bölüm ı iletken, yalıtkan ve yarıiletkenler

advertisement
BÖLÜM I
İLETKEN, YALITKAN VE YARIİLETKENLER
1-İletkenler:
Bilindiği gibi elektronlar, atom çekirdeği etrafında belirli yörüngeler boyunca sürekli
dönmektedir. Hareket halinde olması nedeniyle her yörünge üzerindeki elektronlar belirli bir
enerjiye sahiptir. Eğer herhangi bir yolla elektronlara, sahip olduğu enerjinin üzerinde bir enerji
uygulanırsa, ara yörüngedeki elektron bir üst yörüngeye geçer.
Bir maddenin iletkenliğini belirleyen en önemli faktör, atomlarının son yörüngesindeki
elektron sayısıdır. Bu son yörüngeye "Valans Yörünge" üzerinde bulunan elektronlara da "Valans
Elektron" denir. Valans elektronlar atom çekirdeğine zayıf olarak bağlıdır. Valans elektrona
uygulanan enerji ile elektron atomu terk eder. Valans elektronun serbest hale geçmesi, o maddenin
iletkenlik kazanması demektir.
Valans elektronlara enerji veren etkenler:
1. Elektriksel etki
2. Isı etkisi
3. Işık etkisi
4. Elektronlar kanalıyla yapılan bombardıman etkisi
5. Manyetik etki
Valans yörüngesindeki elektron sayısı 4 'den büyük olan maddeler yalıtkan, 4 'den küçük
olan maddeler de iletkendir. Örneğin bakır atomunun son yörüngesinde sadece bir elektron
bulunmaktadır. Bu da bakırın iletken olduğunu belirler. Bakırın iki ucuna bir eletrik enerjisi
uygulandığında bakırdaki valans elektronlar güç kaynağının pozitif kutbuna doğru hareket eder.
Bakır elektrik iletiminde yaygın olarak kullanılmaktadır. Sebebi ise maliyetinin düşük olması ve iyi
bir iletken olmasıdır. En iyi iletken ise özirencinin daha düşük olması nedeniyle gümüştür
(gümüşün öz direnci: 1.6 µΩcm). İletkenlik sıralamasında; gümüşten sonra bakır, sonra altın gelir.
Bakır ve altının özdirençleri ise, sırasıyla; 1.7 ve 2.2 μΩcm’dir. Gümüş ve altın, maliyetinin yüksek
olması nedeniyle elektrik iletiminde kullanılmamaktadır.
2-Yalıtkanlar:
Yalıtkan maddelerin atomlarının valans yörüngelerinde 8 elektron bulunur. Bu tür
yörüngeler doymuş yörünge sınıfına girdiği için elektron alıp verme gibi bir istekleri yoktur. Bu
sebeplede elektriği iletmezler. Yalıtkan maddeler iletken maddelerin yalıtımında kullanılır. Yalıtkan
maddelere örnek olarak tahta, cam ve plastiği örnek verebiliriz.
3-Yarıiletkenler:
Yarıiletken, iletkenliği yalıtkan ve metal arasında olan ve yine iletkenliği sıcaklık veya
katkılama ile değiştirilebilen kristal veya amorf yapıdaki katılardır.
Şekil 1.1’de görüldüğü gibi yarıiletkenlerin valans yörüngelerinde 4 elektron bulunmaktadır.
Bu yüzden yarıiletkenler iletkenlerle yalıtkanlar arasında yer almaktadır. Elektronik elemanlarda en
yaygın olarak kullanılan yarıiletkenler Germanyum ve Silisyumdur. Tüm yarıiletkenler son
yörüngelerindeki atom sayısını 8'e çıkarma çabasındadırlar. Bu nedenle saf bir germanyum
3
maddesinde komşu atomlar son yörüngelerindeki elektronları Kovalent bağ ile birleştirerek ortak
kullanırlar. Şekil 1.1’de kovalent bağ gösterilmektedir. Silisyum özellik olarak germanyumla hemen
hemen aynı olmakla birlikte yarıiletkenli elektronik devre elemanlarında daha çok silisyum
kullanılır. Silisyum ve Germanyum devre elemanı üretiminde saf olarak kullanılmaz.
Şekil 1.1. Yarıiletkenlerde kovalent bağ oluşumunun gösterimi
Metal, yalıtkan ve yarıiletkenlerin iletkenlik ve serbest elektron sayıları –oda sıcaklığındaaşağıdaki tabloda karşılaştırılmaktadır:
Katı
İletkenlik (oda sıcaklığı)
Serbest elektron (taşıyıcı) sayısı
Metal
106 (cm)-1
1028-1029 1/m3
Yalıtkan
10-12 (cm)-1
107 1/m3
Yarıiletken
10-6 – 103 (cm)-1
1.5x1016 1/m3 (Si için)
Valans elektronları serbest hale geçirecek enerji seviyeleri madde yapısına göre şöyle
değişmektedir:

İletkenler için düşük seviyeli bir enerji yeterlidir (yasak enerji aralığı çok düşük
olduğundan)

Yarıiletkenlerde nispeten fazla enerji gereklidir (yasak enerji aralığı ikisinin ortasında).

