kalkınma

advertisement
KALKINMA
Genel bir tanımlamayla kalkınma, bir ulusun arzu edilen
şekilde ekonomik gelişme süreci ortaya koyabilmesi
amacıyla, ulusal ekonomiyi bir bütün olarak
düzenlenmesidir.
Daha geniş anlamda
kalkınma, bir toplumda
ekonomik, toplumsal ve
siyasal alanda arzu edilen
her türlü değişme ve
gelişme olarak
tanımlanabilir
Kalkınma belirli bir ideoloji ekseninde toplulukların sosyal,
ekonomik ve toplumsal dönüşümlerini inşa etmeyi hedefler.
Kalkınma politikaları sosyal ve ekonomik eşitsizliği gidermeye
yönelik politikaları içerir.
Hedeflenen toplumsal dönüşüm katılımcı yaklaşımla yön
bulmayı ve sürdürülebilir kalkınma unsurlarını içermeyi
önemser.
Ancak, günümüzde bu
politikaların kadın ve
erkek
üzerindeki etkisinin farklı
olduğu vurgusu kalkınma
yazınında önemli bir
tartışma konusunu
oluşturur.
KURAMSAL YAKLAŞIMLAR
Genelde beş alt başlıkta derlenen
kuramsal yaklaşımlar kalkınma
politikalarının kadınlar üzerinde hem
olumlu hem de olumsuz etkilerinin
olduğunu öne sürer . Bazı durumlarda
kalkınma politikaları kadınla ilgili
görünmez eşitsizliği
derinleştirmekte,kadınların yoksunluğunu
ve yoksulluluğunu artırmaktadır. Bazı
durumlarda ise kadının güçlenmesinin
yolunu açmaktadır.
KURAMSAL YAKLAŞIMA
• göre bir ülkenin kalkınmışlığını ölçmek için:
ÇOCUK
ÖLÜM
ORANLARI
ORTALAMA
YAŞAM
BEKLENTİSİ
KADINLARIN
OKULLAŞMA
ORANLARI
• gibi insani kalkınma göstergeleri dikkate
alınmalıdır.
farklı yaklaşımlardaki ortak tanım
“kalkınmanın, toplumun istenmeyen
bir konumdan istenen konuma doğru
değişim süreci yaşamasını sağlayan
politik müdahaleler” içermesidir. Bu
ortak anlayışa rağmen, kalkınma
ekolleri toplumsal değişim
politikalarının farklılığı konusunda
görüş ayrılığı barındırır. Örneğin,
modernleşme ekolüne göre,
kalkınmanın tanımı Batılılaşma ve
modernleşmeyle ilgili varsayımları ve
tanımları içerir. Diğer taraftan,
çatışmacı kuramlara göre az
gelişmişlik veya ekonomik ulusal
bağımlılık gibi unsurlar istenilen
toplumsal konuma ulaşmanın
önündeki engelleri oluşturur.
Son dönemde ortaya çıkan bu farklılık
tartışmaları, kalkınmanın kadınlar ve
erkekler üzerindeki etkisinin de farklı
olduğu görüşünü gündeme taşımıştır.
Özellikle kalkınmanın, gelişmekte olan
ülkelerdeki kadınların göreceli
toplumsal ve ekonomik konumlarını
nasıl etkilediğine yönelik soruyu
yanıtlamak amacıyla sosyal bilimciler
ekonomik, toplumsal ve kültürel
dönüşümlere odaklanmışlardır.
KALKINMADA KADIN YAKLAŞIMI
1.KLASİK MODERNLEŞME YAKLAŞIMINA
GÖRE KALKINMADA KADIN
2.YENİ MODERNLEŞME YAKLAŞIMINA
GÖRE KALKINMADA KADIN
1950’lerde ortaya çıkan ve ağırlıkla EVRİMCİ ve
İŞLEVSELCİ kuramlar tarafından etkilenen
MODERNLEŞME EKOLÜ, modernleşmeyi
Amerikan/batılı modeli takip eden aşamalı,geri
dönülmesi mümkün olmayan , gelişme odaklı ve
uzun bir süreç olarak kavramsallaştırır.
Kalkınmada kadın yaklaşımı
Bu ekole göre ÜÇÜNCÜ DÜNYA
ülkeleri kalkınmış ülkelerin
kalkınma yolundaki
hareketlerinin benzeri biçimde
bir gelişme sergilemelidirler
1.KLASİK MODERNLEŞME
YAKLAŞIMINA GÖRE
KALKINMADA KADIN
1960’larda ortaya çıkan
bu yaklaşım kalkınmada
cinsiyet farklılıklar
gözetmez.
Toplumsal yapıdaki
olumlu
değişimlerin,kadın-erkek
gözetmeksizin tüm
toplumu benzer biçimde
etkileyeceğini varsayar.
Bu ekolün
düşünürleri
toplumsal cinsiyet
eşitliği ile ilgili ilgili en
önemli etkenler
olarak şunları
savunur:
1.teknolojik
açıdan gelişmiş
ya da
sanayileşmiş bir
ekonomi.
2.Geniş ailenin
çözülerek yerini
çekirdek aileye
bırakacağı
akrabalık
bağları,
3.demokratik
devlet ve
eşitlikçi sınıf
yapısı
4.Laik dünya
görüşü
BU EKOL kadınların göreceli
‘geri kalmışlığını’ geleneksel
tutumlar ve basit teknolojinin
bir fonksiyonu olarak
yorumlar.
bu ekole göre Bir toplumda
sanayileşmeye dayalı ekonomik
kalkınma, kadınların ekonomik
yaşama daha fazla katılmalarını
sağlar.
Ekonomik kalkınma
politikaları ve
modernleşmeyle beraber:
istihdama katılan kadınlar
liberal değerlerden de
faydalanır.
Sanayileşmenin aracılığıyla
kadının toplumsal konumu
güçlenir.
Kadının istihdama
katılımıyla aile kurumunun
güçlenecektir.
kadınların karar verme
sürecine daha fazla
katılacağını, erkeklerin ev
işlerinde daha çok sorumluluk
üstlenecektir.
Eşitlikçi normların
yaygınlaşmasıyla ataerkil
ideolojinin sarsılacağını böylece
kadınların gücü artacaktır.
Klasik modernleşme yaklaşımına eleştiriler
1. Neden Batı ülkeleri
evrimsel yolun en üst
noktasındadır. Kavramsal
zeminde Üçüncü Dünya
ülkeleri neden en alta
yerleştirilmiştir. Ve neden
Batılı ülkeler modern ya
da gelişmiş ve Üçüncü
Dünya ülkeleri neden
ilkel ya da geleneksel
toplumlar olarak
adlandırılmıştır.
2. geleneksel kültürel
değerlerin kalkınma
üzerindeki olumlu
etkisini görmezden
gelmesi
Yeni Modernleşme Yaklaşımına Göre kalkınmada
kadın
geleneğin etkin rolü
sergilenmeye
çalışılır.
Geleneksel ve
modern arasındaki
karmaşık ilişkiyi
açığa çıkarırlar.
Klasik modernleşme
yaklaşımına göre,
modernleşme laiklik ve
ulusalcı ideolojileri ortaya
çıkarır. Modernleşme
özellikle geri dönüşü olmayan
bir süreçtir.
Üçüncü Dünya”
ülkeleri
modernleştikçe
Batılılaşacaktır.
modernleşmenin kaçınılmaz
olarak laikliği getirmediğini
ortaya koyar.
dünyanın modernleştikçe
daha az Batılı olduğunu” iddia
ederler
kalkınma sürecinde , dini
İnançlar güçlenir ve bu
durumun kalkınma üzerinde
olumlu etkisi olur.
kültürel unsurların kalkınma
üzerinde olumlu etkisinin
olabileceği varsayımını ileri sürer.
Türkiye üzerine yapılan çalışmalar,
kalkınmanın erkekler ve kadınlar
üzerinde farklı etkileri olduğunu öne
sürer.
Berik’in kırsal Orta Anadolu’daki halı
dokumacıları üzerine yaptığı çalışması
1980’lerde bu yana halı dokumacılığı gibi
ihracata dayalı hafif sanayi kalkınma
stratejisinin, kadınların istihdama katılımlarını
teşvik ettiğini yansıtır.Ancak, araştırma, ücretli
işçi konumunda istihdama katılan bu kadın
dokumacıların kendi yaşamları üzerinde güç elde
edemediklerini ortaya koyar.
Uzun saatler ve zor koşullarda çalışmaları
sonucunda elde ettikleri kazançlarını
hanedeki erkeklere veren kadın işçiler, ev
içi işleri, çocuk ve yaşlı bakımı gibi
sorumlulukları da eşlerinin katılımı
olmadan sürdürmeye devam ettirirler.
Araştırmalar, benzer bir durumun ve
Afganistan’da da yaşandığını yansıtır.
Kalkınma ve Kadın Yaklaşımı
Marjinalleşme
Yaklaşımı
Sömürü
Yaklaşımı
Marjinalleşme Yaklaşımı
kapitalist
üretimin
kadınları
kamusal
alandaki
üretimden ve
emeğin
üzerindeki siyasi
denetimden
ayırdığını öne
sürer
Erkek kamusal alanda iş
gücüne para karşılığında
meta üretmek üzere
katılır. Kadın ise ev
içindeki işleri yapar, iş
gücünü oluşturacak
çocukları doğurur ve
onların bakım
hizmetlerini üstlenir,
emeğini kullanım değeri
biçiminde kapitalizmin
devam etmesi için yeniden
üretime katar.
Ancak, bu durum
kadınların ev dışındaki
kamusal alandaki
üretimden uzak
düşmeleri ve erkeklere
özellikle ekonomik
açıdan bağımlı olmaları
anlamına gelir. Kadın
evde kalarak
marjinalleşir ve
kaynaklara erişemez
konumda kalır. Bu
durum kadının
toplumsal konumunu
olumsuz etkiler.
Marjinalleşme tezine göre, modernleşme
söyleminde yer alan eşitlikçi vurguya
rağmen, özellikle kalkınma sürecinde
kadının ekonomik ve toplumsal
marjinelliği artar.
kadın kamusal alanda iş gücüne katılsa bile,
ev içindeki sorumluluğu devam eder. Bu
durum kadının iş yükünü artırır.
Modernleşme ekolünün varsaydığı gibi
kalkınma kadının toplumsal refahı ve
konumunu koşulsuz geliştirmez toplumda
cinsiyete dayalı iş bölümünü kadını erkeğe
bağımlı kılan önemli bir etmen olarak görür
Erkeğin mülkiyete
sahip olması, kadının
emeğine de sahip ve
hâkim olmasıyla
sonuçlanır.
Ev içi emeğin
özelleştirilmesi,
kadını ev içi
üretim alanına
hapsetmek,
kadının
ezilmesinin
temelidir.
kalkınma da
Marjinalleşme ekolü
,ailenin ekonomik
bir birim olarak
kadınların boyun
eğmesinin ana
sebebi olduğunu
ifade eder.
Sömürü Yaklaşımı
Kadın sadece aile içinde
değil iş gücü
konumunda da
sömürüye maruz kalır.
kalkınmanın gelişmekte
olan ülkelerde kadını
sanayi üretiminde daha
merkezî kıldığını öne
sürerler.
Kadın emeğini istihdam
etmenin maliyeti, erkeği
istihdam etmenin
maliyetinden genelde daha
düşüktür. Dolayısıyla, emek
piyasasında kadının emeği
erkeğe kıyasla “ucuz iş
gücünü” oluşturur.
Toplumsal Cinsiyet ve Kalkınma Yaklaşımı
Sosyalist-Feminist kurama dayanarak kadının özel alanda
yeniden üretim sürecine Katılmasının önemini vurgular.
kadının gelir getirici faaliyetlerde çalışması yeterli bir
politika değildir. Kadının ev dışı üretime katılırken erkeğin
de özel alandaki iş bölümüne katılması gereklidir.
Toplumsal cinsiyet temelli kalkınma yaklaşımı sosyal
kalkınmayı önemser; sadece gelir getirici faaliyet yaratma
amacıyla yetinmez, sosyal eşitsizlikleri ortadan
kaldırmaya yönelik toplumda bilinç oluşturmayı ve
farkındalık yaratmayı amaçlar.
Bu yaklaşım kadını pasif özne
olarak yorumlamaz, tersine kadın
aktif öznedir.
Kadının içinde bulunduğu olumsuz ve
eşitsiz koşulları kabullenmez, değiştirmek
için örgütsel mücadele verir. Bu
mücadelesini ise yaklaşımının önemli
bulduğu her türlü iktidara karşı verir.
kalkınma politikaları belli bir ideoloji çerçevesinde
sosyal, ekonomik, kültürel ve toplumsal dönüşümleri
hedefler. izlenen bu politikalar genellikle kadın ve
erkek üzerinde farklı etkiler yaratır. Ataerkillik,
sorunun temelini oluşturur.
Kadın Çevre ve Kalkınma Yaklaşımı
temelini ekofeminist kuramdan alır.
• Bu görüşe göre kadının
erkek tarafından
ezilmişliği ile doğanın
kültür tarafından yok
edilmesi arasında
paralellik vardır.
