Demiryolunun Stratejik Önemi ve Erken Cumhuriyet Döneminde

advertisement
VAKANÜVİS- Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi/ International Journal of Historical
Researches, Mart/March 2016, Yıl/Vol. 1, No. 1 ISSN: 2149-9535
Demiryolunun Stratejik Önemi ve Erken Cumhuriyet
Döneminde Demiryolu Siyaseti
M. Serhan Yücel*
M. Murat Taşar**
Özet
Bu çalışmada, demiryollarının stratejik açıdan önemi ve Geç Osmanlı-Erken
Cumhuriyet dönemlerinde demiryollarının geçirdiği evreler incelenmiştir.
Tekerleğin icadı ile başlayan süreç, atlı arabalarla devam etmiş ve 17. yüzyıl
sonrasında buharlı makinenin bulunuşu ile raylar üzerinde giden araçlara
kadar uzanmıştır. Osmanlı Devleti de mali ve teknik imkânsızlıklar yüzünden
geç de olsa demiryolu inşasına yabancı şirketlere imtiyazlar vererek
başlamıştır. Mondros Mütarekesi sonrası dönemde ise daha önce imtiyaz
verilerek yürütülen demiryolu siyasetinin olumsuzlukları açıkça görülmüştür.
Jeopolitik açıdan demiryollarının önemi, askeri stratejide demiryollarının
hangi amaçlarla (nakliye, ikmal ve zırhlı trenler gibi silah olarak) kullanıldığı,
Osmanlı Devleti’nde ve Erken Cumhuriyet döneminde demiryolları, bu
çalışmanın odak noktasını oluşturmaktadır. Bununla birlikte demiryollarının
geçirdiği evreler analize dâhil edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Tren, Demiryolu, Stratejik Demiryolu, Zırhlı Tren,
Osmanlı’da Demiryolları, Erken Cumhuriyette Demiryolları.
Strategic Importance of the Railroads and Politics of the Railroads in the
Early Republican Period
Abstract
The study examines the strategic importance of the railroads and the
phases that railroads went through in the Late Ottoman - Early Republican
periods. This process, beginning with the invention of the wheel, went on
with the horse carts and the invention of steam engines after 17th century
extended it into the vehicles going on the rails. Although the Ottoman Empire
was late to build railroads because of its financial and technical problems, she
started to construct railways after giving privileges to foreign companies. The
*
Öğr. Gör. Dr., Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Gölpazarı Meslek Yüksekokulu,
[email protected], (Makale gönderim tarihi: 2016-03-05; makale kabul
tarihi: 2016-03-24).
**
Genelkurmay Başkanlığı, Harp Akademileri Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, Yüksek
Lisans Öğrencisi, [email protected].
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
294
drawbacks of the policy adopted by giving privileges were seen clearly in the
period after the Armistice of Mudros. The main focuses of this study are on
the geopolitical importance of the railroads, the strategic military purposes of
the railroads (such as deployment of soldiers and transportation of supplies
and armored trains) and the railroads in the Ottoman Empire and in the Early
Republican period. Besides, the phases of railroads are included in this
analysis.
Key Words: Trains, Railroads, Strategic Railroads, Armored Trains,
Railroads in the Ottoman, Railroads in the Early Republic.
Giriş
Yaklaşık beş bin yıl önce icat edilen tekerleğin, motorlu bir araçta
kullanılabilmesi için 17. yüzyılın sonunu beklemek gerekmiştir. Geçen
bu uzun süre içinde atlı arabalardan faydalanılmış; insan ve eşya
naklinde, savaşta ve tarımda, atlı arabalar insanoğlunun faydalandığı
yegane tekerlekli araç olmuştur. Diğer taraftan, madencilik başta
olmak üzere ilk raylı sistemler atlı arabalar için yapılmış, bunlar da, 19.
yüzyılın ilk yarısına kadar kullanılmışlardır.
Sanayi devrimi ile başlayan teknolojik yenilikler süreci hızlı mal ve
insan naklini de gündeme getirmiştir. Üretilen malların limanlara
oradan da diğer kara parçalarına ulaştırılması demiryolları ile daha hızlı
gerçekleşir olmuştur. Demiryolu, kara ulaşımını 19. yüzyılda kökten
değiştirmiş, daha fazla mal ve insanın bir yerden başka bir yere daha
hızlı taşınıyor olması aşılmaz olduğu düşünülen mekânları aşabilmeyi
sağlamıştır. Bu dönemde büyük bir hızla köprüler, tüneller ve
menfezler yapılmış, sömürge topraklarının entegrasyonu ve
konsolidasyonunda demiryolu vazgeçilmez araç olmuştur
Demiryolu ile kara ve deniz güçleri mücadelesi de yeni bir boyut
kazanmıştır. Özellikle Savaşların topyekûnlaştığı 19. yüzyılın ikinci
yarısından sonra yapılan hemen her savaşta demiryolundan
faydalanılmış, demiryoluna sahip olan devlete büyük avantaj sağlamış,
hatta savaşı kazanmasına yol açmıştır.
19. yüzyılda bir tarım toplumu olan Osmanlı Devleti sahip olduğu
imkânsızlıklar yüzünden ancak demiryolunun ortaya çıkmasından bir
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
295
çeyrek yüzyıl sonra yabancı şirketlere imtiyaz vererek demiryolu inşası
sürecine başlayabilmiştir. İlk yapılan demiryolları ihtiyacı karşılamak bir
yana söz konusu yabancı şirketin ait olduğu ülke çıkarlarına hizmet
eder mahiyette olmuştur. 19. yüzyılın son çeyreğinde uluslararası
dengelerin de dayatması ile Almanya ile yakınlaşan Osmanlı Devleti
Berlin’den başlayan, İstanbul üzerinden geçerek Bağdat’a ulaşacak hat
için bu devlete verdiği imtiyazla demiryolu inşası ivme kazanmıştır. 20.
yüzyıl başında Osmanlı Devleti son bir hamle ile imparatorluğun elde
kalan uzak köşelerinin, yürüttüğü Pan-İslamizm siyasetine de bağlı
olarak, merkezle entegrasyonu için kendi imkânları ile çaba göstermiş,
bu doğrultuda Hicaz Demiryolu Projesi’ne başlamıştır.
I. Dünya Savaşı’nda demiryollarının silah olarak kullanılmaları,
zırhlandırılmış trenler de dâhil olmak üzere yoğun olarak
gerçekleşmiştir. Osmanlı Devleti, doğudaki topraklarında demiryolu
ağının olmamasının bedelini çok ağır ödemiş, bölgeye asker ve ikmal
sevkiyatında büyük sıkıntılar yaşamıştır.
1918 sonrası demiryollarını işler hale getirebilmek zaman almıştır.
Çünkü bir taraftan işgal güçlerinin engellemeleri, diğer taraftan
yetersiz teknik imkânlar ve yetişmiş insan kaynağının kıtlığı söz konusu
olmuştur. Ancak güçlüklere rağmen, demiryollarının işlerliği üstün
gayretlerle başarılmış ve Büyük Taarruz’da demiryolları önemli işlev
görmüştür.
Tekerlekten Buhar Makinelerine
Demiryolları en basit anlamda sabitlenmiş yollar üzerinde araçların
hareket etmesidir. “Hat şeklinde yapılmış yol” olarak tarif edilen raylı
sistemler ilk olarak ahşaptan ya da yivliydi. Tanıma daha sonraları
motor da katılmıştır. Ancak bundan da önce Antik çağ şehirlerinin
caddelerinde arabalara belirli bir hat üzerinde hareket imkânı sağlayan
günümüz raylarının öncülerine rastlanılmıştır.
Raylı sistemler ve demiryollarının ortaya çıkmasında, demir - çelik
ve kömür başta olmak üzere yer altı madenlerinin üretimindeki artış
rol oynamıştır. Vagonlar, önce başta kömür olmak üzere diğer
madenlerin çıkarılmasında, ağaç raylar üzerinde hareket ettirilerek
madencilikte kullanılmıştır. Avrupa’da rayların madencilikte kullanıldığı
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
296
tarih 1556’ya kadar geri gitmektedir. Raylar üzerinde hareket eden
araçlarla madenlerin daha hızlı çıkarılmaya başlanması raylı sistemin
kullanımını arttıran önemli bir etkendir.1
Sanayi devrimi, İngiltere’nin makineli raylı sistemin yani
demiryolunun doğduğu yer olmasını, buharlı makinenin icadı da bu
rayların düzeltilmesini ve hızlanmasını sağlamıştır. Bu açıdan
demiryolu, endüstri devriminin hem üretimi, hem de parçasıdır.
18. yüzyılda demiryolu teknolojisi gelişti. İngiliz Ralph Allen’in
1730’da ray üzerinde vagonların güvenli hareketini sağlayan tek yüzlü
demiryolu tekerleği flanşını bulmasıyla o zamana kadar kullanılan
ahşap raylar yerine demir raylar kullanılmaya başlandı. Tamamen
demir kullanılarak yapılan ilk demiryolu 1795’te farklı amaçlar için
kullanıma açılan Derby Canal Railway’dir.2
1825-1832 arasında Avusturya’da Linz–Budweis arasında atlı
arabalar için Avrupa’nın en uzun ilk demiryolu inşa edildi.
Bohemya’daki Budweis’den Linz’e kadar 128 km tutan yolun 50 km’lik
ilk kısmının resmi açılışı 7 Eylül 1827’de yapıldı.3 1 Ekim 1828’de
Fransa’da da atlı arabalar için 18 km uzunluğunda bir başka demiryolu
Saint-Étienne–Andrézieux açıldı.4
Buharlı Makinenin İcadı ve Demiryollarında İlk Makine Kullanımı
1698′de Thomas Newcomen’ın buhar motorunu üreterek patentini
almasıyla yeni bir dönem başladı. 17. yüzyıldan itibaren buharlı makine
ile çalışan değişik araçlar atlı arabaların yerini almaya başladılar.
Buharla çalışan motorun üretilmesiyle sanayileşmenin en büyük adımı
atıldı ve Endüstri Devrimi başladı. Hayvan gücünden makinenin
inanılması zor gücüne adım atılmasıyla bu gücün kullanılabileceği yeni
alanlar keşfedildi.
1
Georgius Agricola, De Re Metallica. NewYork, 1950, 601.
Michael E. Smith, The Derby Canal, Ilkeston, 1980, 35.
3
Gerhard Artl ve Hubert Zenz, “Militär und Eisenbahn: Das Jahrhundert zwischen
Ochsenkarren und Lastkraftwagen”, Vergangenheit, Gegenwart, Zukunft: 175 Jahre
Eisenbahn in Österreich, 2013, 1041.
4
Cite du Train, 2012, 13.
2
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
297
Daha kısa sürede ve daha fazla ürün, mal ve insanı, bir yerden bir
yere taşımak, 19. yüzyıl başında buharlı makine ile çalışan lokomotifin
bulunmasıyla mümkün oldu. 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarında
endüstri devriminin öncüleri olan İngiltere ve İskoçya bu avantajları ile
raylı sistemin demiryoluna dönüşmesinde ve demiryolunda buharlı
makine kullanılmasında da öncü oldular. Buharlı makinelerin daha
sonra da elektriğin demiryollarında kullanımı büyük bir hızla dünya
çapında yayıldı.
Thomas Newcomen’ın icadı buharlı makinenin James Watt ve
Richard Trevithick tarafından geliştirilmesi, bu gücün araçlarda da
(arabalar) kullanılabileceğini düşündürtmüş, bu anlamda ilk makine
kullanımı maden ocaklarında maden çıkarılmasında kullanılan raylı
yollarda ve yine madenlerde halatlı vinçlerle çekilen vagonlarda
gerçekleşmiştir.
İlk Buharlı Otomobil ve Trenler
Richard Trevithick, 1803 yılında Coalbrookdale-Company için bir
vagonun şasesi üzerine sabit bir buhar makinesi yerleştirerek dünyanın
ilk buharlı lokomotifini yapmış, geliştirdiği bu lokomotif, 1804 yılında
Güney Wales’de Merthyr Tydfil’de bir maden ocağının demiryolunda
hareket ettirilmiştir. Bunun, Latince locus (yer, mekân) ve mobilis
(hareketlilik) kelimelerinin bir araya gelmesiyle türetilen lokomobillokomotifin doğuşu olduğu söylenmektedir.5 13 Şubat 1804’te ise
lokomotifin tanıtım gösterisi yapılmıştır. Galler’deki Peny-Darren
demirhanesinin 15 km uzunluğundaki daire şeklindeki dökme demir
raylarında, 5 ton ağırlığındaki lokomotif, toplam ağırlığı 43 ton olan 5
vagondaki, toplam 10 ton yük ve 70 yolcuyu 4 saatte taşımayı başardı.
Bu başarıya rağmen ilgi görmeyen lokomotif raylardan alındı ve
5
Mark M. Hall and Laura A. Hamer. “Der Einfluss der Eisenbahn auf das Konzertwesen
des 19. Jahrhunderts”, Angewandte Geoinformatik 2009 - Beiträge zum 21. Salzburg
Universität, 2009, 807.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
298
haddehane motoru olarak kullanıldı. Ancak bu Trevithick’in buhar gücü
ile ilk treni çalıştırdığı gerçeğini değiştirmemiştir.6
İlk Başarılı Buharlı Lokomotif
1792 – 1815 arasında Napolyon Savaşlarının yem fiyatının çok
büyük oranda artışına sebep olması, lokomotiflerin geliştirildiği
takdirde ekonomik nakliye aracı olarak gündeme gelebileceğine işaret
etmiştir. Ahşap üzerine haddelenmiş çelik rayların geliştirilmesi ve
üretimi demiryollarının gelişmesinde diğer önemli bir adım olmuştur.
1808’den sonra Timothy Hackworth, 1812’de John Blenkinsop, 1813’te
William Hedley ve 1814’te George Stephenson Killingworth kömür
ocağı için maden lokomotifleri geliştirmişlerdir.7
İngiltere’nin sanayi devrimi ile yakaladığı teknolojik gelişme
sayesinde demiryolu teknolojisini üretebilecek aşamaya gelmesi
önemlidir. Bu çok önemli buluş, kapitalist ekonomik sistemin oluşması,
yerleşmesi ve gelişmesinde önemli ve belirleyici rol oynamıştır.
Bugünkü manada ilk demiryolu, İngiliz mühendis George Stephenson
tarafından gerçekleştirildi. İlk tren seferleri de 1830’da LiverpoolManchester arasında yapılmaya başlandı.
Buhar makinesi teknolojisinin hızlı bir gelişimiyle ortaya çıkan ve ilk
lokomotif olarak kabul edilen Rocket, 48 km/h hıza sahipti. Su,
kazandaki 25 bakır borudan geçen sıcak hava ile ısıtılınca enerji
tasarrufu ve verimi arttı.8 Rocket, George ve Robert Stephenson’un
1814, 1825 ve 1828 yıllarında yaptıkları tasarımlarından elde ettikleri
tecrübelere dayanarak gelişmiş ve yıllarca buharlı lokomotiflere örnek
oluşturmuştur.9
6
Konstantinos Tzanakakis, “Steam Power Introduced, Chapter- The Railway Track and
Its Long Term Behaviour”, Volume 2 of the series Springer Tracts on Transportation
and Traffic, Berlin Heidelberg, 2013, 13-16.
7
Christopher McGowan, Rail, Steam, and Speed - The “Rocket” and the Birth of Steam
Locomotion, New York, 2004, 86.
8
Konrad Zimmermann, Die Entwicklung der Eisenbahn in ihrer Anfangszeit, 11.
9
Dieter Hopkin, “The internationality of railways in the museums of today and
tomorrow - The national interest: Blinkered or balanced approaches in the world’s
railway museums”, Die Internationalität der Eisenbahn 1850–1970, Zürich, 2003. 338.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
299
Makine ile Çalışan İlk Kamu Demiryolu
Buharlı lokomotifin gelişmesinde George Stephenson önemli bir rol
oynamış, kısa süre içinde Avrupa ve Amerika’da birçok demiryolu
işletmesi Stephenson’un lokomotifleri ile çalışmaya başlamıştır.
Stephenson, trenlerin yokuşta zorlanmasından dolayı demiryollarında,
viyadük, köprü ve menfezlerle meyilleri azaltılmaya çalışmıştır.
1825 yılında ilk kamu demiryolu Stockton-Darlington arasında
açılmıştır.10 “Stockton and Darlington Railway” başarılı olunca 15 Eylül
1830 yılında liman şehri Liverpool ile tekstil endüstrisinin merkezi
Manchester arasında 56 km’lik yeni bir kamu demiryolu hattı
açılmıştır.11 Yatırımcılar, başlangıçta daha çok mal-eşya taşımacılığına
ilgi duymuş, ancak 15 Eylül 1830 Liverpool-Manchester hattının
açılması insan taşımacılığının da önemli ve kârlı olabileceğini
göstermiştir.12 Bu hattın başarısı İngiltere ve başka ülkelerde
demiryolunun gelişimine önemli katkı yapmış, sistemin yerleşmesi ile
de insan ve eşya taşımacılığında tarife uygulaması başlanmıştır. Ancak
ilk demiryolları uzun değildi ve birkaç maden ocağını veya LiverpoolManchester hattında olduğu gibi bir şehri yakındaki limana bağlıyordu.
Avrupa’da ilk buharlı lokomotiflerin çalıştığı uzun yol hattı
(Avusturya’da Budweis-Linz arasındaki atlı raylı sistemden sonra), 4
Temmuz 1837’de işletmeye açılan 82 mil (132 km) uzunluğundaki Orta
İngiltere’deki Grand Junction Railway’dir.13
Demiryollarının Gelişimi
Kısa sürede hem Kuzey Amerika hem de Avrupa 19. yüzyıl içinde bir
baştan bir başa demiryolu ağlarıyla kaplanmıştır. İlk demiryolu hatları,
Fransa’da 1832 yılında St. Erienne-Lyon arasında, Almanya’da 1835
10
Johannes Held, Erzherzog Eugen von Österreich Soldat - Ordensritter – Mäzen,
(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Wien, 2010, 30.
11
Zimmermann, Die Entwicklung…, 13.
12
Barrie Trinder, Die Industrielle Revolution in Europa, Eurpean Route of Industrial
Heritage, 13.
13
Richard Dean, “The Shortest and Safest and Cheapest Way to London- The inception
of Manchester’s southerly rail connections”. The Railway & Canal Historical Society,
November, 2004, 666-669.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
300
yılında Nürnberg-Maliner arasında, Amerika’da ise 1830 yılında
Baltimore-Ohio arasında inşa edilmiştir. Ülkelerarası ilk demiryolu
1843’te Belçika’nın Liege ile Almanya’nın Köln şehri arasında
yapılmıştır.14 Avusturya, Rusya, Hollanda ve İtalya da demiryollarındaki
bu gelişmeye hızla ayak uydurmuş, demiryolu inşasına girişmişlerdir.
Demir-Kömür-Çelik üçlüsü 19. yüzyılda sosyal, siyasal ve ekonomik
olayları belirleyerek adeta yüzyıla damga vurmuşlardır. Devletler hızla
demiryolu yapımına girişmiş ve 19. yüzyıl adeta bir demiryolu çağı
olmuştur. Yüzyılın sonlarına kadar üssel bir büyüme gösteren
demiryolları, 1830’da 332 km’den on yıl sonra 8.591 km’ye, yirmi yıl
sonra da 38.022 km’ye ulaşmıştır. 1850-1860 yılları arasında inanılmaz
ölçüde artan demiryolu ağları 106.886 km’ye yükseldi. 1870’de
221.980 km, 1880’de ise 367.235 km. demiryolu hattı vardı.
Grafik 1. 1830-1880 yılları arasında dünyadaki toplam demiryolu ağı
(km)15
367.235
221.980
332
8.591
106.886
38.022
1830 1840 1850 1860 1870 1880
Yıllar
ABD ve Avrupa’da Demiryolunun Başlangıcı
Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere’de doğan demiryolunu en
erken alıp kullanan ülkelerden biri olmuştur. 1833 yılında South
Carolina Canal and Railroad olarak adlandırılan Charleston ve Hamburg
arasına 219 km’lik, dünyanın o zamana kadarki en uzun demiryolu hattı
döşenmiştir. 10 Mayıs 1869 tarihinde de kıtalararası olarak ifade edilen
14
Mehmet Özdemir, “Tren gelir, hoş gelir… Kara Trenin Hikâyesi”, Anatolia: Turizm
Araştırmaları Dergisi 23/1 (2012), 118.
15
Meyers Konversationslexikon. 4. Auflage. Band 5, Leipzig, 1888–1889, 428-447;
Putzger Historischer Wletatlas, 103. Auflage, Berlin, 2004, 141.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
301
ABD’nin Doğu ve Batı kıyılarını birbirine bağlayan 5.319 km’lik New
York-San Francisco Demiryolu (Union Pacific) hizmete açılmıştır.16 Bu
Transcontinental Railway hattı Atlas ve Pasifik okyanuslarını
birleştirmesi bakımından önemlidir.17 ABD’de 1880-90 arasında 10 yıl
gibi kısa bir zaman diliminde 115.000 km demiryolu yapılmıştır.
ABD’de göçmenlerin, doğudan batıya doğru yeni topraklara
ulaşmaları, kolonizasyon ve bu bağlamda Kuzey Amerika’nın yerli
halklarının topraklarının işgal edilmesinin en güçlü aracı demiryolu
olmuştur. Düker’e18 göre ABD’nin batıya egemen olmasının en önemli
faktörü demiryollarıdır.
Avrupa’da, ABD’ye benzer gelişmeler yaşanmış, peş peşe demiryolu
yapılarak günden güne insan ve mal taşımacılığı artmıştır. Almanya’da
Berlin’de 1816 ve 1817’de madenlerden daha çok kömür çıkarma
amaçlı atlı raylı sistem taşımacılığı19 ile başlayan süreç, kısa sürede
gelişmiş, 24 Nisan 1837 yılında Leipzig-Althen hattı açılmıştır. Takip
eden yıllarda Alman Gümrük Birliği savunucusu, ekonomist ve
Almanya’nın demiryolu öncüsü Friedrich List’in hazırladığı demiryolu
ağı inşa edilmiştir. 1835’te Nürnberg ile Fors arasında Almanya’nın ilk
demiryolu inşa edilmiş, 10 yıl sonra 1845’te demiryollarının toplamı
2130 km’yi bulmuştur. 1905’te bu toplam 53.000 km’ye, 1911’de de
60.000 km.ye ulaşmıştır.20
Rusya’da Demiryolları
19. yüzyılda Çarlık Rusyası’nda ilk demiryolu 30 Ekim 1837 yılında,
Petersburg ile 25 km uzaklıktaki Çar’ın Zarskoje Selo’daki sarayına
yapılmıştır. Bu hat, aristokratların eğlence mekânına giden hat olarak
16
Artur P. Maloney, “The Berlin- Bagdad Railway as a Cause of World War I”,
Profesional Paper (401), 1984, 6.
17
Elissa Sartwell, The Other Side of The Tracks: Railroads, Race and The Performance
of Unity in Nineteenth-Century American Entertainment, Basılmamış Doktora Tezi,
George Fox University, 2006, 70.
18
Ronald Düker, Als ob sich die Welt in Amerika gerundet hätte - Zur historischen
Genese des US-Imperialismus aus dem Geist der Frontier (Basılmamış doktora tezi),
Berlin, 2005.
19
Dampfwagen der Königlichen Eisengießerei Berlin (Berlin Kraliyet Dökümhanesi
Buharlı Arabası).
20
Şayan Ulusan, “1913’te Faik Sabri Bey’in Gözünden Almanlar ve Almanya”, Sakarya
Üniversitesi Fen - Edebiyat Fakültesi Dergisi (10-1), 2008, 58.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
302
kullanıldığından dolayı “meyhane-meşk treni” olarak nitelenmiştir.21
Bu hattın lokomotifi İngiltere’de Timothy Hackworth tarafından imal
edilmiştir. Rusya’da bu hattın yapımından sonra demiryolları çok yavaş
gelişmiş, 10 yıl geçtikten sonra ancak 381 km’lik bir demiryolu hattı
açılabilmiştir.
Rusya’nın 1829 mm ray açıklığına sahip olmasından dolayı Batı
Avrupa’dan gelen hatlar bu raylar üzerinde yola devam
edememişlerdir. Daha sonra bu sorun sınırda tekerleklerin
değiştirilmesi ile çözülmüştür. 1851–1862 arasında yapılan VarşovaPetersburg Demiryolu 1524 mm ray açıklığına sahiptir.22
Rusya bağlamında demiryolları açısından en önemli gelişme,
planlanması 1870’lere dayanan Transsibirya Demiryolu’nun inşasına
1891 yılında başlanmış olmasıdır. İnşaatına başlanmasından 26 yıl
sonra, Ekim 1916’da Moskova-Vladivostok hattı tamamlanmıştır. Bu
hat, 160 saatte alınan ve 7 farklı zaman diliminden geçilerek
tamamlanan 9.300 km’lik uzunluğu ile dünyanın en uzun demiryolu
hattı unvanını almıştır. Dünyanın efsanevi demiryolu hattı Transsibirya,
Asya kıtasında Batı-Doğu aksı üzerinde yegâne hat olmaya devam
etmektedir. Moskova’da Yaroslav İstasyonundan başlayıp 6 günde son
istasyon Vladivostok’a ulaşan Transsibirya hattının zaman içinde yan
hatları da yapılarak işletmeye açılmıştır. Söz konusu yan hatlar da
Transsibirya hattına dâhil edilmektedir.23
Transsibirya Hattının yapılışı birçok sebebe dayanmaktadır:24

