BME 251

advertisement
BME 251
KAN AKIŞ VE HACMİNİN
ÖLÇÜLMESİ
KAN AKIŞ VE HACMİNİN ÖLÇÜLMESİ
• Bir hekimin hastada yapılmasını arzu ettiği temel ölçümlerden birisi,
hücrelerdeki oksijen ve besin maddeleri yoğunluklarının
belirlenmesidir.
• Bu ölçümleri yapmak çok zor olduğundan doktorlar, çoğu kez, besin
maddeleri yoğunlukları ile ilişkili ikinci sınıf bir ölçüm olan kan akışı
ve kan hacmi değişimi ölçümleri ile yetinirler.
• Bu ölçümlerin de zor olması durumunda üçüncü sınıf bir ölçüm olan
ve kan akışı ile doğrudan ilgisi bulunan kan basıncının ölçümü ile
yetinilir.
• Kan basıncı ölçümünün de yapılamadığı durumlarda kan basıncı ile
orantılı dördüncü sınıf bir ölçüm olan EKG ve kalp vuru hızı ölçümü
ile yetinilmektedir.
KAN AKIŞ VE HACMİNİN ÖLÇÜLMESİ
• Oksijen, enerji üretiminin ana elemanlarından birisidir ve
hücrelerdeki oksijen yoğunluğu ile net oksijen alımı arasında yakın
bir ilişki vardır.
• Net oksijen alımı, solunumda alınan ve atılan gazlardaki oksijen
yoğunluklarının ölçümü ile yapılır.
• Bu işi yapan düzene solunummetre denir.
• Solunummetre, yüz maskesi, burun kıskacı ve solunumda dışarıya
atılan havanın toplanması için kullanılan bir torbadan oluşur, ölçüm
sonunda, torbadaki gazın analizi yapılarak solunan hava hacmi ve
oksijen miktarı hesaplanır.
KAN AKIŞ VE HACMİNİN ÖLÇÜLMESİ
• Kalbin bir tarafından, bir dakikada, atar damarlara
pompalanan kan miktarına kalp debisi ("cardiac output",
CO) denir. Kalp debisinin değeri yetişkinlerde 3-5
Litre/dakikadır. CO, kalp debisi,
CO = SV.R
– SV, kalbin bir vuruda arterlere verdiği kanın
hacmi (stroke volume) ve R ise kalbin dakikadaki vuru
sayısıdır.
KAN AKIŞ VE HACMİNİN ÖLÇÜLMESİ
• Kalb debisinin ve bazı organlara giden
kanın ölçülmesinde genellikle,
– a) İndikatör seyreltme yöntemi
– b) Elektromanyetik yöntem
– c) Ultrasonik yöntem
– d) Empedans pletismografisi yöntemi
kullanılır.
KAN AKIŞ DİNAMİĞİ
(HEMODİNAMİK)
•
Damarlar içerisindeki kan akışı
laminer bir akış olarak kabul
edilebilir. Laminer akışta damar
çeperlerine temas eden bölgedeki
kan akış hızı sıfır, ortada ise
maksimumdur. Şekilde, damar
içerisindeki laminer akışın hız
profili gösterilmiştir. Bu profil,
parabol şeklindedir.
•
Bir damarın içerisinden bir
saniyede geçen kan hacmi (Q),
bahis konusu damar parçasının
her iki uç noktalarındaki
basınçların farkı ve damar direnci,
R tarafından belirlenir.
• Q = (P2 - P1) / R
KAN AKIŞ DİNAMİĞİ
(HEMODİNAMİK)
• Mekanik Büyüklükler
• ElektrikselBüyüklükler
• Q, Akış miktarı
• P, Basınç
• R, Direnç
• I, Akım
• V, Gerilim
• R, Direnç
KAN AKIŞ DİNAMİĞİ
(HEMODİNAMİK)
• Kan akımı, dolaşımın belirli bir noktasından, belirli bir
zamanda geçen kan miktarıdır.
• Genellikle dakikada mililitre veya litre olarak ifade edilir.
• Kan akışına karşı damarın gösterdiği R direncinin boyutu
1 R = 1 mmHg/cm3/s
• olur. Burada kan basıncı, P, milimetre civa sütunu
(mmHg) olarak ifade edilmektedir.
KAN AKIŞ DİNAMİĞİ
(HEMODİNAMİK)
• İstirahat halinde bir kimsede dolaşım sisteminde kan akış miktarı
Q=100ml/s kadardır.
• Sistemik arterlerle sistemik venler arasındaki basınç farkı 100
mmHg kadardır.
• Tüm sistemik dolaşımdaki dirence toplam periferik direnç adı verilir
ve değeri yukarda belirtilen değerler için 1 PRU (Periferik Direnç
Birimi) dur.
• Bu değer kan damarlarının son derece gevşemiş durumunda 0.25
PRU'ya kadar düşer, kasılma halinde ise 4 PRU'ya kadar çıkar.
• İstirahat halinde 0.09 PRU, hastalık durumunda ise 1 PRU kadar
olabilir.
• Ağır çalışma durumunda bu değer 0.03 PRU kadar olabilmektedir.
KAN DOLAŞIM SİSTEMİ
KAN AKIŞ DİNAMİĞİ
(HEMODİNAMİK)
• Damarların kan akışına karşı gösterdikleri direncin tersi iletkenlik,
(G) olarak isimlendirilir.
• Dirençleri (iletkenlikleri) farklı damarların seri veya paralel
bağlanmaları halinde elde edilen sistemin direnç veya iletkenliği,
aynı elektriksel devrelerde olduğu gibi hesaplanır.
• İletkenlik r, damar çapının dördüncü kuvvetiyle orantılıdır
» G ∞ r4
• Damar içersinde akan kanın ortalama hızını, V ve damar boyunca
basınç düşümünü ΔP ile gösterirsek
• Burada η, viskoziteyi gösterir. L ise damarın uzunluğudur.
KAN AKIŞ DİNAMİĞİ
(HEMODİNAMİK)
• Kalbin vura hızının kontrolü: İstirahat halinde, normal bir
insanda, kalbin bir dakikada 5 litre kadar kan
pompalamasına karşın, eksersiz durumunda bu miktar
5-6 kat artabilir.
• Kalp bu değişik yük koşullarına iki kontrol mekanizması
yardımıyla uyum sağlar.
– a) Kalbin otoregülasyonu: Kalp, toplardamarlardan gelen kan
otomatik olarak arterlere pompalar.
– b) Otonom sinirler yardımıyla kalp atım hızı kontrol edilir.
SÜREKLİ ENJEKSİYON İNDİKATÖR
SEYRELTME YÖNTEMİ
SÜREKLİ ENJEKSİYON İNDİKATÖR
SEYRELTME YÖNTEMİ
• mo, miktarında bir indikatör, V hacmindeki bir sıvıya ilave edilirse C,
konsantrasyon,
» C = mo / V
• bağıntısıyla hesaplanır. Şekilde, sıvının açık ve kapalı çevrimlerde
dolaşmasıdurumunda ve indikatör maddesinin sürekli ve darbesel
enjekte edilmesi durumunda konsantrasyonun zamana göre
değişimi verilmiştir.
• Eğer m miktarında indikatör maddesi bu ortama ilave edilirse, ΔC,
konstrasyonda değişme,
» ΔC = m / V
• bağıntısıyla hesaplanır
SÜREKLİ ENJEKSİYON İNDİKATÖR
SEYRELTME YÖNTEMİ
• Fick Yöntemi: Akışı veren bağıntıdan yararlanarak kalpten çıkan kan
miktarı (kalp çıkışı), aşağıdaki bağıntı yardımıyla hesaplanabilir.
Burada;
–
–
–
–
F : Kan akışı, litre/dak.
dm/dt : Tüketilen O2 litre/dak.
Ca : Arter O2 konsantrasyonu litre/dak.
Cv : Ven O2 konsantrasyonu litre/dak.
• Bu yöntemde indikatör maddesi olarak zaten ortamda bulunan O2
alınmıştır.
• İndikatör maddesinin miktarı bir spirometre ile ölçülür. Ca ve Cv ise
sırasıyla arter ve sağ atriyumda kateter yardımıyla ölçülür.
SÜREKLİ ENJEKSİYON İNDİKATÖR
SEYRELTME YÖNTEMİ
ELEKTROMAGNETİK YÖNTEM
•
Çapı 1 mm. veya daha büyük
damarlardaki kan akışı
elektromagnetik yöntemle ölçülebilir.
Bu işlem için Şekilde görüldüğü gibi
bir ameliyatla damara ulaşılması
gerekmektedir.
•
Kan, B magnetik akı yoğunluğuna dik
doğrultuda akmaktadır. Damar
çeperine yerleştirilen iki elektrod
yardımıyla U, gerilimi algılanır. V,
ortalama kan akış hızı,
•
10 -2 Tesla değerindeki magnetik akı
yoğunluğunda, 10uV mertebesinde
gerilim ölçülmektedir.
ULTRASONİK YÖNTEM
•
Damar içerisindeki kan akışının
ölçülmesinde iki farklı yöntem
kullanılır. Birinci yöntem, kan
içerisinde ters yönlerde propagasyon
yapan ultrasonik dalganın, belirli bir
mesafeyi alma süreleri arasındaki
farkın ölçülmesi prensibine (Geçiş
Zamanı Farkı prensibine)
dayanmaktadır.
