OKULDA BAŞARISIZLIK NEDENLERİ Okul başarısızlığı, çocuğun/gencin gerek okulda, gerekse aile içi ilişkilerinde çatışmalar yaşamasına yol açan ve yaşam kalitesini azaltan bir durumdur. Başarısızlık genellikle çocuğun yeterince ders çalışmamasına ya da yanlış tutumlarına bağlanmaktadır. Başarısız çocuklar kolaylıkla "ilgisiz", "isteksiz" ya da "tembel" olarak damgalanmaktadırlar. Oysa akılda tutulması gereken temel kural, ders çalışma isteksizliğinin bir neden değil, sonuç olduğudur. Altta yatan çeşitli biyolojik, ruhsal ve sosyal sorunlar nedeni ile art arda başarısızlıkla karşılaşan çocuklar, derslere ve ev ödevlerine karşı isteksizlik geliştirmektedirler. Okul başarısızlığı,çocuğun ilköğretime başlamasından yükseköğretimi bitirmesine kadar tüm öğretim kademelerinde görülen bir olgudur. Bu başarısızlık hem çocuk hem de ailesi için üzüntü kaynağıdır. Okulda başarısızlığın nedenleri iki grupta toplanabilir. Bunlar: 1- BİREYSEL BAŞARISIZLIK NEDENLERİ : Öğrencinin doğuştan getirdiği kalıtsal nedenler ve bireysel özelliklerden kaynaklanır. Zihinsel Gelişme (Zeka) Geriliği: Zeka, bireyin amaçlı biçimde hareket edebilme, mantıklı düşünebilme ve çevresine uyum yapabilme yetilerinin tümüdür. Fiziksel ya da fizyolojik bir özür zeka geriliğine neden olabilmektedir. Zekasının ortalamanın altında olduğu okul öncesi dönemde fark edilmemiş olan bir çocuk, sağlıklı yaşıtları ile birlikte okula başladığında kısa sürede başarısızlıkla karşılaşır. Okuması ve yazması gecikir, kavramsal açıdan bekleneni veremez. Zeka gelişimi duygu ve davranış gelişimini de içine aldığı için, yaşından daha küçük bir çocuk gibi davranır ve tepki verir. Zihinsel gelişme geriliği olan çocuğun, sağlıklı yaşıtları ile birlikte ve kaynaştırma programı kapsamında örgün eğitime devam etmesinin yanı sıra, özel eğitimle desteklenmesi gerekir. Burada özel eğitimden kasıt, zihinsel gelişme gerilikleri için özel olarak geliştirilmiş olan ve uzman özel eğitimciler tarafından uygulanan eğitim programıdır. Bu hizmet ülkemizde çoğu özel statüde olan kurumlar tarafından sunulmaktadır, eğitim giderleri devlet tarafından karşılanmaktadır. Özel eğitimle,ev ve okul yaşamına kısmen uyumları sağlanabilir. Bu çocuklara verilecek eğitimin amacı; çocuğu etken duruma getirmek,ilgi ve dikkatini uyandırmak,el becerileri kazandırmak, kendi kendini yönetebilecek toplumsal bir varlık durumuna getirmektir. Çocuk yavaş öğrenen,ağır gelişen bir öğrenci ise,ailesinin çocuğun öğretmenleriyle sıkı bir işbirliği yaparak öğretim yöntemini belirlemesi,çocuğu teşvik etmesi,ona cesaret ve güven vermesi gerekir. Başarılı olduğu alanlarda onu ödüllendirmek,başarısız olduğu alanlarda onu desteklemek ve yardımcı olmak gerekir. Duyu Bozuklukları: Başarısızlığa neden olan etkenlerden biri de görme ve işitme bozukluklarıdır. Bu durum çoğu zaman çocuk ya da aile bireyleri tarafından fark edilmeyebilir. Gözleri bozuk olan bir çocuk derslerine gereği gibi çalışamaz, kitabını iyi göremez, ders sırasında tahtaya yazılanları takip edemez ve yeterli not alamaz. Çocuğun dersi gereğince izleyememesi, dersten kopmasına, dalgınlaşmasına ya da başka etkinliklerle kendini oyalamasına yol açabilir. Sorunun gerekli tedavi veya gözlükle ortadan kaldırması mümkündür. Kulaklarında arıza olan çocuk öğretmenin anlattıklarını duymuyordur. Soruları iyi işitmediği ve anlamadığı için cevap veremez. Kulağı arızalı bir çocuğun tereddütleri