Kaynaklar bakımından zengin Sibirya bölgesinde
ekonomik başarıyı arttıracak olan iyi bir altyapıya sahip olmak ve
bu hat ile iyi bir nakliye imkânına kavuşmak,
21
Karl Schlögel, Benjamin Schenk Frithjof ve Ackeret Markus, Sankt Petersburg:
Schauplätze einer Stadtgeschichte. Frankfurt/Main, 2007, s 141-157.
22
Dietmar Ramuschkat, Die Eisenbahnlinie Wittenberge-Buchholz Eine Fallstudie über
Entscheidungs- und Handlungsabläufe bei der Planung einer Privatbahn in Preußen
und dem zum Bau erforderlichen Grunderwerb (Basılmamış Doktora Tezi). Universität
Hamburg, 2012, 165.
23
Peer Schmidt-Walther, “'Die Transsib. Eine Reise auf der berühmtesten
Eisenbahnstrecke der Welt”. Eisenbahn-Kurier (Nr. 200), Jahrgang 23, 1989, 71.
24
Eva-Maria Stolberg, “The Siberian Frontier between ‘White Mission’ and ‘Yellow
Peril’ 1890s-1920s, Nationalities Papers, 32(1), 2004, 165-181.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
303

Sibirya, soğuk ve birçok bölgesi iskân edilmemiş olsa da
çevresi hammadde kaynakları bakımından zengindir, bu
maddelere erişim ve ekonomiye katılması yoluyla Rusya önemli
bir ekonomik çıkar sağlayacaktır, bu durum günümüzde de
değişmemiştir.

Çin topraklarına genişletilerek Çin pazarına entegre
sağlamak da diğer önemli bir nedendir. Özellikle hattın yapıldığı
dönemde önemli ekonomik girdi olan ve yüksek gümrüğe tabi
Çin çayları etkili olmuştur.

