Mali İlişkiler: Türkiye - AB' 49
Çınar,
Tayfun (2002), "Yerel Yönetimler ve Dış Borçlanma", Yerel Yönetimler Sempoz­
yumu Bildirileri, TODAİE Yayını, Ankara.
Daher, Samir (2001), Specialized Financial Intermediariesfor Local Governments, A
Market-based Tool for Local Infrastructure Finance, Infrastructure Notes, Urban
Sector, World Bank.
Daher, Samir (2001), The Building Block ofaSound Local Government Finance
System, Infrastructure Notes, Urban Development Sector, World Bank.
Darby, Julia, Muscatelli, Anton - Roy Graeme (2003), Fiscal Decentralisation in
Europe: A Review ofRecent Experience, Department of Economics, University of
Glasgow.
De Mello, Luiz R. (2000), "Fiscal Decentra1ization and Intergovernmental Fiscal
Relations: A Cross-Countİy Analysis", World Development, Vol: 28, N: 2, pp.365­
380.
DiE (2000), Kesin Hesaplar- Belediyeler ve İl Özel İdareleri, DiE Yayını, Ankara.
DİE (2001), Kesin Hesaplar-Belediyeler ve İl Özel İdareleri, DiE Yayını, Ankara.
DPT, Sosyal ve Ekonomik Göstergeler (Çeşitli Yıllar)
DPT (2001), Yerel Yönetimler, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Özel İhtisas Komis­
yonu Raporu, DPT Yayını No: DPT: 2533,ÖİK: 554, Ankara.
Esen, Hikmet (1998), "Yerel Yönetimlerde Dış Borçlanma ve
Yönetimler Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 3, ss.3-15.
Sonuçları", Çağdaş
Yerel
Groenendijk, Nico (2002), Fiscal Federalism Revisited, Institutions In Transition,
Conference Organised by lMAD, Slovenia.
Hirsch, Werner Z. (1991), "İdarelerarası Ba~ışların (Yardımların) Yerel İdare Gelirleri
Üzerindeki Rolü ve Etkisi, Merkezi İdare ile Mahalli İdareler Arasındaki Mali İlişki­
ler", 7. Maliye Sempozyumu, Marmaris.
Jensen, Leif (1999), Fiscal Design Across Level ofGevernment, Working Paper, World
Bank.
Jin, Sing - Zou Heng-fu (2002), "How does fiscal decentralization affect aggregate,
national and subnational government size", Journal ofUrban Economics (52),
pp.270-293.
Kelly, Graham (1981), Financial Apportionment and Equalisation, Study Series Local
and Regional Authorities in Europe, Council of Europe, Strasbourg.
Kelly, Graham (1985), Financial Resources For Local and Regional Authorities, Study
Series Local and Regional Authorities in Europe, Council of Europe, Strasbourg.
Kim, Kyung H. (1997), "Housing Finance and Urban Infrastructure Finance", Urban
Studies, Vol: 34, No: 10, pp.1597-1620.
Koçdemir, Kadir (1998), Yönetim Hakkı, Etkin ve Demokratik Yönetim İçin Yeniden
Yapılanma, Türk Erdem Vakfı Yayınlan, Ankara.
Martin-Vazquez, Jorge - Mcnab, Robert M. (2003), "Fiscal Decentralization and
Economic Growth", World Development, Vol: 31,No: 9, pp.l597-1616.
50 Amme İdaresi Dergisi
MİGM (1999), Dünyada Mahalli İdareler, İçişleri Bakanlıgı, Mahalli İdareler Genel
Müdürlügü Yayını, Ankara.
Musgrave, Peggy B. (1991), "İdarelerarası Mali İlişkilerin Prensipleri, Merkezi İdare ile
Mahalli İdareler Arasındaki Mali İlişkiler", 7. Maliye Sempozyumu, Mannaris.
Müller, Anders (2003), Importance ofthe Recurrent Property Tax in Public Finance,
Tax Policyand Fiscal Decentralisation, Presented at the International Conference in
TalIinn, Estonia.
Nadarogıu, Halil- Keleş, Ruşen (1991), "Merkezi İdareler ile Mahalli İdareler Arasın­
daki Mali İlişkilerin Dünü ve Bugünü (Türkiye Ömegi), Merkezi İdare ile Mahalli
İdareler Arasındaki Mali İlişkiler", 7. Maliye Sempozyumu, Marmaris.
Nadarogıu, Halil (1994), Mahalli İdareler (Teorisi, Politikası, Uygulaması), Beta Basım
Yayım, İstanbul.
Neyaptı, Bilin (2002), "Türkiye'de Mali Tevzin ve İller Bazında Bazı Mali ve Sosyal
Göstergelerin Karşılaştırılması, İktisat", İşletme ve Finans Dergisi, Yıl: 17, Sayı:
200.
Newton, Kenneth (1982), "Is Small Really So Beautiful? Is Big Reaııy So Ugly? Size,
EfIectiveness, md Democracy in Local Government", Political Studies, Vol: 30,
No: 2.
OECD (2002), Fiscal Decentralisation in EU Applicant States and Selected EU
Member States, Center for Tax Policyand Administration, Paris.
Oates, Waııece E. (1999), "An Essay on Fiscal Federalisrn", Journal ofEconomic
Literature, Vol: 37, pp. 1120-1149.
Öncel, Ye nal (1992), Mahalli İdareler Maliyesi, Filiz Kitabevi, İstanbul
Peterson, George (2000), Building Local Credit Systems, Municipal Finance Series 3,
WorldBank.
Prud'home, Remy (1991), "Adem-i Merkeziyet (Yerinden Yönetim, Merkezi İdare ile Mahalli İdareler Arasındaki Mali İlişkiler", 7. Maliye Sempozyumu, Mannaris. Shah, Anwar (1997), Fiscal Federalism and Macroeconomic Governance: For Better or For Worse?, Working Paper, WorldBank.
T.C. Başbakanlık (2003), Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma, Kamu Yönetimi Te­
mel Kanu"u Tasarısı, Ankara.
Tortop, Nuri (1996), Yerel Yönetimler Maliyesi, TODAİE Yayını, Ankara.
WRRB (2003), The Use and Abuse ofUser Fees and Charges, Worcester Regional
Researh Bureau, Massachussets.
Yalçındag,
Selçuk (1995), "Yerinden Yönetim Yerel Yönetim", Çağdaş Yerel Yönetim­
ler Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 2, ss.3-19.
Yılmaz,
Serdar (2001), Concept ofFiscal Decentralization and Worldwide Overview,
Working Paper, World Bank.
Download