Yalıtkanlar için çok büyük enerji verilmelidir (yasak enerji aralığı çok büyük olduğundan)
Bu durum Şekil 1.2’de gösterilmektedir.
Şekil 1.2. İletkenlik derecesine göre değişen bant enerjileri: (a) İletken, (b) Yarıiletken, (c)
Yalıtkan (Not: Enerji Boşluğu = Yasak enerji aralığı)
4
İçinde yabancı madde bulunmayan düzgün bir kristal yapıya sahip olan yarıiletken saf
yarıiletken (intrinsic semiconductor) olarak adlandırılır. Düşük sıcaklıklarda taşıyıcı yük
olmadığından yarıiletkenden akım iletilemez ve yalıtkan gibi davranır. Sıcaklık arttığında bağ
oluşturan elektronların enerjisi artar ve bağların birinden bir elektron kopar. Elektron bağdan
ayrılınca elektronun ayrıldığı bölgede yük dengesi bozulur ve elektronun ayrıldığı bağ +q yüküne
sahip olur. +q yükü olarak görülen eksik elektronlu bağ delik-boşluk-oyuk (hole) adını alır. Boşluk,
komşu bağdan gelen elektron tarafından doldurulur; daha doğrusu delik, elektronun geldiği bağa
geçer. Aslında hareket eden elektron olmasına rağmen delik hareket ediyor gibi görünmektedir.
Yarıiletken içerisinde +q yüklü boşluklar ile –q yüklü elektronlar hareket edebilmekte, iletkenlerden
farklı olarak iki tip taşıyıcı yük bulunmaktadır. Saf yarıiletkende bağlardan kopan herbir elektrona
karşılık boşluk oluşmaktadır. Birim hacimde bulunan elektron sayısı n ve boşluk sayısı p ile
gösterildiğinde has yarıiletken için
n = p = ni
Burada ni saf yarıiletkenin taşıyıcı yoğunluğudur.
3.1 Katkılanmış yarıiletken (extrinsic semiconductor):
Yarıiletkenin elektriksel ve optiksel özellikleri çok küçük bir katkılama (doping) ile oldukça
değiştirilebilir. Bu maddeler katkılandırılarak Pozitif veya Negatif maddeler elde edilir. Pozitif (+)
maddelere "P-tipi", Negatif (-) maddelere de "N-tipi" yarıiletken denir.
3.1.1. N-tipi yarıiletken:
Arsenik elementinin valans yörüngesinde 5 adet elektron bulunur. Silisyum arsenik ile
katkılandırıldığında, arsenik ile silisyum atomlarının kurdukları kovalent bağdan arsenik atomunun
1 elektronu açıkta kalır (Şekil 1.3). Örnek olarak yarıiletkene 106 da 1 oranında 5 valans elektronlu
yabancı atom (bu atomlara verici-donör atom denir) katılsın. Yarıiletkende cm3 başına 1022
mertebesinde atom olduğundan buna göre cm3 de 1016 mertebesinde yabancı atom ve bu atomlara
karşılık serbest elektron açığa çıkacaktır. Yapıdaki elektron sayısı oldukça artttığından "Negatiflik"
özelliği kazandırır ve malzeme n-tipi yarıiletken olarak adlandırılır. Birim hacimde bulunan veren
atom sayısı ND ile gösterilsin. Bir elektron kaybeden katkı atomu +q yüküne sahip olacaktır.
Elektron yoğunluğu n ve boşluk yoğunluğu da p olduğuna göre birim hacimde n tane –q yükü ve
p+ND tane de +q yükü olacaktır. Yük dengesi olduğundan;
n=p+ND
Yapıda n>>p olduğundan elektron sayısı yaklaşıklıkla veren atom sayısına eşit olacaktır:
n  ND
5
Şekil 1.3. N-tipi yarıiletkenin gösterimi
3.1.2 P-tipi Yarıiletken:
Bor, Al, Ga ve In elemetlerinin valans yörüngesinde 3 adet elektron bulunmaktadır.
Silisyum maddesine bor maddesi enjekte edildiğinde atomların kurduğu kovalent bağlarda bir
elektronluk eksiklik kalır (Şekil 1.4) ve bu eksikliğe yukarıda da belirtildiği gibi "Delik-Oyukboşluk" adı verilir. Yani katkı atomunun 3 elektronu bağ oluştururken dördüncü elektron, komşu
bağlardan birinden sağlanan elektronla tamamlanır. Bu işlem sırasında katkı atomu bir elektron
kazandığından –q yüküne sahip olmuştur. Yabancı atom bağ sayısını dörde çıkarırken yarıiletkenin
atomlarından birinden bir elektron eksilmiştir ve kopan bağda bir boşluk meydana gelmiştir. Bu
elektron eksikliği, yapıya "Pozitiflik" özelliği kazandırır yani pozitif yüklü taşıyıcı boşluk sayısı,
negatif yüklü taşıyıcı (elektron) sayısından daha fazladır. N-tipi yarıiletkendeki durumun tersi
olarak;
p=n+NA (NA: Katkı atomlarının birim hacimdeki sayısı)
Herbir katkı atomuna karşılık bir boşluk oluştuğundan, boşluk sayısı elektron sayısından çok
daha fazladır ve bu nedenle;
p  NA
Diğer bir deyişle, P tipi maddeye bir gerilim kaynağı bağlandığında kaynağın negatif
kutbundaki elektronlar P tipi maddeki boşlukları doldurarak kaynağın pozitif kutbuna doğru
ilerlerler. Elektronlar pozitif kutba doğru ilerlerken boşluklar da elektronların ters yönünde hareket
etmiş olurlar. Bu kaynağın pozitif kutbundan negatif kutbuna doğru bir boşluk hareketi sağlar.
6
Şekil 1.4. P-tipi yarıiletkenin gösterimi
3.1.3. Azınlık ve Çoğunluk Taşıyıcılar :
Yukarıda da bahsedildiği gibi P tipi yarıiletkende bulunan boşluk sayısı, elektron sayısından
fazladır. Aynı şekilde N tipi maddede de elektron sayısı boşluk sayısından fazladır. İşte bu fazla
olan boşluk ve elektronlara "Çoğunluk Taşıyıcılar", az olan boşluk ve elektronlara da "Azınlık
Taşıyıcılar" denir. Yani P-tipi yarıiletkende çoğunluk taşıyıcılar boşluklar ve azınlık taşıyıcılar ise
elektronlardır. N-tipi malzemede bunun tersidir. Azınlık taşıyıcılar, yarıiletken elektronik devre
elemenlarında sızıntı akımına neden olur. İçerisinde çok sayıda yarıiletken devre elemanı
bulunduran entegrelerde fazladan gereksiz akım çekimine yol açar ve bu da elemanın ısınmasına
hatta zarar görmesine neden olur.
3.1.4 Difüzyon akımı
Yarıiletkenlerde iletkenlerde olmayan bir iletim biçimine rastlanir. Bu, difüzyon akımıdır.
Yarıiletken içerisinde herhangi bir bölgede taşıyıcı yoğunluğu, dış etki nedeniyle veya farklı taşıyıcı
yoğunluklu bölgelerin bir araya gelmesi ile artabilir. Bu durumda yoğunluğu fazla olan bölgeden az
olan bölgeye doğru taşıyıcı yük akışı meydana gelir ve yük akışı nedeniyle de akım oluşur.
Yoğunluk değişimi olmadığı durumda difüzyon meydana gelmediğinden difüzyon akımı da
oluşamayacaktır.
Yarıiletken içerisinde taşıyıcı yükler, difüzyon nedeniyle hareket ederken zıt yüklü taşıyıcı
ile karşılaştığında bağ oluşturarak yok olacaktır. Taşıyıcı yük, difüzyon sırasında, yok oluncaya
kadar yarıiletken içerisinde bir yol kat eder. Kat edilen yolun ortalama değeri difüzyon yolu adını
alır. Difüzyon yolu, yarıiletken cinsine, katkı yoğunluğuna ve sıcaklığa bağlı bir büyüklüktür.
Difüzyon olayına, aynı kristal içerisinde p ve n tipi yarıiletken malzemelerin oluşturulması
halinde de rastlanır. Böyle bir durumda iki bölge arasında taşıyıcı yük yoğunlukları farklıdır. Bu
fark nedeniyle yoğunluğu az olan böIgeye doğru, difüzyon nedeniyle yük geçişi olacaktır.
Difüzyon olayı ve akımı, iletkenlerde rastlanmayan bir durumdur. İletkenlerde valans
elektronların tümü serbesttir ve iletken içerisinde taşıyıcı yük yoğunluğu sabit olacak biçimde
dağılmıştır. Bu yüzden taşıyıcı yoğunluğu herhangi bir etki ile değişmez ve iletken içerisinde
difüzyon olayı oluşmaz.
7
3.1.5 Katkı Maddelerine sıcaklığın etkisi
N ve p tipi malzemelerde sıcaklıkla birlikte azınlık taşıyıcılarında da artış olur. Çoğunluk
taşıyıcıların sayısı sıcaklıkla değişmez. Örnek olarak n-tipi bir malzemede farklı sıcaklıklarda
oluşan elektron ve boşluklar Tablo 1’de gösterilmiştir.
Mutlak sıfırda (-273 oC) elektron boşluk çifti oluşturacak bir enerji yoktur. Aynı zamanda
katkı atomlarının elektronlarını iletim bandına geçirecek seviyede bir enerji de yoktur. Oda
sıcaklığında (25 oC) azınlık taşıyıcılarının sayısı, katkı maddesinden kaynaklanan serbest elektron
sayısına göre düşüktür. Sıcaklık 250 oC olduğunda ise boşluk sayısı elektron sayısına yaklaşık
olarak eşittir ve madde saf bir yarıiletken gibi davranır.
Tablo 1. Sıcaklığa bağlı olarak elektron ve boşluk oluşumu.
4- P-N eklemi
p ve n tipi yarıiletken bölgeler aynı kristal içerisinde oluşturulduğunda iki bölge arasında bir
arakesit yüzey oluşur. Bu arakesit yüzey, p-n jonksiyonu (eklemi) adını alır. p-n jonksiyonu,
yarıiletken elemanların (diyot ve transistor gibi) elde edilmesinde kullanılmaktadır. Bir p-n
ekleminin şematiği Şekil 1.5’de verilmektedir. Jonksiyonun iki tarafında farklı taşıyıcı
yoğunluklarına sahip yarıiletken bölgeler bulunmaktadır. n-tipi bölgede çoğunluk taşıyıcı yük
elektron ve azınlık taşıyıcı yük boşluktur. p-tipi yarıiletken bölgede çoğunluk taşıyıcı boşluk,
azınlık taşıyıcı ise elektrondur. Ayrıca yarıiletken bölgeler içerisinde akım iletimine katılamayan
yükler bulunmaktadir. Bu yükler n-tipi bölgede +q yüküne sahip verici (donor) atomlar, p-tipi
bölgede -q yüklü alıcı (acceptor) atomlardır.
VB: İç potansiyel
Şekil 1.5. p-n ekleminin gösterimi
p-n ekleminin ve deplesyon bölgesinin oluşumunun diğer bir gösterimi Şekil 1.6’da veriliyor.
8
(a)
(b)
Şekil 1.6. (a) p-n ekleminin ve (b) deplesyon bölgesinin gösterimi
P ve n tipi malzemelerin bir araya getirilmesinden (kontaktan) sonra, elektron ve boşluklar
yüksek konsantrasyonlu bölgeden düşük konsantrasyonlu bölgeye doğru difüzyonla geçiş yaparlar.
P-tarafına geçen elektronlar burada boşluklarla birleşirler (bağ oluştururlar) ve yok olurlar (böylece
p-tarafındaki bazı sınır negatif yükleri boşluklar tarafından nötralize edilemezler); n tarafına geçen
boşluklar da elektronlarla birleşerek yok olurlar (böylece n-tarafındaki bazı sınır pozitif yükleri
serbest elektronlar tarafından nötralize edilemezler). Böylece eklem civarında depletion layer
(deplesyon-boşaltılmış-fakirleşmiş bölge) meydana gelir. Bu deplesyon bölgesi n tarafı pozitif
(sebebi yukarıda altı çizili ifade), p tarafı negatif olacak şekilde sabit yükler içerir ve bir elektrik
alanı meydana getirir. Bu alan, daha fazla taşıyıcının eklemi aşmasına mani olur ve deplesyon
bölgesinde bir iç potansiyel (VB) veya temas gerilimi oluşturur. Temas geriliminin değeri
yarıiletken bölgelerin katkı yoğunluklarına, sıcaklığa ve yarıiletkenin cinsine bağlıdır. p-n eklemi Si
yarıiletken kullanılarak yapılmış ise bu gerilimin değeri normal sıcaklıklarda 0.6-0.7 V kadardır
(Germanyum için bu değer 0.3 V civarındadır).
Bu elektriksel alanın yönü, diğer deyişle iç potansiyel (VB) çoğunluk taşıyıcıların karşı
bölgeye geçişini engelleyecek, azınlık taşıyıların ise geçişini kolaylaştıracak yöndedir. Ancak
yarıiletken bölgelerin boşluk ve elektron yoğunlukları arasında çok büyük fark vardır. Çoğunluk
taşıyıcılar, elektriksel alanın engeline rağmen difuzyonla karşı bölgeye az sayıda da olsa geçmeyi
başarırlar. Azınlık taşıyıcılar alan etkisi ile çoğunluk taşıyıcılar da difuzyonla karşı bölgeye
geçmektedir. Jonksiyona dışardan gerilim uygulanmadığında bir denge söz konusudur ve akan akım
sıfırdır. Yani jonksiyondan alan etkisi ile geçen azınlık taşıyıcıların sayısı kadar difüzyonla
çoğunluk taşıyıcı geçmektedir. Bu durum jonksiyonda oluşan dengeye karşılık gelmektedir.
4.1 P-N ekleminden akım iletimi (İletim ve tıkama yönünde kutuplama):
4.1.1 İletim yönünde kutuplama
p-n eklemine Şekil 1.7’de görüldüğü gibi p tarafı pozitif olacak şekilde bir V gerilimi
uygulansın. N tarafına uygulanan negatif gerilim n’deki elektronları iterken, p tarafına uygulanan
pozitif gerilim ise p’deki boşlukları ekleme doğru itecektir. Böylece, uygulanan V geriliminin yönü
temas geriliminin (VB) yönüne terstir ve p-n ekleminde oluşan gerilim, VB-V olacaktır. Bu da
eklemin iç potansiyelinin azalması anlamına geldiğinden çoğunluk taşıyıcıların difüzyonu
kolaylaşacak ve difüzyon akımı artacaktır. Bu sırada eklemden azınlık taşıyıcıların geçişi de devam
etmektedir, fakat azınlık taşıyıcıların sayısı çok az olduğundan oluşturacakları iletim akımı
çoğunluk taşıyıcıların oluşturduğu difüzyon akımı yanında çok küçük kalır.
9
V
I
Şekil 1.7. p-n ekleminin iletim (doğru) yönünde kutuplanması
Uygulanan gerilim arttıkça (iç potansiyeli aştıkça) Şekil 1.7’de oklarla gösterildiği gibi her
iki tipin akım taşıyıcıları eklemi geçerek diğer uca doğru hareket ederler. Sonuç olarak elektronların
oluşturduğu akım için de elektron akış yönünün tersi alındığı zaman p-n ekleminde p’den n’ye
doğru I akımı akar ( I = In + Ip). I akımı (difüzyon akımı) p-n eklemine uygulanan V gerilimi
büyüdükçe artmakta, hatta amperler seviyesine çıkabilmektedir. p-n eklemine bu biçimde gerilim
uygulamaya p-n eklemini iletim yönünde (forward-biased) kutuplama denir.
4.1.2 Tıkama yönünde kutuplama
N tarafı pozitif, p tarafı da negatif olacak şekilde kutuplandığı zaman (Şekil 1.8), n’deki
elektronlar pozitif uca doğru çekilirken, p’deki boşluklar da negatif uca doğru çekileceklerdir. Bu
nedenle uygulanan gerilimin yönü eklem temas gerilimi ile aynı yönde olacak ve temas gerilimi
büyüyecektir. Yani geçiş bölgesinde Şekil 1.8’de de görüldüğü gibi genişleme meydana gelecektir.
Bu da, çoğunluk taşıyıcıların difüzyonla geçişini engellemeye, azınlık taşıyıların geçişini ise
kolaylaştırmaya devam edecektir. Bu nedenle difüzyon akımı azınlık taşıyıcıların sağladığı akım
yanında yok denecek kadar küçüktür.
V
I
Şekil 1.8. p-n eklemini tıkama yönünde kutuplama
Azınlık taşıyıcıların oluşturduğu akım elektriksel alan etkisi ile meydana geldiğinden iletim akımı
(I) niteliğindedir. Azınlık taşıyıcıların sayısı az olduğundan gerilim artırılsa bile akım küçük bir
değerde (A-nA) sabit kalır ve bu akım p-n ekleminin doyma akımı (Io) olarak adlandırılır. Azınlık
taşıyıcılar elektron bağlarının ısıl nedenlerle çözülmesi ile oluşmaktadır, bu nedenle Io’ın değeri
sıcaklıkla değişecektir. Değişim, her 10oC’lik sıcaklık artımı için Io’ın yaklaşık olarak iki katına
çıkması biçimindedir. Si kullanılarak gerçekleştirilmiş bir p-n ekleminde doyma akımı 1 pikoamper
mertebesindedir. Akımın çok küçük değerler aldığı n tipi pozitif olacak şekilde p-n eklemine
gerilim uygulanmasına tıkama yönünde (reverse-biased) kutuplama denir.
10
BÖLÜM II
YARIİLETKEN DİYOTLAR (P-N EKLEMLİ DİYOTLAR)
1. Diyot denklemi:
p-n eklemini oluşturan n ve p tipi yarıiletken bölgelere elektrotlar bağlanarak oluşturulan iki
elektrotlu yarıiletken yapıya diyot denir. Diyot devre elemanın sembolü Şekil 2.1’de gösterilmiştir.
Şekilde anot, p-tipi ve katot ise n-tipi yarıiletken bölgeye bağlanmıştır. Diyot iletim yönünde
kutuplandığı zaman anot katoda göre pozitif olacaktır. Tıkama durumunda ise tersi olacaktır. İletim
yönünde akan akım gerilimle birlikte eklemin kesitine de bağlıdır. P-n eklemi (diyot) bu özelliği ile
akımı tek yönde (iletim yönünde) ileten bir yapıdır. Ters yönde ise açık devre olan bir elemandır.
Anot
Şekil 2.1. Diyotun sembolü
Diyot (p-n eklemi) yukarıda da açıklandığı gibi iletim ya da tıkama yönünde kutuplanabilir.
Diyottan akan akım büyük değerlere çıkmadığı zaman diyota uygulanan gerilimle (V), akım (I)
arasında aşağıdaki bağıntı vardır ve bu bağıntı diyot denklemi olarak adlandırılır.
I  Io (eV /VT 1)
(1)
Burada Io diyotun doyma akımı, VT ısıl gerilim olarak adlandırlır. Isıl gerilim sıcaklığa bağlı
olan bir büyüklüktür ve şu eşitlikle verilir:
VT 
kT
q
(2)
Bu bağıntıda T, Kelvin cinsinden sıcaklık olup k değeri, 1.38x10-23 J/K olan Boltzman
sabitidir. q ise electron yüküdür (1.6x10-19 C). Diyot denklemi iletim ve tıkama yönünde kutuplama
için geçerlidir. Tıkama yönünde gerilim uygulanınca V gerilimi negatif olacaktır. VT<<|V|
olduğundan üstel terim 1’e göre çok küçük olur ve tıkama yönü akımı yaklaşık Io olacaktır yani
diyot denklemi I=Io olacaktır.
İletim yönünde ise V/VT oranı 1’den çok büyük olduğundan bu durumda iletim yönü akımı
yaklaşık I  I o (eV / VT ) olacaktır.
2. Diyotun gerilim-akım eğrisi:
Diyotun iletim veya tıkama durumundaki tepkesini gösteren gerilim ve akım eğrisi -diyot
denkleminden faydalanarak- Şekil 2.2’de gösteriliyor. İletim yönünde Vγ eşik gerilimine (daha önce
bahsedilen p-n eklemindeki temas gerilimi) kadar akım akmadığı görülmektedir, işte bu akım eşik
akımı (threshold current) olarak adlandırılır. Gerilim, Vγ değerine ulaştığında (Si diyot için bu değer
0.4-0.5 V civarındadır) diyot akımı algılabilir değerleri almaya başlar ve diyot denklemine uygun
olarak üstel bir şekilde artar. Diyotun uçları arasındaki gerilim akım çok büyük değerlere çıkmadığı
zaman büyük ölçüde değişmeyecektir. Diyot gerilimi, belirtilen akım değerlerinde p-n ekleminde
olduğu gibi 0.6-0.7 V arasında bir değer alacaktır. Diyottan büyük akımlar aktığında eklemle
11
elektrotlar arası yarıiletken bölgelerin dirençlerindeki gerilim düşümü nedeniyle anot-katot arası
gerilim 1 V veya biraz daha büyük olabilir. Yarıiletken bölgelerdeki gerilim düşümü, ekleme düşen
gerilim değerini diyota uygulanan gerilimden daha düşük değerli kılacaktır. Bu nedenle deneysel
akım değeri, teorik değerden küçük olmaktadır.
Şekil 2.2. Diyot akım-gerilim eğrisi
Tıkama yönünde diyot denkleminin I=Io’a dönüştüğünü söylemiştik. Bu durum Şekil 2.2’de
tıkama yönünde gösteriliyor. Peki, şekilde belverme gerilimi olarak adlandırılan kısım ne anlama
gelmektedir? Şu şekilde izah edebiliriz: Diyotu tıkama yönünde kutupladığımızda anot negatif,
katot ise pozitif olacak şekilde bir V gerilimi uygulanacaktır (tıkama yönünde kutuplanmış p-n
eklemi). Tıkama yönünde V geriliminin değeri artırılırsa eklemde oluşan elektriksel alanın şiddeti
de büyüyecektir. Geçiş bölgesi genişliği 1 m mertebesindedir. Bu nedenle V gerilimi çok büyük
değerleri almadığı zaman bile elektriksel alan şiddeti büyük değerlere çıkabilecektir. Sonuçta artan
elektrik alanı geçiş bölgesi içinde taşıyıcıların hızını artıracak ve hızları artan bu taşıyıcılar kinetik
enerjilerini bağ oluşturan elektronlara aktaracaktır. Katkı atom yoğunluğuna bağlı olarak çarpma ve
kuvvet uygulanması sonucu kovalent bağların kopması olayı meydana gelir. Bağlardan ayrılan
elektronlar hızlanarak başla valans bandlarına çarparlar ve elektron koparırlar. Böylece geçiş
bölgesi içinde zincirleme olarak taşıyıcı yük sayısı artar. Bu olaya çığ veya zener olayı denir ve
diyot (p-n eklemi) tıkama yönünde kutuplanmasına karşın akım, çok büyük değerlere çıkabilir
(gerilim çok az değiştiği halde). Akımın çok yüksek değerlere çıkmasına diyotun belvermesi
(breakdown) ve bu gerilim değerine de belverme gerilimi (VBR) denir.
2.1 Diyodun Delinmesi:
Ters akımın artmasıyla oluşan belverme olayına diyodun delinmesi de denilmektedir ve bu
andaki gerilime de delinme gerilimi denir. Yukarıda da izah edildiği gibi sayısı artan elektronlar,
atomlara çarparak valans bandındaki elektronları serbest hale geçirir ve böylece yapıda çok sayıda
serbest elektron oluşur. Böyle bir durumda P - N ayrımı kalmaz ve diyot iletken bir madde haline
dönüşür. Aşırı elektron hareketinden dolayı diyot ısınarak yanar.
Şekil 2.3’de gösterildiği gibi, silisyum diyodun delinme gerilimi, germanyum diyoda göre
daha büyüktür. Diğer taraftan kaçak akım ise daha küçüktür.
12
Şekil 2.3. Ge ve Si diyotun akım-gerilim eğrisi
Sonuç olarak;
Diyot, doğru polarmada küçük dirençli bir devre elemanı, ters polarmada ise büyük dirençli
bir devre elemanı niteliği gösterir ve akımın tek yönde akmasını sağlamaktadır. Doğru yön akımı ve
ters yön gerilimi, sınır değerlerin üzerine çıkarsa diyot yanar.
Diyotlar arasında bir kıyaslama yapabilmek için Tablo 2.1’de bazı diyotların karakteristik
değerleri verilmiştir:
DİYOT
KARAKTERİSTİKLERİ
Ters yöndeki dayanma gerilimi
Aktif yüzeydeki akım
yoğunluğu
Maksimum doğru yön akımı
Gerilim düşümü
Maksimum dayanma sıcaklığı
Ters yön akımının doğru yön
akımına oranı
DİYOT CİNSİ
Selenyum Germanyum
Silisyum
40 - 60
500 - 800
1500 - 4000
Birimi
V
A / cm2
0.89 - 0.9
100 - 300
100 - 300
A
V
°C
400
0.6 - 1
80°C
200
0.6
65°C
1000
1.2
140°C
IR / ID
0.1 - 0.03
0.0002
0.00001
Tablo 2.1. Farklı türdeki diyotlar için karaktersitik değerler
ÖDEV: Bir diyot 25 oC sıcaklık için