vardır. O, bir sözü tam anladığına kani değildir. Bildiği sorulara bile tereddütlerinden dolayı cevap veremez. Yanlış cevap verme korkusu onu susmaya mecbur eder. Çocuğun uzman hekimler tarafından değerlendirilmesi ve sorun saptanırsa tedavi edilmesi gereklidir. Bünye :Bünyesi zayıf olan çocukta zihin çalışmalarına yeteri kadar tahammül edemez. Sıkılır, ders çalışmaktan soğur. Böyle çocuğun fazla enerji sarf etmeye vucudu müsait değildir. Zihin yorgunluğu aynı zamanda bedeni yorgunluğu doğurduğundan bu çocuklar çalışmaya tahammül edemezler. Uyku : Ailenin günlük yaşantısı çocuğun ihtiyacı olduğu nispette uyku uyumasına engel oluyorsa bu çocuğun derslerinde başarılı olması beklenemez. Evde çocuğun uykusuna mani olacak her türlü davranıştan kaçınmalıdır. Çocuk okula uykusunu almış, dinlenmiş olarak gelmelidir. Uykusunu yeterine almamış bir çocuğun dersleri verimli şekilde takip etmesi beklenemez. Günümüzde televizyon ve bilgisayar çocuklarımızı uzun saatler boyunca başında alıkoymakta ve uyku saatlerinin gecikmesine neden olmaktadır. Aile bu durum için tedbir almalıdır. Beslenme :Uyku kadar önemli olan bir başka mesele de çocuğun beslenme işidir. Çocuğun iyi gıda almasına özen gösterilmelidir, istemediği halde rüşvetle yemek yedirmek yanlıştır. Ana babaya düşen önemli bir görev çocuğun zamanında yemek yemesini temin etmektir. Okulda gün boyu eğitim etkinliklerine etkin bir şekilde katılmak, evde derse hazırlık çalışmaları yapmak için gerekli olan enerji beslenme ile temin edilir. İyi beslenmeyen çocuklar ve gençler sık sık hasta olarak ta derslerden kopabilirler. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB): Okul başarısızlığının en sık görülen nedenlerinden biri olmakla birlikte, ülkemizde bu konuya ilişkin farkındalık ancak son 10-15 yıl içinde yaygınlaşabilmiştir. DEHB'nin klinik belirtileri, "dikkatsizlik", "aşırı hareketlilik" ve "dürtü denetim bozukluğu" ana belirti grupları içinde toplanır. Bu belirti gruplarından biri görünürde daha baskın olabilir. Çocuğun zihinsel olarak odaklanmasını, yoğunlaşmasını, düzenleme ve planlama yapmasını gerektiren işler sırasında dikkatini toplayamadığı, toplayabilse bile en ufak bir nedenle (sınıf içi uğultu, hareket, oda dışından gelen sesler vb.) çelinebildiği ve sürdüremediği görülür. Dikkatsizlik ayrıca, ödevlerin ve işlerin unutulmasına, eşya ve okul malzemesinin sık sık yitirilmesine neden olur. Çanta hazırlama gibi planlama gerektiren aşamalı işler yarım kalır. Aşırı hareketliliği olan çocuklar özellikle ilk yıl sıralarında oturmakta güçlük çekerler ve sınıfta dolaşabilirler. Oturabilen çocukların kıpır kıpır oldukları görülür. Dürtü denetim bozukluğu, derste çevresi ile uğraşmalarına, etkinliklerde sıralarını bekleyememelerine, oyun sırasında kural tanımaz davranmalarına yol açabilir. Bu özellikleri ile sosyal güçlükler yaşayan çocukların arkadaşları ile sık sık küstükleri ya da onlara karşı saldırgan davrandıkları görülür. Okulda ve evde sık sık eleştirilen, dışlanan ve hatta örselenen bu çocukların zaman içinde depresyon, davranım bozukluğu gibi ikincil ciddi ruhsal bozukluklar geliştirdikleri bilinmektedir. DEHB'si olan çocukların tedavi ile topluma ve okul yaşamına uyumu sağlanmalıdır. Başta ana, baba ve öğretmenler olmak üzere toplumun eğitimi, uzun dönemde çocukların özellikleri ile kabul edilmelerini ve uygun eğitim programlarının geliştirilmesini sağlayacaktır. Özgül