Çar, bu hat aracılığıyla Tibet ve Moğolistan’ın ele
geçirilebileceğine ikna edilmiştir ve Rusya’nın yayılma amacına
uygun düştüğü için bu hattı desteklemiştir.
Transsibirya hattının yapımında en önemli sebep Rus
İmparatorluğu’nun doğusunun ülkenin geri kalanı ile entegrasyonunu
sağlamaktı. Böylece, Sibirya’nın doğal kaynaklarından daha ekonomik
ve daha etkin yararlanılacak ve Rusya’nın Çin’e kadar olan bölgelerinde
ekonomik alt yapı önemli ölçüde güçlendirilerek dünya ticaretinde
daha büyük ölçekte yer alınacaktı.
Transsibirya Hattının özellikle güney kolunun yapımı sırasında
yaşanan veba ve kolera salgını yüzlerce işçinin ölmesine sebep
olmuştur. Siyasi atmosferin de uygun olmaması ile inşaat süresi
uzamıştır. Bir diğer problem de Batı’nın 19. yüzyılda Çin üzerindeki
ekonomik ve siyasi etkisine karşı 1899 yılı Kasım ayında başlayan ve 7
Eylül 1901’de sona eren Boksör Ayaklanması olmuş, birçok işçi
ayaklananlara katılmak için işi bırakmakla kalmamış, neredeyse
tamamlanmış 700 km’lik bir demiryolu hattına da zarar vermişlerdir.25
Transsibirya demiryolunun yanı sıra stratejik demiryollarının en
önemlilerinden sayılan Transkafkasya demiryolunun yapımına da Çarlık
Rusyası döneminde başlanmıştır. General Michail Annenkow
yönetiminde 1880’de başlayan inşa çalışmalarında, Hazar Denizi ile
Kızıl Avrat’ın bağlantısı 1885’te tamamlanmıştır. Hat, 1885-88 arasında
Semerkant’a kadar uzatılmıştır. 1890’da Merv ve Afganistan sınırındaki
Kuşka’ya ulaşan demiryolunun Semerkant-Taşkent arası 1903’te
25
Christine Hesse (Ed.), “Das 19. Jahrhundert (1800-1914)”, Informationen zur
politischen Bildung(315), 2012, 61-78.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
304
yapılmış, Sovyet döneminde 1930’a kadar Termiz ve Duşanbe’ye kadar
ulaşılmıştır.
1864 km uzunluğundaki Transkafkasya demiryolu Hazar
Denizi’nden (Türkmenbaşı) Bakü’den başlayıp Aşkabat’a, sonra çölden
geçerek Karakum’a, Çadarhov üzerinden Özbekistan’a, Buhara,
Semerkant’tan geçerek Taşkent’e ulaşmakta ve Türkistan-Sibirya
Demiryolu hattına bağlandığı Kazakistan’ın Aris şehrinde son
bulmaktadır.
Stratejik önemi yüksek Transkafkasya demiryolunun yapımına
Türkistan Genel Valisi General P. v. Kaufmann’ın önerisi üzerine
başlanmıştır. Askeri ikmal amaçlı düşünülmüş ancak Orenburg ile
Taşkent arasında kesintisiz bağlantı sağladığından daha sonraları
ekonomik fayda da sağlanmıştır. İlk bölümü Türkistan’ın (1880/81’de
Türkmenistan’da Akal Teke’nin Kızıl Avrat’a kadar ele geçirilmesi
amacına yönelik olarak) işgali amacıyla tamamen askeri amaçlıdır.
“Askeri Taktik Amaçlı Demiryolu” olarak yapılan bu ilk bölüm
sonrasında Orta Asya’ya kadar uzatılmasıyla “Stratejik Demiryolu”
hüviyeti kazanmış, Orta Asya’nın yer altı ve yer üstü zenginliklerinin
sömürülmesinin aracı olmuştur. İlk bölüm Türkmenistan’ın işgalinde
birliklerin ikmali ve ulaşımında hayati önem sahip olmuştur.26
İşgali konsolide etmek, kolonyalistleri bölgeye yerleştirme amacına
yönelik olarak da hizmet eden Transkafkasya Demiryolu ile
1891/1892’de ilk etapta 12.000 Rus göçmen taşınmıştır. 1896/1897’de
göçmen Rusların yerleştirilmesi devam etmiş, I. Dünya Savaşı’na kadar
340.000 Rus göçmen yerleştirilmiştir.27 Rus endüstrisi için pamuk başta
olmak üzere, kömür, kereste, tahıl ve diğer yer altı zenginlikleri Rus
şehirlerine Transkafkasya Demiryolu ile ulaştırılmıştır.28
Rusya’nın bir diğer önemli demiryolu hattı da Baykal Gölü’nün
doğusundan Tarskaya’dan ayrılan ve Harbin ve Mudanjiang üzerinden
26
Lioubov Zoreva, Die Eisenbahn im russischen kulturellen Raum (Basılmamış Doktora
Tezi). München, Ludwig- Maximilians-Universität, 2012, 65.
27
Jörg Stadelbauer, “Russische Eisenbahnen in Turkestan - Pionierleistung oder
Hemmnis für eine autochthone Raumentwicklung?”, Frühe Eisenbahnbauten als
Pionierleistungen. Neustadt an der Aisch, 1993. 79.
28
Stadelbauer, Russische…, 88.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
Çin’i aşarak Vladivostok’ta
Transmançurya hattıdır.
Transsibirya
305
hattı
ile
birleşen
Demiryollarının Stratejik Amaçlar İçin Kullanımı
Kara taşımacılığında çok büyük miktardaki malı hızlı taşımaya imkân
veren trenin icadı, sanayileşmenin en önemli sonuçlarından biri
olmuştur. Mekân (sınır-kıta) aşan boyutu ile 19. yüzyıla kadar en
önemli taşıma yolu olan suyolları yerini demiryollarına bırakmış, daha
önce deniz ve nehir kenarlarında kurulan şehirler, demiryolu
güzergâhlarında kurulur olmuştur. Özellikle kara parçalarının iç
bölgelerine engelsiz gidilebilme imkânı veren demiryolları, sadece mal
ve insan taşımasına değil kültür transferine de fırsat tanımış, adeta
“medeniyet” taşınmıştır.29
Sanayileşen ülkeler için yeni pazarlara açılmanın aracı olan
demiryolları, sermayenin yoğunlaşması anlamına gelmekteydi. İlk
dönem sadece özel teşebbüs tarafından demiryolları ve lokomotifler
yapılsa da, 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra demiryollarının stratejik
öneminin daha belirginleşmesiyle devlet desteğinde demiryolu ağları
her ülkede yapılmıştır.
Demiryolları ve Jeopolitik
Carl Schmitt, günümüzdeki küreselleşmeye benzer şekilde
1940’larda yeni haberleşme ve ulaşım teknolojilerinin mekânsal ölçü
ve ölçeğimizi hızlı bir şekilde değiştirerek “yeryüzünü küçülttüğü”
tespitini yapmıştır.30 Bu bağlamda günümüzde de “küresel köy”den
bahsedildiği hatırlanmalıdır. 19. yüzyılda demiryolu ve telgraf, büyük
mesafeleri daha hızlı aşırtan etkiye sahipti.
Arthur Dix, yüzyılın başında demiryolu, telgraf ve buharlı gemileri,
siyasi iktidarların dünyanın paylaşım savaşındaki en önemli güç araçları
29
Zafer Toprak, “Demiryolu, Devlet ve Modernite”, Demir Yol, Tren Çağı, İstanbul,
2003, 9-11.
30
Niels Werber, Die Geopolitik der Literatur-Eine Vermessung der medialen
Weltraumordnung, 2007, 12.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
306
ve silahları olarak tanımlamıştır. Dix, küresel kapışmada siyasi ve
ekonomik hükümranlık için mekân aşan ulaştırma ve haberleşme
araçlarının güç politikasına etkilerini tespit etmiş ve bunları “Tools of
Empire” olarak tanımlamıştır. Aynı zamanda bunlar invisible weapon
(görünmez silah) niteliğindedir. Dix, özellikle telgraf üzerinde durmakta
ve telgrafın İngiltere’yi 19. yüzyılda dünya gücü yaptığını
belirtmektedir.31
Bu tanımlara uygun olarak ulaşımın ve ulaşım yollarının, iletişim
ağının kontrolü ve bunların ağ olarak nerelere kurulacağı, nerelerden
geçeceği, hangi mekânları bağlayacağı, petrol ve gaz gibi enerji nakil
hatlarının önemi ortaya çıkmaktadır. Bu gibi sorular jeopolitik ve jeostratejik öneme sahiptir ve fiziksel reel mekâna merkezi bir anlam
kazandırırlar. Dolayısıyla haberleşme teknolojisi ve ulaşım, jeopolitik ile
yakından
bağıntılıdır,
güç
politikasının
araçları
olarak
değerlendirilmektedir.
19. yüzyılda demiryolları, ekonomik entegrasyon amacıyla su
yollarını kısaltmak ve başta tahıl olmak üzere ürünlerin nakliyesini
hızlandırmak için kuruluyordu. Demiryolları ve telgraf ülkelerin
entegrasyonunu mümkün kılmıştır. Bunun yanında demiryolları,
buharlı gemi ve uçaklar, telefon ve televizyon dünyayı
bütünleştirmiştir. Asla bir araya gelemez denilen mekânları
birleştirmiş, devletin aşılması olarak da anlaşılan üniversalizmi (başka
bir deyişle küreselleşmeyi) kuvvetlendirmiştir.
İngiliz Mackinder32 gibi 19. yüzyıldaki teknolojik gelişmeleri kara
gücü/deniz gücü bağlamında değerlendiren jeopolitikçiler de olmuştur.
Mackinder, Rusların Mançurya’ya demiryoluyla ulaşmasından oldukça
etkilenmiş, denizyoluna alternatif onun kadar hatta daha hızlı ulaşıma
ve taşımaya elverişli olmasından da kaygılanmıştır. Ayrıca Alman
Haushofer ve Schmitt, Walter Lippmann ve II. Dünya Savaşından sonra
da Amerikalı Edmund Walsh ve Ludwig Dehio bu bağlamda konuyu ele
almışlar, demiryolları aracılığıyla Rusya’nın ulaşılamaz mekânlarını
31
Robert Meyer, Europa Zwischen Land Und Meer: Geopolitisches Denken Und
Geopolitische Europa modelle nach der Raumrevolution, Bonn, 2011, 47.
32
Halford John Mackinder, “The Geographical Pivot of History”, Geopolitical Journal
(23), 1904,421-444.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
307
ulaşılır kılmasının deniz gücü İngiltere’yi gerileteceği, kara gücü
Rusya’yı ise güç mücadelesinde öne çıkaracağını iddia etmişlerdir.33
19. yüzyılın başlarından itibaren demiryolları, suyollarına ciddi rakip
olmuştur. O zaman başlayan rekabet, yeni oluşmaya başlayan ulus
devletlerin ekonomik bölgelerinin entegrasyonunun suyollarından
daha çok ve daha güçlü biçimde demiryolları aracılığıyla olacağını,
çünkü suyollarına nazaran demiryollarının daha hızlı gelişebildiğini
göstermiştir. Bu bağlamda 1860’larda deniz nakliyesi/ ulaşımı ile
demiryolu nakliyesi/ ulaşımı arasında büyük bir rekabet yaşanmıştır.
Demiryolları güzergâhlarının, ülkenin taşradaki hammadde ve tahıl
başta olmak üzere ekonomik girdi maddelerinin olduğu bölgelerinden,
sosyal ve ekonomik gelişmişlik düzeyi yüksek (başta başkent olmak
üzere) kentlerine doğru geliştiği görülmektedir. Bu bağlamda
limanlardan ithal ürünlerin iç bölgelere ya da ihraç ürünlerinin iç
bölgelerden liman bölgelerine taşınmaları da güzergâhların
belirlenmesinde önemli olmuştur. Doğrudan ve hızlı hammadde temini
ve bunları işleyecek endüstrisi için ideal koşulları yaratmıştır. Bunun
için de en önemli araç olarak demiryolları görülmüştür.
Demiryolları ile emperyalizm / kolonyalizm arasında bir bağıntı
kuranların en başında Daniel R. Headrick ve Peter Mentzel
zikredilebilir.34 Mentzel “demiryolu emperyalizmi” (railway
imperialism) kavramını bu bağlamda ortaya atmıştır.35
Devlete siyasi hareket alanı açmak için coğrafyadan yararlanma
olarak tanımlayabileceğimiz Jeopolitik, sadece dış politika için geçerli
olmayıp aynı zamanda iç politika için de geçerli bir disiplindir, bu
bağlamda iç mekânın düzenlenmesi ve yapılanması da jeopolitiğin ilgi
alanıdır. Rusya’da Transsibirya Demiryolunun ve ABD’de de Pasifik
Demiryolu hatlarının inşası o bölgelerdeki devletin toprağının bir
parçasını ve onun üzerindeki halkını devlete ve ulusa bağlamaya
33
Wolfgang Baumann, “Geopolitik-ein zeitgemäßer Beitrag zum gesamtstaatlichen
Führungsverfahren?”. Vielfalt in Uniform Band(1), 2004, 204.
34
Daniel R. Headrick, The Tools of Empire: Technology and European Imperialism in
the Nineteenth Century, New York: 1981; Peter Mentzel, Transportation Technology
and Imperialism in the Ottoman Empire 1800-1923, Washington D.C.: 2006.
35
Sören Urbansky, Kolonialer Wettstreit. Russland, China, Japan und die
Ostchinesische Eisenbahn. Frankfurt am Main, 2008, 263.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
308
yönelik jeopolitik motivasyona sahip bir iç politik tedbirdir ki, EvaMaria Stolberg36 ABD’de ve Susi K. Frank da37 Rusya’da demiryolu
aracılığıyla iç kolonizasyondan bahseden yazarlardır.
Kültürün bir parçası olarak teknoloji düşünüldüğünde
demiryollarının da kültür transferi işlevi gördüğü göz ardı
edilmemelidir. Kültürü kapsayıcı bir hayat formu ve kimliğin kaynağı
olarak ele alan çalışmaların bu konuda ufuk açıcı olduğu
düşünülmektedir. Nitekim demiryolu bağlamında bir teknoloji
transferinden daha da ötesi söz konusudur.38
Savaş, Ordu ve Demiryolları: Stratejik Demiryolları
19. yüzyılın ortalarına kadar orduların cepheye nakli ve cephedeki
birliklerin ikmali için sadece karayolu ve suyollarından faydalanılıyordu.
Bu yollardan etkin faydalanabilmek insanın ve hayvan gücünün,
rüzgârın ve suyolunun, birbirlerine ve diğer şartlara uyumlu olması
gerekiyordu. Sanayileşmeye bağlı olarak yeni teknolojik araçlar, demir
raylar (demiryolu) ve buharlı lokomotiflerin icadı ulaşımda devrim
yarattı.
Demiryollarının buharlı makinelerle entegre olarak giderek artan
oranda kullanılmaya başlanması, askeri amaçlar için de
kullanılabileceği fikrini doğurmuştur. Demiryolunun askeri amaçlar için
kullanımına dair çalışmalara çok erken başlanmış, 1832’de
Napolyon’un eski Generali Maximilian Lamarque demiryolunun askeri
amaçla kullanımını barut kadar değerli olarak görmüştür. Aynı yıl
Deutsche Bank tarafından (Dr. Siemens) Anadolu Demiryolları Şirketi
kurulmuştur.39 Fransız mühendisler Gabriel Lamè ve Benoit Clapeyron,
36
Eva-Maria Stolberg, “Auf zum Pazifik. Die Bedeutung der Transsibirischen Eisenbahn
für die Vernetzung des eurasischen Raumes 1891–1914”, Die Internationalität der
Eisenbahn 1850–1970, Zürich, 2003, 285-293.
37
Frank, Susi K. “Innere Kolonisation und Frontier-Mythos: Räumliche
Deutungskonzepte in Russland und den USA”. Osteuropa (11), 2003, 1658-1675.
38
Günter Dinhobl, “Eisenbahnen und Kulturtransfer. Zur Internationalität von
Eisenbahnen am Beispiel der Studienreisen von Eisenbahntechnikern in der Mitte des
19. Jahrhunderts”. Die Internationalität der Eisenbahn 1850-1970, Zürich, 2003, 151163.
39
Maloney, The Berlin…, 1.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
309
Science Militaire’de bir ordunun hareket kabiliyetini artıracak bir araç
olarak demiryolunu değerlendirmişler ve Paris’i ülkenin geri kalanı ile
bağlayacak bir demiryolu ağı planı taslağı hazırlamışlardır. Bu plana
göre ordunun tamamını, 25 km/h hız ile Fransa’nın en ücra köşesine
kadar nakletmek mümkün olacaktı.40
Bu bağlamda ilk girişim Prusya Ordusundan gelmiş, 1836 yılında
oluşturulan bir komisyondan demiryolunun askeri amaçlarla
kullanımına dair rapor hazırlamasını istemiştir. Komisyon, Temmuz
1836’da sunduğu raporunda “demiryolunun, askeri anlamda kullanım
için oldukça uygun olduğu” sonucuna ulaştığını bildirmiştir. 1839
yılında da 10 vagonla 10.000 piyadenin Postdam’dan Berlin’e
demiryolu ile nakli gerçekleştirilmiştir. Savaş zamanlarında bu tür nakil
işlemleri yanında, cepheye cephane ve diğer ikmal araçlarının nakli de
aratarak devam etmiştir.41
Hızlı ikmal için iyi gelişmiş demiryolu ağının gerekliliğini ilk kez Kırım
Savaşı göstermiştir. İngiltere 1853’e kadar iyi gelişmiş Orta Avrupa raylı
sistemi aracılığıyla birliklerini ve cephaneyi Kırım’a çok hızlı
nakledebilirken42 karşısındaki Rusya’nın demiryolu yapımının ihmali
yüzünden bu avantajdan yoksun kaldığı görülmektedir.43
Askeri amaçlı ilk demiryolu, 1855 yılında yine Kırım Savaşı esnasında
Balaklawa Limanı ile Fransız-İngiliz ordusunun Sivastopol’e 9 km
uzaktaki askeri depoları arasında yapılmıştır. Kırım Savaşı’ndaki yenilgi
sonrasında Rus kamuoyu ve karar vericiler, demiryolunu stratejik araç
olarak görmüşlerdir.44 1850 yılının sonbaharında Avusturyalılar, Prusya
sınırına 75.000 asker ve 1000 atı demiryolu ile ulaştırmıştır. Fransa
40
Klaus-Jürgen Bremm, Von der Chaussee zur Schiene. Militärstrategie und
Eisenbahnen in Preußen und Österreich von 1833 bis zum Deutschen Krieg von 1866,
München, 2005, 63.
41
Bremm, Von der Chaussee…, 110-111.
42
Stolberg, Auf zum Pazifik…, 299.
43
Ulrich Keller, “Das Bild des Krieges: Der Krimkrieg (1853–1856)”. European History
Online, 2013.
44
Zoreva, Lioubov. Die Eisenbahn im russischen kulturellen Raum (Basılmamış Doktora
Tezi). Münih, 2012, 56.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
310
Avusturya’ya karşı 1859’daki Sardinya Savaşı’nda da vagonlarla günde
8.500 asker ve 500 at taşımıştır.45
Helmuth Karl Bernhard von Moltke46 demiryollarının stratejik
önemini anlayan ve 1864 yılında orduda ayrı bir demiryolu birimi
oluşturan kişi olmuştur. Bunun ne derece önemli olduğu kısa sürede