I  20 e35V 1 nA eşitliği ile modellenmektedir.
a) Bu diyota seri 25 Ω’luk (I = 0 : 1 : 30 mA alınız) ve
b) Paralel 25 Ω’luk direnç bağlanması durumunda (V = 0 : 0.1 : 0.5 Volt alınız)
Her iki devrenin ayrı ayrı V-I değişimini MATLAB’de çiziniz ve diyotların ne tür olduğunu
belirtiniz (Si veya Ge).
13
3. Diyotun değişken işaret eşdeğeri:
Diyot, düşük frekanslarda kullanıldığında elektrotlararası kapasitelerin değeri çok küçük
olduğundan bu kapasite değeri ihmal edilebilir. Değişken işaretlerde diyot için eşdeğer devre
bulunurken ideal diyot tanımından yararlanılır. İdeal diyot, Şekil 2.4’de gösterildiği gibi iletim
yönünde gerilim uygulanması halinde kısa devre, tıkama yönünde kutuplandığında ise açık devre
olarak davranan iki uçlu bir elemandır.
Şekil 2.4. İdeal diyotun akım-gerilim eğrisi
İdeal diyotun iletim yönü direnci sıfır, tıkama yönü direnci ise sonsuzdur. Böyle bir
elemanın pratikte bulunması mümkün değildir. Diyot devrede kullanıldığında uçları arasında oluşan
gerilim, diğer gerilimler yanında çok küçük kalıyorsa çözümü basitleştirmek için diyot yerine ideal
diyot kullanılabilir.
Diyota uygulanan gerilim, sabit bir gerilim ile bunun üzerinde küçük genlikli değişken bir
bileşenden oluşması durumunda akım-gerilim eğrisini küçük değişimler için doğrusal kabul etmek
mümkündür. Diyota iletim yönünde VD gerilimi uygulandığında ID akımı akar. VD’nin ID’ye oranı,
diyotun doğru akım direncidir ve aşağıdaki bağıntı ile hesaplanır:
R DC 
VD
ID
(3)
Şekil 2.5’de, VQ ve IQ değerlerinin belirlediği nokta Q ile gösterilmiştir. Q noktası, gerilim
ve akımın sabit olduğu noktaya karşılık geldiğinden bu noktaya çalışma (sükunet) noktası denir.
Doğru akım direnci, Q noktasını O noktasına birleştiren doğrunun eğiminin tersine eşittir.
I
ΔI
Q
IQ
ΔV
V
VQ
Şekil 2.5. Doğru akım ve değişken işaret direnci
14
Q noktası civarında V kadar küçük bir gerilim değişimi olduğu zaman akım, IQ civarında
I kadar değişecektir. dI/dV türev değeri, Q noktasındaki teğetin eğimidir ve iletkenlik
boyutundadır. Eğimin tersine karşılık gelen ve direnç boyutunda olan büyüklüğe diyotun değişken
işaret direnci (rd) denir ve şu şekilde hesaplanır:
g
1
I
I

 o eV / VT
rd V VT
(4)
Üstel terim 1’den çok büyük olduğundan;
g 
I
1
V
 Q  rd  T
rd V T
IQ
(5)
VT daha önce de belirtildiği gibi ısıl gerilimdir ve değeri normal sıcaklıklarda 25 mV
civarındadır. Diyota sabit bir gerilim ve bu gerilime göre değeri çok düşük değişken bir gerilim
uygulanırsa, değişken akım yaklaşık olarak;
v vI Q
i

rd
VT
(6)
IQ akımı, diyota uygulanan doğru gerilime karşılık gelen akım değeridir. Pratikte diyotun
değişken işaret direnci, yarıiletken bölgelerin direnci nedeniyle (5) ile bulunan değerden biraz
büyük olur.
İdeal olmayan bir diyotun eşdeğer devresi, ideal diyot ve gerilim kaynağına seri olarak Rs
direnci bağlandığında elde edilen devredir (Şekil 2.6). Devredeki Rs direnci, yarıiletken bölgelerin
dirençleri ile eklemin değişken işaret direncinin (rd) toplamına eşittir.
Şekil 2.6. Diyotun değişken işaret eşdeğeri
4. Diyotun yüksek frekans eşdeğeri:
Alçak frekanslarda çok düşük olan eklem ve difüzyon kapasiteleri frekansın yükselmesi
halinde artacak ve böylece alçak frekanslar için geçerli olan eşdeğer devre geçerliliğini yitirecektir.
Diyotun iletim ve tıkama yönü kapasiteleri, üzerinden akan akımın frekansı yükseldikçe ihmal
edilemeyecek düzeyde olur. Diyot tıkama yönünde kutuplandığında büyük direnç gösterir ve
frekans yükseldiğinde akım eklem kapasitesi üzerinden akar.
Diyot iletim yönünde kutuplandığında ise küçük direnç göstermesine rağmen frekans
yükseldiğinde difüzyon kapasitesi etkili olacaktır. Diyotun yüksek frekans eşdeğer devresi Şekil
2.7’de verilmiştir.
15
rd
Şekil 2.7. Diyotun yüksek frekans eşdeğeri
Burada,
C
Difüzyon + Eklem kapasitesi (diyot iletim yönünde kutuplandığı zaman)
Eklem kapasitesi (diyot tıkama yönünde kutuplandığı zaman)
Rs
Diyotun bağlantı uçlarından ekleme kadar olan kısmın direnci
rd
p-n ekleminin değişken işaret direnci
Bazı diyot örnekleri Şekil 2.8’de verilmiştir.
Şekil 2.8. Bazı diyot örnekleri
5. Diyot Çeşitleri
p-n ekleminin bazı özelliklerinden yararlanılarak özel diyotlar imal edilmektedir. Bu diyot
çeşitleri şunlardır:
5.1 Doğrultucu diyotlar:
p-n ekleminin sadece tek yönlü akım iletitiminden yararlanılarak yapılan diyotlara
doğrultucu diyotlar denilmektedir. Genellikle düşük frekanslardaki (50-60 Hz) şehir şebeke
işaretlerini doğrultmak için kullanılırlar. Bu konu daha detaylı olarak “Diyotlu Devreler” konu
başlığı altında anlatılacaktır.
5.2 Zener Diyotlar:
p-n eklemi tıkama yönünde kutuplandığında belverme bölgesinde akım büyük ölçüde
değişmesine rağmen gerilim çok az değişiyordu. p-n ekleminin bu özelliğinden yararlanmak üzere
imal edilen diyotlara zener diyot denir. Özellikleri şunlardır:


Doğru polarmalı halde normal bir diyot gibi çalışır (Şekil 2.9).
Ters polarmalı halde, belirli bir gerilimden sonra iletime geçer. Bu gerilime zener gerilimi
(VZ) denir (Şekil 2.9).
16

Ters gerilim kalkınca, zener diyot normal haline döner.

Devrelerde, ters yönde çalışacak şekilde kullanılır.



Bir zener diyot, zener gerilimi ile anılır. Örnek: "30V 'luk zener" denildiğinde, 30V 'luk ters
gerilimde çalışmaya başlayan zener diyot demektir.
Silisyumdan yapılır.
Zener diyot, ters yön çalışması sırasında oluşacak olan aşırı akımdan dolayı bozulabilir. Bu
durumu önlemek için devresine daima seri bir koruyucu direnç bağlanır.
Şekil 2.9. Zener diyot karaktersitik eğrisi
Şu limit değerlerde çalışan zener diyotlar üretilmektedir:

Maksimum zener akımı (IZM): 12 A

Zener gerilimi (VZ): 2 – 200 V arası

Maksimum gücü: 100 Watt

Maksimum ters yön kaçak akımı: 150 µA

Maksimum çalışma sıcaklığı: 175 °C.
Zener gerilimin değeri, birleşme yüzeyinin iki tarafında oluşan boşluk bölgesinin (nötr bölge)
genişliğinin ayarlanması yoluyla sağlanmaktadır. Bunun içinde çok saf silisyum kristal
kullanılmakta ve katkı maddesi miktarı değiştirilmektedir. Boşluk bölgesi daraldıkça zener diyot
daha küçük ters gerilimde iletime geçmektedir.
5.2.1 Zener Diyodun Kullanım Alanları:
a- Kırpma Devresinde:
Şekil 2.10 'da görüldüğü gibi iki zener diyot ters bağlandığında basit ve etkili bir kırpma
devresi elde edilir.
17
Örnek:
Şekil 2.10’daki devre girişine tepe değeri 10V olan bir AC gerilim uygulansın ve kırpma
işlemi için, zener gerilimi 5 V olan iki Z1, Z2 zener diyodu kullanılsın.
Şekil 2.10. İki zener diyotlu tam dalga kırpma devresi
Çözüm:
AC gerilimin pozitif alternansı başlangıcında Z1 zeneri doğru polarmalı ve iletimde, Z2
zeneri ise ters polarmalı ve kesimde olacaktır. Giriş gerilimi +5V 'a ulaştığında Z2 de iletime geçer
ve dolayısıyla çıkış uçları arasında +5V oluşur.
AC gerilimin diğer alternansında da Z1 ters polarmalı hale gelir ve bu defa da çıkışta tepesi
kırpılmış 5V'luk negatif alternans oluşur. R direnci, devreden akacak akımın Zener diyotları
bozmayacak bir değerde kalmasını sağlayacak ve 5 V 'luk gerilim düşümü oluşturacak şekilde
seçilmiştir.
b- Zener Diyodun Gerilim Regülatörü Olarak Kullanılması:
Zener diyottan çoğunlukla DC devrelerde gerilim regülasyonu için yararlanılmaktadır.
Buradaki regülasyondan amaç, gerilimin belirli bir değerde sabit tutulmasıdır. Bunun için zener
diyot, Şekil 2.11'de gösterildiği gibi, gerilimi sabit tutulmak istenen devre veya yük direncine
paralel ve ters polarmalı olarak bağlanır.
C=1000 µF
Şekil 2.11. Zener diyodun gerilim regülatörü olarak kullanılması
Diyot uçlarına gelen gerilim, zener değerine ulaştığında diyot iletime geçer ve uçları
arasındaki gerilim sabit kalır. Ayrıca, bir de C kondansatörünün paralel bağlanmasında yarar vardır.
Bu kondansatör, gerilim dalgalanmalarını ve başka devrelerden gelebilecek parazit gerilimlerini
önleyici görev yapar. Değeri, devre geriliminin büyüklüğüne göre hesaplanır. Şekil 2.11’deki devre
için 30 V – 1000 µF 'lık bir kondansatör uygundur. Burada birinci derecede önemli olan RS direnci
ile zener diyodun seçimidir.
18
ÖRNEK:
Şekil 2.11'deki devrede RL yük direnci uçları arasındaki VL gerilimi 6.2V 'ta sabit tutulmak
isteniyor. Bunu sağlamak için: a) Seri bağlı RS direncini bulunuz, b) RL'ye paralel bağlı zener
diyotunu seçiniz (Emax=12.2 V).
ÇÖZÜM:
a) Seri RS direncinin seçimi:
Önce RS direncine karar vermek gerekir;
Kaynak gerilimi: E=V=9V, RL=33 Ohm, VL=6.2V, IL=VL/RL
Bu durumda,
E=IL*RS+VL 
9=6,2/33*RS+6,2  RS=(9-6,2)33/6,2 'den,
RS=14.9 = 15 Ω
RS=15 Ohm 'luk direnç bağlandığında, "E" gerilimi 9V 'ta sabit kaldığı sürece RL yük direnci uçları
arasında sürekli olarak 6.2V oluşacaktır.
"E" geriliminin büyümesi halinde, A-B noktaları arasındaki VA-B gerilimi de 6.2V 'u aşacağından,
6.2V 'luk bir ZENER diyot kullanıldığında, RL uçları arasındaki gerilim sabit kalacaktır. Ancak,
yalnızca gerilime göre karar vermek yeterli değildir.
Bu durumda nasıl bir zener diyot kullanılmalıdır?
b) Zener diyodun seçimi:
Zener gerilimi 6.2V olan bir zener diyot RL direncine paralel bağlandığında VL=6.2V 'ta sabit kalır.
Ancak, E giriş geriliminin büyümesi durumunda zener diyottan akacak olan akımın, diyodun
dayanabileceği "maksimum ters yön zener akımından (IZM) " küçük olması gerekir. Zener diyot
buna göre seçilmelidir.
Tablo 2.2’de, bir firma tarafından üretilen, 6.2V 'luk zenerlere ait IZM akımı ve güç değerleri
verilmiştir.
Zener Maksimum
akımı (IZM) (mA)
33
60
146
1460
7300
Zener Gücü (W)
0.25
0.4
1
10
50
Tablo 2.2. Bir firmaya ait 6.2 V’luk zener diyot için karakteristik değerler
Yük direncinden geçen akım IL=VL/RL = 6.2/33 = 0.188 A = 188 mA olduğuna göre, E geriliminin
ulaştığı maksimum gerilim olan E = 12.2V için yukarıdaki tabloda yeralan zenerlerden hangisinin
seçileceğine karar verelim.
Kirchoff kanununa göre;
12.2 = It*RS+6.2  It = 12.2-6.2/15 = 6/15 'den It = 0,4A = 400 mA olur.
Bu 400 mA 'den 188 mA 'i RL yük direncinden geçeceğine göre;
Zener diyottan geçecek olan IZ akımı: IZ = 400-188 = 212 mA 'dir.
Bu değer, yukarıdaki tabloya göre:
10 W 'lık zenerin maksimum akımı olan 1460 mA 'den küçük, 1 W 'lık zenerin maksimum akımı
olan 146 mA 'den büyüktür. Böyle bir durumda 10 W 'lık zener kullanılacaktır.
19
Aslında, 212 mA 'lik zener için 1460 mA 'lik zener kullanmak da pek doğru değildir. Daha
uygun bir zener seçimi için başka üretici listelerine de bakmak gerekir.
c- Ölçü Aletlerinin Korunmasında Zener Diyot
Döner çerçeveli ölçü aletlerinin korunmasında, zener diyot Şekil 2.12'deki gibi paralel
bağlanır. Bu halde zener gerilimi, voltmetre skalasının son değerine eşittir. Ölçülen gerilim zener
gerilimini aşınca diyot ters yönde iletken hale geçerek ölçü aletinin zarar görmesini engeller. Ayar
olanağı sağlamak için bir de potansiyometre kullanılabilir.
Şekil 2.12. Döner çerçeveli ölçü aletinin zener diyot ile korunması
5.3 Işık Yayan Diyot (Light emitting diode-LED)
LED ismi, ingilizce Light Emitting Diode (Işık Yayan Diyot)
kelimelerinin baş harflerinden oluşmaktadır. Bu ışıklı diyotlar, kullanışlı ve
pratik olmalarının yanı sıra oldukça ucuz olmaları nedeniyle indikatör
(gösterge) olarak diğer tip lambaların yerini almışlardır. Yandaki fotoğrafta
da görüldüğü gibi piyasada çok değişik şekil, ebad, renk ve fiyatta LED
bulunmaktadır.
Işık yayan diyotlar, ilk olarak 1954 yılında bulunmuştur. Galyum
Fosfat (GaP) ile yapılmış bir diyotun, iletim yönünde akım geçirildiğinde
kırmızı bir ışık yaydığı farkedilmiştir. Böylece bir yarıiletken ışık kaynağı
keşfedilmiştir, ancak yarıiletkenlerdeki ışık yayımının fiziği pek anlaşılamadığı ve seri üretim için
yeterli teknolojik düzeye erişilemediği için LED'ler yakın zamana kadar pek popüler
olamamışlardır. Bu sorunların aşılmasından sonra LED’ler inanılmaz bir şekilde kendilerine çok
geniş bir uygulama alanı bulmuşlardır.
Silisyum ve germanyum yarıiletkenlerinde iletim bandından elektronların valans bandına
geçişi doğrudan olmamakta ve bu geçiş esnasında elektronun kaybettiği enerji, Eg’den küçük
olduğundan ışın olarak yayılmaktadır. Yayılan ışın kendini diyotun ısınması olarak gösterir. Öte
yandan GaAs, GaAsP, GaP gibi bileşik yarıiletken malzemelerden yapılan diyotlarda elektron
doğrudan valans bandına geçer ve ortaya çıkan enerji ışık olarak yayılır. Eklemin üzeri ışık geçiren
bir malzeme ile kaplandığında ışık görülebilir. Günümüzde LED’lerin beyaz, sarı, kırmızı, turuncu,
yeşil, kızılötesi ve mavi ışık veren türleri mevcuttur. LED’in sembolü Şekil 2.13’de gösterilmiştir:
LED devred
e iletim yö kullanılır ve iletim yönünde 2V
Şekil 2.13. LED’in sembolü
20
LED devrede iletim yönünde kutuplanarak kullanılır. İletim yönünde uçlarındaki gerilim 1.5-2
V kadardır. Yayılan ışığın görülebilmesi için birkaç mA’lik akımın akması yeterli olacaktır.
Kullanılan yarıiletken malzemelerin cinsine göre LED’ler yaydıkları ışığın rengine göre aşağıda
gruplandırılmıştır:

GaAs (Galyum Arsenid): Kırmızı ötesi (görülmeyen ışık)

GaAsP (Galyum Arsenid Fosfat): Kırmızıdan - yeşile kadar (görülür)

GaP (Galyum Fosfat): Kırmızı (görülür)

