Liebe African (Sevgili Afrikalı) ve Fransa Word

advertisement
Liebe African (Sevgili Afrikalı) ve Fransa
Sömürü imparatorluklarından biri olan Fransa'nın Afrika'da toprak edinmeye
başlaması, 1624'de Senegal sahillerine çıkarma yapmasıyla başladı.
Batılı ülkelerin Afrika politikalarının sarkastik bir anlatımla eleştirildiği Liebe African (Sevgili Afrikalı)
isimli video Almanca olsa da, öncelikle Fransa'nın Afrika'daki sömürgecilik tarihini ve bu kıtaya
yönelik devam eden müdahelelerini akıllara getiriyor. Almanya'nın mevcut Şansölyesi Merkel ise
1880'lerde Şansölye Bismarck'ın politikasına benzer bir şekilde Afrika'ya yönelik bu tarz saldırılara
destek verir bir pozisyonda olduğu gözlemleniyor.
Batılı ülkelerin Afrika'daki sömürgecilik tarihinin, kıtaya yönelik ekonomi politikalarının ve askeri
müdahelelerinin, sömürüsünün, göçmen politikasının ve Batı'daki yabancı karşıtı ırkçılığın özet
halinde sunulup sarkastik bir anlatımla eleştirildiği "Liebe African":
Fransa'nın Afrika'da sömürgecilik tarihi
Tarihteki önde gelen Batılı sömürü imparatorluklarından biri olan Fransa'nın Afrika'da toprak
edinmeye başlaması, Fransa devletinin 1624'de Senegal sahillerine çıkarma yapıp kıyıda üsler inşa
etmesi ile başladı.
20. yüzyıl başında 13 milyon km 2 arazisi ile Britanya'nın ardından Dünya'nın en büyük sömürü gücü
olan ve aynı tarihlerde sömürgecilik faaliyetlerini Anadolu içlerine kadar taşıma girişimlerinde bulunan
Fransa'nın sömürü tarihine bakıldığında, bu bağlamda en önemli bölgenin Afrika olduğu görülebilir:
18.-20. yüzyıllarda Fransa Sömürgecilik Coğrafyası
Afrika'da sömürü tarihi
Afrika'daki ilk dönem Fransız sömürgeciliği, diğer Avrupalı güçlerinki gibi devrin teknik imkansızlıkları
nedeni ile kıyı bölgeleri ile sınırlı kalırken, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Fransa Afrika'nın iç
bölgelerini de yöneldi.
Gelişen tekonolojinin yardımıyla Afrika'nın tamamını ele geçirmeyi amaçlayan bu yeni politika Fransa
ile sınırlı değildi. Başta İngiltere olmak üzere diğer Avrupalı devletler de Afrika'yı ele geçirme yarışına
girmişlerdi.
"Scramble of Africa" (Afrika'nın Kapışılması) olarak isimlendirilen bu süreç Alman
İmparatorluğu Şansölyesi Bismarck'ın 1880'lerde Avrupalı devletleri Avrupa'daki güç dengelerini
bozmadan Afrika'nın paylaşılmasının planlamasına öncülük etmesi ile hız kazanmış, 1. Dünya savaşı
öncesinde Afrika'da Habeşistan Krallığı (Etiopya) ve Liberya dışında 30.221.532 km 2 araziye sahip
Afrika'da Avrupalı devletlerce sömürgeleştirilmemiş bir bölge kalmamıştı
Bu süreçte 10 milyon km2 ile Afrika'da en çok toprak sahibi devlet Fransa olmuştu. (Günümüz
kara Fransa'sı 551.695 km2)
Sömürgeci güçler Afrikalıların teknolojik geri kalmışlığından ve örgütlenmemiş olmasından
faydalanarak çoğu yerde ciddi bir direniş görmediler. Ama Kuzey Afrika başta olmak üzere Müslüman
bölgelerdeki direniş faaliyetleri hem Avrupalı devletlerin sömürgeleştirme politikalarını yavaşlattırdı
hatta yer yer durdurdu hem de uzun vadede Afrika ülkelerinin - Batılıların dış müdahelelerden hiçbir
zaman kurtulamasalar da- bağımsızlık kazanmalarını sağladı. 2. Dünya Savaşı'nın ardından Avrupalı
Sömürge İmparatorlukları hızla tasfiye oldu.
Fransa ve İngiltere'nin sömürgecilikte farklılıkları
Fransız sömürgeciliğini İngiliz sömürgeciliğinden ayıran en önemli nokta, Fransa devletinin denge
politikaları gözetmeksizin ve yerel kültür ve değerleri önemsemeksizin sömürgeci güç olarak
kendisine biçtiği mission civilisatrice (medenileştirme misyonu) "görevini" yerine getirmeye
çalışmakta ısrarcı olması, Fransız kültürünü ve Hristiyanlığı zor kullanarak benimsetmeye
çalışmasıydı.