anlaşılmış, Avusturya-Prusya Savaşı’nda Prusya, ordusunu 5 hat
üzerinden kısa sürede cepheye naklederken, Avusturya tek hat
üzerinden 45 günde ordusunu nakledebilmiştir. Moltke, orduyu geniş
bir alana yaydığı eleştirilerine maruz kalsa da, uyguladığı taktiği “ayrı
ayrı cepheye ulaşmak, ancak aynı anda saldırmak” olarak
savunmuştur.47
Demiryollarının savaş amaçlı sistematik olarak kullanılması 1861–
1865 yıllarındaki Amerikan İç Savaşı’nda da gerçekleşmiş, bu savaş
esnasında zarar gören rayların, köprülerin ve lokomotiflerin tamiri için
orduda birlikler oluşturulmuştur. İlk kez yine bu savaşta zırhlı trenler ile
demiryollarını ve trenleri korumak için müfrezeler oluşturulmuştur.
Ancak savaştan sonra çoğu demiryolunun askeri amaçlı inşa edildikleri
için ekonomik olmadığı anlaşılmıştır.
1870-1871 Fransız-Alman Savaşı da demiryolları ile cepheye asker
sevki açısından önemlidir. Prusyalılar 24 günde askerlerini cepheye
demiryolu ile sevk ederlerken, Fransa altı haftaya, yaklaşık 42 güne
ihtiyaç duymuştur. Demiryolunun taktik-operatif anlamı 1904-1905
teki Rus–Japon Savaşı’nda görülmüştür. Rusya Transsibirya
Demiryolunu bir an önce inşa ederek Pasifik’teki üslerini güçlendirmek
istemiştir.48 Demiryollarının otomasyonu ile önemi sonraki savaşlarda
daha da artmıştır.
Askerlik ve demiryolunun kesiştiği en önemli nokta “stratejik
demiryolu” olarak nitelenen alandır. Bu stratejik demiryolları askeri
talepleri karşılamak amacıyla inşa edildiklerinden, çoğunlukla yerleşim
yerlerinin uzağından geçtiklerinden savaş zamanları dışında çok az
45
Bremm, Von der Chaussee…, 120.
Moltke, 1857’den itibaren Prusya Genelkurmay Başkanı olmuştur.
47
Bremm, Von der Chaussee…, 124.
48
Maloney, The Berlin…, 6.
46
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
311
kullanılmışlardır: Wutach Valley Railway49 bu stratejik demiryollarına
iyi bir örnektir.
I. Dünya Savaşı esnasında da demiryollarından askeri amaçlar için
faydalanılmış, ancak savaş kısa sürede siper savaşına dönüştüğünden,
savaşan taraflar genellikle istasyon yakınlarında mevzilenmişler daha
güvenli ortamlara geçmek isteseler de geçememişlerdir. I. Dünya
Savaşı şartlarında ikmal, istisna durumlar hariç büyük çabalarla50
mümkün olabiliyordu. Bu tecrübeden yola çıkılarak, II. Dünya
Savaşı’nda demiryolu yerine motorize birlikler ikmalde daha temel rol
oynamıştır.
Osmanlı Devleti’nde 1880 yılında yeniden yapılanma kapsamında 7
şube olarak teşkilatlandırılan Erkân-ı Harbiye Dairesi’nin 4. şubesi
Demiryolları olmuştur. 1882’de ise şubenin adı Menzil ve Konaklar
Şubesi olarak değiştirilmiştir. 1908 yılında II. Meşrutiyetin İlanından
sonraki yeniden yapılanmada sadece 4 şube bulunmakta,
demiryollarının bağlı olduğu şube bulunmamaktaydı. 1908’de 4. şube
Harita ve Topoğrafya’dır. 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes
Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Erkân-ı Harbiye Umumiye
Riyaseti yine 7 şubede teşkilatlanmış bu kez Demiryolları Şubesi 3.
Şube olmuştur.51
Demiryolları I. ve II. Dünya Savaşlarında daha çok asker taşıma ve
ikmal amaçlı kullanılmasının dışında, II. Dünya Savaşı’nda Naziler, savaş
sonrasında da Stalin Rusya'sı, sivil halkın sürgün edilmesi ve temerküz
kamplarına gönderilmesinde demiryollarını tercih etmiştir.
Zırhlı Tren
Zırh ile korunan ve genellikle top, uçaksavar ve makineli tüfekle
donatılan trenlere zırhlı tren denilmektedir. Vagonları ve lokomotifleri
savaşta silah olarak kullanma düşüncesi bir olgunlaşma sürecinden
49
Wutach Vadisi Demiryolu.
Örnek olarak Verdun-Voie Sacrée verilebilir.
51
Türk Genelkurmay Başkanlığının Özet Tarihçesi, Ankara, 1966, 4; İhsan Hün, Osmanlı
Ordusunda Genelkurmayın Ne Surette Teşekkül Ettiği ve Geçirdiği Safhalar. İstanbul,
1952, 80; Muharrem Mazlum İskora, Türk Ordusu Kurmaylık (Erkanı harbiye) Tarihçesi,
Ankara, 1944, 13.
50
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
312
geçmiştir. Düşman toprakları üzerinden silah ve personel taşımak için
bir çare olarak kullanılan zıhlı trenin tarihi 19. yüzyıl ortalarına kadar
uzanmaktadır. Avusturyalılar, 1848-1849 Devrimleri esnasında
vagonlara zırh kaplamaya, demiryolu raylarına konuşlandırılmış
obüslerle savunma yapmaya çalışmışlardır. Hatta Viyana’nın
kuşatılması top-havan vagonlarla gerçekleştirilmiştir.52
Aynı yıllarda Yukarı İtalya ve Macaristan’da da bu tür vagonlar
kullanılmıştır. 1861-1865 Amerikan İç Savaşı’nda hem Güney hem de
Kuzey Devletleri vagonlara havan yerleştirmişlerdir. 1860’ların
sonlarında Fransızların zırhlı piyade vagonu yaptıkları bilinmektedir. Bu
tarihlerden sonra zırhlı vagonlara (makineli tüfeğin öncüsü olan)
mitralyöz de yerleştirilmeye başlanmıştır. İçinde piyadelerin yer aldığı
ve toplarla donatılmış zırhlı vagonlar İngilizler tarafından yapılmış ve
1882’de Mısır’ın işgalinde, 1889-1902’de Burma’da kullanılmıştır.53 Bu
tarihten sonra da zırhlı tren, Batı Avrupa ülkeleri ve ABD tarafından I.
ve II. Dünya Savaşları da dâhil olmak üzere kullanılmıştır.54 Hızlı
ilerleme kabiliyetine sahip büyük ateş gücü sağladığı için de tercih
edilen zırhlı tren, 19. yüzyılda Fransa-Prusya Savaşı, I. ve II. Boxer
Savaşında; 20. yüzyılda ise Rus-Japon Savaşı, Meksika Devrimi, Rus İç
Savaşı, I. ve II. Dünya Savaşında kullanılmıştır.
Zırhlı tren, en yoğun şekilde Rus İç Savaşı sırasında, özellikle
Çekoslovak Lejyonu tarafından başarıyla kullanılmıştır. Rus İç Savaşı
sırasında Rus topraklarında mahsur kalan Çekoslovak Lejyonu,
Transsibirya Demiryolu boyunca zırhlı trenlerle bölgeyi kontrol etmiş,
önemli askeri başarılar kazanmıştır. Aynı savaş sırasında Bolşevikler de
zırhlı treni başarıyla kullanmıştır. Savaşın sonuna doğru Kızılordu
bünyesinde 103 zırhlı tren bulunmaktaydı.55 Zırhlı trenler bu dönemde
Estonya Bağımsızlık Savaşı sürecinde ve Çin İç Savaşında da
52
Karl Glaubauf, Die Volkswehr und die Gründung der Republik, Wien, 1993, 105-116;
Hubert Held, “Zur Theoriebildung der Verkehrsrevolution”, Allerhöchste Eisenbahn.
170 Jahre Nordbahn. Wien, 2010, 70.
53
Spiridion Gopevic, Der englische Feldzug in Egypten 1882 (24 Mart 1883),
Allgemeine Schweizerische Militaer Zeitung - Organ der Schweizerischen Armee, Band
(Jahr): (29) 49, 1883, 93-95.
54
Wolfgang Sawodny, “Panzerzüge im Einsatz auf deutscher Seite 1939-1945”. Das
Waffenarsenal, Podzun, 1989, 13.
55
Zoreva, Die Eisenbahn,…, 206-211.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
313
kullanılmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında Rusya, taşıdığı topların çapına
göre ağır ve hafif olarak iki ayrı sınıfta çok sayıda zırhlı tren
kullanmıştır.56
Avusturya-Macaristan, İtalya cephesinde zırhlı tren kullanmıştır.
Ayrıca 1914 yılı Ekim ayındaki I. Ypres Muharebesinde İngiltere Silahlı
Kuvvetleri zırhlı tren desteği almıştır. II. Dünya Savaşı’nın ilk
döneminde de Polonya Ordusu tarafından başarıyla kullanılmıştır.57
Nazi Almanya'sı ise savaşın ilerleyen safhalarında çok sayıda yeni
tasarım zırhlı tren üretmiştir. Slovak Ulusal Ayaklanması sırasında ele
geçirilen bazı zırhlı trenlerin Nazilere karşı kullanıldığı da bilinmektedir.
Karayollarının yaygınlaşması ve her türlü zeminde ilerleyebilen
büyük ateş kabiliyetli silahların geliştirilmesiyle zırhlı tren kullanımı
günümüzde verimsiz olarak değerlendirilmektedir.
Osmanlı Demiryolları
Osmanlı Devleti, ulaşım ağından yoksun olmasının güvenlik ve
ekonomik nedenlerle çıkardığı sorunları demiryolu ile aşmaya
çalışmıştır. Tarıma dayalı ekonomiye sahip ülkede, siyasi entegrasyon
aracı olarak ortaya çıkan demiryolları ile asker sevkiyatı başta olmak
üzere, vergilerin toplanması, tarım alanlarından ürünlerin pazarlara
nakliyesi, dolayısıyla üretimi arttıracak etki yapması ve buna bağlı
olarak ekonominin canlanması hedeflenmiştir. Aynı zamanda ayrılıkçı
akımlar
etkisiyle
gayrimüslim
toplumların
imparatorluktan
kopmalarının arifesinde Müslüman halklara yönelik (Arabistan,
Mezopotamya, Mısır ve Suriye) en önemli entegrasyon aracı olarak
görülmüş, İslam’ın birleştirici gücünden (Hicaz Demiryolları)
faydalanılmaya çalışılmıştır.58 Dönemin en hızlı ve güvenilir ulaşım aracı
olan demiryolları, Osmanlı Devleti için ekonomik, askeri ve en önemlisi
56
Wilfried Kopenhagen, “Sowjetische Panzerzug 1942 an der Front vor Moskau”. Das
Waffenarsenal, Podzun, 1995.
57
Christian Hartmann, Verbrecherischer Krieg - verbrecherische Wehrmacht?
Überlegungen zur Struktur des deutschen Ostheeres 1941-1944. Universitaet
München, Institut für Zeitgeschichte, VfZ 1/2004, 54.
58
Şevket Pamuk, “Türkiye’de İlk Demiryolu: İzmir-Aydın”, Toplumsal Tarih 1(5), 1994,
35-37.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
314
stratejik açıdan büyük bir önem taşımaktaydı. Ulaşım sorunu çözülünce
üretim ve dolayısıyla aşar gelirleri artacaktı. Ayrıca demiryolu
sayesinde ticaret gelişecek, bu da tarıma dayalı vergilerle gümrük
vergilerinde de artışı getirecekti.59 Nitekim 1889-1891 arasında
tarımsal
üretim
Osmanlının
bütününde
%63
artmışken,
60
demiryollarının geçtiği bölgelerde bu artış %114’ü bulmuştu.
19. yüzyıl ortalarında Osmanlı Devleti bir ulaştırma sistemini
gerçekleştirecek mali ve ekonomik yapıya sahip olmadığından
demiryolu yapım ve işletilmesini bir imtiyaz olarak Batılı ülke
şirketlerine vererek yaptırmıştır. Bu durumda doğal olarak Osmanlı
Devleti’nin çıkarları gözetilmemiş, aralarında önemli rekabet olan
emperyalist devletlerin ekonomik, siyasi, hatta askeri çıkarlarına göre
demiryolları inşa edilmiştir. Siyasi, askeri ve stratejik ağırlıklı bu politika
sonucunda birbirinden kopuk, ağaç görüntüsünde, limanlardan iç
bölgelere uzanacak şekilde yapılan demiryolları ülke çıkarlarından çok
emperyalist devletlerin çıkarlarına hizmet etmiştir.
Demiryolu inşaatları Tanzimat döneminde başlamış olmakla birlikte,
asıl hızlanma Düyun-ı Umumiye’nin 1881’de kurulması ile başlamıştır.
Osmanlı demiryolu politikasının belirlenmesinde bir etken de dış
borçlar olmuştur. Osmanlı Hükümeti ya borç karşılığında bir imtiyaz
vermiş ya da borç istediğinde yeni bir imtiyaz isteği ile karşılaşmıştır.61
İngilizlerin isteği doğrultusunda 1837’de Mısır Valisi Kavalalı
Mehmet Ali Paşa tarafından İskenderiye-Kahire arasında inşasına
başlanan, ancak 1854 yılında bitirilen hat Osmanlı İmparatorluğu’nun
ilk demiryoludur.62 İkinci demiryolu hattı tarımsal potansiyeli
değerlendirmek ve İngiltere’ye yapılan hububat ihracatını ucuzlatmak
için 1857’de başlayıp 1860’da tamamlanan Rumeli’deki ÇernavodaKöstence arasındaki 66 km’lik demiryolu hattıdır. Bu hat, Berlin
Antlaşması ile Romanya’ya geçmiş, Aralık 1882 tarihinde Romanya
59
Can, Bilmez Bülent. Demiryolundan Petrole Chester Projesi (1908-1923), İstanbul,
2000, 46.
60
Eldem, Vedat. Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik,
Ankara, 1994, 94.
61
Gülpınar Akbulut, Türkiye’de Demiryolu Ulaşımı. Ankara, 2010, 65-71.
62
Vahdettin Engin, Rumeli Demiryolları, İstanbul, 1993, 36-37.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
315
Hükümeti tarafından 1.560.000 Frank karşılığında satın alınmıştır.63
Ardından 8 Kasım 1866 tarihinde işletmeye açılan 220 km’lik VarnaRusçuk hattı da, 1886’da Bulgar Hükümeti’nce satın alınmıştır. Yapılan
bu ilk hatların öncelikli amacı emperyalist devletlerin ihtiyaç duydukları
ürünlerin taşınmasına aracı olmaktır. Osmanlı Devleti, kendi egemenlik
alanında bir demiryolu hattına, demiryolları taşımacılığının
başlamasından yaklaşık 40 yıl sonra sahip olabilmiştir.64 1866 yılında
Osmanlı toprakları üzerindeki demiryolu hattının uzunluğu 519 km’dir.
Bu hattın 1/4’lük, yani 130 km’lik bölümü Anadolu toprakları üzerinde,
geri kalan 389 km’lik bölümü Köstence-Tuna ile Varna-Rusçuk
arasındaydı.65
Daha sonra aynı amaç doğrultusunda 1856’da, İzmir-Aydın, İzmirTurgutlu, Rumeli, Anadolu-Bağdat demiryollarının yapımına
başlanmıştır. Osmanlı Devleti’nin kendi imkânları ve Müslümanların
yardımı ile işletime soktuğu yegâne hat Hicaz Demiryolu hattı
olmuştur.
Demiryolu imtiyazı verilen İngiliz, Fransız ve Almanların ayrı ayrı etki
alanları oluşmuş; Fransa, Kuzey Yunanistan, Batı ve Güney Anadolu ile
Suriye’de; İngiltere, Romanya, Batı Anadolu, Irak ve Basra Körfezinde;
Almanya, Trakya, İç Anadolu ve Mezopotamya’da etki alanları
oluşturmuştur.
Osmanlıdan farklı olarak Avrupa ve ABD’de devlet ve sadece
bürokratların değil, toplumun tüm katmanlarının -girişimciler, teknik
adamlar, mucitler, sivil toplum ve halkın- demiryolu inşa sürecine
katıldığı görülmektedir.
Hem ulaşım, hem de ulaşım araçları son derece yetersiz olan
Osmanlı Devletinde ulaşım politikası, yerel yöneticiler tarafından uzun
yıllar askeri ihtiyaçlara dayalı olarak yürütülmüştür. Devletin güçlü
olduğu zamanlarda kısmen yürüyen bu politika, sonradan çıkmaza
girmiş, kara ulaştırma ağı, bir süre bakımsız ve bozuk yollardan ibaret
63
Özdemir, Mehmet. Mütareke ve Kurtuluş Savaşı Başlangıç Dönemlerinde Türk
Demiryolları Yapısal ve Ekonomik Sorunlar (1918-1920), Ankara, 2001, 10.
64
Engin, Rumeli…, 40-41.
65
T.C. Millî Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma Hizmetleri- Demiryolu Taşımacılığı, Ankara,
2011, 7.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
316
kalmıştır. Tanzimat döneminde ülkenin imarına yönelik çalışmalar
çerçevesinde 1865’te Nafia Nezareti kurulmuş, 1866 yılında da Turuk-ı
Maabir Nizamnamesi (Yol ve Köprüler Nizamnamesi) çıkarılmıştır.
Osmanlı Devletinde demiryolu konusundaki kapsamlı çalışmalardan
ilki 1860’da Sultan Abdülmecid’in nazırlarından Ali ve Fuat Paşaların
hazırladığı demiryolu programıdır. Bu programa göre Balkan
yarımadasının bir ucundan öteki ucuna gidecek olan bir demiryolu
İstanbul ile Tuna arasında ulaşımı sağlayacak, İstanbul’u Viyana ve
Paris’e bağlayacaktı. Bu tasarıya göre İstanbul ile Bağdat arasında da
bir hat döşenecekti. Fakat böylesine büyük bir projeyi başarmak için
Osmanlı hükümeti ne gerekli mali kaynağa ne de teknik elemana
sahipti.
İzmir-Aydın Demiryolu Hattı
Anadolu’nun batıya açılan önemli merkezi olan İzmir, doğal limanı
ve bereketli hinterlandı ile yabancı tüccarların da ithalat ve ihracat
açısından gözdesi olan bir şehirdi. İzmir-Aydın yöresi diğer yörelere
göre nüfus bakımından kalabalık, ticari potansiyeli yüksek, İngiliz pazarı
olmaya elverişli etnik unsurların yaşadığı, İngiliz sanayisinin gereksinim
duyduğu hammaddeye kolay ulaşılabilecek bir yöreydi. Ayrıca
Ortadoğu’nun kontrol altına alınarak Hindistan yollarının denetimi
alınması bakımında da stratejik bir öneme sahipti.66
23 Eylül 1856’da verilen imtiyazla İngiliz şirketi Oriental Railway
Company 130 km’lik hattın yapımına başladı. Daha sonra imtiyaz
verilen başka bir İngiliz şirketi de İzmir-Turgutlu-Afyon hattı ile ManisaBandırma hattının 98 km’lik kısmını 1865 yılında Sultan Abdülaziz
döneminde tamamladı. Oriental Railway Company şirketi 1935 yılında
TCDD tarafından satın alınana kadar bu hattı işletmiştir. Bu şirket
Osmanlı da kurulan ilk demiryolu şirketidir ve TCDD, 1927’de
kurulmasına rağmen kendi kuruluş tarihi olarak bu şirketin kuruluş
tarihini kabul eder. 67
66
67
Akbulut, Türkiye’de…, 103.
TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü, Stratejik Plan 2010 - 2014, sf. 2
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
317
İzmir-Kasaba ve uzantısı, 1863’ten 1893’e kadar Smyrne Cassaba &
Prolongements Şirketi, 1893’ten TCDD tarafından satın alındığı 1934’e
kadar da Société Ottomane du Chemin de fer de Smyrne-Cassaba et
Prolongements şirketi tarafından işletilmiştir.68
Viyana-İstanbul bağlantısı
Osmanlı topraklarında demiryolu yapımına hız kazandıran önemli
gelişme, 1888 yılında tamamlanan 2.383 km’lik Viyana-İstanbul
bağlantısıdır. Bu hat İstanbul’dan başlayarak Edirne, Filibe, Niş, Selanik,
Belgrad ve Saraybosna gibi Osmanlı şehirlerini geçiyor ve Viyana’ya
kadar uzanıyordu. Orient Express olarak bilinen bu hat ile Paris’e kadar
demiryolu ile gitmek mümkündü. Bu bağlantıdan sonra Osmanlı
İmparatorluğu’nun en önemli iki demiryolu projesi, İstanbul-Bağdat ve
Hicaz demiryolları planlanmış ve gerçekleştirilmiştir. 1869 yılında
kurulan Chemins de fer Orientaux şirketi Osmanlının Rumeli
topraklarındaki demiryollarını 1937’ye kadar işletmiştir.69 12 Ağustos
1888 tarihinde ilk Orient Express seferi yapılarak “Doğu’nun ve Batı’nın
Birleşmesi” olarak selamlanmış70, romanlara konu olmuştur.71 I. Dünya
Savaşı süresince Şark Ekspresi seferleri yapılamamış ancak İtilaf
Devletleri ile Almanya arasında savaşı bitiren antlaşma Şark
Ekspresi’nin bir vagonunda imzalanmıştır.
Savaşın bitiminde yeni sefer güzergâhından I. Dünya Savaşı’nın
mağlupları olan Almanya ve Avusturya’nın istasyonları çıkarılarak
seferlere yeniden başlanmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra da
seferlere devam edilmiş, hatta karayollarının henüz gelişmediği bu
yıllarda, Ankara’ya kadar yataklı ve yemekli vagon seferleri de başlatılmıştır.
68
Metin Hülagü, Sultan II. Abdulhamid Dönemi ve Demiryolu Politikası (1876-1909),
12; Sudi Apak ve Arzu Tay, Osmanlı Devleti’nin 19. Yüzyıldaki Finansal Sisteminde
Osmanlı Bankası’nın Yeri ve Faaliyetleri. MUFİTAD dergisi, 87.
69
Engin, Rumeli..., 118.
70
Akbulut, Türkiye’de…, 93.
71
Örnek olarak Edmond About “De Ponteise a Stamboul” ve Agatha Christie “Murder
on the Orient Express” verilebilir.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
318
Berlin - İstanbul - Bağdat Demiryolu
Sultan Abdülaziz, Şubat 1872’de Alman mühendis Wilhelm von
Pressel’i “Asya Osmanlı Demiryolları” genel müdürlüğüne getirerek, bir
demiryolu projesi hazırlamakla görevlendirmişti. Pressel’in hazırladığı
ayrıntılı demiryolu projesinin özelliği, başlangıç noktası olarak Akdeniz’i
değil de İstanbul’u almış olmasıdır. 4.670 uzunluğundaki bu demiryolu
projesi padişahın isteklerine uygun olarak Haydarpaşa’dan başlıyor,
Ankara-Sivas-Musul-Bağdat üzerinden Basra’ya ulaşıyordu. Osmanlı
Devleti’nin bu projenin altından kalkamayacağı ortadayken inşaata
başlandı, 1875’de Osmanlı maliyesinin iflas etmesiyle Pressel’in projesi
rafa kaldırıldı.72
II. Abdülhamid’in tahta çıkmasıyla imparatorluğu bir arada tutmak
için yürütmeye başladığı Pan-İslamizm siyaseti bu dönemde
Almanya’nın doğu siyaseti ile örtüşmüştür. İngiltere’nin aksine
Müslüman sömürge halkına sahip olmayan Almanya ile birlikte
yürümeye karar verilmesi I. Dünya Savaşı sonuna kadar Osmanlı
Devleti’nin vazgeçemeyeceği bir politika olmuştur.
Osmanlı Devleti’ndeki yoğun demiryolu yapımları esas itibarıyla II.
Abdülhamit döneminde Duyunu Umumiye İdaresi’nin kurulması ile
başlamıştır. Demiryollarının önemini askerlerimizin çabuk hareketini
temin etmesi ile açıklayan73 II. Abdülhamit döneminde Anadolu
Demiryolları (1888), Bağdat Demiryolu (1889), Yafa-Kudüs Demiryolu
(1889), Selanik-Manastır Demiryolu (1890), Beyrut-Şam Demiryolu
(1890), Selanik-İstanbul Demiryolu (1892) imtiyazları yabancılara
verilerek demiryolu politikası savunma politikalarıyla birlikte
düşünülmeye başlandı.
Söz konusu projelerden en ünlü ve etkileri açısından en önemli
olanı, Alman sermayesi ile yapılan Bağdat Demiryolu hattıdır.
Anadolu’nun ortasından geçerek Musul ve Bağdat üzerinden Basra
Körfezine ulaşacak bu demiryolu hattı aynı zamanda yabancı sermaye
rekabetinin artmasına zemin hazırlamıştır. Almanya için demiryolu ağı
planlayan ve önerisi uygulanan Friedrich List, Berlin’den Bağdat’a
72
Murat Özyüksel, Osmanlı - Alman İlişkilerinin Gelişim Sürecinde Anadolu ve Bağdat
Demiryolları, İstanbul, 1988, 61-77
73
Akbulut, Türkiye’de…, 85.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
319
uzanacak bir demiryolu yapımını da önermiştir.74 Ortaylı75, bu projeyi
“Osmanlı İmparatorluğunda Alman Koridoru” olarak tanımlamaktadır.
I. Dünya Savaşı gerekçelerinden biri olarak gösterilen proje76 sayesinde
Almanya hattın Bağdat’a oradan da Basra’ya uzanması ile körfezde
sahip olacağı liman sayesinde Şatt-ül-Arap ve İran Körfezi üzerinden
okyanusa açılabilecekti. Berlin’den İstanbul’a uzanan, oradan da
Bağdat ve Kuveyt’e bağlanacak olan demiryolu İran Körfezini kontrol
etme imkânı verecekti.77
1888 yılında İngiltere’nin almak için uğraştığı İstanbul-İzmit arası
demiryolunun işletilmesi ve Ankara’ya kadar uzatılması imtiyazı
Almanlara verilmiş, Eskişehir-Konya demiryolu hattı 29 Temmuz
1896’da tamamlanmıştır. Bağdat ve Basra’ya kadar uzatılacak bu
demiryolu projesi ile ilişkiler askeri boyuttan siyasi boyuta taşınmıştır.
Anadolu Demiryollarında hisselerin % 40’ı Deutsche Bank’a, % 40’ı
Osmanlı Bankası’na diğer % 20’si de Osmanlı mali kuruluşlarına ait
olacak şekilde paylaştırıldı.78 25 Kasım 1899’da hattın Konya’dan
Bağdat-Basra’ya uzatılması Bakanlar Kurulu’nda kabul edildi. Bitirilen
ve işletmeye açılan demiryolu hatları, civardaki kasaba ve köylerde
tarım ve ticaretin hızla artmasında etkili olmuştur. Bir imtiyaz olan
demiryolu sözleşmesinde yer alan bir madde özellikle Alman
ihtiraslarını karşılamak Osmanlı Devletini de adeta yarı sömürge
konumuna düşürmesi açısından çok önemlidir. Buna göre
demiryolunun geçeceği arazinin coğrafî ve topoğrafik tercihleri yapımcı
şirkete bırakılmıştı. Bunun anlamı demiryolunun sağında ve solunda
20’şer kilometrelik bir arazi şeridinin değerlendirilmesinin de (taş
ocakları, madenler ve bu şerit üzerindeki diğer tüm kaynaklar, yeni
petrol sondajları dâhil) yapımcı şirkete bırakılması idi. Bu toprak şeridi
Alman kolonilerinin yerleşimi için düşünülmüştür. Demiryolu inşası için
gönderilen mühendisler, salgın hastalıklarla mücadele için gönderilen
doktorlar ve ordunun eğitimi için gönderilen Alman subaylar, Alman
74
Peter Hopkirk, İstanbul’un Doğusunda Bitmeyen Oyun, İstanbul, 1995, 21-23.
İlber Ortaylı, İkinci Abdülhamit Döneminde Osmanlı İmparatorluğunda Alman
Nüfuzu, Ankara, 1981, VIII.
76
Maloney, The Berlin…, 9.
77
Maloney, The Berlin…, 10.
78
Ortaylı, İkinci…, 86.
75
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
320
etkisini arttıran unsurlardı.79 İngiltere, petrol havzasında ve Hindistan
yolu üzerinde Basra’ya kadar gerçekleşecek bu Alman
kolonizasyonundan doğal olarak rahatsız olmuştur. Gelişen ilişkiler
sonucu Deutsche Bank Almanya dışındaki ikinci şubesini 1909’da
İstanbul’da açmıştır. Gencer’e göre 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi sonrası
dış yardıma ihtiyaç duyan II. Abdülhamid, bu yardımı ağırlıklı olarak
İngiltere ve Fransa’dan değil de Almanya’dan talep etmiş, Bağdat
Demiryollarını Deutsche Bank’a vermek suretiyle de bir yandan
Almanların Osmanlı Devleti’nde yatırım yapmalarının önünü açmış,
diğer yandan da Osmanlı maliyesi ve Osmanlı Bankası’nda Fransız
etkisini azaltmak istemiştir.
Bu dönemdeki Almanya’nın doğu politikası ekonomik yayılma
üzerine kuruludur, kendi ekonomisinin yayılması ve gelişmesi için
Osmanlı Devleti’nden her alanda istifadeye çalışmıştır. Alman
Demiryolu (Yapımı) Cemiyeti de, Alman ekonomisinin gelişmesi için
Anadolu’da tarımının kalkınmasını gerekli görerek ziraî tedbirleri
demiryolu çevresinde uygulamıştır.
İstanbul’dan İskenderun, Bağdat ve Basra’ya kadar liman ve
demiryolunun, sulama projelerinin de devreye girmesiyle bölge,
pamuk, tahıl, kömür, neft ve petrolle daha önemli hale geliyordu.
Osmanlı Devleti’nin Almanya’nın ihtiyaçlarını karşılayacak olan petrol,
bakır, krom ve kurşun gibi maden yatakları bakımından zengin olması,
yapılacak Berlin-Bağdat demiryolu hattı ile Basra Körfezi’nde etkin
olarak İngiltere’ye karşı avantaj elde edebilmesini sağlayacak ve
Osmanlı Devleti’nin dağılması durumunda da önemli bir payı almasına
zemin oluşturacaktı. Kaiser II. Wilhelm ile daha da güçlü ve hızlı bir
şekilde yürütülmeye çalışılan “Drang nach Osten”80 ve “Weltpolitik”
sayesinde Almanya, gözünü Mezopotamya’nın zenginliklerine dikmişti.
Alman sanayisinin ihtiyaç duyduğu yer altı ve yer üstü kaynaklarının bu
bölgeden karşılanması mümkündü.81 Dolayısıyla 1890’larda
yürütülmeye başlanan yeni Alman Ortadoğu politikası bağlamında İran,
79
Mustafa, Gencer, Imperialismus und die oriantalsiche Frage, Ankara, 2006, 128
Maloney, The Berlin…, 7.
81
Akbulut, Türkiye’de…, 121.
80
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
321
Bağdat-Basra demiryolu projesi ile önem kazanmış, bu dönemde
Almanların Basra Körfezi ile yaptıkları ticarette de artış olmuştur.82
Basra Körfezi’ne kadar uzanacak bir Alman Berlin-Bağdat Demiryolu
projesi, İngiltere’de tedirginlik yaratmıştır. İngilizler, Almanya’nın
demiryolu egemenliğini Bağdat’tan sonra İran’a uzatacağını düşünmüş
ve bunu Mısır’la Hindistan’daki siyasi ve iktisadi egemenliği için en
büyük tehlike olarak görülmüştür. Bu demiryolu projesi, Avrupa’yı
Yakın Doğu ve Hindistan’a İngiliz filosundan daha kısa zamanda ve
etkin biçimde bağlayacağından, Cebelitarık Boğazı ve Süveyş Kanalı’na
sahip olan İngiltere’nin Atlas ve Hint Okyanuslarına ulaşımındaki tekeli
ortadan kalkacaktı.83
Almanya’nın coğrafi konumundan dolayı suyollarını etkili
kullanamamasının bir sonucu olarak karagücü konumuna yükselmesi,
demiryolu sistemine önem vermesinin de nedenidir. Bağdat’a kadar
uzanacak bir demiryolu, toprak üstü ve altı zenginliklerini muhafaza
edebilen Osmanlı Devleti’ni Almanya için zengin bir pazar ve
hammadde kaynağı haline getirecekti. Demiryolu inşasına paralel
olarak Anadolu’da sulama tesisleri yapılmaya başlandığı, hatta
bataklıkların kurutularak sulama amaçlı faydalanılmaya çalışıldığı da
görülmektedir. Osmanlı Devleti’nde de asker-sivil bürokratlar arasında
Bağdat Demiryolu, ekonomik kalkınma ve siyasi-askeri güç sağlayacağı
gerekçesiyle savunuluyordu.
Bu şartlar altında Almanya, 1835’ten itibaren askeri heyetler
aracılığı ile ilişkide olduğu Osmanlı Devleti’ne daha yoğun nüfuz
edebilmenin yolu açılacak, adeta “hayat alanı” olarak gördüğü
Mezopotamya ile de doğrudan bağ kurulabilecekti.
Demiryolu inşası sürecinde Kaiser II. Wilhelm’in 1889’daki
İstanbul’a yaptığı ziyaret önemli olmuş; bu gezide Almanya’nın Orta
Doğu’ya Alman dünya politikasının en akılcı bir şekilde açılmasının
temelleri oluşturulmuş ve bu temeller üzerine, ekonomik açıdan
önemli projeler, askerî sahada işbirliğini kapsayan ilişkiler
geliştirilmiştir.
Ziyaretin demiryollarını
kapsayan
ekonomik
boyutundan başka siyasi alanda moral değeri de önemli olmuş, İngiliz
82
83
Ortaylı, İkinci…, 6.
Ortaylı, İkinci…, 109.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
322
ve Fransız sömürgesi altındaki Afrika ve Asya Müslümanlarının
Sultan’ın gerçek dostu olarak sunulan Alman Kaiseri'nin ziyaretini
selamlaması sağlanmıştır. II. Wilhelm, 1898 yılındaki ikinci ziyaretinde
sadece İstanbul’a değil, Şam ve Kudüs gibi önemli merkezlere de
giderek 300 milyon Müslümanın halifesinin gerçek dostu olduğunu ilan
ediyor, böylece Avrupalı bir hükümdar ilk defa Osmanlı Padişahını
ziyaret etmiş oluyordu. Almanya ‘Weltpolitik’, yani küresel emperyal
politikasını gerçekleştirmeye başlamıştı. Yüzyıl dönümünde Şark
meselesinin ana çekirdeğini Bağdat demiryolu projesi oluşturmuştur.84
Almanya, doğu politikası gereği, kendi ekonomisinin yayılması ve
gelişmesi için Türkiye’den her alanda istifadeye çalışmış, Alman
Demiryolu Yapımı Cemiyeti, ülke ekonomisinin gelişmesine yönelik
Türk tarımının kalkınmasını gerekli görmüş ve ziraî hizmetlerini
demiryolu çevresinde uygulamıştır. Bağdat hattının geçtiği yerlerde
sulama ve tarımsal faaliyetler yaratma konusunda da başarı
sağlamıştır. Mesela hattın ulaştığı noktalardan Konya ve Ereğli çevresi
ile daha sonra Çukurova’da sulama işine girişen Alman şirketleri
başarılı olmuş ve beş sene içinde üretim büyük artış göstermişti.85
İstanbul-Bağdat demiryolu projesinin habercisi gibi olan İstanbulİzmit hattının Ankara’ya kadar uzatılması işi 1888 yılında Almanlara
verilmiş ve bu durum Avrupa’da kuşkuyla karşılanmıştır. Yine Bağdat
Demiryolu kapsamında adeta misyoner tarzı çalışmalar da yürütülmüş,
demiryolu aracılığıyla kültür transferi sağlanmak istenmiştir.
Oluşturulacak sömürü alanı için demiryolu güzergâhı ve çevresindeki
önemli şehirlerde86 okullar açılması ve buraların Alman kolonileri ile
iskân edilmesi planlanmıştır. Sömürü için nüfuz etmenin diğer aracı da
yine demiryolu güzergâhında okulların yanı sıra hastane ve
yetimhanelerin de açılması olmuştur.87
Bağdat Demiryolu imtiyazını almak isteyen Almanya, ön sözleşme
imzalanmadan Osmanlı Devleti’ne % 7 faizle 200.000 Sterlin borç
84
Gregor Schöllgen, Die deutsch-englische Orientpolitik der Vorkriegsjahre 1908-1914.
Stuttgart, 1979, 668-685.
85
Ortaylı, İkinci…, 33-92.
86
Bursa, Konya, Ankara, Sivas, Samsun, Trabzon, Adana, Mersin, Antep, Diyarbakır,
Mardin, Musul, Basra, Şam, Trablusşam ve Yafa’da.
87
Adnan Şişman, XX. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti’nde Yabancı Devletlerin Kültürel
ve Sosyal Müesseseleri. Ankara. 2006, 314.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
323
vermeyi kabul etmiş, 1910’da girilen mali bunalım sonucu da yine
Almanlardan %4 faizli 11 milyon altınlık borç alınma karşılığında 11
Mart 1911’de Bağdat Demiryolu için yeni bir ek sözleşme
imzalanmıştır.88
Bağdat demiryolunun başlangıç tarihi, daha önce işletmeye açılmış
olan Haydarpaşa-İzmit hattı imtiyazının Ankara’ya uzatılması
imtiyazının Almanlara verildiği 1888 tarihidir. Hat, yeni imtiyazlarla
1893’te Ankara, 1896’da Konya’ya ulaştı. 1903’te hattın Bağdat’a kadar
uzatılması imtiyazı da Almanlara verildi.
Demiryolu hattı Konya’dan başlayıp, Karaman-Ereğli’den sonra
açılacak tünellerle Torosları aşarak Adana’ya inecekti. Buradan
Mersin’e bağlantı vardı. Hat, Adana’dan sonra Halep’ e
ulaşacak,
Hama-Humus-Trablusşam-Beyrut-Yafa ve Kudüs ile bağlantılar
kurulacaktı. Böylece Bağdat demiryolu Hicaz demiryoluna
bağlanabilecekti. Hat, Halep’ten sonra Nusaybin-Musul-TakritSamarra-Sadiye’yi geçerek Bağdat’a ulaşacaktı. Bağdat’tan itibaren ise
Dicle’ye değil de, demiryolu sayesinde ulaşımın modernleştirilmesi
düşünülen Fırat kıyısına yönelerek Basra’ya inmesi planlanmıştı. Bu
fikir Mezopotamya’da heyecan yaratmış, Mezopotamya’daki eski
sönük merkezlerin canlanacağı öngörülmüştü.89
1890-1896 arası İzmit’ten Ankara ve Konya’ya uzanan Alman
girişimi, devamlı aynı başarı ve atılımı gösteremedi. 1912’de ancak
Konya’dan Karapınar’a 290 km’lik bir hat uzatılmıştı. Hat bundan sonra
devam edemedi. Bu birbirinden kopuk hatlar, bölgesel zenginliği
yağmalamaya yaramış, Osmanlı ülkesi birbiriyle bütünleşemeyen ve
işlerliğindeki devamlılık her an için sona erebilecek bir demiryolu ağına
sahip olmuştu.90
II. Abdülhamid döneminde Osmanlı Devleti’nin, genelde
demiryolları ve özelde Berlin-Bağdat Demiryolu Projesindeki çıkarları
şu şekilde gördüğü söylenebilir:

88
Devletin askeri yönden güçleneceği,
Özyüksel, Osmanlı…, 229-232.
Ortaylı, İkinci…, 90.
90
Ortaylı, İkinci…, 103.
89
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
324

isyanlara ve eşkıyalığın daha hızlı müdahale
edilebileceği,

bir tarım ülkesi olan Osmanlı Devleti’nin
topraklarından bu anlamda daha fazla ürün elde edilebileceği ve
pazarlara ulaştırılabileceği,

dünya pazarlarıyla bütünleşmesinin sağlanması ile
ekonomik zenginliğe yol açacağı,

buna bağlı olarak tarımsal üretimin artacak olmasıyla
devletin tarımdan alacağı vergilerin artacağı,

daha çok Balkanlarda elden çıkan topraklardan gelen
göçmenlerin, ülke içlerinde iskânlarının kolaylaşacağı,

son bir hamle ile Osmanlı Devleti’nin merkeze uzak
bölgelerinin
siyasi
ve
ekonomik
entegrasyonunun
sağlanabileceği.
Anadolu, Suriye ve Mezopotamya’nın her köşesi birbiriyle bağlantısı
olmayan ulaşım şubeleri halinde İngiltere, Fransa ve Almanya’ya
bırakıldı. Bağdat demiryolu da bölük pörçük gerçekleştirilen bir proje
olarak tarihe geçti.
Hicaz Demiryolu
II. Abdülhamit döneminde Bağdat Projesinden sonra diğer önemli
bir proje olan Hicaz Demiryolu da yürütülmüştür. 1900-1908 yıllarında
ancak Medine’ye kadar yapılabilen bu hattın amacı İstanbul’u
Mekke’ye bağlamaktı. II. Abdülhamit tarafından 2 Mayıs 1900’de Hicaz
Demiryolu iradesi yayınlanmış, inşaat 1 Eylül 1900 tarihinde
başlamıştır. Demiryolu, yapım maliyetlerini düşürmek için güvenli
olmasa da 1.05 ray açıklığında inşa edilmiştir.
Pan-İslamizmin en önemli sonuçlarından biri olan ve II.
Abdülhamit’in en büyük rüyam diye bahsettiği Hicaz Demiryolu ile
payitaht ve Mekke-Medine birbirine bağlanacaktı. 1900 yılında
yapımına başlanan Hicaz Demiryolu, tümüyle Osmanlı Devleti’ne aitti.
Birikmiş bir sermaye olmadan başlanan projenin daha çok İslam
Dünyası’nın yardımlarıyla gerçekleştirilmesi ümit ediliyordu. Hicaz
Demiryolu projesinin yalnız Osmanlıların değil bütün dünya
Müslümanlarının ortak eseri olduğu söylenerek başka ülkelerdeki
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
325
Müslümanlardan da yardım istenmiştir.91 Kurulan bir organizasyonla
da gazetelerde yazılar yayınlanmış, ilanlar asılmış, duyurular
yapılmıştır. Sultan İkinci Abdülhamid 50 bin lira vererek kampanyayı
başlatmış, Sultanı diğer devlet adamları ve bürokratlar takip etmiştir.92
Bağış yapanlar arasında 1916’da Hicaz İsyanını başlatacak olan Mekke
Emiri Şerif Hüseyin de vardır.93
Yapılan bu geniş tanıtım ve İslam ülkelerinde kurulan mahalli
komitelerin çalışmaları sonucunda Hicaz Demiryolunun toplam
sermayesinin yaklaşık yarısı bağış olarak toplanmıştı.94 Ancak Batılı
devletler bu durumdan rahatsız olmuş; İngiltere, Hindistan
Müslümanlarının Hicaz Demiryoluna katkılarından dolayı kendilerine
verilen madalya ve nişanların giyilmesini yasaklamıştı.95
Hindistan, Mısır, Rusya ve Fas’tan Müslümanları başta olmak üzere
Endonezya, Singapur, Güney Afrika, Avrupa’daki bazı İslam cemiyetleri,
Tunus, Cezayir, İngiltere ve Amerika’dan da bağışta bulunulmuştur.
Vatandaşların yanı sıra Fas Emiri, İran Şahı, Buhara Emiri de Hicaz
Demiryolu’na bağış yapmıştır.96
Şam-Der’a arası ilk yapılan kısımdır, 1903’te Amman’a, 1904’te
Maan’a ulaşılmış, 29 Mart 1904’te 480 km’lik Şam-Maan arasındaki
kısım işletmeye açılmıştır. Maan’dan Akabe Körfezine yan hat yapılarak
Kızıldeniz’e çıkmak öngörüldü ise de gerçekleştirilememiştir. Hicaz
Demiryolu’nun Bağdat Demiryolu ile birleşecek olması, Alman
nüfuzunun Arap Yarımadasına da yayılacağı endişesini diğer devletler
için gündeme getirmiştir.97
1 Eylül 1905’te yolcu taşımacılığına başlanmış, Medine’ye 31
Ağustos 1908’de erişilmiştir. Tamamı 1464 km olan Hicaz Demiryolu, II.
Abdülhamit’in tahta çıkışının 33. yıldönümünde, 1 Eylül 1908’de resmi
91
Azmi Özcan, Pan-İslamizm / Osmanlı Devleti Hindistan Müslümanları ve İngiltere
(1877-1924), İstanbul, 1997, 141.
92
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Hicaz Demiryolu Madalyası Defteri, 1418.
93
Ufuk Gülsoy, Hicaz Demiryolu, İstanbul, 1994, 66.
94
Özcan, Pan-İslamizm…,141.
95
Özcan, Pan-İslamizm…, 69.
96
Gülsoy, Hicaz…, 64-85.
97
Ortaylı, İkinci…, 90.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
326
törenle bütünüyle işletmeye açılmıştır.98 Şam’dan Amman’a her gün,
Medine’ye ise haftada üç gün seferlerin yapıldığı hat, I. Dünya
Savaşı’na kadar yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Ayrıca haftada bir
olmak üzere Şam’dan ve Hayfa’dan yemekli ve yataklı ekspres seferi de
düzenleniyordu.
Demiryolu çevresinde demiryolunun ikmal ve bakımına yönelik
tesisler de kurulmuştur.99 II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesine kadar
“Hamidiye Hicaz Demiryolu” olarak anılan, 18 Ocak 1909’dan itibaren
ise sadece Hicaz Demiryolu olarak bilinen hat yapılan yan hatlar ile
1918’de 1.900 km’yi aşmıştır. 1910’da trenlerle taşınan sivil yolcu
sayısı 169.448, 1913’te 232.563 olarak gerçekleşti. 1908’den 1913’e
kadar toplam 968.000 sivil yolcu taşındı. Senede ortalama 16.000 hacı
Hicaz Demiryolunu kullanmaktaydı. Yapılan hesaplara göre
İstanbul’dan Mekke’ye demiryolu ile ulaşım 120 saatte
gerçekleşebilecekti. Şam-Medine yolculuğu ise yaklaşık 72 saatte
gerçekleşiyordu. Demiryolu sebze, meyve, tuz, pirinç, meşrubat, tütün,
un, kömür gibi ticari eşya ile hayvan nakliyatı için de güvenli ve önemli
bir ulaşım vasıtasıydı. 1910’da yaklaşık 66 bin ton, 1913’te 112 bin ton
ticari eşya nakledilmiş, aynı yıllarda taşınan hayvan sayısı ise 1910’da
2788 ve 1913’de 6477 olarak gerçekleşmiştir. 1910 yılında 71.167 lira
kar, 1913 yılında ise 78.619 lira kar elde edilmiştir.100
Hicaz Demiryolu, 1917’de 1.750 km’ye ulaşmasına rağmen,
Medine-Mekke ve Mekke-Cidde hatları ise demiryolunun Mekke ve
Cidde’ye kadar uzatılması halinde siyasî ve askerî gücünün ortadan
kalkacağını gören Şerif Hüseyin’in provokasyonları sonucu bedevi
şeyhlerin karşı koyması yüzünden yapılamamıştır. Hicaz bölgesinde
yeni sorunlarla karşılaşmak istemeyen İttihat ve Terakki hükümetleri
98
Ömer Faruk Erten ve diğ., İstanbul’dan Medine’ye Bir Tarih Belgeseli, İstanbul, 1999,
13.
99
Erten ve diğ., İstanbul’dan…, 15. Demiryolu boyunca yedi büyük bakım atölyesi
vardı. Şam ve Medine’de lokomotif-vagon tamir ve bakım atölyesi, 2.666 kâgir köprü
ve menfez, 7 demir köprü, 9 tünel, 96 istasyon, 7 gölet, Hayfa, Der’a ve Maan’da
fabrika, Hayfa’da iskele, ambarlar, dökümhane, boruhane, okul, mescit, karantina,
Maan’da otel ve hastane, Tebuk’da hastane ve hat boyunca 37 su deposu yapılmıştı.
Bazı istasyonlarda kurulan postane ve telgraf merkezleri, resmi ve sivil haberleşmede
çok büyük kolaylıklar sağlamıştır.
100
Erten ve diğ., İstanbul’dan…, 11-16.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
327
Şerif Hüseyin’e tepki vermeyerek Medine-Mekke ve Cidde-Mekke
hatlarının yapımından vazgeçildiğini resmen açıklamışlardır.101
Hicaz Demiryolu askeri açıdan 1905 yılında Yemen’deki isyana ağır
silahları ile müdahale etmek için Suriye’deki 5. Ordu’dan takviye
kuvvet Maan’a kadar Hicaz Demiryolu ile taşınmıştır; birlikler daha
önce 12 günde alınan yolu demiryolu ile 24 saatte almış olmaları,102
askeri açıdan hattın başarısını göstermiştir. Demiryolu tamamen işler
hale geldikten sonra da askeri açıdan birçok defa kullanılmıştır.
Osmanlı Devleti bu demiryolu hattı boyunca geniş bir coğrafyada etkili
olurken, Hicaz’da sınırlı bir alanda etkiye sahip olmuştur. Sürre Alayları
da demiryolu ile taşınmış, bu sayede özellikle 1908 ve 1909 yıllarındaki
Bedevi sabotaj ve saldırılarından korunmak mümkün olabilmiştir.103
Askeri açıdan olduğu gibi dini açıdan da Hicaz Demiryolu Şam-Medine
hac güzergâhını kullananlara büyük hizmet görmüştür.
Hicaz Demiryolu artık çökmekte olan imparatorluğun son bir
entegrasyon çabası olarak görülmelidir. Özellikle İstanbul ile Kutsal
Topraklar arasındaki ulaşımı güçlendirmek, bu bölgelere taşınacak
askerlerin ulaşımını kolaylaştırmak, hacıların daha güvenli bir şekilde
hacca gidip gelmesi sağlamak ve Arap ülkelerinin ekonomik gücünü
yükseltmek öncelikli hedeflerdir.
Kurtuluş Savaşı’nda Demiryolları
Kurtuluş Savaşı başladığı esnada adeta kaderine terk edilmiş
durumda olan demiryollarını yeniden işler hale getirmek için Mustafa
Kemal Paşa, yakından tanıdığı ve görüştüğü Behiç (Erkin) Bey’i
görevlendirmiştir.
1918 sonrası ordudaki görevinden ayrılan Behiç Bey’e, İaşe Nazırlığı
teklif edilmiş ancak Behiç Bey bu görevi kabul etmemiştir.104 Evi
İngilizler tarafından basılan, Damat Ferit Hükümeti döneminde
tutuklanarak Malta’ya sürülmek istenen Behiç Bey hakkında
Anadolu’ya adam ve silah kaçırma faaliyetlerinden dolayı idam emri
verilmiştir. Bunun üzerine Behiç Bey, Temmuz 1920’de Anadolu’ya
101
Gülsoy, Hicaz…, 219-222.
Gülsoy, Hicaz…, 235.
103
Gülsoy, Hicaz…, 238.
104
Behiç Erkin, Hatırat 1876-1958, (Hazırlayan: Ali Birinci), Ankara, 2010, 186.
102
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
328
geçmiş ve Genelkurmay Başkanı İsmet Bey kendisine Genelkurmay II.
Başkanlığı’nı teklif etmiştir. Ancak eş zamanlı olarak demiryollarının
başına geçme teklifi de aldığından, Mustafa Kemal’e danışarak onun
yönlendirmesiyle105 demiryollarının sorumluluğunu, kimsenin işine
karışmayacağı şartı ile kabul etmiştir.106
İşgal sonrası demiryolu hatları kullanılamaz durumdadır; vagon ve
lokomotiflere işgal güçleri zarar vermiştir. Ayrıca hattı işletecek yeterli
personel de kalmamıştır. Kalanlar da kurum disiplininden uzak ve
demiryollarını yeniden işler hale geçirecek bilgi ve beceriye sahip
değillerdir.107 Temmuz 1920’de Eskişehir-Haydarpaşa bağlantısı
İngilizler tarafından, Halep bağlantısı da Fransızlar tarafından kesilmiş,
İngilizler Bilecik Lefke’deki (Osmaneli) Sakarya köprüsünü tahrip etmiş,
13 lokomotif ile 200 kadar vagona el koyarak yanlarında
götürmüşlerdi. Fransızlar, hattın Torosları geçen kısmındaki ÇiftehanPozantı arasında, 4-5 km’lik kısmını sökmüşlerdi.108
Düşmanın tahrip edemediği ve elde kalan birkaç lokomotif ve
vagonu işler hale getirerek cephelere asker, cephane ve erzak ikmali
yapmak yani iaşe, savaşın kendisi kadar önemliydi. Bu dönemde
demiryollarının durumu şöyleydi:109

Demiryolu işletmelerinde konuşma ve yazışma dili
Fransızcaydı,

Anadolu
demiryollarındaki
personelin
1.598’i
Müslüman, 459’u Rum, 403’ü Ermeni ve 6’sı Yahudi’ydi,

Türk personel, ray döşeme, hat tamiri tarzı teknik işler
dışında herhangi bir uzmanlık gerektirmeyen işlerde
çalıştırılmaktaydı,

tamir atölyelerinde ciddi yedek parça sıkıntısı vardı,
105
Behiç Erkin, “Atatürk’ün Selânik’teki Askerlik Hayatına Ait Hatıralar”. Belleten XX,
80, 1956, 601.
106
Çiğdem Karayemiş, Türkiye'de Demiryolunun Gelişimi ve Behiç Erkin Bey, Osmangazi
Üniversitesi (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Eskişehir 2012, 85.
107
Ziya Gürel, Kurtuluş Savaşında Demiryolculuk, Ankara, 1989, 3.
108
Gürel, Kurtuluş Savaşında…, 5.
109
Gürel, Kurtuluş Savaşında…, 1-33.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
329

ciddi oranda yakıt sıkıntısı da yaşanmaktaydı, cepheye
gizli
asker sevkiyatı
yakıtsızlık
yüzünden
mümkün
olamamaktaydı,

taşrada bölgenin askeri ve mülki amirleri genellikle
demiryollarına karışmakta, kendi ihtiyaçlarının öncelikle
halledilmesini istemekteydi,

işletmenin elinde yeteri kadar para olmadığından, az
miktardaki tahsisata o bölgedeki komutan genellikle el
koymaktaydı. Bazı komutanların vagon tahsisi konusunda İsmet
Paşa ile bile ters düştüğü görülmekteydi.

bazı bölgelerde Kuvayı Milliye, göreve tekrar çağrılan
gayrimüslim çalışanlara saldırmakta, lokomotiflerin işler hale
getirilmesi mümkün olamamaktaydı,

