Slayt Başlığı Yok - gazi kbb

advertisement
Meniere Hastalarında Kontralateral Supresyonun Ölçümü
Hazırlayan: Dr. Aslıhan Külekçi UĞUR
Danışman Öğrt. Üyesi: Prof. Dr. Nebil Göksu
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB A.D. Odyoloji
ve Konuşma Bozuklukları Yükseklisans Program
2004 Ankara
Meniere Hastalarında Kontralateral Supresyonun Ölçümü
Hazırlayan: Dr. Aslıhan Külekçi UĞUR
Danışman Öğrt. Üyesi: Prof. Dr. Nebil Göksu
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB A.D. Odyoloji
ve Konuşma Bozuklukları Yükseklisans Program
2004 Ankara
İşitme
Atmosferde meydana gelen ses dalgalarının
kulağımız tarafından toplanmasından
beyindeki merkezlerde karakter ve anlam
olarak algılanmasına kadar olan süreçtir.
İşitme Fizyolojisi
İşitme birbirini izleyen birkaç fazda
gerçekleşir:
• İletim- conduction (Ses dalgalarının atmosferden
Corti organına iletilmesi. Mekanik bir olaydır).
• Dönüşüm- transdüksiyon (Corti organında ses
enerjisinin biyokimyasal olaylarla sinir enerjisine
dönüştürülmesi).
İşitme Fizyolojisi
• Neural coding ya da relay (İç ve dış tüy
hücrelerinde meydana gelen elektriki akım
kendisi ile ilişkili sinir liflerini uyarır. Sinir
enerjisinin frekans ve şiddetine göre değişik
sinir liflerine iletilmesine denir).
• Cognition ya da association (Tek tek gelen bu
sinir iletimleri işitme merkezinde birleştirilir
ve çözülür. Bu olaya denir).
İşitme Fizyolojisi
• Baziller membran yukarı doğru hareket
ettiğinde tüy hücrelerinin elektriki
aktivitesi inhibe olur.
• Baziller membranın maksimum değişim
yeri, sadece sesin frekansına değil ayrıca
sesin şiddetine bağlı bir fonksiyondur.
İşitme Fizyolojisi
• Düşük ses şiddetlerinde baziller membrandaki
enerji kayıplarını karşılayan hareketli dış tüy
hücreleri, kulağın frekans seçiciliğini ve
duyarlılığını artırır.
• Brownell ve ark., 1985’ de yaptıkları
çalışmalarında; verilen elektriksel akımla dış tüy
hücresinin boyunun değiştiğini, böylece işitme
duyarlığının arttığını göstermişlerdir.
Dış Tüy Hücresi
• Siliaları tektorial membran içerisinde
gömülüdür.
• Baziller membran boyunca ilerleyen dalga
hareketi ile tektorial membrana doğru hareket
ederler.
Dış Tüy Hücresi
• İç tüy hücrelerinin aksine düşük şiddetteki
sese karşı oldukça duyarlıdırlar.
• Baziller membran cevabını keskinleştirerek
güçsüz seslerin şiddetlerinin artırılmasında
mekanik bir yükseltici rolü oynarlar.
Dış Tüy Hücresi
•Kokleanın aktif fonksiyonu, işitme
duyarlılığının yaklaşık yaklaşık 50 dB’ lik
değerini karşılar.
•Dış tüy hücresi fonksiyonun total kaybı
yaklaşık bu değerde işitme kaybına yol
açmaktadır.
İç Tüy Hücresi
•
•
•
•
Tektorial membran içerisine gömülü değildir.
Spiral laminaya daha yakın yerleşmişlerdir.
Uyarılması endolenfin sıvı hareketine bağlıdır.
Düşük şiddetteki seslere karşı duyarsız, farklı
frekanslara göre ayarlanmışlardır.
• Dış tüy hücrelerinin düşük şiddetteki vibrasyonları
güçlendirmesi sonucu iç tüy hücreleri çok iyi
frekans ayırdetme fonksiyonuna sahiptir.
İşitme Fizyolojisi
• Koklea’da bulunan periferik nöral hücre
gövdesi, spiral ganglion nöronlarının santral
çıkıntısı beyin sapındaki koklear nükleuslara
gider.
• Spiral ganglion’daki Tip I primer afferent
nöronlar tüm afferentlerin %95’i, her biri
tek iç tüy hücresinde sinaps yapar.
• Tip II affrent nöronları %5 her biri 5-28 dış
tüy hücresini innerve eder.
İşitme Fizyolojisi
• İşitsel yoldaki ilk istasyon koklear nukleuslar
• Koklea ve 8. sinirdeki gibi tonotopik bir
dizilim var.
• İşitsel uyarana 8. sinir seviyesinde görülen
sinir lifinin tek cevabına karşılık, koklear
nukleuslarda en azından 6 farklı nöral cevap
gösterilmiştir.
Superior Olivary Complex (SOC)
•
•
•
•
İşitsel yolun ilk çift taraflı etkileşim yeri
Zaman ve şiddet ip uçlarına karşı duyarlıdır.
Her iki kulağın kokleasından gelen bilgiyi alır.
Başarılı bir lokalizasyon, lateralizasyon ve çift
taraflı işlemleme ile ilişkili olduğu gösterilmiştir.
Superior Olivary Complex (SOC)
SOC’de afferent işitsel yolun üç temel
nükleusu;
• Lateral superior olive (LSO)
• Medial superior olive (MSO)
• Medial trapezoid body (MTB); LSO’ya büyük
uzantıları var, afferent işitsel yolun en önemli
parçası.
SOC içerisinde iki temel cevap ortaya
çıkar:
• LSO doğrudan uyaran şiddeti ile ilişkili
• Uyarıcı-uyarıcı cevaplar
• Başın bir tarafındaki sinyal ile diğer
tarafındaki sinyalin karşılaştırılması
• MSO’da oluşan uyarıcı-engelleyici cevap
• Sol kulağa ulaşan uyaran sağ tarafın MSO’ni aktive
ederken, sol kulağın MSO’ni inhibe eder.
• MSO’ daki bazı hücreler varış zamanına
karakteristik bir gecikme ile cevap verir, bu yüzden
MSO iki kulak arasında sesin ulaşma zamanındaki
çok küçük değişiklikleri ortaya çıkarır.
