Avrupa Adalet Divanı Basın Bildirisi No 30/17 Lüksemburg, 14 Mart

advertisement
Avrupa Adalet Divanı
Basın Bildirisi No 30/17
Lüksemburg, 14 Mart 2017
C-157/15 Achbita, Centrum voor Gelijkheid van kansen en voor
racismebestrijding v G4S Secure Solutions, and C-188/15 Bougnaoui and
Association de défense des droits de l’homme (ADDH) v Micropole
Univers Davalarındaki Kararlar
Bu basın bildirisinin gayrı resmi çevirisi İstanbul Center of International Law eğitmenleri olan Abdurrahman
Erol1’un editörlüğünde Onur Dur2 ve Selman Aksünger3’in katkılarıyla yapılmıştır.
Herhangi bir politik, felsefi ve dini simge içeren kıyafetlerin giyilmesinin yasaklanmasına dair şirket içi
bir kural doğrudan ayrımcılık teşkil etmemektedir.
Bununla birlikte böyle bir kuralın olmaması halinde; işverenin bir müşterinin başörtüsü takan bir çalışanından
hizmet almama talebini dikkate almak istemesi ayrımcılığı ortadan kaldırabilecek bir mesleki gereklilik olarak
telakki edilemez.
C-157/15, G4S Secure Solutions Davası
12 Şubat 2003 tarihinde Samira Achbita isimli Müslüman, G4S firması tarafından resepsiyonist olarak işe
alındı. Söz konusu firmanın faaliyetleri arasında kamu ve özel sektör müşterilerine resepsiyon hizmeti sağlamak
da bulunmaktadır. Bayan Achbita’nın işe alındığı tarihte, G4S şirketinin çalışanlarının iş yerinde görünür
politik, felsefi ve dini inançlara dair sembolleri giymelerinin yasak olduğuna dair yazılı olmayan bir şirket içi
kural bulunmaktadır.
Nisan 2006’da Bayan Achbita, işverenini çalışma saatlerinde başörtüsü takmak istediği konusunda
bilgilendirmiştir. Cevap olarak, G4S şirketi yönetimi başörtüsü takmasının, görünür politik, felsefi ve dini
simgeleri içeren kıyafetlerin giyilmesinin G4S’nin müşterileriyle iletişiminde dayandığı tarafsızlık politikasına
ters düşeceğinden dolayı tolere edilmeyebileceğini bildirmiştir. 12 Mayıs 2006’da hastalık sebebiyle aldığı iznin
bitmesinden sonra, Bayan Ashbita işverenini 15 Mayıs’ta iş başı yapmak isteği hususunda bilgilendirmiş ve
bundan sonra başörtüsü ile çalışacağını belirtmiştir.
29 Mayıs 2006 tarihinde G4S işletme kurulu iş yeri tüzüğüne değişiklik yapılmasını onayladı. Bu değişiklik 13
Haziran 2006 tarihinde yürürlüğe girdi. Böylelikle “çalışanların işyerinde politik, felsefi ve dini semboller
içeren kıyafetler giymesi ve/veya bu inançların uygulanmasına dair eylemleri yasaklanmıştır”. 12 Haziran 2006
tarihinde Bayan Achbita, ısrarlı biçimde başörtüsünü takmaya devam etmesi sonucu işten çıkarıldı. Kendisi bu
işten çıkarma işlemine karşı Belçika mahkemelerinde dava açtı.
1
Tilburg University LLM ‘16
Geneva Graduate Institute LLM Candidate ‘18
3
Leiden University LLM Candidate ‘17
2
Davanın önüne getirildiği Belçika Yüksek Mahkemesi tarafımızdan, işe alma ve çalışmada eşit muamele
yapılmasına dair AB direktifinin yorumlanmasını talep etti.4 İşin özünde, Belçika mahkemesi özel bir işletmenin
iç işleyiş kuralına dayanarak başörtüsü giyilmesinin yasaklanmasının doğrudan ayrımcılık teşkil edip etmediğini
öğrenmek istiyordu.
Bugünkü kararında, Adalet Divanı ilk olarak belirtmektedir ki söz konusu direktif bağlamında, “eşit muamele
prensibi” herhangi bir zeminde, ki buna dini sebepler de dahil, ne doğrudan ne de dolaylı ayrımcılığın olmaması
anlamına gelmektedir. Direktifte din kavramının bir tanımının olmamasına rağmen, AB mevzuatı bu konuda
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nda ifadesini bulan üye ülkelerin
ortak anayasal geleneklerine referans yapmaktadır. Bundan dolayı, din kavramı, dini inanç sahibi olunmasını ve
kişilerin inançlarını kamusal alanlarda ifade etme özgürlüklerini kapsayacak şekilde yorumlanmalıdır.
Adalet Divanı, G4S’in bu şirket içi kuralının görünür politik, felsefi veya dini inançların simgelerine gönderme
yaptığını ve bundan dolayı bu kuralın, herhangi bir ayrım yapmadan bu tür inançların ifade edilmesini
kapsadığını tespit eder. Böylelikle bu kural, genel olarak ve herhangi bir ayrım yapmaksızın işletmedeki her
çalışana tarafsız bir şekilde giyinmelerini gerekli kılmak suretiyle aynı şekilde davranmaktadır. Divan’ın
elindeki materyalden, diğer G4S çalışanlarına kıyasla Bayan Achbita’ya farklı bir şirket içi kuralın uygulandığı
anlaşılamamaktadır. Dolayısıyla bu tür bir şirket içi kural, ilgili direktifin amaçları bakımından doğrudan
dine veya inanca dayanan ayrıksı bir uygulama teşkil etmemektedir.
Fakat Divan, yerel mahkemenin, şirket içi kural sebebiyle, aslında belli bir dine veya inanca bağlı kişilerin
hususi olarak dezavantajlı bir duruma düşürülmeleri şartıyla, görünürde nötr olan yükümlülüğün, dolaylı olarak
dine veya inanca dayanan ayrıksı bir uygulama oluşturduğu sonucuna varabileceğinin anlaşılamaz olmadığını
belirtir.
Bununla birlikte, eğer meşru bir amaçla yapılmışsa ve bu uğurda başvurulan tedbirler uygun ve gerekliyse bu tür
bir ayrıksı uygulama dolaylı ayrımcılık teşkil etmeyecektir. Davayı gören yerel mahkemenin, ilgili şirket içi
kuralın bu gereksinimleri karşılayıp karşılamadığına ve ne ölçüde karşıladığına karar vermek konusunda tek
yetkili olduğunu vurgulamakla beraber, Divan, bu hususta yol göstermektedir.
Divan, bir işverenin, sadece müşterilerle iletişim kuran çalışanlarını kapsayan bir düzenlemeyle, kamu ve özel
sektör müşterilerine karşı tarafsız bir imaja sahip olduğunu yansıtmak istemesinin meşru olduğunu belirtir. Bu
istek, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nda da tanınan teşebbüs serbestisi ile alakalıdır.
Buna ek olarak, politik, felsefi ve dini inançların simgelerinin görünür şekilde giyilmesinin yasaklanması,
gerçekten düzenli ve sistemli bir şekilde takip edilmesi şartıyla, tarafsızlık politikasının düzgün bir şekilde
uygulandığının garanti edilmesi amacına yönelik olarak uygun bir yasaktır. Yerel mahkeme, Bayan Achbita’nın
işten çıkarılmasından önce, G4S’nin bu doğrultuda genel ve yeknesak bir politikasının olup olmadığını
belirlemelidir.
Bu örnekte ayrıca, ilgili yasağın, G4S’in sadece müşterilerle iletişim kuran çalışanlarını kapsayıp
kapsamadığının belirlenmesi gerekir. Eğer durum böyleyse, bu yasak, hedeflenen gayeye ulaşmak için kesin
surette gerekli olarak değerlendirilmelidir.
4
Konsey Direktifi 2000/78/EC 27 Kasım 2000, işe alımlarda ve meslekte eşit muameleye yönelik genel bir çerçeve tesis
etmeye yönelik direktif.
Ayrıca, işletmenin doğal olarak tabi olduğu kısıtlamaları göz önünde bulundurarak ve G4S’in ek bir yükümlülük
altına girmesinin gerekmemesi şartıyla, G4S’in Bayan Achbita’yı işten çıkarmak yerine, ona müşterilerle görsel
temas kurmayacağı bir pozisyon önerebilip öneremeyeceğinin belirlenmesi gerekir.
Bu sebeple Divan, özel bir şirketin, işyerinde görünür politik, felsefi ve dini simgelerin giyilmesini yasaklayan
bir şirket içi kuralından kaynaklanan başörtüsü yasağının, ilgili direktif kapsamında dine veya inanca dayalı
doğrudan ayrımcılık oluşturmadığı sonucuna varmaktadır.
Buna karşın, bu tür bir yasak, görünürde tarafsız olan bir yükümlülüğün gerçekte belli bir dine veya inanca bağlı
olan insanları hususi olarak dezavantajlı bir pozisyona düşürmesine yol açıyorsa, dolaylı ayrımcılık teşkil
edebilir. Fakat bu tür bir dolaylı ayrımcılık, olaydaki işverenin müşterileriyle ilişkisindeki politik, felsefi
ve dini tarafsızlık politikası gibi meşru bir amaca dayanıyorsa, bu doğrultuda başvurulan tedbirlerin uygun
ve gerekli olması kaydıyla, objektif olarak meşru hale gelebilecektir. Bu şartları Belçika Yüksek Mahkemesi
değerlendirecektir.
Case C-188/15, Bougnaoui and ADDH
Micropole tarafından işe alınmadan önce Asma Bougnaoui, 2007 Ekim’de bir öğrenci fuarında Micropole
yetkilisi bir kişi tarafından, çalıştığı sırada takacağı başörtüsünün müşterilerle kuracağı ilişki açısından sorun
oluşturabileceği hakkında bilgilendirilmiştir. Bayan Bougnaoui 4 Şubat 2008’de staj için geldiğinde başında
sıradan bir bandana bulunurken bir müddet sonra başörtüsü takmaya başladı. Stajın bitimiyle, 15 Temmuz
2008’de, belirsiz süreli iş sözleşmesiyle tasarım mühendisi olarak işe alınmıştır. Micropole tarafından atandığı
bir müşteriden gelen şikayet üzerine, Micropole müşterilere karşı tarafsızlık ilkesinin gereği olarak, Bayan
Bougnaoui’den gelecekte başörtüsü takmamasını istedi. Bayan Bougnaoui bu isteği reddetti ve akabinde işten
çıkarıldı. Daha sonra işten çıkarılma kararına Fransız mahkemelerinde itiraz etti.
Davanın önüne getirildiği Fransız Yüksek Mahkemesi’ne, işverenin bir müşterinin başörtüsü takan bir çalışanı
tarafından sağlanan bir hizmeti almama talebini dikkate almak istemesinin ilgili direktif kapsamında “gerçek ve
etkili mesleki gereklilik” anlamına gelip gelemeyeceği konusu soruldu.
Adalet Divanı, bugünkü kararında, öncelikle kararın gönderilme emrinde, Fransız Yüksek Mahkemesi’nin
sorusunun, doğrudan veya dolaylı olarak dine veya inanca dayalı ayrıksı bir uygulamaya ilişkin bir bulguya mı
dayandığı anlaşılamamaktadır.
Bu sebepledir ki Fransız Yüksek Mahkemesi, Bayan Bougnaoui’nin işten çıkartılmasının görünür politik, felsefi
veya dini simge taşıyan kıyafet giymeyi yasaklayan bir şirket içi kurala uymamaktan mı kaynaklandığını tespit
etmelidir. Somut olaydaki durum bu ise, Fransız Yüksek Mahkemesi G4S Secure Solutions kararında ortaya
konulan şartların karşılanıp karşılanmadığını belirlemelidir. Bu şartlar, belirli bir grup insanın hususi olarak
dezavantajlı bir konuma sokulmasına yol açan görünürde tarafsız bir şirket içi kuraldan kaynaklanan ayrıksı
uygulamanın, şirketin tarafsızlık politikası uyarınca objektif olarak meşru hale gelip gelmemesi ve bu
uygulamanın uygun ve gerekli olup olmamasıdır.
Buna karşın, eğer Bayan Bougnaoui’nin işten çıkarılması bu türden bir iç kurala dayanmıyorsa, o halde
işverenin bir müşterinin başörtüsü takan bir çalışanı tarafından sağlanan bir hizmeti almama talebini dikkate
almak istemesinin ilgili direktifin 4(1) maddesi bakımından meşru hale gelip gelmeyeceğinin belirlenmesi
gerekir. Bu maddeye göre üye devletler, ilgili mesleki faaliyetlerin doğası veya gerçekleştirildikleri bağlam
gereğince, söz konusu özelliğinin gerçek ve etkili mesleki gereklilik teşkil ettiği durumda, amacın meşru ve
olaydaki gerekliliğin ölçülü olması kaydıyla, ilgili direktif tarafından yasaklanan ayrıksı bir uygulamanın
ayrımcılık oluşturmamasını sağlayabilirler.
Adalet Divanı belirtir ki, çok istisnai hallerde, özel olarak din ile alakalı özellik, gerçek ve etkili mesleki
gereklilik teşkil edebilir. Gerçek ve etkili mesleki gereklilik, mesleki faaliyetlerin doğası veya
gerçekleştirildikleri bağlamın objektif bir şekilde gerektirdiği ve işverenin bir müşterinin özel taleplerini dikkate
almak istemesi gibi sübjektif kaygılardan uzak bir konsepti ifade eder.
Dolayısıyla Divan, verdiği cevabında, işverenin bir müşterinin başörtüsü takan bir çalışanı tarafından
sağlanan bir hizmeti almama talebini dikkate almak istemesinin, ilgili direktif kapsamında gerçek ve
etkili bir mesleki gereklilik olarak değerlendirilemeyeceğini belirtir.
Not: Ön karar prosedürü, üye ülkelerin mahkemelerine, önlerine gelen uyuşmazlıklarda, ilgili AB Hukuku
mevzuatının yorumlanması veya bir AB yasasının geçerliliği noktasında AB Adalet Divanı’na başvurma imkanı
sağlamaktadır. Mahkeme uyuşmazlığın kendisi hakkında karar vermez. Uyuşmazlık, Divan’ın kararı uyarınca,
yerel mahkeme tarafından ele alınmalıdır. Benzer bir uyuşmazlığın diğer üye ülke mahkemelerine gelmesi
durumunda, Divan’ın kararı aynı şekilde bağlayıcıdır.
Download