•
Önce A kristali verici, B kristali alıcı
olarak çalışsın. Sonra B kristali verici,
A ise alıcı olarak çalışsın. D
mesafesini kateden dalganın bu
aralığı geçiş süreleri arasındaki ΔT
zaman farkı ölçülsün V ortalama kan
akış hızı, c, kan içerisinde ultrasonik
dalganın hızıdır
ULTRASONİK YÖNTEM II
•
Şekilde kandan saçılan ultrasonik
dalgada oluşan Doppler
kaymasının ölçülmesi prensibine
dayanan ikinci yöntem (Doppler
Yöntemi) görülmektedir.
•
A dönüştürücüsü verici, B ise kan
içerisinde kan ile birlikte hareket
eden kırmızı kan hücrelerinden
saçınan ultrasonik dalgayı
algılayan alıcı kristal olarak
çalışmaktadır.
•
Gönderilen ve yansıyan ultrasonik
dalga frekanstan arasında Δf
Doppler frekans kayması,
bağıntısıyla hesaplanır.
LASER DOPPLER KAN AKIŞ
ÖLÇERİ
• Bir laser ışını incelenen bir doku üzerine gönderildiğinde soğrulma
ve saçınma meydana gelir.
• Kırmızı hücreler gibi hareketli parçacıklardan saçınan ışının
frekansı, Doppler olayı nedeniyle kayar.
• Hareketsiz yumuşak dokudan saçınan ışının ise frekansı değişmez.
• Saçınan toplam radyasyon bir fotodetektör üzerine düşürülür.
• Efektif radyasyon penetrasyon derinliği yumuşak dokularda liran
kadar olup saçınma ve soğrulma etkisi papilla ve altındaki corium
tabakalarda oluşur (deri kılcal damarları bu tabakadadır).
LASER DOPPLER KAN AKIŞ
ÖLÇERİ
• Bu amaçla geliştirilmiş sistemlerde ışık, düşük güçlü bir
He-Ne laseri ile sağlanır.
• Bu ışık, bir quartz optik fiberi yardımıyla deri üzerine
gönderilir: Saçınan ışık (hareketli ve hareketsiz
hedeflerden yansıyan) fotodiyotta karıştırılır.
• Doppler frekans kaymalı çıkış işareti kuvvetlendirilir, hem
DC ve hem de RMS değerleri hesaplanır, ölçülen DC
değer toplam algılanan gücün bir endeksi olacak şekilde,
geriye saçınan ışık şiddetine karşı ağırlaştırılır.
• Çıkış, akış hızını verir.
LASER DOPPLER KAN AKIŞ
ÖLÇERİ
• He-Ne laseri 632.8 nm. dalga boyunda bir ışın yayınlar.
• Bu ışın, bir mercek ve fiber optik bağlantı üzerinden deri üzerine
düşürtülür.
• Alıcı taraftaki fiber optik bağlantı yardımıyla algılanan saçınmış ışın,
akım-gerilim bağıntısı karesel olan fotodiyot (üzerine düşen ışığın
şiddetiyle orantılı olarak iletkenliği değişen diyot) üzerine düşürülür.
• Fotodiyot çıkışı, üzerine düşen ışının şiddeti ve dolayısıyla frekansı
kaymış ve kaymamış işaretlerin girişimiyle oluşan işaretlerdeki vuru
frekanslanyla orantılıdır.
• Çıkış işareti kuvvetlendirilir. Sistem çıkışı, toplam işaretin RMS
değeri, ışının olmaması durumundaki gürültüden ayrılarak ("dark
current") ve toplam yansıyan ışına göre normalize edilerek elde edilir.
• RMS dönüşümünden önce bir ses frekanslı çıkış, akışı duyabilmek
amacıyla kullanılır.
LASER DOPPLER KAN AKIŞ
ÖLÇERİ
• Bu düzen, akışın ölçüldüğü
kılcal damarın kesiti ve ışının
damarla yaptığı açının
bilinememesi nedeniyle gerçek
kan akışını değil, kırmızı kan
hücrelerinin ortalama hızını
ölçer.
• Non-invasive bir yöntemdir.
Seçiciliğinin düşük olması,
taban hattındaki kararsızlık ve
ölçüm noktasındaki
sınırlandırmalar, klinik
kullanımını sınırlamaktadır.
EMPEDANS PLETİSMOGRAFİSİ
• Dokulara gelen kan akışının darbesel özellikte olması ve bazı
dokuların nefes alıp verme esnasında içerilerindeki hava miktarının
değişmesi gibi nedenlerle canlı dokuların elektriksel empedansları,
zamanın fonksiyonu olarak değişir.
• Bu değişim organın uygun yerlerine elektrodlar bağlanarak, bilinen
klasik empedans ölçme yöntemleriyle ölçülebilir.
• Böyle bir ölçüm sonucu elde edilen eğriler Empedans Pletsimogramı
olarak isimlendirilir.
• Çok çeşitli uygulama alanı olan bir yöntemdir. Örneğin her iki
bacağa uygun şekilde yerleştirilen elektrodlar yardımıyla ölçülen
empedansı değerlendirilmesiyle, bacakların bir tanesini besleyen
arterde tıkanıklık olup olmadığı veya tıkanıklığın her iki damarı
besleyen arter üzerinde olup olmadığı bulunabilir, ölçüm sonuçları
çok hassas olmayıp, sorunla ilgili kaba bir değerlendirme yapma
imkanı verir.
EMPEDANS PLETİSMOGRAFİSİ
• Bu modelde üzerinde
ölçüm yapılan uzuv, silindir
şeklinde düşünülmektedir.
• Bağıntıların çıkarılmasında üç
kabul yapılmaktadır. Uzuv,
uzunluğu L ve kesit alanı A
olan bir silindir olarak dikkate
alınmaktadır. Her kalp
vuruşunda, kesit, ΔA ve Z
empedansı da seri eşdeğer
durumunda ΔZ, paralel
eşdeğer durumunda ise Zb
kadar değişmektedir.
EMPEDANS PLETİSMOGRAFİSİ
EMPEDANS PLETİSMOGRAFİSİ
•
Şekilde sabit akım kaynağı ile beslenen, dört elektrodlu bir
empedans pletismograf ölçüm düzeni görülmektedir.
•
Ölçülecek empedansındeğerinden bağımsız olarak, bu empedans
üzerinden sabit bir akım akar.
•
Pratikte, kablo ve kaçak kapasiteler nedeniyle paralel bir Zi empedansı
oluşur.
•
f=100 KHz ve 15 pF için bu empedans 100 Kohm olur ve i akımının bir
kısmı Zi üzerinden akar.
•
Uygulamada Z1, ΔZ ve Z4'ün küçük olması ve iyi bir tasarımda Zi'nin yeteri
kadar büyük tutulabilmesi nedeniyle bu durum, önemli bir sorun oluşturmaz.
•
Ayrıca Z, ve Zi'nin aralarındaki faz açısının 90°'ye yakın olması, sorunu
daha da önemsiz yapar.
EMPEDANS PLETİSMOGRAFİSİ
• ΔZ'in ölçülmesi, aşağıda belirtilen nedenlerle 100 KHz
mertebesindeki frekanslarda yapılır.
• 1. Ölçüm düzeninde, işaret gürültü oranının yüksek olabilmesi için 1
mA'den büyük akımlar kullanılması gereklidir. Alçak frekanslar
kullanılması durumunda, bu değerdeki akım hasta üzerinde rahatsız
edici bir etki yapmaktadır.
• 2. Frekansın artmasıyla deri-elektrod empedansı önemli ölçüde
azalır. 100 KHz mertebesindeki frekansların kullanılmasıyla, derielektrod empedansı iş ve hastanın hareketi sonucu bu empedansta
oluşabilecek değişimler azalmış olacaktır.
• Frekansın 100 KHz'in çok üzerinde tutulması ise ölçüm düzenindeki
kaçak kapasitelerin etkili olmaları nedeniyle istenmez.
Fotoelektrik Pletismografisi
• Işık, kılcal damarların bulunduğu bir uzuvdan geçebilir.
• Kalbin her bir vurusunda bu damarlardaki kanın hacmi
değişir.
• Böylece, ortamın ışığı geçirgenliği, refleksiyonu ve ışığın
uğradığı saçınım değişir.
• Işığın, uğradığı değişikliğin detekte edilmesi prensibine
dayanan bu yöntem basittir ve kan hacmini kabaca
belirler. Şekilde bir fotopletismograf düzeni gösterilmiştir
Fotoelektrik Pletismografisi
•
•
•
•
Şekildeki devrede ışık kaynağı bir LED, dedektör ise bir fotodirençtir. I, sabit
akımı, fotodirenci beslemektedir.
Fotodirenç, ışık yoğunluğundaki değişimle orantılı bir değişim gösterir.
Fotodirenç üzerinden akan akım sabit olduğundan, çıkış gerilimi, Eo değişir.
Arterlerde kanın darbesel akışı, parmaktaki kanın hacmini değiştirir.
•
Böylece arterial vuru, kandan geçen ışığın yoğunluğunu modüle eder.
•
Bu yöntem, yalnızca kalp vuru hızını saptamada, parmakta kan akışının
varlığı ile kaba bir bilgi edilmesi amacıyla kullanılmaktadır.
Download