• Kulaklar arası faz (zaman) farkı alçak frekanslı
seslerin, kulaklar arası şiddet farkı ise yüksek
frekanslı seslerin lokalizasyonu için temel
mekanizmadır.
Inferior Colliculus
• LSO’dan çift taraflı innervasyonu alırken lateral
lemniskus yoluyla koklear nukleustan indirekt bilgiyi
alır.
• Inferior Colliculus’da bulunan ve SOC’dakine benzer
lokalizasyon fonksiyonunda kullanıldığı anlaşılan bazı
nöronlar, kulaklar arası zaman ve şiddet
farklılıklarına duyarlıdır.
• Koklear nukleuslardan gelen frekans bilgisinin
gönderildiği yerdir.
• SOC’daki lokalizasyon işlemlemesi aracılığı ile faz ve
şiddet bilgisini tekrar birleştirebilir.
Medial Geniculate Body (MGB
•
•
•
•
Thalamus’un nakledicisi
Beyin sapının son duyu istasyonu
Belirli bir tonotopik düzenleme
Çok küçük şiddet farklılıklarına cevap veren
nöronlar burada
Medial Geniculate Body (MGB
• Ventral parçası temporal lobun primer işitsel
algı alanına,
• Medial parçası temporal lobun diğer
bölgelerine,
• Dorsal parçası serebrumun assosiasyon
bölgelerine bilgiyi gönderir.
Cerebral Cortex
• Serebral Korteks, temel olarak ipsilateral
MGB yoluyla kontralateral kulaktan gelen
inputu alır.
• Baziller membran boyunca farklı
bölgelerdeki frekans bilgisi, tonotopik
harita, temporal lob’da primer işitsel algı
alanında aynı şekilde bulunur.
Cerebral Cortex
• İşitsel algı alanı sütunlar halinde
düzenlenmiştir ve sütunlar içindeki
farklı nöronlar, farklı uyaran (frekans,
şiddet farklılıkları) parametrelerini
cevaplandırır.
Cerebral Cortex
• Serebral korteks’deki nöronlar, işitsel input
özelliklerini tanımak için daha önceki
işlemleme safhalarından çıkarılan
ipsilateral ve kontralateral, temporal ve
spektral bilgiyi kullanmaktadırlar.
Efferent İşitsel Yolların İşitmeye Etkisi
• Effernet işitsel yollar korteks’ten koklea’ya
devam eden bir nöronlar zinciri
• Olivokoklear sistem, en çok çalışan parçası
• Üst efferent yollar işitsel korteks’ten başlar,
• Medial Geniculate Body ve Inferior
Colliculus’u da içeren orta beyin bölgelerine
iner.
Efferent İşitsel Yolların İşitmeye Etkisi
• Alt efferent yollar; Inferior Colliculus’tan
SOC’e iner.
• Bağlantılar SOC’da bulunan nukleuslara
ulaşır.
• Korteks’in elektriksel uyarımı, alt işitsel
sistemdeki birimlerde eksitasyon ya da
inhibisyona yol açar.
Olivocochlear Efferent Sistem
Olivokoklear efferent sistem; beyin sapında
SOC’in daha büyük olan temel
nukleuslarının çevresinde periolivar ya da
preolivar (trapezoid body nukleusları)
nukleuslar olarak tanımlanan küçük bir
nöron kümesidir.
Olivocochlear Efferent Sistem
• SOC’ten kokleaya uzanan olivo-koklear
sistemin morfolojik olarak farklı iki parçası
vardır. Sahley’in belirttiğine göre, iki efferent
bölünmenin morfolojik farklılıkları ilk olarak
1942’de Rasmussen’in yaptığı çalışmalarla
bulunmuştur.
• Olivokoklear demet; Rasmussen bandı olarak
da isimlendirilir.
Lateral Efferent Lifler
• Miyelinize olmayan ince liflerdir.
• LSO’den çıkar, özellikle ipsilateral olarak
gider ve iç tüy hücrelerine yakın koklear
afferent nöron dendritleri ile sinaps yapar.
Medial Efferent Lifler
• Daha büyük ve miyelinize
• Kontralateral olarak uzanırlar
• MSO’den çıkar, orta hatta (IV. Ventrikül
tabanında) çaprazlaşır ve korti organındaki dış tüy
hücrelerinin altına sinaps yaparlar.
• Bu çaprazlaşma yüzünden medial olivokoklear
nöronlar, her iki koklea’nın karşılıklı
dayanışmasını fasilite eden bir yol sağlar.
Olivocochlear Efferent Sistem
• Olivokoklear nöral aktivite dış tüy hücrelerinin
uyarılabilirliğini kontrol eder.
• Efferent aktivite baziller membranın mekanik özelliklerini
değiştirebilir.
• OCB; inferior vestibüler sinirle cochlea’ya gider(Bodian
1980).
• Liflerin aktivitesi sonucunda dış tüy hücrelerinin dolayısıyla
da baziller membranın mekanik özelliklerini etkileyen
transmitter maddeler (ör. Asetilkolin) serbest bırakılır.
Olivocochlear Efferent Sistem
• Lateral olivokoklear sistemin, afferent sinir lifi
deşarjlarının postsinaptik kontrolü ile ilişkili olduğu
böylece koklear nukleuslara ve santral sinir sistemine
girişi kontrol ettiği düşünülmektedir.
• Medial olivokoklear sistem ise, aktif mikromekanik
özellikleri kontrol ettiği için seçici akustik
amplifikasyon aracılığıyla işitsel sistemin frekans
seçici özelliği ve yüksek duyarlılığından sorumludur.
MOC sistem aracılığıyla oluşturulan dış
tüy hücrelerinin mikromekanik
özelliklerindeki değişiklikler, gürültüde
sinyal bulmayı geliştirir ve koklear sinyalgürültü oranı etkili bir şekilde artar.
Otoacoustic Emission (OAE)
• İlk olarak 1978 yılında Kemp tarafından
tanımlanmıştır.
• Spontan olarak ortaya çıkan veya kokleaya giren
akustik bir uyarana kokleanın oluşturduğu cevaptır.
Otoacoustic Emission (OAE)
•
•
•
•
Objektif,
Uygulaması kolay,
Hızlı ve non-invaziv,
Sadece işitmesi normal veya normale yakın olan
kişilerde uygulanabilen bir test yöntemidir.
