T.C. ADALET BAKANLIĞI EĞĠTĠM DAĠRESĠ BAġKANLIĞI YARGI MEVZUATI BÜLTENĠ Bültenin Kapsadığı Tarihler 16-28 ġubat 2013 Yayımlandığı Tarih 28 ġubat 2013 Sayı 2013-04 ĠÇĠNDEKĠLER - - - - - Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu (R.G. 16 ġubat 2013 – 28561) Yükseköğretim Kurumları TeĢkilatı Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G. 16 ġubat 2013 – 28561) Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun (R.G. 16 ġubat 2013 – 28561) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayisi ĠĢ Birliği AnlaĢmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun (R.G. 16 ġubat 2013 – 28561) ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığının 31/10/2012 Tarihli ve 2012/ÖĠB-K-25 Sayılı Kararı (R.G. 16 ġubat 2013 – 28561) Tütün Mamulleri ve Alkollü Ġçkilerin SatıĢına ve Sunumuna ĠliĢkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 15 Ġnci Maddesinin Uygulanması ile Ġlgili Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu Kararı (R.G. 16 ġubat 2013 – 28561) Adalet Bakanlığından ÇeĢitli Ġlanlar (R.G. 16 ġubat 2013 – 28561) Çankırı Ġli, Orta Ġlçesinde Tesis Edilecek Yazı Hidroelektrik Santrali-Orta Dağıtım Merkezi Enerji Nakil Hattının Yapımı Amacıyla Bazı TaĢınmazların Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim ġirketi Genel Müdürlüğü Adına Tescil Edilmek Üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarafından Acele KamulaĢtırılması Hakkında 2013/4263 Sayılı Karar (R.G. 17 ġubat 2013 – 28562) Elazığ ve Bingöl Ġl Sınırları Ġçerisinde Kurulacak Beyhan-I Barajı ve Hidroelektrik Santralinin Yapımı Amacıyla Bazı TaĢınmazların Hazine Adına Tescil Edilmek Üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarafından Acele KamulaĢtırılması Hakkında 2013/4264 Sayılı Karar (R.G. 17 ġubat 2013 – 28562) KahramanmaraĢ Ġli, Pazarcık Ġlçesinde, YaĢıl Hidroelektrik Santrali ile Narlı Trafo Merkezinden Beslenen Yeni Tesis Edilecek Dağıtım Merkezi Arasında Kurulacak Enerji Nakil Hattının Yapımı Amacıyla Bazı TaĢınmazların Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim ġirketi Genel Müdürlüğü Adına Tescil - - - - - - - - - - - Edilmek Üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarafından Acele KamulaĢtırılması Hakkında 2013/4265 Sayılı Karar (R.G. 17 ġubat 2013 – 28562) Kastamonu Ġli, Araç Ġlçesinde Tesis Edilecek Samatlar Regülatörü ve Hidroelektrik Santralinin Yapımı Amacıyla Bazı TaĢınmazların Hazine Adına Tescil Edilmek Üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarafından Acele KamulaĢtırılması Hakkınoa 2013/4266 Sayılı Karar (R.G. 17 ġubat 2013 – 28562) Trabzon ġehir GeçiĢi Kanuni Bulvarı Km: 0+000.00-19+294.73 Arasında Yol Yapım ÇalıĢmalarının Tamamlanması Amacıyla Bazı TaĢınmazların Karayolları Genel Müdürlüğü Tarafından Acele KamulaĢtırılması Hakkında 2013/4267 Sayılı Karar (R.G. 17 ġubat 2013 – 28562) EskiĢehir Ġli, Mihalıççık Ġlçesinde kurulacak olan Yunus Emre Termik Santralı-Sarıyar TM Enerji Nakil Hattının yapımı amacıyla Bazı taĢınmazların Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim ġirketi Genel Müdürlüğü adına tescil edilmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından acele kamulaĢtırılması Hakkında 2013/4268 Sayılı Karar (R.G. 17 ġubat 2013 – 28562) Hac ve Umre Seyahatleri ile Ġlgili ĠĢlerin Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığınca Yürütülmesine Dair Yönetmelik (R.G. 19 ġubat 2013 – 28564) Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına ĠliĢkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikte DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 19 ġubat 2013 – 28564) YurtdıĢı Yükseköğretim Diplomaları Denklik Yönetmeliğinde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 19 ġubat 2013 – 28564) Gümrük Genel Tebliği (Serbest DolaĢıma GiriĢ) (Seri No: 13) (R.G. 19 ġubat 2013 – 28564 Nargilelik Tütün Mamulü Ġçilen ĠĢyerine Ait Alan/Alanlara Sunum Uygunluk Belgesi Verilmesi ile Bu Yerlerin ĠĢletilmesinde Uyulması Gerekli Hususlar Hakkında Tebliğ (R.G. 19 ġubat 2013 – 28564) Zorunlu KarĢılıklar Hakkında Tebliğ (Sayı: 2005/1)‘de DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sayı : 2013/3) (R.G. 20 ġubat 2013 – 28565) ÖzelleĢtirme Yüksek Kurulunun 19/02/2013Tarihli ve 2013/17 Sayılı Kararı (R.G. 20 ġubat 2013 – 28565) ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığının 18/02/2013Tarihli ve 2013/ÖĠB-K-06 Sayılı Kararı (R.G. 20 ġubat 2013 – 28565) Adalet Bakanlığından Münhal Noterlikler Ġlanı (R.G. 20 ġubat 2013 – 28565) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan Ġslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Uluslararası Karayolu TaĢımacılığı AnlaĢmasının Onaylanması Hakkında 2013/4274 Sayılı Karar (R.G. 21 ġubat 2013 – 28566) Çocuk ve Genç ĠĢçilerin ÇalıĢtırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 21 ġubat 2013 – 28566) Enerji Sektörü AraĢtırma-GeliĢtirme Projeleri Destekleme Programına - - - - (ENAR) Dair Yönetmelikte DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik (R.G. 21 ġubat 2013 – 28566) Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 424) (R.G. 21 ġubat 2013 – 28566) Yargıtay 2. Hukuk Dairesine Ait Karar (R.G. 21 ġubat 2013 – 28566) Teknik Düzenlemeler Rejimi 2013/4284 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) DanıĢtay Üyeliğine, Eski Deniz UlaĢtırması Genel Müdürü Ali KURUMAHMUT‘un Seçilmesine Dair Karar (No: 2013/4) (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Sosyal Güvenlik Denetmenliği ve Sosyal Güvenlik Denetmen Yardımcılığı Sınav, Atama, YetiĢtirilme, Görev ve ÇalıĢma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığının 20/2/2013 Tarihli ve 2013/ÖĠB-K-07 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Kurumsal Yönetim Ġlkelerinin Belirlenmesine ve Uygulanmasına ĠliĢkin Tebliğ (Seri IV, No: 56)‟de DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: IV, No: 63) (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Anayasa Mahkemesinin E: 2010/83, K: 2012/169 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Anayasa Mahkemesinin E: 2011/100, K: 2012/191 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Anayasa Mahkemesinin 12/2/2013 Tarihli ve 2012/69 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Anayasa Mahkemesinin 12/2/2013 Tarihli ve 2012/162 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Anayasa Mahkemesinin 12/2/2013 Tarihli ve 2012/171 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Anayasa Mahkemesinin 12/2/2013 Tarihli ve 2012/329 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Anayasa Mahkemesinin 12/2/2013 Tarihli ve 2012/620 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Anayasa Mahkemesinin 12/2/2013 Tarihli ve 2012/695 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Anayasa Mahkemesinin 12/2/2013 Tarihli ve 2012/832 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Anayasa Mahkemesinin 12/2/2013 Tarihli ve 2012/947 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Anayasa Mahkemesinin 12/2/2013 Tarihli ve 2012/1027 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Anayasa Mahkemesinin 12/2/2013 Tarihli ve 2012/1075 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Anayasa Mahkemesinin 12/2/2013 Tarihli ve 2012/1327 Sayılı Kararı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Adalet Bakanlığından Münhal Noterlik Ġlanı (R.G. 22 ġubat 2013 – 28567) Türkiye Ġhracat Kredi Bankası Anonim ġirketinin KuruluĢ ve Görevlerine ĠliĢkin Esaslar Hakkında 2013/4286 Sayılı Karar - - - - - - - - (R.G. 23 ġubat 2013 – 28568) Basın Ġlan Kurumu Genel Kurulunda BoĢalan Temsilciliklere Yapılan Görevlendirmeler Hakkında 2013/4309 Sayılı Karar (R.G. 23 ġubat 2013 – 28568) ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığının 20/2/2013 Tarih ve 2013/ÖĠB-K08 Sayılı Kararı (R.G. 23 ġubat 2013 – 28568) Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarinin Tespitine IliĢkin Kararda DeğiĢiklik Yapilmasina Dair 2013/4345 Sayılı Karar (R.G. 24 ġubat 2013 – 28569) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Tarafından Yapılacak Denetime ĠliĢkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 24 ġubat 2013 – 28569) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik AraĢtırma Kurumu AraĢtırma Destek Programları BaĢkanlığı Tarafından Yürütülen Programlara ĠliĢkin Yönetmelikte DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 24 ġubat 2013 – 28569) Numaralandırma Yönetmeliğinde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 24 ġubat 2013 – 28569) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu Kapsamındaki Kültür Varlıklarının Rölöve, Restorasyon, Restitüsyon Projeleri, Sokak SağlıklaĢtırma, Çevre Düzenleme Projeleri ve Bunların Uygulamaları ile Değerlendirme, Muhafaza, Nakil ĠĢleri ve Kazı ÇalıĢmalarına ĠliĢkin Mal ve Hizmet Alımlarında Parasal Limitlerin Güncellenmesi Hakkında Tebliğ (Tebliğ No: 2013/1) (R.G. 24 ġubat 2013 – 28569) Adalet Bakanlığından ÇeĢitli Ġlanlar (R.G. 24 ġubat 2013 – 28569) Adalet Bakanlığı Hukuk ĠĢleri Genel Müdürlüğünden 2013 Yılı Noterlik Ücret Tarifesi (R.G. 25 ġubat 2013 – 28570) Ordu Adliyesi MübaĢiri (135091) Mehmet Ataoğlu‘na Yardım Kampanyası Düzenlenmesi Hk. Katma Değer Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 122) (R.G. 26 ġubat 2013 – 28571) Türk Akreditasyon Kurumunca Uygulanacak Akreditasyon Kullanım Ücreti/Payına ĠliĢkin Tebliğ (Türkak: 2013/1) (R.G. 26 ġubat 2013 – 28571) Kalitest Belgelendirme ve Eğitim Hizmetleri Limited ġirketinin Tıbbi Cihaz Yönetmeliği Kapsamında OnaylanmıĢ KuruluĢ Statüsünün Kaldırılmasına Dair Tebliğ (R.G. 26 ġubat 2013 – 28571) DanıĢtay Ġçtihatları BirleĢtirme Kurulu Kararı (E: 2009/1, K: 2012/2) (R.G. 26 ġubat 2013 – 28571) Adalet Bakanlığından Münhal Noterlik Ġlanları (R.G. 26 ġubat 2013 – 28571) Limanlar Yönetmeliğinde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 27 ġubat 2013 – 28572) Gümrük Genel Tebliği (Gümrük ĠĢlemleri) (Seri No: 105) (R.G. 27 ġubat 2013 – 28572) ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığının 25/2/2013 Tarihli ve 2013/ÖĠB-K-09 Sayılı Kararı (R.G. 27 ġubat 2013 – 28572) - - ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığının 25/2/2013 Tarihli ve 2013/ÖĠB-K-10 Sayılı Kararı (R.G. 27 ġubat 2013 – 28572) ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığının 25/2/2013 Tarihli ve 2013/ÖĠB-K-11 Sayılı Kararı (R.G. 27 ġubat 2013 – 28572) Adalet Bakanlığından Ġhalelere Katılmaktan Yasaklama Kararı (R.G. 27 ġubat 2013 – 28572) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna Ait Karar (R.G. 28 ġubat 2013 – 28573) Kamu Ġç Denetçi Sertifikasının Derecelendirilmesine ĠliĢkin Esas ve Usullerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Karar (R.G. 28 ġubat 2013 – 28573) 2013 ġubat Ayında YaĢ Haddinden ve Ġsteği Üzerine Emekliye Ayrılan Hâkim ve Savcıları Belirtir Liste KANUNLAR TÜRK SĠLAHLI KUVVETLERĠ DĠSĠPLĠN KANUNU Kanun No. 6413 Kabul Tarihi: 31/1/2013 BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı; Türk Silahlı Kuvvetlerinde etkin bir disiplin sisteminin tesisi, muhafazası ve idamesine iliĢkin usul ve esasları belirlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Mülki idare amirlerinin Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli ile ilgili mülki görevlerinden doğan yetkileri saklı kalmak kaydıyla bu Kanun; askeri hâkimler hariç subaylar, astsubaylar, uzman jandarmalar, uzman erbaĢlar, sözleĢmeli erbaĢ ve erler, erbaĢ ve erler ile askeri öğrencileri kapsar. Tanımlar MADDE 3 – (1) Bu Kanunun uygulanmasında; a) Amir: Kadro ve kuruluĢ yönünden bağlı olunan kimse ile amir olarak yetkilendirilmiĢ olan diğer kiĢileri, b) Disiplinsizlik: Bu Kanuna göre disiplin cezası ile cezalandırılan fiil ve hâlleri, c) Disiplin amiri: Bu Kanunla disiplin cezası vermeye yetkili kılınmıĢ ilk amiri, ç) Disiplin amirleri: Disiplin amiri ile üst disiplin amirlerini, d) Disiplin cezası: Disiplinsizlik nedeniyle yetkili kiĢi veya kurullar tarafından verilen ve bu Kanunda gösterilmiĢ olan yaptırımları, e) Disiplin soruĢturması: Disiplinsizlik yapan personel hakkında karar vermek amacıyla disiplin amirleri tarafından yapılan veya yaptırılan araĢtırma ve incelemeyi, f) Tahkikat: Disiplin cezasının belirlenmesi de dâhil olmak üzere, disiplin kuruluna sevk edilen personel hakkında yapılan tüm faaliyetleri, g) Üst disiplin amirleri: Disiplin amirinin kadro ve kuruluĢ yönünden bağlı bulunduğu ve disiplin cezası vermeye yetkili sıralı amirleri, ifade eder. (2) Bu Kanunda tanımlanmamıĢ kavram ve terimler için, 4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Ġç Hizmet Kanunundaki tanımlar esas alınır. ĠKĠNCĠ BÖLÜM Genel Hükümler Disiplinsizliğin oluĢması ve disiplin cezalarının niteliği MADDE 4 – (1) Disiplinsizlik; bu Kanunda ayrıca hüküm bulunmayan hâllerde, kasten veya taksirle iĢlenebilir. (2) Aynı fiil nedeniyle bu Kanunda yazılı disiplin cezalarından birden fazlası verilemez. (3) Bir fiilin birden fazla disiplinsizlik teĢkil etmesi hâlinde ağır olan disiplin cezası verilir. (4) Bir fiilin diğer kanunlar kapsamında idari yaptırıma bağlanmıĢ olması, aynı fiile bu Kanun kapsamında disiplin cezası verilmesine engel teĢkil etmez. (5) Ġlave hizmet ve görev yükümlülüğü sonucunu doğuran disiplin cezaları kapsamında, kamu veya hizmet yararına olmayan keyfî görevler verilemez. Disiplin soruĢturması veya tahkikatın adli soruĢturma veya kovuĢturmadan bağımsızlığı MADDE 5 – (1) Herhangi bir fiilden dolayı ilgili hakkında yapılan adli soruĢturma veya kovuĢturma, aynı fiilden dolayı ayrıca disiplin soruĢturması ve tahkikat yapılmasını, disiplin cezası verilmesini ve bu cezanın yerine getirilmesini engellemez. Takdir hakkının kullanımı MADDE 6 – (1) Bu Kanunla disiplin cezası vermeye yetkilendirilmiĢ kiĢi ve kurullar, disiplin cezası uygulanması ile ilgili takdir haklarını ölçülü, adaletli ve hakkaniyetli bir Ģekilde kullanırlar. (2) Takdir hakkı mutlaka gerekçeli olarak kullanılır. (3) Takdir hakkı kullanılırken; a) Disiplinsizliğin iĢleniĢ biçimi, b) Disiplinsizliğin iĢlendiği zaman ve yer, c) Disiplinsizliğin askeri hizmete olumsuz etkisinin ağırlığı, ç) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, d) Disiplinsizlik yapan personelin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, e) Disiplinsizlik yapan personelin daha önceki disiplin durumu, f) Disiplinsizlik yapan personelin samimi ikrarı ve gösterdiği piĢmanlık, gibi hususlar göz önüne alınır. (4) Ġtiraz üzerine yetkili makamlar tarafından verilen kararlar hariç olmak üzere, hiçbir idari makam tarafından, disiplin cezası ile ilgili takdir hakkının kaldırılması sonucunu doğuran bir karar verilemez veya uygulama yapılamaz. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Disiplin Amirlerinin Görev ve Yetkileri Disiplin soruĢturması ve yetkiler MADDE 7 – (1) Maiyetinden birinin disiplinsizlik teĢkil edebilecek bir fiilini veya mesleğe aykırı tutum ve davranıĢını herhangi bir Ģekilde öğrenen disiplin amirleri, olayın araĢtırılması gerektiğine kanaat getirirse, yazılı olarak görevlendireceği soruĢturmacılar vasıtasıyla ya da Ģahsen disiplin soruĢturması yapar. (2) Disiplin soruĢturmacısı olarak tek bir kiĢi görevlendirilebileceği gibi en az üç kiĢiden oluĢan bir heyet de görevlendirilebilir. (3) Disiplin soruĢturması, Genelkurmay BaĢkanınca gerek görülmesi hâlinde, Genelkurmay BaĢkanlığı bünyesinde bu amaçla kurulmuĢ birimde görevli personel eliyle de yürütülebilir. (4) Heyet baĢkanı hariç olmak üzere gerek görülmesi hâlinde, hakkında disiplin soruĢturması yapılacak kiĢiden rütbe veya kıdemce daha aĢağıda heyet üyeleri görevlendirilebilir. (5) Disiplin soruĢturmacıları ve heyeti, kendilerini görevlendiren disiplin amiri adına; disiplin soruĢturmasıyla ilgili bilgi ve belgeleri toplama, savunma alma, tanık dinleme, bilirkiĢi görevlendirme, keĢif yapma, hâkim veya savcı kararı gerektirmeyen durumlarda kriminal inceleme yaptırma da dâhil olmak üzere her türlü inceleme yapma ve ilgili makamlarla yazıĢma yetkisini haizdir. Disiplin amirinin disiplin cezası verme yetkisi MADDE 8 – (1) Disiplinsizliği tespit edilen personele disiplin amiri tarafından bu Kanundaki esaslara uygun olarak disiplin cezası verilir. (2) Bu Kanunda belirlenmiĢ olan disiplinsizliklere nitelik ve ağırlıkları itibarıyla benzer eylemlerde bulunanlara, eylemleri adli veya askeri suç teĢkil etse dahi aynı neviden disiplin cezaları verilebilir. (3) Disiplin amiri olabilmek için; a) Amir konumunda olunması, b) Disiplin cezası verilecek personelden rütbe veya kıdemce büyük olunması, c) Disiplin cezası verilecek kiĢinin subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaĢ statüsünde olması hâlinde, ilgili mevzuata göre bu personele sicil verme yetkisinin bulunması, gerekir. (4) Disiplin amirlerinin verebilecekleri cezalar ekli (1) sayılı çizelgede gösterilmiĢtir. (5) Daha üst rütbeli bir kadroya vekâleten atanan veya görevlendirilenler, vekâlet ettikleri kadroda gösterilen rütbenin sahip olduğu disiplin cezasına iliĢkin yetkileri kullanır. (6) Disiplin cezasının tebliğinden önce disiplinsizlik yapan personelin disiplin amiri değiĢmiĢ ise, disiplin cezası verme yetki ve sorumluluğu yeni disiplin amirine geçer. (7) Disiplin cezası verme yetkisi bulunmayan amirler, kendilerine bağlı personelin disiplinsizlikleri hakkında disiplin amirine baĢvurabilir. Üst disiplin amirlerinin disiplin cezası verebileceği hâller MADDE 9 – (1) Bu Kanunda belirlenmiĢ istisnalar hariç, aĢağıdaki hâllerde disiplin soruĢturması yapma ve disiplin cezası verme görev ve yetkisi üst disiplin amirleri tarafından da kullanılabilir: a) Disiplinsizlik, daha ağır bir disiplin cezası verilmesi amacıyla kendisine iletilmiĢ veya kendisi tarafından buna gerek görülmüĢse b) Disiplinsizliğe bizzat Ģahit olmuĢsa c) Disiplinsizlik, resmî saygınlığına ve makamına karĢı iĢlenmiĢse ç) Disiplinsizlik, emri altında bulunan çeĢitli kıta, karargâh ve kurumlara bağlı birden fazla kiĢi tarafından iĢlenmiĢse d) Bu Kanuna göre cezalandırılması zorunlu olan bir disiplinsizlik, bilinmesine rağmen kendinden önceki disiplin amirleri tarafından cezasız bırakılmıĢsa (2) Birinci fıkra kapsamındaki yetkilerin üst disiplin amirlerince kullanılmaması durumunda, disiplin cezası verme görev ve yetkisi disiplin amiri tarafından kullanılır. Disiplin amirlerinin ikaz ve disiplin eğitimine alma yetkisi MADDE 10 – (1) Amirlerin; maiyetine hatalarını göstermesi, maiyetini eleĢtirmesi, sözlü veya yazılı olarak ikazı disiplin cezası sayılmaz. (2) Disiplin amirleri, disiplin yönünden eğitilmesine ve ıslah edilmesine katkı sağlamak amacıyla maiyetine ilave görev ve sorumluluklar verebilir. Verilecek görev ve sorumluluklar; iĢlenen fiilin niteliğine, personelin statüsüne, rütbesine ve makamına uygun ve ölçülü olur. Bu kapsamda verilen görevler hizmete yönelik emir olarak kabul edilir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Subay, Astsubay, Uzman Jandarma ve Uzman ErbaĢlar ile SözleĢmeli ErbaĢ ve Erler Hakkında Uygulanacak Cezalar ve Cezalandırmayı Gerektiren Disiplinsizlikler Disiplin cezaları MADDE 11 – (1) Subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaĢlar ile sözleĢmeli erbaĢ ve erler hakkında verilebilecek disiplin cezaları ağırlık derecesine göre aĢağıda belirtilmiĢtir: a) Uyarma b) Kınama c) Hizmete kısmi süreli devam ç) Aylıktan kesme d) Hizmet yerini terk etmeme e) Oda hapsi f) Silahlı Kuvvetlerden ayırma (2) Uyarma, kınama, hizmete kısmi süreli devam ve aylıktan kesme cezaları disiplin amirleri tarafından; hizmet yerini terk etmeme ve oda hapsi cezaları disiplin kurulları ve disiplin amirleri tarafından; Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası yüksek disiplin kurulları tarafından verilir. Disiplin cezalarının yerine getirilme Ģekilleri MADDE 12 – (1) Uyarma cezası; personele, görevinin icrasında veya hâl ve hareketlerinde daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir. (2) Kınama cezası; personele, görevinin icrasında veya hâl ve hareketlerinde kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir. (3) Hizmete kısmi süreli devam cezası; disiplin cezası verilen personele mesai sonrasında günde üç saati ve her hâlde saat 24.00‘ü geçmeyecek Ģekilde, kadro görevinde veya kadro görevi dıĢında statüsüne uygun askeri hizmetlerin yaptırılmasıdır. Ceza, tatil günleri dıĢında yerine getirilir ve cezanın yerine getirilmesi esnasında personel hizmette sayılır. Cezanın yerine getirilme Ģekline iliĢkin hususlar, cezayı veren disiplin amiri tarafından ilgiliye tebliğ edilir. (4) Aylıktan kesme cezası; disiplin cezası verilen personelin, sosyal güvenlik mevzuatına göre hesaplanan prime esas kazanç tutarından ekli (1) sayılı çizelgede belirtilen oranlarda kesinti yapılmasıdır. Ceza, aylığı tahakkuk ettiren birimce personelin aylığından kesilmek suretiyle yerine getirilir. Aylıktan kesme tam lira üzerinden yapılır ve kuruĢlar dikkate alınmaz. (5) Hizmet yerini terk etmeme cezası; personelin mesai bitiminden sonra görev yaptığı yerden ayrılmayıp resmî daire, kıĢla, eğitim alanları ile sair yerlerdeki hizmetine devam etmesidir. Bu ceza disiplin amirleri tarafından ekli (1) sayılı çizelgeye göre; disiplin kurulları tarafından dört ila on güne kadar verilebilir. Ceza verilen personel için uygun bir yatma yeri tahsis edilir. Tatil günlerinde cezanın yerine getirilmesine ara verilir. Cezanın yerine getirilmesi sırasında, hizmete iliĢkin hâller hariç, günde toplam bir saati geçmemek üzere ziyaretçi kabul edilebilir. (6) Oda hapsi cezası; bu amaçla tahsis edilecek hapis odasında yerine getirilir. Hapis odalarının kapısında nöbetçi bulundurulur. Oda hapsi cezası alan personel, cezanın yerine getirilmesi süresince emir veremez ve genel hizmet yapamaz. Ceza; a) Seferberlik ve savaĢ zamanında; 1) Bu Kanunda belirlenmiĢ tüm disiplinsizlik hâllerinde disiplin amirleri tarafından ekli (1) sayılı çizelgeye göre verilebilir. 2) Bu Kanuna göre hizmet yerini terk etmeme cezası ile cezalandırılmayı gerektiren disiplinsizlik hâllerinde, disiplin kurulları tarafından on günden otuz güne kadar verilebilir. b) BarıĢ zamanında; Türk karasuları dıĢında bulunan gemilerde görev yapan personele, sadece buralarda bulunduğu süre içinde iĢledikleri ve hizmet yerini terk etmeme cezası ile cezalandırılmayı gerektiren disiplinsizlikler için gemi komutanı tarafından, 14 üncü maddede belirlenmiĢ esaslar çerçevesinde verilebilir. Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası MADDE 13 – (1) Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası, personelin tabi olduğu mevzuat hükümlerine göre Türk Silahlı Kuvvetlerinden iliĢiğinin kesilmesi veya durumuna göre sözleĢmesinin feshedilmesi sonucunu doğurur. Bu cezayı alanlar, seferberlik ve savaĢ hâlleri haricinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde herhangi bir Ģekilde görev alamazlar. (2) Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası; kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığında oluĢturulacak yüksek disiplin kurulları tarafından verilir ve ilgili kuvvet komutanı, Jandarma Genel Komutanı veya Sahil Güvenlik Komutanının onayı ile yerine getirilir. General ve amiraller hakkında ise Genelkurmay BaĢkanlığında teĢkil edilecek yüksek disiplin kurulu tarafından verilir ve yerine getirilir. (3) Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası; disiplin amirlerinden en az ikisinin teklifi üzerine yüksek disiplin kurulları tarafından verilebileceği gibi, eldeki bilgi ve belgelere göre yüksek disiplin kurulları tarafından resen de verilebilir. Genelkurmay BaĢkanının eldeki bilgi ve belgelere ya da gerekli görmesi üzerine yaptırdığı disiplin soruĢturması sonucuna göre hakkında bu cezanın verilmesine kanaat getirdiği personelin dosyaları bir karar verilmek üzere doğrudan yetkili yüksek disiplin kuruluna sevk edilir. (4) Kuvvet komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında teĢkil edilecek yüksek disiplin kurulları; kurmay baĢkanının baĢkanlığında personel, istihbarat ve harekât baĢkanları, personel ve tayin dairesi baĢkanları, adli müĢavir veya hukuk müĢaviri, kıdem, sicil ve personel yönetimi ile ilgili Ģube müdüründen oluĢur. Genelkurmay BaĢkanlığı Yüksek Disiplin Kurulu; Genelkurmay BaĢkanının baĢkanlığında kuvvet komutanları, Jandarma Genel Komutanı, Genelkurmay Ġkinci BaĢkanı, Genelkurmay Personel BaĢkanı ve Genelkurmay Adli MüĢavirinden oluĢur. Yüksek disiplin kurullarında kararlar oy çokluğu ile alınır. Oylar dağılırsa, hakkında tahkikat yapılanın en çok aleyhinde olan oy, çoğunluk elde edilinceye kadar kendisine daha yakın olan oya tabi olur. (5) Yüksek disiplin kurulları; gerekli gördükleri takdirde, ilgilinin özlük dosyasını ve her nevi evrakı incelemeye, ilgili birlik, kurum ve karargâhlardan bilgi almaya, hâkim veya savcı kararı gerektirmeyen durumlarda kriminal inceleme yaptırma da dâhil olmak üzere her türlü inceleme yaptırmaya, tanık ve bilirkiĢi dinlemeye, keĢif yapmaya veya yaptırmaya yetkilidirler. (6) Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasının verilmesine iliĢkin sürecin; disiplin amirlerinin teklifi ile baĢlatılması hâlinde süreci baĢlatan disiplin amiri tarafından, diğer durumlarda ise yetkili komutanlıklar vasıtası ile yüksek disiplin kurulları tarafından hakkında karar verilecek personelin savunması alınır. Yazılı savunma haricinde, yüksek disiplin kurulu tarafından gerek görülmesi veya personelin talepte bulunması hâlinde personel sözlü olarak da ifade vermeye çağrılabilir. Firar ve izin tecavüzü gibi ilgilinin bulunamaması nedeniyle savunma almayı imkânsız hâle getiren zorunlu hâller ile 21 inci madde gereğince verilecek Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasında savunma alınmaz. (7) Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası alan yedek subaylar, ilgili kanunlara göre belirlenen kalan askerlik hizmetlerini er rütbesi ile tamamlarlar. (8) Türk Silahlı Kuvvetlerinde sözleĢmeli statü ile görev yapan personelin sözleĢmelerinin feshine iliĢkin özel kanunlarındaki hükümler ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma ve çıkarmaya iliĢkin diğer kanunlarda düzenlenmiĢ hükümler saklıdır. Cezanın ağırlaĢtırılması ve disiplin amirlerinin takdir hakkı MADDE 14 – (1) Disiplinsizliğin iĢlendiği tarihten geriye doğru; iki yıl içinde aynı disiplinsizlikten dolayı disiplin cezası alınmıĢ olması veya bir yıl içinde aynı derece cezayı gerektiren baĢka disiplinsizliklerden dolayı iki defa ceza alınmıĢ olması hâllerinde, Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası hariç, bir derece ağır ceza verilir. (2) Disiplin amirleri, personelin; olumlu hizmet, sicil ve disiplin safahatı ile eylemin niteliğini göz önüne alarak bir derece hafif ceza uygulayabilir. (3) Disiplin amirleri, uyarma, kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezalarını gerektiren disiplinsizliklerinden dolayı personeline disiplin cezası vermeyebilir. (4) Maiyetinden birinin hizmet yerini terk etmeme cezasını gerektiren disiplinsizliğini tespit eden disiplin amiri; yetkisi dâhilinde disiplin cezası verebileceği gibi, hizmet, sicil ve disiplin safahatı ile eylemin niteliğini göz önüne alarak bu personeli disiplin kuruluna da sevk edebilir. (5) BarıĢ zamanında, Türk karasuları dıĢındaki gemilerde hizmet yerini terk etmeme cezası gerektiren bir disiplinsizlik yapan personele, eylemin niteliği ve disipline olan olumsuz tesiri göz önüne alınarak gemi komutanı tarafından hizmet yerini terk etmeme cezası yerine ekli (1) sayılı çizelgeye uygun olarak oda hapsi cezası verilebilir. Verilen bu cezanın karasuları dıĢında yerine getirilemeyen kısmı hizmet yerini terk etmeme cezası olarak yerine getirilir. Uyarma cezasını gerektiren disiplinsizlikler MADDE 15 – (1) Uyarma cezasını gerektiren disiplinsizlikler Ģunlardır: a) Emri mütalaa etmek: Usulüne uygun olarak kendisine verilmiĢ olan bir emir üzerine; emrin uygun olmadığı, yanlıĢ verildiği, yapılamayacağı ve benzeri Ģekillerde amirini alenen eleĢtirmek veya amire karĢı itirazda bulunmaktır. Amir tarafından karar verilene kadar astın fikrini savunması veya emrin kanunsuz olduğu hususundaki kanaatini belirtmek için amire yaptığı itiraz, bunları yaparken oluĢabilecek diğer disiplinsizlikler saklı kalmak kaydıyla bu kapsamda disiplinsizlik teĢkil etmez. b) Görevde kayıtsızlık: Görevdeyken, yetkili makamlar tarafından izin verilen durumlar haricinde görevle veya askeri hizmetle ilgisi olmayan iĢlerle uğraĢmaktır. c) Hizmet dıĢındayken amir veya üste saygısızlık: Hizmet dıĢında, bilinen ve tanınan amir veya üstlere karĢı saygısızlık teĢkil edebilecek fiillerde bulunmaktır. ç) Mesai çizelgesine uymamak: Özürsüz veya izinsiz olarak, mesaiye geç gelmek veya erken ayrılmak veya günlük mesai çizelgesine riayet etmemektir. d) Kılık ve kıyafeti bozuk olmak: Kılık ve kıyafet ile ilgili olarak nizamlarda ve önceden belirlenmiĢ kurallara riayet etmemektir. e) Usulsüz müracaat veya Ģikâyette bulunmak: Türkiye Büyük Millet Meclisine yapılan müracaatlar hariç olmak üzere, kanun ve nizamlarla belirlenmiĢ usul ve kurallara riayet etmeden yazılı, sözlü veya elektronik olarak müracaat veya Ģikayette bulunmaktır. f) Ġsraf etmek: Yetkili makamlarca belirlenmiĢ tasarruf tedbirlerine riayet etmemek veya kullanımına sunulan kamu kaynağının harcanmasında gösterilmesi gereken makul seviyedeki özeni göstermemektir. g) Saygısız davranmak: Aynı rütbe veya kıdemde bulunulan ya da amir veya maiyet iliĢkisi içinde olunmayan kiĢilere söz ve hareketlerle sataĢmak veya kötü muamelede bulunmaktır. ğ) BaĢkalarını kötülemek: Amirleri, üstleri veya çalıĢma arkadaĢları hakkında ve onların bulunmadığı ortamlarda, onların iĢlem, eylem ve kiĢilikleri hakkında kötüleyici veya konuĢtuğu kiĢilerde kötü intiba yaratacak tarzda olumsuz sözler söylemektir. h) Askeri nezaket kurallarına uymamak: Nizamlarla belirlenmiĢ olan askeri görgü, protokol ve davranıĢ kurallarına aykırı bir biçimde tavır ve davranıĢlarda bulunmaktır. ı) Hizmet haricinde yalan söylemek: Amir veya üstü tarafından denetim ve gözetim sorumluluğu kapsamında sorulan sorulara kasten doğru yanıt vermemektir. i) Selamlama yapmamak: Selamlama ile ilgili olarak nizamlarla belirlenmiĢ kurallara riayet etmemektir. j) Zamana riayet etmemek: Belirli zamanda yapılması gereken faaliyetlerde özürsüz olarak geç kalmaktır. k) Mesai dıĢında aĢırı alkol kullanımı: Mesai dıĢında sivil veya üniformalı olarak aĢırı alkol alarak kiĢisel veya kurumsal imaj kaybı oluĢturacak olumsuz davranıĢlarda bulunmaktır. l) Görev dönüĢü tekmil vermemek: VerilmiĢ bir emrin icrası veya sonuçları hakkında emri verene bilgi vererek müteakip emirlerini almamaktır. m) KiĢisel ve çevre temizliğine dikkat etmemek: Askeri hizmet esnasında belirlenmiĢ olan kiĢisel veya çevre temizliği ile ilgili kurallara riayet etmemektir. n) Kendini geliĢtirmede yetersiz kalmak: Görevini etkin olarak yapabilmesini sağlayacak bilgi ve görgünün kazanılmasında göstermesi gereken gayreti göstermemektir. Kınama cezasını gerektiren disiplinsizlikler MADDE 16 – (1) Kınama cezasını gerektiren disiplinsizlikler Ģunlardır: a) Amir veya üste nezaketsizlik: Hizmette veya hizmete iliĢkin hâllerde amir veya üste karĢı saygısızlık teĢkil edecek nitelikte olmayan ancak askeri nezaket, protokol ve terbiye kurallarına aykırılık teĢkil eden fiillerde bulunmaktır. Askeri nezaket, protokol ve terbiye kurallarının astlara veya maiyete önceden ilan veya tebliğ olunması veya bu disiplinsizliği yapan kiĢinin makam ve rütbesi itibarıyla bu kuralları biliyor olması gerektiğinin objektif olarak kabul görmesi hâlinde disiplin cezası verilebilir. b) Meslek etiğine aykırı davranıĢta bulunmak: Önceden ilan veya tebliğ edilmiĢ olan mesleki etik davranıĢ kurallarına aykırı Ģekilde tavır ve davranıĢlarda bulunmaktır. c) Küfürlü konuĢmak: Aynı rütbe veya kıdemdeki arkadaĢlarına veya astlarına karĢı, terbiye ve adaba uygun olmayan sözlerle konuĢmaktır. ç) Askeri silsileyi bozarak hareket etmek: Müsaade edilmediği hâlde veya durumun gerektirdiği hâller haricinde, herhangi bir talebini askeri silsileye riayet etmeyerek doğrudan daha üst amirlerine iletmektir. d) Uygun olmayan hitaplarda bulunmak: Çevresindekilere; nizamlar, emirler ve askeri teamüller ile belirlenmiĢ olan hitap Ģekilleri haricinde hitaplarda bulunmaktır. e) Sorumluluktan kaçmak: Kanun ve nizamlar ile kendisine tevdi edilmiĢ görevlerin gerektirdiği sorumluluğu üstlenmekten imtina ettiğini gösterecek tavır ve davranıĢlarda bulunmaktır. f) Askeri eĢyayı uygun kullanmamak: Hizmete tahsisli bir askeri eĢyayı düzgün ve talimatlara uygun kullanmayarak onun zarar görmesine veya aĢırı yıpranmasına sebebiyet vermektir. g) Sağlığın korunması kurallarına uymamak: Sağlığın korunması veya salgın ve bulaĢıcı hastalıkların önlenmesi için yetkili makamlarca yürürlüğe konulmuĢ tedbirlere uymamak veya hizmet verdiği ortamdaki kiĢilerin sağlığını tehlikeye düĢürecek fiillerde bulunmaktır. Hizmete kısmi süreli devam cezasını gerektiren disiplinsizlikler MADDE 17 – (1) Hizmete kısmi süreli devam cezasını gerektiren disiplinsizlikler Ģunlardır: a) Üste saygısızlık: Hizmette veya hizmete iliĢkin hâllerde üste gösterilmesi gereken saygıyı kasıtlı olarak göstermemek veya yetkili olduğu durumlarda üstün yapmıĢ olduğu ikaz, tenkit veya muahezeyi saygı ile kabul edip dinlememektir. b) Görev yerini izinsiz terk etmek: Kıtasından veya görev yerinden yirmi dört saati geçmeyecek Ģekilde kaçmak veya kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın mesaiye bir tam mesai günü gelmemektir. c) Temaruz: Bazı isteklerini yerine getirmek, kiĢisel bir menfaat sağlamak, görev veya sorumluluktan kaçmak gibi amaçlarla hastalığını abartmak veya olmadığı hâlde bir rahatsızlığı varmıĢ gibi göstererek sağlık kuruluĢlarına sevkini sağlamak suretiyle günlük mesainin bir kısmına katılmamaktır. ç) Uygunsuz davranıĢlarda bulunmak: Türk Silahlı Kuvvetlerine ve temsil ettiği makam, rütbe veya statünün onur ve vakarına uygun olmayan fiillerde bulunmaktır. d) Ketum davranmamak: Görevi ile ilgili gizli olmayan ancak açıklanmaması gereken bir bilgiyi yetkisiz kiĢilerin öğrenebileceği bir Ģekilde açıklamaktır. Aylıktan kesme cezasını gerektiren disiplinsizlikler MADDE 18 – (1) Aylıktan kesme cezasını gerektiren disiplinsizlikler Ģunlardır: a) Amire saygısızlık: Hizmette veya hizmete iliĢkin hâllerde amire gösterilmesi gereken saygıyı kasıtlı olarak göstermemek veya amirin yapmıĢ olduğu ikaz, tenkit veya muahezeyi saygı ile kabul etmemektir. b) Yalan söylemek: Askeri hizmete iliĢkin veya görevle ilgili konu ve durumlarda amirlere veya bilgi vermekle yükümlü olduğu kiĢi ve makamlara kasıtlı olarak gerçeğe aykırı ve yanlıĢ beyanda bulunmaktır. c) Hizmetle ilgisi olmayan emir vermek: Maiyetine hizmetle ilgisi olmayan emir vermektir. ç) Maiyetinin gözetiminde ihmal göstermek: Astlarının ve emri altındakilerin denetim, kontrol ve gözetiminde ihmal göstermektir. d) Ayrımcılık yapmak: Görevdeyken dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düĢünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım yaparak iĢlem tesis etmek ve bu suretle görev yerinde huzursuzluğa neden olmaktır. e) Yasak edilen yerlere girmek: Resmî üniforma ile genelev, kumarhane, meyhane, bar ve benzeri yerler ile girilmesi garnizon komutanlıklarınca yasaklanmıĢ diğer yerlere girmektir. f) Kayırma talep etmek: Özlük hakları ile ilgili ya da baĢka bir kiĢisel menfaat temini için baĢkalarını aracı koyup, öncelik ve ayrıcalık talep etmektir. g) Maiyetinden hediye kabul etmek: Maiyetinde çalıĢan personel tarafından verilen ve makul bir seviyenin üstünde maddi değeri olan bir hediyeyi kiĢisel menfaat elde etmek amacıyla kabul etmektir. ğ) Hizmetteyken siyasi içerikli konuĢmak: Mesai içerisinde veya hizmete iliĢkin durumlarda siyasi içerikli konuĢmalar yapmaktır. h) YasaklanmıĢ faaliyetlere katılmak: Yetkili makamlarca yasaklanmıĢ olan toplantı, gösteri, yürüyüĢ ve benzeri faaliyetlere iĢtirak etmektir. ı) Ġzinsiz olarak garnizonu terk etmek: Ġzinli olmadığı hâlde görev yaptığı garnizon hudutlarını terk etmektir. i) UlaĢım güvenliğini ihlal etmek: Ġzin, istirahat, hava değiĢimi, terhis ve benzeri nedenlerle görev yerine gidiĢ ve dönüĢlerde terörle mücadele kapsamında emredilen yol güzergâhının dıĢına çıkmak, belirlenen günler dıĢında seyahat etmek veya yapılan planlamaya aykırı seyahat etmektir. Hizmet yerini terk etmeme cezasını gerektiren disiplinsizlikler MADDE 19 – (1) Hizmet yerini terk etmeme cezasını gerektiren disiplinsizlikler Ģunlardır: a) Emre itaatsizlik: Kasıtlı olarak hizmete iliĢkin bir emri tam yapmamak ya da değiĢtirerek veya sınırını aĢmak suretiyle yapmaktır. b) Kısa süreli kaçmak: Kıtasından veya görev yerinden yedi günü aĢmayacak ve bu süre içinde kendiliğinden gelecek Ģekilde kaçmak veya mesaiye gitmemektir. c) Ġzin süresini geçirmek: Ġzin, istirahat veya hava değiĢimi süresini yasal veya kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın altı günü aĢmayacak ve bu süre içinde kendiliğinden gelecek Ģekilde geçirmektir. ç) Hizmete mahsus eĢyaya zarar vermek: Harp malzemesini veya hizmete tahsis edilmiĢ bir askeri eĢyayı; kasıt, ihmal veya tedbirsizlik sonucu kaybetmek veya hasara uğramasına sebebiyet vermektir. d) Hediye istemek veya borç almak: Maiyetinden veya astlarından hediye istemek veya her ne Ģekilde olursa olsun borç almaktır. e) Maiyetinin disiplinsizliği hakkında soruĢturma yapmamak: Maiyeti tarafından iĢlenen bir disiplinsizliği öğrenmesine rağmen ceza vermeme takdir yetkisinin bulunduğu hâller dıĢında kasten disiplin soruĢturması yapmayarak disiplinsizliği örtbas etmektir. f) Asta kötü muamele yapmak: Astına, askeri usul ve kurallar dıĢında kötü davranmak, eziyet amacıyla hizmetini lüzumsuz yere güçleĢtirmek veya baĢkaları tarafından kötü muamelede bulunulmasına müsamaha göstermektir. g) Nöbet talimatına aykırı hareket etmek: Maddi bir zarar doğmasına sebebiyet vermeyecek Ģekilde, ilgili mevzuat kapsamındaki nöbet görevlerini yaparken, nöbet yerini terk etmek veya belirlenmiĢ ve tebliğ edilmiĢ olan nöbet talimatındaki kurallara aykırı hareket etmektir. ğ) HoĢnutsuzluk yaratmak: ÇalıĢtığı mesai ortamında söz veya fiilleri ile hizmetin yerine getirilmesini olumsuz yönde etkilemektir. h) Tahrik: Asker kiĢileri, amirlerine veya üstlerine karĢı itaatsizliğe, saygısızlığa, mukavemet göstermeye veya müessir fiil iĢlemeye tahrik veya teĢvik etmektir. ı) SarhoĢluk: Tıbbi raporla ispatlanmak veya gizlenemeyecek derecede olmak Ģartıyla, göreve sarhoĢ gelmek veya görevdeyken alkollü içki içmektir. i) Kumar oynamak: Askeri mahâl içinde kumar oynamaktır. j) Yasak edilen malzemeyi bulundurmak: Kıta, karargâh ve kurumlarda ya da görev esnasında bulundurulması veya kullanılması emirle yasak edilen cep telefonu, bilgisayar, radyo, teyp, fotoğraf makinesi gibi görüntü, ses ve benzeri verileri ve bilgileri kaydeden, depolayan veya ileten her türlü cihaz ve aletler ile aksamlarını bulundurmak veya kullanmaktır. k) Ġzinsiz üyelik: Meslek kuruluĢları, dernek ve vakıf üyelikleri ile spor kulüplerinin faal üyeliklerine izin almaksızın girmektir. l) Disiplin cezasının yerine getirilmesine karĢı gelmek: Yetkili kiĢi veya organlar tarafından verilen disiplin cezalarının, idari yaptırımların veya disiplinsizlik nedeniyle verilen görev ve sorumlulukların gereğinin yerine getirilmesine karĢı çıkmak ve bu kapsamda yapılması zorunlu olan görev ve yükümlülükleri tam olarak yerine getirmemektir. m) Kavga etmek: MeĢru savunmaya iliĢkin Ģartlar saklı kalmak kaydıyla, askeri mahâl içerisinde, fiilen birisine vurmaktır. Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlikler MADDE 20 – (1) Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlikler Ģunlardır: a) AĢırı borçlanmak ve borçlarını ödeyememek: Nafaka, trafik kazası, doğal afet, personelin öngöremeyeceği Ģekilde ülke genelinde yaĢanan olağanüstü ekonomik dalgalanmalar, ani devalüasyonlar, sağlık ve tedavi giderleri ile kefillik ve benzeri zorunluluk hâlleri hariç olmak üzere, aĢırı derecede borçlanmaya düĢkün olmak ve bu borçlarını ödememeyi alıĢkanlık hâline getirmektir. b) Ahlaki zayıflık: Görevine, sosyal ve aile yaĢantısına zarar verecek derecede menfaatine, içkiye, kumara düĢkün olmak veya Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak Ģekilde yüz kızartıcı, utanç verici veya toplumun genel ahlak yapısına aykırı fiillerde bulunmaktır. c) Hizmete engel davranıĢlarda bulunmak: Devletin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarına zarar verecek nitelikte tutum ve davranıĢlarda veya ağır suç veya disiplinsizlik teĢkil eden fiillerde bulunmaktır. ç) Gizli bilgileri açıklamak: Yetkisi olmadığı hâlde, devletin güvenliği ile iç ve dıĢ siyasi yararlarına iliĢkin elde ettiği gizli bilgileri yetkisiz kiĢi ve kuruluĢlara vermek, ulaĢtırmak veya açıklamaktır. d) Ġdeolojik veya siyasi amaçlı faaliyetlere karıĢmak: Siyasi partilere girmek, ideolojik veya siyasi faaliyetlere karıĢmak, ideolojik veya siyasi amaçlarla disiplini bozucu tavır ve davranıĢlarda bulunmaktır. e) Uzun süreli firar etmek: Geçerli bir mazereti olmaksızın kesintisiz olarak bir yıldan fazla süre ile izin süresini geçirmek veya firar hâlinde bulunmaktır. f) Disiplinsizliği alıĢkanlık hâline getirmek: Disiplini bozucu tavır ve davranıĢlarda bulunmayı alıĢkanlık hâline getirmek veya aldığı disiplin cezalarına rağmen ıslah olmamaktır. g) Ġffetsiz bir kimse ile evlenmek veya böyle bir kimse ile yaĢamak: Ġffetsizliği anlaĢılmıĢ olan bir kimse ile bilerek evlenen veya evlilik bağını devam ettirmekte veya böyle bir kimseyi yanında bulundurmakta veya karı koca gibi herhangi bir kimse ile nikahsız olarak devamlı surette yaĢamakta ısrar etmektir. ğ) Gayri tabii mukarenette bulunmak: Bir kimseyle gayri tabii mukarenette bulunmak yahut bu fiili kendisine rızasıyla yaptırmaktır. Disiplin ceza puanına bağlı olarak ayırma cezası verilmesi MADDE 21 – (1) AĢağıda belirtilen durumlar disiplinsizliği alıĢkanlık hâline getirme olarak kabul edilir ve sözleĢmeli subay ve astsubaylar hariç subaylar, astsubaylar ve uzman jandarmalar hakkında ayırma cezası verilir. a) En son alınan disiplin cezasının kesinleĢtiği tarihten geriye doğru son bir yıl içinde on sekiz disiplin cezası puanı veya en az iki farklı disiplin amirinden toplam on iki defa veya daha fazla disiplin cezası almak. b) En son alınan disiplin cezasının kesinleĢtiği tarihten geriye doğru son beĢ yıl içinde otuz beĢ disiplin cezası puanı veya en az iki farklı disiplin amirinden toplam yirmi beĢ defa veya daha fazla disiplin cezası almak. (2) Birinci fıkra kapsamında ceza puanlarının hesaplanması ekli (2) sayılı çizelgeye göre yapılır. BEġĠNCĠ BÖLÜM Askeri Öğrenciler Hakkında Uygulanacak Cezalar ve Cezalandırmayı Gerektiren Disiplinsizlikler Askeri öğrenciler hakkında verilebilecek cezalar MADDE 22 – (1) Askeri öğrencilere disiplin amirleri tarafından ekli (1) sayılı çizelgeye uygun olarak verilebilecek disiplin cezaları ağırlık derecesine göre aĢağıda belirtilmiĢtir: a) Kınama b) Ġzinsizlik (2) Kınama cezası; öğrencinin, disiplinsizlik teĢkil eden davranıĢlarda bulunduğunun somut olarak tespit edilmesi ve bunun yazı ile bildirilmesidir. (3) Ġzinsizlik cezası; öğrencinin, hafta sonu tatilinden faydalandırılmamasıdır. Askeri öğrencilere ceza verilmesini gerektiren disiplinsizlik hâlleri MADDE 23 – (1) Kendilerine kanun, nizam ve emirlerle verilmiĢ görev ve sorumlulukları yerine getirmeyen veya uyulması zorunlu olan kurallara uymayan veya yasaklanan fiilleri yapan askeri öğrencilere durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre disiplin cezası verilir. (2) Askeri öğrencilerin disiplinsizlik teĢkil edebilecek fiilleri ve bu fiillere verilebilecek disiplin cezalarının türleri ve miktarı, disiplin amirlerinin kimler olacağı, disiplin puanları, disiplinsizliklerde düĢülecek disiplin ceza puanları ile disiplin cezalarına bağlı idari iĢlemler yönetmelikle tespit edilir. Yönetmelikte aynı tür cezayı gerektiren eylemler bakımından fiillerin nitelikleri göz önüne alınarak farklı disiplin ceza puanları öngörülebilir. Askeri öğrenciler hakkındaki özel kanun hükümleri MADDE 24 – (1) Askeri öğrenciler hakkında, bu Kanuna aykırı olmayan özel kanunlarındaki hükümler saklıdır. ALTINCI BÖLÜM ErbaĢ ve Erler Hakkında Uygulanacak Cezalar ve Cezalandırmayı Gerektiren Disiplinsizlikler ErbaĢ ve erler hakkında verilebilecek cezalar MADDE 25 – (1) ErbaĢ ve erlere disiplin amirleri tarafından verilebilecek cezalar ağırlık derecesine göre aĢağıda belirtilmiĢtir: a) Ġzinsizlik b) Ġlave hizmet yükleme c) Oda hapsi ç) Hizmetten men (2) Ġzinsizlik, ilave hizmet yükleme ve oda hapsi cezaları disiplin amirleri tarafından; hizmetten men cezası ise disiplin kurulları tarafından verilir. Disiplin amirlerince verilen disiplin cezalarının yerine getirilme Ģekilleri MADDE 26 – (1) Ġzinsizlik cezası, erbaĢ ve erin hafta sonu tatilinden faydalandırılmamasıdır. (2) Ġlave hizmet yükleme cezası; erbaĢ ve erin, mesai içinde, mesai sonrasında veya hafta sonu tatil günlerinde, nöbet hizmeti dâhil askeri hizmetlerde veya disiplinsiz davranıĢının ıslah edilmesine katkı sağlayacağı değerlendirilen ve bu kapsamda cezayı veren disiplin amirleri tarafından belirlenen bir vazifede aralıklı veya sürekli olarak ve günde sekiz saatten fazla olmamak üzere görevlendirilmesidir. (3) Oda hapsi cezası; bu amaçla tahsis edilecek hapis odasında yerine getirilir. Hapis odalarının kapısında nöbetçi bulundurulur. Oda hapsi cezası alan erbaĢ ve erler, cezanın yerine getirilmesi sırasında gerektiğinde askeri hizmetlerde kullanılabilirler. Ceza; a) Seferberlik ve savaĢ zamanında, erbaĢ ve erlere; 1) Disiplin amirleri tarafından ekli (1) sayılı çizelgeye göre verilebilir. 2) Bu Kanuna göre hizmetten men cezası ile cezalandırılmayı gerektiren disiplinsizlik hâllerinde disiplin kurulları tarafından on günden otuz güne kadar verilebilir. b) BarıĢ zamanında; Türk karasuları dıĢında bulunan gemilerde görev yapan erbaĢ ve erlere sadece buralarda bulundukları süre içinde iĢledikleri disiplinsizlikler nedeniyle, disiplin amirleri tarafından 27 nci maddede belirlenmiĢ olan esaslar çerçevesinde verilebilir. (4) Hizmetten men cezası; disiplinsizlik yapan erbaĢ ve erin, bozulan disiplinin yeniden tesis edilmesi amacıyla günlük hizmetten uzaklaĢtırılmasıdır. Bu ceza, disiplin kurulları tarafından yedi günden az olmamak üzere on beĢ güne kadar bu süre dâhil, bu Kanunun dördüncü bölümünde yer alan aylıktan kesme ile hizmet yerini terk etmeme cezalarını gerektiren disiplinsizlik hâllerinde verilebilir. Ceza alan erbaĢ ve erler, ceza süresince mesai çizelgesindeki eğitim faaliyetlerine iĢtirak ettirilmezler; ancak müĢterek idari vazifelerin ifasında veya ihtiyaç duyulan askeri hizmetlerde görevlendirilebilirler. Disiplin amirlerince cezalandırılabilecek disiplinsizlikler ve disiplin amirlerinin takdir hakkı MADDE 27 – (1) Ġzinsizlik ve ilave hizmet yükleme cezaları; bu Kanunun dördüncü bölümünde yer alan uyarma, kınama veya hizmete kısmi süreli devam cezası gerektiren disiplinsizlik hâlleri ile nitelik ve ağırlıkları itibarıyla bunlara benzer diğer eylemlerin yapılması hâlinde verilir. (2) Birinci fıkra uyarınca verilecek disiplin cezalarının türü ve miktarı; erbaĢ ve erin hizmet ve disiplin safahatı ile eylemin niteliği göz önüne alınarak disiplin amirleri tarafından takdir edilir. Disiplin amirleri, erbaĢ ve erin olumlu hizmet safahatını dikkate alarak disiplin cezası vermeyebilir. (3) Hizmetten men cezası veya seferberlik ve savaĢ hâllerinde disiplin kurulları tarafından oda hapsi cezası verilmesini gerektiren disiplinsizlikler; erbaĢ ve erin olumlu hizmet ve disiplin safahatı göz önüne alınarak disiplin amirleri tarafından yetkisi dâhilindeki izinsizlik veya ilave hizmet yükleme cezalarından birisi de verilebilir. Bu durumda, erbaĢ ve erler disiplin kuruluna sevk edilmezler. (4) BarıĢ zamanında Türk karasuları dıĢındaki gemilerde herhangi bir disiplinsizlik yapan erbaĢ ve ere, eylemin niteliği ve disipline olan olumsuz tesiri göz önüne alınarak disiplin amiri tarafından ekli (1) sayılı çizelgeye uygun olarak oda hapsi cezası verilebilir. Verilen bu cezanın karasuları dıĢında yerine getirilemeyen kısmı ilave hizmet yükleme cezası olarak yerine getirilir. YEDĠNCĠ BÖLÜM Disiplin Cezaları DıĢındaki Ġdari Yaptırımlar ve Disiplin Cezalarının Etkileri Geçici olarak kontrol altına alma tedbiri MADDE 28 – (1) Ekli (1) sayılı çizelgede oda hapsi cezası vermeye yetkili kılınmıĢ disiplin amirleri, diğer kanunlar ile verilmiĢ yakalama yetkisi haricinde aĢağıdaki durumlardan birisi bulunduğunda veya benzer bir amaçla emri altındakileri geçici olarak kontrol altına almaya veya aldırmaya yetkilidir: a) Firar veya izin tecavüzündeyken yakalanarak birliğine teslim edilenlerin adli makamlar önüne çıkarılması b) Kendisine, baĢkalarına veya çevresine ya da hizmete ait bir eĢyaya zarar vereceği açık bir Ģekilde belli olanların bu durumunun engellenmesi c) Ciddi Ģekilde bozulan disiplinin yeniden tesis edilmesi ç) Askeri mahâlde bulunan sarhoĢ kiĢinin sarhoĢluğun etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulmasının gerekmesi (2) Kontrol altında bulundurma, bu amaç için hazırlanacak mekânlarda ve yirmi dört saati geçmeyecek Ģekilde uygulanır. Tedbir süresinin on iki saati geçmesi hâlinde, personelin yakınlarına ve bir üst disiplin amirine disiplin amiri tarafından en kısa sürede bilgi verilir. (3) Kontrol altına alınan kiĢi ile ilgili olarak durumun gerektirdiği tedbirler, disiplin amirlerince alınır veya alınması sağlanır. Geçici olarak görevden uzaklaĢtırma ve görev yerini değiĢtirme tedbiri MADDE 29 – (1) Disiplinsizlik veya suç teĢkil edebilecek bir fiili nedeniyle hakkında yapılan inceleme ve araĢtırmanın emniyetli ve sıhhatli olarak devam etmesi amacıyla, görevi baĢında kalmasında sakınca görülecek subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaĢ veya sözleĢmeli erbaĢ ve erler idari izinli sayılarak görevinden geçici olarak uzaklaĢtırılabilir. (2) Geçici olarak görevden uzaklaĢtırma kararı; sıralı disiplin amirlerinden birisinin veya disiplin soruĢturmacılarının teklifi üzerine ya da doğrudan disiplin amiri konumundaki asgari tugay ve eĢiti ile daha üst seviyedeki birlik, karargâh veya kurum amirleri tarafından, on beĢ iĢ gününe kadar verilebilir. Ġhtiyaç duyulması hâlinde bu süre bir katına kadar artırılabilir. (3) Görevden uzaklaĢtırma tedbiri; süresi sonunda baĢka bir iĢleme gerek kalmadan ortadan kalkacağı gibi, gerek görülmesi veya görevden uzaklaĢtırmaya neden olan fiilin herhangi bir suç veya disiplinsizlik teĢkil etmediğinin anlaĢılması hâlinde kararı veren disiplin amiri tarafından sürenin tamamlanmasından önce de kaldırılabilir. Görevden ayrı kalınan süre hizmetten sayılır. Bu süre içinde ilgili personelin asker kiĢi sıfatı devam eder, ancak emir veremez. (4) Yapılan soruĢturma sonunda, görevine devam etmesinde kendisi veya birliği açısından sakıncalar bulunduğuna karar verilen subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaĢ veya sözleĢmeli erbaĢ ve erin baĢka bir göreve atanması, kısa süreliğine görevden uzaklaĢtırmaya yetkili makamlar tarafından ilgili personeli atamaya yetkili makama teklif edilebilir. Atamaya yetkili makam tarafından, resen veya yapılan teklifin uygun görülmesi üzerine, ilgili personel zamana bağlı olmaksızın bulunduğu garnizonda veya baĢka garnizonda durumuna uygun baĢka bir kadroya ya da komutanlık emrine atanır. Disiplin cezalarının idari iĢlemlere etkisi MADDE 30 – (1) Disiplin cezaları ve diğer idari yaptırımlara iliĢkin bilgi ve belgeler, ilgililerin Ģahsi dosyalarına konularak muhafaza edilir ve kayıt altına alınır. (2) Subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaĢlar ile sözleĢmeli erbaĢ ve erlere verilen disiplin cezalarına iliĢkin evrakın birer sureti personelin mensubu olduğu kuvvet komutanlıklarına, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığına gönderilir. (3) Disiplin cezaları ve diğer idari yaptırımlar, nitelik ve niceliklerine uygun olarak; personel hakkında yapılacak sicil, terfi, atama, ayırma, iliĢik kesme, sözleĢme feshi, özellikli görevlere seçim ve benzeri idari iĢlemlerde göz önünde bulundurulur. Disiplin kurulları tarafından verilen cezaların idari etkileri MADDE 31 – (1) Disiplin kurulları tarafından verilen hizmetten men cezası ile oda hapsi cezaları, yedek subaylar ile erbaĢ ve erlerin askerlik hizmet sürelerine eklenir ve bu kiĢiler o süre kadar geç terhis edilir. Hizmet süresini uzatma sonucunu doğuran cezalar ilgilinin askerlik Ģubesine bildirilir. (2) Yükümlülük süresinin uzaması hâlinde, personele özlük hakları, statüsüne uygun olarak ödenmeye devam olunur. SEKĠZĠNCĠ BÖLÜM Disiplin Kurulları ve Disiplin Subayı KuruluĢ MADDE 32 – (1) Bu Kanunla verilen görevleri yapmak üzere, asgari tugay (Deniz ve Hava Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında eĢiti) veya ihtiyaç duyulması hâlinde daha alt seviyedeki birlik, karargâh ve kurumlarda bir disiplin kurulu teĢkil edilir. (2) Disiplin kurullarının teĢkil edileceği birlik, karargâh ve kurumlar, hizmet ihtiyacı göz önüne alınarak ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından belirlenir. Genelkurmay BaĢkanlığı ve Millî Savunma Bakanlığına doğrudan bağlı birlik, karargâh ve kurumların hangisinde disiplin kurulları teĢkil edileceği Genelkurmay BaĢkanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı tarafından belirlenir. (3) Aynı garnizonda; birden fazla disiplin kurulu kurulması gereken kıta komutanlığı, karargâh ve kurum amirlikleri bulunursa, yeteri kadar disiplin kurulu kurulması ile yetinilebilir. (4) Disiplin kurullarının yetki alanı ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından belirlenir. Birden fazla kuvvete mensup birliklerin bulunduğu garnizonlardaki görev ve yetkiye iliĢkin hususlar ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığının teklifi üzerine Genelkurmay BaĢkanlığınca belirlenir. Disiplin kurullarının oluĢumu MADDE 33 – (1) Disiplin kurulları; asgari binbaĢı rütbesinde bir baĢkan ile meslekte beĢ yılını tamamlamıĢ, baĢkandan kıdemsiz bir subay ve bir astsubay üye olmak üzere, disiplinsizlik yapan personelin astı olmayan toplam üç kiĢiden oluĢur. Kurulun baĢkan ve üyeleri teĢkilatında kurulduğu komutan veya askeri kurum amiri tarafından her yılın aralık ayında bir yıllığına görevlendirilir. Kurul üyeleri, zorunlu nedenler hariç görev süresi içinde değiĢtirilmezler. Görev süresi bitenler yeniden görevlendirilebilir. (2) BaĢkan veya üyelerin olmadığı zamanlarda görev yapmak üzere asıl üye sayısı kadar yedek üye bulunur. BaĢkanın olmadığı zamanlarda en kıdemli üye baĢkan olur. BaĢkan ve üyeler tahkikat süresi içinde disiplinsizlik yapan personelin ve birbirlerinin en yakın amiri olamazlar. (3) Subayların tahkikatında astsubay üye yerine görev yapmak üzere ayrıca bir subay üye belirlenir ve görevlendirilir. Disiplinsizlik yapanın astı konumunda olan üyelerin yerine yedek üyelerden, yedek üyeler arasında da uygun nitelikte personel bulunmuyor ise birlik veya kurum içerisinden geçici görevlendirme yapılır. (4) Disiplin kurullarının yetkisine giren birliklerde bu Kanunda yazılı nitelikte baĢkan ve üye yoksa veya mevcut olanların görevlerini yapmalarına kanuni engeller bulunursa, uygun nitelikte baĢkan ve üyelerin seçimi ve görevlendirmesi için en yakın kıta komutanı veya askeri kurum amirine baĢvurulur. Disiplin kurullarının rütbe yönünden yetkisi MADDE 34 – (1) TeĢkilatında disiplin kurulu kurulan komutan veya askeri kurum amiri hakkındaki disiplin tahkikatı bir üst komutanlık veya askeri kurum amiri teĢkilatında kurulan disiplin kurulunda yapılır. Ancak general ve amiraller hakkındaki tahkikat Genelkurmay BaĢkanlığı Disiplin Kurulunda yapılır. Disiplin subayı, niteliği ve görevleri MADDE 35 – (1) TeĢkilatında disiplin kurulu kurulan komutanlıklar veya askeri kurum amirlikleri ile Millî Savunma Bakanlığında bir disiplin subayı bulunur. (2) Disiplin subayı, yardımcılığı kaldırılan askeri hâkim sınıfına mensup subaylar arasından atanabilir. Askeri hâkim sınıfına mensup disiplin subayları, komutanlık ve askeri kurum amirliklerinin aynı zamanda hukuk müĢaviridir. TeĢkilatında adli müĢavir bulunan kıta komutanlığı ve askeri kurum amirliklerinde, disiplin subaylığı görevi, bu adli müĢavir veya görevlendireceği yardımcılarından biri tarafından yapılır. (3) Askeri hâkim sınıfına mensup subaylar arasından atanmıĢ olan disiplin subayının veya bu görevi yapan adli müĢavir veya yardımcısının bulunmaması yahut görevini yapmasını engelleyici sebeplerin bulunması hâlinde, disiplin subaylığı görevi atama veya görevlendirme suretiyle diğer sınıflara mensup subaylar tarafından yapılır. Atama yapılmaması hâllerinde disiplin subayı, teĢkilatında disiplin kurulu kurulan komutan veya askeri kurum amiri ile Millî Savunma Bakanı tarafından kıtada en az bir yıl hizmet görmüĢ olan ve taksirli suçlar dıĢında bir suçtan hükümlü bulunmayan subaylar arasından görevlendirilir. (4) Ġhtiyaç duyulması hâlinde, bir subay veya astsubay disiplin subayı yardımcısı olarak görevlendirilebilir veya atanabilir. Ayrıca, disiplin subaylıklarında ve disiplin kurullarında yazı iĢleri müdürü ve tutanak kâtipliği yapmak üzere yeteri kadar personel de görevlendirilir. (5) Disiplin subayının görevleri aĢağıda belirtilmiĢ olup, disiplin subayı bu görevlerinden dolayı teĢkilatında bulunduğu komutana ve Millî Savunma Bakanına karĢı sorumludur: a) TeĢkilatında bulunduğu komutana adli ve disiplin konularında danıĢmanlık yapmak b) Disiplin kurulunun yapacağı iĢlemleri koordine etmek c) Adli konular ile ilgili yazıĢma ve diğer idari iĢlemleri yürütmek ç) Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak Disiplin kurulunun görev ve yetkileri MADDE 36 – (1) Disiplin kurulu, bu Kanunda belirtilmiĢ diğer görevlerinin yanı sıra; a) Disiplin amirlerince sevk edilmesi hâlinde; subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaĢlar ile sözleĢmeli erbaĢ ve erlerin hizmet yerini terk etmeme cezası gerektiren disiplinsizliklerine iliĢkin tahkikatı yapmak veya yaptırmak ve hizmet yerini terk etmeme cezası ile cezalandırmakla, b) Disiplin amirlerince sevk edilmesi hâlinde; erbaĢ ve erlerin hizmetten men cezası gerektiren disiplinsizliklerine iliĢkin tahkikatı yapmak veya yaptırmak ve hizmetten men cezası ile cezalandırmakla, görevli ve yetkilidir. (2) Seferberlik ve savaĢ hâli müddetince iĢlenen ve disiplin kurullarının görevine giren disiplinsizliklere; hizmet yerini terk etmeme veya hizmetten men cezası yerine, aynı esaslarla ve bu Kanunda belirlenen sürelerle oda hapsi cezası verilir. (3) Disiplin kurulu, yapacağı tahkikatın her safhasında istem üzerine veya gerek görmesi durumunda; ilgililerin özlük dosyasını ve her nevi evrakı incelemeye, ilgili kıta, karargâh, kurum veya amirlerden bilgi almaya, belge istemeye, tanık ve bilirkiĢi dinlemeye, keĢif yapmaya, hâkim veya savcı kararı gerektirmeyen durumlarda kriminal inceleme yaptırma da dâhil olmak üzere, tahkikatı aydınlatacak her türlü idari iĢlemi yapmaya veya yaptırmaya yetkilidir. Yapılacak tahkikat usulü MADDE 37 – (1) Disiplin kuruluna sevk edilmesi gereken disiplinsizliklere iliĢkin disiplin soruĢturma evrakı, disiplin amiri kanaat raporu da eklenerek yetkili disiplin kurulunun bulunduğu yerdeki disiplin subaylığına, disiplinsizliğin öğrenilmesinden itibaren en geç otuz gün içinde gönderilir. (2) Disiplin subayı tarafından yapılan inceleme sonunda; a) Adli veya askeri mahkemelerin görevine giren bir suçun iĢlendiğinin tespit edilmesi hâlinde dosyanın bir suretinin görevli mercie gönderilmesine, b) Disiplin kurulunun görev alanına girmeyen bir disiplinsizlik tespit edilmesi hâlinde, gerekçesi ile birlikte evrakın ilgili disiplin amirine iade edilmesine, teĢkilatında disiplin kurulu kurulan komutan veya askeri kurum amirinin onayıyla karar verilir. (3) Dosyanın disiplin kurulunda görüĢülmesine teĢkilatında disiplin kurulu kurulan komutan veya askeri kurum amirinin onayıyla karar verilmesi hâlinde; disiplinsizlik yapan personele, hakkında iddia olunan hususlar, dosyanın disiplin kurulunda görüĢülmesinden önce disiplin subayı tarafından hazırlanacak bir yazı ile bildirilir. (4) Disiplin kurulu, gerekli tebligatların ve hazırlığın yapılmasının ardından teĢkilatında kurulduğu komutan veya amirin emri ile toplanır. (5) Disiplin kuruluna sevk edilen personel; tahkikatın gizliliğini, üçüncü Ģahıs ve makamların özel bilgileri ile Ģeref, haysiyet ve güvenliğini, gizli ve özel nitelikteki bilgileri korumaya yönelik olanların dıĢındaki soruĢturma evrakının tamamını inceleme, tanık dinletme ve disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak savunma yapma hakkına sahiptir. (6) Tahkikat ile ilgili disiplin kurulu toplantılarında disiplin subayı ile tutanak kâtibinin bulunması Ģarttır. (7) Tahkikat ile ilgili oturumların yönetimi ve disiplininin sağlanması disiplin kurulu baĢkanına aittir. Tahkikat sonucu verilecek karar MADDE 38 – (1) Disiplin kurulu tahkikat sonucunda; disiplin cezası verilmesine yer olmadığına veya disiplin cezası verilmesine yahut kurulun yetkisizliğine karar verebilir. (2) Yapılan tahkikat sonucunda fiilin disiplin kurulunun görev alanına giren baĢka bir disiplinsizlik teĢkil ettiği anlaĢılırsa buna uygun olarak disiplin cezası tayin edilir. (3) Disiplin kurullarında kararlar oy çokluğu ile alınır. Oylar dağılırsa, hakkında tahkikat yapılanın en çok aleyhinde olan oy, çoğunluk elde edilinceye kadar kendisine daha yakın olan oya tabi olur. (4) Disiplin kurulu kararlarının gerekçesinde, disiplinsizliğin oluĢtuğunu veya oluĢmadığını gösteren unsurlar ile ceza miktarının tayininde esas alınan hususlar gösterilir. Karar, baĢkan ve üyeler tarafından imzalanır ve ilgililere tebliğ edilir. DOKUZUNCU BÖLÜM ZamanaĢımı, Savunma Hakkı, Disiplin Cezalarına Ġtiraz, Ġdari ve Yargısal Denetim ile Cezanın Yerine Getirilmesi ZamanaĢımı MADDE 39 – (1) Disiplin amirleri tarafından, disiplinsizliğin kendileri tarafından öğrenilmesinden itibaren bir ay ve her hâlde disiplin cezasını gerektiren fiil ve hâllerin iĢlendiği tarihten itibaren iki yıl geçtikten sonra disiplin cezası verilemez. Fiil, inceleme ve araĢtırma yapmayı gerektirmiĢ ise, bir ay içerisinde inceleme ve araĢtırmaya baĢlanmıĢ olmak ve altı ayı geçmemek kaydıyla, inceleme ve araĢtırma için geçen süre bir aylık süreye dâhil edilmez. (2) Disiplin kurullarında yapılan tahkikatlarda, fiilin disiplin amiri tarafından öğrenilmesinden itibaren altı ay ve her hâlde disiplin cezasını gerektiren fiil ve hâllerin iĢlendiği tarihten itibaren iki yıl geçtikten sonra disiplin cezası verilemez. (3) Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektirecek durumun oluĢtuğunun disiplin amirleri tarafından tespit edilmesinden itibaren bir yıl ve her hâlde disiplin cezasını gerektiren fiil ve hâllerin iĢlendiği tarihten itibaren beĢ yıl geçtikten sonra aynı sebeple yüksek disiplin kurulu tarafından ceza verilemez. (4) Fiilin disiplin cezasını gerektirdiği savcılık, mahkeme, disiplin kurulu tarafından anlaĢılırsa, yukarıdaki fıkralarda belirtilen zamanaĢımı süreleri, bu konu ile ilgili karar veya hükmün kesinleĢerek evrakın yetkili makama iade edildiği tarihten itibaren baĢlar. (5) Fiilin hatalı olarak vasıflandırıldığı veya düzeltilebilir bir Ģekil noksanlığı bulunduğu gerekçeleriyle disiplin cezasının mahkeme tarafından iptal edilmesi durumunda, kararın kesinleĢtiği tarihteki yetkili disiplin kurulu veya disiplin amiri, kararın tebliğinden itibaren ceza verme yetki ve sorumluluğu kapsamında yeniden değerlendirme yapar. Savunma hakkı MADDE 40 – (1) Bu Kanunun 13 üncü maddesinin altıncı fıkrasında düzenlenen istisna haricinde disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından savunma alınmadan disiplin cezası verilemez. (2) Ġsnat olunan hususlar ile savunma için verilen süre açıkça ve yazılı olarak ilgiliye bildirilir. Üç iĢ gününden az ve on iĢ gününden fazla olmamak üzere verilecek süre içinde savunmasını yapmayan personel savunma hakkından vazgeçmiĢ sayılır. Savunması istenen kiĢinin talebi hâlinde, toplamda on iĢ gününü geçmeyecek Ģekilde savunma için ilave süre verilebilir. Disiplin amirleri tarafından verilen cezalara itiraz ve cezanın kesinleĢmesi MADDE 41 – (1) Disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarına karĢı, cezanın tebliğ edilmesinden itibaren üç iĢ günü içinde itiraz edilebilir. Ġtiraz, bir üst disiplin amirine yazılı olarak yapılır. Süresi içinde itiraz edilmez ise ceza kesinleĢir. (2) Cezanın tebellüğünden kasıtlı olarak imtina edilmesi hâlinde bu durum en az iki imzalı bir tutanakla tespit edilir. Tutanağın tutulduğu tarih tebliğ tarihi sayılır. (3) Ġtiraz, yetkili üst disiplin amiri tarafından beĢ iĢ günü içinde karara bağlanır. Ġlave inceleme yapılmasının gerekli olduğu durumlarda bu süre bir katına kadar uzatılabilir. (4) Ġtiraz haklı görülürse, itirazı inceleyen üst disiplin amiri verilen cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilir. Ġtiraz haklı görülmez ise ret olunur. Karar itiraz edene tebliğ edilerek kesinleĢir. Disiplin kurulu kararlarına karĢı itiraz ve cezanın kesinleĢmesi MADDE 42 – (1) Disiplin kurulu tarafından verilen kararlara karĢı tebliğinden itibaren beĢ iĢ günü içinde, teĢkilatında disiplin kurulu kurulan komutan veya askeri kurum amiri ile hakkında karar verilen kiĢi tarafından bir üst komutanlığın disiplin kuruluna iletilmek üzere itiraz edilebilir. Süresi içinde itiraz edilmez ise ceza kesinleĢir. (2) Millî Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay BaĢkanlığı teĢkilatında kurulan disiplin kurulunun kararlarına karĢı yapılan itirazı, hükme katılanlardan daha kıdemli olan baĢkan ve üyelerden kurulan yeni bir kurul inceler. Ancak, uygun nitelikte baĢkan ve üye bulunmazsa, en yüksek komuta makamından itibaren sıra ile aĢağı derecedeki komuta mevkilerinde bulunan subaylar baĢkan ve üye olarak görevlendirilir. (3) Ġtiraz üzerine üst komutanlık disiplin kurulunun disiplin subayı, dosyanın kendisine ulaĢmasından itibaren beĢ iĢ günü içinde gerekli incelemeyi yapar ve mütalaası ile birlikte dosyayı disiplin kuruluna sevk eder. Disiplin kurulu en geç on iĢ günü içinde dosyayı inceleyerek kararını verir. Üst komutanlık disiplin kurulu gerekli gördüğü tahkikatın yapılmasını isteyebilir veya tahkikatı kendisi yapabilir. Bu hâlde tahkikat için geçecek süre on iĢ günlük süreye dâhil değildir. (4) Üst komutanlık disiplin kurulu itirazı yerinde görürse yeni kararı kendisi verir. Aksi hâlde itirazı reddeder. Ġtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Yargı denetimi MADDE 43 – (1) Yüksek disiplin kurulları tarafından verilen Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezaları ile subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaĢ ile sözleĢmeli erbaĢ ve erler hakkında disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından barıĢ zamanında verilmiĢ olan aylıktan kesme, hizmet yerini terk etmeme ve oda hapsi cezalarına karĢı Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinde iptal davası açılabilir. (2) Dava açma süresi, cezanın kesinleĢmesinden itibaren baĢlar. Ancak Türk karasuları dıĢındaki gemilerde verilen cezalarda, dava açma süresi karasuları dıĢında iĢlemez. Cezanın yerine getirilme zamanı MADDE 44 – (1) Disiplin cezaları kesinleĢmesini müteakip yerine getirilir. (2) Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası hariç olmak üzere zorunluluk hâllerinde cezanın yerine getirilmesinin sonraya bırakılmasına veya ara verilerek yerine getirilmesine disiplin amirleri tarafından karar verilebilir. Ancak bu süre hiçbir Ģekilde cezanın kesinleĢmesinin ardından bir yılı geçemez. Cezanın sonraya bırakılmasına karar verilmesi cezaya bağlı idari iĢlem ve sonuçları ertelemez. ONUNCU BÖLÜM ÇeĢitli Hükümler DeğiĢtirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümler MADDE 45 – (1) 16/6/1927 tarihli ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―d) Yedek subaylık hizmetleri sırasında, tabi oldukları disiplin mevzuatına göre Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası alanlar.‖ (2) 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanununun; a) 77 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan ―disiplin mahkemesi‖ ibaresi ―disiplin kurulu‖ olarak değiĢtirilmiĢtir. b) 80 inci maddesinin ikinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―Firar ve izinsiz olarak geçen müddetler, herhangi bir mahkemenin hükmettiği hapis cezaları ve Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununda hizmetten sayılmayacağı açık olarak belirtilmiĢ disiplin cezaları muvazzaf ve yedek hizmetlerinden sayılmaz.‖ (3) 22/5/1930 tarihli ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun; a) 82 nci maddesinin baĢlığı ―Amir veya üstü tehdit‖ ve 84 üncü maddesinin baĢlığı ―Yalan yere Ģikâyet‖ Ģeklinde değiĢtirilmiĢtir. b) 96 ncı maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―MADDE 96 – Umuma teĢhir olunmuĢ yazı, resim veya sair teĢhir vasıtalarıyla veyahut seferberlikte sözle arkadaĢlarını hoĢnutsuzluğa kıĢkırtan, üç aydan beĢ seneye kadar hapsolunur.‖ c) 18 inci maddesi, 19 uncu maddesi, 82 nci maddesinin birinci fıkrası, 84 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 93 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 117 nci maddesinin ikinci fıkrası, 150 nci, 151 inci ve 162 ila 191 inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıĢ ve 137 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ―kısa hapis veya‖ ibaresi madde metninden çıkarılmıĢtır. (4) 4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Ġç Hizmet Kanununun 115 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıĢtır. (5) 16/6/1964 tarihli ve 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri KuruluĢu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan ―Disiplin mahkemesi‖ ibaresi ―Disiplin mahkemesi savaĢ zamanında‖ Ģeklinde değiĢtirilmiĢtir. (6) 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun; a) 36 ncı maddesinin beĢinci fıkrasının (4) numaralı bendinin (cc) alt bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―cc) Taksirli suçlar hariç olmak üzere, yukarıdaki bentlerde belirtilen suçların dıĢındaki suçlardan, toplam olarak 21 gün ve daha fazla hapis, oda hapsi veya hizmet yerini terk etmeme cezası ile mahkûm veya cezalandırılmıĢ olmaması,‖ b) 109 uncu maddesinin altıncı fıkrasının (c) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―c) Taksirli suçlar hariç olmak üzere, (a) ve (b) bentlerinde sayılan suçların dıĢındaki suçlardan ve disiplinsizliklerden toplam olarak yirmi bir gün ve daha fazla hapis, oda hapsi veya hizmet yerini terk etmeme cezası ile mahkûm olmak veya cezalandırılmak.‖ c) 50 nci ve 94 üncü maddelerinin birinci fıkralarının birinci cümlelerinde yer alan ―disiplinsizlik, ahlaki durum‖ ibaresi madde metinlerinden çıkarılmıĢ ve 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ve 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi yürürlükten kaldırılmıĢtır. (7) 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi Kanununun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―CumhurbaĢkanının tek baĢına yaptığı iĢlemler, Yüksek Askeri ġuranın kararları ile disiplinsizlik nedeniyle verilen disiplin cezaları ve diğer idari yaptırımlar yargı denetimi dıĢındadır. Ancak; Yüksek Askeri ġuranın terfi iĢlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü iliĢik kesme kararına ve askeri disiplin ile ilgili kanunlarda yargıya açık olduğu belirtilmiĢ olan disiplin cezalarına karĢı yargı yolu açıktır.‖ (8) 17/11/1983 tarihli ve 2955 sayılı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun 19 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (h) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―h) Taksirli suçlar hariç olmak üzere yukarıdaki bentlerde sayılanların dıĢındaki suçlardan veya disiplinsizliklerden toplam olarak yirmi bir gün ve daha fazla hapis, oda hapsi veya hizmet yerini terk etmeme cezası ile hükümlü olmamak veya cezalandırılmamak.‖ (9) 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman ErbaĢ Kanununun; a) 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan ―disiplin ve‖ ibaresi madde metninden çıkarılmıĢtır. b) 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına beĢinci cümlesinden sonra gelmek üzere aĢağıdaki cümle eklenmiĢtir. ―Ayrıca, kanser, tüberküloz, kronik böbrek yetmezliği ile ruh ve sinir hastalıkları gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığa yakalananlar, sağlık kurulları raporlarında gösterilecek lüzum üzerine, toplam olarak ve fiilen üç yılı geçmemek Ģartıyla tedavi, istirahat veya hava değiĢimine tabi tutulabilir ve bunların da iliĢikleri kesilmez.‖ c) 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―d) Son olarak verilen de dahil olmak üzere, kararın kesinleĢtiği tarihten itibaren geriye doğru son bir yıl içinde toplamda otuz gün ve daha fazla oda hapsi veya hizmet yerini terk etmeme cezasına mahkûm olanların veya en son aldığı disiplin cezasından geriye doğru son bir yıl içinde en az iki disiplin amirinden toplam sekiz defa veya daha fazla disiplin cezası alanların,‖ (10) 28/5/1988 tarihli ve 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan ―disiplin ve‖ ibaresi madde metninden çıkarılmıĢ, 15 inci maddesi ile 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (c), (d) ve (e) bentleri yürürlükten kaldırılmıĢtır. (11) 24/5/1989 tarihli ve 3563 sayılı Harp Akademileri Kanununun; a) 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―c) Taksirli suçlar hariç olmak üzere, yukarıdaki fıkralarda sayılanların dıĢındaki suçlardan veya disiplinsizliklerden toplam olarak 21 gün ve daha fazla hapis, oda hapsi veya hizmet yerini terk etmeme cezası ile mahkum olanlar veya cezalandırılanlar,‖ b) 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―(1) 11 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde sayılan suçlardan mahkum olanlar, taksirli suçlar hariç olmak üzere mahkemeler, disiplin kurulları veya disiplin amirlerince toplam 7 gün ve daha fazla hapis, oda hapsi veya hizmet yerini terk etmeme cezası ile mahkum olanlar veya cezalandırılanlar, giriĢ ile ilgili nitelikleri haiz olmadıkları tespit edilenler,‖ (12) 13/6/2001 tarihli ve 4678 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde Ġstihdam Edilecek SözleĢmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanunun; a) 12 nci maddesinin altıncı fıkrasından sonra gelmek üzere aĢağıdaki fıkra, yedinci fıkrasındaki ―yurtdıĢı sürekli görevler‖ ibaresinden sonra gelmek üzere ―ve aylıksız izinler‖ ibaresi eklenmiĢtir. ―926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu hükümlerine göre aylıksız izin alan sözleĢmeli subay ve astsubayların sözleĢme süreleri, kullandıkları aylıksız izin süresi kadar uzatılır.‖ b) 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (f) ve (k) bentleri aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―f) Son olarak verilen de dahil olmak üzere, kararın kesinleĢtiği tarihten itibaren geriye doğru son bir yıl içinde toplamda otuz gün ve daha fazla oda hapsi veya hizmet yerini terk etmeme cezasına mahkum olmak veya en son aldığı disiplin cezasından geriye doğru son bir yıl içinde en az iki disiplin amirinden toplam sekiz defa veya daha fazla disiplin cezası almak.‖ ―k) SözleĢmenin yapılmasını müteakip; 1) BarıĢta ve savaĢta, görevini icra ederken veya görevi dolayısıyla bir saldırıya, kazaya uğrayan ya da bir meslek hastalığına yakalananlar, 2) Kanser, tüberküloz, kronik böbrek yetmezliği ile ruh ve sinir hastalıkları gibi sağlık kurulları raporlarında uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösterdiği belirtilen bir hastalığa yakalananlardan, toplam olarak ve fiilen üç yılı geçmemek Ģartıyla tedavi, istirahat veya hava değiĢimine tabi tutulanlar, 3) Tedavi kurumlarında yatarak tedavi olanlar ile aylıklı veya aylıksız doğum izni alanlar, hariç olmak kaydıyla, bir sözleĢme yılı içinde alınan hava değiĢimi, istirahat ve benzeri sıhhi izin süresi toplamı doksan günü geçmek.‖ (13) 10/3/2011 tarihli ve 6191 sayılı SözleĢmeli ErbaĢ ve Er Kanununun 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendi ile sekizinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―c) En son aldığı disiplin cezasından geriye doğru son bir yıl içinde en az iki disiplin amirinden toplam sekiz defa veya daha fazla disiplin cezası almak.‖ ―(8) SözleĢmenin yapılmasını müteakip; a) BarıĢta ve savaĢta, görevini icra ederken veya görevi dolayısıyla bir saldırıya, kazaya uğrayan ya da bir meslek hastalığına yakalananlar, b) Kanser, tüberküloz, kronik böbrek yetmezliği ile ruh ve sinir hastalıkları gibi sağlık kurulları raporlarında uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösterdiği belirtilen bir hastalığa yakalananlardan, toplam olarak ve fiilen üç yılı geçmemek Ģartıyla tedavi, istirahat veya hava değiĢimine tabi tutulanlar, hariç olmak üzere, sözleĢmeli erbaĢ ve erlerin hava değiĢimi ve istirahat süresinin toplamı, istirahat ve hava değiĢiminin baĢladığı tarihten geriye doğru son bir yıl içerisinde (yatarak tedavi olma süreci hariç) üç ayı geçemez. Sürenin hesaplanmasına en son alınan hava değiĢimi ve istirahat süresi dahil edilir. Hava değiĢimi ve istirahat süresi üç ayı geçenlerin sözleĢmeleri feshedilerek Türk Silahlı Kuvvetleri ile iliĢikleri kesilir.‖ MADDE 46 – 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanununa aĢağıdaki geçici madde eklenmiĢtir. ―GEÇĠCĠ MADDE 51 – Geçici 46 ncı madde kapsamında olup fiilen askerlik hizmetine baĢlamamıĢ olanlardan; anılan maddede öngörülen miktarın yarısını ödemek suretiyle baĢvurusu kabul edilenler ile Ģartları taĢıdığı hâlde 15/6/2012 tarihine kadar baĢvuruda bulunmamıĢ olanlardan kalan miktarı veya tamamını bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde defaten ödeyenler temel askerlik eğitimine tabi tutulmaksızın askerlik hizmetini yerine getirmiĢ sayılırlar. Fiili askerlik hizmetine 1076 sayılı Yedek Subay ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu uyarınca baĢladıktan sonra herhangi bir nedenle bu Kanun kapsamından çıkarılarak noksan hizmetli olarak aranan yükümlüler, istekleri hâlinde diğer Ģartları taĢımaları ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde 30.000 Türk Lirası parayı defaten ödemeleri Ģartıyla geçici 46 ncı maddeden istifade ettirilirler.‖ MADDE 47 – 21/4/2004 tarihli ve 5143 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde Ġlk Nasıp Ġstihkakına ĠliĢkin Kanuna aĢağıdaki geçici madde eklenmiĢtir. ―GEÇĠCĠ MADDE 6 – Hâlen görevde bulunan personele teçhizat tabancası olarak tahsis edilen silahlardan, kaydı silinenler ile eski ve/veya ateĢ gücü düĢük ve teknolojik ve/veya ekonomik ömrünü dolduranların yerine, bunların iade edilmesi kaydıyla, günün ve görevin Ģartlarına uygun bir tabancanın verilmesine ilgili kuvvet komutanlıkları (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dahil) yetkilidir.‖ Diğer kanunlardaki hükümler MADDE 48 – (1) BarıĢta; diğer mevzuatta 477 sayılı Kanuna yapılan atıflar bu Kanuna, disiplin mahkemelerine yapılan atıflar ise disiplin kurullarına yapılmıĢ sayılır. Yönetmelik MADDE 49 – (1) Disiplin soruĢturması ve tahkikat usul ve esasları, disiplin cezalarının verilmesi ve yerine getirilmesine iliĢkin usul ve esaslar ile bu Kanunun uygulanmasına yönelik diğer hususlar Millî Savunma Bakanlığı ve ĠçiĢleri Bakanlığınca müĢtereken çıkarılan yönetmelikler ile düzenlenir. GeçiĢ dönemi GEÇĠCĠ MADDE 1 – (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte yerine getirilmekte olan oda ve göz hapsi cezalarının infazına derhâl son verilir. (2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte; disiplin mahkemelerinde bulunan ve kararı kesinleĢmemiĢ dosyalar otuz gün içinde disiplin amirine iade edilir. Disiplin amiri, bu Kanun hükümleri çerçevesinde yeniden değerlendirme yapar. Bu kapsamda yapılacak değerlendirmeler açısından zamanaĢımı, fiilin 477 sayılı Kanun uyarınca tabi olduğu zamanaĢımı süresini aĢamaz. (3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte devam etmekte olan disiplin soruĢturmaları hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır. (4) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kurulu bulunan disiplin mahkemeleri, 49 uncu maddede öngörülen yönetmelik yürürlüğe girinceye kadar disiplin kurulu olarak bu Kanun hükümlerine göre faaliyetlerine devam eder. Söz konusu yönetmelik yürürlüğe girinceye kadar 926 sayılı Kanunun, bu Kanunun 45 inci maddesinin altıncı fıkrasının (c) bendi ile yürürlükten kaldırılan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaĢlar ile sözleĢmeli erbaĢ ve erler hakkında daha önceden verilmiĢ cezaların değiĢmesi ve yerine getirilmesi GEÇĠCĠ MADDE 2 – (1) Her bir disiplin suçu, disiplin kabahati ve disiplin tecavüzü için ayrı ayrı dikkate alınmak üzere; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce görevdeki subaylar, astsubaylar, uzman jandarmalar, uzman erbaĢlar ile sözleĢmeli erbaĢ ve erler hakkında disiplin mahkemeleri ve disiplin amirlerince verilen uyarı cezaları uyarma cezasına, aylık kesilmesi cezaları aylıktan kesme cezasına, oda ve göz hapsi cezaları ise aynı sürelerde hizmet yerini terk etmeme cezasına dönüĢtürülür ve kayıtlarda buna göre düzeltmeler yapılır. Askeri öğrenciler hakkında daha önceden verilmiĢ cezaların değiĢmesi ve yerine getirilmesi GEÇĠCĠ MADDE 3 – (1) Her bir disiplin suçu, disiplin kabahati ve disiplin tecavüzü için ayrı ayrı dikkate alınmak üzere; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin mahkemeleri ve disiplin amirleri tarafından verilen uyarı cezaları kınama cezasına, oda hapsi cezaları ise ceza süresinin yarısı kadar izinsizlik cezasına dönüĢtürülür ve kayıtlarda buna göre düzeltmeler yapılır. Sadece cezanın yerine getirilmesinde dikkate alınmak üzere, on iki günün üzerindeki oda hapsi cezaları altı hafta sonu izinsizlik cezası sayılır. (2) 23 üncü maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen yönetmelik yayımlanıncaya kadar, askeri öğrenciler hakkında ceza puanları hariç olmak üzere ilgili mevzuatlarında yer alan uyarı cezaları kınama, oda hapsi cezaları ise ceza süresinin yarısı kadar izinsizlik cezası olarak uygulanır. ErbaĢ ve erler hakkında daha önceden verilmiĢ cezaların değiĢmesi, yerine getirilmesi ve yükümlülük süresine etkileri GEÇĠCĠ MADDE 4 – (1) Her bir disiplin suçu, disiplin kabahati ve disiplin tecavüzü için ayrı ayrı dikkate alınmak üzere; silah altındaki erbaĢ ve erler hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin amirleri tarafından verilen oda hapsi cezaları ceza süresinin yarısı kadar izinsizlik cezasına, sıra harici hizmet cezaları ceza süresinin yarısı kadar ilave hizmet yükleme cezasına dönüĢtürülür. On dört günün üzerindeki oda hapsi cezaları yedi hafta sonu izinsizlik cezası sayılır. (2) Her bir disiplin suçu için ayrı ayrı dikkate alınmak üzere, erbaĢ ve erler hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin mahkemeleri tarafından verilmiĢ oda hapsi cezaları hizmetten men cezasına dönüĢtürülür. On beĢ günün üzerindeki oda hapsi cezaları on beĢ gün hizmetten men cezası sayılır. Disiplin cezalarının etkisi GEÇĠCĠ MADDE 5 – (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin mahkemeleri tarafından yedek subaylar ile erbaĢ ve erlere verilmiĢ ve infazı tamamlanmıĢ olan cezalar ve yukarıdaki geçici hükümlere göre infazı tamamlanan oda hapsi cezaları, askerlik hizmet süresinden sayılmaz ve bu kiĢiler her bir disiplin suçu için en fazla on beĢ gün olmak üzere infaz edilen süre kadar geç terhis edilirler. (2) Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce disiplin amirleri veya disiplin mahkemeleri tarafından verilmiĢ ve infaz edilmiĢ disiplin cezalarına bağlı olarak yapılmıĢ idari iĢlemler aynen muhafaza olunur. (3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce alınmıĢ olan disiplin cezaları, bu Kanunun 21 inci maddesi kapsamındaki puanlandırmada dikkate alınmaz. Yürürlük MADDE 50 – (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 51 – (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 15/2/2013 (1) sayılı Disiplin Amirlerinin Ceza Yetkilerini Gösteren Çizelge Hizmete Hizmet kısmi Aylıktan yerini Uyarma Kınama süreli kesme terk devam etmeme Oda hapsi (Savaşta veya İlave barışta İzinsizlik hizmet yalnızca yükleme karasuları dışındaki gemilerde) Sb., Astsb., Uzm. J., As. Erb./Er Erb./Er Uzm. Erb./Er Öğr. Erb., Söz. Erb. ve Er Cezalandırılacak Sb., Sb., Sb., Sb., personelin Astsb., Astsb., Astsb., Astsb., rütbesi As. Öğr. Uzm. J., Uzm. Uzm. Uzm. ---------------------ve Uzm. J., J., J., Ceza Erb./Er Erb., Uzm. Uzm. Uzm. verecek rütbe hariç Söz. Erb., Erb., Erb., ve makam herkese Erb. ve Söz. Söz. Söz. Er ile Erb. ve Erb. ve Erb. ve As. Öğr. Er Er Er Uzm. Erb., Söz. Erb. ve Erb. (Müfrez görev yaptıkları sürece) Uzm. J., Asteğmen, 1 hafta Teğmen, Astsb. Verebilir Verebilir sonu Çvş., Astsb. Kd. tatili Çvş. Astsb. Çvş. ve Astsb. Kd. Çvş. 2 hafta hariç 2 güne 1/20’ye sonu Verebilir Verebilir 1 gün astsubaylar ile kadar kadar tatiline üsteğmen ve kadar yüzbaşı 3 hafta 4 güne 1/16’ya 2 güne sonu Bnb., Yb. Verebilir Verebilir kadar kadar kadar tatiline kadar 4 hafta 6 güne 1/12’ye 2 güne sonu Albay Verebilir Verebilir kadar kadar kadar tatiline kadar 5 hafta Tümg./Tüma., 8 güne 1/10’a 3 güne sonu Verebilir Verebilir Tuğg./Tuğa. kadar kadar kadar tatiline kadar Korg./Kora. ve 6 hafta üstü, Millî 10 1/8’e 3 güne sonu Savunma Verebilir Verebilir güne kadar kadar tatiline Bakanı, İçişleri kadar kadar Bakanı 1 hafta sonu tatili 1 gün - - 2 hafta sonu tatiline kadar 2 güne kadar - 1 gün 3 hafta sonu tatiline kadar 5 güne kadar 1 gün 3 güne kadar 4 hafta sonu tatiline kadar 5 hafta sonu tatiline kadar 6 hafta sonu tatiline kadar 8 güne kadar 3 güne 7 güne kadar kadar 10 güne kadar 5 güne kadar 10 güne kadar 12 güne kadar 7 güne kadar 12 güne kadar 7 hafta sonu tatiline kadar 14 güne kadar 8 güne kadar 14 güne kadar (2) sayılı Disiplin Ceza Puanlarını Gösteren Çizelge CEZANIN CĠNSĠ Uyarma Kınama Hizmete kısmi süreli devam Aylıktan kesme Hizmet yerini terk etmeme (Disiplin amiri tarafından verilen) Hizmet yerini terk etmeme (Disiplin kurulu tarafından verilen) Oda hapsi (Disiplin amiri tarafından verilen) Oda hapsi (Disiplin kurulu tarafından verilen) CEZA PUANI 1 1,5 2 3 3,5 4,5 4 4,5 [R.G. 16 ġubat 2013 – 28561] —— • —— YÜKSEKÖĞRETĠM KURUMLARI TEġKĠLATI KANUNUNDA DEĞĠġĠKLĠK YAPILMASINA DAĠR KANUN Kanun No. 6414 Kabul Tarihi: 31/1/2013 MADDE 1 – 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları TeĢkilatı Kanununa aĢağıdaki ek madde eklenmiĢtir. ―Selahaddin Eyyubi Üniversitesi EK MADDE 149 – Diyarbakır‘da Ġhtiyat Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı tarafından 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun vakıf yükseköğretim kurumlarına iliĢkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzel kiĢiliğine sahip Selahaddin Eyyubi Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulmuĢtur. Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak; a) Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesinden, b) Mühendislik ve Mimarlık Fakültesinden, c) Ġlahiyat Fakültesinden, ç) Sağlık Bilimleri Fakültesinden, d) Meslek Yüksekokulundan, e) Sosyal Bilimler Enstitüsünden, f) Fen Bilimleri Enstitüsünden, g) Sağlık Bilimleri Enstitüsünden, ğ) Yerel Diller Enstitüsünden, oluĢur.‖ MADDE 2 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 3 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 15/2/2013 [R.G. 16 ġubat 2013 – 28561] —— • —— TERÖRĠZMĠN FĠNANSMANININ ÖNLENMESĠ HAKKINDA KANUN Kanun No. 6415 Kabul Tarihi: 7/2/2013 BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Kanun, terör ve terörizmin finansmanıyla etkin mücadele edilmesi kapsamında; 1999 tarihli Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası SözleĢmenin ve BirleĢmiĢ Milletler Güvenlik Konseyinin bu Kanun kapsamındaki terör ve terörizmin finansmanıyla mücadeleye iliĢkin kararlarının uygulanması ile terörizmin finansmanı suçunun düzenlenmesi ve terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla malvarlığının dondurulmasına iliĢkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla hazırlanmıĢtır. Tanımlar MADDE 2 – (1) Bu Kanunun uygulanmasında; a) BaĢkanlık: Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığını, b) Değerlendirme Komisyonu: Malvarlığının Dondurulmasını Değerlendirme Komisyonunu, c) Fon: Para veya değeri para ile temsil edilebilen taĢınır veya taĢınmaz, maddi veya gayri maddi her türlü mal, hak, alacak ile bunları temsil eden her türlü belgeyi, ç) Malvarlığı: Bir gerçek veya tüzel kiĢinin mülkiyetinde veya zilyetliğinde bulunan ya da doğrudan veya dolaylı olarak kontrolünde olan fon ve gelir ile bunların birbirine dönüĢtürülmesinden hasıl olan menfaat ve değeri, d) Malvarlığının dondurulması: Malvarlığının ortadan kaldırılmasının, tüketilmesinin, dönüĢtürülmesinin, transferinin, devir ve temlik edilmesinin ve sair tasarrufi iĢlemlerin önlenmesi amacıyla, malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisinin kaldırılması veya kısıtlanmasını, ifade eder. ĠKĠNCĠ BÖLÜM Terörizmin Finansmanı Suçu Fon sağlanması veya toplanması yasak fiiller MADDE 3 – (1) AĢağıda sayılan fiillerin gerçekleĢtirilmesi amacıyla fon sağlanması veya toplanması yasaktır: a) Bir halkı korkutmak veya sindirmek ya da bir hükûmeti veya uluslararası kuruluĢu herhangi bir eylemi gerçekleĢtirmeye veya gerçekleĢtirmekten kaçınmaya zorlamak amacıyla, kasten öldürme veya ağır yaralama fiilleri. b) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında terör suçu olarak kabul edilen fiiller. c) Türkiye‘nin taraf olduğu; 1) Uçakların Kanun DıĢı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında SözleĢmede, 2) Sivil Havacılığın Güvenliğine KarĢı Kanun DıĢı Eylemlerin Önlenmesine ĠliĢkin SözleĢmede, 3) Diplomasi Ajanları da Dahil Olmak Üzere Uluslararası Korunmaya Sahip KiĢilere KarĢı ĠĢlenen Suçların Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair SözleĢmede, 4) Rehine Alınmasına KarĢı Uluslararası SözleĢmede, 5) Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Hakkında SözleĢmede, 6) Sivil Havacılığın Güvenliğine KarĢı Kanun DıĢı Eylemlerin Önlenmesine ĠliĢkin SözleĢmeye Munzam, Uluslararası Sivil Havacılığa Hizmet Veren Havaalanlarında Kanun DıĢı ġiddet Olaylarının Önlenmesine ĠliĢkin Protokolde, 7) Denizde Seyir Güvenliğine KarĢı YasadıĢı Eylemlerin Önlenmesine Dair SözleĢmede, 8) Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine KarĢı YasadıĢı Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokolde, 9) Terörist Bombalamalarının Önlenmesine ĠliĢkin Uluslararası SözleĢmede, yasaklanan ve suç olarak düzenlenen fiiller. Terörizmin finansmanı suçu MADDE 4 – (1) 3 üncü madde kapsamında suç olarak düzenlenen fiillerin gerçekleĢtirilmesinde tümüyle veya kısmen kullanılması amacıyla veya kullanılacağını bilerek ve isteyerek belli bir fiille iliĢkilendirilmeden dahi bir teröriste veya terör örgütlerine fon sağlayan veya toplayan kiĢi, fiili daha ağır cezayı gerektiren baĢka bir suç oluĢturmadığı takdirde, beĢ yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Birinci fıkra hükmüne göre ceza verilebilmesi için fonun bir suçun iĢlenmesinde kullanılmıĢ olması Ģartı aranmaz. (3) Bu madde kapsamına giren suçların kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle iĢlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. (4) Suçun bir tüzel kiĢinin faaliyeti çerçevesinde iĢlenmesi hâlinde, bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. (5) Suçun, yabancı bir devlet veya uluslararası bir kuruluĢ aleyhine iĢlenmesi hâlinde, soruĢturma ve kovuĢturma yapılması Adalet Bakanının talebine bağlıdır. (6) 3713 sayılı Kanunun soruĢturmaya, kovuĢturmaya ve infaza iliĢkin hükümleri, bu suç bakımından da uygulanır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Malvarlığının Dondurulması BirleĢmiĢ Milletler Güvenlik Konseyi kararları MADDE 5 – (1) BirleĢmiĢ Milletler Güvenlik Konseyinin 1267 (1999), 1988 (2011) ve 1989 (2011) sayılı kararlarıyla listelenen kiĢi, kuruluĢ veya organizasyonların tasarrufunda bulunan malvarlığının dondurulması kararları, Bakanlar Kurulunun Resmî Gazete‘de yayımlanan kararıyla gecikmeksizin uygulanır. (2) Alınan kararlar, DıĢiĢleri Bakanlığı tarafından BirleĢmiĢ Milletler Güvenlik Konseyine bildirilir. (3) BirleĢmiĢ Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına karĢı yapılacak baĢvurular BaĢkanlık tarafından DıĢiĢleri Bakanlığı aracılığıyla BirleĢmiĢ Milletler Güvenlik Konseyine iletilir. Yabancı devletlerce yapılan talepler MADDE 6 – (1) Bir yabancı devlet hükûmeti tarafından bir kiĢi, kuruluĢ veya organizasyonun tasarrufunda bulunan malvarlığının dondurulmasına iliĢkin olarak Türkiye‘den talepte bulunulması hâlinde, Değerlendirme Komisyonunca değerlendirilen talep Bakanlar Kurulu tarafından karara bağlanır. Bu değerlendirmede karĢılıklılık ilkesi gözetilir. Karar verilebilmesi için, yabancı devlet tarafından taleple birlikte gerekçelerinin de gönderilmesi gerekir. (2) Bu talepler, BaĢkanlığa veya BaĢkanlığa iletilmek üzere Adalet Bakanlığı veya DıĢiĢleri Bakanlığına yapılır. (3) Yabancı devlet hükûmetinin malvarlığının dondurulmasına iliĢkin taleplerinin yerine getirilmesi için, ilgili devletten teminat talep edilebilir. (4) Malvarlığının dondurulmasına iliĢkin talepler hakkındaki Bakanlar Kurulu kararı, DıĢiĢleri Bakanlığı tarafından talepte bulunan devlete bildirilir. (5) Bu madde uyarınca verilen malvarlığının dondurulması kararının Resmî Gazete‘de yayımlandığı tarihten itibaren bir yıl içinde, talep eden devlet tarafından soruĢturma baĢlatılmadığı takdirde ilgili karar kaldırılabilir. Yabancı devletlere yapılacak malvarlığının dondurulması talepleri ile Türkiye’de bulunan malvarlığı hakkında yapılacak iĢlem MADDE 7 – (1) 5 inci ve 6 ncı maddelerde düzenlenen hususlar dıĢında, Değerlendirme Komisyonu, 3 üncü ve 4 üncü madde kapsamına giren fiilleri gerçekleĢtirdiği hususunda makul sebeplerin varlığına istinaden kiĢi, kuruluĢ veya organizasyonların; a) Yabancı ülkelerde bulunan malvarlığının dondurulması talebiyle Bakanlar Kuruluna öneride bulunulmasına, b) Türkiye‘de bulunan malvarlığıyla bağlantılı olarak ilgililer hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca soruĢturma açılması talebiyle suç duyurusunda bulunulmasına, karar verebilir. (2) Yabancı devletlere yapılacak malvarlığının dondurulması talepleri hakkındaki Bakanlar Kurulu kararı, DıĢiĢleri Bakanlığı tarafından talepte bulunulan devlete bildirilir. AraĢtırma MADDE 8 – (1) Malvarlığının dondurulması kararları hakkında yapılacak mali araĢtırma BaĢkanlık tarafından yerine getirilir. Bu görevin yerine getirilmesi amacıyla kamu kurum ve kuruluĢları ile gerçek ve tüzel kiĢilerden talep edilen bilgiler istenilen usul, Ģekil ve sürede gecikmeksizin BaĢkanlığa iletilir. (2) Adalet, ĠçiĢleri ve DıĢiĢleri bakanlıklarıyla Millî Ġstihbarat TeĢkilâtı MüsteĢarlığı, Hazine MüsteĢarlığı ve ilgili diğer kamu kurum ve kuruluĢları, 6 ncı ve 7 nci maddelerin uygulanması kapsamında malvarlığının dondurulmasına iliĢkin alınacak karar ve yapılacak talepler hakkında bilgi, belge ve bulgular ile değerlendirmelerini BaĢkanlığa bildirir. (3) AraĢtırma sonuçları, BaĢkanlık tarafından Değerlendirme Komisyonuna sunulur. (4) Malvarlığının dondurulmasına iliĢkin olarak yapılacak araĢtırma iĢlemleri gizlilik esaslarına uygun olarak yerine getirilir. Değerlendirme Komisyonu MADDE 9 – (1) 6 ncı ve 7 nci maddeler kapsamında malvarlığının dondurulmasıyla ilgili olarak Malvarlığının Dondurulmasını Değerlendirme Komisyonu oluĢturulmuĢtur. Değerlendirme Komisyonu, Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanının baĢkanlığında, BaĢbakanlık Güvenlik ĠĢleri Genel Müdürü, Millî Ġstihbarat TeĢkilâtı MüsteĢar Yardımcısı, ĠçiĢleri Bakanlığı MüsteĢar Yardımcısı, Adalet Bakanlığı Ceza ĠĢleri Genel Müdürü, DıĢiĢleri Bakanlığı AraĢtırma ve Güvenlik ĠĢleri Genel Müdürü ve Hazine MüsteĢarlığı Mali Sektörle ĠliĢkiler ve Kambiyo Genel Müdüründen oluĢur. (2) GörüĢ ve bilgilerine gerek duyulan kurum ve kuruluĢların temsilcileri de Değerlendirme Komisyonuna çağrılabilir. (3) Değerlendirme Komisyonu, birinci fıkrada sayılan üyeler veya bunların yerlerine usulüne uygun olarak atanan vekilleriyle toplanarak katılanların en az beĢinin oyu ile karar verir. (4) Değerlendirme Komisyonunun sekretarya hizmetleri BaĢkanlık tarafından yürütülür. (5) Değerlendirme Komisyonunun baĢkan ve üyelerine her toplantı için (4.000) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunan tutar üzerinden toplantı ücreti ödenir. Bu ödemeler damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz. (6) Değerlendirme Komisyonunun çalıĢma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir. Malvarlığının dondurulması kararına aykırılığın hukuki sonuçları MADDE 10 – (1) Malvarlığının dondurulması kararına aykırı olarak yapılan her türlü tasarruf ve iĢlem hükümsüzdür. Bu tasarruf ve iĢlemlerle ilgili olarak 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun iyiniyetin korunmasına iliĢkin hükümleri saklıdır. Kararın tebliğ ve ilanı MADDE 11 – (1) Bu Kanun hükümlerine göre alınan malvarlığının dondurulması ve bu kararın kaldırılmasına iliĢkin kararlar Resmî Gazete‘de yayımlanır. Bu kararlar yayımı tarihinde, hakkında malvarlığının dondurulması kararı verilen ilgili kiĢi ve kuruluĢa tebliğ edilmiĢ sayılır. (2) Malvarlığının dondurulması kararında; kararın kimin hakkında verildiği, sebepleri, kapsamı, süresi ve bu karara karĢı baĢvurulabilecek kanun yolları ile baĢvuru süresi yer alır. Malvarlığının dondurulması kararlarının icrası MADDE 12 – (1) Malvarlığının dondurulması kararı ve bu kararın kaldırılmasına iliĢkin karar Resmî Gazete‘de yayımı ile birlikte hukuki sonuçlarını doğurur. (2) Bu Kanun hükümlerine göre malvarlığının dondurulması kararlarının yerine getirilmesinden BaĢkanlık sorumludur. (3) Hakkında malvarlığının dondurulması kararı verilmiĢ olanlar, alacak ve borçları ile diğer tüm malvarlığı değerlerini ve bunların dayanağına iliĢkin bilgileri; bunlardan alacağı veya borcu olan gerçek ve tüzel kiĢiler ise alacak veya borcun miktarı ile dayanağına iliĢkin bilgileri, malvarlığının dondurulması kararının Resmî Gazete‘de yayımlandığı tarihten itibaren en geç otuz gün içinde BaĢkanlığa bildirirler. (4) Malvarlığının dondurulması kararı, BaĢkanlığın talebi üzerine 5271 sayılı Kanunun 128 inci maddesinin üçüncü ila yedinci fıkralarında belirtilen usule uygun olarak gecikmeksizin yerine getirilir. (5) Malvarlığının dondurulması kararının yerine getirilmesi talebinde bulunulan gerçek ve tüzel kiĢiler ile kamu kurum ve kuruluĢları; nezdinde malvarlığı kaydı bulunup bulunmadığını, bulunuyor ise dondurulan malvarlığına iliĢkin bilgileri talep tarihinden itibaren yedi gün içinde BaĢkanlığa bildirir. (6) Malvarlığında herhangi bir artıĢ meydana gelmesi hâlinde, bu artıĢlar da malvarlığının dondurulması hükümlerine tabidir. (7) Malvarlığının dondurulması kararının kaldırılmasına iliĢkin kararlar, BaĢkanlık tarafından dördüncü fıkra uyarınca dondurma kararını yerine getiren kiĢi, kurum veya kuruluĢlara bildirilir ve Resmî Gazete‘de yayımlanır. Dondurulan malvarlığının yönetimi MADDE 13 – (1) Dondurulmasına karar verilen malvarlığının yönetimi, ilgili gerçek veya tüzel kiĢiye aittir. Ancak bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki iĢlemler hariç olmak üzere, malvarlığı dondurulan kiĢiler bu malvarlığının ortadan kaldırılmasına, tüketilmesine, dönüĢtürülmesine, transferine, devir ve temlik edilmesine veya sair tasarruflara yönelik iĢlemlerde bulunamazlar. Malvarlığının dondurulması kararının yerine getirilmesi talebinde bulunulan gerçek ve tüzel kiĢiler ile kamu kurum veya kuruluĢları da bu tür iĢlemlerin gerçekleĢtirilmesini sağlayamaz ve kolaylaĢtıramazlar. (2) Malvarlığı dondurulan gerçek kiĢinin ve bakmakla yükümlü olduğu yakınlarının asgari geçimlerini sağlamak veya ticari iĢletmeler ve diğer tüzel kiĢilerin faaliyetlerine devam edebilmelerini temin etmek üzere; a) TaĢınmazlar ile kara, deniz ve hava ulaĢım araçları gibi taĢınırlar üzerinde sair kiĢiler lehine ayni veya Ģahsi hak tesisi, b) Banka veya diğer finans kurumlarındaki hesaplar üzerindeki tasarruf yetkisinin kullanılması, c) Gerçek veya tüzel kiĢiler nezdindeki her türlü hak ve alacaklar üzerindeki tasarruf yetkisinin kullanılması, ç) Kıymetli evrak üzerindeki tasarruf yetkisinin kullanılması, d) ġirketlerdeki ortaklık payları üzerindeki tasarruf yetkisinin kullanılması, e) Kiralık kasa mevcutları üzerindeki tasarruf yetkisinin kullanılması, f) Ticari iĢletme veya diğer tüzel kiĢilerin mal ve hizmet alım satımı ile bakım, iĢletim, onarım giderleri, defter ve belgelerinde kayıtlı borçlar, kira, kredi, kayyım hizmeti, sigorta primi, avukatlık ücreti, ücret ve maaĢ gibi zorunlu ödemelerin gerçekleĢtirilmesi, iĢlemleri BaĢkanlığın izniyle yapılabilir. (3) Dondurulan malvarlığından ödenmesi gereken vergi, resim, harç, kira, sosyal güvenlik primi gibi kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki kuruluĢlara yapılacak her türlü zorunlu ödemeler, izin alınmaksızın gerçekleĢtirilebilir. Ancak BaĢkanlık gerek görmesi hâlinde bu iĢlemleri de izne tabi tutabilir. (4) TaĢınmazlar ile kara, deniz ve hava ulaĢım araçları gibi taĢınırlar üzerinde sair kiĢiler lehine ayni veya Ģahsi hak tesisine izin verilmesi hâlinde; a) SözleĢme metninin bir örneği, b) SözleĢme gereğince karĢılık olarak ödenmesi gereken para ve sair malvarlığı değerinin miktarına, ödeme takvimine, ödemenin yapılacağı banka hesabına iliĢkin bilgiler, hakkın tesis edildiği tarihten itibaren en geç on beĢ gün içinde BaĢkanlığa verilir. (5) Hakkında malvarlığının dondurulması kararı verilmiĢ olanlara dondurma kararının Resmî Gazete‘de yayımlandığı tarihten itibaren yapılacak her türlü ödeme, ancak bu kiĢilere ait bir banka hesabına yapılabilir. Malvarlığı dondurulan kiĢinin merkezi veya Ģubesi Türkiye‘de bulunan bir bankada hesabı yoksa BaĢkanlık tarafından kiĢi adına hesap açtırılır. (6) Dondurulan malvarlığının yönetimine iliĢkin izin; belirlenen kiĢi veya kiĢilere, belirli koĢullar veya sınırlar dâhilinde bir defaya mahsus ya da süreli olarak verilebilir. (7) BaĢkanlık, gerek gördüğü hâllerde verdiği iznin kapsamını veya süresini değiĢtirebilir veya iptal edebilir. Denetim MADDE 14 – (1) BaĢkanlık; a) Nezdinde malvarlığı bulunduran kiĢi ve kuruluĢların dondurma kararına uygun hareket edip etmediğini, b) Dondurulan malvarlığının yönetiminin bu Kanun hükümlerine uygun olarak yerine getirilip getirilmediğini, denetlemek, gerektiğinde ilgili defter, belge ve kayıtlar üzerinde araĢtırma ve incelemelerde bulunmak üzere 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen denetim elemanlarını veya BaĢkanlıkta istihdam edilen maliye uzmanlarını görevlendirir. (2) Birinci fıkra uyarınca görevlendirilenlere 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla, (7.000) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucunda bulunan tutarı geçmemek üzere BaĢkanlık onayı ile aylık ek ücret ödenir. Bu ödemeler damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz. Ceza hükümleri MADDE 15 – (1) Bu Kanun hükümlerine göre malvarlığının dondurulmasıyla ilgili alınan kararın gereğini yerine getirmeyen veya yerine getirmekte ihmal veya gecikme gösteren kiĢilere, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren baĢka bir suç oluĢturmadığı takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir. (2) Birinci fıkra kapsamında malvarlığının dondurulmasıyla ilgili alınan kararın gereğini yerine getirmeyen kiĢinin, bir tüzel kiĢinin organ veya temsilcisi olması veya organ veya temsilcisi olmamakla birlikte, tüzel kiĢinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenmiĢ bulunması hâlinde ayrıca bu tüzel kiĢiye on bin liradan yüz bin liraya kadar idari para cezası verilir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ÇeĢitli ve Son Hükümler Uygulanacak hükümler ve yollamalar MADDE 16 – (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde, 5549 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır. (2) Mevzuatta, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3713 sayılı Kanunun 8 inci maddesine yapılan yollamalar bu Kanunun 4 üncü maddesine yapılmıĢ sayılır. Ġhdas edilen kadrolar MADDE 17 – (1) BaĢkanlıkta kullanılmak üzere ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Maliye Bakanlığına ait bölümüne eklenmiĢtir. Yürürlükten kaldırılan hükümler MADDE 18 – (1) 3713 sayılı Kanunun 8 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıĢtır. Yönetmelik MADDE 19 – (1) Bu Kanunun uygulanmasına iliĢkin usul ve esaslar Adalet, DıĢiĢleri, ĠçiĢleri ve Maliye bakanlıkları tarafından müĢtereken hazırlanan yönetmelikle düzenlenir. Yönetmelik, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yürürlüğe konulur. Mevcut kararların uygulanması GEÇĠCĠ MADDE 1 – (1) Bu Kanun hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Bakanlar Kurulu tarafından alınmıĢ olan malvarlığının dondurulmasına iliĢkin kararların yerine getirilmesinde de uygulanır. Yürürlük MADDE 20 – (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 21 – (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 15/2/2013 (1) SAYILI LĠSTE KURUMU : MALĠYE BAKANLIĞI TEġKĠLATI : MERKEZ ĠHDAS EDĠLEN KADROLARIN Adedi Sınıfı Unvanı Derecesi Serbest Tutulu Kadro Kadro GĠH Daire BaĢkanı 1 1 GĠH Maliye Uzmanı 5 10 GĠH Maliye Uzmanı 3 5 GĠH Maliye Uzman Yardımcısı 7 15 TH Mühendis 1 3 TH Mühendis 5 3 TH Mühendis 8 3 TOPLAM 40 Toplam 1 10 5 15 3 3 3 40 [R.G. 16 ġubat 2013 – 28561] —— • —— TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ HÜKÜMETĠ ĠLE KOSOVA CUMHURĠYETĠ HÜKÜMETĠ ARASINDA SAVUNMA SANAYĠSĠ Ġġ BĠRLĠĞĠ ANLAġMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN Kanun No. 6416 Kabul Tarihi: 7/2/2013 MADDE 1 – (1) 27 Ekim 2011 tarihinde Ankara‘da imzalanan ―Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayisi ĠĢ Birliği AnlaĢması‖nın onaylanması uygun bulunmuĢtur. MADDE 2 – (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 3 – (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 15/2/2013 [R.G. 16 ġubat 2013 – 28561] —— • —— TEBLĠĞ ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığından: KARAR TARĠH : 31/10/2012 KARAR NO : 2012/ÖĠB-K-25 KONU : Hazine adına kayıtlı muhtelif taĢınmazların satıĢı. ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığınca, 1. ÖzelleĢtirme Yüksek Kurulu (ÖYK)‟nun 1/6/2010 tarih, 2010/31 sayılı Kararı ile özelleĢtirme kapsam ve programına alınan Maliye Hazinesi (Hazine) adına kayıtlı muhtelif taĢınmazların "satıĢ" yöntemiyle özelleĢtirilmelerini teminen Ġhale Ġlanı ve Ġhale ġartnamelerinde belirtilen hususlar kapsamında yapılan ihaleler sonucunda Ġhale Komisyonunca; a. “Hazine adına kayıtlı Antalya/Alanya Kargıcak Köyü 522 Ada, 1 Parsel No‟lu TaĢınmazın özelleĢtirilmesi ihalesinde; 1.000.000.- (Birmilyon) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Hakkı KURT'a Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Hakkı KURT'un sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 960.000.- (DokuzyüzaltmıĢbin) Türk Lirası bedelle ikinci teklifi veren Mustafa UÇAK'a Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Mustafa UÇAK'ın sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptal edilmesine" b. “Hazine adına kayıtlı Zonguldak/Merkez MeĢrutiyet Mahallesi 404 Ada, 34 Parsel No'lu TaĢınmazın özelleĢtirilmesi ihalesinde; 633.000.- (Altıyüzotuzüçbin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Zeki TOSUN'a Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Zeki TOSUN'un sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptal edilmesine” dair verilen Kararların onaylanmasına, 2. ĠĢ bu Karar gereklerinin ve satıĢa konu taĢınmazların devir iĢlemlerinin Ġhale ġartnamelerindeki hükümler doğrultusunda yerine getirilmesine ÖYK'nın 13/1/1998 tarih, 98/03 sayılı Kararına istinaden karar verilmiĢtir. [R.G. 16 ġubat 2013 – 28561] —— • —— KURUL KARARI Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan: TÜTÜN MAMULLERĠ VE ALKOLLÜ ĠÇKĠLERĠN SATIġINA VE SUNUMUNA ĠLĠġKĠN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELĠĞĠN 15 ĠNCĠ MADDESĠNĠN UYGULANMASI ĠLE ĠLGĠLĠ TÜTÜN VE ALKOL PĠYASASI DÜZENLEME KURULU KARARI Karar Tarihi : 6/2/2013 Karar No : 7216 Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu; Tütün Mamulleri ve Alkollü Ġçkilerin SatıĢına ve Sunumuna ĠliĢkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik‟in 15‟inci maddesi çerçevesinde, “Nargilelik tütün mamulü sunum uygunluk belgesi” bedelinin 2013 yılı için 2.000.-TL (ikibintürklirası) olarak belirlenmesini, KararlaĢtırmıĢtır. [R.G. 16 ġubat 2013 – 28561] —— • —— Adalet Bakanlığından: Ġskenderun 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/419 Esas sayılı dosyasının zayi olduğu anlaĢıldığından, 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylâp veya Heyelân Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosya için uygulanmasına ve anılan Kanun hükümleri gereğince iĢlem yapılmasına karar verildiği ilan olunur. 1195/1-1 ————— Malazgirt Kadastro Mahkemesinin 1976/1, 1976/2, 1976/3, 1976/5, 1976/12, 1978/198, 1978/199, 1978/200, 1978/201, 1978/202, 1978/203, 1978/204, 1978/210, 1978/235, 1978/236, 1978/237, 1978/238, 1978/239, 1978/240 Esas sayılı dava dosyalarının zayi olduğu anlaĢıldığından, 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylâp veya Heyelân Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosyalar için uygulanmasına ve anılan Kanun hükümleri gereğince iĢlem yapılmasına karar verildiği ilan olunur. 1196/1-1 ————— Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin; 2002/2-573, 2004/119-849, 2007/2-6-21-35-72-79-83-86-134-171-202-212-277-346-377-383-393-433-498-501547-582-629-690-700-735-761-765-790-830-853-867-948-1036-1056-1065-1094-110411072008/5-19-27-46-74-119-217-242-247-255-281-296-307-310-328-354-366-377-409434-543-573-585-598- 626-634-663-667-672-679-730-731-732-763-790-796-802-862-886888 2009/8-17-25-44-47-80-86-121-131-134-193-202-216-301-356-366-379-394-422-433457-478-481-490-514- 527-538-541-556-571-580-594-616-639-645-665-676-683-690-699716-723-729-734-743-744-749-756-788-791-799- 806-813-825-843-845-847-855-861-878887-890-894-914- 915-943-955-960-961-970-973-975-977, 2010/8-15-33-39-58-67-70-80-103-105-108-109-117-127-130-137-141-145-146-154157-161-164-188-190-216-219-226-237-248-251-256-257-258-266-268-273-286-287-304310-313-317-330-339-340-346-348-349-352-353-354-355-358-370-371-376-380-382-384385-391-398-420-421-423-424-426-431-437-438-439-448-461-465-467-475-476-488-498501-504-512-515-516-519-522-523-527-550-551-553-565-567-568-571-572-583-585-605621-624-629-638-651-656-659-668-669-676-677-686-687-691-693-708-711-713- 715-717721-726-727, 2011/5-6-12-13-20-21-22-26-27-34-36-37-41-47-53-59-67-69-74-80-81-84-85-91-100101-106-107-111-113-121-124-129-133-137-139-144-146-147-148-149-150-151-159-167171-176-178-181-183-185-190-202-204-205-212-214-215-218-221-223-241-244-247-249- 251-252-254-256-261-267-274-282-283-284-286-291-295-299-303-305-308-314-315-323325-332-334-335-338-340-344-345-346-347-349-352-354-358-361-364-366-368-369-381382-383-394-397-398-399-420-422-429-432-435-441-448-451-452-458-460-461-466-468475-476-479-482-483-489-490-493-504-506-508-510-522-524-526-527-531-534-536-539540-548-549-550-552-553-556-558-560-562-564-567-568-584-588-592-593-594-595-596597-607-608-612-616-617-618-619-631-632-633-635-636-637-639-640-642-645-647-648653-654-655-656-661-662-663-668-680-681-682-686-689-690-691-694-697-698-703-706708-710-712-720-723-725-727-729-732-736-739-740-742-746-747-752-753-755-756-758761-762-763-766-767-771-772-775-777-778-783-784-785-790-791-793-794-796-797-798799-801-804-805-810-811-815-819-825-829-831-833-836-840-841-845-846-849-852- 855856-858-861-863-870-878-881-884-885-886-887-889-890, 2012/2-4-6-7-8-10-11-12-13-16-17-20-21-24-28-29-30-31-32-34-36-37-38-39-40-4144-46-47-48-49-50-51-52-53-54-58-60-61-62-63-64-65-66-67-68-69-70-74-75-77-78-79-8385-87-90-91-96-97-98-100-102-103-104-105-106-107-108-109-111-115-116-117-119-122125-127-128-129-133-134-135-136-137-139-141-143-144-145-146-147-148-149-152-153154-155-156-157-158-159-160-161-162-164-165-166-168-169-171-172-173-174-175-176177-178-179-180-181-182-183-184-185-186-187-188-189-190-191-192-193-194-195-196197-198-201-202-203-204-205-206-207-208-209-210-211-212-213-214-215-216-217-218219-220-221-222-223-225-226-227-228-230-231-232-233-234-235-237-238-239-240-241242-243-244-245-247-248-249-251-252-253-255-256-258-259-260-261-262-263-264-265267-268- 269-270-271-272-273-274-275-276-278-279-280-281-282-283-284-285-286-287288-289-290-291-292-293-294-295-296-298-299-300-305-306-307-308-309-312-313-314315-317-318-319-320-321-323-324-325-326-327-328-329-330-331-332-333-334-335-336337-339-340-341-342-343-344-345-346-347-348-349-350-351-352-353-354-355-357-358359-360-361-362-363-364-365-366-367-369-370-371-372-373-374-376-377-378-379-380381-382-383-384-385-386-387-388-390-391-392-394-395-396-397-398-399-400-401-402403-404-405-406-407-408-409-410-411-412-413-414-415-416-417-418-419-420-421-422423-424-425-426-427-429-430-432-433-434-435-436-437-438-439-440-441-442- 443-444446-447-448-449-450-451-452-453-454-455-456-457-458-459-460-461-462-463-465-466467-468-469-470-471-472-473-475-476-478-479-480-481-482-483-484-485-486-487-490491-492-493-494-495-496-497-498-499-500- 501-502-503-504-505-506-507-508-509-510511-512-513-515-516-517-518-519-520-523-524-525-526-527-528-529-531-532-533-534535-536-538-539-540-541-543-544-545-546-547-548-549-550-551-552-553-554-555-556558-559-560-561-562-564-565-566-567-568-570-571-572-575-576-577-578-579-580-581582-583-584-585-587-589-592-593- 594-595-596-597-598-601-602-603-604-606-607-608609-610-611-612-613-614-615-616-617-618 ve 619 Esas sayılı dosyalarının 24/10/2012 tarihinde yaĢanan sel felaketi nedeniyle zarar gördüğü anlaĢıldığından, 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylâp veya Heyelân Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosya için uygulanmasına ve anılan Kanun hükümleri gereğince iĢlem yapılmasına karar verildiği ilan olunur. 1197/1-1 ————— Çerkezköy Sulh Hukuk Mahkemesinin; 2001/78 2002/230 2004/68 2005/525-556 2006/81-125-188-207-212-357-414-523-5422007/149-391-392-414-560-626-642-652- 2008/15-48-233-255-358-377-425-627-636- 637- 661- 683-698-710-782-795-807-8318332009/19-32-45-47-112-122-135-163-176-180-188-227-234-250-253-268-269-311-323324-326-351-354-359-367-388-395-400-403-407-431-434-435-437-439-448-450-458-459475-487-488-491-497-530-548-552-557-561-574-577-599-617-626-627-633-646-649-651653-664-670-671-676-683-687-696-697-698-702-703-705-714-730-741-750- 776-780-797807 2010/4-24-30-32-33-41-46-73-80-95-103-110-111-118-119-120-121-150-153-175-182183-187-188-192-198-202-212-233-242-247-255-274-276-280-287-291-294-301-309-332334-337-345-353-355-358-360-364-367-398-399-413-426-432-449-452-455-463-466-479480–481-489-511-517-527-530-538-539-558-559-569-570-571-573-597-603- 606-643-645659–660-661-685-688-709-710-718-719-737-738-743-755-781-795-812- 822- 823-845-851858- 859-871- 883- 885- 899 2011/10-11-13-29-35-48-60-62-76-90-91-112-125-127-128-136-157-158-159-170-175180-181-192-198-206-208-241-257-287-318-322-326-332-337-342-345-358-361-362-378386-387-389-412-413-446-448-452-455-456-459-463-480-483-494-498-501-503-521-525539-544-557-558-559-567-577-578-594-595-599-611-613-614-616-622-627- 636-637-638639-640-641-642-643-644-645-646-647-648-649-650-651-652-654-655-659-665-667-668671-673-674- 684-685-690-692-697-702-705-709-710-711-713-722-730-742-745-751-755780-782-783-785-786-788-792-794-795- 796-797-798-805-809-810-811-812-813-814-821824-827-831-833-835-844-848-849-850-851-852-853-855-856-857- 858 2012/1-2-3-4-5-6-7-8-9-11-12-13-14-15-16-17-18-19-20-21-22-23-24-25-27-28-29-3031-33-35-37-38-41-43-44-45-46-48-50-51-52-54-55-56-57-58-59-60-61-62-65-66-67-68-6972-73-74-75-76-77-79-80-81-82-85-86-87-88-89-90-91-92-93-95-96-97-98-99-101-102-103104-105-106-107-110-111-112-113-114–116-118-119-120-121-122-124-125–127-128-130131-132-133-135-136-137-139-140-141-142-143-144-145-146-148-149-151-153–154-155156-157-158-160-161-162-164-165-166-167-168-169-170-171-172-174-175-176-177-178179-180-181-182-183-184-186-187-188-189-190-191-192-193-194-195-196-197-198–199200-201-202-204-205-207-208-209-210-211-212-213-214-215-217-218-219-221-222-223224-225-226-227-228-229-230-231-232-233-234-236-238-239-240-242-243-244–245-246247-248-249-250-251-252-253-254-256-259-260-261-262-263–264-265-266-267-268-269270-272-273-274-275-276-278-280-281-282-283-284-285-286-288-291-293-294-296-297298-299-300-301-302-303-304-305-306-308-309-310-311-312–313-314-315-316-317-318319-320-321-322-323-324-325-326-327-328-329-330-331-332-333-334-335-336-337-338339-341-343-344-345-346-347-348- 349–350- 351-352-353-354-355- 356-357-360-361-362 -363 -365 –367-368 –369-370 -371-373-374-375-376-377-378-379-380- 381 - 382 - 383 384 -386- 387 -388- 389 - 391 -392- 393-394 -395-398-400-402 -403-404- 405 -406-408409-410-411-412-413-415-417-418-419-420-421-423-424-425-426-427-428-429 -431- 433 435-436-438-440 - 441 -442-443-444-446 - 447-449-451-452-453- 454 - 455 - 456 – 457458-460-461-462-463-464-465-466-467-468-469-470-471-472-473-474-475-476-477-478479-480-482-483-484-485-486–487-488-489-497 - 498- 499-501-502-504-505-508-511513-518-519 - 523 – 524- 529 -531-534-539 ve 754 Esas sayılı dosyalarının 24/10/2012 tarihinde yaĢanan sel felaketi nedeniyle zarar gördüğü anlaĢıldığından, 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylâp veya Heyelân Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosya için uygulanmasına ve anılan Kanun hükümleri gereğince iĢlem yapılmasına karar verildiği ilan olunur. 1198/1-1 ————— Çerkezköy Ġcra Hukuk Mahkemesinin; 2008/41, 2009/9, 194, 220, 254, 262, 264, 265, 266, 346, 377, 2010/13, 44, 48, 85, 125, 126, 133, 142, 152, 187, 190, 203, 205, 210, 225, 231, 237, 245, 248, 250, 2011/21, 46, 47, 53, 58, 71, 72, 74, 77, 86, 88, 97, 106, 107, 109, 115, 117, 120, 123, 130, 131, 133, 135, 136, 137, 139, 148, 160, 161, 163, 168, 171, 173, 177, 179, 187, 189, 190, 192, 197, 198, 200, 202, 207, 208, 212, 214, 216, 218, 2012/1, 3, 4, 10, 12, 18, 20, 22, 24, 25, 28, 30, 35, 38, 41, 44, 48, 51, 54, 59, 62, 63, 64, 68, 74, 86, 90, 92, 94, 98, 102, 104, 106, 108, 110, 111, 113, 115, 116, 117, 123, 124, 125, 126, 130, 131, 135, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 144, 145, 147, 149, 150, 152, 153, 154, 155, 157, 159, 160, 161, 162, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178,179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 198,199, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 405 ve 407 Esas sayılı dosyalarının 24/10/2012 tarihinde yaĢanan sel felaketi nedeniyle zarar gördüğü anlaĢıldığından, 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylâp veya Heyelân Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosya için uygulanmasına ve anılan Kanun hükümleri gereğince iĢlem yapılmasına karar verildiği ilan olunur. 1199/1-1 ————— Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin; 1992/136, 2002/236,540,634, 2003/374,662, 2004/600,840,886,904, 2005/128, 130, 524, 1006,1310, 2006/144,276,346,398,442,754,942,996,998,1074,1094 2007/72,165,497,578,1059, 2008/162,323,359,610,657, 2009/182,284,349,353,383,397,416,461,462,502,590,604,676,741,802,803, 2010/60,77,138,153,169,217,222,226,277,357,361,399,418,439,515,521,529,566,570,581,6 08,615,646,674,678, 2011/4,79,137,193,242,276,278,297,447,473,481,485,510,512,533,539,540,545,546,54 8,585,603,639,644,662,690,692,714,736,760,785,790,824,827,859,862,864, 872,875,883, 895,896, 2012/4,6,9,24,40,44,46,53,54,61,72,81,89,91,99,103,107,112,115,119,120,121,133,139,1 41,144,149,157,181,182,183,184,185,192,193,195,197,198,210,211,213,214,215,218,223,244,2 45,247,252,258,259,260,261,262,263,266,267,270,272,274,275,278,281,283,284,285,286,291,2 93,301,305,308,311,312,313,314,315,318,321,324,325,328,332,333,337,340,341,345,346,347,3 49,351,352,356,358,360,361,368,369,372,373,374,375,377,378,379,380,381,385,386,388,389,3 93,395,396,399,402,403,404,405,406,409,410,411,412,413,416,419,420,421,423,425,426,432,4 35,442,446,447,449,451,452,453,454,456,458,459,460,463,465,467,468,469,471,473,474,475, 476,478,479,481,484,485,486,487,488,489,490,493,494,496,502,503,504,505,506,507,509,510, 512,513,516,517,518,520,523,524,525,526,527,543,544,545,546,547,548,549,573,575,576,578, 579,580,581,582,583,584,585,586,589,590,591,592,593,594,595,596,597,598,599,600,601,602, 603,604,606,607,608,609,610,611,612,613,614,616,617,618,619,620,621,622,623,624,625,62 6,627,628,629 ve 630 Esas sayılı dosyalarının 24/10/2012 tarihinde yaĢanan sel felaketi nedeniyle zarar gördüğü anlaĢıldığından, 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylâp veya Heyelân Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosya için uygulanmasına ve anılan Kanun hükümleri gereğince iĢlem yapılmasına karar verildiği ilan olunur. 1200/1-1 ————— Çerkezköy ĠĢ Mahkemesinin; 2012/8,26,27,28,29,30,31,32,33,34,35,37,38,39,40,41,42,43,44,45,46,47,49,50,51,52, 57,58,59,60,61,62,63,64,65,67,68,69,70,71,72,73,74,75,76,77,78,79,80,81,82,83,84,85,86,87,88 ,90,91,92,93,94,95,96,98,99,100,101,102,103,110,111,112,113,114,116,117,118,119,120,121, 122,123,124,125,126,127,128,129,130,131,132,133,134,145,146,147,148,149,150,151,152,15 3,154,155,156,157,158,159,160,170,171,172,173,174,175,176,177,178,179,180,182,183,184, 185,186,187,188,189,190,191,192,193,194,195,200,201,202,203,204,205,206,207,208,209,21 0,211,212,213,214,215,216,217,218,219,220,221,222,223,224,225,226,227,228,230,231,232, 233,234,235,236,238,239,240,241,242,243,244,245,246,247,248,249,250,288,289,290,291,29 2,293,294,295,296,297,298,299,301,302,303,304,305,306,307,308,309,310,311,312,313,314, 316,317,318,319,320,321,322,324,325,326,327,328,329,330,334,342,345,346,347,348,349,35 0,351,352,353,354,355,364,365,366,367,368,369,370,371,372,373,374,375,378,379,380,381, 382,383,388,389,390,391,393,394,395,396,397,398,399,400,401,402,404,411,412,413,414,43 1,435,436,437,438,439,440,441,442,443,444,447,450,451,452,470,471,472 ve 476 Esas sayılı dosyalarının 24/10/2012 tarihinde yaĢanan sel felaketi nedeniyle zarar gördüğü anlaĢıldığından, 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylâp veya Heyelân Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosya için uygulanmasına ve anılan Kanun hükümleri gereğince iĢlem yapılmasına karar verildiği ilan olunur. 1201/1-1 ————— Çerkezköy Kadastro Mahkemesinin; 1987/25, 62, 91, 108, 135, 154, 188, 221, 306, 313, 317, 331, 335, 356, 374, 376, 377, 378, 379, 382,383 1992/1,66,112, 1993/6, 1995/4,6,10,12 1996/9,20,23, 1997/4, 2000/1,2, 2001/2,14,15, 2002/1, 2004/2, 2005/5,10, 2008/13, 2011/16, 2012/1,2,3,4,5,6,7,8,9, 10, 11 ve 12 Esas sayılı dosyalarının 24/10/2012 tarihinde yaĢanan sel felaketi nedeniyle zarar gördüğü anlaĢıldığından, 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylâp veya Heyelân Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosya için uygulanmasına ve anılan Kanun hükümleri gereğince iĢlem yapılmasına karar verildiği ilan olunur. 1202/1-1 ————— Amasya 2. Ġcra Müdürlüğünün 2011/3617 Esas sayılı takip dosyasının zayi olduğu anlaĢıldığından, 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylâp veya Heyelân Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosya için uygulanmasına ve anılan Kanun hükümleri gereğince iĢlem yapılmasına karar verildiği ilan olunur. 1205/1 [R.G. 16 ġubat 2013 – 28561] —— • —— BAKANLAR KURULU KARARLARI Karar Sayısı : 2013/4263 Çankırı Ġli, Orta Ġlçesinde tesis edilecek Yazı Hidroelektrik Santrali-Orta Dağıtım Merkezi Enerji Nakil Hattının yapımı amacıyla ekli listede bulundukları yer ile ada ve parsel numaraları belirtilen taĢınmazların Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim ġirketi Genel Müdürlüğü adına tescil edilmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından acele kamulaĢtırılması; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 14/1/2013 tarihli ve 53 sayılı yazısı üzerine, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununun 27 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu‘nca 28/1/2013 tarihinde kararlaĢtırılmıĢtır. Abdullah GÜL CUMHURBAġKANI Recep Tayyip ERDOĞAN BaĢbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan YardımcısıBaĢbakan Yardımcısı S. ERGĠN F. ġAHĠN S. ERGĠN N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği Bakanı V.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELĠK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve ġehircilik BakanıDıĢiĢleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı M. GÜLER C. YILMAZ Ö. ÇELĠK M. ġĠMġEK ĠçiĢleri Bakanı Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı N. AVCI Ġ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su ĠĢleri Bakanı M. MÜEZZĠNOĞLU B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaĢtırma, Denizcilik ve HaberleĢme Bakanı [R.G. 17 ġubat 2013 – 28562] —— • —— Karar Sayısı : 2013/4264 Elazığ ve Bingöl il sınırları içerisinde kurulacak Beyhan-I Barajı ve Hidroelektrik Santralinin yapımı amacıyla ekli listede bulundukları yer ile ada ve parsel numaraları belirtilen taĢınmazların Hazine adına tescil edilmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından acele kamulaĢtırılması; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 14/1/2013 tarihli ve 54 sayılı yazısı üzerine, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununun 27 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu‘nca 28/1/2013 tarihinde kararlaĢtırılmıĢtır. Abdullah GÜL CUMHURBAġKANI Recep Tayyip ERDOĞAN BaĢbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ BaĢbakan YardımcısıBaĢbakan YardımcısıBaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan Yardımcısı S. ERGĠN F. ġAHĠN S. ERGĠN N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği Bakanı V.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELĠK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve ġehircilik BakanıDıĢiĢleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı M. GÜLER C. YILMAZ Ö. ÇELĠK M. ġĠMġEK ĠçiĢleri Bakanı Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı N. AVCI Ġ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su ĠĢleri Bakanı M. MÜEZZĠNOĞLU B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaĢtırma, Denizcilik ve HaberleĢme Bakanı [R.G. 17 ġubat 2013 – 28562] —— • —— Karar Sayısı : 2013/4265 KahramanmaraĢ Ġli, Pazarcık Ġlçesinde, YaĢıl Hidroelektrik Santrali ile Narlı Trafo Merkezinden Beslenen Yeni Tesis Edilecek Dağıtım Merkezi arasında kurulacak enerji nakil hattının yapımı amacıyla ekli listede bulunduğu yer ile parsel numaraları belirtilen taĢınmazların Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim ġirketi Genel Müdürlüğü adına tescil edilmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından acele kamulaĢtırılması; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 14/1/2013 tarihli ve 50 sayılı yazısı üzerine, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununun 27 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu‘nca 28/1/2013 tarihinde kararlaĢtırılmıĢtır. Abdullah GÜL CUMHURBAġKANI Recep Tayyip ERDOĞAN BaĢbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan YardımcısıBaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan Yardımcısı S. ERGĠN F. ġAHĠN S. ERGĠN N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği Bakanı V.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELĠK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve ġehircilik BakanıDıĢiĢleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı M. GÜLER C. YILMAZ Ö. ÇELĠK M. ġĠMġEK KÖYÜ PARSEL NO EĞLEN 61, 86, 102, 106, 107, 122, 123 ĠçiĢleri Bakanı Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı N. AVCI Ġ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su ĠĢleri Bakanı M. MÜEZZĠNOĞLU B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaĢtırma, Denizcilik ve HaberleĢme Bakanı 28/1/2013 TARĠHLĠ VE 2013/4265 SAYILI KARARNAMENĠN EKĠ LĠSTE [R.G. 17 ġubat 2013 – 28562] —— • —— Karar Sayısı : 2013/4266 Kastamonu Ġli, Araç Ġlçesinde tesis edilecek Samatlar Regülatörü ve Hidroelektrik Santralinin yapımı amacıyla ekli listede bulundukları yer ile ada ve parsel numaraları belirtilen taĢınmazların Hazine adına tescil edilmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından acele kamulaĢtırılması; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 14/1/2013 tarihli ve 49 sayılı yazısı üzerine, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununun 27 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 28/1/2013 tarihinde kararlaĢtırılmıĢtır. Abdullah GÜL CUMHURBAġKANI Recep Tayyip ERDOĞAN BaĢbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan YardımcısıBaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan Yardımcısı S. ERGĠN F. ġAHĠN S. ERGĠN N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği Bakanı V.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELĠK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve ġehircilik BakanıDıĢiĢleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı M. GÜLER C. YILMAZ Ö. ÇELĠK M. ġĠMġEK ĠçiĢleri Bakanı Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı N. AVCI Ġ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su ĠĢleri Bakanı M. MÜEZZĠNOĞLU B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaĢtırma, Denizcilik ve HaberleĢme Bakanı 28/1/2013 TARĠHLĠ VE 2013/4266 SAYILI KARARNAMENĠN EKĠ LĠSTE KÖYÜ SIRA NO 1 2 3 4 DEĞĠRMENÇAY DEĞĠRMENÇAY DEĞĠRMENÇAY DERETEPE ADA NO 130 131 133 120 5 6 7 8 9 10 11 DERETEPE DERETEPE DERETEPE DERETEPE DERETEPE DERETEPE EREKLĠ 121 122 123 125 135 136 119 PARSEL NO 10, 58, 59, 60, 66, 67 58, 59 2, 7, 8, 9 49, 50, 54, 55, 56, 57, 58, 68, 73, 77, 79, 80, 84, 82 48, 49, 50, 51, 54, 55, 56 5, 6, 7, 8, 98, 101, 102, 103, 104, 105 1, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 17, 18 34, 35, 41 4, 5, 6, 7 4 20, 22, 23 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 EREKLĠ GÖKÇEÇAT KIYAN KIYAN KIYAN KIYAN KIYAN ġENYURT ġENYURT ġENYURT ġENYURT 120 103 102 106 121 125 126 120 122 123 124 7, 8 50 29, 30, 32, 56, 57, 59, 60 3, 4, 5, 6, 14, 17, 19, 25, 26, 29, 30 57, 59, 60 42, 44, 45, 46 20, 22, 23, 24, 25, 27, 28 9 1, 2 3, 4, 5, 6, 7 1, 2 1, 2, 3, 4, 5, 6 [R.G. 17 ġubat 2013 – 28562] —— • —— Karar Sayısı : 2013/4267 Trabzon ġehir GeçiĢi Kanuni Bulvarı Km: 0+000.00-19+294.73 arasında yol yapım çalıĢmalarının tamamlanması amacıyla ekli haritada gösterilen güzergâhta bulunan taĢınmazların Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından acele kamulaĢtırılması; UlaĢtırma, Denizcilik ve HaberleĢme Bakanlığının 2/1/2013 tarihli ve 14759 sayılı yazısı üzerine, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununun 27 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 28/1/2013 tarihinde kararlaĢtırılmıĢtır. Abdullah GÜL CUMHURBAġKANI Recep Tayyip ERDOĞAN BaĢbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan YardımcısıBaĢbakan Yardımcısı S. ERGĠN F. ġAHĠN S. ERGĠN N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği Bakanı V.