Kalkınmakta olan ülkelerde, bu yaklaşım
Hindistan’da yerel ormanları korumaya
yönelik kadınların başlattığı
Chipko(Sarılma) eylemiyle başlar.
Bu eylemden ötürü
kadınlar doğa dostu
olarak yorumlanır ve
bu yaklaşım gündeme
gelir.
Kadın, Çevre ve Kalkınma yaklaşımı kendi
içerisinde de farklılıklar içerir. Bir grup ekonomik
kalkınmanın önemli olduğunu vurgulamakla
birlikte doğanın korunması nın da (sürdürülebilir
kalkınmanın) gözetilmesi gerektiğini savunur
Kalkınma ve Kadının Güçlenmesi Yaklaşımı
• Radikal feminist
söylemden
beslenir.
Kadının :
• sağlık hizmetlerine,
• mülkiyet haklarına,
• kredi kullanımı,
• eğitim
• istihdam koşullarına
• erkek den daha sınırlı
erişmesi;
• siyasette eşit temsil
edilememesi
• aile içi şiddettin
mağduru olması
gibi temalar ekseninde
kadının güçlenmesi
önemsenir.
Kadının doğurganlığı ve vücudu
üzerinde kontrolünün bulunması
kadının güçlenmesinin ilk şartıdır.
Kalkınma ve Kadının Güçlenmesi
yaklaşımı sağlık ve doğurganlıkla
ilgili kalkınma programlarına
öncelik verir.
Kadın güçlendiği anda ailede
güçlenecektir. Bu durum gelecek
nesillerinde güçlü olması
anlamına gelecektir.
Kadının toplumsal konumunu
yaşı, bulunduğu sosyal sınıfı,
kentte ya da kırda yaşıyor
olması belirler. Bu farklardan
ötürü kadınların yaşam
seçimleri de farklılık içerir.
kalkınma projelerinde savunmasız,
müdafasız ve hassasiyet gerektiren
kadın gruplarına, (örneğin yoksul
kadınlara, etnik kadınlara, kırsal alanda
yaşayan kadınlara, mültecilere, kız
çocuklarına vb.) öncelik verir. Bu
kadınların güçlenmesini sağlayacak
kalkınma programlarının uygulanmasını
savunur.
KALKINMADA TOPLUMSAL CiNSiYET
POLiTiKASI
• özellikle kamuyu ilgilendiren
kalkınma program ve
politikalarının planlama,
uygulama ve değerlendirme
aşamalarında kadınların ve
erkeklerin nasıl farklı
etkilenebileceklerini göz
önünde bulundurulmasını
önerir.
Toplumsal Cinsiyet
Politikası kavramının
fikri 1985 yılında
Nayrobi’de gerçekleşen
Üçüncü Dünya Kadın
Konferansında
geliştirildi.
Yaklaşım
Birlemiş
Milletler
tarafından
geliştirildi.
1995 tarihinde Dördüncü
Dünya Kadın
Konferansında resmî
olarak açıklandı. Daha
sonra bu yaklaşım
Birleşmiş Milletlerin Binyıl
Kalkınma Hedefleri
kapsamında uygulandı.
BINYIL KALKINMA HEDEFLERI 8
HEDEFI IÇERIR. BU HEDEFLER :
Aşırı yoksulluk ve açlığı ortadan kaldırmak,
Herkes için evrensel ilköğretim
sağlamak,
Cinsiyet eşitliğini teşvik etmek ve
kadının güçlendirilmesini sağlamak,
Çocuk ölümlerini azaltmak,
Anne sağlığını iyileştirmek
HIV/AIDS, sıtma ve diğer hastalıklarla
mücadele etmek,
Çevresel sürdürülebilirliği
sağlamak,
Kalkınma için küresel bir ortaklık kurmaktır
KIRSAL KALKINMA VE KADIN
• Kırsal kalkınma, kırsal
alandaki bireylerin
yaşamlarını düzenlemeyi ve
toplulukların sosyal,
ekonomik, toplumsal ve
kültürel dönüşümlerini
katılımcı bir yaklaşımla
yeniden inşa etmeyi
hedefler.
 Kırsal
alanda kadının toplumsal
konumunu, ulusal kalkınma
politikalarının yanı sıra bölgesel
düzeyde uygulanan küçük ölçekli
uygulamalarda etkiler.Uygulanan
bu kırsal kalkınma programları
Hükümet dışı sivil örgütler
Vakıf ve kooperatifler
Tarafından yürütülür.
HAZIRLAYAN:
KEZİBAN YILDIZ
Download