• Dış tüy hücrelerinin, baziller membran
vibrasyonunu artıran motor elemanlar olması
pozitif geri bildirimin temelini oluşturmaktadır.
OAE Sınıflandırması
1- Spontan OAE
2- Evoked OAE:
a- Transient Evoked OAE (TEOAE)
b- Distortion Prouduct OAE (DPOAE)
c- Stimulus Frequency OAE (SFOAE)
Spontan Otoacoustic Emission (SOAE)
• Dış akustik uyaran olmaksızın kokleadan doğal olarak elde
edilen sinyallerdir.
• Çok duyarlı bir mikrofon ile normal bir kulaktan bir ya da
daha fazla frekansta 10- 15 dB amplitüdlere ulaşan spontan
emisyonlar kaydedilebilir.
• En yaygın frekans aralığı 1000- 3000 Hertz (Hz) dir.
• Normal orta kulak ve koklear fonksiyonu gösterir
• Duyu bozukluğu olan frekans bölgelerinden kaydedilemez.
Kadınlarda erkeklerden daha yüksek
• Normal populasyonun %50 ’sinde
• SOAE’nun yokluğu, koklear disfonksiyon anlamına gelmez.
Transient Evoked OAE (TEOAE)
• Klik ya da ton patlamaları şeklindeki çok ani
uyaranlara cevap olarak ortaya çıkan emisyondur.
• Normal işitmesi olan yetişkinlerde 500- 4500 Hz
bölgesi içinde bulunur.
• Genellikle 1- 2 kHz civarında en büyük olarak
gözlenmektedir.
• Bebekler ve çocuklardan elde edilen TEOAE
seviyeleri yetişkinlerden elde edilenden daha
büyüktür.
Distortion Prouduct OAE(DPOAE)
• Temel ses olarak tanımlanan iki eş zamanlı saf ses
uyarana cevaben oluşan emisyondur.
• Alçak frekans (f1) temel sesin seviyesi L1, yüksek frekans
(f2) temel sesin seviyesi L2 olarak gösterilmektedir
• Kullanılan uyaran genellikle f2-f1 ve 2f1-f2 şeklinde
verilmektedir ve f2f1 oranı yaklaşık olarak 1,22 civarında
olduğu durumlarda sağlıklı ölçümler yapılabilmektedir.
• Klinik uygulamalar için en uygun DPOAE uyaran şiddeti
(L2=L1-1015 dB) 50-70 dB SPL
• Uyaran verildikten sonra kulak kanalındaki enerjinin
spektral analizi yapılmaktadır.
Stimulus Frequency OAE (SFOAE)
• Düşük şiddet seviyesinde sabit bir saf ses
uyaranı verilmesiyle elde edilen emisyon
ölçümüdür.
• Daha çok araştırma için kullanılır.
Otoacoustic Emission’un Supresyonu
• Efferent işitsel sistem aktivasyonun fonksiyonel
etkisi, dış tüy hücreleri yoluyla koklear aktivite
inhibisyonudur.
• Supresyonun olmaması, efferent işitsel sistemin
disfonksiyonunu gösteren patolojik bir
bulgudur.
Otoacoustic Emission’un Supresyonu
• Korti organında bulunan tüy hücreleri, efferent sistemin
olivokoklear demeti ile innerve edilmektedir.
• Başlangıçta koklear aktivite, elektrokokleografi teknikleri
ile ya da işitsel sinirden direk kayıt ile ölçülmekteydi.
• Hall’ın belirttiğine göre 1956’da Galambos ve diğer
araştırmacılar; efferent sistemin beyin sapı seviyesindeki
elektriksel stimulasyonun ya da kontralateral akustik
stimulasyonun supresyonuna yol açtığını açıkça
göstermişlerdir.
Otoacoustic Emission’un Supresyonu
• Olivokoklear demet fonksiyonu ile ilgili ilk
çalışmalar IV. ventrikül tabanının yüzeyine yakın
olarak elektrik uyaranı kullanılması ile yapılan
hayvan deneyleridir.
• Efferent işitsel sistemin uyarımı sonucunda;
yuvarlak pencereden kaydedilen aksiyon
potansiyellerin amplitüdlerinin azalması, işitsel sinir
ve endokoklear potansiyelin deşarj hızının azalması
ve koklear mikrofonik aktivitesinde artma gibi
bulgular elde edilmiştir ve daha sonra bu bulgular
insanlarda da ispatlamıştır.
Otoacoustic Emission’un Supresyonu
• Efferent yollar, kimyasal ya da cerrahi olarak kesilmesi ile
çalışmaz hale getirildiği zaman, inhibitör etkiler ortadan
kalkmaktadır.
• OAE için medial efferent sistem çok daha büyük bir
öneme sahiptir.
• Medial olivokoklear sistemin çaprazlaşmayan lifleri her
iki koklea arası yolu oluşturur, böylece bir kulaktaki sesin
diğer kulaktaki cevapları etkilemesi sağlanmış olur.
• Bu olay çift taraflı koklear etkileşim olarak adlandırılır,
OAE ölçümünde non-invaziv olarak kontralateral gürültü
yoluyla ortaya çıkar ve dış tüy hücreleri tarafından
oluşturulduğu düşünülmektedir.
Otoacoustic Emission’un Supresyonu
• Medial olivokoklear sistem, kontralateral akustik
uyaran tarafından aktive edildiğinde, spontan ve
uyarılmış OAE amplitüdlerinin her ikisinde de bir
azalma şeklinde gözlenmektedir.
• Çalışmalar kontralateral ses uyaranı ile efferent
sistemin bu aktivasyonunun basiller membran
tuning’ini ve OAE’u değiştirebileceğini göstermektedir.
• Kontralateral uyaran ile uyarılmış OAE
amplitüdündeki kontralateral azalma ile
çaprazlaşmayan medial olivokoklear efferent aktivite
değerlendirilmektedir.
Otoacoustic Emission’un Supresyonu
• OAE supresyonunda kontralateral sinyal (en
etkilisi gürültü), göreceli olarak daha düşük
şiddet seviyelerinde verilmektedir.
• Kontralateral sinyal seviyesi; OAE’nun kayıt
edildiği kulağa geçebilecek ve ayrıca bir akustik
stapedial refkeks ortaya çıkarabilecek şiddet
seviyesinin altındadır.
Meniere Hastalığı
• Membranöz labirentin bir hastalığıdır.
• Nöbetler şeklinde gelen baş dönmesi krizleri
(episodik vertigo),
• Başlangıçta dalgalanmalar gösteren sonradan
sabitleşen sensorinöral işitme kaybı,
• Tinnitus,
• Bazı vakalarda görülen ve nöbetlerin habercisi olan
kulaklarda dolgunluk ve basınç hissi (fullness) ile
karakterizedir
Meniere Hastalığı
• Klasik meniere
– Fluktuan sensörinöral işitme kaybı,
– Fluktuan tinnitus: Düşük frekans
– Etkilenen kulakta dolgunluk hissi olur.
– Tinnitus, dolgunluk hissi ve duyma azalması
şiddetlendiği zamanlarda 30 dakika ile 2 saat
süren bir epizodik vertigo atağı
• Kohlear Menier Hastalığı
– fluktuan sensörinöral işitme kaybı ve tinnitus
• Vestibüler Menier Hastalığı
– episodik vertigo ve kulakta dolgunluk hissi
• Lermozey Sendromu
– giderek artan tinnitus, işitme kaybı ve kulakta
dolgunluk hissi epizodik bir vertigo atağı ile son bulur,
“işittiren baş dönmesi”
• Tumarkin krizi (drop atağı)
Meniere Hastalığı ve OAE
• Otoakustik
emisyonların
Meniere
hastalığına
uygulanması ile en az 2 farklı OAE patterni olduğu
saptanmıştır;
• Meniere hastalığına sekonder sensorial işitme kaybı olan
hastaların çoğunda (tipik olarak düşük frekanslarda bazen
yüksek frekanslarda da kayıp olur) OAEler anormaldir ve
25-30 dB üzeri kayıpla beraber OAE aktivitesi saptanmaz.
• Meniere’li bazı hastalarda normal hatta beklenenden
daha yüksek amplitüdde OAE (DPOAE ve TOAE)
ölçümleri 30 dB üzeri eşiklerde hatta 60 dBe varan eşik
yükselmeleriyle beraber görülür.
Meniere Hastalığı ve OAE
•Atipik olarak belirgin OAE aktivitesi gösteren Menier
hastaların oranı bilinmemektedir.
•Probst ve Jharris 30 dB üzeri kaybı olan 31 meniere
hastasının 2sinde bunu saptamıştır.
•Skashita Bartoli ve Van Huffeln ise hastaların üçte birine
varan yüksek oranlarında 30 dB kayba rağmen TEOAE varlığı
saptamıştır.
•Ohlms, Lonsbury-Martin Van Huffeln DPOAE için de 40 dB
üzerinde kayıpda ölçüm yapıldığını göstermişler
•Bu bulgular birden fazla spesifik koklear bölge tutulumuna
işaret ediyor olabilir.
Meniere Hastalığı ve OAE
• Selektif olarak iç tüy hücreleri, dış tüy
hücreleri veya her ikisinin tutulumu OAE
paternindeki bu farklı grupların bulunmasını
açıklar.
• İşitme kaybına rağmen belirgin OAE ölçümü
yapılması spesifik olarak iç tüy hücre tutulumu
olan ancak dış tüy hücrelerin sağlam kaldığı
spesifik hasar ile açıklanabilir.
Meniere Hastalığı ve OAE
• Görünürde unilateral Meniere hastalarının
bazılarında işitme eşikleri normal olmasına
rağmen sağlam görünen kulakta klinik olarak
odyometri ile gösterilemeyen hasar OAE ile
gösterilebilir.
• Bilateral tutulum gösteren gizli hastalık OAE
anormalliği ile önceden ortaya çıkarılabilir.
Literatür’de Contralateral Suppression
1- Willliams ve ark., Scand Audiol 1993,”Effects of
contralateral Acoustic Stimulation on Otoacoustic
Emissions Following Vestibular Neurectomy”
•
•
•
•
43 yaşında bayan hasta.
7 yıldır unkompanse labirentin bozukluğu varmış.
Rekürrent vertigo atakları ilk atağı takiben devam etmiş.
Saf ses eşikleri, timpanometri, ABR, refleksleri normal.
Kalorik testte sol kanal paralizisi, N CT.
• Retrolabirentin selektif sol vestibüler nörektomi yapılmış.
• Testler preop, postop yapılmış. Tüm testlerde bilateral
değişiklik izlenmemiş.
•OAE’lar her iki taraftan preop., postop elde edilmiş.
•Efferent yanıtda ise sağlam tarafta cls oluşurken
25dB SL ile 1.3 dB gürültüsüzün amplitüdünün
%22.4’ü kadar amplitüd, 45 dB SL ile 1.8 dB %28.2
total ortalama emisyon amplitüdüne neden olmuş.
•Operasyon tarafında ise %3-7.16 azalma görülmüş
ve ihmal edilebilir seviyededir denmiş.
•Ve karşı taraftaki sesin seviyesi ile orantılı değil
denmiş.
•Teknik: OAE ölçümü; ILO 88’le ölçüm yapılmış, situmulus
olarak 81 ve 61 dB SPL kullanılmış.
•Efferent test prosedürü; Madsen OB 802 odyometre TDH 39
kulaklık kullanılmış.
•Hastanın OAE uygulanan tarafın karşı kulağı için beyaz
gürültü için eşiği ölçülmüş. Ve gürültü için SL’ın 5,15,25,35,45
dB üzeri (30-70 HL), ses kullanılmış.
•10 defa 60 click uyarımlı OAE yanıtı ortalaması alınmış ve
contınue beyaz gürültü alternatif defalar verilmiş.
•OAE amlitüdü post stimulus 5-20 msn süre aralığında ve
reproducibilite %50’nin üzerinde olan emisyonlar ölçülmüş.
•Gürültülü ve gürültüsüz ölçülen total emisyon amplitüdleri
karşılaştırılmış.
Sonuç:
•Retrolabirentin nörektomi inf. Vestibüler sinir liflerinin kesilmesi
demektir.
•Bu lifler medial ve lateral efferent bundle’ı taşır.
•Kontralateral akustik situmulasyon dış tüy hücreleri (dth), innerve eden
medial efferent sist. aktivasyonu yoluyla OAE amplitüdünü innerve eder.
•Medial efferent sist. dth’in sese biyomekanik yanıtını değiştirir.
•Dth’ler tektorial ve baziller membrana bitişiktirler.
•Hareketlerindeki değişiklik koklear partisyonu hareketini etkileyerek
sensory hair cell’lerin (iç tüy hüc.), lokal mekanik input’unu
değiştirebilir.
•Böylece efferent sinir ve sinirin gittiği dth bir motor birim gibi hareket
ederek karşıya geçen medial lifler vasıtasıyla interkoklear feedback
yoluyla reseptör hüc. inhibe ederler.
•Bu hastada pure tone eşikleri nörektomi sonrası
5-15 dB azalmış.
•Bu durum koklear yanıtın efferent inh.
kalkmasına bağlanmış.
•N kulakta da eşik azalmış.
•Sebebi; interaural interaksiyonun değişmesine
bağlı denmiş?
•Kontralateral efferent etkinin akustik refleksin
bilat. aktivasyonuna ve OAE’nun kokleadan
DKY’na azalmış iletimine bağlı olduğu öne
sürülmüş.
•Bunu ortadan kaldırmak için refleks eşiklerinin
altında uyarı (hem gürültü hem de OAE
situmulusu) kullanılmış.
•Bu hastalarda refleks eşiğinin altında etkileşim
tam olarak dışlanamaz, ancak nörektomi sonrası
supresyonun ortadan kalkması bunun akustik
refleks dışı nedenle olduğunu kanıtlamaktadır
denilmiş.
2- Williams ve ark., Acta Otolaryngol (Stockh) 1994,
”Effects of Olivocochlear Bundle Section on
Otoacoustic Emissions in Humans: Efferent Effects
in Comparison with Control Subjects”
• Bu çalışmada, nörektomi hastalarında deefferentasyonun
(efferent sist. kesilmesi) otoakustik emisyonlar ve interaural
supresyon üzerine etkisinin incelenmesi ve sonuçların
normal kişilerle ve benzer bir cerrahi uygulanmış
serebellopontin köşede vestibülokoklear sinirin vasküler
dekompresyonu gerçekleştirilmiş fakat sinir kesisi
yapılmamış kontrol cerrahi grubuyla sonuçların
karşılaştırılması amaçlanmış.
•Kontrol grubu, retrolabirintin cerrahi
prosedürlerin OAE’ ların interaural inhibisyonu
üzerine etkisini araştırmaya yarayan bir araç
olmuş.
•Sonuçlar insanda kontrolateral düşük orta
seviyede gürültüyle sağlanan olivokoklear efferent
sistemin koklear yanıtların kontrolünde inhibitör
bir rolü olduğuna işaret etmektedir.
•Bu fonksiyon, öngörülebileceği üzere OAE’ ların
üretiminde temel önem arzeden dış tüy hücrelerin
aracılığıyla gerçekleştirilmektedir.
Materyal metod
Kontralateral akustik situmulasyonun click evoked OAE’
lar üzerine etkisi aşağıdaki populasyonlardan seçilen üç
hasta grubunda çalışıldı;
1- Normal sağlıklı gönüllüler
2- Retrolabirintin cerrahi uygulanan vestibüler nörektomi
hastaları ki bu grupta vestibüler sinirin kesilmesi sonucu
efferent olivokoklear bundle da kesilmiştir.
3- Vasküler dekompresyon hastaları ki bunlar sinir kesisi
yapılmadan
benzer
cerrahi
yaklaşımla
8.
sinir
dekompresyonu yapılmış cerrahi kontrol grubunu
oluşturmaktadır.
Bu hasta populasyonlarından seçim aşağıdaki profillere
göre yapılmıştır:
1- Normal kişiler; otoskopik bulguları normal, işitme saf eşikleri 20
dB HL den iyi (0.25- 8 kHz) ve normal timpanometri bulguları olan
sağlıklı gönüllüler. İpsi ve kontra normal işitme eşikleri olan 8 hasta
(22- 43 yaş arası, 2 erkek 6 kadın). Bu hastalarda 80- 86 dB SPL tepe
situmulus seviyelerine yanıt olarak tüm nonlineer yanıt için( 2.5- 20
msn), 8- 22 dB SPL amplitütde TOAE’lar bilat. mevcutmuş.
2- Vasküler dekompresyon hastaları; normal(N) otoskopik bulgular,
işitmeleri birbirini izleyen en az iki frekansta 35 dB’den iyi, ABR N,
CT N, atipik meniere benzeri semptomlar, dengesizlik ve uğultu
şikayetleri var. Fakat işitmede flutuasyon yok. Medikal tedaviye
dirençli. CT airmeato grafi ile gösterilen vasküler loop cerrahi
sırasında komfirme edildi, 2 erkek 1 bayan 3 hasta.
3- Vestibüler nörektomi hastaları (N otoskopi, N timpanometri, işitme
eşikleri birbirini izleyen en az iki frekansta 35 dB’den iyi, ABR N, CT
N. Kalorik testte kanal paralizisi gösterilmiş hastalar. 72 hastanın
yarısından fazlasında 35 dB’den iyi eşik preop saptanmış. Bu
hastaların 2 tanesi postop bulunmuş ( 32 ve 43 yaşında kadın
hastalar).
TOAE Prosedürleri
TOAE otodinamik Ltd. ILO88 akustik emisyon analizörü
ile kaydedilmiş (Kemp 1990). Spektral analizle amplitüt
ölçümleri sistem tarafından yapılmış.
OAE yanıtları: 260 click ortalaması alınarak, tepe
situmulus seviyeleri 88 dB SPL ile 61 dB SPL olacak şekilde
artifak rejeksiyon özellik kullanılarak ve kullanılmayarak
ve takiben efferent test prosedürleri uygulanarak alınmış.
Prob pozisyonu kayıt işlemi test kulağında tamamlanana
kadar değiştirilmemiş.
Effernet Test Prosedürü
•Kontralateral situmulus; Madsen OB 802 odyometrisi
TDH39 kulaklık aracılığıyla üretilen beyaz gürültüymüş.
•Hastaların beyaz gürültüyü algılama eşikleri her kulak
için ölçülmüş.
•ILO88 OAE cihazı, 61 dB SPL ( 2 dB) tepe resepsiyon
seviyesinde OAE click situmulusu oluşturacak şekilde
ayarlanmış.
•Böylece orta kulak refleksleri interferansı minimalize
edilmiş.
Sonuçlar:
•Normal 8 hastada cls gözlenmiş, ortalama %26.9 45-55
dB SL’de, %14.5 30-40 dB, %8.1 15-25dB. 1-2.5 kHz
frekansta en çok supresyon olmuş.
•Nörektomililerde, 2 hastanın; 1. vakada; cls aynı
izlenmiş. N tarafta %13.9 25 dB SL’de azalma izlenmiş.
Kesi tarafında % 4.5 25 dB SL azalma olmuş. 2. Vakada
% 11.9 25 dB de N taraf, %0 25 dB SL’de kesi tarafında
azalma olmuş. Max. inh. 35 dB SL’de %7.7, N’lerin
aralığının 2 standart deviasyon dışındaymış.
•Dekompresyonlularda; İki kulakta karşılaştırılabilir
seviyedeymiş ve cls mevcutmuş,%10.87 30 dB SL, %31.61
45 dB SL’de ortalama değerler. İki kulakta
karşılaştırılabilir seviyedeymiş ve cls mevcutmuş.
3- Quaranta ve ark., Acta Otolaryngol 2000,”Paradoxical
Effects of Contralateral White Noise on Evoked
Otoacoustic Emissions in Ears with Acoustic Neuroma”
• Bu çalışmada tek taraflı akustik nörinomlu 2 hasta, 40 dB SL beyaz
gürültü verilip 10 normal işiten kişiyle karşılaştırılmış.
• 59 yaş preop., sağ, 10mm intra ve extrameatal akustik nörinomu var.
Progressive işitme kaybı, ara ara tinnitus, 47 dB işitme eşiği, %30
konuşmayı ayırtetme, akustik refleks eşiği sağda yok solda 90 dB’in
üzerinde. TEOAE bilat. mevcut. Solda OAE amplitüdü cls ile
azalıyor sağda artıyor.
• 38 yaş erkek preop., sağ, 20 mm intra ve extrameatal akustik
nörinomu var. Aşağı inen SNİK. Hasta kulağın saf ses ortalaması 17
dB, SD %100, beyin sapı kompresyonu var. ABR solda N, sağda
dalga 5 yok. Bilat. TEOAE var. Solda OAE amplitüdü cls ile azalıyor
sağda artıyor.
Literatürde;
•%27-57
akustik
nörinomda
TEOAE
ölçülebiliyormuş (1995’de 1 vaka daha var).
•Cls etkisi yok ya da azalmıştır (Maurer 1995).
•Fakat burada tersi gösterilmiştir.
•Paradoksik olarak açıklamasında patalojik
adaptasyonu öne sürmüş??.
•Literatürdeki diğer makalede sonuçlar cls de
olmaması ya da normale göre azalması şeklinde
çıkmıştır.
4- Parthasarathy, J Am Acad Audiol 2001,
”Aging and Contralateral Suppression
Effects on Transient Evoked Otoacoustic
Emissions”
• Her yaş grubunda 5 hasta olmak üzere 20-79 yaş
arası 30 kişide kontralateral geniş bant gürültü
kullanılarak TEOAE ölçümleri
• 40,50, 60, 70 dB HL geniş bant gürültü
• İşitme tümünde 20 dB ve daha iyi, 250-8000 Hz
frekanslarda, impedanslar N, Tip A
• Gürültünün 40-70 dB’ler arası 10’ar dB’lik
artışı
• OAE’daki supresyon 0.5’den 3.5 dB SPL’e
çıkmış, 60-69 ve 70-79 yaş grubunda bu
olmamış.
• 60- 70 dB’de cls 20-59 yaş gruplarında 6079 yaş guplarına göre istatistiksel olarak
manalı supresyon olmuş.
• Her hasta için 1.5 saat süre ayrılmış.
•Çalışmaya dahil edilme kriteri;
1- Fiziksel ve nörolojik olarak N
2- Ailede işitme kaybı ve nörolojik problem olmaması
3- Ototoxik ilaç, aşırı gürültüye maruz kalma, orta kulak hastalığı
ve işitme kaybı yapacak metabolik hast. olmaması
4- Otoskopik olarak N DKY ve zar
5- 250-8000 Hz arası N işitme
6- Speech discrimination her iki kulakta %90 ve daha iyi
7- N impedans
8- Her iki kulakta TEOAE alınması
•Daha iyi işitme eşiği olan kulak test için alınmış, eşitse
rastgele seçilmiş
•Tüm testler ses yalıtımlı, çift duvarlı gürültü izolasyonlu
odada yapılmış.
•TEOAE konvansiyonel nonlineer click, 80 dB
SPL 50 click/sn tekrar hızıyla (stimulusun
özelliği), 260 kabul edilmiş click analizlenmiş.
•Stimulus stabilitesi %80’inin üzerinde tutulmuş.
•Reproducibilite %70 ve daha iyiyse ortalamalar
kabul edilmiş.
•Gürültüyle ve gürültüsüz 40- 70 dB arası 10’ar
dB artışlarla OAE yapılmış.
•Grason- Stadler 33 midle ear analyzer gürültü
için kullanılmış.
•Orta kulak kası reflexinin etkisini kaldırmak için
en fazla 70 dB gürültü kullanılmış.
•ILO 88’in tam oktave power analizi programı
kullanılarak TEOAE dB SPL cinsinden ifade edilmiş.
•Sonra gürültü ile olan emisyondan gürültüsüz emisyon
değeri çıkarılarak aradaki fark dB cinsinden
hesaplanarak çalışma sonuçları ifade edilmiş.
Sonuç;
•Kontralateral geniş bant gürültünün medial olvokoklear
sistemi aktive ettiği ve yaşın bir fonksiyonu olarak
TEOAE amplitüdlerini suprese ettiği gösterilmiş.
•Yaşlanma ile birlikte gürültüde konuşmayı anlamanın
giderek zorlaşması durumu, dış tüy hücrelerinin efferent
kontrolünün yaşlanma ile fonksiyonel olarak bozulması
ile açıklamış.
5- Yılmaz S., Doktora Tezi 2004, “Normal İşiten
Kişilerde Maskeleme Seviyesi Farkı Testi ve
Kontralateral Supresyona Yaşın Etkisi”
• Çalışmaya 10-69 yaş arasında, otoskopik bulguları
normal ve sosyal seviye farkı gözetilmeyen 53 kadın
ve 48 erkek toplam 101 birey dahil edilmiştir.
• 125-6000 Hz arasında işitme eşikleri 25 dB HL’den
daha iyi olan kişilere, testler bilateral yapılmış,
toplam 202 kulak değerlendirmeye alınmıştır.
•Konuşmayı ayırt etme skorları %88 ve daha
iyi, koklear hassasiyetleri olmayan,
•Orta kulak basınçları  50 mm H2O,
•Her iki kulaklarında TEOAE’ları mevcut
olan,
•Ototoksik ilaç kullanımı, gürültüye maruz
kalma, metabolik hastalık, öz geçmişinde işitme
kaybı olmaması kriterlerini içeren bireyler.
TEOAE Ölçümleri ve Supresyon:
• Otodynamics ILO88 DPOAE V5,6y versiyonu
kullanılmış.
• Ölçüm; 1-5 kHz arasında nonlineer, 80mikrosn.
Süreli 83  3 dB SPL şiddetindeki 260 klik uyaran
ile yapılmış.
• Kriter olarak dalganın yeniden üretilme yüzdesini
(wave reproducibility) %70 ya da daha büyük,
uyaran stabilitesinin %80’den daha büyük olması
dikkate alınmış.
• TEOAE gürültüsüz ve 40 dB SL speech noise
verilerek kaydedilmiş.
•Kontralateral uyaran şiddeti stapedial refleks
oluşumuna neden olmayacak seviyede verilmiş.
•OAE supresyonunu ortadan kaldırmak için geniş
bant gürültü, dar bant gürültü ve saf sesten daha
iyidir (Hall 2000).
•Gürültü uyaranı Interacoustics AC-5 klinik
odyometre ve Ear Tone 3A insert earphone ile
verilmiş.
• Supresyon miktarı gürültüsüz TEOAE ölçümünden
gürültülü TEOAE ölçümünün çıkarılması ile
bulunmuş.
Bu çalışmada bireylere, Maskeleme Seviye Farkı
(MSF) ve Gürültüde Konuşmayı Ayırt Etme
(GKAE) testleri uygulanmış.
MSF Testi
•Bireylerin hava kemik yolu işitme eşikleri
değerlendirildikten sonra her iki kulağa 500 Hz’de
saf ses sinyal ve merkezi 500 Hz’de darbant
gürültü gönderilmiş.
•Maske gürültüsünün şiddeti, etkili maske seviyesi
olan 50 dB HL yaklaşık olarak 63 dB SPL’de sabit
tutulmuş.
GKAE Testi
•Industrial Acoustic Company (IAC) Inc. sessiz odalarında
Grason- Stadler GSI 61 klinik odyometre ile TDH –39
standart kulaklıklar MX41/AR kılıf kullanılarak yapılmış.
•Önce sessiz ortamda konuşmayı ayırt etme testi uygulanmış
daha sonra +10 dB sinyal gürültü oranı ile gürültüde
konuşmayı ayırt etme testi tekrar edilmiş.
•GKAE skoru her iki kulak için % olarak elde edilmiş.
•Gürültü ve sessiz ortam arasındaki doğru skorlarının farkı;
Fark Skoru = % doğru kelime (sessiz) - % doğru kelime
(gürültü), formülü ile hesaplanmış.
Sonuçlar:
• Gürültüsüz TEOAE amplitüdleri yaş grupları
ile karşılaştırıldığında, yaş ilerledikçe
TEOAE’nun azaldığı görülmüş.
• 50- 59 yaş grubunda TEOAE amplitüdleri
daha küçük yaş gruplarına göre istatiksel
olarak daha düşük ve anlamlı bulunmuş.
•Bireylerden elde edilen TEOAE verileri
karşılaştırıldığında 4-5 kHz’lerdeki değerler
1,2,3 kHz’lerdekine göre daha düşük ve
istatistiksel olarak anlamlı bulunmuş.
•Elde edilen supresyon değerlerinin de yaş
ilerledikçe düştüğü ama istatiksel olarak
anlamlı olmadığı izlenmiş.
•Sağ ve sol kulak arasında anlamlı fark
bulunamamış.
MSF Sonuçları;
10-19 ve 60-69 yaş aralığındaki değerlerin
ortlamaları diğer yaş gruplarına göre daha
yüksek bulunmuş.
GKAE Sonuçları;
60-69 yaş grubundaki değerlerin diğerlerine
göre istatistiksael olarak daha düşük, fark
skorlarının ise daha yüksek olduğu
bulunmuş. Sağ ve sol kulaklar arası anlamlı
fark bulunamamış.
•MSF-Supresyon: Supresyon değeri azalırken
MSF değerlerinin arttığı ve 1 kHz’de istatiksel
olarak anlamlı olduğu,
•GKAE-Supresyon: GKAE skorları arttıkça
supresyon miktarlarının da arttığı ve 1 kHz’de her
iki kulakta, 2 kHz’de sadece sol kulakta istatiksel
olarak anlamlı olduğu bulunmuş.
•MSF-GKAE: Her iki kulak için MSF ve GKAE
skorları arasında anlamlı bir ters orantı olduğu,
GKAE arttıkça MSF’nin düştüğü izlenmiş.
6- Jacobson , Laryngoscope 2003,
“Contralateral Suppression of DPOAE
Declines with Age: Acomparison of Findings
in CBA mice with Human Listeners”
• 56 fare üzerinde beyaz gürültü kullanarak medial
olivokoklear efferent sistemin yaşla ilgili
değişikliklerini araştırmışlar ve DPOAE’nun yaşla
birlikte azaldığını göstermişler.
• Bu azalmanın kokleadaki tüy hücreleri üzerindeki
inhibitör etkisi ile medial olivokoklear efferent
sistemdeki yaşlanmayı gösterdiğini belirtmişler.
•Medial olivokoklear efferent sistemin fonksiyonel
etkisinin azalmasının öncelikle dış tüy hücresinin
dejenerasyonu ile gözlenebileceği sonucuna varmışlar.
•Kontralateral supresyondaki bu azalmanın insan
çalışmaları ile paralellik gösterdiğini ve medial
olivokoklear supresif fonksiyon kaybının presbiakuzi
gelişiminde önemli bir rol oynayabileceğini belirtmişler.
•Yaşla birlikte supresyondaki azalmanın, yaşla birlikte
DPOAE’ deki azalmadan daha önce gerçekleştiğini
bulmuşlar.
7- Quaranta ve ark., Audiology 2001, ”Effect
of Ageing on OAE and Efferent
Suppression in Humans”
• 20-78 yaş arası 52 normal işitmesi olan bireyde
efferent supresyon ve OAE’larda yaşın etkisini
araştırmışlar.
• Ortalama TEOAE amplitüdlerinin yaşla
azaldığını ancak supresyon miktarının
etkilenmediğini bulmuşlar.
8- Kim ve ark., Audiology and Neuro-Otology 2002,
“Effects of Age on Contralateral Suppression of
DPOAE in Human Listeners with Normal Hearing”
• 1 ve 2 kHz’de, daha büyük olan kontralateral
supresyonun ve DPOAE seviyelerinin orta yaş ve
yaşlı grupta çok düşük olduğunu bulmuşlar.
• Bu bulguların yaşla birlikte medial olivokoklear
sistemdeki fonksiyonel bozukluğu desteklediğini
belirtmişler.
9- Castor ve ark., Hearing Research 1994, “Influence of
Aging on Active Cochlear Micromechanical Properties
and on the Medial Olivocochlear System in Humans”
• Normal işitmesi olan 60 kişide; TEOAE, DPOAE ve
kontralateral akustik uyaran ile TEOAE ölçümü yapmışlar
• Yaşlı grupta (70-88 yaş arası 22 kişi) TEOAE ve DPOAE
amplitüdlerinin yaş ilerledikçe düştüğünü
• Kontralateral akustik uyaran verildiğinde elde edilen TEOAE
supresyon miktarlarının yaşla birlikte düştüğünü
belirlemişler.
• Supresyonun 1-2 kHz’de 4-6 kHz’e göre daha fazla olduğunu
bulmuşlar. Yaş ile, 1-2 kHz arasında MOC sistemin
fonksiyonlarının 4-6 kHz’e göre daha iyi korunduğunu ifade
etmişler.
•*Kontrolateral
supresyonun TOAE ve DPOAE etkisinin tek taraflı vestibuler ve/veya koklear
nörektomi yapılan hastalarda araştırılması
• Tez Çalışma Grupları:

A: 10 normal erişkin (40 y > RF (-))

B: 10 normal erişkin (40 y < RF (-))

C: 20 tek taraflı VN hastası

D: tek taraflı AN ameliyatı yapılıp koklear siniri korunan hastalar
• Metod:
• Deneklere (OM sorunu olmayan ve KZ ve dky’da sekeli –sorunu olmayanlar) timpanogram,
odyogram, recruitment bakılacak, DPgram ve TOAEs yapılacak;
• * Sadece normal işitmesi olanlar A ve B grubuna alınacak.
• * C grubuna preoperatif işitmesi normal olup postoperative işitme kaybı gelişmeyen VN’ler (dB ???)
alınacak.
• * D grubuna işitme kaybı ne olursa olsun koklear siniri korunan hastalar alınacak.
• Ek Araştırmalar için çalışma grupları:
• I. Risk Faktörlerinin (RF) etkisi

20 adet (40-50 yaş arası RF(+)
RF: DM+KAH/HT +/- HK

20 adet (50-60 yaş arası RF (+)
• II. Kekeme çocuklar
• III. Müzisyenler
• IV. By pass adaylarında ve ameliyat sonrasında
•*
•*
•*
•*
6- Namyslowski ve ark., Scand Audiol 2001, ”Contralateral
Suppression of TEOAE in Diabetic Children. Effects of 1.0
kHz and 2.0 kHz Pure Tone Stimulation- Preliminary
Study”
3- Maison ve ark., The Journal of Neurophysiology 1997, ” Medial
Olivocochlear Efferent System in Humans Studied With
Amplitude-Modulated Tones”
4- Büki ve ark., Brain Research 2000,”Olivocochlear
Efferent vs. Middle-ear Contributions to the Alteration of
Otoacoustic Emissions by Contralateral Noise”
8- Durante ve ark., International Journal of Audiology 2002,
“Contralateral Suppression of Otocoustic Emissons in
Neonates”
9- James ve ark., Clin. Otolaryngol 2002, “Contralateral
Suppression of DPOAE Measured in Real Time”
10- Quranta ve ark., Acta Otolaryngol 2003, “Effect of
İpsilateral and Contralateral Low- frequency Narrowband Noise on Temporary Threshold Shift in Humans”
11- Veuıllet ve ark., Journal of Neurophysiology 1991, “Effect
of Contralateral Acoustic Stimulation on Active Cochlear
Micromechanical Properties in Human Subjects:
Dependence on Stimulus Variables”
• *
*
•*
*
•*
Akustik Nörinom
• Vestibüler Schwannoma
• En sık VIII. sinirin superior vestibüler dalından
• Çoğunda epizodik vertigodan ziyade dengesizlik
hissi (unsteadiness)
• Tek taraflı tinnitus,
• Progressif işitme kaybı
– Ani işitme kaybıplarının %2’si
– Konuşmayı ayırdetme skoru
*
•*
•*Kontrolateral
supresyonun TOAE ve DPOAE etkisinin tek taraflı vestibuler ve/veya koklear
nörektomi yapılan hastalarda araştırılması
• Tez Çalışma Grupları:

A: 10 normal erişkin (40 y > RF (-))

B: 10 normal erişkin (40 y < RF (-))

C: 20 tek taraflı VN hastası

D: tek taraflı AN ameliyatı yapılıp koklear siniri korunan hastalar
• Metod:
• Deneklere (OM sorunu olmayan ve KZ ve dky’da sekeli –sorunu olmayanlar) timpanogram,
odyogram, recruitment bakılacak, DPgram ve TOAEs yapılacak;
• * Sadece normal işitmesi olanlar A ve B grubuna alınacak.
• * C grubuna preoperatif işitmesi normal olup postoperative işitme kaybı gelişmeyen VN’ler (dB ???)
alınacak.
• * D grubuna işitme kaybı ne olursa olsun koklear siniri korunan hastalar alınacak.
• Ek Araştırmalar için çalışma grupları:
• I. Risk Faktörlerinin (RF) etkisi

20 adet (40-50 yaş arası RF(+)
RF: DM+KAH/HT +/- HK

20 adet (50-60 yaş arası RF (+)
• II. Kekeme çocuklar
• III. Müzisyenler
• IV. By pass adaylarında ve ameliyat sonrasında
Download