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELĠK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve ġehircilik BakanıDıĢiĢleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı M. GÜLER C. YILMAZ Ö. ÇELĠK M. ġĠMġEK ĠçiĢleri Bakanı Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı N. AVCI Ġ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su ĠĢleri Bakanı M. MÜEZZĠNOĞLU B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaĢtırma, Denizcilik ve HaberleĢme Bakan [R.G. 17 ġubat 2013 – 28562] —— • —— Karar Sayısı : 2013/4268 EskiĢehir Ġli, Mihalıççık Ġlçesinde kurulacak olan Yunus Emre Termik Santralı-Sarıyar TM Enerji Nakil Hattının yapımı amacıyla ekli listede bulundukları yer ile ada ve parsel numaraları belirtilen taĢınmazların Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim ġirketi Genel Müdürlüğü adına tescil edilmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından acele kamulaĢtırılması; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 18/1/2013 tarihli ve 79 sayılı yazısı üzerine, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununun 27 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 28/1/2013 tarihinde kararlaĢtırılmıĢtır. Abdullah GÜL CUMHURBAġKANI Recep Tayyip ERDOĞAN BaĢbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan YardımcısıBaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan Yardımcısı S. ERGĠN F. ġAHĠN S. ERGĠN N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği Bakanı V.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELĠK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve ġehircilik BakanıDıĢiĢleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı M. GÜLER C. YILMAZ Ö. ÇELĠK M. ġĠMġEK ĠçiĢleri Bakanı Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı N. AVCI Ġ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su ĠĢleri Bakanı M. MÜEZZĠNOĞLU B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaĢtırma, Denizcilik ve HaberleĢme Bakanı 28/1/2013 TARĠHLĠ VE 2013/4268 SAYILI KARARNAMENĠN EKĠ LĠSTE KÖYÜ SIRA NO 1. 2. 3. ÇALCI ÇUKURÖREN ĠKĠZAFER 4. OBRUK ADA NO 105 130 PARSEL NO 232, 233, 234, 238, 242, 243 7, 9, 10 162, 164, 206, 344, 345 20, 173, 174, 180, 181, 182, 186, 228, 230, 234, 236, 253, 255, 256, 257, 258, 267, 444, 640, 641, 642, 643, 645, 646, 648, 665, 666, 668, 682, 683, 684, 685, 686, 687, 720, 721, 723, 725, 730, 731, 732, 740, 741, 742, 743, 784, 5. GÖZELER 791, 792, 793, 798, 800, 801, 804, 805, 806, 807, 820, 821, 823, 824, 1395, 1396, 1397, 1399, 1400, 2499, 2503 316, 323, 324 [R.G. 17 ġubat 2013 – 28562] —— • —— YÖNETMELĠKLER BaĢbakanlık (Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı)‘tan: HAC VE UMRE SEYAHATLERİ İLE İLGİLİ İŞLERİN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINCA YÜRÜTÜLMESİNE DAİR YÖNETMELİK BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Yönetmelik; Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığının denetim ve gözetiminde hac ve umre hizmetlerinin yürütülmesi, ihalesi, harcama, muhasebe ve denetim usulleri ile ilgili mevzuatı gereği uluslararası her türlü seyahat hizmetlerini verme yetkisini haiz seyahat acentaları tarafından düzenlenecek hac ve umre seyahatlerine iliĢkin iĢ ve iĢlemleri belirlemek amacıyla hazırlanmıĢtır. Dayanak MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 22/6/1965 tarihli ve 633 sayılı Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı KuruluĢ ve Görevleri Hakkında Kanunun 13 üncü maddesi ile 11/10/2011 tarihli ve 2011/2347 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Hac ve Umre Seyahatleri ile Ġlgili ĠĢlerin Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığınca Yürütülmesine Dair Kararın 17 nci maddesine dayanılarak hazırlanmıĢtır. Tanımlar MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte geçen; a) Acenta: 14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununa göre uluslararası her türlü seyahat hizmetleri verme yetkisini haiz seyahat acentalarını, b) BaĢkan: Diyanet ĠĢleri BaĢkanını, c) BaĢkanlık: Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığını, ç) Genel Müdürlük: Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğünü, d) Komisyon: Hac ve Umre Komisyonunu, e) Kurul: Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulunu, f) Mesleki Bilgiler Seviye Tespit Sınavı (MBSTS): Görevlilerin bilgi seviyelerini ölçmek ve mesleki bakımdan göreve en iyi Ģekilde hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla BaĢkanlıkça yapılan veya yaptırılan sınavı, g) Vakıf: Türkiye Diyanet Vakfını, ğ) Yolcu: Hac veya umre seyahati yapan kiĢileri, ifade eder. ĠKĠNCĠ BÖLÜM Görevler BaĢkanlığın görevleri MADDE 4 – (1) BaĢkanlığın hac ve umre ile ilgili görevleri Ģunlardır: a) Kurulu toplamak. b) Kurulun aldığı kararlara göre hac ve umre programlarını yapmak ve ilan etmek. c) Hac ve umre ibadetlerinin usulüne uygun, sağlık ve güvenlik içinde, yolcuların hakları korunacak Ģekilde yerine getirilmesi amacıyla yurt içinde ve yurt dıĢında gerekli tedbirleri almak, ilgili ülke, kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği yapmak, bu konulardaki hizmet ve faaliyetleri düzenlemek, yürütmek ve denetlemek. ç) Hacda kurban ibadetinin usulüne uygun Ģekilde yerine getirilmesi için gerekli çalıĢmaları yapmak. d) BaĢkanlığın düzenlediği hac ve umre organizasyonuna dahil olan yolculardan alınacak ücretleri tahsil etmek, bu ücretleri BaĢkanlığın denetiminde Vakıfça açılacak Hac ve Umre Hesabında toplamak ve bu hesaptan Komisyon kararlarına göre yurt içinde ve yurt dıĢında harcamalarda bulunmak, gerektiğinde bu konuda Vakıfla iĢbirliği yapmak. e) Yolcular ile hac ve umrede görevlendirileceklerin vize iĢlemlerini takip etmek. f) Hac ve umre ibadetlerinin usulüne uygun olarak ifası için yurt içi ve yurt dıĢında gerekli eğitim ve irĢat hizmetlerini yürütmek. g) Yolcu eĢyalarının taĢınması hususunda Kurulun belirlediği esaslar çerçevesinde gerekli tedbirleri almak, bu konuda gerçek ve tüzel kiĢilerle iĢbirliği yapmak. ğ) Acentaların, hac ve umre ile ilgili yurt içinde ve yurt dıĢındaki faaliyetlerini seyahatin her safhasında gözetlemek, denetlemek ve denetim sonuçlarını değerlendirerek tanzim edilecek raporları gerektiğinde ilgili mercilere iletmek. h) BaĢkanlık personelinden, hac ve umrede görevlendirilecekleri belirlemek. ı) Hac ve umreye gidecekler için il ve ilçe merkezlerinde eğitim programları düzenlemek. i) Hac ve umrede acentalar nezdinde BaĢkanlıkça görevlendirilecek personelin harcırahlarını hac ve umre hesabından ödemek. j) Hac ve umre seferi düzenleyecek acentaların BaĢkanlık ve Kültür ve Turizm Bakanlığınca müĢtereken tespit edilmiĢ olan niteliklerini, BaĢkanlığa müracaat Ģeklini, zamanını, Ģartnamenin nereden ve nasıl alınacağını ve gerekli diğer hususları ilân etmek, Ģartları taĢıyan acentalarla Ģartname esaslarına göre düzenlenen sözleĢmeyi imzalamak. k) Hac ve umreye gideceklere resimli, mühürlü, seri numaralı ve güvenlik bandrollü kimlik kartı düzenlemek. l) Hac ve umre faaliyetleri ile ilgili olarak Kurul tarafından belirlenen usul ve esasları duyurmak ve uygulamak. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Seyahat Öncesi ĠĢlemler Hac ve umre sürelerinin ilanı ve baĢvuru MADDE 5 – (1) Kurulca belirlenen hac ve umre baĢvurularının baĢlangıç-bitiĢ tarihleri, yurt dıĢına çıkıĢ yapılacak hudut kapıları ile bu kapılardan çıkıĢ-giriĢ günleri BaĢkanlıkça ilan edilir. (2) Hacca gitmek isteyen vatandaĢlar, BaĢkanlıkça belirlenen tarihlerde, müftülüklere müracaat ederek ön kayıt yaptırırlar. BaĢvuranlardan Kurulca belirlenen miktarda ön kayıt ücreti alınır. Kontenjanların illere göre dağılımı, ön kayıt yaptıran vatandaĢların sayısına göre BaĢkanlıkça belirlenir. Suudi Arabistan makamlarınca kota uygulanması ve müracaatların da uygulanan kotanın üzerinde olması halinde hacı adayları Kurul tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tespit edilir. (3) Hacı adayları, illere verilecek kontenjanlar oranında BaĢkanlığa veya acentalara kesin kayıtlarını yaptırırlar. (4) BaĢkanlıkça düzenlenecek umre organizasyonuna katılacaklar, BaĢkanlıkça belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde müracaat ederler. Sağlık iĢleri MADDE 6 – (1) BaĢkanlık, yolcuların gidiĢ –dönüĢ süresince sağlık, dinlenme ve nakilleri ile ilgili gerekli tedbirleri alır, bu konuda ilgili bakanlık ve kuruluĢlarla iĢbirliği yapar. Hac ve umre büroları MADDE 7 – (1) Ġl müftülükleri ile il müftülüklerince ihtiyaca binaen belirlenecek ilçe müftülüklerinde Hac ve Umre Bürosu kurulur. Yolcuların iĢlemleri bu bürolar tarafından yürütülür. Bürolarda müftünün teklifi ve mülki amirin onayı ile yeteri kadar personel görevlendirilir. Görevlendirme MADDE 8 – (1) BaĢkanlık, hac ve umre hizmetlerinin düzenli bir Ģekilde yürütülebilmesi için yeteri kadar BaĢkanlık personelini görevlendirir. Ġhtisas gerektiren veya özel bilgi ve beceriye ihtiyaç duyulan konularda kamu kurum ve kuruluĢlarından ve Vakıftan kurumların muvafakatı ile veya yapılacak sınav sonucunda baĢarılı olan serbest meslek sahiplerinden görevlendirme yapabilir. (2) Hac ve umre hizmetlerinde din görevlisi olarak görevlendirilecekler, Mesleki Bilgiler Seviye Tespit Sınavına (MBSTS) girenler arasından, BaĢkanlıkça belirlenecek kriterler çerçevesinde seçilir. (3) BaĢkanlık, hac ve umre için görevlendirilen personeli ihtiyaç halinde eğitime tabi tutar. (4) BaĢkanlık, görevlendirilecek kiĢilerin seçimi için özel sınav yapabilir ve Komisyonca tespit edilecek sınav ücretini sınava girenlerden tahsil edebilir. (5) BaĢkanlık, giriĢ – çıkıĢ kapılarında ihtiyaç olması halinde, ilgili müftülüklerce yeteri kadar personel görevlendirilmesini sağlar. Bu görevliler hac ve umreye giden vatandaĢların giriĢ-çıkıĢ iĢlemlerinin düzenli bir Ģekilde yürütülmesinde yardımcı olurlar. BağıĢ yasağı MADDE 9 – (1) Hac ve umre hizmetlerinde, müracaat esnasında veya pasaport verilmesi, aĢı yapılması ve diğer belgelerin düzenlenmesi sırasında hiçbir vakıf, dernek, kuruluĢ veya kiĢi adına bağıĢ istenemez. Ücret MADDE 10 – (1) Hac ve umre seyahatinin gerektirdiği harcamaların karĢılığı, konaklama türlerine göre Komisyonca tespit edilecek miktarlar üzerinden Türk Lirası olarak tahsil edilir. (2) Yolculardan alınacak ücret döviz olarak da tahsil edilebilir. (3) Ücretin döviz olarak tespit edilmesi halinde, döviz satın alma tarihine kadar geçecek zaman içinde döviz kurlarında meydana gelmesi muhtemel artıĢlar dikkate alınır. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Ġhale ve Satın Alma ĠĢleri Ġhale ve satın alma ĠĢleri MADDE 11 – (1) BaĢkanlık tarafından hac ve umre ile ilgili olarak yurt içinde yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım iĢleri 4734 sayılı Kamu Ġhale Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine göre yapılır. (2) Hac ve umre ile ilgili olarak, BaĢkanlığın Vakıfla iĢbirliği yapması halinde, Vakıf kendi mevzuatına göre iĢ ve iĢlemlerini yürütür. (3) 4734 sayılı Kanuna tabi olmayan iĢler ile tekel niteliği bulunan mal ve hizmetlerin temininde ihale usulleri uygulanmayıp, Komisyonun alacağı kararlar üzerine iĢlemler yapılır ve fatura bedelleri Hac ve Umre Hesabından ödenir. Yurt dıĢındaki mal ve hizmet alımları MADDE 12 – (1) Hac ve umre hizmetleri ile ilgili olarak yurt dıĢında yapılacak mal ve hizmet alımlarında, Suudi Arabistan Hac Bakanlığınca çıkarılan talimatlarda belirlenen bina ve otel kirası, toprak bastı parası, çadır parası, iç nakliye ve benzeri giderler ile idare, hizmet binaları ve hizmet araçlarının kiralanması, ihtiyaç duyulan gıda, temizlik ve diğer malzemelerin satın alınması ve benzeri hizmetler için yapılan harcamalar, 4734 sayılı Kamu Ġhale Kanununa tabi olmayıp; Komisyonca yetkilendirilen en az üç kiĢiden oluĢan Yurt DıĢı Harcama Komisyonu tarafından yapılır. (2) Yurt DıĢı Harcama Komisyonu kararları harcama yetkilisinin onayı ile yürürlüğe girer. BEġĠNCĠ BÖLÜM Harcama ve Muhasebe ĠĢlemleri Harcama yetkilisi, gerçekleĢtirme görevlisi ve mutemetler MADDE 13 – (1) Hac ve Umre hizmetleri ile ilgili olarak yurt içinde ve yurt dıĢında yapılan harcamalarda harcama yetkilisi BaĢkandır. BaĢkan, bu yetkisini sınırlarını açıkça belirterek baĢkan yardımcılarından birine devredebilir. (2) Hac ve umre iĢleri için yurt içinde ve yurt dıĢında yapılan harcamalarda gerçekleĢtirme görevlisi Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürüdür. (3) Harcama yetkilisi, harcama limitini ve bu limiti aĢmamak üzere verilecek avans miktarını da belirlemek suretiyle, yurt içinde ve yurt dıĢında mutemetler tayin edebilir. Mutemetler aldıkları avansa iliĢkin harcama belgelerini ve varsa avanstan artan miktarı muhasebe görevlilerine teslim ederler. Harcama belgeleri MADDE 14 – (1) Hac ve Umre hizmetleri ile ilgili harcamalar; fatura, serbest meslek makbuzu, gider pusulası, müstahsil makbuzu, giriĢ ve yolcu taĢıma biletleri ile kanunen bu belgeleri düzenlemek zorunda olmayanlardan alınan ve malı satan veya hizmeti yapan ile satın almayı veya hizmeti yaptıranın isim ve imzalarını, satın alınan mal veya hizmetin çeĢidini, miktarını ve ödenen parayı ihtiva eden harcama pusulası ve kamu kurum ve kuruluĢlarınca düzenlenen alındı belgesi karĢılığında yapılır. (2) Birinci fıkrada sayılan belgelerden hiç birini düzenleme imkanı bulunmayan haller ile aĢağıda belirlenen durumlarda gerçekleĢtirme görevlisi ve mutemedin imzasını taĢıyan tutanak harcama pusulası yerine geçer: a) Suudi Arabistan Hac Bakanlığınca yayınlanan Hac Talimatında tespit edilen maktu ödemeler. b) Suudi Arabistan‘a gitmek için geçilmesi zorunlu ülkelere yapılan maktu ödemeler. c) Pasaport ve vizeler için yapılan maktu ödemeler. ç) Yurt içinde veya yurt dıĢında harcama pusulası alınmasına imkan olmayan ödemeler. (3) Harcama belgesine eklenen tediye fiĢi, tahsil fiĢi, mahsup fiĢi, borç dekontu ve benzeri evraktaki yetkili imzalar bölümü ile bankalara yazılacak her türlü talimat ve çekler, 15 inci maddede belirtilen yetkililer tarafından imzalanır. Harcama yetkisi MADDE 15 – (1) Yurt içinde ve yurt dıĢındaki bankalarda bulunan hac ve umre hesaplarından, Komisyon kararları doğrultusunda harcama yapılır. (2) Harcama ile ilgili iĢ ve iĢlemler Komisyon kararına istinaden; gerçekleĢtirme görevlisi, Kurullar ve Koordinasyon Daire BaĢkanı ile Hac Hizmetleri Daire BaĢkanının müĢterek imzaları ile gerçekleĢtirilir. Ġmza yetkililerinin görevli veya izinli olmaları durumunda vekilleri bu görevi üstlenir. Muhasebe iĢleri MADDE 16 – (1) Yurt içinde ve yurt dıĢında hac ve umre ile ilgili olarak alınan ücretler ile harcamaların muhasebesi Vakıfça yapılır. Vakıf, hac ve umre hesabı üzerinden gerçekleĢtirdiği harcamaların muhasebe iĢlemlerini ve Komisyon kararlarına istinaden yapılacak harcamalar karĢılığı alınan harcama belgeleriyle ilgili iĢlemleri, kendi muhasebe usullerine göre yürütür. (2) Vakıf Hac ve Umre Muhasebe Müdürlüğü, her hac ve umre mevsimi sonunda o döneme ait gelir –gider bilgilerini en geç üç ay içerisinde Komisyona sunar. Ücret iadesi MADDE 17 – (1) Hac ve umreye gitmek üzere BaĢkanlığa kesin kayıt yaptıranlardan, her hangi bir sebeple gidemeyenler ile vefat edenlerin ödedikleri ücret; yazılı müracaat üzerine kendilerine veya vefat etmeleri halinde kanuni mirasçılarına, müracaat tarihine kadar yapılan masraflar düĢüldükten sonra kalan meblağ, Komisyon kararına istinaden BaĢkanlıkça iade edilir. Harcamalar MADDE 18 – (1) Hac ve umre harcamalarının tahmin edilenin altında gerçekleĢmesi halinde artan meblağ, Komisyonun alacağı kararlar üzerine aĢağıda belirtilen hizmet ve faaliyetlere harcanır: a) Müteakip hac ve umre hizmetlerine. b) Hac ve umre hizmetleriyle ilgili eğitim, bilgilendirme ve tanıtım faaliyetlerine. c) Hac ve umre ve diğer dini konularda toplumu aydınlatma faaliyet ve hizmetlerine. ç) BaĢkanlığın 633 sayılı Kanunda belirtilen yurt içi ve yurt dıĢındaki faaliyetlerine. d) BaĢkanlıkça yapılan eğitim, öğretim, yayın, bilimsel proje ve araĢtırma faaliyetlerine. e) BaĢkanlıkça düzenlenen Ģura, seminer, konferans, sempozyum ve benzeri toplantılar ile kurs, ders, proje, program, danıĢmanlık gibi hizmet ve faaliyetlere. f) BaĢkanlıkça lüzum ve ihtiyaç duyulması halinde, yurt dıĢında ve yurt içinde cami ve benzeri dini yapılar için arsa temini, inĢası veya restorasyonu gibi iĢler ile dini nitelikteki hizmet binalarının alımı ve yapımı için yapılacak giderlere. g) BaĢkanlıkça geçici süre ile dini nitelikte hizmet sebebiyle yurt dıĢında görevlendirilen personelin bütçe imkanları ile karĢılanamayan yolluk, yevmiye vesair ücretlerinin ödenmesine. ğ) BaĢkanlıkça yapılacak basılı, sesli ve görüntülü yayın ve faaliyetlere. h) Vakıf tarafından hac ve umre ile ilgili alım-satım, ulaĢım, muhasebe ve mali iĢlerin yürütülmesi sebebiyle Vakfa yapılacak ödemeye. ı) BaĢkanlığın Vakıfla iĢbirliği içinde yürüttüğü bilimsel proje ve araĢtırma faaliyetlerine. i) BaĢkanlığın Vakıfla iĢbirliği ile yürüttüğü yurt dıĢı eğitim, öğretim, araĢtırma, bilgi ve görgü artırma faaliyetlerine. j) BaĢkanlığın Vakıfla iĢbirliği içinde yurt içinde ve yurt dıĢında yürüttüğü dini ve hayri nitelikli hizmet ve faaliyetlere. k) BaĢkanlıkça yürütülen dini nitelikte hizmet ve faaliyetler için lüzum ve ihtiyaç duyulacak sair yerlere. ALTINCI BÖLÜM Acentaların Görevleri ve Uygulanacak Müeyyidelerle Ġlgili Usul ve Esaslar Acentaların görevleri MADDE 19 – (1) Acentanın görevleri Ģunlardır: a) Hac ve umre ibadetlerinin dinî kurallara ve usulüne uygun olarak yapılmasını temin etmek. b) BaĢkanlıkça ilan edilen esaslar çerçevesinde, Ģartname aldıktan sonra istenilen belgelerle birlikte ve süresi içerisinde BaĢkanlığa müracaat etmek. c) BaĢkanlıkça ilân edilen baĢvuru süresi içerisinde, hac ve umreye gitmek üzere kendilerine müracaat edenlerin kayıtlarını yapmak ve isim listelerini süresinde BaĢkanlığa bildirmek. ç) Seyahat süresince uymaları gereken hususları ihtiva eden ve Kurulca hazırlanan sözleĢmeyi BaĢkanlıkla müĢtereken imzalamak. d) BaĢkanlıkla imzalanan sözleĢme ekinde yer alan, acenta ile yolcu arasındaki sözleĢmeyi yolcularla müĢtereken imzalamak. e) Kurulca belirlenen hac ve umre konaklama türü dıĢında, baĢka bir konaklama türü düzenlememek ve konaklama türlerine iliĢkin usul ve esaslara uymak. f) Hac ve umreye gideceklere, BaĢkanlıkça verilen kitaplar ile evsafı ve Ģekli Komisyonca belirlenen hac malzemelerini vermek. g) Hac ve umrenin tanıtımına iliĢkin yazılı ve görsel materyalin bir örneğini BaĢkanlığa vermek. ğ) Yolcular ile görevlilere ait kimlik kartlarını BaĢkanlıktan teslim almak. h) Hac ve umreye gidecekler için, yurt içinde ve yurt dıĢında yeteri kadar otobüs ve uçak temin etmek. ı) Arafat ve Mina‘da barınma yerleri temin etmek. i) Hac ve umreye gidecekler için müftülüklerin koordinesi ile düzenlenen eğitim seminerlerine katılımın sağlanmasında yardımcı olmak ve bu konuda müftülüklerin taleplerini yerine getirmek. j) BaĢkanlıkça verilecek hizmetler karĢılığı olarak Kurulca tespit edilen, sağlık, denetim, kitap-yayın, idarî hizmetler, görevli giderlerine iĢtirak payları, Suudi Arabistan‘daki transferler karĢılığı ile Suudi Arabistan makamlarınca verilecek hizmetler karĢılığı ödenecek ücreti, BaĢkanlıkça belirlenen tarihte Hac ve Umre Hesabına yatırmak. k) Düzenlediği hac ve umre organizasyonunda, hizmetlerin ifası sırasında meydana gelebilecek zararların karĢılanması amacıyla, Kurulca belirlenecek teminat ile Suudi Arabistan tarafından yolcu adedince talep edilen teminatı gerektiğinde BaĢkanlığa vermek. l) Hac ve umreye götürecekleri vatandaĢların vizelerini ilgili konsolosluklardan almak. m) Yolcuların ibadet ve ziyaretlerini usulüne uygun yapmaları amacıyla her 40-50 yolcuya bir din görevlisi, her 200-300 yolcuya bir kafile baĢkanı görevlendirilmesini sağlamak. n) Hac ve umreye gidenlerin dini hükümlere uygun olarak ibadet etmelerini sağlamak amacıyla BaĢkanlıkça görevlendirilen kafile baĢkanı ve din görevlilerini görevlendirildikleri kafile ile birlikte götürüp getirmek ve bu görevlilerin yolcularla aynı bina ve otelde ikametlerini sağlamak. o) Kafile baĢkanı ve din görevlilerine, BaĢkanlıkça bu amaçla görevlendirilen personelin yerine getireceği görev dıĢında baĢka hiçbir görev vermemek. ö) Kafilelerin teĢkili, yolcuların vasıtalara yerleĢtirilmesi, illerden yurt dıĢına intikal, yurt dıĢındaki Ģehirlerarası intikaller, karĢılama, yerleĢtirme, konaklama ve dönüĢ programları yapmak, bu programları Kurulca kararlaĢtırılan zaman ve ulaĢım yoluna göre tespit ederek sözleĢmede belirtilen süre içerisinde BaĢkanlığa bildirmek ve bu programları uygulamak. p) Mekke ve Medine‘de hac ve umre irtibat büroları açmak ve bu büroların adresleri ile telefon numaralarını ve sorumlularını Türkiye‘de hareket tarihinden en az 10 gün önce BaĢkanlığa yazılı olarak bildirmek. r) Hac ve umreye gidenlerin; Suudi Arabistan‘da rahat etmesi, haberleĢme, sağlık ve güvenliklerinin sağlanması için gerekli olan her türlü tedbiri almak, vefat halinde gerekli iĢlemleri yapmak. s) Hac ve umreye gitmek üzere kesin kayıt yaptırdıktan sonra, her hangi bir sebeple gidememesi veya vefat etmesi halinde; yerine kayıt yapılması durumunda ücretin tamamını, kayıt yapılamaması durumunda ise, belgelendirilmek kaydıyla müracaat tarihine kadar yapılan masraflar düĢüldükten sonra kalan tutarı, yazılı talep tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde hak sahiplerine ödemek. Ģ) Konaklama yapılan bina ve otellere, hac idare merkezinin, fetva-irĢat ekibinin, denetim gözetim ve rehberlik ekibinin, T.C. Cidde BaĢkonsolosluğu Din Hizmetleri AtaĢeliğinin, hacı eĢyaları nakil ekibinin ve Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Mekke ve Medine temsilcilerinin telefon numaralarını yolcuların görebileceği Ģekilde asmak. t) BaĢkanlıkça planlanan yurt dıĢı irĢad programlarının icra edilmesi için gerekli tedbirleri almak. u) Umre seferi düzenleyecek acentaların, Suudi Arabistan‘da faaliyet gösteren bir Ģirketle yaptığı sözleĢmeyi, bu ülke resmi makamlarına onaylatarak BaĢkanlığa vermek. ü) Hac seferi düzenleyecek acentalardan, Suudi Arabistan makamlarının hac konusunda yerine getirilmesini istediği yükümlülükleri yerine getirmek. v) Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan konularda, bu çerçevede Kurul, Komisyon ve BaĢkanlık tarafından alınan kararlara uymak. y) Hac ve umre organizasyonunda, kafile baĢkanı ve din görevlisi dıĢında, sayısı ve Ģartları sözleĢmede belirtilen personel görevlendirmek ve söz konusu personelin ücretini ödemek. (2) Acentalar tarafından organize edilen hac ve umre seyahatlerinde, vatandaĢlara rehberlik yapmak üzere BaĢkanlık tarafından personel görevlendirilir. Bu görevlilerin ücretleri, BaĢkanlık tarafından organize edilen hac ve umre seyahatlerinde görevlendirilen aynı unvandaki personele ödenen ücret miktarı ile aynı olur. Acentaya uygulanacak müeyyideler MADDE 20 – (1) BaĢkanlık ve hac ve umreye götüreceği vatandaĢlarla yaptığı sözleĢmelere uymayan, sözleĢmede taahhüt ettiği hizmeti vermeyen veya eksik veren acentaya, durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre 21 inci maddede sıralanan müeyyidelerden birisi uygulanır. Müeyyide uygulanacak fiiller MADDE 21 – (1) Acentaya her bir fiil için verilecek müeyyideyi gerektiren fiiller Ģunlardır: a) Görevinde ve davranıĢlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesi olan uyarma müeyyidesini gerektiren fiiller Ģunlardır: 1) Kesin kaydını yaptığı yolcularının adı, soyadı, T.C. kimlik numarası ile iletiĢim bilgilerini eksiksiz ve gerçeğine uygun olarak Genel Müdürlük Bilgi ĠĢlem Servisine internet aracılığı ile aktarmamak. 2) Hac ve umreye gidecek vatandaĢların seyahat ve konaklama bilgileri ile sigorta poliçelerini ve tur programlarını süresi içerisinde BaĢkanlığa teslim etmemek. 3) Hacca gitmeye hak kazanan yolcuların kayıt iĢlemini kayıt süresi içerisinde tamamlamamak. 4) Hac ve umreye gideceklere yönelik düzenlenecek eğitim ve bilgilendirme hizmetlerini yolculara duyurmamak. 5) Hareket edilecek havalimanının yolcuların ikamet ettiği ilin dıĢında bir ilde olması halinde, ikamet ettiği ilden havalimanına, dönüĢlerinde de havalimanından ikamet edilen ile ulaĢımlarını sağlamamak. 6) Haklı bir sebep olmaksızın, taahhüt edilen tarihlerde yolcuların uçuĢlarını sağlamamak. 7) Kiralanan binaları her bakımdan konaklamaya hazır bulundurmamak, oda ve yemek yenilecek mahallerin sürekli temiz tutulmasına özen göstermemek. 8) Yolcuların Suudi Arabistan‘da ikamet ettiği bina, otel ve odalarda sözleĢme gereği bulundurulması zorunlu malzemeleri bulundurmamak. 9) Odalarda bulundurulan karyola ve yataklarda, Kurul tarafından belirlenen ölçü ve standartlara uymamak. 10) Binalarda müĢterek kullanılan banyo, duĢ ve wc gibi alanlarda, Kurul tarafından belirlenen kriterlere uymamak. 11) Hac ve umre organizasyonuna katılan yolculara dini konularda rehberlik etmek üzere BaĢkanlıkça görevlendirilen kafile baĢkanı ve din görevlilerini haklı bir sebep olmaksızın geç veya kafileden ayrı götürmek, yolcular ile aynı odada konaklatmak. 12) Suudi Arabistan‘da kaybolan veya vefat eden yolcuların, defin dahil her türlü resmi iĢlemlerini zamanında yapmamak. 13) Yolcular ile yapılan sözleĢmenin bir suretini yolcuya vermemek ve talep edilmesi halinde Suudi Arabistan‘da ilgili makamlara ibraz etmemek. 14) Mekke ve Medine‘de ihtiyaç duyulan iletiĢim bilgilerini, yolcuların kaldığı bina ve otellerde görülebilecek Ģekilde asmamak. 15) Suudi Arabistan makamları ile BaĢkanlık ve Hac Ġdare Merkezinin talimatlarına uymamak. 16) Hac ve umre turları ile ücretini gösteren programı ve broĢürlerden birer adedini sözleĢme düzenlemeden önce BaĢkanlığa vermemek. 17) Otel ve binalarda acenta yetkilisi veya görevlisi bulundurmamak. b) Görevinde ve davranıĢlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesi olan Kınama müeyyidesini gerektiren fiiller Ģunlardır: 1) Hac seferi düzenlemek üzere BaĢkanlıkla sözleĢme imzalayan acentanın, yine BaĢkanlıkla sözleĢme imzalayan baĢka bir acenta/acentalar ile iĢ birliği yapmaları durumunda bu iĢbirliğini tevsik eden noter tasdikli belgeyi BaĢkanlığa vermemek. 2) Hac ve umre seferi düzenlemek üzere BaĢkanlıkla sözleĢme imzalayan acentanın, mahalli alt acenta/acentalar ile yapılan müĢtereken ve müteselsilen sorumlulukları içeren sözleĢmeyi, BaĢkanlığa vermemek. 3) Miktarı ve standardı Kurul tarafından belirlenen hac malzemelerini yolcuya hiç vermemek veya eksik vermek. 4) Hac ve umre organizasyonu ile ilgili broĢür ve benzeri belgelerde yer almayan, gerçeğe aykırı veya abartılı vaatlerde bulunmak. 5) Kurul tarafından belirlenen konaklama türleri dıĢında hac ve umre turu düzenlemek. 6) Hac yolcularını yurt içinde, umre yolcularını ise yurt içi ve yurt dıĢı havalimanlarında karĢılamamak, yolcuların Suudi Arabistan giriĢindeki iĢ ve iĢlemlerini takip etmemek, bina ve otellere ulaĢımlarını sağlamamak. 7) Yolcular ile acentada görevlendirilen kafile baĢkanı ve din görevlilerini Mekke ve Medine‘de ayrı ayrı binalarda ikamet ettirmek. 8) BaĢkanlık tarafından görevlendirilen kafile baĢkanı ve din görevlilerinin görevlerini yapmalarını engellemek. 9) Seyahat süresince hastalanan hac ve umre yolcularının takibini yapmamak, muayene ve tedavi iĢlemlerinde yardımcı olmamak. 10) Yolculara broĢür ve benzeri belgelerde taahhüt edilen ziyaret yerlerini gezdirmemek. 11) Bir hac ve umre mevsiminde düzenlenen hac için ayrı, umre turlarının toplamı için ayrı hesaplanmak üzere, toplam yolcu sayısının %5‘ine kadar sözleĢme düzenlememek. 12) Müstakil ve normal hac konaklama türüne kayıt yaptıran hacı adaylarını Mekke‘de aynı bina ve otelde konaklatmak. c) Acentanın bir yıl süreyle hac ve umre organizasyonundan men edilmesi müeyyidesini gerektiren fiiller Ģunlardır: 1) BaĢkanlığa bildirmediği kiĢileri umreye götürmek. 2) Hac ve umreye gitmek üzere kesin kayıt yaptırdıktan sonra, her hangi bir sebeple gidememesi veya vefat etmesi halinde; yerine kayıt yapılması durumunda ücretin tamamı, kayıt yapılamaması durumunda ise, müracaat tarihine kadar yapılan masraflar düĢüldükten sonra kalan meblağı, yazılı talep tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde hak sahiplerine ödememek. 3) Yolcuların Suudi Arabistan‘a seyahatlerinde Kurulca belirlenen ulaĢım Ģartlarına uymamak. 4) Hac ve umre ibadetinin dini vecibelere ve usulüne uygun olarak yerine getirilmemesinde kasıtlı davranıĢlarda bulunmak. 5) Hacıların kurbanlarını, Kurulun belirlediği organizasyon dıĢında kestirmek. 6) Standart hizmetin dıĢında herhangi bir hizmetin yazılı olarak talep edilmesi halinde verilecek hizmetlere karĢılık alınacak ücretler hariç, her ne ad altında olursa olsun yolculardan belirlenen ve ilan edilen ücretin dıĢında ilave bir ücret almak. 7) Acentanın, umreye götürdüğü vatandaĢların Suudi Arabistan‘da kanuni oturma süresi içerisinde Türkiye‘ye dönüĢlerini kasıtlı olarak sağlamamak. 8) Bir hac ve umre mevsiminde düzenlenen hac için ayrı, umre turlarının toplamı için ayrı hesaplanmak üzere, toplam yolcu sayısının %5‘ini aĢan oranda sözleĢme düzenlememek. 9) Bina ve otelleri, Harem‘e Kurulca belirlenen mesafeden uzakta kiralamak. ç) Acentanın iki yıl süreyle hac ve umre organizasyonundan men edilmesi müeyyidesini gerektiren fiiller Ģunlardır: 1) Kurul tarafından belirlenen ve sözleĢmede yer alan yemeği yolculara hiç vermemek. 2) BaĢkanlık tarafından görevlendirilen kafile baĢkanı ve din görevlilerini haklı bir sebep olmaksızın Suudi Arabistan‘a götürmemek. d) Acentanın üç yıl süreyle hac ve umre organizasyonundan men edilmesi müeyyidesini gerektiren fiiller Ģunlardır: 1) Hacıların kurbanlarının kestirilmesinde menfaat temin etmek. 2) BaĢkanlıkla sözleĢme düzenlemediği halde hac ve umre organizasyonu düzenlemek. e) Acentanın süresiz olarak hac ve umre organizasyonundan men edilmesini gerektiren fiiller Ģunlardır: 1) Ücretini aldığı halde, vatandaĢları hac ve umreye götürmemek. 2) Hacıların kurbanlarını hiç kestirmemek. f) Acentanın bir önceki hac döneminde hacca götürdüğü hacı sayısının, takip eden yılda uygulanmak üzere Kurul tarafından belirlenen oranda azaltılması Ģeklinde uygulanan kontenjan kısıtlaması müeyyidesini gerektiren fiiller Ģunlardır: 1) Kurul tarafından belirlenen özelliklere uymayan veya denetimler sırasında uygun görülmeyen binalarda konaklatan acentanın hac kontenjanı % 5 oranında kısıtlanır. 2) Bina ve otellerin Harem‘e uzaklığında, Kurul tarafından belirlenen mesafe aralıklarına uymayan acentanın hac kontenjanı % 10 oranında kısıtlanır. 3) Yolculara verilen yemeklerde; öğün sayısı, sunumu kalitesi ve kalorisi itibariyle Kurul tarafından belirlenen kriterlere ve sözleĢme hükümlerine uymayan acentanın hac kontenjanı % 15 oranında kısıtlanır. g) Hakkında bu fıkranın (c), (ç), (d) ve (e) bentlerinde sayılan fiilleri iĢlemesi nedeniyle müeyyide uygulanan acenta yetkililerinin, müeyyide süresince bir baĢka isim altında hac ve umre seferi düzenleyen acentalarda, acenta görevlisi olarak görevlendirilmesine izin verilmez. (2) Bir hac ve umre dönemi içerisinde üç uyarma müeyyidesi verilen acentaya, bu müeyyidelere karĢılık bir kınama müeyyidesi uygulanır. (3) Bir hac ve umre dönemi içerisinde üç kınama müeyyidesi alan acentaya, bu müeyyidelere karĢılık, müeyyidenin verildiği tarihi takip eden bir yıl içinde, hac ve umre seferi düzenleme izni verilmez. (4) Bu maddede sayılan ve müeyyideyi gerektiren fiillere nitelik ve ağırlıkları itibarıyla benzer eylemlerde bulunanlara da aynı neviden müeyyide verilir. Müeyyide vermeye yetkili merci MADDE 22 – (1) 21 inci maddede belirtilen müeyyideleri vermeye, denetim raporuna istinaden Kurul yetkilidir. ZamanaĢımı MADDE 23 – (1) 21 inci maddede sayılan fiilleri iĢleyen acentalar hakkında, bu fiillerin iĢlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl içerisinde müeyyide uygulanmaması halinde müeyyide verme yetkisi zaman aĢımına uğrar. Karar süresi MADDE 24 – (1) 21 inci maddede sayılan fiilleri iĢleyen acentalar hakkında yapılan inceleme veya soruĢturma sonucu hazırlanan raporlar, savunmanın Kurula verildiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde karara bağlanır. Savunma hakkı MADDE 25 – (1) Savunma alınmadan müeyyide verilemez. (2) Yedi günden az olmamak üzere verilen süre içinde savunmasını yapmayan acenta, savunma hakkından vazgeçmiĢ sayılır. Uygulama MADDE 26 – (1) Kurul tarafından verilen müeyyideler verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder ve derhal uygulanır. (2) Bir hac ve umre döneminde iĢlediği aynı fiil dolayısıyla birden fazla müeyyide uygulanması gereken hallerde, ağır olan müeyyide uygulanır. (3) Hac ve umre seyahati düzenlemek üzere BaĢkanlıkla sözleĢme imzalayan acentaya müeyyide uygulanması halinde, bu acenta ile sözleĢme imzalayan acenta ve alt acentalara da aynı müeyyide uygulanır. Kurul kararına itiraz MADDE 27 – (1) Kurul tarafından verilen müeyyidelere, tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde itiraz edilebilir. (2) Kurul, itirazı 90 gün içerisinde inceler ve karara bağlar. (3) Kurul, itirazı gerekçeleriyle birlikte değerlendirerek verilen müeyyideyi hafifletebilir veya tamamen kaldırabilir. (4) Acentalar verilen müeyyidelere karĢı idari yargı yoluna baĢvurabilirler. YEDĠNCĠ BÖLÜM ÇeĢitli ve Son Hükümler Yürürlükten kaldırılan yönetmelikler MADDE 28 – (1) 18/5/2000 tarihli ve 24053 sayılı Resmî Gazete‘de yayımlanan Hac ve Umre Seyahatleriyle Ġlgili ĠĢlerin Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığınca Yürütülmesine Dair Yönetmelik ile 1/5/2001 tarihli ve 24389 sayılı Resmî Gazete‘de yayımlanan Seyahat Acentalarının Hac ve Umre Seferi Düzenlemelerine Dair Esasları Belirleyen Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıĢtır. Yürürlük MADDE 29 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 30 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığının bağlı bulunduğu Bakan yürütür. [R.G. 19 ġubat 2013 – 28564] —— • —— Çevre ve ġehircilik Bakanlığından: KORUNAN ALANLARIN TESPĠT, TESCĠL VE ONAYINA ĠLĠġKĠN USUL VE ESASLARA DAĠR YÖNETMELĠKTE DEĞĠġĠKLĠK YAPILMASINA DAĠR YÖNETMELĠK MADDE 1 – 19/7/2012 tarihli ve 28358 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına ĠliĢkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (cc) bendinden sonra gelmek üzere aĢağıdaki (çç) bendi ilave edilmiĢtir. „„çç) Ön değerlendirme raporu: Mevcut veya potansiyel doğal sit alanlarında ardıĢık dört mevsim incelemeyi gerektirmeyen raporu,” MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢ olup, (c) bendinden sonra gelmek üzere aĢağıdaki (ç) bendi eklenmiĢ ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiĢtir. “c) Korunan alanların güncel durumu; alanın biyolojik çeĢitliliği, hidrolojisi ve hidrojeolojisi baĢta olmak üzere her açıdan durumu hazırlanacak ön değerlendirme raporu sonucuna göre veya gerekli görülmesi durumunda ise en az ardıĢık dört mevsimi kapsayan ekolojik temelli bilimsel araĢtırma yapılarak belirlenir. ç) Doğal sit ilanı ile ilgili talepler veya Genel Müdürlükçe incelenmesi uygun görülen alanlar hakkında hazırlanacak ön değerlendirme raporu sonucuna göre doğal sit özelliği taĢımayan talepler değerlendirmeye alınmaz, alanın doğal sit özelliği taĢıdığının belirlenmesi durumunda ise ardıĢık en az dört mevsimi kapsayan ekolojik temelli bilimsel araĢtırma yapılarak koruma statüsü belirlenir.‟‟ MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “a) Ön değerlendirme raporu ve bilimsel araĢtırma çalıĢması, alanın özelliklerine göre, Genel Müdürlük tarafından belirlenen, orman mühendisi, ziraat mühendisi, biyolog, Ģehir plancısı, su ürünleri mühendisi, jeoloji mühendisi, peyzaj mimarı, çevre mühendisi, harita kadastro mühendisi ve ilgili diğer meslek gruplarından oluĢturulacak en az 5 kiĢilik bir araĢtırma ekibi tarafından yapılır.” MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğe aĢağıdaki geçici madde eklenmiĢtir. “Mevcut doğal sit alanlarının değerlendirilmesi GEÇĠCĠ MADDE 3 – (1) 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 6 ncı maddesi gereğince Kültür ve Turizm Bakanlığından Bakanlığa devredilen mevcut doğal sit alanlarının güncel durumu ön değerlendirme raporuna göre belirlenir. Doğal sit özelliği taĢımayan alanların statüsünün iptali; doğal sit özelliği taĢıdığı belirlenen alanların ise ardıĢık en az dört mevsimi kapsayacak ekolojik temelli bilimsel araĢtırma sonucuna göre koruma statüsünün devamı, yeni statü tesisi veya iptali önerilir.” MADDE 5 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 6 – Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve ġehircilik Bakanı yürütür Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 19/7/2012 28358 [R.G. 19 ġubat 2013 – 28564] —— • —— Yükseköğretim Kurulu BaĢkanlığından: YURTDIġI YÜKSEKÖĞRETĠM DĠPLOMALARI DENKLĠK YÖNETMELĠĞĠNDE DEĞĠġĠKLĠK YAPILMASINA DAĠR YÖNETMELĠK MADDE 1 – 6/11/2010 tarihli ve 27751 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan YurtdıĢı Yükseköğretim Diplomaları Denklik Yönetmeliğinin 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin (1) numaralı alt bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “1) Seviye tespit sınavı öğrenim süresince kazanılması gereken en az bilgi düzeyinin tespitine yönelik olup, baĢarılı olabilmek için gereken asgari puan Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenir. Seviye tespit sınavları ihtiyaç durumuna göre Yükseköğretim Kurulunca belirlenecek üniversitelerin ilgili birimleri veya ÖSYM tarafından, Yükseköğretim Kurulunca belirlenen tarihlerde ve yılda en az bir kez yapılır.” MADDE 2 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 3 – Bu Yönetmelik hükümlerini Yükseköğretim Kurulu BaĢkanı yürütür. Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 6/11/2010 27751 [R.G. 19 ġubat 2013 – 28564] —— • —— TEBLĠĞLER Gümrük ve Ticaret Bakanlığından: GÜMRÜK GENEL TEBLĠĞĠ (SERBEST DOLAġIMA GĠRĠġ) (SERĠ NO: 13) Amaç MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 13/12/1968 tarihli ve 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanun kapsamında ithali yasak oyun alet ve makinaları ile anılan Kanun kapsamı dıĢında bulunan eĢyanın gümrük idarelerinde ayırımına iliĢkin olarak yapılacak iĢlemlerin usul ve esaslarını düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Tebliğin kapsamı, 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanun kapsamında ithali yasak oyun alet ve makinaları ile anılan Kanun kapsamı dıĢında bulunan eĢyanın gümrük idarelerinde ayırımına iliĢkin olarak yapılacak iĢlemlerin usul ve esaslarını kapsar. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 10 ve 10/A maddeleri, 3/6/2011 tarihli ve 640 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendine istinaden hazırlanmıĢtır. Tanımlar MADDE 4 – (1) Bu Tebliğde geçen; a) Bakanlık: Gümrük ve Ticaret Bakanlığını, b) Kanun: 13/12/1968 tarihli ve 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanunu, c) Komisyon: Ġlgili Gümrük Müdürlüğünün talebi üzerine, gümrük iĢleminin yapılacağı ildeki Baronun görevlendireceği hukukçu, Makina Mühendisleri Odasının görevlendireceği makina mühendisi ve Emniyet Müdürlüğü ahlak büro görevlisinin katılımıyla oluĢturulacak heyeti, ifade eder. Serbest dolaĢıma giriĢine izin verilmeyecek eĢya MADDE 5 – (1) Serbest dolaĢıma giriĢe konu oyun alet ve makinalarının; a) Kanunda açıkça isimleri belirtilerek yasaklanan rulet, tilt, langırt isimli eĢyalardan olması, b) Kanunda ismen sayılmamakla birlikte kullanım amacı kumar olan sigara makinası gibi oyun alet ve makinalarından olması, c) Ġthalinin yasak olduğu yargı kararı ile sabit olan oyun alet ve makinalarından olması, ç) Baht ve talihe bağlı olması veya kullanımının maharet isteyen, otomatik, yarı otomatik el veya ayakla kullanılan oyun alet ve makinalardan olması, d) Komisyon tarafından Kanun kapsamında bulunan ithali yasak oyun alet ve makinalarından olduğunun tespit edilmesi, hallerinde serbest dolaĢıma giriĢine izin verilmez. Serbest dolaĢıma giriĢine izin verilecek eĢya MADDE 6 – (1) Kanun kapsamına girmeyen, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen koĢulları taĢıyan, Türk Gümrük Tarife Cetvelinde 9504.30.10.00.00, 9504.30.20.00.00, 9504.30.90.00.00, 9504.50.00.00.00 ve 9504.90.80.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyonunda yer alan eĢyanın ithaline izin verilir. (2) Ġthaline izin verilecek eĢyanın ayrıca; a) Elektronik veya dijital olması, b) Ekran ihtiva etmesi, jeton veya elektronik kart sistemi ile çalıĢması, c) Kullanımının süreye bağlı olması, ç) Puan veya süre kazanımı dıĢında herhangi bir ödül veya kazanç sağlamaması, koĢullarının tümünü aynı anda karĢılaması gerekir. (3) Ġlgili gümrük idaresince, eĢyanın Kanun kapsamında yer alıp almadığına iliĢkin olarak yapılacak değerlendirmelerde Ek-1 sayılı listeden yararlanılabilir. Komisyon tarafından yapılacak iĢ ve iĢlemler MADDE 7 – (1) EĢyanın Kanun kapsamında ithali yasak oyun alet ve makinalarından olup olmadığının ilgili gümrük idaresince açıkça tespit edilemediği durumda gerekli değerlendirme Komisyon tarafından yapılır. (2) Ġthale konu eĢyaya iliĢkin Komisyon tarafından yapılacak tespit ve değerlendirme sonucunda düzenlenecek raporda; a) Olumlu ise, Kanun kapsamına girmediği ve ithali yasak eĢya olmadığı, b) Olumsuz ise, Kanun kapsamına girdiği ve ithali yasak olduğu, hususları açık bir Ģekilde belirtilir. Komisyon kararları oy çokluğu ile alınır. Ġthale konu eĢyaya iliĢkin olarak Komisyonun hazırlayacağı rapor doğrultusunda gümrük iĢlemleri tamamlanır. Raporun olumsuz olması halinde ilgili gümrük idaresince yapılacak bu iĢleme karĢı yükümlüsünce, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242 nci maddesi hükümleri çerçevesinde itirazda bulunulabilir. (3) Komisyonun incelemesine konu olacak kapların açılması, kapatılması, tahmil, tahliye gibi hizmetler ile komisyon üyesi makina mühendisi ve hukukçunun verdiği hizmet karĢılığı ücret yükümlü tarafından karĢılanır. (4) Üçüncü fıkranın uygulanmasında, makina mühendisine ödenecek ücret ilgili Makina Mühendisleri Odası tarafından Komisyonda görevlendirilen makina mühendisinin hizmeti karĢılığı ücret 16/1/1982 tarihli ve 17566 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği BilirkiĢilik, Eksperlik, Hakemlik ve Teknik MüĢavirlik Yönetmeliği çerçevesinde görevlendirmeyi yapan Oda tarafından belirlenir. Ġlgili Baro tarafından Komisyonda görevlendirilen hukukçunun hizmeti karĢılığı ücreti ise Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan benzer iĢler dikkate alınarak, olayın özelliğine (ithal edilen malların değeri, zaman ve benzeri.) göre görevlendirmeyi yapan Baro tarafından takdir edilir. Ġlgili kurumlarca yapılacak değerlendirmeler MADDE 8 – (1) Oyun alet ve makinalarının spor veya eğitim-öğretim amaçlı olması ya da kumar ve kazanç kastı bulunmamak koĢuluyla eğlence amaçlı olması halinde; a) Eğitim-öğretim amaçlı oyun alet ve makinalarının, kullanım yeri ve amacına göre Milli Eğitim Bakanlığı, ilgili Fakülte Dekanlığı ya da Yüksekokul Müdürlüğünce, b) Spor amaçlı oyun alet ve makinalarının Gençlik ve Spor Bakanlığınca, c) Eğlence amaçlı oyun alet ve makinalarının ise ĠçiĢleri Bakanlığınca (Mahalli Ġdareler Genel Müdürlüğü), ayrıca uygun görülmesi gerekir. Yetkili gümrük idareleri MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ kapsamına giren eĢyanın serbest dolaĢıma giriĢ iĢlemlerini yapmaya, Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğüne bağlı Ankara Gümrük Müdürlüğü, Orta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğüne bağlı Mersin Gümrük Müdürlüğü, Batı Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğüne bağlı Antalya Gümrük Müdürlüğü, Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğüne bağlı Ġzmir Gümrük Müdürlüğü, Ġstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğüne bağlı Atatürk Havalimanı Kargo, Halkalı ve Ambarlı Gümrük Müdürlükleri yetkilidir. Yetki MADDE 10 – (1) Bakanlık (Gümrükler Genel Müdürlüğü), bu Tebliğin uygulanmasını temin etmek amacıyla gerekli göreceği her türlü tedbiri almaya, özel ve zorunlu durumları inceleyip sonuçlandırmaya yetkilidir. Yürürlük MADDE 11 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinden 15 gün sonra yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 12 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür. Not: Tebliğin Ekleri 19 ġubat 2013 Tarihli ve 28564 Sayılı Resmi Gazetede YayınlanmıĢtır. R.G. 19 ġubat 2013 – 28564] —— • —— Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu BaĢkanlığından: NARGĠLELĠK TÜTÜN MAMULÜ ĠÇĠLEN ĠġYERĠNE AĠT ALAN/ALANLARA SUNUM UYGUNLUK BELGESĠ VERĠLMESĠ ĠLE BU YERLERĠN ĠġLETĠLMESĠNDE UYULMASI GEREKLĠ HUSUSLAR HAKKINDA TEBLĠĞ MADDE 1 – (1) Bu Tebliğ; 25/11/2004 tarihli ve 5261 sayılı Kanun ile onaylanan Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve SözleĢmesi, 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun, 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere ĠliĢkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun ile 7/1/2011 tarihli ve 27808 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Tütün Mamulleri ve Alkollü Ġçkilerin SatıĢına ve Sunumuna ĠliĢkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine dayanılarak, nargilelik tütün mamulü içilen iĢyerine ait alan/alanlara sunum uygunluk belgesi verilmesi ve bu iĢyerine ait alan/alanların iĢletilmesine iliĢkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla hazırlanmıĢtır. MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, TS 13445 Nargilelik Tütün Mamulü Standardında tanımlanan nargilelik tütün mamulünü kapsamaktadır. MADDE 3 – (1) Nargilelik tütün mamulü içimi yapılan iĢyerine ait alan/alanlar için Tütün Mamulleri ve Alkollü Ġçkilerin SatıĢına ve Sunumuna ĠliĢkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik kapsamında Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (Kurum)‟ndan Nargilelik Tütün Mamulü Sunum Uygunluk Belgesi alınması zorunludur. MADDE 4 – (1) Nargilelik tütün mamulü içilen iĢyerine ait alan/alanların, Tütün Mamulleri ve Alkollü Ġçkilerin SatıĢına ve Sunumuna ĠliĢkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte yer alan düzenlemelerle birlikte; a) Okul öncesi eğitim kurumları, dershaneler, öğrenci yurtları, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk, orta ve lise öğrenim kurumlarına kapıdan kapıya en az 200 metre mesafede bulunması, b) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk, orta, lise ve yükseköğretim kurumlarının; kültür ve sosyal hizmet binalarının; bu binaların müstakil yapıları ile bunların eklentileri ve bahçelerinin, yerleĢke sınırları içinde faaliyet gösteriliyor ise buraların, kapalı ve açık alanlarında yer almaması, c) Sağlık, kültür, sosyal hizmet ve spor hizmeti verilen yerlerin hizmetin ifa edildiği alanların müstakil yapıları ile bunların eklentileri ve bahçelerinin yerleĢke sınırları içinde faaliyet gösteriliyor ise buraların, kapalı ve açık alanlarında bulunmaması, ç) 16/7/2009 tarihli ve 27290 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan 2009/13 sayılı BaĢbakanlık Genelgesinde belirtilen “kapalı alan” tanımına girmeyen alana sahip olması, zorunludur. MADDE 5 – (1) Nargilelik tütün mamulü içilen iĢyerine ait alan/alanlarda aĢağıda belirtilen hususlara uyulması zorunludur. a) Tütün ihtiva eden ve etmeyen, nargile aparatında tüketilen tüm ürünler onsekiz yaĢını doldurmamıĢ kiĢilere satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz. b) Ġçime sunulan nargilelik tütün mamulleri, TS 13445 Nargilelik Tütün Mamulü Standardında belirtilen Ģekilde üretilip ambalajlanır ve ilgili mevzuatına göre de bandrollenir. c) Nargilelik tütün mamulü, içerisinde su bulunan geleneksel nargilelerde tüketilir, dumanı direkt, nargile dıĢında baĢka araçlarla veya suyun dıĢındaki baĢka bir madde içerisinden geçirilerek tüketime sunulamaz. ç) Nargilelik tütün mamulü içiminde kullanılan nargileler, her kullanımdan sonra içerisinde bulunan su değiĢtirilerek temizlenir, üzerinde bulunan ve insan ağzıyla temas eden parçası (sipsi) her kullanımda yenilenir, insan ağzıyla temas eden bu parçanın tek kullanımlık, kullanım sonrası atılan (disposable) cinsinden olması gerekir. d) Ġçimin yapıldığı alan/alanlarda herkes tarafından görülebilecek Ģekilde; 17/4/2010 tarihli ve 27555 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Tütün Ürünlerinin Tüketilmemesine ve SatıĢına ĠliĢkin Yasal Uyarılar Hakkında Yönetmeliğin 9 uncu maddesi kapsamında olmak üzere, tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan ve bu Yönetmeliğin EK: 5‟inde yer alan “sağlık uyarı” yazıları, EK: 7‟sinde yer alan “yasal uyarı” yazıları bulundurulur. e) Nargilelik tütün mamulünün içime sunulduğu iĢyerine ait alan/alanlarda her ne suretle olursa olsun, bu mamullerin tüketimini özendirici ve teĢvik edici reklam, tanıtım, kampanya, promosyon veya herhangi bir etkinlik yapılamaz. Bu yasaklar bilgi toplumu hizmetleri yoluyla yapılacak eylemleri de kapsamaktadır. f) Ġçime sunulan nargilelik tütün mamulü, Kurumdan satıĢ belgesi almıĢ satıcılardan temin edilir, bunlara iliĢkin belgeler saklanıp ve gerektiğinde ilgililere ibraz edilir. g) Nargilelik tütün mamulü gibi nargile aparatı ile tüketilen, tütün dıĢındaki hammaddelerden elde edilmiĢ bitkisel nargile veya bitkisel nargile melası benzeri ürünler içime sunulamaz. ğ) Nargile ĢiĢeleri üzerinde, usul ve esasları Kurumca belirlenen sağlık uyarıları bulundurulur. MADDE 6 – (1) Nargilelik tütün mamulü içilen iĢyerine ait alan/alanlar ve burada tüketime sunulan ürünler mevzuatla verilen yetki çerçevesinde Kurum, mülki amirlikler ile diğer kamu kurum ve kuruluĢları tarafından lüzum görülen hallerde incelenip denetlenebilir. Kurum dıĢındaki ilgili merciler tarafından yapılan inceleme ve denetimler sırasında tespit edilen Kurum mevzuatına aykırı hususlar ve aykırılıklara iliĢkin olarak yapılan iĢlemler onbeĢ gün içinde Kuruma ve/veya yetkili mercilere bildirilir. MADDE 7 – (1) Bu Tebliğ hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında 4207 sayılı Kanun, 4733 sayılı Kanun ve 4703 sayılı Kanun hükümleri kapsamında gerekli idarî yaptırımlar uygulanır. MADDE 8 – (1) 10/9/2004 tarihli ve 25579 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Nargilelik Tütün Mamulünün Etiketlenmesinde ve Tüketim Yerlerinin ĠĢletilmesinde Uyulması Gerekli Hususlar Hakkında Tebliğ yürürlükten kaldırılmıĢtır. MADDE 9 – (1) Bu Tebliğin yayımlandığı tarihten önce faaliyette bulunan nargilelik tütün mamulü içilen iĢyerine ait alan/alanlar, bu Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç 27/7/2013 tarihine kadar bu Tebliğe uygun hale getirilir. MADDE 10 – (1) Bu Tebliğde hüküm bulunmayan hallerde Kurumca yapılan diğer düzenlemelerde yer alan genel hükümler uygulanır. MADDE 11 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 12 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu BaĢkanı yürütür. [R.G. 19 ġubat 2013 – 28564] —— • —— Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından: ZORUNLU KARġILIKLAR HAKKINDA TEBLĠĞ (SAYI: 2005/1)’DE DEĞĠġĠKLĠK YAPILMASINA DAĠR TEBLĠĞ (SAYI: 2013/3) MADDE 1 – 16/11/2005 tarihli ve 25995 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Zorunlu KarĢılıklar Hakkında Tebliğ (Sayı: 2005/1)‟in 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1), (2), (3), (4), (5) ve (7) numaralı alt bentleri ile (b) bendinin (1), (4) ve (5) numaralı alt bentleri aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “1) Vadesiz, ihbarlı mevduatlar ve özel cari hesaplarda yüzde 11,5, 2) 1 aya kadar vadeli mevduatlar/katılma hesaplarında (1 ay dâhil) yüzde 11,5, 3) 3 aya kadar vadeli mevduatlar/katılma hesaplarında (3 ay dâhil) yüzde 11,5, 4) 6 aya kadar vadeli mevduatlar/katılma hesaplarında (6 ay dâhil) yüzde 8,5, 5) 1 yıla kadar vadeli mevduatlar/katılma hesaplarında yüzde 6,5,” “7) 1 yıla kadar (1 yıl dâhil) vadeli Türk lirası diğer yükümlülüklerde yüzde 11,5,” “1) Vadesiz ve ihbarlı döviz tevdiat, yabancı para özel cari ve vadesiz kıymetli maden depo hesapları ile 1 aya kadar, 3 aya kadar, 6 aya kadar ve 1 yıla kadar vadeli döviz tevdiat, yabancı para katılma ve kıymetli maden depo hesaplarında yüzde 12,5,” “4) 1 yıla kadar (1 yıl dâhil) vadeli yabancı para diğer yükümlülüklerde yüzde 12,5, 5) 3 yıla kadar (3 yıl dâhil) vadeli yabancı para diğer yükümlülüklerde yüzde 10,5,” MADDE 2 – Bu Tebliğ 1/3/2013 tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 3 – Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası BaĢkanı yürütür. [R.G. 20 ġubat 2013 – 28565] —— • —— ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığından: ÖZELLEġTĠRME YÜKSEK KURULU KARARI Tarih : 19/2/2013 Karar No : 2013/17 Konu : Maliye Hazinesi adına kayıtlı Ankara/GölbaĢı/Ballıkpınar Köyü TaĢınmazlarının ÖzelleĢtirilmesi. ÖzelleĢtirme Yüksek Kurulunca; ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığı (Ġdare)‟nın 1/10/2012 tarih, 6512 sayılı yazısına istinaden; Kurulumuzun 1/6/2010 tarih, 2010/31 sayılı Kararıyla özelleĢtirme kapsam ve programına alınan Maliye Hazinesi adına kayıtlı muhtelif taĢınmazların “satıĢ” yöntemiyle özelleĢtirilmelerini teminen Ġhale Ġlanı ve Ġhale ġartnamesinde belirtilen hususlar kapsamında yapılan ihaleler sonucunda Ġhale Komisyonunca; 1. “Ankara Ġli, GölbaĢı Ġlçesi, Ballıkpınar Köyü, 149 ada 1 no‟lu parselde bulunan 29.387,40 m2 yüzölçümlü taĢınmazın, 2.360.000.- (ikimilyonüçyüzaltmıĢbin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Dalgıçlar Yapı Endüstrisi Turizm Sanayi Ticaret Limited ġirketi‟ne Ġhale ġartnamesi çeçevesinde satılmasına, Dalgıçlar Yapı Endüstrisi Turizm Sanayi Ticaret Limited ġirketi‟nin sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 2.350.000.- (ikimilyonüçyüzellibin) Türk Lirası bedelle ikinci teklifi veren Elron ĠnĢaat Taahhüt ve Ticaret Limited ġirketi‟ne Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Elron ĠnĢaat Taahhüt ve Ticaret Limited ġirketi‟nin sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptal edilmesine, 2. Ankara Ġli, GölbaĢı Ġlçesi, Ballıkpınar Köyü, 136 ada 1 no‟lu parselde bulunan 25.879,00 m2 yüzölçümlü taĢınmazın, 2.330.000.- (ikimilyonüçyüzotuzbin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Elron ĠnĢaat Taahhüt ve Ticaret Limited ġirketi‟ne Ġhale ġartnamesi çeçevesinde satılmasına, Elron ĠnĢaat Taahhüt ve Ticaret Limited ġirketi‟nin sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 2.320.000.- (ikimilyonüçyüzyirmibin) Türk Lirası bedelle ikinci teklifi veren Dalgıçlar Yapı Endüstrisi Turizm Sanayi Ticaret Limited ġirketi‟ne Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Dalgıçlar Yapı Endüstrisi Turizm Sanayi Ticaret Limited ġirketi‟nin sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptal edilmesine, 3. Ankara Ġli, GölbaĢı Ġlçesi, Ballıkpınar Köyü, 137 ada 1 no‟lu parselde bulunan 38.278,71 m2 yüzölçümlü taĢınmazın, 3.100.000.- (üçmilyonyüzbin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Dalgıçlar Yapı Endüstrisi Turizm Sanayi Ticaret Limited ġirketi‟ne Ġhale ġartnamesi çeçevesinde satılmasına, Dalgıçlar Yapı Endüstrisi Turizm Ticaret Limited ġirketi‟nin sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 3.000.000.- (üçmilyon) Türk Lirası bedelle ikinci teklifi veren Elron ĠnĢaat Taahhüt ve Ticaret Limited ġirketi‟ne Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Elron ĠnĢaat Taahhüt ve Ticaret Limited ġirketi‟nin sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptal edilmesine, 4. Ankara Ġli, GölbaĢı Ġlçesi, Ballıkpınar Köyü, 119087 ada 1 no‟lu parselde bulunan 24.761,44 m2 yüzölçümlü taĢınmazın, 1.900.000.- (birmilyondokuzyüzbin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Ġsmet GÖKALP‟e Ġhale ġartnamesi çeçevesinde satılmasına, Ġsmet GÖKALP‟in sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 1.890.000.(birmilyonsekizyüzdoksanbin) Türk Lirası bedelle ikinci teklifi veren Sertka Mühendislik MüĢavirlik ĠnĢaat Nakliyat Taahhüt ve Ticaret Limited ġirketi‟ne Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Sertka Mühendislik MüĢavirlik ĠnĢaat Nakliyat Taahhüt ve Ticaret Limited ġirketi‟nin sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptal edilmesine, 5. Ankara Ġli, GölbaĢı Ġlçesi, Ballıkpınar Köyü, 119105 ada 1 no‟lu parselde bulunan 29.969,76 m2 yüzölçümlü taĢınmazın, 2.240.000.- (ikimilyonikiyüzkırkbin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Osman ASLANALĠ‟ye Ġhale ġartnamesi çeçevesinde satılmasına, Osman ASLANALĠ‟nin sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptal edilmesine” dair verilen Kararların onaylanmasına, 6. Bu Karar çerçevesinde satıĢ sözleĢmesi imzalanması ve karar gereklerinin yerine getirilmesi hususlarında Ġdarenin yetkili kılınmasına karar verilmiĢtir. [R.G. 20 ġubat 2013 – 28565] —— • —— ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığından: KARAR TARĠH : 18/2/2013 KARAR NO: 2013/ÖĠB-K-06 KONU : Maliye Hazinesi adına kayıtlı Batman/Merkez, Siirt/Merkez ve Gaziantep/ġahinbey ilçelerindeki TaĢınmazların özelleĢtirilmesi. ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığınca, ÖzelleĢtirme Yüksek Kurulu (ÖYK)‟nun 1/6/2010 tarih, 2010/31 sayılı Kararı ile özelleĢtirme kapsam ve programına alınan Maliye Hazinesi adına kayıtlı muhtelif taĢınmazların “satıĢ” yöntemiyle özelleĢtirilmesini teminen Ġhale Ġlanı ve Ġhale ġartnamelerinde belirtilen hususlar kapsamında yapılan ihale sonucunda Ġhale Komisyonunca; • “Batman Ġli, Merkez Ġlçesi, Tilmerç Köyü, Mahar Mevkii, 2585 no.lu parselde bulunan 1.825,00 m2 yüzölçümlü taĢınmazın 925.000.- (DokuzyüzyirmibeĢbin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Mehmet Fadıl DALAY‟a Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Mehmet Fadıl DALAY‟ın sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 920.000.- (Dokuzyüzyirmibin) Türk Lirası bedelle ikinci teklifi veren Sertka Mühendislik MüĢavirlik ĠnĢaat Nakliyat Taahhüt ve Ticaret Limited ġirketi‟ne Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Sertka Mühendislik MüĢavirlik ĠnĢaat Nakliyat Taahhüt ve Ticaret Limited ġirketi‟nin sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 890.000.(Sekizyüzdoksanbin) Türk Lirası bedelle üçüncü teklifi veren Ahmet KAYA‟ya Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Ahmet KAYA‟nın sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptaline, • Siirt Ġli, Merkez Ġlçesi, Evren Mahallesi, Vaditibin Mevkii, 216 ada, 2 no.lu parselde bulunan 6.687,51 m2 yüzölçümlü taĢınmazın 851.000.- (Sekizyüzellibirbin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Göksar Petrol Ürünleri Temizlik Gıda Madencilik ĠnĢaat Nakliye Sanayi ve Ticaret Limited ġirketi‟ne Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Göksar Petrol Ürünleri Temizlik Gıda Madencilik ĠnĢaat Nakliye Sanayi ve Ticaret Limited ġirketi‟nin sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 850.000.- (Sekizyüzellibin) Türk Lirası bedelle ikinci teklifi veren Mehmet ġakir ÖZÇĠÇEK‟e Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Mehmet ġakir ÖZÇĠÇEK‟in sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptaline, • Gaziantep Ġli, ġahinbey Ġlçesi, Güneykent Mahallesi, 4458 ada, 10 no.lu parselde bulunan 1.034,287 m2 yüzölçümlü taĢınmazdaki 52860/103428 oranındaki hissenin 467.000.(DörtyüzaltmıĢyedibin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Hasan YAġAR‟a Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Hasan YAġAR‟ın sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 465.000.-(DörtyüzaltmıĢbeĢbin) Türk Lirası bedelle ikinci teklifi veren Ahmet NACAR‟a Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Ahmet NACAR‟ın sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 410.000.-(Dörtyüzonbin) Türk Lirası bedelle üçüncü teklifi veren Taner YILMAZ‟a Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Taner YILMAZ‟ın sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptaline, • Gaziantep Ġli, ġahinbey Ġlçesi, Güneykent Mahallesi, 5208 ada, 4 no.lu parselde bulunan 1.255,43 m2 yüzölçümlü taĢınmazdaki 969000/125543 oranındaki hissenin 732.000.(Yediyüzotuzikibin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Ahmet KAYA‟ya Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Ahmet KAYA‟nın sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 731.000.-(Yediyüzotuzbirbin) Türk Lirası bedelle ikinci teklifi veren ÖzıĢık Gıda Pet Su ġiĢeleme ĠnĢaat Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited ġirketi‟ne Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, ÖzıĢık Gıda Pet Su ġiĢeleme ĠnĢaat Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited ġirketi‟nin sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 661.000.(AltıyüzaltmıĢbirbin) Türk Lirası bedelle üçüncü teklifi veren Taner YILMAZ‟a Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Taner YILMAZ‟ın sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptal edilmesine” dair verilen Kararların onaylanmasına, • Bu Karar çerçevesinde satıĢ sözleĢmesinin imzalanması ve karar gereklerinin yerine getirilmesi hususlarında Ġdarenin yetkili kılınmasına ÖYK‟nın 13/1/1998 tarih, 98/03 sayılı Kararına istinaden karar verilmiĢtir. [R.G. 20 ġubat 2013 – 28565] —— • —— Adalet Bakanlığından: MÜNHAL NOTERLĠKLER AĢağıda 2012 yılı gayrisafi gelirleri ve isimleri yazılı olan BĠRĠNCĠ SINIF NOTERLĠKLER münhaldir. 1512 sayılı Noterlik Kanununun 22 ve müteakip maddeleri gereğince BĠRĠNCĠ SINIF NOTERLERDEN BU NOTERLĠKLERE atanmaya istekli olanların ilan tarihinden itibaren bir ay içinde Bakanlığımıza veya bulundukları yer Cumhuriyet BaĢsavcılıklarına baĢvurmaları gerekmektedir. Posta ile doğrudan doğruya Bakanlığa gönderilmiĢ olan dilekçeler baĢvuru süresi içinde Bakanlığa gelmediği takdirde atama iĢleminde nazara alınmaz. Ġlan olunur. SIRA NO 12345678- NOTERLĠĞĠN ADI ANKARA YĠRMĠBĠRĠNCĠ NOTERLĠĞĠ BEYOĞLU OTUZĠKĠNCĠ NOTERLĠĞĠ ĠZMĠR DOKUZUNCU NOTERLĠĞĠ ĠZMĠR YĠRMĠALTINCI NOTERLĠĞĠ KADIKÖY ONYEDĠNCĠ NOTERLĠĞĠ MERSĠN SEKĠZĠNCĠ NOTERLĠĞĠ ÜSKÜDAR ĠKĠNCĠ NOTERLĠĞĠ ÜSKÜDAR ONĠKĠNCĠ NOTERLĠĞĠ 2012 YILI GAYRĠSAFĠ GELĠRĠ 1.743.306,69.-TL. 843.686,80.-TL. 742.256,01.-TL. 909.969,64.-TL. 921.765,06.-TL. 1.196.656,95.-TL. 1.280.029,83.-TL. 931.502,27.-TL. [R.G. 20 ġubat 2013 – 28565] —— • —— MĠLLETLERARASI ANDLAġMA Karar Sayısı : 2013/4274 27 Nisan 2005 tarihinde Ankara‘da imzalanan ve 9/11/2010 tarihli ve 6078 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ekli ―Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan Ġslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Uluslararası Karayolu TaĢımacılığı AnlaĢması‖nın onaylanması; DıĢiĢleri Bakanlığının 28/12/2012 tarihli ve HUM/3806242 sayılı yazısı üzerine, 31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu‘nca 28/1/2013 tarihinde kararlaĢtırılmıĢtır. Abdullah GÜL CUMHURBAġKANI Recep Tayyip ERDOĞAN BaĢbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan YardımcısıBaĢbakan Yardımcısı S. ERGĠN F. ġAHĠN S. ERGĠN N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği Bakanı V.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELĠK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve ġehircilik BakanıDıĢiĢleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı M. GÜLER C. YILMAZ Ö. ÇELĠK M. ġĠMġEK ĠçiĢleri Bakanı Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı N. AVCI Ġ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su ĠĢleri Bakanı M. MÜEZZĠNOĞLU B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaĢtırma, Denizcilik ve HaberleĢme Bakanı ve [R.G. 21 ġubat 2013 – 28566] —— • —— YÖNETMELĠKLER ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından: ÇOCUK VE GENÇ ĠġÇĠLERĠN ÇALIġTIRILMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELĠKTE DEĞĠġĠKLĠK YAPILMASINA DAĠR YÖNETMELĠK MADDE 1 – 6/4/2004 tarihli ve 25425 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Çocuk ve Genç ĠĢçilerin ÇalıĢtırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 4 üncü maddesinde yer alan “Ağır ve tehlikeli iĢ” tanımı yürürlükten kaldırılmıĢtır. MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 5 inci maddesinin dördüncü fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢ ve aynı maddeye aĢağıdaki fıkralar eklenmiĢtir. “Çocuk iĢçilerin çalıĢmasına izin verilen hafif iĢler Ek-1‟de, genç iĢçilerin çalıĢmasına izin verilen iĢler Ek-2‟de ve 16 yaĢını doldurmuĢ fakat 18 yaĢını bitirmemiĢ genç iĢçilerin çalıĢtırılabileceği iĢler Ek-3‟te belirtilmiĢtir.” “Çocuk iĢçiler Ek-1‟de, genç iĢçiler Ek-1 ve Ek-2‟de ve 16 yaĢını doldurmuĢ fakat 18 yaĢını bitirmemiĢ genç iĢçiler ise Ek-1, Ek-2 ve Ek-3‟te yer alan iĢler dıĢında çalıĢtırılamaz. Ayrıca yaĢ kayıtlarına bağlı olarak müsaade edilen iĢlerden olsalar dahi hazırlama, tamamlama ve temizleme iĢlerinde, alkol, sigara ve bağımlılığa yol açan maddelerin üretimi ve toptan satıĢ iĢlerinde, parlayıcı, patlayıcı, zararlı ve tehlikeli maddelerin toptan ve perakende satıĢ iĢleri ile bu gibi maddelerin imali, iĢlenmesi, depolanması iĢleri ve bu maddelere maruz kalma ihtimali bulunan her türlü iĢlerde, gürültü ve/veya vibrasyonun yüksek olduğu ortamlarda yapılan iĢlerde, aĢırı sıcak ve soğuk ortamda çalıĢma gerektiren iĢlerde, sağlığa zararlı ve meslek hastalığına yol açan maddeler ile yapılan iĢlerde, radyoaktif maddelere ve zararlı ıĢınlara maruz kalınması ihtimali olan iĢlerde, fazla dikkat isteyen ve aralıksız ayakta durmayı gerektiren iĢlerde, parça baĢı ve prim sistemi ile ücret ödenen iĢlerde, eğitim amaçlı iĢler hariç iĢ bitiminde evine veya ailesinin yanına dönmesine imkan sağlamayan iĢlerde, iĢyeri hekimi raporu ile fiziki ve psikolojik yeterliliklerinin üzerinde olan iĢlerde, eğitim, deney eksikliği, güvenlik konusunda dikkat eksikliği getirme ihtimali olan iĢlerde, para taĢıma ve tahsilat iĢleri ile 4857 sayılı ĠĢ Kanununun 69 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen gece dönemine rastlayan sürelerde yapılan iĢlerde 18 yaĢını doldurmayan iĢçiler çalıĢtırılamaz.” MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-3, baĢlığı ile birlikte ekteki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. MADDE 4 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 5 – Bu Yönetmelik hükümlerini ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür. “Ek-3 16 YaĢını DoldurmuĢ Fakat 18 YaĢını BitirmemiĢ Genç ĠĢçilerin ÇalıĢtırılabilecekleri ĠĢler 1. Toprağın piĢirilmesi suretiyle imal olunan kiremit, tuğla, ateĢ tuğlası iĢleri ile boru, pota, künk ve benzeri inĢaat ve mimari malzeme iĢleri. 2. Kurutma ve yapıĢtırma iĢleri, kontrplak, kontratabla, yonga ağaçtan mamul suni tahta ve PVC yüzey kaplamalı suni tahta imali iĢleri ile emprenye iĢleri. 3. Parafinden eĢya imali iĢleri. 4. KuĢ ve hayvan tüyü kıllarının temizlenmesi, didiklemesi, ayrılması ve bunlara benzer iĢler. 5. Plastik maddelerin Ģekillendirilmesi ve plastik eĢya imali iĢleri. (PVC‟nin imali ve PVC‟den mamül eĢyaların yapımı hariç) 6. Mensucattan hazır eĢya imali iĢleri (Perde, ev tekstili, otomobil ürünleri ve benzerleri). 7. Kağıt ve odun hamuru üretimi iĢleri. 8. Selüloz üretimi iĢleri. 9. Kağıt ve kağıt ürünlerinden yapılan her türlü eĢya ve malzemenin imali iĢleri. 10. Zahire depolarındaki iĢler ile un ve çeltik fabrikalarındaki iĢler. 11. Her türlü mürekkep ve mürekkep ihtiva eden malzeme imali iĢleri.” [R.G. 21 ġubat 2013 – 28566] —— • —— Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından: ENERJĠ SEKTÖRÜ ARAġTIRMA-GELĠġTĠRME PROJELERĠ DESTEKLEME PROGRAMINA (ENAR) DAĠR YÖNETMELĠKTE DEĞĠġĠKLĠK YAPILMASI HAKKINDA YÖNETMELĠK MADDE 1 – 8/6/2010 tarihli ve 27605 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Enerji Sektörü AraĢtırma-GeliĢtirme Projeleri Destekleme Programına (ENAR) Dair Yönetmeliğin 1 inci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından enerji politikalarına, arz güvenliğine, yerli enerji teknolojileri ve endüstrisine hizmet edecek Ģekilde oluĢturulacak bilimsel ve teknolojik bilgiyi ürüne, sürece, yönteme, uygulamaya veya sisteme dönüĢtürmesi amacıyla teknoloji geliĢtirme ve yenilik odaklı araĢtırma, geliĢtirme, iyileĢtirme içeren proje çalıĢmalarının desteklenerek izlenmesi, sonuçlandırılması ve sonuçların değerlendirilmesine iliĢkin usul ve esasları düzenlemektir.” MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 2 nci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında; ülkemizde yenilik odaklı enerji ekipman ve metotlarının geliĢtirilmesine katkı yapacak, bu alanda sektörü, istihdamı ve bilgi düzeyini yükselterek ülkemizin uluslararası alanda rekabet gücünü artıracak çalıĢmaları desteklemek ve yönlendirmek amacıyla, teknoloji geliĢtirme ve teknoloji transferi projeleri, üniversite ve sanayi iĢbirliğini artıracak üniversite-firma ortaklığında veya üniversite ortağı daha sonra belirlenmek üzere firmalar tarafından hazırlanan projeler Bakanlar Kurulu kararı ile desteklenir. (2) Desteklenecek projeler aĢağıdaki konulardan en az birini kapsamalıdır; a) Yerli enerji kaynakları kullanımının geliĢtirilmesi, b) Yenilenebilir enerji teknolojileri, c) Temiz enerji teknolojileri, ç) Enerji elektro–mekanik teçhizatı imalat teknolojileri, d) Enerji verimliliği teknolojileri, e) Zararlı emisyonları azaltma teknolojileri, f) Çevrim teknolojileri, g) Enerji iletim, dağıtım sistemlerinde akıllı Ģebeke uygulamaları.” MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 3 üncü maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik 19/2/1985 tarihli ve 3154 sayılı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi ve 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (f) bentleri ile 10/B maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ve 28 inci maddesi ile 10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına ĠliĢkin Kanunun 1 inci, 7 nci ve 11 inci maddelerine dayanılarak hazırlanmıĢtır.” MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 4 üncü maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen; a) Ar-Ge: Bilim ve teknolojinin geliĢmesini sağlayacak yeni bilgileri elde etmek veya mevcut bilgilerle yeni malzeme, ürün ve araçlar üretmek, yeni sistem, süreç ve ürün oluĢturmak veya mevcut olanları geliĢtirmek amacı ile yapılan düzenli çalıĢmaları, b) Bakanlık: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığını, c) Birim: Kurumun araĢtırma projeleri ile ilgili harcamalarına iliĢkin kayıt ve idari iĢlemlerini yürüten veya kurum tarafından belirlenen iĢlemleri yürütmekle görevlendirilen birimi, ç) Deneysel geliĢtirme: AraĢtırma ve/veya pratik deneyimden elde edilen mevcut bilgiden yararlanarak yeni malzemeler, yeni ürünler ya da cihazlar üretmeye; yeni süreçler, sistemler tesis etmeye ya da halen üretilmiĢ veya kurulmuĢ olanları önemli ölçüde geliĢtirmeye yönelik sistemli çalıĢmayı, d) ENAR: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı enerji konulu Ar-Ge projelerini, e) ENAR programı: Konusu ülke enerji arzı ihtiyaçları doğrultusunda belirlenen, teknoloji tabanlı yeni ürün ve/veya üretim yöntemi ile sonuçlanacak, kurum ve firma iĢbirliği ile veya firma tarafından hazırlanan Ar-Ge projelerini, f) ENAR projeleri yönlendirme heyeti: Genel Müdür tarafından görevlendirilen bir Genel Müdür Yardımcısı ile Genel Müdürlük ve/veya Enerji ĠĢleri Genel Müdürlüğü bünyesindeki ilgili daire baĢkanlarından teĢekkül eden heyeti, g) ENAR projesi: Amacı, kapsamı, süresi, bütçesi, özel Ģartları, Genel Müdürlük ve proje ortakları tarafından sağlanacak ayni ve nakdi destek miktarları sözleĢme ile belirlenmiĢ, enerji politikalarına, arz güvenliğine, yerli enerji teknolojileri ve endüstrisine hizmet edecek Ģekilde oluĢturulacak, bilimsel ve teknolojik bilgiyi ürüne, sürece, yönteme, uygulamaya veya sisteme dönüĢtürmesi amacı ile sonuçları teknoloji tabanlı ürün ve üretim yöntemleri olarak sonuçlanan veya mevcut ürün ve üretim yöntemlerinde yenilik geliĢtirmeye yönelik, sonuçta doğacak fikri ve sınai mülkiyet haklarının ilgililer arasındaki paylaĢım esasları sözleĢme ile belirlenmiĢ, sonuçları bu Yönetmelik kapsamında olan ve bilimsel esaslar çerçevesinde hazırlanan projeyi, ğ) Firma: ENAR projesinde proje ortağı olarak yer alan, sektör ve büyüklüğüne bakılmaksızın katma değer sağlayan, bir veya birden çok gerçek veya tüzel kiĢiye ait olan ve serbest bölgelerde yer almayan, Türkiye‟de yerleĢik özel sektör iĢletmelerini, h) Firma yetkilisi: Projenin bilimsel, teknik, idari, mali ve hukuki her türlü sorumluluğunu taĢıyan firmayı temsil ve ilzama yetkili kiĢiyi, ı) Genel müdür: Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü Genel Müdürünü, i) Genel müdürlük: Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğünü, j) GerçekleĢtirme görevlisi: Harcama yetkilisi tarafından görevlendirilen kiĢiyi, k) Harcama yetkilisi: Ġlgili kurumun harcama yetkilisini, l) Ġlerleme raporu: Proje yürütücüsü ve firma temsilcisi tarafından dört aylık dönemlerde hazırlanıp, dönemsel teknik kazanımları, faaliyetleri, projedeki ilerlemeleri, ara çıktıları, programdan zaman/maliyet/kapsam olarak gerçekleĢen veya öngörülen sapmaları, bu sapmaların proje geliĢimine etkisini, alınması gerekli önlemleri, ilgili döneme ait harcamaların listesini ve bu harcamalara ait gider belgelerinin fotokopisini ve benzeri bilgileri içeren, sözleĢmede belirlenen tarihlerde Genel Müdürlüğe ve izleyiciye sunulan bilimsel ve mali raporu, m) Ġzleyici: Desteği baĢlatılan projedeki ilerlemeleri, dönemsel teknik kazanımları, bilimsel ve mali yönden sözleĢmeye aykırı bir hususun olup olmadığını belirli dönemlerde izlemek amacıyla, yüksek öğretim kurumları ve/veya kamu kurumlarından Bakanlık tarafından görevlendirilecek proje konusunda uzman kiĢi veya kiĢileri, n) Ġzleyici raporu: Ġzleyici tarafından belirli dönemlerde ilerleme raporları, sözleĢme ve yerinde yapılan incelemelere göre hazırlanan raporu, o) Kurum: Bakanlar Kurulu kararı ile desteklenmesi uygun bulunan proje hesaplarına para aktarılan ve projelerin fiilen yürütüldüğü 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamında yer alan yükseköğretim kurumları ile vakıf üniversitelerini, ö) Muhasebe yetkilisi: Ġlgili kurumun muhasebe yetkilisini, p) Proje baĢvuru dokümanı: Projenin değerlendirilebilmesi için projenin konusu ve amacı, baĢarı ölçütleri, bilimsel ve teknolojik niteliği, iĢ planı ve iĢ paketi faaliyetleri, projenin gerçekleĢtirileceği firmanın Ar – Ge altyapısı ve proje yönetimine yönelik bilgiler, yaratılacak katma değer, verimlilik ve rekabet gücü açısından yapması beklenen katkı, oluĢacak teknik bilgi birikiminin ticarileĢtirilmesine yönelik hedef ve stratejilere iliĢkin bilgi ile tahmini maliyet formlarını içeren ve ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda güncellenen dokümanı, r) Proje değerlendirme heyeti: Ön incelemeden geçen projeleri, bilimsel, teknik ve ekonomik yönden proje değerlendirme formunda belirlenen kriterler çerçevesinde değerlendirmek ve desteklenecek projeleri belirlemek üzere ENAR projeleri yönlendirme heyetince görevlendirilen Bakanlığın merkez, bağlı veya ilgili kuruluĢlarından iki temsilci, üniversitelerden üç öğretim üyesi olmak üzere proje konusunda uzman en fazla 5, en az 3 kiĢiden oluĢan heyeti, s) Proje ortakları: Projenin gerçekleĢtirileceği kurumu, proje yürütücüsünü ve firmayı, Ģ) Proje özel hesabı: Kurum tarafından kamu bankalarından birinde, her proje için ayrı açılacak olan proje hesabını, t) Proje sonuç raporu: Projenin sona erdiği dönemde proje sonuçlarının, proje ortakları ve ülkemiz ekonomisi üzerindeki beklenen etkisini gösteren Genel Müdürlükçe belirlenen formata uygun olarak proje ortakları tarafından hazırlanarak sözleĢmede belirlenen proje bitiĢ tarihinden itibaren en geç iki ay içinde Genel Müdürlüğe ve izleyiciye sunulan raporu, u) Proje sonuçlandırma tutanağı: Proje sonuç raporunun Genel Müdürlükçe kabul edilmesi halinde proje ortakları ve Genel Müdürlükçe imzalanan ve formatı Genel Müdürlükçe belirlenen, proje kapsamında satın alınan makine-donanım, sarf malzemeleri ve proje hesabında kalan paranın proje ortakları ve Genel Müdürlük arasındaki paylaĢımının belirlendiği belgeyi, ü) Proje sözleĢmesi: Desteklenmesine karar verilen projenin, Bakanlık adına Genel Müdürlük, ilgili kurum, proje yürütücüsü ve firma yetkilisi arasında imzalanan; projenin ve desteğin kapsamı, çalıĢma programı, bütçe planı, idari, mali ve hukuki hükümler ile diğer hususların belirlendiği yazılı anlaĢmayı, v) Proje yürütücüsü: Proje hazırlama, yürütme beceri ve deneyimine sahip, projenin bilimsel, teknik, idari, mali ve hukuki her türlü sorumluluğunu taĢıyan, projeye iliĢkin raporların verilmesinden, harcamaların projenin gereklerine uygunluğundan sorumlu olan, ilgili yazıĢmaları yapan, projenin yürütüldüğü kurumda görevli öğretim üyesini, y) Teknoloji geliĢtirme: Teorik ve/veya pratik deneyimden elde edilen mevcut bilgilerden yararlanarak yeni malzemeler, yeni ürünler üretmeye; yeni süreçler, sistemler ve hizmetler tesis etmeye ya da halen üretilmiĢ veya kurulmuĢ olanları önemli ölçüde geliĢtirmeye yönelmiĢ sistemli çalıĢmayı, z) Temel araĢtırma: Görünürde herhangi bir özel uygulaması veya kullanımı bulunmayan ve öncelikle olgu ve gözlemlenebilir gerçeklerin temellerine ait yeni bilgiler edinmek için yürütülen deneysel veya teorik çalıĢmayı, aa) Uygulamalı araĢtırma: Yeni bilgi edinme amacıyla yürütülen özgün araĢtırma ve bununla birlikte uygulamalı araĢtırma, öncelikle belirli bir pratik amaç veya hedefe yönlendiren araĢtırmayı, bb) Üretim yöntemlerinde yenilik: Geleneksel üretim tesislerinde üretilemeyen, yeni ya da geliĢtirilmiĢ ürünlerin üretilmesinde veya halen üretilmekte olan ürünlerin yeni tekniklerle üretilmesinde kullanılan yöntemi, cc) Üründe yenilik: Teknolojik açıdan önceki ürün kuĢağıyla karĢılaĢtırıldığında malzemesi, parçaları ve yerine getirdiği iĢlevler açısından öze iliĢkin teknolojik farklar gösteren ürünü, çç) Yardımcı araĢtırmacı: Bir projenin bilimsel ve teknik sorumluluğuna katılarak görev alan, kesin raporda ve/veya diğer yayımlarda yazarlar arasında adı geçecek olan, projenin yürütüldüğü kurumda görevli, yürütücü dıĢındaki öğretim elemanlarını, en az doktoralı araĢtırmacıları, ifade eder.” MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 5 inci maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(1) Desteklenmesine karar verilen ENAR proje bütçesinin azami % 80 i Bakanlıkça, en az % 20 si ise firma tarafından nakdi olarak karĢılanır. (2) Projede özel Ģirketlerden, dernek ve sivil toplum kuruluĢlarından, Avrupa Birliği çerçeve programları ve benzeri uluslararası kaynaklardan sağlanan geri ödemesiz destekler ve destek baĢvuruları proje baĢvurularında belirtilir. Bu Ģekilde sağlanan hibe ve destekler desteğin alındığı gidere yönelik olan harcamalardan düĢülerek desteklenmeye esas olan harcama tutarı belirlenir. Belirlenen bu tutar üzerinden birinci fıkrada belirtilen oranlar dahilinde destekleme yapılabilir.” “(4) Proje için ön görülen bütçenin yetersiz kalması halinde ENAR projeleri yönlendirme heyeti tarafından uygun görülmesi Ģartı ile Bakanlık tarafından projeye en fazla proje toplam bütçesinin %10 u kadar ek bütçe verilebilir.” MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin 6 ncı maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 6 – (1) Destekleme süresi en çok iki yıldır. Ancak projenin süresinde sona ermemesi halinde ve gereksinimlere uygun olarak Genel Müdürlükçe uygun görülmesi Ģartı ile en fazla 6 Ģar aylık iki dönem ek süre verilebilir.” MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin üçüncü bölüm baĢlığı aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “Proje BaĢvuru, Ön Değerlendirme, Değerlendirme, Destek BaĢlama Tarihi, Karar, SözleĢme, Teknik ve Mali Kılavuz” MADDE 8 – Aynı Yönetmeliğin 7 nci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 7 – (1) Proje önerileri, proje baĢvuru dokümanında belirtildiği Ģekilde hazırlanarak kurum ve/veya firma tarafından her yılın en geç 31 Aralık tarihine kadar Genel Müdürlüğe sunulur.” MADDE 9 – Aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesi baĢlığı ile birlikte aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “Proje baĢvuru tarihinin uzatılması MADDE 8 – (1) Proje önerisi baĢvuru süresi gerek görülmesi halinde Genel Müdürlük tarafından on beĢ günden fazla olmamak kaydı ile uzatılabilir.” MADDE 10 – Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 9 – (1) ENAR programı kapsamında desteklenmesi uygun bulunan projeler, proje ortağı firmanın birinci dönem katkı payını yatırması ve alımların baĢlaması ile proje sözleĢmesinde belirtilen tarih itibari ile baĢlamıĢ sayılır.” MADDE 11 – Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesi baĢlığı ile birlikte aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “Ön değerlendirme MADDE 10 – (1) Projelerin ön değerlendirilmesi, ENAR projeleri yönlendirme heyeti tarafından yapılır ve ENAR projeleri yönlendirme heyeti tarafından değerlendirilmeye uygun görülen projeler proje değerlendirme heyeti üyelerine en geç 28 ġubata kadar gönderilir. (2) Kamu menĢeili baĢka bir kaynak tarafından desteklenerek devam eden veya sonuçlandırılmıĢ projelere destek sağlanmaz. (3) Yatırıma ve temel araĢtırmaya yönelik projeler ile eksik belge içeren projeler değerlendirmeye alınmaz.” MADDE 12 – Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 11 – (1) ENAR projeleri yönlendirme heyeti tarafından değerlendirilmeye sunulan proje önerileri, proje değerlendirme heyeti üyeleri tarafından en geç 31 Marta kadar incelenerek ve Genel Müdürlükçe hazırlanan proje değerlendirme formu yardımı ile değerlendirilir. (2) Proje önerilerindeki konuların farklılığına göre birden fazla proje değerlendirme heyeti kurulabilir. Farklı proje önerilerini farklı proje değerlendirme heyetleri değerlendirebilir. (3) Proje yürütücüsünün ve/veya firma temsilcisinin, proje değerlendirme heyetinin proje ile ilgili sorularını cevaplaması, projenin amacını, araĢtırma yöntemlerini, çalıĢma programını, projeden beklenen bilimsel, teknolojik, ekonomik ve sosyal yararları, baĢarı kriterlerini, bütçe gerekçesini ve projenin ticarileĢtirilme yeteneğini açıklayabilmesi için Genel Müdürlük tarafından değerlendirme panelleri düzenlenebilir. (4) Heyet üyeleri, değerlendirme öncesi proje ortaklarını yerinde inceleyebilir.” MADDE 13 – Aynı Yönetmeliğin 12 nci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 12 – (1) Proje değerlendirme paneli sonunda heyet üyeleri, panel sonrası notlarını, gerekçelerini, görüĢlerini ve önerilerini içeren değerlendirme formlarını ayrı ayrı hazırlayarak Genel Müdürlüğe teslim eder. ENAR projeleri yönlendirme heyeti en geç 7 Mayısa kadar bu raporları ve destek bütçesini göz önünde bulundurarak en yüksek not ortalamasına sahip projeden en düĢük not ortalamasına sahip projeye doğru sıralayarak en düĢük geçer not 70 olacak Ģekilde desteklenmesi önerilecek projeleri belirleyip Genel Müdür imzası ile Bakan onayına sunar. Bakan onayı alan projeler topluca Bakanlar Kuruluna sunulur.” MADDE 14 – Aynı Yönetmeliğin 13 üncü maddesi baĢlığı ile birlikte aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “SözleĢme, teknik ve mali kılavuz MADDE 13 – (1) Desteklenmesine karar verilen ENAR projelerinin Genel Müdürlüğün internet sayfasında ilan edilmesinden sonra en geç 6 ay içinde firma veya proje yürütücüsü tarafından proje ortağı üniversite, proje yürütücüsü, proje ekibi ve benzeri eksiklikler tamamlanarak proje sözleĢmesi imzalanır. Aksi takdirde proje iptal edilmiĢ sayılır. (2) SözleĢmenin imzalanmasını takip eden 4 ay içinde herhangi bir gerekçe bildirilmeksizin proje ortaklarınca yatırılması gereken dönem ödemesinin yatırılmaması halinde herhangi bir bildirim yapılmadan proje sözleĢmesi fesih edilmiĢ sayılır. (3) SözleĢme eki; ENAR proje baĢvuru dokümanını, proje yürütücüsü-proje ortağı firma arasında imzalanan makine-donanım paylaĢım anlaĢmasını, proje yürütücüsü-proje ortağı firma arasında imzalanan fikri ve sınaî mülkiyet hakları paylaĢım anlaĢmasını ve diğer gerekli hususları kapsar. (4) Bu Yönetmeliğin uygulanmasına yönelik kurallar ve desteğin mekanizmalarının oluĢturulması ve iĢleyiĢine iliĢkin usul ve esaslar Genel Müdürlük tarafından hazırlanacak teknik ve mali kılavuz ile belirlenir.” MADDE 15 – Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 14 – (1) Projeyi yürütecek olan kurum tarafından, kamu bankalarından birinde ENAR projesi için proje özel hesabı açtırılır. Projeye yönelik her türlü harcama, proje yürütücüsünün talebi üzerine, proje özel hesabını tutan birim tarafından proje kapsamında açılan proje özel hesabından yapılır. (2) SözleĢmenin imzalanmasından sonra proje sözleĢmesinde belirlenen dönemler itibariyle ve ilgili dönemde öngörülen destek tutarı firma katkı payının yatırılmasından sonra Genel Müdürlük tarafından proje özel hesabına yatırılır. Sonraki ödemeler de sözleĢmede belirtilen Ģekilde firma katkı payının yatırılmasından sonra proje özel hesabına aktarılır. (3) Projeye yönelik özel hesaba transfer edilen miktarlar ve projeye iliĢkin harcamalar proje bazında emanet hesaplarda Genel Müdürlük tarafından izlenir.” MADDE 16 – Aynı Yönetmeliğin 15 inci maddesinin birinci, üçüncü, dördüncü ve beĢinci fıkraları aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(1) SözleĢmede öngörülen mal ve hizmetlerin satın alınması talebi, proje yürütücüsü tarafından ilgili birime yapılır. Alımlar, yükseköğretim kurumlarında 1/12/2003 tarihli ve 2003/6554 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Yükseköğretim Kurumları Tarafından, 4734 sayılı Kamu Ġhale Kanununun 3 üncü Maddesinin (f) Bendi Kapsamında Yapılacak Ġhalelere ĠliĢkin Esaslara, vakıf üniversitelerinde ise kendi alım esaslarına göre yapılır ve sonuçlandırılır.” “(3) GerçekleĢtirme görevlisinin imzasını müteakip harcama yetkilisi tarafından verilen talimata istinaden en geç iki iĢgünü içinde muhasebe yetkilisi tarafından ödenir. (4) Proje özel hesabına transfer edilen miktarlar ve projeye iliĢkin giderler, kurum gelir gider hesaplarına yansıtılmaksızın, proje bazında emanet hesaplarda izlenir. (5) Kurum tarafından, proje giderleri için, projede belirtilen bütçe kalemleri itibariyle muhasebe kayıtları tutulur.” MADDE 17 – Aynı Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(1) Satın alınan mal ve hizmete iliĢkin olarak düzenlenen fatura ve benzeri belgeler Genel Müdürlük adına ENAR proje adı ve kod numarası belirtilerek düzenlenir. Kurum tarafından gerekli görüldüğünde kurum adına da düzenlenebilir.” “(3) Projenin yürütülmesi sırasında, sözleĢmenin eki olan, proje dokümanlarında yer alan ve Genel Müdürlük tarafından onaylanan harcamaların gerçekleĢtirilmesi esastır. (4) Kurum tarafından yapılacak mal veya hizmet alımlarına iliĢkin ödemelerde, ödeme karĢılığında alınan fatura veya fatura yerine geçen belge ve diğer belgelere dayandırılması esas olup bunun dıĢında 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda belirtilen gider belgelerine iliĢkin hükümler (taĢınır iĢlem fiĢi hariç olmak üzere) kıyasen uygulanır.” MADDE 18 – Aynı Yönetmeliğin 18 inci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 18 – (1) Projenin niteliğine göre en fazla 4 ay süreyi aĢmamak üzere, sözleĢmede belirtilen dönemlerde Genel Müdürlük tarafından belirlenen formatta hazırlanan ilerleme raporu proje yürütücüsü ve firma tarafından imzalanarak Genel Müdürlüğe ve elektronik ortamda izleyiciye teslim edilir.” MADDE 19 – Aynı Yönetmeliğin 19 uncu maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 19 – (1) Projenin amaçlarına ve mevzuata uygun olarak yürütülüp yürütülmediğini değerlendirmek üzere ENAR projeleri yönlendirme heyeti tarafından, proje baĢlangıç tarihinden itibaren yılda bir defadan az olmamak üzere, gerekli görülen zamanlarda izleyici veya izleyiciler görevlendirebilir. Ġzleyici izleme raporunu hazırlayarak Genel Müdürlüğe sunar. Ġzleme raporu ENAR projeleri yönlendirme heyeti tarafından incelenerek varsa giderilmesi gereken hususlar kuruma ve/veya proje yürütücüsüne bildirilir.” MADDE 20 – Aynı Yönetmeliğin 20 nci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 20 – (1) Proje yürütücüsü projede yapılacak; proje kapsamının daraltılması, geniĢletilmesi, proje önerisinde öngörülemeyen makine-donanım, yazılım gibi kalemlerdeki değiĢiklikler, proje personelinde meydana gelecek değiĢiklikler gibi projenin kapsamını, süresini, bütçesini ve idari yapısını değiĢtirecek konular ile proje süresi içerisinde alınan donanımın proje süresince çok zorunlu hallerde bakım ve onarımına yönelik giderlerin proje bütçesinden karĢılanması ile ilgili talebini gerekçeli olarak Genel Müdürlüğe bildirir. DeğiĢiklikler ENAR projeleri yönlendirme heyeti tarafından karara bağlanır. (2) Projelerde öngörülen malzeme veya hizmetin niteliğinin değiĢtirilmemesi kaydıyla, proje bütçesinde yer alan bütçe kalemlerinde öngörülen tutarların yetersiz kalması durumunda, bütçe kalemleri arasında aktarma yapılabilir. (3) Aktarma talebi proje yürütücüsü tarafından Genel Müdürlüğe yapılır. ENAR projeleri yönlendirme heyetinin uygun görüĢü ve Genel Müdürlüğün onayı ile aktarma gerçekleĢtirilir. (4) Ana kalem baĢlığı altında yer alan alt kalemler arasında onay alınmaksızın aktarma yapılabilir. (5) Makine donanım, sarf malzemesi ve hizmet alımı kalemlerinden seyahat harcamaları kalemine ve personel kaleminden diğer kalemlere aktarma yapılamaz.” MADDE 21 – Aynı Yönetmeliğin 21 inci maddesinin birinci, ikinci, dördüncü, beĢinci, altıncı ve yedinci fıkraları aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(1) Ġzleme raporlarının incelenmesi sonucunda; sözleĢmeye aykırı hususların tespit edildiği, öngörülen amaç ve çalıĢma programına uygun biçimde yürütülmediği anlaĢılan projeler ENAR projeleri yönlendirme heyeti tarafından geçici olarak durdurulabilir ve/veya iptal edilebilir. (2) Mücbir sebeplerle yürütülmeleri geçici olarak imkansız hale gelen projeler, kurumun baĢvurusu üzerine ENAR projeleri yönlendirme heyeti tarafından geçici olarak durdurulabilir veya iptal edilebilir.” “(4) Geçici durdurma süresi içerisinde ENAR projeleri yönlendirme heyetince yapılacak inceleme sonucunda durdurma sebeplerinin, ortadan kalktığı anlaĢılırsa proje desteğine devam edilebilir. (5) Geçici durdurma süresi en fazla altı aydır. Bu süre sonuna kadar durdurma sebepleri ortadan kalkmaz ise SözleĢme ENAR projeleri yönlendirme heyeti tarafından feshedilir. (6) Durdurma sebeplerinin devamlılık arz edeceğinin tespiti halinde, 6 aylık süre beklenilmeden, sözleĢmenin ENAR projeleri yönlendirme heyeti tarafından feshedilmesine karar verilebilir. (7) Genel Müdürlük ödeneğinin bitmesi halinde yeni ödenek aktarılıncaya kadar projeler durdurulabilir. Geçen süre proje süresine ilave edilir.” MADDE 22 – Aynı Yönetmeliğin 22 nci maddesi baĢlığı ile birlikte aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “Proje değerlendirmesi, izlenmesi ve proje kapsamında görev alanlara yapılabilecek ödemeler MADDE 22 – (1) Proje değerlendirme heyeti toplantılarında görev alacak yükseköğretim kurumu öğretim üyeleri 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 38 inci maddesi çerçevesinde görevlendirilebilir ve ücretleri bu madde kapsamında bulunan tutar geçilmemek üzere Genel Müdürlük tarafından ödenir. (2) Ankara dıĢından katılan proje değerlendirme heyeti üyelerinin harcırahları 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre ödenir. (3) Desteklenmesi uygun bulunan ENAR projelerinin dört aylık dönemlerde dönemsel teknik kazanımlar, faaliyet gerçekleĢmeleri, projedeki ilerleme, gerçekleĢen veya öngörülen sapmaların proje geliĢimine etkisi ve alınması gerekli önlemlere iliĢkin izlemenin yapılması için görevlendirilen izleyicilere de birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre ödeme yapılır. (4) Desteklenen projelerde, proje süresiyle sınırlı olmak kaydıyla proje kapsamında görev yapan öğretim elemanlarına 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 38 inci maddesi çerçevesinde belirlenen tutar geçilmemek üzere proje sözleĢmesinde belirlenen tutarlar proje bütçesinden aylık ücret olarak ödenebilir. (5) Proje bütçesinde belirlenen tutarları aĢmayacak Ģekilde, proje kapsamında proje personeli ve/veya Genel Müdürlük personeli tarafından gerçekleĢtirilecek yurtiçi ve yurtdıĢı seyahatlere iliĢkin harcırahlar, 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre proje bütçesinden ödenir.” MADDE 23 – Aynı Yönetmeliğin 23 üncü maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 23 – (1) SözleĢmede yer alan, personel ücreti, hizmet alımı, proje personeli ve/veya Genel Müdürlük personelinin proje kapsamındaki harcırah ve seyahat giderleri, makine-donanım, prototip kalıp, yazılım lisansı, sarf malzemesi, laboratuvar test ve analiz raporları, mevcut bir cihazın iyileĢtirilmesi için yapılan harcamalar, gümrük masrafları, güvenlik tedbirleri ile ilgili giderler sözleĢmeye uygun olarak desteklenir.” MADDE 24 – Aynı Yönetmeliğin 24 üncü maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 24 – (1) Sermaye kullanım maliyeti, amortismanlar, depozitolar, avans ödemeleri, dağıtım, pazarlama ve reklam giderleri, coğrafi iĢaret ve marka tescil giderleri, sekreterlik ve benzeri idari giderler, brüt ücretin yanında teĢvik, motivasyon ve benzeri prim giderleri, sosyal yardımlaĢma vakıf ödentileri, seyahatlerde ulaĢım, harcırah ve konaklama dıĢındaki kongre, fuar, seminer katılım ücretleri gibi giderler, yakıt giderleri, büro makineleri, ısıtma, aydınlatma için yapılan masraflar, ofis, depo, stant, ve benzeri kiralar, inĢaat ve tesisat giderleri ve kırtasiye giderleri ve sözleĢme imzalanmadan önce yapılan giderler desteklenmez.” MADDE 25 – Aynı Yönetmeliğin 25 inci maddesinin birinci, ikinci ve beĢinci fıkraları aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(1) Firma, kurum ile imzalanan protokol çerçevesinde projenin yürütülmesinden, izlenmesinden, proje sonuçlarının ticarileĢtirilmesinden, sözleĢmede belirtilen yükümlülüklerinin yerine getirilmesinden, firma katkısına ait dekontun bir nüshasını elektronik ortamda veya yazı ekinde Genel Müdürlüğe göndermekten, (2) Kurum, bu Yönetmelik ile kendisine verilen görevler çerçevesinde projenin, sözleĢmeye uygun olarak etkin bir Ģekilde yürütülmesinden, proje hesabına yatırılan katkı ve destek miktarlarının takibinden ve oluĢabilecek problemlerin çözümünden, Genel Müdürlüğe gerekli bilgi akıĢının sağlanmasından, gerekli satın almalarla ilgili iĢlemlerin yapılmasından ve muhasebeleĢtirilmesinden, proje bütçesinde yer almayan alımların yapılmamasından, Genel Müdürlükçe uygun görülen değiĢikliklerin uygulanmasından, sözleĢmede ve proje sonuçlandırma tutanağında belirtilen yükümlülüklerinin yerine getirilmesinden,” “(5) Genel Müdürlük, projelerin yürütülmesinde kaynakların etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak için gerekli tedbirlerin alınmasından,” MADDE 26 – Aynı Yönetmeliğin 26 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(1) Projede görev alanlar tarafından; tüm bilgi ve belgeler ticari gizli bilgi olarak kabul edilip, proje ortaklarının ve Genel Müdürlüğün izni alınmadan üçüncü kiĢilere herhangi bir yolla aktarılamaz. (2) Proje değerlendirme heyeti üyelerinden ve izleyicilerden gizliliğe uyulması konusunda taahhütname alınır.” MADDE 27 – Aynı Yönetmeliğin 27 nci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 27 – (1) Proje yürütücüsü, Genel Müdürlük desteğini belirtmek Ģartıyla, yurtiçinde veya yurtdıĢında proje ile ilgili makale yayımlayabilir ve tebliğ sunabilir. Yayımlanmak üzere kabul edilen makalelerin bir örneğinin Bakanlığa gönderilmesi zorunludur. Gizlilik gerektiren hallerde, koĢullara uyulması yayın yapanların sorumluluğundadır. (2) Bu Yönetmelik ile desteklenen proje kapsamında satın alınan ve proje sonuçlarının uygulanmasına yönelik olarak kullanılacak tüm malzemeler, makine ve donanımların mülkiyeti projenin tamamlanmasını müteakip, kurum ve firma arasında yapılacak anlaĢma uyarınca Genel Müdürlük onayı alınarak proje ortaklarına devredilebilir. (3) Projenin bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde iptali veya sözleĢmesinin feshedilmesi durumunda, proje kapsamında, Genel Müdürlük desteği ile alınan makine donanımının mülkiyetinin devredilmesi veya baĢka ortaklarla projenin devam etmesi konusunda tasarruf yetkisi Genel Müdürlüğündür. Proje ortakları hiçbir hak talep edemez. (4) Projenin bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde durdurulması, iptal edilmesi veya sonuçlandırılması durumunda, proje özel hesabında kalan tutar, varsa birikmiĢ faizi ile birlikte Bakanlık ve proje ortaklarının banka hesabına projeye yapmıĢ oldukları katkı oranında iade edilir. (5) Genel Müdürlük tarafından desteklenen projelerin gerçekleĢtirilmesi sırasında ortaya çıkan her türlü fikri ve sınaî mülkiyet haklarının paylaĢımı, proje sözleĢmesinin eki olmak üzere, proje ortakları arasında yapılacak bir anlaĢma ile belirlenir. (6) Projenin sonuç raporunun Genel Müdürlükçe kabul edilmesi halinde Genel Müdürlüğün belirlediği formatta hazırlanan proje sonuçlandırma tutanağının proje ortakları ve Genel Müdür tarafından imzalanması ile proje sonuçlandırılmıĢ sayılır.” MADDE 28 – Aynı Yönetmeliğin 28 inci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 28 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında, ENAR projeleri yönlendirme heyeti tarafından, ihtiyaç duyulan konularda konferans, panel gibi aktiviteler düzenlenebilir ve giderleri Genel Müdürlük bütçesinden karĢılanır.” MADDE 29 – Aynı Yönetmeliğin 29 uncu maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 29 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında amaca uygun olarak tamamlanmıĢ proje sonuçlarının ekonomik, mali ve teknik yönlerden değerlendirilmesi ENAR projeleri yönlendirme heyeti tarafından yapılır.” MADDE 30 – Aynı Yönetmeliğin 31 inci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 31 – (1) Proje değerlendirme heyeti ve izleyiciler, kendi çalıĢtıkları üniversite, kuruluĢ veya firmadan gelen proje önerilerini değerlendiremez. (2) Proje kapsamında yer alan mal ve hizmetler, proje ortaklarına ait firmalardan satın alınamaz, alınması halinde bunlara ait bedeller ödenmez. (3) Bir projeye ek süre verilmesi durumunda, ek bütçe talebi ve ek süre için personel ödemesi yapılamaz. (4) Dönemsel firma katkısı yatırılmadan proje hesabından söz konusu döneme ait harcama yapılamaz. (5) Herhangi bir değiĢiklikle ilgili Genel Müdürlük onayı alınmadan değiĢiklik konusu ile ilgili iĢlem yapılamaz. Genel Müdürlük onayı alınmaksızın yapılan iĢlemler hakkında uygulanacak karar ENAR projeleri yönlendirme heyeti tarafından verilir.” MADDE 31 – Aynı Yönetmeliğin 32 nci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 32 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında yapılacak harcamalar 5018 sayılı Kanun kapsamında denetlenir.” MADDE 32 – Aynı Yönetmeliğe aĢağıdaki Geçici Madde 1 eklenmiĢtir. “2013 yılı proje baĢvuruları GEÇĠCĠ MADDE 1 – (1) 2013 yılı proje baĢvuruları 31 Aralık 2012 tarihi yerine Genel Müdürlük tarafından ilan edilen tarihe kadar yapılır. Yönetmelikte söz konusu olan proje süreci ile ilgili diğer tarihlerinde oluĢan gecikme süresi kadar ötelenir.” MADDE 33 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 34 – Bu Yönetmelik hükümlerini Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı yürütür. [R.G. 21 ġubat 2013 – 28566] —— • —— TEBLĠĞ Maliye Bakanlığından: VERGĠ USUL KANUNU GENEL TEBLĠĞĠ (SIRA NO: 424) 1. GiriĢ Elektronik fatura kullanımına iliĢkin usul ve esasları belirleyen ve 5/3/2010 tarihli ve 27512 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 397) ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan dağıtım lisansı alan elektrik ve doğalgaz dağıtım Ģirketlerinden ve organize sanayi bölgesi tüzel kiĢiliklerinden; elektrik ve doğalgaz abone bilgileri ile tüketim bilgilerinin alınmasına yönelik açıklamalara yer verilen ve 7/12/2012 tarihli ve 28490 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde (Sıra No: 420) yapılan değiĢiklikler ve kıymetli madenler aracı kuruluĢlarının kıymetli maden alım/satımında belge düzeni bu Tebliğin konusunu teĢkil etmektedir. 2. 397 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde Yapılan DeğiĢiklikler 2.1. 397 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 28/6/2012 tarihli ve 28337 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan 416 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile değiĢtirilen dördüncü bölümü aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “4. e-Fatura Uygulamasından Yararlanma 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesi uyarınca fatura düzenlemek zorunda olan mükelleflere bu Tebliğde getirilen usul ve esaslar çerçevesinde eFatura gönderme ve/veya alma izni verilmesi uygun görülmüĢtür. (Tebliğin 8 inci bölümünde yer alan istisna hariç olmak üzere) Uygulamadan yararlanmak isteyen mükelleflerin, baĢvuru iĢlemlerini www.efatura.gov.tr internet adresinde yayımlanan baĢvuru kılavuzuna uygun olarak yerine getirmeleri gerekmektedir. BaĢkanlık tarafından yapılan değerlendirme sonrasında baĢvuruları uygun bulunan mükelleflerin kullanıcı hesapları BaĢkanlıkça tanımlanacak ve aktive edilecektir. Bu iĢlemlerin tamamlanmasının ardından kullanıcı hesabı aracılığı ile e-Fatura gönderme ve/veya alma iĢlemleri gerçekleĢtirilecektir. Tüzel kiĢi mükellef olmayan ve e-fatura göndermek ve/veya almak isteyen kurum, kuruluĢ ve iĢletmelerin uygulama karĢısındaki durumu ve uygulamadan yararlanma prosedürleri, yapacakları baĢvuru üzerine BaĢkanlık tarafından belirlenecektir.” 2.2. 397 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 5.1.1 bölümünün beĢinci paragrafı aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “Uygulamaya entegre olmak isteyenler, bilgi iĢlem sistemlerinde gerekli ön hazırlıkları tamamladıktan sonra, sistemlerini ve fatura ile ilgili süreçlerini açıklayan dokümanlarla birlikte www.efatura.gov.tr internet adresinde yer alan baĢvuru kılavuzuna uygun olarak BaĢkanlığa baĢvuruda bulunacaklardır.” 2.3. 397 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7 nci bölümünün birinci paragrafı aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “Vergi Usul Kanunu kapsamında yapılacak düzenlemeler çerçevesinde kullanılmak üzere, tüzel kiĢi, diğer kurum, kuruluĢ, iĢletmelere ve istemeleri halinde gerçek kiĢi mükelleflere ait veri bütünlüğünün, kaynağın ve içeriğin garanti altına alınması ile gerekli durumlarda gizliliğin sağlanması fonksiyonlarının yerine getirilmesi amacı ile oluĢturulan ve e-Fatura Uygulaması bünyesinde yapılan iĢlemlerde kullanılması zorunlu olan Mali Mühür, BaĢkanlık adına TÜBĠTAK-UEKAE tarafından hazırlanan elektronik sertifika alt yapısını ifade etmektedir.” 2.4. 397 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7 nci bölümünün son paragrafından sonra gelmek üzere aĢağıdaki paragraf eklenmiĢtir. “e-Fatura uygulamasından yararlanan mükellefler ile diğer kurum, kuruluĢ ve iĢletmelerin e-faturalarını kendi mali mühür sertifikaları ile onaylamaları veya nitelikli elektronik sertifikaları ile imzalamaları esastır. Ancak e-fatura uygulamasını özel entegratör vasıtasıyla kullananlar düzenlenecek e-faturaların özel entegratörün mali mühür sertifikası ile onaylanmasına izin verebilirler.” 3. 420 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde Yapılan DeğiĢiklik 3.1. 420 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “5. Bilgi verme dönemi ve gönderilme zamanı” bölümünün 5.1. ve 5.2. bentleri aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “5.1. 1 Ocak 2013 tarihi itibariyle iĢyeri elektrik ve doğalgaz tüketim bilgileri, tüketim bilgilerinin okunduğu dönemi izleyen ikinci ayın ondördüncü günü saat 24.00'e kadar elektronik ortamda Maliye Bakanlığına (Gelir Ġdaresi BaĢkanlığı BTRANS aracılığıyla) gönderilmesi gerekmektedir. 5.2. 1 Ocak 2013 tarihi itibariyle yeni tesis edilen, değiĢen veya kapanan aboneliklere iliĢkin abone bilgileri, abonelik iĢleminin tesis edilmesini izleyen ikinci ayın ondördüncü günü saat 24.00'e kadar elektronik ortamda Maliye Bakanlığına (Gelir Ġdaresi BaĢkanlığı BTRANS aracılığıyla) gönderilmesi gerekmektedir.” 4. Kıymetli Madenler Aracı KuruluĢlarının Kıymetli Maden Alım/Satımında Belge Düzeni 5/4/1994 tarihli ve 21896 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan 226 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 1/5/1994 tarihinden geçerli olmak üzere, 7/8/1989 tarihli ve 89/14391 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar ile tanımlanan yetkili müesseselerce döviz alıĢ ve satıĢlarında düzenlenen döviz alım ve satım belgesi mezkûr Tebliğde belirlenen Ģartları taĢımaları kaydıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi zorunlu belgeler kapsamına alınmıĢtı. Bilâhare, Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, 5/1/2008 tarihli ve 26747 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan 379 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 22/9/2006 tarihli ve 26297 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara iliĢkin 2006-32/32 No.lu Tebliğ ile kendilerine kıymetli maden alım/satım yapma yetkisi verilen yetkili müesseselere, 1/3/2008 tarihinden geçerli olmak üzere, kıymetli maden alımında “Kıymetli Maden Alım Belgesi”, satımında da “Kıymetli Maden Satım Belgesi” düzenleme zorunluluğu getirilmiĢti. 1/8/2008 tarihli ve 26954 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan 385 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de, yetkili müesseselerin söz konusu belgeleri döviz alım/satım belgesi ve kıymetli maden alım/satım belgesi olarak ayrı belgeler olarak değil, döviz ve kıymetli maden alımında “Döviz ve Kıymetli Maden Alım Belgesi”, satımında da “Döviz ve Kıymetli Maden Satım Belgesi” adı altında tek belge olarak düzenlemesi imkânı getirilmiĢtir. Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi ile Maliye Bakanlığı, mükellef ve meslek grupları itibariyle muhasebe usul ve esaslarını tespit etmeye, bu Kanuna göre tutulmakta olan defter ve belgeler ile bunlara ilaveten tutulmasını veya düzenlenmesini uygun gördüğü defter ve belgelerin mahiyet, Ģekil ve ihtiva etmesi zorunlu bilgileri belirlemeye ve bunlarda değiĢiklik yapmaya yetkili kılınmıĢtır. Mezkûr hükmün Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karara dayanılarak yayımlanan Kıymetli Madenler Borsası Aracı KuruluĢlarının Faaliyet Esasları ile 21/5/2007 tarihli ve 26528 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Kıymetli Madenler Aracı Kurumlarının KuruluĢu Hakkında Yönetmelik kapsamında Ġstanbul Altın Borsasında faaliyet göstermek üzere Hazine MüsteĢarlığınca kuruluĢuna izin verilen, kendi nam ve hesabına, baĢkası nam ve hesabına, kendi namına baĢkası hesabına iĢlem yapan kıymetli maden aracı kurumları ile kıymetli maden üretimi veya ticareti ile iĢtigal eden anonim Ģirketlere kıymetli maden alımında “Kıymetli Maden Alım Belgesi”, satımında da “Kıymetli Maden Satım Belgesi” düzenleme zorunluluğu getirilmiĢ ve bu belgelerin Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi gereken belgeler kapsamına alınması uygun görülmüĢtür. Vergi dairesi baĢkanlıklarıyla veya defterdarlıklarla anlaĢması bulunan matbaalar ile noterler tarafından basımı ya da tasdiki yapılacak Kıymetli Maden Alım/Satım Belgelerinin birer örneği 379 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekinde (EK: 1, 2) bulunmakta olup örnek belgelerde bulunan “Yetkili Müessesenin” ibaresi bu Tebliğ kapsamında zorunluluk getirilen mükellefler bakımından “Kıymetli Madenler Aracı KuruluĢu” olarak değiĢtirilmiĢtir. Bu Tebliğ ile düzenlenme zorunluluğu getirilen belgelere iliĢkin olarak 379 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin birinci bölümünde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde iĢlem yapılacaktır. Yukarıda belirtilen Ģartlara uygun olarak belge düzenlenmediğinin veya gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde, mükellefler adına Vergi Usul Kanununda yer alan cezalar tatbik edilecektir. 5. Yürürlük 5.1. Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. [R.G. 21 ġubat 2013 – 28566] —— • —— YARGITAY KARARI Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden: Esas No : 2011/16682 Karar No : 2012/30236 YARGITAY ĠLAMI Ġncelenen Kararın: Mahkemesi : Mengen Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Tarihi : 6/7/2006 Numarası : Esas No: 2006/62 Karar No: 2006/58 Davacılar : 1- Cevat Tiryaki 2- Fatime Tiryaki Davalı : Hasımsız Dava Türü : Evlenmeye Ġzin Verilmesi Temyiz Eden : Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüĢülüp düĢünüldü. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesi ile ilave edilen geçici 3. maddenin (1) fıkrası gereğince 1086 sayılı Kanunun temyize iliĢkin hükümlerinin uygulanması gerekmiĢtir. Davacılar Cevat ve Fatime Tiryaki tarafından 22/6/2006 tarihinde hasımsız olarak açılan davada, müĢterek çocukları YetiĢ Tiryaki'nin evlenmesine izin verilmesinin istenildiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeyerek kesinleĢtiği anlaĢılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 124/2. maddesi ile “Ancak, hakim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple on altı yaĢını doldurmuĢ olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir” hükmü getirilmiĢtir. Evlenmesine izin verilmesi istenilen 27/02/1991 doğumlu YetiĢ Tiryaki'nin dava ve hüküm tarihinde on altı yaĢını doldurmadığı anlaĢılmaktadır. Mahkemece, kanuni Ģartın oluĢmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken Türk Medeni Kanununun 124/2. maddesi hükmüne aykırı olarak evlenmeye izin verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 13/12/2012 [R.G. 21 ġubat 2013 – 28566] —— • —— BAKANLAR KURULU KARARI Karar Sayısı : 2013/4284 Ekli ―Teknik Düzenlemeler Rejimi Kararı‖nın yürürlüğe konulması; Ekonomi Bakanlığının 20/12/2012 tarihli ve 86802 sayılı yazısı üzerine, 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Kanunun 5 inci, 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Kanunun 55 inci, 2/2/1984 tarihli ve 2976 sayılı Kanunun 3 üncü maddelerine göre, Bakanlar Kurulu‘nca 28/1/2013 tarihinde kararlaĢtırılmıĢtır. Abdullah GÜL CUMHURBAġKANI Recep Tayyip ERDOĞAN BaĢbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan YardımcısıBaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan Yardımcısı S. ERGĠN F. ġAHĠN S. ERGĠN N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği Bakanı V.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELĠK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve ġehircilik BakanıDıĢiĢleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı M. GÜLER C. YILMAZ Ö. ÇELĠK M. ġĠMġEK ĠçiĢleri Bakanı Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı N. AVCI Ġ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su ĠĢleri Bakanı M. MÜEZZĠNOĞLU B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaĢtırma, Denizcilik ve HaberleĢme Bakanı TEKNĠK DÜZENLEMELER REJĠMĠ KARARI BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Yetki Amaç MADDE 1 – (1) Bu Kararın amacı; dıĢ ticarete konu ürünlerin teknik düzenlemelere uygun ve güvenli olmasını temin etmek; bu çerçevede ilgili teknik mevzuatın dıĢ ticarete uyarlanması, uygulanması, ithalatta ve ihracatta denetim yapılması veya yaptırılması, denetim yapacak kuruluĢların tespiti ile teknik düzenlemesine uygun ve güvenli olmayan ürünlerin ithalat ve ihracatının önlenmesine dair usul ve esasları belirlemek; dıĢ ticarette teknik engellerin önlenmesine yönelik çalıĢmalar yapmak; teknik düzenlemeler, ürün güvenliği ve denetime dair mevzuat, politika ve uygulamaları koordine etmek ve uluslararası yükümlülüklere uygunluğunu sağlamaktır. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Karar; dıĢ ticarete konu ürünlerin tabi olacağı teknik düzenlemeleri, yapılacak denetimleri, denetim yapacak kuruluĢları, yetkili kuruluĢların bu çerçevedeki yetki ve sorumluluklarını, ithalatçıların ve ihracatçıların sorumluluklarını, alınacak önlemleri, uygulanacak müeyyideleri ve ilgili bildirimleri kapsar. Tanımlar MADDE 3 – (1) Bu Kararda geçen; a) Bakanlık: Ekonomi Bakanlığını, b) Ciddi risk: Etkileri kısa vadede ortaya çıkmayanlar da dahil olmak üzere, yetkili kuruluĢların ivedi müdahalesini gerektiren her türlü riski, c) Denetim: DıĢ ticarete konu bir ürünün bu Karara, bu Karara dayalı teknik düzenlemelere veya genel ürün güvenliği gereklerine uygun olup olmadığının tespiti amacıyla yapılan faaliyeti, ç) Güvenli ürün: Kullanım süresi içinde, normal kullanım koĢullarında risk taĢımayan veya kabul edilebilir ölçülerde risk taĢıyan ve temel gerekler bakımından azami ölçüde koruma sağlayan ürünü, d) Ġthalatçı: Bir ürünü yurt dıĢından getirerek piyasaya arz eden Türkiye‘de yerleĢik gerçek veya tüzel kiĢiyi, e) Ġhracatçı: Ġhraç edeceği mala göre ilgili ihracatçı birlikleri genel sekreterliğine üye olan, vergi numarasına sahip gerçek veya tüzel kiĢiler ile tüzel kiĢilik statüsü bulunmamakla birlikte yürürlükteki mevzuata istinaden hukuki tasarruf yapma yetkisi tanınan ortaklıkları, f) Kalite (ticari): Bir ürünün veya hizmetin belli bir ihtiyacı karĢılayabilme yeteneğini belirleyen standartları veya özellikleri zorunlu uygulamaya koyan teknik düzenlemelerde öngörülen asgari vasıfların tümünü, g) Standart: Bir ulusal veya uluslararası standardizasyon kuruluĢu tarafından kabul edilen, mevcut Ģartlar altında en uygun seviyede bir düzen kurulmasını amaçlayan, ortak ve tekrar eden kullanımlar için ürünün vasıflarını, iĢleme veya üretim yöntemlerini veya bunlarla ilgili terminoloji, sembol, ambalajlama, iĢaretleme, etiketleme veya uygunluk değerlendirme iĢlemlerini tek tek veya birkaçını ele alarak belirleyen uyulması ihtiyari düzenlemeyi, ğ) Teknik düzenleme: Bir ürünün vasıflarını, iĢleme ve üretim yöntemlerini, bunlarla ilgili terminoloji, sembol, ambalajlama, iĢaretleme, etiketleme veya uygunluk değerlendirme iĢlemlerini tek tek veya birkaçını ele alarak belirleyen ve uyulması zorunlu her türlü düzenlemeyi, h) Yetkili kuruluĢ: Bir kanunla veya düzenleyici iĢlemle bir ürün veya ürün grubuna iliĢkin mevzuatı hazırlamak veya yürütmekle veya bu ürünleri denetlemekle yetkili kılınan kamu kuruluĢunu, ifade eder. Yetki MADDE 4 – (1) Bu Karar çerçevesinde; a) Ürünlere iliĢkin teknik mevzuatı dıĢ ticarete uyarlamaya, diğer yetkili kuruluĢlarla iĢbirliği halinde dıĢ ticarette uygulamaya ve uygulamaya iliĢkin usul ve esasları belirlemeye, b) DıĢ ticarete konu ürünlerin teknik düzenlemesine veya genel ürün güvenliği gereklerine uygun olup olmadığına iliĢkin denetim yapmaya ve yaptırmaya veya ilgili mevzuatın diğer bakanlık ve kuruluĢlara verdiği yetkiler saklı kalmak üzere denetim yapacak kuruluĢları belirlemeye, c) Ġç piyasaya yönelik teknik düzenlemesi bulunmayan ürünlerin dıĢ ticarette denetime esas olacak özelliklerini tespit etmeye veya ettirmeye ve bu özelliklere göre denetim yapmaya veya yaptırmaya, ç) Türk standartlarından veya uluslararası standartlardan ihtiyaç duyulanları ihracatta veya ithalatta uygulamaya koymaya veya uygulamadan kaldırmaya ve bu standartlara göre denetim yapmaya veya yaptırmaya, d) Standart dıĢı, atık, artık ve çevre yönünden risk taĢıyan maddelerin ithaline ve ihracına iliĢkin düzenlemeleri yapmaya, e) DıĢ ticarette denetim yapan kuruluĢlar arasında koordinasyonu sağlamaya, f) Ġthalat ve ihracat denetimleri ile piyasa gözetimi ve denetimi arasında uyum, iĢbirliği ve bilgi akıĢını sağlamaya, buna iliĢkin enformasyon altyapısını oluĢturmaya, denetimlerle ilgili ulusal ve uluslararası bildirim sistemlerini kurmaya ve bildirimleri yapmaya, bu faaliyetler hakkında kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla gerekli çalıĢmaları yapmaya ve raporlar hazırlamaya, g) Ġhraç ürünlerine teknik engel uygulayan ülkelerin uygulamalarının kaldırılmasını teminen giriĢimde bulunmaya, görüĢmeler yapmaya, uluslararası anlaĢmalar çerçevesinde gerekli tedbirleri almaya, karĢılıklı tanıma ve iĢbirliği anlaĢmaları yapmaya, ğ) Ġhraç tarım ürünlerinin alıcı ülke pazarlarının taleplerini karĢılayacak nitelikte ihracını teminen bu ürünlerden gerekli görülenlerin çeĢidini, yetiĢtirildikleri bölgenin özelliklerini ve ulaĢım durumunu gözönüne alarak uygun kesim, toplama ve ihraç tarihlerini belirlemek üzere ilgililerden oluĢan bir komisyon kurmaya, h) Ġhracata konu tarım ve gıda ürünlerinin insan, hayvan veya bitki sağlığı ve yaĢamı ile tüketicinin ve çevrenin korunması bakımından alıcı ülkede Türk mallarının itibarına veya ihracata zarar verdiğinin tespiti halinde ilgili kuruluĢlarla müĢtereken tedbir almaya, ı) Bu Karara dayalı teknik düzenlemelerde ve her aĢamada denetimlerde değiĢiklik yapmaya ve önlem almaya, denetim hizmeti karĢılığında alınacak ücretin taban ve tavanını ve ödeme usulünü belirlemeye, denetimlerle ilgili her türlü bilgi ve belgeyi istemeye, münhasıran Bakanlıkça yapılacak ve yaptırılacak denetimlerde numune alımına ve analiz için laboratuvarları yetkilendirmeye iliĢkin usul ve esasları belirlemeye, i) Bu Karara dayalı teknik düzenlemelerde ve denetim iĢlemlerinde gerekli hallerde değiĢiklik yapmaya, izin vermeye, istisna getirmeye, özel ve zorunlu durumları inceleyip sonuçlandırmaya, j) DıĢ ticarete konu ürünlerle ilgili gözetim faaliyetlerinde bulunacak uluslararası gözetim Ģirketlerinin tabi olacakları Ģartları tespit etmeye, k) Dünya Ticaret Örgütü KuruluĢ AnlaĢması ekinde yer alan Ticarette Teknik Engeller AnlaĢması yükümlülükleri ve Avrupa Birliği ile karĢılıklı yükümlülükler kapsamında, teknik düzenlemeler ile denetime iliĢkin mevzuat ve mevzuat değiĢikliklerinin Dünya Ticaret Örgütü Sekretaryasına ve Avrupa Komisyonuna bildirimini yapmaya, l) Ġthal ürünlerin ciddi risk taĢıdığının veya mevzuatına uygun olmadığının piyasa gözetimi ve denetimi veya diğer yollardan tespiti halinde gerektiğinde ithalatta denetim yapmaya veya yaptırmaya, bu ürünlerin ciddi zarara sebebiyet verdiği durumlarda üretici veya ihracatçı ülkeler nezdinde giriĢimde bulunmaya veya ihtiyaç halinde üretici veya ihracatçı ülkelerle iĢbirliği mekanizmaları kurmaya ve iĢletmeye, Bakanlık yetkilidir. ĠKĠNCĠ BÖLÜM DıĢ Ticarette Denetim, Sorumluluklar, Malların Serbest DolaĢımı, Bildirimler DıĢ ticarette denetim MADDE 5 – (1) DıĢ ticarette denetim çok taraflı ve ikili anlaĢmalar, bu Karar, zorunlu standartlar dahil teknik düzenlemeler, bu Karara dayalı yönetmelikler, tebliğler, yazılı bildirimler ve talimatlar çerçevesinde ve risk analizi yöntemiyle yapılır. Ġthalat denetimi MADDE 6 – (1) Ġthalat denetiminde insan, hayvan veya bitki sağlığı ve yaĢamı ile tüketicinin ve çevrenin korunması ve 11 inci maddenin ikinci fıkrasında sayılan diğer kamu yararları esas alınır. Ġthalat denetimi ile piyasa gözetimi ve denetiminde iĢbirliği MADDE 7 – (1) Bakanlık, ithalat denetimi sırasında ciddi risk taĢıdığı veya mevzuata uygun olmadığı tespit edilen ürünler hakkında piyasa gözetimi ve denetimi yapan kuruluĢlara acilen bilgi verir. (2) Piyasa gözetimi ve denetimi yapan kuruluĢlar, ciddi risk taĢıdığını veya mevzuata uygun olmadığını tespit ettikleri ürünler ile buna karĢı aldıkları önlemler hakkında Bakanlığı acilen bilgilendirir ve ithalatta önlem alınmasını talep edebilir. (3) Bakanlık, ilgili Bakanlık ve kuruluĢlarla bu maddede düzenlenen önlemlerin alınması ve gerektiğinde risk altındaki kiĢilerin ve kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla etkin ve hızlı iĢbirliği yapar. Ġhracat denetimi MADDE 8 – (1) Ġhracat denetiminde ticari kalite esas alınır ve insan, hayvan veya bitki sağlığı ve yaĢamı, tüketicinin ve çevrenin korunması ile 11 inci maddenin ikinci fıkrasında sayılan diğer kamu yararları gözetilir. (2) Ġhracata konu tarım ve gıda ürünlerinin insan, hayvan veya bitki sağlığı ve yaĢamı ile tüketicinin ve çevrenin korunması bakımından alıcı ülkede Türk mallarının itibarına veya ihracata zarar verdiğinin tespiti halinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığıyla iĢbirliği halinde belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde ihracatta denetim yapılır. Ġthalatçının sorumluluğu MADDE 9 – (1) Ġthalatçı, ithal ettiği ürünlerin teknik düzenlemesine ve genel ürün güvenliği gereklerine uygun olmasından sorumludur. Ġthalatçının bu sorumluluğu, ürün piyasaya arz edildikten sonra da devam eder. Ġhracatçının sorumluluğu MADDE 10 – (1) Ġhracatçı, ihraç ettiği ürünlerin kaliteli, güvenli ve ihracatta tabi olacağı teknik düzenlemelerde öngörülen diğer hususlara uygun olmasından sorumludur. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında malların serbest dolaĢımı MADDE 11 – (1) Türkiye-Avrupa Birliği Ortaklık Konseyinin 1/95 sayılı Kararı kapsamında olmak kaydıyla, Türkiye‘de ve Avrupa Birliği‘ne üye bir ülkede mevzuatına uygun olarak üretilmiĢ veya serbest dolaĢıma girmiĢ bir ürünün ihracı, ithali veya transit geçiĢi engellenemez. (2) Ancak, genel ahlak, kamu düzeni veya kamu güvenliği; insan, hayvan veya bitki sağlığının ve yaĢamının korunması; sanatsal, tarihi veya arkeolojik değer taĢıyan ulusal varlıkların veya sınai ya da ticari mülkiyetin korunması gerekçesiyle veya ulusal yargı organları veya Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından kamu yararı vasfı kabul görmüĢ, tüketicinin, çevrenin ve yol güvenliğinin korunması gibi diğer gerekçelerle malların ithaline, piyasaya arzına, hizmete sunulmasına, ihracına veya transitine yasaklama veya kısıtlama getirilebilir. Bu yasaklama veya kısıtlamalar, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ticarette keyfi bir ayrım aracı veya örtülü bir kısıtlama aracı oluĢturamaz. Uygulama birliği ve bildirim yükümlülüğü MADDE 12 – (1) Teknik düzenlemelerin ve denetimlerin dıĢ ticarette koordinasyonu, takibi, bildirimi ve Ģeffaflığı için uygulama birliği ve yeknesaklık bu Karar çerçevesinde sağlanır. Yetkili kuruluĢlar hazırladıkları teknik düzenlemeleri taslak aĢamasında iken görüĢü alınmak üzere Bakanlığa (Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü) bildirir. (2) Dünya Ticaret Örgütü KuruluĢ AnlaĢması ekinde yer alan Ticarette Teknik Engeller AnlaĢması taahhütlerinin ve Avrupa Birliği ile karĢılıklı yükümlülüklerin gerektirdiği hallerde yetkili kuruluĢlar hazırladıkları teknik mevzuat taslaklarını ilgili mevzuata uygun olarak Dünya Ticaret Örgütüne ve Avrupa Komisyonuna bildirilmek üzere Bakanlığa (Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü) iletir. (3) 11 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen kısıtlama ve yasaklamaların gerekçeleri, ilgili mevzuat ve Gümrük Birliğince öngörülen bildirim prosedürleri takip edilerek Avrupa Komisyonuna bildirilir. (4) Yetkili kuruluĢlar, Bakanlığın 4 üncü madde çerçevesindeki görevlerini etkin ve hızlı olarak yapmasına yardımcı olur ve bu amaçla ilgili enformasyon ve bildirim sistemlerine bilgilerin gizliliğine iliĢkin ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla gerekli desteği sağlar. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Alınacak Önlemler ve Uygulanacak Müeyyideler Alınacak önlemler MADDE 13 – (1) DıĢ ticarete konu bir ürünün bu Karara ve bu Karara dayalı teknik düzenlemelere uygun olmadığının tespiti halinde, masrafları ithalatçıdan veya ihracatçıdan karĢılanmak üzere, riskle orantılı olarak aĢağıdaki önlemlerden biri veya birkaçı alınır: a) Ürünün ithalatına veya ihracatına izin verilmemesi. b) Bu Karara ve bu Karara dayalı teknik düzenlemelere uygunsuzluğun ithalatçı veya ihracatçı tarafından giderilmesinin mümkün olduğu hallerde bunu sağlamak için ithalatçının veya ihracatçının uyarılması. c) Bu Karara ve bu Karara dayalı teknik düzenlemelere uygunsuzluğun giderilmediği veya bunun imkansız olduğu durumlarda, ürünün kısmen veya tamamen imhası veya iĢlevsiz hale getirilmesinin sağlanması. (2) Ġhracata konu tarım ve gıda ürünlerinin 8 inci maddenin ikinci fıkrasına istinaden yapılacak denetiminde Türk mallarının itibarına veya ihracata zarar verdiği tespit edilen olumsuzluğun giderilmesi için ihracatçıya uyarıda bulunulur. Olumsuzluğun giderilememesi veya giderilmesinin mümkün olmaması halinde ürünün ihracatına izin verilmez. Uygulanacak müeyyideler MADDE 14 – (1) Bu Karara, bu Karara dayalı yönetmeliklere, tebliğlere, yazılı bildirimlere, talimatlara veya taahhütnamelere aykırı hareket edenler, sahte belge kullananlar ve belgelerde tahrifat yapanlar hakkında, ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla, fiilin ağırlığına göre ayrıca aĢağıdaki müeyyidelerden biri veya birkaçı uygulanır: a) Firmanın yazılı uyarılması. b) Firmanın bu Karara istinaden yayımlanan mevzuatla tanınan muafiyetlerden süreli veya süresiz men edilmesi. c) Firmanın ithalatının veya ihracatının süreli veya süresiz durdurulması. ç) Uluslararası gözetim Ģirketlerinin faaliyetten süreli veya süresiz men edilmesi veya statüsünün geri alınması. d) Taahhütname alınan durumlarda, taahhütnamede belirtilen ürünün ihracat için FOB ve ithalat için CIF değerinin %60‘ının, firmanın bağlı bulunduğu vergi dairesince ilgiliye tebliğ tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz satıĢ kuru üzerinden hesaplanacak TL karĢılığının, 2/2/1984 tarihli ve 2976 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde vergi dairesince tahsil edilerek bütçeye gelir kaydedilmesi. (2) Birinci fıkranın (c) ve (ç) bentleri kapsamında uygulanacak müeyyideler Resmi Gazete‘de yayımlanır. Yürürlükten kaldırılan mevzuat MADDE 15 – (1) 7/9/2005 tarihli ve 2005/9454 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan DıĢ Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Rejimi Kararı yürürlükten kaldırılmıĢtır. Ġlgili mevzuatta 2005/9454 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına yapılan atıflar bu Karara yapılmıĢ sayılır. Yürürlük MADDE 16 – (1) Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 17 – (1) Bu Karar hükümlerini Ekonomi Bakanı yürütür. [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— DANIġTAY ÜYELĠĞĠNE ġEÇME KARARI CumhurbaĢkanlığından: Karar Sayısı: 2013/4 DanıĢtay Üyeliğine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 155 inci ve 2575 sayılı DanıĢtay Kanununun 8 ve 9 uncu maddeleri gereğince, eski Deniz UlaĢtırması Genel Müdürü Ali KURUMAHMUT seçilmiĢtir. 