Ankara’da Bayındırlık Bakanlığı ile Savunma Bakanlığı
arasındaki koordinasyon eksikliği işleri aksatmaktaydı.
İşletme merkezi Eskişehir’de olan demiryolu şebekesinin
gayrimüslim çalışanlar olmadan işletilmesinin mümkün olamayacağını
idrak eden Behiç Bey gayrimüslim memurlara yapılan saldırıları
göğüslemeye çalışmıştır. Osmanlı Devleti döneminde verilen
imtiyazlarla inşa edilen demiryollarında Türk-Müslüman unsurun
uzmanlık alanları dışında istihdam edilmesinin olumsuz sonuçları
kendini göstermiştir. Gayrimüslim demiryolu personeline yapılan
saldırıların önlenmesi için askeri yetkililer sık sık emir ve talimat verse
de saldırılar durmamış, üst düzey bürokratların arasında dahi
gayrimüslim memurların işten çıkarılmasını isteyenler olmuştur.
Konu hakkında bilgisi olmayan pek çok kumandan ve bakan çeşitli
zorluklar çıkarmışlardır. Ailesi ile pikniğe gitmek üzere özel tren
kaldıran komutan olduğu gibi güney hattında Fransızların terk ettiği
kısımların Milli Kuvvetler tarafından yağmalanması, lokomotifleri
tepelerden aşağıya ittirip devirme, bakım atölyelerindeki tezgâhların
kırılması karşılaşılan olağan olaylardır.110
Behiç Bey bu zor şartlar altında çalışamayacağı gerekçesiyle istifa
etse de görevi ikinci kez kabul etmiştir. Milli Kuvvetlerin elindeki işler
haldeki hatlar şunlardır:
110
Özdemir, Mütareke…, 74.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
330
1. Ankara – Sazak arası. (Ankara – Eskişehir Hattı’nın orta noktası).
2. Adapazarı – Dil İskelesi arası.
3. Afyon civarındaki Büyük Çobanlar İstasyonu’ndan Konya ve
Yenice’ye kadar olan kısım.
Behiç Bey’in göreve gelmesi ile işletmeden uzaklaştırılan
gayrimüslim memurların bazıları geri dönmüştü ancak bir
demiryolunun çalışabilmesi için gereken malzemeler olmadığı gibi
olanlar da, ya eksik ya bozuktu. Hat boyu işaretleri, fren malzemesi,
kömür, mazot yoktu, binalara gereken kiremit, cam, kireç gibi
malzemeler temin edilemiyordu. Ordunun ihtiyaçlarına dahi yeterli
mali kaynak bulamayan hükümet demiryollarının ihtiyaçlarını
karşılayamıyordu. İşler haldeki 18 lokomotife karşılık bakımda olan 4
ve bakıma girmek için Avrupa’dan malzeme bekleyen lokomotif sayısı
5’ti. Bu arada Paris’teki Askeri Satınalma Heyeti’nin 10 adet lokomotif
alması gündeme gelse de Behiç Bey bunları bekleyecek vakit
olmadığını, elde parça bekleyen lokomotifler varken yeni lokomotif
almanın anlamsızlığını anlatarak buna mani olmuştu.
Kömür bulunamadığından lokomotiflerde çok yer kaplayan ve hızlı
tükenen odun kullanılması, askere ve mühimmata ayrılacak yeri
azaltıyordu. Ayrıca buhar verimi düşük olan odunla trenler yokuşları
çıkmakta zorlanıyor ya da yokuşun ortasında kalıyorlardı. Nakliye
süresini bazen üç katına kadar arttırıyordu. Bir ileri harekât esnasında
odunun önceden ve hat boyuna depolanmasının zorunlu olması da ayrı
bir sorundu.
Mart 1922’de cephede yaşanan hareketlilik günlük odun tüketimini
250 tona yükseltti. Gerçek taarruz ve harp başladığında bu rakamın
600 ton oduna ya da 100 ton kömüre çıkacağı hesaplandı. Kömür
sıkıntısı Fransızlardan Mersin Limanı üzerinden 1.270 ton kömür
sağlanarak giderildi. İkinci bir partide de yine bir Fransız gemisi yoluyla
2500 ton kömür sağlandı ve sıkıntı atlatılmış oldu.
Büyük Taarruz yaklaştıkça Behiç Bey, hazırlıkları hızlandırdı. Fransa
ile 20 Ekim 1921’de imzalanmış olan Ankara Anlaşması’nın verdiği
imkânları kullanarak, Fransızlar tarafından işletilen Adana bölgesinden
lokomotif ve vagon temin etti. Gece-gündüz yükleme ve hat tamiri
yapabilmek için aydınlatma sağlandı. I. Ordu’nun ikmali için inşasında
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
331
kadınların da çalıştığı 35 km’lik yeni Azarıköy dekovil hattı inşa edildi.
Hat sonradan 50 km’ye kadar uzatıldı. Taarruz ile başlayacak ileri
harekâtı desteklemek için de Akşehir’den Afyon istikametine giden
demiryoluna ihtiyaç olacağından Yunan kuvvetleri bu hattı tahrip
ettikleri Büyük Çobanlar hattının onarımı yapıldı.111
14 Ağustos 1922’de demiryollarının aylardır hazırlandığı büyük
sevkiyat başlamış, 100.000 asker Afyon’un güneyine, cepheye
kaydırılmıştır. Taarruz, 26 Ağustos 1922 günü sabaha karşı başlamıştır.
27 Ağustos akşamüzeri Afyon kurtarılınca, 27/28 Ağustos gecesi
demiryolcular Çobanlar’dan başlayarak Afyon’a doğru Yunanlıların
tahrip ettikleri hatta ray döşemeye başlamışlar ve sadece bir saat
gecikme ile tamamlamışlardır. Büyük Taarruzun 10. gününde trenler
Çobanlar’dan 120 km ileriye kadar işleyebilmiştir. Ardından Uşak hattı
ve İzmir-Kasaba hattının tamiri yapılmıştır.112
Savaştan sonra ilk iş olarak İzmir’e giren I. Ordu’nun İzmir’den
İzmit’e nakli gerçekleştirilmiştir. Hat boyundaki köprülerin tamir
edilmesi, eksiklerin tamamlanması, yanmış yıkılmış tesislerin ayağa
kaldırılması çalışmaları aralıksız devam ettirilmiş, bu arada Behiç Bey
Konya’da bir Demiryolu Okulu açarak uzmanlar yetiştirmeye
başlamıştır.
Erken Cumhuriyet Döneminde (1923-1938) Demiryolları
Cumhuriyetin ilanında sonra demiryollarıyla ilgili atılan ilk önemli
adım 17 Aralık 1923’te Chester Projesi ile ilgili sözleşmenin iptali
olmuştur.113
ABD, özellikle 19. yüzyıl sonlarından itibaren Osmanlı
topraklarındaki madenler, petrol ve tütün ile ilgilenmeye başlamıştır.
Ancak Amerika’nın bölgedeki çıkarları Bağdat’a uzanan demiryolundan
dolayı Almanlarla, Irak petrollerinden dolayı da İngilizlerle çatışmıştır.
Bu nedenle ABD’nin devreye girmesi ancak İkinci Meşrutiyet sonrası
111
Gürel, Kurtuluş Savaşında…, 119-131.
Gürel, Kurtuluş Savaşında…, 131-145.
113
İsmail Yıldırım, Cumhuriyet Döneminde Demiryolları (1923-1950), Ankara, 2001, 2628; Erdal Açıkses ve Rahmi Doğanay, Amerika’nın Yüz Yıllık Hayali Chester Projesi,
Elazığ, 2010, 128-184.
112
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
332
Chester Projesi ile gerçekleşebilmiş, ancak bu proje de bir türlü
başlatılamamıştı. Kurtuluş Savaşından sonra yeniden gündeme gelen, 9
Nisan 1923’te de 327 sayılı kanunla kabul edilen114 proje, özellikle
İngiltere ve Fransa’nın baskıları yüzünden yine uygulama fırsatı
bulamadı. 17 Aralık 1923’te Chester Projesi ile ilgili sözleşmeyi
feshedildi, 22 Mart 1924’te de TBMM sözleşmenin feshini onayladı.115
TBMM, bundan bir ay sonra, Anadolu Demiryollarının
Mübayaasının ve Demiryolları Müdüriyeti Umumiyesinin Teşkilat ve
Vazifesine Dair Kanunu kabul etmiştir. Kanunun mecliste görüşülmesi
aşamasında tartışmalar yaşanmış, kurulan komisyon millileştirmeden
yana tavır alırken İsmet İnönü ve hükümeti buna karşı çıkmıştır. Behiç
Bey ise Milli Demiryollarına taraftır ve en büyük destekçisi Gazi
Mustafa Kemal Paşa’dır.
22 Nisan 1924 tarih ve 506 numaralı Anadolu Demiryollarının
Mübayaasının ve Demiryolları Müdüriyeti Umumiyesinin Teşkilat ve
Vazifesine Dair Kanun116 ile Anadolu hattının satın alınmasına karar
verilince117 yeni demiryollarının inşa politikası ile Anadolu
demiryollarını millileştirme politikası aynı anda başlamıştır. Fakat bu
hattın millileştirilmesi 1928’de gerçekleşebilecek, esas millileştirme
politikaları ise 1930 sonrası uygulanabilecektir.118
1923-1940 Döneminde İnşa Edilen Demiryolları
Erken Cumhuriyet döneminde 12’si devlet tarafından 2’si de
şirketler tarafından olmak üzere toplam 14 demiryolu hattı inşa
edilmiştir. Bu hatlar ve genel özellikleri şöyle özetlenebilir:
1- Ankara-Sivas Hattı: 380 kilometrelik Ankara-Kayseri ve 222
kilometrelik Kayseri-Sivas etaplarından oluşmuştur. Hat; Ankara,
Yahşihan, Yerköy, Kayseri ve Şarkışla yoluyla Sivas’a ulaşıyordu. Hat
üzerinde 23 tanesi Ankara-Kayseri ve 3 tanesi de Kayseri-Sivas arasında
olmak üzere 26 adet tünel yapılmıştır. Bu tünellerin Ankara-Kayseri
114
TBMM ZC, 9 Nisan 1339, 19-21.
TBMM ZC, 22 Mart 1340, 864-865.
116
TBMM ZC, 22 Nisan 1340, 1066-1122.
117
Özdemir, Tren…, 122.
118
Yıldırım, Cumhuriyet…, 41.
115
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
333
etabındakiler 3.833 metre iken Kayseri-Sivas hattındaki 3 tünel ise 295
metre idi. Dolayısıyla Ankara-Sivas Hattındaki tünellerin toplam
uzunluğu 4.128 metreyi bulmuştur. Ayrıca, hat boyunca Kızılırmak
üzerinde köprüler yapılmıştır. Türkiye’de demiryolu inşa çalışmalarında
ilk defa paletli iş makineleri (Caterpillar) bu hattın inşaatında
kullanılmıştır. 602 kilometrelik Ankara-Sivas Hattı’na yapılan toplam
harcama 41.200.000 TL’dir.119 Hattın tamamı 30 Ağustos 1930
tarihinde açılmıştır.120
2. Samsun - Sivas (Kalın) Hattı: Karadeniz ile Orta Anadolu’yu
birbirine bağlayan önemli yollardan biri olan Samsun ile Sivas
arasındaki yol ticaretin damarlarından biriydi. Yabancı sermaye, bu
güzergâhla ilgilenmiş ve buraya demiryolu hattı için imtiyaz talepleri
gelmiştir. Ancak II. Abdülhamit döneminde, demiryollarına ağırlık
verilmesine rağmen, Samsun-Sivas arasında düşünülen projeler hayata
geçirilememiş; hat, II. Meşrutiyet Döneminde yeniden gündeme
gelmiştir. 1910 yılından itibaren gerek Samsun Limanı gerekse SamsunSivas Demiryolu için çalışmalara başlansa da, önce Balkan Savaşı
ardından da I. Dünya Savaşı’nın olumsuz etkisiyle çalışmalar yarım
kalmıştır.121
Cumhuriyet döneminde hattın inşasına yeniden başlanmış, 1926
yılından itibaren hat peyderpey işletmeye açılmıştır. 380 kilometreden
oluşan hat üzerinde uzunluğu 4.914 metreyi bulan 37 tünel
bulunmaktadır.122 Ayrıca 14 adet de demir köprü vardır. Samsun-Sivas
Demiryolu Hattı, tamamı Türk mühendisleri tarafından inşa edilen ilk
demiryolu hattıdır. Dönemin rakamlarına göre 29.500.000 TL
harcanmıştır.123
3. Kütahya-Balıkesir Hattı: Anadolu’nun kuzeybatı bölümüyle
başkent Ankara’yı kısa yoldan birbirine bağlayan bu proje, stratejik
öneminin yanı sıra, tarımsal ürünlerin ihracatı yoluyla ekonomik açıdan
119
Yusuf Haykır, Atatürk Dönemi Kara ve Demiryolu İnşa Çalışmaları (1923-1938)
(Basılmamış Doktora Tezi), Elazığ, 2011, 227-251.
120
Yıldırım, Cumhuriyet…, 77.
121
Haykır, Atatürk Dönemi…, 251-265.
122
Yıldırım, Cumhuriyet…, 79.
123
Haykır, Atatürk Dönemi…, 252.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
334
da önem taşımaktaydı.124 Ayrıca bölgede bulunan krom, linyit, maden
kömürü gibi yeraltı kaynakları ve orman ürünlerinin ekonomiye
kazandırılmasına imkân verilecekti.125 Hattın uzunluğu 253 kilometre,
inşa maliyeti ise 22.370.000 lira olmuştur.126
4. Ulukışla-Kayseri Hattı: Ankara-Adana arası demiryolu ulaşımı
Eskişehir-Konya üzerinden yapılıyor ve 1.067 km. yol kat ediliyordu.
“Akdeniz ile Karadeniz’in bağlanması” olarak tanıtılan 173 kilometre
uzunluğundaki Ulukışla-Kayseri Hattı yapıldıktan sonra Ankara-Adana
arası mesafe 673 km’ye düşmüştür. Tünel bulunmayan hat üzerinde
irili ufaklı 412 köprü bulunmaktadır. Hattın inşası için 7.250.000 TL
harcanmıştır.127
5. Fevzipaşa-Diyarbakır Hattı:128 1927-1935 yılları arasında
yapılmıştır. 505 kilometre uzunluğundaki hattın maliyeti 79.739.000
liradır.129
6. Yolçatı-Elazığ Hattı: Fevzipaşa-Diyarbakır hattında bulunan
Sofular (Yolçatı) istasyonu ile Elazığ’ı bağlayan 24 kilometrelik hattın
inşaat maliyeti 500 bin lira olmuştur.130
7. Irmak-Filyos Hattı: 390 km uzunluğundaki hat 1935 yılında
tamamlanmış ve 44.597.000 liraya mal olmuştur.131
8. Filyos-Zonguldak Hattı: Kömür hattı da denilen bu hat, 26.305
metre uzunluğundadır ve hattın inşaatı için toplam 5.183.803 lira
harcanmıştır.
9. Afyon-Karakuyu ve Baladız-Burdur Hattı:
Demiryolunun
Antalya’ya uzanması düşüncesiyle yapımına başlanan ve etüt/güzergâh
çalışmalarının büyük kısmı tamamlanan bu hatlar tamamlanamamıştır.
124
Yıldırım, Cumhuriyet…, 81.
Bu nedenle hatta “krom hattı” da denilmektedir.
126
Haykır, Atatürk Dönemi…, 274.
127
Haykır, Atatürk Dönemi…, 284.
128
Bakır madeni rezervi bakımından zengin Ergani ilçesinden geçtiği için “Bakır hattı”
olarak da adlandırılmaktadır.
129
Yıldırım, Cumhuriyet…, 90-91.
130
Haykır, Atatürk Dönemi…, 337-350.
131
Haykır, Atatürk Dönemi…, 337-351.
125
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
335
10. Bozanönü-Isparta Hattı: Aydın Demiryolunun Baladız-Kuleönü
istasyonları arasında ayrılan hattın uzunluğu, 13.200 metredir.
11. Sivas-Erzurum Hattı: Tünelleriyle tanınan bu hat, 548 kilometre
uzunluğundadır. Toplam uzunluğu 22.422 metreyi bulan 138 tünel
bulunmaktadır.132
12. Malatya-Çetinkaya Hattı: Yapımına 1933 yılında başlanan ve
1937 yılında tamamlanan bu hat, 140 km uzunluğundadır. Hattın inşası
için 7.829.769 lira harcanmıştır. Hattın yapılmasıyla Ankara’dan
Diyarbakır arasındaki demiryolu mesafesi 208 km kısalmıştır.133
13. Ilıca-Palamutluk Hattı: Erken cumhuriyette şirketler tarafından
imtiyazla yapılan iki hattan biri olan 28 kilometre uzunluğundaki bu
hat134, TC Hükümeti tarafından 1941 yılında 10.000 liraya satın
alınmıştır.135
14. Samsun-Çarşamba Hattı: 1926’da faaliyete geçen 37
kilometrelik bu hat, erken cumhuriyette imtiyazla yapılan diğer
demiryolu hattıdır.136 Ancak hattı yapan şirket önce Samsun- Çarşamba
arasında yapılan şose, sonra da 1929 ekonomik krizi yüzünden
masraflarını karşılayamaz hale gelmiştir.137
Sonuç
19. yüzyılın en önemli stratejik araçlarından biri olan demiryolları,
önce kitle ulaşımı ve nakliyede kullanılmış, daha sonra sömürge
siyaseti güden güçlerin vazgeçemediği bir araca dönüşmüştür. Kısa
132
Erken cumhuriyet döneminde inşa edilen demiryolu hatlarındaki tünellerin toplam
sayısının 376, toplam uzunluğunun da 70.783 olduğu dikkate alındığında, hattın
inşasında güçlüklerle karşılaşıldığı tahmin edilebilir. (Haykır, Atatürk Dönemi…, 429500).
133
Yıldırım, Cumhuriyet…, 103.
134
Balya ve Karaaydın’daki kurşun ve çimento madenlerini sahile taşımak düşüncesiyle
inşa edilen hat Edremit Körfezi’ndeki Ilıca (Güre) İskelesinden başlıyor, Akçay, Edremit
ve Havran’dan geçerek Palamutluk’a uzanıyordu.
135
Ilıca iskele - Palamutluk demiryolu imtiyazı ile şirkete ait malların satın alınmasına
dair mukavelenin tasdiki hakkında kanun, Kanun No: 4127, Resmî Gazete, 26.9.1941,
4922.
136
Akbulut, Türkiye’de…, 184.
137
Haykır, Atatürk Dönemi…, 507.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
336
sürede dünyanın birçok bölgesinde demiryolları inşa edilmiş ve
devletler topraklarını adeta demir ağlarla örmüşlerdir. Osmanlı Devleti
ise mali ve teknik imkânsızlıklar yüzünden demiryolu inşasına geç
başlayabilmiştir.
Düyun-ı Umumiye İdaresinin devreye girmesinden sonra garantili
büyük kârlar sağlamayı hedef alan demiryolu şirketleri, Osmanlı
Devleti’nin
son
dönemlerinde
içine
düştüğü
durumdan
yararlanmışlardır. Hicaz Demiryolu dışında Osmanlı Devleti’nde inşa
edilen demiryolları, yabancı sermaye tarafından gerçekleştirilmiştir.
Başlangıçta ağırlıklı olarak İngiliz sermayesi ile inşa edilen Osmanlı
demiryollarında daha sonra Fransız ve Alman sermayesi öne çıkmıştır.
Demiryollarının inşa ve işletilmesinin bir imtiyaz olarak verilmesi ise
Osmanlı demiryolu politikasının en önemli özelliğidir. Kilometre
garantisi denilen sistemle şirketlerin kârları, Osmanlı Devletince
garanti altına alınıyordu. Demiryolu şirketlerinin, garanti edilenin
altında kâr etmeleri durumunda aradaki farkı devlet ödüyordu.
Osmanlı Devleti, doğacak farkı ödeme garantisi olarak, bir veya birkaç
vilayetin öşürlerini karşılık gösteriyordu.
Osmanlı topraklarında 1914 yılına kadar yapılan demiryolu ağı
toplam 8.334 kilometreyi bulmuştur. Cumhuriyet Türkiyesine devrolan
demiryolları ise 4.138 kilometrede kalmıştır.138 Osmanlı topraklarında
işgal yıllarında Rusların yaptıkları Erzurum-Sarıkamış sınır hattı hariç,
devletin yaptığı 1.564 km’lik Hicaz hattı ve yabancı şirketlerin yaptığı
6.778 km’lik demiryolu ile toplam 8.342 km demiryolu inşa edilmiştir.
1918’de ülkede o günkü sınırlar içinde 3.756 kilometresi yabancı
şirketlerden, 356 kilometresi Ruslardan kalan 4.112 km demiryolu
mevcuttu. Ancak hatlar, verilen imtiyazlarla ve daha çok imtiyazı alan
ülkenin çıkarları gözetilerek bir ağaç görüntüsünde limanlardan iç
bölgelere uzanmıştır. Birbirinden kopuk hatlar, ülke çıkarlarından
ziyade, Osmanlı Devleti üzerinde sürdürülen nüfuz mücadelesinin aracı
olmuştur. Bu nedenle milli ve bağımsız bir demiryolu politikası
izlenememiştir.
Ekonomik açıdan demiryolları kapalı ve durgun tarım ekonomisini
canlandırmak ve ticari faaliyetleri geliştirmek bakımından faydalı
138
Eldem, Osmanlı…, 103.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
337
görülmüş, tüketim ve üretim merkezlerinin birbirleriyle; ülkenin dünya
pazarları ile entegre edilmesi düşünülmüştür. Ayrıca yer altı
kaynaklarının da nakliyesi hedeflenmiştir. Diğer taraftan ülkede
güvenliği sağlamak ve savaşlarda yararlanmak için de demiryollarından
faydalanılmaya çalışılmış, ancak imtiyazlı yabancı şirketlerin
gerçekleştirdiği demiryolu hatları yeteri derecede buna da izin
vermemiştir.
Türkiye, Osmanlı Devleti’nden kalan bu mirası ilk yıllarda önemli
ölçüde arttırmıştır. 1923’ten 1940 yılına kadar, on yedi yıllık bir süre
içinde eski hatlara ilave olarak 3.243 km demiryolu yapılmıştır.139 Bu
ilaveyle 1940’ta 7.755 kilometreye ulaşan ağ, 1950 yılında 8.051
kilometre olmuştur. Ancak demiryolları, 1950 sonrasında ulaşımın
karayollarına kaymasıyla ihmal edilmiştir.
139
Eldem, Osmanlı…, 103.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
338
Kaynakça
Açıkses, Erdal ve Doğanay Rahmi, Amerika’nın Yüz Yıllık Hayali Chester
Projesi, Fırat Üniversitesi, Elazığ 2010.
Agricola, Georgius, De Re Metallica, Dover Publications, NewYork 1950.
Akbulut, Gülpınar, Türkiye’de Demiryolu Ulaşımı, Anı, Ankara 2010.
Akgüngör, Sedef, vd., Türkiye’de Demiryolları ve Karayollarının Ekonomik
ve Sosyal Etkileri: 1856-2008 Dönemi İçin Bir İnceleme, Dokuz Eylül
Üniversitesi, İzmir 2012.
Apak, Sudi, Arzu Tay, "Osmanlı Devleti’nin 19. Yüzyıldaki Finansal
Sisteminde Osmanlı Bankası’nın Yeri ve Faaliyetleri", MUFİTAD Dergisi, 63103.
Artl, Gerhard, Hubert Zenz, “Militär und Eisenbahn: Das Jahrhundert
zwischen Ochsenkarren und Lastkraftwagen”, Ed. Gerhard Artl vd.,
Vergangenheit, Gegenwart, Zukunft: 175 Jahre Eisenbahn in Österreich,
Österreichisches Staatsarchiv, Fassbaender Verlag 2013.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Hicaz Demiryolu Madalyası Defteri,
1418.
Baumann, Wolfgang, “Geopolitik-ein zeitgemäßer Beitrag zum
gesamtstaatlichen Führungsverfahren?”, Vielfalt in Uniform Band (1),
Landesverteidigungs akademie (LVAK), 2004.
Bremm, Klaus-Jürgen, Von der Chaussee zur Schiene. Militärstrategie und
Eisenbahnen in Preußen und Österreich von 1833 bis zum Deutschen Krieg von
1866, Oldenbourg Verlag, München 2005.
Can, Bilmez Bülent, Demiryolundan Petrole Chester Projesi (1908-1923),
Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2000.
Cite du Train - Französchisches Eisenbahnmuseum, Pressemappe, 2012.
Dean, Richard, “The Shortest and Safest and Cheapest Way to LondonThe inception of Manchester’s southerly rail connections”, The Railway &
Canal Historical Society, November 2004, 666-669.
Dinhobl, Günter, “Eisenbahnen und Kulturtransfer. Zur Internationalität
von Eisenbahnen am Beispiel der Studienreisen von Eisenbahntechnikern in
der Mitte des 19. Jahrhunderts”, Monika Burri, Kilian T. Elsasser, David
Gugerli (ed.) Die Internationalität der Eisenbahn 1850-1970. Chronos Verlag,
Zürich 2003, 151-163.
Düker, Ronald, Als ob sich die Welt in Amerika gerundet hätte - Zur
historischen Genese des US-Imperialismus aus dem Geist der Frontier
(Basılmamış doktora tezi), Philosophischen Fakultät der Humboldt-Universität
zu Berlin, 2005.
Eldem, Vedat, Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir
Tetkik, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1994.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
339
Engin, Vahdettin, Rumeli Demiryolları, Eren Yayıncılık, İstanbul 1993.
Erkin, Behiç, “Atatürk’ün Selânik’teki Askerlik Hayatına Ait Hatıralar”,
Belleten, 20/80 (1956), 599-604.
Erkin, Behiç, Hatırat 1876-1958, (Hazırlayan: Ali Birinci), Türk Tarih
Kurumu, Ankara 2010.
Erten, Ömer Faruk, vd., İstanbul’dan Medine’ye Bir Tarih Belgeseli, Hicaz
Demiryolu - Fotoğraf Albümü, Albaraka Türk Yayınları, İstanbul 1999.
Frank, Susi K, “Innere Kolonisation und Frontier-Mythos: Räumliche
Deutungskonzepte in Russland und den USA”, Osteuropa, 11 (2003), 16581675.
Gencer, Mustafa, Imperialismus und die oriantalsiche Frage, Türk Tarih
Kurumu, Ankara 2006.
Glaubauf, Karl, Die Volkswehr und die Gründung der Republik, Stöhr, Wien
1993.
Gopevic, Spiridion, Der englische Feldzug in Egypten 1882 (24 Mart 1883),
Allgemeine Schweizerische Militaer Zeitung - Organ der Schweizerischen
Armee, Band (Jahr): 29/49, 1883.
Gülsoy, Ufuk, Hicaz Demiryolu, Eren Yayıncılık, İstanbul 1994.
Gürel, Ziya, Kurtuluş Savaşında Demiryolculuk, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara 1989.
Hall, Mark M., Laura A. Hamer, “Der Einfluss der Eisenbahn auf das
Konzertwesen des 19. Jahrhunderts”, Angewandte Geoinformatik 2009 Beiträge zum 21. AGIT-Symposium Salzburg, 8-10 July 2009. Salzburg
Universität, Austria 2009.
Hartmann, Christian, Verbrecherischer Krieg- verbrecherische Wehrmacht?
Überlegungen zur Struktur des deutschen Ostheeres 1941-1944, Universitaet
München, Institut für Zeitgeschichte, VfZ 1/2004, 54.
Haykır, Yusuf Atatürk Dönemi Kara ve Demiryolu İnşa Çalışmaları (19231938), Fırat Üniversitesi SBE Doktora Tezi, Elazığ 2011.
Headrick, Daniel R., The Tools of Empire: Technology and European
Imperialism in the Nineteenth Century, New York 1981.
Held, Hubert, “Zur Theoriebildung der Verkehrsrevolution”, Gerhard Artl,
Gerhard H. Gürtlich (Ed.), Allerhöchste Eisenbahn. 170 Jahre Nordbahn, WienBrünn, Wien 2010.
Held, Johannes, Erzherzog Eugen von Österreich Soldat - Ordensritter –
Mäzen, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Wien 2010.
Hesse, Christine (Ed.), Das 19. Jahrhundert (1800-1914), Informationen zur
politischen Bildung (315), Bundeszentrale für politische Bildung, 2012.
Hopkin, Dieter, “The internationality of railways in the museums of today
and tomorrow - The national interest: Blinkered or balanced approaches in
the world’s railway museums”, Monika Burri, Kilian T. Elsasser, David Gugerli
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
340
(Ed.), Die Internationalität der Eisenbahn 1850–1970, Chronos Verlag, Zürich
2003, 338-345.
Hopkirk, Peter, İstanbul’un Doğusunda Bitmeyen Oyun, Çeviren: Mehmet
Harmancı, Sabah Yayınları, İstanbul 1995.
Hülagü, Metin, Sultan II. Abdulhamid Dönemi ve Demiryolu Politikası
(1876-1909), http://www.metinhulagu.com/images/dosyalar/201203021125
00_0.pdf (son erişim tarihi: 29 Şubat 2016)
Hün, İhsan, Osmanlı Ordusunda Genelkurmayın Ne Surette Teşekkül Ettiği
ve Geçirdiği Safhalar, Genelkurmay İstanbul Basımevi, İstanbul 1952.
Ilıca iskele - Palamutluk demiryolu imtiyazı ile şirkete ait malların satın
alınmasına dair mukavelenin tasdiki hakkında kanun, Kanun No: 4127, Resmî
Gazete, 26 Eylül 1941 (4922).
İskora, Muharrem Mazlum, Türk Ordusu Kurmaylık (Erkanı harbiye)
Tarihçesi, Harp Akademileri Matbaası, Ankara 1944.
Karayemiş, Çiğdem, Türkiye'de Demiryolunun Gelişimi ve Behiç Erkin Bey,
Osmangazi Üniversitesi (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Eskişehir 2012.
Keller, Ulrich, “Das Bild des Krieges: Der Krimkrieg (1853–1856)”.
European History Online, http://www.ieg-ego.eu ISSN 2192-7405, 2013 (son
erişim tarihi 29 Şubat 2016).
Kopenhagen, Wilfried, “Sowjetische Panzerzug 1942 an der Front vor
Moskau”, Das Waffenarsenal, Podzun-Palla Verlag, 1995.
Mackinder, Halford John, “The Geographical Pivot of History”, Geopolitical
Journal, 23, 1904.
Maloney, Artur P., “The Berlin- Bagdad Railway as a Cause of World War
I”, Profesional Paper, 401, Center for Naval Analyses 1984.
McGowan, Christopher, Rail, Steam, and Speed - The “Rocket” and the
Birth of Steam Locomotion, Columbia University Press, New York 2004.
Mentzel, Peter, Transportation Technology and Imperialism in the
Ottoman Empire 1800-1923, Washington D.C. 2006.
Meyer, Robert, Europa Zwischen Land Und Meer: Geopolitisches Denken
Und Geopolitische Europa modelle nach der Raumrevolution, Bonn University
Press, Bonn 2011.
Meyers Konversationslexikon, 4. Auflage, Band 5, Bibliographisches
Institut, Leipzig 1888–1889.
Ortaylı, İlber, İkinci Abdülhamit Döneminde Osmanlı İmparatorluğunda
Alman Nüfuzu, SBF Yayını, Ankara1981.
Özcan, Azmi, Pan-İslamizm / Osmanlı Devleti Hindistan Müslümanları ve
İngiltere (1877-1924), İSAM, İstanbul 1997.
Özdemir, Mehmet, Mütareke ve Kurtuluş Savaşı Başlangıç Dönemlerinde
Türk Demiryolları Yapısal ve Ekonomik Sorunlar (1918-1920), Kültür Bakanlığı,
Ankara 2001.
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolu Siyaseti
341
Özdemir, Mehmet, “Tren gelir, hoş gelir… Kara Trenin Hikâyesi”, Anatolia:
Turizm Araştırmaları Dergisi, 23/1 (2012), 117-123.
Özyüksel, Murat, Osmanlı - Alman İlişkilerinin Gelişim Sürecinde Anadolu
ve Bağdat Demiryolları, Arba Yayınları, İstanbul, 1988.
Pamuk, Şevket, “Türkiye’de İlk Demiryolu: İzmir-Aydın”, Toplumsal Tarih,
1/5, 1994.
Putzger Historischer Wletatlas, 103. Auflage, Cornelsen Varlag, Berlin
2004.
Ramuschkat, Dietmar, Die Eisenbahnlinie Wittenberge-Buchholz Eine
Fallstudie über Entscheidungs- und Handlungsabläufe bei der Planung einer
Privatbahn in Preußen und dem zum Bau erforderlichen Grunderwerb
(Basılmamış Doktora Tezi), Universität Hamburg, 2012.
Sartwell, Elissa, The Other Side of The Tracks: Railroads, Race and The
Performance of Unity in Nineteenth-Century American Entertainment,
(Basılmamış Doktora Tezi), George Fox University, 2006.
Sawodny, Wolfgang, “Panzerzüge im Einsatz auf deutscher Seite 19391945”, Das Waffenarsenal, (Özel Sayı-Sonderheft), Podzun-Palla Varleg, 1989.
Schaefer, Carl Anton, Die Entwicklung der Bagdadbahnpolitik,
Kiepenheuer, Weimar 1916.
Schlögel Karl, Frithjof Benjamin Schenk, Markus Ackeret, Sankt
Petersburg: Schauplätze einer Stadtgeschichte, Campus Verlag, Frankfurt
2007.
Schmidt-Walther, Peer, “'Die Transsib. Eine Reise auf der berühmtesten
Eisenbahnstrecke der Welt”, Eisenbahn-Kurier (Nr. 200), Jahrgang 23, 1989.
Schöllgen, Gregor, Die deutsch-englische Orientpolitik der Vorkriegsjahre
1908-1914, Geschichte und Wissenschaft und Unterricht, Stuttgart 1979.
Smith, Michael E., The Derby Canal, Moorley's Bible and Bookshop,
Ilkeston 1980.
Stadelbauer, Jörg, “Russische Eisenbahnen in Turkestan - Pionierleistung
oder Hemmnis für eine autochthone Raumentwicklung?”, Wolf-Dieter
Hütteroth vd. (Ed.). Frühe Eisenbahnbauten als Pionierleistungen, Neustadt an
der Aisch: Degener, 1993, 69-91.
Stolberg, Eva-Maria, “The Siberian Frontier between ‘White Mission’ and
‘Yellow Peril’ 1890s-1920s, Nationalities Papers, 32/1 (2004), 165-181.
Stolberg, Eva-Maria, “Auf zum Pazifik. Die Bedeutung der Transsibirischen
Eisenbahn für die Vernetzung des eurasischen Raumes 1891–1914”, Monika
Burri, Kilian T. Elsasser, David Gugerli (Ed.), Die Internationalität der
Eisenbahn 1850–1970, Chronos Verlag, Zürich 2003, 285-293.
Şişman, Adnan, XX. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti’nde Yabancı
Devletlerin Kültürel ve Sosyal Müesseseleri, Atatürk Araştırma Merkezi,
Ankara 2006.
M. Serhan Yücel - M. Murat Taşar
342
TBMM Zabıt Ceridesi. (I-4), 9 Nisan 1339 (1923), 19-21.
---. (II-2), 22 Mart 1340 (1924), 864-865.
---. (II-2), 22 Nisan 1340 (1924), 1066-1122.
TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü, Stratejik Plan 2010 - 2014, Ankara,
2010.
T.C. Millî Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma Hizmetleri- Demiryolu Taşımacılığı,
Ankara, 2011.
Toprak, Zafer, “Demiryolu, Devlet ve Modernite”, Zafer Toprak, İlber
Ortaylı, vd. (Ed.), Demir Yol, Tren Çağı, Yapı Kredi ve TCDD, İstanbul 2003.
Trinder, Barrie, Die Industrielle Revolution in Europa, Eurpean Route of
Industrial Heritage (ERIH), 13, www.erih.net/fileadmin/Mediendatenbank/
Bilder/Industriegeschichte/Europa/industrielle_revolution_de.pdf (son erişim
tarihi 29 Şubat 2016).
Türk Genelkurmay Başkanlığının Özet Tarihçesi, Genelkurmay Basımevi,
Ankara 1966.
Tzanakakis, Konstantinos, “Steam Power Introduced, Chapter- The Railway
Track and Its Long Term Behaviour”, Volume 2 of the series Springer Tracts on
Transportation and Traffic, Springer Verlag, Berlin Heidelberg 2013, 13-16.
Ulusan, Şayan, “1913’te Faik Sabri Bey’in Gözünden Almanlar ve
Almanya”, Sakarya Üniversitesi Fen - Edebiyat Fakültesi Dergisi, 10/1, 2008.
Urbansky, Sören, Kolonialer Wettstreit. Russland, China, Japan und die
Ostchinesische Eisenbahn, Campus Verlag, Frankfurt 2008.
Werber, Niels, Die Geopolitik der Literatur-Eine Vermessung der medialen
Weltraumordnung, Carl Hanser Verlag, 2007.
Yerasimos, Stefanos, Az Gelişmişlik Sürecinde Türkiye, c. 2, Gözlem
Yayınları, İstanbul 1977.
Yıldırım, İsmail, Cumhuriyet Döneminde Demiryolları (1923-1950), Atatürk
Araştırma Merkezi, Ankara 2001.
Yıldırım, İsmail, “Osmanlı Demiryolu Politikasına Bir Bakış”, Fırat
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 12/1 (2002), 311-324.
Zimmermann, Konrad, Die Entwicklung der Eisenbahn in ihrer Anfangszeit.
Zoreva, Lioubov, Die Eisenbahn im russischen kulturellen Raum, LudwigMaximilians-Universität (Basılmamış Doktora Tezi), München 2012.
Download