REFERANDUM (Halk Oylaması) Referandum,en bilinen anlamıyla “halk oylaması” demek. (Referandum kelimesi,genelde plebisit kelimesiyle birlikte anılır.Plebs,Eski Roma’da ayrıcalıklı partriciiler(azınlıklar)dışında kalan kalabalık halk sınıfına(çoğunluklara)verilen isimdir.Plebs meclislerinin aldığı karar anlamında olan Latince,plebiscitum sözünden gelir.Bir nevi güven oylamasıdır.)(*) Tarih boyunca birçok devletin/hükümetin çıkarmayı düşündüğü bazı yasaları(ekonomik/sosyal/siyasal alanlarda)yapmayı öngördüğü önemli değişiklikleri halkın bilgisine sunarak görüşlerini alması ilkesidir denilebilir. Halkın teklifi inceleyerek-ya da çoğunlukla iktidar partisine mensubiyet öncelenerek-“evet” ya da “hayır” oyları ile kabul ya da red edilmiş olur.(Haliyle”evet”oylarının fazlalığı halinde yürürlüğe girer,”hayır” oyları fazla çıkarsa yürürlüğe sokulamaz.) Kuşkusuz bir devletin /hükümetin halkının güven oyuna sunduğu bir konuyu onların “evet” demesini istemesi/beklemesi normaldir! Ancak;Bir düşünceyi/fikri/siyasi bir projeyi herkesin beğenmesi,onaylaması mümkün değildir.Bu diğer alanlar(bilim,sanat,düşünce…)için de geçerlidir. Bir düşünceyi/projeyi hem halkımızın değerlendirmesine sunacaksınız,hem de on(lar)a “evet” demeleri için baskı yapacak,”hayır” demeyi düşünenleri hainliğe varan suçlamalarla itham edeceksiniz!İşte bu normal değildir,paradokstur.O zaman referanduma ne gerek vardır!Herkes görüşünü özgürce ifade edemiyorsa güven oylamasının bir anlamı kalacak mıdır?(Bu oylamada neyi oyladığının vatandaşın yüzde kaçı tam olarak farkındadır?) Türkiye’nin en büyük sorunu Cumhurbaşkanı’na olağanüstü yetkiler verilmesi midir? Diyelim ki;sonuçta “hayır” çıktı!Ne olacak!Eski tas eski hamam hesabı bu yönetim –bu düzen-devam edecek! “Evet”le her taraf güllük gülistanlık mı olacak?”Hayır”la kıyamet mi kopacak,her şey allak,bullak mı olacak? Hiçbir şey olacağı yok!Zaman akışını sürdürecek, tarih yaşanmaya/yazılmaya devam edecek! Sırf bu yüzden karşılıklı ithamlarla cephelere ayrılmak,ayrımcılık yapmak bizim gibi binlerce yıllık millet/devlet geleneği/birikimi olan bir topluma hiç de yakışmıyor doğrusu! Ben “evetçiyim”,sen”hayırcısın” diyerek güzelim kardeşlik bağlarımızı koparmakla iç ve dış düşmanlarımızın ekmeğine yağ sürmüş olmuyor muyuz? Kardeşçe,dostça,insanca birlikte yaşamak varken bu kutuplaşmanın,ayrımcılığın bizi nasıl güçsüzleştirdiğini,onursuzlaştırdığını görmüyor musunuz? “Sadece mü’minler kardeştirler.Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’a karşı sorumlu davranın ki,O’nun merhametine mazhar olasınız.”(**) Demek ki rahmet kardeşliktedir,barıştadır,dostluktadır,dayanışmadadır, paylaşmadadır,kavgada,zıtlaşmada,dalaşmada…değil…! "Siz ey iman edenler!Allah için hakkı ayağa kaldırarak adaletin timsali olun ve birilerine olan nefretiniz sizi (onlara karşı) adaletten sapmaya sevk etmesin!Adil olun,bu,Allah’ın koruması altına girmenin en kestirmen emn) yoludur.Artık Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun!Şüphe yok ki Allah,bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”(***) Ülkemiz’in içinde bulunduğu ağır şartlar,boğuştuğu sorunlar karşısında dünyadaki 60 küsur İslam ülkesinin hangisinden bir destek,yardım,kınama v.b.tepki gelmiştir? Bu yalnızlığımızla bir de birbirimize düşersek halimiz nice olur sevgili kardeşler? Diyelim ki % 60-70’lik bir çoğunluk “evet” dedi.O zaman ne olacaktır? Devlet yönetiminde belki bir istikrar,güven,süreklilik sağlanabilecektir. Ama bu,Türkiye’nin asıl büyük sorunları olan terörü,yoksulluğu,dış borçları(450 milyar dolar)işsizliği,eğitim sisteminin yetersizliğini/kalitesizliğini sona erdirecek,üretimi ve istihdamı sağlayacak büyük yatırımlara tavan mı yaptıracaktır? Bireysel,toplumsal,evrensel bazda beşeri moral değerlerini günbegün hızla yitirerek çürüme,yozlaşma,yıkım…sürecine giren toplumumuzun büyük bir çoğunluğunun tekrar bu yitirdiği değerleri kazanması mümkün olacak mıdır? Kadınlara,çocuklara,doğaya karşı işlenen cinayet boyutundaki suçlar(tutum ve davranışlar)birdenbire bıçak gibi kesiliverecek midir? Bilimde,sanatta,(edebiyatta,tiyatroda,sinemada,şiirde,romanda,resimde,fizikte,tıbda astronomide,kimyada…)insanlık tarihinde bile bugüne kadar görülmeyen büyük sanatçılar bilginler,düşünürler,bilgelerden ortalık geçilmez mi olacaktır? İlk okullara kadar inen uyuşturucu ve toplumun her kesiminde görülen alkollü içkiler tüketimi en alt düzeye mi inecektir,ya da büsbütün ortadan mı kalkacaktır? İç ve dış düşmanlar,hainler düzenledikleri oyunlara son mu vereceklerdir? Gelir dağılımındaki adaletsizlik/uçurum bir anda ortadan mı kalkacaktır? Ürkütücü sayılara/boyutlara ulaşan ölümcül hastalıklar,bilinçsiz ilaç tüketimi,ekmek ve eşya israfı sona mı erecektir? Türkiye kütüphanelerinde diyelim ki 10 milyon olan kitap sayısı,100 milyona,yurttaşlarımızın günde 1 dakika olan kitap okuma süresi 100 dakikaya mı çıkacaktır? Çocuk evlilikleri,cinsi istismar suçları tarihe mi karışacaktır? Başkaları ancak Ay’a,Mars’a,güneş sistemine kadar gidebilirken biz ışık hızına yakın hız yapan uzay gemilerimizle yıldızlar arası seyahatler mi düzenleyeceğiz? Bu sorulara olumlu yanıt verecek varsa buyursun versin! Olaya bir de en doğru bakış açısı,en güvenilir(mutlak)bilgi kaynağı olan Kur’an’ın (vahyin)penceresinden/ufkundan bakalım. “Evet” çıkarsa Yurdumuz’da yaşayan Müslümanların(!)Kur’an-ı Kerim’i okuyan,anlayan,bireysel ve toplumsal alanlarda pratiğe geçirenlerin(Hz.Muhammed(AS) in hayatını bilinçli bir şekilde örnek alanların)sayısında bir artış mı olacaktır? (M.İkbal’in şu sözünü hatırlamamak mümkün müdür;”Müslümanlar Hz.Muhammed’i çok sevdiklerini söylüyorlar ama gerçekten O’nun ahlakıyla ahlaklanan (ahlaklanmış)kaç Müslüman gösterebilirsiniz?”) Nitelik niceliğin üzerine çıkacak mıdır?Yoksa bugünkü gibi çakma müslümanlık sürüp gidecek midir? Kur’an-ı Kerim!in “Allah ve Elçisi’ne savaş açmak…”olarak nite-(****) lendirdiği faiz yemeyi-yani sömürülmeyi-artık kanıksayan Müslümanların(!) sayısında bir azalma mı olacaktır? Buna büyük vurgunları,yolsuzlukları,hırsızlıkları da katabilirsiniz! Güçlüklere,hastalıklara,acılara,ihanetlere sabırla,sevgiyle,iyilikle direnen bireylerin,erdemli üstün karakterli insanların sayılarında patlama mı olacaktır? Biz en iyi müslümanız,her şeyi,her şeyin doğrusunu biz biliriz havasına girmek kendi kendini aldatmaktan başka bir şey kazandırmaz insana! Müslüman onun,bunun sözüne değil,sadece Allah’ın sözüne(Kur’an-ı Kerim’e)inanır,güvenir ve kriter olarak –her olayda-onu alır.Ötesi laf ü güzaftır! Her neyse!Sözü daha fazla uzatmaya gerek yoktur!”Evet” de çıksa,”hayır” da çıksa,doğru ve gerçek olan bir şey vardır; “Sizin için şer gibi görünen (hoşlanmadığınız)bir şey yararlı,yararlı gibi görünen bir şey(olay) şer olabilir!”(*****) Velhasıl sözün özü odur ki;Her kim kendi aklıyla düşünemiyorsa(aklını kullanamıyorsa),başkalarının güdümüne girmeye,iradesini sıfırlamaya mahkumdur.Böyle birine “insan” demek ne kadar doğru olur? Her şeye rağmen ben,yurdumuzun/ulusumuzun da,insanlığın da geleceğinin aydınlık olacağına inanıyorum… İnsanoğlu,kendisinin bu kadar aşağılanmaya,onursuzlaştırılmaya,aldatılmaya layık olmadığının farkına varacaktır!Varması gerekir! En içten sevgiler,saygılar ve iyi dileklerimle…Kalın sağlıcakla… (*):Parantez içi bilgiler internet ortamından alınmıştır. (**):Hucurat(49/10),(***):Maide(5/8),(****)(Bakara(2/279),(*****):Bakara(2/216)) 23 C.Ahir-4 Recep 1438//22 Mart –1Nisan 2017-Çeşme