1 FİZİKSEL NEDENLERLE OLAN MESLEK HASTALIKLARI GÜRÜLTÜ: Ses sıvı ve katı cisimlerde moleküler titreşim esasına dayanan mekanik bir zorlamayı ifade eder. Havada ise ‘’ses küçük partiküllerin titreşimi sonucu çevre atmosferinde yükseliş ve düşüş biçiminde basınç salınımlarıdır ‘’. Atmosfer basıncındaki bu ani değişmeler yüksek ve düşük basınçlı bölgeler oluşturarak kaynaktan çevreye doğru yayılarak ses dalgaları meydana getirirler. Sesin 2 temel karakteristiği frekans ( pitch ) ve şiddet ( loudness ) dir. Frekans saniyedeki titreşim sayısıdır. Sesin yüksek mi, yoksa düşük mü olduğunu tanımlar. Herts olarak ölçülmektedir. İnsanlar genellikle 500 – 2000 Hz arası konuşur. İnsan kulağı ise 20 – 20000 Hz arasındaki sesleri duyar. Bu sınırın dışındaki sesler duyulmayabilir ancak zararlı etkileri sürmektedir. Bu seslerin düşük olanlarına infra ses, yüksek olanlarına ise ultra ses denmektedir. Kişide bulantı, huzursuzluk, baş ağrısı yapabilmektedir. İnfra sesler genellikle teknolojiye bağlı olarak ortaya çıkan seslerdir ve en sinsi toplumsal etkiler bu sesler için söz konusudur. Uçak, diğer taşıt araçlarında meydana gelmektedir. Sesin şiddeti ise kulak kepçesine ulaşan sesin şiddetini tanımlar. Desibel ( Db ) olarak ölçülür. Amplitüd olarak da tanımlanır. Sesin şiddeti aritmetiksel olarak artmaz. Desibel kulağın frekans sensivitesini esas alır. Fiziksel gürültü seviyesinin logaritmik ölçümüdür. Desibel ölçümü lineer bir birim değildir. 10 desibel 1 desibel sesin on katı şiddette bir değerdir. 20 desibel ise 100 katı şiddettedir. 40 desibellik bir değer ise 10000 kat bir değerdir. Kulak 0- 140 dB arası sesleri algılar. 120 dB değerinde kulakta rahatsızlık olur, 125 – 135 dB arası sesler belirgin ağrı sebebidir. 140 dB değerinde ise ağrı, kulak zarının yırtılması gibi etkiler ortaya çıkabilmektedir. Bu kulakta kalıcı zararların ortaya çıkması anlamına gelmektedir. Delici çekiçler 110 dB, öğütme atölyeleri 110 dB, havalı çekiçler ise 130 dB lik gürültü nedenidir. Yaşadığımız ortamı kirleten çok önemli etkenlerden biri de gürültüdür. İnsanları huzursuz eden, iletişimi güçleştiren, dinlenme imkanını kısıtlayan, sinir sistemini olumsuz etkileyen, iş verimini düşüren ve işitme sorunlarına yol açan önemli bir etkendir. Gelişen toplumlarda gürültünün neden olduğu etkilerin meslek hastalıkları arasında sayılmaya başlamasıyla birlikte gürültüyle ilgili ölçüm ve kayıt sistemleri de zorunlu hale gelmiştir. Perçinleme, çekiçleme gibi uygulamaların iş sağlığında yarattığı etkiler, bu gibi işyerlerinde kişilerin odiometrik olarak değerlendirilmesi ve izlenmesi gereğini ortaya çıkartmıştır. Gürültünün en olumsuz etkisi sağırlığa neden olabilmesidir. Gürültü nedenli sağırlıkların nedenlerinden biri yüksek frekanslı gürültüye maruz kalmaktır. Gürültünün sürekliliği de işitme sistemi üzerindeki olumsuz etki açısından önem taşır. İş yerinde sürekli olarak gürültüye maruz kalan bir kişi Mesleki Sağırlık ile karşılaşabilir. Mesleki sağırlıkta sürekli gürültü etkisine bağlı olarak kohlea denilen, kulaktaki bir bölümün harabiyeti söz konusudur. Genellikle etkinin kişi tarafından fark edilmesinden önce bu bölgede tahribat oluşmaya başlar. 