Öğrenme Güçlükleri (ÖÖG): Normal zekaya sahip çocukların, merkezi sinir sisteminin yapısal ve işlevsel bozukluklarına bağlı olarak, okuma, yazma, aritmetik becerileri gibi alanlardan en az birinde özgül zorluk yaşamaları anlamına gelir. ÖÖG olan çocuklar okumayı geç öğrenirler ve yaşıtlarından daha yavaş okurlar. Yazıları çoğunlukla çirkin olur. Harf atlayabilir, harfleri karıştırabilir, sözcüklerin hecelerini ayırarak yazabilir ya da sözcükleri birleştirebilirler. İmla hataları sıktır. Okumak ve yazmak için yaşıtlarına göre çok fazla çaba harcamaları gerektiği ve çabaları oranında başarı sağlayamadıkları için kısa sürede derslerden kaçınmaya başlarlar. ÖÖG'nün tanısı konunun uzmanları tarafından konulmalı, çocuğa uygun tedavi ve eğitim desteği sağlanmalıdır. Depresyon: Duygusal çökkünlük, eskiden sevilen etkinliklere duyulan ilginin azalması ve keyif alınamaması, yorgunluk hissi ve enerji yitimi, değersizlik ve suçluluk duyguları, zihinsel yoğunlaşma güçlüğü, uyku ve iştah bozuklukları ve ağır durumlarda öz-kıyım eğilimi ile kendini gösterir. Çocuklarda ve gençlerde bunlara ek olarak hırçınlık, huysuzluk, öfke nöbetleri, saldırganlık ve davranış bozuklukları da depresyona işaret edebilir. Öz-kıyım riski, acil tedaviyi gerektirir. Bunaltı (Kaygı) Bozuklukları: Bunaltı, kaynağı bilinmeyen bir tehlike beklentisinden doğan huzursuzluk ve korku duygusu olarak tanımlanır. Günlük yaşamda herkesin sık olarak yaşadığı bu duygu bireyin işlevlerini engellemeye başladığında bozukluk olarak kabul edilir. Çocuklarda Ayrılma Bunaltısı Bozukluğu ve buna bağlı Okul Reddi, okul başarısızlığının en önemli etmenlerinden biridir. İvedilikle tedavi edilmesi ve tedavi sırasında da çocuğa ve ana babasına okul yönetimi tarafından destek verilmesi gerekir. Çocukluk Başlangıçlı Sosyal Fobi, Yaygın Bunaltı Bozukluğu ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu adı verilen bunaltı bozuklukları da çocukluk döneminde önemli işlev yitimine yol açan bozukluklar arasındadır. Çocuk derslerinden geri kalabilirler. 2 - TOPLUMSAL BAŞARISIZLIK NEDENLERİ : I - Aileden Kaynaklanan Başarısızlık Nedenleri : a. Uyum Sorunları: Duygusal şoklar diyebileceğimiz bazı durumlar çocuğun ruhsal dengesini bozar,okul başarısını engeller. Örneğin, çocuğun bir yakınını kaybetmesi, aile üyelerinden birinin hastalanması, anne veya babasından uzun süre ayrı kalması, göç, anne-babanın ayrılması, ani bir korku, ergenlik sorunları çocuğu ve genci ruhsal yönden olumsuz olarak etkiler. Bu gibi durumlarda çocuğun başarısı geçici olarak düşüş gösterebilir. Aile, öğretmen, rehber öğretmenin işbirliği ile,çocuk bu sorunlarından kurtarılabilir. b. Aile İçi İlişkiler: Aile içi ilişkilerin dengeli ve düzenli olmadığı, yeterli duygusal ve toplumsal etkileşim ortamının bulunmadığı ailelerde çocuğun veya gencin başarısının olumsuz yönde etkilendiği görülmektedir. Çocuğun yeteri kadar ilgi ve sevgi görmediği bu tür ailelerde aile içi geçimsizlik ve dengesizlikler, çocuğun başarısını olumsuz yönde etkiler. c. Yeterlilik : Çocuğun veya gencin yeteneklerinin üstünde başarı beklenmesi okul başarısızlığının diğer bir nedenidir. d. Ergenlik: Ergenlik döneminde bulunan gençler de o dönemin yarattığı duygusal nedenlerle başarısız olabilmektedirler. Ergenlik döneminde bulunan gencin; dikkati çabuk dağılır, duygusal gerginlik nedeniyle içine kapanır ,ilgileri belirli noktalarda yoğunlaştığından düşünce alanı daralır ve böylece okul başarısı düşer. Evde çocuğun başarısızlığı ile alay edilmesi, başarılı kardeşin veya akran gruplarının sürekli olarak kendisine örnek gösterilmesi gibi durumlar çocuğu veya genci başarısız yaptığı gibi onu içine kapanık,edilgen, bunalımlı insanlar durumuna getirir. e. Aile İlgisi: Ailenin çocuk veya gence karşı ilgisizliği de başarısızlığa yol açan etkenler arasındadır. Çocuk veya genç okul dönüşü evde kendisiyle ilgilenecek kimseyi bulamaz, dersleri hakkında kendisine bir şey sorulmaz, ödevleri ve okulda ne yaptığı ile ilgilenilmezse çocuk ta okula karşı ilgisiz kalır, okuldan soğur, ders çalışmaz, başarısı düşer. f. Anne-Baba Tutumları: Anne-babanın çok sert ve otoriter oluşları da başarısızlığa neden olur. Evde baskı yoluyla disiplin sağlanır. Çocuğun veya gencin hiçbir başarısızlığı anlayışla karşılanmaz. Çocuk her fırsatta azarlanır,eleştirilir,cezalandırılır,dövülür. Bu gibi davranışlara maruz kalan bir öğrenciden başarı beklenemez. Öte yandan çocuğa karşı çok yumuşak olan hatalarına sürekli müsamaha gösteren annebaba tutumu da başarıyı olumsuz etkiler. I I - Okuldan Kaynaklanan Başarısızlık Nedenleri : Öğretmen, okul idaresi, ders programları, öğretim yöntemleri bu konuda rol oynar. Öğretimin bireysel yöntemlere dayanılarak yapılmaması okul başarısızlığının bir yönüdür. Her öğrenciye aynı biçimde öğretim yapmayı gerektiren bir program, öğrencinin bireysel özelliklerini dikkate alamaz. Bir sınıfta ağır öğrenenler olduğu gibi, üstün yetenekliler de vardır. Bunlardan bir kısmı vasat öğrenciler için hazırlanan programlardan hüsrana uğrar, bir kısmı tembelliğe alışır. Ezberciliğe yol açan ders programları da başarısızlığa yol açar. Olumsuz davranışları, otoriter tutumları, bilgi yetersizlikleri,öğrenciye ilgisizlikleri, mesleğine karşı ilgisizlikleriyle öğrencileri başarısızlığa iten öğretmenler vardır. Oysaki öğretmen,olumlu tutum ve davranışlarıyla başarıyı arttırır. Ders programlarının hazırlanmasında eğitsel ilkeleri dikkate alan, sosyal etkinliklere spor çalışmalarına yer veren, öğrencilerin resim- müzik vb. yeteneklerini destekleyen , okul-veli ilişkilerini önemseyen, başarıyı ödüllendiren, başarısızlık için tedbir alan okullarda sorunlar daha kolay çözülebilir. I I I - Ekonomik İmkansızlıklardan Kaynaklanan Başarısızlık Nedenleri : Ailenin ekonomik imkanlarının kısıtlı oluşu da başarısızlıkta rol oynar. Öğrenciye okul araç-gereçlerini sağlayamayan, boş zaman değerlendirme imkanları sağlayamayan, biyolojik ihtiyaçlarını, fiziki ortamı ve beslenmesini sağlayamayan ailelerde okul başarısızlığı yaygındır. Kuşkusuz, çocuğa ve içinde bulunduğu duruma özgü pek çok başka başarısızlık nedeni saptanabilir. Başarısız çocuğa yaklaşım açısından temel ilkeler, başarısızlığın altında mutlaka bazı nedenlerin bulunduğunu kabul etmek ve çocuğu eleştirmeden, kişiliğini örselemeden, öz-saygısını destekleyerek başarıya doğru çaba göstermesi için yüreklendirmektir. Okul idareleri, öğretmenler, psikolojik danışmanlar ( rehber öğretmenler), aileler işbirliği yaparak çocukların/ gençlerin başarı engellerini ortadan kaldırabilirler. Yeter ki başarısızlığı değiştirilemez bir sonuç olarak değil, üstesinden gelinebilecek bir durum olarak görebilsinler. Hazırlayan: İlknur HAN Çankırı Lisesi Psikolojik Danışmanı [email protected] Kaynak: Doç. Dr. Runa Uslu /Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı