MEVZUAT BİLGİLENDİRME SERVİSİ 2017 YILI SONRASI AVRUPA BİRLİĞİ ŞEKER PİYASASININ GELECEĞİ F. O. Lichts Sugar And Sweetener Report isimli uluslararası yayının 23 Temmuz 2013 tarihli baş makalesinde yer alan hususlar özetlenmiştir. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi arasında yaklaşık iki yıl süren müzakerelerden sonra, 26 Haziran 2013 tarihinde Ortak Tarım Politikası (OTP) reformu üzerinde politik bir anlaşmaya varılmış olup, bu reform, Avrupa Parlamentosu ve Konseyi tarafından onaylanarak resmen 1 Ocak 2014 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir. AB şeker piyasası ile ilgili olarak AB Komisyonu basın bildirisinde ise “Şeker kotalarının, 2017 itibarıyla kaldırılacağı ve şeker sektörü düzenlemesinin, sözleşmeler ve şeker sektöründeki her türlü anlaşmaların zorunlu hale getirilmesi esasına göre güçlendirileceği” ifadesine yer verilmiştir. Diğer taraftan Komisyon, uzlaşmaya varılan OTP’nin ana öğeleri üzerinde 2017 sonrası için yaptığı açıklamada; • Şekerde uygulanan kotayı, sektöre uyum için ilave süre tanıyacak şekilde, 30 Eylül 2017’de kaldırmayı öngördüğünü, • Bu durumun, hem yurtiçinde hem de dünya piyasasında AB üreticilerinin rekabetçiliğini artıracağını (halihazırda kota kapsamındaki AB ihracatları, DTÖ kuralları ile sınırlandığı için) ve aynı zamanda sektöre uzun vadeli bir perspektif sağlayacağını, • AB’nin yurtiçi piyasalarındaki makul fiyatlı bol arzın, ara veya son ürünlerde şeker kullanan sektörler için de fayda sağlayacağını, • Şeker fabrikaları ve pancar yetiştiricileri arasındaki sözleşmelerde yer alan standart şartların sürdürüleceğini, • Beyaz şeker için özel depolama yardımına ait geçerliliğinin devam edeceğini, • Çoğu gelişmekte olan ülkenin, miktar kısıtı ve gümrük vergisi olmaksızın AB pazarına girişten faydalanmaya devam edeceğini belirtmiştir. Bunlara ek olarak son reform tartışmalarında ana paydaş gruplar tarafından benimsenen tavırlar ise aşağıdaki gibi özetlenmektedir: • Şeker pancarı işleyicileri ve yetiştiricileri; istikrar, arzın belirli hale gelmesi ve Avrupa gıda arz güvenliği gibi konular • Şeker baz alınarak tüketicileri, esas mevcut durumun 2020’ye olarak şeker arz piyasasında kadar uzatılmasını benimsiyordu. rekabetçiliğin sağlanmasından yanaydı. • İzoglukoz/nişasta sektörü piyasanın tamamen serbestleşmesini istiyordu. • Kamış şekeri rafinerileri, yurtiçi şeker pancarı sanayisiyle eşit koşullarda rekabet edebilmeleri için eşdeğerlik uygulamasının nasıl olacağı konusunu netleştirmeye çalışıyorlardı. • Asya, Karayip, Pasifik ülkeleri, istikrarlı ve en az 2020’ye kadar kontrollü erişimle karlı bir piyasa istiyorlardı. Kotadan vazgeçmenin muhtemel sonuçları AB’de kotalar genellikle üretim kotası olarak nitelendirilirken, aslında pazarlama kotasıdırlar. Çünkü AB işletmecileri yürürlükte olan yasalar kapsamında istedikleri kadar şeker üretebilmekte, ancak sadece üretim kotalarına denk gelecek miktarda gıda ve içecek sanayisine şeker satışlarına izin verilmektedir. Bu kotayı aşan miktarda üretilen şekerin tamamı kota dışı şekerdir ve bu şekerin gıda dışı amaçlar için, ihracat için ve bir sonraki pazarlama yılına aktarma yapmak için kullanımı zorunludur. Halihazırda kota dışı şekeri kullanan sanayilere yapılan şeker arzı, [email protected] | www.evrim.com MEVZUAT BİLGİLENDİRME SERVİSİ kotaların kaldırılmasının ardından daha pahalı olabilecektir. Çünkü gıda ve içecek üreticileri de bu kota dışı şekerler için rekabete gireceklerdir. Ancak, bu durum tüm üretimin aynı kalacağı ve arzın farklı kullanımlar arasındaki dağılımının değişeceği varsayımı üzerine kurulan istatistiki yaklaşımı yansıtan bir tahmin olup, bunun gerçekleşmesi ise neredeyse imkansızdır. Ayrıca üretim kotalarının ve minimum şeker pancarı fiyatlarının sürdürülmesini savunanlar, toplam üretimdeki düşüş sonrası serbestleşme ile birlikte şeker pancarının çiftçiler için kar getirmeyen bir ürün olabileceğini iddia etme eğilimindedirler. Gerçekte, bu durum şeker fiyatlarının düşük olduğu yıllarda mümkün olabilse de, şeker pancarının sürekli bir şekilde hububat ürünleri ve yağlı tohumlara kıyasla kar getirmeyen bir ürün olması oldukça zor bir ihtimaldir. Diğer taraftan, verimli üreticilerdeki (halihazırda üretim kotalarıyla sınırlandırılmış olan) üretim artışı, daha az verimli üreticilerin üretimlerini azalttığı veya faaliyetlerini tamamen terkettiği ülkelerde oluşan düşüşlerden daha fazla olacağı için kotaların kalkmasından sonra AB’de pancar şekeri üretiminin gerçekte artabileceği de iddia edilmektedir. İngiltere’den, Hollanda, Belçika, Fransa, Almanya, Danimarka ve Avusturya üzerinden Polonya’ya kadar yayılan AB pancar kuşağındaki üreticiler, serbest iç piyasada ayakta kalabilecek en iyi bölgeler olarak görülmektedirler. AB’nin güney ve kuzeyinde yer alan ülkelerin üretimi azalırken, pancar kuşağındaki bu ülkeler pancarı oldukça düşük maliyette işledikleri için kotanın da ötesinde üretim seviyelerini artırabilecek durumdadırlar. Şeker pancarı kampanya sürelerinin uzatılması ve/veya varolan fabrikalardaki işleme kapasitesinin artırılması yoluyla da üretimde hızlı bir artış sağlanabilir. Ancak, 2005 reformunun ardından kampanya süreleri zaten uzamıştı. Son zamanlarda ise, kampanya süresinin uzamasının, istenmeyen kış koşullarından dolayı şeker pancarının bozulması konusunda yüksek risk oluşturduğu görülmüştür. Bu bağlamda bazı fabrikaların halihazırda pancar işleme süresi potansiyellerini en üst seviyeye yükselttikleri düşünülürse, bu yolla sağlanabilecek üretim artışının en fazla 0,5-1,0 milyon ton şeker olacağı görülmektedir. Genellikle yüksek ekonomik belirsizliğe sahip liberalize olmuş bir ortamda fazla miktarda sermaye gereksinimi nedeniyle tamamen yeni şeker fabrikalarının kurulmasının uzak bir ihtimal olduğu görülmektedir ki bunu da zaman gösterecektir. Özel Depolama Yardımı Halihazırda AB piyasa fiyatı, referans fiyatın % 85’inin altına indiğinde ve bu seviyenin altında kalacağı beklendiğinde, kotalı şeker üreticilerine şekeri ellerinde tutmaları için özel depolama yardımı verilebilmektedir. Aslında bu AB Komisyonunun şekeri piyasaya sunmamaları konusunda şeker üreticilerini zorlayabileceği anlamına gelmektedir. Avrupa Komisyonu, şimdiye kadar kullanılmamış olduğu için değerlendirme yapılması zor bir piyasa yönetim aracı olan bu “Özel Depolama Yardımı”nı gelecekte de devam ettirecektir. Özel depolama yardımının yanı sıra, tercihli olmayan ithalata karşı koruma sağlama ve ithalat seviyelerini gözden geçirme yetkisi gibi ticaret politikaları, fiyatların arzu edilen seviyenin altına düşmesini engellemede etkili araçlardır. Diğer taraftan kota sisteminin kaldırılmasının 1,37 milyon ton’luk DTÖ şeker ihracat kısıtlamasının kaldırılmasını da kolaylaştıracağı düşünülmektedir. [email protected] | www.evrim.com MEVZUAT BİLGİLENDİRME SERVİSİ Sonuç olarak 1 Ekim 2017 tarihinden itibaren AB; üretim kotaları, doğrudan müdahale mekanizması, minimum pancar fiyatları gibi 2005 şeker piyasa rejiminin iç şeker fiyatlarını yükselten ve ihracatta çapraz sübvansiyona sebep olan tüm unsurlarını ortadan kaldırmış olacaktır. Şekerde Yüksek Gümrük Vergisi Kotalar kaldırıldıktan sonra bile AB şeker üreticileri yüksek gümrük vergileri ile korunmuş olacaktır. Bir yandan AB içerisinde artan rekabetin, şeker üretimini yapısal olarak daha rekabetçi bölgelere kaydırması beklenirken, diğer yandan artan AB üretiminin, Afrika, Karayip ve Pasifik ülkeleri, en az gelişmiş ülkeler (EAGÜ) ve diğer ülkelerden AB’nin yaptığı imtiyazlı ithalatın kısmen azalmasına neden olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca yine AB piyasasının kotalar kaldırıldıktan sonra da yüksek gümrük vergisi ile korunduğu düşünülse bile, AB’nin dünya piyasasından ithalatı cezbedebilmek için iç fiyatının yeterince yüksek olmak zorunda olması, ithalata bağımlılık anlamında AB piyasasının dünya piyasasıyla ilişkili olduğu anlamına gelmektedir. Başka bir deyişle, AB şeker fiyatlarının gelecekteki temel belirleyicisi doğrudan dünya fiyatları olacaktır. Yeni Serbest Ticaret Antlaşması (STA) - Şeker AB şeker üreticileri için ortaya çıkan diğer bir konu da, ikili ticaret anlaşmalarının AB şeker rejimine olası etkisidir. Çok taraflı DTÖ müzakerelerinin gecikmesi, ikili anlaşmalara büyük bir ivme kazandırmıştır. En son değişiklik ise, büyük olasılıkla 1 Mart 2013’ten bu yana geçici olarak yürürlükte olan Peru STA’sının yanı sıra Kolombiya ve altı Orta Amerika ülkesi ile STA’nın yürürlüğe girecek olmasıdır. Bu durum, faaliyete geçtiği ilk yılda gümrük vergisiz ithalat kotasının kümülatif olarak 246.000 ton daha artırılmasına yol açacaktır. Bu artan ithalat, şeker pancarı sektörü ile rekabeti artıracak şekilde Avrupa’daki rafinasyon sanayisi için ilave ham şeker kaynağı sağlayacaktır. 1 Temmuz 2013 tarihinde Hırvatistan’ın AB’ye üye olması, bu ülkeyi AB şeker rejiminin içerisine de dahil etmiş oldu. Daha öncesinde Hırvatistan şekerinin çoğu, genelde Macaristan, Romanya, Yunanistan, İtalya ve Slovenya gibi AB üyesi ülkelere ithalat lisansı yoluyla gitmekteydi. Hırvatistan’ın AB’ye üyeliğinden sonra ise bu durumu telafi etmek üzere şeker ticareti için Birlik içerisinde ikili anlaşmalara ihtiyaç olacaktır. Gelecekte fiyatlar Son iki pazarlama yılı, üretimdeki dalgalanmalar sebebiyle yüksek dünya şeker piyasa fiyatlarının orta ve uzun vadede sürdürülebilir olmadığını öğretmesine rağmen, 2010 ve 2011 yıllarındaki gibi dünya piyasa fiyatlarının yüksek olması durumunda, AB’nin dünya piyasasında ihracatı sübvanse etmeksizin yeniden bir ihracatçı olarak ortaya çıkması mümkün görünmektedir. Dünya şeker fiyatlarının yüksek olduğu durumda, muhtemelen AB ithalat gereksinimini düşürecek ve ayrıca bazı En Az Gelişmiş Afrika, Karayip ve Pasifik ülkelerinden gelecek ithalatları daraltabilecek şekilde pancar şekeri ve izoglukoz üretimini artırabilecektir. Ancak dünya fiyatları düşük olduğunda, AB’deki ham şeker işleyen rafinerilerin ithal şeker talebinin artmasıyla AB’nin pancar şekeri üreticileri üzerinde rekabetçi bir avantaj elde etmesi muhtemeldir. İzoglukoz 1 Ekim 2017’de, sadece AB şeker üretim kotaları değil aynı zamanda izoglukoz üretim kotaları da kaldırılacaktır. İzoglukoz, şekere karşı hızla güçlü bir rakip haline gelmiş ve 1977 yılında AB şeker rejimine dahil olmuştur. İzoglukoz üretimi, başlarda yıllık 0,3 milyon ton’luk bir kota ile sınırlandırılmış, sonra 25 üyeli AB’de 0,5 milyon ton’a ve 2005 reformunda da 0,7 milyon ton’a yükseltilmişti. Bu sebeple, bu kota, yıllık 10 milyon ton’luk nişasta üretimi olan AB nişasta sanayisi içinde sadece küçük bir faaliyet alanını temsil etmektedir. [email protected] | www.evrim.com MEVZUAT BİLGİLENDİRME SERVİSİ AB’de 13,3 milyon ton olan AB toplam şeker üretim kotasına kıyasla izoglukozun kuru madde bazında yaklaşık % 5’lik yeri veya 0,7 milyon ton’luk AB izoglukoz üretim kotası miktarı göz önüne alındığında, bu miktar ve oranın önemsiz bir rol oynadığı görülmektedir. Yüksek şeker fiyatlarına sahip diğer gelişmiş ülkelerde ise izoglukoz önemli bir pazar payı almaktadır. İzoglukoz, ABD’de şekerle eşit miktara, Kanada, Japonya ve Kore’de de şeker tüketiminin üçte biri oranına sahiptir. ABD yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS=İzoglukoz) sanayisinin, yıllardır mısıra yapılan yüksek orandaki desteklerle yapay olarak şişirildiği düşünüldüğünde, üretim limitlerinin olmadığı bir durumda AB’deki izoglukoz üretiminde yine de büyük ölçüde artış olacağı öngörülmektedir. Halihazırda AB izoglukoz fiyatları üretim maliyetlerini yansıtmadığı için, bu fiyatlar mevcut durumdan daha düşük olabilecektir (İzoglukoz üretim maliyetleri, bariz bir şekilde hububat fiyatlarına bağlı olmasına rağmen, şekerden daha düşük olma eğilimindedir). Ancak, üretim ve rekabet sınırlandırıldığı için izoglukoz üreticileri fiyatlarını şeker fiyatlarına bağlı olarak belirleyebilmektedirler. Bunun tam aksine, fazla üretim kapasitesi olması ve fiyatların üreticiler arasındaki rekabeti yansıtması nedeniyle, ABD HFCS fiyatları, geçmişten beri büyük ölçüde şeker fiyatlarından bağımsız olmuştur. Sonuçta AB izoglukoz kotası, düşük bir seviyede belirlendiği için ham maddesi olan hububatın şeker pancarına karşı rekabetini yansıtmamaktadır. Sektör gözlemcileri, hububat bazlı şeker tüketiminin dörde katlanarak yaklaşık 3 milyon ton’a çıkabileceğine inanmaktadırlar. Büyüme durumu şimdiye kadar pancar şekerine karşı olan rekabetçiliğini yansıtmayacak şekilde katı üretim kısıtları ile sınırlandırılmış olan izoglukoz sektörünün serbestleşmesinin, izoglukoz üretimini artırması muhtemeldir. Sonuç Sonuç olarak, AB şeker politikasının artan piyasa uyumu, diğer paydaşlar kadar çiftçileri de daha istikrarsız tarımsal piyasalara maruz bırakacaktır. Bu durum, fiyatlardaki aşırı dalgalanma çiftçilerin uzun vadeli planlama yapmalarını daha da zorlaştıracağı için bazı tehditler oluşturmaktadır. Bu yüzden risk yönetimi, ilerde çok daha önem kazanacak ve böylelikle, AB piyasası için riski azaltan yeni vadeli borsa kontratlarına kapı açılabilecektir. Şeker de dahil tarım piyasalarının uzun dönem görünümü umut vericidir. Gelecek yıllarda işlenmiş gıdalara olan talep artışı ve gelişmekte olan ülkelerde şehirleşme artışının muhtemelen önemli bir unsur olarak kalmaya devam etmesi gibi şeker tüketimini destekleyen diğer faktörlerin yanı sıra dünya nüfusu da artmaya devam edecektir. Dolayısıyla, uzun vadede şekere olan ihtiyaç azalmayacaktır ve AB de, bu ortamda aktif bir rol oynamak için hazırlık yapmaktadır. Saygılarımızla,Best Regards Evrim Haberleri; Gümrük mevzuatı, Dış Ticaret, Lojistik, muhasebe, vergi, yatırım, danışmanlık alanlarında veya diğer türlü profesyonel anlamda yayınlanan Kanun,Yönetmelik,Tebliğ,Genelge,Tasarruflu yazı, mevzuat taslakları en hızlı şekilde yayınlanmakta ve bilgileri sunulmaktadır. Yayınlanan Gümrük ,Dış Ticaret, Haberler ile ilgili bilgiler belli bir konunun veya konuların çok geniş kapsamlı bir şekilde ele alınmasından ziyade genel çerçevede bilgi verme amacını taşımaktadır. Yayınlanan Bilgileri konusuna hakim profesyonel bir Gümrük Müşavirine, Mevzuat Danışmanına, başvurmanız tavsiye edilir. Bilgiler, oldukları şekliyle sunulmaktadır. Evrim Yazılım ve Danışmanlık. [email protected] | www.evrim.com