80 desibelin altındaki seslerin gürültü nedenli sağırlık nedeni olamayacağı ancak 90 desibelin üzerindeki seslerin sağırlık yapabileceği ortaya konmuştur. Bu nedenle gürültülü 2 ortamlarda çalışanlarda koruyucu önlemlerin alınması gereği doğmaktadır. Bu amaçla çeşitli kulak tıkaçlarından yararlanılmaktadır. Günümüzde artık gürültünün sağırlığın yanı sıra değişik ruhsal ve sinir sistemi hastalıklarına da neden olabileceği belirlenmiştir. Sağırlık başlangıçta belirsiz ilerler. Daha sonra geri dönülmez bir özellik taşır. Şehir yaşamında gürültü tipleri sürekli geniş band gürültüsü ile sürekli dar band gürültüsünün bileşimi biçimindedir. Geniş band gürültüsü frekansı tüm frekans bandını kapsayacak biçimde yayılım gösterir. Dar band gürültüsünde ise gürültü belirli frekanslarda yoğunlaşır. Gürültünün seviyesinde zamana bağlı önemli değişiklikler olabilir. Bu tip gürültü kararsız gürültüdür ve 3 tipe ayrılır: 1-Dalgalı gürültü: Gözlem süresince gürültü düzeyinde belirgin değişikliklerin olduğu gürültü tipidir. 2-Kesikli gürültü: Gözlem süresince birden ortam gürültü düzeyinin üzerine çıkan ve bir saniyenin üzerinde sabit olarak devam eden, daha sonra ortam düzeyine dönen gürültü tipidir. Trafik gürültüsü, buzdolabı gürültüsü, ... 3-Darbe gürültü: Her biri 1 saniyenin altında süren anlık gürültülerdir. Çekiç ve perçin makinalarının çıkardığı gürültüler buna örnektir. Gürültünün kişi üzerine olumsuz etkileri: a) b) c) d) e) f) g) h) i) j) k) Kişileri huzursuz eder Sözel iletişimi engeller Çalışma etkinliğini azaltır, düşünmeyi azaltabilir Uykuda rahatsız eder, uykuya dalmayı güçleştirir İşitme duyusuna zarar verir Davranış bozukluklarına yol açabilir (sinirlilik, heyecan ) Karakter değişikliklerine yol açabilir. Eğilimi olanlarda sorunların ağırlaşmasına yol açabilir. Öğrenmeye olumsuz etkisi vardır Seslerin arasındaki nitelik farklılıklarının belirlenmesi güçleşir Problem çözme yeteneği azalır Aralıklı ve ani gürültü kişide ani adrenalin deşarjına neden olabilir. Bu da kalp atım hızını, solunum sayısını, kan basıncını arttırır. Sesin kişiler üzerindeki etkilerini dört faktör belirlemektedir: 1. Sesin şiddetinin artması oranında davranış üzerindeki etkisi artar 2. Sesin etkileme süresi uzadıkça etkisi daha belirgin hale gelir. Kişiler gürültüye kısa süre dayanabilirler. Ancak belirli süreden sonra etki belirgin olarak ortaya çıkar. 3. Gürültüyü önceden tahmin etme, beklenilmesi sesin etkisini azaltır (savunma mekanizmaları) Ani ve beklenilmeyen sesler kişilerin sinirlenmesine veya korkmasına sebep olur. 4. Kişilerin gürültüyü kontrol edebilmeleri, şiddetini azaltabilmeleri etkisini büyük oranda azaltır. Kontrol edilemeyen sesler kontrol edilebilenlere göre daha büyük etki yapar. 3 Bu olumsuz etkiler en belirgin olarak işitme organını etkiler ve akustik zedelenme ya da travma, geçici eşik kaybı ve kalıcı eşik kaybına neden olabilir. Başlangıçta etki işitme yorgunluğu olarak tanımlanır ve sesin şiddeti ve yoğunluğu arttıkça işitme yorgunluğu da artar. Endüstri ve teknoloji kaynaklı sesler giderek artış göstermektedir. Günümüzde hemen her iş kolunda sese maruziyet giderek önem kazanmaktadır. Makinelerin kullanıldığı işyerlerinde bu durumu göz ardı etme lüksümüz bulunmamaktadır. Gürültünün işitme sistemi üzerine etkileri: Gürültü nedenli işitme kayıpları temel olarak kohleanın duyusal epiteli üzerindeki tahribata bağlı olarak meydana gelir. En belirgin zedelenme ses enerjisinin elektrokimyasal tranduserleri olan kıl hücresi streosilialarındadır. Yaygın gürültü kaynakları ve seviyeleri: Gürültü seviyesi dB kaynak insan konuşması 140 siren …………………... 120 jet kalkışı ……………………. 110 perçin makinası kulağa bağırma 110 havalı çekiç kulağa bağıma 90 metro 60 cm den bağırma 70 otoban yüksek sesle konuşm 30 kütüphane fısıltı Darbeli gürültünün biyolojik etkisi sürekli gürültüden farklıdır. İç kulak akustik refleks nedeniyle sürekli gürültünün etkisinden korunur. Bu refleks 90 desibelin üzerindeki seslerde iç kulak kaslarının kasılmasına ve bunun sonucunda ses girişine direnmesine imkan vermektedir. Bu refleks sinirsel olarak yönlendirildiğinden başlangıcı 25-50 milisaniye gecikebilir. Yüksek şiddetteki ve ani gürültü akustik refleks oluşmadan önce kohleaya ulaşabilir. 140 desibellik ani bir darbe gürültüsü ani ve geri dönüşümsüz işitme kayıplarına neden olabilir. Gürültünün belli sürede ve belirli şiddette etkilemesinin ilk sonucu işitme eşiğinin yükselmesidir. Etkilenmeden sonra bu en yüksek seviyededir ve giderek azalır. Eğer gürültü hasar oluşturmak için yeterli süre ve şiddette etkilememişse işitme eşiğindeki değişim giderek normale döner. Bu geçici eşik kayması olarak tanımlanır ( temporary threshold shift – TTS ). Eğer yeterli şiddet ve sürede etkilenme olmuşsa bu defa kalıcı eşik kayması ortaya çıkar (permanent threshold shift – PTS ). Geçici eşik kayması, kalıcı eşik kaymasına benzediğinden odyometrik değerlendirme, zararlı gürültünün etkilemesinden 12- 24 saat sonra yapılmalıdır. Kalıcı eşik kaybında iç kulaktaki kıl hücreleri sayısında azalma olmaktadır. Kalıcı özellikteki işitme kaybı iç kulaktaki ses duyu hücrelerindeki kalıcı değişikliklerin sonucudur. Bunlar iç kulaktaki kıl hücrelerdir ve bunlardaki zarar geri dönüşümsüzdür. İşitme sinirindeki sinir hücrelerinde de tahribat söz konusu olabilmektedir. 4 Aynı şiddetteki düşük frekanslı sesler yüksek frekanslı seslere göre daha az tahribat yaparlar. İşitme kaybının oluşumunda önemli bireysel farklılıklar olabilmektedir. Endüstriyel gürültü genellikle 4 kHz spektrumunda işitme kaybına yol açar. Gürültünün neden olduğu işitme kaybı sadece kişilerin normal işitme düzeyindeki sesleri algılamalarını değil, aynı zamanda sesin algılanış biçimini de etkilemektedir. Kişiler işitme araçları aracılığıyla sesleri işitebilseler bile bunları anlama yetersizlikleri sürebilmektedir. Bu kişilerde ek olarak baş ağrısı, tinnitus gibi semptomlar da söz konusudur. Özellikle tinnitus yani çınlama sürekli ya da arada olsa bile yaşam kalitesi açısından çok önemlidir. Kronik gürültü işitme kaybından başka olarak birçok sorunlara da yol açabilmektedir. Gürültü etkisi altında kalındığında pek çok hipofiz hormonunun salgılandığı belirlenmiştir. Gürültünün vücut işlevleri üzerindeki etkisi otonom sinir sistemi tarafından yönlendirilmektedir. Kan basıncı üzerindeki etkisi genelde 80 dB altında olmamaktadır. Kısacası gürültü insan vücudunda stres sebebidir. Gürültü kontrolü: Gürültü kontrolünün ilk aşaması ses seviyesinin ölçümü ve gürültü dozimetreleri ile gürültünün frekans ve şiddetinin belirlenmesidir. Bundan sonra zaman ağırlıklı ortam ayarının yapılması gerekir. 90 dB in üzerindeki her ek 5 dB lik değerde izin verilen etkilenim süresinin yarıya indirilmesi gerekmektedir. Ses emici ve titreşimi azaltıcı bazı önlemlerle gürültünün azaltılmasına çalışılmalıdır. İş yerlerinde kişisel koruyucularla yapılan gürültü önleyici çabaların yanı sıra gürültünün kaynakta azaltılmasına yönelik önlemler alınmalıdır. Gürültü kontrolü 3 aşamada yapılır: 1 – kaynakta kontrol: Makinelerin sesini maskeleyen ve azaltan teknolojik müdahaleler iş yerinde gürültünün azaltılmasına yönelik uygulamalarda 1. Sıradadır. 2 – etkilenecek kişilerin korunması ( alıcıda kontrol ): Dış kulak yoluna konulan poliüretan tıkaçlar düşük frekanslarda 25 dB, yüksek frekanslarda 40 dB kadar ses şiddetinde azalma sağlar. Kişisel korumada en etkili yöntem kulaklıktır. Bunlar da düşük frekanslarda 30, yüksek frekanslarda 50 desibel azalma sağlar. Ancak kulaklıkların gürültüyü önleme derecelerinde önemli farklılıklar vardır. Kullanılan malzeme önemli bir etkendir, ayrıca kulak kepçesini de içine alan kulaklıklar daha iyi korunma sağlar. 3 – çevrede kontrol: Çevrede kontrolde en önemli adım kişilerde gürültü bilincinin yaratılmasıdır. Yaşadığımız çevrede dış gürültü kaynaklarının etkilerini en aza indirmek amacıyla yapılabilecek düzenlemeleri içerir. Trafik ve şehir gürültüsü bu başlık altında değerlendirilmektedir. 5 Fiziksel etki: Gürültülü ortamlarda çalışanlar için işitmeye zarar verecek kritik gürültü düzeyi 87 desibelden başlar. Bundan sonra yüksek gürültü düzeylerinde tehlike hızla artar. Ani sesler sürekli gürültüden daha zararlıdır. 85 - 90 desibel şiddetindeki gürültü uzun süreli etkilemede bazı kişiler için tehlikeli olur. 85 dB şiddetindeki gürültünün tehlikeli olmadığı kabul edilir. 80 dB den az gürültü ise işitmeye zarar vermez. Gürültülü ortamlarda çalışanlar için işe giriş muayenelerinde ve periyodik muayenelerde odiometrik değerlendirme büyük önem taşımaktadır. S.S. sağlık işlemleri tüzüğü ekli liste: Kod E-3: gürültü sonucu işitme kaybı: Maruziyet süresi: gürültü zararlarının meslek hastalığı sayılabilmesi için gürültülü işte en az 2 yıl, gürültü şiddeti sürekli olarak 85 desibelin üzerinde olan işlerde en az 30 gün çalışılmış olması gereklidir Yükümlülük süresi: 6 ay Kesin meslek hastalığı tanısı için: -bilateral eşik odyogramı yapılmalıdır. Değerlendirmede 40 yaşınsan sonraki her yaş için yarım desibellik düşme fizyolojik azalma olarak hesaplanmalıdır. -odyometri konuşma ve ses odyometrisi olarak yapılmalıdır, fısıltı sesi ile yapılan odyometrinin değeri yoktur. İş yerinde sağlığa zarar verecek derecede gürültü bulunduğu saptanmalıdır -varsa işe girişte ve periyodik muayenelerde çekilmiş odyogramlardan yararlanılmalıdır. -işitme zararına yol açan travmatik, toksik, medikamentöz ve dejeneratif diğer etken ve nedenler giderilmelidir. Bu esaslara göre kesinleşen tanının meslekte kazanma gücü oranını ne derece azaltacağı ( maluliyet derecesi ) S.S. Sağlık İşlemleri Tüzüğü 5 – 7. Maddesindeki esaslara ve hesaplama yöntemlerine göre, Tüzüğe ekli A cetveli, liste 3 de belirtilmiş arıza ağırlık ölçüleri ve buradaki diğer esaslara göre hesaplanır. Bu işlemler için Meslek Hastalıkları Hastaneleri yetkili ve görevlidir. TİTREŞİM ( VİBRASYON ) Vibrasyon özellikle el araçları kullananlarda travma nedeni olabilir. Bundan başka denge kaybı, bulantı, raynoud fenomeni, karpal tünel sendromu, beyaz parmak gibi durmlara yol açabilir. Genel 6 olarak el – kol vibrasyon sendromu ( hand-arm vibration syndrome, HAVS ) olarak adlandırılan sorunlara yol açar, Titreşim frekans olarak herts, şiddet olarak da m/sn2 ile ölçülür. 