Ekonomik gelişmelerin yönü Uluslararası ekonomik

advertisement
Ekonomik gelişmelerin yönü
Yazarlar / İ.Hüseyin Yıldız
Uluslararası ekonomik konjonktürün de yardımıyla, son beş yıldır Türkiye’nin ekonomik
görünümünde olumu gelişmeler yaşanıyor. Değerlenen Türk Lirası, giderek artan cari açık,
kronikleşen işsizlik ve faiz oranlarındaki yüksekliğe bağlı olarak ortaya çıkan olumsuzlukların
ise süreç içinde giderileceği umuluyor. Tam da bu noktada, hükümetin iddia ettiği gibi istikrar
zemininde ilerleyen ekonomik gelişmelerde bir sıçramanın yaşanması önem taşıyor. Çünkü bu
sıçramaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız bulunuyor. Neden böyle düşündüğümü
açıklamaya çalışayım:
Öncelikle, ABD ekonomisindeki gelişmelere bağlı olarak, 2008 yılında, uluslararası
piyasalarda yeni risklerin ortaya çıkacağı anlaşılıyor.
Birincisi, ABD ekonomisindeki daralma, diğer para birimleri karşısında doların kurunu aşağı
çekmeye devam ediyor. Buna karşın ABD ise, dolarla iş yapanların pozisyonunu yükselen
petrol fiyatlarıyla korumaya çalışıyor. Eğer bir komplo teorisi olarak ifade edilecekse;
Ortadoğu’daki kaosun, bu iş için, iyi bir fırsat sunduğunu kabul etmek gerekir. Oysa artan
petrol fiyatları demek, bizim için, ülke olarak maliyetlerimizin artması demektir.
İkincisi, ABD konut kredisi sektöründe başlayarak bütün piyasalara yayılan nakit daralması
henüz aşılabilmiş değil. Bu sorunun devam etmesi halinde, gelişmekte olan piyasaların da
bundan olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz görünüyor.
Dolayısıyla 2008 yılında, uluslararası ekonomik konjonktürün, Türkiye ekonomisine sunacağı
katkı azalabilir. Özellikle, şimdilik finansmanı sorun olmayan cari açığın, işte o zaman büyük
problem olarak karşımıza çıkacağından kimsenin kuşkusu olmasın.
2007 bütçe gerçekleşmelerine ve 2008 yılı bütçe tahminlerine baktığımızda, içeride de
havanın kararmaya başladığını görüyoruz. Bunun temelinde 2007 yılındaki genel seçim
nedeniyle bozulan mali disiplin bulunuyor. Vergi gelirlerinde hedeflerin altında kalındı, buna
karşın bütçe harcamalarında ise öngörülen hedefler aşıldı. Böylece 2007 bütçe açığı büyüdü
ve hedef olarak belirlenen faiz dışı fazla da tutturulamıyor.
Üstelik enflasyonist etkileri sınırlamak için, birçok kamu kurumunun temel harcamaları
ertelenmiş, belediyeler aracığıyla yapılan harcamalar kamu maliyesine henüz yansımamış ve
enerji fiyat artışları ise dizginlenmiştir. Terör ve güvenlik harcamaları ise daha da artacağa
benziyor. Dolayısıyla bugün bütün bu hesaplar yeniden yapılıyor. Artan petrol fiyatlarıyla
birlikte, kamu finansman dengesinin kurulmasında ve enflasyonla mücadelede işimizin daha
da zora girmiş olduğunu söyleyebilirim.
Sonuç olarak ekonominin mukavemetini artıracak ve ekonomide sıçrama yaratacak yeni
açılımlara acil ihtiyacımız olduğu açıktır. Bunun birinci koşulu, hep sözü edilen yapısal
reformların artık hayata geçirilmesi konusunda somut adımların atılmasından geçiyor. El
atılması gereken başlıca alanları şöyle sıralayabilirim. Sosyal güvenlik, çalışma hayatı, kamu
personel ve yerel yönetimler reformu, yatırım ortamının iyileştirilmesi, AR-GE teşviki, Türk
Ticaret Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu, yargı etkinliğinin sağlanması, mesleki eğitimin reel
sektörün ihtiyaçlarını karşılar hale getirilmesi, özel sektörü yatırıma teşvik edecek projeler
gibi.
Ayrıca kamu finansmanında şeffaflığın sağlanması ve çağdaş standartların tesis edilmesi gibi
konular, yatırımcıların güvenini kazanmada olmazsa olmaz mecburiyetlerdir. Çünkü kısa
vadede başkasını kandıran, orta ve uzun vadede sadece kendisini kandırmış olur.
Not: Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’na Mehmet Akif OLUSOY atandı. Kaliteli,
bilgili, dürüst, çalışkan, vicdan sahibi biri. Özetle tanıyanlar bilir, pozitif bütün nitelikleri hak
ediyor. Zor bir işin altına girdi, başarılı olmasını diliyorum.
Kaynak: http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=96834,10,28
Download