CEZA HUKUKU

advertisement
CEZA HUKUKU - GENEL HÜKÜMLER/ARA SINAVI (2-A)
Sorular, cevaplar ve yapılan başlıca hatalar….
1.”Kanunu şehirliler yapar, hepsi şehirli olan hakimler onu tatbik eder, yine hepsi şehirli olan avukatlar izah
eder. Böyle olunca bir köylü hakkını nasıl elde edebilir?” (Ignazio SILONE, Fontamara, Çev. Sabahattin
ALİ, Toplum Yayınevi, Ankara, 1966, s. 63.) Romanda tasvir edilen düzen, nasıl bir ceza hukuku yaratır? Bu
ceza hukukunun özelliklerini kısaca belirtiniz. (10 puan)
CEVAP: Yazar romanda "sınıf" farklılığına ve bu farklılığın yarattığı ayrıcalıklara vurgu yapmıştır.
Böyle bir düzen "ayrıcalıkçı" bir ceza hukukunu yaratır. Bu ceza hukukunun başlıca özellikleri
şöyledir: Hukuk, sosyal sınıflar arasındaki hukuki ve fiilî ayrıcalıklara göre biçimlenir. Klasik
bireyci-liberal sistemlerin hâkim olduğu toplumlara özgüdür. Zıt sosyal menfaatlerin çatışması
halinde, ekonomik yönden güçlü olanın çıkarını, daha az güçlü olanın çıkarına üstün tutar. Eşit
olmayanlar arasındaki eşitlik ve özgürlüğü sağlamaktan çok, eşitler arasındaki eşitliği ve özgürlüğü
garanti altına alır. Varlıklı sınıfların ayrıcalıklarını korumak, yani bu sınıfları “tehlikeli” sınıflar diye
nitelendirilen sınıflara karşı savunmak işlevini yerine getirir; böylece zayıf olan güçlünün insafına
terk edilir. Ayrıcalık sahiplerinin konumlarını korumak için ceza hukuku baskıcı bir karaktere
bürünür ve ayrıcalıkçı ceza hukuku baskıcı ceza hukukuyla birlikte aynı amaçlara hizmet eder.
YAPILAN TEMEL HATALAR: Baskıcı ya da özgürlükçü ceza hukuku saptamasının
yapılması. Ayrıcalıkçı ceza hukukunun özelliklerinin yanlış yazılması.
Öğrencilerimizin sıklıkla "ayrımcı", "ayrılıkçı" "ayırıcı" ceza hukukundan söz etmeleri de
dikkat çekicidir.
2. “Birey hukuka aykırı bir hareket yaptığı zaman, bundan alacağı zevkle bunun sonucunda mahkum edileceği
cezadan duyacağı acıyı karşılaştırıp, bu fiili işlemekten vazgeçecektir.” şeklindeki anlayış hangi ceza hukuku
okuluna aittir? Bu okulun günümüz ceza hukukuna yaptığı katkılardan “beş”ini yazınız. (10 puan)
CEVAP: Bu görüş Bentham'a aittir ve Bentham Klasik Okul'un temsilcilerindendir. Klasik Okul'un
günümüz ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukukuna çok önemli katkıları olmuştur: Bunların bir
kısmı şöyledir: Hukukun mantığa ve insan haklarına dayanması; cezaların adil, eşit ve insancıl
olması, yargılamanın adil yürütülmesi, cezaların süresinin belli olması, cezaların önleyici olması,
cezanın suça uygun/orantılı olması, işkencenin ve ölüm cezasının reddi.
YAPILAN TEMEL HATALAR: Pozitivist ceza hukuku olarak yazan oldukça fazla
öğrencimiz vardır. Klasik ceza hukuku cevabını verenlerin büyük kısmı ise "günümüz
ceza hukukuna etkilerini" değil, özelliklerini yazmışlardır.
3. “Kanuna aykırı eğitim kurumu suçunu düzenleyen 5237 sayılı TCK'nın 263. maddesine göre suçun
oluşabilmesi için eğitim kurumunun açılış veya işletiliş koşulları bakımından kanuna aykırı olması yanında
failin eğitim kurumu "açan" veya "işleten" kişi olması da gerekir. Buralarda öğretmen, eğitimci, işçi gibi bir
sıfatla çalışanlar, aynı zamanda kanuna aykırı eğitim kurumunu "açan" ya da "işleten" değilse, … suçun faili
olmayacaktır.” (4. CD. 1.10.2012 4628/18915) Kararı “kanunilik ilkesi” açısından değerlendiriniz. Suç;
hareketin “sayısı”, “biçimi” ve “niteliği” bakımından nasıl bir suçtur? Sadece isimlerini yazınız. (10 puan)
1
“m. 263-Kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açan veya işleten kişi, …. cezalandırılır.” (Mülga – 17/4/20136460/13 md.)