2013 tarihli ‘’çalışanların titreşimle ilgili risklerden korunmalarına dair yönetmelik ‘’ de 8 saatlik bir vardiyada el-kol titreşimi için günlük maruziyet sınır değeri 5,0 m/sn2, bütün vücut titreşimi için günlük maruziyet sınır değeri 1,15 m/sn2 olarak belirtilmiştir. Tehlike kaynakları: - titreşimli her türlü makine ve araçlar (taşıma, kaldırma, ulaşım, yapı, tarım makine araç ve gereçleri) - iş yeri tabanında titreşime yol açan sabit makine araç ve gereçler - elle kullanılan her türlü hava basınçlı araç ve gereçler (testereler, frezeler, delme, kırma makinaları…) Titreşimin etkileme yolu elle kullanılan araçlar ve gereçler için el ve kol, diğerlerinde ise çalışma şekline göre titreşen zeminle veya parçayla ilişkili vücut bölümüdür. Titreşimle oluşan enerjinin organizmaya akımı sonucu doku zararları ortaya çıkar. Zararlı etkinin derecesi titreşimin yüksekliğine, frekansına, süresine, etki yerine, etki yönüne, etkilediği dokunun niteliğine, kişisel duyarlılığa, risk etkenlerine göre değişir. Titreşimden, 1- hareket sistemi 2- periferik (uç) damarlar 3- periferik ve kısmen santral (merkezi) sinir sistem zarar görür Genel olarak 10 Hz altındaki frekanslarda kemik ve eklem zararları, 10 – 500 Hz arasında hareket sistemi zararlarına ek olarak anjioneurotik (damar-sinir) zararlar da olur. Büyük makine ve taşıtlardaki düşük frekanslı (2-20 Hz gibi) ama yüksek şiddette titreşimlerin etkisi, oturma pozisyonunun kötülüğü, yan güç etkileri, kas gücünü de kullanma zorunluluğu ile daha da artar. Bu durumlarda öncelikle bel, sırt ve boyun omurgasında deformasyonlar, fıtıklar çok görülür. Araçların yapımından kaynaklanan konfor etkenleri yokluğu ve ergonomik uyumsuzluklar zararlı etkiyi daha da arttırır. Orta frekanslı titreşimler (8-1000 Hz ) daha çok elle kullanılan hava basınçlı gereçlerde olur. Genellikle 10-35 kg ağırlığındaki bu gereçler ya tamamen elle tutularak ya da omuza veya baldıra dayanarak kullanılır. Zararları: a- hareket sistemine: en sık dirseklerde sonra el bileği ve el kemik ve eklemlerinde hiperostoz, artroz, kemik strüktüründe gevşeme ve vakuoller, aseptik kemik nekrozları, eklem faresi…. b- periferik dolaşım ve sinir sistemine: vazomator bozukluklar, reynoud fenomeni, beyaz parmak. Çok yüksek frekanslı titreşimle (1000 – 30.000 Hz ) genellikle sabit endüstriyel makinalarda görülür. Bunlar daha çok ellerde vazomaotor bozukluklar ve sensibilite zararları yaparlar. Bazen kemiklerde osteonekroz ve vakuolleşme olabilir. 7 Hastalık tabloları Başlangıç belirtileri vardiya sonuna doğru el, el bileği, dirsek, omuzda çalışmayı zorlaştıran ağrı, hareket kısıtlaması, kramplar, sırt bel ve bazen boyun omurgasında ağrı + hareket kısıtlılığı Dirsekte zararları: Genellikle hava basınçlı gereçlerde çalışanlarda ve birkaç yılda oluşur. Dirsek hareketlerinde ağrı, dirsekte şişme, küçük iş kazalarında sonra beklenmedik şekilde durumda kötüleşme kalıcı bozukluk El bileğinde zararları: Bazen çok erken, 1 yıldan kısa etkilenmelerde, bazen de 10 yıllık çalışmalar sonucu görülür. El hareketlerinde birden bire ya da giderek artan ağrı, el gücünde zayıflama, ödem Vazomotor bozukluklar (damarsal bzk.) Kullanılan elde damar daralmasına bağlı iskemi, sensibilite bozukluğu, reaktif ağrılı vazodilatasyon ( en çok orta parmak ve küçük parmak ). Yakınmalar çalışma sırasında olur ve soğukla artar. İlerleme sonucu tipik raynoud fenomeni. Nervöz ve muskuler zararları (sinirlere ve kaslara zararlar): Yüksek devirli sanayide 10.000-50.000 devir zımparalama ve benzeri makinalarda olur. El ve parmaklarda yanma, uyuşma, batma, ağrı ve kramplar oluşur, ağrı dirsek ve omuza yayılabilir. Özellikle eldeki kaslarda yapısal bozukluklar meydana gelir. Korunma önlemleri: - elle kullanılan hava basınçlı gereçlerde olabildiğince az zararlı olanların kullanılması - bu tür gereçlerin tutamaklarında titreşimin iletimini azaltacak materyal (kumaş, kauçuk, plastik gibi) ile kaplanması - bu tür gereçlerin titreşimi en az etkili kılacak doğru pozisyonlarda kullanılmasını öğretilmesi - soğuk ve nemli ortamlarda çalışırken bu gereçlerle ıslak ve çıplak elle çalışılmaması ve soğuğun şiddetine göre sık dinlenme araları verilmesi ve dinlenmenin sıcak ortamda geçirilmesi. (örn. Her 1 saatte 10-15 dk ara ) - soğuk ve nemli ortamda günlük çalışma süresinin kısaltılması, değişimli çalışma - titreşimli araçlarda ( taşıt, vinç, yol ve yapı araçları…) titreşimi azaltacak teknik önlem alınması ( süspansiyon ) - titreşime duyarlı olan kişilerin özellikle gençlerin bu tür işlerde çalıştırılmaması 8 BASINÇ: Dalgıçlar ve 0,1 bardan daha yüksek basınçlı ortamda çalışanlar risk altındadır. Yüksek basınçlı ortamda çalışanlar kişilerde bunun getireceği tehlikeler, basınç düzeyinin yüksekliği ve etkilenme süresinin fazlalığı ile artar. Basınç yükseldikçe ortamdaki gazlar organizmadaki sıvılarda çoğalır. Gazların bu sıvılarda erime işlemi, daha önce erimiş gazların fazlalığı ile yavaşlar. Etkilenme süresine bağlı olarak önce organizmalardaki sıvılar gaza doyar, daha uzun etkilenmelerde tüm dokular ama en çok lipoidleri içeren dokular gazları alırlar. Vücudumuzda oksijen hücreler tarafından kullanıldığından dolayı, kan ve dokularda eriyik, çözünmüş olarak bulunan asıl gaz azot dur. Hava basıncı yavaş yavaş azalırsa açığa çıkan gazlar organizmadaki sıvılardan dolaşım sistemi ve akciğerler yoluyla dışarı atılırlar. Eğer basınç birden bire düşürülürse organizmadaki sıvılarda ve dokularda gaz kabarcıkları ortaya çıkar. Bu şekilde oluşan gaz embolisi yüksek basınç çalışmalarda oluşan sağlık zararlarının başlıca nedenidir. Ayrıca hücre içinde gaz oluşumu geçici ya da kalıcı doku zararlarına neden olur. Normal basınçtan yüksek basınca hızla geçilirse kulak ağrısı, baş ağrısı, denge bozukluğu oluşur. Hava dolu vücut boşluklarında basıncı etkileyecek mekanizmaların bozukluğu ( yüz sinüsleri, kavum timpani gibi boşluklar ) bir takım sorunlara yol açar. Örneğin östaki borusunun tıkanıklığı kulak zarı yırtıklarına sebep olabilir. Basıncın azalmasıyla oluşan sorunlar ise dalgıçların çıkarılması veya caisson çalışmasından çıkma gibi durumlarda ortaya çıkar. Yüksek basınçtan normal basınca geçiş bir takım sorunlara yol açar. Şikayetler o esnada ya da saatler sonra ortaya çıkabilir. En sık olarak eklem ve kas ağrıları görülür. Önce ciltte kaşıntı, iğnelenme hissi vardır, sonra cilt beyazlaşır ( mermerleşme ). Sonra sinir sistemi belirtileri ortaya çıkmaya başlar. Baş dönmesi, nistagmus, kulak çınlaması, işitme zorluğu, görme ve konuşma zorluğu, felçler, kramplar, uzun süren hipertermi. Daha ender olarak kalp, dolaşım ve solunum bozuklukları görülür. Bunların sebebi ise kalp krizi, akciğer embolisi ya da pnömotoraks olabilir Geç zararlar oldukça enderdir. Özellikle kalça ve omuzlarda olmak üzere kemik ve eklem zararları görülebilir. Tek etkili tedavi yeterinde yüksek ve uzun süreli rekompresyon ( yeniden basınç )tedavisidir. Bu tedavi bilimsel bir şekilde yüksek basınç kabinlerinde yapılır. Tedaviye en kısa sürede başlanmalıdır. Kaynaklar: 1) MESLEK HASTALIKLARI Dr Vahide Bilir 2004 TÜRK-İŞ 2) İŞ SAĞLIĞI VE MESLEK HASTALIKLARI Dr Cahit Erkan ANKARA ÜN. TIP FAK. YAYINLARI no:441 1984