1 Ekonomi Dersi (BSU 105) Doç. Dr. Türkmen Göksel Ankara Üniversitesi / Siyasal Bilgiler Fakültesi / İktisat Bölümü Ekonomi dersi 2 kısımdan oluşacak: Mikroiktisat Makroiktisat 2 İşlenecek Konular: Mikroiktisat 1. Giriş: Ekonomi Nedir? 2. Piyasa Ekonomisine Genel bir Bakış 3. Fiyat Mekanizması: Talep, Arz ve Fiyat 4. Esneklikler 5. Devletin Fiyat Kontrolü 6. Tüketici Davranış Teorisi (Ara sınav) 7. Üretim ve Maliyetler 8. Tam Rekabet Piyasası 9. Monopol Piyasası 10. Monopolcü Rekabet Piyasası 11. Oligopol Piyasası 12. Faktör Piyasaları ve Gelir Dağılımı 3 Makroiktisat 1. Makroekonomiye Genel bir Bakış 2. Milli Gelir 3. Temel Makroekonomi Sorunları ve Politika Araçları 4. Gelir ve Fiyat Düzeyinin Belirlenmesi 5. Toplam Harcamaların Gelir Düzeyini Belirlemesi 6. Kamu Bütçesi ve Maliye Politikası 7. Enflasyon 8. Döviz Kuru ve Ödemeler Dengesi 9. IS-LM Modeli 4 Mikroiktisat 1. Giriş: Ekonomi Nedir? Ekonomi, insanların sınırsız tüketim isteklerini sınırlı (kıt) kaynaklarla en iyi nasıl tatmin edileceğini inceleyen bir sosyal bilim dalıdır. Kaynaklar sınırlı olduğundan üretilebilecek mal ve hizmetlerde sınırlıdır. Dolayısıyla, insanlar mal ve hizmet üretiminde tercihler yapmak zorundalardır. Bir kararın ya da tercihin fırsat maliyeti, o kararın alınmasıyla vazgeçilmek zorunda kalınan bir sonraki en iyi fırsattır (alternatiftir.) (Okuma-1) Örnek 1. Bu akşam için iki alternatifimiz olsun: Futbol maçı izlemek ve sinemaya gitmek. Eğer bizim kararımız futbol maçına gitmek ise maça gitmenin bedeli ya da fırsat maliyeti ikinci tercihimiz olan sinemaya gitme seçeneğini gerçekleştirememektir. Örnek 2. Bir işletmeci sınırlı parasal olanaklarla ya A makinesini yenileyebilecektir ya da B makinesini. İşletmecinin kararı A makinesini yenilemek ise bu makineyi yenilemenin bedeli ya da fırsat maliyeti ikinci tercihimiz olan B makinesini yenileyememektir. 5 Ekonominin İlgilendiği Temel Sorunlar? 1. Ne, Ne kadar Üretilecek? 2.Nerede Üretilecek? 3.Nasıl Üretilecek? Nasıl bir teknoloji kullanılacak? Sermaye yoğun mu, emek yoğun mu? 4. Kimin için Üretilecek? Ekonomi Politikasının Temel Hedefleri 1. Etkinlik: Kaynakların en verimli şekilde tam kullanılması 2. Adil Gelir Dağılımı 3. Büyüme 4. İstikrar: Üretim ve fiyatlardaki dalgalanmaların kontrol altında olması 5. İç ve Dış Borçlardan Kaçınmak Ekonomik Sistemler 1. Kapitalist Sistem: Özel Mülkiyet ve Piyasa mekanizması 2. Sosyalist Sistem: Devlet Mülkiyeti ve Merkezi Planlama 3. Karma Ekonomik Sistem: 6 Toplumun Üretim Olanakları Mal ve hizmetlerin elde edilmesinde kullanılan kaynaklara üretim faktörleri adı verilmektedir. Üretim faktörleri 4 ana gruptan oluşur: 1. Emek, insanların mal ve hizmet üretiminde sarfettikleri bedensel ve zihinsel çabalardır. 2. Sermaye, insanların ürettiği ve diğer mal ve hizmetlerin üretilmesinde kullanılan mallardır. 3. Doğal Kaynaklar, hava, su, toprak, madenler ve ormanlar gibi doğanın insanlara sağladığı olanaklardır. 4. Girişimcilik, emek, sermaye ve doğal kaynakların organize edilip mal ve hizmet üretimini gerçekleştirme çabasıdır. Üretim, emek, sermaye ve doğal kaynaklar faktörlerinin girişimci tarafından mal ve hizmetlere dönüştürülmesi faaliyetidir. Toplumun üretim olanakları, bir toplumda eldeki sınırlı kaynaklar ve teknoloji düzeyi ile üretilebilecek maksimum mal ve hizmet bileşimleridir. Ekonomik büyüme, ekonominin üretim kapasitesinin artıp daha fazla mal ve hizmet üretilmesidir. 7 8 9 10 Notlar: Sermaye mallarına yatırım malları adı da verilmektedir. Ara mal ve sabit sermaye mal gruplarının her ikisi de üretim sürecinde bir başka malı üretmek için kullanılmaktadır. Fakat aralarındaki en önemli fark üretim sürecinde fiziksel olarak bir başka mala dönüşüp dönüşmeyecekleridir. Ara mallar üretim sürecinde fiziksel olarak başka bir mala dönüşürken, sabit sermaye malları üretim sürecinde bir başka mala dönüşmez. Örneğin, makine ve teçhizatlar, binalar, üretim sürecinde fiziksel olarak başka bir mala dönüşmez iken (bunlar sabit sermaye malıdır), dometesin salça yapımında kullanılması ya da buğdayın un yapımında kullanılması gibi durumlarda domates ve buğday fiziksel olarak başka bir mala dönüşeceğinden bu tip mallar ara malı adı olarak adlandırılır. 11 Mikroiktisat 2. PİYASA EKONOMİSİNE GENEL BİR BAKIŞ Piyasa ekonomisinde aktörler (karar vericiler) ve bu aktörlerin rol aldıkları sahneler (piyasalar) vardır. Ekonomide Karar Vericiler Ekonomide faaliyet gösteren milyonlarca kişi vardır. Bu kişilerin davranışlarını sistematik bir şekilde inceleyebilmek adına bu kişileri 4 ana grupta toplayabiliriz. 1. Hane halkı: Elindeki üretim faktörlerini kullanarak elde edeceği gelirle maksimum fayda sağlayacak şekilde harcama yapan ekonomik birimdir. Hane halkı üyeleri tüketiciler olarak adlandırılır. 2. Firmalar: Üretim faktörlerini kullanarak kâr maksimizasyon amacı ile mal ve hizmet üretiminde bulunan ve ürettiği mal ve hizmetleri hane halkına, diğer firmalara, devlete ve dış dünyaya satan bir ekonomik birimdir. Firmalar üreticiler olarak da adlandırılmaktadır. 3. Devlet: Burada geniş anlamda kullanılmakta ve merkezi hükümet ile yerel yönetimleri ve bunlara bağlı kurumların tümünü kapsar. Devletin amacı sosyal (toplumsal) refahı maksimize etmektir. 4. Dış Dünya: Ekonomik ilişkilerin bulunduğu diğer tüm ülkeler. 12 Ekonomide Piyasalar (pazarlar) Piyasa, alıcı ve satıcıları bir araya getiren, onların bilgi alışverişinde bulunup iş yapmalarını (bir şeyi alıp satmalarını) sağlayan bir düzenlemedir. En önemli 2 ana piyasayı aşağıdaki gruplarda toplayabiliriz: 1. Faktör (Kaynak) Piyasaları: Faktör piyasaları üretim faktörlerinin (emek, sermaye, doğal kaynaklar ve girişimcilik) alınıp satıldığı piyasa yapısıdır. Firmalar bu üretim faktörlerini satın alır ve karşılığında ödeme yapar: Emek için ücret, sermaye için faiz, doğal kaynakar için rant, ve girişimcilik için kâr ödemeleri yapılır. 2. Ürün (Mal ve Hizmet) Piyasaları: Mikroekonomi ve Makroekonomi ayrımı: Mikroekonomide küçük ekonomik birimler (hane halkı, firmalar, piyasalar) ele alınıp incelenmektedir. Mikroekonomi herhangi bir piyasada malın fiyatının nasıl belirlendiğini, bir tüketicinin maksimum fayda elde etmek için parasını nasıl harcayacağını, bir firmanın üretim ve maliyet yapısını ve firmaların davranışlarını inceler. Makroekonomide ise ekonominin bütünü ana unsurlarıyla incelenir. Ekonomideki toplam gelir, toplam tüketim, toplam tasarruf, toplam yatırım ve genel fiyat düzeyi gibi konuları inceler. Makroekonomi ormanın bütününü incelemek ise mikroekonomi de ormanın içindeki ağaçları tek tek incelenmesidir. 13 Mikroiktisat 3. Fiyat Mekanizması: Talep, Arz ve Fiyat Fiyat mekanizması: Malın fiyatı arz ve talebe göre belirlenir. 3.1. TALEP Bir ekonomide bütün tüketicilerin belli bir zaman içinde satın almayı planladıkları mal ve hizmet miktarına talep edilen miktar denir. Talep edilen miktarı temel olarak, 1. 2. 3. 4. 5. 6. Malın (kendi) fiyatı, İlişkili diğer malların fiyatı, Gelir, Nüfus, Tercihler, Geleceğe Dönük Fiyat Beklentileri etkilemektedir. 14 1. Malın (kendi) fiyatı: TALEP KANUNU: Diğer etkenler sabit olmak üzere (ceteris paribus) talep edilen miktar ile fiyat arasında ters yönlü bir ilişki vardır. ↑ Bazı kısaltmalar: P (Price=Fiyat) ; Q (Quantity=Miktar); D (Demand=Talep); Şimdi örnek bir talep eğrisine bakalım: ↓ ya da ↓ ↑ 15 16 Talep kanunun çok az istisnası vardır. Fiyatı artınca talebi artan mallara “Giffen mallar” denir. 2. İlişkili diğer malların fiyatları İlşkili diğer mallar 2’ye ayrılır: İkame mallar ve tamamlayıcı mallar. İkame mallar: Aynı mal olmamakla birlikte birbirlerinin yerine kullanılabilen mallardır. Çay ve kahve; koyun eti ve dana eti; kola ve pepsi ikame mallardır. Ceteris paribus, ikame malların fiyatı artarsa incelediğimiz malın talebi artar. Örneğin diğer etkenler sabitken koyun eti pahalılaşırsa dana etine olan talep artar. Tamamlayıcı mallar: Birbirleriyle birlikte kullanılan mallardır. Araba ve benzin; çay ve şeker tamamlayıcı mallardır. Ceteris paribus, tamamlayıcı malların fiyatı artarsa incelediğimiz malın talebi azalır. Örneğin diğer etkenler sabitken çay pahalılaşırsa şeker olan talep azalır. 17 Dana eti fiyatı artarsa koyun eti talebi artar. D eğrisi D’ şekline gelerek sağa kayar. (Talepte artış) Dana eti fiyatı azalırsa koyun eti talebi azalır. D eğrisi D’’ şekline gelerek sola kayar. (Talepte azalış) 18 3.Talep ve gelir: Ceteris paribus (diğer etkenler sabitken), tüketicinin geliri artınca birçok mala olan talep artar. Bu tip mallara “normal mallar” denir. Örneğin, araba, televizyon, bilgisayar, et vb. Ceteris paribus, tüketici geliri artıkça bazı mallar olan talep azalır. Bu tip mallara “düşük mallar” denir. Örneğin, ekmek gibi. 4. Talep ve Nüfus: Ceteris paribus, bir ülkede nüfusun artması tüketici sayısını ve dolayısıyla mal ve hizmetlere olan talebi artırır. 5. Talep ve Tercihler Ceteris paribus, tercih bir mal lehine değişirse talep artar, bir mal aleyhine gelişiyorsa talep azalır. Örneğin doktorlar balık vb. gıdaların sağlık için çok yararlı olduğunu vurgularsa, insanların tercihleri o gıda lehine gelişir ve o mallara olan talep artar. 6.Talep ve Geleceğe Dönük Fiyat Beklentisi Ceteris paribus, gelecekte bazı malların fiyatlarında artış bekleniyorsa, o mallara olan şimdiki talep artar. Ceteris paribus, gelecekte bazı malların fiyatlarında azalış bekleniyorsa, o mallara olan şimdiki talep düşer. 19 3.2. ARZ: Bir piyasada bütün firmaların (üreticilerin) satmayı planladıkları mal veya hizmet miktarına arz edilen miktar denir. Arz edilen miktarı temel olarak, 1. 2. 3. 4. 5. 6. Malın (kendi) fiyatı, Girdi fiyatları, Teknoloji düzeyi, Üretilen diğer malların fiyatları, Firma sayısı, Geleceğe dönük fiyat beklentisi etkilemektedir. 1. Malın kendi fiyatı: ARZ KANUNU: Diğer etkenler sabit olmak üzere (ceteris paribus) arz edilen miktar ile fiyat arasında aynı yönlü bir ilişki vardır. ↑ ↑ ya da Bazı kısaltmalar: P (Price=Fiyat) ; Q (Quantity=Miktar); S (Supply=Arz); Şimdi örnek bir arz eğrisine bakalım: ↓ ↓ 20 21 2. Arz ve Girdi Fiyatları Girdiler, emek, sermaye, doğal kaynaklar, girişimcilik, ara malları gibi üretim faaliyetinde kullanılan tüm unsurları içeren bir kavramdır. Ceteris paribus, bir malın üretiminde kullanılan herhangi bir girdinin fiyatının azalması maliyetleri azaltarak kârı artırır. Bu durumda arz artar ve arz eğrisi sağa kayarak S durumundan S’ durumuna gelir. Örneğin yolcu taşımacılığı yapan bir otobüs firmasının en önemli girdilerinden biri olan benzinin fiyatı düşerse firmanın maliyeti azalır. Arz artar. Ceteris paribus, bir malın üretiminde kullanılan herhangi bir girdinin fiyatının artması maliyetleri artırarak kârları düşürür. Bu durumda arz azalır ve arz eğrisi sola kayarak S durumundan S’’ durumuna gelir. Benzer şekilde yolcu taşımacılığı yapan bir otobüs firmasının en önemli girdilerinden biri olan benzinin fiyatı artarsa firmanın maliyeti artar. Arz azalır. Aşağıdaki şekilde arzda azalış ve artış gösterilmiştir: 22 23 3. Arz ve Teknoloji Düzeyi Ceteris paribus, maliyetleri azaltan herhangi bir teknolojik yenilik kârı artırır ve daha üretme isteğine neden olarak arzı artırır. 4. Arz ve Üretilen Diğer Malların Fiyatları İkame mallar için: Çukurova’da bir çiftçinin pamuk, buğday ve mısır üretebildiğini düşünelim. Eğer mısırın fiyatı diğerlerine göre artarsa mısırdan daha çok üretilir yani arzı artar; pamuk ve buğdayın üretimi düşer yani arzları azalır. Tamamlayıcı mallar için: Çaya talep çok olup fiyatı artarsa çay üretimi artar ve bu durumda tamamlayıcı mal olan şekerinde üretimi yani arzı artar. 5. Arz ve Firma Sayısı Ceteris paribus, piyasadaki firma sayısı arttıkça arz artar ve arz eğrisi sağa kayar. Ceteris paribus, firma sayısı azaldıkça arz azalır ve arz eğrisi sola kayar. 6. Arz ve Geleceğe Dönük Fiyat Beklentisi Ceteris paribus, bir malın gelecekteki fiyatının azalması bekleniyorsa şimdi daha fazla arz edilir ve arz eğrisi sağa kayar. Ceteris paribus, bir malın gelecekteki fiyatının artması bekleniyorsa şimdi daha az arz edilir ve arz eğrisi sola kayar. 24 Örneğin Ramazan ayı yaklaştıkça bazı gıda maddelerinin arzı azalır, stokları artar. Çünkü Ramazanda bu mallara talep fazla olacaktır ve fiyatları artacaktır. 3.3. Piyasa Dengesi Arz ve talebin biraraya gelmesiyle piyasa oluşur. Piyasada tüketicilerin çıkarı fiyatın düşük olması, firmaların çıkarı ise fiyatın yüksek olmasıdır. Genel anlamda denge, zıt güçler arasındaki bir uzlaşmayı ifade eder. Piyasalarda uzlaşma ya da “denge” arz ve talebin birbirine eşit olduğu anlamına gelir. Piyasa dengesine şekil üzerinden bakacak olursak (Şekil 3-5): 25 26 Denge noktası arz ve talep eğrilerinin kesiştiği noktadır, bir başka değişle arzın talebe eşit olduğu noktadır. Yani dengede = 16 TL fiyatında = 25 milyon kg üretim yapılacaktır. 16 TL denge fiyatı, 25 milyon kg ise denge miktarı olarak adlandırılır. Fiyat denge fiyatının üzerinde olursa (örneğin = 20 > = 16) piyasada ne olur? Fiyat denge fiyatından büyük olursa arz fazlası oluşacaktır. Arz fazlası, arz edilen miktarın talep edilen miktardan daha fazla olduğu anlamına gelir. Bu durumda denge yoktur. = 20 TL fiyatında arz edilen miktar 30 birim iken, talep edilen miktar sadece 20 birimdir. 30-20=10 (arz miktarı-talep miktarı) birim kadar arz fazlası olacaktır. Bu durumda firmalar bu arz fazlasını elden çıkarmak için birbirleriyle rekabete girecek ve fiyatı düşürmeye başlayacaklardır. Fiyat düştükçe talep edilen miktar artar (talep kanunu), arz edilen miktar azalır (arz kanunu). Fiyat, arzın talebe eşit olduğu duruma kadar yani 16 TL’ye kadar düşecektir. Yani piyasaya dengeye gelecektir. Fiyat 16 TL iken üretilen miktar 25 birim olacaktır. 27 Fiyat denge fiyatının altında olursa (örneğin = 12 < = 16) piyasada ne olur? Fiyat denge fiyatından küçük olursa talep fazlası oluşacaktır. Talep fazlası, talep edilen miktarın arz edilen miktardan daha fazla olduğu anlamına gelir. Bu durumda yine denge yoktur. = 12 TL fiyatında arz edilen miktar 20 birim iken, talep edilen miktar 35 birimdir. 35-20=15 (talep miktarı-arz miktarı) birim kadar talep fazlası olacaktır. Bu durumda tüketiciler 12 TL fiyatında talep ettikleri miktarda koyun eti bulamayacaklardır ve birbirleriyle rekabet ederek daha yüksek fiyattan et almaya razı olacaklardır. Fiyat arttıkça talep edilen miktar azalır (talep kanunu), arz edilen miktar artar (arz kanunu). Fiyat, arzın talebe eşit olduğu duruma kadar yani 16 TL’ye kadar çıkacaktır. Yani piyasaya dengeye gelecektir. Fiyat 16 TL iken üretilen miktar 25 birim olacaktır. Her iki durumda da başlangıçta denge yok iken sonrasında piyasa fiyat mekanizmasıyla dengeye ulaşmaktadır. 28 Bölüm 4: ESNEKLİKLER 1.Talebin fiyat esnekliği 2. Talebin gelir esnekliği 3. Talebin çapraz esnekliği 4. Arzın fiyat esnekliği Talebin fiyat esnekliği talep edilen miktarın malın kendi fiyatındaki değişimine olan hassasiyetini ifade eder. |x|=x değişkenin mutlak değerini gösterir yani x’i her zaman pozitif değerini kullanırız. ğ ( )= % % ğş ğş Örneğin malın fiyatı % 1 azaldığı zaman talep edilen miktar % 1,5 artmış ise ilgili malın fiyat esnekliği = % 1,5 = |−1,5| = 1,5 −% 1 Talebin fiyat esnekliği her zaman mutlak değer alınarak ifade edilir. Yani, her zaman pozitif değer alır. Talebin fiyat esnekliği 1’den büyük ise talep esnektir. 1’e eşit ise talep birim esnektir. 1’den küçük ise talep esnek değildir. 29 Yukarıda bahsi geçen formül küçük değişimler için geçerli iken büyük değişim miktarlarında yukarıdaki formül yerine ğ = ş ç ş ş ğ ğş ğş formülü kullanılması uygundur. Talep esnekliği ve gerçek hayattan bazı örnekler: Sigara, yapılan bazı çalışmalara göre talebi esnek olmayan bir mal olarak tespit edilmiştir. Yani, talebin fiyat esnekliği 1’den küçüktür. Bunun anlamı, örneğin 10 TL’lik bir paket sigara fiyatının % 10 artmasıyla 11 TL’ye yükseldiğinde talep edilen miktar ancak çok küçük miktarlarda (yapılan bir çalışmaya göre yaklaşık % 2) azalmasıdır. Petrole olan talep de esnek değildir. Yani, talebin fiyat esnekliği 1’den küçüktür. Fiyatlarda artış olmasına rağmen tüketim miktarı çok az azalmaktadır. Otomobil, beyaz eşya gibi dayanklı mallar da ise talep esnektir. Yani, talebin fiyat esnekliği 1’den büyüktür. Bunun anlamı bu tarz mallarda fiyatlardaki artışın talep edilen miktarı önemli ölçüde azalttığıdır. (Örneğin otombil için % 10’luk fiyat artışının % 15’lik bir talep azalmasına neden olması gibi). 30 Talebin Fiyat Esnekliğini Neler Belirler? 3 önemli unsur sayabiliriz: 1. Mal veya hizmetlerin ikame edilebilir olup olmaması 2. Bir mal veya hizmet için ayrılan paranın bütçedeki payı 3. Fiyat değişmesinden sonra geçen zaman 1. Mal veya hizmetlerin ikame edilebilir olup olmaması Bir mal veya hizmet için ikame edilebilir mallar veya hizmetler varsa ve bunların ne derece kolay ikame edebiliyorsa, o mal veya hizmetin esnekliği o kadar çok olur. Örneğin, petrol yerine başka bir malın ikamesi güç olduğundan petrol talebi esnek değildir. Buna karşın ulaşım hizmetlerinde otobüs veya minibüs kullanılabildiğinden bu hizmetlere olan talep esnektir. Örneğin evden işe giden bir kişi aynı rahatlıkla otobüsü ve minibüsü kullanabiliyorsa ve her ikisinin de fiyatı 2 TL iken otobüs fiyatları 1 TL artarak 3 TL olursa otobüse binme talebi 0’a düşer. 2. Bir mal veya hizmet için ayrılan paranın bütçedeki payı Bir mal veya hizmet için tüketicilerin ayırdığı paranın bütçedeki payı ne kadar az olursa, o malın fiyatındaki değişmeler tüketicilerin bütçesini o derece az etkiler. Bu nedenle de talebin fiyat esnekliği o derece düşük olur. Örneğin karabiberin fiyatı artsa da talep edilen karabiber miktarı fazla azalmaz çünkü karabiber için harcanan paranın bütçedeki payı düşüktür. 31 3. Fiyat değişmesinden sonra geçen zaman Fiyat değişmesinden sonra geçen zaman ne kadar uzun olursa talep de o kadar esnek olur. Bir malın fiyatı arttığında o malın yerine kullanılabilecek malları ikame etme kısa zamanda daha zordur ve talep çok değişmeyebilir. Fakat yeterince zaman olduğunda fiyatı artan malın ikame edilebilme şansı artar. Hesaplama Örnekleri: 1- Benzin fiyatlarında % 10’luk bir artış olmasına rağmen talep edilen miktar sadece % 1 azalmıştır. Benzin için talebin fiyat esnekliği kaçtır? ğ = % % ğş ğş = % % = 0,1. Fiyat esnekliği 0,1 olduğundan yani 1’den küçük olduğundan benzin fiyatı esnek değildir. 2- Gazete fiyatında % 3’lük bir artış olurken talep edilen miktar da % 3 azalmıştır. Gazete malı için talebin fiyat esnekliği kaçtır? ğ = % % ğş ğş = Fiyat esnekliği 1 olduğundan gazete malı birim esnektir. % % = 1. 32 Talebin Fiyat Esnekliği ve Toplam Hasılat Toplam hasılat satışlardan elde edilen toplam geliri ifade eder. Toplam hasılat= Fiyat*Miktar ya da kısaca TR= P*Q olur. (TR: total revenue, P: fiyat, Q: satılan mal miktarı) Fiyat artarsa toplam hasılat ne olur? Fiyat artışı ile toplam hasılata ne olacağı satılan malın talebin fiyat esnekliğine bağlıdır. Eğer talebin fiyat esnekliği, I. II. III. 1’den büyükse fiyat artışı toplam hasılatı azaltır. 1’e eşit ise fiyat artışı toplam hasılatı etkilemez. 1’den küçükse fiyat artışı toplam hasılatı artırır. Fiyat azalırsa toplam hasılat ne olur? Fiyat azalışı ile toplam hasılata ne olacağı satılan malın talebin fiyat esnekliğine bağlıdır. Eğer talebin fiyat esnekliği, IV. V. VI. 1’den büyükse fiyat azalışı toplam hasılatı arttırır. 1’e eşit ise fiyat azalışı toplam hasılatı etkilemez. 1’den küçükse fiyat azalışı toplam hasılatı azaltır. 33 Talebin Gelir Esnekliği Talebin Gelir Esnekliği bir malın talep edilen miktarının gelirdeki değişmelere olan hassasiyetini ölçer. (Hatırlatma: Talebin fiyat esnkeliği ise talep edilen miktarın fiyattaki değişmelere olan hassasiyetini ifade eder) ğ ( )= % % ğş ğş Örneğin gelir % 10 arttığı zaman talep edilen miktar % 20 artmış ise ilgili malın gelir esnekliği = olur. % 20 =2 % 10 34 Düşük mal: Gelir arttıkça talep azalır. Normal mal: Gelir arttıkça talep artar. İhtiyaç ve Lüks malların her ikisi de normal mal grubuna girer. İhtiyaç mallarında gelir artışı yüzdesi % 10 ise talep artışı %10’dan daha azdır. Lüks mallarda ise gelir artışı yüzdesi % 10 ise talep artışı %10’dan daha fazladır. 35 Talebin Çapraz Esnekliği Talebin Çapraz Esnekliği bir malın talep edilen miktarının ilişkili bir diğer malın fiyatındaki değişimlerine olan hassasiyetini ölçer. Örnek olarak i) çay fiyatındaki artışın kahve talebi üzerindeki etisini ölçer (çay-kahve ikame mallar) ii) benzin fiyatındaki artışın otomobil talebi üzerindeki etkisini ölçer (benzin-otomobil tamamlayıcı mallar) ç ğ ( )= % % ğş ğş 36 ç ğ ( )= % % ğş ğş Örneğin çay fiyatı (formüldeki Z malı) % 10 arttığı zaman kahve talebi de (formüldeki X malı) % 10 artmış ise çapraz esneklik 1 olur (ikame malllar). % 10 =1 % 10 Örneğin benzin fiyatı (formüldeki Z malı) % 10 arttığı zaman otomobil talebi de (formüldeki X malı) % 10 azalmış ise çapraz esneklik - 1 olur (tamamlayıcı mallar). − % 10 = −1 % 10 > 0 ise, o zaman X ve Z malları ikame mallardır (çay-kahve). < 0 ise, o zaman X ve Z malları tamamlayıcı mallardır (benzin-otomobil). = 0 ise, o zaman X ve Z malları ilişkisiz mallardır. 