CEVAP: Karar, biçimsel kanunilik ilkesine ve bu ilkenin bir sonucu olan "kıyas yasağı"na uygundur.
Kanunda sayılan kişiler dışındakilerin suçun faili olmalarının mümkün olmadığı vurgulanmıştır.
Hareketin “sayısı” bakımından tek hareketli; “biçimi” bakımından bağlı ve seçimlik hareketli;
“niteliği” bakımından icrai bir suçtur.
YAPILAN TEMEL HATALAR: Bu soru cevaplandırılırken çok hata yapılmıştır. İstenen
cevap "kararın" değerlendirilmesi iken, yanlış bir şekilde "düzenleme" üzerinde
durulmuştur. Üstelik iptal edilen düzenlemede "ceza" eksik olmadığından kanunilik
ilkesine aykırılık yoktur. Sadece, cezanın yazılmasına gerek görülmediği için o kısım üç
nokta (...) ile boş bırakılmıştır.
Birden çok hareketli suç ve serbest hareketli suç sıklıkla yapılan hatalardır.
4.İtalya vatandaşı Alberto Roma’da sevgilisi Bella’yı öldürür. Milano’da yakalanan Alberto ifadesinde,
kendisini Türkiye'de bulunan Almanya vatandaşı Hans’ın azmettirdiğini söyler. İtalyan makamları Türkiye'den
Hans’ın verilmesini talep ederler. Hans’ın bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi "suçun Türkiye'de işlendiği"
gerekçesiyle talebin kabul edilemeyeceğine karar verir. Mahkemenin kararını değerlendiriniz. (10 puan)
CEVAP: Kararın gerekçesi doğru değildir. İcra hareketleri ve netice yurtdışında gerçekleşmiştir. Bu
suçun işlenişine Türkiye’den azmettiren olarak katılınması durumunda, icra hareketleri veya netice
Türkiye’de gerçekleşmediği için suç Türkiye’de değil Roma'da işlenmiş sayılır. (TCK. m. 8 "
Türkiye'de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen Türkiye'de
işlenmesi veya neticenin Türkiye'de gerçekleşmesi hâlinde suç, Türkiye'de işlenmiş sayılır."
YAPILAN TEMEL HATALAR: Suçun Türkiye'de işlenmesi ve buna bağlı sonuçlar.
5. “Polis memuru olarak görev yapan sanığın, … eşinin babasının köyde bulunan evine gittikleri, sanığın
silahını yanında dolu şarjörü ile birlikte odalardan birinde koltuğun üzerine bıraktığı, ev halkı balkonda ve
bahçede bulunurken ölenin eve girip eşinin koltuk üzerinde bulunan silahına şarjörü takıp başına bir el ateş
ederek öldüğü olayda; …” (12. CD. 16.5.2014 21595/12058) Karara konu olan olayı, “nedensellik bağı”
açısından değerlendiriniz. (10 puan)
CEVAP: Sanık silahını dolu şarjörüyle birlikte, başkalarının ulaşabileceği bir yere bırakmakla bir
"ihmal"de bulunmuştur ancak bu hareketiyle sonuç arasında nedensellik bağı yoktur. Ölenin
bağımsız, kasıtlı ve iradi bir hareketi devreye girerek ölüm sonucunu (intihar) ortaya çıkarmıştır.
Şart teorisine göre dahi bir nedensellikten söz edebilmek çok zordur; araya failin hareketinden
tamamen bağımsız ve sonucu tek başına gerçekleştirebilecek kasıtlı bir hareket girmiştir Uygun
nedensellik teorisine göre hareket soyut olarak, olayların genel akışından edinilen tecrübeye göre
sonucu meydana getirmeye uygun olmadığından nedensellik yoktur. Hareket sonucun zorunlu şartı
olmadığından; sonucun zorunlu şartı olsa dahi, bu sonuç en ileri bilim ve tecrübeye göre o
hareketin olağan sonucu olarak öngörülebilir olmadığından yani istisnai bir sonuç olduğundan
failin "egemenlik alanı" dışındadır ve insani nedensellik teorisine göre de nedensellikten söz
edilemez.
NOT: Şart teorisine göre nedensellik bağı olduğu ancak diğer
teorilere göre olmadığı cevabı "doğru" kabul edilmiştir.
2
YAPILAN TEMEL HATALAR: Tüm teorilere göre nedensellik bağı vardır.
Failin hareketi yoktur.
Nedensellik bağı olmadığını söyleyenlerin gerekçe belirtmemeleri ve teorilerden söz
etmemeleri.
6. Ali, bir markete “lösemili çocuklar”a yardım amacıyla konulmuş olan bağış kutusunu alıp, marketten koşarak
kaçmak üzereyken, alışveriş yapmakta olan Ömer durumu fark eder ve kutuyu bırakması için Ali’yi uyarır.
Ali, “benim kardeşim de lösemi hastası!” diye cevap verir. Bunun üzerine Ömer, Ali’yi yakalar ve polis gelene
kadar bırakmaz. Polisler geldiğinde Ali, özgürlüğünü kısıtladığı için Ömer’den şikayetçi olduğunu söyler.
Bağış kutusu açıldığında, kısa bir süre önce görevlilerce boşaltılmış olduğundan, içinde hiç para olmadığı
görülür. Olayı değerlendiriniz. (15 puan)
CEVAP: Ali zorunluluk halinden faydalanamaz, hareketi hukuka aykırıdır. Ali'nin bağış kutusunu
çalmakta olduğunu görüp müdahale eden Ömer, TCK'nın 24/1. maddesi anlamında "kanunun
hükmünü" yerine getirmektedir. Yerine getirilen kanun hükmü CMK'nın 90. maddesidir. Bu madde
"herkes tarafından geçici olarak yakalama" yapılabilecek durumları düzenlemektedir. Olayda
işlenmekte olan bir suç nedeniyle yakalama söz konusudur ve fiil hukuka uygundur; "kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma" suçu (m. 109) gerçekleşmemiştir.
Kısa bir süre önce görevlilerce boşaltılmış olması nedeniyle bağış kutusunda hiç para bulunmaması
suçun maddi konusunda nispi yokluktur, dolayısıyla işlenemez suçtan söz edilemez. Ali, işlemek
istediği hırsızlık suçuna teşebbüsten sorumludur.
YAPILAN TEMEL HATALAR: Ali zorunluluk halinden faydalanır.
Ömer "hakkını kullanmaktadır" (m. 26/1).
Ömer, Ali'ye karşı suç işlemektedir.
Ali'nin fiili suç değildir çünkü mutlak yokluk nedeniyle işlenemez suç vardır.
Nispi yokluk nedeniyle işlenemez suç vardır.
7. Yılbaşı gecesi, kendisi gibi alkollü olan birkaç arkadaşıyla birlikte arabayla şehir turuna çıkan Ahmet,
arkadaşlarının da ısrarıyla bir benzincide durur ve eğlenmek için aldıkları su tabancasını kasada para saymakta
olan Murat'a doğrultarak, paraları vermesini söyler. Çok korkan Murat, bir torbaya doldurduğu paraları verir.
Ahmet ve arkadaşları arabaya binip uzaklaşırlarken, Murat da silahını alıp arabasıyla onları takip etmeye başlar.
Murat'ın silahlı ve arkalarında olduğunu görüp arabanın hızını artıran Ahmet, yaşlı bir kadına çarpıp yaralar
ancak yola devam eder. O sırada rutin kontrollerini yapmakta olan trafik polisleri, hızla gelen aracı durdurmak
için işaret ederler. Arabanın arkasındaki Ender camı açıp, oyuncak silahı göstererek "mutlu yıllaaaar!" diye
bağırır. Polis memuru Sadık, kendilerine ateş edileceğini düşünerek hızla silahını çıkarır ve bir el ateş ederek
Ender'i yaralar. Olayı değerlendiriniz. (15 puan)
CEVAP: Su tabancası soyut olarak bir suçu işlemeye elverişli olmasa da somut olayda yağma suçu
bakımından elverişli hale gelmiştir ve suç iştirak halinde işlenmiştir. Ahmet ve arkadaşlarının
alkollü olmaları sorumluluklarını etkilemez.
Murat'ın arabayla uzaklaşan Ahmet ve arkadaşlarını silahını alıp takip etmeye başlaması ve bu
nedenle Ahmet'in hızını artırıp yaşlı bir kadına çarpıp yaralaması olayında "zorunluluk hali" yoktur
çünkü tehlikeyi kendileri yaratmışlardır.
Ender'in gösterdiği oyuncak tabancayı gerçek zannederek bir saldırının var olduğu yanılgısına
düşen Sadık, TCK. m. 30/3'te öngörülen şartların gerçekleşmesi durumunda "mefruz meşru
3
savunma" dan yararlanır. "Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların
gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır."
NOT: Ahmet ve arkadaşlarının zorunluluk halinde olmadıklarından söz
edilmemesi önemli bir eksiklik olarak değerlendirilmiştir.
YAPILAN TEMEL HATALAR: Aracın elverişsizliği nedeniyle işlenemez suç vardır.
İşlenemez suç vardır ama hırsızlıktan cezalandırılırlar.
Murat, kadının yaralanmasından sorumludur.
Ahmet ve arkadaşları kadını yaralamaktan sorumlu değillerdir, çünkü zorunluluk hali vardır.
Sadık kanunun hükmünü yerine getirmektedir.
"Sadık meşru savunmadan yararlanır" denmesi ancak m. 30/3'ten söz edilmemesi.
8. Milletvekili Yakup’un karısı Eda, “kleptoman” (hırsızlık hastalığı)dır ve tek taş yüzük çalarken kuyumcu
Kerim tarafından yakalanır. Eda, kocasının milletvekili olduğunu söyleyince, Kerim olayın büyümemesi için,
Yakup’u arayarak durumu anlatır. Korumalarıyla kuyumcu dükkanına giden Yakup, birçok müşterinin içinde,
“sen kim oluyorsun da benim karımı hırsızlıkla suçluyorsun şerefsiz , pis şantajcı!” diye Kerim’e bağırır ve
korumaları İhsan ile Muhsin’e emir vererek Kerim’i dövmelerini söyler. İki koruma sopalarla Kerim’i döverek
ağır bir şekilde yaralarlar. Yolsuzlukların tartışıldığı genel kurul toplantısında, olayı meclis gündemine taşıyan
milletvekili Selim, yaptığı konuşmada; “karısının hırsızlığını kapatmak için korumalarıyla birlikte zorbalık
yapan Yakup’un bu çatı altında yeri yoktur!” der. Gazeteci Sedef ise olayı gazetesinde “bu halk sizi adam
dövmeniz, hırsızlıkların üzerini örtmeniz için mi seçiyor?” başlığıyla haber yapar. a.Yakup (8 p.) , b. İhsan ile
Muhsin (4 p.) , c. Selim (4 p.) ve d. Sedef’in (4 p.) cezai sorumluklarını değerlendiriniz. (20 puan)
CEVAP: a. Yakup, Kerim'e hakaret etmiştir ve bu fiili "yasama sorumsuzluğu" kapsamında değildir.
Hakaret suçundan dolayı yargılanabilmesi için yasama dokunulmazlığının kaldırılması gerekir.
Yakup, korumalarını Kerim'i dövmeleri için azmettirmiştir. Kerim'in ağır bir şekilde yaralanması
AY. m. 83/2'de belirtildiği şekilde "ağır cezayı gerektiren suç üstü hali" ise dokunulmazlığın
kaldırılmasına gerek yoktur ve tüm muhakeme hukuku işlemleri yapılabilir. Aksi halde,
dokunulmazlığının kaldırılması gerekir.
b. İhsan ve Muhsin "amirin emrini yerine getirme" şeklindeki hukuka uygunluk nedeninden
yararlanamazlar, çünkü emrin konusu "suç"tur. "Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine
getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur." (TCK m. 24/3) Yasama
dokunulmazlığı sadece Yakup bakımından geçerlidir, İhsan ve Muhsin yararlanamazlar.
c. Selim, meclis çalışmaları sırasında sarf etmiş olduğu sözler nedeniyle yasama sorumsuzluğundan
yararlanır. Sözleri "eleştiri" niteliğindedir. Hakaret olarak kabul edilse dahi meclis çalışmaları
sırasında ve meclis çalışmalarıyla bağlantılı olarak söylenen sözlerdir.
d. Sedef basın özgürlüğü çerçevesinde haber verme hakkını kullanmaktadır ve sözleri eleştiri
niteliğindedir. TCK m. 26/1'e göre; "Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez."
YAPILAN
TEMEL HATALAR: Yakup'un sorumluluğu bakımından hakaret ve
yaralamanın ayrı ayrı değerlendirilmemesi. Ağır cezalık suç üstü halinden söz
edilmemesi.
4
İhsan ve Muhsin amirin emrini yerine getirdikleri için sorumlu olmazlar.
İhsan ve Muhsin'in kamu görevlisi olmadıklarından söz edilmesi ancak eğer kamu
görevlisi iseler durumun nasıl değerlendirileceğinin belirtilmemesi.
İhsan ve Muhsin'in de dokunulmazlıktan yararlanacakları.
Selim hakaret suçundan sorumludur.
Sedef hakaret suçundan sorumludur.
5
Download