21/2/2013 Abdullah GÜL CUMHURBAġKANI [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— YÖNETMELĠK Sosyal Güvenlik Kurumundan: SOSYAL GÜVENLĠK DENETMENLĠĞĠ VE SOSYAL GÜVENLĠK DENETMEN YARDIMCILIĞI SINAV, ATAMA, YETĠġTĠRĠLME, GÖREV VE ÇALIġMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELĠKTE DEĞĠġĠKLĠK YAPILMASINA DAĠR YÖNETMELĠK MADDE 1 – 26/5/2011 tarihli ve 27945 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Sosyal Güvenlik Denetmenliği ve Sosyal Güvenlik Denetmen Yardımcılığı Sınav, Atama, YetiĢtirilme, Görev ve ÇalıĢma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğinin adı “SOSYAL GÜVENLĠK DENETMENLĠĞĠ YÖNETMELĠĞĠ” Ģeklinde değiĢtirilmiĢtir. MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına aĢağıdaki bent eklenmiĢtir. “ö) Kamu Kurumundan alınan belge ve bilgilere dayalı tespit: Kanuna göre sigortalı sayılanların sigortalılık niteliğini, tescil iĢlemlerini kamu kurumlarından alınan belge ve bilgilere istinaden tespit edilmesini,” MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “b) GiriĢ sınavının yapıldığı tarih itibariyle 35 yaĢını doldurmamıĢ olmak,” MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(2) Komisyon, BaĢkanın uygun göreceği bir BaĢkan dört asıl ve üç yedek üyeden oluĢur. Asıl üyelerin herhangi bir nedenle Komisyona katılamamaları hâlinde, yedek üyeler tespit sırasına göre Komisyona katılırlar.” MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin üçüncü fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(3) Sınav sonuçları, Kurumun internet sayfasında sınav tarihinden itibaren en geç otuz gün içerisinde ilan edilir. Ayrıca sınav sonuçları sınavda baĢarılı olanların elektronik adreslerine de bildirilebilir.” MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına aĢağıdaki bent eklenmiĢtir. “ç) Mal bildirimine dair yazılı beyan,” MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin 15 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(1) Denetmen yardımcıları için, Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü tarafından üç yıllık süreyi kapsayacak Ģekilde yetiĢtirme planı hazırlanır ve bu plan BaĢkan tarafından onaylanır.” “(4) Denetmen yardımcıları, göreve baĢlama tarihinden itibaren bir aylık süre içinde görevlendirilen denetmen refakatinde Ġl müdürlüğündeki/sosyal güvenlik merkezindeki iĢ ve iĢlemlerinin yürütümü konusunda eğitim programına tabi tutulurlar. Birinci aydan sonra denetmenin refakatinde inceleme ve araĢtırma yapabilir, yerel denetime katılabilir ve denetmen refakatinde tutanaklara imza atabilirler.” MADDE 8 – Aynı Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(2) Denetmen yardımcıları görev yerlerine atanmalarından itibaren birinci yılın sonuna kadar denetmen refakatinde çalıĢırlar ve düzenlenecek raporları refakatinde çalıĢtıkları denetmenle birlikte imza ederler. Bir yıllık süreye temel ve hazırlayıcı eğitimde geçen süreler dâhildir.” “(3) Denetmen yardımcıları bir yıllık refakat sürecinde bağımsız denetim, kontrol ve tespit yapamazlar. Denetmenler tarafından, refakatlerindeki denetmen yardımcılarıyla ilgili olarak, Ģekli Sigorta Primleri Genel Müdürlüğünce belirlenecek refakat değerlendirme formu, her refakat dönemi sonunda sosyal güvenlik il müdürlükleri kanalıyla Sigorta Primleri Genel Müdürlüğüne gönderilir. Denetmen yardımcılarına, çalıĢtıkları Sosyal Güvenlik Ġl Müdürlüğünün olumlu görüĢü ve refakat çalıĢmalarında baĢarılı olmaları Ģartıyla, birinci yılın tamamlanmasından sonra BaĢkanlıkça re‟sen denetim, kontrol ve tespit yetkisi verilebileceği gibi, BaĢkanlık denetim, kontrol ve tespit yetkisini birinci yılın tamamlanmasından sonra ve en az bir ay önceden bildirmek suretiyle yeterlik sınav konularından yapılacak yetki sınavı sonucunda da verebilir. Denetim, kontrol ve tespit yetkisinin yetki sınavıyla verilmesi halinde, bu sınavdan yüz tam puan üzerinden en az yetmiĢ puan alınması gerekir. Bu sınava iliĢkin usul ve esaslar hakkında yeterlik sınavına iliĢkin hükümler uygulanır.” MADDE 9 – Aynı Yönetmeliğin 17 nci maddesi yürürlükten kaldırılmıĢtır. MADDE 10 – Aynı Yönetmeliğin 18 inci maddesinin birinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(1) Kurul; BaĢkanın uygun göreceği BaĢkan Yardımcısı veya Sigorta Primleri Genel Müdürü BaĢkanlığında, kayıt dıĢı istihdamla mücadeleden sorumlu Daire BaĢkanı ile BaĢkanın uygun göreceği genel müdürler ve daire baĢkanları arasından üç asıl ve üç yedek üye olmak üzere toplam beĢ asıl üç yedek üyeden oluĢur. Asıl üyelerin herhangi bir nedenle Kurula katılamamaları halinde yedek üyeler tespit sırasına göre Kurula katılırlar.” MADDE 11 – Aynı Yönetmeliğin 19 uncu maddesinin birinci ve beĢinci fıkraları aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢ ve aynı maddenin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıĢtır. “(1) Denetmen yardımcıları, aylıksız izin ile toplam üç ayı aĢan hastalık ve refakat izinleri hariç en az üç yıl fiilen çalıĢmak kaydıyla denetmenlik yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar.” “(5) Yazılı sınavın tarihi, yeri ve saati sınavdan en az bir ay önce, sözlü sınavın tarihi, yeri ve saati ise sözlü sınavdan en az on beĢ gün önce Kurulca belirlenen yöntemlerle ilgililere bildirilir.” MADDE 12 – Aynı Yönetmeliğin 24 üncü maddesinin birinci fıkrasının ilk paragrafı, aynı fıkranın (h) bendi ve aynı maddenin ikinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “Denetmen ve denetmen yardımcıları, sosyal güvenlik merkez müdürlüğünden intikal eden denetim gerekçeleri de dâhil, il müdürü veya görevlendireceği il müdür yardımcısı veya merkez müdürü tarafından verilen yazılı emir üzerine;” “h) BaĢkan veya yetki devrettiği genel müdür tarafından uygun görülmesi halinde ölüm ve malullükle sonuçlanan iĢ kazası ve meslek hastalığının soruĢturulması, ölüm ve malullükle sonuçlananlar dıĢındaki iĢ kazası ve meslek hastalığı hallerinin incelenmesi ve/veya soruĢturulması ve hastalık iddiası olaylarının incelenmesi,” “(2) Birinci fıkranın (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde belirtilen iĢler, denetim gerekçesinin havale tarihinden itibaren en geç onbeĢ gün, diğer bentlerde kayıtlı iĢler ise en geç iki ay içinde sonuçlandırılır.” MADDE 13 – Aynı Yönetmeliğin 25 inci maddesinin altıncı fıkrasının sonuna aĢağıdaki cümle eklenmiĢtir. “Denetmenlere ve denetmen yardımcılarına, görevlerini yaptıkları sırada ve görevlerini engellemek amacıyla cebir veya tehdit kullanan iĢveren, sigortalı, iĢyeri sahipleri ve bu iĢle ilgili diğer kiĢiler hakkında adli merciler nezdindeki baĢvuru ve takip iĢlemleri, ilgili il müdürlüğünce yürütülür.” MADDE 14 – Aynı Yönetmeliğin 26 ncı maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 26 – (1) Sigorta Primleri Genel Müdürlüğünce hazırlanan denetim programı veya il müdürünce gerekli görülen sektörler, iĢyerleri, iĢverenler ve diğer üçüncü kiĢiler ile sağlık hizmet sunucuları nezdinde denetim ve tarama yapılabilir.” MADDE 15 – Aynı Yönetmeliğin 28 inci maddesinin birinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(1) Denetmen ve yetkili denetmen yardımcıları, yaptıkları yerel denetim sırasında bu Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-1 ĠĢyeri Durum Tespit Tutanaklarını, iĢyeri kayıtlarının incelenmesine iliĢkin tutanakları üç nüsha düzenleyerek, üçüncü nüshayı, tutanağı imzalayan yetkili/ilgiliye verir.” MADDE 16 – Aynı Yönetmeliğin 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ve ikinci fıkrasının birinci cümlesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “Denetmen ve denetmen yardımcıları tarafından düzenlenen raporlar, bu Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar ile sosyal güvenlik mevzuatına uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği yönlerinden il müdürü, görevlendireceği il müdür yardımcısı veya sosyal güvenlik merkez müdürü tarafından incelenir.” “Ġl müdürü, görevlendireceği il müdür yardımcısı, sosyal güvenlik merkez müdürü veya baĢka bir denetmen tarafından raporların incelenmesi sonucunda, raporda düzeltilmesi veya tamamlanması gereken hususlar varsa bunların giderilmesi, gerekçeleri de belirtilmek suretiyle, raporu düzenleyen denetmen veya denetmen yardımcısından yazılı olarak istenir.” MADDE 17 – Aynı Yönetmeliğin 31 inci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 31 – (1) Denetmen ve yetki almıĢ denetmen yardımcıları, her ay için yaptıkları çalıĢmaları gösteren ve bu Yönetmelik ekinde yer alan Ek-4 ÇalıĢma Cetvelini düzenleyerek ertesi ayın onuncu günü mesai saati sonuna kadar il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine verirler. Bu cetvel, il müdürü, il müdür yardımcısı veya merkez müdürü tarafından kontrol edilip onaylandıktan sonra biriminde muhafaza edilir. (2) ÇalıĢma cetvellerinin ve yapılan iĢlerin sonuçlarını gösteren örneği Kurumca belirlenen belge elektronik veya bilgisayar ortamında her ay düzenlenerek Sigorta Primleri Genel Müdürlüğüne gönderilir.” MADDE 18 – Aynı Yönetmeliğin 32 nci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 32 – (1) Denetmen ve denetmen yardımcıları, Kurum taĢra teĢkilatında istihdam edilir ve sosyal güvenlik denetmenliği servisinde ve denetmenler arasından ünite amirinin belirleyeceği bir servis sorumlusunun koordinesinde çalıĢırlar. (2) BüyükĢehir belediyesi bulunan illerde; il müdürü, denetmenlerin ve denetmen yardımcılarının görev alanına giren konular ile söz konusu personelin idari ve özlük hakları konusundaki iĢlemlerinde kendine ait görev, yetki ve sorumluluklarını, yetki devri yoluyla bir il müdür yardımcısına veya sosyal güvenlik merkez müdürüne devredebilir. (3) Diğer illerde bu yetki sadece il müdür yardımcısına devredilebilir. (4) Denetmenlere verilen iĢin devredilmemesi asıldır. Devir zorunluluğu doğarsa; denetmenler ellerindeki iĢleri il müdürü/il müdür yardımcısı/merkez müdürünün talimatına istinaden bir baĢka denetmene devredebilir. Devre konu iĢe baĢlanılmıĢ ise devri yapacak olan denetmen, devir tarihine kadar yapılan iĢlerin neler olduğuna iliĢkin çıkaracağı özetle birlikte, iĢle ilgili tüm belgeleri, iĢe baĢlanılmamıĢ ise sadece iĢle ilgili kendisine tevdi edilen belgeleri bir yazı ekinde hazırlayacağı dizi pusulası ile devreder. (5) Denetmenler görevlerini yürütürken; ilgili kamu kurum ve kuruluĢları gereken kolaylığı gösterirler.” MADDE 19 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-1 ĠĢyeri Durum Tespit Tutanağı ekteki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. MADDE 20 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 21 – Bu Yönetmelik hükümlerini Sosyal Güvenlik Kurumu BaĢkanı yürütür. Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 26/5/2011 27945 MÜKELLEFİN / İŞVERENİN / İŞVEREN VEKİLİNİN / ARACININ / SİGORTALIYI DEVİR ALANIN Adı ve Soyadı/Unvanı Vergi Kimlik No (*) Doğum Yeri/Doğum Tarihi Baba Adı/Ana Adı Vergi Dairesi Adı/Vergi Dairesi Kodu ĠĢyeri Adresi/YaziĢma Adresi Köy: Bucak: Ġlçe: ġehir: Adres Numarası Telefonu/E-Posta adresi Yoklama / Tespit Dönemi 1-Denetim 4-Nakil Nedeniyle ĠĢe BaĢlama Yoklama / Tespit Konusu 2-ĠĢe BaĢlama 3-ĠĢi Bırakma 5-Nakil Nedeniyle Terk 6-Diğer TESPİT EDİLEN HUSUSLAR ADRESTE BULUNAMADI YENĠ ADRES: ĠĢyerinde Yapılan ĠĢin Niteliği ÇALIŞMA OLUP, OLMADIĞI ĠĢin Niteliğinin DeğiĢme Tarihi (Var ise) TUTULAN DEFTER TÜRÜ BĠLANÇO ĠġLETME GÜN ĠġE BAġLAMA/ĠġĠ BIRAKMA /NAKĠL/DEĞĠġĠKLĠK TARĠHĠ FAAL GAYRĠFAAL İŞYERİ AÇIK KAPALI TESCĠLLĠ TESCĠLSĠZ İŞYERİ ORTAKLIK İSE ORTAKLARIN DĠĞER AY VERGĠ KĠMLĠK NO (*) YIL ADI SOYADI / UNVANI HĠSSE ORANI FAALĠYET ADI NAKĠL ĠSE GĠDĠLEN VERGĠ DAĠRESĠ İŞYERİ ADRESİNDE FAALİYET GÖSTEREN BAŞKA MÜKELLEF VAR İSE ĠġYERĠ TÜRÜ(V.U.K.Mad.156) ĠġYERĠ BÜYÜKLÜĞÜ VERGĠ KĠMLĠK NO (*) m² ĠġLETME TASFĠYEDE ĠSE TASFĠYEYE GĠRĠġ TARĠHĠ GÜN AY ADI SOYADI / UNVANI YIL TASFĠYE MEMURUNUN VERGĠ KĠMLĠK NO (*) TASFĠYE MEMURUNUN ADI SOYADI TASFĠYE MEMURUNUN ADRESĠ/TELEFONU ĠġYERĠNĠN MÜLKĠYET DURUMU MÜLK SAHĠBĠNĠN ADI SOYADI (UNVANI) GAYRĠSAFĠ KĠRA TUTARI (AYLIK) GAYRĠSAFĠ KĠRA TUTARI (YILLIK) GAYRĠSAFĠ KĠRA TUTARI (AYLIK) GAYRĠSAFĠ KĠRA TUTARI (YILLIK) ĠġYERĠ EMLAK VERGĠ DEĞERĠ MÜLK SAHĠBĠNĠN VERGĠ KĠMLĠK NO (*) ĠġYERĠ KĠRA SÖZLEġMESĠ TARĠHĠ ġUBE ADRESLERĠ/DEPO/ġANTĠYE/ARDĠYE V.B. ADRESLERĠ ĠġYERĠNDE ÇALIġAN ĠġÇĠ SAYISI Sıra No T.C. Kimlik No/ Sigorta Sicil No KĠRA SÖZLEġMESĠ TARĠHĠ Doğum Adı Soyadı Baba Adı Ana Adı Yeri Tarihi ĠĢe GiriĢ Tarihi Ücretin Brüt ġekli (Günlük, Haftalık, Aylık vb) Net Ġmza Ücret TESPĠT EDĠLEN DĠĞER HUSUSLAR: Bu tutanak, ……/……/……… günü saat, ……… - ……'de üç nüsha olarak düzenlenmiĢ, yapılan tespitlerin doğru olduğu taraflarca okunup anlaĢıldıktan sonra, müĢtereken imzalanarak, bir nüshası mükellefe / iĢverene / iĢveren vekiline / aracıya / sigortalıyı devir alana verilmiĢtir. Bu Tutanakta yazılı bilgilerin doğru olduğunu beyan ve kabul ederim. MÜKELLEFİN/İŞVERENİN/İŞVEREN VEKİLİNİN/ARACININ TANIK VARSA ADI ve SOYADI İMZASI DURUM TESPİTİ YAPANIN ADI ve SOYADI İMZASI ve KAŞESİ SİGORTALIYI DEVİR ALANIN ADI ve SOYADI İMZASI VE KAŞESİ (*) T.C. vatandaĢı olan gerçek kiĢilerde T.C. kimlik numarası, yabancı kimlik numarası bulunan yabancı gerçek kiĢilerde yabancı kimlik numarası yazılacaktır. [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— TEBLĠĞLER ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığından: KARAR TARĠH : 20/2/2013 KARAR NO : 2013/ÖĠB-K-07 KONU : Maliye Hazinesi adına kayıtlı Aydın, Burdur, Denizli ve Karabük Ġllerinde bulunan 4 adet taĢınmazın özelleĢtirilmesi ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığınca (Ġdare); ÖzelleĢtirme Yüksek Kurulu (ÖYK)‟nun 1/6/2010 tarih ve 2010/31 sayılı kararı ile özelleĢtirme kapsam ve programına alınan Maliye Hazinesi adına kayıtlı; • Aydın Ġli, KuĢadası Ġlçesi, Güzelçamlı Beldesi 657 ada, 5 parselde kayıtlı 1.750,49 m2 yüzölçümlü taĢınmazın, • Burdur Ġli, Merkez Ġlçesi, Bağlar Mahallesi 1192 ada, 13 parselde kayıtlı 1.559 m2 yüzölçümlü taĢınmazın, • Denizli Ġli, Merkez Ġlçesi, BaĢkarcı (AĢağı) Mahallesi, 251 ada, 2 parselde kayıtlı 2.313 m2 yüzölçümlü taĢınmazın, • Karabük Ġli, Merkez Ġlçesi, Zobran Köyü, 168 ada, 16 parselde kayıtlı 3.718,09 m2 yüzölçümlü taĢınmazın satıĢ yöntemiyle özelleĢtirilmesini teminen, 4046 sayılı Kanun, Ġhale Ġlanı ve Ġhale ġartnamesinde belirtilen hususlar çerçevesinde gerçekleĢtirilen ihaleleri sonucunda Ġhale Komisyonunca: 1. Aydın Ġli, KuĢadası Ġlçesi, Güzelçamlı Beldesi 657 ada, 5 parselde kayıtlı 1.750,49 2 m yüzölçümlü taĢınmazın, 234.000 (Ġkiyüzotuzdörtbin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Mustafa GÜL‟e Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Mustafa GÜL‟ün sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilerek, ihalenin iptal edilmesine, 2. Burdur Ġli, Merkez Ġlçesi, Bağlar Mahallesi, 1192 ada, 13 parselde kayıtlı 1.559 m2 yüzölçümlü taĢınmazın, 800.000 (Sekizyüzbin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Ali Ġhsan ALTINTUĞLU‟ya Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Ali Ġhsan ALTINTUĞLU‟nun sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 780.000 (Yediyüzseksenbin) Türk Lirası bedelle ikinci teklifi veren Mesut YILDIZLI‟ya Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Mesut YILDIZLI‟nın sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 709.000 (Yediyüzdokuzbin) Türk Lirası bedelle üçüncü teklifi veren TekGür-Fim ĠnĢaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Ltd. ġti.‟ye Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Tek-Gür-Fim ĠnĢaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Ltd.ġti.‟nin sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilerek, ihalenin iptal edilmesine, 3. Denizli Ġli, Merkez Ġlçesi, BaĢkarcı (AĢağı) Mahallesi, 251 ada, 2 parselde kayıtlı 2.313 m2 yüzölçümlü taĢınmazın, 388.000 (Üçyüzseksensekizbin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Emir ÇAKIR‟a Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Emir ÇAKIR‟ın sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 387.000 (Üçyüzseksenyedibin) Türk Lirası bedelle ikinci teklifi veren Murat KOCACAN‟a Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Murat KOCACAN‟ın sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 382.000 (Üçyüzseksenikibin) Türk Lirası bedelle üçüncü teklifi veren Mustafa GÜL‟e Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Mustafa GÜL‟ün sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilerek, ihalenin iptal edilmesine, 4. Karabük Ġli, Merkez Ġlçesi, Zobran Köyü, 168 ada, 16 parselde kayıtlı 3.718,09 m2 yüzölçümlü taĢınmazın, 76.500 (YetmiĢaltıbinbeĢyüz) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Yolbulan Demir Sanayi ve Ticaret A.ġ.‟ye Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Yolbulan Demir Sanayi ve Ticaret A.ġ.‟nin sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine, 76.100 (YetmiĢaltıbinyüz) Türk Lirası bedelle ikinci teklifi veren Mustafa Kemal AKMERMER‟e Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Mustafa Kemal AKMERMER‟in sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilerek, ihalenin iptal edilmesine, dair verilen kararların onaylanmasına, Bu Karar çerçevesinde satıĢ sözleĢmelerinin imzalanması ve Karar gereklerinin yerine getirilmesi iĢlemlerinin Ġdare tarafından gerçekleĢtirilmesine ÖYK‟nın 13/1/1998 tarih, 98/03 sayılı Kararına istinaden karar verilmiĢtir. [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— Sermaye Piyasası Kurulundan: KURUMSAL YÖNETĠM ĠLKELERĠNĠN BELĠRLENMESĠNE VE UYGULANMASINA ĠLĠġKĠN TEBLĠĞ (SERĠ IV, NO: 56)’DE DEĞĠġĠKLĠK YAPILMASINA DAĠR TEBLĠĞ (SERĠ: IV, NO: 63) MADDE 1 – 30/12/2011 tarihli ve 28158 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Kurumsal Yönetim Ġlkelerinin Belirlenmesine ve Uygulanmasına ĠliĢkin Tebliğ (Seri IV, No: 56)‟in 5 inci maddesine onuncu fıkradan sonra gelmek üzere aĢağıdaki fıkra eklenmiĢtir. “(11) Payları ĠMKB‟de iĢlem gören Bankaların 4.3.2., 4.3.3. ve 4.3.4. numaralı ilkeleri uygulamasında aĢağıda belirtilen esaslara uyulur. Bankalar için bağımsız yönetim kurulu üye sayısı üç olarak uygulanır. Bankaların yönetim kurulu yapılanmaları içerisinde denetim komitesi üyeliği için görevlendirilen yönetim kurulu üyeleri bu Tebliğ çerçevesinde bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak kabul edilir. Bankaların denetim komitesi üyelerinde aĢağıda 4.3.6. ve 4.3.7 numaralı ilkelerde belirtilen nitelikler aranmaz ve bu üyelerin seçilmesine iliĢkin 4.3.8. ve 4.3.9. numaralı ilkeler uygulanmaz. Denetim komitesinde yer almayacak bağımsız yönetim kurulu üyeleri için her halde, bağımsız yönetim kurulu üyelerinin tamamının denetim komitesinde yer alması halinde ise sadece biri için 4.3.6. ve 4.3.7 numaralı ilkelerde belirtilen nitelikler aranacak ve bu bağımsız üye veya üyelerin seçilmesine iliĢkin 4.3.8. ve 4.3.9. numaralı ilkeler uygulanacaktır.” MADDE 2 – Aynı Tebliğin ekinde yer alan “Sermaye Piyasası Kurulu Kurumsal Yönetim Ġlkeleri”nin 1.3.7 numaralı maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “1.3.7 Yönetim hakimiyetini elinde bulunduran pay sahiplerinin, yönetim kurulu üyelerinin, üst düzey yöneticilerin ve bunların eĢ ve ikinci dereceye kadar kan ve sıhrî yakınlarının, Ģirket veya bağlı ortaklıkları ile çıkar çatıĢmasına neden olabilecek önemli nitelikte iĢlem yapması ve/veya Ģirketin veya bağlı ortaklıkların iĢletme konusuna giren ticari iĢ türünden bir iĢlemi kendi veya baĢkası hesabına yapması veya aynı tür ticari iĢlerle uğraĢan bir baĢka Ģirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla girmesi durumunda söz konusu iĢlemler hakkında genel kurulda bilgi verilmelidir.” MADDE 3 – Aynı Tebliğin ekinde yer alan “Sermaye Piyasası Kurulu Kurumsal Yönetim Ġlkeleri”nin 1.3.10 numaralı maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “1.3.10 ġirketlerin; varlıklarının tümünü veya önemli bir bölümünü devretmesi veya üzerinde ayni hak tesis etmesi (finansal kuruluĢların olağan faaliyetlerinden kaynaklanan ayni hak tesisi hariç) veya kiraya vermesi, önemli bir varlığı devir alması veya kiralaması, imtiyaz öngörmesi veya mevcut imtiyazların kapsam veya konusunu değiĢtirmesi, borsa kotundan çıkması Kurumsal Yönetim Ġlkelerinin uygulanması bakımından önemli nitelikte iĢlem sayılır. Ġlgili mevzuat uyarınca önemli nitelikteki iĢlemlere iliĢkin genel kurul kararı gerekmedikçe, söz konusu iĢlemlere iliĢkin yönetim kurulu kararının icra edilebilmesi için bağımsız üyelerin çoğunluğunun onayının bulunması gerekir. Ancak, önemli nitelikteki iĢlemlerde bağımsız üyelerin çoğunluğunun onayının bulunmaması ve bağımsız üyelerin çoğunluğunun muhalefetine rağmen anılan iĢlemlerin icra edilmek istenmesi halinde, iĢlem genel kurul onayına sunulur. Bu durumda, bağımsız yönetim kurulu üyelerinin muhalefet gerekçesi derhal kamuya açıklanır, SPK‟ya bildirilir ve yapılacak genel kurul toplantısında okunur. Önemli nitelikteki iĢlemlere iliĢkin Genel Kurul kararları alınırken Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 29/6 maddesi hükümleri uygulanır.” MADDE 4 – Aynı Tebliğin ekinde yer alan “Sermaye Piyasası Kurulu Kurumsal Yönetim Ġlkeleri”nin 4.3.7. maddesinin (a ) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “a) ġirket, Ģirketin iliĢkili taraflarından biri veya Ģirket sermayesinde doğrudan veya dolaylı olarak %10 veya daha fazla paya sahip hissedarların yönetim veya sermaye bakımından iliĢkili olduğu tüzel kiĢiler ile kendisi, eĢi ve ikinci dereceye kadar kan ve sıhri hısımları arasında, son beĢ yıl içinde, doğrudan veya dolaylı önemli görev ve sorumluluklar üstlenecek yönetici pozisyonunda istihdam, sermaye veya önemli nitelikte ticari iliĢkinin kurulmamıĢ olması,” MADDE 5 – Aynı Tebliğin ekinde yer alan “Sermaye Piyasası Kurulu Kurumsal Yönetim Ġlkeleri”nin 4.4.7 numaralı maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “4.4.7 ġirketin önemli nitelikte iliĢkili taraf iĢlemlerinde ve üçüncü kiĢiler lehine teminat (finansal kuruluĢlar hariç), rehin (finansal kuruluĢlar hariç) ve ipotek (finansal kuruluĢlar hariç) verilmesine iliĢkin yönetim kurulu kararlarında bağımsız üyelerin çoğunluğunun onayı aranır. Bağımsız üyelerin çoğunluğunun söz konusu iĢlemi onaylamaması halinde, bu durum iĢleme iliĢkin yeterli bilgiyi içerecek Ģekilde kamuyu aydınlatma düzenlemeleri çerçevesinde kamuya duyurulur ve iĢlem genel kurul onayına sunulur. Söz konusu genel kurul toplantılarında, iĢlemin tarafları ve bunlarla iliĢkili kiĢilerin oy kullanamayacakları bir oylamada karar alınarak diğer pay sahiplerinin genel kurulda bu tür kararlara katılmaları sağlanır. Bu maddede belirtilen durumlar için yapılacak genel kurul toplantılarında toplantı nisabı aranmaz. Oy hakkı bulunanların adi çoğunluğu ile karar alınır. Bu fıkrada belirtilen esaslara uygun olarak alınmayan yönetim kurulu ile genel kurul kararları geçerli sayılmaz. Bu hususlara iliĢkin hükümlere esas sözleĢmede yer verilir.” MADDE 6 – Aynı Tebliğin ekinde yer alan “Sermaye Piyasası Kurulu Kurumsal Yönetim Ġlkeleri”nin 4.5.1. numaralı maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “4.5.1 Yönetim kurulunun görev ve sorumluluklarını sağlıklı bir biçimde yerine getirmesini teminen Denetimden Sorumlu Komite (bankalar hariç), Riskin Erken Saptanması Komitesi (bankalar hariç), Kurumsal Yönetim Komitesi, Aday Gösterme Komitesi, Ücret Komitesi (bankalar hariç) oluĢturulur. Ancak yönetim kurulu yapılanması gereği ayrı bir Aday Gösterme Komitesi ve Ücret Komitesi oluĢturulamaması durumunda, Kurumsal Yönetim Komitesi bu komitelerin görevlerini yerine getirir.” MADDE 7 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 8 – Bu Tebliğ hükümlerini Sermaye Piyasası Kurulu yürütür. 12- Tebliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 30/12/2011 28158 Tebliğde DeğiĢiklik Yapan Tebliğlerin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 11/2/2012 28201 13/9/2012 28410 [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— ANAYASA MAHKEMESĠ KARARLARI Anayasa Mahkemesi BaĢkanlığından: Esas Sayısı: 2010/83 Karar Sayısı: 2012/169 Karar Günü: 1.11.2012 ĠPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet Partisi (Cumhuriyet Halk Partisi) Grubu adına Grup BaĢkanvekilleri M. Akif HAMZAÇEBĠ ve Muharrem ĠNCE (Esas No: 2010/83) ĠTĠRAZ YOLUNA BAġVURANLAR : 1- Kadıköy 4. Ġcra Hukuk Mahkemesi (Esas No: 2011/72) 2- Fatih 1. Ġcra Hukuk Mahkemesi (Esas No: 2011/97) 3- Ankara 11. Ġcra Hukuk Mahkemesi (Esas No: 2011/104) 4- Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Esas No: 2011/118) DAVA VE ĠTĠRAZLARIN KONUSU : 1- 18.6.2010 günlü, 5999 sayılı KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun‘un 1. maddesiyle 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu‘na eklenen Geçici Madde 6‘nın; a- Ġkinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak …” ibaresinin, b- Altıncı fıkrasının, c- Yedinci fıkrasının, d- Sekizinci fıkrasının son cümlesinin, e- Onuncu fıkrasının, 2- 13.2.2011 günlü, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun‘un geçici 2. maddesinin, Anayasa‘nın 2., 5., 10., 11., 12., 13., 35., 36., 90., 125. ve 138. maddelerine aykırılıkları ileri sürülerek iptallerine ve 2942 sayılı Kanun‘a eklenen Geçici Madde 6‘nın altıncı ve yedinci fıkraları ile sekizinci fıkrasının son cümlesinin yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi istemidir. I- ĠPTAL DAVASI VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI ĠSTEMĠ ĠLE ĠTĠRAZ BAġVURULARININ GEREKÇELERĠ A- Ġptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü Ģöyledir: ―… II. GEREKÇE 1) 18.06.2010 Tarihli ve 5999 Sayılı KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci Maddesiyle 2942 Sayılı KamulaĢtırma Kanununa Eklenen Geçici 6 ncı Maddenin Altıncı Fıkrasının Anayasaya Aykırılığı Geçici 6 ncı maddeyle, kamulaĢtırmasız elkoyma sebebiyle talep edilecek olan tazminatın dava açmaya gerek olmaksızın uzlaĢma yoluyla ödenebilmesine iliĢkin düzenleme yapılmıĢ, öncelikle uzlaĢma benimsenmiĢtir. Maddenin ilk beĢ fıkrasında uzlaĢmaya iliĢkin usul ve esaslar belirtilmiĢtir. Altıncı fıkra, ―Ġdare ve malik arasında uzlaĢma sağlanamadığı takdirde, uzlaĢmazlık tutanağının tanzim edildiği veya ikinci fıkradaki sürenin uzlaĢmaya davet olmaksızın sona erdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde malik tarafından sadece tazminat davası açılabilir. Dava açılması halinde, fiilen el konulan taĢınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının müracaat tarihindeki değeri, ikinci fıkranın birinci cümlesindeki esaslara göre mahkemece tespit ve taĢınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine ve malike tazminat ödenmesine hükmedilir. Tescile veya terkine iliĢkin hüküm kesin olup tarafların hükmedilen tazminata iliĢkin temyiz hakkı saklıdır‖ Ģeklindedir. Altıncı fıkrayla birlikte, tazminatın ödenmesine iliĢkin ilk beĢ fıkradaki ―uzlaĢma yolu‖ndan sonra ―dava yolu‖ getirilmiĢtir. Anayasanın 2 nci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti‘nin demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu, 36 ncı maddesinde de herkesin, meĢru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiĢtir. Anayasanın 13 üncü maddesine göre temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. Anayasanın 2 nci ve 36 ncı maddeleriyle güvence altına alınan ―dava yoluyla hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taĢımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken Ģekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisini oluĢturmaktadır. Hak arama özgürlüğü, hakları ihlale uğrayan bireylere, yapılan haksız müdahalelerin önlenmesi ve varsa olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması amacıyla yetkili merciler ile yargı makamlarına baĢvurabilme imkânının tanınmasını gerekli kılar. Toplumu oluĢturan bireylerin hak sahibi olmalarının anlamlı hâle gelebilmesi, bunlara iliĢkin kamu otoritesi tarafından oluĢturulmuĢ koruma mekanizmalarının varlığına ve hak ihlalleri durumunda koruyucu sistemin harekete geçirebilmesine bağlıdır. Bu sebeple, hak arama özgürlüğü, genel olarak pozitif hukukça tanınmıĢ hakların ön koĢulu ve Ģeklî bakımdan güvencesi olarak kabul edilmektedir‖. (AYMK., 24.03.2010 günlü, E.2007/33, K.2010/48). Anayasanın 13 üncü maddesinde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması, Anayasanın ilgili maddelerinde özel sınırlandırma nedeni bulunmasına bağlı tutulmuĢtur. Anayasanın hak arama özgürlüğünün düzenlendiği 36 ncı maddesinde bu özgürlüğün sınırlandırılması konusunda özel bir sebebe yer verilmediğinden, hak arama özgürlüğünü engelleyecek her türlü sınırlama Anayasaya aykırılık oluĢturacaktır. Altıncı fıkraya göre tazminat davası, idare ve malik arasında uzlaĢma sağlanamadığı takdirde açılabilecektir. Malik tarafından, ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde, öncelikle uzlaĢma yoluna gidilmesi esas olmakla birlikte, uzlaĢmaya davet süresi ile davete icabet tarihinden itibaren en geç altı ay içerisinde sonuçlandırma süresi dikkate alındığında, kural gereğince, bu süre içerinde dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Bu yöntem ayrıca, uzlaĢmaya zorlama niteliğini de taĢımaktadır. Dava, uyuĢmazlığın ortaya çıkıĢına göre eylem ve iĢlemin her sürecinde açılabilmelidir. Aksi durumda, hak arama özgürlüğü sınırlandırılmıĢ olur. UzlaĢma sağlanamadığı takdirde, dava açma hakkı tanınmıĢ, ancak, bu hak da uzlaĢma tutanağının tanzim edildiği ve geçici 6 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki sürenin uzlaĢmaya davet olmaksızın sona erdiği tarihten itibaren üç ay ile sınırlandırılmıĢtır. Üç ay sonra dava açılamayacak, böylece hak arama özgürlüğü engellenmiĢ olacaktır. Açılacak davanın, ―sadece tazminat‖ ile sınırlı tutulması, uyuĢmazlığın durumuna göre farklı davaların açılamaması da hak arama özgürlüğünün engellenmesidir. Malikin her türlü dava hakkının engellenmesi hakkın özünü zedeleyen bir durumdur. Altıncı fıkranın ikinci tümcesiyle, taĢınmazın ya da tesis edilen irtifak hakkının müracaat tarihindeki değerinin tespitinde ve dava sonrası hükmedilecek konularda, yasakoyucu mahkemeye talimat vermektedir. Bu durum Anayasanın 36 ncı maddesindeki adil yargılanma hakkını engellediği gibi, Anayasanın 138 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki, hiçbir organ, makam, merci veya kiĢinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve yargıçlara emir ve talimat veremeyeceğine, tavsiye ve telkinde bulunamayacağına iliĢkin hükme de aykırıdır. Anayasanın 138 inci maddesiyle, yargı yetkisinin kullanılmasının herhangi bir Ģekilde engellenmesi veya etki altına alınması önlenmek istenmiĢtir. Öte yandan, mahkemelerde görülmekte olan davalarda hükmün kesinleĢmesi, adil yargılanma hakkının en önemli ilkelerinden biridir. Adil yargılanma ve yargı bağımsızlığı ilkelerinin gereği olarak tüm yargılama yollarının kullanılması, engelleme yapılmaması gerekir. Altıncı fıkranın üçüncü tümcesinde, mahkemeler tarafından verilen tecile veya terkine iliĢkin hükümlerin kesin olduğu söylenip, sadece tazminata iliĢkin temyiz hakkının saklı tutulması adil yargılanma ve yargı bağımsızlığı ilkelerine aykırılık oluĢturur. Açıklanan nedenlerle, 18.06.2010 tarihli ve 5999 sayılı KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesiyle 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununa eklenen geçici 6 ncı maddenin altıncı fıkrası Anayasanın 2 nci, 13 üncü, 36 ncı ve 138 inci maddelerine aykırı olup, iptali gerekmektedir. 2) 18.06.2010 Tarihli ve 5999 Sayılı KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci Maddesiyle 2942 Sayılı KamulaĢtırma Kanununa Eklenen Geçici 6 ncı Maddenin Yedinci Fıkrasının Anayasaya Aykırılığı Yedinci fıkra, ―KesinleĢen mahkeme kararlarına istinaden bu madde uyarınca ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde, idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden yüzde iki pay ayrılır. KesinleĢen alacakların toplam tutarının ayrılan ödeneğin toplam tutarını aĢması halinde, ödemeler, sonraki yıllara sari olacak Ģekilde, garameten ve taksitlerle gerçekleĢtirilir. Taksitlendirmede, bütçe imkanları ile alacakların tutarları dikkate alınır. Taksitli ödeme süresince, 3095 sayılı Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir. Ġdare tarafından, mahkeme kararı gereğince nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer uzlaĢma yolları da teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaĢmaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapılabilir‖ Ģeklindedir. Fıkra, altıncı fıkraya göre açılan davalarda, kesinleĢen mahkeme kararlarının yerine getirilmesine iliĢkin düzenleme içermektedir. Fıkranın ilk üç tümcesinde, ödemelerin yapılması için idarelerin yılı bütçelerinde, sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden % 2 pay ayrılacağı, kesinleĢen alacakların toplam tutarının ayrılan ödeneğin toplam tutarını aĢması halinde, ödemelerin gelecek yıllara aktarılacağı, garameten ve taksitlerle gerçekleĢtirileceği, taksitlendirmede bütçe imkanları ile alacak tutarlarının dikkate alınacağı belirtilmiĢtir. Anayasanın ―Mahkemelerin Bağımsızlığı‖ baĢlığını taĢıyan 138 inci maddesinde, hakimlerin, görevlerinde bağımsız oldukları, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verecekleri, hiçbir organ, makam, merci veya kiĢinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı, görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamayacağı, görüĢme yapılamayacağı veya herhangi bir beyanda bulunulamayacağı, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları, bu organların ve idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiĢtiremeyecekleri ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyecekleri hüküm altına alınmıĢtır. Fıkranın ilk üç tümcesiyle, geçici 6 ncı madde uyarınca uzlaĢmayı seçenlerle, dava yoluna baĢvuranlar arasında, birinci grupta olanlara ödenekten pay ayırmadan ödeme yapılması öngörülürken, ikinci gruptakilere % 2 payla sınırlı ödenek ayrılması suretiyle ikinci gruptakiler, yani dava açanlar cezalandırılmıĢtır. Ayrıca ayrılan ödenek yetmediği takdirde ödeme, bütçe olanaklarına göre yıllara dağıtılarak taksitlendirilecektir. BaĢka bir anlatımla, dava açanlar, uzlaĢma yolunu tercih edenlere göre paralarını alma konusunda mağdur edilmiĢtir. Anayasanın 36 ncı maddesindeki adil yargılanma hakkı, sadece, ―yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil, yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsar‖. (AYMK., 14.01.2010 günlü, E.2009/27, K.2010/9). KesinleĢen kararlar sonucu yapılacak tazminat ödemesinin yıllara ve taksitlere dağıtılması, daha da vahimi bütçede para varsa öderim yoksa ödeyemem mantığı, mahkeme kararlarının değiĢtirilmesi veya yerine getirilmesinin geciktirilmesi anlamına gelir. Mahkeme kararlarına uyulma zorunluluğu, hukuk devletinin vazgeçilmez koĢullarındandır. Taksitlendirmede, ödeme süresince 3095 sayılı Yasaya göre ayrıca ―kanuni faiz‖ ödenmesi de Anayasaya aykırılık gerekçesini ortadan kaldırmamaktadır. Taksitlendirme süresindeki belirsizlik ve ödenek olmaması gibi soyut duruma bağlılık idarelerin, mahkeme kararlarının gereğini yerine getirmede keyfiliğe varan bir takdir hakkını kullanmasına neden olabilecek niteliktedir. Aynı Anayasaya aykırılık gerekçesi, yedinci fıkranın son tümcesi için de geçeridir. Mahkeme kararı gereğince nakdi ödeme yerine, geçici 6 ncı maddede belirtilen uzlaĢmaya iliĢkin hükümlere göre iĢlem yapılması konusunda idareye yetki verilmesi, mahkeme kararını değiĢtirmek ve yerine getirmemek anlamını taĢır. Açıklanan nedenlerle, 18.06.2010 tarihli ve 5999 sayılı KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesiyle 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununa eklenen geçici 6 ncı maddenin yedinci fıkrası Anayasanın 2 nci, 36 ncı ve 138 inci maddelerine aykırı olup, iptali gerekmektedir. 3) 18.06.2010 Tarihli ve 5999 Sayılı KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci Maddesiyle 2942 Sayılı KamulaĢtırma Kanununa Eklenen Geçici 6 ncı Maddenin Sekizinci Fıkrasının Üçüncü Tümcesinin Anayasaya Aykırılığı Sekizinci fıkranın birinci tümcesinde, geçici 6 ncı maddenin tazminata iliĢkin hükümlerinin, vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaĢtırmasız el koymadan dolayı açtıkları tazminat davası süre bakımından dava hakkının düĢtüğü gerekçesiyle reddedilmiĢ olanlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiĢ olup, Anayasa Mahkemesinin süre bakımından dava açma hakkını engelleyen kurallara iliĢkin iptal kararları göz önünde bulundurulduğunda, kuralın, ortada kalan iĢlemlerin sonuçlandırılması için getirildiği anlaĢılmaktadır. Sekizinci fıkranın ikinci tümcesinde ise evvelce açtıkları davalar sonunda tazminat almaya hak kazanmıĢ veya süre dıĢındaki sebeplerden dolayı davaları reddedilmiĢ olanlar hakkında bu madde hükümleri uygulanmayacağı belirtilmiĢtir. Ancak, üçüncü tümcede, gerek iç hukuka ve gerekse milletlerarası hukuka göre evvelce açtıkları davalar sonunda hak kazanmıĢ oldukları tazminat henüz ödenmemiĢ olanlara, idare tarafından nakdi ödeme yerine, geçici 6 ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen diğer uzlaĢma yollarının teklif edilebileceği ve bu maddenin uzlaĢmaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapılabileceği öngörülmüĢtür. Bu düzenleme, idareye, daha önce verilmiĢ mahkeme kararlarını değiĢtirme ve yerine getirilmesini geciktirme yetkisi vermektedir. Yukarıda yedinci fıkrada açıklanan gerekçelerle, 18.06.2010 tarihli ve 5999 sayılı KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesiyle 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununa eklenen geçici 6 ncı maddenin sekizinci fıkrasının üçüncü tümcesi Anayasanın 2 nci, 36 ncı ve 138 inci maddelerine aykırı olup, iptali gerekmektedir. III. YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA ĠSTEMĠNĠN GEREKÇESĠ Hukuk devletine aykırı olan, temel hak ve özgürlükleri ölçüsüzce sınırlandıran ve Anayasaya açıkça aykırı olan bir düzenlemenin, uygulanması halinde, sonradan giderilmesi olanaksız zararlara yol açacağı çok açıktır. Öte yandan, Anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması, hukuk devleti sayılmanın da gereğidir. Anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin, bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde, özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuĢkusuzdur. Hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende, kiĢi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır. Yukarıda Anayasaya aykırılı ileri sürülen hükümlerin uygulanması halinde kamulaĢtırmasız el koyma sebebiyle tazminat talebinde bulunanların hak arama özgürlükleri ihlal edilecek, hukuksal ve ekonomik anlamda gerçek ve tüzel kiĢi tarafların önceden öngöremeyecekleri büyük kayıplara sebebiyet verebilecektir. Anayasanın hükümlerine açıkça aykırılık taĢıyan söz konusu düzenlemelerin uygulamaya geçmesi durumunda ise telafisi imkansız zararlar doğacaktır. Bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla, Anayasaya açıkça aykırı olan iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek Anayasa Mahkemesine dava açılmıĢtır. IV. SONUÇ VE ĠSTEM Yukarıda açıklanan gerekçelerle, 18.06.2010 tarihli ve 5999 sayılı KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesiyle 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununa eklenen geçici 6 ncı maddenin; 1) Altıncı fıkrasının, Anayasanın 2 nci, 13 üncü, 36 ncı ve 138 inci maddelerine aykırı olduğundan, 2) Yedinci fıkrasının, Anayasanın 2 nci, 36 ncı ve 138 inci maddelerine aykırı olduğundan, 3) Sekizinci fıkrasının üçüncü tümcesinin, Anayasanın 2 nci, 36 ncı ve 138 inci maddelerine aykırı olduğundan, iptallerine, Anayasaya açıkça aykırı olmaları ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine iliĢkin istemimizi saygı ile arz ederiz. ‖ B- E.2011/72 sayılı itiraz baĢvurusunun gerekçe bölümü Ģöyledir: ―Anayasanın 46. maddesinde kamulaĢtırma baĢlığı altında ―Devlet ve kamu tüzel kiĢileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek karĢılıklarını peĢin ödemek Ģartıyla, özel mülkiyette bulunan taĢınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre kamulaĢtırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir. KamulaĢtırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peĢin olarak ödenir. Ancak, tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleriyle iskan projelerinin gerçekleĢtirilmesi, yeni ormanların yetiĢtirilmesi ve turizm amacıyla kamulaĢtırılan toprakların bedellerinin ödenme Ģekli kanunla gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hallerde, taksitlendirme süresi 5 yılı aĢamaz; bu takdirde taksitler eĢit olarak ödenir. KamulaĢtırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya iĢleyen küçük çiftçiye ait olan bedeli her halde peĢin ödenir. Ġkinci fıkrada öngörülen taksitlendirilmelerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiĢ kamulaĢtırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır.‖ Hükmünü içermekte olup, madde metninden anlaĢılacağı üzere devletin kamulaĢtırma nedeniyle yapacağı ödemelerde taksitlendirme süresinin 5 yılı aĢamayacağı ve herhangi bir nedenle ödenmemiĢ olması halinde de kamu alacakları için öngörülen en yüksek faizin uygulanacağı kararlaĢtırılmıĢ, bunun yanında kamulaĢtırmasız el koymalarda ise, kesinleĢen mahkeme kararlarına istinaden bu madde uyarınca ödemelerde kullanılmak üzere ihtiyaç olması halinde idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden %2 pay ayrılacağı, kesinleĢen alacakların toplam tutarının ayrılan ödeneğin toplam tutarını aĢması halinde ödemelerin sonraki yıllara sari olacak Ģekilde garemeten ve taksitlere gerçekleĢtirileceği, taksitli ödeme süresince 3095 sayılı Kanun‘a göre ayrıca kanuni faiz ödeyeceği belirlenmiĢ olup, yasal olarak kamulaĢtırma yapılan iĢlemlerle, kamulaĢtırmasız el koyma iĢlemleri arasında açık bir Ģekilde eĢitsizlik yaratılmaktadır. Yine kamulaĢtırma bedelinin artırılması nedeniyle hüküm altına alınan alacak ya da tazminatın tahsili durumunda idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceğine yönelik bir hüküm de bulunmamaktadır. 5393 sayılı Kanun‘un 15/son maddesinde ―Belediyenin proje karĢılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, Ģartlı bağıĢlar ve kamu hizmetinde fiilen kullanılan mallarıyla belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez‖ hükmü içermekte olup, burada belediyelerin haczedilemeyecek mal ve hakları konusunda bir kısıtlamaya gidilmiĢ ve kamu hizmetinde fiilen kullanılan mallar ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirlerinin haczedilemeyeceği belirlenmiĢ, 5999 sayılı Kanun‘un geçici 6. maddesiyle 6111 sayılı Kanun‘un geçici 2. maddesinde ise, ―Bu madde uyarınca ödenecek tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği belirtilerek alacaklılara bir Ģekilde alacaklarının ödenmemesi durumunda alacaklarının tahsili imkanı ortadan kaldırılmaktadır.‖ Anayasanın 90. maddesinde ―Usulüne göre yürürlüğe konulmuĢ milletlerarası antlaĢmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine baĢvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuĢ temel hak ve özgürlüklere iliĢkin milletlerarası antlaĢmalarla kanunların aynı konularda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuĢmazlıklarda milletlerarası antlaĢma hükümleri esas alınır.‖ hükmü denilmekte olup, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesine ek protokol ile adı geçen sözleĢmeye yeni 3 hak daha ilave edilmiĢ olup, bu protokol 20.03.1952 tarihinde Paris‘te imzalanıp 18.05.1954 tarihinde yürürlüğe girmiĢtir. Anılan protokol Türkiye tarafından 6366 Sayı ve 10.03.1954 tarihli Kanunla onaylanıp yürürlük kazanmıĢtır. 1 nolu ek protokol ile sözleĢmeye eklenen yeni haklar arasında ―mülkiye hakkı da‖ vardır. Mülkiyet hakkı madde 1 mülkiyetin korunması ―Her gerçek ve tüzel kiĢinin, mal ve mülk dokunulmazlığına riayet edilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasa da öngörülen koĢullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin mülkiyetin, genel menfaate uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da baĢka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.‖ Kamu özgürlükleri kavramına karĢıt olarak ―kiĢi özgürlükleri‖ kavramı içine yerleĢtirilen mülkiyet hakkı, temel haklardan biri sıfatıyla pek çok ulusal Anayasada ve uluslararası insan hakları sözleĢmesinde yer almıĢ bulunmaktadır. Mülkiyet hakkı AĠHM‘ye sonradan dahil edilmiĢtir. AĠHM‘ye göre herkese mal ve mülkünün dokunulmazlığına riayet edilmesi hakkını tanımakla, özü itibariyle mülkiyet hakkını güvence altına almaktadır. KiĢinin mal ve mülkünden yararlanma hakkı mülkiyet hakkının geleneksel temel unsurlarından birini oluĢturur. Mahkeme, mülkiyet hakkının ihlali iddiasını konu alan AkkuĢ / Türkiye (Mahk. 09.07.1997 - 30 ve Aka / Türkiye Mah. K. 24.04.1988, 49-50) baĢvurularında kamulaĢtırma bedelinin resmi makamların kusuru yüzünden makul olmayan bir gecikmeyle ödenmesi sonucu ilgililerin uğradıkları zarardan (para değerinin kaybı) devleti sorumlu tutmuĢ, bu zararın tazminine karar vermiĢtir. SözleĢmeye göre, mülkiyet hakkı mutlak olmayıp genel yarar amacına yönelik bazı kısıtlama yahut sınırlamalara konu olabilecektir. Mülkiyet hakkına olası müdahaleleri üç grupta toplamak mümkündür. Kamu yararı sebebiyle ve yasa da öngörülen koĢullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilecek; yani hak bütünüyle ve hukuken yok olacaktır. MeĢru amaç ―Kamu yararı‖ ve ―Genel menfaat‖ kavramlarıyla ifade edilmiĢtir, müdahalenin yasallığı ile müdahalede ―orantılılık‖ ve ―adil denge‖ olması gerektiği de kabul edilmiĢtir. Baraj inĢaatları nedeniyle yapılan kamulaĢtırmalar da kamulaĢtırma bedellerinin makul olmayan bir gecikmeyle ödenmesi, bu zaman dilimi için gerçek faizden çok düĢük olan ―Kanuni faizin‖ ödenmesi ve nihayet aynı dönemde para değerindeki kayıptan hasıl olan zarar nedeniyle Türkiye aleyhine, mülkiyet hakkının ihlali iddiasıyla onlar ya da yüzlerce dava açılmıĢ; arazileri kamulaĢtırılan kiĢilerin uğramıĢ oldukları zarar devletçe tazmin edilmiĢtir. (Mah. Halim Akça ve Öte. / Türkiye 17.07.2001) Mahkeme kamulaĢtırma iĢlemleri süresinin aĢırı uzunluğunu hesaba katmadan saptanan kamulaĢtırma bedelinin âdil dengeyi bozduğunu belirtmiĢtir. Kısaca mahkeme içtihadında, mülkiyet hakkına müdahale teĢkil eden tedbirin hem amaçla orantılı hem de bu amacın gerçekleĢtirilmesine elveriĢli olması gerekir. KamulaĢtırmalarda bir tazminatın ödenmesinde vaki anormal bir gecikme, özellikle bazı devletlerde öngörülen para değerindeki düĢüĢ göz önünde tutulduğu taktirde, mülkü kamulaĢtırılan kiĢinin mali kaybını ağırlaĢtıracak ve kendisini belirsizlik içinde bırakacaktır. Burada söz konusu olan devletin yasalar çerçevesinde yapmıĢ olduğu kamulaĢtırmalara iliĢkin bedellerin geç ödenmesinin AĠHS‘ye ek 1 nolu protokolün 1. maddesinin ihlali niteliğinde olduğu kabul edilmiĢ olup, olayımızda idare tarafından kamulaĢtırma yapılmaksızın kamulaĢtırmasız el atma nedeniyle ödenecek bedellere iliĢkin düzenleme yapılmıĢ, bu düzenlemeyle 5999 sayılı Yasa ile 09.10.1956 - 04.11.1983 tarihleri arasındaki kamulaĢtırmasız el koyma iĢlemleri, 6111 sayılı Yasa ile 04.11.1983 tarihinden sonraki kamulaĢtırmasız el koyma iĢlemleri hedef alınarak kesinleĢen mahkeme kararlarına istinaden bu madde uyarınca ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde, idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden % 2 pay ayrılacağı, kesinleĢen alacakların toplam tutarının ayrılan ödeneğin toplam tutarını aĢması halinde ödemelerin sonraki yıllara sari olacak Ģekilde garemeten ve taksitlerle gerçekleĢtirileceği belirlenip bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği hüküm altına alınmıĢ olup, söz konusu düzenlemenin Anayasa da yer alan mülkiyet hakkı ile AĠHS‘ye ek protokol ile Türkiye tarafından 6336 sayılı Yasa ve 10.03.1954 tarihli kanunla onaylanıp yürürlüğe giren Ġnsan Haklarını ve Ana hürriyetleri Korumaya Dair ek protokole aykırı olduğu, Anayasanın 90. maddesi gereğince kabul edilen uluslararası sözleĢmelerin kanunlardan önce uygulanması gerektiği bu nedenle kamulaĢtırmasız el atma nedeniyle ödenecek olan ―tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceğine yönelik 5999 sayılı Yasanın geçici 6. maddesi ve 6111 sayılı Yasanın geçici 2. maddesi Anayasaya aykırı olduğundan iptali için dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiĢ olmakla; HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- 5999 sayılı Kanun‘un geçici 6. maddesi ve 6111 sayılı Yasanın geçici 2. maddelerinde yer alan ―Bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları tahsil edilemez‖ ibaresinin; a) Anayasanın 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri baĢlığındaki ―Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanıĢma ve adalet anlayıĢı içinde insan haklarına saygılı … Sosyal bir hukuk devletidir.‖ b) Anayasanın 5. maddesinde Devletin Temel Amaç ve Görevleri baĢlığındaki ―Devletin amaç ve görevleri, ....KiĢilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kiĢinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaĢmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanı maddi ve manevi varlığının geliĢmesi için gerekli Ģartları hazırlamaya çalıĢmaktır. c) Anayasanın 10. maddesinde ―Kanun önünde eĢitlik,‖ d) Anayasanın 11. maddesinde ―Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.‖ e) Anayasanın 12. maddesinde ―Herkes kiĢiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler kiĢinin topluma ailesine ve diğer kiĢilere karĢı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.‖ f) Anayasanın 13. maddesinde ―Temel Hak ve Hürriyetlerin sınırlanması‖ g) Anayasanın 35. maddesinde ―Mülkiyet hakkı‖ h) Anayasanın 90. maddesinde ―Milletlerarası antlaĢmaları uygun bulma‖ ı) Anayasanın 138. maddesinde ―Hakimler Anayasa, Kanun ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler‖ i) Ġnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair SözleĢmeye Ek Protokolün ―mülkiyetin korunması‖ maddelerine aykırı olduğu kanaati oluĢmakla 5999 sayılı Yasanın geçici 6. maddesi ve 6111 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinde yer alan ―…Bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez.‖ Hükmünü iptal edilmesi için dosyanın ANAYASA MAHKEMESĠNE GÖNDERĠLMESĠNE, 2- Dosyanın Anayasa Mahkemesince konuyla ilgili karar verilinceye kadar 5999 sayılı Yasanın geçici 6. maddesi ve 6111 sayılı Yasanın geçici 2. maddelerinin uygulanması açısından bekletici mesele yapılmasına,‖ C- E.2011/97 sayılı itiraz baĢvurusunun gerekçe bölümü Ģöyledir: ―… 6111 sayılı Kanunun Geçici 2‘nci maddesi ile 2942 sayılı Yasanın Geçici 6‘ncı maddesi aĢağıda ayrıntılı olarak izah edilen sebeplerle Anayasanın hukuk devleti (m. 2), eĢitlik (m. 10), temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması (m. 13), mülkiyet (m. 35) ve hak arama özgürlüğü (m. 36) maddelerine, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesinin EK-1 protokolüne ve Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına aykırıdır. 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun geçici 2. maddesine göre; ―Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeĢ yıl süreyle geçerli olmak üzere; 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununun geçici 6 ncı maddesi hükmü, 4/11/1983 tarihinden sonraki kamulaĢtırmasız el koyma iĢlemlerine de uygulanır. Ancak, bu tarihten sonraki kamulaĢtırmasız el koyma iĢlemleri sebebiyle açılan tazminat davalarında verilen ve kesinleĢen mahkeme kararlarına istinaden 2942 sayılı Kanunun geçici 6 ncı maddesinin yedinci fıkrası uyarınca ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde, idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden ayrıca yüzde beĢ pay ayrılır‖. Keza 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinin 7. fıkrasında ―KesinleĢen mahkeme kararlarına istinaden bu madde uyarınca ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde, idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden yüzde iki pay ayrılır. KesinleĢen alacakların toplam tutarının ayrılan ödeneğin toplam tutarını aĢması halinde, ödemeler, sonraki yıllara sari olacak Ģekilde, garameten ve taksitlerle gerçekleĢtirilir. Taksitlendirmede, bütçe imkanları ile alacakların tutarları dikkate alınır. Taksitli ödeme süresince, 3095 sayılı Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir. Ġdare tarafından, mahkeme kararı gereğince nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer uzlaĢma yolları da teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaĢmaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapılabilir” denilmektedir. Açıklaması yapılan yasal düzenlemelere göre 1983’den sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerinde mahkemece hükmedilen tazminat bedellerinin ancak kesinleştikten sonra ve sadece bütçeden ayrılan payla ödenebileceğinden kamulaştırmasız el koymadan doğan tazminat alacakları için Yasanın Resmi Gazetede yayımlanıp yürürlüğe girdiği 25/02/2011 tarihinden itibaren idarenin mal, hak ve alacakları haczedilemeyeceği sonucu çıkmaktadır. Bu maddenin atıfta bulunduğu 2942 sayılı Kanunun Geçici 6’ncı maddesinde aynen “KamulaĢtırma iĢlemleri tamamlanmamıĢ veya kamulaĢtırması hiç yapılmamıĢ olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına iliĢkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taĢınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, malik tarafından ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde, öncelikle uzlaĢma yoluna gidilmesi esastır. Tazminat müracaatı üzerine, fiilen el konulan taĢınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının malikin müracaat ettiği tarihteki tahmini değeri; bu Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre teĢkil edilen kıymet takdir komisyonu marifetiyle, taĢınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak ve bu Kanunun 11 inci ve 12 nci maddelerine göre hesaplanmak suretiyle tespit edilir. Tespitten sonra, bu Kanunun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre teĢkil olunan uzlaĢma komisyonunca, müracaat tarihinden itibaren en geç altı ay içerisinde 7201 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliğ edilen bir yazı ile, tahmini değer bildirilmeksizin, talep sahibi uzlaĢma görüĢmelerine davet edilir. UzlaĢma; nakdi ödeme, idareye ait taĢınmazın trampası, idareye ait taĢınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde baĢka bir yerde imar hakkı kullandırılması suretiyle yapılabilir. UzlaĢma görüĢmeleri, hukuki veya fiili engel bulunmadığı takdirde davete icabet tarihinden itibaren en geç altı ay içerisinde sonuçlandırılır ve uzlaĢmaya varılıp varılmadığı, malik veya temsilcisi ile komisyon üyeleri tarafından imzalanan bir tutanağa bağlanır. Bu tutanak ile uzlaĢma görüĢmelerine iliĢkin bilgi ve belgeler, açılacak davalarda taraflar aleyhine delil teĢkil etmez. UzlaĢmaya varılması halinde, üzerinde uzlaĢılan hakkın türünü, tanınma Ģart ve usullerini, nakdi ödemede bulunulacak ise miktarını ve ödeme Ģartları ile taĢınmazların tesciline veya terkinine dair muvafakati de ihtiva eden bir sözleĢme akdedilerek bu sözleĢme çerçevesinde iĢlem yapılır ve uzlaĢma konusu taĢınmazlar resen tapuya tescil veya terkin edilir. UzlaĢılan nakdi tazminat bedeli, bütçe imkanları dahilinde, sonraki yıllara sari olacak Ģekilde taksitli olarak da ödenebilir. Taksitli ödeme süresince, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine iliĢkin Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir. Ġdare ve malik arasında uzlaĢma sağlanamadığı takdirde, uzlaĢmazlık tutanağının tanzim edildiği veya ikinci fıkradaki sürenin uzlaĢmaya davet olmaksızın sona erdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde malik tarafından sadece tazminat davası açılabilir. Dava açılması halinde, fiilen el konulan taĢınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının müracaat tarihindeki değeri, ikinci fıkranın birinci cümlesindeki esaslara göre mahkemece tespit ve taĢınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine ve malike tazminat ödenmesine hükmedilir. Tescile veya terkine iliĢkin hüküm kesin olup tarafların hükmedilen tazminata iliĢkin temyiz hakkı saklıdır. KesinleĢen mahkeme kararlarına istinaden bu madde uyarınca ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde, idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden yüzde iki pay ayrılır. KesinleĢen alacakların toplam tutarının ayrılan ödeneğin toplam tutarını aĢması halinde, ödemeler, sonraki yıllara sari olacak Ģekilde, garameten ve taksitlerle gerçekleĢtirilir. Taksitlendirmede, bütçe imkanları ile alacakların tutarları dikkate alınır. Taksitli ödeme süresince, 3095 sayılı Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir, idare tarafından, mahkeme kararı gereğince nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer uzlaĢma yolları da teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaĢmaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapılabilir. Bu maddenin tazminata iliĢkin hükümleri, vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaĢtırmasız el koymadan dolayı açtıkları tazminat davası süre bakımından dava hakkının düĢtüğü gerekçesiyle reddedilmiĢ olanlar hakkında da uygulanır. Evvelce açtıkları davalar sonunda tazminat almaya hak kazanmıĢ veya süre dıĢındaki sebeplerden dolayı davaları reddedilmiĢ olanlar hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz. Ancak, gerek iç hukuka ve gerekse milletlerarası hukuka göre evvelce açtıkları davalar sonunda hak kazanmıĢ oldukları tazminat henüz ödenmemiĢ olanlara, idare tarafından nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer uzlaĢma yolları teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaĢmaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapılabilir. Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaĢtırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmıĢ olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaĢma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilirler. UzlaĢma talebi üzerine, uzlaĢma görüĢmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaĢılamaması halinde, uzlaĢmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir. Bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez‖ denilmektedir. Bu düzenleme ise 30.06.2010 tarihli Resmi Gazetenin mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasayla 2942 sayılı Kanuna eklenmiĢtir. Bu düzenlemeler ne anlama gelmektedir: Ülkemizde 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununun 38‘nci maddesinde kamulaĢtırmasız el atma davaları için 20 yıllık süre öngörülmekteydi. Ancak Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesinin mülkiyet hakkını düzenleyen Ek-1 protokolüne Türkiye‘nin taraf olması, Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesinin yargısını kabul etmesi karĢısında ülkemizden bu maddenin mağduru olarak Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesine yapılan müracaatlar sonucunda devletin tazminata mahkum edilmesi neticesinde, ülkemizde yargı kararları ve yasal düzenlemelerle bireyin en temel haklarından birisi olan mülkiyet hakkının kutsal ve vazgeçilmez bir hak olduğu, bu hakkın ihlalinin ise korunamayacağı yönünde hükümler getirmiĢtir. Ġlk olarak, Anayasa Mahkemesi KamulaĢtırma Kanununun 38‘nci maddesinde yer alan 20 yıllık zamanaĢımını, ―Hukukun genel ilkelerinden birisi de mülkiyet hakkının ZAMANÖTESI niteliği, baĢka bir anlatımla mülkiyet hakkının zamanaĢımına uğramamasıdır‖ gerekçesiyle Anayasaya ve Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesine aykırı olduğundan iptaline karar vermiĢtir (Resmi Gazete tarih/sayı: 4.11.2003/25279 Esas Sayısı: 2002/112, Karar Sayısı: 2003/33, Karar Günü: 10.4.2003). Ancak Anayasa Mahkemesinin kararlarının geriye yürümemesi sebebiyle, kararın gerekçesinin Resmi Gazetede yayımlandığı tarih olan 04.11.2003‘ten 20 yıl önceki tarih olan 04.11.1983 tarihi mülkiyet hakkı konusunda adeta bir milat olmuĢtur. Daha sonra yasama organı 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasayla 2942 sayılı Kanununa eklediği geçici 6‘ncı maddesiyle, 4.11.1983 tarihinden 09.10.1956‘ya kadar olan süre içindeki mülkiyet hakkına müdahale niteliğindeki el atmalara yönelik devletin sorumluluğunu getiren düzenlemeyi kabul etmiĢtir. Bu hüküm, değer biçme yöntemlerinin uygun olmaması, uzun ve yorucu bir prosedür gerektirmesi, öncelikle uzlaĢma yolunun uygulanmasının gerekmesi gibi eksik ve yanlıĢ tarafları bulunmasına karĢılık, hiç tanınmayan bir hakkın bireylere sunulması sebebiyle her Ģeye rağmen olumlu bir geliĢmedir. Ancak bunun yanısıra, 6111 sayılı Kanunun geçici 2‘nci maddesinin, kamulaĢtırmasız el atma davalarında 2942 sayılı Kanunun geçici 6‘ncı maddesinin uygulanacağına dair hüküm, yani 04.11.1983 tarihinden sonraki dönemlerdeki el atmalar sebebiyle de bu tarihten önceki döneme iliĢkin düzenlemelerin uygulanacağı hükmü, temel hak ve hürriyetler açısından bir o kadar geriye gidiĢi ifade etmektedir. Bu düzenlemenin birey aleyhine sonuçlarını ve ihlal ettiği Anayasa kurallarını Ģu Ģekilde özetleyebiliriz: Bireylere dava açmadan önce uzlaĢma görüĢmeleri yapma (hukuk devleti, hak arama özgürlüğü, temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması), davaya konu taĢınmaz değerinin el atma tarihindeki özelliklerine göre belirlenmesi (mülkiyet hakkı), dava sonucu elde edilecek olan tazminattan dolayı haciz yasağı (hak arama özgürlüğü, mülkiyet hakkı, temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması, hukuk devleti) dava konusu bedelin idarenin ayıracağı bütçeden tahsil etmek (hak arama hürriyeti, mülkiyet hakkı). 5999 sayılı Yasa ile getirilen geçici 6‘ncı maddenin gerekçesinde; ―...Anayasada dayanağı bulunmayan ve HAKSIZ FĠĠL olarak da nitelendirilen kamulaĢtırmasız elkoyma suretiyle, temel insan haklarından olan mülkiyet hakkına müdahale edilmesi hâlinde, ilgili taĢınmazın bedelinin Devletçe malikine ödenmesinin gerektiği tartıĢmasızdır‖ ifadesi yer almaktadır. Yargıtay içtihatlarında, doktrinde ve madde gerekçesinde de kabul edildiği üzere kamulaĢtırmasız el atmalar ―haksız fiil‖ niteliğinde bir eylemdir. Haksız fiil, doktrinde hukuka aykırı olarak bir kimsenin Ģahsına veya mal varlığına zarar vermek olarak tanımlanır. Haksız fiil borç kaynaklarından birisi kabul edilmiĢ olup zararı veren tazminle sorumludur. Haksız fiile muhatap olan kiĢinin, haksız fiile sebebiyet veren kiĢiden zararını isteme imkanı hukukun genel prensiplerindendir. Ancak haksız fiil eylemleri sadece kamulaĢtırmasız el atmalarla sınırlı sayılamaz. Ġdarenin veya kiĢilerin sebebiyet verebileceği baĢka haksız fiil çeĢitleri de vardır. Anayasanın 10. maddesinde, herkesin kanun önünde eĢit olduğu, Devletin bu eĢitliğin yaĢama geçmesini sağlamakla yükümlü bulunduğu, Devlet organları ve idare makamlarının bütün iĢlemlerinde kanun önünde eĢitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hükme bağlanmaktadır. Anayasanın 10. maddesinde öngörülen ―yasa önünde eĢitlik ilkesi‖nin amacı, aynı durumda bulunan kiĢilerin yasalarca aynı iĢleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kiĢilere yasalar karĢısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu düzenleme neticesinde, baĢka türden bir haksız fiile muhatap olan kiĢinin, kamulaĢtırmasız el atma sebebiyle haksız fiile muhatap olan kiĢiye göre avantajlı olduğu kabul edilmelidir. Bu itibarla, getirilen düzenlemenin Anayasanın 10‘ncu maddesinde yer alan eĢitlik ilkesine aykırılık oluĢturduğu açıkça ortadadır. Bir haksız fiil olan kamulaĢtırmasız el atmalardan kaynaklanan tazminatlar sebebiyle haciz yasağı getirilmesi ve ödemenin idarenin insiyatifine bırakılması da Anayasanın hukuk devleti, eĢitlik ve hak arama özgürlüğü hükümlerinin ihlalidir. Unutulmamalıdır ki; ülkemizin Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi önünde mahkum olduğu ilk dava olan AkkuĢ davası mülkiyet hakkına müdahaleden dolayı ödemenin gecikmesi sebebiyle açılan davadır. AkkuĢ/Türkiye 9 Temmuz 1997 (60/19967, 679/869) kararının gerekçesinde; ―... uygun tazminatın ödenmesinde, örneğin makul sayılamayacak bir sürenin geçmesi gibi, tazminat değerinin düĢürebilecek koĢulların hesaba katılmaması durumunda tazminatın uygun niteliği kısmen kaybolacaktır. KamulaĢtırma söz konusu olduğu zaman tazminatın ödenmesindeki makul olmayan bir gecikme, özellikle bazı devletlerde görülen para değerinin kaybı gözönünde tutulursa, mülkü kamulaĢtırılmıĢ kiĢinin parasal kaybını daha da ağırlaĢtırmakta ve onu belirsizlik içine itmektedir. ... Ulusal makamlar dava konusu tazminat ödemesini onyedi ay geciktirmekle anılan tazminatın uygun niteliğini değiĢtirmiĢler ve netice olarak mülkiyet hakkının korunması ile genel menfaatin icapları arasında mevcudiyeti gerekli dengeyi bozmuĢlardır. Bu duruma göre 1 nolu protokolün 1. maddesi ihlal edilmiĢtir‖. 6111 sayılı Yasanın geçici 2‘nci maddesinde, ―...ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde, idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden ayrıca yüzde beĢ pay ayrılır‖ ifadesi yer almaktadır. Ġhtiyacın neye göre belirleneceği, nasıl takdir edileceği hususunda bir belirsizlik bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesinin Ġmar Kanunu 42‘nci maddesindeki idareye takdir hakkı veren ve keyfilik oluĢturan sınır konusunda verdiği iptal kararında; ―Anayasanın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri BELĠRLĠLĠK‘tir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kiĢiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuĢkuya yer vermeyecek Ģekilde açık, net anlaĢılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karĢı koruyucu önlem içermesi de gereklidir‖ demektedir (Esas Sayısı: 2005/5, Karar Sayısı: 2008/93, Karar Günü: 17.4.2008, R.G. Tarih-Sayı: 05.11.2008-27045). Herhangi bir haksız fiilden dolayı haciz yasağı olmayan bireylerin yanında, devlete karĢı haciz yasağı uygulanmasını savunmak güçtür. YurttaĢın malına elkoyabilen Devlet, borcunu ödemezse, onun da malı haczedilebilmelidir. Devlet, kendine karĢı olan bu tür iĢlemlerde engelleri kaldırdıkça benimsenip saygınlığını artırır. Bireyin hakkını teslim, hukuk devletinin tescilidir. Yine 5999 sayılı Kanunun gerekçesinde; ―...Devlet, kanunlar ile belirlenen görevlerini malî imkânları çerçevesinde yerine getirmek durumundadır. GeçmiĢte yapılan kamulaĢtırmasız elkoymalar sebebiyle açılabilecek davaların sayısını ve bunlar neticesinde hükmedilebilecek meblâğın ne kadar olabileceğini sağlıklı olarak tahmin etmek mümkün değildir. Açılması muhtemel davaların sayı itibarıyla çokluğuna bağlı olarak hükmedilebilecek meblâğların hemen ödenmesi hâlinde, idarece altından kolayca kalkılamayacak bir malî yük gündeme gelebileceği gibi; tazminat ödemelerine bağlı olarak idarenin malî imkânsızlık içine düĢmesi suretiyle, kamu hizmetlerinin yürütülmesinde sıkıntılara sebebiyet verilmiĢ olabilecektir. Böyle bir olumsuz ihtimal de gözetilerek hükmedilebilecek olan meblâğların ödenmesinin idare bütçesinin belirli bir oranında gerçekleĢtirileceğini öngörmek zarurî görülmüĢtür‖ denmektedir. Hukuka uygun davranması gereken devlet/idarenin, haksız fiile (kamulaĢtırmasız el atmaya) sebebiyet vermesi düĢünülemez. Ġdarenin elinde kamulaĢtırma iĢlemlerini yürütmesi için çıkarılmıĢ bulunan KamulaĢtırma Kanunu bulunmasına karĢılık, kanun gereği usulüne uygun kamulaĢtırma yapmaması ve bireyin mülkiyet hakkına müdahale etmesi karĢısında, bu davranıĢının hukuken korunması düĢünülemez. En temel hukuk kaidelerinden bir tanesi de, bir kiĢinin zarara kendisinin kusuru ile sebebiyet vermesi halinde zarara katlanması gerektiğidir. Hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz. Bu kuralı ihlal etmeyen ve iĢlerini (kamulaĢtırma) usulüne uygun yapan bir idarenin, gerekçede belirtildiği Ģekilde kendisine karĢı açılabilecek davaların sayısını öngörmesine ihtiyaç olmayacağı gibi (çünkü bu tür davalar açılmayacaktır), karĢılaĢacağı meblağın ödeme dengesini bozması da (çünkü bu tür davalardan kaynaklanan bir ödeme olmayacaktır) beklenemez. Kural; devletin haksız fiile sebebiyet vermemesi, iĢini usulüne uygun yapmak olmalı iken bu istisna olmuĢ, istisnalar ise adeta kural haline gelmiĢtir. Anayasanın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve iĢlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliĢtirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken Anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir. KiĢilere hukuk güvenliğinin sağlanması, hukuk devletinin ön koĢullarındandır. Hukuk devleti, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve iĢlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir. Hukuk güvenliğinin sağlanması, bu doğrultuda yasaların geleceğe yönelik öngörülebilir belirlemeler yapılabilmesine olanak verecek kurallar içermesini gerekli kılar. Geriye dönük düzenlemelerle kiĢilerin haklarının, hukuki istikrar ve güvenlik ilkesi gözetilmeden kısıtlanması hukuk devleti ilkesiyle bağdaĢmaz. Haksız fiile sebebiyet veren idarenin, bundan kaynaklanan sorumluluğundan kaçmak maksadıyla getirmiĢ olduğu düzenleme Anayasanın 2‘nci maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesiyle bağdaĢmaz. Hukuk devleti, her Ģeyden önce, bütün faaliyetlerinde hukukun genel ilkeleri ile bağlayıcılığı ve üstünlüğü olan Anayasa hükümlerine uygun hareket etmek zorundadır. Anayasanın 5. maddesinde; kiĢilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kiĢinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaĢmayacak surette sınırlandıran ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak, insanın maddi varlığının geliĢmesi için gerekli Ģartları hazırlamaya çalıĢmak; 2. maddede ―sosyal hukuk devleti‖ niteliği vurgulanan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıĢtır. Anayasanın ikinci kısım, KiĢinin Hakları ve Ödevleri baĢlıklı ikinci Bölümü 35. maddesi uyarınca, ―Herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, yasayla sınırlanabilir‖. Mülkiyet hakkı, kiĢiye baĢkasının hakkına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koĢuluyla, sahibi olduğu Ģeyi dilediği gibi kullanma, ürünlerden yararlanma ve tasarruf olanağı verir. Anayasanın 35‘nci maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı temel hak ve özgürlüklerdendir. Anayasanın temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına iliĢkin 13. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiĢtir. ÇağdaĢ demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniĢ ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlükleri büyük ölçüde kısıtlayan veya kullanılamaz hale getiren sınırlamalar hakkın özüne dokunur. Temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil, koĢulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karĢı öngörülen kanun yolları hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir. Özgürlükler, ancak Anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen nedenlerle ve demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde sınırlandırılabilir. Anayasa Mahkemesi, DanıĢtay Onuncu Dairesinin, 9.3.1988 günlü, 3417 sayılı ―ÇalıĢanların Tasarrufa TeĢvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun‖un 6. maddesinin ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının 18.11.1998 günlü, Esas 1997/59, Karar 1998/71 sayılı kararla iptal edilen bölümü dıĢında kalan kısmının, Anayasa‘nın 2., 5., 10. ve 35. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemiyle açtığı davada verdiği Esas Sayısı: 2000/42, Karar Sayısı: 2001/361, Karar Günü: 10.12.2001 R.G. Tarih-Sayı: 28.03.200224709 kararında ―çalıĢanların aylık ve ücretlerinden 3417 sayılı Kanun uyarınca kesilen ve tasarrufu teĢvik hesabında toplanan tasarruf tutarları üzerinde mülkiyet hakları bulunmaktadır. Adı geçenlerin devlet katkısı ve nema üzerindeki hakları ise alacak hakkıdır. ...ÇalıĢanların aylık ve ücretlerinin belli bir yüzdesi üzerinden hesaplanarak ve ilgililerin tasarruf kesintisine eklenerek tasarrufu teĢvik hesabına yatırılan Devlet/iĢveren katkısı ile katkının ve tasarruf kesintisinin birlikte değerlendirilmesiyle oluĢan nemaların mülkiyet hakkı kapsamında olduğu tartıĢmasızdır. Bu durumda, sözkonusu tutarların belli sürelere bağlanarak kısmen veya tamamen ödenmesinin engellenmesi mülkiyet hakkının özünü zedelemekte ve onu kullanılmaz hale getirmektedir. Bu nedenle kurallar Anayasanın 13. ve 35. maddelerine aykırıdır, iptali gerekir‖ demek suretiyle, alacak hakları da mülkiyet kapsamında kabul edilmiĢ ve mülkiyet hakkının ihlalini tespit etmiĢtir. Bütün bu sebeplerle; haksız fiile sebebiyet veren idareye, bireyin bu haksız fiilden kaynaklanan alacağını da ödeme konusunda haciz yasağı getiren, ne zaman ödeme yapılacağı konusunda belirsizliğe sevk eden düzenlemesi ile bireyin en temel hakkı olan ve Anayasa ile güvence altına alınmıĢ bulunan mülkiyet hakkına iliĢkin hükümler ihlal edilmektedir. Anayasanın 36. maddesinde, ―Herkes, meĢru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz‖ denilmektedir. Maddeyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taĢımanın ötesinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken Ģekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birini oluĢturmaktadır. KiĢinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karĢı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya iĢleme karĢı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu, yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. KiĢilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması, adil yargılamanın ön koĢulunu oluĢturur. Hal böyle iken; getirilen düzenlemeler ile ―öncelikle uzlaĢma yoluna gidilmesi esastır‖ ve ―haciz yasağı‖ hükmü Anayasanın 36‘ncı maddesinin ihlali niteliğindedir. Bu düzenlemeler mülkiyet hakkının korunmasına yönelik, bireyin lehine, çağdaĢ demokrasilerin bir gereği iken 6111 sayılı Yasanın geçici 2‘nci maddesi ile getirilen son düzenleme, bireyin mülkiyet hakkını ihlal edici ve gelinen noktadan geriye götürücü bir nitelik arz etmektedir. Anayasanın 88‘nci maddesinde; ―Kanun teklif etmeye Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri yetkilidir. Kanun tasarı ve tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüĢülme usul ve esasları içtüzükle düzenlenir‖ hükmü yer almaktadır. TBMM Ġçtüzüğünün 74‘ncü maddesinde de; ―Hükümetçe hazırlanan kanun tasarıları bütün bakanlarca imzalanmıĢ olarak ve gerekçesi ile birlikte Meclis BaĢkanlığına sunulur. Gerekçede tasarının tümü ve maddeleri hakkında bilgiler, kaldırılması veya eklenmesi istenilen hükümlerin neler olduğu ve neden kaldırılması, değiĢtirilmesi veya eklenmesi gerekli görüldüğü açıkça gösterilmek lâzımdır‖ hükmü bulunmaktadır. 6111 sayılı Kanunun genel gerekçesinde geçici 2‘nci madde ile ilgili bir ifade bulunmamaktadır. Geçici 2‘nci madde ile ilgili bir gerekçe de bulunmamaktadır. Geçici 2‘nci maddenin atıfta bulunduğu 5999 sayılı Kanunla 2942 sayılı Kanuna eklenen geçici 2‘nci maddenin gerekçesinde ise; ―...süreye tabi olmaksızın dava açılabileceği kabul edildiğinde, idareler aleyhine çok uzun yıllar önce gerçekleĢmiĢ olan elkoymalardan dolayı bile dava açılabilecek ve bu davalarda idareleri malî yönden zora düĢürebilecek tazminatlara hükmolunabilecektir. Ayrıca, açtıkları davalar yirmi yıllık dava açma süresinin dolmuĢ olduğu yolundaki gerekçeyle süre yönünden reddedilenler ve açtıkları davalarda hükmedilen tazminatı tatminkâr görmeyenler, Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesine müracaat etmek suretiyle Devleti tazminata mahkûm ettirebileceklerdir. Anayasa Mahkemesinin söz konusu iptal kararının yürürlüğe girdiği tarihten sonra ve önceki yirmi yıl içinde taĢınmazlarına kamulaĢtırmasız elkonulan kiĢilerin dava açmalarının önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Ancak, yirmi yıllık dava açma süresinin geçmiĢ olması sebebiyle artık dava açılamayacağı yolundaki içtihat sebebiyle, söz konusu iptal kararının yürürlüğe girdiği tarihten önceki yirmi yıldan daha önce taĢınmazlarına kamulaĢtırmasız elkonulanlar ya hak düĢürücü süre sebebiyle dava açamayacaklar veya açacakları davalar hak düĢürücü süre sebebiyle reddedilebilecektir. Bu nedenle 4/11/1983 tarihinden önce taĢınmazlarına kamulaĢtırmasız elkonulanların hak ve durumlarının düzenlenmesi gerekmektedir‖ Ģeklinde yer alan ifadelerle, tamamen farklı bir statüye tabi olan 04.11.1983 öncesi döneme iliĢkin gerekçe oluĢturulmuĢtur. Ancak bu gerekçenin 04.11.1983 sonrası döneme iliĢkin olarak uygulanması ve kabul edilmesi düĢünülemez. Bu sebeple, 6111 sayılı Kanun, kanun yapma tekniğine de aykırılık oluĢturmaktadır. Davalı vekilinin yukarıda açıklamaya çalıĢılan nedenlerle iptal isteğinin ciddi olduğu görülmekle, mahkememize açılan davada uygulanacak norm olan 6111 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinin Anayasanın 2, 10, 13, 35 ve 36. maddelerine aykırılık nedeniyle İPTALİNE karar verilmesi saygıyla arz olunur.‖ D- E.2011/104 sayılı itiraz baĢvurusunun gerekçe bölümü Ģöyledir: ―Mahkememize davacı Altındağ Belediye BaĢkanlığınca açılan davada davacı vekili özetle takibin dayanağı olan Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin kamulaĢtırmasız el koyma kararına dayanılarak belediyenin tüm taĢınmazlarına haciz uygulandığını, 5393 sayılı Belediye Kanununun 15. ve ĠĠK 82. maddesi gereği belediye mallarının haczedilmesi yanında 5999 sayılı Kanunla değiĢik 2942 sayılı Kanunun geçici 6. maddesi gereği kamulaĢtırmasız elkoymalar nedeniyle belediyenin mallarının haczedilemeyeceğini öne sürerek ĠĠK 16. maddesine giren Ģikayet davası açmıĢtır. Davalı alacaklı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruĢmaya gelmemiĢtir. Davada davacı tarafça uygulanması talep edilen maddelerden birisi 5999 sayılı Kanunla 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununa eklenen geçici 6. maddedir. Madde aynen ―GECĠCĠ MADDE 6- KamulaĢtırma iĢlemleri tamamlanmamıĢ veya kamulaĢtırması hiç yapılmamıĢ olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına iliĢkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taĢınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, malik tarafından ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde, öncelikle uzlaĢma yoluna gidilmesi esastır. Tazminat müracaatı üzerine, fiilen el konulan taĢınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının malikin müracaat ettiği tarihteki tahmini değeri; bu Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre teĢkil edilen kıymet takdir komisyonu marifetiyle, taĢınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak ve bu Kanunun 11 inci ve 12 nci maddelerine göre hesaplanmak suretiyle tespit edilir. Tespitten sonra, bu Kanunun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre teĢkil olunan uzlaĢma komisyonunca, müracaat tarihinden itibaren en geç altı ay içerisinde 7201 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliğ edilen bir yazı ile, tahmini değer bildirilmeksizin, talep sahibi uzlaĢma görüĢmelerine davet edilir. UzlaĢma; nakdi ödeme, idareye ait taĢınmazın trampası, idareye ait taĢınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde baĢka bir yerde imar hakkı kullandırılması suretiyle yapılabilir. UzlaĢma görüĢmeleri, hukuki veya fiili engel bulunmadığı takdirde davete icabet tarihinden itibaren en geç altı ay içerisinde sonuçlandırılır ve uzlaĢmaya varılıp varılmadığı, malik veya temsilcisi ile komisyon üyeleri tarafından imzalanan bir tutanağa bağlanır. Bu tutanak ile uzlaĢma görüĢmelerine iliĢkin bilgi ve belgeler, açılacak davalarda taraflar aleyhine delil teĢkil etmez. UzlaĢmaya varılması halinde, üzerinde uzlaĢılan hakkın türünü, tanınma Ģart ve usullerini, nakdi ödemede bulunulacak ise miktarını ve ödeme Ģartları ile taĢınmazların tesciline veya terkinine dair muvafakati de ihtiva eden bir sözleĢme akdedilerek bu sözleĢme çerçevesinde iĢlem yapılır ve uzlaĢma konusu taĢınmazlar resen tapu tescil veya terkin edilir. UzlaĢılan nakdi tazminat bedeli, bütçe imkanları dahilinde, sonraki yıllara sari olacak Ģekilde taksitli olarak da ödenebilir. Taksitli ödeme süresince, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ĠliĢkin Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir. Ġdare ve malik arasında uzlaĢma sağlanamadığı takdirde, uzlaĢmazlık tutanağının tanzim edildiği veya ikinci fıkradaki sürenin uzlaĢmaya davet olmaksızın sona erdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde malik tarafından sadece tazminat davası açılabilir. Dava açılması halinde, fiilen el konulan taĢınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının müracaat tarihindeki değeri, ikinci fıkranın birinci cümlesindeki esaslara göre mahkemece tespit ve taĢınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine ve malike tazminat ödenmesine hükmedilir. Tescile veya terkine iliĢkin hüküm kesin olup tarafların hükmedilen tazminata iliĢkin temyiz hakkı saklıdır. KesinleĢen mahkeme kararlarına istinaden bu madde uyarınca ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde, idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden yüzde iki pay ayrılır. KesinleĢen alacakların toplam tutarının ayrılan ödeneğin toplam tutarını aĢması halinde, ödemeler, sonraki yıllara sari olacak Ģekilde, garameten ve taksitlerle gerçekleĢtirilir. Taksitlendirmede, bütçe imkanları ile alacakların tutarları dikkate alınır. Taksitli ödeme süresince, 3095 sayılı Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir. Ġdare tarafından, mahkeme kararı gereğince nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer uzlaĢma yolları da teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaĢmaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapılabilir. Bu maddenin tazminata iliĢkin hükümleri, vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaĢtırmasız el koymadan dolayı açtıkları tazminat davası süre bakımından dava hakkının düĢtüğü gerekçesiyle reddedilmiĢ olanlar hakkında da uygulanır. Evvelce açtıkları davalar sonunda tazminat almaya hak kazanmıĢ veya süre dıĢındaki sebeplerden dolayı davaları reddedilmiĢ olanlar hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz. Ancak, gerek iç hukuka ve gerekse milletlerarası hukuka göre evvelce açtıkları davalar sonunda hak kazanmıĢ oldukları tazminat henüz ödenmemiĢ olanlara, idare tarafından nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer uzlaĢma yolları teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaĢmaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapılabilir. Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaĢtırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmıĢ olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaĢma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilirler. UzlaĢma talebi üzerine, uzlaĢma görüĢmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaĢılamaması halinde, uzlaĢmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir. BU MADDE UYARINCA ÖDENECEK OLAN TAZMĠNATIN TAHSĠLĠ SEBEBĠYLE ĠDARELERĠN MAL, HAK VE ALACAKLARI HACZEDĠLEMEZ.‖ demektedir. Diğer kısımlarında yapılan düzenlemeler değil ise de maddenin son cümlesi mahkemece 2709 sayılı Kanunla kabul edilen Anayasamızın 5, 10, 90, 125, 138. maddelerine aykırı bulunmuĢ re‘sen Anayasa Mahkemesine 2949 sayılı Kanunun 28/1. maddesi gereği itiraz davası açılması gerektiği kanaati oluĢmuĢtur. ġikayetçi - davacı taraf maddenin uygulanmasını açıkça talep etmiĢ, alacaklı Ģikayet edilen taraf duruĢmaya gelmemiĢ taraflardan birince Anayasaya aykırılık ileri sürülmeyip mahkemece re‘sen Anayasaya aykırı görüldüğünden 2949 sayılı Kanunun 28/2. madde gereği taraflara Anayasaya aykırılık konusunda görüĢ sorulmamıĢtır. Devlet kendi kuruluĢu dahi olsa istisnalar kimseye ayrıcalık tanıyamaz. Herkese genel kuralları uygulamak ve uygulanmasını sağlamak zorundadır. Bu cümlede böyle bir istisnanının tanınmasını gerektiren olağanüstü bir durum yoktur. KamulaĢtırmada istisna düĢünülebilir ise de taĢınmazına el koyulup mülkiyet hakkının kullanılması engellenen kiĢiye almıĢ hiç tazmin yoluna gitmeden almıĢ olduğu mahkeme kararının infazını engellemeye çalıĢmak hukuk devleti ilkelerine aykırılıktır. Herkes Anayasanın 10. maddesi gereği kanun önünde eĢittir. Hiç bir kiĢi veya zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Kamu kurumu - devlet davamızda belediye mahkeme kararının yerine getirilmesi için elinden geleni yapması gerekirken maddede belirtilen kamulaĢtırmasız el koymalarda vatandaĢların dava açmadan uzlaĢmaları için kolaylık olarak getirilmiĢ olmasına rağmen bunlara riayet etmeden maddedeki bir cümlenin arkasına saklanamaz. Maddedeki uzlaĢma hükümlerini hiç uygulamayan veya eksik uygulayıp haczedilmezlik iddiasında bulunması aynı zamanda Anayasamızın 90. maddesine aykırı olmaktadır. Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesinin 18.05.2005 tarihli tütüncü ve diğerleri Türkiye davası kararına göre kamu kurumlarının haczedilmezlik iddiasının protokolün 1. maddesini ihlal ettiği sabittir. Maddedeki haczedilmezlik cümlesi Anayasamızın 125. maddesindeki idarenin her türlü eylem ve iĢleminin yargı denetimine tabi olması, mahkeme kararına rağmen mahkeme kararının uygulanmasını engelleme sonucunu doğuracağından ‗Ġdarî iĢlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idarî iĢlemin açıkça hukuka aykırı olması Ģartlarının birlikte gerçekleĢmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir‖ kuralına da aykırıdır. Maddedeki haczedilmezlik cümlesi Anayasamızın 138. maddesindeki ―Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiĢtiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.‖ kuralına da aykırıdır. Bütün bu açıklamalar ve Yüksek Mahkemenin re‘sen bulacağı nedenler göz önüne alınarak Anayasa Mahkemesine 2942 sayılı Kanunun ek 6. maddesindeki ―BU MADDE UYARINCA ÖDENECEK OLAN TAZMĠNATIN TAHSĠLĠ SEBEBĠYLE ĠDARELERĠN MAL, HAK VE ALACAKLARI HACZEDĠLEMEZ‖ cümlesinin Anayasaya aykırılığından dolayı iptal davası açılması gerektiği kanaatine varılmakla; Gerekçesi yukarıda açıklandığı gibi; 1- 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununun geçici 6. maddesindeki ―BU MADDE UYARINCA ÖDENECEK OLAN TAZMĠNATIN TAHSĠLĠ SEBEBĠYLE ĠDARELERĠN MAL, HAK VE ALACAKLARI HACZEDĠLEMEZ‖ cümlesinin Anayasamızın 5, 10, 90, 125 ve 138. maddelerine aykırı olduğundan 2949 sayılı Kanunun 28/1. maddesi gereği iptal davası açılmasına, 2- Dosyanın bir suretinin çıkarılarak Anayasa Mahkemesi Genel Sekreterliğine kararla birlikte gönderilmesine, 3- Anayasanın 152. maddesi gereği Anayasa Mahkemesi bu konuda karar verene kadar en az beĢ ay mahkeme kararının beklenilmesine, Davacı vekilinin yüzüne karĢı davalı tarafın yokluğunda karar verildi.‖ E- E.2011/118 sayılı itiraz baĢvurusunun gerekçe bölümü Ģöyledir: ―Davacı taraf vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle; dava konusu Tekirdağ ili, Çerkezköy ilçesi, GMKP Mahallesi, Köprüdere Mevkiinde bulunan 23 ada 12 parsel idarece kamulaĢtırma yapılmadan el atıldığını belirterek kamulaĢtırmasız el atma nedeni ile belirlenecek bedelin taraflarına verilmesini talep ve dava etmiĢtir. Davalı taraf vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın müvekkilince el koyma tarihinden itibaren 20 yıllık sürenin geçmesi nedeni ile kamulaĢtırma kanununun el koyma tarihi itibari ile geçerli olması gereken 38. maddesi uyarınca davanın süresinde açılmadığından reddine karar verilmesini aksi halde müvekkili yararına karar verilmesini talep etmiĢtir. Dava konusu taĢınmazın 1976 yılında yapılan kadastro sonucunda 1997 yılında kesinleĢen Kadastro Mahkemesi kararı ile malik adına hükmen tescil edildiği, dava konusu taĢınmazın Tekirdağ ili, Çerkezköy ilçesi, GMKP Mahallesi, Köprüdere Mevkiinde olduğu belirtilerek 23 ada 12 parsel adı altında 5400 m2 miktarlı ve tarla vasfı ile tapuya kayıt edildiği, davacıların tapu maliki Yahya Aydın‘ın mirasçıları olarak 2/6 oranında iĢtirak halinde mülkiyet haklarının olduğu görülmüĢtür. Buna rağmen dava konusu taĢınmaza davalı idarece 1967 - 1968 yıllarında kamulaĢtırma yapılmadan üzerine tesis yapılmak sureti ile el konulmuĢ ve halen de 3. Zırhlı Tugay Komutanlığı kullanımında ve tel çiti içerisinde kalmakta ve de askeri güvenlik bölgesi olarak tapu kaydına Ģerh verilmiĢtir. Bu doğrultuda idare tarafından dava konusu taĢınmaza iliĢkin malikleri aleyhine KamulaĢtırma Kanununun 38. maddesine dayanılarak 20 yıllık süre hukuki sebebine dayalı malikleri adına olan tapunun iptali ile idare adına tapuya kayıt ve tescili istemli Çerkezköy Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmıĢ dava derdest iken bu kez Anayasa Mahkemesi‘nin 10/04/2003 tarih, 2002/112 esas ve 2003/33 karar sayılı kararı ile KamulaĢtırma Kanununun 38. maddesinin iptal edilmesi üzerine idarece açılan tapu iptal ve tescil talebi yerinde görülmeyerek olumsuz sonuçlanmıĢtır. Bunun üzerine taĢınmaz malikleri tarafından 5999 sayılı Kanun ile 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununa eklenen geçici 6. maddesi uyarınca uzlaĢma talebinde bulunulmuĢ ancak yapılan çalıĢmalar sonucunda idare ile uzlaĢma sağlanamamıĢtır. UzlaĢma çalıĢmalarının olumsuz sonuçlanması üzerine davacılar vekilleri tarafından mahkememize iĢbu dava açılmak sureti ile kamulaĢtırmasız el atma nedeni ile belirlenecek bedelin davalı idareden tahsili ile davacı tarafa verilmesi talep edilmiĢtir. 5999 sayılı Kanun ile 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununa eklenen geçici 6. maddesi iĢbu davada uygulanması gereken bir madde olarak düzenlenmiĢtir. Öncelikle belirtmek gerekir ise Anayasa Mahkemesi‘nin KamulaĢtırma Kanununun 38. maddesindeki 20 yıllık süreye iliĢkin iptal kararı vermesi üzerine ve bu kararın geriye ilke olarak veya prensip olarak yürümemesi nedeni ile iptal kararının Resmi Gazetede yayın tarihi olan 04/11/2003 tarihinden geriye gidilerek 04/11/1983 tarihinden önce el konulan taĢınmazlara iliĢkin tazminat davalarının bir kısmı mahkemelerce reddedilmiĢ, bir kısmının ise kabul edilmesi üzerine doğan bir hukuki karmaĢıklığı gidermek için yasal düzenlemeye gidilmiĢ ve 30/06/2010 tarihinde, 5999 sayılı Yasa ile 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununa geçici 6. madde eklenmiĢtir, buna göre 09/10/1956 tarihli ve 04/11/1983 tarihleri arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan yerler ile maliklerine bedel ödenmesi öngörülmüĢtür, ancak bunun için öncelikle uzlaĢma yoluna gidilmesi Ģartı getirilmesi ve uzlaĢma çalıĢmasının olumsuz sonuçlandığında da açılacak davanın taĢınmazın değeri taĢınmazın el koyma günündeki nitelikleri esas alınarak müracaat (dava tarihindeki değerinin tespit edileceği) esası getirilmiĢtir. Dava konusu taĢınmazın el koyma tarihindeki vasfı tarla olmak ile birlikte taĢınmaz ilçe merkezine çok yakın olup, çevresinde imar uygulaması geçmiĢ olup bütün çevre taĢınmazlar arsa vasfında ve belediye hizmetlerinden yararlanır konumda bulunmaktadır. Askeri birlik olmasa dava konusu taĢınmaz imar planı içerisinde farklı bir konumda bulunabilecekti, bu durumun dosya ve tazminat hesabındaki sonuç da çok farklı olabilmektedir. ġöyle ki; el atılan taĢınmaz vasfı tarla ise gelir metoduna göre arsa vasfında ise emsal satıĢlar esas alınmak sureti ile bedel hesaplaması yapılmakta olup mevcut 6. madde uygulanıyor ise tarla vasfı malikleri aleyhine muhtemelen daha az miktar bedel belirlenecek ve bu durum tarafların mağduriyetine sebep olabilecektir. Bu nedenle ne kadar yüksek oranda objektif artıĢ uygulansa da aradaki fark yüksek olacak ve mağduriyet devam edecektir. Esasen 09/10/1956 tarih ile 04/11/1983 tarihleri arasında el konulan taĢınmaz maliklerinin mağduriyetlerini gidermek amacı ile getirilen söz konusu 6. maddedeki düzenlemenin tasarı halindeki Ģeklinde ―el koyma tarihinden itibaren her yer için gerçekleĢen yıllık enflasyon oranında ilave yapılıp denkleĢtirmede bulunmak‖ gibi idareyi gerek taĢınmaz maliklerinin haklarını gözeterek kısmen hakkaniyete yakın biçimde hazırlanmıĢ iken yasanın görüĢülmesi ve yasalaĢması sırasında yukarıda bahsedilen ek mağduriyeti giderici tedbirler yasa metninden çıkartılarak Anayasamızda düzenlenen mülkiyet hakkı ihlal edilmiĢ ve komĢu parsel malikleri ile bir eĢitsizlik yaratılmıĢtır. ġöyle ki; 1983 tarihinden sonra el atılan taĢınmazlar için tazminat hesabı davanın açıldığı tarihteki fiili kullanıma göre (arsa veya arazi) belirlenecek, bu tarihten öncekilerde (dava konusu taĢınmazda olduğu gibi) ise el konulma tarihindeki fiili durumu (dava konusu taĢınmazda tarla) olarak belirlenecektir. Düzenleme bu Ģekli ile gerek 1983 tarihinden önce kamulaĢtırmasız el konulan taĢınmaz malikleri ile 1983 sonrası kamulaĢtırmasız el konulan taĢınmaz malikleri arasında gerekse askeri birlik içerisinde kaldığı için belediye imar uygulamasından yararlanamayan taĢınmaz malikleri ile askeri birlik içerisinde olmayan ancak dava konusu taĢınmaza bitiĢik arsa vasfına haiz taĢınmaz malikleri arasında eĢitsizlik yarattığı gibi bu düzenleme aynı zamanda yarattığı mağduriyet ile mülkiyet hakkını da ihlal ettiği düĢünülmektedir. Sonuç olarak 5999 sayılı Yasa ile 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununa eklenen geçici 6. maddenin 2. fıkrasının ―... taĢınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak...‖ cümlesi Anayasamızın 10. ve 35. maddelerine aykırılık iddiası ciddi bulunduğundan, Anayasamızın 152. maddesi ve 6216 sayılı Yasanın 40 .maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi‘ne baĢvurulması gerektiği kanaatine varıldığından aĢağıdaki karar verilmiĢtir. SONUÇ VE ĠSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Gerekçesi ekli kararda açıklanacağı üzere T.C. Anayasasının 10. ve 35. maddelerine yönelik olduğu kanaatine varılan Anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunduğundan ve 5999 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Yasaya eklenen 6. maddenin 2 fıkrası dava konusu uyuĢmazlıkta uygulanacak olması nedeni ile söz konusu Yasanın 6. maddenin 2. fıkrasında geçen taĢınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak kısmının Anayasamızın yukarıda belirtilen 10. ve 35. maddelerine aykırılığı olduğundan dolayı iptali istemi ile Anayasamızın 152. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesine baĢvurulmasına, 2- Dosyamızın tasdikli bir örneğinin Anayasa Mahkemesi‘ne sunulmasına, 3- Anayasamızın 152/1. ve 3. madde ve fıkrası gereğince Anayasa Mahkemesi kararının 5 ay süre ile beklenmesine karar verildi.‖ II- YASA METĠNLERĠ A- Dava ve Ġtiraz Konusu Yasa Kuralları 1- Ġptali istenilen ibare, cümle ve fıkraların da yer aldığı 18.6.2010 günlü, 5999 sayılı KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun‘un 1. maddesiyle 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu‘na eklenen Geçici 6. Madde Ģöyledir: ―KamulaĢtırmasız el koyma sebebiyle tazmin GEÇĠCĠ MADDE 6- KamulaĢtırma iĢlemleri tamamlanmamıĢ veya kamulaĢtırması hiç yapılmamıĢ olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına iliĢkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taĢınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, malik tarafından ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde, öncelikle uzlaĢma yoluna gidilmesi esastır. Tazminat müracaatı üzerine, fiilen el konulan taĢınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının malikin müracaat ettiği tarihteki tahmini değeri; bu Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre teĢkil edilen kıymet takdir komisyonu marifetiyle, taĢınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak ve bu Kanunun 11 inci ve 12 nci maddelerine göre hesaplanmak suretiyle tespit edilir. Tespitten sonra, bu Kanunun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre teĢkil olunan uzlaĢma komisyonunca, müracaat tarihinden itibaren en geç altı ay içerisinde 7201 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliğ edilen bir yazı ile, tahmini değer bildirilmeksizin, talep sahibi uzlaĢma görüĢmelerine davet edilir. UzlaĢma; nakdi ödeme, idareye ait taĢınmazın trampası, idareye ait taĢınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde baĢka bir yerde imar hakkı kullandırılması suretiyle yapılabilir. UzlaĢma görüĢmeleri, hukuki veya fiili engel bulunmadığı takdirde davete icabet tarihinden itibaren en geç altı ay içerisinde sonuçlandırılır ve uzlaĢmaya varılıp varılmadığı, malik veya temsilcisi ile komisyon üyeleri tarafından imzalanan bir tutanağa bağlanır. Bu tutanak ile uzlaĢma görüĢmelerine iliĢkin bilgi ve belgeler, açılacak davalarda taraflar aleyhine delil teĢkil etmez. UzlaĢmaya varılması halinde, üzerinde uzlaĢılan hakkın türünü, tanınma Ģart ve usullerini, nakdi ödemede bulunulacak ise miktarını ve ödeme Ģartları ile taĢınmazların tesciline veya terkinine dair muvafakati de ihtiva eden bir sözleĢme akdedilerek bu sözleĢme çerçevesinde iĢlem yapılır ve uzlaĢma konusu taĢınmazlar resen tapuya tescil veya terkin edilir. UzlaĢılan nakdi tazminat bedeli, bütçe imkanları dahilinde, sonraki yıllara sari olacak Ģekilde taksitli olarak da ödenebilir. Taksitli ödeme süresince, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ĠliĢkin Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir. Ġdare ve malik arasında uzlaĢma sağlanamadığı takdirde, uzlaĢmazlık tutanağının tanzim edildiği veya ikinci fıkradaki sürenin uzlaĢmaya davet olmaksızın sona erdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde malik tarafından sadece tazminat davası açılabilir. Dava açılması halinde, fiilen el konulan taĢınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının müracaat tarihindeki değeri, ikinci fıkranın birinci cümlesindeki esaslara göre mahkemece tespit ve taĢınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine ve malike tazminat ödenmesine hükmedilir. Tescile veya terkine iliĢkin hüküm kesin olup tarafların hükmedilen tazminata iliĢkin temyiz hakkı saklıdır. KesinleĢen mahkeme kararlarına istinaden bu madde uyarınca ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde, idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden yüzde iki pay ayrılır. KesinleĢen alacakların toplam tutarının ayrılan ödeneğin toplam tutarını aĢması halinde, ödemeler, sonraki yıllara sari olacak Ģekilde, garameten ve taksitlerle gerçekleĢtirilir. Taksitlendirmede, bütçe imkanları ile alacakların tutarları dikkate alınır. Taksitli ödeme süresince, 3095 sayılı Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir. Ġdare tarafından, mahkeme kararı gereğince nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer uzlaĢma yolları da teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaĢmaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapılabilir. Bu maddenin tazminata iliĢkin hükümleri, vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaĢtırmasız el koymadan dolayı açtıkları tazminat davası süre bakımından dava hakkının düĢtüğü gerekçesiyle reddedilmiĢ olanlar hakkında da uygulanır. Evvelce açtıkları davalar sonunda tazminat almaya hak kazanmıĢ veya süre dıĢındaki sebeplerden dolayı davaları reddedilmiĢ olanlar hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz. Ancak, gerek iç hukuka ve gerekse milletlerarası hukuka göre evvelce açtıkları davalar sonunda hak kazanmıĢ oldukları tazminat henüz ödenmemiĢ olanlara, idare tarafından nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer uzlaĢma yolları teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaĢmaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapılabilir. Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaĢtırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmıĢ olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaĢma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilirler. UzlaĢma talebi üzerine, uzlaĢma görüĢmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaĢılamaması halinde, uzlaĢmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir. Bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez.‖ 2- Ġptali istenen 13.2.2011 günlü, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun‘un geçici 2. maddesi Ģöyledir: “GEÇĠCĠ MADDE 2- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeĢ yıl süreyle geçerli olmak üzere; 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanununun geçici 6 ncı maddesi hükmü, 4/11/1983 tarihinden sonraki kamulaĢtırmasız el koyma iĢlemlerine de uygulanır. Ancak, bu tarihten sonraki kamulaĢtırmasız el koyma iĢlemleri sebebiyle açılan tazminat davalarında verilen ve kesinleĢen mahkeme kararlarına istinaden 2942 sayılı Kanunun geçici 6 ncı maddesinin yedinci fıkrası uyarınca ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde, idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden ayrıca yüzde beĢ pay ayrılır.‖ B- Dayanılan Anayasa Kuralları Dava dilekçesinde ve baĢvuru kararlarında, Anayasa‘nın 2., 5., 10., 11., 12., 13., 35., 36., 90., 125. ve 138. maddelerine dayanılmıĢtır. III- ĠLK ĠNCELEME Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün 8. maddesi uyarınca, E.2010/83 sayılı dosyanın 22.9.2010 gününde, E.2011/72 sayılı dosyanın 22.9.2011 gününde, E.2011/97 sayılı dosyanın 22.9.2011 gününde, E.2011/104 sayılı dosyanın 20.10.2011 gününde, E.2011/118 sayılı dosyanın ise 30.11.2011 gününde yapılan ilk inceleme toplantılarında baĢvurularda eksiklik bulunmadığından iĢin esasının incelenmesine, E.2010/83 sayılı dosyada yürürlüğü durdurma isteminin esas inceleme aĢamasında karara bağlanmasına, OYBĠRLĠĞĠYLE karar verilmiĢtir. IV- BĠRLEġTĠRME KARARLARI E.2011/72 ve E.2011/97 sayılı itiraz baĢvurularının 22.9.2011 gününde, E.2011/104 sayılı itiraz baĢvurusunun 20.10.2011 gününde ve E.2011/118 sayılı itiraz baĢvurusunun 30.11.2011 gününde, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle E.2010/83 sayılı dava ile birleĢtirilmesine, esaslarının kapatılmasına, esas incelemenin E.2010/83 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine oybirliğiyle karar verilmiĢtir. V- ESASIN ĠNCELENMESĠ Dava dilekçesi, baĢvuru kararları ve ekleri, Raportör Ali Rıza ÇOBAN tarafından hazırlanan iĢin esasına iliĢkin rapor, Türkiye Belediyeler Birliği BaĢkanı ve Ġstanbul BüyükĢehir Belediye BaĢkanı Dr. Kadir TOPBAġ, Kayseri BüyükĢehir Belediye BaĢkanı Mehmet ÖZHASEKĠ, Türkiye Belediyeler Birliği Encümeni Üyesi ve Osmaniye Belediye BaĢkanı Kadir KARA, Türkiye Belediyeler Birliği Encümeni Üyesi ve Altındağ Belediye BaĢkanı Veysel TĠRYAKĠ, Türkiye Belediyeler Birliği Encümeni Üyesi ve Çankaya Belediye BaĢkanı Bülent TANIK, Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Hayrettin GÜNGÖR, Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi 1. Hukuk MüĢaviri Av. Ali KARAASLAN, ĠSKĠ 1. Hukuk MüĢaviri Av. Mahmut KOCAMEġE, Türkiye Belediyeler Birliği Avukatları Veli BÖKE, Temel BAġALAN, Ahmet OKAY ve Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi Avukatı Ali KIZILDAĞ tarafından 31.10.2012 gününde yapılan sözlü açıklamalar, dava konusu kurallar, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri incelendikten sonra gereği görüĢülüp düĢünüldü: A- 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu’na 5999 sayılı Kanun’un 1. Maddesiyle Eklenen Geçici 6. Maddenin Ġncelenmesi 1- Ġkinci Fıkranın Birinci Cümlesinde Yer Alan “…taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak …” Ġbaresi BaĢvuru kararında, kamulaĢtırmasız el atma nedeniyle yapılacak uzlaĢma görüĢmelerinde kamu otoritesi tarafından el atılan taĢınmazın değeri tespit edilirken taĢınmazın el koyma tarihindeki niteliklerinin esas alınmasını öngören kuralın, taĢınmazına kamulaĢtırma olmaksızın el atılan maliklerin taĢınmazlarının gerçek değerinden çok daha düĢük bir tazminat alması sonucunu doğurduğu ve bu tazminatın komĢu taĢınmazların değerine göre de çok az olduğu belirtilerek Anayasa‘nın 10. ve 35. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Ġtiraz konusu kural, 9.10.1956 ile 4.11.1983 tarihleri arasında meydana gelen kamulaĢtırmasız el atmalar nedeniyle yapılacak uzlaĢma görüĢmeleri ve eğer uzlaĢma sağlanamazsa açılacak tazminat davalarında tazminatın nasıl belirleneceğini düzenlemektedir. Buna göre, 9.10.1956 ile 4.11.1983 tarihleri arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan ya da el konulan taĢınmazlarla ilgili olarak sadece tazminat davası açılabilecektir. Ancak malik tarafından ilgili idareden tazminat istenmesi halinde öncelikle uzlaĢma yoluna gidilmesi zorunlu tutulmuĢtur. UzlaĢma görüĢmelerinden önce idarece taĢınmazın müracaat tarihindeki değerinin tespit ettirilmesi kurala bağlanmıĢtır. Değer tespitinin kıymet takdir komisyonu marifetiyle 2942 sayılı Kanun‘un 11. ve 12. maddelerindeki esaslara göre ve taĢınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınarak yapılması ve tespit edilen değer bildirilmeksizin maliklerin uzlaĢma görüĢmelerine davet edilmesi öngörülmüĢtür. UzlaĢma görüĢmeleri sonucunda uzlaĢma sağlanamazsa, uzlaĢmazlık tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde malik tarafından tazminat davası açılması öngörülmektedir. Dava açılması halinde taĢınmazın baĢvuru tarihindeki değeri yukarıda belirtildiği gibi 2942 sayılı Kanun‘un 11. ve 12. maddelerindeki esaslara göre ve taĢınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınarak tespit edilecektir. TaĢınmaza el atılmasından sonra baĢvuru tarihine kadar taĢınmazın niteliklerinde meydana gelen değiĢiklikler değer tespiti sırasında dikkate alınmayacaktır. Mülkiyet hakkı, Anayasa‘nın 35. maddesinde bir temel hak olarak güvence altına alınmıĢ ve bu hakka ancak kamu yararı nedeniyle ve kanunla sınırlama getirilebileceği belirtilmiĢtir. Özel mülkiyetteki bir taĢınmaza kamu yararı amacıyla ihtiyaç duyulması halinde bu taĢınmazın kamulaĢtırılarak kamu hizmetine tahsis edilmesi gerekmektedir. KamulaĢtırmanın nasıl ve hangi ilkelere göre yapılacağı Anayasa‘nın 46. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiĢtir. Plansız ĢehirleĢme, idarelerin bütçelerinin kısıtlı olması gibi çeĢitli nedenlerle geçmiĢte kamulaĢtırma yapılmaksızın bazı taĢınmazlar fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiĢtir. Bu Ģekilde kamulaĢtırmasız olarak el atılan taĢınmazlarla ilgili olarak maliklerin dava açma hakkını yirmi yıllık hak düĢürücü süreye bağlayan 2942 sayılı Kanun‘un 38. maddesi 2003 yılında Anayasa Mahkemesince iptal edilmiĢtir (K.T.10.4.2003, E.2002/112, K.2003/33.) Bu iptal kararının geçmiĢe etkisi konusunda uygulamada ortaya çıkan yorum farklılıklarını gidermek amacıyla kanun koyucu, 5999 sayılı Kanun‘u çıkarmıĢ ve 9.10.1956 ile 4.11.1983 tarihleri arasında meydana gelen kamulaĢtırmasız el atmalar nedeniyle maliklerin baĢvuru yapmasına ve dava açmasına olanak tanımıĢtır. Kuralın, geçici bir nitelik taĢıdığı ve geçmiĢte meydana gelen kamulaĢtırmasız el atmalardan kaynaklanan hukuksal sorunların tasfiyesini amaçladığı anlaĢılmaktadır. KamulaĢtırma olmaksızın el konulan taĢınmazların niteliğinde meydana gelen değiĢiklikler kamunun iĢlemleri sonucunda gerçekleĢmiĢ olup, bu iĢlemler dolayısıyla taĢınmazın değerinde meydana gelen artıĢ ya da azalmaların malike ödenecek tazminatın hesaplanmasında dikkate alınması, maliklerin haksız kazanç elde etmesine ya da haksız bir Ģekilde zarara uğramasına sebep olabilecektir. KamulaĢtırma olmaksızın el atılan taĢınmazların değerinin tespitinde taĢınmazın el atma anındaki niteliklerinin dikkate alınmasını öngören kural, Anayasa‘nın 35. maddesine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Mehmet ERTEN bu görüĢe farklı gerekçeyle katılmıĢtır. Fulya KANTARCIOĞLU ise bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 10. maddesiyle ilgisi görülmemiĢtir. 2- Altıncı Fıkranın, a- Birinci Cümlesinde Yer Alan “…sadece…” Sözcüğü Dava dilekçesinde, altıncı fıkranın birinci cümlesinde yer alan malik tarafından ―sadece‖ tazminat davası açılabileceğini öngören kuralın, hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği belirtilerek Anayasa‘nın 36. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Altıncı fıkrada, taĢınmazına kamulaĢtırma olmaksızın el atılan maliklerin öncelikle uzlaĢma amacıyla idareye baĢvurmaları, altı ay içinde uzlaĢma sağlanamaması ya da idarenin uzlaĢmaya davet etmemesi halinde maliklerin üç ay içinde sadece tazminat davası açabileceği öngörülmüĢtür. Buna göre, idare ve malik arasında uzlaĢma sağlanamadığı takdirde, uzlaĢmazlık tutanağının tanzim edildiği veya altı aylık sürenin uzlaĢmaya davet olmaksızın sona erdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde malik tarafından sadece tazminat davası açılabilecek, mülkiyet hukukundan kaynaklanan diğer davaların açılması mümkün olmayacaktır. Anayasa‘nın 36. maddesinde, hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıĢtır. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri de mahkemeye eriĢim hakkıdır. Mahkemeye eriĢim hakkı, hukuki bir uyuĢmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne götürülmesi hakkını da kapsar. Maddi hukukta herhangi bir değiĢiklik yapmaksızın maddi hukukun ihlalinden kaynaklanan uyuĢmazlıkların dava konusu yapılmasını yasaklayan kural, hak arama özgürlüğünü ortadan kaldırıcı niteliktedir. TaĢınmazına kamulaĢtırmasız el atılan malikin sadece tazminat davası açabileceğini düzenleyen kural, malikin el atmanın önlenmesi ve ecri misil davası gibi mülkiyet hakkından kaynaklanan davaları açmasını yasaklamakta, böylece hak arama özgürlüğünü bu davalar yönünden ortadan kaldırmaktadır. Açıklanan nedenlerle malikin sadece tazminat davası açabileceğini öngören kural, Anayasa‘nın 36. maddesine aykırıdır. Ġptali gerekir. b- Birinci Cümlesinde Yer Alan “…üç ay içerisinde…” Ġbaresi Dava dilekçesinde, malikin dava açma hakkını uzlaĢmazlık tutanağının tanzim edildiği ya da altı aylık sürenin uzlaĢmaya davet olmaksızın sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde kullanmasını zorunlu tutan kuralın, hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği ve Anayasa‘nın 36. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Altıncı fıkrada, taĢınmazına kamulaĢtırma olmaksızın el atılan maliklerin öncelikle uzlaĢma amacıyla idareye baĢvurmaları, altı ay içinde uzlaĢma sağlanamaması ya da idarenin uzlaĢmaya davet etmemesi halinde üç ay içinde dava açmaları öngörülmüĢtür. Buna göre, idare ile malik arasında uzlaĢma sağlanamazsa, uzlaĢmazlık tutanağının tanzim edildiği ya da altı aylık sürenin uzlaĢmaya davet olmaksızın sona ermiĢse bu tarihten itibaren üç ay içinde malik tarafından dava açılabilecektir. Anayasa‘nın 36. maddesinde, hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıĢtır. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri mahkemeye eriĢim hakkıdır. Bu hak, hukuki bir uyuĢmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne taĢınması hakkını da kapsar. Anayasa‘nın 36. maddesinde, hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiĢ olmakla birlikte, bunun hiçbir Ģekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olduğu söylenemez. Özel sınırlama nedeni öngörülmemiĢ hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu kabul edilmektedir. Ayrıca hakkı düzenleyen maddede herhangi bir sınırlama nedenine yer verilmemiĢ olsa da, Anayasanın baĢka maddelerinde yer alan kurallara dayanarak bu hakların sınırlandırılması da mümkün olabilir. Dava açma hakkının kapsamına ve kullanım koĢullarına iliĢkin bir kısım düzenlemelerin hak arama özgürlüğünün doğasından kaynaklanan sınırları ortaya koyan ve hakkın norm alanını belirleyen kurallar olduğu açıktır. Ancak bu sınırlamalar Anayasa‘nın 13. maddesinde yer alan güvencelere aykırı olamaz. Anayasa‘nın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamalar, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı gibi, hak ve özgürlüklerin özlerine de dokunamaz. Dava konusu kural 9.10.1956 ile 4.11.1983 tarihleri arasında meydana gelen kamulaĢtırmasız el atmalar nedeniyle açılacak davalar için malikin baĢvurusu üzerine idare ile malik arasında uzlaĢma sağlanamazsa, uzlaĢmazlık tutanağının tanzim edildiği ya da altı aylık süre uzlaĢmaya davet olmaksızın sona ermiĢse bu tarihten itibaren üç aylık hak düĢürücü süre öngörmektedir. Hak arama özgürlüğü demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olup tüm bireyler açısından mümkün olan en geniĢ Ģekilde güvence altına alınmalıdır. Diğer taraftan hukuki iĢlem ve kuralların sürekli dava tehdidi altında bulunması hukuk devletinin unsurları olan hukuki istikrar ve hukuki güvenlik ilkeleriyle bağdaĢmaz. Bu nedenle hak arama özgürlüğü ile hukuki istikrar ve hukuki güvenlik gerekleri arasında makul bir denge gözetilmelidir. Dava konusu kuralla getirilen süre sınırlamasının amacının geçmiĢte meydana gelen hukuka aykırılıklarla ilgili uyuĢmazlıkların tasfiye edilmesi olduğu anlaĢılmaktadır. Bu yönüyle kural geçici bir nitelik taĢımaktadır. Getirilen süre sınırlamasının amacının kamulaĢtırmasız el atma yoluyla kamu hizmetine tahsis edilmiĢ olan taĢınmazlara iliĢkin ihtilafların belli bir süre içinde çözümlenerek mülkiyet durumunun açıklığa kavuĢturulmasını sağlamak olduğu açıktır. Kamu hizmetine tahsis edilen taĢınmazların her an dava tehdidi altında bulunması kamu hizmetlerinin aksamasına neden olacağından açılacak davalar için bir süre sınırı getirilmesinde kamu yararı bulunmaktadır. Öngörülen hak düĢürücü süre malikin baĢvurusu üzerine baĢlayan uzlaĢma sürecinin baĢarısızlıkla sonuçlanması üzerine iĢlemeye baĢlamaktadır. Üç aylık hak düĢürücü süre bireyler açısından dava açmak için yeterli düĢünme ve hazırlanma imkânı tanımaktadır. Bu nedenle, dava konusu kuralla getirilen sürenin hak arama hürriyetine ölçüsüz bir müdahale olduğu söylenemez. Ayrıca, bu sürenin hak aramayı aĢırı derecede zorlaĢtıran ya da ortadan kaldıran, dolayısıyla hakkın özüne dokunan bir sınırlama olmadığı da açıktır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 13. ve 36. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. c- Kalan Bölümü Dava dilekçesinde, maliklerin öncelikle uzlaĢma yoluna gitmek zorunda bırakılmalarının hak arama özgürlüğünün özünü zedeleyici nitelikte olduğu, diğer taraftan ikinci cümlede yer alan düzenlemelerin mahkemeye emir niteliği taĢıdığı ve mahkemeler tarafından verilen tescile veya terkine iliĢkin hükümlerin kesin olması nedeniyle kanun yollarına baĢvuru yolunun kapatılmasının hak arama özgürlüğünü kısıtladığı belirtilerek kuralın, Anayasa‘nın 36. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Ġptali istenen kuralda, tazminat talep edilmesi halinde öncelikle uzlaĢma yoluna gidilmesi öngörülmüĢ ve altı ay içinde uzlaĢmaya varılamazsa ya da idare tarafından uzlaĢmaya davet olunmazsa ancak bundan sonra dava açılabileceği belirtilmiĢtir. Ayrıca dava açılması halinde, fiilen el konulan taĢınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının müracaat tarihindeki değerinin mahkemece ikinci fıkranın birinci cümlesindeki esaslara göre tespit edileceği ve taĢınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine ve malike tazminat ödenmesine hükmedileceği kuralına yer verilmiĢtir. Diğer taraftan tazminat davaları sonucunda mahkemeler tarafından verilen tescile veya terkine iliĢkin hükümlerin kesin olduğu belirtilerek bu kararlar açısından kanun yollarına baĢvuru yolu kapatılmıĢ, hükmün yalnızca bedele iliĢkin kısmı aleyhine temyiz yoluna baĢvurulabileceği belirtilmiĢtir. Anayasa‘nın 13. maddesinde, temel hakların sınırlandırılmasında uyulacak ilkeler düzenlenmiĢ ve her temel hakkın ancak ilgili maddede gösterilen nedenlerle sınırlanabileceği belirtilmiĢtir. Anayasa‘nın 36. maddesinde, herkesin meĢru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiĢ ve herhangi bir sınırlama nedenine yer verilmemiĢtir. Anayasa‘nın 138. maddesinde ise mahkemelerin bağımsızlığı düzenlenmiĢ ve hiçbir organ, makam, merci veya kiĢinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı öngörülmüĢtür. Dava konusu kural, kamulaĢtırmasız el atma nedeniyle yapılacak baĢvurularda hak arama özgürlüğünün çerçevesini çizmekte ve dava açmadan önce uyuĢmazlık çözme yöntemlerinden biri olan uzlaĢma yoluna gidilmesini zorunlu tutmaktadır. Yargının iĢ yükünün azaltılması, adalete eriĢimin kolaylaĢtırılması ve usul ekonomisi gibi çeĢitli nedenlerle uyuĢmazlıkların çözümünde alternatif yöntemlere baĢvuru zorunluluğu getirilmesi yasama organının takdir yetkisi içindedir. Alternatif uyuĢmazlık çözüm yollarına baĢvuru zorunluluğu, bu yollar sırf kiĢilerin hak aramalarını imkânsız hale getirmek amacıyla oluĢturulmuĢ etkisiz ve sonuçsuz yöntemler olmadığı sürece hak arama özgürlüğüne aykırı kabul edilemez. Diğer taraftan, her kanunun muhatapları ve uygulayıcılar açısından uyulması zorunlu emirler niteliğinde olması hukuk kurallarının normatif doğasından kaynaklanır. Bir hukuk devletinde her kamusal yetkinin hukuka uygun kullanılması gerektiği gibi mahkemelerin de önlerine gelen uyuĢmazlıklar hakkında karar verirken ilgili kanunlara uyma yükümlülüğü vardır. Anayasa‘nın 138. maddesinde, hâkimlerin görevlerinde bağımsız olduğu ve Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verecekleri kuralına yer verilmiĢtir. Bu nedenle kamulaĢtırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarını karara bağlarken mahkemelerin uymaları gereken esasları belirleyen kuralların yargı bağımsızlığını ihlal edici nitelikte olduğu söylenemez. Ayrıca, adil yargılanma hakkı, her uyuĢmazlığın zorunlu olarak iki ya da üç dereceli yargılamaya tabi olmasını gerektirmez. Anayasa‘da iki dereceli yargılamayı zorunlu tutan bir kural olmadığı gibi Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi‘nin Türkiye‘nin taraf olmadığı 7. Protokolü‘nün 2. maddesi ile Türkiye‘nin taraf olduğu Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar SözleĢmesi‘nin 14. maddesinin beĢinci fıkrasında yalnızca ceza davaları açısından iki dereceli yargılama öngörülmüĢ, hukuk davaları açısından ise iki dereceli yargılama zorunluluğu getirilmemiĢtir. Bu nedenle bazı hukuk uyuĢmazlıklarının usul ekonomisi vb. nedenlerle iki dereceli yargılamaya kapatılması yasama organının takdir yetkisi içinde olup hak arama özgürlüğüne aykırılık oluĢturmaz. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 13., 36. ve 138. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Kuralın, Anayasa‘nın 2. maddesiyle ilgisi görülmemiĢtir. 3- Yedinci Fıkra Dava dilekçesinde, uzlaĢma yoluna baĢvuranlara ödenecek bedeller konusunda herhangi bir bütçe kısıtlaması öngörülmemiĢken dava açılması halinde hükmedilecek tazminatların ödenmesi için bütçeden belli bir pay ayrılması, bütçeden ayrılan payın yeterli olmaması halinde tazminatların ödenmesinin yıllara sari olacak Ģekilde taksitlendirilmesinin öngörülmesi, ayrıca mahkeme tarafından tazminata hükmedilmesi halinde tekrar uzlaĢma teklif edilmesinin mahkeme kararlarının uygulanmasını geciktirme ve mahkeme kararını değiĢtirme anlamına geldiği belirtilerek kuralın, Anayasa‘nın 2., 36. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Ġptali istenen yedinci fıkranın ilk üç cümlesinde, kesinleĢen mahkeme kararlarına istinaden yapılacak ödemeler için idarelerin yılı bütçelerinde, sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden % 2 pay ayrılması, kesinleĢen alacakların toplam tutarının ayrılan ödeneğin toplam tutarını aĢması halinde, ödemelerin gelecek yıllara aktarılarak, garameten ve taksitlerle gerçekleĢtirilmesi, taksitlendirmede bütçe imkânları ile alacak tutarlarının dikkate alınması öngörülmüĢtür. Son cümlede ise kesinleĢen mahkeme kararları ile ilgili olarak idareye nakdi ödeme yerine yeniden uzlaĢma teklif etme yetkisi tanınmıĢtır. Anayasa‘nın 2. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve iĢlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliĢtirerek sürdüren, Anayasa‘ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve kanunlarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Anayasa‘nın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamalar, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı gibi, hak ve özgürlüklerin özlerine de dokunamaz. Anayasa‘nın 36. maddesinde, herkesin meĢru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilerek hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıĢtır. Anayasa‘nın 138. maddesinde ise mahkemelerin bağımsızlığı düzenlenmiĢ ve hiçbir organ, makam, merci veya kiĢinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı kuralına yer verilmiĢtir. Yukarıda da belirtildiği gibi dava konusu kuralları da içeren Geçici 6. madde ile 9.10.1956 ile 4.11.1983 tarihleri arasındaki kamulaĢtırmasız el koymalar nedeniyle yapılacak tazminat talepleri ve açılacak davalara iliĢkin olup geçmiĢe yönelik bazı mağduriyetlerin giderilmesinin amaçlandığı anlaĢılmaktadır. Hükmün gerekçesinde kamulaĢtırmasız el atılan bütün taĢınmazlarla ilgili tazminat talebinde bulunulması halinde idarelerin bütçe kaynaklarıyla bu taleplerin karĢılanması imkânsız olduğu gibi, kamu hizmetlerinin yürütülmesinde de büyük zorluklarla karĢılaĢılacağı belirtilmiĢtir. GeçmiĢe yönelik mağduriyetleri gidermek üzere, kamu hizmetlerini aksatmayacak Ģekilde bütçeden belli bir pay ayrılarak ödemelerin bu pay üzerinden yapılmasını ve ayrılan payın talepleri karĢılamaması halinde ödemelerin gelecek yıllara aktarılarak taksitle ve garameten yapılmasını öngören kuralın kamu yararı ile kiĢi hakları arasında makul bir denge kurmayı amaçladığı anlaĢıldığından Anayasa‘ya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 13., 36. ve 138. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. 4- Sekizinci Fıkranın Son Cümlesi Dava dilekçesinde, iç hukuka ya da milletlerarası hukuka göre evvelce açtıkları davalar sonunda hak kazanmıĢ oldukları tazminat henüz ödenmemiĢ olanlara, idare tarafından nakdi ödeme yerine, Geçici 6. maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen diğer uzlaĢma yollarını önerme imkânı tanıyan kuralın, idareye mahkeme kararlarını değiĢtirme ve yerine getirilmesini geciktirme yetkisi verdiği belirtilerek Anayasa‘nın 138. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Geçici 6. maddenin sekizinci fıkrasının son cümlesinde, gerek iç hukuka ve gerekse milletlerarası hukuka göre evvelce açtıkları davalar sonunda hak kazanmıĢ oldukları tazminat henüz ödenmemiĢ olanlara, idare tarafından nakdi ödeme yerine, Geçici 6. maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen diğer uzlaĢma yollarının teklif edilebileceği ve bu maddenin uzlaĢmaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapılabileceği öngörülmüĢtür. Anayasa‘nın 138. maddesinde mahkemelerin bağımsızlığı düzenlenmiĢ ve hiçbir organ, makam, merci veya kiĢinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı, ayrıca yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organların ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiĢtiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği kuralına yer verilmiĢtir. Yukarıda da belirtildiği gibi dava konusu düzenlemenin 9.10.1956 ile 4.11.1983 tarihleri arasındaki kamulaĢtırmasız el atmalar nedeniyle yapılacak tazminat talepleri ve açılacak davalara iliĢkin olup geçmiĢe yönelik bazı mağduriyetlerin giderilmesini amaçladığı anlaĢılmaktadır. Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesini aksatmamak amacıyla ulusal ya da uluslararası mahkeme kararıyla tazminat almaya hak kazananlara nakdi ödeme yerine idarelere uzlaĢma teklifinde bulunma yetkisi tanıyan kural, mahkeme kararlarının nasıl yerine getirileceğine iliĢkin olup, mahkeme kararlarını değiĢtirici ya da yerine getirilmesini geciktirici nitelikte olduğu söylenemez. Kaldı ki, uzlaĢma teklifinin kabul edilmemesi halinde mahkeme kararının icra edilmesini engelleyen bir durum da yoktur. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 138. maddesine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. 5- Onuncu Fıkra BaĢvuru kararlarında, kuralın, kamulaĢtırmasız el atma yoluyla taĢınmazına el konulan ve dava açarak tazminat kararı alan maliklerin tazminat alacaklarını elde etmesini zorlaĢtırdığı belirtilerek Anayasa‘nın 2., 5., 10., 11., 12., 13., 35., 90. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Ġtiraz konusu kural, kamulaĢtırmasız el atma nedeniyle ödenecek tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği hükmünü içermektedir. Anayasa‘nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı, birey özgürlüğü ile doğrudan ilgili olup, bireye emeğinin karĢılığına sahip olma ve geleceğe yönelik planlar yapma olanağı tanıyan temel bir haktır. Maddede, mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiĢ, kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüĢtür. Ayrıca, mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiĢtir. Anayasa‘nın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamalar, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı gibi hak ve özgürlüklerin özlerine de dokunamaz. Ġtiraz konusu kural, 9.10.1956 ile 4.11.1983 tarihleri arasındaki kamulaĢtırmasız el atmalar nedeniyle mahkemelerce hükmedilen tazminatların tahsili amacıyla idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği hükmünü içermektedir. Kanun'da bu amaçla idarelerin bütçelerinden belli bir pay ayrılması ve ödemelerin bu paylar üzerinden yapılması, ayrılan payın hükmedilen tazminat miktarını karĢılamaması halinde ödemelerin gelecek yıllara aktarılarak taksitle ve garameten yapılması öngörülmüĢtür. Taksitlendirme halinde kanuni faiz ödenmesi de kurala bağlanmıĢtır. Yukarıda belirtildiği gibi geçmiĢe yönelik mağduriyetleri gidermek amacıyla getirilen istisnai nitelikteki bu düzenlemenin amacı, idarelerin yerine getirmekle görevli oldukları kamu hizmetlerinin yürütülebilmesi için gerekli olan kaynaklarının korunmasıdır. Toplumsal yaĢamın sürekli, düzenli ve sistemli bir Ģekilde sürdürülebilmesi için zorunlu olan kamu hizmetlerinin kesintisiz bir biçimde yürütülmesi, idarelerin belli ayni ve nakdi varlıklara sahip olmalarına bağlıdır. Ġdarelerin kamu hizmetlerini yerine getirmek için ihtiyaç duyduğu malların haczedilmesi halinde bu hizmetlerin aksayacağı ya da hiç yerine getirilemeyeceği açıktır. Her ne kadar itiraz konusu kural nedeniyle bazı bireyler tazminat alacaklarını daha geç tahsil edebileceklerse de Kanun bu gecikme için kanuni faiz ödenmesini kurala bağlayarak kamu yararı ile birey hakları arasında makul bir denge kurmaya çalıĢmıĢtır. Bu nedenle kamu hizmetlerinin aksatılmadan yerine getirilmesini güvence altına almak amacıyla birey haklarına getirilen sınırlamanın ölçüsüz olduğu söylenemez. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 13. ve 35. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Serruh KALELĠ, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAġ, Recep KÖMÜRCÜ, Celal Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN bu görüĢe katılmamıĢlardır. Kuralın, Anayasa‘nın 2., 5., 10., 11., 12., 90. ve 138. maddeleriyle ilgisi görülmemiĢtir. B- 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Geçici 2. Maddesinin Ġncelenmesi BaĢvuru kararlarında kuralın, Anayasa‘da mülkiyet hakkı için öngörülen güvenceleri ortadan kaldırarak kamulaĢtırma için öngörülen bütün garantileri etkisiz hale getirdiği, kamu idarelerini kamu yararı için ihtiyaç duyulan taĢınmazların kamulaĢtırılması yerine, kamulaĢtırmasız olarak el atmaya yönlendirdiği, bu nedenle idarenin hukuka aykırı hareket etmesinin yolunu açtığını belirterek Anayasa‘nın 2., 5., 10., 11., 12., 13., 35., 36., 90. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Ġtiraz konusu kural, 2942 sayılı Kanun‘un Geçici 6. maddesinin 4.11.1983 tarihinden sonraki kamulaĢtırmasız el atma iĢlemlerine iliĢkin olarak 6111 sayılı Kanun‘un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeĢ yıl süreyle uygulanmasını öngörmektedir. 6111 sayılı Kanun, 25.2.2011 tarih ve 27846 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiĢtir. Maddede ayrıca 4.11.1983 tarihinden sonraki kamulaĢtırmasız el koyma iĢlemleri sebebiyle açılan tazminat davalarında verilen ve kesinleĢen mahkeme kararlarına istinaden yapılacak tazminat ödemelerinde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde, idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için tahsis edilen ödeneklerden ayrıca yüzde beĢ pay ayrılması öngörülmektedir. Anayasa‘nın 2. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesinin gereklerinden biri de devletin bütün iĢlemlerinde hukuka uygun hareket etme zorunluluğudur. Aynı Ģekilde hukuk devleti bireyler açısından öngörülebilir bir hukuk düzenini gerektirir. Anayasa‘nın 35. maddesinde birey özgürlüğü ile doğrudan ilgili olan mülkiyet hakkı güvence altına alınmıĢtır. Ancak mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olmayıp kamu yararı amacıyla sınırlandırılması mümkündür. Anayasa‘nın 46. maddesinde de kamu yararı amacıyla ihtiyaç duyulan özel mülkiyetteki taĢınmazların hangi koĢullarda ve ne Ģekilde kamulaĢtırılacağı düzenlenmiĢtir. Dolayısıyla idarenin ihtiyaç duyduğu özel mülkiyetteki taĢınmazları edinme yolu kamulaĢtırma usulüdür. 2942 sayılı Kanun‘un Geçici 6. maddesi, 9.10.1956 ile 4.11.1983 tarihleri arasında meydana gelen kamulaĢtırmasız el atmalara dayalı tazminat taleplerine uygulanacak kuralları öngörmektedir. Bu kuralda getirilen düzenlemeler, malikler açısından kamulaĢtırma için Anayasa‘nın 46. maddesinde ve 2942 sayılı Kanun‘da öngörülen güvencelerden daha aleyhe kurallar içermektedir. 2942 sayılı Kanun‘a göre, kamulaĢtırma kararı verilebilmesi için öncelikle taĢınmazın değerinin idare tarafından tespit ettirilmesi, uyuĢmazlık halinde idarenin mahkemeye baĢvurarak bedel tespitini istemesi gerekmektedir. Tespit edilen bedelin peĢin olarak bankaya yatırılmasıyla kamulaĢtırma kararı kesinleĢmektedir. Bu nedenle bir kamu idaresi kamulaĢtırma bedelini ödeyecek yeterli ödeneği olmadıkça kamulaĢtırma kararı alamayacaktır. Diğer taraftan, malikin kamulaĢtırma iĢlemi aleyhine idari yargıda dava açma hakkı bulunmaktadır. 2942 sayılı Kanun‘da kamulaĢtırma bedellerinin taksitlendirilmesi belli hallere münhasır kılınmıĢ ve bu hallerde de taksitlendirme süresinin beĢ yılı geçemeyeceği ve taksitlendirme halinde kamu alacakları için uygulanan en yüksek faizin uygulanması kuralı yer almaktadır. Geçici 6. maddede ise geçmiĢte idarelerce kamulaĢtırmasız el atılan taĢınmazlarla ilgili olarak uzlaĢma ve dava yoluna baĢvurma külfeti maliklere yüklenmiĢtir. Bu nedenle dava harçlarını ödeme yükümlülüğü de maliklerin üzerindedir. Diğer taraftan, hükmedilen tazminatın ödenmesi için bütçeden belli bir pay ayrılması ve hükmedilen tazminatlar toplamının bu ödenekten fazla olması halinde ödemelerin taksitlendirilmesi öngörülmüĢtür. Anayasa‘nın 46. maddesindeki taksitlendirme koĢullarının bulunup bulunmadığına bakılmadığı gibi, sürenin beĢ yılı aĢması ihtimali de vardır. Ayrıca, taksitlendirme halinde 3095 sayılı Kanun‘a göre ödenecek olan kanuni faiz oranı kamulaĢtırmada uygulanacak olan kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranından daha düĢüktür. Öte yandan, mahkeme kararından sonra idarelere tekrar uzlaĢma teklif etme yetkisi tanındığı gibi tazminatın ödenmesini sağlamak üzere idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilmesi de yasaklanmıĢtır. GeçmiĢe yönelik bazı mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla çıkarılan ve istisnai nitelik taĢıyan Geçici 6. maddedeki malik aleyhine hükümlerin geleceğe yönelik olarak uygulanması halinde kamulaĢtırma için Anayasa ve Kanun'da öngörülen bütün güvenceler etkisiz kalabilecektir. Kuralla, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 15 yıl boyunca 2026 yılına kadar idarelerin özel mülkiyete kamulaĢtırmasız el atma yoluyla müdahalesine yol açılmaktadır. Böylece idareler kamulaĢtırma yapmak yerine, hukuka aykırı olarak el atmak suretiyle taĢınmazları elde edebileceklerdir. Böyle bir durumda devletin hukuka bağlılığı ilkesi zedeleneceği gibi bireyler açısından hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik de ortadan kalkacaktır. Bir hukuk devletinde kanunların hukuka aykırı uygulamaları teĢvik etmesi kabul edilemez. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 2., 35. ve 46. maddelerine aykırıdır. Ġptali gerekir. Kural, Anayasa‘nın 2., 35. ve 46. maddelerine aykırı görülerek iptal edildiğinden Anayasa‘nın 5., 10., 11., 12., 13., 36., 90. ve 138. maddeleri yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek görülmemiĢtir. VI- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI ĠSTEMĠ 18.6.2010 günlü, 5999 sayılı KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun‘un 1. maddesiyle 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu‘na eklenen Geçici Madde 6‘nın; A- Altıncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…sadece…” sözcüğünün yürürlüğünün durdurulması isteminin, koĢulları oluĢmadığından REDDĠNE, B- 1- Altıncı fıkrasının “…sadece…” sözcüğü dıĢında kalan bölümüne, 2- Yedinci fıkrası ile sekizinci fıkrasının son cümlesine, yönelik iptal istemleri, 1.11.2012 günlü, E.2010/83, K.2012/169 sayılı kararla reddedildiğinden, bu fıkraya, bölüme ve cümleye iliĢkin yürürlüğün durdurulması isteminin REDDĠNE, 1.11.2012 gününde OYBĠRLĠĞĠYLE karar verilmiĢtir. VII- ĠPTAL HÜKMÜNÜN YÜRÜRLÜĞE GĠRECEĞĠ GÜN SORUNU Anayasa‘nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında ―Kanun, kanun hükmünde kararname ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.‖ denilmekte, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanmaktadır. 13.2.2011 günlü, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun‘un Geçici 2. maddesinin iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boĢluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden, Anayasa‘nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun‘un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince bu maddeye iliĢkin iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete‘de yayımlanmasından baĢlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüĢtür. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. VIII- SONUÇ A- 18.6.2010 günlü, 5999 sayılı KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun‘un 1. maddesiyle, 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu‘na eklenen Geçici Madde 6‘nın: 1- Ġkinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan ―…taĢınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak…‖ ibaresinin Anayasa‘ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDĠNE, Fulya KANTARCIOĞLU‘nun karĢıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 2- Altıncı fıkrasının; a- Birinci cümlesinde yer alan ―…sadece…‖ sözcüğünün Anayasa‘ya aykırı olduğuna ve ĠPTALĠNE, OYBĠRLĠĞĠYLE, b- Birinci cümlesinde yer alan ―…üç ay içerisinde…‖ sözcüklerinin Anayasa‘ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDĠNE, Fulya KANTARCIOĞLU‘nun karĢıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, c- Kalan bölümünün Anayasa‘ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDĠNE, OYBĠRLĠĞĠYLE, 3- Yedinci fıkrasının Anayasa‘ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDĠNE, Fulya KANTARCIOĞLU‘nun karĢıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 4- Sekizinci fıkrasının son cümlesinin Anayasa‘ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDĠNE, Fulya KANTARCIOĞLU‘nun karĢıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 5- Onuncu fıkrasının Anayasa‘ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDĠNE, Serruh KALELĠ, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAġ, Recep KÖMÜRCÜ, Celal Mümtaz AKINCI ile Erdal TERCAN‘ın karĢıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, B- 13.2.2011 günlü, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun‘un geçici 2. maddesinin Anayasa‘ya aykırı olduğuna ve ĠPTALĠNE, OYBĠRLĠĞĠYLE, C- 6111 sayılı Kanun‘un geçici 2. maddesinin iptal edilmesi nedeniyle, Anayasa‘nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun‘un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince bu maddeye iliĢkin ĠPTAL HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMÎ GAZETE‘DE YAYIMLANMASINDAN BAġLAYARAK ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GĠRMESĠNE, Fulya KANTARCIOĞLU‘nun karĢıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 1.11.2012 gününde karar verildi. BaĢkan HaĢim KILIÇ BaĢkanvekili Serruh KALELĠ BaĢkanvekili Alparslan ALTAN Üye Fulya KANTARCIOĞLU Üye Mehmet ERTEN Üye Serdar ÖZGÜLDÜR Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT Üye Zehra Ayla PERKTAġ Üye Recep KÖMÜRCÜ Üye Burhan ÜSTÜN Üye Engin YILDIRIM Üye Nuri NECĠPOĞLU Üye Üye Üye Hicabi DURSUN Üye Muammer TOPAL Celal Mümtaz AKINCI Erdal TERCAN Üye Zühtü ARSLAN KARġIOY 18.6.2010 günlü KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair 5999 sayılı Kanun‘un 1. maddesi ile 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu‘na eklenen ―geçici madde 6‖nın son fıkrası ile gelen kural: ―Bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez‖ demektedir. Ġtiraz yoluna baĢvuran mahkemeler, kamulaĢtırmasız el atma yolu ile taĢınmazına el konulan ve dava açarak tazminat kararı alan maliklerin tazminat alacaklarının tahsilini zorlaĢtıran kuralın anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmektedirler. Hukuk dünyamızda pek çok yasada devlet malları ile haczi caiz olmadığı gösterilen malların haczolunamayacağının hüküm altına alındığı görülmektedir. Özel kanununda haczedilmezliğine iliĢkin, 5393 sayılı Belediye Kanunu‘nun 15. maddesinin son fıkrasında yer alan ―belediyenin proje karĢılığı borçlanma yolu ile elde ettiği gelirler, Ģartlı bağıĢlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan mallar ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resmi ve harç gelirleri haczedilemez‖ hükmü bir örnek olup bu kuralın 2007/37 E., 2010/114 K. sayılı dosyada denetimini yapan mahkememiz 6.7.2011 gün ve 27986 sayılı Resmî Gazete‘de yayımlanan 16.12.2010 tarihli 6/9 oy çokluğu ile verdiği Anayasa‘ya aykırılık bulunmadığı yolundaki red kararında; ―Ġtiraz konusu kuralla belediyelerin bazı varlıkları haciz yasağı kapsamına alınarak belediyeden olan alacaklarını icra yolu ile tahsil etmek zorunda kalanlar bakımından mülkiyet hakkına bir sınırlama getirilmiĢ ise de, belediyelerin 5395 sayılı Kanunun 15. maddesinin son fıkrasının dıĢında gelir ve varlıkları üzerine haciz iĢleminin yapılabilmesi imkanının bulunması, kiĢilerin bu hakkını tamamen ortadan kaldırmadığı ve hukuk devletinin koruması altındaki haklarını elde edebilme imkanlarının bulunduğunu göstermektedir.‖ Gerekçesini kullandığı görülmektedir. KarĢıoy haklarını kullanan üyeler yönünden bakıldığında ise özetle, mülkiyet hakkı kapsamında olduğu tartıĢmasız alacak hakkının kullanılmasının engellenmesi, sadece kamu hizmetine tahsis edilmemiĢ mallara karĢı yönlendirilmesi, belediyenin baĢkaca mali kaynağı yok ise yargı kararı ile ulaĢılmıĢ alacak hakkına eriĢmenin tümüyle engellenmesi kamu yararı gerekçesi ile hakkın kullanımının kullanılmaz hale getirilemeyeceği, A.Ġ.H.M. tütüncü ve diğerleri/Türkiye davasında, banka hesabı ve taĢınmaza konan haczi kaldıran kararın 1 nolu protokolun mülkiyetin korunmasına iliĢkin 1. maddesini ihlal ettiğine iliĢkin karar verdiği; Bu engellemenin kamu hizmetine özgülenmiĢ mal ya da gelir bulunmadıkça kiĢilerin alacak haklarına kavuĢma olanağı tümüyle kaldırdığını, asıl ve önemli olanın alacağa kavuĢmak olduğu, aksi engelleyen kuralın hak arama hürriyetinin özünü zedelemek, içini boĢaltmak ve kullanılmaz hale getirmek sonucunu doğurduğunu, çağdaĢ demokratik rejimlerde, kiĢinin devletine duyduğu güven ile maddi manevi varlığını geliĢtirebileceği ve temel hak ve özgürlüklerden ancak hukuk güvenliğinin sağlandığı hukuk devleti düzeninde gerçekleĢebileceği, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaĢtırılmasının dahi kabul edilmesinin hukuk devleti ile bağdaĢmadığını ve bu nedenlerle karar katılmadıkları bu yakın tarihli içtihattan anlaĢılmaktadır. Çoğunluğun, alacağın tahsilinde her türlü yolun kapalı olmaması baĢkaca belediye varlıkları üzerinde haciz iĢleminin hakka eriĢimi sağladığı yönünde ki red gerekçesi, karĢı oylarda haczi kabil malı bulunmayan belediyeler yönünden hakka eriĢiminin önüne geçtiği hatta zorlaĢtırılmasının bile anayasal aykırılık inancını taĢımaktadır. 5302 sayılı Ġl Özel Ġdareler Kanunu‘nun 7. maddesinin son fıkrası, mülga 1580 sayılı Belediye Kanunu‘nun 19. maddesi 7. bendinde 5393 sayılı Belediye Kanunu‘nun 15. maddesi son fıkrası, Ġ.Ġ.K. 82. maddesinin 1. bendinde genelde, malların haczedilemeyeceğine iliĢkin kuralların denetiminde belediyelerin yüklendiği görevin toplumsal yaĢamın zorunlu gereksinimleri olup ayni ve nakdi varlığı gerektirdiği, sürekli ve düzenli yerine getirilebilme olanağının açık olması, haciz ile hizmetin görülmesine ayrılmıĢ kaynakların ve araçların ortadan kaldırılması ve hizmet ifasının imkansız hale geleceği vurgulandığı görülmekte ise de, 4046 sayılı Kanun‘un geçici 18. maddesinde yer alan özelleĢtirme kapsamındaki kuruluĢların her türlü mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceğine, konulmuĢ hacizlerin kalkıp, takiplerin düĢeceğine iliĢkin kuralın denetiminde, mahkeme, hak arama özgürlüğünün sadece haklılığın saptanması değil bunun kiĢi yönünden sonuç doğurması ile sağlanabileceğini alacağın ödenmemesi halinde borcu karĢılayacak malın haczedilip satılarak borcun ödenmesinin hak arama özgürlüğünün yaĢama geçiriliĢinin somut bir örneği olduğu, bu özgürlüğün içinde hakka kavuĢmasında, bu özgürlük Anayasa‘nın 13. maddesi ile kamu yararı nedeniyle sınırlanabilirse de hak arama özgürlüğünü etkisiz hak getiren düzenlemenin demokratik toplum düzeni gereği ile bağdaĢmayacağı, ödeme konusunda baĢka bir güvenceye kavuĢturmamanın hukuk güvenliğini zedelediğini belirttiği görülmektedir. Netice olarak Anayasa Mahkemesi kararlarında; Kamu ve idarelerine ait bazı malların haczedilmesinin yasaklanması anayasaya aykırı bulunmazken, bireyin alacak hakkını tahsil etmesini imkansız kılacak yasaklamayı da aykırı bulmuĢtur.2007/37 E., 2010/114 K. sayılı 16.12.2010 tarihli benzeri ancak haczedilmezlik yasağı getiren kuralda Anayasal aykırılık bulmazken, Mahkemenin red kararının dayandığı en önemli yönün, bireyin belediye ait yasak dıĢında kalan haczedilebilir baĢkaca varlık bulma imkanına halen sahip olması hakkını elde etmede en büyük hukuki güvence görmesi olduğu ÇOK AÇIKTIR. Ancak, dava konusu kural, bir mahkeme kararı ile elde edilmiĢ alacak hakkının tahsilinin cebir icra ile mümkün olamayacağını, belediyeye ait HĠÇ BĠR MAL, HAK VE ALACAĞIN haczedilemeyeceği mutlak yasağını getirmektedir. Yukarıdaki tüm anlatımlar, hak ve özgürlüğün sınırına iliĢkin anayasal ilkeleri ve içtihatların üzerine söz eklemeye gerek bıraktırmayacak kadar açık ve nettir. Hukuka aykırı olarak bireylerin mülkiyet hakkına müdahale eden ve yıllarca hukuka aykırı olarak kullanmaya devam eden idarelerin kesinleĢen mahkeme kararlarıyla hükmedilen tazminatları keyfi olarak ödememekte ısrar etmeleri halinde hiçbir Ģekilde mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyecek ve mahkeme kararlarının infazının mümkün olamayacağı ortamı yaratan hukuka aykırılığı teĢvik eder nitelikli, bireyi idare karĢısında aciz, güçsüz, güvenliksiz bırakan adeta hak arama hürriyeti yolunu sonuç alınamayacağı düĢüncesiyle nafile uğraĢ ve mülkiyeti olduğu tartıĢmasız olan alacağına eriĢmeyi engelleyen kural Anayasa‘nın 2., 35. ve 138. maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile çoğunluk görüĢüne katılınmamıĢtır. BaĢkanvekili Serruh KALELĠ KARġIOY YAZISI 18.6.2010 günlü 5999 sayılı Yasa‘nın 1. maddesi ile KamulaĢtırma Kanunu‘na eklenen Geçici 6. maddenin kimi ibare, tümce ve fıkralarının dava ve itiraz yolu ile iptali istenmiĢtir. 1- Maddenin Ġkinci Fıkrasındaki “taĢınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak” Ġbaresinin Ġncelenmesi : Geçici 6. maddenin ilk fıkrası ile 9.10.1956 ve 4.11.1983 tarihleri arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya el konulan taĢınmazlarla ilgili olarak kamulaĢtırmasız el atmanın önlenmesi davası açılamayacağı, yalnız tazminat talebinde bulunulabileceği, öncelikle uzlaĢma yoluna gidilmesinin esas olduğu hükme bağlanmıĢtır. Ġkinci fıkrada ise tazminat baĢvurusu üzerine, fiilen el konulan taĢınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının malikin müracaat ettiği tarihteki tahmini değerinin, bu Kanun‘un 8. maddesinin ikinci fıkrasına göre teĢkil edilen kıymet takdir komisyonu marifetiyle ―taĢınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak‖ ve Kanun‘un 11. ve 12. maddelerine göre hesaplanmak suretiyle tespit edileceği belirtilmiĢtir. Ġtiraz yoluna baĢvuran Mahkeme bu fıkradaki ―taĢınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak‖ ibaresinin Anayasa‘ya aykırılığı savıyla iptalini istemiĢtir. Anayasa‘nın 35. maddesinin ilk fıkrasında, ―Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir‖; ikinci fıkrasında da ―Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir‖ denilerek mülkiyet hakkı temel bir hak olarak güvenceye alınmıĢ, bu hakka sadece kamu yararı amacıyla ve yasayla müdahalede bulunulabilmesine izin verilmiĢtir. Mülkiyet hakkına yapılacak müdahale, sınırsız olmayıp, Anayasa‘nın 13. maddesi uyarınca hakkın özü, demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkesiyle sınırlıdır. Öte yandan, Anayasa‘nın 46. maddesi ile 35. maddeye bir istisna getirilerek kamu yararının gerektirdiği hallerde devlet ve kamu tüzel kiĢilerine karĢılıklarını peĢin ödemek koĢuluyla özel mülkiyette bulunan taĢınmaz malları kamulaĢtırma yetkisi tanınmıĢtır. 46. maddenin gerekçesinde, ―özel mülkiyette bulunan taĢınmaz malların kamulaĢtırılması karĢılığında hakkaniyete uygun ve âdil bir bedelin ödenmesi, hukuk teorisinde mülkiyet kavramının geniĢlemesi olarak adlandırılan bir mal varlığı değerinin bir baĢka mal varlığı değeri ile yer değiĢtirmesi anlamında kabul edildiğinden mülkiyet hakkının Anayasa ile teminat altına alınmıĢ olması kamulaĢtırma kavramına engel olmamaktadır. KamulaĢtırma özel mülkiyete Devletin bir müdahalesidir. Bu müdahalenin bedelinin kesintisiz, nakden ve peĢin olarak ödenmesi Anayasal bir mecburiyet olarak kabul edilerek haklı görülebileceği kuralı getirilmiĢtir. KamulaĢtırma bedeli hakkaniyete uygun ve adil olmak zorundadır.‖ denilerek kamulaĢtırma istisnai ve hukuki bir yol olarak öngörülmüĢtür. Anayasa‘nın 46. maddesindeki usul ve esaslara uyulmaksızın idare tarafından özel mülkiyetteki taĢınmaz mallara el konulmasının hukuka aykırı bir eylem olduğu tartıĢmasızdır. Ġnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de kamulaĢtırmasız el atmanın hukuka aykırı olduğunu, hukuk devletinde kamu otoritelerinin kanuni kamulaĢtırma usulünü terk ederek özel mülkiyete fiilen el koymasının hiçbir Ģekilde meĢru görülemeyeceğini belirtmektedir. (Sarıca and Dilaver V- Turkey, Application No. 11765/05, 27 Mayıs 2010; Papamichahopoulos V. Greece, Application No. 14556/89, 24 Jun 1993. Series A, No 260-B) Bu eylemin hukuka uygun hale getirilebilmesi için Anayasa‘nın 35. ve 13. maddeleri uyarınca, kamu yararının gerekleri ile kiĢinin temel haklarının korunması arasında adil bir denge kurulması, idarenin keyfi davranıĢlarının önlenmesi gerekir. Ġtiraz konusu kuralla fiilen el konulan taĢınmazın değerinin saptanmasında, el koyma tarihindeki niteliklerinin esas alınmasının öngörülmesi, Anayasa‘nın 46. maddesi ile hukuka uygun kamulaĢtırmalar için kamu yararının gerekleri ile kiĢinin temel hakları arasında adil bir denge kurulabilmesi amacıyla benimsenen gerçek karĢılığın ödenmesi ilkesinin göz ardı edilmesine yol açmaktadır. Böylece, Anayasa‘nın 35. maddesi ile 13. maddesi bağlamında, demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaĢmayan, kiĢinin temel hakları karĢısında kamu yararı gereklerine üstünlük tanıyan ölçüsüz bir sınırlama söz konusu olmaktadır. Kamu otoritesinin zamanında hukuki bir yol olan kamulaĢtırma yapması halinde malikin, eĢdeğer bir taĢınmaz alması olanaklı iken yıllar sonra taĢınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınarak değer tespiti yapılması durumunda, bu imkândan yoksun bırakılarak zarara uğratılması, yalnız mülkiyet hakkını ihlâl etmekle kalmamakta hakkaniyete uygun adil bir hukuk düzeninin kurulması ve korunmasını içeren hukuk devleti ilkesiyle de bağdaĢmamaktadır. Açıklanan nedenlerle itiraz konusu ibare, Anayasa‘nın 2., 13. ve 35. maddelerine aykırıdır. 2- Madde’nin Altıncı Fıkrasındaki “üç ay” Ġbaresinin Ġncelenmesi : Madde‘nin altıncı fıkrasının ilk tümcesinde, ―Ġdare ve malik arasında uzlaĢma sağlanamadığı takdirde, uzlaĢmazlık tutanağının tanzim edildiği veya ikinci fıkradaki sürenin (6 ay) uzlaĢmaya davet olmaksızın sona erdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde malik tarafından sadece tazminat davası açılabilir‖ denilerek dava açılması için üç aylık hak düĢürücü süre öngörülmüĢtür. Anayasa Mahkemesi KamulaĢtırma Kanunu‘nun 38. maddesinde yer alan 20 yıllık hak düĢürücü sürenin iptaline iliĢkin 10.4.2003 günlü, E: 2002/112, K: 2003/33 sayılı kararında hukuka aykırı bir Ģekilde idare tarafından el konulan bir taĢınmazın belli bir süre geçmesiyle malikin dava açma hakkının ortadan kaldırılarak hiçbir bedel ödenmeksizin idareye geçmesi sonucunu doğuran hak düĢürücü sürenin, mülkiyet hakkının özünü zedelediğini belirterek, kuralın Anayasa‘nın 2., 13., 35. ve 46. maddelerine aykırı olduğu sonucuna varmıĢtır. Dava konusu kuralla hukuka aykırı olarak mülkiyet hakkına el konulan kiĢiye hakkını elde edebilmesi için dava açma yükümlülüğü getirilip bunun üç ay gibi kısa bir süre ile sınırlandırılması, davanın açılmaması durumunda da hakkın tümüyle ortadan kaldırılması, hak arama özgürlüğünü ölçüsüz biçimde sınırlandırdığı gibi, öncelikli hedefi insan haklarına dayanan adil bir hukuk düzeni kurmak olan hukuk devletinde de kabul edilemeyecek bir uygulamadır. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa‘nın 2. ve 36. maddelerine aykırıdır. 3- Madde’nin Yedinci Fıkrasının Ġncelenmesi : Madde‘nin yedinci fıkrasında, ―KesinleĢen mahkeme kararlarına istinaden bu madde uyarınca ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde, idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden yüzde iki pay ayrılır. KesinleĢen alacakların toplam tutarının ayrılan ödeneğin toplam tutarını aĢması halinde, ödemeler, sonraki yıllara sari olacak Ģekilde, garameten ve taksitlerle gerçekleĢtirilir. Taksitlendirmede, bütçe imkanları ile alacakların tutarları dikkate alınır. Taksitli ödeme süresince, 3095 sayılı Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir. Ġdare tarafından, mahkeme kararı gereğince nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer uzlaĢma yolları da teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaĢmaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapılabilir.‖ denilmektedir. Fıkra‘nın ilk üç tümcesiyle geçici 6. madde uyarınca uzlaĢmayı seçenlerle dava yoluna baĢvuranlar arasında ayırım yapılarak, uzlaĢmayı seçenlere ödenekten pay ayrılmasına gerek olmadan ödeme yapılmasına karĢın dava açanlara, yüzde iki payla sınırlı ödenek ayrılması, ayrıca bu ödeneğin yetmemesi durumunda ödemenin bütçe olanaklarına göre yıllara dağıtılarak taksitlendirilmesinin öngörülmesi, dava açanların, uzlaĢma yolunu seçenlere göre paralarını alma konusunda mağdur edilmelerine neden olacak bir düzenlemedir. Anayasa‘nın 46. maddesi ile hukuka uygun olarak yapılan kamulaĢtırmalarda, ilke olarak gerçek karĢılıkların peĢin ödenmesi, istisnaen taksitle ödenmesi, bu durumda da taksitlendirme süresinin beĢ yılı geçmemesi öngörülmüĢken dava konusu kural uyarınca kesinleĢen mahkeme kararlarına göre yapılacak tazminat ödemesinin taksitlere ve üst sınır getirilmeksizin yıllara dağıtılması bunun da bütçe imkanlarının elverdiği ölçüde yapılabilmesi, Anayasa‘nın 46. maddesi ile çeliĢki yaratırken, mahkeme kararlarının yerine getirilmesinin geciktirilemeyeceğine iliĢkin 138. maddesiyle de bağdaĢmamaktadır. Öte yandan, Anayasa‘nın 46. maddesi uyarınca, taksitlendirmede ödenmemiĢ bedeller için kamu alacaklarının ödenmesinde öngörülen en yüksek faiz uygulanmakta iken dava konusu kural ile taksitli ödeme süresince kamu alacaklarına uygulanacak faizden daha düĢük olan kanuni faizin uygulanması öngörülmektedir. Böylece, hukuka aykırı olarak mülkiyet hakkına kamulaĢtırmasız el konulması halinde idare, hukuka uygun kamulaĢtırmaya göre daha avantajlı duruma getirilirken kiĢilerin büyük hak kayıplarına uğratılmaları Anayasa‘nın 2., 35. ve 46. maddelerine aykırılık oluĢturmaktadır. Fıkra‘nın son cümlesi ile dava açmadan önce yasal bir gereklilik olarak uzlaĢma yoluna baĢvuran ve uzlaĢılamadığı için dava açmak zorunda bırakılan malikin, mahkeme kararı gereğince nakdi ödeme yerine yeniden uzlaĢmaya zorlanması, mahkeme kararlarının geciktirilmeden uygulanması ilkesini içeren Anayasa‘nın, 138. maddesine aykırı olduğu gibi, 2. maddesinde düzenlenen eĢitlik, adalet ve hakkaniyet temelinde hukukun üstünlüğüne dayanan hukuk devleti ilkesiyle de bağdaĢmamaktadır. 4- Madde’nin Sekizinci Fıkrasının Son Cümlesinin Ġncelenmesi : Geçici 6. maddenin sekizinci fıkrasının son tümcesinde, gerek iç hukuka ve gerekse milletlerarası hukuka göre evvelce açtıkları davalar sonunda hak kazanmıĢ oldukları tazminat henüz ödenmemiĢ olanlara, idare tarafından nakdi ödeme yerine, geçici 6. maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen diğer uzlaĢma yollarının teklif edilebileceği ve bu maddenin uzlaĢmaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapılabileceği belirtilmiĢtir. Madde‘nin yedinci fıkrasının son tümcesine iliĢkin değerlendirmeler doğrultusunda, bu hüküm de Anayasa‘ya aykırıdır. 5- Madde’nin Son Fıkrasının Ġncelenmesi : Geçici 6. maddenin son fıkrasında, ―Bu madde uyarınca ödenecek tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez‖ denilmektedir. Ġdarelerin, yasalarla haczedilemeyeceği belirtilenler dıĢında kalan mal, hak ve alacakları haczedilebildiği halde, itiraz konusu kural uyarınca sadece kamulaĢtırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat alacaklarında belediyelerin hiçbir mal, hak veya alacağı haczedilemeyeceğinden, belediyelerden alacaklı olan kiĢilerin haklarına ulaĢmaları olanaksız hale gelecektir. 16.12.2010 günlü E:2007/37, K:2010/14 sayılı karara iliĢkin karĢıoy gerekçesinde de belirtildiği gibi kiĢilerin kesinleĢmiĢ yargı kararlarıyla hüküm altına alınan ve mülkiyet hakkı kapsamında bulunan alacak haklarına haciz yoluyla ulaĢmalarının tümüyle engellenmesi, Anayasa‘nın 35. maddesine aykırılık oluĢturmaktadır. Hak arama özgürlüğünün varlığının kabulü için, yalnız hakkın aranmasının güvence altına alınması yeterli olmayıp ona ulaĢılmasının da sağlanması gerektiğinden, yargı kararıyla kesinleĢen bir alacağın haciz yasağı nedeniyle tahsilinin engellenmesi, Anayasa‘nın hak arama özgürlüğüne iliĢkin 36. maddesine de aykırıdır. Ġnsanı bir değer olarak kabul eden çağdaĢ demokrasilerde, kamu yararı gerekçesiyle de olsa kiĢi haklarını tümüyle kullanılamaz hale getirebilecek düzenlemelere izin verilmemekte, bu konuda adil bir denge kurulmasına özen gösterilmektedir. Bu bağlamda, Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi; ―Tütüncü ve Diğerleri/Türkiye Davası‖nda Belediye Meclisi Kararı ile iĢten çıkarılan iĢçilere, ödenmeyen maaĢ, sosyal haklar ve kıdem tazminatlarının ödenmesine hükmeden Diyarbakır ĠĢ Mahkemesi kararının gereği yerine getirilmeyerek kendilerine ödeme yapılmaması sonucu haciz istemleri kabul edilerek Belediye‘nin banka hesapları ve bazı taĢınmazları hakkında verilen haciz kararlarının, 1580 Sayılı Yasa‘nın kamu mallarının haczedilemeyeceğine iliĢkin 19. maddesi uyarınca iptal edilmesi üzerine yapılan baĢvuruyu inceleyen Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi, 1 No‘lu Ek Protokol‘ün Mülkiyetin korunmasına iliĢkin 1. maddesinin ihlâl edildiğine karar vermiĢtir. Anayasa‘nın 2. maddesinde ifade edilen demokratik hukuk devletinde, hakka ulaĢılmasının olanaksız hale getirilmesi, kabul göremez. Buna göre, kiĢilerin belediyelerden, kamulaĢtırmasız el koymadan kaynaklanan alacaklarını tahsil etmelerini tümüyle engelleyen kural, Anayasa‘nın 2., 35. ve 36. maddelerine ve mahkeme kararlarının geciktirilmeden uygulanmasını öngören 138. maddesine aykırıdır. Açıklanan nedenlerle yukarıda 1, 2, 3, 4 ve 5 numaralı baĢlıklar altında incelenen ve hukuka aykırı olarak mülkiyet hakkına el konulmasına meĢruiyet kazandırdığı sonucuna varılan kuralların, Anayasa‘ya aykırı olduğu ve iptali gerektiği düĢüncesiyle çoğunluk görüĢüne katılmıyorum. 13.2.2011 günlü, 6111 sayılı Yasa‘nın Geçici 2. maddesiyle ilgili karar gerekçesine ise, Madde‘nin yalnız ileriye yönelik bir düzenleme öngörmesi nedeniyle değil kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönem için de ilgili bölümlerde belirtilen Anayasa‘ya aykırılıkları içermesi nedeniyle tümüyle Anayasa‘ya aykırı olduğu kanısıyla farklı gerekçe ile katılıyorum. Bu durumda, Kural‘ın iptali sonucunda yasa koyucu tarafından yeni bir düzenleme yapılmasına gerek bulunmadığı ve süre verilmesinin Anayasa‘ya aykırı bir uygulamanın devamına yol açacağı düĢüncesiyle süre verilmesine iliĢkin çoğunluk görüĢüne de katılmıyorum. Üye Fulya KANTARCIOĞLU FARKLI VE KARġIOY GEREKÇESĠ FARKLI GEREKÇE 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu‘na 18.6.2010 günlü, 5999 sayılı Kanun‘un 1. maddesiyle eklenen Geçici 6. maddenin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan itiraz konusu “…taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak …” biçimindeki ibarenin incelenmesi: Kuralda yer alan itiraz konusu ibare, 9.10.1956 ile 4.11.1983 tarihleri arasında kamulaĢtırmasız olarak yapılan el atmalar nedeniyle açılacak tazminat davalarında tazminatın neler gözetilerek belirlenmesi gerektiğini düzenlemektedir. Anayasa‘nın 46. maddesinin birinci fıkrasında “Devlet ve kamu tüzelkişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.” denilmektedir. Görüldüğü üzere, Anayasa, kamulaĢtırmanın yapılabilmesi için diğerlerinin yanında taĢınmazın gerçek karĢılığının (değerinin) ödenmesini de koĢul olarak aramaktadır. Buna göre, itiraz konusu ibarenin; taĢınmazın el koyma (kamulaĢtırmasız el atma) tarihindeki nitelikleri esas alınırken, tazminat davasının açıldığı tarihte bu niteliklerde siyasal, kültürel ve ekonomik geliĢmeler nedeniyle süreç içinde doğal olarak oluĢan ve öngörülebilen değer artıĢlarının gerçek değer hesabında dikkate alınarak, tazminatın buna göre belirleneceğini öngördüğünün kabul edilmesi gerekir. Ancak, bu suretle Anayasa‘da aranan gerçek değerin belirlenebileceğinde kuĢku bulunmamaktadır. Bunun örnekle açıklanması gerekirse, kamulaĢtırmasız el atma tarihinde tarla olan bir taĢınmazın süreç içinde doğal olarak arsa olabileceğinin öngörülebilir olduğu kabul edildiğinde, dava tarihindeki gerçek değerin buna göre saptanması gerekir. Çünkü vaktiyle tarla olsa bile süreç içinde arsa vasfını kazanacağı o taĢınmazın niteliğini oluĢturmaktadır. Anayasa‘nın 2. maddesinde öngörülen hukuk devletinin adil olma ve hakkaniyet ilkeleri ile 46. maddesindeki gerçek değer ölçüsü de bunu gerekli kılar. Açıklanan nedenle itirazın reddine iliĢkin çoğunluk kararına bu gerekçeyle katılıyorum KARġIOY GEREKÇESĠ 2942 sayılı Kanun‘un Geçici 6. maddenin son fıkrasında “Bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez.” denilmektedir. Kural, Geçici 6. madde uyarınca ödenecek tazminatların tahsilinde haczi yasaklamaktadır. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilerek, hak arama hürriyeti güvence altına alınmıĢtır. Ġcra takibinin belli bir aĢamasını oluĢturan haczin, cebri icranın gerçekleĢtirilmesini sağlayan vazgeçilmesi olanaksız bir kural olduğunda duraksama bulunmadığı gibi anayasal güvence altına alınan hak arama hürriyetinin gerçekleĢtirilmesini sağlayan niteliği de gözden uzak tutulmamalıdır. Ġtiraz konusu kural uyarınca, kamulaĢtırmasız el atma nedeniyle yargı sürecinden geçerek ödenmesine karar verilen ve kesinleĢen tazminat alacaklarının tahsili amacıyla idarelerin hiçbir mal, hak ya da alacağı haczedilemeyecektir. Hak arama hürriyetinin, sadece haklılığın tespit edilmesinden ibaret olmayan, hakkı elde etmeyi de kapsayan anayasal bir hak olduğunda ve hukuki güvenliğin de bu suretle sağlanacağında kuĢku bulunmamaktadır. Ġtiraz konusu kural ise tazminatların tahsilinde idarelerin hiçbir mal, hak ya da alacağının haczedilemeyeceğini öngörerek, hak arama hürriyetini sınırlamanın da ötesinde etkisiz hale getirmekte ve ödemenin Ģekli ve zamanı ile ilgili baĢkaca bir güvenceye de yer vermemektedir. KiĢileri hukuki güvenlikten yoksun bırakan ve hak arama hürriyetini adeta ortadan kaldıran düzenleme bu haliyle Anayasa‘ya aykırılık oluĢturmaktadır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 2. ve 36. maddelerine aykırı olup iptali gerektiğinden, çoğunluğun redde iliĢkin kararına katılmadım. Üye Mehmet ERTEN KARġIOY YAZISI 18.6.2010 günlü, 5999 sayılı KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun‘un 1. maddesiyle 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu‘na eklenen Geçici Madde 6‘nın onuncu fıkrasında, kamulaĢtırmasız el atma nedeniyle ödenecek tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği öngörülmektedir. Anayasa‘nın 2. maddesinde hukuk devleti, 5. maddesinde Devletin temel amaç ve görevleri, 35. maddesinde mülkiyet hakkı düzenlenmiĢtir. Anayasa‘nın bu kuralları birlikte değerlendirildiğinde devletin vatandaĢa ödemekle yükümlü olduğu borcunu sırf devlet olmanın getirdiği olanaktan yararlanarak fiilen tahsil edilemez hale getirilmesi sonucunu doğuracak yasal düzenlemelerin Anayasa‘ya aykırı olacağı sonucu ortaya çıkmaktadır. VatandaĢın hakkını gasp etmenin, buna engeller çıkarmanın veya geciktirmenin, soyut bir kamu hizmeti gerekçesiyle bireyin somut haklarının çiğnenmesinin çağdaĢ ve demokratik bir devlette yeri olamayacağı açıktır. Mahkeme kararları ile vatandaĢ lehine hükmedilen alacakların ödenmesinde gecikilmesinin Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi‘nin de ihlalini oluĢturduğu, nitekim Türkiye‘ye karĢı çok yüksek sayılara varan bu ihlallerin yol açtığı mahkumiyetlerin azaltılması için 9.1.2013 günlü ve 6384 sayılı Kanun‘un kabul edildiği anlaĢılmaktadır. Bu nedenlerle Anayasa‘nın 2., 5. ve 35. maddelerine aykırı olan kuralın iptali gerektiği düĢüncesindeyim. Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT KARġIOY GEREKÇESĠ 18.6.2010 günlü, 5999 sayılı KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun‘un 1. maddesi ile 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu‘na eklenen geçici 6. maddenin onuncu fıkrasında; ―Bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez‖ denilmektedir. Madde hükmü ile kamulaĢtırmasız el atma nedeniyle taĢınmazına el konulan ve dava açarak tazminat kararı alan maliklerin tazminat alacaklarını elde etmesi zorlaĢtırılmaktadır. Esasen 5393 sayılı Belediye Kanunu‘nun 15. maddesinin son fıkrasında da; ―belediyelerin proje karĢılığı elde ettiği gelirleri, belediyeye yapılan Ģartlı bağıĢlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirlerinin haczedilemeyeceği‖ öngörülmek suretiyle belediyeden alacaklı olanların, alacaklarının tahsilinde bir kısım sınırlar konulmuĢtur. Ancak itiraz konusu kuralla, kamulaĢtırmasız el atmalardan kaynaklanan ve mahkeme kararı sonucu doğan tazminat alacaklarının belediyelerin hiçbir mal ya da alacağından haciz yoluyla tahsili mümkün olmayacaktır. Anayasa‘nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olarak nitelendirilmiĢtir. Hukuk devleti eylem ve iĢlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliĢtirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir. Hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği, kiĢilerin hukuk düzeninin koruması altındaki haklarını elde etmeleri için gereken her türlü önlemlerin alınmasını zorunlu kılar. Anayasa‘nın 35. maddesinde ―mülkiyet hakkı‖, 138. maddesinin dördüncü fıkrasında ise ―mahkeme kararlarına uyma zorunluluğu ve yerine getirilmesinin geciktirilemeyeceği‖ düzenlenmiĢtir. Bu durumda itiraz konusu kural kamu otoriteleri tarafından hukuka aykırı Ģekilde kamulaĢtırmasız el atma nedeniyle mülkiyet hakkından mahrum bırakılan kiĢilerin açtıkları dava sonucunda mahkeme kararı ile ödenmesine hükmedilen tazminatların tahsilini engellediğinden, bir hakkın elde edilmesi ve mahkeme kararının uygulanması imkanı kalmamakta ve böylece hukuka aykırılığı teĢvik etmektedir. Açıklanan nedenlerle 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu‘na, 18.6.2010 günlü, 5999 sayılı Kanun‘la eklenen geçici 6. maddenin onuncu fıkrası hükmü Anayasa‘nın 2., 35. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düĢüncesi ile verilen karara karĢıyım. Üye Z Zehra Ayla PERKTAġ KARġIOY GEREKÇESĠ Ġtiraz yoluna baĢvuran mahkemeler, 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu‘na 18.6.2010 günlü, 5999 sayılı Kanun‘un 1. maddesiyle eklenen Geçici 6. maddenin son fıkrasının, kamulaĢtırmasız el atma yoluyla taĢınmazına el konulan ve dava açarak tazminat kararı alan maliklerin tazminat alacaklarını elde etmesini zorlaĢtırdığı gerekçesiyle Anayasa‘nın 2., 5., 10., 11., 12., 13., 35., 90. ve 138. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptalini istemiĢlerdir. Ġptali istenen Geçici 6. maddenin son fıkrası Ģu Ģekildedir: “Bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez.” Mahkememizin çoğunluğu tarafından söz konusu hüküm, geçmiĢe yönelik mağduriyetleri gidermek amacıyla getirilen istisnai nitelikte bir kural olduğu, idarelerin yerine getirmekle görevli oldukları kamu hizmetlerinin yürütülebilmesi için gerekli olan kaynakların korunmasını amaçladığı, bazı hak sahipleri tazminat alacaklarını daha geç tahsil etmek zorunda kalsalar da, bu gecikme için kanuni faiz ödenmesinin kurala bağlanarak makul bir dengenin kurulmaya çalıĢıldığı gerekçeleriyle, Anayasaya aykırı bulunmamıĢtır. Ġptali istenen hükme göre hak sahipleri, kamulaĢtırmasız el atma nedeniyle mahkemelerce hüküm altına alınan tazminat alacaklarının tahsil aĢamasında, borçlu idarenin kamu hizmetine tahsis edilmeyenlerde dahil, hiçbir malvarlığını haczettiremeyecek, kanunda öngörüldüğü Ģekilde, idarenin alacaklarını ödemesini beklemek zorunda kalacaklardır. Bilindiği gibi, haciz Ġcra ve Ġflas Kanunu m.78 vd gereğince, takibin kesinleĢmesinden sonra, alacaklının, borçlunun borcuna yetecek kadar malvarlığına, sattırıp bedelinden alacağını almak üzere hukuken elkonulmasını sağlayan bir cebri icra iĢlemidir. Bu açıdan haciz, mülkiyet hakkı ile iliĢkili olduğu gibi, hak arama hürriyeti ile de ilgilidir. Ancak Kanun koyucu, farklı amaçlarla pek çok kanunda borçlunun bazı malvarlığının haczedilemeyeceğini kabul etmiĢtir. 2004 sayılı Ġcra Ġflas Kanunu‘nun 82. maddesinde de devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen malların haczolunamayacağı hüküm altına alınmıĢtır. Buradaki devlet malı kavramından, devlet tüzel kiĢiliği içindeki genel ve katma bütçeli idarelerin elinde bulunan ve yönetimleri eski 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu‘na tabi olan mallar anlaĢılmaktadır. Yine 5993 sayılı Belediye Kanunu‘nun 15. maddesinin son fıkrasında da ―Belediyenin proje karĢılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, Ģartlı bağıĢlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez.‖ hükmü yer almaktadır. Benzer Ģekilde diğer kanunlarda pek çok hüküm bulunmaktadır. Kamu hizmetlerinin aksamaması için Kanun koyucu bu amaca tahsis edilen borçlu idarelere ait malvarlığının haczinin caiz olmadığını kabul etmiĢtir. Ancak bu nitelikte olmayan diğer malların haczini cevaz vermiĢtir ki, alacaklı da onunla tatmin olsun. Nitekim Anayasa Mahkemesi 20.9.2000 tarihli ve E.1999/46, K.2000/25 sayılı kararında mülga 1580 sayılı Belediye Kanunu‘nun 19. maddesinin 7. bendinde yer alan ―… belediye vergi ve resimleri ile hidematı âmmeye muhtas ve akar olamıyan emval ve eşyası üzerine haciz konulmamak” kuralını incelemiĢ ve iptal talebini, “… İtiraz konusu kuralla, belediyelere ait hidematı âmmeye muhtas ve akar olmayan emval ve eşya üzerine haciz konulamayacağı belirtilerek mülkiyet hakkına sınırlama getirilmiş ise de, akarı olan emval için haciz işlemi yapılabilmesi imkânının bulunması, kişilerin bu hakkının tamamen ortadan kaldırılmadığını göstermektedir. 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun 1. maddesinde “Belediyeler, beldenin ve belde sakinlerinin mahalli mahiyette müşterek ve medenî ihtiyaçlarını tanzim ve tesviye ile mükellef hükmi şahsiyettir.” denilmektedir. Aynı Yasa’nın 15. maddesi ile diğer maddelerinde belirtilen Belediyeye ait hizmetler, toplumun genel ve ortak gereksinimlerini karşılamak için kamu yararı gözetilerek yapılan, devamlı ve düzenli çalışmalardır. Günümüzde kamu yararı, toplum yararı, ortak çıkar, genel yarar gibi birbirinin yerine kullanılan kavramlarla anlatılmak istenen, bireysel çıkardan farklı ve onun üstünde ortak bir yarardır. Belediyelerin, devamlılık gösteren hizmetlerinin görülmesine ayrılmış olan emval veya eşyaların hacze konu olabilmesinin, belediyelerin yerine getirmekle yükümlü bulundukları kamuya ilişkin hizmetlerin ifa vasıtalarını ortadan kaldırmak gibi arzu edilmeyen bir netice doğuracağı kuşkusuzdur. İtiraz konusu kuralla getirilen sınırlamada amaç toplum yararının üstün tutulmasıdır. Bu sınırlama dışında belediye aleyhine her türlü icra takibinin yapılabilmesi mümkündür. Bu nedenle, engellenmeden söz edilemeyeceği gibi haklı bir neden olmaksızın mahkeme kararlarının yerine getirilmesinin geciktirilmesi olanağının borçlu idarenin iradesine bırakılmış olduğu iddiası da yerinde değildir. Belirtilen nedenlerle, itiraz konusu kurallar Anayasa’nın 13., 35. ve 138. maddelerine aykırı değildir” gerekçesi ile iptal talebini reddetmiĢtir. Yine , 5393 sayılı Belediye Kanunu‘nun 15. maddesinin son fıkrasında yer alan “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez.” Ģeklindeki hükmün iptali talebini inceleyen Mahkeme 16.12.2010 tarih ve E.2007/37, K.2010/114 sayılı kararıyla, “İtiraz konusu kuralla, belediyelerin bazı varlıkları haciz yasağı kapsamına alınarak belediyeden olan alacaklarını icra yoluyla tahsil etmek zorunda kalanlar bakımından mülkiyet hakkına bir sınırlama getirilmiş ise de, belediyelerin, 5393 sayılı Kanun’un 15. maddesinin son fıkrasında belirtilenlerin dışındaki gelir ve varlıkları üzerine haciz işlemi yapılabilmesi imkânının bulunması, kişilerin bu hakkının tamamen ortadan kaldırılmadığını ve hukuk düzeninin koruması altındaki haklarını elde edebilme imkânlarının bulunduğunu göstermektedir. …” gerekçesiyle talebi reddetmiĢtir. Hak arama hürriyetinin, sadece dava açıp yahut takip yaparak, haklı olunduğunun tespit edilmesi ile yetindiğini, hakkın yerine getirilmesinin kapsam dıĢı bırakıldığını söylemek mümkün değildir. Alacaklının hakkının tespitinden sonra, onun icra edilmesi ve hak sahibinin hakkına kavuĢması da hak arama hürriyetinin kapsamındadır. Para borçlarında da borçlunun borcunu ödememesi halinde, borcu karĢılayacak kadar malının haczedilip satılarak borcun ödenmesi, hak arama hürriyetinin hayata geçiriliĢinin somut bir örneğidir. Bu durum, mülkiyet hakkının da bir gereğidir. Mülkiyet hakkı da, hak arama hürriyeti de Anayasa‘nın 13. maddesinde öngörülen ―kamu yararı‖ nedeniyle sınırlandırılabilir; ancak bu amaçla dahi olsa, her iki hakkı da etkisiz hale getiren bir kural demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaĢmaz. KesinleĢmiĢ bir alacağın, cebri icra yoluyla tahsil edilmesinin, borçlunun hiçbir malvarlığının haczine izin vermeyerek tümüyle engellenmesi hak arama hürriyeti ve mülkiyet hakkı ile bağdaĢmaz. Ġptali istenen kuralla borçlu idarelerin hiçbir malvarlığının haczine izin verilmeyerek, hak sahiplerinin mülkiyet hakkı ve hak arama hürriyetleri ölçüsüz bir Ģekilde sınırlandırılmıĢ, bununda ötesinde etkisiz hale getirilmiĢtir. Hak sahipleri, mahkeme kararıyla alacaklarını hüküm altına aldırmalarına rağmen, idarenin hiçbir malvarlığının haczine izin vermeyerek, alacaklının alacağının tahsil edilmesinin engellenmesi, alacaklının tümüyle borçlu idarenin insafına terk edilmesi sonucunu doğurduğu, bu nedenle Anayasa m.2 gereğince hukuk devleti ilkesine aykırılık teĢkil ettiği gibi, mahkeme kararının da etkisiz hale getirilmesi sonucunu doğurduğundan, Anayasa‘nın 138. maddesinde düzenlenen mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine de aykırılık teĢkil etmektedir. Yukarıda belirtilen nedenlerle, 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu‘na 18.6.2010 günlü, 5999 sayılı Kanun‘un 1. maddesiyle eklenen Geçici 6. maddenin son fıkrası Anayasa‘nın 2., 13., 35., 36. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği kanaatinde olduğumuzdan, çoğunluk görüĢüne katılmıyoruz. Üye Recep KÖMÜRCÜ Üye Celal Mümtaz AKINCI [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— Üye Erdal TERCAN Anayasa Mahkemesi BaĢkanlığından: Esas Sayısı: 2011/100 Karar Sayısı: 2012/191 Karar Günü: 29.11.2012 ĠPTAL DAVASINI AÇAN : Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri M. Akif HAMZAÇEBĠ ve Muharrem ĠNCE ile birlikte 116 milletvekili ĠPTAL DAVASININ KONUSU : 29.6.2011 günlü, 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‘nin; 1- Tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile Eki (I) sayılı Cetvel‘in, 2- 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (a) bendinde yer alan ―… imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak …‖ ibaresi ile ―… Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliştirmek, uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak.‖ bölümünün, b- (ğ) bendinin ―Gecekondu, kıyı alanları ve tesisleri ile niteliğinin bozulması nedeniyle orman ve mera dışına çıkarılan alanlar dâhil kentsel ve kırsal alan ve yerleşmelerde yapılacak iyileştirme, yenileme ve dönüşüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esasları belirlemek, Bakanlar Kurulunca belirlenen bu nitelikteki uygulamalar ile finans merkezleri ve benzeri özel proje alanları ve özel yapım gerektiren yapılaşmalar ile …‖ bölümünün, c- (e) bendinde yer alan ―… veya yaptırmak …‖ ile ―… veya denetlenmesini sağlamak.‖ ibarelerinin, 3- 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (a) bendinde yer alan ―… ve çevre düzeni planlarını …‖ ibaresinin, b- (c) bendinin ―Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek, …‖ bölümünün, c- (f) bendinin, d- (h) bendinde yer alan ―… ilgili idareler tarafından Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, resen onaylamak.‖ ibaresinin, e- (ı) bendinde yer alan ―… tespit etmek …‖ ibaresinin, f- (i) bendinin, g- (j) bendinde yer alan ―Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen alanlar ile …”, “… millî güvenliğe dair tesisler, askerî yasak bölgeler …‖, ―… genel sığınak alanları, özel güvenlik bölgeleri …‖ ve ―… yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı madde üretim tesisleri ve depoları, akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol gazı istasyonları gibi alanlar …‖ ibarelerinin, 4- 7. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ―… büyükşehir olmayan illerde ise Bakanlık …‖ ibaresinin, 5- 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (a) bendinde yer alan ―… mevzuatı hazırlamak, …‖ ibaresinin, b- (c) bendinde yer alan ―… ve ilgili mevzuatı hazırlamak.‖ ibaresinin, c- (ğ) bendinde yer alan ―… usul ve esasları tespit etmek, …‖ ibaresinin, d- (i) bendinde yer alan ―… ve mevzuat oluşturmak.‖ ibaresinin, 6- 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (c) bendinde yer alan ―… maliyet hesaplarını yapmak …‖ ifadesinden sonra gelen ―… veya yaptırmak …‖ ibaresinin, b- (ç) bendinde yer alan ―… veya yaptırmak, …‖ ibaresinin, 7- 11. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (a) bendinin, b- (b) bendinde yer alan ―… gerektiğinde yapmak, yaptırmak, onaylamak, izlemek ve uygulanmasını denetlemek.‖ ibaresinin, c- (d) bendinde yer alan ―… mahallî idarelerin talepleri aranmaksızın …‖ ibaresinin, 6- 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (a) bendinde yer alan ―… mimarlık, mühendislik, …‖ ibaresinin, b- (d) bendinin, c- (ı) bendinin, 14- 14. maddesinin (3) numaralı fıkrasının, 15- 16. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan ―… hariç olmak üzere diğer anlaşmazlıkları …‖ ibaresi ile ―… ve yeni fiyat anlaşmazlıklarında ise tarafları bağlayacak şekilde fiyatı kesin olarak tespit etmek.‖ ibaresinin, 16- Geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, Anayasa‘nın BaĢlangıç‘ı ile 2., 5., 6., 7., 8., 9., 10., 36., 87., 88., 90., 91., 115., 117., 124., 125., 127., 128., 135. ve 167. maddelerine aykırı olmaları nedeniyle iptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemidir. I- ĠPTAL VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI ĠSTEMĠNĠN GEREKÇESĠ Dava dilekçesinin gerekçe bölümü Ģöyledir: ―… II. GEREKÇELER 1) 29.06.2011 Tarihli ve 644 Sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin Tümü ve Ayrı Ayrı Tüm Maddeleri ile Eki (I) Sayılı Cetvel‘in Anayasaya Aykırılığı a) Esasa Girmeden Usulden Anayasaya Aykırılığı Parlamenter demokrasi ve kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul eden Anayasanın 7 nci maddesinde ―yasama yetkisi‖, Türk Ulusu adına TBMM‘ne verilmiĢ ve bu yetkinin devredilemeyeceği açıkça belirtilmiĢtir. Bunun tek istisnası, Anayasanın 91 inci maddesinde Bakanlar Kurulu‘na kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesidir. Bu istisnai yetkinin ―yetki devri‖ niteliğine bürünmemesi için, Anayasa Mahkemesi‘nce de belirtildiği üzere, KHK çıkarma yetkisinin ―önemli, ivedi ve zorunlu‖ durumlarda verilmesi, ayrıca bu koĢulların birlikte gerçekleĢmesi gerekmektedir. Her Ģeyden önce, tek parti çoğunluğunun yasama organına egemen olduğu, Ġçtüzük uyarınca muhalefetin yeterince konuĢamadığı ve bu nedenlerle neredeyse 3-5 günde yasa çıkarılabildiği bir ortamda, Bakanlar Kurulu‘na KHK çıkarma yetkisi verilmesi, anayasal kuralın amacı ve özüyle bağdaĢmamaktadır. 644 sayılı KHK, 6 Nisan 2011 günlü, 6223 sayılı Yetki Yasası‘na dayanılarak Bakanlar Kurulu‘nca kabul edilmiĢtir. 6223 sayılı Yetki Yasası, 3 Mayıs 2011 günlü Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiĢtir. Anamuhalefet Partisi (CHP) TBMM Grubu tarafından, bu Yetki Yasası‘nın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi‘ne dava açılmıĢtır. Anayasa Mahkemesi, dayandığı yetki yasası Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen KHK‘leri, haklarında dava açılması durumunda, içeriğine girmeden, salt yetki yasaları iptal edildiği için, aĢağıdaki gerekçeyle iptal etmiĢtir. ―Olağanüstü hal KHK‘leri dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasadan (m. 121) alırlar. Bu tür KHK‘lerin bir yetki yasasına dayanması gerekli değildir. Buna karĢılık olağan dönemlerdeki KHK‘lerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur. Bu nedenle, KHK‘ler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır. ...KHK‘nin Anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanması, geçerliliğinin önkoĢuludur. Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir KHK‘nin kurallarının, içerikleri yönünden Anayasaya aykırılık oluĢturmasalar bile Anayasaya uygunluğundan söz edilemez. ... Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dıĢında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen KHK‘lerin anayasal konumları birbirinden farksızdır. Böyle durumlarda, KHK‘ler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından, içerikleri Anayasaya aykırı bulunmasa bile, dava açıldığında iptalleri gerekir. Bu nedenlerle, iptaline karar verilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılan KHK‘lerin, Anayasanın BaĢlangıcı‘ndaki ‗hiçbir kiĢi ve kuruluĢun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiĢ hukuk düzeni dıĢına çıkamayacağı‘, 2 nci maddesindeki ‗hukuk devleti‘ ilkeleriyle 6 ncı maddesindeki ‗Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz‘ kuralı ve KHK çıkarma yetkisine iliĢkin 91 inci maddesiyle bağdaĢtırılmaları olanaksızdır.‖ Anayasa Mahkemesi, yukarıda yer verilen gerekçelerle, dayandıkları 4588 sayılı Yetki Yasası 05.10.2000 günlü, E.2000/45, K.2000/27 sayılı kararla iptal edilen 606, 608, 609, 610, 611, 612, 613, 615, 616, 617, 618, 619, 621, 623, 624, 626, 628, 629 sayılı KHK‘leri; içeriklerine girmeden, salt anayasal dayanaktan yoksun kaldıkları için, Anayasanın baĢlangıcı ile 6 ncı ve 91 inci maddelerine aykırı duruma geldiklerini belirterek iptal etmiĢtir. (Sırasıyla kararlar: K.2000/29, K.2000/45, K.2000/37, K.2000/40, K.2000/42, K.2000/44, K.2000/39, K.2000/46, K.2000/38, K.2000/36, K.2000/35, K.2000/34, K.2000/43, K.2000/41, K.2000/33, K.2000/32, K.2000/30, K.2000/31) Bu itibarla, 6223 sayılı Yetki Yasası iptal edildiğinde 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, yasal dayanaktan yoksun kalacağından, 29.06.2011 tarihli ve 644 sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin; esasa girmeden usulden tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin Anayasanın BaĢlangıcı ile 2 nci, 6 ncı ve 91 inci maddelerine göre iptali gerekir. b) Esastan Anayasaya Aykırılığı 644 sayılı KHK‘nin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki cetvelin Anayasaya esastan aykırılığı, öncelikle yasalaĢma süreciyle ilgilidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin 03.03.2011 tarihli 73 ncü BirleĢiminde, Genel Seçim tarihinin öne alınarak, Genel Seçimin 12 Haziran 2011 tarihinde yapılmasına karar verilmiĢtir. Bundan 25 gün sonra ise, Yetki Yasasına iliĢkin ―Yasa Tasarısı‖ BaĢbakanlıkça 28.03.2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına sunulmuĢtur. BaĢka bir anlatımla Yetki Yasa Tasarısı, Genel Seçime 2,5 ay kala TBMM‘ye sevk edilmiĢ; siyasal iktidarın TBMM‘deki sayısal çoğunluğuna dayalı olarak da 06.04.2011 tarihinde kabul edilmiĢtir. TBMM‘de 06.04.2011 tarihinde kabul edilen Yetki Yasası, 14 gün TBMM‘de bekletildikten sonra CumhurbaĢkanlığına 19.04.2011 tarihinde sunulabilmiĢtir. 6223 sayılı Yetki Yasasıyla, kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında dağılımının yeniden belirlenmesi; bakanlıkların, bağlı ve ilgili kuruluĢların, kapatılması, birleĢtirilmesi ve yenilerinin kurulması; kapsamdaki tüm bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluĢlarının teĢkilat, görev ve yetkileri ile her statüdeki personeliyle ilgili her türlü düzenlemenin yapılmasına iliĢkin kanun ve KHK‘lerde değiĢiklikler ve yeni düzenlemeler yapılmasına iliĢkin olarak Bakanlar Kurulu‘na KHK çıkarma yetkisi verilmiĢ; kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında dağılımının yeniden belirlenmesine yönelik olarak Yetki Yasasının 1 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendinde 19 alt bent halinde 19 yasa ve KHK sayıldıktan sonra (20) numaralı alt bendinde, ―Diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev, yetki, merkez, taĢra ve yurt dıĢında teĢkilatlanma esasları, kadrolar, bağlı, ilgili ve iliĢkili kuruluĢların bağlılık ve ilgiler,ne iliĢkin hükümlerinde,‖ denilerek adeta tüm kamu kurum ve kuruluĢları kapsama alınmıĢ ve kamu kurum ve kuruluĢlarında istihdam edilen personele iliĢkin olarak ise (b) bendinde 6 alt bent halinde 5 yasa ve 1 KHK sayıldıktan sonra (7) numaralı alt bendinde, ―Diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar, iĢçiler, sözleĢmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma, nakil, görevlendirme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına iliĢkin hükümlerinde‖ ifadesiyle de neredeyse tüm kamu personeli hakkında Bakanlar Kuruluna her türlü düzenlemede bulunma yetkisi verilmiĢtir. 06.04.2011 tarihli ve 6223 sayılı Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir ġekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve KuruluĢlarının TeĢkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine ĠliĢkin Konularda Yetki Kanunu‘na dayanılarak Bakanlar Kurulunca hazırlanan, 03.06.2011 tarihli ve 636 sayılı Çevre, Orman ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ise, 08.06.2011 tarihli ve 27958 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiĢtir. Genel Seçime 4 gün kala sadece 636 sayılı KHK değil, bununla birlikte 10 KHK daha yürürlüğe girmiĢtir. 636 sayılı KHK, bir ay dahi yürürlükte kalmadan Çevre, Orman ve ġehircilik Bakanlığı bu defa, Çevre ve ġehircilik Bakanlığı - Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı Ģeklinde ikiye bölünerek yine 6223 sayılı Yetki Kanununa dayanılarak Bakanlar Kurulunca, 29.06.2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 29.06.2011 tarihli ve 645 sayılı Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmıĢ ve söz konusu KHK‘ler 04.07.2011 tarihli ve 27984 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiĢtir. Anayasanın 2 nci maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri arasında ―hukuk devleti‖ ilkesine yer verilmiĢ; 6 ncı maddesinde, hiç kimse ve hiçbir organın kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağı; 7 nci maddesinde, Yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği; 8 inci maddesinde, yürütme yetkisi ve görevinin CumhurbaĢkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa ve yasalara uygun olarak yerine getirileceği kuralları getirilmiĢ; 87 nci maddesinde, Bakanlar Kuruluna ―belli konularda‖ KHK çıkarma yetkisi verilmesi TBMM‘nin görevleri arasında sayılmıĢ; 91 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise, yetki kanununun, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını göstereceği hükme bağlanmıĢtır. Anayasanın 7 nci, 87 nci ve 91 inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki olması, TBMM‘ye ait bulunması ve devredilememesi karĢısında KHK çıkarma yetkisinin kendisine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaĢılabilmektedir. Dolayısıyla yetki yasalarının, yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu izlenimi doğuracak biçimde yaygınlaĢtırılıp genelleĢtirilmemesi gerekir. KHK‘ler ancak ivedilik gerektiren belli konularda, kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konulmak durumundadır. Maddenin DanıĢma Meclisi‘nde görüĢülmesi sırasında KHK çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni, ―... çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak bir seri kural olmadığı için, acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üstüne gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme getirilmiĢtir ...‖ biçiminde açıklanırken; Anayasa Komisyonu BaĢkanınca da, ―Kanun hükmünde kararname, yasama meclisinin acil bir durumda, kanun yapmak için geçecek sürede çıkaracağı kanun ihtiyacı, halledilmesi gereken meseleyi çözemeyeceğine; o zaman çok geç kalınacağı endiĢesinden kaynaklanan bir müessesedir ve bu müessese bunun için kurulmuĢtur.‖ denilerek aynı doğrultuda görüĢ bildirilmiĢtir. Yetki yasasında Bakanlar Kuruluna verilen yetkinin ―amaç‖, ―kapsam‖ ve ―ilkeleri‖nin belirlenmesinden amaç, bu yetki ile Bakanlar Kurulunun neleri gerçekleĢtirebileceğinin açıklığa kavuĢturulmasıdır. KHK‘nin, amacı, kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniĢ içerikli, her yöne çekilebilecek, yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemeli, değiĢik biçimlerde yorumlamaya elveriĢli olmamalıdır. Verilen yetkinin konu, amaç, kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi, baĢka bir anlatımla somutlaĢtırılması, yürürlüğe konulacak KHK‘lerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının, 91 inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin, önemli, ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir. Anayasa Mahkemesinin 1990‘lardan bu yana verdiği kararlarda, TBMM‘nin Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisi vermesi için, ―ivedilik, ―zorunluluk‖ ve ―önemlilik‖ gibi üç koĢulun bulunması gerekeceğine yönelik içtihat oluĢturduğu gözlenmektedir (06.02.1990 günlü ve E. 1988/62, K. 1990/3). Yüksek Mahkeme, 16.10.1993 günlü ve E. 1993/26, K. 1993/28 sayılı kararında ise, ―KHK‘lar, ancak ivedilik isteyen belli konularda, kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konur.‖ demiĢtir. Ġvedilik koĢulu ile etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeleri taĢımayan hususlarda KHK çıkarma yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri anlamına geleceği açıktır. Genel seçim, Ģekli bakımından anayasal iki yetkili organın, yasama ve yürütme organlarının birbirlerine bağlı olarak yenilenmesi; özü bakımından da, Anayasa değiĢtirme yetkisi de bulunan kural koyucu organın ve buna bağlı olarak ülkenin hukuksal yapısının ve yönetim programının belirlendiği en önemli ve etkin demokratik müessesedir. Seçim kararı almak, demokratik toplum düzeninin gereklerini yerine getirme yönünden, egemenliğin sahibi iradeye baĢvurmaktır. Anayasanın 2 nci maddesinde yer alan ―demokratik hukuk devleti‖ ilkesi, demokratik toplum düzeninin ve ―bir yaĢam biçimi‖ olan demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla iĢletilmesinin adaletli bir hukuk düzeni ve hukuk güvenliği içinde gerçekleĢmesini, aynı zamanda da devlete duyulan güveni içerir. Ortada, KHK‘lerle düzenlemelere gidilmesi yönünde, ―önemli, zorunlu ve ivedi durum‖ yok ve yasama organının ve dolayısıyla yürütme organının yenilenmesine karar verilmiĢ iken, hem mevcut Bakanlar Kurulunu hem de seçimden sonra kurulacak Bakanlar Kurulunu kapsayacak, aynı zamanda da gelecek yasama ve yürütme organlarını ipotek altına alacak Ģekilde, 6 ay süreyle, KHK çıkarma yetkisinin verilmesi, Anayasanın demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaĢmayacağı gibi yasama yetkisinin devri anlamına da gelmektedir. 6 aylık sürenin uzunca bir bölümü, henüz kurulu olmayan, ne zaman kurularak göreve baĢlayacağı belli olmayan bir Bakanlar Kurulunu kapsamaktadır ki burada da, hukuk devletinin ―belirlilik‖ ve ―öngörülebilirlik‖ ilkeleriyle birlikte, ―önemli, zorunlu ve ivedi durum‖ ilkesinin ihlali söz konusudur. Yetki Kanununa dayanılarak çıkarılan 644 sayılı KHK ile imar, çevre ve yapım mevzuatında yasal değiĢiklikler öngörülmüĢ, daha önce yasalarda yer almayan yeni kurallar getirilmiĢ ve mevcut yasalardaki kurallar zımnen ilga edilmiĢtir. Bu değiĢiklik ve yeni kurallar, yerel yönetimler ile Devlet Planlama TeĢkilatı MüsteĢarlığı ve Milli Savunma Bakanlığı gibi kamu kurum ve kuruluĢlarını, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢlarını, sektörü temsil eden sivil toplum kuruluĢları ile demokratik kitle örgütlerini doğrudan ilgilendirmektedir. Söz konusu değiĢiklikler yapılmadan ve yeni kurallar getirilmeden önce ilgili kurum ve kuruluĢlardan görüĢ alınması ve düzenlemelerin bütün ayrıntıları ile tartıĢılması yasal kural koymanın asgari gereğidir. Ġvedilik koĢulunu taĢımayan ve etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeleri kapsamayan, bununla birlikte toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bu derece önemli konuların, hiçbir görüĢ alınmadan ve hiçbir Ģekilde tartıĢılmadan KHK ile yasalaĢtırılması, hukuk devletinin belirlilik, öngörülebilirlik ve kamu yararı ilkeleriyle bağdaĢmamaktadır. 6223 sayılı Yetki Yasasının çıkarılmasında bir baĢka öncelikli anayasal sorun, ivediliktir. Ġvedilik, ―önemli ve zorunlu‖ konunun KHK yoluyla düzenlenmesinin olmazsa olmaz koĢuludur ve yasama dahil bütün süreçleri kapsar. Yasama organı çıkardığı yasanın ivediliğine inanıyorsa, bu yasanın ivedi olarak yürürlüğe girmesi için gereğini de yerine getirmek durumundadır. 6223 sayılı Yasa, ivedilik bir yana, yasama sürecindeki olağan zaman akıĢını bile bozmuĢtur. TBMM Genel Kurulunda 06.04.2011 tarihinde kabul edilen Yasa, 14 gün TBMM‘de bekletilmiĢ ya da unutulmuĢ, 19.04.2011 tarihinde CumhurbaĢkanlığına gönderilebilmiĢtir. Bu nasıl ivediliktir ki, hiçbir yasanın baĢına gelmeyen, ivediliği anayasal ilke olan yetki yasasının baĢına gelmiĢtir. Burada, yetki yasasının çıkarılmasındaki ilkelerle birlikte, kamu yararı ilkesi de ihlal edilmiĢtir. Kaldı ki, Yetki Yasasına dayanılarak çıkarılan 03.06.2011 tarihli ve 636 sayılı Çevre, Orman ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, bir ay dahi yürürlükte kalmadan Çevre, Orman ve ġehircilik Bakanlığı bu defa, Çevre ve ġehircilik Bakanlığı - Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı Ģeklinde ikiye bölünerek yine 6223 sayılı Yetki Kanununa dayanılarak Bakanlar Kurulunca, 29.06.2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 29.06.2011 tarihli ve 645 sayılı Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmıĢ ve söz konusu KHK‘ler 04.07.2011 tarihli ve 27984 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiĢtir. Bu durum, Bakanlar Kurulunun hiçbir hazırlık yapmadan ve hiçbir ölçüye dayanmadan bakanlıkları aklına estiği gibi kurup, istediği Ģekilde değiĢtirdiğini, dolayısıyla, kurulan bakanlığın Bakanı dahi atanmadan teĢkilat ve görev kanunu değiĢtirilebilen bakanlıklara iliĢkin düzenlemelerin önemlilik ve zorunluluk ölçütlerine sığmadığını göstermektedir. Yetki yasaları, önemli, zorunlu ve ivedi durumlara bağlılıkla birlikte yasallık ilke ve amacına da uygun olmak zorundadır. Bakanlar Kuruluna verilen KHK çıkarma yetkisi, ilkesiz ve amaç dıĢı kullanılarak toplum yönünden güvensiz bir sisteme dönüĢtürülmüĢtür. Açıklanan nedenlerle 644 sayılı KHK, Anayasanın 2 nci, 7 nci, 87 nci ve 91 inci maddelerine aykırı olup, iptali gerekmektedir. Öte yandan, Anayasanın 91 inci maddesinin birinci fıkrasında, sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kiĢi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararname ile düzenlenemeyeceği kuralı getirilmiĢ; Anayasanın Ġkinci Kısmının ―KiĢinin Hakları ve Ödevleri‖ baĢlıklı Ġkinci Bölümünün ―YerleĢme ve seyahat hürriyeti‖ baĢlıklı 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, ―yerleĢme hürriyeti‖nin, ―sağlıklı ve düzenli kentleĢmeyi gerçekleĢtirmek‖ amacıyla kanunla sınırlanabileceğinden söz edilmiĢ; ikinci kısmının üçüncü bölümünün 56 ncı maddesinde ise, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaĢama hakkına sahip olduğu ve çevreyi geliĢtirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve vatandaĢların ödevi olduğu belirtilmiĢtir. Anayasanın 56 ncı maddesinde, herkesin sağlıklı ve düzenli bir çevrede yaĢama hakkı olduğu ve çevreyi geliĢtirme, çevre sağlığını koruma ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve vatandaĢların ödevi olduğu belirtildiğine; 23 üncü maddesinde, Anayasal koruma altında olan sağlıklı ve düzenli çevrede yaĢama hakkının somutta görünen yüzü olan yerleĢme hürriyetinin ancak kanunla sağlıklı ve düzenli kentleĢmeyi gerçekleĢtirmek amacıyla sınırlanabileceği hüküm altına alındığına; 91 inci maddesinde ise, sağlıklı ve düzenli kentleĢmeyi gerçekleĢtirmek amacıyla sınırlanabilecek yerleĢme hürriyetinin kanun hükmünde kararname ile düzenlenemeyeceği kuralı getirildiğine göre, sağlıklı ve düzenli kentleĢmeyi konu alan imar ve çevre düzenlemelerinin kanunla düzenlenmesi gerekmekte olup; kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi Anayasanın 91 inci maddesindeki kuralla bağdaĢmamaktadır. Bu bağlamda, imar ve çevre hukukunda yeni kural ve düzenlemeler getiren 644 sayılı KHK, Anayasanın 91 inci maddesine bu açıdan da aykırıdır. Ayrıca, 06.04.2011 tarihli ve 6223 sayılı Yetki Kanununun ―Amaç ve kapsam‖ baĢlıklı 1 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasında, ―Bu Kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler; (a) Kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında dağılımının yeniden belirlenmesine iliĢkin olarak;‖ ifadesinden sonra 19 alt bentte tarihi, sayısı ve adı belirtilerek 19 adet Kanun ile KHK sayılmıĢ ve (20) numaralı alt bentte ise, ―Diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev, yetki, merkez, taĢra ve yurt dıĢında teĢkilatlanma esasları, kadrolar, bağlı, ilgili ve iliĢkili kuruluĢların bağlılık ve ilgilerine iliĢkin hükümlerinde, (…) yapılacak değiĢiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar.‖ denilmiĢtir. Bununla birlikte, 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle ise, 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı Ġmar Kanunu, 04.04.1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu, 10.07.2004 tarihli ve 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanunu, 22.02.2005 tarihli ve 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanunu, 03.07.2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanunu baĢta olmak üzere daha birçok kanun ve KHK‘lerde imar ve çevre konusunda yer alan kurallar yerine, yeni kurallar getirilmiĢ; var olan kurallar zımnen ilga edilmiĢtir. Söz konusu kanunlar, 6223 sayılı Yetki Kanununun ―Amaç ve kapsam‖ baĢlıklı 1 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasında 19 alt bent halinde sayılan kanun ve KHK‘ler arasında yer almadığı gibi, özellikle 3194 sayılı Ġmar Kanunu ile 3621 sayılı Kıyı Kanunu bir teĢkilat kanunu olmadığından (20) numaralı alt bendin kapsamına da girmemektedir. Nitekim, Bakanlar Kurulu söz konusu kanun ve KHK‘lerin, 6223 sayılı Yetki Kanununun kapsamında olmadığının ayrımında olduğundan, imar ve çevre konularında getirdiği yeni kuralları, söz konusu kanun ve KHK‘lerde değiĢiklik yaparak kurallaĢtırmak yerine, söz konusu kanun ve KHK‘lerde yer alan mevcut kuralları değiĢtirmeyip, yürürlükten kaldırmayıp, fiilen ilga etmek suretiyle yaparak hukuki bir kaosa da yol açmıĢtır. Ancak, getirilen yeni kurallar, 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı Ġmar Kanununun örneğin 8 inci maddesi Ģu Ģekilde değiĢtirilmiĢtir biçiminde yapılmamıĢ olsa da, getirilen yeni kuralla Ġmar Kanununun 8 inci maddesi fiilen ilga edildiğinden kurallaĢtırmanın hukuki anlamı Ġmar Kanununda değiĢiklik yapılmasıdır. Bu bağlamda, 644 sayılı KHK ile yapılan düzenlemelerin, 6223 sayılı Yetki Kanununun kapsamı içinde bulunmadığı tartıĢma götürmez bir gerçektir. Bakanlar Kurulunun, 6223 sayılı Yetki Kanununun kapsamında olmadığının bilincinde olduğu konuları, ilgili kanunlarda değiĢiklik yapmak veya yürürlükten kaldırmak suretiyle değil de, söz konusu kuralları hukuki kaosa yol açacak Ģekilde yürürlükte tutarak yapması ve böylece Yetki Kanununun içinde kalındı izlenimi yaratması, Anayasanın 91 inci maddesi yanında 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine de aykırılık oluĢturmaktadır. Çünkü, hukuk devletinin en önemli unsurlarından biri kurallarda belirlilik ilkesidir. Aynı konuyu düzenleyen birden çok kuralın aynı anda yürürlükte bulunması, hukuki kaosa yol açacağından belirlilik ilkesiyle bağdaĢmamaktadır. Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan yargısal denetimde KHK‘nin, öncelikle yetki yasasına sonra da Anayasaya uygunluğu sorunlarının çözümlendiği bilinmektedir. Her ne kadar, Anayasanın 148 inci maddesinde KHK‘lerin yetki yasalarına uygunluğunun denetlenmesinden değil, yalnızca Anayasaya biçim ve esas bakımlarının uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de, Anayasaya uygunluk denetiminin içerisine öncelikle KHK‘nin yetki yasasına uygunluğunun denetimi girer. Çünkü, Anayasanın 91 inci maddesinde, Bakanlar Kurulu‘na ancak yetki yasasında belirtilen sınırlar içerisinde KHK çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmüĢtür. Yetkinin dıĢına çıkılması, KHK‘yi Anayasaya aykırı duruma getirir. Böylece, KHK‘nin yetki yasasına aykırı olması Anayasaya aykırı olmasıyla özdeĢleĢir. KHK‘lerin Anayasaya uygunluk denetimleri, yasaların denetimlerinden farklıdır. Anayasanın 11 inci maddesindeki, ―kanunlar Anayasaya aykırı olamaz‖ hükmü nedeniyle, yasaların denetiminde, yalnızca Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanırken; KHK‘ler ise, konu, amaç, kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de Anayasaya uygun olmak durumundadır. Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dıĢında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen KHK‘lerin anayasal konumları birbirinden farksızdır. Böyle durumlarda, KHK‘ler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından, içerikleri Anayasaya aykırı bulunmasa bile, dava açıldığında iptalleri gerekir. 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 06.04.2011 tarihli ve 6223 sayılı Yetki Kanununun kapsamı içinde olmadığından, Anayasanın 2 nci, 6 ncı ve 91 inci maddelerine aykırıdır. Yukarıda açıklanan gerekçelerle 29.06.2011 tarihli ve 644 sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin tümü ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki (I) Sayılı Cetvel, Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 87 nci ve 91 inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir. 2) 29.06.2011 Tarihli ve 644 Sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 2 nci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendindeki, ―… imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak …‖ Ġbaresi ile 7 nci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (c) Bendindeki, ―Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına iliĢkin usul ve esasları belirlemek …‖ Ġbaresinin; 8 inci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendindeki, ―… mevzuatı hazırlamak, …‖, (c) Bendindeki, ―… ve ilgili mevzuatı hazırlamak.‖, (ğ) Bendindeki, ―… usul ve esasları tespit etmek, …‖, (i) Bendindeki, ―… ve mevzuat oluĢturmak.‖, Ġbarelerinin Anayasaya Aykırılığı 644 sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, yerleĢmeye, çevreye ve yapılaĢmaya dair imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak görevleri Çevre ve ġehircilik Bakanlığına; 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde, Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına iliĢkin usul ve esasları belirlemek görevleri, Mekansal Planlama Genel Müdürlüğüne; 8 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (c), (ğ) ve (i) bentlerinde ise, Çevre kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü ile ilgili mevzuatı hazırlamak, Temiz üretim ve entegre kirlilik önleme çalıĢmalarına yönelik politika ve stratejileri belirlemek ve ilgili mevzuatı hazırlamak, kirliliğin giderilmesi ve kontrolüne iliĢkin usul ve esasları tespit etmek, Atıkların kaynağında en aza indirilmesi, sınıflara ayrılması, toplanması, taĢınması, geçici depolanması, geri kazanılması, bertaraf edilmesi, yeniden kullanılması, arıtılması, enerjiye dönüĢtürülmesi ve nihai depolanması konularında politika ve strateji belirlemek ve mevzuat oluĢturmak görevleri ise, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğüne verilmektedir. Hukukta, mevzuat kavramının içine, yasa, tüzük, yönetmelik ve idarenin diğer düzenleyici iĢlemleri girmekte; usul ve esasların belirlenmesi ise, yasal kural koymaya konu oluĢturmakta ve yasal kural koymayı gerektirmekte yada yasal kural koyma yoluyla gerçekleĢmektedir. Anayasanın 6 ncı maddesinde, hiçbir kimse veya organın kaynağını Anayasadan almayan bir yetki kullanamayacağı; 7 nci maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği; 115 inci maddesinde, Bakanlar Kurulunun, kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği iĢleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve DanıĢtay‘ın incelemesinden geçirilmek Ģartıyla tüzükler çıkarabileceği; 124 üncü maddesinde ise, BaĢbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kiĢilerinin, kendi görev alanını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak Ģartıyla yönetmelikler çıkarabileceği kurallara bağlanmıĢtır. Öte yandan, 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin ―Düzenleme yetkisi‖ baĢlıklı 33 üncü maddesinde ise, Bakanlığın, görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiĢ konularda idarî düzenleme yapabileceği hüküm altına alınmıĢtır. Burada sözü edilen idari düzenlemenin, Anayasanın 124 üncü maddesine göre Bakanlığın yetki alanı içimde olan yönetmelikler ile genelge vb. diğer idari düzenlemeler olduğu açıktır. 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle Çevre ve ġehircilik Bakanlığına verilen, yerleĢmeye, çevreye ve yapılaĢmaya dair imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak; 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendiyle Mekansal Planlama Genel Müdürlüğüne verilen, Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına iliĢkin usul ve esasları belirlemek; 8 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (c), (ğ) ve (i) bentleriyle ise Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğüne verilen, Çevre kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü ile ilgili mevzuatı hazırlamak, Temiz üretim ve entegre kirlilik önleme çalıĢmalarına yönelik politika ve stratejileri belirlemek ve ilgili mevzuatı hazırlamak, kirliliğin giderilmesi ve kontrolüne iliĢkin usul ve esasları tespit etmek, Atıkların kaynağında en aza indirilmesi, sınıflara ayrılması, toplanması, taĢınması, geçici depolanması, geri kazanılması, bertaraf edilmesi, yeniden kullanılması, arıtılması, enerjiye dönüĢtürülmesi ve nihai depolanması konularında politika ve strateji belirlemek ve mevzuat oluĢturmak görevlerinin, yasal kural koymaya konu oluĢturduğu ve yasal kural koymayı içerdiği de açık bir husustur. Söz konusu ―mevzuat hazırlamak‖, ―mevzuat oluĢturmak‖, ―usul ve esasları belirlemek‖, ―usul ve esasları tespit etmek‖ ibarelerinin, yasal kural koymayı içermediği, bunun yerine yasal kural koymaya kaynak oluĢturma ile Bakanlık içindeki görev dağılımını gösterdiği ileri sürülebilirse de, Anayasada bakanlıklara yasal kuralları hazırlama gibi bir görev verilmemenin yanında, kanun teklif ve tasarılarının kimler tarafından nasıl verileceği Anayasanın 88 inci maddesinde belirtildiği gibi; yönetmelik çıkarma yetkisi, Anayasanın 124 üncü maddesinde, BaĢbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kiĢilerine verilmiĢ, bakanlıkların genel müdürlüklerine ise yönetmelik çıkarma görevi verilmemiĢtir. Kaldı ki, 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 33 üncü maddesinde, Bakanlığın, görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiĢ bulunan konularda idari düzenleme yapabileceği hüküm altına alınmıĢ iken, Bakanlığa ve genel müdürlüklerine, ―mevzuat hazırlamak‖, ―mevzuat oluĢturmak‖, ―usul ve esasları belirlemek‖, ―usul ve esasları tespit etmek‖ gibi içeriği ve kapsamı belirsiz kural koyma yetkileri verilmesinin, yasa ve tüzük konusu hususları da kapsamak dıĢında bir anlamı bulunmamaktadır. Çünkü, sözü edilen mevzuat, 3194 sayılı Ġmar Kanunu, 3621 sayılı Kıyı Kanunu, 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanunu, 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 2872 sayılı Çevre Kanununda düzenlenmiĢ; 644 sayılı KHK‘nin 33 üncü maddesinde Bakanlığın görev alanına giren yasaların uygulamasını göstermek üzere Bakanlığa yönetmelik ve diğer idari düzenlemelerde bulunma yetkisi verilmiĢken; ayrıca yasal düzenlemeleri de içeren ―mevzuat oluĢturma‖, usul ve esas belirleme‖ gibi yetkilerin verilmesi, sözü edilen yasalarda düzenlenmemiĢ alanlarda yasa konusu yeni kurallar koymayı da kapsadığı açıktır. Bu bağlamda, imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak; havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına iliĢkin usul ve esasları belirlemek; çevre kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü ile ilgili mevzuatı hazırlamak; temiz üretim ve entegre kirlilik önleme çalıĢmalarına yönelik ilgili mevzuatı hazırlamak; kirliliğin giderilmesi ve kontrolüne iliĢkin usul ve esasları tespit etmek; atıkların kaynağında en aza indirilmesi, sınıflara ayrılması, toplanması, taĢınması, geçici depolanması, geri kazanılması, bertaraf edilmesi, yeniden kullanılması, arıtılması, enerjiye dönüĢtürülmesi ve nihai depolanması konularında mevzuat oluĢturmak gibi yasama faaliyeti alanına giren ve yasal düzenlemeye konu oluĢturan görevlerin, Çevre ve ġehircilik Bakanlığı ile genel müdürlüklerine verilmesi, yasama yetkisinin devri ve kaynağını Anayasadan almayan bir yetkinin kullanılması anlamına geldiğinden; Anayasanın 6 ncı ve 7 nci maddesindeki kurallarla bağdaĢmamaktadır. Öte yandan, Bakanlığa ve genel müdürlüklerine verilen içeriği belirsiz söz konusu düzenleme yetkisi, hukuk devletinin göstergelerinden olan kuralların belirliliği ilkesi ile 115 inci maddesindeki tüzüklerin Bakanlar Kurulunca çıkarılacağı kuralıyla da uyuĢmamaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, 644 Sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki, ―… imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak …‖ ibaresi ile 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki, ―Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına iliĢkin usul ve esasları belirlemek …‖ ibaresi; 8 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki, ―… mevzuatı hazırlamak, …‖, (c) bendindeki, ―… ve ilgili mevzuatı hazırlamak.‖, (ğ) bendindeki, ―… usul ve esasları tespit etmek, …‖, (i) bendindeki, ―… ve mevzuat oluĢturmak.‖, ibareleri; Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 88 inci ve 115 inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir. 3) 29.06.2011 Tarihli ve 644 Sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 2 nci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendindeki, ―… Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliĢtirmek, uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak.‖ ile 12 nci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendindeki ―… mimarlık, mühendislik, …‖ Ġbaresi ile (d) bendinin ve (ı) Bendindeki ―Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin mevzuatı hazırlamak ve bunları denetlemek‖ Ġfadelerinin Anayasaya Aykırılığı 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle, ―Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliĢtirmek, uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak‖ görevi Çevre ve ġehircilik Bakanlığına; 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle, ―YerleĢme ve yapılaĢmaya yönelik mimarlık, mühendislik, müteahhitlik ve müĢavirlik hizmetlerine iliĢkin düzenlemeleri yapmak, uygulamaları denetlemek ve izlemek.‖ ve (ı) bendiyle ise, ―Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin mevzuatı hazırlamak ve bunları denetlemek‖ görevleri ise, Bakanlığın Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğüne verilmektedir. ―Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetler‖den kasıt, mimarlık ve mühendislik hizmetleri; ―Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢları‖ndan kasıt ise, ―Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‖dir. Çevre ve ġehircilik Bakanlığının görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlere iliĢkin olarak, Türkiye‘de 17.06.1938 tarihli ve 3458 sayılı ―Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun‖ çıkarılmıĢtır ve anılan Kanun yürürlüktedir. 3458 sayılı Kanunda Türkiye sınırları içinde mühendis ve mimar unvan ve yetkisi ile çalıĢacaklarda aranan Ģartlar düzenlenmiĢtir. Mühendis ve mimarlık hizmetlerinin norm ve standartları hazırlanacak, geliĢtirilecek ve uygulaması sağlanacak ise, bunların da yasal düzenlemelere konu oluĢturması gerekeceği kuĢkusuzdur. Öte yandan, ―Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin‖ olarak ise, mühendis ve mimarların meslek kuruluĢu olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, 27.01.1954 tarihli ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu ile hizmet yönünden yerinden yönetim kuruluĢu olarak kurulmuĢtur. 1961 Anayasasının 122 nci maddesiyle Anayasal statüye kavuĢturulan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢları, 1982 Anayasasının 135 inci maddesinin birinci fıkrasında, ―Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluĢları ve üst kuruluĢları; belli bir mesleğe mensup olanların müĢterek ihtiyaçlarını karĢılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaĢtırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak geliĢmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan iliĢkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkiĢilikleridir.‖ Ģeklinde düzenlenmiĢlerdir. ―Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin mevzuat‖ hazırlanacak ise, sözü edilen mevzuatın da yasal düzenleme ile yapılması Anayasal bir zorunluluktur. ―Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartları‖ ile ―Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin mevzuatın‖ hazırlanmasında, ilgili kuruluĢlar olan üniversiteler ve mimarlık ve mühendislik fakülteleri ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin ve ayrıca ilgili mesleki sivil toplum kuruluĢlarının görüĢünün sorulmaması veya koordinasyonunun aranmaması yanında, hiçbir ölçü getirilmeden, temel ilkeleri konulmadan, çerçevesi çizilmeden, yürütmenin düzenleme yetkisinin sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı bir yetki olduğu gözetilmeden, Çevre ve ġehircilik Bakanlığına sınırsız ve belirsiz bir düzenleme alanı verilmesi, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmakta ve bu yanıyla Anayasanın 6 ncı, 7 nci ve 87 nci maddelerine aykırılık oluĢturmaktadır. 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin yukarıda yer verilen düzenlemeleriyle, mesleki yerinden yönetim kuruluĢlarına Anayasanın 135 inci maddesine ek olarak 27.01.1954 tarihli ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun 2 nci maddesiyle verilen, mesleğin yürütülmesi koĢullarına iliĢkin düzenleme yapma, üyelerinin ödevlerini belirleyen kuralları koyma, mesleğin yürütülmesini denetleme, üyelerinin kayıtlarını tutma görevleri, bu bağlamda mesleki yerinden yönetim kuruluĢlarının asli görevleri, Çevre ve ġehircilik Bakanlığına verilmiĢtir. Ġlgili kuruluĢlar olan üniversiteler ve mimarlık ve mühendislik fakülteleri ile ilgili mesleki sivil toplum kuruluĢları bir yana, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, ―Meslek ve menfaatleriyle ilgili iĢlerde resmi makamlarla iĢbirliği yaparak gerekli yardımlarda ve tekliflerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuatı, normları, fenni Ģartnameleri incelemek ve bunlar hakkında görüĢ ve düĢünceleri ilgililere bildirmek.‖ Birliğin kuruluĢ amaçları arasında sayılmıĢtır. Meslekle ilgili bütün mevzuatı ve normları incelemek ve bunlar hakkında görüĢ bildirmek, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin kuruluĢ amacı iken, mesleki hizmetlerin norm ve standartları ile mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin mevzuatın hazırlanmasında, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluĢu olan Birliğin bütünüyle devre dıĢı bırakılarak Bakanlar Kurulunun çıkardığı kararname ile tek yetkilinin Çevre ve ġehircilik Bakanlığı haline getirilmesi, Anayasanın 2 nci maddesindeki demokratik hukuk devleti ilkesi ile birlikte Anayasanın 135 inci maddesine de aykırılık oluĢturmaktadır. Öte yandan, mesleki hizmetlerin norm ve standartları ile mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin mevzuatın hazırlanması yönetmelik ile yapılacak ise, Yönetmeliğin Çevre ve ġehircilik Bakanlığı ile genel müdürlüğü tarafından yapılması hukukun kabul edemeyeceği açık bir yetki gaspıdır. Anayasanın 124 üncü maddesinde, kamu tüzel kiĢilerine kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak Ģartıyla yönetmelik çıkartma yetkisi verildiğine, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Anayasanın 135 inci maddesine göre kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından seçilen özerk kamu tüzelkiĢisi olduğuna ve 6235 sayılı Yasanın 2 nci maddesinde, bütün mühendis ve mimarları ihtisas kollarına ayırmak, mühendis ve mimarların müĢterek ihtiyaçlarını karĢılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaĢtırmak, mesleğin kamu yararına uygun geliĢmesini sağlamak Birliğin kuruluĢ amacı olduğuna göre, mesleki hizmetlerin norm ve standartları ile mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin mevzuatı yasalara aykırı olmamak Ģartıyla hazırlamak, uygulanmasını sağlamak ve denetlemek yetkisi öncelikle ve bizatihi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine aittir. Bu yetkinin yasayla da olsa ortadan kaldırılması, bertaraf edilmesi veya Çevre ve ġehircilik Bakanlığına devredilmesi, kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetiminde gizli oyla seçilen kamu tüzelkiĢileri olan mesleki yerinden yönetim kuruluĢlarının ―özerkliği‖ ile bağdaĢmayacağı gibi, Anayasanın 124 üncü ve 135 inci maddeleri bağlamında koruma göremez. Ayrıca, 27.01.1954 tarihli ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun 33 üncü maddesinde, Türkiye‘de mimarlık ve mühendislik mesleği mensuplarının mesleklerini yapabilmeleri için mesleklerine uygun bir odaya kaydolmaları ve üyelik vasfını taĢımaları gerektiği hüküm altına alınmıĢtır. Söz konusu hüküm yürürlükte ve mimar ve mühendislerin kayıtları söz konusu hükme göre Odalar tarafından tutulurken; ayrıca Bakanlık tarafından tutulacak olması, yetki çatıĢmasının ötesinde, Bakanlığın kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluĢu olan Birliğin üzerindeki vesayet denetimini hiyerarĢik denetime dönüĢtürmeyi amaçlamakta; 12 nci maddenin (1) numaralı fıkrasının (ı) bendindeki, ―ve bunları denetlemek‖ ifadesi ile ise, vesayet denetimini doğrudan hiyerarĢik denetime dönüĢtürerek özerk ve kamu tüzelkiĢiliğine sahip meslek odalarını Çevre ve ġehircilik Bakanlığının ilgili veya iliĢkili kuruluĢu olmanın da ötesinde doğrudan idari bir Ģubesi haline getirmektedir. Meslek kuruluĢlarının, Anayasa ve diğer kamu hukuku mevzuatı içinde birer kamu kuruluĢu olarak düzenlenmesi, bunların kamu yararı aleyhine geliĢmesine yol açabilecek özel hukuk çerçevesinden çıkarılıp, kamu hukukunun kural ve usulleriyle yönetilmesi yolundaki tercihin bir sonucudur (bkz. DURAN, Lütfi, Ġdare Hukuku – Ders Notları, Ġstanbul, 1982, sh. 229.). Nitekim, Türkiye‘de çok partili siyasal rejime geçilmesinden sonra, söz konusu meslek kuruluĢları, birer baskı grubu olarak ekonomik, sosyal ve hukuksal yaĢamın kamu yararı doğrultusunda ilerlemesinde çok önemli roller oynamıĢ, yadsınamaz iĢlevler görmüĢlerdir. Anayasanın 135 inci maddesinde, birer hizmet yönünden yerinden yönetim kuruluĢu olarak kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢları düzenlenirken; 123 üncü maddesinde ise, idarenin kuruluĢ ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği belirtildikten sonra idarenin kuruluĢ ve görevlerinin merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayandığı hükme bağlanmıĢtır. Sözü edilen idare, merkezi idare ve taĢradaki uzantıları yanında yerel yönetimleri ve kamu tüzel kiĢiliğine sahip çeĢitli kamu kurumları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢlarını da kapsamaktadır. Üniter devlet modelinin yönetim alanındaki temel dayanağını oluĢturan idarenin bütünlüğü ilkesi, kamusal hizmet yürüten ve kamu yararını gözeten ayrı hukuksal statülere bağlı değiĢik kuruluĢların bir bütün oluĢturduğunu ifade etmektedir. Ġdarenin bütünlüğü, merkezin denetimi ve gözetimi ile hayata geçirilmekte ve yönetimde bütünlüğü sağlamak için hiyerarĢi, yetki geniĢliği ve idari vesayet gibi baĢlıca üç hukuksal araç kullanılmaktadır. Anayasanın 127 nci maddesinin beĢinci fıkrasında düzenlenen idari vesayet, hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun Ģekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve ihtiyaçların gereği gibi karĢılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde yapılmakta ve böylece merkezi yönetim ile yerinden yönetim kuruluĢları arasında bütünleĢme sağlanarak ayrıĢma, farklılaĢma ve kopma önlenmektedir. Prof. Dr. A. ġeref Gözübüyük ve Prof. Dr. Turgut Tan (Ġdare Hukuku Cilt I, sh. 134), ―HiyerarĢik denetimle vesayet denetimi arasındaki önemli farklılıklardan biri de, hiyerarĢik üstün, astına emir ve direktif vermek suretiyle mevzuatın nasıl uygulanacağını gösterme olanağına sahip olmasına karĢın vesayet makamının böyle bir yetkisi bulunmamaktadır‖ derken; Anayasa Mahkemesi ise, 26.09.1991 gün ve E. 1990/38, K. 1991/32 sayılı kararında, ―Merkezi yönetime yerinden yönetim organları ve onların çalıĢmaları üzerinde, kamu yararını korumak amacıyla üst otoritelere yasayla verilen yetkilerin bütünüdür. Bu yetki yerinden yönetimlerin yetkisini ortadan kaldıracak, etkisiz kılabilecek biçimde kullanılamaz‖ diyerek vesayet denetiminin sınırını çizmiĢtir. Anayasanın, 135 inci maddesinin beĢinci fıkrasındaki, ―Bu meslek kuruluĢları üzerinde Devletin idari ve mali denetimine iliĢkin kurallar kanunla düzenlenir.‖ Ģeklindeki hükmün idari vesayet bağlamında değerlendirilmesi ve ayrıca 644 sayılı KHK‘nin 12 nci maddenin (1) numaralı fıkrasının (ı) bendindeki biçimiyle ―ve bunları denetlemek‖ Ģeklinde değil; denetimin kapsamı, amacı, yerindelik/yasaya uygunluk bağlamında türü, hangi alanlarda ne Ģekilde yapılacağı, denetimi yapacak olanların niteliği ve mesleki formasyonları ile denetimin Anayasanın 125 inci maddesine uygun Ģekilde yargısal bir kararla sonuçlanıp sonuçlanmayacağı hususlarını kapsaması gerekir. Çünkü, merkezi idarenin yerinden yönetim kuruluĢları üzerindeki vesayet denetimi, alınan kararların yerindeliğinin değil, yasaya uygunluğunun denetimini ile sınırlıdır ve yasaya aykırı görülen kararların iptali istemiyle yetkili mahkemelere götürülmesini kapsamaktadır. Bu itibarla, 644 sayılı KHK‘nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki, ―Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliĢtirmek, uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak‖ ve 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki ―mimarlık, mühendislik‖ ve (ı) bendindeki, ―Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin mevzuatı hazırlamak ve bunları denetlemek‖ hükümleri, Anayasanın 127 nci maddesine de aykırıdır. Meslek kuruluĢları, geniĢ anlamda sivil toplum kuruluĢu, dar anlamda ise kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluĢu olarak çoğulcu ve katılımcı çağdaĢ demokrasilerde çok önemli iĢlevlere sahiptirler. Türkiye‘de de birçok yasal ve fiili engellerle karĢılaĢmalarına rağmen bir baskı grubu olarak bu iĢlevlerini büyük ölçüde yerine getirebilmiĢlerdir. Bu bağlamda, meslek odalarının akarsular, göller, kıyılar, su havzaları, ormanlar, tarım arazileri gibi doğal kaynakların; kamu arazileri, okullar, hastaneler, devlet binaları gibi kamusal varlıkların; kent meydanları, donatı alanları ve tarihî yapılar gibi kentsel değerlerin, bin yıldır yaĢanan mahalleler, yerleĢik kültürler ve sosyal dokuların korunması ve kamu yararına kullanılması ile toplu ulaĢım, halk sağlığı, sağlıklı ve yaĢanabilir çevre, temel hak ve özgürlükler gibi konularda verdiği örgütlü mücadele beleklerdeki tazeliğini korumaktadır. ÇalıĢmalarını Anayasanın ‖eĢitlik‖ ilkesi ve ―kamu yararı‖ doğrultusunda sürdüren meslek kuruluĢları, bu süreçte demokratik hukuk devleti anlayıĢı ile bağdaĢmayan, saygınlıklarının toplum nezdinde ―itibarsızlaĢtırılmasını ve gözden düĢürülmesini‖ amaçlayan çok yönlü giriĢimlerle karĢılaĢmalarına rağmen, kuruluĢ amaçları doğrultusunda çalıĢmaktan geri durmamıĢlardır. 644 sayılı KHK ile yapılan ve iptali istenen düzenlemeler ise, meslek odalarının özerkliğinin ortadan kaldırılarak ―kamu yararı‖ doğrultusunda çalıĢmalarını engelleme yoluyla ―otoriter rejimi‖ kurumsallaĢtırarak, doğal kaynakları, kamunun kullanımına açık alanları, tarihi değerleri, kamu yararı dıĢında kullanmanın önündeki engelleri temizleme dıĢında baĢka bir anlam taĢımamaktadır. Ayrıca, 06.04.2011 tarihli ve 6223 sayılı Yetki Kanununun ―Amaç ve kapsam‖ baĢlıklı 1 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasında, ―Bu Kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler; (a) Kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında dağılımının yeniden belirlenmesine iliĢkin olarak;‖ ifadesinden sonra 19 alt bentte tarihi, sayısı ve adı belirtilerek 19 adet Kanun ile KHK sayılmıĢ ve (20) numaralı alt bentte ise, ―Diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev, yetki, merkez, taĢra ve yurt dıĢında teĢkilatlanma esasları, kadrolar, bağlı, ilgili ve iliĢkili kuruluĢların bağlılık ve ilgilerine iliĢkin hükümlerinde, (…) denilirken; (b) bendinde ise, ―Diğer kamu kurum ve kuruluĢlarında istihdam edilen memurlar iĢçiler, sözleĢmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına iliĢkin olarak‖ denildikten ve 5 kanun ile 1 KHK sayıldıktan sonra; (…) yapılacak değiĢiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar.‖ denilmiĢtir. Bu bağlamda, Yetki Yasasında, genel ve muğlak bazı yetkiler tanınmıĢ olmasının Anayasaya aykırılığı bir yana, Yasanın amaç ve kapsamı incelendiğinde, mesleki yerinden yönetim kuruluĢları ile ilgili herhangi bir düzenleme yapma yetkisinin tanınmadığı çok açıktır. 6223 sayılı Yetki Yasası özetle, bakanlıklar arası görev dağılımını yeniden belirlemeyi amaçlamakta ve bu kapsamda bakanlıkların birleĢtirilmesine, kaldırılmasına, yeni bakanlıklar kurulmasına, anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve iliĢkili kuruluĢlarıyla hiyerarĢik iliĢkilerine dair konularda düzenleme yapılmasını öngörmektedir. Oysa, 644 sayılı KHK‘nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle, ―Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliĢtirmek, uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak‖ görevi Çevre ve ġehircilik Bakanlığına; 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (ı) bendiyle ise, ―Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin mevzuatı hazırlamak ve bunları denetlemek‖ görevi ise Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğüne verilmiĢ bulunmaktadır. Anayasanın 135 inci maddesine göre yasayla kurulan özerk yerinden yönetim kuruluĢları olan meslek odaları, herhangi bir bakanlığa bağlı, ilgili yada iliĢkili kuruluĢ olmadıkları gibi hiyerarĢik bağı da bulunmamaktadır. 644 sayılı KHK‘nin iptali istenen, 2 nci maddesinin 1 numaralı fıkrasının (a) bendi ile 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (ı) bentlerinde yer alan düzenlemelerin, 6223 sayılı Yetki Kanununun kapsamında olmadığı çok açık ve net bir husus olduğundan sözü edilen düzenlemeler, Anayasanın 91 inci maddesine de aykırıdır. Öte yandan, 644 sayılı KHK‘nın 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendi ile ―Planlama, projelendirme, yapım ve kamulaĢtırma iĢ ve iĢlemlerinde görev alacak bilirkiĢilerin niteliklerine ve mesleki yeterliliklerine iliĢkin usul ve esasları belirlemek‖ görevleri Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü‘ne verilmektedir. 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu‘nun 15 nci maddesinde kamulaĢtırma davalarında görev yapacak bilirkiĢilerin nasıl belirleneceği açıklandıktan sonra, nitelik ve çalıĢma esaslarını belirleme yetkisi TMMOB‘nin görüĢü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı ile Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı‘na verilmiĢtir. Nitekim, kamulaĢtırma davalarında görev yapacak bilirkiĢilerin nitelikleri anılan hükmün verdiği yetkiyle TMMOB‘nin de görüĢü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ―KamulaĢtırma Davalarında BilirkiĢi Olarak Görev Yapacakların Nitelikleri Ve ÇalıĢma Esaslarına ĠliĢkin Yönetmelik‖ ile belirlenerek 24 Kasım 2006 tarihli ve 26356 sayılı Resmi Gazete‘de yayınlanmıĢtır. Söz konusu KamulaĢtırma Kanunu hükmü yürürlükte ve halen bu yetki Maliye Bakanlığı ile kullanılmakta iken, KHK‘nın 12/1-d bendi ile yetkinin sadece Çevre ve ġehircilik Bakanlığı‘na verilmesi yetki çatıĢmasına yol açacaktır. Gerek, planlama, projelendirme ve yapım, gerekse kamulaĢtırma davalarında görev yapacak bilirkiĢiler mühendis, mimar ve Ģehir plâncılarıdır. BilirkiĢilik, bu meslek mensuplarının hizmet alanı içinde olduğuna göre, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluĢu olan TMMOB‘nin görüĢü dahi alınmadan çalıĢma esaslarının belirlenmesinde tek yetkilinin Çevre ve ġehircilik Bakanlığı haline getirilmesi Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine ve 135 inci maddesine aykırıdır. Çevre ve ġehircilik Bakanlığı KHK ile imar faaliyetlerinde çok geniĢ yetkiler aldığından, imar ve Ģehircilik alanında yaygın olarak planlama, projelendirme, yapım ve kamulaĢtırma yapabilecektir. KentleĢme, planlama, çevre ile ilgili açılan davalarda da Bakanlık doğrudan taraf olacaktır. Yani Bakanlık tarafı olacağı davalarda bilirkiĢilik yapacakların niteliklerini de belirleme yetkisi almıĢ olmaktadır. Bu nedenle bu davalarda bilirkiĢilik yapacak meslek mensuplarının niteliklerinin ve çalıĢma esaslarının belirlenmesinde ilgili kuruluĢlar olan meslek kuruluĢlarının, üniversitelerin ve mesleki sivil toplum kuruluĢlarının görüĢünün alınması, yargı kararlarında belirleyici önemi bulunan bilirkiĢi raporlarının bilimsel kriterlere, kamu ve toplum yararına uygun objektif bir Ģekilde hazırlanmasının güvence altına alınması bakımından büyük önem taĢıdığından yapılan düzenleme Anayasanın 2 nci maddesine bu açıdan da aykırılık taĢımaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, 644 sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki, ―… Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliĢtirmek, uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak.‖ ile 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki, ―mimarlık, mühendislik,‖ ibaresi ile (d) bendi ve (ı) bendindeki ―Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin mevzuatı hazırlamak ve bunları denetlemek‖ hükümleri, Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 91 inci, 124 üncü, 127 nci ve 135 inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir. 4) 29.06.2011 Tarihli ve 644 Sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 2 nci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (ğ) Bendindeki, ―Gecekondu, kıyı alanları ve tesisleri ile niteliğinin bozulması nedeniyle orman ve mera dıĢına çıkarılan alanlar dâhil kentsel ve kırsal alan ve yerleĢmelerde yapılacak iyileĢtirme, yenileme ve dönüĢüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esasları belirlemek, Bakanlar Kurulunca belirlenen bu nitelikteki uygulamalar ile finans merkezleri ve benzeri özel proje alanları ve özel yapım gerektiren yapılaĢmalar ile‖ Ġbaresi ile 7 nci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (f) Bendinin ve (j) Bendindeki, ―Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen alanlar ile …‖ Ġbaresi ile ―… milli güvenliğe dair tesisler, askeri yasak bölgeler …‖ ve ―… genel sığınak alanları, özel güvenlik bölgeleri …‖ ve ―… yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı madde üretim tesisleri ve depoları, akaryakıt ve sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı istasyonları gibi alanlar …‖ Ġbarelerinin Anayasaya Aykırılığı 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ğ) bendi ile, gecekondu, kıyı alanları ve tesisleri ile niteliğinin bozulması nedeniyle orman ve mera dıĢına çıkarılan alanlar dâhil kentsel ve kırsal alan ve yerleĢmelerde yapılacak iyileĢtirme, yenileme ve dönüĢüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esasları belirlemek, Bakanlar Kurulunca belirlenen bu nitelikteki uygulamalar ile finans merkezleri ve benzeri özel proje alanları ve özel yapım gerektiren yapılaĢmalara iliĢkin her tür ve ölçekte etüt, harita, plan, parselasyon planı ve yapı projelerini yapmak, yaptırmak, onaylamak, kamulaĢtırma, ruhsat ve yapım iĢlerini gerçekleĢtirmek, yapı kullanma izinlerini vermek ve bu alanlarda kat mülkiyetinin kurulmasını sağlamak Çevre ve ġehircilik Bakanlığının görevleri arasında sayılmakta; 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendiyle, Bakanlar Kurulunca belirlenen proje kapsamı içerisinde kalmak kaydıyla kamuya ait tescilli araziler ile tescil dıĢı araziler ve muvafakatleri alınmak koĢuluyla özel kiĢi veya kuruluĢlara ait arazilerin yeniden fonksiyon kazandırılıp geliĢtirilmesine yönelik olarak her tür ve ölçekte etüt, harita, plan, parselasyon planı, kamulaĢtırma, arazi ve arsa düzenlemesi yapmak, yaptırmak ve onaylamak; (j) bendiyle ise, Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen alanlar ile milli güvenliğe dair tesisler, askeri yasak bölgeler, genel sığınak alanları, özel güvenlik bölgeleri, yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı madde üretim tesisleri ve depoları, akaryakıt ve sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı istasyonları gibi alanlar ile ilgili her tür ve ölçekteki planların yapılmasına iliĢkin esasları belirlemek, bunlara iliĢkin her tür ve ölçekteki harita, etüt, plan ve parselasyon planlarını gerektiğinde yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak yetkileri, Mekansal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmektedir. Anayasanın 43 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır denildikten sonra, ikinci fıkrasında deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil Ģeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetileceği kurala bağlanmıĢ; üçüncü fıkrasında, kıyılarla sahil Ģeritlerinin kullanılıĢ amaçlarına göre derinliği ve kiĢilerin bu yerlerden yararlanmalarına olanak sağlayan Ģartların kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıĢ; 46 ncı maddesinin ikinci fıkrasında ise, kamulaĢtırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedelinin nakden ve peĢin olarak ödeneceği kuralı getirilirken; tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskan projelerinin gerçekleĢtirilmesi, yeni ormanların yetiĢtirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaĢtırılan toprakların bedellerinin ödenme Ģeklinin kanunla düzenleneceği belirtilerek bu alanlar genel kurala istisna tutulmuĢtur. Anayasanın 45 inci maddesinin birinci fıkrasında, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dıĢı kullanılmasını ve tahribini önlemek Devletin ödevleri arasında sayılırken; 56 ncı maddesinin birinci fıkrasında, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaĢama hakkına sahip olduğu belirtilmiĢ; ikinci fıkrasında, çevreyi geliĢtirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devlete ve vatandaĢlara ödev olarak yüklenmiĢ; 57 nci maddesinde, Devletin Ģehirlerin özelliklerini ve çevre Ģartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karĢılayacak tedbirleri alacağı, ayrıca toplu konut teĢebbüslerini destekleyeceği kuralı getirilmiĢ; 63 üncü maddesinde, Devletin, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlayacağı, bu amaçla destekleyici ve teĢvik edici önlemleri alacağı hükme bağlanmıĢ; 169 uncu maddesinin birinci fıkrasında, Devletin ormanların korunması ve sahalarının geniĢletilmesi için gerekli kanunları koyacağı ve önlemleri alacağı; ikinci fıkrasında, Devlet ormanlarının mülkiyetinin devrolunamayacağı ve zamanaĢımı ile mülk edinilemeyeceği ile kamu yararı dıĢında irtifak hakkına konu olamayacağı belirtildikten sonra, dördüncü fıkrasında, ―Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüĢtürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiĢ olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeĢitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, Ģehir, kasaba, köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dıĢında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.‖ denilmiĢ; 170 inci maddesinin birinci fıkrasında, 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiĢ yerlerin değerlendirilmesi, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tesbiti ve orman sınırları dıĢına çıkarılması, orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleĢtirilmesi için devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisinin kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıĢ ve son fıkrasında ise, orman içinden nakledilen köyler halkına ait arazilerin devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılması zorunlu tutulmuĢtur. Öte yandan, Anayasanın 123 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, idarenin kuruluĢ ve görevlerinin merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanacağı belirtilmiĢ; 127 nci maddesinin ilk fıkrasında; ―Mahallî idareler; il, belediye veya köy halkının mahallî müĢterek ihtiyaçlarını karĢılamak üzere kuruluĢ esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluĢturulan kamu tüzelkiĢileridir.‖ denilerek yerel yönetimlerin genel bir tanımı yapıldıktan sonra ikinci fıkrasında, bu yönetimlerin kuruluĢ ve görevleri ile yetkilerinin yerinden yönetim ilkesine uygun olarak yasayla düzenleneceği hüküm altına alınmıĢ; beĢinci fıkrasında ise, merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayet denetimi yetkisi düzenlenmiĢtir. Anayasanın yukarıda anılan maddelerindeki kurallara iliĢkin olarak ise, gecekondu, toplu konut, kıyı, orman, mera, çevre ve yerel yönetimler alanlarında yasal düzenlemeler yapılmıĢtır. Bu bağlamda: 20.07.1966 tarihli ve 775 sayılı Gecekondu Kanununun 1 inci maddesinde, mevcut gecekonduların ıslahı, tasfiyesi, yeniden gecekondu yapımının önlenmesi ve bu amaçlarla alınması gereken önlemler hakkında bu kanun hükümlerinin uygulanacağı; 19 uncu maddesinde, ıslaha muhtaç veya tasfiyesi gereken gecekondu bölgeleri ile yeniden halk konutu veya nüve konut yapımına tahsis edilecek sahaların seçimi, haritalarının hazırlanması, Ġmar ve ıslah planlarının düzenlenmesi, Toplu Konut Ġdaresi BaĢkanlığının denetimi altında, ilgili belediyelerce yapılacağı veya yaptırılacağı; Toplu Konut Ġdaresi BaĢkanlığının, hazırlanan harita ve planları redde, düzeltilmek üzere geri göndermeye, olduğu gibi veya değiĢtirerek onaylamaya ve lüzum gördüğü hallerde bu hizmetleri kendisi yapmaya veya yaptırmaya yetkili olduğu; onaylanarak kesinleĢen planların belediye tarafından herkesin görebileceği bir yerde bir ay süre ile asılacağı ve durumun yaygın araçlarla halka duyurulacağı hüküm altına alınmıĢtır. 02.03.1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanununun 4 üncü maddesinin, 24.07.2008 tarihli ve 5793 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle değiĢik birinci fıkrasında, Toplu Konut Ġdaresi BaĢkanlığının, gecekondu dönüĢüm projesi uygulayacağı alanlarda veya mülkiyeti kendisine ait arsa ve arazilerde veya valiliklerce toplu konut iskan sahası olarak belirlenen alanlarda çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak Ģekilde her tür ve ölçekteki planlar ile imar planlarını yapmaya, yaptırmaya ve tadil etmeye yetkili olduğu; bu planların, büyükĢehir belediye sınırları içerisinde kalan alanlar için büyükĢehir belediye meclisi tarafından, il ve ilçe belediye sınırları ile mücavir alanları içerisinde kalan alanlar için ilgili belediye meclisleri tarafından, beldelerde ve diğer yerlerde ilgili valilik tarafından, planların belediyelere veya valiliğe intikal ettiği tarihten itibaren üç ay içerisinde aynen veya değiĢtirilerek onaylanacağı; belediyeler ve valilik tarafından üç ay içerisinde onaylanmayan planların BaĢkanlık tarafından re‘sen onaylanacağı; 2985 sayılı Kanuna 08.11.2004 tarihli ve 5273 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle eklenen ek 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında, Toplu Konut Ġdaresi BaĢkanlığı tarafından yapılacak veya yaptırılacak yapılara, imar plânlarında o maksada tahsis edilmiĢ olmak, uygulama imar plânı ve mevzuata aykırı olmamak üzere mimarî, statik, tesisat ve her türlü fennî mesuliyetin BaĢkanlık tarafından üstlenilmesi ve mülkiyetin belgelenmesi kaydıyla baĢkaca belge istenmeksizin müracaat tarihinden itibaren onbeĢ gün içinde avan projeye göre yapı ruhsatı verileceği; maddeye 27.04.2006 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle eklenen ek ikinci fıkrasında, Belediyelerin, bu yapılarla ilgili yapı kullanma izin belgesi müracaatları üzerine, Toplu Konut Ġdaresi BaĢkanlığı tarafından geçici kabulün yapılmıĢ olması kaydıyla baĢkaca belge aranmaksızın 15 gün içinde yapı kullanma izin belgesi vermek zorunda oldukları ve istenen diğer belgelerin Toplu Konut Ġdaresi BaĢkanlığı tarafından daha sonra tamamlanacağı hüküm altına alınmıĢtır. 03.07.2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, belediyelerin imar, çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık, konut hizmetlerini yapacağı; (b) bendinde, kültür ve tabiat varlıkları ile tarihi dokunun ve kent tarihi bakımından önem taĢıyan mekanların ve iĢlevlerinin korunmasını sağlayacağı, bu amaçla bakım ve onarımını yapabileceği, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inĢa edebileceği; 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde, gayrisıhhi müesseselere ruhsat vereceği ve denetleyeceği; (o) bendinde, gayrisıhhi iĢyerlerini kentin belirli yerlerinde toplayacağı ve sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı depolama sahaları ve satıĢ yerlerini belirleyeceği hüküm altına alınmıĢ; 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, belediyenin imar planını görüĢmek ve onaylamak, büyükĢehir ve il belediyelerinde çevre düzeni planını kabul etmek belediye meclisinin yetkisine verilmiĢ ve 01.07.2006 tarihli ve 5538 sayılı Kanunun 29 uncu maddesiyle eklenen ibarede, belediye sınırları il sınırı olan BüyükĢehir Belediyelerinde il çevre düzeni planının ilgili BüyükĢehir Belediyesi tarafından yapılacağı ve doğrudan belediye meclisi tarafından onaylanacağı kurala bağlanmıĢ; 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında ise, il ve ilçe belediyeleri ile nüfusu 10.000‘in üzerindeki belediyelerde imar komisyonu kurulması zorunlu kılınmıĢ; 69 uncu maddesinde, belediye, düzenli kentleĢmeyi sağlamak, beldenin konut, sanayi ve ticaret alanı ihtiyacını karĢılamak amacıyla belediye ve mücavir alan sınırları içinde, özel kanunlarına göre korunması gerekli yerler ile tarım arazileri hariç imarlı ve alt yapılı arsalar üretmek; konut, toplu konut yapmak, satmak, kiralamak ve bu amaçlarla arazi satın almak, kamulaĢtırma yapmak, bu arsaları trampa etmek, bu konuda ilgili diğer kamu kurum ve kuruluĢları ve bankalarla iĢ birliği yapmak ve gerektiğinde onlarla ortak projeler gerçekleĢtirmek ile yetkilendirilmiĢ; 17.06.2010 tarihli ve 5998 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değiĢik 73 üncü maddesinin birinci fıkrasında, Belediyenin, belediye meclisi kararıyla; konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluĢturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inĢa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karĢı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüĢüm ve geliĢim projeleri uygulayabileceği; bir alanın kentsel dönüĢüm ve geliĢim alanı olarak ilan edilebilmesi için yukarıda sayılan hususlardan birinin veya bir kaçının gerçekleĢmesi ve bu alanın belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde bulunmasının Ģart olduğu; ancak, kamunun mülkiyetinde veya kullanımında olan yerlerde kentsel dönüĢüm ve geliĢim proje alanı ilan edilebilmesi ve uygulama yapılabilmesinin Bakanlar Kurulu kararına bağlı olduğu; ikinci fıkrasında, kentsel dönüĢüm ve geliĢim proje alanı olarak ilan edilecek alanın, üzerinde yapı olan veya olmayan imarlı veya imarsız alanlar olması, yapı yükseklik ve yoğunluğunun belirlenmesi, alanın büyüklüğünün en az 5 en çok 500 hektar arasında olması ve etaplar halinde yapılabilmesi hususlarının takdirinin münhasıran belediye meclisinin yetkisinde olduğu; toplamı 5 hektardan az olmamak kaydı ile proje alanı ile iliĢkili birden fazla yerin tek bir dönüĢüm alanı olarak belirlenebileceği; üçüncü fıkrasında, büyükĢehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde kentsel dönüĢüm ve geliĢim projesi alanı ilan etmeye büyükĢehir belediyelerinin yetkili olduğu; büyükĢehir belediye meclisince uygun görülmesi halinde ilçe belediyelerinin kendi sınırları içinde kentsel dönüĢüm ve geliĢim projeleri uygulayabilecekleri; dördüncü fıkrasında, büyükĢehir belediyeleri tarafından yapılacak kentsel dönüĢüm ve geliĢim projelerine iliĢkin her ölçekteki imar planı, parselasyon planı, bina inĢaat ruhsatı, yapı kullanma izni ve benzeri tüm imar iĢlemlerini ve 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı Ġmar Kanununda belediyelere verilen yetkileri kullanmaya büyükĢehir belediyelerinin yetkili olduğu; altıncı fıkrasında, kentsel dönüĢüm ve geliĢim alanları içinde yer alan eğitim ve sağlık alanları hariç kamuya ait gayrimenkullerin harca esas değer üzerinden belediyelere devredileceği; onbirinci fıkrasında, kentsel dönüĢüm ve geliĢim projelerini gerçekleĢtirmek amacıyla; belediyenin imar uygulaması yapmaya yetkili olduğu; son fıkrasında ise, bu Kanunun konusu ile ilgili hususlarda BaĢbakanlık Toplu Konut Ġdaresine 2985 sayılı Kanun ve diğer kanunlarla verilen yetkilerin saklı olduğu hüküm altına alınmıĢ; Kanunun 79 uncu maddesinin ikinci fıkrasında, belediye tarafından deniz, akarsu ve gölden doldurma suretiyle kazanılan alanların, Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılmak Ģartıyla Maliye Bakanlığı tarafından belediyelerin, büyükĢehirlerde ise büyükĢehir belediyelerinin tasarrufuna bırakılacağı hükmü getirilirken; 80 inci maddesinde ise, belediye sınırları ve mücavir alanları içinde, kara yolu ile yolcu taĢıma hakkına sahip gerçek ve tüzel kiĢilerin Ģehirlerarası otobüs terminali kurmalarına ve iĢletmeleri ile her türlü akaryakıt ile sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı (LPG) ve sıvılaĢtırılmıĢ doğal gaz (LNG) istasyonlarına nazım imar ve uygulama imar plânına uygun olmak kaydıyla belediye tarafından izin verilebileceği; akaryakıt istasyonlarına izin verilmesi için nazım imar plânında akaryakıt istasyonu olarak gösterilmesinin Ģart olduğu ve bu istasyonlara çalıĢma ruhsatının büyükĢehirlerde büyükĢehir belediyesi tarafından verileceği hükme bağlanmıĢtır. Ayrıca, Kanunun ―Uygulanmayacak hükümler‖ baĢlıklı 84 üncü maddesinde, 5393 sayılı Kanunla, belediyenin sorumlu ve yetkili kılındığı görev ve hizmetlerle sınırlı olarak 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı Ġmar Kanununda, 5393 sayılı Kanuna aykırılık bulunması durumunda 5393 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiĢtir. 04.04.1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun; - ―Kapsam‖ baĢlıklı 2 nci maddesinde, Kanunun, deniz, tabii ve suni göller ve akarsu kıyıları ile deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil Ģeritlerine ait düzenlemeleri ve bu yerlerden kamu yararına yararlanma imkan ve Ģartlarına ait esasları kapsadığı; - ―Ġstisnalar‖ baĢlıklı 3 üncü maddesinde, askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgelerinde veya ülke güvenliği ile doğrudan ilgili, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait harekat ve savunma amaçlı yerlerde (konut ve sosyal tesisler hariç) özel kanun hükümlerine, diğer özel kanunlar uyarınca belirlenmiĢ veya belirlenecek yerlerde ise özel kanunların bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerine uyulacağı; - ―Genel Esaslar‖ baĢlıklı 5 inci maddesinde, kıyıların, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, herkesin eĢit ve serbest olarak yararlanmasına açık olduğu, kıyı ve sahil Ģeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetileceği; kıyıda ve sahil Ģeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespitinin zorunlu olduğu; - ―Kıyının Korunması, Yapı Yasağı ve Kıyıda Yapılacak Yapılar‖ baĢlıklı 6 ncı maddesinde, kıyıda, uygulama imar planı kararı ile; - (a) Ġskele, liman, barınak, yanaĢma yeri, rıhtım, dalgakıran, köprü, menfez, istinat duvarı, fener, çekek yeri, kayıkhane, tuzla, dalyan, tasfiye ve pompaj istasyonları gibi kıyının kamu yararına kullanımı ve kıyıyı korumak amacına yönelik alt yapı ve tesislerin, - (b) faaliyetlerinin özellikleri gereği kıyıdan baĢka yerde yapılmaları mümkün olmayan tersane, gemi söküm yeri ve su ürünlerini üretim ve yetiĢtirme tesisleri gibi, özelliği olan yapı ve tesislerin, - (c) organize turlar ile seyahat eden kiĢilerin taĢındığı yolcu gemilerinin (kruvaziyer gemilerin) bağlandığı, günün teknolojisine uygun yolcu gemisine hizmet vermek amacıyla liman hizmetlerinin (elektrik, jeneratör, su, telefon, internet ve benzeri teknik bağlantı noktaları ve hatlarının) sağlandığı, yolcularla ilgili gümrüklü alan hizmetlerinin görüldüğü, ülke tanıtımı ve imajını üst seviyeye çıkaracak turizm amaçlı (yeme-içme tesisleri, alıĢveriĢ merkezleri, haberleĢme ve ulaĢtırmaya yönelik üniteler, danıĢma, enformasyon ve banka hizmetleri, konaklama üniteleri, ofis binalar) fonksiyonlara sahip olup, kruvaziyer gemilerin yanaĢmasına ve yolcuları indirmeye müsait deniz yapıları ve yan tesislerinin yer aldığı kruvaziyer ve yat limanlarının, - (d) uluslararası spor otoritelerinin, Türkiye‘de spor faaliyetlerinin düzenleneceğine dair kararı gereğince Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu spordan sorumlu Bakanlığın izni doğrultusunda, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun (I) sayılı Cetvelinde düzenlenen genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, aynı Kanunun (II) sayılı Cetvelinde düzenlenen özel bütçeli idareler, belediyeler ile il özel idareleri tarafından her türlü spor aktiviteleri ve organizasyonların yapılmasına/yaptırılmasına yönelik spor tesisleri ve zorunluluk arz eden durumlarda bunların tamamlayıcı konaklama tesislerinin yapılabileceği ve özelleĢtirme kapsam ve programına alınan ve sahil Ģeridi belirlenen veya belirlenecek olan alanlar ile kıyı ve dolgu alanlarında yapılacak yat ve kruvaziyer limanlarının ihtiyacı olan yönetim birimleri, destek birimleri, bakım ve onarım birimleri, teknik ve sosyal altyapı ve konaklama birimleri ile ilgili kullanım kararları ve yapılanma Ģartlarının imar plânı ile belirleneceği; - ―Doldurma ve Kurutma Yoluyla Arazi Kazanma ve Bu Araziler Üzerinde Yapılabilecek Yapılar‖ baĢlıklı 7 nci maddesinde, kamu yararının gerektirdiği hallerde, uygulama imar planı kararı ile deniz, göl ve akarsularda ekolojik özellikler dikkate alınarak doldurma ve kurutma suretiyle arazi elde edilebileceği; bu gibi yerlerde doldurma veya kurutmayı yapacak ilgili idarenin valiliğe iletilen teklifinin, valilik görüĢü ile birlikte Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığına gönderileceği; Bakanlığın, konusuna göre ilgili kuruluĢların görüĢünü de almak suretiyle teklifi inceleyeceği; uygun bulunması halinde ilgili idare tarafından uygulama imar planının hazırlanacağı; bu yerler için yapılacak planlar hakkında Ġmar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı; ancak, bu planların Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı tarafından, 2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanunu kapsamında kalan alanlardaki planların ise, anılan Kanunun 7 nci maddesine göre tasdik edileceği; doldurma ve kurutma iĢlemlerinin yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yapılacağı; bu arazilerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu ve özel mülkiyet konusu olamayacağı; bu alanlar üzerinde 6 ncı maddede belirtilen yapılar ile yol, açık otopark, park, yeĢil alan ve çocuk bahçeleri gibi teknik ve sosyal altyapı alanları düzenlenebileceği; - Sahil ġeridinde Yapılabilecek Yapılar baĢlıklı 8 inci maddesinde, uygulama imar planı bulunmayan alanlardaki sahil Ģeritlerinde, 4 üncü maddede belirtilen mesafeler içinde hiç bir yapı ve tesis yapılamayacağı; uygulama imar planı bulunan yerlerde ise, duvar, çit, parmaklık, telörgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluĢturulamayacağı; ancak bu alanlarda; uygulama imar planı kararıyla 6 ncı ve 7 nci maddede belirtilen yapı ve tesislerle birlikte toplum yararına açık olmak Ģartıyla konaklama hariç günü birlik turizm yapı ve tesisleri yapılabileceği; - ―Kıyı Kenar Çizgisinin Tespiti‖ baĢlıklı 9 uncu maddesinde, kıyı kenar çizgisinin, valiliklerce, kamu görevlilerinden oluĢturulacak en az 5 kiĢilik bir komisyonca tespit edileceği; bu komisyonun, jeoloji mühendisi, jeolog veya jeomorfolog, harita ve kadastro mühendisi, ziraat mühendisi, mimar ve Ģehir plancısı, inĢaat mühendisinden oluĢacağı, komisyonca tespit edilip valiliğin uygun görüĢü ile birlikte gönderilen kıyı kenar çizgisinin, Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığınca onaylandıktan sonra yürürlüğe gireceği; - ―Kıyı ve Sahil ġeridinde Planlar‖ baĢlıklı 10 uncu maddesinde, kıyıda ve sahil Ģeridindeki planların bu Kanunun ve buna dayanılarak çıkarılacak yönetmeliğin hükümlerine aykırı olamayacağı; bu yerlerde düzenlenen planlardan, imar mevzuatı veya yerin özelliği dolayısıyla 2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanunu kapsamına girenlerin, anılan Kanunun 7 nci maddesine göre onaylanarak kesinleĢeceği; Hüküm altına alınmıĢtır. 12.03.1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanununun 7 nci maddesinde ise, Kültür ve Turizm Bakanlığının, kültür ve turizm koruma ve geliĢim bölgeleri ve turizm merkezleri içinde her ölçekte planları yapmaya, yaptırmaya, re‘sen onaylamaya ve tadil etmeye yetkili olduğu; kültür ve turizmi koruma ve geliĢim bölgeleri ve turizm merkezlerinde Bakanlıkça yapılacak alt yapı ve planlama iĢlemlerine esas olmak üzere diğer kamu kurum ve kuruluĢlarından istenilen bilgi, belge ve görüĢün üç ay içinde verileceği; bu süre sonunda bilgi, belge ve görüĢün verilmemesi durumunda ilgili iĢ ve iĢlemlerin Bakanlıkça re‘sen tesis edileceği belirtilmiĢtir. 31.08.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 2 nci maddesinde, orman sayılan yerlerden, (A) bendinde, öncelikle orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen yerleĢtirilmesi maksadıyla, orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen aksine tarım alanlarına dönüĢtürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerler ile halen orman rejimi içinde bulunan funda ve makilerle örtülü yerlerden tarım alanlarına dönüĢtürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerlerin, (B) bendinde ise, 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiĢ yerlerden; tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (antep fıstığı, çam fıstığı) gibi çeĢitli tarım alanları veya otlak, kıĢlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile Ģehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleĢim alanlarının orman sınırları dıĢına çıkartılacağı; ikinci fıkrasında, orman sınırları dıĢına çıkartılan bu yerler Devlete ait ise Hazine adına, tüzel kiĢiliğe sahip kamu kurumlarına ait ise bu kurumlar adına, özel orman ise sahipleri adına orman sınırları dıĢına çıkartılacağı ve uygulama kesinleĢtikten sonra tapuda kesin tashih ve tescil iĢleminin yapılacağı belirtilmiĢ; üçüncü fıkrasında, bu yerler dıĢında orman sınırlarında hiçbir suretle daraltma yapılamayacağı kuralı getirilmiĢ; dördüncü fıkrasında, bu madde hükümlerinin, muhafaza ormanı, millî park alanları, tabiat parkları, tabiatı koruma alanları, izin ve irtifak hakkı tesis edilen ormanlık alanlar ve 3 üncü madde ile orman rejimi içine alınan yerlerde bu niteliklerinin devamı süresince; yanan orman sahalarında ise hiçbir Ģekilde uygulanmayacağı ve beĢinci fıkrasında ise, bu maddenin (B) bendi ile orman sınırları dıĢına çıkarılıp, 2924 sayılı Kanunun 11 inci ve 12 nci maddeleri gereğince fiili durumlarına göre ifraz edilerek bedeli karĢılığı satılacak yer, yapı ve tesisleri kullananlardan, satıĢ iĢlemleri tamamlanıncaya kadar ecri misil alınmayacağı hüküm altına alınmıĢ; 7 nci maddesinin birinci fıkrasında, Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmıĢ olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dıĢında kalmıĢ ormanların, tüzel kiĢiliğe sahip kamu kurumlarına ait ormanların, özel ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitiĢiğinde bulunan her çeĢit taĢınmaz malların ormanlarla müĢterek sınırlarının tayini ve tespiti ile 2 nci madde uygulamaları ile ilgili olarak kadastrosu kesinleĢmiĢ yerlerde tespit edilen fennî hataların düzeltilmesi iĢlerinin de orman kadastro komisyonları tarafından yapılacağı düzenlenmiĢ; 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinde, Devlet ormanları içinde veya bitiĢiğinde bulunup, köylerde veya dağınık yerlerde oturanlardan; yerinde kalkındırılmaları mümkün görülmeyen veya su ve toprak rejimi bakımından bulundukları yerleĢim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan bu köyler halkının kısmen veya tamamen öncelikle bu Kanunun 2 nci madde birinci fıkrasının (A) bendinde belirtilen orman sınırları dıĢına çıkarılan yerlere, bu mümkün olmadığı takdirde diğer yerlere nakil ve yerleĢtirilmelerine, Köy ĠĢleri ve Kooperatifler Bakanlığının görüĢü de alınarak Tarım ve Orman Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca karar verileceği; nakledilen köyler halkına ait arazilerin, Devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılacağı hüküm altına alınmıĢtır. 17.10.1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde, bu Kanunun, 6831 sayılı Orman Kanununun 2 nci maddesi uyarınca orman kadastro komisyonları tarafından orman sınırları dıĢına çıkarılan; ―(a) Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyip, aksine tarım alanlarına dönüĢtürülmesinde kesin yarar görülen yerleri, (b) Otlak, kıĢlak, yaylak gibi yerleri, (c) Tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (Antep fıstığı) gibi çeĢitli tarım alanlarını, () ġehir, kasaba, köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleĢim sahalarını‖ kapsadığı; 3 üncü maddesinde, orman kadastro komisyonlarınca, orman sınırı dıĢına çıkarılan yerler, Orman Bakanlığının talebi üzerine Hazine adına tescil edileceği ve bu yerlerin bu Kanunun hükümleri uygulanmak kaydıyla Orman Bakanlığı emrine geçeceği; 4 üncü maddesinde, 4 üncü maddesinde, orman içi köyler halkının yerleĢtirilmesi maksadıyla orman sınırları dıĢına çıkarılarak Hazine adına tescil edilip, Tarım ve Orman Bakanlığı emrine geçen yerlerin; iklim ve toprak yapısına en uygun tarım arazisine dönüĢtürülmek ve yerleĢim yeri halinde düzenlenmek üzere Köy ĠĢleri ve Kooperatifler Bakanlığınca ıslah ve imar, Tarım ve Orman Bakanlığınca ihya edileceği; 5 inci maddesinde, ıslah, imar ve ihya edilen taĢınmaz malların, tarımsal iĢletme tipleri, verim değerleri ve yerleĢim planları dikkate alınarak yönetmelikle belirlenen esaslara göre Tarım ve Orman Bakanlığınca ifraz edileceği ve ifraz edilen bu yerlere yerleĢtirilecek orman içi köyler halkının nakil ve yerleĢtirme iĢlemlerinin, 6831 sayılı Orman Kanunu ve 2510 sayılı Ġskan Kanunu hükümlerine göre yürütüleceği; 11 inci maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunun 2 nci madde (c) bendi kapsamına giren tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (Antep fıstığı) gibi tarım alanları ve buralardaki yapı ve tesislerin yerlerinin; orman sınırları dıĢına çıkarıldıkları tarihteki fiili durumlarına göre ifraz edilerek, bu yerleri kullanan kiĢilere, rayiç bedelleri peĢin veya on yıllık süre içinde ve eĢit taksitle alınmak üzere, Tarım ve Orman Bakanlığınca satılacağı; 12 nci maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunun 2 nci maddesinin (d) bendi kapsamına giren, köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleĢim sahalarının, orman sınırları dıĢına çıkarıldığı tarihteki fiili durumlarına göre ifraz edilerek üzerinde yapısı bulunan hak sahibi kiĢilere, rayiç bedeli peĢin veya beĢ yıllık süre içinde ve yıllık eĢit taksitle alınmak üzere, Orman Bakanlığınca satılacağı; ikinci fıkrasında, bu kiĢilerin hak sahibi olabilmesi için köy nüfusuna kayıtlı olmaları ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren geriye yönelik en az 5 yıl müddetle o yerde ikamet etmiĢ bulunmaları gerekeceği; üçüncü fıkrasında, hak sahipliliği tanımına girmeyen kiĢilerce iĢgal edilen yerlerin, aynı köydeki baĢka bir hak sahibine üzerindeki yapısı ile birlikte tespit edilecek rayiç bedel üzerinden ve yapının bedeli peĢin olarak satılıp, yapı bedeli sahibine defaten iade olunacağı; 21 inci maddesinde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasına iliĢkin Ģekil, Ģart ve esaslar ile ifraz iĢlemlerinin Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulacak bir yönetmelikte düzenleneceği; yönetmeliğin, Köy ĠĢleri ve Kooperatifler Bakanlığı, Ġmar ve Ġskan Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün görüĢleri de alınarak, Tarım ve Orman Bakanlığınca bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde hazırlanacağı hüküm altına alınmıĢtır. 25.02.1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında mera yaylak ve kıĢlakların kullanma hakkının bir veya birden çok köy veya belediyeye ait ve bu yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufunda olduğu; üçüncü fıkrasında, mera yaylak ve kıĢlakların, özel mülkiyete geçirilemeyeceği, amacı dıĢında kullanılamayacağı, zaman aĢımı uygulanamayacağı, sınırlarının daraltılamayacağı; ancak kullanım hakkının kiralanabileceği; 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında, mera, yaylak ve kıĢlakların tespit, tahdit ve tahsisinin Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığınca yapılacağı; ikinci fıkrasında mera komisyonunun valilik onayı ile oluĢturulacağı; 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında, komisyonca görevlendirilen teknik ekiplerin mevcut mera, yaylak ve kıĢlaklar ile bu Kanun gereğince mera, yaylak ve kıĢlak kapsamına alınacak alanları tespit ederek bu alanların sınırlarının belirlenmesi ve iĢaret konulması iĢlemlerini yapacağı ve 1/5000 ölçekli haritalarını düzenleyerek bu yerleri sınırlandıracağı; 14 üncü maddesinde, tahsis amacı değiĢtirilmedikçe mera, yaylak ve kıĢlaktan bu Kanunda gösterilenden baĢka Ģekilde yararlanılamayacağı; ancak, bu Kanuna veya daha önceki kanunlara göre mera, yaylak ve kıĢlak olarak tahsis edilmiĢ olan veya kadimden beri bu amaçla kullanılan arazilerden, (a) bendinde, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının talebi üzerine, 3213 sayılı Maden Kanunu ve 6326 sayılı Petrol Kanunu hükümlerine göre arama faaliyetleri sonunda rezervi belirlenen maden ve petrol faaliyeti için zaruri olan; (b) bendinde, Kültür ve Turizm Bakanlığının talebi üzerine, turizm yatırımları için zaruri olan; (c) bendinde, kamu yatırımları yapılması için gerekli bulunan; (d) bendinde, köy yerleĢim yeri ile uygulama imar plânı veya uygulama plânlarına ilave imar plânlarının hazırlanması, toprak muhafazası, gen kaynaklarının korunması, millî park ve muhafaza ormanı kurulması, doğal, tarihî ve kültürel varlıkların korunması, sel kontrolü, akarsular ve kaynakların düzenlenmesi, bu kaynaklarda yapılması gereken su ürünleri üretimi ve termale dayalı tarımsal üretim faaliyetleri için ihtiyaç duyulan; (e) bendinde, 442 sayılı Köy Kanununun 13 üncü ve 14 üncü maddeleri kapsamında kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan; (f) bendinde, ülke güvenliği ve olağanüstü hal durumlarında ihtiyaç duyulan; (g) bendinde, doğal afet bölgelerinde yerleĢim yeri için ihtiyaç duyulan; (ğ) bendinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun talebi üzerine, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu hükümlerine göre, petrol iletim faaliyetleri ile elektrik ve doğal gaz piyasası faaliyetleri için gerekli bulunan; (h) bendinde, jeotermal kaynaklı teknolojik seralar için ihtiyaç duyulan, yerlerin, ilgili müdürlüğün talebi, komisyonun ve defterdarlığın uygun görüĢü üzerine, valilikçe tahsis amacı değiĢtirilebileceği ve söz konusu yerlerin tescillerinin Hazine adına, vakıf meralarının tescillerinin ise vakıf adına yaptırılacağı hüküm altına alınmıĢtır. 09.08.1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununun; - 1 inci maddesinde, kanunun amacının bütün canlıların ortak varlıkları olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak olduğu; - 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, çevre politikalarının oluĢmasında katılım hakkının esas olduğu; Bakanlık ve yerel yönetimlerin; meslek odaları, birlikler, sivil toplum kuruluĢları ve vatandaĢların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını yaratma yükümlü oldukları; (j) bendinde, çevrenin korunması, çevre kirliliğinin önlenmesi ve çevre sorunlarının çözümüne yönelik gerekli teknik, idarî, malî ve hukukî düzenlemelerin Bakanlığın koordinasyonunda yapılacağı; - 4 üncü maddesinde, BaĢbakanın baĢkanlığında, BaĢbakanın bulunmadığı zamanlarda Çevre ve Orman Bakanının (Ģimdi Çevre ve ġehircilik Bakanlığı) baĢkanlığında, BaĢbakanın belirleyeceği sayıda bakan ile Bakanlık MüsteĢarından oluĢan Yüksek Çevre Kurulu kurulduğu; Kurulun çalıĢmaları ile ilgili konularda ön hazırlık ve değerlendirme yapmak üzere, Bakanlık MüsteĢarının baĢkanlığında ilgili bakanlık müsteĢarları, diğer kurum ve kuruluĢların en üst düzey yetkili amirlerinin katılımı ile toplantılar düzenleneceği ve bu toplantılara gündeme göre ilgili kamu kurumu niteliğindeki kuruluĢların birlik temsilcileri, meslek kuruluĢları, sivil toplum kuruluĢları, yerel yönetim temsilcileri, üniversite temsilcileri ve bilimsel kuruluĢların temsilcilerinin davet edileceği; - 5 inci maddesinin (a) bendinde, etkin bir çevre yönetiminin sağlanması için hedef, politika ve strateji belirlemenin; (b) bendinde, sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde ekonomik kararlara çevre boyutunun dahil edilmesine imkân veren hukukî ve idarî tedbirleri belirlemenin; (c) bendinde, birden fazla bakanlık ve kuruluĢu ilgilendiren çevre konularına iliĢkin uyuĢmazlıklarda nihai kararı vermenin Yüksek Çevre Kurulunun görevleri olduğu; - 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde çevrenin korunması amacıyla, doğal çevreyi oluĢturan biyolojik çeĢitlilik ile bu çeĢitliliği barındıran ekosistemin korunmasının esas olduğu ve biyolojik çeĢitliliği koruma ve kullanım esaslarının, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluĢlarının ve ilgili diğer kuruluĢların görüĢleri alınarak belirleneceği; (b) bendinde, ülke fizikî mekânında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma, çalıĢma, dinlenme, ulaĢım gibi ihtiyaçlarının karĢılanması sonucu oluĢabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar plânlarına esas teĢkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekli çevre düzeni plânlarının Bakanlıkça yapılacağı, yaptırılacağı ve onaylanacağı; bu bölgelere iliĢkin plân ve projelerde; 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı Ġmar Kanununun 9 uncu maddesi, 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun plân onama yetkisini düzenleyen hükümleri, 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 8 inci maddesinin tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunların korunma alanlarının tespit ve tescili dıĢında kalan yetkileri düzenleyen hükümleri ile aynı Kanunun 17 nci maddesinin (a) bendi hükümlerinin uygulanmayacağı; - 10 uncu maddesinde, gerçekleĢtirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluĢ ve iĢletmelerin, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlü oldukları ve Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teĢvik, yapı ve kullanım ruhsatının verilemeyeceği, proje için yatırıma baĢlanamayacağı ve ihale edilemeyeceği; Hüküm altına alınmıĢtır. 18.12.1981 tarihli ve 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanununun; - 1 inci maddesinde, Kanunun amacının, yurt savunması bakımından hayati önemi haiz askeri tesisler ve bölgeler ile sınırların, güvenlik ve gizliliğini sağlamak için bunların çevrelerinde, kıyılarında ve havalarında; kara, deniz ve hava askeri yasak bölgelerinin; yurt savunması veya yurt ekonomisine önemli ölçüde katkıda bulunan veya kısmen dahi tahripleri veya devamlı olarak ya da geçici bir zaman için faaliyetten alıkonulmaları halinde milli güvenlik veya toplum hayatı bakımından olumsuz sonuçlar doğurabilecek; diğer askeri tesis ve bölgeler ile kamu veya özel kuruluĢlara ait her türlü yer ve tesislerin etrafında güvenlik bölgelerinin, kurulması, kaldırılması ve gerektiğinde geniĢletilmesine iliĢkin esas ve yöntemlerin düzenlenmesi olduğu; - 2 nci maddesinde, Genelkurmay BaĢkanlığının göstereceği lüzum üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile askeri yasak bölgeler kurulabileceği veya kaldırılabileceği; askeri yasak bölgelerin 1 inci ve 2 nci derece askeri yasak bölge olmak üzere ikiye ayrıldığı; - 3 üncü maddesinde, Askeri güvenlik bölgeleri Genelkurmay BaĢkanlığınca; kamu ve özel kuruluĢların çevresindeki özel güvenlik bölgelerinin ise, Genelkurmay BaĢkanlığının lüzum göstermesi veya Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreter liğinin veya ĠçiĢleri Bakanlığının göstereceği lüzum üzerine Genelkurmay BaĢkanlığının uygun görmesi kaydıyla Bakanlar Kurulunca kurulabileceği veya kaldırılabileceği; - 4 üncü maddesinde, askeri yasak bölgeler ile özel güvenlik bölgelerinin kurulması hakkındaki Bakanlar Kurulu kararı ve askeri güvenlik bölgelerinin kurulması hakkındaki Genelkurmay BaĢkanlığı kararına ekli uygun ölçekli haritalar ve koordinat listelerinde bu bölgelerin sınırlarının da belirtileceği; - 6 ncı maddesinde, birinci derece askeri bölgelerin ilan edilmeyeceği; 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında, ikinci derece kara askeri yasak bölgelerin sınırları Resmi Gazete‘de yayımlanacağı; - 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının değiĢik (e) bendinde birinci derece kara askeri yasak bölgelerin, fotoğraf ve filminin çekilmesi, harita, resim ve krokisinin yapılması, not alınması veya harita uygulaması gibi faaliyetlerde bulunulması, bölgenin savunma ve güvenlik tedbirlerini aksatacak, bozacak ve açıklayacak cihazlar kullanılması, bu amaçla görevlendirilmiĢ olanlar ile Genelkurmay BaĢkanlığı tarafından izin verilmiĢ olanlar dıĢındakilere yasak olduğu; 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının değiĢik (h) bendinde, ikinci derece kara askeri yasak bölgelerin içindeki askerî tesislerin ve bölgeden birinci derece kara askerî yasak bölgelerinin dürbünle gözetlenmesi, bölgenin fotoğraf ve filminin çekilmesi, harita, resim ve krokisinin yapılması, not alınması veya harita uygulaması gibi faaliyetlerde bulunulması, bölgenin savunma ve güvenlik tedbirlerini aksatacak, bozacak ve açıklayacak cihazlar kullanılması, bu amaçla görevlendirilmiĢ olanlar ile Genelkurmay BaĢkanlığı tarafından izin verilmiĢ olanlar dıĢındakilere yasak olduğu; - 20 nci maddesinin (a) bendinde, kamu veya özel kuruluĢlara ait stratejik değeri haiz her türlü yer ve tesislerin çevresinde bu Kanun hükümlerine göre özel güvenlik bölgeleri kurulabileceği; (b) bendinde, birinci derece kara ve deniz askeri yasak bölgesi olarak ilan edilmeyen Silahlı Kuvvetlere ait kıĢla, kıta, karargah, kurum, ordugah ve tesisler ile sualtı ve su üstü tesislerinin, her türlü patlayıcı, yanıcı, akaryakıt ve gizlilik dereceli maddelerin konmasına tahsis edilmiĢ sabit ve seyyar depo ve cephaneliklerle, bu gibi maddeleri dolduran, boĢaltan tesisler ve atıĢ poligonlarının çevresinde; bu yerlerin dıĢ sınırlarından itibaren en fazla dörtyüz metreye kadar geçen noktaların birleĢtirilmesi ile tespit edilecek askeri güvenlik bölgelerinin Genelkurmay BaĢkanlığınca tesis edilebileceği; bu bölgelerin çevresinin iĢaretlenmesine iliĢkin esaslar yönetmelikte gösterileceği; Hüküm altına alınmıĢtır. Öte yandan, askeri yasak bölge ve güvenlik bölgesi ilan edilecek yerlerin harita plan ve krokilerinin talepte bulunan Kuvvet Komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yapılacağı 17.01.1983 tarih ve 83/5949 sayılı BKK ile yürürlüğe giren (RG: 30.04.1983/18033) Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliğinde belirtilmiĢtir. 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ğ) bendi ile Gecekondu, kıyı alanları ve tesisleri ile niteliğinin bozulması nedeniyle orman ve mera dıĢına çıkarılan alanlar dâhil kentsel ve kırsal alan ve yerleĢmelerde yapılacak iyileĢtirme, yenileme ve dönüĢüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esasları belirlemek yanında, Bakanlar Kurulunca belirlenen bu nitelikteki uygulamalar ile finans merkezleri ve benzeri özel proje alanları ve özel yapım gerektiren yapılaĢmalara iliĢkin her tür ve ölçekte etüt, harita, plan, parselasyon planı ve yapı projelerini yapmak, yaptırmak, onaylamak, kamulaĢtırma, ruhsat ve yapım iĢlerini gerçekleĢtirmek, yapı kullanma izinlerini vermek ve bu alanlarda kat mülkiyetinin kurulmasını sağlamak Çevre ve ġehircilik Bakanlığının görevleri arasında sayılmaktadır. 644 sayılı KHK‘nin Anayasal dayanağını oluĢturan 6223 sayılı Yetki Yasasının ―Amaç ve kapsam‖ baĢlıklı 1 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasında, ―Bu Kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler; (a) Kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında dağılımının yeniden belirlenmesine iliĢkin olarak;‖ ifadesinden sonra 19 alt bentte tarihi, sayısı ve adı belirtilerek 19 adet Kanun ile KHK sayılmıĢ ve (20) numaralı alt bentte ise, ―Diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev, yetki, merkez, taĢra ve yurt dıĢında teĢkilatlanma esasları, kadrolar, bağlı, ilgili ve iliĢkili kuruluĢların bağlılık ve ilgilerine iliĢkin hükümlerinde, (…) denilirken; (b) bendinde ise, ―Diğer kamu kurum ve kuruluĢlarında istihdam edilen memurlar iĢçiler, sözleĢmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına iliĢkin olarak‖ denildikten ve 5 kanun ile 1 KHK sayıldıktan sonra; (…) yapılacak değiĢiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar.‖ denilmiĢtir. Bu bağlamda, 6223 sayılı Yetki Yasası özetle, bakanlıklar arası görev dağılımını yeniden belirlemeyi amaçlamakta ve bu kapsamda bakanlıkların birleĢtirilmesine, kaldırılmasına, yeni bakanlıklar kurulmasına, anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve iliĢkili kuruluĢlarıyla hiyerarĢik iliĢkilerine dair konularda düzenleme yapılmasını öngörmektedir. Oysa iptali istenen hükümlerden sadece (ğ) bendinde yer alan düzenleme dahi, 31.08.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu, 20.07.1966 tarihli ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu, 12.03.1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanunu, 09.08.1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu, 17.10.1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun, 02.03.1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu, 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı Ġmar Kanunu, 04.04.1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu, , 25.02.1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu, 10.07.2004 tarihli ve 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanunu, 22.02.2005 tarihli ve 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanunu ve 03.07.2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununu ilgilendirmekte ve Çevre ve ġehircilik Bakanlığının görev ve yetkilerinin düzenlenmesi görüntüsü altında söz konusu kanunlarla değiĢik kamu kurum ve kuruluĢlarına verilen görev ve yetkiler, bir yandan hukuki varlıklarını sürdürür ve buna karĢın eylemsel iĢlevlerini yitirirlerken, diğer yandan Çevre ve ġehircilik Bakanlığı uhdesinde merkezileĢtirilmektedir. Yetki Yasasında Bakanlar Kuruluna, genel ve muğlak bazı yetkiler tanınmıĢ olmasının Anayasaya aykırılığı bir yana, Yasanın amaç ve kapsamı incelendiğinde, yukarıda sıralanan yasaları kapsamadığı ve dolayısıyla söz konusu yasalarla değiĢik kamu kurum ve kuruluĢlarına verilen görev ve yetkilerin eylemsel iĢlevlerine son verilmesine ve bu görev ve yetkilerin Çevre ve ġehircilik Bakanlığında merkezileĢmesine olanak tanımadığı çok açıktır. Bu bağlamda, 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ğ) bendinde yer alan ve iptali istenen düzenlemeler, 6223 sayılı Yetki Kanununun kapsamında olmadığından Anayasanın 91 inci maddesine aykırıdır ve iptali gerekmektedir. Öte yandan, gecekondulaĢmanın önlenmesi, ıslahı, kentsel dönüĢüm projelerine konu oluĢturması ile iyileĢtirme, yenileĢme ve dönüĢüm uygulamalarında uyulacak usul ve esaslar hakkında, 775 sayılı Gecekondu Kanunu, 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu, 3194 sayılı Ġmar Kanununun çeĢitli maddeleri ile 5393 sayılı Belediye Kanununun 69 uncu ve 73 üncü maddelerinde düzenlemeler yapılmıĢ; kıyı, kıyı çizgisi, kıyı kenar çizgisi ve sahil Ģeridinin tanımı, kıyılar ile kıyılardan yararlanmadaki temel esaslar, kıyıların korunması ile kıyılarda yapılabilecek yapılar, kıyılarda doldurma ve kurutma yoluyla arazi kazanılması ile bu arazilerde yapılabilecek yapılar, sahil Ģeridinde yapılabilecek yapılar, kıyı ve sahil Ģeridindeki planlar, kıyı kenar çizgisini tespite yetkili komisyonlar ile görevli ve yetkili kamu kurumları 3621 sayılı Kıyı Kanununun 4 üncü, 5 inci, 6 ncı, 7 nci, 8 inci, 9 uncu, 10 uncu ve 11 inci maddelerinde düzenlenmiĢ; ayrıca imar planı ve parselasyon iĢlemlerinin usul ve esasları hakkında, 2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanunu, 2872 sayılı Çevre Kanunu, 3194 sayılı Ġmar Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanununda muhtelif düzenlemeler getirilmiĢ; orman sayılan yerlerden, orman sınırları dıĢına çıkarılacak yerler ve bu yerlerin kullanım amaçları, değerlendirilmesi, imar, ifraz ve satıĢ iĢlemleri ile diğer düzenleyici iĢlemler hakkında, Anayasanın 169 uncu ve 170 inci maddeleri ile 6831 sayılı Kanunun 2 nci maddesinde ve 2924 sayılı Kanunun 2 nci, 3 üncü, 4 üncü, 5 inci, 11 inci, 12 nci ve 21 inci maddelerinde düzenlemeler yapılmıĢ; mera, yaylak ve kıĢlak olarak tahsis edilmiĢ arazilerden, hangilerinin kapsam dıĢına çıkarılabileceği ve ne amaçla kimler tarafından kullanılabileceği 4342 sayılı Mera Kanununun 14 üncü maddesinde (a)‘dan (h)‘a dokuz bent halinde sayılmıĢtır. Ayrıca, kentsel ve kırsal alan ve yerleĢmelerde yapılacak iyileĢtirme, yenileme ve dönüĢüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esaslar, 775 sayılı Gecekondu Kanunu, 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu, 3194 sayılı Ġmar Kanununun çeĢitli maddeleri ile 5393 sayılı Belediye Kanununun 69 uncu ve 73 üncü maddelerinde belirlenmenin yanında, Bakanlar Kurulunca veya baĢka bir organ yada kurum ve kuruluĢça belirlenecek uygulamalar, yada özellikli, özelliksiz, sade, kompleks, değiĢik iĢlevli proje ve yapılaĢmaların her tür ve ölçekteki etüt, harita, imar planı, parselasyon planı ve yapı projelerinin hazırlanma usul ve esasları ve ruhsatlandırma ve kullanma izinleri ile yetkili kamu kurum ve kuruluĢları ve idareler ise, baĢta 3194 sayılı Ġmar Kanunu ve bu Kanuna göre çıkarılan yönetmelikler ile 5393 sayılı Belediye Kanunu olmak üzere, 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanunu, 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanunu, 775 sayılı Gecekondu Kanunu, 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu, 2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanunu, 2872 sayılı Çevre Kanunu, 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve 4342 sayılı Mera Kanununda bütün ayrıntılarıyla düzenlenmiĢtir. Gecekondu, kıyı alanları ve tesisleri ile niteliğinin bozulması nedeniyle orman ve mera dıĢına çıkarılan alanlar dâhil kentsel ve kırsal alan ve yerleĢmelerde yapılacak iyileĢtirme, yenileme ve dönüĢüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esaslar, yukarıda sıralanan yasalarda ve bu yasalara göre çıkarılan yönetmeliklerde düzenlenmiĢ ve her alanda yürütülecek uygulamalar ile her türlü proje ve yapılaĢmalara iliĢkin her tür ve ölçekte etüt, harita, plan, parselasyon planı ve yapı projelerinin yapılması, yaptırılması, onaylanması ile ruhsat ve yapı kullanma izinlerinin verilmesindeki usul ve esaslar yanında yetkili kamu kurum ve kuruluĢları ile idareler yasalarda belirlenmiĢken; bunların Çevre ve ġehircilik Bakanlığının görevleri arasında sayılması birden çok Anayasal sorunu beraberinde getirmiĢtir. Bir hukuk devletinde, hukuk düzeninin belirliliği esastır. Hukuk güvenliği, kurallarda belirlilik, öngörülebilirlik, genellik ve soyutluk gerektirir. Hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi için, yönetimin bir bütün olarak görev ve yetkilerinin yetki çatıĢmasına dayalı, çeliĢkili, niteliği tartıĢmalı ve içeriği belirsiz olmaması, her idarenin görev ve yetkilerinin bir baĢkasınınkini örtülü Ģekilde iĢlevsiz kılmaktan uzak bir Ģekilde açık ve net olarak düzenlenmesi gerekir. Söz konusu yasa hükümlerinin hukuki varlıklarını sürdürürken, eylemsel iĢlevlerini yitirmeleri ve 644 sayılı KHK‘nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ğ) bendiyle getirilen yeni düzenlemelerin, mevcut yasalardaki kuralları değiĢtirmeden, onları etkisiz hale getirmeyi amaçlayan çeliĢkili ve çeliĢik yapısı, Çevre ve ġehircilik Bakanlığı ile merkezi idarenin diğer kurum ve kuruluĢları, belediyeler ve il özel idareleri arasında yetki çatıĢmasını da içeren niteliği tartıĢmalı, içeriği belirsiz, karmaĢık ve kaotik bir hukuki yapının doğmasına yol açtığından, hukuk güvenliğini zedelemekte, hukuk düzeninin belirliliğini ortadan kaldırmakta ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesi ile bağdaĢmadığından, Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırılık oluĢturmaktadır. Gecekondu, kıyı alanları ve tesisleri ile niteliğinin bozulması nedeniyle orman ve mera dıĢına çıkarılan alanlar dâhil kentsel ve kırsal alan ve yerleĢmelerde yapılacak iyileĢtirme, yenileme ve dönüĢüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esaslar, yukarıda sıralanan yasalarda ve bu yasalara göre çıkarılan yönetmeliklerde düzenlenmiĢken; bu konularda Çevre ve ġehircilik Bakanlığına ayrıca ―idarelerce uyulacak usul ve esasları belirleme‖ yetkisi verilmesi, mevcut yasalarda yer almayan hususlarda yeni kurallar içeren düzenlemeler yapmayı içermektedir ki, bu husus kaynağını Anayasadan almayan bir yetkinin kullanılmasını ve yasama yetkisinin idareye devrini öngördüğünden, Anayasanın 6 ncı, 7 nci ve 87 nci maddelerine aykırıdır. Öte yandan, Bakanlar Kurulunca belirlenen bu nitelikteki uygulamalar gibi soyut bir niteleme ile finans merkezleri ve benzeri özel proje alanları ve özel yapım gerektiren yapılaĢmalara iliĢkin gibi belirli bir mali gücü ve dolayısıyla giriĢimcilerine idareler üzerinde baskı, yönlendirme ve hatta kural dıĢı satın alma gücü sağlayabilen proje ve yapılaĢmalar, 3194 sayılı Ġmar Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu, 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ve 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanunu hükümlerinin dıĢına çıkarılarak giriĢimcilerine ayrıcalık tanınmakta ve her tür ve ölçekte etüt, harita, plan, parselasyon planı ve yapı projelerinin yapılması, yaptırılması, onaylanması, kamulaĢtırılması, ruhsat ve yapım iĢlerinin gerçekleĢtirilmesi, yapı kullanma izinlerinin verilmesi ve bu alanlarda kat mülkiyetinin kurulmasının sağlanması yetkileri Çevre ve ġehircilik Bakanlığında merkezileĢtirilmektedir. Kamu yararına sonuç doğurmayacak, kamu hizmetinin nitelikleriyle bağdaĢmayan, adalet anlayıĢıyla yasa önünde eĢitlik ilkesine aykırı ve makul olmayan böyle bir durumun, Anayasanın 2 nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaĢtırılamayacağı ve 10 uncu maddesindeki eĢitlik ilkesine aykırılık oluĢturacağı açıktır. Çünkü bir hukuk devletinde tüm kamu iĢlemlerinin nihai amacı, kamu yararıdır. Bir hukuk devleti, adil ve makul olmak durumundadır. Kamu hizmetinin gerekleriyle bağdaĢmayan, adil ve makul olmayan bir düzenlemenin, kamu yararına olduğu ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaĢtığı söylenemeyeceği gibi mali gücü olanların genel kurallardan istisna tutulmasının yasa önünde eĢitlik ilkesine uygun olduğu da ileri sürülemez. Öte yandan, 644 sayılı KHK‘nin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendiyle, Bakanlar Kurulunca belirlenen proje kapsamı içerisinde kalmak kaydıyla kamuya ait tescilli araziler ile tescil dıĢı araziler ve muvafakatleri alınmak koĢuluyla özel kiĢi veya kuruluĢlara ait arazilerin yeniden fonksiyon kazandırılıp geliĢtirilmesine yönelik olarak her tür ve ölçekte etüt, harita, plan, parselasyon planı, kamulaĢtırma, arazi ve arsa düzenlemesi yapmak, yaptırmak ve onaylamak; yetkileri, Mekansal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmektedir. ―Kamuya ait tescilli araziler ile tescil dıĢı araziler‖ kavramının niteliği ve içeriği belirgin olmadığı gibi ―tescilli araziler‖ ile tapuya kayıtlı taĢınmazlar kastediliyor ise, Hazine yanında tüzel kiĢiliği bulunan kamu kurum ve kuruluĢları ile yerel yönetimlerin de taĢınmaz sahibi olabildiklerini ve bunların içinde 6831 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre orman sınırları dıĢına çıkarılarak 2924 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre Hazine adına tescil ettirilip, yönetimi Orman Bakanlığı emrine geçen yerler ile 2863 sayılı Kanunda düzenlenen taĢınmaz kültür ve tabiat varlıkları, sit alanları ve ören yerleri gibi yapılaĢmaya kapalı alanların; ―tescil dıĢı araziler‖ ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler kastediliyor ise, bunların içinde kıyılar yanında, orman, mera, yaylak ve kıĢlaklar gibi hukuki statüsü değiĢtirilmeden mülkiyete konu oluĢturmayan yerlerin de olduğunu belirtmek gerekir. Bentte geçen, ―yeniden fonksiyon kazandırılıp geliĢtirilmesine‖ ifadesi ile ise, doğrudan imar/kent rantı yaratmaktan söz edildiği çok açıktır. Anayasanın 123 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, idarenin kuruluĢ ve görevlerinin, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanacağı belirtilmiĢ; 127 nci maddesinin birinci fıkrasında, ―Mahallî idareler; il, belediye veya köy halkının mahallî müĢterek ihtiyaçlarını karĢılamak üzere kuruluĢ esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluĢturulan kamu tüzelkiĢileridir.‖ denilerek yerel yönetimlerin genel bir tanımı yapıldıktan sonra ikinci fıkrasında bu yönetimlerin kuruluĢ ve görevleri ile yetkilerinin yerinden yönetim ilkesine uygun olarak yasayla düzenleneceği belirtilmiĢ; beĢinci fıkrasında ise, merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayet yetkisi düzenlenerek, idari vesayet yoluyla yerel yönetimlerin özerkliği ile idarenin bütünlüğü ilkesi arasında bir denge kurulmuĢtur. Anayasada mekansal planlama yapma yetkisinin kime ait olduğu hususunda açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, yerelde uygulanacak imar planları ile parselasyon planlarının, birlikte yaĢamaktan ve hemĢerilik iliĢkisinden doğan mahalli müĢterek bir hizmet olduğu göz ardı edilemez. Buna göre yerel ortak gereksinimleri karĢılamakla görevli yerel yönetimlerin, yerel imar plânlarının yapılmasında parsel düzeyine kadar 3194 sayılı Ġmar Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunu hükümlerine rağmen dıĢlanması ve imar/kent rantları yaratmak amacıyla her tür ve ölçekte etüt, harita, plan, parselasyon planı, kamulaĢtırma, arazi ve arsa düzenlemesi yapmak, yaptırmak ve onaylamak görevlerinin Çevre ve ġehircilik Bakanlığının genel müdürlüğüne verilmesi; ayrıca bunun kapsamına mülkiyeti belediye ve il özel idarelerine ait tescilli arazilerin de alınması Anayasanın 123 üncü ve 127 nci maddeleriyle bağdaĢmamaktadır. Kaldı ki, Anayasa Devlete, imar/kent rantları yaratma değil; kıyılardan yararlanmada kamu yararını gözetme (md. 43); tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dıĢı kullanılmasını ve tahribini önleme (md. 45); çevreyi geliĢtirme, çevre sağlığını koruma ve çevre kirliliğini önleme (md. 56); Ģehirlerin özelliklerini ve çevre Ģartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde konut ihtiyacını karĢılayacak önlemleri alma ve toplu konut teĢebbüslerini destekleme (md. 57); tarih, kültür ve tabiat varlıklarını koruma (md. 63); ormanları koruma ve sahalarını geniĢletme (169) ve orman köylüsünü koruma (md. 170) görevlerini vermiĢtir. Bu itibarla, 644 sayılı KHK‘nin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendi, Anayasanın 43 üncü, 45 inci, 56 ncı, 57 nci, 63 üncü, 123 üncü, 127 nci, 169 uncu ve 170 inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir. 644 sayılı KHK‘nin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendiyle ise, Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen alanlar ile milli güvenliğe dair tesisler, askeri yasak bölgeler, genel sığınak alanları, özel güvenlik bölgeleri, yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı madde üretim tesisleri ve depoları, akaryakıt ve sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı istasyonları gibi alanlar ile ilgili her tür ve ölçekteki planların yapılmasına iliĢkin esasları belirlemek, bunlara iliĢkin her tür ve ölçekteki harita, etüt, plan ve parselasyon planlarını gerektiğinde yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak yetkileri, Mekansal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmektedir. Bentte, ―Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen alanlar ile‖ denilmekle yetinilmiĢ; Bakanlar Kuruluna verilecek yetkinin amacı ve ilkeleri belirtilmediği gibi kapsamı ve çerçevesi çizilmemiĢ; amacı olmayan, kapsamı sınırsız ve ilkeleri belirsiz bir alanla ilgili her tür ve ölçekteki planların yapılmasına iliĢkin esasları belirlemek, bunlara iliĢkin her tür ve ölçekteki harita, etüt, plan ve parselasyon planlarını gerektiğinde yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak yetkileri, Bakanlar Kurulu Kararı üzerinden Mekansal Planlama Genel Müdürlüğüne devredilmiĢtir. Ġdarenin kanuniliği ilkesi, idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek Ģekilde yasayla düzenlenmesini gerekli kılar. Bakanlar Kurulunu yasa ile yetkilendirme, Anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamına gelmez. Ġmar planları 3194, 5393 ve 5302 sayılı Kanunlardaki açık ve tartıĢmasız hükümlere göre, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyelerce, dıĢında ise il özel idarelerince yapılması gereken alanların, her tür ve ölçekteki harita, etüt, plan ve parselasyon planlarını gerektiğinde yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak yetkilerinin Mekansal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmesi amacıyla Bakanlar Kuruluna, hiçbir ölçü getirilmeden, amacı ve temel ilkeleri ortaya konulmadan, kapsamı ve çerçevesi çizilmeden, yürütmenin düzenleme yetkisinin sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı bir yetki olduğu gözetilmeden, sınırsız ve belirsiz bir alanı belirleme yetkisi verilmesi, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmakta ve bu yanıyla Anayasanın 6 ncı, 7 nci ve 87 nci maddelerine aykırılık oluĢturmaktadır. 18.12.1981 tarihli ve 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanununa göre, askeri yasak bölgeler, Genelkurmay BaĢkanlığının istemi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile (md.2); askeri güvenlik bölgeleri, Genelkurmay BaĢkanlığınca; kamu ve özel kuruluĢların çevresindeki özel güvenlik bölgeleri ise, Genelkurmay BaĢkanlığının istemi veya Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin veya ĠçiĢleri Bakanlığının göstereceği lüzum üzerine Genelkurmay BaĢkanlığının uygun görmesi üzerine Bakanlar Kurulunca kuruluyor veya kaldırılıyor (md. 3); askeri yasak bölgeler ve askeri güvenlik bölgeleri ile özel güvenlik bölgelerinin kurulması hakkındaki kararlara ekli uygun ölçekli haritalar ve koordinat listelerinde bu bölgelerin sınırlarını belirtiliyor (md. 4); birinci ve ikinci derece kara askeri yasak bölgelerin ve içindeki askeri tesislerin fotoğraf ve filminin çekilmesi, harita, resim ve krokisinin yapılması, not alınması veya harita uygulaması gibi faaliyetlerde bulunulması, bölgenin savunma ve güvenlik tedbirlerini aksatacak, bozacak ve açıklayacak cihazlar kullanılması, bu amaçla görevlendirilmiĢ olanlar ile Genelkurmay BaĢkanlığı tarafından izin verilmiĢ olanlar dıĢındakilere yasaklanmıĢ (md. 7/1-e ve 9/1-h); birinci derece kara ve deniz askeri yasak bölgesi olarak ilan edilmeyen Silahlı Kuvvetlere ait kıĢla, kıta, karargah, kurum, ordugah ve tesisler ile sualtı ve su üstü tesislerinin, her türlü patlayıcı, yanıcı, akaryakıt ve gizlilik dereceli maddelerin konmasına tahsis edilmiĢ sabit ve seyyar depo ve cephaneliklerle, bu gibi maddeleri dolduran, boĢaltan tesisler ve atıĢ poligonlarının çevresinde; bu yerlerin dıĢ sınırlarından itibaren en fazla dörtyüz metreye kadar geçen noktaların birleĢtirilmesi ile tespit edilecek askeri güvenlik bölgelerinin Genelkurmay BaĢkanlığınca tesis edilebileceği; bu bölgelerin çevresinin iĢaretlenmesine iliĢkin esasların yönetmelikte gösterileceği hüküm altına alınmıĢ (20/1-b); askeri yasak bölge ve güvenlik bölgesi ilan edilecek yerlerin harita plan ve krokilerinin talepte bulunan Kuvvet Komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yapılacağı 17.01.1983 tarih ve 83/5949 sayılı BKK ile yürürlüğe giren (RG: 30.04.1983/18033) Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliğinde belirtilmiĢ ve 22.04.1925 tarihli ve 657 sayılı Harita Genel Komutanlığı Kanununun 4 üncü maddesi ile yurdun savunması için gerekli bütün harita ve planları yapma görevi anılan komutanlığa verilmiĢ iken; yurt savunması için birinci derecede önemli olan ve gizlilik taĢıyan milli güvenliğe dair tesisler, askeri yasak bölgeler, genel sığınak alanları, özel güvenlik bölgeleri ile ilgili her tür ve ölçekteki planların yapılmasına iliĢkin esasları belirlemek, bunlara iliĢkin her tür ve ölçekteki harita, etüt, plan ve parselasyon planlarını gerektiğinde yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak yetkilerinin, Çevre ve ġehircilik Bakanlığının Mekansal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmesini hukuken anlamak ve hukuk içinde kalarak açıklamak mümkün değildir. Çünkü, milli güvenliğe dair tesisler, askeri yasak bölgeler, genel sığınak alanları, özel güvenlik bölgelerinin kurulması, kaldırılması, harita ve planlarının çıkarılmasındaki görev ve yetkililer, özel yasayla düzenlenmiĢ ve söz konusu yasa yürürlükte iken, anılan yerler herhangi bir yermiĢ gibi her tür ve ölçekteki harita, etüt, plan ve parselasyon planlarının yapılmasının Çevre ve ġehircilik Bakanlığı görevlilerine ve ―yaptırmak‖ ibaresi üzerinden de özel kiĢi ve firmalara açılması, yurt savunmasının gereği olan gizliliği ortadan kaldırmakta; yurdumuzun milli güvenliğe dair tesisleri, askeri yasak bölgeleri, genel sığınak alanları ve özel güvenlik bölgelerini yol geçen hanına çevirerek milli güvenliğimizi tehdit etmektedir. Anayasanın 5 inci maddesinde, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak Devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıĢ; 117 nci maddesinin ikinci fıkrasında ise, milli güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine karĢı Bakanlar Kurulunun sorumlu olduğu belirtilmiĢtir. Bakanlar Kurulunun hazırladığı 644 sayılı KHK‘nin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendindeki hükümler, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi tehdit ettiği için Anayasanın 5 inci maddesine; Bakanlar Kurulunun Türkiye Büyük Millet Meclisine karĢı olan milli güvenliğin sağlanması ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanması sorumluluğuyla bağdaĢmadığı için de Anayasanın 117 nci maddesine aykırı olduğundan iptali gerekir. Öte yandan, milli güvenliğe dair tesisler, askeri yasak bölgeler, genel sığınak alanları ve özel güvenlik bölgelerinin anılan statüleri devam ettiği sürece, her tür ve ölçekteki harita, etüt, plan ve parselasyon planlarına konu oluĢturması ve dolayısıyla yapılaĢmaya açılması hukuken olanak dıĢıdır. Anılan yerlerin, her tür ve ölçekteki planların yapılmasına iliĢkin esasların belirlemesi ile bunlara iliĢkin her tür ve ölçekteki harita, etüt, plan ve parselasyon planlarının gerektiğinde yapılması, yaptırılması ve onanması iĢlemlerine konu oluĢturabilmesi için, öncelikle 2565 sayılı Kanun veya çıkarılacak baĢka bir yasa hükümlerine göre hukuki statülerinin değiĢtirilmesi ve dolayısıyla milli güvenliğe dair tesis, askeri yasak bölge, genel sığınak alanı ve özel güvenlik bölgesi statülerinden arındırılmaları gerekir. Arındırıldıklarında da ortada milli güvenliğe dair tesis, askeri yasak bölge, genel sığınak alanı ve özel güvenlik bölgesi kalmayacağı ve dolayısıyla özelliksiz herhangi bir yer olacakları için KHK‘de anılan ifadelerin yer almaması veya anılan ifadelerle nitelendirilmemeleri gerekir. Bakanlar Kurulu, milli güvenliğe dair tesisler, askeri yasak bölgeler, genel sığınak alanları ve özel güvenlik bölgelerinin kentlerin merkezlerinde kaldığından hareketle büyük bir rant kapısı oluĢturduğunu düĢünüyor ve buraları kent merkezlerinin dıĢına taĢıyıp, buraları satarak kent rantlarını nakte çevirmeyi planlıyorsa, Kararname hükümlerini niyetlendiği planı açık ve belirgin bir biçimde ortaya koyacak Ģekilde düzenlemeli ve hukuki belirsizlik, karmaĢa, kargaĢa ve yetki çatıĢması yaratmaktan kaçınmalıdır. Ġptali istenen bentteki, milli güvenliğe dair tesisler, askeri yasak bölgeler, genel sığınak alanları, özel güvenlik bölgeleri ile ilgili her tür ve ölçekteki planların yapılmasına iliĢkin esasları belirlemek, bunlara iliĢkin her tür ve ölçekteki harita, etüt, plan ve parselasyon planlarını gerektiğinde yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak yetkilerinin, Çevre ve ġehircilik Bakanlığının Mekansal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmesine iliĢkin düzenleme, milli güvenliğin gerekleriyle bağdaĢmadığı için kamu yararına sonuç doğurmayacağı gibi, adalet anlayıĢıyla bağdaĢmamakta ve makul da bulunmamaktadır. Hukuki karmaĢa, yetki çatıĢması ve hukuki belirsizlik yaratarak hukuk güvenliğini ortadan kaldırmaktadır. Hukuk güvenliği, Anayasanın 2 nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin en önemli unsurlarından biridir. Hukuk güvenliği, kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir. Hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanması da yönetimin görev ve yetkilerinin yasalarda açıkça gösterilmesinden geçmektedir. Bakanlar Kurulunun hazırladığı 644 sayılı KHK‘nin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendindeki hükümler, hukuki karmaĢa, kargaĢa, belirsizlik ve yetki çatıĢması yarattığı ve kamu yararına sonuç doğurmayacağı için Anayasanın 2 nci maddesine de aykırıdır. 644 sayılı KHK‘nin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendinde ayrıca, yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı madde üretim tesisleri ve depoları, akaryakıt ve sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı istasyonları gibi alanlar ile ilgili her tür ve ölçekteki planların yapılmasına iliĢkin esasları belirlemek, bunlara iliĢkin her tür ve ölçekteki harita, etüt, plan ve parselasyon planlarını gerektiğinde yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak yetkileri, Mekansal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmektedir. Buradaki yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı madde üretim tesisleri ve depoları, akaryakıt ve sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı istasyonları gibi alanlar ifadeleri ile 2565 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan, Genelkurmay BaĢkanlığınca her türlü patlayıcı, yanıcı, akaryakıt ve gizlilik dereceli maddelerin konmasına tahsis edilmiĢ sabit ve seyyar depo ve cephaneliklerle, bu gibi maddeleri dolduran, boĢaltan tesisler ve atıĢ poligonlarının çevresinde, bu yerlerin dıĢ sınırlarından itibaren en fazla dörtyüz metreye kadar geçen noktaların birleĢtirilmesi suretiyle tespit edilecek askeri güvenlik bölgeleri ifade ediliyor ise, sözü edilen ifadeler yukarıdaki gerekçelerle Anayasanın 2 nci, 5 inci ve 117 nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir. Söz konusu ifadeler ile askeri güvenlik bölgeleri dıĢındaki, yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı madde üretim tesisleri ve depoları, akaryakıt ve sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı istasyonları gibi alanlar ifade ediliyor ise, bu durumda da 5393 sayılı Belediye Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, belediyelerin imar, çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık hizmetlerini yapacağı; 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde, gayrisıhhi müesseselere ruhsat vereceği ve denetleyeceği; (o) bendinde, gayrisıhhi iĢyerlerini kentin belirli yerlerinde toplayacağı ve sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı depolama sahaları ve satıĢ yerlerini belirleyeceği hüküm altına alınmıĢ; 18 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, belediyenin imar planını görüĢmek ve onaylamak, büyükĢehir ve il belediyelerinde çevre düzeni planını kabul etmek belediye meclisinin yetkisine verilmiĢ ve 01.07.2006 tarihli ve 5538 sayılı Kanunun 29 uncu maddesiyle eklenen ibarede, belediye sınırları il sınırı olan BüyükĢehir Belediyelerinde il çevre düzeni planının ilgili BüyükĢehir Belediyesi tarafından yapılacağı ve doğrudan belediye meclisi tarafından onaylanacağı kurala bağlanmıĢ; 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında ise, il ve ilçe belediyeleri ile nüfusu 10.000‘in üzerindeki belediyelerde imar komisyonu kurulması zorunlu kılınmıĢ; 80 inci maddesinde ise, belediye sınırları ve mücavir alanları içinde, her türlü akaryakıt ile sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı (LPG) ve sıvılaĢtırılmıĢ doğal gaz (LNG) istasyonlarına nazım imar ve uygulama imar plânına uygun olmak kaydıyla belediye tarafından izin verilebileceği; akaryakıt istasyonlarına izin verilmesi için nazım imar plânında akaryakıt istasyonu olarak gösterilmesinin Ģart olduğu ve bu istasyonlara çalıĢma ruhsatının büyükĢehirlerde büyükĢehir belediyesi tarafından verileceği hükme bağlanmıĢtır. Öte yandan, 22.02.2005 tarihli ve 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, il özel idaresinin, Belediye sınırları il sınırı olan BüyükĢehir Belediyeleri hariç ilin çevre düzeni planını yapmakla görevli ve yetkili olduğu; dördüncü fıkrasında, il çevre düzeni plânının valinin koordinasyonunda, büyükĢehirlerde büyükĢehir belediyeleri, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi ile birlikte yapılacağı ve belediye meclisi ile il genel meclisi tarafından onaylanacağı; belediye sınırları il sınırı olan BüyükĢehir Belediyelerinde il çevre düzeni planının ilgili BüyükĢehir Belediyeleri tarafından yapılır veya yaptırılır ve doğrudan Belediye Meclisi tarafından onaylanacağı; 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, belediye sınırları dıĢındaki gayri sıhhi müesseselere ruhsat vermek ve denetlemek; 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, belediye sınırları il sınırı olan BüyükĢehir Belediyeleri hariç il çevre düzeni planı ile belediye sınırları dıĢındaki alanların imar planlarını görüĢerek karara bağlamak il genel meclisinin yetkisine verilmiĢtir. Anayasanın 127 nci maddesinin birinci fıkrasında, mahalli idarelerin, il, belediye veya köy halkının mahallî müĢterek ihtiyaçlarını karĢılamak üzere kuruluĢ esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluĢturulan kamu tüzelkiĢileri olduğu belirtilerek; yerel yönetimlerin özerkliğini öne çıkaran genel bir tanımı yapıldıktan sonra ikinci fıkrasında bu yönetimlerin kuruluĢ ve görevleri ile yetkilerinin yerinden yönetim ilkesine uygun olarak yasayla düzenleneceği belirtilmiĢ; beĢinci fıkrasında ise, merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayet yetkisi düzenlenerek, idari vesayet üzerinden yerel yönetimlerin özerkliği ile idarenin bütünlüğü ilkesi arasında bir denge kurulmuĢtur. Anayasada mekansal planlama yapma yetkisinin kime ait olduğu hususunda açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, yerelde uygulanacak imar planları ile parselasyon planlarının, birlikte yaĢamaktan ve hemĢerilik iliĢkisinden doğan mahalli müĢterek bir hizmet olduğu göz ardı edilemez. Nitekim, yürürlükte olan 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı Ġmar Kanunu ile birlikte, merkezi idarenin mekansal planlama konusundaki yetkileri, çağdaĢ demokratik sistemdeki evrimin, katılımcı demokrasi anlayıĢının küresel düzeyde yerleĢmesinin ve Anayasamızdaki ―yerinden yönetim‖ ilkesinin gereği olarak, merkezi idareye göre katılımcı süreçlere daha açık olan yerel yönetimlere geçmeye baĢlamıĢ ve mekansal planlamada merkezi idarenin yetkileri süreç içinde istisnai durumlar hariç ortadan kaldırılma sürecine girmiĢtir. Nihayetinde, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanunu ile bu süreç tamamlanmıĢtır. Yerel ortak gereksinimleri karĢılamakla görevli yerel yönetimlerin, 644 sayılı KHK‘nin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendiyle, yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı madde üretim tesisleri ve depoları, akaryakıt ve sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı istasyonları gibi alanların yerel imar plânlarının yapılması, yaptırılması ve onanmasında parsel düzeyine kadar, 3194 sayılı Ġmar Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanunu hükümlerine rağmen dıĢlanması ve imar/kent rantları yaratmak amacıyla, her tür ve ölçekteki planların yapılmasına iliĢkin esasların belirlenmesi, bunlara iliĢkin her tür ve ölçekteki harita, etüt, plan ve parselasyon planlarının gerektiğinde doğrudan yapılması, yaptırılması ve onanması yetkilerinin, Çevre ve ġehircilik Bakanlığının genel müdürlüğüne verilmesi Anayasanın 127 nci maddesiyle bağdaĢmamaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, 644 sayılı KHK‘nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ğ) bendindeki, ―Gecekondu, kıyı alanları ve tesisleri ile niteliğinin bozulması nedeniyle orman ve mera dıĢına çıkarılan alanlar dâhil kentsel ve kırsal alan ve yerleĢmelerde yapılacak iyileĢtirme, yenileme ve dönüĢüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esasları belirlemek, Bakanlar Kurulunca belirlenen bu nitelikteki uygulamalar ile finans merkezleri ve benzeri özel proje alanları ve özel yapım gerektiren yapılaĢmalar ile‖ ifadeleri, Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 10 uncu, 87 nci ve 91 inci maddelerine; 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendi, Anayasanın 43 üncü, 45 inci, 56 ncı, 57 nci, 63 üncü, 127 nci, 169 uncu ve 170 inci maddelerine; (j) bendindeki, ―Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen alanlar ile …‖ ibaresi ile ―… milli güvenliğe dair tesisler, askeri yasak bölgeler …‖ ve ―… genel sığınak alanları, özel güvenlik bölgeleri …‖ ve ―… yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı madde üretim tesisleri ve depoları, akaryakıt ve sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı istasyonları gibi alanlar …‖ ibareleri ise, Anayasanın 2 nci, 5 inci, 6 ncı, 7 nci, 87 nci, 117 nci ve 127 nci maddelerine; aykırı olduklarından iptalleri gerekir. 5) 29.06.2011 Tarihli ve 644 Sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 2 nci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (e) Bendindeki ―… veya yaptırmak …‖ ile ―… veya denetlenmesini sağlamak.‖ ve 10 uncu Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (c) Bendindeki, ―… maliyet hesaplarını yapmak …‖ Ġfadesinden Sonra Gelen, ―… veya yaptırmak …‖ ile (ç) Bendindeki, ―… veya yaptırmak, …‖ Ġbarelerinin Anayasaya Aykırılığı 644 sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendiyle, kamu kurum ve kuruluĢlarına ait bina ve tesislerin maliyet hesaplarını yapmak veya yaptırmak, inĢa, güçlendirme, tadil ve esaslı onarımlarını yapmak, yaptırmak ve denetlemek veya denetlenmesini sağlamak görevleri Çevre ve ġehircilik Bakanlığına; 10 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendiyle, Genel bütçe kapsamındaki kamu kurum ve kuruluĢlarına ait bina ve tesislerin maliyet hesaplarını yapmak veya yaptırmak, ile (ç) bendiyle, talep edilmesi ve uygun görülmesi halinde, özel bütçeli idareler ve düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile sosyal güvenlik kurumlarının yatırım programında bulunan bina ve tesislerin maliyet hesabını yapmak veya yaptırmak görevleri ise Yapı ĠĢleri Genel Müdürlüğüne verilmektedir. 2886 sayılı Devlet Ġhale Kanununa göre yapılan ihalelerde rekabet, idarelerce hazırlanan keĢif bedeli üzerinden indirimde bulunmak suretiyle sağlanırken; 4734 sayılı Kamu Ġhale Kanununda ise, keĢif bedeli veya aynı anlama gelmek üzere yaklaĢık maliyet üzerinden indirimde bulunmak suretiyle ihaleye son verilmiĢtir. 4734 sayılı Kanuna göre ihaleler, isteklilerin ihale dokümanına (uygulama projesi, mahal listesi, ihale konusu iĢin her türlü özelliğini belirten idari ve teknik Ģartnameler vb.) göre sunduğu fiyat teklifleri üzerinden uygun olanının belirlenmesi suretiyle yapılarak istekliler bir yandan ihalede rekabete zorlanırken, diğer yandan ihale bedelinin piyasa Ģartlarında oluĢması amaçlanmaktadır. 4734 sayılı Kanuna göre de 2886 sayılı Kanundaki ―keĢif özeti‖nin benzeri olan ihale konusu iĢin ―yaklaĢık maliyeti‖ hazırlanmaktadır. Ancak 4734 sayılı Kanunda ―yaklaĢık maliyet‖in iĢlevi çok farklıdır. 4734 sayılı Kanunda yaklaĢık maliyet; (i) ihalelerin ilanları ile (ii) ihale usullerinin belirlenmesinde, (iii) ihalelere sadece yerli isteklilerin katılmasında ve (iv) aĢırı düĢük teklif değerlendirilmesinde kullanılmaktadır. 4734 sayılı Kanunun ―YaklaĢık maliyet‖ baĢlıklı 9 uncu maddesinde, ―Mal veya hizmet alımları ile yapım iĢlerinin ihalesi yapılmadan önce idarece, her türlü fiyat araĢtırması yapılarak katma değer vergisi hariç olmak üzere yaklaĢık maliyet belirlenir ve dayanaklarıyla birlikte bir hesap cetvelinde gösterilir. YaklaĢık maliyete ihale ve ön yeterlik ilânlarında yer verilmez, isteklilere veya ihale süreci ile resmî iliĢkisi olmayan diğer kiĢilere açıklanmaz.‖ denilerek yaklaĢık maliyet gizli tutulmuĢ ve 61 inci maddesinde ise, ―Bu Kanunun uygulanmasında görevliler ile danıĢmanlık hizmeti sunanlar; ihale süreci ile ilgili bütün iĢlemlere, isteklilerin iĢ ve iĢlemleri ile tekliflerin teknik ve malî yönlerine iliĢkin olarak gizli kalması gereken bilgi ve belgelerle iĢin yaklaĢık maliyetini ifĢa edemezler, kendilerinin veya üçüncü Ģahısların yararına kullanamazlar. Aksine hareket edenler hakkında ilgisine göre 58 inci ve 60 ıncı maddelerde belirtilen müeyyideler uygulanır.‖ hükmüne yer verilerek yaklaĢık maliyetin açıklanması, cezai yaptırıma tabi kılınmıĢtır. Ġhaleye istekli olanlardan birinin veya birkaçının yaklaĢık maliyeti bilmesi, ihalede rekabeti engelleyerek ihale bedelinin piyasa fiyatlarına yakın Ģartlarda oluĢmasını engellediği gibi, özellikle aĢırı düĢük fiyat değerlendirmesinde bilenlere bilmeyenlere göre stratejik avantajlar sağlamaktadır. Bunun içindir ki, 4734 sayılı Kanunda yaklaĢık maliyetin idareler tarafından hazırlanması esası benimsenmiĢ ve ayrıca 4 üncü maddesindeki ―Hizmet‖ tanımı içinde yaklaĢık maliyete yer verilmediği gibi yaklaĢık maliyet 48 inci maddesindeki ―DanıĢmanlık hizmetleri‖ kapsamına da alınmamıĢtır. Bu bağlamda, 4734 sayılı Kanuna göre yaklaĢık maliyetin özel kiĢi ve firmalara yaptırılması mümkün değildir. Oysa, 644 sayılı KHK‘nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) ve 10 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bentlerinde, kamu kurum ve kuruluĢlarına ait bina ve tesislerin; 10 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendinde ise, özel bütçeli idareler ile sosyal güvenlik kurumlarının bina ve tesislerinin, ―maliyet hesaplarını yaptırmaktan‖ söz edilerek, yaklaĢık maliyetin hazırlanmasının üçüncü kiĢilere ihale edilmesi öngörülmektedir. Böylece, 4734 sayılı Kanunun 9 uncu ve 60 ıncı maddeleri hukuki varlıklarını devam ettirmelerine rağmen, eylemsel iĢlevlerini yitirerek fiilen uygulamadan kaldırılmaktadır. 4734 sayılı Kanun bir teĢkilat kanunu olmayıp, kamu ihalelerini düzenleyen usul ve esas kanunu olduğu ve 6223 sayılı Yetki Kanununun kapsamı içinde 4734 sayılı Kanun bulunmadığı için sözü edilen düzenleme Anayasanın 91 inci maddesine aykırıdır. Anayasanın 167 nci maddesinde, Devletin, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli iĢlemelerini sağlayıcı ve geliĢtirici önlemleri alacağı, piyasalarda fiili veya anlaĢma sonucu doğacak tekelleĢme ve kartelleĢmeyi önleyeceği kuralı getirilmiĢtir. YaklaĢık maliyetin yaptırılmasının üçüncü kiĢilere ihale yoluyla gizliliğinin ihlal edilmesi, rekabeti engelleyerek piyasaların sağlıklı ve düzenli iĢlemesini sekteye uğratacağı ve yaklaĢık maliyetten haberdar olan kiĢilere ayrıcalık tanıyarak kamunun zararına sonuç doğuracağı için Anayasanın 2 nci ve 167 nci maddeleriyle de bağdaĢmamaktadır. Öte yandan, 644 sayılı KHK‘nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendiyle, kamu kurum ve kuruluĢlarına ait bina ve tesislerin inĢa, güçlendirme, tadil ve esaslı onarımlarının ―denetlenmesini sağlamak‖ denilerek denetim görevinin özel kiĢi ve firmalara devri öngörülmüĢtür. Anayasanın 128 inci maddesinin birinci fıkrasında, Devletin, kamu iktisadi teĢebbüsleri ve diğer kamu tüzelkiĢilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli hizmetlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği hükmüne yer verilmiĢtir. Kamu kurum ve kuruluĢlarına ait bina ve tesislerin inĢa, güçlendirme, tadil ve esaslı onarımlarının denetlenmesi, kamu görevi olmasının da ötesinde Devletin bir kolluk görevidir ve söz konusu denetim görevinin özel kiĢi ve firmalara devri Anayasanın 128 inci maddesine aykırıdır. Yukarıda açıklandığı üzere, 644 sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendindeki ―… veya yaptırmak …‖ ile ―… veya denetlenmesini sağlamak.‖ ve 10 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki, ―… maliyet hesaplarını yapmak …‖ ifadesinden sonra gelen, ―… veya yaptırmak …‖ ile (ç) bendindeki, ―… veya yaptırmak, …‖ ibareleri, Anayasanın 2 nci, 91 inci, 128 inci ve 167 nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir. 6) 29.06.2011 Tarihli ve 644 Sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 7 nci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendindeki, ―… ve çevre düzeni planlarını …‖; (h) Bendindeki, ―… ilgili idareler tarafından Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, resen onaylamak.‖; (ı) Bendindeki ―… tespit etmek …‖ Ġbareleri ile (i) Bendinin ve (3) Numaralı Fıkrasındaki, ―… büyükĢehir olmayan illerde ise Bakanlık …‖ Ġbarelerinin Anayasaya Aykırılığı 644 sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, yerleĢme, yapılaĢma ve arazi kullanımına yön veren, her tür ve ölçekte fiziki planlara ve uygulamalara esas teĢkil eden üst ölçekli mekânsal strateji planları yanında çevre düzeni planlarını da ilgili kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği yaparak hazırlamak, hazırlatmak ve onaylamak; (h) bendinde, ilgili idareler tarafından Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak; (ı) bendinde, kıyı kenar çizgisini tespit etmek; (i) bendinde, kıyı ve dolgu alanları ile bu alanların fonksiyonel ve fiziksel olarak devamı niteliğindeki geri sahalarına iliĢkin her tür ve ölçekteki etüt, harita ve planları yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak ve bunların uygulanmasını sağlamak görevleri Mekansal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmekte; (3) numaralı fıkrasında ise, büyükĢehir olmayan illerde çevre düzeni planlarını, Bakanlığın yapması, yaptırması ve onaylaması öngörülmektedir. 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yapılan düzenlemelerle, özellikle imar hukuku konusunda getirilen yeni kurallar ve içeriği ve tanımı belli olmayan ―mekansal strateji planı‖, ―havza ve bölge bazında mekansal strateji planı‖, ―sektörel plan‖ gibi yeni kavramlarla büyük bir hukuki kaos yaratılmakla kalınmamıĢ; Anayasaya ve Yerel Yönetimler Özerklik ġartına aykırılıklar yanında yetki çatıĢmalarına da yol açılmıĢtır. Bunların ortaya konabilmesi için yürürlükteki imar hukuku kuralları ile 644 sayılı KHK‘nin konu aldığı diğer yasalar hakkında ―Genel Açıklama‖ yapılarak mevcut durumu özetlemek gerekmektedir. Genel Açıklama ve Özet 644 sayılı KHK ile yapılan yukarıdaki düzenlemeler, Türkiye‘de 1985 yılından bu yana mekansal planlamada yerel yönetimlerin yetkisini artıran süreçten gerekçesiz bir kopuĢu ve 1985 öncesinin de gerisine düĢüĢü ortaya koymaktadır. 09.07.1956 tarihli ve 6785 sayılı Ġmar Yasasının 26 ncı ve 29 uncu maddelerinde, Belediye Meclislerince kabul edilen imar ve yol istikamet planlarını aynen veya değiĢtirerek onama ya da değiĢtirilmek üzere geri çevirme Bakanlığın yetkisine verilmiĢ; 20.07.1972 tarihli ve 1605 sayılı Yasa ile yapılan değiĢiklikle Bakanlığın bu konudaki yetkisi biraz daha geniĢletilmiĢti. Yürürlükte bulunan 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı Ġmar Kanunu ile birlikte, merkezi idarenin mekansal planlama konusundaki yetkileri, çağdaĢ demokratik sistemdeki evrimin, katılımcı demokrasi anlayıĢının küresel düzeyde yerleĢmesinin ve Anayasamızdaki ―yerinden yönetim‖ ilkesinin gereği olarak, merkezi idareye göre katılımcı süreçlere daha açık olan yerel yönetimlere geçmeye baĢlamıĢ ve mekansal planlamada merkezi idarenin yetkileri süreç içinde istisnai durumlar hariç ortadan kaldırılmıĢtır. 3194 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinde planların, kapsadıkları alan ve amaçları açısından, ―Bölge Planları‖ ve ―Ġmar Planları‖; imar planlarının da ―Nazım Ġmar Planları‖ ve ―Uygulama Ġmar Planları‖ olarak hazırlanacağı belirtilmiĢ; ―Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması‖ baĢlıklı 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, bölge planlarının sosyo-ekonomik geliĢme eğilimlerini, yerleĢmelerin geliĢme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve altyapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacağı ve gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama TeĢkilatı tarafından yapılacağı ve yaptırılacağı; (b) bendinde, Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni planı kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planlarının ilgili belediyelerce yapılıp, belediye meclisinin onayıyla yürürlüğe gireceği; planların onay tarihinden itibaren belediye baĢkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde bir ay süreyle ilan edileceği; bir ay içinde yapılacak itirazları belediye meclisinin onbeĢ gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlayacağı; ikinci fıkrasında, belediye ve mücavir alan dıĢında kalan yerlerde planların valilikçe yapılacağı veya yaptırılacağı ve valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe gireceği; yine aynı Ģekilde planların valilikçe tespit edilen ilan yerlerinde bir ay süreyle ilan edileceği; bir aylık süre içinde yapılan itirazların valilikçe onbeĢ gün içinde incelenerek kesin karara bağlayacağı; üçüncü fıkrasında planlarda yapılacak değiĢikliklerin de aynı usule tabi olduğu; dördüncü fıkrasında ise, kesinleĢen imar planlarının bir kopyasının Bakanlığa (Bayındırlık Bakanlığı; Ģimdi Çevre ve ġehircilik Bakanlığı) gönderileceği hüküm altına alınarak, Bakanlığın Bölge Planları ile Ġmar Planlarındaki re‘sen yapma ve onama yetkilerine son verilmiĢtir. Bu temel kurallarla birlikte, 3194 sayılı Yasanın 9 uncu maddesiyle merkezi idareye planlama konusunda istisnai ve Ģarta bağlı yetkiler verildiği görülmektedir. Maddenin birinci fıkrasıyla, Bakanlığın gerekli görülen hallerde, (i) kamu yapıları ve enerji tesisleriyle ilgili alt yapı, üst yapı ve iletim hatlarına iliĢkin imar planı ve değiĢikliklerinin, (ii) umumi hayata müessir afetler dolayısıyla veya toplu konut uygulaması veya Gecekondu Kanununun uygulanması amacıyla yapılması gereken planların ve plan değiĢikliklerinin, (iii) birden fazla belediyeyi ilgilendiren metropoliten imar planlarının, (iv) içerisinden veya civarından demiryolu veya karayolu geçen, hava meydanı bulunan veya havayolu veya denizyolu bağlantısı bulunan yerlerdeki imar ve yerleĢme planlarının tamamını veya bir kısmını; ilgili belediyelere veya diğer idarelere bilgi vererek ve gerektiğinde iĢbirliği sağlayarak yapmaya, değiĢtirmeye ve re‘sen onamaya yetkili kılınmıĢ; 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle değiĢik ikinci fıkrasıyla, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde bulunan ve özelleĢtirme programına alınmıĢ kuruluĢlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluĢlar ile belediyeden gerekli görüĢ alınarak, çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumlarının BaĢbakanlık ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığınca hazırlanması ve ÖzelleĢtirme Yüksek Kurulunca onaylanması suretiyle yürürlüğe gireceği; ilgili belediyelerin söz konusu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını beĢ yıl süreyle değiĢtiremeyecekleri hüküm altına alınmıĢ; üçüncü fıkrası ile kamu hizmetlerinin görülmesi amacıyla resmi bina ve tesisler için imar planlarında yer ayrılması veya bu amaçla değiĢiklik yapılması gerektiği takdirde, Bakanlığın valilik kanalıyla ilgili belediyeye talimat verebileceği veya gerekirse imar planının resmi bina ve tesislerle ilgili kısmını resen yapıp onaylayabileceği belirtilmiĢ; Bakanlığı imar planlarında yetkili kılan dördüncü fıkrası Anayasa Mahkemesinin 26.09.1991 günlü ve E. 1990/38, K. 1991/32 sayılı kararı ile iptal edilmiĢ; 03.07.2005 tarihli ve 5398 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle eklenen yedinci fıkrasında, 4046 sayılı Kanun kapsamında gelir ortaklığı modeli ve iĢin gereğine uygun sair hukuki tasarruflar yöntemine göre özelleĢtirme iĢlemleri yapılan hizmet özelleĢtirmesi niteliğindeki yatırımların yapılacağı yerlerde hazırlanan veya hazırlattırılan planların, ÖzelleĢtirme Ġdaresince değerlendirilmek ve sözleĢmeye uygunluğu konusundaki görüĢü de alınmak kaydı ile (imar mevzuatındaki kısıtlamalara tabi olmaksızın) re‘sen onaylamaya Bakanlık yetkilendirilerek, ilgili belediyenin her türlü ruhsatı iki ay içinde vermesi öngörülmüĢ; parantez içindeki ibareyi ise Anayasa Mahkemesi 05.01.2006 gün ve E. 2005/98, K. 2006/3 sayılı Kararı ile iptal etmiĢtir. 3194 sayılı Yasanın 21 inci maddesinde, Kanunun kapsamındaki bütün yapılar için 26 ncı maddede belirtilen istisna dıĢında belediye veya valiliklerden yapı ruhsatı alınmasının zorunlu olduğu; 22 nci maddesinde, yapı ruhsatı almak için ilgili belediye veya valiliklere yapı sahipleri veya kanuni vekillerince dilekçe ile baĢvurulacağı, dilekçeye tapu veya tapu yerine geçecek belge, mimari, statik, elektrik ve tesisat projeleri, resim ve hesapları, röperli veya yoksa ebatlı krokinin eklenmesi gerekeceği; belediye ve valiliklerin belgeleri inceleyerek eksik ve yanlıĢ bulunmuyorsa müracaat tarihinden itibaren otuz gün içinde yapı ruhsatı vereceği, eksik ve yanlıĢ bulunuyorsa baĢvuru tarihinden itibaren onbeĢ gün içinde eksiklikleri müracaatçıya bildireceği; eksik ve yanlıĢ giderildikten sonra yapılacak müracaattan itibaren ruhsatın onbeĢ gün içinde verileceği; 26 ncı maddesinin birinci fıkrasında, kamu kurum ve kuruluĢlarınca yapılacak veya yaptırılacak yapılara, imar planlarında o maksada tahsis edilmiĢ olmak, plan ve mevzuata aykırı olmamak üzere mimari, statik, tesisat ve her türlü fenni mesuliyetin ilgili kamu kurum ve kuruluĢlarınca üstlenilmesi ve mülkiyetin belgelenmesi Ģartıyla avan projeye göre yapı ruhsatı verileceği; ikinci fıkrasında Devletin güvenlik ve emniyeti ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin harekat ve savunması bakımından gizlilik arz eden yapılara, belediyeden alınan imar durumuna, kat nizamı, cephe hattı, inĢaat derinliği ve toplam inĢaat metrekaresine uyularak projelerinin kurumlarınca onandığı, statik ve tesisat sorumluluğunun kurumlarına ait olduğunun ilgili belediyesine veya valiliğe yazı ile bildirilmesi halinde 22 nci maddede sayılan belgeler aranmadan yapı ruhsatı verileceği hükümleri getirilmiĢ; 30 uncu maddesinde ise, yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde tamamlanan kısımların kullanılması için inĢaat ruhsatını veren belediye veya valiliğin mal sahibinin müracaatı üzerine en geç otuz gün içinde yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğunun ve kullanılmasında fen bakımından sakınca bulunmadığının tespiti sonucunda yapı kullanma izni vereceği hüküm altına alınmıĢtır. 3194 sayılı Ġmar Yasasındaki düzenlemelere göre; (i) Bölge planları, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama TeĢkilatı tarafından, sosyoekonomik geliĢme eğilimlerini, yerleĢmelerin geliĢme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve altyapıların dağılımını belirlemek üzere yapılabilecektir (md.8/1-a). (ii) Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni planı kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılıp, belediye meclisinin onayıyla yürürlüğe girecektir (md. 8/1-b). (iii) Belediye ve mücavir alan dıĢında kalan yerlerde ise imar planları, valilikçe yapılacak ve valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girecektir(md.8/1-b). (iv) KesinleĢen imar planlarının bir kopyası Bakanlığa gönderilecektir (md. 8/4). (v) Kanunun kapsamındaki bütün yapılar için 26 ncı maddede belirtilen istisna dıĢında belediye veya valiliklerden yapı ruhsatı alınması zorunludur (md. 21). (vi) Sadece kamu kurum ve kuruluĢlarınca yapılacak veya yaptırılacak yapılara Ģartları taĢıması halinde avan proje ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin harekat ve savunması bakımından gizlilik arz eden yapılara ise yine belirli Ģartlar altında yapı ruhsatı verilebilecektir (md. 26/1). (vii) Yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde tamamlanan kısımların kullanılması için inĢaat ruhsatını veren belediye veya valilikçe, yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğunun ve kullanılmasında fen bakımından sakınca bulunmadığının tespiti sonucunda yapı kullanma izni verilecektir (md. 30). Bu bağlamda, Bakanlığın bölge planları ile imar planlarındaki re‘sen yapma ve onama ile yapı ruhsatı ve kullanma iznindeki yetkilerine 3194 sayılı Kanunla kural olarak son verilmiĢtir. Bununla birlikte 3194 sayılı Ġmar Yasası, 3621 sayılı Kıyı Yasası, 2872 sayılı Çevre Yasası ve 2634 sayılı Turizmi TeĢvik Yasaları ile merkezi idareye istisnai ve Ģarta bağlı yetkiler de verilmiĢtir. 3194 sayılı Ġmar Kanunda; 1- Kamu yapıları ve enerji tesisleriyle ilgili alt yapı, üst yapı ve iletim hatlarına iliĢkin imar planı ve değiĢiklikleri; umumi hayata müessir afetler dolayısıyla veya toplu konut uygulaması veya Gecekondu Kanununun uygulanması amacıyla yapılması gereken planlar ile plan değiĢiklikleri; birden fazla belediyeyi ilgilendiren metropoliten imar planları; içerisinden veya civarından demiryolu veya karayolu geçen, hava meydanı bulunan veya havayolu veya denizyolu bağlantısı bulunan yerlerdeki imar ve yerleĢme planlarının tamamını veya bir kısmını yapmaya, değiĢtirmeye ve re‘sen onamaya Bayındırlık bakanlığı yetkili kılınmıĢ; ancak Bakanlık, bunları yaparken ilgili belediyelere veya diğer idarelere bilgi vermek ve gerektiğinde iĢbirliği sağlamakla yükümlü tutulmuĢtur (md. 9/1). 2- Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde bulunan ve özelleĢtirme programına alınmıĢ kuruluĢlara ait arsa ve arazilerin, imar planlarının BaĢbakanlık ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığınca hazırlanması ve ÖzelleĢtirme Yüksek Kurulunca onaylanması suretiyle yürürlüğe girmesi benimsenmiĢ; ancak yine ilgili kuruluĢlar ile belediyeden gerekli görüĢ alınması ve çevre imar bütünlüğünün bozulmaması koĢulu getirilmiĢtir (md. 9/2). 3- Kamu hizmetlerinin görülmesi amacıyla resmi bina ve tesisler için imar planlarında yer ayrılması veya bu amaçla değiĢiklik yapılması gerektiği takdirde, Bayındırlık Bakanlığına valilik kanalıyla ilgili belediyeye talimat verme veya gerekirse imar planının resmi bina ve tesislerle ilgili kısmını resen yapıp onaylama yetkisi verilmiĢtir (md. 9/3). 4- 3194 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine 03.07.2005 tarihli ve 5398 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle eklenen yedinci fıkra ile 4046 sayılı Kanun kapsamında gelir ortaklığı modeli ve iĢin gereğine uygun sair hukuki tasarruflar yöntemine göre özelleĢtirme iĢlemleri yapılan hizmet özelleĢtirmesi niteliğindeki yatırımların yapılacağı yerlerde hazırlanan veya hazırlattırılan planların, ÖzelleĢtirme Ġdaresince değerlendirilmek ve sözleĢmeye uygunluğu konusundaki görüĢü de alınmak kaydı ile re‘sen onaylanmasında Bayındırlık Bakanlığı yetkilendirilerek, ilgili belediyenin her türlü ruhsatı iki ay içinde vermesi öngörülmüĢtür (md. 9/4). 04.04.1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun; - ―Doldurma ve Kurutma Yoluyla Arazi Kazanma ve Bu Araziler Üzerinde Yapılabilecek Yapılar‖ baĢlıklı 7 nci maddesinde, kamu yararının gerektirdiği hallerde, uygulama imar planı kararı ile deniz, göl ve akarsularda ekolojik özellikler dikkate alınarak doldurma ve kurutma suretiyle arazi elde edilebileceği; bu gibi yerlerde doldurma veya kurutmayı yapacak ilgili idarenin valiliğe iletilen teklifinin, valilik görüĢü ile birlikte Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığına gönderileceği; Bakanlığın, konusuna göre ilgili kuruluĢların görüĢünü de almak suretiyle teklifi inceleyeceği; uygun bulunması halinde ilgili idare tarafından uygulama imar planının hazırlanacağı; bu yerler için yapılacak planlar hakkında Ġmar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı; ancak, bu planların Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı tarafından, 2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanunu kapsamında kalan alanlardaki planların ise, anılan Kanunun 7 nci maddesine göre tasdik edileceği; - ―Kıyı Kenar Çizgisinin Tespiti‖ baĢlıklı 9 uncu maddesinde, kıyı kenar çizgisinin, valiliklerce, kamu görevlilerinden oluĢturulacak en az 5 kiĢilik bir komisyonca tespit edileceği; bu komisyonun, jeoloji mühendisi, jeolog veya jeomorfolog, harita ve kadastro mühendisi, ziraat mühendisi, mimar ve Ģehir plancısı, inĢaat mühendisinden oluĢacağı, komisyonca tespit edilip valiliğin uygun görüĢü ile birlikte gönderilen kıyı kenar çizgisinin, Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığınca onaylandıktan sonra yürürlüğe gireceği; 09.08.1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde çevrenin korunması amacıyla, doğal çevreyi oluĢturan biyolojik çeĢitlilik ile bu çeĢitliliği barındıran ekosistemin korunmasının esas olduğu ve biyolojik çeĢitliliği koruma ve kullanım esaslarının, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluĢlarının ve ilgili diğer kuruluĢların görüĢleri alınarak belirleneceği; (b) bendinde, ülke fizikî mekânında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma, çalıĢma, dinlenme, ulaĢım gibi ihtiyaçlarının karĢılanması sonucu oluĢabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar plânlarına esas teĢkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekli çevre düzeni plânlarının Bakanlıkça yapılacağı, yaptırılacağı ve onaylanacağı; bu bölgelere iliĢkin plân ve projelerde; 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı Ġmar Kanununun 9 uncu maddesi, 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun plân onama yetkisini düzenleyen hükümleri, 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 8 inci maddesinin tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunların korunma alanlarının tespit ve tescili dıĢında kalan yetkileri düzenleyen hükümleri ile aynı Kanunun 17 nci maddesinin (a) bendi hükümlerinin uygulanmayacağı; 12.03.1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanununun 7 nci maddesinde ise, Kültür ve Turizm Bakanlığının, kültür ve turizm koruma ve geliĢim bölgeleri ve turizm merkezleri içinde her ölçekte planları yapmaya, yaptırmaya, re‘sen onaylamaya ve tadil etmeye yetkili olduğu; kültür ve turizmi koruma ve geliĢim bölgeleri ve turizm merkezlerinde Bakanlıkça yapılacak alt yapı ve planlama iĢlemlerine esas olmak üzere diğer kamu kurum ve kuruluĢlarından istenilen bilgi, belge ve görüĢün üç ay içinde verileceği; bu süre sonunda bilgi, belge ve görüĢün verilmemesi durumunda ilgili iĢ ve iĢlemlerin Bakanlıkça re‘sen tesis edileceği belirtilmiĢtir. Bilindiği üzere, 2004 yılı ve sonrasında yerel yönetimler yasaları değiĢtirilmiĢtir. 5393 sayılı Belediye Kanunu, 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ve 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanunundaki düzenlemelere göre özet olarak: (i) Bölge planlarının, sosyo-ekonomik geliĢme eğilimlerini, yerleĢmelerin geliĢme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve altyapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanması ve gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama TeĢkilatı tarafından yapılması veya yaptırılması uygulamasına devam edilecektir (3194; 8/1-a). (ii)Ġl çevre düzeni planları; belediye sınırları il sınırı olan BüyükĢehir Belediyelerinde ilgili BüyükĢehir Belediyesi tarafından yapılacak ve doğrudan belediye meclisi tarafından onaylanacak (5393/18-c); diğer illerde ise valinin koordinasyonunda, il belediyesi ve il özel idaresi ile birlikte yapılacak ve belediye meclisi ile il genel meclisi tarafından onaylanacaktır (5302; 6/1-a). (iii) Ġmar planları; belediye sınırları içinde ilgili belediyece hazırlanıp, belediye meclisinin onayıyla yürürlüğe girerken (5393; 14/1-a ve 18/1-c); belediye sınırları dıĢında, il özel idaresince hazırlanıp, il genel meclisinin kararıyla yürürlüğe girecektir (5302; 6/1-a ve 10/1-c). (iv) Belediye ve mücavir alan sınırları içinde, çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık, konut hizmetlerini yapmak (5393; 14/1-a); kültür ve tabiat varlıkları ile tarihi dokunun ve kent tarihi bakımından önem taĢıyan mekanların ve iĢlevlerinin korunmasını sağlamak; bu amaçla bakım ve onarımını yapmak, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inĢa etmek (5393; 14/1-b); arsa ve konut üretmek (5393; 69); konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluĢturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inĢa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karĢı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüĢüm ve geliĢim projeleri uygulamak (5393; 73) belediyeye görev olarak verilmiĢtir. (v) Belediye ve mücavir alan sınırları içinde gayri sıhhi müesseselere ruhsat vermek ve denetlemek (5393;15/1-l), gayrisıhhi iĢyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak ve sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı depolama sahaları ve satıĢ yerlerini belirlemek(5393; 15/1-o), her türlü akaryakıt ile sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı (LPG) ve sıvılaĢtırılmıĢ doğal gaz (LNG) istasyonlarına nazım imar ve uygulama imar plânına uygun olmak kaydıyla izin vermek (5393; 80) belediyelere; belediye ve mücavir alan sınırları dıĢındaki gayrisıhhi müesseselere ruhsat vermek ve denetlemek (5302; 7/1-g) il özel idaresine görev olarak verilmiĢtir. (vi) 5393 sayılı Kanunun 84 ncü ve 5302 sayılı Kanunun 70 inci maddesinde, belediye ile il özel idaresinin sorumlu ve yetkili kılındığı görev ve hizmetlerle sınırlı olarak 3194 sayılı Ġmar Kanununda, 5393 ve 5302 sayılı Kanunlara aykırılık bulunması durumunda 5393 ve 5302 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtildiğinden, 3194 sayılı Kanununun 9 uncu maddesinde yer alan ve yukarıda (1), (2), (3) ve (4) olarak sıralanan merkezi idareye verilmiĢ yetkilerden (1), (2) ve (3) numarada sıralananların uygulaması kalmamıĢ; (4) numarada yer alan ise 5393 sayılı Kanundan sonra yürürlüğe girdiğinden uygulaması sürmektedir. (vii) 3621 sayılı Kıyı Kanununun 7 nci maddesine göre, kıyıda doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan arazilerin imar planlarının doldurma ve kurutmayı yapan ilgili idare tarafından hazırlanacak ve Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı tarafından onaylanacak; 2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanunu kapsamında kalan alanlardaki planlar ise Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılıp onaylanacaktır. (viii) 2872 sayılı Çevre Kanununun 9 uncu maddesine göre, çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar plânlarına esas teĢkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekli çevre düzeni plânları Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı tarafından yapılacak, yaptırılacak ve onaylanacaktır. (ix) 2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanununun 7 nci maddesine göre, kültür ve turizm koruma ve geliĢim bölgeleri ile turizm merkezleri içinde her ölçekte planları yapmaya, yaptırmaya, re‘sen onaylamaya Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilidir. 644 sayılı KHK‘ye kadar mekansal planlama konusunda, 3194 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde sözü edilen birden fazla ili ilgilendiren ve Bakanlıkça yapılan ―metropoliten imar planı‖ ve ayrıca Bakanlığın yerel yönetimlerin yaptığı planları denetleme yetkisi, 5393 sayılı Belediye Kanununun 84 ncü ve 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanununun 70 inci maddeleriyle hükümsüz kılındığından Ģöyle bir hiyerarĢi söz konusu idi: - En üstte, 3194 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine göre, sosyo-ekonomik geliĢme eğilimlerini, yerleĢmelerin geliĢme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve altyapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak ve gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama TeĢkilatı tarafından yapılacak veya yaptırılacak ―Bölge Planı‖, - Bölge Planlarıyla eĢ düzeyde olan ve 2872 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine göre, çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar planlarına esas teĢkil etmek üzere Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı tarafından hazırlanan ve onaylanan ―Bölge ve Havza Bazında Çevre Düzeni Planı‖, - Belediye sınırları il sınırı olan BüyükĢehir Belediyelerinde ilgili BüyükĢehir Belediyesi tarafından yapılacak ve doğrudan belediye meclisi tarafından onaylanacak (5393/18-c); diğer illerde ise valinin koordinasyonunda, il belediyesi ve il özel idaresi ile birlikte yapılacak ve belediye meclisi ile il genel meclisi tarafından onaylanacak (5302/6-a) ―Ġl Çevre Düzeni Planı‖, - 5393 sayılı Kanunun 18/c maddesine göre belediye meclisleri tarafından onaylanarak yürürlüğe girecek belediyenin ―Nazım Ġmar Planı‖ ile ―Uygulama Ġmar Planı‖. 644 sayılı KHK ile ise, yukarıdaki planlara yasada tanımı yapılmamıĢ olan içeriği belirsiz yeni plan isimleri eklenmiĢtir. Bu bağlamda, Bakanlığın görevlerinin düzenlendiği 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendinde, ―Mekânsal strateji planlarını ilgili kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği yapmak suretiyle hazırlamak ve mahalli idarelerin plan kararlarının bu stratejilere uygunluğunu denetlemek.‖ ten söz edilmiĢ; Mekansal Planlama Genel Müdürlüğünün görevlerinin düzenlendiği 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, ―YerleĢme, yapılaĢma ve arazi kullanımına yön veren, her tür ve ölçekte fiziki planlara ve uygulamalara esas teĢkil eden üst ölçekli mekânsal strateji planlarını ve çevre düzeni planlarını ilgili kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği yaparak hazırlamak, hazırlatmak, onaylamak ve uygulamanın bu stratejilere göre yürütülmesini sağlamak.‖tan; (c) bendinde, ―Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına iliĢkin usul ve esasları belirlemek, havza veya bölge bazında çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, onaylamak ve bu planların uygulanmasını ve denetlenmesini sağlamak.‖tan; (ç) bendinde, ―Sektörel planların havza veya bölge düzeyindeki mekânsal strateji planlarına ve çevre düzeni planlarına uyumlu hazırlanmasını sağlamak.‖ dan, (d) bendinde, ―Risk yönetimi ve sakınım planlarının yapılmasına ve onaylanmasına iliĢkin kuralları belirlemek ve izlemek, plana esas jeolojik ve jeoteknik etütleri yapmak, yaptırmak ve onaylamak.‖tan, Söz edilmiĢtir. Bu ifadelere göre, 644 sayılı KHK ile imar hukukuna, ―mekansal strateji planı‖, ―havza ve bölge düzeyinde mekansal strateji planı‖, ―sektörel plan‖, ―risk yönetimi ve sakınım planı‖ ve ―çevre düzeni planı‖ olmak üzere beĢ plan ismi daha girmiĢ, ancak Yasa‘da bunların tanımına yer verilmemiĢtir. 7 nci maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki ―üst ölçekli mekânsal strateji planlarını ve çevre düzeni planlarını‖ ile (2) numaralı fıkrasındaki, ―Çevre düzeni planlarının Bakanlıkça belirlenen mekânsal strateji planlarına, imar planlarının ise mekânsal strateji planlarına veya çevre düzeni planlarına aykırılığının tespit edilmesi halinde ilgili idareler Bakanlıkça verilen süre içerisinde aykırılıkları giderir.‖ Ģeklindeki ifadelerden plan hiyerarĢisinin genel olarak, ―mekansal strateji planı > çevre düzeni planı > imar planı‖ Ģeklinde olacağı anlaĢılabilmekle birlikte; 3194 sayılı Kanunun 9 uncu maddesindeki ―Bölge Planı‖, 2872 sayılı Kanunun 9/b maddesindeki ―Bölge ve Havza Bazında Çevre Düzeni Planı‖ ve 5393 sayılı Kanunun 18/c maddesindeki ―Ġl Çevre Düzeni Planı‖ ile 644 sayılı KHK ile getirilen ―havza ve bölge düzeyinde mekansal strateji planı‖, ―sektörel plan‖ ve ―risk yönetimi ve sakınım planı‖nın bu hiyerarĢideki yerleri ile iĢlevlerinin ne olacağı anlaĢılamamaktadır. Öte yandan ―mekansal strateji planı‖nın en üst ölçekli plan olduğu anlaĢılabilmekte ise de, söz konusu planın mekansal boyutunun ulusal düzeyde mi, yoksa birkaç bölgeyi kapsayacak Ģekilde mi; stratejik boyutunun ise, ―YerleĢme, yapılaĢma ve arazi kullanımına yön veren‖ denilmiĢ olmakla birlikte, coğrafi, ekonomik, ticari, kültürel veya herhangi baĢka bir boyutta olup olmadığı hususlarında herhangi bir açıklık bulunmamaktadır. Aynı hususlar, ―havza ve bölge düzeyinde mekansal strateji planı‖ ile ―sektörel plan‖ için de söz konusudur ve ―çevre düzeni planı‖ ile ―il çevre düzeni planı‖nın mı yoksa daha üst bir planın mı veya baĢka bir Ģeyin mi kastedildiği anlaĢılamamaktadır. 644 sayılı KHK‘nin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde Mekansal Planlama Genel Müdürlüğünün çevre düzeni planlarını ilgili kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği yaparak hazırlayacağı; (c) bendinde, havza veya bölge bazında çevre düzeni planlarını bir baĢına yapacağı yazarken; buna karĢın (h) bendinde, ilgili idareler tarafından Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını Mekansal Planlama Genel Müdürlüğünün; (3) numaralı fıkrasında ise, BüyükĢehir belediyeleri sınırları içerisindeki çevre düzeni planlarını büyükĢehir belediyelerinin, büyükĢehir olmayan illerde ise Bakanlık‘ın yapacağı hükme bağlanmaktadır. ġu sorular ister istemez gündeme gelmektedir: Maddenin (a) bendindeki çevre düzeni planı ile (h) bendindeki il çevre düzeni planı ve (3) numaralı fıkrasındaki çevre düzeni planı bir ve aynı planlar mı, yoksa farklı planlar mıdır; aynı planlar ise, neden farklı süreçlere tabi tutulmuĢlardır? Maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki çevre düzeni planı, (h) bendindeki il çevre düzeni planı ve (3) numaralı fıkrasındaki çevre düzeni planı aynı plan iseler, (a) bendinde, çevre düzeni planını Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü ilgili kuruluĢlarla iĢbirliği yaparak hazırlar ve (h) bendinde il çevre düzeni planı ilgili idarelerce Bakanlığın verdiği süre içinde hazırlanmaz ise Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanır iken; (3) numaralı fıkrada, büyükĢehir olmayan illerin çevre düzeni planı neden Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü tarafından da değil, doğrudan Bakanlık tarafından hazırlanmaktadır? Sahi, en azından (1) numaralı fıkranın (h) bendindeki il çevre düzeni planı ile (3) numaralı fıkradaki çevre düzeni planı bir ve aynı plan ise, bunu doğrudan Bakanlık mı, yoksa Bakanlığın verdiği süre içinde hazırlanmaz ise Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü mü hazırlayacaktır? Doğrudan Bakanlık hazırlayacak ise, Bakanlık kendi kendine verdiği süre içinde neden hazırlamamakta ve Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü Bakanlığın hiyerarĢik üstü veya vesayet makamı mıdır ki Bakanlığın hazırlamadığını hazırlamakla yetkilendirilmektedir? Anılan planlar farklı iseler, bu farklar nelerdir ve aralarındaki farklar maddenin lafzından veya yorumundan ortaya konabilecek açıklıkta mıdır? Kurallarda belirliliği gerektiren hukuk devleti, bu derece karmaĢık ve kaotik bir yapıyı kaldıramaz. Mekansal planlamada yeni bir döneme girilecek ise, öncelikle yeni getirilen planların tanımı açık ve net bir Ģekilde yapılmalı; planlamadaki hiyerarĢi aynı açıklıkta ortaya konmalı; kurumsal yetkiler ve yetkililer, yetki çatıĢmasına ve tartıĢmaya yol açmayacak açıklıkta belirlenmeli ve mevcut yasalardaki hükümler bu yeni duruma uyarlanacak Ģekilde değiĢtirilmelidir. Bir hukuk devletinde, hukuk düzeninin belirliliği esastır. Hukuk güvenliği, kurallarda belirlilik, öngörülebilirlik, genellik ve soyutluk gerektirir. Hukuk devletinin istikrar içinde sürmesi ve yargı denetiminin sağlanabilmesi için, yönetimin bir bütün olarak görev ve yetkilerinin çeliĢkili, kendi içinde tutarsız, niteliği tartıĢmalı ve içeriği belirsiz olmamalıdır. 644 Sayılı KHK‘nin 7 nci maddesinin (1) numaralı fkrasının (a) bendindeki, ―… ve çevre düzeni planlarını …‖; (h) bendindeki, ―… ilgili idareler tarafından Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, resen onaylamak.‖ ile (3) numaralı fıkrasındaki, ―… büyükĢehir olmayan illerde ise Bakanlık …‖ ibareleri, çeliĢkili, kenti içinde tutarsız, niteliği tartıĢmalı, içeriği belirsiz, karmaĢık ve kaotik bir hukuki yapının doğmasına yol açtığından, hukuk güvenliğini zedelemekte, hukuk düzeninin belirliliğini ortadan kaldırmakta ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesi ile bağdaĢmadığından, Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırılık oluĢturmaktadır. Öte yandan, 5393 sayılı Belediye Kanununun 79 uncu maddesinin ikinci fıkrasında, belediye tarafından deniz, akarsu ve gölden doldurma suretiyle kazanılan alanların, Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılmak Ģartıyla Maliye Bakanlığı tarafından belediyelerin, büyükĢehirlerde ise büyükĢehir belediyelerinin tasarrufuna bırakılacağı hükmü getirilirken; 18 inci maddesinde il çevre düzeni planlarının, belediye sınırları il sınırı olan BüyükĢehir Belediyelerinde ilgili BüyükĢehir Belediyesi tarafından yapılacağı ve doğrudan belediye meclisi tarafından onaylanacağı; 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanununun 6 ncı maddesinde ise, diğer illerde ise valinin koordinasyonunda, il belediyesi ve il özel idaresi ile birlikte yapılacağı ve belediye meclisi ile il genel meclisi tarafından onaylanacağı hüküm altına alınmıĢ; 3621 sayılı Kıyı Kanununun 9 uncu maddesinde, kıyı kenar çizgisinin, valiliklerce, kamu görevlilerinden oluĢturulacak en az 5 kiĢilik bir komisyonca tespit edileceği; bu komisyonun, jeoloji mühendisi, jeolog veya jeomorfolog, harita ve kadastro mühendisi, ziraat mühendisi, mimar ve Ģehir plancısı, inĢaat mühendisinden oluĢacağı, komisyonca tespit edilip valiliğin uygun görüĢü ile birlikte gönderilen kıyı kenar çizgisinin, Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığınca onaylandıktan sonra yürürlüğe gireceği; 7 nci maddesinde, kıyıda doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan arazilerin imar planlarının doldurma ve kurutmayı yapan ilgili idare tarafından hazırlanacağı; bu yerler için yapılacak planlar hakkında Ġmar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı ve Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı tarafından onaylanacağı; 2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanunu kapsamında kalan alanlardaki planların ise Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılıp onaylanacağı hüküm altına alınmıĢtır. Bu hükümler yürürlükte ve uygulaması devam ederken, 644 sayılı KHK‘nin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ı) bendinde, kıyı kenar çizgisini tespit etmek; (i) bendinde ise, kıyı ve dolgu alanları ile bu alanların fonksiyonel ve fiziksel olarak devamı niteliğindeki geri sahalarına iliĢkin her tür ve ölçekteki etüt, harita ve planları yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak ve bunların uygulanmasını sağlamak görevleri Mekansal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmekte ve böylece Bakanlığın valiliklerce hazırlanan kıyı kenar çizgisi ile ilgili idarelerce hazırlanan imar planlarını onaylama yetkisi, kıyı kenar çizgisi ile her tür ve ölçekteki planları yapma, onaylama ve uygulamasını sağlama seviyesine yükseltilerek, imar planının ötesinde parselasyon planına ve dolayısıyla ada, parsel düzeyine kadar inilirken; bu yetkinin kapsamına belediyeler tarafından denizden doldurulan veya kurutulan alanlar ile Kültür ve Turizm Bakanlığının yetkisinde olan alanlar da alınmıĢ ve bu yerler için yapılacak planların Ġmar Kanunu ile bağlantısı kurulmamıĢtır. Böylece Bakanlar Kurulu, Çevre ve ġehircilik Bakanlığının teĢkilat ve görevlerini belirliyorum görüntüsü altında, Çevre ve ġehircilik Bakanlığını, 180 sayılı Bayındırlık ev Ġskan Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında KHK‘de bulunmayan görev ve yetkilerle donatarak, 3194 sayılı Ġmar Kanunu 5393 sayılı Belediye Kanunu, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve 2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanununun ilgili hükümlerini hukuki karmaĢa yaratır Ģekilde fiilen ilga ederek eylemsel iĢlevlerini ortadan kaldırmaktadır. 6223 sayılı Yetki Yasasının amaç ve kapsamı incelendiğinde, yukarıda sıralanan yasaları kapsamadığı ve dolayısıyla söz konusu yasalarla değiĢik kamu kurum ve kuruluĢlarına verilen görev ve yetkilerin eylemsel iĢlevlerine son verilmesine ve bu görev ve yetkilerin Çevre ve ġehircilik Bakanlığında merkezileĢmesine olanak tanımadığı çok açıktır. Bu bağlamda, 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ı) bendindeki ―… tespit etmek …‖ ibaresi ile (i) bendinde yer alan ve iptali istenen düzenlemeler, 6223 sayılı Yetki Kanununun kapsamında olmadığından Anayasanın 91 inci maddesine aykırıdır ve iptali gerekmektedir. Anayasanın 127 nci maddesinin birinci fıkrasında, mahalli idarelerin, il, belediye veya köy halkının mahallî müĢterek ihtiyaçlarını karĢılamak üzere kuruluĢ esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluĢturulan kamu tüzelkiĢileri olduğu belirtilerek; yerel yönetimlerin özerkliğini öne çıkaran genel bir tanımı yapıldıktan sonra ikinci fıkrasında bu yönetimlerin kuruluĢ ve görevleri ile yetkilerinin yerinden yönetim ilkesine uygun olarak yasayla düzenleneceği belirtilmiĢ; beĢinci fıkrasında ise, merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayet yetkisi düzenlenerek, idari vesayet üzerinden yerel yönetimlerin özerkliği ile idarenin bütünlüğü ilkesi arasında bir denge kurulmuĢtur. Anayasanın yerel yönetim tanımındaki ―mahalli müĢterek ihtiyaç‖ kavramı, herhangi bir yerel yönetim biriminin sınırları içinde yaĢayan kiĢi, aile, zümre ya da sınıfın özel çıkarlarını değil, aynı yörede birlikte yaĢamaktan doğan eylemli durumların yarattığı, yoğunlaĢtırdığı ve sürekli güncelleĢtirdiği, özünde etkinlik, ölçek ve sağladığı yarar bakımından yerel sınırları aĢmayan ve kamusal hizmet karakterinin ağır bastığı ortak beklentileri ifade etmektedir. Anayasada mekansal planlama yapma yetkisinin kime ait olduğu hususunda açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, yerelde uygulanacak imar planları ile parselasyon planlarının, birlikte yaĢamaktan ve hemĢerilik iliĢkisinden doğan mahalli müĢterek bir hizmet olduğu ve bu planların ulusal veya bölgesel düzeydeki makro planlarla uyum içinde olması gerektiği göz ardı edilemez. Nitekim, yürürlükte olan 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı Ġmar Kanunu ile birlikte, merkezi idarenin mekansal planlama konusundaki yetkileri, çağdaĢ demokratik sistemdeki evrimin, katılımcı demokrasi anlayıĢının küresel düzeyde yerleĢmesinin ve Anayasamızdaki ―yerinden yönetim‖ ilkesinin gereği olarak, merkezi idareye göre katılımcı süreçlere daha açık olan yerel yönetimlere geçmeye baĢlamıĢ ve imar ve parselasyon planlarında merkezi idarenin yetkileri süreç içinde istisnai durumlar hariç ortadan kaldırılma sürecine girmiĢtir. Türkiye, 08.05.1991 tarihli ve 3723 sayılı Kanunla Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik ġartının onaylanmasını uygun bulmuĢ ve 92/3398 sayılı BKK ile ise ġartı onaylamıĢtır. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik ġartının Türkiye tarafından uygun bulunan 4 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrasında, ―Kamu sorumlulukları genellikle ve tercihan vatandaĢa en yakın olan makamlar tarafından kullanılacaktır. Sorumluluğun bir baĢka makama verilmesinde, görevin kapsam ve niteliği ile yetkinlik ve ekonomi gerekleri gözönünde bulundurulmalıdır.‖ denilirken; (4) numaralı fıkrasında ise ―Yerel makamlara verilen yetkiler normal olarak tam ve münhasırdır. Kanunda öngörülen durumların dıĢında, bu yetkiler öteki merkezi veya bölgesel makamlar tarafından zayıflatılamaz veya sınırlandırılamaz.‖ hükmüne yer verilmiĢtir. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik ġartının yukarıda yer verilen hükümleri, Türkiye‘de 2004 yılından itibaren yerel yönetimler reformu kapsamında çıkarılan 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanununda yansımalarını bulmuĢ ve il çevre düzeni planı ile imar ve parselasyon planlarında yetkiler yerel yönetimlere geçmiĢtir. 5393 sayılı Belediye Kanunu, 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanunu, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve 2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanunu ile belediye, il özel idaresi, ilgili idareler ve Kültür ve Turizm Bakanlığına verilen il çevre düzeni planı ile imar planını yapma yetkileri, 644 sayılı KHK‘nin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, çevre düzeni planlarını ilgili kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği yaparak hazırlamak, hazırlatmak ve onaylamak; (h) bendinde, ilgili idareler tarafından Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak; (ı) bendinde, kıyı kenar çizgisini tespit etmek; (i) bendinde, kıyı ve dolgu alanları ile bu alanların fonksiyonel ve fiziksel olarak devamı niteliğindeki geri sahalarına iliĢkin her tür ve ölçekteki etüt, harita ve planları yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak ve bunların uygulanmasını sağlamak, Mekansal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmekte; (3) numaralı fıkrasında ise, büyükĢehir olmayan illerde çevre düzeni planlarını, Bakanlığın yapması, yaptırması ve onaylaması öngörülmektedir. Bu durum, mekansal planlama konusunda, Türkiye‘nin 1985 yılından itibaren Anayasanın 127 nci maddesindeki ―yerel yönetimlerin özerkliği‖ ve ―yerinden yönetim‖ ilkesi ile merkezin yerel yönetimler üzerindeki ―vesayet denetimi‖ yetkisi çerçevesinde yürüttüğü ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik ġartının kabulü ile tamamladığı süreçten tam bir kopuĢtur. Ġptali istenen hükümler, yerel yönetimlerin yerel gereksinimleri gözeterek il çevre düzeni planı ve imar planı yapma yetkilerini almakta ve hatta yerel yönetimler tarafından denizden doldurulan alanların her tür ve ölçekteki planlarını yapma yetkisini dahi merkezi idareye devretmektedir. Bu durum, yerel yönetimlerin özerkliğine idari vesayet yetkisinin kullanılması dıĢında bir müdahale olanağı tanımayan Anayasanın 127 nci maddesi ve Yerel Yönetimler Özerklik ġartının 4 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası ile bağdaĢmamaktadır. Ġptali istenen düzenlemelerde bir idari vesayet iliĢkisinin varlığından değil, merkezî yönetimin yerel yönetimlerin planlama yetkilerine sınırı belirsiz biçimde geliĢigüzel el atmasından söz edilebilir. Yerel düzeydeki il çevre düzeni ile imar planlarının, çevresel, bölgesel ve ulusal düzeydeki planlarla uyum içinde bulunması gerektiğinde kuĢku yoktur. Ancak, il çevre düzeni planı ile imar planlarının çevresel, bölgesel ve ulusal düzeydeki planlara uygunluğunu vesayet yoluyla denetlemek ayrı Ģey, yerel yönetimleri yerel özellikteki il çevre düzeni planı ile imar planlarının yapılması ve onanmasında bütünüyle dıĢlayarak yetkileri merkezde toplamak ayrı Ģeydir. Bu itibarla iptali istenen hükümler, Anayasanın 127 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan yerel yönetimlerin görevlerinin kanunla düzenleneceği ve yerinden yönetim ilkeleri ile aynı maddenin beĢinci fıkrasındaki merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayet denetimi ilkesiyle bağdaĢmamaktadır. Öte yandan, söz konusu hükümler, Yerel Yönetimler Özerklik ġartının 4 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası ile de bağdaĢmadığından Anayasanın 90 ıncı maddesinin beĢinci fıkrası ile de uyuĢmamaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, 644 sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki, ―… ve çevre düzeni planlarını …‖; (h) bendindeki, ―… ilgili idareler tarafından Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, resen onaylamak.‖; (ı) bendindeki ―… tespit etmek …‖ ibareleri ile (i) bendi ve (3) numaralı fıkrasındaki, ―… büyükĢehir olmayan illerde ise Bakanlık …‖ ibareleri; Anayasanın 2 nci, 90 ıncı, 91 inci ve 127 nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir. 7) 29.06.2011 Tarihli ve 644 Sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 11 inci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendi ve (b) Bendindeki, ―… gerektiğinde yapmak, yaptırmak, onaylamak, izlemek ve uygulanmasını denetlemek.‖ ile (d) Bendindeki, ―… mahalli idarelerin talepleri aranmaksızın …‖ Ġfadelerinin Anayasaya Aykırılığı 644 sayılı KHK‘nin 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, mahalli idarelerin su temini, kanalizasyon, su ve atıksu arıtma, yağmur suyu drenajı, katı atıkların bertarafı, ulaĢtırma, elektrik, doğalgaz gibi enerji altyapı sistemleri ile telefon, bilgisayar ve benzeri iletiĢim altyapı sistemleri ile ilgili genel planlama, programlama, fizibilite, projelendirme, inĢa, iĢletme, finansman ihtiyacı ve yatırım önceliklerini belirlemek; (b) bendi ile mekânsal strateji planları ile çevre düzeni ve imar planlarına uygun olarak teknik altyapı tesislerinin planlamasına, projelendirilmesine ve yapılmasına iliĢkin usul ve esasları belirlemek, gerektiğinde yapmak, yaptırmak, onaylamak, izlemek ve uygulanmasını denetlemek; (d) bendi ile ise, mahalli idarelerin talepleri üzerine teknik altyapı tesislerine ait harita, plan, proje, keĢif ve etütleri yapmak veya yaptırmak, tesis ve yapılardan mahallince yaptırılmasına imkân olmayan veya Bakanlık tarafından toplu olarak yaptırılmasında fayda bulunanları yatırım programına alarak, mahalli idarelerin talepleri aranmaksızın hibe veya fon yardımlarının katkısıyla gerçekleĢtirilecek olanları yapmak veya yaptırmak görev ve yetkileri Ġmar ve Kentsel Altyapı Genel Müdürlüğüne verilmektedir. 644 sayılı KHK‘nin 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b) ve (d) bentlerinde sözü edilen iĢlerin tamamı mahalli müĢterek nitelikteki yerel kamu hizmetleridir ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 14 üncü ve 15 inci maddelerinde belediyelere, 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanununun 7 nci, 8 inci, 9 uncu, 10 uncu ve 11 inci maddelerinde büyükĢehir belediyelerine ve 5302 sayılı Kanunun 7 nci ve 8 inci maddelerinde ise il özel idarelerine verilmiĢtir. Anayasanın 127 nci maddesinin birinci fıkrasında, idarelerin, il, belediye veya köy halkının mahallî müĢterek ihtiyaçlarını karĢılamak üzere kuruluĢ esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluĢturulan kamu tüzelkiĢileri olduğu belirtilerek; yerel yönetimlerin özerkliğini öne çıkaran genel bir tanımı yapıldıktan sonra ikinci fıkrasında bu yönetimlerin kuruluĢ ve görevleri ile yetkilerinin yerinden yönetim ilkesine uygun olarak yasayla düzenleneceği belirtilmiĢ; beĢinci fıkrasında ise, merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayet yetkisi düzenlenerek, idari vesayet üzerinden yerel yönetimlerin özerkliği ile idarenin bütünlüğü ilkesi arasında bir denge kurulmuĢtur. Belediye ve il özel idarelerinin görevleri arasında sayılan altyapı sistemleri ile ilgili genel planlama, programlama, fizibilite, projelendirme, inĢa, iĢletme, finansman ihtiyacı ve yatırım önceliklerinin belirlenmesi; teknik altyapı tesislerinin planlamasına, projelendirilmesine ve yapılmasına iliĢkin usul ve esasları belirlenmesi, gerektiğinde yapılmasına veya yaptırılmasına karar verilmesi ile onaylanması, izlenmesi ve denetlenmesi Anayasanın 127 nci maddesinin öngördüğü Ģekilde seçmenler tarafından seçilerek oluĢturulan belediye ve il özel idarelerinin karar organlarının yetkisindedir ve bu husus 5393, 5216 ve 5302 sayılı Kanunlarda hiçbir tartıĢmaya yer vermeyecek açıklıkta düzenlenmiĢtir. Söz konusu mahalli müĢterek hizmetlerin, yürürlükte bulunan yerel yönetimler yasalarına rağmen, merkezi idare tarafından üstlenilmesi ve teknik altyapı tesislerinin, mahalli idarelerin talepleri dahi aranmaksızın doğrudan merkezi idare tarafından yaptırılacak olması, Anayasanın 127 nci maddesindeki yerel yönetimlerin özerkliği ile yerinden yönetim ilkesi ve vesayet denetimi yetkisi ile bağdaĢmamaktadır. Anayasa uyarınca merkezi yönetimle yerel yönetimler arasında bir denetim iliĢkisi kurulacaksa bunun ancak, Anayasanın 127 nci maddesinin beĢinci fıkrasında, ―Merkezî idare, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun Ģekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği gibi karĢılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir.‖ Ģeklinde düzenlenen idari vesayet denetimi yoluyla gerçekleĢtirileceğinde kuĢku yoktur. Ġdari vesayet, merkezi idarenin, yerel yönetimlerin icrai kararlarını onama, geri çevirme ve kimi ayrık durumlarda da değiĢtirerek onama yetkisidir. Bu yetki yerel yönetimlerin yetkisini ortadan kaldıracak, etkisiz ve iĢlemez kılacak biçimde kullanılamaz. Anayasa, idari vesayetin hangi amaçlarla kullanılacağını kurala bağlamakla yetinmemiĢ, ilke ve yöntemlerinin de yasa ile belli edilmesi koĢulunu aramıĢtır. Ġdari vesayetin ayrık bir türü olan, yasa ile yerel yönetime bırakılan iĢlemlerin yerine geçme yolu ile merkezi idarece yapılması, ancak kapsam ve sınırının yasada açıkça belirtilmesi, bu yetkinin yerel yönetimin yasalarla kendisine verilen görevi yerine getirmekten kaçınması, bunda çok gecikmesi gibi kamu yararı ya da haklı bir nedene dayalı olması ve anayasal ölçütler dıĢına çıkmamasına bağlıdır. Nitekim, Ġdari vesayetin ayrık bir türü olan, yasa ile yerel yönetime bırakılan iĢlemlerin yerine geçme yolu ile merkezi idarece yapılması, 5393 sayılı Kanunun 57 nci maddesinde, kapsamı, Ģartları ve sınırı açıkla belirtilerek düzenlenmiĢtir. Yukarıda açıklandığı üzere, 644 Sayılı KHK‘nin 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile (b) bendindeki, ―… gerektiğinde yapmak, yaptırmak, onaylamak, izlemek ve uygulanmasını denetlemek.‖ ve (d) bendindeki, ―… mahalli idarelerin talepleri aranmaksızın …‖ ifadeleri Anayasanın 127 nci maddesine aykırı olduğundan iptali gerekir. 8) 29.06.2011 Tarihli ve 644 Sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 14 üncü Maddesinin (3) Numaralı Fıkrasının Anayasaya Aykırılığı 644 sayılı KHK‘nin 14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrasında, MüfettiĢ Yardımcılarının giriĢ ve yeterlik sınavlarının usul ve esaslarının, MüfettiĢliğe yükselmelerinin, görev, yetki ve sorumluluklarının, BaĢkanlığın çalıĢma usul ve esasları ile diğer hususların yönetmelikle belirleneceği belirtilmektedir. Anayasanın 7 nci maddesinde yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği; 8 inci maddesinde, yürütme yetkisi ve görevinin, CumhurbaĢkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı; 112 nci maddesinin ikinci fıkrasında, her bakanın BaĢbakana karĢı sorumlu olup, ayrıca kendi yetkisi içindeki iĢlerden ve emri altındakilerin eylem ve iĢlemlerinden sorumlu olacağı; 128 inci maddesinin ikinci fıkrasında, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük iĢlerinin kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıĢtır. Öte yandan, 3046 sayılı Bakanlıkların KuruluĢ ve Görev Esasları Hakkında Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında, bakanın, bakanlık teĢkilatının en üst amiri olduğuna yer verilmiĢ; ikinci fıkrasında, bakanların, bakanlık hizmetlerini mevzuata, Hükümetin genel siyasetine, milli güvenlik siyasetine, kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle ve bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklarla iĢbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevli ve baĢbakana karĢı sorumlu oldukları belirtilmiĢ; üçüncü fıkrasında ise, her bakanın ayrıca emri altındakilerin faaliyet ve iĢlemlerinden de sorumlu olup, bakanlık merkez, taĢra ve yurtdıĢı teĢkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluĢların faaliyetlerini, iĢlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkili olduğu açıkça hüküm altına alınmıĢtır. Aynı hükümler 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında KHK‘nin 4 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde de değiĢik ifadelerle yinelenmiĢtir. 3046 sayılı Kanunun 21 inci ve 644 sayılı KHK‘nin 4 üncü maddesinde belirtilen, Bakanlığın merkez, taĢra ve yurtdıĢı teĢkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluĢlarının faaliyetlerini, iĢlemlerini ve hesaplarını denetleme görev ve yetkisini bakan kendi eliyle yapamayacağına göre, bu iĢleri doğrudan Bakana bağlı olarak ve Bakan adına yapmak üzere, 644 sayılı KHK‘nin 14 üncü maddesiyle Rehberlik ve TeftiĢ BaĢkanlığı kurulmuĢ ve (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle BaĢkanlığa, ―Bakanlık teĢkilatının her türlü faaliyet ve iĢlemleriyle ilgili olarak teftiĢ, inceleme ve soruĢturmalar yapmak.‖ görevleri verilmiĢtir. Bakanın Anayasal sorumluluğunu yerine getirmesinin uzantısı olarak kurulan ve bu derece önemli görevler yüklenen Rehberlik ve TeftiĢ BaĢkanlığında MüfettiĢlik mesleğine ilk adımın atıldığı MüfettiĢ Yardımcılığına giriĢ için, 14 üncü maddenin (3) numaralı fıkrasında, hiçbir ölçüt getirilmeden ve sınır çizilmeden MüfettiĢ Yardımcılarının mesleğe giriĢ ve yeterlik sınavlarının usul ve esaslarını, MüfettiĢliğe yükselmelerini, görev, yetki ve sorumluluklarını, BaĢkanlığın çalıĢma usul ve esasları ile diğer hususları düzenleme yetkisi yürütme organına devredilmiĢtir. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük iĢlerinin kanunla düzenlenmesi, Anayasanın statü hukukuna iliĢkin temel bir kuralı iken; 644 sayılı KHK‘nin 14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası ile hiçbir ölçüt getirilmeden ve sınırlar çizilmeden MüfettiĢ Yardımcılığı mesleğine giriĢ Ģartları, yeterlilik sınavının usul ve esasları, MüfettiĢliğe yükselme ve bunların görev, yetki ve sorumlulukları ile çalıĢma usul ve esaslarını belirleme yetkisinin yönetmeliğe bırakılarak yürütme organına devredilmesi, Anayasanın 7 nci, 8 inci ve 128 inci maddelerine açıkça aykırıdır. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, 644 sayılı KHK‘nin 14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası Anayasanın 7 nci, 8 inci ve 128 inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir. 9) 29.06.2011 Tarihli ve 644 Sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin 16 ncı Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendindeki, ―… hariç olmak üzere diğer anlaĢmazlıkları …‖ Ġbaresi ile ―… ve yeni fiyat anlaĢmazlıklarında ise tarafları bağlayacak Ģekilde fiyatı kesin olarak tespit etmek.‖ Ġfadesinin Anayasaya Aykırılığı 644 sayılı KHK‘nin 16 ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile kamu kurum ve kuruluĢlarınca yapım ve yapım ile ilgili danıĢmanlık hizmet iĢlerine iliĢkin olarak akdedilen sözleĢmelerin yürütülmesinden doğan yeni fiyat tespiti anlaĢmazlıkları hariç olmak üzere diğer anlaĢmazlıkları ilgili idarenin talebine istinaden inceleyip karara bağlamak ve yeni fiyat tespiti anlaĢmazlıklarında ise tarafları bağlayacak Ģekilde fiyatı kesin olarak tespit etmek görevi Yüksek Fen Kurulu BaĢkanlığına verilmektedir. Baraj, otoyol, köprü, köprülü kavĢak, hava meydanı, liman yapımı gibi büyük ve özellikli projeler uygulama projelerine dayalı olarak götürü bedel üzerinden anahtar teslimi yerine, kesin projeler üzerinden teklif birim fiyat verme usulüyle ihale edilmektedir. Ġhaleler isteklilerin tek tek iĢ kalemleri için teklif ettikleri fiyatlar üzerinden yapıldığından, isteklilerin teklifleri belirleyici olmakta ve idareler uygun teklifte bulunan istekli üzerine ihaleyi yapmaktadır. Ancak, ihaleye kesin proje üzerinden çıkıldığı için iĢin yapımı sürecinde ihale öncesinde öngörülmeyen durumlar ortaya çıkabilmekte ve dolayısıyla yeni iĢ kalemi için ödemeye esas olmak üzere yeni fiyat tespiti yapılması gerekmektedir. Yeni fiyatın tespitinde yükleniciler ile idareler arasında anlaĢmazlıklar çıkabilmektedir. 644 sayılı KHK‘nin 16 ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, Yüksek Fen Kuruluna, idarenin talebi üzerine yeni fiyat tespiti anlaĢmazlıklarında yeni fiyatı tarafları bağlayacak Ģekilde kesin olarak tespit etme yetkisi verilmekte ve böylece yüklenicilerin yetkili yargı mercileri nezdinde haklarını aramaları engellenmektedir. Anayasanın 2 nci maddesinde ―hukuk devleti‖ ilkesi Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılmıĢ; 9 uncu maddesinde yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı; 36 ncı maddesinde, herkesin meĢru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hüküm altına alınmıĢ ve 125 inci maddesinin birinci fıkrasında ise, idarenin her türlü eylem ve iĢlemlerine karĢı yargı yolunun açık olduğu kurala bağlanmıĢtır. Yüksek Fen Kurulu, mesleki deneyimi ve uzmanlığı olan teknik elemanlardan oluĢan ve kararlarıyla yapım iĢlerine yön veren uzman bir kuruluĢtur ve öyle olması da gerekir. Ancak, yargısal bir görev yerine getirmediğinden verdiği kararların tarafları bağlayıcılığından ve kesinliğinden söz edilemez. Yüklenicilerin yetkili yargı mercileri nezdinde hak arama özgürlüklerini engelleyen, 644 sayılı KHK‘nin 16 ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki, ―… hariç olmak üzere diğer anlaĢmazlıkları …‖ ibaresi ile ―… ve yeni fiyat anlaĢmazlıklarında ise tarafları bağlayacak Ģekilde fiyatı kesin olarak tespit etmek.‖ Ġfadesi, Anayasanın 2 nci, 9 uncu 36 ncı ve 125 inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir. 10) 29.06.2011 Tarihli ve 644 Sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin Geçici 3 üncü Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının Anayasaya Aykırılığı 644 sayılı KHK‘nin Geçici 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Çevre ve Orman Bakanlığının Bakanlığa devredilen birimleri ile Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığında; MüsteĢar, MüsteĢar Yardımcısı, Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürü, Çevre Yönetimi Genel Müdürü, Yapı ĠĢleri Genel Müdürü, Teknik AraĢtırma ve Uygulama Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı, TeftiĢ Kurulu BaĢkanı, I. Hukuk MüĢaviri, Yüksek Fen Kurulu BaĢkanı ve üyeleri, Strateji GeliĢtirme BaĢkanı, Personel Dairesi BaĢkanı, Ġdari ve Mali ĠĢler Dairesi BaĢkanı, Eğitim ve Yayın Daire BaĢkanı, Daire BaĢkanı, Bakanlık MüĢaviri, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla ĠliĢkiler MüĢaviri, Bayındırlık ve Ġskan Ġl Müdürü ve Bayındırlık ve Ġskan Ġl Müdürü Yardımcısı kadrolarında bulunanların görevinin bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte sona ereceği; bu fıkra uyarınca görevleri sona erenlerden Bayındırlık ve Ġskan Ġl Müdürü Yardımcısı unvanlı kadrolarda bulunanların ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen AraĢtırmacı, diğerlerinin ise ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen Bakanlık MüĢaviri kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmıĢ sayılacakları; Ġl Çevre ve Orman Müdürü kadrosunda bulunanlardan Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı Bakanlık MüĢavirliği kadrosuna atananlar ile Ġl Çevre ve Orman Müdür Yardımcısı kadrosunda bulunanlardan Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı AraĢtırmacı kadrosuna atananlardan Çevre ve ġehircilik Bakanı ile Orman ve Su ĠĢleri Bakanı arasında yapılacak protokolle uygun görülenlerin, Çevre ve ġehircilik Bakanlığı Bakanlık MüĢaviri ve AraĢtırmacı kadrolarına mevzuattaki atama sınırlamalarına bağlı olmaksızın atanabileceği; bu madde uyarınca ihdas edilen Bakanlık MüĢaviri ile AraĢtırmacı kadrolarının, herhangi bir sebeple boĢalması halinde hiçbir iĢleme gerek kalmaksızın iptal edilmiĢ sayılacağı hüküm altına alınarak, Bakanlığın Ġl Müdür Yardımcısı ve üstü yönetici kadrolarının tamamı boĢaltılmaktadır. Anayasa Mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere, Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve iĢlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu geliĢtirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde Anayasanın ve yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkelerinin bulunduğunun bilincinde olan devlettir. Hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm iĢlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir. Hukukî güvenliğin bir sonucu da kazanılmıĢ haklara saygı gösterilmesi ilkesidir. KazanılmıĢ hak, kiĢinin bulunduğu statüden doğan ve kendisi yönünden kesinleĢmiĢ ve kiĢisel alacak niteliğine dönüĢmüĢ olan haktır. KiĢilerin hukuk düzenine güvenerek elde ettikleri hakların sonradan çıkarılacak yasal düzenlemelerle ihlal edilmemesi bu ilkenin gereğidir. 657 sayılı Kanunun Temel ilkeler baĢlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinde kariyer, Devlet memurlarına yaptıkları hizmetler için gerekli bilgilere ve yetiĢme Ģartlarına uygun Ģekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanını sağlamaktır Ģeklinde; liyakat ise, Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eĢit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır Ģeklinde tanımlanmıĢtır. 180 sayılı Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında KHK‘de yer alan ana hizmet, danıĢma ve denetim ile yardımcı birimlerden, 644 sayılı KHK‘nin geçici 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasında sayılı kadro görev unvanlarına iliĢkin birimler kapatılmayıp, aynı veya baĢka isimler altında 644 sayılı KHK‘nin 6 ncı ve 7 nci ile 25 inci maddelerinde Çevre ve ġehircilik Bakanlığı bünyesinde teĢkilatlandırıldığına; ismi değiĢtirilen ve değiĢtirilmeyen söz konusu teĢkilatlardaki MüsteĢar, MüsteĢar Yardımcısı, Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürü, Çevre Yönetimi Genel Müdürü, Yapı ĠĢleri Genel Müdürü, Teknik AraĢtırma ve Uygulama Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı, TeftiĢ Kurulu BaĢkanı, I. Hukuk MüĢaviri, Yüksek Fen Kurulu BaĢkanı ve üyeleri, Strateji GeliĢtirme BaĢkanı, Personel Dairesi BaĢkanı, Ġdari ve Mali ĠĢler Dairesi BaĢkanı, Eğitim ve Yayın Daire BaĢkanı, Daire BaĢkanı, Bakanlık MüĢaviri, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla ĠliĢkiler MüĢaviri, Bayındırlık ve Ġskan Ġl Müdürü ve Bayındırlık ve Ġskan Ġl Müdürü Yardımcısı kadrolarında bulunanlar, söz konusu görevlere 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde yükseldiğine ve dolayısıyla bu görevler kendileri yönünden hukuken kesinleĢmiĢ ve kiĢisel alacak niteliğine dönüĢtüğüne ve söz konusu genel müdürlük ve daire baĢkanlığı ile il müdürlüklerinin kapatılması gibi hukuksal bir zorunluluk da söz konusu olmadığına göre, bu görevleri statü hukukuna göre yürüten kamu görevlilerinin yasayla, ―Bakanlık MüĢavirliği‖ gibi pasif bir görevre atanmaları, Yasanın öngördüğü güvenliklerinin ortadan kaldırılarak, statü hukukunun gereği olan kazanılmıĢ haklarının ellerinden alınması demektir. Dolayısıyla, kazanılmıĢ hakları ortadan kaldıran söz konusu düzenlemeler Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Öte yandan geçici 3 üncü maddenin (5) numaralı fıkrasında, bu madde uyarınca Bakanlık kadrolarına atanan veya atanmıĢ sayılanların yeni kadrolarına atandıkları veya atanmıĢ sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına iliĢkin olarak en son ayda aldıkları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, makam, görev ve temsil tazminatları, ek ödeme, ikramiye (bir aya isabet eden tutar) ve sözleĢme ücretleri ile diğer malî hakları (ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalıĢmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karĢılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplamının net tutarının, atandıkları veya atanmıĢ sayıldıkları yeni kadroları için öngörülen aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, makam, görev ve temsil tazminatları, ek ödeme, ikramiye (bir aya isabet eden tutar) ve ücretleri ile diğer malî hakları (ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalıĢmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karĢılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplamının net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarının, farklılık giderilinceye kadar atandıkları veya atanmıĢ sayıldıkları kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödeneceği belirtilerek; atamaları bu Ģekilde yapılanların mali haklarının korunduğu gibi bir izlenim yaratılmaktadır. Ancak fıkrada, ―toplam net tutarının‖ ibaresinden sonra parantez içinde ―bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır‖ ifadesine yer verilerek, kadro görev unvanlarına ait aylık net hak ediĢleri sabitlenmiĢtir. Bu durumda örneğin müsteĢarın en son aldığı net maaĢı 100 TL ve Bakanlık MüĢavirinin maaĢı ise 90 TL ise aradaki 10 TL içinde bulunulan ayda tazminat olarak ödenerek maaĢı yine 100 TL olacak; örneğin yıllık %11 oranındaki enflasyonun maaĢlara yansıtılmasından dolayı bir sonraki ay müsteĢar maaĢı 111 TL, Bakanlık MüĢaviri maaĢı da 100 TL olduğunda ise, net maaĢ sabitlendiğinden dolayı, müsteĢar iken Yasayla Bakanlık MüĢavirliği görevine atanan kiĢiye herhangi bir ödemede bulunulmayacak, kiĢinin maaĢı nominal olarak yine 100 TL olurken; reel olarak 90 TL‘ye gerileyecektir. Dolayısıyla kazanılmıĢ statü kaybının yanında kazanılmıĢ mali hak kaybı da söz konusu olduğundan iptali istenen düzenlemeler Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaĢmamaktadır. Ayrıca, kamu görevlilerinin atanmalarındaki usule göre görevlerinden el çektirilmeleri, statü hukukunun temel bir ilkesidir. Siyasi iktidarın Çevre ve ġehircilik Bakanlığının üst yönetimi yanında taĢra teĢkilatında da mutlak bir siyasi kadrolaĢmaya gitmek için üst yönetim ve taĢra teĢkilatının yönetim kadrolarını Yasayla boĢaltması, bu yönden de hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Diğer yandan, Yasa ile hem müsteĢar, hem il müdürü ―Bakanlık MüĢaviri‖ görevine atanmaktadır. Anayasanın 10 uncu maddesindeki, ―yasa önünde eĢitlik ilkesi‖ hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eĢitlik öngörülmüĢtür. EĢitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kiĢilerin yasalar karĢısında aynı iĢleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kiĢi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karĢısında eĢitliğin çiğnenmesi yasaklanmıĢtır. Yasa önünde eĢitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kiĢiler ya da topluluklar için değiĢik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasada öngörülen eĢitlik ilkesi zedelenmez. Statü hukukunda müsteĢar ile il müdürü farklı hiyerarĢik kademe ve kadro unvanlarına karĢılık geldiği halde; bunlar bir, aynı ve eĢitlermiĢ gibi müsteĢardan il müdürüne kadar olanların Yasayla ―Bakanlık MüĢaviri‖ görevlerine atanmaları Anayasanın 10 uncu maddesindeki ―yasa önünde eĢitlik ilkesi‖ ile bağdaĢmaz. Anayasanın 36 ncı maddesinde, herkesin meĢru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu; 125 inci maddesinde ise, idarenin her türlü eylem ve iĢlemine karĢı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiĢtir. Kamu görevlilerinin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun kariyer ve liyakat ilkelerine göre yükseldikleri ve hukuki güvenliğe sahip kılındıkları müsteĢar, müsteĢar yardımcısı, genel müdür, baĢkan, il müdürü ve benzeri kadro unvanlarından, ―Bakanlık MüĢavirliği‖ görevine olağan hukuki yol olan idari iĢlemle atamalarının yapılması durumunda kullanabilecekleri Anayasal güvence altındaki hak arama özgürlüğü ile yetkili yargı mercilerine dava açma haklarının, Yasayla atanmaları suretiyle ellerinden alınması Anayasanın 36 ncı ve 125 inci maddelerine aykırıdır. Yukarıda açıklanan gerekçelerle 644 sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin geçici 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası, Anayasanın 2 nci, 10 uncu, 36 ncı ve 125 inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir. III. YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA ĠSTEMĠNĠN GEREKÇESĠ 1- 6223 sayılı Yetki Yasasının iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Yüce Mahkemenizde Anamuhalefet Partisi (CHP) olarak dava açmıĢ olduğumuzdan, 6223 sayılı Yetki Yasanının yürürlüğünün durdurulmasına veya iptaline karar verilmesi durumunda 644 sayılı KHK yasal dayanaktan yoksun kalacağı için, 644 sayılı KHK‘nin yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği değerlendirilmektedir. 2- 644 sayılı KHK‘nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi; 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi; 8 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (c), (ğ) ve (i) bentleri ile idareye, Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 88 inci ve 115 inci maddelerine aykırı bir Ģekilde yasal kural koymayı da içeren mevzuat hazırlamak, mevzuat oluĢturmak ve usul ve esasları belirlemek yetkileri verilmiĢtir. Ġdarenin, yasama organına ait yetkiyi kullanarak, yasal kural koymasının ileride telafisi mümkün olmayan zararlara yol açacağı Ģüphesizdir. 3- 644 sayılı KHK‘nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (ı) bentleriyle, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢlarının özerklikleriyle bağdaĢmayan ve Anayasanın 6 ncı, 91 inci, 124 üncü, 127 nci ve 135 inci maddelerine aykırı olan düzenlemeler yapılmıĢtır. Meslek odalarının tarafsız ve bağımsız çalıĢmalarını ortadan kaldıran söz konusu düzenlemeler, meslek odaları ile üyesi bilirkiĢilerin kamu yararı doğrultusunda yürüttüğü mesleki hizmetleri sekteye uğratacak ve çok geniĢ bir kesimle birlikte bir bütün olarak kamunun zararına sonuçlanacaktır. 4- 644 sayılı KHK‘nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ğ) bendi ve 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendiyle, yerel yönetimlerin yetkisinde olan görev ve hizmetler, hukuki kaos yaratacak bir Ģekilde Çevre ve ġehircilik Bakanlığında merkezileĢtirilmekte; (j) bendiyle ise milli güvenliği tehdit eden düzenlemeler yapılmaktadır. Anayasanın 2 nci, 5 inci, 6 ncı, 7 nci, 87 nci, 117 nci ve 127 nci maddelerine aykırı olan söz konusu düzenlemelerin, hukuk sistemi ve ülke güvenliği açısından ileride telafisi olmayan zarar ve ziyanlara yol açacağı ve bunun geri dönüĢünün de olmayacağı değerlendirilmektedir. 5- 644 sayılı KHK‘nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendiyle, kamu kurum ve kuruluĢlarına ait bina ve tesislerin maliyet hesaplarını yaptırmak, inĢa, güçlendirme, tadil ve esaslı onarımlarını yapmak, yaptırmak veya denetlenmesini sağlamak görevleri Çevre ve ġehircilik Bakanlığına; 10 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendiyle, kamu kurum ve kuruluĢlarına ait bina ve tesislerin maliyet hesaplarını yaptırmak, ile (ç) bendiyle, özel bütçeli idareler ve düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile sosyal güvenlik kurumlarının yatırım programında bulunan bina ve tesislerin maliyet hesabını yaptırmak görevleri ise Yapı ĠĢleri Genel Müdürlüğüne verilmektedir. Bu düzenlemeler Anayasanın 2 nci, 91 inci, 128 inci ve 167 nci maddelerine aykırıdır. 4734 sayılı Kanuna göre gizli olan yaklaĢık maliyetin, gizliliğinin oratadan kaldırılması, kamu ihalelerinin eĢit Ģartlarla ve rekabetçi bir süreçte sürdürülmesini ortadan kaldırarak ihale yolsuzluk ve usulsüzlüklerini artırarak kamu üzerine mali yük oluĢturacak; devletin kolluk görevi olan denetimin üçüncü kiĢilere ihale ile yaptırılması ise kamu düzenini sarsarak telafisi olmayan zararların doğmasına yol açacaktır. 6- 644 sayılı KHK‘nin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (h), (ı), ve (i) bentleriyle (3) numaralı fıkrasında yapılan düzenlemelerle, özellikle imar hukuku konusunda getirilen yeni kurallar ve içeriği ve tanımı belli olmayan yeni plan isim ve kavramlarıyla, Anayasaya ve Yerel Yönetimler Özerklik ġartına aykırı olarak yerel yönetimlerin yetkilerine el konulurken, diğer yandan hukuk sisteminin belirliliğini ve güvenilirliğini ortadan kaldırarak hukuki kaosa yol açan düzenlemeler yapılmıĢtır. Yetki çatıĢmasını da içeren hukuki belirsizlik ve güvensizlik ortamının telafisi olmayan toplumsal maliyet ve zararlara yol açacağı değerlendirilmektedir. 7- 644 sayılı KHK‘nin 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) (b) ve (d) bentlerinde, yerel yönetimlerin özerkliği ile bağdaĢmayan, yetkilerini ortadan kaldıran, etkisiz ve iĢlemez kılan düzenlemeler yapılarak yerel yönetimlerin karar organlarının iradelerine, Anayasanın 127 nci maddesine aykırı olarak merkezi yönetim tarafından el atılmıĢtır. Yerel ihtiyaçların merkez tarafından belirlenerek merkez tarafından yürütülmesini öngören düzenlemeler, seçmen iradesini, demokratik süreçleri ve yerel demokrasiyi hiçe saymaktadır. Ġktidarın Anayasaya aykırı olarak merkezileĢmesi, demokratik toplum düzeninde telafisi olmayan zararlara yol açacaktır. 8- 644 sayılı KHK‘nin 14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrasında, MüfettiĢ Yardımcılarının giriĢ ve yeterlik sınavlarının usul ve esaslarının, MüfettiĢliğe yükselmelerinin, görev, yetki ve sorumluluklarının, BaĢkanlığın çalıĢma usul ve esasları ile diğer hususların yönetmelikle belirleneceği belirtilerek, Anayasanın 7 nci, 8 inci ve 128 inci maddelerine aykırı düzenlemeler yapılmıĢtır. Denetim hizmetini yürütmekle görevli meslek mensuplarının yasal güvenceden yoksun bir Ģekilde görev yapmaları, denetim mesleğinin tarafsızlığını ve bağımsızlığını ortadan kaldırarak kamunun ileride telafisi olmayan zararlarının doğmasına yol açacaktır. 9- 644 sayılı KHK‘nin 16 ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile Yüksek Fen Kuruluna, kamu kurum ve kuruluĢlarınca yapım ve yapım ile ilgili danıĢmanlık hizmet iĢlerine iliĢkin olarak akdedilen sözleĢmelerin yürütülmesinden doğan yeni fiyat tespiti anlaĢmazlıklarını idarenin talebi üzerine tarafları bağlayacak Ģekilde kesin olarak tespit etme görevi verilerek Anayasanın 2 nci, 9 uncu, 36 ncı ve 125 inci maddelerine aykırı düzenleme yapılmıĢtır. KiĢilerin yetkili yargı mercileri nezdinde hak aramalarını engelleyen söz konusu düzenleme, kiĢilerin ileride telafisi olmayan zararlarının doğmasına sebep olmaktadır. 10- 644 sayılı KHK geçici 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası ile Çevre ve ġehircilik Bakanlığında il müdür yardımcısı ve üstü kadroların tamamının liyakat ve kariyer ilkeleri yerine siyasi atamalar yapmak için yasayla boĢaltılması; il müdür yardımcılarının bulundukları kadro derecesiyle ihdas edilen ―araĢtırmacı‖ kadrolarına, il müdürü ve üstü kadrolarda bulunanların ise ―Bakanlık MüĢaviri‖ kadrolarına atanmaları öngörülerek, kazanılmıĢ hakları ortadan kaldıran; ―yasa önünde eĢitlik ilkesi‖ ile bağdaĢmayan ve kiĢilerin hak arama özgürlükleri ile yetkili yargı mercilerine dava açma haklarını ellerinden alan Anayasaya aykırı kurallar yasallaĢtırılmıĢtır. Yasayla boĢaltılmıĢ bulunan il müdür yardımcısı ve üstü yönetici kadrolarına siyasal iktidarın tarafgirlik ölçütleri bağlamında atamalar yapmasının önü açılırken; bu kadrolara kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde yükselen kadro görev unvanlarının hukuki sahibi kamu görevlileri ise, telafisi mümkün olmayan zararlarla karĢı karĢıya gelmiĢ bulunmaktadırlar. Öte yandan, Anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması, hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır. Anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi, özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir. Hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende, kiĢi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır. Bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla, Anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek Anayasa Mahkemesine dava açılmıĢtır. IV. SONUÇ VE ĠSTEM 29.06.2011 tarihli ve 644 sayılı ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‖nin; 1) Tümü ve Ayrı Ayrı Tüm Maddeleri ile Eki (I) Sayılı Cetvel, Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 87 nci ve 91 inci maddelerine; 2) 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki, ―… imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak …‖ ibaresi ile 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki, ―Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına iliĢkin usul ve esasları belirlemek …‖ ibaresi; 8 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki, ―… mevzuatı hazırlamak, …‖, (c) bendindeki, ―… ve ilgili mevzuatı hazırlamak.‖, (ğ) bendindeki, ―… usul ve esasları tespit etmek, …‖, (i) bendindeki, ―… ve mevzuat oluĢturmak.‖ ibareleri, Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 88 inci ve 115 inci maddelerine; 3) 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki, ―… Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliĢtirmek, uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak.‖ ile 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki ―… mimarlık, mühendislik, …‖ ibaresi ile (d) bendi ve (ı) bendindeki ―Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin mevzuatı hazırlamak ve bunları denetlemek‖ ifadeleri, Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 91 inci, 124 üncü, 127 nci ve 135 inci maddelerine; 4) 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ğ) bendindeki, ―Gecekondu, kıyı alanları ve tesisleri ile niteliğinin bozulması nedeniyle orman ve mera dıĢına çıkarılan alanlar dâhil kentsel ve kırsal alan ve yerleĢmelerde yapılacak iyileĢtirme, yenileme ve dönüĢüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esasları belirlemek, Bakanlar Kurulunca belirlenen bu nitelikteki uygulamalar ile finans merkezleri ve benzeri özel proje alanları ve özel yapım gerektiren yapılaĢmalar ile‖ ibaresi ile 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendinin ve (j) bendindeki, ―Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen alanlar ile …‖ Ġbaresi ile ―… milli güvenliğe dair tesisler, askeri yasak bölgeler …‖ ve ―… genel sığınak alanları, özel güvenlik bölgeleri …‖ ve ―… yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı madde üretim tesisleri ve depoları, akaryakıt ve sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı istasyonları gibi alanlar …‖ ibareleri, Anayasanın 2 nci, 5 inci, 6 ncı, 7 nci, 87 nci, 117 nci ve 127 nci maddelerine; 5) 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendindeki ―… veya yaptırmak …‖ ile ―… veya denetlenmesini sağlamak.‖ ve 10 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki, ―… maliyet hesaplarını yapmak …‖ ifadesinden sonra gelen, ―… veya yaptırmak …‖ ile (ç) bendindeki, ―… veya yaptırmak, …‖ ibareleri, Anayasanın 2 nci, 91 inci, 128 inci ve 167 nci maddelerine; 6) 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki, ―… ve çevre düzeni planlarını …‖; (h) bendindeki, ―… ilgili idareler tarafından Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, resen onaylamak.‖; (ı) bendindeki ―… tespit etmek …‖ ibareleri ile (i) bendi ve (3) numaralı fıkrasındaki, ―… büyükĢehir olmayan illerde ise Bakanlık …‖ ibareleri, Anayasanın 2 nci, 90 ıncı, 91 inci ve 127 nci maddelerine; 7) 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile (b) bendindeki, ―… gerektiğinde yapmak, yaptırmak, onaylamak, izlemek ve uygulanmasını denetlemek.‖ ve (d) bendindeki, ―… mahalli idarelerin talepleri aranmaksızın …‖ ifadeleri, Anayasanın 127 nci maddesine; 8) 14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası, Anayasanın 7 nci, 8 inci ve 128 inci maddelerine; 9) 16 ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendindeki, ―… hariç olmak üzere diğer anlaĢmazlıkları …‖ ibaresi ile ―… ve yeni fiyat anlaĢmazlıklarında ise tarafları bağlayacak Ģekilde fiyatı kesin olarak tespit etmek.‖ Ġfadesi, Anayasanın 2 nci, 9 uncu, 36 ncı ve 125 inci maddelerine; 10) Geçici 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası, Anayasanın 2 nci, 10 uncu, 36 ncı ve 125 inci maddelerine; aykırı olduklarından iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine iliĢkin istemimizi saygı ile arz ederiz.‖ II- YASA METĠNLERĠ A- Ġptali Ġstenilen Kanun Hükmünde Kararname Kuralları 29.6.2011 günlü, 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‘nin iptali istenen kuralları ile eki (I) Sayılı Cetvel ve Listeler Ģöyledir: “MADDE 1- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı; Çevre ve ġehircilik Bakanlığının kuruluĢ, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir. MADDE 2- (1) Çevre ve ġehircilik Bakanlığının görevleri Ģunlardır: a) YerleĢmeye, çevreye ve yapılaĢmaya dair imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak, uygulamaları izlemek ve denetlemek, Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliĢtirmek, uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak. b) Çevrenin korunması ve iyileĢtirilmesi ile çevre kirliliğinin önlenmesi için prensip ve politikalar tespit etmek, standart ve ölçütler geliĢtirmek, programlar hazırlamak; bu çerçevede eğitim, araĢtırma, projelendirme, eylem planları ve havza koruma planları ile kirlilik haritalarını oluĢturmak, bunların uygulama esaslarını tespit etmek ve izlemek, iklim değiĢikliği ile ilgili iĢ ve iĢlemleri yürütmek. c) Faaliyetleri sonucu alıcı ortamlara katı, sıvı ve gaz hâlde atık bırakarak kirlilik oluĢturan veya oluĢturması muhtemel her türlü tesis ve faaliyetin, çevresel etkilerini değerlendirmek; alıcı ortamlar ile ilgili ölçüm ve izleme çalıĢmalarını yapmak; bahse konu tesis ve faaliyetleri izlemek, izin vermek, denetlemek ve gürültünün kontrol edilmesini sağlamak. ç) Her tür ve ölçekteki fiziki planlara ve bunların uygulanmasına yönelik temel ilke, strateji ve standartları belirlemek ve bunların uygulanmasını sağlamak, Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen alanlar ile merkezi idarenin yetkisi içindeki kamu yatırımları, mülkiyeti kamuya ait olan arsa ve araziler üzerinde yapılacak olan yapılarda, millî güvenliğe dair tesisler, askerî yasak bölgeler, genel sığınak alanları, özel güvenlik bölgeleri, enerji ve telekomünikasyon tesislerine iliĢkin etütleri, harita, plan, parselasyon planlarını ve değiĢikliklerini resen yapmak, yaptırmak, onaylamak ve baĢvuru tarihinden itibaren iki ay içinde yetkili idarelerce ruhsatlandırma yapılmaması halinde resen ruhsat ve yapı kullanma izni vermek. d) Mekânsal strateji planlarını ilgili kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği yapmak suretiyle hazırlamak ve mahallî idarelerin plan kararlarının bu stratejilere uygunluğunu denetlemek. e) Millî Savunma Bakanlığının inĢaat millî ve NATO alt yapı hizmetleri ile UlaĢtırma Bakanlığına bağlı genel müdürlüklere kanunlarla yapım yetkisi verilmiĢ olan özel ihtisas iĢleri hariç kamu kurum ve kuruluĢlarına ait bina ve tesislerin ihtiyaç programlarını hazırlamak, her türlü etüt, proje ve maliyet hesaplarını yapmak veya yaptırmak, onaylamak veya onaylanmasını sağlamak, inĢa, güçlendirme, tadil ve esaslı onarımlarını yapmak, yaptırmak ve denetlemek veya denetlenmesini sağlamak. f) Yapı denetimi sistemini oluĢturmak ve yapılarda enerji verimliliğini artıran düzenlemeleri yapmak, yönetmek, izlemek; yapı malzemelerinin denetimine ve uygunluk değerlendirmesine iliĢkin iĢ ve iĢlemleri yapmak. g) Konut sektörüne iliĢkin strateji geliĢtirme ve programlama iĢ ve iĢlemlerini yürütmek, yapı kooperatifçiliğinin geliĢmesini sağlayacak tedbirleri almak ve 5543 sayılı Ġskân Kanunu uyarınca Bakanlığa verilen görevleri yapmak. ğ) Gecekondu, kıyı alanları ve tesisleri ile niteliğinin bozulması nedeniyle orman ve mera dıĢına çıkarılan alanlar dâhil kentsel ve kırsal alan ve yerleĢmelerde yapılacak iyileĢtirme, yenileme ve dönüĢüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esasları belirlemek, Bakanlar Kurulunca belirlenen bu nitelikteki uygulamalar ile finans merkezleri ve benzeri özel proje alanları ve özel yapım gerektiren yapılaĢmalar ile 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu uyarınca Toplu Konut Ġdaresi BaĢkanlığı tarafından yapılan uygulamalara iliĢkin her tür ve ölçekte etüt, harita, plan, parselasyon planı ve yapı projelerini yapmak, yaptırmak, onaylamak, kamulaĢtırma, ruhsat ve yapım iĢlerini gerçekleĢtirmek, yapı kullanma izinlerini vermek ve bu alanlarda kat mülkiyetinin kurulmasını sağlamak. h) 657 sayılı Harita Genel Komutanlığı Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla, Ulusal Coğrafi Bilgi Sisteminin kurulmasına, kullanılmasına ve geliĢtirilmesine dair iĢ ve iĢlemleri yapmak, yaptırmak, mahallî idarelerin planlama, harita, altyapı ve üstyapıya iliĢkin faaliyetleri ile ilgili kent bilgi sistemlerinin kurulması, kullanılması ve Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi ile entegre olmasını desteklemek. ı) Bakanlığın görev alanına giren konularda mahallî idarelerin idarî ve teknik kapasitesinin geliĢtirilmesi için çalıĢmalarda bulunmak ve bunlara teknik destek sağlamak. i) Bayındırlık ve iskân iĢleri ile ilgili Ģartname, tip sözleĢme, yıllık rayiç, birim fiyat, birim fiyatlara ait analiz ve tarifleri hazırlamak ve yayımlamak. j) Küresel iklim değiĢikliği ve bununla ilgili gerekli tedbirlerin alınması için plan ve politikaları belirlemek. k) Bakanlığın görev alanına giren konularda uluslararası çalıĢmaların izlenmesi ve bunlara katkıda bulunulması maksadıyla ulusal düzeyde yapılan hazırlıkları ilgili kuruluĢlarla iĢbirliği halinde yürütmek. l) Mevzuatla Bakanlığa verilen diğer görev ve hizmetleri yapmak. MADDE 3- (1) Bakanlık, merkez ve taĢra teĢkilatından oluĢur. (2) Bakanlık merkez teĢkilatı ekli (I) sayılı cetvelde gösterilmiĢtir. MADDE 4- (1) Bakanlık teĢkilatının en üst amiri olan Bakan, Bakanlık icraatından ve emri altındakilerin faaliyet ve iĢlemlerinden BaĢbakana karĢı sorumlu olup aĢağıdaki görev, yetki ve sorumluluklara sahiptir: a) Bakanlığı Anayasaya, kanunlara, hükümet programına ve Bakanlar Kurulunca belirlenen politika ve stratejilere uygun olarak yönetmek. b) Bakanlığın görev alanına giren hususlarda politika ve stratejiler geliĢtirmek, bunlara uygun olarak yıllık amaç ve hedefler oluĢturmak, performans ölçütleri belirlemek, Bakanlık bütçesini hazırlamak, gerekli kanuni ve idari düzenleme çalıĢmalarını yapmak, belirlenen stratejiler, amaçlar ve performans ölçütleri doğrultusunda uygulamayı koordine etmek, izlemek ve değerlendirmek. c) Bakanlık faaliyetlerini ve iĢlemlerini denetlemek, yönetim sistemlerini gözden geçirmek, teĢkilat yapısı ve yönetim süreçlerinin etkililiğini gözetmek ve yönetimin geliĢtirilmesini sağlamak. ç) Faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluĢları ile iĢbirliği ve koordinasyonu sağlamak. MADDE 5- (1) MüsteĢar, Bakandan sonra gelen en üst düzey kamu görevlisi olup Bakanlık hizmetlerini, Bakan adına ve onun emir ve yönlendirmesi doğrultusunda, mevzuat hükümlerine, Bakanlığın amaç ve politikalarına, stratejik planına uygun olarak düzenler ve yürütür. Bu amaçla, Bakanlık kuruluĢlarına gereken emirleri verir ve bunların uygulanmasını gözetir ve sağlar. MüsteĢar bu hizmetlerin yürütülmesinden Bakana karĢı sorumludur. (2) MüsteĢara yardımcı olmak üzere dört MüsteĢar Yardımcısı görevlendirilebilir. MADDE 6- (1) Bakanlığın hizmet birimleri Ģunlardır: a) Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü. b) Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü. c) Çevresel Etki Değerlendirmesi, Ġzin ve Denetim Genel Müdürlüğü. ç) Yapı ĠĢleri Genel Müdürlüğü. d) Ġmar ve Kentsel Altyapı Genel Müdürlüğü. e) Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü. f) Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü. g) Rehberlik ve TeftiĢ BaĢkanlığı. ğ) Strateji GeliĢtirme BaĢkanlığı. h) Yüksek Fen Kurulu BaĢkanlığı ı) Hukuk MüĢavirliği. i) DıĢ ĠliĢkiler Dairesi BaĢkanlığı. j) Avrupa Birliği Yatırımları Dairesi BaĢkanlığı. k) Eğitim ve Yayın Dairesi BaĢkanlığı. l) Personel Dairesi BaĢkanlığı. m) Destek Hizmetleri Dairesi BaĢkanlığı. n) Basın ve Halkla ĠliĢkiler MüĢavirliği. o) Özel Kalem Müdürlüğü. MADDE 7- (1) Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğünün görevleri Ģunlardır: a) YerleĢme, yapılaĢma ve arazi kullanımına yön veren, her tür ve ölçekte fiziki planlara ve uygulamalara esas teĢkil eden üst ölçekli mekânsal strateji planlarını ve çevre düzeni planlarını ilgili kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği yaparak hazırlamak, hazırlatmak, onaylamak ve uygulamanın bu stratejilere göre yürütülmesini sağlamak. b) Kentlerde ve kırsal alanlarda arazi kullanımına iliĢkin temel ilke, strateji ve standartları belirlemek ve uygulanmasını sağlamak. c) Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına iliĢkin usul ve esasları belirlemek, havza veya bölge bazında çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, onaylamak ve bu planların uygulanmasını ve denetlenmesini sağlamak. ç) Sektörel planların havza veya bölge düzeyindeki mekânsal strateji planlarına ve çevre düzeni planlarına uyumlu hazırlanmasını sağlamak. d) Risk yönetimi ve sakınım planlarının yapılmasına ve onaylanmasına iliĢkin kuralları belirlemek ve izlemek, plana esas jeolojik ve jeoteknik etütleri yapmak, yaptırmak ve onaylamak. e) Arazi ve arsa düzenlemesi ve parselasyon planlarının hazırlanmasına iliĢkin genel ilke, strateji ve esasları belirlemek ve uygulanmasını sağlamak. f) Bakanlar Kurulunca belirlenen proje kapsamı içerisinde kalmak kaydıyla kamuya ait tescilli araziler ile tescil dıĢı araziler ve muvafakatleri alınmak koĢuluyla özel kiĢi veya kuruluĢlara ait arazilerin yeniden fonksiyon kazandırılıp geliĢtirilmesine yönelik olarak her tür ve ölçekte etüt, harita, plan, parselasyon planı, kamulaĢtırma, arazi ve arsa düzenlemesi yapmak, yaptırmak ve onaylamak. g) Belediyelerin mücavir alanları ile köylerin yerleĢik alanlarının sınırlarının tespitine iliĢkin usul ve esasları belirlemek ve tespit edilen sınırları onaylamak. ğ) Ġdarelerin ihtilafı halinde, genel imar düzeni ve uyumunu sağlamak üzere, her türlü etüt, harita ve imar planı, plan değiĢikliği, plan revizyonu, parselasyon planı hazırlanması, onaylanması ve uygulanmasında koordinasyon sağlamak, ihtilafları gidermek, gerektiğinde ihtilaf konusu iĢi resen yapmak, yaptırmak ve onaylamak. h) Her tür ve ölçekteki fiziki planların birbiriyle uyumunu ve mekânsal strateji planları hedeflerine ve kararlarına uygunluğunu sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri almak, ilgili idareler tarafından Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak. ı) BütünleĢik kıyı alanları yönetimi ve planlaması çalıĢmaları, kıyı alanlarının düzenlenmesine dair iĢ ve iĢlemler ile bu alanlara iliĢkin jeolojik ve jeoteknik etütleri yapmak, yaptırmak ve onaylamak, kıyı kenar çizgisini tespit etmek, onaylamak ve tescilini sağlamak. i) Kıyı ve dolgu alanları ile bu alanların fonksiyonel ve fiziksel olarak devamı niteliğindeki geri sahalarına iliĢkin her tür ve ölçekteki etüt, harita ve planları yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak ve bunların uygulanmasını sağlamak. j) Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen alanlar ile merkezi idarenin yetkisi içindeki kamu yatırımları, millî güvenliğe dair tesisler, askerî yasak bölgeler, 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun hükümleri çerçevesinde yapılacak binalar, genel sığınak alanları, özel güvenlik bölgeleri, enerji ve telekomünikasyon tesisleri ile ilgili altyapı, üstyapı ve iletim hatları, yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı madde üretim tesisleri ve depoları, akaryakıt ve sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı istasyonları gibi alanlar ile ilgili her tür ve ölçekteki planların yapılmasına iliĢkin esasları belirlemek, bunlara iliĢkin her tür ve ölçekteki harita, etüt, plan ve parselasyon planlarını gerektiğinde yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak. k) Planlamaya iliĢkin iĢ ve iĢlemlerde, bakanlıklar, mahallî idareler ve meslek kuruluĢları arasında koordinasyonu sağlamak, planlama sürecinin iyileĢtirilmesini ve geliĢtirilmesini temin etmek. l) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. (2) Çevre düzeni planlarının Bakanlıkça belirlenen mekânsal strateji planlarına, imar planlarının ise mekânsal strateji planlarına veya çevre düzeni planlarına aykırılığının tespit edilmesi halinde ilgili idareler Bakanlıkça verilen süre içerisinde aykırılıkları giderir. (3) Birinci fıkranın (a) bendinde belirtilen ulusal ve bölgesel nitelikteki fiziki planları Bakanlık yapar, yaptırır ve onaylar. BüyükĢehir belediyeleri sınırları içerisindeki çevre düzeni planlarını büyükĢehir belediyeleri, büyükĢehir olmayan illerde ise Bakanlık yapar, yaptırır ve onaylar. MADDE 8- (1) Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünün görevleri Ģunlardır: a) Çevre kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü ile ilgili mevzuatı hazırlamak, standart geliĢtirmek, ölçüm, tespit ve kalite ölçütlerini belirlemek; alıcı ortam özelliklerine göre çevre kirliliği yönünden görüĢ vermek. b) Hava kalitesinin korunması, hava kirliliği, gürültü ve titreĢimin azaltılması veya bertaraf edilmesi için hedef ve ilkeleri belirlemek; temiz hava eylem planları yapmak ve yaptırmak; konuyla ilgili kurum ve kuruluĢlarla koordineli çalıĢmalar yapmak, ölçüt ve standartları belirlemek. c) Temiz üretim ve entegre kirlilik önleme çalıĢmalarına yönelik politika ve stratejileri belirlemek ve ilgili mevzuatı hazırlamak. ç) Yenilenebilir enerji kaynakları baĢta olmak üzere, temiz enerji kullanımını teĢvik etmek, yakıtların hava kirliliğine yol açmayacak Ģekilde kullanılabilmesi için hedef ve ölçütleri belirlemek. d) Serbest bölgeler dâhil olmak üzere, ülke genelinde çevreye olumsuz etkileri olan atık ve kimyasallar ile hava kirliliği, gürültü ve titreĢim ile ilgili ölçütleri belirlemek. e) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ile nükleer güvenlik konusunda iĢbirliği yapmak. f) Etkili bir çevre yönetimi gerçekleĢtirmek, atık ve kimyasalların çevre ile uyumunu sağlamak üzere gerekli ekonomik araçları belirlemek ve bu konuda standartlar geliĢtirmek. g) Motorlu kara taĢıtlarının egzoz emisyonlarının kontrolü için idarî, malî ve teknik usul ve esaslar ile standartları belirlemek. ğ) Yeraltı ve yerüstü sularının, denizlerin ve toprağın korunması, kirliliğin önlenmesi veya bertaraf edilmesi maksadıyla hedefleri, ilkeleri ve kirletici unsurları belirlemek, kirliliğin giderilmesi ve kontrolüne iliĢkin usul ve esasları tespit etmek, acil müdahale planları yapmak ve yaptırmak. (Raportör notu: Bu bent 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile tamamen değiĢtirilmiĢtir.) h) Atık ve kimyasalların yönetimine iliĢkin hedef, politika ve ölçütleri belirlemek. ı) Atık bertaraf tesisleri ile kimya sınai tesisleri ve deniz kirliliğine yönelik acil müdahale planları yapmak ve yaptırmak. i) Atıkların kaynağında en aza indirilmesi, sınıflara ayrılması, toplanması, taĢınması, geçici depolanması, geri kazanılması, bertaraf edilmesi, yeniden kullanılması, arıtılması, enerjiye dönüĢtürülmesi ve nihaî depolanması konularında politika ve strateji belirlemek ve mevzuat oluĢturmak. j) Ġlgili kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği içinde atık ve kimyasalların taĢınması ile tehlikeli atık ve kimyasalların taĢınma lisanslarına iliĢkin esasları belirlemek. k) Yasaklanacak ve kısıtlanacak yakıt, atık ve kimyasalların ve bunlar ile çevre kirliliğine yol açabilecek diğer maddelerin ithalat ve ihracatına iliĢkin ölçütleri belirlemek. l) Ulusal çevre stratejisi ve eylem planlarını yürütmek ve koordine etmek. m) Küresel iklim değiĢikliği ve ozon tabakasının incelmesi ile ilgili tedbirlerin alınmasına yönelik plan, politika ve stratejileri belirlemek amacıyla diğer kurum ve kuruluĢlarla koordinasyon sağlamak. n) Görev alanına giren konularda ulusal ve uluslararası çalıĢmaları izlemek ve yürütmek. o) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. MADDE 9- (1) Çevresel Etki Değerlendirmesi, Ġzin ve Denetim Genel Müdürlüğünün görevleri Ģunlardır: a) Çevresel etki değerlendirmesi ve stratejik çevresel değerlendirme çalıĢmalarını yapmak ve bu konuda gerekli kararları almak, izlemek ve denetlemek. b) Çevre kirliliğini önleme ve çevre kalitesini iyileĢtirmeye yönelik her türlü faaliyet ile bunlarla alakalı bütün konularda uygulama ve izleme süreçlerini yürütmek, gerekli tedbirleri almak ve aldırmak; tesis ve faaliyetleri denetlemek, çevre izni ve lisansı vermek. c) Kurulacak tesisler için alıcı ortam özelliklerine göre çevre kirliliği konusunda görüĢ vermek, izlemek ve gerektiğinde müdahale etmek, emisyon, deĢarj ve atıklar ile arıtma ve bertaraf sistemlerini izlemek ve denetlemek, tesisler için kurulacak arıtma sistemlerinin projelerini onaylamak. ç) Yasaklanacak ve kısıtlanacak atık ve kimyasallar ile yakıtların ve çevre kirliliğine yol açabilecek diğer maddelerin ithalat ve ihracatına dair kontrol ve uygunluk belgesi taleplerini değerlendirmek ve sonuçlandırmak. d) Ġlgili kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği içinde atık ve kimyasalların taĢınması ile tehlikeli atık ve kimyasalların taĢınma lisanslarına iliĢkin esasların uygulanmasını sağlamak, izlemek ve denetlemek; atık ve kimyasallarla kirlenmiĢ alanların mevcut kirlilik durumlarının tespiti, çevre ve insan sağlığına yönelik risklere ve kirlenmiĢ alanların iyileĢtirilmesine iliĢkin çalıĢmaları yapmak ve yaptırmak. e) Serbest bölgeler dâhil olmak üzere, ülke genelinde çevreye olumsuz etkileri olan atık ve kimyasallar ile hava kirliliği, gürültü, titreĢim ve iyonlaĢtırıcı olmayan radyasyon ile ilgili faaliyetleri izlemek, yeraltı ve yerüstü sularına, denizlere ve toprağa olumsuz etkileri olan her türlü faaliyeti belirlemek, denetlemek, tehlikeli hallerde veya gerekli durumlarda faaliyetleri durdurmak. f) Yeraltı ve yerüstü sularının, denizlerin ve toprağın korunması, kirliliğin önlenmesi veya bertaraf edilmesi maksadıyla kirliliğin giderilmesi ve kontrolüne iliĢkin uygulamaları sağlamak, yeraltı ve yerüstü su, deniz ve toprak kirliliğine karĢı hazırlıklı olmak, müdahale ve mücadele kapasitesini artırmak için gerekli tedbirleri almak ve aldırmak; çevrenin korunması, maksadıyla uygun teknolojileri belirlemek ve bu maksatla kurulacak tesislerin vasıflarını tespit etmek ve bu çerçevede gerekli tedbirleri almak ve aldırmak. g) Temiz hava merkezlerinin kurulması ve yönetilmesiyle ilgili iĢ ve iĢlemleri yürütmek. ğ) Yenilenebilir enerji kaynakları baĢta olmak üzere temiz enerji kullanımını desteklemek, yakıtların hava kirliliğine yol açmayacak Ģekilde kullanılabilmesi için gerekli önlemleri almak veya aldırmak. h) Motorlu kara taĢıtları egzoz emisyonlarının belirlenen standartlara uygunluğunu belgelemek, izlemek ve denetlemek. ı) Alıcı ortamları izlemek, buna iliĢkin altyapıyı oluĢturmak, çevre kirliliği ile ilgili olarak ölçüm, tespit ve kalite ölçütlerini uygulamak ve uygulanmasını sağlamak; çevreyle ilgili her türlü ölçüm, izleme, analiz ve kontroller yapacak laboratuvarlar kurmak, kurdurmak, bunların akreditasyon iĢlemlerini yapmak, yaptırmak; alıcı ortamlar konusunda ölçüm yapacak kuruluĢları belirlemek. i) Atıkların kaynağında en aza indirilmesi, sınıflara ayrılması, toplanması, taĢınması, geçici depolanması, geri kazanılması, bertaraf edilmesi, yeniden kullanılması, arıtılması, enerjiye dönüĢtürülmesi ve nihai depolanması konularında geri kazanımı artırıcı sistemleri kurmak, kurdurmak, uygun teknolojileri belirlemek; her türlü atık bertaraf tesislerine belirlenen usul ve esaslara göre lisans vermek ve bunları izlemek ve denetlemek. j) Bakanlığın görev alanına giren ürünlerin ilgili mevzuat ve teknik düzenlemelere uygunluğunu ve güvenirliğini tespit etmek amacıyla denetim yapmak, yaptırmak, yetkili kuruluĢlar arasında koordinasyonu sağlamak. k) Mahalli çevre kurullarının çalıĢmalarını takip etmek ve yönlendirmek. l) Çevre envanterini ve çevre durum raporlarını hazırlamak ve Avrupa Çevre Ajansı ile iliĢkileri yürütmek. m) Görev alanına giren faaliyetleri izlemek ve denetlemek, uluslararası çalıĢmaları izlemek ve ulusal düzeyde uygulanmasını sağlamak. n) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. MADDE 10- (1) Yapı ĠĢleri Genel Müdürlüğünün görevleri Ģunlardır: a) Kamu kurum ve kuruluĢlarına ait her türlü yapılar ile ilgili genel ilkeleri, stratejileri ve standartları belirlemek ve uygulanmasını sağlamak. b) Kamu yatırımlarının projeleri ve yapımla ilgili iĢ ve iĢlemlere iliĢkin usul ve esaslar ile etüt ve projelerin niteliklerini belirlemek ve uygulanmasını sağlamak. c) Genel bütçe kapsamındaki kamu kurum ve kuruluĢlarına ait bina ve tesislerin ihtiyaç programlarını hazırlamak, etüt ve projelerini ve maliyet hesaplarını yapmak veya yaptırmak, onaylamak veya onaylanmasını sağlamak, inĢa, güçlendirme, tadil ve esaslı onarımlarını yapmak veya yaptırmak. ç) Talep edilmesi ve uygun görülmesi halinde, özel bütçeli idareler ve düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile sosyal güvenlik kurumlarının yatırım programında bulunan bina ve tesislerin proje, maliyet hesabı ve inĢaatlarını yapmak veya yaptırmak, onaylamak veya onaylanmasını sağlamak. d) 5543 sayılı Kanun ile Bakanlığa verilen görevleri yapmak. e) 5543 sayılı Kanun uyarınca daimi iskân için kamu kurum ve kuruluĢlarınca yaptırılacak her türlü yapılara ve konutlara iliĢkin etüt ve planlama iĢlerini yapmak veya yaptırmak, onaylamak veya onaylanmasını sağlamak, daimi iskân için yaptırılacak her türlü yapıların inĢaatlarını yapmak veya yaptırmak. f) Yapılarda kullanılacak malzemelerin kullanım amacına uygunluğuna dair esasları belirlemek, koordinasyon ve yetkilendirme çalıĢmalarını yürütmek, yapı malzemelerine iliĢkin standartların hazırlanıp yayımlanmasını sağlamak. g) Yapı malzemelerinin üretim, satıĢ, nakil ve kullanma safhalarında her türlü mekânda ve ortamda gözetim ve denetimini yapmak. ğ) Yapı malzemesi numunelerinin test ve deneylerini ilgili standarda göre yapmak, yaptırmak ve ülke genelinde laboratuvar altyapısını geliĢtirmek. h) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. (2) Birinci fıkranın (ç) bendi Bakanlıkça yeterli teknik teĢkilatı olduğu kabul edilen kurum ve kuruluĢlar hakkında uygulanmayabilir. MADDE 11- (1) baĢlığı ―Altyapı Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevleri Ģunlardır: a) Mahallî idarelerin su temini, kanalizasyon, su ve atıksu arıtma, yağmur suyu drenajı, katı atıkların bertarafı, ulaĢtırma, elektrik, doğalgaz gibi enerji altyapı sistemleri ile telefon, bilgisayar ve benzeri iletiĢim altyapı sistemleri ile ilgili genel planlama, programlama, fizibilite, projelendirme, inĢa, iĢletme, finansman ihtiyacı ve yatırım önceliklerini belirlemek. b) Mekânsal strateji planları ile çevre düzeni ve imar planlarına uygun olarak teknik altyapı tesislerinin planlamasına, projelendirilmesine ve yapılmasına iliĢkin usul ve esasları belirlemek, gerektiğinde yapmak, yaptırmak, onaylamak, izlemek ve uygulanmasını denetlemek. c) Mahallî idarelere altyapı konularında teknik destek sağlamak ve eğitim vermek. ç) Altyapı birlikleri kurulması konusunda mahallî idareler arasında iĢbirliği ve koordinasyonu sağlamak. d) Mahallî idarelerin talepleri üzerine teknik altyapı tesislerine ait harita, plan, proje, keĢif ve etütleri yapmak veya yaptırmak, tesis ve yapılardan mahallînce yaptırılmasına imkân olmayan veya Bakanlık tarafından toplu olarak yaptırılmasında fayda bulunanları yatırım programına alarak, mahallî idarelerin talepleri aranmaksızın hibe veya fon yardımlarının katkısıyla gerçekleĢtirilecek olanları yapmak veya yaptırmak. e) Teknik altyapıya iliĢkin tüm konularda bakanlıklar arası ve Bakanlık birimleri arasında uygulamada birliktelik ve koordinasyon sağlamak ve teknik altyapı tesislerine iliĢkin envanteri tutmak. f) Her türlü altyapıya iliĢkin zemin etütleri dâhil tüm etütlere, yapı projelerine, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni düzenlenmesine dair usul ve esasları belirlemek, uygulamalarda mahallî idareleri yönlendirmek ve rehberlik etmek. g) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. MADDE 12- (1) Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğünün görevleri Ģunlardır: a) YerleĢme ve yapılaĢmaya yönelik mimarlık, mühendislik, müteahhitlik ve müĢavirlik hizmetlerine iliĢkin düzenlemeleri yapmak, uygulamaları denetlemek ve izlemek. b) Gerçek kiĢilere ve özel hukuk tüzel kiĢilerine ait her türlü yapılar ile ilgili genel ilkeleri, stratejileri ve standartları belirlemek ve uygulanmasını sağlamak. c) Planlama, harita yapımı, arazi ve arsa düzenlemesi, değerleme, parselasyon, etüt ve proje müellifliği, harita plan, proje ve yapım kontrol müĢavirliği, her türlü altyapı ve tesisat dâhil olmak üzere yapı müteahhitliği gibi hizmet alanlarında çalıĢan gerçek veya tüzel kiĢilerin görev, yetki ve sorumluluklarına ve kayıtlarının tutulmasına iliĢkin esasları belirlemek, mesleki yeterlikleri ile kuruluĢ yeterliklerini değerlendirerek bunlara tescil ve yeterlik belgeleri vermek veya verilmesini ve kayıtlarının tutulmasını sağlamak. ç) Planlı ve plansız alanlardaki projelendirme ve yapılaĢmaya, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izinlerinin ulusal adres veri tabanına dayalı olarak düzenlenmesine iliĢkin usul, esas ve standartları belirlemek. d) Planlama, projelendirme, yapım ve kamulaĢtırma iĢ ve iĢlemlerinde görev alacak bilirkiĢilerin niteliklerine ve mesleki yeterliklerine iliĢkin usul ve esasları belirlemek. e) 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ile Bakanlığa verilen görevleri yapmak. f) Yöresel mimarinin ve yapılarda yerel malzemenin kullanımının teĢvik edilmesi, binalarda enerji verimliliğinin sağlanması ve ileri yapım teknolojilerinin kullanılması ve yaygınlaĢtırılması için gerekli tedbirleri almak. g) Kamu kurum ve kuruluĢları ile gerçek kiĢilere ve özel hukuk tüzel kiĢilerine ait her türlü yapıların denetlenmesinde görev alan mimar ve mühendisler ile yardımcı kontrol elemanlarını denetlemek, ilgili idareler ile denetim ve müĢavirlik kuruluĢlarınca denetlenmesini sağlamak. ğ) Yapım iĢlerinde görev alan Ģantiye Ģefleri, fen elemanları ve yetki belgeli ustaların faaliyetlerinin, durumlarına göre, ilgili idarelerce veya meslek kuruluĢlarınca denetlenmesini sağlamak. h) Kamuya ve özel sektöre ait her türlü yapı ve tesisin projelerinin ve yapım iĢlerinin denetlenmesinde görev alacak mimar ve mühendisler ile yardımcı kontrol elemanlarının, yapı denetim kuruluĢlarının ve müĢavirlik kuruluĢlarının niteliklerine, görev, yetki ve sorumluluklarına iliĢkin esasları belirlemek, mesleki yeterlikleri ile kuruluĢ yeterliklerini değerlendirerek bunlara belge verilmesini ve kayıtlarının tutulmasını sağlamak. ı) Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin mevzuatı hazırlamak ve bunları denetlemek. i) Çevre yönetimi, çevre denetimi ve çevresel etki değerlendirilmesi iĢ ve iĢlemlerinde görev alanların niteliklerine, görev, yetki ve sorumluluklarına iliĢkin esasları belirlemek, mesleki yeterlikleri ile kuruluĢ yeterliklerini değerlendirerek bunlara belge verilmesini ve kayıtlarının tutulmasını sağlamak. j) Çevresel etki değerlendirmesi raporu hazırlanmasında, çevre laboratuvarları, çevre danıĢmanlık firmaları ile belediyelerin çevre koruma tesislerinin projelerinde ve iĢletilmesinde görev alacak elemanları eğitmek, proje ve tesis ölçütlerini geliĢtirmek ve mesleki yetkinliği artırmak. k) Konut politikalarının belirlenmesine yönelik çalıĢmalarda bulunmak, belirlenmiĢ politika, plan ve stratejilere göre uygulamayı temin ve sonuçlarını takip etmek. l) Yapı kooperatiflerinin ve üst birliklerinin kurulması, iĢleyiĢi ve denetlenmesine iliĢkin iĢ ve iĢlemleri yürütmek, kuruluĢ kayıtlarının ve sicillerinin tutulmasını sağlamak ve uygulamaları denetlemek. m) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. MADDE 13- (1) Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğünün görevleri Ģunlardır: a) Ulusal Coğrafi Bilgi Sisteminin kurulmasına, kullanılmasına ve geliĢtirilmesine dair iĢ ve iĢlemleri yapmak ve yaptırmak. b) ÇağdaĢ coğrafi bilgi teknolojilerinin ülkede etkin ve verimli bir Ģekilde kullanılmasını teĢvik etmek ve eĢgüdümü sağlamak. c) Coğrafi veri ve bilginin ulusal düzeyde üretimine, kalitesine ve paylaĢımına yönelik standartlar ile bunlara iliĢkin temel politika ve stratejilerin belirlenmesini sağlamak ve gerekli mevzuatı hazırlamak. ç) Coğrafi bilgi sistemleri konusunda ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluĢlarca gerçekleĢtirilen çalıĢmalarda ülkemizi temsil etmek, iĢbirliği ve uyum çalıĢmalarını koordine etmek. d) Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi kapsamına giren tüm konularda, resmi ve özel kurum ve kuruluĢlarca üretilen verilerin Bakanlık birimlerince kullanılmasını ve değerlendirilmesini sağlamak. e) Bakanlık hizmetlerinin etkin bir Ģekilde yürütülebilmesi için Bakanlık mekânsal veri altyapısının oluĢturulması ve geliĢtirilmesi ile Bakanlığın ihtiyaç duyacağı her türlü verinin iletilmesi ve temin edilmesi konularında çalıĢmalar yürütmek. f) Kent bilgi sistemlerinin standart ve yaygın bir Ģekilde oluĢturulması için gerekli düzenlemeler yapmak. g) Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi kapsamında resmi ve özel kurum ve kuruluĢlarca üretilen mekânsal verilerin sunulduğu portalı kurmak ve iĢletmek. ğ) Uluslararası veri paylaĢım ağlarına katılmak. h) Coğrafi bilgi sistemleri ile ilgili sertifikasyon ve akreditasyon çalıĢmalarının yapılmasını sağlamak. ı) Coğrafi bilgi sistemleri uygulamalarını bütünleyen navigasyon, yönetim, otomasyon ve dokümantasyon sistemleri ile uzaktan algılama tekniği konularında uygulama, düzenleme, geliĢtirme ve izleme faaliyetlerini yürütmek. i) Bakanlığın bilgi iĢlem hizmetlerini yürütmek. j) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. MADDE 14- (1) Rehberlik ve TeftiĢ BaĢkanlığının görevleri Ģunlardır: a) Bakanlık teĢkilatının her türlü faaliyet ve iĢlemleriyle ilgili olarak teftiĢ, inceleme ve soruĢturmalar yapmak. b) Bakanlığın amaçlarını daha iyi gerçekleĢtirmek, mevzuata, plan ve programlara uygun çalıĢmasını temin etmek amacıyla gerekli teklifleri hazırlamak ve Bakana sunmak. c) Kanunlarla ve Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. (2) Birinci fıkrada ve diğer mevzuatta verilen görevleri yapmak üzere BaĢkanlıkta MüfettiĢ istihdam edilir. (3) MüfettiĢ Yardımcılarının giriĢ ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları, MüfettiĢliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, BaĢkanlığın çalıĢma usul ve esasları ile diğer hususlar yönetmelikle belirlenir. MADDE 15- (1) Strateji GeliĢtirme BaĢkanlığının görevleri Ģunlardır: a) 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 22/12/2005 tarihli ve 5436 sayılı Kanunun 15 inci maddesi ve diğer mevzuatla strateji geliĢtirme ve mali hizmetler birimlerine verilen görevleri yapmak. b) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. MADDE 16- (1) Yüksek Fen Kurulu BaĢkanlığının görevleri Ģunlardır: a) Kamu kurum ve kuruluĢlarınca yapım ve yapım ile ilgili danıĢmanlık hizmet iĢlerine iliĢkin olarak akdedilen sözleĢmelerin yürütülmesinden doğan yeni fiyat tespiti anlaĢmazlıkları hariç olmak üzere diğer anlaĢmazlıkları ilgili idarenin talebine istinaden inceleyip karara bağlamak ve yeni fiyat tespiti anlaĢmazlıklarında ise tarafları bağlayacak Ģekilde fiyatı kesin olarak tespit etmek. b) Çevre ve imar mevzuatının yürütülmesinden doğan anlaĢmazlıkları ilgili idarelerin talebine istinaden inceleyip karara bağlamak. c) Teknik veya fiziki yönden birbirini etkileyen plan ve yapım iĢleri ile ilgili olarak, kamu kurum ve kuruluĢları arasında doğan anlaĢmazlıkları, taraf olan idarelerin birlikte talep etmeleri halinde inceleyip karara bağlamak. ç) Plan, çevre, yapım ve yapımla ilgili hizmet iĢlerine iliĢkin konularda kamu kurum ve kuruluĢları ile yapı kooperatiflerine görüĢ vermek. d) Bayındırlık ve iskân iĢleri ile ilgili Ģartname, tip sözleĢme, yıllık rayiç, birim fiyat, birim fiyatlara ait analiz ve tarifleri hazırlamak ve yayımlamak. e) Yapı, tesis ve onarım iĢleri ihalelerinde kullanılan müteahhitlik karneleri ve iĢ bitirme belgelerinin yıllara ait değerlendirme katsayılarını, mimarlık ve mühendislik hizmet bedellerinin hesabında kullanılacak yapı yaklaĢık birim maliyetlerini ve proje ve kontrollük iĢlerinde uygulanacak fiyat artıĢ oranlarını tespit etmek ve yayımlamak. f) Bakanlığın görev alanı ile ilgili olarak yurtiçinde ve yurtdıĢında meydana gelen teknik geliĢmeleri izlemek, değerlendirmek ve bunlardan faydalı görülenler hakkında teklifte bulunmak. g) Bakanlık birimleri arasında teknik konularda uygulama birliği ve koordinasyonu sağlamak. ğ) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. (2) Yüksek Fen Kurulu; bir BaĢkan ve onyedi üyeden oluĢur. Kurul BaĢkan ve üyeleri; en az dört yıllık eğitim veren mühendislik ve mimarlık fakülteleri ile bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yurtdıĢındaki yükseköğrenim kurumlarından mezun olmuĢ, kamu kurum ve kuruluĢlarında en az oniki yıl hizmeti olan il müdürü, bölge müdürü, daire baĢkanı ve daha üst kamu görevlerinde bulunan Bakanlığın hizmet alanıyla ilgili teknik konularda deneyim sahibi kiĢiler arasından, en az dokuzu mühendis, biri mimar, üçü Ģehir plancısı olmak üzere atanır. Mühendislerin an az beĢinin inĢaat mühendisi olması gerekir. (3) Üyeler, kendileri ve eĢleri ile üçüncü dereceye kadar kan ve ikinci dereceye kadar kayın hısımlarını ilgilendiren kararlarla ilgili toplantı ve oylamaya katılamaz. (4) Yüksek Fen Kurulu, üye tamsayısının salt çoğunluğu ile karar alır. Üyeler çekimser oy kullanamaz. KarĢı görüĢte olanlar, görüĢlerini yazılı olarak karara ekler. (5) Yüksek Fen Kurulu BaĢkanlığının çalıĢma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir. MADDE 17- (1) Hukuk MüĢavirliğinin görevleri Ģunlardır: a) Bakanlığın taraf olduğu adli ve idari davalarda, tahkim yargılamasında ve icra iĢlemlerinde Bakanlığı temsil etmek, dava ve icra iĢlemlerini takip etmek, anlaĢmazlıkları önleyici hukuki tedbirleri zamanında almak. b) Bakanlık hizmetleriyle ilgili olarak diğer kamu kurum ve kuruluĢları tarafından hazırlanan mevzuat taslaklarını, Bakanlık birimleri tarafından düzenlenecek her türlü sözleĢme ve Ģartname taslaklarını, Bakanlık ile üçüncü kiĢiler arasında çıkan her türlü uyuĢmazlıklara iliĢkin iĢleri ve Bakanlık birimlerince sorulacak diğer iĢleri inceleyip hukuki mütalaasını bildirmek. c) Bakanlıkça hizmet satın alma yoluyla temsil ettirilen dava ve icra takiplerine iliĢkin usul ve esasları belirlemek, bunları izlemek, koordine etmek ve denetlemek. ç) Bakanlığın amaçlarını daha iyi gerçekleĢtirmek, mevzuata, plan ve programa uygun çalıĢmalarını temin etmek amacıyla gerekli hukuki teklifleri hazırlayıp Bakana sunmak. d) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. (2) Birinci fıkrada belirtilen her türlü dava ve takip iĢleri ile diğer görevler Bakanlığın Hukuk MüĢavirleri ile Avukatları aracılığıyla yerine getirilir. Gerekli hallerde dava ve takip iĢleri Hazine Avukatları aracılığıyla veya ihtiyaç duyulması halinde Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde 4734 sayılı Kamu Ġhale Kanununun 22 nci maddesinde öngörülen doğrudan temin usulü ile avukatlar veya avukatlık ortaklıkları ile yapılacak avukatlık sözleĢmeleri yoluyla yürütülür. (3) Davalarda temsil yetkisi bulunan Hukuk MüĢavirleri ve Avukatların bir listesi Bakanlıkça ilgili Cumhuriyet baĢsavcılıklarına ve bölge idare mahkemesi baĢkanlıklarına verilir. Bu listelerin birer nüshası, Cumhuriyet baĢsavcılığı tarafından adli yargı çevresinde, bölge idare mahkemesi baĢkanlığınca idari yargı çevresinde bulunan mahkemelere gönderilir. Yüksek mahkemeler ve bölge adliye mahkemesindeki duruĢmalarda temsil yetkisini kullanacakların isimleri, ilgili mahkemelerin baĢsavcılıklarına veya baĢkanlıklarına bildirilir. Listede isimleri yer alan Hukuk MüĢavirleri ve Avukatlar, baroya kayıt ve vekâletname ibrazı gerekmeksizin temsil yetkilerini kullanır. Temsil yetkisi sona erenlerin isimleri yukarıda yazılı mercilere derhal bildirilir. (4) Bakanlık lehine sonuçlanan dava ve icra takipleri nedeniyle hükme bağlanarak karĢı taraftan tahsil edilen vekâlet ücretlerinin Hukuk MüĢavirleri ve Avukatlara dağıtımı hakkında, 1389 sayılı Devlet Davalarını Ġntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekâlet Hakkında Kanun hükümleri kıyas yoluyla uygulanır. MADDE 18- (1) DıĢ ĠliĢkiler Dairesi BaĢkanlığının görevleri Ģunlardır: a) Avrupa Birliği ile iliĢkilerde ve Avrupa Birliğine yönelik mevzuat ve uyum çalıĢmaları ile ekonomik ve teknik iĢbirliğine yönelik çalıĢmalarda Bakanlık hizmetlerinin süratli, düzenli, etkili ve verimli bir Ģekilde yürütülmesi için gerekli irtibat ve eĢgüdümü sağlamak. b) Uluslararası alanda faaliyet gösteren kuruluĢlarla Bakanlığın görev alanına giren konularda uluslararası sözleĢmeler de dâhil olmak üzere iliĢkileri düzenlemek, gerekli irtibat ve eĢgüdümü sağlamak. c) Bakanlığın görev alanı ile ilgili olarak Avrupa Birliği mevzuatı ve uygulamaları konusunda inceleme ve araĢtırmalar yapmak, yaptırmak ve ilgililere duyurmak. ç) Bakanlık faaliyetleri çerçevesinde yurtdıĢından gelen heyetler ve Bakanlıktan yurtdıĢına gönderilecekler ile ilgili iĢ ve iĢlemleri yürütmek. d) YurtdıĢı iliĢkilerle ilgili protokol iĢlemlerinin yürütülmesini sağlamak. e) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. MADDE 19- (1) Avrupa Birliği Yatırımları Dairesi BaĢkanlığının görevleri Ģunlardır: a) Avrupa Birliği ile mali iliĢkiler çerçevesindeki operasyonel programları yürütmek ve fonların uygulanmasını koordine etmek. b) Ġlgili mevzuat, Avrupa Birliği müktesebatı ve uluslararası anlaĢmalar çerçevesinde operasyonel programları hazırlamak ve uygulamak. c) Desteklenecek proje ve faaliyetlere iliĢkin olarak; projelerin seçimini yapmak, önceliklendirmek, ihale ve sözleĢmelerini yapmak ve yürütülmesini sağlamak, ödemelerini gerçekleĢtirmek ve muhasebeleĢtirmek, buna iliĢkin kontrol, izleme ve değerlendirmeleri yapmak. ç) Ġlgili kurum ve makamlara görevleri ile ilgili bilgi, belge ve raporların intikalini sağlamak ve operasyonel programın özelliğine göre yapısal fonların kullanımı için gerekli hazırlıkları yapmak. d) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. MADDE 20- (1) Eğitim ve Yayın Dairesi BaĢkanlığının görevleri Ģunlardır: a) Çevre ve Ģehircilik konularında yazılı, iĢitsel ve görsel dokümanların basım ve yayımını desteklemek. b) Eğitim amacıyla Bakanlığın görev alanıyla ilgili her türlü bilgi ve belgeyi toplamak, değerlendirmek, yayımlamak, film, slayt, fotoğraf ve benzeri belgeleri hazırlamak, hazırlatmak, arĢiv, dokümantasyon ve kütüphane hizmetlerini yürütmek. c) Çevre ile ilgili yayın konusunda kamu kurum ve kuruluĢları ve özel kuruluĢlarla iĢbirliği yapmak. ç) Çevre ile ilgili konularda plan ve programların hazırlanmasında, uygulanmasında ve halkın eğitilmesinde Milli Eğitim Bakanlığı ile bilimsel ve gönüllü kuruluĢlarla iĢbirliği yapmak. d) Kamu kurum ve kuruluĢları ile üniversitelerin faaliyet ve araĢtırma programlarına çevre konularını katmak için ortak çalıĢmalar yapmak, gerektiğinde ilgili kuruluĢlarla iĢbirliği yapmak, bilgi, belge ve eğiticilerin mübadelesinin sağlanması çalıĢmalarını yürütmek. e) Çevre değerlerini ortaya çıkarmak ve tanıtmak amacıyla gerekli çalıĢmaları yapmak, çevre eğitimi konusunda uluslararası kuruluĢların program, proje ve faaliyetlerini izlemek, uluslararası ve kurumlar arası enformasyon hizmetlerini yerine getirmek. f) Bakanlığın görev alanına giren konularda kamu kurum ve kuruluĢları ile meslek kuruluĢlarına mesleki eğitim vermek veya verdirmek. g) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. MADDE 21- (1) Personel Dairesi BaĢkanlığının görevleri Ģunlardır: a) Bakanlığın insan gücü planlaması ve personel politikası ile ilgili çalıĢmaları yapmak, personel sisteminin geliĢtirilmesi için tekliflerde bulunmak. b) Bakanlık personelinin atama, nakil, terfi, emeklilik ve benzeri özlük iĢlemlerini yürütmek. c) Bakanlığın eğitim planını hazırlamak, uygulamak ve değerlendirmek. ç) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. MADDE 22- (1) Destek Hizmetleri Dairesi BaĢkanlığının görevleri Ģunlardır: a) 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümleri çerçevesinde, kiralama ve satın alma iĢlerini yürütmek, temizlik, güvenlik, aydınlatma, ısıtma, onarım, taĢıma ve benzeri hizmetleri yapmak veya yaptırmak. b) Bakanlığın taĢınır ve taĢınmazlarına iliĢkin iĢlemleri ilgili mevzuat çerçevesinde yürütmek. c) Genel evrak ve arĢiv faaliyetlerini düzenlemek ve yürütmek. ç) Bakanlık sivil savunma ve seferberlik hizmetlerini planlamak ve yürütmek. d) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. MADDE 23- (1) Basın ve Halkla ĠliĢkiler MüĢavirliğinin görevleri Ģunlardır: a) Bakanlığın basın ve halkla iliĢkilerle ilgili faaliyetlerini planlamak ve bu faaliyetlerin belirlenecek usul ve ilkelere göre yürütülmesini sağlamak. b) 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununa göre yapılacak bilgi edinme baĢvurularını etkin, süratli ve doğru bir Ģekilde sonuçlandırmak üzere gerekli tedbirleri almak. c) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. MADDE 24- (1) Özel Kalem Müdürlüğünün görevleri Ģunlardır: a) Bakanın çalıĢma programını düzenlemek. b) Bakanın resmi ve özel yazıĢmalarını, protokol ve tören iĢlerini düzenlemek ve yürütmek. c) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. MADDE 25- (1) Bakanlıkta özel önem ve öncelik taĢıyan konularda Bakana yardımcı olmak üzere yirmi Bakanlık müĢaviri atanabilir. Bakanlık müĢavirleri Bakanlık Makamına bağlıdır. MADDE 26- (1) Bakanlık, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde taĢra teĢkilatı kurmaya yetkilidir. MADDE 27- (1) Bakanlığın sürekli kurul ve Ģûraları Ģunlardır: a) Yüksek Çevre Kurulu. b) Mahalli Çevre Kurulları. c) Çevre ve ġehircilik ġûrası. (2) Bakanlık, görev alanına giren konularla ilgili olarak çalıĢmalarda bulunmak üzere diğer bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluĢları, meslek odaları, sivil toplum kuruluĢları, özel sektör temsilcileri ve konu ile ilgili uzmanların katılımı ile çalıĢma grupları oluĢturabilir. (3) Kurul, Ģûra ve çalıĢma gruplarının oluĢturulması, çalıĢma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir. MADDE 28- (1) Bakanlık ihtiyaç duyduğu hallerde ve lüzum gördüğü merkezlerde Bakanın onayı ile görev ve hizmetleriyle ilgili döner sermayeli iĢletmeler kurabilir. Döner sermaye miktarını belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. (2) ĠĢletmelerin görevleri, gelirleri, iĢleyiĢi ve denetimi ile diğer hususlar Maliye Bakanlığının uygun görüĢü üzerine yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir. MADDE 29- (1) Bakanlığın her kademedeki yöneticileri, görevlerini mevzuata, stratejik plan ve programlara, performans ölçütlerine ve hizmet kalite standartlarına uygun olarak yürütmekten üst kademelere karĢı sorumludur. MADDE 30- (1) Bakanlık, hizmet ve görevleriyle ilgili konularda diğer bakanlıkların ve kamu kurum ve kuruluĢlarının uyacakları esasları, mevzuata uygun olarak belirlemekle, kaynak israfını önleyecek ve koordinasyonu sağlayacak tedbirleri almakla görevli ve yetkilidir. (2) Bakanlık, diğer bakanlıkların hizmet alanına giren konulara iliĢkin faaliyetlerinde, ilgili bakanlıklara danıĢmak ve gerekli iĢbirliği ve koordinasyonu sağlamaktan sorumludur. (3) Bakanlık, hizmet alanına giren konularda mahalli idarelerle koordinasyonu sağlar. MADDE 31- (1) Bakan, MüsteĢar ve her kademedeki Bakanlık yöneticileri, sınırlarını açıkça belirtmek ve yazılı olmak Ģartıyla yetkilerinden bir kısmını alt kademelere devredebilir. Yetki devri, uygun araçlarla ilgililere duyurulur. MADDE 32- (1) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler, ilgili kanunlarında aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde 4734 sayılı Kamu Ġhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu Ġhale SözleĢmeleri Kanununa göre ihale ettikleri iĢler hariç bu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca çıkarılan yönetmelik, tip sözleĢme, Ģartname, rayiç, birim fiyat, birim fiyatlara ait analiz ve tariflerine uymak ve bunları uygulamakla yükümlüdür. MADDE 33- (1) Bakanlık; görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiĢ konularda idari düzenlemeler yapabilir. MADDE 34- (1) 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı KuruluĢlarda Atama Usulüne ĠliĢkin Kanunun eki cetvellerde sayılanlar dıĢında kalan memurların atamaları Bakan tarafından yapılır. Bakan bu yetkisini alt kademelere devredebilir. MADDE 35- (1) Kadroların tespiti, ihdası, kullanımı ve iptali ile kadrolara iliĢkin diğer hususlar 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre düzenlenir. MADDE 36- (1) Bakanlık, görev alanına giren konularda çalıĢtırılmak üzere Çevre ve ġehircilik Uzmanı ile Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcısı istihdam eder. (2) Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcılığına atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel Ģartlara ek olarak aĢağıdaki Ģartlar aranır: a) En az dört yıllık eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler, iktisat, iĢletme, mimarlık ve mühendislik fakülteleri ile Bakanlığın görev alanına giren ve yönetmelikle belirlenen fakültelerden veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçi veya yurtdıĢındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak. b) Yapılacak yarıĢma sınavında baĢarılı olmak. (3) Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalıĢmak ve istihdam edildikleri birimlerce belirlenecek konularda hazırlayacakları uzmanlık tezinin, oluĢturulacak tez jürisi tarafından kabul edilmesi kaydıyla, yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanır. Süresi içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini sunmaları veya yeni bir tez hazırlamaları için altı ayı aĢmamak üzere ilave süre verilir. Yeterlik sınavında baĢarılı olanların uzman kadrolarına atanabilmeleri, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından asgari (C) düzeyinde veya dil yeterliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan baĢka bir belgeye yeterlik sınavından itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma Ģartına bağlıdır. Sınavda baĢarılı olamayanlar veya sınava girmeye hak kazandığı halde geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir. Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa hazırladıkları tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci sınavda da baĢarı gösteremeyen veya sınav hakkını kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil yeterliği Ģartını yerine getirmeyenler, Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcısı unvanını kaybeder ve Bakanlıkta durumlarına uygun kadrolara atanır. (4) Çevre ve ġehircilik Uzmanı ile Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiĢtirilmeleri, yarıĢma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavı ile diğer hususlar yönetmelikle düzenlenir. MADDE 37- (1) Mevzuatta Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığına yapılmıĢ olan atıflar Çevre ve ġehircilik Bakanlığına, Bayındırlık ve Ġskan Bakanına yapılmıĢ olan atıflar Çevre ve ġehircilik Bakanına; bu Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Çevre ve ġehircilik Bakanlığına devredilen görevleriyle ilgili olarak Çevre ve Orman Bakanlığına yapılmıĢ olan atıflar Çevre ve ġehircilik Bakanlığına, bu görevlerle ilgili olarak Çevre ve Orman Bakanına yapılmıĢ olan atıflar Çevre ve ġehircilik Bakanına; Bayındırlık Kuruluna yapılmıĢ olan atıflar Yüksek Fen Kurulu BaĢkanlığına yapılmıĢ sayılır. (2) Mevzuatta 13/12/1983 tarihli ve 180 sayılı Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile bu Kanun Hükmünde Kararnameyle kurulan Çevre ve ġehircilik Bakanlığına devredilen görevlerle ilgili olarak 1/5/2003 tarihli ve 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna yapılmıĢ olan atıflar bu Kanun Hükmünde Kararnameye yapılmıĢ sayılır. (3) 180 sayılı Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yürürlükten kaldırılmıĢtır. (4) 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıĢtır. (5) 3/6/2011 tarihli ve 636 sayılı Çevre, Orman ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yürürlükten kaldırılmıĢtır. (6) 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı bölümü yürürlükten kaldırılmıĢ, 643 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Çevre, Orman ve ġehircilik Bakanlığı için ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Bakan Yardımcısı kadrosu iptal edilmiĢ, ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvele Çevre ve ġehircilik Bakanlığı bölümü olarak eklenmiĢ ve ekli (3) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin BaĢbakanlığa ve Ekonomi Bakanlığına ait bölümlerine eklenmiĢtir.(1) (7) 2/1/1961 tarihli ve 195 sayılı Basın Ġlan Kurumu TeĢkiline Dair Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan; ―BaĢbakanlık 2, Adalet Bakanlığı 1, Milli Savunma Bakanlığı 1, ĠçiĢleri Bakanlığı 1, Maliye ve Gümrük Bakanlığı 1, Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı 1, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 1, Kültür ve Turizm Bakanlığı 1, Çevre ve Orman Bakanlığı 1, Basın Yayın Genel Müdürlüğünden 1‖ ibaresi ―BaĢbakanlık 3, Adalet Bakanlığı 1, Çevre ve ġehircilik Bakanlığı 1, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 1, ĠçiĢleri Bakanlığı 1, Kültür ve Turizm Bakanlığı 1, Maliye Bakanlığı 1, Millî Savunma Bakanlığı 1, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünden 1‖ Ģeklinde değiĢtirilmiĢtir. (8) 195 sayılı Kanuna aĢağıdaki geçici madde eklenmiĢtir. ―Üyeliklerin devamı GEÇĠCĠ MADDE 8- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan Genel Kurul üyelerinin görevleri, üyelik sürelerinin sonuna kadar devam eder.‖ (9) 23/4/1981 tarihli ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı KuruluĢlarda Atama Usulüne ĠliĢkin Kanunun eki (2) sayılı cetvelde yer alan ―Bakan Yardımcıları‖ ibaresi ―Bakan Yardımcıları (Millî Savunma Bakanlığı Bakan Yardımcısı dâhil)‖ Ģeklinde değiĢtirilmiĢtir. (10) 27/9/1984 tarihli ve 3046 sayılı Kanunun eki cetvelin 6 ncı sırasında yer alan ―Çevre, Orman ve ġehircilik Bakanlığı‖ ibaresi ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığı‖ olarak değiĢtirilmiĢ, anılan cetvele 18 inci sıradan sonra gelmek üzere aĢağıdaki sıra eklenmiĢ ve diğer sıralar teselsül ettirilmiĢtir. ―19. Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı‖ (11) 3046 sayılı Kanunun geçici 6 ncı maddesinde yer alan ―4 üncü maddesi ile yeniden düzenlenen‖ ibaresi ―4 üncü maddesi ve 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddesi ile yeniden düzenlenen‖ Ģeklinde, ―633 ilâ 642 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler‖ ibaresi ―633, 634, 635, 637, 638, 639, 640, 641, 642 ve 645 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile 37 nci maddesinin beĢinci, dokuzuncu, onuncu ve onbirinci fıkraları hariç 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname‖ Ģeklinde değiĢtirilmiĢtir. (12) 10/10/1984 tarihli ve 3056 sayılı BaĢbakanlık TeĢkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin DeğiĢtirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―En yüksek Devlet memuru olan MüsteĢar, BaĢbakanlık TeĢkilatının BaĢbakandan sonra üst amiridir.‖ (13) 3056 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―BaĢbakana danıĢmanlık görevi yapmak üzere BaĢbakan BaĢmüĢaviri ve BaĢbakan MüĢaviri atanabilir. Bu kadrolara atananların varsa emeklilik veya yaĢlılık aylıkları kesilmez. 36 ncı maddeye göre görevlendirilenler BaĢbakan onayıyla BaĢbakan BaĢmüĢaviri ve BaĢbakan MüĢaviri unvanını kullanabilir.‖ (14) 3056 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının sonuna aĢağıdaki cümle eklenmiĢtir. ―Bu kadroya atananların varsa emeklilik veya yaĢlılık aylıkları kesilmez.‖ (15) 3056 sayılı Kanuna aĢağıdaki ek madde eklenmiĢtir. ―Özel temsilci EK MADDE 10- BaĢbakan, özel bilgi ve uzmanlık gerektiren konularda, dıĢ ülkelerde veya uluslararası kuruluĢlar nezdinde özel bir görevi ifa etmek üzere özel temsilci görevlendirebilir. Bu Ģekilde görevlendirileceklere müĢterek kararla Büyükelçi unvanı verilebilir. Büyükelçilik unvanı özel temsilcilik görevi müddetince devam eder. Özel temsilcilerin giderleri BaĢbakanlık bütçesinden karĢılanır. Bunlara ödenecek harcırah hakkında BaĢbakan BaĢmüĢavirine iliĢkin hükümler uygulanır.‖ (16) 21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında ve dördüncü fıkrasının (h) bendinde yer alan ―CumhurbaĢkanı tarafından atananlar,‖ ibarelerinden sonra gelmek üzere ―BaĢbakan tarafından atananlar,‖ ibareleri eklenmiĢtir. (17) 3/6/2011 tarihli ve 637 sayılı Ekonomi Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ―Bakanlık merkez teĢkilatında‖ ibaresi ―Bakanlıkta‖ Ģeklinde değiĢtirilmiĢ ve aynı fıkrada yer alan ―taĢra teĢkilatında‖ ibaresi yürürlükten kaldırılmıĢtır. (18) 637 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendine ―herhangi bir sebeple‖ ibaresinden önce gelmek üzere ―Bakanlıkta baĢka bir kadroya atanma hali hariç‖ ibaresi, dokuzuncu fıkrasına ―sözleĢmeli olarak istihdam edilen personel‖ ibaresinden sonra gelmek üzere ―ile 28/7/1967 tarihli ve 933 sayılı Kanuna göre istihdam edilen personel‖ ibaresi ve aynı maddenin sonuna aĢağıdaki fıkra eklenmiĢtir. ―(15) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte, Hazine MüsteĢarlığı Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü ve TeĢvik ve Uygulama Genel Müdürlüğünde Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Daire BaĢkanı ve ġube Müdürü kadrolarında bulunanlardan Bakanlık kadrolarına atanmıĢ sayılan personelden Hazine Uzmanı unvanını ihraz etmiĢ olanlar, Bakanlık kadrolarına atandıkları tarihten itibaren DıĢ Ticaret Uzmanı unvanını ihraz etmiĢ sayılır. Bunların Hazine Uzmanı kadrosunda geçirdikleri süreler DıĢ Ticaret Uzmanı kadrosunda, Hazine Uzman Yardımcısı kadrosunda geçirdikleri süreler DıĢ Ticaret Uzman Yardımcısı kadrosunda geçmiĢ sayılır.‖ (19) 3/6/2011 tarihli ve 643 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin; a) 8 inci maddesinin; 1- (a) bendinde yer alan ―Çevre, Orman ve ġehircilik Uzman Yardımcıları‖ ibaresi ―Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcıları, Orman ve Su ĠĢleri Uzman Yardımcıları‖ Ģeklinde, ―Çevre, Orman ve ġehircilik Uzmanlığına‖ ibaresi ―Çevre ve ġehircilik Uzmanlığına, Orman ve Su ĠĢleri Uzmanlığına‖ Ģeklinde değiĢtirilmiĢtir. 2- (c) bendinin (4) numaralı alt bendinde yer alan ―Çevre, Orman ve ġehircilik Uzmanları‖ ibaresi ―Çevre ve ġehircilik Uzmanları, Orman ve Su ĠĢleri Uzmanları‖ Ģeklinde değiĢtirilmiĢtir. 3- (ç) bendinin (6) numaralı alt bendinde yer alan ―Çevre, Orman ve ġehircilik Uzmanları‖ ibaresi ―Çevre ve ġehircilik Uzmanları, Orman ve Su ĠĢleri Uzmanları‖ Ģeklinde değiĢtirilmiĢtir. 4- (d) bendinin (2) numaralı alt bendine ―bölümünde yer alan‖ ibaresinden sonra gelmek üzere ―Özürlüler Ġdaresi BaĢkan Yardımcısı,‖ ibaresi eklenmiĢtir. 5- (e) bendine ―8 inci sırasının‖ ibaresinden sonra gelmek üzere ―(a) bendinin sonuna ―, Aile ve Sosyal Politikalar Denetçileri‖ ibaresi eklenmiĢ ve aynı sıranın‖ ibaresi eklenmiĢtir. b) 13 üncü maddesinin (c) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―c) Eki (I) sayılı Cetvele 23 üncü sırasından sonra gelmek üzere aĢağıdaki sıralar eklenmiĢ ve diğer sıralar buna göre teselsül ettirilmiĢtir. ―24) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 25) Avrupa Birliği Bakanlığı 26) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 27) Çevre ve ġehircilik Bakanlığı 28) Ekonomi Bakanlığı 29) Gençlik ve Spor Bakanlığı 30) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 31) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 32) Kalkınma Bakanlığı 33) Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı‖― c) 14 üncü maddesinin; 1- (a) bendinde yer alan ―Çevre, Orman ve ġehircilik Bakanlığı‖ ibaresi ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığı‖ olarak değiĢtirilmiĢ, aynı bende ―Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı‖ ibaresinden sonra gelmek üzere ―, Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı‖ ibaresi eklenmiĢtir. 2- (ç) bendinde yer alan ―Çevre, Orman ve ġehircilik Bakanlığı‖ ibaresi ―Çevre ve ġehircilik Bakanlığı‖ olarak değiĢtirilmiĢtir. (20) 21/6/2006 tarihli ve 5523 sayılı Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Kurulması Hakkında Kanunun; a) 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―(2) BaĢkan, en az dört yıllık eğitim veren yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurt dıĢındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olan, yeterli yabancı dil bilgisine ve meslekî açıdan yeterli bilgi ve deneyime sahip, mesleği ile ilgili olarak kamu veya özel sektörde en az beĢ yıl çalıĢmıĢ olanlar arasından BaĢbakan tarafından atanır.‖ b) 7 nci maddesinin birinci fıkrasına aĢağıdaki bentler ve aynı maddeye aĢağıdaki fıkralar eklenmiĢtir. ―c) Kalkınma Ajanslarıyla ĠĢbirliği Daire BaĢkanlığı. ç) Kamu-Özel Sektör ĠĢbirliği Daire BaĢkanlığı.‖ ―(4) Kalkınma Ajanslarıyla ĠĢbirliği Daire BaĢkanlığının görevleri Ģunlardır: a) Ulusal düzeyde yatırım destek ve tanıtım stratejisini, kalkınma ajansları ile iĢbirliği halinde belirlemek ve uygulamak. b) Kalkınma ajanslarınca uluslararası düzeyde yürütülen yatırım destek ve tanıtım faaliyetlerini koordine etmek. c) Yatırımlara iliĢkin izin ve onay iĢlemlerinin tamamlanmasında destek sağlamak üzere kalkınma ajansları nezdinde bu iĢlemleri takip etmek. ç) Türkiye‘de yatırımların artırılmasına katkı sağlayacak her türlü bilgi ve veriyi ilgili kurum ve kuruluĢlardan toplamak ve bu konularda kalkınma ajanslarıyla iĢbirliği yapmak. d) BaĢkan tarafından verilecek diğer görevleri yapmak. (5) Kamu-Özel Sektör ĠĢbirliği Daire BaĢkanlığının görevleri Ģunlardır: a) Yatırım destek ve tanıtım faaliyetlerinde kamu kurum ve kuruluĢları ile özel sektör arasında iĢbirliğini geliĢtirerek uygulamalarda eĢit muameleyi, saydamlığı sağlayıcı önerilerde bulunmak. b) Kamu-özel sektör iĢbirliğinin iyileĢtirilmesine iliĢkin sürece katkı sağlamak ve bu kapsamda öneriler geliĢtirmek. c) Kamu-özel sektör iĢbirliği faaliyetlerine etkinlik kazandırmak amacıyla gerekli politikaların oluĢturulmasına yönelik olarak ilgili merciler nezdinde giriĢimde bulunmak. ç) BaĢkan tarafından verilecek diğer görevleri yapmak.‖ c) 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan ―30‘u geçmemek üzere‖ ibaresi ―60‘ı geçmemek üzere‖ Ģeklinde değiĢtirilmiĢtir. (21) 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin kurumlara ait bölümlerinde yer alan Folklor AraĢtırmacısı, Müze AraĢtırmacısı, Kütüphaneci, ArĢivci, Kitap Patologu ve Sosyolog unvanlı kadroların sınıfı Teknik Hizmetler Sınıfı olarak değiĢtirilmiĢtir. GEÇĠCĠ MADDE 1- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulanmasına iliĢkin düzenlemeler, bir yıl içinde yürürlüğe konulur. Bu düzenlemeler yürürlüğe girinceye kadar mevcut düzenlemelerin bu Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. GEÇĠCĠ MADDE 2- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığına ait her türlü taĢınır, taĢıt, araç, gereç ve malzeme, borç ve alacaklar, hak ve yükümlülükler, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıtlar ve dokümanlar ile bu birimlere ait kadro ve pozisyonlarda istihdam edilen personel hiçbir iĢleme gerek kalmaksızın Çevre ve ġehircilik Bakanlığına devredilmiĢ sayılır. Mülkiyeti Hazineye ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taĢınmazlardan Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığına tahsis edilmiĢ olanlar hiçbir iĢleme gerek kalmaksızın tahsis amacında kullanılmak üzere Bakanlığa tahsis edilmiĢ sayılır. (2) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte Çevre ve Orman Bakanlığı bünyesinde bulunup Orman Genel Müdürlüğüne devredilen Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün mesire yerleri ile Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü ve Orman-Köy ĠliĢkileri Genel Müdürlüğüne ait olanlar hariç olmak üzere Çevre ve Orman Bakanlığına ait her türlü taĢınır, taĢıt, araç, gereç ve malzeme, borç ve alacaklar, hak ve yükümlülükler, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıtlar ve dokümanlar ile kadro ve pozisyonlarda istihdam edilen personelin ve Orman Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde olanlar hariç olmak üzere tahsisli taĢınmazların Çevre ve ġehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığına devri Çevre ve ġehircilik Bakanı ile Orman ve Su ĠĢleri Bakanı arasında yapılacak protokolle belirlenir. Mülkiyeti Hazineye ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taĢınmazlardan Orman Genel Müdürlüğüne devredilen birimlere tahsisli olanlar hariç olmak üzere Çevre ve Orman Bakanlığına tahsisli olanlar, söz konusu protokol hükümleri çerçevesinde devredildiği bakanlığa hiçbir iĢleme gerek kalmaksızın tahsis amacında kullanılmak üzere tahsis edilmiĢ sayılır. (3) Çevre ve ġehircilik Bakanlığının 2011 mali yılı harcamaları 6091 sayılı 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa istinaden Maliye Bakanlığınca yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar, Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığının 2011 yılı bütçelerinde yer alan bütçe ödenekleri ile Çevre ve Orman Bakanlığının Bakanlığa devredilen birimlerine ait bütçe ödeneklerinden karĢılanır. (4) Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığından Bakanlığa devredilen birimlerle ilgili döner sermaye iĢletmelerine ait her türlü taĢınır, araç, gereç, malzeme, demirbaĢ ve taĢıtlar, borç ve alacaklar, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıtlar ve diğer dokümanlar ile kadro ve pozisyonlarda bulunan personel, baĢkaca bir iĢleme gerek kalmaksızın, bu Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Çevre ve ġehircilik Bakanlığı döner sermaye iĢletmesine devredilir ve anılan iĢletmeler Çevre ve ġehircilik Bakanlığı Döner Sermaye ĠĢletmesi olarak faaliyetlerine devam eder. (5) Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığının Bakanlığa devredilen birimlerinde istihdam edilen sürekli iĢçiler kadrolarıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) ve (C) fıkralarına göre istihdam edilen sözleĢmeli ve geçici personel pozisyonlarıyla birlikte Bakanlığa devredilmiĢtir. Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığının Bakanlığa devredilen birimleri adına vizeli boĢ sözleĢmeli personel pozisyonları ile sürekli iĢçi kadroları, baĢka bir iĢleme gerek kalmaksızın Bakanlık adına vize edilmiĢ sayılır. (6) Bakanlığın teĢkilatlanmasıyla ilgili olarak teĢkilat, personel, kadro, demirbaĢ devri ve benzeri hususlarda ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye Çevre ve ġehircilik Bakanı yetkilidir; ancak Çevre ve Orman Bakanlığından Bakanlığa devredilen görevler ve birimler hakkında ortaya çıkabilecek tereddütler, Çevre ve ġehircilik Bakanı ile Orman ve Su ĠĢleri Bakanı arasında yapılacak protokolle giderilir. GEÇĠCĠ MADDE 3- (1) Çevre ve Orman Bakanlığının Bakanlığa devredilen birimleri ile Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığında; MüsteĢar, MüsteĢar Yardımcısı, Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürü, Çevre Yönetimi Genel Müdürü, Yapı ĠĢleri Genel Müdürü, Teknik AraĢtırma ve Uygulama Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı, TeftiĢ Kurulu BaĢkanı, I. Hukuk MüĢaviri, Yüksek Fen Kurulu BaĢkanı ve üyeleri, Strateji GeliĢtirme BaĢkanı, Personel Dairesi BaĢkanı, Ġdari ve Mali ĠĢler Dairesi BaĢkanı, Eğitim ve Yayın Daire BaĢkanı, Daire BaĢkanı, Bakanlık MüĢaviri, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla ĠliĢkiler MüĢaviri, Bayındırlık ve Ġskan Ġl Müdürü ve Bayındırlık ve Ġskan Ġl Müdürü Yardımcısı kadrolarında bulunanların görevi bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte sona erer. Bu fıkra uyarınca görevleri sona erenlerden Bayındırlık ve Ġskan Ġl Müdürü Yardımcısı unvanlı kadrolarda bulunanlar ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen AraĢtırmacı, diğerleri ise ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen Bakanlık MüĢaviri kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmıĢ sayılır. Ġl Çevre ve Orman Müdürü kadrosunda bulunanlardan Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı Bakanlık MüĢavirliği kadrosuna atananlar ile Ġl Çevre ve Orman Müdür Yardımcısı kadrosunda bulunanlardan Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı AraĢtırmacı kadrosuna atananlardan Çevre ve ġehircilik Bakanı ile Orman ve Su ĠĢleri Bakanı arasında yapılacak protokolle uygun görülenler, Çevre ve ġehircilik Bakanlığı Bakanlık MüĢaviri ve AraĢtırmacı kadrolarına mevzuattaki atama sınırlamalarına bağlı olmaksızın atanabilir. Bu madde uyarınca ihdas edilen Bakanlık MüĢaviri ile AraĢtırmacı kadroları, herhangi bir sebeple boĢalması halinde hiçbir iĢleme gerek kalmaksızın iptal edilmiĢ sayılır. (2) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte Çevre ve Orman Bakanlığında Hukuk MüĢaviri ile BaĢmüfettiĢ, MüfettiĢ ve MüfettiĢ Yardımcısı kadrolarında bulunanlar arasından, Çevre ve ġehircilik Bakanı ile Orman ve Su ĠĢleri Bakanı arasında yapılacak protokolle belirlenenler, Çevre ve ġehircilik Bakanlığı Hukuk MüĢaviri ile BaĢmüfettiĢ, MüfettiĢ ve MüfettiĢ Yardımcısı kadrolarına baĢka bir iĢleme gerek kalmaksızın halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmıĢ sayılır. Çevre ve Orman Bakanlığında Hukuk MüĢaviri, BaĢmüfettiĢ, MüfettiĢ ve MüfettiĢ Yardımcısı kadrolarında geçirilen süreler Çevre ve ġehircilik Bakanlığında Hukuk MüĢaviri, BaĢmüfettiĢ, MüfettiĢ ve MüfettiĢ Yardımcısı kadrolarında geçmiĢ sayılır. (3) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte Çevre ve Orman Bakanlığından Bakanlığa devredilen birimlere tahsisli Çevre ve Orman Uzmanı ile Çevre ve Orman Uzman Yardımcısı kadrolarında bulunanlar, Çevre ve ġehircilik Uzmanı ile Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcısı kadrolarına baĢka bir iĢleme gerek kalmaksızın halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmıĢ sayılır. Bunlardan altı ay içinde talepte bulunanlardan uygun görülenler ilgili mevzuattaki atama sınırlamalarına bağlı olmaksızın Orman ve Su ĠĢleri Uzmanı ile Orman ve Su ĠĢleri Uzman Yardımcısı kadrolarına atanabilirler. Çevre ve Orman Uzmanı ile Çevre ve Orman Uzman Yardımcısı kadrosunda geçirilen süreler Çevre ve ġehircilik Uzmanı ile Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcısı kadrolarında geçmiĢ sayılır. (4) Bu Kanun Hükmünde Kararname ile Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığından Bakanlığa devredilen birimlere tahsis edilmiĢ kadrolarda bulunan memurlardan yukarıdaki fıkralarda belirtilenler dıĢında kalanlar, Bakanlık için ihdas edilen aynı unvanlı kadrolara halen bulundukları kadro dereceleriyle baĢka bir iĢleme gerek kalmaksızın atanmıĢ sayılır. Bakanlığa devredilen personelden yukarıdaki fıkralarda sayılanlar hariç olmak üzere kadro unvanları değiĢenler veya kaldırılanlar ise altı ay içinde Bakanlıkta kazanılmıĢ hak aylık derecelerine uygun baĢka bir kadroya atanır. Bunlar atama iĢlemi yapılıncaya kadar Bakanlıkça ihtiyaç duyulan iĢlerde görevlendirilir. Bunlar yeni bir kadroya atanıncaya kadar eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer mali haklarını almaya devam eder. (5) Bu madde uyarınca atanan veya atanmıĢ sayılan personelin yeni kadrolarına atandıkları veya atanmıĢ sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına iliĢkin olarak en son ayda aldıkları sözleĢme ücreti, aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya isabet eden net tutarı), her türlü zam ve tazminatları, makam tazminatı, temsil tazminatı, görev tazminatı, ek ücret, ek ödeme ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (ilgili mevzuatı uyarınca fiili çalıĢmaya bağlı fazla mesai ücreti hariç) toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); yeni atandıkları kadrolara iliĢkin olarak yapılan sözleĢme ücreti, aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya isabet eden net tutarı), her türlü zam ve tazminatları, makam tazminatı, temsil tazminatı, görev tazminatı, ek ücret, ek ödeme ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (ilgili mevzuatı uyarınca fiili çalıĢmaya bağlı fazla mesai ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca tazminat olarak ödenir. Atandıkları veya atanmıĢ sayıldıkları kadro unvanlarında isteğe bağlı olarak herhangi bir değiĢiklik olanlarla, kendi istekleriyle baĢka kurumlara atananlara fark tazminatı ödenmesine son verilir. (6) Çevre ve ġehircilik Uzmanları, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 3 üncü maddesi kapsamında ek ödemeden yararlanmaya baĢlayıncaya kadar, bu Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılan 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 35 inci maddesi uyarınca Çevre ve Orman Uzmanlarına yapılan ek ödemeden aynı usul ve esaslar çerçevesinde yararlanmaya devam eder. (7) Maliye Bakanlığı uhdesinde Hazine Avukatları tarafından Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığından Bakanlığa devredilen birimlerin görevlerine iliĢkin olarak Çevre ve Orman Bakanlığını temsilen takip edilmekte olan dava dosyaları ve icra takiplerine iliĢkin dosyalar, Maliye Bakanlığı ve Bakanlıkça müĢtereken belirlenecek esaslara göre bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde Bakanlığa devredilir. Bu Ģekilde devredilen dava ve icra takipleri ile ilgili olarak devir tarihine kadar yapılmıĢ her türlü iĢlem Bakanlık adına yapılmıĢ sayılır. GEÇĠCĠ MADDE 4- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesindeki sınırlamalara bağlı olmaksızın boĢ kadrolarda sınıf, unvan ve derece; dolu kadrolarda derece değiĢikliği yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. GEÇĠCĠ MADDE 5- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Çevre ve ġehircilik Bakanlığı teĢkilatlanıncaya kadar, Bakanlığın merkez ve taĢra teĢkilatında değiĢen veya yeni kurulan birimlere verilen görevler ve hizmetler, Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığından Bakanlığa devredilen merkez, taĢra ve döner sermaye teĢkilatları tarafından mevcut personel eliyle yürütülmeye devam olunur. MADDE 38- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 39- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. (I) SAYILI CETVEL ÇEVRE VE ġEHĠRCĠLĠK BAKANLIĞI TEġKĠLATI MüsteĢar MüsteĢar MüsteĢar Yardımcısı MüsteĢar Yardımcısı MüsteĢar Yardımcısı MüsteĢar Yardımcısı Hizmet Birimleri 1) Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü 2) Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü 3) Çevresel Etki Değerlendirmesi, Ġzin ve Denetim Genel Müdürlüğü MüsteĢar Yardımcısı 4) Yapı ĠĢleri Genel Müdürlüğü 5) Ġmar ve Kentsel Altyapı Genel Müdürlüğü 6) Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü 7) Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü 8) Rehberlik ve TeftiĢ BaĢkanlığı 9) Strateji GeliĢtirme BaĢkanlığı 10) Yüksek Fen Kurulu BaĢkanlığı 11) Hukuk MüĢavirliği 12) DıĢ ĠliĢkiler Dairesi BaĢkanlığı 13) Avrupa Birliği Yatırımları Dairesi BaĢkanlığı 14) Eğitim ve Yayın Dairesi BaĢkanlığı 15) Personel Dairesi BaĢkanlığı 16) Destek Hizmetleri Dairesi BaĢkanlığı 17) Basın ve Halkla ĠliĢkiler MüĢavirliği 18) Özel Kalem Müdürlüğü (1) SAYILI LĠSTE KURUMU : ÇEVRE VE ġEHĠRCĠLĠK BAKANLIĞI TEġKĠLATI : MERKEZ ĠHDAS EDĠLEN KADROLARIN Sınıfı Unvanı GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH Bakan Yardımcısı MüsteĢar MüsteĢar Yardımcısı Genel Müdür Yüksek Fen Kurulu BaĢkanı Rehberlik ve TeftiĢ BaĢkanı Strateji GeliĢtirme BaĢkanı I. Hukuk MüĢaviri Genel Müdür Yardımcısı DıĢ ĠliĢkiler Dairesi BaĢkanı Avrupa Birliği Yatırımları Dairesi BaĢkanı Personel Dairesi BaĢkanı Eğitim ve Yayın Dairesi BaĢkanı Destek Hizmetleri Dairesi BaĢkanı Daire BaĢkanı Basın ve Halkla ĠliĢkiler MüĢaviri GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 Serbest Kadro Adedi 1 1 4 7 1 1 1 1 20 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 53 1 Derecesi Toplam 1 1 4 7 1 1 1 1 20 1 1 1 1 1 53 1 GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH Yüksek Fen Kurulu Üyesi Özel Kalem Müdürü Bakanlık MüĢaviri Savunma Sekreteri Çevre ve ġehircilik Uzmanı Çevre ve ġehircilik Uzmanı Çevre ve ġehircilik Uzmanı Çevre ve ġehircilik Uzmanı Çevre ve ġehircilik Uzmanı Çevre ve ġehircilik Uzmanı Çevre ve ġehircilik Uzmanı Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcısı Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcısı Hukuk MüĢaviri Hukuk MüĢaviri Hukuk MüĢaviri Hukuk MüĢaviri BaĢmüfettiĢ BaĢmüfettiĢ MüfettiĢ MüfettiĢ MüfettiĢ MüfettiĢ MüfettiĢ MüfettiĢ (ÖzelleĢtirme) MüfettiĢ Yardımcısı MüfettiĢ Yardımcısı MüfettiĢ Yardımcısı APK Uzmanı APK Uzmanı ġube Müdürü ġube Müdürü Mali Hizmetler Uzmanı Mali Hizmetler Uzmanı Mali Hizmetler Uzmanı Mali Hizmetler Uzmanı Mali Hizmetler Uzman Yardımcısı Tercüman Tercüman Ġç Denetçi Ġç Denetçi Müdür (ÖzelleĢtirme) Müdür Yardımcısı (ÖzelleĢtirme) Uzman Uzman Uzman Uzman Uzman 1 1 1 1 1 2 3 4 5 6 7 6 8 1 3 5 6 1 2 1 2 3 4 5 1-7 5 7 8 1 2 1 2 2 3 4 5 8 1 7 1 3 1-9 1-9 1 2 3 5 6 17 1 20 1 22 3 15 10 105 50 50 6 188 35 7 3 8 73 8 35 9 16 14 21 12 9 6 69 43 1 380 2 5 8 4 9 12 1 4 21 4 29 29 94 10 4 6 6 17 1 20 1 22 3 15 10 105 50 50 6 188 35 7 3 8 73 8 35 9 16 14 21 12 9 6 69 43 1 380 2 5 8 4 9 12 1 4 21 4 29 29 94 10 4 6 6 GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH Uzman (ÖzelleĢtirme) Eğitim Uzmanı Sivil Savunma Uzmanı Savunma Uzmanı Savunma Uzmanı Raportör Raportör Raportör Raportör AraĢtırmacı (ÖzelleĢtirme) Çözümleyici Çözümleyici Programcı Programcı Programcı Programcı Programcı Programcı Programcı Programcı Bilgisayar ĠĢletmeni Bilgisayar ĠĢletmeni Bilgisayar ĠĢletmeni Bilgisayar ĠĢletmeni Bilgisayar ĠĢletmeni Bilgisayar ĠĢletmeni Bilgisayar ĠĢletmeni Bilgisayar ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni ġef ġef ġef ġef ġef ġef (ÖzelleĢtirme) Memur Memur Memur Memur 1-12 1 1 1 2 3 4 5 6 1-13 1 4 1 3 4 5 6 7 8 10 3 4 5 6 7 8 9 10 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 3 4 5 6 7 3-12 5 6 7 8 276 2 16 6 5 2 4 3 3 403 2 3 5 5 1 6 7 5 1 2 45 13 54 7 7 3 8 35 105 46 100 18 28 21 59 73 13 11 200 37 31 31 5 286 105 43 53 56 276 2 16 6 5 2 4 3 3 403 2 3 5 5 1 6 7 5 1 2 45 13 54 7 7 3 8 35 105 46 100 18 28 21 59 73 13 11 200 37 31 31 5 286 105 43 53 56 GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH TH TH TH TH Memur Memur Memur Memur Anbar Memuru Anbar Memuru Koruma ve Güvenlik Görevlisi Koruma ve Güvenlik Görevlisi Koruma ve Güvenlik Görevlisi Mutemet Mutemet Daktilograf Daktilograf Sekreter Sekreter Sekreter Sekreter Sekreter Sekreter Sekreter Veznedar Veznedar Santral Memuru Santral Memuru Santral Memuru ġoför ġoför ġoför ġoför ġoför ġoför ġoför ġoför Ayniyat Saymanı Ayniyat Saymanı Sayman Çocuk Eğitimcisi Çocuk Eğitimcisi Çocuk Eğitimcisi Çocuk Eğitimcisi Çocuk Eğitimcisi Mütercim Mütercim Mütercim Mühendis Mühendis Mühendis Mühendis 9 10 11 12 5 7 5 7 8 5 10 5 9 5 6 7 8 9 10 11 4 5 5 7 11 5 6 7 8 9 10 11 12 1 3 1 6 7 8 9 10 1 3 6 1 2 3 4 106 73 21 28 6 4 16 6 6 2 6 7 1 10 2 4 3 6 6 9 1 1 3 5 4 24 3 14 7 5 8 5 14 15 4 1 2 2 3 4 4 1 1 5 369 129 140 94 106 73 21 28 6 4 16 6 6 2 6 7 1 10 2 4 3 6 6 9 1 1 3 5 4 24 3 14 7 5 8 5 14 15 4 1 2 2 3 4 4 1 1 5 369 129 140 94 TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH Mühendis Mühendis (ÖzelleĢtirme) Mimar Mimar Mimar Mimar Mimar Arkeolog Arkeolog Jeolog Jeolog Jeomorfolog Jeomorfolog Jeomorfolog Jeomorfolog Jeomorfolog Jeofizikçi Jeofizikçi Jeofizikçi Jeofizikçi Matematikçi Matematikçi Matematikçi ġehir Plancısı ġehir Plancısı ġehir Plancısı ġehir Plancısı ġehir Plancısı Ekonomist Ekonomist Ekonomist Ekonomist Ġstatistikçi Ġstatistikçi Ġstatistikçi Tekniker Tekniker Tekniker Tekniker Tekniker Tekniker Tekniker Tekniker (ÖzelleĢtirme) Dekoratör Teknisyen Teknisyen Teknisyen Teknisyen 5 1-8 1 2 3 4 5 1 2 3 5 1 2 3 4 5 1 2 4 5 1 2 5 1 2 3 4 5 1 2 3 5 1 5 6 1 2 3 4 5 6 8 1-9 1 3 4 5 6 300 99 99 55 61 42 143 4 1 3 4 13 3 3 3 2 3 2 3 9 4 2 2 52 22 10 12 81 3 1 2 1 4 2 2 66 20 21 29 27 58 5 48 2 132 32 34 24 300 99 99 55 61 42 143 4 1 3 4 13 3 3 3 2 3 2 3 9 4 2 2 52 22 10 12 81 3 1 2 1 4 2 2 66 20 21 29 27 58 5 48 2 132 32 34 24 TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH Teknisyen Teknisyen Teknisyen Teknisyen (ÖzelleĢtirme) Kütüphaneci Kütüphaneci Teknik Ressam Teknik Ressam Teknik Ressam Teknik Ressam Teknik Ressam Teknik Ressam Fen Memuru Fen Memuru Laborant Laborant Laborant Kimyager Kimyager Kimyager Fizikçi Fizikçi Fizikçi Uzman Daire Tabibi Daire Tabibi Daire Tabibi Daire Tabibi Tabip Tabip Tabip DiĢ Tabibi DiĢ Tabibi Veteriner Hekim Veteriner Hekim Biolog Biolog Biolog Biolog Biolog HemĢire HemĢire HemĢire HemĢire HemĢire Psikolog Psikolog Sağlık Teknikeri 7 9 10 3-12 6 7 3 4 5 6 8 9 3 4 3 6 7 1 2 4 1 3 5 1 1 3 5 6 1 4 5 1 3 1 2 1 2 3 4 5 1 2 3 5 9 3 5 2 5 45 25 104 1 1 9 3 6 2 2 2 4 2 2 2 3 14 4 1 5 3 2 30 7 2 5 2 2 1 1 1 2 1 1 20 5 3 1 12 4 3 2 5 2 2 2 1 5 45 25 104 1 1 9 3 6 2 2 2 4 2 2 2 3 14 4 1 5 3 2 30 7 2 5 2 2 1 1 1 2 1 1 20 5 3 1 12 4 3 2 5 2 2 2 1 SH SH SH SH AH AH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH Diyetisyen Çocuk GeliĢimcisi Çocuk GeliĢimcisi Çocuk GeliĢimcisi Avukat Avukat Hizmetli Hizmetli Hizmetli Hizmetli Hizmetli Hizmetli Hizmetli Hizmetli Bekçi Bekçi Teknisyen Yardımcısı Teknisyen Yardımcısı AĢçı AĢçı AĢçı Dağıtıcı Dağıtıcı Dağıtıcı Dağıtıcı Kaloriferci Bahçıvan TOPLAM 5 3 4 5 8 5 5 6 7 8 9 10 11 12 6 7 5 7 5 7 11 5 7 9 10 11 11 2 2 3 6 5 5 21 10 34 20 15 9 9 38 2 3 2 2 1 2 8 1 6 6 1 4 3 7155 2 2 3 6 5 5 21 10 34 20 15 9 9 38 2 3 2 2 1 2 8 1 6 6 1 4 3 7155 KURUMU: ÇEVRE VE ġEHĠRCĠLĠK BAKANLIĞI TEġKĠLATI: TAġRA ĠHDAS EDĠLEN KADROLARIN Sınıfı Unvanı GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH Çevre ve ġehircilik Ġl Müdürü Çevre ve ġehircilik Ġl Müdür Yardımcısı Bölge Temiz Hava Merkezi Müdürü Bölge Temiz Hava Merkezi Müdür Yardımcısı ġube Müdürü ġube Müdürü ġube Müdürü Müdür (ÖzelleĢtirme) Müdür Yardımcısı (ÖzelleĢtirme) Uzman Uzman (ÖzelleĢtirme) ġef Derecesi 1 1 1 1 1 2 3 1-9 1-9 1 1-12 3 Serbest Kadro Adedi 81 162 8 8 690 70 20 1 1 45 42 386 Toplam 81 162 8 8 690 70 20 1 1 45 42 386 GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH ġef ġef ġef ġef ġef (ÖzelleĢtirme) Sayman Memur Memur Memur Memur Memur Memur Memur Memur Bilgisayar ĠĢletmeni Bilgisayar ĠĢletmeni Bilgisayar ĠĢletmeni Bilgisayar ĠĢletmeni Bilgisayar ĠĢletmeni Bilgisayar ĠĢletmeni Bilgisayar ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni Anbar Memuru Anbar Memuru Anbar Memuru Mutemet Mutemet Mutemet Mutemet Mutemet Mutemet Mutemet Daktilograf Daktilograf Daktilograf Veznedar Santral Memuru Sekreter Sekreter Sekreter 4 5 6 7 3-12 1 5 6 7 8 9 10 11 12 3 4 5 6 7 9 10 3 4 5 6 7 8 9 10 11 5 6 7 5 6 7 8 9 10 11 5 8 11 4 5 5 6 7 68 54 17 10 160 2 433 72 78 27 27 48 161 22 106 39 116 2 60 20 8 181 56 129 62 43 11 58 28 8 62 1 4 65 3 20 3 1 12 9 12 4 1 5 1 3 3 14 68 54 17 10 160 2 433 72 78 27 27 48 161 22 106 39 116 2 60 20 8 181 56 129 62 43 11 58 28 8 62 1 4 65 3 20 3 1 12 9 12 4 1 5 1 3 3 14 GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH GĠH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH ġoför ġoför ġoför ġoför ġoför ġoför ġoför ġoför Ayniyat Saymanı Ayniyat Saymanı Ayniyat Saymanı Ayniyat Saymanı Ayniyat Saymanı Ayniyat Saymanı Ayniyat Saymanı Ayniyat Saymanı Sivil Savunma Uzmanı Sivil Savunma Uzmanı Programcı Programcı Programcı AraĢtırmacı (ÖzelleĢtirme) Rehber Tercüman Koruma ve Güvenlik Görevlisi Koruma ve Güvenlik Görevlisi Mühendis Mühendis Mühendis Mühendis Mühendis Mühendis Mühendis Mühendis (ÖzelleĢtirme) Mimar Mimar Mimar Mimar Mimar Jeolog Jeomorfolog Jeomorfolog Jeomorfolog Jeomorfolog Fizikçi Kimyager Kimyager Kimyager 5 6 7 8 9 10 11 12 1 2 3 4 5 6 7 8 1 2 1 5 6 1-13 7 7 5 10 1 2 3 4 5 6 7 1-8 1 2 3 4 5 5 1 3 4 6 1 1 2 3 140 10 67 22 9 7 9 47 117 7 39 5 11 2 3 2 26 6 3 10 8 192 2 2 14 176 1449 472 439 224 1828 3 4 51 199 110 101 54 308 2 8 2 1 1 3 16 7 10 140 10 67 22 9 7 9 47 117 7 39 5 11 2 3 2 26 6 3 10 8 192 2 2 14 176 1449 472 439 224 1828 3 4 51 199 110 101 54 308 2 8 2 1 1 3 16 7 10 TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH TH SH SH Kimyager Kimyager Kimyager Kimyager Kimyager Ekonomist Ekonomist Ekonomist Ġstatistikçi Matematikçi Matematikçi ġehir Plancısı ġehir Plancısı ġehir Plancısı ġehir Plancısı ġehir Plancısı ġehir Plancısı ġehir Plancısı ġehir Plancısı Tekniker Tekniker Tekniker Tekniker Tekniker Tekniker Tekniker Tekniker Tekniker (ÖzelleĢtirme) Teknisyen Teknisyen Teknisyen Teknisyen Teknisyen Teknisyen Teknisyen Teknisyen Teknisyen (ÖzelleĢtirme) Kütüphaneci Teknik Ressam Teknik Ressam Teknik Ressam Teknik Ressam Teknik Ressam Fen Memuru Dekoratör Dekoratör Daire Tabibi Daire Tabibi 4 5 6 7 8 1 2 5 1 1 2 1 2 3 4 5 6 7 8 1 2 3 4 5 6 7 9 1-9 3 4 5 6 7 8 9 10 3-12 5 3 4 5 6 7 3 1 5 1 2 9 18 5 8 2 9 3 1 2 3 2 24 22 18 24 183 6 10 4 941 169 133 62 39 161 2 3 82 678 81 83 21 20 17 21 122 56 2 24 3 7 4 2 2 3 2 6 2 9 18 5 8 2 9 3 1 2 3 2 24 22 18 24 183 6 10 4 941 169 133 62 39 161 2 3 82 678 81 83 21 20 17 21 122 56 2 24 3 7 4 2 2 3 2 6 2 SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH SH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH Daire Tabibi Daire Tabibi Tabip Tabip Veteriner Hekim Veteriner Hekim Veteriner Hekim Veteriner Hekim Veteriner Hekim Veteriner Hekim Veteriner Hekim Biolog Biolog Biolog Biolog Biolog Biolog Biolog HemĢire HemĢire HemĢire HemĢire HemĢire HemĢire HemĢire Sağlık Teknikeri Sağlık Teknikeri Sağlık Teknisyeni Sağlık Teknisyeni Sağlık Memuru Sağlık Memuru Sağlık Memuru Sağlık Memuru Sağlık Memuru Hizmetli Hizmetli Hizmetli Hizmetli Hizmetli Hizmetli Hizmetli Hizmetli Bekçi Bekçi Bekçi Bekçi Bekçi Bekçi 4 5 1 5 1 2 3 4 5 6 8 1 2 3 4 5 6 7 1 3 4 5 8 9 10 1 5 3 4 5 6 7 8 10 5 6 7 8 9 10 11 12 5 6 7 8 9 10 2 5 2 7 4 3 4 5 1 8 9 39 14 14 12 67 10 8 3 2 3 11 2 2 3 1 2 7 1 2 3 2 2 3 111 33 66 28 36 15 33 47 45 2 26 6 9 7 2 5 2 7 4 3 4 5 1 8 9 39 14 14 12 67 10 8 3 2 3 11 2 2 3 1 2 7 1 2 3 2 2 3 111 33 66 28 36 15 33 47 45 2 26 6 9 7 YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH YH Bekçi Bekçi Teknisyen Yardımcısı Teknisyen Yardımcısı Teknisyen Yardımcısı Teknisyen Yardımcısı Teknisyen Yardımcısı AĢçı AĢçı AĢçı AĢçı AĢçı Bahçıvan Bahçıvan Bahçıvan Kaloriferci Kaloriferci Kaloriferci Kaloriferci Kaloriferci Kaloriferci TOPLAM 11 12 5 7 9 11 12 5 6 7 8 12 5 9 11 5 7 8 9 10 12 13 9 13 10 6 6 4 7 2 5 2 8 1 1 1 12 16 6 5 7 14 14047 13 9 13 10 6 6 4 7 2 5 2 8 1 1 1 12 16 6 5 7 14 14047 KURUMU: ÇEVRE VE ġEHĠRCĠLĠK BAKANLIĞI TEġKĠLATI: DÖNER SERMAYE ĠHDAS EDĠLEN KADROLARIN Sınıfı Unvanı GĠH GĠH GĠH GĠH ĠĢletme Müdürü Uzman Memur Veri Hazırlama ve Kontrol ĠĢletmeni TOPLAM Serbest Kadro Adedi 1 7 7 7 22 Derecesi 1 1 5 3 Toplam 1 7 7 7 22 (2) SAYILI LĠSTE KURUMU: ÇEVRE VE ġEHĠRCĠLĠK BAKANLIĞI TEġKĠLATI: MERKEZ ĠHDAS EDĠLEN KADROLARIN Sınıfı Unvanı GĠH Bakanlık MüĢaviri TOPLAM Derecesi KURUMU: ÇEVRE VE ġEHĠRCĠLĠK BAKANLIĞI TEġKĠLATI: TAġRA 1 Serbest Kadro Adedi 400 400 Toplam 400 400 ĠHDAS EDĠLEN KADROLARIN Sınıfı Unvanı GĠH AraĢtırmacı TOPLAM Serbest Kadro Adedi 290 290 Derecesi 1 Toplam 290 290 (3) SAYILI LĠSTE KURUMU: BAġBAKANLIK TEġKĠLATI: MERKEZ ĠHDAS EDĠLEN KADROLARIN Sınıfı Unvanı GĠH GĠH BaĢbakan BaĢmüĢaviri BaĢbakan MüĢaviri TOPLAM Derecesi 1 1 Serbest Kadro Adedi 15 20 35 Toplam 15 20 35 KURUMU : EKONOMĠ BAKANLIĞI TEġKĠLATI : MERKEZ ĠHDAS EDĠLEN KADROLARIN Sınıfı Unvanı GĠH Özel Kalem Müdürü TOPLAM Derecesi 1 Serbest Kadro Adedi 1 1 Toplam 1 1 B- Dayanılan Anayasa Kuralları Dava dilekçesinde, Anayasa‘nın BaĢlangıç‘ı ile 2., 5., 6., 7., 8., 9., 10., 36., 87., 88., 90., 91., 115., 117., 124., 125., 127., 128., 135. ve 167. maddelerine dayanılmıĢtır. III- ĠLK ĠNCELEME Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün 8. maddesi uyarınca HaĢim KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR, Recep KÖMÜRCÜ, Engin YILDIRIM, Nuri NECĠPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN‘ın katılımlarıyla yapılan ilk inceleme toplantısında; 1- Dosyada eksiklik bulunmadığından iĢin esasının incelenmesine, 2- Yürürlüğü durdurma isteminin esas inceleme aĢamasında karara bağlanmasına, 28.9.2011 gününde OYBĠRLĠĞĠYLE karar verilmiĢtir. IV- ESASIN ĠNCELENMESĠ Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Ayhan KILIÇ tarafından hazırlanan iĢin esasına iliĢkin rapor, dava konusu Kanun Hükmünde Kararname kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüĢülüp düĢünüldü: A- Kanun Hükmünde Kararnamelerin Yargısal Denetimi Hakkında Genel Açıklama Anayasa‘nın 91. maddesinde düzenlenen kanun hükmünde kararnameler, iĢlevsel yönden yasama iĢlemi niteliğinde olduğundan yargısal denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi Anayasa‘nın 148. maddesi ile Anayasa Mahkemesine verilmiĢtir. Yargısal denetimde kanun hükmünde kararnamenin, öncelikle yetki kanununa sonra da Anayasa‘ya uygunluğu sorunlarının çözümlenmesi gerekir. Her ne kadar, Anayasa‘nın 148. maddesinde kanun hükmünde kararnamelerin yetki kanunlarına uygunluğunun denetlenmesinden değil, yalnızca Anayasa‘ya biçim ve esas bakımlarından uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de Anayasa‘ya uygunluk denetiminin içerisine öncelikle kanun hükmünde kararnamenin yetki kanununa uygunluğunun denetimi de girer. Çünkü Anayasa‘da, Bakanlar Kuruluna ancak yetki kanununda belirtilen sınırlar içerisinde kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmüĢtür. Yetkinin dıĢına çıkılması, kanun hükmünde kararnameyi Anayasa‘ya aykırı duruma getirir. Dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa‘dan alan olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinden farklı olarak, olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnamelerin bir yetki kanununa dayanması zorunludur. Bu nedenle, kanun hükmünde kararnameler ile dayandıkları yetki kanunu arasında çok sıkı bir bağ vardır. Kanun hükmünde kararnamenin yetki kanunu ile olan bağı, kanun hükmünde kararnameyi aynen ya da değiĢtirerek kabul eden kanun ile kesilir. Kanun hükmünde kararnamenin Anayasa‘ya uygun bir yetki kanununa dayanması, geçerliliğinin ön koĢuludur. Bir yetki kanununa dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki kanunu iptal edilen kanun hükmünde kararnamelerin içeriği Anayasa‘ya aykırılık oluĢturmasa bile bunların Anayasa‘ya uygunluğundan söz edilemez. Kanun hükmünde kararnamelerin Anayasa‘ya uygunluk denetimi, kanunların denetiminden farklıdır. Anayasa‘nın 11. maddesinde, ―Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.‖ denilmektedir. Bu nedenle kanunların denetiminde, onların yalnızca Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır. Kanun hükmünde kararnameler ise konu, amaç, kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki kanununa hem de Anayasa‘ya uygun olmak zorundadırlar. Anayasa‘da kimi konuların kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi yasaklanmaktadır. Anayasa‘nın 91. maddesinin birinci fıkrasında ―Sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler...‖in kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiĢtir. Bu kural gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi, ―Bakanlar Kurulu‖na ancak kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesi yasaklanmıĢ alana girmeyen konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Anayasa‘nın herhangi bir maddesinde kanunla düzenleneceği öngörülen bir konunun, Anayasa‘nın 91. maddesinin birinci fıkrasının açıkça yasakladığı hükümler ile ilgili olmadıkça ya da Anayasa‘nın 163. maddesinde olduğu gibi kanun hükmünde kararname çıkarılamayacağı açıkça belirtilmedikçe kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi Anayasa‘ya aykırılık oluĢturmaz. B- Kanun Hükmünde Kararname’nin Tümünün Anayasa’ya Aykırılığı Ġddiasının Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, KHK‘nin dayanağı olan 6.4.2011 günlü, 6223 sayılı Yetki Kanunu‘nun Anayasaya aykırı olduğu ve iptali gerekeceği, iptal edilmesi halinde ise KHK‘nin dayanaktan yoksun kalacağı belirtilerek KHK‘nin tümünün Anayasa‘nın BaĢlangıç‘ı ile 2., 6. ve 91. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Anayasa Mahkemesinin 27.10.2011 gün ve E.2011/60, K.2011/147 sayılı kararı ile 6223 sayılı Yetki Kanunu‘nun Anayasa‘ya aykırılığı iddiasına dayalı iptal isteminin reddine karar verildiğinden KHK‘nin tümüne yönelik Anayasa‘ya aykırılık iddiası dayanaksız kalmıĢtır. Ġptal isteminin reddi gerekir. C- Kanun Hükmünde Kararname’nin Ayrı Ayrı Tüm Maddeleri ile Eki (I) Sayılı Cetvelin 6223 Sayılı Yetki Kanunu Kapsamında Olup Olmadığının Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, KHK‘nin ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki (I) sayılı cetvelin 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında olmadığı gibi acil, ivedi, önemli ve zorunlu konuları düzenlemediği belirtilerek Anayasa‘nın 2., 7., 87. ve 91. maddelerine aykırı oldukları ileri sürülmüĢtür. 1- KHK’nin 2. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (b), (ç), (e), (f) ve (ğ) Bentleri KHK‘nin 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) ve (ç) bentleri 8.8.2011 günlü, 648 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname‘nin 1. maddesiyle; (f) ve (ğ) bentleri 16.5.2012 günlü, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların DönüĢtürülmesi Hakkında Kanun‘un 19. maddesinin (a) bendiyle; (e) bendi ise 648 sayılı KHK‘nin 1. maddesiyle, ―özel ihtisas işleri hariç‖ ibaresinden sonra gelmek üzere ―talepleri halinde‖ ibaresi eklenmek suretiyle değiĢtirildiğinden konusu kalmayan (b), (ç), (e), (f) ve (ğ) bentlerine iliĢkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU (e) bendi yönünden bu görüĢe katılmamıĢtır. 2- KHK’nin 7. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (j) Bendi KHK‘nin 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendi, 8.8.2011 günlü, 648 sayılı KHK‘nin 4. maddesiyle, ―kamu yatırımları,‖ ibaresinden sonra gelmek üzere ―mülkiyeti kamuya ait arsa ve araziler üzerinde yapılacak her türlü yapı,‖ ibaresi eklenmek suretiyle değiĢtirildiğinden konusu kalmayan (j) bendine iliĢkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. 3- KHK’nin 8. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (ğ), (ı), (j), (k) ve (l) Bentleri KHK‘nin 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ğ), (ı), (j) ve (l) bentleri, 8.8.2011 günlü, 648 sayılı KHK‘nin 5. maddesiyle; (k) bendi ise 648 sayılı KHK‘nin 5. maddesiyle, ―ölçütlerini belirlemek‖ ibaresinden sonra gelmek üzere ―, uygulanmasını sağlamak‖ ibaresi eklenmek suretiyle değiĢtirildiğinden konusu kalmayan (ğ), (ı), (j), (k) ve (l) bentlerine iliĢkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU (k) bendi yönünden bu görüĢe katılmamıĢtır. 4- KHK’nin 9. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (b), (c), (ç), (d), (f), (ğ), (ı), (i) ve (k) Bentleri KHK‘nin 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b), (c) ve (i) bentleri, 8.8.2011 günlü, 648 sayılı KHK‘nin 6. maddesiyle; (ı) bendi 648 sayılı KHK‘nin 6. maddesiyle, bentte yer alan ―tespit ve kalite ölçütlerini‖ ibaresi ―ve analiz ölçütlerini belirlemek,‖ Ģeklinde değiĢtirildiğinden; (ç), (d), (f), (ğ) ve (k) bentleri ise 648 sayılı KHK‘nin 6. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından konusu kalmayan (b), (c) (ç), (d), (f), (ğ), (ı), (i) ve (k) bentlerine iliĢkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU (ı) bendi yönünden bu görüĢe katılmamıĢtır. 5- KHK’nin 10. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (c), (ç), (f), (g) ve (ğ) Bentleri ile (2) Numaralı Fıkrası KHK‘nin 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi, 16.5.2012 günlü, 6306 sayılı Kanun‘un 19. maddesinin (ç) bendiyle değiĢtirildiğinden; (f), (g) ve (ğ) bentleri, 648 sayılı KHK‘nin 7. maddesiyle; (ç) bendi ile (2) numaralı fıkrası ise 6306 sayılı Kanun‘un 19. maddesinin (ç) bendiyle yürürlükten kaldırıldığından konusu kalmayan (c), (ç), (f), (g) ve (ğ) ile (2) numaralı fıkraya iliĢkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir. 6- KHK’nin 11. Maddesi KHK‘nin 11. maddesi, 16.5.2012 günlü, 6306 sayılı Kanun‘un 19. maddesinin (d) bendiyle değiĢtirildiğinden konusu kalmayan maddeye iliĢkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir. 7- KHK’nin 12. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (e) Bendi KHK‘nin 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi, 16.5.2012 günlü, 6306 sayılı Kanun‘un 19. maddesinin (e) bendiyle yürürlükten kaldırıldığından konusu kalmayan (e) bendine iliĢkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir. 8- KHK’nin 16. Maddesinin (4) Numaralı Fıkrası KHK‘nin 16. maddesinin (4) numaralı fıkrasının birinci cümlesi, 8.8.2011 günlü, 648 sayılı KHK‘nin 11. maddesiyle değiĢtirildiğinden, konusu kalmayan (4) numaralı fıkraya iliĢkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. 9- KHK’nin 37. Maddesinin (17) Numaralı Fıkrası KHK‘nin 37. maddesinin (17) numaralı fıkrasıyla 3.6.2011 günlü, 637 sayılı KHK‘nin 35. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yapılan değiĢiklik, 10.11.2011 günlü, 666 sayılı KHK‘nin 1. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından, konusu kalmayan (17) numaralı fıkraya iliĢkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir. 10- KHK’nin Geçici 3. Maddesinin (6) Numaralı Fıkrası KHK‘nin geçici 3. maddesinin (6) numaralı fıkrası, 666 sayılı KHK‘nin 1. maddesiyle, 27.6.1989 günlü, 375 sayılı KHK‘ye eklenen ek madde 12‘nin (1) numaralı fıkrasının (p) bendiyle yürürlükten kaldırıldığından, konusu kalmayan (6) numaralı fıkraya iliĢkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir. 11- KHK’nin Diğer Kuralları 6223 sayılı Yetki Kanunu‘nun amaç ve kapsamını düzenleyen 1. maddesinde Kanun‘un amacı, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin, verimli ve ekonomik bir Ģekilde yürütülmesini sağlamak olarak belirlenmiĢ ve yetkinin kapsamı iki baĢlık altında tespit edilmiĢtir. Yetkinin kapsamına ilk olarak kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesi girmektedir. Bu çerçevede gerekli görülmesi halinde yeni bakanlıklar kurulması, var olan bakanlıkların birleĢtirilmesi, bakanlıkların bağlı, ilgili ve iliĢkili kuruluĢlarının yeniden belirlenmesi için KHK çıkarma yetkisi verilmiĢtir. Bu amaçla; 1- Mevcut bakanlıkların birleĢtirilmesine veya kaldırılmasına, yeni bakanlıklar kurulmasına, anılan bakanlıkların bağlı, ilgili ve iliĢkili kuruluĢlarıyla hiyerarĢik iliĢkilerine, 2- Mevcut bağlı, ilgili ve iliĢkili kuruluĢların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut, birleĢtirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine, 3- Mevcut bakanlıklar ile birleĢtirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev, yetki, teĢkilat ve kadrolarının düzenlenmesine, taĢrada ve yurt dıĢında teĢkilatlanma esaslarına, iliĢkin kanun hükmünde kararname çıkarılabilecektir. Ġkinci olarak, kamu kurum ve kuruluĢlarında istihdam edilen memurlar, iĢçiler, sözleĢmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına iliĢkin olarak değiĢiklikler ve yeni düzenlemeler yapılması için KHK çıkarma yetkisi verilmiĢtir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde yapılan inceleme sonucunda; KHK‘nin, hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilenler dıĢında kalan diğer kurallarının 6223 sayılı Yetki Kanunu‘nun kapsamında olduğu anlaĢıldığından bu kurallara iliĢkin iptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT, KHK‘nin 37. maddesinin (13), (14), (15) ve (16) numaralı fıkraları yönünden bu görüĢe katılmamıĢlardır. D- Kanun Hükmünde Kararname’nin Tüm Maddelerinin Anayasa’nın 91. Maddesi Yönünden Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, KHK‘nin ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki (I) sayılı cetvelin Anayasa‘nın 91. maddesinin birinci fıkrasında kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesi yasaklanmıĢ alanlara iliĢkin düzenleme içerdiği, bu nedenle Anayasa‘nın 2., 6. ve 91. maddelerine aykırı oldukları ileri sürülmüĢtür. 1- KHK’nin 14. Maddesinin (3) Numaralı Fıkrası KHK‘nin 14. maddesinin (1) numaralı fıkrasında Rehberlik ve TeftiĢ BaĢkanlığının görevleri sayıldıktan sonra (2) numaralı fıkrasında (1) numaralı fıkrada ve diğer mevzuatta verilen görevleri yapmak üzere BaĢkanlıkta müfettiĢ istihdam edileceği belirtilmiĢ, (3) numaralı fıkrasında ise müfettiĢ yardımcılarının giriĢ ve yeterlik sınavlarının usul ve esaslarının, müfettiĢliğe yükselmelerinin, görev, yetki ve sorumluluklarının, BaĢkanlığın çalıĢma usul ve esasları ile diğer hususların yönetmelikle belirleneceği kurala bağlanmıĢtır. Anayasa‘nın 91. maddesinin birinci fıkrasında ―Sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler...‖in kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiĢtir. Öte yandan Anayasa‘nın ―Kamu hizmetlerine girme hakkı‖ baĢlıklı 70. maddesinin birinci fıkrasında, her Türk‘ün, kamu hizmetlerine girme hakkına sahip olduğu belirtildikten sonra ikinci fıkrasında hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden baĢka hiçbir ayırım gözetilemeyeceği kurala bağlanmıĢtır. Buna göre, Anayasa‘nın 70. maddesinde düzenlenen ve ―Siyasi Haklar ve Ödevler‖ baĢlıklı dördüncü bölümünde yer alan kamu hizmetlerine girme hakkına iliĢkin olarak kanun hükmünde kararname ile düzenleme yapılması mümkün değildir. KHK‘nin 14. maddesinin (3) numaralı fıkrasıyla bir kamu hizmeti olan müfettiĢ yardımcılığına giriĢ koĢullarının belirlenmiĢ olması, kamu hizmetine girme hakkına iliĢkin bir düzenleme niteliğinde olduğundan kural, Anayasa‘nın 91. maddesinin birinci fıkrasına aykırıdır. Ġptali gerekir. Serdar ÖZGÜLDÜR ve Burhan ÜSTÜN değiĢik gerekçeyle bu görüĢe katılmıĢlardır. HaĢim KILIÇ, Alparslan ALTAN, Engin YILDIRIM, Nuri NECĠPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ile Muammer TOPAL bu görüĢe katılmamıĢlardır. 2- KHK’nin 36. Maddesinin (2), (3) ve (4) Numaralı Fıkraları KHK‘nin 36. maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla, Çevre ve ġehircilik Bakanlığı bünyesinde Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcılığı ve Çevre ve ġehircilik Uzmanlığı kadroları ihdas edilmiĢ; (2) numaralı fıkrasında, Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcılığı kadrosuna atanabilme koĢulları düzenlenmiĢ; (3) numaralı fıkrasında, Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcılığından Çevre ve ġehircilik Uzmanlığına geçiĢ koĢulları belirlenmiĢ; (4) numaralı fıkrasında ise Çevre ve ġehircilik Uzmanı ile Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiĢtirilmeleri, yarıĢma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavı ile diğer hususların yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüĢtür. Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcılığı ve Çevre ve ġehircilik Uzmanlığı kadrolarına giriĢ koĢullarının belirlenmesi, yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa‘nın 70. maddesine göre kamu hizmetine girme hakkına iliĢkin bir düzenleme olduğundan KHK‘nin 36. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkraları, Anayasa‘nın 91. maddesinin birinci fıkrasına aykırıdır. Ġptalleri gerekir. Serdar ÖZGÜLDÜR ve Burhan ÜSTÜN değiĢik gerekçeyle bu görüĢe katılmıĢlardır. HaĢim KILIÇ, Alparslan ALTAN, Engin YILDIRIM, Nuri NECĠPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ile Muammer TOPAL bu görüĢe katılmamıĢlardır. 3- KHK’nin Diğer Kuralları KHK‘nin 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası, 36. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkraları ile hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilenler dıĢında kalan diğer kurallarında, Anayasa‘nın 91. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi yasaklanmıĢ alanlara iliĢkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden bu kurallara iliĢkin iptal isteminin reddi gerekir. E- Kanun Hükmünde Kararname’nin Ġçerik Yönünden Ġncelenmesi 1- KHK‘nin 2. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinde Yer Alan “…imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak …‖ Ġbaresinin Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, iptali istenen kuralda geçen ―mevzuatı belirlemek‖ ibaresiyle Bakanlığa verilen yetkinin kanunla kullanılması gerektiği, genel çerçevesi çizilmeden ve sınırları belirlenmeden yürütme organına düzenleme yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu ve ayrıca ―belirlilik‖ ilkesine de aykırılık teĢkil ettiği, öte yandan mevzuat kavramının kanun ve tüzüğü de kapsadığı, dava konusu kuralla Bakanlığa aynı zamanda kanun teklifi verme ve tüzük çıkarma yetkisinin verildiği belirtilerek bu durumun, Anayasa‘nın 2., 6., 7., 88. ve 115. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Dava konusu kuralda, Bakanlığa, yerleĢme, imar ve yapılaĢma ile ilgili konularda imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlama görevi verilmiĢtir. Anayasa‘nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri “belirlilik ilkesi‖dir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kiĢiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuĢkuya yer vermeyecek Ģekilde açık, net, anlaĢılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karĢı koruyucu önlem içermesi gerekir. Anayasa‘nın 7. maddesinde, ―Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.‖ denilmektedir. Buna göre, Anayasa‘da kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir. Farklı koĢul ve durumlara göre sık sık değiĢik önlemler alma, bunları kaldırma ve süratli biçimde hareket etme zorunluluğunun bulunduğu alanlarda, yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra, uzmanlık ve idare tekniğine iliĢkin hususları yürütmeye bırakması, yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiĢ alanda ve değiĢen koĢullara uyum sağlayabilecek esnekliğe sahip kriterlere uygun olarak, genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması, hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı değildir. Ġmar, çevre, yapı ve yapım ile ilgili temel hükümler, Ġmar Kanunu, Çevre Kanunu ve ilgili diğer kanunlarda ayrıntılı bir Ģekilde düzenlenmek suretiyle konunun sınırları çizilmiĢtir. Öte yandan Bakanlığa verilen düzenleme yetkisi, yerleĢme, imar ve yapılaĢma ile sınırlandırılmak suretiyle belirginleĢtirilmiĢtir. Bu Ģekilde konunun çerçevesi çizildikten sonra, imar, çevre, yapı ve yapım konularıyla ilgili idari ve teknik ayrıntıların düzenlenmesi hususunda Bakanlığa yetki verilmesi, ―belirlilik ilkesi‖ne aykırılık oluĢturmadığı gibi yasama yetkisinin devri anlamına da gelmez. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 2. ve 7. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 6., 88. ve 115. maddeleriyle ilgisi görülmemiĢtir. 2- KHK‘nin 2. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinde Yer Alan “… Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliştirmek, uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak.‖ Bölümünün Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, mimarlık ve mühendislik hizmetlerine iliĢkin norm ve standartların kanunla belirlenmesi gerektiği, bu konuda herhangi bir ölçü konulmadan, temel ilkeler belirlenmeden Bakanlığa düzenleme yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluĢturduğu gibi belirlilik ilkesinin de ihlali sonucunu doğurduğu, Bakanlığa mimarlık ve mühendislik hizmetleriyle ilgili düzenleme yetkisi verilmesinin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢlarının bağımsızlığına müdahale niteliği taĢıdığı, öte yandan mesleklerini icra edebilmeleri için odaya kaydolmaları zorunlu bulunan mimarlık ve mühendislik meslek mensuplarının, ayrıca Bakanlık tarafından da kayıt altına alınmasının vesayet yetkisini hiyerarĢik denetime dönüĢtürdüğü belirtilerek kuralın, Anayasa‘nın 2., 6., 124., 127. ve 135. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. 6216 sayılı Kanun‘un 43. maddesi uyarınca, ilgisi nedeniyle dava konusu kural Anayasa‘nın 7. maddesi yönünden de incelenmiĢtir. Dava konusu kuralda, Bakanlığa, kendi görev alanıyla ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlama, geliĢtirme, uygulanmasını sağlama ve meslek mensuplarının kayıtlarını tutma görevi verilmiĢtir. KHK‘nin 2. maddesi bir bütün olarak dikkate alındığında, Bakanlığın görev alanının esas itibarıyla yerleĢme, çevre ve yapılaĢma hizmetlerinden oluĢtuğu anlaĢılmaktadır. Sözü edilen hizmetler, 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun hükümleri uyarınca kurulan ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluĢu olan Türkiye Mimar ve Mühendisler Odaları Birliğine bağlı meslek odalarına üye olarak faaliyet gösteren mimar ve mühendislerce yerine getirilen mimarlık ve mühendislik hizmetleridir. Bakanlığa verilen mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlama görevi, mimar ve mühendislerin mesleki faaliyetlerini icra ederken uyacağı kuralların belirlenmesini değil, bu meslek mensuplarınca sunulan hizmetin niteliklerinin ve standartlarının saptanmasını öngörmektedir. Bakanlığa tanınan düzenleme yetkisinin, görev alanıyla ilgili meslekler olan mimarlık ve mühendislik hizmetleriyle ilgili norm ve standartlarının belirlenmesini kapsadığı hiçbir tereddüde yer bırakmayacak Ģekilde açık ve belirgindir. Öte yandan, mimarlık ve mühendislik hizmetleriyle ilgili temel hükümler, Ġmar Kanunu, Çevre Kanunu ve ilgili diğer kanunlarda ayrıntılı bir Ģekilde düzenlenmek suretiyle kapsamı belirlendikten sonra, mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin norm ve standartlarını belirleme yetkisinin Bakanlığa verilmiĢ olması yasama yetkisinin devri olarak görülemez. Anayasa‘nın 135. maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢları ve üst kuruluĢları tanımlanmıĢtır. Buna göre, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢları, belli bir mesleğe mensup olanların müĢterek ihtiyaçlarını karĢılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaĢtırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak geliĢmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ve halk ile olan iliĢkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkiĢileridir. Anılan maddenin beĢinci fıkrasına göre, meslek kuruluĢları üzerinde Devletin idari ve mali denetimine iliĢkin kurallar kanunla düzenlenir. Anayasa‘nın 135. maddesinde, meslek kuruluĢlarının karar ve yönetim organlarının seçimle göreve gelmesinin öngörülmesi, Devletin idari ve mali denetimine tabi olduklarının belirtilmesi ve sorumlu organlarının görevlerine ancak yargı kararıyla son verilebileceğinin kurala bağlanması, bu idarelerin özerkliğine iĢaret etmektedir. Meslek kuruluĢlarının özerkliği, merkezî idareden bağımsız olarak karar ve yürütme organlarını seçebilme, ilgili mesleki faaliyetlerle sınırlı olmak üzere üyelerini ve örgütlerini bağlayıcı karar alma ve uygulama, meslek mensuplarının uyacağı ilke ve kuralları belirleme ve üyeleri hakkında disiplin tedbirleri uygulama hak ve yetkisini içermektedir. Bu itibarla mimar ve mühendislerce sunulan hizmetin niteliklerinin ve standartlarının Bakanlık tarafından saptanması, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluĢunun özerkliğine müdahale anlamına gelmemektedir. Öte yandan mimarlık mühendislik faaliyetinde bulunan gerçek ve tüzel kiĢilerin kayıtlarının Bakanlık tarafından tutulmasının öngörülmesi, istatistiksel bilgi sağlama amaçlı olup meslek mensubu üzerinde icraî bir etkisi bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 2., 7. ve 135. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 6., 124. ve 127. maddeleriyle ilgisi görülmemiĢtir. 3- KHK‘nin 7. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinde Yer Alan ―…ve çevre düzeni planlarını…‖ Ġbaresinin Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, mahallî ve müĢterek ihtiyaç niteliğinde olan çevre düzeni planlarının yapımı görevinin merkezî idarenin bir organı olan Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmesinin mahallî idarelerin Anayasayla belirlenen görev alanına müdahale anlamını taĢıdığı ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik ġartına aykırılık teĢkil ettiği, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanunu‘nda çevre düzeni planlarını yapmaya yetkili idareler belirlenmiĢ olup anılan hükümler yürürlükte olduğu hâlde, ayrıca Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğünün de yetkili kılınmasının hukukî belirsizliğe yol açtığı ve bu durumun, Anayasa‘nın 2., 90. ve 127. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Dava konusu kuralla, Bakanlığa, üst ölçekli çevre düzeni planlarını ilgili kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği yaparak hazırlama, hazırlatma, onaylama ve uygulamanın bu stratejilere göre yürütülmesini sağlama görevi verilmiĢtir. Mahallî idarelere iliĢkin Anayasa‘nın 127. maddesinin birinci fıkrasında, bunların il, belediye veya köy halkının mahallî müĢterek ihtiyaçlarını karĢılamak üzere kuruluĢ esasları kanunla belirtilen ve karar organları kanunda gösterilen seçmenler tarafından seçilerek oluĢturulan kamu tüzelkiĢileri oldukları; ikinci fıkrasında, yerel yönetimlerin kuruluĢ ve görevleri ile yetkilerinin, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenleneceği belirtilmiĢtir. Anılan maddenin beĢinci fıkrasında ise merkezî idarenin, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun Ģekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği gibi karĢılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahip olduğu belirtilmektedir. Anayasa‘da üst ölçekli çevre düzeni planlarına iliĢkin yetkinin merkezî idare ya da yerel yönetimlere ait olduğu konusunda bir kural yer almamakta olup, ihtiyaçlara göre bu hususun belirlenmesi kanun koyucunun takdirindedir. Mahallî müĢterek ihtiyaç, herhangi bir yerel yönetim biriminin sınırları içinde yaĢayan kiĢi, aile, zümre ya da sınıfın özel çıkarlarını değil, aynı yörede birlikte yaĢamaktan doğan somut durumların yarattığı, yoğunlaĢtırdığı ve sürekli güncelleĢtirdiği, özünde etkinlik, ölçek ve sağladığı yarar bakımından yerel sınırları aĢmayan, bölünebilir ve rekabet konusu olabilen yerel ve kamusal hizmet karakterinin ağır bastığı ortak beklentileri ifade etmektedir. Anayasa‘da il, belediye ya da köy halkının yerel ortak ihtiyaçlarının neler olduğu belirlenmemiĢ, bunun saptanması kanuna bırakılmıĢtır. Bu durumda kanun, kamu yararını gözeterek, Anayasa sınırları içinde merkezî yönetimle yerel yönetim arasındaki görev sınırlarını belirleyebilir. Ġdarenin bütünlüğü ilkesinden hareketle düzenlemenin yerel yönetimleri ortadan kaldırma ya da etkisiz kılma amacına yönelik olmaması kaydıyla, belirli alanlar bakımından belirli koĢullara bağlı ve yerel yönetimlere bir yük ya da borç getirmeden kimi görev ve yetkilerin merkezî yönetim birimine bırakılması mümkündür. Çevre düzeni planları, ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaĢım gibi yerleĢme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen ve imar planlarının yapımında yol gösterici nitelikte olan hukuki belgelerdir. Bu planlar, imar planlarından farklı olarak belli bir yerleĢim birimiyle sınırlı olmayıp bir veya birden fazla il sınırlarını kapsamaktadır. Bu nedenle söz konusu planların yerel gereksinimlerin yanında ülkenin genel ihtiyaçlarıyla da uyumlu olması gerekmektedir. Kanun koyucunun bu hususları gözeterek üst ölçekli çevre düzeni planlarını hazırlama görevini merkezî idareye bırakmıĢ olmasında anayasal bir sorun bulunmamaktadır. Kaldı ki, üst ölçekli çevre düzeni planlarını yapma yetkisi Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmekle birlikte yerel yönetimler süreçten tamamen dıĢlanmamıĢ; anılan Genel Müdürlüğün bu yetkisini kullanırken ilgili kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği yapacağı öngörülmüĢtür. Öte yandan, dava konusu kural ile Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğünün görev alanına bırakılan planlar üst ölçekli çevre düzeni planları iken, 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanunu‘nun 6. maddesinin dördüncü fıkrasında belediyeler ve il özel idarelerinin iĢbirliğiyle yapılması öngörülen planlar ise il çevre düzeni planları olup, her iki düzenlemenin konusu farklıdır. 2872 sayılı Çevre Kanunu‘nun 9. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde bölge ve havza çevre düzeni planlarının Bakanlık tarafından yapılması öngörülmüĢ ise de anılan Kanun‘da geçen ―Bakanlık‖ tabiriyle Çevre ve ġehircilik Bakanlığı ifade edildiğinden anılan kuralın dava konusu kural ile çeliĢmediği, aksine uyumlu olduğu anlaĢılmaktadır. Dolayısıyla dava konusu kuralla belirsizlik oluĢturulduğundan söz edilemez. Açıklanan nedenle kural, Anayasa‘nın 2. ve 127. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 90. maddesiyle ilgisi görülmemiĢtir. 4- KHK‘nin 7. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (c) Bendinin ―Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek, …” Bölümünün Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, usul ve esas belirlemenin yasal kural koymayı gerektirdiği, genel çerçevesi çizilmeden ve sınırları belirlenmeden yürütme organına düzenleme yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri anlamına geldiği gibi belirlilik ilkesine de aykırılık oluĢturduğu, öte yandan mevzuat kavramının kanun ve tüzüğü de kapsadığı, dava konusu kuralla Bakanlığa aynı zamanda kanun teklifi verme ve tüzük çıkarma yetkisinin de verildiği belirtilerek bu durumun, Anayasa‘nın 2., 6., 7., 88. ve 115. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Dava konusu kuralla, havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına iliĢkin usul ve esasların belirlenmesi görev ve yetkisi Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmiĢtir. KHK‘nin 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “…imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak …‖ ibaresi için açıklanan gerekçelerle dava konusu kural, Anayasa‘nın 2. ve 7. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 6., 88. ve 115. maddeleriyle ilgisi görülmemiĢtir. 5- KHK‘nin 7. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (f) Bendinin Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, dava konusu kural ile imar rantı yaratılmak istendiği, mekânsal planlama yapma yetkisinin kime ait olduğu hususunda Anayasa‘da açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, yerelde uygulanacak imar ve parselasyon planlarının yapımı, hemĢerilik iliĢkisinden doğan mahallî müĢterek bir ihtiyaç niteliğinde olduğundan, yerel yönetimlerin bu süreçten tamamen dıĢlanmasının Anayasa‘nın 43., 45., 56., 57., 63., 123., 127., 169. ve 170. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Dava konusu kuralla, Bakanlığın bir birimi olan Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne, Bakanlar Kurulunca belirlenen proje kapsamı içerisinde kalmak kaydıyla kamuya ait tescilli araziler ile tescil dıĢı araziler ve muvafakatleri alınmak koĢuluyla özel kiĢi veya kuruluĢlara ait arazilerin yeniden fonksiyon kazandırılıp geliĢtirilmesine yönelik olarak her tür ve ölçekte etüt, harita, plan, parselasyon planı, kamulaĢtırma, arazi ve arsa düzenlemesi yapma, yaptırma ve onaylama görev ve yetkisi verilmiĢtir. Anılan Genel Müdürlüğe tanınan yetki, Bakanlar Kurulunca belirlenen proje kapsamındaki arazilerle sınırlıdır. Kuralda sözü edilen kamuya ait tescilli araziler, Devlet ve diğer kamu tüzelkiĢilerinin özel mülkiyetinde bulunan araziler ile kamu hizmetine tahsis edilmiĢ araziler ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu‘nun 16. maddesinde sayılan bazı orta malı niteliğindeki arazilerdir. Kamuya ait tescil dıĢı araziler ise Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki sahipsiz araziler ile 3402 sayılı Kanun‘un 16. maddesinde sayılanlar dıĢında kalan orta malı niteliğindeki arazilerdir. Bakanlar Kurulunca belirlenen proje kapsamında kalan arazilerden özel kiĢilere ait olanlar yönünden, Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğünün bu yetkisini kullanabilmesi için taĢınmaz malikinin muvafakati gerekmektedir. Buna karĢılık, kamuya ait arazilerde ilgili idarelerin muvafakati aranmamaktadır. Anayasa‘nın 123. maddesinde, idarenin kuruluĢ ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği öngörüldükten sonra idarenin kuruluĢ ve görevlerinin, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayandığı hükme bağlanmıĢtır. Ġdarenin bütünlüğü ilkesiyle, idari görevleri yerine getiren kurumlar arasında birliğin sağlanması ve idari yapı içinde yer alan kurumların bir bütünlük içerisinde çalıĢması öngörülmüĢtür. Anayasa‘da imar planlarına iliĢkin yetkinin merkezî idare ya da yerel yönetimlere ait olduğu konusunda bir kural yer almamakta olup ihtiyaçlara göre bu hususun belirlenmesi kanun koyucuya aittir. Ġmar planlarının yapımı ve değiĢtirilmesi, temelde belediyelerden baĢlayıp merkezî yönetime kadar çeĢitli düzeylerdeki karar verme süreci sonunda tamamlanır. Yerel ölçekteki gereksinimlere getirilen çözümlerin aynı zamanda ülkenin genel ihtiyaçlarıyla da uyumlu olması gerekmektedir. Bu yüzden söz konusu planlar, merkezî yönetimin vesayet yetkilerini kullanarak yerel yönetimlerle birlikte gerçekleĢtirdiği siyasal, hukuki ve teknik belgelerdir. Bu planların yapımı, merkezî yönetim ile yerel yönetimler arasında anayasal, yasal ve teknik düzeyde iĢbirliği ve uyumu gerektirebilir. Bakanlar Kurulunca kamu yararı gözetilerek belirlenen projeler kapsamında kalan alanlarla ilgili etütleri, harita, her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını, parselasyon planlarını yapma görev ve yetkisinin Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmesi kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamındadır. Kaldı ki, kuralda belirtilen alanların dıĢında kalan yerlerde imar planlarını yapma yetkisi yerel yönetimlerde kalmaya devam ettiğinden, düzenlemenin yerel yönetimleri ortadan kaldırmayı ve etkisiz kılmayı amaçladığı söylenemez. Ayrıca, bu alanlardaki planlama yetkisi Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmekle birlikte ruhsatlandırma yetkisi yerel yönetimlerde bırakılarak yerel yönetimlerin imar ve yapılaĢma sürecinden tamamen dıĢlanması engellenmiĢtir. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 123. ve 127. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 43., 45., 56., 57., 63., 169. ve 170. maddeleriyle ilgisi görülmemiĢtir. 6- KHK‘nin 7. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (h) Bendinde Yer Alan “…ilgili idareler tarafından Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, resen onaylamak.‖ Ġbaresinin Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, mahalli müĢterek ihtiyaç niteliğinde olan çevre düzeni planların yapımı görevinin merkezî idarenin bir organı olan Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmesinin mahalli idarelerin Anayasayla belirlenen görev alanına müdahale anlamı taĢıdığı gibi Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik ġartına aykırılık teĢkil ettiği, ayrıca kuralın yetki karmaĢasına yol açtığı belirtilerek bu durumun, Anayasa‘nın 2., 90. ve 127. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Dava konusu kuralın yer aldığı (h) bendi ile Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü, her tür ve ölçekteki fiziki planların birbiriyle uyumunu ve mekânsal strateji planlarının hedeflerine ve kararlarına uygunluğunu sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri almakla görevli kılınmıĢ; dava konusu kuralla anılan Genel Müdürlüğe, ilgili idareler tarafından Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını yapma, yaptırma ve resen onaylama görevi verilmiĢtir. Anayasa‘nın 127. maddenin beĢinci fıkrasında merkezî idarenin, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun Ģekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği gibi karĢılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahip olduğu belirtilmektedir. Ġdari vesayet yetkisi, hiyerarĢik denetimde olduğu gibi genel bir yetki olmayıp, kanunla çerçevesi çizilen sınırlar içerisinde kullanılması gereken istisnai bir yetkidir. Ġstisnailik ve kanunilik idari vesayetin en belirgin iki temel özelliğidir. Bu bağlamda vesayet, merkezî idareye ―görev‖ değil ―yetki‖ olarak verildiğinden mutlak bir kullanım zorunluluğu da içermez. Anayasa‘da belirtilen amaç ve çerçeve içinde kalmak koĢuluyla bu yetkinin kapsam ve sınırını belirleme yetkisi kanun koyucuya aittir. Vesayet makamlarınca bu yetki yerinden yönetim kuruluĢunun iĢlemlerini iptal, onama, erteleme, izin verme, tekrar görüĢülmesini isteme, düzeltme Ģeklinde kullanılabileceği gibi bunların organlarının kararlarına karĢı idari yargı mercilerinde dava açma yetkisi Ģeklinde de kullanılabilir. Buna karĢılık vesayet yetkisi kural olarak merkezî idareye, yerinden yönetim kuruluĢları yerine geçerek icrai karar alma yetkisi vermez. Ancak Anayasa Mahkemesi kararlarında da vurgulandığı gibi, yerinden yönetim kuruluĢlarının kanunla kendilerine verilen görevleri hiç yapmaması veya kanunun öngördüğü Ģekilde yapmaması gibi kamu yararının zorunlu kıldığı durumlarda kanunla öngörülmek kaydıyla, merkezî idareye yerinden yönetim kuruluĢunun yerine geçerek karar alma yetkisi tanınabilir. Ġl çevre düzeni planı yapmakla yetkilendirilen mahallî idarelerin Bakanlıkça verilen süre içerisinde bu görevlerini yapmaması durumunda, her tür ve ölçekteki fiziki planların birbiriyle uyumunu ve mekânsal strateji planları hedeflerine ve kararlarına uygunluğunu sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri almakla görevli kılınan Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğünün, resen bu planları yapması veya yaptırmasında Anayasa‘ya aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle kural, Anayasa‘nın 127. maddesine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 2. ve 90. maddeleriyle ilgisi görülmemiĢtir. 7- KHK‘nin 7. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (ı) Bendinde Yer Alan “… tespit etmek…‖ Ġbaresinin Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, mahallî ve müĢterek ihtiyaç niteliğinde olan çevre düzeni planlarının yapımı görevinin merkezî idarenin bir organı olan Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmesinin mahallî idarelerin Anayasayla belirlenen görev alanına müdahale anlamı taĢıdığı gibi Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik ġartına da aykırılık teĢkil ettiği belirtilerek kuralın, Anayasa‘nın 90. ve 127. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Dava konusu kuralla, kıyı kenar çizgisini tespit etme, onaylama ve tescilini sağlama görevi Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmiĢtir. Kıyıların korunması bakımından büyük önem taĢıyan kenar çizgisinin tespiti için Anayasa‘da merkezî idare ya da mahallî idareye görev verilmesi Ģeklinde bir ayrım yapılmadığından bu yetkinin Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmesi, kanun koyucunun takdir alanı içerisinde bulunmaktadır. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 90. maddesiyle ilgisi görülmemiĢtir. 8- KHK‘nin 7. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (i) Bendinin Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, mahallî ve müĢterek ihtiyaç niteliğinde olan çevre düzeni planların yapımı görevinin merkezî idarenin bir organı olan Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmesinin mahallî idarelerin Anayasayla belirlenen görev alanına müdahale anlamı taĢıdığı gibi Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik ġartına aykırılık teĢkil ettiği belirtilerek kuralın, Anayasa‘nın 90. ve 127. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Dava konusu kuralla, kıyı ve dolgu alanları ile bu alanların fonksiyonel ve fiziksel olarak devamı niteliğindeki geri sahalarına iliĢkin her tür ve ölçekteki etüt, harita ve planları yapma, yaptırma ve resen onaylama ve bunların uygulanmasını sağlama görevi Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne verilmiĢtir. KHK‘nin 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ı) bendinde yer alan ―…tespit etmek…‖ ibaresi için açıklanan gerekçelerle kural, Anayasa‘nın 127. maddesine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 90. maddesiyle ilgisi görülmemiĢtir. 9- KHK‘nin 7. Maddesinin (3) Numaralı Fıkrasında Yer Alan ―…büyükşehir olmayan illerde ise Bakanlık…‖ Ġbaresinin Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, mahallî ve müĢterek ihtiyaç niteliğinde olan il çevre düzeni planların yapımı görevinin merkezî idarenin bir organı olan Bakanlığa verilmesinin mahallî idarelerin Anayasayla belirlenen görev alanına müdahale anlamı taĢıdığı gibi Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik ġartına aykırılık teĢkil ettiği, 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanunu‘nda il çevre düzeni planlarını yapmaya yetkili idareler belirlenmiĢ olup anılan hükümler yürürlükte olduğu hâlde, ayrıca Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğünün de yetkili kılınmasının yetki karmaĢasına yol açtığı belirtilerek bu durumun, Anayasa‘nın 2., 90. ve 127. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. KHK‘nin 7. maddesinin (3) numaralı fıkrasının birinci cümlesiyle ulusal ve bölgesel nitelikteki fiziki planları yapma görevi Bakanlığa verilmiĢ; iptali istenen ibareyi içeren ikinci cümlesiyle de çevre düzeni planlarını yapma görevi, büyükĢehir belediyeleri sınırları içerisindeki büyükĢehir belediyelerine, büyükĢehir olmayan illerde ise Bakanlığa verilmiĢtir. Aynı konuyu düzenleyen iki farklı kanun hükmünün bulunması, tek baĢına hukuki güvenliği ve dolayısıyla belirlilik ilkesini ihlal eden bir durum değildir. Bu durumda kural olarak hangi kuralın geçerli olduğu, uygulayıcı idareler ve yargı organları tarafından ―genelözel hüküm‖ ve ―önceki-sonraki hüküm‖e iliĢkin genel hukuk ilkelerinden hareketle tespit edilir. Ancak çatıĢma kurallarının uygulanmasına rağmen kesin bir sonuca ulaĢılamaması ve bu durumun kamu düzenini tehdit edecek boyutta belirsizliğe yol açması durumunda hukuki güvenlik ilkesinin ihlalinden söz edilebilir. 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanunu‘nun 6. maddesinin dördüncü fıkrasında, il çevre düzeni planlarının, valiliğin koordinasyonunda il belediyeleri (büyükĢehir belediyesi olan yerlerde büyükĢehir belediyesi) ve il özel idareleri ile birlikte yapılması ve her iki mahallî idarenin meclisince onaylanarak yürürlüğe girmesi, Ġstanbul ve Kocaeli gibi belediye sınırları il sınırı olan illerde ise il çevre düzeni planının büyükĢehir belediyeleri tarafından yapılması ve doğrudan büyükĢehir belediye meclisi tarafından onanarak yürürlüğe girmesi öngörülmekte iken, iptali istenen ibareyi de içeren KHK‘nin 7. maddesinin (3) numaralı fıkrasıyla, il çevre düzeni planı yapma görevi, büyükĢehir belediyesi sınırları dıĢında bütünüyle Bakanlığa, BüyükĢehir belediyesi sınırları içinde ise büyükĢehir belediyelerine verilmiĢtir. Buna göre il çevre düzeni planlarının yapımı hususunda sonradan yürürlüğe giren KHK‘nin 7. maddesinin (3) numaralı fıkrasının uygulanması gerektiği açık olduğundan dava konusu kuralın belirsizlik yarattığından söz edilemez. Ayrıca, büyükĢehir belediyesi sınırları dıĢındaki yerlerde il çevre düzeni planını yapma görevinin Bakanlığa verilmiĢ olması kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamındadır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 2. ve 127. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 90. maddesiyle ilgisi görülmemiĢtir. 10- KHK‘nin 8. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinde Yer Alan “…mevzuatı hazırlamak …‖, (c) Bendinde Yer Alan “…ve ilgili mevzuatı hazırlamak .‖ ve (i) Bendinde Yer Alan “…ve mevzuatı oluşturmak.‖ Ġbarelerinin Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, iptali istenen kurallarla, yasal düzenlemelere konu olması gereken görevleri düzenleme yetkisinin Bakanlığa verildiği, genel çerçevesi çizilmeden ve sınırları belirlenmeden yürütme organına düzenleme yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri anlamına geldiği gibi belirlilik ilkesine de aykırılık oluĢturduğu, öte yandan mevzuat kavramının kanun ve tüzüğü de kapsadığı, dava konusu kurallarla Bakanlığa aynı zamanda kanun teklifi verme ve tüzük çıkarma yetkisinin de verildiği belirtilerek bu durumun, Anayasa‘nın 2., 6., 7., 88. ve 115. maddelerine aykırı olduğu öne sürülmüĢtür. Dava konusu kurallarla, çevre kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü, temiz üretim ve entegre kirlilik önleme çalıĢmaları ile atıkların kaynağında en aza indirilmesi, sınıflara ayrılması, toplanması, taĢınması, geçici depolanması, geri kazanılması, bertaraf edilmesi, yeniden kullanılması, arıtılması, enerjiye dönüĢtürülmesi ve nihai depolanması konularıyla ilgili mevzuatı hazırlama görevi Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğüne verilmiĢtir. KHK‘nin 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “…imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak …‖ ibaresi için açıklanan gerekçelerle dava konusu kurallar, Anayasa‘nın 2. ve 7. maddelerine aykırı değildir. Ġptal istemlerinin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 6., 88. ve 115. maddeleriyle ilgisi görülmemiĢtir. 11- KHK‘nin 12. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinde Yer Alan “… mimarlık, mühendislik, ...‖ Ġbaresinin Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, bir hizmet yerinden yönetim kuruluĢu olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin (TMMOB) faaliyet alanıyla ilgili Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğüne düzenleme yetkisi verilmesinin meslek kuruluĢlarının özerkliği ilkesine aykırılık oluĢturduğu, yürütme organına tanınan düzenleme yetkisinin sınırlarının çizilmemiĢ olmasının yasama yetkisinin devri niteliği taĢıdığı, öte yandan bu konuda yönetmelik çıkarılması gerekse bile bunun Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü tarafından değil Bakanlık tarafından çıkarılması gerektiği belirtilerek kuralın, Anayasa‘nın 2., 6., 7., 87., 124., 127. ve 135. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Dava konusu kuralla, yerleĢme ve yapılaĢmaya yönelik mimarlık ve mühendislik hizmetlerine iliĢkin düzenlemeleri yapma ve yine bu hizmetlere iliĢkin uygulamaları denetleme ve izleme görevi Bakanlığın bir birimi olan Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğüne verilmiĢtir. Anılan Genel Müdürlük, bu yetkisini yönetmelik çıkarmak suretiyle kullanabileceği gibi normlar hiyerarĢisinde daha alt seviyede yer alan diğer düzenleyici iĢlemler yoluyla da kullanabilir. Dava konusu kuralla, Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğüne tanınan, mimar ve mühendise (kiĢilere) iliĢkin düzenleme yapma yetkisi olmayıp mimarlık ve mühendislik hizmetlerine iliĢkin düzenleme yapma yetkisidir. Meslek mensubunca görülen hizmete iliĢkin düzenleme yapılması, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢunun görev alanına müdahale anlamını taĢımamaktadır. Öte yandan, mimarlık ve mühendislik hizmetleriyle ilgili temel hükümler, Ġmar Kanunu, Çevre Kanunu ve ilgili diğer kanunlarda ayrıntılı bir Ģekilde düzenlenmek suretiyle konunun çerçevesi çizildiğinden idari ve teknik ayrıntıların, idarenin düzenleyici iĢlemleri ile belirlenmesi yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 7. ve 135. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 2., 6., 87., 124. ve 127. maddeleriyle ilgisi görülmemiĢtir. 12- KHK‘nin 12. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (d) Bendinin Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, kamulaĢtırma davalarında görev yapacak bilirkiĢilerin seçiminin ve niteliklerinin 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu‘nda ve bu Kanun‘a dayanılarak çıkarılan Yönetmelik ile belirlendiği, söz konusu hükümler yürürlükte olduğu halde bu yetkinin sadece Bakanlığa verilmesinin yetki çatıĢmasına yol açacağı, ayrıca bu yolla Bakanlığın taraf olacağı davalardaki bilirkiĢileri belirlemiĢ olacağı, planlama, projelendirme, yapım ve kamulaĢtırma davalarında bilirkiĢi olarak görev yapacak mühendis, mimar ve Ģehir plancılarının meslek örgütlenmesi olan TMMOB‘nin görüĢü dahi alınmadan çalıĢma esaslarının belirlenmesinin meslek kuruluĢlarının özerkliği ilkesine aykırı düĢtüğü belirtilerek kuralın, Anayasa‘nın 2. ve 135. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Dava konusu kuralla, planlama, projelendirme, yapım ve kamulaĢtırma iĢ ve iĢlemlerinde görev alacak bilirkiĢilerin niteliklerine ve mesleki yeterliklerine iliĢkin usul ve esasları belirleme görev ve yetkisi Bakanlığın bir birimi olan Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğüne verilmiĢtir. Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğünce belirlenecek nitelik ve mesleki yeterliliklere iliĢkin usul ve esaslar, idarelerce yapılacak iĢlerde görevlendirilen bilirkiĢiler yönünden geçerli olup mahkemelerde görev yapacak bilirkiĢileri kapsamamaktadır. 2942 sayılı Kanun‘un 15. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığı ile Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığınca (Çevre ve ġehircilik Bakanlığınca) birlikte belirlenen nitelikler ve çalıĢma usulleri ise kamulaĢtırma davalarında görev yapacak bilirkiĢiler yönünden geçerlidir. Öte yandan, dava konusu kural uyarınca Bakanlığa tanınan yetki, kamulaĢtırma iĢlerinin yanında planlama, projelendirme ve yapım iĢlerini de kapsamakta iken, 2942 sayılı Kanun‘un 15. maddesinde ise sadece kamulaĢtırma iĢlerinden söz edilmiĢtir. Dolayısıyla her iki kuralın kapsamı birbirinden farklı olduğundan, bir yetki çatıĢmasından söz edilmesi mümkün değildir. Meslek kuruluĢlarının özerkliği ilkesi, bir meslek kuruluĢu olarak TMMOB‘ne, idarelerce yapılacak planlama, projelendirme, yapım ve kamulaĢtırma iĢlerinde görevlendirilecek bilirkiĢilerin niteliklerini belirleme hak ve yetkisini vermemektedir. Meslek mensubundan hizmet alan idareler, hizmetin gereklerini dikkate alarak, görevlendirecekleri bilirkiĢilerin hangi nitelikleri haiz olması gerektiğini serbestçe belirleyebilirler. Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğünün, kamu idarelerince yapılacak planlama, projelendirme, yapım ve kamulaĢtırma iĢlerinde görevlendirilecek bilirkiĢilerin niteliklerini ve mesleki yeterliliklerini belirlemesi, bu bilirkiĢilerin bağlı olduğu meslek kuruluĢunun (TMMOB) özerkliğine veya görev alanına müdahale niteliği taĢımaz. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 2. ve 135. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. 13- KHK‘nin 12. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (ı) Bendinin Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, temel ilkeleri ve çerçevesi kanunla belirlenmeden mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin mevzuatı hazırlama yetkisinin Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğüne verilmesinin meslek kuruluĢlarının özerkliğini ortadan kaldırdığı gibi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine de aykırılık oluĢturduğu, ayrıca kanunda açıkça hangi iĢlemlerin denetime tabi olduğu belirlenmeden Bakanlığa genel denetim yetkisi verilmesinin vesayet yetkisini aĢtığı belirtilerek kuralın, Anayasa‘nın 6., 7., 87. ve 135. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Dava konusu kural ile Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğüne, Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluĢlarına iliĢkin mevzuatı hazırlama ve bunları denetleme görevi verilmiĢtir. KHK‘nin 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “… mimarlık, mühendislik, ...‖ ibaresi için açıklanan gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir. Anayasa‘nın 135. maddesine göre, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢlarının özerkliği, merkezî idareden bağımsız olarak karar ve yürütme organlarını seçebilme, ilgili mesleki faaliyetlerle sınırlı olmak üzere üyelerini ve örgütlerini bağlayıcı karar alma ve uygulama, meslek mensuplarının uyacağı ilke ve kuralları belirleme ve üyeleri hakkında disiplin tedbirleri uygulama hak ve yetkisini içermektedir. Dava konusu kuralla, Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğüne tanınan düzenleme ve denetleme yetkisi, Bakanlığın görev alanına giren konularla sınırlandırılmıĢtır. Yapılan bu düzenleme, merkezî idarenin meslek kuruluĢlarının Anayasa‘nın 135. maddesinde çerçevesi çizilen özerkliğine müdahale biçiminde anlaĢılamaz. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 7. ve 135. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 6. ve 87. maddeleriyle ilgisi görülmemiĢtir. 14- KHK‘nin 16. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinde Yer Alan ―…hariç olmak üzere diğer anlaşmazlıkları…‖ ve ―…ve yeni fiyat anlaşmazlıklarında ise tarafları bağlayacak şekilde fiyatı kesin olarak tespit etmek.‖ Ġbarelerinin Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, mesleki deneyim ve uzmanlık sahibi teknik elemanlardan oluĢan ve kararlarıyla yapım iĢlerine yön veren bir kuruluĢ olan Yüksek Fen Kurulunun, tarafları bağlayacak Ģekilde ve kesin olarak fiyat tespit etmesinin, yüklenicilerin yargı yoluna baĢvurma hakkını ortadan kaldırdığı belirtilerek kuralın, Anayasa‘nın 2., 9., 36. ve 125. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. Dava konusu kuralla, Yüksek Fen Kuruluna, kamu kurum ve kuruluĢlarınca yapım ve yapım ile ilgili danıĢmanlık hizmet iĢlerine iliĢkin olarak akdedilen sözleĢmelerin yürütülmesinden doğan yeni fiyat tespiti anlaĢmazlıklarında tarafları bağlayacak Ģekilde fiyatı kesin olarak tespit etme görevi verilmiĢtir. Kural olarak kamu kurum ve kuruluĢlarınca yapım ve yapım ile ilgili danıĢmanlık hizmeti iĢlerinde, ihale sonucu akdedilen sözleĢmede belirlenen fiyatlar geçerli olmakla birlikte ihale sürecinde önceden öngörülemeyen ve ihale konusu iĢle bütünlük taĢıyan bazı ek iĢ kalemlerinin ortaya çıktığı durumlarda, sözleĢmede yer almayan iĢ kalemi için yeni bir fiyat tespit edilmesi gerekmektedir. Dava konusu kuralla yeni iĢ kalemi için ödenmesi gereken fiyatın tespitinde idare ile yüklenicinin anlaĢamaması durumunda bu fiyatı tespit yetkisi Yüksek Fen Kuruluna verilmiĢ ve Yüksek Fen Kurulunun bu yöndeki kararlarının tarafları bağlayıcı ve kesin olması öngörülmüĢtür. Anayasa‘nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve iĢlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliĢtirerek sürdüren, Anayasa‘ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Anayasa‘nın 125. maddesinin birinci fıkrasında, “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” kuralına yer verilmiĢ, hak arama hürriyetini düzenleyen 36. maddesinin birinci fıkrasında ise “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmiĢtir. Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti‘nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu vurgularken, Devlet içinde tüm kamusal yaĢam ve yönetimin yargı denetimine bağlı olmasını amaçlamıĢtır. Yargı denetimi demokratik hukuk devletinin ―olmazsa olmaz‖ koĢuludur. Anayasa‘nın ―İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.‖ kuralıyla benimsediği husus da etkili bir yargısal denetimdir. KiĢinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karĢı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya iĢleme karĢı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu, yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. KiĢilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması hak arama özgürlüğünün de bir gereğidir. Yüksek Fen Kurulunun, kamu kurum ve kuruluĢlarınca yapım ve yapım ile ilgili danıĢmanlık hizmet iĢlerine iliĢkin olarak akdedilen sözleĢmelerin yürütülmesinden doğan yeni fiyat tespiti anlaĢmazlıkları hakkındaki kararlarının kesinliği, yargısal anlamda bir kesinlik olmayıp idari kesinliktir. Kanun koyucu, yargılama süreçlerinin uzunluğunu dikkate alarak, kamu yatırımlarının taraflar arasındaki uzun süreli fiyat anlaĢmazlıkları nedeniyle sürüncemede kalmasını önlemek amacıyla, yeni iĢ kaleminin gerektirdiği fiyatın doğrudan mahkeme tarafından belirlenmesi yerine bu konudaki kararın öncelikle idari bir organ olan Yüksek Fen Kurulunca verilmesini öngörmüĢtür. Yüklenici, Yüksek Fen Kurulunun belirlediği fiyatı esas alarak iĢi yürütmek zorunda olmakla birlikte, yüklenicinin belirlenen fiyatı yeterli bulmaması durumunda usulüne uygun olarak uyuĢmazlığı yargı mercilerine taĢımasına ve hakkını yargı mercileri önünde aramasına herhangi bir engel bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 2., 36. ve 125. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 9. maddesiyle ilgisi görülmemiĢtir. 15- KHK‘nin Geçici 3. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının Ġncelenmesi Dava dilekçesinde, kuralın kamu yararının gerektirdiği zorunluluk nedeniyle değil, sadece mevcut idarecileri görevden almak ve kadrolaĢmak amacıyla getirildiği, bu hükümle görevleri sona erdirilerek bakanlık müĢaviri ve araĢtırmacı unvanlı kadrolara atanan kiĢilerin ücretleri dondurularak kazanılmıĢ haklarının ihlal edildiği, idari bir iĢlemle yapılması gereken görevden alma iĢleminin kanun ile yapıldığı ve bu yolla dava açma hakkının engellendiği, statüleri farklı olan birçok kamu görevlisi arasında hiçbir ayrım gözetilmeksizin tümünün bakanlık müĢaviri kadrosuna atanmasının eĢitlik ilkesiyle bağdaĢmadığı belirtilerek kuralın, Anayasa‘nın 2., 10., 36. ve 125. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. KHK‘yle Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı kaldırılarak Çevre ve ġehircilik Bakanlığı kurulmuĢtur. Kaldırılan Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığınca yürütülen hizmetler ile Çevre ve Orman Bakanlığınca yürütülen çevre koruma hizmetleri, yeni kurulan Çevre ve ġehircilik Bakanlığı bünyesinde oluĢturulan birimlere; Çevre ve Orman Bakanlığınca yürütülen ormanların korunmasına iliĢkin hizmetler ise 645 sayılı KHK ile kurulan Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığına devredilmiĢtir. KHK‘nin geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasında Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığının kaldırılması sonucu açığa çıkan yönetici personelin durumu düzenlenmektedir. Buna göre, Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığının Çevre ve ġehircilik Bakanlığına devredilen birimlerinde görev yapan bazı üst düzey kamu görevlilerinin bu görevlerinin sona ermesi ve Bayındırlık ve Ġskân Ġl Müdürü Yardımcısı unvanlı kadrolarda bulunanların araĢtırmacı, diğerlerinin ise bakanlık müĢaviri kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmıĢ sayılmaları öngörülmektedir. Ġl Çevre ve Orman Müdürü kadrosunda bulunanlardan Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı bakanlık müĢavirliği kadrosuna atananlar ile Ġl Çevre ve Orman Müdür Yardımcısı kadrosunda bulunanlardan Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı araĢtırmacı kadrosuna atananlardan Çevre ve ġehircilik Bakanı ile Orman ve Su ĠĢleri Bakanı arasında yapılacak protokolle uygun görülenlerin, Çevre ve ġehircilik Bakanlığı bakanlık müĢaviri ve araĢtırmacı kadrolarına mevzuattaki atama sınırlamalarına bağlı olmaksızın atanabilmelerine olanak sağlanmıĢtır. Bu madde uyarınca ihdas edilen bakanlık müĢaviri ile araĢtırmacı kadrolarının herhangi bir sebeple boĢalması halinde hiçbir iĢleme gerek kalmaksızın iptal edilmiĢ sayılacakları belirtilmiĢtir. Diğer taraftan geçici 3. maddenin (5) numaralı fıkrasıyla bakanlık müĢaviri ve araĢtırmacı kadrolarına atananların eski mali haklarının korunması ve kendi istekleri ile baĢka kadro veya kurumlara geçenlere fark ödenmesinin sona ermesi öngörülmüĢtür. Anayasa‘nın 2. maddesindeki ―hukuk devleti‖ ilkesi gereğince, yasama iĢlemlerinin kiĢisel yararları değil kamu yararını gerçekleĢtirmek amacıyla yapılması zorunludur. Bir kuralın Anayasa‘ya aykırılık sorunu çözümlenirken ―kamu yararı‖ konusunda Anayasa Mahkemesinin yapacağı inceleme yalnızca kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığı ile sınırlıdır. Kanun ile kamu yararının gerçekleĢip gerçekleĢmeyeceğini denetlemenin anayasa yargısıyla bağdaĢmayacağı, bunun kanun koyucunun takdirinde olduğu açıktır. KHK‘nin genel gerekçesinde, ülke nüfusunun üçte ikisinin kentlerde birikmesinin yol açtığı çarpık kentleĢme, planlama ve çevresel sorunların üstesinden gelinebilmesi için, yerleĢme, yapılaĢma ve çevre konularında yeni kurumsal yapılanma ve mevzuat düzenlemelerinin yapılması zorunluluğuna vurgu yapılmıĢtır. Genel gerekçeden, kanun koyucu tarafından, kentleĢme ve çevre hizmetlerinin tek bir bakanlık çatısı altında toplanması durumunda bu sorunların çözümünde daha iyi sonuçlara ulaĢılacağı değerlendirilerek, Çevre ve ġehircilik Bakanlığının kurulduğu anlaĢılmaktadır. Kanun koyucunun amacının kamu yararını sağlamaya dönük olduğu konusunda kuĢku yoktur. Bunun ötesinde yapılan somut düzenlemenin bu amaçları etkin bir Ģekilde gerçekleĢtirmeye elveriĢli olup olmadığı yönündeki bir değerlendirme anayasallık denetiminin kapsamı dıĢındadır. Anayasa‘nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin temel gereklerinden birisi kazanılmıĢ haklara saygı gösterilmesidir. KazanılmıĢ haklara saygı, hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucudur. KazanılmıĢ hak, kiĢinin bulunduğu statüden doğan, tahakkuk etmiĢ ve kendisi yönünden kesinleĢmiĢ ve kiĢisel alacak niteliğine dönüĢmüĢ haktır. Dava konusu kuralda kiĢilerin bulunduğu statülerden doğan, tahakkuk etmiĢ ve kendileri yönünden kesinleĢmiĢ ve kiĢisel alacak niteliğine dönüĢmüĢ haklara yönelik bir düzenleme öngörülmediğinden kazanılmıĢ hakları ihlal eden bir müdahale söz konusu değildir. Bu kiĢilerin yeni atandıkları kadrodaki mali haklarının (ücret ve özel hizmet tazminatı toplamının), mevcut kadrolarındakine göre daha düĢük olması halinde yeni kadrolarındaki gelirlerine eĢitleninceye kadar aradaki farkın ödenmesi öngörülmektedir. Bu nedenle maddede sayılan görevlerde bulunanların görevlerine son verilerek aynı dereceli bakanlık müĢavirliği ve araĢtırmacı unvanlı kadrolara atanmalarını öngören kuralın kazanılmıĢ hakları ihlal ettiği söylenemez. Diğer taraftan, dava konusu kuralla tek bir kiĢi hakkında bireysel nitelikte bir yürütme iĢlemi tesis edilmeyip, aksine genel ve soyut bir kural getirilmektedir. Soyut bir kuralın gerçekte tek bir kiĢiyi ya da sınırlı sayıda kiĢiyi ilgilendiriyor olması onun soyut niteliğini ortadan kaldırmaz. Bireysel nitelikte bir iĢlemden söz edilebilmesi için somut olarak bir kiĢinin hukuki durumunda değiĢiklik yapan bir irade açıklamasının bulunması gerekir. Dava konusu kuralla doğrudan somut bazı kiĢilerin hukuki durumunda değiĢiklik yapılmasına yönelik bir irade açıklamasında bulunulmadığından bireysel iĢlemin varlığından söz edilemez. Kuralda belirtilen kadrolarda görev yapan kiĢilerin hukuki durumlarının düzenlemenin sonucundan etkilenmiĢ olması, bu sonucu değiĢtirmez. Ayrıca dava konusu kuralla, kaldırılan Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığının bazı kadrolarında görev yapan kamu görevlilerinin bakanlık müĢaviri ve araĢtırmacı kadrolarına atanmıĢ sayılmalarının öngörülmesi, anılan bakanlıkların kaldırılması sonucu ortaya çıkan hukuki ve fiilî zorunluluklar nedeniyledir. Buna göre söz konusu iĢlemin sebep unsuru, Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığının kaldırılması olup yürürlükte bulunan kanunlara dayanılarak ve kamu görevlisinin öznel durumu dikkate alınarak idarece tesis edilen naklen atama iĢlemlerinden tamamen farklıdır. Söz konusu hukuki ve fiili zorunluluklar nedeniyle kazanılmıĢ haklar korunarak baĢka kadrolara atama yapılması, kanun koyucunun takdir alanı içindedir. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa‘nın 2., 36. ve 125. maddelerine aykırı değildir. Ġptal isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU bu görüĢe katılmamıĢtır. Kuralın, Anayasa‘nın 10. maddesiyle ilgisi görülmemiĢtir. V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI ĠSTEMĠ 29.6.2011 günlü, 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‘nin: A) 6.4.2011 günlü, 6223 sayılı Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir ġekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve KuruluĢlarının TeĢkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine ĠliĢkin Konularda Yetki Kanunu‘nun iptal edilmesi halinde dayanaksız hale geleceği yönünden ileri sürülen iptal istemi, 29.11.2012 günlü, E.2011/100, K.2012/191 sayılı kararla reddedildiğinden, Kararname‘nin tümünün yürürlüğünün durdurulması isteminin REDDĠNE, B) Kapsam yönünden; 1- 1. maddesi, 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b), (ç), (e), (f) ve (ğ) bentleri dıĢında kalan bölümü, 3., 4., 5., 6. maddeleri, 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendi dıĢında kalan bölümü ile (2) ve (3) numaralı fıkraları, 8. maddesinin, (1) numaralı fıkrasının (ğ), (ı), (j) (k) ve (l) bentleri dıĢında kalan bölümü, 9. maddesinin, (1) numaralı fıkrasının (b), (c), (ç), (d), (f), (ğ), (ı), (i) ve (k) bentleri dıĢında kalan bölümü, 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (d), (e) ve (h) bentleri, 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi dıĢında kalan bölümü, 13. maddesi, 14. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları, 15. maddesi, 16. maddesinin (4) numaralı fıkrası dıĢında kalan bölümü, 17., 18., 19., 20., 21., 22., 23., 24., 25., 26., 27., 28., 29., 30., 31., 32., 33., 34., 35. maddeleri, 36. maddesinin (1) numaralı fıkrası, 37. maddesinin (17) numaralı fıkrası dıĢında kalan bölümü, geçici 1., geçici 2. maddeleri, geçici 3. maddesinin (6) numaralı fıkrası dıĢında kalan bölümü, geçici 4., geçici 5., 38., 39. maddeleri ile eki (I) Sayılı Cetvel, (1), (2) ve (3) sayılı listelere yönelik iptal istemleri, 29.11.2012 günlü, E.2011/100, K.2012/191 sayılı kararla reddedildiğinden, bu maddelere, fıkralara, bentlere, bölümlere, cetvele ve listelere iliĢkin yürürlüğün durdurulması isteminin REDDĠNE, 2- 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b), (ç), (e), (f) ve (ğ) bentleri, 3- 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendi, 4- 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ğ), (ı), (j), (k) ve (l) bentleri, 5- 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b), (c) (ç), (d), (f), (ğ), (ı), (i) ve (k) bentleri, 6- 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c), (ç), (f), (g) ve (ğ) bentleri ile (2) numaralı fıkrası, 7- 11. maddesi, 8- 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi, 9- 16. maddesinin (4) numaralı fıkrası, 10- 37. maddesinin (17) numaralı fıkrasıyla, 3.6.2011 günlü, 637 sayılı Kanun Hükmünde Kararname‘nin 35. maddesinin birinci fıkrasında yapılan değiĢiklik, 11- Geçici 3‘üncü maddesinin (6) numaralı fıkrası, hakkında, 29.11.2012 günlü, E.2011/100, K.2012/191 sayılı kararla karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, bu maddeye, fıkralara, bentlere, cümleye ve değiĢikliğe iliĢkin yürürlüğün durdurulması istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, C) Anayasa‘nın 91. maddesinin birinci fıkrası yönünden; 1- 1. maddesi, 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b), (ç), (e), (f) ve (ğ) bentleri dıĢında kalan bölümü, 3., 4., 5., 6. maddeleri, 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendi dıĢında kalan bölümü ile (2) ve (3) numaralı fıkraları, 8. maddesinin, (1) numaralı fıkrasının (ğ), (ı), (j), (k) ve (l) bentleri dıĢında kalan bölümü, 9. maddesinin, (1) numaralı fıkrasının (b), (c), (ç), (d), (f), (ğ), (ı), (i) ve (k) bentleri dıĢında kalan bölümü, 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (d), (e) ve (h) bentleri, 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi dıĢında kalan bölümü, 13. maddesi, 14. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları, 15. maddesi, 16. maddesinin (4) numaralı fıkrası dıĢında kalan bölümü, 17., 18., 19., 20., 21., 22., 23., 24., 25., 26., 27., 28., 29., 30., 31., 32., 33., 34., 35. maddeleri, 36. maddesinin (1) numaralı fıkrası, 37. maddesinin (17) numaralı fıkrası dıĢında kalan bölümü, geçici 1., geçici 2. maddeleri, geçici 3. maddesinin (6) numaralı fıkrası dıĢında kalan bölümü, geçici 4., geçici 5., 38., 39. maddeleri ile eki (I) Sayılı Cetvel, (1), (2) ve (3) sayılı listelere yönelik iptal istemleri, 29.11.2012 günlü, E.2011/100, K.2012/191 sayılı kararla reddedildiğinden, bu maddelere, fıkralara, bentlere, bölümlere, cetvele ve listelere iliĢkin yürürlüğün durdurulması isteminin REDDĠNE, 2- 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası ile 36. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarına iliĢkin iptal hükmünün yürürlüğe girmesinin ertelenmesi nedeniyle, bu fıkraların YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI ĠSTEMĠNĠN REDDĠNE, D) Ġçerikleri itibariyle Anayasa‘ya aykırılığı ileri sürülen; 1- 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (a) bendinde yer alan “…imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak …” ibaresine, b- (a) bendinin “… Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliştirmek, uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak.” bölümüne, 2- 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (a) bendinde yer alan “…ve çevre düzeni planlarını…” ibaresine, b- (c) bendinin “Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek, …” bölümüne, c- (f) bendine, d- (h) bendinde yer alan “…ilgili idareler tarafından Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, resen onaylamak.” Ġbaresine, e- (ı) bendinde yer alan “… tespit etmek…” ibaresine, f- (i) bendine, 3- 7. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan “…büyükşehir olmayan illerde ise Bakanlık…” ibaresine, 4- 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, (a) bendinde yer alan “… mevzuatı hazırlamak, …”, (c) bendinde yer alan “…ve ilgili mevzuatı hazırlamak.”, (i) bendinde yer alan “…ve mevzuat oluşturmak.” ibarelerine, 5- 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, (a) bendinde yer alan “…mimarlık, mühendislik, …” ibaresi ile (d) ve (ı) bentlerine, 6- 16. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “…hariç olmak üzere diğer anlaşmazlıkları…”, “…ve yeni fiyat anlaşmazlıklarında ise tarafları bağlayacak şekilde fiyatı kesin olarak tespit etmek.” ibarelerine, 7- Geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasına, yönelik iptal istemleri, 29.11.2012 günlü, E.2011/100, K.2012/191 sayılı kararla reddedildiğinden, bu fıkralara, bölümlere, bentlere ve ibarelere iliĢkin yürürlüğün durdurulması isteminin REDDĠNE, 29.11.2012 gününde OYBĠRLĠĞĠYLE karar verilmiĢtir. VI- ĠPTAL HÜKMÜNÜN YÜRÜRLÜĞE GĠRECEĞĠ GÜN SORUNU Anayasa‘nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında, ―Kanun, kanun hükmünde kararname ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.‖ denilmekte, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanmaktadır. 29.6.2011 günlü, 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‘nin 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası ile 36. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarının iptal edilmeleri nedeniyle doğacak hukuksal boĢluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden, Anayasa‘nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun‘un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince bu maddelere iliĢkin iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete‘de yayımlanmasından baĢlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüĢtür. VII- SONUÇ 29.6.2011 günlü, 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‘nin: A) 6.4.2011 günlü, 6223 sayılı Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir ġekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve KuruluĢlarının TeĢkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine ĠliĢkin Konularda Yetki Kanunu’na yönelik iptal istemi, 27.10.2011 günlü, E. 2011/60, K. 2011/147 sayılı kararla reddedildiğinden, Kararname’nin tümüne yönelik iptal isteminin REDDĠNE, OYBĠRLĠĞĠYLE, B) 1- 1. maddesi, 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b), (ç), (e), (f) ve (ğ) bentleri dıĢında kalan bölümü, 3., 4., 5., 6. maddeleri, 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendi dıĢında kalan bölümü ile (2) ve (3) numaralı fıkraları, 8. maddesinin, (1) numaralı fıkrasının (ğ), (ı), (j) (k) ve (l) bentleri dıĢında kalan bölümü, 9. maddesinin, (1) numaralı fıkrasının (b), (c), (ç), (d), (f), (ğ), (ı), (i) ve (k) bentleri dıĢında kalan bölümü, 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (d), (e) ve (h) bentleri, 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi dıĢında kalan bölümü, 13. maddesi, 14. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları, 15. maddesi, 16. maddesinin (4) numaralı fıkrası dıĢında kalan bölümü, 17., 18., 19., 20., 21., 22., 23., 24., 25., 26., 27., 28., 29., 30., 31., 32., 33., 34., 35. maddeleri, 36. maddesinin (1) numaralı fıkrası, 37. maddesinin (13), (14), (15), (16) ve (17) numaralı fıkraları dıĢında kalan bölümü, geçici 1., geçici 2. maddeleri, geçici 3. maddesinin (6) numaralı fıkrası dıĢında kalan bölümü, geçici 4., geçici 5., 38., 39. maddeleri ile eki (I) Sayılı Cetvel’i, (1), (2) ve (3) sayılı listeleri, 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında olduğundan Anayasa’ya aykırı olmadığına ve bu maddelere, fıkralara, bentlere, bölümlere, cetvele ve listelere iliĢkin iptal isteminin REDDĠNE, OYBĠRLĠĞĠYLE, 2- 37. maddesinin (13), (14), (15) ve (16) numaralı fıkraları, 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında olduğundan Anayasa’ya aykırı olmadığına ve bu fıkralara iliĢkin iptal isteminin REDDĠNE, Fulya KANTARCIOĞLU ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün karĢıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 3- 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (b) ve (ç) bentleri, 8.8.2011 günlü, 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname‘nin 1. maddesiyle değiĢtirildiğinden, konusu kalmayan bu bentlere iliĢkin iptal istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, OYBĠRLĠĞĠYLE, b- (e) bendi, 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. maddesiyle bentte yer alan “özel ihtisas işleri hariç” ibaresinden sonra gelmek üzere “talepleri halinde” ibaresi eklenerek değiĢtirildiğinden, konusu kalmayan bu bende iliĢkin iptal istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karĢıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, c- (f) ve (ğ) bentleri, 16.5.2012 günlü, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların DönüĢtürülmesi Hakkında Kanun‘un 19. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile değiĢtirildiğinden, konusu kalmayan bu bentlere iliĢkin iptal istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, OYBĠRLĠĞĠYLE, 4- 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendi, 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4. maddesiyle bentde yer alan “kamu yatırımları,” ibaresinden sonra gelmek üzere “mülkiyeti kamuya ait arsa ve araziler üzerinde yapılacak her türlü yapı,” ibaresi eklenerek değiĢtirildiğinden, konusu kalmayan bu bende iliĢkin iptal istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karĢıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 5- 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (ğ), (ı), (j) ve (l) bentleri, 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname‘nin 5. maddesiyle değiĢtirildiğinden, konusu kalmayan bu bentlere iliĢkin iptal istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, OYBĠRLĠĞĠYLE, b- (k) bendi, 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 5. maddesiyle bentde yer alan “ölçütleri belirlemek” ibaresinden sonra gelmek üzere “, uygulanmasını sağlamak” ibaresi eklenerek değiĢtirildiğinden, konusu kalmayan bu bende iliĢkin iptal istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karĢıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 6- 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (b), (c) ve (i) bentleri, 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname‘nin 6. maddesiyle değiĢtirildiğinden, b- (ç), (d), (f), (ğ) ve (k) bentleri, 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname‘nin 6. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından, konusu kalmayan bu bentlere iliĢkin iptal istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, OYBĠRLĠĞĠYLE, c- (ı) bendinde yer alan “, tespit ve kalite ölçütlerini” ibaresi, 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 6. maddesiyle “ve analiz ölçütlerini belirlemek,” Ģeklinde değiĢtirildiğinden, konusu kalmayan bu bende iliĢkin iptal istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karĢıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 7- 10. maddesinin; a- (1) numaralı fıkrasının; aa- (c) bendi, 6306 sayılı Kanun‘un 19. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile değiĢtirildiğinden, bb- (ç) bendi, 6306 sayılı Kanun‘un 19. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile yürürlükten kaldırıldığından, cc- (f), (g) ve (ğ) bentleri, 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname‘nin 7. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından, b- (2) numaralı fıkrası, 6306 sayılı Kanun‘un 19. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile yürürlükten kaldırıldığından, konusu kalmayan bu bentlere ve fıkraya iliĢkin iptal istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, OYBĠRLĠĞĠYLE, 8- 11. maddesi, 6306 sayılı Kanun‘un 19. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendiyle baĢlığı ile birlikte değiĢtirildiğinden, konusu kalmayan bu maddeye iliĢkin iptal istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, OYBĠRLĠĞĠYLE, 9- 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi, 6306 sayılı Kanun‘un 19. maddesinin birinci fıkrasının ( e) bendi ile yürürlükten kaldırıldığından, konusu kalmayan bu bende iliĢkin iptal istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, OYBĠRLĠĞĠYLE, 10- 16. maddesinin (4) numaralı fıkrasının birinci cümlesi, 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 11. maddesiyle değiĢtirildiğinden, konusu kalmayan bu fıkraya iliĢkin iptal istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karĢıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 11- 37. maddesinin (17) numaralı fıkrasıyla, 3.6.2011 günlü, 637 sayılı Kanun Hükmünde Kararname‘nin 35. maddesinin birinci fıkrasında yapılan değiĢiklik, 10.11.2011 günlü, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname‘nin 1. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından, konusu kalmayan bu fıkraya iliĢkin iptal istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, OYBĠRLĠĞĠYLE, 12- Geçici 3‘üncü maddesinin (6) numaralı fıkrası, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname‘nin 1. maddesiyle, 27.6.1989 günlü, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname‘ye eklenen Ek Madde 12‘nin (1) numaralı fıkrasının (p) bendiyle yürürlükten kaldırıldığından, konusu kalmayan bu fıkraya iliĢkin iptal istemi hakkında KARAR VERĠLMESĠNE YER OLMADIĞINA, OYBĠRLĠĞĠYLE, C) 1- 1. maddesi, 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b), (ç), (e), (f) ve (ğ) bentleri dıĢında kalan bölümü, 3., 4., 5., 6. maddeleri, 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendi dıĢında kalan bölümü ile (2) ve (3) numaralı fıkraları, 8. maddesinin, (1) numaralı fıkrasının (ğ), (ı), (j) (k) ve (l) bentleri dıĢında kalan bölümü, 9. maddesinin, (1) numaralı fıkrasının (b), (c), (ç), (d), (f), (ğ), (ı), (i) ve (k) bentleri dıĢında kalan bölümü, 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (d), (e) ve (h) bentleri, 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi dıĢında kalan bölümü, 13. maddesi, 14. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları, 15. maddesi, 16. maddesinin (4) numaralı fıkrası dıĢında kalan bölümü, 17., 18., 19., 20., 21., 22., 23., 24., 25., 26., 27., 28., 29., 30., 31., 32., 33., 34., 35. maddeleri, 36. maddesinin (1) numaralı fıkrası, 37. maddesinin (17) numaralı fıkrası dıĢında kalan bölümü, geçici 1., geçici 2. maddeleri, geçici 3. maddesinin (6) numaralı fıkrası dıĢında kalan bölümü, geçici 4., geçici 5., 38., 39. maddeleri ile eki (I) Sayılı Cetvel, (1), (2) ve (3) sayılı listelerin, Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Anayasa’ya aykırı olmadığına ve bu maddelere, fıkralara, bentlere, bölümlere, cetvele ve listelere iliĢkin iptal isteminin REDDĠNE, OYBĠRLĠĞĠYLE, 2- a- 14. maddesinin (3) numaralı fıkrasının, b- 36. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarının, Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Anayasa’ya aykırı olduğuna ve ĠPTALĠNE, HaĢim KILIÇ, Alparslan ALTAN, Engin YILDIRIM, Nuri NECĠPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ile Muammer TOPAL’ın karĢıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 3- 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası ile 36. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarının iptal edilmeleri nedeniyle, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 30.3.2011 günlü, 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince bu fıkralara iliĢkin ĠPTAL HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAġLAYARAK ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GĠRMESĠNE, OYBĠRLĠĞĠYLE, D) Ġçerikleri itibariyle Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen; 1- 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (a) bendinde yer alan “…imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak …” ibaresinin, b- (a) bendinin “… Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliĢtirmek, uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak.” bölümünün, 2- 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (a) bendinde yer alan “…ve çevre düzeni planlarını…” ibaresinin, b- (c) bendinin ―Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına iliĢkin usul ve esasları belirlemek, …‖ bölümünün, c- (f) bendinin, d- (h) bendinde yer alan ―…ilgili idareler tarafından Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, resen onaylamak.‖ ibaresinin, e- (ı) bendinde yer alan “… tespit etmek…” ibaresinin, f- (i) bendinin, 3- 7. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan “…büyükĢehir olmayan illerde ise Bakanlık…” ibaresinin, 4- 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (a) bendinde yer alan “… mevzuatı hazırlamak, …” ibaresinin, b- (c) bendinde yer alan “… ve ilgili mevzuatı hazırlamak.” ibaresinin, c- (i) bendinde yer alan “…ve mevzuat oluĢturmak.” ibaresinin, 5- 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; a- (a) bendinde yer alan “…mimarlık, mühendislik, …” ibaresinin, b- (d) ve (ı) bentlerinin, 6- 16. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “…hariç olmak üzere diğer anlaĢmazlıkları…” ve “…ve yeni fiyat anlaĢmazlıklarında ise tarafları bağlayacak Ģekilde fiyatı kesin olarak tespit etmek.” ibarelerinin, 7- Geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDĠNE, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karĢıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 29.11.2012 gününde karar verildi. BaĢkan HaĢim KILIÇ BaĢkanvekili Serruh KALELĠ BaĢkanvekili Alparslan ALTAN Üye Fulya KANTARCIOĞLU Üye Mehmet ERTEN Üye Serdar ÖZGÜLDÜR Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT Üye Zehra Ayla PERKTAġ Üye Recep KÖMÜRCÜ Üye Burhan ÜSTÜN Üye Engin YILDIRIM Üye Nuri NECĠPOĞLU Üye Hicabi DURSUN Üye Celal Mümtaz AKINCI Üye Erdal TERCAN Üye Muammer TOPAL Üye Zühtü ARSLAN KARġIOY YAZISI 29.6.2011 günlü, 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‘nin 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası ile 36. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkraları çoğunluk kararıyla Anayasa‘nın 91. maddesine aykırı bulunarak iptal edilmiĢtir. 644 sayılı KHK’nin 4. maddesinin 1’inci fıkrasında Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının görevleri sayılmış; 2. fıkrasında birinci fıkrada ve diğer mevzuatta verilen görevleri yapmak üzere Başkanlıkta müfettiş istihdam edileceği belirtilmiş; iptaline karar verilen 3. fıkrasında ise müfettiş yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esaslarının, müfettişliğe yükselmelerinin, görev, yetki ve sorumluluklarının, Başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususların yönetmelikle belirleneceği kurala bağlanmıştır. KHK’nin 36. maddesi ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde “çevre ve şehircilik uzmanı” ve “çevre ve şehircilik uzman yardımcılığı” adı altında personel çalıştırılmasına olanak tanımakta ve bu kadroya atama yapılmasının usul ve esaslarını düzenlemektedir. 6223 sayılı Yetki Kanunu‘nun 1‘inci maddesinin ―1‘inci fıkrasının (a-3) bendinde, kanunun amaçlarından birinin kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek, mevcut bakanlıklar ile birleĢtirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev, yetki, teĢkilat ve kadrolarının düzenlenmesine, taĢrada ve yurt dıĢında teĢkilatlanma esaslarına iliĢkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek olduğu belirtilmiĢ ve aynı Kanun‘un 2‘nci fıkrasında da ilgili kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değiĢiklik yapılabileceği belirtilmiĢtir. KHK‘nin 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası ile Bakanlığa bağlı Rehberlik ve TeftiĢ BaĢkanlığının kurulması ve bu birimde çalıĢmak üzere ―müfettiĢ yardımcılığı‖ kadrosunun ihdas edilmesi, 36. maddesi ile de ―çevre ve Ģehircilik uzmanı‖ ve ―çevre ve Ģehircilik uzman yardımcılığı‖ kadrolarının oluĢturulması teĢkilat ve kadroların belirlenmesine iliĢkin bir husus olduğundan Yetki Kanunu‘na aykırılık bulunmamaktadır. Kamu görevlilerinin kadrolarının ve bu kadrolara atanacak kişilerde bulunması gereken niteliklerin de kanunla düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak, kamu görevlisi olarak atanacak kişilerle ilgili tüm ayrıntıların sadece yasayla düzenlenmesi gerektiği ve bu konuda idarî düzenlemeler yapılmasının Anayasa’nın 128’inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı düşeceği iddiası yerinde değildir. Anayasa’nın bir maddesinin yasayla düzenleneceğini öngördüğü bir konunun, Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasının açıkça yasakladığı hükümler ile doğrudan ilgili olmadıkça, ya da KHK ile düzenlenemeyeceği Anayasa’da özel olarak belirtilmedikçe KHK ile düzenlenmesi Anayasa’ya aykırı değildir. Anayasa’nın 70. maddesine göre, “her Türk kamu hizmetine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez”. Maddede Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin görevin gerektirdiği nitelikler dışında, dil, din, mezhep, renk, siyasi düşünce, cinsiyet ve benzeri ayırım gözetilmeksizin kamu hizmetlerine girme hakkına sahip bulundukları belirtilmiştir. Böylece “kamu hizmetlerine girme hakkı” siyasi hak ve ödevler kapsamında, vatandaşlık bağına bağlı olarak kullanılabilecek bir hak olarak düzenlenmiştir. Düzenlemenin temel hakka ilişkin niteliği bundan ibarettir. Yoksa, bunun dışında kamu görevlerine giriş, atanma, görev değişikliğine ilişkin tüm düzenleme ve uygulamaların temel hakkın düzenlenmesi ve 91. madde anlamında yasak alan kapsamında görülmesi yerinde değildir. Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasında, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiştir. Anayasanın belirtilen bölümlerinde birçok temel hak ve özgürlük düzenlenmiş bulunmaktadır. Sözkonusu temel hak ve özgürlüklerin kapsama alanları ve ilgili oldukları hususlar geniş bir biçimde yorumlandığında KHK’lerle yapılacak tüm düzenlemelerin bu hak ve özgürlüklerle bağlantılarının bulunduğu ileri sürülebilecektir. Böyle bir yorumdan hareket edilmesi halinde yasak alan kapsamı oldukça genişleyecek ve KHK ile düzenlenebilecek alan kalmayacaktır. Nitekim Anayasa Mahkemesinin, 6.1.1987 günlü, E:1986/15 ve K:1987/1 sayılı kararında, dolaylı biçimde kişi hak ve özgürlüklerini ilgilendirmeyecek bir düzenleme düşünmenin oldukça güç olduğu, bu nedenle de dolaylı bir ilginin varlığına dayanılarak sonuca gitmenin isabetli sayılamayacağı belirtilmiştir. Buna göre, yasak alanın kapsamının, temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilgili düzenlemeleri kapsayacak, dolaylı olarak ilgili düzenlemeleri ise kapsam dışında bırakacak şekilde belirlenmesi gerekir. Anayasa Mahkemesi, 16.5.1989 günlü, E:1989/4 ve K:1989/24 sayılı kararında, 3.11.1988 günlü, 347 sayılı “233 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname”nin Genel Müdür olarak atanabilmek için, “yükseköğrenim görmüş olmak, dört yılı kamuda, altı yılı özel sektörde geçmek şartıyla en az on yıl hizmeti bulunmak, kamu hizmeti bulunmayanlarda ise özel sektörde asgari onbeş yıl çalışmış olmak, Genel müdürlük görevini yerine getirebilecek yetenek, bilgi ve tecrübeye sahip olmak" şartlarını getiren 1. maddesine yönelik iptal istemini reddetmiştir. Anayasa’nın 91’inci maddesi kapsamına giren alanlarda düzenleme yapılmış olmasından söz edilebilmesi için 91’inci maddede belirtilen hak ve alanlarla ilgili doğrudan bir düzenleme yapılmış olması gerekir. Ġptaline karar verilen kurallarda Yetki Kanunu kapsamında ilgili kurumda ilk defa müfettiĢ yardımcıları ile Çevre ve ġehircilik Uzman Yardımcılığı kadroları oluĢturulduğundan, zorunlu olarak bu kadrolara giriĢin koĢulları da düzenlenmiĢtir. Bu nedenle anılan kuralların Anayasa‘nın 91‘inci maddesinde belirtilen yasak alana iliĢkin düzenlemeler içerdiğinden söz etmek mümkün değildir. Belirtilen nedenlerle, itiraz konusu kurallara yönelik iptal isteminin reddine karar verilmesi gerektiği düĢüncesiyle kuralın iptaline yönelik çoğunluk görüĢüne katılmadık. BaĢkan HaĢim KILIÇ BaĢkanvekili Alparslan ALTAN Üye Engin YILDIRIM Üye Nuri NECĠPOĞLU Üye Hicabi DURSUN Üye Celal Mümtaz AKINCI Üye Muammer TOPAL KARġIOY GEREKÇESĠ 1- 8.8.2011 Günlü, 648 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Etkilediği Kurallar Yönünden: 29.6.2011 günlü, 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK)‘nin bazı maddelerinin iptali istemiyle 26.8.2011 tarihinde açılan davadan sonra, anılan KHK‘de 648 sayılı KHK ile yapılan değiĢikliklerin, ilgili oldukları dava konusu kuralların tümünü etkilediği gerekçesiyle bu maddeler hakkındaki incelemenin esasına girilmesine gerek görülmeyerek ―karar verilmesine yer olmadığı‖ yolunda karar verilmiĢtir. Anayasa Mahkemesine yapılan iptal baĢvurularının konusunu oluĢturan kuralların tümüyle yasal değiĢikliğe uğramaları halinde, iptal davalarının doğrudan soyut norm denetimine iliĢkin oldukları da gözetildiğinde, söz konusu baĢvurular hakkında esastan karar verilmesinde, hukuki yarar bulunmamakta ise de yapılan değiĢikliğin, dava konusu kuralın bir bölümüne yönelik olması ve özünü de etkilememesi durumunda, kalan bölüm hakkında incelemenin sürdürülmesi gerekir. Aksi halde dava konusu kurallarda, daha sonraki yasal düzenlemelerle yapılacak en küçük değiĢiklikler o kuralların, iptal davası yoluyla Anayasal denetiminin engellenmesi sonucunu doğurur. Böyle bir sonucu, Anayasa yargısının amacı ve iĢleviyle bağdaĢtırmak olanaksızdır. Açıklanan nedenlerle 644 sayılı KHK‘nin, tümü değiĢtirilmeyerek sadece bazı bölüm, ibare ve sözcüklerinde değiĢiklik veya ekleme yapılan kurallarının, kalan bölümlerinin Anayasa‘ya uygunluk denetiminin yapılarak esas hakkında karar verilmesi gerektiği düĢüncesiyle çoğunluk görüĢüne katılmıyorum. 2- 6223 Sayılı Yetki Kanunu’nun Kapsamı Yönünden : Dava konusu 644 sayılı KHK‘nin 37. maddesinin (13), (14) ve (15) numaralı fıkralarıyla 10.10.1984 günlü, 3056 sayılı Yasa‘da; 16. maddesiyle de 21.4.2005 günlü, 5335 sayılı Yasa‘da değiĢiklik yapılarak bazı görevlerle ilgili olarak yapılacak ödemelere iliĢkin düzenlemeler getirilmiĢtir. Anayasa‘nın 91. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, yetki kanununda çıkarılarak KHK‘nin, amacının, kapsamının, ilkelerinin, kullanma süresinin ve süresi içinde birden fazla KHK çıkarılıp çıkarılamayacağının gösterilmesi gerekir. Buna göre bir KHK‘nin Anayasa‘ya uygun olduğunun kabulü öncelikle dayandığı yetki yasasının kapsamı içinde kalmasına bağlıdır. 6.4.2011 günlü 6223 sayılı Yetki Yasası‘nın 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının kamu personeliyle ilgili (b) bendi ile (2) numaralı fıkrasının (b) bendinde, kamu personelinin mali haklarıyla ilgili düzenleme yapmak konusunda Bakanlar Kurulu‘na KHK çıkarma yetkisi verilmemiĢtir. Bu durumda, dayandığı Yetki Yasasının kapsamı dıĢında kalan dava konusu KHK kuralı Anayasa‘ya aykırıdır; iptali gerektiği düĢüncesiyle çoğunluk görüĢüne katılmıyorum. 3- Diğer Kurallar Yönünden : Dava konusu 644 sayılı KHK‘nin iptal istemi reddedilen kurallarının, idarenin KHK‘ler konusundaki yetkisinin sınırlı olup, yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesiyle bağdaĢmayacak biçimde geniĢ bir düzenleme yetkisi kullanamayacağına iliĢkin E:2011/113, K:2012/108 sayılı karardaki karĢıoy gerekçesi doğrultusunda iptali gerektiği düĢüncesiyle çoğunluk görüĢüne katılmıyorum. Üye Fulya KANTARCIOĞLU DEĞĠġĠK GEREKÇE 6.4.2011 günlü, 6223 sayılı Yetki Kanunu‘nun 1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ―kamu kurum ve kuruluĢlarında istihdam edilen memurlar, iĢçiler, sözleĢmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalıĢmalarında etkinliği arttırmak üzere, bunların atanma, nakil, görevlendirme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına‖ iliĢkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere, Bakanlar Kurulu‘na Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermektedir. 644 sayılı KHK‘nin 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası ve 36. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkraları memuriyet statüsüne alınmaya iliĢkin bir düzenleme niteliğindedir. Oysa yukarıda ifade edildiği üzere 6223 sayılı Yetki Kanunu‘nun belirtilen hükmü salt ―istihdam edilen‖ kamu görevlileri bakımından bir düzenleme yapılabilmesi konusunda yetki vermektedir. Diğer bir deyiĢle, söz konusu kurallar Yetki Kanunu kapsamı dıĢında kalmakta ve bu mahiyeti itibariyle de Anayasa‘nın 91. maddesine aykırı düĢmektedir. Açıklanan nedenle, anılan kuralın iptaline bu gerekçeyle katılıyoruz. Üye Serdar ÖZGÜLDÜR Üye Burhan ÜSTÜN KARġIOY YAZISI 29.6.2011 günlü, 644 sayılı Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname‘nin 37. maddesinin (13), (14), (15) ve (16) numaralı fıkraları, 3056 sayılı BaĢbakanlık TeĢkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 5335 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun‘da özlük hakları düzenlenmiĢ olan bazı kamu görevlilerinin özlük haklarına iliĢkin yeni hükümler içermektedir. 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin dayanağı olan 6223 sayılı Yetki Kanunu‘nda kamu kurum ve kuruluĢlarında istihdam edilen memurlar, iĢçiler, sözleĢmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına iliĢkin olarak değiĢiklikler ve yeni düzenlemeler yapılması için KHK çıkarma yetkisi verilmiĢ ise de, bu kiĢilerin özlük hakları ile ilgili düzenleme yapmak yetkisi verilmemiĢtir. Anayasa‘nın 91. maddesinde yer alan kanun hükmünde kararname çıkartmak yetkisi, anılan madde gereğince, ancak yetki kanununa uygun olarak kullanılabilir. Ġptal istemine konu kurallar yetki kanununa dayanmadıklarından, Anayasa‘nın 91. maddesine aykırıdırlar. Ġptalleri gerekir. Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— Anayasa Mahkemesi BaĢkanlığından: BĠRĠNCĠ BÖLÜM KARAR BaĢvuru Numarası : 2012/69 Karar Tarihi : 12/2/2013 BaĢkan : Serruh KALELĠ Üyeler : Mehmet ERTEN Hicabi DURSUN Erdal TERCAN Zühtü ARSLAN Raportör : Murat AZAKLI BaĢvurucu : Ġrfan AKKAYA Vekili : Av. Kemal Vehbi GÜL I. BAġVURUNUN KONUSU 1. BaĢvurucu, Samsun ili Tekkeköy ilçesinde bulunan taĢınmazının Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaĢtırıldığını, ancak kamulaĢtırma bedelinin düĢük takdir edildiğini, bedelin artırılması amacıyla Tekkeköy Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davanın reddedildiğini belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüĢtür. II. BAġVURU SÜRECĠ 1. BaĢvuru, 1/10/2012 tarihinde Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıĢtır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiĢtir. 2. Birinci Bölüm Ġkinci Komisyonunca, baĢvurunun çözümünün ilke kararını gerektirmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiĢtir. III.OLAYLAR VE OLGULAR A. Olaylar 3. BaĢvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle Ģöyledir: 4. BaĢvurucunun Samsun ili, Tekkeköy ilçesinde bulunan taĢınmazı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaĢtırılmıĢ ve kamulaĢtırma bedelinin baĢvurucuya ödenmesi üzerine baĢvurucu tarafından 17/6/1997 tarihinde noterde, bedel artırım davası açmayacağına dair taahhütname düzenlenmiĢtir. 5. BaĢvurucu tarafından kamulaĢtırma bedelinin artırılması amacıyla Tekkeköy Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava sonucunda 19/8/1999 tarih ve E.1997/813, K.1999/269 sayılı kararla davanın reddine karar verilmiĢtir. 6. Temyiz üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 21/12/1999 tarih ve E.1999/16854, K.1999/21041 sayılı ilamıyla hüküm onanmıĢtır. 7. BaĢvurucunun beyanına göre 24/1/2000 tarihinde karar düzeltme isteminde bulunulmuĢ ancak Yargıtay 5. Hukuk Dairesi tarafından istem reddedilmiĢtir. B. Ġlgili Hukuk 8. 24/4/2001 tarih ve 4650 sayılı KamulaĢtırma Kanununda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun‘un 7. maddesi ile yapılan değiĢiklikten önceki 4/11/1983 tarih ve 2942 sayılı KamulaĢtırma Kanunu‘nun 14. maddesi, 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un 49. maddesinin (7) numaralı fıkrası ile 50. maddesinin (5) numaralı fıkrası, 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 307. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile 312. maddesinin (1) numaralı fıkrası. IV. ĠNCELEME VE GEREKÇE 9. Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmıĢ olduğu toplantıda, baĢvurucunun 1/10/2012 tarih ve 2012/69 numaralı bireysel baĢvurusu incelenip gereği düĢünüldü: A. BaĢvurucunun Ġddiaları 10. BaĢvurucu, Samsun ili Tekkeköy ilçesinde bulunan taĢınmazının Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaĢtırıldığını ve kamulaĢtırma bedelinin ödenmesi üzerine 17/6/1997 tarihinde noterde, bedel artırım davası açmayacağına dair taahhütname düzenlendiğini, kamulaĢtırma bedelinin artırılması amacıyla Tekkeköy Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı dava sonucunda, 19/8/1999 tarih ve E.1997/813, K.1999/269 sayılı kararla davanın reddine karar verildiğini, temyiz üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 21/12/1999 tarih ve E.1999/16854, K.1999/21041 sayılı ilamıyla hükmü onadığını, karar düzeltme isteminin ise Yargıtay 5. Hukuk Dairesi tarafından 2000 yılında reddedildiğini belirterek Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüĢ ve yeniden yargılama yapılmasını talep etmiĢtir. 11. BaĢvurucu 5/12/2012 tarihli dilekçesiyle de baĢvurusundan vazgeçtiğini bildirerek giderlerin düĢülmesinden sonra bireysel baĢvuru harcının bakiye miktarının iadesini istemiĢtir. B. Değerlendirme 12. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un, “Esas hakkındaki inceleme” kenar baĢlıklı 49. maddesinin (7) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Bireysel başvuruların incelenmesinde, bu Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır.” 13. 6216 sayılı Kanun‘un “Kararlar” kenar baĢlıklı 50. maddesinin (5) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Davadan feragat hâlinde, düşme kararı verilir.” 14. Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü'nün “Düşme kararı” baĢlıklı 80. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları Ģöyledir: “(1) Bölümler ya da komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hallerde düşme kararı verilebilir: a) Başvurucunun davadan açıkça feragat etmesi … (2) Bölümler ya da Komisyonlar; yukarıdaki fıkrada belirtilen nitelikteki bir başvuruyu, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde incelemeye devam edebilir.” 15. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un 50. maddesinin (5) numaralı fıkrası ve Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün 80. maddesine göre baĢvurucunun baĢvurunun her aĢamasında baĢvurudan feragat etmesi mümkündür. Feragat, kelime olarak ―vazgeçme‖ anlamına gelir. 6216 sayılı Kanun‘un 49. maddesinin (7) numaralı fıkrasına göre bu konuda uygulanması gereken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun 307. maddesinde, “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir” Ģeklinde tanımlanmıĢtır. Ġçtüzük'ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi gereğince baĢvurucunun talep sonucundan vazgeçmesi hâlinde Anayasa Mahkemesi tarafından, baĢvurunun Ġçtüzük‘ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki istisnalar arasında bulunup bulunmadığı değerlendirilecektir. 16. BaĢvuru konusu olayda, baĢvurucunun 5/12/2012 tarihli dilekçesiyle talep sonucundan vazgeçmesi 6216 sayılı Kanun‘un 50. maddesinin (5) numaralı fıkrası ve Ġçtüzük‘ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında bir feragat olup, Ġçtüzük‘ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki istisnalar arasında olmayan baĢvuru hakkında düĢme karar verilmesi gerekir. 17. Öte yandan bireysel baĢvuru harcının iadesi hususu, 6216 sayılı Kanun ve Ġçtüzük‘te özel olarak düzenlenmemiĢtir. Ġlgili diğer mevzuatta da, buna iliĢkin bir hüküm bulunmamaktadır. 6216 sayılı Kanun‘un 49. maddesinin (7) numaralı fıkrasındaki atıf gereği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun 312. maddesindeki “Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir” hükmünden, feragat beyanında bulunan tarafın yargılama giderlerinden sorumlu olacağı anlaĢılmaktadır. Bununla birlikte bireysel baĢvuru harcı, baĢvuru sürecinin baĢlatılması için alınmaktadır. Anılan sürecin, esas hakkında inceleme ile sonuçlanması zorunlu olmayıp, ön inceleme veya kabul edilebilirlik incelemesi neticesinde de sona ermesi mümkündür. Dolayısıyla fazla veya yersiz olarak tahsilat yapılması hâlleri hariç, baĢvurudan feragat durumunda bireysel baĢvuru harcının iadesi mümkün değildir. 18. Açıklanan nedenlerle, baĢvurucunun baĢvurudan feragat ettiği anlaĢıldığından, baĢvurunun kabul edilebilirlik Ģartları yönünden incelenmeksizin, ―feragat‖ nedeniyle düĢmesine ve bireysel baĢvuru harcının iadesi talebinin reddine karar verilmesi gerekir. V. HÜKÜM 1. BaĢvurunun, bireysel baĢvurudan ―feragat‖ nedeniyle DÜġMESĠNE, 2. Bireysel baĢvuru harcının iadesi talebinin REDDĠNE, yargılama giderlerinin baĢvurucu üzerinde bırakılmasına, 12/2/2013 tarihinde OY BĠRLĠĞĠYLE karar verildi. BaĢkan Serruh KALELĠ Üye Erdal TERCAN Üye Mehmet ERTEN Üye Hicabi DURSUN Üye Zühtü ARSLAN [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— Anayasa Mahkemesi BaĢkanlığından: BĠRĠNCĠ BÖLÜM KARAR BaĢvuru Numarası : 2012/162 Karar Tarihi : 12/2/2013 BaĢkan : Serruh KALELĠ Üyeler : Mehmet ERTEN Hicabi DURSUN Erdal TERCAN Zühtü ARSLAN Raportör : Selami TURABĠ BaĢvurucu : Yusuf ÖZDEMĠR Vekili : Av. Ahmet ALKAN VI. BAġVURUNUN KONUSU 19. BaĢvurucu, kendisine zorla senet imzalatılması nedeniyle suçun faillerinin cezalandırılması ve senedin iptali için Gölcük Cumhuriyet BaĢsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, anılan kiĢiler hakkında kovuĢturmaya yer olmadığına kararı verildiğini ve iftira suçu nedeniyle aleyhine açılan kamu davasında Gölcük Asliye Ceza Mahkemesince mahkûmiyetine karar verilerek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüĢtür. VII. BAġVURU SÜRECĠ 20. BaĢvuru, 10/10/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine Ģahsen yapılmıĢtır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiĢtir. 21. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, baĢvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiĢtir. VIII. OLAY VE OLGULAR C. Olaylar 22. BaĢvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle Ģöyledir: 23. BaĢvurucu, kendisine zorla senet imzalattırıldığı iddiasıyla suçun faillerinin cezalandırılması ve senedin iptali için Gölcük Cumhuriyet BaĢsavcılığına suç duyurusunda bulunmuĢtur. 24. Gölcük Cumhuriyet BaĢsavcılığı, 3/10/2006 tarih ve K.2006/1391 sayılı kararı ile olay hakkında kamu davası açılmasını gerektirir delil olmadığı gerekçesi ile kovuĢturmaya yer olmadığına karar vermiĢ, baĢvurucu hakkında iftira suçundan dolayı yapılan soruĢturma sonucunda Gölcük Asliye Ceza Mahkemesine hitaben iddianame düzenlemiĢtir. 25. Gölcük Asliye Ceza Mahkemesinin iddianameyi kabulü ile baĢvurucu hakkında kamu davası açılmıĢtır. 26. BaĢvurucu, mahkemenin 18/9/2008 tarih ve E.2006/315, K.2008/391 sayılı kararı ile iftira suçundan dolayı 1 yıl 16 ay 3 gün hapis cezasına mahkûm edilmiĢtir. 27. BaĢvurucunun temyizi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 7/5/2012 tarih ve E.2010/29859, K.2012/10610 sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar vermiĢtir. 28. BaĢvurucu, 28/6/2012 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığına, 5271 sayılı Kanun‘un 308. maddesi uyarınca itiraz yoluna baĢvurulması için müracaatta bulunmuĢ, Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığı 10/9/2012 tarih ve KD-2012/230436 sayılı kararı ile itirazı gerektirecek hukuki ve fiili durumun olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar vermiĢtir. Anılan karar baĢvurucuya 4/10/2012 tarihinde tebliğ edilmiĢtir. D. Ġlgili Hukuk 29. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası, geçici 18. maddesinin yedinci fıkrası, 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası, geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası, 23/3/2005 tarih ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama ġekli Hakkında Kanun‘un 8. maddesi, 4/4/1929 tarih ve 1412 sayılı Mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu‘nun 305 ila 326. maddeleri, 4/12/2004 tarih 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‘nun 308. maddesi. IX. ĠNCELEME VE GEREKÇE 30. Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmıĢ olduğu toplantıda, baĢvurucunun 10/10/2012 tarih ve 2012/162 numaralı baĢvurusu incelenip gereği düĢünüldü: C. BaĢvurucunun Ġddiaları 31. Kendisine zorla senet imzalattırılması nedeniyle suçun faillerinin cezalandırılması ve senedin iptali için Gölcük Cumhuriyet BaĢsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, anılan kiĢiler hakkında kovuĢturmaya yer olmadığına kararı verildiğini ve iftira suçu nedeniyle aleyhine kamu davası açıldığını, olayda asıl kendisinin mağdur olmasına rağmen Gölcük Asliye Ceza Mahkemesinin 18/9/2008 tarih ve E.2006/315, K.2008/391 sayılı ilamı ile 1 yıl 16 ay 3 gün hapis cezasına mahkûm edilmesinin, Anayasa‘nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüĢtür. D. Değerlendirme 32. Anayasa‘nın geçici 18. maddesinin (7) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Bireysel başvuruya ilişkin düzenlemeler iki yıl içinde tamamlanır. Uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bireysel başvurular kabul edilir.” 33. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un 76. maddesinin (1) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Bu Kanunun; a) 45 ila 51 inci maddeleri 23/9/2012 tarihinde, … yürürlüğe girer.” 34. 6216 sayılı Kanun‘un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.” 35. 4/12/2004 tarih 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‘nun 308. maddesinin (1) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re'sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.” 36. Anılan Anayasa ve kanun hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesinin yetkisinin zaman bakımından baĢlangıcı 23/9/2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleĢen nihai iĢlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel baĢvuruları inceleyebilecektir. Bu açık düzenlemeler karĢısında, anılan tarihten önce kesinleĢmiĢ nihaî iĢlem ve kararları da içerecek Ģekilde yetki kapsamının geniĢletilmesi mümkün değildir. Mahkemenin zaman bakımından yetkisine iliĢkin bu düzenlemelerin kamu düzenine iliĢkin olmaları nedeniyle bireysel baĢvurunun tüm aĢamalarında resen dikkate alınmaları gerekir. 37. Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür Ģekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir (B. No: 2012/51, § 18, 25/12/2012). 38. BaĢvuru konusu Gölcük Asliye Ceza Mahkemesinin 18/9/2008 tarih ve E.2006/315, K.2008/391 sayılı kararı, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 7/5/2012 tarih ve E.2010/29859, K.2012/10610 sayılı kararı ile onanmıĢtır. BaĢvurucu, 28/6/2012 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığına 5271 sayılı Kanun‘un 308. maddesi uyarınca onama kararı aleyhine itiraz yoluna baĢvurulması için talepte bulunmuĢ, Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığı 10/9/2012 tarih ve KD-2012/230436 sayılı kararı ile talebin reddine karar vermiĢ ve karar baĢvurucuya 4/10/2012 tarihinde tebliğ edilmiĢtir. 39. Ceza hukukunda kararların kesinleĢmesi bakımından tüketilmesi gereken son olağan kanun yolu kural olarak temyizdir. Somut olayda olağan kanun yolu Yargıtay 4. Ceza Dairesinin Gölcük Asliye Ceza Mahkemesinin kararını 7/5/2012 tarihinde onaması ile tamamlandığından karar bu tarihte kesinleĢmiĢtir. BaĢvurucunun 5271 sayılı Kanun‘un 308. maddesi gereğince onama kararına itiraz için Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığına müracaat etmesi olağan kanun yolu olmadığı için kararın 7/5/2012 tarihinde kesinleĢmesini engellemeyecektir. 40. Ceza muhakemesinde, temyiz incelemesi sonunda verilen kararlara karĢı itiraz yoluna baĢvuru hakkı, 5271 sayılı Kanun‘un 308. maddesi gereğince Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcısının takdirine bırakılmıĢtır. Dolayısıyla baĢvurucunun Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığına yaptığı baĢvuru sadece Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcısının takdirini harekete geçirmeye yönelik bir taleptir. Somut olayda BaĢsavcının bu talebi reddetmesi ve ret kararının 4/10/2012 tarihinde baĢvurucuya tebliğ edilmesi nihai kararın kesinleĢme tarihini değiĢtirmeyecektir. 41. Açıklanan nedenlerle, baĢvuru konusu kararın 23/9/2012 tarihinden önce kesinleĢmiĢ olduğu anlaĢıldığından baĢvurunun, diğer kabul edilebilirlik Ģartları yönünden incelenmeksizin ―zaman bakımından yetkisizlik‖ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. X. HÜKÜM BaĢvurunun, “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDĠLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin baĢvurucu üzerinde bırakılmasına, 12/2/2013 tarihinde OY BĠRLĠĞĠYLE karar verildi. BaĢkan Serruh KALELĠ Üye Mehmet ERTEN Üye Erdal TERCAN [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— Anayasa Mahkemesi BaĢkanlığından: BĠRĠNCĠ BÖLÜM KARAR BaĢvuru Numarası : 2012/171 Karar Tarihi : 12/2/2013 Üye Hicabi DURSUN Üye Zühtü ARSLAN BaĢkan Üyeler : Serruh KALELĠ : Mehmet ERTEN Hicabi DURSUN Erdal TERCAN Zühtü ARSLAN Raportör : ġebnem NEBĠOĞLU ÖNER BaĢvurucu : Ali Kemal RENKLĠOĞLU I. BAġVURUNUN KONUSU 42. BaĢvurucu, Fransa Cumhuriyeti Devletinden aldığı emekli maaĢından kesinti yapıldığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüĢtür. II. BAġVURU SÜRECĠ 43. BaĢvuru, 4/10/2012 tarihinde Konya Bölge Ġdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıĢtır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiĢtir. 44. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 25/12/2012 tarihinde baĢvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiĢtir. III. OLAYLAR VE OLGULAR A. Olaylar 45. BaĢvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle Ģöyledir: 46. BaĢvurucu otuz yedi yıl Fransa‘da çalıĢarak, prim ödemiĢtir. 47. BaĢvurucunun emeklilik hakkını kazanmasıyla, Fransa sosyal güvenlik kurumu tarafından kendisine 9/9/2009 tarihine kadar aylık 667,00 Avro emekli maaĢı ödenmiĢtir. 48. Belirtilen tarihten itibaren ise, bu devlet tarafından maaĢında kesinti yapılarak, aylık 250,00 Avro ödeme yapılmaya baĢlanmıĢtır. 49. BaĢvurucu tarafından, Fransa Cumhuriyeti Devletince maaĢ miktarında yapılan kesinti iĢlemiyle ilgili olarak Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesine baĢvurulmuĢtur. 50. Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi‘nin 16/5/2012 tarihli kararıyla, baĢvurucunun talebi Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi‘nin 34 ve 35. maddesinde yer verilen Ģartları taĢımadığı belirtilerek reddedilmiĢtir. 51. BaĢvurucu nihai karar olarak Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi‘nin belirtilen kararına dayanmıĢtır. IV. ĠNCELEME VE GEREKÇE 52. Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmıĢ olduğu toplantıda, baĢvurucunun 4/10/2012 tarih ve 2012/171 numaralı bireysel baĢvurusu incelenip gereği düĢünüldü: A. BaĢvurucunun Ġddiaları 53. BaĢvurucu, otuz yedi yıl prim ödemek suretiyle Fransız sosyal güvenlik sisteminden emekli olduğunu, daha önce aylık 667,00 Avro olan emekli maaĢında bu devlet tarafından 9/9/2009 tarihinden itibaren kesinti yapılarak aylık 250,00 Avro ödeme yapılmaya baĢlanıldığını ve büyük oranda maddi kayba uğradığını, bu iĢleme iliĢkin olarak yaptığı baĢvurunun Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesince de reddedildiğini belirterek, Anayasa‘nın 35. maddesinde tanımlanan hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüĢtür. B. Değerlendirme 54. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası Ģöyledir: “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.” 55. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un ―Bireysel baĢvuru hakkı‖ kenar baĢlıklı 45. maddesi Ģöyledir: “(1) Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.” (2) İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir. (3) Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz.” 56. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ve 6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, Anayasa‘da güvence altına alınmıĢ temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi ve buna ek Türkiye‘nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden herkese Anayasa Mahkemesine bireysel baĢvuru yapma hakkı tanınmıĢtır. Dolayısıyla belirtilen bu hak ve özgürlüklerin kamu gücünü kullanan organlar tarafından ihlal edildiği iddiaları bireysel baĢvuru yoluyla ileri sürülebilir. 6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası kapsamında baĢvurunun konusu, kamu gücünün iĢlemleri, eylemleri ya da ihmalleridir. “Kamu gücü” nü kullanan organlar ise baĢta devlet tüzel kiĢiliği içinde yer alan yasama, yürütme ve yargı organları ve bu organlara tabi olan merciler ile yerinden yönetim kuruluĢlarıdır. 57. Bireysel baĢvuru kamu gücü kullanan organların icrai ya da ihmali bir eylemine ya da iĢlemine karĢı yapılabilir. 6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrasında Anayasa‘dan ve bireysel baĢvurunun niteliğinden kaynaklanan sebeplere dayanılarak ―kamu gücü” kavramının kapsamı belirginleĢtirilmiĢ; yasama iĢlemleri ve düzenleyici idari iĢlemlerin yanı sıra Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasa‘nın yargı denetimi dıĢında bıraktığı iĢlemler bireysel baĢvurunun kapsamı dıĢında bırakılmıĢtır. 58. Anayasa‘nın 148 ve 6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesi uyarınca iĢlem, eylem ya da ihmali nedeniyle bireysel baĢvuruda bulunulan kamu gücü faaliyeti, Türkiye Cumhuriyeti Devletine ait veya O‘nun adına kullanılmıĢ olmalıdır. Bu anlamda, ancak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kamu gücü kullanan organlarına atfedilebilir Ģekilde gerçekleĢmiĢ temel hak ve özgürlük ihlalleri bireysel baĢvuru konusu olabilir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesinin, yabancı devletlerin ya da uluslararası veya uluslarüstü örgütlerin iĢlemleri aleyhine yapılacak bireysel baĢvuruları inceleme yetkisi bulunmamaktadır. 59. BaĢvurucunun ihlal iddiasının Fransa Cumhuriyeti Devleti tarafından gerçekleĢtirildiği belirtilen emeklilik maaĢında kesinti yapılması iĢlemine dayandırıldığı anlaĢılmaktadır. Fransa Cumhuriyeti Devletinin iĢlemine dayalı ihlal iddiası Türkiye Cumhuriyeti Devletine atfedilemez. 60. Açıklanan nedenlerle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından gerçekleĢtirilen bir iĢlem, eylem ya da ihmal iddiası bulunmadığı anlaĢıldığından, baĢvurunun diğer kabul edilebilirlik Ģartları yönünden incelenmeksizin “Anayasa Mahkemesinin yetkisizliği” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. V. HÜKÜM BaĢvurunun, ―mahkemenin yetkisizliği‖ nedeniyle KABUL EDĠLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin baĢvurucu üzerinde bırakılmasına, 12/2/2013 tarihinde OY BĠRLĠĞĠYLE karar verildi. BaĢkan Üye Üye Serruh KALELĠ Mehmet ERTEN Üye Erdal TERCAN Hicabi DURSUN Üye Zühtü ARSLAN [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— Anayasa Mahkemesi BaĢkanlığından: ĠKĠNCĠ BÖLÜM KARAR BaĢvuru Numarası : 2012/329 Karar Tarihi : 12/2/2013 BaĢkan : Alparslan ALTAN Üyeler : Serdar ÖZGÜLDÜR Engin YILDIRIM Celal Mümtaz AKINCI Muammer TOPAL Raportör : Selami ER BaĢvurucu : Ahmet Melih ACAR I. BAġVURUNUN KONUSU 1. BaĢvurucu, baĢka bir kuruma naklen atanmak için muvafakat talebinin reddedildiğini ve bu iĢleme karĢı açtığı davanın da reddedilmesi nedeniyle Anayasa‘nın 5, 48 ve 49. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüĢtür. II. BAġVURU SÜRECĠ 2. BaĢvuru, 22/10/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine Ģahsen yapılmıĢtır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiĢtir. 3. Ġkinci Bölüm Ġkinci Komisyonunca, 25/12/2012 tarihinde baĢvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiĢtir. III.OLAY VE OLGULAR A. Olaylar 4. BaĢvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle Ģöyledir: 5. BaĢvurucu Kara Kuvvetleri Komutanlığında sivil memur olarak çalıĢmakta iken Türkiye ĠĢ Kurumunda boĢ bulunan elektrik teknisyeni kadrosuna atanmak için 7/4/2011 tarihinde baĢvuruda bulunmuĢtur. 6. Türkiye ĠĢ Kurumu, baĢvurucunun naklen atanması için Kara Kuvvetleri Komutanlığından 14/4/2011 tarihinde muvafakat istemiĢtir. Kara Kuvvetleri Komutanlığı bu talebi 16/6/2011 tarihinde personel ihtiyacını gerekçe göstererek reddetmiĢtir. 7. BaĢvurucu, bahsedilen iĢlemin iptali talebiyle 5/8/2011 tarihinde Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinde dava açmıĢtır. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi 2. Dairesi 11/4/2012 tarih ve E.2011/1031, K.2012/420 sayılı kararı ile açılan davayı reddetmiĢtir. 8. BaĢvurucunun 28/5/2012 tarihli karar düzeltme talebi de aynı Daire tarafından 19/9/2012 tarih ve E.2012/774, K.2012/775 sayılı kararı ile reddedilmiĢ ve karar verildiği tarihte kesinleĢmiĢtir. Karar, 28/9/2012 tarihinde baĢvurucuya tebliğ edilmiĢtir. B. Ġlgili Hukuk 9. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası, geçici 18. maddesinin yedinci fıkrası, 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası, geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası, 4/7/1972 tarih ve 1602 sayılı Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi Kanunu'nun 63. maddesi. IV. ĠNCELEME VE GEREKÇE 10. Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmıĢ olduğu toplantıda, baĢvurucunun 22/10/2012 tarih ve 2012/329 numaralı bireysel baĢvurusu incelenip gereği düĢünüldü: A. BaĢvurucunun Ġddiaları 11. BaĢvurucu, baĢka bir kuruma naklen atanma talebinin personel ihtiyacı gerekçe gösterilerek reddedildiğini ancak, yurtdıĢı görevde bulunduğu sürece görev yaptığı birimde hizmet ve faaliyetlerde bir aksama olmadığını, mevcut kurumunda yeni atanacağı birimde de kadro fazlası durumda bulunacağını, bu gerekçelerini Daireye sunmasına rağmen göz önünde bulundurulmadan taraflı karar verildiğini, bu nedenle istediği alanda daha iyi koĢullarda çalıĢamadığını ve çalıĢma özgürlüğünün ihlal edildiğini, maddi manevi varlığını geliĢtiremediğini, ailesine karĢı ödevlerini yeterince yerine getiremediğini ve böylece bunlara bağlı olarak ruh ve beden sağlığı ile huzurlu ve mutlu olmasının engellendiğini belirterek Anayasa‘nın 5, 48 ve 49. maddelerinde yer alan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüĢtür. B. Değerlendirme 12. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasında herkesin, Anayasada güvence altına alınmıĢ temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi ve buna ek Türkiye‘nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine baĢvurabileceği hükmüne yer verilmiĢtir. Anayasa‘nın geçici 18. maddesinin yedinci fıkrasında bireysel baĢvuruya iliĢkin düzenlemelerin iki yıl içinde tamamlanacağı ve uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bireysel baĢvuruların kabul edileceği, 6216 sayılı Kanun‘un 76. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise Kanunun 45 ilâ 51 inci maddelerinin 23/9/2012 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiĢtir. 13. 6216 sayılı Kanun‘un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.” 14. 1602 sayılı Kanun‘un 63. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları Ģöyledir : “ Daireler ve Daireler Kurulu kararları kesin olup, kesin hükmün bütün hukuki sonuçlarını hasıl eder. Bu kararlar aleyhine, ancak bu kanunda yazılı kanun yollarına başvurulabilir. Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, altmış gün içinde işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur.” 15. Anayasa ve 6216 sayılı Kanun‘un anılan hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin baĢlangıcı 23/9/2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleĢen nihai iĢlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel baĢvuruları inceleyebilecektir. Bu açık düzenlemeler karĢısında, anılan tarihten önce kesinleĢmiĢ nihai iĢlem ve kararları da içerecek Ģekilde yetki kapsamının geniĢletilmesi mümkün değildir. Mahkemenin zaman bakımından yetkisine iliĢkin bu düzenlemelerin kamu düzenine iliĢkin olmaları nedeniyle, bireysel baĢvurunun tüm aĢamalarında resen dikkate alınmaları gerekir. 16. Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür Ģekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir. (B. No: 2012/51, § 18, 25/12/2012) 17. Bir hükme karĢı baĢvurulabilecek kanun yolunun kalmaması veya baĢtan böyle bir yolun bulunmaması ile hüküm Ģeklî anlamda kesinleĢir. KesinleĢme olağan kanun yollarının tüketilmesi veya tüketilmesi için öngörülen zamanın geçmesi ile gerçekleĢmektedir. 18. 1602 sayılı Kanun‘un 63. maddesi uyarınca, Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin daireleri veya Daireler Kurulu kararları verildikleri tarihte kesin olup kesin hükmün bütün sonuçlarını doğurur. Dolayısıyla kararın tebliğinin hükmün kesinleĢmesi üzerinde bir etkisi bulunmayıp tebliğ tarafların kararlardan haberdar olmalarını sağlar. 19. BaĢvuru konusu olayda, 16/6/2011 tarihinde muvafakat talebi reddedilen baĢvurucu, 5/8/2011 tarihinde Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinde iĢlemin iptali talebiyle dava açmıĢtır. Açılan dava, Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi 2. Dairesinin 11/4/2012 tarih ve E.2011/1031, K.2012/420 sayılı kararı ile reddedilmiĢtir. BaĢvurucunun 28/5/2012 tarihli karar düzeltme talebi de aynı Daire tarafından 19/9/2012 tarih ve E.2012/774, K.2012/775 sayılı kararı ile reddedilmiĢ ve karar verildiği tarihte kesinleĢmiĢtir. Karar, 28/9/2012 tarihinde baĢvurucuya tebliğ edilmiĢtir. 20. Açıklanan nedenlerle, baĢvuru konusu kararın bireysel baĢvuruların incelenmeye baĢlandığı tarih olarak belirlenen 23/9/2012 gününden önce kesinleĢmiĢ olduğu anlaĢıldığından baĢvurunun, diğer kabul edilebilirlik Ģartları yönünden incelenmeksizin ―zaman bakımından yetkisizlik‖ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. V. HÜKÜM BaĢvurunun, “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDĠLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin baĢvurucu üzerinde bırakılmasına, 12/2/2013 tarihinde OY BĠRLĠĞĠYLE karar verildi. BaĢkan Alparslan ALTAN Üye Serdar ÖZGÜLDÜR Üye Celal Mümtaz AKINCI Üye Engin YILDIRIM Üye Muammer TOPAL [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— Anayasa Mahkemesi BaĢkanlığından: ĠKĠNCĠ BÖLÜM KARAR BaĢvuru Numarası : 2012/620 Karar Tarihi : 12/2/2013 BaĢkan : Alparslan ALTAN Üyeler : Serdar ÖZGÜLDÜR Engin YILDIRIM Celal Mümtaz AKINCI Muammer TOPAL Raportör : Cüneyt DURMAZ BaĢvurucu : Abdurrahman AKYÜZ Vekili : Av. Altan BALANTEKĠN XI. BAġVURUNUN KONUSU 61.BaĢvurucu, Spor Genel Müdürlüğü Merkez Ceza Kurulunca kendisine verilen disiplin cezasına karĢı Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu'na itiraz baĢvurusunda bulunduğunu ancak sonuç alamadığını belirterek, Anayasa‘nın 36. maddesi ile tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüĢtür. XII. BAġVURU SÜRECĠ 62.BaĢvuru, 14/11/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine Ģahsen yapılmıĢtır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiĢtir. 63.Ġkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 25/12/2012 tarihinde baĢvurunun çözümünün ilke kararını gerektirmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiĢtir. XIII. OLAY VE OLGULAR E. Olaylar 64.BaĢvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle Ģöyledir: 65.Türkiye Wushu Federasyonu BaĢkanı olan baĢvurucu, 11/8/2011 ila 17/8/2011 tarihleri arasında Çin‘de düzenlenen bir organizasyona Federasyon BaĢkanı sıfatıyla katılmıĢtır. BaĢvurucu‘nun baĢkanlığındaki heyette bir tercüman da görev almıĢtır. 66.Tercüman, gezi sırasında görevden ayrılmıĢ, 17/8/2011 tarihinde diğer heyet üyeleri ile birlikte Türkiye‘ye dönüĢ yapmamıĢtır. 67.BaĢvurucu hakkında Gençlik ve Spor Bakanlığının 21/5/2012 tarih ve 843 sayılı Oluru ile soruĢturma açılmıĢtır. SoruĢturma sonucunda Spor Genel Müdürlüğü Merkez Ceza Kurulunun 28/9/2012 tarih ve E.2012/4, K.2012/7 sayılı kararıyla, baĢvurucuya; tercümanı görevli olarak Çin‘e götürdüğü, heyet 17/8/2011 tarihinde Türkiye‘ye döndüğü halde tercümanın dönüĢ biletinin isteği dıĢında iptal edilmesi nedeniyle 28/8/2011 tarihinde döndüğü ve bu suretle görev suçu iĢlediği gerekçesiyle Amatör Spor Dalları Ceza Yönetmeliği‘nin 51. maddesi uyarınca ―üç ay hak mahrumiyeti‖ cezası verilmiĢtir. 68.BaĢvurucunun itirazı üzerine kararı inceleyen Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu, 18/10/2012 tarih ve E.2012/140, K.2012/188 sayılı kararında, isnat edilen eylemin sübut bulduğuna iliĢkin Merkez Ceza Kurulu‘nun kararında isabetsizlik görülmediğini, ancak eylemin anılan Yönetmeliğin 51. maddesi yerine 33. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, baĢvurucuya Yönetmeliğin 33. maddesi uyarınca ―üç ay hak mahrumiyeti‖ cezası vermiĢtir. 69.BaĢvurucunun karar düzeltme talebi de koĢulları oluĢmadığı gerekçesiyle 22/10/2012 tarih ve E.2012/140, K.2012/195 sayılı karar ile reddedilmiĢtir. F. Ġlgili Hukuk 70.21/5/1986 tarih ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Müdürlüğünün TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun‘un ek 9. maddesinin dokuzuncu fıkrası Ģöyledir: ―Tahkim Kurulu, … Federasyon başkanı ile yönetim, disiplin ve denetim kurulu üyelerinin, spor ahlakına ve disiplinine aykırı davranışlarının tespiti halinde Bakan tarafından Genel Müdürlük Merkez Ceza Kuruluna sevk edilmeleri sonucunda, Merkez Ceza Kurulunca verilecek kararlara karşı, ilgililerin itirazı üzerine karar verir.” 71. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Amatör Spor Dalları Ceza Yönetmeliği‘nin ―Centilmenliğe Aykırı Hareketler‖ kenar baĢlıklı 33. maddesi Ģöyledir: “Onur kırıcı ve spor ahlakına ve centilmenliğe aykırı harekette bulunan yarışmalarda kural dışı hareket eden kişiler, bu hususlarda aynı ceza hükmü bulunmadığı taktirde yirmi günden bir yıla kadar yarışmalardan men veya bir aydan bir yıla kadar, hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılır.” XIV. ĠNCELEME VE GEREKÇE 72.Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmıĢ olduğu toplantıda, baĢvurucunun 14/11/2012 tarih ve 2012/620 numaralı bireysel baĢvurusu incelenip gereği düĢünüldü: E. BaĢvurucunun Ġddiaları 73.BaĢvurucu, Spor Genel Müdürlüğü Merkez Ceza Kurulunca kendisine verilen "üç ay hak mahrumiyeti" cezasına karĢı Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu'na baĢvuruda bulunduğunu ancak sonuç alamadığını, Tahkim Kurulunun bağımsız ve tarafsız olmadığını, kendisine yöneltilen suçlamanın niteliğinden haberdar olmadığını, göstermiĢ olduğu tanıklarının beyanlarının dikkate alınmadığını, tahkim kurulu kararına karĢı itiraz yolunun bulunmadığını belirterek Anayasa‘nın 36. maddesinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüĢtür. F. Değerlendirme 74.Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası Ģöyledir: ―Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.‖ 75.30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un ―Bireysel başvuru hakkı‖ kenar baĢlıklı 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası Ģöyledir: “(3) Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz.‖ 76.Anayasa‘nın ―Hak arama hürriyeti‖ kenar baĢlıklı 36. maddesi Ģöyledir: ―Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma (Değişik ibare: 3.10.2001-4709/14 md.) ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.‖ 77.Anayasa‘nın ―Sporun geliştirilmesi ve tahkim” kenar baĢlıklı 59. maddesinin üçüncü fıkrası Ģöyledir: ―Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.‖ 78.Anayasa‘nın hak arama özgürlüğüne iliĢkin 36. maddesiyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü, bir temel hak niteliği taĢımasının ötesinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken Ģekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birini oluĢturmaktadır. KiĢinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karĢı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya iĢleme karĢı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu, yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. KiĢilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koĢulunu oluĢturur. Öte yandan, Anayasa‘nın 125. maddesinde belirtilen idarenin her türlü eylem ve iĢlemine karĢı yargı yolunun açık olması ilkesine göre, idari iĢlemlere karĢı yargı yolu, Anayasa‘da belirtilen kimi ayrık durumlar dıĢında yasalarla sınırlandırılamaz (Anayasa Mahkemesinin 2/6/2011 tarihli ve E.2008/88, K.2011/85 sayılı kararı). 79.Anayasa koyucu, 17/3/2011 tarihli ve 6214 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun‘la Anayasa‘nın 59. maddesinde değiĢikliğe giderek spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine iliĢkin kararlarına karĢı ancak zorunlu tahkim yoluna baĢvurulabileceğini, tahkim kurulu kararlarının kesin olduğunu ve bu kararlara karĢı hiçbir yargı merciine baĢvurulamayacağını hüküm altına almıĢtır. 80.6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrasında Anayasa‘nın yargı denetimi dıĢında bıraktığı iĢlemlerin bireysel baĢvurunun konusu olamayacağı hükme bağlanmıĢtır. Anayasa‘nın 59. maddesinde spor tahkim kurulu kararlarının kesin olduğu ve hiçbir yargı merciine baĢvurulamayacağı hükmüne yer verilmiĢtir. 81. BaĢvuru, Tahkim Kurulu tarafından verilen disiplin cezasına iliĢkindir. 6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca bu konuda bireysel baĢvuruda bulunulamaz. 82. Açıklanan nedenlerle, Anayasa ile yargı yolu kapatılan Tahkim Kurulu‘nun verdiği disiplin cezasına yönelik baĢvurunun, diğer kabul edilebilirlik Ģartları yönünden incelenmeksizin ―konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. XV. HÜKÜM BaĢvurunun, “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDĠLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin baĢvurucu üzerinde bırakılmasına, 12/2/2013 tarihinde OY BĠRLĠĞĠYLE karar verildi. BaĢkan Alparslan ALTAN Üye Serdar ÖZGÜLDÜR Üye Celal Mümtaz AKINCI Üye Engin YILDIRIM Üye Muammer TOPAL [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— Anayasa Mahkemesi BaĢkanlığından: BĠRĠNCĠ BÖLÜM KARAR BaĢvuru Numarası : 2012/695 Karar Tarihi : 12/2/2013 BaĢkan : Serruh KALELĠ Üyeler : Mehmet ERTEN Hicabi DURSUN Erdal TERCAN Zühtü ARSLAN Raportör : Selami TURABĠ BaĢvurucu : Erdinç ENGĠN Vekili : Av. Lütfi GÜRALP XVI. BAġVURUNUN KONUSU 83.BaĢvurucu, taahhüdü ihlal eylemi nedeniyle mahkeme tarafından hakkında üç aya kadar hapsen tazyikine karar verildiğini, oysa aynı icra dosyasında yer alan ve kendisiyle aynı durumda olan bazı kiĢilere ceza verilmediğini, bu nedenle adil yargılanma hakkının ve sözleĢmeden doğan bir yükümlülüğün yerine getirilememesinden dolayı özgürlüğü kısıtlama yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüĢtür. XVII. BAġVURU SÜRECĠ 84.BaĢvuru, 8/11/2012 tarihinde Ġzmir 6. Ġcra Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıĢtır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiĢtir. 85.Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, baĢvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiĢtir. XVIII. OLAY VE OLGULAR G. Olaylar 86.BaĢvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle Ģöyledir: 87.BaĢvurucu hakkında, borcunu ödememesi sebebiyle Uzunköprü Ġcra Müdürlüğünün E.2004/2077 sayılı dosyası ile icra takibi baĢlatılmıĢtır. 88.BaĢvurucu, borcunu taksitler hâlinde ödeyeceğine dair taahhütte bulunmuĢ, taahhüdün yerine getirilmemesi hâlinde karĢılaĢacağı hukuki ve cezai sonuçlar kendisine ihtar edilmiĢ ve baĢvurucunun imzası alınmıĢtır. 89.BaĢvurucu, 30/7/2009 tarihinde ödemeyi taahhüt ettiği taksidi ödememiĢ, bunun üzerine Uzunköprü Ġcra Ceza Mahkemesince taahhüdün ihlal edildiği gerekçesiyle üç aya kadar hapsen tazyikine karar verilmiĢtir. 90.BaĢvurucunun, bu karara karĢı süresinde itiraz etmesi üzerine Uzunköprü Asliye Ceza Mahkemesi, 19/9/2011 tarih ve 2011/224 değiĢik iĢ sayılı kararı ile borçlunun ödeme gücünün olup olmadığı hususunun araĢtırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hapsen tazyik kararını kaldırmıĢtır. 91.Uzunköprü Ġcra Ceza Mahkemesi, borçlunun ödeme gücünün olup olmadığı hususunu araĢtırmıĢ, ödeme gücü olmasına rağmen borcun ödenmediği sonucuna varılarak 27/4/2012 tarih ve E.2011/324, K.2012/129 sayılı kararı ile baĢvurucu hakkında yine üç aya kadar hapsen tazyikine karar verilmiĢtir. 92.BaĢvurucu, bu karara da süresinde itiraz etmiĢtir. Uzunköprü Asliye Ceza Mahkemesi, 1/10/2012 tarih ve 2012/278 değiĢik iĢ sayılı kararı ile anılan kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiĢ ve ret kararı aynı tarihte kesinleĢmiĢtir. H. Ġlgili Hukuk 93.9/6/1932 tarih ve 2004 sayılı Ġcra ve Ġflas Kanunu‘nun 31/5/2005 tarih ve 5358 sayılı Kanun ile değiĢtirilen ―Borçlunun ödeme şartını ihlali hâlinde ceza‖ kenar baĢlıklı 340. maddesi birinci fıkrasının ilgili bölümü Ģöyledir: “…icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. … ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.” 94.2004 sayılı Kanun‘un ―İtiraz‖ kenar baĢlıklı 353. maddesinin ilgili bölümü Ģöyledir: “İcra mahkemesinin verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebilir. … İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.” XIX. ĠNCELEME VE GEREKÇE 95.Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmıĢ olduğu toplantıda, baĢvurucunun 8/11/2012 tarih ve 2012/695 numaralı bireysel baĢvurusu incelenip gereği düĢünüldü: G. BaĢvurucunun Ġddiaları 96.BaĢvurucu, taksitler hâlinde ödeme taahhüdünde bulunduğu icra takibine konu borcunu, ödeme gücünün bulunmaması nedeniyle ödeyemediğini, taahhüt konusu bu borç sebebiyle mahkeme tarafından özgürlüğünün kısıtlandığını, aynı dosyada yargılanan ve kendisiyle aynı durumda olan bazı kiĢilere ceza verilmediğini belirterek, Anayasa‘nın 36. maddesindeki adil yargılanma hakkı ile 38. madde ve Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi (AĠHS)‘ne ek 4 No.lu Protokol‘de tanımlanan sözleĢmeden doğan bir yükümlülüğün yerine getirilememesinden dolayı özgürlüğü kısıtlama yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüĢtür. H. Değerlendirme 97.BaĢvuru formu ve ekleri incelendiğinde, baĢvurunun iki ayrı ihlal iddiasına dayandırıldığı görülmektedir. Bunlardan ilki adil yargılanma hakkı, ikincisi ise sözleĢmeden doğan bir yükümlülüğün yerine getirilememesinden dolayı özgürlüğü kısıtlama yasağının ihlalidir. BaĢvurucu her ne kadar aynı icra takibinin borçlusu diğer kiĢilere bir yaptırıma hükmedilmeyip kendisine ceza verilmesinin eĢitlik ilkesinin ihlalini oluĢturduğunu ileri sürmüĢ ise de iddianın özü, söz konusu kararın adil olmadığı hususudur. Anayasa Mahkemesi, olayların baĢvurucu tarafından yapılan hukuki tavsifi ile bağlı değildir. Bu sebeple baĢvurucunun bu yöndeki iddiaları Mahkemece, adil yargılanma hakkı çerçevesinde değerlendirilmiĢtir. Dolayısıyla iddiaların iki ayrı baĢlık altında incelenmesi gerekmektedir. 1. Adil Yargılanma Hakkının Ġhlali Ġddiası 98.Anayasa‘nın 36. maddesinin birinci fıkrası Ģöyledir: “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” 99.Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları Ģöyledir: “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.” 100. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un ―Bireysel başvuru hakkı‖ kenar baĢlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.” 101. 6216 sayılı Kanun‘un ―Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi‖ kenar baĢlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.” 102. 6216 sayılı Kanun‘un ―Esas hakkındaki inceleme‖ kenar baĢlıklı 49. maddesinin (6) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.” 103. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ve 6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, Anayasa‘da güvence altına alınmıĢ temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi ve buna ek Türkiye‘nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden herkese Anayasa Mahkemesine bireysel baĢvuru yapma hakkı tanınmıĢtır. Anayasa‘nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun‘un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrasında, bireysel baĢvurulara iliĢkin incelemelerde kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların değerlendirmeye tâbi tutulamayacağı, 48. maddenin (2) numaralı fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun baĢvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiĢtir. 104. Bu kapsamda, ilke olarak bireysel baĢvuruya konu davadaki olayların kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması, yargılama sırasında delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi ile kiĢisel bir uyuĢmazlığa derece mahkemeleri tarafından getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmaması, bireysel baĢvuru incelemesine konu olamaz. Anayasa‘da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece ya da açıkça keyfilik içermedikçe derece mahkemelerinin kararlarındaki maddi ve hukuki hatalar bireysel baĢvuru kapsamında ele alınamaz. Bu durumda, derece mahkemelerinin delilleri takdirinde bariz bir Ģekilde keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz. 105. BaĢvuru konusu olayda baĢvurucu tarafından, ilk derece mahkemesince kendisine tazyik hapsi verilmesine rağmen aynı dosyada yargılanan ve kendisiyle aynı durumda olduğunu iddia ettiği bazı kiĢilere cezaya hükmedilmemesinin anayasal haklarının ihlaline yol açtığı belirtilmektedir. Dolayısıyla baĢvurucunun iddialarının özü, derece mahkemesinin delilleri değerlendirme ve yorumlamada isabet edemediğine ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna iliĢkindir. 106. Açıklanan nedenlerle, baĢvurunun kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara iliĢkin olduğu, derece mahkemesi kararlarının açıkça keyfilik içermediği anlaĢıldığından, baĢvurunun diğer kabul edilebilirlik Ģartları yönünden incelenmeksizin, ―açıkça dayanaktan yoksun olması‖ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. 2. SözleĢmeden Doğan Bir Yükümlülüğün Yerine Getirilememesinden Dolayı Özgürlüğü Kısıtlama Yasağının Ġhlali Ġddiası 107. Anayasa‘nın 38. maddesinin sekizinci fıkrası Ģöyledir: “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.” 108. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası Ģöyledir: “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.” 109. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca Mahkemenin yetkisi bakımından ihlal edildiği ileri sürülen hakkın, Anayasa‘da güvence altına alınan haklardan olmasının yanı sıra Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi ve buna ek Türkiye‘nin taraf olduğu protokoller kapsamında yer alan bir hak olması da gerekmektedir. 110. 2004 sayılı Kanun‘un 340. maddesinde icra dairesinde kararlaĢtırılan ödeme Ģartının borçlu tarafından ihlali düzenlenmektedir. Maddede yaptırıma bağlanan sözleĢmeye dayalı bir borcun ödenmemesi olmayıp, borçlunun haczedilen malının satıĢının taksitle ödeme teklif ve taahhüdü gerçekleĢene kadar ertelenmesine iliĢkin, resmî makamlar huzurunda verilen taahhüdün makbul bir sebep olmaksızın yerine getirilmemesidir. Burada korunan hukuki yarar, kiĢilerce devlet kurumlarına verilen sözlerin tutulması ve kamu otoritesine olan itimadın sarsılmamasıdır. (Anayasa Mahkemesinin 21/11/2002 tarih ve E.2000/415, K.2002/166 sayılı kararı). 111. Açıklanan nedenlerle, taahhüdü ihlal eylemlerinin konusunun sözleĢmeden kaynaklanmaması sebebiyle baĢvurunun, diğer kabul edilebilirlik Ģartları yönünden incelenmeksizin ―açıkça dayanaktan yoksunluk” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. XX. HÜKÜM A. BaĢvurunun, 1. Adil yargılanma hakkının ihlali iddiası yönünden ―açıkça dayanaktan yoksunluk‖, 2. SözleĢmeden doğan bir yükümlülüğün yerine getirilmemesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamama yasağının ihlali iddiası yönünden ―açıkça dayanaktan yoksunluk” nedeniyle KABUL EDĠLEMEZ OLDUĞUNA, B. Yargılama giderlerinin baĢvurucular üzerinde bırakılmasına, 12/2/2013 tarihinde OY BĠRLĠĞĠYLE karar verildi. BaĢkan Serruh KALELĠ Üye Mehmet ERTEN Üye Erdal TERCAN Üye Hicabi DURSUN Üye Zühtü ARSLAN [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— Anayasa Mahkemesi BaĢkanlığından: ĠKĠNCĠ BÖLÜM KARAR BaĢvuru Numarası : 2012/832 Karar Tarihi : 12/2/2013 BaĢkan : Alparslan ALTAN Üyeler : Serdar ÖZGÜLDÜR Engin YILDIRIM Celal Mümtaz AKINCI Muammer TOPAL Raportör : Serhat ALTINKÖK BaĢvurucu : G. S. Vekili : Av. Adem DEMĠR XXI. BAġVURUNUN KONUSU 112. BaĢvurucu, yetkili amirin kararıyla hakkında herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın oda hapsi cezası verilmesinin eĢitlik ilkesini, kiĢi hürriyeti ve güvenliği hakkını ve hak arama hürriyetini ihlal ettiğini ileri sürmüĢtür. XXII. BAġVURU SÜRECĠ 113. BaĢvuru, 29/11/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine Ģahsen yapılmıĢtır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiĢtir. 114. Ġkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 25/12/2012 tarihinde baĢvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiĢtir. XXIII. OLAY VE OLGULAR Ġ. Olaylar 115. BaĢvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle Ģöyledir: 116. BaĢvurucu, TCG (Türkiye Cumhuriyeti Gemisi) Gaziantep Komutanlığı‘nda topçu astsubay kıdemli çavuĢ olarak görev yapmaktadır. 117. BaĢvurucu, 6 ila 8 Nisan 2012 tarihleri arasındaki ―nöbet vardiya topçu astsubaylığı‖ görevini ve 6/4/2012 tarihinde 16.00 ila 20.00 saatleri arasında ―güverte nöbet astsubaylığı‖ görevini talimat ve yönergelere uygun olarak icra etmediği gerekçesiyle, 30/5/2012 tarihinde 15/6/1930 tarih ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu‘nun 171. maddesi uyarınca disiplin amiri tarafından 6 gün oda hapsi cezası ile cezalandırılmıĢtır. 118. BaĢvurucunun, 1632 sayılı Kanun‘un 188. maddesi uyarınca aynı gün yaptığı itiraz ise 15/6/2012 tarihinde reddedilmiĢtir. 119. BaĢvurucuya verilen oda hapsi cezası 30/10/2012 ila 5/11/2012 tarihleri arasında Aksaz Disiplin Ceza Tutukevinde infaz edilmiĢtir. J. Ġlgili Hukuk 120. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası, geçici 18. maddesinin yedinci fıkrası, 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası, geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası, 76. maddesi, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu‘nun 171 ve 188. maddeleri. XXIV. ĠNCELEME VE GEREKÇE 121. Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmıĢ olduğu toplantıda, baĢvurucunun 29/11/2012 tarih ve 2012/832 numaralı bireysel baĢvurusu incelenip gereği düĢünüldü: Ġ. BaĢvurucunun Ġddiaları 122. BaĢvurucu, hakkında hiçbir mahkeme kararı bulunmaksızın yetkili amirin kararıyla 6 gün süreyle kiĢisel özgürlükten yoksun bırakıldığını, disiplin tecavüzü ve kabahatlere karĢı bir ay içinde ceza verilmesi gerekirken bu süre geçtikten sonra kendisine ceza verildiğini, bu tür cezaların yargı makamlarınca verilmesi gerektiğini ve bu nedenle Anayasa‘nın 10. maddesindeki eĢitlik ilkesinin, 19. maddesindeki kiĢi hürriyeti ve güvenliği hakkının ve 36. maddesindeki hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüĢ ve tazminat talebinde bulunmuĢtur. J. Değerlendirme 123. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasında herkesin, Anayasada güvence altına alınmıĢ temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi ve buna ek Türkiye‘nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine baĢvurabileceği hükmüne yer verilmiĢtir. Anayasa‘nın geçici 18. maddesinde uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bireysel baĢvuruların kabul edileceği, 6216 sayılı Kanun‘un 76. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise Kanunun 45 ila 51. maddelerinin 23/9/2012 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiĢtir. 124. 6216 sayılı Kanun‘un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.” 125. Anılan Anayasa ve 6216 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin baĢlangıcı 23/9/2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleĢen nihai iĢlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel baĢvuruları inceleyebilecektir. Mahkemenin zaman bakımından yetkisine iliĢkin bu düzenlemeler kamu düzenine iliĢkin olup, anılan tarihten önce kesinleĢmiĢ nihaî iĢlem ve kararları da içerecek Ģekilde yetki kapsamının geniĢletilmesi mümkün değildir. 126. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür Ģekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir (B. No: 2012/51, § 18, 25/12/2012) 127. BaĢvuru konusu olayda baĢvurucu 30/5/2012 tarihinde 1632 sayılı Kanun‘un 171. maddesi uyarınca disiplin amiri tarafından altı gün oda hapsi cezası ile cezalandırılmıĢ, anılan Kanun‘un 188. maddesi uyarınca aynı gün yaptığı itiraz ise 15/6/2012 tarihinde üst disiplin amiri tarafından reddedilmiĢtir. BaĢvurucu hakkında verilen ceza, Anayasa Mahkemesinin bireysel baĢvurulara iliĢkin zaman bakımından yetkisinin baĢladığı tarihten önce kesinleĢmiĢtir. 128. BaĢvurucu hakkında verilen oda hapsi cezası Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi baĢladıktan sonraki tarih olan 30/10/2012 ila 5/11/2012 tarihleri arasında infaz edilmiĢ ise de infazın verilen cezanın kesinleĢmesi üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. 129. Açıklanan nedenlerle, baĢvuru konusu iĢlemin 23/9/2012 tarihinden önce kesinleĢmiĢ olduğu anlaĢıldığından baĢvurunun, diğer kabul edilebilirlik koĢulları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemezliğine karar verilmesi gerekir. XXV. HÜKÜM BaĢvurunun, “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDĠLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin baĢvurucu üzerinde bırakılmasına, 12/2/2013 tarihinde OY BĠRLĠĞĠYLE karar verildi. BaĢkan Alparslan ALTAN Üye Serdar ÖZGÜLDÜR Üye Celal Mümtaz AKINCI Üye Engin YILDIRIM Üye Muammer TOPAL [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— Anayasa Mahkemesi BaĢkanlığından: ĠKĠNCĠ BÖLÜM KARAR BaĢvuru Numarası : 2012/947 Karar Tarihi : 12/2/2013 BaĢkan : Alparslan ALTAN Üyeler : Serdar ÖZGÜLDÜR Engin YILDIRIM Celal Mümtaz AKINCI Muammer TOPAL Raportör : Selami ER BaĢvurucu : Hasan TAġLIYURT Vekili : Av. Hüseyin Özgür GÜLSEVEN VI. BAġVURUNUN KONUSU 21. BaĢvurucu, 27/7/1967 tarih ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu‘nun geçici 32. maddesine dayanarak iĢe iade talebiyle açtığı davada verilen ret kararı nedeniyle kanun önünde eĢitlik ilkesinin, hak arama hürriyetinin ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüĢtür VII. BAġVURU SÜRECĠ 22. BaĢvuru, 6/12/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine Ģahsen yapılmıĢtır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiĢtir. 23. Ġkinci Bölüm Ġkinci Komisyonunca, 25/12/2012 tarihinde baĢvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiĢtir. VIII. OLAY VE OLGULAR A. Olaylar 24. BaĢvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle Ģöyledir: 25. BaĢvurucunun, astsubay statüsünde görev yapmakta iken Milli Savunma Bakanlığı tarafından 4/11/1981 tarihinde tesis edilen iĢlemle Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) iliĢiği kesilmiĢtir. 26. 10/3/2011 tarih ve 6191 sayılı SözleĢmeli ErbaĢ ve Er Kanunu‘nun 10. maddesinin (7) numaralı fıkrası ile 926 sayılı Kanun‘a eklenen geçici 32. madde, 12/3/1971 tarihi sonrasındaki yargı denetimine kapalı idari iĢlemler veya Yüksek Askerî ġûra kararlarıyla TSK‘dan iliĢiği kesilenlere bazı haklarının iadesinin sağlanması amacıyla idareye baĢvuru imkânı getirmiĢ ve bu hükümden yararlanabilmek için 6191 sayılı Kanun‘un yürürlük tarihinden itibaren 60 gün içinde Milli Savunma Bakanlığına baĢvurulması gerektiği hükme bağlanmıĢtır. 27. BaĢvurucu bahsedilen düzenlemeden faydalanmak amacıyla 10/5/2011 tarihli dilekçeyle Milli Savunma Bakanlığına baĢvurmuĢtur. 28. Milli Savunma Bakanlığı 30/9/2011 tarihli iĢlemle baĢvurucunun TSK‘dan iliĢiğinin kesilmesi iĢleminin yargı yolu açık olarak yapıldığı gerekçesiyle, baĢvurunun 926 sayılı Kanun‘un geçici 32. maddesi kapsamı dıĢında kaldığını belirterek baĢvuruyu reddetmiĢtir. 29. BaĢvurucunun Milli Savunma Bakanlığı tarafından tesis edilen iĢlemin iptali talebiyle 9/11/2011 tarihinde Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinde açtığı dava, Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi 3. Dairesinin 13/9/2012 tarih ve E.2011/3095, K.2012/1726 sayılı kararı ile reddedilmiĢ, karar düzeltme yoluna gidilmediği için karar bu tarihte kesinleĢmiĢtir. Karar, baĢvurucuya 7/11/2012 tarihinde tebliğ edilmiĢtir. B. Ġlgili Hukuk 30. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası, geçici 18. maddesinin yedinci fıkrası, 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası, geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası, 4/7/1972 tarih ve 1602 sayılı Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi Kanunu'nun 63. maddesi. IX. ĠNCELEME VE GEREKÇE 31. Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmıĢ olduğu toplantıda, baĢvurucunun 6/12/2012 tarih ve 2012/947 numaralı bireysel baĢvurusu incelenip gereği düĢünüldü: A. BaĢvurucunun Ġddiaları 32. BaĢvurucu, 4/11/1981 tarihinde tesis edilen iĢlemle yargı yolu açık olarak TSK‘dan iliĢiğinin kesildiğini, ancak yargı yoluna baĢvurmak için yasal olarak engel bulunmasa da fiili engellerin bulunduğunu, iĢten çıkarılmasının 12 Eylül döneminde meydana geldiğini ve bu dönemde kıĢla içinde görev yaptığını, hakkını aramak üzere savcıya gittiğinde savcının kendisini tehdit ettiğini, Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesinin de yargı yolu Ģeklen açık olsa bile olağanüstü dönemlerde yapılan iĢlemlere karĢı baĢvuruları kabul ettiğini belirterek iĢe iade talebinin reddedilmesi nedeniyle Anayasa‘nın 10. maddesindeki eĢitlik ilkesinin, 35. maddesindeki mülkiyet hakkının ve 36. maddesindeki hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüĢtür. B. Değerlendirme 33. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasında herkesin, Anayasada güvence altına alınmıĢ temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi ve buna ek Türkiye‘nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine baĢvurabileceği hükmüne yer verilmiĢtir. Anayasa‘nın geçici 18. maddesinin yedinci fıkrasında bireysel baĢvuruya iliĢkin düzenlemelerin iki yıl içinde tamamlanacağı ve uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bireysel baĢvuruların kabul edileceği, 6216 sayılı Kanun‘un 76. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise Kanunun 45 ilâ 51 inci maddelerinin 23/9/2012 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiĢtir. 34. 6216 sayılı Kanun‘un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.” 35. 1602 sayılı Kanun‘un 63. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları Ģöyledir : “ Daireler ve Daireler Kurulu kararları kesin olup, kesin hükmün bütün hukuki sonuçlarını hasıl eder. Bu kararlar aleyhine, ancak bu kanunda yazılı kanun yollarına başvurulabilir. Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, altmış gün içinde işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur.” 36. Anayasa ve 6216 sayılı Kanun‘un anılan hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin baĢlangıcı 23/9/2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleĢen nihai iĢlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel baĢvuruları inceleyebilecektir. Bu açık düzenlemeler karĢısında, anılan tarihten önce kesinleĢmiĢ nihai iĢlem ve kararları da içerecek Ģekilde yetki kapsamının geniĢletilmesi mümkün değildir. Mahkemenin zaman bakımından yetkisine iliĢkin bu düzenlemelerin kamu düzenine iliĢkin olmaları nedeniyle, bireysel baĢvurunun tüm aĢamalarında resen dikkate alınmaları gerekir. 37. Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür Ģekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir. (B. No: 2012/51, § 18, 25/12/2012) 38. Bir hükme karĢı baĢvurulabilecek kanun yolunun kalmaması veya baĢtan böyle bir yolun bulunmaması ile hüküm Ģeklî anlamda kesinleĢir. KesinleĢme olağan kanun yollarının tüketilmesi veya tüketilmesi için öngörülen zamanın geçmesi ile gerçekleĢmektedir. 39. 1602 sayılı Kanun‘un 63. maddesi uyarınca, Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin daireleri veya Daireler Kurulu kararları verildikleri tarihte kesin olup kesin hükmün bütün sonuçlarını doğurur. Dolayısıyla kararın tebliğinin hükmün kesinleĢmesi üzerinde bir etkisi bulunmayıp tebliğ tarafların kararlardan haberdar olmalarını sağlar. 40. BaĢvuru konusu olayda, 4/11/1981 tarihinde tesis edilen iĢlemle TSK‘dan iliĢiği kesilen baĢvurucu, 10/5/2011 tarihli dilekçeyle Milli Savunma Bakanlığına baĢvurmuĢ, dilekçesinin reddedilmesinin ardından iĢlemin iptali talebiyle 9/11/2011 tarihinde Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinde dava açmıĢ ve dava Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi 3. Dairesinin 13/9/2012 tarih ve E.2011/3095, K.2012/1726 sayılı kararı ile reddedilmiĢ, baĢvurucu karar düzeltme yoluna gitmediği için karar bu tarihte kesinleĢmiĢtir. Karar, baĢvurucuya 7/11/2012 tarihinde tebliğ edilmiĢtir. 41. Açıklanan nedenlerle, baĢvuru konusu kararın Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin baĢlandığı 23/9/2012 tarihinden önce kesinleĢmiĢ olduğu anlaĢıldığından baĢvurunun, diğer kabul edilebilirlik Ģartları yönünden incelenmeksizin ―zaman bakımından yetkisizlik‖ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. X. HÜKÜM BaĢvurunun, “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDĠLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin baĢvurucu üzerinde bırakılmasına, 12/2/2013 tarihinde OY BĠRLĠĞĠYLE karar verildi. BaĢkan Alparslan ALTAN Üye Serdar ÖZGÜLDÜR Üye Celal Mümtaz AKINCI Üye Engin YILDIRIM Üye Muammer TOPAL [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— Anayasa Mahkemesi BaĢkanlığından: BĠRĠNCĠ BÖLÜM KARAR BaĢvuru Numarası : 2012/1027 Karar Tarihi : 12/2/2013 BaĢkan : Serruh KALELĠ Üyeler : Mehmet ERTEN Hicabi DURSUN Erdal TERCAN Zühtü ARSLAN Raportör : ġebnem NEBĠOĞLU ÖNER BaĢvurucular : Necati GÜNDÜZ (Birinci BaĢvurucu) Recep GÜNDÜZ (Ġkinci BaĢvurucu) Vekili : Av. Ġsmail YAġAR I. BAġVURUNUN KONUSU 130. BaĢvurucular, haklarında açılan tazminat davasında, ilk bilirkiĢi raporundan farklı bir kusur oranı içeren ikinci bilirkiĢi raporuna dayanılarak aleyhlerinde tazminata hükmedildiğini belirterek, Anayasa‘nın 35., 36., 41. ve 19. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüĢlerdir. II. BAġVURU SÜRECĠ 131. BaĢvuru, 17/10/2012 tarihinde Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıĢtır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiĢtir. 132. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 25/12/2012 tarihinde baĢvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiĢtir. III. OLAYLAR VE OLGULAR A. Olaylar 133. BaĢvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle Ģöyledir: 134. Birinci baĢvurucuya ait olup, ikinci baĢvurucunun sevk ve idaresinde bulunan aracın karıĢtığı çift taraflı trafik kazası sonucunda, kazaya karıĢan diğer araç sürücüsü hayatını kaybetmiĢtir. 135. Olay nedeniyle baĢvurucular aleyhine Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E. 2006/389 sayılı dosyasında tazminat davası açılmıĢtır. 136. Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E. 2006/389 sayılı dosyasında yürütülen yargılama esnasında mahallinde keĢif icra edilmiĢ, emekli trafik baĢkomiseri sıfatını haiz teknik bilirkiĢi tarafından sunulan raporda, baĢvuruculardan Recep Gündüz‘ün kazada 2/8 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği belirtilmiĢtir. 137. Mahkemece dava dosyası kusur oranı yönünden değerlendirme yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu BaĢkanlığına gönderilmiĢtir. 138. Adli Tıp Kurumu Trafik Ġhtisas Dairesince tanzim edilen 16/4/2007 tarihli raporda, ikinci baĢvurucunun kusur oranının %50 olduğunun tespit edildiği belirtilmiĢtir. 139. Mahkemece ikinci bilirkiĢi raporuna dayanılarak yaptırılan tazminat miktarına iliĢkin bilirkiĢi incelemesi neticesinde, toplam 38.583,91 TL destekten yoksun kalma tazminatının baĢvuruculardan müĢtereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiĢtir. 140. Ġkinci baĢvurucunun temyiz talebi üzerine, söz konusu karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 25/9/2012 tarih ve E. 2011/11954, K. 2012/13518 sayılı kararı ile onanmıĢtır. Taraflarca karar düzeltme yoluna baĢvurulmamıĢtır. B. Ġlgili Hukuk 141. Olay tarihinde yürürlükte olan 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu‘nun 41 ila 44. maddeleri, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu‘nun 3 ve 85. maddeleri. IV. ĠNCELEME VE GEREKÇE 142. Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmıĢ olduğu toplantıda, baĢvurucuların 17/10/2012 tarih ve 2012/1027 numaralı bireysel baĢvurusu incelenip gereği düĢünüldü: A. BaĢvurucuların Ġddiaları 143. BaĢvurucular, birinci baĢvurucuya ait olup ikinci baĢvurucunun sevk ve idaresinde bulunan aracın karıĢtığı çift taraflı ve ölümlü trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davası sonucunda aleyhlerinde 38.583,91 TL tazminata hükmedildiğini, yapılan yargılama sırasında kusur oranına iliĢkin olarak iki ayrı bilirkiĢi raporu alındığını ve raporların farklı kusur oranı tespitleri içerdiğini, mahkemece raporlar arasındaki çeliĢki giderilmeksizin tazminata hükmedildiğini belirterek, Anayasa‘nın 35., 36., 41. ve 19. maddesinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüĢlerdir. B. Değerlendirme 144. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları Ģöyledir: “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz” 145. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un “Bireysel başvuru hakkı” kenar baĢlıklı 45. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları Ģöyledir: “(1)Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. (2) İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.” 146. 6216 sayılı Kanun‘un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar baĢlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.” 147. 6216 sayılı Kanun‘un “Esas hakkındaki inceleme” kenar baĢlıklı 49. maddesinin (6) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.” 1. Birinci BaĢvurucu Yönünden 148. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ve 6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, Anayasa‘da güvence altına alınmıĢ temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi ve buna ek Türkiye‘nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden herkese Anayasa Mahkemesine bireysel baĢvuru yapma hakkı tanınmıĢtır. Anayasa‘nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ise, bireysel baĢvuruda bulunulmadan önce, ihlal iddiasının dayanağı olan iĢlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüĢ olan idari ve yargısal baĢvuru yollarının tamamının tüketilmiĢ olması gerektiği belirtilmiĢtir. 149. Kanun yollarının tüketilmesi koĢulu, bireysel baĢvurunun temel hak ihlallerini önlemek için son ve olağanüstü bir çare olmasının doğal sonucudur. Temel hak ihlallerini öncelikle derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması, kanun yollarının tüketilmesi koĢulunu zorunlu kılar. 150. GeniĢ anlamda kanun yolu, her türlü kuruma, idareye ve mahkemelere baĢvuru yoludur. Dar anlamda ise, mahkemeye baĢvurma olanağını ifade eder. 6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ise açıkça, ihlal iddiasının dayanağı olan iĢlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüĢ olan idari ve yargısal baĢvuru yollarının tamamının tüketilmiĢ olması koĢuluna yer verilmiĢtir. 151. BaĢvuru konusu olayda ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın yalnızca ikinci baĢvurucu tarafından temyiz edildiği, birinci baĢvurucu tarafından bu karara karĢı temyiz kanun yoluna baĢvurulmadığı görülmektedir. 152. Açıklanan nedenlerle, birinci baĢvurucu tarafından ihlal iddiasına konu karar için öngörülmüĢ olan kanun yolları tüketilmeksizin bireysel baĢvuruda bulunulduğu anlaĢıldığından, baĢvurunun diğer kabul edilebilirlik Ģartları yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının tüketilmemesi” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. 2. Ġkinci BaĢvurucu Yönünden 153. Anayasa‘nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun‘un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrasında, bireysel baĢvurulara iliĢkin incelemelerde kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların incelemeye tabi tutulamayacağı, 6216 sayılı Kanun‘un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun baĢvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiĢtir. 154. Bir anayasal hakkın ihlali iddiası içermeyen, yalnızca derece mahkemelerinin kararlarının yeniden incelenmesi talep edilen baĢvuruların açıkça dayanaktan yoksun ve Anayasa ve Kanun tarafından Mahkemenin yetkisi kapsamı dıĢında bırakılan hususlara iliĢkin olduğu açıktır. 155. Bu kapsamda, bireysel baĢvuruya konu davadaki olayların kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması, yargılama sırasında delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi ile kiĢisel bir uyuĢmazlığa derece mahkemeleri tarafından getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmaması, bireysel baĢvuru incelemesinde değerlendirmeye tabi tutulamaz. Anayasada yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece ya da açıkça keyfilik içermedikçe derece mahkemelerinin kararlarındaki maddi ve hukuki hatalar bireysel baĢvuru incelemesinde ele alınamaz. Bu çerçevede, derece mahkemelerinin delilleri takdirinde açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz. 156. BaĢvurucu tarafından, ilk derece mahkemesince bilirkiĢi raporları arasındaki çeliĢki giderilmeksizin Adli Tıp Kurumu Trafik Ġhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen bilirkiĢi raporundaki kusur oranına iliĢkin tespite dayanılarak tazminata hükmedilmesinin anayasal haklarının ihlaline yol açtığı belirtilmekte olup, baĢvurucunun iddialarının özünün derece mahkemelerince delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna iliĢkin olduğu anlaĢılmaktadır. 157. Açıklanan nedenlerle, baĢvurucunun iddiasının kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara iliĢkin olduğu, derece mahkemesi kararlarının bariz bir Ģekilde keyfilik de içermediği anlaĢıldığından, baĢvurunun diğer kabul edilebilirlik Ģartları yönünden incelenmeksizin ―açıkça dayanaktan yoksun olması‖ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. V. HÜKÜM A. BaĢvurunun; 1. BaĢvurucu Necati Gündüz yönünden ―başvuru yollarının tüketilmemesi‖, 2. BaĢvurucu Recep Gündüz yönünden ―açıkça dayanaktan yoksun olması‖ , nedenleriyle KABUL EDĠLEMEZ OLDUĞUNA, B.Yargılama giderlerinin baĢvurucular üzerinde bırakılmasına, 12/2/2013 tarihinde OY BĠRLĠĞĠYLE karar verildi. BaĢkan Serruh KALELĠ Üye Mehmet ERTEN Üye Erdal TERCAN [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— Anayasa Mahkemesi BaĢkanlığından: BĠRĠNCĠ BÖLÜM KARAR BaĢvuru Numarası : 2012/1075 Karar Tarihi : 12/2/2013 BaĢkan : Serruh KALELĠ Üyeler : Mehmet ERTEN Hicabi DURSUN Erdal TERCAN Zühtü ARSLAN Raportör : Bahadır YALÇINÖZ BaĢvurucu : Yasin YAMAN Üye Hicabi DURSUN Üye Zühtü ARSLAN I. BAġVURUNUN KONUSU 1. BaĢvurucu, 26/7/1967 tarih ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu‘nun geçici 32. maddesi ile yargı denetimine kapalı idari iĢlemler veya Yüksek Askerî ġûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden iliĢiği kesilenlere tanınan haklardan yararlandırılması talebiyle açtığı davada verilen kararın Anayasa‘nın 10. maddesindeki eĢitlik ilkesini ve 36. maddesindeki adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüĢtür. II. BAġVURU SÜRECĠ 2. BaĢvuru, 12/12/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine Ģahsen yapılmıĢtır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiĢtir. 3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, baĢvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiĢtir. III. OLAY VE OLGULAR A. Olaylar 4. BaĢvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle Ģöyledir: 5. Astsubay olarak görev yapmakta iken hakkında yürütülen soruĢturma gerekçe gösterilerek Yüksek Askerî ġûranın 1/8/2006 tarihli kararı ile baĢvurucunun Türk Silahlı Kuvvetlerinden iliĢiği kesilmiĢtir. 6. 10/3/2011 tarih ve 6191 sayılı SözleĢmeli ErbaĢ ve Er Kanunu‘nun 10. maddesi ile 926 sayılı Kanun‘a eklenen geçici 32. maddeyle, 12/3/1971 tarihi sonrasındaki yargı denetimine kapalı idari iĢlemler veya Yüksek Askerî ġûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden iliĢiği kesilenlerin bazı özlük haklarının iadesinin sağlanması amacıyla idareye baĢvuru imkânı getirilmiĢtir. 7. BaĢvurucunun, 926 sayılı Kanun‘un geçici 32. maddesinden yararlanmak için yaptığı baĢvuru Milli Savunma Bakanlığının 5/7/2011 tarihli yazısı ile reddedilmiĢtir. 8. BaĢvurucunun bu idari iĢlemin iptali talebiyle 28/7/2011 tarihinde Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinde açtığı dava, Birinci Dairenin 22/5/2012 tarih ve E.2012/371 ve K.2012/658 sayılı kararı ile reddedilmiĢtir. 9. Karar düzeltme baĢvurusu ise aynı Dairenin 9/10/2012 tarih ve E.2012/1257, K.2012/1044 sayılı kararı ile reddedilmiĢ, karar 7/11/2012 tarihinde baĢvurucu avukatına tebliğ edilmiĢtir. B. Ġlgili Hukuk 10. 26/7/1967 tarih ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu‘nun geçici 32. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları Ģöyledir; ―12 Mart 1971 tarihinden bu Kanunun yayımı tarihine kadar, yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askerî Şûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler veya vefatları hâlinde hak sahipleri, bu madde hükümlerinden yararlanabilmek için altmış gün içinde Milli Savunma Bakanlığına başvururlar. Milli Savunma Bakanı, başvurunun kabulüne veya reddine en geç altı ay içinde karar verir. Milli Savunma Bakanı, hazırlık amacıyla sadece gerekli yazışmaların yapılması hususunda yardımcı olmak üzere gerektiğinde komisyonlar kurabilir ve bu komisyonlara, ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarından temsilci çağırabilir. İlgililerin, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiklerinin kesilmesine esas bilgi ve belgeler Genelkurmay Başkanlığınca en geç altmış gün içinde Milli Savunma Bakanlığına gönderilir.” 11. 4/7/1972 tarih ve 1602 sayılı Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi Kanunu'nun ―Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararlarının sonuçları‖ baĢlıklı 63. maddesinin birinci fıkrası Ģöyledir; “Daireler ve Daireler Kurulu kararları kesin olup, kesin hükmün bütün hukuki sonuçlarını hasıl eder. Bu kararlar aleyhine, ancak bu kanunda yazılı kanun yollarına başvurulabilir.” 12. 1602 sayılı Kanun'un ―Kararın düzeltilmesi‖ baĢlıklı 66. maddesinin birinci fıkrası Ģöyledir; “Daireler ile Daireler Kurulundan verilen kararlar hakkında bir defaya mahsus olmak üzere, ilamın tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde aşağıda yazılı sebepler dolayısiyle kararın düzeltilmesi istenebilir. a) Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların, kararda karşılanmamış olması; b) Bir ilamda birbirine aykırı hükümler bulunması; c) Kararın usul ve kanuna aykırı bulunması;” IV. ĠNCELEME VE GEREKÇE 13. Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmıĢ olduğu toplantıda, baĢvurucunun 12/12/2012 tarih ve 2012/1075 numaralı baĢvurusu incelenip gereği düĢünüldü: A. BaĢvurucunun Ġddiaları 14. BaĢvurucu, 926 sayılı Kanun‘un geçici 32. maddesi ile yargı denetimine kapalı idari iĢlemler veya Yüksek Askerî ġûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden iliĢiği kesilenlere tanınan haklardan yararlandırılması talebiyle açtığı davada Anayasa‘nın 10. maddesindeki eĢitlik ilkesinin ve 36. maddesindeki adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini; Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi Birinci Dairesinin 9/10/2012 tarih ve E. 2012/1257, K. 2012/1044 sayılı kararının avukatına 7/11/2012 tarihinde tebliğ edildiğini ve karardan haberdar olmadığını, 10/10/2012 ila 11/12/2012 tarihleri arasında çalıĢtığı Ģirketin EskiĢehir Ġli Sivrihisar Ġlçesinde olan çalıĢmasının baĢında bulunması nedeniyle süresi içinde baĢvuru yapamadığını, bu durumun haklı bir sebep teĢkil ettiğini ileri sürerek hak ihlalinin giderilmesi talebinde bulunmuĢtur. B. Değerlendirme 15. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un ―Bireysel başvuru usulü‖ kenar baĢlıklı 47. maddesinin (1) ve (5) numaralı fıkraları Ģöyledir: “(1) Bireysel başvurular, bu Kanunda ve İçtüzükte belirtilen şartlara uygun olarak doğrudan ya da mahkemeler veya yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılabilir. Başvurunun diğer yollarla kabulüne ilişkin usul ve esaslar İçtüzükle düzenlenir. … (5) Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler. Mahkeme, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek talebi kabul veya reddeder.‖ 16. Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün ―Başvuru süresi ve mazeret‖ baĢlıklı 64. maddesi Ģöyledir: “(1)Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği ve buna ilişkin kararın kesinleştiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. (2) Başvurucu mücbir sebep veya ağır hastalık gibi haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvurusunu yapamadığı takdirde, mazeretinin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilir. Komisyonlar raportörlüğünce mazeretin kabulünün gerekip gerekmediği yönünde karar taslağı hazırlanır. Komisyon, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek mazereti kabul veya reddeder. (3) Başvurunun niteliğine uygun düştüğü takdirde mazeret ve kabul edilebilirliğe ilişkin tek bir taslak hazırlanıp bu iki husus birlikte karara bağlanabilir.” 17. 11/2/1959 tarih ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun ―Vekile ve kanuni mümesile tebligat‖ baĢlıklı 11. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi Ģöyledir; “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır.” 18. Bireysel baĢvurunun ön Ģartlarından birisi de baĢvuru süresidir. Süre, baĢvurunun her aĢamasında dikkate alınması gereken bir usul hükmüdür. 19. Bireysel baĢvuruların, 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Ġçtüzük'ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, baĢvuru yollarının tüketildiği tarihten, baĢvuru yolu öngörülmemiĢ ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Anayasa Mahkemesine doğrudan veya diğer mahkemeler yahut yurt dıĢı temsilcilikler vasıtasıyla yapılması gerekmektedir. 20. Bununla beraber Ġçtüzük‘ün 64. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca, mücbir sebep veya ağır hastalık gibi ―haklı mazeret‖ nedeniyle otuz gün içinde baĢvuru yapılamadığı takdirde, bu durumu delillendiren belgeler ile birlikte mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeĢ gün içerisinde de bireysel baĢvuru yapma imkânı bulunmaktadır. 21. Hangi hâllerin haklı mazeret olduğunun önceden belirlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle Mahkemenin, ileri sürülen mazeretin haklı olup olmadığını her baĢvuruda, olayın özelliklerini dikkate alarak değerlendirmesi gerekir. 22. Somut olayda, baĢvurucu, 7/11/2012 tarihinde nihai yargı kararının avukatına tebliğ edildiğini ve karardan haberdar olmadığını, bunun yanında 10/10/2012/ ila 11/12/2012 tarihleri arasında bağlı bulunduğu iĢverenine ait EskiĢehir‘de yapılması gereken iĢler için görevlendirildiğini ve buna iliĢkin belgeyi bireysel baĢvuru formu ekinde sunduğunu, bu sebeple durumunun haklı mazeret kapsamında olduğunu, mazeretinin kalktığı andan itibaren onbeĢ gün içinde baĢvurusunu yaptığını belirtmiĢtir. 23. BaĢvurucunun anılan tarihler arasında EskiĢehir‘de çalıĢıyor ve iĢ sahasından ayrılamıyor olması bireysel baĢvuru yapmasını engeller nitelikte bir husus değildir ve haklı mazeret olarak değerlendirilemez. Aksi bir düĢünce, bireysel baĢvuruda kural altına alınan otuz günlük baĢvuru süresinin çalıĢanlar açısından hiçbir Ģekilde iĢletilememesi sonucunu doğurur. Bu nedenle baĢvurucunun ileri sürdüğü mazeretin haklı görülmesi mümkün değildir. 24. 7201 sayılı Kanun'un 11. maddesinde yer alan kural uyarınca vekil vasıtasıyla takip edilen iĢlerde tebligat vekile yapılır ve tebliğ edilen evrakın içeriğine göre bir kanun yoluna baĢvurulması söz konusu ise kanunda öngörülen süreler bu tarih itibarıyla iĢlemeye baĢlar. 25. BaĢvurucunun avukatına nihai karar 7/11/2012 tarihinde tebliğ edilmiĢ olup, bu tarihten itibaren en son 7/12/2012 tarihine kadar baĢvuru yapılması gerekirken, 12/12/2012 tarihinde yapılan baĢvuruda süre aĢımı bulunduğu sonucuna varılmaktadır. 26. Açıklanan nedenlerle, baĢvuru yollarının tüketildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılmayan bireysel baĢvurunun diğer kabul edilebilirlik Ģartları yönünden incelenmeksizin “süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. V. HÜKÜM BaĢvurunun, “süre aşımı” nedeniyle KABUL EDĠLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin baĢvurucu üzerinde bırakılmasına, 12/2/2013 tarihinde OY BĠRLĠĞĠYLE karar verildi. BaĢkan Serruh KALELĠ Üye Erdal TERCAN Üye Mehmet ERTEN Üye Hicabi DURSUN Üye Zühtü ARSLAN [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— Anayasa Mahkemesi BaĢkanlığından: BĠRĠNCĠ BÖLÜM KARAR BaĢvuru Numarası : 2012/1327 Karar Tarihi : 12/2/2013 BaĢkan Üyeler : Serruh KALELĠ : Mehmet ERTEN Hicabi DURSUN Erdal TERCAN Zühtü ARSLAN Raportör : Salim KÜÇÜK BaĢvurucu : Ballıdere Belediye BaĢkanlığı Temsilcisi : Ahmet KOÇ (Ballıdere Belediye BaĢkanı) I. BAġVURUNUN KONUSU 1. BaĢvurucu, 12/11/2012 tarih ve 6360 sayılı On Üç Ġlde BüyükĢehir Belediyesi ve Yirmi Altı Ġlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun‘un geçici 2. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca Amasya Ġli, TaĢova Ġlçesi, Ballıdere Belediyesinin tüzel kiĢiliğinin ilk mahalli idareler genel seçiminden geçerli olmak üzere kaldırılarak köye dönüĢecek olması nedeniyle ―yerel yönetim ilkesi‖ nin ihlal edildiğini ileri sürmüĢtür. II. BAġVURU SÜRECĠ 2. BaĢvuru, 31/12/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıĢtır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiĢtir. 3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 12/2/2013 tarihinde baĢvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi Ġçtüzüğü‘nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiĢtir. III. OLAYLAR VE OLGULAR A. Olaylar 4. BaĢvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle Ģöyledir: 5. 6360 sayılı Kanun‘un geçici 2. maddesinin (1) numaralı uyarınca Türkiye Ġstatistik Kurumu tarafından tespit edilen 2011 yılı adrese dayalı nüfus sayım sonuçlarına göre nüfusu 2.000‘in altında olan belediyelerin tüzel kiĢiliklerinin ilk mahalli idareler genel seçiminden geçerli olmak üzere kaldırılarak köye dönüĢtürülmesi öngörülmüĢtür. 6. BaĢvurucu, anılan Kanun‘a ekli (27) sayılı listenin 96. sırasında tüzel kiĢiliği kaldırılıp köye dönüĢtürülen belediyeler arasında yer almaktadır. 7. 6360 sayılı Kanun, 6/12/2012 tarih ve 28489 sayılı Resmî Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiĢtir. B. Ġlgili Hukuk 8. Anayasa‘nın 127. maddesinin birinci ve beĢinci fıkraları, 3/7/2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunu‘nun 3. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (d) bentleri, 37. maddesinin birinci fıkrası, 6360 sayılı Kanun‘un geçici 2. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile anılan Kanun‘a ekli (27) sayılı liste. IV. ĠNCELEME VE GEREKÇE 9. Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmıĢ olduğu toplantıda, baĢvurucunun 31/12/2012 tarih ve 2012/1327 numaralı bireysel baĢvurusu incelenip gereği düĢünüldü: A. BaĢvurucunun Ġddiaları 10. BaĢvurucu, 6360 sayılı Kanun‘un geçici 2. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca Türkiye Ġstatistik Kurumu tarafından tespit edilen 2011 yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayım sonuçlarına göre nüfusu 2.000‘in altında kaldığından Amasya Ġli, TaĢova Ġlçesi, Ballıdere Belediyesinin tüzel kiĢiliğinin ilk mahalli idareler genel seçiminden geçerli olmak üzere kaldırılarak köye dönüĢtürülmesi nedeniyle beldelerinde ikamet eden kiĢilerin yerel yönetim haklarının ellerinden alındığını belirterek, Anayasa‘nın 127. maddesindeki ―yerel yönetim ilkesi‖ nin ihlal edildiğini ileri sürmüĢtür. B. Değerlendirme 11. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası Ģöyledir: “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.” 12. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun‘un ―Bireysel başvuru hakkı‖ kenar baĢlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası Ģöyledir: “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.” 13. 6216 sayılı Kanun‘un ―Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar‖ kenar baĢlıklı 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesi Ģöyledir: “Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz.” 14. Anayasa‘nın 148. maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanun‘un 45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca, Anayasa‘da güvence altına alınmıĢ temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi ve buna ek Türkiye‘nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden herkese Anayasa Mahkemesine bireysel baĢvuru yapma hakkı tanınmıĢtır. Dolayısıyla medeni haklara sahip gerçek ve tüzel kiĢiler bireysel baĢvuru yönünden dava ehliyetine sahiptir. 15. 6216 sayılı Kanun‘un 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, bireysel baĢvurunun ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen iĢlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kiĢisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabileceği kurala bağlanmıĢ, buna karĢılık aynı maddenin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde ise kamu tüzel kiĢilerinin bireysel baĢvuru yapamayacakları belirtilmiĢtir. 16. Anılan (2) numaralı fıkrada belirtilen ―kamu tüzel kişisi‖ kavramı içine, merkezi idare birimleri yanında, mahalli idareler de girmektedir. Bu açıdan mahalli idareler üzerindeki vesayet denetiminin geniĢ veya dar olmasının ya da ilgili idarenin tarafı bulunduğu hukuki iliĢkinin niteliğinin bir önemi yoktur. 