37 ARZIN FİYAT ESNEKLİĞİ Arzın fiyat esnekliği arz edilen mal miktarının malın kendi fiyatındaki değişimlerine karşı olan hassasiyetini ölçer. ğ ( )= % % ğş ğş “Ceteris paribus”, arz kanunu gereği fiyat arttıkça arz da artacağından arzın fiyat esnekliği hep pozitif değerler alacaktır. Arz fiyat esnekliğini ne belirler? 1. Üretimde İkame Edilebilir Mallar Olup Olmaması 2. Malın Dayanaklı Bir Mal Olup Olmaması 3. Üretilen Mal Miktarı arttıkça Maliyetlerin Nasıl Değiştiği 4. Zaman 38 1. Üretimde İkame Edilebilir Mallar Olup Olmaması Üretimde ikame edilebilir mallar varsa arz esnekliği yüksek olacaktır (arz esnektir). Üretimde ikame edilebilir mallar yoksa arz esnekliği düşük olacaktır (arz esnek değildir). Örneğin çiftçiler mısır ve buğday gibi üretimde ikamesi olan tarım ürünü üretmekte olsun. Mısırın fiyatı buğdaya göre artarsa mısırdan daha çok buğdaydan daha az üretecektir. Dolayısıyla mısırın fiyatındaki bir artış mısır üretimini önemli ölçüde arttırmıştır yani arz esnektir. İkamesi olmayan bir tarım ürünü üretiliyorsa fiyat değişimi o malın üretimini çok fazla değiştirmeyecektir yani arz esnek değildir. 2. Malın Dayanaklı Bir Mal Olup Olmaması Sebze ve meyve gibi dayanıksız tarımsal ürünlerin saklanması zor olduğundan arzları esnek değildir. Bu tip mallarda fiyat artsa da arz edilen miktar önemli ölçüde artmaz çünkü bu malların saklanması zordur. Arz esnek değildir. Buna karşılık otomobil, beyaz eşya ve mobilya gibi dayanıklı malların arzları daha esnektir. Bu tip mallarda fiyat artınca arz edilen miktar önemli ölçüde artar çünkü bu malları stoklanabilir. Arz esnektir. 39 3. Üretilen Mal Miktarı Arttıkça Maliyetlerin Nasıl Değiştiği Üretim arttıkça üretim maliyetleri fazla artmıyorsa arz esnek olur. Üretim arttıkça üretim maliyetleri çok artıyorsa arz esnek olmaz. (ilerideki konularda bölüm 7 ve 8 de detaylı olarak inceleyeceğiz) 4. Zaman Fiyat değişmesinden sonra geçen zaman ne kadar çok olursa arz esnekliği de o kadar yüksek olur. Çünkü firmaların fiyat değişimlerine karşı uzun dönemde üretimlerini değiştirme imkanları daha çok olacaktır. Örneğin fiyat artışı olduğunda kapasite arttırımı gibi. 40 Bölüm 5. Devletin Fiyat Kontrolü Devlet fiyat kontrolü ederek piyasaya müdahale edebilir. Bunun en temel 2 yolu vardır: 1- Tavan Fiyat 2- Taban Fiyat Tavan fiyat bir mal veya hizmet için devletçe belirlenen maksimum fiyattır. Mal veya hizmet en çok o fiyattan satılabilir. Bu belirlenen fiyat üzerinde alım-satım yapılması yasaktır. Savaş ve kıtlık gibi durumlarda uygulamaları gözükmüştür. Bunun yanı sıra devlet bazen tüketicileri korumak veya enflasyonu düşürmek amacıyla da tavan fiyat uygulamasına gider. Örneğin, Türkiye’de 1979 yılında tüpgaz, ampül, sigara ve şeker gibi bazı mallarda devletçe belirlenen tavan fiyatlarda talep fazlası (talep>arz) vardı ve kuyruklar oluşuyordu. Bu uygulama yasal olmayan karaborsa uygulamasına yol açmaktadır. Karaborsa malların bazı kişiler tarafından tavan fiyattan satın alınıp yasak olmasına rağmen gizlice tavan fiyattan daha fazlaya satma durumuna denir. 41 Önemli notlar: Tavan fiyatı piyasa denge fiyatından daha küçüktür. Tavan fiyatı uygulaması sonucu talep arzı aşar ve talep fazlası oluşur. Bu uygulama nihayetinde karaborsaya neden olur. Karaborsada fiyat belirlenen tavan fiyattan yüksek olur. Taban Fiyat 42 Taban fiyat devletin piyasalara müdahale ederek bazı mal ve hizmet ve üretim faktörleri için ödenecek bir minimum fiyat belirlemesine denir. Önemli örnekler: 1. Devletin çalışanları korumak için asgari ücret uygulaması. Çalışanlar bu ücretin altında bir ücret ödenmesi yasalara aykırıdır. 2. Tarım ürünlerine taban fiyat uygulaması: Türkiye’de devlet tütün, fındık, buğday ve çay gibi bazı ürünler için taban fiyat uygular. Üreticiler devlete veya diğer alıcılara bu ürünleri en az taban fiyattan satar. 43 Taban fiyat denge fiyatının üstündedir. Taban fiyatı uygulaması sonucu arz talebi aşar ve arz fazlası oluşur. 44 Bölüm 6: TÜKETİCİ DAVRANIŞI TEORİSİ Talebin gerisinde tüketici davranışı (bölüm 6), arzın gerisinde ise firma davranışı yatar (bölüm 7). Tüketicinin bir mal veya hizmeti satın alıp tüketmesi sonucu elde edeceği haz veya mutluluğa ekonomide fayda denir. Tüketicinin temel amacı fayda maksimizasyonudur. Faydanın ölçülebildiğini varsayacağız. Bu yaklaşıma kardinal yaklaşım adı verilir. Bir mal veya hizmetten belli bir miktarda tüketildiği zaman elde edilen faydaya toplam fayda (total utility = TU) denir. Bir mal veya hizmetten bir birim fazla tüketildiği zaman toplam faydada meydana gelen değişmeye marjinal fayda (marginal utility=MU) denir. Bir başka değişle ilave 1 birim tüketmenin sağladığı faydadır. = ∆ Burada üçgen işareti değişimi ifade etmektedir. Yani marjinal fayda, toplam faydada ki değişime eşittir. Marjinal fayda ve toplam fayda arasındaki ilişki Ahmet Bey’in günlük hamburger tüketimi itibarıyla aşağıdaki tabloda özetlenmiştir: 45 1. hamburgerin sağladığı fayda 6 birimdir. 2. hamburgerin sağladığı fayda 4 birimdir. 3. hamburgerin sağladığı fayda 3 birimdir. Örnek olarak 3. hamburgerin sağladığı marjinal fayda 3’tür. Bu değer 3. hamburgerdeki toplam fayda eksi bir önceki yani 2. hamburgerde sağlanan toplam fayda şeklinde hesaplanır (13-10=3). 4. hamburgerin sağladığı fayda 2 birimdir. 5. hamburgerin sağladığı fayda 1 birimdir. 6. hamburgerin sağladığı fayda 0 birimdir. Marjinal faydanın 0 olduğu noktaya doyum noktası nedir. Rasyonel tüketiciler doyum noktasından fazla tüketim yapmaz. 7. hamburgerin sağladığı fayda -2 birimdir. Bu ve bundan sonraki hamburgerler fayda değil rahatsızlık veriyor. 46 2 önemli not: Toplam fayda önce (azalarak) artar. Zirveye ulaşır. Sonrasında azalır. Marjinal fayda sürekli azalır. Bir mal veya hizmet tüketiminde, her ilave birimden daha az fayda edilmesi durumuna Azalan Marjinal Fayda Kanunu denir. Bir başka değişle, marjinal faydanın sürekli azalmasına Azalan Marjinal Fayda Kanunu denir. Yukarıdaki örnekte de marjinal fayda 6, 4, 3, 2, 1, 0 ve -2 şeklinde azalmaktadır. 47 Toplam fayda 8.5 dilimde maksimize ediliyor. Bu noktaya kadar artan ve 8.5 dilimde zirve yapan TU bu noktadan sonra azalıyor. Bir başka değişle 8.5 dilimde marjinal fayda 0’a eşittir yani tüketici 8.5 dilimde doyum noktasına ulaşmıştır. 48 TÜKETİCİ DENGESİ Tüketici gelirinin tümünü kullanarak ürün piyasalarında hangi mal ve hizmetlerden hangi miktarlarda satın alıp tüketirse, toplam faydası maksimum olur? Bu sorunun yanıtına tüketici dengesi adı verilir. Tüketici dengesinde tüketici faydasını maksimize etmektedir. Tüketici toplam faydasını maksimize ederken, 1) Sınırlı miktardaki gelirini, 2) Piyasadaki mal ve hizmet fiyatlarını, 3) Tercihlerini göz önünde bulunduracaktır. Bir başka değişle yukarıda sayılan bu 3 unsur (gelir, fiyatlar ve tercihler) tüketici dengesinin belirleyicileridir. 49 TÜKETİCİ DENGE KOŞULU: 2 mal olsun: A ve B. Tüketici denge koşulu, gelirin tümü harcandığında A malından sağlanan marjinal faydanın A malının fiyatına bölümü, B malından sağlanan marjinal faydanın B malının fiyatına bölümüne eşit olmasını ifade eder. Formül şeklinde yazarsak tüketici denge koşulu şöyle ifade edilir: = 50 DEĞER PARADOKSU: Su gibi insan hayatı için çok önemli ve gerekli bazı malların fiyatlarının düşük, buna karşın elmas gibi insan hayatı için hiç de o kadar önemli ve gerekli olmayan bazı malların fiyatlarının yüksek olması yüzyıllar boyunca insanları ve özellikleri filozofları düşündürmüştür. Değer paradoksu adı verilen bu durum ancak marjinal fayda teorisi geliştirildikten sonra açıklanabilmiştir: Doğada su boldur ve arzı fazladır. Bu sebeple denge fiyatı düşük, denge miktarı çoktur. Tüketiciler su tüketiminden elde ettikleri toplam fayda çok olmasına karşın, çok miktarda su tüketildiği için son birimin sağladığı fayda (marjinal fayda) düşüktür. (azalan marjinal fayda kanunu gereği) Elmas ise doğada çok azdır. Bu sebeple denge fiyatı suya göre çok yüksek, denge miktarı ise çok azdır. Tüketiciler elmas tüketiminden elde ettikleri toplam faydanın sudan elde edilen toplam faydadan çok daha düşük olmasına rağmen, satın alınan elmas miktarı çok az olduğu için elmasın son birimin sağladığı fayda (marjinal fayda) suyunkinden daha yüksektir. Sayısal olarak düşünecek olursak = denklemine bakalım. Eğer = 1 ve =1 olursa, bu eşitliğin yani tüketici dengesinin sağlanması için elmasın fiyatının suyun fiyatının 1 milyon katı olması gerekir. 51 BÖLÜM 7: ÜRETİM VE MALİYETLER Mal ve hizmet üretimi firmalar tarafından gerçekleşir. Ekonomi teorisine göre, firmaların mal ve hizmet üretimindeki temel amacı kâr maksimizsayonudur. Kâr = Toplam Hasılat – Toplam Maliyet Toplam Hasılat= Mal ya da hizmetlerin fiyatı x Satılan Miktar (PxQ) Toplam Maliyet=Mal veya hizmetin üretimi için yapılan toplam harcama Üretim=Emek, doğal kaynaklar, sermaye ve girişimcilik faktörlerinin mal veya hizmetlerine dönüştürülmesi faaliyetidir. Üretim Fonksiyonu=Üretim ve üretim faktörleri arasındaki fiziksel ilişki üretim fonksiyonu ile belirtilir. 52 Üretimde Kısa Dönem-Uzun Dönem Ayrımı: Üretimde temel olarak emek ve sermaye girdilerinin olduğunu varsayacağız. Kısa Dönem= Sermaye girdisinin sabit olduğu, emek girdisinin değişken olduğu durum. Uzun Dönem=Emek ve sermaye girdilerinin her ikisinin de değişken olduğu durum. Kısa Dönemde Üretim: Emek (Labor, L) değişken ve Sermaye (Capital, K) sabit varsayacağız: Bir mobilya firmasının sandalye üretim örneğini ele alalım: Toplam Ürün (total product, TP)= Toplam üretilen sandalye sayısı Marjinal Ürün (marginal product, MP)= İşçi sayısındaki bir birim artışın toplam üretimi ne kadar değiştirdiği. Ortalama Ürün (average product, AP)= Toplam ürünün işçi sayısına oranı Marjinal ürün = MP= Ortalama ürün =AP= ∆ ∆ ü ü = ( ğş ğş ) şç ü ü = ( şç ) 53 Kısa Dönemde Mobilya Firmasının Toplam, Marjinal ve Ortalama Sandalye Üretimi Sermaye Miktarı (K) 15 15 15 15 15 15 15 İşçi Sayısı (L) 0 1 2 3 4 5 6 Toplam Ürün (TP) 0 6 18 23 26 27 26 Marjinal Ürün (MP) 6 12 5 3 1 -1 Ortalama Ürün (AP) 6 9 7,7 6,5 5,4 4,3 Tablo bize ne söylüyor? Örneğin firmanın 4 işçi çalıştırdığı durumda, i) Kullanılan sermaye miktarı (kısa dönemde) 15 birim olarak sabittir. ii) Firma toplam 26 sandalye üretmektedir. iii) 4. işçiyi çalıştırmanın marjinal ürünü (3 işçiden 4 işçiye geçmenin ilave ürün katkısı) 3’tür. 26 (4. işçideki toplam ürün) – 23 (3. işçideki toplam ürün) = 3 (4. işçinin marjina ürünü) iv) 4. işçideki ortalam ürün 6,5’tur. 26 (4. işçideki toplam ürün) / 4 (işçi sayısı) = 6,5 (4. işçi durumunda ortalama ürün) 54 Ayrıca, İşçi sayısı arttıkça toplam ürün önce artar sonra azalır. İşçi sayısı arttıkça marjinal ürün önce artar, sonra azalır. Azalan Verim Kanunu: Bir firma, diğer üretim faktörleri sabit kalmak kaydıyla, yalnızca birinin miktarını birer birim artırdığında marjinal ürün önce bir artış gösterir ve belirli bir noktadan sonra devamlı azalır. 55 Kısa Dönemde Maliyetler: Açık (Muhasabe) Maliyetleri: Firmanın (firma sahipleri dışında) kaynaklarını kullandığını kişi veya firmalara yaptığı doğrudan ödemelerdir. Örtük Maliyetleri: Firma sahiplerinin firmanın üretimi için kullandıkları kendi kaynaklarının fırsat maliyetidir. Ekonomik Maliyet: Açık maliyet + Örtük maliyet Örnek: Sandalye üreten bir firmada hem firmanın sahibi ve hem de ayrıca 2 işçi çalışmaktadır. İşçilerin her birine 900 TL ödenmektedir. Firmanın sahibi başka bir işte çalışsaydı kazanabileceği ücret de 1,500 TL’dir. Bu durumda, Açık maliyet=900+900=1,800 TL olur. Örtük Maliyet=1,500 TL olur. Ekonomik Maliyet=1,800 + 1,500 = 3,300 TL olur. 56 Toplam Maliyet (total cost, TC)=Firmanın üretimindeki tüm girdilerin toplam maliyetidir (açık ve örtük maliyetlerin toplamı). Toplam maliyet 2’ye ayrılır: Toplam maliyet (TC)=Toplam sabit maliyet (total fixed cost, TFC) + Toplam değişken maliyet (total variable cost, TVC) Toplam Sabit Maliyet=Üretilecek mal miktarına bağlı olmayan maliyetlerdir. Örneğin kira maliyeti. Toplam Değişken Maliyet=Üretilecek mal miktarına bağlı maliyetlerdir. Kâr = Toplam Hasılat – Toplam Maliyet Örneğin, bir firmanın toplam hasılatı 200 TL, toplam sabit maliyeti 100 TL ve toplam değişken maliyeti 40 TL ise firmanın kârı 60 TL olur. 200 – (100+40) = 60. 57 Marjinal Maliyet (Marginal cost, MC)=Üretilen mal miktarında 1 birim artış olduğunda toplam maliyette meydana gelen artıştır. Marjinal Maliyet = Toplam maliyetteki değişim ∆TC = Üretilen mal miktarındaki değişim ∆TP Ortalama Sabit Maliyet (Average fixed cost, AFC): Ürünün birim başına sabit maliyetidir. = Ç Ortalama Değişken Maliyet (Average variable cost, AVC): Ürünün birim başına değişken maliyetidir. ğş ğş = Ç Ortalama Toplam Maliyet (Average total cost, ATC): Ürünün birim başına toplam maliyetidir. = Ç 58 Örnek: Bir firmanın kısa dönemde üretim yaptığını düşünelim. Bu firma toplam 5 ürün üretmektedir ve ürün başına maliyet 100 TL’dir. Bu firma ayrıca 5,000 TL kira ödemektedir. Firma bir ürünü 1,200 TL’den satmakatdır. Bu durumda, Toplam Sabit Maliyet=5,000 TL (kira maliyeti) Toplam Değişken Maliyet= 500 TL (5x100) Toplam Maliyet=5,500 TL (5,000 + 500) Ortalama Sabit Maliyet= 1,000 TL (5,000/5) Ortalama Değişken Maliyet= 100 TL (500/5) Ortalama Toplam Maliyet= 1,100 TL (5,500/5) Toplam Hasılat= 6000 TL (1,200x5) Kâr=500 TL (toplam hasılat – toplam maliyet=6,000-5,500) 59 Uzun Dönemde Üretim: Uzun dönemde bütün girdiler değişkendir. 60 Ölçeğe göre getiri: Üretim fonksiyonu ile ilgili önemli bir kavramdır. Ölçeğe göre getiri, girdilerde belirli bir oranda artışın toplam üründe ne kadar bir artışa yol açacağını gösterir. Öç ğ ö = ü ü % % ş ş Örneğin girdilerdeki % 10 artış, çıktıyı % 20 artırıyorsa ölçeğe göre getiri 2 olur. 3 durum söz konusudur. 1. Ölçeğe göre getiri 1’den büyük ise üretimde ölçeğe göre artan getiri vardır. 2. Ölçeğe göre getiri 1’e eşit ise üretimde ölçeğe göre sabit getiri vardır. 3. Ölçeğe göre getiri 1’den küçük ise üretimde ölçeğe göre azalan getiri vardır. 61 Bölüm 8: TAM REKABET PİYASASI Firmaların piyasalarda nasıl davranacağı, piyasa yapısı ile yakından ilişkilidir. Ekonomi teorisine göre piyasalar yapılarına göre 4 ana gruba ayrılır. 1. Tam rekabet piyasası 2. Monopolcü (tekelci) rekabet piyasası 3. Oligopol piyasası 4. Monopol (tekel) piyasası Tam Rekabet Piyasasının Özellikleri: 1. Piyasada Çok Sayıda Alıcı ve Satıcının Bulunması: 2. Malın Homojen Olması: 3. Alıcı ve Satıcıların Piyasaya İlişkin Tam Bilgiye Sahip Olması: 4. Piyasaya Giriş ve Çıkışın Serbest Olması: 62 1. Piyasada Çok Sayıda Alıcı ve Satıcının Bulunması: Çok sayıda ifadesinin anlamı şudur: O kadar çok sayıda alıcı ve satıcı bulunsun ki hiçbiri tek başına piyasa fiyatını değiştiremesin. Tam rekabet piyasasında firmalar piyasada oluşan fiyatı veri kabul eder ve o fiyattan istediği miktarda mal satabilir. Bir firmanın piyasa payı çok küçük olduğundan piyasa fiyatı bu satışlardan etkilenmez. Dolayısıyla tam rekabet piyasasında bir firma kâr maksimizasyonu için fiyatı veri alır ve ne kadar üreteceğini seçer. 2. Malın Homojen Olması: Piyasadaki mallar tam ikamedir. Dolayısıyla alıcılar malların homojen (aynı) olması nedeniyle satıcılar arasında bir ayrım yapmaz. Alıcıların ve satıcıların piyasa fiyatının dışında bir fiyat önermeleri ve belirlemeleri söz konusu olamaz. 3. Alıcı ve Satıcıların Piyasaya İlişkin Tam Bilgiye Sahip Olması: Alıcı ve satıcılar piyasadaki fiyatlar ve miktarlar ile ilgili tam bilgiye sahiptir. 4. Piyasaya Giriş ve Çıkışın Serbest Olması: Bir firmanın piyasaya girmesine veya piyasadan çıkmasına ekonomik, yasal veya teknolojik herhangi bir engel bulunmamalıdır. 63 TAM REKABET PİYASASINDA FİRMANIN DENGESİ Tam rekabette bir firmanın kârını maksimize etmesine firma dengesi denir. Firamın kârı π ile gösterilsin. Bu durumda π = TR − TC. (kâr=toplam hasılat - toplam maliyet) Temel Noktalar: i) Firmalar tam rekabette fiyatı yani P’yi veri olarak alacaktır. ii) Üretim miktarı değişse de fiyat yani P değişmeyecek ve sabit kalacaktır: P. 64 Toplam Hasılat ve İlgili Kavramlar: Toplam Hasılat (TR): Bir firmanın satışlarından elde ettiği gelir. TR=PXQ (Sabit Fiyat x Miktar) Ortalama Hasılat (AR): Bir firmanın sattığı mallardan elde ettiği ortalama gelir. AR = = =P Marjinal Hasılat (MR): Bir firmanın bir birim daha fazla üretip satması neticesinde toplam gelirde meydan gelen değişme. MR = ∆ TR ∆ PxQ = ∆Q ∆Q Q’daki değişimi tanımdaki gibi 1 kabul edersek: MR = Px(Q + 1) − PxQ PxQ + P − PxQ = =P 1 1 Sonuç itibarıyla tam rekabet piyasasında P=AR=MR eşitliği geçerlidir. 65 Örnek: Tam rekabet piyasasında bir firma defter üretmektedir. Defterin piyasa fiyatı 10 TL iken bu firma 8 tane defter üretir ve satar ise firma için toplam hasılat, ortalama hasılat ve marjinal hasılat kaç olur? Not: Ortalama hasılat ve marjinal hasılat satış miktarından bağımsızdır. Bu firma fiyatı 10 TL olan defterden 8 tane üretip satar ise toplam hasılat 10x8=80 TL olur. Ortalama hasılat ise toplam hasılatın çıktı miktarına yani 8’e bölümüdür. Bu durumda ortalama hasılat 80/8=10 TL olur, yani fiyata eşit olur. Marjinal hasılat ise üretimdeki 1 birim artışın toplam hasılayı ne kadar değiştirdiğidir. Bir firma 8 yerine 9 defter satsa idi toplam hasılası 90 TL olur idi. Bu durumda 1 tane defter daha fazla satmak toplam hasılatı 10 TL yani fiyat kadar arttırmıştır. Dolayısıyla toplam hasılat 80 TL, ortalama ve marjinal hasılat 10 TL’dir. Sonuç itibarıyla tam rekabet piyasasında P=AR=MR eşitliği geçerlidir. 66 Toplam Maliyet: Toplam Maliyet=Üretilen Miktar x 1 Birim Üretmenin Maliyeti Örneğin 1 tane defteri üretmenin maliyeti 7 TL ise 8 tane defter üretmenin maliyet 7x8=56 TL olur. Bu defterler 10 TL’ye satılıyor ise toplam hasılat 10*8=80 TL olur. Bu durumda kâr toplam hasılat – toplam maliyetten 80-56=24 TL olur. 67 68 Kâr Maksimizasyon koşulu: PİYASA YAPISI NE OLURSA OLSUN bir firmanın kârını maksimize eden koşul Marjinal Hasılat ile Marjinal Maliyet (MR=MC) eşitliğidir. Yani ilave birim üretmenin getirisi (MR) ile ilave birim üretmenin maliyeti (MC) birbirine eşittir. Peki bu nokta neden dengedir (kârı maksimize eder)? Çünkü ilave birim üretmenin getirisi, ilave birim üretmenin maliyetinden yüksek olursa (MR>MC) firma üretimini arttırır. Ya da ilave birim üretmenin getirisi, ilave birim üretmenin maliyetinden düşük olur ise (MR<MC) firma üretimini azaltır. Ancak ve ancak ilave birim üretmenin getirisi ile ilave birim üretmenin maliyeti birbirine eşit olursa firma üretimini değiştirmek istemez ve denge sağlanarak kâr maksimize edilir. Tam rekabette P=MR=AR olur. Bu koşul MR=MC ile birleştirilirse tam rekabette kâr maksimizasyon koşulu P=MC şeklinde de ifade edilebilir. (FİYAT=MARJİNAL MALİYET) Not: Kârın sıfır olduğu noktaya başabaş noktası denir. Firmaların üretimi durdurmasını ifade eden noktaya da kapatma noktası denir. 69 BÖLÜM 9: MONOPOL (TEKEL) PİYASASI Monopol firma, tek satıcı ya da tekel olarak da adlandırılır. Monopol piyasası, i) tek bir firmanın bulunduğu, ii) bu firmanın üretip sattığı malların yerine kolayca ikame edilebilir başka malların olmadığı ve ayrıca iii) başka firmaların piyasaya girmesinde kısıtlamalar ve/veya zorluklar bulunması monopol piyasasının diğer bir önemli özelliğidir. Başka firmaların piyasaya girmesindeki kısıtlamalar ve/veya zorluklar bulunması: 1. Doğal Kısıtlamalar: Bir piyasaya giriş yapmak doğası gereği çok maliyetli olabilir (sabit maliyetler çok yüksek olabilir). 2. Yasal Kısıtlamalar: a) Devletin verdiği işletme imtiyazı/lisans b) Patent/Telif Hakkı Kartel, firmaların yaptıkları anlaşmalarla bir birlik (monopol gücü) oluşturmaktır. Uluslararası düzeyde en güzel örnek OPEC (petrol ihraç eden ülkeler örgütüdür). 70 MONOPOLDE DENGE (Kâr maksimizasyonu) PİYASA YAPISI NE OLURSA OLSUN bir firmanın kârını maksimize eden koşul Marjinal Hasılat ile Marjinal Maliyet (MR=MC) eşitliği olduğunu görmüştük. Burada tam rekabetin aksine firmanın monopol gücünü kullanarak (tek satıcı olma gücünü) fiyatı arttırma şansı vardır. Monopol piyasasında kâr maksimizasyon koşulunda fiyat, marjinal hasılattan ve dolayısıyla marjinal maliyetten büyüktür: P> = Tam rekabet piyasası & Monopol piyasası karşılaştırılması: Tam rekabet piyasasında üretim daha çok fiyat ise daha düşük olur. Bir başka değişle, monopol piyasasında üretim daha az ama fiyat daha yüksek olur. Ekonomik etkinlik P=MC durumunda sağlanır. Dolayısıyla ekonomik etkinlik tam rekabet piyasasında sağlanırken monopolde sağlanmaz. 71 Monopol ile ilgili bazı çözüm önerileri: 1. Hiçbir şey yapılmasın. Uzun dönemde başka firmaların piyasaya girmesiyle monopol ortadan kalkacaktır. Örneğin sıhhi tesisat konusunda eskiden sadece Vitra markası varken şimdi çok sayıda firma vardır. 2. Monopoller birbiriyle rekabet eden iki veya daha fazla sayıda firmaya bölünsün. A.B.D.’de bu politika bazı durumlarda uygulanmıştır. 3. Monopollerin ekonomik kârları daha çok vergilendirilsin. Böylelikle elde edilecek gelir ile toplum yararına daha çok hizmet yapılabilir. 4. Monopollerin ürettiği mal miktarları ve uyguladığı fiyatlar düzenlensin. Regülasyon olarak da adlandırılan bu düzenlemeler ile tüketicilerin fayda sağlandırılması amaçlanmaktadır. 72 FİYAT FARKLILAŞTIRILMASI: Aynı malın farklı alıcılara farklı fiyatlardan satılmasına fiyat farklılaştırılması denir. 2 ana gruba ayırabiliriz: 1. Satın Alınan Miktara Göre Fiyat Farklılaştırılması: Örneğin, monopolcü firma satın alınan miktar arttıkça birim fiyatı düşürebilir. 2. Malın Satıldığı Piyasaya Göre Fiyat Farklılaştırılması: a) Gelire göre (örneğin yüksek gelire daha yüksek fiyat uygulaması gibi) b) Mevsime göre (örneğin uçak bilet) c) Kullanımına göre (örneğin elektrik sanayide başka konutlarda başka fiyatlandırılmaktadır). d) Yaşa göre (örneğin 65 yaş üstü indirimli ya da bedava) e) Coğrafi bölgelere göre (örneğin semte ya da ile göre) 73 Bölüm 10. MONOPOLCÜ (TEKELCİ) REKABET PİYASASI Hatırlatma: 1. Tam rekabet piyasası 2. Monopolcü (tekelci) rekabet piyasası (EKSİK REKABET) 3. Oligopol piyasası (EKSİK REKABET) 4. Monopol (tekel) piyasası Eksik (Aksak) Rekabet Piyasaları: Birden fazla firmanın bulunmasına rağmen tam rekabetin bulunmadığı piyasalardır. i) ii) Monopolcü Rekabet Piyasası Oligopol Piyasası 74 Monopolcü (Tekelci) Rekabet Piyasasının Temel Özellikleri: i.Birbiriyle rekabet eden çok sayıda firma ii.Farklılaştırılmış ürünler (yakın ikame mallar) -TAM REKABETTEN FARKLIiii. Firmaların piyasaya giriş ve çıkış serbest ve kolaydır Farklılaştırılmış ürünler ya da Ürün farklılaştırması: Ayakkabı satan çok sayıda mağaza var ama marka, ambalajlama, tasarım vb. unsurlar nedeniyle ürünler farklılaşır. Mallar tam rekabette olduğu gibi homojen (aynı) değildir. Farklılaştırılmış ürünler olması tüketici memnuniyetini arttırır. 75 Monopolcü rekabet piyasasında firma dengesi (kâr maksimizasyonu) nasıl sağlar? MR=MC koşulu sağlanır (her piyasa türünde olduğu gibi). Hatırlatma: Çünkü ilave birim üretmenin getirisi, ilave birim üretmenin maliyetinden yüksek olursa (MR>MC) firma üretimini arttırır. Ya da ilave birim üretmenin getirisi, ilave birim üretmenin maliyetinden düşük olur ise (MR<MC) firma üretimini azaltır. Ancak ve ancak ilave birim üretmenin getirisi ile ilave birim üretmenin maliyeti birbirine eşit olursa firma üretimini değiştirmek istemez ve denge sağlanarak kâr maksimize edilir. Her firma kendi ürettiği farklılaştırılmış ürün üzerinden bir monopol gücü elde eder. Bu nedenle fiyatı MC’nin üstüne çıkarır. Dolayısıyla monopolcü rekabette kâr maksimizasyon koşulu P>MR=MC şeklinde olur. Monopolcü rekabet piyasasında piyasada etkinlik sağlanır mı? Hayır sağlanmaz. Çünkü etkinlik koşulu P=MC’dir. Etkinliğin sağlandığı “Tam Rekabete Piyasası”na göre fiyatlar daha yüksek, miktar daha az olur. 76 Bölüm 11. Oligopol Piyasası Az sayıda firmanın piyasaya hakim olduğu bir piyasa türüdür. Piyasaya girmek zordur, bu nedenle piyasada az sayıda firma yer alır. Az sayıdaki firma kendi arasında rekabet eder. Örneğin, firmalar fiyat düşürerek fiyat rekabetine girebilirler. Fiyat rekabetinden kaçınmak isteyen firmalar kendi aralarında anlaşarak rekabet etmek yerine tek bir monopol (tekel) firma gibi davranmayı seçebilir. Bu duruma kartel adı verilir. Bu oluşumu yani karteli engellemek için yasalar vardır. Türkiye’de bu konu ile ilgilenen kurum “TÜRKİYE REKABET KURUMU”dur. Oligopol piyasasında firma dengesi (kâr maksimizasyonu) nasıl sağlar? MR=MC koşulu sağlanır (her piyasa türünde olduğu gibi). Az sayıda firmanın olmasından dolayı firmalar fiyatlarını marjinal maliyetten daha yüksek tutarlar. Dolayısıyla kâr maksimizsayon koşulu P>MR=MC olur. Oligopol piyasasında piyasada etkinlik sağlanır mı? Hayır sağlanmaz. Çünkü etkinlik koşulu P=MC’dir. Etkinliğin sağlandığı “Tam Rekabete Piyasası”na göre fiyatlar daha yüksek, miktar daha az olur. Düopol: Sadece 2 firmanın olduğu özel bir oligopol piyasa türüdür. 77 PİYASADA YOĞUNLAŞMA ve PİYASA YAPISI Yoğunlaşma: Az sayıda firmanın piyasadaki toplam satışların önemli bir kısmına hakim olması durumudur. Yoğunlaşma düzeyi nasıl ölçülür? Bunun bir yolu “dört-firma yoğunlaşma oranı”nı kullanmaktır. Dört-firma yoğunlaşma oranı, piyasadaki en büyük 4 firmanın piyasadaki toplam satışların yüzde kaçına sahip olduğunu gösterir. Bu oran i) tam rekabette % 0 denecek kadar az, ii) monopolde ise % 100’dür. Dört-firma yoğunlaşma düzeyi arttıkça rekabet azalır. Oligopol piyasasında da 2, 3 ya da 4 firma varsa dört-firma yoğunlaşma derecesi % 100 çıkar. Örnek. Bir otomobil piyasasında 5 firma olsun. 5 firmanın toplam satışlar 1 milyon TL olsun. Firmaların satış gelirleri şöyle olsun: 300 bin TL, 200 bin TL, 200 bin TL, 200 bin TL ve 100 bin TL. Bu piyasada yoğunlaşma düzeyi kaçtır ve piyasa türü hakkında ne söylenebilir? Yoğunlaşma derecesi= Piyasa türü: Oligopol. . . . . . . x100= . . . x100 = % 90 78 Bölüm 12. Faktör Piyasaları ve Gelir Dağılımı Üretim Faktörleri: Emek ve Sermaye. Emek Faktörünün Fiyatı: Ücret Sermaye Faktörünün Fiyatı: Faiz Tam rekabetin bulunduğu üretim faktörleri piyasalarında fiyat, arz ve talep ile belirlenir. Ceteris paribus (diğer etkenler sabitken) bir faktörün fiyatı arttıkça o faktörden talep edilen miktar azalacak, fiyatı azaldıkça talep edilen miktar artacaktır. 79 80 81 Firmaların kâr maksimizasyon koşulu: MC=MR olduğunu biliyoruz. Emek piyasası için de bu koşul geçerli olmalıdır. Yani kâr maksimizasyon koşulu, Bir birim fazla işçi çalıştırmanın ilave maliyeti= Bir birim fazla işçi çalıştırmanın ilave getirisi a) Emek piyasası açısından 1 birim fazla işçi çalıştırmanın maliyeti ona ödenen ücrettir (wage, w). Bu işçinin yani ilave işçinin getirisine emeğin marjinal getirisi (marginal product of labor, MPL) denir. Dolayısıyla kârını makisimize etmek isteyen bir firma ücret=emeğin marjinal getirisi ya da w=MPL (wage=marginal product of labor) koşuluna uymak zorundadır. b) Sermaye piyasası açısından 1 birim fazla sermaye kullanmanın ona ödenen faizdir (interest rate, i). Bu sermayenin yani ilave sermayenin getirisine sermayenin marjinal getirisi (marginal product of capital, MPK) denir. Dolayısıyla kârını makisimize etmek isteyen bir firma faiz=sermayenin marjinal getirisi ya da i=MPK (interest rate=marginal product of capital) koşuluna uymak zorundadır. 82 Gelir Dağılımı Gelir dağılımını iki ana başlık altında inceleyebiliriz. 1. Fonksiyonel Gelir Dağılımı: 2. Kişisel Gelir Dağılımı: Fonksiyonel gelir dağılımı, bir ülkede bir yılda üretim sürecine katılan üretim faktörlerinin toplam gelirden aldıkları paydır. Örneğin bir ekonomide toplam gelir 100 TL olsun. Bunun 30 TL’si emek gelirleri (maaş ve ücretler) ve geri kalan 70 TL’si sermaye ve diğer gelirlere (faiz, rant ve kâr) ait olsun. Bu durumda emeğin gelirdeki payı % 30 olur. Kişisel gelir dağılımı ise ülke gelirlerinin kişiler veya hanehalkı arasındaki dağılımıdır. Temel olarak 2 yöntemle ölçülebilir: i) Hanehalkının en düşük gelir düzeyinden en yüksek gelir düzeyine doğru sıralanması ve sonra hanehalkı sayısının beş eşit parçaya bölünüp her grubun gelirden aldığı payı belirtmektir. 83 84 ii) Gini katsayısı: Gini katsayısı 0 ile1 arasında değer alır. 0 değeri tam eşitlik, 1 değeri ise tam eşitsizlik durumunu yansıtır. Bu değer 0’dan 1’e doğru arttıkça eşitsizlik artar. 85 MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ Mikro kelimesi “küçük”, Makro kelimesi ise “büyük” anlamına gelmektedir. Mikroiktisat küçük ekonomik birimler (hanehalkı, firmalar ve piyasalar) ile ilgilenirken, makroiktisat ise ekonomiyi bütün ana unsurlarıyla ele alıp inceler. Makroekonomi, ekonomideki toplam gelir, toplam tüketim, toplam yatırım, toplam tasarruf ve fiyatlar genel düzeyi gibi makro değişkenlerin nelerden etkilendiklerini ve ekonomide tam istihdam, fiyat istikrarı ve büyüme gibi temel hedeflerin nasıl elde edilebileceklerini inceler. 86 BÖLÜM 2: Milli Gelir Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH): 2’ye ayırarak inceleyebiliriz. 1. Nominal GSYH: Belirli bir zaman dilimi içinde, bir ülkede üretilen nihai mal ve hizmetlerin cari fiyatlara göre piyasa değeridir. Tanımdaki bazı kavramlar: i.Belirli bir zaman dilimi: GSYH genellikle 3 aylık ve yıllık olarak hesaplanır. ii.Nihai mal ve hizmetler: Başka malların üretiminde girdi olarak kullanılmayan veya yeniden satılmak için satın alınmayan mallar. Ara mal: Başka malların üretiminde girdi olarak kullanılan veya yeniden satılmak için satın alınan mallar. Katma değer: Mal ve hizmetlerin piyasa değerlerinde üretim sürecinin her aşamasında meydana gelen artış. GSYH hesaplamasında ara malları kullanamayız ve bu ölçümde sadece nihai mallar yer almalıdır. Eğer ara malları kullanırsak bir ürünü birden fazla kere hesaba katarız (çifte sayım). iii. Cari fiyatlar: GSYH’nın hesaplandığı dönemdeki fiyatlar. 87 88 2. Reel GSYH: Belirli bir zaman dilimi içinde bir ülkede üretilen nihai mal ve hizmetlerin belirli bir yılın fiyatlarına (sabit fiyatlara) göre piyasa değeridir. Belirli bir yılın fiyatları (sabit fiyatlar): GSYH’nın hesaplandığı dönemdeki cari fiyatlar yerine belirli bir yılın fiyatlarının kullanılması. Bu belirli yıla temel yıl ya da baz yılı adı verilmektedir. Reel GSYH, nominal GSYH’nın enflasyondan arındırılmış halidir. (Fiyat etkilerinden arındırılmış) Sadece miktar değişikliklerini incelemek üzere reel GSYH kavramını kullanıyoruz. Özetle, Herhangi bir yıl için nominal GSYH hesaplaması yapılırken ilgili yılın miktarları ve fiyatları kullanılır. Herhangi bir yıl için reel GSYH hesaplaması yapılırken yine ilgili yılın miktarları kullanırken temel alınan yılın (baz yılının) fiyatları kullanılır. 89 Örnek: Bir ekonomide 2 malın olduğunu varsayalım: Elma ve Portakal. Bu malların fiyatları ve üretim düzeyleri (2010 ve 2011) yılı için aşağıda sunulmuştur: Üretim Fiyat Elma (2010) 5 1 Portakal (2010) 3 2 Elma (2011) 5 3 Portakal (2011) 5 3 Bu bilgileri kullanarak 2010 ve 2011 yılları için sırasıyla nominal ve reel GSYH değerlerini hesaplayınız. (2010 yılını temel yıl (baz yıl) olarak alınız). 2010 Nominal GSYH: (Elma 2010 miktarı x Elma 2010 Fiyatı)+ (Portakal 2010 miktarı x Portakal 2010 Fiyatı)=(5 x 1) + (3 x 2) = 11 2011 Nominal GSYH: (Elma 2011 miktarı x Elma 2011 Fiyatı)+ (Portakal 2011 miktarı x Portakal 2011 Fiyatı)=(5 x 3) + (5 x 3) = 30 2010 Reel GSYH: (temel yıl için Reel GSYH=Nominal GSYH) (Elma 2010 miktarı x Elma 2010 Fiyatı)+ (Portakal 2010 miktarı x Portakal 2010 Fiyatı)=(5 x 1) + (3 x 2) = 11 2011 Reel GSYH: (Elma 2011 miktarı x Elma 2010 Fiyatı)+ (Portakal 2011 miktarı x Portakal 2010 Fiyatı)=(5 x 1) + (5 x 2) = 15 90 Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH): GSMH=GSYH+ülke vatandaşlarının yabancı ülkelerdeki katkıları-yabancı ülke vatandaşlarının ülkede üretime katkıları. Net Dış Faktör Gelirleri=ülke vatandaşlarının yabancı ülkelerdeki katkıları-yabancı ülke vatandaşlarının ülkede üretime katkıları. Dolayısıyla, GSMH=GSYH+Net Dış Faktör Gelirleri 91 GSYH Ölçümü (3 yaklaşım): 1-) Gelir Yaklaşımı: GSYH=Emek Gelirleri (Ücret,Maaş)+Sermaye Gelirleri (Rant,Faiz,Net Kâr)+Dolaylı vergiler+Yıpranma Yıpranma=Sermaye stokunda üretim sürecinde bir yılda meydana gelen eskime; Net kâr=Brüt kâr-Yıpranma; Dolaylı vergiler: Mal ve hizmetler üzerinden alınan vergiler. 2-)Üretim Yaklaşımı: GSYH=Tüm Firmaların Katma Değerlerinin Toplamı 3-)Harcama Yaklaşımı: GSYH= C + I + G + XN; C: tüketim,I: yatırım, G: Hükümet harcamaları, XN: Net ihracat (ihracat-ithalat) Kişi başına GSYH: GSYH’nın ülkedeki fert sayısına bölümü. Ülkeleri refah anlamında birbirleriyle kıyaslamak için GSYH yerine nüfus etkisinden arınmış olan kişi başına GSYH kavramı kullanılmalıdır. GSYH’yı ölçmede en büyük zorluk kayıt dışı ekonomidir. 92 BÖLÜM 3: TEMEL MAKROEKONOMİ SORUNLARI ve POLİTİKA ARAÇLARI 1. Ekonomik Büyüme Sorunu 2. Enflasyon Sorunu 3. İşsizlik Sorunu 4. İç ve Dış Borçlar Sorunu 1. Ekonomik Büyüme: Ekonominin üretim kapasitesinin artırılması ve dolayısıyla daha fazla mal ve hizmet üretilmesidir. Ekonomik büyüme, reel GSYH’daki artış oranı (yüzdesi) ile ölçülür. Büyüme GSYH = GSYH − GSYH GSYH 100 Örnek: 2013 yılında reel GSYH 100 TL iken 2014 yılında reel GSYH 130 TL olmuştur. Bu bilgilere göre 2014 için büyüme oranı kaçtır? Büyüme GSYH = 100 = 100 = % 30 93 94 2. Enflasyon Sorunu: Fiyatlar genel seviyesindeki artıştır. Hükümetler enflasyonu sevmez yani fiyatlarda istikrar olmasını ister. Aylık enflasyon % 50 ve üzeri olduğu durumlara hiperenflasyon adı verilir. 1. TÜFE (tüketici fiyat endeksi): Tüketime yönelik mal ve hizmetler arasından bir mal sepeti belirlenir. TÜFE, bu sepetteki mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki ortalama artışı ifade eder. 2. ÜFE (üretici fiyat endeksi): Üretime yönelik mallar arasından bir mal sepeti belirlenir. ÜFE, bu sepetteki malların fiyatlarındaki ortalama artışı ifade eder. 3. GSYH Deflatörü: Ekonomideki tüm mal ve hizmetleri kapsar. Ekonomideki tüm malların fiyatlarındaki ortalama artışı ifade eder. GSYH deflatörü = Enflasyon oranı = Nominal GSYH 100 Reel GSYH Fiyat Endeksi − Fiyat Endeksi Fiyat Endeksi 100 95 Örneğin fiyat endeksi 1998=100, 1999= 110 ve 2000= 121. 1998=100 bir kabullenmedir yani 1998’deki mal sepetin fiyatı 100 olursa bu mal sepetinin fiyatı 1999 ve 2000’de sırasıyla 110 ve 121 olacaktır. Dolayısıyla 1999 ve 2000 yıllarında enflasyon oranı % 10 olur. Enflasyon oranı = Fiyat Endeksi − Fiyat Endeksi Fiyat Endeksi 100 = 110 − 100 100 100 = % 10 Enflasyon neden önemlidir? 1. Bir işçinin maaşı nominal olarak % 10 zamlanmıştır ve enflasyon oranı da % 3 olarak ölçülmüştür. Bu işçinin alacağı zam miktarı reel anlamda % 7 olur. Nominal artış – enflasyon oranı = Reel artış ( % 10 - % 3 = % 7) 2. Bir bankanın mevduat nominal faizi % 12’dir. Ayrıca enflasyon oranı da % 4 olarak ölçülmüştür. Bu ekonomide reel faiz % 8 olur. Nominal faiz – enflasyon oranı = Reel faiz (% 12 - % 4 = % 8) Özetle, reel değerler nominal değerlerin enflasyondan arındırılmış halleridir. 96 3. İşsizlik Sorunu İşsizlik sorununun hem ekonomik maliyeti (üretimin potansiyelin altında gerçekleşmesi) ve hem de sosyal maliyeti (hırsızlık, kötü alışkanlıklar, şiddet, depresyon vb.) vardır. İşsiz: Yaşı 15 veya daha fazla olup bir iş bulmak için çaba gösterdiği halde işi bulunmayan kimselere denir. İşgücü: Çalışanlar ile işsizlerin toplamına denir. İşsizlik oranı (Unemployment Rate): İşgücüne katılım oranı= İstihdam oranı= Ç Ç ş = İş ü ü Ç ş ş ş ş ü ü İş İş ü ü 100 97 İşsizlik Türleri 1. Friksiyonel (Geçici) İşsizlik: İşgücüne yeni katılıp iş arayanlar Daha iyi bir iş bulmak için işinden ayrılmış olanlar Çalıştıkları şirket kapandığı için işinden ayrılmış olanlar bu işsizlik türüne girer. 2. Yapısal İşsizlik: Çeşitli mal ve hizmetlere olan talepteki değişmeler ve teknolojideki değişmeler sonucu ortaya çıkan işsizlik türüdür. Örneğin, bilgisayarların ortaya çıkması ile sadece daktilo bilenlerin işsiz kalması gibi. 3. Konjonktürel İşsizlik (Devrevi İşsizlik): Ekonomik dalgalanmalar sonucu ortaya çıkan işsizlik türüdür. Doğal işsizlik oranı=Friksiyonel işsizlik oranı+Yapısal işsizlik oranı Friksiyonel işsizlik oranı ve yapısal işsizlik oranı ekonomide her zaman var olacağından önemli olan konjonktürel işsizliğin yok edilmesidir. Tam istihdam, ekonomide konjonktürel işsizliğin bulunmadığı yani işsizliğin doğal işsizliğe eşit olduğu durumdur. 98 4. İç ve Dış Borçlar Sorunu: 1. İç Borç Bütçe dengesi=Devletin gelirleri – Devletin giderleri Eğer devletin gelirleri giderlerinden daha fazla ise bu duruma bütçe fazlası denir. Eğer devletin gelirleri giderlerinden daha az ise bu duruma da bütçe açığı denir. Bütçe açığı olduğu durumlarda bu açığı finanse etmenin bir yolu iç borçlanmadır. İç borçlanma, devletin kendi vatandaşlarına/kurumlarına borçlanmasıdır. Faiz dışı bütçe dengesi= Devletin gelirleri – Devletin faiz harcamaları dışındaki giderleri 2. Dış Borç Dış Ticaret Dengesi=İhracat-İthalat Eğer ihracat ithallatan daha fazla ise bu duruma dış ticaret fazlası denir. Eğer ihracat ithalattan daha az ise bu duruma da dış ticaret açığı denir. Dış ticaret açığı olduğu durumlarda bu açığı finanse etmenin bir yolu dış borçlanmadır. Dış borçlanma, devletin yabancı vatandaşlara/kurumlara borçlanmasıdır. İç ve dış borçlanmanın artması büyüme, adil gelir dağılımı, etkinlik ve istikrar gibi hedefleri olumsuz etkilemektedir. 99 Hükümetler (daha önce detaylı bir şekilde açıklanan) aşağıda belirtilen sorunlarla başedebilmek için çeşitli politikalar uygular: 1. Ekonomik Büyüme Sorunu 2. Enflasyon Sorunu 3. İşsizlik Sorunu 4. İç ve Dış Borçlar Sorunu MAKROEKONOMİ POLİTİKASININ TEMEL ARAÇLARI 1. Maliye Politikası 2. Para Politikası 3. Dış Ticaret ve Döviz Kuru Politikaları 100 1. Maliye Politikası Hükümetin a) vergilerde b) hükümet harcamalarında değişiklik yapmak suretiyle ekonomiyi etkilemeye çalışmasına maliye politikası denir. Dolayısıyla vergiler ve hükümet harcamaları maliye politikası araçları olarak adlandırılır. Ekonomide bir durgunluk varsa genişletici maliye politikası uygulanır. Yani, a) vergiler azaltılarak ya da b) hükümet harcamaları artırılarak ekonomide bir canlanma sağlanabilir. Ekonomide daraltma isteniyorsa daraltıcı maliye politikası uygulanır. Yani, a) vergiler artırılarak ya da b) hükümet harcamaları azaltılarak ekonomide bir daralma sağlanabilir. 101 2. Para Politikası Ekonomide Merkez Bankalarının para miktarını (ve dolayısıyla faiz oranlarını) değiştirerek ekonomiyi etkilemeye çalışmasına para politikası denir. Dolayısıyla para miktarı bir para politikası aracıdır. Ekonomide bir durgunluk varsa genişletici para politikası uygulanır. Yani, para miktarının artırılması ile faiz oranları düşer ve bunun sonucunda da yatırımlar ve tüketim artarak ekonomide bir canlanma yaşanması sağlanır. Ekonomide enflasyonist bir durum varsa ve ekonomide daralma isteniyorsa daraltıcı para politikası uygulanır. Yani, para miktarının azaltılması ile faiz oranları artar ve bunun sonucunda da yatırımlar ve tüketim azalarak ekonomide bir daralma sağlanabilir. 3. Dış Ticaret ve Döviz Kuru Politikaları Dış ticaret politikası: Gümrük vergilerinde (tarife) ve diğer gümrük mevzuatlarında değişiklik yapılarak ithalat ve ihracatı etkilemek için uygulanan politikalara dış ticaret politikaları adı verilir. Döviz kuru politikaları: Döviz kurunda değişiklikler yapılarak ithalat ve ihracatı etkilemek için uygulanan politikalara döviz kuru politikaları adı verilir. 102 BÖLÜM 4. GELİR ve FİYAT DÜZEYİNİN BELİRLENMESİ: TOPLAM TALEP-TOPLAM ARZ MODELİ Toplam talep-toplam arz modeli bir ekonomide denge fiyat ve gelir düzeyinin ne olacağını analiz eder. Toplam Talep Eğrisi (Aggregate Demand, AD Eğrisi): Ceteris paribus (diğer etkenler sabitken), fiyatlar genel düzeyi (P) ile reel GSYH (Y) arasındaki negatif ilişkiyi yansıtır. Yani, talep açısından bakıldığında bir ekonomide fiyat düzeyi arttıkça talep edilen mal ve hizmetler azalır. Fiyat düzeyi azaldıkça da talep edilen mal ve hizmet miktarı artar. Bu nedenlerle AD eğrisi negatif eğimlidir (aşağı doğru eğimli). 103 104 Toplam Talepte Meydana Gelen Değişmeler Toplam talepte meydana gelen değişmelere (AD eğrisinin sağa ya da sola koyması) neden olan en önemli faktörler şunlardır: 1. Maliye Politikası: Hükümet harcamalarının (genişletici maliye politikası) artırılması toplam talebin yani AD’nin artması ve AD eğrisinin sağa kayması anlamına gelmektedir. Hükümet harcamalarının azaltılması (daraltıcı maliye politikası) toplam talebin yani AD’nin azalması ve AD eğrisinin sola kayması anlamına gelmektedir. Vergilerin artırılması (daraltıcı maliye politikası) tüketim ve yatırımları azaltmak vasıtasıyla toplam talebin yani AD’nin azalması ve AD eğrisinin sola kayması anlamına gelmektedir. Vergilerin azaltılması (genişletici maliye politikası) tüketim ve yatırımları artırmak vasıtasıyla toplam talebin yani AD’nin artması ve AD eğrisinin sağa kayması anlamına gelmektedir. 2. Para Politikası: Ekonomide para miktarının artırılması (genişletici para politikası) faizleri düşürür ve bu vasıtayla yatırımlar ve tüketim artar. Bu nedenle toplam talep artar ve AD eğrisi sağa doğru kayar. Ekonomide para miktarının azaltılması faizleri artırır (daraltıcı para politikası) ve bu vasıtayla yatırımlar ve tüketim azalır. Bu nedenle toplam talep azalır ve AD eğrisi sola doğru kayar. 105 106 Toplam Arz Eğrisi (Aggregate Supply, AS eğrisi): AS eğrisi, ceteris paribus, fiyatlar genel düzeyi (P) ile reel GSYH (Y) arasındaki pozitif ilişkiyi yansıtır. Yani üretim açısından bakıldığından genel fiyat düzeyi arttıkça arz edilen miktar da artar. İki durumda incelemek gerekir: 1. Uzun dönem AS Eğrisi (Long Run AS Eğrisi, LRAS) 2. Kısa dönem AS Eğrisi (Short Run AS Eğrisi, SRAS) Uzun dönem, ekonominin tam istihdam düzeyinde üretim yapması olarak ele alınır. Yani, bütün üretim faktörleri tam olarak üretimde kullanılmaktadır. Bu durumdaki gelire tam istihdam seviyesindeki reel GSYH ( ) ya da potanisyel reel GSYH adı verilmektedir. Uzun dönemde fiyat seviyesi (P) ne olursa olsun üretim miktarı seviyesinde olur. Kısa dönemde ise reel GSYH tam istihdam seviyesinden sapmalar gösterebilir. Bu durumda ise fiyat düzeyi (P) arttıkça üretim miktarı da (Y) artar. Dolayısıyla SRAS eğrisi pozitif eğimlidir (yukarı doğru eğimlidir). 107 108 TOPLAM ARZDA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER 1. Uzun dönemde toplam arzdaki değişiklik ekonomik büyüme ile gerçekleşir. Ekonomik büyüme durumunda LRAS eğrisi sağa kayar. 2a. Kısa dönemde toplam arzda meydana gelen bir artış SRAS eğrisini sağa kaydırır. Bu iki sebeple gerçekleşebilir: i) Teknolojik gelişmeler neticesinde maliyetler azalır ve aynı fiyatta daha çok üretim yapılır. SRAS sağa kayar. ii) Emek, sermaye ve ara mal girdi fiyatlarındaki azalmalar maliyeti azaltır ve dolayısıyla aynı fiyatta daha çok mal üretilir. SRAS yine sağa kayar. 2b. Kısa dönemde toplam arzda meydana gelen bir azalış SRAS eğrisini sola kaydırır. Emek, sermaye ve ara mal gibi girdi fiyatlarındaki artışlar maliyeti artırır ve dolayısıyla daha az mal üretilir. SRAS sola kayar. 109 110 MAKROEKONOMİK DENGE: Ekonomide gelir ve fiyat düzeyinin belirlenmesidir. Ekonomide uzun dönem dengesi AD ve LRAS eğrilerinin kesiştiği noktadır. Bu durumda ekonomi her zaman tam istihdam düzeyinde ( ) bulunur. Ekonomide kısa dönem dengesi ise AD ve SRAS eğrilerinin kesiştiği noktadır. Bu noktaya diyelim. Kısa dönemde 3 durum söz konusu olabilir: i) < : Kısa dönem dengesi olan , tam istihdam gelir seviyesinin altındadır. Bu duruma deflasyonist açık denir. Bu durum ekonomide tüm kaynakların kullanılmadığına ve işsizliğe işaret eder. Bu durumda ekonomide genişletici politikalar uygulanarak AD eğrisi sağa doğru kaydırılabilir ve deflasyonist açık kapatılabilir. ii) > : Kısa dönem dengesi olan , tam istihdam gelir seviyesinin üzerindedir. Bu duruma enflasyonist açık denir. Bu durum ekonomide aşırı talep ve enflasyon olduğuna işaret eder. Bu durumda ekonomide daraltıcı politikalar uygulanarak AD eğrisi sola doğru kaydırılabilir ve enflasyonist açık kapatılabilir. iii) = : Kısa dönem dengesi olan , tam istihdam gelir seviyesine eşittir. Bu duruma ekonomide arzulanan bir durum olduğu için herhangi bir politika müdahalesi gerekmez. Stagflasyon: Ekonomide hem durgunluğun, hem de enflasyonun birlikte olduğu durumdur. 111 112 BÖLÜM 5: TOPLAM GELİR-TOPLAM HARCAMA MODELİ (KEYNESYEN MODEL) Bölüm 4’te Toplam Talep-Toplam Arz modelini (AD-AS modeli) inceledik. Bölüm 5’te ise Toplam Gelir-Toplam Harcama modelini (AI-AE modeli) inceleyeceğiz. [AI= Aggregate Income (Toplam Gelir); AE: Aggregate Expenditure (Toplam Harcama)] Bu model “Keynesyen Model” olarak da adlandırılır. Bu modelin en önemli farkı fiyatların katı (yapışkan) olduğu varsayımıdır. Bu varsayıma göre ekonomideki fiyatlar (katı olduklarından) kısa dönemde değişmez, sabittir. Keynesyen model, fiyatların katı olduğu varsayımı altında, toplam harcamaların milli geliri (reel GSYH) nasıl belirleyeceğini açıklar. 113 Toplam Planlanan Harcama (AE) 4 kalemden oluşur: 1. Planlanan Tüketim Harcamaları (C, Consumption) 2. Planlanan Yatırım Harcamaları (I, Investment) 3. Planlanan Devlet Harcamaları (G, Government Expenditure) 4. Planlanan Net İhracat (İhracat-İthalat) (NX, Net EXports) Bu unsurlardan herhangi birinin ya da birilerinin artması Toplam Planlanan Harcamayı (AE) artırır. 114 1. Planlanan Tüketim Harcamaları (C, Consumption) Hanehalkı harcanabilir kişisel gelirinin bir kısmını tüketim harcamalarına ayırır, geri kalanını da tasarruf eder. (Keynesyen) Tüketim Fonksiyonu: Ceteris paribus, (diğer faktörler sabitken) tüketim harcamaları ile harcanabilir kişisel gelir arasında pozitif bir ilişki vardır. Dolayısıyla, ceteris paribus, harcanabilir kişisel gelir artınca tüketim de artar. (Harcanabilir kişisel gelir): Vergi sonrasında kişinin elinde kalan net gelir. Tüketim fonksiyonu şu şekilde gösterilir: Burada : tüketim harcamaları, ifade eder. = + : otonom tüketim, : marjinal tüketim eğilimi ve : kişisel harcanabilir geliri (otonom tüketim): Harcanabilir kişisel gelir sıfır olduğunda tüketim harcamalarının alacağı değeri belirtir. Bu değer tüketicinin varlığını sürdürebilmesi için gereksinime duyacağı minimum tüketim düzeyi ifade eder. Gelirden bağımsız olan bu tüketimi hanehalkı ya önceki tasarruflarından karşılayacak, ya da borç alacaktır. (marjinal tüketim eğilimi): Harcanabilir kişisel gelirde 1 birimlik artışın tüketim harcamalarını ne kadar artıracağıni ifade eder. Bu ifade 0 ile 1 arasında değerler alır. Çünkü kişi 1 birim gelir elde ederse onun sadece bir bölümünü tüketir, geri kalan kısmını tasarruf eder. Örneğin c=0,7 olursa bir tüketici 100 TL’lik gelirinin 70 TL’sini tüketir, 30 TL’sini tasarruf eder. 115 (Keynesyen) Tasarruf Fonksiyonu: Ceteris paribus, (diğer faktörler sabitken) tasarruflar ile harcanabilir kişisel gelir arasında pozitif bir ilişki vardır. Dolayısıyla ceteris paribus artınca S (tasarruf, Savings) de artar. Tasarruf fonksiyonu şu şekilde gösterilir: Burada : tasarruf miktarı, eder. = + : otonom tasarruf, : marjinal tasarruf eğilimi ve : kişisel harcanabilir gelirini ifade (otonom tasarruf): Harcanabilir kişisel gelir sıfır olduğunda yapılan tasarruf miktarıdır. Gelirden bağımsız olan bu tasarruf miktarı borç alınarak karşılanır dolayısıyla negatif değer alır. (marjinal tasarruf eğilimi): Harcanabilir kişisel gelirde 1 birimlik artışın tasarruf miktarını ne kadar artıracağıni ifade eder. Bu ifade 0 ile 1 arasında değerler alır. Çünkü kişi 1 birim gelir elde ederse onun sadece bir bölümünü tasarruf eder, geri kalan kısmını tüketir. Örneğin s=0,2 olursa bir tüketici 100 TL’lik gelirinin 20 TL’sini tasarruf eder, 80 TL’sini tüketir. 116 Önemli bazı çıkarımlar: A) = + Yani tüketim ile tasarrufun toplamı harcanabilir kişisel gelire eşit olur. B) + =1 Yani marjinal tüketim eğilimi ile marjinal tasarruf eğiliminin toplamı 1 olur. C) Ortalama tüketim eğilimi ile ortalama tasarruf eğiliminin toplamı 1 olur. Ortalama Tüketim eğilimi= Ortalama Tasarruf eğilimi= D) = + ( ü ( ) ) fonksiyonu verilmiş ise =− + (1 − ) olur. 117 118 2. Planlanan Yatırım Harcamaları (I, Investment) Firmalar mal ve hizmet üretmek veya üretimlerini artırmak için yatırım yaparlar (sermaye malı satın alırlar). Firmaların yatırım kararları ile reel faiz oranı arasında negatif bir ilişki vardır. Yani reel faiz oranı arttıkça yatırımlar azalır, reel faiz oranı azaldıkça yatırımlar artar. 3. Devlet (Kamu) Harcamaları (G, Government Expenditure) Merkezi hükümet ile yerel yönetimleri ve buna bağlı tüm kurumların harcamasını kapsar. Bir önceki yıl mecliste belirlenen miktar kadar devlet harcaması yapılır (o yılın milli gelirinden bağımsız olarak). 4. Net İhracat (XN: Net Exports) Net ihracat, ihracat ile ithalat arasındaki farktır. 119 MAKROEKONOMİK DENGE: TOPLAM HARCAMALARIN GELİR DÜZEYİNİ BELİRLEMESİ Makroekonomik denge, toplam gelirin (Y) planlanan toplam harcamalara (AE) eşit olduğu durumda gerçekleşir. Reel GSYH (Y)= Toplam Planlanan Harcama (AE) Ya da Reel GSYH (Y)= Toplam Planlanan Harcama (AE)=C+I+G+XN Ekonomide 3 durum söz konusudur: 1. AE=Y denge durumudur. 2. AE > Y olur ise planlanan toplam harcama milli gelirden fazla olur. Ekonomide bir talep fazlası oluşur, firmalar bu talep fazlasını karşılayabilmek için i) firmalar stoktaki malları kullanırlar (stoklar azalır) ii) firmalar üretimlerini artırırlar. Sonuç olarak Y artarak AE düzeyine yani dengeye gelir. 3. AE < Y olur ise planlanan toplam harcama milli gelirden az olur. Ekonomide bir talep noksanlığı oluşur. Talebin az olduğu böyle bir durumda i) firmaların stoktaki malları artar ii) firmalar üretimlerini azaltır. Sonuç olarak Y azalarak AE düzeyine yani dengeye gelir. 120 ÇARPAN (ÇOĞALTAN) ANALİZİ: (Harcama) Çarpanı: Otonom harcamalardaki (otonom yatırım, devlet harcaması gibi) bir değişmenin dengedeki toplam harcamalarda (ve milli gelirde) kaç katı bir değişmeye neden olacağını belirten bir katsayıdır. = ∆ ∆ = ğş ğş >1 Dolayısıyla otonom harcamalardaki (otonom yatırım, devlet harcaması gibi) bir birim artışın milli gelirde k > 1 katı bir artışa yol açacaktır. Çarpanın alacağı değer marjinal tüketim değeri (c) değiştikçe değişecektir. c artarsa k yani çarpan değeri de artacaktır. c değeri düşerse k değeri de düşecektir. Örnek. Ekonomide (otonom) yatırımlarda 20 milyon TL’lik bir artış olsun. Marjinal tüketim eğilimi de c=0,75 olarak verilsin. Bu durumda milli gelir ne kadar artar? Yanıt: Milli gelirdeki değişim 80 milyon TL olur. 121 Çözüm: (Harcama) Çarpanı için = formülü kullanılarak “k” elde edilir. Daha sonra bu “k” değeri otonom harcamalardaki (yatırım ya da devlet harcamaları) değişim ile çarpılarak milli gelirdeki (reel GSYH) toplam değişim bulunur. Örnek. Ekonomide otonom yatırımlarda 20 milyon TL’lik bir artış olsun. Marjinal tüketim eğilimi de c=0,75 olarak verilsin. Bu durumda milli gelir ne kadar artar? = , = 4 olur. Bu katsayıyı 20 milyon TL ile çarparsak toplam milli gelirdeki değişim (reel GSYH) 4 x 20 milyon TL= 80 milyon TL olur. 122 BÖLÜM 6. KAMU BÜTÇESİ ve MALİYE POLİTİKASI (KEYNESYEN MODEL DEVAMI) Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır. Kamu Bütçesi 2 ana parçadan oluşur: i) Devlet gelirleri [Tax=vergi; devletin gelirleri büyük ölçüde vergilerden oluşur] ii) Devlet harcamaları (Government expenditure=Hükümet harcamaları) Kamu Bütçesi için 3 durum söz konusudur: 1. T = G durumuna “Denk Bütçe” denir. Bu durumda Gelirler = Harcamalar olur. 2. T > G durumuna “Bütçe Fazlası” denir. Bu durumda Gelirler > Harcamalar olur. 3. T < G durumuna “Bütçe Açığı” denir. Bu durumda Gelirler < Harcamalar olur. 123 Maliye Politikası Maliye Politikası, hükümetin kamu harcamalarında ve/veya vergilerde değişiklikler yaparak bunu hazırlanan bütçeye yansıtması ve bu şekilde ekonomide arzu edilen hedeflere ulaşmaya çalışmasıdır. (Harcama) Çarpanı = idi. Dolayısıyla otonom yatırımlarda ya da kamu harcamalarında meydana gelen otonom bir değişme milli geliri k katı kadar artırmakta idi. (Hatırlatma: “c” marjinal tüketim eğilimidir.) Örnek 1 (Hatırlatma). Ekonomide otonom yatırımlarda 20 milyon TL’lik bir artış olsun. Marjinal tüketim eğilimi de c=0,75 olarak verilsin. Bu durumda milli gelir ne kadar artar? = , = 4 olur. Bu katsayıyı 20 milyon TL ile çarparsak toplam milli gelirdeki değişim (reel GSYH) 4 x 20 milyon TL= 80 milyon TL olur. Örnek 2. Ekonomide kamu harcamalarında 20 milyon TL’lik bir artış olsun. Marjinal tüketim eğilimi de c=0,75 olarak verilsin. Bu durumda milli gelir ne kadar artar? = , = 4 olur. Bu katsayıyı 20 milyon TL ile çarparsak toplam milli gelirdeki değişim (reel GSYH) 4 x 20 milyon TL= 80 milyon TL olur. Dolayısıyla otonom yatırım ve kamu harcamalarındaki bir değişikliğin milli gelir (reel GSYH) üzerindeki etkisi için harcama çarpanı (k) kavramını kullanıyoruz. 124 Vergi Politikası Vergi politikasında ise durum farklıdır. Vergi Çarpanı şöyle tanımlanır. = . Formüldeki – (negatif) işareti vergi arttıkça milli gelirin azalacağına ya da vergi azaldıkça milli gelirin artacağına işaret eder. Örnek 3. Ekonomide vergilerde 20 milyon TL’lik bir artış olsun. Marjinal tüketim eğilimi de c=0,75 olarak verilsin. Bu durumda milli gelir ne kadar azalır? = , , = −3 olur. Bu katsayıyı 20 milyon TL ile çarparsak toplam milli gelirdeki değişim (reel GSYH) -3 x 20 milyon TL= - 60 milyon TL. Yani 60 milyon TL’lik bir azalma olur. Dolayısıyla vergilerdeki bir değişikliğin milli gelir (reel GSYH) üzerindeki etkisi için vergi çarpanı ( kavramını kullanıyoruz. ) Örnek 4. Ekonomide hükümet harcamalarında ve vergilerde eş zamanlı olarak 20 milyon TL’lik bir artış olsun. Marjinal tüketim eğilimi de c=0,75 olarak verilsin. Bu durumda milli gelirde ne kadarlık bir değişim olur? Hükümet harcamalarındaki bir artış milli geliri 80 milyon TL artırırken, vergilerdeki artış milli geliri 60 milyon TL azaltır. Dolayısıyla net etki milli gelirde 20 milyon TL’lik bir artıştır (80 – 60= 20). Not: + = 1 olur. (Harcama çarpanı ile vergi çarpanının toplamı 1’dir). Bu duruma denk bütçe çarpanı denir. 125 Maliye Politikaları Ne Zaman Uygulanmalı? 1. Ekonomide bir enflasyonist açık olduğunda daraltıcı maliye politikası uygulanmalıdır. Amaç, toplam harcamaları ve dolayısıyla aşırı talebi azaltmaktır. Bunun için i) devlet harcamaları azaltılabilir ya da ii) vergi oranları artırılabilir veya iii) her ikisi birlikte yapılabilir. 2. Ekonomide bir deflasyonist açık olduğunda genişletici maliye politikası uygulanmalıdır. Amaç, toplam harcamaları dolayısıyla yetersiz talebi artırmaktır. Bunun için i) devlet harcamaları artırılabilir ya da ii) vergi oranları düşürülebilir veya iii) her ikisi birlikte yapılabilir. 126 Bölüm 7. Enflasyon Enflasyon: Bir ekonomide genel fiyat düzeyinde meydana gelen artışı ifade eder. Örneğin 2014 yılındaki enflasyon oranı (bir başka değişle 2014 yılında 2013’e göre genel fiyat düzeyinde meydana gelen artış yüzdesi) hesaplanmak istendiğinde; Enflasyon oranı = Fiyat Endeksi − Fiyat Endeksi Fiyat Endeksi formülü kullanılır. Nominal değerlerin enflasyondan arındırılmış hallerine reel değerler denir. 100 127 Bazı Kavramlar: Deflasyon: Fiyatlar genel seviyesindeki sürekli düşmeye denir (Bu kavrama bazen negatif enflasyon da denir). Örnek. Fiyat endeksi 100,90,80 ve 70 şeklinde azalmaktadır. Dezenflasyon: Fiyatlar genel seviyesindeki artış oranının azalmasına denir. Örnek. Fiyat endeksi 100,150,160,161 şeklinde azalan oranda artmaktadır. Çekirdek enflasyon: Gıda ürünleri ve enerji grupları dışlanarak hesaplanan enflasyona denir. Manşet enflasyon: Gıda ürünleri ve enerji grupları dışlanmadan hesaplanan enflasyona denir. Enflasyon türleri: 1. Sürünen enflasyon: Tek haneli enflasyon (örneğin yıllık % 3, % 8 gibi). 2. Dört nala enflasyon: Çift haneli enflasyon (örneğin yıllık % 25, % 80 gibi). 3. Hiper enflasyon: Aylık enflasyonun bir yıl boyunca % 50 ve/veya üzeri olduğu durumlara denir. 128 Nedenlerine Göre Enflasyon Çeşitleri 1. Talep Enflasyonu: Herhangi bir nedenle toplam talepte meydana gelen artışın fiyat düzeyini artırmasına denir. Arkasında hükümet harcamalarının ve para arzının artması gibi nedenler vardır. 2. Maliyet Enflasyonu: Herhangi bir nedenle maliyetlerde bir artışın (emek girdisi, sermaye girdisi ya da petrol girdisinin fiyatlarının artması) fiyat düzeyini artırmasına denir. Girdi fiyatlarındaki artış sonucu üretim maliyetlerinin artmasından kaynaklanır. Not: Bu iki tür enflasyona ek olarak bir de enflasyon beklentisinden kaynaklanan enflasyon vardır. Enflasyon ile İşsizlik Arasındaki İlişki Hükümet hem enflasyonu, hem de işsizliği düşürmek ister. Fakat enflasyon ile işsizlik arasında kısa dönemde negatif bir ilişki vardır. Yani kısa dönemdeki genişletici politikalar bir yandan işsizliği azaltmada önemli bir rol oynarken bir yandan da enflasyonu tetikler. Kısa dönemdeki daraltıcı politikalar ise enflasyonu düşürürken işsizliği artırabilir. İşte ekonomideki bu negatif ilişkiye “Phillips Eğrisi” denir. 129 Bölüm 8. Döviz Kuru Bir birim yabancı paranın ulusal para cinsinden fiyatına nominal döviz kuru denir. 1 $ (dolar) = 2.32 TL ifadesi 1 $ verildiğinde karşılığında 2.32 TL alınabileceğini ifade eder. 130 Nominal Döviz Kurunun Yükselmesi 1 $ = 2 TL iken 1 $ = 3 TL olursa buna nominal döviz kurunun yükselmesi denir ve bu durumda ulusal para nominal değer kaybına uğrar (TL, $ karşısında daha değersiz hale gelir). Nominal döviz kurunun yükselmesi, ithal edilen malların (yurt dışından satın alınan malların) Türk vatandaşlar için pahalılaşması anlamına gelir. Örneğin, ithal bir ayakkabı 100 $ olsun. Kur 1 $ = 2 TL iken bu ayakkabının TL cinsinden fiyatı 100*2=200 TL olurken, kur 1 $ = 3 TL iken aynı ayakkabının TL cinsinden fiyatı 100*3=300 TL olur. Özetle, döviz kurunun yükselmesi ithal tüketim ve girdi mallarının (örneğin enerji) fiyatlarının artmasına neden olur, yani ithalat zorlaşır. Nominal döviz kurunun yükselmesi, ihraç edilen malların (yurt içinde üretilen malların yurt dışına satılması) yabancı vatandaşlar için ucuzlaması anlamına gelir. Örneğin, yerli üretim bir ayakkabı 120 TL olsun. Kur 1 $ = 2 TL iken bu ayakkabının $ cinsinden fiyatı 120 / 2 = 60 $ olurken, kur 1 $ = 3 TL iken aynı ayakkabının $ cinsinden fiyatı 120 / 3 = 40 $ olur. Özetle, döviz kurunun yükselmesi ihraç mallarının fiyatlarının yurt dışı alıcılar açısından ucuzlamasına neden olur, yani ihracat kolaylaşır. 131 Nominal Döviz Kurunun Düşmesi 1 $ = 2 TL iken 1 $ = 1 TL olursa buna nominal döviz kurunun düşmesi denir ve bu durum nominal değer kazancı olarak da nitelendirilir. (TL, $ karşısında daha değerli hale gelir). Nominal döviz kurunun düşmesi ithal edilen malların (yurt dışından satın alınan malların) Türk vatandaşlar için ucuzlaması anlamına gelir. Örneğin, ithal bir ayakkabı 100 $ olsun. Kur 1 $ = 2 TL iken bu ayakkabının TL cinsinden fiyatı 100*2=200 TL olurken, kur 1 $ = 1 TL iken aynı ayakkabının TL cinsinden fiyatı 100*1=100 TL olur. Özetle, döviz kurunun düşmesi ithal tüketim ve girdi mallarının fiyatlarının düşmesine neden olur, yani ithalat görece kolaylaşır. Nominal döviz kurunun düşmesi ihraç edilen malların (yurt içinde üretilen malların yurt dışına satılması) yabancı vatandaşlar için pahalılaşması anlamına gelir. Örneğin, yerli üretim bir ayakkabı 120 TL olsun. Kur 1 $ = 2 TL iken bu ayakkabının $ cinsinden fiyatı 120 / 2 = 60 $ olurken, kur 1 $ = 1 TL iken aynı ayakkabının $ cinsinden fiyatı 120/1=120 $ olur. Özetle, döviz kurunun düşmesi ihraç mallarının fiyatlarının yurt dışı alıcılar açısından pahalılaşmasına neden olur, yani ihracat görece zorlaşır. 132 Reel Döviz Kuru Nominal döviz kurunu “e” reel döviz kurunu ise “R” ile gösterelim. Yurt içi fiyat düzeyi P ve yurt dışı fiyat düzeyine de P* diyelim. Bu durumda reel döviz kuru şöyle tanımlanır: ∗ = = ş ü ğ ç Reel döviz kurunun yükselmesine reel değer kaybı denir. Reel döviz kurunun düşmesine reel değer kazancı denir. ü 133 DÖVİZ KURU SİSTEMLERİ Nominal döviz kuru 3 şekilde belirlenir: 1. Sabit Döviz Kuru Sistemleri 2. Esnek Döviz Kuru Sistemleri 3. Kirli Döviz Kuru Sistemleri 134 1. Sabit Döviz Kuru Sistemleri: Döviz kuru Merkez Bankası tarafından belirlenir ve Merkez Bankası belirlediği döviz kuru üzerinden isteyenlere döviz satar ve/veya isteyenlerden döviz alır. Sabit döviz kuru sisteminde gerekli görüldüğünde Merkez Bankası (MB) döviz kurunu yükseltebilir. Örneğin, 1 $ = 2 TL’de sabit iken MB nominal döviz kurunu artık 1 $ = 3 TL’de sabitlemeye karar verirse buna devalüasyon denir. Sabit döviz kuru sisteminde gerekli görüldüğünde Merkez Bankası (MB) döviz kurunu düşürebilir. Örneğin, 1 $ = 2 TL’de sabit iken MB nominal döviz kurunu artık 1 $ = 1 TL’de sabitlemeye karar verirse buna da revalüasyon denir. 2. Esnek Döviz Kuru Sistemleri Nominal döviz kurunun piyasalar tarafından belirlenmesidir. Yani nominal döviz kuru, piyasada döviz arzı ve talebine göre belirlenir. Merkez Bankası’nın hiçbir müdahalesi yoktur. 3. Kirli Döviz Kuru Sistemleri (Piyasa+Müdahale) Nominal döviz kuru piyasalar tarafından belirlenir fakat zaman zaman Merkez Bankası döviz alarak ya da satarak nominal döviz kuruna müdahale eder. 135 Ödemeler Dengesi Bir ülkenin belirli bir yılda dış dünya ile olan ekonomik ilişkilerinin parasal karşılıklarını gösterir. 4 ana kalemden oluşur. 1. Cari İşlemler Hesabı 2. Sermaye ve Finans Hesabı 3. Net Hata ve Noksan 4. Rezerv Varlıklar 136 137 Bölüm 9: IS-LM MODELİ IS-LM modeli kısa dönemde “Mal ve Para Piyasaları” arasındaki etkileşimi gösterir. IS-LM modeli “faiz oranı” ile “reel çıktı” arasındaki ilişkiyi göstermeye yarayan makroekonomik bir araçtır. Ekonomide kısa dönem incelendiğinden “Fiyat Düzeyi” sabit kabul edilir. IS ve LM eğrilerinin kesişme noktası “Genel Denge” olarak adlandırılır. Bu noktada tüm ekonomide yani mal ve para piyasalarında eş zamanlı olarak denge söz konusudur. IS/LM kısaltmasında “Yatırım (Investment) Tasarruf (Saving) / Likidite Tercihi(Liquidity preference) Para arzı (Money supply)” ifadelerinin baş harfleri kullanılmıştır. 138 IS Eğrisi: Mal piyasasındaki denge bileşimlerini ifade eden eğridir. Yani bu eğri üzerinde yatırımlar tasarruflara eşittir. LM Eğrisi: Para piyasasındaki denge bileşimlerini ifade eden eğridir. Yani bu eğri üzerinde para arzı para talebine eşittir. IS-LM eğrilerinin kesiştiği tek bir nokta vardır. Bu noktada hem mal hem de para piyasaları yani tüm ekonomi dengededir. 139 A noktası, IS eğrisinin üzerinde olduğundan mal piyasası dengededir fakat bu nokta LM eğrisinin üzerinde olmadığından para piyasası dengede değildir. B noktası LM eğrisinin üzerinde olduğundan para piyasası dengededir fakat bu nokta IS eğrisinin üzerinde olmadığından mal piyasası dengede değildir. 140 IS eğrsini kaydıran faktörler: Maliye Politikaları 1. Genişletici Maliye Politikaları: Kamu harcamalarının artırılması: IS sağa kayar; Vergilerin azaltılması: IS sağa kayar ; toplam hasıla artar; toplam hasıla artar ; faiz artar faiz artar 141 142 2. Daraltıcı Maliye Politikaları: Kamu harcamalarının azaltılması: IS sola kayar; Vergilerin artırılması: IS sola kayar ; toplam hasıla düşer; toplam hasıla düşer ; faiz düşer faiz düşer 143 LM eğrisinde kaymalar: Para Politikaları 1. Genişletici Para Politikaları: Para arzı Artışı: LM sağa kayar toplam hasıla artar faizler düşer 2. Daraltıcı Para Politikaları: Para arzı Azalışı: LM sola kayar toplam hasıla düşer faizler artar