GaP (Azotlu): Yeşil ve sarı (görülür)
Işık yayan diyotların gücü zamanla orantılı olarak düşer. Bu güç normal gücünün yarısına
düştüğünde diyot artık ömrünü tamamlamıştır. Bir LED diyodun ortalama ömrü 105 – 106 saattir.
Şekil 2.14'de, LED diyodun yayım gücünün, normal şartlarda (IF=100mA, Tortam=25°C iken,)
zamana göre değişim eğrisi verilmiştir. Bu tip değerlendirmede, gücün düşme miktarı doğrudan güç
değeri olarak değil de, normal güce oranı olarak alınmaktadır.
Şekil 2.14. Led diyodun yayım gücünün zamana karşı değişimi
Işık yayan diyodun verimi; yayılan ışık enerjisinin, diyoda verilen elektrik enerjisine oranıyla
bulunur. Diyoda verilen elektrik enerjisinin hepsi ışık enerjisine dönüşmemektedir. Yani harekete
geçirilen elektronların hepsi bir boşluk ile birleşmemekte, sağa sola çarparak enerjisini ısı enerjisi
halinde kaybetmektedir.
Işık yayan diyotların en yaygın kullanılma alanı, dijital ölçü aletleri, dijital ekranlı bilgisayarlar,
hesap makinaları ve yazıcı elektronik sistemlerdir. Bu kullanma şeklinde, çoklu ışık yayan
diyotlardan yararlanılmaktadır. Bazı hallerde ışık yayan diyotlardan işaret lambası ve ışık kaynağı
olarak da yararlanılır. Optoelektronik kuplör de bir LED uygulamasıdır.
LED'lerin daha uzun ömürlü olabilmeleri için bazı hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir.
Bacaklar, kılıftan itibaren 2mm'den daha yakın kıvrılmamalıdır. Kılıfın çatlatılmamasına özellikle
dikkat edilmelidir. Çatlaklardan sızacak rutubet, LED'in ömrünü büyük ölçüde azaltacaktır. Lehim
yapılırken bacakların 125°C 'den daha fazla ısıtılmaması gerektiğinden bacaklar soğutma amacıyla
metal maşa veya krokodillerle tutulmalıdır.
21
5.4 Fotodiyot
Fotodiyot ışık enerjisiyle iletime geçen diyottur. Fotodiyotlara polarma geriliminin uygulanışı
normal diyotlara göre ters yöndedir. Yani diyotun anoduna negatif (-), katoduna pozitif (+) gerilim
uygulanır. Fotodiyotun sembolü Şekil 2.15’da gösterilmektedir.
Şekil 2.15. Fotodiyotun sembolü ve kutuplanışı
Tıkama yönünde kutuplanan diyottan akan akım (Io), azınlık taşıyıcı sayısına bağlıdır.
Fotodiyotun üzerine ışık düşürüldüğü zaman kovalent bağlarından bazıları koparak geçiş bölgesi
içindeki taşıyıcı (elektron ve boşluk) sayısını artırır. Bu nedenle tıkama yönünde akan doyma akımı
Io’dan daha büyük olur. Diyot, ışıkla uyarılmadığı zaman tıkama yönünde akan akım karanlık akımı
(dark current) adını alır.
Şekil 2.16'da gösterildiği gibi birleşme yüzeyine ışık gelince, bu ışığın verdiği enerji ile
kovalent bağlarını kıran P bölgesi elektronları, gerilim kaynağının pozitif kutbunun çekme etkisi
nedeniyle N bölgesine ve oradan da N bölgesi serbest elektronları ile birlikte kaynağa doğru
akmaya başlar. Aynı durum N bölgesi için de geçerlidir. Sonuç olarak dış devrede, Şekil 2.16’da da
gösterildiği gibi, N’den P’ye doğru akım akışı olacaktır.
Şekil 2.16. Fotodiyotun çalışması: (a) sembolik gösterim, (b) elektrik devre eşdeğeri
Fotodiyotlar, elektronik ve elektromekanik düzenlerde ışık şiddeti ölçme işleminde, ışıkla
kontrol düzeneklerinde dönüştürücü olarak kullanılırlar. Ayrıca fiber optik haberleşme
sistemlerinde alıcı tarafında dönüştürücü olarak kullanılırlar.
Şekil 2.17 'de ışığa duyarlı elemanların, foto elektrik akımının (Iph) ışık şiddetine göre
değişimleri verilmiştir.
22
Şekil 2.17. Çeşitli ışığa hassas elemanların akımlarının ışık şiddeti ile değişimleri
5.5 Tünel Diyotlar (Tunnel diodes)
Tünel diyotlar, özellikle mikrodalga alanında yükselteç ve osilatör olarak yararlanılmak
üzere üretilmektedir. Tünel diyoda, prensiplerini 1958 'de ilk ortaya koyan Japon Dr. Lee Esaki 'nin
adından esinlenerek "Esaki Diyodu" da denmektedir. Bu diyotun diğer diyotlardan farkı yarıiletken
bölgelerin aşırı katkılanmış olmasıdır. p-n ekleminde geçiş bölgesinin kalınlığı tıkama yönünde
gerilim uygulandığında fazla olmaz. Tünel diyotun akım-gerilim karakteristiği Şekil 2.18’de
gösterilmektedir.
I-V karakteristiğindeki bölgelerin izahı:
(a) Kutuplama yok
(b) Ters kutuplama
(c) İleri kutuplama
(d) Vadi geriliminde ileri kutuplama
(e) Vadi geriliminin üzerinde ileri
kutuplama
Şekil 2.18. Tünel diyotun akım-gerilim (I-V) karakteristiği
Şekil 2.18’de de görüldüğü gibi, bu diyotun p ve n bölgeleri aşırı katkılandırıldığından ters
yönde (tıkama) gerilim artırılsa dahi geçiş (deplesyon) bölgesi genişliği fazla olmaz ve iki
yarıiletken bölgedeki çoğunluk taşıyıcılar dar olan bu bölgeden tünelleme ile (difüzyon ile değil)
karşı bölgeye geçerek akım oluşturur. Oluşan bu akım, hem negatif (b bölgesi) hem de pozitif
yöndeki (c bölgesi) gerilim ile artar (tünelleme olayı hakim olduğundan). İletim yönündeki gerilim
artırılmaya devam edildiğinde p-n ekleminden difüzyonla geçen taşıyıcılarla tünelleme ile geçen
taşıyıcı sayıları arasındaki fark nedeniyle akım, gerilim büyümesine rağmen azalır (d bölgesi).
Sonunda tünelleme ortadan kalkarak akım, diyot denklemine uyacak şekilde değişir (e bölgesi).
I-V eğrisinde, iletim yönü için gerilim artmasına rağmen akımın azalması, değişken
işaretlerde diyotun negatif direnç gibi davranmasına neden olur (d bölgesi). Tünel diyotun sembolü
ve negatif direnç bölgesinde eşdeğer devresi Şekil 2.19’da gösteriliyor.
23
Şekil 2.19. Tünel diyotun sembolü ve eşdeğer devresi
Tünel diyotlarda p-n birleşme yüzeyi çok ince olup, küçük gerilim uygulamalarında bile çok
hızlı ve yoğun bir elektron geçişi sağlanmaktadır. Bu nedenledir ki tünel diyot, 10.000 MHz'e kadar
ki çok yüksek frekans devrelerinde en çok yükselteç ve osilatör elemanı olarak kullanılır. Ayrıca bu
diyotların güç sarfiyatı çok düşüktür (<=1mW). En önemli dezavantajları negatif dirençli bir
bölgeye sahip olması nedeniyle stabil (kararlı) olmaması ve bu nedenle arzu edilmeyen işaretlere de
kaynaklık edebilmesidir.
5.6 Kapasite diyotları
Tıkama yönünde kutuplanmış bir diyotta geçiş bölgesinin genişlemesi ile bu bölgede açığa
çıkan yük miktarı da artmaktadır. Yükün artışının nedeni tıkama yönü gerilimidir. Eklemin geçiş
bölgesinde açığa çıkan yük miktarı gerilimle ilişkili olduğundan eklemde bir kapasite meydana
gelir. Tıkama yönündeki gerilimin artması halinde kapasite azalmaktadır. Eklem kapasitesinin
gerilimle değişme özelliğinden yararlanmak amacıyla üretilen diyotlara kapasite diyotu
denmektedir. Kapasite diyotunun sembolleri Şekil 2.20’de gösterilmektedir.
Şekil 2.20. Kapasite diyotun sembolleri
Kapasite diyotu elektronik devrelerde değişken kondansatör yerine kullanılmaktadır. Kapasite
diyotunda kapasitenin değişimi, diyota tıkama yönünde gerilimin değiştirilmesi ile sağlanmaktadır.
Bu özelliği, kapasite diyotunun radyo ve televizyon devrelerinde çok kullanılmasına neden
olmaktadır. Bu cihazların alıcı devrelerinde birçok istasyonun hafızaya alınması, diyota önceden
ayarlanan gerilimlerin uygulanması ile sağlanır.
5.7 Fotovoltaik diyotlar (Güneş pilleri)
Fotovoltaik diyotlar, üzerlerine düşen ışık enerjisini elektriksel enerjiye dönüştüren p-n
yarıiletken diyotlardır. Elde edilecek elektriksel gücün mümkün olduğu kadar büyük olabilmesi için
eklem yüzeyleri büyük tutulur. Yapı basit olarak Şekil 2.21’de gösterilmektedir.
24
Şekil 2.21. Fotovoltaik diyot
İmalat sırasında belirli bir tipten (n veya p) yarıiletken üzerinde ince bir tabaka biçiminde
diğer tipten yarıiletken malzeme oluşturulur. İnce olan tabaka, ışığın ekleme ulaşmasını sağlar.
Foton, muhtemel valans elektronu ile karşılaşır ve ona enerjisini bırakarak iletkenlik bandına
çıkarır. Böylece elektron-boşluk çiftleri oluşur. Eklemde oluşan elektrik alan etkisiyle her iki
bölgedeki azınlık taşıyıcılar karşılıklı olarak sürüklenirler. Bu nedenle, ekleme gelen ışınım
şiddetiyle orantılı olan akıma sahip bir akım kaynağı olarak davranır. Güneş pilleri belirtilen bu
ilkeye bağlı olarak çalışır. Sisteme gereken gerilim ve güç, güneş pillerinin uygun sayıda paralel ve
seri bağlanması ile elde edilir. Güneş pillerinde başta uzay araştırmaları olmak üzere birçok yerde
yararlanılmaktadır.
ÖRNEK:
Yandaki devrede diyot idealdir. Buna göre;
a) Diyot iletim yönünde kutuplandığını
kabul ederek ID akımını bulunuz.
Ix
b) Diyot tıkama yönünde kutuplandığını
kabul ederek VD gerilimini bulunuz.
VD
c) Diyotun iletim durumu nedir?
d) Ix akımını bulunuz.
ÇÖZÜM:
a) Diyotun kısa devre olduğu kabul edilerek 12 V’luk gerilim kaynağı ve 4 A’lik akım kaynağı
için süperpozisyon metodu uygulanırsa;
ID 
12
4
 4.
 11.33 A  0
6 //1
(4  2)
olduğundan diyot iletimde değildir.
b) Diyotun tıkama yönünde kutuplanması durumunda açık devre olarak alınır.
25
Ix için süperpozisyon uygulanırsa;
Ix 
 12
4
1
 4.
.
 2 A
4  6 // 1
( 4  2 . 8 ) (1  4 )
V D  4 .I x   8 V
c) Diyot tıkama yönünde kutuplanmıştır.
d) Ix = -2 A
6. Diyotlu devreler: Kırpıcılar, doğrultucular, kenetleme devreleri
6.1 Kırpıcılar (Clippers)
Bazı elektronik devrelerin girişlerine sadece pozitif ya da negatif sinyallerin verilmesi
gerekebilir. Bazı devrelerin girişlerine ise sabit genlikte sinyaller verilmesi gerekebilir. O zaman
giriş sinyali, devreye verilmeden önce uygun kırpıcıdan geçirilmelidir. Sadece pozitif ya da negatif
sinyalleri geçiren kırpıcılar çıkışında kondansatörü olmayan bir yarım dalga doğrultucudan ibarettir.
Bunlara ilişkin örnekler Şekil 2.22’de verilmiştir.
Şekil 2.22. Kırpıcı diyot devreleri
Devrenin girişine sabit genlikte bir sinyal uygulamak gerekirse Şekil 2.23’de verilen örnek
devre kullanılılabilir. Hatırlayacağınız gibi aslında diyotların iletime geçebilmeleri için
üzerlerindeki voltajın belli bir değerin üzerine çıkması gerekmekteydi. İletime geçen diyodun
üzerindeki voltaj sabit kalmaktadır. Bu özellik kullanılarak giriş sinyalleri diyotların açma voltajları
ile sınırlandırılır. Bu devrenin en önemli uygulaması FM alıcılardaki kırpıcı (LIMITER) devresidir
(Şekil 2.23).
26
Limiter devresi:
Şekil 2.23. Limiter devresi
6.2 Diyotlu Kırpıcı Devreler ile İlgili Örnek Problemler
ÖRNEK 1:
Devre 1’in girişine 10 V (tepe-tepe) kare dalga uygulanıyor. Buna göre, V0 – t değişimini elde
ediniz.
ÇÖZÜM 1:
Vİ=5 V için diyot açık devredir (tıkama):
Vİ= -5 V için diyot iletimdedir:
Vo= 3 V
V0= -5 + 0,6 = -4.4 V
27
ÖRNEK 2:
Devre 2’nin girişine 15 V (tepe-tepe) sinüs dalga uygulanıyor. Buna göre, V0 – t değişimini elde
ediniz.
ÇÖZÜM 2:
Vİ = 7,5 V için D1 ON
D2 OFF
Bu durumda; V0 = 5 + 0,6 = 5,6 V
Pozitif alternans Vİ > 5,6 V için 5,6
V’da kırpılır.
Vİ > 5,6 V için D1 OFF olduğundan
V0 = Vİ olur.
Vİ = -7,5 V için D1 OFF ve D2 ON
Bu durumda; V0 = 1 - 0,6 = 0,4 V
Vİ < 0,4 V için D1 ON olduğundan
V0 = 0,4 V olur.
28
ÇALIŞMA SORUSU: Yukarıdaki devre 2’nin girişine tepeden tepeye 10 V olan
kare dalga uygulanırsa çıkışın zamana göre değişimi nasıl olur, alt alta çiziniz?
ÖRNEK 3:
Aşağıdaki devrenin girişine a) Vi=30.Sin(wt) V ve b) Tepe-tepe genliği 30 V olan kare dalga
uygulandığı zaman Vo-t değişimini çiziniz.
ÇÖZÜM 3:
a)
Vİ < 10 V için Diyot OFF
V0 = 0 V
10 ≤Vİ ≤ 30 V için D  ON
V0 = Vİ – 10 = 20 sin(wt)
Vİ < 0 V için D  OFF
b)
V0 = 0 V
Vİ = 15 V için D  ON
V0 = 5 V
Vİ = -15 V için D  OFF ve V0 = 0 V
29
ÖRNEK 4:
Aşağıdaki devrenin girişine Vi=20.Sin(wt) V uygulandığına göre Vo-t değişimini çiziniz.
ÇÖZÜM 4:
Vİ > 5 sin(wt) için Diyot ON
V0 = 5 V
Vİ ≤ 5 sin(wt) için Diyot OFF
V0 = Vİ
ÇALIŞMA SORUSU:
Aşağıdaki devrenin girişine Vi=40.Sin(wt) V uygulandığına göre Vo-t değişimini çiziniz.
ÖDEV :
Aşağıdaki devrede; a) Vi=15.Sin(wt), VD1=VD2=0.6 V, RD1=RD2=0 Ω ve b) Vi=Tepe-tepe genliği
20 V olan kare dalga, VD1=VD2=0 V, RD1=RD2=20 Ω olduğuna göre Vo-t değişimini çiziniz.
30
6.3 Doğrultucular (Rectifiers)
Bir elektronik devrenin veya elektromekanik bir sistemin işlevini yerine getirebilmesi için
doğru gerilim (DC) kaynaklarına ihtiyaç vardır. Küçük güçlü elektronik cihazlar için pil veya
batarya bu ihtiyacı karşılayabilir. Öte yandan cihaz için gereken güç arttıkça batarya kullanmak
ekonomik olmadığı gibi ancak kısa bir süre için mümkün olabilmektedir (dijital kamera veya
dizüstü bilgisayarlarda olduğu gibi). Bu gibi durumlarda gereken DC gerilimin alternatif şebeke
geriliminden sağlanması yoluna gidilir. İşte, ortalaması sıfır olan alternatif bir işaretten ortalama
değeri olan bir değişim elde etmeye doğrultma, doğrultma işlemini gerçekleştiren devrelere de
doğrultucular (redresör) denir. Doğru Akım Güç Kaynaklarının (DC Power Supply) önemli bir
kısmını doğrultucular oluşturmaktadır.
Özetle, doğrultucular alternatif akımı, örneğin şehir şebekesini doğru akıma çevirmeye
yarar. Kullanım yerleri olarak, elektronik devrelerin DC ihtiyaçlarını karşılamak yada güç
kaynaklarının ön devresi olmalarını söyleyebiliriz.
Doğrultucuların üç tipi vardır.
1. Yarım dalga doğrultucu
2. Tam dalga doğrultucu
3. Köprü Doğrultucu
6.3.1 Yarım Dalga (tek yollu) Doğrultucu:
Doğrultucuları açıklamadan önce bir altın kuralı hatırlayalım. Bir diyottan akım geçebilmesi
için anodunun katoduna göre pozitif olması gerekmektedir.
Örneğin silisyum bir diyot için;

Anod: 1V, Katot:0V Akım geçer.

Anod: 10V, Katot:9V Akım geçer.

Anod: -5V, Katot:-6V Akım geçer.

Anod: 5V, Katot:6V Akım geçmez.
Şekil 2.24’de bir yarım dalga (tek yollu) doğrultucu görülmektedir. Tek yollu doğrultucu
alternatif olarak değişen işaretin sadece bir alternansından yararlanarak doğrultma yapan düzendir.
Devrenin girişinde şehir şebeke gerilimini istenilen değere düşürmek için transformatör kullanılır.
Şekil 2.24. Yarım dalga (tek yollu) doğrultucu
31
Doğrultucunun a ve b uçları arasına alternatif bir gerilim uygulayalım. Şekil 2.24’de
görüldüğü gibi, t1 ve t2 zamanları arasında a ucu b ucuna göre pozitif, t2 ve t3 zamanları arasında a
ucu b ucuna göre negatif olur. t1 ve t2 zamanları arasında a ucu pozitif olduğu için diyodun anodu
katoduna göre pozitif olur ve diyot üzerinden (dolayısıyla RL üzerinden) akım akar. t2 ve t3
zamanları arasında a ucu b ucuna göre daha negatif olacağı için diyodun da anodu katoduna göre
daha negatif olur ve diyot akım geçirmez. Bunun sonucu olarak t2 ve t3 zamanları arasında yük
direnci RL üzerinde bir gerilim oluşmaz. Böylece alternatif akımın her pozitif bölgesi geldiğinde
yük direnci RL üzerinde Şekil 2.25’de gösterilen biçimde bir gerilim oluşur.
Şekil 2.25. Tek yollu doğrultucu için gerilim dalga biçimleri
Bu işaretin ortalama değeri:
2
VDC

1
1

V
(
wt
)
dt

Vm sin wtdt
2 0
2 0
VDC 
Vm Vm VDO



Burada da görüldüğü gibi alternatif işaretten ortalama değeri olan bir gerilim değişimi elde
edilmesine karşın bu işaret DC’den çok uzaktır. Yani genliği zamana göre değişiyor yani kısmen
AC tanımına uyuyor. Fakat, dikkat edilecek olunursa genliği hep pozitif olarak değişiyor.
Doğrultucu devre bu biçimi ile ölçü aletlerinde değişken işaretin değerini ölçmek amacıyla ya da
basit akümülatör şarj devrelerinde kullanılabilir. Doğrultma işlemini tam olarak gerçekleştirmek
için devrenin çıkışına, (Şekil 2.26) yük direncine paralel olarak bir kondansatör koyalım.
32
Şekil 2.26. Kondansatörlü tek yollu doğrultucu
Diyottan akım geçtiği zamanlarda yani t1 ve t2 zamanları arasında geçen akım hem RL
yükünü beslediği gibi aynı zamanda C kondansatörünü de doldurur. Diyottan akım geçmeyen t2 ve
t3 zamanları arasında kondansatör üzerinde biriken yük yavaş yavaş RL yükü üzerinden boşalır.
Başka bir değişle t2 ve t3 zamanları arasında RL yükünü besleme işini kondansator üstlenir. Bu
şekilde devremizin çıkışındaki dalga şekli Şekil 2.27’deki gibi olur.
Şekil 2.27. Kondansatörlü tek yollu doğrultucu dalga şekli
Şekil 2.27’de görüldüğü gibi dalga şekli DC’ye çok yaklaşmış olur. Devredeki
kondansatörün değerini arttırarak dalgalanmayı azaltabiliriz. Yani RC >> T olduğunda boşalma
sırasındaki değişim yaklaşık olarak doğrusal olacaktır. Bu dalgalanmayı örneğin bir yükselteçte
vınlama olarak duyabiliriz. Kondansatörü teorik olarak çok arttırmak mümkündür. Fakat yüksek
değerli kondansatörler çok yüksek akımlarla dolacağı için çok yüksek akımlara dayanacak diyotlar
gerektirir. Bunun yerine doğrultucu devrelerin çıkışlarında regülatör devreleri kullanılır.
6.3.2 Tam Dalga (iki yollu) Doğrultucu:
Alternatif işaretin iki yarı periyondundan da yararlanılarak yapılan doğrultmaya tam dalga
doğrultma denir. Bu işi iki türlü gerçekleştirmek mümkündür. İlkinde çift sekonder sargılı bir trafo
kullanma zorunluluğu vardır (Şekil 2.28). İkincide ise dört diyottan (diyot köprüsü) oluşan yapıya
ihtiyaç vardır.
Şekil 2.28’de bir tam dalga doğrultucu görülmektedir.
33
Şekil 2.28. Tam dalga (çift yollu) doğrultucu
Şekil 2.28 dikkatli incelenirse iki adet yarım dalga doğrultucudan oluştuğu rahatlıkla
görülmektedir. Yarım dalga doğrultucudan hatırlayacağınız gibi diyotlar girişteki sinyalin her
pozitif bölümünde iletime geçmektedir. Yani t1 ve t2 zamanları arasında D1 diyodu, t2 ve t3
zamanları arasında D2 diyodu iletime geçmektedir. Yük direnci üzerindeki dalga şekli Şekil 2.29’da
gösteriliyor.
Şekil 2.29. Çift yollu doğrultucu için daha gerçekçi gerilim dalga biçimleri
Yarım dalga doğrultucu için çıkarılan formüle benzer olarak, çift yollu doğrultucu için;
Vort VDC 
2(Vm VD)

34
Şimdi RL’nin uçlarına bir C kondansatörü bağlanması durumunu inceleyelim:
D1 ve D2 diyotları her iletime geçtiklerinde RL yükünü besledikleri gibi, C kondansatörünü
de doldururlar. Diyotlar üzerinden akan akımlar giriş gerilim dalga şeklini izleyecekleri için D1
diyodu girişindeki gerilim t1 zamanından itibaren hızla yükselir, bu yükselme sırasında hem yükü
besler hem de C kondansatörünü doldurur. Giriş gerilimi hızla azalmaya başladığında kondansatör
yavaş yavaş yük üzerinden boşalmaya başlar. Giriş gerilimi kondansatör üzerindeki gerilimden daha
aşağı değere indiği zaman yani D1 diyodunun anodu katoduna göre daha negatif olduğu zaman
diyodu artık akım iletmez. Yükü besleme işini kondansatör yüklenir. D1 diyodunun anodundaki
gerilim negatif kesime geçtiği zamanda D2 diyodunun anodundaki gerilim de pozitif olarak
yükselmeye başlamıştır. D2 diyodunun anodundaki gerilim halen yük üzerinden boşalmaya devam
eden kondansatör üzerindeki gerilimden daha pozitif voltaj değerine geldiği zaman D2 diyodu
iletime geçer. Hem yükü besleme işini yüklenir hem de kondansatörü yeniden doldurur. Bu işlem
ard arda devam ederken, çıkışta da Şekil 2.30’da gösterilen dalga şekli oluşur.
Şekil 2.30. Kondansatörlü tam dalga (çift yollu) doğrultucu dalga şekli
6.3.3 Köprü Doğrultucular
Köprü Doğrultucu aslında Tam Dalga Doğrultucu özelliğinde olup sadece giriş gerilim
kaynağı Tam Dalga Doğrultucu gibi ortası sıfırlı olmayıp, tek bir AC kaynak ile beslenmektedir.
Şekil 2.31’de Köprü Doğrultucu görülmektedir.
Şekil 2.31. Köprü doğrultucu
Köprü Diyotlar dört ayrı diyot ile yapılabileceği gibi dört diyotun birleştirilmiş şekli ile de
piyasada satılmaktadır.
Şekil 2.31’deki devrenin girişine (e-f uçları arasına) bir alternatif gerilim uygulayalım. t1
zamanından itibaren pozitif yönde yükselmeye başlayan giriş gerilimi, a ucunu pozitif b ucunu da
negatif yapacaktır. Bu anda a ucuna bağlı diyotladan D1 diyodunun anodu, D3 diyodunun da katodu
pozitif olacaktır. Aynı şekilde b ucuna bağlı diyotlardan D2 diyodunun katodu negatif, D4
diyodunun da anodu negatif olacaktır. Dikkat edilirse D1-D4 diyotlarının katotlarının birleştiği c
noktası ile D3-D2 diyotlarının anodlarının birleştiği d noktaları arasına bir yük direnci bağlanmıştır.
(Yük direnci bizim kullandığımız elektronik bir devre olabileceği gibi şekildeki hali ile bir direnç
de olabilir.) Anodu pozitif olan D1 diyodu ile katodu negatif olan D2 diyodu üzerinden bir akım
akmaya başlar. Akan akım yük direncinin üst ucundan girip alt ucundan çıktığı için yük direncinin
35
üst ucunu pozitif, alt ucunu da negatif yapacaktır. D1 ve D2 diyotları üzerinden akan akım t1-t2
zamanı boyunca yani a noktasının pozitif, b noktasının negatif olduğu sürece devam edecektir. Bu
durum Şekil 2.32’de gösterilmektedir.
Şekil 2.32. Pozitif alternansta devrede akım akışı
t2 zamanında sıfır volt değerine düşen giriş gerilimi hemen negatif yönde yükselmeye
başlayacaktır. t2 zamanından itibaren negatif yönde yükselmeye başlayan giriş gerilimi, a ucunu
negatif b ucunu da pozitif yapacaktır. Bu anda a ucuna bağlı diyotladan D1 diyodunun anodu, D3
diyodunun da katodu negatif olacaktır. Aynı şekilde b ucuna bağlı diyotlardan D2 diyodunun katodu
pozitif, D4 diyodunun da anodu pozitif olacaktır. Anodu pozitif olan D4 diyodu ile katodu negatif
olan D3 diyodu üzerinden bir akım akmaya başlar. Akan akım yük direncinin üst ucundan girip alt
ucunda çıktığı için yük direncinin üst ucunu pozitif, alt ucunu da negatif yapacaktır. D4 ve D3
diyotları üzerinden akan akım t2-t3 zamanı boyunca yani a noktasının negatif, b noktasının pozitif
olduğu sürece devam edecektir. Bu durum Şekil 2.33’de gösterilmektedir.
Şekil 2.33. Negatif alternansta devrede akım akışı
Köprü doğrultucu ile elde edilen dalga şekli Şekil 2.34’de gösteriliyor.
36
Şekil 2.34. Köprü doğrultucu için daha gerçekçi gerilim dalga biçimleri.
Çıkış geriliminin doğru akım (DC) şeklinde olabilmesi için yük direncine paralel bir kondansatör
koyarsak çıkış dalga şekli ve devre Şekil 2.35’deki gibi olur.
Şekil 2.35. Kondansatörlü köprü doğrultucu
Vort VDC 
2(Vm  2VD)

6.3 Kenetleme (Clamp) devreleri
Kenetleyici bir AC sinyali farklı bir DC seviyesine çıkarıp kenetleyen yani hep orada
kalmasını sağlayan devredir.
Şimdi birkaç kenetleme devresi inceleyelim.
37
Örnek 1:
Şekil 2.36. Kenetleme devresine bir örnek
Şekil 2.36’daki devrenin girişine bir kare dalga sinyali uygulayalım. t1 zamanında C
kondansatörü boş olduğu için kısa devre gibi davranacak, bundan dolayı diyodun anodu pozitif,
katodu ise negatif olacaktır. Yani t1-t2 zamanları arasında diyot iletime geçip kısa devre olacak,
çıkış voltajı da 0 V olacaktır. Bu arada C kondansatörü sanki girişe uygulanan sinyale paralel
bağlanacağı için giriş sinyalinin tepe değerine kadar dolacaktır. t2-t3 zamanları arasında devre
girişinin a ucu negatif, b ucu pozitif olacaktır. Bu durumda diyot açık devre olacaktır. Şimdi buraya
dikkat edelim. Devrenin çıkışa bağlı b ucu pozitif, a ucu negatif, C kondansatörünün a ucuna bağlı
yeri bir önceki şarjdan dolayı pozitif, çıkışa bağlı ucu negatif olacak. Yani giriş sinyali ile C
kondansatörü üzerindeki şarj seri bağlı bataryalar olarak davranacaktır. Giriş sinyali ile kondansatör
üzerindeki voltajlar toplanacak t2-t3 zamanları arasında çıkış voltajı, Vo=(-Vi) + (-VC) olacaktır. C
üzerindeki şarj giriş voltajına eşit olacağı için çıkış voltajı da t2-t3 zamanları arasında Vo=2 x (-Vi)
olacaktır.
t3-t4 zamanları arasında a ucu tekrar pozitif, b ucu da negatif olacaktır. C kondansatörü
üzerindeki gerilim boşalmayacağı (aslında çok az da olsa boşalır, fakat bu çok önemli değildir) için
kondansatör ile giriş geriliminin toplamı çıkışta, çıkış voltajı olarak görülecektir. Bu değer, Vo=(Vi)
+ (-Vc) , Vi=Vc olacağı için çıkış voltajı da 0 volt olacaktır. Görüldüğü gibi, çıkış voltajının değeri
girişin iki katı olarak elde edilmektedir.
Örnek 2:
Şekil 2.36’da gösterilen devredeki diyodun yönünü ters çevirerek çıkış gerilimini pozitif
yöne kaydırabiliriz. Böyle bir devrenin şekli Şekil 2.37’de gösterilmektedir.
Şekil 2.37. Kenetleme devresine bir örnek
38
Örnek 3:
Kenetleme devreleri ilk bakışta pek bir işe yaramaz gibi görülse de özellikle fazla güç
istemeyen fakat yüksek gerilim gerektiren yerlerde, ya da trafo kullanmadan bir AC gerilimin
negatif yada pozitif olarak arttırılması istenen yerlerde öncelikli olarak kullanılır. Bir örnek verecek
olursak, renkli TV’lerde ekran için 25 kV gibi bir gerilime ihtiyaç vardır. Bu gerilimi eski siyah
beyaz TV’lerde olduğu gibi direkt trafo ile elde etmek yerine kenetleme devreleri art arda bağlanır,
en sonuna da bir yarım dalga doğrultucu bağlanarak istenilen yüksek gerilim elde edilir. Kenetleme
devreleri kullanılarak yapılan bir gerilim çoğaltıcı, Şekil 2.38’de verilmiştir.
Şekil 2.38. Gerilim çoğaltıcı kenetleme devresi
39
Download