Bu da Afrika'da ve Dünya'nın diğer bölgelerinde olduğu gibi, Fransız sömürgeciliğine gösterilen tepki
ve direnişin, İngilizlere gösterilenden çok daha fazla olmasına neden oldu.
Afrika ülkelerinin bağımsızlık kazanmasının ardından bölgeyi "arka bahçe" olarak görmeye devam
eden Avrupalı ülkelerin başında Fransa geliyordu.
Cezayir Darbesi ve Fransa'nın cuntadan yana müdahelesi (1992)
Ekonomik müdahelelerin yanı sıra doğrudan politik müdaheleden de kaçınmayan Fransa, örneğin
1991'de Cezayir seçimlerini gayriresmi kaynaklara göre %80'i aşan oy oranıyla kazanan İslamcı FIS'e
karşı darbe yapıp Cezayir İç Savaşı'na ve 150.000-200.000 Cezayirli'nin ölümüne neden olan askeri
cuntaya açıkça destek vermiş ve darbecilere maddi yardımda bulunmuştu.
Mali müdahelesi (2013)
Şu an eski sömürgesi olan Mali'ye doğrudan müdahelede bulunan ve bu müdahalenin kapsamını
büyüteceği sinyallerini veren Fransa'nın yeni bir durumla karşılaştığı görülüyor.
Silahlı ve silahsız bu mücadele başta Mısır'dan Fas'a kadar Kuzey Afrika'da, Mali'yi de içine alan
Gine Körfezi'nden Akdeniz'e kadar olan ve Avrupa Birliği'nin toplam arazisini aşan devasa bölgede ve
Somali'de olmak üzere Afrika'nın uçsuz buçaksız geniş toprakları üzerinde devam ediyor. Bu da
Avrupalı eski sömürü imparatorluklarının ve ABD'nin Afrika'daki menfaatleri için büyük bir tehdit
oluşturuyor.
"Artık Avrupalı Avrupalı'ya silah çekemez"
2. Dünya Savaşı'nın sona erdiği 1945 yılından bu yana Avrupalı hemen hemen tüm politikacılar
kıtada yüzyıllardır devam eden kanlı ve yıkıcı savaşları düşünerek ve 1. ve 2. Dünya Savaşları'nı
Avrupa'nın intihar girişimi olarak değerlendirerek geçmiş düşmanlıkları unutarak birlikte hareket etme
kararı almışlardı.
Geçmişin intikamını hedeflemeyi ve kıta içerisinde oluşan sorunları silah kullanarak çözmeye
çalışmayı kıtanın genel menfaatinden öte kendi ülkelerinin menfaatine de zararlı gören Avrupalı
liderler karşılıklı "kazan-kazan" stratejisini benimseyerek ortak menfaat gözetip kıta entegrasyonu için
çalışmaya, oluşabilecek sorunları sadece müzakereler yoluyla çözmeyi ilke haline getirmeye karar
vermişlerdi.
Bu doğrultuda en büyük görev Kıta Avrupası'nın iki büyük rakip gücü Almanya ve Fransa'ya
düşmekteydi.
Almanya-Fransa İlişkileri
Aralarındaki düşmanca rekabet 19. yüzyıldan itibaren belirginleşmekle birlikte yüzyıllardır devam
eden, 20. yüzyılda 1. ve 2. Dünya Savaşları'nda birbirlerine karşı çok şiddetli ve kanlı saldırılarda
bulunan Almanya ve Fransa'ya, 2. Dünya Savaşı'nın ardından savaşın galiplerince belirlenen çift
kutuplu yeni düzende Avrupa'nın entegrasyonu sürecinde birlikte hareket etme görevi verilmişti.
Bu sürece birlikte öncü olma rolü aslında sadece ABD ve Sovyetler Birliği'nin tasarladığı bir plan
değil, aynı zamanda yüzyıllardır devam eden düşmanca rekabetin iki ülkeye verdiği zarar
hesaplanarak Alman ve Fransız politikacıların geçmişi unutmaya çalışarak karşılıklı "kazan-kazan"
stratejisi benimsemeleri ile hayata geçmişti.
Aralık 2013 itibariyle 28 ülkeden oluşan Avrupa Birliği ve 17 ülkeden oluşan Euro Birliği'nde
ortaklıklarının öncülükte başat rol oynadığı bu iki ülkenin on yıllardır geçmişten farklı olarak
birbirlerinin menfaatlerine pek ses çıkarmamalarının bir sonucu olarak Fransa'nın Afrika'ya doğrudan
müdahelelerine Almanya'nın destekçi olduğu belirtiliyor.Kaynak: Mepa News
Mepa News, 2017-05-29 12:16:07
Download