17. Anayasa‘nın 127. maddesinin birinci ve beĢinci fıkraları uyarınca ―belediye‖, belde sakinlerinin mahalli müĢterek ihtiyaçlarını karĢılamak üzere oluĢturulan, kuruluĢ esasları kanunla düzenlenen ve merkezi idarenin idari vesayet denetimi altında bulunan kamu tüzel kiĢiliğine sahip bir mahalli idare birimidir. 5393 sayılı Kanun‘a göre ise karar organları seçimle iĢbaĢına gelen belediye; yönetmelik çıkarma, yasak koyup uygulama, ceza verme, vergi, resim, harç, katkı ve katılma payı tarh, tahakkuk ve tahsil etme gibi kamu gücü ayrıcalıkları ve yetkileriyle donatılmıĢtır. 18. Bireysel baĢvuru, kamu gücünün kullanılmasından kaynaklanan hak ihlallerine karĢı tanınan bir yol olduğundan kamu tüzel kiĢilerine bireysel baĢvuru hakkı tanınmaması, bu anayasal kurumun hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır. 19. Anayasa‘nın 127. maddesinin birinci fıkrası uyarınca karar organları seçimle iĢbaĢına gelen ve kamu tüzel kiĢiliğini haiz mahalli idare birimi olan belediyeye, kamu tüzel kiĢilerinin bireysel baĢvuru yapamayacaklarını hükme bağlayan 6216 sayılı Kanun‘un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel baĢvuru yapma hakkı tanınmamıĢtır. 20. Somut olayda baĢvuru, kamu tüzel kiĢisi olan Ballıdere Belediyesini temsilen yapılmıĢtır. Oysa baĢvurucunun kamu tüzel kiĢisi olması nedeniyle bireysel baĢvuru ehliyeti bulunmamaktadır. 21. Açıklanan nedenlerle kamu tüzel kiĢisi olan baĢvurucunun bireysel baĢvuru ehliyeti bulunmadığı anlaĢıldığından, baĢvurunun diğer kabul edilebilirlik Ģartları yönünden incelenmeksizin ―kişi yönünden yetkisizlik‖ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. V. HÜKÜM BaĢvurunun, ―kişi yönünden yetkisizlik‖ nedeniyle KABUL EDĠLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin baĢvurucu üzerinde bırakılmasına, 12/2/2013 tarihinde OY BĠRLĠĞĠYLE karar verildi. BaĢkan Serruh KALELĠ Üye Mehmet ERTEN Üye Erdal TERCAN Üye Hicabi DURSUN Üye Zühtü ARSLAN [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— Adalet Bakanlığından: MÜNHAL NOTERLĠK 2012 yılı gayri safi geliri 701.904,90. TL. olan birinci sınıf Beyoğlu Onaltıncı Noterliği 12 Nisan 2013 tarihinde yaĢ tehdidi nedeniyle boĢalacaktır. 1512 sayılı Noterlik Kanununun 22 ve müteakip maddeleri gereğince Birinci Sınıf Noterlerden bu noterliğe atanmaya istekli olanların ilan tarihinden itibaren bir ay içerisinde Bakanlığımıza veya bulundukları yer Cumhuriyet BaĢsavcılıklarına baĢvurmaları gerekmektedir. Posta ile Doğrudan doğruya Bakanlığa gönderilmiĢ olan dilekçeler baĢvurma süresi içinde Bakanlığa gelmediği taktirde atama iĢleminde nazara alınmaz. Keyfiyet Noterlik Kanununun 22 nci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca ilan olunur. 1475/1-1 [R.G. 22 ġubat 2013 – 28567] —— • —— BAKANLAR KURULU KARARI Karar Sayısı : 2013/4286 Ekli ―Türkiye Ġhracat Kredi Bankası Anonim ġirketinin KuruluĢ ve Görevlerine ĠliĢkin Esaslar‖ın yürürlüğe konulması; BaĢbakan Yardımcılığının 17/9/2012 tarihli ve 2914 sayılı yazısı üzerine, 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu‘nca 28/1/2013 tarihinde kararlaĢtırılmıĢtır. Abdullah GÜL CUMHURBAġKANI Recep Tayyip ERDOĞAN BaĢbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan YardımcısıBaĢbakan Yardımcısı S. ERGĠN F. ġAHĠN S. ERGĠN N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği Bakanı V.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELĠK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve ġehircilik BakanıDıĢiĢleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı M. GÜLER C. YILMAZ Ö. ÇELĠK M. ġĠMġEK ĠçiĢleri Bakanı Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı N. AVCI Ġ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma Bakanı Orman ve Su ĠĢleri Bakanı M. MÜEZZĠNOĞLU B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaĢtırma, Denizcilik ve HaberleĢme Bakanı TÜRKĠYE ĠHRACAT KREDĠ BANKASI ANONĠM ġĠRKETĠNĠN KURULUġ VE GÖREVLERĠNE ĠLĠġKĠN ESASLAR BĠRĠNCĠ BÖLÜM Genel Hükümler Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Esasların amacı; mal ve hizmetlerin ithalat ve ihracatı ile yurtdıĢı müteahhitlik hizmetlerinin, dıĢ yatırımların ve yurtiçi yatırım malı imalat ve satıĢının kredilendirilmesi, finansmanı, desteklenmesi, sigorta ve garanti edilmesi konularında özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim Ģirket Ģeklinde faaliyet göstermek üzere Devlet Yatırım Bankasının tüzel kiĢiliğinin devam etmesi ve anonim Ģirket nevine dönüĢtürülmesi suretiyle kurulan Türkiye Ġhracat Kredi Bankası Anonim ġirketinin ilgili olduğu bakanlığın tespiti, Bankanın unvanı, amaç ve iĢtigal konuları ile sermaye yapısının, idare ve temsilinin, organlarının teĢkili, atama ve seçilme usulleri ile görev ve yetkilerinin, denetlenmesi ve tasfiyesi ile ilgili esasların belirlenmesidir. Ticaret unvanı MADDE 2 – (1) Bankanın ticaret unvanı "Türkiye Ġhracat Kredi Bankası Anonim ġirketi"dir. Merkez MADDE 3 – (1) Bankanın merkezi esas sözleĢmede belirtilir. Banka lüzum gördüğü takdirde ilgili mevzuat hükümlerine göre yurtiçinde ve yurtdıĢında Ģube ve temsilcilik açabilir. Süre MADDE 4 – (1) Banka süresiz olarak faaliyette bulunur. Bankanın ilgili olduğu bakanlık MADDE 5 – (1) Bankanın ilgili olduğu bakanlık, BaĢbakanlık veya Bankanın ilgilendirildiği bakanlıktır. Bankanın amacı ve faaliyet konuları MADDE 6 – (1) Bankanın amacı; ihracatın geliĢtirilmesi, ihraç edilen mal ve hizmetlerin çeĢitlendirilmesi, ihraç mallarına yeni pazarlar kazandırılması, ihracatçıların uluslararası ticarette paylarının arttırılması, giriĢimlerinde gerekli desteğin sağlanması, ihracatçılar ve yurtdıĢında faaliyet gösteren müteahhitler ve yatırımcılara uluslararası piyasalarda rekabet gücü ve güvence sağlanması, yurtdıĢında yapılacak yatırımlar ile ihracat amacına yönelik yatırım malları üretim ve satıĢının desteklenerek teĢvik edilmesidir. (2) Bankanın amacını gerçekleĢtirmek üzere yapabileceği faaliyetler Ģunlardır: a) Mal ve hizmet ihracatı ile döviz kazandırıcı faaliyetlere, sevk öncesi ve sonrası aĢamalarda kısa, orta ve uzun vadeli alıcı ve/veya satıcı kredileri ile finansman sağlamak. b) Ġhracatın finansmanı amacıyla, ihracatçıların yurtiçi ve yurtdıĢı banka ve finans kurumlarından sağlayacakları krediler için garantiler vermek. c) YurtdıĢı müteahhitlik hizmetleri ile dıĢ yatırımların geliĢtirilmesi için kredi açmak, finansmanına katılmak, sigorta ve garanti sağlamak. ç) Ġhracatçıların ticari ve siyasi riskler nedeniyle ortaya çıkabilecek zararlarını teminat altına almak ve ihracatçılara bu konuda güvenceler sağlamak suretiyle mal ve hizmet satıĢını teĢvik etmek üzere ihracat kredi sigortası yapmak. d) Ġhracatçıların yurtiçi satıĢlarını, ortaya çıkabilecek zararlara karĢı teminat altına almak amacıyla yurtiçi kredi sigortası imkânı sunmak. e) Ġhracatçıların yurtdıĢında doğrudan veya dolaylı olarak en az yüzde elli sermayesine sahip oldukları firmalar tarafından üretilen ve o ülke içerisinde veya o ülkeden Türkiye dıĢındaki diğer ülkelere yapılan satıĢları teminat altına almak amacıyla kredi sigortası yapmak. f) Reasürans imkânlarından yararlanmak ve reasürans imkânı sağlamak. g) YurtdıĢına yapılacak finansal kiralama iĢlemlerini kredilendirmek ve bu konuda garanti vermek. ğ) Ġhracat veya döviz kazandırıcı faaliyetlere yönelik olarak yurtiçi yatırım malı imalat ve satıĢını kredilendirmek. h) Yurtiçi ve yurtdıĢı finansman kuruluĢları ile para ve sermaye piyasalarından kredi almak ve kaynak sağlamak. ı) 5411 sayılı Bankacılık Kanununda, kalkınma ve yatırım bankaları için öngörülen düzenleme çerçevesinde faaliyet göstermek, ilgili mevzuat uyarınca kendisine verilen görevleri yerine getirmek. i) Sigorta acenteliği yapmak. j) Resmi ve özel kurum, kuruluĢ ve bankalar ile kredi açtığı, finansmanına katıldığı, garanti verdiği ve sigorta ettiği gerçek ve tüzel kiĢi, kurum ve kuruluĢlardan faaliyetleri ile ilgili her türlü bilgi ve belgeyi istemek, kredi, garanti ve sigorta iliĢkisi olan müĢterilerinin uygulamalarını takip ve kontrol etmek. k) Kendi ihtiyacı için taĢınmaz kiralamak, satın almak, bunlar üzerinde tasarruf etmek; alacaklarının tasfiyesi amacıyla taĢınmaz iktisap etmek, ayrıca açılan kredi ve verilen garantiler karĢılığında taĢınmaz ipoteği de dahil olmak üzere her türlü teminatı almak. 1) Döviz pozisyonu tutmak, döviz fonları bulundurmak, her türlü kambiyo, sermaye piyasası aracı ve türev finansal iĢlemleri yapmak. m) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından reeskont kredileri almak, Türk Lirası ve/veya döviz üzerinden menkul kıymet ihraç etmek. n) Yurtiçi ve yurtdıĢında, Bankanın kuruluĢ amacına dönük faaliyette bulunan iĢtirakler kurmak veya kurulmuĢ ortaklıklara iĢtirak etmek, menkul kıymetler satın almak, satmak ve satıĢına aracılık etmek. o) Görevlerini yerine getirmek için, araĢtırma, geliĢtirme ve teknik eğitim çalıĢmaları yapmak veya yaptırmak, teknik yardım vermek. ö) Ġhracata yönelik marka, patent, bilgi ve teknoloji transferi ile teknik iĢbirliği alımlarını kredilendirmek. p) Amacının gerçekleĢtirilmesine yardımcı olacak diğer iĢ ve iĢlemleri yapmak. ĠKĠNCĠ BÖLÜM Mali Hükümler Kaynaklar MADDE 7 – (1) Bankanın kaynakları Ģunlardır: a) Özkaynaklar; 1) Sermaye, 2) Ġhtiyatlar. b) Yabancı kaynaklar; 1) Fonlardan sağlanacak kaynaklar, 2) Bankaca ulusal ve uluslararası piyasalarda menkul kıymet ihracı karĢılığında sağlanacak kaynaklar, 3) Yurtiçi ve yurtdıĢı kredi ve finansman kurumları ile ulusal ve uluslararası para ve sermaye piyasalarından sağlanacak krediler, 4) 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine veya diğer mevzuata göre Bankaya sağlanacak kaynaklar, 5) Bankanın amaçlarını gerçekleĢtirmek üzere yaptığı faaliyetleri dolayısıyla bünyesinde oluĢturacağı fon, 6) Yurtiçi ve yurtdıĢından sağlanacak diğer kaynaklar. Sermaye yapısı MADDE 8 – (1) Bankanın sermaye miktarı esas sözleĢmesinde belirtilir. Bankanın sermayesini temsil eden beher payın nominal değeri ve pay sayısı Banka esas sözleĢmesinde gösterilir. Banka sermayesinin tamamı Hazineye aittir. Bankanın sermayesi, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde Genel Kurul kararıyla artırılabilir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Organlar, Organların TeĢkili, Görev ve Yetkileri Bankanın organları MADDE 9 – (1) Bankanın organları Genel Kurul, Yönetim Kurulu, Kredi Komitesi, Denetim Komitesi ve Genel Müdürlükten oluĢur. Genel Kurulun teĢkili MADDE 10 – (1) Genel Kurul, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre oluĢur. Genel Kurulun görev ve yetkileri MADDE 11 – (1) Genel Kurul, Türk Ticaret Kanununa göre tespit edilmiĢ devredilemez görev ve yetkilerinin yanısıra, esas sözleĢme ve ilgili mevzuattaki diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır. Yönetim Kurulunun teĢkili MADDE 12 – (1) Yönetim Kurulu yedi üyeden oluĢur. (2) Yönetim Kurulunun Banka Genel Müdürü dıĢında kalan altı üyesi Genel Kurul tarafından seçilir. Yönetim Kurulu, seçilmiĢ üyeleri arasından bir BaĢkan ve bir BaĢkan Vekili seçer. (3) Yönetim Kurulu üyelerinin görev süresi üç yıldır. Görev süresi biten üyeler yeniden atanabilir veya seçilebilir. Yönetim Kurulu üyeliğine atanabilme veya seçilebilme Ģartları MADDE 13 – (1) Yönetim Kurulu üyeliğine atanabilmek veya seçilebilmek için Bankacılık Kanununda Yönetim Kurulu üyeliği için belirtilen Ģartlar aranır. Yönetim Kurulunun görev ve yetkileri MADDE 14 – (1) Yönetim Kurulu, Bankanın amaç ve faaliyet konularının gerçekleĢmesini sağlamak üzere, gereken her türlü kararı alır. Yönetim Kurulu, Türk Ticaret Kanununa göre tespit edilmiĢ devredilemez görev ve yetkilerinin yanısıra, esas sözleĢme ve ilgili mevzuattaki diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır. (2) Yönetim Kurulu bu görevleri yerine getirirken ülke ekonomisi ve Bankanın faaliyet konularına iliĢkin hususlarda alınan kararları, ilgili mevzuatı ve Yüksek DanıĢma ve Kredileri Yönlendirme Kurulu karar ve önerilerini gözönünde bulundurur. (3) Yönetim Kurulu gerekli gördüğü takdirde devredilebilir yetkilerinin bir bölümünü, sınırlarını belirtmek kaydıyla Genel Müdüre devredebilir. (4) Yetki devri Yönetim Kurulunun sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Bankanın idare ve temsili MADDE 15 – (1) Banka, Yönetim Kurulu tarafından idare ve temsil edilir. Kredi Komitesi MADDE 16 – (1) Yönetim Kurulu tarafından, Bankacılık Kanunu uyarınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde, süre hariç Genel Müdürde aranan Ģartları taĢıyan Yönetim Kurulu üyeleri arasından seçilecek iki üye ile Genel Müdür veya vekilinden müteĢekkil üç kiĢilik Kredi Komitesi oluĢturulur. (2) Ayrıca, Kredi Komitesinin herhangi bir toplantısına katılamayan asil üyenin yerine görev yapmak üzere, süre hariç Genel Müdürde aranan Ģartları taĢıyan Yönetim Kurulu üyeleri arasından iki yedek üye seçilir. (3) Kredi Komitesi, Yönetim Kurulunun ilgili mevzuatta belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde devrettiği kredi açma görevini yerine getirir. Kredi Komitesinin oybirliği ile verdiği kararlar doğrudan doğruya, oyçokluğu ile verdiği kararlar Yönetim Kurulu tarafından onaylandıktan sonra uygulanır. (4) Yönetim Kurulu, Kredi Komitesinin kararlarını ve faaliyetlerini denetlemekle yükümlüdür. (5) Yönetim Kurulu BaĢkanı, BaĢkan Vekili ve üyelerinden her biri, Kredi Komitesinin faaliyetleri hakkında bilgi isteme ve gerekli gördüğü her türlü denetimi yapma yetkisini haizdir. Denetim Komitesi MADDE 17 – (1) Denetim Komitesi, Yönetim Kurulunun denetim ve gözetim faaliyetlerinin yerine getirilmesine yardımcı olmak üzere Yönetim Kurulunun icrai görevi bulunmayan en az iki üyesinden oluĢur ve Bankacılık Kanununun 24 üncü maddesine göre faaliyet gösterir. Genel Müdürün atanması MADDE 18 – (1) Genel Müdür, Bankanın ilgili olduğu Bakanın teklifi üzerine, müĢterek kararname ile üç yıl süre için atanır. (2) Genel Müdür olarak atanabilmek için Bankacılık Kanununda belirtilen Ģartlar aranır. (3) Genel Müdürlüğün herhangi bir Ģekilde boĢalması halinde, yeni atama yapılıncaya kadar Bankanın ilgili olduğu Bakan tarafından bir vekil atanır. Genel Müdürün görev ve yetkileri MADDE 19 – (1) Genel Müdür, Türk Ticaret Kanunu ve bankalar hakkındaki mevzuat ile esas sözleĢme hükümleri ve Yönetim Kurulunun tayin ve tespit edeceği prensipler dahilinde Bankayı idare ve temsil eder. Genel Müdür, sınırlarını açıkça belirlemek kaydıyla temsil yetkisini ve diğer yetkilerinin bir kısmını alt kademelere devredebilir. Yetki devri Genel Müdürün sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Yüksek DanıĢma ve Kredileri Yönlendirme Kurulunun oluĢumu MADDE 20 – (1) Yüksek DanıĢma ve Kredileri Yönlendirme Kurulu, ilgili bakanın baĢkanlığında; a) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı MüsteĢarı, b) Ekonomi Bakanlığı MüsteĢarı, c) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı MüsteĢarı, ç) Kalkınma Bakanlığı MüsteĢarı, d) Maliye Bakanlığı MüsteĢarı, e) Hazine MüsteĢarı, f) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası BaĢkanından, oluĢur. (2) Yönetim Kurulu BaĢkanı, BaĢkan Vekili ve Genel Müdürü Yüksek DanıĢma ve Kredileri Yönlendirme Kurulunun tabii üyesidir. Yüksek DanıĢma ve Kredileri Yönlendirme Kurulunun görev ve yetkileri MADDE 21 – (1) Yüksek DanıĢma ve Kredileri Yönlendirme Kurulu, Bankanın açacağı krediler, vereceği garantiler ve yapacağı sigorta iĢlemleri üst sınırlarını genel olarak veya ülke, sektör ve mal grupları itibarıyla tespit etmeye yetkilidir. Yönetim Kurulu, Kurul tarafından tespit edilen bu limitlere uymak zorundadır. Kurul, çalıĢma usul ve esaslarını belirler ve yılda en az bir defa toplanır. Kurulun sekretarya hizmetleri Bankaca yürütülür. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Hesap Dönemi, ĠĢ Programı, Bankanın Denetimi ve Tasfiye Hesap dönemi ve iĢ programı MADDE 22 – (1) Bankanın hesap dönemi takvim yılıdır. (2) Banka, Yüksek DanıĢma ve Kredileri Yönlendirme Kurulunun karar ve önerilerini dikkate alarak, her hesap dönemi için faaliyetlerini düzenleyen bir iĢ programı hazırlar. Bankanın denetimi MADDE 23 – (1) Bankanın denetimi, Türk Ticaret Kanunu, Bankacılık Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca yapılır. Ayrıca, ilgili bakan, Bankanın iĢlem ve hesaplarını teftiĢ ve murakabe ettirebilir, bu hususta her türlü bilgiyi isteyebilir. Tasfiye MADDE 24 – (1) Bankanın tasfiyesi Bankacılık Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre yapılır. BEġĠNCĠ BÖLÜM ÇeĢitli Hükümler Yürürlükten kaldırma MADDE 25 – (1) 17/6/1987 tarihli ve 87/11914 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Devlet Yatırım Bankası'nın Türkiye Ġhracat Kredi Bankası A.ġ. Adıyla Yeniden Düzenlenmesine Dair Esaslar yürürlükten kaldırılmıĢtır. GeçiĢ hükmü GEÇĠCĠ MADDE 1 – (1) Devlet Yatırım Bankası; bütün aktifleri, pasifleri, sahip olduğu hak ve alacakları, yüklendiği borç ve vecibeler ile birlikte Türkiye Ġhracat Kredi Bankası Anonim ġirketi olarak faaliyetine devam eder. (2) 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ve diğer kanunlar yönünden Banka, Devlet Yatırım Bankasının devamı addolunur. (3) Personelle yapılmıĢ olan sözleĢmeler, süresiz hizmet akdi olarak yürürlüklerini sürdürür. SözleĢmeli olarak çalıĢmakta iken mülga 17/6/1987 tarihli ve 87/11914 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla iĢçi statüsüne geçiĢi yapılan ve anılan Bakanlar Kurulu Kararının geçici 1 inci maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde istekleri üzerine sosyal güvenlik açısından 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile bağlılıkları korunanlar hakkında 5434 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Yürürlük MADDE 26 – (1) Bu Esaslar yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 27 – (1) Bu Esasları Bakanlar Kurulu yürütür. [R.G. 23 ġubat 2013 – 28568] —— • —— Karar Sayısı : 2013/4309 Basın Ġlan Kurumu Genel Kurulunda boĢalan temsilciliklerde, ekli listede adları ve görevleri yazılı kiĢilerin görevlendirilmesi; 2/1/1961 tarihli ve 195 sayılı Kanunun 5 inci maddesine göre, Bakanlar Kurulu‘nca 28/1/2013 tarihinde kararlaĢtırılmıĢtır. Abdullah GÜL CUMHURBAġKANI Recep Tayyip ERDOĞAN BaĢbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan YardımcısıBaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan Yardımcısı S. ERGĠN F. ġAHĠN S. ERGĠN N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği Bakanı V.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELĠK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve ġehircilik BakanıDıĢiĢleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı M. GÜLER C. YILMAZ Ö. ÇELĠK M. ġĠMġEK ĠçiĢleri Bakanı Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı N. AVCI Ġ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su ĠĢleri Bakanı M. MÜEZZĠNOĞLU B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaĢtırma, Denizcilik ve HaberleĢme Bakanı 28/1/2013 TARĠHLĠ VE 2013/4309 SAYILI KARARNAMENĠN EKĠ LĠSTE KURUMU : BaĢbakanlık BaĢbakanlık ADI SOYADI : Adnan Ertem Davut KarataĢ GÖREVĠ : Vakıflar Genel Müdürü Kanunlar ve Kararlar Genel BaĢbakanlık Mustafa Budak Adalet Bakanlığı Çevre ve ġehircilik Bakanlığı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ĠçiĢleri Bakanlığı Kültür ve Turizm Bakanlığı Maliye Bakanlığı Milli Savunma Bakanlığı Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü Hasan Dudaklı Murat Zorluoğlu Ġlhan Deneri Sadık Altınkaynak Mahmut Evkuran Genç Osman YaraĢlı A. Akif Vurucu Murat Karakaya Müdürü Devlet ArĢivleri Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı MüsteĢar Yardımcısı Strateji GeliĢtirme BaĢkanı Bakanlık MüĢaviri Mülkiye TeftiĢ Kurulu BaĢkanı Strateji GeliĢtirme BaĢkanı MüsteĢar Yardımcısı MüsteĢar Adli ĠĢler Yardımcısı Genel Müdür [R.G. 23 ġubat 2013 – 28568] —— • —— TEBLĠĞ ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığından: KARAR TARĠH : 20/2/2013 KARAR NO : 2013/ÖĠB-K-08 KONU : Gayrimenkul A.ġ.‟ye ait taĢınmazların özelleĢtirilmesi ÖzelleĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığı‟nca; 1. Gayrimenkul A.ġ.‟ye ait aĢağıdaki taĢınmazların “SatıĢ” yöntemiyle ve “Pazarlık Usulü” uygulanmak suretiyle özelleĢtirilmelerini teminen Ġhale Ġlanı ve Ġhale ġartnamesinde belirtilen hususlar dikkate alınarak yapılan ihaleler sonucunda Ġhale Komisyonunca; − Ankara Ġli, Keçiören Ġlçesi, AĢağı Eğlence Mahallesi, 9389 ada, 16 no.lu parseldeki 753 m2 yüzölçümlü gayrimenkulün 1.606.000.- (Birmilyonaltıyüzaltıbin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Mehmet SARIġEN‟e Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Mehmet SARIġEN‟in sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptaline, − Ankara Ġli, Keçiören Ġlçesi, AĢağı Eğlence Mahallesi, 9389 ada, 17 no.lu parseldeki 631 m2 yüzölçümlü gayrimenkulün 1.130.000.- (Birmilyonyüzotuzbin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Mehmet SARIġEN‟e Ġhale ġartnamesi çerçevesinde satılmasına, Mehmet SARIġEN‟in sözleĢmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının Ġdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptaline dair verilen kararların onaylanmasına, 2. ĠĢbu Karar gereklerinin ve satıĢa konu gayrimenkullerin devir iĢlemlerinin Ġhale ġartnamesindeki hükümler doğrultusunda yerine getirilmesine ÖzelleĢtirme Yüksek Kurulu‟nun 13/1/1998 tarih, 98/03 sayılı Kararına istinaden karar verilmiĢtir. [R.G. 23 ġubat 2013 – 28568] —— • —— Karar Sayısı : 2013/4345 Ekli ―Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine ĠliĢkin Kararda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Karar‖ın yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığının 22/2/2013 tarihli ve 15187 sayılı yazısı üzerine, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 28 inci maddesine göre, Bakanlar Kurulu‘nca 22/2/2013 tarihinde kararlaĢtırılmıĢtır. Abdullah GÜL CUMHURBAġKANI Recep Tayyip ERDOĞAN BaĢbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan Yardımcısı BaĢbakan YardımcısıBaĢbakan Yardımcısı S. ERGĠN F. ġAHĠN E. BAĞIġ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELĠK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve ġehircilik BakanıDıĢiĢleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı M. GÜLER C. YILMAZ Ö. ÇELĠK M. ġĠMġEK ĠçiĢleri Bakanı Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı N. AVCI Ġ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su ĠĢleri Bakanı M. MÜEZZĠNOĞLU B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaĢtırma, Denizcilik ve HaberleĢme Bakanı MAL VE HĠZMETLERE UYGULANACAK KATMA DEĞER VERGĠSĠ ORANLARININ TESPĠTĠNE ĠLĠġKĠN KARARDA DEĞĠġĠKLĠK YAPILMASINA DAĠR KARAR MADDE 1 – 24/12/2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine ĠliĢkin Kararın eki (I) Sayılı Listenin 3 üncü sırasına, ―2 no.lu faslında yer alan mallar‖ ibaresinden sonra gelmek üzere, ―(02.07 pozisyonu ve 0209.90.00.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyon numarasında yer alan mallar hariç)‖ ibaresi eklenmiĢtir. MADDE 2 – Aynı Kararın eki (II) Sayılı Listenin ―A) GIDA MADDELERĠ‖ baĢlıklı bölümünün 1 inci sırasının mülga (b) bendi aĢağıdaki Ģekilde yeniden düzenlenmiĢtir. ―b) 02.07 pozisyonu ve 0209.90.00.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyon numarasında yer alan mallar,‖ MADDE 3 – Bu Karar, yayımını izleyen gün yürürlüğe girer. MADDE 4 – Bu Karar hükümlerini Maliye Bakanı yürütür. Bakanlar Kurulu Kararının Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 30/12/2007 26742 Bakanlar Kurulu Kararında DeğiĢiklik Yapan Düzenlemelerin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 8/2/2008 26781 6/4/2008 19/7/2008 20/9/2008 29/3/2009 28/4/2011 27/11/2011 27/12/2011 27/1/2012 24/3/2012 12/9/2012 26839 26941 27003 27184 27918 28125 28155 28186 28243 28409 [R.G. 24 ġubat 2013 – 28569] —— • —— YÖNETMELĠKLER Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan: BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU TARAFINDAN YAPILACAK DENETĠME ĠLĠġKĠN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELĠKTE DEĞĠġĠKLĠK YAPILMASINA DAĠR YÖNETMELĠK MADDE 1 – 22/7/2006 tarihli ve 26236 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Tarafından Yapılacak Denetime ĠliĢkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(1) Denetime iliĢkin olarak Kanunda Kuruma verilen görev ve yetkiler ilgisine göre; Kurul, BaĢkanlık, baĢkan yardımcılığı, daire baĢkanlıkları ve bunlara bağlı olarak görev yapan grup baĢkanları ile geçici ve/veya sürekli olarak denetim ekiplerinde ve gözetim faaliyetlerinde görevlendirilen meslek personeli aracılığı ile icra edilir.” “(3) BaĢkan yardımcılığı altında örgütlenen yerinde denetim faaliyetleri, bu BaĢkan Yardımcısı ile buna bağlı Denetim daire baĢkanlıkları ve bu daire baĢkanlıkları içerisinde oluĢturulacak yeterli sayıdaki denetim grupları ve ekiplerince yürütülür. Gözetim faaliyetleri BaĢkan tarafından görevlendirilen Denetim daire baĢkanlıkları nezdinde bu amaçla görevlendirilen meslek personeli tarafından yerine getirilir.” MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin birinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(1) Denetim planları grup baĢkanları tarafından hazırlandıktan sonra, ilgili daire baĢkanları tarafından değerlendirilerek, BaĢkan Yardımcısının uygun görüĢü ile BaĢkan onayına sunulur. Bu kapsamda bankaların risk profilleri dikkate alınarak oluĢturulacak denetim planında; risk analizleri yapılması, mali bünye ve mevzuat incelemesi yürütülmesi ve ayrıca özel amaçlı denetim yapılmasına iliĢkin hususlardan uygun olanlara yer verilir. Banka dıĢı kuruluĢlara iliĢkin olarak yapılacak olan denetimler de denetim planında yer alır. Denetim planında kuruluĢ bazında, önceki denetim sonuçları, gözetim bulguları, mevcut risk değerlendirmesi bulguları ve diğer hususlar dahilinde denetim sürecinde yerinde denetimin kapsamı ve düzeyi belirlenir. Meslek personelinin uzmanlığına bağlı olarak ifa edeceği görevler ile bu personelin kuruluĢlarda yürütecekleri denetim görevleri, planlanan görev süreleri ve görev sıralamaları da denetim planında belirtilir. Gözetim faaliyetlerinin kapsam ve düzeyi ise gözetim faaliyetleri ile görevlendirilen Denetim daire baĢkanlıklarınca belirlenerek BaĢkan Yardımcısının uygun görüĢü ile BaĢkan onayına sunulur.” MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “a) Denetim gruplarının ve ekiplerinin oluĢturulmasına, grup baĢkanlarının ve gözetim yapacak personelin belirlenmesine ve bunlarda yapılacak değiĢikliklere iliĢkin önerilerin BaĢkan Yardımcısının uygun görüĢüyle BaĢkana sunulması,” MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 13 üncü maddesinin beĢinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(5) Denetim ekiplerinin oluĢturulmasında imkânlar ölçüsünde meslek personelinin mesleki geliĢimi ve yeterliliği göz önünde bulundurulur. Yerinde denetimle görevli meslek personeli azami iki yılda bir gruplar arasında, uygun görülecek sürelerde ise denetim daireleri arasında BaĢkan Onayı ile rotasyona tabi tutulur. Gözetimden sorumlu meslek personelinin gözetiminden sorumlu olduğu kuruluĢlar uygun görülecek sürelerde değiĢtirilmek suretiyle rotasyon sağlanır.” MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (6) numaralı alt bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “6) KuruluĢ raporlamaları üzerinden tespit edilen mevzuata aykırılıkların ve raporlama hatalarının ilgili birimlere iletilmesi,” MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin 15 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Denetim döngüsünde yer alan ve aĢağıda verilen süreçler, grup baĢkanları ve denetim ekipleri tarafından icra edilir.” cümlesi “Denetim döngüsünde yer alan ve aĢağıda verilen süreçler grup baĢkanları, denetim ekipleri ve gözetim faaliyetleri ile görevlendirilen meslek personeli tarafından icra edilir.” Ģeklinde ve birinci fıkranın (a) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “a) Gözetim Süreci: Denetim döngüsünde gözetim fonksiyonu bu amaçla görevlendirilen Denetim daire baĢkanlıklarınca icra edilir. Gözetim faaliyetleri kuruluĢlar bazında denetim döngüsünün her bir sürecinde sürekli olarak yürütülür.” MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin 17 nci maddesinin dördüncü fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(4) Raporların düzenlenmesinde; denetim döngüsü, denetim planı ve denetim rehberleri ile ihtiyaca göre hazırlanan diğer rehber, uygulama talimatları ve alt düzenlemeler dikkate alınır. Düzenlenen yerinde denetim raporları sevk yazısı ekinde daire baĢkanlığına iletilir. Daire baĢkanlığına iletilen denetim sonuçları baĢkan yardımcılığı tarafından bilgi edinilmesi ve/veya gereği için Kurumun ilgili birimlerine, diğer kurum veya mercilere gönderilir. Uygulamanın sonuçlarından baĢkan yardımcılığına bilgi verilmesi esastır.” MADDE 8 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 9 – Bu Yönetmelik hükümlerini Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu BaĢkanı yürütür. Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 22/7/2006 26236 Yönetmelikte DeğiĢiklik Yapan Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 10/3/2007 26458 [R.G. 24 ġubat 2013 – 28569] —— • —— Türkiye Bilimsel ve Teknolojik AraĢtırma Kurumu BaĢkanlığından: TÜRKĠYE BĠLĠMSEL VE TEKNOLOJĠK ARAġTIRMA KURUMU ARAġTIRMA DESTEK PROGRAMLARI BAġKANLIĞI TARAFINDAN YÜRÜTÜLEN PROGRAMLARA ĠLĠġKĠN YÖNETMELĠKTE DEĞĠġĠKLĠK YAPILMASINA DAĠR YÖNETMELĠK MADDE 1 – 22/4/2009 tarihli ve 27208 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Bilimsel ve Teknolojik AraĢtırma Kurumu AraĢtırma Destek Programları BaĢkanlığı Tarafından Yürütülen Programlara ĠliĢkin Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “e) Bursiyer: Tatbikat amacıyla projede yer alan, Türkiye‟de kurulu yükseköğretim kurumlarında lisans ve lisansüstü eğitimlerini yapan öğrenciler ile doktora sonrası araĢtırmacıları,” MADDE 2 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 3 – Bu Yönetmelik hükümlerini TÜBĠTAK BaĢkanı yürütür. Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 22/4/2009 27208 [R.G. 24 ġubat 2013 – 28569] —— • —— Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumundan: NUMARALANDIRMA YÖNETMELĠĞĠNDE DEĞĠġĠKLĠK YAPILMASINA DAĠR YÖNETMELĠK MADDE 1 – 27/6/2009 tarihli ve 27271 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanan Numaralandırma Yönetmeliği‟nin 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “b) ĠĢletmecilerin baĢvurusu: ĠĢletmeci, Kurum düzenlemelerine uygun faaliyetleri kapsamında talep ettiği numaralar için bu Yönetmeliğin ekindeki baĢvuru formunu eksiksiz doldurarak Kuruma baĢvurur.” MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(1) Kurum yapılan baĢvuruları inceler, belgelerinde eksiklik bulunan baĢvuru sahibine bu eksiklikleri gidermesi gerektiği yazılı olarak bildirilir. Eksikliklerin, Kurum tarafından baĢvuru sahibine tebliğ edilmesini müteakip üç ay içerisinde tamamlanmaması halinde baĢvuru iĢlemden kaldırılır.” “(2) Kullanım hakkı ücretinin ilgili hesaba yatırıldığını belgeleyen dekontun aslının veya Banka onaylı suretinin Kuruma sunulmasını müteakip baĢvuru sahibine usulüne uygun baĢvuruyu izleyen otuz gün içerisinde tahsis yapılır. Bununla birlikte, Kısa Numaralar baĢlıklı EK-A5'e istinaden yapılan numara tahsislerinde ek bilgi ve belgeye ihtiyaç duyulması ve benzeri hallerde, bu süre aĢılabilir. Usulüne uygun baĢvuru, mevzuata uygun olarak eksiksiz baĢvuru yapılmıĢ ve kullanım hakkı ücretinin ilgili hesaba yatırıldığını belgeleyen dekontun aslının veya Banka onaylı suretinin Kuruma sunulmuĢ olmasını kapsar. BaĢvurular usulüne uygun baĢvuru kapsamındaki bilgi ve belgelerin tamamlandığı ve bu kapsamdaki en son bilgi ve belgenin Kurum evrakına girdiği tarih sırasına göre öncelik sırası alır. Ancak, millî güvenlik ve kamu düzeni gerekleri ile acil durum ihtiyaçlarına öncelik verilir.” MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢ, aynı fıkraya aĢağıdaki (e) ve (f) bentleri eklenmiĢ, aynı maddenin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıĢtır. “d) BaĢvuru sahibinin tahsisini talep ettiği numara kaynağına uygun yetkilendirmesinin veya ilgili mevzuata uygun yetkilendirme baĢvurusunun bulunması,” “e) Blok olarak tahsis edilen numaralar için aynı tür veya aynı alan kodu altında ilave numara tahsislerinde, Kurumca farklı iĢletmecilere tahsis edilebilecek yeni bir numara bloğunun tahsisinin talep edilmesi halinde, hizmetin kapsamı da değerlendirilerek önceden tahsisli numaralarda yüzde altmıĢbeĢ doluluk oranına eriĢilmiĢ olması,” “f) Kurum tarafından gerekli görülen diğer koĢulların sağlanması.” MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 14 – (1) Herhangi bir nedenle geri alınmıĢ numara veya numara bloklarının baĢka bir iĢletmeciye birincil tahsisi, istisnai haller dıĢında, söz konusu numara veya numara bloklarının kullanımına son verildiği tarihten itibaren, en erken altı ay sonra gerçekleĢtirilebilir.” MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “h) Arama planına uygun olarak bir numaraya yapılan çağrılar, çağrı yönlendirme ve benzeri durumlar hariç, aynı abonede veya noktada sonlanır.” MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin 17 nci maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere ikinci fıkra olarak aĢağıda fıkra eklenmiĢ, mevcut ikinci fıkra üçüncü fıkra olarak teselsül ettirilmiĢtir. “(2) DeğiĢtirilen numaralar için numara kullanım hakkı ücreti alınmaz.” MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin 18 inci maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere aĢağıdaki ikinci fıkra eklenmiĢtir. “(2) ĠĢletmecinin numara iade talebinin, yetkilendirme iptal talebini de içermesi durumunda, numara iade tarihi olarak yetkilendirmenin iptal edildiği tarih esas alınır.” MADDE 8 – Aynı Yönetmeliğin 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi yürürlükten kaldırılmıĢtır. MADDE 9 – Aynı Yönetmeliğin Ulusal Numaralandırma Planı baĢlıklı Ek-A1‟inin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) ve (g) bentleri ile ikinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “f) Ġlk hane “8”: Ulusal anlamlı numaranın ilk hanesi “8”; konumdan bağımsız numaralar, ücretsiz aranır telefon, internet eriĢim hizmetleri, iki kademeli arama yöntemi ile sunulan hizmetler, Kurumca belirlenen katma değerli elektronik haberleĢme hizmetleri ile Kurumun belirleyeceği diğer hizmetler için kullanılan numara alanıdır. Numara tahsisleri, hizmetin türüne göre Kurumun düzenlemeleri doğrultusunda blok veya münferit olarak yapılır. Tahsis yapılan iĢletmeci kendisine tahsis edilen numaralardan abonelerine ikincil tahsis yapabilir.” “g) Ġlk Hane “9”: Ulusal anlamlı numaranın ilk hanesi “9”; Kurumca belirlenen katma değerli elektronik haberleĢme hizmetleri ve Kurumun belirleyeceği diğer hizmetler için kullanılan numara alanıdır. Numara tahsisleri, hizmetin türüne göre Kurumun düzenlemeleri doğrultusunda blok veya münferit olarak yapılır. Tahsis yapılan iĢletmeci kendisine tahsis edilen numaralardan abonelerine ikincil tahsis yapabilir.” “(2) Numara tahsisine iliĢkin baĢvurularda Ek –B'de yer alan form kullanılır.” MADDE 10 – Aynı Yönetmeliğin Ulusal Numaralandırma Planı baĢlıklı Ek-A1‟inin 5 inci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 5 – (1) Hâlihazırda kullanımda olan ve hizmet türüne göre belirlenen mevcut numara grupları aĢağıda verilmiĢtir. Kurum hizmet türlerine özel yeni numara grupları belirleyebilir. a) EriĢim numarası: Ġki kademeli arama yöntemi ile sunulacak hizmetlerde kullanılan 81X alan kodlu coğrafi olmayan numaralardır. Bu numaralar Kurum düzenlemelerine göre Kurum tarafından iĢletmecilere münferit olarak tahsis edilir. Sabit Ģebekeler üzerinden iki kademeli arama yöntemi ile hizmet sunumu için 811 alan kodlu numaralar kullanılır. Yetkilendirme kapsamında tahsis edilecek eriĢim numaralarının kullanımına yönelik hususlar ilgili yetkilendirme koĢullarında ve ilgili Kurum düzenlemelerinde yer alır. Ġhtiyaç olması durumunda, yeni eriĢim numaraları Kurum tarafından belirlenebilir. b) GMPCS mobil telefon hizmeti numaraları: Uydu Ģebekeleri üzerinden telefon hizmeti sunma hakkına sahip iĢletmecilere tahsis edilen 592 alan kodlu mobil numaralardır. Bu numaralar Kurum tarafından iĢletmecilere blok olarak tahsis edilir. Tahsis yapılan iĢletmeci kendisine tahsis edilen numaralardan abonelerine ikincil tahsis yapabilir. Ġhtiyaç olması durumunda, 592 alan kodlu numaralar dıĢında yeni GMPCS mobil telefon hizmeti numara blokları Kurum tarafından belirlenebilir. c) Ġnternet Servis Sağlayıcılığı çevirmeli bağlantı numaraları: 822 alan kodlu numaralar Ġnternet Servis Sağlayıcılığı hizmeti faaliyetlerinde çevirmeli bağlantı sağlamak amacıyla kullanılır. Bu gruptaki numaralar, Kurum düzenlemelerine göre iĢletmecilere blok veya münferit olarak tahsis edilir. ç) Katma değerli elektronik haberleĢme hizmet numaraları: Kurumca belirlenen katma değerli elektronik haberleĢme hizmetleri ulusal anlamlı numaranın ilk hanesi “8” veya “9” altında bulunan numaralar üzerinden sunulur. Canlı sohbet, önceden kaydedilmiĢ hikâye, arkadaĢlık hattı, tanıĢma hattı ve benzeri her ne ad altında olursa olsun cinsel içerik ihtiva eden uygulamalar, sadece 900 alan kodu altında bulunan numaralardan verilir. Cinsel içerik ihtiva eden katma değerli elektronik haberleĢme hizmetleri dıĢında bulunan diğer katma değerli elektronik haberleĢme hizmetleri 888 veya 898 alan kodunda bulunan numaralar üzerinden verilir. Ġhtiyaç duyulması halinde Kurum tarafından 88X, 89X ve 90X grubunda bulunan (X=0 –9) alan kodları kullanıma açılır. Bu numaralar Kurum düzenlemelerine göre Kurum tarafından iĢletmecilere blok veya münferit olarak tahsis edilir. Tahsis yapılan iĢletmeci kendisine tahsis edilen numaralardan abonelerine ikincil tahsis yapabilir. ĠĢletmeciler, Kurumca belirlenen katma değerli elektronik haberleĢme hizmetlerini sadece bu numara grubundan verir. d) Konumdan bağımsız numara: Konumdan bağımsız olarak sunulacak hizmetlerde kullanılan, 850 alan kodlu coğrafi olmayan numaralardır. Bu numaralar Kurum tarafından iĢletmecilere blok olarak tahsis edilir. Tahsis yapılan iĢletmeci kendisine tahsis edilen numaralardan abonelerine ikincil tahsis yapabilir. Ġhtiyaç olması durumunda, 850 alan kodlu numaralar dıĢında yeni konumdan bağımsız numara blokları Kurum tarafından belirlenebilir. e) Rehberlik hizmeti numaraları: Üzerinden bilinmeyen numaralar veya rehberlik hizmeti sunulan kısa numaralardır. Bu numaralar Kurum düzenlemelerine göre Kurum tarafından iĢletmecilere münferit olarak tahsis edilir. Yetkilendirme kapsamında verilecek rehberlik hizmeti numaralarının tahsisi ve kullanımına yönelik hususlar ilgili yetkilendirme koĢullarında yer alır. Rehberlik hizmeti numaralarının yapısı 118XY (X=0 –9, Y=0 –9) Ģeklindedir. f) Sanal mobil Ģebeke hizmeti numaraları: Mobil Ģebekeler üzerinden hizmet sunma hakkına sahip iĢletmecilere tahsis edilen 510 alan kodlu mobil numaralardır. Bu numaralar Kurum tarafından iĢletmecilere blok olarak tahsis edilir. Tahsis yapılan iĢletmeci kendisine tahsis edilen numaralardan abonelerine ikincil tahsis yapabilir. Ġhtiyaç olması durumunda, 510 alan kodlu numaralar dıĢında yeni sanal mobil Ģebeke hizmeti numara blokları Kurum tarafından belirlenebilir. g) Ücretsiz aranır telefon numaraları: Arandığında, arayan tarafa herhangi bir ücret tahakkuk ettirilmeyen, 800 alan kodlu numaralardır. Bu numaralar, Kurum düzenlemelerine göre iĢletmecilere blok veya münferit olarak tahsis edilir. Numara tahsis edilen iĢletmeci, kendisine tahsis edilen numara bloğundan abonelerine ikincil tahsis yapabilir. Ġhtiyaç olması durumunda, 800 alan kodlu numaralar dıĢında yeni ücretsiz aranır numara blokları Kurum tarafından belirlenebilir. ğ) Yerel Aranır Numaralar: Ülkenin her yerinden, Ģebekeden bağımsız olarak aynı sayıda rakam çevrilmesi suretiyle eriĢilen numaralardır. Hâlihazırda, 444 XXXX Ģeklinde Türk Telekomünikasyon A.ġ. tarafından ikincil tahsisi yapılan ve ülkenin her yerinden 7 hane çevrilmek suretiyle aranan numaraların kullanımına devam olunur. Ancak, yeni yerel aranır numara grupları Kurum tarafından belirlenebilir. Yerel aranır numaraların tahsisi ve kullanımında uygulanacak usûl ve esaslar Kurum tarafından belirlenir.” MADDE 11 – Aynı Yönetmeliğin Ulusal Numaralandırma Planı baĢlıklı Ek –A1‟inin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “a) Coğrafi numaralardan aynı alan kodlu numaralara doğru yapılan aramalar: NYZ XXXX N=2-9, Y=0-9, Z=0-9, X=0-9 ” “b) Coğrafi numaralardan farklı alan kodlu numaralara doğru yapılan aramalar: 0 YXX NXXXXXX Y=2-9, N=0-9, X=0-9 YXX: Ulusal Alan Kodu” “c) Mobil numaralardan aynı/farklı alan kodlu numaralara doğru yapılan aramalar: 0 YXX NXXXXXX Y=2-9, N=0-9, X=0-9 YXX: Ulusal Alan Kodu” MADDE 12 – Aynı Yönetmeliğin Ulusal Numaralandırma Planı baĢlıklı Ek-A1‟inin 7 nci maddesi yürürlükten kaldırılmıĢtır. MADDE 13 – Aynı Yönetmeliğin Mobil ġebeke Kodu baĢlıklı Ek-A2‟sinin 1 inci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 1 – (1) Mobil Ģebeke kodu, ITU-T E.212 Tavsiye Kararına uygun olarak, Uluslararası Mobil Abone Kimliği‟nin bir bölümünü oluĢturur ve Mobil Ülke Kodu ile birlikte abonesi olunan iĢletmeci Ģebekesinin tanımlanmasını sağlar.” MADDE 14 – Aynı Yönetmeliğin Mobil ġebeke Kodu baĢlıklı Ek-A2‟sinin 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(3) MNC, IMSI nin 2 haneli ikinci bölümü olup, iĢletmecilere Kurum tarafından tahsis edilir. Kurum MNC kapasitesi ihtiyacı nedeniyle 3 haneli MNC yapısına geçiĢi düzenleyebilir.” MADDE 15 – Aynı Yönetmeliğin Mobil ġebeke Kodu baĢlıklı Ek-A2‟sinin 4 üncü maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 4 – (1) Mobil Ģebekeler üzerinden hizmet sunma hakkı bulunan iĢletmeciler ve sabit Ģebekeler üzerinden sunulan hizmetler için MNC ihtiyacı bulunan iĢletmeciler MNC tahsisi için Kuruma baĢvurabilir. ĠĢletmeciye talebi halinde bir MNC tahsis edilir. Ġlave kod talep eden iĢletmeciler, talebe iliĢkin gerekçeleri ile birlikte kanıtlayıcı bilgi ve belgelerle Kuruma baĢvurur. Kurum, yapılan baĢvuruyu değerlendirir ve gerekçeleri haklı bulması halinde, tahsis edilebilir durumda bulunan kod sayısını da dikkate almak suretiyle, ilave kod tahsisi yapabilir. Bir iĢletmeciye tahsisli MNC nin baĢka bir iĢletmeciye kullandırılması Kurumun iznine tabidir.” MADDE 16 – Aynı Yönetmeliğin Mobil ġebeke Kodu baĢlıklı Ek-A2‟sinin 5 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıĢtır. MADDE 17 – Aynı Yönetmeliğin Uluslararası ĠĢaretleĢme Nokta Kodu baĢlıklı EkA3‟ünün 6 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıĢtır. MADDE 18 – Aynı Yönetmeliğin Ulusal ĠĢaretleĢme Nokta Kodu baĢlıklı Ek-A4‟ünün 6 ncı maddesinin birinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıĢtır. MADDE 19 – Aynı Yönetmeliğin Kısa Numaralar baĢlıklı Ek-A5‟inin 3 üncü maddesinin birinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(1) Ulusal numaralandırma planında, hâlihazırda 1XY (X=1 –9, Y=0-9) yapısında düzenlenmiĢtir. Kısa numara kapsamında yer alan taĢıyıcı seçim kodlarının tahsisi ve kullanımına iliĢkin usul ve esaslara bu Yönetmeliğin Ek-A6 sında yer verilmiĢtir.” MADDE 20 – (1) Aynı Yönetmeliğin Kısa Numaralar baĢlıklı Ek-A5‟inin 5 inci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “MADDE 5 – (1) BaĢvuru sahibi, EK-B‟de yer alan Kısa Numara Tahsis BaĢvuru Formunu eksiksiz doldurarak, kısa numara tahsis talebini içeren dilekçe ile Kuruma baĢvurur. Kurum, baĢvuru sahibinden sunulacak hizmete ve/veya kurulacak teçhizata iliĢkin ek bilgi ve belge talep edebilir.” MADDE 21 – (1) Aynı Yönetmeliğin Kısa Numaralar baĢlıklı Ek-A5‟inin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi yürürlükten kaldırılmıĢtır. MADDE 22 – (1) Aynı Yönetmeliğin Kısa Numaralar baĢlıklı Ek-A5‟inin 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “a) Kısa numara tahsisi yapılan taraf, tahsisin yapılmasından itibaren en geç altı ay içerisinde numarayı kullanıma açar. Belirtilen süre içerisinde numaranın kullanıma açılmaması halinde, Kurum ilgili tarafı yazılı olarak uyarır ve onbeĢ gün içerisinde kullanıma açılmayan numaralar için bu Yönetmelik hükümleri uyarınca geri alım prosedürü izlenir. Ancak, Kurumun uygun göreceği hallerde, numaranın kullanıma açılması için altı ayı geçmeyecek Ģekilde ilave süre verilebilir.” MADDE 23 – Aynı Yönetmeliğin TaĢıyıcı Seçim Kodu baĢlıklı Ek-A6‟sının 2 nci maddesinin birinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. “(1) TaĢıyıcı seçim kodunun yapısı 10XY (X=1-9, Y= 0-9) Ģeklindedir.” MADDE 24 – Aynı Yönetmeliğin TaĢıyıcı Seçim Kodu baĢlıklı Ek-A6‟sının 3 üncü maddesi yürürlükten kaldırılmıĢtır. MADDE 25 – Aynı Yönetmeliğin Veri ġebekesi Tanımlama Kodu baĢlıklı Ek-A7‟sinin 6 ncı maddesinin birinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıĢtır. MADDE 26 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-B1 Ulusal Numaralandırma Planı Kapsamındaki Numaralar için Tahsis BaĢvuru Formu, Ek-B olarak ekteki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. MADDE 27 – Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan, Ek-B2 Mobil ġebeke Kodu (MNC) Tahsis BaĢvuru Formu, Ek-B3 Uluslararası ĠĢaretleĢme Nokta Kodu (ISPC) Tahsis BaĢvuru Formu, Ek-B4 Ulusal ĠĢaretleĢme Nokta Kodu (NSPC) Tahsis BaĢvuru Formu, Ek-B5 Kısa Numara Tahsis BaĢvuru Formu, Ek-B6 TaĢıyıcı Seçim Kodu Tahsis BaĢvuru Formu ve EkB7 Veri ġebekesi Tanımlama Kodu (DNIC) Tahsis BaĢvuru Formu yürürlükten kaldırılmıĢtır. MADDE 28 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 29 – Bu Yönetmelik hükümlerini Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurulu BaĢkanı yürütür. Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 27/6/2009 27271 Yönetmelikte DeğiĢiklik Yapan Yönetmeliklerin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 14/5/2011 27924 225/8/2011 28036 318/2/2012 28208 44/9/2012 28401 511/1/2013 28525 EK ELEKTRONĠK HABERLEġME ġEBEKELERĠNDE KULLANILAN NUMARALAR ĠÇĠN TAHSĠS BAġVURU FORMU (EK-B) Bu formu doldurmadan önce, “Numaralandırma Yönetmeliği”ni okuyunuz. Formun ilgili bölümlerinde belirtilen ek bilgi ve belgeleri eksiksiz olarak veriniz. Başvuru sahibinin Adı / Ünvanı : .......................................................................................................................................................................... Adresi : ........................................................................................................................ .................................................. ............................................................................................................................. ............................................. Tlf / Faks Numarası : E-posta / Web Adresi : ........................................ @ .................................. : ........................................................................................................................................................ .................. Temas kurulacak kişi Tlf / Faks Numarası : E-posta Adresi : www.......................................................................... ........................................ @ .................................. Kullanım hakkı verilmesini gerektiren yetkilendirme türü: ……………………………………………………………………………………………............... Tahsisi talep edilen numaranın kullanım amacı: ............................................................................................................................................................ ............................................................................................................................. ............................... Tahsisi talep edilen numaralar: (Boş numara blokları için Kurum internet sitesine bakınız) ........................... ........................... ........................... (varsa) Daha önce tahsis edilen aynı tür veya aynı alan kodu altındaki numaraların listesi ve doluluk oranı: (Buna ilişkin bilgi ve belgeler bu formun ekinde sunulacaktır) .......................................................................................................................................... .................. ................................................................................................................ ............................................ ............................................................................................................................. ............................... ............................................................................................................................................................ Tahsisi talep edilen kısa numara ise verilecek hizmetin coğrafi kapsamı ve numaranın hangi isimle kullanılacağı: (Alo .......... hizmeti gibi) ........................... ........................... ........................... ........................... ........................... ........................... ........................... ........................... ........................... ........................... ........................... ........................... .................................................................................................................................. ......................................... .......................................................................................................................................................................... ............................................................................................................................. ............................................. Tesis edilecek işaretleşme noktasının adresi : (Yalnızca NSPC ve ISPC başvurularında doldurulacaktır.) ............................................................................................................................. ............................... ............................................................................................................................. ............................... ............................................................................................... ............................................................. Yukarıda belirtilen bilgilerin ve eklenen belgelerin doğruluğunu; yanlıĢ bilgi vermemiz durumunda ortaya çıkacak tüm mali, idari ve cezai yükümlülükleri peĢinen kabul ettiğimizi taahhüt ederiz. (Yetkili) İmza Adı Soyadı Unvanı Kuruluş Kaşesi Tarih : ..... /..... /20.... [R.G. 24 ġubat 2013 – 28569] —— • —— Kültür ve Turizm Bakanlığından: KÜLTÜR VE TABĠAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU KAPSAMINDAKĠ KÜLTÜR VARLIKLARININ RÖLÖVE, RESTORASYON, RESTĠTÜSYON PROJELERĠ, SOKAK SAĞLIKLAġTIRMA, ÇEVRE DÜZENLEME PROJELERĠ VE BUNLARIN UYGULAMALARI ĠLE DEĞERLENDĠRME, MUHAFAZA, NAKĠL ĠġLERĠ VE KAZI ÇALIġMALARINA ĠLĠġKĠN MAL VE HĠZMET ALIMLARINDA PARASAL LĠMĠTLERĠN GÜNCELLENMESĠ HAKKINDA TEBLĠĞ (TEBLĠĞ NO: 2013/1) Amaç MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; 18/6/2005 tarihli ve 25849 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu Kapsamındaki Kültür Varlıklarının Rölöve, Restorasyon, Restitüsyon Projeleri, Sokak SağlıklaĢtırma, Çevre Düzenleme Projeleri ve Bunların Uygulamaları ile Değerlendirme, Muhafaza, Nakil ĠĢleri ve Kazı ÇalıĢmalarına ĠliĢkin Mal ve Hizmet Alımlarına Dair Yönetmeliğin “Güncelleme” baĢlıklı 26 ncı maddesine dayanılarak, Yönetmelikte yer alan parasal limitlerin Türkiye Ġstatistik Kurumu tarafından yayımlanan 2012 yılının Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) oranları esas alınarak güncellenmesidir. Dayanak MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ; Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu Kapsamındaki Kültür Varlıklarının Rölöve, Restorasyon, Restitüsyon Projeleri, Sokak SağlıklaĢtırma, Çevre Düzenleme Projeleri ve Bunların Uygulamaları ile Değerlendirme, Muhafaza, Nakil ĠĢleri ve Kazı ÇalıĢmalarına ĠliĢkin Mal ve Hizmet Alımlarına Dair Yönetmeliğin 26 ncı maddesine dayanılarak hazırlanmıĢtır. Güncellenen hususlar MADDE 3 – (1) “Ġhalenin ilanı ve Ģekli” baĢlıklı 14 üncü maddenin; a) (a) bendinde belirtilen 438.900 TL (Dörtyüzotuzsekizbin dokuzyüz Türk Lirası), 449.653 TL (Dörtyüzkırkdokuzbin altıyüzelliüç Türk Lirası); 1.755.609 TL (Birmilyon yediyüzellibeĢbin altıyüzdokuz Türk Lirası), 1.798.621 TL (Birmilyon yediyüzdoksansekizbin altıyüzyirmibir Türk Lirası), b) (b) bendinin (1) numaralı alt bendinde belirtilen 438.900 TL (Dörtyüzotuzsekizbin dokuzyüz Türk Lirası), 449.653 TL (Dörtyüzkırkdokuzbin altıyüzelliüç Türk Lirası); 877.805 TL (SekizyüzyetmiĢyedibin sekizyüzbeĢ Türk Lirası), 899.311 TL (Sekizyüzdoksandokuzbin üçyüzonbir Türk Lirası); 1.755.609 TL (Birmilyon yediyüzellibeĢbin altıyüzdokuz Türk Lirası), 1.798.621 TL (Birmilyon yediyüzdoksansekizbin altıyüzyirmibir Türk Lirası); 3.511.222 TL (Üçmilyon beĢyüzonbirbin ikiyüzyirmiiki Türk Lirası), 3.597.247 TL (Üçmilyon beĢyüzdoksanyedibin ikiyüzkırkyedi Türk Lirası), c) (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde belirtilen 877.805 TL (SekizyüzyetmiĢyedibin sekizyüzbeĢ Türk Lirası), 899.311 TL (Sekizyüzdoksandokuzbin üçyüzonbir Türk Lirası); 3.511.222 TL (Üçmilyon beĢyüzonbirbin ikiyüzyirmiiki Türk Lirası), 3.597.247 TL (Üçmilyon beĢyüzdoksanyedibin ikiyüzkırkyedi Türk Lirası), olarak güncellenmiĢtir. (2) “Pazarlık usulü” baĢlıklı 25 inci maddede belirtilen; 326.746 TL (Üçyüzyirmi altıbin yediyüzkırkaltı Türk Lirası), 334.751 TL (Üçyüzotuzdörtbin yediyüzellibir Türk Lirası) olarak güncellenmiĢtir. (3) “Doğrudan temin” baĢlıklı 27 nci maddenin; (d) bendinde belirtilen 130.698 TL (Yüzotuzbin altıyüzdoksansekiz Türk Lirası), 133.900 TL (Yüzotuzüçbin dokuzyüz Türk Lirası) olarak güncellenmiĢtir. Yürürlük MADDE 4 – (1) Bu Tebliğ 1/2/2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 5 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Kültür ve Turizm Bakanı yürütür. [R.G. 24 ġubat 2013 – 28569] —— • —— Adalet Bakanlığından: Gaziantep 2. Ġdare Mahkemesinin 2008/316 Esas sayılı dosyasının zayi olduğu anlaĢıldığından, 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylâp veya Heyelân Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosya için uygulanmasına ve anılan Kanun hükümleri gereğince iĢlem yapılmasına karar verildiği ilân olunur. 1472/1-1 ————— Ġstanbul 2. Ġcra Müdürlüğünün 2001/16793 sayılı takip dosyasının zayi olduğu anlaĢıldığından, 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylâp veya Heyelân Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosyalar için uygulanmasına ve anılan Kanun hükümleri gereğince iĢlem yapılmasına karar verildiği ilân olunur. 1473/1-1 ————— Gaziantep 2. Ġdare Mahkemesinin 2011/1292 Esas sayılı dosyasının zayi olduğu anlaĢıldığından, 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylâp veya Heyelân Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosya için uygulanmasına ve anılan Kanun hükümleri gereğince iĢlem yapılmasına karar verildiği ilân olunur. 1474/1-1 [R.G. 24 ġubat 2013 – 28569] —— • —— Adalet Bakanlığı Hukuk ĠĢleri Genel Müdürlüğünden: 2013 YILI NOTERLĠK ÜCRET TARĠFESĠ Noter ücreti: Madde 1 - Noterler, yaptıkları iĢlemlerden Harçlar Kanunu‘na göre aldıkları harçların yüzde otuzu oranında noter ücreti alırlar. Bu ücret, bir noterlik iĢleminde 2.50.-TL. dan az olamaz. Bu suretle hesaplanan ücret miktarlarında (0.5-KR‘nın ) yarım kuruĢun altındaki değerler dikkate alınmaz. Düzenleme ücreti : Madde 2 - Noterler, yaptıkları vasiyetname ve vakıf senedi düzenlemesinden 113.39,TL. düzenleme ücreti alırlar. Bu iĢlemlerden vazgeçme veya bunların feshi, iptali ve değiĢtirilmesi yukarıda belirtilen ücretin üçte biri oranında ücrete tabidir. Düzenleme ücreti alınması gereken bir iĢlemde hesap edilecek noter ücreti ile düzenleme ücretinden hangisi fazla ise o ücret alınır. Yazı ücreti : Madde 3- Noterler, her ne suretle olursa olsun yazdıkları kağıtların dairede kalan nüshası ile iĢ sahibine verilen asıl ve örneklerinin her sayfasından 3.40-TL. yazı ücreti alırlar. Yukarıdaki fıkrada gösterilen kağıtların örneklerinin iĢ sahibinin istek ve onayı üzerine, noterlik dairesinde fotokopi yoluyla çıkartılması halinde, bu örneklerin her sayfası da aynı ücrete tabidir Özel kanunlarında harç, damga vergisi ve resimden muaf tutulan iĢlemleri noter yazdığı takdirde, yukarıdaki fıkra hükmü gereğince yazı ücreti alınır. Tanıklık ve onama Ģerhlerinden yazı ücreti alınmaz. Çevirme ücreti : Madde 4 - 1512 sayılı Noterlik Kanunu‘nun 103. maddesi hükmü uyarınca, noter tarafından bir dilden diğer dile, bir yazıdan diğer yazıya çevrilen veya çevirtilen kağıtların her sayfasından 28.39-TL. çevirme ücreti alınır. Bir dilden diğer dile veya bir yazıdan diğer yazıya çevrilen veya çevirtilen kağıtların 10 veya daha az satırı içeren sayfalarından birinci fıkrada gösterilenin yarısı kadar ücret alınır. KarĢılaĢtırma ücreti : Madde 5 - DıĢarıda yazılıp onama veya tebliğ için noterliğe getirilen kağıtların karĢılaĢtırılmasından (Asıllar hariç) sayfa baĢına 3.40-TL. ücret alınır. Özel kanunlarında harç, damga vergisi ve resimden muaf tutulan iĢlemlerden de bu ücret aynen alınır. Tescil ücreti : Madde 6- Kanun uyarınca tescili gereken iĢlemlere ait kağıtlardan, iĢlem baĢına maktu olarak 1.07-KR. tescil ücreti alınır. Emanetlerin saklanması ücreti : Madde 7 - Noterler, saklayacakları emanetler için (emanet ister eĢya, isterse kıymetli evrak olsun) maktu olarak yıllık 7.93-TL. ücret alırlar. Tutanakta yazılı emanetler birden fazla olsa dahi, tek saklama ücreti alınır. Emanetlerin saklanması ayrıca gideri gerektirmekte ise noter, birinci fıkra uyarınca alacağı ücretten baĢka, bu sebeple yapacağı gerçek gideri de ilgilisinden alır. Emanetler birden fazla kiĢilere ait ise, emanetlerin miktarına ve kapladığı yere göre, gider aralarında paylaĢtırılır. Saklama süresi kanunca belirtilmiĢ olan hallerde ücret, belirtilen süre için peĢin olarak alınır. Saklama süresi kanunca belli olmayan emanetlerin ücreti, her yıl peĢin olarak alınır. Noterin değiĢmesi halinde, ayrılan noter, aldığı saklama ücretinden geriye kalan süreye ait tutarı yeni notere devreder. Harç, damga vergisi ve resimden muaf iĢlemlerle kamulaĢtırma tebliğlerinde noter ücreti: Madde 8- Noterler, özel kanunlarında harç, damga vergisi ve resimden muaf olduğu belirtilen, ancak değer içeren iĢlemlerden, harç alınmıĢ olsa idi alınması gereken harcın %10' u oranında noter ücreti alırlar. Değer içermeyen bu çeĢit iĢlemler dolayısıyla noterler onadıkları her imza için 2.88,-TL. ücret alırlar. Özel kanunlarında harç, damga vergisi ve resimden muaf olduğu belirtilen ve imza onaylamasını gerektirmeyen protesto, ihtarname, ihbarname iĢlemlerinde ilgilisine tebliğ edilecek her nüsha için 2.88-TL. ücret alınır. KamulaĢtırma Kanunu hükümleri uyarınca yapılacak kamulaĢtırma tebliğlerinde ilgilisine tebliğ edilecek her nüsha için 2.88,-TL. ücret alınır. Defter onaylama ücreti : Madde 9 - Defterlerin açılıĢ onaylamasından, yüz sayfaya kadar olanlardan (yüz sayfa dahil) 1.07-KR., yüz sayfadan yukarı her yüz sayfadan da 40-KR. onaylama ücreti alınır. Yüz sayfadan fazla olan defterlerin küsuratı elli sayfaya kadar olursa ücret alınmaz. Elli ve daha fazla olursa 40-KR. ücret alınır. Ara ve kapanıĢ onaylamalarında maktu olarak 40-KR. ücret alınır. Özel kanunlarına göre harç, damga vergisi ve resimden muaf olanlara ait defterlerin onaylamasından da, yukarıdaki fıkralar uyarınca ücret alınır. Bildirim yazı ücreti : Madde 10 - Noterler, kanunda öngörülen bildirim yükümlülükleri doğrultusunda yazacakları her yazı için 1.07-KR. bildirim yazı ücreti alırlar. Yol ödeneği : Madde 11 - Noterler ve imzaya yetkili vekilleri, noterlik dairesi dıĢında iĢ yapmak veya Noterlik Kanunu‘nun 55 inci maddesi hükmü uyarınca evrak ve defterleri götürmek için daireden ayrıldıklarında gerekli yol giderlerinden baĢka her iĢten, her gün için 13.61-TL. yol ödeneği alırlar. Noterlik dairesi dıĢında piyango, özel ve resmî kuruluĢların kur‘a, seçim ve toplantılarında hazır bulunarak; tutanak düzenlemeleri halinde, noterler ve imzaya yetkili vekilleri gerekli yol giderlerinden baĢka her iĢten, her gün için 124.80-TL. yol ödeneği alırlar. Aracılık ücreti : Madde 12 - Aracı noter, iĢin gerektirdiği her türlü giderden baĢka, her iĢlem için maktu olarak 77-KR. aracılık ücreti alır. Terk eden eĢin ortak konuta davet edilmesi ve mirasçılık belgesi verilmesi iĢlemlerinden alınacak ücret : Madde 13 - Terk eden eĢin ortak konuta davet edilmesi ve mirasçılık belgesi verilmesi iĢlemlerinde, noter ücreti ile yazı ücreti 1 inci ve 3 üncü maddelerde yer alan hükümler doğrultusunda alınır. Yürürlük tarihi : Madde 14 - Bu tarife, 1512 sayılı Noterlik Kanunu‘nun değiĢik 112. maddesi uyarınca hazırlanmıĢ olup, 1 Mart 2013 tarihinden itibaren uygulanır. 1508/1-1 [R.G. 25 ġubat 2013 – 28570] —— • —— YARDIM KANPANYASI Ordu Adliyesi MübaĢiri (135091) Mehmet ATAOĞLU’na Yardım Kampanyası Düzenlenmesi Hk. T.Vakıflar Bankası T.A.O Ordu ġubesi Hesap No: 00158007300624219 Ġban No: TR280001500158007300624219 [R.G. 25 ġubat 2013 – 28570] —— • —— TEBLĠĞLER Maliye Bakanlığından: KATMA DEĞER VERGĠSĠ GENEL TEBLĠĞĠ (SERĠ NO: 122) 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının verdiği yetki çerçevesinde 1/3/2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aĢağıdaki açıklama ve düzenlemelerin yapılmasına gerek duyulmuĢtur. 1. 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin; - (3.3.1.) bölümünde yer alan ―bakır, çinko ve alüminyum‖ ibareleri ―bakır, çinko, alüminyum ve kurĢun‖, - (3.3.2.) bölümünün baĢlığı ―3.3.2. BAKIR, ÇĠNKO, ALÜMĠNYUM VE KURġUN ÜRÜNLERĠNĠN TESLĠMĠ‖, - (3.3.2.1.) bölümünün birinci paragrafı, ―Bakır ve alaĢımlarından, çinko ve alaĢımlarından, alüminyum ve alaĢımlarından, kurĢun ve alaĢımlarından mamul, Tebliğin (3.3.2.2.) bölümünde belirtilen ürünlerin Tebliğin (3.1.2.) bölümünde sayılanlara tesliminde, (5/10) oranında KDV tevkifatı uygulanacaktır.‖, - (3.3.2.2.2.) bölümünde yer alan ―Bakır, çinko ve alüminyum‖ ibareleri ―Bakır, çinko, alüminyum ve kurĢun‖ Ģeklinde, (3.3.2.2.1.) bölümünün birinci paragrafı ise aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir. ―Tevkifat kapsamına bakır ve alaĢımlarından, çinko ve alaĢımlarından, alüminyum ve alaĢımlarından, kurĢun ve alaĢımlarından mamul; anot, katot, granül, filmaĢin, profil, levha, tabaka, rulo, Ģerit, panel, sac, boru, pirinç çubuk, lama, her türlü tel ve benzerleri ile kurĢun ve alaĢımlarından mamul, tuğla, mühür, yaprak, plaka, folyo, pul, saçma, ızgara, toz, kurĢun oksit, kurĢun monoksit, kırmızı oksit ve benzerleri girmektedir.‖ 2. 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin; - (3.3.3.1.) ve (3.3.6.1.) bölümleri ile (3.3.3.2.2.) bölümünde yer alan Örnek 2‘deki (9/10) oranları (5/10), - 1/3/2013 tarihinden itibaren yapılacak iade taleplerine uygulanmak üzere (5.2.1.) ve (5.2.2.) bölümlerindeki (2.000 TL) tutarları (4.000 TL), - (5.2.1.4.) ve (5.2.2.2.) bölümlerindeki ―Bakır, çinko ve alüminyum ürünlerinin teslimi,‖ ibareleri ―Bakır, çinko, alüminyum ve kurĢun ürünlerinin teslimi‖, - (5.2.1.4.) bölümündeki ―Metal, plastik, kağıt, cam hurda ve atıklarının teslimi‖ ibaresi ―Metal, plastik, lastik, kauçuk, kağıt, cam hurda ve atıklarının teslimi‖, Ģeklinde değiĢtirilmiĢtir. 3. 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (5.2.1.1.) bölümünün sonuna aĢağıdaki paragraflar eklenmiĢtir: ―1 No.lu KDV Beyannamesinde gösterilen ve mahsuben iade Ģartlarını taĢıyan KDV iade alacağı, aynı döneme iliĢkin 2 No.lu KDV Beyannamesine göre tahakkuk eden KDV borcuna mahsup edilebilecektir. Kısmi tevkifat uygulamasından kaynaklanan ve vergi inceleme raporuna göre sonuçlandırılan mahsuben iade taleplerinde, vergi inceleme raporu dıĢında diğer belgelerin tamamlanmıĢ olması ve vergi inceleme raporunun olumlu gelmesi (rapor kısmen olumlu gelmiĢse olumlu gelen kısım itibariyle) kaydıyla iade talep dilekçesinin verildiği tarih itibariyle mahsup iĢlemi yapılacaktır. Bu durumda, mahsuben iade talep edilen vergi borcunun vade tarihinden vergi inceleme raporunun vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihe kadar geçen süre için gecikme zammı hesaplanmayacaktır.‖ Tebliğ olunur. [R.G. 26 ġubat 2013 – 28571] —— • —— Türk Akreditasyon Kurumundan: TÜRK AKREDĠTASYON KURUMUNCA UYGULANACAK AKREDĠTASYON KULLANIM ÜCRETĠ/PAYINA ĠLĠġKĠN TEBLĠĞ (TÜRKAK: 2013/1) Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, Türk Akreditasyon Kurumu tarafından akredite edilen kuruluĢların 2013 yılı için ödeyecekleri akreditasyon kullanım ücreti veya paylarını belirlemek ve bunların ödenmesine iliĢkin usul ve esasları düzenlemektir. Dayanak MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 27/10/1999 tarihli ve 4457 sayılı Türk Akreditasyon Kurumu KuruluĢ ve Görevleri Hakkında Kanunun 21 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıĢtır. Akreditasyon kullanım ücreti veya payı MADDE 3 – (1) Türk Akreditasyon Kurumu tarafından akredite edilen tüm kuruluĢlar, akredite oldukları kapsamlarda yürüttükleri faaliyetleri dolayısıyla 2013 yılı içinde elde ettikleri brüt gelirlerinin binde altısını (% 0.6), akreditasyon payı olarak Türk Akreditasyon Kurumuna ödemekle yükümlüdür. Payın hesaplanması ve ödenmesi MADDE 4 – (1) Akredite kuruluĢlar, kendilerine gönderilecek beyan formunu kullanarak akredite oldukları kapsamlarda yürüttükleri faaliyetlerden 2013 yılı içinde elde ettikleri brüt gelirlerin toplamını (akredite kuruluĢların Devlete ödediği vergi, kesinti dahil), bunun binde altısı (% 0.6) oranında akreditasyon kullanım payını hesaplarlar ve bu meblağa % 18 KDV ilave ederler. (2) Akredite kuruluĢların beyan ettikleri bu paylar, (KDV eklenmek suretiyle) izleyen yılın Nisan ayı sonuna kadar Türk Akreditasyon Kurumunun bildireceği banka hesap numaralarına ödenir. Yürürlük MADDE 5 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 6 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Türk Akreditasyon Kurumu Yönetim Kurulu yürütür. [R.G. 26 ġubat 2013 – 28571] —— • —— Türkiye Ġlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan: KALĠTEST BELGELENDĠRME VE EĞĠTĠM HĠZMETLERĠ LĠMĠTED ġĠRKETĠNĠN TIBBĠ CĠHAZ YÖNETMELĠĞĠ KAPSAMINDA ONAYLANMIġ KURULUġ STATÜSÜNÜN KALDIRILMASINA DAĠR TEBLĠĞ OnaylanmıĢ KuruluĢ statüsünün kaldırılması MADDE 1 – (1) 93/42/EEC sayılı Avrupa Birliği Direktifi doğrultusunda 7/6/2011 tarihli ve 27957 sayılı Resmî Gazete‘de yayımlanan Tıbbi Cihaz Yönetmeliğine göre; genel aktif olmayan, implante edilmeyen tıbbi cihazlar, aktif olmayan implantlar, yara bakımı için cihazlar, aktif olmayan dental cihazlar ve aksesuarları, genel aktif tıbbi cihazlar, görüntüleme cihazları, izleme cihazları, radyoterapi ve termoterapi cihazları için Tam Kalite Güvence Sistemi-Uygunluk Beyanı (Full Quality Assurance System-EC Declaration of Conformity) ve Üretim Kalite Güvence Sistemi-Tip Uygunluk Beyanı (EC Declaration of ConformityProduction Quality Assurance) kapsamında, OnaylanmıĢ KuruluĢ olarak görevlendirilen 2179 kimlik kayıt numaralı Kalitest Belgelendirme ve Eğitim Hizmetleri Limited ġirketinin 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere ĠliĢkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun‘un 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası ile 16/12/2011 tarihli ve 2011/2621 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Uygunluk Değerlendirme KuruluĢları ve OnaylanmıĢ KuruluĢlar Yönetmeliğinin 11 inci maddesine dayanılarak onaylanmıĢ kuruluĢ statüsü kaldırılmıĢtır. Yürürlükten kaldırılan tebliğler MADDE 2 – (1) 13/8/2010 tarihli ve 27671 sayılı Resmî Gazete‘de yayımlanan Kalitest Belgelendirme ve Eğitim Hizmetleri Limited ġirketinin Tıbbi Cihaz Yönetmeliği Kapsamında OnaylanmıĢ KuruluĢ Olarak Görevlendirilmesine Dair Tebliğ ve 15/11/2012 tarihli ve 28468 sayılı Resmî Gazete‘de yayımlanan Tıbbi Cihaz Yönetmeliği Kapsamında Kalitest Belgelendirme ve Eğitim Hizmetleri Limited ġirketinin OnaylanmıĢ KuruluĢ Faaliyetlerinin Askıya Alınmasına Dair Tebliğ yürürlükten kaldırılmıĢtır. Yürürlük MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 4 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Ġlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu BaĢkanı yürütür [R.G. 26 ġubat 2013 – 28571] —— • —— DANIġTAY KARARI DanıĢtay Ġçtihatları BirleĢtirme Kurulundan: Esas No : 2009/1 Karar No : 2012/2 ÖZÜ : Ġhale kararı üzerine iĢin üstlenilmesinden sonra ihale makamınca 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre hesaplanıp iĢi üstlenen Ģirketten kesilerek veya alınarak vergi idaresine ödenen damga vergisi tahsilatının iptali veya tahsil edilen tutarın iadesi istemiyle iĢi üstlenen Ģirket tarafından vergi mahkemesinde dava açılabileceği hakkında. ĠÇTĠHATLARI BĠRLEġTĠRME KURULU KARARI Ġhale kararı üzerine, iĢin üstlenilmesinden sonra ihale makamınca, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre hesaplanıp, iĢi üstlenen Ģirketten kesilerek veya alınarak, ihale makamınca vergi idaresine ödenen damga vergisinin iadesi istemiyle davacı Ģirket tarafından dava açılıp açılamayacağı konusunda, DanıĢtay Yedinci Dairesinin 06/02/2006 tarih ve E:2003/1573, K:2006/366 sayılı kararı ile DanıĢtay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 14/04/2006 tarih ve E:2006/26, K:2006/93 sayılı kararı arasındaki içtihat aykırılığının, içtihatların birleĢtirilmesi yoluyla giderilmesinin istenilmesi üzerine Raportör Üyenin Raporu, konu ile ilgili kararlar, yasal düzenlemeler incelendikten ve DanıĢtay BaĢsavcısının düĢüncesi dinlendikten sonra gereği görüĢüldü. I) ĠÇTĠHADIN BĠRLEġTĠRĠLMESĠ ĠSTEMĠNE KONU KARARLAR 1) Türk Telekomünikasyon Anonim ġirketi tarafından davacı Ģirkete ihale edilen, telefon Ģebekesi altyapısı iĢine iliĢkin ihale kararından sonra, Türk Telekomünikasyon Anonim ġirketi tarafından davacı Ģirketten tahsil edilerek, Haziran 2002 döneminde, Türk Telekomünikasyon Anonim ġirketi adına, ihtirazi kayıt koyulmaksızın, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre hesaplanıp beyan edilen damga vergisinin, davacı Ģirketin "ihale kararının damga vergisinden istisna olduğu" öne sürülerek, iĢi üstlenen Aktel Yapı Sanayi Ticaret Limited ġirketi vekili Avukat Nilgün Çetin ġahin tarafından, Ankara Ġkinci Vergi Mahkemesi nezdinde açılan davada, Mahkemenin 08/04/2003 tarih ve E:2002/397, K:2003/401 sayılı kararı ile kabul edilerek tahsil edilen damga vergisinin davacı Ģirkete iadesine karar verilmiĢtir. DıĢkapı Vergi Dairesinin temyiz istemini inceleyen DanıĢtay Yedinci Dairesi, 06/02/2006 tarih ve E:2003/1573, K:2006/366 sayılı kararı ile, ―... Türk Telekomünikasyon Anonim ġirketi tarafından davacı ġirkete ihale edilen telefon Ģebekesi altyapısı iĢine iliĢkin ihale kararı nedeniyle, Türk Telekomünikasyon Anonim ġirketi tarafından davacıdan tahsil edilerek Haziran/2002 döneminde muhtasar beyanname ile beyan edilip ödenen damga vergisinin, ihale kararının vergiden istisna olması sebebiyle yersiz olarak tahsil edildiği ileri sürülerek iadesine hükmedilmesi istemiyle açılan davada, Mahkemece, tahsil edilen damga vergisinin davacıya ret ve iadesine karar verildiği anlaĢılmıĢtır. 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu açıklandıktan sonra, aynı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasında, kağıtlara konulan imzanın birden fazla olmasının verginin tekerrürünü gerektirmeyeceği; 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında da, birden fazla kiĢi tarafından imza edilen kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenlerin müteselsilen sorumlu olacakları kurallarına yer verilmiĢtir. Öte yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8 inci maddesinin birinci fıkrasında, mükellefin, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek ve tüzel kiĢi; ikinci fıkrasında ise, vergi sorumlusunun, verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karĢı muhatap olan kiĢi olduğu belirtilmiĢ; aynı Kanunun 377 nci maddesinin birinci fıkrasında, mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karĢı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri; 378 inci maddesinin birinci fıkrasında, vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, ...tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmıĢ ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiĢ olması gerektiği; mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karĢı dava açamayacakları; bu Kanunun vergi hatalarına iliĢkin hükümlerinin mahfuz olduğu hükümleri yer almıĢtır. Bu hükümlere göre; damga vergisinde kağıdı imzalayan olarak belirlenen mükellefin sözleĢme ile değiĢtirilmesi söz konusu olamayacağı gibi, beyana dayanan vergi tarh ve tahakkuku iĢlemlerinin, beyanda bulunan tarafından usulüne uygun olarak ihtirazi kayıt konulması hali dıĢında, idari davaya konu edilmeleri de olanaklı değildir. Olayda; Türk Telekomünikasyon Anonim ġirketi, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi hükmü uyarınca, ileride doğması olası sorumluluğunu gidermek amacıyla ihale kararına iliĢkin damga vergisinin tamamını davacı ġirketten peĢinen tahsil ederek, kendi adına ve ihtirazi kayıt koymaksızın beyan ederek ödediğinden, ortada, idari davaya konu edilebilecek bir vergilendirme iĢlemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, beyan sahibi tarafından idari davaya konu edilmesine olanak bulunmayan böyle bir iĢlemin, aralarında yaptıkları (açık ya da kapalı, sözlü veya yazılı) sözleĢmeye dayanarak muhatabı olmayanlar tarafından dava konusu edilebileceği kabul edilemez. Türk Telekomünikasyon Anonim ġirketi, ihale kararından doğan damga vergisinin mükellefidir. Damga Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında, birden fazla kiĢi tarafından imzalanan kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenlerin müteselsilen sorumlu olacağı yolunda yer alan hüküm uyarınca, verginin tamamı, Türk Telekomünikasyon Anonim ġirketinden tahsil edilecektir. Anılan ġirket, mükellefi olduğu damga vergisini, aralarındaki özel hukuk iliĢkisine dayanarak, davacı ġirketten tahsil edip, kendi adına vermiĢ olduğu beyanname ile ödemiĢtir. Yukarıda sözü edilen Vergi Usul Kanununun 8 inci maddesi uyarınca, taraflar arasında yapılan sözleĢme ile verginin mükellefinin ve sorumlusunun değiĢtirilmesine olanak olmadığından; olay, bu haliyle, Türk Telekomünikasyon Anonim ġirketinin kendi vergi borcu ile müteselsilen sorumlu olduğu vergi borcunu, davacı ġirketten almıĢ olduğu para ile ödemesinden ibarettir. Eğer, söz konusu meblağ, davacı ġirketten, kanun hükümlerine aykırı olarak tahsil edilmiĢ ise, bu durum, Türk Telekomünikasyon Anonim ġirketi'nin, davacı ġirket aleyhine sebepsiz zenginleĢtiğini gösterir. Sebepsiz zenginleĢmeden doğan uyuĢmazlık ise adli yargı yerinde, Borçlar Kanunu hükümlerine göre açılacak davaya konu edilebilir niteliktedir. Sebepsiz zenginleĢilen para ile vergi borcunun ödenmiĢ olmasının, davacıya, muhatabı olmadığı vergilendirme iĢleminin iptali istemiyle vergi mahkemesinde dava açma hakkı vermeyeceği de açıktır. Tüm bu nedenlerle, incelenmeksizin reddi gereken davada, iĢin esasına girilerek karar verilmesinde isabet bulunmadığından ...‖ gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiĢtir. Aktel Yapı Sanayi Ticaret Limited ġirketinin karar düzeltme istemi DanıĢtay Yedinci Dairesinin, 29/01/2007 tarih ve E:2006/4408, K:2007/222 sayılı kararı ile reddedilmiĢtir. Bozma kararına uyan Ankara Ġkinci Vergi Mahkemesince 18/07/2007 tarih ve E:2007/727, K:2007/701 sayılı karar ile davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiĢ ve bu kararın Aktel Yapı Sanayi Ticaret Limited ġirketi tarafından temyiz edilmesi üzerine DanıĢtay Yedinci Dairesince verilen 01/04/2008 tarih ve E:2007/5024, K:2008/2032 sayılı karar ile temyiz istemi reddedilmiĢtir. 2) DanıĢtay Vergi Dava Daireleri Kurulunun E:2006/26 sayılı dosyasındaki davanın, Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünden ihale ile alınan dekapaj iĢinin sözleĢme hükümleri doğrultusunda artırılması üzerine, davacı Burak ĠnĢaat Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim ġirketinin istihkakından kesilerek vergi dairesine ödenmiĢ olan damga vergisinin ret ve iadesi istemine iliĢkin olarak açılan davada, Ankara 1. Vergi Mahkemesince verilen 05/11/2001 tarih ve E:2001/490, K:2001/903 sayılı karar ile damga vergisi tahsilinde yasal isabet bulunmadığı gerekçesi ile damga vergisinin ret ve iadesine karar verildiği, vergi dairesinin temyiz istemini inceleyen DanıĢtay Yedinci Dairesi, 28/04/2005 tarih ve E:2002/785, K:2005/829 sayılı kararı ile ―... Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünce ihaleye çıkarılan dekapaj iĢi için anılan Kurumla davacı ġirket arasında 12.3.1999 günlü sözleĢmenin imzalandığı, sözleĢmenin 18'inci maddesi uyarınca 6.000.000 metreküp dekapaj iĢinin de davacı ġirketçe yapılmasının Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Yönetim Kurulunun 4.4.2001 günlü kararı ile uygun görülmesi üzerine 5.4.2001 tarihli protokolün imzalandığı, artırılan iĢ miktarı nedeniyle binde 4,5 oranında hesaplanan damga vergisinin, adı geçen Kurum tarafından davacı ġirketin istihkakından kesilerek beyan edilip ödendiği, davacı ġirketçe, ortada yeni bir ihale kararı olmadığından damga vergisi doğmadığı iddiası ile, bu verginin iadesi istemiyle dava açıldığı 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8 inci, 377 nci ve 378 inci maddeleri ile 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3 üncü, 24 üncü ve 19 uncu maddelerinde yer alan hükümlere göre damga vergisinde kağıdı imzalayan olarak belirlenen mükellefin sözleĢme ile değiĢmeyeceği gibi beyana dayanan vergi tarh ve tahakkuk iĢleminin beyanda bulunan tarafından usulüne uygun olarak ihtirazi kayıt konulması hali dıĢında, idari davaya konu edilemeyeceği Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünün, davacı Ģirket istihkakından keserek vergi dairesine ödediği damga vergisi, istihkakın ödenmesinde kullanılan kağıtlara ait bir vergi olmadığından, Damga Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinde düzenlenen istihkakta kesinti Ģeklinde ödeme niteliği taĢımadığı, anılan kurumun, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi hükmü uyarınca ileride doğması muhtemel sorumluluğunu gidermek amacıyla, söz konusu iĢlemlere iliĢkin damga vergisinin tamamını davacı Ģirketin istihkakından keserek kendi adına ve ihtirazi kayıt koymaksızın beyan ederek ödediği, ortada idari davaya konu edilmesi olanaklı bir vergilendirme iĢlemi mevcut olmadığı, dolayısıyla beyan sahibi tarafından idari davaya konu edilmesine olanak bulunmayan böyle bir iĢlemin aralarında yaptıkları(açık ya da kapalı, sözlü veya yazılı) sözleĢmeye dayanarak muhatap olmayanlar tarafından dava konusu edilmesinin kabul edilemeyeceği, söz konusu meblağ davacı Ģirketten kanun hükümlerine aykırı olarak tahsil edilmiĢ ise bu durumun Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Genel Müdürlüğü'nün davacı Ģirket aleyhine sebepsiz zenginleĢtiğini göstereceği, sebepsiz zenginleĢmeden doğan uyuĢmazlıkların, adli yargı yerinde Borçlar Kanunu hükümlerine göre açılacak davaya konu edilebileceği, sebepsiz zenginleĢilen para ile vergi borcunun ödenmiĢ olmasının, aleyhine sebepsiz zenginleĢen tarafa, muhatabı olmadığı söz konusu vergi iĢleminin iptali istemiyle dava açma hakkı vermeyeceği bu nedenle incelenmeksizin reddi gereken davada iĢin esasının incelenemeyeceği ...‖ gerekçesiyle anılan Mahkeme kararını bozmuĢtur. Bozma kararına uymayan Ankara Birinci Vergi Mahkemesinin 28/09/2005 tarih ve E:2005/1328, K:2005/1130 sayılı kararıyla, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak, dava konusu ihtilafta sorumlu durumunda olan Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Genel Müdürlüğünün davaya konu olan miktarı makbuz karĢılığı ve ―Burak ĠnĢaat Madencilik Sanayi ve Ticaret A.ġ. karar pulu oluru fır. Tahsil olunan‖ açıklaması ile davacı Ģirketin istihkakından keserek davalı idareye ödediği damga vergisinin mükellefinin davacı Ģirket sorumlusunun ise Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Genel Müdürlüğü olduğu, davacının rızaen ödemesinin söz konusu olmadığı, haksız olarak kendisinden tahsil edilip idareye yatırılan bir bedel olduğunu düĢünerek açtığı davanın, ihtisas mahkemesi olan Vergi Mahkemesinde görüĢülebileceği, davacının ihtirazi kayıt koyma imkânı olmadığı gibi Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu üzerinde kalan bir para da mevcut olmadığından sebepsiz zenginleĢmeden de söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü yönündeki kararda ısrar etmiĢtir. Israr kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiĢtir. DanıĢtay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 14/04/2006 tarih ve E:2006/26, K:2006/93 sayılı kararı ile "...Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünden ihale ile alınan dekapaj iĢinin sözleĢme hükümleri doğrultusunda artırılması üzerine kurum tarafından davacının istihkakından binde 4,5 oranında kesilerek vergi dairesine ödenen damga vergisinin ret ve iadesi istemiyle açılan davayı kabul ederek söz konusu verginin ret ve iadesine karar veren vergi mahkemesi ısrar kararı, vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiĢtir. 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu kurala bağlanmıĢtır. Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu tarafından, davacının istihkakından kesilen damga vergisi davalı idareye ödenmiĢ olduğundan, ihtilafın çözümü, damga vergisi açısından vergiyi doğuran olay bulunup bulunmadığı ve vergiyi doğuran olay varsa mükellefinin kim olduğunun belirlenmesine bağlı bulunmaktadır. 2576 sayılı Bölge Ġdare Mahkemeleri, Ġdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin KuruluĢu ve Görevleri Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinde, vergi mahkemelerinin, genel bütçeye il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harç ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere iliĢkin davaları çözümlemekle görevli olduğu kurala bağlanmıĢ olduğundan, kendisinden haksız vergi alındığını iddia eden davacının açtığı davayı inceleyen vergi mahkemesi ısrar kararında bu yönden hukuka aykırılık görülmemiĢtir. Ancak mahkemece verilen ilk karar, mahkemenin görevinde olmadığından davanın incelenmeksizin reddi gerektiği gerekçesiyle bozulmuĢ olup, iĢin esasına girilerek temyiz incelemesi yapılmamıĢ olduğundan, esasa iliĢkin temyiz isteminin ilk derece yargı yerlerince verilen kararları temyizen incelemekle görevli vergi dava dairesince sonuçlandırılması gerekmektedir...." gerekçesiyle dosyanın DanıĢtay Yedinci Daire BaĢkanlığına gönderilmesine karar verilmiĢtir. II) DANIġTAY BAġSAVCISININ DÜġÜNCESĠ Ġhale makamınca alınan ihale kararları ve ihale kararı olarak nitelendirilen iĢ artırma kararları üzerinden 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu uyarınca hesaplanıp, bu kararlara dayanılarak yapılan sözleĢmeler dolayısıyla doğan ve hakediĢlere göre ödenen istihkaklardan ödemeyi yapan makam tarafından kesilerek, ihtirazi kayıt konulmaksızın beyan edilip, vergi dairesine ödenen damga vergisinin, yersiz ödendiğinden bahisle, kendilerine geri verilmesi istemiyle yükleniciler tarafından açılan davalarda, vergi mahkemelerince verilen kararlara karĢı yapılan temyiz baĢvuruları dolayısıyla, kendi adlarına yapılmıĢ olmayan tahakkuk iĢlemlerinin yükleniciler tarafından, vergi mahkemelerinde açılacak idari davalara konu edilip edilemeyeceği konusunda, DanıĢtay Yedinci Dairesinin 06/02/2006 tarih ve E:2003/1573, K:2006/366 sayılı kararı ile DanıĢtay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 14/04/2006 tarih ve E:2006/26, K:2006/93 sayılı kararı arasında var olduğu ileri sürülen aykırılığın, içtihadın, Vergi Dava Daireleri Kurulunun kararı doğrultusunda birleĢtirilmesi suretiyle giderilmesi istemiyle yüklenici firma Aktel Yapı Sanayi ve Ticaret A.ġ. tarafından yapılan baĢvuru üzerine açılan ve DanıĢtay BaĢkanının havalesi üzerine BaĢsavcılığımıza gönderilen dosya incelendi: I) Ġstem Konusu Kararlar A) DanıĢtay Yedinci Dairesinin 06/02/2006 tarih ve E:2003/1573, K:2006/366 sayılı kararı: Türk Telekomünikasyon Kurumu Anonim ġirketi Genel Müdürlüğünün Adana-HatayOsmaniye EriĢim ġebekesi iĢine iliĢkin ihaleyi alan davacı Aktel Yapı Sanayi ve Ticaret A.ġ. vekili tarafından bu iĢe iliĢkin ihale kararından kaynaklanan sözleĢme nedeniyle hakediĢten kesinti yapılarak vergi dairesine yatırılan damga vergisinin kendisine geri verilmesi istemiyle Ankara Ġkinci Vergi Mahkemesinde açılan davada, mahkemece, 08/04/2003 tarih ve E:2002/397; K:2003/401 sayılı karar ile 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun ek 20'nci maddesine göre bu kanun gereğince yapılacak iĢlemlerin (sözleĢmeler dahil) katma değer vergisi hariç her türlü vergi resim ve harçtan muaf olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, hak ediĢten kesilerek haksız yere yatırılan damga vergisinin mükellefine ret ve iadesine karar verilmiĢ ve bu kararın temyiz edilmesi üzerine DanıĢtay Yedinci Dairesinin 06/02/2006 tarih ve E:2003/1573, K:2006/366 sayılı kararıyla; 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu, 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında da, birden fazla kiĢi tarafından imza edilen kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenlerin müteselsilen sorumlu oldukları kuralına yer verildiği; öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8 inci maddesinin birinci fıkrasında, mükellefin, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek ve tüzel kiĢi olduğu, ikinci fıkrasında ise, vergi sorumlusunun, verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karĢı muhatap olan kiĢi olduğu, aynı Kanunun 377 nci maddesinin birinci fıkrasında mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karĢı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri; 378 inci maddesinin birinci fıkrasında da, vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, ... tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmıĢ ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiĢ olması gerektiği; mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karĢı dava açamayacakları, bu kanunun vergi hatalarına iliĢkin hükümlerinin mahfuz olduğu hükümlerine yer verildiği; bu hükümlere göre, damga vergisinde kağıdı imzalayan olarak belirlenen mükellefin sözleĢme ile değiĢtirilemeyeceği, beyana dayanan vergi tarh ve tahakkuk iĢlemlerinin, beyanda bulunan tarafından usulüne uygun olarak ihtirazi kayıt konulması hali dıĢında idari davaya konu edilmelerinin olanaklı olmadığı; olayda, Türk Telekomünikasyon Kurumu Anonim ġirketinin 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi hükmü uyarınca ileride doğması olası sorumluluğunu gidermek amacıyla ihale kararına iliĢkin damga vergisinin tamamını davacı Ģirketten peĢin tahsil ederek kendi adına ve ihtirazi kayıt koymaksızın beyan ederek ödediğinden ortada, davacı ġirketçe, idari davaya konu edilmesi olanaklı bir vergilendirme iĢleminin bulunmadığı; Türk Telekomünikasyon Kurumu Anonim ġirketinin, ihale kararından doğan damga vergisinin mükellefi olması nedeniyle, ihale kararından doğan damga vergisinin, ihale makamı olan, Türk Telekomünikasyon Kurumu A.ġ. tarafından ödenmesi gerektiği; Vergi Usul Kanununun 8'inci maddesi uyarınca da, taraflar arasında yapılan sözleĢme ile verginin mükellefinin ve sorumlusunun değiĢtirilmesine olanak bulunmadığı; olay bu haliyle Türk Telekomünikasyon Kurumu Anonim ġirketinin kendi vergi borcu ile müteselsilen sorumlu olduğu vergi borcunu davacı Ģirketten aldığı para ile ödemesinden ibaret olduğu; eğer, söz konusu meblağ, davacı Ģirketten kanun hükümlerine aykırı olarak tahsil edilmiĢ ise, bu durumun, Türk Telekomünikasyon Kurumu Anonim Ģirketinin davacı Ģirket aleyhine sebepsiz zenginleĢtiğini göstereceği; sebepsiz zenginleĢmeden doğan uyuĢmazlığın ise, adli yargı yerinde kesintiyi yapan ihale makamı aleyhine ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre açılacak davaya konu edilebileceği; sebepsiz zenginleĢilen para ile vergi borcunun ödenmiĢ olmasının davacıya muhatabı olmadığı vergilendirme iĢleminin iptali isteğiyle vergi mahkemesinde dava açma hakkı vermeyeceğinden incelenmeksizin reddi gereken davanın iĢin esasına girilerek karar verilmesinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiĢtir. Aktel Yapı Sanayi ve Ticaret Limited ġirketinin karar düzeltme istemi DanıĢtay Yedinci Dairesinin 29/01/2007 tarih ve E:2006/4408, K:2007/222 sayılı kararı ile reddedilmiĢtir. Bozma kararına uyan Ankara Ġkinci Vergi Mahkemesi, 18/07/2007 tarih ve E:2007/727, K:2007/701 sayılı kararı ile, "davanın incelenmeksizin reddine" karar vermiĢ ve bu kararın Aktel Yapı Sanayi ve Ticaret Limited ġirketince temyizi üzerine DanıĢtay Yedinci Dairesince verilen 01/04/2008 tarih ve E:2007/5024, K:2008/2032 sayılı karar ile temyiz istemi reddedilmiĢ, karar kesinleĢmiĢtir. B) DanıĢtay Vergi Dava Daireleri Kurulunun14/04/2006 tarih ve E:2006/26, K:2006/93 sayılı kararı: Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünün dekapaj iĢine iliĢkin ihaleyi alan davacı Burak ĠnĢaat Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim ġirketinin, ihale konusu iĢe iliĢkin sözleĢmenin 18‘inci maddesinin ‗b‘ bendinde yazılı zorunlu hallerde % 30 iĢ fazlası yapılabilir hükmüne dayanılarak yapılan iĢ artıĢı nedeniyle alınan yönetim kurulu kararı üzerinden hesaplanan ve davacının hak ediĢinden kesilip, beyan edilmek suretiyle, ilgili vergi dairesine ödenen damga vergisinin kendisine geri verilmesine karar verilmesi istemiyle açtığı davada; Ankara Birinci Vergi Mahkemesinin 05/11/2001 tarih ve E:2001/490, K:2001/903 sayılı kararında, olayda, ihalesi yapılmıĢ bir iĢin devamı sırasında sözleĢmede yer alan bir maddeye istinaden ihaleyi yapan kurumun yönetim kurulu kararı ile ilave dekapaj iĢi verildiği, sözkonusu iĢ için yeni bir ihale kararı alınmadığı ve bu konuda bir kağıt düzenlenmediği gerekçesiyle davanın kabulüne ve davacının hak ediĢinden kesilmek suretiyle vergi dairesine yatırılan damga vergisinin davacıya iadesine karar verilmiĢtir. Bu kararın temyiz edilmesi üzerine DanıĢtay Yedinci Dairesinin 28/04/2005 tarih ve E:2002/785, K:2005/829 sayılı kararıyla; aynı Dairenin yukarıda açıklanan E:2003/1573, K:2006/366 sayılı kararında yazılı gerekçelerle davacı Ģirkete muhatabı olmadığı dava konusu vergilendirme iĢleminin iptali istemiyle vergi mahkemesinde dava açma hakkı vermeyeceğinden bahisle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiĢtir. DanıĢtay Yedinci Dairesince verilen bozma kararına uyulmaması sonucu önceki kararında ısrar eden Ankara Birinci Vergi Mahkemesi 28/09/2005 tarih ve E:2005/1328, K:2005/1130 sayılı kararıyla; ihtilaf konusu damga vergisinin mükellefinin dekapaj iĢini yapan davacı Ģirket, vergi sorumlusunun ise, söz konusu iĢi yaptıran Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü olduğu, davacı Ģirketin hak ediĢinden bilgisi ve rızası dıĢında damga vergisi kesintisi yapılmıĢ olması nedeniyle ihtirazi kayıtla beyanda bulunmaktan ve hakkını adli yargı yerlerinde aramaktan bahsedilmeyeceği, damga vergisine iliĢkin bu davanın ancak verginin mükellefi olan ve dava açma ehliyeti bulunan davacının ihtisas mahkemesi niteliğindeki vergi mahkemesinde açacağı dava üzerine çözümlenebileceği; diğer taraftan Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü üzerinde kalan bir para olmadığından sebepsiz zenginleĢmeden sözedilemeyeceği gerekçesiyle önceki kararında ısrar ederek davanın kabulüne, hakediĢten kesilerek vergi dairesine yatırılan damga vergisinin kaldırılmasına ve davacıya iadesine karar verilmiĢtir. Israr kararının temyiz edilmesi üzerine de Vergi Dava Daireleri Kurulunun 14/04/2006 tarih ve E:2006/26, K.2006/93 sayılı kararında; 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3'üncü maddesine göre, damga vergisi mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu, Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünce iĢin yüklenicisi davacı Ģirketin hak ediĢinden kesilen damga vergisi davalı idareye ödenmiĢ olduğundan, uyuĢmazlığın çözümünün damga vergisi açısından vergiyi doğuran olay bulunup bulunmadığı ve vergiyi doğuran olay varsa mükellefinin kim olduğunun belirlenmesine bağlı bulunduğu, uyuĢmazlığın çözümünün 2576 sayılı Bölge Ġdare Mahkemeleri Ġdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin KuruluĢu ve Görevleri Hakkında Kanunun 6 ncı maddesine göre vergi mahkemelerinin görevine girdiği, bu davayı inceleyen vergi mahkemesi kararında ısrar hükmü yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle temyiz istemi reddedilerek davanın esasına iliĢkin temyiz incelemesi için dosyanın DanıĢtay Yedinci Dairesi BaĢkanlığına gönderilmesine karar verilmiĢtir. Mahkeme kararını esastan inceleyen DanıĢtay Yedinci Dairesi 26/04/2007 tarih ve E:2006/2179, K:2007/2099 sayılı kararıyla "Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü, sadece kendisinin imzası bulunan ihale kararından doğan damga vergisinin mükellefidir. Adı geçen Kurum, davacı ile arasındaki özel hukuk iliĢkisinde, ihale makamı olmasından kaynaklanan avantajını kullanarak, mükellefi olduğu damga vergisini davacı ġirketten tahsil edip, kendi adına vermiĢ olduğu beyannameler ile ödediğinden, dava konusu iĢlemi iptal eden mahkeme kararında sonucu itibariyle isabetsizlik görülmemiĢtir." gerekçesiyle ve oyçokluğuyla temyiz isteminin reddine karar vermiĢ, karar düzeltme istemi de 27/05/2009 tarih ve E:2007/5999, K:2009/2616 sayılı kararla oybirliğiyle reddedilerek mahkeme kararı kesinleĢmiĢtir C) Konu ile ilgili diğer kararlar: 1) DanıĢtay Yedinci Dairesinin 12/10/2006 tarih ve E:2005/2899, K:2006/3017 sayılı kararı: Dava, Türk Telekomünikasyon Kurumu Anonim ġirketinin telefon Ģebekesi tesisi ve malzeme tedarikine iliĢkin iĢler nedeniyle Türk Telekomünikasyon Kurumu Anonim ġirketi ile davacılar arasında imzalanan sözleĢme üzerinden hesaplanarak davacıların hak ediĢinden kesilen ve vergi dairesine yatırılan damga vergisinin iadesi istemiyle düzeltme ve Ģikayet yoluyla yapılan baĢvuruya Maliye Bakanlığınca verilen cevabın istemin reddi sayılarak bu iĢlemin iptali ile kesilen vergilerin iadesine hükmolunması talebiyle açılmıĢ ve davanın esasını inceleyen Diyarbakır Vergi Mahkemesince; 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun Ek 20 nci maddesine göre, bu kanun gereğince yapılacak iĢlemlerin (sözleĢmeler dahil) katma değer vergisi hariç her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu gerekçesiyle iĢlemin iptali ile hakediĢten kesilerek vergi dairesine yatırılan damga vergisinin davacıya iadesine karar verilmiĢ ve bu karar DanıĢtay Yedinci Dairesinin 12/10/2006 tarih ve E:2005/2899, K:2006/3017 sayılı kararıyla; yukarıda verilen kararında yazılı gerekçelere ek olarak, yüklenicinin muhatabı olmadığı vergilendirme iĢleminde varlığını ileri sürdüğü vergi hatasının düzeltme ve Ģikayet hükümleri uyarınca düzeltilmesini isteme hakkı olmadığı, bu nedenle incelenmeksizin reddi gereken davanın esasına girilerek karar verilmesinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiĢtir. Bozma kararına uyulması sonucu verilen vergi mahkemesi kararının temyiz edilmesi nedeniyle uyuĢmazlık Dairenin E:2009/5184 sayılı dosyasında sırasını beklemektedir. 2) DanıĢtay Yedinci Dairesinin konuyla ilgisi bulunan diğer kararları: - 22/03/2007 tarih ve E:2004/2148, K:2007/1458 sayılı karar (bozma üzerine verilen kararın temyiz edilmesi nedeniyle Dairenin E:2008/1380 sayılı dosyasında sırasını beklemektedir). - 22/03/2007 tarih ve E:2005/3691, K:2007/1459 sayılı karar (bozma üzerine verilen kararın temyiz edilmesi nedeniyle Dairenin E:2008/5855 sayılı dosyasında sırasını beklemektedir). - 22/03/2007 tarih ve E:2006/1195, K:2007/1461 sayılı karar (bozma üzerine verilen kararın temyiz edilmesi nedeniyle Dairenin E:2008/5810 sayılı dosyasında sırasını beklemektedir). - 22/03/2007 tarih ve E:2005/319, K:2007/1463 sayılı karar (bozma üzerine verilen kararın temyiz edilmesi nedeniyle Dairenin E:2010/851 sayılı dosyasında sırasını beklemektedir). - 22.3.2007 tarih ve E:2006/2290, K:2007/1468 sayılı karar (bozma üzerine verilen kararın temyiz edilmesi nedeniyle Dairenin E:2009/2481 sayılı dosyasında sırasını beklemektedir). - 08/05/2007 tarih ve E:2004/2876, K:2007/2198 sayılı karar, karar düzeltme aĢamasında E:2008/1552 sayısında retle sonuçlanmıĢtır. - 29/05/2007 tarih ve E:2006/4831, K:2007/2551 sayılı karar (bozma üzerine verilen kararın temyiz edilmesi nedeniyle Dairenin E:2008/4190 sayılı dosyasında sırasını beklemektedir). - 27/11/2007 tarih ve E:2005/3644, K:2007/4905 sayılı karar (bozma üzerine verilen kararın temyiz edilmesi nedeniyle Dairenin E:2008/3277 sayılı dosyasında sırasını beklemektedir). - 03/10/2007 tarih ve E:2005/2524, K:2007/3922 sayılı karar (karar düzeltmeye gelinmemiĢtir.). 3) Vergi Dava Daireleri Kurulunun 09/11/2007 tarih ve E:2007/152, K.2007/460 sayılı kararı: Dava, Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünün dekapaj iĢine iliĢkin ihaleyle ilgili olarak düzenlenen sözleĢmeden kaynaklanan ilave dekapaj iĢine ait ihale makamı "olur"unun ihale kararı sayılarak bu karar ve ek iĢ protokolü üzerinden hesaplanarak davacının istihkakından kesilen damga vergisinin ret ve iadesi istemiyle iĢin yüklenicisi davacı Ģirket tarafından açılan davada, Ankara BeĢinci Vergi Mahkemesince; Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünce kapalı teklif usulü ile ihaleye çıkarılan ve davacı kuruma ihale edilen dekapaj iĢine ait sözleĢmenin 18 inci maddesinin (b) fıkrası uyarınca ilave dekapaj iĢi ile ilgili ihale makamınca verilen olur ihale kararı kabul edilerek damga vergisine tabi tutulmuĢ ise de, söz konusu olur yazısı önceki ihale kararı çerçevesinde yapılan ek iĢe "olur" veren bir yazı olduğundan davalı idarece ihale kararı olarak nitelendirilerek damga vergisine tabi tutulmasında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu damga vergisinin davacıya iadesine karar verilmiĢ ve bu karar DanıĢtay Yedinci Dairesinin 14/11/2005 tarih ve E:2003/816, K:2005/2698 sayılı kararıyla; Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünün ileride doğması olası sorumluluğunu gidermek amacıyla sözkonusu ihale kararına iliĢkin damga vergisinin tamamını davacı Ģirketin istihkakından kesmek suretiyle mahsuben tahsil ve kendi adına ve ihtirazi kayıt koymaksızın beyan ederek ödediğinden beyanname üzerinden yapılan tahakkuk iĢleminin idari davaya konu edilmesine olanak bulunmadığı, damga vergisinin mükellefinin Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü olduğu, olayda adıgeçen kurumun, mükellefi olduğu damga vergisini aralarındaki özel hukuk iliĢkisine dayanarak davacı Ģirketten tahsil edip kendi adına vermiĢ olduğu beyanname ile ödediği, olayın bu haliyle Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumunun kendi vergi borcunu davacı Ģirketten almıĢ olduğu para ile ödemesinden ibaret olduğu, eğer söz konusu meblağ davacı Ģirketten kanun hükümlerine aykırı olarak tahsil edilmiĢ ise, kurum lehine sebepsiz zenginleĢmeden doğan bu uyuĢmazlığın adli yargı yerinde, Borçlar Kanunu hükümlerine göre açılacak davaya konu edilebileceği, davacının muhatabı olmadığı vergilendirme iĢleminin iptali istemiyle vergi mahkemesinde dava açma hakkının bulunmadığı, incelenmeksizin reddi gereken davada iĢin esasına girilerek karar verilemeyeceği gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuĢtur. Bozma kararına uyulmaması sonucu davanın kabulü yönünde verilen vergi mahkemesi ısrar kararının davalı idarece temyiz edilmesi üzerine, Vergi Dava Daireleri Kurulunun 09/11/2007 tarih ve E:2007/152, K.2007/460 sayılı kararıyla; 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3 üncü maddesine göre, damga vergisi mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu, Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünce, iĢin yüklenicisi davacı Ģirketin hakediĢinden kesilen damga vergisi davalı idareye ödenmiĢ olduğundan, ihtilafın çözümünün damga vergisi açısından vergiyi doğuran olay bulunup bulunmadığı ve vergiyi doğuran olay varsa mükellefinin kim olduğunun belirlenmesine bağlı olduğu, ihtilaf konusu vergiye iliĢkin uyuĢmazlığın 2576 sayılı Bölge Ġdare Mahkemeleri, Ġdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin KuruluĢu ve Görevleri Hakkında Kanunun 6 ncı maddesine göre vergi mahkemelerinin görevine girdiği, bu davayı inceleyen vergi mahkemesi kararında ısrar hükmü yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle temyiz istemi reddedilerek davanın esasına iliĢkin temyiz incelemesi için dosyanın DanıĢtay Yedinci Daire BaĢkanlığına gönderilmesine karar verilmiĢtir. Vergi Dava Daireleri Kurulunun konuyla ilgili diğer kararları: 1) 30/11/2007 tarih ve E:2007/184, K:2007/461 sayılı karar. 2) 09/11/2007 tarih ve E:2007/113, K:2007/468 sayılı karar. 3) 03/12/2004 tarih ve E:2001/84, K:2004/154 sayılı karar. 4) 27/04/2007 tarih ve E:2006/419, K:2001/138 sayılı karar. 5) 25/05/2007 tarih ve E:2007/13, K:2007/167 sayılı karar. II) Olay ve Hukuki Durumla Ġlgili Saptamalar Aykırı içtihatların birleĢtirilmesi isteminde bulunan ġirketin baĢvuru dilekçesinde, aykırılık taĢıdıkları iddia olunan kararlardan biri, DanıĢtay Yedinci Dairesinin 06/02/2006 tarih ve E:2003/1573, K:2006/366 sayılı kararı; diğeri de, DanıĢtay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 14/04/2006 tarih ve E:2006/26, K:2006/93 sayılı kararıdır. Bu iki kararı, verilmelerine neden olan uyuĢmazlığın kaynaklandığı olay ve bu olaya uygulanan hukuk kuralları bakımından inceleyecek olursak, Ģu saptamaları yapabiliriz: 1) Temyiz baĢvurusu DanıĢtay Yedinci Dairesince karara bağlanan davaya konu uyuĢmazlıkta, vergiyi doğuran olay, Türk Telekomünikasyon Anonim ġirketi yetkililerince alınan ihale kararı; DanıĢtay Vergi Dava Daireleri Kurulunca incelenen uyuĢmazlıkta ise, Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Genel Müdürlüğünce ihaleye çıkarılan dekapaj iĢi dolayısıyla imzalanan sözleĢmenin 18‘inci maddesinin (b) fıkrası uyarınca artırılan iĢ miktarının da yüklenici ġirketçe yapılmasını uygun gören 4.4.2001 günlü Yönetim Kurulu kararıdır. Vergi Mahkemesinin ısrar kararından anlaĢıldığı üzere; adı geçen Genel Müdürlükçe, bu karar ihale kararı gibi nitelendirilerek, yüklenicinin istihkakından karar pulu bedeli kesintisi yapılmıĢtır; davacı tarafından kendisine geri verilmesi istenilen meblağ, bu karar pulu karĢılığı miktardır. BaĢka anlatımla; her iki olayda vergiyi doğuran olay, ihale makamının tek yanlı iradesiyle oluĢan ihale kararı ya da öyle nitelendirilen yönetim kurulu kararıdır. Vergi Dava Daireleri Kurulunun yukarıda yazılı, 27/04/2007 tarih ve E:2006/419,K:2007/138; 25/05/2007 tarih ve E:2007/13,K:2007/167 ve 09/11/2007 tarih ve E:2007/153, K.2007/460 sayılı kararları ile DanıĢtay Yedinci Dairesinin 06/02/2006 tarih ve E: 2003/1573, K:2006/366 ve 22/03/2007 tarih ve E:2004/2148,K:2007/1468 sayılı kararlarında da vergiyi doğuran olay, ihale kararı veya ihale kararı niteliğinde kabul edilen yönetim kurulu kararıdır. 2) Bu kararlardan, yalnızca, DanıĢtay Yedinci Dairesinin 06/02/2006 tarih ve E: 2003/1573, K:2006/366 sayılı kararıyla ilgili dava, doğrudan, yani ihale makamınca istihkak ödemesi yapılırken kesilen ve Vergi Dairesine ihtirazi kayıt konulmaksızın beyan edilip tahakkuk ettirildikten sonra, ödenen damga vergisinin geri verilmesi talebiyle, yüklenici ġirket tarafından ilgili Vergi Dairesi Müdürlüğüne karĢı açılmıĢ; diğerleri ise, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 122 ve 124 üncü maddelerinde öngörülen düzeltme ve Ģikayet baĢvurularıyla ilgili idari baĢvuru yolları izlenerek, son aĢamada tesis edilen iĢleme karĢı açılmıĢlardır. 3) DanıĢtay Yedinci Dairesinin tüm kararlarında, ihale kararı dolayısıyla doğan damga vergisinin mükellefinin, kararı alan ve imzalayan ihale makamı olduğu; yüklenici durumunda bulunan davacı Ģirketlerin, ne mükellef, ne de verginin sorumlusu sıfatını taĢıdığı; dolayısıyla, mükellefi tarafından, ihtirazi kayıt konulmaksızın beyan edilip ödenen vergiye ait tahakkuk iĢlemine karĢı vergi mahkemesinde idari dava açma hakkının bulunmadığı; davanın, bu nedenle, incelenmeksizin reddedilmesi gerektiği gerekçesine dayanılarak, vergi mahkemesi kararları bozulmuĢ bulunmasına karĢın; Vergi Dava Daireleri Kurulunun kararlarında, bu gerekçeye değinilmeksizin, DanıĢtay Yedinci Dairesinin kararlarında bozma gerekçesi olarak, vergi mahkemesinin davada görevsiz olmasına dayanıldığı kabul edilmiĢ ve ısrar kararı, 2576 sayılı Kanunun vergi mahkemelerinin görevleri ile ilgili 6‘ncı maddesine gönderme yapılarak, onanmıĢtır. Oysa; DanıĢtay Yedinci Dairesinin kararlarında, davanın adli yargı yerinde açılması gerektiğinden ve vergi mahkemesinin görevsizliğinden değil, davacının hukuka aykırılığını iddia ettiği vergilendirme iĢlemine karĢı dava açma hakkının olmadığından söz edilmektedir. DanıĢtay Yedinci Dairesi, kararlarında, adli yargı yerinden, davacının, istihkak ödemesinden haksız kesinti yapan ihale makamına karĢı sebepsiz zenginleĢme ya da rücu davası açmayı tercih etmesi halinde gitmesi gereken yer olarak söz etmiĢtir; yoksa, Vergi Mahkemesinin davayı görevsizlik nedeniyle reddetmesi gerektiğini vurgulamak için değil. Nitekim; Daire, vergi dairesine ve vergilendirme iĢlemine karĢı değil de, istihkak ödemesini ve bu ödemeden damga vergisi kesintisini yapan Milli Eğitim Bakanlığına karĢı yüklenici firma tarafından açılan baĢka bir davada, vergi mahkemesince, davanın adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle, verilen görevsizlik kararını, 03/10/2007 tarih ve E:2005/2524, K:2007/3922 sayılı kararıyla, bu nedenle onamıĢtır. 4) 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1‘inci maddesinin ikinci fıkrasına göre, damga vergisinde vergiyi doğuran olay, herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan bir belgenin imzalanması veya imza yerine geçecek bir iĢaret konulmak suretiyle düzenlenmesidir. Aynı Kanunun 3‘üncü maddesine göre de, bu verginin mükellefi, kağıtları imza edenlerdir. 5) Ġhale kararında, yalnızca ihale makamının imzası olduğundan, bu karardan doğan damga vergisinin mükellefi, ihale makamıdır. Bu karara dayanılarak yapılacak ihale sonunda ihale üzerinde kalan yüklenicinin, vergi mahkemesi kararlarında gerekçe yapılanın aksine, ihale kararından doğan damga vergisinden dolayı mükellef sıfatı yoktur. Oysa, sözleĢmeler (protokoller sözleĢme niteliğindedir) ihale makamı ile ihale üzerinde kalan yüklenicinin karĢılıklı imzalarıyla oluĢtuğundan; sözleĢmelerden doğan damga vergisinin mükellefi, hem ihale makamı, hem de yüklenicilerdir. Yani; ihale kararı dolayısıyla damga vergisinin mükellefi olmayan yüklenici, imzaladığı sözleĢme dolayısıyla damga vergisinin mükellefidir. DanıĢtay Yedinci Dairesinin, 28/04/2005 tarih ve E: 2002/785,K:2005/829; 22/03/2007 tarih ve E: 2005/3691, K;2007/1459; 22/03/2007 tarih ve E:2006/1195, K:2007/1461; 08/05/2007 tarih ve E: 2004/2876, K: 2007/2198; 27/11/2007 tarih ve E:2005/3644, K:2007/4905 sayılı kararları ile Vergi Dava Daireleri Kurulunun, 09/11/2007 tarih ve E:2007/113, K:2007/468 ve 30/11/2007 tarih ve E:2007/184, K:2007/461 sayılı kararlarında vergiyi doğuran olay, ya ihale sonunda taraflarca imzalanan sözleĢme ya da sözleĢmeyle birlikte ihale kararıdır. 6) Damga Vergisi Kanununun 24‘üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre de, birden fazla kiĢi tarafından imza edilen kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenler müteselsilen sorumludurlar. Bunun anlamı, sözleĢmelerden doğan damga vergisinin imza sahiplerinden biri tarafından ödenmiĢ olmasının, Vergi Ġdaresi yönünden yeterli olacağı; verginin ödenmemesi halinde, Vergi Ġdaresinin, imza sahiplerinin birini veya tümünü takip edebileceği ve verginin imza sahiplerinden biri tarafından ödenmesi halinde, diğer imza sahiplerine rücu hakkını kullanabileceğidir. UyuĢmazlık mahkemesi kararlarına göre, rücu iliĢkisi, bir Özel Hukuk iliĢkisidir ve, uyuĢmazlık halinde, adli yargı yerlerinde açılacak rücu davalarına konu edilmesi gerekmektedir (Uy.Mh. Hk.Bl., 15.4.1985 gün ve E:1985/3, K: 1985/9, RG: 25.6.1985 18792). 7) Damga Vergisi Kanununun 3‘üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre; resmi dairelerin damga vergisinin mükellefi olması durumunda, bunlara düĢen damga vergisinin kiĢiler tarafından ödenmesi gerekmektedir. Ancak; aynı Kanunun 8‘inci maddesinin olaylar tarihinde yürürlükte bulunan Ģeklinde, resmi daireler, genel ve katma bütçeli idarelerle il özel idareleri, belediyeler ve köyler olarak sayılmıĢtır. Ġçtihatların birleĢtirilmesi isteminde bulunanın baĢvuru dilekçesinde tarih ve sayıları verilen kararlara konu uyuĢmazlıklara taraf olan Türk Telekomünikasyon A.ġ ile Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Genel Müdürlüğü ve diğer kararların bazılarında istihkak ödemesini yapmıĢ görünen bankalar, bu sayılanlardan olmadıkları için, damga vergisi uygulamasında resmi daire sayılamazlar. Dolayısıyla; bu kuruluĢlar, yine vergi mahkemesi kararlarında söylenenin aksine, ister ihale kararı, isterse sözleĢmeden kaynaklanıyor olsun, imzalarıyla doğan damga vergisinin, sorumlusu değil, mükellefidirler ve bu mükellefiyetten doğan vergiyi bizzat ödemek zorundadırlar. 8) Damga Vergisi Kanununun 15‘inci maddesinin olaylar tarihinde yürürlükte bulunan Ģekline göre; damga vergisinin ödenmesi, kağıtlara pul yapıĢtırılması, bu Kanunda gösterilen hallerde basılı damga konulması, makbuz verilmesi ve istihkaktan kesinti yapılması Ģekillerinden biriyle olmaktadır. 5281 sayılı Kanunla 1.1.2005 gününden geçerli olmak üzere yapılan değiĢiklikle, pul yapıĢtırma yöntemi kaldırılmıĢtır. 9) 488 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi, damga vergisinin istihkaktan kesinti yapılmak suretiyle ödenmesine iliĢkin yöntemi düzenlemektedir. Bu madde uyarınca istihkaktan kesilmesi gereken damga vergisi, ihale kararı veya sözleĢme üzerinden hesaplanan damga vergisi değil, maddede yazılı idare, kuruluĢ, müessese ve benzeri teĢekküllerin taahhüt ettikleri istihkak ödemelerinde ödemenin yapıldığını belli etmek amacıyla kullandıkları makbuz ve makbuz yerine geçen kağıtların vergileridir. Ayrıca, maddenin son fıkrasına göre; damga vergisinin istihkaktan kesinti suretiyle ödenebilmesi için, Maliye Bakanlığınca, istihkak ödemesi yapan kuruluĢa bu konuda yetki verilmiĢ olması da gerekmektedir. DanıĢtay Yedinci Dairesinin, 12/10/2006 tarih ve E:2005/2899,K. 2006/3017; 22/03/2007 tarih ve E:2005/319, K:2007/1463; 22/03/2007 tarih ve E: 2006/2290, K:2007/1468 ve 29/05/2007 tarih ve E:2006/4831, K:2007/2551 sayılı kararlarında, damga vergisini doğuran olay, istihkak ödemesi için düzenlenen makbuz veya makbuz yerine geçen ödeme belgeleridir. Bu sayılanlar dıĢındaki kararların ilgili olduğu uyuĢmazlıklarda davacıların kendilerine ödenmesini istedikleri vergi tutarları, ihale kararının veya ihale kararı gibi nitelendirilen yönetim kurulu kararının vergileridir; ihale sonucu düzenlenen sözleĢmeye göre yüklenicinin hak kazandığı istihkakın ödenmesi dolayısıyla düzenlenen makbuzun veya makbuz yerine geçen kağıdın vergisi değildir. Dahası, ne Türk Telekomünikasyon Anonim ġirketi ne Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Genel Müdürlüğü, ne de kimi davalarda istihkak ödemesi yapmıĢ görünen bankalar, istihkaklardan kesinti yapmak üzere, Maliye Bakanlığınca yetkilendirilmiĢtir. DanıĢtay Yedinci Dairesi de, salt bu nedenle; yani kesintinin kanuna uygun olmaması sebebiyle, istihkaklarından makbuz üzerinden alınması gereken damga vergisi kesilen davacıların, dava açma hakları olmadığı sonucuna varmıĢtır. Dairenin bu kararlarıyla çeliĢen Vergi Dava Daireleri Kurulu kararına rastlanmamıĢtır. Dolayısıyla; olaylarda, ihale makamı ve sözleĢmenin tarafı olan kuruluĢ tarafından davacılara ödenen istihkaklardan yapılan kesinti, anılan Kanunun 19‘uncu maddesi anlamında yapılan kesinti değildir. Bu tür bir kesinti, istihkak ödemesi yapan kuruluĢun, hakim durumunu kullanarak, hakkı ve yetkisi olmadığı halde, yapmıĢ olduğu hukuk dıĢı bir kesintidir ve Ġdare Hukuku anlamında, fiili yol; Özel Hukuk anlamında ise, haksız fiil oluĢturmaktadır. 10) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 377 nci maddesinin birinci fıkrasında, mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karĢı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri söylenerek, tarh ve tarhı da içeren tahakkuk iĢlemlerine karĢı vergi mahkemesinde dava açma yetkisinin mükelleflere ait olduğu vurgulanmıĢtır. Aynı Kanunun 8 inci maddesinde de, mükellef, vergi kanunlarına göre kendilerine vergi borcu terettüp eden (düĢen) gerçek ve tüzel kiĢi olarak tanımlandıktan sonra; mükellef tabirinin, verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karĢı muhatap olan kiĢi olarak tanımlanan, vergi sorumlularına da Ģamil olduğu belirtilmiĢtir. Bu iki düzenleme, bize, verginin mükellefi ve vergiyi kaynakta kesip vergi dairesine ödemek durumunda olan sorumlular dıĢındaki kiĢi ve kuruluĢların, mükellefi veya sorumlusu olmadıkları vergilendirme iĢlemlerine karĢı vergi mahkemesinde dava açma yetkilerinin olmadığını göstermektedir. 11) Aynı Kanunun 378 inci maddesinin ikinci fıkrasında da; mükelleflerin, beyan ettikleri vergilere karĢı, bu Kanunun vergi hatalarıyla ilgili hükümleri saklı olmak üzere, dava açamayacakları söylenmiĢtir. Dolayısıyla; istihkaklardan haksız da olsa kesilerek, vergi dairesine ihtirazi kayıt konulmaksızın beyan edilip ödenen verginin, ne bu vergiyi kendi adına beyan eden ihale makamı, ne de baĢka biri tarafından idari davaya konu edilmesi olanaklıdır. 12) Aynı Kanunun 122 nci maddesinde de, vergilendirme iĢlemlerinde, 116-118‘inci maddelerde tanımlanan anlamda vergi hatası bulunması halinde, bu hataların düzeltilmesinin, mükelleflerce istenilebileceği öngörülmüĢtür. Yani, mükellef veya haklarında mükelleflerle ilgili hükümler uygulanan sorumlu sıfatını taĢımayanların, vergi hatalarının düzeltilmesi istemiyle, Vergi Ġdaresine, baĢvuru hakları bulunmamaktadır. 13) Aynı Kanunun 378 inci maddesinde, vergi mahkemesinde dava açılabilmesi için, diğer hallerden ayrı olarak, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmıĢ olması koĢulu aranmıĢ; 2577 sayılı Ġdari Yargılama Usulü Kanununun 7 nci maddesinin 2 nci fıkrasının (b) bendinde de, bu hallerde idari dava açma süresi, anılan ödemenin yapıldığı tarihi izleyen günden baĢlatılmıĢtır. Bu iki ayrı Kanunun iki ayrı maddesinde sözü edilen tevkif yoluyla alınan vergi; damga vergisi bakımından, Damga Vergisi Kanununun 19‘uncu maddesine; gelir vergisi bakımından da, Gelir Vergisi Kanununun 94‘üncü maddesine uygun olarak istihkak ödemelerinden kesilen vergiyi ifade etmektedir. Dolayısıyla; bu maddelerde verilmeyen yetkiye dayanılarak istihkaklardan yapılan kesinti, anılan maddelerde sözü edilen tevkif yoluyla alınan vergi sayılamaz ve bu kesintiler dolayısıyla, bu maddelerin hükümlerinden yararlanılamaz. 14) Ġhale makamının resmi daire olması (18.2.2008 gün ve E:2005/4811, K:2008/1041) ve damga vergisinin, Noterlik Kanununun 118‘inci maddesine göre, noterlerce tahsil edilmesi (5.6.2007 gün ve E:2004/3911, K:2007/2609 - DanıĢtay Dokuzuncu Dairesiyle müĢterek- ; 3.11.2010 gün ve E: 2009/2718, K:2010/5109) halleriyle sınırlı olarak, DanıĢtay Yedinci Dairesince, daha sonra içtihat değiĢikliği yapılarak, yüklenicilerin dava hakkı kabul edilmiĢ ve bu konudaki kararlar istikrarlı hale gelmiĢ bulunduğundan; anılan Dairenin, Ġzmir BüyükĢehir Belediyesi BaĢkanlığının ihale makamı olduğu dava ile ilgili olarak verdiği, 27/04/2007 tarih ve E:2006/419, K:2007/138 sayılı kararı ile; sözleĢmenin noterde onaylanması sırasında, noter tarafından tahsil edilen damga vergisinden doğan uyuĢmazlıkla ilgili olarak vermiĢ olduğu, 19/04/2010 tarih ve E:2008/7228, K: 2010/1855 sayılı kararının, birleĢtirilecek aykırı içtihatlar kapsamından çıkarılması gereklidir. III) Değerlendirme Bir önceki baĢlık altında maddi olaylar ve hukuki durumlarla ilgili olarak yapmıĢ bulunduğumuz saptamalardan sonra, içtihatların birleĢtirilmesini gerektirecek nitelikte aykırılık taĢıyıp taĢımadıklarının ve varsa, aykırılığın hangi yönde birleĢtirilmesi gerektiğinin değerlendirilmesinin usul ve esas yönlerinden yapılması gerekmektedir. A) Usul yönünden Ġçtihatların birleĢtirilmesi talebiyle yapılan baĢvuruya ait dilekçede sözü edilen iki karar arasında, içtihatların birleĢtirilmesini gerektirecek nitelikte aykırılığın bulunduğundan söz edilebilmesi için, bu iki kararla çözüme kavuĢturulan uyuĢmazlıkların kaynaklandıkları maddi olaylar arasında benzerlik ve uyuĢmazlığın çözümünde uygulanan hukuk kurallarında da ayniyet bulunması gerekmektedir. Yukarıda, (II) nolu baĢlık altında açıklandığı üzere, baĢvuru dilekçesinde yazılı kararlardan ilkinde; damga vergisi, ihale kararından; ikincisinde ise, ihale kararı olarak nitelendirilen yönetim kurulu kararından doğmuĢ bulunmaktadır. Yani; her iki uyuĢmazlıkta da vergiyi doğuran olay, ihale kararıdır. Dolayısıyla, uyuĢmazlıkların kaynaklandığı maddi olay yönünden bir sorun gözükmemektedir. Buna karĢılık; yukarıda, aynı baĢlığın 3‘üncü maddesinde ortaya konulduğu üzere, baĢvuru dilekçesinde verilen DanıĢtay Yedinci Dairesinin kararıyla çeliĢtiği iddia olunan, Vergi Dava Daireleri Kurulu kararı, DanıĢtay Yedinci Dairesinin uyuĢmazlığın çözümünde kullandığı, dava konusu vergilendirme iĢlemiyle davacı arasında Vergi Usul Kanununun aradığı Ģekilde bir iliĢkinin bulunmadığı yolundaki, hukuka aykırılık nedenine değil, anılan kararda dayanılmayan görevsizlik nedeni irdelenerek ve bu nedenin yerinde olmadığı gerekçesiyle verilmiĢ bulunmaktadır. Kararda, 2576 sayılı Kanunun vergi mahkemelerinin görevlerini düzenleyen 6‘ncı maddesine gönderme yapılmıĢ ve ―…, mahkemenin görevinde olmadığından incelenmeksizin reddi gerekeceği gerekçesiyle bozulmuĢ olup,…‖ ibaresinin kullanılmıĢ olması, Kurulun DanıĢtay Yedinci Dairesinin kararını nasıl anlayıp nitelendirdiğini açıkça ortaya koymaktadır. Yine; yukarıda, aynı baĢlığın aynı maddesinde söylenildiği üzere, Kurul‘un diğer kararlarında da, durum farklı değildir. DanıĢtay Yedinci Dairesinin kararı, Ġdari Yargılama Usulü Kanununun 14‘üncü maddesinin 3‘üncü fıkrasının ―c‖ bendi, yani ehliyet yönünden yapılan inceleme sonucu verilmiĢ karar niteliğinde olmasına karĢın; Vergi Dava Daireleri Kurulu‘nun kararı, aynı fıkranın ―a‖ bendi, yani davaya bakan mahkemenin görevi yönünden yapılmıĢ inceleme sonunda verilmiĢ karar niteliğindedir. Bu bakımdan; ortada, aynı hukuki duruma, aynı hukuk kuralı uygulanarak farklı çözümler getiren iki ayrı karar bulunmadığından, aykırı içtihatlardan; dolayısıyla, içtihatların birleĢtirilmesi gereğinden söz edilmesi, usul yönünden olanaklı değildir. Ġstemin, esasa girilmeksizin, bu yönden reddi gerekmektedir. B) Esas yönünden Usul yönünden reddedilmesi gereken içtihatların birleĢtirilmesi konusundaki istemin esasının incelenmesine, her ne kadar, gerek bulunmamakta ise de; Vergi Dava Daireleri Kurulunun kararlarında, DanıĢtay Yedinci Dairesinin bozma kararına direnen Vergi Mahkemesinin bu konudaki kararının onanmıĢ olmasından hareketle, davacının, olaydaki vergilendirme iĢlemine karĢı vergi mahkemesinde dava açabileceğinin zımnen (kapalı biçimde) de olsa, kabul edildiği ve bu nedenle, iki karar arasında çeliĢki doğduğu söylenecek olursa, o takdirde, esas hakkında da görüĢümüzün bildirilmesi gereği doğmaktadır. 1) Vergi Usul Kanununun ―Vergiyi Doğuran Olay‖ baĢlıklı 19‘uncu maddesinde, vergi alacağının, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı açıklanmıĢtır. Maddenin, vergiyi doğuran olay olarak nitelendirdiği bu olay ve hukuki durumun tamamı, istisnai nitelikteki Kamu Hukuku iĢlemleri hariç, bir özel hukuk iĢlemi veya durumudur. Bu, gelir vergisinde, katma değer vergisinde, özel tüketim vergisinde olduğu gibi, damga vergisinde de böyledir. Bu hukuki iĢlem veya durumdan iki tür hukuki iliĢki doğar. Bu iliĢkilerden ilki, söz konusu durum ya da iliĢkiden doğan verginin mükellefi (sorumlusu da olabilir) ile Vergi Ġdaresi arasında; diğeri de, hukuki durum veya iĢlemin iki tarafı arasında kurulur. Verginin mükellefi ile Vergi Ġdaresi arasında kurulan iliĢki, Vergi Hukukundan kaynaklanan bir kamu hukuku iliĢkisidir. Bu iliĢkiden doğan uyuĢmazlıkların çözüm yeri de, Ġdari Yargı Düzenine mensup vergi mahkemeleridir. Vergiyi doğuran özel hukuk durumu veya iĢleminin iki tarafı arasında kurulan iliĢki ise, bir özel hukuk iliĢkisidir ve bu iliĢkiden kaynaklanan uyuĢmazlıkların çözüm yeri, Adli Yargı Düzenine mensup mahkemelerdir. ġimdi; baĢvuru dilekçesinde aykırılıkları iddia edilen kararlara konu olaylarda kurulan iliĢkilere bakalım: Her iki olayda da, damga vergisi, ihale kararından veya ihale kararı olarak nitelendirilen yönetim kurulu kararından doğmaktadır. Ġhale kararı, bir Kamu Hukuku iĢlemidir ve ikinci tarafı yoktur. Yukarıda, (II) numaralı baĢlığın 5‘inci maddesinde açıklandığı üzere, ihale kararından doğan damga vergisinin mükellefi, ihale makamıdır. Olaylarda ihale makamları resmi daire olmadıklarından, bu kararlardan doğan vergileri, bizzat, beyan edip, ödemek zorundadırlar (II numaralı baĢlık md.7). Beyanlar ihtirazi kayıt konulmaksızın yapıldığından, ihale makamlarının, beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen damga vergilerini, vergi mahkemesi önünde idari davaya konu etmelerine de yasal olanak yoktur. Bu vergilerde yapılmıĢ olan vergi hatalarının düzeltilmesi konusunda ise, verginin mükellefi sıfatını taĢıyan bu idarelerce, Vergi Usul Kanununun 122 ve 124‘üncü maddelerinde öngörülen idari baĢvuru yollarına gidilmesi ve bu baĢvuruların sonuncusunda tesis edilen iĢleme karĢı idari dava açılması olanaklıdır (II numaralı baĢlık, md.12). Dolayısıyla; bizi ilgilendiren davalardaki vergiyi doğuran olaylar sebebiyle, vergi hukuku (kamu hukuku) iliĢkisi, ihale makamı ile Vergi Ġdaresi arasında kurulmuĢtur. Yani, bu iliĢkilerde, üzerinde ihale kalan yüklenicilerin yeri yoktur (II numaralı baĢlık, md.11). BaĢka anlatımla; olaylarda, ihale kararlarından doğan damga vergileri dolayısıyla, ihale üzerinde kalan kiĢi ve kuruluĢlar ile Vergi Ġdaresi arasında Vergi Hukuku iliĢkisinin kurulması olanaklı değildir. Bunun sonucu olarak da, bu kiĢi ve kuruluĢlarla Vergi Ġdaresi arasında, çözümü vergi mahkemesinin görevine girecek nitelikli bir idari uyuĢmazlığın (vergi uyuĢmazlığının) doğmasına da imkan yoktur. Dahası; bu kiĢi ve kuruluĢlar, verginin mükellefi ve sorumlusu sıfatını taĢımadıklarından (II numaralı baĢlık, md.7,12), Vergi Usul Kanununun 122 ve 124‘üncü maddelerinde öngörülen idari baĢvuru yolları olan düzeltme ve Ģikayet baĢvurularında da bulunma ve verilecek cevaba göre vergi mahkemesinde idari dava açma olanağına da sahip değildirler. Dava açabilmenin ön koĢulunun dava açma hakkı olduğu (buna dava açma ehliyeti de diyebiliriz), Usul Hukukunun en önemli kuralıdır. Dava açma hakkı olmaksızın açılan davalar hakkında yapılması gereken iĢlemler, Adli Yargıda, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununda (Yeni, Hukuk Muhakemeleri Kanunu); Ġdari Yargıda da, 2577 sayılı Ġdari Yargılama Usulü Kanununun 15‘inci maddesinde gösterilmiĢtir. Bu hukuksal durum, yalnızca, ihale kararlarından doğan damga vergileri dolayısıyla değil; ihale sonucunda yapılan sözleĢmeden doğan ve ihale makamlarınca beyan edilip ödenen damga vergileri dolayısıyla da söz konusudur. Zira; bu halde de, yüklenici, beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen damga vergisi dolayısıyla, ne tahakkuk iĢleminin, ne de Vergi Dairesinin muhatabıdır. 2) Ġhale makamınca, Vergi Dairesine ödenen verginin, yüklenicinin istihkakından kesilmiĢ olmasının yaratacağı hukuki sorun ve çözümüne gelince: a) Yukarıda, (II) numaralı baĢlığın 9‘uncu maddesinde açıklandığı üzere; olaylarda, ihale makamlarınca, davacıların istihkaklarından yapılan kesinti, konusu ve kesinti yapanın yetkisi bakımından, Damga Vergisi Kanununun 19‘uncu maddesine uygun bir kesinti değildir. Dolayısıyla, bu tür bir kesintinin damga vergisi kesintisi olarak nitelendirilmesine ve Vergi Usul Kanununun 377‘nci maddesinde tanınan haktan yararlanılarak, Ġdari Yargılama Usulü Kanununun 7‘nci maddesinin 2‘nci fıkrasının (b) bendi uyarınca vergi mahkemesinde açılacak idari davaya konu edilmesine, hukuken olanak yoktur (II numaralı baĢlık, md.13). Bu Ģekilde gerçekleĢtirilen kesinti, yüklenicinin istihkakının, bir bölümüne, ödeme yapınca, haksız olarak el konulması suretiyle, noksan ödenmesinden baĢka bir nitelik taĢımamaktadır. Dolayısıyla; çözümü, Adli Yargı Düzenine dahil yargı yerlerine ait olan bir istihkak uyuĢmazlığına kaynaklık etmektedir. b) Her ne kadar, davalarda, davacıların istihkakından kesilen paranın, ihale makamının beyan ettiği damga vergisinin ödenmesinde kullanıldığı; kendilerine geri verilmesi gerektiği ileri sürülmüĢ ve bu iddiaya vergi mahkemelerince itibar edilerek davalar hakkında karar verilmiĢse de; nama değil hamiline yazılı bir değer olan (istihkaktan kesilen) paranın ihale makamı tarafından Vergi Ġdaresine ödenen para ile aynı olduğundan bahisle, Vergi Ġdaresine ödenen para üzerinde mülkiyet hakkı iddia edilmesi, herhangi bir hukuk kuralı ile bağdaĢabilir nitelikte değildir. Kaldı ki; böyle bir iddia, yalnızca, çözümü, yine Adli Yargının görev alanına giren mülkiyet uyuĢmazlığına yol açmaktan baĢka bir etkiye sahip olamaz. c- Bu bakımlardan; ortada, yükleniciler yönünden bir damga vergisi uyuĢmazlığı değil, ihale makamı ile yüklenici arasında sözleĢme ile kurulan özel hukuk iliĢkisinin gereklerinden olan istihkak ödemesi taahhüdünün noksan yerine getirilmesinden kaynaklanan bir özel hukuk uyuĢmazlığı vardır. Dolayısıyla; yüklenicilerce, bu özel hukuk uyuĢmazlığının, ihale makamları hasım mevkiine konularak, adli yargı yerinde açılacak davalara konu edilmesi yerine; anılan uyuĢmazlığın tarafı olmayan vergi idareleri hasım gösterilmek suretiyle muhatabı olmadıkları vergilendirme iĢlemlerine karĢı vergi mahkemelerinde açılan davaların, DanıĢtay Yedinci Dairesince, bu nedenle incelenmeksizin reddi gerekeceği yolunda verilen kararlar, ihale mevzuatı ile kurulan iliĢkilerin hukuki niteliklerine, Vergi Usul Kanunu, Ġdari Yargılama Usulü Kanunu ve Damga Vergisi Kanunu ile yaratılan hukuki duruma ve Türk Yargı Düzeninde, Anayasa ile güvence altına alınan, Adli - Ġdari Yargı Ayrılığı Ġlkesine uygun bulunmaktadır. Açıklanan nedenlerle, içtihadın birleĢtirilmesi isteminin öncelikle usul yönünden incelenmeksizin reddine; Ġçtihatları BirleĢtirme Kurulunca istemin esasının karara bağlanmasının kabul edilmesi halinde ise, aykırı olduğu ileri sürülen içtihatların, DanıĢtay Yedinci Dairesinin 06/02/2006 tarih ve E:2003/1573, K:2006/366 sayılı kararı doğrultusunda birleĢtirilmesine karar verilmesi gerektiği düĢünülmektedir. III) KONU ĠLE ĠLGĠLĠ DÜZENLEMELER 2576 sayılı Bölge Ġdare Mahkemeleri, Ġdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin KuruluĢu ve Görevleri Hakkında Kanun Madde 6- Vergi mahkemeleri: a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere iliĢkin davaları, b) (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına iliĢkin davaları, c) Diğer kanunlarla verilen iĢleri, Çözümler. 2577 sayılı Ġdari Yargılama Usulü Kanunu Madde 2- 1. Ġdari dava türleri Ģunlardır: a) Ġdari iĢlemler hakkında yetki, Ģekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) Ġdari eylem ve iĢlemlerden dolayı kiĢisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz ĢartlaĢma ve sözleĢmelerinden doğan uyuĢmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleĢmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuĢmazlıklara iliĢkin davalar. ..... 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu Madde 1- Bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar Damga vergisine tabidir. Bu kanundaki kağıtlar terimi, yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir iĢaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri Ģeklinde oluĢturulan belgeleri ifade eder. ..... Madde 3- Damga Vergisinin mükellefi kağıtları imza edenlerdir. Resmi dairelerle kiĢiler arasındaki iĢlemlere ait kağıtların Damga Vergisini kiĢiler öder. ..... Madde 8- Bu kanunda yazılı resmi daireden maksat, genel ve özel bütçeli idarelerle, il özel idareleri, belediyeler ve köylerdir. Bu dairelere bağlı olup ayrı tüzel kiĢiliği bulunan iktisadi iĢletmeler resmi daire sayılmaz. Madde 15- Damga Vergisi makbuz karĢılığı, istihkaktan kesinti yapılması veya basılı damga konulması Ģekillerinden biriyle ödenir. Bu ödeme Ģekillerinin hangi iĢlemler için ne suretle uygulanacağını tespite Maliye Bakanlığı yetkilidir. Madde 24- Vergiye tabi kağıtların Damga Vergisinin ödenmemesinden veya noksan ödenmesinden dolayı alınması lazım gelen vergi ve cezadan, mükelleflere rücu hakkı olmak üzere, kağıtları ibraz edenler sorumludur. Birden fazla kiĢi tarafından imza edilen kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenler müteselsilen sorumludurlar. Bunlar arasında vergiden müstesna olanların bulunması Damga Vergisinin noksan ödenmesini gerektirmez. Damga Vergisinden muaf kuruluĢlarca kiĢilerin (1) sayılı tabloda yer alan iĢlemleriyle ilgili olarak düzenlenen ve sadece bu kurumların imzasını taĢıyan kağıtlara ait verginin tamamı kiĢiler tarafından ödenir. Ancak bu kağıtlara ait verginin hiç ödenmemesi veya noksan ödenmesi halinde vergi ve cezanın tamamından kiĢilerle birlikte kurumlar müteselsilen sorumludurlar. ..... 213 sayılı Vergi Usul Kanunu Madde 8- Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüb eden gerçek veya tüzel kiĢidir. Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karĢı muhatap olan kiĢidir. Vergi kanunları ile kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna mütaallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz. Bu kanunun müteakip maddelerinde geçen "mükellef" tabiri vergi sorumlularına da Ģamildir. ..... Madde 377- Mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karĢı vergi mahkemesinde dava açabilirler. ..... Madde 378- Vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiĢ olması; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmıĢ ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiĢ olması lazımdır. Mükellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahla