Kardeşlik Kardeşlik duygusu en önemli duygulardan birisidir. Kardeşlik yani “uhuvvet” duygusu her insanda az ya da çok bulunur. Aslında biz Türk toplumu geleneksel olarak Hz. Adem den hepimizin kardeş olduğuna inanırız. Fakat aramızdaki kardeşlik bağı her zaman aynı sıcaklıkta değildir. Kardeş bilindiği gibi aynı batından doğma insanlara denir. Yani aynı anne ve babadan dünyaya gelenler için kullanılan bir kavramdır. Fakat bu biyolojik kardeşliktir. Bizim bahsettiğimiz manevi kardeşliktir. Klasik kaynaklarımızda bu konular geniş geniş tartışılmıştır. Hatta bizim tarihimizde “Ahi teşkilatları” yani “Kardeşlik Kurumları” vardır. Bu ahi teşkilatları Anadolu’nun Müslüman Türk yurdu olmasında çok önemli fonksiyonlar icra etmişlerdir. Ahilerin piri Ahi Evran tüm Anadolu’nun adeta manevi rehberliğini yapmıştır. Şehrimizde de Ahi Emir Ahmet, Ahi zaviyelerinin rehberliğini yapmıştır. Ünlü seyyah İbn-i Batuta, Seyahatnamesin Sivas’a ilk geldiğinde Ahi teşkilatlarından gördüğü ilgi ve alakayı överek anlatmıştır. Ve hatta kendisini misafir etmek için iki değişik ahi grubunun birbirleri ile tartıştığını söyler. Aslında bu kuruluşlar XII. Ve XIV. Yüzyılın sivil toplum kuruluşlarıdır Din kardeşliği yani aynı inancı paylaşan insanlar kardeş kabul edilmiştir. İslam inancına göre Hz Adem tüm insanlığın atasıdır. Tüm insanlık âlemi Hz. Adem ve Havva anadan türemiştir. Bu sebepten dolayı aslında nesep olarak tüm insanlar birbirleri ile kardeş kabul edilmiştir. Kur an-ı kerim de “Müminler ancak kardeştir” ayeti vardır. Bu ayete göre Aynı inancı paylaşan insanlar yani tüm Müslümanlar kardeştir. Hz. Muhammed(a.s) bir sözünde “Müslümanlar bir vücudun azaları gibidir. Nasıl bir insanın vücudunun herhangi bir uzvu rahatsızlandığında tüm vücudu sızlarsa, herhangi bir mümin sıkıntı yaşadığında da tüm Müslümanlar onun acısını hisseder.” Aslında olması gereken de budur. Tarihten günümüze de öyle olmuştur. Dünyanın herhangi bir bölgesinde zulüm gören Müslümanların acısı tüm Müslümanlar tarafından paylaşılmış ve hissedilmiştir. Osmanlı devleti batılı güçler tarafından işgal edilince tüm İslam dünyası seferber olmuştur. Meşhur bir rivayet vardır. Hindistan Müslümanları İslam halifesi için yardım toplama kampanyası başlatmıştır. Pakistanlı Müslüman bir kadın küçük çocuğunu kucağına almış ve “Allah rızası için bunu satın alan yok mu? İslam halifesi zor durumda imiş başka satacak bir şeyim yok” diyerek tüm Müslümanlar için dayanak noktası olarak gördüğü Osmanlı halifesi için çocuğunu satmak istemiştir. Kanaatimizce bu manzara kardeşlik duygusunun zirvesidir. Günümüzde Irak, Filistin, Afganistan, Doğu Türkistan, Karabağ Müslümanlarının acısının sıcaklığını yüreğinin ta derinlerinde hissetmeyen Müslüman yoktur sanırım. Fakat ne acı ki günümüz İslam ülkeleri ekonomik ve sosyal sorunları ile boğuşmaktan diğer ülkelerle ilgilenememektedirler. Görüldüğü kadarıyla son birkaç yılda Türkiye’de ki İ.H.H ve Deniz Feneri gibi yardım kuruluşlarının Türk halkı tarafından topladıkları yardımları organizeli bir şekilde fakir İslam ülkelerinde dağıtmaları büyük takdir toplamıştır. Tüm bu güzelliklere rağmen bazen olumsuz tüm toplumu üzen manzara da yaşanmıyor değil örneğin 2 Temmuz Sivas olayları olarak tarihe geçen fakat arkasında hangi gizli güçlerin olduğu belli olmayan olaylar tüm Sivaslıları olduğu gibi tüm Türkiye’yi derinden üzmüştür. Biz bu tür olumsuzlukların kardeşlik duygusunun ve dayanışma anlayışının tekrar yeşertilerek çözüleceğine inanıyoruz. Türk insanın tarihi kardeşlik bağlarının çok güçlü olduğuna inanıyoruz. Tarihten günümüze bu topraklarda Aleviler Sünnileri, Sünniler de Alevileri hep kardeş olarak görmüştür ve hep iç içe dostluk içerisinde yaşamıştır. Temennimiz herkesi derinden yaralayan bu tür olayların bir daha yaşanmamasıdır. Bu gün her zaman kinden daha çok birlik ve dayanışmaya, dostluk ve kardeşliğe ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim.